NORTH haber, magazin, aktüalite dergisi ] [ Kıbrıs’ın ilk aylık turizm CYPRUS
Yıl: 11 Sayı: 125 Temmuz 2017
Çöl Sıcaklarına Karşı 6 Çözüm
Baf
Mustafa Gürsel
İçim Çağıner Kavuklu; "HER ŞEY KIBRIS İÇİN"
Hasan Karlıtaş Girne'yi Ziyaret Etmek İçin
20 neden
Gizem Telci Günsev
Beklentilerimizin üzerindeki şehir;
LVIV
Çok Ozel Yerler
Castello
Restaurant&Bar
deniz-gunes-tarih-doga
9 694 851 90 004 9 10 TL/TÜRKİYE FİYATI 15TL
cypruszoom.com
/zoomdergigrubu/
www.cypruszoom.com
1
[ Dış Basın Birliği tarafından verilen 'EN İYİ DERGİ GRUBU' ödülü ]
DERGİ GRUBU www.cypruszoom.com
zoommagazin@gmail.com (Sahibi) Genel Yayın Yönetmeni Birol Bebek (Sahibi) Yayın Koordinatörü Gülsüm Gözenler Reklam Pazarlama Profil Reklam KATKI KOYANLAR Reha Arar / Mesut Günsev / Selcan Biryılmaz Aygen Ersalıcı / Ali Özçil / Mustafa Şah İhsan Erol Özçil / Hasan Karlıtaş Grafik-Tasarım Profil Reklam Yayın Kurulu Mesut Günsev Ersin Gözenler Nurhan Günsev
Reklam Rezervasyon Ofis (0392) 22 77 595 (0533) 825 70 00 (0542) 875 96 66 (0533) 868 95 81 (0542) 875 55 04
Yayın Türü Aylık Süreli Turizm-Haber-Magazin Sanat ve Aktüalite Dergisi Baskı; Okman
İÇİNDEKİLER
ZOOM YAYIN GRUBU, Profil Reklam ve Danışmanlık Limited Şirketi’ne aittir. Cemal Hamit Sok. Aldora 3 Sitesi 29/4 Hamitköy, Lefkoşa
alite dergisi
[ Kıbrıs’ın ilk aylık
NORTH haber, magazin, aktü
]
turizm CYPRUS
18 Girne'yi Ziyaret Etmek İçin 20 Güzel Neden - Hasan Karlıtaş
Haziran 2017 Yıl: 11 Sayı: 124
28 Beklentilerimizin çok üstünde bir şehir Lviv- Gizem Telci Günsev 34 Unutulmuş Bir Savaşın Ardından - Mesut Günsev 36 Johnnie Walker ile Çok Özel Yerler - CASTELLO 42 Zoom Çadır Festivali 2 Ardından... 50 Yaptığımız Her Şey Kıbrıs İçin İçim Çağıner Kavuklu ile Röportaj
Çok Ozel Yerler
90004 9 9 69485 1
48 Ne Nerede, Ne Zaman ZOOM Ajanda
cypruszoom.com
10 TL/TÜR
KİYE FİYATI
/zoomdergigrubu/
15TL
56 Baf Gezileri - Mustafa Gürsel 62 Dostluk ve Barış için Yarıştılar 68 Çöl Sıcaklarına Karşı 6 Öneri 78 Dünyanın En Çok Fotoğraflanan 30 Mekanı 82 Türk Sinemasının En Baba Karakterleri 86 Güneş Kremi Kullanırken Dikkat
ZOOM DERGİ GRUBU
Tüm yayınlarında çevre örgütlerine, çevre bilinciyle destek vermektedir.
8
ZOOM I Haziran 2017
Yine mi geldi Temmuz :(( En sevmediğim ay geldi. Kimin için ne anlam taşıyor bilmiyorum ama, benim için ömür boyu anlamını yitirmeyecek bir ay. Bu üçüncü yıl. Acısı dün yaşanmış gibi taze. Özlemi üzerinden asırlar geçmiş kadar ağır... Na zaman nasıl biter?.. Nereye Kadar gider acaba bu özlem. Bilmiyorum!.. Tek bildiğim; vücuduma kodlanmış bir acı; Bir şarkı, yaşadığım bir olay, geçtiğim yol, tattığım bir yemek, yudumladığım her kadeh onu hatırlatan bir anıyı tetikliyor sanki. Yaşanan, yaşanacak hiçbirşey yerini doldurmuyor. Hergün biriken özlem, hiçbir bir zaman çıkışını bulamayacağım bir labirente götürüyor beni... "Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan Durmadan Dağ biraz daha benden; deniz her zaman senden Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten, coğrafyadan." diyor şair Turgut Uyar; Tam da öyle değil aslında. Bütün hayalim, geride kalandan. Bilgem; Bilge'miz... Şimdilerde yeni hali sen gibi. Yüzü, gözü senden ayrıntılarla gizli. Gülüşünde dünün yaşanmışlıkları var. Biraz buruk, biraz tutuk, biraz yarım sanki. Ben gibi!..
BİROL BEBEK Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni birolbebek@gmail.com
12 12
ZOOM I Temmuz 2017
ZOOM I Temmuz 2017
Bir yıl daha geçti. Bir ömür daha bitti; bir yerlerde şanssız, bahtsız birileri daha uçtu uzaklara. Na zaman nasıl biter?.. Nereye Kadar gider acaba bu özlem. Bilmiyorum!.. Tek bildiğim; vücuduma kodlanmış bir acı; Bir şarkı, yaşadığım bir olay, geçtiğim yol, tattığım bir yemek, yudumladığım her kadeh onu hatırlatan bir anıyı tetikliyor sanki. Dün sen, bugün kızım ve ben, gelecekte ne olacak bilmiyorum. Tek hedefim kızımızın geleceği. Bütün yalnızlar gibi özgür ve bütün özgürler gibi yalnızım, demiş vakti zamanında Stefan Zweig. Özgürüm, sensizim, yanlızım. Bu birşeyi değiştirmez farkındayım. Sen orada, ben burada bilki hep seninleyim...
Sony,
İki Yeni Geniş Açılı Full Frame E-Mount Lensi Piyasaya Sürüyor
Sony, genişleyen full frame E-mount lens yelpazesine eklenen iki yeni ürünü duyurdu. Yeni lensler, FE 16-35mm F2.8 GM diyafram aralıklı geniş açılı zoom lens (model SEL1635GM) ve FE 12-24mm F4 G ultra geniş açılı zoom lensten (model SEL1224G) oluşuyor. SEL1635GM lens, özel doğa manzaraları, şehir manzaraları, portreler ve daha da fazlası için Sony’nin amiral gemisi G Master serisinin inanılmaz yüksek çözünürlüğünü ve harika bokeh efektini geniş bir 16-35mm odak uzaklığına taşıyor. Sony’nin bugüne kadar geliştirdiği en geniş E-mount full frame lens olan yeni SEL1224G ise Sony E-mount ile çekim yapan herkese dinamik ve yeni bir perspektif sunuyor. Böylece, Sony’nin full frame E-mount lens yelpazesi, ultra geniş 12mm’den süper-telefoto 800mm’ye (tele dönüştürücü ile) kadar odak uzaklığını kapsamış oluyor. www.cypruszoom.com
13
bir saatlik koşu hayatınıza 7 saat ekleyebilir Çantanız, seyahat yükünüzü hafifletsin! Doğadaki hayatı daha renkli ve daha konforlu hale getirmeye odaklanan Unica Mümessillik’in Türkiye’ye getirdiği Naturehike marka sırt çantası, tekne gezisinden bisiklet turuna, seyahatten kampa kadar dışarıdaki yaşamın her anında yükünüzü hafifletiyor. Katlandığında 15x13x4 cm ölçüleriyle neredeyse elinize sığabilecek kadar küçülen ürün, açıldığında ise ihtiyacınız olan tüm malzemelerinizi içine kolaylıkla alabilecek biçimde tam 15 litre hacme ulaşıyor. Bu pratik ürünün ayrıca 22 litre hacimli bir modeli daha bulunuyor.
Naturehike marka katlanabilir sırt çantası, kullanışlı saklama özelliği ve kolaylıkla küçük bir çantaya dönüşebilmesi sayesinde outdoor aktivitelerinde seyahat yükünü hafifleterek, özgürce hareket edebilmeyi sağlıyor. Unica Mümessillik tarafından Türkiye’de satışa sunulan fonksiyonel sırt çantasının, sadece 250 gram ağırlığındaki 15 litre hacimli modelinin Türkiye fiyatı 65 TL.
Bilim adamları koşunun, yaşam süresini uzatmak için en etkili yegane egzersiz olabileceğini belirttiyor. Yapılan yeni bir araştırmaya göre yavaş ya da seyrek koşsalar, hatta sigara içseler, alkol kullansalar veya kilolu olsalar bile koşucuların, koşu yapmayanlara kıyasla ortalama 3 yıl daha fazla yaşadığı bulundu. Diğer sporların hiçbiri insan ömrü üzerinde bu denli etkiye sahip değildi. Günlük beş dakika koşmak bile ömrü uzatıyor. İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Florya Hastanesi’nden Opr. Dr. M. Melih Çiçek, Dallas'taki Cooper Enstitüsü’nde gerçekleştirilen, egzersiz ve ölüm arasındaki ilişkileri inceleyen araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi: ERKEN ÖLÜM RİSKİNİ YÜZDE 40 AZALTIYOR “Araştırmacılar, hızı veya kilometre oranı ne olursa olsun kişinin erken ölüm riskini neredeyse yüzde 40 oranında düşürdüğünü gördüler. Araştırmacılar sigara kullanmak, içki içmek, hipertansiyon ve obezite gibi sağlık sorunları geçmişini kontrol ettiğinde bile, koşunun
14
ZOOM I Temmuz 2017
ömrü uzattığını tespit ettiler. Bilim insanları bu verileri kullanarak; araştırmalara katılan ve koşucu olmayan insanlar spor yapmaya başladıklarında, bu insanlar için ölüm riskinin yüzde 16 oranında, kalp krizi riskinin ise yüzde 25 oranında azaldığını buldular. HAFTADA 2 SAAT KOŞU, ÖMRÜ 40 YILDA 3.2 YIL UZATIYOR Araştırmacılar, Cooper Institute çalışmasındaki koşucuların verdiği raporlara göre, haftada 2 saat koşan birinin 40 yılda 6 ayı koşarak harcayacağını, ömrünün 2.8 ile 3.2 yıl arasında uzayacağını buldular. Araştırmacılar somut olarak, bir saatlik koşunun, insan ömrüne istatiksel olarak ortalama yedi saat eklediğini bildiriyor. Koşmak insanları ölümsüz yapmaz. İnsanlar ne kadar koşarsa koşsun ömre eklenen süre üç yılla sınırlı. YÜRÜMEK, BİSİKLET SÜRMEK ÖLÜM RİSKİNİ YÜZDE 12 DÜŞÜREBİLİYOR Bu arada araştırma
cılar, diğer egzersiz çeşitlerinin de insan ömrünün uzaması açısından faydalı olduğunu fakat hiç birinin koşu kadar ömrü uzatmadığını keşfettiler. Yürümek, bisiklet sürmek gibi diğer aktiviteler koşu ile aynı eforu gerektirse de erken ölüm riskini sadece yüzde 12 oranında düşürebiliyor. Erken ölüm riskine karşı, koşu eşsiz bir potansiyel oluşturuyor. Koşu, erken ölüme neden olan ekstra vücut yağı ve yüksek tansiyon gibi faktörlerle savaşıyor. Ayrıca, koşu aerobik fitliği artırır ve aerobik fitlik, uzun vadeli sağlığın bilinen en iyi göstergelerinden biridir. Araştırmaya göre, koşan kişilerin daha uzun yaşayan insanlar olduklarını kanıtladığını belirten Opr. Dr. M. Melih Çiçek, araştırmaya katılan koşucuların genellikle sağlıklı yaşam tarzları olduğuna da dikkati çekiyor.
Çok tarz, çok moda ve çok kullanışlı 16
ZOOM I Temmuz 2017
2017 yaz sezonuna damgasını vuracak yuvarlak havlu koleksiyonu rengarenk ve çok kullanışlı. Tamamı özel tasarımlardan oluşan towdoo pareo koleksiyonunu günün her saatinde yanınızda olsun isteyeceksiniz. Renk ve desenleri ile göz dolduran towdoo, yaz gardrobunuzun en önemli parçası olmaya hazır.
18
ZOOM I Temmuz 2017
GİRNE’Yİ ZİYARET ETMEK İÇİN
GÜZEL NEDEN !
A
damızın en iyi turizm dergisi olan Zoom Dergisinde, geçtiğimiz ay, Kıbrıs’ın en batı ucunda yeşillikler içerisinde yer alan, Cittaslow (sakin şehir) ünvanlı Lefke İlçesinin, gerekçeleriyle neden ziyaret edilmesi gerektiğini anlatmaya çalışmıştık. Bu ay, Girne’yi ele almaya karar verdik. Halk arasında, ‘’Girne İçine Girme...‘’ diye başlayıp devam eden bir tekerleme örneği olsa da, bu sayıda Girne’nin içine girildiğinde, bizleri hangi güzel sürprizlerin beklediğini rehber gözüyle anlatmaya çalışacağım. Akdeniz’in en güzel turizm adreslerinden Girne, sana iyi bakamadığımız için bizi affet...
www.cypruszoom.com
19
Girne, son yıllarda yaşamış olduğu tüm değişim, yıkım ve plansız yapılaşma örneklerine rağmen, halen çok davetkar. Hepimiz, 1970’li hatta 1980’li yılların, o küçük, şirin ve huzurlu balıkçı kasabası Girne’yi özlesek de, herşeye rağmen şehrin bir tarafında, o özlenen gizemli Girne ruhunun yaşam savaşı vermesi, geleceğe dair umutlarımızı artırıyor. Çok özel bir turizm adresi olan Girne’ye yapılacak ziyarette görülecek çekim noktaları, ziyaretçilerini fazlasıyla düşündürecektir... KUZEY KIBRIS’IN TURİZM İNCİSİ GİRNE Girne, dağ ve deniz arasındaki özel konumu, tarihi kalesi, limanı, konaklama tesisleri ve diğer çekip özellikleri ile Kuzey Kıbrıs turizminin en yoğun yaşandığı yer olma özelliğini koruyor. Kıbrıs adasının kuzey kıyısında yer alan Girne’nin tarihçesi, M.Ö 10. yüzyıla dayanıyor. Şehir, tarih sürecinde, denize yakın konumundan dolayı stratejik ve ticari öneme sahipti. Roma kaynaklarında eski ismi, Corenium olarak geçmektedir. Deniz kenarında yer alan kentin hemen gerisinde, Girne sıradağlarının adanın iç bölgelerine geçişe imkan verdiği bir boğaz yer alır. Doğu Akdeniz’deki Ortaçağ mimarisinin en ihtişamlı eserlerinden gotik nizamın etkileyici örneği Bellapais Manastırı ve 1950’li yıllarda yazılan ’Acı Limonlar’ kitabının yazarı ünlü İngiliz yazar Laurence Durell in evi Beylerbeyi (Bellapais) köyündedir.
20
Kıbrıs’taki en sağlam ve en büyük kale durumundaki Girne Kalesi, Bizans,Lüzinyan ve Venedik döneminin izlerini taşır. Kalede Akdenizde bilinen en eski ticaret gemilerinden biri olan Batık Gemi Müzesi yanında Lüzinyan zindanları, Vrysi neolitik yeri canlandırması, Akdeniz köyü mezarı,Lüzinyan ve Venedik kulesi gezilebilir. Kalenin hemen yanındaki at nalı şeklindeki görkemli Girne Limanı, turistlerin en önemli uğrak noktaları arasında en başta gelmekle birlikte, Kıbrıs ziyaretinin olmazsa olmazıdır. ZOOM I Temmuz 2017
Doğanın çağrısına ortak olmak, ruhunuza doğal terapi uygulayıp dinlendirecektir. 5- Tarihi Girne Kalesi üzerinden, tarihi Girne Limanı’nı izleyip fotoğraflamak, anı ölümsüzleştirecektir. 6- Alagadi Sahilinde Caretta Caretta (Loggerhead) ve Yeşil Kaplumbağa (Green Turtles-Chelonia Mydas) gözlemine katılmak için; Temmuz,Ağustos ve Eylül
1- Doğu Akdeniz’deki gotik mimarinin en ihtişamlı örneklerinden olan Bellapais Manastırı’nı ziyaret edip, Ortaçağ ruhunu hissetmek. 2- Ortaçağın masalımsı ve gizemli üç dağ kalesinden biri olan ve ünlü çizgi roman karakterlerini yansıtan Walt Disney’in ‘Uyuyan Güzel ve Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler ’ masalının esinlendiği kale
olduğu düşünülen, St.Hilarion Kalesinin masalla gerçek arasındaki büyüsüne kapılmak. 3- St. Hilarion Kalesi’nin yaklaşık 732 m. yüksekliğindeki zirvesine tırmanmak. Kalenin yüksekçe bir konumunda yer alan, ‘Kraliçenin Penceresi’nden Girne’nin dağ ve deniz manzarasına bakmak.
4- Alevkayası’ında bulunan Herbarium’un ziyaret etmek. Girne Bölgesindeki Yürüyüş parkurları boyunca, ağaçlar, Kıbrıs endemikleri, nadir bulunan türler ve orkideler arasında yürüyüş yapmanın hazzı hiçbirşey ile değişilmez. Yürüyüş için en güzel dönem Ocak-Mayıs arasındaki dönem olarak kabul ediliyor.
ayları en uygun dönem olup yavru kaplumabağaların denizle olan randevusu izlemek, Kıbrıs tatilinin unutulmazları arasında yerini alacaktır. 7- Girne Kalesi içerisinde yer alan 2300 yıllık ticaret gemisinin kalıntılarını görmek, geçmişe yapılacak www.cypruszoom.com
21
nostaljik düşünce yolculuğunun olmazsa olmazıdır. Girne’ye gelip de, Batık Gemi Müzesini görmemek pazılın eksik parçası demek. 8- Ağırlıklı olarak yabancıların ikamet ettiği Karmi’nin (Karaman) çiçek isimlerini taşıyan sokaklarında yürüyün. Köy meydanından, evlerin dokusundan, bahçelerin güzelliğinden ve köye kimlik veren manzaradan tahmininizden öte etkileneceksiniz. 9- Parlak anlamına gelen Lambousa krallığından geriye kalan miras Lapta, gelişen turizm faaliyetleri, tarihsel miras ve doğal güzellikleriyle görülmesi gereken alternatif seçenekler sunuyor. Lapta Hesap İşi, Lapta Seramiği, Lapta Çeyiz sandığı, Lapta çakısı ve Lapta orkidesi adını Lapta’dan alan değerler olarak dikkat çekiyor.
22
ZOOM I Temmuz 2017
10- Girne bölgesinde yer alan çok sayıdaki dalış noktasından birini deneyerek, Kıbrıs’ın zengin su altını keşfedebilirsiniz. 11- Golf meraklıları için Girne yakınlarında yer alan golf sahası, sunmuş olduğu imkanlar ve Akdeniz’deki en güzel manzaralardan birine sahip olmasıyla nedeniyle ayrıcalığa sahip.
13- 1953-56 yılları arasında Bellapais ( Beylerbeyi) köyünde yaşayan ünlü İngiliz yazar Lawrance Durell’in yazdığı, ‘’Bitter Lemons – Acı Limonlar‘’, Kıbrıs’ın yakın geçmişi için çok özel bir yere sahip. Yazar, bu özel eserini, Bellapais’te yazmıştır.
16- Kuzey sahili boynca yaklaşık 160 km. uzanan Girne Sıradağları, halk arasında Beş Parmak Dağları olarak anılıyor Yüzyıllardır çeşitli efsanalere konu olan dağa ismini veren, ‘ Beş Parmak Tepesi’nin ’önünde fotoğraf çektirmek güzel bir tatil hatırası olacaktır.
14- Dağ ile denizin bir birine en çok yaklaştığı ve yakıştığı güzel köylerden biri olan Karşıyaka (Vasilya), doğal manazaları, Ahlat Vadisi ve eşsiz konuma sahip Sina Manastırı ile keşfedilmeyi bekliyor.
17- Esentepe Köyünde, orman içerisine gizlenmiş Antiphonidis Manastırı ve manastırın tavanında yer alan, kainatın hakimi İsa freskosu oldukça etkileyicidir.
12- Buffavento kalesinin zirvesine tırmanmak, nutulmaz bir macera olacağından, kesinlikle denemeye değer. Özellike sonbahar döneminden yaza kadar olan dönemde, kale etrafında yürüyüş yapmanızı tavsiye ederim.
15- Hakkında 1974 Barış harekatı ile alakalı çok sayıda efsane blunan Selvili Tepe yakınlarındaki tank, adeta bir açık hava müzesi gibi, oldukça fazla sayıda ziyaretçi çekiyor.
18- İslami açıdan önemli bir yere sahip, Çatalköy’de bulnan Hz. Ömer Türbesi, Arap Akınları dönemine tarihlendirilmektedir. Çatalköy kıyı şeridinde, güzel bir manzaraya sahip türbe, inanç turizmi ve adak yeri anlamında güçlü bir çekim özelliğine sahip. www.cypruszoom.com
23
19- Alternatif turizm ve özel ilgi turizmi anlamında, Girne Bölgesinde yapılacak başlıca faaliyetler şunlardır; Yamaç Paraşütü (paraglading), Doğa Yürüyüşleri ( Trekking), Tırmanma ( Hiking), Kuş Gözlem, Dalış, Binicilik, Gastronomi, yerel festivaller, Yatçılık ve dokusunu koruyan köylerde yapılacak köy turizmi etkinlikleri. İlgi alanınıza girenleri mevsimine göre denemenin hazzı anlatılmaz, yaşanır.
24
ZOOM I Temmuz 2017
20- Kuzey Kıbrıs turizminin incisi kabul edilen Girne’deki, at nalı şeklindeki tarihi Girne Limanı, tatil deneyiminin olmazsa olmazları arasındadır. Tarihi limanda yer alan, turistik cafe ve restoranlar yanında rengarenk balıkçı tekneleri kartpostallık görüntüler oluşturuyor. Gezin, görün, keşfedin !
Yerli balığın tek adresi - The best beach of North Cyprus
Büyüleyici deniz ve dağ manzarası, yılın dört mevsimi yerli ve yabancı turistlerin durak noktası...
a c ı l p a KHotel&Restaurant Akdenizin doyumsuz maviliği, güneşin yakıcı sıcaklığını bulabileceğiniz ailece dinlenip tatil yapabileceğiniz sıcak ve samimi bir atmosfer...
Günlük taze balığın yanısıra Türk ve dünya mutfaklarından seçkin örneklerle birlikte Kıbrıs'ın yöresel lezzetlerini tadabilirsiniz...
www.kaplıcabeach.com
Rezervasyon: 0392 387 2032 (2029) - 0533 825 1361 Girne - Karpaz sahil yolu Kaplıca \ İSKELE
Sistemler ve Boyutları Üzerine
R
ZEKİSESKİR
ejim değişikleri, eğitim reformları, ekonomik dönüşümler, sağlık hizmetleri, ulaşım, doğal kaynakların dağıtımı, basitçe insanlığın ve evrenin tüm dinamiklerini sistemler ve boyutlar çerçevesinde anlamaya çalışıyoruz. Bu yazımızda sistem teorisinden veya boyut karşılaştırma/geçiş gibi kavramlardan ziyade daha sezgisel bir şekilde sistemlerin iç içeliğinden ve boyutlarından bahsetmeye çalışacağız. Olabildiğince teknik kullanımdan kaçınıp (açık/kapalı sistemler, boyut geçişlerinde sınır durumları vs.) yalnızca genel bir çerçeve çizmeye çalışacağız. Sistemler ve Boyutları Sistem fikri en temelinde matematiksel kümeler kuramıyla alakalıdır. Elbette bu alaka Cantor’dan veya formel cisimler uzaylarından bahsetmeyeceğiz. Daha ziyade ‘şeylerin’ kümelenmesinden ve bu kümelenmelerin ilişkilenmesi üzerinden sistem kurulumlarına değineceğiz. Sosyal bilimler ve pozitif bilimler alanlarından iki örnekle açıklamak gerekirse sağlık sistemi ve Güneş sistemi açıklayıcı olabilirler. Sağlık sistemi denildiğinde öncelikle aklımıza hastaneler, doktorlar, hemşireler, hastalar gelebilir. Ancak bir
26
ZOOM I Temmuz 2017
sistem yalnızca en görünür elemanlarıyla değil tüm arka planı ve destek mekanizmalarıyla vardır. Hastaları hastanelere taşıyan ambulanslar, eczanelere ilaç üreten fabrikalar, bu fabrikaların sahibi olan firmaları sigortalayan sigorta şirketleri, bu sigorta şirketlerinin sigorta yaptıkları sektöre bağlı olarak vergilendirilme oranlarını belirleyen bürokratlar… Sosyal bilimlerde bir sistemi incelerken sınırı çizmezseniz yavaş yavaş her şeyin birbiriyle bağlı olduğu ve her sistemin aslında aynı sistemin farklı yüzleri olduğu bir noktaya çekilmeye başlarsınız. Buna ister üstyapı diyelim ister büyük resim ister sosyal hayal gücü, eğer sınırı bir noktada çizmezsek elimizdeki sistem incelenemez ve anlamsız bir hale dönüşür. Her şeyin her şey olması bir anlam ifade etmez. Benzer bir şekilde Güneş sistemini inceleyelim. Elimizde bir adet yıldız (Güneş), sekiz adet gezegen, sayısız taş ve toz parçasının yayıldığı, en uzak uçlarına araba hızında gidebilmenin yaklaşık 165.000.000.000 saat süreceği bir yapıdan bahsediyoruz. Karşılaştırmak gerekirse insan ‘medeniyeti’ yani son 6000 yıl yaklaşık 52.500.500 saat sürdü, ‘insan’ diye adlandırabileceğimiz varlıklar ise en erken olarak yaklaşık 20.000.000.000 saat önce
ortaya çıktı. Yani eğer ilk ortaya çıkan insan günümüz teknolojisiyle üretilmiş en hızlı arabaya atlayıp Güneş sisteminin dışına doğru yolculuğa çıkmış olsaydı henüz yolun sekizde birine bile gelememiş olacaktı. Bu Güneş sisteminin yalnızca boyutu, üstüne bir de tüm bu milyonlarca nesnenin birbirlerine kütleçekim uygulayarak hareket ettiğini, açısal momentumlarının normal modlar üzerinden dengelenmeye çalışırken bir yandan da normal modların (Güneş sistemi tam kapalı bir sistem olmadığı için) hafifçe değiştiğini düşünecek olursak karşımıza sonsuz karmaşıklıkta, akıl almaz boyutlarda bir sistem çıkıyor. Ki Güneş sistemi Samanyolu galaksimizdeki 100.000.000.000 yıldız sisteminden yalnızca birisi, gözlenebilir evrendeyse 200.000.000.000’i aşkın galaksi olduğu düşünülüyor. Sayıların Anlamını Yitirmesi 2.500.000.000 yıldız sistemiyle 20.000.000.000.000.000.000.000 yıldız sistemi arasında sezgisel anlamda aslında temel bir fark yok, çünkü ikisi de insanın sezgi sınırlarının çok ötesinde yer alan sayılar. Ancak sezgimizin yetersiz kaldığı yerlerde bize yardım etmesi amacıyla geliştirdiğimiz bir araç olarak rasyonel düşünce burada işlevsellik
kazanıyor. Tüm Evrenle bir galaksinin kırkta biri arasındaki farkları görebilmemize ve anlayabilmemize olanak sunuyor. Fakat rasyonel düşünce sezgisel yaklaşım gibi bütünsel değil ancak hedefli bir anlayışa olanak sağlıyor. Kısacası 2.500.000.000 ile 20.000.000.000.000.000.000.000 arasındaki farkı bize rasyonel düşünme sunarken evrenin tamamıyla bir galaksinin ufak bir kısmı arasındaki farkı ‘bütünsel’ olarak anlayabilmek için sezgisel yaklaşmak gerekiyor. Sistemlerin Sistemleri Bu yapı benzer biçimde toplumsal sistemlerde de işliyor denebilir. Sağlık sisteminin boyutunu sezgisel olarak anlamak mümkün değildir, insanlar genelde bir hastanenin boyutunu dahi düşünmek için vakit kaybetmezler. Oysa tek bir odadan başlayıp parça parça bir hastaneyi kafanızda canlandırmaya başladığınızda karşınıza çıkan yapı bundan bin yıl öncesinde kralları hayrete düşürecek boyuttadır. Peki ya bir hastanenin ekonomik boyutu, içindeki doktorların eğitimlerinin ‘değeri’, iyileştirdikleri insanların ekonomideki işlerlik bakımından karşılıkları, ilaçlar, teknolojik tetkik cihazları, her gün bir hastanenin ürettiği çöp miktarı ve daha nicesi. Ancak sezgisel olarak bir hastanenin bütününe bakıp anlamlı yorumlar yapmak mümkündür, benzer biçimde sağlık sisteminin geneline dair de sezgisel çıkarımlar yapılabilir. Aynı şekilde Güneş sistemine dair de yapılabilir, Güneş’in küçülüp büyümesi, Ay’ın gündüz vakti görünüp görünmemesi, Mars’ın konumu gibi şeylerden insanlar takvime gerek duymadan bazı şeyleri ‘sezebilmeyi’ çok uzun süre önce öğrenmişlerdir. Peki aynı şeyler sistemleri birbirine bağlayan sistemler için de geçerli midir? Tüm sistemleri bir araya getirdiğimizde ortaya çıkan, daha doğrusu tüm sistemlerin içinde yatan yapıya üstyapı diyebiliriz demiştik. Ancak üstyapıyı bir analiz nesnesi olarak kullanmak anlamlı değildir, bu nedenle sistemleri elimizden geldiğince ayırır (ekonomi, sağlık, eğitim, ulaşım, enerji vs.) ve bu sistemleri kendi içlerinde incelemeye çalışırız. Fakat bu, yukarıda da bahsedildiği üzere analizi yapanın insiyatifindedir (bu devlet bürokrasisinin kendisi de olabilir illa bir birey olmasına gerek yoktur, bakanlıkların açılması/kapanması kararları bu konuda güzel örneklerdir). Dolayısıyla elimizdeki bu ayrılmış sistemleri incelerken sistemler arası ‘taşma’ etkilerini de göz önüne almamız gerekir. Örneğin eğitim sisteminde uygulanan bir politika aracının sağlık sistemine ve ekonomiye etkisini
düşünmek elzemdir, yoksa eğitim sistemini iyileştirme yönünde atılmış bir adım diğer sistemleri kötü yönde etkileyip toplamda ülkeye veya insanlara veya belirli bir zümreye büyük zararlar verebilir. Buradaki en önemli ayrıntıysa sistemleri bağlayan sistemlerin suni olması ve sistemlerin kurulma biçimlerine göre sübjektif yapılanmasıdır. Yani dünyanın herhangi iki ülkesinde eğitim ve sağlık sistemleri aynı biçimde etkilemez birbirlerini, bu nedenle de her ülkenin nevi şahsına münhasır yapıları ve dinamikleri vardır. Bu da esas olarak söz konusu toplumsal sistemler olduğunda sezgiyi ulusal hatta yerel bir düzleme indirgeyip dışarıyı bu sezgisel bakış açısına kapatır. Kısacası insan tecrübelemediği bir sisteme dair sezgisel veriyi ancak kendi tecrübeleri üzerinden üretir, bu durum bazen büyük çarpıklıklara yol açar. Örneğin kendisi çevresini düz görüyor diye dünyanın tamamını düz zannedebilir veya tecrübelediği sağlık hizmetinde bir şeyler sinirini bozuyor diye aslında optimal düzeyde işleyen (daha ‘farklı’ işlemesi halinde mutlaka kötüye doğru evrilecek) bir sistemi sorunlu zannedip değiştirilmesini talep edebilir.
Toparlarsak Hepimiz pek çok farklı ve iç içe sistemi her gün tecrübe ediyoruz. Bu sistemleri o ya da bu şekilde anlamlandırıyoruz ve bunu yaparken mutlaka sezgisel verilerimizi de işin içine dahil ediyoruz. Fakat bütünsel bir anlayış için elzem olan sezgisel yaklaşımın iki büyük açığı hakkında dikkatli olmamanın cezasını da yanlış anlamlandırmalar ve başarısızlıklarla ödüyoruz. Bu iki açık ise basitçe sistemlerin boyutlarını kavrayamamak (çünkü çoğu sistem sezgisel yaklaşım için fazlasıyla devasalaşmış durumda) ve sistemlerin diğer sistemlerle kurduğu ilişkileri göz ardı etmek (çünkü ‘sistem’ ayrımları aslında analizi mümkün kılmak adına yapılmış suni ayrımlar, bu nedenle de sistemler arasındaki etkileşimleri ‘sezmek’ oldukça zor). Bunların farkında olmadan alınan kararların getirdiği sonuçların hepimize büyük zararlar verdiği şu günlerde rasyonel düşüncenin gerekliliğinin hangi noktalarda kendini gösterdiğini incelemek ise bu günlerin ilerisini daha iyi kılabilmenin tek gerçek olasılığı.
www.cypruszoom.com
27
Lviv Beklentilerimizin çok üstünde bir şehir
GizemTelciGünsev
Fotoğraflar: Berk Günsev
G
ezmelere doyamayanları ama çok para harcamaktan da şikayetçi olanları bu tarafa doğru alalım. Çünkü gönlünüzce yiyip içebileceğiniz, fazlasıyla gezilip görülecek yeri olan, şirin mi şirin, nefes alan bir şehre götüreceğiz sizi. ‘Şşşt’ deseniz Polonya’dan duyulacak kadar Polonya’ya sınır olan Ukrayna’nın Lviv şehrine gidiyoruz. Lviv şehrine ait önerilerimizi, gezilip görülecek ve yemek içmek için ideal yerleri paylaşacağız. Oturmaya Mı Geldik, Gezelim Görelim! Lviv’de o kadar çok gezilip görülecek kiliseler, meydanlar, müzeler, heykeller, katedraller var ki! Hepsini olmasa da bizce en güzellerini ve görmeniz lazım.
28
ZOOM I Temmuz 2017
Town Hall Şehri tepeden görmek için hiç bitmeyen merdivenlere tırmanmanız gerekiyor. İşte bu merdivenlerin olduğu kule Town Hall. Biz en güzel fotoğraflardan birkaçını burada çektik. Hemen yukarıda da bu fotoğraflardan birini görüyorsunuz. Dolayısıyla biraz merdiven çıkmaya kendinizi hazırlayın deriz.
Shevchenka Avenue Ama bilginiz olsun dik ve dar bir kulede döne döne çıkıyorsunuz o merdivenleri. Klostrofobisi olanlar için biraz sıkıntılı olabilir.
Rynok Meydanı’ndan yürüyerek Shevchenka Bulvar’ına ulaşabilirsiniz. Burası da şehrin en lüks caddesi. Uzun bir cadde olmadığı için yaklaşık 10 dakika içinde tüm caddeyi yürüyebilirsiniz.
Rynok Meydanı Fotoğrafta gördüğünüz Rynok Meydanı, UNESCO’nun kültürel miras listesinde yer almakla birlikte, şehrin kültürel, siyasal ve kamusal merkezi. Mimari olarak da oldukça güzel ve etkileyici. Nefes aldığınızı hissedeceksiniz. Etrafta bir sürü kafe göreceksiniz. Birine oturun ve yoldan geçenler insanları izlemeye koyulun. Huzur dolacaksınız. Opera House Lviv Opera House, Avrupa’nın en güzel opera binalarından. Mimarın binayı nehrin üzerine yapmak istemesi söylentilere sebep olmuş olsa bile 1200 kişi kapasitesi ile bina bugün dimdik ayakta ve Rynok Meydanı’nda sizi karşılıyor.
Potocki Sarayı Neo Rönesans mimarisinin en güzel örneklerinden. Borok tarzında inşa edilmiş bu sarayda Polonyalı Poticikiler oturmuş vakti zamanında. Şimdi ise Lviv’e ait sanat eserlerinin sergilendiği bir müze olarak kullanılıyor.
www.cypruszoom.com
29
Lviv Tren İstasyonu Lviv’e gitmişken tarihi tren istasyonunu da görmenizi tavsiye ediyoruz.
St. George’s Katedrali Tepede kurulu olan St. George’s Katedrali’ne gitmek biraz yorucu olacak ama buna değer. 1744-1760 yılları arasında yapılmış Rokoko mimarisinin önemli eserleri arasında olan katedralin içerisi oldukça güzel. St. George’s Katedrali Gotik mimari tarzda yapılmış bu kilisenin girişinin sol tarafından yukarı doğru çıkarsanız sizi tepeden izleyeceğiniz şehir manzarası bekliyor olacak. Yalnız uyaralım, merdivenin basamak sayısı biraz fazla.
Lychakiv Mezarlığı The House of Scientists Burası İkinci Dünya Savaşı döneminde casino olarak kullanılmış inanılmaz ihtişamlı bir bina. Kendinizi adeta bir Rus Çariçesi gibi hissediyorsunuz o merdivenlerde dururken. Zamanında ‘Üç Silahşörler’ filmi burada çekilmiş. Tarihi binaların meraklısı olanların Lviv listesinde yer almalı!
30
ZOOM I Temmuz 2017
40 hektar alanda 3000 mezarlığa ev sahipliği yapan mezarlık adeta bir açık hava müzesi. Ayrıca bu mezarlıkta sıradan insanlar değil, ülkenin önde gelen insanlarının mezarları bulunuyor.
Apteka Museum 1735 yılında eczane olarak kurulan bu müzede ilk eczacılığın nasıl yapıldığına dair tarihi bir geziye çıkabilirsiniz. Meşe ağacından yapılmış yüksek dolaplar, işlemeli porselenler, tarihi dokuya sahip fayanslar. Bu gezi harika olacak. Eczane Yeraltı Laboratuvarı’nda eskiden demir eksikliği problemi yaşayanlara verilen “demir şarap” üretimini görebilirsiniz.
Dim Legend Burası 3-4 katlı bir kafe, restoran. Yine içeride hapishane konseptli yemek yeme alanı gibi enteresanlıklar mevcut. Ama buranın asıl olayı, hem binanın dışındaki ejderha figürleri, hem de tepesindeki bacadan bozuk para atıp, demir borudan geçirmeyi başaranların dileklerinin gerçek olacağına inanılması.
Armenian Cathedral 14. yy’da Lviv’e yerleşen Ermeniler burada kendilerine bir mahalle kurmuşlar ve bir de küçük kilise yapmışlar. Pek çok restorasyondan geçen kilisenin bugünkü halinde eski Rus, gotik ve Ermeni mimarisinin esintileri görülür.
Striski Pazarı İçerisinde küçük hediyelik eşyalar ve yöresel kıyafetler bulabileceğiniz bir hal pazarı. Şehre ait hatıra değerinde bir şey satın almak veya sevdiklerinize hediyelik bir şeyler düşünüyorsanız buraya uğrayabilirsiniz. Kayıp Oyuncaklar Müzesi Tarih kokan müzelerden sonra daha renkli bir müze karşınızda. Burayı kuran kişi, sokakta bulduğu oyuncakları sahiplerinin geri gelip alması dileğiyle bahçesinde görünecek bir yere koymaya başlar. Ve giderek oyuncaklar çoğalarak açık hava müzesi haline gelir.
Lviv Çikolata Fabrikası
Lviv Kahve Fabrikası
İşte en sevdiğimiz. Charlie’nin çikolata fabrikasını andıran dış süslemeleri ve tabii ki eşsiz çikolataları ile kendinizden geçebilirsiniz. Tamı tamına 5 katlı. İkinci ve üçüncü katlarda enfes çikolatalardan birini satın alabilirsiniz.
Çikolatadan sonra bir güzel durak daha. Envai çeşit kahve bulabilirsiniz ve kahve kokuları arasında kaybolabilirsiniz. Alt katında da kahve madeni var ve üstelik gezebiliyorsunuz.
www.cypruszoom.com
31
HAYDİ YİYELİM İÇELİM
The first Lviv Grill Restaurant of Meat And Justice Lviv’in meşhur et restoranı. Konsepti biraz değişik yalnız. Tema olarak kara mizah kullanılmış ve dönemin adalet anlayışı aktarılmış. Dilerseniz sizi kafesin içinde kuyuya benzeyen bir alana indiriyorlar. Çünkü dönemin adalet anlayışı, işkence. Siz yemeğinizi yerken
alandaki giyotinle peynir keserek zaman zaman şov yapıyorlar. En meşhur yemeği ise kömürde pişen şaşlık eti. İki kişi maksimum 100 lira ödeyerek doya doya güzel bir yemek yiyebilir ve yanında içkilerinizi içebilirsiniz.
Kryjivka Rynok meydanında bir pasajın içindeki bu restorana girerken askeri üniforma giymiş bir asker size parola soracak. Parola; ‘Slava Ukraina!’ (Kahramanlara şöhret şan!) Cevabı bilirseniz size eski metal bardakta bal likörü sunuyorlar. Bu ikramın anlamı ise “Kryjivka’da herkese eşit davranılır” Mistik bir atmosferde zengin ve leziz Ukrayna yemekleri yiyebilirsiniz. Ayrıca akşamları çıkan gruplar ile beraber siz de şarkı söyleyebilirsiniz.
Baczewski Restaurant Drunken Cherry İçinizin ısınmasını ve biraz da kafaları güzelleştirmek istiyorsanız durağınız Drunken Cherry olmalı. Hemen kendinize vişne likörü söyleyin, çünkü hayli meşhur. Sonra da dışarıdaki bar
32
ZOOM I Temmuz 2017
masalarından birine oturup etrafı izleyerek likörünüzü yudumlayın. Kristal bir kadeh içinde servis edilen likörün rengi oldukça cezbedici. Fazla meşhur olduğu için önünde sıra olabiliyor, bilginize.
Lviv’in en pahalı restoranı. Tabii en pahalı restoran derken iki kişi max 150 – 200 lira ödeyerek ve doya doya yiyerek ayrılabilirsiniz. Gördüğünüz gibi tatlılarını da kendi imzalarıyla getiriyorlar. Sabahları da saat 11:00’a kadar açık
büfe kahvaltı var. Ve ne yazık ki saat 11’den sonra asla kahvaltı vermiyorlar. Ukraynalılar için dakiklik önemliyse demek ki. Ve bir detay daha. Eğer yer bulabilirseniz muhakkak bahçesinde oturun, harika bir atmosferi var.
Gasova Lampa/Gaz Lambası Müze & Pub & Restoran Lviv’e getirilen ilk gaz lambası örnekleri toplanarak burada sergilenmeye başlanmış. Girişte sizi gaz lambasının mucitleri karşılıyor. Mekanda pek çok likör çeşidi var ve cam tüpler gibi kimyasal kaplarda servis ediliyor. Fotoğrafta gördüğünüz likörlerden 20’li, 40’lı serilerde alabiliyorsunuz. Görüntüleri ve renkleri garip olsa da, tatları gayet iyi. Lviv’de denediğimiz hiçbir içkinin sonrasında rahatsız etmediğini söylemekte de fayda var. Tüp tüp likör içtik, ertesi gün sapasağlam uyandık desek yeridir.
Strudel Haus
Elmalı strudeli ile meşhur olan Strude Haus’a sabah giderseniz peynirli omlet ve kahvenin fiyatı yaklaşık 9 lira. Sabahları kampanya olduğundan fiyat bu şekilde, öğlen aynı fiyata bulamazsınız. Biz strudelini denedik fakat anlatıldığı kadar çok beğenmedik. Tabii gitmişken deneyin.
Puzata Hata
Ufak Bir Not: Lviv’in sokak müzisyenlerini mutlaka dinleyin. Rynok Meydanı’nın dört bir yanındaki sokaklara girerek kulağınıza gelen farklı müziklere kendinizi kaptırmak için daha güzel bir an olamaz. Bir kemancıdan Vivaldi
ezgileri gelirken, diğer köşeden arp sesleri duyabilirsiniz. Belki akordeon sesinde kaybolursunuz, belki gitar çalan genci hayran hayran izlerken bulursunuz kendinizi. Çünkü Lviv, sokak müzisyenleri kenti biraz da.
Dev bir pasajın içinde self servis esnaf işi bir restoran burası. Merak edenler bir deneyebilir ama açıkçası biz pek tavsiye etmiyoruz. Bir tek borsch çor-
bası iyiydi, onun dışındakiler oldukça başarısızdı. Konakladığımız evin sahibinin yönlendirmesiyle, son gecemizi burada heba ettik, pişmanız.
