Gençlerin Haklarını Güçlendirin!

Page 1

4



Gençlerin Haklarını Güçlendirin! Türkiye ve İsveç arasında Gençlik Politikası alanında İşbirliği Projesi kapsamında gençlere sağlanan sosyal hizmetler ve haklara ilişkin farkındalık konusunda gerçekleştirilen üç seminerin özeti


Önsöz Türkiye Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu, 2008-2010 Türkiye - İsveç Gençlik Politikası alanında İşbirliği projesini birlikte yürütmektedir. Projenin amaçlarından biri, her iki ülkede de gençlerin yaşam koşulları konusundaki bilgi birikimini çoğaltmaktır. Diğer bir amaç ise gençliğin potansiyelini ortaya koymak ve topluma katılımlarını artırmaktır. Projenin, şu konuları ele alan beş bileşeni vardır: gençlik politikasındaki kavramlar, gençlerin yaşam koşullarına ilişkin bilgiler, gençlerle ve gençler için çalışanlar için ağ oluşturma, işgücü piyasasında gençliğe yönelik en iyi uygulamaların teşvik edilmesi ve gençlere sağlanan sosyal hizmetler ve haklar konusunda farkındalık. Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu, gençlere sağlanan sosyal hizmetler ve haklar konusunda farkındalıkla ilgili her iki ülkede yapılan Ulusal Çalıştayların ve Stockholm’de gerçekleştirilen İrtibat Kurma Seminerinin düzenlenmesi için sağladıkları maddi katkıdan dolayı her iki ülkenin Ulusal Ajans Gençlik Programı’na teşekkürlerini sunar.

© Ungdomsstyrelsen 2009 editör Lotta Jarvenius Rössner ve Vildan Görbil çeviri YNR Çeviri kapak Christián Serrano dağıtım: İsveç ve Türkiye web sitesi İsveç www.ungdomsstyrelsen.se/publikationer web sitesi Türkiye www.ghdb.gov.tr


İçindekiler Gençlerin hak ve sorumlulukları ........................................................... 4 Gençlik etkisi toplumu geliştirir! ........................................................... 5 İhsan Kellecioğlu, İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu Vildan Görbil, Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı

Gençlerin ve çocukların haklarını güçlendirin! ..................................... 8 Anette Persson, İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu

Birleşmiş milletler çocuk hakları sözleşmesi’nin Türk ve İsveç hukukuna uygulanması ................................................. 14 Gençlik hakları bildirisi ....................................................................... 15


Gençlerin Hak ve Sorumlulukları Gençler aktif birer vatandaş olmak için toplum içindeki hak ve olanaklarının farkında olmalıdır. Gençlik katılımı gençlerin kendilerinin, gençlik katılımı için uygun koşullar yaratması gereken politikacıların ve kamu personelinin alması gereken bir sorumluluktur. Bununla birlikte, gençlik katılımına karşı tutum her zaman olumlu değildir; politikacılar gençleri her zaman bir kaynak olarak görmez ve onlarla güçlerini paylaşmak istemezler. Aynı zamanda gençler de gönüllü işlerde yer almaya her zaman istekli değildir. 2009 yılı ilkbaharı süresince İsveç ve Türkiye arasındaki işbirliği projesi çerçevesinde Gençlere Sağlanan Sosyal Hizmetler ve Haklar Konusunda Farkındalık konulu üç adet seminer düzenlenmiştir. Bu seminerlerin genel amacı gençlerin topluma dahil edilmesi için gençlik konuları üzerinde çalışan herkese fikirlerin, deneyimlerin ve bilginin aktarılmasıdır. Meclis ve belediyelerdeki politikacılar, ulusal düzeyde ve belediye düzeyinde kamu görevlileri, genç işçiler ve gençlik kuruluşlarında görev alan gençler bu seminerlere katılmıştır. Biri İsveç’te diğeri de Türkiye’de olmak üzere iki ulusal seminer düzenlenmiştir. Bu seminerlerde katılımcılar, gençlik katılımına ilişkin kendi ülkelerindeki (İsveç ya da Türkiye) mevcut sorunları ve bu durumun değiştirilmesi için neler yapılabileceğini belirlemiştir. İstanbul’da düzenlenen son seminerde İsveçli ve Türk katılımcılar her iki ülkedeki durumu karşılaştırmışlar ve gençlik katılımını artıracak yolları tartışıp her iki ülkedeki karar mercilerine hitaben bildiriler hazırlamışlardır. Bu belge, biri İsveç ve Türkiye’deki ulusal seminerlerden ve bir diğeri de nihai ortak seminerden olmak üzere iki metinle beraber üç seminerde gerçekleştirilen görüşmelerin bir özetidir.

4


Gençlik etkisi toplumu geliştirir!

İhsan Kellecioğlu, İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu Vildan Görbil, Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı

İsveç Seminerinden Bakış Açıları İdeal bir toplum gençlere ve gençlerin yeteneklerine karşı olumlu tutumları ile nitelendirilir. Gençlerin etkisi ile toplum, gençlerin kaynaklarına erişim sağlar ve bu da toplumsal gelişime ve ayrımcılığın azaltılmasına yol açar. Bunlar 26-27 Mart 2009 tarihinde Stockholm’de gerçekleştirilen İsveç seminerindeki bazı katılımcıların görüşleridir. Bir milletvekili, iki yerel politikacı, dört kamu görevlisi ve İsveç’teki gençlik kuruluşlarından sekiz gencin oluşturduğu 15 kişilik bir katılımcı grubu gençlerin toplumda nasıl aktif katılımcı olabileceğini tartışmak üzere toplandı. Katılımcılar, İsveç’te gençlik katılımının durumuna odaklandı. Katılımcılar derinlemesine tartışmak istedikleri dört konu seçerek bugün İsveç’teki gençlik katılımına ilişkin sorunları belirledi. Gruplardan biri okul sistemi içerisinde neleri “ayrımcılık” olarak gördüklerini tartıştı. Örneğin, okuma ya da yazma güçlüğü ya da disleksi gibi öğrenme güçlüğü olan ya da İsveç dışı etnik kökenden gelen öğrenciler sözde özel sınıflara yerleştirilmektedir. Bu durum, öğrencilerde ayrımcılığa uğramış ve diğer öğrencilerden daha az önemli olduğu hissi yaratabilir ve hatta fiziksel şiddeti teşvik edebilir. Bu sorunu çözme konusundaki önerilerden biri öğrencilerin öğrenme şekillerine göre ihtiyacı olan yardımı alabilmeleri için öğretmenleri farklı pedagojik yöntemlerle eğitmekti. Katılımcılara göre okullardaki ayrımcılığı durduracak önemlerden biri buydu. İkinci gruptaki katılımcılar, gençlik katılımındaki eksikliğe ilişkin genel sorunun bazı politikacıların gençlerin fikirleri ile ilgilenmemeleri ve gençleri dinlememeleri olduğu görüşüne sahipti. Ayrıca politikacılar ve kamu görevlileri sıklıkla gençlerin ne tür bir etkiye sahip olması gerektiğine karar vermekte, ancak gençler kendilerini gerçek güç ya da etki olarak görmemektedir. Bu durumu engellemek için katılımcılardan gelen önerilerden biri yetişkinlerin ve gençlerin gençlik katılımı için yöntemler ve yapılar konusunda eşit koşullarda tartışması gerektiğidir. Politikacıların ve kamu görevlilerinin kendi görüşleri hakkında gençlere geri bildirim yapması ve bu sayede gençlerin kendi görüşlerinin ciddiye alındığını bilmesi çok önemlidir. Üçüncü grup, toplum ile aktif ilgilenmenin ve kendi yaşamları ve var oluşları için sorumluluk almanın gençlerin görevi olduğu görüşüne sahipti. Ayrıca, üçüncü grup katılımcılar toplumu nasıl etkileyeceklerini bilen gençlerin, bunu yapma ve sahip oldukları fırsatları ve hakları bilmeyen gençleri de bu konuda bilgilendirme konularında fazladan bir sorumluluğu olduğu görüşündeydi. Ancak bunu gerçekleştirmek için toplumun, gençlerin katılımda bulunacağı özgün platformlar yaratması gerekmektedir. Gençlerin toplumu daha kolay etkilemesini sağlayacak önerilerden biri İsveç’teki her bir belediyenin gençlik temsilcisi olarak bir kişiyi istihdam etmesidir. Gençler toplumda nasıl irtibat kurulacağını her zaman bilmez, ancak bu sayede gereksinim duydukları bilgiyi edinmek için gençlik temsilcisine doğrudan gidebilirler. Son grup “Çocuk Hakları Sözleşmesini” yasalaştırmak için nasıl çalışılacağını tartıştı. Katılımcılar, Sözleşmede yer alan haklar yasalarca belirtilmediği ve öncelik hakkı olabilecek diğer İsveç kanunlarının mevcut bulunması sebebiyle sözleşmedeki bu haklar alternatif olabileceği için söz konusu Sözleşmenin çok zayıf olduğu görüşündeydi. Bu sebeple katılımcılar Sözleşmeyi yasaya yerleştirmek istediler. Katılımcılar Çocuk Hakları Sözleşmesinin, sosyal planlama ve toplu taşıma gibi gençleri de etkileyen ancak sıkça

5


unutulan konular da dahil olmak üzere her bir politik kararda dikkate alınması görüşünü savundu. Karar mercilerine yardım etmek amacıyla, kendilerine her karardan önce okuyabilmeleri için Sözleşmenin maddelerinin bulunduğu çok yapraklı kartlar vermek iyi bir fikirdir. Son olarak, çocuklar ve gençlerle çalışan herkesin Çocuk Hakları Sözleşmesini ve gençlik katılımı ile nasıl çalışılacağını bilmesi gereklidir. İsveçli katılımcılar bu soruların gençlere ve onların yeteneklerine karşı olumlu tutumlarla şekillenen ideal toplumu yaratacağı konusunda mutabık olmuştur. Katılımcıların verdiği mesaj, katılımın gençlerin güçlendirilmesi ve bu sayede yaşamlarını kontrol altına alabilmeleri için bir araç olduğudur.

Türk Seminerinden Bakış Açıları

“Gençler bir birey olarak kabul edilmelidir, karar alma süreçlerine doğrudan dahil olamasalar bile fikirlerinin önemsenmesi gereklidir”, “Gençlik kavramının net bir tanımının yapılması gereklidir”, “İlk adım, toplumun her kesiminde uygulanacak ve kullanılacak bir gençlik politikası yaratmaktır”, “Gençlik politikalarını bir zamanlar genç olanlar değil, şu an genç olanlar belirler”. Bunlar 2-3 Nisan 2009 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen seminerde bazı katılımcıların görüşleridir. Milletvekilleri, yerel politikacılar, belediye ve devlet düzeyinde kamu görevlileri ve gençlik kuruluşlarından yirmi katılımcı Türkiye’deki gençlik etkisi ve gençlerin haklarına ilişkin tartışmalara katıldı. Katılımcılar toplumdaki sorunları ve Türkiye’nin gençler için ideal toplum hedefine ulaşması amacıyla hangi önlemleri alması gerektiğini belirledi. İsveç seminerinde olduğu gibi bir soruna odaklanan ve bu soruna çözüm önerisi getiren dört farklı grup mevcuttu. İlk grup gençlerin zorlu bir toplumun parçası olduğu; aile, okul ve iş yaşamında zorluklarla karşılaştığı görüşündeydi. Bu durumun, gençlerin toplumla bütünleşmesinde büyük sorunlara yol açtığı ve yetişkinlerle gençler arasında anlaşmazlık yarattığı ifade edildi. Tüm toplumun ama özellikle de yetişkinlerin, gençlere yardım etme, onların toplum için önemli olan öz saygılarını artırma sorumluluğu olduğu belirtildi. Bu sebeple aile yaşantısına, okul, iş ve topluma tamamıyla nüfuz eden ortak bir kültürün olması gerektiği belirtildi. Çözüm önerileri ise şu şekildeydi: Ailede iletişim terapileri, okul ve iş yaşamına ilişkin terapi yöntemleri ile ortak bir yaşam kültürünün sağlanması ve bu yöntemleri uygulayacak bir Aile, Çocuk ve Gençlik Bakanlığının kurulması. İkinci grup yaygın eğitim yöntemlerinin önemini vurguladı. Yaygın eğitimin örgün eğitimi destekleyici olarak kullanılması gerektiği belirtildi. Yaygın eğitim yöntemlerinin katılımcıların aktif olmasına ve önemli buldukları bir konuda harekete geçmelerine yardımcı olacağı belirtildi. Bu yöntemin, vatandaşlarının demokratik süreçte yer almasını isteyen bir toplum için önemli olan öğretmen-öğrenci diyaloğunu oluşturduğu ifade edildi. Yaygın eğitim yöntemlerinin daha sık kullanılmasının daha dinamik ve etkin bir toplum oluşmasını sağlayacağı, gençlerin de daha aktif ve sorumluluk almaya istekli olacağı belirtildi.

6


Seminerdeki üçüncü grup, Türkiye’deki gençlik sivil toplum kuruluşlarının karar alma mekanizmaları içinde yer alamadıklarını, bunun da gençlerin kendilerini ilgilendiren kararların bir parçası olamadıkları anlamına geldiğini belirtti. Ayrıca “gençlik” bir sektör olmadığı ve bu alanda yetişen uzmanlar az olduğu için gençlerin sorunlarının çözümüne yönelik çalışmaların yetersiz kaldığı vurgulandı. Gençlerin kendilerini ifade edemedikleri, gönüllülük bilincinin yeterli düzeyde olmadığı, gençler arasında önyargının olduğu ve gençlerin hak ve sorumluluklarının farkında olmadığı vurgulandı. “Yerel ve ulusal yönetimlerin gençlik kuruluşlarıyla bir araya gelerek gençlerin etkisinin net bir şekilde tanımlanmış olduğu ulusal bir gençlik politikası oluşturması” çözüm önerisi olarak sunulmuştur. Böyle bir gençlik politikasının, gençlerin daha fazla etki sahibi olduğu ve karar mercileri tarafından fikirlerinin önemsendiği bir durum yaratacağı belirtildi. Dördüncü grup da üçüncü gruba benzer fikirlere sahipti. Gençlik politikası oluşturmanın öneminden bahsedildi ve öncelikle bir mevzuat taraması yapılarak gençleri ilgilendiren konuların tespit edilip bir araya getirilmesinin gerekliliğinin altı çizildi. Toplumsal gelişimin bir göstergesi olan bağımsız ve güçlü sivil toplum kuruluşlarını oluşturmada gençlik politikasının, gençlere yardımcı olacağı vurgulandı. Karar alıcıların öncülüğünde gençlikle ilgili tüm tarafların (kamu, STK, akademisyenler, gençler) bir araya gelmesi ile hak ve sorumlulukların sınırlarının belirlenmesinin ve gençlerin temsil edilebileceği bir şemsiye kuruluşun oluşmasının (Ulusal Gençlik Konseyi) ideal bir toplum hedefine ulaşmada önemli adımlar olacağı belirtildi. Ayrıca yerel yönetimlerde var olan gençlik konseylerinin karar alma süreçlerine etki edecek şekilde işlerliğinin artırılması ve özerklik kazandırılmasının gelişime olumlu katkıda bulunacağı belirtildi. Grup, bu konseylerin bağımsız olmasının ve belediye yetkililerinin etkisi altında kalmaması gerektiğinin önemine dikkat çekildi. Çalıştay sonunda Türk katılımcılar gençlik için ideal bir toplum hedefine ulaşmada “özgün” bir platformun ve tüm paydaşların birlikte oluşturduğu ve gençlerin karar alma sürecinde önemli bir role sahip olduğu bir gençlik politikasının başarıya götürecek kilit noktalar olduğu konusunda görüş birliğine vardı.

