Teneffüs - Aralık / 83

Page 1

YENİ YILA MERHABA Celal Toraman Anadolu Lisesi

TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır. Aralık 2014 Sayı:83

2014’TE CTAL’DE NELER OLDU? TSatranç turnuvasında körfez şampiyonu olan okulumuz satranç takımı, il şampiyonasına katılmıştır.10/D sınıfından Erol Cansel il üçüncüsü olmuştur. TOkulumuz Tübitak Yarışmaları’na katıldı. Tarih ve Psikoloji alanlarında yapılan çalışmalara Balıkesir çapında yarışmaya en çok proje ile katılan iki okul arasına girdik. Tarih alanında Yiğit ÜNLÜ ve Zülal YÜCEL, Psikoloji alanında ise 12/B ve 12/C’den kalabalık bir grup okulumuzu temsil etti. Tİl çapında düzenlenen “İnsan Hakları” konulu kompozisyon yarışmasında 11/B den Özge Çelebi Balıkesir ikincisi oldu. TAlmanya’nın Hürt şehrindeki Albert Schweitzer Gymnasium okuluyla 2013 yılında başlayan “Kardeş Okul Projesi” nin ikincisi gerçekleşti. Okulumuz mayıs ayında Almanya’ya ziyaretini gerçekleştirdi. Alman misafirlerimiz ise eylül ayında ilçemize geldi. TOkulumuz 26 Nisan Cumartesi İzmir’e Doğa ve Kültür Gezisi gerçekleştirdi. Önce Kımız Çiftliği’ne ve Nazarköy’e, sonra İzmir Kitap Fuarı’na, daha sonra da Sahne Tozu Tiyatrosu’na gidildi. T C.T.A.L. ve B.A.L. Bursa-Ankara-Eskişehir Kültür-Sanat Turu gerçekleştirdi. Te-Twinning Projesi çerçevesinde Yunanistan’ın Veria şehrinden “3rd High School of Veria” okuluyla süren “Komşumuzu Tanıyalım” projesi kapsamında hazırlanan posta sanatı çalışmaları postalanarak sona erdi. TOkulumuz 15 Mart Cumartesi tarihinde Uludağ’a gezi düzenledi. TOkulumuzda “İstiklal Marşı’nı En Güzel Okuma “ yarışması yapıldı. Farklı okullardan birçok öğrenci katıldı. TYetiştirme Kursları başladı. T2013-2014 eğitim öğretim yılının son günü okulumuz öğrencilerinden oluşan bir müzik grubu konferans salonunda bizlere çok güzel bir konser verdi. T25-26 Ekim Satranç Turnuvaları’na katılım sağlandı. T10 Kasım Atatürk’ü Anma çerçevesinde düzenlenen şiir yarışmasında 12/D sınıfından Mehmet EĞİNLİ ilçede birinci oldu. T24 Kasım Öğretmenler Günü sebebiyle düzenlenen kompozisyon yarışmasında ilçede 10/B’ den Yurdagül ERKİRAZ ikinci, 11/B’ den Özge ÇELEBİ üçüncü oldu. TBu yıl okulumuza 52 öğrenci nakil oldu. Nergis Reyhan AĞIR TSpor kulübü; spor ve eğitim amaçlı bir gezi düzenledi. TOkulumuzda aşure hayrı yapıldı. Te-Twinning -yeniden. “Klişeleri yıkmak, temizlemek” konulu projede çalışan arkadaşlarımız kendilerine “Stereotype Washers” diyorlar.

TÜRKLERDE YILBAŞI Yılbaşı; kimine göre ilk karın habercisi, kimine göre yoğun hayatın arasına katılmış beyaz bir tatil günü, kimine göre de yeni bir yılın getirdiği sorumluluklar demek. Ama biz Türkler için yılbaşı; hiçbir nedene gerek duymaksızın bir olmak,bembeyaz bir günü renkli kılmaktır. Eskisi gibi o küçük odanın içinde kestanelerin cızırtısını bastıran çocuk kahkahaları ve yeni yılın ilk sohbeti için hazırlanmış Türk kahvelerinin kokusuna karışan bir türkü dinletisi yok belki. Artık ışıklarla süslenmiş çam ağaçları,kırmızı ponponlu şapkalar,özenle sarılmış birkaç hediye paketleri, kar spreyleriyle camlara yazılmış isimler var. Belki yılbaşı çok farklılık geçirdi dünden bugüne, belki farklı ülkeler kadar uzak birbirine her sene değişen kutlamalar. Peki neydi, daha Aralık ayının başından konuşulmaya başlanan yılbaşı? Bahaneydi aslında. İnsanlar bembeyaz bir kış gününü süslemek istiyordu, işlerini bir başka yıla ertelemek. Sıcacık sobanın yanında kestane yemenin bahanesini bulmaktı bütün olay. Kar tanelerinin yüreğimizi ısıtmasına isim koymaktı. Kutlamalar değişse de bahaneler hiç değişmiyordu. Yılbaşına ait tek gerçeklik takvimlerin değişmesiydi. Sınavlarda ve formlarda tarih için ayrılan yere 2015 yazmaya alışmaktı . 2014'ü saklayıp gönlümüzün bir köşesine gömmekti. Sonra haylaz, küçük bir köpek gibi oyunu bozarak geri almaya çalışmaktı gömdüklerimizi. Yılbaşı heyecandır gönlümüzce ama en çok da bahanesidir her şeyi unutup, yeni bir başlangıç yapmanın, umut etmenin ve yarını sevmenin. Dünya'da her ülkenin kendine ait bir kutlaması var belki de, hatta bir ülke içinde 3 farklı kutlama ya da her sene aynı ülkede farklılık gösteren eğlenceler. Yılbaşı belki de insandan insana bile değişebiliyor. Ama hepsinin amacı aynı. Hepsi bahanesi mutluluğun. Sude ÖZBERKSOY


Celal Toraman Anadolu Lisesi

TENEFFÜS Sayfa 2

Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.

AYIN DOSYASI ''İNSAN HAKLARI BEYANNAMESİ'' NEDİR? Birleşmiş Milletler Genel Kurulu; tüm insanların doğal yapısındaki onuru eşit ve devredilemez haklarını tanımanın dünyada adaletin ve barışın temeli olduğunu, insan haklarını göz ardı etmenin ve hor görmenin insanlığın vicdanında infial uyandıran barbarca eylemlere yol açtığını, insanlara tanınan inanma ve konuşma özgürlüğünün tüm dünya için olumlu sonuçlar doğuracağını vurgulamak amacıyla bu beyannameyi hazırlamıştır. 30 maddeden oluşan beyannamede insanların eşit olduğundan, hakların savunulması ve ihlal edilmemesi gerektiğinden bahsedilmiş ve bu konuda herkesin ortak fikrinin olması gerektiği savunulmuştur. 10 Aralık 1948'de ilan edilen beyanname, resmi gazetede de yayımlandıktan sonra okullarda ve diğer eğitim müesseselerinde konu olmuş, insan haklarının önemi yeni nesillere aktarılmaya çalışılmıştır. Kabul etmekte çekimser davranan 6 sosyalist ülke, Suudi Arabistan ve Güney Afrika Birliği dışında kalan tüm ülkelerce kabul edilmesi, insan haklarının korunmasına sıcak bakıldığının da göstergesi olmuştur. İNSAN HAKLARININ İHLALİ Herkes eşit, herkesin hakları var ama ne yazık ki dünya, insan haklarının çiğnendiği birçok olaya sahne olmuş durumda. İnsan haklarının öneminin vurgulanmasına, küçük yaşlardan itibaren bireylerin insan haklarına karşı bilinçlendirilmesine rağmen bazı çıkarlar yüzünden tatsız olaylar yaşanabiliyor. En basite indirgenen ihlallerden biri savaşlar! Dünya tarihinde savaşlarda ölenlerin sayısı, sayamayacak kadar çok. Sebebi her ne olursa olsun, savaşlar insanların ''yaşama'' hakkını ihlal eden bir durum değil mi? Savaşta ölen insanların yakınlarının ''mutlu olma'' hakkını çiğnemek değil mi? Tarihimizde devletlerarasında imzalanmış antlaşmalar da insan haklarının ihlaline güzel bir örnek. Galip devletler antlaşmalardan çıkar elde etmişlerdir ve mağlup devletler birçok fedakârlıkta bulunmuş, birçok şeyden vazgeçmişlerdir. Bu durum da vatandaşların ''özgürlük'' hakkının ihlaline örnek değil mi? Bir devletin ''var olma'' hakkını çiğnemek değil mi? Demek istediğim o ki, birçok milletin, birçok devletin, birçok azınlığın, birçok topluluğun, en önemlisi birçok insanın hakları zaman zaman çiğnenmiştir. Hakların çiğnenmesi her ne kadar yanlış bir şey olsa da artık alışılagelmiş bir durum olmuştur. Ne yazık ki bu böyledir. Oysa kendi haklarımız kadar başkalarının haklarını da savunsak, empati kurmayı bilsek, dünya daha yaşanabilir bir yer olmaz mı? Mehmet EĞİNLİ

AYIN RÖPORTAJI Bu ay bizlere zamanını ayıran değerli mezunumuz; Ağacık Yağ Fabrikası sahibi Mesut AĞACIK idi. Bizlere belki yol göstermek, belki de çizdiğimiz yola bir ışık tutmak için bizlerle deneyimlerini paylaştı… +Küçükken ne olmak istiyordunuz? -Küçükken aile mesleğimi devam ettirmek istiyordum. Şuan aile mesleğini devam ettiriyorum. +O zaman şuan hayalinizi gerçekleştiriyorsunuz ve sizin tercihinizdi? -Evet, kendi tercihim. +Mesleğinizin güzel yönleri nelerdir? -Öncelikle aile mesleğimiz olduğu için keyifle bu işi yapıyorum. Onun dışında insanlarla iletişim kurmak güzel, zevk alıyorum. + İşinizin zorlayan yönleri vardır mutlaka. -Zeytin organik bir madde olduğu için kolay bozulabiliyor. Bu nedenle zamana karşı yarışıyoruz. Gece birlere ikilere kadar fabrikada kaldığımız günler oluyor. Bir yandan kimseyi de mağdur etmek istemiyoruz. Yağları bir an önce müşteriye teslim etmek istiyoruz. + İşletme mezunuyum demiştiniz. Hangi üniversitede okudunuz? -İzmir Ekonomi Üniversitesi +Peki İzmir'de okumak nasıldı? -Öncelikle İzmir buraya yakın bir yer onun dışında İstanbul'a göre sakin bir yer, daha önceden gittiğim için bildiğim bir yerdi. +Şimdiki aklınız olsa üniversitede neyi farklı yapardınız? -Yurtdışına gitmedim. Öğrenci değişim programı ile gitmeyi isterdim +Şimdiki imkânlarınızla belki gidiyorsunuzdur -Şimdi gidiyorum ama o zamanki zevki başka olurdu herhalde. Şimdi gidip de bir ay kalamıyorsun. +Mezunlar Derneğinde bulunmaktan en çok ne için mutlusunuz? Size neler katıyor? -Mezunlar Derneği İsmail Ünlü hocamızın organize ettiği, çalışmaları olan bir dernek oldu. Bu derneğin maksadı mezunlar arasındaki bağı koparmamak ve bu birlikteliği geniş yıllara yayabilmek. Onun dışında mezunlar arasında maddi ve manevi yönden destek sağlamak. Bunun başarıya ulaşabilmesini sağlamak için bu işte istekli olunması lazım ve herkesin bir şeyler yapmak için çabalaması lazım… +CTAL size ne kattı? -Ben ilkokuldan sonra girdim yedi yılım o okulda geçti iyi öğretmenler tanıdım şu an hala severek görüştüğüm öğretmenlerim var iyi arkadaşlar tanıdım hala bazılarıyla görüşüyorum. +Şimdiki aklınız olsa lisede neyi farklı yapardınız? -Şimdiki aklım olsa biraz daha sizin yaptığınız gibi aktivitelere katılmak isterdim. Dernekler olsun sosyal faaliyetler olsun ama öyle çokta bir pişmanlığım yok. Lise dönemimde güzel arkadaşlar tanıdım. +”İyi ki CTAL'lıyım” dedirten neler var? -Anadolu Lisesi olduğu için iyiydi. Zaten ben Almancayla başladım Almancayı öğrenmiş oldum bu sayede. +Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz -Ben teşekkür ederim Nuray ÖZBAY


Celal Toraman Anadolu Lisesi

TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.

Sayfa 3

HANDAN BİLECİKLİGİL

ÖĞRETMENİMİZİ TANIYALIM

Bu sayıda okulumuz Biyoloji öğretmenlerinden Handan BİLECİKLİGİL'i tanıtacağız. Handan Hoca'mıza bazı sorular sorduk ve onu daha yakından tanımaya çalıştık. Handan BİLECİKLİGİL 23 Ekimde –kadınlara yaşı sorulmaz diyerek yılını sizlerle paylaşmıyoruzAnkara'da doğar. Ailesinin tek çocuğudur. Annesi ev hanımı olan , babası özel bir şirkette ticaret müdürlüğü yapan hocamız henüz altı yaşındayken babasını , dört sene önce ise annesini kaybeder. Kuzenleri ve yeğenleriyle hareketli bir çocukluk geçiren Handan Hoca, kuzenleri çoğunlukla erkek olduğundan futbol, savaş oyunları, erkek tavlası gibi oyunlar oynayarak büyür. Çocukluğunda olduğu gibi şimdi de çok hareketli, neşeli, hayata güler yüzle bakan hocamız tam bir pamuk helva, elma şekeri ve çikolata hastası. Pamuk helva gibi de bir kalbe sahip olmasına rağmen maskülen yapısından dolayı deyim yerindeyse tuttuğunu koparıyor her zaman. İlkokulu Ankara Ergenekon İlkokulu'nda, ortaokulu Kocatepe Mimar Kemal Ortaokulu'nda, liseyi Bursa Kız Lisesi'nde okur. Daha sonra hedeflediği üniversite olan Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Almanca Biyoloji bölümüne girer ve başarıyla mezun olur. Viyana Üniversitesi'nde Fizyoloji üzerine yüksek lisans yapmaya başlar fakat annesinin rahatsızlanması üzerine eğitimini yarıda bırakıp Türkiye'ye döner. Birkaç yıl özel tıbbi şirketlerde çalışır fakat aklı hep küçüklükten beri istediği meslek olan öğretmenliktedir. Daha sonra Ankara Üreğil Ortaokulu'nda öğretmenliğe başlar. Birçok okulda görev yapan Handan Hoca bir yıldır CTAL'de. Öğrencilerini ve okulu çok sevdiğini söyleyen hocamız “Nerede olursam olayım öğrencilerimi hep sevdim.

İÇİMİZDEN BİRİ YİĞİT ÜNLÜ 22 Mayıs 1997 yılında Burhaniye'de dünyaya gelen Yiğit, öğretim hayatına Faruk Kızıklı İlköğretim Okulu'nda başlayıp Nadir Tolun İlköğretim Okulu'nda devam etti. CTAL'in olanaklarından haberdar olan arkadaşımız tek tercihle okulumuza geldi. Yiğit burcunun özelliklerini taşıyan bir ikizler. Biraz alıngan, bazen ısrarcı, zaman zaman da değişken. Bunların yanında herkesin sahip olmak isteyeceği türden bir dost. Şu sıralar boş vakit bulmakta zorlansa bile ilgi alanları olan arkeoloji ve mitoloji hakkında araştırma yapmak ve kitap okumak en sevdiği aktivitelerden. Mitoloji demişken, arkadaşımız öyle bir mitoloji tutkunu ki çeşitli yerlerden topladığı tanrı ve tanrıça heykellerinden bir koleksiyonu var. Daha çok fantastik, macera ve bilim kurgu alanlarında filmler izlemekten hoşlanıyor. Eh bu yüzden en sevdiği film serisinin Harry Potter olması kaçınılmaz oluyor. Arabesk ve rap dışında her tür müziği dinlemekten hoşlanan arkadaşımızın en sevdiği sanatçı Candan Erçetin. En sevdiği Türk dizisi ise, sıkı durun, DOKTORLAR! Yiğit 9.sınıftan itibaren tiyatrodan tutun da oratoryolara kadar birçok projede aktif olarak yer aldı. Yalnızca koroya katılamadığını ve bunun içinde bir ukde olduğunu belirtiyor Tiyatronun Yiğit'in hayatında yeri büyük. BBKT'de iki sene, okulda ise üç sene tiyatroyla ilgilendi. Tiyatronun karakterine çok büyük katkısı olduğunu söylüyor. Sadece tiyatronun değil yer aldığı tüm etkinlik ve projelerin kendine olan güvenini arttırdığını ve hayatta istediklerini başarmanın çok da zor olmadığını görmesini sağladığını söylüyor. Bu projelerden biri her zaman gidip görmek istediği ülke olan Yunanistan'ı ziyaret etme şansı bulduğu Comenius ve diğeri ise Ören'deki arkeolojik kazılara katılma fırsatı yakaladığı Tubitak Tarih Projesi. Yiğit üniversitede Hukuk, Arkeoloji ya da Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okuyup okulunda akademisyen olarak kalmak istiyor. Küçük sınıflara düzenli çalışmalarını sürdürürken her türlü etkinlikte yer almalarını, bu yılların değerini bilmelerini tavsiye ediyor. Yiğit'e tatlı sohbeti için teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz! Dilara ERDOĞAN & Berk ÜSTÜN

Zaten bu mesleğin gerekeni de o.” diyor. Mesleğinin gereği olan misyonunu çok iyi bir şekilde devam ettirirken sahip olduğu vizyonu da bizlere aşılamak için elinden geleni yapıyor. Biraz da ailesinden bahsetmek gerekirse Handan Hoca iki erkek çocuğa sahip. Eşini bir buçuk yıl önce kaybetmiş. İki oğlu ve çok sevdiği iki kedisiyle birlikte yaşıyor. Hocamızın tam bir kedi hastası olduğunu söylemek yanlış olmaz. Zaten akrep burcu olduğundan sevgi dolu olmak doğasında bulunuyor. Bunun yanında burcunun hırs, dürüstlük, inat gibi özelliklerini de taşıyor. Lise çağlarında şiir yazmakla ve resimle yakından ilgilenen hocamız uzun yıllar boyunca bale yapar. Şimdilerde ise yazı yazmaya devam ediyor. Hatta bizden duymuş olmayın bir kitabı da yolda. Şuan Ayşe Kulin'in Handan romanını okuyor. Halide Edip'in Handan'ına da değinilen bu romandan hocamız oldukça zevk almış. En sevdiği romanlar listesinin başında da Buket Uzuner'den İki Yeşil Susamuru ve Vedat Türkali'den Bir Gün Tek Başına romanları geliyor. Handan Hoca'mızın en sevmediği huyları fazla konuşması ve çok gururlu olması, en sevdiği huyları ise güçlü olması ve hayattan zevk almaya çalışması. Öğrencilere vermek istediği tavsiyeleri sorduğumuzda verdiği cevap sizi de etkileyecektir ; “Öğrencilerime en büyük tavsiyem, ne olursa olsun yaşama isteğinden vazgeçmemeleridir. Yaşama isteği zaten başarıyı, mutluluğu getirir. Her daim hayata sımsıkı sarılmayı becermek gerek.” Son olarak Handan Hoca ile ilgili bizim söyleyebileceğimiz en önemli şey gerek öğretmen gerek anne gerek insan olarak hayatımızda örnek alabileceğimiz bir insan varsa bu kesinlikle Handan Hoca'dır. Bizlere ve eminim ki bizden başka bir sürü öğrenciye daha biyolojiyi sevdiren, bizlere biyolojinin yanında “ hayat dersi” de veren Handan Bilecikligil'e çok teşekkür ediyor; kendisine, oğulları Uygar ve Başar'a mutlu, sağlıklı, huzurlu, uzun bir ömür diliyoruz. Özge ÇELEBİ

MEZUN MEKTUBU

Bir avuç hatıradan ve ceplerimizdeki umutlarımızdan başka neyimiz var ki bu dünyada. İşte benim hatıralarımın, umutlarımın bir parçasıdır CTAL ailesi. Değerli öğretmenlerim, sevgili öğrenci arkadaşlarım, lisedeyken şiir yazdığım; kağıdımın, kalemimin hiç eskimeyecek dostu olan bu gazeteye şimdi mezun mektubu yazıyor olmak çok güzel bir duygu. Ben CTAL ailesinden ayrılalı iki yıl oluyor. İkincilikle mezun olduğum, oturduğum sırada güzel bir üniversite hayali kurduğum, sağlam dostluklar edindiğim, şiirler yazdığım, bazen sevinip bazen üzüldüğüm lisemi özlüyorum. Bu nedenle sevgili arkadaşlar size tavsiyem; üniversite sınavının stresine kapılıp küçük olaylarla başınızı ağrıtıp lise yıllarınızı keşkeli bir geçmişe dönüştürmeyin. Başarı da sizindir başarısızlık da; ancak her daim gülümseyin geleceğe. Ben, Burdur'da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık okuyorum. Aslına bakarsanız sınava hazırlanırken ne Burdur aklımdaydı ne de Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık. Bazen hayallerimiz için elimizden geleni yaparız buna rağmen hayat bizi hiç ummadığımız bir yöne sürükler. Benim aklımda olmayan; ancak şimdi okumaktan çok zevk aldığım bir bölüm RPD, her ne kadar son dönemlerde alan dışı atamalarla önü kapatılmaya çalışılsa da. RPD okuyan kişilerin sürekli gündemi takip etmesi, alanı ile ilgili bol kitap okuması ve film izlemesi gerekir. Bu bölüme gelenler aktif olmalı, sorumluluk almaktan korkmamalı, sorunlara orijinal çözümler üretebilmeli; ama her şeyden önce kendini iyi tanımalıdırlar. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde RPD bölümü 2008 yılında açılmış. Üniversitenin mezunlarının KPSS başarıları gayet yüksek ve büyük çoğunluğu akademik kariyer yapıyor. Akademik kariyer demişken üniversitemizin RPD bölümünün yüksek lisansı bu sene açıldı. Hatta 2013-2014 yılı bölüm birincimiz İzmir'de bir okulda görev yapmasının yanı sıra üniversitemizde yüksek lisansını da yapıyor. Gelişmekte olan ve eğitimini gayet samimi bulduğum, hocalarımız ile iletişimimizin diğer büyük üniversitelere oranla çok daha iyi olduğunu düşündüğüm bir yerde okuyorum. Burdur şehrinin güvenilirliğiyle, rahat koşullarıyla ve iyi bir arkadaş ortamıyla bana çok şey kattığına inanıyorum. CTAL'in değerli öğretmenlerine ve biricik öğrencilerine yazmış olmaktan mutluluk duyduğum mektubumu sonlandırıyorum ve diyorum ki sevgili arkadaşlar, güzel hatıralar bırakarak arkanızda, hiçbir zaman kendinize inancınızı yitirmeden umutlu hikayeleriniz olsun hayatta. PELİN TÜZEN


Celal Toraman Anadolu Lisesi

TENEFFÜS Sayfa 4

Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.

ÜNİVERSİTE TANITIMI Balıkesir Üniversitesinin kökleri, 1910 yılında kurulan Karesi Muallim Mektebine kadar dayanır. Kurum, Mustafa Necati Bey’in Milli Eğitim Bakanlığı sırasında yapımına başlanan bugünkü binaya 1932 yılında taşınmış ve bu tarihten itibaren de Necatibey Öğretmen Okulu adını almıştır. Balıkesir Devlet Mühendislik Akademisi, Balıkesir İşletmecilik ve Turizm Yüksekokulu ile Balıkesir Meslek Yüksekokulunun 1975-1976 eğitim-öğretim yılında faaliyete geçmesi ile bu kurumlar, 1982 yılında 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile isim ve statü değiştirmişler ve Uludağ Üniversitesine bağlanmışlardır. Necatibey Öğretmen Okulu 1932-1982 yılları arasında Necati Eğitim Enstitüsü adıyla öğretmen yetiştirmeye devam etmiş; 1981 yılında üç yıllık statüsünden çıkarılarak, 4 yıllık “Yüksek Öğretmen Okulu” statüsüne alınmış; 1982 yılında da Uludağ Üniversitesine bağlanarak bu kuruma Necatibey Eğitim Fakültesi ismi verilmiştir. Aynı şekilde Balıkesir İşletmecilik ve Turizm Yüksekokulunun ismi Balıkesir Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu olarak değiştirilmiş, Balıkesir Meslek Yüksekokulunun ismi ise aynı kalmıştır. Uludağ Üniversitesinin çatısı altında on yıl kalmış olan bu kurumlar, sağlıklı ve istikrarlı bir gelişme ile Balıkesir Üniversitesi için güçlü bir altyapı oluşturmuşlardır. Balıkesir Üniversitesi, 11 Temmuz 1992 tarih ve 21281 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 3837 sayılı kanun gereğince kurulmuş olup; 1 Ocak 1993 tarihinden itibaren tüzel kişilik kazanarak bugün 11 fakülte, 5 enstitü, 5 yüksekokul, 16 meslek yüksekokulu, 19 araştırma merkezi, Rektörlüğe bağlı 3 bölüm, 1081 öğretim elemanı ve 38.892 öğrenci ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Üniversitemiz Çağış Yerleşkesi, Balıkesir - Bigadiç karayolunun 17. km'sinde Çağış ve Paşaköy sınırları içinde 5.000 dönümlük bir alan üzerine kurulmuştur. Rektörlük, Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi, Tıp Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Turizm Fakültesi, Veteriner Fakültesi, Balıkesir Sağlık Yüksekokulu, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Balıkesir Meslek Yüksekokulu, Kapalı Spor Salonu, Açık Spor Tesisleri, Yarı Olimpik Kapalı Yüzme Havuzu, Kongre ve Kültür Merkezi, Merkez Kütüphane, Merkezi Yemekhane, Öğrenci Yaşam Merkezi, KYK Yurtları ve Öğrenci Çarşısı Çağış Yerleşkesinde bulunmaktadır. Mehmet EĞİNLİ & Betül SEVER

OKULUN FAVORİLERİ

(GİZLİ KAHRAMANLARI)

OKUYANIN FARKI Kitap okumanın sayısız yararı olduğunu hepimiz biliyoruz. Şiir beyinde hafızaya bağlı olan yerleri uyarır ve özdüşünümü teşvik eder; Harry Potter kitaplarını okuyan çocuklar da daha iyi bireyler olma eğilimi gösteriyorlar. Peki kurgu / roman yerine gazete okuyan ya da gün boyunca Twitter’da tweetleri gözden geçiren insanların beyinleri on dokuzuncu yüzyıl klasiklerini okuyan insanların beyinlerinden farklı mı? Kısa cevap: evet. Okumak beyinde bağlantısallığı artırır. Ancak söz konusu roman okuyan insanlar olunca, iş biraz daha değişiyor. 2013’te Emory Üniversitesi’nin yaptığı araştırmada roman okuyan insanların beyinleri incelendi. Araştırmacılar kitap okuyan ve okumayan insanların beyinlerini karşılaştırdı. Kitap okuyanların beyinlerinde -Robert Harris’in Pompeii adlı kitabını dokuz gece boyunca okudular- kitap okumayanlara göre belli bölgelerde daha fazla aktivite olduğu görüldü. Özellikle beynin dili anlama ile ilgili kısmındaki ve hareketi hayalinde canlandırmaya yardım eden kısmındaki aktivitenin çoğaldığını tespit ettiler. Romanda bir karakterin başından geçenleri okurken, onların hissettiği duyguları benimseyip, hissedebilmeniz gibi…

Roman Okuyan İnsanlar ve Diğerleri Roman okuyan insanların, diğer insanların duygularını daha kolay anladıkları için daha iyi arkadaşlar oldukları belirtiliyor. Yine 2013 yılında yapılan bir araştırmada insanların diğerlerinin hislerine ne kadar duyarlı oldukları araştırıldı. Çalışmada roman okuyan insanların okumayanlara kıyasla daha fazla empati kurabildiği gözlemlendi. Roman okuyan insanlar okudukları hikayelerden roman okumayan insanlara göre daha fazla etkilendiklerini belirttiler. New school for Social Research psikologları David Comer Kidd ve Emanuele Castano ise popüler roman yerine edebi romanın okurlar üzerindeki etkisi üzerinde çalıştılar. Deney boyunca katılımcılar edebi bir roman ya da popüler bir roman okudular. Sonrasında ise sadece gözler aracılığı ile yüzdeki duyguları tespit ettiler. Edebi roman okuyucular okumayanlara kıyasla daha başarılı sonuçlara ulaştı. Emanuele Castano çalışmayla ilgili şunları söyledi: “Edebi roman ve popüler roman arasındaki önemli bir farkın, karakterlerin kompleks, muğlak, tanıması güç ve benzeri özelliklere sahip olması (diğer bir değişle insan olması) ve diğer tarafta basmakalıp, klişeleşmiş ve basit özelliklere sahip olması olduğuna inanıyoruz.” Edebi romanlar katılımcıların empati yeteneğini geliştirdi çünkü okurlar romandaki karakterleri anlamak için daha fazla çaba göstermek zorunda kaldılar. Karakterlerin neler hissettiğini ve neyi neden yaptıklarını anlamaya çalışma süreci, bizim diğer insanlarla ilişkilerimizdeki süreçle aynıdır. David Comer Kidd’e göre gerçek ve kurgu ilişkilerde aynı psikolojik süreçler kullanılıyor. Roman da bu durumda sadece bir sosyal deneyim simülatörü değil, başlı başına bir sosyal deneyim haline geliyor. Ne dersiniz? Okumak -edebi romanlar okumak- insanlığı kurtarabilir mi? Hazırlayan: Dilara ERDOĞAN

KARPUZLU YAZI

Ayfer KÖSE 1973 yılında Burhaniye’de doğdu. Sekiz Eylül İlköğretim Okulu’ndan mezun. İki kız annesi. Okulumuz için iki sene okul aile birliğinde çalıştıktan sonra karşısına çıkan bir fırsatla kamu personeli olarak göreve başladı. Dört yıldır görevini sevgi ve özveriyle sürdürüyor. Bulduğu her fırsatta okul kütüphanemizden de yararlanarak kitap okuyor. Gazetemizi de ilgi ve beğeniyle takip ediyor. Biz de her sıkıştığımızda yanımızda olan Ayfer Ablamıza sevgilerimizi sunuyoruz. Abdulvahab BAYGELDİ 11 Nisan 1975 yılında Elazığ’ın Baskil ilçesinde doğup büyüdü. 1998 yılında Tunceli’nin Pülümür ilçesinde göreve başladı. Ovacık ve Çemişgezek ilçelerinde de görev yaptıktan sonra 2012 yılında Burhaniye’ye tayin oldu. 2 çocuk babası. At binmek ve avlanmak (ki iyi bir avcı olduğunu söylüyor) en sevdiği aktiviteler. Okulumuzu ve mesleğini çok seven Vahab Abimiz gazeteyi de kaçırmadan takip ediyor. O, renkli kişiliği ve sevimli tavırlarıyla öğretmenlerin ve öğrencilerin çok sevdiği bir fenomen. İsmail Fehmi YILMAZ Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 1976 yılında doğdu. Çocukluğunun bir bölümünü burada geçirmesine rağmen yaşamının büyük kısmı Gaziantep’te geçti. 1998 yılında Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde başladığı görevini 17 yıl Gaziantep’in farklı okul ve kurumlarında sürdürdükten sonra 2012 senesinde ilçemiz Burhaniye’ye tayin oldu. Celal Toraman bünyesinde farklı ilgi alanları ve becerileriyle kendisini belli eden Fehmi Abimizi okulumuzda uzun yıllar görmek istiyoruz. TENEFFÜS EKİBİ

Çağımızı düşününce… İyi seçmeli insan çevresini. Seçmece olmalı insanın dostu, ahbabı. Azına güvenebiliyoruz çünkü. Bazı değerler kişilerle ölçülür ve hata yapmadan öğrenilmez hiçbir şey. Çevremizdekilerin hata olmamasını umuyoruz . Seçmece olmalı insanın çevresi dedim. “Seçmece!”. Karpuz mu bu? Evet karpuz. Ne farkımız var ki? Yok mu insan aşılılarımız? İnsan görüntülü ama tatsız tuzsuz. Katlanması zor... Vursan beyni boş olan yok mu? İçi boş olan? İçi geçmiş, ruhun çürümüş? Peki, rengi olup tadı olmayan? Evet, insanız ama ne farkımız var karpuzdan? Kimi çok tatlı ama çekirdeği bol mesela. O tadı almak için emek harcamak, çekirdeğe katlanmak zorundasın. Ha çekirdeklerle fırlatma yarışı yapıp mutlu olmak da senin elinde; sırf çekirdeği var diye karpuzdan vazgeçmek de. Bu mevsimin ortasında bahsettiğim şeye bakın. Büyük bir insan yarasına daha parmak bastım sanırım. “Özlem”. Meşhur bir söz var ya “Ben sadece, kışın karpuzu yazın portakalı özlerdim. Şimdi bir de sen çıktın başıma.” Bahsedişim karpuz özleminize dokunduysa… Selam olsun kalpteki diğer özlenenlere... Eda BOZDEMİR

NEREDEN NEREYE Bir çikolata fabrikatörü, ‘’Babe Ruth’’ adlı bir çikolata üretir. Fabrikatör, çikolatanın tanıtımı için ordudan ayrılmış bir pilot olan Doug Davis ile anlaşır. Davis, bir arkadaşını ziyarete gider ve ona; çikolataları uçaktan atarak tanıtım yapmak istediğini anlatır. Arkadaşının çocuğu Paul, bu işe talip olur ama babası izin vermez. Davis Paul’un babasını ikna etmeyi başarır. 12 yaşındaki Paul, uçaktan çikolataları atar, herkes çikolataların peşinden koşar. Havacılığa bu şekilde ilgi duymaya başlayan Paul Tibbets, pilot olmuş ve 6 Ağustos 1945 tarihinde Hiroşima’ya ‘’Little Boy’’ isimli atom bombasını atmıştır. Başak ULAŞ


Celal Toraman Anadolu Lisesi

TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.

BİLİM KÖŞESİ Lumia 1020 Bundan böyle Microsoft markası altında çıkacak olan Lumia serisi akıllı telefonlar arasında, Lumia 1020′nin apayrı bir yeri var. Dünyanın en gelişmiş mobil fotoğraf makinelerinden biri sayılan 1020, sistem özellikleriyle yavaş yavaş demode kalmaya başlasa da, 41 MegaPixel görüntü kalitesiyle liderliğini hala koruyor. Uzayın keşfine ve astronomi araştırmalarına dikkat çekmeyi hedefleyen Open Space Agency kuruluşunun Microsoft ile ortak çalışması ULTRASCOPE, Lumia cihazlara uyumlu yapısıyla dikkat çekiyor. Üç boyutlu yazıcıdan bastırılan parçalardan ve lazerle kesilmiş akrilik panellerden oluşan kişiselleştirilebilir teleskop, dikey haldeyken tam 1 metre yüksekliğe ulaşıyor. Cihazın bilgisayar arayüzü ve akıllı telefon ile iletişimini sağlayan yazılım ise, Microsoft mühendisleri tarafından geliştiriliyor. Gövde hareketleri ve dijital kontrolleri bir Arduino miktro kontrolöre emanet edilen ULTRASCOPE, görüntü alanındaki yıldızları ve gök cisimlerini Lumia 1020 ile dijital ortama aktarıyor. Projenin en ilginç yönü ise, geliştirme aşamasının sonrasında, bütün planlarının ve üretim talimatlarının internet ortamından ücretsiz olarak yayımlanarak, 3b yazıcı sahiplerinin kendi projelerini üretmelerine imkan tanıyacak oluşu.

Sayfa 5

TAVŞAN DELİĞİ Huzur Ve Sisyphos Tanrılar tarafından cezalandırılan Sisyphos, kocaman bir kaya parçasını dağın zirvesine çıkarmak zorundadır. Ama asıl ceza bunu her gün yapacak olmasıdır. Çünkü kaya parçası, her sabah yeniden düşmektedir. Bu ceza süreklidir. Ahmet Hamdi Tanpınar ‘’Huzur ’’ adlı romanında, insanların en tahammül edemediği duygunun saadet olduğunu söylüyor. Saadeti bir yük gibi taşıyıp ilk fırsatta üzerimizden attığımızı, oysa ıstırabın içinden sürünerek, yavaş yavaş geçtiğimizi söylüyor. İnsanlar yaşamları boyunca mutluluğun ve başarının peşinden koşarlar. Bunun için gerçekten sıkı mücadele verirler, fedakârlıklar yaparlar, kendilerini riske atarlar. Büyük sıkıntılara girerler. Ama nedense bu mücadeleyi, istedikleri konuma geldiklerinde vermekten vazgeçerler. Hedefe ulaşılmıştır; sıkıntının ne âlemi vardır, şimdi keyif zamanıdır. Öğrenciler okul kazanmak için verdikleri mücadeleyi okulu bitirmek için vermezler. Yöneticiler o makama gelebilmek için gösterdikleri çabayı o makamdayken göstermezler. İş aramak için büyük emek harcarken, aynı emeği çalışırken vermeyiz. Sevgiliyi elde etmek için harcadığımız enerjiyi, ilişkiyi sürdürmek için veremeyebiliyoruz. Oysa önemli olan sürdürebilirliktir. Başarıya, mutluluğa, zirveye bir şekilde erişiriz. Asıl önemli olan, bunları elimizde tutabilmek için verilen mücadeledir. Kayayı zirvede, saadeti üzerimizde tutabilmektir. Aksi halde onca çabalarımız boşunadır. Zirvenin saadetini onu yitirdiğimizde hissetmek istemiyorsak, yaşamın bir maraton olduğunu, her anı için ayrı bir mücadele vermemiz gerektiğini unutmayalım. Zirvede kalın. Derya TAŞKIN

Eğer uzay incelemelerine meraklıysanız ve elinizin altında bir adet Lumia akıllı telefon varsa, vakit kaybetmeyin ve şimdiden bir üç boyutlu yazıcı aramaya başlayın.

Rhesus Maymunu Kimyasal bir ulak ya da diğer adıyla mutluluk hormonu dopamin sadece motivasyon için değil, motor beyin kabiliyetleri için de oldukça önemli bir hormon. Öyle görünüyor ki, nöronlara yani beyin hücrelerine zorlu bilişsel görevlerde de yardımcı olabiliyor. Tübingen’nden Nörobiyoloji Enstitüsü’nden Torben Ott, Simon Jacob ve Prof. Andreas ilk kez dopaminin beyin hücrelerini nasıl etkilediğini gösterdi. Neuron dergisinin önceki sayısında yayınlanan bilimsel araştırma dopamin hormonunun zihinsel etkisini gözler önüne seriyor. Araştırmacılar test etmek için rhesus maymunlarına “büyüktür” ve “küçüktür” gibi matematik problemleri sorarak eğittiler. Daha önceki çalışmalarda prefrontal (Beynin alın lobunun önünde olan) korteksteki nöronların “büyüktür” kuralında, bu gibi sorular sorulduğunda “kural hücrelerinin” yarısının uyarıldığı ve diğer yarısının “küçüktür” kuralı uygulandığında aktive olduğu biliyor. Aynı zamanda fizyolojik olarak, alakalı hücrelerin yakınında farklı miktarlarda maddeler salgılanır. Bu maddelerin dopaminle aynı etkiye ya da tersi etkiye sahip olabilir. Dopamin sisteminin stimülasyonu (uyarım) ile “kural hücrelerinin” daha iyi çalışması sağlanarak “büyüktür”, “küçüktür” problemlerini daha iyi çözmeleri sağlanabiliyor. Dopamin sayesinde kural hücrelerinin daha iyi bir şekilde işlemesi sağlanabiliyor.Yani o gün keyfiniz yerinizdeyse matematik sizin için daha kolay.

ANKET Okulumuzda yapılan ankette 206 kişiye sorduk. Hangi insan olmak isterdiniz? İşte Aldığımız Cevaplar:

mHiçbiri: 46 mHitler: 30 mAtatürk: 24 mHürrem Sultan: 14 mPolat Alemdar: 9 mEinstein: 8 mSezar: 8 mNikola Tesla: 7 mFatih Sultan Mehmet: 6 mSultan Süleyman: 5 mİskender: 5 mBrütüs:5 mEdison: 5 mKara Murat: 4 mKemal Sunal: 4 mAbraham Lincoln: 4 mDiğer: 22

Gülşah ÇOĞUL & Buse ALUMERT & İrem BECERİK

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

Sinir Sistemiyle Çalışan Protez Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz birçok hayal ürünü teknolojik cihazlar bir bir gerçek olmaya devam ediyor. İsviçre de bulunan Chalmers Üniversitesinde görevli araştırmacıların yıllardan beri üzerinde sürdüğü proje, filmlerde gördüğümüzün ötesine taşınması başarılmış. 10 yıl önce sağ kolunu kaybeden hastanın gönüllü olarak ameliyat masasına yattığı proje birçok ödül bile alabilir. Daha önce hiç yapılmamış bir tedavi yöntemiyle, hastanın kullanacağı protezin bir titanyum çubuk ile üst kol kemiğine sabitlenmesi ile bağlayıp, kasların ve sinirlerin protezin algılama elektronlarının çevresine cerrahi bir müdahale ile yerleşmesiyle işlem tamamlanıyor. Ortaya çıkan bağ ile insan ve makine ortak bir platformda birleştiriliyor. Beyinden iletilen kas hareketi sinyallerinin sinir hücrelerine bağlanan elektrotlar aracılığıyla algılanıp, proteze iletilmesini sağlayan sistem, biraz gecikmeli de olsa iletim sağlıyor. Eda BOZDEMİR

İnsan lırsa, bir ilip uzatı 1,70m k e ç ı 's A ğu DN n uzunlu molekülü olurdu.

Rü öğ geliş renme yalar ye t yüks ir eltm ir, zihin teneğim se eye i ve k l becer zi katk ontr ileri o ı sa ğlar l etme . ye

lar Rüya neğimizi i te er e me y eceril öğren zihinsel b ol etmeye ntr irir, gelişt eye ve ko ar. ltm sağl yükse katkı

Beynimizin bir gramında bulunan nöronların bağlantı kapasitesi, dünyadaki tüm telefon ağlarına eşittir.

uzluk Sons nün adı olü ir. semb iscate”d n m e “L in in ak iç n i Bir tırlam arafı t a ü h n sağ lır. n ü ı i yüz beyn ullan k Pelin FİDANCI


Celal Toraman Anadolu Lisesi

TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.

SİNEKLERİN TANRISI

MÜZİK DÜNYASI ARIANE GRANDE Benim 'problem' şarkısıyla kendisinden haberdar olduğum, şarkısını söylemeye çalıştığımızda hiç bi' şekilde beceremediğimiz Ariana henüz 21 Yaşında. Şarkıcılığının yanında Nickelodeon'da komedi dizisinde de oynuyor. Problem şarkısının videosu yayınlanalı henüz 6 ay olmasına rağmen klip 337 Milyon kez izlenmiş. Bunun yanında MTV ve Disney'in ödül törenlerinde en iyi şarkı, en iyi şarkı sözü, en iyi klip dallarında ödüllerinin de sahibi. Şarkıcının ses oktavı 4,5! Ve ıslık sesi denilen whistle register (insan sesindeki en tiz perde)'ye çıkabildiği söyleniyor. Ülkemizde Tuba Önal, onun adı aşk şarkısında bu tekniği kullanmıştır. Kısacası ekşi sözlükteki bir yazarın da dediği gibi ''Ariane Grande, bayılana limon!'' SIA FURLER Avizeden sallanacağım! Ben söyleyince basit bir cümle gibi gelebilir. Ama Sia'nın muhteşem sesi her şeyi değiştiriyor adeta. Titanium ve She Wolf gibi mükemel şarkılardan tanıdığımız Sia. 2014 yazında çıkardığı Avize(Chandelier) şarkısı şüphesizki bu yılın en iyi şarkılarından. Bunda klibin de katkısı çok bana kalırsa. Klipte dans eden kardeşimiz 12 yaşındaki Maddie Ziegler. Sia'nın canlı performanslar hariç içinde kendisinin olduğu pek video yok. Çünkü kamera karşısında olmaktan nefret ediyor. 38 yaşındaki şarkıcı 6 albüme sahip. Ve son albümünde Eminem ile düeti de bulunuyor .Merak edenler için, şarkının adı Over Fear. Ayrıcı Sia 2015 Grammy Ödüllerinde '' Yılın Kaydı, En İyi Pop Solo Performansı '' kategorilerinde aday. Kalbimin Tek Sahibine –İrem Derici Vaziyetler –Sıla Yeniden –Yalın Naber –Hande Yener Koltuk –Demet Akalın

6) Kanatlarım Var Ruhumda –Nil Karaibrahimgil 7) Nerdesin Aşkım –Hadise 8) Ayy –Oğuzhan Koç 9) Hop De –Tarkan 10) Saki –Sıla

Ahmet ERTUNÇ

2014 Yılında En Çok Hangi Şarkılar Arandı? 1) 2) 3) 4) 5)

POPULAR SCIENCE DERGI TANITIMI

Amerika'da 140 yıldır yayınlanan ve en ünlü bilim dergilerinden biri olan Popular Science yaklaşık 2 yıldır ülkemizde de yayınlanmaktadır.Peki nasıl bir dergidir Popular Science? Popular science aylık yayınlanan bir bilim ve teknoloji dergisidir.'Gelecekte bizi bekleyen yenilik ve gelişmeler neler ?Teknoloji nasıl gelişecek?'gibi sorulara her ay ilgi çekici makaleler ve haberlerle cevap arar.Derginin 58'in üzerinde ödülü bulunmaktadır bunların bazıları; 2003 (Genel Mükemmellik) ,2004 (En İyi Dergi Bölümü)ve ASME (Amerikan Dergi Editörleri Derneği) ödülleridir.Dergi Ay'da suyun bulunabileceğini 117, yapay kalp naklinin yapılabileceğini 73, yüz naklinin yapılabileceğini de 76 yıl önceden sayfalarına taşımıştı.Dergi şu anda 30'un üstünde dile çevrilmekte ve 45 ülkede yayınlanmaktadır. Herkesin okumaktan zevk alacağı bu dergiyi özellikle bilim ve benzeri konulara ilgi duyan arkadaşlara şiddetle tavsiye ederim. Ş. Efe AKDURAN

Celal Toraman Anadolu Lisesi Adına: Gazete Sahibi: Mehmet Arslan Sorumlu Öğretmen: Mehtap Könen Teknik Sorumlular: Elif Nur Çetin, Oğuzhan Eren Düzeltmen: Mehmet Eğinli Tüm dilek ve şikayetleriniz için lütfen arayınız Tel:(266) 412 00 40 Belgegeçer: 4120528 www.ctal.meb.k12.tr e-posta: cetalgazete@hotmail.com issuu.com/ctalteneffus/docs Twitter: @CtalYazarlik facebook.com/CtalGazete

Sayfa 6

KİTAP TANITIMI

Sineklerin Tanrısı, özgün adıyla Lord of the Flies, İngiliz Edebiyatı'nın en önde gelen yazarlarından William Golding tarafından 1954 yılında kaleme alınmıştır. 1970'li yıllarda Türkiye'de yabancı dille eğitim veren devlet okullarında İngilizce derslerinde okutulmuştur. Kitap, nükleer bir savaş sırasında güvenli bir yere götürülen İngiliz çocuklarının uçaklarının düşmesiyle başlar. Uçak Pasifik'te bir mercan adasına düşmüştür ve yaşları 6 ile 12 arasında değişen bu çocuklar başlarında hiçbir büyük bulunmadan yaşam mücadelesi vermektedirler. Kitabın başlangıçta R.M. Ballantyne'ın Mercan Adası kitabına benzediği ve küçüklere hitap ettiği düşünülse de temelde insanın doğasını çeşitli çatışmalar ve olaylar aracılığıyla anlatmayı amaçlamaktadır. “Herkesin içinde iyilik olduğu kadar kötülük var mıdır? Bu iyilik ve kötülük doğuştan mı gelir, sonradan mı kazanılır? En masum varlıklar olan çocukların doğasında bile kötülükten veya vahşilikten izler bulunabilir mi?” sorularına cevap arayarak insanın içinden gelen kötülüğü sorgular Sineklerin Tanrısı. Ayrıca liderlik savaşının insanın doğal yapısında var olduğunu ve bunu kazanmak için her türlü yola başvurmanın göze alınabileceğini gösteriyor. Kitap birçok sembole ev sahipliği yaptığı için dikkatli okunması tavsiye edilir. Seçilen mekan, dış dünyadan soyutlanmanın bir sembolüdür, karakterlerin iç dünyalarına yolculuk yapmalarını sağlar. Büyüklerin kaza sırasında hayatlarını kaybetmesi soyutlanmanın güçlenmesini sağlarken çocukların atacakları her adımdan sorumlu oldukları gerçeğini vurgular. Sadece mekan seçimi bile Golding'in bir ütopyayı anlatacağının habercisidir. Golding'in İkinci Dünya Savaşı'nda tanık olduğu vahşetin etkisiyle yazdığı kitap başta çoğu yayınevi tarafından oldukça iç karartıcı ve moral bozucu bulunarak basımı reddedilmiştir. Ne var ki tüm zorluklara rağmen basımı yapılan kitap 1983 yılında William Golding'e Nobel Edebiyat Ödülü kazandırmakla kalmamış adını edebiyat tarihine kazımıştır. “Korku seni bir hayalden daha fazla incitemez.Bu adada korkulacak bir canavar yok… Belki bir canavar var… Belki o sadece biziz.” Dilara ERDOĞAN

TRUMAN SHOW FILM TANITIMI

Günaydın! Truman Burbank kendini sıradan bir adam z a n n e t m e k t e d i r. H a l b u k i o n u n düşündüğü sıradanlığın tam aksine, dünyanın izlediği bir reality showunun baş karakteridir. Tüm dünya onun ilk adımından evliliğine, babasını kaybedişinden ilk aşkına, her şeyini bilmektedir. Truman'ın bir gün yolda babasını görmesiyle işler değişecek, Truman gerçekliği aramaya başlayacaktır. Dram, komedi, bilim kurgu türlerinde olan filmin yapımcılığını Gattaca, The Terminal, In Time filmlerinde imzası bulunan Andrew Niccol üstlenmektedir. Yönetmen koltuğunda ise Dead Poets Society'den tanıdığımız Peter Weir oturmaktadır. Kadrosunda Jim Carrey, Paul Giamatti, Ed Harris, Laura Linney, Natascha McElhone'u gördüğümüz film, çoğunlukla komedi filmlerinde görmeye aşina olduğumuz Jim Carrey'nin kariyerinde önemli bir nokta olmuştur. Film, 71. Oscar Ödülleri'nde En İyi Yönetmen, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi Özgün Senaryo dallarında oscara aday gösterilmiş, fakat üç dalda da ödül kazanamamıştır. Truman Show içinde gerçek hayatı da sorgulatıyor. Seçimlerimiz hakkında bize biraz daha cesur olmamız ve durup etrafa dikkatli bakmamız gerektiğini anlatıyor; olayların gerçekliğini sorgulamamız gerektiğini söylüyor. Bunların sonucunda Truman seçimini yapıyor, şimdi bizim seçme zamanımız. Son olarak izlemeye ve izlenmeye devam edin. Sadece spot ışığı ya da bir dekor parçası düşerken kendinize dikkat edin. Ölümünüzün reytingi ne kadar yüksek olursa olsun, öldüğünüzde yayından kaldırılacaksınız. Ve olur ya belki sizi göremem, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler! Müşerref ÇOBAN


Celal Toraman Anadolu Lisesi

TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.

NARDUGAN

Hıristiyanların İsa'nın doğuşu olarak kutladığı Noel bayramı, çok eski Türklerin yeniden doğuş bayramıdır. Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Buna hayat ağacı diyorlar. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebiliriz. Türklerde güneş çok önemlidir. İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık'ta gece gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor. İşte bu güneşin zaferini, yeniden doğuşu, Türkler büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar. Güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor. Bayramın adı NARDUGAN (nar=güneş, tugan, dugan=doğan) Doğan güneş. Güneşi geri verdi diye Tanrı Ülgen'e dualar ediyorlar. Duaları Tanrıya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrıdan. Bu bayram için, evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar. Yaşlılar, büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar. Yedikleri; yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme. Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır, uğur gelirmiş. Akçam ağacı yalnız Orta Asya'da yetişiyormuş. Bu yüzden bu olayın Türklerden Hıristiyanlara geçtiği ve bunu da Hunların Avrupa'ya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor. Kısacası "Doğum, güneşin yeniden doğuşu” Muazzez İlmiye ÇIĞ (Sümerolog)

Sayfa 7

KENDİMLE Yine dertlerle baş başayım; Bugünün gecesinde Gökyüzünde ay yok Yanımda sen Ağladık bu gece Gökyüzü ve ben Yine kalemimle baş başayım; Bugünün gecesinde Bu gece ilham yok Yanımda sen olmayınca Karanlık da ilham vermiyor Gökte yıldız yanmayınca Yine kendimle baş başayım; Bugünün gecesinde Bu gece sen susacaksın, Gökyüzü susacak Ve benim yüreğim; Aynı saatte konuşuyor olacak. Hayri Berkay ÖZBERKSOY

DEĞERLER EĞİTİMİ

Okulumuzun, Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün organize ettiği ''Değerler Eğitimi'' seminerine katıldığını geçen sayımızda sizlere duyurmuştuk. Okulumuz değerler projesi ekibi, vakit geçirmeden çalışmalara başladı. Projeden sorumlu öğretmenlerimizin rehberliğinde nezaket ve görgü kurallarını tanıtıcı görseller hazırlandı ve okulumuzun birçok yerinde sergilendi.

Okulumuzun bu yılki misafirleri olan 12.sınıflar arasında okul ve sınıf kuralları konulu münazara yapıldı. Özür dilemenin ve teşekkür etmenin güzelliğinin farkına varıldı. Aynı zamanda öğrencilerimizin yapmış oldukları gülen yüzler, okulumuzun dört bir yanına asılarak herkesi gülümsemeye davet ettik. Bu projede görevli olan öğretmen ve öğrencilerimiz kendilerini bir isim altında topladılar: Değerler Eğitimi Gönüllüleri. Bakalım değerler eğitimi ekibi gelecek ayda neler yapacak... Elif KARAKUŞ

ÖĞRETMENLERİMİZİN YENİ YIL DİLEKLERİ Yine yeni bir yıl geldi. Yeni yılın en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması, yeni yılı tüm güzelliklerle karşılamanız dileğiyle… Biz de her sene olduğu gibi bu yıl da okulumuz öğretmenlerine ''2014 nasıl geçti, 2015'ten neler bekliyorsunuz?'' diye sorduk. İşte aldığımız cevaplar; Mehmet ARSLAN: Bu yıl genel olarak güzeldi, çok olumsuzluklar yaşamadım. Yeni yılda herkes için her şeyin hayırlısı olsun. Sait YILMAZ: 2014 güzel ve verimli geçti. Pek pişmanlığım yok. 2015'in daha verimli, daha rahat, daha pozitif bir yıl olsun. Öğrencilerim adına da daha verimli, daha sağlıklı, daha az devamsız günler diliyorum. Nuray ÖZYÜREK: 2014 iyiydi, güzeldi ama tatilsizdi. 2015'ten güzel ve bol tatilli bir yıl olmasını diliyorum. Melih KULA: Gayet güzeldi. Hepimiz için yine güzel bir yıl olsun. Semiha KURT: 2014 güzel geçti. 2015 daha güzel geçsin. Uğur DUYU: 2014 şanssız bir yıldı. Yeni yılın daha adil bir yıl olmasını diliyorum. Meltem TUNA: Yeni yıl herkes için huzurlu, sağlıklı bir yıl olsun. Zeki SELÇUK: 2015'in adalet, hukuk ve demokrasi getirmesini diliyorum. Zekiye PANK: 2014 vasat geçti. 2015'ten sağlık, mutluluk, huzur ve bol para diliyorum. Semahat SALGIN: 2014 rüzgâr gibi geçti. 2015 rüya gibi geçsin. İsmail ÜNLÜ: 2014 iyiydi. 2015 de iyi olsun. Mehtap KÖNEN: Geçirdiğim sıkıntılara bakarak hayattaki en önemli şeyin sağlık olduğunu bir kez daha anladım. Yeni yılda herkesin sağlığının iyi olmasını diliyorum. Seyhan ERDEN: 2014 sağlıkla, mutlulukla geçsin. Nilgün KULA: 2014 biraz stresli geçti. 2015 inşallah daha iyi geçer. Feyza YALÇIN: 2014 benim için biraz sıkıntılı geçti, sağlık problemlerim oldu. 2015 herkese mutluluk ve sağlık getirsin. Mustafa ÂŞIK: 2014 benim için yorucu ve bir o kadar da mutlu geçen bir

