Sen benimsin

Page 1


Tessa Bailey Sen Benimsin Kitabın Özgün Adı: Protecting What’s His Nemesis Kitap / Roman Yayın No: 284 Yazan: Tessa Bailey Çeviren: Pınar Polat Yayına Hazırlayan: Hasret Parlak Düzelti: Ceylan Türk Son Okuma: Pınar Şentürk Kapak Tasarım ve Uygulama: Başak Yaman Eroğlu ISBN:978-605-9809-24-5 © Tessa Bailey © Nemesis Kitap Bu kitabın yayın hakları Nurcihan Kesim Telif Hakları Ajansı aracılığıyla alınmıştır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Sertifika No: 26707 1. Baskı: Ekim 2015 Baskı ve Cilt: Kitap Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti Davutpaşa Cad. No: 123 Kat:1 Topkapı / İstanbul Tel: 0212 482 99 10 (pbx) Sertifika No: 16053 Yayımlayan: NEMESİS KİTAP Gürsel Mah. Alaybey Sk. No:10/2 Kağıthane / İstanbul Tel: 0212 222 10 66 - Faks: 0212 222 46 16 info@nemesiskitap.com / www.nemesiskitap.com




Yazar Hakkında Tessa Bailey, kocası ve küçük kızıyla Brooklyn, New York’ta yaşıyor. Yazı yazıp aşk romanları okumadığı zamanlarda iyi bir tartışmadan ve otuz dakikalık yemek tariflerinden zevk alıyor. www.tessabailey.com



Patrick ve Mckenzie’ye…



Teşekkürler

Kocam Patrick’e kendisi de çok yoğun çalışmasına rağmen ben yazı yazarken (ya da bir kenarda sigara içmeyi asla bırakmamış olmayı dileyerek sessiz sessiz ağlarken) bebeğe bakmak zorunda olmaktan asla şikâyet etmediği için teşekkür ederim. Sen benim hak ettiğimden çok daha ötesin. Heather Howlan’a yeni bir yazara şans verip bu yabancı ve baş döndürücü süreçte sabırlı davrandığı için teşekkürler. Bu kitabın tek kelimesini bile okumamasını tercih ettiğim anneme, babama, erkek kardeşime teşekkür ederim. Sizi çok seviyorum. Anlayışınız için teşekkürler. Arkadaşım Maggie nam-ı diğer Robin’e ilk taslak metnimi üç kez okuyup aslında berbat olsa da muhteşem olduğu konusunda ısrar ettiği için. Tabii gerçek hayatta yaşadıkları maceralar ile kitabımda yazdığım kadınlar arasındaki ilişkilere ilham olan Manhattan’daki en komik, en çılgın kızlara sonsuz teşekkürler! Hayatımın en güzel gecesiydi.

9





Çalmak ya da çalmamak... İşte bütün mesele buydu. Ginger Peet sararıp solmuş ikili koltuğa yayılmış, âdeta boya küpüne düşmüş sarışını inceledikten sonra dikkatini tekrar kadının elindeki para dolu açık çantaya verdi. Dudaklarını birleştirip kendisine birbiriyle çelişen tavsiyeler vermeleri için omuzlarında hayali melek ve şeytanın çıkmasını bekledi. Hiçbir şey olmadı. Bundan da anlaması gerekmez miydi? Bir şey olacağına vicdanı onu terk etti. Ginger odanın diğer ucuna geçip kullanılmamış, tahminen 1992 model kocaman stereo sisteminin üstüne oturdu. Teyp âdeta kollarını kavuşturmuş “Grev var. Anlarsın ya,” der gibi omuz silkiyordu. Tek kaşını kaldırdı. Anlaşılan hayal gücü, vicdan azabı duymamasını daha şimdiden fazlasıyla telafi ediyordu. Soluk renkli pis halının üstüne çöktü ve dizlerini göğsüne çekip titrek bir nefes aldı. Bobby’s Hideaway adlı bardaki akşam vardiyası, bekârlığa veda partileri ve Vanderbilt’ten gelen okul kulübü üyesi genç erkeklerin saat gece dörde kadar içki siparişlerini haykırmalarıyla her zamanki gibi aşırı yoğundu. Nashville’de şehir merkezinde tipik bir akşam böyleydi. 13


Tessa Bailey

Çoğu geceler Ginger da bağırarak onlara eşlik eder ve üstüne düşen rolü oynardı. Çok gürültülü müzikten duyamadığı şakalara bile gülerdi. Elinden geleni yapardı. Genç erkeklerden oluşan düzenli müşterilerine tek bir kez bile zorla gülümseyecek gücü bulamadığı bu akşam, eve geldiğinde kendisini bekleyen bir tomar para bulması tamamen tesadüf müydü? Dahası, anneleri aylardır kapılarında bitmemişti ama uğrayıp kestirmek için bula bula bu geceyi bulmuştu. Ginger, Valerie’yle en son konuştuğunda -tamam tartıştığında- annesi geçinmek için striptiz yapıyordu. Eğer uyuşturucu ve alkolün verdiği bulanık kafayla yaşamaya hayat denirse yaşıyordu. En azından şerefiyle sızmayı ve bu süreçte de Ginger’ın on yedi yaşındaki kız kardeşi Willa’yı uyandırmamayı başarmıştı. Willa, annelerinin alışılageldik yokluğu yüzünden girdiği depresyonu cesurca saklamaya çalışıyordu ama Ginger bunun onu derinden yaraladığını biliyordu. Ginger birinin kız kardeşini incitmesini hiç de hafife almazdı. İster annesi, ister başkası olsun. Gözlerini kısarak bir kez daha para dolu çantaya baktı. Valerie’nin bu kadar parayı bir direğin etrafında dans ederek kazanmış olmasına imkân yoktu. Yüzlük banknotlardan oluşan ve lastikle tutturulmuş iri desteleri inceledi. Bu kadar para kazanmak için neler vermezdi ki? Önündeki deste deste paralar; özgürlüğü, değişimi, Willa ile geçimlerini sağlamak için içki doldurmaktan başka bir şey yapma fırsatını simgeliyordu. Willa. Bu, Ginger’ın kız kardeşini ev denen bu harabeden; 14


annelerinin -tabi eğer eve gelirse- yanında getirdiği tuhaf adamların yarattığı tehlikeden; yirmi üç yaşındaki kızının seni soyup soymamayı düşünürken ikinci el dükkânından alınmış bir koltukta sızmaya iten bir kaderden kurtarmasına yönelik ilk ve tek fırsattı. Yine de Ginger eğer parayı alıp kapıdan çıkarsa bunun bir şekilde başına dert olacağından neredeyse kesinlikle emindi. Dahası bu bir tek kötü kararın onu en büyük korkusuna, yani annesi gibi olmaya bir adım daha yaklaştıracağını da fark etmişti. Ginger koltuktaki deri ve kemikten oluşan yumrunun da bir zamanlar hayalleri ve bir nevi hedefleri olduğuna inanmak zorundaydı. Sonra da yanlış bir karar sonucunda kendini tanga giymiş ve memelerini örten yapışkanlardan takmış bir halde 80’lerden kalma, modası geçmiş bir şarkı çalan Dirk adında bir kamyoncuya poposunu sallarken bulmuştu. Ancak Ginger belli bir süre iyi bir insan olabilirse, Willa’nın kaderini değiştirebilirdi. Altıncı sınıfı atlayan, bir denizci gibi küfreden ve onu ağlatabilen fotoğraflar çeken Willa’nın bir halt olma, önemli birisi olma şansı olurdu. Dökülen boyalara, lekeli halıya ve iki kez ikinci el dükkânına bırakılan televizyon ünitesine baktı. Ginger kız kardeşi için bir ebeveyn olma sorumluluğunu üstlenmeseydi, Nashville’i ardında bırakarak çoktan kaçıp giderdi. Willa’yla paylaştığı odadaki gıcırdayan ikiz yatağında uykuya dalma, otobüsle şehre inip iki vardiya çalışmak için yarın sabah yine kalkıp sevimsiz rutini tamamlama, sonra da masaya yemek koymaya ve kirayı çıkarmaya ça15