7


Gençlerin ve çocukların haklarını güçlendirme! Anette Persson, İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu

“Politikacılar ve devlet görevlileri gençleri bir kaynak olarak algılamalı ve demokratik süreçlere dahil etmelidir”, “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme kanunlaştırılarak çocuk ve gençlerin hakları güçlendirilmelidir”. Bunlar, İstanbul’da 05-07 Mayıs 2009 tarihlerinde düzenlenen seminerde yer alan İsveçli ve Türk katılımcıların sahip olduğu en önemli görüşlerdir. Üç milletvekili, iki araştırmacı, farklı belediyelerde çalışan yedi devlet görevlisi ve İsveç ve Türkiye’de yer alan gençlik kuruluşlarından yedi genç olmak üzere toplam on dokuz katılımcı, Türkiye ve İsveç’te gençlik katılımının nasıl artırılacağı ve gençlik katılımının önemi üzerine görüşmek amacıyla bir araya geldiler. Türk katılımcılar Ankara’da, İsveçli katılımcılar ise Stockholm’de daha önce düzenlenen ulusal seminere katılım sağlamıştır.

Türkiye ve İsveç arasındaki farklar Katılımcılar Türkiye ve İsveç’teki gençlik politikası arasındaki başlıca farklılıkları belirlediler. Gençleri birey olarak ele alan İsveç’in tersine, Türkiye’nin gençleri bir grup olarak algıladığı görüşü paylaşıldı. Ayrıca, Türkiye’de gençliğe yönelik kanunların daha çok gençlerin korunmasına odaklandığı ve aile üzerine yoğunlaştığı fakat İsveç’te gençlerin yaratıcı olmaları ve potansiyellerini kullanabilmeleri için güçlendirilmeleri üzerine odaklanıldığı belirtildi. Katılımcılar aynı zamanda Türkiye’nin, gençleri topluma uyum sağlamaları için toplumda var olan yapılar (örneğin gençlik katılımı) konusunda eğitmek arzusunda olduğunu ve İsveç’in de gençlerin bağımsız hale gelebilmeleri için yapıların nasıl değiştirebileceği üzerinde durduğu görüşünü paylaştılar. Ayrıca katılımcılar Türkiye’nin, STK’ların önemli olduğu görüşünde olduğunu fakat devletin, STK’ların gençler tarafından bizzat oluşturulmasına olanak tanımaktan ziyade onlar için temel koşulları yaratmak arzusunda olduğunu belirtmiştir. Aynı sözcükler- farklı anlam Katılımcılar, benzer bir anlayış ve benzer kavramlar oluşturmak için demokrasi, oligarşi ve anarşinin farklı yönlerini incelemiştir. Aynı kelime ve kavramların farklı şeyler ifade ettiği ve İsveçli ve Türk katılımcılar arasında farklı tepkiler uyandırdığı açıktır. Örneğin, “güç istiyorum” cümlesi toplumu değiştirmek için güç isteyen İsveçli grup için olumlu iken, birçok Türk katılımcı bu cümleyi olumsuz bulmuş ve çoğu Türk katılımcısı için de “güç” kelimesi gücün kötüye kullanılmasını çağrıştırmıştır. Diğer bir örnek ise katılımcılar arasında farklı tepkilere yol açan sivil itaatsizlik kavramıdır. Bazı katılımcılar bu kavramın bazı durumlarda, örneğin Nazi Almanya’sında olduğu gibi insan hakları tehdit altındayken, vatandaşların tepki göstermesinin ve demokratik sistem dışında eylemlere başvurmasının kabul edilebilir olduğunu düşünmüştür. Diğerleri ise insanların her zaman demokrasi sınırları içerisinde hareket etmesi gerektiği görüşündedir.

8


Karar alıcılar gençleri de sürece dahil etmelidir Katılımcılar, politikacıların ve kamu görevlilerinin gençleri bir kaynak olarak görmeleri ve onları demokratik süreçlere, özellikle de gençlik politikasını oluşturma sürecine dahil etmeleri gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca katılımcılar, gençlik konseylerinin bağımsız olmasının öneminin ve gençlik etkisi için yapılar oluşturmanın politikacıların sorumluluğu olduğunun altını çizmiştir.

Gençlik Politikası ve Gençlik STK’ları Belirlenen sorunlar Türkiye’de gençlik sorunlarını farklı yollarla ele alan 14 kadar devlet kurumu bulunmaktadır. Kurumlar gençlik sorunlarına ilişkin olarak birbirlerine resmi olarak bağlı değildir, bu sebeple Türkiye’deki gençler için koşullara ilişkin genel bir resim ortaya koyan bir işbirliği yoktur. Bu da geniş kapsamlı bir ulusal gençlik politikasının olmadığı anlamına gelir; katılımcılar da Türkiye’nin böyle bir politikaya sahip olmasının önemli olduğunu düşünmektedir. Katılımcılar gençlik politikası oluşturma sürecinde cevaplanması gereken birkaç soru belirlemiştir: Gençlik politikası sürecine kimler dahil olmalı? Gençlik politikası nelerden oluşmalı? Herkesin katılımını ve onların görüşlerini göz önünde bulundurmayı nasıl sağlarız? Gençlik politikasını nasıl sürdürülebilir kılarız? Ayrıca Türkiye’de belediyelerin kendilerine ait bir gençlik politikası vardır ve katılımcılar her bir belediyenin, gençlerin gereksinimlerini ve yaşam koşullarını anlamasının ve bu konulardan sürekli haberdar olmasının zor olduğunu düşünmektedir. Katılımcılar, Türkiye’de gençlik STK’ları için bir şemsiye kuruluşun da gerekli olduğunu ifade etmiştir. Gençlik STK’ları arasında işbirliği çok azdır ve gençlik STK’larını aynı yönde harekete geçirecek bir şemsiye kuruluş da bulunmamaktadır. Öte yandan İsveç’te gençlik STK’ları için LSU adı verilen bir şemsiye kuruluş bulunmaktadır. Ancak İsveçli katılımcılar LSU’nun birçok farklı STK için ortak bir gündem bulmasının ve somut ve net öneriler geliştirmesinin zor olduğunu düşünmektedir – LSU uzlaşma için çok fazla çaba sarf etmektedir. Türkiye’deki gençlik STK’larından bir katılımcı Türk hükümetinin sivil toplum kuruluşlarına neye gereksinimleri olduğunu ya da ne istediklerini sormaksızın kendi kendine gençlik STK’ları için yapılar oluşturduğu görüşünü öne sürmüştür. Sivil toplum kuruluşundan gelen bu katılımcı, sivil toplum kuruluşlarının ilk olarak özerk olması gerektiğini, ancak ondan sonra gençlik politika yapısına ilişkin isteklerini ayrıntılı şekilde hazırlayabileceğini belirtmiştir. Bir Türk kamu görevlisi de sivil toplum kuruluşlarının yalnız çalıştığını, hiçbir konuda mutabakat sağlayamadığını ve politikacıların sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirecek yapılar oluşturmak istediğini ifade etmiştir. Diğer bir katılımcı ise Türkiye’deki belediyelerin sadece belediyenin siyasi görüşlerini paylaşan sivil toplum kuruluşlarını davet ettiğini ve bu sebeple belediyelerin sivil toplum kuruluşları arasında ayrımcılık yaptığını belirtmiştir. Eylem Planları Katılımcılar Türkiye’de gençlik politikası için bir devlet yapısı oluşturulmasının ve gençleri ilgilendiren tüm politikaların tek bir devlet kurumu altında toplanmasının önemli olduğu görüşündedir. Ayrıca katılımcılar, ulusal bir gençlik politikasının ve Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları için bir şemsiye kuruluşun oluşturulmasının önemli olduğunu düşünmektedir. Gençlik politikası oluşturma konusunda ise katılımcılar, birçok farklı bakış açısının elde edilebilmesi için gençlik STK’ları, diğer gençler, hükümet ve muhalif partiler gibi

9


olabildiğince çok aktörün politika oluşturma sürecine katılmasına izin verilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Katılımcılara göre, politikayı sürdürülebilir yapmak için muhalif partileri dahil etmek çok önemlidir ve meclisin gençlik politikası konusunda karar vermesine olanak tanımak iyi bir fikirdir. Aksi takdirde yeni hükümet iktidara geçtiği zaman yeni bir politikaya karar verebilir. Katılımcılar hükümet ve bağımsız gençlik şemsiye kuruluşu arasında kapsamlı bir diyalog için gerekli yapılar oluşturulmasının önemli olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, hükümet de diğer sivil toplum kuruluşları ve gençlik konseyleri ile görüşmelidir. Katılımcılar, gençlik politikasının gençliğin güçlendirilmesini içermesinin, gençleri bir kaynak olarak görmesinin ve gençlerin tam katılımını sağlamasının önemli olduğuna dikkat çekmiştir. Bunun yanında hangi politik konuların gençleri ilgilendirdiği de önemlidir – “sadece” eğitim ve istihdam mı yoksa diğer konular da gençleri ilgilendiriyor mu? Çeşitli aktörlerin görüşlerinin dikkate alındığından emin olmak için katılımcılar STKların ve diğer önemli aktörlerin belirli konudaki görüşlerinin karar alıcıların dikkatini çekeceği bir yönlendirme süreci önerisinde bulunmuştur. Ancak bu durumda devletin dinlemeye ve görüşleri dikkate almaya gerçekten istekli olması çok önemli olur. Katılımcılara göre öğretmenleri; gençlerin derneklerde örgütlenmesinin anlamı ve mevcut olanaklar konusunda eğitmek önemlidir. İsveç’ten bir parlamenter hükümetlerin sivil toplum kuruluşlarına faaliyet desteği değil, organize olma konusunda destek vermesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca katılımcılar, gençlere sosyal ve mali fırsatlar sağlamak üzere yapısal değişikliklere gidilebilmesi için hem karar alıcıların hem de yetişkinlerin genel olarak gençlerin yaşam koşullarından haberdar olmasının gerektiğini belirtmiştir. İsveçli bir parlamento üyesi bu konuyla ilgili şöyle söyledi: “Eğer hükümet ve parlamento gençlerin yaşam koşullarının bugün, on yıl öncesinden daha farklı olduğunu anlamıyorsa bilinçli bir toplum olamayız. Diğer politikacılarda eksik olan bakış açısına sahip oldukları için gençlerin mecliste yer alması önemlidir”.

