Bakış felsefi aforizmalar

Page 1


Bakış Felsefi Aforizmalar Öztürk Aydın 2015 – 2019 Yaşayan açık kitaplar “Ücretsiz” Online Okunur.

Bir din, ne kadar çok karanlık olursa, kadar tanrısal olur.” “Hukuk en üstün değer olarak kabul edilmezse,başka alanlarda ki başarılar pek fayda vermez.” “Ey insan! Milyonlarca yıl önce ne idiysen, o olacaksın.” Jean Meslier “Aydınlanmış bir insanın, tekrar karanlığa dönmesi onu övüp inanması asla düşünülemez!” Ben Kimim? "Ben bir Ateistim. Doğayı severim, hayvanları severim, insanlar arasında ayrımcılık yapmam, Dünyaya değer veririm. Savaşlara karşıyım, aç insanları doyurmak isterim. Hayatı anlamaya, evreni de incelemeye çalışırım. Kimsenin canını sırf benim gibi düşünmediği için yakmadım yakmam da. Kimseye, sırf benim gibi inanmadığı için sonsuza dek işkence göreceğini söylemedim söylemem de. Ben iyilik yaparım, ve iyilik yapmak için herhangi bir kitaba ihtiyaç duymuyorum.Tek derdim, Cennete gitmek değil, cenneti, Dünya'da yaşatmaktır. Bunu kabullen yada kabullenme. Ben bir Ateistim." “Ben sıradan insanlar için düşünüpte yazmadım. Felsefem yaşadığı çağın içinde ender rastlanan istisna olarak düşünebilecek çocuklara bir miras birakıyorum.” Pusula sözlerden seçmeler: Bazen insanlara bakıyorum da hoşlanmaya değer bir şey görmüyorum. There Will Be


Blood (2007) İnsanların öldüğü hiçbir dava haklı değildir. Piyanist Sizin yarattığınız tanrıdan korkuyorum, tıpkı size benziyor sizin Tanrınız da... Küçük, yalancı, yozlaşmış, zenginlerin yanında fakirlerden uzakta... Yarattığınız sahte Tanrıyı yok edin. (PK-2014) Din insan icadı ve hayalidir. Allah insanı değil, insan allahı yaratmıştır. dinin ahkam ve evamiri insanın idealleşen kendi fikirleridir. Bilmin ilerlemesi sayesinde insan uyanacak ve dini değil bilmin sesine kulak verecektir. Ludwig Andreas Feuerbach Gerçeği söylemek ve yalanları gözler önüne sermek aydınların sorumluluğudur. Noam Chomsky Yüksek fikirler, yüksek dağlara benzer, alışık olmayanları ürkütür. Cenap Şahabettin Dünya, aklı olup dini olmayan adamlarla, dini olup aklı olmayan insanlar olarak ayrılmıştır. İbni Sina Filozofların aydınlatmadığı toplumu, şarlatanlar aldatır. Marquis de Condorcet Bir yerlere giden insan, asla aynı kişi olarak dönmez. DupaDealuri Yazıyorum çünkü içimde susturamadığım bir ses var. Sylvia Plath Çoktanrıcı ya da tek tanrıcı bütün dinler gereksizdir, insanların mutluluğu için doğanın ve aklın yasaları yeter. Jean Bodin Aranmadan ansızın akla gelen düşünceler çoğunlukla en değerli olanlardır ve bu yüzden korunmalıdırlar; çünkü nadiren tekrar gelirler. John Locke Hayatı arzular değil, düşünceler belirler. Marianne Williamson Yalnızlık, en büyük servettir. Goethe


Deli, aklını yitirmiş insan değildir. Deli, aklından başka herşeyini yitirmiş insandır. Gilbert Keith Chesterton Yaşamındaki sınırlar yalnızca senin belirlediklerindir. Epiktetos Sadece eğitimli olanlar özgürdür. Epiktetos İbrahim kaynaklı 3 din arasındaki farklar; Yahudiler -Duvara doğru mırıldanırlar. Hristiyanlar -Tavana doğru mırıldanırlar. Müslümanlar -Yere doğru mırıldanırlar. Bill Maher Aslında öldürmek mantıksız, biraz beklesek insanlar zaten ölüyor. Cesare Pavese Korkunun en iyi ilacı bilgidir. Robin Sharma İnsanı olgunlaştıran yaşı değil, yaşadıklarıdır. Bernard Shaw Din milyar dolarlarla oynar, hiç vergi ödemez ve hep daha fazlasını ister. George Carlin İşler zorlaşınca insanların niteliği ortaya çıkar; Kimisi kollarını sıvar, kimisi burun kıvırır, kimisi de toz olur. Sam Ewing Sadece her şeyi kaybettikten sonra özgür kalabilirsin. Tyler Durden Her şeyden önce korkmayı bırakıp, bir gün öleceğini kabul etmek zorundasın. Tyler Durden Ya ırk, din, para gibi sosyal ayraçların hükmünü ortadan kaldıracağız, ya da bunların hükümleriyle birbirimizi ortadan kaldıracağız. Quaris Quarty Savaşları zenginler çıkarır, fakirler ölür. Jean Paul Sartre Bütün erkekler tecavüzcüdür ve bu hepsi için geçerlidir. Marilyn French Ah, siz erkekler. Fareden farkınız yok. Bir delik gördünüz mü hemen dalarsınız. Erica Jong Korku kültüründe vicdan değil yalakalık zekası gelişir. Kunter Kurt Artık iyi olanların değil, iyi olmayanların dünyası burası! William Shakespeare Boyun eğmektense, umutsuzluğa düşün daha iyi! Friedrich Nietszche


Bazen insanlar gerçeği duymak istemezler çünkü sanrıları yıkılsın istemezler. Friedrich Nietzsche İnanç; gerçeği bilmek istememektir. Friedrich Nietzsche Köleler zincirler içinde her şeyi; hatta onlardan kurtulma isteğini bile yitirirler. Jean Jacques Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın. Tolstoy Mezbahalar var oldukça savaşlar sürecektir. Tolstoy İnsan et yemeden yaşayıp sağlıklı olabilir; o nedenle et yerse, sırf iştah için hayvanların öldürülmesinde payı olur. Ve böyle davranmak ahlaksızlıktır. Tolstoy Cehalet hep aynı şeyi söyler; Bilmediği bir şey varsa, onun saçma olduğunu söyler... Tolstoy En büyük felaket ölümdür. Miguel de Cervantes Korkmayı reddedersen, seni korkutacak bir şey kalmaz. Mahatma Gandhi Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma! Thomas Hobbes Kendi ışığına güvenen, başkasının parlamasından rahatsızlık duymaz.Victor Hugo Korku mantıktan daha kuvvetlidir. Yunan Atasözü İnanmadığım bir yolda herkesle yürümek yerine; İnandığım yolda tek başıma yürümeyi tercih ederim... Icarus Dar yerden çıkanlar geniş yerlere sığmazlar. Aziz Nesin Kapitalizm dindir.Bankalar kilise, bankacılar rahip, zenginlik cennet, fakirlik cehennem, zenginler aziz, fakirler günahkar, mülkiyet kutsaldır, PARA İSE TANRIDIR..!!! Miguel D Lewis Üçüncü bir yolda ilerlemek istiyorum. Sana ya da ona değil, yalnızlığa çıkan yolda... Franz Kafka


Kimse ışığı hayal ederek aydınlanmaz. İnsanı aydınlatan karanlığı idrak etmektir. Carl Gustav Jung Dışarı bakan hayal görür; içeri bakan uyanır. Carl Gustav Jung İyi matematik bilmeyen toplumlarda adalet yoktur. John Nash Her gün aynı elbiseyle dışarı çıkmaktan utanan insanlar neden her gün aynı düşüncelerle sokağa çıkmaktan utanmazlar ki? Fahrian Berotti Arapların milli dini olan İslam nereye gittiyse savaş, vahşet, gerilik, yobazlık, zulüm götürmüştür. Yüksek bir insan topluluğu olan Türk Ulusu, müslüman olduğu bin yıl içindezamanla köklerinden koparılmış, araplaştırılmıştır. TÜRK ULUSUNUN ÖZÜNE DÖNEBİLMESİ, GELİŞEBİLMESİ İÇİN MUTLAKA “İSLAM"I ULUSAL BÜNYEDEN SİLİP ATMASI GEREKİR. Eski Türk geleneklerine göre: Tek eşlilik esastır yani babalarımız kimsenin namusuna göz dikmezdi. Kendi aklını kullanmayan insan, kitapların en güzeline, en yücesine de inansa özgür düşünemiyor demektir. Unutma, sana ışık tutanlara sırtını dönersen; göreceğin tek şey kendi karanlığındır. Filozofların aydınlatmadığı toplumu, şarlatanlar aldatır. Cehalet, taklit intihardır. Taklit etmek, hayatı ıskalamaktır. Taklit aptalca olmaya mahkumdur… Şimdiye kadar kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır. Korku çok büyük bir silahtır, Karar verme özgürlüğünü elinden alır..! Din terörden,Terör dinden beslenir. Dinlerin, tarihsel süreçten bu yana adı koulmamış gerçek anlamdaki manası terörizmdir ve bu korkunç ve karanlık idoloji, insanlığın sonunu


getirecek en büyük kitlesel aygıttır.” Sadeleşmek bomboş bir hayat yaşamak demek değildir. Yaşanacakalan yaratmak demektir. Yaşadığın yeri; cennet yapamadığın müddetçe, kaçtığın her yer cehennemdir." Akıl kendine boyun eğer. Cehalet ise kendine dayatılan her şeye. Gerçekleri gizlemek için çiltler dolusu yalan uydurulmuş. Korku ile doldurulmuş bir zihinde akıl bulunmaz! Rahat ölmek için ne çok uğraşıyoruz ! Bütün uyuyanları uyandırmaya, Bir tek uyanık yeter. Uyuyanları uyandırmak kolay da, ölüleri diriltmek zor. En tehlikeli insanlar; büyük makamlara gelmiş küçük “İNSANLARDIR. Bütün uyuyanları uyandırmaya, Bir tek uyanık yeter. Yalnızca başkaları için yaşanan bir hayat yaşanmaya değerdir. İnsanlar seni çözemedikleri zaman, ön yargılarını kullanır... Dünya seyirci kalıp hiçbirşey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir..! Yüksek fikirler, herzaman sıradan yobazın şiddetli muhalefetleriyle karşılaşırlar. Bazen akıllı olabilmenin tek yolu biraz delirmektir. Korkudan daha güçlü olan tek duygu umuttur. Kimileri varlık içinde yokluğu, kimileri ise yokluk içinde varlığı tartışır! İnsanlar seni çözemedikleri zaman, ön yargılarını kullanır. Savaşı öven insanları savaşın tam içine, en ön cepheye; saldırının, şiddetin tam ortasına yollayın. Sorunu değil Çözümü düşün. Soruna odaklanmak yerine çözüme odaklanmalısın. Göreceksin ki çözüme odaklanıncasorun küçülecektir... Geçmişi hatıralar, geleceği ise umutlar kapsar. Geçmiş yaşadığımız günü kemiren ve öldüren bir hatıradır.


Geçmiş, yaşayışımızın kemirilmiş ve ölmüş bir ucudur, gelecek ise canlılık verimlilik doludur. Geçmişe takılı kalmak, geleceğinizdeki güzel günleri çalar. “Geçmişe değil, geleceğe odaklanın. Her şey geçicidir; Olaylar, insanlar, duygular. Bunların parçası olma, sadece izle ve geçmişi geride bırak. Geleceği geliştirmeye çalışan birinin önüne geçmişi getirmeyin. Dünün güneşi ile bugünün çamaşırlarını kurutamazsınız. Dünü toprağa gömmedikçe yarınlar yeşermiyor. Kim geçmişinden kurtulursa, Korkusunu da yener. Geçmişiniz aradığında telefonu açmayın. Söyleyecek yeni hiçbir şeyi yok. Geçmişinize bakmayı bırakın.O yöne gitmiyorsunuz... Size geçmişinizi unutturan kişi, sizin geleceğinizdir. Hep geçmişi yaşarsan, Bulunduğun zamanda Yavaş yavaş çökersin. Geçmişe ağlama, geleceğini bulandırır. Geçmişte bir ümit yoktur; “Geçmiş olan çoktan bitti. Gerçek olan şey ise ‘şimdi’dir. Madem dininden o kadar eminsin, Benim inanmamam seni neden bu kadar rahatsız ediyor? Eğer insanları, düşündüklerine inandırırsanız, sizi severler. Gerçekten düşündürürseniz, sizden nefret ederler. Şiddet ahlak seviyesi düşük erkeklere her zaman çekici gelmiştir. Tanrı’nın merhametsizliğinin en büyük kanıtı; Yaratma Becerisi’ni yalnızca kendisine alması, fakat Öldürme becerisi’ni her isteyene sınırsız ve koşulsuzca vermesidir. Dünya çok acı çekiyor. Ama kötü insanların şiddetinden değil, iyi insanların sessizliğinden.


Aydınlar her zaman sıradan inançlı insanların şiddetli muhalefetine maruz kalırlar. Dünya yaşamak için tehlikeli bir yer, ama kötü insanlar yüzünden değil, bununla ilgili hiçbir şey yapmayan insanlar yüzünden. Otoriteye körü körüne inanmak gerçeğin en büyük düşmanıdır. Dünyada ki kötülükler ona seyirci kalanların yüzünden yayılıyor. Kötülerin kazanması için iyilerin seyirci kalması yeterlidir. Kötülükler gidince, her yer cennet olur. Bir insanı çok büyük görmek “KORKAKLIKTIR”. Cehalet, kibir, öfke, kıskançlık ve açgözlülük, “CAHİL BİR KİŞİDEN KAYNAKLANIR”. Yükün dürüstlükse; Gücün düşer belki ama “BAŞIN DÜŞMEZ”. Başkalarının canlarını incitmekten kaçın. Verdiğin “ACININ ZEHİRİ” sana geri döner. En tehlikeli insanlar büyük makamlara gelmiş küçük "İNSANLARDIR" Paraya zaafı olan kadından, kadına zaafı olan adamdan, uzak duracaksın. İyi insanları cezalandıran bir tanrıya beni inandıramazsınız. Bilginin amacı; insanı bilgisizlik ve boş inançlardan tanrı ve ölüm korkusundan kurtarmaktır. Ve bu olmadan mutlu olmaya imkan yoktur. Aydınlanma; Kişinin kendi aklını kullanmaya cüret etmesidir. Bütün dinler zalimdir, hepsi kan üzerine kurulmuştur. Unutma; insanlar bilgi değil, avuntu isterler! İyiler kaybetmez, kaybedilir. Dünyada iki farklıinsan türü vardır: Bilmek isteyenler ve inanmak isteyenler. Sürekli güçlünün yanında yer almak adamı yalaka, dalkavuk yapar. Hangi iktidar din sömürüsüne sığınmışsa, mutlaka yıkılmıştır. Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz. Her dönemde karanlıkları aydınlatan bir ışık olacaktır. Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenen bir suçtur.


Kimi ölüler bize ne kadar yakın; Yaşayanların birçoğu ne kadar da ölü. Eğer, demokrasiden yanaysak, özgürlükleri, toplumun her kesimi için savunalım. Kaplanın sırtında hüküm sürenler, bir gün o kaplana yem olmaktan kurtulamazlar. Hayatta korkulacak hiçbir şey yoktur. Sadece anlaşılacak şeyler vardır. İnsanlar konusunda daha az, fikirler konusunda daha fazla meraklı olun. Korku, karanlık tarafa giden yoldur. Korku öfkeye; öfke nefrete; nefret ise acıya yol açar. Ölümden korkmuyorum çünkü ben varken o yok, o varken de ben yokum. Diktatörler, kendilerine itaat edildiği için iktidarda kalırlar. Onlardan korkulmaz ve itaat edilmezse zorda kalırlar. Düşük zekâlı cahil toplumlarda akıllılar aşağılanır, aptallar yüceltilir; zekiler taşlanır, ahmaklar baş tacı edilir!! Eğer bir ülkede kendi insanlarını kandıran bir medya varsa, o ülkenin başka bir düşmana ihtiyacı yoktur. Dünyanın her yerinde milyonlarca aç insan varken, her ülkede binlerce evsiz insan varken, bazı kıtalar korkunç bir sefalet içerisindeyken, bütün Dünyada yeterli sayıda okullar, yeterli sayıda hastaneler yokken, kiliseler, camiler, sinagoglar veya tapınaklar inşa etmek veya silahlara, savaş endüstrisine para harcamak insanlığa yapılan en büyük ihanetlerdir! Aptallara alerjisi olmayanın, aptallığı kronikleşmiştir. Yenilenlerin tarihini, yenenler yazmıştır. Acı çekmeyenler, başkalarının acı çekebileceğini akıllarını bile getirmezler. Hayvanları yemeyi reddediyorum; çünkü, başka canlıların çektiği acı ve ölümle beslenemem. Böyle yapmayı reddediyorum.


O kadar çok acı çektim ki, kendi acılarımı hatırlayarak başka canlıların acılarını hissedebiliyorum. Hayvanların Tamamının Yaşama hakkı vardır: Ayrım yapmaksızın hepsinin canı aynıdır. "Kim bir canlıyı incitirse onun acısının zehri geri o kişilere döner". Hayavansal gıda diye bir şey yoktur. Bugün ortaya çıktı ki; İnsanlara çeşitli hastalıklar bulaşmaktadır. Kanser bunların başında gelir. Bir hayvan severin iki yüzlü olmaması esastır. Sadece kedi, köpeği sevip koyun, keçi, kuzu etini yemek görenlerden hayvan savuncusu sevgisi olamaz yokturda. Bizler nasıl aslanların, zebraların, kedilerin, yılların etini sütünü içmiyor! yemiyorsak! koyunun,keçinin, tavuğun, kuzuların, ineklerinde etini! sütünü! içemeyiz! yiyemeyiz! Doğa ile uyum içinde huzurlu mutlu vicdanımızın rahat olmasını istiyorsak yapmamız gereken budur. Her türlü hayvan sümürüsü yanlıştır. Derilerini yüzüp çeşitli giyecek filan yapmak doğru degildir. Boğa güreşleri at yarışları yanlıştır. Hayvan savuncuları meseleye bu şekilde geniş bakmıyorsa onlara boş yere itibar edip paranızı kaptırmayın! bir çok dernek vakıf var ama bir işe yaramıyor. Hayvan deneyleri onlara zulümdür. Hayavan öldürmek etini yemekde büyük bir vahşilik ve cinayettir. İnsanoğlu hayvanları evcilleştirmeden, ateşi keşfetmeden önce sadece doğada meyvalarla bitkilerle sebzelerle gerekli yeterli gidasını alıyordu. vede daha sağlıklıydı vicdanlıydı, Savaşların kazaların hastalıkların nedeni budur. Bunu yüzyıllar önce gören düşünürlerde vardı çıkmıştırda. Ama insan alışkanlıklarından damak tadından


geleneklerinden vaz geçmeyerek bu yanlış alışkanlığını bakış acısını terk edememiştir. Kişiliği oturmuş olanlar vicdanen daha huzurlu sağlıklı mutlu hayat yaşıyorlar. Şöyle pazara dezgahlarına bak yüzlerce meyva sebze görürsün bütün bunlar insana yeterlidir yiyecek olarak. Bizler martıların, yılanların, kartalların, yumurtalarını nasıl yemiyorsak, tavuklarında yumurtasını aynı şekilde yememeliyiz. aynıdır. Her canlı yumurtasın üremek için birakır. Her canlı sütü kendi yavrusu içindir. Siz çocuğunuza develerin, zebraların, aslanların, fillerin, sütünü nasıl içirmiyorsanız sizde ineklerin koyunların keçilerin sütünü içmeyi uyğun görmemelisiniz aynı şeydir. Aralarında bir fark yoktur. Doğru düşünmek, dürüt olmak, bunu gerektirir.Vicdan bunu gerektirir. İnsan olmak bunu gerektirir. Yıllar önce bu konuda söz söyleyen fikir üreten filozoflar haklıydılar doğru düşünmüşlerdir. Ve her dönem onların görüşlerini doğru bulan insanlar çıkacaktır çıkmıştırda. İnsanlar, hayvanlara ne acı veriyorsa! doğada aynısı kendisine göri döneceğini bilsinler. Seyirci kalmayın uyğulayın. Canlıların yaşam alanlarına karışmayın onlara zulüm yapmayın, sömürüyü terk edin. Aksi halde her türlü hastalığı, kazayı, savaşları, zulümleri, sizde bekleyin.!!! Yaşar görürsünüz merak etmeyin doğa kanunları işler tabiat yasası affetmez. Vicdanı insanın doğa ile canlılarla uyum içinde olmayı gerekli kılıyor. Yeterki insan düşünsün sorgulasın. Aklını başına alsın... Barışı savunan insanlar Hayvanların cinayetlerinede sesiz kalmaması gerekir. Ağaçların kesimi nasıl yanlışsa ve buna şiddetli ses çıkaranlar! öğlen, akşam, sabah,


kavaltısında canlı acısını yiyecek görmemelidirler. Her gün kesim hanelerdeki katliyamlarıda görmeniz gerekir. Bu hafife alınacak bir şey değildir. İnsanlar arası hırsın haksızlıkların asıl temel nedeni budur. Canlıları sömürmek zulüm etmek onları öldürmek etlerini yemek sütlerini içmek. Nasıl ki? Akrep, hamam böceklerini yiyenlerden tiksiniyorsunuz ama balıkları yerkende tiksinmeliyiz onları öldürmemeliyiz düşünmeksizin onları yememelyiz. Yoksa bu durum ikiyüzlülük olmazmı? Aynıdır ha çekirge yemişsin, ha balık yemişsin, ha yılan yemişsin, ha balık yemişsin, acı aynıdır. Can aynıdır. Bakış acını oturt! Huzura kavuş! sağlıklı ol! ama önce hayvanların sağlığını düşün!. Biz ne hissediyorsak onlarda onu hissediyorlar. Canlılar arası ayrım yanlıştır. Üstünlük yoktur. Sevinclerimiz acılarımız birdir. Hanği gerekcelerle aslan, fil, yılan, köpek, kedi, eti yemiyorsanız o gerekceyi etini yediğiniz canlılarada döndürün koyunu, kuzuyu, boğaları, keçileri, tavukları aynı görmeliyin. Aynıdır da... İnsanlar buna evrilmezse insanlaşamaz vahşi olduğunu bozuk bir canlı türü olduğunu bilsinler. Ya adil oluruz ya vahşi doğada ayrım yapmadan egomuzu yenip ve özümüze gerçeğe dönmeliyiz. Hür, özgür, vicdanlı, olup yüklerimizi atmalıyız vicdanımızı sıkıntı, bela, hastalık gereksiz hırslardan korumalıyız. Bunun da yolu zor degil yukarıda anlatılmak istenenlerdir. Cinayetsiz, sömürüsüz, savaşsız, sağlıklı, zulümsüz günlere... Acı çekmeyenler, başkalarının acı çekebileceğini akıllarını bile getirmezler. Samuel Johnson Hayvanları yemeyi reddediyorum; çünkü, başka canlıların çektiği acı ve ölümle


beslenemem. Böyle yapmayı reddediyorum; çünkü o kadar çok acı çektim ki, kendi acılarımı hatırlayarak başka canlıların acılarını hissedebiliyorum. Edgar Kupfer Koberwitz Hayvanlar, İnsanlar için var olmamıştır; siyahların beyazlar için, kadınların erkekler için var olmadığı gibi. Alice Paul Walker Hayvanlar İnsanlardan daha üstündür: Hayvanlar beslenme ve uyku alışkanlıkları açısından bizden daha üstündür. Şimdi daha alçak bir güdü olan cinsellik arzusu, tatminiyet isteği, İnekler, mandalar veya aslanlar, penguenler, kumrular yılda bir kez nesillerinin devamlılığını sağlamak için çiftleşirler. Ayrıca birçok hayvan kendilerine tek bir eş seçer ve hayatları boyunca ona sadık kalırlar. Aldatma gibi bir özellikleri de yoktur. Oysa insan, neredeyse tüm hayatını bu tür zevklerini tatmin etmek için harcar ve böylece bedenini, zihnini, aklını ve canını mahveder. Halbuki hiçbir hayvan kendi türünü öldürmez ve diğer hayvanları da öldürürse bile, bunu sadece acıktığında, karnını doyurmak için yapar. Ama insanlar böyle değiliz. Lüzumsuz yere, sadece zevklerimizi tatmin etmek için diğer canlı varlıkların hayatlarına son veriyoruz. Buna rağmen, tüm uydurma masal kitapları, oybirliği ile "insanın" ayrıcalığını tüm canlı varlıkların en yücesi olduğu ilan eder. Ve bu ezber sürer gider! Neden? Hayvan eti yiyenler insan eti de yiyebilirler. Diyojen Penguenler ve tek eşli kumrular: Genelde yılda bir kez çiftleşir ve bir yumurta yumurtlarlar. KUMRU: Eşlerine bağlı kuşlardır. Kumru; Asla eş değiştirmez. Hiçbirzaman başka bir kuşun yuvasına girmez. Eşlerden


biri ölecek olursa, kalan eş ömür boyu başkasıyla eşleşmez. Aldatma gibi bir özellikleri de yoktur. Dal parçalarından basit bir yuva yaparlar. Senede "SADECE" iki yumurta yumurtlarlar. Edebi, ahlakı, sadakatı, adaleti, hakkı, iktisatı. dengeyi bundan öğrensek işte o zaman insanlaşırız. özümüze döneriz. "bozulmamış kumrular gibi"! Ey Türkiye’deki İslamcılar; Gerçekleri görebilmek için illaki, Ortadoğu’da olanların sizinde başınıza gelmesi mi lazım? Eninde sonun geleceğiniz nokta şudur. Atatürk’ün ilkelerine sıkı sıkı sarılmaktır. Bu gerçeği görebilmek için illa acı çekip büyük bedellermi vermen gerekiyor? Şimdiden gerçekle yüzleş ve anla artık! Bazı şeyler var ki; İlla denemek gerekmez. O gözünün önünde zatendeneniyor. Görmez misin?” Aydın insanın sorumluluğu: Aydın insan, dogmalardan kurtulmuş ya da kalıtsal olarak bu yapıda olmayan, yeniliklere açık olan, bir sorunun nedenini araştıran, düşüncelerini özgürce savunan, baskıcı ve çıkarcı idari sistemlere karşı uygarca ve cesurca karşı koyabilen, edindiği bilgiler ile doğru varsayımlar yapabilen, yeni bilgilerin ışığı altında elde ettiği kazanımları toplum yararına kullanabilen insandır. Aydın insan, bulunduğu toplumu, hatta dünyayı olumlu olduğuna inandığı yönde değiştirmek isteyen ve buna çaba harcayan kimsedir. Öz çıkar önceliği olmayan, toplumda geniş halk yığınlarının çıkarlarını gözetendir. Aydın insan,


insanlığın geleceğini, kendi düşünceleri çerçevesinde etkilemek, değiştirmek isteyen ve yarının bugünden daha iyi olmasına çaba harcayan, paylaşımcı kişiliğe sahiptir. Maddi varlığı çok olmadığından paylaştığı şey bilgi ve genel olarak düşüncelerdir. Aydın, içinde yaşadığı tarihsel/toplumsal ortamı sağlıklı bir şekilde analiz eder, sorunları ortaya koyar ve daha iyi, daha güzel, daha yaşanası bir ortamın gerçekleşmesi için savaşım verir. Aydın insan, doğruluğun, dürüstlüğün, erdemin simgesi olarak görülür. kendi çıkarı ve beklentisi doğrultusunda, esintiye göre yön değiştiren, tutarlı bir toplumsal görüşü olmayan kişilikleri aydın insan kişiliği ile karıştırmamak gerekir. Aydınların sorumluluğu halkın sorumluluğundan çok daha derindir. Bir aydın insanın doğru duruşu, toplumsal bilince yansır. Diğer bireylerce örnek alınır. Dünyanın en kötü hali cehaletin örgütlü halidir, daha da kötüsü aydınların buna seyirci kalmasıdır...Bilgi boya gibidir, uygulama yapılmadıkça hiçbir işe yaramaz. Bir insan kızıyorsa değil, susuyorsa bitmiştir her şey. Bir yazarın içinde daima iki kişi olmalıdır: Yazar ve eleştirmen. Kötüler, kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar. Bilge insanlara kulak verelim. bu husuta neler söylemişler: Öğrendiğin şeyin ağırlığını unutma. Bilgi arttıkça onu doğru düzgün kullanma zorunluluğunda artar. Susan Hubbard Cehalet ne kadar fazla ise dogmatizm de o kadar büyüktür. Sir William Osler İnsan yalnızca söylediklerinden değil, sustuklarından da sorumludur. Aziz Nesin “Bilginin azametinden korkanlar, cehaletin koynunda uyuklamayı tercih ederler.


Emine Supçin “Eleştiriye kapalı her düşünce, Cehaletle eşdeğerdir. Çünkü yalnızca cehalet, Gözleri kapalı inanmayı tercih eder.”Emine Supçin Bilgi ermişleri olmak elinizden gelmiyorsa, hiç değilse bilgi savaşçıları olun. Nietzsche Bilgi hazinelerine ulaşabilen insanların sayısı ne kadar artarsa, dini inançlardan kopuş da o kadar yaygınlaşır. Sigmund Freud Bilgin arttığı oranda, inanç yok olur. Thomas Carlyle Bilgi sonsuza dek cehaleti yönetecektir. James Madison Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar çirkindir. Doğru düşünce bilgidir. “Bilginin elde edilmesi... bizi iyiye ulaştıracaktır.” “Mutluluk bilgi ile kazanılır.” Platon / Eflatun Düşünce insanı bilgeleştirir, Bilgelik yaşamı kolay kılar. John Patrick Gerçeği söylemek ve yalanları gözler önüne sermek aydınların sorumluluğudur. Noam Chomsky Bilgi bir ışık gibidir. Onu kullanırsanız daha parlak olur, kullanmazsanız söner. Alexander Everett Bilgisizlik kolay ve rahat elde edildiği için çoğunluk bilgisizdir. La Bruyere Bağnazın kafası gözbebeği gibidir; ne kadar aydınlık olursa o kadar küçülür. Oliver Wendell Holmes Jr. Yapabilirler, çünkü yapabileceklerini düşünüyorlar. Publius Vergilius Maro Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor demektir, yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir. Mustafa Kemal Atatürk


İnsanlara can güvenliği sağlayamamış bir düzene hukuk devleti denilemez. Devrimcilerin faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bir düzene demokrasi denilemez. Yolsuzlukların devlet yetkililerini sardığı bir düzene Anayasa düzeni denilemez. Bu, katiller demokrasisidir. Bu, hırsızlar düzenidir. Uğur Mumcu İnsan diğer varlıkların acımasız yok edicisi olduğu sürece sağlık ya da barış nedir bilmeyecektir. İnsanlar hayvanları katlettiği sürece birbirlerini öldürecekler. Cinayet ve acı tohumları eken sevinç ve sevgi biçemez. Pisagor Cahil İnsanların En Belirgin Özellikleri: 1. Her şeyi bilirler! 2. Menfaat, onlar için birçok şeyden önce gelir. 3. Şiddetle savunurlar. 4. Dünyayı yalnızca kendileri için olarak görürler. 5. Kendilerinden bahsetmeyi severler. 6. 'Cahil' sözcüğü duyarlarsa çok kırılırlar. 7. Az düşünüp çok konuşmak. 8. Sizi cahillikle itham edebilirler. 9. Değişime kapalıdırlar. 10. Din ve milliyet gibi bütünleştirici özelliklere sırtını dayamaları. 11. Kendine dayatılan düşünceleri size dayatmaya çalışırlar. 12. ve kahramanımızın klasik bitirişi; 'çok düşünme bunları, kurcalama. Boşver!' Diyanet İşleri ve Milli Eğitim‘e: Vicdanlı çocuklar yetiştirelim. Çocuklarımıza, başka insanların farklılıklarıyla ya da dış görünüşüyle alay etmenin yanlış olduğunu öğretelim.


Türkiye'de toplam da 67. bin okul 16 milyon öğrenci 950 bin öğretmen 90. bin cami 90 bin İmam-Hatip görev yapmakta iken: Ne var ki toplumsal suç oranları bu rakamlara göre azımsanmayacak kadar fazladır. Neden dürüst insan sayımızı artıramıyoruz? Suç oranları nasıl bir yöntem izlersek yok olur? Yada insanda eksik olan ne var ki; Rahatlıkla suç işlemeye yönelebiliyor? Eğitimle bilincini verebilsek kişi kendi aklıyla kendisine yeterdi. Düşünebilen bireylerden müteşekkil bir topluluk düşünün vicanı ona yargıctır… Eksik olan şudur ki; İnsanların çoğunluğu düşünme yetisinden bilicten uzak yetişiyorlar… Farkında olmadan hayatı yaşıyorlar… Birey aklını bulabilsin, düşünceyi keşfedebilsin. Toplumlardaki derin kapanmaz gibi gözüken yaraların çözümü buradan başlanılarak daha küçük yaşlarda insana felsefeyi vermek öğretmekti. Felsefe insanın insanca yaşamasını kendini bulması için bir yoldur yöntemdir. Düşünmeyi öğreten yağane sistemdir. Düşünen bireyler vicdanlı olurlar ve bu bireylerden oluşan toplumlarda suç oranları yukarı çıkmaz aşağı iner hatta yok olur. Bu yöntemi uygulayan ülkeler kısa zamanda meyvasını alıyor gelişiyorlar. Düşünen insan bilime, akıla, emege, insan,a canlıya, saygı gösterir. Bakarken iyi bakar yürükten ezmez. Kırmaz incitmez. Hayatını dikkatli geçirir. Vicdanını uyandırmak eğitimci ögretici insanlara kalmıştır. Bu bir sorumluluktur. Görevli insanların bunu yapmaları onların görevidir. Eğer bunu bilen insanlar yapmazlarsa toplumlarda işlenen her


olumsuluktan kendilerinede bir pay vardır… Suça ortak olmamak ve vicdanı sorumluluk gereği aydınların bu konuyu işlemleri onların boyunlarının borcudur. Yoksa başka türlü nasıl karanlıklardan aydınlığa çıkılabilinirdi ki? İnsanın özgür iradeli düşünceli özgürlüğüne kavuşması hiç kimseye muhtac olmuyacak biçimde bu hayatı yaşmasına ona yardımcı olmak kadar daha erdemli bir davranış olamazdı. Bunun için Öğretmenlere imamlara büyük iş düşmektedir. Her ferde kendi akıllarını özgürce kullanabilmeleri yönünde düşünce geliştirmeleri felsefeye, bilim adamlarına, kulak verme yönünde bir eğitim kampanyası başlatabilirler. Top yekün hızlı bir biçimde bu süreci gecebilirsek uygar toplumları kavuşabiliriz zira onların ilerlemesi bu yönden olmuştur… Bizim ülkemizin insanı bundan mahrum birakılması vicdanımızı yaralıyor… Biz bir ulus olarak bundan uzak olamayız kişinin düşüncesini keşfetmesi ona ne kazandırır. En azından arta kalan ömrünü mutlu, huzurlu, verimli yaşar. Hırsını, öfkesini, cehaletini, yener kişi kendisinden bir nevi kendi aşmazlarından uzak yaşamayı öğrenerek yaşar bu da azımsanacak bir şey değildir. Bilinçli toplumlar savaşmazlar, öldürmezler!. Yaşatırlar, yardımlaşır, paylaşırlar. Akılını kullanmak toplumu fert fert kendisine getiren en öncelikli konudur… Düzelmenin suçların yok olmasının en büyük amili buradan geçiyor… Yoksa “sadece” güvenlik tedbirleri, silah, savaş, şiddet, kaos, cinayetler kargaşa, ayrımcılık, düşman üretmek gibi hayatı zehir eden unsurlarla boğuşuruz.. Bir düşüşün mutlaka bir çıkışı acılarla alınan dersler sonucu olsada çok insan heba


olup heder olup gitmektedir. Şu kısa ömürleri acılar, korkular, içinde yaşamaktansa bilince ulaşarak mutlu huzurlu sevgi dolu yaşamak tamamen bizim elimizdedir… Çok değil bu yöntem toplumun bütün katmanlarından aynı anda başlanılsa ben inanıyorum ki birkaç yılda bu gönül bağını kurabilir erdemli, bilincli, akıllı insana ulaşabiliriz. Her sorumlu insana görev düşüyor katkı vermek, omuz vermek Devletin Diyanetin bütün imamlar aracılığıyla camilerden ve özellikle milli eğitimi bu konuya duyarlıklık göstermesi gelişimi hızlandıracaktır.. Tekrar ediyorum felsefe ile insanoğlunun kendi içine dönüp kendi aklını vicdanını keşfetmesi öğretisini sağlamak bu konuda yardımcı olmak. Düzelme kendiliğinden gelecektir. Saygı, sevgi, biribirimizi anlayabilen, ileşim kurabilen, bir toplum olması yönünde bir temel atmış olunur. “Aklını ve vicdanını kullanamayanlar; Özgür düşünceden, özgür iradeden yoksundurlar.” “Bilinç, bir insanın başına gelebilecek en yüce, en erdemli beladır.” Tolstoy “En insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir.” Friedrich Nietzsche “Filozofların aydınlatmadığı toplumu, şarlatanlar aldatır.” Marquis de Condorcet “Bilgi bir ışık gibidir. Onu kullanırsanız daha parlak olur, kullanmazsanız söner.” Alexander Everett “Eğitimin kökleri acı fakat meyveleri tatlıdır.” Aristotle “En iyi eğitimli kişi, yaşadığı hayat en iyi anlayandır.” Hellen Keller


“Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.” Konfüçyüs “Birini eğitmenin asıl amacı, onu sürekli sorular soran biri haline getirmektir.” Mandell Creighton İnsanın doğal besini: İnsanın vejetaryen olmasını güçlendiren kanıtlar sanıldığından daha açık ve hissedilir şekildedir. Her şeyden önce doğaya bir göz atacak olursak, bu mahir kimyagerin yeryüzünde ki her yarlığın yiyeceğini kılı kırk yaran bir bilimsellik içinde onun bünyesine uygun olarak hazırlayıp sunduğunu görürüz. "Öyle ki bunlar, onun sırları karşısında saygı ve temkinle başımızıeğmek zorunda bırakır bizi. Mesela bir bitki bataklık için, diğeri çöl için yaratılırken, bir hayvanın ağzı otlamak, diğerinin dişleri parçalamak için yaratılmıştır. Yani her biri bünyesine ve bedensel gereksinimlerine yaraşır şekilde ve binlerce yüzyıl sürecinde bir yiyeceği kabul etmiştir. Bir kamış bataklıktan alınıp çöle dikilirse derhal kurur; meyve yiyen bir maymuna et yedirilirse çok geçmeden kılları dökülür ve hastalanır. Aynı şekilde her yiyecek değişikliği daima düzen bozukluğu, rahatsızlık ve ölüm getirir. Çünkü doğanın değişmez yasalarına aykırıdır. İnsan, yapısı itibarıyla yasalar dışında kalan ve diğer canlıların yaşamlarını düzenleyen bir varlık değildir. O da tabiattan doğmuş ve hayvanların evrimi sonucunda ortaya çıkmıştır Bu nedenle yakından bağlıdır onlara. Her bakımdan diğer canlılarla karşılaştırılacak olursa, insanın ne yırtıcı, ne de otlayıcı hayvanlara benzediğini görürüz. İnsanın bedeni et yiyecek


şekilde yaratılmış olsaydı, yırtıcı hayvanlar gibi vahşi hayvanların peşinden koşup, canlı avı pençe ve dişleriyle parçalayarak ham eti, damarı, siniri, derisi ve kemiği ile birlikte yiyebilmesi gerekirdi. Oysa o kendini, yetiştirilip öldürülen, hazırlanıp pişirilen hayvan kaslarını yemeye ikna etmiştir. Bunların tümü doğaya aykırıdır. İnsan, yapay yiyeceğin bedeninin bir parçası olması amacıyla bir hazım cihazı geliştirmeyi de unutmuştur. Çünkü insanın bünyesi tümüyle meyve yiyen maymunların bünyesine benzer. Sindirim sistemi, dişler, mide, bağırsak ve tüm iç yapısı tıpkı büyük maymunlarınki gibidir. Hatta maymunun köpek dişleri insanınkinden daha uzundur. Bununla birlikte onların yiyecekleri sadece meyve ve bitkilerle sınırlanmıştır. Şu halde insanın kendi yiyeceğini doğrudan doğruya doğanın elinden alması gerek. Gerçekten doğa, yaşam kaynağı güneşin ışınları altında olgunlaşan lezzetli meyve şeklinde sunmaktadır besini. İnsanın öldürülmüş hayvan leşlerini allayıp pullayarak ve doğal yiyecekleri hazırlayarak tat almaya çalışmasına gerek yoktur (Bu bölüm, bu satırların yazarının La Bete Humaine adlı eserinden bir parçadır ve Mayıs 1926'da Protection dergisinde basılmıştır). İnsan bünyesinin etobur olduğu ve her şeyi yiyebilecek şekilde yaratıldığı sanılmış ve durmadan tekrarlanmış, bütün insanlar da bu konuda biraz olsun düşünmeden, inanmışlardır. Oysa bu, gerçekle ilgisi olmayan saçma bir masaldır. İnsan yirmi yüzyıl boyunca yapay ve bozuk besin kullanılmasına, yanılgı ve hata dolu geleneklerine bakıp besinlere canının istediği gibi güvenemez. Tabii bilimler, fizyoloji vs bilim dallarında yapılan araştırmalar, sağlıklı ve doğal yiyeceğimizi saptamakta bize yol göstermektedir.


Antropoloji bugünkü doğal olmayan alışkanlıklarımızın tersine, bu konuda bize açık ve dakik bilgiler vermektedir. Bu da umutlanmamız için bir nedendir. Çünkü veriler eski geleneksel besinlerimizi onaylasaydı,şimdiki durmumuz asla iyiye gitmez, rahatsızlıklar ve ahlaki çöküntü yerli yerinde kalırdı. Ünlü anatomi bilgini Kuviye, Le Cours d'Anatomie Camparee adlı eserinde şöyle der: "İnsanın doğal besini onun bünyesine uygun olup, genellikle meyveler, kökler ve bitkilerin sulu kısımlarıdır. Eller bunları rahatça toplamaya yarar. Bir yandan çeneler kısa ve güçsüzken, öte yandan köpekdişleri diğer dişlerden uzun değildir. Bu dişler jnsanın et yemesine ya da hayvan etini parçalamasına izin vermez. " Bir başka yerde de şöyle yazmıştır: "Bir hayvanın bağırsakları taze eti hazmedecek şekilde yaratılmışsa, çene yapısının da yemi yutacak şekilde olması gerekir. Yani pençeleri yakalayıp parçalamak, dişleri kesmek ve parçalara ayırmak, bütün hareket organları kovalayıp yakalamak ve duyuları da avı uzaktan görmek için. Yine gizlenmek ve kurbanını hile ile yakalamak için doğanın onun beynine gereken istekleri yerleştirmiş olması gerekir. İlk insan büyük maymunlara benziyor bitki taneleri ve meyvelerle yaşıyordu. Nitekim tırnakları, dişleri, kasları ve anatomik yapısı bize bunu ispat eder." Darvin, Hekel, Huksley, Florens gibi büyük tabiat tarihi bilginleri bu konuda görüş birliği içindedirler ve her biri insanın meyve yiyen bir canlı olduğunu kanıtlamışlardır (Bu satırların yazarının İnsan u Heyvan (İnsan ile Hayvan], Tahran, birinci baskı, s.47-66 adlı eserine bakınız).


Şimdi insanın sindirim sistemini etobur, otobur ve her şeyi yiyen hayvanlarla karşılaştırarak bunlardan hangisine benzediğinigörelim: Her şeyden önce insanın dişleri meyve yiyen iri maymunların dişlerine benzer.Çünkü yırtıcı hayvanlarda kesici dişler çok kücüktür. Köpekdişleri ise bunun aksine kalın ve uzundur. Öğütücüdişler sivri ve keskindir. Böylece avladıkları hayvanları parçalayıp etlerini parça parça ederek yutarlar. Otoburların uzun kesicidişleri vardır ve köpekdişleri diğer dişlerden uzun değildir. Öğütücüdişler geniş ve düzdür. Kısaca, meyve yiyenler, maymunlarla aynı seviyede dişe sahiptir ve sadece köpekdişleri belli belirsiz yükselir, ancak parçalama işlemini gerçekleştiremez. Öğütücüdişler ne keskindir, ne de yaygın. Yani ne eti parçalamaya ne otu çiğnemeye yarar. Sadece tane ve meyveleri yemek için kullanılır. Köpek gibi etobur bir hayvanın dişleri, atın çenesi ve her şeyi yiyebilen domuzun ağzı asla insanınkine benzemez.. İnsan midesi etobur hayvanların midesinden çok daha ince ve güçsüzdür. Oysa etobur hayvan, çiğnenmemiş et parçasını derhal yutar ve ezerek hazmeder. Etoburların dişleri yaygın ve bir sırada olmadığı için çiğ eti çiğnemeden yutarlar ve bunun hazmını mide kaslarına bırakırlar. İnsan midesindeki salgı bezi, ette bulunan fazla azotu etoburlarda olduğu gibi amonyağa dönüştüremez. Mide salgıları ve pankreas bezi eti çözündüremez. İnsan karaciğerinin etteki azotu uzaklaştıramaması gut, romatizma ve sinir hastalıklarına yol açar. Öte yandan etoburların bağırsakları kısadır ve bozuşmuş et orada durmaz. İnsan bağırsaklarının uzunluğu onun etobur olmadığının bir başka delilidir. Çünkü insan bağırsaklarında kalan et kokuşur ve öldürücü mikroplar üretir. Aynı şekilde


bağırsaklarda bozulmaya yol açar. Nitekim bağırsak rahatsızlıkları ve apandisit bu bozulmanın sonucunda ortaya çıkar. Tırnaklarımızı aslan pençesiyle karıştırmamalıdır. İnsanın eti kemiksiz olarak yemesi, kemiği ayırdıktan sonra yediği kasların doğal bir yiyecek olmadığını gösterir. Çünkü beden için madensel tuz çok önemlidir ve etoburlar bu gereksinimi kemikten karşılar. Tam olarak besinimizi etten almak istersek, yırtıcı hayvanlar gibi kemikleri deyemeliyiz ki vücudumuz fosfat alsın. Her şey insanın etobur olmadığını göstermektedir. Yalnız iç yapısı meyve yiyici olarak yaratılmakla kalmadığı gibi, dış yapısı, yaşama tarzı, gelenekleri, davranış ve aklı da etobur olmadığını kanıtlamaktadır. İnsanın ağzı, avını yutabilmek için etoburların ağzı gibi açılmaz. Dili yumuşaktır. Suyu yalayarak içmez. Elleri pençesizdir. Köpekdişleri diğer dişlerden yüksek değildir. Gözü, etoburlarda olduğu gibi alacaranlıkta görmez. Canlı hayvan kokusunu uzaktan almaz. Bırakılsa, uzayan tırnaklarıyla en küçük bir kuş ya da hayvanı bile parçalayamaz. Kolayca ağaca tırmanıp meyve toplayabilir. Ama sıçrayarak vahşi hayvanları koşarken yakalayamaz. Çiğ veya kokmuş eti yiyemez. Öldürmekten ve kan dökmekten doğal olarak kaçınır. Yırtıcı hayvanlar avladıkları hayvanı canlı olarak, derisi, damarı, yağı ve sakatatıyla birlikte yer, dişlerini avın bağırsaklarına geçirirler. Otlayan hayvanlar ona alışırlar. Oysa insan yırtıcı hayvanlardan kaçar. İnsanın duyguları meyveden tat alır. Gözü görmekten, burnu


kokusundan, tat alma duyusu tadından haz duyar. İnsan içgüdüsel olarak ölüm görmekten ve kanlı yiyeceklerden nefret eder. Tat alma duygusu henüz bozulmamış çocuk, eti nefretle uzaklaştırır kendinden. Fırsatını buldu mu, meyveyi aşırır. Yiyecekleri arasında meyve az olunca, bu tatlı ve sade yiyecek yerine ona benzeyen veya şekerleme, pasta gibi onun tadını andıran ne varsa hırsla ele geçirip tat alma duygularını aldatır. Bu istek köpek veya kedi yavrularının bir parça kemik için birbirlerine hırlayıp onu zevkle yutmaları kadar doğaldır. Ama insan yavrusuna et yedirilirse, o da etobur olur. Moris Fozi, İnsanlığın Düşüşü adlı kitabında şöyle yazar: Büyük bir maymunun anatomisi, diş yapısı, içgüdüleri tümüyle bize benzer. İnsan kanıyla sadeceonun kanı akrabadır. Öte yandan bir etobur, otobur ve tane yiyen bir hayvanın anatomisi, dişleri, kanı ve içgüdüleri bizimkinden farklıdır. Acaba, en basit mantık bile, bizim doğal yiyeceğimizin, büyük maymunların yediklerinden, yani çiğ meyvadan oluştuğunu yadsınamaz şekilde apaçık göstermiyor mu?" Sadece insanın içgüdüsü onu olgun, çiğ, güzel kokulu, hoş ve leziz meyvelere doğru çeker. Bunlar onun bedenini daha güçlü ve sağlıklı kıldığı gibi, bedenindeki hücreleri onarıp kemikleri kuvvetlendirir. Doğa, içinde yaşayan hayvanlar ve insanlar için kurulmuş bir ziyafet sofrasıdır. İnsan dışında hiçbir varlık kendi besinini hazırlamaya gereksinim duymaz. Oysa insan doğal olmayan bu gereksinimi icat etmiştir, uydurma ve yapay yiyecekler yemektedir. İşte bu yüzden sürekli hasta ve zavallı hale gelmiş, yaşamı baştan başa dayanılmaz kâbus ve korkunç kaygılarla dolmuştur. Bu gerçekler bu kadar açıkken


neden buna göre davranmazlar? Çünkü bu mide meselesidir ve şimdiki insan tüm canlılardan çok ilgi duymaktadır bu konuya. İlk hayvan, doymak bilmeyen bir oburdu ve hayatını sindirim sistemi uğruna feda eder de sofrasından bir şey eksilsin istemezdi. Bugünün uygar insanı ve yine, derbeder vahşiler, mideleri ve şehvetten başka bir şey görmezler. Korku, ölüm korkusudur ve bünyesinden bir şey eksilip ölüme bir adım daha yaklaşmaktan korkar. Oysa, büyük bir zahmetle, vaktini hazırlamak için harcadığı yaşlandırmayan yiyeceklerin(!) onun bedbahtlığının nedeni olacağını bilmez. İnsan, bilgisizlik ve gevşeklik içinde kendisine hazırladığı yapay zevkten elini çekmek istemez. Sonunda bu, onun kendi uygarlığına ve üstünlüğüne indirdiği bir darbedir. Her şeyi yemek ister. Bindiği dalı kesse bile özgür olmak arzusundadır. Bu korkunç uygarlığı, bu zavallı yaşamı gönül kanıyla kendisi için icat etmiştir ve bu yüzden korkmaktadır. Aslında meyve ve bitki yiyen, ama hevesleri ve böbürlenmesi nedeniyle her şeyi yiyen bir varlık haline gelen insan ya doğal besinini yiyecek ya da yok olacaktır. (Cannes, 22 Aralık 1926 Vejetaryenliğin faydaları Sadık HİDAYET) Döneklere: Edemi içine sindirememiş, zaaflarının esiri düşmüş bireyler her dönem olagelmiştir. Yüksek düzeyde bir bilinçe ulaşamadıkları için, mevcud köle sistemlerinin sözde varlık gücü karşısında dönerler ve henüz farkında olmadıklarını varoluşun, özgürlüğün tadını alıp mücadele etmedikleri için, para, kadın, zaafları uğruna bu erdemli yoldan kaçarlar. Zaaflar insanı korkutur. Aklı köreltir. Kalabalık güc karşısında onlar gerçekmiş


zahabına kapılıp eziklik gösterip, mevcud sürünün carkının dişlileri arasında, zorbaların, zalimlerin, döktatöryel, kapitalist yönetimlere adeta gönüllü birer nefer gibi canla başla başlarlar o safda yer almaya. Katkı sunmaya mazeretler gerekçeler sunmaya... Bunlara aslında dönek bile denmez. Zira olmamışlardı, o özgürlük yolun ne olduğunu dahi kavramamış zayıf karekterli, içten çıkarlarına yenik düşmüş, zaaflarının kölesi, kuru görültülerdi... Hele ki; bunların hiç ama hiç şikayet etme hakları yoktur. Emek vermediler, bedel ödemediler ancak korkup pısırıkca, aptalca kaçtılar... İnsanlığa en büyük zararıda bu tipler vermiştir. İleride yine bu tipler verecektir... Gerçeğin, doğrunun yanında değil gücün, kapitalin, zaafların, menfaatlerinin, çıkarlarının yanına koşanlardır!!! Günümüzde Amerika Birle ş ik Devletleri’nden para alanlara pek ho ş bakılmıyor. Buna karşın, ABD emperyalistlerinden do ğ rudan veya dolaylı olarak (Soros, CIA denetimindeki baz ı vak ı flar, v.b.) para alanlar hâlâ var. Avrupa Birliği emperyalistlerinden para alanlar ise her tarafta. Bunlar ı n bir bölümü açıkça dönekler cephesine katıldı ; bir bölümü hâlâ utanmadan sosyalistlik taslıyor, hatta sosyalistleri temsil ettiğini iddia ediyor. Para alan emir de alır. Ben yine iyiniyetli davranayım ve emperyalistlere hizmet edenlerin sonunun Mussolini’nin sonu gibi olmamasını dileyeyim. Seviyesiz döneklerde ne insan sevgisi, ne ana sevgisi, ne baba saygısı, ne çocuk sevgisi, ne


arkadaş muhabbeti vardır. Ne vefa, ne sadakat! Sevgiye ve saygıya ilişkin bütün değerlerini terk ettikleri yuvalarındabırakmışlardır. Onlar için tek ihtiyaç, Efendilerinin merhamet ve şefkati biricik sermayeleridir. Bu nedenle seviyesiz döneklerin en çok geliştirdikleri organları dilleridir. Dillerini efendileri için kullanacaklardır. Bu macerada çizme yalayacaklardır; tükürdüklerini yalayacaklardır. Yapılan gözlemlere göre, döneklik bazılarına kolay geliyor. Çünkü onur dediğimiz, vicdan dediğimiz kişilik unsurları gelişmemiş. Bu gibiler bütün hafiflikleriyle devrim cephesinden ihanet konumuna hop diye zıplayıp geçebiliyorlar. Yüzlerine iyi bakınız, bütün değerleri yitirdikten sonra hâlâ yılışık yılışık gülebilmeleri, vicdanlarının eskiden de yüklü olmamasından ileri gelir.. Sisteme yaranmak için sadakatsizliği, vefasızlığı, ihaneti bir meslek haline getirmiştir. Öbür yarısı, aynaya bakınca ona "hain, şerefsiz, alçak" diye bağırır. Döneklikte tutarlılaşmak için, vicdan kırıntılarına karşı daha acımasız oluyorlar. Ailesine, anasına, babasına, eşine, eski arkadaşlarına dizginsiz ihanetle ruhsal yarılmadan kurtulmak istiyorlar. Türkiye'de mafyalaşan hâkim sınıflar, zaptiye ruhlu yılışık döneğe daha çok maaş veriyorlar. Çünkü sistem oturmuş değil ve çarkı çeviremiyor. Hâkimiyetini ideolojik hegemonyadan çok açık yalanlarla, kısa vadeli aldatmacalarla, kurnazlıklarla sürdürmeye bakıyor. Tarikatlara muhtaç olması da buradan geliyor. “Yüreği para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kandırılır. Ciğerleri beş para etmez onların. Bire yüz getirecek bir iş öner, oltanın ucundaki solucana saldıran çaylak


kesilirler. Bire bin getirenbir iş öner, resmen çılgına dönerler. Jack London Ateizm de bir "Dindir." ! Ateizm de bir "Dindir." Yanlış bir önermedir.! Ateizm nedir? Din nedir? Arasında ki farklar nelerdir? Ateizm nedir? Ateizm,Tanrı inancının reddidir.Tanrı fikrine dayalı “Teist”dünya görüşünü kabul etmemek demektir. Yani “Tanrı’ya inanmamak,”yada “Tanrı inancının yokluğu”anlamına geldiği söylenebilir. Ateist düşünce, bir anda sahip olabileceğiniz bir fikir değil. Okudukça, araştırdıkça, düşündükçe ulaşmak zorunda kaldığınız bir sonuç. Dinler mitolojilere dayanır ve belirli kurallar getirir; ödül ve cezalar vaadeder. ateizm, görüşte ise dayatma yoktur. Bütün dinler, ahlakı itaate dayandırır, yani gönüllü köleliğe dayanır. Ya Ateizm de bunlar var mıdır? Ateizm, tapınmayı kökten ret eder.Din ise tapınmayı gerektirir. bu bağlamda ateizm bir din olamaz. Ateizm türkçe ye çeviriliş olarak tanrı tanımazlık veya bir tanrının olmadığını savunmaktır. Ateizm din değildir herhangi bir yaradıcının olmadığını öne süren bir görüştür. Din kelimesini Türk dil kurumundaki tanımıyla ele alırsak Ateizm'in dinle hiç alakası yoktur. Ateizm bir din değildir. bir düşünce sistemidir. "Dinsizlik bir dinse, sağlıklı olmak da bir hastalıktır." DİN NEDİR ? *Din insanın ciddiyetine ve saygınlığına bir hakarettir." Steven Weinberg *Din bir zehirdir. Mao Zedong


*Din insan vahşiliğinin son sığınağıdır. Alfred North Whitehead *Din, bence, ilk ve temel olarak korku üzerine kuruludur. Bertrand Russell *Din köleler içindir: Onlara, yaşamın veremediği teselliyi verir. Elbert Green Hubbard *Din, hükümdarlar için, kavimleri daha sağlam bir şekilde boyunduruk altında tutmanın özel bir aracından başka bir şey değildir. Din, sözde “erdem"leriyle insanları aldatmaktan başka bir şey yapmamıştır. Her din bir saçmalıktır. Jean Meslier *Din, seksten sonra, zihinlerini uçurmak için insanların sahip olduğu belki de en eski ikinci kaynaktır. Susan Sontag *Dinler neyi yitirtmiştir? Bana göre dinler insana gözyaşı getirtmiştir, ölümler getirmiştir. İslam da bunların arasındadır.Turan Dursun ATEİST, ATEİZM? *Ateist olmayı ben seçmedim. Ben sadece doğruları arıyorum. Ateist olmak bu çabanın bir yan etkisi. JD Stockman *Ateist olmak için gerekli kalp iyiliği ve zihin kudreti, ancak on binde bir insanda görülür. Samuel Taylor Coleridge *Ateist hiçbir görünmez desteğe sahip olmayan insandır. John Buchan *Bir ateist, insanlığı yeniden doğaya, deneyime ve akla yönlendirmek için, insanlığa zarar veren ejderhaları yok eden kişidir. Baron d'Holbach *Ateizm peygambersiz bir organizasyondur. George Carlin *Ateizm, insanları, dışadönük bir ahlaki erdem sağlamada yol gösterebilecek olan sezgiye, felsefeye, doğaya saygıya, yasalara ve saygınlığa yöneltirken, din bunu yapmaz. Batıl


inanç bütün bunları parçalarına ayırıp insanlığın zihninde mutlak bir monarşi kurar. Francis Bacon *Dünyada bilinen tüm tanrısal inançları inceledim ve hepsi masallara ve mitolojilere dayanıyor. Thomas Jefferson Ateizm'e din demek, şu iddada bulunmaktır. Onunda masalı mitolojisi, afyonu, zehri, köleliği, korkutması, cezası, ödülü, var demek anlamına gelir! Bu meseleyi tam anlıyamamaktan ileri gelen bir yanlış önermedir.!!! Cahilden ‘Ateist’ olmaz. Bir ateistin en önemli sorumluluğu kendine karşıdır. Bir ateist kendi kişisel gelişimini sürdürmeli, donanımını arttırmalıdır. Peki neden? Ateistin karşısında çok büyük güçlükler vardır; -Zor anlarında sığınacağı bir tanrısı yoktur, dua edemez, yardım bekleyemez Ölümden korkmamayı öğrenmesi gerekir. Bunu hazmetmek gerçekten kolay değildir. -Haksızlıklara karşı beddua edemez. "Allah belalarını verecek nasıl olsa" diyemez. Eğer bir haksızlık karşısında samimi olarak endişe duyuyorsa bizzat eyleme geçmek zorundadır. Bu yüzden sorunları iyi analiz edecek bir düşünsel yapıya sahip olmalıdır. Zira yanlış koyulmuş teşhisler sadece bunalıma yol açar. İnsan kendini çıkmazda hisseder. -Doğayı tanımak ve kabullenmek zorundadır. Hayat acıdır, acımasızdır. Ölüm, evrimin vazgeçmediği bir enstrümanıdır. Evrim ölümsüz canlılar tasarlamaz. Evrimin temeli doğanın seçmesidir. -Sevgi, bağlılık, aşk, tutku ve erdemlerin kaynağını nerede arayacağını bilmesi gerek. Bu konuda en ufak bir şüphesi olmamalı. Yani insanın evrildiğini kabul edip sonra sevginin kaynağını ilahi, spiritüel vs. nedenlere bağlayan biri ateist olamaz.


• Ateizm insanın kendisiyle mücadelesi sonucunda ulaştığı bir noktadır. Ateistliğini ideolojisinden alan biri ateist olamaz. Bir doktrine inanıp onun gereğince tanrı kavramını reddeden biri tanım olarak ateist sayılsa da gerçekte ateist değildir. Önce bir dine bağlı olup sonradan ateist olmak bir iç hesaplaşmanın sonucudur. Bu hesaplaşmayı herkes kişisel olarak yapmak zorundadır. • Ateizm bir kabul değildir. "Tanrı'yı bir reddedelim, sonra neden reddettiğimizi düşünürüz" şeklinde bir düşünce hastalıklıdır. Tüm bu güçlükleri düşündüğümüzde bir ateistin ayakları yere basar bir hale gelebilmesi için kendini geliştirmesi gerektiğini görürüz. Kendi düşünce bütünlüğünü oluşturamamış birinin başkalarına faydası olamaz. • İdeolojisi emretti diye ateist olanlar -Takdir ettiği, sevdiği bilim adamı ateist diye ateist olanlar -Umutsuzluktan, psikolojik sarsıntılardan dolayı ateist olanlar -Cool olmak için ateist olanlar -Ateist bir ortamda büyüyüp ateizmi anlamadan ateist olanlar vs. vs. • Bu insanlar, -Dayanakları çökünce (ideolojileri çökünce, sevdikleri bilimadamı teist olunca vs.) çözülürler. -Paranormal deneyim sandıkları birşey karşısında çözülürler -Bir yakınlarını kaybettiklerinde çözülürler -Ölümle yüzyüze gelince çözülürler vs. vs. O yüzden ateistim diyen kişi oturup kendi ile adam akıllı hesaplaşmalı. Bu hesaplaşma da ezber bilgilerle olmaz, kendiniz kandırıp "ben ateistim, çünkü ateist olmalıyım" demeyin. Kendini kandıran ateist olamaz. Özetle, cahilden ateist olmaz. Ateist olmak için gerekli kalp iyiliği ve zihin kudreti, ancak on binde bir insanda görülür.


Samuel Taylor Coleridge Aydınlanma: Aydınlanma, insanı yaşama, topluma ve doğaya bağlayan bir işleve de sahiptir, çünkü kendi varlığını aydınlatan birey, kendi dışındaki varlıkları da anlar ve onlarla birlikte var olduğunun farkına varır. Bu nedenle aydınlanma, bir tür farkındalıktır. Böylece her tür küreselleşme ve evrenselleştirme projeleri karşısında varlığını korur ve geliştirir. Sonuçta aydınlanma, insana insan olma olanağını veren bir var olma sürecidir. Doğruyu gördüğü halde Düşüncelerini değiştirmeyenler Cahillikleriyle mutluymuş gibi yaşarlar. Albert Einstein Aklını kendin kullanmak cesaretini göster! Aydınlanmanın ve ilerlemenin özünü eleştiri kültürü oluşturur. İstenilen “Demokrasi” nedir? Demokrasidenilince ne anlaşılmalıdır? Hukukun, adaletin en üstün değer olarak görülmesi, Barış içinde olmak, hiç kimse farklılığından dolayı dışlanmaması, eşit haklara sahip olmak, her düşüncenin özgürce dile getirilebilme özgürlüğünün olması, Canlı hayatının korunma altına alınması, her türlü öldürmenin şiddetin, savaşların yasaklanması, bütün dillerin serbest olması, devletin her hangi bir dini mezhebi kabul etmemesi, tüm bireylerin sağlık haklarının eşit olması, insanların doğal yaşamdaki haklarından üçret alınmaması, iletişim hakkı seyhat etme hakının doğal bir hak olması, eğitim hakkının özgür eşit tüm insanlara aynı olması, yoldan, köprüden, sağlıktan, eğitimden, sudan, hizmetlerden üçret alınmaması, herhanği bir üçret ödemeden


istifade edilmesi, tüm hayvanların ayrım yapılmaksızın hayatlarının yaşam haklarının korunma altına alınması, kadına şiddetin devlet eliyle yasak edilmesi, çocukları her türlü istismardan uzaklaştırıcı tedbir onların dokunulmaz hakları olması. Çocuk gelinlerin kesinlikle yasaklanması, tarımın desteklenmesi, ağaç dikmenin yayğınlaştırılması, felsefenin, bilimin, ve bilim adamlarına saygının eğitiminin ilk okullarda başlatılması, din adına katlıyamların savaşların yasak edilmesi, din edinme işinin vicdani olup isteyen istediği dini secmede serbest birakılması, hiçbir dincinin bir başkasına fikrini zorla dayatmaması, devletin insan ayrımı yapmadan tüm insanlara aynı mesafade olması eşit davranması, devletin yönetimin herhangi bir dini kabul etmemesi layik olması, Yapılacak yada mevcud anayasada bunların kanun olması, uygulamaya konurken hakka ögretilmesi, devletin asli görevi dışına çıkmaması, hatalı olduğunda istifa edebilmesi, yargılanması, kurallara uyulması halkın bilinçlendirilmesi, cehaletin yok edilim bilinçli bir toplumun dışardan değil zorlamadan felsefeyle verilebilmesini sağlamak, her türlü çıkar amaçlı din sömürüsünün şiddetle yasaklanması, halkı aldatan, sömüren, kandıran, gereksiz dernek vakıfların mafya vari tüm yapıların odakların kapatılması, bu tür faliyetlere ilk başta izin verilmemesi, 1-Halkın aklının korunması, 2-Halkın, can ve mal güvenliğinin korunması, 3-Doğanın ve hayvanların hepsinin korunma altına alınması… PARA:


Tek başına huzur, sevinç mutluluk olur mu? Paraya tapmak, sosyal yaraları derinleştirir. Parayı öpemez, koklayamazsınız, para biriktirmek için var değildir. En iyi para sorun gideren, bankada tutmayıp ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak, huzur, sevinç, mutluluk getirir. Ayrıca kendinizin hastalıklarına da iyi gelir. Paran varsa; Her şeyin var, o huzur getirir. Varsa paran her şeyin de var deniliyor. Para çalınsa her şey yok mu olacak? Bitecek mi? Paranın dışında hayatın olacağınıda hayal etmelisin… Eğer bilgi ve onu kullanacak aklın yoksa ve nasıl kullanılacağını bilmiyorsan ki; Paran elden gittiğinde MUTLULUK VE O HER ŞEYİNDE GİTMİŞ Mİ OLUYOR YANİ? Seni koruyan para değil, bilgidir. Sen ise parayı korursun, Kadının huyu para yokken, erkeğin huyu para çokken anlaşılır. Eskiden bir insan Bilgi uğruna para harcardı. Şimdi ise insanlar bilgi sayesinde para kazanıyorlar. Para; İlaçtır ama sağlık alamaz, Yiyecekler alır ama iştah alamaz, Yataklar alır ama uyku alamaz, Bir ev alır ama bir yuva alamaz, Lüks şeyler alır ama kültür alamaz, Eğlence alır ama mutluluk alamaz. Hayatta en iyi şeyler parayla alınmayanlardır... İnsan malı ve parayı üretir. ardından mal ve para, insanı eşya kılar. Kendisini eşya için satar. Kendisi, eşya için tüketim eşyası olur. Para bazılarına göre mabut, bankalar ise mabettir. Yaşamımızı para kazanarak kaybediyoruz.. Kaliteli mekanlara giderek kaliteli insan olamazsınız. Sadece çok para harcarsınız.Kim bilgiye sahipse, paraya sahip değildir. Kim paraya sahipse, bilgiye sahip değildir..! Kapitalist sistemi yıkmanın en iyi yolu “para”yı geçersiz kılmaktır. John Maynard


Keynes Ya ırk, din,para gibi sosyal ayraçların hükmünü ortadan kaldıracağız, ya da bunların hükümleriyle birbirimizi ortadan kaldıracağız.. Quaris Quarty Para Mabud ve bankalar mabed. Abdülhak Hamid Tarhan Kapitalizm dindir.Bankalar kilise, bankacılar rahip, zenginlik cennet, fakirlik cehennem, zenginler aziz, fakirler günahkar, mülkiyet kutsaldır, PARA İSE TANRIDIR..!!! Miguel D Lewis Yeni güç kaynağı çok az kişinin elinde olan para değil, çoğu insanın elinde olan bilgidir. John Naisbitt Para insanların kendine biçtiği kıymete haiz değildir. Benim bütün param deneylere yatırılmıştır. Bunlarla yeni keşiflerde bulunup insanoğlunun yaşamını biraz daha kolaylaştırmasını sağlıyorum. Nikola Tesla Üstün adam neyin doğru olduğunu anlar, aşağı adam neyin para edeceğini. Üstün adam bilinçini sever, aşağı adam malını mülkünü. Konfüçyus Para sadece bencilliğe hitap eder ve sahiplerini karşı konulamaz bir şekilde suistimal etmeye kışkırtır. Albert Einstein Para: bayağılık,baskı ve zulümdür ! Dostoyevski Parasız düşünür; paralı iki misli düşünür. Dostoyevski Para konusuna gelindiğinde herkes aynı dindendir. Voltaire Para hiç bir zaman insanı mutlu etmemiştir ve etmeyecektir, doğasında mutluluk yaratan hiç bir şey yoktur. Bir insan ne kadar çok para kazanırsa, o kadar fazlasını isteyecektir. Benjamin Franklin Paranın öldürdüğü kişilik, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. Walter Scott


Hiç kimse avucunda para, elinde banka defteri ile doğmamıştır. Dale Carnegie Hayatı, sadece birkaç ev, araba, bankada yüklüce bir para olarak görüyorsanız eğer, başarılı olabilirsiniz. Bunun için insanlara sırtınızı dönmeniz ve insan olmamanız yeterli. Mary Higgins Clark Para için evlenmek legal fahişeli. Mary Wollstonecraft Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa ise yaramaz. Francis Bacon Para hayatı satınalamaz. Bob Marley İnsan mı paraya bağlı, para mı insana bağlı? Bu, insana bağlı. Özdemir Asaf Para, tarihin ilk aldatmacasıdır. Bu heriflerin ilk dalaverelerinden biri oldu para; onlar bu para dalaveresiyle canımızı satın aldılar! Bütün paralar sahtedir! Elsa Morante 'Para her yere sızıyor. Geleneksel bütün bağları koparıyor. Mevcut bütün ilişkileri değiştiriyor. Her şeyin bir fiyatı vardır. İnsan artık sadece gelirlerine göre değerlendiriliyor. Para ekonomisinin hakim olmasıyla birlikte genel bir ahlaksızlık başlıyor.' Ernest Mandel Para asla çoğaltılmayacak, ne paranın ardından koşulacak, ne de para sahibi olmak istenecek Albert Camus Bu çağda itibarını para ile koruyamazsın. George Bernard Shaw Para bir mübadele aracıdır. Adam Smith Para bir araçtır. Sizi istediği yere götürür ama hiçbir zaman sürücü koltuğuna oturtmaz. Ayn Rand Paranın tüm kötülüklerin kaynağı olduğunu söylüyorsunuz. Pek hiç tüm bu paranın kaynağının ne olduğunu sordunuz mu? Ayn Rand Para için bir şey yapmayın! Öyle bir şey yapın ki, para etsin... Cem Yılmaz


Sahibi olduğumuz para özgürlüğün; peşinden koştuğumuz para köleliğin aracıdır. Jean Jacques Rousseau Cebin para para olacak diye ruhun pare pare olmasın! Nazım Hikmet Para eroin gibidir. Pazartesi yeten bir doz Cuma yetmez. William Seward Burroughs Para her şeyi yapar diyen adam, para için her şeyi yapan adamdır. Benjamin Franklin İnsan, giyinip kuşanmak için para kazanan tek hayvan. Cesare Pavese Para ile satın alınan sadakat, daha fazla para ile de satılır. Lucius Annaeus Seneca Şöhret de, para da ölümden öteye geçemez. Hanri Benazus Para arttıkça para sevgisi de artar. Juvenal Zenginler para; fakirler çocuk yapar. Francis Scott Key Fitzgerald Para ve güç, güvensizliğin ürünleridir. Hermann Hesse Yüreği para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kandırılır. Ciğerleri beş para etmez onların. Jack London Para ile her şeye sahip olunacağı söylenir.! Yiyecek satın alabilirsin, ama iştah satın alamazsın. İlaç alırsın ama sağlık alamazsın. Bilgi alırsın ama bilgelik alamazsın. Gösteriş alırsın ama güzellik alamazsın. Eğlence alırsın ama neşe alamazsın. Tanıdık alırsın ama dost alamazsın. Hizmetçi alırsın ama sadakat alamazsın. Boş vakit alırsın ama huzur alamazsın. Para ile her şeyin kabuğunu alır ; Hiçbir şeyin çekirdeğini alamazsın..! Arne Garborg İnsan. para kazanmak için sağlığını harcıyor. Sonra sağlığını geri kazanmak için para


harcıyor.Sonra bir de gelecek için o kadar endişeli ki; anı yaşayamıyor; sonuç olarak, ne şimdide yaşıyor ne gelecekte; hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor, ve aslında hiç yaşamadan ölüyor. Dalai Lama Bir budala para kazanabilir, ama onu sarfetmek için akıllı olmak lazımdır. Charles Haddon Spurgeon Başlıca üç çeşit insan vardır. Bilgisever, ünsever ve para sever. Platon Para size arkadaş satın alınamazama daha kaliteli düşmanlar getirebilir. Spike Milligan Sahip olan değil, bağışlayan zengindir. Erich Fromm FELSEFİ AFORİZMALAR 2015 -2017 1-Neden insan, düşünceye savaş açar? Bir dine bağlı insan, düşünemez! dolayısıyla düşünceyi suç saydığı gibi, düşünenide öldürmek ister. 2-Yobazların bütün işleri, cin peri masalları ile gizem oluşturarak, müritlerini korkutmaktır. 3-Dünyada her şey geçiçidir. Acılar bile bazen bir saatlik, bir günlük, bir aylıktır. 4-Kaçarı yok, öleceksin. 5-Bir canlıyı diri diri yakan bir zihniyetten ne beklenir ki? 6-İnsanda duygu-his modu tezahürleri: Sıradan insan; inanma modunda, cahil olup sürekli tabi olur, ve tapınma içinde kalır. Vicdanı “baskın çıkan”insan; İyiniyetinden sürekli acı çeker, kendisine zarar verir. Duygularına, hislerine, akılını iktidar kılan insan; Çözüm odaklıdır. Vicdanınıda kaybetmeden, gelişen olaylara göre hayır demesinide bilendir. 7-"Eğer din adamları, "Ateist" olsalardı, "din ve allah" için verdikleri mücadelenin, ne kadar boş ve anlamsız olduğunu anlarlardı.!


8-Siz hiç Örümcek adamın gerçek olduğuna inanırmısınız? HAYIIR, o bir Çizgi Flim karekteridir. inanmayız dersiniz, öyledir de o bir çizgi filim karekteridir.Peki o halde, neden bir dizi filim karekteri olan ve her oyununda elinden silah düşmeyen sürekli insan öldüren, Polat Alemdar'a inanıyor, iman getiriyor, inanç haline getirerek onu putlaştırıyorsunuz? Müşrikler, münafıklar, kafirler, zındıklar, yobazlar, sizi. 9-Daha ilginç olan nedir biliyormusunuz? İnsanoğlunun; Kendi ürettiği, hayali, sanal, masal kahramanlarına, ve bu karekterlerin yapıp ettikleri Uçuk Kaçık olaylara! inanıyor olması. Adamın dizideki, rol adamına inanması varken, gerçekleri biz nasıl anlatırız bu insanlara? İşte; Cehalet öğretmez, inandırır. 10-Anladım ki, bize 'bizden başka' dost yok. 11-Sözüm söz! Tayyıp erdoğan ölsün, yarım gün aç susuz kalacağım. Ancak bu kadar iddialıyım. 12-Kendimle başbaşa 'düşündüğümde' mutluyum. 13 -Bu aralar kimseye vakit, ayıramıyorum. Zaten bir 'tek dostumdan başka' kimsem yok. 14 -Yaşadıklarım, benim tarıhimdir. Başkasını niye ilgilendirsin ki? 15-Dindarlar bizi 'anlamazlar' anlasaydılar zaten dindar olmazlardı. 16-Ailem benim için hep 'negatif' güç olmuştur. 17-Dünyada en nefret ettiğim, şöhret ve ünlü olmaktır. sıradan olmak en iyisidir. Kimse seni övmesede sen kendini översin. 19-Ben Kuran'ın türkçe mealini analiz ederken, hadisler ve mezheplerin gereksiz olduğunu anladıkdan sonra kitabın kendi çelişkilerini gördüm. 20-İnsanoğlu ateşi keşfettikten sonra, cehennemi hayal edip uydurmuştur.


21-Dinler insanların korkusundan dolayı tasarlanmıştır. 22 -Kabenin duvarını öpmek, el sürmek, ve etrafında defalarca dönerek yüceltmek, o siyah taşa tapmak değilmidir? 23-Bu günün dünyasında; "para, kabe, dinler" birçok insanın zihninde bu üç büyük put! kırılmayı beklemektedir. 24-Erkeklerin bir çoğu karısına ve kadına tapmaktadır. Namus adı altında her şeyi göze alarak ölürler, öldürürler.Kadına şiddetde, bu "aşırı sahiplenme içgüdüsünden" meydana gelmektedir. 25-Erken yaşlarda, arap masallarıyla beyni yıkanmış, bir kişinin sabit ve bağnaz fikirlerden kurtulması, hele hele masal kahramanlarına inanmış bu kişinin ömrü hayatında bir sefer olsun şüpe etmesi aklına dahi gelmez. Böylesi yobaz düşünce sahiplerinin; özgür olması, aydınlanıp gerçeğe ulaşmaları çok zor nerdeise imkansızdır.Bu kişilerin profosör olması, bir çok kitap yazması, tv programları paneller vermesi durumu değiştirmez. Hepsi boş. 26-İslamiyet; arapların türklere bulaştırdığı pis bir hastalıktır. 27-Dünyada o kadar çok, iş, meslek, politikaçı, bağnaz düşünceli yobaz, vakıf, dernek, tapınak, din adamı ritüel, kitap, yazar, var ki; imkanın olaçakta hepsini dünyadan aşağı ataçaksın. 28-Kadına şiddetin en temeli şudur; Tamamı seneryo yalan olan, uydurulmuş din ve namus alğısı böylece aşırı sahiplenme içgüdüsünden meydana gelmektedir. 29-Şikayet etme! bir mumda sen yak ki; "Işığından" faydalansın çocuklar. 30-Kuran-a sorup, cevabı kuran'dan alıyoruz! Kuran nasıl bir kitap? El-Kuran: Satır


satır yazılmış bir kitap. (Tur:2)Kuran kimin sözüdür? El-Kuran: Muhakkak ki O kuran muhammed'in sözüdür. (Hakka:40)Tefsiri: Biz bir şey kattıkmı? yok cevabı veren kim? Elkuran. Demek ki neymiş? Kuran "Vahiy" kitabı değilmiş.Varmı başka sorusu olan?. (.) 31-Öğrenci ile yobaz'ın konuşması: Öğrenci: Birak hükümetleri, insanların sürekli dünyada sığınıp, dua ve ibadet ettiği tanrıları onlara varlığını bir sefer olsun hissettirip, ölümlerden, hastalıklardan, kazalardan, felaketlerden, savaşlardan koruyup yardım etmemiştir. Böylesi bir tanrıya sadece inanmak neye yarar ki? Yobaz: Dünyada olmasada ahirette yardım edecek! Öğrenci: Dünyada varlığını bir sefer hissettirmeyen tanrının ahiretinede inanmıyorum.Yobaz: Vay a.m.k. kafiri. o*çocuğu, şereksiz, sen allahımı inkar ediyorsun? Öğrenci: Düşünceye düşünceyle cevap veremeyince, tek bildiğiniz ağız dolusu salya sümük boş kafayla küfredip, saldırganlaşarak, azgınlaşmaktır. 32-Dostumla yaptığım zihinsel yolculukta, daha sonraki günler hatırladığımda yaşadığımı fark ettim. 33-Doğaya ve canlılara yanlış yaparsak, yarınlar bizi affetmez! 34-Araplaşmış müslümanların tamamı ışid kafalıdır. İslam düşüncesinin zihinlerden tamamen silinip yok edilmesi gerekir. Başka türlü aydınlanmanın imkanı yoktur. 35-Size birisi; Ben dinlerin ve tanrının uydurma mitoloji olduğunu farkettim, ama daha sonra bu yalanlara, uydurmalara, tekrar inanmaya başladım derse, bilinki o büyük bir yalancıdır. Yok böyle bir şey, hiç kimse kustuğu şeyleri tekrar yiyecek olarak görmez. Bu


akla mantığa aykırıdır. 36-Dinin ve tanrının mitoloji olduğunu fark eden bir filozofun, tekrar bunları kabul edip, övdüğüne tarihde rastlanmamıştır. 37-Atatürk'ün iki dönemi vardır. Dini öven yazılarını, sözlerini orda burda görürseniz, şaşırmayın tarihde bu şekilde çok düşünür vardır. Atatürk dinlerin yalan uydurma olduğunu fark etmiş, ve gereğini yapmış ve söylemiştir. Bazı araplaşmış müslümanların onu hakkıyla tanımamalarından kaynaklı düşmanlıkları ve karalamaları onun geldiği son nokdtadandır. Kişinin geldiği son nokta esastır. Türk ve dünya aydınlarına göre atatürk bir filozoftur.Bu şekilde bilinecek ve öyle kalaçaktır. Küçük azınlıkta olan araplaşmış müslümanlar istemesede.! 38-Aydınlanmış bir insanın, tekrar karanlığa dönmesi onu övüp inanması asla düşünülemez! 39-Aslında insanoğlu daha uzun yıllar yaşma arzusundan, sıkıntıya düşüp mutsuz oluyorlar. 40 -Artık; Agnostik, deist, teist olarak Yaşayanların bilgiyle korkularını yenmelerini evrimlerini tamamlayıp, insan olmalarını beklemekten başka çaremiz yok! 41-Felsefeye önem vermeyenler, cahilliklerinin bedelini ölene kadar cehennemden korkarak ödeyeceklerdir.! 42-Bana göre felsefenin amacı; İnsanın sonradan edinmiş olduğu bütün korkuları aşmasını hedefler. 43-Günümüz modern dünyada, "burçlar -Astroloji" falcılık, büyücülük, sihirbazlık, altarnetif cincilikle şekil almış dinlerdir.Hepsi uydurma yalanlardır. 44-Nasıl muhammed arapların lideri ise Mustafa Kemal Atatürk Türklerin, Abdullah Öcalan'da kürtlerin lideridir. İstesekde istemesekde durum budur. Ve bu gerçektir.


gerçek. 45-Nice düşünür yazar dünyadan geldi geçti geçiyor, Dini içerikli masallardan bir sefer dahi şüpe etmediler, Bu teslimiyet içerisinde, onları okuyanlarda bu kurgulara inanarak malesef tuzaklarına düşmüşlerdir. 46-Benim uyanık olduğum vakitlerde, horozlarda uyumuyorlardı anne... 47-İnsanda korku var olduğu için, bunu fırsat bilen bazı ahmak adamlar mürit toplayarak onları hep sümürmüşlerdir. 48-Vahiy, ilham, keramet, mucizeler yoktur. Düşünce, korku ve hayeller vardır. 49-Ben yazı yazarken hep (c,ç) yi (g,ğ) karıştırmışımdır. Ama (o,ö)(s,ş) (ı,i) (u,ü) yü hiç karıştırmam. Artılarım daha çok ne mutlu bana... Bir de (w,Q,q) harfleri çıkmış ne olaçaksa? 50 -Ben yetkileri elinde bir ülkenin başkanı olsam, Ülkede ne kadar silah varsa toplatırdım büyük bir meydana, üzerlerine benzin döker tutuşdururdum, Onlar yanarkende, Ne mutlu "insanım" diyene der arkamı döner giderdim... 51-Öyle şey keşfetmeliyiz, öyle söz söylemeliyiz, öyle yazı yazmalıyız ki, okuyan öğrencinin zihninde kutsalmitolojilerden iz kalmayıp silinebilsin. 52-Şöyle bakıyorumda, çağlar boyu ve günümüzde ateistlerin çabası, din masalıyla kandırılmış kalabalıklara bunların yalan uydurma olduğunu kabul ettirme çabası uğraşısıydı. Onların verdiği tepkiler ise hey haat; Durmadılar, dinlemediler, anlamadılar, işitmediler, görmediler. duymadılar, Hep avuntunun peşine koştular. Yalanın; yalan olduğunu kabul ettirmek ne garip şey degilmi? 53-Yalanın; yalan olduğunu kabul ettirmek ne garip şey degilmi?


54-Benim paylaşmaktan korktuğum düşüncelerim var. 55-Zamanın içine doğduk,Yaşıyoruz zamanın içinde,Ölüyoruz zamanla, Madem zamanla ölecektik, Neden zamanın içine doğduk? 56-Hiç bir müslüman hilafetin kalkmasını, tanrısızlık ilmihal kitabını tercüme ettirmez, işte Atatük bu ikisini yaptı, Allah'ı insanlığın yarattığını, muhammedin uydurmalarına masallar, uyuşturucu diyen derin düşünceli filozof bir ateistti. Bundan dolayıdır ki; Hiç bir müslüman Atatürk'ü sevmez. 57-50 yıldır Türkiyede doğdum ve yaşıyorum ne zaman devletin dairesine işim düşse tercübeyle sabittir. Ya ertelendi, ya olmadı, ya git yarın gel dendi, Ben böyle sistemin, bürokrasinin, keyfiliğin içine tüküreyim. 58 -İnsan kirlettiği yeri "temizledikten" sonra gitmeli. 59-Ateist; Binlerce tanrıların ve bir çok dinin insanlar tarafından uydurulduğunu fark eden, hayali hiç bir dostu olmadığını bilerek aydınlanmış, bilim insanına ateist denir. 60-İlahiyat çemberi içerisinde, henüz binlerce uydurmaya inanmış bir insana aydın bilim insanı denmez. 61-Papazdan, imamdan, aydınlanmış bilim adamı çıkmaz iddiası doğru değil! Çıkar yüzlerce tanrının o kadar da dinin insanlar tarafından kurğulandığını fark ederse neden olmasın? 62-Sesk'i hayatın "tek amacı" haline getirmek, bir tür tapınma putperestliktir. 63-Bilim adamı bilgisini bir çıkara satmayan kişidir. Sadece para için bilgi üreten insana, aydın insan denemez! 64-Samimi, düşünen insanların artık eli kalem tutan, ağzı laf yapan şu üç kişiyi


birakmaları gerekir. Yaşar nuri öztürk, İhsan Eliaçık, Edip Yüksel, değilmi ki? Hala arap masallarına inanıyorlar konu kapanmıştır. 65-Bir tanrı düşün ki; Kendine düşmanlar yaratıyor. Çok güçlü olmasına rağmen kendisi bunları ortadan kaldırmıyor. Kendine aciz insanlardan askerler edinerek onlara kaldırtmak istiyor. Bu olaçak şeymidir? 66-Soyut düşünüp bağımsız olamayan insan özgür insan değildir. 67-Niçe insan dünyaya geldi gitti. Kendisi olmadan, yaşamadan öldüler. Onlar yaşayan ölülerdi. 68-Atatürk'ün dini övücü sözlerini çöpe at. Daha öncesi dindar rahip olan Jeanmeslier de daha sonra 'tanrısızlık ilmihal' kitabını ölmeden önce yazmış. Bu kitabı ilk tercüme ettiren kişi de Atatürk'tür İnsanın geldiği son nokta onun gerçeğidir. 69 -Ben Levet Kırca'nın ölümüne üzüldüğüm kadar hiç kimsenin ölüsüne üzülmedim. Olacako kadar bizi sadece güldürmedi, düşündürende bir okuldu. Belki de bundan dolayı biz onu çok sevdik. Bizi düşündürdüğü için yasaklanmıştı. 70-Kirli bir Dünya birakaçaksan, yapma çocuk birak kalsın arkadaş! 71-Ey cahil, sabit fikirli insan; Bilimi yoksaymanın, aklı inkar etmenin, felsefeyi dışlamanın bedelini bir ömür boyu "korkular" geçirerek ödeyeceksin. 72-Her yazara, düşünüre filozof denmez. Filozof olmanın ilk şartı inançsızlıktır. 73-İnançlı; Tutsak, bağımsız hiç düşünemeyendir. İnançsız; Kendisi olup bağımsız düşünebilen aydın insandır. 74-Tanrıları yaratanda insan, tanrılaşanda insandır. İnsanları gütme isteği, tanrılaşma


isteğinden başka bir şey değildir. Değilmi ki; iki büklüm olup tuvalete giden, uyuyan, yiyen, içen, hayvanlar gibi cifleşen, ve ölecek olan da sensin. Sen neymişsin be abi. 75-Liderlik, kelimelerin evrimi: Bir zamanlar,Peygamber/Halife/Veliaht/Kral/İmparator/Kraliçe/Prens/Emir/Şah/Aziz/Reis/S ultan/Padişah/Başbakan/Başkan/ "Buyuruyor/Söylüyor"/"Haziret/Sayın" 76-Günlerdir deli danalar gibi dünya genelinde düşünürlerden, sabırla azimle güzel söz aradım. Şunu gördüm ki gazeteciden, sinamacı, televizyoncu, oyuncu, yönetmen, sanaristten, politikacıdan, pek anlamlı derin topluma faydalı bir söz çıkmamıştır. 77-Bana göre dindarların çoğu Narsisizm özellikler taşıyan hasta kişilerdir. 78-Hiç bir canlıya zarar vermemek, iyi insanların karekteridir. 79-İnsan; çocukluk ve gençlik dönemlerinden, edindiği "yanlış alışkanlıklarını" ilerki yıllarda kolay kolay terk edemiyor. 80-İsim sıfatlar çağlar boyunca hep değişmiş ama, insanın insana zulmü canlılara hükmetmesi hiç değişmemiş. 81-Gerçek insan, hiç bir canlıya zarar vermez.! 82-Benim dini içerikte, iki yüzden fazla kitabım oldu. Bir çoğunu başkası okusun diye verdim geri gelmedi. Okuduklarımın altını çizerken bir zaman sonra üstünü çizdim. Bir çoğunuda kışın ısınmak için yaktım. Şimdilerde dinsiz, imansız, "kitapsızım".! 83-Bir zamanlar çebimdeki tüm harçlığımı kitaba verirdim. Hatta yemek yerken dahi kitap okurdum. Abartısız bu durum tam otuz yıl sürdü. 84-Yazmak; farklı düşünceli yanlız insanların kendisiyle dertleşmesidir. 85-Hiç kimse boşuna kendisini temize çıkarmasın. Değilmi ki; para bağımlısı, makam bağımlısı, politik bağımlı, uyduruk din bağımlısı, şöhret bağımlısı, oyun bağımlısı, seks


bağımlısı, iş bağımlısı, kadın bağımlısı, tüketim bağımlısı, her birimizin tapınakları olan, hasta karekterli hayvanlarız işte. 86-Özlü sözleri okumak, bana yeniden tekrar, tekrar düşünmeyi öğretti. 87-Bütün inançlar korkutmaya dayalı kurulmuştur. 88-Seni anlamayan birisiyle, sohbet edip dertleşemezsin. Öyle rahat. 89-İnsanların en alçağı; Politikacı, ve din adamları insanların evlatlarını en çok katleden yalanlarla aldatıp sümüren iki kesimdir. Sıkılıp utanmadan şerefsizce, aşağılık adamlar, milletin gözünün içine baka, baka, yalan söylerler. Ne alçaktır onlar. 90-İslam varlığını, 1-İnsanları ötekiletirerek, 2-Düşman yaratarak, 3-Bölücülük yaparak, 4 -Yetmedi öldürerek sürdürür. Mümin/Müslüman/Kafir/Müşrik/Münafık/Mürted/Zındık/Ehlikitap/Köle/Esir/Cariye/Zim mi/Sunni/Şii/Caferi/Hanefi/Maliki/Şafii/Eşari/Maturidi/Muhacir/Ensar,bunlar ne? Sonrada islamda bölücülük yoktur derler hadi ordan şakirt, zındık, seni! 91-Müslümanlar PEYGAMBERLERİN arasını ayırmazlar!"Allah'ınpeygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız." (Bakara suresi 285)Kuran'da 26 Peygamber ismi geçerken, bir yalana görede 124 bin Peygamber varken, Neden? Günde 5 defa Ezan okunurken, "Eşhedü enne Muhammede'r-Resullullah" Deniliyor bölcü, şakirt, zındıklar! 92-Canım sıkılınca uydudaki tarikat tv leri tek tek siliyorum. Bitmek bilmiyor. Ne kadar var öyle "ebe gümeci deve sidiğini karıştır günde iki bardak iç evelallah her derde deva" saraçoğlu-din bezirganları sanada tavsiye ederim sıkıldığında öyle yap al kumandayı eline 600 kanalı tara bütün tarikat yayınlarını sil, iyi geliyor. 93-Yoksul insanları, vergi ve zamlarla sömürenler kimlerdir? Cahil milleti, hayali


kahramanlarla oyalayıp, karanlıklarla korkutarak düzenlerinin sürmesini isteyenler kimlerdir? 94-Bana Atatürk nasıl bir insandı ? diye sorsalar; Hiç teretdütsüz "Atatürk düşünen bilim adamı" idi derim. 95-Din adamları ve siyasilerin toplumu sürekli işle, para kazanma ile, seksle, meşkul ederek hasta hale düşürerek, beyinlerini uyuşturupfelce uğratırlar. Böylesine sürekli parayı, işi seksi düşünen insan kalabalığından keşfeden, düşünen bilim adamı, filozof çıkmasını beklemek imkansızdır. 96-İş yapmak istemeyenler, ya siyasetci ya da din adamı oluyorlar. 97-Benim tavsiyem, geçimini hikaye ve masallarla yazarlık yapan din adamlarına, ömrünüzde bir defada olsa, tamamı yalan olan iman getirdiğiniz kutsallarınızdan şüpe edin. Derim. 98-Hiç bir din adamı kız çocuklarının okula gitmesinden razı değildir. Anne öğrenirse çocuğunada öğretir. İsterler ki cahil kalsın ve küçücük kız çocuklarını kendilerine gelin yapsınlar. 99-Tayyıp Erdoğan istese Türkiye genelinde halka silahsızlanmayı başlatıp, küçücük kız coçuklarının gelin olmalarına engel olabilir. Ama istemiyor. 100-Gerçekten Allah olmuş olsaydı; Savaşlara, hayvan katliyamlarına, yalan söyleyen politikacılara, halkı uyduruk masal hikayelerle sömüren din adamlarına, kadına şiddet uyğulayıp tecavüz edenlere, kazalarla sakat kalanlara, açlıktan ölenlere, soğuktan donarak ölenlere, sokak çocuklarına, küçücük kız coçukların gelin olmalarına, sesiz kalıp seyredermiydi?


101 -Sanal korkular; Ölüm korkusu, Şeytandan korkma, Cehennem korkusu, Kabir korkusu, Karanlıktan korkma, Cin peri korkusu, Ey Anne ve Babalar çocuklarınızı bu korkularla büyütmeyin, ileride atması çok zor oluyor.! 102-"Heyhat" Bugün Türkiye toplu halde uyumakta, paranın satın almadığı insan nerdeyse kalmadı gibi, iş/gönüllü kölelik oldu. Herkes bir şeylere kul köle. 103-Hiçbir şey, canlıların hayatından daha değerli ve de kutsal değildir. 104-Dünyada iki sınıf vardır. İnsan olmuş insanlar, Henüz evrimini tamamlayamayan insana benzer mahluklar. 105-Sanal korkular; Ölüm korkusu, Şeytandan korkma, Cehennem korkusu, Kabir korkusu, Karanlıktan korkma, Cin peri korkusu, Ey Anne ve Babalar çocuklarınızı bu korkularla büyütmeyin, ileride atması çok zor oluyor.! 106-Tutturmuşlar, yeni anayasa illa başkanlık sistemi diye;İçinde neler olaçak anlatta bilelim.Örneğin;Savaşlar bitecek mi? Gelir dağılımında eşitlik sağlanacak mı? Kadına şiddet ve tecavüzün önüne geçilecek mi? Kazalar azalaçak mı? Sivil silahsızlanma olaçak mı? Işid'e kaynak akıtılan dernekler çalışmadan gelir sağlayan vakıflar kapatılacak mı? Halkı yozlaştıran bağnaz kafalı din bezirganları susturulacak mı? İnsanlara özgür düşünme yetisi öğretilecek mi? Akla bilime ve düşünen insana saygı gösterilecek mi? Sokak çocuklarının sonu gelecek mi? Zamlar ve haksız vergiler son bulacak mı? Kız çocuklarının gelin olması bir son bulacak mı? Eğer bunların hiç birisi olmuyacaksa, o zaman at çöpe gitsin. 107-Ey insan; Diz çöküp, kendi türün karşısında iki büklüm oluyorsun neden? 108-Duygusal okuryazarlık ve iletişimin ABC'si A : Duygularını tanı ve kabul et B : Duygularını anla, besle ve geliştir. C : Duygularını yönet. 109-Tanrıları yaratan biziz! Ateşi bulup cehennemi uyduran biz,Parayı çıkaran biz, Tevratı,


incili, kuranı yazan biz,Kabenin duvarlarını taşdan topraktan yapan biz,Aşk -ı uyduran biz, Hayvanları öldürüp leşlerini yiyen biziz biz.! 110-Düşman kendi içimizde! İnançlı insan, aklını kullanıp düşünmekten korkar kaçar, onu düşündürene düşman olması kendi sanal korkularıdır. aklını kullanıp düşünmesine engel olur. Hatta şiddetle kaçar bundan, savaş çıkarmasının nedeni cahaleti, korkusundandır. Savaşacaksan kendi cehaletinle korkularınla savaş. 111-Gerçeğe ulaşmak öyle kolay olmuyor!Kendini tam olarak vermen lazım, düşünüp anlaman gerek, sorgulaman sorular sorman lazım,anladım demekle anlamış olmuyor insan. 112-İnançlı mısın!? Tavuklu mükellef sofraların düşünü kur,aç yalan torbası olan hatipoğlundan masallar dinle, kütüğün ağladığına, karıncanın konuştuğuna, ayın ikiye ayrıldığına, bulutsuz yağmurların yağdığına, kanatlı atın uzayda tur attığına inan, canlı bonba olmayı düşün, otur minderine cennette 70 huri ile seks yapmanın onlarla şarap içmenin hayali kur, korkular içinde yaşa... 113-Çağlar boyunca; Politikacılar ve din adamları insanlara hep büyük yalanlar söylemişlerdir. 114-Çekilen acılar oranında, zihinsel gelişim gösteriyor insan,Rahat, günü kurtarma, dünyalık kırıntılar peşinde koşanlardan pek 'düşünür' çıkmıyor. 115-Gerçeğe ulaşma, korkuları yenme, çelişkileri görmede, "merak, ilgi, sabır, çaba," gereklidir. 116-Sistem paraya dönük çalışıyor, Herkes böyle düşünüyor, çözüm bulamıyor bu teslim olmaktır. Kapitalizmin yıkılışı parayı kullanmamaya bağlıdır.


117-Acı; daha bilge olmamızı sağlamak için gelir. 118-Türk halkı istese, haksız vergi ve zamanların, gelen cenazelerin hesabını devletten sorabilir. Ama istemiyor. 119-Türk halkına israrla hala yüksek "wolümde" deve sidiğini şifa diye içen arabın arapçasından okunan "ezanlar" Beşikte hiç dilini anlamayan çocuklara ninni, ninni yavrum mesabesindedir.!Arapça ezanlara sahip çıkan sözde "Ateist" olan sayın! Prof. Dr. Celal Şengör'e ithaf olunur. 120-Tayyıp Erdoğan bugün istese, yüzlerce binlerce tarkatı kapatıp ışid'ci kafada vakıf ve derneklerin kapılarına kilit vurarak din bezirganlarını susturabilir. Ama istemiyor. 121-Düşünmekle o kadar meşgulüm ki; Çalışmaya vakit kalmıyor. 122-Bir adam cennette 104 huri ile sesk'e, orada şarap içmeye imanlar getirirken, Dünyada yüzlerce korumalarla dolaşması olacak şey değil."Onlardan korkmayın benden korkun" diye ayet yokmuydu? lan ... Ben iman getirseydim, bir an önce ölür onlara kavuşurdum. Demekki koruma edinenler gerçekten iyman getirmiyorlar. waay iyansızlar vay! 123-İyi ve doğru insanı bulmak mı istiyorsun? Nelerin doğru, nelerin iyilik olduğunu anla yeter! İyi insan; İnançlı ancak, savaşan, kadın döven, taşlayan, insanları kesen, canlı bomba olan, öldüren, yalan söyleyen, çalan, zorba-zulmeden değil, barış yanlısı öldürmeyen iyilik yapandır doğru olan! 124-Sıradan inanma modunda olanlar, sürekli gezegen boşluğuna el açar avunur, bu alışkanlığa dönüşür, kısa süreli hazlar verir, mutlu olaçağı sanısındadır. Uzayın boşluğunda/ yukarı gezegende değil, yeryüzünde yaşadığınızı ne zaman öğreneceksin?


125-Kendileri hiç çalışmayan, politikacı ve din adamları halkın düşünmemesi için sürekli çalışmasını isterler. Sürekli çalışmak, düşünmeye engeldir. 126-İnsan olduğu gibidir. Dışardan onu değiştiremezsin, degişim içeriden dışarı doğru olup, sadece onu düşündürebilir sin. 127-KUR'AN'DA Hiç bir yerinde "mucize" kelimesi geçmediğini, ayetlerin tamamına "hadis/söz dendiğini, anlatılan hikayelerin daha önceki kitaplardan "araklandığını" (Ayet/hadis/söz) bükücülerinin gerçekleri sakladığını, toplam sayının 6.666 olmayıp 6.236 olduğunu, BİLİYOR MUYDUNUZ? DÜŞÜN -SORGULA 128-Aklı başında okunsun, "sağduyu" bir çok kitabı çöpe attıracak bir kitapdır. 129-Akıllı insan, savaşmaz. 130-Olumsuzlar, olumlu göründükce ben olumsuzum. 131-İnsan duyğuları olan, vicdanı olan, hisleri olan, ağlayan, üzülen, bir varlıkken, hayvanları kesenlerden, savaşlarda sürekli insan kanı akıtan askerlerden, bütün bunlar çıkartılıp alınıyormu? 132-Bu hayatta yaptığım üç şeyden pişman oldum. Daha önce bir tarikata katılmakla, evlenmekle, büyük şehire göç etmekle. 133-Şeriatçı birisini iş başına getirirseniz, "tehlikeleri" bekleyin. 134-Masal ve hikayelere iman etmiş yobaz bir inançlıdan "hiç bir veri" alınmaz. 135-Adalet Timsali İNSAN! Kendi kızını diri diri toprağa gömen, üzerine toprakları atarken baba baba diye sesleri duyan, sonra arkasını dönüp giden, kılıçıyla caddelerde dolaşan, insanlar onu gördüklerinde sokaklarını değişen, sürekli kılıçla boyun vurmaya alışmış böylesi pis ve kötü alışkanlıkları olan birisini adalet timsali diye takdim edip örnek insan


göstermek ÇOK MANTIKLI!. 136-Belki de başkasının hayalidir, "yaşadıkların"... 137-Bütün dinleri sorgulayıp aşan kişiye "filozof" denir. 138-Dünyada beğendiğim düşünür ve yazarlardan başlıcaları; İlhan Arsel, Mihail Bakunin, Henrik İbsen, Ludwig Andreas Feuerbach, Pierre Joseph Proudhon, George Carlin, Aziz Nesin, Turan Dursun, Simone de Beauvoir, Jean Meslier, Stendhal, Friedrich Engels, Charlie Chaplin, Jean Paul Sartre, Rosa Luxemburg, Karl Marx, Emma Goldman, Ulrike Marie Meinhof, Virginia Woolf, Mary Wollstonecraft, Ayn Rand, Emine Supçin, Teslime Nesrin, Sevdiğim kitap " Sağduyu" hayran olduğum lider; Atatürk'dür. 139-ÖRNEK İNSAN! Parmağıyla ayı ikiye ayıran, parmak uçlarından sular akıtan, kız çocuklarını kendine gelin yapan, öz evladıyla evlenen, kılıcıyla savaşlarda insan kanı akıtan, ganimetleri/malları/servetleri/paraları allahla arasında pay eden, kendine yüzlerce karı edinen birisi örnek diye sunuluyor. ÇOK MANTIKLI!. 140-BİR BAŞKAN DÜŞÜNÜN! İçki ve sıgara fabrikasının temeline ruhsat versin, bu işletmelerden vergiler alsın, kapısına maaşlı bekçi diksin,vatandanş içince, içmeyin yasak diye bağırsın. ÇOK MANTIKLI! 141-Ateist olmak, yeniden doğmaktır. 142-İnsanlar üç sınıftır. Takip edenler, hem takip eden hemde takip edilenler, takip edilenler. 143-Baş örtürlü olupta, aydın cıkana bugüne kadar rastlanmamıştır. 144-İlahiyatın oluşturulması, iki temel neden de saklıdır! 1-Dünyada varlığımın amacı ne beni kim var etti? sorularına karşılık hayalı olan var olmayan soyut kavramlar üretildi.


İnsan türünden başka canlıda bu soruları sormadı! Allah, Cin, Melek, Şeytan, Ahiret, Cennet, Cehennem, Ruh, Dua, Sevapvs. vs. 2-"Korku" İnsanları korkutarak bu soyut kavramlara inandırma. Ancak kişi bu iki temel nedeni anlayıp aştığından gerçeğe ulaşabilir. 145-Eleştiri kültürü gelişmemiş birisinden aydın insan olmaz. 146-Toplumun bütün yönlerinin açığa cıkarılması gerekir. Ancak baskıcı toplumlar buna fırsat vermezler. 147-Kişilerin söylediği bir sözden başka, diğer sözlerinede bakmak o kişiyi tanımamıza bir vesiledir. 148-Bir zamanlar çok zeki ve akıllı bir kral varmış, elinde çok hünerli sopasıyla düşmandan kortuğu için denize dürterek ikiye ayırmış oradan yol yapıp kendi canının kaçarak zor kurtarmıştır. Aynı hünerli sopasını düşmana döndürerek onları işini pek ala bitirebilirdi ama o zor, ve de imkazsız olanı denedi neden? İşte bu olaylar sadece masallarda olur. 149-Düşünenler her dönem azınlıkta olmuştur. 150-Her canlının sütü, kendi yavrusu içindir. 151-Kuzu eti yemek, çocuk yemekten farkı yoktur. 152-Düşünme bakımından insanlar üç sınıftır. Düşünenler, Düşündüğünü sananlar, Hiç düşünmeyenler. 153-Menfaat ve sömürülerinin biteceğini çok iyi bildikleri için bazı çevreler, manası anlaşılmasın diye inatla, zorla, Türk çocuklarına kur'anı arapça okutuyorlar. Sevap kazanma diye bir şey yoktur. Siz siz olun israrla kur'anı Türkçe anlamını okuyun ta ki; Anlayana kadar.


154-Bir çıkara, menfaate bilgisini satanlar özgür düşünemez, beklenti kaygısı ayır basan kişi, akla, bilime uygun fikirler ortaya koyamaz. Bu tip sözde yazarların toplumun menfaati değil kendi çıkarı önde olur. 155-Bizim bilmem kaç yüz bin yıllık anlı şanlı "kadim" gelenegimiz var;!At sırtında yabancı ülkelerden haraç toplamak mı dersin,Vicdansızca ahlakı ayaklar altına alarak, oyuncağı elinden alıp daha yaşları altısında yedisinde küçücük kız çocuklarını gerdeğe götürmek mi dersin, Savaşlardan arta kalan düzünelerce esir kadınlardan cariye diyerek harem kurmak mı dersin, Sünnet diye her yıl kız ve erkek çocukların organlarını kesmek mi dersin, Eğitim diyerek yavruların beyinlerini arap ilkelliğiyle doldurmak mı dersin, Her sene hayvanları katletmek mi dersin, Farklı düşünüyor diye anne babayı, kadınları av tüfekleriyle namus, töre cinayetleriyle aydınları infaz etmek mi dersin, Ölülere avucları açıp anlamını bilmeksizin arapça bir şeyler mırıldanarak yüze sürmek mı dersin, İnşaallah, maşaallah, alimaallah, mazaallahlı kutsal büyük tapınak mabetler mi dersin, Daha hatırlayamadığım sıralamakla bitmek bilmeyenleri sen benim adıma hatırla yaz. Bitti mi? bitmez... Gerçekten de, bizim bilmem kaç yüz bin yıllık anlı ve de şanlı " KADİM" geleneklerimiz var. Mubarek olsun...! 156-Tanrının var olmadığını acılar içinde olduğunuzda daha iyi anlarsınız. 157-Şu bir gerçek olarak ortaya çıktı ki; Müslümanlar, bilmedikleri, anlamadıkları düşünüp sorgulamadıkları akıllarını zerre kadar kullanmadıkları şeylere körü körüne


sadece taklid ederek "inanmakla yetiniyorlar." Üstelik bütün dindar inançlıların tamamı böyle. 158-İnsanlar karanlıklar içerisinde kaldıkları müddetce, gerçeği göremezler. Ancak insan ışıkta görebilir. 159-Şüpe etmeyi iman bozucu şey olarak gören kafa, ömrü boyunca korkular içinde kalmaya mahkumdur. 160-Bütün gününü para kazanmaya, çalışmaya mahkumiyet giyidirilmiş birisi ile hapisteki mahkumun arasında ne fark var? 161-Sunnilik, şiilik, alevilik, hepsi birdir. İçerisinde inanç, paganist tapınmalar, mitler, ritüeller, ibadet ve ayinler, barındırıyor mu? bitmiştir. 162-Bir adam Profesör olmuş olabilir. Hatta tanınmış çok kitap yazarak paralarda kazanadabilir. Aynı kişi aynı zamanda cin, peri ve masallara iman ediyorsa konu kapanmıştır. 163-Müslüman olmak; Araplar gibi düşünmek araplar gibi yaşamaktır. Kör kütük taklid bataklığına yuvarlanmaktır. Haydıyın deve sidiği içmeye içermisin? 164-Ortadoğu'ya 124 bin peygamber gelmiş bir o kadar da yalancısı cıkmıştır. Yaptıkları ortada kan gövdeyi götürüyor. bilime, akla, hatta düşünceye savaş acmış bir toplumdan başka ne beklenebilir ki? Kalkmışlar hala bize islamın faydasından söz ediyorlar. 165-Felsefe, yolda olmayı öğretir.Felsefe, doğru düşünmeyi, sorular sormayı, eleştiriyi, sorgulamayı öğretir.Felsefe mitolojilerden, kurtulmayı gereksiz korkuları aşmayı öğretir.Felsefe, karşılıksız iyilik yapmayı öğretir.Felsefe, arayışı, merakı, şüpe etmeyi, kendini bulmayı aklını başına almayı, insanlaşmayı ögretir insana... 166-İnsandaki avanta aşkı var oldukça, Dünyadaki belalar ortadan kalkmaz.


167-Korkulardan kurtulmanın, kendini bulmanın, insanlaşmanın yolları: BAK; ARKADAŞIM, DOSTUM, KARDEŞİM! Sana önce kur'an'ı sevap kazanmak için ögretirler, sonra nağmeli okumaya başlatırlar. Sen bunlarla yetinmeyip merakla büyük bir casaretle, türkçesiyle anlamak için okumaya başlarsın. Bu anlamalı okuma sana diğer dinleri, ve incili, tevratı, zeburu okumanı telkin eder. Onları okuduğunda çelişkiyi keşfeder sorgulamaya başlarsın. UNUTMA! Acılar ve yanlızlık bu arada daha bilge olman için sana gelirler. Dünyada gelmiş geçmiş filozofların sözlerine kulak verdiğinde, yanlız olmadığını anlarsın felsefeyle tanıştığında, düşünmeye başlarsın. Savaşın değil barışın tarafında olumaya başlarsın. Tüm canlıları sevmeye başladığında sömürüyü terk edersin. ve insanlaşırsın. 168-Eğer meyva ağacı ise vakti gelince meyva vermeye başlar. 169-Bizim düşünce azmimizi, olumsuz yönde, mucadele direncimizi kırmaya baltalamaya dönük istem içinde olanlar; çıkarcı, menfaatçi, işbirlikci, hırsız, putperest alçaklardır. 170-Aile ve evlilik kurumu gerçeği düşünmede, hayatı sorgulamada insana olumsuz yönde bir güçtür. 171-Deistlerin temel çelişkileri bir soruda saklıdır:! Deist inancı: İnsanlar uydurduğu için dinler yalandır. Ama tanrı vardır. Diyorlar! Onlara soruyoruz: Madem dinler insanların uydurması ise; Peki Dinlerin icad edip uydurduğu ve takdim ettiği tanrıyıda inkar etmeniz gerekmez mi? Demek ki; Deistlerin tamamı dinleride yalanlamayan dindarlardır. 172-İnsanlar tarafından uydurulan dinleri sorgulayıp aşamayan, Dinin icadı uydurma olan bize takdim edilen tanrı etkisinde kalan kişilere biz filozof demiyoruz. 173-Ateist: Dinler ve içerisindekilerde hepsi uydurmadır . Dinde tanrıda yalandır.


Tanrı; bu insanlar tarafından "Nereden geldik? sorusuna uydurulmuş bir cevaptır. Agnostik: Tanrı'mı? bunu asla bilemeyiz, Olabilir de olmayabilir de.... Aradayız yani... Deist : Dinler insan uydurmasıdır. ama dinin içindeki icat edilmiş tanrıyı uydurma olarak görmüyen bir yalancıyım işte anla dindarım ben de. Panteist: Her şey tanrıdır. Ben dünya canlılar domuzda tanrıdır domuzun s***tığı b**da dedim ya abi bizde her şey ama her şey tanrıdır. Müslüman : Düşünmem, soru sormam, aklımda kullanmam, sorgulamam, kutsallaştırıp taptığım şeyhim ne derse o gözlerimi kaparım kulaklarımı tıkarım ben sadece inanırım. ANANI S*** **** ÇOCUĞU İNANMIYORSAN SAYGI DUY P*C! 174-ET YEMEK! Bir canlıyı katledip ölüsünün leşini yediğinizi, BİLİYOR MUYDUNUZ? 175 -Allah Türkçeyi ve Türkleri hiç sevmedi, sevmiyor! Es Salatu Ve’s-Selamu Aleyke Ya "Rasulallah!" Es Salatu Ve’s-Selamu Aleyke Ya "Habiballah!" Es Salatu Ve’s-Selamu Aleyke Ya Nûre Arşillah! Es Salatu Ve’s-Selamu Aleyke Ya Hayra Halgillah! Es Salatu Ve’s-Selamu Aleyke Ya Seyyidel Evveline Vel Ahirin! Vel Hamdü Lillahi Rabbil Alemin!” "YA RESULALLAH"mış bu kulağınızı hiç tırmalamıyormu yıllardır? Anlıyanınız var mı? Babanda dedende anlamadı?Allah arapları ve arapçayı seviyor. Japonca, arapça Çince, Krekçe, biliyor ama Türkçe bilmiyor demek ki! 176-BU GÜN ORTAYA ÇIKTI Kİ! Arap = İslam İslam = Müslüman Müslüman = IŞİD IŞİD = Bonbalama, katliyamlardır!


177-Bugün Türkler, İslamı ve müslümanlığı terk etmek zorundadırlar. Kim IŞİD'in çarkını çevirmek ister? 178-Açlık ve cahalet kimde varsa, o kullanışlı hale gelir. 179-Düşünmek, karşılığında ücret almadığın zor bir işciliktir. 180-Bugün Türkiye de ki; anne ve babalar çocuklarını kuran kursuna, imam hatiplere gönderdiklerinde araplara hizmet ettiklerinin, IŞİD örgütünün çarkını çevirdiklerinin farkındalar mı? 181-Bir kimse, islamı övücü söz söyleyip yayın yapıyor, kitap çıkarıyor kuran satıyorsa, o kişi aslında araplara hizmet ediyor. ışid örgütünün çarkını çeviriyor demektir. Farkında olmaması durumu değiştirmez. 182-İslam öğretisi ışidin yaptıklarına çıkar. 183-Bugün celladına aşık bir toplum aptal olmayacaktıda ne olacaktı? 184-Ben düşüncelerimi, diğer insanlar kabul etsinler diye paylaşırım. Bunun içinde onlardan hiç bir şey beklemem beyin bedava. 185-Kim ki; Peygamberliğini, tanrılığını ilan etti, onu “un ufak, toprak etmiştir doğa”... Dersini almayan insan, hala aynı şeyleri yapıp duruyor… 186-BUGÜNÜN DÜNYASININ BAŞLICA BELALARI: Politik aldatma, ayrıştırma, bölünme, ötekileşrime, düşman yaratma. Din üzerinden aldatma, din ticareti, dindar cehaleti, din terörü. Eşitsizlik, yoksullaşma zulmü, gelir dağılımında ayrımcılık. Doğa talanı, hava kirlenmesi, betonlaşma, ağaç katliamı. Hayvan sömürüsü, ve katliyamları. Çocuk gelinler, ve kadına şiddet. Cehalet, ve eğitimsizlik. Faşist, fanatizmi.


Savaşlar. 187-Tefsir yapanların, yani yorumcuların tamamına "söz bükücüler" denir. 188-Herkes, Dünyada kendi ölümünün "nöbetini" tutuyor. 189-Türkler 90 bin cami yaparak bir çokta arsa tahsis ederek, binlerce vakıf dernek kurarak, araplara özenti temayülünü gerçekleştirmiştir. 190-Türkiyede ışid terör örğütüne destek vermek suç değil, bu suçu işliyenleri haber yapmak suç, neyse ki avrupa baskı yaparak bunun yanlış olduğunu hükümete anlattıda apar topar iktidar habercileri içeriden sağsalim çıkardı. Acaba yanlışın yanlış olduğunu kabul ettiler mi dersiniz? 191-Türkiyede fark ettiniz mi? birileri israrla işid terör örgütüne işid demekten kendilerini sakınıyorlar deaş diyerek sütaş demiş gibi gerçeği saklamak istiyorlar. Acaba bir bağlantılarımı var ? 192-Dinleri ve politikacıları aradan kaldırın, halklar birbirleriyle kaynaşır anlaşırlar. 193-Kendi çıkar ve menfaatti için daima güçlüden yana yer alıp, yalakalıkla yaparak yazarlık ve gazetecilik yapanların hiç bir fikir ve görüşlerine itibar edilmez zira onlarda bir parça onur, vicdan, kişilik ve karakter yoktur. 194-Sakın yobaz birisiyle sohbet etme! akıl tanımaz fikir bilmez bir söz söyler üzülürsün. Halden bilmez, gönülden anlamaz bir söz söyler kırılırsın. 195-Günümüz dünyasının başlıca belaları! 1-İslam artı Müslümanlık artı İşid = Terör 2-................................................................ 3-................................................................ 4-................................................................


5-................................................................ 196-Özellikle Türkler, Hak etmediği teknolojiye, hazır kondu! Hoyratça şımarıkça kullandı! Emek, vermeden tüketti! Dolayısıyla kendini ve türünü mahvetti! Şimdi sürekli,bedel ödüyor! 197-Türkiyede insanlar yarı ömürlerini tamamlamadan, askerde, yada kanserden ölüyorlar. Ve bu durum kimsenin umurunda değil! 198-Allah, Cin, Şeytan, Melek, Ruh, Kıyamet, Ahiret, Cennet , Cehennem, İlahi adalet, Büyü, Nazar, Şifa yok,YOK,YOK..... 199-Kedi, köpek seven hayvan hakları savunucuları çok merhametli olduklarını söylüyorlar. Hatta karıncayı dahi incitmezken, kuzuları koyunları kesip leşlerini yiyebiliyorlar. Sizi severim sizi yerim ama ben hayvan hakları savunucusuyum! ÇOK MANTIKLI! 200-Edindiği bilgilerin ağırlığı kendisini ezmeyen insan yeni düşünceler üretemez.! 201-Bilği biriktirmek, sorumluluktur. Kullanılmazsa sahibine ağır bir yüktür. 202-Düşünürler yeni fikir ve düşüncelerini sadeliğe ve yanlızlığa borcludurlar. 203-Her sabah "taze ve yeni fikirlerle" güne başla. 204-Aydın insanların tek devleti "düşünmektir". 205-Bazı insanların hastalık boyutunda terk edemediği alışkanlıkları: 1-Düşünmeme cehalet hastalığı ve alışkanlığı. 2-Masallara inanç hastalığı ve alışkanlığı. 3-Gereksiz tüketim, lüks alışkanlığı. 4-Beton bina yığma alışkanlığı. 5-Para ve makama tapma hastalığı ve alışkanlığı. 6-Kabadayı mafya bozuntusu sahte kahraman özentisi hastalığı ve alışkanlığı. 7-Seks alışkanlığı.


8-Hayvanları kesip ölüsünü yeme alışkanlığı. 9-Deve sidiği içen arapları kazandırma alışkanlığı. 10-Dizi izleme alışkanlığı. Neyse ki; bunlar çok azınlıkda da bi parça nefes alıyoruz. Çok şükür(!)... 206-Zor olan, çocukları eğitmek değil, büyükleri eğitmek ti! 207-İnsanın ürettiği şey, insandan daha değerli olamaz! 208-Arap Geleneği; Elin üstünü öpüp alnına değdirilmesi, tapınma alğısının bir yansımasıdır. Doğrusu:Türk geleneği; Sadece tokalaşıp, eli yanağa sürmek daha içten, sıcak, sevgi içerir. 209-“Delirmiyorsun sadece uyanıyorsun” 210-Işıktan rahatsız olup, hiç mum yapmayanlar, Karanlıktan şikayet etmeye hakları yoktur. 211-Felsefe insanın düşünceyi keşfetmesi ile kendini bulması, insanlaşmasıdır. 212-Düşünmek, hayatın içinde var olmaktır. Yaşadıklarımız düşüncelerimizdir. 213-Anne baba olarak beyni yıkansın diye çocuğumuzu kuran kursuna imam hatipe yolluyoruz. Ama işide yardım etmiyoruz. ÇOK MANTIKLI! Oysa islam öğretisi işidin yaptıklarına çıkar. 214-Bem solcu, chp li atatürkcüyüm hemde müslümanım.ÇOK MANTIKLI! Bunu söylemek bende işidliyim demekten farkı yoktur. 215-Oysa; Bu hayat, donanımsız, cahil, üfürükçü, arap taklidcisiyle tartışacak kadar uzun değil. 216-Kendileri zorluklar içerisinde oldukları halde, Henüz kişiliği oturmamış, Solcu chp'li sözde Atatürkçü bazı çevreler kendilerini yıllardır fikirleri ile düşünce ve ananlizleriyle besleyen aydın, düşünür, filozof olan ateistlere hiç yardım ve destek olmuyorlar.


Oysa islami kafa yanı müslümanlar, yani akp yani işid etnik temizliğe ilk öncebunlardan başlıyacak. Bunun bile farkında değiller malesef, tek dertleri makamları. lüks yaşantıları olmuş. 217-Doğru oturalım doğru konuşalım; Erkekler cinselliği olmasa kadınlara zerre kadar değer vermezler. Kadınlar erkeklerin parası olmasa zerre kadar onlara değer vermez. Erkeklerin cinselliğe kadınların paraya zaafı degişmez temek gerçektir. Bu hepsi için böyledir. Aşk maşk, sevgi, saygı, sadakat, hepsi hikaye. 218-Türkiyede ilk beş; Aziz Nesin, İlhan Arsel, Turan Dursun, Celal Yalınız, Mustafa Kemal Atatürk, on bin yıllarda aradan geçse, düşünceleri, fikirleri, ile hep haklı çıkacaklardır. Bu topraklarda yetişmiş, bu degerli Ateist, aydın, düşünür, filozof insanların ışığı hep var olacaktır. Üfürükçü, arap taklidcisi yobazlar istemesede. 219-Çağlar boyu masalları, yalanları açık eden zor şartlarda ışık sacan değerli düşünür, aydın, filozof, atesitlerin yorulup usandıkları nerede görüldü ki? Adamların tatili dahi yok. Yatıp kalkıp parasal desdek verseniz dahi azdır. 220-ET YEMEK ! Canlı bir varlığın canını alarak yani onu öldürürdükten sonra onu yemek. Bu henüz insanlaşmamış olanların yapabileceği büyük bir vahşilik değilmdir? 221-Reklam deyip geçmeyin! AKP haftalardca yol kenarlarında, köprülerde, Reklam pankartlarını kaldırmayıp, O na bakan vatandaşa şu alğıyı birakıyorlar." Bak abi Akp sürekli açılış yapıyor adamlar çalışıyor." 222-AKP ne cömert ne aşağılık gazetecilere! Araba ev arsa villa hep onlara, Kendini iktidara satmıyan yalakaya ekmek yok: Tv, ihale, şirket, ticaret, arazi hep onlara,


Sen gel de yuh çekme böylesi partiye! 223-Cehalet piyasasında "yalanlar" kapış kapış gidiyor. 224-İnsanlar; Karşı cinse duydukları cinsel eğilimin adına, aşk ve sevgi dediler. 225-Aslında müslümanların taptığı Allah bir puttur. tıpkı Kıble(Kıb-el-lah) ve Arap’ın putu Allah gibi onun da simgesi hilaldir. 226-Dersimiz "Matematik" Türkiyede son durum anketi! Cahil yobazın gördüğü: İslam islam islam,İşbirlikçinin gördüğü: Bir şey olmaz, Aydın, Filozof ateistlerin gördüğü: Türkiye 100 geriye " YENİ" diyor. Araplar uyanırken iran Türkiyeyi örnek alırken Türkiye hızla "ARAPLAŞIYOR" 227-Henüz düşünemeyen insanlardan yeni fikir bekleme! 228-Kuranı anlamadan üfüren kişiye müslüman denir. 229-Dünyada çocukluk, delilik, yalnızlık, düşünmek, bilgi, sağlık gibisi yoktur. 230-Sahiplenme içgüdüsü den kaynaklı henüz kişiliği oturmamış insanlar kıskanç olurlar. 231-Değişimi insan kendi içinde başlatmadan, meraklı, ilğili, cesur ve düşünme yetisi olmadıktan sonra, sen istediğin kadar cami yap, imam ata, okul yap, eğitime zorla, boştur, boştur boştur. Çünkü kişilerde gelişim ve değişim içten dışa doğru başlar. 232-Ancak ölüler, merak etmez, ilgilenmez, duymaz, görmez, soru sormaz, sorgulamazlar! 233-İnsanları duyarsız, niteliksiz, karektersiz, atıl, sünepe, varlıksız, meraksız, ilgisiz, düşüncesiz, bağımlı, güdülgen, sürü, haline getiren nedenler neler olabilir? Alışkanlıklar, gelenek tapusu, arzular, istekler, zevke düşkünlük, korkular, tenbellik, başlıcaları sayılabilir.


234-Aslında atesitlerin verdikleri mücadele. masalları açık etip, bütün insanların vicdanlı insan olmalarını sağlama cabasıdır. 235-Ateistler toplumların " VİCDANIDIR"!!! Ateist olmak: Ateist düşünce, bir anda sahip olabileceğiniz bir fikir değil. Okudukça, araştırdıkça, düşündükçe ulaşmak zorunda kaldığınız bir sonuç. ÇELİŞKİYİ GÖREBİLEN İNSANDIR "ATEİST" 236-Kendisini geliştirip değiştirmeyen bağnaz kafa sosyal medyaya düşman kesiliyor. 237-Dersimiz Matematik: İmanın şartı "6" dır. .............Savaşın, .............Öldürün, .............Kesin, .............Dövün, .............Dostlar edinmeyin, .............Ganimetler allah muhammedin. KURAN Ulan dininiz, imanınız para olmuş. Bozulduğu zaman, insandan daha korkunç bir yaratık yoktur. Sophokles 238-İNSANLAŞIN Uzmanmış, din adamıymış, politikacıymış, Prof'muş, zır zır ötüp durmayın tepemde, İlk önce "İNSANLAŞIN" 239-Bu gün ortaya çıktı ki; Kadına şiddet ve kadın cinayetlerin sebepleri şunlardır: 1Kendisine güvenmeyen Türk erkeklerin kıskançlığı, 2-Sahiplenme içgüdüsü, kadına tapma hastalığı, 3-Tapulaştırılmış yanlış namus, töre alğısı, 4-Çağ dışı kokuşmuş arap-islam öğretisidir. 240-Bir insanı “bedevilikten medeniyete” yönlendirmek en büyük erdemdir. 241-Ateistler toplumların " VİCDANIDIR"!!! ÇELİŞKİYİ GÖREBİLEN İNSANDIR "ATEİST"


242-Bazen bana yobazlar, neden et yemediğimi soruyorlar? Bende kabul etmiyeceklerini bildiğim için onlara açıklama yapmıyorum. 243-Yobaz kafanın yeni fikir ve düşünceye, aydınlığa şiddetle karşı çıkmasının sebebleri şunlardır: 1-Kurulu düzeninin bozulaçağına inanmasından, 2-Korktuğundan, 3-Kıskançlığından, 4-Hastalık boyutunda, kök salmış pis ve adi alışkanlıklarından, 5-Hiç düşünmeyip, aklını kullanmaya cesaretinin olmayışından. 244-Yaşıyorsun İnsanoğlu takvimi icat edip, bulmasaydı sen kaç yaşında olduğunu nereden bilecektin? Demek ki; Yaşamını rakamlara hapsedip, takıntılı olmanın hiç bir manası yoktur. Doğdun doğalı yaşıyorsun o kadar. 245-Çocuklar bakın, Atatürk sizin annenizin kız kardeşinizin tecavüza uğramasını engelleyen, din şarlatanlarının sizi aldatmasını ortadan kaldıran, kadınlara dünyada tek değer veren, bilim adamıydı kıymetini bilin. 246-Unutma! Deli, çocuk ve dürüst insan sadece doğruyu söyler. 247-Et tüketimi kişide bedeni ve duygu-düşünceleri doğrudan etkiler. Şiddete, hırsa, ve şehvete meyyali arttırır. Etin özü, kan, sinir, liftir. İnsan kan yedikçe savaşlar, ölümcül hastalıklar bitmeyecek, hayvan cinayetleri sürdükçe, kan akıtlamar sürdükçe, onun zehri geri dönecek size ulaşacaktır. Et ve kandan oluşan canlılar, et ve kanla beslenmemeli; bu, kendini zehirlemekten başka bir şey değildir. 248-Düşünceye ve düşünen insanlara savaş açanlar, Bize kendilerinin hiç


düşünmediklerini mi söylüyorlar? Peki; Hangi düşüncelerle düşünen insanlara savaş ilan ediyorlar? Kendileriyle çelişki içinde olduklarının farkındalar mı? 249-Yalanlara, masallara inanmayı inatla korumayı sürdürmek, sahtekar ve çıkarcı tarikat şıhlarına hizmet etmekten başka ne olabilir ki? 250-Ey dünya halkları! Sürekli çalışın ki olup bitenleri unutasınız, kendileri hiç çalışmadan sizin sırtınızdan avantayla geçinen, kilise papazları, imamlar, dernek-vakıf başkanları, tarikat şeyhleri, bürokrat, politik-vekiller sizin sağlığınızı zerre kadar düşünmeyen, hatta ölümleriniz üzerine hesap kitap yapanlar hiç unutmuyorlar ama! 251-Soru şu; Düşünceye savaş acanlar hiç düşünmüyorlar mı? 252-Düşünerek, düşünceyi ortadan kaldıramazsın! 253-Hiç bir fikir yoktur ki; Düşünerek ortaya konmuş olmasın. 254-Düşünerek, düşünceyi yok etmeyi düşünenler var. ÇOK MANTIKLI! 255-İnsan düşünen bir varlıkmıdır? "EVET" Dağılın bu konu kapanmıştır. 256-Ateistler dünyadan ne bekliyorlar? Nasıl bir Dünya gidişatı olsun istiyorlar? 1-Savaşların, son bulmasını barışın hakim olmasını, Her türlü silahın imhaedilmesini, 2-Bütün dinlerin insan hayali, ürünü yapımı, kurğusu, olduğunu fark edip hepsini çöpe atmayı, 3-Kadın erkek herkesin birey olduğu, eşit olduğunu kabul etmek, kadına şiddetin son bulmasını, kız çocuklarının gelin olmasının son bulmasını, 4-At yarışlarının, boğa güreşlerinin, her türlü hayvan deneylerinin, son bulmasını hayvan cinayetlerinin ve sömürüsünün bitmesini, 5-Akla, bilime, felsefeye, önem verilmesini,


6-Sınırların kaldırılmasını, hükümetlerin son bulmasını, 7-Düşünen insanların özgür olmasını, her türlü hırsın, şiddetin bitmesini. 257-Beni tanımak mı istiyorsun? Fikirlerimi 'anla' ben o'yum. 258-Agnostikler deistler aslında dindar insanlardır...Henüz evrim sürecini tamamlayamamış şüphe içinde olan emin olmayan sınıftırlar... Net kişilikleri oturmayan, gizli dindarlardır. Ulan dini inkar ediyorsan. dinin icadı ‘tanrı’ uydurmasında neden kuşku, şüpheler içindesin ki ? Din peygamber yalan ama dini uyduran peygamberin masalı olan ‘tanrı’ olabilir.......ÇOK MANTIKLI Düşün -Sorgula!!! 259-Ey analar; Eğer çocuğunuz, 5 yaşında tecavüze uğrayacak, 20’sinde ölecekse, dünyaya çocuk doğurmayın! 260-Cahil yobazın gözünde, en tabii ve doğal davranışlar bile suçtur. 261-Kişi iktidar gücünü arkasına alarak konuşuyorsa, o kişi dinleyici ile arasına kalın duvar örmüş olup, kendisi değildir. İsterse ağzıyla kuş tutsun itibar edilmez. 262-Hayır hiç bir şey karışık değil, aklını kullanıp seçersin, doğruyu yanlıştan, iyi resim, iyi söz, iyi inan olarak. 263-Son dönem 'Bazı zihniyet'Türkiye'de baskıyı, şiddeti, ölümleri, zorbalığı, diktayı, düşmanlaştırmayı, bölücülüğü, çok sevdi! Kar topu misali üstüne bütün bunlar geldikçe, İktidarın, gücün yanında yer alıyorlar, o nu kutsuyorlar, hala onu seçebiliyorlar. Bu neyin alametidir böyle?Bu gidiş nereye böyle? Neden savaşı şiddeti sever hale geldiniz EY İNSAN? !!! 264-Kötü insan icadı olan 'duayı' dürüst insan neylesin? 265-'Gerçek insan seksten' daha ilginç bir şeyi keşfeden insandır. 266-Dünyada tam barışın sağlanması için dinlerin ortadan kaldırılması gerekir. Bugün


Bilim şunu ortaya koydu ki; Tanrı yoktur. Dinler insanların uydurduğu, mitolojik masallardır. Tıpkı cahillerin dikdatör yaratması gibi tanrıları insanlar yaratmıştır. 267-İşidin propagandasını yapmak onun yaptıklarına onay vermektir. Sesiz kalmak, yada sosyal medyadan onu öven paylaşımlarda bulunmak, televizyonlarında ismini dahi söylememek için ona deaş, taş, sütaş, demek ona destek vermektir. İşlediği katliamlarına, cinayetlerine, tecavüzlerine, terörüne, ortak olmaktır. 268-Dünyada ateistler gibi; Onurlu, dürüst, şerefli, vicdanlı, ahlaklı, derin düşünceli, sorumluluk sahibi, sorgulayan, bilim insanı, aydın, filozof, duyarlı, akıllı, biliçli, farkında, ikinci bir topluluk yoktur. Bütün toplum, bu kendini aşmış bilge insanlardan daha çok şeyler öğrenecektir. 269-Dünyayı kurtaracak olan kadınların vicdanıdır.Tecavüzcü sapık erkeklerin yaptıkları ortada! 270-Kendi ülkesinde can güvenliği sağlıyamayan, sürekli ölümlerin olduğu bir dönemde, kendisi hiç ölmeyecekmiş gibi, israrla adam en az 3 çocuk yapın demesi çok mantıklı. Sanki yaşayanlara değer vermiş gibi?! 271-Dünyada 'canlı ölümlerinden' daha büyük suç yoktur. 272-Kötülük ortam bulursa işler. Bulamazsa işlemez. 273-Birbirini tetikleyen, Hükümetler, dinler, hayvan cinayetleri, savaşlar ve ürünleri kesinlikle Dünyada yasaklanmalıdır. 274-Düşüncelerim çok kalabalık, ama dünyada öyle yalnızım ki! 275-Korkusu olan herkese karşı olur. Korkularımız bize düşman yaratır. O zaman savunma meydana çıkar. Ardından savaşlar çıkar. İşte o zaman şiddet dolu olursun!


276-YENİ ANA YASA VE BAŞKANLIĞIN ARKA PLANI, TÜRKİYE YOL AYRIMINDA! Ya; Zorba, Osmanlı eşkıyalığına, bebek boğduran, akıncı, baskıncı, ateşe veren, mil çektiren, haraç toplayan, ilkelliğine dönecek; Yada; Bilge ataları olan kızıldereliler gibi doğa ile barışık canlılarla iç içe olarak kardeşliğe dönecek. Akıl ikinciyi seçmesini uygun görür. Korkarım ki birinciyi secerse! Süper-dünya devletleri Türkiye ye Nükleer savaşı başlatabilir. Ve Türkiye büyük bedeller ödeye bilir. Ve bu onun "SON" seçimi olacaktır.! 277-Bütün tanrılar öldü! Yaşayan sosyal "TANRI PARADIR" 278-İnsanlar "para için" ciltler dolusu yalan uydurmuşlar. 279-Kendini bulmuş vicdanlı insanda "EGO" olmaz! 280-Kendilerine düşünmek için hiç vakit ayırmayan insanlar, aradan yüzyıllarda geçse, olgunlaşıp insanlaşamaz! 281-Kendi pis alışkanlıklarıyla savaşmayan insan kolay kolay terk edemez! 282-Hırsızı değil dürüst insanı, Yalan söyleyeni değil doğru söyleyeni, Hayvanları öldüreni değil öldürmeyeni,Vicdansızı değil vicdanlı olanı, Savaşı değil barışı, ölümü değil yaşamı savunalım. Rüşvet alanı değil almayanı desteklemek gerekir. 283-İnsanı olumsuz olaylara karşı duyarsızlaştıran nedenler nelerdir? 1. Cehaleti, 2. Korkusu, 3. Güven kaybı, 4. Düşünemediği, 5. Zevklerine düşkünlüğü, 6. Dini inançta beyinin felce uğramasından.! 284-Para; Makam ve iktidar insanı bozar.


285-Özgür olduğumuz vakitlerde, biz hayatı öz suyundan içiyorduk. 286-Aklını kendin kullanmak cesaretini göster! Aydınlanmanın ve ilerlemenin özünü eleştiri kültürü oluşturur. 287-Herkesin bir gün cinsel şehveti tükendiğinde artık hiç bir kadın şiddet görmeyecek. 288-BİZE DÖNÜK SORULAR? Zaman zaman özeleştiride yapılması gerekiyor. Yapatığımız "sürekli-sınırsız" karşı tarafı eleştirmek olmamalıdır. Yok hiç olmasın demiyorum. Elbette oda olacak, onunla sınırlı kalmamalı bunu diyorum. Artık yeni bir bakış gerekli yeni şeyler gerekli diyorum. Belgeselle, kısa filimle ya da çok etkilendiğimiz düşünürün hayatını konu alan bir filimle insanlara mesaj verilip çığır açılabilir mi? Bu gidişattan menun olmayan bizler daha etkin nasıl örgütlenebiliriz? Yada uzun bir yürürüyüş gerçekleşebilir mi? Acilimiz neler olmaldır? Dünyanın sorun olan elzem gündemleri nelerdir? Yadafarklı örgütler birleşebilir mi? Yeni yeni televizyonlar açabilirmiyiz? Her birimiz ayrı ayrı yerlerden zayıf şekilde kalıyoruz. Gücümüze destek vererek birleştirebilirmiyiz? Gelecek kuşaklara yüzümüzü kara çıkarmayacak bir eser birakabilir miyiz? *Dünya ne konuştuğunuzla değil, neyi hayata geçirdiğinizle ilgilenir. *Tüm zamanınızı işinize ayırıyorsanız er ya da geç bunun için pişman olacaksınız. *Kurtların içinde ceylan masumiyetiyle ömür sürülmez. 289-Balık konuşsa şunu derdi: İnsanoğlu biz balıkları yiyerek midelerini mezara çeviriyorlar, Oysa kardeşimiz olan yılan yemeye alışmadıkları için onlara gelende tiksinti duyuyorlar. Bizim canımızda sizin canınız gibi, acı çekiyor. Bizlerde sizin gibi bir


topluluğuz. Hala düşünüp gerçek anlamda insan olma vaktiniz gelmedi mi? Bir canlının ölüsü yiyecek olamaz bunu neden düşünmüyorsunuz? 290-Hayvanları yiyen her insanın midesi hayvan mezarlığıdır.Hayvanları öldürdükten sonra leşlerini yiyerek, midenizi hayvan mezarlığına çevirmeyin. 291-İnsanoğlu Şarkıları Şiirleri, Türküleri hangi neden den dolayı yazmış ve söylemiştir? Ayrılık acısı, kaybediş acısı, ölüm acısından abarttığı duygularının dışa vurumudur. 292-İnsanlar neden ağlar? Kaç türlü ağlama vardır? İnsan sevinçten ağlanmaz. Acılardan ağlar. İçe doğru ağlar, Ölüsüne ağlar, Yanlızlığına ağlar, bir de timsah gözyaşları rol icabı ağlar. 293-Eskiden hayal kurmaya vahiy, düşünmeye de ilham diyorlardı. 294-Eskiden insanlar aç olunca yemek yerlerdi, şimdi zevk için alışkanlıktan, sıkıntıdan da yemek yiyenler var. 295-Eğer bir medeniyetin ihtişamını görmek istiyorsanız, çocuk mezarlıklarına ve mezar taşlarına bir göz atınız. 296-Dün olaçak güne doğduk, "her birimiz" Yaşıyoruz ölümüne! 297-Kötülük ortam bulursa işler. Bulamazsa işlemez. 298-ÖRNEK ALDIĞIM; Canlılardan kumru, Düşünürlerden Jean Meslier, Liderlerden Atatürk, Renklerden sarı, Müzikten türkü, Şairden Yusuf Hayaloğlu, Edebiyatta felsefe, Hallerden yalnızlık, Dünya hayatı da tam bağımsız düşünçe özgürlüğü, En çok sevdiğim şeyler okumak, öğrenmek, düşünmek, ve paylaşmak, Reddettiğim, her türden korku, yalan olan dinler ve tanrılar, savaş, cehalet, tapınmalar, insan


kutsamaları, yalancı siyaset, şiddet, kutsanan ölümler! Sonuç olarak; İnsanlığın nihayi kurtuluşu, Felsefede, başlayan düşünme, dinlerden ve poltikaçılardan kurtulmaktır.! 299-Son 15 yıldır Türkiye'de cami sayısı, vakıf, dernek, kuran kursları, imam hatiplerin sayıları binleri, yüzbinleri, aşmış durumda... Ne var ki; Gün geçmiyor ki, buralardan taciz, tecavüz, hırsızlık, sapıklık,olayları geçmemiş olsun. Demek ki; Dindar olmak bütün bunları yapmayı engellemiyor. Bu o zaman çözüm değil, Bana göre: İnsanda ahlak, vicdan, bilinç, olmalıdır. Bunun içinde İnsan olmak insanlaşmak yeterli. Görkeme, şekile, söyleme, vaazlara, partiye, cemaate, derneğe, vakıflara, kurs evlerine, dindar nesile, camiye binasına gerek yoktur... 300-Ulan şu Dünyada bizi olduğumuz gibi kabul etmediniz be... Doğduğumuzda olduğumuz gibi... Mecbur muyum senin ideolojini kabul etmeye... 301-Dinler varlığını sürekli bir "düşman" yaratarak sürdürür. 302-Gerçeğin bilgisi, en çok dinden ve sistemden beslenen çıkar odaklarını rahatsız eder. 303-Gerçeği bilen kişinin korkmasının nedeni, yalnız olması ve güvenmemesi dir. 304-Eğer insanlar, hayvanları öldürüp etlerini yemeyi terk edebilirse! Üç türlü kazancı olacaktır; Hem hayvanlar sağlığına kavuşacaklar. Hem insanlar savaşları terk edecek, Hem de hasta olmayacaklardır. 305-Sizlerden özür dileriz. "SİZ KADINLAR" Annemdi, kardeşimdi, babaannemdi, anneannemdi, halamdı, teyzemdi, yengemdi,


kızımdı, "siz kadınlar"! Kıymet bilemedik özür dileriz sizlerden, Değer bilemedik dövdük, işkence ettik, taşladık, kırbaçladık, dışladık, aşağıladık, hep özür dileriz sizlerden...! Bazen oğlumuzun gelini oldunuz. Ama sizi olduğu gibi kabul edemedi, ne din, ne padişah, ne peygamberi, ne kralı, ne liderleri. Değerinizi bilmedik sizlerden özür dileriz. " Siz kadınlar" ! Analar oldunuz ağladınız, üzüldünüz, sizleri tam olarak anlamadı, şu erkek milleti, zavallı, aciz, cahil, yaratıklar... Erkekler. Sizi sömüren, satan, kullanan, döven, dışlayan, aşağılayan, işkence eden, öldüren, taşlayan, kırbaçlar vuran, topraklara gömen, şu aciz erkek milleti.! Sizlerden özür dileriz. "SİZ KADINLAR" 306-Sadeleşmek bomboş bir hayat yaşamak demek değildir. Yaşanacak alan yaratmak demektir. 307-Dünya sorunlarına eleştirel bakmayı başaran kişi, Aydınlanmış kişidir. 308-Kutsal varsa, şiddet getirir. Kutsal yoksa, doğallık getirir. 309-Müsaitseniz size 8 soru sorabilir miyim ? 1. Bir "Liderin" ilkeleri nelerdir? 2. Liderlik potansiyeli her insanda varmıdır? Varsa insan bunun ne kadar farkındadır? 3. Gücü yetkileri elinde bulunduran birisi siz olsaydınız ne yapardınız? 4. Lider olmak için kesinlikle yönetici olmak zorunda mıyız? 5. Lider olmak, her zaman her şeyi kontrol edeceğimiz anlamına mı gelir? 6. Hepimiz


bazen lider bazen de takipçimi oluyoruz? 7. Etrafınızdakilerin liderlik potansiyelini nasıl geliştirelim? 8. Peki herkes lider olabilir mi? 310-İmkânsızla imkân dahilinde olanın arasındaki tek fark, insanın kararlılık derecesidir. 311-Paranın tanrısallaştığı yerde, tapınaklarda insanlık kurban edilir. 312-Ağlayan çocuğu teselli etmeye çalışan, bir dost... Bazen birine hakaret etmek için “hayvan” diyorsun ya, Deme..! 313-Bugün insan olmanın koşulu, yalnızlık ve parasızlıktan geçer. 314-Maddi ve manevi her türlü baskı, ateşten gömlektir. 315-Bazen kendine gelmen için başkalarından gitmen gerekir. 316-Şu Ateistleri inanmaya çağıranlar yok mu? Çok komikler be dangalak bilmezsin ki? O adamlar daha önce inanlardandı araştırma okumaları sonucu sorgulamışlar, tüm dinleri inceleyerek analiz etmişler. Düşünmüşler, Çelişkiyi görmüşler masalı fark etmişler. Bu bir sonuştur. Onların tekrar bu masallara inanmasını beklemek kadar aptalca bir şey yoktur.Hiç bir Ateist tekrar yalana, kurguya, masala asla inanmaz, bunu o beyninize sokun! 317-Bir aptalın hatasını düzeltmeye kalkmayın, sizden nefret edecektir. Bir bilgenin hatasını düzeltin, size minnettar kalacaktır. 318-Çağımızda "DİN" Emperyalizmi vardır! 319-Ütopya, Haline geldi yıllardır Ateistlerin kadim inancı oldu adeta zihninde, gönlünde, arzuladığı felsefesi, insan toplumunun o şekilde biçimlenmesinin telaşında olduğu ideal bir düşünce. Normal olması gereken şeyleri dahi 'cahil yobaz zihinlere' kabul ettiremez


duruma gelindi. Nedir 'O' ? Yıl olmuş 2016 Bu çağın ütopyaları? Savaşı değil, barışı sağlayın demek, ütopya oldu. Çocuk gelin olmaz, kadınlara şiddeti terk edin demek, ütopya oldu. İnsanları öldürmeyi terk edin, demekütopya oldu. Çocuklara tacizi, tecavüzü, sömürüyü, istismarı bırakın demek, ütopya oldu. Hayvanları öldürüp, leşlerini yemeyi terk edin demek, ütopya oldu. Paraya, insanlara, şeyhlere, liderlere tapmayın demek, ütopya oldu. Hırsızlık kötüdür. Yapmayın demek, ütopya oldu. Dinler masal, cin, peri, şeytan, melek, yoktur. Kıbela puttur demek, ütopya oldu. Ahlaklı olun. Adaleti hukuku uygulayın demek, ütopya oldu. Merhametli olun, vicdanlı olun, "İNSAN OLUN" demek, ütopya oldu. 320 -Bugün insan 'paranın' kulu kölesidir. 321-Kaç Yaşında Olursan Ol Ağırdır Bir BABA'nın Yokluğu... 322-Tek tek tevhid, vahdet, Vahdet-i Vücûd, birlik, bir olma, dersin bu inançı kabullenip yayarsın, iman haline sokarsın. Sonrada kalkıp Türk diyerek, Kürt diyerek, Arap diyerek, Çerkez, Laz, Alevi, Abaza, Gürcü, Boşnak, Roman diyerek bu milleti adeta dilim dilim parçalara ayırıp bölerek, doğada çok çeşitlilik çok renk var dersin. ''Yaratılanı severim, Yaradan'dan ötürü '' DER! Sonrada bir sürü düşman yaratarak ayırırsın... ÇOK MANTIKLI!? 323-Öldükten sonra ne oluyor?


"Aslında öldükten sonra çok şey oluyor da hiçbirinin içinde sen olmuyorsun." 324-Kutsanmış cehaletten daha zararlı ne olabilir? 325-İnsan her türlü tutsaklıktan uzaklaşıp, özgürlüğünü her şeyin üstünde tutmadıkça, hür düşünceye ulaşamaz… 326-Geceyi seviyorum. Fazla kalabalık olan ne varsa bir kenara çekiliyor sanki. 327-Bazı yazarlar beni, yüreğimden vurdu. 328-Yaşadığım hayat tecrübem bana şunu öğretti ki; Annem dışında hiç kimse güvenilir değildir. Herkes beni kendisine benzetmeye çalıştı. Annem ise beni olduğum gibi kabul etti. 329-Eleştirinin amacı "GERÇEĞİ" görünür duruma getirmektir. 330-Filozofların söyledikleri sözlerin gerçek değerinin anlaşılacağı dönemler vardır. 331-İNSAN; Her gün bellizaman aralıklarında yarım saat vs. Kendisiyle yüzleşmeli, Kendi vicdanını dinlemeli, Kendine sorular sormalı, Nerede yanlış yaptığını sorgulamalı, Ne yapması gerektiğini Düşünmeli “İNSAN” Kendisiyle dertleşmeli… 332-Bazı insanlar var ki; Vakit harcamayadeğmiyor. 333-İnsan vicdanını keşfedene kadar, hayata dair soru sormaya devam eder. Bir dönem gelir, artık ona cevapları vicdanı verir. 334-Oruç tutmanın bir diğer anlamıda; Tekrar ede ede, krallarına, reislerine, liderlerine, şeyhlerine, itaati boyuneğmeyi, kullara nasıl kulluk yapılırı ögreten eğitimlerdir.! 335-En güçlü silah eğitimdir. 336-Ezber bozmak iyidir. Sürüden Ayrılmaya Cesaretin var mı? 337-“Düşünüyorum Öyleyse VURUN!” 338-“Kötüler büyür. Sen, çocuk kalmışsın.” 339-İnsanlar paranın peşinden o kadar hızlı koşuyor ki, ahlakın arkadan yetişmesi


mümkün değil ...! 340-Ateist sahip olduklarını paylaşır, İnançlı müslüman ise kendine katmak için savaşır. 341-Cihad nedir? Doğrusu yanlışı Cihad; Cehaleti ortadan kaldırmak için, verilenbilimsel calışmanın, eğitimin adına denir. Yoksa ilkel çöl bedevilerinin yaptığı gibi; “Savaşmak, insan başı kesmek, çocuklara tecavüz etmek, haraç toplamak, hırsızlık, gasp, cebir, şiddet, işkence, öldürme, yağmalama, baskın yapmak, insanları satırlarla,baltalarla, sopalarla dövmek, kadınları kendine köle etmek, taşlamak, onları dövemek, hayan kanı akıtmak” değildir! 342-sÖz sende. Özgürlük kendini tanımaktır. 343-En tehlikeli düşünce aklın süzgecinden geçmeyen düşüncedir. 344-Zamanın ve paranın tahakkümünden kurtulmak için kapitalizmi ve devletleri yıkın! 345-Mantığın korkunu yenemiyorsa kendini düşünenden sayma... 346-Tanrıların çarkı, cahillerin çalışmayan kafaları ile hareket eder. 347-Bilgi çağında cahil kalmak bir tercihtir. 348-Senin dinin benim ahlaki değerlerimi dikte edemez, benim ne kadar değerli olduğumu belirleyemez. 349-İnandığınız şeyler sizi iyi bir insan yapmaz. Davranışlarınız yapar. 350-Hayal gücü kahramanı Tanrı o kadar aptal ki kendi yarattığı domuzdan utanır. 351-Binlerce yıl önce aramızdan birini seçerek onunla gizlice iletişim kuran, görebileceğmiz hiç bir somut delil sunmadan hepimizin o kişinin sözüne inanmasını bekleyen ve inanmayanlara sonsuza kadar işkence eden bir tanrı fikri insan aklına hakarettir. 352-Tanrı, yarattığı canlıyı neden sonradan kendisi için kurban edinmesini ister ki?


Tanrı şizofrenmi? 353-En namuslu sözler, en namussuz insanların dilinde ise, ne söylesek boş! 354-Her imparatorluğun, diktatörün, ve yalanların, Er ya da geç, bir son kullanma tarihi vardır. 355-Mutlak hak doğru diye birşey yoktur. Boşuna tebliğ etme! 356-Cehalet savaşılması gereken en büyük karanlık olduğu, toplumda işlenen suç oranlarıyla orantılıdır. Cehalet giderildiğinde, büyük israflara yol açan askere, polise, gerek kalmayacaktır. 357-İnsanoğlunun en büyük vahşiliği, hayvanları ve doğayı kendine sunulmuş bir nimet sanıyor. 358-Gerçek devrim, bilinçte olacak devrimdir. 359-İnsan çağlarda yaşamış bilgeliği ararken, dünyaya bir çocuk gözüyle bakmayı unutmamalı! 360-Dünyada hiçbir şey canlıların yaşam hakkından daha değerli değildir. 361-Evrimini tamamlamış iyi bir ateist; Hayvan sömürüsüne ve cinayetlerine karşı çıktığı gibi, katledilmiş hayvan cesetlerinide yiyecek olarak görmeyendir. 362-Bir zamanlar orduya kumpas kurulduğunu itiraf edenler, bu suça rağmen hala iş başında olmaları, ve bu kumpaslara karşı sesiz kalan, orduya, bazı sözde aydına, gazeteciye, yazara, sanatçıya, düşünüre, duyarlı olduğunu iddia eden halka karşı düşündükçe kahroluyorum! 363-Bir şehir düşün; Savaşarak, Direnerek, Kan dökerek, Can vererek adı “Gaziantep” olsun! Sonra ülkesini savunmaktan Kaçan Hainlerle DOLSUN!


364-2 milyon suriyeliye vatandaşlık verilirse fazla değil; 3 yıl sonra Ana dilde eğitim 5 yıl sonra özel haklar 10 yıl sonra Hatay, Antep, Adana, Mersin bizim 15 yıl sonra özerklik istiyoruz. 365-Dinimizi şeriatı yaşayamıyoruz. derken kast ettikleri: 6 yaşındaki çocukla evlenmek, 4 eş ile evlenmek, kafa kesmek, kadını dövmek, taşlayarak öldürmek, Hayvanları kesmekleşini yemek, Taşa taş atmak, Araplara para kaptırmak, Odunla dişleri temizlemek, Deve sidiği içmek, Canlı bomba olmak, Ramazanda insan dövmek, Karıncanın konuştuğuna inanmak, Lidere, paraya tapmak… Muhafazakar Sunni islam’ı tam da böyle bir şey! 366-Misafire yemek verirsin, Yatak verirsin, Gerekirse para verirsin... Ama evin tapusu verilmez... Kendi vatanının haini olan Suriyeliden bize bi bok olmaz ... 367-Sapkın cinsel şehvetten kurtulmanın yolu: Vicdanını keşfedersin, sevdiğin işle meşgul olursun! O kadar. 368 -Sadece “SİNEKLER “ Ampulün etrafında toplanır! 369-İnsan ne yaparsa; Putperest olur? ‘O’ Şey Putlaştır ve kişi tapıcı olur? İnsan liderine, şeyhine, başkanına, eğilmesi, boyun eğmesi, itaat etmesi, diz çökmesi, her dediğine sorgusuz sualsız, düşünmeksizin evet demekle.! 370-İspanyada kedi Köpeklere insan olmayan vatandaş statüsü verilmiş öldürenler cinayetle yargılanacakmış. Ya ‘O’ bogalar, ızgarada ki kuzular? Onlar canlı değil mi? 371-Akıl, ulaşamadığı bilginin en kısa yolunu buldu ve adını “Tanrı” koydu.


372-Bir zamanlar arap puta tapıyordu; Ona kurban kesip secde ediyordu. Saçma olduğunu anladılar, putu görünmez yaptılar. İbadetler aynı kaldı. 373-Dini yalanlar da, Cehennem tasvirleri, ceza verilerinin hepsi "KORKUTMAYA " dönüktü! 374-Çocukları sevin, Para kazanmaya çalışan çocuğu daha çok sevin, Çünkü onun her şeyi çalınmıştır… 375-Aydınları korkak olan ülkenin, zalimleri cüretkar olur. 376-Halkını aldatıp soyan, zorba diktatörlerin en bilindik yöntemlerinden biri de mağduriyet oyunudur. Hayali düşmanlar yaratarak, kendi pisliklerini kapatmak için suçu ona atarlar. Bu bazen şeytandır, bazen örgüt, bazen Gladio, bazen derin devlet, bazen dış mihraklar, dış güçler, bazen de paralel argümanıdır. Sahi onda hiç suç yok, güçlü ya! Bütün suçlu ötekidir. Yersen! 377-İnsan; Ne zaman “ideoloji” giydi, işte o zaman bozuldu! 378-Müslümanlığı iyi bir şeymiş gibi gösterenler var; İnsana tapmak, taşa taş atmak, kadın dövmek, çocuklara tecavüz etmek, insan ölümlerini kutsamak, tapıcı olmak, putperest olmak, insanları dışlamak, hayali dost edinmek, hayali düşman yaratmak, olmayacak şeylere masallara inanmak, hayvanları öldürmek, insanlarla ideoloji dayatmak, Bunlar mı iyi ve güzel olan şeyler? 378-Eğer birisi Atesitlerin de yobazı var diyerek kendisini de “ateist olarak tanıtıyor ise o kimse bilin ki; Ateist değildir. Cahil insandan ateist olmaz. Ateist yobazlar gibi olmaz. Hiçbir Ateist kendisi gibi düşünen insanlara yobaz yaftası yakıştırmaz, demez!. Bu yaftalamayı yapan kişiler ateistlerden içten içe nefret eden deist, teist, panteist, ve dindar kimliksizlerdir.


Bunlar da bitip tükenmeyen bir aşırı bilgi düzleminde kendilerinden ileri insanlara tahammül edemeyişleri, ve böylesi karalamaya giderek bir nevi dost kazanmaya ve ateistleri atıl, pasif, edilgen, konumuna düşürmeyi sözde düşünürler. Bu boş bir çabadır. Sakın böyle dindar yobazlara “sözde” teist, deist, panteistlere aldanmayın itibar da etmeyin. Bu karekterde ki, henüz evrimini tamamlayamayan ‘kindar inançlı’ mahluklara pirim vermeyin onların bu karalamalarına sessiz kalmayın…!!! 379-Eğer sen karşındaki insanın “VİCDANI” olursan! ‘O’ kişi; Senden nefret eder, düşman kesilir. Ve seni cezalandırmak için yalnızlığa terk eder.! 380-Din Beyin için hastalıktır.Tanrı korkak beyinlerin mirasıdır. Peygamber ise aklı -fikiri zayıf beyinlere hükmeden sinsi birinin ürünüdür. 381-“Panteist” mantık bir nevi kaderiyeci mantıkla eş değerdir. ‘Her şey tanrı’ Her şey tanrıdan demeye getiriliyor… Basit mantıkla her şey tanrı ise, bir insansenin ananı kesse, karına tecavüz etse, giderken de elindeki benzini evine döküp sonra bir ateşle tutuştursa …Bu mantıklı, akıllıca olur mu? Ne diyecez? Her şey tanrı’dan ne yapalım! Adamın yaptığı şeyi ona Her şey tanrı olan tanrı yaptırdı. Adam edilgen suçsuz masum oluyor öyle mi? Teslimiyetçi çizgiye gelinir. Kader olgusu da aynı zırvadır. ‘O TANRI’ yazdı oldu… Biz bir şey yapamayız gibi!! 382-Ateistin ahlakında şu vardır; Kendine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmamak. Kimsenin namusuna kızına göz dikmez, Her kadını kendi kardeşi gibi görür…! 383-Her fikir tartışmasın da "Gerçekler" meydana çıkar.


384-Kendini kandırmadan yaşa. Bağımlı olmadan sev. Savunmaya geçmeden dinle. Saldırmadan konuş. 385-Zeka insanda olan bir özelliktir. Kötülerin zekası kurnazlık iken, iyilerin zekası vicdan ve merhamettir. 386-İnsan midesine su ve yiyecek için çalışmak zorunda mıdır? 387-İnsanoğlu tüm diğer canlılar arasında, doğal olan su ve yiyecek için, yine insanlar tarafından, çalışmaya zorlanan, itilen, bırakılan tek canlı türüdür! 388-İnsandan başka hiç bir canlı türü “midesine yiyecek için” bütün gün, bir ömür, boyu çalışmaz! Kim kurdu ulan bu düzeni? 389-İnsan; Kendi türü olan insanları, yemek için çalışmaya zorlayan tek canlı türüdür.. 390-Elma üretmek için insan fabrikamı kurmuş? Yok. Elma nerede yetişiyor bir ağaçta. O halde insanlar o elmayı ağaçtan alarak üçret ödemeden yiyebilmelidir ... Bu onların yani insanların ortak malıdır.... Başka bir şey demiyorum ... İşte o kadar. 391-Bana göre insan; Doğal ihtiyaçları için çalışmaya evcilleştirilmiş ve buna bağımlı hale getirilmiş bir varlıktır. 392-Bazılarının; Şu Dünyada tek davası: Elde edeceği para ve kadındır. Bazılarınsa makam, şan, şöhret, egodur. 393-Batılı toplumların gelişmesinin ve medeni olmasının en temel nedenlerinden biri; Bilime ve bilim insanlarına verdikleri değerdendir.


394-Cellat sevgisi gözünü kör etmiş bir fanatik’e, gerçeklerden hiçbir şey kolay kolay anlatamazsın! Anlamak istemez! 395-İyi dostlar yıldızlargibidir. Onları her zaman göremezsiniz ancak orada olduklarını hep bilirsiniz. 396-Biz yetişkinler çocukken yaşadık, büyüdük kirlendik. 397-İnsan; Boyun eğmeden, diz çökmeden hiç kimseye itaat etmeden, kulluk yapmadan yaşamalıdır. Özgürlük budur. 398-"Kulluk etmemeye karar verdiğinizde, özgürsünüzdür" 399-İstemesek de neden boyun eğmeyi ve isteyerek kulluk etmeyi seçiyoruz? Bu paradoksu neden yaşıyoruz? 400-Nasıl oluyor da özgürlük çağrısının yerini, gönüllü kulluk etme arzusu alıyor? 401 -Düşünen aydın insanın yapacağı; Hiçbir çıkar gözetmeden yalnız gerçeği söylemektir. İnsanları bu gerçeklere inandırmaya, zorla kabul ettirmeye, onlarla savaş ve şiddet içinde olarak onları öldüremez.! Bu her aydının namusu ahlakı ve vicdanı bir sorumluluğudur. 402-Partiler ve ideolojiler yok iken, insan vardı. 403-Politikacılar ve partiler, çalışmadan kazanç elde eden halkları sömüren mafya yapılı örgütlerdir. 404-Bir ateist; Hiçbir partiyi tasvip etmez. Hepsine eleştirel bakar, taraf olmaz. Kendi tarafında olur. 405-Sorunlara; İlgili düşünüyorsan? Yaşıyorsun. İlgisiz susuyorsan, hem korkaksın hem de, yaşamıyorsun! 406-Milyarlarlık tapınaklar yaptırıp, aç insanlar için tanrıya dua etmek sadece


APTALLIKTIR.. 407-Güneşe inanıyormusunuz? Arkadaşlar. Kim inanmazsa güneş onu catır catır yakacak ısısını daha fazla o inanmayana akıtacak. Kimde güneşe inanırsa güneş rahat edecek, derin bir nefes alacak, egosunu yüksek tutacak, meger bende iyiymişim diyecek .. Onu yakmayacak ona gölgeler ihsan edecek. :)) Hadi hurrra inanalım güneşe çocukca .. 408-Dünyada kişi odaklı bir “din baskısı” mevcuddur. Belirleyen, ve tapılan yine insandır! 409-En büyük “düşman” içimizdeki korkudur! 410-Kralların halkını kendine boyun eğdirip, itaat ettirmek, kul köle yaptırmak için kullandıkları en bilindik yöntemleri nelerdir? Bir hayali düşman yaratmak ve korkutmakla, bunlar şöyledir: Bir kral çıkar der ki; Şeytan sizi aldatıyor ondan sakının, korkun der. Bir kral çıkar der ki; Yahudiler bize düşman her kötülüğü onlar yapıyor. Sizde onları düşman bilin ve onlardan korkun der. Bir kral çıkar der ki; Cehennem sizi yakacak bana biat edin itaat edin. Ondan korkun o çok fena yakar der. Bir kral çıkar der ki; Batılılar var ya şu batılılar bize hepsi düşman tuzaklar kuruyor onlara karşı savaşalım, çünkü onlar düşman der. Bir kral çıkar der ki; Cin diye bir varlık var, görünmez ama sizi çarpar, içinize girer size zarar verir ondan, sakının, korkun der. Bir kral çıkar der ki; Falanca zat var ya falanca çok kötü beni yıkmak için planlar kuruyordu, hadi ona sizde düşman olun ve arkamda durur der. Bilmez ki; Asıl “düşman” içindeki kendi korkusudur.


411-Gelin anlayışımızı, bakış acımızı normala gerçeğe döndürüp çıkaralım. Ve zihnimizden putları bir bir kıralım: Dinden bize bulaşan bazı masalların gerçek sanılmasına dönük … Her çocuk inançsız doğar; -Camiye bırakılırsa müslüman, -Kiliseye bırakılırsa hristiyan, -Sinagoga bırakılırsa musevi, olarak büyür. Ve ömürünün geri kalanını, tek doğru dinin kendi dini olduğunu, diğer dinlerin tamamen uydurma olduğunu düşünerek geçirir… Hiç bir zaman karıncalar konuşmadı. Gökten sofra, bildircın, helva, vahy inmedi. (Uzayda gök diye bir yerde yoktur) Rahime erkek spermi gitmeden hiç bir dişi yavruya hamile kalmaz. Kutsal kitap, kutsal yer, gün, gece, vakit, toprak, yoktur. Kuşlar, karıncalar, ağaçlar, ve hiçbir hayvan konuşmadı konuşamaz. Ateş yakar. Su üzerinde hiç kimse yürümedi. Beşikte hiçbir çocuk konuşmadı. Bulutsuz yağmur yağmaz. Hiç bir yılan sopaya dönüşmedi. Hiç bir ölü dirilmedi Hiç bir insan 950 yıl 300 yıl yaşamadı. Mucize denilen şey yalandır. Böyle bir şey yoktur. Ay ve deniz hiç bir zaman ikiye bölünüp ayrılmadı. Karga mezar kazmadı. Örümçek bekçilik yapmadı. Hiçbir insan duvarın arkasını görmedi. Cin, şeytan, melek, tanrı, cennet, cehennem, sevap, günah, azap, helak, kıyamet, ahiret, yoktur. Kıyamet kopmuyacak. Şehitlerde öldüler. Ölümsüzlük yaktur. Ölümün ayrısı gayrısı yoktur hepsi aynıdır. Her canlı


ölecektir. Hayat burada Dünya'dadır. Ötesi hayal. Nazar, sihir, büyü yoktur. Kalp akletmez, düşünmez, görmez. Hiç bir dua, beddua geçmez. İbadetlerin hepsi puta tapma ayinidir. Putperestliktir. İlk insan topraktan oldu sözü yalandır. Her canlı ciftleşerek çoğalmıştır. Gelmiş geşmiş binlerce tanrıyı insanlar çıkarmıştır. Hepsi insandı. Dinlerin tamamı hayaldir, uydurmadır. Kralların ben peygamberim diyerek halklarını kandırması sonucu yazılmıştır. Kalpten bir şey geçmez, kan geçer. Hiç bir öldürme meşru değildir. Suçtur. İnsanlık suçu. Savaşmak doğaya aykırıdır. İlk savaşı çıkaran halkına karşı kötülük yapmış kralın, korkması sonuçu, kendi çıkarı için uydurduğu şehit kavramıyla kutsal kılıfı giyidirilmiştir. Peygamber denilen kişiler halkı aldatan o dönem ki, çobanlardır. Hiç bir at kanatlanıp uçmadı, Kutsal denilen kitaplarda ki konular masallardan, hayallerden ibarettir. Gerçek bilgi paylaşın, etrafınızdakilere öğretiniz. 412-Düşünen insan ile düşünemeyen insan, bir olur mu? 413-Bir kısım insanlar, Varlık ve lüks yaşantı içinde gerçeğe ulaştıklarını sanıyorlar. Oysa; Yokluk yaşamadan, acılar çekmeden, düşünmeden, okumadan, sorgulamadan, alışkanlıkları ve inançları terk etmeden, gerçeğe ulaşmak imkansızdı… 414-Öğrencilik evresini tamamlayan, Gerçek öğretmen; Gerçeği olduğu gibi anlatır, Okulu dünya, Bildiği gerçek, Öğrencisi, “yanlışta olan” bütün insanlardır. 415-Acı çekmeden, düşünmeden, okumadan, sorgulamadan, alışkanlıkları ve inançları


terk etmeden, gerçeğe ulaşmak imkansızdır. 416-Dünyada ki kötülükler ona seyirci kalanların yüzünden yayılıyor. 417-Yobazın olduğu her yer cehennemdir. 418-Safsata sözler: A-Doğru söylüyeni dokuz köyden kovarlar. B-İndirilen din, uydurulan din, C-Hatalı olan İslam değil, Müslümanlardır. D-Dindara karşı değilim, dinciliğe karşıyım. E-Eğri oturalım doğru konuşalım. F-Sorun dinde değil, din adamındadır. Not: A-Doğru söyleyeni kovma, Dokuz köye de davet et. B-Dinlerin tamamı uydurmadır. C-Dini hatalı olanın dindarıda müslümanıda hatalıdır. D-Dindar aynı zamanda dincidirde. E-Doğru otur doğru konuş, eğride oturma. F-Sorun dinlerdedir. Din adamı da bu sorunlu olana bağlıdır. 419-Bizim Anadolu kokan, Türkülerimiz vardı. Bizi bir araya getiren, onlarla ağladığımız, onlarla güldüğümüz, bizi birbirimize bağlıyan, değer bildiren, sevgi dağıtan. Eğer birisi çay içiyor, Türkü dinliyor söylüyorsa, şiiri seviyorsa, ondan zarar gelmez. Sohbet edebilirsin.. Bizi birbirimize düşman eden değerlerimizi unutturan, geçiçi menfaatlerdi. İdolojiler, poltikacılar, din adamları idi. Savaşı, şiddeti, korkuyu, acıyı, ötekileştirmeyi, hüznü, derdi hakım kılmak istediler… 420-Kendinden olmayana ölüm saçan bir dine ancak aptallar hoşgörü gösterir.