The Most Expensive Galician Restaurant / En Pahalı Galiçya Restoranı Adından da anlaşılacağı üzere ocağınıza incir ağacı dikecek fiyatları var buranın. Bir diğer özelliği ise Mason locası gibi tasarlanan iç dekoru. Kryjivka ile aynı binada yer alıyorlar. Şehrin yerlilerine %95 indirim sağlayan “local card”ınız olup olmadığını soruyorlar girişte. Olmaması intihar sebebi olacak bu kart maalesef turistlere verilmiyor. İndirim de hayli yüksek, neredeyse bedava vereceklermiş dedirtse de merakınızdan içeri giriyorsunuz. Yemeğinizin sonunda ise ilk önce sahte hesap geliyor, sonra gerçek olan. Hayli şakacılar. Mazoşist Cafe Mazoşizmin isim babası Lviv’de doğup büyüyünce böyle bir yer olmazsa olmazdı.
Lviv’in meşhur yerlerinden biridir kendisi. Her gelenin poposuna kırbaçla minicik vuruyorlar. Korkmayın korkmayın adının hakkını vermek için bunlar. Ayrıca bu kırbaç ve tokatların seksi kıyafetli garson kızlardan geldiğini de belirtmek lazım. Pravda Beer Theatre Ukrayna’nın ünlü bira markası Pravda’ya ait kendisi. İlk katı pub, bira üretimi ve hediyelik eşya dükkanı; ikinci katta Pravda Orkestrası’nın sahnesi, üçüncü katta restoran ve pub bulunuyor. Coffee Manufacture – Lviv Kahve Üreticisi Rüya gibi bir kentte mis gibi kahve kokuları. Burada kızarmış kahve bile var, daha ne olsun? Akşamları da canlı müzik oluyor.
www.cypruszoom.com
33
UNUTULMUŞ BİR SAVAŞIN ARDINDAN mesutgunsev@gmail.com
ZOOM
'un yayın hayatına atılalı on yıldan fazla oluyor.Halen de KKTC'de yayınını düzenli sürdüren tek dergi. Her yılın temmuz sayısında bana ayrılan sayfalarda 20 temmuz 1974 Mutlu Kıbrıs Barış Harekatı'na ait anları, bilgileri, fotoğrafları, incelemeleri, kitapları paylaştık… Bunların çoğu da gün yüzüne ilk çıkan, bizim gündeme getirdiğimiz bilgiler oldu.. Çoğu kaynak kitaplara girdi, sosyal medyada paylaşıldı,haberler konu oldu… Özellikle Gazi hemşirelerimizle yaptığımız yayın, tekrar hatırlanmalarına, protokol listelerine girmelerine yol açtı. Bu yıl da harekatın 43. yılı… Sınıf arkadaşım Kıbrıs Gazisi E. Topçu Alb.T Ali Özbek geçenlerde gene harekattan bir anıyı paylaştı kendi bloğunda. Sevgili Ali’nin anılarında bahsettiği Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün zarif ve anlamlı bir jest olarak cepheye gönderdiği özel sigaraları bu gün bile hatırlıyorum. Ateşkeste Girne Karmi Köyü yakınlarındaki tepelerde bulunduğumuz muharebe ileri karakolundaydık İkmal Astsubayımız Orhan Girgin kumanyalar ile birlikte ileri mevzilere getirip teslim ettiğinde o sigarayı ekmek torbama koymuştum.. O özel kutu, bugün 20 Temmuz şafağında aday ilk adımı atan sancağı altın madalyalı İzmir Foça'da konuşlu Gazi Birlik Amfibi Deniz Piyade Alayı (şimdi Tugay)’nın müzesinde... İşte, artık unutulmaya başlamış! Gazileri de hızla eksilen bu savaştan satırlar var gene sayfalarımızda. Tüm şehitlerimize
34
ZOOM I Temmuz 2017
rahmet ve gazilerimize esenlikler dileyerek, hep 'direnmeselerdi bu zafer çok daha zor olacaktı" diye düşündüğüm, her evinden bir şehit çıkmış soylu Kıbrıs Türk Halkı'nı da sevgi ve saygılarımla anarak, sözü sevgili Gazi kardeşim Ali Özbek’e bırakıyorum; “Peş peşe iki akaryakıt tankeri mevziye girip durdu. Bir Astsubay indi, gelip selâm verdi. -Benzin ve mazot getirdim komutanım. -Dün ikmal ettik, alacak yerimiz yok.
-Bir baktırsanız, belki vardır. -Yok, biliyorum... Depolar gıdığına kadar dolu. -Çanta bidonlar? -Onlar da... Selâm verdi, tankerleri alıp diğer birliklere doğru gitti. Akaryakıt dolu iki tankerle ateş hattında dolaşmak çok büyük bir riskti tabii. Girne'nin güneyinde Dikomo Bölgesi'nde toplarımızı mevziye sokmuş, Mağusa istikametine yapılacak ikinci taarruza hazırlanıyorduk. Sözde ateşkes yürür-
lükteydi ama özellikle geceleri kazara bir silâh patlasa, iki taraftan da cayırtı kopuyor, dinmek bilmiyordu. Bu ateşkes hem iyi hem kötüydü. İyiydi, çünkü ikinci harekât için toparlanma ve hazırlık fırsatıydı. Kötüydü, çünkü iki Tümen, iki Tugay dar bir alanda sıkışık durumdaydı. Bir seyyar bakım onarım ekibi geldi. -Arızalı araç ve silâh varsa onarmaya geldik. -Tayyaaar!.. -Emret komutanım...
-Ekip geldi, silâh arızamız yok, biliyorum ama araçları bir dolaş da sor. -Sabah dolaştım, hepsi faal, bi tek sizin jipin dikiz aynası kırık. -Nidecez dikiz aynasını oğlum, geri bakmak yok... İleri... Daima ileri... -Emredersin komutanım, unuttum bi de sellektör arızası var. -Düşmana sellektör mü yapacaz Tayyar, yürü git işine, bu ufak tefek şeyler için ekibin değerli vaktini almayalım. Peşpeşe üç Reo toz duman içinde mevziye girdi.
DEDİ Kİ!..
TECRÜBE!..
Yıldızlar yoksulların pırlantalarıdır… Caravaggio
Bir evde üç 'K'olacak… 1.Kedi (Köpek) 2.Kitap 3.Kadın
Bir Astsubay öndeki Reo'dan atladı selâm verdi. -Mühimmat getirdim, ağır silâh, hafif silâh, roket, el bombası, hepsi var... -Hafif silâh mermimiz yeterli ama Top, Uçaksavar mermisi ile Roket alabiliriz. -Tamam da şeyy... ben Ulaştırma'cıyım hangi sandıkta hangi mermi var bilmiyorum, siz bir baksanız. -Anladım tamam bakayım. Baktım, sandıklar sarsıntıdan birbirine girmiş, ihtiyacımız olanları bulup indirmek epey zamanımızı aldı. Bir Üsteğmen geldi, harici üniformalı, gravatlı gömlekli
iskarpinli. Peşinde de beş tane yine harici üniformalı ceketli gravatlı iskarpinli Asteğmen. -Topçu Okulu'ndan yeni mezun yedek subayları getirdim, Tabur Karargâhı'na götürecektim ama bulamadım, sizin topları görünce... -Hoş geldin Üsteğmenim ama bu ne hal yahu, harp meydanına gravatlı iskarpinli gelinir mi, hele,hele çelik başlıksız? -Ben zaten teslim edip hemen dönecem de... -Otur otur, bi soluklan, çay iç gidersin, siz de oturun arkadaşlar. Yedek subaylar endişe içinde sağa sola bakarak, kıyafetlerinin bu ortama uygun olmayışından tedirgin de olarak çaylarını içtiler, onları o gece mevzide misafir ettim, ertesi sabah bir araçla Tabura yolladım. Haa, gece nasıl mı yattılar? Aynen bizim gibi... Bir battaniyenin yarısını altlarına yarısını üstlerine çekerek toprakta... Her gece olduğu gibi karambolden cayırtı kopunca da çok sıkıntılı saatler yaşadılar. Yine bir Reo geldi. Bir Levazım Astsubay indi selâm verdi. -Sigara getirdim komutanım. -Sigara mı, ne sigarası? -Fahri Korutürk sigarası... -Haydaa... O da neymiş? -Cumhurbaşkanımız, erler dahil tüm personele birer paket verilmek üzere kendi özel sigaralarından yolladı, mevcudunuz kaç? -Yüz otuz yedi. -Tamam, on dört karton bırakıyorum.
Bıraktı gitti, bir kartonu açtım baktım, uzunca bir kutu idi, üzerinde Cumhurbaşkanlığı amblemi ve fiyakalı bir yazı ile S. Fahri Korutürk yazısı vardı. Dağıttık, bazıları içti, benim gibi sigara içmeyenler de hatıra diye sakladı. Top başında dürbün ayarları ile uğraşıyordum, doktor Üsteğmen Ahmet, sıhhiye ekibiyle geldi. -Tifo, kolera ve tetanoz aşıları yapmam gerekiyor... -Hepsini birden mi? -Yok, bugün sadece tetanoz, öbürleri sonra. -İyi de herkes silâhının başında, toplayacak mıyız? -Gerek yok, biz tek,tek yanlarına gidip yaparız. Asteğmen gelip selâmı çaktı. -Komutanım mutemet geldi, maaşları verecekmiş. -Vay bee... Bugün 1 Ağustos, devletimizin hassasiyetine bak, bir gün bile sektirmeden harp meydanında maaş veriyor. -Buyur komutanım tam tamına seksen beş Sterlin. -Sterlin mi, niye gâvur parası? -Kıbrıs'ta maaşlar böyle ödeniyor. -Tüü Allah kahretsin, Kıbrıs'ı Yunan'a peşkeş çeken kalleş İngiliz'in parasını
taşımam ben. -Girne'ye Ziraat Bankası şube açacakmış, orada bozdurabilirsiniz isterseniz. -İyi tamam ver bakalım, şu rezil paraya bak, İngiliz Kraliçesi nasıl da hain, hain bakıyor... Yanımızdaki Dikomo kasabası (şimdiki adı Dikmen) boşaltılmışdı ama yine de emniyetimiz açısından bir dolaşıp boş olduğundan emin olmak gerekirdi. Evler bahçe içinde tek veya iki katlı binalardı, yeni yapı olduğu belli olan birine girdim ama temkinliyim, elimde Tomson makineli, belimde Colt, başımda çelik başlığım var, ayrıca yalnız değilim. Kaliteli eşyalarla zevkli döşenmiş bir evdi, salondaki Sony Tv. dikkatimi çekti, renkli miydi acaba? Açtım, aaa çalışıyor... Üstelik renkli. Aklıma Türkiye'de yeni aldığım renksiz Beko Tv. geldi, halâ taksidini ödüyordum, kendi kendime güldüm. Yatak odasına girdim, lüks bir otelin süit odası gibi. Aynalı tuvalet masası üstünde çerçeveli bir gelin damat fotoğrafı var, gayet mutlu ve geleceğe güvenle bakarak poz vermişler.
Gardrobu açtım, askıda bir gelinlik... Yeni evli olmalılar, evdeki tüm eşyalar sıfır kilometrede çünkü. Acaba yakın bir zamanda Türk askerininin postallarıyla yatak odalarına kadar girebileceği hiç akıllarına gelmiş miydi? Rahatlık batmış bunlara diye düşünerek çıktım. -Komutanım, komutanım!.. -Ne var? -Bunları bulduk, ne yapacağız? Evlerden birinde yaşlı bir Rum çift bulmuşlar, yatalak vaziyette olduklarından bir battaniyenin arasına koyup getirmişler. Baktım, 90 yaşlarında olmalıydılar, yerde battaniyenin üstünde birbirlerine sarılmış yatıyorlar, korku ile bize bakıyorlardı. Çömeldim, konuşmak istedim ama sadece inliyorlardı ve dudakları kupkuruydu. Kaldırıp oturttuk, mataramı çıkarıp uzattım ama dehşet korku içindeydiler, almadılar. Matarayı kendi ağzıma götürüp bir yudum içtim tekrar uzattım, bu kez kadın aldı, yarısını içti adama uzattı, adam da içti bitirdi. Zehirleyeceğimizi düşünmüş olmalıydılar baştan... -"Bunları evlerine götürün, tekrar yatırın, burada olduğumuz sürece bunların yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılayacağız."dedim. Vicdansız evlâtlar, kaçarken bu yatalak ebeveynlerini kendi hallerine terk etmişlerdi anlaşılan. Bir Türk bunu yapar mıydı acaba?...” www.cypruszoom.com
35
36
ZOOM I Temmuz 2017
MAĞUSA'DA SURİÇİ'NİN YENİ YÜZÜ CASTELLO RESTORAN&BAR, KIBRIS MUTFAĞI'NIN SEÇKİN ÖRNEKLERİ YANINDA, MEYHANE KÜLTÜRÜMÜZE DE ANLAMLI BİR KATKI SAĞLIYOR. GALATYALI (MEHMETCİK) MUSTAFA EFE, YILLARIN VERDİĞİ İŞLETMECİLİK TECRÜBESİNİ ŞİMDİ FARKLI BİR ALANDA GÖSTERİYOR...
Mağusa'da keyfin mekanı;
www.cypruszoom.com
37
A
ylar sonra Lefkoşa ve Girne'nin dışına çıktık.. Bu kez adresimiz aslında herkesin bildiği Mağusa Suriçi. Hedef; 15 yıl süresince dünyaca ünlü kot markası Levis'in Kıbrıs bayiliğini yapmış olan Mustafa Efe'nin, uzun yıllar hayalini kurduktan sonra, 7 ay restorasyonunu yaparak hayata geçirdiği mekanı Castello Restaurant&Bar. Kıbrıs Mutfağı'nın seçkin örneklerini bulabileceğiniz mekan, tipik bir Kıbrıs Meyhanesi aslında. Pazartesi hariç her gün açık bulacağınız restoran, gündüz 11.00'den itibaren servise başlıyor. Gündüzleri A-La Carte servis yapan mekan, geceleri tipik bir Kıbrıs meyhanesine dönüşüyor. Adanın her yanında alışıldığı gibi bol meze, ara sıcak ve et servisi ile neşenin tadına varılabileceği mekanın keyfi sadece sunduklarında değil. Restorasyonu için 7 ay uğraşılan mekan, içeride ve dışarıda sarı taştan bir yapı olarak dikkat çekiyor. Restoran binasının dikkat çeken bir başka ayrıntısını ise binanın içindeki sütunlar oluşturuyor. Kıbrıs'ta eski yapılarda görmeye alışık olduğumuz sütunlar, mekanın tarihsel dokusunu öne çıkarıyor. Duvarlarda Kıbrıs folklo-
kıbrıs farklı mekanları İle dİkkat çekmeye devam edİyor. bU keZ maĞUsa sUrİçİ'nİn GÖZde mekanı Castello restaUrant&bar'dayıZ. restorasyonU İçİn 7 ay çalıŞılan mekan, kıbrıs mUtfaĞı aĞırlıklı servİs yaPıyor. GeCelerİ tİPİk kıbrıs meyHanelerİ'nİn en GÜZel Örneklerİnden bİrİ olarak dİkkat çeken yer, mİstİk Havasına 11 soĞUk 8 sıCak meZe İle leZZet katmıŞ. masaya Gelen 4 kebaP çeŞİdİ İse, et terCİHlerİ konUsUnda alkıŞı Hak edİyor.
38
ZOOM I Temmuz 2017
15 yıl dünyaca ünlü Lev�s Kotlarının Kıbrıs bay�l�ğ�n� yapan Mustafa Efe, ş�md�lerde uzun yıllar hayal�n� kurduğu �ş�n� yürütüyor. Yaklaşık b�r buçuk yıldır açık olan mekanın restorasyonu �ç�n 7 ay çalışan Efe, dekoru �le çok zel b�r mekan yaratmış.
rundan örnekler var. Mesela bir duvara monte edilen hasır sandalyeler ile Sesta, Kıbrıs'ın dününde olduğu gibi bugünün de en çok kullanılan eşyalardan. Diğer duvarda, eski ahşap kapı tarihi dokuyla uyum sağlamış. Tek ve geniş bir salondan ibaret mekanda, sütunların böldüğü duvarlar, ahşabın yaşanmışlığı inkar etmeyen duruşuyla insana dinginlik veriyor. Bir duvarda organik ürünler, diğerinde, zengin bir şarap rafı mekana renk katmış. Ama asıl hatırlanacak detay, diğer duvara aksesuar olarak monte edilen telli ve üflemeli enstrüman-
larda gizli. Duvardakiler sadece Kıbrıslılar için değil, dünyada birçok önemli mecmuaya, televizyona haber olan Sarastro Restoran'dan. İngiltere'de efsane Kıbrıslı işletmeci merhum Reşat Niyazi'e ait Sarastro Restaurant'tan alınan müzik aletleri bugün, Mağusa'da Castello Restaurant&Bar'ın duvarını süslüyor. Johnie Walker'in dünyaca ünlü wiskilerinin süslediği ana köşenin üstünde ışıklı bir tabelayla Johnnie Walker yazıyor. Şimdilerde daha çok dışarısı rağbette Gelenler içerdeki klimaya rağmen, dışarı-
Pazartes� har�ç her gün açık olan mekanda serv�s saat 11.00'da açılıyor. Gece 1-2'ye kadar açık kalıyor. Kıbrıs mutfağı ağırlıklı mekanda serv�s şekl� �se Akşamları f�x menü, gündüz �se A-la carte şekl�nde...
www.cypruszoom.com
39
Mağusa Suriçi'nin tarihi dakusunu kendi içinde de koruyan mekan, dekorunda Kıbrıs'ın hasır sandalyelerinin yanı sıra, Sesta ve eski motifleri ile ahşap kapıyı koymuş.. En ilginç dekoru ise, telli ve üflemeli enstrümanların oluşturduğu duvar. Dekorun kaynağı ise İngiltere'deki efsane işletmeci merhum Reşat Niyazi'e ait Sarastro Restaurant...
40
ZOOM I Temmuz 2017
da açık havada olmayı tercih ediyor. Günün ilk saatleriyle birlikte gelmeye başlayan kalabalık daha çok mekanın müdavimlerinden oluşuyor. İşletme sahibi Mustafa Efe'nin sözleriyle "gelenler genelde hep aynı müşteriler." Bu bir anlamda mekanı keşfedenlerin daha sonra da gelmeye devam ettiklerinin göstergesi.
Beğenilmek, sonradan tekrardan gelmek; bir taraftan da aldıkları hizmetten memnun olduklarını ispatlıyor. Namık Kemal Meydanı'ndan Petek Pastanesi'ne giden yolun üzerindeki restoran, akşamın ilk saatleriyle birlikte kaldırımı da kullanıyor. Bir diğer şansları ise hemen karşılarındaki küçük alanı da kullanabiliyor olması. Bu güzel ortamı tek bozan trafiğe açık sokak. Sözün özü, gündüzleri bir başka, geceleri bir başka güzel olan mekan, Mağusa'da gidilmesi gereken yerlerden biri. Yolunuz düşerse, mutlaka zaman ayırıp (özellikle gece) Castello Restaurant&Bar'a gidin. Bizden söylemesi...
www.cypruszoom.com
41
ZOOM ÇADIR FESTİVALİ
Z
OOM Çadır Festivali’nde ikinci buluşma yine çok özel görüntülere sahne oldu. Ülkemizin ilk ve tek çadır festivalini organize eden ZOOM Dergi Grubu; ikinci yılında, ikinci kez sahnedeydi. Geçtiğimiz yıl yaz sezonunun son günlerinde ilki gerçekleşen ZOOM Çadır Festivali, kamp tutkunlarını ikinci kez ağırladı. Hazırlıklarına aylar öncesinden start verilen organizasyon, Haziran ayının ikinci haftasında ‘Yaza Merhaba Partisi’ ile gerçekleşti. Türkiye’den katılımcıların da renk kattığı organizasyonda, neredeyse her yaş gurubundan insan boy gösterdi.
42
ZOOM I Temmuz 2017
Bu yıl ikincisini düzenlediğimiz “zOOm ÇAdıR FesTiVAli” yAzA meRhABA pARTisi ile geRÇekleşTi. 300’ü Aşkın kAmpseVeRin kATıldığı FesTiVAlde, ROTAR gRuBu’nun kOnseRi, TüRkiye Ve kıBRıs’TAn dj’leRin peRFORmAnsı yAnındA, FARklı eTkinlikleR FesTiVAl dAmgAsını VuRdu
İLK GÜNDEN REKOR KATILIM geçtiğimiz yıl toplamda elde edilen katılımcı sayısına ilk günden ulaşıldı. neredeyse iki katı katılımcı cuma gününden çadırlara yerleşti. kayıtların başlaması ile birlikte Türkiye ve ülkemizden dj’lerin
performans sergilemeye başladığı organizasyonun ilk günü daha çok keşif ve yerleşme ve deniz ziyafetiyle başladı. kampçılar eşyalarını çadırlarına koyup ilk günden denize daldı. Aralıksız devam eden müzik performansı gece de sürdü. Farklı müzikler,
özellikle yemek saatinin sonrasında, dans şovları ile dikkat çekti. gece geç saatlere kadar devam eden programda sınırsız bir eğlence, keyif ve huzur vardı. programa aileleri ile katılanlar, çocukları ile birlikte eğlenebilmenin tadını çıkardılar.
www.cypruszoom.com
43
İKİNCİ GÜN ETKİNLİKLER VE KONSER Yorucu geçen günün ardından Cumartesi günü de kamp alanına önemli bir katılım söz konusuydu. Kurulu çadırlara yerleşenler kadar, kendi çadırları ile kampa katılanlar, özellikle mesai bitimi ile birlikte yollardaydı. Saatler öğlenden sonrayı gösterdiğinde, kampçılar günün yoğunlaşan programları ile eğlenmeye devam ettiler. Efes Pilsen ve aynı guruba ait bira markalarının ödül olarak verildiği tavla yarışması, voleybol turnuvası yanında, tecrübeli eğitmen Ayşe Öztoprak’ın çocuklar için hazırladığı eğlenceli çocuk programları gece günün eğlenceli alternatifleri arasındaydı. Aralıksız devam eden müzik, eğlenceli programlar, alana kurulan tramplen, sadece çocuklar için değil, büyükler için de iş başındaydı.
44
ZOOM I Temmuz 2017
Günün ağarması ile kampçılar akşam yemeği için toplandı. Bu kez müzik dans ile birleşti. Zaman zaman İngilizce parçalar ile dans, Karadeniz müziği ile horon, roman havası ile oryantal tavan yaptı. Gece yarısı gerçekleşecek konser öncesinde sahneye çıkan Grup Rötar, tadımlık birkaç parçanın ardından, pisti yine DJ’lere bıraktı. Yemek, dans, belki de yaz aylarının en muhteşem hava şartları ile keyfi katladı. Alışılmışın dışında bir konser saatiyle Rötar saatler gece yarısını gösterdiğinde sahnedeydi. Yemek masasından eşlik edenler, çadırlarından dinleyenler, sahilden içip günün keyfine varanlar, bulundukları yerden grubun şarkılarına eşlik ettiler. Geç saatlere kadar devam eden, konser sonrasında çadır önlerinde yapılan derin sohbetler ile son buldu. Hatta günü yatmadan tamamlayan kampçı sayısı da az değildi. www.cypruszoom.com
45
İLK GÜN IŞIĞIYLA YOGA TERAPİ Hareketli geçen iki günün ardından Pazar sabahı yoga meraklısı kampçılar günün ilk ışıkları ile plajdaki yerini aldılar. Ayşe Öztoprak bu kez Yoga dersi için iş başındaydı. Yoga tutkunu kampçılara başlangıç düzeyinde yoga yaptıran Öztoprak, yorucu geçen ilk günün yoga terapi ile hafifletti. Son daha su altı dalış kursları ile farklı bir deneyim daha yaşayan kamp sakinleri, deniz ve güneşlenme programlarının ardından kampa nokta koydu.
46
ZOOM I Temmuz 2017
Çadır kampını n üçüncü için Ağustos ayı pl anlanıyor. Baş ka bir noktada ha yata geçecek “Çadır Festival i’nin 3’üncüsünde macerac ılar yeni bir program için ça dır kuracaklar...
www.cypruszoom.com
47
01 OCAK
• •
04 NİSAN
Yeni Yıl Etkinlikleri Üniversite Etkinlikleri
02 ŞUBAT
• • • • • • • • • • •
Ot Kültür Festivali - Tatlısu Mesarya Tiyatro Şöleni Gafgarıt Festivali - Yiğitler Yafa Portakal Şöleni - Lefke Çilek Festivali - Yeşilırmak Halk Yürüyüşü Festivali - Dipkarpaz Kültür ve Sanat Şenliği - Gönendere Kalavaç Festivali IV. St. George Festivali - Koruçam Çocuk Festivali - Lefkoşa Mormenekşe Enginar Festivali
05 MAYIS • • • • • •
Uluslararası Kuzey Kıbrıs Bisiklet Turu Gastronomi Fuarı Orkide Yürüyüşü Türk Film Günleri Lefkoşa Müzik Festivali Eşek Günü - Büyükkonuk
03 MART
• • • • • • • • • •
48
06 HAZİRAN
Medoş Lalesi Festivali – Avtepe Beşparmaklar Tiyatro Festivali Orkide Festivali - Hisarköy Kültür ve Sanat Günleri - İskele Mağusa Çocuk Festivali GAU Tiyatro Günleri - Girne İtalyan Film Festivali Lale Festivali - Tepebaşı Denizdeki Portakallar - Mağusa Eğitim ve Kitap Fuarı
ZOOM I Temmuz 2017
• • • • • • • • • • • • • • • •
El Magarınası Festivali - Görneç Girne Kültür Sanat Günleri Ceviz Festivali - Lefke Kumdan Heykel Festivali - Mağusa Kıbrıs İpek Kozası Fes. - Bellapais Bellapais Müzik Festivali - Bellapais TSM Amatör Korolar Festivali DAU Bahar Festivali -Mağusa Kültür Ve Sanat Festivali - Düzova Eko Gün - Büyükkonuk LAU Bahar Şenlikleri - Lefke Gençlik ve Spor Festivali - Lefkoşa Peace Works Çocuk ve Gençlik Festivali YDU Kariyer Festivali Mehmetçik Festivali - Mehmetçik Orkide Festivali - Hisarköy
• • • • • • • • • • • • •
Portakal Festivali - Güzelyurt Tahıl Festivali - Alayköy Çocuk ve Kültür Festivali - Değirmenlik Emek Festivali - Akdoğan Zerdali Festivali - Esentepe Suriçi Panayırı ve Deniz Fes. - Mağusa Karpuz Festivali - Yıldırım Türksoy Opera Günleri Folklor Festivali - İskele İncirli Mağara Festivali - Geçitkale Ceviz Festivali - Lefke Çocuk Festivali - Vadili Hamitköy Kültür ve Dayanışma Şöleni
07 TEMMUZ
• • • • • • • • •
Patates Kültür ve Sanat Festivali - Beyarmudu Geleneksel Kısa Film ve Belgesel Festivali - Lefkoşa Uluslararası Folklor ve Kültür Festivali- Gönyeli Karpaz Sahil Cümbüşleri Esentepe Yabani Kayısı Festivali Geleneksel İskele Festivali Mağusa Kültür, Sanat ve Turizm Festivali 11 Meşela Festivali - Dikmen KKTC Uluslararası Korolar Festivali
08 AĞUSTOS
• • • • • • • • • • • • • • •
Ozanköy Harnup Pekmezi Festivali Uluslararası Halk Dansları Barış Festivali - Lefkoşa Verigo Festivali - Yedidalga Kumdan Kale Festivali - Mağusa Deniz Festivali - Alsancak Belediyesi Gabbar Festivali - Kırıkkale Mehmetçik Üzüm Festivali Uluslararası Altın Salkım Festivali Tahıl Festivali - Alayköy Taşkent Kültür Festivali Babutsa Festivali - Serdarlı Yeniboğaziçi Siyah Kupa Festivali Hasder Lefkoşa Gençlik Günleri Çamlıbel Köy Şenliği Kitap Fuarı - Lefkoşa
09 EYLÜL
• • • • • • • •
Kalkanlı’da Çakisdez Festivali Kuzey Kıbrıs Uluslararası Müzik Festivali Göçmenköy-Taşkınköy Kültür Sanat Festivali Uluslararası Halk Dansları Festivali Büyükkonuk Hellim Festivali - Geçitkale Kıbrıs Tiyatro Festivali - Lefkoşa Vadili Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali Lefkoşa Klasik Caz ve Dünya Müziği Festivali
11 KASIM
• • • • •
Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Lefke Uluslararası Sanat Festivali Kitap Festivali - Lefkoşa Güzelyurt Tiyatro Günleri Lefke Hurma Festivali
12 ARALIK
10 EKİM
• • • • •
Zeytin Festivali - Zeytinlik Çatalköy Kültür Sanat Günleri Geleneksel Eko Gün Etkinlikleri - Büyükkonuk Doğanköy Alıç Festivali Lefke Hurma Festivali
www.cypruszoom.com
49
Acopulco Yönetim Kurulu Üyesi İçim Çağıner Kavuklu ve kızı Su
50
ZOOM I Temmuz 2017
İçim Çağıner Kavuklu
Yaptığımız Her şey
Kıbrıs için Ü
lkemizin en çok büyüyen tesislerinden biri olma özelliğine sahip Acapulco, ikinci kuşak patronlardan sonra yeni nesil patronları ile de geleceğe hazırlanıyor. Sürekli geliştirilen projeler, yeni eklenen binalar, ilaveler, sil baştan yapılanlar, yeni temeli atılanları ile adından sık sık söz ettiren Kuzey Kıbrıs’ın en büyük Turizm yatırımı, ZOOM’un merceği altında.
Ünal Çağıner’in yarattığı değer şimdilerde kızı Yeşim ve oğlu Dimağ’ın da yönetimde aktif rol almaları ile farklı bir boyuta taşındı. Otelin inşaat, yapılanma, gelişim kısımları ile ilgilenen kızı Dr. İçim Çağıner Kavuklu, artık zamanın önemli bir bölümünü tesislerinde geçiriyor. “Meslek olarak faklı bir dalı seçerek hata yaptım, ama kızım Su için öyle olmayacak” diyen Çağıner, artık onun da işlere şimdiden dahil edilmeye başladığının altını çiziyor. Sorularımızı yanıtlayan İçim Çağıner Kavuklu, oteldeki gelişmeler, yatırımlardaki son durum anlatırken, 4 yıl içinde bitirilmesi planlanan yeni telleri hakkında da bilgi verdi. İşte o sorular ve İçin Çağıner Kavuklu’nun soruklara verdiği yanıtlar; Sizi Kıbrıs tanıyor ancak, tanımayanlar için de yazalım. Şu an buradasınız ancak mesleğiniz farklı değil mi? Ben aslen doktorum, ortodonti
uzmanıyım. Ama bu aile yatırımı olduğu için vaktimin büyük bir çoğunluğunu Acapulco Otel’de geçiriyorum. Yönetim kurulundayım. Babam otelin başında ben de ona yardımcı olmaya çalışıyorum. Ben daha ziyade, inşaat yapılanma gelişim kısımlarında bulundum, ama zaman geçtikçe yönetimde de rol almaya başladım. Hemen hemen günümün bütün saatini burada yeni projelerimizle mevcut yapılarımızı nasıl iyileştirebiliriz, müşteri memnuniyetini nasıl en yüksek seviyeye çıkarabiliriz onu düşünüyoruz. Kıbrıs’ta bu kadar fazla yenilenen, biri tamamlanmadan diğeri hemen hayata geçen çok fazla otel yok. Nasıl oluyor. Neden bu kadar proje? Kıbrıs’ın en eski otellerindeniz. Ama aslında en yeni aynı zamanda da en köklü otellerindeniz. Çünkü biz her yıl mutlaka yenileniyoruz. Geçen yıl aqua parkla başladık, tabi aqua park görünen kısmı, odalarımızında büyük bir kısmını revize ettik. Yeni binalar yapıldıkça eskileri de yenilere göre revize ediyoruz. 24 kaydıraklı aqua parkımızı yaptık zaten Kıbrıs’ın ilk aqua parkını da biz yapmıştık. Bizim yapılmamızla birçok otelde bundan feyz aldı ve yaptı çok da iyi oldu. Bizim yaptığımız bir işin beğenilip başka oteller tarafından yapılması da çok hoşumuza gidiyor ve seviniyoruz.
www.cypruszoom.com
51
Bu kadar büyük bir otelin mutfağı da büyüktür değil mi? Tabiki. Yaz aylarında 3500 kişiye hizmet veriyoruz. Mutfakta kullandığımız etimizin, peynirimizin büyük bir kısmı ve sebzelerimiz kendi çiftliğimizden geliyor. Mühendis ve Veteriner kontrolünde üretim yapılan işinin profesyonelleri tarafından yönetilen bir çiftliğimiz var. Ancak ihtiyacımızın tamamını karşılayamıyoruz, piyasadan da ürün satın alıyoruz. Devam eden projeleriniz varmı? Şu anda en büyük projemiz çok amaçlı bir balo salonu. Planımıza göre Ekim ayı gibi hizmete girecek. Konserler, balolar düzenlenecek, yaz-kış düğün yapılabilecek. Çok geniş ferah bir ortam olacak. Gelin damat için hazırlanma bölümleri, sanatçılar için hazırlanma yerleri herşey en ince detayına kadar planlandı. Kulisleri ile beraber yaklaşık 1500 metrekare alana sahip. Yeni projeleriniz var mı? Yeni projelerimiz var tabi ki. Birincisi Acapulco Bafra için bu yıl temel atacağız. Proje, Ünal Çağıner’in tüm tecrübelerinin toplandığı compact bir otel olacak. Bizim en büyük özelliğimiz biliyorsunuz doğaya çok değer ver-
52
ZOOM I Temmuz 2017
memiz, ağaçları korumamız. Acapulco Bafra’da o bölgenin en yeşil yeri olacak. Yaklaşık 4 yıl gibi bir sürede tamamlamayı planlıyoruz. 638 oda planlandı ve neredeyse tüm odalar deniz görecek. Tek bir binanın içinde olacak ve tek bir binanın içinde bu kadar çok odanın olduğu başka otel yok. Yeni otel projeniz “buraya sığmadık yeni bir yer olsun” arayışı mıydı yoksa; projeleri genişletmek için mi yapıldı? Yani aslında sığmadık diye bir durum yok. Zaten burada oluşabileceğimiz maksimum kapasiteye ulaştık. Belki biraz daha dediğim gibi çam ağaçlarının arasında yani boş yerler ile en çok 100 oda daha arttırabiliriz. Ama şu an tesis bizim için artık yeterli. Yenilenme bizde hiç durmaz, otel odaları olsun lobiler olsun sürekli devam edecektir. Fakat işte turizm de kalıcı yatırımlar nasıl yapabiliriz; bu yatırımların hepsi biliyorsunuz ki öz sermaye, yani Kıbrıs’ında öz sermayesi. Amacımız Kıbrıs’a, ekonomimize nasıl katkıda bulunabiliriz, nasıl kalıcı eserler yapabiliriz. Yatırımlarımızı bir kazanç yatırımı olarak düşünmedik. Amaç para kazanmak olsa burada otururken hiçbir yatırım yapmadan da bir
kazanca sahip olabilirdik; ama hedefimiz bu değil. Biz ülke turizmine ve memleketimize aldığımızı nasıl geri verebiliriz diye düşünüyoruz. Amacımız kalıcı eserler bırakmak ve yeni isthitdamlar açarak ülkemize hizmet etmek. Yeni otelinizde farklı bir konsept olacak mı? Hayır buna gerek duymadık. Acapulco konseptini Bafra’ya taşıyacağız. Otelin sürekli olarak büyümesi ile yeni ne gibi ihtiyaçlar doğuyor? En son restoranlarımızı büyüttük. Artık hemen hemen bütün misafirlerimiz klimalı ortamda sabah, öğlen, akşam yemeklerini yiyebiliyorlar. Restorantlarımızın terasları genişledi, gün batımını izleyen çok güzel teraslar ortaya çıktı. Ardından çocuk misafirlerimize ne yapabiliriz diye düşündük. Biliyorsunuz tesis olarak büyük bir oranda çocuklu ailelere hitap ediyoruz. Otelimize lunaparkı ekledik. Çocuklu aileler çok seviyor. Yine 24 kaydıraklı aqua parkımızı ilave ettik. Tamamen çocuklar için güvenli bir şekilde yapıldı. Burada çocuklar yetişkinlerle karışmıyor. 0-2 yaş misafirlerimiz 2-3 yaş 6-12 ve erişkinler olarak ayrılıyor ki;
çocuklarımızla yetişkinlerin kaydırakları tamamen ayrı ve çocukların yetişkin kaydıraklarından kayması da tamamen yasak. Yine aqua’nın olduğu yerde Moonrise Restaurant’ımızı yaptık herşey dahil misafirlerimiz buradan yararlanıyor. Tabi ki aquayı kullanan misafirlerimizin aileleri yakın olması ve onları göz önünde bulundurabilmek için orayı kullanıyorlar, ya da hızlıca bişeyler atıştırabilmek için kullanıyorlar. Ayrıca balayına gelen, başbaşa kalmak isteyen kişiler, aquadan gürültülü müzikten rahatsız olan misafirlerimizi de düşündük ve Tepe Restaurant’ın alt kısmında infinity bir havuz ekledik. +16 misafirlerimiz buradan faydalanabiliyor, yine onunda kendisine ait duşu tuvaleti var. Beach Bar’ımızı tamamen yeniledik, hem kapalı hem de açık bir alan oluşturduk. Barı denize yakın olacak şekilde iki kademeli olarak aşağıya indirdik. Şimdi 3 farklı yerimiz oluştu. Sea Side, alacart ve bir de klimalı ve ayrıca kışta brunch ve öğlen, akşam yemekleri için kullanılacak olan kapalı bir alan oluşturuldu. Bu bölümde de hem otel hemde Kıbrıs’lı misafirlerimize hizmet vermek istiyoruz.
AcApulco Hotel Yönetim Kurulu üYesi içim çAğıner KAvuKlu, bAbAsındAn Aldığı bAYrAğı dAHA YüKseğe tAşıYor. Kızı su’nun işletme oKuduğunu, eğitimi YAnındA tesislerde çAlışArAK geleceğe HAzırlAndığını KAYdeden çAğıner. Hedefimiz ülKe turizmine ve memleKetimize Aldığımızı nAsıl geri verebiliriz. AmAcımız KAlıcı eserler bırAKmAK ve Yeni istHitdAmlAr AçArAK ülKemize Hizmet etmeK.
Ocean SPA’da ne gibi değişiklikler yaptınız? SPA’mızı tekrardan yaptık. SPA silbaştan yapıldı ve yeni bir kısım da ilave edildi. Şu an kapladığı alan yaklaşık 2500-3000 metre kare. Tüm projeyi 1 buçuk yılda tamamladık. Burası artık bir SPA değil; bir Sağlık Merkezi haline geldi. Özel bir kafemiz var orada, hep detox içecekleri ve sağlıklı beslenmeye yardımcı olan menülerimiz mevcut. Ayrıca özel bir havuzumuz var. Havuzumuzda jakuzi desteği de bulunmakta masaj salonlarımız her türlü uzak doğu veya bizim yerel masajlarımızın yapıldığı TAI masajları olsun her türlü masaj salonlarımız var. Masaj odalarımız var en önemlisi özel odalarımız mevcut. Özel odalarımızda sadece jakuzi değil hamam ve saunanın olduğu odalar oluşturduk. Yani 1 kişi, ya da bir grup olarak kullanılabilir. Bunun dışında hamamlarımız, unisex hamamımız mecut. Onlarında kendine has buhar odası saunası mevcut bir de sadece bayanların kullanabildiği hamamlarımız var bu hamamın içeresinde de özel kese odalarımız var, sadece hanımlar kullanabiliyor ve burada da en fazla gelin hamamı yapıyoruz. Ayrıca her
güne yayılmış hamam partilerimiz mevcut. Burada geleneksel kültürümüzü yansıtıyoruz yemekler yeniliyor hamamda kese köpüğün haricinde, oryantalimiz çıkıyor ve çok eğlenceli oluyor, zaten bu hamamı, eğlenceyi, bu kadar kişiyi gördükten sonra düğün salonu fikrimiz çıktı ortaya. Ayrıca
partiler veya doğum günü partileri yapılıyor bu hamamda. Tabi yöneticimizinde bir bayan olması yerli misafirlerimizin tercihinde çok yardımcı oluyor, güvenle ve huzurla geliyorlar. Ayşe Yapıcıoğlu çok başarılı SPA’mızın yönetiminde. Jimlastik salonumuzu çok büyüttük, fitness salonumuzu hemen
hemen bütün kasların geliştirilebileceği aletlere sahip. Levent Ilgın beyin yardımıyla yaptık. Üyeliklerimizde uygun fiyatlarda, yine su jimlastiği yapılıyor özel eğitmenlerimiz var. Plates ve Yoga yapılıyor. Gruplarımız var, yerli halk olsun misafirlerimiz olsun bunlara gelip rahatlıkla katılabiliyor.
www.cypruszoom.com
53
Acapulco’nun “EN”leri neler? En büyük aqua parkı, en büyük SPA, en büyük Kongre Merkezi, en fazla otel odası, en geniş alana yayılmış otel, en yerli yatırım, en yeşil ve en çok yenilenen diyebilirim. Peki ya “İLK’leri? İlk Kongre Merkezi, ilk aqua merkezi, ilk lunapar, ilk infinity havuzu, ilk SPA, ilk çiftliği olan otel.
Casinoda bir değişikli oldu mu? Casinonun işletmeciliğini biz aldık. Casinomuz küçük, butik güzel bir casinoydu. Yıllarca, çok iyi de işletildi. Şimdi yeni yerine taşıdık ve büyüttük. Şu an 2500 metrekare bir alana sahip. Bir de otelimizin 847 odasından sadece 50 odasını casino kullanıyor. Yani casino sadece bir aktivite olarak bulunuyor otelimizde. Casinomuzun eskiden bulunduğu yeri ise kış aktivitelerimizin yapılabileceği bir alana çevirdik. Şimdi orada bir Kids Club ve gece canlı müziklerin yapıldığı bir Lounge Bar var. Lounge Bar ayrıca seminer gruplarının eğlence düzenledikleri, ayrıca doğum günü partileri düzenlenen bir mekan. Kongre salonlarınızda ilave veya değişiklik var mı? Kongre Merkezi bizim olmazsa olmazlarımızdan. Şöyle ki; yaz turizminde adamızın hiçbir sıkıntısı yok zaten. Denizimiz, kumumuz olduğu sürece, inşallah bu hep böyle devam edecek, ama kış aylarında malum bir takım sıkıntılar çekiyorduk. “Buna nasıl son verebiliriz, kış sezonunda otelimizi nasıl doldurabiliriz” diye düşünerek yola çıktık ve yine ilk seminer salonunu yani salonlarını yapan yine Acapulco Otel oldu. Daha sonra bu seminer salonlarını bir Kongre Merkezlerine dönüştürdük. Şu anda Antalya’daki en büyük otellerle yarışabilecek; hatta onlardan daha üstün daha compact bir Kongre Merkezimiz mevcut.
54
ZOOM I Temmuz 2017
Kendinizi ve otelinizi geliştirmek için büyük çaba sarf ediyorsunuz, peki dışardan örnek aldığınız oradan görüp burada hayata geçirmeye çalıştığınız projeler var mı. Oldu mu? Evet var. Mesela otel ilk açıldığında masaj salonlarımız vardı; ama Fethiye’de bir otelde SPA konsepti gördüm. Oradan geldikten sonra buradaki SPA inşaatımızı başlattık. Sürekli dünyadaki yenilikleri takip, beğendiklerimizi kendi tesislerimizde hayata geçirmeye çalışıyoruz. Kıbrıs’ı nerede görüyorsunuz. Hemen yanı başımızda turizmde dünyada söz sahibi olan bir Antalya var, orayı geçtik mi, yanındamıyız neredeyiz? Şu anda Kıbrıs’ta Antalya’daki birçok otelden daha güzel otellerimiz var. Tabi bizden daha önde oteller de var ama 5-6 taneyi geçmez. Bence Kıbrıs dünyanın en güzel yerlerinden biri. Çünkü adayız en büyük farklılığımız Ada olmamız. Şimdi biz Adada yaşadığımız için bunun pek farkında değiliz. Yani sabah kalkıyoruz işimize gidiyoruz, hafta sonu pikniğe, denize gidiyoruz yani bizim için bir farklılık yok. Ada her zaman turistler için ilgi çekici olmuştur. Yani Ada daha çok burada yaşamayan kişilere cazip gelmiştir. Doğal güzelliğimiz, yatırımlarımız, kültürümüz, tarihi yerlerimiz çok. Turizmde hakettiğimiz yerde değiliz. Malesef havayolunda yaşadığımız ambargolar da sebeplerden bir tanesi.
Bu tesisler bu kadar büyük ve büyüdükçe personel alımınıda artırmak zorunda kalıyorsunuzdur. Bir bir sorun, bunu nasıl çözüyorsunuz? Biz bu durumda olabildiğince Kıbrıs’ta yaşayan kişilerden çalıştırmaya çalışıyoruz ama tabiki belli bir sayıya kadar buna ulaşabiliyoruz ve illa ki Türkiye’den olsun 3. Dünya ülkelerinden olsun personel getirmek durumundayız.
Siz sağlıkçı olarak turizmi seçtiniz, kızınızın tercihinde etkiniz oldu mu? Ben bir hata yaptım; Ortodonti okumama rağmen şimdi burada çalışıyorum ve kızımda da böyle bir hata yapmak istemedik. Kızım işletme okuyacak buranın başına gelecek diye söyleye söyleye şimdi onu hayata geçiriyoruz. Şu an Koç Üniversitesi’nde işletme okuyor. Yaz tatillerinde de artık burada çalışıyor. Yavaş yavaş başladı işin içerisine de girdi. İnşallah dedesinin yanında yetişip mezun olduğunda da burada yetişmiş olarak yanımıza gelecek. www.cypruszoom.com
55
ıbrıs’a binlerce kilometre uzaktan e Kıbrıs’tan bin kat büyük Sahra ölü’nü aşarak gelen bu kırlangıç, uvasına dönebildi, ama tek duruyor. şi artık yok. İnsanların neden olduğu orunlar yüzünden telef olmuş. Bu urum, üremede geç kalma ve yetersiz oğalma anlamına geliyor. Ve 2018 aharında daha da az kırlangıç...
MUSTAFAGÜRSEL MUSTAFAGÜRSEL
mustafa-gursel@gmail.com mustafa-gursel@gmail.com
B
elki zaman, için için yaksa da birçok acıyı dindirir. İnsanın aklına geldikçe yüreği cız etse de, birçok anıyı, zamanın karanlık tünellerine savurur. Eski sevgileri önüne katıp, bir kum tanesi gibi uzaklara uçurur. Zaman öylesine güçlüdür ki; bunların hepsini yapabilir. En büyük aşkları un-ufak edip ‘püf’ diye yok etmek, onun için hiç de zor olmaz. Zaman tek bir şeyi, tek bir şeyi başaramaz ve buna çok kızar: unutturamaz. Kıbrıs’ta bunca acı ve yıkımı yaşatıp da, bugün ‘başarılarıyla’ gurur duyanlar bilsinler ki, Kıbrıs’ın iki yanında bırakılmış anıları ve sevgileri, öldüremediler. Anılar ve sevgiler, yaşıyor... Kıbrıs ikiye bölünmüş, zaman anıları karanlık tünellere, sevgileri de uzak çöllere savurmuş olabilir. Ama herkesin anıları ve sevgileri, yüreklerinde yaşıyor.
yoruz...
çlar i
Birilerinin ‘goflamasıyla’(telkin) Kıbrıslılar birbirlerine akla-hayale gelmedik acılar yaşattılar
56
ZOOM I Temmuz 2017
B
aharın vefalı konukları
ama ‘Sarama-İstinco Gezi sevimli kırlangıçlar, bu yıl Grubu,’ tüm olup bitenlere ülkemize her zamankinden rağmen, Baf Köylerinin hiçdaha az sayıda geldi... birinde daha kahve parası İçinde bulunduğumuz günlerde ödemedi. Her durdukları herköyde, yandakahveleri görülmesi, ötüşlerinin ısmarladuyulması gereken kırlangıçlarnıyor.
dan, ancak tek-tük var. Çoğu yuva Zamanın ve eşlerin Kıbrıs’ı sadece bir halen boş veya bölenlerin yemekdostu, tanesi gelmiş.‘hakkını’ Birçok çevre istemem amaneşesi bir başarıları evlerinin bahar olan kırlanvar: insanları doğup büyügıçlarını yine konuk etmeyi, umutlu dükleri, anılarını ve sevgibekliyor. Ama bu, boşa bir beklerini bıraktıkları köylerinleyiş. Artık gelen geldi. Ülkemize den, evlerinden ‘ucutmayı’ bu bahar, başka kırlangıç gelmebaşardılar; Özellikle Kıbrıslı yecek… Türkleri... Kırlangıçlar, insanlara en yararlı Her yılkuşlar. en az İnsanların iki kez Baf’ı, göçmen baş köylerimizi ziyaret ediyobelası sivrisinekleri, sinekleri ve ruz ama hiçtürlü birimiz eskiböceği uçabilen her küçük köylerimize dönüp yerleşyiyorlar. Onlar ‘ne kadar çok’ varsa, meyi düşünmüyoruz. Beinsanları zehirleyen kimyasallara nim zaten Sarama’da evim da ‘o kadar az’ gerek oluyor. Bu yok. Mehmet dedemin yılde daha da az geldiklerine göre, taş evi çoktan yıkılmış. sinek-sivrisinek gibi istenmeyen Şimdi üzerinde bir mandıra böceklerle mücadele, yine ilaçlarla var. Ayrıca hayatlarımızı yapılacak.. Daha da fazla ilaçla… buralarda kurmadık. Kıbİnsanlık dünyanın dengesini bozrıs’ı bölenler, hep düşman muş, onu hasta etmiş. Dünyamızın ve iki parça kalmasını istesıcaklığı normalden bir dereyenler,artık bu zaman geçirme ceişini yüksek.. Bu durumu biz insanlar ‘iyi düşünmüş...’ Anıları için söyleyecek olursak; vücut ve sevgileri öldürememişsıcaklığımız artıkda36 buçuk değil 37 ler ama onlar Kıbrıs’ın buçuk derece… yeniden birleşmesi için Kırlangıçlar, küresel ısınmanın birşey yapamıyorlar. neden olduğu olağanüstü hava koşulları, beslenme zorlukları ve insan kaynaklı çevre sorunları nedeniyle göç yollarında telef oluyor. Göç tarihleri aksıyor. Nüfus artışına bağlı yoğun tarım ve kimyasal ilaçlar ile böceklere karşı kullanılan zehirli gazlar, kırlangıçların ya-
www.cypruszoom.com
57
Sarama-İstinco Grubu Orhan Dizliklioğlu, Mehmet Gökkuşak, Altay Burağan ve ben Mustafa Gürsel’den oluşuyor. Orhan dayımız grubun büyüğü ve lideri. Mehmet Bey grubun rehberi ve organizatörü. Altay Bey grubun her yeri bileni, herkesi tanıyanı ve herşeyi hatırlayanı. Ben de grubun en küçüğü olarak, değişmeyen şoförü...
Ömrünün 44 yılını Londra’da geçirdi, dakik. Birlikte Mehmet Bey’i alırız. Sonra da Altay Bey’i. O gün hepimiz, birer lise öğrencisi kadar genç ve enerji dolu oluruz. Mutluyuz. Yol boyunca harika sohbetlerimiz olur. Sarama-İstinco’ya gidiş-geliş yolumuzu Mehmet Bey saptar.
Sarama ile İstinco birbirlerine çok yakın. İkisi de, Trodos Dağları’nın kuzeybatı eteklerinde. Sarama’da, yıl 365 gün akan deremiz var. Sevgili babacığım anlatırdı; çocukken bu derede balık yakalarmış, ‘golimbolarında’ yıkanırmış. Deremizin bir kenarında yerden sıcak su da çıkar. Babam, çok iyi bir baba ve dünya tatlısı bir dedeydi. Hayatı severdi. Yüreği sevgi doluydu. Hoş görülüydü. Anlayışlı ve merhametliydi. Dürüst ve çalışkandı. Eli açıktı. Gezmeyi, motosikleti ve elektronik eşyaları severdi. Köyümüzü gördükten sonra, babamın niye bu kadar iyi bir insan olduğunu anladım. Baf’ın havası, toprağı, suyu bambaşka. Havası temiz, oksijeni bol; insanın ciğerleri rahat ediyor. Toprağı verimli, suyu bol ve tatlı. Her yer yemyeşil. Yaz-kış akan dereleri var, ki bu dereler yıl 365 gün mis gibi de tüter; insan koklamaya doyamaz. Mehmet dedem (sağ BAFLILAR 1930 1930’dan kalma bu fotoğraftakiler, baştaki) ve amcalarım. Dedem 27 yaşında. Köyde çobanlık ve işçilik yapardı. Sonra Lefke’ye taşındılar ve maden işçisi oldu. Kıbrıs’ı sallayan ünlü 1948 maden grevine katıldı. Meladyalı Hatice ninemi bir ömür boyu büyük aşkla sevdi. Ninem ondan bir yıl önce ölmüştü. Mezarlığa ziyarete gittiğimizde, bastonunu ninemin yanındaki boşluğa vurur, ‘Beni da buracığa, nenenizin yanına gömeceksiniz ha’ derdi. İş ola ‘Tamam dede’ derdim. Ama öldüğü gün onu başka yere gömmedik. Bastonuyla vurduğu yeri kazdık. ‘Hatice’sinin’ yanına yatırdık.
Çünkü Lefkoşa’da doğup büyüdüm. Ama kendimi, o topraklara ait hissederim. Kapılar açılmazdan önce köyüme, Sarama’ya hiç gitmedim. Güzel köyümde geçen anılarım yoktur ama köyüme karşı sevgim ve bağlılığım, vardır. Babamın anlattığı köy anılarını, sanki de ben yaşamışım gibi olurum.
E buralarda yetişen insanlar tabi ki kurak yerlerde yetişenlerden farklı olacak. Babacığım, böyleydi. Keşke ona daha çok sarılsaydım. Daha çok öpseydim. Birlikte daha çok vakit geçirseydim. Daha çok gelseydik köyümüze. Anılarını daha çok dinleseydim. Daha çok fotoğrafımız olsaydı keşke.
ORHAN DAYI Orhan Dayı 80’lik ama (maşallah) bir delikanlı gibi dinç duruyor.
Tam bir doğa aşığı ve hayvansever. Üstelik oldukça bilgili ve kendini sürekli geliştiriyor. Çocukluğu, bu fotoğrafın çekildiği, İstinco’nun bir mahallesi olan ‘Appiaça’da geçmiş. Önünde durduğu zerdali ağacı, çocukluğundan kalma. Birçok kez bu ağaçtan aşı aldı. ‘Meyvesi küçüktür ama çok tatlıdır ve hiç kurtlanmaz’ der. Baf’ta işte böyle; zerdali ağaçları çocukluktan yaşlılığa kadar uzun yıllar yaşayabiliyor...
Yılda en az iki kez, nisan ve ekim aylarında mutlaka Baf gezisi yaparız. Arada 1-2 kez daha gittiğimiz de olur. İki ay önceden, gideceğimiz gün Mehmet Bey tarafından belirlenir ve hepimizden görüş alınır. Birkaç gün kala da tarih ve buluşma saati yeniden teyit edilir. Hep, güneş doğmadan hareket ederiz. Önce Orhan Dayı bana gelir. Tam anlaştığımız saatte, dakikası dakikasına. İki dakika gecikse merak ederim.
58
ZOOM I Temmuz 2017
Ancak demokratik şekilde herkesin görüşünü de alır. Ne halse, en sonunda hep onun belirlediği yoldan gideriz. O gün, okulun piknik gezisine giden çocuklar gibiyiz. O gün aslında çocukluğumuza, gençliğimize yolculuk ederiz; anılarımıza ve sevgilerimize. Dünmüş gibi herşeyi yeniden hatırlarız. Gruptan bir benim Baf anılarım yoktur.
BAFLILAR 2017 Geçen 87 yıllık süre, Baflıları işte böyle değiştirdi. Bir sonraki
87 yıl, bakalım nasıl değiştirecek. 2008’de tüm Kıbrıs’ta feci bir kuraklık yaşanmıştı. Ama Sarama-İstinco-Poli Bölgesi’nde ekinlerin boyu bel hizasındaydı. Bu yıl, omuz hizasında olan ekinler ve baklalar vardı. Appiaça’da insan boyundaki ot ormanında korkarak ve zorlukla ilerleyebildik.. Baf’ın bereketli topraklarında durum böyle...
Bu ağacın, nisanda bile üzerinde meyve vardır. Herkes kendi bildiği gabbarlara yürür. Sarama’ya yaklaştıklarını gördüğümde Mehmet Bey’e ve Altay Bey’e seslenirim: “Sarama toprağına gireyim demeyin ha! Bu taraftaki gabbarlar benimdir.” Onlar da bana hep aynı yanıtı verir: “O gabbar topladığın yer dedemizindir. Asıl sen toplama gabbarlarımızı.”
CAMİ ve KİLİSE DİP DİBE Kıbrıs’ın insanları asırlarca birlikte yaşadıktan, birlikte grevler yaptıktan, düğünlerde birlikte oynayıp ‘gumbaro’ olduktan, Franco ve Hitler faşizmine karşı birlikte savaştıktan sonra, döndüler, birbirlerini yediler. Doğup büyüdükleri ve öldüklerinde kucağına yattıkları Kıbrıs’ı değil de, başka toprakları anavatan gördüler. Bu cami ve kilise Zaharga Köyü’nde. İkisi de boyalı ve kapıları kapalı. Caminin içine kimse samanlarını veya hayvanlarını koymamış. Kimse onu kilise olarak kullanmıyor. Köylerimizin mezarlıkları harap olmuş. Üzerlerinde keçiler koyunlar yürümüş ama hiçbiri mandıra olarak kullanılmıyor. Baf’ın gabbarı bile farklıdır. 2006 baharında babam ve oğlumla köyümüze gitmiştik, o gün oğlum söylemişti: ‘Gız gabbarı be baba bunnar...’ O gün böyle düşünmemiştim ama hayatımın en güzel gezisi ve en güzel anısı, babam Cemil ve oğlum Cemil’le yaptığım, işte bu gezidir. Babam, Sarama’daki evimizin yıkıntıları arasında fırının yerini bulmuştu; yer hizasında, yuvarlak dizilmiş taşlar. Üstü yok, yıkılmış.
Benim köyümle ilgili anılarım yok ama yol boyunca saatlerce Orhan Dayı, Mehmet Bey ve Altay Bey’in anılarını dinlerim. Eski günlerin bet-bereketini, yağmurlarını, pınarlarını, panayırlarını, saflığını, doğallığını. Ne güzelmiş o günler; şimdi her şey hazır, hızlı, kirletici ve tatsız.
BAF’IN ORKİDESİ Baf’ın güzellikleri anlatmakla bitmez. Baf başka bir dünyadır; denizinin mavisi bile değişiktir. Dağı-taşı, havası, ormanları, çiçekleri, kuşları. Bu çiçek endemik bir tür: Kıbrıs Arı Orkidesi. Böyle güzelini hiç görmemiştim. Sanki de birisi özene bezene çizmiş, boyamış, onu böyle güzel ve sevimli yapmış.
Ekim’de gittiğimizde ise kuru badem ve incir toplarız. Çok yaşlı bir kara incir ağacı var. Orhan Dayı, Mehmet Bey ve Altay Bey, bu ağacın 1974 öncesinde de var olduğunu ve üzerinden çok incir yediklerini anlatırlar. Ağaç oldukça yaşlandı ve yıprandı ama hala meyveleri bol ve çok güzel. Badem ağaçların altına bir yıl önce dökülmüş bademlerin renkleri bozulur ama içleri bozulmaz; kırar kırar yeriz. Toplar getiririz de.
O minik okulların bahçelerini yeniden çocuklarla doldururum. Eğer anlatılan baharda geçiyorsa, ağaçların dallarına milyonlarca çiçek kondururum. Bayılırım bu eski anıları ve sevgileri dinlemeye. ‘Keşke ben de o günlerde yaşasaydım’ derim içimden. Bugünlere kalmasaydım.
Sarama, köyümün tarihten gelen adıdır. Uyduruk adı ise Kuşluca’dır. Buyandaki isimleri değiştirdiler yetmedi, oyandaki isimleri de değiştirdiler. Bir Baf gezimizde, Trodos Dağları’nda, kaybolmuş bir küçük köyü arıyorduk. Aniden karşımıza ‘Hüseyin’in Zeytinleri Bölgesi’ yazılı eski bir tabela çıktı. Burası, ‘atom bombası bile atsanız sesi
Onlar anlattıkça ben kafamda görüntü yaratmaya çalışırım. Yıkılmış evleri, bozulmuş sokakları, yok olmuş ağaçları, devrilmiş talvarları, kurumuş pınarları eski hallerine getiririm.
SARAMA DERESİ İşte köyümüzün deresi. Gürül gürül akıyor. Eskiden öyle yağmurlar olurmuş ki; dere geldiğinde gece gürültüden İstincolular uyanırmış. Saramalılar da ‘yataklarından sekerlerdi’ herhalde. Çünkü dere köyümüzün dibinden geçiyor. Deremiz 5 km kadar ilerideki Evretu Barajı’nı dolduruyor. Buradan da Poli’ye doğru bahçeler sulanıyor. Deremizin bir kenarında yerden sıcak su da çıkar. Babam, çocukken bu sıcak suda yıkandıklarını anlatırdı. Şimdi bu suyun olduğu yeri ‘vado’lar sarmış. Su ne kadar sıcak, bakamadık bir türlü. BAFLILAR PİKNİK YERİNDE Baf insanı işte böyle; herkesin eli diğerinin üzer-
inde. Birbirimizi sevip sayıyoruz. Bu fotoğrafı ‘Stavros Tis Psokas’ orman istasyonunda, benim makinemle, bir Rum izci çocuk çekti. Çocukların hiçbiri bize kötü gözle bakmadı. Ama “mahallenin esrarengiz tipleriymişiz” gibi bakanlar vardı. Hakkımızda duyduklarını sınarmış gibi. Merakla, göz ucuyla bakanlar. Buraya gelmemizi ısrarla Orhan Dayı istedi. Çocukluğunda gelmiş birkaç kez. Akan pınar suyunun şişleri çevirdiği kebap yapma sistemi varmış. Bizi peşine taktı ve gidip eliyle koymuş gibi buldu. Aynen çocukluğunda bıraktığı gibi. Herşey yerli yerinde.
Baharda ‘çalapadem’ ve ‘gabbar’ toplarız. İstinco’da, içinde kırmızı güzel balıklar olan havuzun yanında, Mehmet Bey ve Altay Bey’le ayrılırız. Ben arabayla iki köyün arasına, görkemli ‘harnıp Ağacı’nın yanına gidip park ederim.
duyulmayacak kadar ıssız’ bir yerdi. Oyanda, ‘ıssız olmayan yerlerde’de eski Türk isimleri duruyor. Hiçbirini değiştirmediler. Örneğin, ‘Hasabulli Kayası’nın adını, ‘Nigoli Kayası’ yapmadılar. Biz yaptık. www.cypruszoom.com
59
‘
Adalet’ ne derse o olacak. Elimizde ‘Floş Ruayel’ olduğunu sanıyoruz ama sadece yarattığımız bu karmaşıklık, yani ‘iki 7’li’miz var.
OBSİDYEN HEYECANI İstinco’da, ‘Ay Haralambi’ mağarasının bulunduğu tepenin kuzey yamacı, erimiş maden atıklarıyla dolu. Köyün bir bölümünde de zemin tamamen maden atığı. Bu da demektir ki; atalarımız yüzlerce yıl önce bu bölgede madencilik yapıyordu. Cürufların arasında, eritme işlemi sırasında, bakır hammaddesinin içindeki silisin erimesinden oluşmuş simsiyah cam parçalar da var. Obsidyene benziyor. Üzerinden koparılan parçalar çok keskin. Ama ne yazık ki obsidyen değil. Siyah cam parçaları bulduğumda çok heyecanlanmıştım. Obsidyen sanmıştım. Çünkü Kıbrıs adası deniz altındaki volkanik faaliyetlerden oluştuğu için, adada obsidyen bulunmuyor. Volkanik faaliyetler karada olduğunda obsidyen oluşuyor. Ayrıca obsidyen parça değil kütle olarak bulunuyor. Yani Kıbrıs adası bir yerden kopmadı. Denizin altından çıktı. Benim oralarla ilgili eski anılarım yok ama onların anlatmakla bitmeyen anıları çok. Ağaçları bile tanıyorlar, nasıl ektiklerini ve kimin olduklarını. Kuruyup yok olmuşları bile hatırlıyorlar. Hem de tek tek. ‘Senin tarla, benim tarla, filanın tarlası, bahçesi, evi’ diye konuşurlar. Doğruyu söylerler, onların evleri, bahçeleri ve ağaçlarıdır. Onların tarlalarıdır. Bunu hangi hukuk değiştirebilir ki? Tabi bu söylediklerim; köylerinden, evlerinden, anılarından ayrılmak zorunda kalan tüm Kıbrıslılar için geçerlidir.
Bir gün, öyle bir yağmur yağacak ki; kuruyup yok olmuş dereler bile akacak, sular yollarını bulacak. Dere yataklarına yapılan tüm evler de sular altında kalacak. Tarlalar yeniden dere olacak. Mülkiyet konusu da aynen böyle halledilecek bir gün. İsteyen geri dönecek, isteyen takas edecek, isteyen de satacak. Son söz hakkı, malın esas sahibinde olacak, Türk veya Rum. Veya Ermeni, Maronit, Latin, Yahudi. Hukuka, bunun aksini kimse kabul ettiremez. ‘Ben yaparım ama başkasının aynısını bana yapmasını kabul etmem’ olmaz.
ASPRO BURNU-AFRODİT KAYASI Burası, Tanrıça Afrodit’in Kıbrıs’a çıktığı yer. Akdenizin köpüklerinden doğmuş ve istiridye kabuğunun içinde gelmiş. Doğrusu Kıbrıs’a çıkmak için iyi bir yer seçmiş. Önünüzde uçsuz bucaksız deniz uzanıyor; taa Kuzey Afrika’ya kadar yüzlerce mil, sadece deniz var. Seyrine doyum olmuyor. Burada denize dik uçurumlar var. Hepsi de beyaz toprak. Aspro-Beyaz Burun da bu bölgede. Sanki başka bir dünya; sessiz, temiz ve doğal. Ve çok, çok, çok güzel.
60
ZOOM I Temmuz 2017
BAF’IN BABAVURASI
Lefkoşalılar, Limasollular, Mağusalılar, Larnakalılar ve Girneliler alınmasın ama Baf’ın ‘babavura’sı bile farklı. Biraz daha iri ve kabuğu daha parlak. Herhalde havasındandır. ‘Babavura’nın güzelliği bir yana; Baf’ta insanlar ve ağaçlar daha çok yaşıyor. Her Baf köyünde çok sayıda eli-ayağı tutan 90’lık, her Baf köyünde yüzlerce yıllık anıt ağaçlar var. Sarama’ya yakın ‘Simu Köyü’ndeki çitlembik ağacı ise tam iki bin yaşında.
