Dengê Kurdistan 22

Page 1

Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

DEVRİMCİ OLANAKLARA HÜCUM Sömürgeci faşizm gemi azıya aldı. Devlet baskısı ve terörü son sınırına tırmanıyor. Dağlarımıza kazan bombaları atılıyor. Şehirlerimiz tank ve toplarla yerle bir ediliyor. Sömürgeci faşistler kan kusuyor üstümüze. Söke söke kazandığımız ulusal demokratik mevzilerimiz yağmalanıyor. Gazetelerimiz, televizyon ve radyolarımız yasaklanıyor. Fiili meşru mücadele alanından binlerce yoldaşımız, vekillerimiz tutsak alınıyor. Sömürgeci faşizm Rojava devrimini boğmak, Şengal'e saldırmak, Kandil'i ele geçirmek için fırsat kolluyor. Bir iki yıl önceki “müzakere süreci” ile kıyaslandığında ne kadar da farklı bir manzara. 2014 Newroz'unda milyonlarca insanın heyecanla dinlediği “barış” mesajının yankısı kulaklarda hala.

Kuşku yok ki onun etkisi büyük. Ama bu salt onun kişisel eğilimleri, başkanlık hevesi ile izah edilemez. Nihayet “müzakere masası”nda da o vardı. Şimdi gözü dönmüş saldırganlıkta da en önde o var. Faşist diktatör Erdoğan sömürgeci burjuva Türk faşist devletinin yoğunlaşmış aklı ve iradesidir. AKP bu akıl ve iradenin yürütücü organıdır. Sömürgeci devleti müzakere masasına mecbur bırakan da yeniden “ez-çöz” politikasına döndüren de Kürt ulusal direnişinin yol açtığı rejim krizinin bir “cumhuriyet krizi” halini almasıdır. TC bir varoluşsal krize saplanmıştır. Sömürgeci faşist devlet “müzakere süreci” ile Kürt ulusal özgürlük hareketini ulusal statü talebinden vazgeçirerek sistem içine çekmek istedi. Bunu “müzakere süreci” ile başaramayacağını anlayınca “topyekün ezme süreci”ne geçti. Her iki “süreç” birbirinin karşıtı değil tamamlayanıdır. Hedef Kürt ulusal özgürlük mücadelesini tasfiye ederek “cumhuriyet krizi”nden çıkmaktı.

Ne oldu da “barış” umudunun yerini “vahşet bodrumları” aldı? Ne oldu da “demokratik siyaset” alanının daracık damarları bile kesilip bir kenara atıldı? Ne oldu da “dolmabahçe mutabakatı” yerini “kim kimin iradesini kırarsa”ya bıraktı? Gel gör ki kriz atlatılmak bir yana derinleşiyor. Kürt ulusal Sömürgeci faşist devletin özgürlük hareketi Rojava devrimi vahşi saldırıları faşist diktatör ve Şengal direnişi ile yeni bir Erdoğan'la izah edilebilir mi? düzeye ulaştı. TC'yi bu kadar 2


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

çıldırtan, ona Lozan'ı tartıştıran Risk budur. Ulusalcı, laiklik yandaşı bujuva partileri politik islamcı Ulusal devrimci demokratik faşistlere biat ettiren budur. kazanımlarımız risk altındadır. Sömürgeci faşistlerin devrimci Politik islamcı faşist diktatör demokratik iradeyi kırmak için Erdoğan komutası altında başvurmayacakları hiçbir yöntem birleşen sömürgeci faşist cephe yoktur. Sınır içinde azgın Kürt özgürlük hareketinin faşist devlet terörü sınır dışında iradesini kırmak için var gücüyle doğrudan ya da çeteler eliyle yükleniyor. Bunun için gözü işgalle tamamlamak istiyorlar. dönmüşçesine saldırılar yapıyor. Bu güruhlar ancak iradesi Her Yerde Her Biçimde Her kırılarak bundan vazgeçirilebilir. Mevzide Kesintisiz Direniş! Düğüm noktası budur: Kim Faşizmi Yeneceğiz! Halklarımız kimin iradesini kıracak? Kazanacak! 7 Haziran 2015 seçimlerinin Faşist Erdoğan Ve AKP hemen ardından Faşist Erdoğan Diktatörlüğünü Yıkacağız! bir saray darbesi gerçekleştirdi. Kürdistan Faşizme Mezar Seçimleri geçersiz saydı. 1 Kasım Olacak! seçimlerinden sonra meclis Li Hember Faşîzmê Serhildan, yönetimi fiilen Erdoğan'ın eline Berxwedan, Tolhildan! geçti. 15 Temmuz Askeri faşist Bijî berxwedana Kurdistan! darbesini bertaraf eden Faşist diktatör Erdoğan saray darbesini Dönemin başlıca şiarları olarak Kuşkusuz derinleştirdi. Meclis tamamen yükseltilmelidir. devre dışı bırakılarak saray tek lafla umut gemisi yürümez. belirleyici güç haline geldi. Faşist Tam da bu şiarlara uygun pratik sergilendiğinde Erdoğan'ın sarayda hazırladığı bir emirnameler OHAL kararnameleri söz güç ve anlam kazanır. olarak yürürlüğe kondu. Cerablus işgali, Mımbiç'i ele Öncü, topyekün ezme saldırısına gücüyle direnmeli, geçirme tehditleri, Musul'dan bütün pay isteme girişimi ve Başûr'da mevzilerini savunmalı, en ön işgalci askeri güç bulundurması, saflarda sömürgeci faşistlerin büyütmelidir. güney sınırlarına yığınak yapması korkusunu faşistlerin irade sömürgeci faşist devletin sınır Sömürgeci içinde olduğu gibi sınır dışında kırma saldırısının doğrudan ve da gözü dönmüş bir saldırganlık ilk hedefi devrimci demokratik içinde olduğunu gösteriyor. direniş ocaklarıdır. Bu ocakları 3


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

söndürmek için her türlü metoda başvurmaktadır. Elbette yapılması gereken ilk şey direniş ateşini sürekli canlı tutmaktır. Fakat bu yetmez. İrade kırma saldırısında asıl amaç halkın umudunu kırmaktır. Devrimci-demokratik direnişin de asıl amacı bu umudu dimdik ayakta tutmaktır. Öncünün görevi sadece direnmek değil, halkı direnişe sevketmek, onların ileri bölüklerini örgütleyerek faşizme ve sömürgeciliğe karşı savaştırmaktır.

Basacak matbaa bulamıyorsak, herkesin kendi evinde kurabileceği “partizan matbaası”na geçmeliyiz. Unutmayalım politik islamcı faşist darbe koşullarındayız, tam da bu gerçekliğe uygun hareket etmeliyiz. Dün kullanılabilen pek çok olanak bir anda ortadan kaldırılıyorsa, durup seyretmek yerine yeni yöntemlerle faşizmin karşısına dikilmek gerekir. Herkes görevini en iyi biçimde yerine getirmelidir. Fakat bu herkesin yalnızca kendi görevinden sorumlu olduğu anlamına gelmez. Şimdi her zamankinden fazla “gündüz külahlı gece silahlı” olmalıyız. Herkes her an yeni görevlere hazır olmalıdır. Mücadelenin yasadışı ve silahlı biçimlerinin öne geçtiği bir zamandayız. Bütün örgütler ve kadrolar her an konum değiştirmeye hazır olmalıdır. Yalnızca örgütlerimiz ve kadrolar değil, bütün parti çeperi ve yurtsever halkımız da bu pratiğe daha çok çekilmelidir. Bulunduğumuz her alanda, okulda, mahallede, köyde milis örgütleri inşa etmeliyiz. Parti sempatizanlarının da içinde yer aldığı partili milislerle yetinemeyiz. Sömürgecilere karşı olan herkesin dahil olacağı daha geniş bir milis ağı da oluşturmalıyız.

Propaganda ajitasyon ve örgütlenme, devrimci demokratik direnişle iç içe yürütülmelidir. Bunlardan hiç biri diğerinin yerine konamaz. Propanda ve ajitasyon araçlarının ne denli önemli olduğu son günlerde iyice anlaşılmış olmalı. Halka ulaşmamızı sağlayan bütün iletişim kanalları bir çırpıda kesildi. Görüldü ki bizim günlük politik çalışma içinde çok da kıymet vermediğimiz araçlara sömürgeci faşistler büyük değer biçmektedir. O halde yayınlarımızı çok daha yaygın dağıtmalıyız. Kahveler, pazar yerleri ve toplu ulaşım araçlarını, lise ve üniversiteleri sesimizin halka daha çok ulaştığı mekanlar haline getirmeliyiz. Onların her tıkadığı iletişim kanalı yerine yeni bir kanal açmalıyız. Dün “eski” diye burun büktüğümüz bildiri, afiş, stiker vb. araçları meşru ve yasadışı biçimde çok daha etkin kullanmalıyız. 4


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

Olanak Sömürgeci faşizm derin bir kriz içinde. Politik sistemin eskisi gibi sürdürülmesi mümkün değil. Yerine ne konacak? Günün can alıcı sorunu budur. Sosyalist yurtseverler, bütün olanakları ve güçleriyle yurtsever devrimci güncel görevlerini yerine getirirken Kürt ezilenleri için nasıl bir gelecek önerdiklerini de ortaya koymalıdır. Programımızda belirtilen, emekçi konseylere dayanan federatif birlikler kurmanın mümkün olduğunu ve halklarımız arasında barışı inşa etmenin çözüm yolu olduğunu propaganda etmeliyiz. Emekçi konseylere dayalı özgür demokratik Kürdistan için koşullar olgunlaşmaktadır. Yurtsever demokratik hareket emekçi konseyleri demokratik özerkliğin temeli sayıyor. Biz bu konseylere de demokratik özerkliğe de sahip çıkıyoruz, başarısı için de çalışıyoruz. Ama aynı zamanda sömürgeci faşist rejimin yıkılmadığı koşullarda kazanımların fiilen ve ancak geçici bir süre korunabileceğini belirtiyor, sömürgeci faşist rejimin yıkılmasıyla emekçi konseylere dayalı devrimci demokratik bir sistemin güvenceye alınabileceğini ileri sürüyoruz. Amed belediye, HDP eşbaşkanlarının, vekillerin tutuklanması ardından yaşanan diğer gelişmeler bu görüşlerimizin doğruluğunu bir kez daha ortaya 5

koymuştur. Sosyalist yurtsever hedeflerimizi yığınlara taşımak için koşullar her zamankinden uygundur. Şimdi Bakûr'da sosyalizmin kızıl bayrağını daha büyük bir güçle dalgalandırmalıyız. Bilhassa Kürdistan öğrenci gençliği ve Alevi halkımız arasında sosyalist yurtsever propagandaya hız vermeliyiz. Rojava devrimini savunmak ve güvencelemek kadar onun siyasi sosyal inşasına katılmak da günün sosyalist yurtsever görevleri arasındadır. Bakûr'daki bütün yakıcı görevlere karşın Bakûr gençliğinin bir yüzü her zaman Rojava'ya dönük olmalı. Rojava'daki devrim soluğunu Kürdistan'ın dört bir yanına taşımalıyız. Sömürgecilerin işgalci emellerini kursaklarında bırakacak olan da budur. Büyük risklerin büyük olanaklarla iç içe olduğu bir süreçten geçiyoruz. Riskleri bertaraf ederek olanakları gerçeğe dönüştürmek için ileri.


