YENİ BİR DÖNEM Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır. Şubat 2015 Sayı:84
BİR DÖNEM BÖYLE BİTTİ
Celal Toraman ailesi bir dönemi yine büyük bir başarı ile bitirdi. 23 Ocak Cuma günü yapılan törende takdir ve teşekkür belgeleri dışında birçok alanda ödüller dağıtıldı. Birinci dönem; 161 öğrencimiz takdir, 178 öğrencimiz teşekkür, 60 öğrencimiz onur belgesi almaya hak kazandı. Bunların dışında çeşitli alanlarda başarı belgeleri verildi. Toplam Kalite Yönetimi ekipleri içinde yer alan ENLER EKİBİ, birçok farklı başlıkta (en sosyal öğrenci, en sosyal sınıf, en sorumluluk sahibi öğrenci, en devamlı öğrenci…) öğrencileri ödüllendirdi. Ayrıca, değerler eğitimi etkinlikleri çerçevesinde yapılan görgü kuralları ile ilgili yarışmada birinci olan öğrencimize ödül verildi. Okulumuzdaki yoğun çalışmalar ve etkinlikler hiç hız kesmeden ikinci dönem de devam edecek. Bizden ayrılmayın.
CTAL SPOR KULÜBÜ BALIKESİR ŞAMPİYONU OLDU Celal Toraman Anadolu Lisesi Spor Kulübü mücadele verdiği Voleybol Genç Erkekler liginde Balıkesir şampiyonu oldu. Ligin 1. Devresini oynadığı 4 maçın 3’ünü kazanarak 9 puanla 1. Olarak bitirdi. Celal Toraman Anadolu Lisesi Spor Kulübü grubunda oynadığı ilk maçında Edremit Körfez Efeler Spor Kulübünü 3-1 yenerek iyi bir başlangıç yaptı.2. maçta Edremit Voleybol Aslanları Spor Kulübü ile karşılaşan kulübümüz bu maçı da 3-0 alarak yoluna devam etti. 3. Maçta grubun güçlü ekiplerinden Bigadiç Belediye Spor Kulübüne 3-0 mağlup olarak biraz sendeleyen ekibimiz 4. Maçta Balıkesir Life10 Spor Kulübünü Balıkesir’de 3-1 yenerek 1. Devreyi 9 puanla lider olarak kapattı. 2. Devrede aynı takımlarla tekrar oynayarak hepsini 3-0 skorla yenme başarısını gösterdiler ve İL ŞAMPİYONU oldular. Takım antrenörleri Tekin TİBUKOĞLU ve Seyhan ERDEN şunları belirtti; Voleybol Genç Erkekler ligine kulüp olarak ilk kez katılıyoruz 1.ve 2. Devreyi lider kapattık. Mutluyuz, sporcularımızı tebrik ediyoruz. Sporcularımızın 6 tanesi okulumuz öğrencileri: Atakan KÜÇÜK, Hidayet BİLİR, Umut HIZAL, Atakan ERSAĞLAM, Berkay KÖKTEN, Melik Hasan DEMİR, 2 sporcumuz Ahmet Yiğit AKÇİN ve Ahmet Ege İLARSLAN Burhaniye Anadolu Lisesinden 1 sporcumuz Rıdvan GİRGİN Burhaniye Mesleki ve Teknik Anadolu lisesinden gelmektedir. Balıkesir 1. Olarak Okul spor kulübümüzün adını Bölge şampiyonasına taşımak bize gurur veriyor.
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Sayfa 2
AYIN DOSYASI YGS SÜRECİNDE NELER YAŞIYORSUNUZ? 12. Sınıf öğrencilerimiz zorlu sınav sürecinin önemli bir aşamasındalar. Kendilerine şimdiden başarılar diliyoruz. 15 Mart 2015 tarihinde YGS sınavına girecek öğrencilerimize yukarıdaki soruyu yönelttik ve şu yanıtları aldık: SAMET SALGIN (12 / A): 9.Sınıfta düzenli çalıştığım için YGS’ ye iyi bir temelle başladım. 10. Ve 11. Sınıflarım çok boş geçtiği için kendimi yeterince iyi hissetmiyorum. 12. Sınıfta çok çalışıyorum ama her zaman benden iyileri var ve ben bunlara bakıp daha da hırslanıyorum. Küçük sınıflara tavsiyem düzenli olarak çalışmaları. Daha iyileri her zaman görüp birazcık hırslanmaları. AYŞENUR KARADENİZ (12 / A): Her ne kadar 3 sene boyunca düzenli çalışmış olsam da 12. Sınıf olmanın havası çok başka. Son sene zamanın nasıl geçtiği hiç anlaşılmıyor. Bir bakmışsın 253 bir bakmışsın 23 gün var. Küçük sınıflara tavsiyem her ne kadar şu an çalışsalar da 12. Sınıfa geldikleri zaman sürekli bir eksiklik bir panik havası oluyor. Onun için önemli olan son sene zamanı iyi değerlendirmeleri.
V
OĞUZ LALE (12 / B): 3 senedir çalışmamanın verdiği sıkıntıyla bu sene yavaş yavaş çalışmaya başladım. Çok yorucu bir süreç. Küçük sınıflara tavsiyem bu yorucu sürecin farkındalığıyla 9. Sınıftan itibaren çalışmaya başlamalarıdır. MERVE SALİHOĞLU (12 / B):12. Sınıf öğrencileri olarak bu sene bizim için çok yorucu geçiyor. 9. Sınıftan beri düzenli olarak ders çalışmama rağmen keşke bazı şeylerin farkına daha önceden varıp derslerime daha çok önem verseydim. Çünkü çalışmalarım YGS ve LYS ye yönelik değildi. Küçük sınıflara tavsiyem YGS-LYS merkezli çalışmalarıdır. SELAHATTİN ÇAĞLAR (12 / C): 3 sene boyunca yatmanın cezası olarak günde 3 saat çalışıyorum. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak bu süreç tam bir çöküntü. Önceki senelerde matematik ve geometri derslerini halletmediğim için gerçekten zorlanıyorum. Küçük sınıflara tavsiyem. 3 sene lise hayatını yaşamaları son sene çok çalışmalarıdır. GÜLŞEN GÖRAL (12 / C): Sene başında daha rahat olduğumu söyleyebilirim. Ama şu an süre kısaldığı için aynı şekilde düşünemiyorum. Okul dershane ve ev üçgeninde mekik dokumak gerçekten yorucu. Küçük sınıflara bir eşit ağırlıkçı olarak tavsiyem; sayısal derslere önceki senelerde ağırlık vermeleri. Çünkü son sene tüm dersleri yetiştirmek imkânsız. NİLAYDA KOCAMAN (12 / D): 3 sene gezmelerimden hiç pişman değilim. Keşke azıcık ucundan derslerimi de yakalasaydım. 4 senelik malzemeyi 1 senelik torbaya doldurmak çok güç. Tavsiyem; gezerken az biraz da kitabın ucundan tutun! MEHMET EĞİNLİ (12 / D): Geçen senelerin kıymetini bu sene anladım. 12. Sınıf sıkıcı, yoğun ve yorucu geçmekle beraber yaşadığım stresi de inkâr edemem. Küçük sınıflara tavsiyem. Kendilerini çok yormadan düzenli çalışmalarıdır. GAMZE AVCU (12 / E): Sene başında zamanın bu kadar çabuk geçeceğini tahmin etmiyordum. Bir yığın konu ve dar bir zamanla baş başa olmak gerçekten yorucu. Küçük sınıflara tavsiyem işin ciddiyetine vararak erkenden çalışmaya başlamalarıdır. Mehmet AKÇAY & Yiğit ÜNLÜ
AYIN RÖPORTAJI Bu ayki röportajımızı Burcu Salça Fabrikasının Genel Sorumlusu olan Özcan BAHADIR ile yapıyoruz. Kendisi okulumuzdan 2001-2002 döneminde mezun olmuş. Sorularımızı yanıtladığı için kendisine teşekkür ediyoruz.
´Küçükken ne olmak istiyordunuz? Ben ilk başta balıkçı olmak istemiştim o da denizi hiç görmediğimden dolayı yani biz Diyarbakır’da büyüdük. Sonra bir pilotluk hevesi başlamıştı bende. Baraj puanı 145’i geçince hava harp okuluna gidebiliyorsun. Biz de bir arkadaşla gittik elemeleri geçtik hatta koşuda birinci oldum.Elemeleri geçtim.Ne yazık ki bazı teknik sorunlardan dolayı okula alınmadım. Abim Amerika’ da okuyordu. Okulla askeriye arasında bir problem varmış ondan dolayı abim asker kaçağı gözüküyordu. Ailede asker kaçağı varsa askeriyeye almıyorlardı. Bu yüzden pilot olamadım. Sayısala kafam basıyordu ondan dolayı bari makine mühendisliği okuyayım dedim.
´Mesleğiniz sizin tercihiniz miydi? Meslek benim tercihimdi.Biz puanımıza göre seçim yapmak zorundaydık. “Ben ilerde gıda mühendisi olayım onun için de çok çalışmam lazım” gibi bir bilinçte olmadık. Biz işte hem eğlendik hem çalıştık hem okuduk. Gireceğimiz sınavda alacağımız puanlar üç aşağı beş yukarı belliydi. Zaten ilk sene dedim ki barajı geçeyim pilot olayım. Baraj 145’ti ve barajı geçtim. pilot olamayınca düşündüm ne olabilirim diye tabii ki makine mühendisliği içimde olan bir şeydi .Çok bilinçli bir tercih değildi ama şimdi dönüp baktığımda iyi ki bu mesleği seçmişim diyorum. Şu an gerçekten bu meslekten zevk alıyorum.
´Mesleğinizin güzel yönleri neler? Benim sevdiğim yönleri makine mühendisliğinde en iyiyi bulmak zorundasın. Mesela bir süreç var salça üretiyoruz. Salça süreci yaklaşık diyelim 10 hattan geçiyor bu 10 hatta en verimli yöntemi bulmak benim işim. Domates 6 kilodan çıkıyorsa "Ben bunu 5 kilodan çıkartmak için daha ne yapabilirim?"diye düşünürüm. Ya da renk çok önemli. Rengi daha iyi yapmak için neler yapabilirim az mı ısıtalım hızlı mı ısıtalım çabuk mu gönderelim. Koşulları sürekli iyileştirme makine mühendisinin işidir. Teknoloji sürekli gelişiyor ve sen de kendini geliştirmek, teknolojiyi takip etmek zorundasın.
´Mesleğinizin tercih edilmeyen yönleri nelerdir? Çok çalışmak zorundasın. En kötü özelliklerinden biri Türkiye’ye geç geliyor teknoloji. Mesela X RAY teknoloji sadece havalimanlarında görüyoruz ama üretimde görmek Türkiye için çok lüks. Aslında olması gereken teknoloji biraz geç alıyoruz, ondan dolayı eskiye yatırım yapıyoruz.
´Şimdiki aklınız olsa lisede neyi farklı yapardınız? Soruları çalmazdım :) Biz liseyi çok güzel geçirdik. Çok eğlenceli geçti. Çok çalışmadım ben . Yaptığım ufak tefek kötülükler de vardı. Onu değiştirirdim daha çok çalışırdım.
´Mezunlar derneğinde bulunmaktan mutlu musunuz? Mutluyuz ama İsmail Hocam çağırmıyorsunuz bizi ya. Mezunlar derneği gerçekten çok güzel hem bizi okula döndürüyor hem sizi bizle buluşturuyor. Mezun olan arkadaşlar nereye gitmiş çok önemli bir şey mesela size katkılarımız olabilir. Benim okuluma gidecek olan arkadaşlarıma yardımcı olabilirim. Ya da diğer arkadaşlarımız okuduğu okullarla ya da bölümlerle ilgili yardım edebilir.
´Ctal size ne kattı? Lise uzundu bizim. Hocalarımız çok iyiydi. İsmail Hoca'dan, Semahat Hoca, Mustafa Hoca, Tekin Hocamız, Derya Hocamız, Nuri Hocamız vardı belki siz ona yetişememiş olabilirsiniz. İyi hocalara sahiptik biz, şanslıydık.İyi eğitim aldık. Berk ÜSTÜN
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Sayfa 3
ÖĞRETMENİMİZİ TANIYALIM Okulumuz biyoloji öğretmenlerinden Uğur DUYU ile yaptığımız keyifli sohbetimizi sizlerle paylaşıp, onu daha yakından tanıyacağız. Uğur DUYU, 3 Mart 1970' te Uşak'ta doğmuş. Üç kardeş arasında en küçüğü olan hocamız evin gözbebeği olarak, çocukluğunu rahat ve dolu dolu geçirmiş. Annesi ev hanımı, babası Avusturya'da özel bir şirkette işçi olarak çalışan hocamız 1991 yılında on ay arayla hayatının en değerli iki insanını, anne ve babasını maalesef ki kaybetmiş. Yaşadığı bu hazin olaydan sonra abi ve ablasıyla birlikte hayatın önlerine çıkaracağı tüm zorluklara el ele göğüs germeye çalışmışlar. Uşak Barış İlkokulu'nda, Uşak Besim Atalay Ortaokulu'nda, Uşak Lisesi'nde okuyan hocamız üniversiteyi Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği bölümünde okuduktan sonra yüksek lisans yapmaya başlamış fakat tez aşamasına geldiği sıralarda araya evlilik girince yarıda bırakmak zorunda kalmış. Küçükken "Ne olmak istiyorsun?" sorularına her zaman öğretmen olma hayaliyle cevap veren öğretmenimiz "Kamyonlara, otobüslere yani uzun yol araçlarına karşı hep bir hevesim vardı. Yeni yerler görmek, farklı çevrelere gitmek çocukluk hayallerim arasındaydı. Uzun yol şoförlüğü de aklımın hep bir köşesindeydi." diye belirtti. Daha önce 2003-2008 yılları arasında CTAL'de görev yapan hocamız, 2007-2008 yıllarında da burada müdür yardımcılığı görevini üstlenmiş. Ayrıca Ayşe Akpınar Kız Meslek Lisesi'nde de 6-7 yıllık bir idarecilik geçmişi bulunmakta. Son olarak CTAL ailesine tekrar katılan hocamız bu durumdan oldukça memnun olduğunu belirtti. Uzun yıllar idarecilikle uğraşmak onu yormuş. Bu yüzden tekrar öğretmenliğe döndüğü ve daha önce dost olduğu insanların arasında bulunduğu için çok mutlu olduğunu paylaştı bizlerle. Mesleki kariyerinin dışında biraz da ailesinden bahsedelim. Uğur Hoca'nın 20 yaşında, üniversiteye hazırlanan bir oğlu var. Eşi de kendisi gibi bir Biyoloji öğretmeni. Hatta şu anda eşiyle yan yana okullarda görev yapmakta. Üniversitede aynı sınıfta okuduğu eşiyle 1993 yılında hayatlarını birleştirmişler. Lise çağlarını genelde sakin geçirdiğini söyleyen Uğur Hoca, tam bir yabancı müzik tutkunu. Çok sevdiği gruplar arasında Metallica, Dire Straits gibi ünlü gruplar var. Favorisi ve vazgeçemediği grup Dire Straits'in, "Money for Nothing" adlı parçasını dinlemekten hiçbir zaman sıkılmadığını dile getirdi. Boş zamanlarını genelde bisiklet sürerek geçirdiğini ve bunu yaparken büyük zevk aldığını, farklı yerler görmenin onu mutlu ettiğini ve bunu ufkunu zorladığı kadarıyla yaptığını söyledi. Ayrıca öğrencilik yıllarında basketbola karşı da bir ilgisi varmış. Üniversite zamanlarında ise şiir kitaplarına merak sarmış. Orhan Veli KANIK ve Can YÜCEL en sevdiği şairlerdenmiş. Kendinde en baskın özellik olarak yardımseverliği görüyor. Hayatta idol olarak gördüğü kişiyi sorduğumuzda hiç tereddüt etmeden "Mustafa Kemal ATATÜRK" cevabını veriyor. Öğrencilerinize son olarak ne söylemek istersiniz dediğimizde şunları dile getirdi: "Emek harcamışsanız, çok çalışmışsanız bir şekilde karşılığını alıyorsunuz. Zaman zaman hayal kırıklığına uğradığınız dönemler de oluyor ama başarmak için çalışmak şart." İyi niyetli, anlayışlı, çok kibar, saygılı ve mütevazı tavrından hiçbir zaman ödün vermeyen Uğur Hoca'mıza çok teşekkür ediyor, ailesi ve sevdikleriyle mutlu ve huzurlu bir ömür diliyoruz. Ayşenur KABA
İÇİMİZDEN BİRİ Nilayda Nur KOCAMAN
18 Ekim 1997 yılında Elbistan'da dünyaya gelen Nilayda, eğitim hayatına Mardin Nusaybin Atatürk İlköğretim Okulu'nda başlayıp babasının tayini nedeniyle 2. sınıftan itibaren Ören Mustafa Keskin İlköğretim Okulu'nda devam etti. CTAL arkadaşımızın planları arasında bulunmuyordu fakat tercih listesine yazacak başka okul bulamadığından CTAL'i eklemişti. "İyi ki de yazmışım, okul konusunda hiç keşkem yok." diyor Nilayda. Arkadaşımız boş zamanlarında gezmeyi( Türkiye’de gezmediği çok az şehir kaldığını söylüyor.), balık tutmayı çok seviyor, ayrıca ekstrem sporlara da ilgisi büyük. İlayda, okulumuzdaki ders dışı etkinliklere en istikrarlı şekilde katılanlardan birisi. Kendisi dört yıldır Yaratıcı Yazarlık ekibinde yer alıyor ve gazetemize farklı türlerde yazılar yazıyor. Ayrıca şiirlerini de bizimle paylaşıyor.
Nilayda karanlıktan ve Dumbaba'dan çok korkuyor, bu arada Dumbaba ne diye soracak olursanız kendisi yaramaz çocukları sepetine koyup götüren kötü bir adam. Nilayda'dan başından geçen komik bir olayı anlatmasını istiyoruz bakın ne anlatıyor; "Üç dört yaşlarındaydım. İzmir'de anneannemin evindeyiz. Kahvaltıdan önce kola içmek istedim, haliyle izin vermediler. İkinci katın balkonuna çıktım. Bir bacağımı balkondan sarkıtıp 'Hepiniz şalakşınız!' diye bağırarak intihar girişiminde bulunmuştum." Arkadaşımızın en sevdiği müzik türleri 70'ler, jazz ve rap; fakat ruh hâline göre müzik tarzı değişebiliyormuş. Nilayda'nın geleceğe yönelik bir hedefi ise rumuz kabul eden bir edebiyat dergisinde yazmak. Bu yaz bir vakıf üniversitesinin edebiyat dergisinde yazacaktı fakat rumuz kabul etmedikleri için vazgeçmek durumunda kaldı. İç Mimar olmak isteyen Nilayda ileride kendi edebiyat ekibini kurmak niyetinde. Arkadaşımızın sizlere birkaç tavsiyesi var; "Gezmekten ve okumaktan asla çekinmeyin, eminim ki masa başında oturmakla edinilmeyecek şeyler kazanacaksınız. Ve ben yapamadım ama bir kişinin gazete için mutlaka tefrika yazması lazım!" Nilayda'ya sohbeti için teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz! Berk ÜSTÜN & Dilara ERDOĞAN
MEZUN MEKTUBU 2012 Celal Toraman Anadolu Lisesi mezunuyum. Şu an yüksek Öğrenimimi İstanbul Zaim Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümünde 2. sınıfa yarı burslu olarak devam etmekteyim. Bizler mezun olduktan sonra CTAL’inde olumlu yöndeki gelişmeleri izlemeye gayret ediyorum gerçekten şimdi okuyan arkadaşlara tavsiyem; gezin tozun…Ama öğrencilik hayatınızın bir gününü bile boşa geçirmeyin özellikle yabancı dil ve kişisel gelişim konusunda kendinize bir şeyler katmak için sürekli araştırma, kıymetli hocalarınızla iletişim içinde olunuz. Tüm okuyan arkadaşlara ve değerli hocalarıma selamlar saygılar… Mezun arkadaşlarımı ve güzel sınıfımı özledim inşallah herkes iyi ve istediği noktalara gelmek için ilerliyordur. Şu an... 2012 mezunu arkadaşlarım, hep özlemle bakacağım günlerim oldu, herkes değerini bilsin... Değerli Celal Toraman Anadolu Lisesi öğrencisi arkadaşlar kariyer planlarınızı, hedeflerinizi, başkalarının bakış açılarına göre değil, kalbinizin isteği doğrultusunda belirlerseniz, tüm kapılar da önünüzde bir bir açılacaktır. Şu anda okuduğunuz değerli okulunuzun ve ailelerinizin size sağladığı avantajlara odaklanın, çoğaldıklarını göreceksiniz. Burhaniye’nin mis gibi havasının,okuldan çıkıp plaja gitmenin, içinde bulunduğunuz anın tadını çıkarın, notlarınızın yükseldiğini göreceksiniz. O çok uzun görünen dört yıllık lise eğitim sürecinin sonuna bir gün gelseydiniz neleri özlerdiniz, neleri keşke yapsaydım derdiniz, düşünüp onları hemen şimdi yapmaya başlayın. Unutmayın, her nerede bulunuyor ve her ne yaşıyorsak öğrenmemiz gereken bir ders olduğu içindir. Celal Toraman Anadolu Lisesi öğrencisi olmak size pek çok güzel anı, iyi bir eğitim, sağlam dostluklar, olgunlaşma, büyüme ve gelişme kazandıracaktır eminim. Tüm hayatınız boyunca yüreğinizin gücüyle ilerlediğiniz,hayatın sizin için bıraktığı mesajları aldığınız ve her anın keyfini çıkarttığınız bir yaşamınız olması dileğiyle. Ali Tuna ÖZCAN Celal Toraman Anadolu Lisesi Adına: Gazete Sahibi: Mehmet ARSLAN Sorumlu Öğretmen: Mehtap KÖNEN Teknik Sorumlu: Elif Nur ÇETİN Tüm dilek ve şikayetleriniz için lütfen iletişime geçiniz. Tel: (266) 412 00 40 Belgegeçer: 4120528 www.ctal.meb.k12.tr cetalgazete@hotmail.com
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Sayfa 4
YİRMİSİNDE BİR FİDAN ÖZGECAN ASLAN Bugün daha karanlık sokaklarım. Ne gün güneşe varıyor, Ne de gece aya. Gözler yaşlı, sözler anlamsız bugün. Kan ağlıyor bir anne, İçinde buram buram evlat kokusu, Evladının son kokusu. Yüreğine bir acıdır kurulmuş ki Bir zehirdir ki karışmış damarlarına, Kan donmuş damarda, kalp donmuş, Fırtınalar kopuyor derinlerinde. Meleğine doyamayan bir baba. Daha da ağartacak saçlarını bu acılar. Beyaz örtülü evladına bakıyor, Dokunsa, ah bir dokunabilse son defa Doya doya çekse kokusunu içine Meleğim dese Öpse öpse öpse… Son defa, son bir defa. Ama ne kaldı ki geriye Ne bıraktınız ki, insanlık yoksunları Canımızı kopardınız, Ellerinizle… Yok, yok yok işte Annesinin kuzusu, Babasının meleği yok. İçimizde öyle bir ateş harlanıyor ki Özgecanımız yanıyor, Çok yanıyor. Dilan ATEŞ
FEDAKÂRLIK Gökyüzü bir gün yerimizi alacağımız, yıldız olup parıldayacağımız; Güneş olup hem günü hem de gökyüzünü renklendireceğimiz yerdir. Ay gibi gücümüzü millerce uzaklıktaki sevdiklerimizden alacağımız, kocaman ve dopdolu görüneceğimiz yerdir. Gökyüzü fedakâr bir evdir. Kapısı sonuna kadar açıktır. Kolları; Güneş’i, Ay’ı, bulutları ve yıldızları saracak kadar kocamandır. Sonsuzdur sevgisi. Her yere herkese yeter. Bu yüzden ona hiçbir şey ağır gelmez; ne Güneş ne Ay ne de yıldızlar. Simsiyahtır geceleri insanlara umudu öğretmek için. Çünkü o hiç plândan sapmaz hep karanlıktan sonra aydınlık vardır. Yıldızları alır kucağına, onların parlamasına izin verir. Buna rağmen insanlar umudu hep yıldızlar sanır. Oysa onları aydınlatan gökyüzüdür,karanlığıyla. Yıldızları kucağından nazikçe indirir gökyüzü. Bu sefer maviye bürünür, kucağına kızıl Güneş’i alır ve insanlar hep Güneş’in aydınlattığını sanır Dünya’yı. Güneş tam tepede belirdiğinde bulutlar belirir gökyüzünde pamuk gibi. Güneş kendini göstermek için tüm gücüyle ışık saçar ancak kimse ona bakamaz çünkü onun ihtişamı göz kamaştırmaktan çok göz köreltir hale gelmiştir. Bu yüzden bulutlara bakar, onlarda şekil ararız ve görmek istediğimizi görürüz. Gökyüzü yine geridedir, kendini feda eder. Güneş yok olur bulutlarla beraber ama gökyüzü hiç ayrılmaz yerinden. Peki gökyüzü neden bu kadar fedakâr? Neden bir gün olsun sadece kendini göstermiyor? Bana sorarsanız hâlâ yeryüzünde kendisi gibi fedakâr insanlar olduğuna inanıyor. Bazen karanlığıyla aydınlatan bazen umuduyla yaşatan insanlar. Belki de bu kadar zor değildir feda etmek. Belki de sadece sevmektir. Kim bilir belki biz de bu kadar fedakâr olursak, bir gün bir yıldız olmak yerine umut dolu bir gökyüzü oluruz.
Sude ÖZBERKSOY
BU AŞKIN İNTİHARI Evet, şair olmak berbat Ama bende değil kabahat Yakındır bu aşkın intiharı Katil benim suçu bana at Sende gizli yankısı zamanın Bu yüzden aklımda her anın Yakındır bu aşkın intiharı Bende dermanı hicranın Hayri Berkay ÖZBERKSOY
OVERTOUN KÖPRÜSÜ The Overtoun köprüsü İskoçya’nın Milton yakınlarında bulunan ve 1859 yılında inşaa edilen en büyük köprü. Bu köprüyü bu kadar ünlü yapan şey ise açıklanamayan olayların bu köprüde yaşanmış olması. Bu köprü köpeklerin buradan atlayıp intihar etmesi ile ünlenmiş. İlk olaylar 1950 ile 1960lı yıllarda bildirilmiş. İlk olay Koli (Lessie) cins köpeklerin biranda köprünün tepesinden 15 metre boşluğa atlamalarıyla gerçekleşmiş. Bazı olaylarda kurtulan köpekler de olmuş. Ancak bu köpekler daha sonra yeniden bu köprüye çıkarak intihar etmeye devam etmişler. Bu olayı daha da ilginç kılan bir diğer nokta ise oradan atlayarak intihar eden bütün köpeklerin hep aynı taraftan ve aynı açıyla atlamış olmaları. Bazıları bu köprünün perili olduğuna inanıyor. Ancak 1994 yılında bir adam kendi bebeğini bu köprüden atmış. Daha sonrada kendisi atlamış. Bu trajik olayın sebebi de mi Overtoun köprüsü yani? Bazı kişiler ise bu köprünün sırat köprüsü olduğunu düşünüyor. Bazıları geçiyor, bazıları düşüyor bazıları ise hiç uğramıyor bile… Zekiye TOPUZ
HAYATA VE KENDİNİZE GÜVENİN Hikâyesi o daha doğmadan başladı. Biyolojik annesi tarafından, büyüdüğünde üniversiteye gönderilmesi koşuluyla, bir aileye evlatlık olarak verildi. Ailesi dar gelirli insanlardı ama sözlerini tuttular ve on yedi yaşına geldiğinde Stanford’a girdi. Aradan altı ay geçtikten sonra Stanford’u bırakmak zorunda kaldı. Reid Üniversitesi’nde sadece kendisine ilginç gelen derslere giriyordu. Resmi olarak öğrenci olmadığından yurt odası yoktu. Arkadaşlarının odalarında yatıyor ve kola şişelerinin depozitolarını biriktirerek yaşıyordu. Kaligrafi dersi ilgisini çekmişti ve bu derslere katılmaktan büyük zevk duyuyordu. Hayatının erken döneminde neyi sevdiğini keşfettiği için kendini şanslı hissetmeye başlamıştı. Aradan üç yıldan daha az zaman geçmişti ve yaklaşık yirmi yaşındaydı. Yakın bir arkadaşıyla birlikte evlerinin garajında bir şeylerle uğraşıp duruyordu. Ailesi ne olduğunu tam olarak da anlayamamıştı. İki arkadaş, bu yoğun çalışmalarının karşılığını aldılar. 10 yıl kadar sonra 4000 çalışanı olan,2 milyar dolarlık bir şirkete sahiplerdi. Bu gerçekten büyük bir başarıydı ama uzun sürmedi. Çünkü kendi şirketinden, kendisinin işe aldığı biri tarafından bir yıl sonra uzaklaştırıldı. Otuz yaşının sonlarındaydı ve dışarıda kalmıştı. Her şeyin yok olduğunu, başarısızlık sembolü olduğunu düşünüyordu. Ama yaptığı işi hâlâ sevdiğini biliyordu ve kendini özgür hissetti. Sonraki beş yıl içinde iki ayrı şirket kurmuş ve mutlu bir evlilik yapmıştı. İlk kurduğu ve kovulduğu şirket, yeni şirketini satın aldı böylelikle eski şirketine de geri döndü… O’nun adı Steve Jobs…Dünyanın en zengin 500 kişisinden biri… Onun yaşam öyküsünü 2005 yılındaki mezuniyet töreninde Stanford Stadyumu’nda 4662 Stanford mezunu,23 bin izleyici kendisinden dinledi. Sözleri bitince ayakta alkışlandı. Onun garajdaki çalışmasının adı Apple…Kaligrafi dersinde öğrendiklerini ilk Macintosh’u tasarlarken kullandı. Apple’dan kovulduktan sonra kurduğu şirket Next ve Pıxar… Konuşmanın sonunda şu mesajı verdi: Ne olursa olsun, başınıza ne gelirse gelsin hayata ve kendinize güvenin… REHBERLİK SERVİSİ
OSCAR GOES TO... 2015 YILI OSCAR ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU. En iyi film: Birdman En iyi yönetmen: Alejandro G. Inarritu (Birdman) En iyi kadın oyuncu: Julianne Moore (Still Alice) En iyi erkek oyuncu: Eddie Redmayne (The Theory of Everything) En iyi yardımcı erkek oyuncu: J.K. Simmons (Whiplash) En iyi yardımcı kadın oyuncu: Patricia Arquette (Boyhood) En iyi özgün senaryo: Birdman En iyi uyarlama senaryo: The Imitation Game (Graham Moore) En iyi görüntü yönetmeni: Birdman (Emmanuel Lubezki) En iyi kurgu: Whiplash (Tom Cross) En iyi orijinal film müziği: Glory, "Selma" (John Stephens and Lonnie Lynn) En iyi orijinal şarkı: The Grand Budapest Hotel (Alexandre Desplat) En iyi görsel efekt: Interstellar En iyi ses kurgusu: American Sniper En iyi animasyon: Big Hero 6 Yabancı dilde en iyi film: Ida (Polonya) En iyi belgesel: CitizenFour İrem BECERİK & Nuray ÖZBAY
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
BİLİM KÖŞESİ EVRİM
İngiliz Taksicisinin Beyni Londralı taksi şoförlerinin beyni diğerlerinden daha gelişmiş Bilim adamları uydulardan yararlanarak Londralı taksi şoförlerinin beyinlerinde yön bulma sistemini araştırdı ve ilginç bulgulara rastladı. Taksi şoförlerinin beyinleri incelendikten sonra hipokampuslarının diğer insanlara oranla daha büyük olduğu keşfedildi. Hipokampuslar beyindeki ana merkzlerden birisidir. Hafıza ve bilgi depolamadan sorumludur. Kuşlarda ve hayvanlarda da olup yön bulmaya yardım eder. Araştırma, taksi şoförlerinin mesleklerini yaptıkça hipokampuslarının farkedilir bir oranda büyüdüğünü gösterdi.
