countryLIFE Aylık Yaşam Dergisi
Aralık 2011 . Sayı 34 . 4 TL
Taylan
Kümeli’DEN DOĞRU BESLENMENİN RENKLERİ
Deveyİ İğne delİğİnden geçİren sanatçı:
“HASAN KALE” PROF. DR. ZİYA MOCAN;
İnsülin kullanmadan şeker hastalığı nasıl tedavi edilebilir
DR. BABÜR AKKUZU’DAN
GRİP’TEN KORUNMA TÜYOLARI
İstanbul Çevre Şehircilik İl Müdürü Pof. Dr. Mehmet Emin Birpınar:
“İstanbul’da 3 binadan 2’si yıkılacak”
PROFESYONELLERİN GÜÇLÜ İŞ ORTAĞI
*
Cafe, Restaurant ve Barlarn Çözüm Ortağ “Rioba benim için kalite ve tarzn bileşimi. Ayrca sözleşmelerle kendimi bağlamyorum. Mükemmel kaliteyi hem müşterilerime gururla sunuyor, hem de güvenle kullanyorum” Su, Kahve, Bar ve Kahve Şuruplar, Limonata, Konsantre İçecekler, Bitki Çaylar, Scak Çikolata, Küp Şeker, Kullan At Ürünler, Mini Pizza, Kruvasan, Salep, Porsiyon Ürünler
*
Superior Taste Award (Üstün Lezzet Ödülü), International Taste & Quality Institute (iTQi)’ün her yl verdiği mükemmel tat ve kalitedeki yiyecek ve içecekleri onaylayan uluslararas bir ödüldür. Rioba Kahve, yarşmada alanlarnda lider 125’ten fazla tannmş, Avrupal aşç, içecek uzman ve içki uzman tarafndan test edilip, en yüksek skor olan üç yldz almaya hak kazanmş ve “Fevkalade” sfat ile ödüllendirilmiştir.
KAĞITHANE’DE ALIRKEN KAZANIN, MASRAFLARINIZI DÜŞÜRÜN
KAĞITHANE
Maslak - Mecidiyeköy’den
5
dk.
Levent’ten
7 dk.
Taksim - Beşiktaş - Nişantaş’ndan
110
dk.
Türkiye’nin 1 numaral toptanc marketi 444 50 40
www.metro-tr.com
3Merkez Mahallesi Ayazma Yolu Caddesi No: 51 Kağthane / İSTANBUL
ARALIK 2011
countryLIFE
Editör Yeni bir yıla girerken dünyamız ile birlikte bizler de yaşlanıyoruz. Bize bırakılan emaneti ne kadar doğru olarak kullanıyoruz sorusunu bilim adamları artık yüksek sesle dillendirmeye başladılar. Atmosferimizi tehdit eden kara delik ile birlikte gelecek nesillere daha iyi bir dünyayı nasıl bırakacağız kaygısı içine düştük. Bizler naylon poşet kullanımından uzaklaşıp daha ekolojik ürünleri tercih edelim de kaynaklarımızı hoyratça kullanmayalım derken diğer taraftan komşumuz Suriye’de masum siviller daha iyi bir yaşam elde etme uğruna diktatör yönetimce katlediliyor. “Arap Baharının” esmediği son kale Suriye’deki gelişmeler hızla bir diktatörün sonunu daha getiriyor. Avrupa ise bu güne kadar sürdürdüğü lüks yaşamın ekonomilerini nasıl iflasa götürdüğünü iş işten geçtikten sonra anlayabildi. Ülkemiz 60 yıldır girmeye çalıştığı AB’nin dağılma sürecine girdiği şu günlerde ekonomimizdeki büyümenin devam ettiğini görmenin gururunu yaşıyoruz. Bir zamanlar bizi hasta adam ilan edenlerin ekonomimizi nasıl yönettiğimizi öğrenmeye çalışmaları, insanımızın imkân verildikten sonra nasıl çalışkan olduğunun bir göstergesi olsa gerek. Ekonomimizin büyüme trendine girdiği son yıllarda inşaat sektöründeki gelişmeler de kalkınmamızdaki en büyü lokomotif sektör olmaya devam ediyor. Diğer taraftan ise yıllardır okuma yazma bilmeyen müteahhitlerin yapmış olduğu çok katlı mezarların insanları ne zaman yutacağını beklemeye devam ediyoruz. Ne zaman başımıza bir felaket gelse başta siyasiler olmak üzere tüm yetkililerin yüksek sesle dillendirdiği “kentsel dönüşüm projesi” bir türlü hayata geçirilemiyor. Yerel yönetimlerin oy kaygısıyla 50 yıldır İstanbul’u gecekondulaştırıp daha sonra bunları her seçim döneminde bir kat daha arttırarak beton yığınlarına dönüşmesine göz yumduk. Şimdilerde ise bu enkazdan kurtulmanın yollarını arıyoruz. Yeni kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kararlı bir tutum gösterirse İstanbul’u bekleyen felaketten kurtulmayı başaracağız. Siyasilerimizin “seçimi kaybetme pahasına da olsa çürük binaları yıkacağız” sözü yüreklerimize su serpti. Biz de konunun muhatabı İstanbul Çevre Şehircilik İl Müdürü Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar ile “İstanbul’un Geleceğini” tüm ayrıntıları ile konuştuk. 2011 Aralık’tan Umutlar yılı olmasını arzuladığımız 2012’ye MERHABALAR… Sevgilerimle
Birsen ÇELİK
countryLIFE İmtiyaz Sahibi Çınar Ajans A.Faruki Çelik Fcelik1@hotmail.com Yazı İşleri ve Yayın Yönetmeni Birsen Çelik Birsen_celik@hotmail.com Grafik Tasarım Mehmet Akif Dilmen makif.dilmen@gmail.com Reklam Satış Direktörü Hacer Öksüzoğlu countrylifetr@gmail.com Katkıda Bulunanlar Fatma Taş Merve Sena Kılıç Fatma Sezer Çırakoğlu Füsun Altaş Ahmet Fatih Çelik A.Serdar Kozanoğlu Selver Çelik Sadi Tunç Sözen Serpil Emek Baskı Yeri İhlas Gazetecilik A.Ş. Tel: 0212 454 35 06 Tiraj 5000 Yönetim Yeri Country Life İstanbul Caddesi Gökofis İş Merkezi N0: 22 Kat: 2 Daire: 1 Göktürk-Eyüp/İstanbul Tel: 0212 322 70 22 countrylifetr@gmail.com Reklam Rezervasyon için,
SEVGİ VE SAYGIYA DEĞER BİR KİŞİ OLAN YUSUF BALYEDİ’NİN VEFATI BİZLERDE BÜYÜK BİR ÜZÜNTÜ YARATTI. YUSUF BALYEDİ’YE ALLAH’TAN RAHMET TÜM AİLESİNE VE YAKINLARINA BAŞSAĞLIĞI DİLERİZ. WORLD of KEMER AİLESİ ADINA NÜKHET – ATILAY TOPEL
322 70 22 Aylık Süreli Yayın Dergide yayınlanan yazıların, fotoğrafların her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilerek dahi izinsiz alıntı yapılamaz yayınlanamaz. Bu dergi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.
countryLIFE 08 M&B SALON
M&B; saç bakımından saç kesimine, cilt bakımından pedikür-manikür ve masaja kadar bir erkeğin bakımlı hallerini üstlenen yepyeni bir merkez…
10 Simurg Gümüş
Yeni yılda sevdiklerinizi gülümsetmeniz için iyi bir bahaneniz olacak…
16 Solaryum
Sağlıklı ve kalıcı bronzluğun yeni adresi Tanning & Beauty
18 Bilim
Şişli Bilim Merkezi’nde bilimin eğlenceli dünyasıyla tanıştık.
19 Uzm. Dyt. Simge Çıtak’tan Hayatınızı kolaylaştıracak beslenme önerileri…
20 KAFE de SANAT
Barbaros Bulvarı’nda şirin bir mekan.
22 Şive Ayfer Bayhan Yenilenen eğitim sistemine dair…
24 Küçük Kurabiye Dükkânı
Cihangir’de birbirinden lezzetli kurabiyelerin yapıldığı ufak bir dükkan…
25 WORLD of KEMER
ARALIK 2011
YENİ YILIN DOSTLUKLARIN ÇOĞALDIĞI, BAŞARININ SÜREKLİ OLDUĞU, SEVGİNİN HİÇ EKSİLMEDİĞİ, YAŞAMI DOLU DOLU YAŞADIĞINIZ, BİR YIL OLMASINI DİLERİZ. 2012 YILINDA TÜM HEDEFLERİNİZİN GERÇEKLEŞMESİ DİLEĞİYLE…
Mutlu Yıllar
countryLIFE 28 Prof. Dr. Zİya Mocan
Türkiye’de insülin kullanmadan şeker hastalığını tedavi eden ilk doktor..
32 Fish Of North Bambaşka bir balık restaurantı.
34 Fotoğraf Müzesi
İstanbul Fotoğraf Müzesi 19 Kasım’da Kadırga’daki binasında açıldı.
38 KAPAK
Pof.Dr.Mehmet Emin Birpınar: “ İstanbul, bütün Türkiye’yi kurtarmaya yeter ama bütün Türkiye İstanbul’u kurtarmaya yetmez”
48 A. Ercüment Sucu 30 YILIN ARDINDAN...
50 Prof. Dr. Burak Akkuzu ‘Havalanmayan ortamlar hasta yapıyor’
52 Dans
Dünyaca ünlü dans okulu Arthur Murray ile dans etmenin keyfini çıkarın!
58 Taylan Kümelİ
Meyve ve sebzelerin renkleri hayatımızı nasıl etkiliyor? Renklerine göre besinler ve yararları iç sayfalarda…
66 Seher Şenay Kedim ve kendim…
70 Bİyografİ
Dr. Barış Altuğ Aydil ile hayata dair…
78 Tuncay Renklİkurt
2011; Sinema ve Televizyonun kitaplarla ittifak yılı
ARALIK 2011
Valmont
Cİlt Bakımı-Vücut Bakımı
Kakao masajı Flower Petal masajı
Bali masajı Klasik masaj
Thai masajı
Selülit masajı
Shiatsu masajı
Pirinç masajı
Bölgesel masaj
Reiki masajı
31.01.2012 tarihine kadar cilt bakım paketlerinden birini alana Bali masajı hediye Ayrıca,
Yılbası Özel %10 İndirim
Zen Enstitue İstanbul Cad. Gümüş Sok.No:4/4 Mutfak Atölyesi Yanı Göktürk/Kemerburgaz Tel:0212 322 42 21 zenenstitue.com
3. ŞUBEMİZLE GÖKTÜRK’TEYİZ
M&B SALON
M&B; saç bakımından saç kesimine, cilt bakımından pedikür-manikür ve masaja kadar bir erkeğin bakımlı hallerini üstlenen yepyeni bir merkez…
“yüzünüzün dİğer yarısıyız”
10
Tüm dünyada ve Türkiye’de değişen yaşam koşulları daha bakımlı erkeği ortaya çıkardı. Baba ve eş rolünü daha iyi oynayan erkeğin revaçta olduğu toplumsal yaklaşımlar benimsenirken bu rüzgar berberlere de yansıdı. İşte bunlardan Burhan Karanfil ile Mustafa Ekinci, yepyeni salonlarında tıraşın yanında özel tasarım saç kesimi, cilt bakımı, manikür, pedikür işlerini bir arada yapıyorlar. Burhan Karanfil müşteri memnuniyetinde de iddialı olduklarını söylüyor. “Salonda 1. kuralımız temizlik; bunu tek kullanımlı havlular ve sakal fırçası yerine köpük kullanarak gösteriyoruz” diyor. Loreal ve Wella’nın ürünlerinin kullanıldığı salonda bir de jakuzili spa hizmeti veren özel masaj koltuğu var. Tıraş sonrası rahatlamak isteyenlere tabi ki önemle duyurulur. ARALIK 2011
countryLIFE
Cilt bakımı
Erkekte cilt bakımında SALON M&B, oldukça iddialı ve profesyonel çözümler sunuyor. Salonda uzman tarafından 5 farklı cilt tipine göre bakım uygulanıyor. Daha yağlı cildin getirdiği sorunlarla boğuşan erkeklerin oldukça ihtiyaç duyduğu bu bakımın da orijinal ürünlerle yapıldığını belirtelim.
Saç kesimi
Salon, Japon ithal el yapımı makasıyla saç kesim ekipmanlarında da iddialı.. Tıraş ve saç kesimi zahmet olmaktan bakın bu salonda nasıl çıkmış; robot seyyar lavabolar başınızı eğmeden arka yada yana doğru size hareket özgürlüğü veriyor. Berberinizle sohbetinizi yaparken sıkıntı yaşamayacak keyif alacaksınız.
Kişisel Saç bakımı
Saç kökten uca beslenir. Saçın dengesi kökünden başlar. Saç derisindeki birçok kolajen hücreler saça ihtiyacı olan her türlü besini, içerdiği kılcal damarlar ile iletir. Saçımıza iyi bakmak bizim elimizdedir. Doğru ürün ve bakımla saçın ömrünün uzamasını sağlarız. Salon M&B’de saçınızın iyi bir analizle bakımı sağlanır. Salon M&B’de saç bakımı konusunda ise liderliğini elde tutan Loreal’ın ürünleri kullanılıyor. Karizmatik, yaratıcı, estetik bilincine sahip, yaşamayı bilen ve hayattan zevk alan erkekler için iyi bir adrestesiniz..
Özel davetlerde kısa soluklu çözümler
Farklı uygulamalarıyla adından söz ettirecek SALON M&B zamanınız yok ama bir toplantı düğün yada doğum gününe yetişmeniz gerekiyor. Daha iyi görünmek için salonda Topik yaptırabilirsiniz. Yani saçınızdaki seyrek alanları topikleyerek daha dolgun görüntü veriliyor… Hedeflenen günlük çözümlerle müşteri memnuniyetini sağlamak..
İletişim: İstanbul Cad. Kemer Corner İnci Sitesi Çoban Yıldız Sok. No: 12 –Eyüp/İstanbul Tel: 0212 322 67 14 0536 271 03 16-0536 648 35 46 info@mbkuafor.com
11
ARALIK 2011
countryLIFE
İtalyan gümüş kaplama hediyelikler
İtalyan çelik ve gümüş swarovski taşlı objeler
Nova Roma koleksiyonugümüş üzerine altın ve bronz kaplama
SİMURG GÜMÜŞ
Yeni yılda sevdiklerinizi gülümsetmek için iyi bir bahaneniz olacak. Simurg Gümüş dünden bugüne değişmeyen takı geleneğini modern tasarımlarıyla sizlerle buluşturmaya devam ediyor. Birbirinden zevkli tasarımların vitrini süslediği mağazada her yaşa uygun modeller Kemerlife Çarşı’da takıseverleri karşılıyor. Gümüş üzerine sertifikalı tek taş kolyeler, swarovski taşlı müzik kutuları, yaratıcı objeler, masa aksesuarları, nikah şekeri, mevlüt ve özel günler için ne ararsanız var Simurg’da… Özellikle pırlanta montürlü çok özel takılar ve kolyeler görülmeye değer.
zirkon taşlı özel el yapımı yüzükler
silvera sertifikalı tek taş pırlanta hayalet kolyeler
Ferda Karali Kemer Life Çarşı No 26 Göktürk- İstanbul 0(212) 322 35 76
Eskiyen gümüşleriniz de artık dert değil mağazada her türlü gümüş tamir ve parlatma da yapılıyor bizden söylemesi…
5. yılımızda
her yıl aİlemize katılan markalarımızla sİzlerle bİrlİkte olmanın gururunu yaşıyoruz.
YENİ YILINIZI KUTLUYORUZ
Adres: Kemerlife Çarşı No: 26 Göktürk/EYÜP-İSTANBUL Tel: (0212) 322 58 20
Yeni yılı Çintemani Restaurant’ta karşılayın The Ritz-Carlton, İstanbul Çİntemanİ Restaurant, “Yeni Yıl Gala Yemeği” İle 2012’ye “merhaba” dİyor. Yılbaşı akşamına özel hazırlanan menüye, eşsİz melodİlerİyle Grup Barok’un orkestrası eşlİk edecek. The Ritz-Carlton, İstanbul Çintemani Restaurant, “Yeni Yıl Gala Yemeği” ile eğlenceli bir akşam vaat ediyor. Grup Barok’un çalacağı şarkılar ile keyifli dakikalar yaşatacak olan yılbaşı akşamı için Çintemani Restaurant mutfak ekibi özel bir menü hazırladı. Yeni Yıl Gala Yemeği menüsünde ilk olarak “marine edilmiş deniz levreği” servis edilecek. Ardından “beyaz trüflü mantar çorbası”, “tatlı şarap ile poşe edilmiş ıstakoz” ve “yaban kekikli kuzu sırtı” sunulacak. Ayrıca yeni yıl tatlı büfesinden lezzetler
de, menünün sonunda damakları tatlandıracak. Yeni Yıl Gala Yemeği’nin fiyatı yerli içki dahil 499 TL, yeni yıl brunch’ının ise köpüklü şarap dahil 149 TL olarak belirlendi. Ailenizle ve dostlarınızla yeni yıl coşkusunu lezzetli yemekler, canlı müzik ve Boğaz manzarası ile yaşamak istiyorsanız The Ritz-Carlton, İstanbul Çintemani Restaurant’ın Yeni Yıl Gala Yemeği’nde istediğiniz her şeyi bulacaksınız. Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için telefon: (0212) 334 41 88
Mücevherin değişmeyen adresi Ziya, elmas ve pırlantayı hayal gücüyle harmanlıyor. 1959 yılından beri, benzersiz elmas ve pırlanta koleksiyonları ile göz dolduran Ziya, kişiye özel tasarım ve üretimden, teslimata kadar sunduğu garantili butik servisiyle sektörün ayrıcalıklı markası olmaya devam ediyor. Hem modern, hem de klasik yaklaşımlarıyla her tarza hitap eden Ziya koleksiyonlarında, çocuktan, erkeğe kadar birçok alternatif bulunuyor. Hisleri ölümsüzleştiren ve unutulmaz kılan Ziya mücevherleri, özel ve özgün tasarımlarıyla, elmas ve pırlantanın naifliğini nesilden nesile aktarıyor. Halaskargazi Caddesi, No: 74 – 78 Harbiye, İstanbul 0212 246 55 92 – 246 45 93
14
ARALIK 2011
countryLIFE
Mutlu Yıllar...
Göktürk Belediye Cad. Kemerlife Çarşı No: 26/H Göktürk Tel: 0212 322 29 66
Taksim’in simgesi ve İstanbul siluetinin değişmez parçası Divan İstanbul konuklarına unutamayacakları bir yılbaşı programı sunuyor. Osmanlı Saray Mutfağı’nın unutulmaya yüz tutmuş nefis lezzetlerini çağdaş bir yorumla yeniden sunan Divan Lokanta’nın yılbaşı menüsü; başlangıçlarda ton balığı carpacio ve pekmezli ayva eşliğinde pırasa köftesi ile ana yemeklerde pazıya sarılı dana bonfilesi veya ızgara kalkan balığı, tatlılarda ise hindistancevizi soslu – kestane şekerli baharatlı limonlu kek ve kütük pastadan oluşuyor. KDV dahil içecekler hariç olan menünün fiyatı 125 Euro olarak belirlendi. Yılbaşı gecesi Divan Lokanta’yı tercih eden kişiler bu nefis lezzetlerin yanı sıra Mr.Cole’un eşsiz sesinden caz performansı dinleme şansını da bulabilecekler. Divan İstanbul ayrıca, yılbaşını evinde geçirmek isteyenlerin hayatlarını kolaylaştıracak bir hizmet sunuyor. Özellikle zamanı kısıtlı olan kişilere yönelik hazırlanan Hindi Paketi’nde; 6 – 8 kg.lık hindi, 2,5 kg.lık iç pilav, 24 adet kestane şekeri, 6 adet armut, 2 kg. brokoli, 1 lt. Gravy sos ve yarım litrelik Yaban Mersini sosu bulunuyor. Hindi Paketi, otel içerisinde yer alan Divan Pub’dan temin edilebilir.
Romantik arkadaşınıza ne alacağınızı mı düşünüyorsunuz? Fix Silver mağazalarında, sevimli kahraman “Ayşegül”, kocaman şemsiyesiyle yağmurda gezerken romantik karakterini, kucağında bebeğiyle annelik motifini, elinde cici mi cici çantasıyla kokoş özelliğini en tatlı kolyelerle takı severlerin beğenisine sunuyor… Kitap kurdu kız kardeşiniz için “kültürlü” Ayşegül, zarif ve asil duruşuyla her zaman gurur duyduğunuz en yakın arkadaşınız için “Prenses” Ayşegül tasarımları kışın soğuk havasını sevimli karakterleriyle ısıtıyor. Hem eğlenceli hem sevimli “Ayşegül” karakter kolyeleri tüm Fix Silver mağazalarında… Fix Silver gençlere enerji ve mutluluk dolu tasarımlar sunmaya devam ediyor.
16
ARALIK 2011
countryLIFE
Sİzler İçİn yılbaşına kadar geçerlİ olan Özel Paketler hazırladık.Kendİnİze veya yakınlarınıza uygun olan paketİ hedİye ederek yenİ yıla daha genç ve ışıltılı gİrebİlİrsİnİz.
Herkese Mutlu ve Sağlıklı yıllar dileriz.
BİLİMİN EĞLENCELİ DÜNYASIYLA TANIŞMAYA HAZIR MISINIZ? Şişli’deki Bilim Merkezi bilimin eğlenceli dünyasıyla tanışmak isteyenlerin adresi. Bu merkez çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin merak duygusunu uyandırmayı ve yaratıcı fikirlerin, yeni düşüncelerin tanıtılması ve tartışılmasına ortam sağlamayı amaçlıyor. Biz de Country Life dergisi olarak sizler için Bilim Merkezi’ne bir gezi düzenledik. Genellikle hafta içi öğrenciler, hafta sonu ise aileler ziyaret ediyor Bilim Merkezi’ni. Klasik gezi ve atölye programlarından oluşan iki farklı seçenek sunuluyor sizlere. 80’e yakın interaktif deney ünitesi, sergi bölümü ve deprem ve yangın eğitimden oluşan ve ortalama 1.5 saat süren klasik geziyi anlatalım sizlere. Deney ünitelerinde fizik, kimya, matematik, geometri, biyoloji, elektronik, uzay gibi alanlarla ilgili ünitelerde bu bilimlerin ana hatlarıyla ilgili temel bilgilerine sahip oluyorsunuz. Bu ünitelerdeki deneyleri ister rehber eşliğinde ister deneyler üzerindeki kolay anlatımlar sayesinde kendi başınıza yapabilirsiniz. Dev kaleydeskop, sıçrayan elektronlar, 20 milyon yıllık ağaç, karak delik bu deneylerden sadece birkaçı. Bu deneylerin hedefi ise sizlere bilimi sevdirmek ve bilimsel düşünce becerinizi geliştirmek.
Depreme hazır mıyız? Klasik gezinin diğer bölümü ise deprem ve yangın eğitimi. Deprem eğitimi Kandilli Rasathanesi’nden sertifikalı eğitmenler tarafından veriliyor. Öncelikle deprem öncesindeki yapılması gerekenleri öğrenmek için 20 dakikalık teorik bilgi veriliyor. Ardından mutfak görünümündeki deprem simülatöründe 4.5’ten 7.4’e kadar olan çeşitli şiddetlerdeki depremlerde sallanıyorsunuz. Bu sayede öğrenciler deprem sırasında ve sonrasında yapılması gerekenleri uygulamalı bir biçimde öğreniyor. Yangın eğitiminde ise öğrenciler sanal ortamda çıkarılan bir yangını söndürüyorlar ve ardından yangın ihbarında bulunmayı ve bu sırada yapılması gerekenleri öğreniyorlar.
20
Eğlence atölyelerde Klasik geziye eklenen ve ortalama 1 saat süren atölye programlarından da bahsedelim sizlere. Anaokulu ve birinci kademe ilköğretim öğrencileri için Dinozor ve Fosil Atölyesi, Uzay Atölyesi, Bilim ve Drama Atölyesi hazırlanmış Bilim Merkezi’nde. Örneğin Dinozor ve Fosil Atölyesi’nde 65 milyon yıl önce aniden yok olan dinozorların hayatına gizemli bir yolculuk gerçekleştirebileceksiniz. Atölyenin sonunda ise bir kazı yaparak fosiller ulaşacak ve dinozorların yaşam şekillerini, nasıl uçtuklarını ve neden yok olduklarını öğreneceksiniz. Ayrıca Bilim Merkezi’nde ilköğretim ikinci kademe ve lise öğrencileri için ise Nanoteknoloji Atölyesi, İlginç Deneyler Atölyesi, Bilim ve İllüzyon Atölyesi mevcut. Örneğin İlginç Deneyler Atölyesi’nde görselliği ile çok etkileyici azot elementinin -196 derecedeki sıvı halinde deneysel aktivite yapabiliyorsunuz. Haftanın her günü 09.00 ile 18.00 saatleri arasında açık olan Bilim Merkezi’nin klasik gezi fiyatı 6TL, bu geziyle birlikte gerçekleştirilebilen atölye programları ise 12TL.Bilim Merkezi bilimin eğlenceli yönünü görmek isteyen herkesi bekliyor. Meraklısına; 0212 266 00 46
ARALIK 2011
countryLIFE
Hayatınızı Kolaylaştıracak
Beslenme Önerileri Kendinizi yormadan, yapacağınız ufak değişikliklerle kilo probleminizi çözebilirsiniz. Nasıl mı? Öncelikle kilo almanın asıl nedenini basit bir formülle açıklayalım. Vücudunuz yakamadığı 7000 kaloriyi biriktirince otomatik olarak bir kilo alır. Buna paralel bir kilo verdiğiniz zamanlarda da yedi bin kalori yakmışsınız anlamına gelir. Toplumdaki genel yaklaşım belirli bir beslenme programını takip ederek ya da şok diyetler yaparak alınan kiloları vermek yönündedir. Oysaki hayatınızda küçük değişiklikler yaparak kısa sürede aldığınız kilolardan kurtulabilirsiniz. İşte hayatınızı kolaylaştıracak beslenme önerileri:
Daha fazla su tüketin..
n Canınız bir şeyler atıştırmak istediğinde önce bir bardak su için. Evde, işte, arabada nerede olursanız olun yanınızda bir pet şişe su bulundurun. İşyerinizde çay kahve içeceğiniz zaman yanına bir bardak su da ekleyin. Servisi yapan biri varsa her zaman bir bardak su ile birlikte getirmesini rica edin. Su içememekten şikayetçiyseniz suyunuzun içine salatalık, çilek nane yaprağı gibi aromatik bitkiler koyarak lezzetlendirin ve her zaman en keyif aldığınız bardağı kullanın. Akşam saatlerinde canınız tatlı çekiyorsa: n Kendinize muzlu süt yapabilirsiniz. n Bir elmayı soyup küp küp kestikten sonra tarçına bulayarak fırında pişirip ılıdıktan sonra tatlı tadında yiyebilirsiniz. n Yoğurdunuzun üzerine tarçın serpebilirsiniz. n Üzümü buzlukta dondurarak yediğinizde yediğiniz üzüm miktarı az olsa bile tatmin edici olacaktır. n Bir bardak yoğurt ya da sütü kristalleşene kadar buzlukta bekletip, daha sonra içine meyve atarak blender’den geçirebilirsiniz.
İşten eve geldiğinizde çok aç oluyorsanız:
n Buzdolabınızda önceden yıkanıp doğranmış salata ve sebzeler bulundurun. Eve girer girmez ağzınıza atabileceğiniz hazır bir şeyler sizi zararlı abur cuburlar tüketmekten korur. n Her zaman dolabınızda dar zamanınızda hemen tüketebileceğiniz protein açısından zengin gıdalar bulundurun. Ton balığı - haşlanmış yumurta (önceden haşlanmış olarak dolapta 1 gün bekleyebilir) derin dondurucuda, önceden hazırlanıp dondurulmuş ızgaralık köfteler.
Gözüm aç diyorsanız:
n Kahvaltı tabağınıza koyacağınız domates, salatalık ve biber hem tabağınızı zengin gösterir hem de kahvaltınızı renklendirir. n Sabah kahvaltınızda 2 dilim ekmek yerine bir paket pirinç-mısır patlağı (6 adet) yiyerek daha çok yemiş hissi yaşayabilirsiniz. n Yemeği küçük, salatayı büyük tabakta yemeye özen gösterin. n Mayonezle yapılmış yemek tariflerinizi, yoğurtla deneyin. n Beşamel sosunuza peynir koyacağınız zaman yarım bardak taze kaşar yerine, 2 tatlı kaşığı eski kaşar ekleyerek aynı tadı alabilirsiniz. n Dışarıda salata yiyeceğiniz zaman yağ ve limonu kendiniz ekleyin. 21
ARALIK 2011
countryLIFE
KAFE de
SANAT
Barbaros Bulvarı’nda şirin bir mekan. Kafe de Sanat. Mekanın sahibi Erhan Ayata. Haziran’a kadar Bread’s olarak gördüğümüz bu mekan firmanın batışıyla konsept değiştirerek Kafe de Sanat adıyla yoluna daha güçlü bir biçimde devam ediyor. Erhan Bey’in de restoran olarak ilk mekanı burası: “Benim on senelik hedefimdi bu iş. Ben aslında otel malzemeleri ve mutfak ekipmanlarıyla yani bu sektörün yan sektörüyle uğraşıyordum. Ama hep arzu ettiğim hizmet sektöründe bir şeyler yapmaktı. Mutfak Sanatları Akademisi’nde yöneticilik eğitimi de aldım ve yola bu şekilde başladım. Breads’le olan acı tecrübemizden sonra da Kafe de Sanat olarak emin adımlarla yola devam ediyoruz.” Öncelikle mekanın ambiansı çok farklı. Diğer mekanlarda göremeyeceğimiz kadar renk var burada. Neredeyse her masa üzerinde farklı renkte bir örtü. Avizeler de aynı şekilde renk renk. Sanki bir gökkuşağı burası. Dekorasyonu da Erhan Bey’e aitmiş: “Ben gittiğim her mekanı inceliyordum ve sürekli kendimize ne alabiliriz diye düşünüyordum. Şu da olsun bu da olsun o da iyi derken ortaya böyle renkli bir yer çıktı.” Mekanın dört tarafında film yıldızlarının fotoğraflarını görebilir 70’lerin 80’lerin müziklerini duyabilirsiniz. Anlayacağınız sanat konsepti her yere uygulanmış burada. Mekanın daimi müşterileri de oluyormuş. Her gün gelen, menü istemeyen insanlar bile varmış. Yemek yelpazesiyse oldukça geniş. İster kahvaltı ister öğle yemeği isterseniz akşam yemeği. Hepsi de bir arada mevcut burada. Her gün sabah 7’den 11’e kadar kahvaltı servisi açık, 12 de ise öğle servisi başlıyor. Kahvaltılarda klasik kahvaltı tabağı, tost çeşitleri, simit ve poğaçaların yanında çeşit çeşit meyvelerden yapılan içecekleri tercih edebilirsiniz. Ayrıca sandviç ve burgerler de mevcut. Öğle ve akşam yemekleri içinse birbirinden farklı çeşitler var. Her gün farklı çorba ve zeytinyağlı çeşitleri, pizzalar, wrapler, spagettiler, et çeşitleri, kebap, balık ve salatalar tercih edilebilir. Öğleden sonrası için ise tatlı ve kahve keyfi için gelinen bir yer. Havuçlu kek ve mozaik pasta sık tercih edilenlerden. Özel davetler için rezervasyon yapılabilen mekanın paket servis catering hizmetleri de bulunmakta. İletişim: Barbaros Bulvarı No: 70 Beşiktaş- İstanbul 0212 217 00 49
22
ARALIK 2011
countryLIFE
YENİLENEN EĞİTİM SİSTEMİNE DAİR Kasım ayı eğitimle ilgili panel, sempozyum ve çalıştaylara katılmakla geçti. Bu toplantılarda geliştirilmekte olan eğitim ve öğretim sistemindeki değişiklikleri konuştuk. Milli Eğitim sistemimizin hala çocuklarımızın yararına oluşacak bir sistem içerisine girmediği hepimiz tarafından biliniyor ve tartışılıyor. Amacımız çocuklarımızın kaliteli bir eğitim ve öğretim alarak gelecekte sevdikleri meslekte çalışabilmeleri. Dışarıdan bakıldığında sadece sınavlara odaklanmış bir eğitim şekli görülüyor. Okulların bir kısmı SBS ve ÖSS’de başarı çizgisini arttırmak isterken bir kısmı yurtdışı odaklı çalışmalara ağırlık vermekte. Meslek liseleri teknik eleman yetiştirirken düz liselerde ise sayısı kalabalık olan sınıflarda ders programları müfredata uygun olarak uygulanmaya çalışılmakta. Böyle bakınca “Ne olacak bu eğitim ve öğretimin hali?” diye sormadan edemiyor insan. Okullardaki ders, sınav ve not almaya dayalı eğitim yerine sanatsal faaliyetlerin daha çok uygulandığı, öğrencinin yaratıcılığını ön plana çıkaracak bir eğitim ve öğretim sistemi üzerinde çalışılıyor. Eğitimde kaliteyi yükselten bir dönüşüm programı hazırlanıyor. Bu dönüşüm programına göre ilk ve ortaöğretimdeki öğrenciler için yönlendirme faaliyetleri ve sosyal aktiviteler arttırılacak ve etkinleştirilecek. Kısacası sınav odaklı olmayan bir müfredat dönüşüm programı uygulanacak. Küçük yaşta sınav stresiyle baş etmeye çalışan çocuklarımızın ruh sağlığını ön plana alan bu dönüşüm çalışmalarının kapsamında çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimleriyle becerilerini arttırmaya yönelik sportif, sanatsal ve kültürel aktivitelere katılımları arttırılacak. Tüm bunlar düşünülürken okullar arasındaki imkan farklılıkları da azaltılacak. Bu uygulamalar resmi okullarda da uygulanarak eğitim ve öğretimde fırsat eşitliği yaratılacak. Ortaöğretimde okullar arası başarı farklılığını asgari düzeye indirmek amacıyla okul türleri azaltılacak. Gelecek yılsonuna kadar genel ortaöğretim, mesleki ve teknik ortaöğretim, okul türü yerine program çeşitliliğine göre sistem yeniden yapılandırılacak. Bu yapılandırmada öğrencilerin sistemin dışına çıkmasını azaltacak şekilde, farklı eğitim kademeleri arasındaki geçişler de kolaylaştırılacak. Üniversiteye girecek öğrenciler için şimdiye kadar okul ve dershanelerde kariyer günleri zaten yapılmakta. Bu uygulamaya ilaveten meslekleri tanıtma amacıyla işyeri gezileri ve uzman kişilerin okullarda öğrencileri bilgilendirmek üzere davet edilmesi de düşünülen etkinlikler içinde. 2012 yılının sonuna kadar eğitim sistemindeki kaliteyi daha yükseltmek için sonuç ve performans odaklı öğretmen, yönetici ve müfettiş yeterlilikleri arttırılacak. Öğretmenin öğrenci üzerindeki başarısını arttırmak için uzun tatil süreci kısıtlanıp öğretmene eğitim seminerleri verilecek. Ama en önemlisi Kalite Güvence Sistemi’nde belli puanı geçen okul veya kurumlara “Kalite Beratı” verilecek. Bu uygulama yalnız özel okullarda değil resmi okullardaki rekabeti de arttıracak. Sonuç: Türk eğitim sisteminde veli ve öğrenciyi mutlu eden kaliteli, yönlendirici bir eğitim sistemi uygulanmış olacak. Eğitim ve öğretimdeki bu yapıcı çalışmaların çocuklarımızın ve gençlerimizin önündeki engelleri yok edici nitelikte olması, biz eğitimcilerin ve siz velilerin içini bir nebze olsun rahatlatacağını umuyorum. 2012 yılının hepiniz için başarılı geçmesi dileğiyle.
ayferbayhan@hotmail.com www.ayferbayhan.com Göktürk Telefon: 0212 322 49 99 Akatlar Telefon: 0212 352 52 34 GSM: 0532 521 06 86 24
ARALIK 2011
countryLIFE
DİŞ VE DİŞ ETİ HASTALIKLARINI GÖZ ARDI ETMEYİN Diş ve dişeti hastalıkları, dünyada ve ülkemizde en önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor. Ancak, çoğu zaman hayatı doğrudan tehdit etmedikleri için gerekli önem verilmiyor. Tedavi edilmeyen ufak rahatsızlıklar ileride büyük problemlere neden olabiliyor. Bu sayımızda, ağız ve diş sağlığının önemini vurgulamak ve sizleri bu konularda bilgilendirmek amacıyla Özel Ergene Ağız ve Diş Sağlığı Göktürk Polikliniği’nden Dt. Ece Üstel ile bir söyleşi yaptık. “Ağız ve diş sağlığı, genel sağlığımızın çok önemli bir parçasıdır. Ağız, öncelikle sindirim kanalının girişidir. Ağız ve diş sağlığının bozulması sindirim sisteminin olumsuz etkilenmesine yol açabilir. Yiyecek maddeleri ağız içinde dişler tarafından çok iyi çiğnenip öğütülmeli ve böylece midenin daha kolay hazmetmesi sağlanmalıdır. Dişlerin çiğneme fonksiyonunun yanı sıra düzgün konuşma ve estetik görünüm açısından da önemli işlevleri vardır. Dişleri eksilmiş kişilerin, bazı sesleri çıkarabilmeleri zorlaşır. Ağız ve diş sağlığının bozulması vücuttaki bütün sistemleri olumsuz etkileyebilir. Enfeksiyonlu dişler, kalp, böbrek ve eklemler gibi yapılarda önemli sağlık sorunlarına yol açabilir. Ağız ve dişlerdeki en önemli iki hastalık diş çürükleri ve diş eti iltihaplanmalarıdır. Ağız ve diş sağlığının uzun vadede korunması için ağız bakımının düzenli ve etkin bir şekilde yapılması gereklidir. Dişler, günde iki kez ve iki dakika süre ile fırçalanarak dental plak denilen mikrop tabakası dişlerden uzaklaştırılmalı, diş fırçasının ulaşamadığı diş aralıkları mutlaka diş ipi veya ara yüz fırçaları ile temizlenmelidir. Diş fırçalamasının biri mutlaka gece yatmadan önce yapılmalıdır. Ağızda kalan gıda artıkları özellikle gece biz uyku halinde iken bakterilerin üreyip çoğalmasına neden olur. Ağız ve diş bakımı yeterli olmadığı zaman diş taşları oluşur. Bunlar dişi çevreleyen diş etlerinin hastalanmasına neden olur. Diş eti hastalığının en önemli belirtisi diş etlerinin fırçalama sırasında kanamasıdır. Tedavi edilmeyip ilerleyen diş eti hastalıklarında diş etleri kendiliğinden de kanayabilir. Diş taşları, 6 ayda bir mutlaka bir diş hekimi tarafından temizlenmelidir. Diş eti hastalıkları kimi zaman diş yuvasının bulunduğu çene kemiğinin erimesine kadar ilerleyen bir etki yaratabilir. Diş çürükleri, erken aşamalarda tedavi edilmedikleri takdirde, dişin iç tabakalarına yani diş sinirine doğru ilerler. Çürük, diş sinirine ulaştığı zaman dişi kurtarmak için daha komplike bir işlem olan kanal tedavisi yapmak gerekir. Kanal tedavisinin doğru ve sağlıklı bir şekilde yapılması çok önemlidir aksi takdirde dişi bir kaç sene içinde kaybetmek kaçınılmazdır. Kaybedilmiş dişleri geri kazanmak için ise implant uygulamak veya yan dişleri keserek köprü yapmak gerekir. Burada koruyucu diş hekimliğinin ve ağız bakım eğitiminin ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Çocuklar iki yaşından itibaren mutlaka bir diş hekimi ile tanıştırılmalı, okulları ve aileleri tarafından ağız bakımının nasıl yapılması gerektiği konusunda sistemli olarak eğitilmelidirler. Okullarda yapılacak periyodik ağız ve diş taramaları da çocuklarda oluşabilecek çeşitli problemlerin erken tanısı ve tedavisi açısından son derece yararlıdır.” .
KÜÇÜK KURABİYE DÜKKANI
C
ihangir’de birbirinden lezzetli kurabiyelerin yapıldığı ufak bir dükkan. Adı Küçük Kurabiye Dükkanı. Alman Hastanesi’nin arka çıkışının hemen karşısındaki sokakta rastlıyoruz buraya. Önünde bir masa ve iki sandalyesi var. Kaldırımdan iki basamak inerek giriyoruz içeri. İlk adımda sobanın sıcaklığı yüzümüze çarpıyor. Adını sonradan öğrendiğimiz Murat Bey, “Hoşgeldiniz” diyerek karşılıyor bizi. Kendisi aslında ressammış. Hollanda Kraliyet Sanat Akademisi’nde okumuş. 2003’te Türkiye’ye dönünce kendini bu işin içinde bulmuş: “Ben mutfakta oynayarak büyüyen bir çocuktum. Annemin ailesinde kadın erkek herkes yemek yapmaya meraklı. Dayılarım profesyonel aşçı. Anneannem muhteşem yemekler yapar inanılmaz sofralar kurardı. Yani mutfak kültürü bizde genetik devamlılığı olan bir şey. Ben de Türkiye’ye dönmemle beraber kendimi bu işin içnde buldum.” Kurabiye Dükkanı’nın açılmasında annesi Güzin Hanım’ın çok büyük katkısı olmuş. Annem beni ben dükkanımızı dükkan yapan herşeydir, onu çıkarıp aldığınızda geriye pek az şey kalır diyor ve dükkanının hikayesini anlatıyor: “Küçük Kurabiye Dükkanı’nın ilk adımları annemin evde yaptığı kurabiyeleri
26
Beyoğlu ve Nişantaşı’ndaki kafelere satmasıyla atıldı. Birkaç yıl içinde yirmiye yakın mekana kurabiye ve kek satar olduk. 2003’te Beyoğlu Kumbaracı Yokuşu’nda sadece 11 m2 olan ilk dükkanımızı açtık. 2007’de Levent’e taşındık. Mart ayından beridir de burada Cihangir’deyiz.” Mekan küçük ama çok sevimli. İnsan kendini neredeyse kendi evinde hissediyor. Mutfaktan sürekli nefis kokular geliyor. Elmalıdan zencefilliye, parça çikolatılıdan limonluya, tahinliden kahveliye birçok kurabiye çeşidi mevcut. Ürünlerin tamamını annesiyle birlikte hazırladığını belirten Murat Bey çoğunun tarifinin de ailesine ait olduğunu ve katkı maddeleri, sanayi tipi yağlar ve glukoz şurubu kullanmadan ev tipi malzemelerle hazırladıklarını söylüyor bize. Sohbet devam ederken fırından yeni çıkan elmalı kurabiyeden de tatmayı ihmal etmiyoruz ve elmalı kurabiyenin neden burada tüm zamanların en çok satılan ürünü olduğunu daha iyi anlıyoruz. Cihangir Oba Sokak’taki Küçük Kurabiye Dükkanı pazar hariç her gün sabah 8’den akşam 7’ye kadar açık. Hiçbir katkı maddesi olmayan ve yapılışına bizzat şahit olabileceğiniz lezzetli kurabiyelerden tatmanızı tavsiye ediyoruz. İletişim: CİHANGİR OBA SOKAK 5 A
ARALIK 2011
countryLIFE
WORLD OF KEMER Güven ve Mutluluğun Adresi
322 68 78
www.worldofkemer.com info@worldofkemer.com
İSTANBUL İSTANBUL‘da K. Tipi çok özel, köşe dubleks Villa 1.250.000 $ İlan No:16549- 2464 Raşel BOENO :0532 495 44 50
K.C SEDİR‘de OKAZYON 185 m2 3+1 golf manzaralı Daire 580.000 $ İlan No: 16549-2359 Dilek BAKAN :0532 627 25 52
KEMERHILL‘de 210 m2 3+1 Bahçe Katı 540.000 $ İlan No:16549-2148 Atılay TOPEL :0532 244 93 77
KEMER EVLERİ‘nde 450 m2 5+1 Muhteşem Müstakil Villa 2.000.000 $ İlan No:16549-2026 Atılay TOPEL :0532 244 93 77
ARTELL FORUM‘da 171 m2 üç cepheye hakim 3+1 Daire 400.000 $ İlan No: 16549-2410 Zeynep DİKMEN :0532 262 12 44
K.C RESİDENCE‘da fırsat 3+1 Daire 750.000 TL İlan No:16549-1743 Dilek BAKAN : 0532 627 25 52
KEMERLIFE XX1’de 240 m2 Büyük Bahçeli, Güzel konumlu 4+1 Bahçe Dubleksi İlan No: 16549- 2467 Zeynep DİKMEN :0532 262 12 44
KEMER COUNTRY‘de 250 m2 5+1 Bahçe Dubleksi 3.750 $ İlan No: 16549-2439 Nükhet TOPEL : 0532 281 72 79
İSTANBUL BİS‘de Gerçek bir FIRSAT 117 m2 2+1 Daire 420.000 TL İlan No:16549-2382 Atılay TOPEL :0532 244 93 77
İSTANBUL İSTANBUL‘da göl manzaralı , 2 balkonlu ara dubleks 580.000 $ İlan No:16549-1762 Raşel BOENO :0532 495 44 50
ROSE RESIDENCE‘da 450 m2 5+2 Müstakil Villa 1.250.000 $ İlan No: 16549-2425 Zeynep DİKMEN :0532 262 12 44
ARKETİP‘te 2. Etap ‘ta havuz cepheli OKAZYON 3+1 445.000 $ İlan No:16549-1988 Raşel BOENO :0532 495 44 50
K.C KÜTÜK EVLER‘de 300 m2 5+2 Müstakil Villa 6.000 $ İlan No:16549-2437 Atılay TOPEL :0532 244 93 77
ARTELL FORUM‘da 100 m2 Çok şık ve ferah 1+1 Bahçe Katı 1.500 TL İlan No:16549-2446 Atılay TOPEL :0532 244 93 77
KEMERHILL‘de 300 m2 Havuz ve Orman manzaralı 4+2 Muhteşem bir Dubleks 540.000 $ İlan No: 16549-2221 Dilek BAKAN :0532 627 25 52
GÖKYÜZÜ RESIDENCE‘da çok iyi konumlu 180 m2 3+1+1 şahane Daire 560.000 TL İlan No: 16549-2193 Raşel BOENO :0532 495 44 50
İSTANBUL BİS‘te 250 m2 6+1 Bahçe Tripleksi 3.450 TL İlan No: 16549-2381 Dilek BAKAN :0532 627 25 52
K.C KEMERBOYU‘nda Göl ve orman manzaralı 170 m2 3+1 Daire 3.500 TL İlan No:16549-2415 Nükhet TOPEL : 0532 281 72 79
PALMS RESIDENCE‘da Fırsat 85 m2 1+1 Çatı Dubleksi 275.000 TL İlan No: 16549-2360 Atılay TOPEL :0532 244 93 77
KEMERLIFE XXI‘de 178 m2 4+1 Daire 450.000 $ İlan No: 16549-2352 Zeynep DİKMEN :0532 262 12 44
İstanbul Caddesi Palm Residence (Hisar Okulları Karşısı) A Blok 4. Kat D:26 Göktürk / Kemerburgaz
“35 YILLIK TECRÜBESİYLE”
GÖZDEN MOBİLYADA GÜVEN VE KALİTEYİ FARKEDİN... KAMPANYALAR
ŞIKLIK VE İNDİRİM DÜETİNDE YILIN SON FIRSATI;
%30, %20, %20,
KOLTUK TK VE KANEPELERDE BAZA YATAK GRUPLARINDA YEMEK ODASI VE YATAK ODASI GRUPLARINDA BAZA-YATAK TAKIMI ALANA SİLİKONİZE YASTIK HEDİYE...
BEKO’DA ARALIK AYINA ÖZEL FİYATLAR... BULAŞIK MAKİNALARI; 2 PRG 719,00 YERİNE
ÇAMAŞIR MAKİNALARI; 7 KG 1000 DEVİR; 1.429,00 YERİNE
489,00, 979,00 3 PRG 889,00 YERİNE 8 KG 1000 DEVİR; 1.599,00 YERİNE 659,00, 1.079,00 3 PRG(GRİ) 950,00 YERİNE 8 KG 1000 DEVİR (GRİ):1.669,00 YERİNE 850,00 1.149,00 4 PRG 1.289,00 YERİNE 9 KG 1200 DEVİR; 1.969,00 YERİNE 959,00 1.489,00
ÇELİKTEPE GÖZDEN MOBİLYA DAY TÜK MAL TİC LTD ŞTİ MERKEZ: EMNİYET EVLERİ MAH EMNİYET CAD NO:13/A KAĞITHANE/İST TEL: 212 325 32 23 TELEFAX: 212 325 32 24 TEL: 212 325 32 25 MAİL: gozdenmobilya@hotmail.com/ www.gozdenmobilya.com
GÖKTÜRK ŞUBE 1: GÖKTÜRK MEYDANI GÖKTÜRK CAD KABAN SOK NO:3 GÖKTÜRK-EYÜP/ İST TEL: 212 322 26 10 TELEFAX: 212 322 26 11 MAİL: gozdenmobilya@hotmail.com/ www.gozdenmobilya.com
SAPPHIRE ŞUBE2: SAPPHIRE AVM BEKO ESKİ BÜYÜKDERE CAD KAT: B4 NO:25-26 4.LEVENT/İST TEL: 212 268 82 67 TELEFAX: 212 268 82 68 TEL: 212 268 82 69 MAİL: gozdenmobilya@hotmail.com/ www.gozdenmobilya.com
Diyabet, çağın hastalığına aday görünüyor. Araştırma sonuçları hiç de iç acıcı değil. Maalesef her geçen gün ivme büyük rakamları işaret ediyor. Son yıllardaki araştırmalara göre diyabet 2030 yılında 2 misli artacak bu ne demek: Her 5 kişiden biri şeker hastalığına kapı aralamış olacak. Konuyu açıklığa kavuşturmak için iç hastalıkları uzmanı Profesör Doktor Ziya Mocan’ı Acarkent’teki Medical Park Tıp Merkezi’nde ziyaret ettik. Deneyimli doktorun engin bilgi ve tecrübeleri ışığında diyabeti daha yakından tanıyalım istedik. Sizi kısaca tanıyalım, bize kendinizden bahseder misiniz? İç hastalıkları profesörüyüm. Tıp bilimlerinde yaklaşık 40 yıllık tecrübem bulunuyor. Ayrıca 38 yaşında profesörlük unvanını alarak Türkiye’nin klinik dallarda en geç profesörlerinden oldum. Şu anda Medical Park Acarkent Tıp Merkezi’nde ve Nişantaşı’ndaki kendi muayenehanemde hastalarıma hizmete devam ediyorum. Zonguldak doğumluyum. TED koleji mezunuyum. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni dereceyle bitirdim. 1974- 1980 yılları arasında ise Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde iç hastalıkları uzmanı olarak çalıştım. 1980 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye bölümünü kurmakla görevlendirildim. Burada İç Hastalıkları Bölüm Başkanlığı ve Tıp Fakültesi Dekan vekilliği de dahil olmak üzere çok sayıda görevde yer aldım. Karadeniz Tıp Fakültesi’nde bulunduğum zamanda “Royal College of Surgeons and Physicians of Glasgow”dan aldığım burs ile İskoçya’ya gittim. İngiltere’de “General Medical Councilé” üyesi oldum. “Glasgow Western Infirmary” Hastanesi, Böbrek Hastalıkları Bölümünde 22 ay aktif doktorluk yaptım, 2 yıl İngiltere nefroloji ihtisası yaptım ve böbrek hastalıkları konusunda da üst ihtisasım var. 30
1 yıl ABD Teksas Tech University Medical School’da öğretim üyeliği yaptım. İstanbul Sağlık Bakanlığı Okmeydanı ve Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanelerinde klinik şef olarak çalıştım. Diyabet nedir? Diyabet kan şekerinin yüksekliğiyle seyreden metabolik bir hastalıktır. Türkiye’de her 1000 kişiden 74’ünün diyabetik olduğu düşünülürse bu hastalığı tanımak, başa çıkmada önemli rol alıyor. Kaç çeşit diyabet vardır? 4 çeşit diyabet vardır: -Çocukluk çağı diyabeti -Erişkin diyabeti -Gebelikte seyreden diyabet -Başka nedenlerle örneğin ilaçlarla oluşan geçici diyabet… Çocukluk çağı Tip 1 diyabet adıyla tanımlanır. Genellikle 30 yaşın altındaki kişilerde görülen diyabettir ve sıklıkla immünolojik nedenler ile gelişir. Tip 1 diyabette hasta insüline bağımlıdır. Yani pankreastan insülin salınımın yokluğunda ortaya çıkar, hasta sıklıkla komalarla karşımıza gelir. Erişkin diyabet; Tip 2 diyabet olarak da bilinir. Daha geç yaşta ortaya çıkar insüline bağımlı değil ilaçlarla tedavi edilebilir. İnsüline de ihtiyaç duyulabilir. Karaciğerden fazla şeker yapımı ya da kasların şeker kullanamaması söz konusudur ki biz buna insülin rezistansı diyoruz. Gebelik diyabeti, gebelik süresinde ortaya çıkıp sonrasında kaybolan şeker hastalığıdır. Yükseklik tablosu genellikle gebelikten sonra kaybolur ama gebelik süresince şeker yüksekliği olan kişilerde sonraki yıllarda diyabet görülme olasılığı % 40 civarındadır. Bu nedenle kişilerin şeker yükleme testlerini yaptırması gerekiyor.
ARALIK 2011
countryLIFE
PROF. DR. ZİYA MOCAN; Türkiye’de insülin kullanmadan şeker hastalığını tedavi eden ilk doktor.. Çok titiz yöntem ve takiplerle çok sayıda hastasına insülini bıraktıran Dr. Ziya Mocan “Şeker hastalığı şeker gibi bir hastalık olabileceği gibi organları kopartan canavar gibi bir hastalığa da dönüşebilir” diyor.
Diğer nedenlerden oluşan diyabette ise İlaçlara (örneğin nitrozüreler) ve pankreas hastalıklarına bağlı karşılaşılır. Şeker hastalığının semptomları nelerdir? Hangi şikayetlerle karşımıza çıkar? Şeker hastalığının semptomları, çok su içme, çok idrara çıkma, yorgunluk, kilo kaybı, ileri safhalarda his kayıpları, görme bozuklukları ve sinirlilik şeklinde karşımıza çıkabilmektedir. İlk baştaki semptomlar nonspesifiktir, bu nedenle hemen anlaşılmayabilir. Ancak his kayıpları başladığı anda komplikasyonlar, organ hasarları gelişmiş demektir. Bu şikayetler günlük koşturma içerisinde atlanabiliyor. Bu durumda şeker hastalığının tanısının geç konulmasına neden olabiliyor.. Kişi gizli şeker hastası oluyor umursamıyor, bekliyor. 10 sene sonra ise bize gelen hastada organ hasarları gelişmiş oluyor. Şeker hastalığı hangi aşamalarla ‘geliyorum’ diyor?
Şeker hastalığı birden başlamıyor basamak basamak ilerliyor. İlk başta tokluk kan şekeri yükseliyor. Yemekten 2 saat sonrası tokluk kan şekerinin 200 mg/dL’nin üzerinde olması şeker hastalığını gösteriyor. Bunun sebebi karaciğerden glikoz yapımının fazla olmasıdır. Daha sonra açlık kan şekeri patolojik olarak yükselmeye başlıyor. 31
Bu değer 126 mg/dL’nin üzerinde olduğunda şeker hastalığı başlamıştır. Kandaki normal şeker 100 mg/dL civarında olmalıdır. 100-125 mg/dL arası geçiş safhası;126 mg/dL’nin üzerinde olduğunda şeker hastasısınız demektir. Bir de oral glikoz tolerans testi var. Kişi 100-125 mg/dL değerleri ile geçiş safhasındaysa biz bu kişiye şeker yükleme testi yapıyoruz. Açlık kan şekerinin 140 mg/dL’nin altında olması gerekiyor. 140-199 mg/dL arasına şeker intolerans safhası diyoruz. Bu aşamada kan şekeri 200 mg/dL’nin üzerindeyse şeker hastalığı başlamıştır. Obezite şeker hastalığının artmasında en önemli faktörlerden biridir. Hastalığın direncini kırmadaki yöntemleriniz nelerdir? Erişkin şeker hastalarımızın çoğunluğu obezite sınırında olan hastalarımızdan oluşuyor. Bu hastalarımızın beden kütle indeksi 30 kg/m²’in üzerindedir. Diyabet tedavisinde 5 aşamalı bir tedavi uyguluyoruz. 1. Diyet; diyet kelimesi kişilere itici gelebildiğinden biz sağlıklı beslenme programı diyoruz. 2. Egzersiz 3. Ağızdan ilaçlarla tedavi 4. Vitamin 5. İnsülin ARALIK 2011
countryLIFE
Sağlıklı beslenmede kural; genel prensiplerden olan tuz ve şekerden uzak diyetin yanında kişiye göre beslenme programının hazırlanmasıdır. Kişinin kan tahlillerindeki değerlere göre bu program şekillenir. Yağsız peynir, yağsız süt, yumurta beyazı ve et gibi protein ağırlıklı bir diyet veriyoruz. Sebze ve meyveden ağırlıklı bir liste oluşturuyoruz. En önemlisi de kişinin en az 6 öğün şeklinde bir yemek programını takip etmesini sağlıyoruz. Kişinin yaşam tarzına göre bu programda bazen 4- 5 adet ara öğün bulunabiliyor. Diyet programı hastayla konsensüs sağlanarak oluşturulmalı ki uygulanabilirliği sağlanabilsin. Egzersiz de kişiye özel nitelikte olmalıdır. Diğer hastalıkları da göz önünde tutularak yüzme, koşu ve yürüyüş gibi aerobik programlar tavsiye edilir ve bu hareketler her gün nizamlı olarak 20 dakika olmalıdır. Burada hedeflenen 3 durum söz konusu; insülin rezisdansını kırmak, metabolizmayı hızlandırmak, şekerin yakılmasını sağlamak… İlaçla tedavide çeşitli ilaçlar kullanılır: 1- İnsülin rezisdansını düzenleyen ilaçlar 2- Pankreasın insülin salgısını artıran ilaçlar 3- İnsülin hassasiyetini artıran ilaçlar 4 -Son 1 yılda bazı hormonların insüline yardımcı etkisi olduğu anlaşıldı ve tedaviye konuldu. Bu tedavilerin kombinasyonuyla çok sayıda hastamız insülin kullanımını bırakmıştır. Vitamin tedavisinde ise antioksidan vitaminleri öneriyoruz. Özellikle A, E ve B vitaminleri ve tabii ki tatlandırıcılar.. Eğer bu tedavilerle şeker düşmüyorsa insülin başlıyoruz Peki insülinin yan etkileri neler oluyor? Bir çok yan etkisi var: İştah artırıyor, anabolizan (kilo yapıcı) etkisi ile vücutta antikorlar gelişiyor ve buna bağlı doz artışı oluyor, iğne yapılan yerlerde çukurlar oluşuyor ve tabi ki her gün iğne kullanımı da kişileri rahatsız eden etkenlerden… Siz neyi hedefliyorsunuz? Bizim hedefimiz ise insüline gerek kalmadan komplike bir yöntemle bu hastalıkla baş edebilmek.. Diyabetin tedavisi kan şekerini normal seviyede tutmaktır. Biz ne kadar az insülin kullanırsak ileriki yaşam için de faydalı olacağı nedeniyle kişilere ağızdan alınan vitamin ve ilaçların kombinasyonuyla tedavi yöntemini uyguluyoruz. Bu yöntemi yeterli dozda uygun zamanda yeniliklerle şahsa uygulandığında başarılı oluyoruz. Bu başarılarınızdan bahseder misiniz? 110 civarında insülin kullanıp da insülin bıraktırdığımız dozunu azalttığımız hastalar var. Yüzde 90 hastamıza insülini tamamen bıraktırdık. Bu hasta için zor ama sonuçları itibariyle en kolay yöntemdir. Diyabetsiz yaşam için neler önerirsiniz bize? -Vücut ağırlığınızı arttırmayın, ideal ağırlıkta kalmayı hedefleyin. -Fiziksel olarak aktif bir hayat sürün -Ailede şeker hastalığı varsa bu hastalığı iyi bilip ve testler yaptırın -45 yaşından sonra da mutlaka yılda bir kez şeker testi yaptırın.. Diyabetin yarınları dersek korkutucu bir tabloyla mı karşılaşırız? Diyabet kontrol altında tutulmadığında ölüme sürükleyen bir hastalıktır. Araştırmalar diyabetin 2030 yılında 2 misli artacağını gösteriyor. Şu anda yüzde 10 olan bu oran yüzde 20’lere çıkacak. Yani bu şu demek şu anda 10 kişiden 1 kişi diyabet yarın 5 kişiden biri diyabetli olacak. Kilonun bu hastalığı tetikleyen önemli etken olduğunu unutmadan haraketli bir yaşamı arzulamalı ve vakit kaybetmeden uygulamaya geçmeliyiz. 32
Son olarak
Aslında şeker hastalığı şeker gibi bir hastalık olabileceği gibi organları kopartan canavar gibi bir hastalık da olabilir. Bu hastalığı çok iyi bilip onunla anlaşma yolunu bulmak sağlıklı yarınların da garantisi olacaktır. Sağlıklı günler diliyorum..
İletişim: Güzelbahçe Sok. No: 25/13 Yonca Apt. K. 5 (Amerikan Hastanesi karşısı) Nişantaşı/İstanbul Tel: 0(212) 219 62 62
ARALIK 2011
countryLIFE
Cengiz Gür Güzellik Merkezi CENGİZ GÜR YILMAZ DOĞAN AYLA GÜLER
Salonumuzda Shiatsu, Thai, Refleksoloji, Medical Masaj, Bölgesel masaj, hizmeti verilmektedir.
“Bambaşka bir balık restaurantı”
FISH OF NORTH Menü zenginliği temalı geceleri ve sosyal projeleriyle Göktürk’e yepyeni bir soluk getiren Fish of North’un mutfağında ise birbirinden nefis menülere imza atan Şef Fikret Kör var. Ünlü Şef, Balık Kavurma ve Purolu Tatlı’nın inceliklerini bakın derin tecrübesiyle nasıl harmanlamış. Balık Kavurmayı fener balığı ve deniz levreğinden yapan Şef Uzakdoğu soslarını Türk damak zevkine uyarlayarak kullanıyor. Purolu Tatlı ise gerçek Küba purosu ile yapılmış çikolata ve frambuaz sosla sunuluyor. Gerçekten her ikisi de hem göze hem de damak zevkine hitap ediyor. Ayrıca mısır ekmeğini de kendi yapan Fikret Şef, “Restoranımızda tüm deniz ürünlerini birinci elden sunmakla kalmıyoruz aynı zamanda geleneksel lezzetlere yeni yorumlar da ekliyoruz, Halibut, Cod, Saith gibi dünyanın en lezzetli balıklarının yanında kalkan, tekir, hamsiyi de misafirlerimizin beğenisine sunuyoruz. İstridye köşesinde İstanbul’da çok az noktada bulunabilecek İstridye, Deniz Tarağı, Yeşil Midye, Abalone gibi lezzetleri de bulunduruyoruz. Belçika Usulü Kabuklu Midye Çorbası, Moules a la Marinieres, İspanya’ya özgü Paella, İngiliz Usulü Fish and Chip, İtalyanların Deniz Mahsulleri Risotto’su, Şaraplı Armut Tatlısı, Dondurmalı Kestane tatlısı en çok tercih edilen seçeneklerimizdendir. Balık sevmeyen konuklarımız için de dana bonfile, dana pirzola ve tavuk seçeneklerimiz mevcuttur.“ 34
Geceler - Mekan temalı gecelerle de hafta sonlarına renk katıyor. Geçen ay gerçekleştirdikleri İspanyol Gecesi, Karadeniz Gecesi, Rakı Balık Fasıl Geceleri büyük beğeni aldı. Greek Gecesi, Latin Gecesi, Çigan Müziği eşliğinde Deniz Kabukluları Gecesi ve diğer etkinliklerden öncelikli haberdar olabilmek için facebook sayfalarını ziyaret ederek beğenmeniz yeterli… Sosyal projeler - Fish of North geçtiğimiz günlerde Kemerburgaz Ağaçlı Koruma Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde yaşayan 10 kadar çocuğu ve Göktürklü aileleri misafir etti. Acıbadem Hastanesi de bu anlamlı organizasyonda Fish of North Ailesini yalnız bırakmadı. Diyetisyen Hande Seven sağlıklı beslenmenin çocuk gelişimi açısından önemini vurgulayan çok değerli bilgileri konuklarla paylaştı. Fish of North Sistem Geliştirme ve PR Danışmanı Süheyla Kıyak, bağlı oldukları Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sayın Ulvi Denizer’den aldıkları tam destekle bu duyarlılığa devam edeceklerini ve daha büyük sosyal sorumluluk projelerinde de yer alacaklarını söylüyor.
Fish Of North Restaurant & Oyster Bar Facebook.com/Fish.of.North.Gokturk Adres: Belediye Caddesi Kemer Life Çarşısı No:26 Göktürk İSTANBUL Tel:0212 322 6602 faks: 0212 322 6694 www.fishofnorth.com
ARALIK 2011
countryLIFE
TÜRKİYE’NİN İLK FOTOĞRAF MÜZESİ İSTANBUL KADIRGA’DA AÇILDI Fatih Belediyesi ile Fotoğraf Dostları Derneği’nin işbirliğiyle kurulan İstanbul Fotoğraf Müzesi 19 Kasım’da Kadırga’daki binasında açıldı.
Türkiye’de fotoğraf sanatını desteklemek, dünyadaki yerini almasına katkıda bulunmak, fotoğraf sanatını kullanarak geniş kitlelere farkındalık yaratmak amacıyla Fatih Belediyesi’nin işbirliğiyle Fotoğraf Dostları Derneği tarafından kurulan İstanbul Fotoğraf Müzesi; sergileri, fotoğraf arşivleri ve kütüphanesiyle İstanbul’a yepyeni bir kültür hizmeti sunacak. Açılışta dergimize özel açıklama yapan İstanbul Fotoğraf Müzesi Yönetim Kurulu ve Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Gür,
36
bir yıldır bu müze için çok çaba sarf ettiklerini belirterek şunları kaydetti: “İstanbul Fotoğraf Müzesi Türk fotoğraf tarihi adına çok önemli bir çalışma. Dünya standartlarında bir koleksiyon ve yapıya sahip. Biz son bir senedir Fotoğraf Dostları Derneği olarak Fatih Belediyesinin de katkılarıyla tamamen bu işe odaklanmış durumdayız. Buranın yürürlüğe girmesi ve sponsor bulmak adına gecemizi gündüzümüze kattık diyebilirim. Şu anda müzemizde Türk fotoğrafına hayat vermiş usta isimlerin fotoğraflarından oluşan bir seçki var ki bunlar özel koleksiyonerlerin bağışlarıyla müzeye tedarik edildi. Bu çok zahmetli bir iş oldu. Ayrıca müzemizin dünya fotoğraflarının burada ağırlanmasıyla ilgili bir misyonu da var. Almanya, Fransa ve Amerika’yla ilgili projeler üretiliyor. Çok yakın zamanda burada birçok aktivite de beraberinde gelecektir. Ben burada emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ve tüm halkımızı burayı görmeye davet ediyorum.” İstanbul’un tarihi çehresinde özel bir yeri olan Kadırga’da kültür merkezi binasında tahsis edilen yaklaşık bin metre kare bir alanda kurulan müze beş fotoğraf galerisi, fotoğraf arşivi ve kütüphaneden oluşuyor. Şu anda müzede açılan Cumhuriyet Dönemi Fotoğraf Ustaları - İz Bırakanlar, Fotoğrafımızda Bugün - 2011 ve Basılı Fotoğraflarımız - Albümler isimli sergiler 20 Kasım - 19 Şubat tarihleri, pazartesi hariç her gün 10.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir. 14 yaş ve altı çocuklar, 60 yaş ve üzeri ziyaretçiler ile engellilere ücretsiz olan müzenin giriş ücretleri ise tam 4 TL, indirimli 2 TL …
ARALIK 2011
countryLIFE
Profiterol denince;
18 TL KAHVALTI TABAĞI 15 TL PROFİTEROL KG
SÜTLAÇ KAZANDİBİ TAVUK GÖĞSÜ EKLER KG
20 TL
EKMEK KADAYIFI TULUMBA TOST ZEYTİNYAĞLI SARMA EDO MUHTEŞEM MARAŞ DONDURMASI Açılış kapanış saatleri haftanın tüm günü sabah 8:30 - akşam 23:30
Göktürk Cad. Ata Sok. No: 1 Florence Nightingale yanı) Göktürk-İstanbul Tel: 0(212) 322 19 18
MOTORLU
PAKET SERVİSİMİZ VARDIR.
DOĞUM GÜNÜ
ORGANİZASYONLARINDA SİPARİŞ ALINIR.
Yeni Yıl Geceleri!... FEVER her yıl olduğu gİbİ bİrbİrİnden şık, farklı gece elbİselerİ İle özel gecelerİn tanığı olmaya devam edİyor. Yılbaşı gecesinde Fever, hazırladığı gece koleksiyonu ile yine kendinden bahsettirecek... tabi sizden de. Fever herşey siyah ve beyaz kadar net. Ayrıca Kırmızı, orange, sax, gül ve mor tonları, tarçın, kiremit, bordo ve mürdümler koleksiyonun ana görüntüsünü oluşturuyor. Camel, vizon, antrasit renkleri özel geceler için öncelikli kullanılan renkler arasında yer alıyor… Gecenin ışıltısını içinde hissetmek isteyen Fever kadını için ise ipek, tül ve şifon yüzeyli kumaşlar, fiyonk, fırfır ve nervür kumaşlardan yola çıkılarak tasarlanmış gece giysilerinden oluşuyor. Detaylar ise Fever kadınının mükemmeliyetçi kişiliğini dışa vuruyor. Koleksiyon içindeki dinamizmden yansıyan özgürlük ve netlik ise Feverkadınına kararlı, emin, güçlü ve güvenilir bir görünüm veriyor.
38
ARALIK 2011
countryLIFE
İstanbul Çevre Şehircilik İl Müdürü
Pof.Dr.Mehmet Emin Birpınar:
“ İstanbul, bütün Türkİye’yİ kurtarmaya yeter ama bütün Türkİye İstanbul’u kurtarmaya yetmez” “İstanbul’da 3 binadan 2 ‘si yıkılacak”
“Biz vatandaşımıza 3 alternatif sunuyoruz; 1-Toki’nin yaptığı yerler var sana oradan bir daire verelim, 2-burada oturman riskli sana 2 senelik kiranı verelim, 2 sene sonra gel aynı metrekarede sana daire verelim, aynı mahallene taşın diyeceğiz, 3- binasını veya dairesini bize satmasını talep edeceğiz. Bunları kabul etmeyenlere belki zoraki kamulaştırma yapılacak.” 40
ARALIK 2011
countryLIFE
99 Gölcük depremi sonrası ülkemiz depremle gerçek manada yüzleşti. Gerek deprem sonrası ortaya çıkan kargaşa gerek deprem yardımlarında yaşanan adaletsizlik gerek inşaat sektöründeki başıboşluklar tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. Olayın üzerinde 12 yıl geçmesine rağmen konuşulanlar hatırlandığında alınan mesafenin birkaç adımdan ileri gitmediği görüldü. İnşaatlarda gözle görülür bir kalitenin arttığı gözlense de hasarlı binaların güçlendirilmesinde sınıfta kaldığımız gözleniyor. Kamu binalarının dışında güçlendirme yapılan bina sayısı yüzde 3-5 leri geçemedi. İstanbul genelinde yapılan tespitler sonucu yıkılması gereken binaların dışlarına makyaj yapılarak vatandaşımız buralarda oturmaya devam etti. Ne zaman Van’da deprem ile tekrar yüzleştik, aklımız başımıza geldi. Bir taraftan deprem profesörleri ekranları doldururken, diğer taraftan siyasilerden ardı arkasına demeçler gelmeye başladı. Ama son demeci Başbakan Recep Tayyip Erdoğan verdi “seçimleri kaybetme pahasına da olsa hasarlı binaları yıkacağız” diyerek son noktayı koydu. Artık bundan sonrası yeni kurulan Çevre ve şehircilik bakanlığının hazırladığı yeni yasaya kaldı. Çerçevesi aşağı yukarı belli olan yasa meclisten geçtikten sonra yeni bir İstanbul kurulmaya başlanacak diye ümit ediyoruz. Verilen sözler, beyanatlar lafta kalmazsa, İstanbul’un yaşanabilir bir kente dönüşmesi için gerekenin, kararlılık olduğunu düşünüyoruz. İşte tüm bu soruların cevabını almak için İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Prof Dr.Mehmet Emin Birpınar ile şöyleşi yaptık.
Gölcük depremi bize neyi hatırlattı. Gereken dersler alındı mı?
1999’da Türkiye ilk defa büyük bir deprem olayıyla karşılaşınca şoka uğradı, ’ne yapacağız şimdi?’ derken Türkiye’nin gündemine deprem profesörleri çıktı. Profesörler ekrana çıkıp günlerce fay haritalarını millete göstermeye başladılar. Ve artık biz ‘deprem ne zaman olacak? ne olacak? ne bitecek?’ diye depremle yaşamaya başladık, sürekli deprem profesörleri kendilerini reklam ettiler. Bunun haricinde hiç bir faydası olmadı. Çünkü dünyada en iyi deprem bilim adamları bile depremin ne zaman, nerede olacağını bilmiyor. Böyle bir teknoloji, böyle bir bilim yok. Dolayısıyla deprem profesörlerinin yapması gereken şey, insanların deprem sırasında nasıl davranmaları gerektiğini anlatmaktır.
Depreme hazırlık konusunda halkımız yeteri kadar bilinçli mi?
Yapılan araştırmalarda, eskiden sınıfta deprem olduğunda sıranın altına girmemiz söyleniyordu, şimdi sıranın altına girmeyin, bir çocuğun anne karnında bebeği nasıl duruyorsa o şekilde kıvrılıp yere yatın şeklinde söyleniyor. Kapı kirişleri altında durulmaması gerektiğini yani deprem sırasında, asansöre mi bineceğiz? merdivenden mi 41
ineceğiz? bunları vatandaşımız bilmiyor, bunları anlatsınlar. Deprem uzmanı Profesörler, depremle ilgili fay hatlarının detaylarını gitsinler, kendi aralarında yaptıkları bilimsel toplantılarda konuşsunlar, onun haricinde vatandaşa bir faydası yok, milletin kafası karışıyor. Biz bunlarla ciddi manada oyalandık ve Türkiye’de maalesef doğru dürüst bir kentsel dönüşüm projesi konuşulmadı.