421-Ağır geliyorsa konuştuklarım demek ki boş değilmiş söylediklerim. 422-Duyduğu ilk gerçek karşısında samimi düşünürün tavrı: Yanındaki not defterini çıkarıp bu konuyu not eder. Dur bu konuya bir de ben bakayım, araştırayım, beklide doğru bir tesbittir der. Yobazın bilindik tavrı ise: Ben daha bilgiliyim kibirli edasıyla bir şeyler mırıldanır, hemen reddeder, yüz çevirir, ve oradan hızlıca uzaklaşır. 422-Ateistlerin din karşısında ara sıra düşmanca takındığı tavır sadece kelimelerle sınırlıdır. 423-Hala ilkelliğini sürdüren insanlar var! 424-İçim Oyun, dışım Savaş, düşüm barış! 425-"Bir 'vahşi' ormanda yaşayan değil ormana zarar verendir." 426-Toplumların gelişmesinin, ilerlemesinin önünde en büyük engel tarikat ve cemaatlerdir. 427-Ve insan gerçeği örmek için milyarlarca lira propaganda aracını kullandı. 428-Bozulmanın başlangıçı: Savaşların ve kanın ilk çıkışı, insanoğlunun açgözlülüğüne dayalıdır. 429-Birakın “Aklı başında ki çocuk” kendi yolunu kendisi seçsin! 430-Hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanamaz. 431-Din sahtekarlar için en kullanışlı maskedir. 432-Müslüman olmak arap gibi düşünmek veyaşamaktır. 433-Düşünceden korkulmaz. Çoğu zaman düşünceyi “eylemmiş” gibi görüp cezalandırıyoruz. Oysa en aykırı düşünceyi dahi suç sayamayız. Her insan düşüncesini rahatlıkla dile getirmelidir. Sonuçta sadece bir görüştür. Katılırsın katılmazsın. Düşünceden korkulmaz. Bu durum düşünene büyük


bir hakarettir. Düşüneni üzer. Düşünene tahammül edebilmeliyiz zira her düşünceyi dinlemek ve duymak o düşünceyi kabul ettiğimiz anlamınada gelmez! 434-Bazı sözde yazarlar iktidarlardan aldıkları ücret karşılığıgerçekleri örtmekte üstlerine yoktur! 435-Kulluk kölelik boyunduruğu altında eğitilen insanlar, özgür düşünceden, özgür iradeden yoksundurlar. 436-İnsanlar düşünceden çok, resme önem verir oldular! 437-Erkeklerde ki kadın zaafı salgın bir tuzaktır! 438-Bir mayıs’ların mantığı: Emeğin, yani paranın değerli olmasının bir haykırışıdır. Kapitali meşrulaştırma, köleliği bir kabuldür. Dindar ailede doğan bir çocuğun dini kabullenmesi gibi, bu sınıf bu durumu kendileri seçmedi düşürülmüşlerdir. İşçilerin bu öteden gelen alışkanlığı aşmaları kendi tüketeceklerini kendilerinin üretmesi gerektiğini artık görmeleri lazım. Özgürlük tutsak olmadan bağımsız yaşamaktır. İnsan kendisinin işcisidir. Başkasının kölesi kul değil! 439-Yalanlarla beslenen insana, doğrular zehir gibi gelir. 440-Bazı insanları toplasan da aynı çıkarsan da aynı… Çünkü karakterleri sıfır… 441-Bir inanın Gerçek yüzünü Seninle ilgili Tüm menfaati Bittiğinde görürsün! 442-Bütün yerler aynı, Bütün geceler aynı, Bütün günler aynı,Bütün toprak parçası aynı, Bütün ölümler aynı...Bütün zulümler aynı, Bütün acılar aynı..... VE BÜTÜN ACILAR NEDEN EVRENSEL DEĞİL? 443-Kim, bir canlıyı acımayıp o canlıyı öldürürse, bütün canlıları öldürmüş gibi olur. Kim de


bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün canlıları yaşatmış gibi olur. 444-Haksız yere canlıların hayatına yaşam hakkına kıymayın. 445-Şu bir gerçektir ki; Canlıları öldürmek muhakkak büyük bir suçtur. 446-Ne sebeb olursa olsun, hiçbir canlıyı öldürmeyin. 447-Yeryüzünde canlıları öldürmenin, hiçbir haklı tarafı yoktur. 448-Senin öldürdüğün ölüyor da, sen ölümsüz mü kalıyorsun? 449-Bırakın her canlı kendi eceliyle ölsün. Canlıya ölüm kendiliğinden zaten geliyor. 449-Tapınmayı; Kabul etme reddet. 450-Dünyanın en tehlikeli insanları dini olup beyni olmayanlardır. 451-Onların anlayacağı dilden; Bugün Peygamberleri gelse ve onların şirk içinde olduğunu yeniden davet etse, Söylüyeceği şeyler onları rahatsız edecektir. Mevcud yaşantılarını asla değiştirmiyeçeklerdir. İnanın yeminle söylüyorum. İlk gün vallahi, billahi, tallahi de kendilerini kuran’a nisbet eden ama içerisinden habersiz bu yobaz takımı tarafından linç edilir. Hemen anında öldürülür. Bir iki mucizede gösterse kimse itibar etmez, dinlemez, inanmaz. Namazlı, abdestli, camili, cumalı bu sürü tarafından yok edilir. Adamı hemen katlederler. Hem de bunu din adına, Allah adına, cihad diyerekten yaparlar. O derece yozlaşmıştır, yobazlaşmıştır. Sözde inananlar, sözde iman edenler, sözde inanç ehli olanlar!!! 452-Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmeyecek. 453-Din için “SAVAŞ” dünyayı gerçek bir cehenneme çevirdi. 454-Eğer bir din insan öldürülmesini emrediyorsa, asıl öldürülmesi gereken o dinin ta kendisidir.! 455-Halife allah’ın yeryüzündeki gölgesi demek/ allah’ın temsilcisi ne demektir? PADİŞAH:


Ben Zillullah’ım, yani allah’ın yeryüzündeki GÖLGESİYİM/ temsilcisiyim demek, ha İsa allah’ın oğludur demek gibidir. Osmanlı padişahlarının halife oldukları için kendilerine uygun gördüğü ünvan. Kişi kendisini bu şekilde kabul ettirmesi. Mutlak itaati gerektirir. Diğer tarafdan itiraz edemezsin edersen direk allah’a itiraz etmiş gibi olursun! Bu kişi allah adına her istediğini yapma yetkisine sahip oluyor. Manevi olarak artık o allah’ın yerine geçirilmiş oluyor. Yanlışta yapsakimse dur diyemez. Astığı astık, kestiği kestik olacak. Bu zaten islamda; Şirkin, küfrün, tanrılık iddiasından başkada bir şey değildir. allah gölgesi dediğin vakit orası artık yüceltilmiş kutsanmış olacaktı, ne yapsa yeridir kişiler kul olacak itaat edecek köleliğin kullara kulluğun asıl küfrün kapsının ağzına kadar açıldığı bir alan sağlanmış kişi kutsanmış olacaktır. Kişiye yapılan her yanlış yada eleştiri direk allaha yapılmış gibi algılanacaktı ve gereği yapılacaktı. Şimdi İslamcı yapı bunu şiddetle arzu ediyor.! Bu nedir? Kula kulluk kişiyi allah gibi görme fiilinden şikten başkada bir şey değildir. İslam’a göre bu! Ortak koşma, allah’dan başka tanrı edinme, ilah edinme, rab edinmektir. allah’ın oğlu demek gibi bir dokunulmaz kılma kılıfından başka bir şey değildir. Ve bundan farkı yoktur…!!! 456-Ey yobaz, başkan olup dünyayı ele geçirdiğinde, insanların çoluk çocuk kadın herkesin, senden tir tir titremesini, korkmasını, sana boyun büküp, diz çökmesini, sana kul köle olmasını mı istiyorsun? 457-Enbüyük ateist çocuklardır tanrı kavramı onlar için bir şey ifade etmez. Hem


doğuştan tanrı bilgiside yoktur.Bir çok şey gibi sonradan ögreniriz. 458-2016 mehdisi Zuhur etti alemlerin sahibi Allah ona destek veriyormuş. Fakat o insanlardan destek bekliyormuş. Fazla bir şey yapamıyormuş. ÇOK MANTIKLI! 459-Sünnet ehli yobazın değişmez karekteri; Üst bir bilgiyle karşılaşınca, kişinin şahsına sataşmaya başlar, ağız dolusu salya, sümük küfürler savurur. İftira tehditler eder sonra kaçar. 460-BİLMİYORUM. AMA BAKABİLİRİM! 461-Bazıları; RTE Repliğinde “YENİ” bir “DÜNYA HAYAL“ ediyorlar”.! 462-Cehalet ile bilgisizlik farklı şeylerdir. Bilmeyene anlatırsın öğrenir ama cahile anlatamazsın çünkü o zanten biliyor... 463-Senin tanrın bana yapılan bu büyük zulmü hoş görüyorsa, o inandığın tanrı değil. 464-Kesilecek olan hayvanın gözleri öyle şeyler anlatır ki, dil onları telaffuz edemez. 465-Bana bugün yaşattığınız acılar için, acaba sizin, sevinç gününüz olacak mı? 466-Büyük acılar sessizdir. 467-Türkiye’de son 30 yıl içerisinde aydınların ölümlerine bakın hiç birisini düşüncesinden dolayı ateist, solcu insan öldürmemiştir. Ne kadar faili meçhul varsa arkasından sağcı, sunni, dindar müslümanlar çıkacaktır. Türkiye’ de solcular düşünceden ya öldürüler, yada hapsedilirler. Dinciler düşünce düşmanı yobazlar ise ya hırsızlıktan ya tecavüzden, fakat hiçbir zaman cinayetten içeri alınmazlar. Mafya şeklinde çalışırlar. Dünyanın IŞİD’İ Tehlikeli görmesi konusunda haklıdır. Ve ne kadar kanlı eylem otel baskını olay varsa Cuma günü allahu akbar nidalarıyla işlenmiştir. Ortadoğu onların kimliğini ortaya koyan en


büyük sahnedir! 468-Dünya’da ki “Tarikat Şeyh’leri” onların dilinden söyler isek; Tanrı’nın rolünü kapmış tanrı’çıklar dır. Müritleri onlara ibadet, eden kul ve köleleridir.135135135 469-Din görevi yasaklansın. Dinin görevi mi olur? HATTA DİN YASAKLANSIN! 470-Ben istediğim gibi yaşarım. En fazla beni sevmezsiniz olur biter. 471-Sadece susuyorum. Konuşsam anlamayacaksınız zaten. 472-İslam = Barış olduğu halde; Savaşın dilini konuşanlar, Dünya’ya “HUZUR” değil! Kan, gözyaşı, acı getirmişlerdir. Ve bütün bu akan kanın, savaşın, sorumlusuda onlardır. 473-Sıradan cahil insan, kendi işini başkası yapsın diye bakar. Bundan dolayı yarattığı krala tanrı diye tapar. 474-Doğumundan 5 dakika sonra ismine, milletine, dinine ve mezhebine karar verirler ve sen ömrünün geri kalan kısmını seçmediğin şeyleri savunarak geçirirsin. 475-Yapılan zulümlerin zehiri yıllar sonrada çıkabilir. 476-Düşünenlerin halinden,düşünemeyenler anlamaz! Acı çekenlerin halinden, acı çekmeyenler anlamaz! Okuyanların halinden, okumayanlar anlamaz! 477-Sana çok şey anlatabilirim, fakat sen beni dinlemiyor ve anlamıyorsun ki!? Oturup seninle karşılıklı konuşamadık ki! 478-Herkes Dürüst insan arıyor Ama; Kimse Dürüst insanı sevmiyor! 479-Dindar; Vicdansızca elinde biçakla insanı keser. Ama cennete gider! Dinsiz; Vicdanlı olup, hayvanı dahi kesmez. Ama cehenneme gider! Öylemi? Çok mantıklı! 480-Açık söylemek gerekirse; Henüz düşüncesini keşfedememiş kendisi için vazgeçilmezmiş gibi gelen ve sürekli seks düşünen bir gençlikten ve insan


bozuntusundan nefret ediyorum. 481-Rahatınız bozulmasın diye, hangi doğrudan vazgeçtiyseniz; o fiyata satıldınız demektir! 482-Tıpkı insanlar gibi, Her devletin bitme süresi, -ömürleri-vardır. 483-Cahil insan, bilmeyen değildir, Bilmek istemeyendir.! 484-Aslında “ADALET” Ateistlerin vicdanında ortaya çıkar. 485-Akıl süzgecinden geçmeyen, aklın kabul etmediği hiç bir durum doğru kabul edilemez..! 486-Akıl süzgecinden geçmeyen hiç bir bilgi, yürekte yer bulamaz. 487-İnsanlık vicdanından yoksun, medeniyet gelişimini tamamlayamamış, karanlığın adı “ Ortadoğu ve İslam” coğrafyasıdır. 488-Savaşı körüklüyenlerin, ölümü kutsuyanların, acıyı yayanların, yüreklerinin yanacağı, vicdanlarının uyanacağı günler hala gelmedi mi? 489-Padişahım sen çok yaşa! Askerler uğrunda ölsün hep, öyle mi? BİR GÜN SENDE ÖLECEKSİN BUNU UNUTMA! 490-Eğer gerçekten farklı bir yere gitmek istiyorsan, kendi içine doğru git. Şaşıracaksın. 491-İnsan "ideoloji" giydiği gün bozuldu! 492-İnsan "Bilmediğini" göremez. 493-Varsın; Ve sonra yok olacaksın. Milyarlarca yıl önce neysen o olacaksın. 494-Ölüme çare buldum; Hiç öldürmemek ölümsüzlüktür. 495-İnsan parayı bulmamış olsaydı, açaba yine neyin peşine, ömrünü böyle tüketecekti? 496-Anlatmak istediğini değil de, Anlamak istediğini anlayanlar için söylenen her söz fazladır…


497-Özünde insan iyidir. Sonra edindiği din, mezhep, ideolojiler onu bozmuştur. 498-Gelecek Nesil…!!! Din Savaşlarına.. CİHATÇI ROBOTLAR Olarak Yetiştirilmekte.. “Zenginler Daha Rahat yaşasın”.. Diye.. 499-Ben artık insanları anlamaya çalışmaktan vazgeçtim ve dedim ki anlamak kolaysa eğer insanlar beni anlasın… 500-Artık Benim Değer Verdiklerim Değil, Bana Değer Verenler Benim İçin Önemli..! 501-Cehalet ve karanlığı savunanların son çığlıkları: Eyvah İnsanlar; İnternet, fecebook, Twitter bağımlısı olmuşlar! Satılmış yalaka, İnsanlar sürekli et yiyerek kanserden ölüyorlar. Et yeme bağımlısı oldular desene! Peki şunu diyebilir misin? İnsanlar sürekli su içiyorlar, su içme bağımlısı oldular. Japonya’da insanlar sürekli kitap okuyor bir satılmış orada çıkıp da ya arkadaşlar insanlar kitap okuma bağımlısı oldular neden demiyor? Önceden araba yoktu, Şimdi var şunu da diyebilir miyiz? Araba sürme bağımlısı olduk! Bu iş için bazı birimlerden Türk lirası değil de, milyon dolarlar alan size biz dolar bağımlısı oldunuz diyor muyuz? İnsanların bilgilenme kaynaklarını elinizden gelse hepsini keseceksiniz!!!… Amaç “cahil sürü yaratma” çabaları, ÖYLE Mİ? 502-Zenginlik, varlığından mutluluk duyabildiğin her şeydir… 503-Hayatın değişmez kanunu: Basit insanlar hep ilgi alaka görür, kaliteli insanlar hep yalnızdır. 504-ADALET: Kendini üstün görmemek. Üstün varlık tanımamak. Canlılarla eşitlenmektir!


505-Ağaç susuz kalırsa kurur. Bilgi bizim yaşam suyudur. 506-Yeri geldiğinde erdemli insan, ölümünü kimseye birakmamalı. 507-Aptalların ne intihar ettikleri ne de delirdikleri görülmüş değildir. Çünkü onlar anlam, önem, amaç hakkında düşünemezler bile. Onlar basitçe yaşarlar, onlar bitkisel hayattadırlar. 508-Aptallar düşünemez çünkü onlar basitçe yaşarlar, onlar bitkisel hayattadırlar. 509-Ressamlar, şairler, felsefeciler ya delilirler ya intihar ederler. Aptalların ne intihar ettikleri ne de delirdikleri görülmüş bir şey değildir. 510-En büyük devrim, insanların aklını kullanma özgürlüğünü keşfettiğinde gerçekleşecektir. 511-Ancak gaflet içindeki evlilikler yıllar alabilir. Eşlerden biri aklını keşfettiğinde o ilişki biter. 512-YOBAZ’IN MANTIĞI: Adam sağken, “yobaz” tarafından her türlü kötülüğe, küfre, tehditlere, hatta işkenceye maruz kalır. Aynı adam öldüğünde sela çeker, onu yıkar, el üstünde taşır, bir de ona bir takım manasını bilmediği arapça bir şeyler okur, üzerine üfler. Saygıda kusur etmez! Çok mantıklı… 513-Bugün biz; “karıncaların konuştuğuna inanan” beyni küflü hiç gelişmemiş, varlıklarla bir takım gerçekleri konuşuyoruz. 514-Toplumla sorunu olmayan kişi " Konformisttir,sürü uzantısıdır. Toplum dediğimiz şey cehaletin ve kötülüğün örgütlenmiş halidir.. Toplum benim düşmanımdır! Toplumdan uzaklaştıkca kendime yakınlaştım. Bu yüzden


insanların çoğuyla sorunu olmayan bir insandan şüpheye düşerim. 515-MEMUR: Halkın hizmetinde olan kişiye denir. 516-Birgün her insan filozof olacak. 517-Erkekler kadını sahiplenmeyi terk etmedikçe, kadın erkek arası kavgaların sonu gelmeyecektir. Kadının doğasında bir kişi tarafından sahiplenilme içgüdüsü yoktur. 518-Tarih; Kan dökenleri, savaşları ve ölümü kutsuyanları, örnek almayacaktır! 519-Türkü dinlemeyen Şiir sevmeyen, Kitap okumayan, Çay içmeyen birine Gönül vermeyin! 520-Babalar soğuk görünür ama sıcaklığı, göçüp gittikten sonra bile hissedilir. 521-Biz ne zaman uyanırız?Çoğumuz uyumuyor bile! 522-Beynin tamamını kullanmak için, bütün gücünü kullanmazsan, hep ters yöne doğru düşünürsün, yobazlık da buradan doğar! 523-Paraya, pula, kula tapma! Para biriktirmek için var değildir! Paylaş, ver, “DAĞIT” sen de birgün çürüyeceksin etini kurtlar yiyecek! 524-Cahil yobazlar “anlamazlar”! 525-Gördüğün hatada ilk önce kendini yokladın mı? 526-Sahte “din” diyince; Sanki sahicisi var mış gibi algılanıyor.! Dinlerin tamamı sahte uydurmadır. Otorite insanın insanı gütme güdüsünden doğmuştur . Tanrılaşma arzusuna bulunmuş bir kılıftır dinler. Kralların, padişahların, halifelerin, sultanların, başkanların, "Peygamber" adında o dönemlerde meydana çıkmasıdır. "Dinler"..! 527-Kitap okumak.. Önce cehaletten, Sonra sefaletten, Daha sonra felaketten kurtarır... 528-Hayatı; “Tevil, takiye” olanların, Her şeyi kocaman bir “YALANDIR”!


529-Doğrular bitmeyecek, öğrenmeye ömrümüz yetmeyecek. 530-Aklın ışığında aydınlatamadığımız insanımızı, karanlıkların efendilerine terkettik. 531Elde edemeyeceğin şeyin hayalini kurma, hep kendini kandırırsın. 532-İnsanlara bakıyorum da, ölülerine uzun uzun ayinler düzenliyorlar. Dirileride hiç düşünmeden öldürüyorlar. 533-Ölümü kutsayanlar anlamazlar, onlarda vicdan duygusu ölmüştür! 534-İslam, bir dayak kültürüdür! Temeli küçük yaşta böyle atılır. Korku ölümüne kadar sürer...! küfürler, tehdit, öldürme, ile yalanlarını sürdürür.! 535-Cahil insan, bilmeyen değildir, Gerçeği Bilmek istemeyendir.! 536-Her cemaat ve tarikat bir mafyadır. Halkı çeşitli uydurma hayali masal ve hikayelerle boş bir umudun içine hapsederek afyonlayıp, akıllarının gelişim ve dönüşümlerini engelleyerek, zekat, sadaka, fitre, hayır, hasenat, bağış, kermes, aidat, adı altında paralarını toplayıp kandırmaktadırlar. Bunu anlamanız için şeyhlerin altlarındaki arabaların markalarına ve yaşantılarına bakmanız yeterlidir. Bu engel aşılmadıkca, ne kadınlar şiddete uğramakdan, ne çocuk tecavüzleri son bulacaktır! Ne de Gettolar ve holdingleşmeler..!!! 537-İnsanlara savaş açanları engellemedikçe, öldürenleri etkisiz kılmadıkça, silahları gömmedikçe, içinizdeki tanrılaşma güdüsünü yok etmedikçe, dünyadaki insanlık huzura, güvenliğe kavuşmayacaktır. 538-Para ben tanrıyım demez, din adamları ve politikacıların elinde tehlikeye dönüşür. Sizide vurur.! 539-Dünyadaki; Ölümlerin tecavüz ve tacizlerin, savaşların, yoksulluğun, açlığın baş


sorumlusu tek sorumlusu cehalet olmakla birlikte, din adamları ve politikacılardır! 540-Barışa giden yol, her türlü canlı ölümlerini engellemektir! 541-Zaten birer birer tükenmiyor muyuz bu neyin telaşı? 542-Din ve politika ihtiyacı, insanlık kendini yönetebilecek kadar akıllı olduğunda sona erecek. 543-Yaşar Nuri Öztürk, İhsan Eliaçık, Edip Yüksel Kuran meallerinde yaptıkları oynamalarla aydınlanma ihtimali olan Atatürkçü kesimi dinde tutarak ülkeye büyük zarar vermişlerdir.! Kuran ile bir çok putu kıranlar kendisini put edinip onu aşamayanlardır. 544-Güce tapmak, sağır, kör, dilsiz yapar. Tıpkı bir din edinmek gibi, akıl tutulması hastalığından ileri gelir! 545-İnsanlığın evrilmesinin değişiminin önünde en büyük engeller, partiler, tarikatler ve cemaatlerdir.! 546-İnsanları sömürmenin, onlardan haraç almanın adına hizmet diyorlar. Yoldan, sudan, köprüden para almak modern eşkiyalıktır. Bunlara para vermek kölelikliktir. İşte bunun adı kapitalizmdir! 547-Benim için önemli olan, başkası için hiçte önemli değildi. Başkasının önemli gördüğü benim için hiçte önemli değildi. 548-Kendi çıkarları için “düşünen” iki taraf da anlaşamıyor! 549-Düşündüğünde, kim rahatsız? Düşünmekten, düşünen insan rahatsızlık duymaz. Kim usanır düşünmekten? Düşünce insana yük değil. 550-Ateistliği savunuyorum. Din olduğu için değil, Dinleri reddettiği için… 551-Şehvetine kapılanlar, kural tanımazlar. Varsa yoksa arzularıdır! İşte kan akıtan, acı


veren bunlardır. 552-Kendisi olamayan insan evcilleştirilir. Para için çalışmaya mahkum edilir. Din seçmeye zorlanır. Parti tutmaya itilir. Eşya almaya terk edilir. 553-İnsan olarak kendime ev yaptım yetmedi, üstüm başım giyinikti üşüdüm. Yorgana sarıldım yine dondum. Dışarıda köpek kaldırımda yatıyor üşümüyor. Ama ben üstünüm öyle mi? 554-Sadece insanları görüyorum. İnsanlık göremiyorum. 555-İyiler var kötüler var; Sen iyilerden ol iyileri koru ki, dünya iyi olsun kötülere destek olanlar kötüdür. İyilere destek olanlar iyidir. Felsefe bu, Anlam bu, Amaç bu, Aşk bu, Sevgi bu, Saygı bu, Deger verme bu, Sevda da bu… 556-Hayata katkı sunmayanlar, pişmanlık içinde yaşar. Ölürken de hasret çekerler! 557-Bazı iktidar yalakaları, çıkar ve şehvetleri için, bile bile kötülüğe bekçilik yaparlar! 558-Yobaza bazıları destek verdikten başka, bazılarıda susarak destek oluyorlar! 559-Dünyadaki bütün din adamlarını bir adaya kapatmadıkça yeryüzü bize cehennemdir. 560-Kendini İçinde Ara. 561-Ben yaşarken gördüm. Onlar baskıladıkca yaşadığımı fark ediyordum. Mücadeleyi terk ettik mi öldük! Varlık kötülüğe bir tavırdır, duruştur. Mücadele HAYATTIR YAŞAMAKTIR! Hayatın yaşamın belkide gayesi anlamı bu! Vicdanın sesine göre hareket etmek duyarsız kalmadan yaşadığın evrede kötülüklere net


duruş sergilemek yazıyla, sözle, fiille, yanlışı görmek ve tavır koymak vicdanın itmesi bunu yapan, belki her insanda bu olmayabilir.Friedrich Nietzsche “Beni öldürmeyen şey beni güçlendirir.” Derken bunu söylüyordu.. 562-Çok şeye inanıyor olmanız, sizin iyi, doğru ve haklı olduğunuzu göstermez! 563-Sıradan insan; Neyin doğru olduğuyla değil, kişiyle ilgilenir! 564-Bugün doğan çocuk neyi hazır bulur? Sıradan insanın hazır buldukları: Sahiplenmeyi, tüketmeyi, begenmeyi, aşkı, sexsi, savaşmayı, öldürmeyi, yalanı, lükse düşkünlüğü, insan kutsamayı, et yemeyi, para için ömür tüketmeyi, içkiyi, sıgarayı, bencilliği, çıkarı, araba sürmeyi, eşya almayı ayrılmayı, acıyı, adına şiir yazıp şarkı söylemeyi hazır buldu. Hiç birisini kendi keşfetmedi! Bu çember içinde kalmaya, yaşam dedi, hayat dedi, ötesine geçemedi… 565-İnsan kendi sağlıgı ve mutluluğu için, insanlığa faydalı mutlaka bir hobisi olması gerekir. Bunun illaki parasal bir iş olması gerekmez. Hasta olanların çoğu bundan mahrum olanlardır. 566-Felsefe "düşünceye" bizi ulaştırır. Düşünce "vicdana" götürür. Vicdan "insan" olmamızı sağlar... Din Tüccarlarının buna neden karşı çıktıklarını anladınız mı? 567-Hayat anlamak ve yapmaktı. varlık nedeni insan kalabilmekti, bozulmadan… yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilmekti. HAYAT; HAYIR DİYENLERİN VİCDANINDA SAKLIDIR! 568-Düşünceye düşman olanlar hep cellatlar ve hırsızlardır. Onlar da din adamından poltikaçıdan çıkar...


George Bernard Shaw Bunu Diyordu… “Barışı sağlamak isterseniz politikacıları öldürün yeter, halklar birbirleriyle anlaşır.".. 569-Şehvet ve cinsel arzular; Saygıyı, değer vermeyi yok etti. 570-Bireyler ölürler, ölmez olan yalnız insanlıktır. Şimdi söyleyin, insanlık yaşıyor mu? 571-Felsefe bağnaz müslümanlarca hoş karşılanmadı. 572-Akla uygun olmayan hiç bir şey dinsel de olamaz. 573-Fikirlerin kanatları vardır, kimse insanlara ulaşmasını engelleyemez. 574-Kurnazın kurgusu, korkağın inanmasını sağladı! 575-İnsanlık barışa, huzura, özgürlüğe, cahalet ve karalıktan, aydınlığa kavuşsun diye adeta kendimi bütün gücümle tüketiyor harçıyorum. Üstelik bir karşılık beklemeden! 576-Bilgi ile karanlık cehalete, yanlışlara ve kötülüğe savaş açtık, biz kazanacağız dedik ama kötülük bir türlü tükenip de bitmedi! 577-Nerede olursak olalım bilim ana yurdumuzdur, cehalet yabancı bir yer. 578-Ne kadar kanıt olursa olsun korku; Cahiller için daha ikna edicidir. Bu da dinin devam etmesini sağlar.! 579-PARADOSKSAL İNANÇLI: Yeryüzündeki sözde inançlı olduğunu iddia edenler. Dini, inançı sadece bir tabela olarak kullanırlar. Aslında inandığı şeyin tersini yaparlar. Din onlara: Öldürme der, o öldürür. Yalan söyleme der o yalan söyler. Hırsızlık yapma dero yapar. Ver paylaş der, o hiç vermez paylaşmaz. Mülk tanrının der, o eve arabaya arsaya sahiplik yapar, onlara tapar. Sadece ona itaat kul ol der, o lidere şeyhine kul olup tapar.


Adalet yap der o zulüm yapar. Merhametli ol der o gider kuzuları danaları keser leşini yer. Aklını kullan çok düşün der, o hiç düşünmez akletmez, düşünene düşmanlık eder onları yok sayar. Sadece “inanma modun” da kalır yobazlık yapar böyle ikende kurtulacağını en üstün varlık kendisi olduğunu sanır, “inanandığı için” hiç “ahlaka, akıla, vicdana” ihtiyaçı olmadığını düşünerek gider çocuklara dahi tecavüz eder, azar şimarır dünyayı akıllı düşünenlere dürüst iyi insanlara karşı cehenneme çevirir. Bir de onlara; gavur, dinsiz, imansız, ateist, kitapsız, kafir, müşrik, münafık, sıfatıtakarak küfür, tehdit, pusu, şiddet uygular, savaşır kan akıtır… Hemen hemen bütün inançlı kesimde bunlar var mı? Yok mu? Kutsal kitaplarında sözde inandıkları Tanrıları da der ki; /Kur’an Mülk: 2/ “Hanginizin daha “iyi iş işlediğini belirtmek için”, ölümü ve dirimi (hayatı) yaratan O'dur. O, güçlüdür, bağışlayandır.” Tanrının olmasını ve cehennemin olmasını çok isterdim...! Görüyorum ki ikiside fiili olarak zaten var...Bundan ala cehennem bundan ala tanrımı olur...?! 580-Bakıyorum da, insanların çoğu kadın yüzünden ya şair olmuş, ya deli ya da ayyaş... Bir abartı, bir sahiplenmeden gelen acı çığlıktır, sonu hep yalnızlık, bunu aşamadık… 581-TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN “SON” KURTULUŞ RECETESİ: Derhal AKP mafya örgütünden kurtulmalı, Tarikatların tamamını kapatmalı, arap taklidciliğini terk edip, Özüne dönmeli, Atatürk ilkelerine “sıkı sıkıya sarılmalıdır.” Eğer bunu gerçekleştirmez ise, korkarım ki; Acı, gözyaşı, ölümler her eve uğrayacak ve ülke


karanlık günlere düşecektir. Ve ortadoğu ülkelerin şuan ki, durumundan daha ileri kötü günler yaşayacaktır! 582-TURANCI ÜLKÜCÜ KARDEŞİLERİME! Kardeşim sen, ölmüş olan karınla 6 saat sexs yapar mısın? Biliyorum yapmam dersin, O halde böyle ahlaksız vicdansız pis öğretileri olan arap kültürünü neden terk etmiyor Atatürkün cizdiği medeni uygar ilkelere dönmüyorsun? Neden hala özünde böylesi sapıklıklar taşıyan arap taklidciliğine sığınıyorsun? Ne zaman aklını başına alacak Ve Atatürkü tanıma benimseme yoluna gireceksin? 583-İki türün kagası abi negatif ve pozitif düşüncenin yansımasını izliyoruz.. Vicdanlı olanlar ile olmayanlar, aklı olanlar ve olmayanların kavgası, biri karanlığı temsil ediyor, diğeri aydınlığı gece gündüz gibi, bu yıllarca böyle ola geldi ve sürüyor... sürecek! Şu an Türkiye geceye geçti karanlık günlerini yaşıyor. 584-Yalanı ortaya atan, onun yalan olduğunu bildiği için uygulamaz kendisi başkasına uygulatır. 585-İnsanı uzaktan düşünsel tanımak başka, şeklini görünce yarğımız değişiyor! 586-Dünyada ne kadar kötülük varsa, insanların doyumsuz açgözlü, hırsı, kör inançı ve “cehaletinden” meydana geliyor! 587-Adını hatırlayan son kişi öldüğünde, hiç doğmamış olacaksın. 588-Ögrenmek “cansuyu” O olmasa zihnen ölürüz. Canlı kalmak yaşamak değildir! 589-Ben sıradan insanlar için düşünüpte yazmadım. Felsefem yaşadığı çağın içinde ender rastlanan istisna olarak düşünebilecek çocuklara bir miras birakıyorum.


590-İnançlı çocuklar doğar doğmaz yüzyıllardır süre gelen inanma eğitiminden geçiyorlar, dolayısıyla kendi akıllarını, iradelerini, mantıklarını, muhakeme yeteneklerini, kullanamıyorlar. İnanç buna engel olmaktadır. Ve böylece gerçekleri anlamayan, göremeyen, nesiller oluşmaktadır.. İnanma modunda olduklarında, gerçeği arama gereğide duymuyorlar! 591-Değerlendirme yaparken, konunun bütününe bakmak gerekir. Konuya tek acıdan bakmak, kişiyi yanıltır. 592-Din; Cahil olanı sever, Cehaletten beslenir. 593-Savaşı öven, ölümü kutsayan, fetvaları verenler, neden savaşın ön cephesinde kendileri savaşmazlar!? 594-İnsan Hakları, Onurlu, Eşit ve Özgür Yaşamaktır. 595-Ve ne kadar ileri gitsekte, insan savaşmaktan vazgeçmedi! 596-İnsanlar adeta para kazanmaya programlanmış robotlar gibi oldu! 597-Fazla lisan bilmek, dertlerini azaltmaz! Asıl sorun, dertlerini azaltacak oranda insan bulmaktır. 598-Acaba insanlık konuşmayı keşfetmeseydi, dünya yine böyle olur muydu? Dünya bana konuşmayı öğrettide beni pişman ettirdi. Keşke hiç konuşmasaydım. Belki daha mutlu olurdum. 599-Ne kadar kanıt olursa olsun Korku; cehiller için daha ikna edicidir. Bu da dinin devam etmesini sağlar.! 600-Zaaflarınızın sizi kandırmasına izin vermeyin; Çünkü eğer bugününüzü verirseniz, yarınınızı çalacaktır. 601-Özgür iradenle aldığın kararlar seni sen yaptığı için . Bu duruşun sıradan


insanlara hep zararlı gibi görünür... Vicdan sana dünyalık hiç bir şey kazandırmaz... O iç sesindir. Onu dinlersen hep sen kazanırsın düşüncende özgür bagımsız olursun... Fakat menfaatlerin hep gidecektir. İşte bu yönüyle acı cekeceksin ki ; Yanlızlaşırsın bazıları bunu kaldıramaz.. 602-Felsefe düşünmeyi ögretir. felsefe insanlaştırır. Flesefe ile Gelişti ileri toplumlar. Dinle battı geri kalmış toplumlar.. Ortadoğu örnektir... Onun içinde Türkiye de dahil Bana göre Atatürk öldükden sonra Türkiye bozuldu... Felsefe aklı bilimi mantığı önceler. Din ise bunu yok kabul eder dışlar... 603-Bir çok şey bekleyen, bir çok şeye muhtaç tanrılar var dı hayallerin de. Ama cennetin sahibi O, orayı kazanmak için çok şeyi yapmanı ister senden ama, fakat o aynı zaman da çok da çömertmiş! 604-Hristiyanlığın tanrı sevgisi mantığı: Hem bizim “günahlarımızı çarmıhta isa üzerine aldı” diyeceksin, ( 1 Petrus 2:24) hem bizi gören bize seven, bizim her halimizi bilen bir tanrıdan söz edeceksin, hem de o karşılıksız hiçbir şeyi kabul etmez muamelesi yapacaksın. Günün belli vakitlerinde ona övgüler, dualar, tövbeler, adaklar, ayinler, edeceksin. Sonra da tanrı bize değer veriyor, çok seviyor diyeceksin! Tanrı hangi şeyini karşılıksız kabul etti? Tanrın hani sana değer veriyor, seviyor du? Hani içini, dışını her halini biliyor du? Seni görüyor du? Seni seven değer veren seni neden kendisine sürekli el açtırıyor? Egosu mu şişiyor? Sadist midir? Kibirli midir? Çıkarcı mıdır? Rüşvetsiz bir


şeyi karşılıksız hiç bir şey yapmıyor. Hani 81 nerede onun merhameti? Adaleti? Değer vermesi? Seni düşünüyor olması? Böyle bir tanrının seni sevdiğinden nasıl söz edebilirsiniz? Diğer dinlerin tanrı algısı, mantığı bundan farklı mı? 605-İnsanın; Doyumsuz hırs sahibi birisi olduğunu, nerden öğrendik? Bulunduğu makamı hiç terk etmek istemeyişinden… 606-Çözümsüzlükten, çıkar sağlayanlar çözüm aramaz! 607-Doğru şeyler yapan insan, hiçbir şeyden korkmaz! 608-Atatürk’çüler, CHP’liler, Atatürk’ü gerçek manada anlamış olsaydılar! Bu gün Türkiye hızla araplaşmazdı. 609-Türkiye’de bazıları kendilerini esnaf zanneder. Oysa yaptığı hep hırsızlıktır. 610-Eğer Atatürk’ün deverimleri ve ilkeleri olmasaydı! Türkiye çokdan Suriye, irak, Afganistan gibi olurdu. 150 yıl ileride olduğumuzu sadece inanma modunda olduğun ve düşünemediğin için bu durumu anlamıyorsun!!! 611-Türkiye’de doğrular sürekli muhalefette kalıyorsa, orada cehalet tavan yapmış, demagoglar ve şarlatanlar itibar görüyor demektir! 612-İnsan ölüm haberleri sadece rakamlarla ifade edilip, hesabı sorulmadıkça, akıl ve irade de özgür vicdana ulaşılamaz. 613-“KORKU” gerçeğe ulaşmanın önünde en büyük engeldir. 614-Cahil toplumların öngörüleri; Kıskançlık, aşağılık kompleksi hırsa ve önyargılara dayalıdır!


615-Sevdiği kadını almayanlar neden bunalımlara girer? Hayatlarına onunla bir anlam yüklerler, hayatlarının en merkezine onu yerleştirirler. Ve onu kayıp edişlerine o sevdiğini yok edebilmeyi dahi göze alırlar. Onlar için kadın varsa hayatlarında vardırlar. Eğer kadın yoksa kendilerini değersiz adlederler. Bu en büyük tapınma putperestlik ve saplantı örneğidir. Ne yazık ki; Bir çok insan bunu aşamaz. Kadın cinayetlerinin arkasında birde bu sapık yaklaşım yatmaktadır. 616-Yiyip içmenin, sağlığın, ulaşım, eğitimin, iletişimin bedeli; ömür boyu, sürekli çalışmak olmamalıydı! 617-Osmanlıya özenenler bu durumu neden göz ardı ederler? Oysa Osmanlıda yoldan, köprüden geçiyorsun, diye para alınmıyordu. Yolda olana kunaklama doğal ihtiyaçlar üçretsizdi. Sen kuranı parayla satıyorsun, cami tuvaletine dahi üçret talep ediyorsun kapital bir kafayla mı Osmanlı olacaksın kimi aldatıyorsun? Bir haremi vardı diye Osmanlıya özenmek senin zihin düşüklüğünün bir yansıması değil de nedir? Cariyem olsun diyorsun. Ulan her şeyin para olmuş gırtlağına kadar b*ka batmışsın nasıl Osmanlı olacaksın? Geri zekalı. 618-İnsan birileri için yaşamamalıdır. Müzik başkası için yapmamalı, Resim, Spor, başkası için yapmamalı, insan kendisi olup, sadece başkasına karşılıksız iyilik etmeli o kadar. 619-Neyin doğru olduğuna bakan yok, kim söylüyor ona bakılıyor. 620-İktidarları için yapmayacakları yok... Vicdan hiç yok .. Akıl tamamen tutulmuş vaziyette! 621-Erkekler kadınların sahibi değildir. Yüzyıllardır erkekler kadınların sahibi kendileri


sanıyor. Kadını, cinsel obje olarak görüyorlar. Erkekler kadını bir birey insan olarak görmedikleri sürece sahiplenme moduna düşecek, arkasından şiddet, cinayete, varan yola girecektir…! 622-İnandığın şeyi; Tanıyor Biliyor musun? 623-Bilmek için tanımak için öğren, reddetmek ve inanmak için değil! 624-Bir şeyi tanımak, öğrenmek o şeyi kabul ediyorsun anlamına gelmez! 625-İnanma modunda kalanlar! İnandıklarını şeyleri korumaya alıyorlar sadece şiddet kullanıyor ama bilmiyor. 626-Ben istedim ki; İnsanlar korkmasın bilsin. Anlamak için öğrensin. 627-Genel anlamda büyük bir sıradanlık hakim dünyaya. Oysa daha farklı olunabilir di. Farkındalık gibi, anlamak gibi, ama olmadı. Olmuyor.. 628-Bir gün sen de “düşünmeye başladığında” bütün “düşünürleri” daha iyi anlarsın. İktidar yalakaları; muhalefettekilere muhalif eleştiriler getiriyorlar. Ulan geri zekalı, yobaz! adından belli, adamın işi o iktidara muhalif. Sorumlu onlar değil… 629-Bu Hayat insanların; Kimi öldürdü, kimi vurdurdu, kimini pusuda canını aldı, kimini zehirledi, kimini patlattı, kimini erken yaşta bir tırın altında canını paramparça etti, kimini bir savaşta kör kurşuna hedef etti, kimini bebek yaşta tecavüze uğrattı canını aldı, kimini bir evde alevlerin içinde diri, diri yaktı, Eğer Allah, varsa! Bunlar dan habersiz miydi? Ve neden hiç birisine yardım etmedi? O Bir katil, cani, zalim, değil midir? Sonra kalkıp bana merhametten, adaletten, duadan, yardımdan, ödülden şifadan söz etme! Bütün bunları


yapana ne denilir? Madem gücü her şeye yetiyordu neden sadece seyrediyor? Yaprak onsuz yere düşmezmiş hadi ordan hadii!!! 630-Dünya yı bu hale getirdik Yediklerimizden tut çalışmaya, yönetime hepsi bünyeye ters... Kim kurmuşsa bu düzeni yanlış kurmuş… Keşke bir insan türü değilde başka bir canlı türü olarak doğsaydık diyesi geliyor insanın bazen... Sabah erken kalk işe git, yiyecek içecek için...hangi tür bunu yapıyor? İnsandan başka; Oysa basit bir hayat yaşayabilirdi... Ego batırdı insanlığı, ve insanı…Büyük binalar, silahlar, savaşlar, araçlar, kazarlar, hastalıklar, ilaçlar… Büyük olma sevdası bitiriyordu insanı ve de insanlığı... Sorun insanda, bunun nedeni “korku ve cehalet” cehalet ve korkunun panzehiri “bilgi bilinç”... "Yemek içmek" için Çalışmayı kabul eden insanlık, "hakkını alamayınca", emeğini kutsadı buradan kominizim, kapitalizm, dinler doğdu.Yani ideolojiler izmler patladı.. Sıkıntı da buradan geliyor sorun bu! İki dakikada hem illet, hem çözümleme gelde anlat düşünemeyen “inançlı insanlara” Yahudisi, hristiyanı, müslümanı aynı kafada alıştılar, evcilleştiler… 631-Kur’an’ın çelişkilerini, masallarını, uydurmalarını, binlerce kez gündeme getiren ateistler olduğu halde, camide imamların keyiflerini bozduğunu hiç gördünüz mü? 632-Cahillere şaka, espri yaparsanız gülmek yerine size saldırabilirler. 633-Sende olan, bende yok. Bende olan sende yok.


634-İnsanın üç hali; Bir şeye ya değer verir. Ya da vermez. Zararlı ve tehlikeli olanı, bir şeye değer veriyormuş gibi görünmesidir. 635-İnanlara bakıyorum da, çoğu kendisini kullandırıyor! Özgürlüğünü bir parça çıkara satıyor. Onursuzluk bu olsa gerek! 636-Kör inat ve menfaat uğruna ne ocaklar söndü! Ne acılar yaşandı! 637-Din adına uydurulan kurallar! İnsanlığın hayrına olmadı. Daha çok yöneticilerin kurnazlığı içindi! 638-Eğer insanlık, Bilge insanların sözüne kulakvermez ise! Kendi yok oluşlarını yaşarlar! 639-Kırılgan tarafımızı aşmamız lazım.. Bu durum zaaflarımızda daha çok açık eder bizi... Onsuz olmaz, dediklerin neyse onları tanı bil ve aş.. Alışkanlıktır çoğu, bizim seçmediğimiz dışarıdan ögretilen.. Bu yüzden ümitsizliğe direnmek lazımdır. 640-Bazılarının ömür boyu zengin, bazılarının hayatlarının sonuna kadar yoksul geçmesi ne etik! ne vicdanı! nede insanidir! 641-Adamın niyeti yüzmek, ama suya dalmıyor! 642-Yöneticinin işi; kendisine taptıracak sürüye, yalan olan algıyı süslemektir. 643-Anlamak ayrıcalıktır. Sıradan insan sadece konuşur. Dinlemez ki; Anlayabilsin! 644-Bazı insanlar tam bir batakdır. Uzak dur! 645-Kendime dönük sorduğum soruların cevabı, yine kendimde idi! 646-Bak dostum; Bir sen değilsin ayrılık acısı çeken, Nice kadın ayrılırda takmaz bile! yanan erkektir, ağlayan yine hep erkektir! 647-Bazı erkekler; “kadın bağında”, tam bir bataktır. 648-Gözlerindir gördüğün başka ne var? Senin gözlerini kör etmiş bir cazibe var!


649-Erkeklerin çoğu kadın yüzünden heder oldu. Onu kör eden içindeki arzularıydı. Menfaat için, çıkar içindi tüm sözde sevgisi! 650-Dünya bazen, “yalnızken” daha güzel anlaşılır. 651-İnsan sevdikçe acı çekecekti! Tek çare Ne? Acılar içinde erimek mi? Çözüm bulmak mı? Beklide çözüm yine kendi içindedir! 652-Ne yaparsan yap iyisini yap, kolaylaştır emeğe saygı duy. 653-Acının nedeni ulaşamadıklarındı. Bu istekten doğuyor ihtiyaç gibi gözükür yer yer öyledir de ancak alışkanlık olunca acı dibe vurur..Daha çok karşı cinse dönük eğilimden çıkar... 654-Kendisine güvenemeyen, hiç kimseye güvenmez. Böylesi güvenlikde sağlayamaz! 655-Tarafgir ve, bir ideolojisi olan, vicdanız bir insandan ahlaki, vicdanı ve insani bir şey beklenemez. Örnek mi istiyorsun?Dini olduğu halde 4 yaşındaki bebeklere tecavüz eden sapıklara bak. İnsanı bir biçakla kesen biçenlere bak. Sanırım yeterli! 656-Bir yazarın tek bir hedefi vardır. Düşüncesini tük toplum kabul etsin diye paylaşmaz. Tek bir kişi dahi ola o bir karşılık bir menfaat olmaksızın, okuyucuda bir bilinç bir ışık belirsin diye vicdanı bir sorumlulukla, üstelik kendi durumunu riske sokarak paylaşımlarda bulunur. Vicdansız, bir bağnaz kişi bu durumu anlayamaz! 657-Vicdanlı insan hiçbir kişiyi sahiplenmez. Sahiplenme güdüsü beraberinde kıskanclık ve şiddet doğurur. Vicdan da sadelik, basitlik, doğallık, hakimdir. Hırs, şehvet, savaş, kaos açgözlülük, yalan, talan yoktur hayatında. Bir misafir gibi yaşar,


faydalı olmaktır hedefi. Üstelik bunu bir ödül bir üçret içinde yapmaz. 658-Silahlanma, Silahları yakın… 659-Gerçek uğruna verilecek savaş kılıçla ve silahla değil, bilgi ve eğitimle olacak! 660-1600’lı yıllarda Giordano Bruno’u ölümüne götüren gerçek neydi? 8 yıl boyunca işkence eden dindar kilise ehli yalana tapan bağnaz kafa, onun dilini kestikden sonra diri diri ateşte yakanlardan, şuana kadar sağ kalan oldu mu? Kurtulan var mı? Peki ne oldu? Bilimin önümü kesildi? Gerçekler saklanabildi mi? Tanrılarını mı kurtarmış oldular? 661-Yaşamı zorlaştıranlara yazıklar olsun! 662-Üyelerinden üçret almadan hizmet veren Sosyal ağların değeri mi düşük? Sağnak yağan yağmurların ayrım yapmaksızın bitkinin canlının ihtiyacını bir karşıklık beklemden suyunu akıtması az mı degersiz? Bir gül insanlara kokusunu sunarken sizden bir şey beklemeyişi onun değerini mi düşürür? Erik ağacı size zamanında meyvasını sunarken bankadaki mevduat hesabınızdan ödenek mi istiyor? Hava yaşam soluğunu tüm canlılara üçret karşılığında mı sunum yapıyor? Toprak marulu, yeşili, bitirirken sizden çıkarmı gözetiyor? Ağaç güneşten kaçtığınızda gölgesine saklandığınızda bekleme molasının karşılığını mı talep ediyor? Su kendisini içen yavru ceylandan kaç kuruş talep etti? Kurumuş dallarını ateş olarak yakarken, ısınma kirası isteyen çıktı mı sizden?Ya en zeki ve akıllı her bir b*ku bildiğini sanan sırlara vakıf kibirli düşmüş mahluk! Senin her şeyin para olmuş, karşıksız bir iş yapmıyorsun yaparkende adına “hizmet” diyorsun. Tapınakcı şovelyesi, kurnaz, kırıntı toplayıcısı seni!!! Karşılığını aldığın şey, ne iyiliktir ne de hizmet!


663-Bazı insanların! Davar sürüleri gibi, “şehvetlerinin” peşine gidişleri yüzlerine nasılda vurduğunu gördüm… 664-Senin Özgürlüğün; Zihninin kapalı kapılarının ardında saklı! 665-Acaba bazı evrimleşmemiş zihinlerden, “erdemler” beklemekle erken mi davranmış oluyoruz? 666-Kötü alışkanlıklar denilinçe iki şey akla geliyor nedense “içki sıgara” oysa şiddet, her türlü baskı, öldürmeler, savaşmak, tehditler, pusu kurmak, hırsızlık, yalan, çocuklara dayak, yere tükürmek,birilerini rahatsız etmek, insanları ihtiyaç içinde birakmak, ekmeğini paylaşmamak, para biriktirmek, suyu parayla satmakda kötü alışkanlıklar arasındadır! 667-Vicdanın tanrıdan üstün olduğunu görüyorsun ama bekliyorsun! Neyi bekliyorsun? Vicdanın seninolmazsa olmazındır. Özündür tanrılar ters yapar. Ama vicdanını bulmuşsan, o asla ters yapmaz! 668-Herkes sevgiden söz ediyor, ama kimse kimseyi sevmiyor! Sevginin adı kalmış! 669-Gayemiz toprağın altında cenneti hayal etmek değil, Dünyayı cennete dönüştürmektir! 670-Yağmur yağdığında toprak gülünü bitirmiyorsa, suç yağmurun mu? 671-Her zaman Gerçekler ve gerçek insanlar dan: Bu gün muhafazakar üfürükçüler, tacizciler, tecavüzcüler, kula kul olanlar, tapınakcılar, uşaklar, arap taklidcileri, mitolojiden, masaldan gecinen işleri olmayan din şarlatanları, kadın düşmanı, kız çocuklarını gelin kabul eden aşağılık alçak zümreler tabiki bundan hoşlanmazdı rahatsız olacaktılar.!!! 672-Düşte bilince ulaşanlar, hem önecesi hem sonrası olurlar. Düşünce bütünlüğüne erişmiş olduğunda artık o düşüncenin bütün düşünürleri bizatihi sen olursun. Düşte


eskimek yoktur. Düşte sonsuzluk vardır. Tıpkı bir ağaçın yapraklarını yenilemesi gibi Asıl olan düşüncede düşte bütünleşe bilmektir. Ölümsüzlük isteği, yeniden yaşama özlemi, düşü, düşünceyi bulanlar için söz konusudur. Bu sıradan, uyku modunda olanların, varacağı göreceği bir alan, bir hedef değildir. Bilinçsiz olanlar yaşamamış ki; Bu alana gelsin. Düşünceyi insanlara öğretiniz. Düşünen ancak insandır. 673-Menfaatçıkar odaklı insan grupları, karşılık görmese iyilik asla yapmazlar. Kadını çok sevdiğini söyleyen bu kafa daki insanlar onu sadece cinsel öbje olarak gördüğünden, velev ki, ondan bir “hayır işitsin”, o kadını 86 yerinden bıçaklar, pusu kurar, döver, şiddetle saldırır, yetmez 14 kurşunu varsa hepsini o kadının üzerine boşaltır katleder! Bu mu aşk! Bu mu ölüyorum, yanıyorum, senin için deyişler? Putperest kafa da bir ödül olmasa, bir kulluk yapmaz. Vaatlere kanmış karşılık göreceği avuntusudur. O na bunlarıyaptırtan. Her ikisi de “yobazdır”. Çıkarcıdır elde etmek için her şeyini feda eder. Her şey yapabilir. Bu anlayış dürtüseldir, duygulara esir düşmektir, hisleriyle hareket etmektir. Tıpkı o vahşi dedikleri cakalların saldırması halini yaşarlar! 674-Dünyayı kadınlar yönetiyor! Oysa bina yapması, ayakkabını cilalaması, saçını düzeltmesi, dişlerini fırçalaması, araba alması, yine bu kadının cinselliğinden istifade edebilmek içindi, erkeklerin kadın tapıcılığının en somut tezehürleridir. Dünyayı kadın olmasa, bir de öyle hayal edin. Erkek dünyası hiçtir kadın varsa her şey var, kadın yoksa hiçbir şey yoktur. Erkeklerin en büyük zaafı tapınış


formu bu alanda kendisini gösteriyor. Ne var ki, çok azı bu alandan yara alarak çıkabilir kurtulur. Belki de 100 bin kişiden bir kişi. Kadın şiddetinin artmasının tek nedeni bu kaybediş reddedilişi hazmedemeyiş tahammülsüzlüğüdür. Hayatının merkezinde kadın olanlar. Çıkarları sürdükçe tapıçılığı sürer çıkarları bittimi o da bitti demektir… Gör o masum yüzlü canavarın gerçek yüzünü şimdi nasılda saldırıyor kırıyor döküyor vuruyor yok ediyor. Gözlerinde cinsellik zihin cazibenin etkisindedir. Bu modu bilenler kadını boşunamı sex kölesi gibi kullanırlar erkeklere yem gibi mal gibi eşya gibi sunarlar. Bunun dahi arkasında yine bu kafa yatar. Başkalarını elde etme isteği… Bütün bunlar kadının suçu değil di. Erkeğin; kadına yönelişin deki bitip tükenmeyen o “elde etme, sahiplenme” modundandır! 675-İnsanı diğer canlılardan ayıran şey düşünmesidir. Düşünmeyen her insan, hayvansal boyuttadır. 676-Hizmet karşılıksız, iyiliktir. Karşılıklı olursa ticarettir. 677-İnsanın insanı müşteri görmesi, erdemsizliktir. 678-Şekilsel ve biçimsel kaygıları olan insan güven vermez. Çoğu zaman çıkarları için yalan söyler sizi kullanabilirler! 679-İnsan fikiziki anlamdan, hiç kimseyi örnek alamaz, yalnız fikirlerini anlayabilir. Gerisi taklitçiliğe girer. 680-Kişi anlamını kabul ettiği düşüncelerin aynısı olur. 681-İnsan ancak fikirleriyle savaşmalıdır. Onlarda kelime ve sözlerden ibarettir. 682-İnsanlar aralarında ki ilişkilerde kişileri şahısları değil, Doğayı örnek kabul


etmelidir. 683-Uyku modunda sıradan insanlar, yağmur gibi sağnak yağamazlar. 684-Çıkarlarına tapanlardan, Güneş gibi karşılıksız ısı-ışık ve enerji vermelerini bekleyemezsiniz. 685-Düşünemeyen her insan, hiç yaşamamış ölülerdir. 686-Ben herkes gibi yaşamayı hiç isteyip, düşünmedim. 687-İnsanı üzen acı çektirende kendi sınırsız istekleri ve doyumsuz arzularıdır. 688-Kölelerin en derininde olanları, köle olduklarının farkında olamayanlardır. 689-Arzulu insan, mutsuzdur. 690-İnsanı tanıyan en iyi kendisidir. Zaaflarıyla ve yanlış alışkanlıklarıyla ciddi anlamda savaşım veremeyenler kendi düşüklüğünden kurtulamazlar. 691-Ben düşüncelerimi kimseye kabul etmesi için zorlayamam, Fikirlerimle bir dernek, bir vakıf, bir dergah, bir tarikat asla kuramam ve onları birkaç kuruşa da başkasına satamam… 692-Dersi yaşamadan almak lazım, yaşantı hem acı verir, hem de ders verir, ama insanın o kadar ömrü yok ki, akıllı insan başkasının yaşantısından da ibret alandır. Yoksa zaten zamanı gelince anlar, Düşüncesizler; yaşar da görür, acılarının yankılarını… 693-İnsan kendisine verdiği tavizlerle karakterini bozar. Sonra; laçkalaşmış bir vida gibi yalamaya döner! 694-Eğer siz; Aydınların ışığına sırtınızı döner ve onları suçlarsanız, kalacağınız yer karanlık olup daha çok bedeller ödersiniz! 695-Yıkılsın bazı şeyler! 696-Asıl olan ölmek değildi… Oysa! Yaşamasını iyi bilenler zaten ölüme de hazır


yaşıyorlardı. Dünyayı cehenneme çevirenler, öldükten sonra yerin diplerinde cennet hayal edenler, ölümü güncelleştirirler ama o kadar da korkarak yaşarlar! 697-Tayyip: Her seçim öncesi “One minute”! (bir dakika)“mağdur olma” “düşman yaratma” üzerinden siyaset yürütüyor. “Algı” oluşturup kurnazca davranıyor. 698-Sürekli ‘öteki düşman’ yaratarak hedefine ulaşmak isteyenler adeta; Nefes almak için solunum cihazına ihtiyaç duyanlara benzerler! 699-Dincilerin ‘kurnaz’ yöntemleri: Dış güçler, batı, teröristler, kafir, müşrik, gavur, şeytan, mürted, yetmez de bulamazsa bizzat kendine düşman “nefsin” derler! Bu bölünmüşlük onların karekteridir adeta, doğaya terstir, ilkeldir. Kendilerine taptırmak istediklerini “ korkutarak” hava gibi su gibi gıdasıdır. ' Öteki düşman yaratıp' Kurnazlıkla amaçlarına, çıkarlarına ulaşmak istemeleri. 700-Sen ülkende hayırcılara karşı savaş aç, bıcakla, herhangi basın açıklaması yaptırma, sadece evet için yapılanlara izin ver broşürleri topla, gözaltı yap sonra sana Hollanda'dan, Almanya'dan, Danimarka'dan gelen iptal tepkilere demokrasi var de. Sizin demokrasiniz kendi çocuklarına ve zengin iş adamlarına yapıyorsunuz. 701-Seni anlamayanlarla konuşmak, hava boşluğuna doğru kelimeleri savurmaya benzer! 702-Bir insan açsa, cahilse, zaafları varsa hep kullanılır! Kişisel gelişim, yaşam koçu, ve çıkara dayalı bir yol, insanları afyonlamak, masallarla hikayelerle bir mekan kurup, oradan sisteme enteğre, atıl, silik, edilgen, bireyler çıkarmak itaatkar, mitolojilere inanmış, kullanıma hazır, “gizeme inanmış” o modda sürü


oluşturma çabalarında, “tasavvuf, din, İslam” hep yumuşak karın olarak kullanılacaktı. Cahil insanları gütme Planları uyuşturmak ve insanın insana tapınışı hep sürecekti.. Veli, evliya, pir, ermiş, derviş, dede, uçtu, kaçtı, çıktı,geldi… Bir sürü yalan palavradan hikayelerle! 703-Din varsa! Bu ülkenin, Deniz Feneri vurgunları başka isimle sürer bitmez! 704-Türkiye deki; Dernekler, Vakıflar, Dergahlar, Yayın evleri, Gazeteler, Dergiler, Şeyhler, Pirler, Dervişler, Evliyalar, “YALANLARLA” uyutma, sömürme, afyonlayıp uyuşturma, MAKİNALARIDIR! 705-Kadın katilleri; En çokda kadına değer veriyormuş gibi gözkükenlerdir. Hem kırbaçlar! hem de cenneti ayaklarının altına serenler gibi! 706-Türkiye’de hiç oluşum yoktur ki; İktidarla işbirliği olmasın! 707-Dinin en büyük gizemi eskiden mucize yalanlarıydı. Şimdilerde “efsunlamalar gizemler” onu izliyor. Adam toplama, sürü oluşturma, projesi sonu vahşetle biten bu yalan hareketleri sürekli düşman üretir, en büyük yol azğı da cahil uykumodundaki sıradan insanların korkusunu kullanmaktır. Aklını keşfedemeyen, düşünemeyen nesiller var oldukca bu cakalar yem bulmaya yeni yeni hikayeler üretmeye devam edeceklerdir! 708-Cehalet evliya üreten çöplüktür! 709-Her derneğin ön vitrini, bir dearkada dönen, iğrenç gerçek dolapları var. 710-Kurnazlığının adı kimi zaman "dava" kimi zaman "mehdi" kimi zaman "iman" oldu. 711-İnançsal forum içinde kalan zihin karanlıklarda boğulan, dipsiz kuyularda kalan, açık olmayan, karmaşık, paradokssal çelişkiler


içinde yol alan bir pusulasız yolcu gibidir. Sana hiçbir zaman ışık vermez. Vurgusu hep ham hayalidir. Uzaklaş... 712-Yaşama sanatı; İnsan etkilenen, etkileyendir. Asıl olan etkili olup, etki birakmaktır. Sen etkiliyemesen de, olumsuz yönde hiç etkilenme… 714-Hiç bir “arap” başka dilde “dua” etmez... Size ne oluyor? Türk anayasası kursu açan bir “arap” gördünüz mü? 715-Bilgi olmadan, korkuyu asla yenemezsin! 716-İnsan; “Korku” ile doğmaz, Sonradan masal ile sana öğretilir, Adına “din diyerek” rahatlar, kendi egolarını tatmin ederler! 717-Söz edilebilir mi? Eğer bir ülkenin halkı, yalancıya, katile, hırsıza, mafyaya alkış tutuyorsa, neyin doğru, neyin yanlış, olduğuna bakmaksızın kişilere tapıyorsa, ülke halkının güçlü oluğundan, eğitimindensöz edilebilir mi? Eğer bir ülkenin yöneticileri; Kendi evlatlarını öldürtüyor, korkutuyorsa, halka hizmetçi değilde “tanrı gibi tehditkar davranıyorsa, halktan güçü alıp halkına durmadan yalan söylüyor, aldatıyorsa. Hala göreve devam ediyor, istifa ve intihar etmiyorsa, orada erdemden, onurdan, şereften, iyiniyetten, eşitlikten, özgürlükten, insanlığından söz edilebilir mi? Eğer bir ülkede, 3 yaşındaki çocuklara tecavüz edeni, yargısı, hakimi, savcısı, hukuku, adliyesi serbest bırakıyorsa! O ülkenin! Hangi Adaletinden söz edilebilir ki? 718-Okumayan, meraklı olmayan, araştırmayan, düşünmeyen, soruları olmayan insan; ahlakı değerleri tanımaz, kişilere sığınır, kulakdan dolma şeylere inanır. Bu kişi insanlığını


kaybediyor demektir! Zihnen ölü olduktan sonra! canlı kalsan ne olur? 719-Eğer ki sen mantığını kullanmazsan, hangi mantıklı söz sana ne yapsın? 720-Zaman geçsin diye bekle, zamanı gelsin diye bekle. Anlatmak için bekle, anlaşılmak için bekle. Bulmak için bekle, bulunmak için bekle, buluşmak için bekle. Başlasın diye bekle, bitsin diye bekle. Sabahı bekle, geceyi bekle, baharı bekle, yazı bekle, yarını bekle, yeni yılı bekle. Daha iyisi için bekle, daha yenisini bekle. Sabırdan bekle, çaresizlikten bekle, panikle bekle, vazgeçerken bekle. Planyap bekle, hayal kur bekle. Değişsin diye bekle, dönüşsün diye bekle. Bir bekle, iki bekle... Hayat geçsin önünden geçip gitsin, SEN BEKLE! 721-Facebook'a neden girilmiyor? 2017 İnternet neden yavaş ... Doğru yaşam; ne zaman başlar ki bu? Kaçırılır mı yoksa yanından geçip gidilir mi? Bana, sana ona, “İNSAN’A değilde ! Yola, köprüye, metroya, binaya, değer veriliyorsan ! Sokakta 4 yaşında bir çocuk fülüt çalıp para dileniyorsa, 76 yaşında yaşlı bir amcamız kaldırımda boylu boyunca uzanıp yatıyorsa, bir kadın kocasından şiddet görüp ona koruma sağlamıyor onun “CAN” güvenliğini, emniyetini, alamıyorsan. “Sen istediğin kadar, övün”! Eşyayla! Eşyanla! Çok kadimsin! Çok böyüksün! Çok da güçlüsün!!! “ÖYLE Mİ??!! 722-Güvercinler yiyip içerken, benden ürküpgitmesinler diye, yolumu başka yöne


değiştirenim ben, ne olur üzmeyin beni…! 723-Bazılarını insan yerine korsun, koyduğun yerde bulamazsın! 724-Beni dünyada; Başkaları kendisine, bir tek annem olduğum gibi kabul etti! En çok beni o dinleyip anladı. 725-Çocuktum hiç unutmuyorum! Bir zamanlar babaannem derdi ki: Dünyaya insanoğlu, yemek yemeye geldi, Dünya bir penceredir bakarsın geçersin. Oğlum; En büyük zenginlik can sağlığıdır. Derdi. 726-İnsanlar her dönem, kendisinde olan özelliklere benzer karekterde tanrılar yaratmışlardır. 727-Toplumlar çağlar boyu, gerçeğe ulaşamamanın sorununu yaşarlar. Görüp etkilendikleri, yapıp alışkanlıkla bağımlısı olduğu şiddetli arzuları, tutkuları, ve korkuları olarak ortaya çıkar. 728-Düşünebilen insan, yalnızlığından şikayet edip sıkılmaz. 729-Ancak düşünemeyenler, yalnızlığı sevmezler! 730-Kişi din korkusundan, masal inançından, ve cinsel şehvetinin etkisinden, kendisini tamamen soyutlamadıkça gerçeğe ulaşamaz. 731-Şuan senin yaşadığın acıları, sevinçleri, hüzün ve korkuları milyarlarca yıl, milyarlarca insanın, daha önce yaşadığı şeylerin aynısıdır. Yeni ve ilk olan hiçbir şey yoktur… 732-Düşünmekten yoksun olanlar, beyinlerini kullanıyorlar mı? 733-Tutku ve arzularımız bize hep körlük yarattı. 734-Suçlu olduğunu bildiği halde insan, nasılda ikinci bir yüz edinerek bastırabiliyordu! 735-Genelde Seçenek yok iken, hiç terçih kullanmayızda, seçenekler arttıkça terçihleri


çoğaltırız. 736-İnsan; Gerçeği içine sindirdiği kadar, huzurludur. 737-Çocuk anne bağımlılığından tam doyuma ulaşamamışsa ilerde sosyal ilişkilerinde kendisinde bu durum, ya kaçınma, yada bağımlı şekilde ortaya çıkacaktır. 738-Eğer insanlar; Çektikleri acıların, hüzün ve kederlerin, savaş ve hastalıkların, ha keza hastalıklarının, nedenini bilmiş olsalardı; Acaba hayvan kanı akıtıp, onları yiyecek olarak görebilecekler miydi? 739-Bütün vicdanlarının uyandığı bir dünya acaba nasıl olur du? 740-Doğanın vermiş olduğu çok şeyi insan, baskılayarak yaşıyor. Bu da bunalım ve acı getiriyor! 741-Okuma alışkanlığı kazanamayan bir insan, düşünmeyi öğrenemez. 742-Türkiyenin kültür ve eğitim düzeyini ölçmek isterseniz, şarkı, türkü, müzik, şiir sözlerine bakın, cahilliğini “aşk, meşk” üzerine göreceksiniz. Bu kültür değil, duygusallığın, hislerin içgüdülerin dışa vurumudur. Tema hep arzulara, tutkularadır götürdüğü yer hep cinselliktir. Sıradan toplumun en büyük girdabı, aşmazı budur! 743-Dünyada kardeşten üstün insan var. Düşmandan daha kötü kardeş var! 744-CAHİL İNSAN: Cahil insan anlamaz. Cahil insan düşünemez. Cahil insan okumayı sevmez. Cahil insan inatcıdır. Cahil insan bilmez. Cahil insan yobazdır. Cahil insanla konuşamazsınız. Cahil insan vicdansızdır. Cahil insan tüketir. Cahil insan bencildir. Paylaşmaz. Cahil insan İnanır tapar. Cahil insan arzularının kölesidir. Cahil insan tutkularının esiridir. Cahil insan çıkarcıdır.


