Cemal Nadir GÜLER
FOTOĞRAF TAHLİLLERİ
Hazırlayan Mehmet Can DOĞAN
İÇİNDEKİLER İğne ile Çizilip Yazılan "Fotoğraf Tahlilleri"
9
Meşhurların Fotoğraf Tahlilleri Bay Abidin Daver Müverrih Bay Ahmet Refik Bay Ahmed Emin Aka Gündüz Ali Naci Karacan Ali Sami Boyar Bay Amca Burhan Cahit Burhan Toprak Burhan Felek Cemal Reşit Çallı İbrahim Esad Mahmud Karakurt Etem İzzet Benice Ertuğrul Muhsin Ercümend Ekrem Talu Dr. Fahreddin Kerim Fâzıl Ahmet Aykaç
31 34 36 38 40 42 44 46 48 50 52 54 56 58 60 62 64 66 68
Faruk Nafiz Çamlıbel 70 Florinalı Nâzım 72 Halid Fahri Ozansoy 74 Bay Haydar Rifat 76 Hâzım Körmükçü 78 Halil Lütfü 80 Hakkı Tarık Us 82 Hüseyin Rahmi 84 İ. Galip Arcan 86 İskender Fahreddin 88 Dr. Mazhar Osman 90 Münir Nureddin 92 Mesud Cemil 94 Bay Nurullah Ataç 96 Nizameddin Nazif 98 Necip Fazıl 100 Orhan Seyfi 102 Peyami Safa 104 Reşad Nuri 106 Selim Sırrı Tarcan 108 Salih Zeki 110 Vasfi Rıza Zobu 112 Yusuf Ziya 114 Yahya Kemal 116 Muhtelif İnsan Tiplerinin Fotoğraf Tahlilleri
119
Cemal Nadir’in Görüşü ile: Fotoğraf Tahlilleri 133 Burhan Felek 136 Dr. Prof. Fahreddin Kerim Gökay 138 Abidin Daver 140 Münir Nureddin 142 Rıza Tevfik 144 Kâzım Taşkent 146 Cemal Reşit Rey 148
Yahya Kemal Beyatlı 150 Ahmed Emin Yalman 152 Nizameddin Nazif 154 Muhsin Ertuğrul 156 Bedri Rahmi Eyüboğlu 158 Mustafa Ragıp Esatlı 160 Dünden, Bugünden 163 1. Gazeteci-Ahmed Emin Yalman 165 2. Şair-Orhan Seyfi Orhon 166 3. Türkçe Muallimi-Esad Mahmud Karakurt 167 4. Sinir Hekimi-Doktor Fahrettin Kerim Gökay 168 5. Tiyatro Artisti-Bedia Ferdi 169 6. Kitapçı ve Tâbı-Semih Lûtfi 170 7. Kadın Hânende-Bayan Safiye 171 8. Hânende-Münir Nureddin 172 9. Galatasaray Lisesi Müdürü-Bay Behçet Güçer 173 10. Tiyatro Aktörü-Talât Artemel 174 11. Operatör-Bay Halid Ziya Konuralp 175 Üçüncü Amca Bey Karikatür Müsabakası 177 Cemal Reşit Rey 179 Namık İsmail Bey 180 Selim Sırrı Bey 181 Mahmut Yesari Bey 182 Bedia Ferdi Hanım 183 Muhiddin Bey 184 Selâmi İzzet Bey 185 Bürhaneddin Bey 186 Reşat Nuri Bey 187 Hikmet Feridun Bey 188 Burhan Cahit Bey 189 Ercüment Ekrem Bey 190 Haydar Rifat Bey 191 Hâzım Bey 192
Hüseyin Rahmi Bey 193 Besim Ömer Paşa 194 Kâzım Paşa (İzmir Valisi) 195 Aka Gündüz Bey 196 Şükûfe Nihal Hanım 197 Mesud Cemil Bey 198 İ. Galip Bey 199 Nevzat Bey (Ankara Valisi) 200 Ahmet Refik Bey 201 Naşit Bey 202 Sadri Etem Bey 203 Yunus Nadi Bey 204 Orhan Seyfi Bey 205 Yusuf Ziya Bey 206 Mazhar Osman Bey 207 Faruk Nafiz Bey 208 Yazı ve Çizimlerin Yayımlandığı İlk Yer ve Tarihler
209
Sözlük 213