Akıllı Lens Akıllı lens, kullanıcıların gözyaşı ile glikoz seviyesini ölçerek verileri cep telefonu ya da bilgisayara aktarıyor. Google'ın akıllı lens prototipi 2014’ün Ocak ayında piyasaya sürülmüştü. Lenste küçük kablosuz çip kullanılıyor ve bu küçük glikoz sensörü de lensin yumuşak iki katmanı arasında yerleştirilmiş bulunuyor. Google çip ve duyaçlarının çok küçük olduğunu belirterek bir tür parıltı gibi görüldüğünü, anteninin ise insan saçından daha ince olduğunu belirtti. Google prototipin saniyede bir ölçüm yapabileceğini vurguladı.
Apple Car
Apple elektrikli araç üretiyor. ABD'nin en değerli şirketi olan Apple, ilk elektrikli araç modelini üretmeye hazırlanıyor.
İddiaya göre, şirketin bu aracı sürücüye ihtiyaç duymayacak. Haberde yer alan bilgiye göre, bir minivan büyüklüğünde olacak olan elektrikli araç projesine 16 yıl önce otomotiv devi Ford'dan ayrılıp Apple'a katılan Steve Zadesky liderlik ediyor. Bazı teknoloji sitelerinde yer alan haberler ise, söz konusu aracın Google'ın üzerinde çalıştığı sürücüsüz arabalara benzeyeceği ve kendi kendine gidebileceği bilgisini paylaşıyor. Kod adı Titan olan projeye dair henüz resmi bir açıklama bulunmuyor. Apple'ın bir süredir bu alanda çalışan uzman isimleri transfer etmesi ise, projenin hayata geçeceği yönünde kanıt olarak gösteriliyor.
Sayfa 5
TAVŞAN DELİĞİ
Orhan Pamuk’un son romanındaki kahramanı Mevlut, henüz cinsiyeti belli olmayan çocuğuna isim seçerken sadece erkek isimlerine bakıyor. İnsanlık tarihinin en önemli eşiklerinden biri olan Fransız Devrimi , kadınlardan aldığı onca desteğe rağmen devrim sonrası kadınlara da haklar verilmesini isteyenlerin çoğunu giyotine göndermekten çekinmemiştir. Evrim çok uzun süreli, sancılı, biraz da zorunluluktan beslenen bir süreçtir. Ama çoğu zaman hedefine ulaşır ve gerekli değişimleri sağlar. Oysa devrimler her zaman amacına ulaşmayabiliyor. Büyük devlet adamı Atatürk, kadınlara sağlıklı bir bakış açısı sağlanmadıkça uygar devletler arasına giremeyeceğimizi herkesten önce görmüştü ama ondan sonra süreç çok sağlıklı işlemedi. Doğanın tanıdığı fiziksel ayrıcalığı, kendinden güçsüz olanları korumak kollamak amacıyla değil de onları ezmek amacıyla kullanmak ilkel bir içgüdü olmaktan ileri gidemez. ilkel içgüdüler belki tamamen engellenemez ama azaltılabilir bu da ancak eğitimle sağlanabilir. Nasıl mı? Yaya geçitlerinde insanlara öncelik tanıdığımız zaman, olur olmaz korna çalmadığımız zaman, kadınlar eşlerini kendileri seçtiği zaman, meydanlarda ,sokaklarda kadın erkek sayısı birbirine yakın olduğu zaman, kadınlar ya da erkekler, çocukları kız olacak diye korkmadığı zaman, kadınların çalışma hayatına erkeklerin yarısı kadar bile girememesi düzeltildiği zaman, okuma yazma bilmeyen kadın kalmadığı zaman, namusun cinsiyetle alâkası olmadığını öğrendiğimiz zaman evet bu şiddet belki tamamen bitmez ama hatırı sayılır bir biçimde engellenebilir. Evrim uzun bir süreçtir ama doğal bir akıştır. İnsan da yıllardır doğayla savaşan bir canlıdır. Eğer evrimin sadece değişime değil aynı zamanda gelişime de neden olmasını istiyorsak belki insanlığın doğal akışı için de aynı savaşı vermeliyiz. İlkel dürtülerimiz insanlık onuruna zarar veriyorsa o dürtüleri zamanın ruhuna uygun hâle getirmeliyiz. Ama bunu yaparken ilkel dürtülerine yenik düşen yaratıkların yöntemlerini uygulamayı aklımızdan dahi geçirmemeliyiz. Çünkü insanlık tarihi bunun bize faydadan çok zarar getirdiğini defalarca göstermiştir. Özellikle eğitimli insanların; ilkel, vahşi dürtülerle hareket eden insanların seviyesine inmesi en büyük kaygı kaynağıdır. O zaman eğitimin de sorunları çözmediği ortaya çıkar ki başladığımız yere geri döneriz. İnsanların ve insanlığın yaşadığı onca trajedi tekrar yaşanmasın diye, akan kanlar, çekilen acılar boşa gitmesin diye tepki göstermeye, direnmeye, tedbir almaya yeni çareler aramaya devam edelim ve bütün bunları insanlık onuruna yaraşır biçimde yapalım ki masum kurbanlar huzur içinde uyumaya devam etsin. Onurlu kalın. Derya TAŞKIN
ANKET Okulumuzda yaptığımız ankette 190 kişiye sorduk. “Hangi Mesleği Yapmak İstersiniz?” İşte aldığımız cevaplar:
1670 Sterlinlik Mutluluk “Mutluluk kaç para eder?” sorusuna yanıt arayan İngiliz araştırmacılar, ilk kez mutluluğa maddi değer biçti. Buna göre, kişiyi en zengin hissettiren etkinlik dans etmek. Dans eden kişi, bin 670 sterlin yani yaklaşık 6 bin lira kazanmışçasına mutlu hissediyor. Araştırma London School of Economics Üniversitesi tarafından yürütüldü. 40 bin aileye, en çok hangi etkinliğin kendilerini mutlu ettiği soruldu. Mutluluk oranları, para ile karşılaştırıldı. Yapılan hesaplar sonunda, sanat ve sporun, kişinin yıllık geliri 18 bin lira artmışçasına mutluluk verdiği saptandı.
Hayvan Deneylerine Son Verecek Gelişme Bilim insanları, laboratuarda deri tabakası geliştirdi. Elde edilen derinin, kozmetik ürünleri ve ilaçların test edilmesinde hayvanlar yerine kullanılması amaçlanıyor. İngiliz bilim insanları, laboratuvar ortamında ilk kez geçirgen yapıya sahip deri tabakası geliştirmeyi başardı. İngiltere'nin başkenti Londra'daki King's College araştırmacıları, insan kök hücreleri kullanarak deri tabakası elde etti. Daha önce de kök hücre kullanılarak deri elde edilmiş ancak geçirgenlik sağlanamamıştı. İnsan derisinin epidermis olarak adlandırılan dış tabakası, nemin dışarı çıkmasını ve mikropların içeri girmesini engelleyen koruyucu bir bariyer gibi işlev görüyor. Eda BOZDEMİR
SMühendis: 25 SKanatlı hayvan yetiştiriciliği:21 SKararsız: 21 SDoktor: 15 SPilot: 15 SÖğretmen: 12 SPsikolog: 9 SAvukat: 8 SMimar: 8 SMütercim tercüman: 6 SBeslenme ve diyetik: 6 SDiş hekimliği: 5 SAsker: 5 SPolis: 5 SCEO: 4 SGenetik mühendisliği: 4 SCumhurbaşkanı: 4 SSavcı: 3 SEczacılık: 3 SMemur: 3 SBaşbakan: 3 SYönetici: 3 SFizyoterapist: 3 SAdli tıp: 3 SDiğer: 21 Gülşah ÇOĞUL & Buse ALUMERT & İrem BECERİK
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
MÜZİK DÜNYASI 1957'den günümüze düzenlenen Grammy Ödül Töreni'nin 57.si geçtiğimiz ay Los Angeles'ta gerçekleşti. Törende Ariana Grande, AC/DC, Kanye West, Madonna, Maroon 5, Gwen Stefani, Sam Smith, Sia, Rihanna başta olmak üzere bir çok sanatçı performans sergiledi. Geçen sene 28.51 milyon kişinin izlediği tören bu yıl 26.16 milyon kişiye düşmüş. Bu yıl adeta Sam Smith'in yılıydı. Sam Smith, Yılın Kaydı, Yılın Şarkısı, En iyi Yeni Şarkıcı, En İyi Pop Vokal Albümü olmak üzere 4 dalda Grammy ödülü kazandı. 5 Dalda adaylığı olan Sia maalesef hiçbir ödül kazanamadan, eli boş döndü.
Tüm listeyi yandaki QR kodu telefonunuza indirdiğiniz uygulamaya okutarak bulabilirsiniz. Eurovision'dan iyi haberler var! TRT 2013 Yılında Eurovision'a katılmama kararı almıştı. Ancak TRT'nin yeni Genel Müdürü Şenol Göka Eurovision Şarkı Yarışmasının büyük bir kaynak gerektirdiğini ve bu kaynakların doğru kullanılmasının şart olduğunu, amaçlarının birincilik olmadığını belirterek 2016'da Eurovision’a katılma kararı aldı!
Film Tanıtımı
KAFAMDA BİR TUHAFLIK
Kitap Tanıtımı Orhan Pamuk’un altı yılda tamamladığı son kitabı Kafamda Bir Tuhaflık, boza satıcısı Mevlüt Karataş’ın 1969’dan 2012 yılına kadar görüp geçirdiklerini konu alan bir yapıt. Diğer romanlarıyla karşılaştırıldığında çok farklı bir üslup ve konuya sahip olan kitap ayrıca Orhan Pamuk’un halktan ve sıradan bir kişiyi ele aldığı ilk eser olma özelliğini taşıyor. Mevlüt, İstanbul’a uyum sağlamaya çalışan sıradan bir vatandaştır. Bozacı olarak bilinmesine rağmen aslında pilavcılıktan, otopark bekçiliğine birçok farklı işte çalışmıştır. Bir yandan hayatını sürdürürken diğer taraftan çevresinde yaşanan değişimlere tanık olur. İstanbul’un değişmesi, insanların zenginleşip fakirleşmesi, siyasi tartışmalar derken kendisinin bunun tam olarak neresinde olduğunu sorgular.
Verilen diğer ödüllerden bazıları şunlar; Yılın Albümü; Beck, Morning Phase En İyi R&B Performansı; Beyonce En İyi Pop Solo Performansı: Pharell Williams En İyi Rock Şarkısı: Ain't It Fun” (Paramore) En İyi Rap Performansı: Kendrick Lamar 'I’ En İyi Geleneksel Pop Vokal Albüm: Tony Bennett & Lady Gaga
Kangurular ülkesi Avustralya bu yıl Viyana'da düzenlenecek Eurovision yarışmasına konum olarak Avrupa'da olmamasına rağmen yarışacak. 60.'sı düzenlenecek yarışmanın temasına “Köprüler Kurma” adı verildi. Bu yüzden Avustralya'nın katılımı çok özel. Zaten Avustralya SBS kanalı Avrupa Yayın Birliği'nin (EBU) 30 yıldır ortak üyesi. Avustralya'nın kazanması takdirinde yarışma ortak bir Avrupa ülkesinde gerçekleşecek.
Sayfa 6
Mevlüt’ün bir de sevgilisi vardır hiç görmediği. Üç yıldır ona mektuplar yazmakta, aşkını kalbinde sıcak tutmayı başarmaktadır. Her gün yaşananların ardından en büyük merakı ise sevgilisinin tam olarak kim olduğunu öğrenmektir. Aşkta insanın niyeti mi daha önemlidir, kısmeti mi? Mutluluk veya mutsuzluğumuz bizim seçimlerimize mi bağlıdır, yoksa bizim dışımızda mı gelişip başımıza gelirler? Kafamda Bir Tuhaflık bu sorulara cevap ararken aile hayatıyla şehir hayatının çatışmasını, kadınların ev içlerindeki öfke ve çaresizliklerini resmediyor. Bir taraftan aşkın sıcaklığı ile içinizi ısıtırken, diğer taraftan toplum içinde yaşananlar ile içinizi burkuyor. Kitap okul kütüphanemizde mevcut, ilgili arkadaşlara duyurulur! Derleyen: Dilara ERDOĞAN
Dergi Tanıtımı Ahmet ERTUNÇ
BULUT ATLASI Kaç farklı zamanda hayat yaşanabilir, kaç farklı role girilebilir? 1850’de Pasifik Okyanusu’nu geçmekte olan isteksiz bir gezgin, iki savaş arasında kalan Belçika’da yaşayan, istikrarsız bir geçim kaynağı olan bir besteci, Vali Reagan’nın yönettiği Kaliforniya’da yaşayan yüce gönüllü bir gazeteci, yer altı dünyasındaki alıcaklılarından kaçan işe yaramaz bir yayıncı, ölüm hücresinde genetik olarak değiştirilmiş bir servis elemanı ve bilim ile medeniyetin çöküşüne tanık olan ve Pasifik Okyanusu’ndaki adaların birinde yaşayan Zachry. 6 farklı hikayenin bazı noktalarda buluşması, matruşka bebekleri gibi olay örgüsü ile Bulut Atlası’nın anlatıcıları tarih koridorunda birbirlerinin sesinin yankısını duyuyorlar ve kaderleri bir şekilde mutlaka değişiyor.
Matrix, V For Vendetta gibi filmlerle hafızalarımıza kazınan Wachowski kardeşler ile Perfume: The Story of a Murderer, Run Lola Run gibi işlerinden sonra dünyanın en çok sevilen Berlinlilerinden olan Tom Tykwer’in, David Mitchell’in aynı adlı kitabından senaryoya, ardından beyazperdeye aktardıkları film, bilim kurgu, dram, gizem türlerinde. Senaryo yazımı ile yaklaşık bir yıl uğraşan yönetmenlerimiz, birçok yapımcı tarafından “karmaşık olması”ndan dolayı reddedilmiş. En nihayetinde bankalardan kredi çekerek, fonlardan ve vergi indirimlerinden destek alarak yüz milyondolardan az bir bütçe ile film tamamlanmış. Dün, bugün ve yarın… Bunlar birbirinden ayrı düşünülemez. Olacaklar veya olanlar kesinlikle rastlantısal değildir. V’nin de dediği gibi: “Rastlantı diye bir şey yoktur. Rastlantı aldatmacası vardır.” Üç saate yakın süresi, karmaşık ilerleyen olay örgüsüyle film bittiğinde 3. Dünya Savaşı’ndan çıkmışsınız gibi hissettirecek. “Bizi bekleyen başka bir dünya olduğuna inanıyorum Sixsmith. Daha iyi bir dünya… Ve seni orada bekliyor olacağım.” Müşerref ÇOBAN
LEVEL LeveL, ilk olarak Çek Cumhuriyeti'nde yayınlanmaya başlayan LeveL Dergisi’nin Türkiye şubesi olarak yayın hayatına başladı. Türkiye'de ilk sayısını 1997 yılında yayınladı. LeveL, bilgisayar oyunlarının tanıtıldığı bir dergi. Her ay düzenli olarak okuyucularıyla buluşuyor. İlk sayısından itibaren oyun tutkunlarının gözdesi olmayı başardı. Derginin her sayısında oyun platformları için (PC, PlayStation 3, Xbox 360, PlayStation Portable) oyun ilk bakışları, incelemeleri ve haberleri yer alıyor. Oyun hakkında ki izlenimlerini, oyun içeriğini okuyucularına sunuyor. Bunun dışında röportajlar ve köşe yazıları da bulunuyor. LeveL dergisi okuyucularına, her ay ek olarak posterler, tam sürüm oyun ve kitapçık hediye ediyor. Bilgisayar oyunlarına ilginiz varsa bu dergiyi kaçırmayın derim. Nuray ÖZBAY & Berk ÜSTÜN
O DEĞİL DE Mahallede bi arkadaşımın telsizi vardı, birini de bana vermişti. 3 kişi dedektifçilik oynuyorduk o gün, telsizi olmayan arkadaş da notlar alıyordu. 2. kattaki Vedat Amca'nin şüpheli hareketleri olduğu için onu takip etmeye başladik. Ben bi ara ekipten izin isteyip yemek yemeye gittim, onlar takibe devam edip telsizden bana bilgi veriyorlardı. Bir ara şöyle bir anons geçildi: Şüpheli şu anda bahçeyi suluyor. Bir şeyler ters gidiyor dedektif, hareketleri ve tavırları hiç normal değil. Ben bu sırada yağli ekmek yiyorum. Bunun neresi normal değil dedektif? Bahçe suluyormuş işte. Bir şeyler olacak dedektif, hissediyoruz. Normal bir bahçe sulama değil bu. Ya sanki herif ot yetiştiriyor ama gizemli olması şart, bu yüzden bahçeden bile şüpheleniyoruz o an. Tamam kendinize dikkat edin, sizin için endişeleniyorum. Vedat'ı ölü ya da diri istiyorum, onu bana getirin ve lütfen izinizi belli etmeyin. Merak etme dedektif, her şey kontrolümüzde, sen ne zaman gelcen? Ben gelemem artık annem ter bezi koydu sırtıma. İşte Türkiye o gün başarılı bir dedektifini kaybetti ter bezi yüzünden. Derleyen: Elif Nur ÇETİN
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
YA OLMASALARDI! Bir gün insan “virgülü ” kaybetti; o zaman zor cümlelerden, Korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince, düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise, “ünlem ” işaretini kaybetti. Alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne hiçbir şeye kızıyor ne de bir şeye seviniyordu.
Sayfa 7
NEDİR? DAMACANA VE PET ŞİŞELERDE YER ALAN NUMARALARIN ANLAMLARI NELER? Günlük hayatımızda da pek çok kullandığımız pet şişelerin üzerindeki numaraların anlamlarını biliyor muydunuz?
Bir süre sonra “soru ” işaretini kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiçbir şey, ama hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu… Ne kâinat, ne dünya ne de kendisi umurundaydı. Birkaç sene sonra “iki nokta ” üst üste işaretini kaybetti ve Davranış sebeplerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Pet şişelerin üzerindeki bu numaralar plastik şişenin hangi hammadde kullanılarak üretildiğini göstermektedir.
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız “tırnak” işareti kalmıştı. Kendine has tek düşüncesi yoktu. Yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu. Sıra “noktaya“geldiğinde, düşünceyi ve, Okumayı çoktan unutmuş vaziyetteydi.
P e k i b u hammaddeler kullanılarak yapılan plastik şişelerin içine konulan sıvıların sağlığa zararı var mıdır?
A. KANEVSKY
ANLIK VAROLUŞ Hayatta her zaman bir şeyler yolunda gitmez. Hayatında olan her şey iyi olsun sadece birisi kötü olsun yine aynısını dersin, deriz daha doğrusu. Kötünün kötüsü vardır hayatta. Yaşayıp öğrenmekse en kötüsü. İyisi ise başkalarının tecrübesinden ders almak. İnsanı düşüncelere sevk eder hayat. Ne mutlu o düşünebilen insana aslında. Doğru olanı bildiğimiz halde kendi kendimizi kandırmakta üstümüze yoktur belki de. Nasıl olur da hepsi yolunda gidebilir ki? Geride kalanlara mı üzülelim yoksa düşünmediğimiz, düşününce de bizi dertten derde iten geleceğe mi üzülelim? Sürekli keşke demekten bıkıp yine de bundan vazgeçememeye mi yanalım? Hayatımızdan çıkamayacağını sandığımız insanların anında çıkabileceğini gördüğümüze mi üzülelim? Yapmamız gereken ve aklın yolunun bir olduğunun en büyük kanıtı olanlara rağmen sahte delillerle kendimizi kandırdığımıza mı yanalım? Hayat kimse için yolunda gitmez. Herkesin derdi vardır. Ama unutulmamalıdır ki derdin de derdi vardır. İlerde belki şu an dert olarak gördüklerimizi hatırlamayacak kadar büyük dertlerle karşılaşacağız. Doğru olan yaşadıklarımızdan ders almak ve bundan sonra tecrübe edinmek için, yaşamak zorunda kalmayıp, başkalarından ders almaktır. Keşke dememektir, bağlanmamaktır. Ve sürekli anı yaşamaktır. Gelecek gelecektir zaten. Düşünüp dertlenip tasalanmak yersiz. Geçmişi düşünmek bir o kadar daha yersiz. Öldükten sonra tekrar uyandığında sonsuz bir hayat yaşayacağını bilip onun gereklerini yerine getirip bu kısacık, anlık dünyanın derdine dertlenmeyen insanlara ne mutlu! Ezgi CUCU
ÇOCUKLARIMIZ Çocuklarınız sizin çocuklarınız değildir. Onlar yaşamın yaratıcı gücünün oğulları ve kızlarıdır. Onlar sizden değil, sizin aracılığınızla doğmuşlar. Sizlerle birliktedirler ama sizin değillerdir, Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil! Çünkü onların kendi düşünceleri vardır. Bedenlerini barındırabilirsiniz ama ruhlarını değil, Çünkü onlar, sizin düşlerinizde bile gidemeyeceğiniz, Geleceğin evinde otururlar. Onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama onları kendinize benzetemezsiniz, Çünkü yaşam durmaz; geriye değil, ileriye akar. Sizler birer yay, çocuklarınız da geleceğe fırlattığınız canlı oklardır. KHALİL GİBRAN (Lübnanlı Yazar, Ozan)
Khalil GİBRAN Kimdir? Cibran, 1883 yılında Lübnan'da doğdu. Eserleri ve düşünceleri dünya üzerinde geniş yankı uyandırdı. Şiirleri yirmiden fazla dile çevrilmiş olan Cibran aynı zamanda başarılı bir ressam idi. Resimlerinin bazıları günümüzde dünyanın birçok şehrinde sergilenmektedir. Yaşamının yaklaşık son yirmi yılını ABD'de geçiren yazar, ölümüne kadar kaldığı bu ülkede eserlerini İngilizce yazmıştır.
