TÜRKİYE ULUSAL ÇALIŞMA GRUBU POSTER SUNUŞLARI
TÜRKİYE MİMARLIĞINDA MODERNİZMİN YEREL AÇILIMLARI VII
16 – 18 Aralık 2011, Mersin Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü Uğur Oral Kültür Merkezi, C Salonu
Düzenleme Kurulu
Tuba AKAR Mersin Üniversitesi Elvan ALTAN ERGUT Orta Doğu Teknik Üniversitesi, DOCOMOMO Ankara Temsilcisi Nilüfer BATURAYOĞLU YÖNEY İstanbul Teknik Üniversitesi, DOCOMOMO Sekreteri Çağla CANER YÜKSEL Mersin Üniversitesi İpek DURUKAN Mersin Üniversitesi Ebru OMAY POLAT Yıldız Teknik Üniversitesi, DOCOMOMO Eş-Başkanı Yıldız SALMAN İstanbul Teknik Üniversitesi, DOCOMOMO Eş-Başkanı Meltem UÇAR Mersin Üniversitesi
İletişim Adresleri DOCOMOMO – Türkiye Ulusal Çalışma Grubu İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Taşkışla, Taksim 34347, İstanbul Tel: +90 212 293 13 00/22 87 – 293 13 00/23 83 Faks: +90 212 251 48 95 http://www.docomomo.org.tr DOCOMOMO – Türkiye Ulusal Çalışma Grubu Poster Sunuşları Düzenleme Kurulu Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Çiftlikköy Kampüsü, Yenişehir 33343, Mersin Tel: +90 324 361 00 01/7710 Faks:+90 324 361 01 09 http://docomomo2011.mersin.edu.tr docomomo2011@gmail.com
2
TÜRKİYE MİMARLIĞINDA MODERNİZMİN YEREL AÇILIMLARI VII TEMA DOCOMOMO_Türkiye Çalışma Grubu’nun “Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları” konulu etkinlikler dizisinin yedincisi 16- 18 Aralık 2011 tarihlerinde Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nün ev sahipliğinde ve Mimarlar Odası Mersin Şubesi’nin katkılarıyla Mersin’de düzenlenecektir. Bu toplantıya, erken 20. yüzyıldan yaklaşık 1970’lere kadar devam eden süreçte üretilmiş olan modern mimarlık örneklerini görsel ve yazılı belgelerle tanıtan veya yorumlayan poster sunuşlarının katılımı beklenmektedir. Sunulacak yapıyı/yapı grubunu/yerleşimi tanıtan posterler etkinlik boyunca sergilenecek, ayrıca katılımcılar hazırladıkları yapıyı tanıtan kısa bir sözlü sunuş yapacaklardır. Davetli konuşmacıların sunuşlarının ve bir tartışma oturumunun da yer alacağı bu etkinliğin, 20. yüzyıl Türkiye mimarlığının bugüne kadar belgelenememiş olan örneklerine, özellikle de Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentler dışındaki üretime dikkat çekmesi ve oluşacak yeni bakış açılarıyla dönem mimarlığının yeniden yorumlanacağı bir tartışma ortamı yaratması amaçlanmaktadır. Kamunun dikkatini 20. yüzyılda öne çıkan Modernizm’e çekmek ve “modern mimarlık, tasarım ve şehir plancılığı ürünlerini belgelemek ve korumak” amacıyla 1990 yılında oluşturulan uluslararası bir kuruluş olan DOCOMOMO (DOcumentation and COnservation of Buildings, Sites and Neighborhoods of the MOdern MOvement) bünyesinde oluşan Türkiye Çalışma Grubu 2002 yılında kurulmuş ve böylece Türkiye’deki modern mimarlık örneklerinin belgelenmesi ve korunması amaçlı bir girişim başlatılmıştır. Üniversitelerin, Mimarlar Odası’nın ve çeşitli mimarlık yayın organlarının da benzer girişimlerinin son yıllarda hız kazandığı gözlenmektedir. Var olan literatürün sınırlarını aşmayı hedefleyen geniş kapsamlı bir belgeleme çalışması, dönem mimarlığının daha iyi anlaşılması ve korunması yönünde etkin rol oynayacaktır. DOCOMOMO_Türkiye Ulusal Çalışma Grubu, ilk kez 2004 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları” başlıklı Poster Sunuşları ile bu tür geniş katılımlı bir çalışmayı başlatmayı hedeflemiştir. Bu etkinliğin ikincisi, 2005 yılında İzmir Mimarlar Odası’nın desteğiyle Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’nde, üçüncüsü 2007 yılında Erciyes Üniversitesi’nin ev sahipliğinde Kayseri’de, dördüncüsü 2008 yılında Uludağ Üniversitesi’nin ev sahipliğinde Bursa’da, beşincisi 2009 yılında Dicle Üniversitesi’nin ev sahipliğinde Diyarbakır’da, altıncısı da 2010 yılında Anadolu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde Eskişehir’de yapılmıştır. Yoğun bir katılımla süreklilik kazanan Poster Sunuşları ile DOCOMOMO girişiminin hedeflediği belgeleme ve tescil çalışmasının yaygınlaştırılmasının yanı sıra, girişimin ülkemizdeki modern mimarlık mirasına dikkat çekmek amacının duyurulması ve geniş çevrelerce paylaşılması yönünde de önemli gelişme sağlanacağı umulmaktadır. Düzenlenen bu toplantılarda sunulan ürünlerden seçilenlerin, gezici bir sergi düzenlenerek, mimarlık okulları ve Mimarlar Odası Şubeleri başta olmak üzere, çeşitli kurumlarda sergilenmesi ve katılan tüm ürünlerin de bir katalog ve CD hazırlanarak derlenmesi planlanmaktadır.
3
ADANA Ziraat Haşarat Laboratuvarı Figen KARAMAN Yrd. Doç. Dr., Yeditepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İç Mimarlık Bölümü Onur ERMAN Yrd. Doç. Dr., Çukurova Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Duygu SABAN ÖKESLİ Yrd. Doç. Dr., Çukurova Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Adana İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün farklı dönemlere ait farklı mimari nitelikteki yapılarını barındıran, ağaçlandırılmış ve düşük yoğunluklu kampüsü içinde yer alan yapı, Adana’da inşa edilen en erken tarihli modern mimarlık örneklerinden birisidir. Projesi 1932 yılında Mimar Dergisinin 7 ve 8 numaralı sayılarında yayınlanmış olan yapının tasarım kalitesinin Batıdaki örnekler düzeyinde olduğu görülmektedir. Verimli tarım topraklarını barındıran Adana yöresinde inşa edilen bu laboratuvar yapısı, mimari öneminin yanı sıra, genç Cumhuriyet yönetiminin tarıma verdiği önemin bir göstergesi olarak da ayrıca değer taşımaktadır (Aslanoğlu, 2001). Almanya’da Ziraat Vekaleti adına incelemelerde bulunduktan sonra yurda dönen genç bir Türk Ziraatçisi tarafından ihtiyaç programı belirlenen yapının projesi genç bir mimar olan Mimar Ferit tarafından çizilmiştir. Yapının uygulayıcı mimarı ise döneminin en etkin mimarlarından birisi olan ve o tarihlerde Adana Belediye Fen İşlerinde görev yapan Aptullah Ziya Kozanoğlu’dur. 1932 yılında tamamlanan yapı iki ayrı şefin kullanımı için tasarlanmıştır. Zemin katta, ön cepheye bakan laboratuvarlar ve çalışma odaları her bir şef için ayrı ayrı çözümlenmiş ancak arka cepheye bakan kütüphane ve konferans salonunun ortak kullanımı öngörülmüştür. Yapının üst katında her iki şefe ait birer daire bulunmaktadır. Yapının ön yüzünde geniş yer tutan terasa yönlendirilmiş bu dairelerin her birisinde üç oda, mutfak, banyo ve bir tuvalet bulunmaktadır (Aptullah Ziya, 1932). Tek, iki ve üç katlı bölümlerden oluşan yapı betonarme ve yığma sistem birarada kullanılarak inşa edilmiştir. Yapıda, merdivenler, WC ve banyo tesisatı, pencere ve ceviz ağacı jaluziler gibi detaylar Aptullah Ziya tarafından tasarlanarak, yerli ustalara yaptırılmıştır. Terasta su yalıtımı için 4 cm. trikosalli şap çekilmiş ve üzeri mozaik kaplanmıştır. İç mekanlardaki yer döşemeleri de koridorlarda mozaik, odalarda ise linolyum olarak oluşturulmuştur (Aptullah Ziya, 1932). Uluslararası Mimarlık örneklerinden olan yapıda, yatay ve düşeyde asimetrik olarak birleştirilmiş farklı yükseklik ve büyüklükteki prizmatik kütleler kullanılmış ve yalın bir mimari dil benimsenmiştir. Yatay çizgilerin hakim olduğu yapıda, düşey merdiven kulesi, yatayda uzanan teras ile dengelenmiştir. Pencereleri çevreleyen, teras ve çatı parapetlerini tarifleyen beyaz bordürler de bu etkiyi güçlendirmektedir (Aslanoğlu, 2001). Adana İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Lojmanı olarak halen kullanılmakta olan yapı; güncel ekler sonrasında, mimarisindeki yalın etkiyi ve özellikle zemin kattaki özgün mekan kurgusunu kaybetmesine karşın, günümüze sağlam biçimde ulaşmıştır.
4
AMASYA - Amasya Valiliği Yapısı E.Yeşim Özgen KÖSTEN Yrd.Doç.Dr., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü S.Serkan USTAOĞLU Arş.Gör., Amasya Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Amasya Valiliği, Amasya Yalı Boyu evlerinin başlangıç kısmında, Amasya için önemli bir öğe olan Yeşilırmak kenarında konumlanmıştır. 1940’lı yıllarda Ziya Paşa’nın yaptırdığı birçok yapı gibi Eski Amasya Valilik yapısının da yakılması sonucu 1947 de günümüzdeki Amasya Valiliği yapısının temeli atılmıştır. 22 Aralık 1949’ da 32 ay yapımı süren yapı hizmete açılmıştır. Yapı yapıldığı yıllarda boyutuyla kentin yönetim yapısını tasvirlemesine karşın günümüzde çevresine yapılmış olan oteller ve diğer devlet kurum yapılarının yanında bu önemli özelliğini kaybetmiştir. Yeşilırmak kıyı bandında betonarme olarak inşa edilmiş yapı kentin kendi “Musaköy” taşı ile kaplanmış olması ahşap yapılarıyla bilinen Amasya Kentsel Sit’inde bir bütünlüğe hizmet etmektedir. Yapının tüm cephesi birbiriyle uyumlu halde tasarlanmıştır. Arka ve ön cephede ana giriş mekanı farklı cephe tasarımı ile dış mekanda vurgulanmıştır. Amasya Valiliği uzun ince dikdörtgen planlı bir yapıya sahip olup, bodrum üzeri iki kat olarak inşa edilmiştir. Bina zemin ve birinci katında 64 ofis mekanına, Bodrum katında ise dört adet misafir odasına sahiptir. Ofis mekanlarının hepsi uzun koridorlara açılmakta ve birbirleri ile olan ilişkisini bu koridorlarla sağlamaktadır. Ofis mekanları içerisinde Vali Odası ve toplantı mekanlarının dışında hepsi yaklaşık aynı boyutlardadır. Yapı orta mekandan düşey ve yatay sirkülasyonlarını gerçekleştirmektedir. Dış mekanla olan bağlantısı orta mekan ve koridorların sonlarında yer alan açıklıklarla sağlanmaktadır. Fakat günümüzde güvenlik önlemleri nedeniyle sadece orta mekandaki girişlerle bağlantı yapılmaktadır. Amasya Valiliği Yapısında restorasyon işlemi uygulanmış fakat özgün hali korunmuştur. Yapı günümüzde ilk yapıldığı haliyle bulunmaktadır. Yapıyla ilgili belgeler Amasya Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, Amasya Müzesi, Amasya Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Amasya Belediyesi’nde ayrı ayrı yer almaktadır.
5
ANKARA Fen Lisesi Sermin ÇAKICI Arş.Gör., ODTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü 1964 yılında eğitime açılan Ankara Fen Lisesi (AFL) 1982 yılına kadar Türkiye’deki ilk ve tek fen lisesi olarak gösterilmiştir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD*)’nün desteği ile başlatılan "Fen Projesi", ortaöğretim okulları üzerinde etkili olmuştur. VII. Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararlar doğrultusunda bir ilim lisesi açılması amacıyla 3 Nisan 1962 gün ve 675 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı emri ile bir komisyon kurulmuştur. 21 Mayıs 1962 tarihinde sunulan raporda Fen Lisesi kurulmasının gerekçeleri belirtilip tartışmaya açılmıştır. 1963 yılı başında Fen Lisesi kurulması fikri ele alınmış, Milli Eğitim Bakanlığı, Ford Vakfı, ODTÜ ve Milletler Arası Kalkınma Teşkilatı tarafından proje gerçekleştirilmiştir. Fen Lisesi inşaatı 1963 senesinin Ağustos ayında ihaleye çıkmıştır. Projenin Ankara Üniversitesi, O.D.T.Ü, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi ve A.B.D.’de Florida State Üniversitesi tarafından ortaklaşa yürütülmesi öngörülmüştür. Proje 23 Ekim 1963 tarihinde fiili olarak başlamıştır. İnşaatın geçici kabulü 1964 senesinin Eylül ayında yapılmış, lise yapılarının inşaatı için ODTÜ arazisi sınırları içerisinde sakin ve ormanlık bir alan inşaat için seçilmiştir. Seçilen arazide okul binası yanı sıra yurt binaları, yemekhane, konferans salonu ve spor alanları inşa edilmiştir. Bu özelliğiyle AFL’nin bir kampüs niteliği taşıdığı söylenebilir. Yapıların mimari tasarımı Behruz Çinici ve Altuğ Çinici’nin yönetiminde mimar Kemal Aran ve Orhan Berk’in katılımlarıyla gerçekleştirilmiştir. En fazla üç kat yüksekliğinde olan yapılar çıplak betonarme iskelet sisteminde yapılmıştır. Çatılar az meyilli ve üstüne çıkılmayacak şekilde çakılla örtülü, döşemeler tabii taş, mozaik ya da marley kaplı, duvarlar sıva, badana ve boya kaplıdır. Doğramalar ise yer yer cilalı ahşap ya da boyalı demirden oluşmaktadır. 1989 yılında kurulan Ankara Fen Liseliler Derneği (AFLD) ve Ankara Fen Liseliler Vakfı (AFLIVA)’nın destekleri ile AFL yapılarında bakım-onarım çalışmaları yapılmıştır. 2002 yılında okul yapısının iç mekanları yanı sıra yurt binaları ve kapalı spor salonu yenilenmiştir. 2009 yılında ise mimar Behruz Çinici’nin de bizzat katılımıyla lisenin konferans salonu onarılmış ve AFLIVA Kültür Merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Restorasyon çalışmaları sonrasında yapıların genelinde büyük değişiklikler yapılmasa da kapalı spor salonu cephesinde olduğu gibi ciddi yenileme çalışmaları da yer yer gözlenebilmektedir. Yine de AFL yapıları yapıldığı dönemin mimari özelliklerini halen belli bir bütünlükte yansıtabilmektedir.
*
OECD, 14 Aralık 1960 tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi'ne dayanılarak, 1961'de kurulmuştur ve savaş yıkıntıları içindeki Avrupa'nın Marshall Planı çerçevesinde yeniden yapılandırılması amacıyla 1948 yılında kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü'nün (OEEC) doğrudan mirasçısıdır.
6
ANKARA İlbank Blokları Semra HORUZ ODTÜ, Mimarlık Tarihi Yüksek Lisans Programı İlbank blokları projesi 14.10.1954 tarihinde İlbank kurumunun Ankara’ da arazi satın almaya karar vermesiyle başlamıştır, inşaat 23.11.1959 tarihinden 1965 yılına kadar sürmüştür. A- B- C olmak üzere 3 blok olarak tasarlanan yapılar arazinin % 36 kaplayacak büyüklüktedir. 3 bloğun her birinde bir bodrum ve zemin artı iki kat olmak üzere toplam 48 daire bulunmaktadır. Ortak tekbir giriş ve merkezi merdiven-asansör sistemiyle temel dolaşımı sağlanan apartmanlar toplam yaklaşık 110000m2 lik bir alana yayılmıştır. İlbank blokları Tunalı Hilmi Mevkii, Karum İş Merkezi karşısında inşa edilmiştir. Yapıların içi de doğubatı doğrultusunda yönlendirilmiş ve kuzey-güney yönlerine bakacak şekilde konumlanmıştır. Bloklar, Atatür Bulvarı ve Tunalı Hilmi Caddesinin kesişim noktasında bir ada üzerinde yer almaktadır. İlbank Bloklarının birinci derce çevresinde; sağ cephesinde Ankara Tenis Kulübü, Polonya Sefareti, ön ve arka cephelerinde sırasıyla Tunalı Hilmi Caddesi ve Rıza Şah Pehlevi Caddesi bulunmaktadır. C Bloğunu Pehlevi Caddesine bakan kısmında inşaat tarihleri sırasında ufak bir de çocuk parkı mevuttur. Ancak kısa bir süre sonra park tamamen ortadan kalkmıştır. İlbank Bloklarının Önemi: Konutların yapımı, kooperatifin kararıyla bir yarışma tertiplenmesi ve birinci projenin uygulanması şeklinde planlanmıştır. Dönemin yarışma geleneği bu konut yapılarında da gözlemlenmektedir. Blokların zemin katları ticari ve kültürel fonksiyonlara cevap vermek üzere tasarlandığından proje prestijli olmayı hedeflemiştir. Örneğin, A bloğu zemin katı Atatürk Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu toplantı salonu olarak kullanılmıştır ve C Bloğun zemin katı için lokanta alanı düşünülmüştür fakat gerekli izinler alınamadığından gerçekleşmemiştir. Bu bilgiler ışığında ileri sürülebilir ki, bloklar hem kritik fiziki konumları hem de çevrelendikleri tesislerden dolayı sosyal önem arz eden bir noktaya yerleşmiş ve kendileri de bu duruma katkı sağlamıştır. İlkbank Blokları, yalnızca konumlandıkları nokta ve ülke tarihindeki 1950-80 yılları arası konut mimarisine ışık tutması açısından değil, projelerin gelişim tarihiyle birçok noktaya ışık tutar. Yapıların inşaları sırasında ortaya çıkan zemin üzeri 2 kat yapım izni ihlali, civar bina sahip ve kullanıcılarının şikâyetleri, Çankaya Köşk’ünün manzarasının kapanması gibi mevzular inşaatın hem süresini hem de şeklini değiştirmiştir ve tüm detaylar 1950 ler Ankara’sını anlatmaktadır.
7
ANKARA Nur Sinema ve Oteli Selin ÇINAR Orta Doğu Teknik Üniversitesi Çankırı Caddesi'nde bulunan yapı, Ulus'un başkentin sosyal merkezini tanımladığı dönemde inşa edilmiş ve birleşik fonksiyonuyla kentin eğlence hayatına çift yönlü hizmet etmiştir. İlgili dönemde Ulus gerek TMMB eski binasının hala hizmette olması, Taşhan ve Ankara Palas'ın bölgedeki varlığı gerekse de Kızılay'ın bir merkez olarak henüz tanımlanmamış olmasından ötürü, orta sınıfa olduğu kadar üst sınıfa dönük eğlence mekanlarını da içermekte ve bununla ilişkili olarak bugünkü fonksiyonundan farklı bir yapı sergilemekteydi. Dönemin aktif eğlence mekanları olarak oteller çatı katı ya da bodrum katlarındaki gece kulüplerinde düzenledikleri özel gösteri ve balolarla sosyal hayatı beslerken, onlara ek olarak gazinolar ve barlar ile gün içinde tercih edilen eğlence mekanları olarak sinemalar ağırlıklı olarak Ulus ve çevresinde yer almıştır. Yine dönemin ünlü ve üst sınıf denebilecek efsaneleşmiş Karpiç Lokantası'nın da bu bölgede bulunması, Ulus'un sosyal karakterini çeşitlendiren ve güçlendiren bir öge olarak ortaya çıkmaktadır. Kaynakların gösterdiği üzere daha çok bar ve sinemalara ev sahipliği yapan Çankırı Caddesi'nde bulunan Nur Sinema ve Oteli, mimarının da Arkitekt Dergisi 1952 yılı beşinci sayısında yayınladığı açıklamaya göre orta sınıfa dönük yapılmış, bünyesinde bir sinema salonu da bulunduran bir otel yapısıdır. 1950'li yılların Türk mimarlığında rasyonalist ve modernist bir dönemi tanımladığı düşünülecek olursa, yapının yayınlanan resimlerine bakıldığında mimar - uzun yıllar Türkiye'nin tek mimarlık dergisi olmuş olan Arkitekt'in kurucu ortaklarından - Abidin Mortaş'ın da bu eğilimlere yakın durduğu gözlenebilir. Çalışmada yapının, dönemin tarihselliği içinde mimari dili ve bir eğlence mekanı olarak fonksiyonu incelenecektir.
8
ANKARA Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak İlmi Kürsüsü Bilge KÖSE Çankaya Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Yapı, Dış Kapı’da, Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi kampüsü içinde yer almaktadır. 1972 ve 1976 yılları arasında tamamlanan yapının mimarı Ziya Tanalı’dır. Kütlelerin ilişkileri, cephe organizasyonu ve plan şeması ile 20. yy modern yapılarının tipik özelliklerine sahip olmasının yanında, tasarımcısının mimariye yaklaşımı ve tasarım tavrı da yapının döneminin öne çıkan örnekleri arasında yer almasında önem taşır. Yapı iki katlıdır ve simetrik bir plan şemasına sahiptir. Özgün planda, güney yönündeki girişin iki yanında derslikler bulunmaktadır. Mimarın ifade ettiği şekilde, zemin koşulları düşünülerek öğrenci ve araştırma laboratuvarları zemin kattan yarım kat yükselen bir blok üzerine yerleşmiştir. Öğrencilere ve araştırma görevlilerine ait laboratuvarlar sistematik ama gerekli bölüntülere izin verecek şekilde esnek planlanmıştır. Birbirinin simetriği olan bu iki mekan, ortadaki teknik hacimleri barındıran hücrelerle ayrılmakta, aynı zamanda bu hücrelerin arasındaki koridorlarla birbirine bağlanmaktadır. Yapının ilk halinde, geniş bir alana yayılan öğrenci laboratuvarlarına çatıdan ve cephe üzerindeki şerit pencerelerden ışık alınmaktadır. Laboratuvarlar bloğundan yarım kat daha yükselindiğinde ise, konsol olarak çalışan ikinci katta ögretim üyeleri odaları, kitaplık, müze ve ıslak hacimler yer almaktadır. Bu kattaki koridor da aynı öğrenci laboratuvarlarında olduğu gibi çatıdaki açıklıklarla; müze ve toplantı odaları da tepe pencereleriyle aydınlatılmaktadır. Öğretim üyesi odaları ise yine cephedeki şerit pencerlerden ışık alır. Günümüzde, yapıda bir takım iklimlendirme sorunları tespit edilmiştir. Mimar tarafından önerilen ısıtma sisteminin ekonomik ve teknolojik eksiklikler nedeniyle günümüzde işletilemediği günümüz kullanıcıları tarafından dile getirilmiştir. Buna ek olarak bina yalıtımında ve çatı tasarımında önerilen detayların inşaat sırasında uygulanmamış olduğu da mimar tarafından ifade edilmiştir. Binaya sonradan yapılmış müdahalelerin ana sebebi, bu iklimlendirme sorunlarında yatmaktadır. Örneğin, yapının tepe pencerelerinin bulunduğu özel çatının kırma çatı ile kapatılması sonucu, çatıdan gelen ışık kesildiği için, öğrenci laboratuvarları ve öğretim üyelerinin odalarının bulunduğu koridor günümüzde yapay aydınlatma ile aydınlatılmaya çalışılmaktadır. Ayrıca, çatı müdahalesinin ardından yapıdaki aydınlık seviyesini artırmak için cephelere yeni pencereler açılmıştır. Mimar Ziya Tanalı’nın yapıyı ele alış tavrı; rasyonel-uluslararası tutumla şekillenmiş kütle ve plan kurgusu ile işlevci yaklaşımı; yapıyı dönemi bağlamında dikkat çekici bir yere oturtur. Dönemin ve Ziya Tanalı’nın mimari yaklaşım özelliklerinin tipik bir örneği olarak değerlendirilebilecek olan yapı, sonradan yapılan tüm bu müdahalelere rağmen, kendisine has özelliklerini genel anlamda koruyarak günümüzde de özgün işleviyle kullanılmaktadır.
9
ANTALYA Kırımlıoğlu İşhanı Hilal Tuğba ÖRMECİOĞLU Akdeniz Üniversitesi . GSF. Mimarlık Bölümü Aydın UÇAR Akdeniz Üniversitesi . GSF. İç Mimari ve Çevre Tasarımı Bölümü Ceren KATİPOĞLU Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi . Mimarlık Bölümü Aslı ER AKAN Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 1950'lerden sonra başlayan sanayileşmenin etkisiyle Antalya hızla büyümeye başlamıştır. Bunun sonucunda sadece yeni yerleşim bölgeleri oluşmamış, aynı zamanda mevcut merkezi ticaret alanları da yeni eğilimler etkisinde yeniden şekillenmiştir. Eskiden beri ticaret alanı olarak değerlendirilen saat kulesi ve kalekapısı etrafındaki bölge de 1960 ve 1970’ler boyunca dikkat çekici bir kentsel dönüşüm yaşamıştır. Bu süreçte eski ticari yapı tipi yerini alt katlar pasaj, üst katlar büro şeklinde kullanılan ofis ve ticaret işlevlerini birlikte barındıran ve işhanı olarak adlandırılan yeni bir ticari yapı tipine bırakmıştır. Bu eski tek katlı dokunun yıkılarak yerini çok katlı işhanı yapılarının aldığı bu dönüşüm sonucunda kent merkezi yoğunluk ve yükseklik olarak artmıştır (Manavoğlu, Kutlu, 2010). Kırımlıoğlu İşhanı bu dönüşüm sürecinde yapılan ve işhanı adı verilen yeni tipi mekânlarının en büyüğü ve sonuncusudur. Atatürk Caddesi ile Cumhuriyet Caddesi’nin kesiştiği kavşak üzerinde bulunan dört işhanından biri olan yapı 1990'lı yıllara kadar kent yaşamının etkin bir alışveriş ve iş merkezidir. Yapı gerek kütle gerek cephe, gerekse betonarme karkas sistemin kullanım özellikleri açısından uluslararası üslubun Antalya'daki son örneklerinden biridir. Yapının tasarımcısı Antalya’da çok sayıda başka yapının da tasarımcısı olan tekniker Nedim Yaltırık’tır. Nedim Yaltırık uzun süre Antalya’nın ilk mimarlarından Tarık Akıltopu’yla birlikte çalışmıştır. Yaltırık’ın imza yetkisi olmaması nedeniyle Kırımlıoğlu İşhanı projesine yapının fenni mesulü ve statik projesinin de tasarımcısı olan Y. Müh. Hacip Kayı imza atmıştır. Yapı, zemin ve bodrumdan oluşan yatay bir pasaj kütlesi üzerine oturan beş katlı iki ofis kulesinden oluşmaktadır. Pasajın biri yandan diğeri arkadan olmak üzere iki girişi bulunmaktadır. Pasaj, orta kısmı terastaki ışıklıktan doğal ışık almaktadır. Kuleler pasaj olan yatay kütleye çok sayıda cam yüzeyle şeffaflaştırılan ve geri çekilmiş kat üzerinde otururlar ve böylece dönemin diğer yapıları gibi uçan bir his yaratılır. Kulelere pasajın içinden iki ayrı merdiven kovasıyla ulaşılır. Kulelerin tip kat planı büro ünitelerinin düz bir koridor üzerinde çift taraflı olarak yerleştirilmesiyle tasarlanmıştır. Bu koridorların sonuna yerleştirilen balkon çıkmaları, büroların hepsinin karkas grid içine gömülen balkonları ve daha önce bahsedilen cephede modern bir dile referans vermektedir. Kaynak: Manavoğlu, E. ve Kutlu, Ö., 2010, “Antalya Kentinin 1950’den Günümüze Kentleşme Sürecinin Değerlendirilmesi”, Dünden Bugüne Antalya, Cilt I, Bölüm 9, TC. Antalya Valiliği, sf.189-198. Akıltopu, T., 2010, “Meşhur Şahsiyetler”, Dünden Bugüne Antalya, Cilt II, Bölüm 9, TC. Antalya Valiliği, sf.506-543.
10
ANTALYA Adalet Sarayı Aydın UÇAR Akdeniz Üniversitesi . GSF. İç Mimari ve Çevresel Tasarım Bölümü Hilal Tuğba ÖRMECİOĞLU Akdeniz Üniversitesi . GSF. Mimarlık Bölümü Aslı ER AKAN Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ceren KATİPOĞLU Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi . Mimarlık Bölümü Antalya Adalet Sarayı binası mimari proje yarışması 1983 yılında açılır. Yaklaşık 200.000 nüfuslu bir kent büyüklüğüne ulaşan Antalya’nın o zaman ki ulaşılabilir sınırları; kuzeyde Çallı Kavşağı, doğuda eski Mezbaha Binası ve batıda Meteoroloji Bölge Müdürlüğü olarak tanımlanabilir. Kamusal yapıların bulunduğu yerler ise daha çok kent merkezi ve kentin kuzey sınırları üzerindedir. 1980’ler ile birlikte kent, gelişim bölgesi olarak seçilen Meltem Mahallesi ve Dumlupınar Bulvarına doğru genişleme başlar. Bu dönüşümde bulvarın iki tarafına yapılmak üzere aynı yıl yarışmaya açılan Antalya Adalet Sarayı ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi binalarının hızlandırıcı etkisi yadsınamaz. Bayındırlık Bakanlığı tarafından açılan yarışmada Ercan Çoban ve Melih Baturalp tarafından hazırlanan proje birinciliğe değer bulunmuştur. Ödül alan diğer projeler Süreyya Saruhan, Ayşe Karademir ve Meltem Göçmen ekibi ile, Affan ve Nesrin Yatman ekiplerine aittir. Antalya Adliye Binası doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı, iki avlulu ve bodrum artı dört kattan oluşur. Projede iklime duyarlı bir çözüm olarak koridorların dış cepheye, çalışma ofislerin ise güneşin olumsuz etkisinden korumak amacıyla avluya yönlendirilmesi dikkat çeker. Yine girişte kısmında oluşturulan arkatları da bu açıdan eklemek gerekir. Binada kuzey-güney yönünde yarım kat kot farkı oluşturulur ve merdiven bu doğrultuda yer alan koridor üzerine yerleştirilir. Binanın köşelerinde kule gibi yükselen ve ana gövdeden taşan kısımlarda ise tuvaletler ve arşiv kısımları yer alır. İç mekânda kullanılan malzemelerin kalitesi oldukça düşüktür. Zemin kaplaması karo mozaik, kapılar sunta üzeri yağlı boya, duvarlar kireç badanadır. Ancak dış cephe siyah doğal taş ile kaplıdır. Ön görünüşün antik mısır tapınaklarının dış konturu ile bağ kurması, kamu yapısı ve anıtsal kavramlarının biçimlendirilişinde yapılan tercih açısından ilgi çekicidir. Yapı, 2000’li yıllarla birlikte başlayan adalet yapılarındaki mimari tercihlerin değişimi sürecinde yapılan yeni adliye binasına 2008 yılında taşınmasından sonra 2009 yılından itibaren emniyet genel müdürlüğüne ev sahipliği yapmaya başlamıştır. Kaynak: Yarışmalar Dizini 1930-2004, Ed. Kesmez, İ ve Güvenç G., TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkez Yayınları, 2004, Ankara. Mimarlık, 1984/01, syf.46 Mimarlık, 1987/03, syf.78 Mimarlık, 1993/01, Yarışmalar Özel Eki
11
AYDIN Tarihi Kent Merkezi’nde 2 Konut Elvan AYNAL Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Restorasyon Yüksek Lisans Programı Öğrencisi Ezgi GÜNDÜZ Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Restorasyon Yüksek Lisans Programı Öğrencisi Çalışılan konutlar Aydın’ın tarihi ve ticari kent merkezinde bulunmaktadır. Kentliler ve geçmişiyle beraber şekillenen bu çevre, Aydın’ın kent kimliğini oluşturan fiziksel, tarihi ve doğal değerlere sahiptir. Ayrıca Aydın’daki en eski yerleşim yeri olan Tralles, Beylik ve Osmanlı döneminden kalan anıtsal yapılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni bir ulus inşası söylemiyle yarattığı çevre ile, hemen her dönemde yerleşim ve kent yaşamının ihtiyacını giderecek fiziksel ve sosyal donatılara sahip çok katmanlı bir alandır. Kentin ve kentlinin kollektif belleği ile şekillendirdiği bu alan bugün de bu donatıları (ulaşım, ticaret, doğal açık alanlar, kamu yapıları, dini yapılar, konut yapıları) karşılamakta, ve geliştirmeye devam etmektedir. Aydın’daki arazi çalışmaları sırasında iki konutun detaylı ölçümleri yapılmış ve mahalledeki benzer dönemlere ait tescilli diğer konutlar da fotoğraflanmıştır †. Stüdyo çalışmaları sırasında da yapıların rölöve, restitüsyon çizimleri ve dönemleme çalışmaları yapılmıştır. Çalışılan konutlar “Erken Cumhuriyet Dönemi” yapılarıdır ve Aydın’da deprem, Kurtuluş Savaşı gibi yıkıcı etkilerin şehrin büyük kısmını harap etmesinden sonra, Cumhuriyet’in de kurulmasıyla beraber kentin yeniden yapılaşmaya, yeni yaşam tarzlarının geleneksel alışkanlıklara nüfuz etmeye başladığı dönemin ürünleridir. Belgelenen iki konut da avlu içinde inşa edilmiştir ve her ikisi de ana yapıya ek olarak, ıslak hacimlerin yer aldığı müştemilat yapılarına sahiptir. Erken Cumhuriyet dönemi şehirleri ve kamu yapılarının yeni rejimi ve modernleşmeyi simgelemesi gibi, bu geçiş döneminde konutlarda da değişim olduğu göz önüne alınacak olursa, bu konutların cephelerindeki açıklık oranları, bazı yapım teknikleri ve kullanılan bazı malzemeler çağdaşlarıyla benzerlik göstermekte ve yapı elemanı üretimindeki “standartlaşmayı” işaret eden öğeler taşımaktayken plan şemaları, yapım teknikleri ve ıslak hacimlerin müştemilatta çözülmesi gibi geleneksel yaklaşımlar devam etmektedir. Böylece, bu dönemdeki ithal teori (Bozdoğan, S.) ile geleneksel yaklaşımların bir arada bulunduğu, moderniteye geçiş döneminin ürünü olan bu konutlarda o dönemin yaşam biçimi de algılanabilmektedir. Bunların dışında, parselle oranları ve yarı açık özgün taşlıkları bu iklimdeki ve o dönemdeki yaşam biçiminin izlerini taşımaktadır.
†
Sunum konusu konutlar; 2011 bahar döneminde ODTÜ, Restorasyon Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Programı, tek yapı studyosunda (REST:506), Doç.Dr. Emre Madran, Dr. Evin Erder ve Arş. Gör. Sermin Çakıcı yönetiminde, Y.Lisans öğrencileri; Elvan Aynal, Ezgi Gündüz, Ezgi Pehlivan, Füsun Tamer, Can Türer, İpek Ulaş ve Gözde Yıldız tarafından çalışılmıştır.
12
AYDIN Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası Atilla YÜCEL Nazilli Sümerbank Fabrikası, Erken Cumhuriyet sanayileşmesinin en önemli tesislerinden birisidir. İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar çerçevesinde ülkenin birçok kentinde kurulan tesisler arasında Sümerbank fabrikaları, bu sanayi hamlesinin tekstil alanındaki öncülüğünü üslenir. Dönemin Sovyet devlet fabrikalarının, "Kombinat" sisteminin de belirgin izlerini taşıyan bu kompleksler, bir taraftan ham ve mamul madde arasında entegre bir üretim sürekliliği gösterirken, öte yandan Enerji Santralı, Ulaşım, Yan Tesisler ve Atölyeler gibi teknolojik destek birimlerini içeriyor, bunun yanı sıra, Lojman, Sağlık Tesisi, Okul, Sinema – Lokal, Spor Alanları vb. gibi tesislerle, hem çalışanları için, hem de kent için çağdaş ve öncü bir hizmet ve sosyalleşme ortamı sağlıyordu. Bazı örneklerde, Nazilli’de olduğu gibi, buradan sağlanan elektrik, kentin de ihtiyacını karşılıyor, fabrikanın okulu, hastanesi, lokanta ve çay bahçesi ve sinema salonu, yine kentin ve kentlinin muasır yaşam ihtiyaçlarının örnek mekanı oluyordu. Bu tesislerin bir başka özelliği, organizasyon konseptlerindeki bütüncül yaklaşımın projelendirilmelerine de yansıması ve her birinin, mimari ve mühendislik açısından, ciddi, kapsamlı ve eksiksiz bir projeye dayanarak inşa edilmiş olmalarıdır. Bu tesislerin bir bölümü, konularının uzman yabancı müellifleri ve büroları tarafından projelendirilmişti ; örneğin, en önemli Sümerbank tesisleri arasında bulunan Kayseri bez fabrikası ile Nazilli basma fabrikasının projelerini aynı kuruluş, S.S.C.B Sanayi Tesisleri Proje Bürosu (Gosproekstroy / Turkstroy) mimar ve mühendisleri hazırlamıştır. Atatürk’ün bizzat ilgilendiği bir kararla 1934 yılında Turkstroy Proje bürosuna verilen siparişin 1935 yılında tamamlanması ve inşaatın da bir yıl gibi kısa bir sürede ikmali üzerine fabrika 1937 yılında faaliyete geçmiştir. Proje belgelerinde, Kayseri bez fabrikası için olduğu gibi, Sovyet Devlet Proje bürosunun direktörü ve dönemin önemli Sovyet mimarlarından Prof. Ivan Sergeevic Nikolaiev’in imzası bulunmaktadır. Tesis, bu başlangıçtan itibaren, 2002 yılına kadar hizmet vermiş, arada, proje konseptine uygun olarak 70'li yıllara kadar bazı ek üretim bölümleriyle genişletilmiş, 2000’li yıllardan itibaren ise, teknolojinin geri kalması, tekstil sektöründeki uluslararası konjonktürel sorunlar ve Sümerbank sisteminin iç sorunlarına bağlı nedenlerle verimsizleşmiş, sonunda 2002 yılında kapatılarak Özelleştirme İdaresi’ne devredilmiştir. Fabrika alanının yarısını oluşturan ve Sümer Okulu’nu da barındıran İşçi Lojmanları’nın bir bölümü bu arada yıkılmış, Lojmanlar alanı Özelleştirme İdaresi tarafından Nazilli Belediyesi’ne devredilmiş, bu alan, aradan geçirilen yolla fabrika tesisleri bölümünden koparılmıştır. Üretim tesislerinin üzerinde bulunduğu alansa, yine Özelleştirme İdaresi tarafından Aydın Adnan Menderes Üniversitesi kullanımına tahsis edilmiş olup, buradaki yapıların küçük bir bölümü 2004 yılından itibaren ADÜ’nün Nazilli Sümer Kampüsü olarak kullanılmaktadır. Bugün, etkin biçimde kullanılmayan ve önemli bölümü terkedilmiş haliyle mevcut kompleks, 324.988 m²’lik bir alan üzerinde yer almakta ve içinde, küçük bir bölümü sonradan inşa edilen önemsiz yapıları da içeren: - Giriş Kapısı - Fabrika Blokları - Fabrika Ek Tesisleri : Atölyeler, Depolar vs. - Enerji Santralı ve Ek Tesisleri - Demiryolu ve İstasyon, Ambarlar vs. - İdare Binası (eski Hastane – Revir) - Sinema Salonu, Yemekhane ve Bahçesi (Sosyal Bina) - Yönetici Lojmanları - Arıtma Tesisi, Sera, küçük hizmet yapıları gibi birimler yer almaktadır. Bunlardan Fabrika blokları, Enerji Santrali, Dökümhane, Marangozhane, Boyahane gibi eski Fabrika Atölyeleri’nin önemli bölümü, Depolar’ın birçoğu, İstasyon binası ve vagonlar terk edilmiş bulunmakta, Sinema Salonu ve Yönetici Lojmanları da kullanılmamaktadır. İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 17.06.1998 tarih ve7863 sayılı kararı ile "1937 kuruluş tarihli Nazilli Basma Fabrika Komlpleksi’nin Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk sanayileşme dönemi ve sonraki gelişmelerinin süreçsel özelliklerini sergileyen" tarihsel ve mimari değeri gözetilerek, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Ancak bu karar, kompleks
13
bütünündeki tüm yapıları ve ayrıntıları, bireysel mimari değerler olarak kapsamamakta, kompleks, bütüncül bir korumayı ve bunu sağlayacak etkin bir kullanımı beklemektedir.
14
AYDIN Taşdöner Sineması Gökçe ŞİMŞEK Yrd.Doç.Dr., Adnan Menderes Üniversitesi Aydın kent merkezinde, Adnan Menderes Bulvarı 39.sok no.21’de konumlanmaktadır. Doğuda, Türk Ocağı Caddesi ve onu çevreleyen Aydın-Denizli demiryolu hattı, kuzey, güney ve batısında dört-beş katlı çağdaş apartman bloklarının bulunduğu bir dokuyla çevrelenmiştir. Sinema yapısını, 1959 yılında Lütfi Taşdöner’in inşa ettirdiği, 1972 yılında yazlık kısmının eklendiği ve Aydın Belediyesi’nin talebiyle 2002 yılında İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescil edildiği açıklanır.‡ Sinemanın, güneyde kışlık ve kuzeyde yazlık iki kısımdan oluştuğu ancak bugün yazlık kısma yapı inşa edildiği§ bilinmektedir. Kışlık kısmı, yaklaşık üç kat yüksekliğinde dikdörtgen ana kütle ve ona kuzeyde bitişik tek katlı bir kütleden oluşmaktadır. Ana kütle, Türk Ocağı Caddesi ve 39. Sokak’a cephe vermekte, her iki caddenin kesiştiği köşede pah yapmakta ve son kat bitimde dışa taşan saçakla sonlanmaktadır. Giriş cephesi Türk Ocağı Caddesi’ne bakan doğu cephedir(Resim 1). Giriş cephesi, ana kütlede zeminden ikinci kat bitimine kadar derin bir niş yapacak şekilde geri çekilir ve her iki yanında düşey pilastırlar ve son katta ise dışa taşan balkonla vurgulanır. Ortada giriş kapısı ve güneyinde yatay bir pencerenin bulunduğu ve tüm cephe boyunca dalgalı saçakla vurgulanan tek katlı kütle geniş bir silmeyle sonlanır. Güney cephe, dışa taşan yaklaşık 25cm genişliğindeki on iki elemanla düşey yüzeylere bölünmüştür. Sinema yapısının iç düzenlemesinde, ana kütlenin kışlık sinema salonunu, gişeyi ve tek katlı kütlenin fuaye, büfe ve tuvaletleri içerdiği görülmektedir. Sinema girişinin fuayeyi barındıran tek katlı kütleden olduğu ifade edilir. Kışlık salon giriş kapısı ortada ve girişin her iki yanında üçer loca bulunmaktadır. ** Yapı, özellikle doğu cephesinde izlenen dalgalı formdaki betonarme saçağı, düşey pilastırlarla çevrelenen derin nişi, nişin üstünde üçüncü kat boyunca taşma yapan balkonu, köşe pahı ve cephede çeşitli yerlerde bulunan güneşlikli pencereleriyle modern çizgiler sergilemekte ve Türkiye’de 1950’lerde yaygın olarak kullanılan mimari özelliklerin Aydın’da bir sinema yapısında kullanımına tanıklık etmektedir.
‡
Aydın 1.İdare Mahkemesi’nin 2003/594 esas numaralı dosyası çerçevesinde verilen bilirkişi raporunda belirtilmektedir (Yrd.Doç.Dr. Mustafa Kemal Şahin Arşivi). § Aydın 1.İdare Mahkemesi’nin 2003/594 esas numaralı dosyası çerçevesinde verilen bilirkişi raporunda sinema yapısına yazlık kısmının daha sonra ilave edildiği ve bugün yapı inşa edildiği belirtilmektedir (Yrd.Doç.Dr. Mustafa Kemal Şahin Arşivi). ** Nazan ve Nevzat Şimşek’le yapılan görüşmedede belirtmişlerdir.
15
BURDUR Çöllü Apartmanı Seda ŞİMŞEK TOLACI Arş.Gör., Süleyman Demirel Üniversitesi Hasan Ş. HAŞTEMOĞLU Arş.Gör., Süleyman Demirel Üniversitesi Ş. Gülin BEYHAN Doç.Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi Yapı, geleneksel ticari dokunun öneminin yitirmesinden sonra ortaya çıkan, Burdur Kent merkezinde ticaretin en yoğun olduğu Gazi Caddesi üzerinde yer almaktadır. Çöllü Apartmanı bu yeni ticaret aks üzerinde, dönemin ekonomik koşulu iyi olan Çöllü ailesi tarafından yaptırılmıştır. Bodrum, zemin, üç normal kat ve çatı katı olarak tasarlanan binanın zemin katı ticari işlev, üst katları ise konut işlevlidir. Normal katlarda üç, çatı katında bir adet mesken fonksiyonlu bağımsız bölüm bulunmaktadır. Çatı katında orta alanda bulunan mesken fonksiyonlu bölümün iki yanında teras mekanları bulunmaktadır. Yapı formu incelendiğinde, dalga hareketli forma sahip olan betonarme çatı saçağı ve renkli mozaik malzeme kullanılarak oluşturulan karolaj şekilli kaplaması dikkat çekmektedir. Yapıdaki en karakteristik kütlesel hareketler, zemin kat haricindeki katlarda yapılan yaklaşık 50 cm’lik çıkma ve yapının çatı katında çözümlenmiş olan mekanının dalga hareketli çatı formu içerisinden yükselen kütlesidir. Binada cephe hareketliliğini sağlayan diğer önemli yapı elemanları da, Gazi Caddesi cephesindeki özgün detaylı döşeme altı dişleri ve demir ferforjeli korkulukları ile dönemine göre oldukça farklı bir mimari öğe olarak cephede konumlandırılmış olan Fransız balkonlarıdır. Cephelerde, yatayda kat döşemelerinin hizasında tek hatlı kat silmeleri, düşeyde açıklıklar arasında çift hatlı olarak bulunan pencere söveleri mevcuttur. Dolu tuğla kullanılarak elde edilen bu cephe elemanlarının üzeri beyaz mozaik malzeme ile kaplanmıştır. Bu cephe elemanları yapı cephesinde gridal bir etki yaratmaktadır. Yapının yan sokağa bakan yan cephesinde ise pencere sövelerinin tek hatlı yapıldığı, ana giriş kapısı üzerinde bulunan ışıklığın düşey cephe elemanları ile zenginleştirildiği görülmektedir. Üzerinde daire formları bulunan siyah renkli demir giriş kapısı da özgün olup modern hatlara sahiptir. Yapıda betonarme taşıyıcı sistem kullanılmıştır. Duvarlar, kat silmeleri, pencere söveleri ve giriş kapısı üzerinde bulunan düşey cephe elemanları geleneksel dolu tuğla (yörede “Başmakçı Tuğlası” olarak bilinir) kullanılarak inşa edilmiştir. Yapının dış cepheleri ve çatı saçağı renkli cam mozaik, cephedeki yatay silmeler ve düşey söveler ise beyaz cam mozaik malzeme ile kaplanmıştır. Yapı, Burdur Kentinde aynı dönemde inşa edilmiş olan yapılar içerisinde, çatı formu, cephe karakteristiği ve dış cephe kaplaması ile farklılık göstermektedir. Çöllü Apartmanı, inşa edildiği dönemin mimari anlayışı ve strüktür imkanları açısından özgün ve nitelikli bir yapı kimliğine sahip olması ile, kent mimarisi ve Gazi Caddesi silüetinde önemli bir yere sahiptir.
16
BURDUR Merkez Çocuk Kütüphanesi Seda ŞİMŞEK TOLACI Arş.Gör., Süleyman Demirel Üniversitesi Ş. Gülin BEYHAN Doç.Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi 18. ve 19.yy da Burdur Kentinde birçok kütüphane binasının olduğu bilinmektedir. Bu nedenle kent bir dönem “Kütüphaneler Şehri” adıyla anılmıştır. Derviş Mehmet Paşa Kütüphanesi (1757-1774), Halil Hamid Paşa tarafından yapılan kütüphane (1774-1789), Şeyh Mustafa Efendi Kütüphanesi (1808-1839) bunlardan bazılarıdır. Bu yapılar; kentin yalnızca fiziki gelişiminde değil aynı zamanda inşa edildikleri dönemin sosyo-kültürel yapısı üzerinde de etkili olmuşlardır. 20.yy da da kentte çeşitli yaş gruplarına hitap edebilecek kütüphane yapıları inşa edilmiştir. Merkez Çocuk Kütüphanesi binası da bunlardan bir tanesidir. “Çocuk Kütüphanesi Yapma ve Yaşatma Derneği” tarafından inşaatı tamamlanan yapı, 1963 yılında kütüphane olarak faaliyete geçmiştir. Derneğin kapatılmasından sonra devlet hazinesine devredilmiştir. Günümüzde halen aynı işlevde kullanılmaya devam etmektedir. Kısmi olarak yığma, kısmi olarak kargir yapım sistemi ile inşa edilmiş olan yapıda, kütüphane işlevi bodrum+2 katta yer almaktadır. Binanın girişindeki sahanlıktan farklı işlevleri üstlenmiş 2 adet düşey sirkülasyon elemanlarına ulaşılır. Bunlardan bir tanesi çalışanlar tarafından kullanılan yapının birinci ve ikinci katına ulaşımı sağlayan merdiven diğeri ise kütüphane kullanıcılarının ana salona ulaşmasını sağlayan merdivendir. Ana salonun girişinde bulunan sahalıkta vestiyer işlevli bir alan mevcuttur. Dikdörtgen formu çevreleyen, yaklaşık 2 metre genişliğindeki galeri, sergi işlevli düşünülmüştür. Ana merdivenden ulaşılan galeri katının bulunduğu katta, salon dışında küçük ölçekli okuma salonları ve personel odası da mevcuttur. Yapının plan kurgusu, kullanılan cephe elemanları ve biçimlenişlerine yansımıştır. Ana merdivenin aydınlatılması için düşünülen açıklık, 10 adet kare formlu pencerenin tümünü çevreleyen bir söve elemanı ile vurgulanmıştır. Kullanıcıyı ana salona yönlendiren mekan ve merdivenin aydınlatılması için yüksekliği az, genişliği fazla olan yatay hatlı, 3 bölmeli sabit pencereler ve aynı genişlikte pencere silmeleri kullanılmıştır. Bu yatay elemanların alt bölümünde zemine kadar uzanan düşey cephe açıklıkları kullanılmıştır. Cephe kurgusu genel olarak değerlendirildiğinde, kullanılan yatay ve düşey hatlı formların ve cephe elemanlarının yapının görsel algısını kuvvetlendirdiği görülmektedir. Tasarlanan cephe kurgusu ile Kütüphane, iki katlı yapının sahip olduğu yükseklikte değil de daha çok katlı bir bina olarak algılanmaktadır. Modernizmin Anadolu’ya yayıldığı 1960-1980 arası dönemde inşa edilmiş olan Burdur Merkez Çocuk Kütüphanesi Cumhuriyet Dönemi mimarlık mirası olarak da nitelendirilebilir. İşlevsel fonksiyonunu faaliyete geçtiği günden bu yana yitirmeyen yapı, günümüze kadar olan süreç içerisinde yapısal özgünlüğünü de korumuştur.
17
BURDUR Şeker Fabrikası Kompleksi Seda ŞİMŞEK TOLACI Arş.Gör., Süleyman Demirel Üniversitesi Ülkü ÇELEBİ Y.Mimar, Süleyman Demirel Üniversitesi Ş. Gülin BEYHAN Doç.Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi Dünyada olduğu gibi Burdur Kentinde de 1950’ler ve sonrasında hızla gelişen sanayileşme sonucunda, halkın ekonomik gelir sağladığı el zanaatları yok olmaya başlamıştır. Yaşanan bu değişim, üretim şekli ve mekanlara da yansımış, dokumacılık, halıcılık, gülcülük, bağcılık, vb. zanaatlarının icra edildiği işlik mekanları ve üretim elemanlarının yerlerini endüstri yapıları almıştır. Burdur Şeker Fabrikası bu dönemde kentte kurulan önemli endüstri yapılarından bir tanesidir. Fabrika; Burdur Milletvekili ve Bakan Prof. Dr. Fethi Çelikbaş’ın büyük gayretleri sonucunda bir Alman firması olan ARGE tarafından 426 günde tamamlanarak 7 Eylül 1955 günü açılmıştır. İçerisinde birçok farklı işlevde yapı ve yapı gruplarını barındıran kompleks içerisinde, büyük çoğunluğu özgün işlevinde kullanılmaya devam eden ana fabrika binası, anbarlar, lojman binaları, işçi pavyonları, lokanta binası, yeşil alanlar, sinema ve diğer sosyo–kültürel işlevli binalar mevcuttur. Fabrikanın ana yapısının tasarımı plan ve cephe düzleminde irdelendiğinde dikdörtgen formun kullanıldığı göze çarpmaktadır. Yapının iki ucunda bulunan sağır cepheli, açıklıksız bölümler ve yapının giriş cephesinde ana kütleden daha küçük ölçekte inşa edilen bölümün yapı genelinde kütlesel hareket sağladığı görülmektedir. Sağır bölümlerin arasında kalan cephe düzeni içerisinde düşey taşıyıcı elemanların aralarında kalan bölümde, işleve göre yoğunluğu değişen yatay hatlı açıklıklar kullanılmıştır. Ana yapının dışındaki yapılarda da yalın ve yatay hatlı cephe kurguları mevcuttur. Bu yapılarda kargir taşıyıcı sistem kullanılmıştır. Burdur Şeker Fabrikası (Burdur’un göksünde doğan yeni bir mamure) tüm yapıları ve üstlendiği misyonla kentin sosyo-ekonomik durumunda farklılıklara yol açmıştır. Binlerce kişiye istihdam ve sosyo-kültürel etkinliklere katılma olanağı sağlamıştır. Yapı grubu sosyo-ekonomik durumun dışında fiziksel anlamda da kentte daha önce uygulanmamış olan yeni yapım sistemi, kullanılan malzemeler ve çalışanların barınma gereksinmelerinin karşılanması için inşa edilen “İşçi Evleri” ve “Emek Evler” isimli konut grupları ile kendisini göstermiştir. Cumhuriyet’in göstergesi modern dönem mimarlık mirası olan Burdur Şeker Fabrikası Kompleksi’nde yer alan binaların mimari kimliği ve Burdur kent kimliğindeki yeri tartışılmazdır. Dış ve iç mekanlarda kalite, cephe düzenindeki özgün karakteristik durum, işlevin devamlılığı ve yapısal özgünlük taşıyan komplekste yer alan yapılar, bugün var oldukları gibi gelecekte de var olmayı hak etmektedirler.
18
BURDUR Vakıf İş Hanı Binası Seda ŞİMŞEK TOLACI Arş.Gör., Süleyman Demirel Üniversitesi Ş. Gülin BEYHAN Doç.Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi Kentin ticari işlevli alanı, geleneksel yerleşimin hakim olduğu Ulu Cami ve çevresinde, kullanıcı sayısının azalması ve yapıların zamanla yıpranması sonucunda yeni yerleşim alanlarından olan Gazi Caddesi’ ne kaymıştır. İlk olarak lokanta ve tatlı dükkanlarının açılması ile bu cadde hareketlenmeye ve ticari rant kazanmaya başlamıştır. Vakıf İş Hanı Binası Gazi Cadde’si üzerinde sadece ticari amaçla inşa edilen ilk yapılardandır. Plan kurgusu irdelendiğinde, her katta 9-10 adet 25 metrekare büyüklüğünde ticaret mekanlarının olduğu görülmektedir. Hanın birinci katında bulunan ıslak hacim tüm kullanıcılar tarafından ortak kullanılmaktadır. Yapının zemin katında küçük ölçekli dükkan mekanları yer alırken, iki ara sokağa açılan pasajda mevcuttur. Gazi Caddesi üzerinde bulunan dükkan mekanları ile pasajın bu yönde olan dükkanları sırt sırta konumlandırılmıştır. Zemin kattaki mekanlar tamamıyla ticari işlevde kullanılmaktadır. Cephe kurgusu incelendiğinde, yatay ve düşey hatlı gridal formlu sövelerle çerçevelenmiş dikdörtgen formlu, düşey açıklıkların olduğu görülmektedir. Dış cephede kullanılan mozaik malzeme ve sahip olduğu renk, yapının yalın cephe kurgusuyla örtüşmektedir. Günümüzde halen özgün işleviyle kullanılmaya devam edilen yapıda gerçekleştirilen fiziksel değişiklikler incelendiğinde, bazı mekanların metrekare yetersizliğinden dolayı birleştirildiği tespit edilmiştir. Bu birleşimin yapılabilmesi için mekanlar arası açıklıklar, yeni kapılar kullanılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğünün bakım onarım fonuyla, yapının özgün ahşap pencere(giyotin) doğramaları, plastik pencere doğramaları ile değiştirilmiştir. Ticaret amaçlı kullanılan zemin kat dükkanlarında da metrekare ve cephe elemanlarına ilişkin değişikliklerin yapılmış olduğu cephe kimliğinden anlaşılmaktadır. Yapı kargir yapım sistemi ile inşa edilmiştir. Beden duvarları ve iç duvarlar geleneksel dolu tuğla ile örülmüştür. Bu malzemeye yörede “Başmakçı Tuğlası” da denilmektedir. İnşa edildiği dönemin yapım sistemi ve cephe kurgusu özelliklerini taşıyan, büyük ölçüde korunmuş bu yapı kent içerisinde “nadir” olarak değerlendirilebilecek niteliktedir. Çevresinde daha geç ve daha erken dönemlere ait yapılar bulunan bina, kendi inşa edildiği dönem özelliklerini yansıttığı için, Gazi Caddesi silueti içerisinde korunmaya değer bir kültür varlığı olarak boy göstermektedir.
19
ESKİŞEHİR Bölge İdare Mahkemesi Hatice Günseli Demirkol Anadolu Üniversitesi Eskişehir vilayet meydanının bir köşesinde hükümet konağının çaprazında yer tutan bina Eskişehir Adliye Sarayı olarak 1949’da inşa edilmiştir. Tip proje olarak inşa edilen bina lineer planlı olup, iki kat ve bir bodrum kattan oluşmaktadır. Dar cephesine konuşlanan giriş binayı simetrik iki parçaya böler. Burada yer alan kolonatlı içeri çekme binaya anıtsal bir ifade vermektedir. Yapının girişi ve diğer cephelerde düşey pencere dizileri yer almaktadır. Tüm cephelerde yatay beton fuga, giriş yüzeyi ve kolonlarında ise mermer kullanılarak malzemede farklılıklar uygulanmıştır.
20
ESKİŞEHİR Site Apartmanı Fulya GÜR Mimar, Ekol Mimarlık Restorasyon Mühendislik Hiz. Feran Özge GÜVEN Mimar, ODTU Mimarlık Fakültesi Restorasyon Yüksek Lisans Programı Site apartmanı, Eskişehir’in önemli geçiş güzergahı olan Kızılcıklı Mahmut Pehlivan caddesi üzerinde bulunur. Apartman bu cadde üzerindeki ilk apartmandır. Kooperatif inşaatı olarak yapılmıştır. Kzılcıklı mevkii tren garı ve odunpazarı arasında en önemli aks olan Atatürk caddesinin üzerinde bugünkü şehir merkezine bağlayan güzergahtır. Site Apt. da bu caddeye daha yakındır. 1955 yılında Fabrikalar bölgesinde bulunan Mühendisler Un Fabrikası A.Ş. yöneticisi Hüsnü Yerçil ve Cahit Gürol, Kılıçoğlu Toprak Sanayi A.Ş. müdürleri Murat İnce ve İsmail Yılmaz, Kartal Kiremit Sanayi A.Ş. nin ortakları Zühtü ve Metin Çolpan ile Doğrular Kolektif Şirketi muhasebecileri Bahattin Kolsal ve Nuri Yılmaz SİTE YAPI KOOPERATİFİ’ ni kurmuşlardır. Hepsi Sosyal Sigortalı olan kooperatif kurucuları o tarihteki mevzuata göre S.S.K. dan on sene vadeli ortak başına 35 000 Tl kredi almışlardır. Binanın mimari çizimi ve hesapları Yüksek Mühendis Atilla Dericioğlu tarafından üstlenilmiştir. Apartman ilk 4 katlı ve 8 daire üzerinden hesaplanmıştır. Fakat temel atma çalışmaları sırasında Porsuk çayına yakın olması sebebiyle zeminden çok fazla yer altı suyu çıkmıştır. Durum böyle olunca proje değişikliğine gidilip temel duvarları perde duvar şeklinde güçlendirilmiş ve kat sayısı zemin + 4 kat olup toplamda 5 kata çıkmıştır. Daireler 2 tip yapılmış biri 190 diğeri 155 m2 dir. İnşaatı 1961’de tamamlanmıştır. Kooperatif ortakları oturmaya başlamıştır. Ortakların hepsi apartmana geçmemiş, geçmek istemeyen ortaklar diğer kooperatif üyelerine satmışlardır. Artan zemin kat ve bir daire satılarak inşaatın kalan borçları ödenmiştir. Bugün, site apartmanı sahiplerinin çoğu dairelerini satmış sadece Kooperatif kurucu üyelerinden Zühtü Çolpan’ın dairesi kalmıştır. Bina, zemin katında, subasman ve giriş kapısında farklı geometrik desenler vardır. Balkonlarında bulunan beton çiçeklikler giriş saçağındaki desenlerle bir uyum sağlamıştır. Ayrıca balkon korkulukları ve yanlarından çıkan düşey elemanlar yapıya farklı bir boyut katmıştır. Bir diğer dikkat çekici özellik ise döşeme hizasında döşeme kotunun geriye çekilmesi bina yüzeyine bir derinlik katmış ve her katın ayrı ayrı okunmasını sağlamıştır. Bina düz çatılı ve saçaksızdır. Çatıdan inen yağmur suyu olukları balkon diplerine gizlenmiştir.
21
İSTANBUL - Yükseköğrenim Kredi Ve Yurtlar Kurumu Atatürk Öğrenci Sitesi Harun ÖZER Prof.Dr., KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Mimarlık Bölümü Atatürk Öğrenci Sitesi (İST.) ulusal mimari proje yarışmasında birincilikle değerlendirilip, 1964 yılında uygulanan binalar grubundan oluşan bir yerleşimdir. İstanbul surları dışında Merkezefendi yöresinde henüz modern kentleşmenin başlamadığı kırsal alanda yer almakta idi. Yörede “gecekondulaşma ” süreci başlayarak hızla gelişmektedir. Şu anda bu gecekondular altı katlı apartmanlaşmışlardır ve bu yerleşimi boğmuştur. Yerleşim projemizin ana ilkeleri şöyle sıralandı. A) İstanbul surları ile görsel bütünlüğü sağlayarak eski ile yeniyi bir zaman biriminde yaşamak. B) Surların devamlılığı ile bütünleşen yatma üniterin oluşturduğu kuzeye kapalı avludan Marmara deniz manzarası ile peyzajı zenginleştirerek yaşanır bir atrium oluşturmak. Bu mekanda eski yerleşim (surlar) ile yeni yerleşimi ve doğayı entegre ederek bir yaşam ortamı yaratmak projemizin ana ilkesi olmuştur. Binalar fonksiyonları gereği dört grupta toplandı. 1) Yatma üniteleri grubu: Her blok 300 öğrenciye yatma, dinlenme, çalışma ve temizleme fonksiyona hizmet veren 10 bloktan oluşmakta ve 3000 öğrenci barınmaktadır. Bu 10 blokun planlanması ve şekillenmesi bulunduğu yere göre değerlendirilerek bir avlu oluşturuldu. Bu sistem kütüphane ve yönetim binası ile noktalandı. Organik bir plan yapısına sahip olan 10 blokun planları biribirine benzemeyen ve tipleştirmemiş bloklardır. 2) Sosyal tesisler grubu: Bu grupta yer alan konferans salonu, menza, dinlenme, misafir ağırlama ve salon oyunlarını içeren büyük bir çatı altında toplandı. Tüm mekanlar yatayda ve dikeyde “zaman-mekan”bütünlüğü içinde yüzen uzaysal bir dağımdaki hacimlerden oluştu. 3) Spor aktiviteleri grubu: Kapalı çok amaçlı spor salonu ve açık spor alanlarını oluşturdu. 4) Teknik servisler: Isıtma, enerji, su depoları ve enerji dağılım galerileri ile otoparklardan oluştu. Değerlendirme: Bu yerleşim, ülkemizde daha önceleri başlayan mimaride modernleşme sürecinin içinde 1960’lı yıllarda kamu yatırımlarının projelerini yarışma ile elde etme sürecinin bir ürünüdür. Yani işveren devlettir. Proje ne kadar mükemmel ve güncel olmasına karşın, yapım o kadar ilkel ve yapı malzemesi kalitesizdir. Mimar adeta “Fenni Teknik Şartnameler” ve “Birim Fiatlar Listesinin” esiridir. Ancak, mimaride modernleşme sürecinde, sanat tarihçileri ve araştırıcıların değerlendirmesinde gözden kaçan bir yapıttır. Sonuçta deprem yönetmeliği ve 1999 depremi sonucu olarak 2010 yılı içinde yıkım kararı alınarak yıkıma başlanmıştır. Bu süreç içerisinde telif hakları hiçe sayılarak davranılmıştır. Yeni projelerin nasıl elde edildiğini bilemiyoruz. Ancak son durum fotoğraflamak üzere gittiğimizde yılmak üzere olduğunu gördük.
22
İSTANBUL Haraççı Konutu Füsun SEÇER KARİPTAŞ Yrd.Doç.Dr., Haliç Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şenay BODUROĞLU Yrd.Doç.Dr., Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Haraççı Konutu konum olarak İstanbul Sarıyer ilçesi, Yeniköy mahallesi Köybaşı üstünde ve boğaz manzarasına oldukça hakim bir bölgede yer alan bir Sedad Hakkı Eldem tasarımıdır. Konut bodrum, zemin ve birinci kattan oluşan üç katlı bir yapıdır. Bodrum katın bir cephesi kot farkından dolayı tamamen toprak altında, üç cephesi ise bahçeye açılacak şekilde tasarlanmıştır. Eldem’in kendi çizimlerinden, binanın ilk inşa edildiği dönemlerde bodrum kat planında yalnızca havuz, mutfak ve servis mekânları bulunduğu bilinmektedir. Terasa açılan zemin kat, kot farkı nedeniyle bahçeden birinci kat olarak görülmektedir. Üst kat planında ise yatak odaları, soyunma odaları ve banyolar yer almaktadır. Konut, yapıldığı dönemin mimari özelliklerini yansıtan ve özgün tasarımının büyük ölçüde koruyarak günümüze ulaşan modern mimari örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Yapım sistemi betonarme karkas olan binanın, taşıyıcı kısımları açıkta bırakılmış, duvar ve tavanlar ayrı malzemeyle belirtilmiştir. Cephede taşıyıcı elemanlar özellikle belirtilmiş, doğrama ile duvarlardan ayrı tutulmuştur. Duvarlar ahşap kaplı modüller halinde, pencere cepheleri meşe kaplanmıştır. Son yıllarda Haraççı Konutu’nun su alması nedeniyle özellikle taşıyıcı elemanlarında çürümeler gözlemlenmiştir. Taşıyıcı elemanları ve duvarlarındaki çürümeler nedeniyle bina yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu nedenle son yapılan restorasyon çalışmasında özellikle iç mekanda bulunan kolonlar güçlendirilmiş, duvarlarda ve taşıyıcı elemanlarda bulunan çatlaklara müdahale edilmiştir. Son yıllarda 20. yüzyıl mimarisinde iz bırakan birçok yapının korunması ve onarılması gittikçe üzerinde daha çok tartışılan bir konu haline gelse de, bugüne kadar hazırlanan mevcut yasal düzenlemeler ve yapılan çalışmalar, bu gruptaki yapıların korunması konusunda yetersiz kalmaktadır. 20.yüzyıl mimarimizde önemli eserler bırakan Sedad Hakkı Eldem’in, Türk mimarlık tarihinin en önemli mimarlarından biri olması nedeniyle, günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış eserlerinin belgelenmesi önemlidir. Yeniköy Haraççı Konutu, ilk inşa edildiği tarihten bu yana mülkiyeti değişmiştir. Bu nedenle binanın sahiplerinin değişmesi nedeniyle farklı ihtiyaçlara göre bazı ek ve bozulmalara uğradığı görülmektedir. Ancak yine de konut için, 20.yüzyıl sonlarında yapılan birçok binaya göre oldukça iyi korunduğu, planda ve cephede yapılan bazı değişikliklerde, Eldem’in eserinin mimari kimliğini bozmayacak düzeyde kaldığı söylenebilir.
23
İSTANBUL - Pegasus Evi, Mimar Halûk Baysal Arbil ÖTKÜNÇ Dr., Arş.Gör., Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Bina Bilgisi Bilim Dalı Pegasus Evi, Baysal-Birsel ortaklığı ile bilinen Halûk Baysal’ın (1918-2002) 1952 yılında gerçekleştirilen bireysel bir çalışmasıdır. Bu büro binası, İstanbul Harbiye’de, Cumhuriyet Caddesi (No 48) ile Hilton Oteli girişinin köşesindeki parselde inşa edilmiştir. Yapının bulunduğu caddenin iki tarafında 19501960’larda İstanbul’un lüks konutları kabul edilen apartmanların yanı sıra İstanbul Radyoevi, Divan Oteli, konsolosluklar, büyük uçak şirketlerinin acenteleri, turizm şirketleri, Harbiye Orduevi binası, Askeri Müze vb. yapılar vardır. Cumhuriyet Caddesi’nden Hilton Oteli yerleşiminin girişinde, giriş saçağının sol yanında Rükneddin Güney’in Kervansaray Apartmanı bulunmaktadır. Elmadağ-Harbiye arası prestij aksı olarak projelendirilmiştir ve Pegasus Evi gibi yapılarla kent karakterine önemli katkılar sunmaktadır. Arkitekt dergisinde belirtildiği üzere, yapının inşa edildiği alandaki “Bu parseller belediyece hususi bir gabariye tâbi tutulmuştur, buna göre 30x30 metre olan esas bloklar 15x30 metrelik iki parsele bölünebilmektedir. Pegasus evi yarım blok olarak inşa edilmiştir.” Bina iki bodrum, iki mağaza katı ve altı büro katı olmak üzere toplam 11 kat olarak inşa edilmiştir. Ancak daha sonra üzerine, çelik taşıyıcı ile, yapının özgün mimarisinden çok farklı, konsol duran bir kat eklenmiştir. Yapı bu süreçte değiştirilerek yenilenmiştir, ancak özgün işlevini korumuştur. Özgün betonarme sistem 4x9 aks üzerine kurulmuştur. “Yapının kirişsiz betonarme sistemi, dönemi için ileri bir teknoloji kullanıldığını göstermektedir.” Balansmanlı bir merdiven, iki asansör, WC’ler ve aydınlık boşluğundan oluşan çekirdek ortada yer almaktadır. Kullanım alanları ise farklı katlarda hücre tipi büronun farklı biçimlerini almaktadır. Büro katlarının girişi, çekirdeğe yakın olacak şekilde yan cepheden verilmiş, zemin kattaki mağaza ön cepheleri bölünmemiştir. Yapının cephelerinde geleneksel referanslar kullanılmamakta, dönemin mimarisi yansıtılmaktadır. Yapının ayırt edici mimari özellikleri ön ve yan cephesindeki çıkmalar ve zemin kattaki kolonadlı geçiştir: “Yapının cadde ile ilişkisini, zemindeki asma katın geriye çekilerek kolonodlarla yaratılan yarı açık pasaj belirlemektedir.” Caddenin genel planlamasına hâkim olan bu anlayış, aynı zamanda mimarî kimliği de belirlemektedir. Şevki Vanlı’ya göre, “Taksim/ Harbiye arasında, daha önce Rüknettin Güney tarafından 1940’ların etkisiyle modernden uzak düzenlenen bölümdeki Baysal’a ait Pegasus Apartmanı, ancak bulunduğu çevreye uygun tutucu bir yaklaşım olmuştur.” Uğur Tanyeli’ye göre ise, Pegasus Evi, “Türkiye’de güncel büro binası standartlarını gerçekten tutturabilen ilk işhanı yapısıdır (1953). Yine bir dönüm noktasıdır Türkiye için.”
24
İZMİR Aksoy Apartmanı Burcu ŞENGÜN ERTURGUT Yaşar Üniversitesi, Mimarlık Bölümü Aksoy Apartmanı, 1959 yılında Y. Mimar Ziya Nebioğlu tarafından tasarlanmıştır. Mimarlık eğitimini Amerika’da tamamlayan Nebioğlu’nun yapılarında, F. L. Wright’ın tasarımlarında kullandığı modern mimarlığa ait çizgilerin etkileri görülmektedir. 1950’li yıllarda İzmir’de mimarlığın biçimlenmesinde önemli bir rolü bulunan Ziya Nebioğlu, kent için önemli sayılabilecek yapıların mimarıdır. Aksoy Apartmanı da F.L. Wright’tan izler taşıyan örnek yapılardan birisidir. Alsancak Semti, Kültür Mahallesi’nde yer alan altı katlı yapı, dikdörtgen prizması formundadır. Çatı katı, ön ve arka cephe yönünde teras oluşturmak amaçlı geriye çekilmiştir. Ön cephesi 1375 sokağa bakan yapıda, giriş yan cephe yönünde bulunmaktadır. Uzun bir koridor ve ona bağlanan mekanlardan oluşan yapının plan şemasında misafir salonu, yemek salonu gibi yaşama alanlarının ön cephe yönüne, yatak odası gibi yatma mekanlarının da arka cephe yönüne konumlandırıldığı görülmektedir. Yapının zemin katında garaj için ayrılan bir mekan bulunmaktadır. Düşeyde sirkülasyonu organize eden merdiven kovası yarı geçirgen bir kütlenin içinde çözülmüştür. Yapının ön cephesinde, balkonun oluşturduğu boşluk etkisiyle asimetrik bir kurgu oluşturulmuştur. BTB kaplı yatay balkon parapeti ile şeffaflığı arttıran ince demir parmaklıklar balkonun oluşturduğu yatay vurguyu kuvvetlendirmektedir. Geniş saçakların yatayda oluşturduğu vurgu, düşeyde kullanılan ikili kolon dizimi ile dengelenmektedir. Mimar ahşap, demir ve BTB gibi malzemeler kullanarak farklı yüzey dokuları oluşturma yoluna gitmiştir.
25
İZMİR Hacı Mehmet Aytaylan Apartmanı Gülnur BALLİCE Yrd. Doç. Dr., Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Erken Cumhuriyet döneminin ‘apartman’ tipi olan kira evleri İzmir’de ‘Aile Apartmanı’ olarak bilinmektedir. Hatay semtinde yer alan Hacı Mehmet Aytaylan Apartmanı da ‘Aile Apartmanı’ örneklerinden biridir. Belli bir gelir düzeyine ve modern bir yaşam kültürüne sahip olmanın göstergesi olarak bir mimara sipariş yoluyla yaptırıldığı sanılmaktadır. Yapı, İzmir’in 1950’li yıllardan itibaren hızla büyüyen ve çok katlı yapıların yer aldığı Hatay semti ile sahil yolu boyunca uzanan Mithatpaşa Caddesi arasında eğimli bir arazi üzerinde yer almaktadır. Her katta tek dairenin bulunduğu apartman köşe bir parsel üzerindedir. Giriş kapısı eğimli olan 208 Sokak üzerinde yer almaktadır. Dönemin konut yapılarında benimsenmiş olan orta hollü plan şeması bu binada da uygulanmıştır. Yarım bodrum, üç kat ve çekme çatı katından oluşan yapıda dairelerin üç ayrı giriş kapısı bulunmaktadır. Yapıda modernizme özgü biçimsel özellikler olan, kübik hacimlerden oluşan kompozisyonlar ve dış cephede sirkülasyon mekanlarını tanımlayan dikey hat üzerinde beton şeritler bulunmaktadır. Dönemin tipik özellikleri olan yatay pencere ve denizlik şeritleri, pencerelerde beyaz bordür, ritmik pencere kurgusu, cephe düzeninde yatay-düşey dengesinin kurulması, bodrum katın farklı sıva, doku ve renk ile diğer katlardan ayrılması da yapının karakteristik özellikleridir. Bunun yanı sıra yapıda Birinci Ulusal Mimarlığın biçimci yaklaşımı içinde simetrik bir cephe düzeni oluşturulmuş, giriş aksı ile ana cephe aksı çakıştırılmıştır.
26
İZMİR Drahşan Ekenkol Evi Arzu CİLASUN Arş.Gör., Yaşar Üniversitesi Mimarlık Bölümü 1938 yılında yapılan Drahşan Ekenkol Evi, Karşıyaka İstasyon Mevkii’nde bulunmaktadır. Günümüzde çevresi apartmanlar ile çevrili olan bu yapının yapıldığı dönemde bölgedeki yerleşim bahçeli aile konutlarından oluşmaktaydı. Zamanla yerlerini çok katlı apartmanlara bırakan bu konutlardan geriye kalmış nadir yapılardan biri olan Drahşan Ekenkol Evi, 2. Derece tarihi eserdir. 2000’li yılların başına kadar aktif olarak çalışan Karşıyaka Tren İstasyonu’nun karşısında yer alan yapı, demiryolu ulaşımının yer altına alındığı, İzmir Büyükşehir Belediye’sinin yürüttüğü metro çalışmaları sırasında ağır hasar görmüştür. Oturulamaz raporu verilen yapının sahipleri ve belediye arasındaki mahkeme devam etmektedir. Karayolu ve demiryolu ulaşımının birleşim noktasında sokak üzerinde köşe konumunda yer alan yapının kendine ait bahçesi bulunmaktadır. Dört basamak ile istasyon caddesinden yükseltilmiş yapının ön girişi doğu yönündedir. Dışarıdan iki katlı olarak okunan yapıda, zemin ve birinci kata ek olarak, asma kat ile mutfaktan girilen bodrum kat bulunmaktadır. İstasyon Caddesi tarafında bulunan ön kapıdan girilerek ulaşılan geniş antre, oturma odası ve salon arasındaki geçiş alanı görevini üstlenirken aynı zamanda yemek odası olarak kullanılmaktadır. Antreden dört basamakla inilerek ulaşılan mutfak ve tuvalet arka bahçeye açılmaktadır. Üst kata çıkan merdiven sahanlığında bulunan asma kat, depo olarak kullanılan bir hacimdir. Üst katta iki adet yatak odası ve bir teras yer almaktadır. İlk yapıldığında, yapıdan kopuk olarak arka bahçede bulunan tuvalet birimi, sonraki yıllarda mutfaktan açılan kapı ile yapıyla ilişkilendirilmiştir. Özgün malzemelerin korunduğu yapıda tuvaletin içeriye alınması ve küçük onarımlar dışında bir değişiklik yapılmamıştır. Yığma sistem ile oluşturulmuş bu yapının, mahkemenin sonuçlanmasının ardından başlayacak olan restorasyon çalışmaları ile tekrar oturulabilir hale gelmesi hedeflenmektedir.
27
İZMİR Karşıyaka Deniz (Elif) Sineması Müjgan Bahtiyar KARATOSUN Yrd.Doç.Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Restorasyon Anabilim Dalı Begüm ERDOĞMUŞ Dokuz Eylül Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Restorasyon Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi Cumhuriyetin modernleşme ideolojisi pek çok alanda olduğu gibi kültürel yaşamda da yenilikler getirmiştir. Modernleşmenin kamusal alanlarda toplu kullanım öngörüleri sosyo-kültürel yaşamın gelişerek yaygınlaşmasını sağlamıştır. İzmir, Karşıyaka yerleşiminin yaşamında sosyo-kültürel kullanımlar her zaman önemli yer tutmuştur. Yoğunluklu olarak üst gelir grubunun yaşam alanı olan Karşıyaka bu özelliği ile kent kimliğini, mekanını şekillendirmiştir. Kıyıda sanatsal aktivitelere hizmet veren kamusal kullanımlar getirilmiştir. Bu kullanımlar zamanla kıyıdan iç akslar yönünde yayılmıştır. Kıyıdaki açık hava sinemalarından sonra Karşıyaka Deniz Sineması yerleşimdeki ilk kapalı sinema örneklerindendir. Dikdörtgen bir plan şemasına sahip olan yapı betonarme olarak inşa edilmiştir. Geniş açıklık geçen sinema yapısının zemin ve üst katı büyük bir sinema salonu olarak işlevlendirilmiştir. Cephede düşey vurgular baskındır. Sinemanın girişi geniş bir açıklıkla belirginleştirilmiştir. Rafine bir modernist dili olan yapı zaman içinde çeşitli tadilatlar görmüştür. Zemin katı dükkanlardan oluşan pasaja dönüştürülmüştür. Geniş sinema alanı ise birden fazla film gösterimi için daha küçük sinema alanlarına dönüştürülmüştür. Total mekan niteliğindeki özgün mekansal kurgu, alt birimlere ayrılarak parçalanmış, böylece yapı büyük oranda özgünlüğünü yitirmiştir. Bu müdahaleler yapının modernist karakterini zedelemiştir. Karşıyaka’da sosyo-kültürel bir odak olan Deniz Sineması, modern mimari stoğunun bir mirası olarak belgelenerek korunmalıdır.
28
İZMİR - Kültürel Yaşamından Mekansal İzler: Karşıyaka Devlet Tiyatrosu (Eski Efes Sineması) Müjgan Bahtiyar KARATOSUN Yrd.Doç.Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Restorasyon Anabilimdalı Begüm ERDOĞMUŞ Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Restorasyon Anabilimdalı Doktora Öğrencisi Cumhuriyet kurulmasının ardından modernleşme hareketiyle birlikte kent yaşamında sanatsal-kültürel aktiviteler önem kazanmış, bu faaliyetler kamusal mekanlara taşınmıştır. Özellikle kıyı mekanı gibi dış etkilere açık olan yerleşimlerde, kentlinin bir araya geldiği, kültürel etkinliklerde bulunduğu mekan kullanımları yaygınlaşmıştır. İzmir, Karşıyaka da yüksek gelir grubunun yaşadığı, sosyal-kültürel aktivitelerin kamusal mekanda geliştiği önemli bir kıyı yerleşimi olmuştur. Öncelikle kıyıda gelişen Açıkhava sinemaları Karşıyakalıların kültürel yaşamında önemli bir rol üstlenmiş, bunların sayısı zamanla artmış ve iç akslar yönünde yayılmışdır. Ancak yapılaşmanın hız kazanmasıyla sinemaların sayısı azalmış ve iç kesimlerde yeni kapalı sinemalar inşa edilmiştir. Bunlardan biri olan Efes Sineması 1965 yılında inşa edilmiştir. Önceleri sinema olarak hizmet veren yapı, 1986’da Karşıyaka Devlet Tiyatrosu Ragıp Haykır Sahnesi olarak yeniden işlevlendirilmiştir. Türk tiyatrosunun Karşıyaka’ya gelişinde ev sahipliği yapan mekan, yerleşimin kültürel yaşamında önemli rol almıştır. Mimar Muhlis Sezer tarafından tasarlanan yapı, 1980’lerde gördüğü tadilat sonucunda zemin katının bir bölümü dükkan, diğer bölümü ve 1. katı tiyatro; 2.katı makine dairesi; 3.katı da lojman haline dönüştürülmüştür. Yapının rafine modernist dili bu müdahalelerle bozulmuştur. Günümüzde halen tiyatro olarak hizmet vermekte olan yapı, yerleşimde Cumhuriyetin modern yaşam tarzının bir simgesi olarak korunarak gelecek nesillere aktarılması gerekliliği açıktır.
29
İZMİR Kaya Apartmanı Burcu ŞENGÜN ERTURGUT Yaşar Üniversitesi, Mimarlık Bölümü Kaya Apartmanı, 1953 yılında Ömer Kaya’nın isteği üzerine Y. Mimar Abdullah Pekön tarafından tasarlanmıştır. Yapı, Cumhuriyet sonrası dönemde, İzmir’de gelişen çok katlı modern konut örneklerinden biridir. İzmir’in başka semtlerinde de Mimar Abdullah Pekön tarafından tasarlanan ve modern mimariye örnek teşkil eden yapılar görülmektedir. Alsancak Semti, Kültür Mahallesi’nde yer alan dikdörtgen prizması formundaki yapı, dar cephesi ile 1375 Sokak’a açılmaktadır. Yapıya giriş yan cephe yönünde bulunmaktadır. Beş kattan oluşan yapıda, her kat uzun kenarın orta aksına yerleştirilen giriş ve merdiven kovası ile iki daireye bölünmüştür. Daire içindeki mekanların organizasyonunda, özel ve ortak kullanım alanlarının işlevsel ayrımı plansal boyutta okunmaktadır. Yatak odası ve banyo gibi ev sahibine ait kişisel mekanlar, ortak kullanım mekanlarından dar bir koridor ve kapı ile ayrılmıştır. 1375 Sokak yönüne doğru konumlanan dairelerin yatak odaları ön cephe yönüne, diğer dairelerin yatak odaları ise arka cephe yönüne açılmaktadır. Yapının hem ön hem de arka cephe yönünde yatak odalarından çıkış alan balkon bulunmaktadır. Mekanlar arasındaki dolaşımı organize eden hol, dairenin orta hacminde konumlanmaktadır. Holün sol cephe yönünde oturma odası, misafir odası; sağ cephe yönünde mutfak, yemek bölümü ve lavabo yer almaktadır. Mutfak, yemek köşesi, lavabo ve banyo birbirine akan mekanlar olarak tasarlanmıştır. Yemek köşesi bir duvar ile bölünmemiş, orta hole direk geçiş veren bir mekan olarak bırakılmıştır. Yapının sağ cephe yönünde mutfaktan çıkış veren balkon mekanı bulunmaktadır. Kaya Apartmanı’nın ilk projelerinde görülen çatı arası bölümü yapının inşaatı esnasında iptal edilmiş, 1954 yılında projeye ilave edilen yeni çatı uygulamaya geçmiştir. Yapının cephe organizasyonunda, 1950’li yıllarda sıklıkla görülen modern bir tasarım yaklaşımı mevcuttur. Geniş saçaklar, cephenin yatay vurgusunu arttıran ince demir parmaklıklar, geniş pencere açıklıkları, açıkta bırakılan kolon, apartmanın girişini vurgulamak için tasarlanmış kapının üzerinde yer alan kanopi dönemin mimari üslubunu gösteren öğelerdir. Mimar ahşap, demir gibi farklı malzemeler kullanarak yüzeylerde çeşitlilik yaratmaya çalışmıştır. Arka ve ön cephelerde asimetrik bir düzen okunurken, sağ ve sol cephe yönlerinde simetrik bir kurgu hakimdir. Yapının inşaatından 2011 yılına kadar geçen sürede apartmanın cephe özelliklerinde bazı değişikler yapıldığı görülmektedir. Bazı balkonlar alüminyum doğrama ile kapatılarak yapı içine ilave edilmiştir. Yapının bazı pencerelerindeki ahşap kepenkler, alüminyum panjur ile değiştirilmiştir.
30
İZMİR Özsakal Apartmanı Gülnur BALLİCE Yrd. Doç. Dr., Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü 1950 yılı, Türkiye’nin genel sosyal ve ekonomik yaşamında önemli bir dönüşümün başlangıcını oluştururken, İzmir’deki mimari oluşumlar açısından da ulusal ideolojinin öngördüğü Modernite projesinin ilkeleri ile örtüşmektedir. Bu yeni süreç içerisinde başlayan çok partili yaşam, Türkiye’nin NATO topluluğuna katılması, Amerika birleşik Devletleri ile yakın ilişkiler çerçevesinde alınan Marshall Yardımı, izlenen yeni liberal politikalar İzmir’de de her alanda yansımalarını gösterdi. Cumhuriyet sonrasında İzmir’deki nitelikli konut stokunun büyük bir kısmının yanarak yok olması nedeniyle, mübadele ile gelen aileler ve bölgenin varlıklı aileleri, Karşıyaka’daki evlere takas yoluyla ya da satın alarak yerleşmişlerdir. İzleyen yıllarda, Karşıyaka’nın fiziksel ve sosyal açıdan cazip bir yaşam ortamı sunması nedeniyle, beldenin nüfusu hızla artmıştır. Artan nüfusla birlikte ortaya çıkan konut ihtiyacı önceleri 2 katlı bahçeli evlerle karşılanırken, 1930’lu yıllardan itibaren varlıklı ailelerce ‘kira evi’ olarak yaptırılan 3 katlı apartmanların yapımı yaygınlaşmıştır. 1950’lerden sonra ise 4-5 katlı apartmanların yapılmaya başlandığı söylenebilir. Bu çalışmada ele alınması planlanan Özsakal Apartmanı, 1957 yılında Rıza Aşkan ve Suat Erdeniz tarafından Özsakal ailesi için tasarlanmıştır. Karşıyaka çarşısına ve Yalı Caddesi’ne yakın bir konumda bulunan yapı, bodrum, dört kat ve çekme çatı katından oluşmakta ve her katında tek daire bulunmaktadır. Arka cephesi bitişik, diğer üç cephesi açık olan binada, dönemin konut yapılarında benimsenmiş olan orta hollü plan şeması yerine, kat düzleminde giriş holü ve arka koridorun yer aldığı bir sistem uygulanmıştır. Yaklaşık 13 metrelik bir ön cepheye sahip yapıda, ön cephe boyunca bir oda, oturma odası ve bu odadan geçilen bir salon sıralanmış, arka cephede ise mutfak, wc, kiler, banyo ve bir yatak odası yer almıştır. Ön cephede oturma odasından ve misafir odasından ulaşılan bir balkon ile yan cephedeki yatak odasının açıldığı ikinci bir küçük balkon bulunmaktadır. Modernizme özgü mimari özellikler olan geniş pencere açıklıkları, cepheden taşan ve kolonla desteklenen balkonlar ile yatayda üç sıra demir borudan oluşan balkon korkuluğu yapının karakteristik özellikleridir. Cephede farklı bir ritmik düzende kullanılan gri/siyah cam mozaik kaplı elemanlar ve devamında yer alan gri cam mozaik ile dış cephede yer alan kolonlarda ve dış duvarda kullanılan mavi cam mozaik kaplama malzemesi ve zarif giriş düzenlemesi ile yapıldığı dönemin mimari karakterini yansıtan apartman yapılarından biridir. Ön cephe boyunca devam eden balkonların bir kısmı ya da tamamı kapatılarak cephenin özgün hali bozulmuştur.
31
İZMİR-Karşıyaka Tahsin Aysu Konutu Malike ÖZSOY Yrd.Doç.Dr., Yaşar Üniversitesi İzmir Tahsin Aysu konutu İzmir’in Karşıyaka ilçesinde, Çamlık yol olarak da adlandırılan 1743 sokak 45 numaralı parselde konumlanmaktadır. Sokak yapılaşmanın olmadığı dönemlerde piknik alanı ve gezinti yeri olarak kullanılan, çam ağaçlarıyla kaplı bir koru niteliğindeyken, 1950-1970döneminde serbest piyasa ekonomisinin getirdiği yenilik dinamiği ile, iki katlı, ayrık nizam, modern mimarinin yapısal özelliklerini taşıyan konut örnekleri ile şekillenmiştir. Tahsin Aysu konutu 1953 yılında dönemin seçkin mimarlarından Fahri Nişli tarafından tasarlanmıştır. İki katlı bahçeli yapıya Çamlık yola açılan cepheden bakıldığında, iki katlı tekil konut gibi görülmekle birlikte, alt kat ve üst kat olmak üzere iki katlı apartmandır. Yan cephede üst kata giriş ve çıkışı sağlayan bir merdiven çekirdeği mevcuttur. Alt kat ise girişi ön cepheden alır. Böylelikle iki katın giriş çıkışları birbirinden bağımsızdır. Plan şemalarına bakıldığında, zemin katın ön cephesinde misafir odası, misafir odası ile bağlantılı yemek odası, yer almaktadır. Yemek odası bir kapı ile mutfağa açılır, salondan bakıldığında mutfağın algılanması mümkün değildir. Yemek ve yaşama mekanı yapının ilk iki aksında yer alarak mutfak yatak odası gibi diğer birimlerden ayrılmıştır. Mutfak kapılar vasıtasıyla yemek ve salon birimleriyle ilişkilenirken odaların açıldığı, dolaşım aksı olan koridora kapalıdır. Birinci katın plan şeması zemin kat ile birebir örtüşsede zemin katta giriş mekanı (hol)olarak da kullanılan alan, üst katta tamamen salona dönüşmüştür. Mutfak arka yönünde bir kapı ile tuvalet ve banyonun bağlandığı küçük bir hole de açılır. Yapının yan cephe ve arka cephesinde ise yatak odaları konumlanır . Modern mimari tasarım yaklaşımı olarak görülen, salondan ayrılmış yemek odası mekanı, bu konutun tasarımında da uygulanmıştır. Mutfağın arka aksta kalmasına rağmen yemek odası ile yakın bağlantısı projenin başarılı yönlerindendir. Yapıya cepheden bakarak geniş saçakları, ritmik dikdörtgen pencere açıklıkları, ince işlemeli ferforje demir korkulukları kübik kütle etkisi ile modern mimarlık dilini okumak mümkündür. Pencere etrafını saran beyaz renkli söveler, teras altında kullanılan ve yan cephede duvar üzerinde de devam eden yine beyaza boyalı silmeler dönemin mimari özelliklerini yansıtan güzel örneklerdir. Koyu füme kahve ile renklendirilmiş sıva harcı tüm binayı sarıp renklendirirken, sadece teraslara bağlı cepheler beyaz boyalı sıva ile örtülüdür. Bu özellik bina bütününde göze hoş gelen bir kontrast yaratırken, beyaz saçak altları, silmeler, söveler ve korkuluklar da bütündeki uyumu yakalamaktadır. Kaynak: Akkurt, H,B ; Feyzal, A, Ö (2010) Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı; Modernist Konut Üretiminin Merkez Dışı Yayılımı: İzmir - Buca Örneği Mimarlık Dergisi sayı 353 Kiray, T, M ; (2006) Karşıyaka Çamlık Sokak’ta 1950’li Yılların Tekil Konut Mimari Karakterini Taşıyan Üç Ev
32
İZMİR Karşıyaka Ziya Esmer Konutu Malike ÖZSOY Yrd.Doç.Dr., Yaşar Üniversitesi İzmir Ziya Esmer Konutu 1962 yılında yüksek mimar Abdullah Pekön tarafından dört kata müsait olarak tasarlanmış, ancak iki katlı inşa edilmiş bahçeli bir apartman yapısıdır. İzmir’in Karşıyaka ilçesi Çamlık bölgesindeki konut, geniş saçakları, ve pencere açıklıkları, kübik kütle etkisi, düzgün geometrik biçimleri, ile modern mimari tasarım anlayışının hayat bulduğu bir örnektir. 9x16 m taban alana sahip dikdörtgen yapı dar cephesi ile Çamlık sokağa bakar. Kitleye giriş bahçe içerisinden ve sağ yan cephedendir.Yapı uzun kenarına paralel yaklaşık dört parçaya ayrılmıştır. İlk aks misafir odası ve salondan oluşurken bu birimler Çamlık sokağa bakan cephede konumlanır. Yemek odası salonun bir arka aksında olmasına rağmen salon ile arası tamamen açıktır, bu açıklık mekanlar arası akışkanlığı sağlamaktadır. Yemek odası aynı zamanda daire giriş kapısı ve antreye de açılır. Mutfak ise yapının üçüncü aksında yer alır, salon ve yemek odasından bir kapı ile ayrılarak koridora bağlanır. Salon ile yemek odası arasındaki akışkanlığın mutfak ile yemek odası arasında varlığı söylenemez. Mutfak bir arka aksta ve yemek odasından kopuk olmak zorunda kalmıştır. Salondan ayrılmış yemek odası çözümleri modern mimarinin bir tasarım yaklaşımı olmuş ancak bu yaklaşım bazı mekanların sıkışmasına yada ikincil konuma düşmesine neden olmuştur.Bu nedenle mutfak ile yemek odası mekansal anlamda birbirlerinden kopukturlar. Dördüncü aks iki yatak odası ve banyodan ibarettir, banyo tamamen arka cepheye bakarken odalar hem yan hem de arkadan cephe alır. Salon’un 9 m lik ön cephesi 3m lik bir açıklıktan sonra 1m geriye çekilerek 2m eninde 6m boyunda Çamlık sokağa açılan bir teras oluşturur. Teras fonksiyonel olarak verdiği dış boşlukla sokakla bağlantıyı güçlendirirken, estetik olarak cephede dolu boş dengesi yaratarak yalın bir anlatım dili kurgular. Bu etki cephede farklı sıva ve farklı sıva renkleriyle de pekiştirilir. Dolu kitle füme tonunda edelputz sıva ile kaplanırken boş kitle ve saçak altları beyaz renge boyanmış sıva ile örtülüdür. Bu özellik cephede çarpıcı bir kontrast yaratır. Terasta göze çarpan bir diğer özellik ince zarif iki kolonun, kitlenin dikdörtgen formunu tamamlamaya yardımcı olması , aynı zamanda modern mimari dilini oluşturan açıkta bırakılmış kolon öğesinede gönderme yapmasıdır. Bu iki kolonun ritmik tekrarı merdiven kovasını bahçe yönünde çevreleyen düşey çizgisel elemanlarda da gözlenir. Çizgisel elemanların arası cam ile kaplı olup bu düzen içeriye ışık girişini sağlar. Cephelerin yatay vurgusu yapının dört bir tarafında bulunan teraslar, balkonlar ve onları çevreleyen ince demir parmaklıklarla sağlanmıştır. Pencere açıklıkarı kare ve dikdörtgen olup tüm cephelerde ritmik olarak tekrar edilmiştir. Mekan organizasyonu ve cephe dili ile modern konut anlayışının özgün örneklerinden biri sayılan yapı 1960 lardan günümüze kalan miras niteliğindedir.
Kaynak: Kiray, T, M ; (2006) Karşıyaka Çamlık Sokak’ta 1950’li Yılların Tekil Konut Mimari Karakterini Taşıyan Üç Ev
33
İZMİR Ticaret Odası Oteli G. Deniz DOKGÖZ Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü İzmir’in Alsancak bölgesinde Alsancak’ın denizle buluştuğu 1. Kordon (İzmir Atatürk Caddesi) ve Vasıf Çınar Bulvarı’nın 1. Kordon’a birleştiği köşede yer alan yapı; 1949 yılında yapılan “Tüccar Kulübü” yapısının yenilenmesi sürecinde elde edilmiştir. Yapı, 1963 tarihinde, mevcut yapının işlevsel gereksinimleri karşılayamaması üzerine, İzmir Ticaret Odası tarafından İzmir’li mimarlar arasında açılan bir yarışma ile elde edilmiştir. İzmir’li mimar Harbi HOTAN (GSA)’ın kazandığı bu yarışma, mevcut Tüccar Kulübü binasının strüktürel siteminin korunarak bir yapı önermesi ile sonuçlanmıştır. Otel işlevine ek olarak konferans salonu, restoran ve dükkanlar tesisin şehre açılan yönünü oluşturmaktadır. Dönemin yalın mimarlık anlayışını vurgulayan bu yapı, İzmir’deki modernist yapıların önde gelenlerinden Büyük Efes Oteli’nde olduğu gibi zemin ve asma katları şeffaf, üst katları gridal cephe düzeniyle Uluslararası Stil’in İzmir özelindeki öncül temsilcilerinden birisi olma özelliğine sahiptir. Yapının cephesindeki dolu boş oranları, serbest plan çözümleri, çatının mekansal olarak kullanımı dönemin modern mimari anlayışını sergileyen önemli unsurlardır.
34
İZMİR Veremle Savaş Derneği Karşıyaka Şubesi Ceyda SARICA Y. Şehir Plancısı, Karşıyaka Belediyesi, Plan ve Proje Müdürlüğü Begüm ERDOĞMUŞ Y. Mimar Karşıyaka Belediyesi, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Eski çağlardan beri var olan verem (tüberküloz-TB) hastalığı, 17. ve 18. yüzyıllarda artan salgınla İngiltere’den batı ülkelerine, Batı Avrupalılar aracılığıyla da tüm dünyaya yayılmıştır. Verem tedavisi için ilk sanatoryum 1854 yılında açılmış, 20. yüzyılın ilk yarısında tedavide etkili olan yaklaşımlar modern kemoterapinin başladığı 1950’li yıllardan sonra terk edilmiştir. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kontrol altına alınmaya çalışılan hastalığın, gelişmiş ülkelerde yetmişli yıllara gelindiğinde bittiği, 1985 yılında yeniden artmaya başladığı, gelişmekte olan ülkelerde ise ya hızını azalttığı ya da stabil duruma geçtiği görülmüştür. Türkiye’de 20. yüzyılın başlarında verem ölümlerinin bütün ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer aldığı, 1945 yılında ölümlerin yüz binde 262, 1950'de 204 olduğu, 1980'de 52.2’ye gerilemesine rağmen, 2005 yılında yeniden bir artış gösterdiği görülmektedir. Ülkemizde verem ile mücadele çalışmaları, 1918 yılında gönüllü kuruluşların çabalarıyla başlamıştır. Birinci derecede önemli bir sağlık sorunu olması nedeniyle kurulan derneklerinin sayıları giderek artmış, 1948'de “Ulusal Verem Savaşı Derneği” kurulmuştur. 1949'da çıkarılan 5368 sayılı “Verem Savaşı Hakkındaki Kanun” ile Sağlık Bakanlığı, Dernekler ve Belediyeler tarafından verem hastaneleri, verem savaşı dispanserlerinin kurulmasını, hastaların Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak tedavi edilmelerini sağlayacak yasal alt yapı hazırlanmıştır. Verem Savaş Dispanserleri ülkemizde tüberkülozla mücadelede tarihi bir geçmişi ve halen bu mücadelede önemli bir yeri olan kurumlardır. ††. Özetle, 1882 yılında etkenin bulunmasına, 1921'de bir aşının geliştirilmesine ve 1950'li yılların ortalarından beri etkili bir şekilde tedavi edilebiliyor olmasına karşın verem, tüm dünyada önemli bir sağlık sorunu olarak varlığını sürdürmektedir. Dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri tüberküloz basiliyle enfektedir, her yıl 8 milyon yeni hasta ortaya çıkmakta, 3 milyon kişi veremden ölmektedir. ‡‡ Derneğin İzmir'deki 12 şubesinden biri olan Karşıyaka Verem Savaş Dispanseri 1953 yılında, tescilli Latife Hanım Köşkü'nün güneyinde kagir olarak inşa edilmiş, masif, modern özellikte tasarlanan sade bir yapı olup İzban Karşıyaka İstasyonu yakınlarında, çarşı aksı sonunda merkez niteliğinde bir meydana açılan noktada konuşlanmaktadır. Ana merdivenin sofaya açıldığı, dikdörtgen yapı bulunduğu parselde köşe konumlu olması nedeniyle kontrollü bir şekilde doğal hava, ışık alabilmektedir. Müracaat, bekleme bölümü, müşahede, laboratuar, röntgen, doktor - hemşire - yataklı hasta odaları, teras mekanları bulunan yapı 1950'li yılların sağlık yapısı olarak belgelenmeli ve bölgenin o dönemdeki durumunu ifade eden bir yapı olarak modern mimarlık mirasına kazandırılmalıdır.
††
SAKARYA, S.Ö. (2008). İzmir İli Tüberküloz Hastalarının Verem Savaş Dispanserlerinde Kayıtlılık Oranları ve Etkileyen Etmenler. Ege Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İzmir ‡‡ SOLĞUN H.A. (2010). Çocukluk Çağı Tüberkülozunda Genetik Yatkınlık. Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, Adana
35
İZMİR Bergama İşletme Müdürlüğü Nağme Ebru AYDENİZ Yaşar Üniversitesi Bergama Orman İşletme Müdürlüğü, kent merkezinde Cumhuriyet Döneminde inşa edilen Eski Belediye Binası, Bergama Lisesi, Bergama Müzesi, Zübeyde Hanım İlkokulu vb. resmi kurum yapılarının bulunduğu Cumhuriyet Caddesi üzerinde konumlanmaktadır. 1053 m2 parsel üzerinde konumlanan Ana Bina ve Bölge Şefliği İdare Binası, 2010 yılında İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescil edilmiştir. Ana Binanın yapım yılı ve tasarımcısı bilinmemekle birlikte, tip proje olarak üretildiği ve faklı modüllerde İzmir, Manisa gibi kentlerde de uygulandığı bilinmektedir. Yapı, zemin ve birinci katta binanın uzun kenarı boyunca uzanan bir koridorun iki yanında konumlanan ofis mekanlarıyla örgütlenen bir plan semasına sahiptir. Betonarme karkas sistemde inşa edilen yapının üzeri %30 eğimli ahşap konstrüksiyonlu beşik çatı ile kapatılmıştır. Yapı cephesi, Ulusalcı söylemden 1950’lerin ikinci yarısından itibaren başlayan modernist fonksiyonalist üsluba geçiş döneminin belirgin özelliklerinden birisi olan ızgara cephe ile kurgulanmış, çatıdaki geniş BA saçağın kazandırdığı yataylık, cephedeki bu ızgara elemanlarla dengelenmiştir. Asimetrik bir düzende yerleştirilen giriş, iki modül birleştirilerek ve içeri çekilerek vurgulanmıştır. Bölge Şefliği İdare Binası 1957 yılında Müh. Mimar Efdal Öney tarafından tasarlanmıştır. Yapının İmar Müdürlüğü arşivlerinde yer alan projesi üzerinde, Orman Umum Müdürlüğü tarafından her türlü bölge ve olumsuz koşula göre tip proje olarak hazırlandığı, inşa edildiği alana göre temel boyut ve donatısı, duvar kalınlığı, çatı eğimi vb. özelliklerinin değiştirilebileceği belirtilmiştir. Plan şeması simetri aksındaki giriş holünün iki yanında konumlanan ofis ve karşısında bulunan ıslak mekanlardan oluşmaktadır. Yapı daha sonra iki katlı olarak yeniden tasarlanmış ve üst katta arka cepheden girilen bir lojman yapılmıştır. 1125 * 885 ebatlarında yaklaşık 100 m2 bir alan kaplayan yapı projesi, olasılıkla Türkiye’nin başka kentlerinde de uygulanmıştır. Alt kat taş üst kat tuğla olmak üzere yığma sistemde inşa edilen yapının üzeri %30 eğimli ahşap konstrüksiyonlu beşik çatı ile kapatılmıştır. Sade bir mimari dile sahip yapı kareye yakın plan şeması, simetri aksındaki niş içine alınmış girişi ve üzerinde konumlanan balkonu, geniş saçakları, dikdörtgen pencereleri vb. özellikleriyle1950’li yıllarda üretilen tekil konut örneklerindendir. Özetle, plan ve cephe niteliği bakımından yapıldığı dönemin karakteristik özelliklerini yansıtan Bergama Orman İşletme Müdürlüğü Ana Bina ve Bölge Şefliği İdare Binası, kent kimliğinin ayrılmaz bir parçasını oluşturmakta, sahip olduğu mimari özellikler bu yapıları korumaya değer kılmaktadır.
36
İZMİR Bergama Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Nağme Ebru AYDENİZ Yaşar Üniversitesi Cumhuriyet Döneminde eğitim alanında oluşturulan devlet politikaları sonucu kurulan okulların yanısıra, sanayileşme hamlesinin ihtiyaç duyduğu işgücünü sağlamak amacıyla yurt çapında sanat okulları kurulmuştur. Bergama Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, bu dönemde kurulan, dönemin mimari, ideolojik, kültürel ve ekonomik koşullarını yansıtan meslek liselkerinden birisidir. Bergama Endüstri Meslek Lisesi 1945 yılında şehir içindeki eski bir kaç ahşap binada eğitim ve öğretime başlamıştır. Önceleri Orta Sanat Okulu olarak ‘Mobilya ve Dekorasyon’, ‘Metal İşleri’ ve ‘Tesviye’ bölümleri olmak üzere üç meslek dalında eğitim vermiş, daha sonra ‘Erkek Sanat Okulu’na dönüştürülmüştür. 1961 yılında şimdiki yerleşkeye taşınırken okulun adı ‘Sanat Enstitüsü’ olarak değiştirilmiştir. 1976 yılında ‘Elektrik Bölümü’ binası eklenerek adı ‘Endüstri Meslek Lisesi’ olarak değiştirilmiş, bu dönemde yerleşkeye ‘Tesviye ve Ağaç İşleri Atölyesi’ ile ‘Sosyal Konut’ ilave edilmiştir. 2000-2001 eğitim-öğretim yılında Bilgisayar Bölümü, 2004-2005 eğitim-öğretim döneminde ise, Anadolu Teknik Lisesi Elektrik Bölümünün açılmasıyla ‘Bergama Anadolu Teknik, Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’ adını almış, 2010 yılında adı Bergama Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi olarak değiştirilmiştir. 11.350m2’lik dörtgen bir parsel içerisinde konumlanan ana bina, atölyeler, konferans salonu ve lojman binası, 3206 m2’lik bir alanı kaplamaktadır. Yerleşkeye kuzeyden girilmekte, doğusunda büyük havuzlu bir avlu bulunmakta, bu avlunun güneybatısında ana bina, güneydoğusunda konferans salonu, Kuzeydoğusunda ise Sosyal Konut konumlanmaktadır. Ana binanın bir ucunda ana giriş, diğer ucunda ise Konferans Salonu’na giriş sağlayan, aynı zamanda konferans salonu ile ana binayı bağlayan tek katlı bir yapı bulunmaktadır. Ana binanın hemen arkasında dikdörtgen bir avlu bulunmakta, bu avlu aynı zamanda basket sahası olarak da kullanılmaktadır. Bu avlunun Güneydoğusunda Makine Atölyesi, Güneybatısında Metal İşleri Atölyesi, Kuzeybatısında ise Mobilya Atölyesi bulunmaktadır. Ana bina zemin, bodrum ve iki normal kattan oluşmakta, Atölye yapıları ve konferans salonu ise tek katlı konumlanmaktadır. Ana bina ile Atölyeler arasında bağlantı sağlayan, avlu ile ilişkili tek katlı yapılar bulunmakta, bu yapılar yerleşkenin Güneyinde konumlanan Elektrik Atölyesine de geçiş sağlamaktadır. Yapı kompleksi plan düzeni, geniş saçakları, dikdörtgen pencerelerden oluşan modüler ve simetrik cephe düzeni vb. özellikleri ile dönemin yalın rasyonalist mimari eğilimini barındırmakta ve kent kimliğine katkıda bulunmaktadır. Yapıların büyük ölçüde korunmuş durumda olması ve özgün işlevini devam ettirmesi, yerleşkeyi belgelemeye ve korumaya değer kılmaktadır.
37
İZMİR Kazım Dirik Oteli Hatice ÖZDEMİR DEMİR Bergama Belediyesi Yapı İzmir Valisi General Kazım Dirik tarafından 1927 yılında otel olarak inşa edilmiştir. Kazım Dirik Oteli Bergama ilçe merkezine 20 km. uzaklıkta, içersinde milyonlarca fıstık çamı ağacının bulunduğu Kozak Yaylasındaki köylerden biri olan Aşağıbey Köyündedir. Aşağıbey Köyü'nde musalla taşına varmadan ilk virajda bir yamacın üzerinde çam ağaçları arasında 27 Pafta 1570 Parselde bina taban alanı 290 m2 olarak inşa edilmiştir. İki katlı otel binası bir köşesi pahlı kübik gövdelidir. Giriş cephesi batıdadır.Bu cephe oldukça ferahtır.Pencereler dikdörtgen formlu, basık kemerli ve büyük ölçeklidir.Çift kanatlı, demir şebekeli ve çiçek desenli kapıya on basamaklı merdivenden sonra ulaşır. Kapının devamıında sol tarafta otelin yemek salonu bulunur. Yemek salonunun köşesinde iki katlı şömine bulunur.Merdiven boşluğunun karşısında bulunan küçük kapı ile mutfağa geçilir.Yemek salonunun karşısında uzunca bir hol ve bu holün her iki tarafında odalar bulunmaktadır.Holün en sonunda ortak olarak kullanılan banyo ve tuvalet bulunur.Yemek salonu, mutfak ve holün zemin döşemesi özgün karolar ile yapılmıştır. Otelin 2000'li yıllara doğru yangın geçirdiği bilinmektedir. Bu yangında çatı tamamen yok olmuştur.Yapının dış duvarları ile zemin kat ara duvarları halen durmaktadır.Otelin kapısının karşısında bahçede büyükçe bir granit taş üzerinde K.DİRİK yazısı bulunur. Otelin 30 yatak kapasiteli olduğu bilinmektedir. Yığma yapı; ateş tuğlası ve kaba yonu ve moloz granit taşından yapılmıştır.Otelin kerestesi Çamavlu ve diğer muhtelif köylerden getirilmiştir. Tapu kayıtlarına göre otel, ilk olarak 6.8.1955 yılında “Öteli ve Havi Fıstıklık” olarak tescil edilmiştir.Uzun yıllar Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü tarafından kullanılan otelde İzmir spor kulüplerinin kamp yaptığı bilinmektedir. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'nden 1995 yılında Aşağıbey Köy Tüzel Kişiliği tarafından satın alınmıştır. Terkedilen yapı harap vaziyettedir fakat özgün niteliğini halen muhafaza etmektedir.Ancak kültür varlığı olarak tescili henüz yapılmamıştır. Erken Cumhuriyet Dönemi nadir mimarlık örneklerinden olan Kazım Dirik Oteli aynı zamanda sosyalsportif ve kültürel faaliyetlerin yapıldığı doğa ile iç içe bir eser olduğu için mimarlık tarihimiz açısından önemlidir.
38
İZMİR Ödemiş’te 20. Yüzyıl Ortasından Sonra Gelişen Apartman Mimarlığına Bir Örnek: Turgut Aile Apartmanı Feyzal Avcı ÖZBAKAN Arş.Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Emel KAYIN Yrd.Doç.Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Cumhuriyet yönetimini Anadolu kentlerinde gerçekleştirmek istediği ideallerin Batı Anadolu’daki bir yansımasını oluşturan Ödemiş, 1950’lere kadar olan dönemde Yıldız Oteli, Kasap Hali, Yeni Çarşı, Tayyare binası, Hükümet Konağı gibi yapılarla yeni imgesini belirleyecek olan kamusal yapıların inşasına sahne olurken, konut mimarisi de yeni arayışlar paralelinde evrilen bir gelişme çizgisi gösterir. Küçük Menderes havzasında stratejik bir konumda bulunan ve sosyo-ekonomik, kültürel yapısı dolayısıyla Cumhuriyet idealine kolay eklemlenen Ödemiş’in bu evredeki erken konutları, hem merkezi bir ideal olarak sunulan Birinci Ulusal Mimarlık akımı ve dönem modernizmi gibi yaklaşımları hem de yerel etkileri yansıtır. Çoğu iki katlı ve bahçeli bir düzende gelişen Erken Cumhuriyet döneminin insan ölçeğindeki konut yapılaşması, yerini 1960’lı yıllarda üç-dört katlı apartman örneklerine bırakır. Bu evrilmelerde çeşitli kentsel gelişmelerle birlikte 1930’lı, 1940’lı, 1960’lı yıllarda hazırlanan imar planlarının etkilerinin olduğu kuşkusuzdur. Ödemiş’in 20. yüzyılın ortasından sonra gelişen apartman mimarisi, merkezi çıkışlı bir mimarlık dilinin küçük kentteki geç anonimleşme sürecinin örnekleri olarak değerlendirilebilir. Bu örneklerden biri de, Ödemiş’in yönetimsel-ticari merkezine yakın konumdaki Hürriyet Caddesi’nde, yerleşim ölçeğinde nispeten işlek sayılabilecek bir caddenin üzerinde bulunan Turgut Aile Apartmanı’dır. 1930 sonrasında Türkiye’ye yansıyan anıtsal, simetrik, taş kaplamalı Alman-İtalyan mimarlığının uzak etkileri gibi, geleneksel mimarlığa yaslanan İkinci Ulusal Mimarlık akımının etkileri de, “simetrik, uzun-merkezi çıkmalı, yüzey derzlemesiyle taş kaplama etkisini kazanmış, geniş saçaklı” bir mimari dille tasarlanmış Turgut Aile Apartmanı’nda dolaylı biçimde izlenebilmektedir. Simetrik kurgulu ve dönemin tipik apartman planlamasını gösteren yapı, zeminde ticaret, üst katlarda ise dört daireli konut işlevinin yer aldığı üç katlı bir plan şemasına sahiptir. Kapı kanadının yanı sıra içeriye ışık alan dikey ızgaralı kagir bölümüyle bir ünite olarak tasarlanan giriş, zemin kat cephesinin ortasında yer alır. Onun her iki yanında birbirine bitişik ikişer dükkân vardır. Parsel kurgusundan dolayı caddede uzun-yatay bir duvar oluşturan giriş cephesi, üst katlarda üç bölüme ayrılmış; ayrıca her bölüm pencereler ve balkonlar dolayısıyla varlığı anlaşılan eşit aksiyal bir alt bölümlemeye kavuşturulmuştur. Üçer kanatlı beş pencere ünitesi ve bu dizilimin sonunda yer alan balkonların yer aldığı orta bölüm, cephenin neredeyse tamamına yakın bir uzunluktaki bir çıkma olarak öne fırlarken, binanın iki köşesi derzlenerek taş kaplama etkisi verilmiş darsağır yüzeyleriyle tasarımı sonlandırmaktadır. Tüm bu parçalar geniş bir saçakla bütünleştirilmekte; geride ise az yükseklikli çatı katı algılanmaktadır. Ödemiş’te 20. yüzyıl ortasından sonra varlık bulan ve sayısı azalmakta olan apartman mimarlığının bir örneğini yansıtan Turgut Aile Apartmanı, kentin 1980 sonrası gelişme sürecinde yıpranmış ve değişen-yükselen bir çevrede olmanın sorunlarına maruz kalmıştır.
39
KARABÜK - 38 Evler Suat ÇABUK Karabük Üniversitesi Mimarlık Bölümü Meltem ÖZKAN ALTINÖZ Karabük Üniversitesi Mimarlık Bölümü 1950’li yılların sonunda tasarlanan işçi konut projesi, 38 Evler, Karabük Demir Çelik Fabrikaları denetiminde inşa edilmiştir. 38 Evler, Demir Çelik Fabrikaları yerleşkesinin, Fabrika Bölgesi’nde bulunmaktadır. Aynı bölgede bulunan siedlung tarzı işçi konut projeleri olan Yüzevler ve Derevler’e yakın bir noktada yer almaktadır. Çevresindeki işçi yerleşkeleri ile birlikte Fabrika, bölgesinin planlı erken yerleşim örneklerinden biridir ancak taşıdığı apartman karakteriyle, bu bölgedeki diğer toplu konut uygulamalarından ayrılmaktadır. 38 Evler, tahmin edilenden çok daha fazla işçi çalıştırır hale gelen Karabük Demir Çelik Fabrikaların çok katlı konut uygulamalarındandır. İşçi nüfusunun konut sorununu gidermek amacını güden bu proje, 1950’li yılların Karabük’ünün önemli tasarımlarındandır. Fabrika bölgesi dışında, Yenişehir mahallesi sınırlarında çok katlı konut denemeleri bulunmakla birlikte, 38 Evler Fabrika Bölgesi sınırları içinde yapılmış tek örnektir. Çalışanların konut sorunu bu çok katlı yapı denemesi ile çözüme kavuşturulurken, mekânsal anlamda sıkıntı yaşanılan bir bölgede yapısal anlamda etkin bir çözüm sunulmuştur. 38 Evler, üç ve dört katlı olmak üzere iki blok halinde yapılmıştır. 70m2 daireleri olan bu apartman bloklarının girişleri köprülü sistemle çözülmüştür. Apartman cephelerinde, merdiven boşluklarına denk gelen noktalarda kullanılan cam yüzeyler yapıyı girişte dikey eksende, köprülü girişler ise yatay eksende yapıyı vurgulamaktadır. Yapı Geniş tutulmuş pencere bantları, metal ve betonarme malzemenin birlikte kullanıldığı köprü girişleri ile Bauhaus’un tasarım ilkelerini hatırlatmaktadır. 38 Evler, günümüzde bakımsız olmakla birlikte orijinal işlevini sürdürmektedir ancak yıkımı kısa süre önce gerçekleştirilen Yüz Evler’in kaderini yakın bir gelecekte paylaşacak görünmektedir
40
KARABÜK - Dere Evler Meltem ÖZKAN ALTINÖZ Karabük Üniversitesi, Mimarlık Bölümü Sinem KAYA AKÇAY Karabük Üniversitesi, Mimarlık Bölümü Bengi YURTSEVER Karabük Üniversitesi, Mimarlık Bölümü 1945 yapım tarihiyle Türkiye’nin ilk işçi konutlarından olan Dere Evler, Sümerbank Karabük Demir Çelik Fabrikaları tarafından Fabrika Bölgesi’nde inşa ettirilmiştir. Bu konutlar, bir Kamu İktisadi Teşekkülü olan Sümerbank’ın işçilerinin konut sıkıntısını gidermek amacıyla inşa ettirdiği toplu konut projelerinin ilk örneklerindendir. Dere Evler, bir diğer modern işçi yerleşkesi olan 1942 tarihli Yüz Evler uygulamasının ardından, sistemli bir biçimde Karabük’te inşa edilen ikinci konut hamlesi olarak dikkat çekmektedir. İşçi konut sorununu rasyonel bir biçimde çözmeye dönük bir proje olan, ‘Dere Evler’, aynı zamanda bir toplu konut uygulamasıdır. 163 konutlu sıra evler, günümüzde bakımsız olmakla birlikte orijinal işlevlerini sürdürmektedir. Kargir malzemeli, sıra ev formundaki Dere Evler, ‘siedlung tipi’ bahçeli konut bloklarının oluşturduğu mahalle karakteri sunmaktadır. Genellikle tek kattan oluşan bu evlerin iki katlı olanlarına da rastlanmaktadır. Tek katlı olan örnekler iki odalıdır. Evlerin doğu ve batı yönlerinde girişleri bulunmaktadır. Bahçeler Dere Evler sakinlerine küçük ölçekli tarım yapma olanağı sunmaktadır. Dere Evler, Demir Çelik İşletmeleri tarafından Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’ne devredilmiş, ancak üniversite bu evleri ev sakinlerine satmıştır. Yapı, konut birimleri olarak kullanılmaya devam edilmekle birlikte bakımsızdır. Evin şu anki sahipleri söz konusu evleri kat karşılığı vererek, yerine apartman blokları yapılmasının beklentisi içindedir.
41
KARABÜK - Kübana Evleri Meltem ÖZKAN ALTINÖZ Karabük Üniversitesi, Mimarlık Bölümü Karabük’ün modern mimarlık uygulamalarından olan Kübana Evleri, apartman bloklarından oluşan bir site tasarımıdır. Yapımı 1958-59 tarih aralıklarında gerçekleşen bu yapı blokları, Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun yüksek mimar Münci Tangör tarafından projelendirilmiştir. Adını inşasını gerçekleştiren firmadan alan Kübana Evleri, üst gelir düzeyine sahip Fabrika çalışanlarının oturduğu Yenişehir mahallesinde, Demir Çelik Fabrikaları yönetimi tarafından yaptırılmıştır. Karabük Demir Çelik Fabrikaları'nın öngörülenden daha fazla işçi istihdam etmesi, bölgede yapılaşma faaliyetlerinin artmasına neden olmuştur. Özenli bir biçimde tasarlanan Yenişehir yerleşkesi sınırları içinde olan Kübana Evleri Projesi, modern apartman bloklarından oluşan bir site anlayışını Karabük ile tanıştırmıştır. Sanayileşmedeki öncü rolü ile elde ettiği ekonomik gücüyle, sosyal hayatın her alanında moderni takip eden Karabük, yapılaşma alanında 1950’lerden sonra, apartman blokları ile tanışmıştır. Kübana Evleri 1950'li yıllarda Karabük'ün ilk modern site-apartman uygulaması olması nedeni ile önem taşımaktadır. Çevresinde toplu konut anlayışı ile ele alınmış sınırlı sayıda benzer apartman tipi yerleşim örnekleri bulunmakla birlikte, bölge genel olarak siedlung tarzı bahçeli ev tiplerinden oluşan mahallelere sahiptir. Öte yandan, Kübana Evleri projesi, bölgenin ihtiyaçlarına betonarme yapı blokları ile rasyonel bir biçimde yanıt verir. Zira Kübana Evleri projesi Karabük’te konutlaşmada yaşanan sıkıntıları, sınırlı bir arazi üzerinde çok katlı yapı denemesi ile aşmak için atılmış adımların öncülüdür. Yapı bloklarının ileri geri yerleştirilmesi ile elde edilen boşluklar mekanda kütle etkisini azaltmaktadır. Geniş tutulmuş pencere boşlukları ile aydınlatmaya özel bir önem verilmiştir. Kübana evlerinin cephe düzenlemesi dönemin moda malzemesi olan (mozaik kaplama btb) ile zenginleştirilmiştir. Metal ve beton ızgaralar cephenin yüzeylerinde dikey bir uzanımla yapının dinamizmini beslerken, yapının iç mekan tasarımı cephe düzenlemesindeki dekoratif etkiye koşut bir anlayış sunar.Yapı orijinal hali ile kullanımdadır. 3.derecede doğal sit alanı içinde yer alan Kübana Evlerinin yüzeyini kaplayan mozaik malzemede yer yer dökülmeler yaşanmıştır.
42
KAYSERİ Sivas Caddesi Filiz SÖNMEZ Arş. Gör., Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Tarihine baktığımızda, çekirdeği 1910 yılında Mutasarrıf Muammer Bey ve Belediye Reisi İmamzade Mehmed Bey’in, bir kısım halkın karşı çıkmasına rağmen şehir içerisindeki yaygın bir vaziyette bulunan mezarlıkları kaldırarak, Sivas yönündeki yolu açmasıyla atılan Sivas Caddesi §§ 1950’li yıllara kadar özellikle akşam saatlerinden sonra pek tekin olmayan şehirlerarası bir karayolu hükmündedir.*** 1950’li yıllarda Kayseri’de belediye başkanlığı yapan Osman Kavuncu döneminde planları yapılan bu caddenin Cumhuriyet Meydanı ile Atatürk Stadyumu arasında kalan ilk bölümünün genişletilerek bulvar haline getirilmesi 1957- 58 yılları arasında Belediye Reisi olan Şahap Sicimoğlu zamanında gerçekleşmiş ve caddenin iki tarafına kooperatifler tarafından beşer katlı binalar yaptırılmıştır. ††† 1959 yılına ait yerel Hakimiyet Gazetesi’nde Sivas Caddesi’nin çalışmalar sonucunda genişliğinin 41 metre olacağı, önemli tarihi eserlerin bulunduğu bu yolun kentin gelişimi için de önemli olacağı vurgulanmaktadır. ‡‡‡ Önceleri cadde üzerine bulunan küçük atölyelerin 1950’lerden itibaren sanayi bölgesine taşınmasıyla da cadde üzerinde konut alanları gelişme fırsatı bulmuştur. §§§ Özellikle 1970’li yıllardan itibaren cadde boyunda çoğunlukla konut yapı kooperatifleri eliyle olmak üzere ardı ardına binalar hızla yükselmeye başlamıştır. Sivas Caddesi boyundaki arsaların çoğunlukla tarla ve bahçe olması, imara açılan bu alanların arsa maliyetlerinin de düşük olmasını sağlamış ve o dönemde kurulan işçi kooperatiflerin ilgisini çekmiştir. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren Sivas Caddesi’nde oturmak Kayserili için bir itibar ifadesidir ve ilginç olan, bu dönemde kentin kapalı toplum yapısı düşünüldüğünde önemli bir toplumsal statü göstergesi hükmündedir. Zengin bir geçmişi bünyesinde barındıran Kayseri’nin son kırk-elli yılında, birkaç kuşak nesline hitap eden Sivas Caddesi insanların yaşadıkları kentle kendilerini ilişkilendirdikleri önemli kentsel mekânlardan biri iken yaşadığı değişim gelecekte, yeni projelerle çok daha farklı boyutlar kazanacağı kesin gibidir. Oysaki “kent kültürünün yaşaması; insanların birbirleriyle, kentleriyle, tarihleriyle ilişki kurabilecekleri, bağlanabilecekleri, kişisel veya toplumsal olaylarla özdeşleştirebilecekleri, özleyecekleri yerlerin ve mekânların korunması ile olanaklıdır.”**** Burada da, Sivas Caddesi’nin önemi sadece alanın ekonomik değeri yüksek, kentin en yoğun taşıt ve yaya aksına sahip olduğu için değil, aynı zamanda üzerinde birçok yaşantının geçmesi, insanların o alan üzerinde anılarının olması, tarihin önemli olaylarıyla yüklü olması, v.b nedenlerden dolayı değerlidir. Bu da sadece o caddede yaşıyor olmaktan öte bir şeyler ifade etmektedir.
§§
Erkiletlioğlu, Halit. Kayseri Tarihi, Bel-sin Eğitim Hizmet Güzelleştirme ve Yardım Vakfı Kültür Yayını- 1. 2006. s.603. Necati Özsoy ile yapılan 18.07.2008 tarihli röportaj ††† Erkiletlioğlu, Halit. Kayseri Tarihi, Bel-sin Eğitim Hizmet Güzelleştirme ve Yardım Vakfı Kültür Yayını- 1. 2006. s.722- 723. ‡‡‡ 20 Ekim 1959- Hakimiyet Gazetesi manşet haberi §§§ Kasım Siyimer ile yapılan 18.07.2008 tarihli röportaj **** Uzun, Nesip. “ İstanbul Vazgeçilmez Bir Tutku”. Online. Adres: http://www.kapivepencere.com/editor.asp. 20.08.2008. ***
43
KIRIKKALE Kent Tarihinde Silah Fabrikaları Seda ÇALIŞIR HOVARDAOĞLU Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Kırıkkale kenti, 1920’li yıllara kadar nüfus ve kentsel olanaklar açısından kırsal nitelikli bir yerleşme olarak değerlendirilebilir. Cumhuriyet’in kuruluşunda silah, mühimmat ve askeri cephanenin ülke olanakları ile karşılanabilmesi için askeri fabrikaların Anadolu’da tesis ve inşası kararı alınmıştır. Bu oluşum, İstanbul, Kırıkkale ve birçok kentte yer alan kuruluşlarla, Cumhuriyet yönetiminin sanayi yapılanmasının temel taşlarından biri olmuştur. 1923 sonrasında ise Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü kurulmuştur. Bu değişimler içinde Kırıkkale kenti, 1920 sonrasında Orta Anadolu’da yeni sanayi alanlarının yerseçim kararlarına bağlı olarak özellikle savunma sanayinin önemli bir merkezi konumuna gelmiştir.1921 yılında Keskin İlçesi’ne bağlı Yahşihan, Kırıkköyü, Ahılı ve Yuva köylerinde sanayi tesislerinin yerseçim kararları verilmeye başlanmıştır. Çoğu araştırmada kentin coğrafi konumu ve özellikle ulaşım olanaklarının sanayinin yer seçiminde etkli olduğu belirtilmektedir. Mermi (Mühimmat) Fabrikası, Pirinç Fabrikası, Kuvvet Merkezi, Top ve Tüfek Fabrikaları ve sonrasında da Barut Fabrikası işletmeye açılmıştır. 1940’lı yıllara gelindiğinde yeni tesisler ve marangoz fabrikası ile Kırıkkale kapsamlı bir sanayi tesisine sahiptir. Bu tarihlerde kentte demografik, sosyo-ekonomik ve idari yapıdaki hareketliliklerle birlikte sosyo-mekansal değişimler de yaşanmaya başlamıştır. Sanayi tesislerinin inşası, bu alanların yakın çevresinde sosyal tesis ve lojman alanlarının oluşturulmasını da beraberinde getirmiştir. İstasyon alanı çevresindeki bu yapıların bulunduğu alanlarda kısa zamanda ortaya çıkan işçi yoğunluklu nüfus artışı ve buna bağlı konut ihtiyacı, işçi konut alanlarının oluşmasına da neden olmuştur. Savunma sanayisi, ulusal ve uluslararası boyuttaki üretim/pazarlama anlayışındaki değişmeler ve gelişmelerle birlikte hali hazırdaki kapasiteyi daha etkin ve verimli kullanabilmek amacıyla; 1950 yılında 5591 sayılı kanunla " Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu" adı ile yeniden teşkilatlanmıştır. Bu kurumsal değişimler, Kırıkkale’de savunma sanayisindeki ilerlemeler kadar kentin çay alanında da önemli bir konuma gelmesini etkilemiştir. Kentte bu dönemde çay makinelerinin yapımına ilişkin girişimler başlatılmıştır. Çoğu araştırma sanayi alanlarının kurulması sonrasında ortaya çıkan bu hızlı değişimlerin kentin tarihinde ve sosyo-mekansal değişiminde önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade etmektedir. Bu çalışmada Kırıkkale’de yer alan ve Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na ait silah fabrikaları özelinde kentin Cumhuriyet Dönemi kentsel değişimlerinin başlangıcı üzerine genel bir değerlendirme gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.
44
KİLİS Kısa Ömer Evi ve Apartmanı Pelin YONCACI ARSLAN Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1970 yapımı Kısa Ömer Evi ve hemen yanında yer alan apartman bloğu, Kilis’in kuzeydoğu ucunda, Gaziantep yolu üzerinde konumlanmıştır. O dönemde bir zeytinyağı fabrikasının ve etrafinda da ekili arazilerin bulunduğu bu bölge, şimdilerde şehrin gelişmekte olan modern bir semtine dönüşmüştür. Halen, giriş katları ticari kullanımlı, apartman blokları genel dokuyu oluşturuyor. Ancak, bölgenin ilk yapı grubu olan bu yerleşim, çevresindeki yapılardan belirgin şekilde ayrılan mimari özelliklere sahiptir. Merkezi plan ve simetri, strüktür olarak konsol ve malzeme olarak da brüt beton kullanımı, taşıyıcı ayaklar üzerine yükselme, geniş açıklıklar, cephe düzeni gibi sıralanabilecek bu özellikler, erken modern dönemin mekansal ve yapısal sistematiğine birebir uymaktadır. 1970-71 yılları arasında tamamlanan projenin tasarımcısı ve inşaat sorumlusu Ömer Erendor’dur. Halk arasındaki adıyla Ömer Usta, marangozluk ve mobilyacılıktan gelme, dönemin en çok iş yapan mütahitlerden biri olarak hatırlanmaktadır. Ailesi için tasarladığı iki katli özel konut, zemin katta yer alan açık/yarı açık oturma salonu üzerinde konsol olarak oturtulmuş merkezi planlı ana mekanlardan oluşur. İç mekanlarda, kendi tasarladığı ahşap işleri, mermer şömine ve mutfak dolap düzeneği özgün olarak korunmuştur. Planlanırken uçaklardan esinlendiği, ikinci katı dönmek üzere tasarladığı, fakat daha sonra bu özelliğe yapısal olarak ulaşamadığı söylenir. Bu yapı grubundaki ikinci bina, dev ayaklar üzerinde yükselen alışılagelmiş bir apartman bloğudur. Elde edilen bilgilere göre, Ömer Usta’nın bu ayakların yapımı sırasında vefat etmesi üzerine, orjinal projeye devam edilmemiş, oğulları tarafından standart bir apartman bloğu dikilmiştir. Boş bırakılan zemin, toplanma alanı, otopark, çocuk oyun alanı gibi işlevler üstlenmiştir.
45
KOCAELİ Devlet Hastanesi Oya ŞENYURT Yrd. Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü E. Yeşim ÖZGEN KÖSTEN Yrd. Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü İbrahim TÜRKERİ Arş.Gör., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Kocaeli Devlet Hastanesi (Memleket Hastanesi, İzmit Devlet Hastanesi), İzmit merkezde, İnönü Caddesi, Turan Güneş Caddesi, Devlet Hastanesi Sokak ve Gazanfer Bilge Caddesi’nin sınırladığı alanda yer almaktadır. Eski hastanenin 1943 yılında yanmasından sonra yapı, Baç semtinde inşa edilmiştir. 1952 yılında eksikliklerine rağmen “Memleket ve Verem Hastanesi” olarak açılışı yapılan hastane, ikinci bölümünün bitirilmesiyle sadece yarım milyona yakın nüfusu olan kente değil, tüm bölgeye hizmet verecek kapasitede olacağı için “bölge hastanesi” olarak kullanılması hedeflenmiştir. Hastanenin büyük bir kısmının veremliler için ayrılmasının sebebi bölgede verem hastası sayısının fazla olmasına bağlanmaktadır. 1952 yılında %40 gibi bir oranda verem hastası bulunmaktaydı. Cumhuriyet sonrasında kentin sağlık problemlerinin çözümünde önemli bir yeri olan hastane, ana bina ve sonradan eklenen başka yapılar ile kent içindeki konumu nedeniyle İzmit’teki diğer hastanelere göre kolay ulaşılabilen bir noktadadır. Yapı, formu açısından incelendiğinde; birbirine paralel iki prizmatik kütlenin uçlarından onları dik kesen bir başka prizmatik kütle ile bağlanmasıyla oluşturulmuştur. Ancak, yapının kanadını oluşturan söz konusu paralel kütlelerden biri bugün mevcut değildir. Sadece giriş bölümü ayaktadır. Söz konusu kütle, 1999 depreminde yıkılmış ve yerine mimari niteliği düşük bir başka yapı inşa edilmiştir. Yapının bugünkü mevcut durumunda bodrum dışında iki katı bulunmaktadır ve subasman seviyesine kadar olan kısmı kesme taş kaplamadır. Cephede kullanılan taş kaplama bodrumun bahçeye bakan pencerelerinin üst seviyesine kadar gelmektedir; boyandığı için tespiti oldukça güçtür. Yapı cephesi boyunca devam eden ve hasta odalarının açıldığı ortak kullanılan balkon, yapı cephesinin yatayda bölünmesine neden olmuştur. Balkonun döşemesini oluşturan nervürler mevcut cephedeki tek hareketlilik noktasıdır. Hastanenin Cumhuriyet dönemi yapısı olarak ilk halinden çok şey kaybetmesine rağmen, bir döneme tanıklık etmesi açısından korunması gerekli görülür. Ayrıca, Kocaeli Devlet Hastanesi’nin ön cephelerinin ve planlarının Balıkesir Devlet Hastanesi (1945-1952) ile benzerlik göstermesi ve her iki yapının inşasının Vali Ziya Tekeli’nin yönetimde olduğu dönemde başlaması, tip projelerin bir parçası olduğunu doğrulamaktadır. Balıkesir Devlet Hastanesi tescillenmiş olmasına rağmen Kocaeli Devlet Hastanesi ihmaller nedeniyle zamanında tescil edilmemiştir.
46
KOCAELİ Ereğli Kentsel Sit Alanı / Hürriyet Caddesi E.Yeşim ÖZGEN KÖSTEN Yrd. Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Gülhis DUYGUN Arş. Gör. , Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü İzmit körfezi kıyısında bulunan küçük bir delta niteliğindeki Ereğli sahili, balıkçı kasabası niteliğini günümüze kadar sürdürebilen çok az yerleşimden biridir. Ereğli yerleşimi, sadece fiziksel olarak sahil şeridine göre yapılaşmakla kalmamış, ekonomik-sosyal ve kültürel açıdan da deniz ve kıyı şeridine göre şekillenmiştir. Fiziksel olarak yapılanması, evlerin deniz manzarasından azami faydalanacağı şekilde sahil yolu boyunca, bitişik nizam yapılaşma biçiminde olmuştur. Kentsel Sit alanı olarak belirlenen bu alan, yerleşimin eskiden Aşağı Ereğli olarak anılan kısmında yer almaktadır. Ereğli’nin en eski yerleşim bölgesidir. Eskiden İzmit yakınlarındaki ilk turizm yerleşimlerinden biri olan Ereğli, İzmit ve civarındaki halkın yazın ev kiralayıp, tatil yaptığı bir yerleşimidir. 1960-70’li yıllarda hala özgün mimarisini ve doğal güzelliklerini koruyan mahalle, tarihte İstanbul ile olan yoğun irtibatı dolayısıyla ekonomik olarak katkı sağlamanın yanı sıra, kültürel olarak da İstanbul’un dönem tipolojilerine ait yansımalarını kendine katmıştır. Hemen tüm ekonomik ve ticari faaliyetler de yine sahilde ya da sahile düz inen sokaklarda gelişmiştir. Ereğli Kentsel Sit Alanın temel belirleyicisi olan sahil şeridi, 1999 depreminden sonra yeniden düzenlenmiştir. Belirli kesimlerde denize dolgu yapılmıştır. 1940’lı yıllarda yapılan bu Sivil Mimarlık Örneği yapılar, Osmanlı dönemi yapıları ile mekânsal olarak benzer özellikler göstermekle birlikte, tipolojik olarak bölgede farklılıklar gösteren özellikler bulunmaktadır. Bazı yapıların sokağa açılan balkon çıkmalarıdır. Osmanlı dönemi ev mimarisinde hiçbir dönem balkonlar sokağa açılmamıştır. Dolayısıyla bu özelliği ile ilk ve önemli sivil mimarlık örneklerindendir.
47
KOCAELİ - İzmit Anadolu Lisesi Oya ŞENYURT Yrd. Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü E. Yeşim ÖZGEN KÖSTEN Yrd. Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü İbrahim TÜRKERİ Arş.Gör., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü İzmit Anadolu Lisesi (Lise Pavyonu, İzmit Lisesi), “Lise Meydanı” olarak anılan kentsel mekanın bir parçasıdır. Meydana ismini vermesi açısından kent belleğinde önemli bir referans noktasıdır. Bununla birlikte, 25 yıllık uzun bir süreçten sonra İzmit ve çevresinin ilk lise binası olması sebebiyle, Kocaeli’de lise eğitimini tamamlayamayan ve İstanbul’a gitmek zorunda kalan ya da okuyamayan pek çok öğrenci için önemli bir umut ışığı olmuştur. Bu sebeple, lise binasına kavuşmak için çaba sarfeden dönemin İzmitlileri için zihinlerde anı değeri olan önemli bir yapıdır. Tasarım açısından değerlendirildiğinde, yapı, Cumhuriyet dönemi yapılarının mimari öğelerinin zihinlerde oluşturduğu sözlükçeden seçmeci bir yaklaşımla yararlanıldığı, Cumhuriyet sonrasının geç dönemlerine ait farklı bir evreyi tanımlamaktadır. II. Ulusal Mimari’nin üslupsal olarak etkili olduğu bu dönemde, üslubun etkileri görülmekle birlikte, yapıdaki mimari karakterin net biçimde okunamaması, kendinden önceki örneklere ait pek çok yapı öğesi ve oranını üzerinde bulundurmasından kaynaklanmış olmalıdır. 1940’ların Ankara’sında önemli devlet yapılarında yer alan mimari öğelerin lise binasında seçilerek kullanıldığı dikkat çekmektedir. Sözgelimi, Ankara Kız Enstitüsü’nde kullanılan pencere oranları ve biçimlenmesinin (söve ve denizlik gibi) benzeri İzmit Lisesi’nin ön cephesinde yer almaktayken, lisenin arka cephesinde Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakütesi’nin ön cephesinde denenen kare pencere düzeni uygulanmıştır. Bununla birlikte, Ulus’taki Sayıştay binasında cephede yatay bölümlenmeler oluşturan bantlar ve girintiler, İzmit Lisesi’nin giriş bölümünde tespit edilmektedir. Bu yatay bantların İzmit’te aynı dönemde inşa edilen Memleket Hastanesi’nde de (Kocaeli Devlet Hastanesi) tekrarlandığı tespit edilmektedir. Ayrıca, lise binası, plan şeması olarak Ankara Cebeci Ortaokulu ile benzerlik göstermektedir. Dolayısıyla, Cumhuriyet döneminin getirdiği mimari anlayışın ortaya çıkardığı çeşitli tasarım girdilerinin yapıda seçmeci bir anlayışla yer alması dikkat çekicidir.
48
KOCAELİ - İzmit Erkek Sanat Enstitüsü E.Yeşim ÖZGEN KÖSTEN Yrd. Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Gülhis DUYGUN Arş. Gör., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Meslek Lisesi yapısı Cumhuriyet öncesi dönemlerden günümüze kadar uzanan bir sürece dayanmaktadır. Okul mekânı olarak tasarlanması ise 1800’lerin sonuna denk gelmektedir. Ancak planlı bir yapılanma 1936 yılında hazırlanan bir raporla başlamıştır. Bu rapor sanayileşme sürecinde daha gelişmiş bir toplum yapısı oluşturmak adına teknik adam yetiştirmeye yönelik maddeler içermektedir. Meslek liseleri hakkındaki madde şöyle demektedir; “Mevcut ve ileride açılacak fabrikaların ihtiyacı olan fabrika uzman işçilerini ve bayındırlık işlerinin çeşitli şubelerinde çalıştırılacak tekniker düzeyindeki elemanları yetiştirmek amacıyla bu günkü mevcutlarını artırarak ve geliştirerek MESLEK VE SANAT OKULLARI kurulmalıdır”. Bu madde gereğince ülke genelinde özelliklede sanayi konusunda öncelikli yerlerde meslek ve sanat okulları açılmıştır. İzmit Endüstri Meslek Lisesinin tarihi de bu maddeye dayanmaktadır. Kayseri’de de benzer yapıda bir lise bulunmaktadır. Açılış konuşmasında Ziya Tekeli’nin de ifade ettiği gibi İzmit bir sanayi kentidir ve gelişmek için bu okula ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyacını, modern dönem mimarisinin Türkiye’deki II. Ulusal Dönem üslubu ile yapılan ve bugün hizmetine devam etmekte olan meslek lisesi yapısı ile karşılamaktadır. Özellikle mesleki eğitimin ihtiyaçları ve ilişki biçimleri düşünülerek tasarlandığı gözlenmektedir. Yapı anıtsal simetrik kütleye, taş kaplama cepheye, geniş saçaklar ve pencerelerde düşey dikdörtgen açıklıklara sahiptir. Bu özellikleri II. Ulusal Mimari Üslubun bu yapıda okunmasını sağlamaktadır. Dikdörtgen bir ana bloğa saplanan, dikdörtgen biçimindeki dört atölye biriminden oluşan betonarme bir yapıdır. Sınıflar ve yönetici odaları ana blokta, atölyeler ise saplanan diğer bloklarda bulunmaktadır. Blokların birleşim noktalarında merdiven çekirdekleri konumlanmıştır. Ana blok çift katlı, atölye blokları ise tek katlı ve birçok makinayı barındıracak büyüklükte çözülmüştür. Betonarme sistem olarak yapılan binada ön cephe kesme taş kaplamadır. Pencerelerin çevresinde taş dokusu değiştirilerek söveler oluşturulmuş ve cepheye anıtsal bir tavır yüklenmiştir. Pencere açıklıkları özgün halini korumaktadır. Ancak pencere doğramaları plastik esaslı malzeme ile tekrardan yapılmıştır.
49
KOCAELİ - Değirmendere Necdet Özece Evi E.Yeşim ÖZGEN KÖSTEN Yrd. Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Gülhis DUYGUN Arş. Gör., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü S.Serkan USTAOĞLU Arş. Gör. , Amasya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Kocaeli ili sanayi ve askeri anlamda cumhuriyet dönemi sürecinde önemli bir merkez olmuştur. Değirmendere ise sosyo-kültürel anlamda ve kıyı ilişkileri bağlamında Kocaeli ve çevresinin tercih ettiği bir beldedir. Değirmendere kıyısı, Kocaeli ve çevre yerleşimlerden çok fazla ziyaretçi çekmekte olup, yapının etrafında çoğunlukla yeme-içme mekânları mevcuttur. Ayrıca yapıyı yüksek katlı apartmanlar çevrelemektedir. Özellikle üst düzey çalışanların yerleştiği belde, birçok sivil mimari örneğine de ev sahipliği yapmaktadır. 1960’larda kıyıdaki örnekler ise yalı tipindedir ve modern mimari özellerini barındırmaktadır. Ancak döneme ait sivil mimari örneklerinden az sayıda yapı günümüze ulaşmıştır. 1999 Gölcük Depremi ile birlikte bu yapıların çoğunun arşiv bilgileri kaybolmuştur. Bunlardan elimize ulaşan az sayıdaki yapıdan biri olan Dz. Kurmay Albay Necdet Özece Evi ise Değirmendere sahilinde konumlanmaktadır. Bu yapının plan ve ruhsat bilgileri de korunabilmiştir. Yapı, Tuğla Yığma olarak 2 katlı olarak inşa edilmiştir. Yapı yüksekliği 7 metre ve tek dairelidir. Konut, 1 ortak yaşam mekânı, 1 mutfak, 1 banyo ve 4 yatak odası olmak üzere 7 ayrı mekândan oluşmaktadır. Yapı 92,30 metrekare oturma alanına sahip ve toplamda 134,60 metrekaredir. Yaşama alanları sokağa ve kıyıya cephe almaktadır. Cephesinde ise diğer örneklerden farklı olarak ahşap (lambri) kullanılmıştır. Kıyı cephesindeki pencereler ise zemine kadar inmektedir. Çatı tek yönde eğime sahiptir ve geniş yüzü sokak tarafına bakmaktadır. Bu tip özellikleri ile Dz. Kurmay Albay Necdet Özece Evi modern üslubun bir örneği olarak görülebilmektedir.
50
KONYA Selçuk Üniversitesi Rektörlük Binası Şenay BODUROĞLU Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Füsun SEÇER KARİPTAŞ Haliç Üniversitesi 1. Ulusal Mimarlık Akımı olarak adlandırılan mimari anlayış yaygın olarak en önemli ürünlerini 19081930 yılları arasında vermiştir. “Batılılaşma” hareketleri sonucunda Geç Dönem Osmanlı Mimarisi’ne damgasını vuran batılı üslüplar bu akımla birlikte yerini Klasik Osmanlı ve Selçuklu Mimarisi’ne ait öğelerin özellikle cephelerde uygulandığı bir mimari anlayışa bırakmıştır. Bu dönem mimarisi batılı kütle oluşumlarının üzerine bu klasik öğelerin eklenmesi nedeniyle eleştirilmiştir. Ancak bu dönem mimari örnekleri Osmanlı Dönemi Mimarisi’nin son örnekleri ve çağdaş mimarlığa atılan ilk adımları oluşturması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. 1914 yılında Konya vilayet mimarı olarak bu şehre davet edilen bu akımın önemli mimarlarından Mimar Muzaffer Bey 1. Ulusal Mimarlık Akımı’nın özelliklerini taşıyan yapılar inşa etmiştir. Bu yapılardan Konya Kız Öğretmen Okulu şimdiki adıyla Konya Selçuk üniversitesi Rektörlük Binası 1. Ulusal Mimarlık Akımı’nın özelliklerini taşıyan önemli örneklerden biridir. Şu anda iyi durumda yapı Konya’nın milli mimari mirası ve bu mirasın gelecek kuşaklara aktarılması bakımından önemli bir yere sahiptir. 1924 yılında tamamlanan yapı uzun yıllar “Darül Muallimat”, “Kız Öğretmen Okulu”, “Öğretmen Lisesi”, “Kız Sanat Yüksek Öğretmen Okulu” isimleriyle okul olarak hizmet vermiştir. Günümüzde ise Selçuk Üniversitesi Rektörlük Binası olarak kullanılmaktadır. Alaaddin Tepesi’nin kuzeydoğusunda yer alan yapının yanında Kemaliye Medresesi bulunmakta, doğusundan Vali izzet Bey batısından Ankara Caddesi geçmekte, karşısında ise Zübeyde Hanım Kız Meslek Okulu bulunmaktadır. Bodrum kat üzerine iki kat olarak inşa edilen yapı dikdörtgen plan şemasına sahiptir. Birinci ve ikinci katların planları aynıdır. Uzun bir koridor yapıyı ikiye ayırmakta, koridorun iki yanında sıralanan aydınlık ve yüksek mekanlar farklı fonksiyonlarla kullanılmaktadır. Bodrum kat ise günümüzde “üniversite evi” ismiyle yemek verilen bir mekan olarak kullanılmaktadır. Yapıda genel olarak, taş, tuğla ve ahşap kullanılmıştır. Geniş bir saçak ile çevrelenen yapının doğu ve batı eksenlerinde plan düzleminden içeri çekilmiş girişleri bulunmaktadır. Doğu cephesinde yer ulan ana girişe on basamaklı bir merdivenle ulaşılmaktadır. Girişin üstü, ikinci kattan kullanılan bir balkonla kapatılmıştır. Cepheden içeri çekilmiş girişin saçağının yükseltilmesi cephede vurgulanmasını sağlamıştır. Yığma yapım sisteminde inşa edilen binanın bodrum katında moloz taş, birinci ve ikinci katta kesme taş, iç duvarlarda ise tuğla kullanılmıştır. İnşa edildiği dönemde ahşap olan döşemeler beton dökülerek yenilenmiştir. Yapının cephelerinde farklı kemer tipleri kullanılarak farklı pencere biçimleri oluşturulmuş ayrıca katlar arasında kat hizasını belirleyen yatay silmeler kullanılmıştır.
51
MANİSA Adliye Binası Bilge Müge İÇMELİ Öğrenci, İzmir Ekonomi Üniversitesi Mimarlık Bölümü Gökçeçiçek SAVAŞIR Yrd. Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü H. İbrahim ALPASLAN Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Manisa kentinde, Cumhuriyet Dönemi Modern Mimarlık Mirası’nı oluşturan yapı örnekleri incelendiğinde, bu yapıların bir kısmının ardında hiçbir belge bırakamayarak yıkıldığı, bir kısmının önemli değişiklikler geçirerek özgün değerlerini yitirdiği, çoğunun tescil altına alınmamış olduğu ve bazı yapıların da tescil altına alınmış olmasına karşın mülkiyet ve kullanılamama gibi çeşitli nedenlerle fiziksel bozulmaya uğradığı görülmektedir. Cumhuriyet Dönemi Modern Mimarlık Mirası’nın kayda değer örneklerinden bir tanesi de Manisa Adliye Binası’dır. Yapı, çoğunlukla kamusal yapıların bulunduğu 1. Anafartalar Mahalle’sinde, şehir merkezinin kuzeyindeki Manisa Tren Garı ile güneyindeki tarihi Sultan Camisi’ni birleştiren Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer almaktadır. Erken Cumhuriyet Dönemi kamu yapılarından Manisa Adliye Binası’nın 1920’lerin sonu 1930’ların başında yapıldığı tahmin edilmektedir. Dönemin mimari özelliklerini günümüze kadar taşıyan yapının fiziksel durumu olabildiğince korunmuştur. Yapı, 2010 yılından itibaren Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü olarak kullanılmaktadır. İki adet girişi bulunan yapının ana girişi ve girişin arkasındaki bölümü ana kitleden dışarı çıkarak “T” bir plan oluşturmaktadır. Yapım sistemi, betonarme karkastır. Ana giriş kütlesinin alt katı boşaltılarak giriş içeri çekilmiştir. Dört kolon tarafından taşınmakta olan ana girişin açıldığı mekân iki kat yüksekliğinde bir salondur. Salonun girişe göre solunda üst kata çıkış merdiveni, sağında ise dikdörtgen bölümün koridoruna açılan kapı yer almaktadır. Koridorun her iki yanında odalar sıralanmıştır. Yapıdaki bodrum kat pencereleri enine dikdörtgen, diğer kat pencereleri ise söveli düşey dikdörtgen şeklindedir. Ana girişin açıldığı salonun yan cephesinde ise yan yana birbirinde farklı boyutlarda üç adet dikdörtgen pencere yer almaktadır. Halen iyi durumda ve kullanılmakta olan özgün yapının arka cephesine zaman içinde yeni bir bina eklenmiş ve iki bina birbirine bir koridorla bağlanmıştır. Geçirdiği değişimlere rağmen dönem özelliklerini halen yansıtmakta olduğu için belgelenmesinin ve korunmasının, hem Manisa kent tarihi hem de Modern Türk Mimarlık tarihi bağlamında önemli olduğu düşünülmektedir. Belgelenmesi, tescili, korunması, yenilenmesi ve özellikle kullanım değerlerinin sürdürülerek gelecek kuşaklara aktarılması konularında ileride yapılacak çalışmalar, bu kentte kentsel belleğin, kent kimliğinin ve kentlilik bilincinin oluşmasına da yardımcı olacaktır.
52
MANİSA Gazi Mektebi Server Zafer MASALCI Öğrenci, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Gökçeçiçek SAVAŞIR Yrd. Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü H. İbrahim ALPASLAN Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Manisa merkezinde, askeriye’ye ait az katlı yapılar ile konut işlevli çok katlı binalardan oluşan bir dokuda yer alan yapının inşaatına ilk olarak 1914 yılında Almanlar tarafından hastane binası olarak başlanmıştır. 1917 yılında Dar’el Eytam olarak inşaatı devam edilmiş, fakat savaş nedeniyle tamamlanamamıştır. Savaşın ardından 1927 yılında inşaata tekrar devam edilmiş ve 07 Ekim 1931 tarihinde tamamlanarak Gazi Mektebi adı ile hizmete girmiştir. Daha sonra 1936-1946 yılları arasında Kız Enstitüsü, 1946-1957 yılları arasında Manisa Lisesi, 1957-1975 yıllarında ilk avlulu Kız Öğretmen Okulu olarak hizmet vermiştir. Daha sonraki yıllarda Öğretmen Evi olarak işlevlendirilen yapı, 2002 yılından beri Manisa Anadolu Öğretmen Lisesi olarak kullanımını sürdürmektedir. Yapı kâgir olup iki katlıdır. Ana cephesi doğuya bakan ve doğu-batı aksına göre simetrik “U” plan şemasına sahiptir. Kırma çatılı yapıya doğu cephesinden çıkma yapan bir bölümden girilir. Yapıda üst kata koridorların sonundaki demir korkuluklu ve ahşap küpeşteli merdivenlerden çıkılır. Kuzey güney aksı boyunca uzanan koridor üzerinde yüksek tavanlı derslikler bulunmaktadır. Yapının ön, yan ve arka cephelerinde birer balkon bulunmaktadır. Giriş bölümünün üst kısmı kapalı balkon halindedir. Çatısında alafranga kiremit kullanılmıştır. Ön ve arka cephelerdeki balkonlar sonradan yapılan müdahalelerle camekân ile kapatılmıştır. Zaman içinde yapılan müdahalelerle, yapının avlusuna ek binalar yapılmış; ahşap olan özgün kapı ve pencereler değiştirilmiştir. Yapı iyi durumdadır ve aktif olarak kullanılmaktadır. Manisa kentinin eğitim hayatında önemli bir rol üstlenen bina, Erken Cumhuriyet Döneminin sade mimari anlayışından izler taşır. Yüksek tavanlı büyük pencereleri ile dikkat çeker. Yeşil bir dokuya sahip ön bahçesi ve batı cephesinde sonradan yapılmış ek binaları içeren bir avlusu mevcuttur. Orijinal halini muhafaza eden merdivenleri, sahanlıklardaki kiriş detayları ve farklı desenlerdeki mozaik döşeme kaplamaları yapıya zenginlik katar. Bu özelliklerinden dolayı Manisa Gazi Mektebi, inşa edildiği dönemin mimari özelliklerine dair izleri günümüze taşıması açısından önemlidir.
53
MANİSA Kitapsaray Binası Seda Nur KARATAŞ Öğrenci, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Tuğba ARAL Öğrenci, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü H. İbrahim ALPASLAN Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Gökçeçiçek SAVAŞIR Yrd. Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Manisa’nın kamusal yapılarının yoğun bir şekilde yer aldığı 1. Anafartalar Mahallesi’nde, Cumhuriyet Caddesi üzerinde çoğunluğunu konutların oluşturduğu bir dokuda konumlanan Manisa Kitapsaray’ın yapımına 1938 yılında Türk Ocağı Binası olarak başlanmış, 1940 yılında kütüphane olarak tamamlanmıştır. Ayrıca, 1940-45 yılları arasında Askeri Hastane olarak hizmet vermiştir. 1945 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilen yapı, halen işlevini İl Halk Kütüphanesi olarak sürdürmektedir. Yapıya yaklaşım kuzey cephesinden olup, geniş mermer merdivenler ile giriş sağlanmıştır. Girişin sağında ve solunda bürolar ile lineer iki okuma salonu bulunmaktadır. Okuma salonlarının kat yüksekliği diğer birimlerden yüksek tutulmuş ve dairesel açıklıklarla salona ışık alımı kuvvetlendirilmiş ve ferah bir salon olması sağlanmıştır. Ana giriş haricinde ek binanın iki adet girişi daha bulunmaktadır. Ana girişin yanına da çelik bir rampa eklenmiştir. Yapının bodrum katında ise üç adet depo bulunmaktadır. Aslına uygun müdahaleler geçiren ve özgün niteliğini koruyan yapının batı cephesine çocuklar için bir bölüm eklenmiş; çatı yenilenmiştir. Yığma kâgir olarak inşa edilen yapıya, çocuk kütüphanesi ve çok amaçlı salon olarak eklenen yapı betonarme olarak inşa edilmiştir. Ayrıca binanın iç mekânında da değişiklikler yapılmıştır. Yerlere parke döşenmiş, binanın ıslak hacimleri, elektrik ve ısıtma sistemleri yenilenmiştir. Kapı ve pencere doğramaları değiştirilmiş, kütüphanedeki değerli matbu eserler ve elyazması kitaplar için depolara zırhlı kapılar eklenmiştir. Manisa’nın ilk kütüphane binası olarak 1940 yılında yapımı tamamlanan Kitapsaray, Cumhuriyet Dönemi Modern Mimarlık örneklerinden biridir. Yapıda modernizmin süsten arınmış, sade dili okunmaktadır. Prizmatik bir kütleye sahip bu yapının cephe dilini, farklı boyutlarda dikdörtgen pencereler oluşturmaktadır. Bu yapı, uzun yıllar halk kütüphanesi olarak kullanılması nedeniyle Manisa kent belleğinde önemli bir yere sahip olmasının yanı sıra, mimarının Arif Hikmet Koyunoğlu olması nedeniyle Türk Mimarlık tarihi açısından da önemlidir. Mimarın daha erken dönemde yaptığı yapılar ve özellikle Türk Ocağı binaları incelenirse, Kitapsaray Binası’nın cephe dilinin diğerlerinden daha farklı olduğu ve daha modern bir dil yakaladığı söylenebilir.
54
MANİSA - Tekel Binası (İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü) Tuğba ARAL Öğrenci, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Seda Nur KARATAŞ Öğrenci, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Gökçeçiçek SAVAŞIR Yrd. Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü H. İbrahim ALPASLAN Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Yapı, Manisa kent merkezinde Cumhuriyet Caddesi üzerinde bir meydanda konumlanmaktadır. 1926 yılında sıhhat yurdu olarak inşa edilen yapı, daha sonra Tekel İdaresi’ne devredilmiştir. Uzun yıllar Tekel’in mülkiyetinde kalan yapı, 2005 yılında İl Kültür Turizm Müdürlüğü Hizmet Binası ve Turizm Tanıtım Merkezi olarak kullanılmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsis edilmiştir. Binanın restorasyon çalışmalarına 2009 yılı içerisinde başlanılmış, 2010 yılı Mart ayı sonu itibari ile tamamlanmıştır. Yapı aslına uygun müdahaleler geçirmiştir ve niteliğini korumaktadır. Pencere, kapı, tavan bezemeleri, döşemeler ve merdivenler aslına uygun biçim ve malzemelerle yenilenmiştir. Günümüzde restorasyon çalışmaları yeniden başlamış ve halen devam etmektedir. Kırma çatıya ve yığma yapım sistemine sahip yapının meydana bakan güneydoğu cephesi pahlanmış ve giriş buradan verilmiştir; bunun dışında dört adet tali girişe sahiptir. Doğu cephesinde yarım altıgen, kuzey-batı cephesinde ise dairesel bir çıkma, meydana bakan cephedeki giriş kapısının üstünde bir balkon bulunur. Kuzey-batı cephesindeki dairesel çıkmanın üzeri teras olarak kullanılmaktadır. Yapının döşeme, tavan ve demir doğramaları büyük oranda özgünlüklerini korumaktadır. Cephe yüzeylerinde renk ve küçük kütle hareketleriyle düşey hat vurgulanmıştır. Yapı Cumhuriyet Dönemi’nde inşa edilmesine rağmen Neo-Klasik Üslup’a ait özellikler de taşımaktadır. İki katlı yapıda alt ve üst katlarındaki pencere açıklık ve formları farklılık göstermektedir. Alt kattaki pencereler kemerli iken, üst katta dikdörtgen formlu pencereler kullanılmış. Giriş kapısı ve hemen yanındaki pencereler sivri kemerlidir. Dolayısıyla, inşa edildiği döneminin mimarlık anlayışını yansıtması açısından belgelenmesinin ve korunmasının önemli olduğu düşünülmektedir.
55
MANİSA Tren İstasyonu H. İbrahim ALPASLAN Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Gökçeçiçek SAVAŞIR Yrd. Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Tarih boyunca önemli yerleşimlere sahne olmuş, ama özellikle Osmanlı Dönemi’nde şehzadelerin eğitim görmesi nedeniyle “Şehzadeler Kenti” olarak anılan Manisa, 17. yüzyıldan itibaren değişen iç ve dış dinamiklere bağlı olarak bölgenin ağırlık merkezinin İzmir’e kaymasıyla beraber eski önemini bir miktar yitirmiştir. Bununla beraber, 17. yüzyıldan itibaren hızla gelişen İzmir’i Anadolu içlerine bağlayan ana arterlerden birinin üzerinde bulunması nedeniyle kent Geç Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi’nde de özellikle tarım ve sanayi alanında gelişimini sürdürmüştür. Kentin konumu nedeniyle, İzmir Limanı’nın gerek bölgeyle gerekse Anadolu’nun iç kesimleriyle olan ulaşımının önemli bir durağı olan Manisa Tren İstasyonu aynı zamanda Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Anadolu’nun ulaşım ağını modernize etme hamlesinde demiryollarına verilen önemin yerel yansımalarından biri olarak okunabilir. Bu bağlamda yapı mimari niteliğinin yanı sıra ulaşım tarihi açısından da önem taşımaktadır. İstasyon Binası’nın mimarisinin 1925-35 arasına tarihlenen Malatya ve Diyarbakır’daki istasyon binalarıyla hemen hemen aynı olmasına dayanılarak yapının bu dönemde inşa edilen bir çok istasyon binasıyla birlikte tip proje olarak üretilen çizimlere göre inşa edildiğini söylemek mümkündür. Halen tren istasyonu olarak kullanılmakta olan yapının inşa tarihi hakkında kesin bilgiler mevcut değildir ancak yapının mimari dilinin Erken Cumhuriyet Dönemi yapılarında sıklıkla rastlanıldığı gibi yalın ve yatay hatların vurgulu karakterine dayanılarak inşa tarihinin 1925-1935 arasında olabileceği iddia edilebilir. Yapının sahip olduğu mimari karakterin Manisa’da, dönemin diğer önemli yapıları olan Parti Binası ve Halkevi binası ile olan benzerliği de bu olasılığı güçlendirmektedir. Hakkındaki nadir yazılı kaynaklardan biri olan 1945 tarihli bir kitapta yapıdan şu şekilde bahsedilmektedir: “Katarımızın önünde durduğu istasyon binası memlekette mevcut istasyon binaları arasında, en yenilerinden biridir. Etrafı bahçe haline konacaktır. Önündeki çınarlar, demiryolu ile aynı yaştadır. Bunlar, binayı süsledikleri gibi, sıcak yaz günlerinde istasyonu gölgelerinin serinlikleri ile sararlar. Bunların gölgeleri, yazın istasyonun güzelliği ile, mütenasip bir gazinonun eksikliğini tamamlar. Oraya konan masalara, treni beklemeye gelenler, büyük bir kalabalık halinde otururlar” (Turist Gözü İle Manisa, 1945, Manisa Halk Evi, İstanbul).
56
MANİSA Ziraat Bankası Gökçe ERDEM Öğrenci, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü H. İbrahim ALPASLAN Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Gökçeçiçek SAVAŞIR Yrd. Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü Manisa Ziraat Bankası binası, Manisa kent merkezinde, farklı dönemlere ait (Osmanlı – Cumhuriyet) nitelikli yapıların da yer aldığı Çarşı Bölgesi’nde konumlanmaktadır. Yapım tarihi bilinmemekle birlikte, 1920’lerde yapıldığı tahmin edilen Ziraat Bankası binası, Birinci Milli Mimarlık Üslubu’na ait özellikler taşımaktadır. 02.06.1988’de tescillenmiştir. Yapının mimarı bilinmemektedir. Yığma taş olarak inşa edilmiştir. Arka cephesinde bulunan Yeni Han’ın işlevinin hapishane olduğu dönemde, hapishane lojmanı olarak kullanıldığı ve bir tünel ile bu iki yapının birbirine bağlandığı söylenilmektedir. Yapı, daha sonraki yıllarda han olarak da kullanılmış ve alt kat hayvanların barınmasına, üst kat ise insanların konaklamasına ayrılmıştır. Yakın çevrede yaşayanlardan edinilen bilgilere göre, Yeni Han’ın ticaret merkezi halini almasıyla birlikte binanın, depo olarak işlevlendirilmiş olduğu söylenmektedir. Halen Ziraat Bankası tarafından kullanılmakta olan yapı kendi içinde iki işlevi barındırmaktadır. Bir kısmı banka olarak kullanılırken, diğer kısım banka çalışanları için lojman olarak işlevlendirilmiştir. Yapı, dikdörtgen bir parselde yola yakın olarak konumlandırılmış, dolayısıyla dar bir ön bahçe ile içinde bir havuz ve çardak bulunan geniş bir arka bahçeye sahiptir. Yapıya giriş, birisi zemin kattaki mekânlara, diğeri ise üst kata çıkan merdivenlere açılan iki kapıdan sağlanmaktadır. Kuzeye bakan ana cephede altı basamaklı bir giriş bulunmaktadır. Ayrıca yapının güney cephesinde bodrum kata giriş için üçüncü bir kapı bulunmaktadır. Bodrum girişi zemin kotundan bir merdivenle sağlanmaktadır. Yapının giriş cephesi olan kuzey cephesi, diğer cephelere göre daha bezemeli bir karakter taşımaktadır. Giriş kapısının üzerinde taş konsollarla desteklenen balkon bulunmaktadır. Alt kat pencereleri dikdörtgen, üst kat pencereleri ise basık kemerli dikdörtgen formda ve geride konumlanmış açıklıklardan oluşmuştur. Alt kat pencerelerinin üst kısımları silmelidir. Güney cephesinden girişi bulunan bodrum katı, depo olarak işlevlendirilmiş, binanın dört tarafından dikdörtgen formlu açıklıklarla, bodrum katına ışık ve hava girişi sağlanmaktadır. Bugünkü fiziksel durumu incelendiğinde yapı, yenilenmiş ve iyi durumda olduğu görülmektedir. Yapılan yenileme çalışmalarıyla büyük oranda özgünlüğünü koruyarak günümüze kadar gelen yapı, nitelikli bir mimari eserdir.
57
MARDİN Kız Meslek Lisesi Burak ASİLİSKENDER Yrd.Doç.Dr., Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü, Ziyaretçi Öğretim Üyesi Ömer Faruk GÜNENÇ Arş.Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Muzafferiye Medresesi’nin enkazı üzerine Evkaf İdaresi’nin onayı ile 11 Mayıs 1892’de, Mekteb-i Rüştiye binası olarak inşa edilmiştir. Cumhuriyet sonrası, Kız Meslek Lisesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Simetrik planlı yapı anıtsal giriş cephesi ile dikkat çekmektedir. Geç dönem Osmanlı modernleşme sürecinde inşa edilen yapı, mimari nitelikleri ile Mardin kent dokusundan ve kimliğinden kendini farklılaştırmaktadır. Cephelerde kullanılan yalancı kolon/sütunlar, bu farklılığın en belirgin örnekleri arasında sayılabilir. Bunun yanı sıra, çevresindeki diğer yapılardan farklı olarak, yapı Mardin’e özgü eğimli topografyanın bir parçası olmaktan öte, düzlemsel bir yüzey üzerine oturmaktadır. Mardin genelinde yapılar, - topografyanın etkisiyle -benzer şekilde- farklı geometriler ile biçimlenirken, Kız Meslek Lisesi düzgün bir dikdörtgenden oluşan, keskin hatlı mimari formuyla dikkat çekmektedir. Yapının biçimsel olarak keskinliğinin, cephe hareketleri ve ritmik tekrarlı pencere boşlukları ile hafifletilmeye çalışılmıştır. Öte yandan, kamusal bir kullanıma sahip olmasının da etkisiyle, Kız Meslek Lisesi, çevresindeki diğer yapılar gibi olarak yüksek duvarlarla çevrili kapalı bir avluya sahip değildir. Yapının bahçesine, geleneksel imgesi daha baskın anıtsal bir kapıdan girilmektedir. Bu kapının, biçimi ve bezemeleriyle, yapı ile dışarısı arasında başka bir mimari söylem ürettiği söylenebilir. Abartılı bahçe kapısının aksine, yapı geneli bezemesiz bırakılmıştır. Ancak, yapay kolon/sütunlara eklenen başlık ve pencereleri çevreleyen kemer görünümlü söveler bulunmaktadır. Bu eklemeler, cepheyi zenginleştirmiş, yapının kaba mimari formunun algısını hafifleştirmiştir. Her ne kadar yapı Mardin’e özgü taş bir dokuya sahip olarak inşa edilmiş olsa da, özellikle bu nitelikleri ile kentin etkileyici silueti içinde, farklılığı ile dikkat çekmektedir. Bu duruma bağlı olarak, çevresindeki diğer yapılarla mekansal olarak oldukça zayıf bir iletişime sahip olduğu izlenmektedir. Bunların yanı sıra, 19yy sonu modernleşme hareketinin izlerinin, Mardin gibi nispeten uzak bir coğrafyada izlenebilmesi, Mardin Kız Meslek Lisesi’nin mimari önemini artırmaktadır. Son zamanlarda kentte yaşanan yenileme çalışmalarına bağlı olarak yapı, 2011 yılı başlarında Olgunlaşma Enstitüsü’nün bir parçası olarak kullanılmaya başlanmıştır.
58
MERSİN Erol Apartmanı Tuba AKAR Öğr.Gör.Dr., Mersin Üniversitesi, Mimarlık Faültesi, Mimarlık Bölümü Çağla CANER YÜKSEL Yrd.Doç.Dr., Mersin Üniversitesi, Mimarlık Faültesi, Mimarlık Bölümü Erol Apartmanı, Mersin il merkezinde Hamidiye Mahallesi, Atatürk Caddesi, 104 no’lu (eski 122) adresde yer almaktadır. Müftü deresi kenarında uzanan cadde üzerinde yer alan apartman, aslında kentte 20. yüzyılın ikinci yarısında yeni gelişen prestijli apartmanların yer aldığı bir bölgededir. 1938 tarihli Jansen planlarında kentin güney batı sınırlarını oluşturan bu bölgede yapılaşma henüz mevcut değildir. Müftü köprüsünden başlayıp Çamlıbel Mahallesine devam eden Atatürk Caddesi üzerinde gelişen bu yeni konut bölgesi manzara, ferahlık ve hakim rüzgara sahip olması bakımından sıcak bir kent olan Mersin için önemli bir bölgedir. Bugün kent merkezi konumundaki alanda zemin katların işyeri, üstkatların ise konut olarak kullanımının devam ettiği görülür. Mahalle sakinlerinin Mersin’in yerli ve eski aileleri olmalarına rağmen, kentte yeni ve prestijli konut alanlarının başka bölgelere kayması, bu bölgenin de önemini yavaş yavaş yitirmesine neden olmaktadır. Yapının ruhsat tarihi 27 Aralık 1971’tir. 5 Temmuz 1972 tarihinde ise bodrum ve çekme katta yapılan tadilat yapı ruhsatına eklenmiştir. Proje, İnşaat Mühendisi olan Servet Eratalay’a aittir. Yapının sahibi Burhan Kanun ve Corc Köşüş olarak görülmektedir. Corc Köşüş apartmanın müteahhitliğini yapmış ve çekme kat olarak planlanmış en üst katın da sahibidir. 7 kat, bodrum ve çekme kata sahip apartman betonarme bir yapı olarak Mersin’de dönemin betonarme yüksek katlı apartmanları arasında yerini almıştır. Zemin katta konut kullanımı görülen projede, bugün zemin kat tümüyle ticari amaçlı işyeri olarak kullanılmaktadır. Zemin üstünde ise konut kullanımı devam etmektedir. Parselde cadde cephesinden beş metre, diğer yönlerden üçer metre çekilerek yaklaşık kare (13.6x14.0m.) oturum alanına sahip yapı, yol ve kaldırım genişletmeleri sonucunda bugün cadde üzerinde yer almaktadır. Yapının merkezinde asansör ve merdiven kovasının yer aldığı planda, cadde cephesinden giriş alınmıştır. Her katta doğu ve batı yönlerine yönelmiş ikişer daire bulunmaktadır. Projede bodrum katının sığınak, dolgu ve de kapıcı dairesi olarak tasarlandığı yapıda, sonraki kullanımlarla birlikte değişimler olmuş, kapıcı dairesi genişletilmiştir. Normal kat planında giriş kapısının açıldığı koridor, güneyde yer alan salon, yan cepheye bakan mutfak ve iki yatak odasını ve de kuzeye bakan diğer yatak odasının bağlayan tek bir sirkülasyondur. Banyo ve tuvalet mekanı da koridorun diğer yönünde bulunmaktadır. Köşelerde yer alan L balkonlar ikişer mekana hizmet etmekte, güneyde yer alan balkona mutfak ve salondan, kuzeyde yeralana ise iki yatak odasından çıkılmaktadır. Merdiven boşluğunda bulunan çöp bacası bodrum kata bağlanmaktadır. Güney cephede yer alan salon mekanının cephe boyunca uzanan geniş açıklıklarında yer alan büyük pencereler, denizden gelen ve dere boyunca ilerleyen hava sirkülasyonunu gayet iyi almaktadır. Cepheler salon pencereleri önünde uzanan beton saksılarla zenginleşmiştir. Erol Apartmanı, mütevazi plan ve cephe özellikleri ile 1970’lerin başında inşa edilmiş sade bir yapı olmakla birlikte, Mersin kentinin ve bulunduğu bölgenin konut dokusu içerisinde uyumlu bir yapı olması bakımından önemlidir.
59
MERSİN Mustafa Arif Yavuz Evi Esra ŞAHİN BURAT Öğr.Gör.Dr., Mersin Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Meltem UÇAR Yrd.Doç.Dr. Mersin Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Sabri KONAK Mersin TMMOB Mimarlar Odası Mersin Şubesi Mustafa Arif Yavuz Evi 1980 yılında mimar Danyal Tevfik Çiper (1932-2008) tarafından tasarlanmıştır. Yapı özgün konumlanmasında deniz ile Gazi Mustafa Kemal Bulvarı arasında yer almaktadır. Yapının inşasından sonra denizin doldurulması ve yol yapılması sonucunda, yapı, denizden uzaklaşmıştır. Günümüzde yapının kuzeyinde Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, güneyinde Adnan Menderes Bulvarı, batısında 2216. Sokak yer almaktadır. Yapının doğusunda ise üzerine konut inşa edilmiş komşu parsel bulunmaktadır. Yapı, yaklaşık 7000 metrekarelik bir parsel üzerinde yer almaktadır. Parsele Gazi Mustafa Kemal Bulvarı üzerinde yer alan kapıdan girilmektedir. Yapı, parsele, kuzeyde ve güneyde bahçe oluşturacak biçimde konumlandırılmıştır. Parsel içinde konut ana binasıyla birlikte, kuzey bahçede içinde mutfak olan bir adet servis yapısı ile güney bahçede açık havuz, açık havuza hizmet eden WC ve soyunma birimleri ile tekne evi tasarlanmıştır. Ayrıca güney bahçede, yapının mimari biçimlenmesiyle uyumlu olarak tasarlanmış kameriye bulunmaktadır. Konut ana binasının biçimlenmesinde ailenin yaşam biçimi etkin rol oynamıştır. Mustafa Arif Yavuz’un yürüme engelli eşinin rahat yaşayabileceği ve ailenin sosyal yaşamı gereği büyük misafir gruplarını ağırlayabileceği bir ev ihtiyacı, yapının biçimlenmesindeki temel etkenler olmuştur. Yürüme engelli ev sahibinin ev içinde rahat dolaşabilmesi için yapı rampa sistemi ile birlikte tasarlanmıştır. Dairesel plan şemasına sahip olan yapı iki kattan oluşmaktadır. Yapıya kuzeyden girilmektedir. Zemin katta mutfak, yatak odası ve yaşama mekânı yer almaktadır. Yaşama mekânı iki kat yüksekliğindedir ve üst kata ulaşımı sağlayan rampa yaşama mekânı içinde yer almaktadır. Üst katta yatak odaları bulunmaktadır. Kuzey bahçede yer alan servis birimi, bahçeye hizmet verecek mutfak ve servis birimlerinden oluşmaktadır. Adnan Menderes Bulvarı yapılmadan önce yapının deniz kenarında olması nedeni ile güney bahçe kademelerle denize inilecek biçimde tasarlanmıştır. Bu bahçede, yüzme havuzu, havuza hizmet veren servis birimleri, ağaçlar arasında oturma mekânları, çiçek serası ve parselin denize ulaştığı noktada aile üyelerinin hobisi olan balık avı için sahip olunan teknelerin koyulduğu tekne evi yer almaktadır. Mustafa Arif Yavuz Evi, bahçede yer alan servis birimleri, tekne evi, bahçe elemanları ile bir bütün olarak tasarlanması ile teknik önem taşımaktadır. Parselde inşa edilmiş olan bütün yapılar betonarme karkas sistemde inşa edilmiştir ve seçilen strüktürel sistem yapıların mimari elemanlarının inşasında da kullanılmıştır. Yapının bütün elemanlarının bütüncül biçimde aynı sistem içinde birlikte tasarlanması ve inşası yapıta teknik değer kazandırmaktadır. Yapı betonarme karkas sistem uygulaması açısından kayda değer bir örnek oluşturmaktadır. Ayrıca mermer, traverten gibi yüzey bitirme malzemelerinin seçim, detay tasarımı ve uygulamalarında belirgin bir özen gösterildigi görülmektedir. Mustafa Arif Yavuz Evi, Danyal Tevfik Çiper tarafından tasarlanmış olması ile de önem kazanmaktadır. Aynı zamanda Çiper’in takipçisi olduğunu ifade ettiği Frank Lloyd Wright’in “Organik Mimarlık” akımının etkilerini yansıtmakta, bu sayede dünya modern mimarlık mirasıyla ilişki kurmaktadır. Sahibi Mustafa Arif Yavuz’un Mersin’in ilk ve önde gelen sanayicilerinden olması sebebiyle de yerel ölçekte sosyal ve tarihi önem taşımaktadır. Bütün bu kayda değer niteliklerine rağmen ev hâlihazırda metruk durumda olup, yıkım ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
60
61
MERSİN Jasmin Court Hotel - Mersin Şişe Cam Misafirhanesi ve Sosyal Tesisleri Evrim DEMİR MISHCHENKO Yrd.Doç.Dr. Mersin Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Sabri KONAK Mersin TMMOB Mimarlar Odası Mersin Şubesi Günümüzde Mersin’in Mezitli ilçesi sınırlarında kalan Soli-Pompeipolis antik kenti batısıda, ikibinlerde gelişen konut bölgesi başlangıcında, Akdeniz’e cephe veren ve günümüzde Jasmin Court Hotel adıyla hizmet veren yapı, 1980lerin başında Şişe-Cam Fabrikaları tarafından kentin dışında bir sosyal tesis ve misafirhane olarak yaptırılmıştır. Ancak kentin batıya doğru gelişmesiyle, yapı. günümüzde bu özelliğini yitirmiştir. Çelik Alatur tarafından tasarlanmış yapı, belediye kayıtlarına göre 1982’de ruhsat ve 1983’de ise oturma izni almıştır. Özgün tasarımda Akdeniz’e dar cephe veren iki ada üzerinde güneydeki adada sosyal tesis ve misafirhane ve kuzeydeki adada lojmanlar tasarlanmıştır. Mimarın açıklama raporunda “tasarımda yapının inşasının etaplanmasına olanak verecek şekilde fonksiyonların parsellere göre ayrıldığı” belirtilmiştir. Lojman olarak tasalanan adada, her birinde 10’ar adet 100 m2lik lojman birimi bulunan dokuz adet beş katlı blok ve bir adet 120 m2lik 10 adet lojman birimi bulunan bloklar bir iç bahçe çevresinde ve deniz manzarasından en çok yararlanacak şekilde biri hariç denize dik konumlanmışlardır. Ancak edinilen bilgilere projenin bu adada tasarlanan kısmı hiç inşa edilmemiş olup, günümüzde otelin otopark ve depo alanı olarak kullanılmaktadır. Denize yakın güney parselde, batıda misafirhane birimleri ve kuzeyde sosyal tesis binası (kulüp binası) olmak üzere yine güneye bakan, yüzme havuzunun ve yemek terasının da konumlandığı geniş bir bahçe çevresinde tasarlanmıştır. Sosyal tesis yapısının karakteristik brüt beton çatısı “geniş bir şemsiye” metaforuyla güneydeki bahçeye ulaşan iç yollar ve çevresinde bağımsız konumlanan mekanları bir araya toplamaktadır. Üç kata yayılmış sosyal mekanlar, galerilerle birbirleri ve beton çatı ile görsel ilişki kurmaktadır. Çatısının en yüksek noktasından tepe ışığı alan mekanları ve mekanları galerilerle dolaşan gizlenmemiş havalandırma bacası yapının diğer karakteristik özelliklerindendir. Dört standart, altı suit misafirhane odasını içeren misafirhane bloğu ise her oda deniz manzarası alacak şekilde konumlandırılmıştır. Yapının strüktür sistemi betonarme karkas kiriş ve plak döşeme olup, bölme duvarlarda tuğla, kulüp yapısı çatısı ve kolonlarında brüt beton, cephelerde ise brüt beton, alüminyum ve cam kullanılmıştır. Mersin’deki sosyal tesis olarak tasarlanmış yapılar arasında geç dönem modern mimarlık örneklerinden gösterilebilecek birkaç yapıdan biridir. Genel mekan kurgusu yanında, yapı, brüt beton çatı formu ve malzemesi ile beton plastiği açısından ve misafirhane ünitesindeki balkon detayları açısından özgündür.
62
MERSİN Pakize - Yusuf Bayraktar Evi Meltem UÇAR Yrd.Doç.Dr. Mersin Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Pakize - Yusuf Bayraktar Evi 1960’ların sonu -1970’lerin başında, mimar Ulvi Özdemir tarafından tasarlanmıştır. Yapı, içinde kendinden başka üç adet müstakil ev bulunan yaklaşık 3000 metrekarelik bir ada içinde yer almaktadır. Ada içinde yer alan Pakize Yusuf Bayraktar evi dâhil üç ev, bölgede tarım ve sanayi alanlarındaki çalışmalarıyla bilinen bir aile olan, Karamehmet ailesine aittir. Yapı adası içinde inşa edilmiş olan ilk yapı, adanın güneydoğu köşesinde bulunan, Hasan Karamehmet için yapılmış olan tek katlı yapıdır. Hasan Karamehmet, daha sonra, kızı Pakize Bayraktar için kendi evinin kuzeyinde bir ev ve oğlu Mehmet Karamehmet için kendi evinin batısında bir ev yaptırmıştır. Yapı adasının güneybatı köşesinde yer alan dördüncü yapı ise, yine mimar Ulvi Özdemir tarafından, Suna-Zakir Yoluk için tasarlanmış olan konuttur. Ayrıca, Hasan Karamehmet’in diğer kızı için de bu yapıların yer aldığı adanın güneyinde bulunan başka bir parsele, Emine-Lütfi Kolukırık evi inşa edilmiştir. Pakize Yusuf Bayraktar Evi, Tarsus’ta, Yeni Ömerli Mahallesi’nde, tren istasyonuna giden Hilmi Seçkin Bulvarı’na paralel bir sokakta yer almaktadır. Yapının kuzeydoğusunda 1317. Sokak, güneybatısında ise İstiklal Caddesi bulunmaktadır. Yapı, iki kat ve bodrum katından oluşmaktadır. Zemin katta yaşama mekânı, bir adet oda, mutfak ve vestiyer odası bulunmaktadır. Yaşama mekânı üç basamakla kademelendirilmiştir ve bu mekânda bir adet şömine yer almaktadır. Şöminenin bulunduğu duvarın yanındaki duvar yüzeyinde ahşap lambri kaplama izleri görülmektedir. Zemin katta ayrıca, yaşama mekânından ve odadan çıkılan iki adet teras tasarlanmıştır. Zemin kattan döner merdivenle birinci kata çıkılmaktadır. Merdivenkovasının dış cephedeki yüzeyi kat boyunca doğrama ile kapatılmıştır. Birinci katta merdivenkovasına açılan iki adet oda ve bir ara koridor ile ulaşılan banyo yer almaktadır. Merdivenkovasına açılan odalardan doğudaki odadan içinde şömine ve soyunma odası olan bir yatak odasına ve başka bir odaya bağlantı sağlanmaktadır. Birinci katta odalardan çıkılan iki adet teras bulunmaktadır. Bodrum kata yapının batısından, bahçeden giriş sağlanmıştır. Mevcut durumda yapının özgün doğramaları, yer döşeme ve duvar kaplamaları, sabit mobilyaları, merdiven ve teras korkulukları, ahşap kafes bölücü elemanları izlenebilmektedir. Pakize-Yusuf Bayraktar Evi, dönemini yansıtan özgün mimari biçimlenmesi ve özgün mimari elemanları ile teknik değer taşımaktadır. Tarsus’un 1950’lerden sonra gelişen kentsel alanının biçimlenmesini anlatan az kalmış örneklerden biri olması ile belge değerine sahiptir. Yapı bölgenin gelişiminde önemli bir rol oynayan bir ailenin fertleri için yapılmış aynı bölgedeki dört evden biri olması ile yerel ölçekte sosyal önem taşımaktadır.
63
NEVŞEHİR - Avanos Lisesi Z. Özlem PARLAK BİÇER Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Özlem SÜMENGEN ÖZKEŞKEK Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Avanos Lisesi’nin yapımına 1944 de başlanır. İnşası 1949’da biter. Bu dönemde Avanos Kaymakamı Süreyya Serbest’tir. Avanos ortaokulu olarak açılır. Daha sonra Avanos Lisesi olur. Avanos Lisesi yeni binasına taşınınca 1997-98 de Kızılırmak İlköğretim Okulu, binaya taşınır. Kızılırmak İlköğretim Okulu’nun kapanması ile bina boşaltılır. Bina taş yığma olarak yapılmıştır. Döşemeleri ahşap tomruklardan oluşturulmuş ve üzerine ahşap kör döşeme yapılmıştır. Bu döşemelerin bakımı her yıl, eğitim-öğretim başlamadan önce ağaçların korunması amacı ile zift uygulanması ile sağlanmakta idi. Bu koruma yöntemi, öğrencilerin beyaz çorap giyme zorunluluğunda, çorapların kirlenmesi açısından, hem velileri hem de öğrencileri rahatsız etmekte idi. Kızılırmak İlköğretim Okulu’nun bu binayı kullanma kararı ile bu devasa ahşaplar çıkartılıp betonarme plak döşeme yapılmış ve önceden sobalı olan ısıtma sistemi de kalorifer sistemi olarak yenilenmiştir. Bina bodrum, giriş ve birinci katlardan oluşmaktadır. Bodrum katı kütüphane, beden eğitimi kış dersliği, depo ve kantin işlevlerini kapsamaktadır. Güneyinde bulunan Kızılırmak nehrinin taşması sonucu belirli dönemlerde bodrum kat kullanıma kapatılmakta idi. Yine bu taşmalardan etkilenmemesi için kütüphanedeki kitaplıklar, duvarların üst kısımlarına monte edilmişti. Giriş katı ise 3 adet büyük sınıf, 2 adet küçük etüt odası, öğretmenler odası ve öğretmenler lavabosundan oluşmaktadır. Birinci katı ise; müdür yardımcıları odası, memur odası, müdür odasının yanı sıra ikisi birbirine masif ahşap bölücü kapı ile açılan 3 adet büyük sınıf ve bir etüt odasından oluşmaktadır. Yığma tekniği kullanılarak yapılan binada taşıyıcı duvar malzemesi taştır. Avanos Lisesi geliştikçe ayrıca laboratuar ve resim atölyeleri için ek yapı yapılmıştır. Bu ek bina daha sonra Avanos Sağlık Ocağı olarak kullanılmıştır. Şimdi ise Kız Meslek Lisesi’nin ek binasıdır. Lise binası, güneyde geniş bir teneffüs ve basket sahasına sahiptir. Batı da ise voleybol sahası ile öğrenci tuvaletleri ve depo ek binası bulunmaktadır. Kuzeyinde tören avlusu yer almaktadır. Batısında küçük bir bahçeyi Kız Meslek Lisesi ile birlikte ortak kullanmaktadır. Lise alanına güneyden tali, kuzeyden ana giriş ile ulaşılmaktadır. Binanın da kuzey girişi ana öğrenci giriş olarak kullanılırken, güney girişi öğretmen girişi olarak tasarlanmıştır. Lise bugün kullanılmamakta ve yıkılmak üzeredir. Belediye tarafından şehir içerisinde geniş otopark yeri olmadığı için yıkılıp yerine otopark yapılması düşünülmektedir. Mevcutta ise bahçesi otopark olarak hizmet vermektedir.
64
NEVŞEHİR - AvanosAlaettin İlkokulu Z. Özlem PARLAK BİÇER Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Özlem SÜMENGEN ÖZKEŞKEK Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü 1957-58 yılların tamamlanan Alaettin İlkokulu binası, tek katlı olarak yapılmıştır. 1958-59 yıllarında Kızılırmak İlkokulu’nun, okula adını veren mahalledeki çocuklarının bu okula gelmesi ile eğitime başlamıştır. Alâeddin Mahallesi’nde yer alan okul Alâeddin Camii’nin arka duvarını doğudan bahçe duvarı olarak kullanmaktadır. Şimdiki adı ile Alâettin İlköğretim Okulu’na güneyde bulunan ana yoldaki bahçe kapısı ile girilmektedir. Güneyde küçük bir bahçesi olan okulun asıl teneffüs alanı kuzeydedir. Batı bahçesine ise ısıtma sisteminin kalorifere geçmesi ile bazı depo ve kazan dairesi eklenmiştir. Ayrıca eğitimi 8 yıl zorunlu olması ile tek katlı olan okul binasına diğer okullardaki gibi üst kat çıkmak yerine kuzey-batısına ek bina yapılması tercih edilmiştir. Bu ek bina içerisinde ana sınıfı da bulunmaktadır. Yapı 2009 yılında bakımdan geçmiştir. Bu sırada ahşap taşıyıcı olan üst döşemesi sökülmüş, yerine betonarme plak döşeme yapılmıştır. Binanın taşıyıcı sistemi yığmadır. Yapı malzemesi olarak taşıyıcı duvarlarda taş kullanılmıştır. Binada dikkat çeken bir özellik ise pencere üstlerinde ahşap lentoların kullanılmasıdır. Avanos’un eski bir mahallesinde tarihi doku içerisinde bulunan yapı, halen ilköğretim olarak kullanılmaktadır.
65
NEVŞEHİR - Avanos Eski Belediye Binası Z. Özlem PARLAK BİÇER Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Ali Burak YANARDAĞ Avanos’un, tarihi gelişim sürecinde, belediye olması ile ihtiyaç gösteren bina gereksinimi, 19944 yılında başlanarak 1949 yılında tamamlanan Avanos Belediye Binası’nın yapımı ile giderilmiştir. Bina Avanos Lisesi ile aynı tarihlerde yapılmaya başlanan ilk kamu binalarındandır. Hem lise binası hem de belediye binası bodrum ve iki kat olarak tasarlanıp inşa edilen binalardır. Ana girişi kuzeyden sağlanmaktadır. 3-4 basamak ile girilen giriş katında ve üst katında sofalı plan tipi görülmektedir. Geçmişte Avanos Belediyesi’nin nikâh dairesi, toplantı salonu ve halkın sık kullandığı belediye birimleri giriş katta yer almakta, üst katta ise belediye başkanı odası ve diğer yönetici birimleri bulunmakta idi. Bina, yığma tekniği ile yapılmıştır. Taşıyıcı duvarlarda taş, yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Döşemeleri ahşap döşemedir. Bina 2009 yılında Avrupa Birliği Projesi tarafından desteklenerek restorasyon görmüştür. Orijinal taşıyıcı sistemi korunmuştur. Ahşap döşeme ve üzerindeki kaplamaları eski malzemenin korunması ile kullanılmaktadır. Ana girişi kuzeyden olan binanın güney ve batısında Merkez Cami, kuzeyinde Hükümet Konağı, doğusunda ise Ziraat Bankası bulunmaktadır. Herhangi bir bahçesi olmayan binaya direk cadde üzerinden ulaşılmaktadır. Avanos Belediyesi’nin AB’ne proje konusundaki başarılı çalışmalarından olan Avanos Eski Belediye Binası’nın bodrum katı günümüzde Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. 2010 yılında Avanos Kadın Girişimciler Kooperatifi, Avanos’lu kadınların sosyal ve ekonomik hayata daha aktif katılmalarını sağlamayı hedefleyerek, Belediye Binası’nın giriş katında yöresel yemeklerin yapılıp servis edildiği bir restoran açmıştır. Birinci katı ise yine bu restorana hizmet veren depo birimlerinden oluşmaktadır. Böylece yeniden işlevlendirilen bina, günümüzde halen kullanımını sürdürmektedir.
66
NEVŞEHİR - Avanos Kız Meslek Lisesi Z. Özlem PARLAK BİÇER Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Gün IŞIK Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Kız Meslek Lisesi İnşası 16 Kasım 1964’te tamamlanmıştır. Genç cumhuriyetin ileri görüşlü, eğitimli kadınlarını yetiştirmek için oluşturulan yapının ilk müdiresi Semra Umaz’dır. Açıldığı yılda görevli olan Kaymakam Erol Dündar ve Tapu Sicil Müdürü Ahmet Çekgeloğlu ile birlikte ilk müdire, geniş katılımlı ve törenli bir açılış yaparlar. Kız Meslek Lisesi, bodrum, giriş ve birinci kattan oluşmaktadır. Bodrum kat kalorifer dairesi ve depo olarak kullanılırken, girişte öğretmen odası, sonradan eklemeler ile düzenlenen müdür ve memur odaları bulunmaktadır. Anaokulu ve yemek pişirme dersleri için teşkilatlı bir mutfak, anaokulu bölümü ve lavabolar da burada yer almaktadır. Üst katta ise kız meslek lisesi gereklerince dikiş sınıfları, normal derslikler bulunmaktadır. Daha sonraki yıllarda lise ek binaya ihtiyaç duymuş ve Eski Avanos Lisesi ek binası Kız Meslek Lisesi’ne verilmiştir. Kız Meslek Lisesi’nin bir kısım atölyeleri artık bu ek binaya taşınmıştır. İlk yapıldığı dönem içerisinde güney girişi ana giriş iken şehrin ana trafik yollarının değişimi ile kuzey girişi ana giriş işlevini yürütmüştür. Yol çalışmalarının yapımında, ilk zamanlarında görev alan müdire sayesinde bina için ayrılan teneffüs sahalarından ödün verilmemiştir. Binanın küçük bir güney bahçesi bulunmaktadır. Buradan olan bina ana girişi ve merdivenleri zaman ile kapatılıp iç mekâna katılmıştır. Önceden doğu cephesinde bulunan merdivenli tali giriş ise daha sonra merdiven kısımlarının doldurulması ile anaokulu için kullanılmaya başlanmıştır. Batıda ise Avanos Eski Lise binası yer almaktadır. Batı teneffüs alanı Avanos Lisesi ile ortak kullanılan küçük bir bahçedir. Yapı dönemi içerisinde modern ısıtma tekniği ile yapılan Avanos’taki ilk binalardandır. Isıtma tesisatı kaloriferdir. Yapını tapusu 1974 yılında çıkarılmıştır. Kız Meslek Lisesi yapım sistemi karmadır. Bazı yerlerde kolon-kirişlere rastlanırken, yığma sistemde taşıyıcı duvarlar ise kesme taş kullanılarak yapılmıştır. Betonarme plak döşeme ile açıklıklar geçilmiştir. Günümüz kullanımları için binaya daha sonra sıhhi tesisat ve bazı iletişim sistemleri ağları eklenmesine rağmen orijinal kullanımını sürdürmektedir. Yapının mimarı; Ömer Gülen, çizen; Ayhan Nuray, inşaat teknikeri; Muammer Altıntaş, sürveyanı; Naci Durugoy, müteahhidi; Kenan Tuğ, taşeronu; Mehmet İnce’dir. Lise bugün halen Kız Meslek Lisesi olarak kullanılmaktadır.
67
NEVŞEHİR - Avanos Kızılırmak İlkokulu Z. Özlem PARLAK BİÇER Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Damla KATUK Kızılırmak İlkokulu, Cumhuriyetin kurulması ile tüm yurtta başlatılan eğitim seferberliği kapsamında, vatanın her köşesine yapılan okulların ilklerindendir. 1928 yılında yapılmıştır. Yapıldığında bodrum ve giriş katından oluşmakta idi. 1957-58 yıllarında Avanos’un bir diğer ilkokulu olan Alâeddin İlkokulu’nun açılması ile öğrencilerin yarısı oturdukları yere göre diğer okula paylaştırılmıştır. Ancak yine de bu gelişme eğitime önem veren Avanos için yeterli olmamış ve Kızılırmak İlkokulu’na 1959-60’da ikinci katı yapılmıştır. Bu yapım sırasında giriş katının yuvarlak pencere bitişleri de değişikliğe uğramış ve buranın kat yüksekliği de düşürülerek betonarme plak döşeme yapılmıştır. Edinilen bilgilere göre giriş katının tavan döşemesinin ahşap olması muhtemeldir. İkinci kat yapılırken bu döşeme betonarme plak olarak inşa edilmiştir. Bina yığma sistemle yapılmıştır. Taşıyıcı duvarlarda malzeme olarak taş kullanılmıştır. İlkokul binası güneyinde Kızılırmak nehri kuzeyinde ise ana ulaşım aksı olan cadde ile sınırlanmış bir alanda bulunmaktadır. Geniş bir bahçesi olan Kızılırmak İlkokulu’nun günümüzde bahçe duvarları Avanos Belediyesi’nin yapmış olduğu ırmak kenarı iyileştirme ve sağlıklaştırma projesi kapsamında yıkılmıştır. Geçmiş yıllarda nehrin taşma dönemlerinde ilkokul binasını su basmakta idi. Okulun büyük bahçe duvarları bu su baskınlarını aza indirmekte ve öğrencilerin nehir kenarına inmesini engellemekte etkili idi. Günümüzde hem nehir hem de diğer yerlerdeki taş bahçe duvarları yıkılmıştır. Bahçe duvarlarının özellikle yol cephesinde orijinalde demir işçiliğinin yoğun olduğu eski fotoğraflardan görülmektedir. Mayıs 1999 tarihinde Halk Eğitim Merkezi buraya taşınmıştır. Halen hizmetlerini bu binada sürdürmektedir. Kızılırmak İlkokulu artık bu isim ile de anılmaktadır.
68
NEVŞEHİR - Avanos Ziraat Bankası Z. Özlem PARLAK BİÇER Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Nagehan OYMAKAPU Avanos’taki ilk banka binasıdır. Ziraat Bankası’nın her il ve ilçede banka şubesi açmasının modern mimari tarzda bir ürünüdür. Ziraat Bankası, 1958 yılında yapılmıştır. Yapımında ateş tuğlası olarak tabir edilen geleneksel yöntem ile yapılan tuğlalar kullanılmıştır. Yapı karma sistemde yapılmıştır. Girişte iki kat yüksekliğinde kolonları bulunan yapının bazı bölümleri yığma tekniği ile inşa edilmiştir. Depo ve ısı merkezinin bulunduğu bodrum kat, banka işlemlerinin gerçekleştiği giriş kat ve müdür için lojman olarak kullanılan birinci kat, yapının ana bölümleridir. Geniş bir bahçe içerisinde yer alan Ziraat Banka’sı binasına giriş kuzeydendir. Güneyinde ise Avanos’un içerisinden geçen Kızılırmak bulunmaktadır. Batısında Eski Belediye binası kuzeyinde ise halen kullanılan Avanos Hükümet Konağı yer almaktadır. Binanın zemin katında ana girişe iki kat kolonların arasından geçerek ulaşılmaktadır. Zemin katta açık plan tipi uygulanmıştır. Sağlı sollu banka çalışanlarının masaları bulunmaktadır. Girişin sol tarafında müdür ve yardımcısı için sonradan bir ayırıcı panel eleman yerleştirilmiştir. Yapı içerisinde kuzeyde bulunan girişten güney yönüne doğru ilerledikçe 3-4 basamakla oluşturulan ayrı bir bölüm ile karşılaşılır. Burası, bankanın kasa birimi olarak düzenlenmiştir. Günümüzün getirdiği gerekli tesisatlar ve bazı iç bölmeler dışında planında değişiklik yapılmamıştır. Halen Ziraat Bankası olarak işlevini sürdürmektedir.
69
SAKARYA - Adapazarı Zirai Donatım Kurumu Yemekhane ve İşçi Lokali Elif Özlem AYDIN Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Elif Sibel KOTAN Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü 1944 yılında Türkiye Zirai Donatım Kurumu'na (TZDK) bağlanan Sakarya Alat-ı Ziraiye işletmesi Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde Demir-Tahta Araba Fabrikası (DE-TA) adıyla faaliyetine başlamıştır. Kaynaklarda kuruluş yılı ile ilgili olarak 1914, 1916, 1917 gibi farklı tarihler belirtilmektedir. Tesiste Kurtuluş Savaşı sırasında orduda kullanılmak üzere kağnı vb. ulaşım araçları üretildiği bilinmektedir. 1944 yılında Türkiye Zirai Donatım Kurumu ismini alan kurumda; pulluk, tohum ekme, batöz, yayık, arı kovanı gibi zirai aletler üretilmeye başlanmıştır. 1962'de Ford traktörlerinin ithalatı yapılan tesiste parça imalatı, bakım ve teknik hizmetler sürdürülmüştür. 1979 yılında Avusturya Steyr firmasıyla yapılan anlaşma ile Steyr marka traktör üretilmeye başlanmıştır. 1996 yılından itibaren ise Başak marka ve logosuyla traktör üretimi sürdürülmüştür. Özelleştirme kapsamına alınan tesis 2003 yılında kapatılmıştır. Yaklaşık 198 bin metrekarelik alan üzerine oturan Zirai Donatım Kurumu yerleşkesi Sakarya İli Adapazarı İlçesi’nin Mithatpaşa Mahallesi'nde yer almaktadır. Tesise ait üretim yapılarının büyük bölümü tesis kapatıldıktan sonra yıkılmıştır. Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkılan bu alanda Kent Park projesi hayata geçirilmiştir. Alanın deprem gibi doğal afetlerde, toplanma ve barınma merkezi olarak kullanılması planlanmaktadır. Adapazarı TZD Kurumu’ndan günümüze Kent Park çevresinde yer alan yemekhane ve işçi lokali olarak kullanılan yapı, çeşitli idari binalar ve lojmanlar ulaşabilmiştir. Günümüzde lojmanlar İl Özel İdaresi’ne, diğer binalar ise Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilmiştir. Bu yapıların büyük bölümü 2011 yılında Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescillenmiştir. İşçi lokali ve yemekhane olarak kullanılan yapının özgün işlevine 2000’li yılların başında son verilmiştir. Mimarı hakkında bilgiye ulaşılamayan yapının 1940’lı yıllarda inşa edildiği bilinmektedir. Bir süre nüfus idaresi, daha sonra zabıta amirliği olarak kullanılan yapı günümüzde kullanılmamaktadır. Yapının iki katlı, dikdörtgen planlı kitlesi yaklaşık 18.00 x 38.00 m. alan üzerinde oturmaktadır. Yaklaşık 13.00 x 21.00 m. boyutlarındaki orta aksı yan kanatlarından yaklaşık 100 cm. yüksektir. Ayrıca bu aks, üst katta yan kanatlardan kuzey-batı ve güney-doğu yönlerde yaklaşık 225 cm.içerdedir. Yapının üst örtüsü bu yönlerde kolonatlarla desteklenmektedir. Bu aksa giriş güney-doğu yönündeki dökme mozaik merdivenlerle ulaşılan kolonatlı cepheden sağlanmaktadır. Yapının orta aksı yemek salonu, lokal olarak tasarlanırken kuzeydoğu ve güneybatı yönlerindeki kanatlar bu alanlara yardımcı servis mekanları ile idari birimleri barındırmaktadır. Binanın orta aksındaki kitle betonarme, yan kanatları ise kagirdir. Yapının ahşap beşik çatısı çelik makaslarla desteklenmiştir, bu makaslar ahşap tavan kaplamasını da taşımaktadır. Restorasyonu gündemde olan yapının yeni işleve uyarlanma sürecinde, özgün mimari ayrıntılarını mümkün oldukça koruyan yaklaşımların tercih edilmesi tavsiye edilmektedir. Kaynak: Sakarya Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Arşivi Savaş, D. 06.04.2002 Zaman Gazetesi Doldur, H. (2003) Tarımdan Sanayiye Bir Ova Şehri: Adapazarı, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Coğrafya Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İstanbul Hayır, M., (2005) Sakarya’da Sanayi Faaliyetleri ve Özellikleri, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu- KEAS’05, DPT-Pamukkale Üniversitesi, Denizli.
70
71
TRABZON Vilayeti Süheyla BİRLİK Yrd.Doç.Dr., Karabük Üniversitesi Safranbolu FTGSTF Mimarlık Bölümü Devletin otoritesini temsil eder... 1860’ların başında vali Emin Muhlis Paşa zamanında ahşap olarak yapılmaya başlanmış, 14 Kasım 1862 tarihinde kazara çıkan bir yangın ile yanmış, 1864 yılı ortalarında da -aynı alanda- kâgir taş olarak yeniden inşa edilmiştir. Atatürk’ün Trabzon’a ilk kez yaptığı ziyaretin (15-17 Eylül 1924) ikinci günü, uğradığı konağın eskimiş halini görünce onarımının yapılmasını istemesi sonucu yıkılarak 1931 yılında inşasına başlanmış, ödeneğin yetersiz gelmesi nedeniyle ancak Cumhuriyetin 10. yıl kutlamaları kapsamında 1933 yılında hizmete açılmıştır. Trabzon kentinin çekirdeği-en eski yerleşim alanı (Ortahisar Mahallesi) içinde yer alır. Kuzeyinde geleneksel sivil mimari örnekleri, güneyinde Hüseyin Kazas Kültür Merkezi (eski cezaevi), doğusunda Tabakhane Köprüsü ve Tabakhane Vadisi, batısında Büyük Fatih Camii (Ortahisar Camii) ile çevrelenmiştir. 2 no’lu kentsel sit alanı merkezindedir. I. Ulusal Mimarlık Dönemi’ni yansıtan “Trabzon Vilayeti”, kentte mevcut Cumhuriyet dönemi yapılarının en özgün örneğidir. Bodrum üzeri 2 katlıdır. Odaları -yatayda ortada bir koridordan- kuzey ve güney cephelerine doğru dizilmiş olup, simetrik aks düzeninde gelişen dikdörtgen bir plan şemasına sahiptir. Dolaşım alanlarını cam yüzeyli iki avlu aydınlatır. Girişi hafif öne çıkarılarak vurgulanmıştır. Yüksek tavanlıdır ve geniş ahşap saçaklı bir çatı ile örtülüdür. Cephede pencere üstlerinde -dekoratif amaçlı olarak- mavi çinilerle süslenmiş panolar bulunur. Bahçesi, Trabzon surlarından Tabakhane Vadisi’ne de bakar ve içinde sedirler, gülibrişim, palmiye, sagu palmiyesi, kadife çamı gibi nadide ağaçlar, değerli çiçekler bulunur. Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın 04.09.1985 tarihli ve 1426 sayılı kararıyla korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillenmiş (envanter no:352), Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 28.05.1990 tarih ve 823 sayılı kararıyla da koruma grubu II olarak belirlenmiştir. 1987 yılında ihtiyaca cevap vermemesi üzerine valilik Hatuniye Mahallesi’ndeki yeni binasına taşınınca, Trabzon’un kültür hayatına canlılık kazandırması için 1989 yılında kültür merkezi olarak onarılmıştır. 1 Ocak 1992 tarihinden beri de, aynı amaçla hizmet vermeye devam etmektedir. Maliye Hazinesi’ne ait yapının bodrum katında arşiv, resim atölyesi, depo ve teknik birim; zemin katında kitap satış yeri, çocuk kütüphanesi, atölyeler, konferans ve sergi salonları; birinci katında bürolar ve müdür odaları (il kültür ve turizm müdürlüğü, kültür merkezi müdürlüğü, rölöve ve anıtlar müdürlüğü, devlet güzel sanatlar galerisi müdürlüğü) bulunur.
72
KKTC – Gazimağusa Belediye Binası Hacer BAŞARIR Dr., Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık Bölümü, Kuzey Kıbrıs Devrim YÜCEL BESİM Dr., Kuzey Kıbrıs Gazimağusa Belediye binası, Surlarla çevrili tarihi kent ile 1960 larda modern dönem mimarisinden etkilenerek gelişen Kapalı Maraş (Varosha) bölgesi arasındadır. Köşe tanımlayan bina, önemli kamu yapılarına adres olmuş işlek ve geniş Polatpaşa Bulvarı’ nın sonundadır. Kıbrıs’ ta ilk olarak 1957 yılında yapılan mimari yarışma sonunda kazanan Kıbrıslı Rum mimar DionisisTaurnasiz’ e ait bir projedir. Yapı, Kıbrıs Adası’ nın yakın tarihinde yaşanmış olan politik, ekonomik ve sosyal değişimlere tanıklık etmiştir. Yaşanan savaşlardan yaralar almış, ancak bütün sorunlara rağmen aslına bağlı kalınarak yapılan yenilemelerle korunmuştur. Kıbrıslı Rumlar tarafından inşa edilen ve kullanılan yapı, günümüzde Kıbrıslı Türklerin yaşadığı önemli bir kentin yönetim yapısı olmuştur. Yapı, yeni işlevi ve kullanıcılarıyla Kıbrıs mimarisinin önemli bir dönem yapısıdır. Konumunun bütün potansiyellerini kullanarak ve arazinin şeklinden etkilenerek V şeklinde tasarlanmış olan yapı, modern dönem mimarisinin özelliklerini taşımaktadır. Kesişen iki caddenin kavşak noktasında konumlandığından dolayı, bu iki aksı baz alarak iki kütle olarak tasarlanmış ve ortada ayrı bir kütle olarak çözülen merdiven kulesi ile birleştirilmiştir. Orjinalinde dikdörtgen planlı olan ancak yarışma jürisi tarafından yuvarlak yapılması istenen merdiven kulesinin kuzeye bakan cephesi ise tamamen cam bir cephe olarak tasarlanmıştır. Yapı, zemin katta büyük ölçüde kolonlar üzerine kaldırılarak yayalar için iki cadde arasında geçiş sağlanmıştır. Böylelikle betonarme yapının taşıyıcı sistemi zeminde bütün çıplaklığıyla vurgulanmıştır. Yapının kavşağı karşılayan bölümü, diğer kütlelerden daha alçak bırakılarak karşıdan daha iyi algılanması amaçlanmıştır. İklimsel veriler gereği; Güneybatı cephesinde tasarlanan beton güneş kırıcı elemanlar ve Batı cephesindeki dikey prefabrik elemanlar, cephelerdeki modern tarzın estetiğiyle bütünleştirilmiştir. Ayrıca projenin yapıldığı yıllarda Mağusa kentinin silueti için etkileyici olduğu belirtilen dört katlı hol de vurgu yapan bir kütledir. Tamamı beyaz renkte boyanmış olan yapının yalın dili, kütle hareketleri ve zeminin yükseltilmesiyle dinamikleştirilmiştir. Cephelerdeki sade çizgiler düz çatı ile tamamlanmıştır. Yapının Kapalı Maraş bölgesi’ ne olan yakınlığı ve modern kimliği ile bu bölgeden devam eden etkileri taşıması, Kıbrıs Adası’ nın bugünkü siyasi durumunda yapıyı önemli kılmaktadır. 1974 sonrası Maraş bölgesinin kullanıma kapatılmasıyla bir sınır yapısı durumuna düşmüş olsa da, bu bölgenin şu anda yapılmakta olan politik müzakerelerle açılması amaçlanmaktadır. Böyle bir durumda yapının öneminin daha da artması öngörülmektedir.
73
KKTC - Lefkoşa Kumsal’da Kaşifler Evi Devrim YÜCEL BESİM Dr., Kuzey Kıbrıs Hacer BAŞARIR Dr., Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık Bölümü, Kuzey Kıbrıs Bugünkü adı “Kaşif Apartmanı” olan yapı, başkent Lefkoşa’ nın özellikle 1980 li yıllarda gelişmeye başlamış; günümüzde ise en hareketli olan caddesinin üzerinderindedir. İlk olarak iki katlı bahçeli bir konut olarak planlanmış olan yapının mimarı Ayer Kaşif’tir. Yapım aşamasında kolonlar üzerinde yükselen tek bir kat olarak proje değiştirilmiş; 1988’ de zemin kat ayrı bir konut olarak düzenlenmiş; 1996 yılında ise ikinci kat eklenmiştir. Apartmanın zemin katı 2010’ da kiraya verilmiş ve mağazaya dönüştürülmüştür. Yapı, 1972’ den beri Kaşif ailesi tarafından kullanılmaktadır. 600m2 lik köşe bir arsa içindeki yapının kat kullanım alanı 240 m2 dir. Betonarme karkas sistemindeki yapının fiziksel bir sorunu yoktur; ancak çevresindeki gelişmelerden ve özellikle trafik yoğunlunundan kaynaklanan gürültü kirliliklerinden dolayı konut sahipleri rahatsızdır. Yapıldığı yıllarda etrafında tek katlı geniş bahçeli evlerle çevrili olan ve önünde dere etrafında gelişen yeşil bir bant bulunan yapının bu doku nitelikleri kısmen sürmektedir; ancak günümüzde yakın çevresinde altı katlı yeni apartmanlar inşa edilmiş ve oniki katlı hotel-casino işletmesi açılmıştır. Yapının en karakteristik özelliklerinden biri, ön cephedeki yalın yatay çizgilerinin uzun ve geniş balkon kullanımlarıyla sağlanmış olmasıdır. Beyaz yüzeylerdeki doluluk ve boşluk oranları, ışık ve gölge dengesi ve yapıldığı yıllardaki yenilikçi yapı malzemesi seçimleriyle dikkate değerdir. İç mekan organizasyonunda ise işlevsellik ön plana çıkartılmıştır. İç mekanlardaki ahşap panellerin ve donatı elemanlarının tasarımı ve malzeme seçimleri de Mimar Ayer Kaşif’ e aittir. Dış mekan düzenlemesinde mevcut ağaçların korunmasına dikkat edilmiş, konumundan dolayı ön bahçede Kıbrıslı Türk heykeltraş Ahmet Uzunahmet’ e özel bir heykel sipariş edilmiştir. Yapı, bir çok nitelikleriyle Kuzey Kıbrıs için önemlidir. Bunlardan ilki konumudur. Üzerinde bulunduğu cadde İngiliz koloni dönemi’ nde (1870-1960) Sheaksper adıyla anılan ve günümüzde daha da önem kazanan bir yerdir. Diğer önemli niteliği, gerek dış görünüşü gerekse iç mekan düzenlemesiyle Modern Mimarlık prensiplerine sahip olması ve Kıbrıs Mimarlık tarihinde yeri olmasıdır. Ayrıca Kıbrıs Türk Mimarlar Odası’ nın birinci başkanı tarafından tasarlanmış olması da önemini artırmaktadır.
74
KKTC - Lefkoşa Meclis Binası Devrim YÜCEL BESİM Dr., Kuzey Kıbrıs Ayer KAŞİF Y. Müh. Mimar, Kuzey Kıbrıs Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclis Binası, başkent Lefkoşa’ da Girne Kapısı bölgesi’ nde merkezi bir konumdadır. Şu anda koruma altında olan yapı, ilk olarak fabrika olarak tasarlanmış ve Dianellos Vergopulos (British American Tobacco Company) isimli bir şirket tarafından işletilmiştir. 1963 yılına kadar Kıbrıslı Rumlar tarafından sigara fabrikası olarak kullanılan yapı, o dönemde yaşanan politik durumdan dolayı 1963-1976 yılları arası Kıbrıs Türk Mücahitleri’ nin bir taburu tarafından kullanılmıştır. Yapı, yeni kullanımına göre 1976 da bir dönüşüm projesi ile yenilenmiş; 1990 da ise yapıya bir blok eklenmiştir. Sigara fabrikasının mimarı bilinmemekle birlikte yenileme projesi Yük. Müh. Mimar Özay Erdemer’e ve ek yapı projesi Mimar Sadık Şah’ a aittir. Bodrum ve iki kattan oluşan yapının dört farklı girişi vardır. Yapının orjinal bloğu ve eklenen bloğu; arsaya bir iç avlu oluşturacak şekilde yerleştirilmiştir. Yapının orjinal bölümünde zemin katta meclis toplantı salonu ve fuayesi, meclis başkan odası, üst düzey ofisler, şeref salonu, siyasi partilerin temsil odaları ve başbakanlık ofisi; bodrum katta komisyon odaları, idari personel ofisleri ve kafeterya bulunmaktadır. Yeni blokta meclis üyeleri ofisleri, galerili bir kütüphane ve arşiv vardır. Yapı, Venedik dönemine ait surların yakınında ve ilk Şehitler Anıtı’ nın bulunduğu kavşaktadır. Çevresinde Cumhurbaşkanlığı binası, T.C. Lefkoşa Büyükelçiliği, Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası gibi önemli yönetim yapıları; ayrıca Kıbrıs Türk Modern Mimarlığı açısından özgün nitelikli binalar bulunmaktadır. Yapının en karakteristik özelliği, geleneksel Türk mimarisi’ nde geniş şekilde kullanılmış olan kafesin asıl cephelerde ağırlıklı olarak kullanılmasıdır. Bu vurgulayıcı yapısallar, cepheye hareket kazandırmış ve yeni ile eski bloklar arasındaki bütünlüğü sağlamıştır. Ayrıca yapının girişlerini örten uzun saçakları da karakteristik cephe elemanlarıdır. Beyaz, yalın kütleler içeride bir toplanma mekanı oluşturacak şekilde konumlandırılmış; iç avlusunun ve çevresinin peyzajıyla zenginleştirilmiştir. Yapı, farklı kullanım ve kullanıcılarıyla Kıbrıs adası’ nda yaşanan politik değişimlere sahne olmuştur. 1976’dan beri genç devletin alt yapısının oluşturulduğu mekanlarıyla Kıbrıs Türkleri tarafından kullanılılan yapı, Kıbrıs Türk Mimarlığı için önemlidir. KKTC’nin kurulduğu 1983 yılında Cumhuriyet’ in ilan edilmesine mekan oluşturmuş yapı, tarihsel açıdan önem taşımaktadır. Tarihi surlariçi kent ile özellikle 1980 sonrası gelişen ‘modern’ Lefkoşa’ nın kesiştiği yerde olmasından dolayı konumu da yapının önemini artırmaktadır.
75
KKTC - Tarihsel Dönemlerden Modern Döneme Geçiş: Ümit – Suna Süleyman Onan Evi Yasemin MESDA Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Kıbrıs’ın başkenti olan tarihi Lefkoşa suriçi kentinde, birçok uygarlığın izleri bulunmaktadır. Kentin batısında, Ümit – Suna Süleyman Onan Evi’nin yeraldığı bölge olan, Köşklüçiftlik bölgesi bulunmaktadır. Bu bölge, Osmanlı döneminde yaşamış lonca başkanlarından Tüccarbaşı’nın sahip olduğu büyük bir çiftlik iken sonraları ailenin de büyümesi ile parsellere bölünüp elden çıkarılmıştır. İngiliz döneminde (1878-1960) ise kuzeye doğru gelişerek Lefkoşa’nın gözde yerleşim merkezlerinden biri haline gelmiştir. Çalışma kapsamında, Lefkoşa tarihi suriçi dokusunda yer alan, yaklaşık 800 yıllık tarihsel bir geçmişi olan konutların, süreç içerisindeki değişim ve gelişimleri incelenmiş, bu etkilerin modern dönem mimarisine yansımaları araştırılmıştır. Sırasıyla Lüzinyan (1191-1489), Venedik (1489-1571), Osmanlı (1571-1878) ve İngiliz (1878-1960) dönemlerinde inşa edilmiş konutların mimari gelişimleri, plan – cephe özellikleri, malzeme ve yapım sistemleri incelenmiştir. Daha sonra, 1962’de kurulan Kıbrıs Türk Mimarlar Odası’nın bir numaralı üyesi olan, Mimar Ahmet Vural Bahaeddin’in tasarlamış olduğu modern döneme ait olan bu konut için de, ayni araştırmalar yapılmış ve insan yaşamının temel gereksinimlerinin benzerlikler göstererek ve gelişerek devam ettiği görülmüştür. Beş kişilik bir aile için tasarlanan konutun zemin katında; günlük yaşama mekânları, mutfak, yemek odası, banyo, açık teraslar, garaj, çamaşırlık ve avukat Ümit Süleyman’ın ofisi bulunmaktadır. Garaj girişi ile konut girişi bir iç bahçeyle birbirinden ayrılmıştır. İç bahçede bulunan süs havuzu, evin içerisine girecek şekilde tasarlanmış fakat daha sonradan kullanıcıların isteği üzerine binadan kopartılarak, sadece dış mekânda konumlandırılmıştır. Birinci katta ise, çocuk yatak odaları ve sokağa bakan yarı açık teraslar bulunmaktadır. Konutun güney cephesinde konumlanan ebeveyn yatak odası, banyo ve dolap odasını da içinde barındıran bir odadır. Koridorda ortak kullanım için tasarlanmış bir banyo yer almaktadır. Hol çift kollu merdivenle son bulmakta ve iki kat yükseklikte devam etmektedir. Konutun girişi, uzun bir saçakla sokaktan iyice içeriye çekilmiştir. Sokakla konutun ilişkisini kesen, özel bir açık mekân yaratan, kırmızı tuğladan şaşırtmalı olarak örülmüş, geçirgen bir bahçe duvarı yapılmıştır. Genellikle şeffaf yüzeylere sahip olan konutun cephelerinde simetri uygulanmamıştır. Fonksiyonlara uygun olarak açılan kapı ve pencereler kullanılmıştır. Binanın yapım tekniği betonarme olup, cephelerde beyaz renk ve brüt betonun uyumu görülmektedir.
76
KKTC – Atatürk Kültür Merkezi, Lefkoşa†††† Devrim YÜCEL BESİM Dr., Girne Amerikan Üniversitesi Hacer BAŞARIR Dr., Girne Amerikan Üniversitesi 1981 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti döneminde yapımına başlanan bina, 1984 yılında, KKTC’nin kuruluşundan bir yıl sonra tamamlanmıştır. Genç devletin kültürel alt yapısını oluşturmada büyük katkısı bulunan bu yapı, mimar Burhan Atun’un deyimiyle var oluş kavgasında ‘ileriye doğru adım atmanın ancak kültür-sanatla mümkün olabileceğine inanmış küçücük bir toplumun, anavatanın desteği ile verdiği başarılı bir sınavdır’. Atatürk Kültür Merkezi tarihi Lefkoşa ile özellikle 1980 sonrası gelişen ‘modern’ Lefkoşa’nın kesiştiği yerdedir ve bu bölge çok özellikli yapıları içerir. Bunlar arasında daha önce do.co.mo.mo_tr’de de sunulmuş olan Lefkoşa Kız Lisesi binası da bulunmaktadır. Bina içinde bulunduğu çevrenin bir parçası ve devamı olarak Kıbrıs Türk Mimarlığında yerini almıştır. Atatürk Kultür Merkezi Kıbrıs Türk Mimarlığı’nda ilk brüt beton kullanımı özelliğini taşır. Bu anlamda Modern Mimarlık ilkeleriyle parallel bir şekilde yapı malzemesi çıplak ve ekstra bir dekoratif elemana yer bırakılmaksızın tasarlanmıştır. Bu sistem iç mekanlarda da modern kimliğin belirleyicisi olmuştur. Binanın fuaye kısmında ise ‘Atatürk ve Kültür’ konulu yarışmadan ödüllü bir röliyef de yer almaktadır. Yapı 25 yılı geride bırakmasına karşın güncelliğini yitirmemiş bu anlamda sürdürülebilirlik kavramlarına da sahip çıkmıştır. Mimar Atun yapının o günün sosyo-ekonomik koşullarına göre esnek ve çok amaçlı mekanlarla şekillenmesine önem göstermiş, birçok kullanıcıyı bir araya getirmeyi amaçlamıştır. Yine Modern mimarlık prensipleriyle paralel olarak yapıda içerdeki işlevlerin dışa yansımasına özen gösterilmiştir. Mekanlarda gün ışığı başarılı bir şekilde kullanılmış, tasarlanan güneş kırıcı elemanlar yapının modern konseptlerine katkı sağlamıştır. Yapıda ayni zamanda engelliler de düşünülmüş bu amaçla girişlerde rampalar kullanılmış ve yeni ekte engelli tuvaletleri de düşünülmüştür. Bina, kamu yapısı olma sorumluluğuyla tasarlanmış ve bu sebeple çevre duvarlarından arındırılmıştır.
††††
Bu yapıya ait poster çalışması“Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları VI – Eskişehir, 2010” toplantısında sunulmuştur.
77
KKTC – Kıbrıs Barış ve Özgürlük Anıtı (Çıkartma Anıtı)‡‡‡‡ Devrim YÜCEL BESİM Dr., Kuzey Kıbrıs Ayer KAŞİF Y. Müh. Mimar, Kuzey Kıbrıs Anıt tipleri içinde `özgürlük anıtları`, toplumların özgürlük ve bağımsızlık bedellerini simgeleyen ve bu bedeli ödeyenlere karşı minnet duygularını ifade eden önemli kentsel peyzaj elemanlarıdır. Kuzey Kıbrıs’ taki “Barış ve Özgürlük Anıtı” da Kıbrıs Türk toplumunun kendi geçmişine saygı gereği olarak tasarlanan ve o dönemin mimari niteliklerine uygun inşa edilmiş yenilikçi bir yapıttır. Eser, Kıbrıs Türk halkının ortak anılarını paylaşabilecekleri bir kentsel mekan tanımlamaktadır. Sadece tasarlanan görkemli yapı ile değil, bulunduğu yer ve çevresindeki peyzaj düzenlemesiyle anıtsal bir niteliğe sahiptir. Hem bulunduğu yerdeki konumlandırılışıyla hem de yapısal elemanlarının taşıdığı sembolik değerlerle güncelliğini ve politik açıdan önemini korumaktadır. Ayrıca yapım yıllarındaki ekonomik zorluklara rağmen mimari bir yarışma sonunda yapılması, yeni bir yapı sisteminin ve malzemelerin kullanılması, hatta statik açıdan zorlanması dikkat çekicidir.
‡‡‡‡
Bu yapıya ait poster çalışması“Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları VI – Eskişehir, 2010” toplantısında sunulmuştur.
78