ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM YÖNETİMİ VE POLİTİKASI ANABİLİM DALI EĞİTİM YÖNETİMİ VE TEFTİŞİ DOKTORA PROGRAMI
Çalışan Çocukların Hakları
Ali BALTACI
Uluslararası Sözleşmelere Göre Çocuk Hakları Prof. Dr. Emine AKYÜZ
ANKARA Nisan, 2011
1
ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN HAKLARI Çocuk işçiliği, yalnızca çok sayıda çocuğun yasadışı olarak çalıştırılması nedeniyle değil, yaptıkları işlerin çoğu zaman sömürüye dayalı olması nedeniyle de değerlendirilmesi gereken karmaşık bir sorundur. Sanayi kapitalizminin gelişmesi, ucuz çocuk emeğini, işgücü piyasasının kolayca ulaşabileceği bir hedef haline getirmiştir. Bu çalışmada, çocuk ve genç işçiliği sorunu, nedenleri, iş yaşamının çocuklar üzerindeki etkileri ve çocuk işçiliğinin türleri özetlendikten sonra çocuk ve genç işçilerin hukuki durumları incelenecektir. 1. Çocuk ve Genç İşçiliği Sorunu Çocukların çalıştırılması, çocuk işgücünün istismarı günümüzde çok sık karşılaşılan, ulusal ve uluslar arası düzeyde çözülmeye çalışılan önemli sorunlardan biridir. Çocuk işçiliği tüm dünyada önemli boyutlara ulaşmıştır. Elverişsiz koşullarda çalıştırılmaları nedeniyle sayısız çocuğun fiziksel, zihinsel ve psikolojik gelişimleri olumsuz etkilenmektedir (İB,2006). Çocuk işçiliği Türkiye’de ciddi bir sorundur. Bu durum, ülkenin ekonomik, sosyal gelişmişlik ve eğitim düzeyi ile doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de çocuk istihdamına
ilişkin
pek
yapılmış/yapılmaktadır.
Bu
çok
kurum
çalışmalar
tarafından
içinde
en
çeşitli
kapsamlı
çalışmalar olanı
IPEC
çerçevesinde, DİE’nin 1994, 1999 ve 2006 yıllarında ülke genelinde yaptığı “Çocuk İşgücü Anketi”dir. 2006 verilerine göre ülkemizde 6-17 yaş grubundaki 16.264.000 çocuktan 958.000’i doğrudan çalışma yaşamı içinde yer almaktadır. 1994, 1999 ve 2006 anket sonuçları karşılaştırıldığında, yıllar itibariyle ekonomik işlerde çalışan çocukların oranında büyük gerilemeler gözlenmektedir. 6-14 yaş grubunda 1994 yılında %8,8 olan ekonomik işlerdeki çocuk çalışma oranı 1999’da %5,1’e düşmüş ve 2006 yılında ise %2,6’ya gerilemiştir (DİE, 1994, 1999, 2006). 2006 çocuk işgücü anketi sonuçlarına göre, Türkiye genelinde 6-17 yaş grubunda
istihdam
edilen
çocukların
%47,7’si
kentsel,
%52,4’ü
kırsal
yerleşimlerde yaşamaktadır. Çalışan çocukların %49’u tarım, %28,3’ü sanayi, %21,4’ü ticaret ve %9,3’ü hizmet sektöründedir. İstihdam edilen çocukların %53’ü ücretli veya yevmiyeli, %2,7’si kendi hesabına veya işveren hesabına, %43,8’i ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır. Çalışan ve gelir getiren çocukların % 80’i asgari ücret düzeyinin altında gelir elde etmektedir (DİE, 1994,
2
1999, 2006). Bu durum çocuk işgücünün, ucuz iş gücü olarak kabul edildiğini göstermektedir. 2006 çocuk işgücü anketine göre, 6-17 yaş grubundaki çocukların %84,7’si okula devam ederken, %15,3’ü herhangi bir öğretim kurumuna devam etmemektedir. 6-17 yaş grubunda ekonomik işlerde çalışan çocukların %92,5’i haftada 7 saatten daha fazla çalışmaktadır. Kentsel yerleşim yerlerinde yaşayan çocukların %70,7’si, kırsal yerlerde ise %43,7’si haftada 40 saat ve üzerinde çalışmaktadır. Haftada 55 saat ve üzerinde çalışan çocukların oranı okula devam edenler için %2 iken, okula devam etmeyen çocuklar için bu oran %50,3’tür (DİE, 1994, 1999, 2006). Bulgulardan hareketle, ekonomik işlerde çalışan çocukların günlük ve haftalık çalışma süreleri çok uzundur. Bu süre ve genellikle yaptıkları işin özelliği çocukların gelişimlerini olumsuz etkilemekte ve okula gitmeyi engellemektedir (Türkoğlu, 2009, 21). 2. Çocuk İşçiliğinin Tarihsel Gelişimi 2.1. Sanayi Devrimi Öncesi Çocukların
ve
gençlerin
çalıştırılmasına
tarihin
her
döneminde
rastlanmaktadır (Fidan, 2011). Eski çağlarda çalışan çocukların iş güvenliği bakımından korunmalarına ilişkin hukuk kuralları bulunmamaktadır. Ortaçağda çocuklar, daha çok esnaf ve küçük sanatkârların yanında çırak olarak çalıştırılmışlardır. Loncalar, çırak, kalfa ve usta şeklinde üç dereceli bir yapıya sahiptir. Lonca tüzüklerinde, çırakların öğrenimi ve ustanın disiplin yetkisine ilişkin hükümler bulunmakta ise de iş süresinin belirlenmesi gibi iş güvenliğine ilişkin hükümler bulunmamaktadır (Murakami, 2009, 17). Türklerde ise 12. Yüzyılın ilk yarısından 20. Yüzyılın başlarına kadar, esnaf ve sanatkâr kuruluşlarının eleman yetiştirme, işleyiş ve denetimlerini düzenleyen ahilik kurumu, çocukları önemli ölçüde etkilemiştir. Ahilikte çocuklar, hem işbaşında hem de iş dışında mesleki, ahlaki ve dini konularda eğitilmekteydiler (Akyüz, 2010, 326). 2.2. Sanayi Devrimi Sonrası 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra Avrupa’da ortaya çıkan bilimsel ve teknik alanlardaki gelişmeler, buhar gücünün makineye uygulanması, sanayide yeni üretim yöntemlerine geçilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu dönemde üretim
3
maliyetini azaltabilmek için daha ucuz işgücü olarak görülen çocukların çalıştırılması yeğlenmiştir (Murakami, 2009, 30). Sanayileşmenin tarihi, fabrika ve maden ocaklarında çocuk istismarına ilişkin çok acı olaylarla doludur. İngiltere’de bir çelik fabrikasında, satın alınmış 45 yaşlarındaki yüzlerce çocuk, fabrika kazanlarının içini temizlerken veya bacaların içine sarkıtılıp kurum temizlerken hayatını kaybetmiştir (Schinzuku ve Izukama, 2007) . Çocukların çalıştırılması tarihin her döneminde karşımıza çıkan bir olgu olmakla birlikte sanayi devrimi, çocuk istihdamına ilişkin “çocuk işgücü” ve “çocukların çalışması” gibi yeni kavramları doğurmuştur (Konanç, 1989; Kongar, 2009). Osmanlı döneminde kısmi bir sanayileşme ile birlikte artan işgücü gereksinimini karşılamak üzere daha önce tarımda çalışan işgücünün bir bölümü sanayi ve hizmetler sektörüne kaymıştır. Bu dönemin 1. Dünya savaşına denk gelmesi, erkek işgücünde azalmaya neden olmuş ve bu açığı karşılayabilmek için çocuk ve kadınların işgücüne katılımları artmıştır (Akyüz, 2010). Cumhuriyet döneminde, çalışan çocuklara ilişkin hükümlerin yanı sıra mesleki ve teknik eğitime de bir bütünlük içinde bakılmış, okul ve çevre ilişkilerine önem verilmiş ve köy enstitüleri kurulmuştur (Ogan, 1996). Sonuç itibariyle çocuk emeğinin üretim amaçlı kullanımını konu edinen çocuk istihdamı, bilgi ve iletişim çağı olarak adlandırılan günümüzde güncelliğini korumaktadır. 3. Çocukları Çalışmaya İten Nedenler 3.1. Yoksulluk Türkiye’de ve dünyada çocukları çalışmaya iten en önemli nedenlerden biri yoksulluktur. Çocuğu çalıştırmak genellikle ailenin temel gereksinimlerini karşılamanın bir yoludur. Çalışan çocuklar aile bütçesinin yaklaşık %25’ini karşılamaktadırlar.
Yoksul
ailelerin
sahip
oldukları
çocuk
sayısı,
ülke
ortalamasının üzerindedir. Bu kalabalık ailelerde çocuk emeği ailenin yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olmaktadır. Yoksulluğu ise işsizlik, adaletsiz gelir dağılımı, ekonomik ve siyasi krizler, kaynakların verimli kullanılmaması, nüfus artışı, göçler, plansız şehirleşme gibi nedenler belirlemektedir (Akyan ve Atak, 2004).
4
3.2. Eğitim Çocukları
çalışmaya
iten
nedenlerden
biri
de
eğitim
sistemindeki
aksaklıklardır. Ülkenin eğitime ilişkin altyapısının yeterince yaygınlaşmamış olması ve çocukların eğitim hizmetlerinden yararlanmasını engelleyen bir takım etkenler sonucu, eğitim alamayan veya eğitimlerini bırakan çocuklar ya çalışma yaşamına girmekteler ya da işsiz kalmaktadırlar (Yıldırım, 2008). 3.3. Göçler Kırsal alanlardan kentlere göç eden aile fertlerinin genellikle yeterli eğitime sahip olmamaları, vasıfsız işgücü konumunda bulunmaları nedeniyle çocuklar, ailenin geçimine katkı sağlamak amacıyla çalıştırılmaktadır (Kongar, 2009; Türkoğlu, 2009). 3.4. Aile Geleneksel aile yapısı, erken yaşta öğrenilen mesleki bilgi ve el becerisinin kalıcı olması; hayata daha erken yaşta başlama ve kendi ayakları üzerinde daha erken yaşta durabilme gibi nedenlerden dolayı özellikle erkek çocukların erken yaşta çalıştırılmalarına imkân sağlamaktadır (Akyan ve Atak, 2004; Yıldırım, 2008). 3.5. Çocuk İşgücüne Olan Talep Çocuk işçilerin, maddi açıdan tatmini ve disipline edilmelerinin yetişkinlere oranla daha kolay olması, işverenleri çocuk işçi çalıştırmaya yöneltmektedir. İşverenlerin çocukları tercih sebep nedenlerinden biri de çocukların grev yapmamaları ve üretimi durdurmamalarıdır. Bununla birlikte, işveren bir ekonomik krizle karşılaştığında işten çıkarılması en kolay olanlar çocuklardır (Türkoğlu, 2009). Uzun vadeli düşünüldüğünde çocuk işçi çalıştırmanın ülke ekonomisine maliyeti daha yüksektir. Çünkü iş güvenliğinden yoksun olarak elverişsiz koşullarda çalışan çocuklar, yeterli biçimde gelişemeyeceklerinden, yetişkinlik dönemlerinde ya sık sağlık problemleri yaşayacaklar ya da daha az verimli olacaklardır (Kongar, 2009).
