3 minute read

Afrika’nın Kadim Medeniyeti Etiyopya

Next Article
Denizci Marco Polo

Denizci Marco Polo

Dünyanın en köklü medeniyet merkezlerinden Etiyopya, Afrika kıtasının gerçek anlamda sömürgeleştirilememiş ve bağımsızlığını her daim korumuş tek ülkesidir.

Afrika kıtasının doğusunda, “Afrika Boynuzu” olarak bilinen büyük yarımada üzerinde konumlanan Etiyopya’da insan varlığı günümüzden 3,5 milyon yıl önceye uzanır. Bu topraklar üzerindeki ilk devlet MÖ 8. yüzyılda kurulan D’mt Krallığı’dır. Ardından MÖ 1. yüzyılda Aksum Krallığı varlık göstermiş ve bu krallık döneminde bölge Hıristiyanlık etkisi altına girmiştir. 1974’e kadar farklı hanedanların hüküm sürdüğü imparatorluk düzeniyle yönetilen Etiyopya’da 1995’ten beri demokratik seçimler gerçekleştirilmektedir.

Advertisement

Etiyopya, ağırlıklı olarak ekvatoral ve tropikal muson iklimlerinin etkisi altındadır. Ekvatoral iklimin görüldüğü bölgelerde sıcaklık 40 dereceye kadar çıkmakta, ülkenin kuzeydoğusundan güneybatısına uzanan hat boyunca yıllık yağış miktarı yükselmektedir. Etiyopya, denize kıyısı bulunmasa da çok sayıda akarsuya sahiptir. Ülkenin en uzun ve en önemli iki akarsuyu Awash ve Wabishebele’dir. Nil Nehri’nin bir kolu da Etiyopya topraklarından geçer.

Ülkenin işgücünün büyük bir kısmı tarım sektöründe istihdam edilir. Ancak Etiyopyalılar ekilebilir topraklarının yalnızca beşte birini kullanabilmektedir. Büyük çoğunluğunda sulama sistemi bulunmayan ve sadece yağmurla sulanan

Başkent Addis Ababa

St. George Katedrali

bu tarımsal alanlarda kuraklık ve değişen iklim şartları sebebiyle ciddi sorunlar yaşanabilmektedir. Tarımsal üretimin yüzde 80’i tahıl, mısır, arpa ve darı gibi ürünlerden oluşur. Kahve üretimi ve endüstrisi ülkenin tarımsal ve ekonomik faaliyetleri içinde oldukça önemli bir yer tutar. Öyle ki nüfusun yaklaşık yüzde 25’i kahve endüstrisinde çalışmaktadır.

102,5 milyonluk nüfusuyla Afrika kıtasının Nijerya’dan sonra ikinci en kalabalık ülkesi olan Etiyopya’da 80’in üzerinde etnik grup yaşamaktadır. Oromolar ve Amharalar toplam nüfusun yarısına yakınını oluşturur. Ülkenin resmî dili, aynı zamanda kendi alfabesine sahip Amharca olsa da bu topraklarda etnik gruplara ait çok sayıda dil ve lehçe varlık göstermektedir.

Resmi adı Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti olan ülkede etnik kökenlere göre belirlenmiş 9 yönetim bölgesiyle birlikte Addis Ababa ve Dire Dawa isimli, özel yönetimle idare edilen iki şehir bölgesi bulunur. Kelime anlamı “yeni çiçek” olan başkent Addis Ababa, Etiyopya’yı keşfetmek isteyenlerin ilk durağıdır. Ülkenin her anlamda merkezi konumundaki bu şehir, kültürel, mimari ve tarihî zenginliğiyle yalnızca Etiyopya’nın değil, tüm Afrika’nın en ilgi çekici lokasyonlarındandır.

Denizden yüksekliği ortalama 2 bin 500 metre olan Addis Ababa’da gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı her mevsimde yüksektir. Haziran-ekim ayları arasında yoğun yağış görüldüğünden şehrin turizm sezonu bu aralığı kapsamaz. 1896’da inşa edilen St. George Katedrali, ilginç mimarisi ve kalabalık dinî törenleriyle Addis Ababa’nın en ilgi çekici yapılarındandır. Şehir sınırları içinde yer alan Entoto Tepesi ise hem doğanın tadını çıkarmak hem de yerel halkla sosyalleşmek isteyen ziyaretçilerin buluşma

Lalibela Hac Merkezi

noktasıdır. Etiyopya’nın en önemli ticari ürünlerinden kahve, Addis Ababa’da günlük hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Etiyopya kahvesini tatmak ve ülkesine kahve çekirdeği götürmek isteyen turistler, sohbeti ve lezzeti bol kahve dükkanlarına şehrin sokaklarında sıkça rastlar.

Ülkenin kuzey sınırında konumlanan Aksum ise 56 bin kişilik nüfusa sahip küçük bir şehirdir. Tarihî kiliseleri, manastırları, sarayları ve anıt mezarlarıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Aksum her yıl çok sayıda turist ağırlar. Addis Ababa’dan kara yoluyla Aksum’a ulaşmak neredeyse üç gün sürdüğünden ulaşım için genellikle hava yolu tercih edilir.

Etiyopya’nın kuzeyindeki bir diğer çekim noktası ise yine UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Lalibela’dır. 12. yüzyılda Etiyopya Kralı Lalibela tarafından Hıristiyanlar için Kudüs dışında bir hac merkezi yaratmak amacıyla kayalığa oyularak inşa ettirilen kiliselerin bulunduğu vadi, başta Etiyopyalı Hıristiyanlar olmak üzere tüm Afrika’dan ve dünyadan ziyaretçilerin rağbet gösterdiği bir merkezdir. Etiyopya’nın güneybatısındaki Omo Vadisi ise doğal yaşam alanları ve burada medeniyetten uzak bir şekilde hayatlarını sürdüren irili ufaklı yaklaşık 50 kabileyle ülkenin en ilgi çekici bölgelerinden biridir. Yerel rehberlerin düzenlediği kabile ziyaretleri, katılımcılara turistik bir gezinin çok ötesinde deneyimler vadeder. Tarihî dokusu, doğası ve zengin kültürel çeşitliliğiyle Etiyopya bizi adeta başka bir dünyaya ve başka bir zamana davet etmektedir.

This article is from: