MUTLU VE UMUTLU BiR Y L Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır. Aralık 2015 Sayı:90
HER YIL ZAMAN
Bizler ( zamanın içine sıkışmış insanlar) her yılı gittikten sonra özler olduk. İnsanların şeffaf bedenlerinden akan gözyaşlarını görür olduk. Bugünlerin; dünlere, anılara dönüşmesini izler, akşamların sabahlara kavuşmasını istemez olduk. Sonra anılardaki mutluluğu tekrar tatmak için düşünür , düşündükçe; anıların, her gün daha da uzaklaştığını anlar olduk. Sanki anılar şahitleri olmasa rüya olarak kalacaklarmış gibi. Hiç yaşanmamış gibi, tekrar yaşanmayacakmış gibi. Zaman; bilinmeyen bir mekan ve bu yerde kayboluyoruz, bize ait olanları kaybediyoruz. İleriye akmakta olan bu kavrama anlamlar yükleyip kendi insanlarımızı yerleştiriyoruz. Her şeyin burada yok oluşunu, yok oluşla gelen özlemi hissediyoruz. Zamanın bu denli hızlı akmasına bu nefret. Güzel anları çalıp götürmesine, götürdüklerini getirmeyişine. Mutlu sokak çocuklarına, dünya barışına, her şeyin güzel olduğunun hissedildiği döneme, yaşamışlara, yaşanmışlara, ruhun temizliğine, insanın iyisine özlemimiz. 2015 yılından getirmesini istediğimiz pek çok şey vardı. 2016 bir şey getirmese de olur. Yeter ki sevdiklerimizi götürmesin. Sude ÖZBERKSOY
MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜMÜZE SORDUK... -Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? -1982 Çorum doğumluyum. Ama Ankara'da büyüdüm. İlkokul, ortaokul ve liseyi Ankara'da okudum. Daha sonra 2001 yılında Gazi Üniversitesi Kırşehir Fen ve Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandım. 4 yıllık eğitimimi orada tamamladım. Fen ve edebiyat fakültesinden mezun olduktan sonra öğretmen olabilmek için formasyon eğitimi almam gerekti, onu da Başkent Üniversitesinde yüksek lisans olarak tamamladım. 2 yıl ücretli öğretmenlik, 1 yıl dershane öğretmenliği ve yöneticiliği, 3 ay sözleşmeli öğretmenlik yaptım sonra da kadrolu öğretmen olarak 2008'de Gömeç 6 Eylül Çok Programlı Lisesi'ne atandım. 2008 yılından 2015 yılına kadar Gömeç'te edebiyat öğretmenliği, ilçe spor müdürlüğü yine öğretmen olduğum lisede müdür yardımcılığı, ayrıca ilçe milli eğitim müdürlüğü yaptım. 2015 Kasım ayında da Burhaniye Millî Eğitim Müdürü olarak göreve başladım. Evliyim bir çocuk babasıyım. -Küçükken ne olmak isterdiniz? Öğretmen olmak isterdim ve hayalimdeki mesleği gerçekleştirdim. Edebiyata karşı olan ilgimden dolayı da edebiyat öğretmeliğini seçtim. -Öğrencilik hayatınız nasıl geçti? Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız? İlkokul dönemim aynı aile hayatı gibi sıcak geçti. Hala ilkokul öğretmenimle görüşüyorum. Ortaokul ve lise yılları biraz başarısız geçti her seferinde ortaokuldan başlamak üzere başarısız bir karneyle ilk teşekkürümü orta sonda diğer teşekkürümü ise lise sonda aldım. Onun dışında ilk dönemlerde karnemde hep 2-3 zayıf olurdu sene sonunda zayıflarımı kurtarmaya çalışırdım. Ablamla aramızda bir yaş var. Toplantılardan kim mutlu dönmek istiyorsa ablamın toplantısına giderdi. Her insanın bir dönüm noktası vardır ben de öğretmenlerim sayesinde istenilen öğrenci profiline ulaştım. Unutamadığım bir anım ise ilkokul öğretmenimi sosyal medya yardımı ile bularak nikâh şahidim olmasını sağladım. -Mesleğinizin olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir? Şu an her ne kadar ilçe eğitim müdürü olsam da ben kendimi hep öğretmen olarak görmüşümdür. İlçe milli eğitim müdürlüğünün tek farkı öğretmenliğin yanına ek olarak yöneticilik yer alır. Öğretmenlik olarak zorluğuna baktığımız zaman özel hayatımız yok. Bizim tüm hayatımız eğitim. Sabah yedide kalktığımız andan aile içinde, sofrada, misafirlikte ta ki akşam yattığımız ana kadar eğitim ve eğitim üzerine yapılan sohbetlerle; olumlu ya da olumsuz hayatımızda her an eğitim ve eğitim plânlaması ile geçiyor. Diğer meslekler gibi masadan kalktığımız an işi orada bırakıp ertesi sabah tekrar kaldığımız yerden başlama gibi bir imkânımız yok. Bu mesleğimizin kötü değil de zor tarafı. Meslek hayatımız boyunca hatta emekli olduktan sonra bile öğretmen sıfatı ile anılıyoruz. Biz o gömleği giydiğimiz andan itibaren ki –bu göreve başladığımız ilk andır-fakat başlangıç noktası bu sevdanın yüreğimize yerleştiği andır. Kiminde lisede olur, kiminde ilkokulda olur, kiminde ise anasınıfında bu sevda yüreğe yerleşir. Güzel tarafı da bu. Yıllar sonra bile hangi makama giderseniz gidin eli öpülen tek meslek öğretmenlik mesleğidir. Yöneticilikte ise en zor kısım insanı yönetmektir. Makinelerle uğraştığın bir meslekte canın sıkıldığı an düğmesine basıp kapatabilirsin fakat konu bir insan olduğunda yönetmek elbette zor. -İlçemizin eğitim öğretimi hakkında ne düşünüyorsunuz? İl bazında değerlendirdiğimizde Balıkesir Türkiye genelinde iyi bir sıraya sahip. İller bazında onuncu sıraya sahip. İlçe bazında baktığımız zaman her ne kadar burada göreve yeni başlamış olsam da bölgede sekiz yıldır bulunmam sebebiyle Burhaniye'nin az çok eğitim durumu hakkında bilgiye sahibim. Burhaniye'nin eğitim ailesini bir maden olarak görüyorum. Bu eğitim ailesi veliden tutun da idarecisine kadar her şeyi kapsıyor ve bu madenin de hâlâ işlenmeye devam ettiğini görüyorum, daha da işleneceğine inanıyorum. Zaten çalışmalarımızı da bu yolda ilerletiyoruz. Bizim bu gün yenilik dediklerimiz on yıl sonra çağın gerisinde kalacak. O yüzden eğitim nasıl hayat boyu diyorsak eğitimi bu seviyeden aldık bu seviyeye çıkaracağız dememiz mümkün değil. Yıllar önce de eğitim burada hep geliştirildi, biz de gelişmesi esasında katkı sunacağız, bizden sonrakiler de bizim yaptıklarımız konusunda çalışmalar yapacak. Bu gelişim hiçbir zaman bitmeyecek. Devamı ikinci sayfada...
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Sayfa 2
Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
-Sizce eğitim sorunları var mı, varsa bu sorunlardan bize biraz bahseder misiniz? Eğitim sorunları hiçbir zaman bitmeyecek. Çünkü sorun olmazsa çözüm olmaz biz de sorunları çözmek için yenilikler yapamayız. Sorun derken hep yanlış algılanıyor. Hiçbir şey yapmadan sürekli oturursanız hiçbir sorun yoktur. Fakat bir şeyleri değiştirmek, geliştirmek çağın gereklerini yerine getirmek gerekiyorsa değiştirmek lâzım. Değiştirdiğiniz şeyler karşınızda sorun olarak duruyor demektir. Biz bu sorunlardan memnunuz. Onları çözmek noktasında zaten çalışmalarımız devam ediyor. Sorun şudur eğer Burhaniye ilçeler bazında onuncu sırada ise evet bu bir sorundur. Çözümü nedir? Dokuza yediye çıkmaktır. Öğrencilerin sorunları değişimdir, gelişimdir. Ben lisedeyken bir sırada dört kişi otururduk. O zamanlar bu bir sorundu ama çağın getirisiydi. Çözüm ise bu gün geldiğimiz noktada ise sınıf mevcutlarını düşürmek oldu. Defteri kâğıdı kırtasiye listesi ile kırtasiye kırtasiye dolaşırdık. Bu gün geldiğimiz noktada ise siz daha sınıfa girmeden kitaplarınız poşetlenmiş hazır bir şekilde sizi bekliyor. Örneğin akıllı tahta. Yurt dışına gittiğiniz zaman çoğu okulda böyle bir şey yok, bizim yapacağımıza da inançları yoktu. Geldiğimiz noktaya bakın kara tahtadan akıllı tahtaya. Bu çok tarihi bir şey değil. On yıl öncesine döndüğümüz zaman okullarınızda kara tahta vardı. Bu gün geldiğimiz noktada ise her sınıfta bir akıllı tahta var. -Peki, bu gelişimlere öğrencilerin ve velilerin ne gibi katkıları olabilir, ne yapmaları gerekir? Öğrenci farkında olur mu bilmiyorum. İnsan yaşarken bulunduğu durumun pek farkında olmuyor. Fakat ileriye dönük baktığımız zaman hayallerimiz, geriye dönük aktığımız zaman ise farkındalıklarımız ve keşkelerimiz oluyor. Yaşadığımız anda onların pek kıymetini bilmiyoruz. Bizim bu noktada öğrencilerimizden beklentimiz çok okumaları ve iyi süzmeleri. Konuşarak, duyarak ufkumuzu sınırlı tutmamamız gerekiyor. Bunları yoğurarak kendi düzce dünyamızı oluşturmamız gerekiyor. Öğrencilerimiz öğretmenlerinin dedikleri ile sınırlı kalmamalı. Ailelerinin onlara aktardığı kadar ile sınırlı kalmamalı, basını takip ettiği kadar ile kalmamalı çeşitli kaynakları araştırmalı ve teknolojiden iyi yönde faydalanmalı. Teknolojiyi iyi kullanım ve kötü kullanım kavramlarını iyi süzmeniz gerekiyor. Sizlerden de beklediğimiz adımlarınızı hep ileriye doğru atmanız. -Peki, öğrencilere gelecek hakkında tavsiyeler vermek ister misiniz? Öğrencilerden değerlerine sahip çıkmalarını, ahlaklı, geçmişine bağlı geleneğine bağlı nesiller yetiştirmemiz ve bunu da gelecek nesillere aktarmalıyız. İki yıl önce ihtiyaç hissedildiği için değerler eğitimi başlatıldı. İlçemizdeki okullarda çok ciddi çalışmalar oldu ve başarılı da oldu bence. -Celal Toraman hakkında ne düşünüyorsunuz, olumsuz düşünceleriniz varsa bize tavsiyeleriniz nelerdir? Sekiz yıldır Gömeç'ten Burhaniye'ye bakan bir göz olarak özellikle sekizinci sınıf öğrencilerini her zaman iyi bir üniversitenin iyi bir liseden geçeceğine inandırarak çalıştırdık. Öğrencilere hedefi Celal Toraman olarak gösterirdik. Sadece isimle Celal Toraman'la olmuyor, önümüzde sayısal bir istatistik var. Bir okulun idaresi ya da öğretmeni biz en iyisiyiz dese olmaz ama dışarıdan baktığınız zaman bir Fen Lisesi bir Celal Toraman tercih ediliyorsa kendi bölgesindeki okulların dışında ulaşım faktörünü de aşarak bölgenin her yerinden öğrenci alıyorsa bu o okulun en iyi değerlendiricisidir. Bizim de burada başka bir değerlendirme yapmamıza gerek yok, her şey somut olarak ortadadır. Biz bunun artarak devam etmesinden yanayız. Mezunlarını üniversiteye yerleştiriyorsa olay bitmiş değildir. Bir sonraki hedef daha iyi bölümlere yerleştirmektir. Sayısal olarak şu sizi yanıltabilir. Örneğin yirmi öğrencinin yirmisi de üniversiteyi kazanabilir fakat bu öğrenciler ilgi alanlarının dışında bir bölüm kazanıyorsa bu bir başarı değildir. O yüzden bu noktada da hep çıtayı yüksek tutmak gerekir. Bu alanda da Celal Toraman gayet başarılı. Umarım daha da iyi noktalara gelir. Orada gayet iyi bir sevgi ortamı var. Aile ortamı olmayı başarmışsa başarı kendiliğinden gelir bu konuda Celal Toraman gayet iyi bir aile olmuş. Geçmişte okulunuzda idarecilik yapmış, öğretmenlik yapmış, mezun olarak sizin ve bizim bu övünmemizi sağlayan herkese teşekkür ediyorum. Şu an da görev yapan herkese, velilere ve öğrencilere teşekkür ediyor başarılarının devamını diliyorum. İrem BECERİK & Nuray ÖZBAY & Damla TURHAN & Berk ÜSTÜN
ATATÜRK KÖŞESİ Büyük Önder Atatürk’ün hizmetinde bulunanlardan Cemal Granada anlatıyor: “Bir gün Atatürk, tarihle ilgili bir kitap okuyordu. Öylesine dalmıştı ki, çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt sorunu dururken devlet başkanının kendini kitaba vermesi Vasıf Çınar’ın biraz canını sıkmış olmalı ki Atatürk’e şöyle dediğini duydum: -Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma… 19 Mayıs’ta kitap okuyarak mı Samsun’a çıktın? Atatürk, Vasıf Çınar’ın bu içten yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi: -Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım...” Başak ULAŞ
ŞİİR CTAL’DE: PART II Koridorlarda az çok görmüşsünüzdür sosyal paylaşım sitesi İnstagram'da, @siirctalde adlı bir hesabımız var. Size kısaca bundan söz etmek istiyorum. Bu çalışma ilk olarak 2013-2014 öğretim yılında okulumuz Yaratıcı Yazarlık ekibi tarafından yapılmış ve gerçekten güzel sonuçlar ortaya koyulmuş. Aslında bizim bu çalışmadaki amacımız koridorları renklendirmek, şiirleri iliklerinize kadar hissettirmek. Ve biz buna dolaplara, panolara; şiir, söz, replik yapıştırarak başladık. Çoğunuzun gördüğü gibi seçtiğimiz kesitler aslında bilindik sosyal paylaşım hesaplarında yoğun ilgi gören yazılar. Bizlerin amacı ise bunlardan en beğendiklerimizi derleyip, kendi çizimlerimizi de katarak sizlerle sürekli paylaşım halinde olmak. Hazırladığım yazılar beni hep gülümsettiler çünkü onları okuduğumuzda mutlaka kendimizden bir şeyler buluyoruz ve bu bizim için bir mutluluk kaynağı haline geliyor çoğu zaman. Hesaba olan ilgi ne kadar çok olsa da biz genişlemeyi hedefliyoruz ve Celal Toraman ailesi olarak desteklerinizi bekliyoruz. Beğendiğiniz bir şiirin altına @siirctalde yazarak ya da beğendiğiniz şiirleri sayfamıza göndererek bize en büyük desteği vermiş olursunuz. Yeni şiirlerde buluşmak üzere. Berna DİLKİ
ÖĞRETMENLERİMİZİN YENİ YIL DİLEKLERİ Bütün insanlık âlemine sağlık, sıhhat ve huzur getirmesini dilerim. (Mehmet ARSLAN) Evimize, komşularımıza, mahallemize, okulumuza, ilçemize, ilimize, ülkemize, dünyamıza ve evrenimize huzur, barış,güven ve esenlik getirmesini dilerim. (Sait YILMAZ) Sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir yıl dilerim.(Hale KÜÇÜKDALGIÇ) Pirzola tadında bir yıl dilerim.(Ahmet ALTINSOY) Hayat keşke edebiyat tadında olsa. (Mehtap KÖNEN) Güzel günler görmek dileğiyle yeni yılınızı kutlarım.(Nadir CANDEMİR) Şeker gibi tatlı, masal gibi güzel bir yıl dilerim.(Zekiye PANK) Yeni yılın herkese sağlık getirmesini dilerim.(Feyza YALÇIN) Hep daha iyi, hep daha yeni bir yıl olmasını dilerim.(Hatice ŞAHAN) Savaşsız ve barış içinde bir yıl dilerim.(Mustafa ÖZKAYA) 2016’nın huzur,barış ve sağlık getirmesini dilerim.(Özlem ÖZGÜR) Zamanın kendi hızını bile alt ettiği bir dünya, her yılı kendi güzelliği ile yaşamamızı dilerim.(Cüneyt ŞENKUL) Bütün eski yılları aratsın.(Derya TAŞKIN) Huzurun olmasını dilerim.(İsmail ÜNLÜ) Herkese bol başarı sağlık ve mutluluk getirmesini dilerim.(Meltem TUNA) Sağlık ve Huzur dolu bir yıl dilerim.(Turgut DUYAR) Barış dolu günler, sağlıklı sevginin ön plana çıktığı günlerin olduğu bir yıl dilerim.(Mustafa TÜRKER) Deprem olmasını bekliyorum 250 yılın en büyük depremi. Buna rağmen herkesin gönlüne göre bir yıl dilerim.(Melih KULA) Ülkemize birlik beraberlik ve huzur gelmesini dilerim.(Nilgün KULA) Herkese sağlık getirmesini dilerim.(Yeliz ÖZER) Matematiği sevmeyen tüm öğrencilerin kalbinin matematik aşkıyla dolup taştığı bir yıl olmasını dilerim.(Meltem BİRİMENLER) Yurtta barış, cihanda barış dilerim.(Hasret AYDIN) Sağlık temenni ediyorum.(Semahat SALGIN) Huzur , uyku ve rahat bir kafa diliyorum.(Mesut ALAN) Barış hukuk ve insan haklarının korunduğu bir yıl dilerim.(Tekin TİBUKOĞLU) Herkese bol bol akıl fikir getirmesini dilerim.(Seyhan ERDEN) Bütün insanların insanca yaşayabileceği bir dünya dilerim.(Zeki SELÇUK) Sağlık ve mutluluklarla dolu bir yıl diliyorum.(Semiha KURT) Sağlık, mutluluk ve başarı aynı zamanda adil bir yıl dilerim.(Uğur DUYU) Kanın dökülmediği, çocukların ağlamadığı barış dolu bir yıl olmasını dilerim. (Handan BİLECİKLİGİL) Sağlıklı güzel bir yıl dilerim.(Nuray ÖZYÜREK) Sağlıklı bir yeni yıl dilerim.(Banu TUNÇKOL) Sağlık mutluluk başarı dolu bir yıl dilerim.(Nilgün ÖZCAN) Savaşsız bir dünya dilerim.(İsmail MUŞTU) Berk ÜSTÜN & İrem BECERİK
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Sayfa 3
FİZİKTE İNANILMAZ BAŞARI Fizik Dünyasında İmkansızı Başaran Türk: Mete ATATÜRE Henüz 40 yaşında olan Doç. Dr. Mete ATATÜRE, fizik dünyasında imkânsız olarak kabul edileni gerçekleştirmeyi başardı. Öncelikle Mete ATATÜRE’ nin kim olduğundan bahsedelim. Babası siyasetçi, annesi ressam olan ATATÜRE, ilkokulu babasının işi dolayısıyla 4 farklı okulda okumuş. Ortaokula geçtiği sırada ailesiyle ABD’ye taşınan ATATÜRE’ nin dolayısıyla bu yeni ortama alışması da biraz zaman almış. Aslında notları fena değilmiş ama özellikle fizik dersine pek ısınamıyormuş. Fizik hocası ATATÜRE’ ye teklifte bulunmuş: Ona bir fizik kitabı verecek ve sınava bu kitaptaki konulardan girecek. Ödül olarak da eğer bu sınavı verirse bir sene boyunca ne fizik derslerine ne de sınavlarına girmeyecekti. Hocasının bu teklifini kabul eden Mete, kitaba çalışmaya başlamış. Fakat kitapta yalnızca fizik problemlerinin olmadığını, 2. Dünya Savaşı’ndaki ilk nükleer silahların üretildiği Manhattan projesi ve bu projenin başkanı olan Julia Robert Oppenheimer’ın hayat hikâyesi de bulunuyordu. Kitabı okudukça bakış açısı değişen Mete, sınavı geçememiş olsa da kendisini çok farklı gelişmelerin içerisinde bulmuş.Lise eğitimi için tekrar Türkiye’ye dönen Mete, hocasının teklifi sonrası hiç de sevmediği fizik dersini çok sevmiş ve fizikçi olmaya karar vermiş. Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü'ne giriş yapan Mete, sonrasında ise kuantuma merak salmış. Üniversiteyi yüksek dereceyle bitiren Mete, sonrasında ise tekrar ABD’ye dönüş yapmış ve 2007’den beri Atomsal, Mezoskopik ve Optik Fizik Grubu başkanı olduğu Cambridge Üniversitesi’ne giriş yapmış. Mete, doçent unvanını bu üniversitede almış ve yıllardır yaptığı kuantum çalışmaları sonrası ölçülmesi imkânsız olan ‘ışık seviyesinin gürültü ölçümünü gerçekleştirmiş.Mete ATATÜRE’nin bu başarısı, dünyanın saygın bilim dergilerinde duyuruldu. ‘Işığı sıkıştırma’ yöntemiyle ölçümü uygulayan Mete, bunu yaptığı sırada atomdan 100 kat daha güçlü süper bir atom elde etti. Bu sayede yıllardır gerçekleşebilirliği mümkün görülmeyen bir iddia da ortadan kalkmış oldu. Geçtiğimiz günlerde Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan Aziz SANCAR’dan sonra Atatüre’nin elde ettiği bu başarı, göğsümüzü bir kez daha kabarttı. Umarım bilim dünyasındaki bu başarılarımızın devamı gelir. Damla TURHAN
VÜCUT DİLİ VE MİMİKLER 1.Baş Hareketleri
MEZUN MEKTUBU Merhaba arkadaşlar, Ben Fulya ODABAŞI. Sizler gibi ben de Celal Toraman sıralarında okudum ve 2012 mezunuyum. Lise hayatımdan çok fazla bahsetmeyeceğim ama şunu da eklemeden geçmek istemedim Celal Toramanlı olmak dışında lise hayatımı anlamlandıran bir şey daha vardı ki o da 12 Fen C’li olmak yani diğer bir ifadeyle “Harika bir sınıf, sonsuza dek sürecek dostluklar.” Üniversite hayatımdan biraz bahsedecek olursam eğer, şu an Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi 3. Sınıf öğrencisiyim. İtiraf etmeliyim ki iş ciddiye binip de ben ne olsam diye düşünmeye başlayana kadar aklımda veteriner hekim olmak gibi bir düşünce yoktu. Ama sağlık ve biyoloji alanlarına hep ekstra bir ilgim vardı ve buna da hayvanlara olan sevgim eklenince şu an olabileceğim en güzel yerdeyim diyebilirim. Veteriner hekimlik kesinlikle tutuyor bari yazayım diye okunacak bir bölüm değil. Bir kere hayvan sevgisi şart. Onun dışında hem en eğlenceli hem de en zor bölümlerden biri. Çünkü hayvan sayısı çok fazla ve onları en iyi şekilde koruyup tedavi edebilmeniz için her biri hakkında çok kapsamlı bir bilgiye sahip olmak gerekiyor. O nedenle de tahmin edeceğiniz gibi çok sıkı bir eğitimi var. Abartmıyorum hazırlığı saymazsak eğer şu an 3 yılda çalıştığım kadar ondan önceki öğrenim hayatım boyunca çalışmamışımdır J Ama bu gözünüzü korkutmasın çünkü düzenli çalıştıktan ve en önemlisi de sevdiğin bölümde okuduktan sonra hiçbir şey zor gelmiyor. Emeklerinizin karşılığını almaksa paha biçilemez. En önemlisi de bir hayvanı tedavi ettikten sonra onun size minnet dolu bakışlarını görmek her türlü yorgunluğu, zorluğu unutturuyor insana. Ayrıca sıkıcı bir bölüm olmaması hatta aksine çok eğlenceli bir bölüm olması da çok büyük avantaj. Aslında bu Uludağ Üniversitesinde okumanın da bir artısı. Hemen yanı başınızda kocaman bir çiftlik, yüksek donanımlı bir Hayvan Hastanesi ve her konuda size güler yüzle yaklaşan, bilgilerini ve deneyimlerini sizlerle paylaşmaya hazır hocalarınız olduktan sonra ne kadar zor olabilir ki ?J Lafı çok uzatmadan toparlamak gerekirse lise hayatınızın tadını çıkarın, çoğu kişiyi kıskandıracak bir okulda okuyorsunuz ve eşi bulunmayacak öğretmenlere sahipsiniz. Şu anki başarımda çok büyük emekleri olan bütün öğretmenlerime çok teşekkür ediyorum. Onun dışında üniversite tercihi yaparken istediğiniz bölümü seçin tabii ki ilerideki iş imkanlarınızı yaşam koşullarınızı düşünerek, araştırarak yapın bunu. Başkalarının kulaktan dolma bilgilerine çok kulak asmayın araştırmalarınızı en iyi şekilde yapın. Veteriner hekim olmayı düşünenler benimle de iletişime geçebilirler elimden geldiğince seve seve yardımcı olamaya çalışırım ayrıca onlar için son ve küçük bir tavsiyem olacak Uludağ Üniversitesi ilk sırada aklınızda olsun derim. Bence pişman olmayacaksınız! Fulya ODABAŞI
9. SINIF GÖZÜNDEN
- Konuşma esnasında kulağa dokunmak veya kulağı kaşımaksa kararsızlığa işaret edebilir. - İçten bir gülüş tüm yüzünü kaplar ve özellikle gözlerinizden okunur.Buna karşın sahte bir gülüşte sadece dudaklar oynar.Ünlü bir Türk düşünürünün sözü bilim insanları tarafından da onaylanıyor: "Gözler kalbin aynasıdır yalan nedir bilmez onlar."