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

ÇÖZÜM; YAŞAMDA DEĞİŞİM ‘ERK’EKLİĞE SAVAŞ Özgürlük, zorunluluğun bilgisini gün yüzüne çıkarmakdır. İnsan, özünü anlamadığı nedenlerin kölesidir. Bu nedenleri bilirse, bilgiyle davranır ve özgürleşir. İrade, özgürlüğün pratik halidir. Komünist erkekler, erk hallerini her günkü politik ve ideolojik çalışmanın içinde öğrenseler de, pratikte ne kadar irade gösterdikleri tartışacağımız temel nokta olmaya devam ediyor. Işık yoldaş “İnsanın insan tarafından sömürülmesine dayalı ilişkiler çerçevesinde şekillenen birey, sömürülen yada sömüren olmanın beyninde ve ruhunda yarattığı tahribatları yansıtmaktadır. Teorik olarak reddettiği tavırlar onda içselleşmiş durumdadır. Bu tavırlar kendini pratikte bireyciliğin çeşitli görünümleri olarak dışa vurmaktadır” derken aslında dikkat çektiği, teorik olarak reddedilen, ancak yaşamda bireyin pratiğinde ortaya çıkan, kapitalist ideolojinin kişideki yansımalarıdır. Erkeğin, egemenliğini sürdürmek söz konusu olduğunda özgürlük sorunu yoktur. Ancak kapitalist sistemde insanın kendine yabancılaştırılması, kendi gerçek özünden koparılması, ezen olması, bize erkeğin de özgür olmadığını gösterir. Kürt ulusunu ezen Türk halkı nasıl ki özgür değilse, kadını ezen erkek cinsi de özgür değildir. 6

Partimiz ve Kadın Önderliğimiz, ‘kadının özgürleşmesi erkeğin insanlaşması’ derken, kendine yabancılaşmış erkeğin, iktidar ve ayrıcalıklarından vazgeçmesi, Kadın cinsiyle eşit ilişkilenmeyi başarması, insani niteliklerini kendinde yeniden şekillendirmesi ve özüne dönmesi olarak tarif ediyor. Peki kapitalist ideolojinin cinslere biçtiği toplumsal roller karşısında erkek komünistler kendilerini ne kadar değiştiriyor? Pratikte bu konuda devrimci kararlılıkları ne düzeyde? Alanlarımızda erkek yoldaşların yaptığı bir dizi kadın özgürlüğü eksenli erkek toplantılarının raporlarına baktığımızda, kendilerine dair yaptıkları değerlendirmeler, sorunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Erk dil ve tarzının yaşamdaki yansımaları ağırlığını koruyor. Dil ve tarzda, erkeği güçlü kadını zayıf gösteren, kullandığı kelime,ses tonu ile iktidar kurmaya çalışan erkekler. Kadının gücüne ve yönetmesine karşı güvensiz olan, öğreten, kendini önemseyen, erkeklik halleriyle uzlaşan, güç ve iktidara tapınan, kibire varan gururu sürdüren. Her işin en iyisini bilen, en iyi konuşan, en iyi yöneten, en iyi savaşçı olduğunu sanan ve bunlara benzer bir dizi sonuç ve algı dillendiriliyor. Yine


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

kadının yönetimini kabullenmeme, savunmacı, kendini olmuş bitmiş zannetme bu nedenle erkeklikle kopuşa derinlikli yaklaşmayan kadını ise olmakta olan gören yaklaşımlar. Dinleme kültürünün zayıflığı, söz kesmeyi kendine hak gören, kadın sesini yükselttiğinde ise öfkelenen, mutlaka son noktayı koyma isteği olan erkek yoldaşlar. Kadınlara ''nezaket''li davranmayı bir gelişme olarak gören, kadın yayınlarını okumayan, kadın özgürlük mücadelesine dair politik öneri ve pratik sergilemeyen fakat buna karşın sürekli eleştiren memnuniyetsiz, kadının olmadığı ortamlarda hızla erkek ortamları örgütleme gibi haller yine kimi yoldaşların yaşamda sergiledikleri pratikler oluyor. Bazı değerlendirmeleri yoldaşların kendi dillerinden aktardığımızda durumu biraz daha yalın görürüz; ''...yaşam tarzımda genel bir mücadele konusu haline getirme düzeyini hiç yakalayamadım... kadın özgürlük mücadelesi konusunda diğer erkek yoldaşlardan daha ileri durmam gerekir diye bir yaklaşımım hiç olmamış aksine ortamların erkekleşmesine göz yuman, erkek yoldaşları uyarmaktan imtina eden, bunların yanında bazen bu ortamların parçası olan bir sürecim oldu. Ortamımızdaki konuşma tarzıma, jest ve mimiklerime, seçtiğim kelimelere bu yönlü bir özenle yaklaşma durumum da olmadı...Kadın yoldaşlara karşı

daha özenli davranma, inisiyatifini kıran değil güçlendiren olma yönlü bir bakış açım olmadığını fark ettim...Kadın yoldaşlarla birlikte bulunduğumuz anlarda ise söz kesme, söylediğinin aksini iddia etme, kendi bildiğinde dayatma tarzım öne çıktı...Erkliğimizi gündelik hayatta da tartıştığımız, yüzeysel yaklaşımlardan uzak bir özeleştiri yapamıyoruz...Bir karar alma anında, kadın yoldaşın aldığı kararı daha çok sorguluyorum...Bir kadın yoldaş eleştirisini sert şekilde yaptığında bende, bir erkeğe göre daha fazla tepkisellik oluşuyor ve kadın yoldaşlar arasında da seçicilik yapmaya başlıyorum... Erk’ekliğimizle o kadar bütünleşmişiz ki hemcinslerimizde erk’liği gözlemleyemeyecek kadar köreliyoruz...Bir erkek özellik olarak kuralı koyanın hep kendimiz olmasını isteriz... Sinirlilik durumlarımda ‘erk’ yönlerim aşırı belli oluyor... Normal şartlarda ‘yanlış anlaşıldım özeleştiri veriyorum’ demeyiz ‘beni yanlış anladınız’ deriz... Genellikle geleneksel öğretilmişlikle devrimciliğimden sonraki süreçte ortaya çıkanın harmanlanmış hali oluyor tam anlamıyla devrimci bir tutum sergilemedim...Yetinmecilik var. Kadın cinayetinden rahatsız olmak, üzülmek, sinirlenmek, Kadın Özgürlük Mücadelesine dair katettiğimiz kimi küçük mesafeler yetinmecilikler yaratabiliyor.'' Bu türden yüzleşmeler ve özeleştiriler kuşkusuz anlamlıdır. 7


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

Özgürlük ve eşitlik peşinde koşan erkek komünistlerden, kadın özgürlük mücadelesi konusunda, teori ile pratik arasındaki bütünlüğü beklememiz kadar doğal bir durum olamaz. Erkek yoldaşların bu konuda çok söz söylediği ancak bunun pratik yönün ise zayıf olduğunu her gün yaşayarak görüyoruz. Tespitlerin ötesinde, özellikle erkeklik halleriyle uzlaşma, egemenliklerini gizleme, kendini, değişim işinin dışında görme ve yetinmeciliğe karşı artık erkek komünistlerin bir çıta yükseltmesi gerekiyor. Farkında olarak ya da olmayarak, bu kadar mücadeleye rağmen eğer köklü bir değişim rotasına girilmiyorsa pratikte erkek cinsinin yüceltilmesinden ve benmerkezci zihniyetten başka bir şey değildir. Kendini aşırı önemseme üstün görme hali, kendini değişimin

zorunluluğunu dışında görmeyi kadın özgürlük mücadelesinde olmuş bitmiş saymayı, egemenlikçi yaklaşımı gizlemeyi, dokunulmaz ve aşırı savunmacılığı getiriyor. Buda kadını zayıf bir unsur ve her zaman müdahale edilebilecek durumda olduğunu varsaymaktan kaynaklıdır. Her bir erkek yoldaş kendisi başta olmak üzere, hangi erkek yoldaşın egemen zihniyetiyle nasıl bir mücadele yürüttüğü sorusunun cevabını açıklıkla verebilmelidir. Eğer erkek egemen davranışlar ortamlarımızda hala ağırlığını koruyorsa, bu, alanda cüretli bir mücadelenin yerine, uzlaşmanın olduğunu gösteriyor. Bazı alanlarda erkek niceliğinin fazla olması bu gerçeği daha da ağırlaştırıyor üstelik. En çok uzlaştığınız bu konuyu en fazla kavga ettiğiniz bir duruma taşıyamazsanız ezen 8


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

cins olmanın utancıyla nasıl eşitlik yaratabilirsiniz. Öğretilmiş erkekliğin suç ortağı olmak istemeyen her yoldaşın payına düşen daha cüretli bir mücadeledir. Artık daha üst düzeyde bir pratik sergilemek isteyenlerin, ezen cins olmanın kirli iktidar ayrıcalığından vazgeçerek, kadından yana kendi cins intiharını gerçekleştirmekten başka bir yolu yoktur. Engels’in “erkek egemen bir davranışı gösteren her erkek, tüm erkek dünyasının karakterini yansıtır” sözünün, tüm erkek yoldaşlarca, derinlikli tahlil edilmesinde yarar var. Bu karanlık erkek dünyasından çıkma isteği, yaşamda ve zihniyette değişimi içermek zorundadır ve bunu başarmak tüm komünist erkek yoldaşların görevidir. Öğretilmiş erkekliğin somut özeleştirisini vermek, bunun bir kavrayış sorunu olmadığını, bir tercih sorunu olduğunu kabullenip yürümek çözümü getirecektir. Erkek yoldaşların durum tespitlerinden çıkarak yaşamda daha fazla pratikte değişim göstermeleri gerekiyor. Yoksa söz ile eylem arasındaki çürütücü tutarsızlıklar derinleşecektir. Ama bilinmelidir ki, biz komünist kadınlar ne gerici erkek egemenlik dünyasıyla ne de yoldaşlarımızın o dünyada çakılıp kalma zaaflarıyla uzlaşırız. Kendimizle birlikte tüm insanlığı kurtaracak olan özgürlük mücadelemize büyük bir aşkla bağlıyız ve cüretimizin sınırı yoktur.

YENİ BİR MÜCADELE MEVZİİSİ FESK KÜRDİSTAN KIR GERİLLA BİRLİKLERİ Politik askeri mücadelenin temel çizgileri Politik iktidar devrimci zorla fethedilebilir. Devrim kitlelerin, işçi sınıfı ve ezilenlerin eseridir. İşçi sınıfı ve ezilenler ancak politik öncüleri aracılığıyla, devrimci örgütlerde bir araya gelerek bunu başarabilirler. Türkiye ve Kürdistan'ın iktisadi, siyasi, toplumsal koşulları nedeniyle devrimci zor partizan savaşı yoluyla uygulanırsa iktidara yürünebilir. Kürdistan'ın sömürge statüsüne karşın siyasi, toplumsal ve iktisadi çelişkiler giderek artan oranda kentlerde yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle asıl çarpışmalar kentlerde olacaktır. “partizan savaşı, onun saldırı gücünü oluşturan gerilla ile savunma gücünü oluşturan milisin bir bileşimi olmalıdır. Partizan savaşının askeri strateji ve taktikleri, bu bileşimi gerçekleştirmeyi, gerilla ve milis tarzı savaş ve örgütlenme biçimlerinin geliştirilmesini hedeflemelidir.” (MLKP Birlik Kongre Belgeleri) Partizan savaşı sömürgeci faşist diktatörlüğe karşı yürütülen mücadele biçimlerinden biridir. Bu savaş biçimi sömürgeci faşist diktatörlüğü yıkma yolunda işçi 9


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

sınıfı ve ezilenlerin, somutta onların politik öncülerinin güç toplamasına, ayaklanmanın öznel koşullarının ve güçlerinin olgunlaştırılmasına yardımcı olabilecek önemli bir mücadele yöntemidir. Başlıca amacı işçi sınıfı ve ezilenleri ayaklanmalara hazırlama, onların bilincine bu yoldan da etki etme, onları devrimci zor yöntemleri kullanma yönünde pratikte savaşarak ve savaştırarak eğitmektir; sömürgeciliğe ve faşizme karşı silahlı mücadele biçimlerini bugünden kullanarak devrimci öncünün güç toplamasına ve bir savaş partisi olarak hazırlanmasına hizmet etmektir. Asıl çarpışma kentlerde olacaktır. Bununla birlikte “ gerek kentlerdeki devrimci mücadelenin gelişmesinin kırları da etkisine alabileceği, gerek uzayıp gidecek bir iç savaş sürecinin bütünsel ihtiyaçları, gerekse de Kürdistan'daki savaşa katılmanın ihtiyaçları kır gerilla yöntemleri konusunda da şimdiden hazır olunması gerektiğini ortaya koymaktadır.” ( Birlik Kongre Belgeleri ) Kürdistan koşullarında partizan savaşı başlangıçta ( PKK'nin yaptığı gibi ) kırlarda yoğunlaşsa da nihai olarak kentsel ağırlıklı olacaktır. Partizan savaşı kent ayaklanmaları hedefimize tabidir.

10

FESK Kürdistan Kır Gerilla Birlikleri FESK, Partizan savaşının saldırı gücüdür. Pek çok eylemiyle işçi sınıfı ve ezilenlere umut vermiş, sömürgeci faşistlere ve emperyalistlere korku salmıştır. MLKP 5. kongresine kadar FESK kızıl müfrezelerden oluşmuş kent gerilla kuvveti olarak varlığını sürdürdü. Birlik kongresinin perspektifi ve 5. kongrenin kararı doğrultusunda FESK Kürdistan kır gerilla birlikleri oluşturulmaya girişildi. Sömürgeci faşist diktatörlük rejimi tüm zor aygıtları ile Bakur Kürdistan’ı elinde tutmaya çalışıyor. Rojava devrimi sömürgeci devletin adeta kimyasını bozdu. Bakur'daki gerilla savaşını “müzakere süreci” yoluyla tasfiye etmeyi tasarlarken ortaya çıkan Rojava devrimi sömürgecileri çılgına çevirdi. Sömürgeciler Bakur'daki gerilla savaşını, halk direnişini ve tüm kazanılmış mevzileri tasfiye etmek için faşist devlet terörünü en üst boyuta çıkardı; Rojava devrimini ortadan kaldırmayı dış politikasının odağına oturttu. Kürdistan'da sömürgeci egemenliği sürdürmek için en vahşi devlet terörü yöntemlerini devreye soktu. Özyönetim direnişine geçen kentleri yerle bir etti. Halk iradesini hiçe sayarak milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırdı, HDP eşgenel başkan ve on


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

“partizan savaşı, onun saldırı gücünü oluşturan gerilla ile savunma gücünü oluşturan milisin bir bileşimi olmalıdır. Partizan savaşının askeri strateji ve taktikleri, bu bileşimi gerçekleştirmeyi, gerilla ve milis tarzı savaş ve örgütlenme biçimlerinin geliştirilmesini hedeflemelidir.” vekilini tutukladı, belediye eş başkanlarının görevlerine son verdi, yerlerine kayyumlar atadı, belediye eşbaşkanlarını tutukladı. Binlerce ilerici sosyalist tutuklandı. Söz, toplantı, gösteri ve basın özgürlüğünün son kırıntıları da yok edildi. MLKP, henüz ‘müzakere süreci’ yürürlükteyken toplanan 5. kongresinde politik askeri cepheyi güçlendirme ve Kürdistan kır gerilla birlikleri kurma kararı aldı. Çünkü ‘müzakere süreci’ ancak geçici olabilirdi. Devletin bütün hedefi savaşma iradesini kırarak Kürt özgürlük hareketini “bireysel haklar”a razı etmekti. Kürt ulusal özgürlük mücadelesinin başlıca hedefi ise ulusal statü elde etmekti. Her iki tarafın da hedefine ulaşması birbirlerinin iradesini kırmakla mümkündü. Bu nedenle tüm hazırlığın sömürgeci faşist diktatörlüğün iradesini kırmaya yönelik olması gerekirdi. MLKP 5. Kongresinde bu doğrultuda karar aldı. Nihayetinde olaylar tam da bu yönde gelişti. İrade kırma savaşı tüm şiddetiyle karşılıklı olarak yürürlüğe kondu. MLKP, Medya Savunma Alanlarında başlattığı hazırlık

çalışmalarının ışığında, Rojava'da, Şengal'de açtığı savaş siperlerinden sonra Dersim'de de kır gerilla birliği ile yeni bir mevzi daha kurdu. Dersim dağlarında, devrim yangınını büyütmek için, can bedeli bir mücadele yürüten siper yoldaşlarıyla birlikte, onur ve özgürlük kavgasının saflarını büyüttü. Kürdistan devriminde nihai çarpışma şehirde verilecektir. Kürdistan'da partizan savaşı kır ve şehir gerillası ile milisin birliğini ifade eder. FESK kır gerilla birlikleri kazanılmış yeni bir mevzidir. Bütün parti güçleri bu mevziyi güçlendirmek için kolları sıvamalıdır. Bunun birinci yolu politik askeri mücadeleye, gerilla saflarına katılımı arttırmaktır. İkincisi ise milis örgütünü geliştirmektir. Burada milis örgütlenmesi kritik önemdedir. Milis örgütlenmesinin zayıf olduğu yerde gerilla birliklerinin manevra alanı daralır, nefes borusu tıkanır. Gerillaya nefes aldırmak, manevra alanını genişletmek için milis örgütü güçlü olmalıdır. Gerilla halkın silahlanmış savaş bölüğüdür, halk arasında onu propaganda 11


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

etmek, halkın onu sahiplenmesi ve desteklemesini sağlamak sosyalist yurtsever politik çalışmanın başlıca konularından biri olarak ele alınmalıdır. Kürdistan kır gerilla birlikleri aynı zamanda HBDH'ın savaş gücüdür. Bu mevziyi güçlendirmek ve büyütmek, yeni mevziler kazanmak birleşik devrimimizi yeni bir düzeye çıkarmak anlamına gelir. Kürdistan'ın sosyalist yurtseverleri açılan bu yeni devrim mevzisini büyütmek ve yeni mevziler kurmak için var gücüyle çalışmalıdır. Her kesten önce bu görev sosyalist yurtseverlerin genç bölüklerine düşmektedir. Genç kadınlar bu mevziinin en önüne yürümelidir. FESK Kürdistan kır gerilla birlikleri kuruluşunu ilan etmesinin üzerinden daha bir yıl geçmeden üç yiğit kızıl müfrezesini şehit verdi. Veli Görgün (Devrim), Ümit Yetik (Baran) ve Berfu Dilan Canbay (Arjin) yoldaşlar bu onurlu kavganın ilk zafer koşucuları olma onuruna eriştiler. Eylemleri ve yaşamlarıyla geride kalanlara örnek oldular. Onların yerini doldurmak ve yeni savaş mevzileri kurmak sömürgecilere verilecek en esaslı yanıt olacaktır. Kürdistan ve Türkiye devrimini gerçekleştirmek ve onu sosyalist devrim yolunda ilerletmek için partizan savaşını geliştirmek, kır gerilla birliklerini büyütmek ve çoğaltmak için ileri. 12

EKİM DEVRİMİ’NDEN ROJAVA DEVRİMİ’NE TARİH BUGÜNDÜR Proleter devrimler çağını başlatan Ekim Devrimi aylarındayız. 1917'de I. emperyalist paylaşım savaşı dünya işçileri ve ezilen halklarının üzerine ağır yıkım ve karanlıklarla çökerken buradan bir devrim çıkacağına inanmak çok zordu. Üstelik devrimin Rusya gibi o dönemler için bile oldukça elverişsiz koşullara sahip bir ülkede patlak verebileceğine inanmak daha da zordu. Bir devrim gerçekleşecekse bunun merkezinin Avrupa olacağı düşünülüyor, buradan da İngiltere ve Fransa gibi kapitalizmin gelişkin olduğu, işçi sınıfı mücadelesinin ileri olduğu ülkelerden bekleniyordu. Avrupa’dan devrim beklemek tabii ki yanlış değildi, ama yalnızca Avrupa’nın devrime yatkın olduğunu düşünmek yanıltıcıydı. Nitekim devrim içten içe çürümüş, halklar hapishanesinden başka bir şey olmayan, sömürgeleştirdiği halklara Rus işçi ve emekçilerine verebileceği hiç bir şeyi olmayan Çarlık Rusyası'nda gerçekleşti. Arap devrimler silsilesinin Suriye'ye sıçraması ve Suriye'nin devrim toprağına dönüşmesinden, çelişkilerin en yoğunlaşmış olduğu parçasında, devrime hazır bir


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

partinin de varlığına bağlı olarak Rojava devrimi doğdu. Daha uzun bir döneme yayılan ve daha güçlü bir mücadelenin sürdüğü Bakur Kürdistan'dan bir devrim beklerken Rojava Kürdistan'ında devrimin gerçekleşmesi Türkiyeli ve hatta Kürdistanlı pek çok grup için inanılması zor bir gerçeklikti. İlk reflekslerinin Rojava'daki gelişmenin devrim olmadığını kanıtlama gayreti biçiminde olmasının altında yatan da Türkiye ve Bakur Kürdistan dururken Rojava gibi geri bir ülke parçasında devrimin gerçekleşebileceğine inanmıyor olmalarıydı. Giderek ortaya çıktı ki bu tartışmaları yürütenler gerçekte devrime inanmıyorlardı. Rojava'nın devrim yapamayacağını düşünmek kibirli, üstenci, küçümseyici bir yan taşırken devrimin kendisine 13

inançsızlık biçiminde dışa vuran ikinci bir yan, daha derin bir soruna işaret ediyordu. Birincisi politik bakımdan lanetlenmesi gereken sosyal şoven bir damarın tezahürü iken, ikincisi ideolojik bakımdan devrimden umudu kesmiş olmanın pratik yansımasıydı. Ekim devrimi bir çağ başlattı, peşi sıra tüm dünyayı sarsacak güçte ve yeryüzünü kapsayacak yaygınlıkta devrimler geldi. Ulusal özgürlük mücadeleleri bir bir zaferle sonuçlandı. Sömürgecilik aldığı tarihi yenilgilerle geriletildi. İşçi ve emekçilerin mücadelelerinden demokratik ve sosyalist devrimler doğdu. Kapitalist emperyalist dünya sisteminin karşısında yüzünü sosyalizme dönmüş, sosyalist inşa süreçlerinde ilerlemiş sosyalist bir kamp oluştu. Ulusal


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

özgürlük hareketleriyle devrimcisosyalist işçi hareketi arasında tarihinin en ileri ittifak biçimleri kurulmuş, tarihi bir dönemdi 20. yüzyıl iniş ve çıkışlarla hızlı ilerledi. Son çeyreğine gelince dünya devrimler dalgası geriye düşme eğilimine girdi, devrimlerin kazanımları birer birer tasfiye oldu, köklü pek çok devrimci ve komünist parti reformcurevizyonist çizgiye kaydı, devrimci ulusal özgürlük hareketleri işbirlikçi-uzlaşıcı arayışlara yöneldiler. Devrim umudu köreldi, devrime inanç zayıfladı. Bu koşullarda ulusal özgürlük, devrim ve sosyalizm mücadelesi yürütmek zordu, son derece kararlı olmayı, ideolojik sağlamlığı, politik cesareti gerektiriyordu. Kesin olan bir şey var ki, yeni devrimler devrime inancını kaybetmemiş, umudunu koruyan, bu çizgisinde ilerlemekten vaz geçmeyen partiler ve devrimciler topluluğunun eseri olacaktı. Rojava devrimi işte bunun pratik örneğidir, bu açıdan anlamı derin, önemi tartışmasız büyüktür. Emperyalist gericiliğin zafer çığlıkları attığı kesitte, devrim çağı kapandı propagandalarının kulakları sağır ettiği, üstelik buna inananların ve devrimden umudu kesenlerin çoğaldığı zamanlarda tarihin başlangıç yaptığı mezopotamya ülkesinin 14

bir parçasında yeni bir tarih yazımı başladı. Milenyum çağının devrimler tarihi Rojava ile açıldı. Proleter devrimler çağının sürmekte olduğunun keskin kanıtı olarak Rojava devrimi, büyük sosyalist Ekim devriminin tarihsel devamı niteliğindedir. Kuşkusuz Ekim devriminin tekrarı veya benzeri değildir, kendi tarihsel koşulları içinde gerçekleşmiş ve kendi özgünlükleri ile birlikte var olan bir devrimdir. Dünya devrim tarihinin organik bir parçası, belki de Ortadoğu’dan dünyaya yayılacak bir yangının başlangıcıdır. Rojava’da yaşananlar devrim teorisine yeni ve çok değerli katkılar yapmaktadır aynı zamanda. Henüz tamamlanmamış, hareket halinde, gün gün ilerleyen ve gelişen bir imkan olarak Rojava devrimi, her bakımdan desteklenmeyi hak etmekte, bölgeden dünyaya yayılacak bir yangın olarak, ateş taşıyıcılarını beklemektedir. Türkiye ve Bakur Kürdistan devrimleri bakımından ise apayrı bir yerde durmaktadır. Rojava devrimi her şeyden önce bizim devrimimizdir, kendi ülkemizin ve kendi halkımızın özbeöz devrimi. Uzun bir aradan sonra devrimler çağına bir Kürdistan devrimi ile devam etme onuru ve gururunu taşıyoruz. Rojava devriminin içinde ve onun bir parçası olmak,


