4 minute read

Denizci Marco Polo

OSMAN BAHADIR

Denizcilik Tarihinden

Advertisement

Venedik’te 1254 yılında doğan Marco Polo, tarihin en büyük seyyahlarından biridir. Onun seyyah olarak büyük ünü, üç temele dayanır. Birincisi, o başka birçok seyyah gibi zamanın bilinen bölgelerinde dolaşmamış, Avrupalıların sadece rüyalarını süsleyen gizemli Asya’yı boydan boya ilk defa dolaşan kişi olmuştur. İkincisi, gezdiği yerleri ve kendisini etkileyen olayları ve olguları dikkatle gözlemlemiş ve notlar almıştır. Üçüncüsü ve belki de en önemlisi, kendisini tarihsel figür yapan ve tarihi etkileyen bir seyahatname ortaya koymuş olmasıdır.

Marco Polo’un henüz 17 yaşındayken babası ve amcasıyla birlikte başladığı ve 24 yıl süren seyahatinin gidiş ve dönüş koşulları farklıdır. Gidişi çok büyük ölçüde kara seyahati, dönüşü ise çok büyük ölçüde deniz seyahatidir.

Gidişte sadece Venedik’ten Doğu Akdeniz’deki Akka’ya kadar olan bölüm deniz seyahatidir, onun dışındaki bölümler Pekin’e kadar kara seyahatidir. Dönüşte ise, sadece Hürmüz’den Trabzon’a kadar olan bölüm kara seyahatidir, onun dışındaki bölümler deniz seyahatidir.

Marco Polo’nun babası ve amcası, daha önce 1255’te ticari amaçlarla Pekin’e kadar gitmişler ve orada Cengiz Han’ın torunu Kubilay Han’ın güvenini ve takdirini kazanmayı başarmışlardı. 1269’da Venedik’e döndüklerinde, Kubilay Han’dan, Hıristiyanların liderine bir de mektup getirmişlerdi. Bu mektupta Kubilay Han, dostça bir ifadeyle Çin’e başka ziyaretçiler de çağırıyordu. Polo kardeşler, Kubilay Han’a Venedik’ten yüz bilgin getirecekleri sözünü de vermişlerdi. Fakat yolculuğa çıkarken böyle bir girişimde bulunmadılar.

Pololar Çin’e ulaştıklarında, babasıyla amcası ticari işlerle uğraşırken, Marco, her seferinde Çin hükümdarı Kubilay Han’ın kendisine güvenini daha da arttıran çeşitli görevleri başarıyla yerine getiriyordu. Bu görevleri sırasında gördüğü ve kavradığı, Moğol İmparatorluğu’nun yönetim sistemi, mükemmel denilebilecek posta sistemi, yollar, köprüler, kanallar, ipek işçiliğinin uygulamaları ve Avrupa’da o dönemde söz konusu olmayan kâğıt para kullanımı, onu en çok etkileyen şeyler arasında bulunuyordu.

Marco Polo, 17 yıl boyunca Kubilay Han’ın hizmetinde kaldı. Kubilay Han yaşlandığında, Marco Polo, onun ölümünden sonra artık eskisi kadar güvende olmayacağını düşünerek ülkesine dönmeyi düşünmeye başlamıştı. Bu düşüncesini Han’a açtığında olumsuz cevap aldı. Fakat bir süre sonra dönüş için bir fırsat çıktı. Pers ülkesinde Kubilay Han’a bağlı Argun Krallığı’nda Kral’ın karısı Kraliçe Bolgana ölmüştü ve Kral’ın yeni evliliği için hanedandan bir prenses isteniyordu. İşte Marco Polo, Prensesi İran’a götürecek bu kafileye (babası ve amcasıyla birlikte) eşlik edecekti. Fakat bu yolculuğun karadan yapılması düşünülüyordu. Ancak Tatar devletlerinin kendi aralarındaki savaşlar yüzünden kara yolunun tehlikeli olduğunun anlaşılması üzerine kafile çıktığı yoldan geri döndü ve yolculuğun denizden yapılmasına karar verildi.

İşte böylece kara seyyahı Marco Polo, bu defa bir Venedikli’ye de uygun düşecek şekilde denizci Marco Polo olarak sahneye çıkmış oldu.

Dörder direkli ve on ikişer yelkenli 14 büyük gemi 1292

yılında yola koyuldu. Gemilerden dördünde 250’şer mürettebat bulunuyordu. Denizcilerin dışında 600 kişi vardı. Bu muazzam filo, yiyeceklerle ve diğer tüm gerekli şeylerle donatılmıştı. Filo, Malakka Boğazı yoluyla Seylan’a, oradan da Hürmüz’e geldi. Ancak yolculuk, korsan saldırıları, gemi kazaları ve hastalıklar yüzünden olağanüstü zor koşullarda gerçekleşmişti. 18 ay süren bu yolculuğun sonunda, çok az sayıda kişi sağ kalmıştı. Marco Polo’nun kendisi de ölümcül bir kazadan zor kurtulmuştu.

Marco Polo, okyanus yolculuğu boyunca hem kendi gözlemlerini hem de uğradıkları limanlarda tüccarlardan ve yerli halktan duyduklarını not etmişti. Bu bakımdan onun deniz yolculuğuyla ilgili olarak Seyahatler’inde birçok ilginç bilgi ve olay bulunmaktadır.

Marco Polo, bu eserinde birçok şeyin yanı sıra Çinli tüccarların Hindistan’a gelip gittikleri büyük gemileri anlatır. Bu Çin gemileri, köknardan ve çamdan yapılan, geniş güverteli gemilerdir. Her birinin 60 kamarası vardı. Bir dümeni, dört direği ve dört yelkeni bulunuyordu. Ayrıca istenildiği zaman kaldırılıp kenara konabilen iki direk daha eklenebiliyordu. 13 ambarı olan gemiler vardı. Ambarlardan biri herhangi bir nedenle delinecek olsa, o ambardaki mallar hemen diğerine aktarılıyor ve tüm malların zarar görmesi böylece engelleniyordu. Marco Polo, bu gemilerdeki su geçirmeyen ambar teknolojisinden Avrupalıların habersiz olduğunu söylemektedir. Gemilerin ziftle kaplanmadığını, bunun yerine, yeşil limon ve ince doğranmış keneviri alıp havanda dövdükten sonra bir ağacın yağıyla karıştırdıkları maddeyle gemilerini kapladıklarını ve bunun çok iyi bir su geçirmez malzeme olduğunu anlatır. Gemiler 150 ila 300 gemici tarafından kullanılıyordu ve bu büyük gemilerin, liman kapasitelerinin zayıflığından dolayı daha küçük versiyonlarının yapılmasına rağmen, onlar bile 5 bin veya 6 bin küfe karabiber taşıyabilecek kadar büyüktüler. Korsan gemileri, “avlarını” yakalamakta son derecede beceriklidirler. Yirmili ya da otuzlu gruplar halinde ilerlerler ve gemilerini 7-8 kilometre arayla demirleyerek büyük bir hat oluştururlar. Böylece çok uzun bir aralık boyunca açık denizi kontrol etmiş olurlar.

Marco Polo’nun, balina avcılığıyla ilgili olarak anlattıkları da son derecede ilginçtir. Bu anlatıya göre, Arap denizcileri Hint Okyanusu’nda balina avına çıktıklarında, özel bir sosa bulandırılmış Orkinos balığı salamurasını gemiye bağlı yem olarak kullanıyorlardı. Balina çok sevdiği bu balık salamurasını yediği sırada bir denizci çengelli zıpkını balinanın gövdesine saplıyordu. Balinanın etinden, amberinden, kemiğinden, dişinden ve yağından yararlanılıyordu. Marco Polo, bir balinadan yaklaşık 450 kilo yağ çıktığını söylemektedir.

Marco Polo, 1295 yılında Venedik’e ulaştı. O bu dönüş yolculuğunda sadece gözlemcilik yapmakla yetinmemiş, denizciliğin esaslarını da öğrenmişti. Herhalde kazanmış olduğu bu güven duygusu nedeniyledir ki, Venedik’e döndükten sonra bir gemi komutanı olarak da savaşa katıldı. Ancak Venediklilerle Cenovalılar arasında 1296 yılında yapılan bir savaşta esir düştü. Marco Polo 1299 yılına kadar Cenova’da hapiste kaldı. Seyahatler’i bu sırada arkadaşı Rustichello’ya yazdırdı. 1324 yılında Venedik’te öldü.

Marco Polo, Doğu ile Batı arasındaki kültürel iletişimin en büyük öncülerinden biri oldu. Onun varlığı, Rönesans’ın ve modern dünyanın ilk ve büyük kıvılcımlarından birini oluşturdu. İki asır kadar sonraki coğrafi keşiflerin de en büyük ilham ve teşvik kaynaklarından biriydi. Büyük denizciler Kristof Kolomb ve Macellan da Marco Polo’nun Seyahatler kitabının en büyük okuyucuları oldular.

This article is from: