bi'mola - aylık voleybol dergisi

Page 1


bi’mola

voleybola biraz da böyle bakmak için


Beslenme Modeli Yerine Yaşam Moledeli Zeynep Seda Uslu Bütünsel Beslenme Danışmanı Derbi Özelle Yağmur Akçay Bir Işık Da Siz Yakın Projesi Zeynep Seda Uslu Bütünsel Beslenme Danışmanı Burada Daha Güçlüyüm bi’molalı Kelimeler Ataman Güneyligil Hayaller De Voleybola Dahil Hasan Hüseyin Olgun Voleybol Aşktır Voleybol Mahallesinin Delisi Babalar ve Kızları Geçmiş Zaman Olur Ki


bi’mola

BESLENME MODELİ YERİNE YAŞAM MODELİ Bu sefer 2016 yılında Amerikan Kalp Derneği tarafından düzenlenen bir kongrede yayınlanan bir rapordan bahsetmek istiyorum.* Yayınlanan raporun başlığı ‘Yo-yo diyetler fazla kilolu olmasanız bile tehlikelidir.’ Buradaki ‘yo-yo’ ifadesi tekrarlı olarak kilo alıp vermek için kullanılıyor. Yani tekrarlı bir şekilde kilo alıp veriyorsanız bu sağlığınız için hayati bir önem taşıyor denmekte. Çalışmada 160.00’e yakın kadının ortalama 11 yıllık ağırlık öyküsü alınarak kişiler 4 gruba kategorize edilmiş (ağırlığı stabil olanlar, ağırlığı sürekli artanlar, verdiği kiloyu koruyanlar, ağırlık döngüsüne girenler yani yo-yo olanlar) ve sağlık durumları incelenmiştir. Bu çalışmaya göre;

Ayrıca geçen yazıda yaşamımızda bizi besleyenlerin tabağımıza koyduklarımızdan çok daha fazlası olduğunu ve bunların neler olabileceğini düşünmüştük. İyi hissetmemizi sağlayan ve bize enerji verenler besinler dışında da bazı şeyler olabilmektedir demiştik.

•Çalışmanın başında normal ağırlıkta olan, sonrasında kilo verip verdiği bu kiloları alan kişilerin ani kardiyak ölüm riski 3,5 kat artmış,

Geçmişe dönersek örneğin çocukluğumuzda sokakta oyun oynarken veya arkadaşlarımızla iyi vakit geçirirken ebeveynimiz bize yemek saati olduğunu hatırlatmasa acıktığımızı düşünmezdik bile. Hatta ‘ben acıkmadım daha’ diye pazarlık bile yapardık. Bir başka örnekte sizi çok heyecanlandıran bir proje için çalıştığınızı düşünün. Tüm kalbinizle projeye inanmışsınız, kendinize güvenle çalışmaya devam ediyorsunuz. Zaman durur gibi olur ve siz o adanmışlıkla dış dünyadan gelen sesleri bile duymazken, yemek yemek fikri çok sonra aklınıza gelir.

•Yine çalışma başlangıcında normal ağırlıkta olup ağırlık döngüsüne girenlerin koroner kalp hastalıkları riski % 66 artmış olarak bulunmuştur. Bu tabi ki çok düşündürücü bir durum, çünkü kişi devamlı kilo alıp veriyorsa yarardan çok zarar görebilir. Esasında önemli olan kalıcı olarak sağlıklı bir kilo aralığında olabilmektir. Mevsimlere veya estetik kaygılara göre istikrarı önemsememek büyük riskleri de beraberinde getirebilmektedir.

Şimdi de düşük bir ruh halinde ya da depresyonda olduğunuz ve özgüvensiz


hissettiğiniz bir durumunuzu hatırlayın, ne kadar yerseniz yiyin hiçbir zaman doymuş hissedemezsiniz. ‘Çok stresli hissettiğimde kendimi buzdolabının karşısında buluyorum’ diyen kaç kişi var?

ile birleştirdiğimizde önemli olanın yaşam tarzımız olduğunu söyleyebiliriz. Sadece hangi beslenme modeli değil, hangi yaşam modeli ile yaşadığımız da sağlığımız ve beslenmemiz üzerinde etkilidir.

Aslında demeye çalıştığım günlük hayatın içindeki birçok duygu ve heyecan bizi yiyeceklerden daha fazla beslemekte ya da acıktırmaktadır. En az tabağımıza koyduklarımız kadar önemlidirler. İlişkilerimiz, işimiz, duygusal durumlarımız, fiziksel egzersizlerimiz, gündelik hayatın bir parçası haline gelen stres ile nasıl baş ettiğimiz ve hatta spiritüelliğimiz bile hissettiğimiz doyumun parçalarıdır. Bu alanların herhangi birinde hissettiğimiz tatminsizliği tabağımıza, hatta tabağa bile gerek olmadan direkt ağzımıza koyduğumuz yiyeceklerle gidermeye çalışıyor olabilir miyiz? Sevgiye ya da özgüven için gereken güce olan ihtiyacımızı fazladan yediklerimizle tamamlamaya çalışıyor olabilir miyiz?

Tüm bilgilerin ışığında tabağınıza koyduğunuz yiyecekler kadar sizi bu hayatta besleyen başka neler olduğuna göz atmak ister misiniz? Bedenlerimizi besleyen gıdalarımız kadar, zihnimizi ve ruhumuzu da besleyen başka neleri eklemek ya da dengelemek isterdiniz?

Bu konuyu yazının başındaki araştırma

Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle, Sevgiler. Zeynep Seda Uslu Bütünsel Beslenme Danışmanı *American Heart Association. Yo-Yo dieting dangerous even if you’re not overweight. American Heart Association Meeting Report—Poster: T2041—Session: LF.APS. P226, 2016.


Voleybol başka hiçbir camiaya benzemeyecek kadar elit ve fair play ruhuna sahiptir. Bunu oluşturan yegane şey ise kesinlikle spor bilincine sahip taraftarlardır.


bi’mola

Herkese merhaba, yine bir yazı ile karşınızdayım. Daha sık yazmak isterim ama hem okul hem iş hayatını birlikte götürmeye çalışan biri olarak, maç izlemek bile benim için çok büyük lüks. Ama neyse ki Eczacıbaşı VitrA - Fenerbahçe Opet maçını izleme şansım oldu. Öncelikle kaybeden taraf olarak, kazanan tarafı tebrik etmek isterim. Voleybol başka hiç bir camiaya benzemeyecek kadar elit ve fair play ruhuna sahiptir. Bunu oluşturan yegane şey ise kesinlikle spor bilincine sahip taraftarlardır. Maça dönecek olursak, bu iki takımın arasındaki maçlar kesinlikle çok özel ve hikayesi bol olan maçlar oluyor. Bu maçta belki seviye olarak bizi tatmin etmedi ama heyecan ve set içinde değişen dengeler bize ayrı bir heyecan verdi. Kaybeden taraf hakkında konuşmak istiyorum çünkü kazanınca bireysel performansların pek bi önemi kalmıyor. Fenerbahçe sezona başlarken kendi bütçeleri doğrultusunda iyi kadro kurdu ama her zamanki alışkanlık olsa gerek, puzzle’ın bir parçasını yine eksik bıraktılar. Evet ne demek istediğimi çoktan anladınız.. Alınmayan orta oyuncudan bahsediyorum. Mesela geçen sene Eczacıbaşı, bu yüzden lig kupasını kaybetti. Dicle’de yaz ortası ameliyat olunca, forma Bahar ve genç Beliz’e kaldı. Terzic çok inat ve eski kafalı antrenör. Belli bir kalıpları var ve istisnai durumlar dışında, onun dışına çıkmıyor. Mesela gençlik güzeldir; atletizm getirir, enerji getirir ve eminim sahada oynayan oyuncudan daha fazla katkı verir. Risk al be adam! Ya da yönetime bastır ve yeni bir orta oyuncu aldır. Daha kaç maç kaybetmemiz gerekiyor anlamıyorum.. Gelelim diğer kanayan yaraya.. Sezon başında başka bir sayfada yazmıştım. Aylin harika bir karakter, müthiş ötesi defansı var ama asla 2 kişi manşet karşılayabilecek libero değil. Manşet hatalarını bir kenara koyalım, hatalar bu oyunun bir parçası ama en az 6 7 topu dışarıda diye bıraktı. Bu seviyede çok amatör bir hata değil mi ama bu işte psikolojik olarak ne kadar

yıprandığını gösteriyor. Artık kenar yönetimin de uyanma vakti geldi, ya başka bir libero olarak ki Mihailovic’in alanını kapatacak kadar iyi libero olan sadece Gizem var ve o da kontratlı ya da 2017’de ki sisteme döneceğiz. Melis’in manşeti Aylin’e göre bir tık daha iyi ve Melis biraz momentum ile oynayan oyunculardan. Marcello’’nun yaptığı gibi ona o güveni verip sahaya atmalıyız. Aylin’i de defansta kullanıp, her iki oyuncumuzu da saha içinde tutmamız gerekiyor. Vargas’a dönecek olursak, tekniği değil atletizmi ile oynayan oyunculardan.. Skor yükünü çekiyor ama daha saha içinde lider oyuncu profiline dönmedi. Bu da biraz zaman alacak, mutlaka bu süre içerisinde Ceren’in de Vargas’ı iyi desteklemesi lazım. Eda kaptan için yazacak bir şey yok.. Komple oyuncu diye tabir ettiğim oyunculardan. Ne kadar önemli olduğunu yazın bizzat gördük! Yorucu sezonun ardından şimdi rölantide götürüyor, oynaması gerektiği yerde çıkıp mutlaka oynayacaktır. Güvenimiz, sevgimiz tam! Ve bir parantez de Boskovic’e.. O nasıl dominant bir oyun! Fizik, teknik, soğukkanlılık her şey onda var. Izlemek o kadar keyif verici ki.. İyi ki ligimizde. Dünyanın en iyi pasör çaprazına sahip olmak, büyük lüks olsa gerek. Bu keyifli derbi için, her iki takıma da teşekkürler. Avrupa voleyboluna son yıllarda damga vurmuş olan Türk takımlarına da ilerisi için başarılar diliyorum. Umarım kulüplerimiz bu başarıları kazanırken, daha fazla Türk oyuncu, ön planda olur. Sevgiyle kalın! Yağmur A.


bi’mola

“bir kadın değişir, bir dünya değişir... bir kadın, bir adımla dünyaları değiştirir...”

BİR IŞIK DA SİZ YAKIN PROJESİ 41. İstanbul Maratonu profesyonel voleybol oynadığım dönemde katılma fırsatı bulamadığım organizasyonlardan birisiydi. Hem kıtalararası koşma fırsatı sunan, hem de çok sevdiğim İstanbul’un ortasından geçen parkuru ile ayrı keyif veren bir organizasyon. Aynı zamanda da katılan sivil toplum kuruluşlarına bağış toplamak için çok anlamlı bir fırsat sunmakta. Başvuru kısmı zaten oldukça kolay bir şekilde online halledildikten sonra aslında çok da fazla düşünmeme gerek kalmadan, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin tekrar katıldığını gördüğümde, temsil etmeyi isteyeceğim kurumun o olduğunu biliyordum. Özellikle kız çocuklarının okullaşmasına katkıda bulunmak ve eğitimde eşitlik sağlamak için burs vermeleri koşuma anlam katacaktı. Çünkü bu ülkede maalesef ki hala kaynak bulamayan, bulsa da desteklenmeyen çok fazla kız çocuğu olduğunu biliyorum. Eğer benim de koşum bir anlam bulursa ve yardımım dokunursa çok mutlu olacağımı hissettim. İlk olarak hedefimi iki kız çocuğu için 5000 TL toplamak olarak belirlemiştim. Ancak hızla artan yardımlar ve hedefimi yükseltmemi isteyen yakınlarımın desteğiyle iki katına çıkarmaya karar verdim.