Sürekli olarak kentsel dönüşümü dillendiriyoruz ama harekete geçme içinde başımıza bir felaket mi gelmesi gerekiyor!
Van depreminden sonra bu gündeme geldi. Ancak önemli olan kentsel dönüşümü yapabilmek için kararlı olmaktır. Bu kararlılığı da siyasi iradenin başındaki insanların göstermesi gerekiyor. Sayın Başbakan bu iradeyi gösterdi, ‘Seçimi kaybetsem bile ben buraları yıkacağım.’ dedi. Bu çok önemli bir irade göstergesidir. İkinci olarak da uygulamayı yapan kişinin bilinçli olması lazım. Çevre ve Şehircilik bakanlığı kurulduğu şehirleri yeniden inşa etmek için yapıldı, onun başına da 550 bin tane konut yapmış Toki’nin başındaki Erdoğan Bayraktar geldi. Yani bu uygulamayı, müteahhit kısmını, bürokrasiyi çok iyi bilen biri geldi. Dolayısıyla bu işi bilen birinin orada oturması Türkiye için ikinci bir şans oldu. Birinci şans iradenin kararlı olması. Kanunları ve yönetmelikleri biz hızlı bir şekilde bu depremden sonra muhalefetin de desteğiyle çıkarabilirsek Türkiye’nin kurtuluşu olur.
Belli bölgelere 100 bin konutluk yeni şehirler, bu şehirlere de daha az enerji kullanan, geri dönüşüm olan çevreci yeşil binalar, ayrıca depreme dayanıklı ve her türlü sosyal donatılarıyla, camisiyle, okuluyla, spor merkezleriyle, yeşil alanlarıyla, yalıtımlı, sağlam binaları dünya standartlarında oluşturup insanları oraya taşımamız lazım. İstanbul’u deprem sonrası nasıl bir senaryo bekliyor? İstanbul’un deprem haritasını çıkarttınız mı?
Eğer biz son Van depremini yani 5.1’i İstanbul’da yaşarsak, İstanbul’un 3/2’si yıkılır, Türkiye’nin bağımsızlığı bile tehlikeye girebilirdi. Çünkü İstanbul, bütün Türkiye’yi kurtarmaya yeter ama bütün Türkiye İstanbul’u kurtarmaya yetmez. Bunun muhakkak tedbirini almamız gerekiyor. İnsanları sağlam binalarda oturtmamız gerekiyor. Yapılan araştırmalarda İstanbul’daki bina stokunun yaklaşık %40’ı ekonomik ömrünü doldurmuş binalar, %27’i acilen yıkılması gereken, deprem hasarlı veya depremde hemen yıkılacak olan binalar, dolayısıyla bu 3/2 demektir, yani İstanbul’da 3 binadan 2 binayı yıkmamız gerekiyor. Yıkarken de yeni şehirler oluşturmamız lazım. Bizim göre-
ARALIK 2011
countryLIFE
vimiz bina dönüşümü değil, bina dönüşümünü müteahhit yapıyor zaten. Bizim kentsel dönüşümü yapmamız lazım, yeni şehirler kurmalıyız. Belli bölgelere 100 bin konutluk yeni şehirler, bu şehirlere de daha az enerji kullanan, geri dönüşüm olan çevreci yeşil binalar, ayrıca depreme dayanıklı ve her türlü sosyal donatılarıyla, camisiyle, okuluyla, spor merkezleriyle, yeşil alanlarıyla, yalıtımlı, sağlam binaları dünya standartlarında oluşturup insanları oraya taşımamız lazım.
İstanbul’un bir ilçe belediyesi kentsel dönüşüm başlattı. İnsanları yıllarca yaşadıkları semtten kopartıp dağ başına diyebileceğimiz yerlere taşımaya çalıştılar ama başarılı olamadılar. Aynı durum ile karşı karşıya kalacak mıyız?
Bunu yaparken de düşünmemiz lazım, insanları alıp deprese ederken dikkatli olacağız. Mesela Esenler ’de kentsel dönüşüm yapacaksanız o insanı Silivri’ye gönderemezsiniz, çünkü orada bakkalıyla, kahvesiyle, camisiyle yaşıyor. Sadece konut değil, orada dükkan da var. Şehrin ruhunu, semtin ruhunu bozmadan bu işi yapmamız lazım. Bunun için de kararlılık önemli. Biz bununla ilgili afete hazırlık kanunu çıkarmaya çalışıyoruz, şuanda başbakanlıkta. Bununla beraber kat mülkiyeti kanununu değiştirdiğimiz zaman 3/1 veya asal çoğunluğu getiriyoruz. Biz ona çok karışmak istemiyoruz, müteahhittin yapacağı bir iş. Bizim kenti dönüştürmemiz gerekiyor çünkü bu, İstanbul’un geleceği için önemli.
Oluşturacağınız yeni şehirlerin yerleri belli oldu mu?
Şu anda Avrupa ve Anadolu yakasında 3 tane bölge var, büyük alanları düşünüyoruz, boş olarak da çok olanak yok, askeri alanlar var, orman alanları var, bu alaları bir şekilde görüşülerek çözmemiz lazım, onları bir noktaya getirebilirsek belli alanlar kazanıp orayı depreme dayanıklı konutlar olarak yapacağız. Tabii bu kolay bir proje değil, muhakkak 5-10 yıl içerisinde bitirilmesi gereken projeler. Ayrıca bunun şöyle bir faydası olacak; ekonomiye yaklaşık 200 ile 300 milyar dolar civarında bir para girişi olacak, bu para girişi inşaat sektöründe olacağı için aslında Van depremi şans olacak, eğer biz bu kentsel dönüşümü başarırsak dünyanın ilk altı ekonomisinden biri olabiliriz, Hindistan, Çin, Amerika, Almanya, Japonya ve Türkiye. 2023 de Sayın Başbakanımızın söylediği ilk 10 ekonomiye girmeyi başarabileceğimizi düşünüyorum.
Kamuoyunda İstanbul’un öncelikli yıkılacak semtleri ile ilgili çeşitli isimler ortaya atıldı. Tepkiler alıyor musunuz?
Bu konuda herkes çok duyarlı, vatandaşlar geliyor, ‘gelin, bizim evimizi yıkın’ diyorlar, eskiden bunlar söylenmiyordu, insanlar bir daireye karşı iki daire beklentisi içindeydi. Evi sağlam olanlar da buna destek vermesi lazım, sadece evde değiliz, çocuğumuzun gittiği okul, iş yerimiz önemli. Depremin ne zaman, nerede olacağını bilmiyoruz, deprem olduğu zaman evi sağlam olanlar da nereye gideceğini şaşırırlar dolayısıyla herkesin duyarlı olması gerekiyor.
Biz vatandaşımıza 3 alternatif sunuyoruz; Toki’nin yaptığı yerler var sana oradan bir daire verelim, burada oturman riskli veya sana 2 senelik kiranı verelim, 2 sene sonra gel aynı metrekarede sana daire verelim, aynı mahallene taşın diyeceğiz, ya da binasını, dairesini bize satmasını talep edeceğiz. Bunları kabul etmeyenlere belki zoraki kamulaştırma yapılacak. 42
Türkiye bütçesi de buna hazır olması lazım, bu bütçeyle ilgili çalışmalarımız, afete hazırlık kanunu var. Deprem yarın gelecekmiş gibi hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Afete hazırlık kanununda dönüşüm ile ilgili ne gibi alternatifler sunuyorsunuz?
Biz vatandaşımıza 3 alternatif sunuyoruz; Toki’nin yaptığı yerler varsana oradan bir daire verelim, burada oturman riskli veya sana 2 senelik kiranı verelim, 2 sene sonra gel aynı metrekarede sana daire verelim, aynı mahallene taşın diyeceğiz, veya da binasını veya dairesini bize satmasını talep edeceğiz. Bunları kabul etmeyenlere belki zoraki kamulaştırma yapılacak. Çünkü bizim devlet olarak, deprem hasarlı binada oturmasına müsaade etmememiz gerekiyor. Bir arabayı alırken ustaya götürüyoruz, arabanın motoru iyiyse alıyoruz, ev alırken mutfağına bakıyoruz da bir mühendise gösterip sağlam mı, projeye uygun mu demiyoruz. Ama vatandaşlarımızda suç bulmuyorum, devlet, belediye kontrol etmiştir diye güvenerek alıyor vatandaşımız. Yapı denetim firmaları da işe girdi, bundan sonra özellikle 99 depreminden sonra yapılan binaların daha sağlam olduğunu biliyoruz.
Deprem sonrası hep müteahhitleri suçluyoruz. Kullanan olarak hiç mi bizim suçumuz yok?
İstanbul’daki binaların % 80’i depremden önce yapılmış. Ayrıca bir de kullanımda problem var. Konya’da zümrüt apartmanı yıkıldı, on tane bloğun bir tanesi yıkıldı, deprem olmadı, 95 kişi öldü, neden mi? alt katta bir mağaza kolonları kesmiş. Ama üsttekilerin şöyle bir kusuru var, ben konuştum, dediler ki; bizim banyolarımızın fayansları patlamıştı ve biz, ya bu binada ne var, bir sıkıntı mı var diye düşündük ama belediyeye, mühendise sorma ihtiyacı hissetmedik dediler. Biz yöneticilere bu hususta sorumluluk vermek istiyoruz. Binalarını 5-10 senede bir üniversiteye, teknik müşavire sunma ve raporlarını bize sunma gerekliliği getiriyoruz. Mesela bu hususta, 20 katlı bir apartmanda 5.kattaki bir vatandaşın tadilat yapmasına kimse karışmıyor, bundan sonra oradaki yöneticiden izin almadan o tadilat yapılamayacak, tadilat projesi gösterilecek, onaylanacak ondan sonra tadilata başlanılacak. Sonuçta bu terör amaçlı da kullanılabilir, yani siz gidersiniz bir apartmanda iki daire kiralarsanız sonra kolonları kesersiniz, çeker gidersiniz, bina 3 gün sonra çöker. Bu konuda yöneticinin sorumlu olması gerektiğini düşünüyorum
Bağcılar bölgesinde adım atacak yer yok, deprem olsa buralara giremezsiniz bile. Bunların değişmesi lazım. Biz, belli alanlar alıp oraya konutlar inşa edeceğiz, kademe kademe yapacağız. Ancak, bu çok kolay değil, insanları taşımakla beraber okulları, camileri, dükkânları da taşıyacağız. Yüzbinlerce konuttan bahsediyoruz. Bakanlık olarak siz bu işin altından nasıl kalkacaksınız?
Yüzbinlerce konutun değişmesi lazım. Baktığımızda boş alanların kalmadığını çok net görebiliriz. Her taraf dolmuş vaziyette ve biz bu alanlarda iş yapmaya çalışıyoruz hiç kolay değil. Mesela Bağcılar bölgesinde adım atacak yer yok, deprem olsa buralara giremezsiniz bile. Bunların köklerinin değişmesi lazım. Biz, belli alanlar alıp oraya konutlar inşa edeceğiz, kademe kademe yapacağız. Ancak, bu çok kolay değil, insanları taşımakla beraber okulları, camileri, dükkânları da taşıyacağız. Kolay bir proje değil ancak, bir yerden başlamamız gerekiyor. Türkiye’nin buna gücü yeter. Ben buna inanıyorum, yeter ki kararlılık olsun, yapacağız desin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da destek versin, verirlerse bu problemi kademe kademe çözeriz. Bunlar İstanbul’da belki 30 senedir yapılıyor ama biz 10 senede geliştirebiliriz. ARALIK 2011
countryLIFE
nunları. Çünkü bakanlığımız sadece İstanbul için değil 81 il için çalışıyor. Biz bu işi belediyelerle iş birliği içerisinde yapacağız. Belediyeler bundan sonra ‘yıkarsak oy kaybederiz’ diye bir korkuya kapılmasınlar ki bundan sonra yıkmazsalar oy kaybedecekler. Çevreye duyarsız olursanız oy kaybedeceksiniz. Bu konuda daha cesur olmalarını tavsiye ediyorum.
Dünyada depremin en çok olduğu bir Japonya örneği var. Japonlar deprem ile yaşamayı öğrendiler. Demeç vermek yerine onları niye örnek almıyoruz? Şu son Japonya depreminde bile depremden dolayı ölen hiç kimse yok, sadece Türkler öldü, o da balkondan atladıkları için, biliyorsunuz, insanlar tsunami felaketinde boğularak öldü. Deprem, insanları öldürmüyor. Aslında deprem faydalı da bir şey, yerin altındaki kaynakları üste çıkarıyor, dünyanın gazını alıyor, depremin faydası var özünde ama biz bunu, çürük bina yaparak kendi sonumuzu hazırlıyoruz. Kötü bina yapmayla iyi bina yapma arasında bile çok fark yok. Bir metre kare kaba inşaatın maliyeti en iyi malzemeyi kullansanız, c-30 betonunu kullansanız, en iyi demiri kullansanız 300 dolara, en kötü malzemeyi kullansanız, c-20 betonunu kullansanız maliyetiniz 280 doların altına düşmez. Yani metrekarede 20 dolar kâr elde edersiniz. Dolayısıyla da müteahhitlere sesleniyorum, 20 dolardan sebep vatandaşları canından etmeyin çünkü, çok hassas bir iş yapıyorsunuz, o müteahhit ve yapı denetim firması ve yahut benim burada çalışan denetleyici elemanım yanlış bir projeye göz yumuyorlarsa bunun vebali çok büyük olur. Çünkü ilerde meydana gelecek depremde ölecek çocukların, insanların vebali üstümüze gelir.1000 metre kare inşatta 20 bin dolar yapar ki iç bir şey değildir.
Antalya’ya gidiyorum Antalya’nın ruhu kaybolmuş. Akdeniz şehirlerine bakıyorsunuz onlarda bir ruh vardır. İstanbul’daki evleri Ankara’ya, Antalya’ya yapmaya başladık, ruh kalmadı. Kentlerde yaşayan yerlerdir, gelecek nesillere aktaracağımız güzel, örnek şehirleri oluşturmamız gerekiyor
Bir tek avantajımız var; İstanbul’un her karış toprağı çok kıymetli hale dönüştü, bu kıymetli toprakları değerlendirecek yurt içinde ve yurtdışında müteahhitti ve yatırımcıyı bulabileceğimizi düşünüyorum. Bizim projelerimiz üst ölçekli projeler yani biz ufak binalar yapmak istemiyoruz, toplu konutlarla bunu çözmemiz lazım, 100 bin konutu birden yapmamız lazım, bunun için çok özel mimarlarla çalışmalıyız, yani vatandaşımızı bir yere taşıdığımızda dünya standartlarında bir site oluşturup daha çağdaş bir yaşam sunmak istiyoruz.
Şehirlerin ruhunu kaybetmeden de bunları yapmak lazım. Anadolu’da, Afyon’a gidiyorsunuz, ufacık bir şehir. Etrafında bir sürü boş alan var, orada 5-10 katlı binalar yaptırıyorsunuz, yola çıktığınızda ise kilometrelerce boş alan var. Ben mesela, Antalya’ya gidiyorum Antalya’nın ruhu kaybolmuş. Akdeniz şehirlerine bakıyorsunuz onlarda bir ruh vardır. İstanbul’daki evleri Ankara’ya, Antalya’ya yapmaya başladık, ruh kalmadı. Kentlerde yaşayan yerlerdir, gelecek nesillere aktaracağımız güzel, örnek şehirleri oluşturmamız gerekiyor
Yerel yönetimler bu çözümün neresinde olacaklar?
Kentsel dönüşümün başlayacağı öncelikli ilçeler nereler?
1999’dan beri Büyükşehir Belediyesi bu çalışmaları yapıyor. Bunun için kaynak gerekiyor, iyi bir şey sunmak lazım vatandaşa. Büyükşehir belediyesinin elinde bu alternatifler maalesef pek yok. Biz belediyeye yardımcı olmak için bu kanunu çıkarıyoruz, kendimizi onlardan ayrı görmüyoruz. Onlara destek olmak istiyoruz. Onların eline vereceğiz bu ka-
43
TOKİ ile ismini dünyaya duyuran Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Toki’nin yaptığı binalarda estetik kaygının bulunmadığını itiraf etti, yeni kurulacak şehirlerde bu konuda hassasiyet gösterilecek mi?
Esenler, Bağcılar, Ümraniye, Güngören, Bayrampaşa, Zeytinburnu, Bakırköy, Avcılar. Buralarda yeşil alan yok, deprem olsa insanların çadır kuracağı yer dahi yok. Şuanda yerleri belirliyoruz. Kanun çıktıktan sonra bunları çözeceğiz.
ARALIK 2011
countryLIFE
HERKES ZEKİ
Geçen ay 2+2 = 4 etmez demiş ve ispatımızı yapmıştık. Kimileri merak edip araştırdı ispatımız da nerede hata yapıldığımızı buldular. Kimileri ise olduğu gibi kabul edip, matematiğin de yanılgıları olduğunu düşünerek sevindiler. Hatta sosyal paylaşım sitelerinde paylaşarak ‘’ben durduk yere matematik dersinde başarısız değilmişim bu matematik kendi içinde bile tutarsız’’ diyenlerimiz oldu. Üzülerek onlara gerçeği anlattım. Matematik kavramları içerisinde hata yapılmadığı sürece 2+2 = 4 eder. Sonrasında düşündüm ‘neden insanlar duydukları her şeyi hiç araştırmadan olduğu gibi kabul eder’ Oysaki çağımızda bilgiyi araştırmak, sosyal sitelerde paylaşım yapmaktan çok daha kolay, bir tuşa basarak birçok bilgiye anında ulaşabiliyorken. Meşhur bir atasözü ‘’Balık vermekten çok, balık tutmayı öğretmelisiniz’’der. Bu atasözünü çok beğenirim çünkü öğrendiğimiz bilgileri sorgulamalı, üzerine düşünmeli ve anlamlar çıkararak yeni sonuçlar elde etmeliyiz. Bilgiyi sorgulamak (analiz etmek) demek; itiraz etmek, karşı çıkmak, muhalefet etmek değildir. Doğru ya da yanlışlığı hakkında üzerine düşünmek varsa şüphelerimizden arındırma işlemidir. Eğer ailede okulda ve ya sosyal ortamlarda duyduğumuz her şeyi doğru olarak kabul edersek aklımızı gerekli gereksiz bütün bilgilerle doldurduğumuz bir havuza dönüştürmüş oluruz. Matematik dersi işte tam da bu noktada önem kazanır. Matematik öğrendiğimiz bilgileri hangi metotlar ile analiz&sentez yapabileceğimiz yetisini kazandıran bir bilim dalıdır. Matematik ile ilgili bir konu geçtiğinde ise hemen aklımıza yakın zamanda öğrenilmiş bir zekâ sorusu gelir. Ve ardından bu zeka soruları ile özdeşleşen bir isim Einstein belleğimize düşer. Einstein ‘bu yüzyıl da insanların %2 si zekidir ve bu soruları çözebilir’ der. Ama bizim toplumumuz onu haksız çıkarır. Türkiye de herkes zekidir. Taksici, manav, okuldaki müstahdem, servis şoförü, eve gelen tamirci, köfteci ve gazozcu… Bu meslekleri küçümsediğim için saymadım, diğer meslekleri, öğretmeni, doktoru, avukatı zaten toplum tarafından zeki olarak patent almışlardır. Kişisel gelişim uzmanı Ahmet Şerif İzgören’in de dediği gibi “Bu ülkede zeki insan sorunu yok, herkes kendine göre zeki, ama bu ülke de dürüst insan yok.” En çok ihtiyacımız olan şey dürüstlük ve araştırmacılık olmasına rağmen bu ülkede maalesef yok. Örneğin Matematik öğretmenisiniz tanıştığınız kişi hangi meslek gurubundan olursa olsun gerçekten iyi bir matematikçi olup olmadığınızı bildiği bir zeka sorusu ile sınamaya kalkar. Matematik bilgim sadece Einstein soruları ile sınırlı ya kişi kendince kurnazlık yapar. Diğer bir örnekte öğrencimiz derslerinde başarısız olduğunda veli ‘çocuğum çok zekisin ama çalışmıyorsun’ diye savunmasıdır.
Oysaki bu söylem tamamı ile yanlıştır. Öğrencinin kendi farkında lığına ulaşamamasına sebep olur. Bu öğrenci başarısızlığını neden düzeltsin ki? Zaten zekidir. Bu zekâyı çevresi göremiyorsa o ne yapsın? Doğru söylem ise öğrencimizin neden başarısız olduğunu kendine sorgulatmak, bulduğu başarısızlık nedenlerini destekleyerek gidermesine yardımcı olmaktır. Eğer çözüm bulmakta sıkıntı çekiliyor ise işi ehline bırakmak gerekir. ‘Ehil olmadan ehliyet olmaz’
Ali Şarkışla Eğitim koçu&Matematik öğretmeni Tel: 0 532 468 77 94
Bu ay içimizdeki Einstein’ı uyandıralım Bu soruyu Einstein 24 saate yakın bir zamanda çözmüş, soru şöyle: Solda bulunan topu her kareden geçecek çapraz gitmek yok en sonunda bulunduğu yere geri gelecek ve de her kareden yalnızca bir kere geçilebilir. Kolay gelsin
46
ARALIK 2011
countryLIFE
Kemal UYSAL ismini, yakın bir arkadaşımın “personal training” in anlamını araştırırken bulduğu profesyonel bir isim olarak duydum. Merak ettiğim bir konuydu ve kendisiyle birlikte Kemal Hoca’ya görüşmeye gittim. Yarım saatlik bir konuşma olacağını düşünürken bir buçuk saatin sonunda kendimi bu konsepti uygulamaya ve Kemal Hoca ile çalışmaya inanılmaz bir istek duyarken buldum. Arkadaşımın görüşmesine gitmişken; Kemal Hocam demeye başladım. Hem bir dost hem bir hoca hem de bir iç ses olarak girdi hayatıma. Bir oyuncu olarak çalışma saatlerinin değişkenliği ve dengesizliği disiplinli hocamı ve beni her ne kadar zorlasa da en önemlisi kendimi ona karsı sorumlu hissediyor olmam ve kendime değer vermem gerektiğini anlamış olmam. Bu yüzden tüm çabaları; benim için, benim gibi disiplinsiz bir insan için çok değerli... Kendisine yaptıkları ve yapacakları için şimdiden teşekkürler... Benim için en önemli sözü: “Vücudun şu an bu düzensizliğe izin veriyor.. 10 sene sonra; senin yaptıklarına, ona verdiğin değere göre kendini gösterecek. Ona iyi bakmak zorundasın.” Teşekkürler Kemal Hocam.
Didem Balçın - Oyuncu
HAYALİMDEKİ YAZ...!
“Kış başladı! ben hala istediğim ölçülere çok uzağım. Hayalini kurduğum yaz bir türlü gelmiyor. Ama ne yapabilirim ? Her defasında engellerle karşılaşıyorum “ Yemekler neden bu kadar lezzetli? Bayram tatilleri bu kadar uzun olmak zorunda mı? Cosmopolitan’da ne kadar çok kalori varmış! Fakat, kadehte çok FİT Gözüküyor. Bütün suç yardımcımız da yemekleri çok yağlı yapıyor. Çocuklarla uğraşmaktan kendime vakit ayıramıyorum. Kullandığım ilaçlar çok kilo aldırıyor, su içsem yarıyor... Yeni bir diyet duydum, GYM üyeliğimi yeniliyorum; Pazartesi başlayacağım BU DEFA FARKLI OLACAK...” Denemelerin ardı arkası kesilmez. Her defasında “Hayaldeki Yaz” bir sonraki seneye ertelenir, her defasında farklı suçlular bulunur ve maalesef, her defasında hedeften bir adım daha uzaklaşılır. Unutmayın! Vücudunuzu hayallerinizdeki tonlara sokmak için denediğiniz her başarısızlıkla sonuçlanan uygulama, vücudunuzda ve psikolojinizde ciddi hasarlar yaratabilir.
Bir kaç küçük sırrı sizinle paylaşmak istiyorum.
1 - HALK EFSANELERİ: Malesef ülkemizde eğitim düzeyleri çok yüksek bireyler bile kulaktan duyma yöntemleri uyguluyorlar. Peki bu kulaktan dolma yöntemler nasıl oluyor da Harvard mezunu Ayşe hanımı dahi etkileyebiliyor? “Anonim bir halk hekiminin yazdığı reçete Ayşe hanımın eline geçiyor, Ayşe hanım elindeki reçeteyle evine en yakın aktara koşturuyor... “ Hikayenin sonrası malum. 2- SPOR EĞİTMENİ EV HANIMLARI : Son yıllarda Spor’a olan
ilgiyle beraber 30 günde Plates, Yoga vb. Eğitmen sertifikası dağıtan merkezlerde ciddi bir artış oldu. Kısa sürede meslek edinmek isteyenler, Evde bunalmış hanımlar, Başkalarının mesleğini yapmayı adet edinmiş bir toplum, bu sözde merkezleri doldurarak tehlikeli bir yangının alevi oldular. Lütfen çalışacağınız eğitmenlerin sertifika tarihlerini, referanslarını, deneyimlerini çok iyi araştırın. Egzersizde yapılan küçücük bir yanlış telafisi olmayan ciddi sonuçlar yaratabilir.