Tessa Bailey

balama ve bütün bunları yaparken bir yandan da kız kardeşine göz kulak olma fikri midesini bulandırdı. Artık yarından ötesi göremiyorum ve bu hiç de iyi bir şey değil. İdolü Dolly Parton’ın da bir zamanlar dediği gibi “Yürüdüğün yolu sevmiyorsan kendine başka bir yol çizmeye başla.” Bunun için Ginger’ın çok çabalaması gerekecekti. Bu yüzden de biraz paraya ihtiyacı vardı. Parayı alıp yüzünün önünde yelpaze yaptı ve küflü kokusunu içine çekti. Tabii suçluluk duygusu her an baş gösterebilirdi ve çantayı Valerie’nin koluna tekrar yerleştirip onu hiç görmemiş gibi de yapabilirdi. Sonra da vicdanı rahat bir halde ve annesinin yeni bir sayfa açıp parayı Willa için kullanacağına, onu daha güzel bir eve taşıyacağına dair asılsız bir umutla uykuya dalabilirdi ya da kaderin önüne koyduğu bu fırsatı değerlendirebilir ve orayı terk edip gidebilirdi. Çantayı alıp omzuna atarken insan doğasına dair çok önemli bir şey öğrendi. İnsanlar çoğu zaman tartışmalı kararlar verirlerdi ve kocaman bir pişmanlık dalgası onlara doğru geliyor bile olsa o kararları verirken gülümserlerdi. Ginger kendisine şaşkınlıkla bakan vicdanına el hareketi çekip eşyalarını toplamaya gitti.

16




Başkomiser Derek Tyler, banyo lavabosunun önünde durup kanlanmış gözlerine baktı. Of, tabii! Bu yüzden boş mideyle viski içmiyorum, diye düşündü. Ne kendi aptallığını hatırlamak hoşuna gidiyordu ne de bu konuda düşünecek vakti vardı. Bir saatten kısa bir sürede Saint Luke Mezarlığı’na gitmeliydi. O yüzden ağzına en etkili ağrı kesicilerden üç tane attı ve jilet gibi üniformasının bir parçası olan kravatını düzeltti. Chicago Emniyeti bugün, çalışanlarından birinin cenazesine katılacaktı. Derek’in de çalışanlarından birinin... Dün gece aralıksız içmesinin nedeni de buydu. Derek daha önce sorumluluğu altındaki hiçbir adamı kaybetmemişti ve geçen hafta Chicago’nun en tehlikeli suç örgütüne yapılan baskında bir kişiyi kaybetmiş olması midesinin ekşimesine neden oluyordu. Derek’in aksine o polis memurunun bir ailesi vardı. Derek’in bir saatten kısa bir süre sonra karşı karşıya geleceği bir aile. Cinayet masasında çalışan bir polis olarak, böyle talihsizliklerin kendisi vazife başındayken de birden çok kez yaşanması ihtimalinin yüksek olduğunu biliyordu. Özellikle de otuz yaşına daha yeni girdiği ve önünde uzun bir kariyeri olduğu için. Buna asla alışmamayı umdu. 19


Tessa Bailey

Dolaptaki üniformasının kepini almak üzere banyodan çıkmıştı ki kulaklarını dairesinin hemen dışından gelen yüksek sesli bir kahkaha tırmaladı. Suratını astı. Hyde Park’taki bu eskiden kalma, geniş, tuğla binayı şehrin sürekli hareketliliğinden uzak olduğu için özellikle seçmişti. Sessizliği tercih ediyordu. Özellikle de bugün kafasına sanki bir tornavida saplanmış gibi hissederken. “Ucunu kaldır. Bu koca şeyi kendi başıma taşıyamam seni şırfıntı!” “Hadi oradan. Sadece tek elinle tutuyorsun.” “Çünkü diğer elimi sana el hareketi çekmek için kullanıyorum.” “Aynı anda birden fazla şey yapmana karşı çıkamam tabii.” “Sen papanın annesine bile karşı çıkarsın.” Tanrım! Bu kızlar her kimlerse Derek’in birimindeki sert erkeklere kök söktürürlerdi. Ne yazık ki görev başındayken küfretmelerine izin verilmiyordu. Az önce kızlardan birinin diğerine gerçekten eşek kafalı dediğini mi duymuştu? Derek beynindeki zonklamayı dindirmek için kafasını duvara sürttü. Bir daha asla viski içmeyecekti. Normalde Chicago Cubs beyzbol takımı onun tek zayıf noktasıydı ve bu genelde onun başına yeterince bela oluyordu. Söylenip az ama kullanışlı mobilyalarla döşenmiş salondaki açık pencereye doğru ağır adımlarla yürüdü. Neyse ki işi gereği evde çok az zaman geçiriyordu ve salon bir koltuk, televizyon ünitesi ve düzenli bir masadan ibaretti. Pencerede durduğu yerden genç bir kızın paslı, açık 20


kasa bir kamyonetten bir lava lamba çıkarttığını gördü. Siyah, gür saçları omzunu geçiyordu ve Derek’in onun yüzünü görmesine engel oluyordu. Mor file çorapların altında siyah, diz hizasında asker botları vardı. Kaldırıma dizilmiş mobilyalara ve ev eşyalarına bakılırsa bazı erkekler kadar bozuk ağızlı bu kızlar binaya taşınıyorlardı. Kızlardan görebildiği bir tanesinin bina sakinleriyle kesinlikle hiç alakası yoktu. Binada oturanların çoğu şehirde çalışıyordu ve belli saatlerde gidip geliyorlardı. Yüksek sesle müzik dinlemek ya da partiler falan söz konusu değildi. Derek bu ikisinin buraya nasıl sızdıklarını merak etti. İkinci sesin sahibini göremediği için tekrar dairesine doğru dönmek üzereydi ki... Siyah saçlı tehlike kamyonetin kornasına eğildi ve ikinci kızı korkutarak çığlık atmasına, Derek’in de kafasını pencerenin çerçevesine vurmasına neden oldu. Kafasına saplanmış olduğunu hayal ettiği tornavida döndü ve gerçekten gözlerinin ardında parıldayan yıldızları gördü. Kendisine hâkim olamadan pencereyi açıp en sert başkomiser ses tonuyla “Heey! Sizin taşınma faslınıza herkesin dâhil olmasına gerek yok,” diye bağırdı. Aşağıdaki bütün konuşma sesleri son buldu. Memnuniyetle söylenerek camı çarparak kapatıp, kepiyle anahtarlarını alıp kapıya yöneldi. Derek’in dairesi ikinci kattaki uzunca bir koridorun sonunda yer alıyordu ve o kapısını kilitlerken kendi dairesinin karşısındaki dairenin boş olduğunu fark etti. Kapı açık dursun diye arasına iri memeli, kocaman, sarışın bir kadın heykeli koyulmuştu. Yüce Tanrım! Lütfen bana bunun... 21


Tessa Bailey

“Diğer soluna doğru git seni budala.” “Ahh! Ah! Yere koy. Elim koptu.” Derek arkasını dönünce kornaya basan ve o anda yemek masasına benzer bir mobilyanın altında ezilen siyah saçlı kamu zararlısının yarı rahatsız, yarı neşeli bir yüz ifadesiyle koridorda sendeleyerek ilerlediğini gördü. Dikkati masanın diğer ucundan tutmuş ona doğru geri geri yürüyen kıza kaydı. Yüzünü göremiyordu ama hayatında gördüğü en güzel popo karşısında anında büyülendi. Yasalara aykırı olmasını gerektirecek kadar düşük belli bir kot pantolon giymişti ve muhteşem şekilli bacakları kahverengi deriden kovboy çizmeleriyle bitiyordu. Onun çizmelerle ata biner gibi üstüne oturuşu aniden Derek’in zihnine kazındı. Lütfen, lütfen genç bir kız yüzünden sertleşmeme izin verme. En azından yasal bir yaşta olsun ki bu gece azılı bir sapık olmadığımı bilerek uyuyabileyim. Kız masayı koymak için eğildiğinde ve boyalı pantolonunun belinden mor bir dantel parçası göründüğünde Derek neredeyse kalp krizi geçirecekti. Ağzı kurudu, gözleri bulanıklaştı. Hem kepi hem anahtarı yere düştü. Kızlar bu ani gürültü karşısında sıçrayıp çığlık attılar. Kovboy çizmeli kız yüzünü ona döndü. Derek eğer onu arkadan görünce başının dertte olduğunu düşündüyse şimdi ‘Dikkat: Yolun Sonu’ tabelasını geçip uçurumdan aşağı yuvarlanmaya başlamıştı. En azından mutlu öleceğim, diye düşündü. Kız yüzünü ona dönerken kestane rengi saçları omuzlarından kaydı ve Derek aklını kaybetti. Çıkık elmacık kemikleri üstündeki ışıldayan, neredeyse bal rengi ela 22


gözler kısılmış, ona bakıyordu. Dolgun dudakları memnuniyetsizlikle bükülmüştü. Burnunun üstünde bir tutam çil vardı. Bu, onu hem bir seks tanrıçası hem de sıradan bir kız gibi gösteriyordu. Derek’in ona tepkisine bakılırsa bütün bunlar anlaşılan, tehlikeli bir birleşimdi. Gözleri, yaptıklarının doğru olmadığını bile bile tam olarak üç saniyeliğine onun dümdüz karnına ve üstündeki dar, beyaz askılı tişörtünün dekoltesine kaydı. Kot pantolonuyla tişörtü arasında, teninin ufacık bir bölümü görünüyordu ve o kısacık anda Derek diz çöküp ağzını açarak göbek deliğinin altındaki o bölgeye bedenini sarsan bir yoğunlukla öpücükler kondurmak istedi. Kız âdeta seksin yeniden vücut bulmuş haliydi ve karşısındaki daireye taşınıyordu. Bu durum onda şüphe uyandırdı. Sanki birisi zavallı, akşamdan kalma polise bir şaka yapıyordu. Derek ondan gözlerini bir süre ayırabilseydi, kesinlikle ona bunun bir şaka olduğunu söyleyecek bir kamera ekibini görecekti. Huzurlu hayatının altüst olduğunu o anda anlamıştı. Bu kız eskiden işten sonra sessizliğine sığındığı dairesinin karşısında taşınınca diğer tarafta tam olarak ne olduğu bilerek, her gün onun kapısının önünden geçmek zorunda kalacaktı. Derek hayatında gördüğü en çarpıcı surata bir kez daha baktı. Kız onun kendisine iştahla bakması karşısında tek kaşını kaldırdı. “Yukarıdaki o pislik herif gerçekten bizi polise mi şikâyet etti?” Derek o büyüleyici dudakların seksi bir Güney şivesi 23


Tessa Bailey

ortaya çıkararak kıpırdayışını seyretti ve zihni tamamen boşaldı. Sonra durum tekrar netleşti. Orada üniformasıyla duruyordu çünkü bu öğleden sonra bir cenazeye katılacaktı ve kız onun gürültü şikâyeti yüzünden orada olduğunu sanıyordu. İçini bir suçluluk ve öfke kapladı. Ölen bir polis memurunu düşünmesi gereken bir zamanda bu kız onun dikkatini dağıtmıştı. Derek nasıl böyle bencil olabilirdi ki? Bir adam ölmüştü. Onun tek düşünebildiğiyse Bayan Düşük Bel Pantolonlu’yu çekip dairesine götürmek ve kendi pantolonunun içinde gittikçe yoğunlaşan sızıyı dindirmekti. Kendine gel Tyler, diye düşündü. “O üst kattaki pislik herif benim.”

24


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.