Maalesef her ürün için sağlık etkisine yönelik ayrıntılı bilgi bulunmuyor ama bazı şişeler hakkında aşağıdaki bilgiler verilebilir: 1- PET veya PETE Polietilen içerir: Genelde su, iki litrelik alkolsüz içecekler ve yağların konduğu pet şişelerde kullanılır. Cam gibi şeffaftır. Zararsızdır. 2- HDPE Yüksek yoğunluklu polietilen: Deterjan ambalajları ve pet süt şişesinde bulunur. Zararsızdır. 3- PVC Polivinil klorid: Streç folyo, dış mekânda kullanılan eşyalar, plastik pipo, zemin malzemesi, duş perdeleri, şeffaf ve kabartmalı plastik ambalajlarda kullanılır. Zararlıdır! 4- LDPE Az yoğunluklu polietilen: Kuru temizleme ve çöp torbaları, yemek saklama kaplarında bulunur. Zararsızdır. 5- PP Poliproplen: Şişe kapakları, içecek kamışları, biberon, yoğurt kaplarında vardır. Zararsızdır. 6- PS Polistiren: Yemiş paketleri, plastik bardak-tabak, markette etin satıldığı köpük tabak, hazır paket fast food ürünlerdedir. Zararlıdır! 7- DİĞER: Bunlar birden altıya kadar kullanılan plastiklerin dışında kalanlardır. Yemek saklama kapları ve bazı pet şişelerde bulunur. Zararlıdır! İrem DEMİRCİ & İrem BECERİK
CTAL BAŞARIYA DOYMUYOR Balıkesir Karesi Belediye Spor ve Rahmi Kula Anadolu Lisesi tarafından düzenlenen 8. Geleneksel Rahmi Kula Anadolu Lisesi Satranç Turnuvası'na gittik ve 2 gün süren heyecanlı maçları izledik. 7 turdan oluşan ve 117 kişinin katıldığı turnuvada okulumuz; turnuvayı namağlup olarak 6 puanla 1. sırada bitiren Halil İbrahim Özkan ve aynı turnuvayı 11. sırada tamamlayan Hakan Yılmaz’ın başarısıyla gururlandı. Başarı merdivenlerini hızla tırmanan arkadaşlarımıza başarılarının sırrını sorduğumuzda; çok çalışmak ve sabır olarak özetlediler. Çok çalışma ve arkasından gelen başarı. Ayrıca öğrencilerini sürekli takip eden ve onları yönlendiren İsmail Ünlü ‘nün fedakârlığını da göz ardı etmemekte fayda var. Onun fedakârlıkları hem öğrencilerine moral hem de diğer öğretmenlere örnek oluyor. Okulumuz satranç takımını tebrik ediyor ve çalışmalarında başarılar diliyorum. Erol CANSEL
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? 'in, 0 230 Phone 5 ir. L'd ni atıla ti 370 T s n e e TL'd le' maliy p p A
Göz n çıktığ yaşının ı ilk a 40 der ndaki sıcaklı ecedir. ğı
gözde
H bin insan er yıl 15 , kürda acillik olm ndan dolayı , aktadır. rtika ında ark Anta sinin alt tadır. Sam tane adaşını im z siga k kı viye ra iç ın olmam i z se ayan te i n e men d as ı olm zara in vücud ı, günde prağ o t rla a 1 u 5 ynıd nuza v erdiğ ır. i Siyah e Bitter çikolata de dec gül sa lfeti ilçesin akış hız 3 saat boyun a ca k ını a 'nın H dan noktala rttırır,beynin ö an nlıurfa ir ve dalın en rengi a Ş r n ın emli a kan yetiş dan itibar . sağlar,b öylece b gitmesini nüşür ıldığın eyniniz r kopa ırmızıya dö hızlı dü d a h a şünür k Pelin FİDANCI
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Pripiat
PEKİ YA...
UÇAN HALI
Dünyada yaşayan herkes aynı anda zıplarsa ne olur? Bir şeyler olur, ama kesinlikle bahsetmeye bile değmez. Klasik geyiktir, 1 milyar Çinli aynı anda zıplayınca Amerika'da deprem olacak diye. Ancak 2011'de Japonya'da gerçekleşen deprem bile günleri yaklaşık 0.0000018 saniye kısalttı. Bu etkiyi yaratmak için aynı anda zıplaması gereken insan sayısı, şu anki dünya nüfusunun tam 7 milyon katı! Peki 7 milyar insan omuz omuza, Ankara kadar bir yere sıkışıp zıplasa ne olur? Dünyayı yerinden oynatabilir miyiz? Herkesin aynı anda 30 santim yüksekliğe zıpladığı düşünülse bile, Dünya'nın yerini 1 hidrojen atomunun 100'de 1'i kadar değiştirebiliyoruz -ki çok kısa bir süreliğine- Dünya geri eski yerine anında geliyor. Özetle insanların toplam kütlesi, Dünya'ya oranla o kadar düşük ki, hiç bir etkimiz olmuyor desek yalan olmaz.
İrem BECERİK
AYIN ÖĞRENCİLERİ Diğer adıyla Pripyat, Ukrayna’nın kuzeyinde Kiev’de yer alan terk edilmiş şehirdir 1970 yılında Çernobil Nükleer Santrali çalışanları için kurulan bu şehirde, 6 Nisan 1986 gecesi 01.00’da 4 numaralı reaktörde patlama meydana gelmiştir. Bu patlama 20. yüzyılın ilk büyük nükleer kazasıdır. Patlama sonucu Çernobil’in 10 kilometrelik tehlike çemberine giren 49 bin nüfuslu Pripiat boşaltılmıştır. Boşaltma işlemi oldukça hızlı gelişmiştir 30 saatlik çalışma sonucu çevre illerden gelen 20 km’lik otobüs konvoyu ile şehir boşaltılmıştır. Bu facianın sonuçları hakkında birkaç bilgi vermek gerekirse; 3 milyondan fazla kayıtlı insan Çernobil kurbanıdır. Yetişkinlerin tiroit kanserine rastlanma oranı kazadan sonra on kat artış göstermiştir. 2,5 milyon hektar tarım toprağı şu anda kullanılamıyor. Sakat doğumlar etkilenen ülkelere göre ortalama olarak %200 artmıştır. 7,1 milyon insanın gelecekte ciddi sağlık sorunları yaşaması bekleniliyor. Bilim adamlarının tahminlerine göre 900 yıl daha burada kimsenin yaşayamayacağı düşünülüyor. Tüm radyoaktif etkilerinin kaybolması için ise 48 bin yıldan bahsedilmekte. Ayrıca S.T.A.L.K.E.R gibi bilgisayar oyunları ve birçok film Pripyat’da geçmektedir Şehri gezmek isteyenler Yandex haritalardan bu şehri sanal ortamdan detaylı olarak gezebilir. Ahmet ÇİTKÖYLÜ & Dilara ERDOĞAN
EVRENİN OYUNLARI 1. Hayatınız boyunca hiçbir zaman aynı noktada bulunmadınız. 2. Kafamızı kaldırdığımızda gördüğümüze bir bakıma aşağı doğru kozmik bir uçurum diyebiliriz. Bu uçuruma savrulmamızı engelleyen tek şey yer çekimi. 3. Komşu galaksimiz Andromeda'da bizim galaksimize bakıp acaba orada yaşam var mı diye düşünenler olabilir. 4. Uzaylılar 20 Temmuz 1969'da Ay'ı istila etti. (insanlar da uzaylıdır.) 5. Her ne kadar full moon yani dolunay desek de, sonuç olarak Ay'ın yarısını görüyoruz. 6. Uzay o kadar büyük ki, belki de tam bu yazıyı okuduğunuz sırada uzayın uzak bir köşesinde galaktik bir savaş yapılıyor ama bunu öğrenmemiz için milyonlarca yıl geçmesi gerek. 7. Bir anlık da olsa tüm evrenin en genç varlığıydınız. 8. Yaşınız kadar Güneş'in etrafında tur atmışlığınız var. 9. Her ne kadar günleri saysak da tek bir gün doğumu (veya batımı) var ve milyarlarca yıldır sürüyor. 10. Gölgenizin düştüğü yeryüzüyle Güneş arasındaki 149,6 milyon kilometre yolu kat eden Güneş ışığının karşılaştığı ilk ve tek engel sizsiniz. 11. Bize 64 milyon ışık yılı uzakta olan gezegendeki biri Dünya'mıza baksa göreceği şey dinozorlar olur. 12. Geceleri gördüğümüz birçok yıldız belki yok olmak üzere, belki de çoktan yok oldu. Yani gökyüzüne baktığımızda tek bir ana değil, milyonlarca yılın oluşturduğu bir görüntüye bakıyoruz. 13. Yediğimiz her şey güneş ışığıyla işleniyor. 14. Kazarak derinden çıkaracağınız bir taş, belki de milyonlarca yıl sonra ilk defa güneş ışığıyla tanışacak. 15. Mars gezegeninin tüm popülasyonu robotlardan oluşuyor. Nuray ÖZBAY
EBRU EDİS VE SELİN KÜÇÜKKAYA BİLİMSEL PROJELER VE ETKİNLİKLERDEKİ ÇALIŞMALARINDAN, GÖSTERDİKLERİ ÇABALARDAN VE ÖRNEK DAVRANIŞLARINDAN DOLAYI ŞUBAT AYININ ÖĞRENCİLERİ SEÇİLDİLER. BAŞARILARININ DEVAMINI DİLİYORUZ.
OKULUMUZ ERKEKLER VOLEYBOL TAKIMI BALIKESİR İL İKİNCİSİ OLDU. GÖSTERDİKLERİ BAŞARILAR VE ÖRNEK DAVRANIŞLARINDAN DOLAYI OCAK AYI ÖĞRENCİLERİ SEÇİLDİLER. BAŞARILARININ DEVAMINI DİLİYORUZ.