H O L L A N D A
D İ Y A N E T
V A K F I
A Y L I K
H A B E R
B Ü L T E N İ
TEMMUZ • 2009 SAYI 4
4
Hollanda Diyanet Vakfı’ndan “Medeniyetler Buluşması ve Küresel İslam” konulu konferans
7
Deventer HDV Merkez Camii’nde Ebru sergisi ve sertifika töreni
12
HDV Multifestijn Kültür Fuarına katıldı
ÖNSÖZ
Bu sayıda
Cevdet KESKİN
Hollanda Diyanet Vakfı İdari Koordinatör
HDV Bülten’in değerli okuyucuları; Öncelikle HDV Bülten’in Temmuz ayı sayısında da birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti ifadeyle başlamak istiyorum. Temmuz ayında izin mevsimi olması hasebiyle Camilerimizin tenhalaştığını görmekteyiz. İzne gidecekler artık, ya karayoluyla veya havayoluyla gitmişlerdir. Herhangi bir sebeple izne gitmeyen okurlarımız için hayat Hollanda’da devam etmektedir. Ancak, bizzat hissettiğim için belirtmeden geçemeyeceğim. Herkesin izne gittiği hatta en yakınlarınızın dahi izinde olduğu Türkiye’deki yakınlarıyla hasret giderdiği bir durumda gerçekten Hollanda’da kalmak insanı hüzünlendirmektedir. Camiler tenhadır, mahzundur. Din görevlisi de izne gittiği için okuyan çocuklar da yoktur. Ancak yine de hayat devam etmektedir. Değerli okuyucular. Bu sayımızda da Hollanda Diyanet Vakfı’nın izin sezonunda yaptığı faaliyetlerden bahsetmek istiyorum. Özellikle Rotterdamda bulunan HDV Eğitim merkezimizde izin sezonu boyunca Türkiye’den davet edilen dört Kur’an Kursu öğreticisi hocamız öğrencilere ders verdiler.
İzne gitmeyen ailelerin çocuklarının katıldığı bu altı haftalık kurs, HDV’nin yaz sezonunda yüz akı oldu. Tam 140 öğrencimiz burada kurs gördü. Okulların başlamasıyla birlikte bu kurs sona erdi ancak talep olması halinde hafta sonları da devam edecek. Yine bu sayımızla birlikte HDV Bülten’de bazı değişiklikler getirdik. Örneğin artık bu sayıdan sonra her sayıda bir fıkıh köşesi yer alacaktır. Fıkıh köşesinde önemli gördüğümüz bazı dini konular Diyanet İşleri Başkanlığımız, Din işleri Yüksek Kurulu’nun kararları doğrultusunda işlenecektir. Bu cümleden olarak, yaklaşan Ramazan ayı vesilesiyle ilk konumuzu zekat olarak tespit ettik. HDV Bülten’de yine bu sayıdan itibaren bir şiir sayfası ile bir de İslam alimlerinin tanıtılacağı bir İslam alimi sayfası açmayı uygun gördük. Böylece HDV Bülten sadece bir haber ve faaliyet bülteni olmakla kalmayan dini ve kültürel konulara da yer veren bir dergi halini almasını amaçladık. Gelecek sayıda buluşmak üzere bütün okurlarımı Yüce Allah’a emanet ediyor sağlık ve mutluluk temenni ediyorum.
Hollanda Diyanet Vakfı Aylık Haber Bülteni
Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. Bülent Şenay Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
Sayı 4 | Temmuz 2009 hdvbulten@gmail.com hdvbulten@diyanet.nl
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cevdet Keskin HDV İdari Koordinatör
Islamitische Stichting Nederland Hollanda Diyanet Vakfı Javastraat 2 2585 AM Den Haag T. 070-3624481 F. 070-3644565 www.diyanet.nl info@diyanet.nl 2 | SAYI 4 | TEMMUZ 2009
HDV Bülten Yayın Kurulu Cevdet Keskin Sabri Gündoğan Abdullah Kaya Tasarım Bülent Yiğittop Baskı Drukkerij Dizayn 010-4254030
HDV Personeli Adı Soyadı
Cevdet Keskin 2 Sabri Gündoğan 3 Abdullah Kaya 4 Erdal Çetinkaya 5 Ali Korkmaz 6 Uğur Kaya 7 Alparslan Coşkun 8 Orhan Yemenoğlu 9 Turgay Ergezen 10 Osman Ergin 1
Görevi
İdari Koordinatör Muhasebe Sekreter Cenaze Fonu İletişim&Medya Gençlik Koordinatörü Hizmet Birimi Cenaze Firması Cenaze Firması Cenaze Firması
BAŞYAZI
İslam’da Marûf, Muâmelât ve Toplum Ahlâkı (III)
Doç. Dr. Bülent Şenay
Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
Değerli Dostlar,
anlaşılabilmesi için ön şarttır. Özellikle muâmelat alanında yani gündelik hayata ve sosyal meselelere ilişkin konularda, Önceki sayımızda, maruf kavramı ve anlayışı ile muâmelât Kuran-ı Kerim’in, Hz. Peygamber’in Sahih Sünneti’nin yani kavramı arasındaki ilişkiye işaret ederek devam edeceğimizi Nebevi geleneğin ve buna dayalı olarak İslam alimlerinin tavsiye belirtmiştik. Tekrar hatırlamak gerekirse, marufu emretmek, ettiği yapılması ya da yapılmaması gereken hususlara dikkat yani toplumsal ahlâkı oluşturmak, bir sosyal inşa sürecidir. etmek gerekir. Yani mesela hem Müslüman olacak kişi, hem Marûf, toplumsal ahlak açısından o kadar önemlidir ki, bu de dinin toplumsal ahlaki ölçülerini çağa uygun değil diyerek kavramla beraber aynı kelime kökünden yani “ ’a-r-f ”den reddedecekse, bu durum, o kişinin kendi dinini nasıl anladığı türemiş ve toplumsal ahlak anlayışımızın temel direklerini ile ilgili ciddi bir meseledir. İslam Allah’ın insanlığa sevgi ve oluşturan başka kavramlar da gelişmiştir. Bunlar irfân (bilgi ve rahmeti sayesinde gönderdiği peygamberler tarihi zincirindeki hikmet sahibi olmak), arif (bilgi ve hikmet sahibi olup amelinde en son hakikat mesajı olarak farklı dil, kültür ve milletlerden bunu yaşayan kişi), teâruf (bilgi ve ahlaka dayalı bilgilenme- insanları kucaklayarak bugüne gelmiştir. İslam’ı bu tarih tanışma), ve marifet (bilinmesi gereken şeyin bilgisi) gibi sürecinde diğer dinlerden ayıran en seçkin özelliği sadece kavramlardır. Bunlar birbiriyle o derece irtibatlıdır ki, marufun bir “iman” dini olmayıp aynı zamanda “amel” ve “ahlak” irfâna dönüşmesi, irfandan arifler yetişmesi, taarrufun dini olmasıdır. Bu da iman, ibadet ve muâmelât iliişkisinde marifete dayanması sonunda “maarif ” yani “bilgilenme” kendisini gösterir. İslam dışında ve bir ölçüye kadar Yahudilik geleneği ve müessesesi oluşturulur. O sebeple, eskiden dışındaki dinlerde muâmelat denilen, insanın hayatını Eğitim Bakanlığı’na Maarif Vekaleti denirdi. Anlam derinliği dinine göre düzenlemesini öngören inançlar ve prensipler bakımından aradaki fark önemlidir. manzumesi bulunmamaktadır. Yani Eğitim ve maarif aynı şeyler değildir. Tekrar hatırlamak gerekirse, bir tür ahlak anlayışı pek çok dinde Eğitim maarifin bir bölümüdür. vardır. Ancak bu ahlak anlayışının marufu emretmek, Maarif ise daha geniş bir ufuk ve gerçekten toplumda var olabilmesi yani toplumsal ahlâkı vizyon ifade eder. Maarif, yetişkin için yapılması ve yapılmaması eğitimini de içine alan, toplumsal gerekenler, bir başka ifadeyle helalleroluşturmak, bir sosyal ahlak inşâ etme sorumluluğunu da haramlar-mekruhlar ya da farzlartaşır. Yani Maarif, marufu tavsiye ve vacipler-sünnetler gibi insanın inşa sürecidir. telkin eder. Böyle olmalıdır. Oysa hayatını oldukça düzenli yaşamasını çağdaş eğitimin temel sorunu, “öğretim”i öne çıkarmasıdır. Bu sağlayan ilkeler ve ölçüler bulunmamaktadır. Dinler arasında anlayış “maarif ”i ve “marufu” kapsamaz. Toplumsal ahlakın bir karşılaştırma yapıldığında bu ölçülerin evrensel düzeyde temellerini yeterince oluşturamaz. Marufun eğitimi kalbin ve tüm insanlara hitabeden en gelişmiş ve detaylı bir şekilde ruhun eğitimini içine almalıdır. Toplumsal ahlak, öncelikle İslam’da var olduğunu görürüz. Dinler arasında İslam dışında kalbî ve ruhi, ondan sonra aklî bir rehberliği gerektirir. sadece Yahudi din adamlarının etkisi altında muharref hale geldiğine inanılan Yahudilikte detaylı bir şekilde mitzvot Burada, toplumsal ahlak açısından marufun gerekli olup denilen bazı emirler ve yasaklar bulunmakta ancak bunlar olmadığı sorulabilir. Bir başka ifadeyle, toplumsal alanda sadece kendilerince seçilmiş Yahudi “milletine/ırkına” mahsus yapılması ya da yapılmaması gereken hususlar bulunmalı mıdır? emirler ve yasaklar olarak kabul edilmektedir. Yahudilikte, Ya da “helaller, haramlar ve mekruhlar” gibi ölçüler bulunmalı “on emir” denilen “öldürmemek, yalan söylememek, vb” mıdır? Bu ölçüler, aynı zamanda İslam’ın toplumsal ahlak temel everensel değerler dışındaki bu “mitzvot”un Yahudi anlayışının temelindeki muâmelâtın ilkeleridir. Muâmelat, en olmayanların tarafından da uyulması gereken emirler ya da geniş manasıyla, “gündelik hayatta yaşayış biçimi” demektir. yasaklar olduğuna inanılmaz. İslam’da farzlar, vacipler, hellaller Muamelat ile toplum ahlakı arasında doğrudan ilişki vardır. ve haramlar evrensel kabul edilir. Böylece maruf ve muamelat O sebeple bir “muamelat ahlakı”ndan bahsedebiliriz. Çağdaş ahlakı her toplum için öngörülür. Gelecek sayımızda buradan insanın zihninde bu konunun anlaşılması her şeyden önce devam edelim. “din nedir?” sorusuna cevap vermekle mümkündür. Dinin doğru tanımı, dinin anlaşılması için, bir başka ifadeyle, Selam ve dostlukla. dinin inanç, ibadet ve muamelat ile ilgili konularının TEMMUZ 2009 | SAYI 4 | 3
HDV BÜLTEN
Hollanda Diyanet Vakfı’ndan “Medeniyetler Buluşması ve Küresel İslam” (Alliance of Civilisation and Global Islam) konulu konferans
H
ollanda Diyanet Vakfı tarafından Kutlu Doğum Haftası çercevesinde ilk defa geçen yıl başlatılan ve “Birlikte yaşamak” (Living Together) adını taşıyan konferanslar serisine bu yıl da devam edildi. Akademik içerikli İngilizce ve Hollandaca dillerinde ve daha ziyade yüksek eğitimli dinleyici kitlesine hitap eden konferansın bu yılki ana teması, “Medeniyetleri buluşması ve Küresel İslam” (Alliance of Civilisation and Global Islam) adını taşıdı. Konferans, geçen yıl olduğu gibi Noordwijkerhout şehrindeki NH Hotel konferans salonunda 26 Nisan 2006 tarihinde yapıldı. Konferansa konuşmacı olarak Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, İngiltere’den Dr. Tim Jacoby, 4 | SAYI 4 | TEMMUZ 2009
Hollanda’dan Prof. Dr. P.S. van Koningsveld katılarak birer tebliğ sundular. HDV Roermond Fatih Camii din görevlisi Menduh Karslı’nın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile başlayan programda bir selamlama konuşması yapan Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı ve Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay, Kutlu Doğum haftası münasebetiyle Hollanda Diyanet Vakfı tarafından yapılan faaliyetler hakkında bilgi vererek, Peygamber Efendimizin sadece müslümanlar tarafından değil bütün insanlık tarafından örnek alınması gereken bir şahsiyet olduğuna dikkat çekerek, onun doğumuyla ilgili böyle bir programda katılımcılarla birlikte olmanın mutluluğunu yaşadığını ifade etti.
Açılış konuşmasından sonra peygamberimize özlem ve sevgiyi anlatan ilahiler okundu. Okunan ilahilerin ardından tekrar kürsüye davet edilen Doç. Dr. Bülent Şenay, “Medeniyetler Paradigması, İslamda İttifak ve müşterek iyilikler “başlığını taşıyan tebliğini sundu. Hollanda’da yaşayan müslüman toplumun sorumluluklarının bilincinde olmasının önemine değinen Şenay, ‘Medeniyetler İttifakının’ gerçekleş-
HDV BÜLTEN
mesi için anahtar kelimenin –dinlemek- olduğunu özellikle vurguladı. Tarafların birbirlerini iyi dinlemeleri ve müşterekleri ön plana çıkarmalarının önemine de vurgu yapan Lahey Din Hizmetleri Müşaviri, ‘İnsan Hakları’ konusunun ortak müşterekleri anlamada önemli bir yerinin olduğunu belirtti. Konferansın ikinci davetlisi, çatışmalar analizcisi, dinler tarihi ve devlet kurumları geliştirme uzmanı Dr. Tim Jacoby de, “Yeni Kültürler, Savaş
ve Terör” başlığını taşıyan konuşmasında, soğuk savaşın ardından özellikle müslümanlara yönelik başlayan bir şiddet politikasının yürütüldüğünü belirterek, batının müslümanlara uyguladığı bu politikanın dışında dünyanın çeşitli bölgelerinde müslümanların yine müslümanlara uyguladığı şiddete dikkat çekti. Konferansın son konuşmacısı Prof. Dr. P.S. Koniningsveld, “İslam’da Hoşgörü” başlıklı konuşmasında, dinler açısından hoşgörünün önemini ve tarihini anlattı. Özellikle İslami açıdan hoşgörünün öneminin vurgulandığı konuşmada bazı İslami terimlerin batı üzerindeki etkileri ve bu terimlerin tarih içinde yeniden yorumlanmasına yer verildi.
Konferansda ayrıca ebru sanatı ile ilgili yapmış olduğu çalışmaları herkes tarafından beğeni ile takip edilen Dr. M. Refii Kileci tarafından neyzen Mutlu Yılmazer’in ney dinletisi eşliğinde izleyicilere ebru sunumu yapıldı. Konferansın sonunda düzenlenen panelde davetliler konuşmacılara soru sorma şansı buldular. Dinleyiciler tarafından sorulan sorulara her üç konuşmacı da cevap verme imkanı buldu. Konuşmacıların İngilizce yaptıkları tebliğler simültan olarak Hollandaca’ya çevrildi.
Delft HDV Sultan Ahmet Camii Gençlik Kolundan 23 Nisan kutlaması
D
elft HDV Sultan Ahmet Camii Gençlik teşkilatı, din görevlisi Mahmut Arcaklıoğlu’nun da rehberliğinde milli bayramlarımızdan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Cocuk Bayramı dolayısıyla camiye devam eden çocuk ve gençlerin katıldığı eğlenceli bir kutlama töreni düzenlediler. Cami konferans salonunda yapılan ve çok sayıda yurttaşınn ilgi ve heyecan icerisinde takip ettikleri kutlama programı, ayrıca cami cemaatinin de beğenisini ve takdirini kazandı. Yaklaşık yüz civarında çocuğun bizzat icerisinde görev aldığı bu bayram kutlaması, günün anlam ve önemini belirten konuşmalar, şiirler, yarışmalar, halkoyunları, skeçler ve bilgi yarışmaları ile ayri bir tad kazandı. 23 Nisan kutlamasında ayrıca iki öğrencinin bastan sona kadar İstiklal Marşımızı okumaları uzun bir müddet alkış topladı. Program, bütün çocuklara cami yönetim kurulunun dağıttığı çesitli hediyelerle sona erdi. TEMMUZ 2009 | SAYI 4 | 5
HDV BÜLTEN
Dieren HDV Selimiye Camii’nden öğrencilere ve velilere Piknik
H
DV Dieren Selimiye Camiinde eğitim sezonunun sona ermesi nedeni ile Din Görevlisi Abdullah Söylemez ve Hoca Hanım Hatice Söylemez tarafından organize edilen; cami derneği ve hanımlar kolu tarafından desteklenen bir piknik düzenlendi. 05.07.09 Pazar günü düzenlenen pikniğe yaklaşık yüz kişi katıldı. Öğrenciler, veliler ve hocaların buluştuğu piknikte yenilen yemekler, yapılan değişik sportif faaliyetler, yarışmalar; katılımcılara neşeli, huzurlu, eğitici ve dinlendirici bir hafta sonu yaşattı. HDV Dieren Selimiye Camiinde 2008–2009 eğitim sezonunda kayıtlı 100 öğrenci K:Kerim ve Dini Bilgiler dersleri aldı. 550 vatandaşımızın yaşadığı bu küçük şehirde yüz öğrencinin camimize devam etmesinin büyük nimet olduğunu belirten din Görevlisi Abdullah Söylemez; öğrencilere ve velilere ilgilerinden dolayı teşekkür etti.
HOLLANDA DİYANET VAKFI CENAZE YARDIMLAŞMA FONU ISLAMITISCHE STICHTING NEDERLAND ONDERSTEUNINGFONDS IN GEVAL VAN OVERLIJDEN FONA KAYIT OLMAYI İHMAL ETMEYELİM!!!! Meşhur, meşhur olduğu kadar da gerçek bir sözdür. “Acılar paylaşıldıkça azalır. Sevinçler paylaşıldıkça çoğalır.” Vatanımızdan, aile ve sevdiklerimizin birkısmından çok uzaklarda yaşadığımız şu gurbette, başımıza gelebilecek ve bize en çok acı verecek gerçek, ölümdür. Bu gerçekle karşılaştığımızda acımızı paylaşacak, bizi anlayacak ve hepsinden önemlisi yapılması gerekenleri bizim için yapacak bir hizmet kurumuna, ne büyük ihtiyaç vardı. İşte bu ihtiyaçtan doğdu Cenaze Yardımlaşma Fonu. Onun şemsiyesi altına girenler, en acılı gününde bir yardım eliyle karşılaşır, bu yardım eli cenaze sahibine hiçbir külfet yüklemeden gerekli bütün hizmeti görür. O yardım eli, Hollanda Diyanet Vakfı Cenaze Yardımlaşma Fonu’dur ve yirmiyedi yıldır bu hizmeti başarıyla sürdürmektedir. O halde bu fona kayıt olalım. Çevremizdekileri kayıt olmaya teşvik edelim. Bu mükemmel hizmetten hiçkimsenin mahrum kalmasına razı olmayalım. Sağlık ve mutluluklar dileriz. HOLLANDA DİYANET VAKFI CENAZE YARDIMLAŞMA FONU 6 | SAYI 4 | TEMMUZ 2009
HDV BÜLTEN
Deventer HDV Merkez Camiinde Ebru sergisi ve sertifika töreni
H
ollanda Diyanet Vakfına bağlı Deventer Merkez ve Apeldoorn Eyüp Sultan camiilerinde Dr. Mehmet Refii Kileci’ nin verdigi ebru kurslarında geleneksel Türk Ebru sanatını öğrenen 27 öğrenci sertifikalarını aldı. Öğrencilerin sertifikaları, geniş bir davetli grubunun huzurunda HDV Merkez Camii konferans salonunda yapılan bir törenle kendilerine verildi. Törene Deventer Belediye Başkanı, Deventer Başonsolosunu temsilen ikinci konsolos Melek Derviş ve Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman katıldı. Deventerlilerin de büyük bir ilgi gösterdiği törende, öğrenciler ebru yaptılar ve daha önce yaptıkları ebruları sergilediler. Dr.Kileci törende yaptığı konuşmada şunları söyledi. “Ebru ve hat sanatı kurslarına çok büyük ilgi var, bu kursumuza 4 Hollandalı hanımefendi de katıldı. Öğrencilerimiz haftada üç saat ders alarak üç ayda Ebru sanatının temelini öğreniyorlar. Daha
sonra kendilerini geliştiriyorlar ve bu sanatın Avrupa’daki temsilcileri olmaya aday oluyorlar. Şu anda, Zaandam, Rotterdam ve Arnhem de Ebru kurslarımız devam ediyor. İnşaallah sonbaharda başta Rotterdam, Amsterdam ve Tilburg olmak üzere bir çok şehirde yeni kurslarımız başlayacak .” Geniş bilgi için: www.kileci.net, info@kileci.net
TEMMUZ 2009 | SAYI 4 | 7
FIKIH KÖŞESİ
ZEKÂT
1. Zekât nedir?
Sözlükte artma, çoğalma, temizlik, bereket, iyi hal ve övgü anlamlarına gelen zekât, dinî bir terim olarak, belirli bir malın bir kısmının Allâh rızası için muayyen kişilere verilmesi demektir. Malî ibadetlerden biri olan zekât, İslâm’ın beş temel esasından olup, hicretin ikinci yılında Medine’de farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin...” (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nur, 24/56; Mücadele, 58/13; Müzzemmil, 73/20); “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.” (Tevbe,9/103) buyrulmaktadır.
2. Zekât kimlere farzdır?
Bir kimsenin zekât vermekle mükellef olması için Müslüman, hür, akıllı, buluğ çağına erişmiş olması; borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı, yani kazanç sağlayıcı nitelikte nisap miktarı mala sahip olması gerekir.
3. Nisap ne demektir? Miktarı ne kadardır?
Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Nisap, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlanabilir. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Böyle bir kişi, zekât veya sadaka alamayacağı gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle de yükümlü olur. Fazla olan bu malın artıcı olması ve üstünden bir yıl geçmesi halinde zekâtının verilmesi gerekir. Zenginliğin asgari sınırı olan «nisap» Hz. Peygamber tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî sınırlar, o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göstermektedir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 8 | SAYI 4 | TEMMUZ 2009
(1)
80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret malı; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisabın bu mallar üzerinden belirlenmesi, sosyal ve ekonomik şartların fazla değişmediği ileriki dönemlerde de aynen korunmuştur.
4. Hâvaic-i asliye (asli ihtiyaçlar) nedir?
Havâic-i asliyye, temel ihtiyaçları karşılayan, bu yüzden de zekâta tabi olmayan maddi varlıklar demektir. İslâm’da diğer bedenî ve malî yükümlülüklerde olduğu gibi, zekâtta da mükellefin durumu göz önünde bulundurularak, ona makul ve taşınabilir bir sorumluluk yüklenmiştir. Bu nedenle İslâm bilginleri, zekât ve sadaka-i fıtr ile yükümlü olmak için, kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin temel ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olma şartını aramışlardır. Temel ihtiyaç miktarı mal, kişinin yaşaması için zarurî olan miktardır. Temel ihtiyaç maddeleri insanın hayat ve hürriyetini korumak için muhtaç olduğu şeylerdir. Bunlar, genel olarak, nafaka, oturulan ev, ev eşyası, ihtiyaç duyulan elbise, borç karşılığı mal, sanat ve mesleğe ait alet ve makineler, binek taşıtları, ilim için edinilen kitaplar gibi eşyadır.
5. Araç-gereç ve malzemeye zekât düşer mi?
Sanat ve mesleğin icrası için gerekli olan araç-gereç, makine ve malzemeler, aslî ihtiyaçlardan olup bunların zekâtının verilmesi gerekmez. Ancak, kendi mesleğinin icrası için değil de, ticaret için üretilen veya alınıp satılan araç-gereç, malzeme ve makinelerin zekâtının verilmesi gerekir.
6. Zekât vaktinden önce verilebilir mi?
Oruç ve hac ibadetlerinde olduğu gibi zekât konusunda da kameri ay hesabı uygulanır. Zekâtın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden bir kameri yılın geçmesi gerekir. Buna rağmen mal sahibi dilerse vakti gelmeden önce de zekâtını verebilir.
7. Bir zengin vadeli alacağına dair bir senedi fakire zekât olarak verebilir mi?
Zekât gıda ve giyim eşyaları gibi aynî olarak verilebileceği gibi, para, döviz, altın gibi nakdî olarak da verilebilir. Senet ise; bir hakkın, bir malın, ödünç bir paranın kime ait olduğunu belirten, iki veya daha fazla kişi arasında tanzim edilmiş bir belgedir. Dolayısıyla üzerinde yazılı miktardaki parayı temsil etmektedir. Bu nedenle, zekât mükellefi olan bir zengin, vadesinde ödeneceğini kesin olarak bildiği senedi, zekâtına mahsuben fakire ciro edebilir. Bu durumda zekat, senedin tahsil edildiği gün ödenmiş olur.
8. Taksitli olarak zekât verilebilir mi?
Asıl olan kişinin üzerine terettüp eden zekâtı ödemesidir. Bu itibarla, zekât bir defada ödenebileceği gibi, taksitle de ödenebilir.
9. Zekât vermenin belirli bir zamanı var mıdır?
Zekât vermenin belli bir zamanı olmayıp, farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir ayı veya Ramazanı beklemeye gerek yoktur. Zekât vermekle yükümlü olanların, yükümlü oldukları andan itibaren en kısa zamanda zekâtlarını vermeleri uygun olur.
FIKIH KÖŞESİ
10. Ticaret malının zekâtı kendi cinsinden ödenebilir mi?
Ticaret mallarının zekâtı, malın değeri üzerinden hesaplanıp parayla verilebileceği gibi, malın kendi cinsinden de verilebilir.
11. Ticaret malının zekâtı neye göre hesaplanır?
Kâr amacıyla alınıp satılan mallara “ticaret malları” denir. 80.18 gr. altın değerinde ticaret malına sahip olan kişinin, bu malın elde edilmesinin üzerinden bir yıl geçmesi halinde, kırkta bir (%2,5) oranında zekâtını vermesi gerekir. Zekât, ileride elde edilmesi muhtemel kârdan değil, mevcut sermayeden ödenmesi gereken mali bir ibadettir. Bu itibarla, ticaret malının zekâtı verilirken, kârsız olarak zekâtının verildiği tarihteki değeri esas alınmalıdır.
12. Alacakların zekâtı nasıl verilir?
Geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı tarafından zekâtlarının ödenmesi gerekir. Alacak tahsil edilmeden önce zekâtı verilmemişse, tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekâtlar da ödenmelidir. İnkâr edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacakların her yıl zekâtının verilmesi gerekmez. Şayet böyle bir alacak daha sonra ödenirse, alacaklı bu tarihten itibaren zekât mükellefi olur; geçmiş yıllar için zekât ödemez.
iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan infak edin...” (Bakara 2/267); “Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am 8/141) buyurmaktadır. Hz. Peygamber de, “yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova ile sulananlarda ise yirmide bir vardır” buyurmuştur (Buhârî, Zekât, 55). Hadiste de belirtildiği gibi, mahsulün zekâtının verilmesinde toprağın işlenmesi ve su kullanımı esas olarak alınmaktadır. Buna göre toprak emek sarf edilmeden yağmur, nehir, dere, ırmak ve bunların kanallarıyla sulanıyorsa, çıkan mahsulün 1/10’i; kova, dolap gibi emekle veya suyun ücretle alınması, motorla sulama gibi masraf gerektiren bir yolla sulanıyorsa 1/20’i zekât olarak verilir.
15. Ürün elde etmek için yapılan masraflar, öşür verilirken dikkate alınır mı?
16. Ortak olarak ekilen bir tarlanın ürünün zekâtını vermekle kim yükümlüdür?
Arazi mahsullerinin öşrünü, arazi sahibi değil, ürünün sahibi verir. Bu itibarla mal sahibi hiçbir karşılık beklemeden tarlasını ekilmek üzere başka birisine verirse, çıkan mahsulün zekâtını eken şahıs öder. Arazi ekilmek üzere belli bir ücretle kiralanmışsa, zekâtı (öşrü) kiracı tarafından ödenir. Eğer arazi, yarıcılık (müzâraa) usulü ile kiralanmışsa, mal sahibi ve mahsulü eken kişi, hisselerine düşen mahsulün zekâtlarını ayrı ayrı verirler.
17. Hayvanların zekâtı yerine değeri verilebilir mi?
Malın zekâtı, kendi cinsinden verilebileceği gibi belli olan başka maddelerden de verilebilir. Buna göre, hayvanların zekâtını vermek isteyen kimse, kendi cinsinden verebileceği gibi, değerleri üzerinden de verebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.
18. Ziynet eşyasına zekât verilir mi?
Altın ve gümüş dışındaki ziynet eşyaları zekâta tabi değildir. Altın ve gümüşten yapılmış ziynet eşyaları ise, zekât için gerekli diğer şartları da taşıdığı takdirde zekâta tabidir. Bu itibarla altından yapılmış ziynet eşyaları, 80.18 gr. veya daha fazla ve üzerinden bir yıl geçmiş ise zekâta tâbidir.
19. Emlakçiler, mülkiyetlerindeki dairelerin zekâtını vermekle Günümüzde gübre, mazot, ilaç gibi yükümlü müdürler? Ödeme güçlüğü çeken borçlu olan masraflar da üretimin maliyetinde 13. Alacaklar zekâta mahsup edilebilir mi?
kişi, kendisine zekât verilebilecek kişilerden ise, alacaklar zekâta mahsup edilebilir.
14. Arazî mahsulünden zekât verilmesi gerekir mi?
Odun, kamış (şeker kamışı hariç) ve ottan başka topraktan elde edilen her türlü ürünün, nisap miktarına ulaşması halinde (yaklaşık 650 kg.) zekâtının verilmesi gerekir. Yüce Allâh; “Ey
önemli bir yekûn oluşturmaktadır. Bu nedenle, tarımsal ürünlerin zekâtında, elde edilen hâsılattan (gayr-i safi), ürün için yapılan günümüz tarım şartlarının getirmiş olduğu ekstra masraflar çıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürünün nisap miktarına ulaşması halinde, tabiî yollarla sulanan arazide 1/10, kova, tulumba, su motoru vb. usullerle masraf veya emekle sulanan arazide 1/20 oranında zekât verilmesi gerekir.
Emlakçilerin ticari amaçlı olarak alıp sattıkları daireler zekâta tabidir. Buna göre, büro, ikamet gibi kullanım amaçlı olmayıp alıp satmak için emlakçilerin ellerinde bulunan dairelerin, borçları çıktıktan sonra piyasa değeri nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş ise kırkta bir oranında zekâtının verilmesi gerekir.
devamı Ağustos sayısında... TEMMUZ 2009 | SAYI 4 | 9
HDV BÜLTEN
HDV Eğitim Merkezinde yaz Kur’an kursu
H
ollanda Diyanet Vakfına bağlı Rotterdam Eğitim merkezinde yaz tatili döneminde Kur’an’ı Kerim ve Dini Bilgiler Kursu düzenlendi. Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından Türkiye’den gönderilen dört Kur’an Kursu öğreticisi tarafından verilen kursa, bu yıl Hollanda genelinden 140 öğrenci katıldı. Okul tatilinde izne gitmeyen öğrencilerin katıldığı bu kurs, Hollanda’nın okul tatillerinin denk geldiği altı hafta boyunca sürdü. Kurs’da Kur’an-ı Kerim ve Dini bilgilerin yanısıra haftada 4 saat olmak üzere Türkçe dersleri de verildi. Öğrenciler ayrı ayrı sınıflarda ve okul düzeninde bu kursta ders gördüler. Kurs bitiminde ise velilerin de katıldığı bir veda programı düzenlenerek öğrencilerin kurs boyunca öğrendikleri dua, kısa surelerden örnekler sundular.
Rotterdam HDV Eğitim merkezinde her yıl yaz dönemlerinde ilan edilen bu kurs için Türkiye’den görevli getirtilmekte ve yatılı Kur’an kursu statüsünde hizmet verilmektedir. Kurs ile ilgili duyurular yine her yıl Temmuz ayında bütün HDV camilerine gönderilmektedir. 10 | SAYI 4 | TEMMUZ 2009
HDV BÜLTEN
İlokullarda din dersi ile ilgili konferans
H
ollanda eğitim sistemi içerisinde yer alan devlet ilkokullarında (Openbare scholen) İslam dini dersleri verilmesinin gündeme gelmesi üzerine, Müslümanları temsil kurumu olan CMO tarafından bir konferans organize edildi.
3 Eylül 2009 tarihinde Den Haag şehrinde yapılan konferansa, Hollanda içinden ve dışından akademisyenler
katılarak ilkokullarda verilmesi planlanan İslam din dersleri ile ilgili görüşlerini dile getirdiler. İslam Din derslerinin Hollanda Eğitim sistemi içerisinde verilmesi hususunda bir çalışma komisyonu kurma hazırlıklarını da sürdüren CMO, önümüzdeki günlerde bu komisyonu resmi hale getirerek 2009-2010 öğretim yılında bu derslerin başlamasını sağlamayı düşünüyor.
rinin karakteri, dersi verecek öğretmenlerin kalitesi ve ders metod ve materyalleri üzerinde fikirlerini beyan ettiler. Konferansın panel bölümüne Belçika’dan katılan Belçika İslam Konsey Başkanı Şemsettin Uğurlu ise Belçika Eğitim sistemi içerisinde 1975 yılından bu yana yer alan İslam dini dersleriyle ilgili uygulamalar hakkında bilgi verdi.
Konferansa; Groningen Üniversitesinden eğitimci Prof. Dr. W.A.J. Meijer, Fas’dan İslam Eğitimi Koordinatörü Prof. Dr. A. Ait Iazza, İngiltereden Dr. A. Baker, Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay, konuşmacı olarak katıldılar. Konuşmacılar özellikle devlet okullarında okutulacak islam din dersle-
DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU ISLAMITISCHE STICHTING NEDERLAND HOLLANDA DİYANET VAKFI ROTTERDAM EĞİTİM MERKEZİ HDV Rotterdam Eğitim Merkezi Yönetim Kurulu, 06 Temmuz 2009 ile 20 Ağustos 2009 tarihleri arasında erkek çocuklarımız için Yatılı Kur’an-ı Kerim ve Dini Bilgiler Kursu düzenlemiştir. Kursumuz, Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından görevlendirilen tecrübeli din görevlileri tarafından verilecektir. Kursta Erkek Çocuklarımıza: Kur’an-ı Kerim, Dini Bilgile ve Türkçe Dersleri verilecektir. -Kursiyerler dörder kişilik odalarda kalacaklardır. -Kursiyerlere üç öğün yemek verilecektir. -Kontenjanımız 100 öğrenciyle sınırlıdır. -Kursiyerlerimiz 12-15 yaş arası olacaktır.(16 yaşından gün almamış) -Kurs ücreti herşey dahil 160 Euro’dur. -Kurs süresi 4 haftadır. Kayıt için gerekli Belgeler: 1.Veli tarafından doldurulup imzalanmış kayıt formu. 2.Kurs ücretinin Gültepe Educatief Centrum, Fortis Bank Rotterdam 80.09.93.144 nolu hesaba ödendiğine dair belge. Müracaat ve kayıt için: Tel: 010-4664164 nolu telefon aranabilir.(Hafta içi saat 10.00 – 16.00 arası) TEMMUZ 2009 | SAYI 4 | 11
HDV BÜLTEN
HDV Multifestijn Kültür Fuarına katıldı Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu 2009 yılında Hollanda’nın Utrecht şehrinde yapılan “Multifestijn Kültür Fuarına” ana sponsor olarak katılma kararı verdi. Hollanda’nın Utrecht şehrinde 7-10 Mayıs 2009 tarihleri arasında organize edilen Multifestijn Kültür Fuarının açılışı 7 Mayıs 2009 tarihinde yapıldı.
F
uar açılışında bir konuşma yapan Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, konuşmasında; Bu tür etkinliklerin hem müslümanlar arasında birlik ve beraberliği pekiştirici hem de Hollanda’lılara islamın yaşayan kültürel yönünü yansıtıcı bir rol oynadığını belirtti.
Hollanda İslam Merkezi Vakfı öncülüğünde son üç yıldır organize edilmekte olan fuar, Türk ve Hollandalılar tarafından ziyaret edilmektedir. Dört gün süren fuarda hemen hemen her çeşit ürüne rastlamak mümkün. Ürün satışları 250 stantta ziyaretçilere sunulmakta, ayrıca, mehteran, karagöz ve Hacivat, Temel ile Dursun gösterileri gibi kültürel temalara da yer verilmektedir. Fuara bilet alarak giren ziyaretçilere bilet numaralarına göre çekiliş yapılarak ve ana sponsorlar tarafından çekilişte ismi çıkanlara çeşitli hediyeler verildi. Hollanda Diyanet Vakfı olarak çekilişte ismi çıkan altı ziyaretçiye Diyanet yayınlarından oluşan kıymetli birer kitap seti hediye edildi. 12 | SAYI 4 | TEMMUZ 2009
Gecen yıl Rotterdam’da yapılan Fuar yaklaşık 80 bin kişi tarafından ziyaret edilmişti. Bu yıl Hollanda Diyanet Vakfının da ana sponsor olarak katılmasıyla Utrecht’de 20 dönüm bir alanda kurulan Fuar dört gün sürmüş ve yaklaşık yüzyirmibin civarında ziyaretci tarafından gezilmiştir. Fuarda yine ayrıca Hollanda Diyanet Vakfı tarafından bir stant açılmış ve Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfı yayınları bu stantta satışa sunulmuştur.
HDV BÜLTEN
Bir Ayet: , 143
Bakara Suresi, Ayet
z ümmet kıldık ki, si r bi n ye rü yü da orta a“Ve işte böyle, sizi hakkın şahitleri ol ve ği ne ör et al ad erine ce bütün insanlar üz hit olsun. Daha ön şa e iz in er üz n zi de si r: sınız, Peygamber ız da şunun içindi am pm ya e bl kı i ’y â’be geri içinde durduğun K i ökçesi üzerinde ik i, er kl ce de gi ce i Peygamber’in izin llah’ın hidayet ettiğ A e tt be el iş u B . ıralım ızı döneceklerden ay cekti. Allah imanın le ge ır ağ k ço re akile ara kimselerin dışınd llah, bütün insanl A iz es ph şü iç H ir. kaybedecek değild k merhametlidir.” çok şefkatlidir, ço
Bir Hadis-i Şerif, Ebu Hüreyre radıyalla hu anh’den rivayet ed ildiğine göre Resülulla sallallahu aleyhi ve se h llem şöyle buyurdu: ”Canım kudret elin de olan Allah’a yem in ederim ki sizler im etmedikçe cennete an giremezsiniz. Birb iri ni zi se vm ed ikçe de iman etmiş olmazsı nız. Yaptığınız takd ird e bi rb irinizi seveceğiniz bir şey söyley eyim mi? Aranızda se la mı yayınız!” (Müslim îman 93-94. Ayrıca bk , .Tirmizî, Et’ime 45, Kı ya m et 56 ; İbni Mace, Mukaddime 9, Edeb 11)
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. İmansız cennete girilmez.
2. Birbirlerini sevmeyenler gerçek manada iman etmiş sayılmazlar. Çünkü iman sevgiden doğar, sevgi ile kemal bulur. 3. Selamlaşmak müminler arasındaki sevgi bağlarının kuvvetlenmesine vesîledir. 4. Mü’minlerin birbirlerini sevmemeleri, iman zayıflığının işaretidir.
TEMMUZ 2009 | SAYI 4 | 13
İSLÂM BÜYÜKLERİ
İmam-ı A’zam Ebu Hanife Asıl adı Numan’dır. 80 (m. 699) senesinde Kufe’de doğup, 150 [m.767]’de Bağdat’ta şehid edildi. Babasının adı, Sabit’tir. Acemistan’ın (İran’ın) ileri gelenlerinden bir zatın soyundan olup, Faris oğullarındandır. Dedesi Zuta, İslam dinini kabul etmiş ve Hazret-i Ali’ye ikramda bulunmuştu. İlim sahibi salih ve kıymetli bir zat olan babası Sabit, Hazret-i Ali ile görüşmüş, kendisi, evladı ve zürriyeti için duasını almıştır.
İ
mam-ı a’zam, Kufe’de doğup büyüdü ve orada yetişti. Ailesinden çok üstün bir terbiye ve din bilgisi aldı. Küçük yaşta Kur’an-ı kerimi ezberledi ve Arapçanın o zaman tasnif edilmekte olan sarf, nahv, şiir ve edebiyatını öğrendi. Gençliğinin ilk yıllarında Eshab-ı kiramdan Enes bin Malik’i, Abdullah bin Ebi Evfa’yı, Vasile bin Eska’ı, Sehl bin Saide’yi ve hicri 102’de en son Mekke’de vefat eden Ebu’t-Tufeyl Amir bin Vasile’yi görmüştür. Bunlardan hadis dinlemiştir. O zaman Kufe, Irak’ın büyük şehirlerinden ve önemli ilim merkezlerindendi. Eski medeniyetlerin yatağı olan Irak’ta değişik dinlere ve sapık itikadlara mensup çeşitli kavimler yaşıyordu. Ayrıca itikadı bozuk olan Şia ve Mutezile burada ortaya çıkmış, çölde Hariciler türemişti. Diğer taraftan Eshab-ı kiramla görüşüp onlardan Ehl-i sünnet itikadını ve din bilgilerini nakleden Tabiinin büyükleri de orada bulunuyordu. Burada hükümet güçlerini ele geçirmek isteyen fırkalar arasında da çetin bir mücadele sürüp gidiyordu. İmam-ı a’zam böyle bir muhitte, ilk gençlik yıllarında babası gibi önce ticaretle meşgul olmaya başladı. Bir taraftan da sık sık âlimlerin meclisine gidip onları dinliyordu. Bu âlimler kargaşalıkları ve fitneleri ortadan kaldırmak için Ehl-i sünnet itikadını yayıyorlar ve sapık fırkalarla mücadele edip onların bozuk fikirlerini çürütüyorlardı. Kufe genellikle bu tip münazaralara sahne oluyor, hatta bu münazaralar meclislerden, çarşıya pazara taşıyordu. Henüz çok genç yaş14 | SAYI 4 | TEMMUZ 2009
ta olan imam-ı a’zam da, ailesinden ve gittiği ilim meclislerinden aldığı din bilgileriyle bazen münazaralara katılıyor ve onun üstün kabiliyeti, keskin zekası, derin anlayışı ve çabuk kavrayışlılığı yüzünden okunuyordu. Daha ilme başlamadığı halde sapık fırkalara mensup olanlarla yaptığı münaza-
Kufe genellikle bu tip münazaralara sahne oluyor, hatta bu münazaralar meclislerden, çarşıya pazara taşıyordu ralarındaki ikna kabiliyeti ve üstün başarıları, zamanın büyük âlimlerinin dikkatini çekmişti. Onun bir cevher olduğunu anlayan âlimler, onu ilim öğrenmeye teşvik ettiler. O da bu tavsiyelere uyarak ilim öğrenmeye başladı.
İlim öğrenmeye başlayışını kendisi şöyle anlatır:
“Bir gün zamanın âlimlerinden Şabi’nin yanından geçiyordum, beni çağırdı ve bana; “Nereye devam ediyorsun?” dedi. Ben de; “Çarşıya, pazara!” dedim. “Maksadım o değil, âlimlerden kimin dersine devam ediyorsun?” dedi. “Hiçbirinin dersinde devamlı bulunamıyorum” dedim. “İlim ile uğraşmayı ve âlimler ile görüşmeyi sakın ihmal etme! Ben senin zeki, akıllı ve kabiliyetli bir genç olduğunu görüyorum” dedi. Onun bu sözü bende iyi bir tesir bıraktı. Çarşıyı, pazarı bırakıp, ilim yolunu tuttum. Allahü teâlânın yardımı ile Şabi’nin
sözünün bana çok faydası oldu.” İmam-ı Şabi’nin tavsiyesinden sonra ilme sarılıp, ders halkalarına devam etmeye başladı. İmam-ı a’zam önce kelam ilmini, iman ve itikadı ve münazara bilgilerini Şabi’den öğrendi. Kısa zamanda bu ilimlerde parmakla gösterilecek bir dereceye ulaştı. Daha sonra Hammad bin Ebi Süleyman’ın ders halkasına katılarak fıkıh ilmine başladı. Onun derslerini takip ederken huzurunda gayet edepli oturur, söylediği her şeyi ezberlerdi. Hocası talebelerini müzakere yoluyla yoklama yapınca, onun dersleri ezberlediğini görürdü ve benim yanımda ders halkasının başına Numan’dan başka kimse oturmayacak derdi. İmam-ı a’zamın hocası Hammad, fıkıh ilmini İbrahim Nehai’den, bu da Alkame’den, Alkame de Abdullah bin Mesud’dan, bu da Peygamber efendimizden öğrenmiştir. Hammad’ın derslerine yirmi sekiz yıl devam edip emsalsiz bir dereceye ulaştı, daha ders aldığı sırada fıkıhta tanınıp meşhur oldu. Hocası Hammad’ın dersine devam ettiği sırada sık sık Hicaz’a gidip Mekke ve Medine’de çoğu Tabiinden olan âlimler ile görüşür, onlardan hadis rivayeti dinler ve fıkıh müzakereleri yapardı. Ehl-i beytten Zeyd bin Ali’den, Muhammed Bakır’dan ilim öğrendi. Muhammed Bakır ona bakıp; “Ceddimin dinine ait hükümleri bozanlar çoğaldığı zaman sen onu canlandıracaksın, sen korkanların kurtarıcısı, şaşıranların sığınağı olacaksın. Şaşıranları doğru yola çevireceksin. Allahü teâlâ yardımcın olacak!” buyurmuştur.
devamı Ağustos sayısında...
HDV BÜLTEN
Zaandam Sultan Ahmet Camii’nde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Coskuyla kutlandı
23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Zaandam HDV Sultan Ahmet Camii konferans salonunda 25 Nisan 2009 Cumartesi akşamı yapılan bir törenle kutlandı. Zaandam Sultan Ahmet Camii Yönetim Kurulu, Eğitim Komisyonu ve din görevlisi M. Akif Karabulut’un destek ve katılımıyla organize edilen programa cemaatten de ilgi büyüktü.
Konferans salonunun tamamen dolduran izleyiciler, çocukların 23 Nisan kutlamaları çerçevesinde hazırladıkları programı zevkle takip ettiler. Programda, çocuklar hazırladıkları skeçler, şarkılar ve oyunları profesyonelleri aratmayacak şekilde sundular. 23 Nisan eğlencesi hazırlık ekibinden Canan Gök, eğitim rehberlerlerinden Ömer Demirözcan, Hüseyin Ayaz, Ramazan Öztürk ve Beytullah Emral’a da teşekkür edildi.
Ayrıca Zaandam Sultan Ahmet Camii Eğitim Komisyonu da öğrencilerin gösterdiği başarılı performansdan memnun olarak çocukları kutladrlar. TEMMUZ 2009 | SAYI 4 | 15
Bas覺ndan
16 | SAYI 4 | TEMMUZ 2009
Bas覺ndan
TEMMUZ 2009 | SAYI 4 | 17
Bas覺ndan
18 | SAYI 4 | TEMMUZ 2009
HDV Basından BÜLTEN
TEMMUZ 2009 | SAYI 4 | 19
ŞİİR KÖŞESİ
DEMİR LEBLEBİ Bu şiir tek kelime/ tek hece Çözdükçe/ çözüldükçe… düğümlenen bir bilmece “ Kavuşamazsın Aşk olur” öyle mi? Aşk olsun… Aşk olsun… Aşk olsun sana koca Veysel Aşk olsun… Aşk o kadar bait mi? Bu hal: “HİÇ” bitmez, “ HİÇ” tükenmez… Bu hal, Mavinin Aklı Ziyanda, Fikri Firarda olma halidir… Bu hal, Şairin Şerri Şiirle Şerbet ettiği haldir… Bu hal, kanadı kırık bir martının Konacak sol bir omuz bulup konaklama halidir… O martı kanadı kırıkda olsa artık bir Zümrüd-ü Ankadır… Aşkın Atlası’nda en uzak mesafe En fazla bir karış Sol omuzdan kalbe…. Bu hal: Ben, Beni, bana, bende benden sonra Ismin de, cismin de altıncı halidir… Rivayet odur ki, Yavuz Nufel şairdir Kalan ömrüme yemin olsunki Allah şahidim olsun ki Değilim…. Değilim… değilim…. Şairin her aldığı nefes Bir demir leblebidir… Ve verdiği her nefes Allah Adına Allah aşkıyla Her kulunu sevmektir… Ölenle bin kere ölmek, Acıyı bal eyleyip içmektir….
Şair değilim haşa Şiirin şerrinden korkarım Allah’tan korkduğum kadar Allahım bu nasıl bir bilmece? deniz çözer su çözer demir çözer, çelik de AŞK: ÜÇ HARF TEK HECE… VUSLAT FENA FİLLAH MERTEBE… AYRILIK İŞKENCE/ ÇİLE… demir de benim deniz de su da benim, kılıçta akmayan kanda çıkmayan can da benim ben senim… ben senim… ben senim ben senim… sen ben misin… An, Şairin Şerri Şiirle Şerbet ettiği andır… Bu an “Aklı ziyanda fikri firarda Mavinin” Deilik med-cezirlerinde “ hiçlik” mertebesinde Kendi Elleriyle deli gömleğini Biçtiği/diktiği/ giydiği andır.. sen benim imgeler içinde mecazımsın… Anlatabildim mi, anlayabildin mi, Hâlâ anlamadıysan Evin yıkılsın Baykuşlar tünesin viranene Akrepler yılanlar yuva yapsın gecelerine.. ben senim… ben senim… ben senim. ben senim…. sen ben misin… Enel HAK… İŞTE AŞK…. Yavuz Nufel/Nisan 2009
20 | SAYI 4 | TEMMUZ 2009
HDV BÜLTEN
HDV Helmond Fatih Camiinde İftar programı
H
Helmond HDV Fatih Camii Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Şahiner ile Din görevlisi Hasan Küçük, Helmond Belediye Başkanı A.A.M. Jacops ile birlikte.
ollanda’nın Helmond şehrinde bulunan HDV Helmond Fatih Camii Yönetim Kurulu ve din görevlisi tarafından, cevredeki vatandaşların da davetli olduğu bir iftar programı düzenlendi. Cami avlusunda açılan bir çadırda düzenlenen iftar programına büyük küçük çok sayıda vatandaş katıldı. 2009 YILI DİNİ GÜNLER
HİCRİ TARİHLER
MİLADİ TARİHLER
GÜN
AY
YIL
GÜN
AY-YIL
HAF.GÜN
DİNİ GÜNLER
26/27 1 14/15 1 26/27 30 1 2 3 1 1 9 10 11 12 13 1 10
RECEB ŞABAN ŞABAN RAMAZAN RAMAZAN RAMAZAN ŞEVVAL ŞEVVAL ŞEVVAL ZİLKADE ZİLHİCCE ZİLHİCCE ZİLHİCCE ZİLHİCCE ZİLHİCCE ZİLHİCCE MUHARREM MUHARREM
1430 1430 1430 1430 1430 1430 1430 1430 1430 1430 1430 1430 1430 1430 1430 1430 1431 1431
19/20 23 05/06 21 15/16 19 20 21 22 19 18 26 27 28 29 30 17 26
TEMMUZ-2009 TEMMUZ-2009 AĞUSTOS-2009 AĞUSTOS-2009 EYLÜL-2009 EYLÜL-2009 EYLÜL-2009 EYLÜL-2009 EYLÜL-2009 EKİM-2009 KASIM-2009 KASIM-2009 KASIM-2009 KASIM-2009 KASIM-2009 KASIM-2009 ARALIK-2009 ARALIK-2009
PAZAR / PAZARTESİ PERŞEMBE ÇARŞAMBA/PERŞEMBE CUMA SALI/ÇARŞAMBA CUMARTESİ PAZAR PAZARTESİ SALI PAZARTESİ ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA CUMARTESİ PAZAR PAZARTESİ PERŞEMBE CUMARTESİ
MİRAC KANDİLİ BERAT KANDİLİ RAMAZAN’IN BAŞLANGICI KADİR GECESİ AREFE RAMAZAN BAYRAMI (1.Gün) RAMAZAN BAYRAMI (2.Gün) RAMAZAN BAYRAMI (3.Gün) AREFE KURBAN BAYRAMI (1.Gün) KURBAN BAYRAMI (2.Gün) KURBAN BAYRAMI (3.Gün) KURBAN BAYRAMI (4.Gün) HİCRİ YILBAŞI AŞURE GÜN TEMMUZ 2009 | SAYI 4 | 21
HDV BÜLTEN
Helmond HDV Fatih Camii’nden 23 Nisan kutlaması
H
ollanda’nın güneydoğusunda yer alan Helmond şehrinde, HDV Helmond Fatih Camii Yönetim Kurulu, Gençlik Kolları ve din görevlisi rehberliğinde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla bir kutlama programı yapıldı. Programda çocuklar, 23 Nisanı’ı tam bir bayram havasında kutaldılar. Halk oyunları, şiirler, skeçler ve çeşitli oyunlarla doyasıya eğlendiler. Helmond Fatih Camii Başkanı Mehmet Ali Şahiner de, çocuklar için yapılan 23 Nisan kutlamalarına bizzat katılarak destek oldu.
22 | SAYI 4 | TEMMUZ 2009
HDV BÜLTEN
Helmond HDV Fatih Camii’ne öğrencilerden ziyaret
H
elmond HDV Fatih Camii, şehirde bulunan ilkokul ve orta okullarda okuyan öğrenciler tarafından ziyaret edildi.
Bu özelliğinden dolayı da her yıl değişik okullardan öğrenciler gerek turistik ve gerekse ders amacıyla, cami yönetiminden randevu alınarak ziyaret ediliyor.
Öğrenciler okul yönetimlerinin organizesiyle Fatih camiine gruplar halinde geliyor ve gerek islam dini ve gerekse cami hakkında, cami gezdirilerek kendilerine bilgiler veriliyor. HDV Helmond Fatih Camii, temelden inşa edilmiş, kubbe ve minaresiyle Helmond’da cami özelliği taşıyan tek bina olarak yerini koruyor.
DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU
ULUSLARARASI İLAHİYAT PROGRAMI DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI DESTEĞİYLE AVRUPA’DA LİSE ÖĞRENİMİNİ TAMAMLAMIŞ TÜRK GENÇLERİNE
TÜRKİYE’DE İLAHİYAT ÖĞRENİMİ İMKÂNI ANKARA VE MARMARA ÜNİVERSİTELERİ İLAHİYAT FAKÜLTELERİNDE OKUMAK İSTEYEN TÜRK GENÇLERİ 2009-2010 ÖĞRETİM YILI İÇİN BAŞVURULAR BAŞLAMIŞTIR.
GEREKLİ BİLGİ VE MÜRACAAT İÇİN: Lahey Din Hizmetleri Müşavirliği, Jan Evertstr.15 2514 BS Den Haag Tel. : 070-3617641 • Fax : 070-3616912 E-mail : diyanet.lahey@planet.nl TEMMUZ 2009 | SAYI 4 | 23
T.C.
Lahey Büyükelçiliği DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİ ile
HOLLANDA DİYANET VAKFI tarafından
KAMPANYASI
Dergilerimize abone olmak için; 1. Yıllık abone ücretini Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına yatırınız. 2. Adres bilgilerinizin yer aldığı ekteki formu doldurarak Din Hizmetleri Müşavirliğine gönderiniz veya bölgenizdeki HDV camii din görevlisine veya yöneticilerine teslim ediniz. ABONELİK MÜRACAATI
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI SÜRELİ YAYINLARI YURTDIŞI YILLIK ABONE ÜCRETLERİ
Tarih : .......... / .......... /2009
Derginin Adı
HOLLANDA DİYANET VAKFI’NA Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından süreli yayınlar olarak çıkarılan dergilerden aşağıdakilere abone olmak istiyorum. (Abone olmak istediğiniz dergiyi/dergileri işaretleyiniz.)
1. Diyanet Avrupa Aylık Dergi (24 Avro) 2. Diyanet Çocuk Dergisi (24 Avro) 3. Diyanet Aylık Dergi (30 Avro) 4. Diyanet İlmi Dergi (20 Avro) Bir yıllık abonelik ücretini, Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına ödedim. Ödeme belgesinin fotokopisini ekte gönderiyorum. Adres bilgilerim aşağıda verilmiştir. Aboneliğimin bugünden itibaren başlatılmasını talep ediyorum.
Yıllık Abone Ücreti
Diyanet Avrupa Aylık Dergi
24 Avro
Diyanet Çocuk Dergisi
24 Avro
Diyanet İlmi Dergi
20 Avro
Diyanet Aylık Dergi
30 Avro
Abonenin:
Adı
:. .....................................................................................................................................
Soyadı
:. .....................................................................................................................................
Adresi
:. .....................................................................................................................................
Posta Kodu :. ..................................................................................................................................... Şehir
:. .....................................................................................................................................
E-mail adresi :. ..................................................................................................................................... Telefonu
: +31-. ....................................................................................................................