Gençlik Konseyleri Belirlenen sorunlar Katılımcılara göre, İsveç’teki gençlik konseylerinin hedefleri, amacı ve yetkisi belirsizdir. Sonuç olarak, gençlik konseyleri farklı konular üzerinde çalışmaktadır. Örneğin, bazı gençlik konseyleri genellikle kültürel faaliyetlere ilgiliyken, diğerleri daha çok siyasi öneriler oluşturma ve kendilerine yöneltilen soruları yanıtlamakla ilgilidir. Katılımcılar tarafından belirlenen bir diğer sorun ise gençlik konseyinin belediyeden bağımsız olup olmadığına dair belirsizliktir. Gençlik konseylerinin belediyelerden sıkça fon alması ve bir kamu görevlisinin konseyi desteklemek için istihdam edilmesi, gençlik konseylerinin gerektiğinde belediyeleri eleştirmesini zorlaştırmaktadır. Gençlik konseyinin belediyenin bir parçası mı yoksa kendine ait bir kurum mu olduğu da net değildir. Katılımcılardan biri gençlik konseyinin belediyenin bir parçası olmasının ücretsiz bina ve bağışlar gibi bazı faydalarının olduğunu ifade etmiştir. Bununla birlikte katılımcıların belirlediği diğer bir sorun, gençlik konseyinin gençleri ilgilendiren konularda gerçekten onlar adına konuşma yetkisine sahip olup olmadığıdır. Ya da gençleri temsil eden, gençlik STK’ları için İsveç şemsiye kuruluşu olan LSU mudur?

10


Bazı Türk katılımcılar Türkiye’deki gençlik konseylerinin de aynı soruna sahip olduğunu, bu konseylerin bağımsız olmadığını ve seçimden sonra gençlik konseyi üyelerinin kazanan siyasi parti ile aynı görüşü paylaşan kişilerle değiştirilebildiğini belirtmiştir. Katılımcılardan biri, bir belediyede belediye başkanı ve bazı gençlik konseyi üyeleri arasında anlaşmazlıklar olduğunu ve bu olayın da belediye başkanının, üyeleri konseyden çıkarmasıyla sonuçlandığını belirtmiştir. Katılımcılara göre Türkiye’deki diğer bir sorun gençlik konseylerinin kendilerini gençler için tek temsilci olarak görmesi ve diğer sivil toplum kuruluşları ile çalışmak istememesidir. Sonunda katılımcılar İsveç ve Türkiye’deki gençlik konseylerinin aynı zorluklarla karşı karşıya olduğu sonucuna varmıştır. Eylem Planları Katılımcılar, İsveç Gençlik Konseyleri Birliğinden kaynaklanan bağımsızlığa, hedeflere, teşkilat yapısına ve yetkiye ilişkin belirlenen sorunlar için bir çözüm önerisi getirmiştir. Gençlik konseyleri için, birbirinden ayrı tutulması gereken üç temel işlevli bir model önerilmektedir: 1. Gençlik konseyi gençlerin çıkarları ile ilgilenen ve belediyeden bağımsız olan bir kurumdur, 2. Belediye gençlik etkisi için gerekli yapıları oluşturmaktan ve yaşlarına bakmaksızın gençlerin görüşlerini dikkate almaktan sorumludur ve 3. Gençlik politikası çalışması için belediyenin bir kalite kontrol sistemi olmalıdır.