yıldı. Yeni yıl da umarım yorucu ve mutlu geçer. Nursal UĞURTAŞ: 2014 güzel geçmedi. 2015'in güzel geçmesini diliyorum. Özlem ÖZGÜR: 2015'in, 2014'ten daha iyi geçmesini umut ediyorum. Hasret AYDIN: 2014 çok yoğun ve yorucuydu. 2015'in daha sakin ve huzurlu geçmesini diliyorum. Yeliz ÖZER: 2014 oldukça hareketli bir yıldı. 2015 daha sakin geçsin. Herkes huzurlu, mutlu ve sağlıklı olsun. Nadir CANDEMİR: Mutlu ve beraber nice yıllara… Zehra CENGİZ: 2014 yorucu bir yıldı. 2015'ten hepimiz için sağlık, mutluluk ve huzur diliyorum. Derya TAŞKIN: En güzel yıllarımız henüz yaşamadıklarımız olsun.. Handan BİLECİKLİGİL: 2014 vasattı. 2015'in çok güzel ve özel bir yıl olmasını diliyorum. Ahmet ALTINSOY: Bu yıl medcezirlerle geçti. Yeni yıl, ced ve mezirlerle geçsin. Tekin TİBUKOĞLU: 2014 umduğum gibiydi, güzel bir yıldı. 2015 daha da güzel olsun, memur maaşlarına zam gelsin. Banu TUNÇKOL: Güzel, başarılı, sağlıklı bir yıldı.2015 de aynı güzelliklerle geçsin. Hatice ŞAHAN: 2014 yollarda geçti.2015 de aynı geçsin. Mustafa TÜRKER: 2014, oğlum üniversite sınavına hazırlandığı için oldukça stresli bir yıldı. Bu yıl da 12.sınıflarımızı yerleştireceğiz. Bu günlerimizi aramayalım. Turgut DUYAR: 2014 gayet mutlu geçti.2015'ten sağlık, mutluluk temenni ediyorum. Hale KÜÇÜKDALGIÇ: İyisiyle kötüsüyle bu yılı atlattık. 2015'ten de ülkemiz için barış, huzur dolu bir yıl olmasını diliyorum. Nilgün ÖZCAN: Yeni yılda gönülden istediğiniz her şeyin gerçekleşmesi dileğiyle. Ezgi KURT & Mehmet EĞİNLİ & İrem ÇELİK


Celal Toraman Anadolu Lisesi

TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.

UÇAN HALI Geleceğin Şehri: Masdar Trafikte zaman harcamak ya da toplu taşıma araçlarında tıklım tıklım yolculuk yapmak yerine, güne magnetler tarafından yönetilen, kendi kendine çalışabilen sessiz, elektrikli bir kapsülle yolculuk ederek başlamak istemez misiniz? Fosil yakıt kullanımı odaklı günümüz dünyasında bir hayal gibi gözükse de bu Arap çöllerinin ortasında gerçekleşmenin kıyısında bir projedir. Geleceğin şehri Arapça “kaynak” anlamına gelen Mastar, petrol zengini Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti olan Abu Dabi’nin yaklaşık 200 kilometre doğusunda bulunan, güneş enerjisi ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına dayanan ekolojik bir şehir projesidir. Şehir olabildiğince az enerji harcayarak Arabistan’ın sıcak havasına bir çözüm bulmak ve çevreye zarar vermemek amacıyla tasarlanmış. Sokaklar güneşin sıcaklığından korunmak için dar bırakılmış. 45 metre uzunluğundaki rüzgar kulesi sayesinde yakalanan sıcak hava soğuk havaya dönüştürülüp her esinti sokaklara yönlendiriliyor, binaların yer yer kıvrımlı şekilleri de bu döngüye yardımcı oluyor. Esinti hafif su çizgileriyle birleşince zemindeki sıcaklık 15 dereceye kadar düşüyor. Bir veriye göre bu sayede klima gibi bilumum araçlara ihtiyaçta %55 azalma var. Yalnızca bu sorunlara çözüm bulmakla kalmayan proje taşımacılığa da el atıyor ve güneş enerjisiyle çalışıp, magnetlerle idare edilen insansız kapsüllerle ulaşımı gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Hükümet ve mühendisler, 2015 yılında biteceği düşünülen ve 2025 yılında yaklaşık 90.000 kişiye ev sahipliği yapması planlanan 3.200 kilometre karelik ekolojik şehrin fosil yakıt kullanılmayan bir dünyaya adım olacağını umuyorlar.

Dilara ERDOĞAN & Ahmet ÇİTKÖYLÜ

VOLEYBOL BAŞARIMIZ

Celal Toraman Anadolu Lisesi olarak bu sene de Körfez'de düzenlenen liseler arası voleybol turnuvasına kız ve erkeklerden oluşan iki takım çıkardık. Burhaniye'de bulunan liselerden dört okul bu turnuvaya katıldı. Bu liseler; Celal Toraman Anadolu Lisesi (kız-erkek) Ayşe Akpınar Kız Meslek Lisesi (kız-erkek) Burhaniye Anadolu Lisesi (kız-erkek) Endüstri Meslek Lisesi (erkek) Okulumuz erkek voleybol takımı ilk maçını 08.12.2014 Pazartesi günü Endüstri Meslek Lisesi erkek voleybol takımı ile yaparak 3-0 yendi. Bir sonraki maçını 15.12.2014 Pazartesi günü Burhaniye Anadolu Lisesi erkek voleybol takımı ile yaptı. Bu maçtan 3-0 lık mağlubiyetle ayrıldılar. 17.12.2014 Çarşamba günü Ayşe Akpınar Kız Meslek Lisesi'yle maç yaparak 3-0 lık galibiyet aldılar. Son maçlarını da Balıkesir' e çıkmak için Edremit Anadolu Lisesi'yle yapan takımımız bu maçı da 3-0 alarak turnuvaya Balıkesir'de devam etmeye hak kazandı . Okulumuzun kızlar voleybol takımı ise ilk maçını 08.12.2014 Pazartesi günü yaptı,bu maçtan mağlubiyetle ayrıldılar.Bir sonraki maçlarını 15.12.2014 Pazartesi günü Ayşe Akpınar Kız Meslek Lisesiyle yaptılar ve 3-0 yendiler. Bir sonraki maçı Ayvalık'ın lider takımıyla yaptılar ama mağlûp olarak çıkma şanslarını kaybettiler. Celal Toraman Ailesi olarak takımlarımıza gösterdikleri emeklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Başarılarının devamını diliyoruz. Melis YAKUT

AYIN ÖĞRENCİLERİ

OKULUMUZ ÖĞRENCİLERİNDEN BUSE DÜNDAR, İREM BECERİK, MELEK CÜDEMAL VE AHMET ERTUNÇ GÖSTERDİKLERİ ÖRNEK DAVRANIŞLAR VE ÇALIŞMALARINDAN DOLAYI AYIN ÖĞRENCİLERİ SEÇİLMİŞLERDİR. BAŞARILARININ DEVAMINI DİLERİZ.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.