2.Üst Vücut - Omuzların geriye atılması güç ve cesaret belirtisidir. - Parmakla işaret etmek öfke belirtisi olarak algılanmaktadır.
Sınav haftası sonunda bitti. Bu zaman içinde bazen ağladık bazen güldük ama bir gerçek vardı ki çok yorulduk. Sınav haftasında her zaman olduğu ve olacağı gibi 9. sınıflar olarak payımızı aldık. Tam liseye başladık sonunda rahatladık derken aslında bizi bekleyen zorlu lise hayatını atlamışız. Art arda sınavlar bu da yetmiyormuş gibi her gün verilen ödevler biz öğrenciler için çıkmaz bir sokak oluyor. Yeni arkadaşlarla ve öğretmenler ile tanışmak da işleri hiç kolaylaştırmıyor. Arkadaşalarımıza alışmaya çalışırken, hayat düzenimizi değiştirirken ve yeni dersleri algılamaya çalışırken çok yıpranıyoruz. Bunu kolay atlanmanın tek yolu ise düzenli çalışmak gibi gözüküyor.
3.Alt Vücut Tabii ki aile baskısını unutmamak lazım. Ama biz sınavlara düzenli çalışırken ailemizin bunu görmemesi çoğu ailelerde tartışma konusu oluyor. Biraz mola vermemiz bile ailemizin gözüne batıyor ve bu çok moral bozucu. Ailelerimizin bakış açısında hayat bizim için sadece sınavlardan ibaret oldu. Sürekli birbirimizle yarıştık. Başkalarının başarıları bizim için arkadaşımızın başarısıyla mutlu olmaktan çıktı, onu kıskanma boyutunu aldı.
- İki ayak arasındaki mesafe de güce ve baskınlığa işarettir. - Karşınızdaki bacak bacak üstüne attığında bacakların gösterdiği yöne göre onun size olan ilgisini anlayabilirsiniz.Ayakları sizin bulunduğunuz yönü gösteriyorsa sizinle daha ilgilidir.
Bundan kurtulmanın tek yolu ise düzenli çalışmak. İlk günden derslere çalışmayan öğrenciler sınav sonucunda pek iç açıcı bir tabloyla karşılaşmadı. Ama bu hafta sonuçları ne olursa olsun bizim için bir başlangıçtı. Sınavlar bize lisenin bir bitiş değil aksine başlangıç olduğunu öğretti. Kimi için zor kimi için kolay geçse de hiçbir şey son bulmadı .Şu andan itibaren düzenli çalışmak bize bütün kapıları açacaktır.
4.Gözler: - Büyük gözler kişinin konu veya kişilere daha ilgili olduğu algısını yansıtır. - Bir anıyı hatırlarken sağ üst köşeye bakarız. Aliye ALUMERT
Ailemize gelince yaşımız gereği anlaşamayacağımız kesin. Ama zamanla her şey değişecek. Zaman bizi büyütecek. Büyüklerimizle ortak paydada buluşabileceğiz. Bu yüzden anı doğru yaşamak tek çözüm belki de. Bora CEHİZ
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Sayfa 4
İLGİNÇ BİLGİLER
ANKET Okulumuzda yaptığımız ankette 302 kişiye sorduk “Rüyası bile güzel” İşte aldığımız sonuçlar: Zengin Koca:62 Para: 28 Frambuazlı H.:28 M.A:26 Tatil:18 Sevdiğim bey:18 Araba:13 Burhaniyespor’un 3. lige çıkması:12 Uyku:10 Ayrı eve çıkmak:7 Yemek:6 Boğaziçi:5 Tıp:5 Aşk:5 Tutan iddia kuponu:5 Koç Üniversitesi:4 Mehtap Hocanın ders işlememesi: 4 Diğer üç büyüğün Fenerbahçe’yi Kadıköy’de yenmesi:4 Amerika:4 İskender:3 Aldatmayan sevgili:3 1964 model Mustang 8 silindirli:3 Trabzon’un şampiyonluğu: 3 D&R’a ortak olmak:3 Sevgilimle evlenmek:3 100 almak:2 Johnny Deep:2 İTÜ:2 Asus rog tyton:2 Rahatlık:2 Ölümsüzlük:2 Ege diş:1 Ege elektrik-elektronik:1 Bursaspor’un şampiyonluğu:1 Hava Harp Okulu:1 Zengin, huzurlu bir hayat:1 Galatasaray’ın şampiyonlar ligi şampiyonu olması:1 İphone:1 S. uyumak:1 İrem BECERİK & Buse ALUMERT
1)Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir köpeğinki kadar gelişmiştir. 2)Bir evren, 9 gezegen, 7 okyanus,7 kıta, 809 ada ve 204 ülke içinden doğru insana rastlama olasılığı 6.4 milyarda birdir. 3)Apple'nin kurucu ortağı Ronald Wayne'nin 1976 yılında 800 dolara sattığı %10'luk hissenin şu anki değeri 60 milyar dolardır. 4)Diğer ülkelere kıyasla pek beyzbol oynanmadığı halde, dünyada en çok beyzbol sopası satılan dördüncü ülke Türkiye'dir. 5)İnsan gözü 10 milyon farklı rengi ayırt edebilme yeteneğine sahiptir ve 576 megapikseldir. 6)Dünyanın en küçük at türü Fallabella'dır ve yaklaşık 75 cm'dir. 7)'Yılan Meyvesi' %13.5 alkol oranına sahiptir ve Malezya ormanlarında bulunan maymunların favori meyvesidir. 8)Elektrikli sandalye, bir dişçi tarafından icat edilmiştir. 9)Yeni yıla girerken İspanya'da gece yarısı çanlar çalarken her bir vuruş için bir üzüm tanesi yemek adettendir. 10)İlginç yılbaşı adetlerinden biri de Brezilyalılar 7 dalga üzerinden atlarlarsa şanslarının iyi olacağına inanırlar. Pelin FİDANCI Yağmur KARPAT
GEÇTİ HEVESİM Dönmesin geri hiçbir giden
& Berk ÜSTÜN
BİR ARALIK SABAHI
Kanasın içimdeki yaralar Şiir yazmak için değil Çok özleyesim var bu aralar
Bir aralık sabahı, yine yazıyorum. Gözlerini yanımda hissedip kayboluyorum. Nefesim ellerini bırakınca bitecek sanki, Tüm kalbimle seviyorum.
Bir kadın görsün gözlerim Çarpsın kalbim delicesine
Bir aralık sabahı, yine soğuk. Sıcak sözlerin aklımda, ruhum buruk. Özlemim en değerli hazine sanki, Bugün tenim her zamankinden soluk.
Âşık olmak için değil Sevesim var; ölürcesine Yalnız bir hayalim gerçek olsun
Bir aralık sabahı, yine kasvetli. Rüzgâr dışarıda değil, içimde sanki. Aşkımız balta girmemiş bir orman, En saf duygular içindedir, bil ki.
Kırılmasın artık hevesim Bekleme vakti geldi şimdi
Bir aralık sabahı, seni yazar yine elim. Sana sarılıp huzur bulmayı özledim. Mesafeler bizi bağlayan uzun bir ip, Beni sevdiğini her zaman bildim.
Ne özleyesim var ne de sevesim Hayri Berkay ÖZBERKSOY İzel DEVRİM
SİVRİ SÖZLÜK Literatür: Günlük hayatta kullanılan kelimeler bütünü. Literatür kelimesinin
FIKRA ZAMANI NASIL BİLDİN?
literatürde olmaması ise tam bir ironi. İroni: Söylenenle gerçeğin ters düştüğü veya söylemin kendisiyle zıtlaştığı durum. Yeşilçam: İsmi yeşil olduğu halde filmlerin siyah beyaz olduğu yerli HOLLYWOOD Sende ... tipi var: Sizin isminizi sizden daha iyi bilen insanların kullandığı kalıp. Sen sen ol... : Aslında sizin, siz olmadığınızı ve sizi, sizden daha iyi bilenlerin kullandığı kalıp. Zeki ama çalışmıyor: +9 veli toplantısı itemi. Döverek sevmek: Seviyorum ayağına insan dövmek için yapılan eylem. Bkz: İ.Ü. Mustafa CANDAN
Genç delikanlı heyecanla annesinin yanına gelir. Âşık olduğunu,evlenmek istediğini ve annesini sevdiği kızla tanıştırmak istediğini söyler. Sadece eğlence olsun diye eve üç kız getireceğini ve annesinin evleneceği kızı tahmin etmesini istediğini söyler.Ertesi gün üç güzel kız ile eve gelir. Oturup bir süre sohbet ederler.Sohbetin ardından çocuk heyecanla annesinin hangi kız olduğu ile ilgili tahminde bulunmasını ister. Annesi cevap verir:”Ortadaki kızıl saçlı.” Oğlan hayretle annesine sorar:”İnanılmaz,nasıl bildin?” Anne cevap verir:”İçlerinden sadece ondan hoşlanmadım.” Nuray ÖZBAY
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
Sayfa 5
DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
BİLİM KUTUSU Mars'ın da Satürn gibi halkası olabilir Bilim insanları, Phobos uydusunun parçalanıp Mars'ın etrafında Satürn'ünkine benzer halka oluşturabileceğini belirtti. 'Nature Geosciences'ta yayınlanan makaleye göre, bilim insanları Mars'ın yer çekimi kuvvetinin uydusu Phobos'u yavaş yavaş parçaladığını bildirdi. Bilgisayar yardımıyla yapılan modellemeden yararlanan araştırmacılar, uydunun parçalarının uzayda yok olmayıp Mars'ın etrafında Satürn'ünkine benzer bir halka ortaya çıkarabileceğini belirtti. Bilim insanları, uydunun zayıf ve hasarlı materyal yapısı sebebiyle halka şekline 20 ila 40 milyon yılda dönüşebileceğini ifade etti. Phobos'un yüzeyinde keşfettikleri yeni şekilleri inceleyen bilim insanları, gördükleri çukurların, Mars'a çarpıp ardından uydunun üstüne sıçrayan materyaller sonucunda oluştuğunu da bildirdi. Araştırmacılar, Phobos'un yüzeyindeki çukurların Mars'ın çekim kuvvetinden kaynaklandığını düşünüyor. Her yüzyılda bir Mars'a 2 metre daha yaklaşan Phobos, güneş sisteminde, gezegenine en yakın konumunda bulunan uydu olma özelliğini taşıyor. Bilim insanları, Phobos'tan kopan büyük parçaların Mars yüzeyinde kraterler yaratabileceği öngörüsünde bulunuyor. Google iğnesiz kan alma teknolojisi geliştiriyor Google sağlık alanındaki çalışmalarını akıllı bileklik veya saat üzerinde değil bu kez gerçek bir medikal ürün üzerinde sürdürüyor. Teknoloji devi, patentini aldığı cihazla, iğneye gerek kalmadan daha kolay ve acısız bir işlemle hastalardan kal almayı hedefliyor. Gazla çalışan bir mikropartikülle deriyi delen cihaz, negatif basınç uygulayarak haznesine bir miktar kan örneği çekiyor. Bileğe takılan bir başka cihazla uyumlu çalışması planlanan kan alma cihazı böylece hasta veya doktorlara daha hızlı ve daha basit test sonuçları sunacak. Ancak bu yolla elde edilen kan miktarı “örnek” sayılabilecek bir miktarda olduğu için iğneyle kan almanın yerine geçeceğini söylemek zor. Söz konusu cihaz daha ziyade hızlı kan örnekleri için çözüm sunacak. Örneğin kan şekeri seviyesini ölçmek isteyen şeker hastaları bu cihaz yoluyla bunu kendi başlarına gerçekleştirebilecek. Başak ULAŞ
KARDEŞ OKUL TANITIM KONFERANSI Çarşamba günü, 6. ders saatinde, okulumuzun bu yılkı Kardeş Okul Projesi'nde yer alan arkadaşlarımız,bu sosyal aktiviteyi okulumuza yeni gelen 9. ve bir yıldır Celal Toramanlı 10. sınıf öğrencilerine birer k o n f e r a n s düzenlediler. Konferansın amacı, bu yıl Kardeş Okul Projesi'ne katılan ve tecrübe kazanan bu öğrencilerin, Almanya'da günlerini nasıl geçirdikleriyle başlayıp hazırlamış oldukları slaytı sunarak bir yandanda gün gün yaşadıkları anıları diğer ögrencilere aktardılar. Samimi ve doğal olan bu konferansta, bu yılki projeye katılan öğrencilerin aktarmak istekleri asıl mesaj şuydu:"Dil, din, ırk, toprak farketmeksizin, dünyanın bir ucunda da olsanız insan 'insan'dır. Anlaşmak, iletişim kurmak olanaksız değildir. Yeter ki önyargısızca, kardeşliği ve barışı benimseyecek davranışlarda bulunalım. Gerisi zaten kolaylıkla gelecektir.". Tecrübeli arkadaşlarımız, bu projeyi lise hayatında bir kere bile olsa her öğrencinin katılmasını tavsiye ediyor ve ileri ki projelere katılacak olan öğrenci arkadaşlarına başarılar diliyorlar. Pelin FİDANCI
Sevgili arkadaşlar, bu aydan itibaren gazetemizde doğum gününüzü kutlayacağız. Hepinize nice mutlu, sağlıklı, başarılı yıllar dileriz. EYLÜL 9/A YASEMİN YILMAZ BENİZ DURSUN SELENAY GÜLERCE 9/B V.EMİR KAYA ZEYNEP KÖRMUTLU 9/C BORA ASLANTAŞ BÜŞRA CAN 10/A ONURKAN DEMİRER HAZAL İNAK GÜLŞAH KARABIYIK GÜLİN EMİR A. BURAK SOLAK S. SENA TÜZÜN 10/B YUSUF ŞAHAN KEREM PARLAK G.NİDA ASLAN 10/C EMİRKAN ÇELİK Buse Demir Burak Kuşçu 11/B Y.MERT TELLİ ÖZGE KÖR MELİK DEMİR 11/D ÖZGENUR GÖKDOĞAN ÖZLEM ÇİLİNGİR NURŞAH ASLAN 11/E SEDEF KOCAKURT UFUK ÇİÇEK Z.SEDA DURAN H.EMRE TEMİZ ECE AKÇA 11/F İREM DEMİRCİ GAMZE TÜFEKÇİ 12/B ÖZGE ASLAN CANSEL ÇETİN OĞUZHAN ÖZGEN 12/D M.ARİF ERSEZEN H.GÖRKEM GEZGİN ARALIK 9/A ŞEMAL KAYA 9/B BERFİN ORAK 9/C OYTUN TUR FEYZA ÇOBAN 10/B A. YAPRAK BAYRAM CEREN YANAR REMZİ KÖRPINAR 10/C EREN ÇAKIRTAŞ ARDA BAHAR 11/B YASİN ÖZÇELİK 11/E NAİM KISAOĞLU 11/F S.YAREN BÜLBÜL 12/A MELİSA HAYDAR 12/D TUĞÇE KARAKUŞ
EKİM 9/A AYŞE USLU HALİT MEMİŞ 9/B BERKAY TURAN ALEYNA TEKİNEL İZEL DEVRİM GİZEM ARSLAN 9/C N. SENEM AYDOĞAN 10/A BAŞAK ULAŞ ALİYE ALUMERT YAĞMUR KARPAT ENGİN CAN ÖZTÜRK 10/C E.İLAYDA ATILMIŞ 11/A ESMA GÜLCAN ÖMER KARTAL NİDA KISA EROL CANSEL BELİN KAYAHAN 11/C BARIŞ EMREN AKIN SOLAK 11/D HACER YILMAZ NAZLI ÇAKMAK 11/E AYŞENUR TAŞÇI YUSUFHAN YILDIZ 11/F ASLI AYSAN ÖZGE GÜL 12/B DİLAN ATEŞ ÖZGE ÇELEBİ
KASIM 9/A A. BARIŞ SİPAHİ C. ŞEVVAL CEYLAN NUR SERİM E. BEGÜM İÇÖZ S. EMRE KAYA 9/B BEYZA KAYA 9/C BEYZA KARTAL ELİF KEKE 10/A M.ALİ KÜÇÜKKAYA 10/B DOĞAN ERCAN CEM AKSAÇ Ş.EFE AKDURAN 11/A SEVİNÇ ALTUĞ ZEYNEP CEYLAN 11/B KORAY KAHRAMAN BERK ÜSTÜN 11/C BATUHAN UĞUZ 11/D NECMİYE AYGÖRDÜ EYLEM KUTDOĞAN K.ALP ASLAN R.AYYÜCE ASLAN 11/E DİLARA ERİM BERKAY TURAN 12/A ASLI BİLİR Elif AKINCI
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
YAZAR TANITIMI
MÜZİK TANITIMI THE WHITE BUFFALO Los Angeles-California'dan çıkıp hâlâ müziğine devam eden tek kişilik gizemli grubun yaptığı müziğin sadeliği kadar Oregonlu Jake Smith'in sesinin derinliği de efsane. Americana tarzındaki şarkılarını genelde aşk, kayıp ve bazen de cinayeti konu alır. Onu belki Sons Of Anarchy izleyenler bilir. Daha bu yıl dizi için yaptığı Come Join Murder, Matador gibi şarkılarıyla tanınırlığını arttırdı. Bazı köklü şarkılara yaptığı muhteşem coverlarının yanı sıra tamamı kendi kayıtlarından oluşan 6 adet albümü mevcut. Aynı isimli blog sitesinde hakkında birçok bilgi sunulmasıyla birlikte kendi logosunu taşıyan ürünler de satılıyor. MYLES KENNEDY Boston'da doğup Washington'da yetişen sanatçının verimli müzik kariyerinin ilk adımları oldukça gençken başlamış. Şu an 49 yaşında olan Kennedy, gerek birçok müzik grubunda gerekse solo çalışmalarında vokal ve gitardaki yeteneğini sergilemiştir. Öyle ki, müziğe başlarken ilham aldığı gruplarla bile çalışma fırsatı bulabilmiştir. Çok sayıda meslektaşıyla yaptığı tüm çalışmalar bir yana, dolu dolu müzik geçmişinde en çok Alter Bridge grubu ve Slash'le birlikte yaptığı çalışmalarla tanınır. Blues rock, hard rock, alternative metal, heavy metal, jazz, postgrunge türlerinde şarkılara imza atmıştır. Devinimli müzik hayatının yanı sıra özgün sesi ve ilgi çekici kişiliği ile onun gerçek bir yıldız olduğu çok açık. Nuray KILIÇ
DERGİ TANITIMI
Sayfa 6
SABİT FİKİR Sabit Fikir, 2009 yılında internette yayınlanmaya başlamıştır. 2011 yılından itibaren ise basılı olarak yayın hayatına devam etmiş güncel bir edebiyat dergisidir. Dergi, internet üzerinden kitap satışı yapan idefix şirketince yayınlanmaktadır. Yazılı mecralar bile artık internet ortamına kayarken Sabit Fikir' in basılı olarak yayınlanma kararı alması dergi için büyük bir karardı. Sabit Fikir' in yazar kadrosunu Ömer Türkeş, Murat Gülsoy, Kaya Genç, Faruk Duman, Ayşe Düzkan, Sibel Oral, Haydar Ergülen gibi isimler oluşturuyor. Dergi edebiyat sevenler arasında hem internet ortamında hem de basılı olarak yoğun takip edilmektedir. Eğer sizde edebiyata ilgi duyuyorsanız bu dergide kendinize göre bir yazı bulabilirsiniz. Hacer YILMAZ
TEMPLE GRANDİN FİLM TANITIMI “Temple Grandin” filmi, 1947 doğumlu ve halen hayatta olan otistik dahi Temple Grandin’in hayatını anlatıyor. Bir otistiğin gerçek hayat hikayesini yine onun gözünden yansıtılan bir film. Temple, dört yaşına kadar hiç konuşamıyor, annesi onu psikologa götürdüğünde de otizm tanısı konuyor.Annesinin çabasıyla konuşuyor ve eğitim alıyor. Temple’ın ortaokul ve lise yılları çok kötü geçiyor. Asosyal ve iletişim problemleri olduğu için çok zorlanıyor. Öğrendiği şeyleri tekrar ettiği için “kayıt cihazı” diye alay ediliyor. Lise eğitimi almak için gittiği yatılı okul bitince, Arizona’daki teyzesinin çiftliğine gidiyor. Burada kesim hayvanlarına olan ilgisini fark ediyor. Onların ne düşündüğünü, hissettiğini anlamaya çalışıyor! Bu alanda bir eğitim almak istiyor. Eğitim alıyor, yüksek lisans yapıyor, bu konuda makaleler yazıyor. Çoğunlukla erkeklerin olduğu bu alanda önce reddedilse de, kendisini hayvancılık alanında kabul ettiriyor. İş teklifleri alıyor ve kariyerinde hızla yükseliyor. Temple, kimseye dokunamıyor, sarılamıyor… Bu eksikliği gidermek için Hug Box (Sarılma Kutusu) adı verilen bir cihaz geliştiriyor. Bu cihaz otistik çocukları sakinleştirmek için kullanılıyor. Kesim hayvanlarının kesime giderken çektiği sıkıntı ve zorlukları görüp, hayvan kesimi için bir düzenek tasarlıyor. Her iki ilginç buluş da bir otistik tarafından yapılıyor. Kapılardan korkan “Bir kapı açıldı ve ben oradan geçtim.” diyen Grandin, müthiş çabasıyla çok önemli kapıları açıyor. İzleyenlerin büyük ders alacağı bu film,engellerin olmadığını sadece kendimizin yarattığını bir kez daha gösteriyor. Özgenur GÖKDOĞAN
NAMIK KEMAL Vatan ve Hürriyet Şairi" olarak bilinen Namık Kemal, 1840 yılında Tekirdağ'da doğdu. Babası Mustafa Asım Bey, annesi ise Fatma Zehra Hanım'dır. Dedesi Abdüllatif Paşa, eğitimiyle yakından ilgilendi. Çok küçük yaşlarda Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. 1857'de Babıali Tercüme Odası'na girdi. Bu arada edebiyat çevrelerinde ismi duyulmaya başladı. Henüz 21 yaşında Encümen-i Şuara, yani Şairler Akademisi üyesi oldu. Onun hayatındaki en önemli değişim, Şinasi ile tanışmasıydı. Şinasi'nin vasıtasıyla Tasvir-i Efkar'da yazılar yazdı. Bu sırada Batı edebiyatını daha yakından tanımaya başladı. Şinasi'nin 1865 yılında Fransa'ya gitmesi üzerine Tasvir-i Efkar'ı tek başına çıkarmaya başladı. Kaleme aldığı bir yazı yüzünden gazete kapandı ve kendisi de Erzurum Valiliği'ne atandı. Fakat Namık Kemal, Erzurum'a gitmeyerek Ziya Paşa ile birlikte Paris'e kaçtı. Yaklaşık üç yıl Avrupa'da kaldıktan sonra tekrar İstanbul'a döndü. Bu üç yıl içerisinde Batı edebiyatını daha yakından gözlemleme fırsatını buldu. İstanbul'a dönünce "İbret" adlı bir gazete çıkarmaya başladı. Yazdığı "Vatan Yahut Silistre" oyunundan dolayı Kıbrıs'taki Magosa'ya sürüldü. Birçok eserini, 38 ay süren bu sürgün yıllarında kaleme aldı. 1876'da af çıkınca İstanbul'a geldi. Yeni anayasa çalışmalarında "Şura-yı Devlet" üyesi oldu. 1879'da Midilli mutasarrıflığına tayin edildi. Hayatının önemli bir bölümü sürgünlerle geçen Namık Kemal, 2 Aralık 1888 günü hayata gözlerini yumdu. * İlk tarihi roman olan Cezmi’yi yazmıştır. * İlk edebi roman olan İntibah’ı yazmıştır * Batılı anlamda ilk eleştiri olan Tahrib-i Harabat’ı yazmıştır. * ahnelenen ilk tiyatro esri olan Vatan Yahut Silistre’ yi yazmıştır. Özgenur GÖKDOĞAN