Dengê Kurdistan.22 devrimin ilerleyişi ve gelişiminde rol oynamak devrim algısını ve kavrayışını derinleştiren ayırıcı bir nitelik kazanımıdır. Tarihin içinde yaşarken, o an yapılan eylemlerin anlamı hemen bilince çıkarılamayabiliyor. Biz Kürdistanlı komünistler şu an devrim tarihinin yapıcısı durumundayız. Rojava devriminin içinde yer alan partimizle birlikte Kürdistan devriminin öznesi ve öncü kadrolarıyız. Rojava devrimi, devrimin güncelliği tezimizin ne kadar pratik karşılığı olsa da, bu fikrin kitleler nezdinde somut politik bir kuvvet haline gelmesi henüz başarılabilmiş değil. Rojavadan Bakura devrim umudunu, devrime inancı yayacağız. Ekim devrimini Rojavaya, tarihi bugüne bağlayacak ve tarihsel sürekliliğe işaret edeceğiz. İdeolojiden siyasete, diplomasiden savaşa, devrimin strateji ve taktiğinden, devrimin yoluna dair teorik birikimlerimize ve kazanımlarımıza Rojava devriminin deneylerini ekleyerek teorik hazinemizi zenginleştireceğiz.

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016 seslerini bastırma amaçlı olduğu bilinmelidir. Bakur Kürdistanda yalnızca devrimi ezmek değil, devrim umudumuzu yok etmek istiyor Türk sömürgeciliği. Rojava devrimi Kürtler ve Kürdistan halkları için nasıl yeni bir gelecek, özgür ve onurlu bir yaşam umudu ise, sömürgeci faşizmin egemenliğini sürdürmesinde o derece umut kırıcı ve sonunun geldiğini gösteren kanıttır. Onun için saldırıyor, Rojava devrimi olmasa Bakur Kürdistan ile baş ederdim diye düşünüyor. Rojava devriminden sonra Bakur Kürdistan devriminin gerçekleşmesi artık bir zaman sorunudur sadece. Biz Kürdistanlı komünistler devrimin mümkün olduğu fikrini bir de Bakur Kürdistan devrimini zafere taşıyarak gösterecek, devrimler silsilesine Bakur devrimi ile devam edeceğiz. Umut ve inanç devrimin enerjisidir, zaferin güvencesi umudun çoğalması, inancın sağlamlaşmasıdır. Ne kadar inanç o kadar özgürlük, ne kadar umut o kadar devrim!..

Güncel politik gelişmelerin seyri açısından bakınca, sömürgeci Türk faşizminin son bir gayretle sergilediği dizginsiz terör saldırılarının irademizi kırma, devrimin yaklaşan ayak 15


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

İŞÇILER, KADINLAR, GENÇLER, YOKSULLAR! Faşist politik islamcı diktatör Tayyip Erdoğan ve hükümeti, bu kez de HDP Eş Genel Başkanlarına ve HDP'li vekillere saldırdı. Gece yarısı evlerinin kapıları kırılan bu onurlu, bu başı dik kadın ve erkekler, halklarımızın çıkarlarını savundukları, insani değerlere bağlı oldukları, faşizme ve inkarcı sömürgeciliğe karşı durdukları için, zorbalıkla polis merkezlerine götürüldüler. Tayyip Erdoğan'ın emrindeki savcılara ve hakimlere bir tutuklama listesi iletildiğine ise kuşku yok. Diktatörlüğün saldırıları sürecek ve yeni kesimleri hedefleyecektir. Şu iyice akılda tutulmalıdır ki, suskun kalınır, boyun eğilirse, faşist politik islamcı devlet terörü daha da azgınlaşacak, işçi sınıfı ve ezilenlerin politik nefes boruları iyice tıkanacaktır. İşçi sınıfına, kadınlara, gençlere, aydınlara, sanatçılara, yoksullara, köylülere, Kürt halkımıza, Alevi halkımıza, Müslüman emekçilere, ulusal topluluklara, Hristiyan inacından insanlarımıza susun, boyun eğin, onurunuzu ayaklar altına alın, faşist politik islamcı saray cuntasına teslim olun deniyor. Grev suç, direniş suç, boykot suç, gösteri suç, haber yapmak suç, düşünce açıklamak suç, diktatörü eleştirmek suç, örgütlenmek, toplantı düzenlemek, 16

diline, ulusal kimliğine, inancına, doğaya sahip çıkmak suç! Hapishaneler tıka basa dolu. Mezarlıklar çoğaldıkça çoğalıyor. Susmak yalnızca kazanılmış hak ve özgürlüklerini değil, daha önemlisi onurunu kaybetmektir. Susmak köle tasmasını boynuna geçirmektir. Susmak Hitler özentisi faşist diktatör Tayyip Erdoğan'a kul olmayı kabul etmektir. Tüm işçileri ve ezilenleri, HDP Eş Genel Başkanlarının ve HDP'li vekillerin serbest bırakılması, gaspedilen dokunulmazlık haklarının iadesi, tutuklanan belediye başkanlarının salıverilmesi, kayyum oyununun sonlandırılması, olağanüstü hal yasasının kaldırılması, kanun hükmünde kararname yoluyla başlatılan faşist uygulamaların geri çekilmesi, ilericilikleri, demokratlıkları, devrimcilikleri nedeniyle işten atılan emekçi memurların, akademisyenlerin işe alınıp tüm haklarının tanınması ve faşist devlet terörünün son bulması için, mahallelerde ve kent merkezlerinde gösteriler düzenlemeye, HDP parti binalarının önlerini direniş mevzilerine çevirmeye, fabrikaları, işyerlerini, okulları ve emekçi semtleri birleştirecek bir genel direniş örgütlemeye çağırıyoruz. Faşist politik islamcı diktatör Erdoğan ve hükümetine karşı, söz, basın, toplantı, örgütlenme, eylem ve halkların ulusal kaderini tayin özgürlüğü mücadelesini


Dengê Kurdistan.22 yükseltelim. Faşist politik islamcı teröre ve inkarcı sömürgeciliğe karşı onurumuzu, haklarımızı ve can güvenliğimizi korumak için silahlanalım. Gezi-Haziran ayaklanmasının, 6-8 Ekim Kobanê serhıldanının cüretiyle işçilerin, kadınların, gençlerin, yoksulların, ezilenlerin birleşik gücünü ortaya koyalım. FAŞİZMİ YENECEĞİZ! YAŞASIN ÖZGÜRLÜK! 4 KASIM 2016 MLKP MERKEZ KOMITESI

MLKP KURDISTAN: ROJ ROJA SERHILDANÊ YE Parlamenterên HDP’ê li dijî êrîşên faşist a diktatoriya qesrê serê xwe netawandin û bi pratikên xwe layiqê gelên ku wan hilbijartîyê bûn. Di dozgerî û girtîgehan de bi helwestên xwe yên berxwedanî mesajê mezinkirina çalakî û têkoşînî dan. Tayyîp Erdogan a ku Hîtlerê demî ye desthilatdariya xwe ancax bi şer dikare li ser piya bisekinîne. Ji bo vê jî li hundir û derve di sîyaseta xwe ya şer de israr dike. Komkujiyên Pirsûs û Enqera, bombardimana li Qadên Parastina Medya û bajarên berxwedêr, piştî wan girtina rojname û televizyonan, bi wazifekirina kayyuman re dagirkirina şaredariyên gel, bincavkirin û girtina hevserokên şaredariyan û parlamenteran… piştî wan êrîşan niha jî bi OHAL’ê dixwaze gelan bi tirsê bêdeng bike. Bêdengiya li

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016 hemberî wan êrîşan tenê tê wateya hevpariya wan sucan e. Ew helwest jî ber zilm û komkujîyên nû vedike Erka mezinkirina vê doza rûmetî dikeve li ser milê yên ku dixwazin xwedî azadî û pêşeroja xwe derkevin ne. Li çar parçeya Kurdistanê xwedî derketina ji şervanên azadî, şoreşa Rojava, mewzîyên ku bi berdelên mezin hatiye destxistin, parlamenterên hilbijartî, hevserokên şaredarîyan re û hilweşandina rejîma faşîst a AKP’ê, di serî de ji şehidên me ji hemû gelên me re deynê me ye. Bi jin-xort, ciwan-pîr gelê Kurd salan e li hemberî zor û zordarîyê serê xwe netewand û li hemberî dîktatorîya qesra xwînxwar jî wê li serê xwe netewîne. Roj, roja mezinkirina berxwedan û serhildanê ye. Roj, roja hesap pirsîn, xwedî derketina rûmet û azadîya xwe ye. Roj, roja di hemû qadan de gavek jî paş ve bê avêtin, çûyîna li ser zulm û zaliman e. Şoreşger, komûnîst û hemû hêzên birêxistin, li dijî faşîzm û desthilatdariya qesrê divê bi alên rûmet û azadîyê li kolanan bibin û bigihîn rûmeta pêşengîyê. Herî dawî ew al li ser kareseta qesrê wê bê hildan. EW SOZA ME YE. JI BO AZADÎ Û RUMETÊ ROJ ROJA SERHILDANÊ YE. EM Ê FAŞÎZMÊ TÊK BIBIN, GELÊN ME WÊ BI SER BIKEVE. 17


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

ÖLÜMSÜZLERİMİZDEN ÖĞRENMEK Kuşkusuz şehitlerimiz devrimci adanmışlığın, kararlılığın, inancın, en yalın halidir. Bizleri düzene bağlayan bütün ilişkilerden, bağlardan ya da fazlalıklardan kurtaracak yolun, öncüleridir onlar. Halka, partiye yoldaşlarına bağlılığın nakşedilişinin son ilmiğidir. İnancın, ideolojinin, yaşamın berraklaştığı, dupduru hale geldiği; düşmanı yenilgiye uğratacak sınıf kininin engel tanımaz nitelikte eyleme dönüştüğü bir devrimciliğin timsalidir ölümsüzlerimiz. Kapitalizmin şekillendirdiği insan fazlasıyla mekanikleşmiş, yaratıcılıktan uzaklaşmış, hazırcı varlıklar haline gelmiştir. Ezbercilik, taklitçilik, yüzeysellik, düzen kişiliğinde temel karakteristik özelliklerden olmuştur. Günü birlik yaşamak, günü birlik düşünmek ve herşeyden kolay vazgeçmek genel bir tarza ve “kültüre” dönüşmüştür. Derinlikten yoksunluk, nitelik zayıflığı, bilgiye dayanmayan ben bilirimcilik, emeğe dayanmayan kolaycılık, kapitalist toplumun insana kazandırdığı en temel kişilik özelliklerindendir. Parası olan için herşeyin kolayca elde edilebilir ve piyasa işi olduğu bu düzende, “kullan at” kültürü, derinliksiz, yüzeysel insan kalabalıklarını çoğaltmaktadır. İnsanı çürüten, birbirine yabancılaştıran ve yozlaştıran 18

kapitalizmin ortaya çıkarttığı bu kişiliği ve bu tür bireylerin şekillendiği toplumsal ilişki biçimlerini reddederek devrimciliğe ilk adım atılır. Bu, kişinin niteliksel değişiminin örgütlenmesi için atılmış en önemli adımlardan biridir. Düzenden kopuşun ilk adımıdır ama, edinmiş olduğu kişilik özellikleri bireyin yakasını öyle kolay bırakmaz. Eskiye ait olandan yakasını kurtaramayan bir devrimci inançları, ideolojisi ve devrimin ihtiyaçları doğrultusunda kendisini özgürce ortaya koyamaz. Bencil, bireyci, dünyaya kendinden bakan, kendi istemlerini her şeyin önünde ve üstünde tutan bir ruh haline saplanır, her adımını bu duygu ve düşünce yönetir. Böyleleri doğaldır ki, fedai tarzın eylemcisi olamaz. Fedai tarzın eylemcisi ya da savaşçısı olmak, onurlu bir devrimci yaşam tercihinin ve pratiğinin kişide ifade bulmasıdır. Feda tarzı, devrimci sorumluluk ve görevlerin, zorunluluğun kavranması bilinci ve gönül ferahlığıyla, tereddütsüzce yerine getirilmesidir. Ölümsüzlerimizin fedai yürüyüşünü bu gerçeklik ışığında ele almalıyız. Onlar kapitalizmin ve burjuva kültürün kirinden ve pisliğinden arınmadaki kararlılıklarını yaşamlarıyla ortaya koydular. Geri ve zayıflıklarla uzlaşmadılar.