Daha detaylı bilgi icin 0532
3 - KISA SÜREDE VERİLEN KİLOLAR ( Bağımlılık ): Bu
uygulamalarla elbette kilo kaybı yaşanır. Fakat, kaybın nereden olduğu önemsenmez, çünkü bizim için önemli olan tartının sola daha yakın olmasıdır. Kısa sürede kilo verenlere tek söyleyeceğim “ Lütfen başınızı tartıdan kaldırıp karşınızda duran aynaya bakmanız” Su - mineral kaybından dolayı cildiniz ne kadar cansız, kendinizi bitkin hissetmiyor musunuz? Peki Protein kaybı? Öncelikle metabolizmanız hasar gördü bununla beraber yağ yakım mekanizmanız darmadağın oldu, kas kaybı sizi çok daha yaşlı gösteriyor.
Neden BAĞIMLI oluyorsunuz?
Bu tip uygulamalar bir spor salonunda ter atmaktan yada kişiye özel profesyonel bir diyet uygulamasından çok daha cazip geldikleri için ciddi rağbet görürler. Fakat, kısa sürede verilen kilolar aynı sürede tekrar alındığı için birey kendisini kısır bir döngünün içinde sıkışmış olarak bulur.
4- KİLOLARIMLA MUTLUYUM:
Kimseyi kandıramadığını biliyorsun değil mi? Aynanın karşısında gözlerinden süzülen boncuk, boncuk damlaları nasıl açıklayacaksın? Yoksa mutluluktan dolayımı ağlıyorsun? Bir an önce kendini toplamalısın. Kimse senden bir Amazon gibi ok atmanı beklemiyor, sadece kendine güvenmen yeterli. ( Bir önceki sayıda “ İŞGAL STRATEJİSİ yazımı okumalısın, senin için yazmıştım )
Başarmak için ‘GÖZ YAŞI’ değil ‘TER’ akıtmalısın...
525 10 46 - 0532 725 41 38 www.kemaluysal.com.tr Adresimizi ziyaret edebilirsiniz...
KEMAL UYSAL Personal trainer
Bu ilgi çekici ünite, AKADEMİYA FİTNESS & PLANET FİTNESS ayricaligi ile Türkiye’de tek C.M.T ( Core Master Training ) sertifikalı eğitmen Kemal Uysal tarafından sizlere sunulmaktadir “
Koltuk ve sandalyelerde yeni sezon modası 2012’nin döşemelik kumaş trendi:
Ekose
Ev tekstİlİnİn uzman markası Telamor, trend belİrleyen kumaşlarıyla 2012 modasını evlere taşıyor. Döşemelİk kumaşlarda tİtİzlİkle hazırladığı tasarımları özenlİ bİr şekİlde evlere uygulayan Telamor, yenİ yİlda da dekorasyon tutkunlarının en büyük yardımcısı olacak. Telamor, koltuk ve sandalye kaplamalarında bu sene toprak tonları gibi sade ve göz yormayan renklerin kullanılacağına işaret ediyor. Ayrıca country çiçek desenli kumaşların, 2011’de olduğu gibi bu sene de sıklıkla kullanılması bekleniyor. Döşemelik kumaşta tercihi açık renkten yana olanlar ise senenin trendine uygun olarak küçük desenleri seçebilir ve mekanlarını daha geniş gösterebilirler. 2012’de hem berjer tipi koltuklarda hem de sandalye kaplamalarında ekose desenli kumaşların moda olacağını ifade eden Telamor, bu yolla evlere karakteristik bir hava verilebileceğinin de altını çiziyor. Özellikle, klasik oymalı berjerler mekanla uyumlu bir cila rengi kullanıldıktan sonra ekoseli kumaşla kaplanarak modern ve klasik evlere rahatlıkla uyarlanabiliyor. Ayrıca Telamor, döşemede yeni sezonun trendi olarak klasik ve modernin bir arada kullanılacağını da belirtiyor. Bu tarz kumaşlarla kaplanan koltuk ve sandalyelerde soft renklere sahip özel tasarım kumaşların kullanılacağı da yeni sezonun ev modasına dair verilen ipuçları arasında....
Soğuk kış günlerine “sıcak” bir mola...
Özsüt’ün eğitimli baristalarının Fransa’nın en büyük kahve üreticisi Cafés Richard’ın benzersiz çeşitleriyle hazırladığı kahveleri, tutkunlarının bu deneyimi en lezzetli şekilde yaşamasını sağlıyor. Kahve severlerin vazgeçemediği klasik lezzetler Espresso,Cappuccino, Caffé Latté, Caffé Mocha, Caffé Americano ve Espresso Macchiato, Özsüt’te en özel şekilde hazırlanıyor. Özsüt’ün yöresel filtre kahve çeşitleri arasında ise yoğunluğu ve baş döndüren lezzetleriyle Brazil Sul de Minas, Colombia Excelso, Ethopian Mocha Sidamo ve Sumatra Mandheling bulunuyor. Türk Kahvesi de menüde yer alarak, tiryakilerini bekliyor. Özsüt’ün sıcak kahve kokteylleri ise, kahvede tercihi aromadan yana olanlar için ideal. Bu kategoride yer alan Cookie-Ccino, fırından yeni çıkmış çikolatalı kurabiye aromasıyla sizi, çocukluk anılarınızı canlandıracak bir tatla tanıştırıyor. Yine kokteyller arasında bulunan Mocha-Mint, espresso, çikolata ve nane birlikteliğiyle tazelik dolu bir lezzet sunuyor. Dağ çileği ve cappuccino’nun birlikteliğini yansıtan Cappucci-Frutti ile beyaz çikolata tadının, Caffé Mocha lezzetiyle birleşimi olan White Chocolate Mocha ise kahve severlerin tutkunu olacağı kokteyller olarak göze çarpıyor. Favorisi tarçın olanlar için de Özsüt’ün iki kokteyl önerisi var. Bunlardan ilki espresso, fındık, tarçın ve çikolatanın mükemmel uyumunu taşıyan Cinnamon Hazelnut Mocha, diğeri ise cappucino, tarçın, zencefil ve kurabiyeyle lezzet patlaması yaşatan Gingerbread...
48
ARALIK 2011
countryLIFE
Gökmahal’de
Zeki Kaba Sergisi Sanatçı Zeki Kaba’nın Yağlıboya Sergisi Göktürklülerle buluşuyor.
Derya Ceylan küratörlüğünde 18 Aralık’ta açılacak olan sergi Gökmahal’de sanatseverlere görsel şölen yaşama keyfini sunacak. Sade bir anlatımla Bodrum resimleri yapan sanatçı; Bodrum kıyı pitoreskini bazen siyah-beyaz, bazen gri tonlarda çalışırken doyumsuz resimler ortaya çıkarıyor. Yel değirmeni, tekneler ve Bodrum evleri tablolarında mümkün olduğunca detaydan kaçan sanatçı yalın ve sade bir üslupla daha çok pastel tonlar kullanarak, şiirsel bir anlatımla fırçasından Bodrum’u tuvaline aktarıyor. İletişim: 0534 815 65 99
ALEXANDRİTE ARİON LAZER EPİLASYON EN BAŞARILI, EN ACISIZ, EN EMNİYETLİ SONUÇLA TÜYLERİNİZDEN KURTULMANIN TAM MEVSİMİ. Özel Formax Polikliniği Tel: 0212 322 61 80 Fax: 0212 322 61 83 Web: www.formaxsaglik.com
İngilizce kütüphaneyi kullanarak kendi kendine okumayı geliştirme programı Okuma ve testler ile okuma ve anlamayı geliştirme Aylık limitsiz kitap kiralama ve okuma sistemi Kısa cevaplı ve çoklu seçmeli testler ile kendini geliştirme
“Yalnızca üyelere” Reading Club
1 Month Fee : 150 TL 3 Month Fee: 300 TL Kids Club 1 Month Fee: 50 TL 3 Month Fee: 100 TL
Danışma: Grace Kang 0538 435 76 64 - 0212 360 27 00 İstanbal Cd. Kartal Sok. G1 Bina No: 3 A Blok Dükkan 2 ( Starbucks Yanı) Göktürk-Eyüp / İstanbul
Bu kuponla pazar hariç herhangi birgün misafirimiz olun 10.00 – 18.00 saatleri arası
Diş Hekimi
A. Ercüment Sucu
30 YILIN ARDINDAN... Geçen yıl Kemerburgaz’daki muayenehanemin kapısı çalındığında başıma gelecekleri hayal bile edemezdim. Annesi ile birlikte gelen M.Ç. şirin mi şirin 17 yaşında bir genç kızdı. Yaşının tüm çılgınlığı ile karşımda duruyor ve sol alt çenesini tutuyordu. Sol alt 6 numaralı dişi ile ilgili şikâyetini dile getiriyordu. Bazen o yaşlarda sürmekte olan 20 yaş dişleri 2. büyük azı dişini sıkıştırarak ağrıyı gündeme getirebilirdi. Ayrıca gösterdiği sol alt 6 numarada mağara korkunçtu. Birdenbire ağzın tümünü seyretme zamanımın geldiğini hissettim. Hemen panoramik röntgen istedim. Evet genç kız haklı idi mağara korkunç kanal tedavisi gerekiyordu ama o da ne! Hastanın hiç problemi olmayan tarafında kırık kök parçacıkları görüntüsünde bir oluşum tam karşıdan bana bakıyordu. Önce öğrenciyken okuduğum 1978 model kitaplarımı talan ettim sonra uzman arkadaşlarıma mailler attım. Sonuç hocalarımın da söylediği gibi ancak tomografi çekilerek ortaya çıktı: Tümör- odontoma. Bıraktık kanal tedavisini mali durumu kötü olan bu minik kızımızın olayının çözümüne yöneldik. Göktürk’ten komşum prof.dr.h.ö. eline sağlık diyebileceğim güzellikte operasyonu gerçekleştirdi. Bizde kanal tedavisini hallettik. Bu tür ağız tümörlerinde baskıya dayalı ağrı olmadıkça hastalar hastalıklarının farkına varmıyorlar. En çok sevdiğim kelimeler ise patoloji raporunda yazılı ‘’hasta başka bir dişinin tedavisi için diş hekimine başvurmuş, alınan panoromik radyografi sonucu patoloji tespit edilmiştir’’ eski derslerimizi tekrar tekrar çalıştık. Buldum buldum diye ortaya çıkarmanın ve yol gösterici olmanın yardım edebilmenin mutluluğu... Sonuç sık sık muayenehanemi ziyaret eden şirin mi şirin bir genç kızımız... 30 yıl sonra seçtiğim ve hala yeni bir şeyler öğrenmekten zevk aldığım mesleğimin başıma getirdiği tatlı bir taş... İstanbul diş hekimleri odasının 6500’e yakın üyesi var. Kasım 2010 tarihinde bu vakadan dolayı tüm meslektaşlarımın faydalanması için gönderdiğim ‘’kanıta dayalı diş hekimliğini teşvik etmek amacıyla odamızın düzenlediği OLGU SUNUMU YARIŞMASINDA üçüncü oldu. Şimdi yeni muayenehanemin duvarlarında meslek yaşantım boyunca biriktirdiğim ulusal ve uluslararası sertifika ve plaketlerin yerine sadece bu güzel vakanın öncesi ve sonrasının röntgen ve tomografi sunumları yer alıyor. 50
Ercüment Sucu Kimdir?
1958 Samsun doğumlu. Şişli lisesi, Marmara üniversitesi diş hekimliği fakültesi mezunu (1981) evli ve 2 çocuk sahibi…Emniyet Genel Müdürlüğü A.S.M. polis meslek yüksekokulu diş hekimi ve başhekimliği görevlerinde bulunan Sucu 2007 yılında emekli oldu. Nişantaşı, Rumeli, Osmanbey ve Kemerburgaz’ın ardından şimdi de Göktürk’te hizmet veren Sucu’nun ulusal ve uluslararası çok sayıda sertifika ve plaketleri var ayrıca çeşitli sivil toplum hareketinin de üye ve yöneticiliğini yapıyor. İletişim: 0212 322 88 95
0539 9561010
ARALIK 2011
countryLIFE
Amerikan HastanesiKBB Bölümü
Doç. Dr. Babür Akkuzu
HAVALANMAYAN ORTAMLAR HASTA YAPIYOR Çocuklar 2 ila 8 yaş arası dönemde erişkinlere göre daha sık olarak üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanırlar. Bu durum kreş, yuva ve okul gibi çok sayıda çocuğun bir arada bulunduğu ortamlarda daha da belirginleşir. Kış mevsiminde çocuklarda en fazla görülen boğaz enfeksiyonları nelerdir? Kış mevsiminde çocuklarda sık görülen boğaz ve üst solunum yolu enfeksiyonları;nezle, sinüzit, bademcik iltihabı (tonsillit), boğaz iltihabı (farenjit), ses tellerinin iltihabı (larenjit), nefes borusu iltihabı (trakeit) veya bu enfeksiyonların kombinasyonlarıdır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının sebepleri nelerdir? Üst solunum yolu enfeksiyonlarına çok çeşitli virüsler ve bakteriler neden olur. Hasta bir kişi soluma, hapşırma, öksürme gibi faaliyetler ile havaya aerosol yani mikroskopik damlacıklar şeklinde su buharı bırakır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan virüs ve bakteriler bu damlacıklar içerisinde havada saatlerce asılı kalabilirler. Bu damlacıkları soluyan herhangi bir kişi hastalığa yakalanma olasılığına sahiptir. Kış aylarında niçin daha sık görülür? Genel olarak sanıldığının aksine soğuk hava üst solunum yolları enfeksiyonlarına neden olmaz. Kış aylarında üst solunum yolu enfeksiyonlarının daha sık görülmesinin sebebi, günlük yaşantımızın açık havada değil, daha çok ev, iş yeri, okul, toplu taşım araçları gibi kapalı ortamlarda geçmesidir. Ayrıca soğuk nedeniyle bu ortamlar kış aylarında çok daha az havalandırılır. Kapalı, az havalandırılan ortamlarda çok sayıda insanın bir arada bulunması üst solunum yolu enfeksiyonlarının yayılmasını son derece kolaylaştırır. Hangi sıklıkta görülür? Ortalama her kişi yılda 2 ile 4 kez arasında üst solunum yolu enfeksiyonu geçirebilir. Yuva veya okula giden bir çocuk için yıl boyunca 8-10 kez hasta olması doğal karşılanmalıdır. Belirtileri nelerdir? Nezle: Sulu burun akıntısı, hapşırma, hafif ateş, halsizlik. Bu belirtiler 2-3 gün içerisinde azalarak geçerler. Üst üste gelen nezleler sonrası 52
veya çocukta tıkayıcı geniz eti büyümesi var ise akut bakteriyel sinüzite dönüşebilir. Sinüzit: Koyu renkli burun akıntısı, geniz akıntısı, balgamlı öksürük, burun tıkanıklığı görülür. Çocuklarda baş ağrısı görülmeyebilir. Bademcik iltihabı: Yüksek ateş, ağız kokusu, iştahsızlık, halsizlik, yutma güçlüğü, şişen bademcikler nedeniyle konuşma değişebilir. Boğaza bakıldığında şişmiş, kızarmış ve üzeri beyaz iltihap ile kaplanmış bademcikler görülebilir. Uygun şekilde tedavi edilmez ise bademcik apsesi veya romatizmal ateş hastalıklarına neden olabilir. Farenjit: Yüksek ateş, ağız kokusu, iştahsızlık, halsizlik, yutma güçlüğü gibi belirtiler ile bademcik iltihabına benzer ancak iltihaplanan bademcik dokusu değil, boğazı döşeyen zar tabakasıdır. Larenjit ve trakeit: Ateş, ses kısıklığı, kuru öksürük, nefes alırken ötme sesi, çocuklarda hızla ilerleyerek nefes darlığına sebep olabilir ve tehlikeli olabilir. Bu nedenle erken dönemde hekimin görmesi ve tedaviye başlanması gereklidir. Tedavi edilmezse hangi tip sorunlara yol açar? Boğaz enfeksiyonları Beta mikrobu (A grubu β-hemolitik streptokok) tarafından gelişmişse ve tedavi edilmezse çocuklarda
ve gençlerde romatizmal ateş hastalığına yol açabilir. Romatizmal ateş hastalığı da eklemler, kalp kası ve böbrekleri etkileyerek çok ciddi rahatsızlıklara yol açabilir. Bunun yanında tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları çocuklarda kalıcı geniz eti büyümesi ve burun tıkanıklığı, sinüzit, orta kulak enfeksiyonu (otit), orta kulakta sıvı birikmesi (sekretuar otit) gibi kalıcı problemlere yol açabilir. Aileler nelere özen göstermeli? Yeni doğan bebekler pediatri doktorunuzun önereceği süre boyunca anne sütü ile beslenerek anneden alacağı bağışıklık faktörlerinden mahrum bırakılmamalı, daha ileriki dönemlerde uygun şekilde dengeli beslenmeli ve gene doktorunuzun önereceği vitamin takviyelerini almalıdır. Soğuk günlerde üşümeleri engellenecek şekilde giydirilmeli ancak üşüyecekleri kaygısı ile kapalı ortamlarda havasız bırakılmamalıdır. Özelikle yuva, okul gibi çok sayıda çocuğun bir arada bulunması gerektiği ortamlar soğuk günlerde bile sık sık havalandırılarak, çocukların taşıdıkları hastalıkları damlacık yolu ile birbirlerine bulaştırması önlenebilir. Her fırsatta sabun ile el yıkama alışkanlığının kazanılması da temas yolu ile geçen enfeksiyonları azaltmadaki en önemli etkendir. ARALIK 2011
countryLIFE
NÜDAYSPA’da RENK TERAPİSİ (Choromotherapy) … RENGİNİ SEÇ YATTIĞIN YERDEN RAHATLA… 10 seans 250 tl… Destekleyici tedaviler arasında kullanılan renk terapisi, renklerin insan üzerindeki etkilerinden faydalanır. Renk terapisi ilk olarak İbn-i Sina tarafından tespit edilmiştir.
Kırmızı: Güven, ifade gücünde kuvvet, hayata bağlılık, aktif hayatı sevme, ihtiras, teşvik, cinsel istek, motivasyon rengin en belirgin özellikleridir. Kan basıncını ve solunumu hızlandırabilir. Agresiflik sağlar. Konsantrasyon sağladığı için çabuk karar almaya yardımcı olur. İştah açıcıdır. Zamanı unutturur. Beyaz: Işığı yansıtır. İnsana temizlik, sağlık ve saflık hissi verir. Beyaz, istikrarı ve devamlılığı simgeler. Sarı: Moral bozukluğuna iyi geliyor.
Açık görüşlülüğü ve ilhamı simgeler. Sindirim, mide, bağırsak ve mesane rahatsızlıklarının tedavisinde, terapistler sarıyı devreye sokuyor. Karaciğer, mide ve safra kesesi üzerinde etkilidir.
Yeşil : Sakinleştirici bir özellik taşır. Enerjiyi dengeler. İnsana güven ve
huzur hissi verir. Kalp ve diğer vücut fonksiyonlarıyla ilgilidir. Kanın akışkanlığını ve hücre yapısının güçlenmesini sağlar. Toksik maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Kan basıncını düşürerek, yüksek tansiyonu önler. Ayrıca kronik bronşit ve astım gibi göğüs hastalıklarına iyi gelir. Gözler için en rahat renktir. Görme gücü artırır.
Mavi: Sinir sistemini rahatlatır. Stresli bir ortamda çalışıyorsanız maviden vazgeçmeyin. Vücut enerjisini dengeler. Mavinin sakinleştirici ve dinlendirici etkisi yüksek nabız, hipertansiyon durumlarında etkilidir. Ayrıca miyop ve katarakt gibi göz hastalıklarında mavinin enerjisinden yararlanılır. Ve en farklı özelliği: iştah kapatır. Çivit Mavisi: Çivit mavisi insanı yatıştıran bir etki taşıyor. Bunun nedeni, mavinin tonu olması. Mavi rengin bütün koyu tonlarının yarattığı etki olumludur.
Yatıştırıcı özelliğinin yanı sıra, insanın yorgunluğunu da alır.
Menekşe : Rahatlık ve sakinlik duygusu verir. Huzur ve güven duygusunu açığa çıkartır. Aşırı kullanımda kıskançlık ve benlik duygusunu artırır. Başağrısı, tüm vücut ağrıları ve sinir sistemi bozukluklarında kullanılır. REZ. Nü Day Spa: Belediye Cad. Göktürk İş Merkezi K. 1 d. 2-Göktürk: 212 322 23 71
TAKINTI GÜMÜŞ’TE 2012 TRENTLERİ… Tasarıma, moda trendlerine, farklı modellere her zaman önem veren Takıntı Gümüş bu yıl da 2012 özel kreasyonu ile takı severlere geniş bir ürün yelpazesi sunuyor. Haftanın 7 günü açık olan mağazada yepyeni ürün modelleri sizlere bambaşka bir aksesuar dünyasının kapılarını aralıyor.
ŞUBE: İstanbul Cad. Artell Forum Çarşısı 38/N Göktürk-Eyüp/İstanbul 0212 322 46 16 MERKEZ: Şehit Mithat Yılmaz Cad. 46/B Sarıyer/İstanbul 0212 242 66 98 - info@takintigumus.com
100. yılını kutlayan dünyaca ünlü uluslararası dans okulu Arthur Murray, şimdi de İstanbul’da…
DANS ETMENİN KEYFİNİ ÇIKARIN!
54
KASIM 2011
countryLIFE
Arjantin tangosu, modern tango, Viyana valsi, hustle, samba, bolero, cha cha, mambo, foxtrot, vals, salsa, rumba, merenge, swing ve daha birçok dansı Arthur Murray farkı ile öğrenirken, eğlenecek ve keyifli dostluklar kurma imkanı yakalayacaksınız! Tüm dünyada 280’den fazla şubesi olan Arthur Murray; ülkelerindeki stüdyodan ayrılmak durumunda kalanlara, dünyadaki herhangi bir Arthur Murray stüdyosundan eğitimine kaldığı yerden devam etme fırsatı sağlıyor. Böylece iş hayatının yoğunluğunda, hobinizden kopmadan farklı ülkelerdeki dans dünyasının kapılarını aralayacak farklı kültürlerde sosyalleşme imkanı sağlanıyor.
Kimler Arthur Murray’de öğrendi?