İğne ile Çizilip Yazılan “Fotoğraf Tahlilleri” Cemal Nadir Güler’in “Fotoğraf Tahlilleri”nin iki yönü var: çizgi ve yazı. “Fotoğraf Tahlilleri”nin çizgi yönü, Cemal Nadir’in basın dünyasında göründüğü ilk çalışmalarında temellenir. Akbaba dergisindeki resim ve karikatürleri, çizgideki yeteneğini haber verir. 1924’te Akbaba’da çıkan çalışmaları, “Fotoğraf Tahlilleri”nin çizgiyle somutlaşan ilk örnekleridir. Bunlardan özellikle kendini resmettiği çizim, “Fotoğraf Tahlilleri”nde konu edilen ünlülerin resimlerini önceler. Yüz ifadesi, giyim kuşamı, duruşu, gözlüğü, koltuğunun altındaki kitap veya dergisi ile Bursa peyzajında kendinden emin bir figür belirir. Figürün bacaklarına ininceye kadar resim olarak algılanan bu çizim; ince bacaklar, bedene oranla büyüklüğü hemen fark edilen ayaklar ve gerideki Bursa peyzajıyla karikatüre yaklaşır. Cemal Nadir, “Fotoğraf Tahlilleri”nde de, konu edindiği figürün kişiliğini belirginleştirecek ayrıntılarla aynı tekniği kullanacaktır. Cemal Nadir’in hemşehrisi ve yakın arkadaşı Rıza Ruşen Yücer, 1924’ü gözeterek, “Bütün arkadaşlarının, tanıdıklarının, Bursa meşhurlarının karikatürlerini çizmeye başladı.” deyip onun bu deneyimini dikkatli bir gözlemci oluşuna bağlar: “Hafızası, çizgileri zaptetmekte ve karakter farklarını belirtmekte, bir 9
(“Akbaba’nın Bursa ressamı: Cemal Nadir Bey” Akbaba, nr. 142, 14 Nisan 1340/1924, s. 3.) 10
objektif kadar dikkatliydi.”1 Güler’in içlerinde Rıza Ruşen’in de yer aldığı “Bursa Gazetecileri” adlı çizimine bakıldığında, daha yolun başındayken karakter farklarını nasıl başarıyla yansıttığı fark edilir. Baş ile bedenlerin ayrı ayrı tasarlandığı izlenimi veren bu çizimde, kişilik özelliklerini yüklenen başlar, resim; giyim kuşam özellikleriyle temsil gücü de kazanan bedenler ise, karikatür havası taşır. Bu çizim, Cemal Nadir’in resimle karikatürü nasıl birleştirdiğini görmek bakımından önemlidir; ayrıca Bursa basın tarihi için de özel bir değer taşır. Sağ başta yer alan R[ıza] R[uşen]’nin pardösüsünün cebinden sarkan gazete “Arkadaş”, M[ümtaz] Ş[ükrü]’nin koltuğunun altındaki kitaplar arasında adı okunan yayın “Ertuğrul”, Bolşevik kalpaklı “Altın Işık Bey”in elindeki gazete “Yoldaş” ve sol başta oturan [Münir] Melâl Bey’in cebinde görünen de “Arkadaş”tır.2
(Sağdan: “R. R. Bey, M. Ş. Bey, Altın Işık Bey, Melâl Bey” Akbaba, nr. 148, 5 Mayıs 1340, s. 2.) 1 Rıza Ruşen Yücer, “Çocukluğundan Ölümüne Kadar”, içinde: Bütün Cepheleriyle Cemal Nadir, Hilmi Yücebaş, İstanbul, 1950, s. 14. 2 Bu gazetelere ve yazar kadrosuna dair bilgi için bakınız: Mümtaz Şükrü Eğilmez, Millî Mücadele’de Bursa, İstanbul, 1980; Mustafa Tayla, Bursa Basını (1868-1983), Bursa, 1997.