taşımaya ve yeni hedefe hemen adapte olabildi. Bazen yüz yüze bazen de sosyal medyadan haber verdiğim kampanyamda destek istediğimizden de önce hedefine ulaştı ve ben koşu günü dört kız çocuğunun birer yıllık eğitim masraflarını karşılamış olmanın gönül ferahlığıyla 15km’yi beklediğimden de hızlı koştum. Organizasyonun düzeni, katılımcıların çokluğu, manzaranın güzellikleri ve biraz da zorlanmanın konsantrasyonuyla yarış sağsalim bitti. Bu projede bana desteklerini bonkörce veren birçok voleybolcu arkadaşımın yanısıra, ailem, tanıdığım ve tanımadığım kişiler oldu. Hepsine tek tek buradan tekrar şükranlarımı sunuyorum. Maddi ve manevi verilen desteklerin hepsinin, bendeki yeri kadar sayelerinde eğitimine devam edecek kızlarda da yerinin büyük olduğunu bilsinler. Umuyorum benzer ya da daha kapsamlı başka projelerle, özellikle de eğitim için imkan bulamayan gençleri desteklemeye devam edebilirim. Sevgilerimle…

Tabi ki bu parkura hazırlanma kısmı da Zeynep Seda Uslu oldu, çünkü voleybol veya diğer yaptığım rutinler uzun mesafe koşunun performansı için yeterli olmuyorlar. Programlı yaptığım antrenmanlar sayesinde bedenim, sağolsun yıllarca yaptığı gibi, yine beni



bi’mola

BURADA DAHA GÜÇLÜYÜM “İstanbullu Voleybol Hakemi, Güneydoğu’nun Yıldızı”



bi’mola

“Daha önce insanları sevdiğimi düşünüyordum ama çocuklarla olan bu sevgi çok daha başka bir boyutmuş” “Gerçekten ben insanları, hele çocukları daha önceden bu kadar sevmiyormuşum meğer. Onların ihtiyaçları olduğu için ya da onlar dezavantaj içinde doğdukları için değil, sadece onların sevgisi bana çok daha samimi, doğal gelmeye başladı. Öncelikle insan sevmeyi, ardından insanlardan bir şey istemeyi öğrendim. Çünkü ben kimseden, hele tanımadığım insanlardan su bile isteyemezdim. Okulum için, çocuklarım için öncelikle ailemden, sonra herkesten bir şeyler istemeye başladım. Buradan önce kendimi güçlü hissetmiyordum. Bir şeyler başarabileceğime inanamıyordum. Şimdi kendimi çok güçlü hissediyorum. Hayat size bir şekilde sorunlar çıkarıyor. Ama bunu bir süre sonra görmemeye başlıyorsunuz,

‘Onu da yaparım ne var ki’ diyorsunuz. Güçlü bir kadın oldum. Güçlü olmayı öğretti. Her şeyden önce öğrenmeyi öğretti çünkü her gün sürekli yeni bir şey öğreniyorum. Bir gün inek sağmayı, bir gün eşek sütünün hastalıklara iyi geldiğini, bir gün keçilerle çok yakın temasa girilmemesi gerektiğini öğreniyorum. Başka bir gün su tesisat sorunu nasıl çözülür, onu yaşayarak görüyorum. Okulun hizmetlisi de benim, müdürü de. Bu kadar yoğun toz altındaki bir yeri temizlemek tabii ki zor oluyor. Ailemin desteğini çok gördüm. Babam, annem benimle. Ağabeyim şimdi askerde. Çocukların tuvaletinin temizliğinde özellikle ailemin desteğini çok aldım. Soba yakmak konusunda yine annem ve babam yanımda oldu. Daha önce hiç soba yakmadım, burada öğrendim. Hâlâ çok iyi değilim soba yakmak konusunda ama…”


1000 ÖĞRETMENE DESTEK

ÖĞRENMEK İÇİN KÖYLERE GELSİNLER

Ayşe Gizem öğretmen, Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Eğitim Derneği ile Zurich Sigorta’nın ortaklığında yürütülen ‘Eğitim Sigortası: Öğretmenlerimiz’ projesiyle destek sağlanan 50 öğretmenden sadece biri. 2023’e kadar, 1000 kadın öğretmene destek eli ulaştırılması planlanıyor. Mesleğe yeni başlayan veya iş hayatının ilk yıllarında köylerde çalışan kadın öğretmenlerin sorunlarına çözüm bulmayı hedefleyen proje, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü koordinasyonunda yürütülecek. Öğretmenlere okulun ihtiyaçları, öğretim materyallerinin yanı sıra mesleki ve kişisel gelişimleri için eğitim verilecek. Şanlıurfa’daki Küçükyıldız İlkokulu’na, TED Şanlıurfa Koleji de destek sağlıyor.

Ayşe Gizem Gülleç köy okulunda çok mutlu olduğunu söylerken meslektaşlarına şu çağrıda bulunuyor: “Köylere atanan arkadaşlara önerim öncelikle, nereden geliyorlarsa gelsinler her şeyi unutsunlar. Ben İstanbul’da doğdum, büyüdüm ve Ankara’da okudum. Hep büyük şehirlerde yaşadım. Meslektaşlarım böyle yerlere atanınca o hayatı hemen unutsunlar, bıraksınlar. Çünkü burada çok başka bir hayat var. Öncelikle öğrenmek için gelsinler. ‘Başka bir dünya varmış burada, biz bunu görelim’ diye gelsinler ve her şeye açık olsunlar. ‘Ben bunu yapmam’ demesinler. Ben başlarda onu, bunu, şunu yapmam diyordum. Ama, geçen hafta ellerime dikenler bata bata pamuk topladım. Herkesin duvarları vardır, o duvarları yıksınlar, yıkamıyorlarsa da en azından bir süre görmesinler. Kesin konuşmasınlar, çünkü insanın büyük konuştuğu başına gelir derler ya geliyor gerçekten de. Atandıkları yere önyargılarla gelmesinler. Buralarda sadece kültürleri farklı. Biz de farklı kültürleri öğrenmek için yaşamıyor muyuz hayatı? Öğrenmek için gelsinler.”

KIZIMIN HAYALİNİN PEŞİNDEN GELDİK Anne Nermin Gülleç: “Kızımızı yalnız bırakmak istemedik. Köy okulu öğretmeni olmak onun hayaliydi. Biz de onun hayalinin peşinden geldik. Okul hayatı boyunca hep başarılı bir öğrenciydi. Mesleğini çok seviyor. Kızımı okurken mutfağa bile sokmadım. Fakat köye geldiğimizden beri bırakın mutfağı, evin ve okulun tüm işlerini o yapıyor. Tek sınıflı okul olduğu için camı siliyor, çöpünü döküyor, sobasını yakıyor, tuvaletlerini yıkıyor. Eşeğe de biniyor, süt de sağıyor. Hayatında pek hayvan görmemişti, yaklaşamazdı. Şimdi onlarla haşır neşir. Bayrağımızın dalgalandığı her yer bizim toprağımız. Vatan görevi. Bizler gelmezsek kimler gelecek? Köydeki çocuklarımızın hayatı kurtulsun yeter ki, onlar bir fidan. Yetiştirebilirsek çok güzel.” Voleybol Aktüel


bi’mola

bi’molalı Kelimeler ? bi’molalı kelimelerin ilk konuğu Galatasaray HDI Sigorta’nın genç, tecrübeli ve başarılı Başantrenörü Sayın Ataman Güneyligil. Bizleri kırmadığı için kendisine çok teşekkür ediyoruz.


Voleybol - Hayatın merkezi Galatasaray - Çocukluk aşkı İstanbul - Anadolu Kavağı Yemek - Doyunca kalkmayı öğrenmek lazım Çay mı Kahve mi ? - Çay Hakem - Hakim Gds - Çok yararlı Kurallar

- Her alanda gerekli . Olmazsa Olmaz - Ailem Olmasa daha iyi olur - Boş tribünler Hedef - Doyunca kalkmamak lazım Sosyal Medya -Yavaş yavaş kapatıyorum hepsini . Bir hayalim vardı - Deniz subayı olmak Belki birgün olur - Olimpiyat madalyası alırız


bi’mola

Hayaller de voleybola dahil... Efelerde aslında alttan gümbür gümbür altın bir jenerasyon geliyor. Hepsi bireysel olarak çok başarılılar ve mevkilerinin en iyileri olmaya adaylar. Atakan Utku, Muzaffer Yönet, Oğulcan Yatgın, Ahmet Tümer, Muhammet Ali Arslan, Çağatay Durmaz, Efe Bayram, Cem Akgün, Batuhan Avcı, Kaan Gürbüz, Berkün Eber Çağatay Kır, Tuna İnanç, Ahmetcan Büyükgöz, Mirza Lagumdzija ve Efe Mandıracı gibi çok değerli yetenekler ben burdayım diyor. Adis, Doğukan, Emre, Matic, Samet Güneş gibi yıldızlar yazmıyorum bile...

Görüldüğü gibi un var, şeker var, yağ var şimdi geriye tüm bunları helva yapacak bir aşcı gerek. Tüm taktiği haydi haydi olmayan tek analizi yamuk kafa yı tespit etmek olmayan bir aşcı gerek. İşte o da gelirse bizde tek başarısı altın lig oynamak olan Slovenya gibi büyük süprizler yapabiliriz. Benimki masum bir hayal işte... Hasan Hüseyin Olgun


Voleybol Aşktır bir delinin günlüğünden ...

Hepimizin voleybolla tanışma hikayemiz farklıdır. Voleybolun içindeki yerlerimiz de farklıdır. Maçta rakip, maç sonu aynı takımda mahallede top oynamıştır belki bazılarımız. Bazılarımız, hiç tanımadığı insanlarla sosyal medyadan maçı yorumlamıș, kazanırken birlikte sevinmiș, kaybederken biri diğerinden önce çıkış yapmıştır. Akşama futbol derbisi varken, eve koştura koştura voleybol için gelirken “acaba maçın linkini atarlar mı?” diye elimizden telefonu bırakamamıșızdır çok farklı şehirlerde. Taraflı tarafsız bir anısı olsun bizde diye formalar istemiş, biriktirdiğimiz voleybol hatıralarımızı o formalarla katlayıp saklamışızdır. Okulda canımız sıkıldıkça defterimizin boşluklarına voleybol topu çizmişizdir. Fanı olduğumuz sporcuları ‘bir kere dünya gözüyle göreyim’ demiş, görmüş olmak bir yana birlikte fotoğraf çektirmișizdir. Çok farklı yerlerde, farklı zamanlarda birbirinin aynı şeyleri yapmamıza sebep olmuştur voleybol. Bu yüzden güzeldir voleybol. Bu yüzden özeldir. Hep böyle kalsın. Hep böyle kalalım. Hep voleybolla kalalım... Voleybol Mahallesinin Delisi


BABALAR VE KIZLARI Bizler onlarla, onlar da kızları ile gurur duyuyor…

İlhami Şenyurt ve Erdal Akıncı, yönettikleri maçlarla yıllardır ülkemizi ve Türk Voleybol Hakemliğini yurt dışında başarıyla temsil eden Uluslararası Voleybol Hakemlerimizin başında geliyor. Kendileri ile gurur duyduğumuz; 1998 yılında Sofya’da açılan kursu birincilikle bitirerek Uluslararası Voleybol Hakemi olan İlhami Şenyurt ile 2008 yılında Uluslararası Voleybol Hakemi olan ve son olarak 2019 EuroVolley Erkekler Finali’nde Başhakem olarak görev yapan Erdal Akıncı da aynı takımda voleybol oynayan kızları Zeynep Naz ve Azra ile gurur duyuyorlar. 2007 doğumlu olan kızlar, Mehmet Erdem Marmara Akademi Spor Kulübü’nde Midi Kız takımında voleybol kariyerlerine başladılar. İlhami Şenyurt ve Erdal Akıncı da yönetecekleri maçlardan buldukları her fırsatta kızlarının maçlarını takip ediyorlar. 20 Ekim Pazar günü de böyle günlerden biriydi. Zeynep Naz ve Azra, babalarının seyrettikleri maçta arkadaşları ile birlikte güzel bir oyun sonunda sahadan 3-0 galibiyetle ayrılmayı başardılar. Ve galibiyet sonrası ilk tebrik de Zeynep Naz ve Azra’nın babalarından geldi. Ancak her başarılı erkeğin arkasında olduğu gibi bu başarılı Uluslararası Voleybol Hakemlerimiz ve henüz yolun başındaki voleybolcu kızlarımızın arkasında da kadınlar vardı. Uluslararası Voleybol Hakemlerimiz İlhami Şenyurt ve Erdal Akıncı ile kızları Zeynep Naz ve Azra’ya başarılar dilerken, bu başarıların arkasındaki mimarlar olan değerli eşleri Serpil Şenyurt ve Melda Akıncı’ya da aileleri ile birlikte mutluluklar diliyoruz. Voleybol Aktüel


bi’mola

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.