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

İzlerinden yürüdükleri şehitlerden öğrenerek, ilerlediler. Gencecik bir işçi olan Erdal Balcı yoldaşın eylemi ve ölümsüzleşmesi ne anlama gelmektedir örneğin? Partimizin kuruluşunun emekçilere, işçi sınıfına ve tüm ezilenlere muştulanması, yeni olanın, filizlenenin, umut olanın kitlelerle bir an evvel buluşturulması isteğidir, eylem için sabaha kadar bir inşaatta bekleten ve bir üst geçitte ölümün üstüne yürüten. Süleyman Yeter yoldaşın fedailiğini nasıl anlayacağız? Fedailiğin, cüretin, adanmışlığın, işkencecilere meydan okumanın adıdır Süleyman Yoldaş. Ölüm mü, ihanet mi dayatmasında, tereddütsüzce ölüme meydan okumadır O. Süleyman yoldaş, Abdullah Öcalan'ın uluslararası bir komployla tutsak edilmesinin ardından başlayan faşist, şoven saldırıların ve linççi güruhların karşısına parti iradesiyle dikilmenin önderidir. Kitle hareketinin kırıldığı, üzerine ölü toprağının serpildiği bir dönemin, işkencehanelerden yükselen adanmışlıkla sona erdirilmesinin işaret fişeğidir. Kollarında kelepçe, boynunda ilmik olmasına rağmen işkencecilere meydan okuyan, hesap sorulacağını suratlarına haykıran ve buna sarsılmazcasına güvenen inanç ve bağlılık Süleymanca fedailikten gelir elbette. Onlarca polisin kuşatmasında, son mermisine kadar çatışan Ali Haydar Göçer'i böylesine cüreti kılan nedir? İlk ben olmalıyım diyen 19

Hüseyin Demircioğlu yoldaşın sarsılmaz inancı ve bu temelde ortaya koyduğu öncü-fedai pratiği bize neyi anlatmaktadır? Ölüm orucu direnişçimiz Tuncay Yıldırım yoldaşa tahliye olmasına rağmen eyleminde ısrar ettiren, Newroz gününe kadar yaşatan-kilitleyen verilmiş hangi sözün yüceliği ve güzelliğidir. Serkan ve Oğuz yoldaşları atölye tezgahlarından çıkartıp Rojava'da özgürlük mücadelesinin en yılmaz savaşçıları yapan hangi bakış açısıdır, neye bağlılıktır, neye güvendir, hangi özgürlük arayışının sonucudur? Suphi Nejat'ı, nam-ı diğer Paramaz’ı Kobanê de insanlığın onur ve özgürlük savaşına çekip katan nedir? Hangi insani ahlaki vicdani, ideolojik gerekleri bir devrimciyi sınırsızca kavganın/savaşın orta yerine hücum ettirir? Hangi nedenler İvana'mızı Avrupa’dan insanlık ve özellikle kadın düşmanı olan DAİŞ çetesine karşı siperin en önünde savaştırır? Yine Sarya yoldaşı Kobanê de komutanlaştıran ve özgür bir kadın haline getiren nedir? Nelerden kopuşmanın ifadesidir, Sarya yoldaşın duruşu? Berçem ve Ekin yoldaşları yıldızlaştıran, son mermi retoriğini eylemleştiren, düşmana kinin, öfkenin, intikamın ne olduğun hatırlatan nedir? Nedir iki kadın komünisti sırt sırta verdirip kahramanlaştıran, kızkardeşleştiren, yoldaşlaştıran, güzelleştiren? Nedir bu iki yiğit kadının kanını birbirine karışmasını sağlayan? Erkek egemen devlet


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

zihniyetine karşı savaştıran nedir? Nedir, Raperinimizi kocaman yürekli kılan. Nedir DAİŞ çetesinin, faşizmin üstüne üstüne götüren? Hangi kararlılıktır? Neye güven bir insanı, bir devrimciyi, bir partiliyi fedaileştirir? Hangi nedenler Berfu yoldaşı dağların doruklarına çıkartmıştır ve Hasanca ve Devrimce ve Ümitce ve Halilce savaştırmıştır? Arin Mirkan'dan, Sema Yüce'ye, Sabahat Karataş'tan, Remzi Basalak'a ve daha adını sayamadığımız onlarca, binlerce devrimciye kadar, bu insan güzellerini onur, özgürlük, eşitlik, sosyalizm uğruna ölümsüzleştiren nedenler nelerdir? Elbetteki, eşitlikten, özgürlükten ve insanlık onurundan yana inançları, düşleri ve umutlarıdır, onları, adanmış fedailere dönüştüren. Ve bu soruların yanıtları ölümsüzlerimizin bizlere bıraktığı mirastır. Şehitlerimizin mücadelemize kattığı anlamsal derinlikler nelerdir? Her bir şehit yoldaşımızın değeri kendi eylemindedir. Eylemin yol gösterici en yalın, en somut hali şehit yoldaşların kendilerini ölümsüzleştiren var ediş biçimleridir. Eğmeden, bükmeden her partili yoldaşa şu soruyu soracağız o zaman: Yaşamımız ve devrimci eylemimiz şehitlerimizin bizlere bıraktığı değerlerle uyumlu mu? Devrimin ve partinin ihtiyaçları doğrultusunda yaşamımızı ve devrimciliğimizi örgütleyip yönetiyor muyuz? Fazlalıklarımızdan, yakamızı kurtaramadıklarımızdan, korkularımızdan, bireyciliğimizden,

bencilliğimizden arınıp kurtulabiliyor muyuz? Örgütsel, ideolojik ve politik tercihlerimizi eylemlerimizi düşmanı yenme ve zafere kilitlenmiş bir adanmışlıkla yapıyor muyuz? Düşmana olan kin ve öfkemiz cüreti, fedailiği kuşanarak zalimin ve onun kirli sisteminin üzerine gitmemizi sağlıyor mu? Partinin öncü kadrosu olmak, bu doğrultuda rolünü oynamak ve direktiflerini yerine getirmek için ne kadar çalışıyoruz? Devrimin ve partinin sorunlarını ne kadar dert ediniyoruz, ne kadar adım atıyoruz, ne kadar öne çıkıyoruz. Ve ne kadar çözüm üretip, sürece ve ihtiyaçlara yanıt oluyoruz? Kasım şehitler ayında, herkesin yüzleşmesi gereken sorular bunlardır. Faşist diktatörlüğün ezilenlere ve Kürt ulusuna karşı yürüttüğü sınırsız şiddet ve katliamlara karşı öncü parti rolünü öncü kadrolarla oynayabilir. Bu da ölümsüzlerimizin ayak izlerine basarak yürümek ve savaşmak demektir. İçinden geçtiğimiz dönemde sınıf savaşımı, özgürlükler mücadelesi her geçen gün daha sertleşmekte ve saflaşmaktadır. Aynı şekilde, saflaşması, arınması, netleşmesi, öncüleşmesi gereken devrimciliktir. Şehitlerin huzurunda, yüzümüzü döneceğimiz, elbette ki, feda devrimciliği ve adanmışlıktır. Safımız, onurumuz, şehitlerimizin yoludur!

20


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

GÖZLERİNDEKİ IŞIK VE ZAFERİN PAROLASI Sokaklarda, meydanlarda ve parti kurumlarımızda gözlerimize ilişen onlarca fotoğraf ve altlarına yerleştirilmiş isimler. Kimimiz bir bakış atıp yüzümüzü çevirirken, kimimiz uzunca bakıp fotoğraflara düşüncelere dalarız. O fotoğraflarda pek çok anı vardır, yarattığı duygular güçlüdür. Tanıdıklarımız da vardır aralarında ama ille de birebir tanımak gerekmez. Eylemleri tanıdıktır bize, gülüşleri, sevinçleri, mutlulukları, öfkeleri ve evet söylemekte sakınca yok eksikleri, zaafları da tanıdıktır. Bize aittir ne varsa. Önümüz sıra yürürken bıraktıkları izlerde kendimizden bir şeyler buluruz daima. “Biz” olmayı onlardan öğreniriz, kaçınılmazdır, şehitlerimizin açtığı yoldan ilerlerken, öfkelerini kuşanırız, güçlü yanlarından besleniriz, önümüze bir engel çıktığında “onlar olsaydı nasıl aşarlardı” diye düşünüp pratiklerini inceleriz, zaaflarımızla mücadelede bizden öncekilerin deneyimlerine bakarız. Partiyle ve devrimle bütünleşme düzeyleri erişmek zorunda olduğumuz çıtadır ve her şehitle birlikte bu çıtanın daha da yükseldiğini görmek yürüyüşümüze hız kazandırır. Bunların arasında mihenk taşı şudur: onlar yürüyüşlerini yarı yolda kesmemiş, umudu terk

etmemiş, serüvenlerini sonuna kadar yaşamış devrimcilerdir. O yüzden şehitlerimizi anlatan en güzel sözcük “adanmışlık”tır. Özgürlük arayışı insanı örgütlülüğe ulaştırır. Örgütlenerek devrimcilikte karar kılmak bir reddin ifadesidir, başlangıç için önemli ama devamı için yetersizdir. Sosyalizmin zaferini yaratacak kadrolar olmakta ise bilinç, eylem, irade ve kopuş düzeyini yakalamak bir süreç işidir. Bu süreç içinde mücadelenin keskinliğini tanımak, yoldaşlık ilişkisini hissetmek ve özgürleşmenin eşiklerinden geçmek bizi kavgaya daha fazla bağlar. Her adımda ilerledikçe iki çelişki arasındaki çatışma yoğunlaşır. Düzene daha fazla sarılmamıza neden olan ve nihai kopuşu önleyen gerici bağlarla devrimci kişiliği geliştiren, yenilenme ve değişime hız katan, yüzü partiye devrime yoldaşlığa dönük bağlar mücadele halindedir. Bu bağlar maddi koşullarla şekillenişinin yanı sıra duygu dünyamızda da bir karşılık bulur. Bir mekanı bırakamam ya da bir ilişkiyi, yaşam biçimini, bir alışkanlığı terk edemem fikri, devrimci kopuşu önleyen, kişiyi sisteme çeken iplere dönüşür. Devrimcileşme iddiasını taşırken