Kenndey’lerden Rockefeller’lara kadar birçok ünlü isim dans etmeyi Arthur Murray’de öğrendi. Ingrid Bergman, Jane Fonda, Al Pacino, Michael Douglas, Gloria Estefan, Madonna, Mel Gibson, Clint Eastwood, John Travolta, Kristofferso, Caesar Romero, Robert Duval ve Tanya Roberts Arthur Murray’de dans edenler arasında…
DÜĞÜN DANSINIZ
Dünyaca ünlü dans okulu Arthur Murray, düğün gecenize anlam katıyor… Şarkı seçiminden, koreografi belirlenmesine kadar düğün gecenizi daha da büyüleyici ve unutulmaz kılacak tüm detayları sizin için düşünen Arthur Murray’de en çok talep gören düğün dansları rumba, tango ve foxtrot… (Foxtrot; Tüm balo danslarının içinde en çok gelişen dans türü… Hızlı ve yavaş adımların kombinasyonunu sergileyen bu dans daha fazla esneklik sağlarken oldukça eğlenceli bir tarz olarak öne çıkıyor)
ÇOCUKLAR DANSIN BÜYÜLÜ DÜNYASINI KEŞFEDİYOR
Arthur Murray Dans Stüdyoları’nın çocuklara özel hazırladığı dans sınıflarında artık çocuklar da dansın keyfine varıyor…Her yaş grubunun öğrenme özelliklerine göre hazırlanan çocuk programında, dans teknikleri drama yöntemleri ile hikâyelendirilerek öğretiliyor. Profesyonel eğitim kadrosu tarafından geliştirilen bu özel program, çocuklarda müzik kulağının, iç ritim duygusunun ve adım algılarının gelişmesini amaçlıyor. Programda, haftada 1 saat, grup dans dersleri veriliyor. Latin ve Ballroom danslarıyla başlayan çocuklar, program sonunda 10’ dan fazla dans öğreniyor. Stüdyo, hafta içi saat 13.00 – 22.oo arası, haftasonları ise sadece Cumartesi saat 11.00 – 20.00 arası açık… Daha fazla bilgi edinmek veya randevu almak için www.arthurmurrayturkey.com u ziyaret edebilir ya da 0212 224 15 32’yi arayabilirsiniz. Arthur Murray Dans Okulu; Abdi İpekçi Caddesi No: 44 Nişantaşı – İSTANBUL
55
KASIM 2011
countryLIFE
The Hunger lezzete doyurmaya Ataköy’de devam ediyor! Hazırlığından sunumuna kadar farklı lezzetler sunan The Hunger, büyük bir heyecanla 1. Yaşını doldurmaya hazırlanıyor! Bu 1 sene içerisinde şube sayısını 2’ye çıkaran The Hunger’ın 3. Şubesi ise yolda. Ataköy Galleria’da, konuklarını ağırlamak ve lezzete doyurmak için kapılarını açan The Hunger, yeni şube ile menüsüne mükemmel tatlar katmayı da unutmamış! Muhteşem tarifleri ile müşterilerinin beğenisini toplayan ve damaklarda alışkanlık yaratan lezzetlere imza atan The Hunger sürekli yenilenen menüsü ile de müdavimleri arasında merak uyandırıyor. Menüde bağımlılık yaratacak Ördek Burger ve Somon Burger gibi sürpriz tatlar mevcut. Konuklarına daimi olarak farklı lezzetler sunmayı hedefleyen The Hunger’ın yeni favorilerinden biri de özel Hunger mangalında servis edilen Dil Balığı Şiş. Muhteşem barı ve geniş içki menüsü ile göz dolduran The Hunger Galleria sadece lezzet avcılarının değil akşam içkisini yudumlamak isteyenlerinde uğrak yeri olacağa benziyor. Dinamik ve genç bir mekan olan The Hunger, haftanın her günü 10.00 – 00.00 arası, hayattan ve yemekten keyif almayı seven herkese tüm güler yüzüyle kapılarını açıyor. Ayrıca, paket servis hizmeti sunan The Hunger lezzetlerine www.thehunger.com.tr web sitesinden kolayca ve %10 indirim fırsatıyla ulaşabilirsiniz. 0212 288 32 27 – 28 - 0212 560 10 17
Intema Mutfak’tan
genç ve şehirli yeni bir seri: Solido Yenilikçi çizgisiyle ve fark yaratan modern mutfak tasarımlarıyla öne çıkan İntema Mutfak, yeni Solido serisiyle göz kamaştırıyor. Rahatlık, özgürlük ve mutluluk yaklaşımının bir yansıması olarak tasarlanan Solido sade, modern ve konforlu… Stil sahibi bir sadeliğe sahip olan Solido serisi, modaya yakın duran zarif hatlarıyla fark yaratıyor. Parlak olarak beyaz, krem ve siyah olmak üzere 3 renk seçeneği sunan Solido serisi genç ve şehirli bir mutfak. Zengin renk seçenekleri bulunan parlak lake fuşya raflarıyla Solido, nötr tonlarla retro renkleri ustalıkla harmanlıyor. Bir mutfaktan beklenilen temel özelliklerin yanı sıra, mutfakta geçirilen zamanı keyfe dönüştürüyor ve heyecan uyandırıyor. İntema Mutfak, Türkiye genelinde 50 satış noktasında bulunan uzman kadrolarıyla, satış öncesi yönlendirme, danışmanlık, projelendirme ve mimari hizmetin yanı sıra, satış sonrası montaj ve servis hizmetleri sunuyor. İntema Mutfak, her türlü yaşam şekline ve kullanıma uygun, farklı mutfak çözümleri yaratıyor.
56
ARALIK 2011
countryLIFE
Psikiyatrist Dr. R. Sabri YURDAKUL ABDİ İPEKÇİ CD. IŞIL APT. NO.5 K.1 D.1 NİŞANTAŞI \İSTANBUL 0 212 219 04 89 0 212 296 0510 0532 611 73 97 syurdakul@psikiyatri.com www.psikiyatri.com
Dikkat eksikliği var mı? Son günlerde çok fazla gündemde olan dikkat eksikliği konusunda yazılıp çizilenlerin ailelerin kafalarını çok fazla karıştırdığını ve benim çocuğumda da dikkat eksikliği var mı sorusunu akıllara getirdiğini gözlemliyorum. Ancak dikkat eksikliğinin tanımı ve onun değerlendirilmesi konusunda ki belirsizliklerin olması bu karışıklığın giderek kaygı boyutlarına varmasına neden olmakta acaba dikkat eksikliği var da biz mi bilemiyoruz. Dikkat eksikliği olursa ne yapmam lazım soruları havada kalmaktadır. Dikkat eksikliği konusunda en büyük sorun, bir türlü dersin başına oturmayan çocuğumuza bir öğretmeni bana göre dikkat eksikliği yok derken, bir başka öğretmeninin dikkatini hiç verememesinden şikayet etmesi, çok sevdiğimiz dostumuzun benim çocuğumda dikkat eksikliği çıktı, senin oğlunu da bir göstersen aynı durumları gözlüyorum demesi, babası hiç bir şeyi yok bende küçükken öyleydim, ders çalışmayı
hiç sevmezdim bak nasıl okudum demesi, komşumuzun sen onlara aldırma diye akıl vermesi sonuçta 40 kafadan 40 ses çıkıp aklımızı karıştırmasıdır. Sadece ön görülerle hareket edilmesi yerine öncelikle dikkat eksikliği durumunda neler olduğunu ve bu durumda uygulanması gereken testlerle nelerin ölçülebileceğini anlatmak istiyorum. Dikkat eksikliğinde unutulmaması gereken ilk konu hiperaktivite olmadan da dikkat eksikliğinin olabileceği, sakin ve sessiz çocuğumuzun dikkat eksikliği bulunabileceğidir. Dersin başında çok çabuk sıkılan, okuduklarını çabuk unutan, ödevlerini yetiştiremeyen, kitap okumayı sevmeyen, yazılarını yetiştiremeyen, okulda kimi derslerde çabuk sıkılıp, dikkati dağılan, sınavlarda en zor soruları yaparken en kolay sorularda dikkat hatası yapan, sık sık eşyalarını kaybeden, çocuklarımızda dikkat eksikliği durumunun olup olmayacağının araştırılması gerekir. Ayrıca unutulmaması
Döşemelİk Kumaş Jalûzİ Ahşap Jalûzİ Ahşap Stor Dİkey Perde Fantezİ Tül Katlamalı Perde Uzaktan Kumandalı Bambu Mİnderİ Koltuk Kılıfı
Merkez Mh. Camii Sk. No: 13/2 Göktürk/İSTANBUL Tel: (0212) 322 60 30 Fax: (0212) 322 60 31 Gsm: (0533) 263 83 29
gereken konu dikkat eksikliğinin azdan çoğa doğru farklı boyutlarda ortaya çıkabileceğidir. Hafif olduğu durumlarda sadece derse isteksizlik ve dikkati verememe varken şiddetli olduğu durumlarda dersin başında oturamamakta gezerek ders çalışabilmekte yada hiç ders çalışmak istememektedir. Dikkat eksikliği konusunda en sık kullanılan test olan cas ( cognitive assesment system) testi dikkat eksikliğinin görsel yada işitsel olup olmadığını göstermesi yanında genel dikkati, planlama becerilerini ve öğrenme güçlüğü özellikle disleksi olup olmadığını göstererek bize bu konuda ışık tutmaktadır. Bu nedenle bana göre var, öğretmene göre yok, arkadaşıma göre var demek yerine şüphelenildiği durumlarda böyle bir testin yapılıp neler olduğunun gözlenmesinde fayda olduğu düşüncesindeyim. Sınıfta uslu duran konuşup, düzeni bozmayan bir çocuğun öğretmeni tarafından normal olarak değerlendirilmesi bizi yanıltmamalıdır.
Yılbaşı sofralarına güzellik katan çiçek tasarımları
Asgold Gifty’den renkli pırlanta koleksiyonu!
Her yıl çiçek tasarımı ve iç mekân bitkilendirme projeleri ile tasarım sektörüne kendi kulvarında yön veren Marginal Flower, yılbaşı için özel çiçek tasarımlarıyla farklılaşıyor. Davet ve yemek masaları için tasarladığı farklı ve estetik tasarımları ile dikkat çeken Marginal Flower, bu sezon da zerafet ve maksimum uyum kriterlerine bağlı kalarak tasarladığı çiçekler ile göz dolduruyor. Yemek masasında kullanılan servis elemanlarını, tasarlayacağı çiçeğe alt materyal olarak seçen Marginal, böylece sofralarda bütünlük yakalamayı başarıyor. Sofra ile bütünleşen ve daha az yer kaplayan yatık olarak tasarladığı yeni trend masa çiçekleri ile Marginal Flower sofra ve davetlere daha soft, dingin bir o kadar da estetik dokunuşlar yapıyor...
Renkli pırlantalar, özel bir teknik uygulanarak Asgold Gifty kalitesi ile buluşarak, göz alıcı tasarımlara dönüştü. Birbirinden özel Asgold Gifty tasarımlarına yeni bir alternatif olarak eklenen yeni koleksiyon her kadına şık ve gösterişli olmanın lüksünü yaşatıyor. Her an üstünüzde taşıyabileceğiniz sizinle bütünleşecek farklı kullanım alternatifleri sunan takılarla Asgold Gifty’nin yeni koleksiyonu, 8 ayar klasik elmas modellerinin yanı sıra Nano Teknoloji kullanılarak farklı bir mıhlama tekniği ile suya dayanıklı olacak şekilde tasarlandı. Kırmızı ve beyaz altın, beyaz, kahverengi ve siyah pırlanta kullan ve her bütçeye uygun yeni koleksiyondaki kolye ve yüzükler her kadının sahip olmak isteyeceği mücevherlerin başında yer alıyor. Asgold Gifty İlluzyon’un göz kamaştıran tasarımları, Atasay mağazaları ve Asgold satış noktalarında sizleri bekliyor.
Türkiye’nin En Büyük Doğa Sporları Mağazası Açıldı…
“Andoutdoor”
30 yıllık bir geçmişe sahip olan “AndOutdoor”, dağcılık, trekking, tırmanış, bisiklet, deniz kayağı, sörf, yüzme, dalış, balıkçılık, kayak, avcılık, kampçılık ve outdoor - trekking sırt çantaları, outdoor soğuk zincir ekipmanları, güneş enerji sistemleri, outdoor sağlık gereçleri gibi doğa sporları ile ilgili malzeme çeşitliliğiyle fark yaratıyor. “AndOutdoor”, bu malzemelerin ithalatı ve toptan satışında bugüne kadar elde ettiği deneyim ve birikimi Avcılar’da açılan perakende mağazasıyla zenginleştiriyor. 1982 yılında Sirkeci’de kurulan ve doğa sporlarıyla ilgili her konuda toptan satış hizmeti veren “AndOutdoor”, Avcılar’daki binasının mimarisiyle de dikkat çekiyor. Çim kaplama ile yenilenen bina, “AndOutdoor”un vizyonunu yansıtır nitelikte… 12.000 çeşit ürünle hizmet veren “AndOutdoor”’un Avcılar E5 üzerindeki, çim cephe kaplamalı mağazası ilk bakışta göze çarpıyor, kaçırmanın imkânı yok!
58
ARALIK 2011
countryLIFE
3’lü bebek takımları 0-6 yaş giyim Ana Kucağı & Oto Koltuğu Anne bakım ürünleri Bebek araç gereçleri Bebek Bakım & Banyo Bebek Güvenliği & Telsizler Emzirme Ürünleri Tekstil & Giyim Yürüteçler Mama Sandalyeleri Hastane Çıkışları Chicco Bebe Ürünleri Adres: Belediye Cad. Doğa 77 Apartmanı. No: 4 Dastini Bebe Göktürk/İSTANBUL Tel: (0212) 322 11 77
DOĞRU BESLENMENİN RENKLERİ 60
ARALIK 2011
countryLIFE
Meyve ve sebzelerin renkleri hayatımızı nasıl etkiliyor? Amerikan Kanser Derneği ve John Hopkins Hastanesi’nin yaptığı ortak araştırma diyeti oluşturan renklerin hastalıklarla yakın ilişkisi olduğunu ortaya çıkardı. Sebze ve meyveden zengin diyet, kanser riskini kesinlikle azaltıyor. Peki meyve ve sebzelerin renkleri hayatımızı nasıl etkiliyor? İşte renklerine göre besinler ve yararları: BEYAZ GIDALAR Beyaz renkli besinler LDL kolesterolü
düşürüp, kalp hastalıkları riskini azaltıyor. Muz, armut, karnabahar, sarımsak, soğan, mantar, patates gibi beyaz renkli besinleri tüketerek kalp hastalıkları riskinizi minimuma indirmeniz mümkün.
MAVİ VE MOR Mavi ve mor renkli besinler etkisini en çok
hafıza üzerinde gösteriyor. Bu renkteki gıdalar pek çok kanser türüne (başta prostat kanseri olmak üzere) yakalanma riskini azaltıyor. Dolaşım sisteminin korunmasına ve sağlıklı yaşlanmaya da yardım ediyor. Erik, siyah üzüm, patlıcan, böğürtlen, incir, yabanmersini, lahana gibi besinleri yoğun tüketmeye özen gösterin uyarısında bulunuyor uzmanlar.
SARI VE TURUNCU Sarı ve turuncu renkli besinler
bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlıyor. Göz ve kalp hastalıklarına karşı kalkan oluşturuyor. Portakal, şeftali, mango, kavun, havuç, ananas, üzüm, balkabağı, kayısı, sarı elma, mısır bu renk besinler arasında en bilinenler.
KIRMIZI GIDALAR Domates, kırmızı elma, çilek, karpuz, ahududu, kiraz, turp gibi kırmızı besinler sağlık açısından oldukça önemli. Kırmızı renkli besinlerin Alzheimer hastalığından korunmada başrolü oynadığı artık kanıtlandı. Kırmızı besinler, kalbin kan akımını düzenliyor ve üriner sistemin sağlığını da koruyor. NAR Eski çağlardan beri nar, şifalı bitkiler literatüründe yer alır. Genellikle besleyici ve tedavi edici ilaç ve panzehir olarak ağız yoluyla çeşitli karışımlarla birlikte yenilir ve içilir, haricen de merhem olarak kullanır. Nar önemli derecede antikarsinojenik bir besindir. Cilt, meme, kolon kanserine karşı olumlu etkileri görülüyor. Yapılan çalışmalarda yüksek tansiyonu olan kişilerde tansiyonu düşürücü etkisine de rastlanmıştır. ELMA Kolesterolü düşürür. Dalağın kan yapmasını sağlar. Çalışırken devamlı olarak oturanlar ve fazla kilolular için çok faydalıdır. Kan şekerini düşürür. Nefesi rahatlatır. Yapılan bazı araştırmalar, elma yiyenlerin daha kolay nefes aldığını göstermektedir. Gastritten kaynaklanan yanmaları hafifletir. Kabuğuyla pişirildiğinde bağırsakları çalıştırır ve yumuşatır. Elma kürü, gut, böbrek, mesane hastalıkları ve hemoroit tedavisinde de işe yarar. Sabah aç karna yendiğinde kanı temizler ve toksinleri atmayı sağlar. KIRMIZI BİBER Metabolizmanın canlılık kazanmasına yardımcı olabilen kırmızı biber, yemeklere kattığı lezzeti ile kış aylarının vazgeçilmezlerinden olmalıdır. A vitamini açısından oldukça zengin, posa içeriği yüksek bir besin olan kırmızı biber, C vitamini açısından da toplumda bilinenin aksine, limondakinden daha çok C vitamini içermektedir. KIRMIZI ÜZÜM Üzümü beyaz ve siyah (kırmızı) üzüm
olarak sınıflandırabiliriz. Üzümü renginden çok çekirdeği sağlıklı kılmaktadır. Ancak kuvvetli bir fonksiyonel olan üzümün lezzetinin yanı sıra pek çok faydası olduğunu da unutmayın.
YEŞİL GIDALAR Yeşil renkli besinler kemikleri koruyor,
dişleri güçlendiriyor, göz sağlığına zarar gelmesini önlüyor. Bazı kanser türlerine yakalanma riskini de azaltıyor. Yeşil renkli gıdalar arasında kivi, ıspanak, brokoli, brüksel lahanası, marul, lahana, avokado, yeşil elma, salatalık, biber, taze soğan, roka gibi besinler yer alıyor.
61
Taylight Beslenme ve Danışmanlık Hizmetleri Akkavak Sok.Halilbey apt.No:19 Kat:3 Nişantaşı - İstanbul Telefon: 0212 291 75 15 www.taylankumeli.com
ARALIK 2011
countryLIFE
Eğitim Rehberi Neda SOYDAN 0212 322 85 30 nedasoydan@gmail.com
GÖKKUŞAĞININ ALTINDA DURDUM Küçükken babaannemin anlattığı masallarda gökkuşağının altından geçtiğinde erkeğe dönen kızlar ya da kıza dönen erkek çocukları olurdu. Ben de çocukken çoğu kereler gökkuşağının altından geçmenin nasıl bir şey olabileceğini hayal ederdim... Okudum, evlendim, iş, güç, kariyer derken bir baktım fark etmeden büyümüşüm. Büyürken altından geçecek bir gökkuşağına denk gelmedim ama cinsiyet ayrımının bir göğün iki tarafı kadar keskin olduğunu “yaşayarak” öğrendim. Sosyal, kültürel ve hatta politik kimliklerimiz gelişirken aile ve toplum etkileri oldukça fazla hissediliyor. Ne var ki cinsiyet kimliği kadar belirgin etki alan başka bir kimliğimiz yok! Daha bebek dünyaya gelir gelmez ağlayışını cinsiyetine, gazını cinsiyetine, el kol hareketlerini cinsiyetine bağlayan bir dolu konuşmalar yapıyoruz. Bebeğin anneye sarılış şeklinden dahi cinsiyetle ilgili bir sonuç çıkarmayı başarıyoruz. Ne kadar objektif olabildiğimiz ise şaibeli bir durum. Farklı cinsiyetteki çocuklar gerçekten farklı mı davranıyorlar yoksa biz mi kendi hayatımızdaki kadın, erkek kimliklerinden dolayı onlara farklı davranıyoruz? Gökyüzünün yarılması daha bebekken başlıyor. Kızımızla daha çok oturup, konuşarak oyun
oynama eğilimindeyken oğlumuzu gıdıklamak, yuvarlamak ve boğuşma isteği duyuyoruz. Sonra da kız çocuklarının erken konuştuğuna dair bilimsel bulgularla karşılaşıyoruz. Kızımızla bebekleri konuştururken oğlumuzla tek ettiğimiz lafın –Gooll ! olduğunu unutur gibi oluyoruz. Renklerin yarılması da çocuktan başlıyor. Çocuklarımıza kırmızı, pembe giydirir de cinsel kimliği şaşırtırız diye endişe ediyoruz. Kim biçmiş bu renk dağılımını aslında onu da pek bir merak ediyorum. Doğadaki tüm en renkli kuşların, o türün erkeği olduğunu öğrenmek benim için yeterince şaşırtıcıydı. Halbuki insanlarda nerdeyse tüm fosforlu, canlı renkler kızlara, mat renklerse erkeklere rezerve edilmişti! İki kız, iki erkek yetiştiren ailelerde durum daha kontrol altına alınabilirken, hem kız hem erkek çocuğuna sahip olanlarda bir de ister istemez çifte standart uygulaması başlayabiliyor. Aileler ellerinden geleni yapsalar da toplumsal etkileşim yakamızdan düşmüyor. Oğlumuzun kız arkadaşını daha rahat misafir ederken, tersi durumda zorlanıyoruz. Farklı filmler izlemelerine ön ayak oluyoruz. Süper kahramanların pek çoğu erkek karakterlerden çıkıyor, dişi karakterlerse genelde
Yılbaşı ağaçları
cupcake’lerle
renkleniyor!
Bal’dan Tatlar, özel günleriniz ve organizasyonlarınız için birbirinden farklı lezzetleri sizin için hazırlamaya devam ediyor. Eğer konuklarınıza menekşeli panna cotta, güllü cevizli rulo veya Antakya’nın yöresel kabak tatlısını farklı bir sunumla ikram etmek isterseniz, mutlaka www. baldantatlar.com adresini ziyaret edin. Ayrıca, yeni yıl için tasarlanan cupcake’leri sevdiklerinize hediye edebilir veya yılbaşı ağacınızı rengârenk cupcake’lerle dilediğiniz gibi süsleyebilirsiniz. Detaylı bilgi almak için telefon numarası: 0 531 925 94 26
korunan, kurtarılan taraf oluyor. Peki cinsiyet ayrımı bizlerde baskı yaratıyor mu? Sizce de evliliğimizi, iş hayatımızı, sosyal hayatımızı etkileyip, arada sırada bunaltmıyor mu? Bir erkek için çoğunlukla koruyan, kurtaran taraf olmak zorunda kalmak ağır bir psikolojik yük olabiliyor ya da bir dişi için az biraz geri planda durmaya çaba göstermek sabır sınırlarını zorlayabiliyor. Cinsiyet kimliklerindeki ayrımlarımızın cinsel kimlik ayrımları kadar net olmaması gerektiğini düşünüyorum. Burada söz konusu ettiğim kesinlikle bir cinsiyetin diğerine olan üstünlüğü değil, sadece ayrımı. Bizler çocuklarımıza Mars ve Venüs dedikçe; gökyüzünü ikiye ayırıyoruz. O denli ayırıyoruz ki, gökkuşağının altına denk geldiğim bir gün olursa, duracağımı ve geçmeyeceğimi biliyorum. Korkularım biyolojimin değişmesinden ziyade, kimliğimin değişmesinden kaynaklanacak! Karşı cinslerin birbirlerini daha iyi anlayabilmeleri ve daha çok kaynaşmış, sinerjik bir toplumsal gelişim için; çocuklarımız kendilerine kimlik geliştirirken kendi korkularımızı bir kenara bakıp daha cesur olabilmemizi diliyorum. O zaman hepimiz gökkuşağının altından geçebiliriz belki, kim bilir?
Kia’nın en sıradışı tasarıma sahip, benzersiz çizgileriyle en ilgi çeken modeli olarak kabul edilen Soul yenilendi. Kia’nın Avrupalı tüketciler için özel olarak tasarladığı Soul artık kullanıcılarına daha zarif ve yenilikçi bir tasarım ve daha performanslı bir sürüş sunuyor. Yenilenen Kia Soul ülkemizde 1,6 lt. 128 ps dizel motor, düz / otomatik vites seçeneği, X-Pect ve X-Tra olmak üzere iki farklı donanım paketi ile 54,800 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor.
Amerika’da tasarlanan, Kore’de geliştirilen ve Avrupa’da son halini alan Kia Soul, her yönüyle benzersiz bir tasarıma sahip ve kendi tarzını yaratan bir araç. Kia Soul, Kia’nın son yıllarda değişen ve gelişen tasarım anlayışında önemli bir yere sahip. Geçtiğimiz Eylül ayında Frankfurt Otomobil Fuarı’nda yeni yüzüyle ilk kez otomobilseverlerin karşısına çıkan yeni Soul, daha geniş ve dengeli bir görüntü, daha zarif bir tarz kazandı. Aracın burun kısmının 15 mm uzatılmasıyla toplam uzunluk 4,120 64
mm’ye çıktı. Ön sis farları daha büyük olarak tasarlanan yeni Soul’de ayrıca ön alt hava girişi daha geniş hale getirildi. Yeni ve daha güçlü ikiz ampullü siyah çerçeveli ön farlar ve ikiz ampullü gündüz aydınlatma lambaları, daha iyi bir aydınlatma için kullanılıyor. Yeni stil 16 ve 18 inç alüminyum jantlar, kapı kolları ve yan aynalar, Soul’un profiline önemli bir katkı sağlıyor. Arka kısımda ise, siyah tamponun gömme panelinin uzatılmasıyla, aracın sis lambaları dışa dönük hale getirildi. Bu da araca daha uzun bir görünüm ve daha akıcı çizgiler kazandırdı. İç ve dış tasarımda gerçekleştirilen yeniliklerin yanısıra araçta önemli teknik iyileştirmeler de yapıldı. Yeni Kia Soul artık, 6 ileri vites seçeneği ile satışa sunuluyor. Hem düz hem de otomatik şanzıman seçeneğinde sunulan 6 ileri vites ile Soul, artık çok daha atak bir sürüş karakteri sergiliyor. 6 ileri vitesin kullanılmasıyla, Soul’un sürüş konforu ve gürültü seviyesinde önemli ölçüde iyileştirmeler kaydedildi, böylece araç içi yaşam daha konforlu hale geldi. Araca kolayca girilip çıkılmasını sağlayan uzun kapılar ve yüksek koltukların yanı sıra, geriye doğru uzanan ön göğüs, üçlü gösterge paneli ve kalın kollara sahip direksiyon simidi, Soul’un kabininde ferahlık ve işlevselliği uyumlu bir şekilde bir araya getiriyor. Kia Soul, müziğe göre renk değiştiren ışıklı hoparlörler gibi sıradışı ve keyifli özellikleri ile rakiplerinden çok farklı olduğunun sinyallerini veriyor.
ARALIK 2011
countryLIFE
PRETTY WOMEN’DA EĞLENCELİ YILBAŞI KOKTEYLİ… BAKIMLI OLMAYI SEVENLERİN TERCİHİ PRETTY WOMEN’DA HER SENE GELENEKSEL HALE GELEN YENİYIL KUTLAMALARINDA BU YIL DA ZENGİN MEZE ÇEŞİTLERİ VE SÜPRİZ HEDİYELERLE KONUKLAR 2012’YE MERHABA DİYECEK…
Mutlu Yıllar...
Göktürk Belediye Cad. Işıldar Sok. A/1 Blok No:3 (Göktürk İş Merkezi Yanı) Eyüp/İstanbul Tel: 0212 322 36 65 Gsm: 0546 930 46 35
Kedim ve kendim Doğru dürüst, elle tutulur hiçbir işe yaramadığı halde, insan soyu ile bir arada yaşayan ve onunla böylesine içli dışlı olmayı başaran kediden başka bir hayvan bulmak zor. Onların fare tutarak yararlı olduklarını söylemeyin, pek inanmıyorum. Üstelik bu söylentilerin onlar tarafından çıkarılmış olabileceğini düşünüyorum. Buna gerek var. Çünkü insanca ilişki, ya karşılıklı çıkar eşitliğine dayalıdır, ya da insanın lehine olmalıdır. Yoksa tek yanlı ve kendi aleyhine bir ilişkinin insan tarafından kabul edilmesi, her zaman olduğu gibi onun aldatılmasına bağlıdır. Bu yargımı çok başarılı bir biçimde aldatılmış, mutlu bir insanoğlu olmamdan aldığım güvenle belirtiyorum, bana inanmalısınız. Yalnız fare tuttukları söylentisini yayabildikleri için değil, ona gelinceye kadar, daha nice ve çok büyük yararlarının bulunduğu izlemini vermeye başardıkları için de onlara derin bir saygı duyduğumu söylemeliyim. Genel olarak, hepsinin yarattığı hava bu; yani çok şeyi, hatta her şeyi biliyormuşçasına ve de etkileyici! Her şeyi bilip bilmediklerini bilmiyorum. Yalnız insanı bu doğrultuda etkiledikleri çok açık. Bunu söylemek zor ama, kedinin insana bir üstünlüğü var sanki. Kedi bu üstünlüğünü, insanı binlerce yıl gözleyerek ve onu ondan çok daha iyi tanıyıp anlayarak elde etmiş olmalı diyorum. Bu da, insana göre, daha çok şey bilmek sayılmaz mı? Hele insanın en zavallı yanının kendini ve birbirini tanıyıp anlamada gösterdiği beceriksizlik olduğu düşünülürse. Ara sıra kedi ile insan arasında sürtüşme çıktığı görülür. Doğrusu buna da her zaman insanın anlayışsızlığı neden olmuştur. Ve insan bu tutumunun karşılığını, kedi tarafından tırmalanarak öder. Ama iş burada bitmez. İnsan da en iyi bildiği silahı kullanır, çamur atar. Kediye ‘nankör’ diye iftira eder. Kedi ise buna aldırmaz bile. İşte bu başına buyruk, kıçına kuyruk sevimli yaratık, gerçekten binlerce yıllık evrim sonucu insan soyunun gözüne girmeyi başarmıştır. Doğal renklerini çoktan bırakmış, insanın gözünü oyalayacak, evini süsleyecek alaca bulaca renk çeşitlemesine bürünmüştür. Sesindeki evrimleşme ise bence daha da şaşırtıcı. İnsanoğlunun içgüdüsel olarak ilgisiz kalamayacağı ses, kendi yavrusunun, çocuğunun sesidir. Kedi, evrim sürecinde, işte bu sesi taklit ederek insanı en zayıf yanından yakalamayı bilmiştir. Kısacası kedi, bir soyutlama, bir özetleme gibi gelir bana… Benim de her zaman bir kedim olmuştur. Daha doğru bir deyişle, her zaman bir kedi tarafından seçilmişimdir. Böyle bir onura ve mutluluğa karşı çıkmamak gerektiğini kavrayacak kadar da kendimi bu dünyada evrimleşmiş sayıyorum doğrusu… Alıntı: Gökhan Akçura “Kediler Kitabı” sehersenayy@hotmail.com
68
ARALIK 2011
countryLIFE
Uluslararası Gerçek Formatıyla
ZUMBA Mayart’ta! Lisanslı hocalarımızla orjinal ZUMBA parçaları eşliğinde gerçek zumba şölenine siz de katılın! Başlangıca Özel Süper Fırsat Fiyat: 20 Ders 320 TL. Kaçırmayın! EĞİTMEN: GÖKÇE GÜNGÖR Pazartesi 10.00 ve 14.00; Çarşamba 10.00 ve 19.30
Strese ve Depresyona Karşı ŞAN dersi! Stres atmak, rahatlamak, depresyonun üstesinden gelmek isteyenler artık şan dersi alıyor. Ev kadınlarından üst düzey yöneticilere kadar birçok öğrencimiz ile şan dersleri opera sanatçısı COŞKUN NEHİR ile devam ediyor. Ses teli hastalıkları veya sesin yanlış kullanılmasından kaynaklanan ses bozukluklarını da şan dersleriyle düzeltiyoruz. Değerli sanatçımızla tanışmak ve şan dersi almak isteyen herkesi Mayart’a bekliyoruz! NEW STUDIO- Sim Şardağ ile BALE DERSLERİ Konservatuar mezunu yeni bale hocamız Sim Şardağ ile yeni açılan sınıflarda hobi olarak veya Milli Eğitim onaylı bale sertifika programlarımız başladı. KARİKATÜR DERSLERİ Bugüne kadar düzenlenmiş karikatür yarışmalarından yaklaşık 100’ü aşkın ödülü bulunan, Türkiye Karikatürcüler Derneği başkanlığı yapmış Oğuz Gürel ile karikatür derslerimiz butik sınıflarla devam ediyor. SERTİFİKALI KEMAN, BATERİ, GİTAR VE PİYANO DERSLERİ Milli Eğitim’e bağlı tek sanat merkezi olan Mayart’ta aldığınız eğitimler sertifikayla ödüllendiriliyor! Çocuklarımıza bir ömür boyu eşlik edecek profesyonel bir hobi kazandırmak için Mayart sertifikalı programlarına katılın. ETÜT DERSLERİ Çocuklarınızın okul başarılarını yükseltiyoruz! 1-2-3-4-5. sınıf ları için haftanın her günü etüt saatleri Mayart’ta.
T.C MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL MAYART SANAT MERKEZİ İletişim: Sinasos Çarşısı Kat.2 Göktürk TEL: 0212 322 80 80 -322 90 90
Sanatın kalbi Gökmahal’de atıyor. Birçok usta sanatkar Gökmahal’de sergi alanında sanatseverlerle bir araya geliyor. İlki Küratör Derya Ceylan’ın organizatörlüğünde Gökmahal’e açılan Hasan Kale Mühr-üİstanbul & Mikrolar” sergisi Göktürk’te sanatlı günlerin de başlangıcı oldu.
70
ARALIK 2011
countryLIFE
Resim ve minyatür sanatçısı Hasan Kalenin toplu iğne başı, sinek kanadı, kabak çekirdeği gibi nesneler üzerine yaptığı resimlerin yer aldığı sergi Türkiye’de de bir çok yeri gezecek . Akabinde 15 şubatta Cemal Reşit Rey’de büyük sergide sanatseverlerle buluşacak.
Dünyaları minik objelere sığdıran Hasan Kale ile hayranlık uyandıran sergi alanında çok özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Sizi kısaca tanıyalım? 1959 Bursa doğumluyum. 5 yaşından beri resim yapıyorum. Anadolu’da yaşanmış farklı kültürlerin bütün çizgileri hem minyatür sanatında hem de mücevher tasarımlarımda öne çıkıyor. Resim ve mücevher tasarımlarım da ilham kaynağım İstanbul ve Anadolu olmuştur. Mücevher tasarımlarınızın resim sanatına etkilerinden bahseder misiniz? Mikro eserleri yaparken minyatürü de kullanıyorum. Bununla ilgili Amerika’da ödüller aldım. Birçok üst düzey devlet adamlarının ve hanımefendilerin aksesuarları bizim naçizane elimizden çıkan tasarımlarla buluşuyor. Tablolarınızda özellikle neo klasik ve neo oryantalist etkileri görüyoruz. Bu oluşum nasıl gerçekleşti? Mesaj içeriği olmayan çalışmalar ortaya koymaya çalışıyorum. Anı yaşayarak direkt algılananı tuvalime yansıtmayı severim. Açıkçası realist çalışmalara yöneldim ve farklı dönemlere ait bir sürü objeyi bir alanda kullanıp insanlara unutulmaya yüz tutmuş her türlü uygarlığa ait devreleri sunmaya çalışıyorum. İşe kaftanlarla başladım; miğferler, sürahiler, kalplerle genişleyen sahalara açıldım. Bir bakıma aynı tuvalde farklılıkları sunmayı misyon edindim kendime diyebilirim. Kaç yıldır resim sanatıyla ilgilisiniz? Çocukluğumdan 5 yaşından beri resim yapıyorum. Lisedeki resim hocamın dışında bir eğitim almadım. Ustaların eserlerini taklit ederek minyatür yapmaya başladım. Klasiklerin dışında modern sanatın tekniklerini de tuvalime yansıttım. Hocalarım Levni, Muhammed Siyahkale ve Nakkaş Osman’dır. Özellikle Siyahkale’nin eserlerini incelerken 1 milimetrelik alana aralıklı 25-30 çizgi çizebildiğini fark ettim. Bu çalışmalar sırasında ne kadar küçük resim yapabilirim dedim. Sinek kanadı, yusufçuk, çivi, nohut, bezelye, arpa şehriye ve toplu iğne gibi objeler üzerinde resimler yaparak ciddi mesafeler kat ettim. Herkesin merak ettiği bir soruya da açıklık getireyim resimlerimi yaparken büyüteç kullanmıyorum. Mikrolarda hedefiniz var mı? İnanılmaz bir sonsuzluk var. Hayaller sonsuz. Toplu iğne başına Galata kulesini çizerek ilk hedefimi gerçekleştirdim. O kadar çok obje var ki belki sonrası için 40 ayağın her bir ayağına ya da saç teli üzerine İstanbul silüetini çalışmak gibi…. Bunlar olur mu Tanrı bize bunu söyletiyorsa olmaması için de bir sebep yok… İletişim: 0534 815 65 99
71
ARALIK 2011
countryLIFE
Bu sayı Cerrah Dr. Barış Altuğ Aydil’in biyografisiyle sizlere konuk oluyoruz. Aydil, bir cerrah ama hepsinden önemlisi iyi bir eş ve iyi bir baba. Evinin kapılarını bize açan Altuğ Aydil ile samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Sıcak elektriğiyle kalbimizi fetheden eşi Berna Hanım’ın (Altınkızlar müzik grubunda klasik kemençe çalıyor) ikramlarını atıştırırken doktorumuz bir yandan aile albümünden resim seçti diğer yandan sorularımızı cevaplandırdı.
“AYDİL: Cerrahi komplikasyonsuz olmaz ama önemli olan bu komplikasyonla başa çıkabilmektir, işte o zaman iyi bir cerrah olursunuz.”
72
ARALIK 2011
countryLIFE
Bize işinizden ve kendinizden bahseder misiniz? Ben Dr. Barış Altuğ Aydil. İstanbul Üniversitesi Çapa Ağız Diş Çene ve Yüz Cerrahisinde görevliyim. Bölümümde tüm ağız diş çene ve yüz cerrahisi ile ilgili ameliyatları yapıyorum ve öğrencilere bunları aktarmaya çalışıyorum. Evli ve bir erkek çocuk babasıyım. Globalleşen dünyada başarınızı artıracak motivasyon çalışmalarınız hakkında neler söylersiniz? Günümüzde ağız diş çene ve yüz cerrahisi ile ilgili tüm ameliyatları gerçekleştiriyorum. Globalleşen dünyada gelişen teknolojiyi takip etmek ve bunu uygulamak oldukça önemli. Yurt dışında ve ülkemizde bilimsel platformda, literatürde yer almak, tanınmak motivasyonumuzu arttıran en önemli etkenlerden. Bu bağlamda Almanya Berlin Humboldt Üniversitesindeki ve Amerika UCLA daki çalışmalarımı, gözlemlerimi, birikimlerimi Çapa’da öğrencilerimize ve hastalarımıza aktarmaya çalışıyorum. Katılmış olduğum konferansları ve sempozyumları, vermiş olduğum kursları bunu pekiştiren bilimsel aktiviteler arasında sayabilirim. İşinizdeki başarı ya da başarısızlıklarınızı nasıl karşılar ve hangi b planını uygularsınız? Burada biz bizeyiz. Bazılarının hayatta işleri her zaman tıkır tıkır yürür ama benimki hayatım boyunca tam tersi olmuştur. Yani hiçbir şeyim kolay olmadı. Her zaman savaşarak, emek vererek ve çok çalışarak gerçekleşti, gerçi bunun da tadına doyum olmuyor, takdiri ilahi. Azimli olmak yatılı okulun bana kattığı en önemli şeydir. Hayatın tüm alanlarında aslında bu böyle… Yani rüzgar çok sert estiğinde başınızı hafifçe eğmek ve daha sonra başınızı daha güçlü kaldıracak gücü bulmak, her inişin bir çıkışı olacağı gerçeği, yada ne bileyim, bazen bizim kötü olarak algıladığımız bir olayın arkasında aslında bizim için kurgulanmış farklı bir iyilik yatıyor olabileceği gerçeği, hani her şerrin arkasında bir hayır vardır lafı burdan gelmeli. Asıl önemli olan bence zorluklara göğüs gerip tekrar ayağa kalkmaktır. Bizim işimiz de hayatın bir parçası... Usta çırak ilişkisine dayanıyor, yani öğretimin yanında eğitim şart. Cerrahi misyon ayrıdır, ben kendi adıma oldukça şanslı sayılırım. Çok değerli büyüklerimle çalıştım, öğrenimimin yanında eğitim imkanı buldum. Ben de şu anda benden küçüklere ve öğrencilerimize bunu aktarmaya çalışıyorum elbette. Cerrahi komplikasyonsuz olmaz ama önemli olan bu komplikasyonla başa çıkabilmektir, işte o zaman iyi bir cerrah olursunuz. Gerçekleşen hayalleriniz ve bundan sonrası için düşlerinizi bizimle paylaşır mısınız? Valla aslında dürüst olmak gerekirse Allah bana her istediğimi nasip etti; Baran’ım… Yani oğlum benim en büyük hayalim. Sağlıklı, sıhhatli ve zeki, gerçek bir hediye o, benim için. Bize inanılmaz bir hazine; sağlık verilmiş, maalesef bunun farkında değiliz, gerçi bu in-
“Baran’ımız şarkılı, sözlü ortamda dünyaya geldi, ben de, Berna Hanım da sesinin nasıl olacağını merak ediyoruz”
73
sanın yaratılışında da var, ama zaafımız, hatamız. Ancak bu değerleri kaybettiğimizde bunların farkına varıyoruz. İnanın Çapa’da yıllardır görüyorum; çok ağır problemlerle uğraşan, çırpınan insanlar var, oysaki bizler bazen ufacık sınavları, verilmez imtihanlar gibi değerlendiriyor, gözümüzde büyütüyoruz. Durup etrafımıza bakmamız ve empati yapmamız gerekir, o zaman bunların gerçekten de büyük, baş edilemez dertler olmadığını görebiliriz. Ben her akşam binlerce kez şükür ve hamdediyorum ama en önemlisi geçen onca uzun ve meşakkatli iş hayatım sonucunda bakış açımın değişmiş olmasına seviniyorum. İnsan hayatta istedigi her şeye sahip olabilir ancak sağlık, huzur ve mutluluk dışında. Hangi tür müzikten hoşlanırsınız? Her tür müzik dinlerim fakat ameliyatlarda daha cok tercihim klasik muzikten yana oluyor. Müzik gerçekten ruhun gıdası... Aslında bu soru bana en çok sorulan sual. Hatta arkadaşlarım arasında da şaka konusu, bana Berna hanımın sanatçı olmasından dolayı çok şanslı olduğum ve her daim evde de sürekli Berna hanımın sesinden şarkılar dinlediğim konusunda takılırlar. Ancak sekizinci senemize giriyoruz ama ben daha bir kez bile evde bu zevke nail olamadım, ancak sahnede dinleme fırsatım oldu. Hatta müsaade ederseniz bununla ilgili bir anımı sizlerle paylaşayım: Oğlumuz Baran’ın doğumu, benim de sürekli ameliyat yaptığım bir hastanenin ameliyathanesinde, dostum Dr. Süreyya Menteş tarafından epidural anestezi ile gerçekleştirildi. Bende kendisini asiste ettim ve Baran’ın göbek bağını kestim. Ameliyathanede bir yandan da eşimin müziği çalıyor ve biz ameliyata başladık, tabii duyan geldi ve bir anda ameliyathane doldu. Ama işin ilginç yani herkes şarkılara eşlik etmeye, toplu olarak şarkıları söylemeye başladı, hatta Berna Hanıma da hadi sizde söyleyin denildi, kendisi bir yandan ağlarken bir yandan şaşkınlık içerisindeydi, Baran’ımız bu şarkılı, sözlü ortamda dünyaya geldi, hali hazırda ben de, Berna Hanım da sesinin nasıl olacağını merak etmekteyiz. Evde severek yaptığınız 3 şey nedir? Oğlumla oynamak ve onunla zaman geçirmek bütün yorgunluğumu alıyor. Bütün günün sonunda ölmüş bir şekilde eve geldiğimde onunla olan boğuşmalarımız beni yeniden canlandırıyor. Ayrıca eşimle yapmış olduğumuz ve senelerdir vazgeçemediğimiz günün kritikleri gerçekten tarif edilemez bir keyif ve son olarak da pazar sabahları kahvaltı hazırlamak ki bundan Berna Hanım oldukça mustarip, halen o kısa sürede mutfağı nasıl o hale getirdiğimi anlamış ya da çözebilmiş değil, bunları sayabilirim. Yaşam felsefenizi hangi cümleyle anlatırdınız? Son okuduğunuz kitap için neler söylersiniz? Bana göre hayat bizler için bir mükâfat ve lütuf. Bu sebebten dolayı bunun hakkını vererek, değerini bilerek, dolu dolu yaşamak gerekiyor. Yarın ne olacağını bilemiyoruz fakat bildiğim şey; sevdiklerimle beraber, onları mutlu ederek, koruyarak, daha iyiyi arayarak; yaşayacağım ve yaşamak istediğimdir. Ben Glean Meade, J Christopfher Grangee ve Dan Brown hayranıyımdır ama hepsi bir yana Glean ayrı... Tarihi olayları bilimsel olarak irdeleyip birleştirerek hikâyeleştiren inanılmaz bir duayen. Ben bu üç yazarın yazılmış tüm eserlerini okudum. Hep derim, Glean Babaları, Grangee evlat ve Brown da torun diye… Şu an Dervis Evini okuyorum, oldukça ilginç bir kitap. 2028 yılında yani Cyber dönemde Istanbul ve yine bir terörist saldırısı ile ilgili bir kitap. Yazar inanilmaz derecede fantastik, değişik bir bilim kurgu, derin bir zihin.
ARALIK 2011
countryLIFE
Profesyonel performans ve üstün tasarımın kusursuz birleşimi Samsung NX200 Şubat ayında Türkiye’ye geliyor Dijital medya ve dijital uyum teknolojileri alanında dünyanın lider teknoloji şirketlerinden biri olan Samsung Electronics’in IFA’da tanıttığı; profesyonel standart fotoğraf çekme deneyimi sunan kompakt dijital fotoğraf makinesi NX200 Şubat Ayından itibaren Türkiye’de satışa sunulacak. Sınıfının en iyisi 20.3 megapiksel APS-C CMOS sensör, Full HD video kaydı, ve geniş menzilli ISO (100-12800) özelliğini kompakt, lüks metalik tasarım içinde barındıran NX200 ile kullanıcılar, bundan böyle belirli bir tarzı yansıtan görüntü ile kaliteli görüntü arasında seçim yapmak zorunda kalmayacak. i-Function 2.0 değiştirilebilir lens uyumluluğu, yüksek hızda çekme özelliği ve Gelişmiş Otomatik Odaklanma teknolojisi ile NX200, kullanıcıların yaratıcılıklarını tamamen ortaya koyabilmelerine olanak sağlıyor. Samsung NX200 Türkiye’de Şubat ayı itibari ile 2.299 TL‘den satışa sunulacak.
Teknik Özellikler APS-C CMOS sensör 20.3 Megapiksel 18-55mm F3.5-6.3 Samsung Lens Elektronik Vizör I-Function Lens ile Hızlı ve Kolay Kontrol 3D Fotoğraf Çekebilme Full HD 1080@30fps H.264 Video Kaydı 3” Clear AMOLED Ekran Akıllı Otomatik Çekim, Sihirli Çerçeve Gelişmiş Filtreleme Yatay ve Dikey şekilde kayıt alan Panaromik Çekim 220g Hafif metalik dizayn (pil ve hafıza kartı hariç) Çift Görüntü Sabitleme (Dual IS) Toz birikmesini engelleyici ultrasonik titreşim modu Mükemmel Portre Sistemi (Yüz Saptama, Güzellik Çekimi, Kırmızı Göz Düzeltme, Göz Kırpma&Gülümseme Tespiti) Aynasız Kompakt boyut, 116.5 x 62.5 x 36.2mm Li-ion şarj edilebilir pil ISO 100~2800
TNT CAR WASH OTO YIKAMA KUAFÖR
Pasta Cila Boya Koruma Detaylı Temizlik (Vale hizmetimiz mevcut) Belediye Caddesi No: 26 Kemerlife-Göktürk/Eyüp Tel: 0212 322 25 23 0535 600 14 82
Tarihe Bir de Buzdan Bakın! Magic Ice, 15 Aralık itibariyle yepyeni konsepti “Osmanlı ve Türk Tarihi”ni buzun ışıltısıyla buluşturmaya hazırlanıyor. Ziyaretçilerini Osmanlı ve Türk Tarihi atmosferinde buluşturmaya hazırlanan müzede ilk çağlardan Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna, İstanbul’un Fethi’nden Cumhuriyet Dönemine kadar her şey buz heykeller ile tasvir edilerek anlatılıyor. Norveçli firma tarafından 20 Milyon Dolarlık yatırımla Nisan 2010’da Forum İstanbul AVM içinde ziyaretçilerini ağırlamaya başlayan Magic Ice Buz Müzesi, ilk konsepti olan Vikinglere veda ederek, “Osmanlı ve Türk Tarihi”ni buza yansıtan -5 derecelik benzersiz bir sergi alanına dönüşüyor. Kültür Bakanlığı tarafından Kültür Girişim Belgesi ile onurlandırılan müze, yeni temasını online ortamda ziyaretçilerine yönelttiği anket ile belirledi. Müzenin ilk konseptinde 300 ton şeffaf buz kullanılırken, yeni konseptte bu rakam 400 tona ulaştı ve buzlar Magic Ice’ın İstanbul’da kurduğu özel üretim tesislerinde elde edildi.
KENT VE KÜLTÜR İ S T A N B U L ’ U N KÜ L TÜR S A N A T REH B ER İ İ L E A R A L IK ’ T A D O L U D O L U S A N A T “Sanat ne kadar uzun tanrım, hayat ne kadar kısa.!” Goethe
HERKESiçinFUTBOL Fotoğraf Yarışması…
Bu yıl Ülker’in desteği ile ikincisi düzenlenen HERKESiçinFUTBOL fotoğraf yarışması ödülleri sahiplerini buldu. Türkiye Fotoğraf Sanatçıları Federasyonu gözetiminde gerçekleştirilen yarışmaya , “Futboldaki Mutlu Anlar” teması ile 1407 eser katıldı. Toplamda 667 kişinin 1407 eserle başvurduğu fotoğraf yarışmasında Basın kategorisinde Milliyet Gazetesi’nden Ercan Arslan’ın “Kızlar” adlı fotoğrafı birinciliğe layık görülürken, yine Ercan Arslan’ın “Çadır Kent” adlı eseri ikinci, Doğan Haber Ajansı’ndan İbrahim Laleli’nin “Sokakta Futbol” adlı eseri üçüncü oldu. Amatörler kategorisinde ise Murat Ersin Yılık’ın “Top” adlı eseri birinci oldu. Ahmet Fatih Sönmez’in “Afiş” isimli fotoğrafı ikinciliğe layık görülürken, Ercan Enterli’nin “Gün Batımında Futbol” adlı eseri üçüncü oldu.
76
ARALIK 2011
countryLIFE
VANS OFF THE WALL MUSIC NIGHT 2011 HAOSSA – KİM Kİ O - HAYVANLAR ALEMİ – GRUP SES BEATS – DJ SET: BERK ÇAKMAKÇI ORGANİZASYON: BANT MAG.
