SİZİNLE GURUR DUYUYORUZ Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır. Şubat 2015 Sayı:91
CTAL BAŞARIDAN BAŞARIYA KOŞUYOR Celal Toraman ailesi yine büyük başarılara imza attı. Okulumuz sporda, bilimsel çalışmalarda, yurt dışı projelerinde, akademik başarıda her zaman olduğu gibi yine ön planda olmaya devam ediyor. Aşağıda bu başarılarımızla ilgili bilgileri okuyacaksınız. Okulumuzu gururlandıran tüm öğrencilerimize teşekkür ediyoruz .
Celal Toraman öğrencileri birinci dönemin sonunda büyük bir başarı elde ederek ödüllerini aldılar. Karne töreninde 242 takdir belgesi, 148 teşekkür belgesi, 94 onur belgesi ve 34 başarı belgesi sahiplerine sunuldu.
VOLEYBOLDA İL BİRİNCİSİ OLDUK Liseler arası Balıkesir Voleybol il birinciliği müsabakaları Burhaniye Celal Toraman Anadolu lisesinin şampiyonluğu ile sona erdi. Burhaniye Celal Toraman Anadolu Lisesi Bigadiç Kuvayi Milliye Anadolu Lisesini 3-1 yenerek Balıkesir il birincisi oldu. Celal Toraman Anadolu Lisesi Balıkesir ilini, yapılacak olan gruplarda temsil etme hakkını kazandı. Okulumuzu, öğrencilerimizi ve hocalarımızı tebrik ediyor yapacakları grup maçlarında başarılar diliyor ve galibiyet haberlerini bekliyoruz.
BASKETBOLDA ŞAMPİYON CELAL TORAMAN ANADOLU LİSESİ Burhaniye Celal Toraman Anadolu Lisesi Genç Kız ve Erkek Basketbol takımları Balıkesir'den 2 kupa ile döndü. Basketbol il birincisinin belirleneceği final maçlarında Celal Toraman Anadolu Lisesi Genç Kız takımı Bandırma Hatem Anadolu Lisesine yenilerek İl 2.si olarak kupayı kaldırdı. Günün ikinci final maçında Genç Erkeklerde Balıkesir Bahçelievler Anadolu Lisesi ile karşılaşan Burhaniye Celal Toraman Anadolu Lisesi maçı 6141 kazanarak Balıkesir il birincisi oldu. Aldığı bu birincilikle ilerleyen tarihlerde oynanacak olan grup maçlarında Balıkesir ilini temsil etme hakkını kazandı.Öğrencilerimizi,okulumuzu ve öğretmenlerimizi tebrik eder grup maçlarında başarılar dileriz.
BALIKESİR SATRANÇ TURNUVASI Okulumuz satranç öğretmeni İsmail ÜNLÜ eşliğinde 10 öğrencimizin katıldığı Okul Sporları İl Birinciliği Turnuvasında arkadaşımız Erol CANSEL il üçüncüsü; Feyzullah AKKENT il dördüncüsü oldu. Arkadaşlarımız Muğla’da düzenlenecek olan Bölge Turnuvalarına katılacaktır. Katılan tüm öğrencilerimizi ve öğretmenimizi başarılarından dolayı kutluyoruz. Ayrıca Hacı İlbey Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi müdürü Hüseyin YEŞİL’e, 2 gün boyunca öğrencilerin öğle yemeğini karşılamasından dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Sayfa 2
OKURUMUZDAN MEKTUP VAR
ATATÜRK KÖŞESİ "Al bin liranı ver çekimi…” Falih Rıfkı Atay'ın anılarından: Atatürk, ünlü güreşçi Kurtdereli'ye ödül olarak 1000 liralık bir banka çeki veriyor. Altını Kemal Atatürk diye imzalıyor. Zaten çeklerde resmi de var. Pehlivan çeki bankaya götürüyor; kendisine 1000 lirayı ödüyorlar. Muazzam bir para. Ama Kurtdereli hala bekliyor. “Ne bekliyorsun pehlivan?” diye sorduklarında çeki beklediğini söylüyor. "Parayı aldın, çek bizde kalacak" diyorlar. “O zaman alın 1000 liranızı, verin çekimi. Onda Atatürk'ümün imzası var” diyor ve parayı iade edip Atatürk imzalı çeki sevgiyle cebine yerleştirerek gidiyor. Başak ULAŞ
RÖPORTAJ Okulumuz 2003 mezunu Çağrı Birimenler ile yaptımız röportajda kendisine sorduk: -Kısaca kendinizi tanıtır mısın? 1987 Siirt doğumluyum aslen Karslıyız. Annem emekli hemşire babam ise başkomiser. 1987 yılında buraya geldik. İlköğretimi Faruk Kızıklı İlköğretim okulunda okudum daha sonra Anadolu liseleri için sınavlara katıldım ve Hacı Mustafa Müdüroğlu Anadolu Lisesini kazandım. 2003 yılında mezun oldum daha sonra 2 yıl Askeri okulda okuyup Astsubay olarak mezun oldum. 3 buçuk yıl astsubay olarak görev yaptım daha sonra astsubaylıktan ayrıldım. Makine Mühendisliği okudum İşletme Bölümünü okudum İş Güvenliği Uzmanlığını bitirdikten sonra belediyede çalışmaya başladım. -Küçükken ne olmak isterdiniz? Küçükken hep asker olmak isterdim ve başardım ama pek sevmedim askerliği ayrıldım. Daha sonra böyle kısmet oldu ve Makine Mühendisi oldum. -Mesleğiniz sizin tercihiniz mi, mesleği seçmenizdeki en büyük etken neydi ? Evet benim tercihimdi zaten askeriyede de teknisyendim, teknik işleri de severim. Bu yüzden ben makine mühendisliğini seçtim severek de yapıyorum. Makine mühendisliğini de tavsiye ederim ancak üniversiteyi isim yapmış üniversiteler yerine teknik üniversitelerden ders almanızı öneririm. İsim yapmış üniversiteler ile dersleriniz de farklı olur stajdaki alt yapınızda farklı olur hocalar çok daha kaliteli olur iş sahanız da genişler. -Mesleğinizin güzel yönleri nelerdir? Makine mühendisliğini çok seviyorum. Makine nedir der iseniz? Etrafınızda gördüğünüz birçok şey makinedir ancak makine mühendisliğinin birçok alt dalları vardır; Hidrolik, Robotik, Mekatronik. Bunlar gibi birçok dal var ve bunların birinde uzmanlaşmanız lazım. Zor bir bölüm. Benim şuan belediyedeki durumumu sorarsınız ben burada Makine İkmal Birim Amiri olarak çalışıyorum. Araçlardan sorumluyum şoförlerden sorumluyum. Planlar projeler evlerdeki su tesisatları taktırdığınız klimalar kısacası tesisatların birçoğu makine mühendisliğinin kapsamındadır. -Şimdiki aklınız olsa lisede neyi farklı yaparsınız? Ben lisede TM öğrencisiydim TM’den mezun oldum. Askeri okula gidip dikey geçiş ile Makine mühendisliğine geçiş yaptım. Şimdiki aklım olsa lisede Sayısal seçerdim o zamanlar tek korktuğum ders Biyoloji idi. Kimya dersini de pek sevmezdim o yüzden TM öğrencisi oldum ve bu yüzden TM bölümünde öğretmenlik vardı öğretmenlik düşünmediğimden Askeri okula gittim. -Celal Toraman Anadolu Lisesi size ne kattı? Celal Toraman Anadolu Lisesinin yeri bende çok büyük . Celal Toraman Anadolu Lisesi bana çok iyi arkadaşlıklar çok iyi dostluklar kazandırdı ve hala birçok arkadaşımla çok yakın olarak görüşebiliyorum. Ben okulun ikinci mezunlarındandım hocalarımız okulun çekirdek kadrosunu oluşturuyordu. Ben okulun Voleybol takımında pasör olarak oynuyordum o zaman Tekin Hoca bizim antrenörümüzdü. O zamanlar çok iyi bir takımımız vardı. Gökhan Ergene takımımızın en güçlü oyuncusuydu. Bizim zamanımızda körfezde 1 numaraydık bırakın maç vermeyi bizden set bile alamazlardı. Maçta dalga geçerdik. Tekin Hoca çok sinirli biridir bizim zamanımızda daha gençti. Kendisi Profesyonel bir Voleybol oyuncusu idi. Hepimiz hayran kalırdık ama maç içerisinde çok serttir. Ben TSK Takımında oynadım Milli Takım Seçmelerine kadar yükseldim ancak Tekin Hoca kadar sert biri görmedim. Başarıya en çok yaklaştığımız an ise buradan körfez birincisi olarak çıkardık her yıl. Ancak Balıkesir’de Koray Lisesi diye baş belası bir takım vardı. Bu takım her yıl Türkiye de dereceye girerdi. Son yılımızda İl Finallerine katıldık şansımıza Koray Lisesinden bir iki iyi oyuncuları mezun olmuş. Tekin Hoca çok heveslenmişti. Ne yazık ki 3-2 kaybettik ama ilk defa Tekin Hoca sinirlenmedi ama ağladı. Şuan sizin takımınızı izledim ancak şuan ki okul takımınız bizim kadar iyi değil. Röportajımız için okulumuz eski mezunlarından Çağrı Birimenler’e çok teşekkürlerimizi sunuyoruz ve hayatının geri kalanında mutluluklar dileriz. İrem Becerik & Berk Üstün & Nuray Özbay & Damla Turhan