11
Meşhurların Fotoğraf Tahlilleri
Bazı gazetelerde, kârilerin gönderdikleri fotoğrafları tahlil edip kehanette bulunmak belli başlı bir iş hâline girdi!.. Akşam’ın da bu yolda hizmet etmesi için kârilerimizden birçok mektup ve fotoğraflar alıyoruz. Kârilerinin bütün dileklerini yerine getirmekten büyük bir iftihar duyan Akşam bu umumi istekle alâkadar olarak kendi sayfalarında da fotoğraf tahlillerine bir yer ayırdı!.. Gönderilen fotoğrafları alfabe sırasıyla ve bugünden itibaren neşretmeye başlıyoruz.
Burhan Cahit Son derece nikbin ve hüsnüniyet sahibi bir karakter. Bütün vatandaşların salonlarda, esans kokulu ipekliler içinde yaşamasını, yabancı kahve yerine yerli likör içmelerini, otomobil sahibi olmalarını, yazın İsviçre’de, kışın Nice’te ömür sürmelerini arzu eder!.. Seyahati pek sever. Romanlarının en beğenmediği kahramanlarına bile en aşağı Paris kaldırımı çiğnetmekten hoşlanır!... İnkılâpçıdır; yeni nesli ara sıra Ayten, Aysel gibi yeni isimlerle vaftiz ederek memleketi Ayşe, Fatma istilâsından kurtarır!.. Spora fazla meyli vardır, bu meyli her pazar stadyuma gidip bronşit olmak, Maslak yolunda maaile otomobil yarışlarına girmek gibi cansiperâne fedakârlıklar şeklinde tezahür eder!.. Edebî talihi iki şöhret arasında dalgalanır: Roman muharriri, Köroğlu muharriri!.. Bu iki şöhreti öyle büyük bir maharetle idare etmesini bilir ki hangisinden kazanıp hangisine yedirdiğini kimse anlamaz!.. Talih çizgileri ihtiyarlıkta bir hüsrana düşeceğini gösteriyor ki bu da olsa olsa üstadın -dalgınlıkla- salon kârileri için yazdıklarını köylü dayılara, köylü dayılar için yazdıklarını salon kârilerine okutmak felâketi olabilir!..
48
Bay Nurullah Ataç Bir ucu Paris, bir ucu İstanbul kütüphanelerinde bulunan alâim-i semâ gibi bir mizaç!.. Altından geçen bir eser bazen iyi ise kötü, kötü ise iyi olur!.. Fevkalâde tahmin ve takdir hassasına mâliktir. Bâbıâli vitrinlerine çıkarılan her cevher, onun tedkik haddesinden geçmeden değerini bulamaz!..5 Bir bakışta hiçbir şeyi, hiçbir kimseyi beğenmez görünür. Hâlbuki kendine tenkit imkânını verdiği için her şeyi, hattâ B[ay]. İsmail Habib’i bile beğenir!.. Sarma sigara içmek, kimsenin beğenmediği bir eseri göklere çıkarmak, güneşli havada palto giymek, okunmayan bir gazeteye yazı yazmak gibi herkesi hayrete düşüren garip hareketlerden hoşlanır!.. Yabancı dillere istidadı fazladır. Yazarken, konuşurken iki kelime arasına bir Türkçe kelime sıkıştırmayı sever!.. Müstesna bir talihi vardır, son derece münakaşacı olduğu hâlde her gün, Bâbıâli’den evine sağ ve salim döner!..
5 Bir eşi de Cevahir Bedesteni’ndedir. [Not, metne ait. MCD]
96
Peyami Safa Cingöz Recai, Server Bedi ve Peyami Safa’dan müteşekkil bir karakter!.. Fevkalâde idarecidir. Bir muharririn kendini güç idare ettiği Bâbıâli’de o, üç çeşit insanı gül gibi geçindirir!.. Kelebek tabiatlıdır. Onu bir gün politika dalında görenler, ertesi günü tenkit tarlasında, daha ertesi günü edebiyat bağında, daha ertesi günü ilim dağında ve nihayet hitabet bahçesinde görürler!.. Ruhu bedbinliğe meyyaldir. Fakat bu bedbinî, henüz kendisiyle karşı karşıya oturup konuşabilecek bir kültür adamı daha zuhur etmediği için olsa gerektir!.. Bediî zevklerinde karar yoktur. Meselâ kızıl, yeşil, sarı gibi renklerden hoşlanmadığı hâlde siyahı sever!.. Güzel sanatlara meclûb olduğu hâlde fütürizme iltifat eder!.. Hadiseleri gayet geniş ölçülerle ölçtüğü için haricî mevzulara fazla rağbet eder. Bu sebeple “Dokuzuncu Dahiliye Koğuşu” diye bir eser yazmaktansa “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” diye bir eser yazmayı tercih eder!.. Talih çizgileri, muharrirlikte değiştirdiği üslûba bağlı olduğu için istikbali hakkında bir müjde elde etmek mümkün değildir!..