21


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

düzen bağları yerine hangi bağlar bizi mücadeleye, partiye, devrime yakınlaştırır? Bu sorunun cevabını ararken yüzümüzü bir kez daha şehitlerimizin fotoğraflarına çevirmeliyiz. Şehitlerimizin pek çoğu, geride bıraktıkları mektuplarda devrimcileşmede, kopuşta, adanmışlıkta, feda ruhunda, yoldaşlıkta kendilerinden önce şehit düşen yoldaşların izinden yürüdüklerini anlatırlar. Örneğin Sarya yoldaş, şehit Yasemin'in devrimci kopuşunu esas alarak sıçrayışlar gerçekleştirdiğini anlatır. Raperin yoldaş da şehit Sarya'nın kendinde yarattığı değişim gücünü ve ısrarını esas aldığını, onun izinden ilerlediğini vurgular altını çizerek. Bu, iç mücadeleye, yenilenmeye ve devrimcileşmeye 22

pratik ve en güçlü cevaptır. Kendi gelişimini yönetmenin motoru olarak başvurulacak bir yöntem ve bir tarz olarak yerleşmesi gereken düsturdur. Devrimciliğe davet, sınırları aşma çağrısı ve şehitlere bağlılığın tarifini yapmada aranacak kriterlerdir. Şehitlere bağlılığın bir boyutu düşman saldırılarına karşı koyma, intikam duygusu ve hesap sorma kararlılığında açığa çıkar. Bununla beraber amaç ve hedeflerini kavrama ve bunları gerçekleştirme ısrarı şehitlere bağlılığın diğer boyutudur. Günün kavga ihtiyaçları nelerdir? Kürdistan’da sömürgeciliğin katliamlara girişmediği yer kalmazken, Kürt kentleri


Dengê Kurdistan.22 direniş ve ayaklanma tarihi yazıyor. Hapishaneler işkence merkezi olmaya devam ederken, çocuklarımız sömürgeci düşmanları herkesten önce tanıyor. Açlığa, ölüme, yoksulluğa, acılara uzak değil ülkemiz. Bedelini göze alarak adını serhildanlara, zaferlere yazmayı da biliyor. Özcesi hesap sorma çizgisinde ilerliyor. Her gün aldığımız şehit haberleri, duvarları süsleyen fotoğraflar çoğalırken, şehit cenazeleri ve anmalar olağan eylemler halini alırken, geride durmak, gerekçe üretmek, vasat devrimcilikle yetinmek, bir ayağımızla devrimciliğe adım atarken, bir ayağımızla düzende kalmak şehitlerimizden uzaklaşmak anlamına gelir. Şehitlerden uzaklaşan düzene yaklaşır. İdeolojik olarak silahsızlaşır, ruhu çoraklaşır. Şehitlere bağlılık ise, yoldaş niteliklerinin toplamından prototipler yaratarak, bunları kuşanmaktır. Yoldaşlaşmanın en yüksek düzeyi şehit yoldaşlarla kurulan ilişkide verilidir. Şehit Raperin engellere boyun eğmemeyi, şehit Arjin gençliğin atılım, sıçrama ve moral gücünü, şehit Devrim emekçiliği ve kolektivizmi, şehit Berçem cüreti ve feda ruhunu, şehit Sarya kadın iradeleşmesini anlatır.

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016 çelişkinin ana unsurudur. Bu topraklarda siyaset serttir, siyaset sertleştikçe direniş ve mücadele doğal olarak sertleşir, mevzilerin korunması ve gündelik kazanımlar bile şahadetler verilerek elde edilir. Ülkemizin ve halkımızın sömürgeci boyunduruktan kurtularak özgürleşmesi ne yazık ki büyük fedakarlık ve fedaice mücadele etmeyi zorunlu kılıyor. Bugünkü koşullarda en küçük kazanım için bile öncü eylemler belirleyici durumdadır. Buzkıran çıkışlarla yaracağız sömürgeci kuşatmayı. Şehitler gerçek öncülerimiz ve en güçlü buzkıran eylemlerin öznesi olarak önümüzü aydınlatıyor, yol gösteriyorlar. Şehitlere bağlılık bilinci ile ancak bu yolda ilerleyebiliriz. Cüretli çıkışları bizi eyleme, sokağa, kopuşlar örgütlemeye çağırıyor. Aklımızı ve yüreğimizi onlara çevirdiğimizde, bizleri kucaklayacaklarını, bilincimizi aydınlatacaklarını göreceğiz. Her şeyimizle düşman için silaha dönüşeceğiz, mermisi tükenmez ve hedefini şaşırmaz bir silaha.

Bizler seyirci ya da dinleyici değiliz. Her alanda onların soluğunu hissederken kavga barikatlarının en önüne koşacağız. Tereddüt ve kararsızlık, durmak ve beklemek bize uzaktır. Zaman şehitlere Kürdistanımızın içinde yer aldığı sözümüzü yineleme, bağlılığımızı Mezopotamya çelişkilerin en gösterme zamanıdır. Şehitlere zaferin parolasıdır. yoğun olduğu bölgedir. Sömürgeci bağlılık Türk faşizminin varlığı bu 23


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

ARJÎN’IN EYLEMİNİN ÇAĞRISI Çıkagelirsiniz bir bahar vakti / gülücükler saçan güzelliğiniz/ umut yüklü tebessümünüzle/ şen kahkahalara boğarsınız tüm sevdiklerinizi/ kızıl güller olursunuz her bir yürekte… biz ki sizle birlikte umut büyütürüz her dem/ yürekler bahar yeridir yoldaş olmaktan…

Kasım şehitler ayının komünistler bakımdan nasıl bir anlamı vardır? Ölümsüzleşenlerimizle buluştuğumuz, onlar için anmalar yaptığımız, aile ziyaretleri örgütlediğimiz, etkinliklerde bir araya geldiğimiz, bir ay olarak mı görüyoruz, yoksa bu vesileyle şehitlerimizin aynasından, kendi yaşam gerçeğimize de bakıyor muyuz? Şehitleri anmak bir nevi “günah çıkarmak” değildir. Onları anmak, özeleştiridir, doğru. Ancak, hayata geçirilmesi gereken özeleştirilerdir bunlar. Kasım şehitler ayı; her bir komünist için, kendi değişimini yeni düzeylere çıkardığı, devrimci bir eşiktir aynı zamanda. Bu eşikten geçenler için görev, şehitlerin yaşamından, eyleminden öğrenmek, anlamak 24

ve onların bıraktığı bayrağı ileriye taşıma iradesini kuşanmaktır. Bu iradeyi eylemle buluşturmaktır. Arjîn ya da Yaşam Ateşi “Ne kadar yaşandığı değil nasıl yaşandığıdır önemli olan”. Bu sözü yaşam rehberi etmiş her bir komünist devrimci, özgürlük serüveninde ölümsüzlüğe koşarken bile yüzünden mutluluk saçar. Geride kalanlara sevinç ve umut kaynağı olur. Arjîn Selçuk yoldaş, (Berfu Dilan Canbay) kısacık devrimci yaşamına ilkleri sığdırmayı başararak, erkek egemenlikçi faşist sömürgeciliğe karşı yükselttiğimiz devrimci savaşta, komünist kadın iradesini kuşanıp özneleşerek, yol gösteren kutup yıldızlarımızdan oldu Arjîn yoldaş, komünist bir genç kadın olarak, özgürleşme serüveninde hızla öne atılan, kendini aşma, değiştirme iddia ve ısrarını eylemiyle birleştirmeyi başaran pratiğiyle örnektir genç devrimci kadın ve erkeklere. O, ismiyle müsemma, yani adı gibi tam bir “yaşam ateşi” olup, yayıldı Dersim dağlarından dört bir yana. Arjîn yoldaş özgürleşme arayışlarına, Kürdistan’ın kadim topraklarında başladı. Yoldaş bir aile ortamında şekillenmeye başlasa da, devrimciliği, üniversite için geldiği İstanbul’da örgütlü bir hal kazandı. Kısa


Dengê Kurdistan.22

devrimcilik yaşamına sığdırdığı bir dizi gelişmenin ardından, umut büyütmek ve özgürlük ateşini harlamak için yeniden ve daha güçlü bir bilinçle geldiği Kürdistan’ın özgür dağlarında ölümsüzleşti. O kendinden önce başlayan Kürdistan kadın özgürlük savaşımına komünist kadının sınırsızlığı, kadın devriminin değişim gücünü taşıma kararlılığıyla adım attı. Tıpkı Sarya yoldaş gibi O da kendi devrimi olarak baktı Rojava cephesine ve özgür dağlara. Kadının özgürleşmesinin

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

toplumun özgürleşmesiyle paralel yürümesinin zorunluluğunu kavradığı için, partimizin Kürdistan dağlarında kır birliğinin kurucuları arasında yer aldı. Kürdistan kadının özgürlük mücadelesini sosyalizm bilinciyle buluşturma, eylemiyle güçlendirme isteği ile özgür dağları yol eyledi. Arjîn yoldaş, üniversiteyi, gelecek kapısı olarak görmek yerine sosyalist fikirlere ulaşmanın bir alanı olarak gördü. Bu nedenle de gençlik çalışmasında hızla öne çıkmayı başardı. Yer aldığı Gezi ayaklanması ve barikatlar, 25


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

O’na daha ileri çıkmasında güç verdi. O, bir dönem partimizin genç komünistlerini bir ur gibi saran ideolojik savrulmaları yaşayanlarla aynı zeminde kalmayı kabullenmedi. İdeolojik bocalamalar yaşayıp umutsuzluk üreten, geriye düşenleri değil yönünü Rojava’ya, özgür alanlara çevirenleri örnek aldı. Faşist sömürgeciliğin Türkiye ve Bakur Kürdistan’daki katliamlarına karşı yürüttüğü mücadeleyi, daha bir üst düzeye çıkarmaya karar verdi. Bu nedenle yüzünü özgür dağlara çevirdi. Tüm ezilen kadınlar şahsında, Êzidi kadınlarının, Rojava halklarının DAİŞ barbarlığı altında yaşadığı acı, vahşet karşısında öfkesini, gücüne dönüştürme eylemini tercih etti. Onun tutkusu kendinde devrim yapan komünist kadınların ortak düşünü gerçek kılmaktı. Bu yüzden kendiyle uzlaşmadı, verili olanla yetinmedi, kendini geriye çeken, gelişimini engelleyen, geleneksel olana ait ne varsa bunları bir bir yıkıp kendini aşma isteğiyle gücünü örgütledi. O partisinin, yoldaşlarının gülen yüzlerindendi. Yoldaşlıkta yapıcı ve eleştireldi. Sevincini, sevgisini, mutluluğunu, heyecanla paylaşanlardandı. Onda partili kimlik gün be gün, mütevazı ama aynı zamanda iddialı bir tarza dönüştü. Kendi sınırlarına hücum etme, kendini aşma, kadının geleneksel rollerine karşı amansızca savaşarak 26

özgürleşmenin basamaklarını tırmanma hızıyla birleşti. Ondaki yalınlık, partisine açıklık, dupduru bir gökyüzü gibi eşsiz yüreği ile de örnek oldu yoldaşlarına. Öncü parti olmak için öncü kadro olmanın zorunluluğunu içselleştirdi. Görev alanı değiştiğinde, Dersim dağlarına doğru uzun yolculuğuna çıktığında da yoldaşlarına “mutlaka görüşeceğiz” diyen umutlu yoldaştı. Genç kadın komutanlarımızdan Arjîn yoldaş, Devrim ve Baran yoldaşlarıyla aynı güzelim coğrafyada ölümsüzlüğe yürürken biz yoldaşlarına ve başlarımızı dik tutan, büyük bir onuru armağan bıraktı. Partisinin yaşam ateşi Arjîn yoldaş, Berçem'in, Ekin'in, Raperin'in teslim olmayan iradeleriyle aynı mayadan olduğunu gösterdi. Onun bize mirası bugün genç kadın ve erkek devrimcilere, komünistlere yürünecek yolda ışıktır. Arjîn (Berfu) yoldaşın ölümsüzlüğe yürüyüşü, en çok da genç kadınlara, kopuş gücünü, özneleşme cesaretini, başarma iradesini açığa çıkarma çağrısıdır! Limanlardaki, düzene ait tüm gemileri, Arjîn'lerin ve tüm şehitlerin yaktığı özgür insan olma ateşleriyle tutuşturmanın zamanıdır. Kasım şehitler ayında, ölümsüzlerimizin çağrısı budur.


