Dengê Kurdistan Hejmar/Sayı: 19 Adar-Avrêl/Mart-Nisan 2016
KÜRDİSTAN’DA SÖMÜRGECİLİK YENİLECEK
Devrimin Çağrısı ve Devrime Çağrı > 4
Savaşan, Direnen Kadın İradesiyle Kazanacağız >9
MLKP, Di Barîkata Nisêybînê de ye! > 15
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
Yeniden Merhaba Bahara yürürken, Kürdistan’ımızın dört bir yanı ateş çemberiyle kuşatılmış durumda. Bakur Kürdistan’da özyönetim talebi etrafında kenetlenmiş onur ve özgürlük direnişi sürerken, kan gölüne dönen Ortadoğu coğrafyasında Rojava Devrimimiz halklara umut ışığı olarak yükseliyor. sever halkımız, yeni ve özgür bir yaşamı kurma mücadelesini büyütüyor. Dört parçaya bölünmüş Kürdistanımızda, sömürgeci Türk devleti on yıllardır biriktirdiği tüm kirli savaş yöntemlerini halkımıza karşı kullanmakta tereddüt etmiyor. Her geçen gün saldırılarını boyutlandırıyor. Onlar bu vahşi saldırılarıyla dünyayı Kürdistan'a zindan etmeye çalışırlarken, zaman hızla bahara evriliyor. Dağlar uyanıyor, karlar eriyor. Kürdistan gerillası kışlık mevzilerinden çıkıyor, savaşa daha aktif katılacak hale geliyor. Halkımız, özgürlük yürüyüşünde sömürgeci Türk devletinin tankına ve topuna karşı, Cizre, Sur, İdil ve Nusaybin örneklerinde olduğu gibi iradesini en büyük silahı yaparak devrim yangınını büyütüyor. Görevi devrim ateşini dört bir yana yayarak, sömürü ve zulüm dünyasını yangın yerine çevirmek olan partimizin militanları, henüz olması gerektiği düzeyde olmasa da, bu haklı kavgada yerlerini alıyor, mücadeleye can bedeli güç katıyor. Rojava Devrimi’nin savunmasında toplumuna dönük katliam karşısında halkımızın kurtarılması ve Şengal’in özgürleştirilmesi mücadelesinde partimizin kadın ve erkek savaşçıları yerlerini alıyorlar. Şehitler, yaralılar ve başeğmez savaşçılarıyla kendini alanlarda vareden partimizin bu öncü duruşu, halklarımızın ve dostların ilgisine mazhar olurken, başta faşist AKP olmak üzere, bölge gericilerinin ve emperyalistlerin de hede oluyor. Komünist gençliğimizin öncülüğünde yoldaşlarımız, Rojava devriminin
2
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan Dengê Kürdistan'ın okurlarına “yeniden merhaba” demesi tesadüf değil, bilinçli bir tercihtir. Bu, devrim baharına hazırlığımızın bir gereğidir. Mart ve Mayıs ayları, direnişlerin, isyanların, zaferlerin düşmanın beynine hançer olup saplandığı süreçtir; ezilenlerin, işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin ve Kürt halkımızın umudu ve özgürlüğü büyüttüğü dönemdir. Yeni savaş yılına, yeni ve daha büyük bir güçle hazırlanmaktır, yenilenmektir. Bizler de öğrenerek yenileniyoruz. Denge Kürdistan yeni sayısında başta, şehitlerimiz Berçem Rênas, Ekin Su ve Pirsus Armanc yoldaşlar olmak üzere, tüm ölümsüzlerimizin kendini aşma eylemini rehber ediniyor. Silopi direnişinin ölümsüz kadınları Pakize Nayır, Sêvê Demir, Fatma Uyar, Cizre direnişinin gurur duyduğumuz önderlerinden Mehmet Tunç, Ankara eyleminin feda savaşçısı Abdulbaki Sömer ve tüm şehitlerimizin onurlu, baş eğmez eylemlerinden öğreniyor, onların adımlarını takip ediyor. Bu vesileyle tüm yoldaşlarımızı, sosyalist yurtseverleri, özgürlük ve sosyalizm kavgasında daha güçlü adımlarla ileriye atılmaya, yenilenmeye davet ediyoruz. Denge Kürdistan ilk sayısından itibaren okurlarının yazınsal emeği, katkısı ile yola çıkıyor. Bu pratik herkese yol gösterici olmalıdır. Tüm alanlardan yoldaşlar, deneyimlerini ve görüşlerini Dengê Kürdistan'a yazmalıdır. Yazınsal ürünler kadar, Dengê Kürdistan'ın okunup, içeriklerine dair, tartışmaların örgütlenmesi tüm yoldaşlarımızın görevlerindendir. Dengê Kürdistan, bir örgütlenme aracıdır aynı zamanda. Dengê Kürdistan’ın eğitim gruplarında okunup tartışılması, dağıtılması, yazı komisyonlarının kurulması gibi bir dizi örgüt-örgütlenme kapsamında ele alabileceğimiz rolü mevcuttur. Onun bu rolünü yerine getirmesi, tüm yoldaşlarımızın yayınla kurduğu etkin bir ilişki ile sağlanacaktır. Yaşam baharın azametini kuşanmışken, kışın ve bölgedeki tüm gerici faşist odakların sonu yaklaşırken, devrim yangınını tüm bölgeye yaymak için ileri yoldaşlar! Hernepêş! 3
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
Devrimin Çağrısı ve Devrime Çağrı Takvim yılı ile mücadele yılının başlangıçları bizim için farklıdır. Mücadele yılı Şubat'ın yoğun hazırlıkları ile geçer ve Mart ayı ile bir anda başlar. Bu defa yeni mücadele yılına pek çok ilkle birlikte giriyoruz. Savaşçılarımızın Bakur Kurdistan’da başlamış ve kararlıkla devam eden devrimimizle buluşması yeni mücadele yılının özel bir anını oluşturuyor. Barikatların batıdaki öncüsü partimizin bayrağı, şimdi Kürdistan’da da dalgalanıyor. Bu yeni bir sürecin başlangıcıdır. Bu hattan ilerleyeceğiz. Dengê Kürdistan’ın nihayet yeni bir sayısı ile halkımıza merhaba demek, Kürdistan Örgütü’müz açısından bir diğer özel ana işaret ediyor. Devrime, sosyalist yurtsever soluk katmanın etkili bir aracını devreye sokarak önemli bir görev daha yerine getirilmiş oluyor. Kürdistan örgütümüz Dengê Kürdistan ile devrimin öznesi olmaya, öncülük iddiasını gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaşmış bulunuyor. Devrimimiz, özyönetim ilanları ve bunların özsavunma direnişleri ile başka bir düzey yakaladı. Sömürgeci rejimin oyalama, hareketsiz bırakarak mücadeleyi
söndürme taktikleri, Kürt halkımızın en azından bir bölümünde ‘acaba’ dedirten bir beklenti havası oluşturmuştu. Savaş iradesini koruyor olsa da Kürt özgürlük hareketi, kullandığı araçlar ve izlediği mücadele biçimleri ile gerilla taktikleri de dahil olmak üzere sınırlarına dayanmıştı. Kitlesi ve öncüsü ile birlikte göreli durağanlık yaşayan devrimimiz, özyönetim ilanları ve özsavunmalarla bir anda ivme kazandı, sıçrama yaptı. Özyönetim ilanı doğrultusunda siyaset, ekonomi, kültür, sağlık, eğitim, kadın, gençlik alanlarında ve hepsini kapsayacak biçimde özsavunma için örgütlenme adımları atmaya koyulmuşken sömürgeciliğin başlattığı irade kırma savaşı nedeniyle özsavunma örgütlenmesi ve direnişleri öne çıktı. Silahlı mücadelenin şehir savaşı biçiminde örgütlenmesi, mevzi savaşları ile gerilla taktiklerinin yaratıcı biçimde birleştirilmesi, cephe-mevzi çatışmalarından sabotaja, sızmadan baskına, suikastten ağır silaha kadar, hiçbir biçime sıkışmadan, her birinin ustalıkla ve iç içe kullanılması askeri strateji ve taktik bakımdan devrimimizi yeni bir düzeye taşıdı. Sömürgeci, faşist diktatörlük Bakur Kürdistan’da siyasi açıdan ne kadar gereksizleşmişse, varlığını askeri güçleriyle sürdürmede aynı oranda zorlanır duruma geldi. Açık ve dolaysız savaş araçları ile yalnızca özsavunma mevzilerine saldırmakla yetinmiyor, kentin bütününde özyönetim hakkını kullanmak isteyen halkımızı açıktan top ve tank ateşi altında tutuyor. 4
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan günüdür. Kürt, Türk, Arap, her ulustan kadınların kurtuluş mücadelesi ve kadın devrimi fikrinin eyleme geçme ve irade güçlendirmesine vesiledir. Sosyalist kadınların Ocak ayında gerçekleştirdikleri örgütlenme konferansı perspektifi yol göstericimiz olacak. Rojava kadın devriminden güç alacak, Bakur Kürdistan devrimi ile kadın özgürlük mücadelemizi birleştirecek, özsavunma hamlesi ile yükselteceğiz. 12 Mart 1995 Gazi Katliamı nasıl bir Gazi Ayaklanması ortaya çıkardıysa, 12 Mart 2004 Qamışlo katliamı da benzer biçimde büyük serhildanlar ortaya çıkardı. 12 Mart ne kadar Gazi ise o kadar Qamışlo'dur. Gazi ve Qamışlo serhıldanlarında dökülen kanlarımız birleşik devrimimizin mayası ve çimentosudur. Partimizin Rojava Devrimi’ne katılım düzeyi ve uğrunda verdiği şehitlerle bu maya daha güçlü biçimde karılmıştır. Aynı görev, bugün Bakur Kurdistan'da barikat başlarında yerine getirilmekte ancak güçlenmesi gerekmektedir. Keza 16 Mart Beyazıt ve 16 Mart Halepçe katliamları da Türkiye ve Kürdistan halklarının kaderinin birbirine ne kadar güçlü biçimde bağlı olduğunun bir başka kanıtıdır. 30 Mart Kızıldere direnişi ise Türkiye ve Kürdistan devriminin ortak tarihidir. Bir dizi alanda başarı ile devam eden, stratejik düzeyde de yakıcı ihtiyacını duyduğumuz birleşik cephe ve devrimlerimizin birleşik önderliğini inşa çalışmalarında ilk siper yoldaşlığının örneği olarak hala bizlere yol göstermektedir. 30 Mart, Türk ve Kürt halkının bugün eksik olan mücadele yoldaşlığından birlikte yaşamaya kadar gidecek sahiplenme, birbirine yaslanma ve güven duygusunu yeşertecek tarihtir ve tarih bugündür! Newroz. Kürt halkımızın ve Ortadoğu halklarının baharı. Her bahar yeniden doğuştur. Bu seferki bahar, devrimin baharıdır. Newroz niçin bir zafer müjdesi getirmesin? 2016 Newroz'u devrime gebe ülkemizin niçin ebesi olmasın? Ateş, daha fazla ateş...