Çocukların haklarını güçlendirme Görüşmeler Türkiye’nin Çocuk Hakları Sözleşmesine ilişkin çekincelerinin nasıl giderileceğine de odaklanmıştır. Katılımcılar özellikle Türkiye’de hapiste bulunan çocuklara değinerek Türkiye ve İsveç’teki çocukların durumu hakkında konuşmuştur. Belirlenen sorunlar Türkiye Çocuk Hakları Sözleşmesini onaylamıştır, ancak 17, 29 ve 30 uncu maddelere çekince koymuştur. Bu maddeler bilgi ve kitle iletişim araçları erişim, eğitim hedefleri ve azınlıkların ya da yerli ahalinin çocuklarının hakları ile ilgilidir. Katılımcılar, Türkiye’nin bu konudaki çekincelerinin eşitsizliğe ve ayrımcılığa yol açacağına inanmaktadır. Türkiye eğer bu çekinceleri geri alırsa, o zaman ifade özgürlüğü ve her çocuğun kendi dinini seçme hakkı sonuçlarına ulaşılacaktır. Türkiye’de tutuklu çocuklara yardımcı olan ve gönüllü avukat olarak çalışan bir katılımcı, Türkiye’nin Çocuk Koruma Kanununu (bu kanun çocuk adalet sistemine minimum cezai ehliyet yaşının 11’den 12’ye yükseltilmesi ve özgürlüğün kısıtlanmasına alternatif olarak şartlı tahliye ceza sistemi de dahil birçok yenilik getirmiştir) uygulamasına rağmen Türkiye’de 495 çocuğun terörizmden ötürü hükümlü olduğunu belirtmiştir. Katılımcı, polise taş atmak gibi terörist eylemden ötürü 42 yıl hapis cezasına mahkum edilen 15 yaşındaki birkaç çocuktan söz etmiş ve yiyecek çalmaktan ötürü 13 yıl hapis cezasına mahkum olan yoksul çocuklardan da örnekler vermiştir. Katılımcı bu olayların çoğunlukla Türkiye’nin güney ve güney doğusunda yaşandığını ifade etmiştir. Katılımcı, çocukların kanuna karşı hükümlü olduğu görüşündedir ve duruşma ve bürokrasi dahil tüm adli sürecin çocuk suçsuz bulunsa dahi en az iki yıl sürdüğünü belirtmiştir. Bu durum, tutuklu iken çocukların en az iki yıllık eğitim ve özgürlüğü kaybetmeleri anlamına gelmektedir.

11


Gruptaki katılımcılara göre çocuklar polise taş atmanın Türk Devletine ve devletin bütünlüğüne karşı bir tehdit olarak kabul edilebileceğini anlamamaktadır. Katılımcılar, çocukların, teröristlerin kendi amaçları doğrultusunda eylemler düzenlemek için kendilerini kullanabileceğini de kavrayamadığını düşünmektedir. Gruptaki katılımcılar birçok avukat ve kurumun çocukların bu sebeple cezalandırılmaması gerektiği görüşünü de tartışmıştır. Bununla birlikte devlet, gönüllü avukatları ve çocuk hakları savunucusu kuruluşları bir tehdit olarak görmemekle beraber onlarla toplantı yapmamakta ve onları göz ardı etmektedir. Muhalif parti bu konuda bir soruşturma komisyonu talep etmelidir. İsveç’te gençler 15 yaşından itibaren ceza alabilir, ancak 18 yaşında hapis cezasına çarptırılabilir. 15-17 yaşları arasındaki gençler hapis cezası yerine kamu hizmeti cezasına ya da gençler için özel bir evde kurumsal tedavi görme cezasına çarptırılabilir. Katılımcılar, İsveç’teki çocukların durumunu da tartışmış ve özellikle gizli mülteci çocukların okula gitme hakkını kullanamadıkları konusunu görüşmüştür. Ayrıca, Çocuk Hakları Sözleşmesinde belirtilenin aksine, İsveç Göç Kurulu çocukların çıkarlarına en uygun durumu düşünmeden mültecileri ülkelerine göndermektedir. İsveçli bir katılımcı, İsveç Göç Kurulunun, söz konusu Çocuk Hakları Sözleşmesinin kanunda uygulanmaması nedeniyle yetkililerin çocuklar için en iyi olanı düşünmeksizin karar verebildiklerini söylemiştir. Bu sebeple, katılımcılara göre İsveç söz konusu Sözleşmeyi onaylasa bile daha fazla önceliği olabilecek diğer İsveç kanunları bulunduğundan Sözleşmedeki söz konusu haklar, alternatif haklar olabilir. Eylem planları Katılımcılar, Türkiye’nin Çocuk Hakları Sözleşmesi üzerindeki çekinceleri geri çekmesini sağlamak için Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının çocukların haklarına ilişkin sorunlar üzerinde çalışmasının ve yerel politikacılar, hükümet ve meclis üzerinde baskı kurmasının önemli olduğu görüşündedir. Sivil toplum kuruluşları Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosunun, Avrupa Birliği üyesi olmadan önce insan haklarının tamamıyla uygulanması konusunda Türkiye üzerinde kurduğu baskıdan da yararlanabilir. Ayrıca katılımcılar, Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının bu konulara ilişkin Avrupa Birliğinde çalışmalar yürüten diğer sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalışabileceğini belirtmiştir. Katılımcılara göre çocukların yanı sıra çocuklarla ilgili konularda çalışan herkesin Çocuk Hakları Sözleşmesi konusunda eğitilmesi de önemlidir. Son olarak, katılımcılar Çocuk Hakları Sözleşmesinin her iki ülkede de yasalaşmasını ve Sözleşmeyi ihlal eden ülkelerin çok ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalmasını istediklerini ifade etmiştir.