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

DEVRİM REDDEDİŞLE BAŞLAR Günümüzde devrimcilik kapitalist dünyaya özgü sömürü ve zulmün türlü hallerini, gerici faşist devlet uygulamalarını ve onun kirli ilişki biçimlerini reddedişte somutlaşır. Kuşkusuz bu her yerde aynı şekilde ve eksende olmaz. Kimi zaman sömürü ve zulüm, kimi zaman ulusal baskılar, kimi zamanlar da, toplumsal eşitsizlikler ve çürüme, devrimcileşmenin gerekçeleri olurlar. İşçilerin, kadınların, yoksulların ya da gençlerin devrimcileşmelerindeki çıkış noktaları farklı olsa da, buluştukları zemin aynıdır: Sömürü ve zulüm düzeni kapitalizm ve onun gerici-faşist erkek egemenlikçi devletine karşı mücadele… Gençlik açısından Kürdistan'da bu reddetme hali, lise ya da üniversite zamanlarına denk gelmez. Daha ilkokul çağlarında tanışır Kürt çocukları sömürgeci devlet gerçeğiyle. Dilimizi, varlığımızı, kültürümüzü yok sayan, reddeden bu devlet, hayatın her alanında bize kanlı varlığını hissettirir. Bazen bu polis panzeri olur, bazen dilimizle alay eden öğretmen. Bu bazen jandarmadır bazen de, kendi toplumuna ihanet eden korucu. Ve onların hepsi de varlığını şiddete ve inkara dayandırır.

Tarihten bugüne büyük katliamlara sahne olan Kürdistan'da devletin zulmüne maruz kalmak çok hızlı ve erken bir yaşa denk gelebiliyor. Uğur Kaymaz, Enes Ata, Ceylan Önkol gibi sayısız çocuğumuz, katledilerek tanıştılar faşist devlet gerçeğiyle. Ve o bakışları cennet çocuklarımızın; mahalle veya okul arkadaşları onlar kadar ya da onlardan da küçük Kürt çocukları gördüler nasıl bir rejimde yaşadıklarını. Tarih Payımız Düşmanın ve tarafların bu kadar net olduğu Kürdistan'da, sosyalist yurtseverlerin, daha çocuk yaşta tanışılan ve reddedilen sömürgeci devlet gerçeğine karşı mücadeleyi örgütlü bir hale getirmesi öncelikli görevlerimizdendir. Gençlikteki bu reddi ve öfkeyi salt duygusal yaklaşımlarla sınırlamayıp, bilinçli ve iradi bir terciheeyleme dönüştürmek, sosyalist yurtsever gençlik çalışmamızın gelişiminde özel bir yer tutacaktır. Peki nasıl? Bilinçli ve iradi tercihler yönetilebilirdir. Dolayısıyla, bilinçlendirme, aydınlatma görevlerini hiç ihmal etmemek, genç savaşçıların eylemlerini iradileştirmeyi başarmak gerekir. Reddetmek her zaman kopuşları

27


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

getirmez beraberinde. Kopuş örgütlenmesi gereken bir tavır ve bilinçtir. Ama sadece bu da değil, kopuş aynı zamanda mekansaldır. Eski yerde, evde, okulda, şehirde, alanda kalmamaktır bazen. Geçmişi ardında bırakmaktır. Sömürgeci devlet saldırılarını, katliamlarını reddeden, buna öfke duyarak, mücadele saflarında yerini alan her insan, düzenden tümden kopmuş sayılmaz. Ancak, bu duruş, onları kopuşlar örgütlemeye, kendi şahsında yeni insanı var etmeye açık hale getirir. Örgüt, bu durumları yönetmek için vardır. Örneğin; genç bir kadın ailesinin yanından çıkıp devrimci mücadeleye atılıyor. Sistemin devletin en küçük yapı birimi olan aileden kopabiliyor fakat o bunu kendi zaaf ve eksiklikleri ile birlikte yapıyor. Korkular, öğretilmiş kadınlık halleri, bencillikler, açık olmama durumları, feodal duygu ve düşünceler, onunla birlikte geliyor doğal olarak. Aynı şey, belki de daha fazla, genç erkekler için de, geçerlidir ve onları değiştirip, dönüştürmek, içinde yer aldıkları ya da temas ettikleri kolektifin sorumluluğudur. “Niye bu gençler böyleler” diye yakınmak, ya da 28

onların bu geri yanlarıyla uzlaşmak örgütlü bir yaklaşım değildir. Saflarımıza gelen kadın-erkek gençlerin sisteme olan öfkesini yönlendirmek, onları, devrimin bilinçli yapıcıları haline getirmek, onlarda eskiye ait olanı yıkarak mümkün olabilir. Bunlar öyle, bir çırpıda olabilecek şeyler değil elbette. Zaman ve emek gerektirir. Ama en çok da, örgütlü eğitimi ve şekillendirmeyi. Bu da, şablonlarla, klasik metodlarla olan bir şey değildir.


Dengê Kurdistan.22 Güncel olanı doğru anlamak, saflarımıza gelenlerin, duygu ve düşüncelerini bilmek, onların ruhuna dokunmak eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarımızın olmazsa olmazıdır. “Mücadele etmek, savaşmak istiyorum” diyerek saflarımıza gelen insanları bir odaya kapatıp, günlerce bir şeyler okutmaktan ibaret değildir eğitim ve bilinçlendirme faaliyetimiz. Ya da, eline gazete, dergi tutuşturup sokaklara çıkarmaktan da ibaret değildir. Eğitimsiz ve eylemsiz katılım olmaz doğru ancak, bunun kimde ve nasıl olacağını her somut duruma göre farklı olarak belirlemek gerekir. Öncelikli olarak, saflarımıza gelen hiç kimse, dünkü gibi yaşayamaz. Örgütlü ve kolektif olmanın farkını somut olarak yaşamlarında görmelidir bu gelenler. Gündelik hayat disiplininden, paylaşımlardaki yoldaşlığa, üsluptan davranışlara kadar, devrimci ve sosyalist yurtsever olan bir tarz kendisini hissettirmelidir. Boğucu olmayan ama mutlaka kendini hissettiren bu tarz, yeni ve eskinin mücadelesinde bizim en önemli dönüştürme imkanımızdır.

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016 çalışmalarımızın güvencesidir. “Dün”, gerilla olmak düşüyle saflarımıza gelen gençlere gösterecek adreslerimiz yok ya da zayıftı. Ya da, savaşmak isteyenleri hızla seferber edeceğimiz alanlarımız da yok denecek kadar azdı. Fakat bu gün durum farklı. Veli, ümit ve Berfu yoldaşların, canbedeli eylemleriyle ilan ettikleri gerilla alanlarımız, Serkan’dan Raperin’e uzanan bir şehitler kervanıyla dünyanın ilgi odağı olan savaş karargahlarımız ve bu şehitlerimizin geçtiği askeri akademilerimiz var. Mütevazı milis çalışmalarımız, barikat başlarında olma iddia ve eylemimiz, fiili meşru mücadele cephelerimiz, kızıl sopalı kadın yoldaşlarımız ve birleşik bir mevzi olarak da, HBDH’miz var. Pek çok şehirde kurumlarımız ya da içinde çalıştığımız örgütler bulunuyor. Sıcak savaş alanlarından, sanat kurumlarına kadar, herkese iş verebileceğimiz kurumlarımız ve araçlarımız var kısacası. Mesele, tüm bunları örgütlü bir çalışmanın imkanları olarak görebilmek ve saflarımıza gelenlerin durumlarına uygun olarak, değerlendirebilmektir.

Saflarımıza farklı gerekçelerle katılan gençlerin her birine dönük özel bir gelişim stratejimizin Dönemin Çağrısına olması, buna uygun örgütlerimizin Yanıt Olmak ve araçlarımızın varlığı, Bakur ve Rojava’nın yanı sıra, Başur 29


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

Kürdistan’da da adı bilinen, varlığı dostlarına güç, düşmanlarına kaygı veren bir partiye sahip olmanın güveni ve rahatlığıyla, yüzünü başta liseler olmak üzere, genç kitlelere çevirmek Kürdistan Komünist Gençlik Örgütü’müzün değişmez ya da vazgeçilmez görevidir. “Kitlelere gitmek!” anlamındaki bu görev, kuşkusuz ki, her yere yumruk sallayarak yerine getirilemez. Somut olarak, belirlenmiş alanlardaki genç kitlelerdir sözü edilen. Zaten örgütlü gençler bu kategoride değerlendirilemez. Böylesi bir yönelim, hem siyaseten doğru olmaz hem de bizi daraltır. Kurumlara ve belli merkezlere hapseder. Oysa, hali hazırda, milyonlarca örgütsüz genç var Kürdistan'ın dört bir yanında. Liselerde, üniversitelerde ve sokaklarda yaşayan, gönlünde isyan ama örgütsüz olan bu gençlere yüzlerini çevirecekleri bir adres vermek, bu kitlelere gitme eyleminin doğal bir sonucudur. Temas kurduğumuz her insana verecek işimiz, söyleyecek sözümüz ve onların düşlerini, umutlarını çoğaltacak bir örgütsel işleyişimiz olmalıdır ki, sömürgeciliğin karşısına ezilenlerin bir ordusunu çıkarabilelim. Gençlik tüm yaratıcılığı ve coşkusuyla ezilenlerin genç ordusunu kurmak için, görev başına!

NEDEN SOSYALİST YURTSEVERLİK Sosyalist yurtseverlik, MLKP'nin Kürdistan'ın kurtuluşu için önerdiği programın en özlü ifadesidir; MLKP'nin faşizme ve sömürgeciliğe karşı Kürdistan'daki mücadelesinin ana güzergahını ifade eder. Kürdistan'da kendi başına “yurtseverlik” salt ulusal kurtuluşu temsil eder. Kendi başına “sosyalistlik” ise günün öncelikli sorunu olan ulusal kurtuluş mücadelesinden uzak durmanın örtüsüdür. Sosyalist yurtseverlik, sosyal kurtuluş amacına bağlanmış ulusal kurtuluş savaşımını esas alır. Sosyalist yurtseverlik, Kürdistan devriminin Marksist-Leninist çizgisidir. Kürdistan'da Yurtseverlik Kürdistan dört parçaya bölünmüş bir sömürgedir. Başûr klasik sömürge boyunduruğundan sınırlı da olsa çıkmış görünse de kaderi Kürdistan'ın diğer parçalarına bağlıdır. Kürdistan'da yurtseverlik, sömürgeci boyunduruğun kırılması, Kürt ulusunun ulusal varlık hakkının, kendi kaderini tayin hakkının kazanılması için savaşmaktır. PKK bu amaçları güden ilerici yurtsever bir partidir. MLKP de aynı amaç doğrultusunda savaşmaktadır. Fakat sömürgeci boyunduruğun kırılması ve kendi

30


Dengê Kurdistan.22 kaderini tayin hakkına MLKP'nin verdiği içerik PKK'den farklıdır. PKK, Türk, İran, Suriye ve Irak devletlerinin mevcut sınırları içinde Kürt ulusunun kolektif haklarının tanınmasını ve idari yapının demokratik özerk birimler temelinde yeniden inşasını kaderini tayin hakkı için yeterli bulmaktadır. MLKP ise güncelde bu program doğrultusunda PKK ile ortaklaşsa da bunun sömürgeci boyunduruğun kırılması, kendi kaderini tayin için yeterli olamayacağını belirtmektedir. MLKP burjuva Türk, İran, Suriye, Irak devletlerinin yıkılması ile birlikte emekçi konseylere dayalı Kürtlerin ve diğer halkların federatif devletlerinin birliği için mücadele etmeyi yurtseverliğinin hedefi olarak koymaktadır. Burada ilk hedef tek tek sömürgeci devletlerin yıkımı ve emekçi konseylere dayalı federatif birliklerin kurulmasıdır. KürtTürk, Kürt-Arap (Irak ve Suriye), Kürt-Fars ( ve Beluci ) demokratik federatif birliklerin inşası, bununla birlikte birleşik Kürdistan ve demokratik Ortadoğu federasyonu hedefine ulaşmak Kürdistan ve bölge devrimimizin asgari programıdır. Bununla birlikte tek tek parçalarda bağımsız Kürdistan olanaklı olursa MLKP bunu meşru görür ve destekler, buna karşın onun emekçi konseylere dayalı olması için mücadele eder.