Merhaba Arkadaşlar; Ben, Büyükçiğli Anadolu Lisesinde Tarih öğretmeniyim. Gazetenizin sıkı takipçisiyim. Sizlerle tanışmam Mehtap Öğretmeniniz sayesinde oldu. İyi ki de olmuş! Sadece ben değil öğretmenler odasındaki diğer arkadaşlarım da yazdıklarınızın müptelası. Teneffüs’te benim en çok ilgimi çeken okuldaki anma ve kutlama törenlerindeki özeniniz oldu. Atatürk ve yaptıklarına sahip çıkmanız da tarih öğretmeni olarak beni çok mutlu ediyor. Sadece bu kadar mı demeyin. Anket köşesindeki sorular ve verdiğiniz yanıtlar da bir o kadar ilgi çekici. Kitap, müzik, film ve dergi tanıtımlarınızın da bende çok faydası oldu. Ayrıca gençlerin ne dinlediğini, nelerden hoşlandığını öğrenmek de bir öğretmen olarak oldukça işime yaradı. Bitti mi diyorsanız tabii ki bitmedi. Uçan Halı bölümü de gezmeyi çok seven biri olarak okumaktan zevk aldığım yerler arasında. Fıkralar, ilginç bilgiler ve öğretmenlerin hayatlarının paylaşıldığı bölümleri de okumadan geçmiyorum. Ayrıca mezun mektuplarında, arkadaşlarınızın tecrübelerini yazdığı bölümleri okuldaki öğrencilerimle de paylaşıyorum. İnanın bu özellikle 9. sınıftaki arkadaşlarınıza yol gösterici oluyor. Daha ne diyebilirim ki. İyi ki sizlerle tanışmışım. Bir dahaki ay, yazdıklarınızla buluşmak dileğiyle. Bu arada iyi ki Mehtap öğretmeninizle hayatlarımız bir yerde kesişmiş. Onun gibi bir öğretmene sahip olduğunuz için çok şanslı olduğunuzu asla unutmayın. Hepinizi çok öpüyorum. Hep böyle kalın. Emine PARLAK Büyük Çiğli Anadolu Lisesi
ÜNİVERSİTE TANITIMI Medipol Üniversitesi Medipol, Eğitim ve Sağlık Vakfı'na bağlı olarak 23.06.2009 tarihinde İstanbul'da kurulan bir vakıf üniversitesidir. Kampüste Hayat: İstanbul Medipol Üniversitesi, Haliç ve Kavacık Yerleşkelerinde eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Ayrıca öğrencilerin uygulama dersleri ve staj eğitimleri, Bağcılar’daki Medipol Üniversitesi Hastanesinde devam etmektedir. Haliç Yerleşkesi; göz kamaştıran bir alanda, Suriçi’nde, Haliç’in kenarında yer almaktadır. Kentin en merkezi konumuna sahip olan Yerleşke, çevresindeki tarihi ve kültürel zenginlik ile öne çıkmaktadır. Haliç Yerleşkesi; modern binası, canlı lobisi, bahçeleri ve restoranı ile canlı bir üniversite yaşamına ev sahipliği yapmaktadır. Sinema, tiyatro, müzik, gezi ve fotoğrafın da aralarında olduğu 20’ye yakın öğrenci kulübü de bu canlılığa renk katmaktadır. Kavacık Yerleşkesi; eğitim, laboratuvar, kız ve erkek yurdu binalarına ev sahipliği yapmaktadır. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün Anadolu Yakası ayağında, köprünün hemen çıkışında yer alan Kavacık Yerleşkesi, merkezi konumu ve geniş kurulum alanı ile dikkat çekmektedir. Tenis ve basketbol
sahaları, dinlenme ve sohbet alanları, geniş salonları, derslikleri ve otopark alanları ile öne çıkan Yerleşke, hızla devam eden çevre düzenlemeleri ile her geçen gün daha da güzelleşmektedir. Öğrencilerin uygulama dersleri ve staj eğitimlerinin yapıldığı Bağcılar’daki Medipol Üniversitesi Hastanesi ise TEM Otoyolu kenarında olmasının getirdiği merkezi konumu ve dev bir eğitim kompleksi olması ile öne çıkmaktadır. Bünyesinde Genel, Onkoloji, Kalp-Damar Cerrahisi ve Diş Hastanesi olarak 4 hastaneyi barındıran Medipol Üniversitesi Hastanesi, 470 yatak kapasitesi, 133 yoğun bakım ünitesi, 246 poliklinik odası ve 25 ameliyathanesi ile Medipol öğrencilerine pratik eğitim imkânı sunmaktadır. Birimleri : - fen-edebiyat fakültesi, tıp fakültesi, diş hekimliği fakültesi, iletişim fakültesi, eczacılık fakültesi, sağlık bilimleri fakültesi, iktisadi ve idari bilimler fakültesi, hukuk fakültesi, iletişim fakültesi, güzel sanatlar fakültesi, yabancı diller yüksekokulu, sağlık hizmetleri meslek yüksekokulu, sosyal bilimler meslek yüksekokulu, sosyal bilimler enstitüsü, sağlık bilimleri enstitüsü. Berna DİLKİ
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Sayfa 3
PROFESÖR REMZİYE HİSAR Remziye Hisar; Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın kimyageridir. Fransız Sorbonne Üniversitesin’nden mezun ilk Türk kadını. 1902 yılında Üsküp'te doğdu.Mekteb-i İptidayiyi, bir yılda henüz dokuz yaşında iken başarıyla tamamlayarak zekâsının ilk sinyallerini verdi. Daha sonra, İttihat ve Terakki Mektebi ve Emirgan, İnas Rüştiyesi'ne devam etti. Darülfünun’u birincilikle bitirdi . Darülfünun’da kız öğrencilerin erkek öğrencilerden ayrı saatlerde ders aldığı bu dönemde, öğretmeni ve okul arkadaşlarıyla birlikte Bakü'ye gitti. Bir erkek öğretmen okulunda öğrencilere ders vermeye başladı. Sovyet Rusya'nın Azerbaycan'ın bağımsızlığına son vermesi ile orada tanışıp evlendiği eşi Doktor Reşit Süreyya Gürsey ile birlikte İstanbul'a döndü. Daha sonra eşinin tedavi için Paris'e gitmesinin ardından, bilgisini geliştirmek için Paris'e gitti. Adını bilim dünyasında duyurmak amacı ile Sorbonne'da kimya bölümünde öğrenim görmeye başladı. Sorbonne’da Madam Curie’nin öğrencisi oldu. Doktora tezini tamamlamasının ardından, Türkiye'ye dönüp, 1933 - 1936 yılları arasında İstanbul Üniversitesi'nde kimya ve fiziko kimya doçenti olarak görev yaptı. 1947 yılında İTÜ Makine ve Kimya doçentliği görevine başlayan Hisar, 1959 yılında profesör olduktan sonra 1973 yılında emekliye ayrıldı. Tipik bir Cumhuriyet kadını olan Remziye Hisar, dünyaca ünlü fizikçi Feza Gürsey ve Milletlerarası Psikoloji Cemiyeti'nin tek Türk üyesi psikiyatrist Deha Gürsey Hanım'ın annesidir. Uzun yıllar Anadolu Hisarındaki babasından kalma evde yalnız yaşamıştır. Oğlu Feza Gürsey'in ölüm haberini aldıktan kısa bir süre sonra 1992'de vefat etmiştir. 1991 yılında Tübitak Hizmet Ödülü'nü almıştır.