5
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
Bir yandan meydanları dolduracak yüzbinler milyonlar; görsünler gücümüzü, irade kırmak nasılmış gösterelim. Bir yandan tutuşturalım sokak sokak yeryüzünü; gündüz olsun geceleryürüyelim üstüne çeteci, sömürgeci düzen bekçilerinin. Zalim Dehaq oturmuş sarayına fermanımızı yazıyor, Kawa olmuş yürekler, ne saray dinler ne ferman. Örs ve çekiç sabırsız, ha indi ha inecek. O son çağrı şimdidir, Newroz'a yakışır! Özsavunma direnişlerine katılmak, barikat ve hendek başlarında halkımızın iradesini savunmak devrimin çağrısıdır. Başta halkımızın dostlarına, devrimcilere, ilericilere, sosyalistlere çağrıdır. Devrimi algılama ve ona katılmanın birinci koşulu, bu çağrıya kulak vermektir.
6
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
Devrimi Mümkün Kılmak Devrimci mücadelenin genel propaganda biçiminden çıkıp, somut bir eylem halini alması tam da devrim halidir. Ya içindesinizdir devrimin, ya da dışında; ya bir biçimde katılmışsınızdır ya da dışarıdan ahkam kesiyorsunuzdur. Devrimcilik özne olmaktır; büyük değiştirme eyleminin, toplumsal tarihin en radikal alt-üst etme eyleminin mimarı ve yapıcısı olmak. Öznesi olmayı hede ediğiniz bir eylem yanı başınızda gerçekleşirken ona seyirci kalamazsınız. Başlangıçta mimarı ve yapıcısı siz olmasanız da her devrim, devrimci partinin katılımına açıktır. Bu nesnel bir olgudur, buna katılmanın önündeki tek engel olsa olsa yine siz olursunuz.
gerilla mücadelesi ile Bulgaristan, Yugoslavya ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinde partizan savaşı ve antifaşist savaşım sonucunda, Arnavutluk'ta partizan savaşıyla iç içe geçen silahlı halk ayaklanması biçiminde gerçekleşti. Rojava Devrimi tüm Kürdistan ve Tür- Devrimin patlak verdiği ama yenildiği pek kiye devrimcilerine, devrimci örgütler- çok devrim süreci de kendine özgü ine açıktır örneğin. Bu devrimin bir biçimler ortaya çıkarmıştır. Yunanistan öncüsü vardır elbette, kuşkusuz özne ol- Komünist Partisi'nin devrimi yenilgiye maktan daha ileri bir durumdur öncü götüren oportünist-uzlaşmacı çizgisine olmak. Ama bir kere katıldığınızda karşın Yunanistan'da başarılı bir gerilla devrime, her özneleşme, devrimin savaşı yürütülmüştür. Fransa'da partizan savaşı, Almanya'da peş peşe silahlı işçi koşul katılmak, içinde yer almaktır. ayaklanmaları, İspanya'da devrimci iç Kuzey Kürdistan'da özyönetim ilanı ve savaş, özgün devrim örnekleridir. Tunus, bunun savunulması temelinde özsaMısır, Fas, Libya, Suriye'de yaşanan Arap vunma direnişleri ile Kürt Ulusal Özgür- baharı militan kitle gösterileri biçiminde lük Hareketi devrimin öncüsü ve önderi gerçekleşti. Libya ve Suriye'de gerici iç olma konumunu sürdürüyor. Buna savaşa dönüştü, Libya'da Kadda rejimi karşın devrimimiz yeni cepheler açma, yıkılırken, Suriye'deki iç savaşın içinden cephesel birlikler kurma, siper Rojava Devrimi doğdu. Rojava Devrimi yoldaşlığı ve birleşik önderlik inşasına kendi özgün çizgisinde gelişti, partizan acilen ihtiyaç duymaktadır. kadroların öncülüğünde şehir savaşları Özsavunma direnişleri devrimin somut- temelinde irili ufaklı çarpışmalardan mevzi ve cephe savaşları biçimine kadar luk kazanmış biçimidir. Bu, örneğin 90'larda kentlerde serhıldanlar, kırsalda genişleyen savaşlar serisinden geçerek gerilla savaşı biçiminde gerçeklik ve so- zaferi kazandı. Komünistler nesnel koşullara bağlı olarak kendisi dışında mutluk kazanmıştı. Örneğin Çin Devrimi, yoksul köylülerin katılımı ile patlak veren devrim biçimlerine de tereddütsüz biçimde dahil olur. uzun yıllara yayılan halk savaşı biçiDevrimcilikle lafazanlık bu noktada ayrışır. Devrim nerede, 7 kçilerin silahlı ayaklanması, Küba'da
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
hangi biçimde patlak verdiyse devrimci Che'nin 'devrimcinin işi devrim birey ve örgütün görevi kendisini ona yapmaktır' kri patlak veren bir devrimle uyarlamak ve katılmaktır. Onu kendi kurulacak ilişkiye cevap niteliğindedir ve programına çekme, kendi programı iradeye vurgu yapar. Güç ve olanak yönünde dönüştürme mücadelesi ona yetersizliği vurgusu çoğu durumda katılarak ve içeriden mücadele eylemsizlik üretir. Devrimci konusudur. Hangi H biçimde patlak verdiyse hareketimizdeki sinik ruh halinin devrimci birey ve örgütün görevi kaynağında bu yatar. Devrim hiçbir kendisini ona uyarlamak ve katılmaktır. zaman elverişli koşullara sahip olmaz, Onu kendi programına çekme, kendi bunu beklemez, iradenin rolü burada programı yönünde dönüştürme devreye girer, güç ve olanak yetersizliği mücadelesi ona katılarak ve içeriden koşullarında devrimi mümkün kılar. mücadele konusudur. Bugün Bakur 'Niçin olmuyor' değil, 'nasıl yapmalı' Kurdistan'daki özyönetimler ve gelişen sorusu devrimin anahtarıdır. Birincisi özsavunma direnişleri de ulusal özgürlük müzmin yakınmacı, güç ve olanak mücadelesinin yeni bir aşamasıdır. Kent yetersizliğinden şikâyetçi iken ikincisi serhıldanları ve gerilla savaşlarından iradesini zorlar, özne ve öncü rolle sonra, şimdi hendek ve hareket eder. Ancak ve ancak bu tarz barikatlarla güçlendirilen özsavunma devrimi mümkün kılar. direnişleri Kuzey Kürdistan devriminin Özsavunma direnişlerinin devrimi güncel biçimidir. Özyönetim direnişleri mümkün kılan özelliği muazzam ulusal özgürlük devriminin yolunu açan olanaklara sahip olması değildir. somut bir biçim olduğuna göre, bu Olanakların çok yetersiz, güçlerin direnişlere yaklaşım devrime bakışı ortaya oldukça eşitsiz olduğu koşullarda koyar. Devrim iddiasında olanların yeri ve elindeki her imkânı devrime seferber safı bellidir. etmenin çarpıcı örneğidir özsavunma MLKP/Kürdistan bu nedenle direnişleri. Mekânı yaratıcı biçimde barikatlardadır. Özyönetim mücadelesinin kullanma, hendekler ve barikatlarla içindedir. savunmayı güçlendirme, mayın ve tuzaklarla çevre tahkimatı, perde gibi Devrim canlı ve somuttur, kendi dinamikleri vardır; bazen kendine yol açar basit yöntemlerle düşmanın hedef tespitini engelleme, sabotaj, suikast, ve kendi mecrasında ilerler. ‘Devrimin sızma ve baskın tarzında her savaş güncelliği’ diyerek yaptığımız kavramlaştırma, tam da bu duruma karşılık biçimini kullanma esnekliği devrimimizin güncel biçiminin somutluk düşer. Devrimin yanı başından akıp ve pratiklik kazanmış halleridir. Bu gitmesine seyirci kalmamak adına ona katılmanın yollarını açar. Devrim algısı en koşulları pek çok noktada hazırlamak başından 'devrim nedir' sorusuna verilen mümkünken, yeni devrim cepheleri yanıtla bağlıdır. Soyuttan somuta, teoriden açmak, açılmış cephelerde yer almak artık bir zorunluluktur. Devrim yanı ile geçiştir. ‘Devrimi algılamayan başımızdadır, ihtiyacımız olan güçlü bir devrimcilik’ bu toprakların yaygın irade, devrim algısının net olması, hastalığıdır. Devrimci hareketimizi kötürümleştiren, üstenci ve lafazan devrimi mümkün kılmaya akıl ve konumuna düşüren, günbegün yürekten inanmak ve eyleme geçmektir. devrimciliğini aşındıran bir hastalıktır. MLKP/ Kürdistan devrim için eylemde Oysa devrimci olmayı büyüklük sayan, olma halini her geçen gün daha da hasbelkader devrimci kalmayı yeter gören büyütecektir! devrimcilik tarzı, idarei maslahatçılıktan 8 öteye gitmez.
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
Savaşan, Direnen Kadın İradesiyle Kazanacağız! NATO'nun en büyük ordularından sömürgeci Türk Ordusu, Bakur Kürdistan'ı yaylım ateşine tutuyor. Çocuklar, hamile kadınlar sokak ortasında öldürülüyor, yakılıyor. Vahşet bodrumlarında toplu katliamlar gerçekleştiriliyor. Kadınlar, sömürgeci, cinsiyetçi katiller tarafından katledilip sonra bedenleri teşhir ediliyor. Aylarca süren sıkıyönetim uygulamaları ve sokağa çıkma yasağı ile vahşet boyutlandırılıyor. Modern silahlar, tanklar, toplar, heronlar, özel hareket polisleri, korucular, emperyalist devletlerin desteği, tek tipleşen havuz medyası... Sömürgeci faşist diktatörlüğün temsilcisi AKP hükümeti; Kürt halkımızın 7’den 77’ye ortaya çıkardığı görkemli direniş karşısında çaresizleşerek Srilanka Modeli’ne, Hitler’e, Mussolini'ye, Franko'ya özenerek katliamlara sarılıyor. Ve bu irade savaşında, Sömürgeci Faşist Devlet'in ilk hede , en fazla gadre uğrayan kadınlar oluyor. Erkek Egemen, Sömürgeci Türk Devleti, Kürt Kadını şahsında yeşeren özgürlük umudunu yoketmek istiyor. On yıllardır devam eden kirli savaşta Sömürgeci Devlet, ırkçı, cinsiyetçi, kadın düşmanı politikalarını direnen kadınlara uygulamaktan bir an dahi vazgeçmemiştir. Kadın siyasetçilerin hedef gösterilmesi, kadın bedeninin teşhir edilmesi, taciz, tecavüz, cinsiyetçi küfürler, direnen öncü kadınlara yönelik katliamlar bu politikayla katmerlenerek sürdürülüyor. Faşist, sömürgeci, Erkek egemen Türk devleti, bir yandan Kürt Halkı'mızın iradesini kırarak kendi köleci anlayışını
kabul ettirmeye çalışırken bir yandan da kadınların iradesini kırarak teslim almak istemektedir. Tüm gerici savaşlarda olduğu gibi, kadın üzerinden bir bütün olarak toplum aşağılanmaya çalışılırken, aynı zamanda erkek egemen, kadın düşmanı anlayış da her gün yeniden üretilmektedir. Gerilla Ekin Wan, Cizre'de katledildikten sonra işkence edilmiş çıplak bedeni teşhir edilen Kürt kadını, kadın düşmanı devletin çaresizliğinin resmi olduğu gibi aynı zamanda direnişimizin sembolüdür.
Kürt kadını ağıtlar yakan değil mücadeleyi büyütendir
AKP Hükümeti Kürdistan’daki vahşet uygulamalarında, 90’lı yılların sömürgeci politikalarını rehber alıyor fakat önemli bir gerçeği atlıyor. 90'lı yılların sadece Kürt Halkı'mıza, Kürt Kadınları'na tarifsiz acılar yaşatan bir dönem değil, aynı zamanda savaşmayı öğreten, iradeyi sağlamlaştırarak daha güçlü örgütlülüklere yönelimini sağlayan dönemlerdir. Artık Kürt Anaları ağıtlar yakan değil; “Ağlamayın, düşmanımızın önünde ağlamayacağız” diyerek mücadeleyi büyütme çağrısı yapan kadınlardır. 90'lı yıllar aynı zamanda Kürt Kadını'nın kitleler halinde mücadele sa arında yerini aldığı, örgütlendiği, silahlandığı, ordulaştığı, aydınlandığı bir dönemdir. Faşist Türk Devleti Bakur direnişiyle omuz omuza duran Rojava Devrimi’ni, Dört Parça Kürdistan'da büyüyen, kök salan mücadeleleri de unutarak 90'lı yılların kirli savaş yöntemleriyle sonuç almayı düşünmek gibi bir yanılgıyla kendi sonunu hazırlamaktadır. Tarihte 72 gün süren ilk proleter barikat direnişi olan Paris Komünü deneyini aşan Kürdistan direnişleri, yüzyılımızın en uzun soluklu barikat direniş örnekleri olarak tarihte onurlu yerini alıyor. Cizre'nin, Sur'un küçücük mahallerine aylardır giremeyen faşist 9
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
10
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan O nedenle biz sosyalist yurtsever kadınlar olarak zamanın ruhunu iyi okuyarak; her türlü geri duruş ve düşünüş ile kavgaya tutuşmamız gerekiyor. İnsanın o muazzam iradesi karşısında aşılmayacak engelin olmayacağı bilinci ile yürümeliyiz. Bakur Kürdistan direnişimizi büyütmenin imkanlarını yaratmalıyız. Bakur Kürdistan'daki devlet şiddetine karşı özsavunma grupları örgütleyerek, özsavunma eğitimleri vererek, kadın bedeninin teşhir edilmesine karşı protesto eylemleri örgütleyerek, özellikle sınır hattında Alevi kadınların direniş ile etkin ilişkilenişini sağlayarak sömürgeciliği geriletebiliriz. Bugünkü durum, artık Kürtler, devrimciler, ilericiler için var olma-yok olma savaşıdır. Süreci anlayamamak, bu şanlı direnişin içinde yer almamak, buna göre konumlanamamak, bu zeminden sapmak kendi yok oluşumuzu da hazırlamaktır...
11
Dengê Kurdistan . 19
Sömürgeci, faşist diktatörlüğün ve AKP kontrasının Kürt özgürlük mücadelesine karşı bütün kirli planları deşifre olunca görüşme sürecini bozma kararı aldılar. Kürt Özgürlük Hareketi’ne ve Kürt halkına karşı sömürgeci, faşist diktatörlüğün yürüttüğü savaş son 40 yıldaki en kanlı, katliamcı karakterini almıştır. 90’larda Kürdistan'ın dağını, taşını, ovasını, yaylasını, köylerini yakıp yıkan diktatörlük, bugün de katliamlarını illeri, ilçeleri günlerce, haalarca kuşatarak tanklarla, toplarla, ağır silahlar kullanarak yapıyor. Aylardır Medya Savunma Alanları’nı bombalıyor. AKP diktatörlüğü başta kadınlar olmak üzere gençleri, çocukları katlediyor; halkımızı göçe, sürgüne zorluyor. Devletin topyekün saldırısı, şiddeti ve katliamları karşısında ezilenlerin ve halkımızın da kendini savunma ve yönetme hakkı vardır ve bu meşrudur. Faşist sömürgeciliğin bu politikalarına karşı halkımızın özyönetim ve özsavunmaya geçmesi devrimci bir hamledir. Kendisine ‘tek devlet, tek bayrak, tek din, tek dil’ dayatılan, kolektif hiçbir hakkı tanınmayan bir halkın, kendisini koruma, savunma ve yönetme isteği haklı ve meşrudur. Kendisine dayatılan soykırıma karşı Kürt halkımız elbette mücadele alanında olacaktır. Meclisleriyle, komünleriyle kendini yönetecektir; hendekleriyle, barikatlarıyla, silahlarıyla kendini savunacaktır. İmha, inkâr ve soykırım dayatılan Kürdün ellerini kaldırıp teslim olmasını, boyun eğmesini kimse beklememelidir. Kürt halkımızın kolektif irade ve hakları tanınmayacak sonra da ondan biat etmesi beklenecek! Halkımızın örgütlülük ve özgürlük bilinci, bu köhne düşünce kırıntısını 1984 Ağustos'unda paramparça etti. Sarayın diktatörü Erdoğan ve onun yamağı Davutoğlu bu gerçeği yeterince kavramamış, anlamamış olabilir, ki öyle
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
görünüyor. Yakında bunu görecek ve anlayacaklar. Çiller, Demirel, Ecevit de bir zamanlar katliamcı politikaları uyguladılar halkımıza karşı. Yapmadıkları katliam, işlemedikleri cinayet kalmadı. Ne oldu? Tarihin fosseptik çukuruna gömüldüler. Saray diktatörü ve onun soytarıları da hendeklere gömülmekten kurtulamayacak. Sömürgeci faşist diktatörlüğün inkar ve katliamcı politikalarına karşı, Kürt halkımız da, bu politikaları tanımayacağını, kendi kaderini kendisinin belirleyeceğini ilan ederek özyönetim ve özsavunma kararı almıştır. Bu bakımdan özyönetim ve özsavunma, imha ve inkâr politikalarına karşı verilmiş en önemli araç olmuştur. Bunca yıldır sürdürülen mücadeleden ve elde edilen özgürlük bilincinden ve ödenen ağır bedellerden sonra başka türlü bir hamle beklemek anlamsızdır. Asker, polis, kontra elemanlarıyla, tanklarla, toplarla, suikastlerle her türlü katliamı yapanlara karşı halkımızın özyönetim ve özsavunmasını ilan etmesi kadar meşru bir şey olamaz. Hendeklerin ve barikatların kaldırılmasını isteyenler Kürt halkının bu soykırımcı politikalarına karşı teslim olmasını istemektedir. Bu kadar açık ve nettir. Kürt halkından kimse teslimiyet isteyemez. Tarihin hiçbir aşamasında teslim olanlar özgürlüklerine kavuşamamıştır. Direniş, kendi kaderini tayin hakkında tek yoldur ve mutlaka kazanacaktır! Özyönetim ve özsavunma, aynı zamanda askeri, teknik, örgütlülük, hazırlık bakımından da yeni ve yüksek bir düzeyi ifade eder. Özyönetim ve özsavunma durumuna geçmek, halkımızın büyük bir çoğunlukla katılımını gerektiren bir nitelik ve niceliği de ifade eder. Bu anlamıyla protestoculuğu fazlasıyla aşan bir mücadele düzeyidir. İktidarlaşmanın bir biçimidir. Halkımız kendi direnişinden 12