TÜRK ŞİİRİNİN BÜYÜK ÜSTADI ATİLLA İLHAN ELMEDAĞ DİVAN PASTANESİ’NDE ANILDI Türk şiirinin büyük üstadı Atilla İlhan şiirlerinin büyük bir bölümünü yazdığı Elmadağ Divan Pastanesi’nde anıldı. Divan Pastanelerinin ve Atilla İlhan Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği etkinliğe sanat camiasının ünlü isimleri de katıldı. Etkinliğe basının ilgisi de yoğun oldu. Büyük şair Atilla İlhan’ın şiirlerinin büyük bir bölümünü yazdığı Elmadağ Divan Pastanesi’nde 17 Kasım tarihinde anma töreni düzenlendi. Atilla İlhan Vakfı ve Divan Pastanelerinin ortaklaşa düzenlediği Çolpan İlhan, Aydın Boysan ve sanatçı Yaşar’ın da hazır bulunduğu etkinliğe sanat dünyasından ve basından birçok kişi katıldı. Divan Grubu Satış ve Tedarik Zincirinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Güçlü Şeneler anma kokteylinin açılış konuşmasında, Atilla İlhan’ın Türk şiirinin mihenk taşlarından biri olduğunu ve dile getirmek istediğimiz tüm duyguları kâğıda döktüğünü belirtti. Çolpan İlhan’ın yaptığı konuşmanın ardından ünlü mimar ve gazeteci Aydın Boysan, Atilla İlhan ile ilgili anılarını anlattı. Ayrıca sanatçı Yaşar da Atilla İlhan’ın ‘Ağustos Çıkmazı’ adlı şiirinden uyarladığı ‘Beni Koyup Gitme’ isimli şarkısını okudu. “Ben Sana Mecburum” şiirinin hafızalara kazınmış dizelerinin yazılı olduğu Atilla İlhan masası, Elmadağ Divan Pastanesi’nin en güzel köşesinde yer alıyor. Atilla İlhan anısına hazırlatılan masa, ellerinde kitapları ve kahveleriyle tüm sevenlerini bekliyor.
Dört yıldır Avrupa’yı boydan boya kat ederek pek çok konser organizasyonuna imza atan Vans Off The Wall Music Night, ilk defa bu sene güzergâhına İstanbul’u da katıyor. 8 Kasım ile 28 Aralık tarihleri arasında İngiltere, İrlanda, Avusturya, Almanya, Hollanda, Fransa, İsviçre, İsveç, Finlandiya ve Belçika gibi ülkeleri de turlayacak olan Vans Off The Wall Music Night 2011 etkinliğinin İstanbul’daki durağı ise Salon İKSV olacak. Vans’in sponsorluğuyla 23 Aralık Cuma akşamı gerçekleşecek olan etkinlikte İstanbul müzik sahnesinden dört özgün isim peş peşe sahne alacak: Hayvanlar Alemi, Kim Ki O, Haossaa ve Grup Ses Beats. İstanbul’daki organizasyonunda Bant Mag.’in de yer aldığı Vans Off The Wall Music Night 2011, Salon İKSV’de gerçekleşecek olan gecede sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da geniş bir dinleyici kitlesi tarafından takip edilen bu dört grubu İstanbullu müzik severlerle buluşturacak. Her sene Avrupa’nın büyük kentlerinde dünyaca ünlü grupları seyircisiyle buluşturan Vans Off The Wall Music Night serisi geçmiş yıllarda Anti Flag, The Swellers, Funeral for a Friend, Fightstar, Kids in Glass Houses ve Pulled Apart By Horses gibi isimlerle Avrupa’yı turlamıştı. Vans Off The Wall Music Night serisinin Bant Mag.’in organizasyonuyla 23 Aralık Cuma akşamı gerçekleşecek olan İstanbul şehrin tüm yenilikçi sesleri izleyenleri büyülemek için bir arada olacak.
GRUPLAR: HAOSSAA - www.haossaa.com HAYVANLAR ALEMİ – www.myspace.com/hayvanlaralemi KİM Kİ O - www.kimkio.org GRUP SES BEATS - www.myspace.com/grupsesbeats *Gruplar, lokasyonlar ve diğer detaylar için http://www.facebook.com/VansEurope adresindeki ilgili sayfadan daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
“RENKLERİN DANSI” KARMA RESİM & HEYKEL SERGİSİ 6 – 30 Aralık 2011 Deyim sanat galerisi 6-30 Aralık 2011 tarihleri arasında gerçekleşecek “RENKLERİN DANSI” Karma Resim & Heykel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergide sanatseverleri yağlıboya, akrilik ve suluboya ile hayat bulan renklerin dünyasını tuvallerine yansıtmış çok sayıda eser ve eser sahibi ağırlayacak. Tel: 0212 – 286 21 83 - 84 www.deyimsanatgalerisi.com
77
ARALIK 2011
countryLIFE
Fatma SEZER ÇIRAKOĞLU İngilizce Öğretmeni Tel: 0532 632 7365
Göktürk - Petnahor Evleri
İngilizce Öğretiminde En İyi Metot Nedir? Özellikle son elli yıldan beri İngilizce öğretimindeki metot ve yaklaşımlar büyük bir hızla gelişti. Bu durum geleneksel dil öğretme alışkanlıklarını büyük ölçüde değiştirdi. Artık dil bilmek demek, sadece hedef dilin kurallarını öğrenmek değil, dili günlük hayatta kullanabilmek ve iletişim ihtiyaçlarına en pratik şekilde cevap verebilmek demek. Bugüne kadar etkili bir yabancı dil öğretimi adına üretilmiş onlarca metot, yabancı dil öğretiminde istenen noktaya ulaşılmadığı görüldükçe geliştirildi, değiştirildi ve yeni metot ve teknikler gündeme geldi. TPR (Total Physical Response) dediğimiz ve Tam Fiziksel Tepki olarak tercüme edebileceğimiz farklı bir metot, bize İngilizcenin kısa komutlarla da öğretilebilirliğini göstermiş oldu. Özellikle erken yaşta verilen dil eğitiminde etkili olan bu yöntemi yabancı dil öğretiminde tabuları yıkan yeni birkaç yöntem daha izledi. Bunlardan biri de son dönemlerde açılan bazı İngilizce kurslarında çokça tercih edilen “Suggestophia” yöntemi. Bu yöntem yabancı dilin stresten uzak bir ortamda, küçük gruplar halinde, meditasyon ve müzik yardımıyla günlük diyaloglar halinde öğretilebileceği yeni bir alternatif yarattı. Yine tiyatroyla, dramayla İngilizce öğretimi de kullanılan yeni yöntemlerden biri.
Peki yabancı dil öğretiminde bugüne kadar ortaya atılmış onlarca metot arasında en etkilisi hangisi? Uygulamalı dil bilim araştırmalarına göre, üretilen ve ardından zamanla tüketilen onlarca metot içinde sadece bir tanesi en iyidir demek mümkün değildir. Çünkü öğrenen faktörünün değişkenliği farklı metotları kullanıp, farklı zeka türlerine hitap etmeyi gerektirir. Öğrencilerin yaşı, ilgi alanları, ilgi düzeyleri, öğrenme stilleri, zeka türleri tek bir metot yerine farklı metotları sentezleyerek kullanmayı gerektirir. Yöntemsel ve yaklaşımsal eksiklikler giderildiğinde kişinin yabancı dil öğrenimindeki başarısı kişisel çaba ve sistemli çalışma prensibiyle doğru orantılıdır. Yabancı dil öğreniminde kişinin kendisi için zengin bir dil öğrenim ortamı yaratması, hedef dili yaşayarak, konuşarak, dinleyerek, uygulayarak öğrenme yolunu seçmesi yabancı dil ediniminde başarıyı getirecektir. Dinlenen müzikler, radyo yayınları, okunan kitaplar, izlenen filmler… Her türlü görsel, işitsel kaynak sık tekrar ve sistemli bir çalışma yaklaşımıyla hedef dil kazanımını hızlandıracaktır. İngilizce öğreniminde olduğu gibi diğer tüm yabancı dillerde de başarılı olabilmenin altın kuralı sık tekrar ve sık kullanımdır. Hedef dil ne kadar çok kullanılırsa, ne kadar çok dinlenirse o kadar çabuk gelişecektir. Bunu gerçekleştirebilmenin en kolay ve en az çaba gerektiren yolu ise, hedef dilin konuşulduğu ülkede öğrenilmesidir. Dilin ait olduğu kültürle, o ülkenin sanatıyla, müziğiyle, sporuyla, yemeğiyle, esprileriyle, insanlarıyla öğrenilmesi hem öğrenme sürecini hızlandıracak hem de daha az kişisel çaba gerektirecektir. Çevrede duyulan her İngilizce konuşma, her kelime, her vurgu beynin ikinci dil dosyasında bilinç dışı bir süreçle depolanacak ve öğrenimi kolaylaştıracaktır. İngilizce bu yöntemle anadil edinim sürecine benzer şekilde günlük hayatın akışı içinde stres ve öğrenme kaygısı gibi faktörlerden uzak bir şekilde edinilecek veya geliştirilecektir.
78
ARALIK 2011
countryLIFE
FATMA TAŞ AİLE DANIŞMANI www.ilgidanismanlik.com bilgi@ilgidanismanlik.com 0216 567 69 80
KADINA ŞİDDET Dünyanın yarısı kadın, yarısı erkek olarak bilinmektedir. Kadının doğurganlığının sonucunda kız ve kırk çocuğu dünyaya gelmektedir. Anne ve baba rolü kimliğindeki kişiler çocuğu büyütür ve eğitirler. Çocuk aile ortamında gördüğü ve duyduğu davranışları motora kendisine alır ve kullandır. Bunlarından bir tanesi de şiddettir. İşinde genel anlamda güç ve kudreti karşısındaki insanda insanlar toplumuna saldırarak yaralama ve kayıpla sonuçlanan olaylardır. Ülkemizde aile içi şiddet yaygın davranış bozukluğu olan topluluktur genelde dünya ülkelerinde de yaygın olduğu bilinmektedir. Kitle şiddetin uygulanan alanları kadına, çocuğa, yaşlıya kişiler arası karşılıklı şiddet sıfır öpülür şiddeti sıfır organize şiddetin uluslararası şiddet, medya şiddeti, ses veya yazıyla şiddet olarak isimlendirebiliriz. Kadına yönelik şiddetin anlamı nedir? Cinsiyetine dayanan kadının fiziksel, ruhsal olarak inciten kadına zarar veren derin ruhsal zararlar veren durumlardır. Toplumu içerisinde ve aile yaşamında kadına baskı uygulanması ve özgürlüklerin keyifi kısıtlanması da ve yaptırımcı gücü kullanarak kendi yaşamının dışında olmasını isteyerek davranış sergilenmesidir. Kadınım yönelişindeki herkes tarafından uygulanmaktadır. Kadını aşağılaması ve eleştirme yapılamaz suçlu muamelesi yapma cinsel isteklere yaptırımcı duruma getirmek kadına uygulanan şiddet türlerindendir. Türkiye’de 1988de yapılan çalışmalarda kadına yönelik şiddet oranları çocukluktan bugüne kadar süreçler araştırılıyor ve %75 olarak kayda geçmiştir. Görmemezlikten gelinmeyecek kadar önemlidir. Erkeklerde şiddete yönelik davranış özellikleri kadının babası eşiği abisi sıfır flörtü ve akrabaları içindeki elli tır olarak görülmektedir. Terkedilme kayıplar bağımlılığı kırk güvenlik duygusunda azalma sıfır özel ve cinsel problemler sıfır davranış ve kişilik bozukluğu yaşayanlarda görülürler. Düşük benlik saygısı, Kendi davranışlarıyla ilgili yalan söyleme ve inkar etme Kültürel bakış açısı kadına yönelik acziyet, Kadın ve erkek rol, hem düğünde erkek güçlüdür Egolarını artistler kadar gelen sistemde sürekli kendisini haklı görülen şiddeti haklı davranış olarak görme
İçinde biriktirdiği acıyı ergenlik döneminde ortaya şiddetle var baskıyla ortaya çıkarmaya başlar. Daha sonra da saldırganlığı eşine ve çocuklarını uygulamaya devam eder ki nesilden nesile aktarılan kısır bir döngüye dönüşür, bir aile içi çalışmamda da ayrılmak üzere gelmişlerdi. Beyefendi 18 yıldır aralıklarla işini aç 104 uygulayan bir durum vardı.. Bilinç arzet çalışmalarında babasının annesini dövmesi kapıdan dışarı atması ve odaya kapatması çocuklukta ve genişliğinde şahit olduğum durumların modeli olarak ortaya çıktı.. Şöyle ifade ediyordu. Ne olmuş ki ben olması gerekeni yapıyorum. Onu öldürmedim ki hastanelik mi ettim diyordu. Sıfır çok doğalmış bir bakış açısı çünkü eşler ve babalar böyle yapar. Modeli babasından almıştır. Maalesef toplumunda erkek karısını döver de verdi. Anlayışı fazladır. Sanki hakmış gibi algılar da vardır. Kadına yönelik şiddetin eğitimi, anne ve babaların davranışlarında kendisini göstermektedir aile yapısı ok kurulurken bireylerin net kararlar alması gerektiğini ve tutarlı duyarlı olmak için emek vereceklerine söz vermelidirler. Eğer böyle bir eğilim gözleniyorsa o sanki ağacın tedavi yöntemleri kullanılmalıdır. Konuşurken emir kiplerine kışkırtıcı konuşma tarzına ses to-
nuna ve davranışlara dikkat edilmelidir. İnsanı insan yapan davranışlar ve söylemleridir.. Bireyin kendisini fark etmesi kendi dünyasına çıkıp karşı taraftan bakarak kendisini eğitmesi gerekir. Ki apocu tutarlı öfke ve kontrolunu yapabilmesi önemli bir noktadır.
Çin’de kişileri birbirinden uzaklaştırır nefrete dönüştürür ve yaşam kalitesini düşürür. Birçok çalışmanda şiddet uygulayan kişiler için şahit olduğum cümleler” ölse de kurtulsak” nefret ediyorum. Sözcükleridir. Yapılması gereken eğitim aileden başlayıp okulda toplu eğitim ortamlarında şiddetin insanlar üzerindeki psikolojik, ruhsal, fiziksel ve toplumsal zararların anlatılmasıdır. Saygın ve karşılıklı saygılı bir aile yapısı oluşturabilmek için elbirliğiyle emek vermemiz gerekiyor..
Empatik bakış geliştirememe Özgüven yoksunluğu tatmin etmedi işin içinde uygulama, Kıskançlık çok aşırı sahiplenme sonucunda şiddet uygulamaları Çocukları eğitildikten ve öğretirken anne ve babaların kendi aciz kalan yönlerini içinde de tamamlamaya çalışmaları çocukları üzerinde inanılmaz travmalar oluşturmaktadır. 79
ARALIK 2011
countryLIFE
2011 ; Sinema ve Televizyonun kitaplarla ittifak yılı
Her şey Muhteşem Yüzyıl dizisinin yayına merhaba demesiyle başladı. Önce Hürrem ve onun hakkında yazılan kitaplar okurların merakını cezbetti. Hürrem ile ilgili onlarca yeni kitap yazılırken, yayın evlerinin deposunda bekleyen kitaplar da tükendi. Pek çok eski kitabın yeni baskıları yapıldı. Okur, çıkan her kitabı almadı elbette. Bu konuda öne çıkan, tarihçi kimliği ile tanınan yazarlarımızın kitapları hep bir adım öndeydi. Hürrem Sultan ile ilgili kitaplara ilgi halen sürüyor. İkinci dalga Kanuni ile ilgili kitaplarla devam etti. Üçüncü dalga ise Pargalı İbrahim paşa ve Hatice sultan kitaplarıyla sürdü. Kanuni döneminin yanı sıra, genel olarak Osmanlı tarihine olan ilgi büyüktü. Bu kitapları okuyanlar tarihi romanlar okumaya devam ediyorlar. Yıl boyunca çok satanlar listelerinden düşmeyen Sinan Yağmur’un “Aşkın Gözyaşları” üçlemesi, tarihi romanlara yönelik ilgiyi ispatlar nitelikte. Üçleme Tebrizli Şems ile başlıyor, Mevlana ile devam ediyor ve Kimya hatun ile son buluyor. 2012’de vizyona girecek olan ; “ Fetih 1453” filmi ile bu fırtına devam edecek gibi görünüyor. Bu filmden sonra satışının artacağına yönelik öngörüm ağırlıkla Roger Crowley’in, April yayınları tarafından Türkçe’ye de kazandırılan “1453; büyük kuşatma” isimli kitabı olacağı yönünde. Filmi izlemeden yorum yapmak istemiyorum ama fragmanını
80
izlediğimde “Sanırım bu defa iyi bir savaş filmi geliyor” gibi bir görüş oluştu bende. Televizyonun kitap dünyasına bir diğer etkisi de “Game of Thrones” dizisi ile sürdü. Sadece on bölümlük bir ilk sezonla tüm dünyada beğeni toplayan ve ben dahil milyonlarca insanın merakını cezbeden bir dizi olarak hafızalarda yer etti. İlk sezonu izleyip, devamına yönelik merak ile kitaplarını okuma eğilimi göstermeyen kalmadı desem abartmış olmam sanırım. Uzun yıllar önce George R.R.Martin’in kaleme aldığı Game of thrones; Song of ice and fire serisi tüm dünyada çok satanlar listesinden uzun süre düşmeyecek gibi görünüyor. Serinin İngilizce ana dilinde şimdiye kadar çıkmış 5 kitap var. İlginin büyük olmasının bir diğer sebebi de, sanırım dizinin çok başarılı bir kitap uyarlaması olmasından kaynaklanıyor. Ben de pek çok okur gibi dizinin ilk sezonunu izledikten sonra kitaplarına yöneldim. İlk kitabı bitirdiğimde, dizinin on bölüme ilk cildi yansıtırken önemli hiçbir detayı kaçırmadığını fark ettim. Bu dizi aynı zamanda serinin Türkçe’ye çevrilmesini de hızlandırdı. Seriyi ilk defa Türkçe’ye çeviren ama uzun yıllar devamını getirmeyen yayınevi el değiştirdi. Epsilon yayınları kitabın telif haklarını alıp, şuana kadar ilk iki kitabı Türkçe’ye kazandırdı ve üçüncü kitap ile ilgili çalışmaları devam ediyor. Eğer fantastik kurgu romanlar
ARALIK 2011
countryLIFE
okumayı seviyorsanız bu seriyi gözardı etmemenizi öneririm. Kitabın sloganlarından biri olan “Winter is coming” sözü ise, bu kitabın soğuk kış aylarında çok daha keyifle okunacağını düşünmeme sebep oluyor. Behzat Ç. dizisi ile kitaplarının satışı artan bir diğer yazar da Emrah Serbes oldu. Televizyon’un kitap piyasasına olumlu etkilerinin yanı sıra, hemen her yıl yardımını esirgemeyen Sinema da bu yıl yine elinden geleni yaptı. İlk defa 2010 yılında “Bir gün” adıyla Türkçe’ye çevrilen “One Day” isimli David Nicholls imzalı kitap, 2011’de kitabın sinemaya uyarlanmasının ardından çok satanlardaki yerini aldı. Onu Peter Jackson’un sinemaya uyarladığı “Tenten” filminin ardından satışı artan, yeni baskılar yapan çizgi romanlar izledi. Sinema ve televizyonun kitap dünyasıyla yaptığı ittifakı, düzenli kitap okuyanların yanı sıra, kitap okumayı bir alışkanlık haline getirmemiş olanlara da okumayı sevdirdi ve sevdiriyor diyebiliriz. Bir yıl daha biterken Steve Jobs’un üzücü vefatıyla yılın en çok okunan biyografileri de ünlü işadamı hakkında yazılanlar oldu. Jobs hakkında piyasa da pek çok kitap olsa da, Einstein’ın biyografisini de yazan Walter İsaacson’un kitabı çıkar çıkmaz çok satanlardaki yerini aldı. Çünkü İsaacson’un kitabı Jobs’un ağzından yazılan tek biyografiydi. Kitabı Türkçe’ye son derece renkli bir yayınevi olan Domingo kazandırdı.
Hayy Yayınlarının Prof. Canan Efendigil KARATAY’ın kaleminden çıkan kitapları, kuşkusuz 2011 yılının en çok satan sağlık ve diyet kitapları oldular. 81
Yılın en çok konuşulan yazarlarından biri de Ayrıntı yayınlarının kitaplarını Türkçeleştirdiği Chuck Palahniuk idi kuşkusuz. Yazarın son kitabı Ölüm Pornosu (Snuff ) gazetelerin manşetlerini süsledi. Çevirisini yapan Funda Uncu hakkında bile soruşturma başlatıldı. Çevirmen kitabın yazarı olmadığını, Türkçe’ye ana metni eksiksiz fazlasız çevirdiğini, kitabın basım yetkisinin yayınevinde olduğunu söylemek zorunda kaldı. Ayrıca Hakim, Ayrıntı Yayınlarının avukatına hukuk tekniğini ilgilendiren bir nokta olarak; davanın mahkumiyetle sonuçlanması olasılığına karşı, “hükmün açılanmasının geriye bırakılması” yönünde bir talepleri olup olmadığını sordu (CMK 231/5 maddesi). Ayrıntı Yayınlarının avukatı bu konuda cevap için süre istedi. Bunun açıklaması da şöyle; Yayıncı ile ilgili herhangi bir hüküm verilmeyecek, aynı yayınevi 5 yıl içerisinde aynı suçtan yargı karşısına gelmezse tüm kayıtlar silinecek. Bütün bu kargaşanın sonunda ise, Türkiye’de kitapları hatırı sayılır bir okur kitlesi tarafından takip edilse de çok satanlar listelerine girmeyen bir yazarın kitabı aylarca listelerden düşmedi. Bu ay ki yazımı sonlandırmadan önce, ülkemizin önemli aydınlarından Server Tanilli’nin vefatından dolayı duyduğum derin üzüntümü paylaşmak istiyorum. Ailesine, sevenlerine ve okurlarına başsağlığı diliyorum. 2012 yılının Country Life okurlarına ve herkese öncelikle sağlık ve mutluluk getirmesini diliyorum. Kitapların mahkeme salonlarında dava konusu olmayacağı bir yeni yıl olması dileklerimle. Işık ve sevgi ile... Tuncay Renklikurt Remzi Kitabevi tuncayrenklikurt@gmail.com
ARALIK 2011
countryLIFE
REHBER Sağlık Acıbadem Göktürk 322 56 60 Biruni Laboratuvarı 322 68 22 Cosmodent Diş Kliniği 322 40 04 Çocuk Doktoru Mürsel İnanç 322 79 83-84 0532 542 75 71 Dr. Faid Hasan 360 03 12 0532 274 55 80 Foot Medical 322 12 45 0532 520 27 59 Florence Nightingale 322 63 22
Dr. Demet Elvan 322 91 78 Dr. Tülay Çağlar 322 18 08 Özel Ergene Diş Sağlığı 322 69 98-99 Özel Formax Polikliniği 322 61 80-81-82 Kemer İstanbul Diş Sağlığı 322 38 28
Lezzet Abant Çiftliği 322 48 48 Bafra Karafırın 322 42 42 Boğaziçi Kuruyemiş 322 81 97 Bolulu Hasan Usta 322 22 88 Coquina by Hande
322 67 05 Ceviz 322 26 64 Fırın İstanbul 322 54 05 Fish of North 322 66 02 Grand Cello 0212 360 38 15 Güven Kuruyemiş 322 12 17 Kanatçızade 322 77 33 Karafırın 322 43 34-42 Kemer Cafe Ev Yemekleri 322 01 71 La Cucina 322 27 62 Lahhmacun 322 26 21 Marmaris Büfe 322 74 11-25 Mozza 322 85 05 Namlı Kebap 322 23 75 Olivo Ristorante 322 32 12
Özsüt 322 73 43 Patiswiss Çikolata 322 44 78 Sampi 0212 322 77 87 -444 76 74 7 Restaurant 322 55 27-28 Tombak Plus 322 89 94 Tarladan Eve 322 93 29 Pelit Pastanesi 322 56 11 Venüs Pastaneleri 322 05 55
Kargo Aras 322 33 49 MNG 322 66 75 Yurt içi 322 47 19
Tecrübeli üniversite hocasından her düzey için İngilizce özel ders verilir. 0532 610 66 88 nursenkarabulut@yahoo.com
Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü mezunu özel okul ve dershane deneyimli öğretmenden İlköğretim, Lise ve Üniversite seviyesinde Matematik, Geometri, Calculus, SAT Math dersi verilir. matematikhocam@gmail.com 0532 2315624
Tecrübeli öğretmenden Fransızca-İngilizce yabancı dil dersleri… İlköğretim okuma-yazma, güzel konuşma ve öğrenci koçluğu hizmetleri verilir.
MU-T-LOCK KALE KİLİT Göktürk Cd. No.20-27/D Göktürk-Eyüp/İST Tel: 322 17 87 – Şube Tel: 322 20 52 Cep Tel: 0536 635 28 00
ÖZEL DERS
Detaylı bilgi ve referans için 0533 290 28 95 gulsahaltuntecim.fr@gmail.com
Uygun fiyata İngilizce ve Almanca özel ders verilir. Gül Ongun 0533 285 95 70
ABANT ÇÝFTLÝÐÝ
İyi Seneler
KASAP ÞARKÜTERÝ MANAV
0 212 322 48 48 0 533 934 23 33
Şarküteri Kasap Manav Yemek ve kokteyl organizasyonları. Garson temini Paket servisi Telefonla sipariş Sizin için özel seçtiğimiz Kandıra Hindisi (Kestaneli Hindi Dolması) mevcuttur.Siparişler 1 hafta önceden alınır.
Merkez Mah. Belediye Cad. Kemer Life Çarşısı No:26 /235 Göktürk İstanbul 0212 322 48 48 0533 934 23 33