YAZAR TANITIMI ANTHONY BURGESS Asıl adı John Burgess Wilson olan yazar 25 Şubat 1917'de İngiltre'de doğdu. Yazar 22 kasım 1993'de Londra'da hayata gözlerini yumdu. Aralarında Otomatik Portakal adıyla Türkçeye çevrilmiş A Clockwork Orange, Nothing Like The Sun ve The Malayan Trilogy'nin de bulunduğu 16 roman, beş eleştiri kitabı, çeşitli senaryoları ve çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Romancılığın dışında gazetecilik, eleştirmenlik ve dilbilim çalışmaları da bulunan Burgess çağdaş İngiliz edebiyatının en verimli yazarlarındandır. Kitaplarından da anlaşılacağı gibi kelime mucidi bir insandır. Otomatik Portakal adlı romanında on beş yaşındaki Alex ve arkadaşları aralarında kendilerinin ürettikleri Rusça kökenli 'Nadsat' dilinde konuşurlar. Distopya türünde yazılmış bu eser okuyucuya çok farklı duyguları hissettirip, okuyucunun sınırlarını zorluyor. Bu eseri okurken anlamak için güzel bir çaba içine girebilirsiniz. Stanley Kubrick’in 1971 yapımı aynı adlı film uyarlamasıysa Burgess’ın içine sinmese de yayınlanıyor ve eserin tanıtımına büyük katkı sağlıyor. Burgess’ın filmle ilgili Rolling Stones üyelerini oynatma hayali hiçbir zaman gerçekleşmediği gibi Kubrick’in uyarlamada kattığı yorumlar nedeniyle Burgess ile uzun süre atışıyor. Sinematografik açıdan oldukça başarılı olan film, kurgusuyla kendisini kitaptan tamamıyla ayırıyor. Kendine has atmosferi, nefret dolu anlatımı ve harika film uyarlaması nedeniyle Otomatik Portakal distopya dünyasının en iyilerinden biri olduğunu kanıtlıyor. İrem DEMİRCİ
İrem BECERİK
SIRF Sesinin kötü olduğunu söyledikleri için asla şarkı söylemiyorsun. Sırf bu yüzden bağıra bağıra en sevdiğin şarkıyı söylemenin mutluluğunu y a ş a y a m a d ı n . Boyunun kısa olduğunu söyledikleri için asla basketbol oynamadın. Sırf bu yüzden ilk maçında ilk sayını atmanın sevincini yaşayamadın. Müzik aleti çalmanın bir işine yaramayacağını söyledikleri için bıraktın. Sırf bu yüzden ilk kez bir parçayı hatasız çaldığındaki gururu yaşayamadın. Çirkin olduğunu söyledikleri için asla fotoğraflarda yüzünü göstermiyorsun. Sırf bu yüzden ileride anılarına baktığında mutluluğunu hatırlamayacaksın. Sakin ve havalı durmanı söyledikleri için bir ortamda asla içinden geldiği gibi davranmadın. Sırf bu yüzden zamanla kim olduğunu ve ne hissettiğini unutmaya başladın, olmadığın kişiye dönüştün. " Sana bakmaz" dedikleri için ona neler hissettiğini anlatmadın. Sırf bu yüzden asla cesur olamadın. İnsanlar hep bir şeyler söyledi, sen hep yarım kaldın. Dışarıdaki insanları memnun etmek için çabaladığın kadar , kendini memnun etmek için çabalasan? Özgürlük mutluluk getirir, mutluluk ise her şeyi. Yağmur KARPAT
AÇLIĞA UZANAN ZEYTİN DALI Dünya üzerinde birçok nedenden dolayı insanlar açlık sıkıntısı çekmektedir. Bu nedenler savaş, iç karışıklıklar, göç, kuraklık, doğal afetler olabilir. Biz de bu soruna bir çözüm bulmak için çalışmaya başladık. Bölgemizde de zaten yoğun olarak bulunan zeytin ağacının yapraklarını kullanarak bir çorba yapmaya çalıştık. Tabi bunu yapmadan önce kapsamlı bir araştırma yapmamız gerekti. Sonuç olarak yaptığımız çorba hem antibiyotik etkisi yarattı hem de gerekli besinlerin alımını sağladı. Zeytin yaprağının yanında kullandığımız birkaç maddeyle beraber yapılan çorbanın tadı biraz acı ve buruk oldu. Ama tabii ki bizim yaptığımız sadece karlı bir yolda ilk ayak izi olmak. Yaptığımız projelerin amacı yarışmalarda ödül kazanmak değildir. Projede geçirdiğimiz vakit, edindiğimiz bilgiler ve ufkumuzu açan merak ve sorgulama isteğimizin artması bizim için en büyük ödül olmaktadır. Bize bu yolu gösterip önderlik eden biyoloji öğretmenimiz Handan Bilecikligil ‘e de teşekkür etmezsek haksızlık etmiş oluruz. Teşekkürler Handan Hocam!! Erol CANSEL & Uygar BİLECİKLİGİL
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Sayfa 4
ANKET
İLGİNÇ BİLGİLER
Okulumuzda yaptığımız ankette 413 kişiye sorduk: “En çok korktuğunuz şey nedir?” İşte aldığımız sonuçlar: Allah: 63 Hayvan (Köpek, yılan, kedi, sıçan, balina): 48 Batılı devletlerin orta doğu politikaları yüzünden ülkemizin Güney sınırlarından gelen göç dalgasına bağlı enflasyon artışı: 31 İsmail Ünlü: 24 Songül'ün albüm çıkartması: 23 Karbon tetra klorürlerin polar kovalent bağlarının kopunca çıkan fotonların çukur aynanın asal eksenine paralel gelip odaktan geçerek yansıdıktan sonra göz merceğimizde kırılıp, sarı lekede arkasına düşmesi: 22 Böcek: 22 Karanlık: 20 Mehmet Arslan: 13 Köksel baba: 11 Fizik: 11 Ölüm: 10 Mesut Alan: 8 İhanete uğramak: 7 Palyaço: 6 Ölüm yiyen: 6 Yalnızlık: 5 Matematik sınavı: 5 Cin: 5 Sevdiklerimi kaybetmek: 5 Yalancılar: 4 Uykuda bir şey olması: 4 Küllerin üzerinde yürümek: 4 Sınıfta kalmak: 4 Galatasaray'ın küme düşmesi: 4 Yok: 4 Üniversite sınavı: 4 Toplum önünde rezil olmak: 3 Ayna: 3 Bulaşık yıkamak: 3 Trafik polisi: 3 İğne: 2 Kamyon: 2 Lucifer: 2 Samara: 2 Hata yapmak: 2 Ambulans: 2 Delibal: 2 Hastane: 2 Karabasan: 2 Rezil olmak: 2 İftira: 2 Kötü şaka: 2 Cehennem: 1 Araba çarpması: 1 Matkap sesi: 1 Sosa'nın ölmesi: 1 İrem BECERİK & Berk ÜSTÜN
SİVRİ SÖZLÜK Tebeşir: Öğretmen mermisi. Rotring: Öğrenci bıçağı. Pegasus: Uçan at. Yürüyen uçak: Yeni nesil Pegasus. Melankoli: Ortada hiçbir makul sebep yokken üzgün olma durumu.
1-Yapmanız gereken işleri erteleyebildiğiniz kadar ertelemeniz de hafızanızın güçlenmesini sağlıyor. Bunun nedeni de olayı erteledikçe aslında üstünde daha uzun süre düşünmenizdir. 2-Bizi üzen olaylarla ilgili anılar, bizi mutlu eden anılara kıyasla beyinde daha sağlam bir yer edinir. 3-Dünya'daki bütün dağ ve kanyonların toplam ölçümleri Dünya çevresinin yalnızca 5000’de biri kadardır. Yani eğer Dünya’yı avucunuza alma şansınız olsaydı bir bowling topuna dokunuyor gibi pürüzsüz hissederdiniz. 4-Dünya’nın yaşayan en kalabalık canlı organizması mantarlardır.Mercanlar en büyük canlı yapısı olabilir ancak, bu büyüklük birçok tekil organizmadan oluşmasından kaynaklıdır. Dünya’nın en kalabalık canlı türü bal mantarıdır. Yenilebilir bir türdür ancak aynı zamanda da çevredeki birçok bitki ve ağaçlarda ciddi sorunlar oluşturan bir bitki zararlısıdır. 5-Geceleri uyurken sola doğru uyursanız geçmişle ilgili, sağa doğru uyursanız olmamış senaryolar üzerinden kopuk rüyalar görürsünüz(Bunun nedeni gece gece yediğiniz atıştırmaların midenize baskı kurması da olabilir, kim bilir? 6-İnsanların gözlerinde üç farklı renk konisi vardır:mavi,sarı,kırmızı.Bunlardan biri ya da ikisi eksik olduğunda kişi renk körü olur. Köpeklerde ise sadece mavi ve sarı vardır. Yani siyah-beyaz görmezler sadece renk körüdürler. 7-Adem elması kadınlarda da vardır. Sadece testosteron oranı düşük olduğundan fark edilir büyüklükte değildir. 8-Elmayı kesip bir kenara koyduğumuzda kararmasının sebebi bozulması değildir. Aslında tam tersidir.Hepimizin özellikle cildinde ve saçlarında bulunan melanin bitkilerin her yerinde bulunur ve bitkiyi bozulmaktan ve enfeksiyondan koruduğu için, bitki kesildiği takdirde yüzeyi sarmaya başlar. 9-Ayak kokusunun peynirli cipse benzemesinin nedeni aynı tür kimyasalları bulunduruyor olmasıdır.Terde bulunan mikroplarla vücuttaki bakterilerin etkileşime girmesiyle oluşan "Isovaleric Asid" gerçekten de bazı yemeklerde tatlandırıcı olarak kullanılır. 10-Auroraların sadece kutuplarda olmasının sebebi dünyanın manyetik alanıdır. Manyetik alan dünyanın çevresini bir kalkan gibi sarar ama kutup bölgelerinde tıpkı bir donut gibi boşluklar bırakır. 11-Yıldızların bazen yanıp sönüyor gibi görünmelerinin nedeni ışığın bize ulaşana kadar atmosferde farklı yoğunluk ve sıcaklığa sahip olan hava bölgelerinden geçiyor olmasıdır. Pelin FİDANCI
BURÇLAR KÖŞESİ Korku filminde burçlar; OĞLAK: Gezide tuzağa düşüp ölen tip TERAZİ: ''Kim var orada?!'' diye bağıran tip ASLAN: Kurtulan veya hayatta kalan son tip KOÇ: İlk ölen tip YENGEÇ: Aslan burcu için kendi hayatını feda eden tip BALIK: Bir şeyleri / birilerini tek başına öldürmeye çalışan tip BOĞA: Ölseler dahi hiç umursamayan tip KOVA: Katil veya canavarla dost olmaya çalışan tip AKREP: Filmdeki kötü karakterlerle birlik olan tip İKİZLER: Tüm olanlar sırasında tek derdi yiyecek bulmak olan tip BAŞAK: Grup arkadaşlarının öldürülmesine sebep olan tip YAY: Kaçmaya çalışırken ayağı takılıp ölen tip Aleyna GÜNEYOĞLU
Poligon: Tehlikeli araç gereç, silahların eğitim ve alıştırmasının yapıldığı yer. Holigan: Bu tehlikeli araç gereçleri her yerde ve her şekilde kullanan canlı/insan.
SESSİZLİĞİN SESİ Sen bilir misin? Yalnızlığın sesini Ben bilirim o sesi Ağlarken bir başıma
Öyle bir acı ki Sessizliğin kederi Bilmem hissettin mi Çığlığımın sesini
Öfkenin çığlığı Korkutur sizleri Bilemezsiniz ki siz Sessizliğin sesini
Sessizliğin sesiyle Baş başa bırak beni Bırak ki Seni sevdiğimi unutayım artık Yusufhan YILDIZ
FIKRA NEREYE BAKIYORLARMIŞ? Ünlü psikiyatr Mazhar Osman bir gün tüm akıl hastalarının duvarda bir yere baktığını görmüş. Yanlarına gitmiş, kimse oralı değil, herkes aynı yere bakmaya devam ediyor. Hoca da bakar ama bir şey göremez. Bakılan yerde bir delik vardır. Hastalara sorar: “Neye bakıyorsunuz öyle? Ben baktım bir şey göremedim.” Hastalardan biri: “Hocam, biz bir saattir bakıyoruz da bir şey göremedik, sen öyle bir bakmayla ne göreceksin!” diye yanıtlar.
Nuray ÖZBAY
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
BİLİM KUTUSU
Sayfa 5
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? Kendine Özgü Bir İsmi Olduğunu Bilmediğiniz 16 Vücut Kısmı
Neden Fotoğraflarda Gözler Kırmızı Çıkar? Işık, göz bebeği yoluyla gözün içine girer. Göz bebeğinin boyutunu, içeri giren ışığın miktarına göre, çoğunluğu düz kastan oluşan bir yapı olan iris düzenler. Buna bağlı olarak dış ortamdaki ışık düzeyi yüksek olduğunda göz bebekleri küçülürken, düşük ışık düzeyinde ise göze daha fazla ışık gelmesini sağlamak için göz bebekleri büyür. Flaş kullanımı, düşük ışık düzeyinde olduğundan, o esnada göz bebekleri büyümüş durumdadır. Gözün arka kısmında retina adı verilen bir tabaka bulunur. Flaş aniden patladığında, henüz göz bebekleri kapanmaya fırsat bulamadan ışık gözümüzden içeri girer ve retina tabakasına çarparak geri yansır. Bu sırada göz bebekleri büyük halde olduğu için yansıyan ışığın büyük bir kısmı tekrar fotoğraf makinesine geri döner. Retina ve çevresinde gözü besleyen kılcal damarlar bulunduğundan, aniden yansıyan ışık, fotoğrafta kırmızı bir leke oluşturur. İşte bu yüzden ışık az olduğu zaman, flaş kullanılarak çekilmiş fotoğraflarda gözler kırmızı çıkar. Başak ULAŞ
1. Glabella: Kaşlarınız arasındaki alan. 2. Rasceta: Bileğinizin iç tarafında bulunan çizgiler. 3. Filtrum: Dudaklarınızın hemen üstünde bulunan çukur. 4. Fovea Radialis: Başparmağınız ve bileğiniz arasında kalan düz, üçgen alana "Enfiye Çukuru" ismi de veriliyor. (Bunun sebebi eskiden insanların vücudun bu bölgesinden enfiye çekmeleriymiş.) 5. Gnatyon: Çenenizin en alt noktası. 6. Aksilla: Koltuklarınız. 7. Venüs Gamzesi: Halk arasında "bel gamzesi" olarak bilinen kısmın entelektüel adı. 8. Kantus: Alt ve üst göz kapaklarının birleştiği nokta. 9. Purlicue: Baş ve işaret parmaklarınız arasında kalan bölge. 10. Ginekomasti: Normalden büyük erkek memesi. 11. Columella nasi: Burun delikleriniz arasında kalan kısım. 12. Tragus: Kulağınızın ön kısmında bulunan kıkırdak çıkıntısı. 13. Tüberkül: Üst dudağın içe doğru kavisli kısmı. 14. Frenulum: Dilinizin altında bulunan bağ. 15. Lunula: Tırnaklarınızın alt kısmında bulunan beyaz bölge. 16. Suprasternal Çentik: Köprücük kemikleriniz arasında bulunan çukur kısım. İrem BECERİK
GRİ
ADALET KUPASI Pisagor kupası (DİKEA, Adalet Kupası) Ünlü matematikçi Pisagor’un 2500 yıl önce icat ettiği ters çan biçimindeki bu kupa, ilginç bir özelliğe sahiptir. Kupanın altı delik olmasına rağmen içindeki asla dökülmez. Ne zaman ki kupaya doldurulan içecek, kupanın sınır çizgisini aşar o zaman içindekiler son damlasına kadar akıp gider. Kupaya, adalet kupası ismini veren filozof belki de bu kupa ile şunu söylemek ister: İnsan, bazen yaşamın sundukları ile yetinmeyi bilmeli, zira daha fazlasını arzularken elindekiler de kayıp gidebilir.
Yağdırmalı mıyım yağmuru, bilmiyorum. İçimde öldürüyorum tüm bulutları. Bedenimi sarıyor şimşeklerin yarattığı izler, dışarıdan fark edilircesine. Kırmızıya hapsoluyor tüm renkler, benimle birlikte. Bildiğin morlardan değil tümü. başka. Tüm kıtalardan dışlanan yelkenler kaplıyor Fethetmiş gibi bir hava, Fethedilme yok. Fethedilecek bir şey yok. Puslanıyor bir çift güçlü yaprak, kaçarcasına. Titriyor soğuk ve soluk. Benden başkası fark etmiyor, fark etmek farklı kılmıyor tümü. başka. aynı sularda
İrem BECERİK & Nuray ÖZBAY İSİMSİZ
İYİ Kİ DOĞDUNUZ ARKADAŞLAR OCAK 9/A TUĞBA ERCAN MELTEM YILMAZ SİMDEN AKÇAM 9/B DİLEK YEGÜL 9/C CANKAT BARINDIRIR EZGİ ÇOLAK ZEYNEP ÇAKAR DİLARA TÜRK SELİN TOPÇU 10/A DENİZ GENCAN 10/B ATAKAN ATICI PELİN FİDANCI MUSTAFA GÜNGÖRDÜ 10/C YİĞİT YAKIN ONURKAN SÜMBELLİ G.LARA BEGEL EMİR KUKUŞ İLDEM BALLI 11/A KADRİYE GÖKTAŞ ŞAZİYE GÖKTAŞ UYGAR BİLECİKLİGİL YİĞİT VAROL 11/B HASAN ÖZGÜL UMUT HIZAL FURKAN ARIOĞUL MUSTAFA ÇETİNKAYA 11/C M.KEMAL TOKİS R.GÜLŞAH BOZ
11/D BERKAY KÖKTEN YAĞMUR ERKAN D.AYŞENUR UZGUR NURAY ÖZBAY ECENUR YILMAZ 11/E RUKİYE KARATAŞ GÜŞTA BALABAN ENİS SEREN 11/F ZEYNEP DURMUŞ 12/B BERFİN GEZER SELİM BİLİCİ 12/C ATAKAN KÜÇÜK PELİN ESEN 12/D H.YALÇIN TUNCA I.NEHİR AĞCA ŞUBAT 9/A İSMAİL YÜKSEKKAVUK R.SELİN YÜKSEL 9/B İLAYDA ŞARBALKAN GİZEM ÇAKIR 9/C SENANUR YILMAZ GÖKTUĞ AKAN EFE ŞÜYÜN 10/A BERNA DİLKİ EMİRHAN ERKAN EMRE KARADAĞ
ZELİHA DORAN 10/B SİDAR ERGÜN H.MERT KARAYÖRÜK DİLA BABUR 10/C FATİH BAYIRLI 11/A BETÜL BOLADAN 11/B ARDA ORMANCI MUSTAFA CANDAN İREM ÜNAL GAMZE ATAR 11/D AHMET ÇİTKÖYLÜ NECATİ ÇAKIR 11/E BATUHAN TİLKİ 12/B PELİN ÖZTEKİN ŞEYMA ULACIK 12/C Ş.BUSE ALUMERT G.KAAN AKKAYA BERKAY AYAR 12/D EDA BOZDEMİR ALPEREN SÖNMEZ M.BEŞİR ÖZTÜRK TUĞBA UÇ RESUL HAKAN NİLÜFER KORTAÇ
Elif AKINCI
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Sayfa 6
PEYNİR ALTI EDEBİYATI
MÜZİK DÜNYASI
DERGİ TANITIMI
DAVID BOWIE
Peyniraltı Edebiyatı bir grup edebiyat meraklısının kendi emekleriyle çıkardıkları aylık dergi. Peyniraltı suyu tozu ve yeraltı edebiyatının kombine edilmiş halinden oluşuyor. Yani derginin ismi buradan geliyor. Yayın hayatına 2013 yılında başlayan derginin yazar kadrosu da gayet güzel. Ayrıca derginin sayıları her ay bir yazara ithaf ediliyor. Türk edebiyatının önde gelmiş isimleri olan Oğuz Atay' dan Sabahattin Ali' den tutunda dünya edebiyatının ünlü isimlerinden Dante' ye Gogol' a kadar bir çok yazara ithaf edilmiş dergi. Edebiyat severler tarafından büyük ilgi gören dergi her ay yayınlanmaktadır.