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016 Kürdistan'da Sosyalist Yurtseverlik Sömürgeci boyunduruğun kırılması, kendi kaderini tayin hakkının kazanılması ulusal kurtuluşun gerçekleşmesi anlamına gelir. Ne var ki emperyalist küreselleşme koşullarında ulusal kurtuluş sosyal kurtuluşla birleşmezse Kürtler bu kez yeni tipte sömürgeci bir köleliğe mahkum olacaktır. Başûr bunun canlı örneğidir. Klasik sömürgecilik Kürdistan'ın bu bölümünde bir ölçüde ortadan kalkmıştır. Buna karşın burjuvalaşmış feodal aile kastlarının hakimiyeti altında bölge ülkelerinin ve emperyalizmin mali ekonomik sömürgesine dönüşmektedir. Eğer Kürdistan'ın ezilenleri ulusal kurtuluşu kazandıklarında kesintisizce sosyal kurtuluş yolunda ilerlemezlerse, sosyalizmi inşaya girişmezlerse aynı akıbetle karşılaşacaktır. Sosyalizmi hedeflemeyen bir yurtseverliğin kapısı emekçiler için yeni tipte bir köleliğe, sömürgeci boyunduruğa çıkar. Sosyalist yurtseverlik, yurtseverliğin emekçi damarıdır. Sosyalist yurtseverler Kürt emekçilerinin politik temsilcisidir; Kürt ulusunun ulusal demokratik hakları elde etme mücadelesinde, ulusal kurtuluşun kazanılması savaşımında mülk sahibi sınıfların Kürt ulusalcılığı ile ittifak içindedir. Bu koşullu bir ittifaktır. Demokratik haklar ve ulusal 31


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

kurtuluş mücadelesini geriye çeken her hamlesinde mülk sahiplerinin karşısına dikilmek, gerektiğinde onu tecrit etmek zorunludur. Yine de bu uzlaşır bir çelişkidir, amaç onları yurtseverliğin sınırları içinde tutmaktır. Buna karşın sosyal kurtuluş mücadelesinde büyük mülk sahipleriyle sınıf savaşımı vardır ve bu uzlaşmaz bir çelişkidir. MLKP, Kürdistan'da kurulması hedeflenen sosyal düzen konusunda da PKK'den farklı 32

bir programa sahiptir. PKK kapitalist düzen yıkılmadan, sınırlandırılmış sömürgecilik koşullarında, oluşturulacak demokratik özerk yerel yönetimler altında kurulacak komün ve kooperatiflere dayalı bir sosyal düzen önermektedir. MLKP bunu ilerici halkçı bir program olarak değerlendirse de bu yoldan sosyal kurtuluşun gerçekleşme imkânının olmadığını belirtmektedir. Sömürgeci boyundurukla birlikte burjuva devlet hâkimiyeti parçalanmadan başlanan bu tip girişimler Kürdistan emekçilerini sosyal kurtuluşa kavuşturamaz. Kapitalist düzen ve burjuva devlet hakimiyeti altında ne denli geniş özerklik elde edilirse edilsin komün ve kooperatiflerin daha ileri bir üretim tarzı yaratmaları söz konusu olamaz. Bunun için her şeyden önce burjuva devletin yıkılması ve merkezi plana bağlanmış sosyalist inşaya girişilmesi gerekir. Sosyalist inşaya girişen, emekçi konseylere dayalı demokratik Ortadoğu federasyonu dünya devriminin bir mevziisi ve üssüdür, kaderi dünya devrimine sıkı sıkıya bağlıdır. Sosyalist yurtseverler Kürdistan ve bölge halklarına bu sosyal kurtuluş programını önermektedir.


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

Güncel Demokratik ve Sosyalist Görevler MLKP, Kürdistan'da asgari ve azami programını gerçekleştirmek için mücadele eder. Fakat bu ancak güncel demokratik ve sosyalist görevleri yerine getirmesi yolundan gerçekleştirilebilir. Bakûr'da en geri temelde de olsa ulusal statü elde edilmesi, bir başka deyişle kolektif hakların sömürgeci devlete kabul ettirilmesi öne çıkmıştır. Sömürgeci faşist devlet de bu statüyü tanımamayı ve Kürtleri bireysel haklarla yetinmeye razı etmeyi dayatmaktadır. İrade kırma savaşı güncelde bu zemin üzerinde sürmektedir. MLKP Kürdistan silahlı biçimler de dahil bu güncel zemine basarak mücadeleye tüm gücüyle katılmaktadır. Keza Rojava devriminin savunulması ve inşasına katılmakta, Kuzey Suriye Federasyonunun statü kazanması için DAİŞ, Türk devleti ve Esad rejimine karşı silahlı mücadelenin içinde yer almaktadır. Gerek Bakûr'da gerek Rojava'da şehitler verme, yaralanma ve tutsaklıklar pahasına güncel politik görevleri yerine getirerek Kürdistan ulusal ve sosyal kurtuluş savaşımını zafere ulaştırmak, bölge ve dünya devrimi için mücadele etmekte savaşmaktadır. MLKP Başûr'da halk meclislerine dayalı demokratik özerk birimler üzerine yükselen demokratik federasyon kurulmasını 33

desteklemektedir. Şengal'de olduğu gibi gücü ve olanakları ölçüsünde bu güncel görevi yerine getirmektedir. Başûr'da bağımsız Kürdistan'ın, Irak Arap devletiyle federatif birlik oluşturma yönündeki adımları meşru görmekte, buna karşın burjuva-feodal kastların yönetimini reddetmekte, bu kastların yönetimindeki Kürdistan'ın emekçilere hizmet etmeyeceğini belirtmektedir. Kürdistan'ın dört parçasında Kürdistan halklarının devrimci demokratik politik temsilcileriyle ittifak yapmak, ezen ulusların ilerici devrimci demokratik kuvvetleriyle devrimci demokratik birlikler kurmak sosyalist yurtseverlerin güncel görevlerindendir. Bölgede enternasyonal birlikler inşa etmek sosyalist yurtseverlerin hedefidir. Enternasyonal özgürlük taburu bunun güçlü politik ideolojik zeminidir.


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

EZ JI BO AZADÎYA JINÊ TEVLÎ MLKP’Ê BÛM Dema ez biçûk bûm, jiyana min nexweş bû. Di nav malbata min de bavê min zalim bû. Lê me dida, bê xwarin me dihişt û me heps dikir. Tiştên ku me ne dixwast em bikin, lê ew bizorî ji me re dida çikirin. Êdî em mecbur bûn wî çê dixwast me dikir. Tiştek ne rast jî biba me nikarîbû bigotana ew ne rast e. Ne dihişt em ji malê derkevin. Dema bavê min ji malê derdiket wê demê me dikarîbû em ji malê derbikevin. Me nikarîbû bi tena serê xwe ji malê derketana. Dema ez diçûm dibistanê zilamek her tim li du min bû. Mêze dikir ez diçim an ji naçim dibistanê. Ew zilam bavê min bû û pir merak dikir. Ji bo wî jî min dev ji dibistanê berda. Min dixwast jiyanek bê zulm û azad bijîm. Li gel me tirsek hebû. Ez ji bavê xwe ditirsiyam. Ji ber ku ez jin bûm û li gorê fikra civakê ez nikarîbûm ji malê dûr bi tena serê xwe jiyan bikim, an jî jiyanek azad bijîm. Li gor çanda civakê divê tu bizewicî. Ji bo ez ji zilm bavê xwe xelasbim, ez zewicîm. Ez wisa difikiriyam. Lê, nêzikatiya 34

zilamê min jî li hemberî jinê, xirab bû. Tenê bixwe difikrî. Ew ji bavê min bêhtir zalim bû. Ji bo ''şerefa'' malbata xwe min her tişt qabul kir. Min nikarîbû devê xwe vekira û tiştek bigota. Min bikuşta jî min nikarîbû devê xwe vekira. Min jiyaneke kole jiyankir. Min ji bo zaroka xwe jiyan dikir. Min tenê zaroka xwe mezin kir. Dema şoreş destpêkir, ez gelekî fikrîm ez tevlî YPJ’ê bibim. Lê min nikarîbû dev ji zaroka xwe berda. Ez çawa wê berdim wê çawa bê min jiyan bike. Tiştek ji destê min dernediket. Min heft sala jiyanek bindest jiyankir. Ez nexweş ketim. Min nikarîbû jiyanek bindest qabul bikim. Ji bo zaroka xwe min nedixwast dev ji zilamê xwe berdim. Lê di dawîyê de me dev ji hevdu berda. Zaroka min li gel wî ma. Ez mecbur mam ku ji zarokê xwe dûr bikevim. Herî dawî ji bo kar ez çûm Nexweşxaneya Ş.Xebat. Demekê kin ez li Nexweşxaneya Ş.Xebat mam. Kare min parastin bû. Heval perwerdeya çek dan me. Di destpêkê de ez


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016

ji çek ditirsiyam. Min digot ez çawa çek rakim. Dema ku min çek rakir, min rastîya xwe naskir. Di wê demê de min digot kes nikare li ber me bisekine. Min pişra dev ji kar berda. Ji ber ku bavê min destur nedabû min ez kare çekdarî bikim. Min gelek cara ji bavê xwe re got ezê biçim tevlî asayîşê bibim. Lê nehişt ez tevlî asayîşê bibim. Min got ez karekî din bikim lê dîsa jî ne hişt. Dixwazî bû ez tenê li mal rûnim an jî dixwast ez dîsa bizewicim. Min ne dixwast bizewicim. Min dixwast jiyana xwe jiyan bikira. Hevalek ji MLKP’ê hebû. Ez car caran diçûm li gel wê. Min dixwast tevlî MLKP’ê bibim. Hevalê ji MLKP’ê gelek caran hatin li mala me û bi bavê min re niqaş kirin. Lê dîsa jî bavê min îzin neda. Di destpêkê de min ne dixwast bê îzin tevlî bûbama. Bavê min got eger tu dixwazî tevlî bibe, biçe çiyê. Min got “ez naçim çiyê, ezê biçim MLKP’ê”. Bandora cîvak li ser me gelek bû. Min heri dawî got kî çi dibêje bila bibêje ezê tevlî MLKP’ê bibim. Ez naxwazim jiyana malbetî ya civak jiyan bikim. Herî dawî min biryar da û tevlî MLKP’ê bûm.

perwerdeya leşkerî dît min xwe û hêza xwe naskir. Min jiyankirina jiyana azad naskir. MLKP ji bo gelan û mirovên bindestan şer dike.ji bo ku ew azad bibin, ji bo jinên kole wek azad jiyan bikin têkoşîn dike. Ew, jiyana xwe çawa azad bikin, perwerde dike. Min berî jiyanek kole jiyan dikir. Êdî ez naxwazim jin jiyana koletî jiyan bikin. Ez ji bo azadiya jinê tevlî MLKP’ê bûm. MLKP, tenê ne ji bo azadiya jinê şer dike ji bo gelê Kurdistan û ji bo hemû gelên Rojhilata Navîn jî şer dike. Ji bo ciwanan, ji bo karkeran û ji bo gelên bindestan şer dike. Arjîn Rojava

Dema ez hatim tabûrê û 35


Dengê Kurdistan.22

Mijdar-Berfanbar/Kasım-Aralık2016


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.