104
Reşad Nuri Gördüklerini daima olduğu gibi aksettiren zücâcî, billûrin bir karakter!.. Birçok hususiyetleriyle meslektaşlarından ayrılır. Meselâ başkaları bir eserin birinci tâbını zor yaparlarken o bir eserini birkaç kere bastırır. Temessül kabiliyeti fazladır. Bir gün Hanya’da, bir gün Konya’da geçen hayatını takip edenler onun en güzel eseri olan Çalıkuşu’na benzemeye başladığını görürler!.. Çelimsiz olmakla beraber mahir bir pehlivandır. Bir karpuzun bir koltuğa güç sığdığı devirde o romancılık, mizahçılık, maarifçilik gibi üç karpuzu bir koltuğunda taşır!.. Burnu büyük olduğu hâlde fevkalâde mütevazıdır. O kadar ki şöhreti yükselip muvaffakiyeti arttıkça bünyesi küçülüp kilosu eksilir!.. Gayet sulhperverdir. Kavgadan, gürültüden hoşlanmadığı için ne kimseye borç para verir, ne kimseden borç para alırl.. Edebî hayatında talihinin daima lütfuna uğramıştır. Meselâ kendisine en büyük Türk romancısı dendiği hâlde kitapçılar onun hayatı ve eserleri hakkında boyalı, acayip broşürler neşretmemişlerdir!.. Hayata sigara dumanı arkasından bakıp içyüzünü görecek kadar dehşetli bir nüfûz-ı nazara mâliktir!.. Birçok sanatkârların ihtiyarlıklarında, hattâ toprak olduktan sonra mazhar oldukları takdir ve teveccühü o gençliğinde topladığı için talih çizgilerinde istikbaline ait müjdeler yoktur.
106
Muhtelif İnsan Tiplerinin Fotoğraf Tahlilleri
Birkaç sene evvel Akşam’da bu nam ile bir karikatür serisi neşredilmişti. Yalnız meşhur zevata münhasır kalan bu tahliller çok beğenilmiş ve âdeta mizahî bir antoloji olmuştu!.. Şimdi gene bu nam altında ve her hafta bu sayfada, böyle bir karikatür serisi neşredilecektir. Fakat bu defaki tahlil serisi meşhurlara değil, aramızda yaşayan muhtelif insan tiplerine ait olacaktır.
Para canlısı bir tip. Harbi, kavgası için değil kazancı için sever. Gizli kapaklı işlere elverişli olduğundan inzivaya bayılır! Fevkalâde hassastır. Dünya felaketlerini herkesten evvel hissedip ihtikâr tuzaklarını kurar!.. İcat fikri kuvvetlidir. Bin liralık bir kâğıtla metres sigarası yakmak yahut beş yüz liralıkları yan yana yapıştırıp sevgiliye yorgan yapmak gibi icatları vardır!..
Tezatlar içinde yaşayan bir tip. Zeki ve münevverdir. Fakat cımbızla kaşlarını yolar; tırnaklarını boyar!.. Simya, kimya ve cifr ilimlerine âgâhtır. Fakat bir lop yumurta pişirmesini bilmez!.. İçinde dokuz erkek barındıracak kadar geniş yüreklidir! Canı pek tezdir: Hep otomobille gezmek ister!.. İnsan kıymeti bilir; o kadar ki kocasını eskitmemek için başka erkeklerle ömür sürer!..
123
Çömlekçi çamuru tabiatlı bir tip. Her elde istenen şekli, her yerde istenen biçimi alır!.. Şimendifer ve vapurdan çok para işlerinden anladığı hâlde bütün ömrü istasyonlarda, iskelelerde geçer!.. Muaşeret usullerine pek vâkıftır: Hangi istek için hangi âmirin neresi öpülür, bilir!.. Akrobat değildir amma her yerden dört ayak üstüne düşer!.. Unutkandır: Bir ikbal düşkünü, babası bile olsa, tanımaz!..
Atıcı ve yaratıcı bir tip. Bazen “Bu dağları ben yarattım!” dediği olur. Herkesin kendisiyle meşgul olmasını ister, hattâ polisin bile!.. Fedakârlık hisleri çoktur: Tramvayda bir genç kadın görünce hemen yerini verir!.. Takip fikri kuvvetlidir: Gözüne kestirdiği kadını dünyanın bir ucuna kadar takip etmekten yılmaz!.. Ve yüzüne düşen tükürüğü yağmur zannedecek kadar da ahlâkî metânete sahiptir!
124
Cemal Nadir’in Görüşü ile: Fotoğraf Tahlilleri
Karikatürist Cemal Nadir Güler yedi sene evvel, Akşam gazetesindeki neşriyatı arasında “Fotoğraf Tahlilleri” başlığı altında bir karikatür serisi neşretmişti. O günün meşhur şahsiyetlerinin, sanatkâr tarafından çizilmiş portre-karikatürleri yanına yine sanatkâr tarafından yazılmış ve o şahsın karakterini mizahî bir üslûpla belirten kısa tahliller konmuştu. Bu seri o zaman pek beğenilmiş, dedikodu mevzuu olmuş, hattâ resimlerin yanında çıkan bu yazıların Fâzıl Ahmet veya diğer mizah üstatları tarafından yazıldığı vehmi hasıl olmuştu. Aynı zamanda bir nevi mizahî antoloji denebilecek alan bu serinin tamamlanması için, yedi sene zarfında beliren şöhretlerin de ilâvesini düşünen “OLAY” bu maksatla Cemal Nadir’e bir sayfa ayırmış ve bu sayıdan itibaren her nüsha iki meşhur zâtın tahlilini neşretmeye başlamış bulunuyor.
Abidin Daver Hem karada, hem denizde yaşamaya elverişli bir bünye!.. Edebî ve siyasî karakterinde seri ve artan bir olgunluk görülmektedir. Şöyle ki: Gençliğinde tek sütun bir fıkra yazarak nefsini körletirken, şimdi sayfalar dolusu yazılar yazabilecek kabiliyete ermiştir... Birkaç yıl evvel yalnız küçük Balkan Devletlerinin ağzının payını vermekle iktifa ettiği hâlde, şimdi, evvel Allah, Almanya, İtalya gibi devletlere hitap edip ültimatomlar verecek şecaat ve cesarete mâliktir... Sokağa her çıkışında bir bölük asker tarafından ve bando mızıka ile selâmlanmak; yağmurlu havalarda deniz üniformasıyla dolaşmak gibi bazı olağanüstü hevesleri vardır!.. Kırkından sonra Hollywood yazılarına düşkünlük göstermesi onun edebî zaafına değil, sinema hileleri sayesinde altmış yaşında jönprömiye rolüne çıkarak ebedî gençliğe kavuşanlar arasında, hiç olmazsa, kalemiyle yaşamak arzusuna alâmettir!
140
Münir Nureddin Sakalı olmadığı hâlde kendini tatlı tatlı dinletmesini bilen yegâne adam!.. Gayet mütevazıdır. Sesi ekseriya üst perdelerde dolaştığı hâlde kendisi tevazudan ayrılmaz!.. Fazla hayalperverdir, bir film yıldızı olmak için yalnız güzel sesin yeteceğini zannettiği olur!.. Musiki nazariyatına kuvvetle bağlı olduğu hâlde buluşları çok pratiktir. Meselâ birçok mütehassısların garplılaştırmaya uğraştıkları alaturka musikiyi o, bir kat frak ile modernize ediverir!.. Seyahate çok meraklıdır. Onun bu merakı, sesinin nerelere kadar gittiğini anlayabilmek için hem bağırıp hem koşan Nasreddin Hoca’yı hatırlatır. Verdiği konserlerle, sükûtun altın olmadığını ispat ederek sanat âlemini sık sık hayretlere düşürmekten hoşlanır!..