12


Mücadele ruhu Katılımcılar, gençlerin karar verme sürecini etkileme ve bu sürece katılma haklarının ve Çocuk Hakları Sözleşmesinin yasalaştırılmasının, gençler için toplumda değişimi sağlamak amacıyla üzerinde çalışılmaya devam edilecek en önemli konular olduğu görüşündedir. Tüm katılımcılar değişim için mücadelenin ne kadar önemli olduğunu ve çalışmaya devam etme konusunda ne kadar istekli olduklarını ifade etmiştir. Katılımcılardan gelen bazı yorumlar şöyledir: • “İstediklerimiz için asker gibi savaşacağız” (İsveç gençlik STK’sından bir genç) • “Çocuklara ve gençlere destek vererek seslerini duyurmaları için yardım edeceğim” (İsveç,

parlamenter) • “Bu çalışmaya devam edeceğim ve herkesi bilgilendireceğim” (İsveç’te belediyede çalışan bir kamu görevlisi) • “Harekete geçme zamanı, herkese duyur ve mücadele et” (Türkiye, kamu görevlisi) • “Her cumartesi birtakım konuları tartışmak üzere derneğimle bir toplantım var. Onlara bu seminerle ilgili bilgi vereceğim ve üyelerimizi bu çalışmaya dahil edeceğim” (Türk gençlik STK’sından bir genç) • “Yapıyı değiştirmek istiyorum, sistem değişime kapalı ancak gayretlerimizle bazı şeyleri değiştirebiliriz” (Türkiye’de belediyede çalışan bir kamu görevlisi).

13


Istanbul'da 5-7 Mayis tarihlerinde düzenlenen seminerde kararlanilan bildiriler ekte yer almaktadir

Birleşmiş milletler çocuk hakları sözleşmesi’nin Türk ve İsveç hukukuna uygulanması Her ne kadar Türkiye ve İsveç Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini onaylamış olsa da her iki hukuk sisteminde ve uygulamasında eksikler vardır. Bizler sadece Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin hukuk sistemlerine, mevzuata tamamen uygulanmasıyla daha iyi olacağını düşünüyoruz. Eğer Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini Türk ve İsveç hukuklarına uygulanırsa • Her iki ülkede belediye seviyesinde olduğu gibi Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin içeriği ve çocukların görüşleri daha ciddiye alınır ve uygulamaya daha fazla nüfuz eder… • Devlet, belediyeler ve karar alıcılar cocuk haklarında uzman olur… • Çocuklara yönelik suçlar daha ciddiyetle dikkate alınır ve çocuklara yönelik şiddet mahkemelerde yargılanmaya tabii tutulur... • Otoriteler cocukları dikkatle dinleyip ona göre hareket etmeye yükümlü olurlar... • Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi doktorların, politikacıların, öğretmenlerin (ve benzeri çocukla çalışan meslek elemanlarının) eğitimlerinin zorunlu bir parçası olur… • Ulusal hukuk uluslararası sözleşmelerden daha güçlü olur… • Mahkemeler hukuku çocuğun yararına uygular…

YAPMANIZ GEREKENLER VE TALEPLERİMİZ o Çocuk Hakları Konusunda Tüm Çalışanları Eğitin o Tüm Çocukları Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi Hakkında Eğitin o Türkiye Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki çekincelerini kaldırsın o Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni mevzuata uyarlayın

Eğer Türk ve İsveç hukukları Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden daha güçlü olursa karar vericilerin onunla oynadıkları sadece sahte bir belge olur... Biz gelecek değiliz, biz şimdiyiz...

14


Gençlik hakları bildirisi İnsan hakları herkes için, her yerde ve istisnasız evrenseldir. Gençlerin karar verme süreçlerinde etki sahibi olmaları ve katılımları aynı zamanda potansiyellerini ve yaratıcılıklarını hemen şimdi kullanmaları bir hak ve sorumluluktur. Genç kadınlar ve erkekler, kendilerini ilgilendiren konularda karar verme süreçlerine dahil edilmelidir. Bu konuda aileler başta olmak üzere, yerel yönetimlere, STK'lara ve her düzeyde karar yapıcılara büyük görev düşmektedir. Bağımsız STK'lar ve kamu sektörü, gençlerin demokratik sürece ve yönetişime dahil edilmesi için yeni yollar bulunmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu konuda gençlerin var olan yapılara uyum sağlaması beklenmemeli, gençliğin ihtiyaçlarına ve katılımına yönelik yapılar oluşturulması veya mevcut yapıların uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Gençler toplumda bir bilgi kaynağı ve değer olarak görülmelidir. Sosyal hayatta gençlik katılımını arttırmak toplumsal dışlanmanın ve yabancılaşmanın önlenmesi için önemli bir araçtır. Dünya nüfusunun yarısı çocuklar ve gençlerden oluşmaktadır. Haydi değişelim ve değiştirelim!

15


Youth in Action

Education and Culture


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.