5
3.6. Mevzuatın Eksiklikleri Çocukların iş güvenliğini koruyacak yasal düzenlemelerin, yaptırım ve cezaların yetersizliği, yasaların uygulanmasını sağlayacak etkin bir denetimin sağlanamaması ve çalışan çocukların büyük bir bölümünün hukuki düzenleme dışında olması da çocuk işçiliğinde önemli bir etkendir (Akyüz, 2010). 4. Çalışmanın Çocuk Üzerindeki Etkileri 4.1. Fiziksel Etkiler Çalışan çocuğun fiziksel sağlığı ve gelişimi tehlikededir. Ağır çalışma şartları sebebiyle çocukların henüz gelişmekte olan bedenleri kalıcı şekilde etkilenebilmektedir. Birkaç yıl süre ile ağır fiziksel güç isteyen bir işte çalıştırılmak, çocuğun yetişkinlik dönemi için gerekli güç ve dayanıklılığı kazanmasında olumsuz bir etkiye sahiptir (Türkoğlu, 2009). İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yeterli ölçüde alınmadığı iş yerlerinde çalışan çocuklar iş kazaları ve meslek hastalıkları gibi tehlikelerle daha fazla karşılaşmaktadırlar (Bakırcı, 2004). 4.2. Psikolojik Etkiler Psikolojik açıdan henüz gelişme aşamasında olan çocuklar, dışarıdan gelecek her türlü etkiye karşı duyarlıdırlar. Çocukların olumsuz koşullarda ve yetişkinlerle birlikte çalışması, onların psikolojik gelişimlerine zarar verebilir. Çocukların kişiliklerini alçaltıcı ve aşırı baskıcı bir ortam çocuğun özgüven dolu yetişmesini değil sakin teslimiyetçi olmasını sağlayacaktır. Böyle bir durumda yetişen çocuk, yetişkinliğinde ciddi uyum sorunlarıyla karşılaşacaktır (Türkoğlu, 2009; Bakırcı, 2004). 4.3. Sosyal Etkiler Çocukların çalışması, çalışmanın zaman alıcı bir eylem olması ve çocuğu yorması, eğitimlerini dolayısıyla da zihinsel ve sosyal gelişimlerini de tehlikeye düşürmektedir. Sosyal açıdan aile ve okul dışında iş yerinde yetişen çocuk, sosyal öğrenme gereği model alabileceği nitelikli yetişkinlerle karşılaşma olanağını bulamamakta ve işyerinde ciddi istismarlara uğramakta ve bu durum onun sosyal olarak gelişimini etkilemektedir (Akyan ve Atak, 2004).
6
Çocuk iş yaşamında aile denetiminden uzakta ve olumsuz koşullar altında çalışmakta; çözücü, uçucu ve uyuşturucu madde kullanma, suça yönelme tehlikeleri ile karşılaşmaktadır (Bakırcı, 2004). 5. İstihdam Alanlarına Göre Çocuk İşçiliği 5.1. Tarım 2006 çocuk işgücü anketine göre, çalışan çocukların %41’i tarımda çalışmaktadır. Çocuklar genellikle tarım bölgelerinde ailelerine yardım amacıyla çalışmaktadırlar. Bu çalışma aileye yardım olarak kabul edilmekte ve hukuki bakımdan da iş olarak kabul edilmemektedir. Çocuklar bu işleri bazen okul ile birlikte yürütmekte bazen de okulu bırakmaktadırlar. Tarım alanında çalışan çocukların bir kısmı mevsimlik işlerde başkalarının tarlalarında ucuz işgücü olarak da çalışmaktadırlar (Yıldırım, 2008). 5.2. Sanayi Sanayi çocuk işçilerin çalıştığı önemli bir alandır. 2006 çocuk işgücü anketi sonuçlarına göre 6-17 yaş grubunda çalışan çocukların %28’i sanayide küçük ve orta ölçekli işletmelerde çalışmaktadırlar (DİE, 2006). 5.3. Hizmet 2006 çocuk işgücü anketi sonuçlarına göre, hizmet sektöründe çalışan çocuklar çoğunlukla lokanta, otel, gazino, kahvehane, mağaza, market, berber gibi insanlara doğrudan hizmet veren işletmelerde çalışmakta ve bu alanda çalışan çocuklar, çalışan çocukların %10,7’sini kapsamaktadır (DİE, 2006; Türkoğlu, 2009). 5.4. Ev işlerinde Çalışma Ev işleri temizlik, yemek yapımı ve bulaşık, küçük çocuklara ve bakıma muhtaç kişilere bakmak vb. işlerdir. Ev işlerinde çalışan çocuklar, diğer işlerde çalışan çocuklara göre daha şanssızdırlar. Zira bu çocukların yasal hakları bulunmamakta, yapılan işe ilişkin çalışma koşulları düzenlenmemekte ve çalışma yaşamı kapalı kapılar ardında kalmaktadır. Bu şekilde çalıştırılan çocukların sayısı bilinmemektedir. Çünkü yapılan iş, geleneksel işgücü piyasası denetim aygıtları dışında kalan bir tür “saklı iş”tir (Yıldırım, 2008; Oto, 2007; Akyan ve Atak, 2004).
7
5.5. Sokakta Çalışma Gelişmekte olan ülkelerde şehir nüfusunun hızla artması ve gençleşmesi, sokak çocukları sorunun doğmasına ve artmasına neden olmaktadır. Türkiye’de hızlı kentleşme süreci ile oluşan gecekondulaşma, göç, işsizlik, ekonomik yetersizlikler, ensest, cinsel istismar ve tecavüz, aile içi ve dışı şiddet, sokağın özgürlüğü ve çekiciliği, aile ve çocuğun eğitimsizliği, ailelerin çocukları ihmal ve istismar etmeleri, arkadaş grupları, medya etkisi, denetimsiz oyun salonu ve internet kafelerin çekiciliği, yetişkinlerin acıma duygularıyla sokak çocuklarına para vermeleri gibi nedenler çocukların sokakta çalışmasına ve yaşamasına zemin oluşturmaktadır (Akyan ve Atak, 2004; Yıldırım, 2008; Oto, 2007). 6. Çalışan Çocukların Haklarına Yönelik Uluslararası Düzenlemeler 6.1. Genel Hükümler Çalışma yaşamındaki çocukların haklarına ilişkin genel hükümlerin başında 20 Kasım 1959 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi ile 1989 Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi gelmektedir. Çocuk hakları bildirgesine göre “Çocuk her türlü ihmale ve sömürüye karşı korunmalıdır. Çocuk hiçbir biçimde ticaretin konusu olmamalı, asgari bir yaştan önce istihdam edilmemeli; sağlığına, eğitimine, bedensel, zihinsel, ahlaki gelişmesine engel olabilecek bir meslek ya da işte çalıştırılmamalıdır” (m.9). Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre de çocuk sağlığı, eğitimi ve gelişmesi açısından tehlike teşkil eden işlere karşı korunma hakkına sahiptir. Devlet işe kabul için asgari bir yaş sınırı tespit etmek ve çalışma koşullarını düzenlemek zorundadır (m.32). 3 Mayıs 1996 tarihli “Gözden Geçirilmiş Avrupa Şartı”, çalışma yaşamındaki çocukların haklarına ilişkin daha somut hükümler koymuştur. Bu hükümlere göre devletler, •
Çocukların sağlık, ahlak ve eğitimleri için zararlı olmayacağı belirlenen hafif işlerde çalıştırılmaları durumu dışında asgari çalışma yaşının 15 olmasını,
•
Tehlikeli veya sağlığa zararlı olduğu öngörülen işlerde asgari çalışma yaşının 18 olmasını,
•
Henüz zorunlu eğitim çağında olanların, eğitimlerinden tam anlamıyla yararlanmalarını engelleyecek işlerde çalıştırılmamalarını,
8
•
18 yaşından küçüklerin çalışma sürelerinin, gelişmeleri ve öncelikle de mesleki eğitim gereksinmeleri uyarınca sınırlandırılmasını,
•
Çalışan gençlerin ve çırakların adil bir ücret ve diğer uygun ödemelerden yararlanma hakkını,
•
Gençlerin, işverenlerin izniyle normal çalışma saatlerinde mesleki eğitimde geçirdikleri sürenin, günlük çalışma saatlerinden sayılmasını,
•
18 yaşın altındaki çalışanlara yılda en az 4 haftalık ücretli izin verilmesini,
•
18 yaşın altındaki kişilerin, ulusal yasalar ve yönetmeliklerle belirlenen işler dışında gece çalıştırılmamalarını,
•
Ulusal yasalar ve yönetmeliklerle belirlenen işlerde çalışan 18 yaşın altındaki kişilere düzenli sağlık kontrolü yapılmasını,
•
Çocukların ve gençlerin özellikle doğrudan veya dolaylı olarak işlerinden doğan tehlikeler başta olmak üzere, uğradıkları bedensel ve ruhsal tehlikelere
karşı
özel
olarak
korunmalarını
güvence
altına
almakla
yükümlüdürler (m.7). 6.2. Uluslar arası Çalışma Örgütünün Çalışmaları (ILO) 6.2.1.Sözleşmeler ILO, çocukların ve gençlerin çalışma yaşamında korunmasına ilişkin birçok sözleşme ve tavsiye kararı oluşturmuştur. 6.2.1.1. Asgari Çalışma Yaşına İlişkin 138 Sayılı Sözleşme 138 sayılı sözleşme kural olarak bütün sektörleri ve ister ücretli, ister bağımsız çalışsın bütün çocukları kapsamaktadır. Sözleşme’ye göre genel asgari çalışma yaşı, okulu bitirme yaşının, hiçbir biçimde de 15 yaşının altında olamaz. Bununla birlikte ulusal mevzuat 13-15 yaşındakilerin hafif işlerde çalıştırılmasını uygun görebilir. Doğası ve yapıldığı koşullar bakımından genç işçilerin sağlığını, güvenliğini ve ahlakını tehlikeye düşürebilecek her türlü istihdam ve çalışmaya kabul yaşı 18’in altında olamaz (m.2,3). 6.2.1.2. En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin 182 Sayılı Acil Eylem Sözleşmesi 182 sayılı sözleşme yalnız çocuk işçileri değil hukuki anlamda işçi olmayan çalışan
çocukları
hatta
yasa
dışı
faaliyetlerde
kullanılan
çocukları
da
kapsamaktadır. Sözleşme 18 yaşın altındaki herkesi çocuk kabul etmekte ve
9
taraf devletleri, en kötü biçimdeki çocuk işçiliğini ivedi ve etkin önlemlerle ortadan kaldırmakla yükümlü tutmaktadır (Oto, 2007). 6.2.2. ILO – IPEC Programı ILO 1992-1993 yıllarından itibaren “Çocuk İşçiliğinin Sone Erdirilmesi Uluslar arası Programı”nı (IPEC) başlatmıştır. Şuan 94 ülke bu programa katılmıştır. Bu programla, çocuk çalıştıran ülkelere, bunun sona erdirilmesi konusunda ulusal eylem planları hazırlayıp uygulamaları için destek verilmesi amaçlanmaktadır. 