Cahil insan yalancıdır. Cahil insan aldatır yalan söyler. Cahil insan çoktur. Cahil insan taklidcidir. Cahil insan varada yokada alkış tutar. Cahil insan güven vermez. Cahil insan putperesttir. Cahil insan tecavüzcudur. Cahil insan doğruya değil, kişiye bakar! Cahil insan sorunludur. Cahil insan hastadır. Virüs taşır zararlıdır! Cahil insanla etme sohbet hal bilmez, halden anlamaz, der bir sözüzülürsün! 745-Diyor ki; Bedel ödersin, bedel ödemediğimiz gün var mı ki?! 746-Yalnızca; Bağımsız düşünebilenler, özgürdür. 747-Namuslu yaşamak suç haline geldi. Namuslu yaşamak için işkenceyi göze almak gerekir.. 748-Bilgilenmeye vakit ayıramayanlar, hiçbir zaman gelişim gösteremeyecekler, eski alışkanlıklarından vaz geçemiyeceklerdir. 749-Bugün ve Yarın Bugün merhamet göstermeyenler, Yarın merhamete muhtaç olacaklar. Bugün acımayanlar, Yarın acınacak duruma kendileri düşecekler. Bugün paylaşmayanlar, Yarın bir pay dahi alamayacaklar. Bugün susanlar, Yarın konuşacak hiçbir şey bulamayacaklar. 750-Şu soruları kendine sor: Hak ettim mi? Yamaşın hakkını veriyor muyum?


Yaptığım işlerde dürüst müyüm? Gördüğüm kötülüklere karşı susuyor, sadece izliyor muyum? Cevapları yine kendi içinde hayatın pusulası “vicdanın” sana versin. 751-İnsan kendisini bulana kadar yalnızdır. 752-Kadını ‘hayat’ gören bazı erkekler, ayrıldıklarında kadına değil, “hayata” küserler! 753-Bir hayalim var: Dünyayı Ateistler ele geçirsinler ve, silahları, savaşları, kadın sömürüsünü, Ölümleri yasaklasınlar, Dinleri kaldırsınlar. Barış için merhameti, adaleti, sevgiyi, bilinçi, paylaşmayı öngörsünler. Hayvan kesimini, eti yiyecek olarak görmeyi bitirsinler. Canlıların yaşamını kutsal görsünler. Başkada kutsal birakmasınlar… 754-Dinlemezsen, anlayamazsın. Sormazsan, öğrenemezsin. Düşünmezsen, çözemezsin. Okumazsan, bilemezsin… 755-Hem "laik" hem "Müslüman" olunmaz diyenler Mevzu para olunca hem " hırsız" hem "Müslüman" oldular. 756-Kendisini bulamayan, düşünemeyen, insanların evlenmesi, doğacak çocuğa, eşine ve kendisine zulümdür. 757-Yaşam felsefem; Bana yapılmasını istemediğim şeyleri, başkasına yapmıyorum. Nasıl bulmak istiyorsam öyle “temiz” birakıyorum. 758-Felsefe ile eleştiri kültürüne ulaşamayan toplumlar, mitolojinin karanlığına gömülürler. Sabah, akşam, yatar, kalkar, hurafelerin ağacını dikerler… 759-YETERİNCE Konuşmaları dinleyebiliyor musun? Etrafında gördüklerini iyi izliyebiliyor musun?


Okuduklarını anlayarak okuyor musun? Kendine vakit ayırıp vicdanının sesini duyabiliyor musun? Sorunlar için kafanı kullanıyor, çözüm aramak için çareler arıyor musun? Okduklarını, gördüklerini, duyduklarını, ve izlediklerinin üzerinde “ yeterince” düşünüyor musun? 760-Hayatımızın 3 Aşaması Var! Gençlik : ZAMAN + ENERJİ var fakat PARA yok Çalışma Yaşları : PARA + ENERJİ var fakat ZAMAN yok Yaşlılık : ZAMAN + PARA var fakat ENERJİ yok 761-İnsanlığın hala karanlığa doğru evrilmesi; Bu durum onun gelişim göstermemesi, kolaycı tembel, hazırcı, çıkarlarına tapan, eğilimlerinin yoğun olduğunun göstergesiydi. Bu durumda olan kalbalık var olsa ne olur? Aslen yoktur ölüdür. Bir yüktür insanlığa, üretmeyen değerlere sahip çıkmayan, sürekli kötülük üreten bir ayğıt durumuna düşmüştür. Kurtulması kendisine bağlıydı. Fakat aradan asırlar geçmesine rağmen hala düşünceyi keşfedemeyen cahilliği bir meslek haline getirmiş, insan olamayan varlıklara raslamak insanı kahrediyor. Bunlarla birlikte hayatı yaşamı solumak insanı yiyip bitiriyordu. 762-Ne canlılar türünden ne eşyadan şikayetim olmadı insandan başka .! 763-Eğer ajan değilse bir insan, gerçekleri saklayamaz! 764-Paranın tanrılaştığı yerlerde, Doğruluk bir işe yaramıyor! 765-Başkasının hayatlarına Dinini dikte edene YOBAZ denir. 766-Yoksulluk da değişir, değişmeyen şey iyiliktir. 767-Ancak, düşünen, ve anlayan soru sorar.


768-Cahil yobazın soru sorduğu asla görülmemiştir. Ne var ki; Onlara Sadece var olan sorular ezberletilir. 769-Söz dinlemeyen kulağın, diline nasıl güvenilir ki? 770-Yol gösterici olarak vicdanın sana yeter. 771-Benim imanım yok, aklım var, dinim yok, vicdanım var, dogmalarım yok sorularım var, dualarım yok, umutlarım var. 772-İnsana güvenmek, dostluğu pekiştirir. Olduğu gibi kabul etmek,olgunluktur. Kendi algına benzetmeye çalışmak, yobazlıktır! 773-Süt küçükken ihtiyaçtır. Büyüyünce değil! 774-Benim düşüncelerimi kabul etmenize gerek yok, sadece okuyun yeter. 775-İnsanlar mesleklere neden ihtiyaç duymuştur? Meslekler toplumun ihtiyaçları sonucu ortaya çıkmıştır. 776-İnsanın, bir şeye ihtiyacı yoktur. Katile! 777-Din Tacirleri; Daha fazla kapmak ve daha fazla yaşamak amacıyla, işledikleri ve işleyecekleri cinayetleri gizlemek için, yaptıkları propagandaya “din” diyorlar. 778-Mesleğimi seviyorum. İnsanı bezdiriyorlar üç beş kadir kıymet bilen sanata saygısı olan olmasa birak mesleği birakmayı insan dünyayı terk etmek istiyor. 779-BEN DELİ Mİ-YİM?! şizofreni serzenişler: Kahrolsun Bağzı Şeyler. İsteklerin başka, hayellerin başka, yaşantın başka, hiç ama hiç kimse memnun kalmadı bu hayattan. Bir şeyi arzu edersin, ya “din” yasaklar. Ya “hükümet”!


İyiniyetten isteklerini bile duymuyordu insanın yarattığı tanrısı. Barış dedik, duymuyor. Adalet dedik, duymuyor. Eşitlik dedik, duymuyor. Sokak da insan yaşamasın dedik görmüyor. Çocuklar ölmesin dedik, duymuyor. Kadınlara şiddet son bulsun dedik, duymuyor. Olması gerekenleri istemek, artık suç artık olaganüstülük olmuş. Cesaret örneğiymiş artık… Birde bizi gören duyan merhametli olanlar var mış bir yerlerde, her şeyede gücü yetiyormuş derler ya! Neyse! Canın bir şey ister, onu yersin o şey sana dokunur. Doktor yasaklar. Ne tam mutlu olduk, ne tem sağlıklı. Ne tam insan! Bir şey okur anlarsın. Toplumlar onu yok sayar dışlar. Galiba bendeliyim, şizofreniye tutulmuşum. Bu halk bu toplum çok iyi ayak uyduramıyorum! İyi olayım dersin, Alay konusu olursun. Benide aranıza alın dedik, duyan olmadı. Olduğum gibi kabul etseniz dedik, kabul görmedi… Dedim ya ey “insan”!?; Ne b*ktan bir hayat bu.Kim kurduysa bu düzeni bana göre, sana göre, ona göre, hiç değildi..! Baktım aslında hiç kimsede menun değildi. Şarkılara, şiirlere, Türkülere, filimlere, dizlere, baktım. Romanlara yazılara baktım hep acı, hep şikayet, hep dert yanmalar, oy anamlar, yandımlar, kahrolsunlar vardı.. Gerçektende Kahrolsun(!) bazı şeyler..


Olacağıda yok ya neyse…!!! Sövsen olmuyor, bağırsan olmuyor, sussan hiç olmuyor. Konuşsan yine olmuyor. Çelişkiler, yanlışlar, algılar, önyargılar, önkabuller, şartlanmışlıklar, alışkanlıklar, inançlar, cezalar, korkutmalar, tehditler, egolar, YASAKLAR, KISITLAMALAR, paralar, makamlar!!! Gerçekten kahrolsun bazı şeyler.. Cidden kahrolsun.! OLACAĞIDA YOK YA NEYSE…!!! 780-Olumdum olası, hiç bir şeyi beğenmedim… Sistemlerden, algılardan,anlayışlardan, alışkanlıklardan yana.... 781-Erdemli insan, ilkeleri olan insandır. 782-Gerçeğe ulaşmamış çoğu kadınlar, devrimci erkekleri sevmez, onlardan pek de hoşlanmazlar. Kadın zaafı olan erkeklerin ise; Zaten Devrim hiç de göndemlerinde olmamış ki… 783-Demokrasi; Yağmacılık değildir. Ancak bütün insanların canını, malını, emniyet altına almaktır. 784-Her ateistin dinden çıkması gerektiği gibi, Her devrimcininde solculuktan çıkması gerekir. Devrimci olması bunu gerektirir. 785-Neden mi; ileri gitmiyor karanlığa mahkum oluyoruz? Türkiye Atatürk’ün ölümünden sonra sürekli düşünürlerini yiyor. Bilim insanlarını yok ediyor.!? Böylesi yerde cehalet olacaktır millet kendi karanlığına tabi ki gömülecektir. Öldürdünüz. Hapsettiniz. 2017 değişen birşey yok.. 786-Aylardır yaptığım kayıtlar, başkalarına faydası olmadıysa bile, kendim için eğitim ve


ders oldu. 787-Ey bana sıkıntı çektiren yobazlar, Keşke inandığınız tanrı olsada bana yaşattığınızın hesabını sizden sorsa! 788-Düşük profil insanları, geceleri diri kalmayı pek sevmezler. Okuma yapmazlar, hücrelerinin ölümünün başlıca nedeni budur. Böylesi bir nesilden üreyen toplumlar Nefislerinin, arzularının tutsağı ve kölesi olamaya mahkumdurlar. Ya biliçle uyanır, en uygar insan olursun, ya da bilinçini körler, kullara kul olursun! 789-Acıların nedeni tutkulardır, arzulardır. İnsanın hiç bitmeyen tutkuları ve arzuları. Sınırsız mülkiyet edinme, daha fazlasına en çoğuna sahip olma hırsı. Acı verir insana, elde edememe, sahip olamama duygusu, arzuların karşılanmaması elem verir, acı çeker insan. 790-Hayali bir dost edinen kimse, Onun ile avunur, onu kaybetmek istemez. Olurda kaybedecek olursa! yerine yenisini koymak isteyecektir. Bağımlılık boşluk kabul etmez. Tıpkı sevgisilisine tapan aşıklar gibi eğer o olmazsa vah anamlar, yandım anamlar, öldümler, bittimler, adında şiirler, şarkılar, türküler, hikaye, masallar, terennüm edilir. Tapmak böyle hastalıklı bir illettir. Bu kişi kendisini bulana kadar sürecektir. Ne zaman evrim gecirir düşünceyi vevicdanını keşfederse işte o zaman bir tanrıya tapılası bir figüre ihtiyaç duymayacaktır! Bu da okumayla, araştıramyla, düşünmeyle, yani bilgi ile olur. O acıdan inananın neden inanc modunda kaldığını şimdi anladınız mı? Düşünmek zor inanmak kolay bu yobaztakımı tabiki kolayı sececek sadece inanacak ve inandığını zorbalıkla korumasına alacak hemde bir b*k bilmediğinide bilmediği halde! İnanç böyle babadan oğla sürüp giden hayali zırvalıklardan ibarettir. Bilim ile aşılacaktır. Bilinç ile


son bulacaktır… 791-Zararsız insanların varlığı, servetten daha büyüktür.. 792-Doğada her canlı yavru yapmak için yumurtasını bırakır. Başkasına yiyecek olsun diye değil. 793-Arada bir aynaya bakmalı İNSAN; Güzel miyim diye değil, İNSAN mıyım diye…!! 794-Bir hayvanın gözlerine baktığımda ben bir hayvan görmüyorum. Ben yaşayan bir varlık görüyorum. Ben bir arkadaş görüyorum. Ben bir can hissediyorum. 795-Gücü ele alınca insan; Katliamlar, öldürmeler, Korkutmalar, bunları yaptı insanın mayası bu... 0 yüzden, yoksun olmak Zenginliktir... Kadın, Para, İktidar, insanı bozar! Böyle Peygamber! yapar Böyle böyle allah yapar! Kibir, Ego, Sahibi yapar… Bu yüden Yoksunluk/ Yoksulluk Zenginliktir.. 796-Allahda bile, 'insanlık' kalmamış! 797-Yapılan zevklerin çoğu alışkanlıktan doğdu.Sonra ihtiyaç gibi algılanır oldu. 798-Yaşayan kitap insandır. 799-İnsan alışkanlıklarından, “zevk” almaya başladığı zaman, onların “bağımlısına” dönüşür. 800-Zamanın ötesine geçemeyen insan, “Şehvet” tapınmasına düşer! 801-Alışkanlıklarının esiri olanların yeni fikirleri kabul etmesi dünyanın en zor şeylerindendir. 802-ellah korusun diyorsunuz da! Peki koruyor mu? kazarlar var ellah korumuyor! depremler var ellah korumuyor! hastalıklar var ellah korumuyor! kasırgalar var ellah


korumuyor! savaşlar var ellah korumuyor! Taciz-tecavüzler var ellah korumuyor! Çocuklar -kadınlar öldürülüyor ellah korumuyor!. Yaşlanıyorsun ağrıların var hasta olup ölüyorsun ellah yine korumuyor! Ama olsun sen avun dur!? Bana bir tane koruduğuna dair bir somut örnek veremezsiniz neyin korumasından bahsediyorsunuz? “Akıllı tasarım, mükemmel nizam” diyorsunuz da hani nerede? ben niye göremiyorum. gördüğüm kaos, savaş, cinayet, acıdan başka ne var? 803-Eğer kabul ettiklerin; istek, arzuların doğrultusunda ise,Sen yeni fikirlere kapalısın demektir. 804-İnsanlar evcilleştirildi. Felsefeye vakitleri kalmadı. Alıştırılanlar düşünmezler, onlar kurulmuş saat gibi çalışırlar. Mekanik alete döndüler. 805-Alışkanlıklar, Arzular, Zevkler ne menem şeydir ki; İnsanlara bakıyorumda hiç biri ne kurtulmanın savaşını veriyor ne zincilerini atmak istiyorlar. Hiç kimse taviz vermiyor ama herkes zaman zaman özgürlükten, adaletten, eşitlikten de söz edebiliyorlardı… 805-Bir fikrin/düşüncenin; yanlışmı? Doğrumu? olduğunu anlayabilmek için, her iki durumada vakıf olmak gerekli, en önemliside temiz akli selim bir vicdana ulaşmak gereklidir. Buda yine bilgilenmeden geçer. Cehaletin ve karanlığın yok olmasının tek çözümü, bu eğitimi her bireyin kendinde uyğulamasıyla aşılır… Başkada çözüm yolu yoktur, aramayın zaman kaybıdır! 806-İnsan kalbalıkların arasına dalıp karışmakla, yalnızlığını mı giderecek? Bu düşünmemeye bir kaçıştır. 807-Hayat işte; Yaşantının tamamı hayat, doğum ile ölüm arası … Evet Bekleme salonu, konaklanma yeri burası, hayat olsaydı ölüm olmaması lazımdı. Aynen Bu salondan


çıkış ölüm iledir. Madem öleceğiz dedik ki; iyi olsun olmuyor... O zaman ne yapalım, bilemedim ki? Adam dedi ki; “iyi görecelidir” kişiye göre değişir filan...“Kötü’de” göreceli kişiye göre değişiyormuş ... Gel ortak noktasını bulalım, birlikte karar verelim, ne iyi ne kötü. Çok mu zor? bunu ayırmak, görmek, anlamak, kavramak, hayata/ yaşama sokmak? Ortak aklın evrensel doğruları! ortak aklım belirlediği yanlışları! kabul etmek yetiyordu belkide… Bu dahi kabul görmüyor sıkıntı bu! 808-İyilerden olduğunu düşünenler konumlarının neresindeler? Bunu biliyorlar mı? Sanıyorum bunu dahi bilmiyoruz! 809-Acı nerden geliyor? Bunu bilmek belki kederi ortadan kaldıracaktı... "Dayatılan yanlış ögretilerin, bilinç altında yaptığı bağımlılıkların elde edilmeyişinden ortaya çıkan üzüntülerdir..." 810-Fiziki anlamda “dünyadan nefret” etmek başka bir şeydir, “Sistemlerden, insanlardan nefret” ayrı şeydir! 811-Kendisini bulamayan, kendisini nasıl var etsin? 812-Gerçekleri dünya insanlarına savunan ve gösteren, bilgide derinleşmiş, aşkınlığı yaşamış, insanlar olarak, vicdanlı ateistlerden başkası değildir. 813-Bugün vicdanın sesini gerçekleri pek azı hariç kimse sevmiyor hoşlanmıyor neden?Çünkü vicdan ona ayna tutuyor, Vicdan pusuladır, vicdan huzurdur, vicdan kurtuluş çözüm önerisi sunar, vicdan düşündürür, vicdan dorudur, vicdan dürüsttür, vicdan gerçektir, vicdan somut olanı sunar kabul eder, vicdan masalları kabul etmez, vicdan özgürlük, vicdan sorumluluktur, vicdan


adalet ve eşitliktir, vicdan canlıların yaşam hakkını savunur, vicdan savaşlara kutsal kılıfı getirilen öldürmelere karşıdır, vicdan yaşatır, vicdan yalana talana hırsızlığa soyguna sömürülere karşıdır, vicdan saldırı kalleşce tuzak kuruculara, mafyaya din tüccarlarına karşıdır, vicdan sınırları ırkcılığı üstünlüğü sevmez, vicdan bilime bilim insanına deger verir, vicdan düşündürür düşüneni sever. Şimdi anladın mı sıradan tersini yapanların neden hoşlanmadığını? İşte bunun için O kadar! 814-Bazı şeyleri aşka-meşke cinselliğe yorumlamak, yada o şekilde cağrışım yapan şiir, edebiyat, öykü, sinama, şarkı, türkü, roman, filim gerçek anlamda bir felsefe kültür değildir! Bu duyguların, hislerin, iç güdülerin dışa vurumundan başka bir şey değildir. Ne yazık ki insanlık 1000 yılı aşkın bunun kıskancından çıkamadığı için şiddeti, kaosu, savaşı, cinayetleri, yaşıyor acılar çekiyor kıvranıyor. İşte böylesi ortadoğu kültüründen tabiki düşünen bilim insanı filozof çıkmaz çıkmıyor… 815-Sen ölenleri/ölümleri kutsuyorsun Ben yaşamı/canı/ bireyi önemsiyorum. Ecdadını anlatma bana. Tarih, mitolojilerin /masalların, efsanesi, yalanların kırıntısıdır. İnanmam. Gel; Yaşayan çocuklarımızı, şimdiki anı konuşalım. 816-İnsanların en tehlikelisi kimdir? Geçmişte yaşadığı dahi bilinmeyen birisi için şimdiki yaşayanı aşağı görüp onu yok etmeyi göze alan, mahluklardır. Oysa şu an yaşayan ölülerden daha değerlidir. Geçmiş faal değil, bitmiştir. yaşayan aktiftir.


Buna kutsal kılıfı gidirip ölümü kutsuyanlar yokmu? İnsanlık düşmanıdırlar. Yobaz! Ölülerin doğaya ne faydası var? Oysa yaşayan onu her an anıyor! Sen aslında Doğaya en aykırı işleri yapıyorsun varlığı yok ediyorsun. Fakat bunun farkında dahi değilsin, Çünkü sen kandırılmış, düşünmeyen bir robota dönüştürüldün... Yaşayan yaşamalıdır cana kıymayı gözünü kırpmadan yapanlarda ne merhamet, ne vicdan, ne iyiniyet, ne insanlık yoktur!!! Bütün bunların olmadığı bir unsurda, din olsa ne olur? İnanç olsa ne olur? 817-İnsanın; Söz de kar etme, ele geçirme, kazanma, sahiplenme, çıkar-menfaat, hırs, kibir, çalma, egosal duyguların hepsi kendisini üstün görme hastalığından, bu pis alışkanlıkları negatif olumsuz duygu, arzu ve algıları besler. Savaşın, cinayetin, tecavüzün, öldürmenin arkasında bu "adi kötü duyguları" tatmin etme güdüsü yatar… 818-Gerçekler dinleri aşmış, insanların vicdanında saklıdır. 819-Gerçeği, ateistin vicdanında bulursun. 820-Bir ateist, sana sadece olması gerkenleri söyler. 821-Kendini öğrenmek istiyorsan, bildiklerini söyle. 822-Çiftleşmeye duyulan şiddetli arzu, neredeyse dünyanın akışına yön veriyor. Neredeyse her şeyimiz bunun için kurgulanır oldu! 823-En insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir. Kendisine ışık tutana, sırtını dönene yazıklar olsun! Beni benden tanımayana, yazıklar olsun! Kendisini bende göremeyene yazıklar olsun! 824-Dostluğunu hesap üzerine kuruyorsan, sen iyi değilsin. 825-Çocuk eğitiminde! Anne ve babalar biz gerçekten suçluyuz. Temiz dimağlı


çocuklara, kendi yanlış kültürü, alışkanlıkları, inançlarımızı yükleyerek kirletiyoruz. 826-Beni; Ben mi! deli ettim? Deli olmam, kolay olmadı yıllarımı aldı… 827-Kendisini cahil birakmış kişiler, kurnaz insanlar tarafından sürekli kullanılırlar. 828-İyilik, ertelenmez. İyilikve insanlık yapmanın yeri ve zaman yoktur. 829-Bazı kitaplar tadılmak, bazıları yutulmak ve çok azı da hazmedilmek içindir. 830-Uzun lafın kısası, ben az diyeyim sen çok anla. Akıldan bilinçe doğru evrilmemiz hızlanmalıdır. Aksi halde bizi acı bir son bekliyor.!!! Sadece bizi mi? Tüm evreni, tüm canlıları ve bitkileri bile…! 831-Cennet ve cehennem dünyada. Dinler cehennemi yaşatır. Dinsizlik cenneti... 832-İnsanlar hayali dost ve düşman yaratıp, onun adına yaşayan canlı insanları öldürüyorlar.! 833-EY YOBAZ! Çocuklar uyurken sessiz olunur, “Tecavüze uğrarken, ölürken” değil! 834-Müslüman: Her duyduğuna hayali şeylerede sorgusuz sualsız inanan kişiye denir. Pek okumazlar soru sormazlar. Hiç düşünemezler tapıcıdırlar… Deist: Bazı şeyleri okuyarak aşmış ama yine inanç mitolojisinden kurtulamayan kişidir. Okumayı sürdürürse Agnostik sonrada Atesit olma ümidi vardır. Ateist: Bütün dinleri efsaneleri aşmış –tanrı-inanç modunu kırmış evrimini tamamlamış kişilerdir… Daha ötesi yoktur. Dinciler ve desitler de bu insanlara öğretmeye doğru yola getireceğim diye kalkışmasınlar … 835-Bazı insanların ne vereceği vardır ne de alaçağı, Oysa; öğrenmek istediği varsa,


soru sorar, merak eder, dinler. 836-Hiç vicdanlılarla, vicdansızlar bir olur mu? 837-Bir kedi kendisine iyilik yapana karşılık vermediğinde, ne yapacaksın on nankör mü diyeceksin? İyide kedi senden iyilik mi istedi? Sen kendin yapıyorsun. İyilik; iyilik olduğu için yapılır. Karşılığı olsun diye değil. Eğer bir karşılık, çıkar için iyilik yapıyorsan! Asla bunu yapma, terk et. Nankör de deme! 838-Derdimiz kalabalık oluşturmak değil... gerçekleri ortaya koymaktır.. 839-Özgürlük, kendin olma sorumluluğunu almandır. 840-Nefsi arzularını potasında eritmiş, kamunun adamı olacak gönüllü insanlar olmadıkça ileri geçiş sağlanamaz… 841-Henüz şehvet ve arzusunun, çıkarı, peşinde koşan insanlardan, kamunun adamı olması beklenemez. 842-Düşünebilen vicdanlı insanların, “tanrılara-putlara, ihtiyacı yoktur. 843-Doğanın; Doğal koşullarına razı olup tahammül göstermeliyiz. Ancak, tüketim, sömürü, haklar, alışkanlıklar konusunda seçici davranabiliriz. 844-İdeolojileri ve kendisini aşmış insan ancak menfaat göstermeksizin gönüllü iyiliklerde bulunabilir.. 845-Doğada “yetişgin” hiçbir canlı türü süt içmez. Süt yavrular içindir. 846-Bilim insanları gelecek için mücadele vermemiş olsaydılar. Bugün ki hastalıkların bir çoğunun ilacı bulunmamış olacaktı! 847-Asıl olan; İç huzur ve bilinçte düşe ulaşmaktır. 848-Bilgi olmadan, insan kendisini aşamaz. Kendini aşamayan arzularının kötülüklerinden arınıp! huzura kavuşamaz!


849-İnançlı kesimin en komik olanı nedir biliyor musunuz? Koca, koca adamların hayali karekterleri gerçek sanıyor olmalarıdır... 850-Bir çağ ki/bu çağ; "Uzaktan bütün insanlar, hayali dost-düşman uyduruk masallara imanlar getiriyor olmalarına, gülmekten başka ne yapılır ki?" 851-Düş nedir? aradaki farklar: Düş fark etmektir. Düş özgürlüktür. Düş özgür iradeye ulaşmaktır. Düş düşünebilmektir Düş vicdanlı olmaktır. 852-Düşe ulaşmış insan düşünceyi keşfeder, olaylara karşı vicdanın sesini dinler, akıl ve mantığıyla karar verir. 853-Yüz yüze gerçekleri anlattığın kişi, sizi anlamadığında kesinlikle sizi üzecek kişisel durumları öne sürerek saldırılarda bulunacaktır. Bu onun özgürlüğe, gerçeği duymasına hazır olmadığının bir işaretidir. Bunlar Kapitalist sisteme alışmış, şartlanmış elinden çıkmasını istemeyen gönüllü kölelerdir. Bunlar ne düşünmek isterler. Nede düşünenin varlığına asla tahammül gösteremezler. Bu tipler saldırgan, kıskanç, kincidirler ölçüleri yoktur. Bunlardan uzaklaşın. Boşa vakit harcamış olacaksınız… 854-Vicdanın değilde, kişisel çıkarların ağır bastığı her yerde; Adalet olmaz! 855-Yazının evresi insanoğlu Yazıdan yazılımlara geçti; İlk dönemler hayvanların öldürüp derilerine yazıyı yazdılar. Sonra


ağaçları kesip kağıt yaptılar. Bu sefer yazıyı ona yazdılar. Sonra Dijital elektrik aletlerini keşfederek kağıt’ı da aşmış bulunmaktadırlar. Hem orman kurtulacaktı hemde hayvanlar ancak, hayvan kesimide ağaç kesimide halen bitmedi. Bu sefer onun canını ölüsünü yemeyi sürdürerek savaşmayı birakamadılar. İnsanlık canlı ölümlerini durdurmadıkça huzura eremiyecek dünyayı cennete dönüştüremiyecektir.!!! 856-Bazı insanlarda “yaşamın anlamı” bir kadına sahip olmaktır. Kadını çıkarsan hayatından boşluğa düşer. Yada yaşamak istemez. Kadın varsa vardır. Kadın yoksa hiçtir. Her şeyi kadın için yapar. Kadın ona ters yapsa, çıldırır kadını bir çok yerinden bıçaklıyabilir. Hatta öldürmek dahi siter. Kadın cinayetlerinin arkasındaki nedenlerden birisi sahiplenme güdüsüdür… 857-Din düşünsel köleliktir. Zincirleri göremezsiniz, Çünkü hapishane zihninizdir. 858-Seni ahlaklı yapan ne giydiğin, ya da neye inandığın değildir; sadece vicdanın dır.. 859-Mutluluğu bir şeyde arayanlar, kendilerini çıkmazın içinde bulurlar. 860-Güç geldi diye, Adalet gitmesi mi gerekir? 861-İnsan nereye giderse gitsin, alışkanlıklarını da götürür. 862-Zekası zayıf insanlardan, ‘ahlaklı’ olmaları beklenemez. 863-Zorbaları affetmek, yoksullara cefadır. 864-Sıradan insanlar, Ahlakı değil yozlaşmayı seçer. 865-Adaletsizlik! Ahlakı dejenere eder. 866-Ahlak; Evrensel kurallara göre davranmaktır. 867-İnsan için, “vicdani azap” kadar dehşetli bir şey yoktur. 868-Açlıktır insanı, oltaya düşüren. 869-Ahlakın var oluş nedeni nedir?


870-Eğer ikinci kez dünyaya gelme şansı verilecek olursa, birinci dünyam iyi değildi kalsın istemem. 871-Daha önceki pişmanlıklarım hala tazeliğini koruyor. Boş yere pişman olmamışım diyesim geliyor bazen. 872-Kötü ve de anlayışsız, insanların yüzünden bazen dünyayı terk edesim geliyor. 873-Vicdanlı insanların yolundan çekilin, ve uykusuz kalarak ilerleyen fedakar insanlardan özür dileyin… 874-Ey Evlat; Aradığın istediğin nedir? Varlık mı? para mı? Şan mı? Şöhret mi? Ev mi? Araba mı? Arazı arsa mı? Altın gümüş mü? Ve ya değersiz üç beş eskiyecek eşya mı? Yada kokuşacak yiyecek türü mü? Kusura bakma bunlardan bende yok uzak dur. Hepsi senin olsun. Bana bilgi, anlama, bilinç düşte var olmak yeter. 875-Türklüğünden, dinciliğinden övünsen ne çıkar? Haçan beni; vicdandan gönül verenleri anlayıp, bağrına basmadıktan sonra, neye yarar? 876-Kendisini ‘bir kitaba’ bağlayan birisiyle, 'gerçekleri,' sittin sene geçse, anlaşamaz, tartışamazsınız! 877-Eğer siz! Çıkarınız için sürekli yalan söylüyorsanız, insanlardan size güvenmelerini bekliyemezsiniz. 878-'Tanrılık kurumu'; İnsanoğlunun kendi türüne hükmetme isteminden yani, insanın krallığından türemedir. 879-İnsanı; Başkasından değil, bizzat kendisinden tanı. Bazen, iftira, yalan, ve karalamadan başkası olmaz Sende bunlara araştırmazsan inanırsın.. Ben öldüğümde "beni" başkasına "anlatan" olmasın, ben kendimi yeterince anlattım Gerisi;


Dedikodudan ibaret kalır... 880-Dua, sürekli korkuyu, güvensizliği, boş umutlar içinde kalmayı ve zihni hapishaneye çeviren, insanın onurunu kırıçı boş gereksiz bir alışkanlık ve aldanıştır... 881-Aptal hayaller peşinde koşan bir kişi, asla mutlu değildir. 882-İnsandır; Tuzağı kendisine kuran. 883-Dünya cehenneminde yaşayanlar, her zaman dünya cennetinde ki yaşayanları kıskanırlar! Tıpkı gönüllü köleler gibi… 884-Işık veren insanlar, sıradan halklar tarafından pek sevilmezler! 885-Kitap satmak, sohbeti satmak gibidir. Sana para ile düşüncesini satan adama niye güveneceksin ki!? Adam; samimi ve dürüst değil. Baştan belli. 886-Bazende suçlular, hatalarım ortaya çıkar korkusundan, düşünene düşmanlık ederler. 887-Bir şeyi yaparken dikkatli olmak, o kişinin titiz olduğu anlamına gelmez. Sadece o şeyin hakkını veriyordenilebilir. 888-Okumuyanların, sorgulamayanların, düşünemeyenlerin çoğu hatalarım ortaya çıkar diye kaçarlar. Onlar kendileriyle yüzleşmemek için kalabalıklara karışır kendilerini oyalarlar. 889-İnsanlardan öyleleri var ki; Kötülüğü huy edinmiş, Adi ve pis işleri yapmak onların karekteri olmuştur! Bunları nasıl mı tanırız? Yaptıklarından. Bunlar çıkarlarına taparlar. Bütün hesaplarını buna göre yaparlar. Dünyada bunlarla doludur. 890-Gücüyle avunup şımaranlara; Gerçeğin ışığı adeta onları sarhoşetmez! öldürür…. 891-Doğru zamanda gelen yanlış insanlara fırsat vermen, Yanlış zamanlarda, doğru


insanları kaçırdıkça, üzülen hep siz olursunuz! Hangi zamanda olursa olsun hep, doğrulara zaman ver şans tanı, pişman olmazsın. 892-Bir şeyi izlemek, duymak, okumak, dinlemek o şeyi kabul ediyorsun, onaylıyorsun anlamına gelmez! 893-Kötü insanlar neden hep kötüdürler? Akılları sıra kendilerini kurnaz, uyanık sandıklarından. Böyleleri yaşamı bozmaktan başa ne işe yararlar ki? 893-Sen; Sürü olamayı kabul etmişsen, birileri çobanlığa dünden razı, Oh ne ala çalışmak yok, insan güdeceksin. Mesleğe bakarmısınız? Ne iş yapıyorsun? İnsan güdüyorum abi, çobanım! 894-Arzularını dinleyenin aklı karışıktır. 895-Hayatı daha bir kolaylaştıramadık ya! Yazıklar olsun hepimize… 896-Çok kolay elde edilen şeyin kıymeti bilinmez. 897-Haz alma arayışını sürdüren insan, mutluluğu bulamaz. 898- İnsanı kendisi çok güzel aldatır. 899- İnançlının yahudi side hristiyan ıda müslümanı da aynı kafadadır. Sahiplenir, korumaya alır. Olmadık şeyere aklını kullanamadığı için inanır, avunurda avunur. Hep hayali dost - düşmanlara sığınır onlardan korkar, hayatının tamamı böyle geçer… Gerçekleri bunlarla konuşamazsın bile. Gerçek yüzlerini o zaman daha iyi meydana çıkarırlar. İçlerinde saklı bir canavar vardır. 900- "Tatlı gibi! giden şeyler, acı gelen günlere yataklık yapar ...." 901- İnsan biyolojik yapısı gereği, meyve ve sebze ile beslenen bir canlıdır. Et yemek insan türü için doğal bir gereksinim değildir. 902- Kendine dürüst olmayan, ilkeli davranamaz!


903- Gözüyle göremediği küçük mikroba karşı bile yenik düşen aciz kahrolası insan, koca dünyaya nasıl bu kadar büyük acı verebiliyorsun. 904- Babaların yaptığı yanlış, evladına yüklenemez! Geçmişin hataları şimdi doğan çocukların yanlışı değildir.! 905- Bilgeliğe gönüllü öğrenci olmazsan, içindeki dehaya ulaşamazsın! 906- Sadece güneşli günlerde yürürsen hedefe ulaşamazsın.! -Cennet ve Yeryüzü 907- İnsanı en çok sinir edende, iyilerin laçkalaşarak, döneklik etmeleri, çıkarlarına kendilerini satmaları, işbirlikçi bir hain olmalarıdır. kötülüklerin en aşağılığı bu değilde nedir söyleyin? 908- Ve sizi düşündüren, adamıda sevmediniz, bedelini ağır ödediniz! 909- Bazı ortak aklın kabul ettiği şeyler vardır ki; Yanlış olduğunu anlamak için “deneyimlemek, yapmak” gerekmez. Yalan, tecavüz, hırsızlık, canlıları öldürmek, savaşmak, aldatmak, şiddet gibi… 910- İnsanlar düşünceden daha kolay Görsel kültürü benimsedi. Çünkü onda bilgi yoktu Kokuşmuş bir şehvet pazarlanılıyordu. 911- “Ahh Arzular; Aklı kilitleyen birer perde... Ahh Arzular; Acıları doğuran yegane haz verileri…” Uzun yıllar bir dostum vardı. Uyarılara henüz hazır olmadığı için çok kez düşündüm söyleyim söylemeyim diye acaba alınır kırılır mı? kırılacağı yönü ağır bastığından hep erteledim üzmek istemedim dostumu. Fakat demezsem ona da kötülük yapmış olacağım düşüncesi vardı bu bana ağırlık- yük gibi geldi. Ve söylemek zorunda kaldım. Dostumun henüz bastırılmadık duygu ve hislerinin olduğunu görüyordum. Bununla birlikte birkaç alışkanlık bana uzakdan ters geliyordu. Bundan dolayı hayata olumsuz bakıyor. Yeryerde acı çekiyordu. Ben kahroluyordum.


Kurtulmasını istiyordum ama zamanı vardı sanki, tercübe etmesi gerekiyordu, bu duyguları nedeniyle karşı tarafı duymuyor önemsemiyordu. Zihin işkal edilmiş gibi dostum sanki gitti yerine bir başkası gelmişti. Yaşı nedeniyle eksikliktir yerinde durmuyordu. Durmadığı içinde dinlemiyor ciddiye almıyordu… Belki de bunlar olması gerekiyordu bilmiyorum. Kendini olğunlaştırması açısından, kendisi için birer deneyimdi bilmiyorum. Gel gör ki; Buna sevgi buna aşk demişler birileri bir kere… Olmasa insan da bir şey eksikmiş gibi algılanılıyordu. Ben yinede anlatacaklarımı not ettim. Umurlur ki, dinlene, iyi anlaşıla, uyğulana, üzerinde düşünüle… 912- İnsan ne zaman okumayı terk etti, azar azar yoldan düştü. 913- Son yıllarda giderek sürekli ikili ilişkiler cinsellik konusu işleniyor. Başka bir şey neden üretemiyoruz? Bir yere kadar diyemiyoruz. Yeter diyemiyoruz. Yetinmiyoruz... Düşünemiyoruz. Başka şeylere odaklanamıyoruz bu nasıl kültürdür bu nedir? Buradan felsefe, bilim, deha, ıcat keşif, buluş çıkmıyor çıkmazda kültür değil bu bir tür güdüler, arzular, ve hislerin şehevi çukurudur bana göre... 914- İnsanlardan bazısı da var ki; Sırf kendi nefsine, ve çıkarlarına ters, ağır geldiği için, ona ışık tutacak söze kulak asmıyor da ne oluyor? Kalı veriyor kendi karanlığında. 915- Kendini bulmadan, başkasını arama! 916- Hava biraz soğusun, gölge veren ağacı unutursun ! 917- Öteki dunyada cennete gitmeye hiç niyetim yok. Bu dünyada yandık yandık kül olmadık Bari orada kül olup kurtulalım. 918- Bilgiden erinmedim Yalnızlıktan yerinmedim.


919- Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma! 920- Herkesin anladığı kadardır doğru, başkada doğru yok! Kendince neyi kabul ediyorsan odur doğru olan… Sana göre, ona göre, buna göre, şuna göre, doğrular kabuller vardır. Madem kimse kimsenin doğrusunu kabul etmiyecekse, kimse bana kendi doğrusunu dayatmaya kalkışmasın. Zira benimde kendimce doğrularım var . Senin gibi, herkes gibi. O kadar. 921- Bir inançlı asla mantığını kullanmaz, Mantığını kullanmayan insanlada hiç bir ciddi konuyu konuşamazsın, Çünkü koruma modun da olur. Savunur, saldırabilir!!! 922- İnsanları kandırılmış olduklarını kabul ettirmek zordur. inanmışlardır bir kere sanrıları öyle kuvvetli ki; İman-inanç düşünme yasağından başka bir şey değil... 923- Düşünen insanı; Ancak ve Ancak Düşünebilenler Anlar. Sıradan insanlar, düşünen insanları, asla ve asla anlamayacaklardır. Anlamadıkları içinde düşman olacaklardır. İşte bu düşman olanlar, hem kötüler hem de vicdansızlardır… İki sınıf insanı; Bu bağlamda anla, ve değerlendir. Üçüncü bir sınıf/şık yoktur. Orta yolu da bu işin yoktur…. 924- Vicdansız insanlarda adalet olmaz. Adaletin olmadığı yerde eşitlikte olmaz! 925- Bilinçli insanı en çok ne etkiler? Bazen hata, iki yönlü olabiliyor. Kendi içinde, kendi dışında. Dışında ki, genelde zorluklar karşısında yenik düşme, pes etme, duygusuna kapılma, bu durum genelde karşı tarafı çok güçlü görme zaafiyetinden kaynaklıdır. Ben kimim ki? Bu kadar güçlüye ne yaparım? diyerekten geri çekilme, kaçma durumu olur. Düşün 10 bin kişi böyle düşse! düşe düşe güç gidiyor. Kendi düş’ün de gidiyor! Herkes pes ediyor sorunda çözülmüyor. Tek


kalıp, kurtarıcı aramadan, sorunların üstesinden gelmeye çalışırsın pes etmezsin. Bazen de bunu yaptığın halde olmaya bilir. Soru şu Sen birinciyi denedin mi? Kendine sor! kendini yokla! Senin iç hastalığını söyledim sen düzelmek istiyormusun istemiyormusun? Bunun için topluma sorumluğunun olduğunu unutma. Yok bana ne, diyorsan? O zaman kimseye bilinçli olduğundan söz etme… Sıradan olduğunu bil cesedinin dünyada gömülmesini bekle. Zihnen ölmüşsün demektir… Bu bazende kişiliğe alışkanlığa dönüşebiliyor hastalığın kanser boyutu öyle düşün. Olmuş demektir! 926- İnançlı insanların en büyük Hastalığı nedir? İnanç modunda ki tüm bireylerde bu var. Düşünmüyor mantığını kullanmıyor. Bu kimselerle hiçbir konuyu konuşamazsın. İnanç bagımsız aklı kapatmış Hapse mahkum etmiştir. Peki istese bu durumdan çıkabilir mi? Çıkar iki şey lazım bir cesaret iki merak. Cesaret korkuyu aşmaya merakda bilgiyi kavramaya yarar iki amildir. Peki bilgi için ne lazım? “Felsefe” bunu kabullenmedikçe kişi, ne düşünebilir, ne mantığını kullana bilir! Böylesi bireylerden ne bir buluş, ne bir üretim, ne bir ahlak, ne bir erdem, ne bir vicdanlı sağduyu çıkmaz. Burada bol sürü, yobaz, tapuları tavan yapar. Kabalık, zorbalık, baş gösterir. Barış, sevgi, buralarda barınmaz. Tecavüz, saldırganlık, kan gözyaşı hakim olur. İnançlı topraklara şöyle bir bakmak yetiyor. Sami mi, isen!? 927- İnsanı büyüten bilgidir. Zihnen ölüler büyümezler… 928- İnsan iyi ya da kötü biraktığı ürüne dönüp bir bakmalı. 929- İnsanları açıktan eleştirirseniz size kinlenir kaskatı kesilirler. Artık kişiliğiniz hedeftedir. Küçük düşürüçü aşağılayıcı saldırgan bir tutum


izlerler. Sen misin beni bana anlatan; dercesine intikam düşmanlığı ağızlarından salya sümük akarda, akar bıkmaz, unutmaz sürekli saldırır durur. Ayna tutmak bazen böyledir. İnatların gizli yönünü kendisine gösterdiğin için gözleri seni siler. Dileri bıçak gibidir. Bir kaşık suda boğmak ister. Bu gizli kişilikliksizliğin gizli egonun dışa vurumu sonucu insan kendisini heder eder farkına varmaz. Vicdanı olmuşsundur bu sana düşman olmasının en büyük nedenidir… 930- Aşık olan yoldan düşer. Bazılarının tek davası vardır. Bir kadına aşık olmak! Kendine yenik düşenlerden, dava adamı olmaz. Düşenlerin çoğu aşık olanlardı… 931- Akıl hasatalığını düşünen insanlara kapatanlar hal t ettiler. Ortalık akıl hastasından geçilmiyor…. Tutulma, bağlanma ele geçirme, tutukularının, dökülmesi çukurlarını yaşarlar. Kitapları, şarkıları yok satıyor muş. Alanları , Okuyucusu , Alkışcıısı, da onun gibi de ondan. İnsanoğlu Şarkıları Şiirleri, Türküleri hangi neden den dolayı yazmış ve söylemiştir? Ayrılık acısı, kaybediş acısı, ölüm acısından abarttığı duygularının dışa vurumudur. Bazı şeyleri aşka-meşke cinselliğe yorumlamak, yada o şekilde cağrışım yapan şiir, edebiyat, öykü, sinama, şarkı, türkü, roman, filim gerçek anlamda bir felsefe kültür değildir! Bu duyguların, hislerin, iç güdülerin dışa vurumundan başka bir şey değildir. Ne yazık ki insanlık 1000 yılı aşkın bunun kıskancından çıkamadığı için şiddeti, kaosu, savaşı, cinayetleri,


yaşıyor acılar çekiyor kıvranıyor. İşte böylesi ortadoğu kültüründen tabiki düşünen bilim insanı filozof çıkmaz çıkmıyor da… Aşk aklı düşünceyi perdeler. Kişi aşık olduğuna tapınır, “taptığı” yok olduğunda bir boşluk sarhoşluğudur yaşadığı… Sonrası gelsin şiirler türküler şarkılar… Al sana yazar sür piyasaya paket yap nasıl olsa dışarısı onlarla dolu tüketirler. Baskını yap satışını artır ikide aşk dizisi çek dönsün çark ağına yenilerini ekle sürsün gelenek… Birileri buna edebiyat demiş ben niye şehvet kokusu alıyorum? Arzuların dışa vurumu bu değil de başka nedir ki? Bıradan arabesk kültürü kadın cinayeti çıkar çünkü beslenen nefsin şehevi şiddetli duyguları hisleri güdüleridir. Bu mudur yani? Oysa canlılar sadece yavru için cinsel lik yapıyordu insansa keşfettiği bunu cazip bulup tapıyordu kitaplara bakın bunlarla doludur şiirler hakeza romanlar diziler hepsinin içi budur. Ayrıldım yandım kavuşursam yakarım ya benimsin ya kara toprağın sahip olma ele geçirme hastalığından başkada bir şey değildir…. Örnek Şiirde ;) Arta Kalan Olusum Geceleri rüyalarima dalma be can. Hasretin kamciladigi askinda, Köreltme sehvetini. Hinca hinc kasintiyla Bogdurtma kendini. Orgazmdaymiscasina birakiver,


Rüzgarin lüleli saclarina bedenini. 1976 Umut Pekin 932- Sen güçlünün yanında mısın? Yoksa doğrunun yanında mı? 933- Senin umursadıklarının, sen hiç te umurlarında değilsindir. 934- Acı cekerken sana yardım etmeyen, bir tanrı inancının ne kadar anlamsız ve gereksiz bir şey olduğunu oradaki acıyı tattığında anlamış olacaksın! 935- Gerçek dost açıklama yapmana ihtiyac duymaz. Düşmanına açıklama yapsanda asla anlamayacaktır. 936- İnsanlar sahte olduktan sonra, biz gerçekleri yazsak ne yazar! 937- Aslında insanları uyarırsın ikaz edersin, emek verip bilgini sunar, paylaşımlarda bulunursun. Düşünüyorum da, öylelerine var ki hiç ama hiç değmiyor. Ne alıcısı var, ne değer veriyor ne kıymet biliyor. Ukala, edepsiz, laçka, ahmak, cahil cühala, süzme şerefsiz bazıları. Yaşamasalar daha iyi diyor insan bazen… Çünkü yoklar! 938- Soru şu: Yaşarken her insan; kendi içindeki “cennetine” nasıl girebilir? 939- Eski kutsallar cenneti vaat etti getirdiği kan, vahşetti. Cennet ölümden sonrası değil, yaşarken insanın kendi içinde yaşadığı huzur- an, vicdanın, düşün, düşüncenin, bilinçin, farkındalığın keşfinden başkası değildir. İnsana yaşarken Adalet güzellik lazımdır. Öldükten sonra değil… Ölüm sonrasına ertelelen hayatın canı cehenneme atın çöpe yok böyle bir yer… 940- Ne din ne tapınak ! Ne kutsal ne de tanrı put. Hepsi boş iyi insan olabildin mi? iyi insan sadece iyi insan.... Kuşlara yem atınca bir beklenti gözetir misin? Yok... O yemlerden ötürü kuşlar sana teşekkür edecek mi? Hayır.


İşte bu; iyiliği, “sırf iyilik olduğu için” yapmalı ne başa kakmalı, ne de bir beklentin olmamalı... Kısa bir insan özelliğinden söz ettim. bu sende yoksa, sen henüz insan değilsin... Evrimini tamamlamak, insanın kendi elinde... Git insanlaş öyle gel konuşalım .. 940- Bilesin Ey Aklı evvel, Kardeşim; Belkide Sende ki, O "Bilinç'te" Benim de bir payım var. Kim bilir? Ya da Senden Gelen Bir Işıktır. Şu Bilinçim. Bilesin… 941- Kendisi olmayan İnsanın sinsi bir özelliği; Kendisinden üstün bilgiye sahip olan birini görünce, gardını alıyor düşüncesine değil kişiliğine saldırı hafifliğine düşüyor…“ 942- İnsan gerçeğe ulaşmada kendini vermez ise, aklı başına gelmiyor. 943- Gelişim gösterdik Bilinçimiz arttı ama güven kalmadı. Bilgi arttı ama huzur getirmedi. Bilimde ilerledik ama, savaşa son veremedik. Vicdana ulaştık ama, hala güzü olanı yiyecek görüyoruz. Din mezhep edindik ama, bir parça ahlakımız kalmadı. Zamanı kısalttık ama, kazaları önlüyemedik. Yiyeçek çeşitlerini artırdık ama hala kucu dana bebeklerinin kanını döküyoruz.. Evrim geçirdik ama, hala düşünceyi keşfedemedik.


944- Faklı düşünene karşı yobaz tavırları: Bir insan; Gerçeklerin, doğruların, yada yalanların, saçmalıkların, zırvaların, Ortaya çıkmasını ve kutsal sanılan şeylerin, gerçek yüzünün ortaya çıkmasından neden bu kadar korkar? Ve salgırlaşır? Her türlü pisliği yapmayı göze alır, tiranlaşır, zorbalaşır? Benim inançsız oluşum bazılarını çok fena kızdırıyor! Ulan ahmak aptal adam, istersen evindeki paspasa tap ve sabaha kadar ona ayinler getir tepin bilmem zikir adına paspasa yüzünü sür, bana ne! Sanki adamın kutsalını tanrılarını çuvala koyup büyük dağı aşırıyormuşum gibi davranıyor. Madem inanıyorsun inançından da çok eminsin. Ee benim inançsız olmam seni niye böyle telaşa kaptırıyor kudurtuyor? Karşı tarafdan saygı bekliyecegine önce sen karşı tarafa saygılı olsana hee zalim insan görünümlü yavşak -yobaz! Pislik makinesı söyleyim o zaman, öfkenden kudur, geber, ölüver… Karşı tatarafın fikirine değil de kişiliğine saldırma hafifliğini de terk et…Eder mi dersiniz etmez bu onun karekteridir kimliğidir bunları bu halinden tanırsınız. Çoğu sizi yeterince anlamayınca küfür bile eder. Bunu böyle kudurtan nedir? Sadece şu senin farklı düşünüyor olmandır. Başkada bir nedeni yoktur… Çünkü adamı tanımazsın bile borcunda yoktur. Herhangi bir zararda vermiş değilsin. Böylelerine açtığın sadece kendi görüşlerin düşüncelerindi aldığın tepki bu tutum ve davranışlara ne gerek var dı ki? Şunu diye bilme onurunu bunlarda bulamıyorusun ne yazık k; O senin düşüncen katılmıyorum bitti. Bunu derse sanki sanrıları yıkılıyor inançı çer çöp olacak. Diyemezler demiyorlar bilmiyorum diye bilmek içinde yine bilmek


gerekiyordu. Bilgi yoksunu avuntu peşinde koşan sanrılarına sekiz elle sarılmış yobaz bagnaz kafalardan böyle bir erdem beklemek elbette imkansızdır. Benim fikrime saygısı olmayan, ve yazarları hafife alan kişi kitap okuduğunu söylüyor. Bu tipler yeni düşünceleri görünce, duyunca, okuyunca burun kıvırıyor, kuşlayıp bir kağıt gibi çöpe atabiliyorlar. Bu bir kaçıştır. Egonun basit bir dışa vurumudur. “Akıllı insan odur ki, başkalarının düşüncelerinden de bir şeyler öğrenebilendir.” Yeni düşüncelere kapalı insan gelişim gösteremez. Kendi sıg dünyasına kendisini hapseder oracıkda debelenir durur. Kendisinide bulunmaz hint kumaşından sayar havalara girer. Ne zaman birisi ona ayna tutsa, onun kendi vicdanı olsa, bu kişi fikre değilde kişiyi rencide etme peşine koşar, sataşır kırıcı uslup kullanır. Öfkesini diline taşır. Ağzına alınmadık hakaretleri salya sümük havkururda havkurur. Bu kıskançlık mı dersiniz? Cehaletin tavan yapması mı dersiniz? Egonun şişmesi mi dersiniz? Bilmiyorum belki biri, belki de hepsi… Bu durum, belki bir çoğunun başına gelmiştir. Halen de geliyordur. Böyle olanlarla hiçbir düşünceyi ciddi olarak konuşamaz, sorgulayamazsınız. Çünkü düşmanca tavırlar içine girmiştir karşı tarafı ötekileştirme, sindirme adına ne kadar yavşaklık varsa hepsine bir bir başvuracaktır. Topluma başka türlü seni yansıtma alçaklığını bile denerler, söylemediklerini söylemişsin gibi ifitira dahi atarlar. Sanki; adamın sanrılarını, tapu ve putlarını, elinden alıyorsun çıldırıyorlar. Bu tipler asılında kitapları okumazlar kitaplar onları okurlar.


Bu tipler; çok okuduklarını sırf hava olsun diye söylerler… Aynı kişilerin o kitaplardan örneklemeleri görünce kuduruyor olmalarını başka türlü nasıl izah edebilirsiniz ki? Aslında en çok darbeyi bizler: Bizden miş sandığımız, dar görüşlü, kendisi olmayan, sıradan insanlardan yeriz. Bunlarla hiçbir şey yapma düşünceni açıkla yetiyor. Karşına bir iki ayaklı canavar çıkmıştır. Nasıl saldıracağını kestirmek imkansızdır. Düşünüyorum ulan senden borç para mı istedim? Yok, Evini ateşlere mi verdim yok, karını kaçırıp kızınımı öldürdüm yok, Derdin ne ozaman niye benden daha üste faklı bir düşünceye sahipsin bütün sucun budur. Piyasa hatta dünya böyle alçaklarla ne yazık ki doludur. Bunlar sanrı sahibi, putperest kafatascı, bir o kadar cahil ve yobaz varlıklardır. Tek yaptıkları, karşı tarafa küfür, hakaret, sataşma, alay, hafife alma, şerefsizliği ve omurgasızlığıdır, aymazlığıdır. Aslında bunları gördüğünüzde uzaklaşmak gerekiyor. Ama tanıyamıyorsunuz ne zaman hangi delikten çıkacakları belli olmuyor. Ucundan az dokununca. Gerçek iğrenç yüzlerini henen orada belli ederler. Bütün bu olup bitenlere; yobazın kindarlığı da diye bilirsiniz. Böylelerinden toplum içerisinde sizi küçük düşürücü tavır ve omurgasızlığı hep göreceksiniz. Bunlarla karşılaştığınız da size tavsiyem susun uzaklaşın ve o kişiyle bir daha böyle munazaraya girişmemenizdir. O gardını alır yine kaldığı yerden sataşır kudurmuşluğunu her seferinde belli eder. Bunların bilgi aramdıklarını bil. Bunlar avuntu ahyel, yalan, masal ararlar inanma modunda kalmak bunların iliklerine sinmiştir. Kötü insanlar vicdansızlar hep bu tiplerden çıkar. Dünyanın en büyük zararlı mahluku bu tiplerdir…


Genelde şu olur; Farklı düşünüyorsanız yalnızlığa terk edilirsiniz. Son olarak şunu da söylemek gerekirse, İçindeki dehayi keşfedene, yada düşünceye ulaşana kadar sıradan insanların saldırısına, dil sataşmalarına hep maruz kalacaksınız. Bu yaşantı ile test edilmiş bir gerçekliktir. Düşünen; ancak düşünen insanları anlar, dinler, saygı gösterir, onları saygısızlık etmezler. İnanma modunda olanlarda bu asla olmuyacaktır… Bir gilge insanın sözüne bile tahmmül edemediklerinin nedeni budur. Yapabileçeğimiz en güzel şey ne kadar gerçekleri haykıran söz varsa paylaşmak, ve yaymaktır. Bazıları bundan odak budak - korksa ürkse bile. “En büyük cahillik, hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir şeyi, incelemeyi ve araştırmayı reddetmektir.” -İnsanların sana nasıl davrandığı kendi karmalarıdır, senin karmanı belirleyense onlara verdiğin cevaptır.. İnsanların size karşı davranışları kendi değerlerini belirler, sizin değerinizi değil. - İçinizde ne hissediyorsanız yaşamınıza onu davet edersiniz. - Zeki insanlar sinir krizi geçirmezler, çünkü kendilerine hakimdirler. Depresyon yerine mutluluğu nasıl seçeceklerini bilirler, çünkü yaşamlarında ortaya çıkan sorunlarla başa çıkmayı öğrenmişlerdir. Wayne Dyer 945- Seni anlamayanlar, yaşam istencini bazen kırabilirler. Aldırma yoluna devam et. 946- Bir insan; Gerçeklerin, doğruların, yada yalanların, saçmalıkların, zırvaların, Ortaya çıkmasını ve kutsal sanılan şeylerin, gerçek yüzünün ortaya çıkmasından neden bu kadar korkar? Ve salgırlaşır? Her türlü pisliği yapmayı göze alır, tiranlaşır, zorbalaşır? 947- Korkuda doğuştan gelen bir durum değildir. O da sonradan edilen


kurgularla bilinçe yerleşen bir virüstür. Atılması zordur! zaman alıyor... 948- Koyunlar, insanların sofralarına pirzola olsun diye dünyaya getirmezler kuzularını. 949- İneklerin insanlara süt sağlamak gibi bir derdi yoktur. 950- Katırların, develerin yük taşıma gibi bir hevesi yoktur. 951- Kiraz ağacının tabaklara meze yetiştirmek değildir hedefi. 952- Hayvanlar dünyada kendileri için bulunurlar. İnsanlar için değil. 953- Ne siyahlar beyazlar için, ne de kadınlar erkekler için var olmazlar. 954- Doğada her canlı yavru yapmak için yumurtasını bırakır. Başkasına yiyecek olsun diye değil. 955- Ne kurtlara özen, ne çakala, Ne aslan ol, ne de koyun, İnsan ol, kendin ol… 956- İnsanlar ancak düşünürler. İnsan görünümlü varlıklar, düşünmezler... 957- Kaybederek, kazanıyorum. 958- Yokluk en büyük, varlıktır. 959- Dünyada insana insan kadar kötülük edebilecek hiçbir hayvan yoktur. 960- İnsanlar ancak düşünürler. İnsan görünümlü varlıklar, düşünmezler... 961- Yıllardır tanınmış popüler konuşmacılar, sizin hayatınıza ne katıyor? Bazen insan bir bataklıktır. Sürekli aynı ezberini yapar durur. Yeni bir bilinç vermez size, Size bakış veren eskimiyen felsefeci deha bilge insanlara yönelin. İsimleri etiketli sözde kariyerli ağzı laf yapan meşur olmuş boş beleş, beyin fakirlerini artık terk ediniz!


961- Ekonomik olarak yoksul olabilirsin fakat şayet zihnen yoksulsan, mesele bitmiştir… 962- Ey inançlı şimdi sen; Yaklaşık 2700 tarnıdan bir tane daha fazlasına inandığın için mi biz Ateistlere düşmansın? 963- Bazılarına gerçekleri hatırlatınca, ütopya gibi geliyor. Öyle alıştırıldı, öyle evcilleştirildi ki, gönüllü köle olmuşlar zincirlerinin kalmasını savunuyorlar ve bize demediklerini birakmıyorlar. Ne o yani 8 kat mı! olsun zincirleriniz? 964- İyi bir ateist; çocukların, kadınların, doğanın, zihnin, toplumların yaşam hakkını savunduğu gibi dostlarımız olan hayvanlarında yaşam hakkını ayrım yapmaksızın savunandır. Ayrıca; Çevreye duyarlı olduğu kadar, dinlere ve savaşların tümüne birden hayır diyebilendir. 965- “Vicdanlı ateistlerden rahatsız olmasının nedeni? Ahlaksızlıkta sorumsuzca olmak isteyişleridir. “ Daha çok ahlaksızlığı ve kütülüğü serbestçe yapabilme isteğidir. Bunun için onları görmek, duymak dahi istemezler… Tahammülsüzlüklerinin arkasında bu güdüler saklıdır. Kinleri, öfkeleri, düşmanlıkları hep buradan geliyor… Ateistlere salya -sümük demediklerini birakmazlar. Öyle kendilerini her türlü pisliği yapmada özgür hissetmiyorlar. Onlara sadece vicdanı hatırlatıyor. Halbu ki bireysel hiç müdehale etmezler bile, ama hatırlatmak yetiyor cılğına dönerler. Ateistler fiili müdehale mi ediyorlar? Onları tehdit mi ediyorlar? Onları yanacaksın diye korkutuyorlar mı? Hayır Hiç biri! Sözüm ona bir çok kendisini ateist diye takdim edenler bile onlara demediklerini birakmazlar.


Bu ateist tiplerinin en bariz birkaç özelliği vardır. Aşırı içki, ve hayvan ceseti tüketimi, kadın zaafı şehvet düşüklüğüdür. Bu birkaç şeyi için o kadar söz kelam etmeleri o kadar kin nefret dolmalarını varın siz karar verin değer mi? Sanki adam sabaha kadar içki içecek te ateist geliyor o şişeyi elinden alıyor. Sanki evinde gizli gizli kuzu bilmem ne yiyecekte ateist mani oluyor? Alakası yok, Sanki gece kulübü barlarda sabahlara kadar tepinmelerine fiili müdehale eden Ateisttir. Birkaç zaafı var özellikle hayvan ceseti yenmez diyenlere tepkileri daha ağır oluyor… Ama bunlar bazı olaylara çok duyarlılar çok eşliliğe çocuk tacizlerine imam hatip çokluğuna…. O hayvanların her gün 11 eylül yaşadığını akıllarına bile getirmezler… Bir çocuk yediklerini unuturlar. Bir çok filozofdan alıntı yaparlar ama hayvan haklarına dönük sözlerini görmezler hiç paylaşmazlar neden? Çünkü adamın zaafı pis alışkanlıkları var terk edemiyor. Gidiyor onlarla olmadık laf kalabalığı yaparak güya aşağılamak istiyorlar önce kendilerini düzelte bilseler keşke sonra da sıkılmadan utanmadan kalkıp bizi bir inançlı yobaz gibide takdim ederler. Ve o vicdansız hayvan cesetlerini kuzuları danaları yani çocukları tüketmeyi sürdürürler. Bu konuya neden eğilmiyorsun kardeşim? O kadar bilgin var neden o bilim insanlarının vegan vejeteryan sözlerine kulak tıkıyor üç maymunu oynuyorsun? “Kinin – Öfken – Nefretin” niye? O adam iki şeyden ötürü hatırlatıyor o hayvanın sağlığı ikincisi de senin sağlığın. Destek olsana savaşların çıkış nedenini araştırsana? Kanın dökülmesine engel olsana, canlıları ayrım yapmadan yaşam hakkını savunsana, sana ayna tutan duyarlı vicdanlı insanlara salyalarını akıtacağına biraz da bunlara kafa


yorsana he şehvetperest Egosu tavan yapmış nefis düşkünü… Alışkanlıklarına yenik düşmüş, gönüllü köle olmuş vicdanını yok sayan aldanmış, evrimini henüz tamamlayamayan insan görünümlü varlıklar!!! Onlara son olarak şunu hatırlatıyor ve bitiriyorum. O çok sık paylaştığın filozof, bilge, aydın, yazar, düşünür, bilim insanlarının hayvanların et mi? yiyecek mi? Yaşama hakları konusunda ne dediklerine de bakmalarıdır. “Kölemiz yaptığımız hayvanları, eşitimiz olarak görmek istemiyoruz. Zevk ve acıyı, mutluluğu ve ıstırabı hissetme kabiliyetleri esas alındığında, insanlar ve hayvanlar arasında fark yoktur.” Charles Darwin “Kendilerine nasıl yaşayacaklarını buyuracak mutlak ahlak kuralları isteyenlerin asıl istedikleri şey, karaktersizliğe bahanedir.” Friedrich Hegel "İyi bir ateist; çocukların, kadınların, doğanın, zihnin, toplumların yaşam hakkını savunduğu gibi dostlarımız olan hayvanlarında yaşam hakkını ayrım yapmaksızın savunandır. Ayrıca; Çevreye duyarlı olduğu kadar, dinlere ve savaşların tümüne birden hayır diyebilendir." 966- Kime ayna tutsan kimin vicdanı olsan, kimi düşündürsen ondan tepki görürsün! 967- “Ateistlere hayvanları yemeyin dediğimizde bize saldırıyorlar tıpkı bir inançlı yobazlar gibi... “ Adamlar bize demediklerini birakmıyorlar. Düşünüyorum neden böyle yapıyorlar diye? Sanki elinden hayvan cesedi dolu tabağı alıyorsun o derece. Bu konuda, Bazı Ateistlerle de uğraşacağız. İşimiz zor! Adamlar alışkanlıklarını terk edemiyorlar. Sıkıntı ne yaparsın? Bana mecbur ediyorlar bazı şeyleri yazmama Çıkmazlarını aşmazlarını görüyorum. Sözle uyarıyoruz sanki düşmanlık


etmiş gibi tepki aldığımı bir kaç kez yaşadım. 968- Şiddeti, vahşeti kınıyorsun da; A benim kardeşim; Şu hayvanlar için her gün 11 eylül olmuyor mu? onların ki hafif şiddet mi yani? Üstelik ölüsünü yemeyi kendine bir görev görüyorsun… Sen yedikçe onlar ölüyor. Onlar öldükçe savaş oluyor. Savaş oldukça insanlarda ölüyor acı çekiyorsunuz. Neşe sevinç mi huzur mu? boşuna bekleme… Suçlusun, katilsin, suça ortaksın! Sorumluluktan kaçamazsın! 969- Bilginin amacı; İdeoloji ve dinler ile kendisini kaybetmiş insanın, korkularını aşmasını sağlayarak tekrar kendini bulmasını sağlamak, bunun yolu filozofların gösterdiği yolu takip etmektir. 970- Gerçekleri açıklamak ne demektir? Sıradan insanların doğru diye bildiklerinin tersini söylemektir. Bir şeyi olduğu gibi görüp onu olduğu gibi direk söylemek. Örneğin; Gelmiş geçmiş tüm tanrılar insandı ve tanrıları insanlar uydurup kurgulamış olduğu somut bir geçekliktir. Ve ya dünyanın her yerinde ki ateş aynıdır ve ateş yakar ateşin özelliği aynıdır. Hiç bri zaman hiçbir yerde ateş konuşmamıştır. Konuştu söylemi bir yalandan ibarettir. 971- Dinler; Korkanlar için gerçeklik, Kimileri için yalan, Kimileri için ticaret, Kimileri için beşik, Kimileri içinde avuntudur. Gerçekte "din" insanlığa savaşı getirdi. Sürekli canlıların kanını akıttı, İktidarlara hizmet eden, bir kurum olmuştur.


972- Bilgi Güçtür. Tek merkezde toplandığında etkisini gösterir... 973- Dinci yobazın gazabını henüz Türkiye içten, içe yaşamadı tatmadı... Hele bir yaşasın! Bak ki, nasıl sarılacaklar kurucu derlere, Atatürk'üne ilkelerine, inkılaplarına... Cesur, yürekli, insanlara ihtiyaç var. Herkes şikaet eder. Ama kimse birlik olmaz gel hadi beraber çalışalım desen, kaçarlar senden fellek fellek. Çıkarına düşkün insanlar sürüdür. 974- Karşı olman, çıkarın için mi? Yanlış! Olduğu için mi? Kendine sor! 975- Davanın adamı olmayanlar, çıkarın paranın adamı olur. Çıkarına tapan insanlarda özgür olmaz. Köle yaşarlar. 976- Cehennem gideceğimiz ateşten dolu bir yer değildir. Bu dünyada yaptığımız hata, acı, üzüntü, sıkıntı ve yanlışların bu dünyada çektiğimiz başımıza gelen , bedelini ödediğimiz yerdir. Buda öldükten sonra değil, bu dünyada karşılığıdır. Ne ekersen onu biçersin eden bulur. Ahiret allah veriyor denemez. Eco sistemin geri dönüşümüdür. öbür dünya yok bu dünyada olup bitiyor her şey. kötülük ektiysen, kötülük göreceksin. Cehennem ateşten dolu bir yer yerin altında bir yoktur… Ne melek yazıyor ne şeytan saptırıyor yapıp eden hep biziz Tanrıları biz yarattık “Tanrı sizin vicdanınızdır. Victor Hugo Evrensel doğruları yapın korkmayın, cehennem diye bir yer yok! Cennette gidilen bir yer değil zihinseldir.. İçimde huzur bulduğunuz yerdir oda bu dünyadadır. Sizin imtihanınız vicdanınıza karşı dürüst olmanızdır…


977- Ey AKP ey 15 yıldır iktidarda kalmış ama bir türlü gitmeyi düşünmeyenler…!Sonradan görme ile şimarmış Bazı AKP’liler Dünyada serap görüyorlar. Bu bir akıl tutulmasıdır. Neymiş Dünyaya liderlikmiş. Önce bilim ile bilgilen, aklını kullan, üretimini kendin yap, içerde bir tane yoksul insan kalmasın, insanın yüzü gülsün, karnı doysun, Bazıları gülüyor diye hepsi öyle sanma, ayaklarını yere sağlam bas, ikide bir Avrupa bizi kıskanıyor lafınıda terk edin, sizi kıskanan filan yok… Boşuna avuntu, kuruntu, yapmayın sele suya kapılıyorsunuz. Milyarlık yatırımlar böyle mi olacaktı? İnsan hakkını verir. Uzun süre iktidar hastalık yapar, baş dönmesine götürür, en fazla iki yıl birakın yeni yüzler özellikle aydın gençler gelsin. Ömrümüzü sizinle bitirip tüketmeyelim! bizimde canımızı sıkıyorsunuz. İnce anlayış sahibi olmak için biraz düşünmek yeterli… Herkesin gönlünü neden kazanamıyoruz diye sorun kendinize ? % 80 bizden niye rahatsız? Biz istenmiyen yerde zorla, görev mi yapıyoruz? Dayatma, baskı mı kuruyoruz acaba diye kendinizi sorgulayın. 978- her insan şu dünyada kendi şarkısını söyler ve göçer, burdan sonra gelen nesillerin karşıladığı ise, ya çöplüktür, ya da gülbahçesi. 979-Bireyin gelişiminde gerçekliğe çözüm önerisi, denenmiş somut bir yoldur. Her türlü izm, ideoloji, poltik, siyasi ve dini görüş ve düşüncelerden kendini tamamen ayır. Çemberin içinde kalaraktan. Çöplükten kurtulmadıkça, bataklığı


kurutamazsınız. Kendini hepsinden izole et, Uzaklaş, ayrıl, terk et. Bunu yapmaz isen bulunduğun yerden bakarsın üst bilgiye geçemezsin. Sadece var olanı taşımış olursun. Bu da senin gerçekliğin hiçbir zaman olamaz. Mevcüt olanı benimseyip onun nakliyesini yapanlar, bagımsız değildirler böyle olanlar yeni fikir üretemezler. Gelişim gösterip gerçeğe ulaşamazlar. 980- Bazen bazı şeyler hiçte lazım değildir. 981- Bilginin peşinde olmayan, öğrenmede isteği olmayan, dinlemeyen kişiye yol ver gitsin. Sen ancak; Saygılı bir şekilde öğrenmek isteyene gerçeği gösterebilirsin. 982- Özgürlüğü hak etmek için önce insan olmak lazım. İnsan olmayanın insanca yaşama hakkı yoktur. 983- Dışardan öğretilenlere bilgi, içerde olana vicdan denir. 984- Kendi hatalarımızı göremiyoruz. 985- Bilgiye layık olmayana yol gösterme, yol ver gitsin. 986- Yalana inanmış bir topluma, gerçeği inandıramazsın. 987- İsterse doğru tek kişide kalsın her zaman haklı olan doğru olandır. İsterse tüm dünya yanlışa sarılsın yinede yanlıştır. 988- Eğer insanlık gerçeğe yönelmediyse burada yönelmeyendedir hata, yoksa gerçeği ortaya koyan teorisyenlerde değildir. 989- Kadın erkek ilişkileri üzerine bir değini: Kadın erkek ilişkilerinde “Din” erkekleri daha çok azırır. “arabesk kültürde” edebiyat yoktur. Magazin vardır! aşk meşk tüketilir. Sadece aşk ve sevgi, Orjini bozulmuş kullanılan bir iki kavramdır. Bahsi geçen şeyler “para, aşk, sevgi, özlem, arzu, istek, şehvet, cinsellik seks, tek çümlede özetlenebilir erkeğin kadını ele


geçirimesi, sahiplenebilme özlemi, arzusu, şehveti, bitmek bilmeyen seks, isteği cinsel tutkusu, bütün bunlar eğer orada odaklanırsa erkeklerin yapmıyacağı yoktur. Bu yönüyle erkekler düşmüştür. Zavallıdır, sıradandırlar ancak ne var ki bunun bir ileriside var nedir o? Düşe olaşmak, aş-kın-lık derin analiz sonucu bu güdü ve hisleri aşarak dünyaya oradan bakabilme hadisesi işte bunu başaran dehadır ve geçmişte olduğu gibi günümüzde de bu tür (insanların) olması mümkündür. Elimizde geniş metaryaller bilgi ağı varken neden olmasın? deha hep geçmişte olacak diyemeyiz Tıpkı deli varlığı gibi o da her dönem olacak olmalıdırda ama şu var ki; Her genelleme yanlıştır. Top yekün erkekleri zavallı ilan etmekte yanlış fakat kadının büyük avantajı sıradan insanları av-lamaya yarayan vajinasının olması erkeklerinden bu yönde zaafıdır onları esir ve tutsak eden aşamadıkları nokta burasıdır. Özetle “arabesk kültürde, edebiyat yoktur, magazin vardır! aşk meşk tüketilir orjini bozulmuş kullanılan bir iki kavramdır sadece romanlara konu hep bu olmuştur dizilere şiirlere türkülere hikayelere masallar… Bunu aşamadıkları sürece acı gelir yatak odasında dışa fışkırır bunun adıda edebiyat olmaz kültür olmaz, felsefe olmaz, cinselliğin kaybedişi olur. Yıllardır süre gelen insanın içinde var olan bu duygu ve hislerin en doğal tabi yollardan giderilmesi elbette olasıdır. Kısaca erkeklerin sıradanı kadını elde etmek için köle gibidir yapmayacağı bir haltı yoktur. Çok sahip olma güdüsü kaybedişinde şiddeti cinayeti doğurdu. Bu yönüyle dünyayı kadınlar yönetiyor da denilebilir. Öyle ki, kadın onun için sadece


bir “seks objesidir” tapılan bir nesne, ele gecirileçek zevk aracı, vs vs bunun için erkek saçlarını düzenler, spor yapar, araba alır, ev alır, hatta ayakkabısını bunun için boyar, eğer bu olmasaydı erkekler ne yapardı? Bir çoğu malum içkiye şiirlere şarkılara verirdi kendisini gelsin acılar gitsin arabesk bu hep böyle sürüp gidiyor… Tarihde bunu aşanlara filozof denmiş günümüzde yaşayanlara ise “şizofren –deli” diyorlar. Yıllar sonra ne olur bilinmez ama Nesilden nesile sürüp gidecek bir durumdur bu zira hem erkeğin içinde bu var hem kadının içinde bu duygu ve his var bu alışkanlığa sonrada ihtiyaça düşünmüş vaziyettedir. Doğadaki diğer canlı türleri sadece bu ihtiyacını yıl da bir kez oda yavru yapmak için çiftleşme geregi duyarlar peki insan ne yaptı haddini sınırları aşmış kendisini sıradanlaştırdı lackalaştırdı heder etti kendisini. Zavallı duruma bunun için düşmesı tabiki normaldır. Bu nasıl aşılacak? Erkek içindeki bu durumdan nasıl kurtulabilir? Basit bilgi ile düşe düşünceye vicdana ulaşmakla bu dışardan değil kişinin bizzat içinden dönüşüm ile buda felsefe ile mümkündür. Din ile bunu aşmak imkansızdır. “Din daha çok azdırır, kudurtur” ölüm sonrasına dahi seks pazarlığı yapar, genç kızları teklif eder, işlerin başı din kurgusu değil midir? Bu konuda tek bir şey daha söylene bilir boş olan erkeklerin işidir aşk. Tarih de bir çok düşünür hiç seks yapmadan da yaşamış ölmüştür onların boş zamanı yoktu deha olmak böyle bir şeydir işte sıradan insanlar deha filozof olamazlar çünkü onların keşfettiği sadece sekstir ötesi onları boşluğa sokar, eksiklik hisederler kendilerini yarım hatta yok sayarlar onlara sunulan hayat budur onlarda hiç


okumadıkları yada işlerine öyle geldiği için kolayı sectiler düşünmek ağır işçiliktir, çoğunu sıkar, tabi gider köleliği kula kulluğu tapınmayı seçerler.! Bu onların terçihidir seçimidir. Köle alışmıştır zincilerini kazanım görür atmayı kırmayı birak daha çok sahiplenirler, zor olan da bunu fark edemeyişleridir… Bu durumda olanlara yol gösteremezsiniz yol verin gitsinler, Birakın zincilerini 9 lara katlasınlar. Artık şehveti, ve kadını putudur, taptığıdır size rahatlıkla bunun için saldırabilirler acımazlarda. Bir ömür buna adanmıştır yer içer ciftleşir başka işleri olmaz .. Var olan işleride bunu elde etmek içindir hedef budur seks seks ye iç zevk için zınırsızca seks yap…İşte bunlara biz aptal sıradan canlı diyoruz canlıdır ama yaşamazlar çünkü düşünemezler henüz evrilmemiştir. Az ilerici acıdır ölümdür. Bilmezler. Yaşadıklarından yüzleşenler olacaktır… Sözle anlamazlar onlara lazım acıdır ciledir kazadır sarsıntıdır depremdir. Başka türlüsü boştur.. 990- İnsanlar; Popüler kültürün kurbanıdırlar, Alışkanlıklarını ihtiyaç sanıyorlar. 991- Türkiye’nin genel sorunu nedir Büyük bina, köprü, yol, metro mu? Beyin göçünü nasıl önleriz? bu ülkeden neden bilim insanları dışarıya gidiyor? Düşünür neden çıkmıyor? Aydınlarına neden bu ülke sahip çıkamıyor? 992- Güçlü kadınları karakteriniz dışında hiç bir şeyle


etkiyelemezsiniz... 993- Asıl olan dünyada, dürüst kalmayı başararak ölmeyi ya da öldürmeyi, yaşama, barışa, çevirebilmektir. 994- Bilgiye değer vermeyen toplumu sevmiyorum! Onlar korkak, kul olmak istiyorlar. 995-Bilgiye değer vermeyen toplumu sevmiyorum! Onlar korkak, kul olmak istiyorlar. 996- Ne kadarda aşağılıksınız, buna sizde şahidsiniz. Henüz insan olmadınız! Savaşıyor canlı kanı akıtıyorsunuz. 997- İnsan kendi sorunlarını içinde çözemezse, dışardan bekledikleriye öylesine kalakalır. 998- Hidayet bir kuru kütüğün ağlıyabileceğine inanmakla eşdeğer. Buna iman diyorlar! 999- Geliştik araçları, motoru, tekeri, bulduk, hayvan sömürülerini artık terk etmek lazım değil mi? 1000- Yeni bilgilere ihtiyac var değişmemiz lazım. Bakış acımızı değiştirirsek, olaylara bakışımızda değişir… 1001- Bazen diyorum kendime... Ne çok değer vermişim değersizlere... 1002- Tanrı, insanın cehaletinden başka bir şey değildir! 1003- Don't trust people's words, trust their actions! İnsanların sözlerine güvenmeyin, onların hareketlerine güvenin! 1004- Vicdandan gelen her söz okuyanda izler birakır. Vicdanın ortak sesi vardır. 1005- Bana nasıl olmam gerektiğini söylerken, kendi algılarını mutlak doğrular diye dayatma, düşünüp seçeceğim bilgiler söyle. 1006- Irkım insan, dinim sevgi, bayrağım dünya.


1007-İnsanların en büyük uğraşısı şunu gördüm. Kendisine benzeyeni aramak, yoksa da benzetmeye zorlamak. Oysa “Kimse kimseye benzemek zorunda değildir”. Herkesi olduğu gibi kabul et kurtul. Zormu bu? Ama olmuyor. Nedendir bilinmez, hep oraya geliniyor ve buda bizi bölüyor, kırıyor, üzüyor. Yoruyor umutlarımızı tüketiyor işte.. Bu gereksiz bir çabadır. Herkes aslında tasdik olunmak istiyor. İyide herkesin seviyesi aynı değil ki? Eğitim yoksunu, bilğiden uzak, kişiliklerde karekter gelişmediği gibi kendiside olamazlar. Takıntılarını önyargılarını kendine mutlak doğru sanıp. Karşısındaki insanı tanımadan etmeden öteler, kırar, döker, parçalar, fayda yerine zararı kendisine verir, ve gider. Bilmez ki o kişide kendine yarar çok şeyler olabilir. Böyle bakmaz. Kendi şablonuna uymuyor mu tamam yol ayrımına geldik buraya kadar der senin kişiliğine laf sokar, saldırır, kırıcı uslubunu yine konuşturur, arkasından da hiç bir şey olmamış gibi çeker giderler. Ne yazık ki dünya bunlarla doludur. 1008- İnsanoğlu kadar yavşak başka bir canlı türü dünyada yoktur. Buluş yapıyor kendini öldürecek atom silahı üretiyor. Kurtal kitap yazıyor görünmez düşman şeytan uyduruyor. Bilgisayar yapıyor. Gizli virüs üretiyor. Bütün bunları niye yapıyor Aç gözlülüğünden bitip tükenmeyen cinsel sapıklıklarından başka ne olabilir ki; İki ayaklı canavarda sensin, şeytanda sensin, putda sensin, tanrıda sensin, katilde sensin, hırsızda sensin şerefsizde sensin. Çok adi bir varlık türü sen bir arızasın. Ey insan! 1009- Öne al Barışı öne alın, Savaşları arkadaya atın. Deger vermeyi öne alın, sapıklığı arkaya birakın.


İyiliği öne alın, kötülüğü terk edin. Yardımlaşmayı öne alın, cimriliği içinizde yok edin. Yaşamı öne alın, ölümlere bir son verin. Vermeyi öne alın, calmayı unutun. Sevgiyi öne alın, dinleri yok edin. Yaşatmayı öne alın, Kutsalı bitirin. 1010- Kirlenmiş insanlar temiz ve iyi insanlardan nefret ederler. 1011- İnsan kendisiyle mücadele etmedikçe, bilgi ile sonradan edindiği adi pis alışkanlıklarınıdan kurtulamaz. 1012- İnsan kendisine tuzak kuran, bir canlı türüdür. 1013- Bazı şeyler var ki; Ötekiyle iligilidir seninle bir ilgisi yoktur. 1014- Bir çok sanı bilgi sayesinde yok olur. 1015- Bilgiye gereksinim duymayan insan ne hatasını görür ne de var olan o hatalarından kurtulma çabasını kendinde görür. 1015-İ nsanoğlu araç yapar. Tutar içine koyduğunu kendine satın alır. 1016- Akıllı olduğu ile övünen insan aslında pekde akıllı davranmadığını görüyoruz. --Akıllı mısın? Bu savaşlar ne oluyor? Canlıları yiyecek görme alışkanlığı nedir? Hala! İnsanları öldürmekde neyin nesi? Neden dünyada adaleti sağlamıyorsunuz? Akıllı olduğunuzu sadece söylüyorsunuz! Sütün olduğunuzu sanıyorsunuz! İddia her şey sizin için var sanıyorsunuz sanıdır! Zandır Kuruntudur.! Sen canlıların içinde en acizisin,


kendi türünü yok eden iki ayaklı bir canavarsın. Cana kıyan vicdansızın tekisin. Sen kendine düşmansın başkasına nasıl dost olacaksın ki? Çocukları hala döverek eğiteceğinizi düşünüyorsunuz yanılıyorsunuz! Hala hapishaneler dolu bu ne? Durmadan tapınak inşaa ediyorsunuz? Bu ne? Durmadan kadın öldürüyorsunuz ! Bu ne? Çocuklara tecavüz etmeniz sizin nemenem pislik yığını olduğunuzu zaten ortaya koymuyor mu? Siz akıllıysanız ben, akılsızım deliyim.!!! Siz çok dindarsanız, ben dinsizim! Şu yapıp ettiklerinizi görün, üzerinde düşünün, sonra gelin bir mesele hakkında konuşalım... Yoksa sizi muhatap bile almak bilgiye züldür akla ziyandır! Siz insan bile değilsiniz hala... Birak akıllı olmayı?! 1017- Yazdıklarımı sadece başkası anlasın isterim.. Yazılarımı bana silah olarak kullanmasın yeter. 1018- Her yeri kamerayla donattık. İnsana şunu diyoruz sen güvenilir değilsin. 1019- Sürekli bir bayrak asma sallama fetişizmi yaşanıyor ve sürüyor. Ev sahibi misafirine evin tapusunu ikide bir gösterir mi? 1020- Bir çok açmazımı verdiğim bilgi çalışması sayesinde terk ettim. Ancak görüyorum ki; Hala açmazlarım var içimde bir acelecilik var bir heyacan var. Aç gözlü hırsımı ölüm korkularımı kutsal takıntıları sanıları aştım. Kendimin farkındayım .


1021- O övdüğün Ateistlere şunu sor “hayvan eti yiyor musunuz?” Yiyorlarsa onlarıda geç! Daha çok yol katetmeleri lazım. Olduğunu bil! O öve öve bitiremediğin isimlerinide verdiğin kişilere şunu sormak lazım? Nasıl ateistsiniz, vicdanınız yok mu sizin de? Vahşete karşısınız ama bu hayvanlar olunca saklanıyorsunuz üç maymunu oynuyorsunuz! Niye işlerine gelmiyor çünkü kıvırırlar. Zevklerine düşkündürler damaktadı alışkanlıkları terk etmek için savaşım vermeleri gerekiyor kendileriyle bizzat yine kendileri… En iyi ateist evrimini tamamlamış çok yüzlü olmayan kendine dürüst olan her tür caniliğin karşısında duran vicdanlı olandır. Her konuda duyarlı olup da bu canlı yeme durumunda saklananların en büyük açmazıdır, sorunudur.!!! Eğer bir Ateist hala hayvanların kesiminden yana ise o kişide ciddi eksiklik var demektir. Daha kendisini aşamamış, kendisine gelememiş demektir. Dünyada en zor şeylerden biridir bu… 10 bin kişi içinden birine denk düşer. İnsanlaşmak emek caba cesaret merak ilgi derin analizler bir de her konuya bir hastalık gibi eğilmeyi gerekli kılar…! Ateist insan; Her konuda fikri olan yanlışların hepsinde sözü olan eleştiri yapan, bilen aydın sorumluluk sahbi vicdanlı bir kişiliktir. Ateist insan; Pısırık, suskun, kenara çekilen, gören duyan bilen olduğu halde üç maymunu oynayan insan değildir. Ateist insan; Çocuk tacizlerine sesini yükselttiği gibi, Mezbehanelerde pirzola olsun diye kıyılan kuzuların danaların cinaeytlerinide şiddetle karşı çıkan vicdan sahibi bireylerdir. Ateist insan hayatın içinde aktif insanlardır. Ve toplumlara ışık tutan


aydın bilge kişilikleri olan bireylerdir. Ateist insanların Dinlere karşı yaptığı en büyük saygısızlıkları kelime ve sözcüklerinden ibarettir. Ama dincilerin yaptığı gibi insanlık sucu işlemezler canlıların kanını akıtmazlar boğazlarını kesmezler, büyük binalara canlı bomba olup patlatmazlar. Cocuklara tecavüz etmezler, Kadınları döverek onları öldürmezler, Kadınları meta tarla ganimet olarak görmezler, kadını cinsel obje görmezler, Onları satmazlar, Din adına işlenen çinyaetlerin listesi çiltler dolusu kitap olacak şekilde çok fazladır. 1022- Yazan, düşünen, çözümler üreten, insanlardan korkulmaz. Onlara destek olunur, onların fikirlerinden istifade edilir. Malesef güce tapan korkak, sıradan toplumlar aydınları tüketir, yer, yok ederler. Neden mi ? Kendileri pistir. Ciddi eleştiriyi sevmezler. Bilmezler ki; ciddi eleştiri iyiye götürür, sevgiye, barışa, adalete, eşitliğe, özgürlüğe, hukuka götürür, gelişirsin kardeşim, Korkma. Eleştiri kültürü olmayan toplumların sonu belli… Kişiye tapar, kölece, mahkum, esir yaşarlar bir şey üretmezler, zorbalıktır yaptıkları, baskı, tehdit, güc kullanırlar. Zalimleşirler, bir adım ileri de gidemezler. İyilerin hanesine geçmez böyleleri vicdansız olarak anılırlar. zalim olarak tarihdeki yerini alırlar. Tarihde bunlarla doludur zaten. Bir yenisi daha eklenir sadece … 1023- Birde Müslümanlığı bilmediği halde, Müslümanlığa özenen sosyete tiper töredi. İktidarın baskısı böyle cahilleride arkasına alaraktan kalabalık sürü oluşturuyorlar. Güdülecek tipler olsun yeter, inanıyor demesi yetsin, yaşamasa da olur. Her türlü naneyi ye, gel din, iman,


ahlakdan dem vur sıkılma birde din pazarla, Bu tipler daha çok menfaatperest çıkarlarına göre savrulan basit sıradan cahil ezberci tiplemelerdir. Din konusunda bir bilgiside yoktur ama ahkam keserler. Beyin yok, bilgi yok, ama fikir sahibidirler. Cahillik ne güzel her şeyi biliyorsun. 1024- Kitleleri susturmanın en kestirme yolu “ahiret inancıdır.” Hakkını mı kaybettin? bak ötede alacaksın aldatmasıdır! 1025- Zayıfları hakkı yenilenleri uyutan en büyük beşiktir “ahiret” inancı. 1026- Eğer insanlar konuşuyor olmasaydılar. Kendi aralarıda , Nasıl anlaşırlardı? Konuşmak üstünlük müdür? ayrıcalık mıdır? Konuşunca insanlar daha çok mu anlıyorlar? Dili olmayan, bir insan konuşamayışı onu eksik mi yapar? Yazmak mı, konuşmak mı, daha etkilidir? Yazılmış kitaplar mı, yoksa konuşan canlı insan mı, daha çok kitleleri etkiliyor? Bir insan Mesajını konuşmanın dışında da verebilir mi? Sinama da şarlo hiç konuşmadan sessiz sima çekmiş ve binlerc efilimi bu şekilde tamamladı dünya ülkeleri bunları izledi mesaj söz yazılım olarak birakmıştır. Bu insan hata mı yapmış oldu? Asırlar önce yüzünü dahi göremediğimiz kitabını okuduğumuz bir bilim insanı yazarın yazdığı eserde kendisinin konuşmasını duymadığımız halde kitaba nasıl itibar ediyoruz doğrusunu yanlışını nasıl çıkarabiliyoruz? Konuşanın ne konuştuğunu yazarın ne yazdığına bakılır konuşana yazana daha çok bakılmaz. Sonra gelen toplumlar ayı gösteren parmağa bakar olduğu için aya


bakan azalmıştır. Kişilere itibar edildiği için kişinin eserine sözüne yazdıklarına bakılmıyor bu büyük bir sapma ve hatadır. Asıl olan kişiden ziyade kişinin vermek istediğidir.. Konuşmaların belden aşağı küfür dolu pis adi şeyler ve boş şeyler oldukdan sonra, böylesi sussa daha iyi yapmaz mı? Şunu hiç kimse iddia edemez. Ben bu kitabın yazarını görmeden tanışmadan konuşmasını duymadan ne yazdığına itibar etmem önce duyacam görecem güvenecem sonra okuyacağım …. Be kardeşim yazdıklarından tanıman yetmiyor mu? Adamı alıp ne yapcan? Adam öleli asılar olmuş ? kaşına gözüne bakınca sözlerine bakınca güvenmi geliyor sana. Senin aklın yok mu? Oku zaten adamı anlarsın ne olduğunu ne olmadığını… Sıradan toplumun deger yargısı değişmiştir. Kişi odaklı karar veriyorlar o da yetmez cebindeki parasına göre o da yetmiyor makamına o da yetmez şanına oda yetmez şöhretine o da yetmez kariyerine o da yetmez kilotunun rengine göre karekter belirleniyor Devam edin doğru yolsasınız…!!! 1027-Ahiret inançı; Zalimlerin zorbaların dünyada süresiz korunmasıdır. Adaleti yok eden tek şey budur. Zayıflar hakkı yenilenleri uyutan en büyük beşiktir ahiret inancı. Ertelenen adalet adaletmidir? Burada olmadı bari orada olsun diyor adam vaz geciyor. Bunu sorgulayı aşmadıkca dünya düzene girmez. Halk gücünün fakında olmalı bir kişiye karşı milyonların hakkı yok sayılamaz! Bana bu dünyada adalet lazım toprağın altında olmayan yerlerde değil.! Ahiret inançı; “Soyanı katili kötüleri koruyan” en büyük maskedir, Adalet


Eşitlenmektir. Kimse üstün değil secilmi özel değil. Yaptığının karşılığını almalı geçiktirilmeden bu dünyada. Yoksa düzen nasıl olur? Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir ki? Aurelius Augustinus Kitleleri susturmanın en kestirme yolu ahiret inancıdır. Hakkını mı kaybettin bak ötede alacaksın aldatmasıdır! Burada olmayan adaleti ötede kim ne yapsın? Öte dedikleri nedir? Kılıf aldatmakdan başa da bir şey değil, “Adalet en üstün değer olarak kabul edilmezse, başka alanlarda ki başarılar pek fayda vermez.” Gotama Buda “İnsanları kandırmak,kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır.” Mark Twain Adalet, insanın kendi üzerine düşeni yapmasıdır. Sokrates İnsanlık yalanı ve adaletsizliği kılıçla değil, kitapla yenecektir. Emile Zola Ahlakın dine bağlı olduğu ve adaletin ulu bir yetkeye bağımlı hale getirildiği yerde en ahlaksız, en adaletsiz, en kepaze şeyler meşrulaştırılabilir ve yerleştirilebilir. Ludwig Andreas Feuerbach Ahlakın temeli ne zaman ilahiyata dayandırılırsa, halklar ne zaman ilahi otoriteye bağımlı hale getirilirse, en ahlaksızca, en adaletsiz, en kepaze şeyleri mazur gösterip yaygınlaştırmanın yolu açılmış demektir. Ludwig Andreas Feuerbach İnsan düzeni düzensizlikten başka bir şey değildir; adaletsizdir, derme çatmadır, cinayet işlenir, açlıktan ölünür bu düzende. Jean Paul Sartre Var olan tüm dinsel, politik, ekonomik ve sosyal kurumlar yıkılmalı. Özgürlük, akıl, adalet ve emek temelinde evrensel toplum kurulmalı.


Mihail Bakunin Herkesin özgürlüğü yalnızca herkesin eşitliği halinde gerçekleşebilir. Özgürlüğün eşitlikle gerçekleşmesi, hem ilkece hem de gerçekte, adalettir. Mihail Bakunin Adaleti aklın yardımı olmadan kullanmak imkansızdır. Sigmund Freud Medeniyetin ilk şartı adalettir. Sigmund Freud Adaletin en büyük düşmanları kendi hallerinden memnun olan kölelerdir. Che Guevara İnsanlığın en güzel görevi adalet dağıtmasıdır. Voltaire Özgürlük adaletten başka bir şey değildir. Voltaire Zayıf bir hükümet kadar baskıcı ve adaletsiz olanı yoktur. Edmund Burke Kaybolan şeyler.. Barış ve adalet haykırarak doğan yirminci yüzyıl kanın içinde boğulmuş olarak öldü ve bulduğundan çok daha adaletsiz bir dünya bıraktı arkasında.. Eduardo Galeano Adalet gerekenleri yapmamızdır. Demokritos Adaletsizlik eden, adaletsizliğe uğrayandan daha mutsuzdur. Demokritos Taklidin, biçimciliğin olduğu yerde, çoğunluğun doğru düşündüğü varsayılan yerde adalet olamaz. Jiddu Krishnamurti Hayvanlara saygı göstermek, bir nezaket meselesi değildir, bir adalet meselesidir. Tom Regan EĞER bir çocuk dürüst hareket eden insanlar içinde yaşarsa, adaletin ne olduğunu öğrenir. Ann Landers İnsanlar adaletsizliği sadece kendi başlarına gelince düşünüyorlar. Charles Bukowski


Adalet ilkin devletten gelmelidir. Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir. Aristoteles Zayıflar her zaman adalet ve eşitlik isterler. Güçlülerse bunların hiçbirini takmaz. Aristoteles Adaletsizliği, adaletle yıkmak gerekir. Mahatma Gandhi Haksızlık yapıp tüm insanlarla birlikte olmaktansa, adaletli davranıp tek başına kalmak daha iyidir. Mahatma Gandhi Adalet yuvarlandıkça, dünya yerinde sayıyor. Ve dünyanın yerinde saydığı noktada; körleşiyor gözlerimiz, duyarsızlığın girdabındayız..! William Shakespeare Adalet sadece gerçekten, mutluluk ise sadece adaletten doğabilir. Emile Zola Adalet yoksa barış ta yok. Tupac Amaru Shakur Umut etmek; İyiyi, güzeli, adaleti, hakça paylaşımı. Sabahattin Ali Dünyada yoksulluğunu çektiğimiz şey ; Hayırseverlik değil, ADALETTİR…! Mary Wollstonecraft Adalet yokken bağımsızlık organize soygundan başka nedir? Aurelius Augustinus Bence önce insan, daha sonra uyruk olmalı ve yasaya değil adalete saygıyı esas almalıyız. Hannah Arendt Benim dinim adalet, hak, vicdan. Buna göre yaşayanlarla aynı dindeniz. İhsan Eliaçık Darüsselam bir idealdir. Adalet ve barış yurdu kurma idealidir. Sınırlar


kalkacak sınıf olmayacak sömürü ortadan kalkacak saldırganlık olmayacak ve savaş olmayacak. İhsan Eliaçık Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez. Michel De Montaigne Dinsizler, tarihin her çağında insan hakları için savaştı, ve her zaman özgürlüğün ve adaletin korkusuz avukatı oldular. Robert Ingersoll Bu benim inancım: Mutluluk tek iyilik; akıl tek meşale; adalet tek ibadet, insanlık tek din ve sevgi tek rahip. Robert Ingersoll Eğer tanrısal adalet buysa, benim adaletim bundan farklıdır ve benimki daha üstündür. Bertrand Russell Evrende hiçbir tanrı, millet, para, insan hakkı, yasa ve adalet insanların ortak hayal gücü dışında var olamaz. Yuval Noah Harari Bir toplumda adalet yitirildiğinde, törenler merasimler ortalığı kaplar… Lao Tzu Tarih boyunca dinler ve ideolojiler, yaşamın kendisine değer atfetmediler. Yuval Noah Harari Adaletsizlik sonsuza kadar hükmedemez. Seneca 1018- Ahiret inançı; “Soyanı katili kötüleri koruyan” en büyük maskedir. 1019- Cahil insan kendine düşman iken, bana nasıl dost olsun? 1020- Ben istedim ki; Biz bize dahi, tahammül edebilelim. 1021- Bilgiye, kültüre düşman olanlara, “haydut” demeyelim de ne diyelim? 1022- Dünyada değişime hiç kimse tam manasıyla inanmıyor ve canla


başlada dürüstce buna katkı sağlamıyor. Çünkü kendileri iyiniyetli ve dürüst değillerdi. Boş vermişlik içinde hemen her insan geri çekiliyordu. Ama süreklide şikayetleri terk etmiyorlardı. Çok az insan değişime bütün gücünü kullanarak çalışıyordu. Geri kalan top yekün vaz geçiyordu ve kalbalıklara karışıyorlardı. Çünkü onlar bu iyilik hareketine hiç inanmamışlardı ve de samimi de hiç olmadılar. Bunun asla olamıayacağına kendilerini inandırmışlardı. Onlar çoktan karşı tarafa geçmiş, değişime çalışanlara hatta düşmanlık bile yapar hale geliyorlardı. Ve onlar, sadece silik bir kişilik olarak kalacaklardı!!! 1023 -Sıradan insanları, düşündürmek kadar, bu dünyada yemenin, içmenin, ciftleşmenin dışında, başka şeylerde vardır’ı kabul ettirmek, kadar zor bir olgu yoktur! 1024 -Toplumların evrimle, kültürlerin çökme, çürüme, evrimi vardır. Zamanı gelir olan olur. 1025 -Biteçekti Niye Başladı? 1026 -Ey insan eğer ki sen; Aydın ve filozofların sözlerini aşağılar, dışlar ve ihtiyaç hissetmez isen varacağın yer kendi karanlığın ve bataklığın olacaktır. 1027 -Siz hiç soğuktan donmuş grip olmuş öksüren bir karga gördünüz mü? Amma biz insanlar üstünüz öyle mi? 1028 -Modern zamanlarda her şeyi hızlı tüketir olduk huzuru güveni sevgiyi arar olduk. Hatta onları çoktan unuttu birileri. 1029 -Dünya dedikleri yer içerisinde bir dolu acı, gözyaşı, öfke, yarış, savaş, kin, nefret bir türlü gerçekleşmeyen özlem duyulup hayal edilen, özgürlük, adalet, barış, paylaşım, insanlık kardeşlik, huzur durumu nice oldu?!


1030 -Genelde Anadolu insanı, hayatı sürekli yarınlara erteleyerek yaşıyor. An’ın farkına bile varmadan. 1031 -Bitkilerinde hayvanlar gibi canlı olduğunu israrla savunanlar neyi isbat çabasında oldular, duyarlı mı vicdanlı mı oldular sakındılar mı bunu dillendirmekle hanği acıyı dindirdiler? Hangi yaraya merhem sürdüler? Doyumsuz egolarına ketmi çektiler? iştahlarına bir sınır mı getirdiler? Daha çok savaşlara yok oluşlara çanak tuttular Seyirci kalmadı sadece aynı zamanda alkışladılarda… 1032 -İştahına kurban edilmiş insanları gördüm, sonunun kötü olma pahasına, tüketen üreten sektörler doğdu. 1033 -Bağımlı insan; Özgür düşünemez, bununla beraber isabetli kararlarda alamaz. 1034 -İnsanoğlu modern zamana geldiğinde, hayvanları meyvaları ve bitkileri o ilk evresinden alıp çıkarlarına uygun hemen her şeye müdehale ederek Evcilleştirilmiş ya haçmini ya rengini yada büyüklüğünü bozarak onları ilk doğal hallerinde birakmamıştır. Bununla birlikte doğal yapıya elini değdirip hastalıkları ve ölümcül bir sonucunuda hızlandırmıştır. 1035 -Sıradan insanların bedenleri, parça parça heder olmuş, gönülleri, buhranları, hüzünlerle dolu yüreklerin. 1036 -Anadolu halkı maddi çıkarlar peşinde koşa koşa kendilerini perişan edip hayatlarını 5 para etmiş durumdadırlar. 1037 -Küçük yerlerde yaşayanların kendini isbat çabaları tavan yapmış vaziyettedir. Herkes birbiriyle yarış halindedir. 1038 -Kimse kimseyi ne tam dinliyor. Ne tam anlıyor. Ne de seviyor. Her şey idare ediliyor. Sadece geçiştiriliyordu... 1039 -Bilgi değil en geçerli değer çok para! hep para! daha çok tüketim çılğınlığı!


salgın hastalıklardan daha büyük tehlike arz etmektedir. 1040 -Bir bilinçte "Evrim" gözükmüyor. "Devrim" nasıl olsun? 1041 -Paranın tanrılığı tüm yurtta en küçük köylerde bile etkisini gösteriyor. Toplum büyüğü küçüğü ile paraya muhtaç, onun kuşatması altına girmiş vaziyettedir. 1042 -Anadolu insanlarının derdi başka, Siyasilerin derdi başka, Din adamlarının derdi bambaşka! 1043 -Bize sunulan hayatın sanal bir gösteri olduğu kesin, erdemsiz dengesiz kalbalıkların oluşturduğu sürüler onun ötesi aşmak bilinç erdem sadeliktir. çok insan bu görüntüyü aşamaz içine içine dalar sürüleşir evcilleşir erir gider. Düzenin bir parçası olur başlar oda tüketmeye... Güdüleri ile duyguları arasında düşünmeden robot gibi canlı kalır. Fark etmeden hayatı. 1044 -Düşüncem düşte hür, Bir beden de mahkum kanın etin kemiğin yükünü acısını taşıyor. İnsanlar hepsi ölümüne mahkum ama hala umutlu duaları var merhameti bol! tanrılarına! 1045 -Uygulamada; Kanun önünde hiç kimse, eşit değildir. Mülk Adaletin temeli olmuş. 1046 - Lider Çobanın, Tanrının Evrimi: Evrim: Gelişim, Değişim, Dönüşüm... Tanrı /peygamber / Halife /Kral / Padişah / Cumhurbaşkanı / BAŞKAN /Tanrı... Yeni dünya düzenini günümüze güncellemesi. Kurgu= Yahudiler Bop : Dedirtildi. Hedef :2023 Dedirtildi. Tanrının özellikleri : Dedirtildi. Peygamber: Dedirtildi.


Rabia işareti : Dedirtildi. TEK TEK TEK BİLİNÇ altına kazındı. Tek adam, tek Din, Tek Tanrıya geçiş... SIRADA OLAN! 1047 -Sıradan insan sürülerinin insanlığa elle tutulur gözle görülür fayda sağlamakdıkları aşıkar iken; Hatta, içlerinden çıkacak Deha'nın önüne duvar çektiklerini görmüyormusunuz? 1048 - Düşünen insanın en doğal düşüncesi, Dünyada iyiliğin yaşanıyor olmasıdır. 1049 - İnsanın yedikleri içtikleri onun metopolizmasını, kan şekerini,tansiyonunu, uykusunu etkiliyor. Fazla çay içerse bütün geçeyi uykusuz gecirebiliyordu. Fazla ekmek yemek aptallaştırıyor. Kırmızı et kansere neden oluyor. Fazla tuz mantara neden oluyordu. Fazla dometes yediğinde vucudunda alerjik kaşıntılara neden olyor. Kuru fasulye yediğinde gaz oluşuyordu... İnsanın yedikleri içtiklerinden hastalığı alıyordu. 1050 - İnsan egosu onu diğerleriyle yarışa sokmuştur. Sürekli rekabette üstünlük yarışında kendisini heder eder duruma düşümüştür. 1051 - Sıradan köle insanlar bilinçe ulaşmış özgür insanlara karşı tavırlarıylada, önyargılarını, düşmanlıklarını her zaman belli eder. 1052 - İnanma modunda olan insan, inandığı şeyleri her zaman koruma altına alıp sahiplenmeyi kendine bir görev adledendir. Düşünüp sorgulayan insan ise sürekli soruları olan, eleştiren yönde kendisini gösterendir. 1053 - Düşünme ekseninden sık sık çıkan insanlar, kendisi olmaktanda çıkarlar. 1054 - Entellektüel aydın insan; Geçmişi, tarih, zaman, saat, sayı olarak bilip günümüze nakleden/taşıyan/aktaran insan değildir. Kendinden yeni fikirleri olan, günümüze ışık tutacak sözü olan insan olmalıdır. Bu insanın ünü, ünvanı olmasıda gerekmez. Bu öğrenci ve öğreten için bir şart değildir.


1055 -İnsanlar birbirini hiç dinlemiyor, hiç anlamıyor, hiç sevmiyor, hiç paylaşmıyorlar. Ancak anlıyormuş, dinliyormuş, seviyormuş, ve paylaşıyormuş gibi yapıyorlar. 1056 -İnsan korku üzerinde doğmaz, korkuyu sonradan edinir. Korkunun ilaçı nedir 1057- Kullanılmayan eşya, Yüktür. Satılan her düşünce, Rüşvettir. Doğru olmayan davranışlar, Yalandır. Fazlasından tüketmek, İsraftır. İnsanlığını esirgemek, Hayinliktir. Adaleti geçiktirmek, Zulümdür. Halkını ezmek, Zorbalıktır. Görevi ihlal, İhanettir. Öğrenmemek, Cehalettir. -Doğada; insandan daha yalancısı, hayini, hırsızı, katili, yobazı, cahili, sapığı, putperesti, alçağı, saldırğanı, inatcısı, zorbası, tecavüzcusu, hilecisi, çıkarcısı, ikinci bir canlı türü yoktur! "Bozulduğu zaman, insandan daha korkunç bir yaratık yoktur." Sofokles Bunu diyordu... Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve onun kadar da alçalamaz. Friedrich Hölderlin derken işte bunu diyorlardı...

-Kendi türümüz ile sorun yaşadık, bu hayatta diğer türler arasında bu yoktu.

İnsan dünyaya sadece yemek, içmek ve koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! Daha büyük ve insanca bir sebep lâzımdı. Sabahattin Ali Al bunu da paylaş bir kadın böyle olamazdı! olmamalıydı bu düşüştür .. Kadın; İlk olarak kendisini bir seks objesi değil, bir kişilik olarak ortaya koymalıdır. Emma Goldman


Bizden neden bir Emma Goldman çıkmaz? Neden bizden bir Ayn Rand gibi karekterde kişi çıkmaz? neden? Ulrike Marie Meinhof gibi bir kişilik çıkmaz? zihinler hem aşkla meşkle iki bacak arasına kilitlenmişte ondan bu da beyinleri felç etmiş durumda Oradan arabesk birde kadın cinayetleri çıkar başkada bir b*ok çıkmaz afedersiniz.. Ne edebiyat, ne felsefe çıkar, çıksa çıksa yatak odasında yapamadıklarının şehvetlerinin dışa vurumu çığlıkları çıkar, bunun adına şiir aşir olurlar roman dizi yaparlar kendilerini de yazardan allederler uckur düşkünleri cinsel arzularını isteklerinin adınada aşk demişler, his duygu sınırlarında kalmış bir kaç yaratık olarak kalırlar.

-Kendisini doğmaya adamış bir karakterli kişiden, gerçekleri konuşamazsınız…!

-Kendisi olamayanlar, edinimlerini başkasında göremeyince, ya onu yanlızlığa iter, ya dışar, ya da tavır kor damgalar, düşman safına iterler.

-Güvenin en güzel yansıması karşındakini olduğu gibi kabul etmektir. Bu beklentileride aza düşürür..

-Kimbir: Kendisini diğer “canlı türlerinden "üstün görüp, onlara acı verecek olma halidir.

-Akıllı insan; Başka akılları da okuyan, dinleyen, anlayan, ve onlardan da alandır.

-Ne anladığın değil, “kavramın” ne olduğudur önemli olan…


-Size huzur verenler size dünyada cenneti azda olsa yaşatırlar. Bazen de terside oluyor. Onlardan uzak dur kurtul. Yanlızlık bile bir çözüm belki, bazen ben öyle yapıyorum. Kendimle sohbet ediyorum bazen..

- İnsanların “zaaflarına” bügün dünyada yüksek perdeden sunumlar yapılıyor. Öyle bir şey ki “onu” herkes istesin, ve tüketsin “ihtiyaç hissetsin” ve onu elde etmek için bütün gücüyle mücadele edebilsin… Nedir o şeyler ? Bu eşya, bu cinsellik, bu yediklerimiz- içtiklerimiz, olarak karşımıza çıkacaktır… Yada bu mitoslar üzerinden din de oluyor çoğu zaman…! Her insanın içinde bunları aşacak bir bilinç potansiyelide mevcuddur. İnternet ve oradaki arama motorları ile istenilen bilgiye anında ulaşmak mümkün iken! Türkiye'de hala karanlığın içinde “cehaletin koyulaşması” başka nasıl izah edilebilir ki?

-Yalnızlık iyi midir? Kötü müdür? Özünü ve gücünü yalnızlıkta bulacaksın.

Eddi Anter

Kendini yalnız hisseden kimse için her yer çöldür. Anton Çehov İnsanın en onurlu hali yalnız kaldığı zamandadır.

Arthur Schopenhauer

Al yalnızlığını gel! Korkma, sıkılmayız. Senin yalnızlığın benim yalnızlığımla konuşur, Biz ikimiz susarız… Aziz Nesin Yalnızlıktan korkuyorsanız, evlenmeyin.

Anton Çehov

Yalnızlık, bana hiçbir an eksilmeyen bir güç veriyor.

Franz Kafka

Yalnız başına yaşayamıyorsanız, bir köle olarak doğmuşsunuz demektir. Pessoa Gençliğin önde gelen öğrenimlerinden biri de, yalnızlığı öğrenmek olmalı… Schopenhauer

Fernando Arthur


Kalabalıklar kirletir insanı. Arınmak için yalnızlığa ihtiyacımız var.

Ahmet Altan

Derin kişilikler, kendilerini topluma teslim etmezler, Yalnızlıklarından ödün vermezler. Soren Kierkegaard Sessizliğe, dinlenmeye, yalnızlığa önem verin. Bunlar insanın çalışmasına yol açan şeylerdir. David Herbert Lawrence En kötü yalnızlık, kendinle barışık olmamaktır. Kişi zeki olduğu ölçüde yalnızlaşır.

Arthur Schopenhauer

Benliğin huzuru sadece yalnızlıkta bulunur. Hatalarımı dinlediğimde olgunlaştım.

Mark Twain

Arthur Schopenhauer

Hugh Prather

Soylu düşüncelerin eşlik ettiği adamlar hiçbir zaman yanlız değildir. Ray Bradbury Ahmaklarla olmaktansa, yalnız kalmak daha iyidir. La Fontaine Yalnız kalmaktan korktukça yalnızlığım artıyor. Oğuz Atay Ben iç dünyama dönüyorum, orada hayal kırıklığına yer yok. Oğuz Atay Hayatta en kötü şeyin yalnız kalmak olduğunu düşünürdüm. Ama öyle değilmiş. Hayatta en kötü şey, yanında birileri varken yalnız hissetmekmiş. Robin Williams

-Ben paraya karşıyım demek, Ben şuan hiç para kollanmıyacağım anlamına gelmez. Bu şuna benzer, Nasıl ki incili okuduğun da kabul etmek için okumazsın ya onun gibi. Bir düşünüş biçimidir. Şartları oluştuğunda pratiği olaçak bir tavırdır. Bir sonraki pratiğini dillendirmendir. Ya da; Nasıl ki, Ben sarı rengi seviyorum. Diğer renkleri ortadan kaldırıyorum demek değildir. İlerisi için bir görüş, bir yorumlama biçimi bir hedef bir ütopyandır. Madem paraya karşısın, o zaman parasız yaşa demek, düşünceyi zorlamadır. Dayatmadır karşı duruş sergileme biçimidir. Bunu yapmak, o parasal sisteme alışık olmanın elden gitmesine karşı duran bir tavırdır. Bu kişi henüz buna karar vermiş değil deriz. O safhaya gelmemiş denilebilir.

-Siz düşünceyi bir “zül” düşünenide “katil” sanıyorsunuz! Celladına aşık “sahte kahraman” yaratanların içine düştükleri bir çukurdur bu.


-Bir gün herkes, çaresizliğini kendi içinde yaşar. Ama açlıkla, ama hastalıkla, ama kaza ile, ama savaş ile, ama ölüm ile…

- Şehvetin yüze yansıyan yanları vardır. Söze yansıyan, Zihne yansıyan yanları vardır..

-İki yol var, ya şehvet aşkın tuzağına düşersin, ya da bir hedefin olur hayata bir anlam yükler, idallerin için yaşarsın …

-Vicdanına ulaşmış bir insanın, ne dine, ne tapılacak bir puta, tanrıya, ihtiyacı yoktur.

-Kişilik kazanmamış, sıradan insanlar, filozof sözlerinden tiksinti duyarlar! Burun kıvırırlar, Kaçtığı kendisidir. Lakırtı gibi gelir onlara her söz. Neden? Keni içyüzüyle yüzleşmekten kaçışın, karanlıklarda zevke dalışın, şehvetperestliğin bir nişanesi olabilir mi, bu hali?

-KONFOR VE LÜKS: Yaşam konfor dolu olduğu zaman olgunlaşmaz… Lüks, ahlak anlayışını yerle bir ettikten sonra, ahlak anlayışındaki çöküntü de zevklerdeki nitelikli yapıyı bozar. Jean Jacques Rousseau Kışkırtmayan kötülük yoktur. Tamah, para vaat eder; lüks türlü türlü haz; tutku erguvan rengi bir urba ve alkış. Zevk ve eğlenceye düşkünlük, sunduğu armağanlarla baştan çıkarır kişiyi. Seneca Dış dünyada erişilebilecek her şeye erişildi. Şimdi yeni bir macera zamanı. Cumhuriyetler lüks, saltanat idareleri ise fakirlik yüzünden yıkılırlar.