Sahne bazıları için sadece ışık ve şovdan ibarettir. Ama kimileri vardır ki sahneye aşık olur, ona kendini adar ve onu sürekli ruhuyla besler. Bu kişilerin işi müzik yapmak, dans etmek, film çekmek değildir. Onlar ilham dağıtırlar. Onlar yıldızlardan gelirler. David Bowie yalnızca bir müzisyen, aktör ya da bir dansçı değildi. Onun sanatı değişmek, sahnesi kendisiydi. Karmaşaya hükmetmeyi çok iyi bilen ender sanatçıların en önde geleni oydu. Müzikleriyle anlattı, sözleriyle onayladı. Şovları ve yaratıcı fikirleriyle çok büyük bir kitleye ilham kaynağı olabilmişti. İsmin ve bedenin ötesinden mükemmelliği ve bayağılığı tüm oluşuyla sergiledi. Geçtiğimiz günlerde kanser yüzünden hayatını kaybeden David Bowie yaptıklarıyla sanata çok büyük bir miras bıraktı. Hoşçakal Starman…
Hacer YILMAZ
Nuray KILIÇ
ZAVALLI ÇOCUK
KİTAP TANITIMI
Zavallı Çocuk 1873 yılında Gedik Tiyatrosu'nda sahnelendiğinde büyük ilgi gören bir piyesmiş. Kitabın kapağını açtığınızda sizi, "Üç Fasıl'dan İbaret Tiyatro Oyunu" yazısı karşılayacaktır. Bence Zavallı Çocuk üç fasıllık bir piyesten çok daha fazlası. Namık Kemal bu kitabında bizlere yalnızca bir hikaye anlatmıyor. O dönemde yaygın olan görücü usulü evliliğin doğurduğu zindan misali hayatlara dikkat çekiyor. Ve o dönemin köhnemiş zihniytine, sosyal ve aile içi yaşamına kalemiyle bir eleştiri sunuyor. Sahnesini izleyemediğim bu piyesi okuduğumda edindiğim izlenimleri size aktarmak istiyorum. Halil Bey kardeşinin ölümünün ardından yeğeni Ata'nın bakımını üstlenmiş ve onu evine almıştır. Ata on dokuz yaşında Tıbbiye'ye devam etmekte olan bir gençtir. Halil Bey'in Şefika adında, yaklaşık on dört yaşında bir kızı vardır. Kardeş gibi büyütülen bu iki genç arasında masum ancak yürek yakan bir aşk doğar. Birbirlerine açıldıklarında ise hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının bilincinde değildirler. Ekonomik durumu kötü olan bu aile Şefika'yı, borçlarını ödemesi karşılığında onu görüp beğenen bir paşayla evlendirmek ister. Bu haber Şefika'nın yüreğine yangınlar düşürür. Bu defa Şefika'nın yüreğinde aşk ile acının yangını harmanlanır ve onu kurtuluşu olmayan bir veremin pençesine düşürür. Bu cesur genç kadının biricik aşkı Ata'nın ise henüz hiçbir şeyden haberi yoktur. Öğrendiğinde ise olayların seyri hiç beklenmedik bir biçimde değişecektir. Elif AKINCI
TRANSCENDENCE (EVRİM) FİLM TANITIMI Evrim , Wally Pfister'in ilk yönetmenlik denemesi olan ve senaryosu Jack Paglen tarafından yazılan, 2014 yapımı bilim kurgu aksiyon gerilim türündeki film. Filmin başrollerinde Johnny Depp, Rebecca Hall ve Morgan Freeman oynamaktadır. Dr. Will Caster, büyük buluşlar yapmış, şimdilerde ise bir önemli yapay zeka projesini yürüten bir bilimadamıdır ve bu nedenle teknoloji karşıtı birtakım radikal grupların tepkisini çekmektedir. Nihayetinde bu kişilerin istedikleri teknolojik yardımı yapmadığı için bir terörist grubun saldırısına uğrar ve cinayete kurban gider. Kendisi gibi bilim adamı olan eşi Evelyn, Will'in beynini gelişmiş bir süper bilgisayara entegre eder. Will'in bedeni ölmüştür ama beyni eşiyle yeniden iletişime geçer. Dahası Will, bağlı olduğu bilgisayardan internet aracılığı ile tüm dünyayı yaklaşan terörist tehlikeye karşı uyarmaya başlar. Fakat terörist grup Will'in hala hayatta olduğunu fark edince, süper bilgisayarı yok etmek için harekete geçerler... İnsanlık zekasına egemen olan sanal biçimlendirme gücüne karşı koyabilecekler mi? Özgenur GÖKDOĞAN
OYUN TANITIMI Ubisoft'un, Ubisoft Montreal, Toronto, Şangay ve Kiev adlı dört farklı stüdyosu ile birlikte ortaklaşa geliştirdiği yeni Far Cry oyunu olan Far Cry: Primal'ı resmi olarak duyurdu! Milattan önce 10.000 yılında geçecek olan oyunda, Takkar adında kendi grubunda hayatta kalan son savaşçıyı yöneteceğiz. Oros adlı bu yabani bölgede geçecek olan oyunda, av olmamak için mücadele edeceğiz. Taş devri zamanına ineceğimiz bu oyunda, özellikle modern çağ öncesi vahşi insanlara, mamut ve balta dişli kaplanlar gibi vahşi hayvanlara, yırtıcı kuşlara ve kartallara, doğa şartlarına göre mücadele vereceğiz. Tüm bunların yanı sıra oyunda detaylı bir craft sistemi de bulunacak. Çevredeki işe yarar taşlarla, öldürdüğümüz canlıların derileri ve kemikleriyle hem silahlarımızı, hem de kıyafetlerimizi ya da çantalarımızı geliştireceğiz. Bu Craft sistemindeki yoğunluk ise Far Cry 3 ile Far Cry 4'e oranla daha yoğun ve detaylı olacak. Ok ve mızraklarla hayata karşı mücadele vereceğimiz Far Cry: Primal, 23 Şubat 2016'da sadece Sony PlayStation 4 ve Microsoft Xbox One için piyasadaki yerini alacak. Oyunun PC sürümü ise Mart 2016'da çıkış yapacak ve oyun eski nesil konsollara gelmeyecek. Oyun, Ubisoft'un daha önce piyasaya sunduğu Far Cry: Blood Dragonbenzeri ufak bir yapım olarak gözükse de gayet başarılı ve beklentileri fazlasıyla karşılayacağı daha piyasaya sürülmeden bizlere kendisini belli ediyor . Emirhan ERKAN
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Sayfa 7
İÇİMİZDEN BİRİ
BENİM GÖZÜMDEN Bu sabah uyuduğum dalın sarsılması ile uyandım. Uyandığımda gökyüzü maviliğini yeni kazanmıştı. Kafamı çevirip dalı sallayana baktım. Korkuya gerek yok. Gelen bizim sürüden bir arkadaş.”Hadi kalk balıkçılardan önce gidip karnımızı doyuralım.”Arkadaşıma tüylerimi havalandırarak cevap verdim.”Tamam, geliyorum.”Önce biraz kanat açma-germe çalışmaları ile kendime gelmeye çalıştım. Sıradaki egzersiz gaga ile tüy kabartma. Gagamı tüylerime sokup iyice havalandırıp kabarttım. Kuş bile olsan bakımlı olmalısın. Daha fazla oyalanmadan bizim sürünün yanına gittim. Sürü lideri hepimizin toplanması ile konuşmaya başladı.”Bu sabah aldığım duyumlara göre limanda çok iyi Mercan varmış. Hadi bakalım Kanatlar fora.”Pek önlerde uçmayı sevmem ben. Hep arkalarda uçarım. Etrafı seyreder, anın tadını çıkarırım. Sonuçta bizim gibi uçmayı isteyen birçok canlı var. Fırsatım varken tadını çıkarayım. Yavaş yavaş havalandık. Sakinim, yapabilirim. Sonuçta her gün uçuyorum ve kalkış. Gaga önde,kanat açısı normal. Hızımı keserek en arkaya geçtim ve tepeden insanları izlemeye başladım. Sabahın erken bir saati olmasına rağmen hepsi sokaklarda. Galiba yine daha fazlasını istiyorlar. Balıkçılar da öyle. Ne var sanki biz de iki üç balık yesek ama yok ne kadar balık o kadar para. Neyse, şimdi bu güzel anı bozmaya gerek yok. Önden sesler gelmeye başlayınca denize yaklaştığımızı anladım. Denizin taze kokusunun gagama çarpmasına izin verdim. Liderin sesi ile ortama döndüm.”Mercanlar görüldü!Dalıyoruz.”Hani demiştim ya hep arkalardayım diye,söz konusu yemek olunca önlere doğru kaydım. Gagamı aşağıya yatırıp daldım. Önce gagamda hissettim denizi sonra ayaklarım,en son da karnımda. Önümdeki Mercan’ı olabildiğince hızlı kapıp kalkışa geçtim. Afiyetle tuttuğum balığı yuttum. Sıra ikincisinde hadi bakalım. Av zamanı, gelen balıkçılar ve birkaç arkadaşın balıkçılar ile kavgası sonucu son buldu. Herkes dağıldı. Akşama kadar herkes istediğini yapmakta özgür. Kimisi kendine yemek aramaya gidiyor,kimisi balıkçıları izlemeye,kimisi de benim gibi sadece denizi seyretmeye gider. Akşam olunca toplanır biraz gaklarız. Sonra ertesi günün planlaması ve yatış. İşte benim hayatım. Öyle çok merak edildiği gibi özenilesi bir hayatım yok. Sadece uçmak var. Yerdekilerken biraz daha özgürüm o kadar. NOKTALI VİRGÜL
BUGÜN SEVGİLİLER GÜNÜ Bugün 14 Şubat, dünyanın değişiyle sevgilileri günü. O yüzden erkenden kalkıp kendime kahvaltı hazırladım. Her türlü bu düşüncemin ince olduğunu bildiğimden üzerine fazla kafa yormadan çay, peynir, zeytin koydum masaya -ekmek yokUyanıp da bana hazırlanan kahvaltıyı görünce dünyalar benim oldu. Sabahın köründe kalkıp kahvaltı hazırlamıştım. Her an yanımda olan, benden hiç ayrılmayan kendime kocaman sarıldım. İyi ki varım. Günün ilerleyen saatlerinde gezmeye çıktım. Önce kendime white chocolate mocha ısmarlamak istedim ancak buna gücümün yetmeyeceğini bildiğimden çayda karar kıldım. Sonra otobüse binip sinemanın yolunu tuttum. Otobüs çok kalabalıktı. Herkes sevgilisiyle binmiş, resmen nefes alacak yer kalmamıştı. Ben de kenara çekilip her zaman yaptığım gibi camdan dışarıyı seyrettim. Bu eyleme ben de katıldım ve insanları inceleyerek gideceğim yere vardım. Aklımda dedpula* girmek vardı ancak yeterli paramın olmadığını hatırlayınca vazgeçtim. Onun yerine marketten atıştırmalık aldım ve bu kadar fakir ama aç olmamla kendimi kutladım. Kendimi sürükleyip sinemanın girişindeki koltuklara oturdum ve gelip geçen insanları izlemeye başladım. Onlar hakkındaki yorumlarım hep uyuşuyordu. Gerçekten de tam bana göre bir insanım. İyi ki benimle karşılaşmışım. Günün sonunda da sinemadan çıkıp tekrar otobüsle eve geldim. Kendim için güzel ve romantik bir akşam yemeği hazırlamak istedim fakat evde makarnadan başka bir şey yoktu. Yine de bunun güzel bir fikir olduğunu ve hoşuma gideceğini biliyordum. Günün sonunda ise çok güzel iltifatlara boğdum kendimi. Çok iyi kalpli bi insan olduğumu ve bu güzel hayat felsefesini asla aklımdan çıkarmamam gerektiğini tembihledim tekrar tekrar. Çünkü ne kadar olumlu bakarsan hayata, beklediklerin er ya da geç çıkıyor karşına. Beni seviyorum, iyi ki tanımışım, iyi ki varım. Bugüne özel okuma parçasındaki asıl amacımız, insanın -insan olmaya da bilir- tek ihtiyacı olanın kendisi olduğudur. Yanınızda kendinizi bulundurduğunuz sürece hayat daha güzel olacaktır. Unutmayın ki, hiç kimse yokken siz vardınız. Sizin düşüncelerinizi, hislerinizi sizden daha iyi bilen hiç kimse olamaz. Ne kadar anlatırsanız anlatın illa ki eksik yanları olacaktır. Kendinizi sevin, koruyun. Ona, size iyi bakmasını söyleyin. Siz, size lazımsınız. Mutlu günler! *Deadpool ELLİOT
Merhaba arkadaşlar bugün 12/D sınıfından Beşir ÖZTÜRK arkadaşımızı tanıyacağız. 1998 ‘de Van’da doğan Beşir 2012 ‘de CTAL’e geldi. 9.Okulu olan CTAL’de çok mutlu olduğunu söyleyen Beşir, Balıkesir’den önce Bilecik, Eskişehir, Bursa, Konya ve Van’da öğrenim görmüş. 2011'de yaşanan Van depremini de yaşayan arkadaşımızın ailesi şu an Ankara’da yaşamaktadır. Çok çılgın ve yaratıcı biri olan Beşir geçen sene okulumuzda başkanlık da yapmıştır. Hobilerini sorduğumuzda müzik dinlemek, karanlıkta yürümek, seyahat etmek, doğa yürüyüşü ve arkadaşlarıyla zaman geçirmeyi sevdiğini söylüyor. Pek fazla fobisinin olmadığını söyleyen Beşir örümcekten korktuğunu belirtiyor. Her an gülmeyi başarabilen Beşir arkadaşımıza komik bir anısını sorduğumuzda Muhammed ile başından geçen bir olayı anlatıyor. “Fakir olduğumuz bir gün canımız içecek sıcak bir şeyler çekmişti. Cebimizde para olmadığı için müdür beyin makamına gidip, soru sorma bahanesiyle çay ısmarlatmıştık.” O günleri gerçekten çok özlediğini söyleyen Beşir ileride daha güzel günlerin kendisini beklediğini düşünüyor. Son sözlerinde ise, her zaman yanında olan ve ona her zaman güvenen, başta Muhammed olmak üzere herkese teşekkür ediyor. Her zaman insanları güldürmeyi başaran, her kötü anımızda yanımızda olan, desteğini esirgemeyen ve CTAL ailesinin vazgeçilmezi olduğu için ona can-ı gönülden teşekkür ediyor, bundan sonraki hayatında başarı ve mutluluğun onunla olmasını diliyoruz... Berk ÜSTÜN
MEZUN MEKTUBU Merhaba CTAL ailesi! Tanıyanlar vardır mutlaka ama ben yine de kendimi tanıtmak istiyorum. Adım İsmet Varol, CTAL 2012 yılı mezunlarından biriyim. Şu anda Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem IV öğrencisi olarak eğitim hayatıma devam etmekteyim. Birlikte geçen 4 yılın ardından lisemi, arkadaşlarımı bırakıp bambaşka bir şehre gitmek ne kadar zor gelse de; hayatımızın geri kalanını mutlu yaşamak, sevdiğimiz işi yapmaktan geçiyor. Ve bunun için de ideallerimizin peşinden koşmalıyız daima. Ben hep doktor olmak istedim ve peşinden koştum düşlerimin. Çalışırken iki şey çok önemlidir; sabırlı olmak ve hedef belirlemek. Bu ikisiyle açılmayacak bir kapı yoktur. Peki size bir soru sorsam olur mu? "Neleri erteliyorsunuz?" Hedefinizi belirleyerek çalışmaya başladınız. Peki ya geçip giden günleriniz? Bunu size soru bankalarının arasında kaybolurken, ara ara nefes almanız için soruyorum. Kitap okumaya, arkadaşlarınızla gezmeye, fotoğraf çekmeye ve hep istediğiniz o enstrümanı çalmaya zamanınız yoktu. Uyku da hiç yetmezdi zaten. Yanılıyorsunuz... Her şeye zaman var ama erteliyorsunuz. Ben gitar çalmayı çok istedim, 9. sınıfta çalmaya başladım ve hâlâ en yakın arkadaşım. Lise yılları hayatınızın en güzel yılları olacak emin olun. Sizi siz yapan YGS/LYS sıralamanız değil!! Aranızda şairler, müzisyenler, fotoğrafçılar var. Kimse bilmese de siz hissediyorsunuz. O yüzden hedeflerinizin peşinden koştuğunuz kadar, hayallerinizin de peşinden koşun, iyi dostluklar edinin. Bir ağabeyiniz olarak söylüyorum, üniversite bazı şeyler için çok geç. Hepinizin içinde sınırsız bir kaynak var, anahtarı sizin elinizde! Son olarak, sınıf arkadaşlarımı okulumu, öğretmenlerimi, evimi, ailemi çok özlüyorum. Sizler de doyamadan mezun olacaksınız. Eski arkadaşlarınızla konuşurken, fotoğraflara bakarken yüzünüzde bir tebessüm oluşuyorsa lise hayatınız güzel geçmiş demektir. Benim oluşuyor, o yüzden çok mutluyum. Bir de adettendir, tıp fakültesi öğrencisi olarak bir şey isteyeceğim sizden, Yiğit sen de dinle! En değerli varlığınız, sağlığınız. Kendinize çok iyi bakın! İsmet VAROL 12 FEN/C 2012
YALANDAN YANA İnce konuşma ört üstünü kelimelerin Karanlıklar çökünce üşümesin yüreğin O vakit söndürme ışığını gözlerimin Limanı olur belki sahipsiz sözlerimin
Dünya gelip geçici dediler mi hiç sana Sen geçtin ama gelemedin bir türlü bana Ben tutuldum kaldım hep kavuştuğumuz ana Demek ki dünya da zaman da yalandan yana Hayri Berkay ÖZBERKSOY
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
UÇAN HALI Aziz Vasil Katedrali Moskova’ nın en ikonik görüntülerinden biri olan Aziz Vasil Katedrali dünyaca ünlü Kızıl Meydan’ın güney ucunda bulunmaktadır. Renkleri desenleri ve ilginç mimarisiyle Rusya’nın sembol yapılarındandır. 1552 yılında Korkunç İvan, Tatarlara karşı kazandığı zaferlerin anısına bir eser inşa ettirmek ister. 1555 yılında Aziz Vasil Katedrali’nin yapım çalışmalarına başlanılır ve eserin yapımı 1561 yılında tamamlanır.Katedral, İtalyan mimar Barma tarafından inşa edilir. Popüler bir efsaneye göre bu muhteşem eserin bir örneğini başka yerde inşa etmemesi için Korkunç İvan tarafından İtalyan mimarın gözleri dağlanmıştır. Toplamda 8 kubbesi bulunan katedral, merkezdeki Şefaat Kilisesi’nin etrafında bulunan sekiz ayrı kilisenin toplamından oluşmaktadır. Katedralin her bir kubbesinin uzunluğu birbirinden farklıdır. Sekiz kubbesi de birbirlerinden farklı zaferleri sembolize eder. En yüksek kubbenin tepesi altın işlemelidir. Oldukça ilginç bir görüntüye sahip olan soğan kubbelerde İslam mimarisinin etkileri görülür. Yıllar içerisinde çeşitli restorasyonlardan geçen katedral, 1860 yılında daha karmaşık ve entegre bir tasarım ile boyanmış ve o zamandan beri değişmemiştir. Restorasyon çalışmaları sırasında duvarlarının içerisinde bir ahşap döner merdiven keşfedilmiştir. Yaygın bir hata olarak Kremlin Sarayı ile karıştırılır.
İSTANBUL GEZİSİ
Celal Toraman Anadolu Lisesi, 4-5 Aralık tarihlerinde Gezi Kulübü ve Rehberlik Servisi’nin organize etmiş olduğu İstanbul gezisini 3 öğretmen ve 51 öğrenci ile birlikte başarılı bir şekilde gerçekleştirmiştir. 3 Aralık gecesi oklumuzun önünden aracımız kalktı. Yorucu bir gece yolculuğu sonunda İstanbul’a vardık. İstanbul Yeditepe Üniversitesinin kampüsüne yerleştik. Kahvaltımızı yaptıktan sonra bizim için hazırlanan seminere katıldık. Gruplara ayrılarak seçtiğimiz bölümleri gezdik. Geri kalan vaktimizde ise kampüsün çevresini dolaşıp eğlenceli vakitler geçirdik. 4 Aralık Cumartesi günü gezimizin diğer bölümünü oluşturan İstanbul’un tarihi ve turistik yerlerini gezdik. İlk önce Avrupa Yakası’na geçtik. İlk durağımız Miniatürk’tü. Daha sonra Rahmi M. Koç Müzesi’ne gittik. Burası herkes tarafından çok beğenildi. Son durağımız ise Topkapı Sarayı oldu. Kaşıkçı Elması’ndan hiç kimse gözlerini alamadı. Sarayın manzarasını da hafızalarımıza kazıdık. Sultanahmet Meydanı’nda karnımızı doyurduktan sonra tramvayla Eminönü’ne gittik. Balık ekmek yiyip turşu suyumuzu içtikten sonra Mısır Çarşısı’nı da dolaşarak gezimizi sonlandırmış olduk. Kısa bir yürüyüş sonrası otobüsümüze bindik. 6 Aralık sabaha karşı Burhaniye’ye vardık. Bu keyifli gezinin ardından herkesin mutlu olduğu gözlerinden okunuyordu. Gezide emeği geçen Hale KÜÇÜKDALGIÇ, Nuray ÖZYÜREK ve Mustafa TÜRKER hocalarımıza çok teşekkür ederiz. Beste TAŞ&Fatma GÜL
AYIN ÖĞRENCİLERİ
Ahmet ÇİTKÖYLÜ 11/A sınıfından Nida Nur Kısa, BAYER Liseler Arası Bilim Yarışması için bir krem üretti. Mucize Krem ile ilgili olarak şunları söyledi: “Handan Hocamın böyle bir yarışma olduğunu haber vermesiyle yarışmaya katılmayı düşündüm. Yarıyıl tatilinde bununla ilgili araştırmalar yaptım, sonunda yara ve yanık kremi yapmaya karar verdim. Gerekli uygulamalar sonrasında kremi oluşturdum. denekler üzerinde çalışmalar yaptım çok olumlu sonuçlar elde ettim. Bu noktadan sonra yarışmanın sonucunu merakla bekliyorum ayrıca yardımları için Handan Hocama teşekkür ederim.” Biz de Teneffüs ekibi olarak arkadaşımıza iyi şanslar diliyoruz. Aliye ALUMERT
AYIN ÖĞRENCİLERİ OLARAK; OKULUMUZU BALIKESİR İL BİRİNCİLİĞİNE TAŞIYARAK, BÖLGE MÜSABAKALARINA KATILMAYA HAK KAZANAN ERKEK VOLEYBOL TAKIMIMIZ SEÇİLMİŞTİR, KUTLUYORUZ. ATAKAN KÜÇÜK, UMUT HIZAL, MUSTAFA ÇETİNKAYA, ATABERK TEKİR, ATAKAN ERSAĞLAM, BERKAY KÖKTEN, MUSTAFA YILMAZ, EFE ŞÜYÜN, ÇAĞATAY İNCEKAŞ, BURAK ÜNLÜ, SAMET YASİN AĞIR, GÖKTUĞ ORHAN, GÖKTUĞ AKAN, HİDAYET BİLİR