İNSANLARA GÜVENMEK YENİDEN VE YANILMAMAK İlginç ve bir o kadar da güzel bir süreçten geçiyoruz. Tanımadığımız insanlarla sabahlara kadar parklarda oturup daha güzel, eşit, özgür ve adil bir dünyayı nasıl kurabileceğimizi konuşuyoruz. Gençler var aramızda, gözlerinde yıldızlar ışırken heyecanını hepimize bulaştıran, orta yaşlılar var aceleci, daha yaşlılar "Çok şükür bugünleri de gördüm." gülümsemeli. Çocuklar var bir de aramızda cıvıl cıvıl , umutlu, sevinç dolu Sokak köpekleriyle yan yana oturup yatmaya, ekmeğimizi , suyumuzu paylaşmaya çoktan alışmışız. Bilimin, sanatın, dayanışmanın sokakta herkese eşit olarak ulaştığı, insanların bildiklerini diğerlerine çıkar gözetmeden, gönüllü olarak öğrettiği güzel günler yaşıyoruz. Daha da güzel günler göreceğimize dair umudumuz tam. Evet acılarımız çok büyük.Öncelikle bu direniş sürecinde evlatlarımızı kaybettik ama ilk defa ateş düştüğü yeri yakmadı bu ülkede. Tüm ülke, hatta sınırlar ötesinden bile aynı acıyı paylaştığını söyleyen insanlar çıktı ortaya. Dediler ki : "Acınız acımızdır. Yalnız değilsiniz. Acılara beraber katlanarak onları hafifletebiliriz." Yaralananlar , göz altına alınanlar, hapsedilenler oldu ama her biri dışarıda onları düşünen , haklarını savunan, onları tanıyan/ tanımayan insanlardan oluşan dostları tarafından kucaklandı ve yalnız olmadıkları haykırıldı geceler gündüzler boyu sokaklarda. Kimi zaman " Almaya geldik dostlar sizi" tınılı bir şarkı sözüyle umut , kimi zaman da " Gezi tutsakları, yaralıları yalnız değildir! Yaşananların hesabı sorulacak!" haykırışlarıyla sözler verildi onlara. Ve sözler tutuluyor. Adalet yerini buluncaya , daha güzel bir dünya kuruluncaya kadar da sokakları, parkları terk etmiyor insanlar. Baskı ve şiddet arttıkça daha da kenetleniyor ve çoğalıyorlar hatta. Dünyanın her yerinden bu anlamlı
direnişe saygı mesajları geliyor. Noam Chomsky "Şu anda Türkiye'de yaşanan olaylar, mümkün olan en güçlü desteği hak eden bir fırsat ve umut ışığıdır. Bu mücadelede ön saflarda yer alanlara insan ancak hayranlık duyabilir ve kendilerinin bu son derece haklı ve anlamlı mücadelelerinde mutlaka başarıya ulaşmalarını temenni edebilir. Ben de bir çapulcuyum. Her yer Taksim , her yer direniş!" sözleriyle, Slavoj Zizek ise " Türkiye' de devam etmekte olan protestolar İstanbul'un göbeğindeki küçük bir parkın ticari amaçlarla tahrip edilmesiyle ilgili yerel meseleden daha derin bir öfkeye işaret ediyor… Bu tepkinin nedeni, vahşi neo- liberal ekonomi ile dini- milliyetçi otoriterliğin kaynaştırılması girişimidir. Bu iki sürecin de kurbanları aynıdır: dayanışma ruhuna ve kültürel hoşgörüye sahip bağımsız sivil toplum anlayışı. İşte bu nedenle bu protestolar, dünya çapında kurulu düzeni sarsan aynı küresel galeyanın bir parçasıdır. Özgürlüklere ve özgürleşmeye önem veren bütün insanlar Türkiye halkına şöyle seslenmelidir: "Hoş geldiniz! Artık hepimiz küresel mücadelenin parçalarıyız. Ve ancak birlikte savaşırsak bir şansımız olabilir!" diyerek selam gönderiyorlar dünyanın bir ucundan. Hayatım boyunca değişik zamanlarda Yaşar Kemal ustanın " O iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler. Demirin tuncuna insanın p….. kaldık." sözlerindeki gerçeği hissederek yaşadım. Fakat bu süreçte gördüm ki : " O iyi insanlar o güzel atlara binip" bir yere gitmemişler aslında. Sadece kendilerini sokağa dökecek, birbirlerini bulmalarına yarayacak bir olayın olmasını beklemişler saklandıkları yerde gizlice. Güzel insanlar her yerdeymişler. " Beklediğimin kendim olduğunu fark ettiren, insanlara yeniden güvenmemi sağlayan ve yanılmadığıma beni inandıran tüm çapulculara saygıyla…
dilek