Bir gün, o yağmur, mutlaka yağacak. Herkes bilsin ki, o gün Tanrı Kıbrıs’tadır. O gün, anılara ve sevgilere sadakat, zamana ve bu küçük adanın insanlarına bunca acı ve yıkımı yaşatanlara karşı, galip gelecek. Barış Perisi o gün kozasından çıkacak. Uzun saçlarının arasından ışıldayan görkemli şeffaf kanatlarını açacak. Ve elinde ışıktan kılıcıyla, ‘Karanlıklar Ordusu’nun üzerine yürüyecek. Kimse boşuna uğraşmasın; sonunda biz kazanacağız. Barış kazanacak, insanlık kazanacak, sevgi kazanacak. Anılar ve sevgiler ölmedi. Yaşıyor ve hep yaşayacak.
BAF’IN ORMANLARI EOKA’cılar İngiliz askerlerini yaksınlar diye, TMT’ciler ‘emir öyle geldi’ diye, elektrik telleri rüzgâr şiddetli diye, insan ve doğa düşmanları ruh sağlıkları bozuk diye, piknikçi keyif yapacak diye, çoban ise ormancı ceza yazdı diye yaktı. Daha bitmedi ama Trodos’larda görebildiğiniz yere kadar, halı gibi ormanlar var. Bu ormanlarda iki kez Muflon gördüm. Sanki de ayakları yere basmıyor da uçuyormuş gibiydiler.
TEMMUZ SICAĞINI SERİNLETEN BU ETKİNLİKLER KAÇMAZ
www.cypruszoom.com
61
DOSTLUK ve BARIŞ İÇİN YARIŞTILAR
T
ürkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanlığı himayesinde, TÜVTÜRK’ün desteğiyle düzenlenen ’12. Allgaeu Orient Rallye - Dostluk ve Barış Rallisi’ tamamandı. Almanya’nın Allgaeu Bölgesi’nde yer alan Oberstaufen kasabasından start alan araçlar Ürdün’de son bulan keyifli bir rotada mücadele ettiler. Organizasyonun en önemli ayağı Türkiye TÜVTÜRK’ün altı yıldır desteklediği ve bu yıl 11 ülkenin katıldığı organizasyonun büyük bir bölümü Türkiye’de gerçekleşti. Balkanlar üzerinden gelerek, İstanbul Sul-
62
ZOOM I Temmuz 2017
tanahmet Meydanı’nda toplanan yarışmacılar buradan Türkiye etabına başladılar. Takımlar İstanbul’dan sonra, Kastamonu, Ankara, Balıkesir, Uşak, Dalyan, Antalya ve Mersin güzergâhlarını izlediler. Zaman ya da hız önemli değil Kurallara göre, değeri 1.111 Euro’nun altında eski araçlar katılabildiği rallide takımların güzergâh boyunca oto yola çıkmalarına izin verilmiyor. Zaman ya da hıza dayalı bir mücadelenin olmadığı Dostluk ve Barış Rallisi’nde yarışmacılar rota üzerinde belirlenen sosyal ödevleri yerine getirmeye çalışıyorlar.
Dünyanın en renkli ralli organizasyonlarından biri olarak kabul edilen ve bu yıl 12’incisi düzenlenen Allgaeu Orient Rallye - Dostluk ve Barış Rallisi sona erdi. Almanya’nın Allgaeu bölgesinden başlayan, Ürdün’de sona eren ralliye bu yıl 11 ülkeden 280 yarışmacı 140 araçla katıldı.
TÜVTÜRK Araç Muayene İstasyonlarının da destek verdiği rallide bu ödevleri en başarılı yerine getiren takım birinciliği elde ederken, diğer tüm takımlar ikinci ilan ediliyor. TÜVTÜRK ödevini yapan her takım için bir fidan Ralli süresince yol, hava, şartları ve rakipleriyle mücadele eden yarışmacılar, TÜVTÜRK’ün ödevlerini de yerine getirdiler. Start alanında kendilerine teslim edilen bayrakları, belirtilen yol ve güzergâhlardaki istasyonlara teslim eden yarışmacılar, karşılığında bir sertifika aldılar. TÜVTÜRK de daha sonra sertifika alan her takım için bir fidan dikimi gerçekleştirecek. Yarışmanın gelecek yıl ki başlama tarihi 5 Mayıs 2018. www.cypruszoom.com
63
P
ırlanta sektörünün yıllarca genişleyen hacmi doğrultusunda 1976 yılında Belçika’nın Antwerp şehrinde HRD Antwerp firması kurulmuştur. Bu firma pırlanta konusunda dünyanın saygın kuruluşlarından biridir. Pırlantalara güvenirliğinden şüphe edilmeyen bir sertifika vermekle görevli, kâr amacı gütmeyen bir kuruluştur.
Bir pırlanta satın aldığımızda en çok merak ettiğimiz konu gerçek olup olmadığıdır. Bu ürün doğal taş mıdır yoksa sentetik veya imitasyon mudur? Bir pırlanta ürünün HRD Sertifikası’na sahip olması bütün bu korkuyu giderecektir. Çünkü bu sertifika elinizde bulunan ürünün karakteristik özelliklerini anlatan bir belge niteliğindedir. Bu taşın imitasyon olmadığının garantisidir. Bir nevi ürünün kimliğidir. Bu belge üzerinde pırlantanın biçimi, berraklığı, ağırlığı, rengi, ölçüsü, kesim biçimi gibi birden fazla kriter belirtilmiştir.
64
ZOOM I Temmuz 2017
Gözle görülmeyecek kadar ince detaylar bile bu belge üzerine eklenmiş ve onaylanmıştır. Bu kriterler içinde en önemli olanları 4C olarak adlandırılan karat, berraklık, renk ve kesimdir.
Blue Diamond Sertifikası NEDİR?
HRD Antwerp Sertifikası NEDİR?
Bir pırlanta, HRD Sertifikası alabilmek için 3 ile 6 kişi arasında değişen taş bilimcilerden oluşan bir ekip tarafından incelenir. Profesyonel olarak özel araç-gereçlerle inceleme yapılır. En çok merak edilen konulardan biri ise HRD Sertifikası’nın ne işe yaradığıdır. Bu sertifika taşın özelliklerini gösteren belgedir. Dünyaca kabul edilmiş bir belge olmasının yanı sıra, pırlantanın tam olarak özelliklerini gösterdiğinden ötürü şüpheye yer bırakmaz. Aldığımız pırlantanın HRD Sertifikası’na sahip olduğunu nasıl anlayabiliriz soruna ise şu yanıtı verebiliriz: Ürünün kenarına lazerle sertifikanın numarası yazılıyor. Bu sertifika numarası gözle görülemez. Ancak lup denilen büyüteçlerle veya özel laboratuvarlarda bulunan cihazlarla görülür. Bu sayede pırlantanın güvenilirliği anlaşılmış olur.
Bir Dünya Markası olan BlueDiamond artık Kıbrıs'ta... A: Girne Ziya Rızkı Cd. Zemin Kat No: 3 T: 0392 815 05 31
Bir pırlanta mücevheri almaya karar verdiğimizde, aklımıza takılan en büyük soru satın aldığımız ürünün orijinal olup olmadığıdır. Bu yüzden pırlanta almayı tercih edeceğimiz markayı özenle seçer, sertifikalarını inceler ve güvenirliğini doğruladıktan sonra bir karara varırız. Bluediamond, Türkiye’nin en geniş HRD Sertifikalı pırlanta stokuna sahip olmanın yanı sıra, kendi bünyesinde bulunan test laboratuvarında da her bir ürünü inceleyip sertifikalandırmaktadır. Blue Certificate olarak adlandırılan bu sertifikalar, satışa sunulan tüm Blue Diamond ürünlerine verilmektedir. Böylece bir Blue Diamond ürünü satın alındığında, yanında Blue Diamond Sertifikası da gönderilmektedir. Bu sertifika sayesinde pırlantanın orijinal olduğundan emin olursunuz. Buradaki amaç, ürünlerin orijinalliğinin kanıtlanması, pırlantanın değerinin konulması adına inceleme yapılmasıdır. Uluslararası standartlara uygun olarak, tüm ürünler son teknolojiye sahip bir donanımla, bu alanda deneyimli kişiler tarafından incelenir. Uzman personel genel olarak kabul gören 4C kavramını yani karat, renk, berraklık ve kesimi inceler. Pırlantanın daha önceden geçirdiği işlemler belirlenir. Blue Certificate, tüm değerli taşlar için sertifika verebilme yetkisine sahiptir. Blue Certificate ile tüm pırlantalar, IDC yani Uluslararası Pırlanta Yüksek Konseyi’nin tüm test kuruluşları için uygun gördüğü standartlara göre sertifikalanır. Bu sebeple Blue Diamond’dan yapılan her alışverişte bu sertifika da pırlantayla birlikte verilmektedir. Tüm bu prosedür sonucunda pırlanta bir kimliğe sahip olur. Bu kimlik yani Blue Diamond Sertifikası (Blue Certificate), pırlantanın karakteristik özelliklerini anlatan bir belgedir. Taşın imitasyon olmadığının kanıtıdır. Pırlanta almanın güvenli bir yoludur.
Videoyu içindeymiş gibi yaşamanızı sağlayan hareketli platform üzerinde bazen uzayda yolculuk yapacak, bazen korku tüneline girecek, bazen su altında maceralara atılacaksınız, tüm bunlara sis, yağmur, rüzgâr efektleriyle yaşayacaksınız...
K.Kaymaklı Lemar KİDOFARM / Lefkoşa Rezervasyon: 0533 873 1707 Kidofarm Ltd - Kidofarm Ltd Groups
Turizmde ucuz olmak da yetmiyor
İ
ngiliz Posta İdaresi tarafından belirli dönemlerde İngiliz vatandaşlarının en çok tercih ettiği tatil merkezlerine ilişkin yapılan, ‘Seyahat Fiyat Barometresi-2017’ araştırması yayımlandı. Buna göre, Türkiye’den incelemeye alınan Marmaris, Avrupa’nın en ucuz dördüncü tatil merkezi olmasına rağmen, geçen yılın mayıs ayında 42 bin olan ziyaretçi sayısı bu yıl 14 bin seviyesini aşamadı. İngiliz Posta İdaresi, her yıl, İngiliz Sterlini üzerin-
66
ZOOM I Temmuz 2017
den ve tatile çıkanların en fazla tükettiği, 1.5 litrelik su, bir fincan kahve, bir kutu kola, bir şişe bira, bir şişe şarap, bir kadeh şarap, sivrisinek ilacı ve güneş kremi gibi sekiz ürünün fiyatını karşılaştırılarak bir araştırma yapıyor. ‘Seyahat Fiyat Barometresi-2017’ adıyla yürütülen araştırma açıklandı. TUYED yönetiminin (Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği) araştırmadan derlediği bilgilere göre, Türkiye’den incelemeye alınan Marmaris, listede
Avrupa’nın en ucuz dördüncü tatil merkezi olarak yer aldı. Ancak Marmaris’in Avrupa’nın en ucuz tatil merkezleri arasında yer alması, Türkiye’nin bozulan imajından dolayı yabancı ziyaretçi sayısındaki düşüşe engel olamadı. Nitekim, bu yılın mayıs ayıda turist sayısı hem Türkiye geneli hem de Marmaris’te geçen yılın altında kaldı. Geçen yılın mayıs ayında yabancı ziyaretçi sayısı 42 bin 261 olan Marmaris’e bu yılın mayıs ayında gelen yabancı ziyaretçi sayısı 14 bin 425’te kaldı. Mayıs ayında
Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 34,67 düşüşle 2 milyon 485 bin 411 olarak gerçekleşti. Kıbrıs’ın Güneyi’nde yer alan Baf Marmaris’ten sonra sıralamadaydı. Limasol ise en ucuz tatil yerleri arasında 8. Sırada yer aldı. Ucuzluk da kâr etmiyor İngiliz Posta İdaresi araştırmasında, dört kıtadan 44 ülkenin tatil merkezinde söz konusu ürünlere ödenen toplam miktarlar karşılaştırmalı olarak ele
alınıyor. Buna göre, toplam ödemelerde Avrupa’nın en ucuz 10 ülkesi şöyle sıralanıyor: Portekiz Algerve’de 33.36 sterlin, Bulgaristan Sunny Beach’te 33.53 sterlin, İspanya Costa del Sol’de 38.79 sterlin, Türkiye Marmaris’te 49.74 sterlin, Çekya Prag’da 51.17 sterlin, Kıbrıs Rum kesimi Baf’ta 53.03 sterlin, Macaristan Budapeşte’de 53.18 sterlin, Malta Sliema’da 62.62 sterlin, Yunanistan Korfu Adası’nda 63.54, Hırvatistan Porec’te ise 68.92 sterlin.
Ülke/bölge Toplam maliyet (Sterlin) * Portekiz /Algerve 33.36 Bulgaristan/Sunny Beach 33.53 İspanya /Costa del Sol 38.79 TÜRKİYE/MARMARİS 49.74 Çekya/Prag 51.17 G. Kıbrıs/Baf 53.03 Macaristan /Budapeşte 53.18 Malta/Sliema 62.62 Yunanistan /Corfu Adası 63.54 Hırvatistan/ Porec 68.92 *: 1.5 l�trel�k su, b�r f�ncan kahve, b�r kutu kola, b�r ş�şe b�ra, b�r ş�şe şarap, b�r kadeh şarap, s�vr�s�nek �lacı ve güneş krem�ne ödenen toplam para.
www.cypruszoom.com
67
Çöl Sıcaklarına Karşı 6 Öneri! Etkisini gösteren çöl sıcakları için beslenme uzmanları özellikle su tüketiminin önemine dikkat çekiyor. Kilo başına 30ml kadar su tüketilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, “Su tüketiminiz 30ml/kg’ye ulaşıyorsa (örneğin 70 kg iseniz 2 lt su) geriye kalan sıvı ihtiyacınızı maden suyu, taze sıkılmış meyve suyu, ayran, soğuk çorbalardan da karşılayabilirsiniz” dedi. Suyu yerine meyvenin tüketilmesini öneren uzmanlar aromalı soğuk kahveler için de bol kalori uyarısında bulunuyor. Uzmanların 6 önerisine kulak verin.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Gizem Köse, çöl sıcaklarıyla mücadelede 6 önemli noktaya dikkat çekti. İşte o öneriler: Kilo başına 30 ml su tüketin: Sıvı tüketimi çok önemli. Sıvı ihtiyacımızın arttığı bu dönemde terlemeseniz de hatta hiç fark etmesiniz de deriden buhar yoluyla sıvı atılıyor. Bu yüzden kilo başına 30ml kadar su tüketmeniz bu aylarda çok daha önem arz ediyor. Su tüketiminiz 30ml/ kg’a ulaşıyorsa (örneğin 70 kg iseniz 2 lt su) geriye kalan sıvı ihtiyacınızı maden suyu, taze sıkılmış meyve suyu, ayran, soğuk çorbalardan da karşılayabilirsiniz. Hatta su oranı yüksek olan kavun ve karpuzdan da birer porsiyon tüketerek hem bol sıvı hem de C vitamini almış olursunuz. Meyve suyu ve soğuk kahveye dikkat!: Bol sıvı tüketimi önemli ama meyve suyu ya da soğuk kahveler tüketirken miktarına dikkat edilmeli. Meyve suyu her ne kadar masum görünse de bir bardak
68
ZOOM I Temmuz 2017
meyve suyu neredeyse 150 kalori yani 2 orta boy taze meyve kadar enerji içeriyor. Soğuk kahvelerde ise içerisine eklenen şuruplar ve krema ile enerji değeri çok yükselebiliyor. Bu yüzden tüketirken neyi içtiğinizin farkında olun! Ödem atmak isterken sağlığınızdan olmayın: Özellikle bu dönemde ödem atmak için çaba sarf etmenize gerek yok. Zaten vücudun sıvı ihtiyacı maksimum düzeye çıkıyor. İlla ki ödemi atmak istiyorum diyorsanız da suyun içerisine ekleyeceğiniz yeşilliklerle destek olabilirsiniz. Bir noktaya dikkat: Ödem attırıcı ilaçlar ya da çaylar çok tehlikeli olabilir! Vücuttaki sodyum oranını düşürerek kalbinize zarar verebilirsiniz! Günde 3 porsiyon meyve: Evde serin dışarıda sıcak hava derken sıcaklık değişimine bağlı bağışıklık sisteminiz zayıflayabilir. Bunu önlemek için ilk yapacağınız şey günde 3 porsiyon meyve tüketmek olmalı. Bol meyveli mevsim olan yaz ayında dışarıda bile olsanız meyvelere ulaşmak çok kolay.
Her öğünde yeşillik tüketin: Yaz aylarında meyvenin yanında sebzeye ulaşmak da kolaylaşıyor! Semizotu, maydanoz gibi yeşilliklerin ve domates ile salatalığın tam zamanı! Her öğününüzde sebze tüketerek hem vitamin ve mineral ihtiyacınızı karşılayıp hem de tokluk sürenizi uzatabilirsiniz. Son dönemde yapılan çalışmalarda da yemekten önce salata tüketen bireylerde açlık kontrolünün daha iyi sağlandığı bulunmuştur. Kısacası her ana öğünde 1 kâse salata kilo kontrolüne yardımcı olur! Güneş ışığından korunmayı ihmal etmeyin: Güneş ışığı her ne kadar D vitamininin aktifleşmesini sağlıyor olsa da fazlası zararlı! Günde 15 dakikadan fazla süre güneş ışığına maruz kalmak hem cildi yaşlandırıyor hem de ciltte kurumaya sebep oluyor. Bunlara önlem olarak cildinizi korumak için günde 2 orta boy salatalık tüketmenizde fayda var! Ayrıca yaşlanma karşıtı olan balık, domates ve marul ile cildinizin doğal halini korumasına yardımcı olabilirsiniz.
www.cypruszoom.com
69
Lüks ve sadeliğin;
A
vrupa’nın önde gelen denizcilik firmalarından Variety Cruises’un Türkiye Temsilcisi Cruise Brands, lüks ve sadeliğin birlikte yorumlandığı 12 mega yat ve yelkenlisi ile dünyanın diğer tüm gemi şirketlerinden kendini farklılaştırıyor. Geceleri yıldızların aydınlattığı gökyüzünün altında sadece dalga sesleri ile ilerlemek, gün içinde güneşlenme alanlarında açık ve temiz havanın tadını çıkartmanızı sağlayan Variety Cruises kendi özel yatınız gibi hissedeceğiniz rahatlığı sunuyor. Mega yat ve yelkenliler ile yapacağınız seyahatlerinizde limanları ve kentleri odanızdan izlemenizi sağlarken yüzme platformları hava ve demirleme şartları elverdiği sürece de sizi denizlerin berrak suları ile buluşturuyor. Variety Cruises size Yunan Adaları’ndan İzlanda’ya, Küba’dan Seyşeller’e, Adriyatik Kıyıları’ndan Batı Akdeniz’e kadar sınırsız seçenek sunuyor.
70
ZOOM I Temmuz 2017
AŞKIN EN MAVİ ZAMANI
YüZeR BiR LüKS oTeLDe HATTA KüçüK BiR ŞeHiR içinDe, DünYAnın en güZeL DeniZLeRine, en güZeL KenTLeRine YoLCuLuK eTMeK iSTeR MiSiniZ? YA HeR güne BAŞKA BiR LiMAnDA, Yeni BiR KenTTe uYAnMAK? üSTeLiK BüYüLeYiCi BiR ATMoSFeRDe, HeR TüRLü KonFoR Ve eğLenCe içinDe DinLeneReK Ve eŞSiZ MAnZARALARın TADını çıKARARAK. TATiLLeRiniZDe KALABALıKLARDAn uZAK, KenDi öZeL YATınıZDAYMıŞ giBi ŞıKLığı Ve KonFoRu en üST DüZeYDe YAŞAMAK iSTeYenLeRe;
Komşunun Adaları Variety Cruises’un mega yelkenlisi ile Yunan Adaları’na gerçekleştirilen haftalık gezilerde heyecan verici bir keşif yolculuğuna çıkabilirsiniz. Alışılagelmiş gemi seyahati ile özel yatçılık arasındaki ahenkli dengeyi deneyimleyebilirsiniz. Her gün yeni bir liman, masmavi sular ve gizli koylar sizi hayrete düşürecek. Ayrıca antik dönemin tarihi dokusunu hissederken zengin kültürel farklılıklar keşfedebilirsiniz. Yunan Adaları gezilerinde Poros, Folegandros, Santorini, Paros, Delos, Mikonos ve Syros Adaları’nı keşfedebilirsiniz.
Hint Okyanusu’nun Gizli Hazinesi Şeyseller, içinizi ferahlatan berrak turkuaz denizi, ipeğimsi kumlarla kaplı eşsiz sahilleri, görsel bir şölene dönüşen gün batımı ve dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz volkanik kaya oluşumları ile Hint okyanusunun gizli hazinesi. Adını telaffuz etmek bile insanda egzotik duygular uyandıran Seyşeller’i keşfetmenin ayrıcalığını Variety Cruises ile yaşayabilirsiniz. Her yerde şaşırtıcı hayvanların ve bitkilerin varlığı görebileceğiniz Şeyseller’de şnorkelle veya tüplü dalış yaparak hayret verici su altı dünyasını izleme imkanı bulabilirsiniz.
Benzersiz vahşi yaşamın hüküm sürdüğü yüzyıllık yağmur ormanları içinde yürüyebilir, eşine nadir rastlanan siyah papağanları, dünyanın ünlü Coco de Mer palmiye ağaçlarını ya da dev kara kaplumbağalarını izleme fırsatı bulabilirsiniz. Şeyseller’de başta Praslin olmak üzere, La Digue, Curieuse, Cousin, Moyenne, Baie ve St.Anne Adaları’nı ziyaret edebilirsiniz. Dansın Ülkesi Küba, sıcacık Karayip Rüzgarı’nı içinize çekerek yol alacağınız, heyecan ve keşfetme duygusunun doruklarına ulaşabileceğiniz bir ülke. Cıvıl cıvıl sokaklarda nostaljik arabalar, Che ve Fidel’in posterleri devrimi hatırlatırken kıvrak dans ritimleri ile de adeta büyüleneceksiniz. Zengin kültürel farklılıkları keşfedeceğiniz Küba seyahatinizde, koloni şehirler Cienfuegos ve Trinidad’ı ziyaret edecek, Vinales/Pinar del Rio’nun yemyeşil doğasıyla kristal berraklığındaki denizini, Bahia de Corrient ve Cayo Lurgo’nun olağanüstü su altı yaşamını deneyimleyeceksiniz. Variety Cruises sizleri Karayip’in en güzel kumsallarında güneşin ve denizin tadını çıkartmaya davet ediyor.
www.cypruszoom.com
71
Akıllı Ayakkabı
Xiaomi ve Intel iş birliğiyle Akıllı ayakkabı Türkiye’ye n11.com’la geliyor Intel ile iş birliğine giden Çinli teknoloji firması Xiaomi’nin ‘90 Minutes Ultra Smart Sportswear’ adlı akıllı ayakkabısı Türkiye’de ilk kez ve sadece n11. com’da satışa açıldı. Gittikçe akıllanan ürünlerde telefon, saat ve bileklikten sonra sıra ayakkabılarda. Çinli teknoloji devi Xiaomi’nin Intel ile iş birliği yaparak tanıttığı yeni akıllı ayakkabısı ’90 Minutes Ultra Smart Sportwear’ Türkiye’de ilk kez ve sadece e-ticaret platformu n11. com üzerinden satışa sunuluyor.