Dengê Kurdistan . 19 mücadelesinden, deneyimlerinden öğrenerek devrim bayrağını yükseltiyor. AKP'nin sureti ruhiyesi olan DAİŞ çetesi Kobanê‘de taş üstünde taş bırakmadı, işlemediği cinayet, yapmadığı katliam kalmadı. Ama asla yıkamadı direnişi, özgürlüğü, onuru ve umudu. Kobanê direnişi yeni değerler üreterek kazanılan bir zafer oldu. Zafer, kapitalizmin yarattığı maddi dünyaya ve yaşama dair olanları özgürlük ve onur karşısında moloz yığınına çevirdi. Molozların altında, AKP ve onun inkârcı, sömürgeci, faşist diktatörlüğü, ortakları olan barbarlar, tecavüzcüler güruhu DAİŞ çetesi kaldı. Dünya halklarına ve insanlığa ise, pırıl pırıl bir miras olarak Kobanê direnişi kaldı. Şimdi Kürdistan'ın Silopi, Kerboran, Nusaybin, Cizre ve daha birçok il ve ilçesinde yaşanan da aynısıdır. Barikatlar, hendekler onurun, özgürlüğün, dilin, kültürün, tarihin, yeni yaşamın ve yeni insanın lizleridir. Yeni bir dünya arayışının mayasıdır. Çöken onlardır; bu katliamları yapanlar, onların cellatları, medya borazanları, yalancı şahitleri, sermayesi, hapishaneleri, sembolleri, yani Kürdistan'daki tüm varlıklarıdır. Kürdistan'ın her karış toprağı bu anlamıyla çoktan özgürleşmiştir. Halkımız, özgürce, öz iradesiyle kendi meclislerinde aldıkları kararla kendilerini yönetme iradesi ortaya koymuş ve özyönetim ve öz savunmaya geçmiştir. Gerisi düşmanın yenilgisidir. Bugün artık Kürdistan'ın her tarafı Kobanê ruhuna kavuşmuştur. Kobanê ruhu; direniştir, özgürlüktür, teslim olmamaktır, onurdur, zaferdir, inançtır, umuttur, kendini yeniden var etmedir. Şimdi bütün Kürdistan kentleri Kobanê ruhunu kuşanmıştır. Özgürlük mücadelesinin bütün talepleri halkımızın kendi talepleri haline gelmiş, gelmekle de kalmamış bu talepler için her şeyini ortaya koymuştur. Özgülük tutkusu, maddi bütün değerlerin ve yaşamın üzerine çıkmıştır. Bundan dolayıdır ki yeni bir toplum, onurlu bir toplum, onurlu bir
Adar-Avrêl/Mart-Nisan yaşam, kendi kaderini kendi belirleyen bir irade, halkımızın asla vazgeçemeyeceği değerler olmuştur. Halklaşan direniş ve özgürlük mücadelesi asla yenilmez ve onu asla hiçbir güç, ne korkuyla, ne de katliamla teslim alamaz ve yok edemez. Bundan dolayı direniş, tarihsel, güncel, politik, idedüzeye ulaşmıştır. Zaten AKP ve ırkçı, faşist, sömürgeci diktatörlüğün çaresizliği ve saldırganlığı bundan kaynaklıdır. Kürt halkımızın ulusal demokratik taleplerini görmezden gelen, yok sayan, imha ve inkârı dayatan bir politikanın i as etmesi kaçınılmazdır. Direniş, halklaşma ve barikatlar şimdiden kazanmış; şimdiden bu kanlı, katliamcı, sömürgeci diktatörlüğü hendeklere gömmüştür. Korku imparatorluğu kurarak halkımızı teslim alacaklarını sanıyorlar. 90’larda teslim alamadılar, başaramadılar, yine teslim alamıyorlar, yine başaramayacaklar. İlleri, ilçeleri kuşatarak sokakları kan gölüne çevirdiler. Çocuklar, gençler, kadınlar başta olmak üzere halkımızı katletmeye devam ediyorlar. Pirsus ve Ankara katliamlarında olduğu gibi dayanışma ve mütte klik içerisinde olanlara karşı da aynı politikalar uygulanmaktadır. Halkımızın onurlu, haklı, meşru direnişi; onurun ve özgürlüğün tutkusu saray darbecisine ve onun yamağına diz çöktürtecektir.
13
Dengê Kurdistan . 19 90’larda gerilla savaşı halkımızın serhildanlarıyla yükseldi, güçlendi, onurunu ve özgürlüğünü çok ağır bedeller ödeyerek korudu. Şimdi ise genci, yaşlısı, kadını, çocuğu ile halkımızın kendisi gerillalaşmıştır. Barikat başlarında, öz savunmanın ve özyönetimin öznesi ve öncüsü olmuştur. Halk ile gerilla iç içe geçmiş, gerilla halklaşmış, halk gerillalaşmıştır. Devrim, geldiği aşama bakımından böylece en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Bu direnişin zaferle taçlanması için Marksist Leninist Komünisterin olanca gücüyle ve varlığıyla direnişin içinde, merkezinde, her düzeyde ve her biçimde yer almaları gerekmektedir. Aynı zamanda da, Türkiye cephesinde de AKP ve sömürgeci diktatörlüğe karşı işçi sınıfını, ezilenleri, Alevileri, gençleri, kadınları direnişe sahip çıkmaya, onun için mücadele etmeye çağırmalı, yeni cepheler açmalıdır. Türkiye halkları ve ezilenleri, Kürt halkına karşı uygulanan bu soykırımcı politikaların aynı zamanda kendisi için de olduğunu bilmelidir. Boğulmak istenen Kürt halkının direnişine seyirci kalanların, kendi özgürlükleri ve demokratik talepleri için mücadele edemeyecekleri ve başaramayacakları da çok açıktır.
Adar-Avrêl/Mart-Nisan Özgürlük bilinci ve insan olmanın onuru, yanı başındaki halkın boğazlanmasına seyirci kalmaktan geçmez, geçmemelidir. Kürt halkımızın onuru ve özgürlüğü, Türkiye halklarının onuru ve özgürlüğüdür. Bunları birleştirmeyenler sosyal şovenlikten kurtulamamış demektir. Marksist Leninist Komünistler, Türkiye halklarında bu bilinci ve onun eylemini örgütlemek ve harekete geçirmek zorundandır. Tıpkı Rojava’da olduğu gibi. Rojava Devrimi’ne sahip çıkmak, bugün Bakur devrimine sahip çıkmak demektir. Yeni Kobanê, yeni Rojava Bakur'dur; Silopi'dir, Nusaybin'dir, Cizre'dir, Şırnak'tır, Kerboran'dır… Kürdistan özgürlük hareketinin direnişi, bölgemizde bir insanlık meşalesi gibi yükselmektedir. Rojava Devrimi bunun açan çiçeğidir. Kürdistan'da yeşeren bu özgürlük lizi Türkiye ve bölgeye de yayılacaktır/yayılmalıdır. Özgürlük ve sosyalizm, halklarımızın ve tüm ezilenlerin umudu ve kurtuluşu olacaktır. Kapitalizmden beslenen AKP ve onun sömürgeci diktatörlüğü bütün pislikleriyle birlikte mücadelemiz karşısında hendeklere gömülecektir. Direnişimizin ruhu ve anlamı budur...
14
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
MLKP, Di Barîkata Nisêybînê de ye!
Devleta Tirk a faşist, mêtînger û dagirker mehan e li dijî berxwedana gelê me bi hovane êrîş dike. Lê, nikare li ber vê berxwedan û têkoşîna azadîyê bigre. Li dijî wan êrişan gele me serî xwe natewîne û bi berxwedana bêhempa û dîrokî bersiv dide dijmênê xwe. Hovîtîya çeteyên AKP gihîştiya asta jor. Ew nişana bêçaretiya wan a li hemberî berxwedana gelê me nişan dide. Ew berxwedan di heman deme de şoreşger û sosyalist ên kurd û gelen din jî di hema çeper û xendekên berxwedanê de tîne gel hev. Şervanên partîya me jî bi hişmendîya welatparîziya sosyalîst û komûnîst di çeperan de cihê xwe girtin. Bi gele me û şervanên azadîye re ji bo tola şehîdan hêlde û têkoşîna azadî û rûmetê mezin bike di nav hêza parastiana cevherî ya YPS’ê de bi rihê hevrêyî şer dikin. Rêhevalên me helwesta xwe yên şoreşgerîyê bi daxuyanîyek çapemenê, li cihê berxwedanê daxuyandin.
15
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
Örgüt Bilinci
Son bir yıllık süreçte Kürdistan gençliğinin partiye ilgisi arttı. Rojava pratiği ve gençliğin Kobanê kampanyası (Suruç Katliamı sonrası) ilginin somutlandığı siyasi çıkışlar oldu. Bu açıdan bakıldığında siyasetin Kürdistanileşme iddiası ve savaşım düzeyi yeni bir yönelimi ifade ediyor. Mevcut siyasal yönelimin parti bütünü açısından nasıl anlaşıldığı, örgütlenmesinde ortaya çıkan sorun ve olanakların, bir örgüt ve örgütlenme bilincine dönüşme ihtiyacını irdeleyerek anlamaya çalışalım. Rojava Devrimi’ne politik askeri cepheden katılım, Enternasyonal Tabur’un örgütlenmesi, sosyalist gençliğimizin Kobanê'nin inşasına ilişkin yürüttüğü kampanyanın Türkiye ve Bakur Kürdistan'da yarattığı etki ve 33 yoldaşımızın faşist sömürgeci Türk devleti ve DAİŞ işbirliği ile katledilmesi ve yoldaşların kitlesel uğurlanma törenleri, yalnızca politik askeri cepheden değil, kitlelerin devrimi sahiplenmesi yönünün örgütlenmesi bakımından da cüretli, önemli çıkışlar olarak parti tarihinde haklı yerini aldı. Bugün partinin farklı mücadele alanları arasında, birbirini gözeten, bütünlüklü politik-örgütsel odaklanma ihtiyacı var. Bütünlüklü odaklanmanın farklı mücadele cephelerinin birbirini tamamlamasının yanı sıra, besleyen, büyüten, olanak sunan ve toplamda zaferi, gelişimi güvenceleyen bir rol oynayacağını görmeliyiz. Politik örgütsel açıdan bakıldığında büyüme, gelişme olanaklarının, bu hattan hızla derinleşmekle mümkün olacağına işaret ediyor. Hali hazırda çeşitli biçimlerde ortaya çıkan sınırlılıklar, ‘sınırlı devrimcilik’ gibi ideolojik mücadele konusu olan, iddia ve irade zayı ığının beslendiği tarzla hesaplaşılmadan bunlar
16
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
stratejisine bağlı olarak yönetilmesidir. Genç kuvvetlerin hızla gelişeceği alanların belirlenmesi, bu ihtiyaca göre gerekli hazırlıkların sağlanmasıdır öncelik. Gelen kuvvetlerin ne kadarının siyasi alanda tutulacağı, ne kadarının politik askeri alana yönlendirileceği, ne kadarının genç kadınlar arasında yürüttüğümüz parti çalışmasına ayrılacağının belirlenmesi zorunlu ilk adımlardır. Ardından bu alanların ihtiyacına göre, hazırlıkların yapılması, gerekli altyapı vb. için planların oluşturulup uygulamaya geçilmesi, öncelikli olarak hangi örgütlerin kurulup geliştirileceği, örgütsel planlama gereğine işaret eder. Kadro sorunu ve özellikle örgütçü kadro ihtiyacı mevcut sınırlılığımız düşünüldüğünde hayati önemdedir. Ve biz bunu pratik politik çalışma içinde çözmek zorundayız. Bu, mevcut durumda örgüt kurma ve işletmede deney yetersizliği 17
Dengê Kurdistan . 19 ile birlikte düşünüldüğünde güçlü bir iradeyi gerektiriyor. Öyle ki ‘örgütsüz tek kişi kalmayacak’ anlayışı bizi yönetmelidir. O halde ilk adım, iç örgütsüzlük olarak tarif edebileceğimiz duruma müdahale etmek, hazır güçleri parti komite, hücre, komisyon örgütlerimizde konumlandırmaktır. Bu açıdan önemli bir mesafe aldığımızı söyleyebiliriz. Fakat sa ara akan genç, deneyimsiz kuvvetler gerçekliğini düşündüğümüzde yetmeyeceği açıktır. Burada atacağımız her bir ileri ve gelişkin adım bize yönelmiş güçlerin eğitimi, değişimi ve gelişimi için kurulu bir sistemimiz içinde hızla hayat bulur. O halde her alanda olduğu gibi örgütsel gelişimimizi yönetmek için sistemler kurmak ve işletmek elzemdir. Dahası, eğitimin sistemli hale getirilmesi, kurumsallaşma, kadrolaşma, milis ve illegal çalışmanın örgütlenmesi vb. gelişimimiz için hayati önem taşıyor.
Adar-Avrêl/Mart-Nisan görev vermek, dönem örgütlenme politikamızın odak noktasıdır. Bakur'da yeni alanlar ve güçlerle kurduğumuz esnek örgütler dahi (gençlik komisyonları, lise ve üniversite birimleri, genç kadın çalışması) bizi geliştiriyor.
Ve tabi (özgür alan, politik askeri çalışma) olanaklarının doğru, zamanında, sistemli örgütlenmesiyle birlikte bu çalışmaya daha fazla ivme kazandıracaktır. Sınırlı kullanımı bile büyük bir motivasyon ve gelişim kaynağı olduğu gibi partinin devrimi örgütleme iddialarına uygun hazırlık ve güç biriktirme politikası doğrultusunda da eylemsel duruşa denk düşecektir. Örgütsel düzeyin yükseltilmesi, partinin doğrudan ve dolaylı örgütlenme olanaklarının büyütülmesi ihtiyacı her zamankinden daha zorunlu. Semt, kadın, gençlik, işçi, memur, Alevi emekçilerin; örgütlenme stratejimiz içindeki kuvvetler Partinin ili meşru mücadeleyi ve yasadışı olduğunu hatırlamak da faydalı olacaktır. bir örgütlenmeyi esas aldığı unutulmamalı, Dolayısıyla örgütlenme stratejimizi belirlgüçler bu yanı gözeterek tasnif edilmelidir. erken bütün bu toplumsal, sınıfsal kesimleri Sa ara gelen genç kuvvetlere bütün bir parti- de kapsamamızın gerektiğinin altını çizmenin ihtiyaçlarını gözetecek şekilde iş ve kte fayda var.
18
Dengê Kurdistan . 19 Ayrıca içinde yer aldığımız birleşik mücadele cephesiyle ilişki düzeyimizin geliştirilmesi ve ortaya çıkaracağı olanaklarla ilişkilenişin etkin, hede i kılınması da önümüzü açan, kitlelerin partiye, devrimci mücadeleye yakınlaşmasını sağlayan olanak olarak görmeliyiz. Bütün bu açılardan örgütlenmenin ve politik atılımın her zamankinden daha fazla olanakları ve güçleri mevcut. Önemli olan bu güçlerin temel politik hede e bağlantılı olarak örgütlenmesi ve harekete geçirilmesidir.
Adar-Avrêl/Mart-Nisan Burada esas çözüm anahtarı, tek tek parti kadrolarından örgütlerine kadar örgütlülük, bilinç ve disiplininin yüksekte tutulması, günlük pratik alışkanlığa dönüştürülmesidir. Partinin bu bakımdan talimatı nettir: bulunduğunuz her alanda örgütler kuralım, işletelim ve tek bir yoldaşımızı dahi örgütsüz ve görevsiz bırakmayalım. Devrim yapmak istiyoruz, hali hazırda bunun güçleri mevcut, o vakit parolamız “daha çok örgüt, daha çok eğitim, daha çok eylem” olmalıdır.
19
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
Agirê Berxwedana Rûmet û Azadîyê Geş Bikin MLKP/Kurdistan der barê komkujiya AKP'ê li Cizîrê kir de daxuyaniyeke nivîskî weşand. Di daxuyaniya xwe de MLKP/Kurdistan li hemberî AKP a li Cizîrê komkujî kir, banga mezinkirina berxwedanê kir. Di daxuyaniya MLKP/Kurdistanê de hat gotin ku AKP li bajarên Bakurê Kurdistanê ji çeteyên DAIŞ'ê qirêjtir şerekî bi xwîn dimeşîne. "Ev şerê kirêt ê li hemberî daxwaza xwerêveberiyê ya gelê me hat destpêkirin, yekser ji aliyê Tayyîp Erdogan û çeteyên wî ve tê meşandin. Ev keriyê kujeran, bêyî hewl dide vîna gelê me yê ji bo azadiyê rabûye ser piyan bişikîne.
Ev kujerên ku bi rojan nehiştin ambûlans xwe bigihînin birîndarên li avahiyeke li Cizîrê, birîndar şewitandin û qetil kirin. Bi vî rengî nîşan da bê çiqasî hatine xezebê û çavsor bûne. MLKP Kurdistan destnîşan kir, ku desthilatdariya AKP'ê ya mêtînger faşîst, kujer û dijminê hevpar ê gelên Kurdistan û Tirkîyê ye. AKP, bi çeteyên xwe bi komkujiyê bersivê dide daxwazên mafdar ên gelê me. Wezîfe û deynê gelên Tirkiyeyê yên kedkar ew e divê dakevin kolanan û berxwedanê mezin bikin. Di daxuyaniyê de bang gelên Tirkiyeyê û hemû bindestan hat kirin ku dakevin kolanan, bend û xendekan zêde bikin û li dijî tirs û xofa qesr dixwaze belav bike, têbikoşin.
20
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
Kazanan Kürt Halkımızın Onur ve Özgürlük Mücadelesi Olacaktır! Ezilenlerin tarih boyunca işgalcilere, sömürgecilere karşı kullandıkları en önemli mücadele araçlarında birisi olmuştur barikatlar. Barikat, özgürleştirilmiş ya da özgürleştirilmek istenilen alanların sınır hatlarıdır. Kapitalizme, sömürgeciliğe, işgalciliğe karşı işçi sınıfının ve tüm ezilenlerin özgürlük ilanının beyanı, onur ve özgürlük alanlarının ‘sur’ları, zulme karşı direnişin setleridir. Beyinlerde oluşan ‘barikatların’ parçalanması, yeni bir yaşamın ve umudun kerpiçlerinden yükselen yapılardır. Barikat, ezilenlerin egemenlere karşı kendini var etme, koruma, savunma ve kendini yönetme iradesinin somutlanmış, en yalın ifadesidir. Bundan dolayıdır ki, iktidarlaşma ve devrim yürüyüşünde biz komünistlerin her fırsatta başvuracağı bir araçtır. Paris Komünü’nde olduğu gibi, proletaryanın kapitalizme karşı tarihin tanıklık ettiği sınıf mücadelesinin burjuvaziye karşı kazanılmış zaferinin ve ütopyasının ilk özgürlük hatları oldu. Bu sınırlar, sömürüsüz, zulümsüz yeni bir dünyanın kapitalist barbarlığa karşı kazanılmış ilk mevzileri oldu. 72 gün yaşayan, 8 gün süren, işçi, genç, kadın ve yoksulların kanının birbirine karıştığı, binlerce şehidin verildiği, özgürlük tutkusunun kızıl bayrakta sembolleşip dikildiği, Fransız ve Alman emperyalizmine meydan okuyarak kurulan sosyalizmin ilk nüvesinin siperleri olmuştur ‘komün barikatları’. Bu nedenle biz komünistler ve ezilenler için ideolojik, politik ve manevi değeri çok yüksektir barikatların. Barikat taktiği, genelde emekçi semtlerinde kurulmasına ve kullanılmasına rağmen okullarda, fabrikalarda da çokça kullanılmıştır.
Örneğin Tariş Direnişi, tam anlamıyla barikat taktiğiyle sınıf mücadelesinin tarihine armağan edilmiş bir zaferdir. ‘80 faşist darbesinin ön süreçlerinde lise ve üniversitelerde faşizme karşı kurulan barikatlar, yakın zamanın ODTÜ direnişleri örnektir buna. Türkiye, Kuzey Kürdistan özgürlük ve sosyalizm mücadelesi tarihinde barikat savaşları, kullanılan önemli mücadele araçlarından birisi olmuştur. Türkiye emekçi semtlerinde, özellikle, 70’li ve 80’li yıllarda halkımızın devrimcilerle birlikte faşist diktatörlüğe karşı yaşam alanlarını ve politik varlıklarını koruma amaçlı olarak gelişmiş, daha sonra ise bu merkezler özgürlük alanlarına dönüştürülmüştür. Faşist diktatörlük yıllarca bu bölgelere girememiş, halkımız devrimcilerle birlikte bugünkü tabirle ifade edecek olursak özyönetim özsavunma alanları oluşturmuşlardır. İşte bu alanların oluşturulmasında barikat taktiği ve savaşları çok önemli bir rol oynamıştır. Barikat savaşları ve taktiği, özgürleştirme düzeyine ve kapasitesine bağlı olarak yeni bir yaşamın lizlerini, örgütlülüğünü, disiplinini, kültürünü de inşa etmiş ve geliştirmiştir. Kolektif yaşamın ve işleyişin en güzel ve en gelişkin örnekleri bütün kuşatılmışlığına ve kapitalist çemberin içinde kalmasına rağmen buralarda oluşmuştur. Kapitalizme karşı kuşkusuz bu kuşatılmışlık içerisinde oynayabileceği rol bir yönüyle sınırlıdır. Ama kapitalist zinciri parçalaması ve ezilenlerin yeni bir dünya arayışının isteminin karşılığı olarak ortaya çıkması bakımında muazzam bir devrimci dinamizmi vardır. Özgür ve sömürüsüz bir dünya arayışının düzinelerce 21 programdan daha değerli olan
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
olan pratiği ve geleceğidir barikatlar. başlayan ve birçok emekçi semtine Bundan dolayı, Paris Komünü'nün yayılan barikat taktiği ve savaşı, barikatları, işçi sınıfı ve ezilenler direnişçilerin özgürlük siperleri bakımından binlerce yıl geçse de olmuştur. Diktatörlük, bütün unutulmayacak değerdedir. Bugün, katliamlarına karşın barikatları günlerce Paris barikatları belki emekçilerin aşamamıştır. Gazi halkı, genciyle, kanıyla kızıla boyanmıştır ama yaşlısıyla, kadınıyla fedai bir tarzla yenilmemiştir. Bugün halen işçi sınıfının direnmiş ve onlarca şehit, binlerce yaralı ve ezilenlerin umut çiçeği, zafer meşalesi verilmiştir. olarak bize yol göstermektedir. Gazi'den Gezi'ye, ezilenlerin direnişi ve Faşizmin, emekçi semtlerde ekonomik, özgürlük arayışı barikatlarda bir kez daha buluşmuş, düşmanın kalbinde bir aya sosyal, kültürel katliamlarına karşı tarihimizde en anlamlı bir yerde duran yakın dimdik ayakta kalmıştır. Barikatların arkası tam bir özgürlük Gazi Ayaklanması ve onun alanına dönüşmüştür. Kapitalizmin kirinbarikatlarıdır. Gazi Ayaklanması ve barikatları, faşizmin alçakça saldırısına den, katliamından, vahşiliğinden, insanı kaşı, komünisterin önderliğinde dünya köleleştirmesinden, tekleştirmesinden, devrim tarihine, özgürlüğün ve zaferin tüketmesinden, yabancılaştırmasından, nasıl kazanılacağını gösteren pırıl pırıl yozlaştırmasından ve sömürmesinden bir örnek olmuştur. Gazi Mahallesi’yle bıkan, usanan, reddeden bütün özgürlük arayışçıları barikatların safında,
22
Dengê Kurdistan . 19 arkasında birleşti. Birleştirmekle de kalmadı; kolektivizmin, paylaşımın, toplumsallığın en güzel örneklerini ortaya çıkarttı. Yine bununla da kalmadı, bu değerler için ölümüne direnildi her bir barikatta. 8 şehit ve binlerce yaralı verildi yaşanılası yeni bir dünya için. Sömürgeci, faşist diktatörlük, Kürt halkımıza karşı inkar, imha, katliam ve soykırım politikası yürütmektedir. Osmanlı’dan devraldıkları katliam politikasını kapitalist teknoloji ile birleştiren Enver Paşa ve Hitler kırması Erdoğan, şimdi de Kürt halkımıza karşı ‘ecdadından’ aldığı mirasın devamcılığını yapıyor. Kadınları, gençleri, çocukları, yaşlıları, barikatların arkasında onur ve özgürlük direnişi sürdürenleri en alçakça yöntemlere başvurarak katlediyor. Panzer arkasında sürüklenen gençlerimiz, cansız bedeni teşhir edilen kadınlar. Dedesinin kucağında, dedesiyle birlikte infaz edilen 35 günlük bebeğimiz, 70 yaşında anamız. Vurulduğu yerde günlerce kalıp can çekişerek ölenlerimiz. Tank ve top atışlarıyla parçalanmış, keskin nişancılarla alçakça infaz edilmiş halkımız... Vahşiliğin, barbarlığın, alçaklığın sınırsızlığa ulaşması yetmemiş gibi son olarak da bodrum katlarında her yaştan insanımızın, canımızın yirmişer, otuzar, kırkar, topluca kalleşçe yakılması. AKP ve sömürgeci diktatörlük, ellerinden kan ve irin damlayan Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, MGK'sı, parlamentosu, mahkemeleri, medyası, PÖH-JÖH-Esadullah Timi gibi cinayet şebekeleri; Hitler'in gaz odalarını ve işkencelerini aratmayan canilikler yapmakta, insanlığa ve Kürt halkımıza karşı insanlık suçu işlemekte. Soykırımcılığın başını çeken ve Dehak olmaya hevesli bu katiller şebekesi, Kürt halkımızın kurduğu Cizre ve Sur
Adar-Avrêl/Mart-Nisan barikatlarında Demirci Kawaların çekicinin altında ezileceklerdir. Kazanan Kürt halkımızın onur ve özgürlük mücadelesi olacaktır. Barikatlar ve hendekler, Kürdistan’ın ve bütün insanlığın onur ve özgürlük sembolleri oldu daha şimdiden. Soykırıma, inkâra ve imhaya karşı, kendi değerlerini korumanın ve kendi kaderini tayin etmenin yıkılmaz abideleri oldular. Paris Komünü gibi ezilenlerin tarihine yazıldı lük, tıpkı Hitler Almanya’sı gibi barikat başında direnenlerin zaferiyle lanetliler mezarlığına gömülecektir ve bu yakındır. MLKP’liler var oldukları her yerde, katliamla beslenen faşist diktatörlüğe ve onların tüm uşaklarına karşı onur ve özgürlük barikatları kurmalı, sömürgeci devletin katiller sürüsünden, tecavüzcü işkencecilerinden, destekçilerinden, uşaklarından, işbirlikçilerinden hesap sorma savaşımının büyütülmesinde daha fazla özneleşmelidir.
23
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
Eyleminizle Yoldaşlaşmak 22 Aralık sabah içtimasından sonra, Kobanê'ye yeni bir hamleye gitmenin verdiği heyecanla son hazırlıklarımıza koyulduk. O arada İstanbul'da “iki kadın terörist...” haberi geçti televizyonda. Hemen sizler aklıma geldiniz. Hiç tereddütsüz savaşarak şehit düşen iki kadından birinin sen olduğunu düşündüm. Ama bir taraan da gözlerim ve kulaklarım haberlerde. İki kadının fedaice savaşının dalga dalga yaydığı direnişi soluduk sabahın tan atışında. Yürek atışlarım İstanbul'da direniş destanı yazan komünist kadınların ritmine ayak uydurmaya çalışıyordu. Yolculuk boyunca bir yarım sizlerdeydi. Öe ve hüzün karışımı duygularıma destansı direnişiniz yön veriyordu artık. Silahlarınızdan çıkan mermilerin çizdiği yöne akıyordu yürek atışlarım.
caniler, sizleri aramızdan aldığını düşüne dursunlar. 22 Aralık sabahı İstanbul'da susan yürek atışlarınız, direniş eyleminizde soylulaşan düşleriniz binlerin bilincinde ışık, öesinde hesap sorma, ellerinde dalgalanan bayrak oldunuz. Yoldaş omuzlarda onur ve özgürlük abidesi oldunuz. Ölümü güzelleştirdiniz, ona soylu bir anlam yüklediniz. 22 Aralık 2015, artık yeni bir anlam kazandı direnişinizle...
Her ikinizi de iyi tanıyordum. Yoldaşlığın en hasını, en güzelini yaşadım sizlerle. Bu mektubumda Berçem Rênas yoldaşı yazmaya çalışacağım. 2008 Nisan'ında tanıştık seninle. 2006'ya kadar çalışma yürüttüğün yoldaşların anlatımlarıyla biliyordum seni. Bu kez öğretmenliği bırakarak görevlerini sürdürmeni istedi parti. Bu çağrıya tereddütsüzce ‘evet’ Her şey daha berraklaşıyordu sizlerle. dedin. Aynı tereddütsüzlüğü 2010'da Kobanê'de başlayacak hamle Medya Savunma Alanları’na politik yolculuğuna artık sizler rehberlik askeri çalışmanın ilk grupları arasında ettiniz. Komutanlarımız sizdiniz. yerini almada, 2014'de politik askeri MLKP savaşçıları olarak bu hamleyi alanda görev üstlenmede de gösterdin. sizlere adadık. Direnişinize layık bir pratik ortaya koyma sözü verdik. Daha Yalınlık ve tereddütsüzlük sende en bir sıkı sarıldık silahlarımıza. Hamlenin gerçek anlamına kavuşmuştu. Yüreği kocaman, düşleri sonsuz, sevgisi insan, en önünde olma isteği yükseldi elleri emek, sessizliği fırtına yoldaşım. savaşçılarda. Komutanlarına layık Yüreği yoldaş sevdalı, parti inançlı, insan olmanın heyecanlı yarışı sardı tüm gülüşlü yoldaşım, öesi bilinçle işlenmiş, benliğimizi. Büyük bir irade oldunuz düşmana dair ne varsa söküp atacak savaş yolculuğumuza. kadar kuvvetli yoldaşım, sabrın çiçeği, DAİŞ zihniyetli, Hitler özentili Tayyip sevginin emeği yoldaşım, öğretmenken Erdoğan ve AKP, kadın kimliğinize, öğrenci olan, komutanlaşırken komünizm düşünüze, silaha duran mütevazileşen yoldaşım. İnsan güzeli iradenize eşitsiz koşullarda saldırdı. yüreğini, sevgiyle, emekle ördüğün Ezilen halklarımıza yalanı yazan ve düşlerini, eyleminle güzelleştirmeyi propaganda eden burjuva faşist başaran yoldaşım. Düşmana sıktığın her medyaya; Kürt halkımızın ve bütün merminde, patlattığın her bombanda ezilenlerin her türlü mücadelesine yapıcıların yürek atışlarının ritmi oldun. vahşice saldıran polise yönelik Tüm sadeliğinle yeni bir sayfa açtın eylemlerinizden, eylem iradenizden, yüreğimizde. Yoldaşlaşmanın 24 kararlılığınızdan korkuya kapılan faşist sorumluluğunu bıraktın bizlere.
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
Parti ve yoldaşlığı sade yaşayan, yoldaşlığa hiç bir yapmacık veya yapaylık katmayan can yoldaşım! Yüreğim senin o yoldaş insan güzeli özelliklerinle, o soylu direnişinle yıkanıyor. Her ölümün, her şehadetin geride boşluklar bıraktığı söylenir. Ama sen, bu hali değil tam tersini yaşıttın bizlere. Savaşçı ve komutanlık özelliklerinle boşlukları gidererek bizlere dolu gerçek bir zemin bıraktın. Her bir yoldaştan kaynaklanan eksik ve yetersizliklerin oluşturduğu boşlukların nasıl doldurulacağının, nasıl giderileceğinin yolunu gösterdin komutanlığınla. Her şeyinle bir davanın, bir kavganın, bir inancın, bir sevdanın devrimci kadınıydın. Öğrenme tutkun öyle yüksekti ki, devrimci kavgada sana, yoldaşlarına ve partine yarayacak ne varsa mutlaka öğrenilmesi gerektiğini düşünerek sabırsızlıkla ilişkilenirdin. ‘Her komünist savaşçı, kavganın en iyisini vermek için kendini donatmalı’ derdin. Ve öyle de yapardın. Bundandır ki bilgini, sabrını, emeğini, sevgini, inancını, öeni kavgada buluşturabilmeyi başaran yoldaş olabildin... Yoldaş özlemlere, yoldaş yüreklere yazıtlarınla yaptığın yolculuklar şimdi öksüz. Müzik repertuarın ne kadar da genişti. Yarım bildiğimiz ezgileri ancak seninle tamamlayabiliyorduk.
25
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
26
Dengê Kurdistan . 19 Nasıl da isabetli bir isim seçmişsin. Arap halkının onurlu evladı ve tutarlı bir komünist olarak Mazlum’laşma kararlılığı ile seçtin ismini. Çok sevdiğin Serkan yoldaşının da ismi olması bir başka değer katmıştı bu isme. Mazlumların onuruna layık olma kararlılığıyla taşıdığın isme layık oldun Rojava Devrimi’ne. Arap halkının DAİŞ saldırısıyla karşı karşıya geldiği anda, Türk devletinin tüm manipülasyonuna karşı Til Til Abyad’ta Arap halkının imdadına sınırsızca koşarken ölümsüzleştin. “Rojava Devrimi bizimdir” diyerek bizimdir” diyerek enternasyonalizminen enternasyonalizmin engüzel güzel örneğini sundun. Kitle mücadelesinde iken, bazen o hiç durmadan yürümek gerektiğini düşündüğün ve onurla yürüdüğün yolda önüne çıkan ve seni engellemeye çalışanlarla giriştiğin gözü pek mücadelenle karşımdasın. Eskimiş devrimcilerle saatlerce süren ideolojik mücadele kararlılığını anımsıyorum. Zamanı unutarak tartışmalarını. Mücadele yılgınlarına sözünü mutlaka söyleme kararlılığını. Bazen akla gelmeyecek esprilerle ortama canlılık, dinamizm katan yanınla. Sorgulatan, düşündüren sorularınla. Büyük bir tutkuyla okuma çabalanla, teoriye, politikaya olan ilginle. Parti yayınlarını sorgulayan bir akılla okuma ve anlama çabanla aklımdasın. Bazen genç yoldaşları kazanmak, geliştirmek için verdiğin o değeri tarifsiz emekçiliğinle karşımdasın. Onlara kitaplar verip, okumalarını denetlemenle, onlarla saatlerce sürdüğün sohbetlerde görüyorum seni.
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
27
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
Hol-Haseke Hamle Değerlendirmesi Öncelikle Hol Hamlesi’nde ölümsüzleşen savaşçılardan şehit Stêrk, şehit Gabar ve şehit Malik'i ve diğer şehitlerimizi saygıyla anarak başlamak istiyorum. Planlanan çerçevede zaferle sonuçlanan Hol Hamlesi’nin başarısında şehitlerimiz en önemli yerde duruyor. Şehit Sterk, Bakur Kürdistanlıydı. Hol’e yakın petrol noktasının önünde duran stratejik bir köye yapılan operasyonda takım komutanlarından birisiydi. Köyün yarısını aldıktan sonra kalanını almaya çalışırken yaşanan çatışmada bir çetenin suikastı sonucu şehit düştü. Özgüvenli, moralli komutanlık tarzıyla akılda kalan bir yoldaştır.
yavaşlatma hede yle bir bombalı araç göndermişti. Etkin bir savunma sonucu diğer noktaların da atış menzilinden kaçan çete aracı, Malik yoldaşların noktasında kendini patlattı. Mangadan çıkmaya yönelirken patlamanın etkisiyle göçük altında kalan Malik yoldaş burada şehit düştü.
Hamlelere girmek için yarışan, büyük bir istek ve coşkuyla katılan biz savaşçılar için şehitlik, savaşçılığın olağan sonuçlarından biri. Devrime adanmış bir savaşçı olma hali, olağan bir düzeydir Rojava’da. Askeri bakımdan değerlendirirkende savaşçılık ve komutanlık niteliklerimizi yükseltme, şehadeti en aza indirmeyi hede eyerek Şehit Gabar, Avrupalı enternasyonalist askeri başarı elde etme yöntemi üzerine savaşçıların oluşturduğu taburdaki yoğunlaşılır. Şehitlerimizin ve savaşçılardan birisiydi. Çatışmalı geçen yaralılarımızın kanı, intikam ve hesap bir köy operasyonunda ilerlerken yanına sorma gerekçemizdir hamleler. Genel kadar sızan bir çetenin kendini olarak kendi açımızdan az kayıp patlatması sonucu şehit düştü. verdiğimiz, düşmana çokça kayıp verdirdiğimiz Hol Hamlesi’nde DAİŞ, Şehit Malik, Rojavalı, Arap ulusundan iradesi kırılan ve gerileyen bir güç genç bir savaşçıydı. Operasyonda yeni konumundaydı. tuttuğumuz köyü savunan taburun savaşçılarından birisiydi. DAİŞ çetesi, Hol Hamlesi’ne giden ön süreçten bahsehamlenin başarıyla ve hızla ilerlemesi delim. Rojava’nın Cizire Kantonu’nun karşısında, bu ilerleyişi biraz olsun
28
Dengê Kurdistan . 19 Güney cephesi, DAİŞ ile sınır durumundaydı. Geçen yıl yaz döneminde Haseki’nin bazı bölgelerinde çete varlığını sürdürüyordu. Suriye rejimi, YPG ve DAİŞ bu kentin içerisindeydi. Devrimin ilanı olan 2012 yılından beri çete, yer yer saldırmış, bazı noktaları ele geçirmişti. 2015 yazında Haseki'de DAİŞ, Baas rejimine ait bazı noktalara saldırdı. Öncesinde yapılan Şehit Rubar Hamlesi ve 2015 Mayıs-Haziran aylarında Haseki Kezwan Dağı arası DAİŞ’ten temizlenmişti. Temmuz’da da Haseki içinde hamle yapıldı. Çeteler, güney sınırından Hol yönüne doğru kaçtı. Hol Hamlesi’nin DAİŞ’in Haseki'yi alma rüyasını tümden kaldıran, çeteyi Cizre Kantonu çevresinden Rakka yönüne doğru süpüren bir rolü oldu. Haseki-Şengal arası ve Kezwan Dağı’nın arka kuzey batı kesimi, DAİŞ’ten temizlendi, özgürleştirildi. Haseki-Hol arasındaki petrol noktaları ele geçirildi. Burası stratejik bir hattı, bölgenin özgürleştirilmesiyle ticaret yolu açıldı. Güney Kürdistan ile Rojava’nın Cizire Kantonu arasındaki ana yol denetimimize geçti. Hol Hamlesi sonrası çeteyle aramızda çizilen sınır, Kezwan Dağı arkasının kuzey doğusu, Rakka'ya bağlı Şeddadê'ye 30 km yakınlıkta bir mesafedir şu an. Çete Rakka’ya doğru giderek daraltılıyor. Şeddadê'den sonra Dêre Zor geliyor. Dêre Zor petrol rezevleri bakımından zengin bir bölge. DAİŞ’in ve onunla işbirliği içindeki tüm devletlerin de beslendiği petrol kaynakları burada bulunuyor.
Adar-Avrêl/Mart-Nisan geliştirilmesiyle yönetiliyor, ilerletiliyor.
MLKP Rojava olarak, ilanından bugüne devrimin savunmasında yer alıyoruz. Devrime yönelik kuşatmayı kırmak, esaret, ilhak altındaki bu coğrafyayı özgürleştirmek amacıyla Hol-Haseki hamlesinde yer aldık. Bu hamleden sonra zaferle sonuçlanan Kobanê'nin güneyinin özgürleştirilmesi operasyonu başladı ve MLKP’nin genç savasçılarından Pirsus Armanc yoldaş bu hamlede şehit düştü. Devrimci demokratik bir sistemi Suriye ve Ortadoğu coğrafyası genelinde geliştirmek, sosyalist persfekti e devrimimizi tüm bölgeye yaymak istiyoruz. Suriye devrimine ve Ortadoğu devrimine, yeni kurulan Demokratik Suriye Güçleri içerisinde, YPG güçleriyle birlikte katılıyoruz. Hol Hamlesi’ne bir tabur gücüyle katıldık. Enternasyonalist Özgürlük Taburu ve YPG taburlarında da MLKP savaşçıları olarak bulunduk. Hamlenin Haseki kolunda, koordinede komutanlık düzeyinde görev aldık. Hamlede 7 koldan hareket edildi. Biz MLKP savaşçıları olarak Şengal, Hol ve Haseki kollarından olmak üzere üç noktadan katıldık. Şengal gücü, Şengal Hamlesi’ni gerçeklestirdi ve bu hamleyle birlikte Şengal tümden özgürleştirildi. Şengal ve Til Hamis kolları Hol-Şengal arasını özgürleştirirken Haseki kolu Hol yönü ve Kezwan Dağı arkasını özgürleştirdi. Haseki kolu önce Haseki-Kee tarafından operasyon başlattı ve askeri operasyonla “C” çizdi. Çete, bu operasyonla Haseki içinde çemberde Hol Hamlesi’yle esaret altındaki Arap kaldı. Petrol noktaları olan Sellale tarafı halkının yaşadığı topraklar, DAİŞ ellerinden alındı, Haseki'den Kezwan sömürgesinden kurtarıldı. Gerici, faşist Dağı arkasına uzanan hat temizlendi. sömürge altındaki bu bölgelerde şeriat sistemi hüküm sürmekteydi. Arap halkı Savaşta ağır silah, sabotaj, suikast, istihbarat birimleri etkindi. Kimi ve kadınlar üzerindeki köleleştirici faşizan baskı ortadan kaldırıldı. Askeri durumlarda savaş uçakları da kullanıldı. bir zaferle DAİŞ’ten temizlenen bu Arap Hareketli kadro taburları ve yerel taburlar görev aldı. Çember taktiğine toprakları, bugün hem askeri savungöre bir konumlanış oldu. mayla hem de toplumsal inşanın 29
Dengê Kurdistan . 19 Keşif çalışmasının durumuna göre bir askeri taktik belirlendi. Köy, mezra, tepe gibi alanlar parça parça özgürleştirildi. Çetenin hareketliliğine bağlı olarak belirlenen taktiklerde zengin biçimler kullanıldı. Ağır silah atış yoğunluğu içinde operasyonel kolların noktaya girişi, açıktan veya sızmalı nokta baskınları ile yapıldı. Köyler ev ev çetelerden temizlendi. Operasyonun gece mi gündüz mü, hangi savaş araçlarıyla olacağı, tabur gücünün seçimi; hepsi keşif, istihbarat ve planlamaya bağlı olarak belirlendi. Silahlar arasında en etkili rolü, 23'lük ve 14.5'luk doçka ile ferdi silahlardan keleş, B-7, el bombası ve BKC oynadı. DAİŞ, stratejik noktaların ön hatlarını tutup direnen, kaybedince yeni bir stratejik noktaya kadar çekilen bir pozisyondaydı. Bir noktada direnirken o noktaya yönelik saldırıyı zorlaştırmak için ağır silahlardan havan ve füzeyi kullandı. Tarafımızca imha olmasın diye uzak hakim noktadan atmaya çalışıyorlardı. Atış isabetsizliği
Adar-Avrêl/Mart-Nisan hamle boyunca sürdü. Kimi durumlarda, mayın yüklü araçlar gönderme taktiğine başvurdular. Saldırı anında yoğunlaşmamızı dağıtmak, kendileri için zaman kazanmak için yapıyorlardı. Yaralılarını, ölülerini almak, kimi durumlarda takviye çete ve cephane göndermek için değerlendirmeye çalışıyorlardı bu yöntemi. Sadece bir kola 34 bombalı araç gönderdiler ve çoğu bizim tarafımızdan imha edildi. Bombalı araçları, karşı taktiklerimizle boşa çıkarıldı. Farklı yöntemlerle duruma göre sabotaj taktiği ile B-7 silahı ve doçka silahları kullanarak bu araçları imha ettik. Karşılama ve imha etme sürekliliğimiz nedeniyle bombalı araçları süren çetelerin kimi zaman kararsız düşüp aracı terkettiği ve kaçmaya çalıştığı örnekler de yaşandı. DAİŞ çetesinin nokta kaybettikçe iradesi kırıldı. Stratejik gördükleri noktalarda bazen 3-5 saat, bazen yarım gün, en uzun ise sadece 1 gün direnebildiler. Kademe kademe yenilen, güç kaybeden,
30
Dengê Kurdistan . 19
Adar-Avrêl/Mart-Nisan
cephane kaybeden durumda oldular. Rojava Devrimimiz güçlenmeye devam Hamlenin sonuna yaklaştıkça, son köy- ediyor, düşman algısı yüksek. Kendini her lerde yollara, evlere araziye yüzlerce olasılığa karşı hazırlayan, Kürdistan'ın basmalı mayın bırakıp kaçtılar. Bu dört parçasında nihai zafere kilitlenen, mayınlar, sonrasında kendilerine karşı sa- devrimi savunma ve geliştirmeye adanmış vunma ve saldırıda çokça işimize yaradı. savaşçı ve komuta gücüyle, yeni süreçlere Direndikleri bir noktayı ele kendini hazırlıyor. kaçıyorlardı. Bu nedenle önemli cephane kayıpları da oldu. Zırhlı operasyon aracı hammerler, doçka ve araçları, havan ve mermileri, keleş, BKC, B-7, el bombası ve çok sayıda hazır mayın ve mermi elimize geçti, devrimimizin hizmetine girdi. Yüzlerce çetenin imha olduğu ve çok sayıda askeri mühimmat ele geçirdiğimiz Hol Hamlesi, askeri ve siyasal bir zaferdir, komutanlık açısından da başarılıdır. Yerinde ve zamanında rolünü oynayan komuta-koordinelik tarzı ve aynı zamanda savaş gücüyle bütünleşen konumlanışıyla ideolojik-askeri açıdan olumlu değerlendirilmiştir.
Bakur Kürdistan Rojavalılaşırken, Türkiye bu etkileşim içinde devrim mücadelesinde yeni bir aşamaya hazırlanırken, görevlerimiz de artıyor. Emperyalist, kapitalist sistem; gerici, sömürgeci, faşist bölge devletleri büyük bir korku içerisinde. Devrim ve ayaklanma, 2010'lar ve 2020'lerin bir gerçeği olarak gelişiyor ve zaferlere ulaşıyor. Şehitlerimize bin selam, ezilen halklarımıza ve savaşçılarına serkein!
31
HAYALLERİNİZİ ZAFERLE TAÇLANDIRACAK, ÖZGÜR KÜRDİSTAN’I KURACAĞIZ!