7. Türk İş Hukukunda Çocuk ve Genç İşçilerin Hakları Türk iş hukukunda, çocuk ve genç işçiler bağlı oldukları mevzuata göre iki gruba ayrılırlar. Birinci gruptakiler İş Kanunu kapsamındaki çocuk ve genç işçilerdir. İkinci gruptakiler ise İş Kanunu kapsamı dışındaki çocuk ve genç işçilerdir. Bunlar İş kanunun (İK) 4. Maddesiyle İK kapsamı dışında bırakılan çocuk ve gençlerdir. İK kapsamı dışında bırakılan işler çocuk ve gençlerin yoğun olarak çalıştıkları işler olduğu için, çok sayıda çocuk ve genç İK’nın koruyucu hükümlerinin de dışında kalmaktadır. Bu gruptakiler, Borçlar Kanunu’na tabi çocuk ve gençlerle, özel düzenlemelere tabi çocuk ve genç işçilerdir (deniz taşıma işinde çalışanlar; profesyonel sporcu çocuk ve gençler; kültürel, sanatsal ve reklam faaliyetlerinde çalışanlar). 7.1. Çocuk ve Genç İşçi Kavramları Türk iş hukukunda 18 yaşından küçük işçiler, çocuk ve genç işçiler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre, 15 yaşını doldurmamış olanlara çocuk işçi, 15 yaşını doldurup henüz 18 yaşını doldurmamış olanlara da genç işçi denilmektedir (m.71). İK kapsamı dışında olan ve özel düzenlemelere de bağlı olmayan işlerde uygulama alanı bulan Umumi Hıfsızssıhha Kanunu (UHK) açısından 16 yaşından küçük işçiler çocuk işçi sayılmakta, 16 yaşından büyük olanlar yetişkin işçi kabul edilmektedir. Ancak 138 sayılı ILO sözleşmesi tüm işler bakımından en az çalışma yaşını 15 olarak belirlemiştir. Çocuk ve Gençlerin Çalıştırılması Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmelik (ÇGÇUEHY) ise çocuk işçiyi 14 yaşını bitirmiş 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi; genç işçiyi 15 yaşını tamamlamış 18 yaşını tamamlamamış kişi (m.4.) olarak tanımlamaktadır.
10
Sendikalar Kanunu’na (SK) göre 18 yaşını dolduranlar sendika kurma hakkına (m.5), 16 yaşını dolduranlar sendika üyesi olma hakkına (m.20) sahiptirler. Asgari Ücret Yönetmeliğine göre, 16 yaşını dolduran çocuklar, yetişkinlerle aynı asgari ücrete hak kazanmaktadırlar (m.5). 7.2. İş Güvenliği ve Çocuk İşgücü İstismarı Kavramları İş güvenliğinin konusunu işin yapılmasından doğan tehlikelerin ortadan kaldırılması için getirilen hükümler oluşturmaktadır. Çocuk işçiler açısından iş güvenliği, en az çalışma yaşının altında bulunan çocukların çalıştırılmamasını gerektirmektedir. Çünkü belli yaştan küçüklerin çalıştırılması yasak olduğu için, çocuklar bakımından işin yapılması sırasında doğacak tehlikelerden söz edilemez. Ancak çalıştırılmaması gereken çocuklar çalıştırılmışlarsa işçi sayılırlar ve İş Kanunu’ndaki koruyucu önlemlerden yararlanırlar. Dolayısıyla çocuk ve gençlerin iş güvenliği konusuna, işin yapılmasından doğan tehlikelerin ortadan kaldırılması yanında işin yapılması sırasında doğacak tehlikelerin önlenmesine ilişkin kurallar da girmektedir (Oto, 2007; Türkoğlu, 2009). Çocukların ve gençlerin iş güvenliği açısından haklarını korumaya yönelik bu hükümlerin amacı, küçüklerin sömürülmelerine ve ezilmelerine engel olmak ve onları beden ve ruh sağlıklarını tehdit eden tehlikelere karşı korumaktır (Oto, 2007). Çocuk işgücü istismarı ise 18 yaşını doldurmamış küçüklerin (ücret karşılığında veya aile işlerinde) ekonomik ya da eğitsel amaçlarla veya yalnızca başıboş kalmalarını önlemek amacıyla sağlıklarını tehlikeye atan bedensel, duygusal, toplumsal ve ahlaki gelişimlerini engelleyen, eğitimlerini aksatan işlerde çalıştırılmamasıdır. 7.3. Çocuk ve Genç İşçileri Koruyucu Haklar 7.3.1. Çocuk ve Genç İşçilerin Az Çalışma Yaşı Bakımından Korunma Hakları 7.3.1.1. Normal ve Hafif İşlerde Çalışma Yaşı İş Kanunu, 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimini tamamlamış olan çocukların bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okula gitmelerine engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılmalarına izin vermektedir (m.71). İş kanunu dışında kalan ve özel düzenlemeye tabi olmayan işlerde UHK’ya göre 12 yaşından küçükler çalıştırılamazlar (m.173). 222 Sayılı İlköğretim
11
Kanunun (İÖK) 59. Maddesine göre, ilköğrenim çağında olup da zorunlu ilköğretim kurumlarına devam etmeyenler, hiçbir resmi ve özel işyerinde veya her ne suretle olursa olsun çalışmayı gerektiren başka yerlerde ücretli veya ücretsiz çalıştırılamazlar. İlköğretime devam edenlerinse bu durumlarını belgelemeleri koşuluyla ve iş mevzuatı hükümleri çerçevesinde ancak ders saatleri dışında çalışmalarına izin verilebilir. 7.3.1.2. Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalışma Yaşı 138 sayılı ILO Sözleşmesi’ne göre, tehlikeli iş niteliği veya yapıldığı koşullar bakımından gençlerin fiziksel ve ruhsal sağlığını, güvenliğini veya ahlakını tehlikeye düşürme ihtimali olan her türlü iş veya çalışmadır (m.3). Gerek uluslar arası sözleşmeler ve gerekse yerel mevzuatta 18 yaşını doldurmamış çocuk ve gençlerin ağır ve tehlikeli iş kapsamına giren işlerde çalıştırılması mümkün değildir. 7.3.2. Çocuk ve Gençlerin İş Güvenliği Bakımından Korunma Hakları 7.3.2.1. Sağlık Yoklaması İş Kanunu’na göre 14 yaşından 18 yaşın bitirilmesine kadar çocukların herhangi bir işe alınmadan önce, işin niteliğine ve koşullarına göre, vücut yapılarının dayanıklı olup olmadığının raporlarla belirlenmesi ve bunların 18 yaşını dolduruncaya kadar en az 6 ayda bir aynı şekilde doktor muayenesinden geçirilmesi zorunludur (m.87). 7.3.2.2.
Çocuk
ve
Genç
İşçilerin
Kendilerine
Uygun
İşe
Yerleştirilmeleri ve Tehlikelere Karşı Korunmaları Çocuğun ve genç işçinin okula yerleştirilmesinde ve çalışma süresince güvenliği, sağlığı, bedensel, zihinsel, ahlaki ve psikososyal gelişimi, kişisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınır. Çalışan çocuk ve gençlerden okula devam edenler, devamlarına, başarılarına, meslek seçimi için yapılacak hazırlıklara ya da mesleki eğitime katılmalarına engel olmayacak işlerde çalıştırılabilirler. 7.3.2.3. Çocuk ve Genç İşçilerin İşverenlerinin ve Ebeveynlerinin Eğitimleri Çocuk ve genç işçilerin ve ebeveynlerinin yasal haklarını bilmemesi, çocukların yasa dışı işlerde çalıştırılmasına veya yasal olsa da yasa dışı koşullar altında çalışmalarına neden olmaktadır. Bu nedenle çocuk ve genç işçilerin,
12
ebeveynlerinin
ve
işverenlerin
hakları
ve
yükümlülükleri
konusunda
bilgilendirilmeleri gereklidir. Çocuk ve Gençlerin Çalıştırılması Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmelik (ÇGÇUEHY) bu konuda işveren ve devlete bazı yükümlülükler getirmiştir. Yönetmeliğin 14. Maddesine göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çalışan çocuk ve gençlere yönelik olarak çalışma ilişkileri, iş sağlığı ve güvenliği, yasal hakları ve benzeri konularda eğitim seminerleri düzenler; çalışan çocuk ve gençlerin bu programlara katılmasının sağlanması için gerekli önlemleri alır. Bakanlık, çalışan çocuk ve gençlerle ilgili konularda ailelerin duyarlılaştırılması ve bilgilendirilmesi amacıyla da eğitim programları düzenler; bu amaçla, kitap, broşür, konferans ve eğitim materyallerini hazırlar. 7.3.3. Çocuk ve Genç İşçilerin Çalışma Koşulları Bakımından Korunma Hakları 7.3.3.1. Normal Çalışma Süresi İş Kanunu’na göre, okula devam eden çocukların eğitim dönemlerindeki çalışma süreleri, eğitim saatleri dışında olmak üzere en fazla günde iki saat ve haftada on saat olabilir. İlköğretimi tamamlamış ve okula gitmeyen 15 yaşından küçük çocukların çalışma süresi günde yedi saat ve haftada otuz beş saatten fazla olamaz; bu gruptaki gençlerden onbeş yaşını tamamlamış olanların çalışma süreleri günde sekiz, haftada kırk saate kadar arttırabilir (m.68,71). 7.3.3.2. Fazla Çalışma İş Kanunu’na göre, ülkenin genel yararları yahut işin niteliği veya üretimin arttırılması
gibi
nedenlerle,
işçiler
onayları
alınmak
koşuluyla
fazla
çalıştırılabilirler (m.41). Fakat İş Kanunu’na ilişkin Fazla Çalıştırılma Yönetmeliği, 18 yaşını doldurmamış işçilerin fazla çalıştırılamayacağını düzenlemiştir (m.8). Bu nedenle İş Kanunu’na tabi çocuk ve genç işçilere fazla çalışma yaptırılamaz. 7.3.3.3. Dinlenme Hakkı Dinlenme süreleri ara dinlenmesi, gece döneminde dinlenme, hafta tatili, ulusal bayram, genel tatil günlerinde dinlenme ve yıllık ücretli izin haklarını kapsamaktadır.
13
7.3.3.3.1. Ara Dinlenmesi Çocuk ve Gençlerin Çalıştırılması Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmeliğe (ÇGÇUEHY) göre, çocuk ve genç işçilere 2 saatten fazla 4 saatten az süren işlerde 30 dakika; 4 saatten 7,5 saate kadar olan işlerde çalışma süresinin ortasında 1 saat ara dinlenmesi verilmesi zorunludur (m.6). 7.3.3.3.2. Gece Dönemi, Hafta Tatili, Ulusal Bayram ve Genel Tatil Günlerinde Dinlenme Gece dönemi “iş yaşamında en geç saat 20.00’den başlayarak; en erken saat 06.00’a kadar geçen ve her halde 11 saat süren dönemdir” (İK, m.69). İş Kanununda öngörülen bu süre çocuk ve genç işçileri korumak bakımından yetersizdir. Bu nedenle, Çocuk ve Gençlerin Çalıştırılması Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmelik
(ÇGÇUEHY), çocuk ve genç işçilerin günlük çalışma
sürelerinin 24 saatlik zaman diliminde kesintisiz 14 saat dinlenme süresi dikkate alınarak uygulanacağını öngörmüştür (m.6). Bu düzenleme gereğince çocuk ve genç işçiler için gece döneminin başlangıcı ve bitişi 14 saatlik dinlenme süresine göre belirlenecektir. Umumi Hıfsızssıhha Kanununa (UHK) göre 12-16 yaş arasındaki çocuklar gece çalıştırılamazlar (m.174). Çocuk ve Gençlerin Çalıştırılması Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmeliğe (ÇGÇUEHY) göre, çocuk ve genç işçilerin hafta tatili izinleri kesintisiz 40 saatten az olamaz (m.8). Çocuk ve Genç işçiler ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştırılamazlar (m.9). 7.3.3.3.3. Yıllık Ücretli İzin İş Kanunu’nun 53. Maddesi ve Çocuk ve Gençlerin Çalıştırılması Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmelik, çocuk ve genç işçiler için yıllık izin süreleri bakımından farklı düzenlemeler yapmıştır. Bu düzenlemeye göre, 18 ve daha küçük yaştaki işçilere verilecek ücretli yıllık izin 20 günden az olamaz. Bu iznin kesintisiz kullandırılması esastır. Ancak çocuk ve gencin yararına olduğu durumlarda ve isteği üzerine bu izin en fazla ikiye bölünerek verilebilir (ÇGÇUEHY, m.10). Okula veya eğitimine devam eden çocuk ve genç işçilere yıllık ücretli izin, okulların tatil olduğu, kursa ve diğer eğitim programlarına dönemlerde verilir (m.10). Öğrenime devam etmeyen çocuk ve genç işçiler,
14
yetişkinler gibi Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliğine (YÜİY) tabidirler. Bu durumda olanlara yönetmeliğin, 15,18 ve 8. Maddeleri uygulanır. 7.3.3.4. Çocuk ve Genç İşçilerin Kimlik Hakları İş Kanununun 75. Maddesi, işverenlere işçi özlük dosyası düzenleme yükümlülüğü getirmektedir. Bu maddeye göre, işveren çalıştırdığı her işçi için bir özlük dosyası düzenler. İşveren bu dosyada işçinin kimlik bilgileri yanında, bu kanun ve diğer kanunlar uyarınca düzenlemek zorunda olduğu her türlü belge ve kayıtları saklamak ve bunları istendiği zaman yetkili memur ve mercilere göstermek zorundadır. 7.3.3.5. Çocuk ve Genç İşçilerin Şiddete Karşı Korunma Hakkı Çocuklara
karşı
şiddet
uluslar
arası
ve
ulusal
hukuk
tarafından
yasaklanmıştır. Ancak Türk hukukunda işyerinde çocuk ve gençlere yönelik şiddeti doğrudan yasaklayan özel bir düzenleme yoktur. Hatta TCK işyerlerinde belirli ölçülerde şiddete izin vermektedir. Bu hükme göre, idaresi altında bulunan büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye bir yıla kadar hapis cezası verilir (m.232). 8. Çırak Çocukların ve Gençlerin Hakları 8.1. Çıraklık Kavramı Çırakların hukuki durumunu ve eğitimini düzenleyen 3308 sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu’na göre, bir meslek dalında çıraklık sözleşmesi esasları uyarınca meslekle ilgili tüm bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını, iş içerisinde geliştiren kişiye çırak denilmektedir (m.3). Türk hukuk sisteminde çıraklar işçi niteliği taşımamaktadırlar. Nitekim mesleki eğitim kanununa göre, çıraklar öğrenci statüsünde olup iş yerinde çalışan personel (işçi) sayısına dâhil edilmezler
ve
böylece
çıraklar,
işçileri
koruyucu
iş
mevzuatından
da
yararlanamamaktadırlar. 8.2. Mevzuatta Çırakların Yeri 1986 yılında çıkarılan 3308 sayılı “Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu”, 2001 yılında “Mesleki Eğitim Kanunu” adı altında değiştirilerek yeni düzenlemeler getirilmiştir. Bu kanunla mesleki eğitim kurulunun belirleyeceği mesleklerde, bu
15
mesleklerle ilgili iş yerleri ile teknik eğitim okul ve kurumlarındaki eğitim ve öğretim kapsama alınmıştır (Özşahin ve diğ., 1999). Mesleki Eğitim Kanununun kapsamına giren işyerlerinde çalışan çıraklara Borçlar Kanunu ve kural olarak İş Kanunu hükümleri uygulanmaz. Çıraklar, iş akdine dayanarak
çalışmadıkları için
Sendikalar
Kanunu’nun,
Toplu
İş
Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun da kapsamı dışında kalmaktadırlar. 8.3. Çırakların Çalışma Koşulları Mesleki Eğitim Kanunu’na göre çırak olabilmek için çocuğun 14 yaşını doldurması, 19 yaşından gün almamış olması, ilköğretim okulunu bitirmesi, bünyesi ve sağlığı gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun bulunması gerekir. Ancak, 19 yaşından gün almamış kişilerden daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınırlar. Çıraklık sözleşmesi, iş yeri sahibi ile çırağın velisi veya vasisi ya da çırak ergin ise kendisi ile yazılı şekilde yapılır (MEK, m.13). Kanuna göre çıraklık süresi mesleklerin özelliklerine göre en az 2 yıl en çok 4 yıl arasında değişmektedir. Bu süreler kesintisiz uygulanır. Yıllık izin dışında 2 aydan daha uzun süren devamsızlıklar çıraklık süresine eklenir. Çıraklar, mesleğin özelliğine göre haftada 8 saatten az olmamak üzere genel ve mesleki eğitim görürler. Bu eğitime katılmaları için onlara ücretli izin verilir. Mesleki Eğitim Kanunu kapsamındaki iş yerlerinde 19 yaşından küçükler ancak çırak olarak çalıştırılabilirler. Çırağa ödenecek ücret ve ücretteki artışlar, Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenen esaslara göre düzenlenecek çıraklık sözleşmesi ile saptanır. Ancak çırağa yaşına uygun asgari ücretin %30’undan aşağı ücret ödenmez. Çıraklara her yıl tatil aylarında 1 ay ücretli izin verilir (MEK, m.25-26). Sonuç Yerine Türkiye'deki aile başkanlarının gelirlerinin az ve aile içindeki çocuk sayısının ise fazla olmasından kaynaklanan yoksulluk. Çocuklara gerekli eğitimin verilemeyip bunların oldukça düşük ücretlerle çalışmalarına göz yummayı beraberinde getirmektedir. Ayrıca, devlet olanaklarının görece kısıtlı olması ve asgari çalışma yaşına erişilmesinden önce zorunlu temel öğrenim
16
süresinin sona ermesi de çocukların ülkemizde erken yaşta çalışmalarına neden olmaktadır. Bu bağlamda. Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin kabulü ileri bir adımdır. Ancak, söz konusu sözleşmenin iç hukuka aktarılması olsa olsa çalışan çocukların haklarının hukuki platformda pekiştirilmesine hizmet edebilecektir. Çünkü gerek asgari çalışma yaşına ve gerekse çocuk çalıştırma koşullarına ilişkin ulusal mevzuat, oldukça yeterli düzeydedir. Diğer yandan, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin kabulü, çalışan çocuklar konusunda Türk sosyal siyasetine önemli somut hedefler kazandırmıştır. Bu bağlamda esnekliğin önüne dikilen hedeflerden biri de çocuk istihdamıdır. Nitekim dünyadaki küreselleşme akımıyla birlikte ortaya çıkan esnekliğin küçük yaşta çocuk çalıştırmayı öngörmediği artık anlaşılmıştır. Tam aksine son zamanda gelişmekte olan ülkelere karşı sosyal dikteler ileri sürülmeye başlanmıştır. Gerçekten ileri derecede sanayileşmiş ülkelerin, çocuk emeğinin yoğun
olduğu
ürünlerin
dışalımını
yasaklamaları
ya
da
kısıtlamaları
küreselleşme rüzgârının çocuk işgücü sömürüsüne karşı durduğunu gösteren canlı bir örnektir. Geçmişte William Pitt'in İngiliz sanayicilerine verdiği "çocukları işe alın" öğüdünün yerinde olmadığı zaman içinde nasıl anlaşılmışsa günümüzde de ülkelerin uluslararası rekabet güçlerini artırmanın yolunun çocuk işgücü istihdamından geçmediği artık anlaşılmıştır. Seçilmiş Kaynaklar Akyan, M.A. ve Atak, N. (2004). Çankırı Sanayi Sitesinde Çalışan Çocuklar ve Çalışma Koşulları. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası Cilt 57, Sayı 3. Akyüz, E. (2010). Çocuk Hukuku. Ankara: PegemA Yayıncılık. Bakırcı, K. (2004). Çocuk ve Genç İşçilerin Haklarının Korunması (Uluslar arası, Bölgesel ve Türk Hukuku Açısından). İstanbul. Fidan, T. (2011). Çocukluğun Tarihi. Uluslar arası Sözleşmelere Göre Çocuk Hakları. Yayınlanmamış Ders Ödevi. Ankara: A.Ü. EBE. EYT. Konanç, E. (1989). Türk Hukukunda Çocuğun Korunması. Ankara. Kongar, E. (2009). Toplumsal Sınıflar ve Emeğin Yabancılaşması. Bölüm 3: Çocuk Emeği ya da Emekçi Çocuklar? Bir Ezilmişlik Çözümlemesi. Praksis Düşünce ve Bilim Dergisi. İstanbul: Praksis Yayıncılık.
17
Murakami, R. (2009). Emanet Dolabı Bebekleri. İstanbul: Doğan Kitap. Ogan, M. (1996). Türkiye’de Çalışan Çocuklar Sorunu. Eğitim-Sen 15. Milli Eğitim Şurası Ön Komisyon Çalışmalarına Sunulan Sendika Görüşleri. Ankara: Eğitim-Sen Yayınları. Oto, R.(2007). Bir Güneydoğu Kenti Sokaklarında Çalışan Çocukların, Sosyo-Demografik Özellikleri. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi 5 (1) s: 23-27. Schinzuku, P. ve Izukama, R. (2007). Children of World: a historical and biblical arguments of childhood. Tokyo: Death Note Inc. Özşahin A., Bostancı M., Zencir M., (1999). Denizli Vali Necati Bilican Çıraklık Eğitim Merkezi’nde Okuyan Çırakların Çalışma Yaşamına İlişkin Özellikler, Toplum ve Hekim Dergisi, 1999 14;2. Türkoğlu,
H.
(2009).
Isparta
Merkez
Tamirhanelerinde
Çalışan
Özelliklerinin
İşyerinde
ve
Çocuk
Küçük
Sanayi
İşçilerin
Karşılaştıkları
Sitesinde
Sosyo
Şiddetin
Oto
Demografik Belirlenmesi,
Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi. Isparta: S.D.Ü. Tıp Fakültesi. Yıldırım, O. (2008). Dünyada ve Türkiye’de Çocuk İşçiliği ve Özel Bir Örnek Olarak İstanbul İlinde Otomotiv Küçük Sanayisinde Çalışan Çocuk İşçi ve Çıraklar, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: K.H.Ü. SBE. İLO Bildirgesinin İzlenmesi Çerçevesinde 2006 Küresel Raporu (İB). DİE 1994 Çocuk İşgücü Anketi DİE 1999 Çocuk İşgücü Anketi DİE 2006 Çocuk İşgücü Anketi