72
ZOOM I Temmuz 2017
Spor ve aktivite takibi dünyasına yeni soluk İçindeki özel çip sayesinde kullanıcısının tüm hareketlerini takip eden akıllı ayakkabı, hareketleri yürüme, koşma ya da tırmanma şeklinde tanımlayarak, adım, mesafe ve kalori bilgilerini sunuyor. Hava yastıklarına, antibakteriyel taban sistemine ve kaymayı önleyici kaplamaya sahip ayakkabı 60 gün batarya ömrüyle dikkat çekiyor. Türkiye’de ilk kez ve sadece n11.com üzerinden 299 TL fiyatıyla satışa sunulan akıllı ayakkabı, spor ve aktivite takibi dünyasına yeni bir soluk getirecek.
ZEYTİN KARİKATÜRLERİ YARIŞMASI’NDA 30 ESER FİNALE KALDI Girne Belediyesi ile Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği tarafından düzenlenen ve bu yıl 62 ülkeden 300 çizerin 790 eserle katıldığı 6. Uluslararası Zeytin Karikatürleri Yarışması’nda uluslararası seçici kurul tarafından değerlendirilen eserlerden 30’u finale kaldı. Girne Belediyesi ile Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği tarafından 16’ncı Uluslararası Zeytin Festivali kapsamında düzenlenen 6’ncı Uluslararası Zeytin Karikatürleri Yarışması’nda finale kalan eserler uluslararası jüri üyeleri tarafından belirlendi.
74
ZOOM I Temmuz 2017
Bu yıl yarışmaya katılan 62 ülkeden 300 çizerin 790 eseri arasından 30 eserin finale kaldığı ve bu eserlerin bir hafta süreyle askıda kalacak. Dünya karikatür örgütlerine ve karikatürcülere iletilen eserlerin, benzer ve taklitlerinin olup olmadığının değerlendirilmesinin ardından kesin sonuçların açıklanacak. 6’ıncı Uluslararası Zeytin Karikatürleri Yarışması seçici kurulu; Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü, Uluslararası Karikatür Örgütleri Federasyonu’nu üyesi (FECO), Yunanistan’dan Loannis
Geralias, Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği Başkanı Musa Kayra, dernek yönetim kurulu üyeleri Hüseyin Çakmak, Mustafa Azizoğlu, Serhan Gazioğlu ile Türkiye’den Bülent Faiz Arabacıoğlu, Sait Munzur, Saadet Demir Yalan, İran’dan Shirin Gholipour, Romanya’dan Nicoletta Ionescu ve Girne Belediyesi Genel Sanat Yönetmeni Derman Atik’ten oluşuyor.
www.cypruszoom.com
75
GÖZLÜK CAMINIZI MESLEĞİNİZE GÖRE SEÇİN Birçoğumuz gözlük seçimlerimizi yaparken estetik kaygılarla hareket ediyoruz. Çerçeve yakışıyorsa gözlüğü almaya karar veriyoruz. Peki, asıl önemli olanın gözlük camı olduğunun farkında mıyız? Hatta her mesleğe uygun alternatif gözlük camı olduğunu biliyor muyuz? Mesleğinize uygun olmayan gözlük camı seçimlerinin birçok sağlık sorununa neden olabileceğini belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Coşar; “Her meslek grubunun görme ihtiyaçları farklıdır. O nedenle kullanılacak gözlük camları da yapılan mesleğe uygun olmalıdır” uyarısında bulundu.
76
ZOOM I Temmuz 2017
Mesleklere göre gözlük camı seçimi değişir mi? Doktor, pilot, sporcu hangi gözlük camını kullanmalı? Yaptığımız mesleğe uygun olmayan gözlük camları ne gibi sağlık sorunlarına zemin hazırlar? Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Coşar, merak edilen soruları yanıtladı. Başınız ve boynunuz ağrıyorsa gözlük camınızı kontrol ettirin Yanlış cam seçiminin yeterince net göremememize neden olacağını söyleyen Prof. Dr. Banu Coşar; “Ayrıca yanlış cam seçimi baş ve göz ağrısına sebep olur. Gözlük camında odak doğru merkezlenmediyse, odağı yakalamak için yapılan aşırı başkaldırma veya baş eğme hareketi boyun ve sırt ağrılarına yol açabilir” dedi.
Her meslek grubunun görme ihtiyaçları farklıdır Her meslek grubunun görme ihtiyaçlarının farklı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Banu Coşar, yanlış gözlük camı seçiminin mesleki başarısızlığa da neden olabileceğini bildirerek, mesleklere göre gözlük camı seçmenin püf noktalarını anlattı. Pilotlar, sürücüler ve denizciler geniş açılı camları kullanmalı Sürücüler, pilotlar ve denizciler hem uzağı net gösteren hem de kullandıkları aracın göstergelerini yani yakın mesafeyi net gösteren, ayrıca geniş açılı camları tercih etmeli. Yol veya deniz gibi yansıtıcı yüzeylere uzun süre bakanlar için polarize camları önermekteyiz.
Bu camlar daha az göz yorgunluğu ve güneşli günlerde yüksek kontrastlı görüş sağlar. Sporcuların cam ve çerçeve seçimi özel olmalı Sporcular için hem çerçeve seçimi hem de cam seçimi özel olmalıdır. Temas riski olan sporlarda, camların kırılmaya dayanıklı özellikte olması gereklidir. Çerçeveler çarpma anında göze zarar vermeyecek şekilde olmalı, sivri kenarlar içermemelidir. Camlar ise kontrastı artıran ve parlamayı azaltan özellikte olmalıdır. Camlarda da darbeye karşı dayanıklılık önemlidir. Ayrıca dış mekân spor camlarında mutlaka güneşin zararlı ışınlarına karşı UV koruma olmalıdır. Camlar farklı hava şartları için buğulanmama gibi özellik de taşımalıdır.
Golf, tenis, kayak, yelken, koşu, bisiklet ve yürüyüş için güneşli havalarda yeşil, bakır, kahverengi renk tonlarını; kapalı havalarda ise turuncu ve sarı renk tonlarındaki camları kontrast artırıcı olarak önermekteyiz. Öğrencilere gözlük camı seçerken dikkat Özellikle küçük yaştaki öğrencilere çizilme direnci yüksek camlar öneriyoruz. Çünkü çocuklar camları çizme konusunda çok başarılı olabiliyorlar. Ayrıca çok hareketli olan bu yaş grubunu çarpma-vurma gibi durumlardan korumak için; kırılmaya dayanıklı ve hafif camları, sivri köşeleri olmayan çerçeveler öneriyoruz. Ofis çalışanları mavi kontrollü camları tercih etmeli Ofis çalışanları bilgisayarların ve
cep telefonu ekranlarının yaydığı mavi ışıktan korunmak için “mavi kontrollü” camlar kullanmalıdır. Polis veya askerler darbeye dayanıklı cam ve çerçeve seçmeli Polis veya askerler de darbeye dayanıklı cam ve çerçeve seçmeli. Güneşte koyulaşan fotokromik camlar bu meslek gruplarının açık havada da rahat görüşünü sağlar. Öğretmenler sınıfın en arkasında oturan öğrenciyi net gösterecek camları tercih etmeli Öğretmenler hem sınav kâğıtlarını hem bilgisayarı hem de sınıfın en arkasında oturan öğrenciyi net gösterecek bir gözlük camı kullanmalıdır. Burada yaş da çok önemli bir faktördür. Kırk yaşın altında tek odaklı bir cam, tüm bu mesafeleri net gösterirken, kırk yaştan sonra ancak progresif yani uzak ile ya-
kının bir arada olduğu bir cam bu mesafelerin tamamını net gösterir. Diş hekimlerinin tercihi yakın ve orta mesafeyi net gösteren camlar olmalı Diş hekimleri çalışırken yakın ve orta mesafeyi net gösteren bir cam seçmeli. Ressamlar renk algılarını bozmayacak camları kullanmalı Ressamlar her mesafeyi net gösteren bir cam seçmeli. Renk algılarını bozmamak için fotokromik veya renkli cam seçmemeli.
www.cypruszoom.com
77
Dünyanın en çok fotoğraflanan 30 MEKANI
S
ony Mobile’ın dünyada en çok fotoğrafı çekilen 30 mekânı ‘XperiaNewPerspectives’ araştırması ile gözler önüne seriliyor. Listenin başında Eyfel Kulesi bulunurken, Alhambra, Kolezyum, Burj Khalifa ve Big Ben gibi ikonik mekanlar da listede yer alıyor. Araştırma, dünyada en çok fotoğraflanan 30 mekânın yarısından fazlasının, belirli üç açıdan çekildiğini ortaya koyuyor. Eyfel Kulesi’nin listenin başında yer alıyor. Bu ikonik mekânın çekilen
78
ZOOM I Temmuz 2017
fotoğraflarının %35’inin aynı üç açıdan çekildiğini gösteriyor. Üç ana açıdan fotoğraflanma eğilimini takip eden mekanlar ise, Brezilya’da bulunan İsa heykeli(%71), İtalya’daki Trevi Çeşmesi, Japonya’daki Fiki Dağları ve Peru’da bulunan Macchu Picchu (%85) oluyor. Seyahat edenlerin %55’i, ziyaret edecekleri yerleri belirlerken fotoğraf fırsatlarını göz önünde bulundurduklarını belirtiyor. Yeni ve farklı fotoğraflar görme isteği konusunda bir talep artışı olduğu rapor ile gözler önüne serilirken
sosyal medya kullanıcılarının %47’si aynı üç açıyı görmekten sıkıldıklarını, %52’lik bir kesim ise daha önce görmedikleri ve ilgi çekici mekân fotoğraflarını beğenme şanslarının daha yüksek olduğunu belirtiyor. Araştırma sonuçları, tatilcilerin gidecekleri yerleri seçerken, çekebilecekleri tatil fotoğraflarını göz önünde bulundurduğunu ve %45’lik bir kesimin bir sonraki tatil yerini instagram’da yapılan paylaşımlara göre seçtiğini gösteriyor.
Sony Mobile, rapor ile ayrıca farklı bölgelerden üç ödüllü fotoğrafçı Lluís Salvadó, Achim Thomae ve Mikael Buck’ın Xperia XZ ile yaptığı ortak çalışma kapsamında dünyanın önde gelen mekanlarını yeni perspektiflerden fotoğraflamalarını istedi. Kolezyum’da yapılan düşük ışıklı çekimlerden, Eyfel Kulesi’ndeki kalabalığın net fotoğraflarının çekilmesine kadar, Xperia XZ’nin üstün kamerası performansı ile dikkat çekiyor.
Instagram verileri kullanIlarak belirlenen dünyanIn en ünlü 30 mekânI listesinin tepesinde paris’in ikonu eyfel kulesi bulunurken, londra’daki big ben ufak bir farkla ikinci sIrada yer alIyor. burj khalifa ise roma’da bulunan kolezyum’u geride bIrakmasI ile dikkat çekiyor.
Top 30 listesi Sıra
Mekan
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30
Eiffel Tower Big Ben The Louvre Empire State Building Burj Khalifa Notre Dame Cathedral St Peter’s Basilica Time Square Sagrada Familia Colosseum Statue of Liberty Machu Picchu Alhambra Borobudur Red Square Christ the Redeemer Taj Mahal Burj Al Arab Mount Fuji Buckingham Palace Tokyo Tower Ha Long Bay Arc de Triomphe Berlin Wall Trevi Fountain Great Wall of China Sydney Opera House Table Mountain Park Güell Sacré-Cœur Basilica
Ülke
Instagram fotoğraf sayısı
Fransa Birleşik Krallık Fransa ABD BAE Fransa Vatikan ABD İspanya İtalya ABD Peru İspanya Endonezya Rusya Brezilya Hindistan BAE Japonya Birleşik Krallık Japonya Tayland Fransa Almanya İtalya Çin Avustralya Güney Afrika İspanya France
4,654,699 2,435,223 1,740,908 1,570,167 1,446,682 1,330,688 1,131,705 1,100,344 936,216 860,248 813,930 745,815 745,716 667,086 591,430 581,523 571,070 534,562 533,696 498,280 485,744 475,390 449,856 434,869 427,708 412,603 408,919 386,723 383,853 376,730
En çok 3 açıdan çekilen fotoğrafların yüzdesi 35% 50% 43% 45% 43% 53% 30% 54% 55% 66% 74% 85% 35% 50% 52% 71% 38% 56% 77% 58% 44% 57% 49% 21% 74% 72% 44% 61% 32% 59%
www.cypruszoom.com
79
Her şey cildiniz için Cilt üzerinde yer yer beliren lekelenmeler, vücut ve yüz estetiğine gölge düşüren cilt problemlerinden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle yaz mevsiminde artan cilt lekeleri için neler yapılması gerek?
Müzik ve Moda Koton’da Buluştu En yeni ve en modayı koleksiyonlarına yansıtan Koton, bir dönemin en popüler müzik türü olan Grunge’ı koleksiyonlarına taşıyor. 80’lerin ortasında ortaya çıkan alternatif rock müzik tarzı Grunge, Koton ile yeniden canlanıyor. 12 farklı seçenekten oluşan Grunge temalı tasarımlar, sloganlı, yırtık ve yıkamalı modeller ile dikkat çekerken, bağcıklar, kesik yaka modelleri, parça boyamaları ve tram baskılar da ön plana çıkıyor.
80
ZOOM I Temmuz 2017
Grunge ekolünün ruhunu yansıtan gri ve siyah renklerinin yoğunlukta kullanıldığı, koyu renk tonlardan oluşturulan tasarımlar, güçlü ve asi tarzların tercihi oluyor. Deff Leppard, Woodstock, Kıss ve Nirvana gibi dünyaca ünlü müzik gruplarının lisanslı ürünlerinin de yer aldığı Koton 2017 İlkbahar-Yaz koleksiyonlarındaki Grunge temalı ürünler, tüm Koton mağazalarında.
Yüzde beliren lekelerin ciltte bulunan melanosit hücrelerinden kaynaklandığını söyleyen Op. Dr. Bülent Cihantimur: “Koyu içerikli olan melanin pigmentlerinin ciltte birikmesi neticesinde, cilt lekelenmeleri meydana gelir. Farklı nedenlere bağlı olarak gelişen lekelenme problemleri, sadece kadınların değil erkeklerin de kâbusu olarak, oluşturduğu görüntüyle rahatsızlık hissedilmesine sebep oluyor. Ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyerek, özgüven kaybına neden olan cilt lekelenmeleri, genetik miras olabildiği gibi; başta uzun süre güneş ışığına maruz kalma, hormonal dengesizlik, hamilelik, doğum gibi nedenlere bağlı olarak da
gelişebilmektedir. Fakat güneş lekelenmeleri için önlem alarak, bu sorununun önüne geçmeniz mümkün” diyor: Güneşi sevin ama zararlarını da iyi bilin “Güneş sadece lekelenmelere değil, aynı zamanda cildin yaşlanmasına da neden oluyor fakat en büyük D vitamini kaynağımız. Bu yüzden güneşi sevmek ama zararlarını da bilerek hareket etmek en doğrusu. Hemen her yerde duyabileceğiniz öğle saatlerinde dik açıyla gelen güneş ışığından korunmak önemli ve her daim yüksek faktörlü ama içerisinde parfüm ve lekelenmeyi artıracak maddeler olmayan güneş kremlerini sürebilirsiniz.
Eğer lekeye eğilimli, gözenekleri açık bir cildiniz varsa, mutlaka cilt tipinize uygun, yüksek koruma faktörlü ürünleri tercih etmelisiniz. Bol su için ve gözeneklerinize sabah saatlerinde birkaç buz eşliğinde tonik gibi uygulama yapın. Kısaca güneş lekelerini oluşmadan engellemek, yaz boyunca cilde iyi bakmak birinci kural. Güneş lekelerine lazerli çözümler Güneşten kaçamadınız ya da farklı nedenle oluşmuş lekeleriniz varsa, hangi nedene bağlı olarak gelişirse gelişsin, cilt lekelerinden kısmen veya tamamıyla kurtulmanız mümkün ama önlem almak en mantıklısı.
GÜZEL YEMEK İSİMLERİ KİLO ALDIRIYOR
Y
emeklere güzel isimler vermek, olduğundan daha lezzetli gösterecek isimler koymak daha fazla tüketilmelerine, dolayısıyla kilo artışına ve obeziteye neden oluyor.
“Sebzelerin sağlıklı olduğunu vurgulamak iyi bir fikir gibi görünse de bu aslında ters tepkiye neden olabilir. Stanford’da yapılan deneyde, bir kısım yemekler olduğundan daha lezzetli gösteren isimlerle etiketlendi.
İlginç gerçek Stanford Üniversitesi’nde gıda psikolojisi üzerine yapılan araştırmada ortaya çıktı. BariatrikLab Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi kurucusu Prof. Dr. Halil Coşkun, araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi:
Diğerleri ‘az yağlı, düşük miktarda sodyum içerir, şekersiz’ gibi etiketlerle etiketlendi. Yemeklere verilen isimlerin hepsi doğruydu; sadece katılımcılar, aynı yemeklerin farklı isimlerle etiketlendiğini bilmiyordu. İnsanların sağlıklı etiketlerle işaretlenen bu yiyecekleri pek
yemek istemediği gözlendi. Araştırmalar, insanların sağlıklı yiyecekleri daha az lezzetli olarak düşünme eğiliminde olduklarını gösterdi. Katılımcılar süslü isimlerle etiketlenmiş yemeklerden ise büyük porsiyonlarla almayı tercih etti. 46 gün süren deneye katılanların üçte biri (yaklaşık 28 bin kişi) deney süresi boyunca sebze yemekleri yemeyi seçti. Üzerinde süslü isimlerin yazılı olduğu etiketleri seçen insan sayısı, sade ve düz isimleri seçenlerden daha fazlaydı”
www.cypruszoom.com
81
BaBalar Gününe özel Türk sinemasının en BaBa karakTerlerine hayaT veren oyunculardan oluşan Bir lisTe yayınlandı. özel sinema kulüBü sinemia ediTörlerinin seçTiği isimler arasında, münir özkul’dan hulusi kenTmen’e, şevkeT alTuğ’dan Gazanfer özcan’a 10 usTa oyuncu Bulunuyor.
T
ürk sinemasının tadı tuzu, unutulmaz 20 baba karakterini buluşturduğu liste yayınladı. www.sinemia. com editörleri tarafından oluşturulan listede, bazen karşımıza alıp bağırıp çağırmak istediğimiz, bazen de göğsüne yüzümüzü saklayıp saatlerce ağlayabileceğimiz en ‘baba’ oyuncular bulunuyor. Listede dizilerdeki baba rolleriyle akıllarda yer etmiş oyuncular da unutulmamış. İşte o listedeki isimlerden bazıları:
Türk sinemasının en
‘BABA’ karakterleri
Münir Özkul ‘Ben Yaşar Usta’ replikleri ile akıllarımıza kazınmış Münir Özkul, Türk sinemasının mihenk taşlarından. Mahmut hoca, Yaşar usta ve diğerleri. Hangi role bürünse kendini sevdiren, Türk tiyatrosuna da yıllarca emek vermiş, İsmail Dümbüllü ödüllü usta oyuncumuz. Ali Şen Usta oyuncu ali-cengiz oyunlarını seven, paragöz baba karakterlerinde başı çeker. Aynı zamanda Şener Şen'imizin babasıdır. Ayhan Işık Yakışıklı efsane. Sezercik filmlerinin iyi yürekli, tatlı babası. Erol Taş Oynadığı kötü karakterler sebebiyle, normal hayatta da halk tarafından hep kötü bilinmiştir. Filmlerde kötü ağa, mafya babası, sevenleri ayıran, adam öldüren rollerden tanırız. Gerçek hayatta ise pamuk gibi bir kalbi vardır.
82
ZOOM I Temmuz 2017
Hulusi Kentmen 300 civarı filmde rol almıştır. Dış mizacı pos bıyıkları sebebiyle biraz sert gözükse de, aslında yumuşacık bir kalbi vardır. Sinemanın tatlı-sert, tatlı-kaçık şefkatli babasıdır. İhsan Yüce Bazen iyi, bazen kötü baba rollerinde çıkmıştır karşımıza. Birçok Kemal Sunal filminde oynamıştır. En unutulmayan baba rollerinden biri Sultan filmindedir. Senaryo yazmışlığı da vardır, şairliği de… Nubar Terziyan Sinemanın pamuk dedesi, iyi yürekli aile reisi rolleriyle tanınır. Öyle bir gülüşü, öyle bir duruşu vardır ki, naifliğine hayran bırakır. Şevket Altuğ Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra İstanbul Konservatuvarını bitirdikten sonra Ankara Sanat
Tiyatrosu ve Dostlar Tiyatrosu'nda birçok oyunda rol alır. Hala şarkısını dinlediğimizde gözlerimizi yaşartan Süper Baba dizisinin babası Fiko rolü ile yüreklerimizde yeri ayrıdır. Gazanfer Özcan Gönül Ülkü Gazanfer Özcan Tiyatrosu'nu, eşi ile birlikte kurdu. Yıllarca, birçok sinema ve televizyon projesinde yer aldı. Kendisini ölümünden önce son olarak yer aldığı Avrupa Yakası dizisinin, Tahsin baba rolü ile hatırlarız. Savaş Dinçel Ali Poyrazoğlu, Ankara Sanat Tiyatrosu gibi birçok tiyatroda oyuncu olarak yer almış, kuruluşundan itibaren Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. Kendisini, Ekmek Teknesi dizisinin yufka yürekli kız babası Nusret rolü ile sevmişizdir. Aynı zamanda karikatüristtir. www.cypruszoom.com
83
FİLM KONUSUNDA HER ZAMAN NE SEYRETMELİYİM SORUSUNUN YANITINA VERİLECEK CEVAP ÇOKTUR. ANCAK ZAMAN İSTEYEN BU DURUMU DAHA KISA SÜREDE ÇÖZMENİZ İÇİN SİZE 10 ÖZEL FİLM SEÇTİK. DAHİLERİN SIRA DIŞI HAYATLARINI NKONU ALAN BU FİLMLER, İŞİN UZMANLARINDAN DA YÜKSEK NOT ALMIŞLAR.
acak y a m l ı r ı ç Ka
m l i F 10
1- 21 (2008): IMDB: 6.8 Ben Mezrich’in 'Bringing Down the House' kitabından uyarlanmış olan film Amerika'nın en prestijli eğitim kurumlarından biri olan MIT’de okuyan Ben Campbell’in hikayesine odaklanıyor. Bir matematik dehası olan Ben, kendisi gibi 6 arkadaşıyla birlikte Las Vegas casinolarında kart sayarak ve casinoyu soyup soğana çevirerek milyonlar kazanmaya başlıyorlar fakat işler istedikleri gibi gitmiyor. Bir yandan dâhilerin öyküsü, bir yandan eleştirel yanına rağmen bir Vegas eğlenceliği.
D
eha muhteşem bir şey tabii, ‘normal’ insanların mümkün olacağını hayal bile edemeyecekleri fikirleri gerçek kılma güçleri, özel yetenekleri var sonuçta. Fakat dâhi olmak da öyle kolay iş değil, böyle olağanüstü yeteneklere sahip, üstün zekalı insanlar genelde hayatta bazı farklı mücadeleler içinde buluyorlar kendilerini; zihinsel hastalıklara sahip olabiliyorlar, sosyal problemler yaşayabiliyorlar, çevrelerinin onlara yaklaşımları kafalarını karıştırabiliyor. Bu tarz üstün zekalı insanları ve hayatta karşı karşıya kaldıkları sorunları işleyen filmlerden on bir tanesini sizler için derledik.
84
ZOOM I Temmuz 2017
3- Yağmur Adam(Rain Man, 1988): IMDB: 8.0 Charlie babasının ölümü üzerine büyük bir mirastan yararlanacağını düşünerek hayaller kurar. Oysa kendisine sadece 1949 model bir Buick bırakan babası, servetin tamamını Charlie’nin daha önce varlığından haberdar olmadığı otistik bir dâhi olan ağabeyi Raymond’a bırakmıştır. Raymond’u kaldığı klinikten kaçırıp ülke çapında bir seyahate çıkaran Charlie, abisinin yaşamı zorlaştıran alışkanlıklarıyla çileden çıksa da otistik adamın matematik ve hafıza konusundaki insanüstü yeteneği karşısında da hayrete düşer. O yıl film 4 Oscar ödülüne layık görülmüştü, elbette biri de otistik abiyi başarıyla canlandıran Dustin Hoffman’a gitmişti. Charlie’yi canlandıran ise Tom Cruise idi.
4- Her Şeyin Teorisi (The Theory of Everything,2014): IMDB: 7.7 İngiliz fizikçi ve teorisyen Stephen Hawking'in hayatını ve karısı Jane Hawking ile olan ilişkisini ele alan filmde, dâhi Hawking’i canlandıran genç oyuncu Eddie Redmayne, o yıl bu performansla en iyi erkek oyuncu Oscar’ına hak kazanmıştı.
2- Akıl Oyunları (A Beautiful Mind, 2002): IMDB: 8.2 Önemli başarılarından çok uzun yıllar sonra Nobel Ödülü'ne layık görülen ünlü matematikçi John Nash'in gerçek hayat hikayesini anlatan 'Akıl Oyunları', dahi adamın zamanla şizofrenik belirtilerle mücadele etmeye başlamasına, gerçeklerle düşüncelerini birbirinden ayıramadığı noktalara odaklanıyordu.
5- Pi (2000): IMDB: 7.5 Darren Aronosfky imzalı filmde bir matematik dehası olan Max, kafayı sayılarla bozmuştur. Doğanın ölçülebilir bir matematiksel kodlanma sistematiğine sahip olduğuna kafayı takan Max, bunu da pi sayısına bağlıyordu. Depresif ve paranoyak bir kişilik olan Max’in peşinde giderken atmosferden ve filmin müziklerinden etkilenmemek de mümkün değildi. Muhteşem bir soundtrack’e sahip bu film!
9- Küçük Adam Tate (Little Man Tate, 1991): IMDB: 6.6 Dede (Jodie Foster) tek başına oğlu Fred'i (Adam Hann-Byrd) büyütmeye çalışmaktadır. Oğlunun bir dahi olduğunu keşfeden Dede, Fred'in en iyi eğitim imkanlarının kendisine sunulmasını ister. Dede, oğlunu kötü niyetli insanlardan da korumak zorundadır. Başarılı oyuncu Jodie Foster ilk kez yönetmenlik koltuğunda.
7- Sosyal Ağ (The Social Network, 2010): IMDB: 7.7 Tüm dünya insanları olarak sabah yüzümüzü yıkamadan önce açıp baktığımız, gece uyuyana kadar elimizden düşürmediğimiz Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in öyküsünü anlatan filmi David Fincher yönetmişti.
6- Can Dostum (Good Will Hunting, 1997): IMDB: 8.3 Gus Van Sant imzalı bu filmde Matt Damon’un canlandırdığı Will, genel IQ’nun çok çok üzerinde bir zeka seviyesine sahip, fakat temizlikçi olarak çalışan sıradan bir genç olarak hayatını sürdürüyor. Bir akşam çalıştığı okuldaki sınıflardan birinde tahtada o güne kadar hiçbir öğrencinin çözememiş olduğu bir matematik problemiyle karşılaşıp iki dakikada problemi çözüp hayatına devam ediyor. Profesör bir şekilde ona ulaşıyor fakat Will zeki olduğu kadar problemli de. Derdine derman ise psikolog Sean Maguire (Robin Williams) oluyor.
10- Amadeus (1984): IMDB: 8.3 Müzik konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahip olan Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’nin ilişkisine odaklı bir film. Yaşamı ile müziği zıt kutuplarda ilerleyen Mozart, gündelik yaşamında gerçek bir arıza karakter olarak kopuk bir hayat tarzı sürdürmüş.
8- Bay Turner (Mr. Turner, 2014): IMDB: 6.8 Dahi İngiliz ressam J.M.W. Turner'ın hayatı beyazperdede! 19. yüzyılın en takdir edilen ressamlarından biri olan Turner'ın hayatının son 25 yılında yaşadıklarını, sanatının içeriğini, sosyal çevresini ve özel hayatını irdeleyen bir film.
www.cypruszoom.com
85
Güneş Kremi En az 20 dakika önce sürün 86
ZOOM I Temmuz 2017
GÜNEŞTEN KORUNMAK İÇİN SÜRÜLEN KREMLERİN PLAJA GİTTİKTEN SONRA SÜRÜLMESİNİN KORUMAYI AZALTTIĞINI BELİRTEN TÜRK DERMATOLOJİ DERNEĞİ ÜYESİ PROF. DR. SEDEF ŞAHİN “GÜNEŞTEN KORUYUCU KREM SEÇERKEN CİLDİNİZE UYGUN KREMLER SEÇMELİSİNİZ VE BU KREMLERİ DIŞARI ÇIKMADAN EN AZ 20 DAKİKA ÖNCE SÜRMELİSİNİZ” DİYOR.
Kimler güneşten korunmalı? Dünya Sağlık Örgütü bu konuda çok net önerilerde bulundu. Çocuklar gençler güneşte daha çok kalma ihtimali olan kişiler, dışarıda çalışanlar, organ nakli yapılmış olan kişiler, kemoterapi ve radyoterapiye alan kişilerin özellikle güneşten şiddetle korunması gerekiyor. Bunun yanı sıra saçları açık olan, açık tenli kişiler güneşe duyarlı oldukları için güneşten daha fazla korunmaları gerekiyor. Güneşten koruyucu kremler nasıl kullanılmalı? Güneşten koruyucu krem seçerken cildinize uygun kremler seçmelisiniz ve bu kremleri dışarı çıkmadan en az 20 dakika önce sürmelisiniz. Plaja gittikten sonra sürülmesi etkinliğini çok azaltıyor. Miktar olarak da açıkta kalan bölgeye yeterince yayılmalı yani yeteri miktarda kullanılmalı. Krem kullanıldıktan sonra iki veya üç saatte bir yinelenmeli. Güneşten koruyucu kremlerin sürekli kullanımı kanser yapar mı? Elimizde böyle bir bilimsel kanıt yok şuan için, bu halk arasında bir söylem. Kanser yaptığına ilişkin böyle bilimsel bir kanıt elimizde mevcut değil. Güneşten koruyucu kremler neler içerir? Bu kremler eskiden sadece ultraviyole B ışınlarına karşı koruyordu dolayısıyla içeriği
daha sınırlıydı tabi etkisi de. Temelde iki tür koruyucu var; kimyasal koruyucu ve fiziksel koruyucu. Fiziksel koruyucuları özellikle çocuklarda daha çok tercih ediyoruz. Çünkü deri üzerinde bir tabaka yaratıyorlar ve emilmiyorlar ama etkileri ultraviyole A’ya karşı çok daha düşük. Dolayısıyla erişkinlerde kimyasal ve fiziksel güneş kremlerini birlikte tercih ediyoruz. Bunların içerikleri değişmekle beraber etkin olması gereken bir seviye var. İçerdikleri şeyler mesela oksibenzon ve parsol gibi maddeler. Fiziksel koruyucular ise temel olarak çinko oksit içeriyor. Güneşten koruyucu kremler deri kanserini engeller mi? Bu kremleri deri kanserinin türüne göre gruplamak daha doğru. Mesela melanom da mutlak koruyucu etkisi olduğunun kesin bir kanıtı yok. Bazal hücreli kanser dediğimiz hayatı tehdit etmeyen bir deri kanseri var bunda da mutlak bir koruyucu etkisi kanıtlanmış değil. Mutlak koruyucu etkisi olduğu bir deri kanseri var ki bu da skuamoz hücreli karsinom denilen biriken güneş hasarı ile oluşan deri kanseri. Bir de aktivi keratoz dediğimizi prekanseroz bir durum var. Bunun içinde etkili ve koruyucu etkisinin olduğu şüphesiz.
Güneşten koruyucu kremler D vitamini eksikliğine yol açar mı? Vitamin D aslında vücudumuzda var ama bunun dönüşümü için ultraviyole gerekli. Akdeniz ülkelerinde vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin öğlen güneşinde korunmasız olarak esmerlerde yaklaşık 10 dakika daha açık renkli kişilerde 7 dakikada üretilir. Bunun için ellerin, kolların, ayak ve bacakların bir kısmının açık olması yeterlidir. Daha uzun süre güneşlenseniz bile bu durum daha fazla D vitamini oluşmasını sağlamaz. Aksine yarım saatten sonra daha fazla vitamin D almak yerine güneşte kaldıkça vitamin D yıkımı başlar. Ancak bazı kişilerin vitamin D oluşturmasında problem olabiliyor. Bazen esmer tenliler bazen de vitamin D düzeylerinde farklı durumlar olanlar sorun yaşayabiliyorlar. Güneşten koruyucu kullanarak vitamin D oluşturma süresini 7 dakikadan 21 dakikaya çıkarmış oluyoruz. Güneşten koruyucu kullanmak ultraviyoleyi tamamen bloke etmiyor zaten vücudumuza bir miktar istesekte istemesekte giriyor.
www.cypruszoom.com
87
EVRENSEL BİLGİLER
EVRENSEL KAVRAM GÜCÜ Ö. CENAPBAŞMAN
D
ünya Evrim/ Deneyim/Görev Ortamında evrimleşmekte olan, İnsani farkındalık aşamasındaki bilinç potansiyelinin, bir BİYOKOMPÜTÜR(beyin) kullanarak oluşturduğu evrensel nitelikli düşünce boyut kavram gücüne ‘EVRENSEL KAVRAM GÜCÜ’ denilmektedir. Bu kavram gücüne sahip olan her insan, her mahiyetteki kayıtlanmalardan, şartlanmalardan ari ve münezzeh olan bir tarzda, muhatap olduğu obje, suje ve hadiseleri birden fazla alternatifler çerçevesinde ve ön yargısız olarak değerlendirebilmektedir. Evrensel kavram gücüne sahip olan bir insan, İçinde yaşadığı ortamda, sadece kendisinin değil diğer canlıların da yaşama hakkı ve özgürlüğünün olduğunu kabul ederek, onların inanç sistemleriyle alakalı düşünce ve davranışlarını eleştirmeden, onlarla birlikte onlara sevgi ve saygı duyarak yaşayabilmektedir. Evrensel Kavram Gücüne sahip insanın sevgisi de evrensel şuur kazanmıştır.
88
ZOOM I Temmuz 2017
İçinde bulunduğu ortamda bir minerale, bir bitkiye, bir hayvana veya bir insana olan bakışı; ‘EVRENSEL BAKIŞ AÇISI’ ile yaptığı için onları evrensel bir sevgi ve saygı şuuru ile sever ve sayar. Onun için, yaşadığı ortamda varolan her şeyin, varoluş amacı vardır ve bu amaç doğrultusunda da insanlar tarafından ister farkedilsin ister farkedilmesin mutlaka vurguladığı bir fonksiyonu mevcuttur. Evrensel kavram gücüne sahip olan insan, her olana; olması lazım gelen yerde, olması lazım gelen planda, olması lazım gelen görevsel aktiviteyi ister farkındalıklı olarak ister farkındalıksız olarak bütünsel birliğin selameti uğruna gösteren gözüyle bakabilmektedir. Evrensel bakış açısıyla yapılan birden fazla alternatifler çerçevesindeki değerlendirilmeler, OLAN'ın mevcudiyeti hakkındaki gereksinimlerin, Evrensel Kavram Gücü'ne sahip olan insan tarafından kavranılmasını sağlarken, onlara duyulması gereken sevgi ve saygının Evrensel statüde yaşanmasını da temin etmektedir.
Evrensel Kavram Gücüne sahip olan insan kendi bilinç kökeni olan Evrensel Öz'ünün farkındalığıyla hareket ederken, içinde yaşadığı ortamdaki her olanın hakikatini Öz farkındalık gücüyle gereği gibi değerlendirebilmektedir.
da insan varlığının kendinden kendine, kendi tarafından devrede tutulan kayıtlanmaları ve şartlanmaları ve bunlara dayalı olarak yaşadıkları değer yargıları, bilinçlerin kökenleri olan özlerin ortaya çıkmasına engel olmaktadır.
Kayıtlanma ve şartlanma; insan varlığının bilinç kökeni olan özünün farkındalığına kavuşmasına engel olucu ve özünden ayrı bir mahalde gittikçe kısır döngüye uğramasına sebep olan kısır olgulardır.
Evrensel İnsanlık Keyfiyetleriyle uyumlu olan Evrensel Kavram gücü; EVRENSEL YAŞAM MOTİVASYONU'nun, Dinsel, Sanatsal ve Bilimsel statülerde yaşanmasına müsait olduğu için, Dinsel, Sanatsal, Bilimsel aktivitelerin, kendi orijinsel hakikatlerine uygun olan bir frekansta gösterilmesini sağlayabilmektedir.
Evrensel Kavram Gücüne sahip olan insanın algılama keyfiyetleri de evrensellik kazanmıştır. Artık onun görsel, işitsel, tadsal, kokusal ve dokunsal duyumlamalarında bir ahenk, bir ritim ve birbirleriyle uyumlu olan iletişimler mevcuttur. O artık bir objeye, bir sujeye, bir hadiseye bakarken diğerlerine göre bir başka gözle bakmaktadır. O artık bir obje, suje ve hadiseden kaynaklanan sesleri diğerlerine göre bir başka kulakla işitebilmektedir. Neden? Zira onun mutat insani algıları, transandantal özellikler kazanmıştır. İçinde bulunulan dünya deneyim/evrim/görev ortamın-
İnsana insan olduğundan dolayı, evrensel insanlık keyfiyetleriyle donanması gerekliliğini kabul eden ve hangi dinden, hangi ırktan, hangi milletten olursa olsun mutat da olsa insan olarak bir kavram gücüne sahip olduğunu kabul ederek, bir gün sahip olduğu mutat kavram gücünü transandantal bir aşama kaydedip, evrensel kavram gücüne dönüştürebilecek kabiliyette olduğunu bilerek ona sevgi ve saygı duyan her insan ‘evrensel insan’ olarak kabul edilmektedir.
S
Facebook Beyni Küçültüyor
osyal medyanın en önemli mecralarından Facebook’un bağımlılık yaptığının kanıtlandığını belirten uzmanlar, “Bilimsel çalışmalarda yoğun Facebook kullanımı olan kişilerde beynin amigdala bölgesindeki gri materyalinde madde bağımlısı hastalardaki gibi hacim azalmaları olduğu gözlenmiştir” dedi. Akıllı telefon ve sosyal medya kullanımının sınırlanması gerektiğini öneren uzmanlar yüz yüze iletişim kurarak sosyalleşme tavsiyesinde bulunuyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Yrd.Doç.Dr. Alptekin Çetin, Facebook bağımlılığına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Dünya üzerinde her üç kişiden ikisinin sosyal ağları ziyaret ettiğini belirten Yrd.Doç.Dr. Alptekin Çetin, “Her gün Facebook üzerinde 8 milyar dakika geçirilmekte ve 285 milyon adet içerik paylaşılmaktadır. 350 milyon aktif kullanıcısı ile Facebook bir ülke olsaydı Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın en kalabalık 3. ülkesi olurdu. 41 milyondan fazla kullanıcıyla Türkiye Facebook’ta en aktif üçüncü ülkedir Türkiye, Avrupa’nın internette en çok zaman geçiren ülkesi durumundadır” dedi.
“’Facebook Bağımlılığı’, her ne kadar psikiyatri tanı grupları arasına henüz girmemiş olsa da pek çok bilim adamı ve ruh sağlığı profesyoneli tarafından internet bağımlılığı başlığı altında ele alınan önemli bir konudur” diyen Yrd.Doç. Dr. Alptekin Çetin, “Son 10 yılın en yoğun sosyal paylaşım sitesi olan Facebook bu yoğun kullanım ardından kişilerin gündelik hayatını, beğenilerini, gün içindeki ruhsal durum ve davranışlarını etkileyen bir alan haline gelmiştir. “Beğenmek”, “Beğenilmek”, “paylaşmak” ve “takip etmek” gibi kavramları hayatımıza sokan Facebook sosyal platformunun bağımlılık potansiyeli tüm dünyada bilim çevrelerinde tartışılmakta ve çalışmalar yapılmaktadır” dedi. Hafıza sorunu ve unutkanlığa yol açabilir Dürtüsellik ve haz odaklı yaşam alanında sorun yaşayan bireylerin Facebook bağımlılığı açısından risk altında olduğunun bilindiğine dikkat çeken Yrd.Doç.Dr. Alptekin Çetin, “Yapılan bilimsel çalışmalarda yoğun Facebook kullanımı olan kişilerde beynin amigdala bölgesindeki gri materyalinde madde bağımlısı hastalardaki gibi hacim azalmaları olduğu gözlenmiştir” dedi. Beynin bu bölgesindeki etkilenmelerle beraber hafıza sorunları, unutkanlık, muhakeme
yetilerinde kayıp gibi gündelik hayatı olumsuz etkileyebilecek klinik sonuçlar ortaya çıkabilir. Uyum ve iletişim sorunu yaşayanlar risk altında Yrd.Doç.Dr. Alptekin Çetin, sıklıkla içine kapanık, gündelik sosyal ilişkilerden kaçınan, uyum sorunu yaşayan, arkadaşları ve aileleri ile iletişim sorunları yaşayan, beğenilme kaygısı yaşayan genç bireylerin Facebook bağımlılığı açısından risk altında olduğunu ifade etti. Yrd.Doç.Dr. Alptekin Çetin, şunları söyledi: “Kişinin bilgisayar aracılığı ya da akıllı telefon kullanarak gününün büyük kısmını sosyal medya hesaplarında geçirmesi, diğer gündelik aktivitelere zaman ayırmaması, Facebook’a girme açısından yoğun bir istek hali yaşaması, bunu sağlayamazsa ortaya kaygı durumunun çıkması bağımlılık açısından risk oluşturabilecek kriterlerdir.” İnternet bağımlılığı tedavi edilebilir İnternet bağımlılığının davranışsal bağımlılıklar grubu altında ele alınabileceğini kaydeden Yrd.Doç. Dr. Alptekin Çetin, “Bu durumda kişinin ilk olarak yaşadığı sorunun farkına varır hale getirilmesi için bilgilendirilmesi, sonrasında kullanımın kısıtlanması, gün içinde diğer aktivitelere daha fazla zaman ayırmasının sağlanması, akıllı
telefon kullanımının azaltılması, sosyalleşme ve insan ilişkileri özelinde eğitilmesi, olası ek psikiyatrik tanıların değerlendirilmesi, gerekli terapi ve ilaç tedavilerinin değerlendirilip başlanması gerekmektedir” diye konuştu. Facebook ölçeği Türkiye’ye uyarlanacak Yrd. Doç.Dr. Alptekin Çetin, Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi dahilinde bir yüksek lisans tezi olarak Bergen Facebook Bağımlılık Ölçeği’nin Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması yapıldığını belirterek “Bu ölçeğin Facebook bağımlılığının tanısını koymada önemli bir gereç olduğu bilinmektedir. Bu nedenle ölçeğin Türkçe’ye kazandırılması için gerekli hazırlıklar yapılmış ve 300 üniversite öğrencisinde uygulanmıştır. Bu çalışmada kişilerin bağımlılık durumu değil, bahsedilen ölçeğin Türkçe çevirisinin yapılması amaçlanmıştır. Sonraki yıllarda yapılacak Facebook bağımlılığı çalışmaları için gerekli Türkçe materyalin oluşturulması sağlanmıştır” diye konuştu.
www.cypruszoom.com
89
Tunaç Riding Club
Binicilik dersleri Dağ gezisi + Piknik turları Engel atlama dersleri Çocuklar için Midilli ve Pony'lerle eğitim
Kıbrıs'ın ilk Binicilik Okulu
Karaoğlanoğlu/GİRNE
0533 851 38 13
EP_ZOOM_220x310mm)BASKI.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
1
20/06/17
09:40