142
Muhsin Ertuğrul Sanatla idarecilik arasında dalgalanan bir mizaç... Hangi tarafının daha ağır bastığı daima dedikodu konusu olursa da, tiyatro münekkitlerine kalem yerine sopa ile cevap vermeyecek kadar kendini idare ettiğini görenler, idarecilik tarafının kuvvetli olduğuna hükmederler. Her ne kadar modern tiyatronun Türkiye’de kuruluşuna hizmet etmişse de etrafında lâkırdı anlamayanları gördükçe, merhum K[el] Hasan Efendi’nin saplı süpürgesini hasret ve rahmetle andığı olur… Sanatta elbirliğine taraftar olduğu kadar lisanda da dil birliğine taraftardır. İster ki artistlerden biletçilere kadar tiyatro ile ilgili her vatandaş kendisi gibi konuşsun. (Eğer bu dileğinde muvaffak olursa birkaç yıl sonra Türk dilinde bir de Muhsin lehçesi belirecek demektir!..) Etrafındaki eşya ve insanlara geçecek derecede dayanma kudretine mâliktir. Bu sayededir ki her fırtına ve yağmurda çökmesi beklenen tiyatro binası dimdik yerinde durur!.. Bazı bâtıl inançları vardır. Meselâ, yıllarca uğraşmasına rağmen temâşâ-gerâna tiyatroda fındık fıstık yenmeyeceğini öğretemediği hâlde öğretmekle adam yetişeceğine inanır ve üçüncü bir tiyatro kurmaya kalkar!.. Talih çizgilerinde görünen bazı gölgeler, Şehir Tiyatrosu’nun daha uzun zaman yeni binaya kavuşamayacağını göstermektedir.
156
DĂźnden, BugĂźnden
1. Gazeteci Ahmed Emin Yalman Yaratılıştan gazeteci ve muharrir olan Yalman, ufak tefek yapılı, kara saç, kara bıyıklı, giyimine kuşamına tirendaz, taş patlasa kırkında gözükür maşallah!.. Uçaklar içinde çöller, kıtalar, okyanuslar aşarak yeni dünyayı boylayıp yine aynı yoldan 50.000 kilometreyi çırptıktan sonra dönüvermek dile kolay!.. Bu kadar yerinde durmazlıktan sonra artık evinde oturup uslu uslu makaleler çiziktireceğini pek akıl almaz. Üstadın yine bir yolunu bulup selâmeti seyahatte bulacağına hiç şüphe etmemelidir!
165
2. Şair Orhan Seyfi Orhon Devrimizin en lirik, en ince şairidir. Allah daha nice yıl sağlık ve esenlik versin, laf aramızda bugün 52’sini aşmak üzere! Kumral saçı ve bıyığı, kırışıksız pembe beyaz yüzü, gayet diri yürüyüşüyle bir delikanlıdan farksız. Aşağıdaki şiir “Annemle Hasbihâl”inin baş tarafıdır: “Anne zannetme ki günler geçti, Değişti evvelki hissim git gide. Bir hırçın çocuğum, değişmez huyum Seneler geçse de ben yine buyum!”
166
3. Türkçe Muallimi Esad Mahmud Karakurt Dârülfünûn’un birkaç şubesinden diplomalıdır. Galatasaray Lisesi’nde, Fransız kolejinde Türkçe ve tahrir öğretmenliği ediyor. Bileğindeki altın bileziklerden biri de avukatlıktır. “Afrodit”i mahkemede müdafaa ederken gösterdiği talâkat ağızları açık bıraktı… Boylu boslu, yakışıklı ve aldığı soyadına uygun bir zâttır. “Dikili bir köşesine gözleri tavanın..”, “Konuşmuyordu bir kelime..”, “sinsi sessiz bir sükût” gibi cümleler, yazı üslûbundan birer örnektir.
167
Üçüncü Amca Bey Karikatür Müsabakası
Bu bölümdeki çizimler, önce 16 Teşrin-i Sâni 1933-14 Kânun-ı Evvel 1933 tarihlerinde Akşam gazetesinde yayımlanmış; sonra 1933’te Akşam Gazetesinin 3’cü Amca Bey Karikatür müsabakasına iştirak eden okuyucularına hediyesidir adlı albümde bir araya getirilmiştir.
Cemal Reşit Rey 179
Namık İsmail Bey 180