EYLÜL - MEHMET RAUF KİTAP TANITIMI Türk edebiyatının saygın kalemlerinden Mehmet Rauf'un çok beğenilen eserlerinden olan Eylül romanı ilk olarak Servet-i Fünun dergisinde yayımlanmış, büyük ilgi görünce kitaplaştırılmıştır. Romanın en büyük özelliği, içinde barındırdığı psikolojik çözümlemelerdir. Hepimiz edebiyat derslerinde ilk psikolojik roman diye Eylül'ün adını duymuşuzdur. Haydi gelin bu güzel romanı bu cümleye sıkıştırmayalım, Eylül'ün büyülü dünyasına girip payımıza düşeni alalım. Hikâyede temel olarak alınan konu; Süreyya, karısı Suat ve akrabaları Necip arasındaki aşk üçgenidir. Süreyya ile Suat beş yıldır evlidir ve birbirlerini çok sevmektedirler. Fakat Süreyya Bey her yaz babalarının köşküne gelip tatillerini burada geçirmekten şikayetçidir. O, denize müthiş bir özlem duyuyor, çok sevdiği karısıyla deniz kenarında bir yalı kiralayarak sandalla açılma hayalleri kuruyordur. Fakat bu hayallerin gerçeğe dönüşmesinin imkansızlığının bilinciyle kıvranıyordu. Suat Hanım ise kocasının bu çaresiz hallerine çok üzülüyordur ve onun arzusunu gerçekleştirebilmek için yalının kirasını karşılayacak parayı babasından isteyecektir. Bu plana Necip'i de dahil ederek deniz kenarında ufak bir ev kiralarlar. Suat'ı vefa ve şefkat bakımından takdir eden, ona karşı derin bir saygı ve sevgi besleyen Necip'in hisleri bu tatilden sonra kuvvetli bir aşka dönüşmüştür. Genç adam bu aşkı bir süre dillendirmez ve yalıya gelişlerini azaltır. Ancak bir gün dayanamayacak hale gelir ve ne olursa ondan sonra olacaktır. Ve kitaba ismini veren Eylül'ün sırrı bu sırada ortaya çıkacaktır. Elif AKINCI
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
İÇİMİZDEN BİRİLERİ Bu sayımızda 12/C sınıfından Ekin Aydınlıgil ve Atakan Küçük arkadaşlarımızı tanıyacağız. Ekin, 22.03.1998 yılında Ankara’da doğdu 2 kardeşin küçüğü olan Ekin, 3.sınıfa kadar Ankara Teğmen Kalmaz İlköğretim Okulunda okumuş. 3. Sınıfta Burhaniye Mustafa Keskin İlköğretim Okuluna gelmiş daha sonra da okulumuz Celal Toraman Anadolu Lisesi ailesine katılmış. Atakan ise 27.01.1998 yılında Burhaniye 'de doğmuş 3 kardeşin en küçüğü olan Atakan, ilköğretimini Mustafa Keskin İlköğretim Okulunda tamamladıktan sonra Celal Toraman ailesinin bir ferdi olarak son yılına devam ediyor. Arkadaşlarımıza "Neden CTAL?" dediğimizde ise Ekin şu cevabı veriyor ; “Ablam bu okulda okumuştu çok iyi bir okul olduğunu biliyordum o yüzden tek tercih ile Celal Toraman'a katıldım.” Atakan ise; “Körfezdeki en iyi okullardan birisi olduğunu biliyordum o yüzden bu okulu tercih ettim." diyor. İki arkadaşımızın da okulumuzdan çok memnun olduklarını belirtmek isterim. Ekin’in hobileri arasında bisiklete binmek, kitap okumak ve yüzmek bulunuyor. Fobilerini sorduğumuzda ise yükseklik korkusunun olduğunu söylüyor ayrıca şunu da belirtiyor ki “Böceklerden korkmazmış.” Atakan’ın hobileri ise; voleybol oynamak, basketbol oynamak ve yüzmek. Fobilerini sorduğumda ise Atakan “Şu yaşıma kadar herhangi bir fobimi keşfetmedim.” diyor. Arkadaşımız Ekin’in en sevdiği kitap; Orhan Pamuk’tan “Masumiyet Müzesi”. Atakan’ın en sevdiği kitabı sorduğumuzda; Atakan bize en son ilkokulda iken kitap okuduğunu söylüyor. Bunu edebiyat öğretmenlerimiz duyduğunda ne diyecek bakalım? Ekin’in en sevdiği filmler ise; Harry Potter serisi, Hızlı ve Öfkeli serisi ve Leon filmlerini söylüyor. Atakan ise; Yüzüklerin Efendisi serisini, Hızlı ve Öfkeli serisini ve Mad Max filmlerinin en sevdiği filmler olduğunu söylüyor. Ekin'e en sevdiği sanatçıları sorduğumuzda “Pilli Bebek grubu ve Ali Atay” gibi isimleri söylüyor. Atakan ise Chris Brown ve Justin Timberlake'i sevdiğini söylüyor. Ekin okulumuzun Edebiyat öğretmenlerinden Nadir Candemir öğretmenimize; “Nadir Hocaya tiyatro ve dersler için ne kadar teşekkür edersem edeyim az kalacaktır. Üzerimde emeği çok fazla ona yine yeniden çok teşekkürlerimi sunarım.” diyor. Atakan ise okulumuz Beden Eğitimi öğretmenlerinden Tekin Tibukoğlu öğretmenimize; “Tekin Hoca gittiğimiz maçlarda bize hem hocalık hem de babalık yaptı ne kadar bize kızsa da bizi çok severdi. Bana voleybolu sevdirdiği için hocama çok teşekkür ederim.” diyor. Yaptığımız röportaj için arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Girecekleri sınavda şimdiden sonsuz başarılar diliyoruz. Yolları açık olsun. BERK ÜSTÜN
Celal Toraman Anadolu Lisesi Adına : Gazete Sahibi : Mehmet ARSLAN Sorumlu Öğretmen : Mehtap KÖNEN Teknik Sorumlular : Elifnur ÇETİN, Alperen OKTAY, Emirhan ERKAN, İrem BECERİK Tüm dilek ve şikayetleriniz için lütfen iletişime geçiniz. Tel : (266)412 00 40 Belgegeçer : 4120528 www.ctal.meb.k12.tr cetalgazete@hotmail.com facebook.com/cetalgazete twitter : @ctalyzarlık issuu.com/ctalteneffus
Sayfa 7
ÖĞRETMENİMİZİ TANIYALIM Gazetemizin bu sayısında o k u l u m u z u n M a t e m a t i k öğretmenlerinden Meltem Birimenler ile yaptığımız keyifli röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz. M e l t e m Hoca, 1986'da, "Şehzadeler Şehri" olarak bilinen, tertemiz havası, şifalı kaplıcaları, çoğu Osmanlı döneminde kalma tarihi yapıları v e y e m y e ş i l ormanları ile bilinen Anadolu'nun en güzel şehirlerinden Manisa'da 4 kişilik bir ailenin ferdi olarak dünyaya geldi. Kendisinden 2 yaş büyük bir ablası var. Hocamızın babası Devlet Demiryolları'ndan emekli, annesi ise ev hanımıdır. Öğrenim hayatına İzmir Çiğli Alaaddin Göksay İlkokulu'nda başladı. İlkokulu 3 farklı okulda okuyan hocamız daha sonra İzmir Bayraklı Piyale İlkokulu'nda devam etti. En son İzmir Menemen 9 Eylül'de İlkokul serüvenini bitirdi. Sonra anadolu liselerinin sınavlarını başarıyla kazanarak İzmir Menemen Anadolu Lisesinde başarılı ve düzenli öğrencilik hayatını ortaokul ve lisede de devam ettirdi. Hayatına yön verecek önemli kararlardan ve sınavlardan biri olan üniversite sınavına girerek ilk sene olmasa da ikinci senesinde Ege Üniversitesi Matematik Bölümü'nü kazanarak çok sevdiği öğretmenlik mesleğine ilk büyük adımını atmış oldu. Zor yollardan geçerek başarıya ulaşan hocamız yüksek lisansını Celal Bayar Üniversitesinde yaptı. 2 yıllık formasyon çabasından sonra hayallerini kurduğu mesleğini eline aldı. Bu kutsal göreve ilk olarak Kastamonu İnebolu İsmet Paşa Ticaret Meslek Lisesinde başladı. Daha sonraki görev yerinde CTAL ailesine katılmıştır. CTAL'in düzeninin, kurumsal işleyişinin disiplininin, samimiyeti ve sıcaklığının yanında buranın ona hissettirdiği bambaşka bir duygu daha var. Hocamızın eşi Çağrı Birimenler okulumuzun 2. mezunlarından. Eşinin okulla olan bu bağlantısı ve şuan hâlâ bize bir şeyler öğretebilmeye çalışan emektar öğretmenlerin -eşini de okuttuğu saygıdeğer hocalarımızın- yanında öğretmenlik yapmak gurur verici olduğunu belirtiyor. Okuldan ve bizden arta kalan vakitlerinin büyük bir bölümünü evinde geçiriyor Meltem Hoca. Evcimen bir kişiliğe sahip. Bunun yanında akşam üzeri yürüyüş yapmayı çok seviyor. Hele bir de deniz kenarıysa keyfine diyecek yok. Yürüyüşü kısa tutup keyfini bir Türk kahvesiyle taçlandırıyor çoğu zaman. Yürüyüş demişken hocamızın sporla arası pek iyi değil. Sebebini sorduğumuzda eminim çoğumuzun hislerine tercüman olacak bir cevap veriyor. "Spor yaparken yoruluyorum" diyerek bizi kahkahalara boğuyor. Bu cevaptan anlayacağınız üzere hocamız keyfine fazlasıyla düşkün. Aktivitenin onu yormamasından yana. (Hocamız bence sonuna kadar haklı...) Desteklediği bir takım var mı diye sorduğumuzda "Trabzonsporluyum!" diyerek beni can evimden vuruyor. Hocamızın eşi Trabzonspor'a, renklerine ister istemez tutulmuş. Hal böyleyken Meltem Hocanın başka takım tutmasına razı olmamış ve kendisi olduğu gibi hocamızı da bu sevdanın içine dahil etmiş. İşte aşk nelere kadir... Dizi veya film konusuna geldiğimizde şuanda yayınlanan dizileri saçma ve yapay bulduğundan seyretmiyor. Fakat hocamız Leyla ile Mecnun dizisini bitmesine rağmen şuan bile açıp eski bölümlerini büyük bir keyifle seyrediyor. Kendisinden büyük ve deneyim sahibi insanlarla konuşmaktan, onlardan bir parça da olsa bir şeyler kapabilmekten büyük keyif alıyor. Hocamız minyon yapısıyla olduğundan daha küçük gösteriyor. Hal böyle olunca arada bir bizim aramıza karıştığı oluyor. Yine böyle bir anda okulumuzda yapılan tören sırasında Tekin Hocanın arkasından "Evladım geç sırana, ne bekliyorsun!" demesiyle hem mutlu oluyor hem de yaşından daha genç gösterdiğini bir kez daha kanıtlıyor çevresindekilere. Meltem Hoca yapısı gereği takıntılı bir insan. Daha doğrusu bir düzen takıntısı var. Birkaç tanesinden bahsedecek olursam çocukluğundan beri başlayan bir durum bu. Mesela bağcıklar eşit boyda olmalıydı, ekmeğin üstüne bir şey sürülürken her tarafına eşit dağıtılmalıydı mesela. Şimdilerde ise telefondaki gereksiz bütün mesajlar silinmeli, şarkı listesi belli bir düzene göre düzenlenmeli. Bir de bizim dikkate almamız gereken bir takıntısı da birisi o konuşurken yüzüne bakmazsa konuşamıyor veya ders anlatamıyormuş. Bu nedenle telefon görüşmelerini hep kısa tutarmış. Röportajımız sırasında kilidinin bozuk olmasından dolayı aralık duran kapıyı durmadan kapattığını fark ettim. Meğer ona da takıntısı varmış. Özellikle çamaşır asarken düzenli olmasını istediği için çok yorulduğunu belirtiyor. Hatta bir gün otobüste bir adam para üstüyle oynadığı ve sesine tahammül edemediği için sinirden ağlayarak otobüsten inmiş. Ve daha bunlara benzer bir sürü takıntısı var hocamızın. Son olarak öğrencilerine söylemek istediklerini sorduğumda "Bir hedefleri mutlaka olsun. Ama bu yolda ilerlerken hayatı kaçırmasınlar. Anı yaşayıp hayatın güzel yönlerine yoğunlaşsınlar." diyerek yüzümüzde küçük bir tebessüm bırakıyor bu sözlerle. Sevecen ve sempatik tavırlarıyla öğretmenler arasında olduğu gibi öğrenciler arasında da çok sevilen Meltem Hoca; içten ve sıcacık gülümsemesiyle, iyi niyetiyle, esprili konuşması ve doğruculuğuyla okulumuzun en genç ve en sevilen öğretmenlerinden. Hocamıza bu eğlenceli ve içten röportaj için çok teşekkür ediyor, ailesi ve sevdikleriyle bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz... Ayşenur KABA
Celal Toraman Anadolu Lisesi
TENEFFÜS Herkesin Teneffüse İhtiyacı Vardır.
UÇAN HALI
ÇANAKKALE GEZİSİ
CENNET BAHÇESİ: HEVSEL Diyarbakır surlarıyla Dicle Nehri arasında göz alabildiğine uzanır Hevsel Bahçeleri. Efsanelere, türkülere konu olmuştur. Ta r ı m ı n anavatanı Mezopotamya’nın belki de en eski tahıl ambarı olduğu söylenir ama Hevsel’in barındırdığı yaban yaşam pek bilinmez. Bu cennet bahçesi, 180’den fazla kuş türüyle susamuru, tilki, sansar, sincap ve kirpi gibi birçok memelinin de barınağı. Fırat Nehri üzerindeki doğal alanların büyük barajlar nedeniyle yok olmasından sonra,temsiliyet açısından Dicle Nehri’nin biyolojik çeşitlilik önemi daha da artmıştır.Dicle Vadisi,bölgedeki son kalan bakir nehir ve kanyon ekosistemi örneğidir.”Ne yazık Fırat’ın acı kaderini Dicle Nehri de paylaşacak gibi görünüyor. Kum apartmanlar! Kum kırlangıçları ilkbaharda büyük koloniler hâlinde Dicle Nehri’nin kenarındaki kum duvarına oyulu bu kuş apartmanlarını ilkbaharın gelmesiyle şenlendiriyor yuvalara yerleşiyor.Yaklaşık altı ay burada konaklayan kum kırlangıçları iki kez ürüyor.İlkbahardan itibaren yaz boyunca Türkiye’nin her yerinde, açık arazide, özellikle su yakınlarında görebilirsiniz.
Celal Toraman Anadolu Lisesi Spor Kulübü olarak öğrencilerimizi yoğun ders temposundan biraz uzaklaştırmak, eğlendirmek ve hoşça vakit geçirmek amacıyla 29 Kasım 2015 Pazar günü Çanakkale'ye götürdük. Gezimize ilgi oldukça büyüktü.61 öğrenci ve 4 öğretmen eşliğinde gezimizi düzenledik. Sabah saat 08.00’de yola çıktık, Altınoluk'u geçtikten sonra kahvaltı molası verdik, eşsiz körfez manzarası eşliğinde kahvaltımızı yapıp çaylarımızı içtik. İlk olarak Çanakkale 18 Mart Üniversitesine uğradık, öğrencilerimize kampüsü gezdirdik. Daha sonra öğle yemeği ve biraz gezinti için alışveriş merkezine uğradık. Sonra Çanakkale merkeze gelerek sahilde ve merkezde gezdik. Saat 17'de Anafartalar Spor Salonu'na giderek Çanakkale Belediyespor-Fenerbahçe Spor Kulübü arasında oynanacak olan Türkiye Bayanlar 1. Lig Voleybol maçını izlemek için salondaki yerimizi aldık. Eğlenceli ve çekişmeli geçen maçı Fenerbahçe 3-1 kazandı. Maçın bitiminden sonra akşam yemeğimizi yedik. Daha sonra yorgun bir şekilde araçlarımıza binerek Burhaniye’mizin yolunu tuttuk. Seyhan ERDEN
Diyarbakır surları daha ortada yokken Dicle Nehri’nin taşkın alanındaki verimli toprak, bu toprağı yurt tutmuş nice kavmin ekmek kapısıydı. Hz. Muhammed’in Mirac’a çıkarken sık ağaçlıklı bir yer gördüğü, “Cennet burası olmalı” dediği rivayet edilir. Orası Hevsel Bahçeleri’dir. 2013'te Dünya Mirasları listesine girmesi için UNESCO'ya aday gösterilmiştir.2015'te ise UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildi. Ahmet ÇİTKÖYLÜ
AYIN ÖĞRENCİSİ
11/E SINIFINDAN SİBEL GÜRBÜZ SAĞLIK DURUMUNDAN DOLAYI EVDE EĞİTİM ALMAKTADIR. YAŞADIĞI TÜM ZORLUKLARA RAĞMEN EĞİTİMİNİ ÇOK BAŞARILI BİR ŞEKİLDE SÜRDÜRMEKTEDİR. BU AZMİNDEN DOLAYI AYIN ÖĞRENCİSİ OLMAYA HAK KAZANMIŞTIR. KENDİSİNİ KUTLUYOR VE BAŞARILARININ DEVAMINI DİLİYORUZ.