Osho

Montesquieu


Unutma; çok fazla lüks senin için deği, paran içindir. Zata Yaşam, konfor alanınızın bittiği yerde başlar.

Neale Donald Walsch

Konfor, bir misafir olarak gelir, gitmemek için elinden geleni yapar, sonunda bizi esir ederek kalır. Lee Smith Bickmore Gerçek genellikle rahatsız edicidir. Sadece bilmek isteyenlere rahatlık verir. Neale Donald Walsch

-Bilgi yönünüzü gösterir. Bizi korkur da.

-Gözlerim sanki yeni bir şeyler görsün istiyor. Görüyorum ki herkes aynı yerde!

-Arkadaşın; Kitap Okumuyorsa Onu terk edin!

-Deniliyor ki; Bu filozoflar insanlığa hiçbir şey katmadı şeklinde. Oysa kullandığınız teknolojik bulgular hep onların sayesinden kullanıma sunulmuştur. Onlar bunu yaparken hiç çıkar içinde yapmadılar. Buna karşın ödülleri hep öldürülmek, yada ceza yemekle geçmiştir. O aydınlar tüme varım içinde idiler. Kendileri için adeta yaşamadılar. Çabaları gayretleri fedakarlıkları menfaatlerden uzaktı. Sıradan insan saldırısı bu yüzdendir.

-Bilinçimizi özgürlüğe kavuşturmak kaçınılmaz olacak, bu potansiyel her insanda vardır… Tüm dünyada insan hakları aynıdır Hukuk en üstün deger olması esastır.. Benim düşünçem şudur ki; Ortak bilinçe varmayışımızın önünde bir kaç madde sıralayabiliriz… Politikacılar, Din ve din adamları, ve para… Bu olgular, sınırları belirliyor, insanları böler savaştırır…


-Bazıları şu koca dünyayı “Turan Dursun'a” çok gördüler.Sanki; “dini ve allahı” ondan kormuş oldular. !Birgün gelirde sende onun gibi olduğunda durum ne olacak? Onu öldürmekle, onun düşüncesini bilinçinide mi öldürmüş oluyorsunuz? Onca insan günü geldiğinde ölmüyecek mi? Ve bu kadar kalabalıklar arasında bir o mu? Dünyadan ayrılmasına neden oluyorsun? Ne adına olursa olsun,hangi gerekçe olursa olsun, bir insanın öldürülmesi bu kadar basit acele ile olmamalıdır. Hele ki, düşüncesinden dolayı. Katılmıyorum demek çok mu zor ? O senin düşüncen demek çok mu zor? İnsanın gerçekliği onun ulaştığıdır. Ve siz cahiller bu gerçekliğekarşı çıkıyorsunuz, din adına sizin yaptığınız insanlık suçudur. Bir fikir senin inancını dağıtıyorsa bu senin inancının çörük olduğunun bir kanıtıdır. Eğer sen samimi isen, başkasının dini eleştirmesinden rahatsız olmaman gerekmez mi?

-Diğer insanların seni anlamaması neden olabilir? Bilgi ve felsefe ile akıllarını kullanmayıp düşünemedikleri için,düşünmek ve anlamak, ancak bilgi ile olur. Anlamak, istemeyen dinlemez, okumaz,düşünemez. Bilgiyi değerlide görmez…

-Deniliyor ki; Parasız insan dünyada değersiz insandır. Dünyadan gün gelirde para kaldırılırsa o gün sizlerin hepsi değersiz, ve de gereksiz insanlar mı olmuş olacaksınız?

-Bir ateist, sana sadece olması gerkenleri söyler. Atesitler olmasa, ne olur du? Ateistler toplumların “ VİCDANIDIR”!!! Ateist olmak: Ateist düşünce, bir anda sahip olabileceğiniz bir fikir değil. Okudukça, araştırdıkça, düşündükçe ulaşmak zorunda kaldığınız bir sonuç. ÇELİŞKİYİ GÖREBİLEN İNSANDIR “ATEİST” Dünyada ateistler gibi; Onurlu, dürüst, şerefli, vicdanlı, ahlaklı, derin düşünceli, sorumluluk sahibi, sorgulayan, bilim insanı, aydın, filozof, duyarlı, akıllı, biliçli, farkında, ikinci bir topluluk yoktur. Bütün toplum, bu kendini aşmış bilge insanlardan daha çok şeyler öğrenecektir. Bir ateist, sana sadece olması gerkenleri söyler. Ateist; Binlerce tanrıların ve bir çok dinin insanlar tarafından uydurulduğunu fark eden, hayali hiç bir dostu olmadığını bilerek aydınlanmış, bilim insanına ateist denir.


En büyük ateist çocuklardır tanrı kavramı onlar için bir şey ifade etmez. Hem doğuştan tanrı bilgiside yoktur.Bir çok şey gibi sonradan ögreniriz “Eğer din adamları, "Ateist” olsalardı, “din ve allah” için verdikleri mücadelenin, ne kadar boş ve anlamsız olduğunu anlarlardı.! Ateist sahip olduklarını paylaşır, İnançlı müslüman ise kendine katmak için savaşır. Bir ateist; Hiçbir partiyi tasvip etmez. Hepsine eleştirel bakar, taraf olmaz. Kendi tarafında olur. Kur’an’ın çelişkilerini, masallarını, uydurmalarını, binlerce kez gündeme getiren ateistler olduğu halde, camide imamların keyiflerini bozduğunu hiç gördünüz mü? Ateist olmak, yeniden doğmaktır. Ateistler dünyadan ne bekliyorlar? Nasıl bir Dünya gidişatı olsun istiyorlar? 1- Savaşların, son bulmasını barışın hakim olmasını, Her türlü silahın imha edilmesini, 2- Bütün dinlerin insan hayali, ürünü yapımı, kurğusu, olduğunu fark edip hepsini çöpe atmayı, 3- Kadın erkek herkesin birey olduğu, eşit olduğunu kabul etmek, kadına şiddetin son bulmasını, kız çocuklarının gelin olmasının son bulmasını, 4- At yarışlarının, boğa güreşlerinin, her türlü hayvan deneylerinin, son bulmasını hayvan cinayetlerinin ve sömürüsünün bitmesini, 5- Akla, bilime, felsefeye, önem verilmesini, 6- Sınırların kaldırılmasını, hükümetlerin son bulmasını, 7- Düşünen insanların özgür olmasını, her türlü hırsın, şiddetin bitmesini Dinlerin dünyaya zarar verdiğini görmek için ateist olmanız gerekmiyor.“ Müslümanlık, Hıristiyanlık, ve musevilik olmasaydı, yeryüzünde daha az kan dökülecekti… Demek ki bu dinler yeryüzüne "huzur” değil, sadece “bela” getiriyor… “İnsanlığın yararı için yapabileceğimiz en iyi şey, dini inançları tamamen yok etmektir.” Evrimini tamamlamış iyi bir ateist; Hayvan sömürüsüne ve cinayetlerine karşı çıktığı


gibi, katledilmiş hayvan cesetlerinide yiyecek olarak görmeyendir. Türk halkına israrla hala yüksek “wolümde” deve sidiğini şifa diye içen arabın arapçasından okunan “ezanlar” Beşikte hiç dilini anlamayan çocuklara ninni, ninni yavrum mesabesindedir.! Arapça ezanlara sahip çıkan sözde “Ateist” olan sayın! Prof. Dr. Celal Şengör'e ithaf olunur. Bir hayalim var: Dünyayı Ateistler ele geçirsinler ve, silahları, savaşları, kadın sömürüsünü, Ölümleri yasaklasınlar, Dinleri kaldırsınlar. Barış için merhameti, adaleti, sevgiyi, bilinçi, paylaşmayı öngörsünler. Hayvan kesimini, eti yiyecek olarak görmeyi bitirsinler. Canlıların yaşamını kutsal görsünler. Başkada kutsal birakmasınlar… O övdüğün Ateistlere şunu sor “hayvan eti yiyor musunuz?” Yiyorlarsa onlarıda geç! Daha çok yol katetmeleri lazım. Olduğunu bil! O öve öve bitiremediğin isimlerinide verdiğin kişilere şunu sormak lazım? Nasıl ateistsiniz, vicdanınız yok mu sizin de? Vahşete karşısınız ama bu hayvanlar olunca saklanıyorsunuz üç maymunu oynuyorsunuz! Niye işlerine gelmiyor çünkü kıvırırlar. Zevklerine düşkündürler damaktadı alışkanlıkları terk etmek için savaşım vermeleri gerekiyor kendileriyle bizzat yine kendileri… En iyi ateist evrimini tamamlamış çok yüzlü olmayan kendine dürüst olan her tür caniliğin karşısında duran vicdanlı olandır. Her konuda duyarlı olup da bu canlı yeme durumunda saklananların en büyük açmazıdır, sorunudur.!!! Eğer bir Ateist hala hayvanların kesiminden yana ise o kişide ciddi eksiklik var demektir. Daha kendisini aşamamış, kendisine gelememiş demektir. Dünyada en zor şeylerden biridir bu… 10 bin kişi içinden birine denk düşer. İnsanlaşmak emek caba cesaret merak ilgi derin analizler bir de her konuya bir hastalık gibi eğilmeyi gerekli kılar…! Ateist insan; Her konuda fikri olan yanlışların hepsinde sözü olan eleştiri yapan, bilen aydın sorumluluk sahbi vicdanlı bir kişiliktir. Ateist insan; Pısırık, suskun, kenara çekilen, gören duyan bilen olduğu halde üç maymunu oynayan insan değildir. Ateist insan; Çocuk tacizlerine sesini yükselttiği gibi, Mezbehanelerde pirzola olsun diye kıyılan kuzuların danaların cinaeytlerinide şiddetle karşı çıkan vicdan sahibi bireylerdir.


Ateist insan hayatın içinde aktif insanlardır. Ve toplumlara ışık tutan aydın bilge kişilikleri olan bireylerdir. Ateist insanların Dinlere karşı yaptığı en büyük saygısızlıkları kelime ve sözcüklerinden ibarettir. Ama dincilerin yaptığı gibi insanlık sucu işlemezler canlıların kanını akıtmazlar boğazlarını kesmezler, büyük binalara canlı bomba olup patlatmazlar. Cocuklara tecavüz etmezler, Kadınları döverek onları öldürmezler, Kadınları meta tarla ganimet olarak görmezler, kadını cinsel obje görmezler, Onları satmazlar, Din adına işlenen çinyaetlerin listesi çiltler dolusu kitap olacak şekilde çok fazladır. Ateistler toplumların “VİCDANIDIR”!!!

Müslüman: Her duyduğuna hayali şeylerede sorgusuz sualsız inanan kişiye denir. Pek okumazlar soru sormazlar. Hiç düşünemezler tapıcıdırlar…

Deist: Bazı şeyleri okuyarak aşmış ama yine inanç mitolojisinden kurtulamayan kişidir. Okumayı sürdürürse Agnostik sonrada Atesit olma ümidi vardır.

Ateist: Bütün dinleri efsaneleri aşmış –tanrı- inanç modunu kırmış evrimini tamamlamış kişilerdir… Daha ötesi yoktur. Dinciler ve desitler de bu insanlara öğretmeye doğru yola getireceğim diye kalkışmasınlar …

Şu Ateistleri inanmaya çağıranlar yok mu? Çok komikler be dangalak bilmezsin ki? O adamlar daha önce inanlardandı araştırma okumaları sonucu sorgulamışlar, tüm dinleri inceleyerek analiz etmişler. Düşünmüşler, Çelişkiyi görmüşler masalı fark etmişler. Bu bir sonuştur. Onların tekrar bu masallara inanmasını beklemek kadar aptalca bir şey yoktur. Hiç bir Ateist tekrar yalana, kurguya, masala asla inanmaz, bunu o beyninize sokun! İyi bir ateist; çocukların, kadınların, doğanın, zihnin, toplumların yaşam hakkını savunduğu gibi dostlarımız olan hayvanlarında yaşam hakkını ayrım yapmaksızın savunandır. Ayrıca; Çevreye duyarlı olduğu kadar, dinlere ve savaşların tümüne birden hayır diyebilendir. Eğer birisi Atesitlerin de yobazı var diyerek kendisini de “ateist olarak tanıtıyor ise o kimse bilin ki; Ateist değildir. Cahil insandan ateist olmaz. Ateist yobazlar gibi olmaz.


Hiçbir Ateist kendisi gibi düşünen insanlara yobaz yaftası yakıştırmaz, demez!. Bu yaftalamayı yapan kişiler ateistlerden içten içe nefret eden deist, teist, panteist, ve dindar kimliksizlerdir. Bunlar da bitip tükenmeyen bir aşırı bilgi düzleminde kendilerinden ileri insanlara tahammül edemeyişleri, ve böylesi karalamaya giderek bir nevi dost kazanmaya ve ateistleri atıl, pasif, edilgen, konumuna düşürmeyi sözde düşünürler. Bu boş bir çabadır. Sakın böyle dindar yobazlara “sözde” teist, deist, panteistlere aldanmayın itibar da etmeyin. Bu karekterde ki, henüz evrimini tamamlayamayan ‘kindar inançlı’ mahluklara pirim vermeyin onların bu karalamalarına sessiz kalmayın…!!! “Vicdanlı ateistlerden rahatsız olmasının nedeni? Ahlaksızlıkta sorumsuzca olmak isteyişleridir. “ Daha çok ahlaksızlığı ve kütülüğü serbestçe yapabilme isteğidir. Bunun için onları görmek, duymak dahi istemezler… Tahammülsüzlüklerinin arkasında bu güdüler saklıdır. Kinleri, öfkeleri, düşmanlıkları hep buradan geliyor… Ateistlere salya -sümük demediklerini birakmazlar. Öyle kendilerini her türlü pisliği yapmada özgür hissetmiyorlar. Onlara sadece vicdanı hatırlatıyor. Halbu ki bireysel hiç müdehale etmezler bile, ama hatırlatmak yetiyor cılğına dönerler. Ateistler fiili müdehale mi ediyorlar? Onları tehdit mi ediyorlar? Onları yanacaksın diye korkutuyorlar mı? Hayır Hiç biri! Sözüm ona bir çok kendisini ateist diye takdim edenler bile onlara demediklerini birakmazlar. Bu ateist tiplerinin en bariz birkaç özelliği vardır. Aşırı içki, ve hayvan ceseti tüketimi, kadın zaafı şehvet düşüklüğüdür. Bu birkaç şeyi için o kadar söz kelam etmeleri o kadar kin nefret dolmalarını varın siz karar verin değer mi? Sanki adam sabaha kadar içki içecek te ateist geliyor o şişeyi elinden alıyor. Sanki evinde gizli gizli kuzu bilmem ne yiyecekte ateist mani oluyor? Alakası yok, Sanki gece kulübü barlarda sabahlara kadar tepinmelerine fiili müdehale eden Ateisttir. Birkaç zaafı var özellikle hayvan ceseti yenmez diyenlere tepkileri daha ağır oluyor… Ama bunlar bazı olaylara çok duyarlılar çok eşliliğe çocuk tacizlerine imam hatip çokluğuna…. O hayvanların her gün 11 eylül yaşadığını akıllarına bile getirmezler… Bir çocuk yediklerini unuturlar. Bir çok filozofdan alıntı yaparlar ama hayvan


haklarına dönük sözlerini görmezler hiç paylaşmazlar neden? Çünkü adamın zaafı pis alışkanlıkları var terk edemiyor. Gidiyor onlarla olmadık laf kalabalığı yaparak güya aşağılamak istiyorlar önce kendilerini düzelte bilseler keşke sonra da sıkılmadan utanmadan kalkıp bizi bir inançlı yobaz gibide takdim ederler. Ve o vicdansız hayvan cesetlerini kuzuları danaları yani çocukları tüketmeyi sürdürürler. Bu konuya neden eğilmiyorsun kardeşim? O kadar bilgin var neden o bilim insanlarının vegan vejeteryan sözlerine kulak tıkıyor üç maymunu oynuyorsun? “Kinin – Öfken – Nefretin” niye? O adam iki şeyden ötürü hatırlatıyor o hayvanın sağlığı ikincisi de senin sağlığın. Destek olsana savaşların çıkış nedenini araştırsana? Kanın dökülmesine engel olsana, canlıları ayrım yapmadan yaşam hakkını savunsana, sana ayna tutan duyarlı vicdanlı insanlara salyalarını akıtacağına biraz da bunlara kafa yorsana he şehvetperest Egosu tavan yapmış nefis düşkünü… Alışkanlıklarına yenik düşmüş, gönüllü köle olmuş vicdanını yok sayan aldanmış, evrimini henüz tamamlayamayan insan görünümlü varlıklar!!!

Onlara son olarak şunu hatırlatıyor ve bitiriyorum. O çok sık paylaştığın filozof, bilge, aydın, yazar, düşünür, bilim insanlarının hayvanların et mi? yiyecek mi? Yaşama hakları konusunda ne dediklerine de bakmalarıdır.

“Kölemiz yaptığımız hayvanları, eşitimiz olarak görmek istemiyoruz. Zevk ve acıyı, mutluluğu ve ıstırabı hissetme kabiliyetleri esas alındığında, insanlar ve hayvanlar arasında fark yoktur.” Charles Darwin

“Kendilerine nasıl yaşayacaklarını buyuracak mutlak ahlak kuralları isteyenlerin asıl istedikleri şey, karaktersizliğe bahanedir.” Friedrich Hegel

“İyi bir ateist; çocukların, kadınların, doğanın, zihnin, toplumların yaşam hakkını savunduğu gibi dostlarımız olan hayvanlarında yaşam hakkını ayrım yapmaksızın savunandır. Ayrıca; Çevreye duyarlı olduğu kadar, dinlere ve savaşların tümüne birden hayır diyebilendir.” Deistlerin temel çelişkileri bir soruda saklıdır:! Deist inancı: İnsanlar uydurduğu için dinler yalandır. Ama tanrı vardır. Diyorlar! Onlara soruyoruz: Madem dinler insanların uydurması ise;


Peki Dinlerin icad edip uydurduğu ve takdim ettiği tanrı'yı da inkar etmeniz gerekmez mi? Demek ki; Deist'lerin tamamı dinleride yalanlamayan “dindar"lardır.! TANRI VAR MIDIR? _____________ Ateist: Hayır, bu insanlar tarafından "Nereden geldik? sorusuna uydurulmuş bir cevaptır. Agnostik: Bunu asla bilemeyiz, Olabilir de olmayabilir de.. Deist : Vardır, fakat din veya peygamber yollamamıştır. Panteist: Tanrı evrendir, evren Tanrı. Müslüman : ANANI S*** **** ÇOCUĞU İNANMIYORSAN SAYGI DUY P*C! “Teizm”i, yani Allahçılığı ve sofuları ortaya çıkaran, korkudur. Jean Meslier Türkiye’de son 30 yıl içerisinde aydınların ölümlerine bakın hiç birisini düşüncesinden dolayı ateist, solcu insan öldürmemiştir. Ne kadar faili meçhul varsa arkasından sağcı, sunni, dindar müslümanlar çıkacaktır. Türkiye’ de solcular düşünceden ya öldürüler, yada hapsedilirler. Dinciler düşünce düşmanı yobazlar ise ya hırsızlıktan ya tecavüzden, fakat hiçbir zaman cinayetten içeri alınmazlar. Mafya şeklinde çalışırlar. Dünyanın IŞİD’İ Tehlikeli görmesi konusunda haklıdır. Ve ne kadar kanlı eylem otel baskını olay varsa Cuma günü allahu akbar nidalarıyla işlenmiştir. Ortadoğu onların kimliğini ortaya koyan en büyük sahnedir! ATEİST İNSAN: Tanrıyım demedi Tanrının oğluyum demedi Peygamberim demedi Üstünüm demedi Zenginliği, krallığı ret etti Köleliğe karşı çıktı Kadın erkek eşitliğini savundu Şiddeti lanetledi Sadece bana ve benim dediğim inananlar kurtulacak demedi


İnsanları cehennemle korkutmadı cennetle aldatmadı Öğretilerini savaşarak adam öldürerek yaymadı Herkesi eşit olarak gördü kast ve ırk ayrımı yapmadı Tüm doğaya saygı gösterdi. ÇELİŞKİYİ GÖREBİLEN İNSANDIR "ATEİST” Deniliyor ki; Ateizm de bir “Dindir.” !

-Sessizliğin sesini, kendi içinde dinle!


-İki şey insanı geri çeker. Korku ve çıkarlara tapmak!


-Kafir dedikleri, “hak” üzerinde! Müslüman dedikleri, “batıl” üzerinden! Senin “hak” dediğin batıl, “Batıl” dediğin, hak üzerinde olabilir.!

-Çoğu zaman kolayımıza ve çıkarlarımıza öyle geldiği için, bazı şeyleri inandına ve alabildiğine savunurda dururuz!

-Bir cendere Seçenler değişmedikçe, Seçilenler değişmiyor. Seçenlerde okumuyor, bilgiyi pek sevmiyor, sonra da kalkıp şikayet ediyorlar… Sistem kurmuş birileri, fikrimizi almadan, bizi hesaba katmadan, o sistem ki; ömrümüzü tüketiyor. Neşemizi çalıyor. Bizi üzüyor, bir şeylere mahkum ediyor. Bir cenderenin içine düştük ki sorma gitsin! Biz mi istedik? hayır Katkımız var mı? yok! Nereye gitsek? orada cendere! Dışı seni yakar, içi beni demiş birileri. O Hesap bizimkisi…

-Bir Ülkede; Eğer Seçenler Değişmedikçe, Seçilenler Değişmez!

-Bilinçli insanlarda zaaflarına zaman zaman yenik düşebilirler. Zaaflarımızı ne kadar kontrol altına alabiliyoruz?


İçten dışa doğru gösterdiğimiz eğilimlerde, aşırılıklarımız şeklinde ortaya çıkarlar. Özlem, arzu alışkanlıklar noktasında kendini belirginleştirir. Şehvetin baskısından doğan kadın zaafı, damak tadı noktasından yiyecek zaafı, Görme noktasından gezme zaafıi satın alma noktasında, para zaafı olan insan, Bir konuya yoğunlaşamaz zayıf olduğu zaafı buna engel olur. Kişi bunun farkındalığını zamanla yitirebilir. O alışkanlığa dönüşür ve kişi zaman içinde onu ihtiyaç gibi görür ve bu hal karekterini belirler. Böylece ondan kurtulması zor olur. Artık onu bir zaaf olarak görmemeye başlar. Ve onu korumasına alır savunur. Bu aslında bir kişilik sapması kaymasıdır. Kendini sorgulayanlar krtik düşünenler, bu durumun farkında olup çabuk kurtulabilirler. Çoğunluk artık bu zaafından ödün vermez ve onun ile var olmaya başlar ve bu durumu benimser. Hastalık derinleşir ve onun bir hastalık olduğunu bile düşünemez olur. Çünkü zaaflar insana geçiçi hazlarda verirler. Fakat insanın içindeki güzelliğin Ortaya çıkmasınada bu zaaflar engel olurlar. Böylede bir zararı vardır ki, bu zararı kişinin bizzat kendisi görür. Açık edemediği güzel yönününden de toplum fayda görmez.

-ÖNCE İNSAN OLMASI GEREKİR! Her kurum birer sektör olursa olacağı budur. Her kurum insana hizmet için var olmasa olacağı budur. Her şey insandan önce gelmemeliydi. Her kurum birer tanrı gibi olursa olacağı budur. Kişiye saldırı yok, kurumlara var kurumlar şahıs değildir. Kişinin şahsı değil eleştirilen, kişinin yaptıkları yanlışlardır. Yapılanları eleştirmek başka, kişinin şahsına hakaret başka şeylerdir.

-KURTUL: Hayvansal gıda tüketmeyi terket, Hasta olmakdan kurtul.


Hayvansal gıda tüketmeyi terket, Savaşmakdan kurtul. Hayvansal gıda tüketmeyi terket, Vicdansız olmakdan kurtul. Hayvansal gıda tüketmeyi terket, Merhametsiz olmakdan kurtul. Hayvansal gıda tüketmeyi terket, Adaletsiz olmakdan kurtul. Hayvansal gıda tüketmeyi terket, Tutsak olmakdan kurtul. Hayvansal gıda tüketmeyi terket, İnsanlığı bitirmekten kurtul. Hayvansal gıda tüketmeyi terket, Dostluğu öğren kinden kurtul.

-Bir gün herkes! Bir gün herkes, filozof olacak, Bir gün herkes, bilinçli olacak, Bir gün herkes, normal olacak, Bir gün herkes, doğal olacak, Bir gün herkes, hiç olacak…!

-Teknoloji internet kim için zararlı? Politikacı ve din adamları için zararlı ondan olumsuz yönde bahsedenler için zararlı, yalancı katiller için zararlı, tarikatler için zararlı. Çünkü gerçeklerin ortaya çıkmasını onlar istemezler. Çünkü aydın bir millet istemezler. Kim için faydalıdır. Barıştan yana olanlar için faydalıdır. Bilim insanları için düşünen insanlar için faydalıdır.

- Aklını mantığını kullanmayan insana gelde mantıklı bir şeyler anlat, bu ölüler arasında yaşamakla eş değerdir. Çok çok- çok dinleyen insanların anlyışı, kavrayışı, bakışı, gelişir ve değişir. Kitap okumak en iyi dinleme biçimidir yazar söyler sen de onu dinlersin.

-İlk tanıştığın kişi sana ne iş yaptığını nereli olduğunu, ne mezunu olduğunu sorarak başlıyorsa ona göre konuşmasını belirleyecek demektir. Bu tür kişilerin derdi bilgi değil, kişinin karyeri ve üzerinde ki elbisenin markası olacaktır ki, pek zaman harcamaya değmez uzaklaş. Bu kişiler aylığını yıllık kazancınıda hesaplamaya başlar ki, boşa zaman tüketir sana… Ben yine de sana derim ki; Böylelerinden uzaklaş..


Şu dünyada bilgi ve anlayış seviyesi düşük insanlar yığınına söz anlatmak kadar zor bir şey yoktur. Aklını mantığını kullanmayan insana gelde mantıklı bir şeyler anlat, bu ölüler arasında yaşamakla eş değerdir. Çok çok- çok dinleyen insanların anlyışı, kavrayışı, bakışı, gelişir ve değişir. Kitap okumak en iyi dinleme biçimidir yazar söyler sen de onu dinlersin.

-Sevdiğin ve tanıdığın kişiyle birlikte kaç saat başbaşa sohbet edip zihinsen yolculuk yaptınız mı? Çok değer verdiğin kişiye bir gün yarım gün üç dört saat zaman ayırabildin mi? Sen onu O seni fikren ne kadar tanıyorsun? Fikren tanışabilmek vakit ayırmayı gerektirir. Ayak üstü Beş dakkika ile bir insanı tanımış olmazsın ne yazık ki; Tanışıklığımız hep böyle yüzeyseldir. Gelip geçer gider. Ve ömür biter de biz tanışamayız böyle…

-Doğa da ki bütün hayvanlar, ancak yavru yapacakları zaman, cinsel birleşme yaparlar..

-Yazdıklarım yaşadığım dönem ve bildiklerim ile direk bir bağı vardır. Yaşarken yazılanlar, yaşanılanlardan ayrı tutulamaz. Birlikte düşünülmelidir. İçten gelenler dıştan etkilenmelerden doğuyor.

-Haberlerde bir cinayet hızlıca veriliyor ve geçiliyor hemen geçilmesin. Mikrofon millet vekillerine başbakana muhtarlara da tutulsun bu konu takip edilsin nedenleri araştırılıp temeline inilsin… Kapitalizmin yarattığı iki insan tipi: Bir, Ya müşterisin. İki, Ya da esnafsın. Para ise ibadet edilendir.

-Adliye saraylarında ki duruşmalar neden halka gösterilmez? Oysa her yere kameralar yerleştirdik! Neden yargılamaları canlı canlı halk izlemez? Buna hakkımız neden yok? Yasaksa neden yasak? Gizliyse neden gizli? Sadece filimlerde mi göreceğiz? Gerçektede görmek isteriz Halka bu konu neden gündem edilmiyor? Hiç kimsenin aklına mı gelmiyor? “Adalet” ?


-İnsanın iş ve eğitim seviyesi ile ilgilenen birisi onun ne bildiği yönünü görmezden gelebilir. Ve ne dediğine değilde nasıl birisi olduğun daha çok önem verirler. Düşünce yönüne eğilmezler. Bu yüzden bilgi bilenin karekterii zanginliği kişiliği erdemidir.

-Olay ve olgulara, Dinin üstünden ideolojilerin üstünden, ırkcılığın üstünden, sınırların, sınıfların üstünden bakmadıkça insan bagımsız bir düşünceye ulaşamaz. Bulunduğu çember içinden sınırlı bakar, ve değerlendirir ki; Bu da yanlı, bağımlı, taraflı olacaktır. Tam isabet etmiş olamıyacak hep eksik kalacaktır. Özgür düşünce aşkınlık gerektirir.

-Halkın; açlığa, işsizliğe, paraya, ekmeğe, muhtaç birakılması konusu iktidarın, bilinçli bir politikası mı dır? Halkın sürekli borç içinde ve cinsellik ile iki bacak arası düşüncelere itilmesi kime hizmet eder? Ülke olarak bir bilinçe topyekün sarılmaz isek, korkarım ki, acı çekeriz. Fiili işgal de yaşarız. Cehalet ile savaş devletin poltikası olmalı, internet bedava olmalı kitaplar ucuzlatılmalı, düşünen insana sahip çıkılmalı, onlara kulak verilmeli, aksi halde sonumuz toplu halde çöküş toplu halde acı göz yaşı kandır. Bilinç şart bilgi şart, beyinleri diriltmek sizin elinizde hala bir şansınız var hemen şimdi başla yarın geç olabilir. Hemde çok geç….!

-Ey ahlak bekçiliğine soyunmuş yobaz; Madem bu kadar sansürden yanasın be ey Yavşak, bu kadar tecavüz, bu kadar kadın cinayeti, çocuk tecavüzü, bu kadar hırsızlık, yalan, dolan, hile hurda neyin nesi? Yoksa onca camii sana böyle olmanı mı öğretiyor?

-Eğer her şey yolunda gitseydi yaşantınızı ve sisteminizi eleştirmezdim. Türkiye arap kültürü ve kendi özüne dönmekte sıkışık bir kimlik krizinde kalan karekteri oturmamış bir ayağı moderniteye bulaşmış onunda hakkını veremeyen, dışı kapitalist içi sözde ahlak bekçiliğine soyunmuş ikiyüzlü, çıkarlarına tapan, saldırğan, ölçü, kural tanımaz, Adalet, Merhamet, ve Vicdandan yoksun bir tavır sergiliyor.

-Kendini geliştirmiş senteze ve bilinçe ulaşmış her insan, öğrenim eğitim seviyesi isterse ilkokul olsun yazarda olur, düşünürde olur. Başbakanda olur valide olur. Buna engel olmak insanlık hakkını ihlaldir. Eşitliği yok eder. Bu bakımdan bir simitci neden millet vekili olmasın ki? Bu sınıf ayrımcılık ne zaman son bulacak?


-Kapitalizim Fetö ve AKP ‘yi kullanarak Türkiyede bir işgal darbesi gerçekleştirmiştir.

- Türkiye Emperyalist kuşatma altında önce zihinlerden girmiştir.

Emperyalizimle mücadele ve ona odaklanmayı kıran unsurlar neler olabilir? Bu kuşatma altından nasıl çıkılabilir? - Ümitsiz duruşlar. - Lüks’e özlem duymalar. - Cinsellik kuşatması. - Vaz geçilmişlik duygusu. İle boş vermişlik, iç güdüsü, içkiye yönlendirme arabesk şarkı ve türkülere hız verme. - Zihin işgal edilinçe fiili işgal son halkasıdır.

-Kapitalist sistem zenginler için vardır. Emperyalistler fiili işgalden önce köle yapacağı bir ülkeyi önce zihnen kuşatır. Sürekli aynı konuları tekrar etmesi bu yüzdendir. Gençlere çok diziler sunmasının önünde ve arkaplanında ne olabilir? Şu kanallarda ki, dizilerin konusuna bir bakmak yeterlidir. Kadın cinayetleri karşısında toplu halde kadınlar neden tepki vermezler? Adaletsizlikler olurken bir toplum neden topyekün çığlık atmaz? Bir yalanın defalarca verilmesi ona inandırmak zihni ele geçirmekten başka ne olabilir? Kadın zihni ne ile ele geçiriliyor? Medyanın gücü var mı? Yok mu? Dizilerin amacı nedir? Çok dizi var konular hep aynı aşk cinsellik bu beyin ona hpsedilirse ciddi konular es geçilir mi ? geçilmez mi? Düşünün! Türkiye Emperyalist kuşatma altında önce zihinlerden girmiştir. Bu kuşatma altından nasıl çıkılabilir? Emperyalizimle mücadele ve ona odaklanmayı kıran unsurlar neler olabilir? - Ümitsiz duruşlar. - Lüks’e özlem duymalar. - Cinsellik kuşatması. - Vaz geçilmişlik duygusu. İle boş vermişlik, iç güdüsü, içkiye yönlendirme arabesk


şarkı ve türkülere hız verme. - Zihin işgal edilinçe fiili işgal son halkasıdır. Kapitalizim Fetö ve AKP ‘yi kullanarak Türkiyede bir işgal darbesi gerçekleştirmiştir.

-Emperyalistler saldırılarını ayırmadan yaparlar. Sande ayırmadan, ayrılmadan cevap verip mucadele etmez isen O zaman hedefine ulaşmış demektir.

-Eylem değil: Daha düşünceme tahammülün yok senin! Düşlerime yetişemezsin… Savaş değil, barışta yoksun sen! Hedefim mi; Nereden bilesin? Ölüm değil, yaşatma da yoksun sen! İstediğim ne bomba, ne kan! Var olsun bütün can, anladığın yok senin! Daha sözüme tahammülün yok senin… Beni neden dinliyesin ki, sen!

-Çok sesliliğin zararları: Arada gerçek/iyi güzel seslerin gümbürtüye gitmesine neden olur!

-Kapitalizm neden çökmüyor? Onu ayakta tutan direkler nelerdir? Halk çökmesine niyetli mi? Hayır isterse çöker mi? Çöker gücünün farkında olduğu gün çöker. Önce halk zendirildi bireysel hale getirildi. Çeşitli araçlara mahkum, köledurumuna düşürüldü. İnsanlar Adeta evçilleştirildi. AVM’lerin içinde kazandığını tüketti. Sözün senet olduğu dönemlerden, Kredilere bankara yönlendirildi. Kalabalıklar birbirlerine güvensizliği aşıladılar. Tüketmenin, para harcamanın, taksidin, lüks yaşam özendirildi. Reklamlar ile ayaklı birer aylık öder robota dönüştürüldü. Duygular


vicdanlar bilinç altılarla köreltildi. Dini masallar anlatan şarlatanlara yüksek oranlarda maaşlar bağlanıldı. Dizilerin sayıları artırıldı. Aşk-meşk boş şeylerle gençlik şehvetin esiri haline getirildi. Kadın kullanıldı. Tüketimde reklam aracı oldu. Eşya ve nesneleri ele geçir sende mutlu ol telkinleri yapıldı. Köyden büyük şehirlere bu sıkışık yaşama kalabalık yığınlara yavaş yavaş alıştırıldı. Paket evlere geçildi Dayalı döşeli her fert sistemin bir dişlisi haline getirildi. Gönüllü köleler ordusu oluşturuldu. Dağlarda doğal akan sular borular yoluyla bu paket mahkum evlere para karşılığında çekildi. Parası olana bir paket hayat yaşam sunuldu. Halk buna iyiden iyiye alıştırıldı. Buna başkaldıran gençliğin üzerine tomalarla, tazikli su biber gazı ile paralı polis ordusunun şiddettiyle sert bir şekilde gidildi. Halk yığınları artık korkak, ezik, silik, itaat edecek Forum ve kalıba sistematik bir şekilde sokuldu. Karşı gelen budandı hapsedildi, sindirildi. Gazeteciler suclandı birer birer hapsedildi. Sert bir darbe ile kople içerde mahkum hale getirilerek Adeta bir ülke kapalı bir hapishaneye çevrildi. Aynı zamanda demokrasi var diktatörlük yok dendi. Darbeyi dış güçler yaptı dendi. Mevcud olanları bile haber edip anlatmak suçtan sayıldı. Korku egemendi halk yoksul ihtiyaç içerisine çekildi Adres çare kredilerde gösterildi herkes devlete bağımlı ve borçlu hale getirildi. Paranın ve reisin iktidarı tesis olundu. Şimdi zorla kurulan bu sistem gitmek istemiyor! İçi balonlarla şişirildi ne varki. Havası Fazla gitmedi gitmezdide söndü tükendi çökmek üzere… Artık her yerinden pis kokular geliyordu olacağı buydu bu düzeni biz kurmadık. Onlar geldiler ve gideceklerdi nereye kadar böyle gidecekti ki? “Kapitalist sistemde Çalışan insanlar köledir. Marketler ayin yerleri, Parada tanrılarıdır. Devletlerin en çok ihmal edip uyğulamaya korktukları tek şey; Adalettir. Çünkü Adaleti hırsız iktidarlar uygulamazlar. Zaten onlardan da Adalet beklenmez. Bu ölüden sofra kurmasını istemek gibidir…

-Filozofların aydınlatamadığı toplumlar, kölelikten kurtulamazlar.

-Genelde insanların korkuları: Bazı insanlar ölümden, Bazı insanlar yanlızlıktan,


Bazı insanlar aç kalmaktan, Bazı insanlar da en kötüsü düşünmekten korkarlar…

-Çoğu zaman biz yanlış insanlara doğru şeyler anlatmaya kalkarızda enerjimizi boşa harcarız…

-Senin onları düşündüğün kadar, onlar seni hiç düşünmüyorlar!

-Senin umursadıklarının hiçte umurunda değilsin!

-Biraz daha köpekleşin. Benden bundan sonra kimse insanlık beklemesin!

-İnsan: Kendi sonunu kendisi hazırlar.

-Genelde insan, bulunduğu yerden bakar olay ve olgulara, bu nedenlede kendi duvarlarını aşamaz. Yeni fikirlere kapatır kendisini ve sonuç itibariylede değişemez…

-Bilinçe ulaşmış her insan, evrensel düşünceleri kabul eder ve onlar mantıklı olurlar.

-Anlayışı doğru olan insan, normal insandır.

-Bazı şeylere alıştırılan toplumlar, sonra onu savunmaya başlarlar!

-Korku güvensizlik doğurur.Güveni olmayan geri çekilir. Kendini korumaya alır. Bu durumda insanı bunaltır. Sıkar ve cincilerin kucağına atar. Oysa herşey zihinseldir. Sağlıkda, hastalıkda, o halde zihnini temiz tut…

-Güvenli bir toplumda özgürlük yaşar, Özgür toplumda gerçekler ortya çıkar.


Gerçeklerin ortaya çıkması ilede huzur gelir…

-Günümüzde din kılıfında, sünnet maskesi, hırsızların iş elbisedir.!

-Karanlığa tavır koyamayanlar o karanlığın direkleri olmaktan kendilerini koruyamazlar suça onlarda ortakdırlar.

-Sorular:

Ne kadar adaletliyiz?

Ne kadar vicdanlıyız?

Ne kadar, dürüst insanız?

Doğmadan önce hayat var mıydı ki?

Siz “uyandırılmak” değil, “kandırılmak” mı istiyorsunuz?

İnsan vaktini en çok neye harçıyor?

İnsanı kuşatan, en çok şey nedir?

İnsan neden düşünmekten, kaçar, uzaklaşır?

Zihnimizin değişmesine ne engel olabilir?


Zihin yapımızı özgürleştiren şeyler nelerdir?

Zihin karışıklığından, bizi çıkaran, tek şey nedir?

Sen sadece parası çok olana mı, itibar edersin?

Cahaleti, ne ile yeneriz?

Sadeleşemeyen; İnsan, nasıl mutlu olabilir ki?

Matematiğin konusu, acaba Kapitalizm'i mi, Doğurdu?

Mucadele ve odaklanmayı, kıran unsurlar neler olabilir?

Madem bu kadar, adil ve vicdanlısın! Peki bu kadar suçun niye var?

Sen hiç kendin ile beraber vakit geçirdin mi?

Çocuk eğitimi nerede başlar nerede biter?

İnsanların birbirlerine güvenmediği yerde sevgi yeşerebilir mi?

Korkunun egemen olduğu yerde huzurdan söz edilebilir mi?

Kapitalizm neden çökmüyor? Onu ayakta tutan direkler nelerdir?


Mutsuz insanların mutlu olduğunu söylemesi kadar acı ne olabilir ki?

Ey Kindar; Hapishanelerin neden bu kadar dolu madem vicdanlı ve dürüstsün bu kadar şiddetin niye var?

Bu günü hiç olmayan, yarınlara ertelenen çocuklardan özür dilemek lazım,

Şimdisini yaşamayan nesil yarınlarınız mı olacak?

Cinsellik ile açlık arasına sıkıştırılmış bir zihinden, mücadeleye odaklanma beklenebilir mi?

Biz toplum olarak, iyilik görmeyi ne kadar hak ediyoruz? Kendimize soralım, Biz ne kadar iyiyiz?

Çimriliğin konusu sadece para ile midir? Vakit geçirmek, cimriği bozar mı? Ya da birisine alaysız gülümsemek?

Siz halkını terör yapmakla, kaos çıkarmakla, tehdit ederek iktidarda kalmayı sağlayan, bir partiden daha büyük düşman mı arıyorsunuz?

Siz yıllardır 100 lerce Tv kanallarından aşk, dizileriyle ve politize edilmiş, sürekli liderlerin probagandasını yaparak ve halkın zihnini iğdiş edilmiş kuşatma altında ki, bir milletten “DEVRİM mi” bekliyorsunuz?

Düşünen bir insanın yaşadığı dönemi, olay ve gündemine ilişkin yeni söyleyecek bir sözü yoksa; Yaşadığının anlamı nedir?

Düşünüyor olmasının insanlığa faydası ne olabilir ki?


Böyle birinin aydınlığını kendine saklaması, karanlıktan razı olduğu anlamına da gelmez mi?

Herkesin aynı anda konuştuğu bir ortamda kimin ne dediği anlaşılabilir mi?

Adliye saraylarında ki duruşmalar neden halka gösterilmez?

İyiler karanlık dönemler de sessiz kalmaları, onları da o karanlığa destekçi yapmaz mı?

Seni dinlemeyen, seni duya bilir mi?

Sevdiğin ve tanıdığın kişiyle birlikte kaç saat başbaşa sohbet edip zihinsel yolculuk yaptınız?

Çok değer verdiğin kişiye bir gün yarım gün üç dört saat zaman ayırabildin mi? Sen onu O seni fikren ne kadar tanıyorsun?

Bilinçli insanlarda zaaflarına zaman zaman yenik düşebilirler. Zaaflarımızı ne kadar kontrol altına alabiliyoruz?

-Hükümetler yok edilmedikçe, yeryüzüne asla adalet gelmeyecek.

-Akıllı insanlar aptal insanlar tarafından deli zannedilirler.

-İçerisinde DİN'İN bulaştığı hiç bir şeyden insanlığa fayda gelmez. Çünkü bütün DİN'LER'DE Korkutma, Tehdit, ve Yalan vardır. Bunu merak edip test etmek isteyen okudu gördü. Bilmek isteyenlerde İncili, Tevratı, Kuranı okumaları


onlara yeterli gelecektir.

-PES DOĞRUSU:

Yalan ve yalancı o kadar çok ki, pes doğrusu. Alcak ve alcaklık o kadar çok ki, pes doğrusu. İhanet ve ihanetci o kar çok ki, pe doğrusu. Cehalet ve cahillik o kardar çok ki, pes doğrusu.

-İnsanlar oyy insanlar, Siz; sizi övenleri sevdiniz, sizi eleştirenlerden nefret ettiniz. Oyy insanlar.. Oy! Size ışık tutabilenler sizin yanlışlarınızı direk söyleyenler olduğunu bir gün anlıyacak mısınız? Yoksa onları yalnızlığa itip kacacak mısınız? Oyy insanlar! Sizden faklı düşünüyor diye düşmanlığının kıskanma boyutunda olan bu nefretin kinin arkasında ne var? Korkma senin elindekileri o almıyacak, korkma güzelliğini çovala koymuyacak, korkma o servetine göz dikmiyor, korkma bilgilerin elinden ucup gitmez. Korkma Doğmaların avucunun içinden ucup gitmez. Korkma inandığın molların fürükleri seni çarpmaz. Korkma O seni dövmiyecek sana işkence etmiyecek, Korkma O sana barışı bilinçi getirecek yüzünü dönme ki kendi karanlığında kalmıyasın. O sana ışık tutuyor ama görüyorum ki sen gözlerinin kamaşmasından kör olacağı zanına kapılıyorsun. Eleştiren insanlara sahip çıkmayan onları yok sayan onları öteleyen, onlardan istifade etmeyenler. Gün gelecek onların o fikir ve görüşlerine muhtaç olacaklar ve onlara hak verecek boyuta olgunluğa geleceklerdir .. Ama onlar çoktan ölmüş olacaklar. Korkma onlar senden ölüsünün el üstünde tutulmasınıda istemezler. Dirisine değer vermeyenler ölüsüne değer verse ne olur ki? Bunları ölüsünü yakın dirisini değil ölsünü yakın oyy insanlar oyy..!

- Gün Gelecek Herkes Ektiğini Biçecek. Hiç Kimse Yaşattığını Yaşamadan Ölmüyecek..


-KORKUYORUZ ÇÜNKÜ! Düşünmüyoruz. Çünkü, kendimizi suçlamakdan korkuyoruz. Kendimizden kaçıyoruz, Çünkü özgürleşmekten korkuyoruz. Dinlemiyoruz. Çünkü yzleşmekten korkuyoruz. Yalnız kalmak istemiyoruz. Çünkü hatırlamaktan korkuyoruz. Ağlıyamıyoruz! Çünkü doğal olmaktan korkuyoruz. Durup izlemiyoruz. Çünkü kaybetme egomuzdan korkuyoruz. Karşılıksız paylaşamıyoruz. Çünkü ölmekten korkuyoruz. Hep tüketiyor üretmiyoruz. Çünkü aç kalmaktan korkuyoruz. Anlamıyoruz. Çünkü insanlaşmaktan korkuyoruz. Başkalarına vakit ayıramıyoruz. Çünkü normal olmaktan korkuyoruz. Soru sormuyoruz. Çünkü alışkanlıkları terk etmekten korkuyoruz. Konuşuyor ama tanışmıyoruz. Çünkü kimseye güvenmekten korkuyoruz. Bakamıyoruz. Çünkü gerçekleri görmekten korkuyoruz. Okumuyoruz. Çünkü sıradanlığı terk etmekten korkuyoruz. Sorgulamıyoruz. Çünkü köhne inançlarımızı kaybetmekten korkuyoruz. Çok inanıyor. Ama bilmiyoruz. Çünkü zihnimizde yarattığımız tanrıların gazabından korkuyoruz.

-Tanrılara dahi diz çöktürten yiğit bir Ateisti; hiç kimse emirleri altına alamaz. O özgür birey olmuş, bağımsızdır. Her türlü kültü, ayaklarının altına almış, kendisi olmuş, bir aydındır. Hangi kendini bilmez cahil yobaz, ona tahakkum uyğulayabilir?

-Seni tam olarak hiç kimse anlamıyacak, çoğu zaman seni çödüm yalan ve yaftalamalarıyla beraber siktir olur giderler..


-Sen hiç kendin ile beraber vakit geçirdin mi?

-Türkiyede iktidarın ülkemiz kritik bir süreçten dönemeçten geçiyor, demelerinin üzerinden 70 yıl geçti hala kriz geçmedi/bitmedi.

- HER DÖNEM ! Türkiyede çocukların bugünü hiç olmadı. ONLARIN YAŞAMLARI, YARINLARA ERTELENDİ. Anları olmadı!

-İnsanın içinde bir iyi yönü, bir de kötü yönü var. Neden hep her dönem bazıları o kötü yönünü kullanır da iyi yönünü kullanmayı bir türlü başaramazlar? Mesela düşünmek gibi… Ve kötü yönü kullanan kalabalıkların dünyaya verdikleri zarar hesap edilmez mi? İyiler her dönem neden hep azınlıklarda kalıyor?

- İnsan korku üzerinde doğmaz, korkuyu sonradan edinir. Korkunun ilaçı nedir?

-Doğa ile bütünleşmeyen insanlara, her yer sıkıcı gelebilir.

-Gerçekle yüzleşmek istemeyen insan bilgiden nefret eder. Sıradan olmayı terçih eder. Bu kendinden kaçmaktır...

-Bir “dogmaya bağlı kişi”, henüz ne istediğini kavrayamaz. Daha onda istem gelişmemiştir. Kendisi seçen değil, “henüz seçilen” konumundadır.

-Ve insan olamadan, insanları öldürdüler!


-Sonsuz yaşama arzusunda olanlar; Bir gün "öleceklerini" asla kabul etmezler, buradan korkuya dayalı bir inanç çıkıyor.

-İnançlının büründüğü yeni kılıf Holistik düşünce: Bana önceden yazılmış bir kontratı okuyarak imzaladığımı söylüyenler var. Benim bundan niye haberim yok? İyide ileride kendi yapacağım ve yaşayacağım kötü şeyleri mi onaylarım ben? İmza atarakdan. İnsan kötü şeylere imza atmaz üstelik yapacaklarından kaynaklı acıyıda kendisi tadacaksa! Başına gelenleri istedin biliyordun sen sorumlusun demeye vardırıyorlar işi. Kralların suçlarını masum gösterme çabasına nasılda benziyor bu. İstem dışı birileri bana bir şey giyidirmeye çalışıyor. Buna biliçli bir şekilde onay vermiyorum. Ne kontrat okudum nede imzaladım.. Benden destek görmeyen hiç bir şey, bana mal edilemez!

-Ahlakın konusu; Dış görünüş ve şekiller değildir. Güzel sözler ve iyi davranışlardır. Tıpkı paranın zenginlik konusu olmadığı gibi...

-Şehvet geldiğinde, bilgelik hızla uzaklaşır gider!

-Bilge'nin cahiller tarafından sürekli horlanıyor olması, Dünyanın çok gördüğü alışık bir durumdur.

-Hızlı yaşamaya ve tüketmeye alıştırılmış insanlar, uzun soluk bir yerde bekleyemez. Kendisini bulması ve yüzleşmesinden hemen uzaklaşır. Bu türler yanlız kalmaktan da hoşlanmazlar çabuk sıkılırlar.

-Aslında insanların çoğu sahipleneceği bir put arar dururlar. Bu bazen para, bazen eşya, bazen lider, bazen makam, bazende bir kadındır. Bunun arkasında cehalet ve çaresizlikten kaynaklı büyük bir korku ve kendini


bulamayış vardır...

-Ben eleştirmeyi seviyorum... Sen inanmayı sev... Ben sorgulamayı seviyorum...Sen yalvarmayı sev... Ben araştırmayı seviyorum... Sen tapınmayı sev... Ben bilimi seviyorum... Sen masalları sev... Ben insanları seviyorum... Sen kendi ırkından olanları sev... Ben yaşatmayı seviyorum... Sen öldürmeyi sev...!

- Her şeyi içine atarsın da, kendini atacak yer bulamazsın...

-Bazı insanların tavırları, davranışları, sözleri, o kadar manasız, anlamsız, gereksiz, lüzumsuz ki, ne okunuyor, ne dinleniyor, ne de izleniliyor! Her yönden, laçkalaşmış, başka başkalaşmış vaziyetteler.

-Bazılarının akılları yitik, zihinleri bitik, mantıkları hödük...

-Şehvetimiz, arzularımız bizi o kadar oyaladı ki; Sanırsız ki, Hayatın tamamı bunun üzerine kurgulanmış. Tek amaç buymuş gibi oldu. Aslında kimsenin kimseyide sevdiği falan yok, yapılanlar tavırlar san ki; Pazarlıklı, çıkara dayalı, büyük bir düşman var karşında da hesap kitap yapılıyor... Hep önyargılı, hep beklentili, hep tedirgin, hem hep hepli. Ne olurdu çocukca olsaydı.. Naturel doğal ve pazarlıksız, ama ben göremedim olmadı. Belkide hiç olmayacak. Olsada ben göremiyeceğim. Bazen insanın soğuyası geliyor. Hemde az boz değil, alabildiğine.

-Yumurta yavru yapmak için vardır. Yemek için değil!


-1000 yıldır insanlara baktım inceledim de hep "aşk" konusunda takıldılar kaldılar. Buradan ele geçiremedikleri şehvetlerinin, arzularının, yatak odası cinsel fantazilerini dışar vurmuşlar herkese adeta duyurarak intikam almışlar. Bu bazen şiir, şarkı, türkü, roman, dizi,filim konusu oldu. Hep bunu beslediler buradan edebiyat felsefe çıkmaz. Bol Arabesk çıkar, Sonrası; "Ya benimsin! Ya toprağın oluyor."Kadın cinayetlerinin arkasında bu sahiplenme modu var. Kaybedince erkekler deli oluyorlar, nasıl aşksa öldürüseyi "şiddet ve zorbalık" Ne adam gibi sevmeyi öğrendik, nede adam gibi insan olmayı.

-Bilgiye değer vermeyen toplumların ilk önce, zihinler ölür sonra bedenleri. -Kapitalist sistemde insanlar birbirlerini sömürürler, aldatırlar, kandırırlar, burada her insan potansiyel bir müşteridir.Bu sistemin vicdanı ölmüştür. Robotlardan daha tehlikelidirler. Şiddet birikmiş bir canavar vardır içlerinden zamanı zemini arzularına, şehvetlerine, ters gidince bu patlar kendisini gösterir.Her şey gücle ölçülür çıkara dayalı bir ilişkiler bütünü hakimdir.Kimse kimseye güvenmez, Saygısı sevgisi hep yapay bayağıdır.Bu sistemin zenginleri şimarık ve egoludur. İnsanlara hep tepeden bakar kibirlidirler.Onları yürüyüşlerinden tavırlarından hemen tanırsınız. Onların hiç bir sözüne güven olmaz sizi menfaatleri doğrultusunda hemen satarlar. O kadar alçak, o kadar yalaka, o kadar güce taparlar, bunlara bilgi hiç ama hiç işlemez.Söz tesir etmez, işleri kaba kuvvet, zorbalık, tehditkardır. Dini imanıda tanrısıda paradır. Bu sistemin besin kaynağı; korkak sıradan cahil birakılmış halk yığınlarıdır. Onlara gönüllü birer köle gibi çalışır hizmette kusur etmezler.! Efendilerine !

-GEREKMEZ Kİ Tamam yaşamak şart; Savaşmak gerekmez ki! Anladık yemek yemen gerekir; Canlı cesedi yemen gerekmez ki! Tamam sevmen şart anladık da; Dışlaman gerekmez ki! Anladık su içmen şart; Bunun için çalışman gerekmez ki! Anladık para şart'da! Tapman gerekmez ki! -Kim ile neyi konuşacaksın? Dinlemeyen insanla aslında hiç bir şeyi konuşmayacaksın. - Bazıları bütün insanları seviyor ayrım yapmaksızın; Ben çok denedim düşündüm hatta çaba harçadım da, acaba bende aynısı olabilir miyim diye? Ancak bir inançlıyı vicdanım asla sevmedi sevemedi…


Öyle melanetlikler yaptılar ki; Neredeyse tüm acıların savaşların, cinayetlerin, zulümlerin, tecavüzlerin, tacizlerin, yalanların, hilelerin kurnazlığın, şarlatanlığın, madrabazlığın, altından hep onlar çıktı Ben kötüleri, vicdansızları, kan içici canileri, dünyayı cehenneme çeviren, insanlığa huzur ve barış getirmeyen, kara cehaleti, bağnaz yobazlığı, nasıl seveyim? Galiba dinin psikolojisini çok iyi kavramayan bunun ne demek olduğunu hiç bir zaman anlamayacak ve her insanı, hatta kendi celladını dahi sevecek. Geriye zaten bu kişinin; O dinciye boynunu uzatması kalıyor… Hayır hayır ben iki türlü insan olduğunu bilirim. Böyle gördüm. Böyle okudum. Böyle anladım. Kötüler ve iyiler… Dini anlamayanlar dindar kaldılar. Dinlerin çemberinde kalanlar, zaten her şeyi anlamıyor demektir. Anlamayanlarda sabit fikirli aklı ve gözleri kapalı sadece hümanist tirler… İnsanlar konusunda filozoflar ne demiş? Bozulduğu zaman, insandan daha korkunç bir yaratık yoktur. Sophokles Bazı insanlar tanıdıkça büyür, bazıları da tanıdıkça küçülür. Denis Diderot Öğrenmeyi sevmeksizin içten olmayı sevmek vardır ki onur kırıcı bir aldırmazlığa götürür. Konfüçyüs Dik kafalı insanlarla tartışmam. Zihnimde hasar bırakmalarına izin vermem. Sadece dinlerim. Blaise Pascal Dünyada iki farklı insan türü vardır: Bilmek isteyenler ve inanmak isteyenler. Friedrich Nietzsche Dünyada Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar bu masalı güzel anlatan, Türkler kadar bu masala inanan ikinci bir millet yoktur. Mirza Fetali Ahundov Bir politikacı işini kaybetmemek için her şeyi yapar. Hatta vatansever bile olur. William Randolph Hearst Üç sınıf insan vardır: Görenler, gösterildiğinde görenler ve görmeyenler. da Vinci

Leonardo

Bence sadece iki ulus vardır, uzlaşmaz iki sınıf: Zenginler ve yoksullar ! Maksim Gorki İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar; iyi insanlar ve kötü insanlar. Albert Einstein Kötü kazanabilir, ama üstün gelemez.

Joseph Roux


Dünya, aklı olup dini olmayan adamlarla, dini olup aklı olmayan insanlar olarak ayrılmıştır. İbni Sina Dünyada iki çeşit insan var. Dünyadaki insanları ikiye bölenler ve bölmeyenler. Jeremy Bentham Üç çeşit insan vardır: 1. Ekmek gibidir; her zaman ararsın ‘bazen’ bulursun. 2. İlaç gibidir; ihtiyacın olduğunda ararsın 'pek az’ bulursun. 3. Mikrop gibidir; sen aramasan da olur, çünkü o seni 'her zaman’ bulur. Anton Çehov Her insan huzur verir: kimi geldiğinde, kimi gittiğinde. Gabriel Garcia Marquez Dünyada yüzlerce milliyet, dil, din, mezhep olabilir. Ama sadece iki çeşit insan var. Vicdanı olan ve vicdanı olmayan. Farid Farjad Aydınlanmış bilinç, dünya sorunlarına eleştirel bakmayı başaran bilinçtir. Immanuel Kant İnsanları yakından tanıdıkça, kiminin altını çizersiniz, kiminin üstünü. Bu böyledir. İbrahim Tenekeci İnsanIarı toptan sevmek, ahIaksızIıktır. Dostoyevski Homo sapiens nasıl oldu da evrenin insan türünün etrafında döndüğünü iddia eden hümanist öğretiye inandı? Yuval Noah Harari

Girme şu alçakların hizmetine: Konma sinek gibi pislik üstüne. İki günde bir somun ye, ne olur! Yüreğinin kanını iç de boyun eğme! Ömer Hayam >> Peki; Herkesi bir görep ayırmadan sevenlere bu sözler kulakda bir fısıltı gibi mi geliyor? Neden anlamak istemiyorlar? -Ve tanrı bir gün, Dünyayı cennete çevirmek isteyecek, buna önce inançlı olanlar karşı çıkacak. Tanrı kızıp onlara dünyada cehennemi yaşatacak! Aslında cennete inandığını söyleyenler. Dünyada cenetin olabileceğine inanmıyor ve bunu istemiyorlardı. Çünkü gerçekten samimi ve de "teslim- müslim" değillerdi. Hem


tanrıyı güçsüz, ölü görüyorlardı, hem de ona hiç güvenmiyorlardı. İşte buna çalışanların ve sahtekarların arasında ki fark budur. Ancak bunu anlayacak ne bilgileri ne anlayışları ne de bilinçleri vardı... Aslında asıl kafirde o inandığını iddia edip tersini yapanlardı... İşte onlar akılsız olanların taa kendileridir. Fakat bunun farkında değillerdir. -Biz böyleyiz “anlamak görmektir.” Öğrenmeden, baksan ne olur ki? Salak salak bakarsın, gördüğünü düşünürsün o kadar. Sanatcı ise; hem iyi öğrenen, hem anlayan, hemde gerçeği görendir... Fakat bağnaz, uçkuru peşinde, şımarık, tembel, cahilliği ilke edinmiş, sünepe, sürüler bunu anlamazlar. Ve ben işte böyle konuştururlar. Size ne lazım bilim, akıl, mantık ? Ne lazım vicdan, erdem, ahlak ilkeleri, siz gidin “ağlayan kütüklere iman edin,” çocuklara her türlü sapıklığı yapın! Yapanlarada iyi halden serbesti ödülü verin, siz böyle sapık, bir toplumsunuz işte!!! - Tuzu kuru insanda! vicdan yok mu? -Okumak, Düşünmektir. Anlamak, Görmektir. -Şu söz bu günlerde, altından bi parça daha değerli � Elimden gelse, bütün dünya okullarının programlarına ''insanın insanı sömürmemesi'' adlı bir ders koyardım. İsmail Hakkı Tonguç Sıkıntımız bundandır. Eşitlik yok. Evet herkes eşit değil, başkası yüzünden hayatımız zehir Cehenneme dönüyor. Kavganın kökü de buradan çıkıyor. Biri üstte... başkalarının omuzuna basarak sömürerek, çıkıyor! Eğitim insanı maddi planda üstün tutmamalıdır.Herkes aynı " eşit haklara" sahip olması lazım... -Sen erdemini, ahlakını dinden alarak uyğuluyorsan, iyiliğide kötülüğüde allah üzerinden yapıyorsan sen ahlaklı, vicdanlı, erdemli değil, korkaksın! - KORKUYORUZ ÇÜNKÜ! Çok inanıyor. Ama bilmiyoruz. Çünkü zihnimizde yarattığımız tanrıların gazabından korkuyoruz. - Cesur görünen korkaklar var. Yaşarda görürsün! - İnsanlar üç sınıftır: Kendini bulanlar, kendini bulamayanlar, kendini bulduktan sonra, değerini bilmeyip tekrar kendilerini kaybedenlerdir. - Etrafımızda vicdanlı insan kalmadı diye; Bizimde vicdansız olmamız gerekmez!


- Kaygı daima yararsızdır, çünkü hiçbir şeye yaramaz! - Kapitalist sistemde yaşamak, insanlığın kaybıdır! - Mevcud yaşayan insanlık, gelinen düşünce biçimine dahi ulaşamadı. - Yağmurlar olanca şiddetiyle üzerinize cömertçe suyunu akıttı, Sizler kendi türünüze ne kadarda çimri kesildiniz. Sonsuz kalacak gibi! - Güneş ışığını, ısısını ayırmadan size sınırsız, süresiz, verdikçe verdi. Üzerinize yaydı, Sizler; Yaşayanlarla hiç bir şeyinizi karşılıksız paylaşmadınız. - Dağlardan taşlardan vadilerden içesiniz diye, su size geldi doğadan, Siz ey nakörler onu bile kendinizden olan türlere sattınız çok gördünüz. Ben bu dünyada sizden Vahşisini görmedim. - Cehalet piyasasında yalanlar tekrar edilmesede havada kapışılıyor. Biz gerçekleri kabul görsün diye tekrar tekrar ettiğimiz halde hiç alıcısı yok ! Neden? - Bakıyorlar ama görmüyorlar. Duyuyorlar ama işitmiyorlar. Konuşuyorlar ama anlamıyorlar. Yaşıyorlar ama düşünmüyorlar! - Aradığını bulamayan, umutsuzluğa düşer. - İnsan içindeki dehayı keşfettiği oranda düşünürleri daha çok anlıyacak, onlarla bir bağ kurup sevecektir. Aksi halde hep Şımarıkca aptalca! burun kıvırıp geçip gidecektir. - Dünyada görmek istediğiniz değişim olsun. - Fayda; ve faydalı olmak ne demek? Karşılıksız, her hangi bir üçret beklemeden almadan, canlıların yararına yapılan iyi güzel her şey. Zarar vermemek de dahil, zararlı olana engel olmada aynı şeydir. - Eğer gerçekten tanrı OLSAYDI ateistlikte olmazdı! - Aslında tanrılara, zorbalara, zalimlere değil, öğrenmeye okumaya boyun eğmek gerekiyor. - Korkmam deme, herkes bir şeylerden korkar. Neden korktuğun önemli, niye korktuğuna bak, korku aşılabilir bir durumdur. Herkese ya dinden yada onun ürettiği yobazın zorbalığından bize bulaşmış kötü bir huydur! - Doğanın varlığı için insan şart değildir. Ama insanın varlığı için doğa şarttır!


- Sorulara cevap bulamayanlar, bir tanrı yaratırlar ona mal ederler! tanrı yaptı dedin mi, konu biter! - Dinden beslenen ülkelerde bazı şeyler vardır ki; O söz konusu olunca her şey bir fısıltıdan ibarettir. ORTADOĞUDA ve TÜRKİYE'DE Şehvet söz konusu olduğunda, HER ŞEY FISILTIDIR. - Çocukların neden “BUGÜNÜ” yoktur? Neden? Her siyasetçi onları gelecek için ertelerler? 1950 Çocuklar bizim gelecegimiz. 1970 Çocuklar bizim gelecegimizdir. 1989 Çocuklar bizim gelecegimizdir. 2000 Çocuklar bizim gelecegimizdir. 2018 Çocuklar gelecegimizdir. ? şimdisi olmayan anı olmayan çocuklarımızdır. Çocuklar için gelecek gelmez bitmez! Onlar hep yok sayıldılar neden? Şimdi “O çocuklar büyüdü” ama yine çocuklar geleçek için var denilir.! Bitmeyen gelecek! tükenmeyen gelecek! şimdisi yoktur gelecek! Ertelelen hayattır. Çocuklar sanki reklam aracıdır! Çocuklar sanki büyüklerin geleceğini garanti eden bir yatırımdır! Gelecek için yaşayan çocuk! Şimdisi olmayan çocuk! Çocuklar “şimdimiz” olamaz mı? Şu “an” çocuk olamaz mı? Çocuk “O daha hep çocuk” mudur? Ben sizi hep dinleyeceğim ama, siz beni dinlemeye tenezül etmiyeceksiniz öyle mi dir “çocuk”? Çocuklara şimdi ki günü “zehir eden” büyükler.! Dur sen büyüyünce yaşayacaksın! Dur ve bekle, bizim sıramız hele bir geçsin! sıra sanada gelecek !!! Bitmeyen ve de “gelmeyen” “O” sıradır!!


Yaşamak! tabi ki büyüklerin hakkı! ÖYLE Mİ? Ve biz büyükler çocuklarımızı yarınlara mezar ettik onları şimdiden gömdük! öldürdük yok saydık! - Öldürmekle ne kurtulmuş olur? Topraklar mı? Kitap mı? Din mi? Tanrı mı? Kendini ölümsüz mü kılacaksın? Öldürmekle ne kurtulmuş olur? Ne sen ne de sevdiklerin, kendilerini ölümden kurtaramaz iken! Sen ne için öldürürsün ki? Sen bir Alem, Öldürdüğün Bir Alem değil değil midir? - İnsan kitap için olmaz. Kitap insan için olur. Kitaplar insan oluşturmaz. İnsanlar kitapları oluşturur. Kitapdan daha üstün ve değerli olan onu oluşturup yazandır... -En büyük sorun: İnsanların birbirinden farlık olduğunu bir türlü kabul edemeyişimizdir. Herkes her insanı kendisi gibi düşünmeye kendisi gibi anlamaya zorladığı için savaşlar, kavgalar, dinler, tanrılar, oluştu çoğaldı süre geldi! Çözüm açık: Herkesi birakın olduğu gibi kalsın. Bu Hayatın saklı gibi durun bir gerçekliğidir. !!! Öyle kabul edin sorun olmaz. Kendi algınız dahi sizin gerçekliğiniz, başkasınında algısı onun gerçekliği, herkes eşit bu nokta da! - ...durum tesbiti yaparsın. Bu senin gerçekliğindir. Birisi ne anlarsa anlasın! - İsrarla bazı şeylerin üstünde yogunlaşırsan, içindekini açık edersin. İşte o senin gerçekliğin olur. - Dünyanın cennet olmasını arzu etmeyen, ve buna çalışmayan insanlar aslında kötü insanlardır. - Zaaflarını, eksiklerini görüp yüzleşmek bir nevi sonradan edindiği ama kendisine ait olmayanları görüp üstüne üstüne giderek çözmek, bu da merak ile, ilgi ile, bilgi ile


olur. Esktra bir çaba şarttır. -Bana öyle geliyor ki; Aynı dili konuşmalarına rağmen, çok az insan diğer insanların anlattıklarını anlaya bileçektir. -Daha çok anlamak istemeyen, şiddet yanlısı savunma modunda olacaktır. -Bilmek istemeyen 'kendi dogma'sını başkasına dayatma çabası içerisine girecek, gereksiz zorlama yapacaktır. Bu tür insanlar sabit fikirli yeni düşünceye kapalı düşünmeyen inanç modunda kalan cahillerdir. Alıcı değil uzak durun. -Yeni nesil gençleri dışarıda bekleyen en büyük tehlikeler, eğer zihinsel gelişim beslenme göstermezler ise, kışkırtıcı içten gelen arzuların esiri, şatafat, lüks, şehvet, aklı kuşatacak unsurlar olacaktır. Bu cazibe çoğunun gelişimini bitirmiş, daha insanlaşamadan cahil sıradan insanların arasında kaybolmuştur. -Temiz duygularınızı hak etmeyen insanlara vererek, harcamayınız. Değmiyor inanın değmiyor! -Yanlızlığa kendisini alıştıramayan insan iç dünyasında yükselemez gelişim, dönüşüm, evrim bilinçine ulaşamaz!!! Bu kanıtlanmış bir somut gerçekliktir. -DİN sahtekarlar için kullanışlı maskedir! -Ateist düşünce, bir anda sahip olabileceğiniz bir fikir değil. Okudukça, araştırdıkça, düşündükçe ulaşmak zorunda kaldığınız bir sonuç. -Geçen gün; Hava güneşliydi haberlerden, olaylardan gelen bir iç sıkıntıdan kendimi aldım yürüşe götürdüm. > Yoruldum bir banda otruyam dedim yanlızlık ve yorgunluk hali vardı bünyemde, > Filim şeridi gibi bir çok gelip geçti zihnimden. Sahil kenarıydı yanıma bir kedi çıktı geldi yanıma iyice sokuldu... Bende elimi ona götürdüm bir iki başını, boğazını kaşıdım bundan hoşlandı kuçağıma atlamak istedi, tüylerini döktüğü için müsade etmedim, bunu üç sefer denedi neyse vaz geçti yanımda biraz oturdu. > Daha sonra kalkıp gitti.. Onun hakkında düşünmeye başladım. Bir başına dışarıda kalmak nasıl bir duygudur? ev yok! din yok! mezhep yok! yiyecek yok! bir dolu tehlikelerle karşı karşıyasın! zor


olsa gerekdir! yapa yanlız olması beni hüzünlendirdi... Beni düşündürdü bana beni hatırlattı... bir baktım tekrar geliyor yine atladı banda yanıma geldi sürtünmeye başladı yine elimle bunu sırtını sıvazladım hoşlanıyordu ilgiden yine ayaklarını atmak istedi belliki kucağıma çıkıp kendisini yakın ilgiye biramak itiyordu yine müsade etmedim bunlar dışarıda olduğu için çok tüvlerini döküyorlardı göz göze geldik bana dik dik baktı, bende ona baktım... Acaba benim bu halime acıyormudu diye içimden geçirdim... duygulandım yalan yok gözlerimden yaş geldi. Birikmişlikde vardı bu da ilk defa olunca... doğa bana neler ögretmek istiyordu acaba diye kendime sordum? Orada öylesine 4 saat kalakaldım. ve uzun uzun düşüncelere daldım... Kedi tekrar uzaklaştı bir daha geri gelmedi gitti. - Bir şeye yoğunlaşmak insanın içindeki saklı dehayı açık eder. dışarı çıkarır. - “Dünya, hiçbir şey bilmediği halde, bildiğini sananlarla doludur. Bütün kötülükler, haksızlıklar bilgisizlikten doğar. Haksızlık yapmak, haksızlığa uğramaktan daha acıdır.”Sokrates ----Haksızlık yapmak, haksızlığa uğramaktan daha acıdır.”Sokrates----bizi bize getiren şey bilgi ile bilinçtir. bana bu filozoflar bir ilaç gibi geliyor. her birisi bir kandil sanki onlar içimizde yaşıyorlar. Halkını tüketen devletlerin kendileri de tükenir! Platon / Eflatun "Zorba yobaz korktuğu için, halkı suçlu görür bu onun sonunu hızlandırır. - Yükselt Ses tonunda konuşmanı değil, düşünceni fikrini yükselt. Acılarını değil, sevincini yükselt. Savaşlarda ölümü değil, Adalet ile barışını yükselt. Ne öfke, ne de kinini değil, Sevgi ve merhametini yükselt. Rekabetini değil, paylaşımını yükselt. Kavganı değil, huzuru yükselt.


Hırsını değil, bilgini yükselt. Malını değil, erdemlerini yükselt. Yobazı değil, aklını ve bilimi yükselt. Tarafını değil, tüm insanlığını yükselt. - Toplum içinde yapmadığınız "şeyleri" neden? toplum içinde "anlatıp" onları dedikodusunu yayıyorsunuz? - Tüketerek tükeniyoruz.! - Tekeniyor muyuz ? Tüketiyor muyuz? Tüketerek tükeniyoruz.! - Kitabın içindeki bilgi dünyaya çıkıp iyilik getirmez. İnsanda somutlaşırsa faydaya döner dünyayıda değiştirir senide... -Dünya neden sizin arzu ettiğiniz düzeyde değil? Yoksa yeterince Arzu mu etmiyorsunuz? Şu halde arzu ettiğiniz şeye uygun davranıyor musunuz? - Güce tapan, gönüllü köleler, şehvetlerine öyle düşmüşler ki; Sakın iktidar sofrasından kırıntı toplayanları fazla zorlama! Yoksa, seni "hastasın yaftasıyla" damgalarlar.! - Bazı tipler var ki; Aradan ömürleri tükensede, yüzlerce yıl geçse de evrilmek istemezler, bunlar çıkarına tapan, tuzum kuru ya gerisi hiç umurumda değil diyen şahsiyetsiz, kişiliksiz, cahil, beslendiği yer zorbada olsa hayinde olsa yobazda olsa hep oradan yana tavır alır. Ve oradan gelen her pisliğin üstünü üstünü kapatmaya çalışır gönüllü yobazın borazanlığını yapar bunları usluplarından sözlerinden hemencecik tanırsınız. En nefret ettiğimde bu işbirlikçi alçaklardır. Altan alta eleştiri yapanları susturmaya matuf susturma çabasına girişirler. Bu dikta rejimler bu tip zayıf karektersiz kişiler sayesinde ayakta durur işte bu vicdansız kansızların suç oltaklı budur. Bu payanda direkler her dönem olmuştur bu dönemde vardır bunlar bazen kadın bazen erkek olarak karşımıza çıkarlar - İllada bir şeylere inanacaksan kendine inan. Çareyi hayali dost! hayli düşman aramakta bulma! Ne arasan içinde kendinde ara, bulacaksan kendini ara bul. -Zihinsel gücü elde edemeyen her çıkış, her eylem, sonuçsuz kalır ve hedefine ulaşamaz.


-Bir teorinin eyleme dönüşüyor olmaması, onun başarısızlığı değil, onu bireylerin yeterince sindiremeyişide saklıdır. -Tanımak ve bilmek istediğin şeyin, bütününe bak! -Asıl sorun teorisyenlerin çokluğunda değil, Teorisyenlerin birbirini yok saymalarında ve bir birilerini rakip gibi görmeleri ve gösterilmesinde yatar, yanlış olan budur, ve bu gücü kıran bir bölünmedir. -Anlama çabasında olmayanlar; Pişman olacakları bir yaşam içine kendilerini sürüklemiş olurlar. Şikayet etmeleri tenbelliklerini haklı çıkarmaz. - Sıradan insanların karanlığı aydınlatanlardan bu kadar neden nefret ettiğini anlıyorum. Yapacakları pis ve adi işlerin aydınlıkta açık olacağını çok iyi biliyorlardı ve korkuları bu yüzdendi. - Kötü karekterli güvensiz insanların aydınların varlığından bu kadar rahatsız olmalarının nedeni, onların vicdanı olmaları ve yanlışlarını onlarda görmelleriydi. - Yanlış insanlar kıskanc olurlar. Yanlış insanlar saldırğan olurlar. Bir insan hem korkak, hemde güvende olamazdı. İster ki; sürekli karanlık olsun ve pis işlerini hep orada yapsın... - Bir insan düşünen ve düşündüren insanlardan, neden bu kadar nefret eder ve saldırğanlaşır? - Okumalar araştırmalar insana ne kazandırır? Dışarıdan insan hareketlerinden sımalarından tavır ve konuşmalarından karekter analizi kişilik profili yapılabilir. İyi karekterli biri mi? Kötü karekterli biri mi? Vicdanlı mı, vicdansız mı? Sıradan insan tipimi, yoksa üst insan tipimi, şeklinde okumaları konuşmadan da çıkarsanım yapabilmek mümkündür. Bu durum okuma yapmayan, Ortadoğu toplumlarında pek çoktur, ve bu tür sıradanlıkta olan oldukça fazla insan kalıpları mevcuddur. Robotlaşmış bozulmuş insan tipleri analiz ölçemezler. Onlar gibidirler. Yerler, içerler, ve inançlıdırlar ama bilmez, anlamaz, düşünemezler. Animal boyutta kalmak budur işte. Farkında olanlar ile olmayanlar bir değildir. Okumlar araştırmalar insanın karekterini kendine getirir kişliğini oturtur. Bakış acısını olumlu yöne doğru kalalize eder.


İnsanlaştırır, Savaştan yana değil barışdan yana yapar öldürme modundan çıkartır, yaşatama eksenine kaydırır. Bunun zıddı cehalet, zorbalık, baskı, şiddet, tehdit, yalan, hile, hurda, çalma, çırpma, bozugunculuk vs... Bu türlerin dışa vurumlarında, erdemli insanlara saldırgan tutumu bu eksiklikten ileri gelir ve kendisini gösterir. Bunun için en büyük savaş cehalet ile yapılan savaştır. Buda eğitim ile bilgi ile olur. Silahla olmaz, inançla olmaz. İnanç insanı sorgulatmaz animal boyutta birakır. İlk çağların düşünüş biçimide birakır "tanrı kim"? sorusunu sordurtur. "Başkan kim" olacak'da kalmak bunun gibi... Oysa yaşanan yeni çağın sorusu bu değildir. "Nasıl olacak? Ne olmalı?" Sorusunu bir toplum sormuyorsa orada ilkellik vardır. Gelişme olmamıştır denilebilir. Animal boyutta kalış budur işte. Bunun güç kazanması insanlığın kaybınadır ve çok zararlı sonuçlar doğuracağktır. Tehlikeli olanda budur. Bu tehlike var mıdır? Vardır. Buna fırsat verenler malesef bunun bedeli acı bir şekilde verecekler ve veriyorlar. Bilim akıl buna imkan vermemeliydi önünü kesmeliydi... Ancak ne yazık ki; Burada bilimin öncülüğünü yapanların tutum ve davranışlarında onların "çıkarları, zevk ve eğlenceleri, adi alışkanlıkları" onları bu çıkmaza süreklemiştir. Bu egosal alışkanlıkları sağlıklı düşünmelerinin önünde bir perde olmuştur. Ve onları onurlu iken! onursuz, kişiliksiz, kimliksiz, bir duruma itmiştir. Bunun yansımalarını yaşanan bencilliklerde görmek mümkündür. Bir kesim sürekli zengin bir kesim sürekli yoksul... Eşitlik paylaşım olmalıydı, huzurun bütün katmanlara yayılıyor olması gerekirdi. Ama bu olmadı. Eksik olan budur. Bundan sonraki tutum bunu umulur ki dikkate alır. Nihayi hedef, hep birlikte huzurlu, eşit, paylaşımdan yana, sömürüsüz, sınırsız,


sınıfsız, savaşsız, tüketimden yana dönük olmayan, bir tutum ve halin tüm dünyaya egemen olması için çalışılmalıdır. Akıl bilim güctür. Sözünü sözde birakmıştır. Somut aktif bir duruma getirip çıkarmamıştır. İnsanlığa daha rahat bir dünya birakmamıştır. acıdan, savaşdan, sömürüden başka! Bu durumdan çıkış: Yeni nesillerin çabasına, bilgi ve bilinçine, akıllı olmasına kalmıştır. Bundan alacakları derse bağlıdır. Birazda yanlışın net bir biçimde akıl ile ayrışmasına görülmesine bağlıdır. İyi ve temiz bir akıl ile yanlışı tesbit etmeyenler, doğruya yönelemezler bunun farkında olmayanlar boş vermişlik içinde, teslimiyetci bir tutum sergilerler ve bunlar zaten kaybetmişlerdir. Bunların yansıması; eğlence, seks, tüketici, hurda, yığınından öte değildir. Sanırlar ki sürekli içmek, seks köleliği yapmak, büyük bir meziyet, büyük bir üstün başarıdır. Sıradanlık kalitesiz bir sürü oluşturur. Onlarda çıkarlarına tapmış, güçler tarafından sömürünün çarkını çevirir, savaşlarda öleçek ceset olarak görülür. Ortadoğuda yaşananlar tamda budur. - Boş adam'a zaman geçmez, Dolu adam'a zaman yetmez. - Para tanrı değilse; Neden onu paylaşamıyor sunuz?

** - İnsan yetinme ve yeterlilik, sona erme duygusunu neden hiç kullanmaz? Yetişkinlerde eksik olan duygular çocukluğun izlerini taşır. karakter ve mizaç, kişiliğin birer parçasıdır. Çocuk doğduğunda tümüyle başkalarına muhtaçtır. Ona bakan, onu koruyan, doyuran birilerine ihtiyacı vardır. Aslında onlar yetişmekte sorunlu nesillerdir. Dini kullanan toplumlar kapalı tutuklu sorunlu illetlidirler. Şekil A'da sonuçlar görülüyor. Sürekli kan, savaş, vahşet, ölüm, tehdit,hırs, öfke, doyumsuzluk, yetinmeme, küfürleride meyvalarıdır. !!! Çoucuklukta Onay görme duygusu, takdir edilme duygusunun yeteri kadar verilmeyişi... "Şöhret" olarak karşımıza çıkıyor... "Ünlü olma iç güdüsü" bunun bir eksik oluşundan doğmuştur.


Çocukluk ve ergenlik çağlarında görülen pek çok sıkıntı-sorun, aslında çocukluk dönemine ait ( travmatik yaşantı- doyum ? doyumsuzluk ? Çocukta kaygı, dayanak arayışı ve sürekli kontrol ihtiyacına yol açabilir. istekler ancak ağlama, bağırma gibi tepkilerle ortaya konabilir. Yetişkinleri anlamanın bir yoluda, çocukları iyi anlama ve kavramadan geçer. İnsanlarda olması gerekenler, çocuklarda olanların toplamıdır. Çocuklar büyüklerin aynasıdır. Çocuktan öğren. Biz yetişkinler yetişmeden, çocukları bozuyoruz... Kendimize benzetmeyi eğitim sanıyoruz. Çocuklardan mı öğrensek? Yoksa onları eğitsek mi? Nerede yanlış yapıyoruz? eğer bir çocuğu korkutarak yetiştirirseniz korkmayı ögrenir. Şöhret olma nereden geliyor? Çocukken yeteri kadar ilgi görmeyenlerde ileri yaşarda oraya çıkan bir durumdur. EĞER bir çocuk kavga ve gürültü içinde yaşarsa, kavgacılık öğrenir. EĞER bir çocuk korku içinde yaşarsa, korkmayı öğrenir. EĞER bir çocuk daima ona acıyan insanlarla beraber yaşarsa, kendini zavallı hissetmeyi öğrenir. EĞER bir çocuk kıskançlık içinde yaşarsa, nefret etmeyi öğrenir. EĞER bir çocuk cesaret ve heyecana değer verilen bir çevrede yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir. EĞER bir çocuk övmeyi bilen insanlarla beraber yaşarsa, başkalarını da takdir etmeyi öğrenir. EĞER bir çocuk sevgi içinde yaşarsa, sevmeyi öğrenir. EĞER bir çocuk kendisini adam yerine koyan bir çevrede yaşarsa, hayatta erişmek için çalışmaya değer bir amacı olmasını öğrenir. EĞER bir çocuk dürüst hareket eden insanlar içinde yaşarsa, adaletin ne olduğunu öğrenir. EĞER bir çocuk sözlerine güvenilir insanların içinde yaşarsa, gerçeğin ne olduğunu öğrenir. EĞER bir çocuk açık bilinçli, güleryüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa, dünyanın gerçekten yaşamaya değer güzel bir yer olduğunu öğrenir. Ann Landers Bilgi istemez avuntu ister bizim millet . Bu yanlızlık asildir ve seni geliştirir besler. Ah


ahh onlar bunu bir fark etseler. Dünya böyle mi olurdu? Yanlız kalmayı beceremediğimiz için acı çeker, kavga eder, savaşırız... - Tamam varsayalım ki ben aptalım, ve hakkımı arayamadım, savunamadım! Peki benim hakkımı, hukukumu gözetmeyen, benim hakkımı yiyenlerin aptal olmadığını mı söyleyecegiz? Onlar çok mu akıllı, onların hiç mi suçu yok? - Bedensel hastalıklara yakalanmanın en büyük nedeni, zihinsel hastalığa yakalanmaktır. - Modern dönemlerde bilimin en büyük hatası; Bencil, çıkarcı davranması ve insanlık için küresel ölçekte daha etkin rol oynayamaması ve alanı bir takım karanlık güç odaklarına terk etmeleridir. Teknik anlamda ileri gitmiş bir ülkenin diğer ülkelerin halklarının rafahi için ne gibi etkin rol aldıklarını göreniniz var mı? Örneğin Japon'ların başka ülke hakllarına götürdüğü bir erdem var mı? Teknolojiyi sadece satıyor. Ben üretimine satışınada karşı değilim... Demek istediğim şudur. Neden güçlü ülkeler "savaşları önleme adına" çevreyi önleme adına, hayvanların yaşam hakkını savunma adına, kitlesel, evrensel ve topluca bir caba gayret içinde değiller? İsteseler bu büyük güçler dünyayı eşitleyemez mi? Bu olumlu yönde değişim dönüşüm sağlıyamazlar mı? İsteseler dünyayı daha yaşanır güvenli bir yere dönüştüremezler mi? Bu bilgi bilinç bilim onlarda yok mudur? Varsa neden bencil davranıp kendilerini düşünüyorlar mevcud refahı başkaları için neden götürmüyorlar böyle bir endişeleri neden yok? Yobazın eline silahı neden birakıyor, göz yumuyorlar? Bilim, bilgi güç ise; Neden bunu tüm insanların hayrına, huzuruna, mutluluğuna kullanmıyorlar? - Yalancı din adamlarını ve politikacıların sözde başarıları onların zeki ve akıllı olduğundan kaynaklı değil, bilakis kurnazlıklarından ileri gelir. - İnsanlığın faydasına kullanılmayan her bir gelişme, güç uygarlık ve erdemden sayıla bilir mi? -Savaş Süriye halkının erdemlerini ortaya çıkarmadı, zaaflarını şehvete döşkünlüğünü ortaya çıkardı, zor şartlarda dahi korumadan çocuk yapmayı terk edemediler. Enerjilerini kalıp ülkesinde kullanmadılar. Bu durumda onların çok zayıf olduklarının bir kanıtıdır. -Günümüz reformcularının yaptığı, eski umudun yerine bir benzerini koymakdan öteye bir şey yapmadılar. -Neyin üzerine fazla düşersen, onu beslersin ve zihin o yönde kuvvet kazanır.


-Dinden beslenen reformistlerin yaptığı aynı umuttan öteye bir şey değildir. -Genelde Ortadğu toplumu ve özelde Türkiye de dahil hiç bir teknolojik ürnünlerini kullanımını hak etmiyor! Yırtık bir gömlek gibi üzerinde sırıtıyor... Emek vermeden tüketiyorlar.. -Soru şu: Hitleri tanıyan, okuyan bilen kişi o nun yerinde tıpkı o nun gibi olmak ister mi? İstemez Neden? Çünkü sonunun nasıl bittiğini de biliyor ondan! -Dünyada yaşarken onun sıkıntılarından kurtulmanın formülasyonu var mı dır? Yok mu dur? Vardır ; O nu boşar arkana atarsın, O nu önüne katarak ondan kurtulmak imkansızdır. -Bir karadeniz sözü der ki; Sevduğunu alamayisan, Aldığunu sevecesun! - Güvenin olmadığı yerde, sevgi yeşermez. Korkunun olduğu yerde, güven gelişmez. - Eleştiri kültürü olmayan toplumlar habire tapınak yaparlar. Cehalet geçer akçedir oralarda. Felsefe insana düşünmesini ögretir. insana yolda olmayı öğetir. Din içinde kalan insanlar. Felsefe yapamazlar. Bilim yapmak için dini terk etmek esastır. Din düşünmeyi ve aklı yok sayar, onda felsefe inkarı vardır. Felsefeye karşı olmak insan olmaya düşmanlıkdan öte bir şey değildir. Din adamı masalları papağan gibi tekrar eder taşır düşünmezler. Felsefe bağımsız olmayı ve sorgulamayı esas alır.. Dinden filozof ve bilim insanı çıkmaz. Eğer farklı düşünürseniz, sizi yanlızlığa terk ederler. Düşündürürseniz size düşman olurlar. İnsanlar ezberlerinden uzaklaşmak istemezler. Ortadoğu ve buna Türkiyede dahil üreten bir toplum değildir. Tükeretek birbirilerini tüketirler. -Kimse sorumluluk almak istemiyor, bir ucundan tutmuyor, pes ediyor, kolay olanı seçiyordu, yorulmak, gayret göstermeyi kayıp ziyan olarak görüyor, mevcud sistemin içinde kaybolmayı sıradanlaşmayı büyük ödülmüş gibi avutarak kendini terçih ediyor. seçimini yapıyorlardı. Bu düzen içinde kendini bile bile gömmek, yok oluştur. Zorluğa rağmen kendisini çıkar gözetmeksizin bütün gücünü şehvetine rağmen, arzularına ragmen, mücadele edenlere kuçak dolusu sevgiler onlar her


çağda ve her dönem azınlıkta kalaçak ve tarihin akışına yön verenlerde onlar olacaktır. Yoğun baskı var! İnsanlar pes ediyor. Yaşama seviçleri ellerinden alınıyor. Umutsuzluk kol geziyor. İflas edenlere içralık işlem yapılıyor. Çürüyerek dibe vuruyor. Yaşamları erteleyerek. Acılar bile hafif kalıyor. Çürümenin gölgesinde. Ne dostlukların, ne erdemin hatırı bile kalmadı. Artık insanlar insan tüketiyor. Moderin çağın sıkışmış aralığında! Bazı gözyaşları hep... hep içe doğru akıyor. hep içe doğru akıyor. - Olumsuz olaylardan eğer ders alabilseydik, Onlardan beslenir olumlu yönde bizi beslerdi... - Yaşadığın yeri cennet yapmadığın müddetçe, kaçtığın her yer cehennemdir. -Artık modern zamanlarda her birey, sırtında cantasıyla kapitalizme gönüllü su taşıyor.. -Güçlü olmak, zorba olmayı gerektirmez. Zengin olmak, duygusuz ve vicdansız olmak demek değildir. -Başarmanın sırrı; İnsan kalabilmekte ve sistematik inançların ötesinde saklıdır. -Doğada çalışmaya mahkum birakılan tek canlı türü insandır. Bunun en acısıda bunu yapanın yine insan olmasıdır. Bunu bazen inandırma ile bazende korkuyla başarmıştır. -Bazıları için normal olmak, bir ömür bile yetmiyor. -Başkalarında olmayan, bende var. Bende olmayan, başkalarında var.


-Kapital dünya hedefi, tüketmeye dönük kodlamış, ve adına da başarı demişler(!) -Hayatın amacı mutlu olmak diyenler, bunu elde etmek için ya ele geçirme kodalarıyla savaşa düştü... Ya da çıkarına kurban oldu. Oysa; Şu kodalama olmalıydı. Amaç her şeye faydalı olmak, iyi olup savaşları ve kan akıtmayı terk etmekti. arkasından ne gelir? Huzur, güven ve denge, mutluluk dediğin başka nedir ki? Bir insan hem kavgalı, hem savaşarak, hem kan dökerek, ne huzuru ne güveni ne de dengeyi yakalayabilirdi! -İstersen; tanrıyı ispat adına 10 bin kitap yaz, hepsi boş, anlamsız, bir saçmalıktan öteye geçmiyecektir. -Aklı ve bilimi yok sayan dinler, kalbe tarif tanım anlam yüklediler. bundan da geri durmuyorlar. Zihinlerinin işlevini kalplerine yüklemişler. gerçekle yüzleştikleri halde; güç iktidar uğruna yalana tabi olmaktan asla geri durmuyor. gözleri kan, kin, intikam, şehvet, bürümüş insanlık suçu işliyorlar bunu gözleri kör, kulakları sağır, bilinçleri kapalı, bir biçimde sürdürmek istiyorlardı... Cehalet gücü eline aldığında işte böyle zararlı olur du! Bunu hala anlamıyacakmısınız?! -Bilim insanları ya siyasete girip dünyanın geneline vicdan sunmalı; Ya da vicdansız politikacıların ve sistemlerin kurbanı! -Güc, iktidar ve para insanı bozar. Eğer olacaksa iktidar iki yıl olmalı. Siz parayı dağıtanı seçin. Paraya tapan, dinden beslenen, ahlakı ve vicdanı hiçe sayanları değil. Esasen bilinçli toplumun lidere dahi ihtiyacı yoktur. Nihai hedef bu olmalıdır. -İnsan ya harcıyor; Ya da harcanıyor. Sen ne harca, ne de harcan... -İçinde vicdanın sensizliğinin sessizliği! Vicdan konusunda lafı ne kadar da uzatıyoruz! Vicdansız insan kan döker, vicdanlı insan barışcıdır. O insanlaşır erdemlidir. vicdanın sende faydasına bak, ne kadar iyisin? Kendini test ettir O'na... Vicdan yanılmaz tanrıların yanılırda, yüzleş ve sorunu sor? Bana vicdanlı olmam ne kazandırıyor? Sor ve sessiz ol, dinle kendini gördün mü? Sana söylediklerini? Duyabildin mi? Şimdi anladın mı? Ama sessiz olman, "kendini, kendinde" dinlemen gerekiyordu.


Kendinde kendi sessizliğinde... -Seni anlayan sen varsan, yalnız sayılmazsın! -Yüreğimi yosun tutan ellere verdim. Ne bitirdi, ne yetirdi... Yüreğimi yellere verdim. Ne getirdi, ne de götürdü. -Günümüz insanı; şartlandırılmıştır. Soru şu: İnsanların asıl yiyeceği nedir? Bilincine henüz ulaşamayan bireylerden oluşan toplumlar, yalnış yaptıkları şeyleri doğru sanıp öyle inanabilirler. Artık buna alışmışlık onların yegane doğrusu olmuştur. -İslam ertelenmiş mutlulukların dinidir. İslamın ahiret inancı ertelenmiş mutluluk üzerine kuruludur. -İnsanın zaman aralığında ki; yaşanmışlıkları onu yaşlı, Zihnin duygu ve hisleri olarakta hep genç görecektir. -Sevgi dili aynı olmayan ilişkiler, hiç bir zaman huzur, güven ve mutluluk getirmeyecektir. -Hoş tutma aldatıcı ve değişkendir. temelinde çıkar vardır. Sizin ilacınız; Sizi hoşut edenler de değil, size vicdan olanlarda saklıdır. -Yalnızlıktan kendinize vakit ayırmıyorsanız büyüyemezsiniz. Karekteriniz ve kendinizi bulamazsınız. -Kendinle başbaşa kaldığında, aklına gelen güzel düşünceleri, neden not almıyor yazmıyorsun? -Üzüntü, acı ve yalnızlık her zaman kötü değildir. Beraberinde iyi şeyleride içinde size taşırlar. -Yalnızlık sizi beslemiyorsa, kalabalıklar hiç beslemez... -Biz Ortadoğulular filozofları neden anlama yerine onlardan nefreti seçiyoruz? Ve hep burun kıvırıp tepeden bakmayı üstümüze bir vazife adlediyoruz? -Ego ve kibir daha çok güç ve iktidarlarda olur. Yazar ve düşünürlerde olmaz da demiyorum. Ancak Sürekli onlarda bunu aramak yanlıştır. -Eski alışkanlıkları fanatik bir şekilde savunmak ve korumak, yeni fikirlere açık oluyorum anlamına gelmez. Bu davranış biçimide yenilikler anlamıda taşımaz. -Zihinden eski fikirleri atmadıkça; İnsan oraya yeni fikirleri koyamaz.


-Zaman bize şunu bir kez daha gösterdi ki; Eski ezberlerle yeni şeyler üretilemiyor. Artık yeni şeyler söylemek ve yapmak gerekiyor. Değişime açık olmanında koşulu bu olsa gerektir. -Sabit ve dönük fikirli olmak eskileri savunuyor olmaktır. Açık fikirli olmak, yeniliklerede kapı aralar ve bu hal sizi geliştirir ileriye taşıyan bir durum da budur.... -İnsanların eski fikirleri atmayışlarının nedeninde büyük bir korku vardır. Kaybetme, boşluk ve dışlanmışlıktan gelen cesaretsizlik, riske girememe zayıflığı, gerçekle yüzleşmekten kaçış tamda budur. Bu hal sizi vicdanen hep de rahatsız edecektir. -Yanlış yerde bazen doğru seçimler yapsanızda çoğu zaman kaybedede bilirisiniz. Bu sizden kaynaklı bir durum değildir. -Ben hiç kimseye doğru şeyleri anlatamam paylaşamam önermesi doğru olsaydı. Hiç bu kadar kitap yazılmazdı. Her kitap kendince doğruları bir başkasına anlatmak niyeti taşımaz mı? - Veganlık bir din değildir. Bir felsefi yaşam şeklidir. Veganlık insana ne kazandırır ne gibi faydalar sağlar? İnsanın kendisine gelmesine, özüne dönmesine, vicdanını bulmasına vesile olduğu gibi; Canlı sömürüsüne bir son verir. Eco sisteme katkı sunar, canlıların yaşamasını sağlar, savaşların bitmesine vesile olur. Ölümcül hastalık ve kazaların ve kayıpların az olmasınada neden olan unsurlar olarak sayılabilir . Görüldüğü gibi hem iç, hemde dışa dönük bir çok olumlu yönde katkılar ve faydalar sağlar. Eğer eski bir gelenegi devam ettirirseniz, ne huzur ne sevinc göremezsiniz ne de savaşların önünü alabilirsiniz parça parça "kazalar hastalıklar"(kanser gibi) ile zamansız ölümlere düşersiniz olanda tam da budur. Her gün yaşananda budur! - Yeni fikirlere kapalı olanlar, daha çok zaaflarının ve savaşımını veremediği adi alışkanlıklarının kurbanıdırlar. Ve bunlar dünyada oldukça fazladır. - Zihni kapalı cahil, taklidci bir dindar size ne katabilir? İnatlıktan, fantiklikten, vahşilikten başka? Yaşayarak bunu hala ve hala görmedik mi? Bunu anlamanız için illada boyunlarınızın onlartarafından tek kılış darbesiyle vurulması mı gerekiyor? Bir o kaldı devam edin siz! Umulur ki; Sizin iyiniyetinizi sizi öldürerek çıkarmazlar!!! - Kadın zaafı olan, erdemliler bile tuzaklara düşmekten kendisini alıkoyamazlar. Onları uyaran dostlarını bile sırf bu çıkar ve beklentileri yüzünden harçarlar. Bunlar tutarsız duygu ve hsilerine yenik düşmüş zayıf karekterli kişilerdir. en çokda dönekler böyle olanlardan çıkıyor malesef...! - Dost; Öteki ben demektir. Dostun seni yermekte ve dışlamakta bir kez güvensizlik başlatmışsa. O zihninden seni çıkarmış demektir. Böylece dostun seni değil, Sen dostunu kaybetmişsindir... - Ve bazen de; seninle konuşmak iyi geldi, diyebileceğin birisi olmalı.


- Dost; Öteki ben demektir. Dostun seni yermekte ve dışlamakta bir kez güvensizlik başlatmışsa. O zihninden seni çıkarmış demektir. Böylece sen dostunu değil, Dostun seni kaybetmiştir... - Teorisyenlerin görevi halka bilinç vermektir. Sokağa inip devrim yapmak değil. Onuda yeri gelir yapar elbet ama , daha çok onu geniş halk kitleleri yapar. Halkın zihindeki bilinçi henüz oluşmamışsa devrim nasıl olsun? - "Dünyanın iyiye doğru evrilmesine, barışın gelmesine, eşitliğin olmasına, vicdanı hür, aklı hür, bagımsız bir dünyanın cennete dönüşmesine, kendimi o kadar verdim, o kadar odaklandım ki? Eğer tanrı olsaydı, bu halime bakıp bana her halde bir parça destek verip, yardım ederdi. Bu hal bile onun olmadığının bir kanıtı bir işaretidir.. Benim israrla iyi olmasını arzu ettiğimi o istemiyor, duymuyor, görmüyor, işitmiyor denilir. Eğer varsa!!! ne den kötülük istiyor? ve benim bu iyiniyet cabamı ne den görmemezlikten geliyor?! Bu kibirli bu büyüklenme duruşu kendisine o mal ediyorsa ben de hakkımdır. Onurlu bir dik duruş sergiliyor onada başkaldırıyorum. İşte böyle vicdanlı olduğum için vicdanı olmayan sözüm ona imge tanrıları reddediyor kabul etmiyor varlıklarına inanmıyorum...!!! - Düşünceyi suç sayan toplumlar asla gerçeklere ulaşamazlar. - Felsefe insanların bilinçini açan yegane bilim dalıdır. Şu halde bilinçi kapalı Ortadoğu halkına ne önerilebilir ki? - Uyuyanları bir uyanık uyandırabilir. Ancak; Ne var Ki, Uyuma numarası yapanları sit'tin sene geçsede hiç kimse uyandıramaz! - Yaşamıyor olmak hiç de korkunç bir şey değil. Hayatı yaşamadığında kaybetmiş olmazsın. - Durup dinlemezsen anlıyamazsın! Konuşmaya ara verip yalnız kalmazsan, kendini duyamazsın. Okumaz, düşünmezsen, kavrıyamazsın. Anlamaz, kavramaz, düşünemezsen gelişemez insanlığa, iyiliğe, evrilemezsin! - İnsanoğlu en kolay olana eğilimlidir. Alışık olduğu ezberini cesaretle kolay kolay bozamaz, üstüne çıkamaz. İlk duyduğu şeyleri önce anlamadan, dinlemeden, içine sindirmeden hemen aceleci bir tavırlar reddetme yolunu seçiyor olması bundandır. - Kapitalist sistemin neresinden dönülse kardır! - Gırtlağına kadar suça ortak olmuş, destek vermiş, alkışlamış, gönüllü kölelerin son dönem topu taca atarak kendilerini masum sunma çabaları var. Neymiş?!"Yıllar öncede vardı bunlar." "yok efendim sadece bizim ülkede olmuyor başka ülkelerde de var oluyor." Bunu demekle hem meşruluk kazandırıyor kendisine hemde yaptıkların o kadar pislik var ki onları aklı sıra örtüp kapatmak ister. Aklanmak istiyorsan vicdanına hesap verirsin halka hesap verirsin itiraf edersin suçunu kabul edersin nereye kadar kaçak? Hata yaptın madem Erdemide nedir? kabullenmek ve


sonucununa razı olmak ! -Vicdanın sesi kimden geliyorsa ben oyum. Vicdanın sesi eğer Ermenilerden geliyorsa, ben Ermeniyim. Vicdanın sesi eğer Alevilerden geliyorsa, ben Aleviyim. Vicdanın sesi eğer Yahudilerden geliyorsa, ben yahudiyim. Vicdanın sesi eğer Hristiyanlardan geliyorsa, ben Hristiyanım. Vicdanın sesi eğer Romanlardan geliyorsa, ben Romanım. Vicdanın sesi eğer Ateistlerden geliyorsa, ben Ateistim. Vicdanın sesi eğer kürtlerden geliyorsa, ben kürdüm. Vicdanıma ters, her türlü, yanlış, baskı, tehdit, korkutma, sapıklık, adaletsizlik, vahşet, savaş, cinayet, şiddet, ölüm ve cehalet islamdan ve müslümandan geliyorsa. Ben ne müslümanım ne de islamcıyım Hem o dini hem de o müslümanlığı tanımıyor reddediyorum... - Gözlerini para ve kan bürümüşlere "gerçeği" altın tabaklarda sunsanda, sanki hiç ama hiç faydası yok gibi.. Demek ki; Kapistalist sistem mal ve şöhret sadece bedenleri köle etmiyor zihinleride teslim almış vaziyette. İnsanoğlu bu kadar da mı vicdansız, cansız, duyarsız, hiçsiz olur? - Biz sana ilkeli vicdanlı dik duruşunla yanına geldik. Eğer O ilkelerinden taviz verip zaaflarına yenik düşüyorsan biz sana ne diye değer verelim ki? - Gerçekler çoğu zaman, zayıfların omuzunda yükselir. Zengin ve güçlülerin değil. - Şu dünyada Başka ne arıyorsun? Kendin olduktan sonra, Vicdanına ulaştıkdan sonra! Peki başka neyi öncelliyorsun ki? Eğer vicdanına ulaşmamışsan kendini bulamamışsan! Gelip geleceğin yer; Kendi özbe öz benliğindir. İstediğin kadar bu gerçeklikten kaç, yine dönüp geleceğin yer burasıdır. Kendi aklındır, kendi düşüncendir, kendi mantığındır, kendi özündür, kendi vicdanındır.. - Ne zaman mutlu oluruz? Bir karşılık beklemeksizin faydalı olmaya başladığımız an mutlu da oluruz. - Ne zaman insan oluruz? Başkalarının da haklarını gözettiğinizde, işte o zaman insan oluyoruz demektir. - Türkiye'de bir değer üreten ve fakat yeteri kadar destek ve ilgi görmeyen insanlar var mıdır? eğer varsa ve gerekli ilgi alaka kurulmuyorsa bu ne insanidir ne vicdani nede ahlakıdir. Böylesi etik olmayan davranışları olan bir toplumda ne bilim nede bilge deger üretmez ve o bölgeyi felsefe terk eder... İbn-i Sina'nında dediği gibi


>Bilim ve sanat, itibar görmediği toplumları terk eder< Bu bu kadar açıktır ve nettir. - Yaşarken henüz insanlıktan ders çıkaramayan bazıları; Karşılıksız iyiliğin bir "aptallık" olduğunu söylüyorlar. Kötülük ne kadar da şirin gözüktü onlara! Böylesi insanların sorunları çözeçeğini beklemek. Ölüden sofra kuramasını istemek gibidir... Çağımız şikayetler çağı, çözümlerden kaçma ve soytarılar çağıdır.! - Katma değer üreten insanı yermek; kıskançlıktan gelir. - Değişim bazıları için tuzak, Bbazılarına gelişim olur. - Beni üzecek kadar, size zaman ayırdığım için, kendime acıyorum! - Fikri olmayan, kendini onaylanmaya çağırır. - Hukuku en fazla yok sayanlar, bir gün gelir en fazla ona muhtaç olurlar. - Çok ihtiyacın olduğu anda yanında olmadığını fark ettiğin an, tanrıya olan inancını kaybedeceksin...! - Ey Türkiye Madem bu kadar namuslu ahlaklı ve iyisin! Bu kadar sapıklık, yalan, kadın cinayetleri, hırsızlık, çocuk gelinleri ve tecavüzleri niye var? Başka ülkeleri göstererek pisliğini kapatma, kötülükler örnek teşkil etmez. O ülkelere yeri gelince gavur kafir diyen sensin. Madem bu kadar dindarsın çok camii yapma merakın var o zaman dürüst olacaksın. Namusluluğu, ahlakı, iyiliği önce kendi bünyede kendin uyguluyacaksın. !!! - İnsanoğlu "Dünyaya" bir kere geliyor. Bir birine burayı kendiside ölecek olduğu halde dar ediyor. Dürüst insansanız savaşları kan dökmeyi çanlıları yemeyi terk edin... Hiç bir canlı bir başkası için var değildir kendisi için vardır....! - Halkını aldatan ve yalan yazan gazeteciler varken, başka düşman aramaya ne hacet? Halkına yalan söyleyen, gazetelerden daha büyük düşman olabilir mi? "Bilği zihnin ve bilinçin besinidir. Şehvet animal duygu ve hislerin besinidir. Hangisi baskın çıkarsa vucudu ele geçirir. "Düşücen büyük, yaşantın küçük olsun. "Toplumları düşünceye sevk edecek tek bir şey vardır. O da felsefedir. "Türkiye Dönekler, hayinler, sapıklar, korkaklar, cahiller ve aptallar ülkesine denir. - Eğer bir ülkede kendi insanlarını kandıran bir medya varsa, o ülkenin başka bir düşmana ihtiyacı yoktur. - Halkına gerçekleri söylemeyen medyadan daha büyük düşman var mıdır?


- Ahh! Dostum Ahh... İnsan bulmak, insan kalmak ne kadar da zormuş... Ne kadar da çorak arazii!! Her biri ayrık otu, Her biri bir ısırğan otu gibi... - Güçlü olupta çömert olanı Bu Dünya göremiyecek mi? Hep aç gözlü mü görecekti bu dünya. Hani o güclü olduğunu düşünen zorbalar bir tane geriye kaldı mı? Bir bir gittiler ektikleri zulümleri döktükleri kanlarıyla. -Eğer çok rahatsan! Her şey yolunda bir sorun yok demektir. Herkes huzur içinde, her insan güvende, herkes çok mutlu ! Öyle mi? -Bir rahatlığın içindeysen; hiç bir şeyi sorun etmiyor, takmıyor, düşünmüyorsun demektir. -Deniliyor ki: Şeytanlar Dünyayı sürekli cehenneme çeviriyor. Peki şuana kadar neden bir melek çıkıpta Dünyayı cennete çevirmez? -Sistem mi insanları böyle kötü yaptı? Yoksa kötüleri mi, bu sistemi oluşturuyor? -Sorumluluk almıyor; Ama şikayet ediyor! -Sonra öyle bir nesil geldi ki; Kendi dilinde "ezanın okunmasına" şidetle karşı çıkıyor. Din böyledir! "Kendi diline" seni düşman eder.! -Dünya hiçbir şey yapmayanlar yüzünden böylesine bozuk, böylesine dengesiz ve yaşanmaz halde, tehlikeli ve güvensiz! -Türkiyede vicdanlı insanların kazanma itimali hiç mi yok? -Ahşisin insan vahşi başkalarına acı hüzün yaşattın vahşisin insan vahşi, hiç huzur vermiyorsun hep keder saçtın hiç paylaşmadan hep hırs yaptın, savaştın vahşisin insan vahşi... - Yumurta dıştan bir güçle kırılırsa yaşam son bulur, içten bir güçle kırılırsa yaşam başlar. Zira gerçek dönüşümler hep içten gelir. - Değişim ve gelişimde; Dıştan müdahalede terçih seçim yoktur. Zorlama dayatma vardır. İçten gelen ançak seçilimdir terçihdir. Bir şeyi hiç kimseye zorla, kabul ettiremezsiniz! - Neden insan bilgi ile aydınlanma noktasında, bu kadar ketum ve nankör?


- Hayat bir yumurtadan çıkar. - Partiler ve idolojiler yok iken, insan vardı. - Gezegen bana ait değil, kimse benim için gelmedi DÜNYAYA! - Çok konuşuyoruzda; Ne oluyor? Elin sıkı mı yoksa, çömert misin? Açık sözlümü müsün yoksa, çimri misin? Aceleci misin yoksa, sabırlı mısın? Kendinde misin yoksa, taklidci misin? Doyumsuz musun yoksa, yetinen misin? Faydalı mısın yoksa, menfaatperest misin? Kolaylaştıran mı yoksa, zorlaştıran mısın? Düşünenlerden misin yoksa, düşünemeyenlerden misin? Yoksa sen; gözü paradan seksten başka bir şey görmeyen, zavallı bir köle misin?! Bilinç var olmanın ön koşuludur. Carl Gustav Jung "Hiç bir zaman bize gerçek hastalar gelmez, gerçek hastaların hasta ettikleri gelir. Psikiyatrist Atasözü - Büyük bir bütün, çok küçük parçaların bir araya gelmesinden oluşur. - Ne kadar ütopya gerçek oldu. Olması gereken bir çok şey de ütopya oldu. - DİNDAR KAFALARIN BEYİNSİZLİĞİ: BUNLARA GÖRE RUH HER ŞEYDİR RUH DÜŞÜNÜR RUH UCAR RUH SONSUZ YAŞAR RUH CENNETE KOŞAR RUH BEYİNDİR ONLARA GÖRE BAKIN HEMEN HEMPSİ BÖYLE DÜŞÜNÜR! Beyin bir yağ ve et parçasıdır. Tüm güç ruhtadır. Beyin kasapta var görüyorsunuz, bir güce sahip olmasının imkansız olduğu açık. Allahın üflediği ruh güç sahibidir. Adnan Oktar 14 Mart 2018 Ruh diye bir şey yoktur. Bu küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş bir şeydir!

İnsanın kendi öz benliğine birde ruh ekleyip varlığını kendisini canını görmezden geldiler. İnsan bir bütündür. Canıyla kanıyla kemiğiyle insandır hepsi kendisini oluşturur.


Ruh diyerek kendisinden öte bir boyuta çıkarıp olmayanı canından üstün gördüler. Yine kendisine bir bölünmüşlük alanı reva gördüler. Adına tin ruh kutsallık kılıfıda giyidirip insanı insanın özünden kişiliğinden kendisinden uzak tuttular. Kendisine yabancılaştırdılar. İnsanın kendisi neyse odur. Onun dışında ne kutsalı vardır. Nede candan öte bir ruhu vardır. Değerli olan insanın kendisidir. İnsan canıyla düşünceleriyle kanıyla karekteriyle kişiliğiyle bir bütün olarak ele alınır. Duyguları hisleri ayrı kutsal düşü tini ruhu ayrı kutsal kemikleri damarları ayrı kutsal denilemez?? İnsanı kendisine dahi düşman edecek bir olgudur dinler. Ruh ikilemine maruz birakarak insanı insandan uzaklaştırdı yabancılaştırdı. İnsanı kendisinden kopardı.. Maddeden bağımsız bir "ruh" olamaz. (Beyin = Ruh) Daha ötesi yok. Sonsuz yaşama ruh ihdas eden dinlerdir. Mitolojiktir. Ne sonsuz yaşayan bir öteki dünya vardır . Nede sonsuz bedenden cıkıp ucan kacan bir ruh vardır. Diğer canlılarda can gibi bir candır insanda olan hepsi bu. Beyini inkar eden dinler kalbin düşüneceği saçmalığını ürettiği gibi ruhu cenneti cehennemi üretti ve insanı böldü parçaladı kendisine yabancılaştırmıştır. "Ruh peşinde koşan birinin ruhu yoktur. " Friedrich Nietzsche "Ruh nedir? Kimsenin bundan haberi yoktur. Bir ruhun varlığı saçma bir varsayımdır. Ölmez bir ruhun varlığı daha saçma bir varsayımdır." Jean Meslier - Bazı şeyler, o kadar gereksiz ki! - değdi mi? ------------------- Hangi Ülkenin filozofu unutulmuş ki; Atatürk de unutulsun?! Atatürk bir isim değildir. O’nun ismi Mustafa Kemal’dir. Atatürk bilimdir. Atatürk ufuktur. Atatürk gelecektir. Atatürk düşüncedir.


Atatürk bilinçtir. Atatürk dehadır. Atatürk akıldır. Atatürk barıştır. Atatürk gençliktir. Atatürk 100 yıl geriye özenmek değil. Atatürk yüz yıllar sonrasını öngörmektedir. O Bir Filozof o bir ülke kurucusudur. O nun ismini silsen de, heykelini yıksan da. “Unuttulmaz.” Ülkeden unutanlar olsa da Kanada’ dan unutulmaz. ABD’ den unutulmaz. Almanya ‘dan unutulmaz. Norveç'ten unutulmaz. Bütün dünya ülkelerinden unutulmaz ve hatırlanır anılır. Her yerden siline bildi mi ? Unutul du mu? Sokrates'ler, Platon'lar, Sen ve senin gibiler… gelecek gidecek.. Ülke kalacak. dili Türkçe olarak kalacak, Türkler gibi bir ulus bir ırk hep var olacaktır. Ey kinini karekter edinmiş kimliğini kaybetmiş Bir türlü Türk'lüğünü içine sindiremeyen Yobaz!! Senin aslın nedir? kimsin arap mısın ? Türk mü? Ne zaman Seçeceksin? Kul olmak hoşuna mı gidiyor? İnsan olmak erdemli olmak bilen olmak çok mu ağır geliyor sana? arap sevicileri istemese de… İSTEMESE DE…!!! Onun “düşüncesi/BEFSEFESİ/aklı/bilimi, kalacaktır. Tarih de ki yerini alanlar gibi… Bunu o kafana yerleştir! Ve asla unutma! -----------------------------


- Hızlı tüketilen, değersizleşir! - Değersizleşen, tükettiklerimiz! - Gönüllü köle toplumların en başarı oldukları konulardan biriside; Ne yaparızda yaratıcı kişileri hasta tanısıyla yaftalarız onların etkisini kırarır, mahkum ederiz. Onları pasifize ederip, Toplumun kıyısına kenarına çeker öteleriz. Ulan "hinoğlu hinler sinsiler!" Korkmayın elinizden bir şey alan yok. Alışık olduğunuz sistem Pis onu hatırlatıyoruz bu da sizin keyfi uygulamalarınıza şehvetinize ters geliyor... Tepkiniz tamamen bundandır. Paranın, çıkarın, kölesi olmuşsunuz.. Gözlerinizi aklınız, vicdanınızı, öldürmüşsünüz farkında değilsiniz Bir de isminizin arkasına etiket almışsınız ...(Dr. Prof gibi) Kendinizi bir halt sanıyorsunuz? ! Yaptığınız sadece yalakalık, yaranma, şirketlerin karlarını gözetme! ve kendi arzularınızın, kulu ve kölesi olma durumudur. Hatırlatayım istedim.!!! - Şizofreni ve bipolar mizaç bozukluğu yaratıcılığı artırıyor mu? Derken farkında olmadan yaratıcı yeteneklere; hasta yanısı göndermesi de yapılmış oluyor du. Bilinç altı algısı olarak. - Vicdanını örten/kaybeden/öldüren/yok sayan; "Huzur" aramasın bulamaz! - KÖLE ZİHİN ALGILATMASI: Toplumu Osmanlılaştırmak için, Yeni bir moda var! Onlar da müslümanmış! Ermeni müslüman, Komünist müslüman, Solcu müslüman, Alevi müslüman, Yahudi müslüman, Hristiyan müslüman. Neredeyse bir model de "Ateist müslüman" üretmedikleri kaldı.;) Kara mizah gibisiniz cidden... ! - Dünyanın değişmeyeceğini söyleyenler, Dünyanın değişmeyeceğine inananlardır. - Dünyanın değişmeyeceğini söyleyenler O bozukluğa alışmış ve inanmış, sıradan gönüllü kölelerdir. Bunlar özgürlükten nefret eden, kendilerini değiştiremeye niyetli olmayan, zayıf ve ezik karakterli kimselerdir.


- İçtenlik, şehvetle örselendi! - Kim dedi değil! Ne dedi? - İnsan, tüketen bir hayvandır. - Kadının kontrolüne giren "ERKEK" ve Erkeğin Kontrolüne giren "KADIN" en zavallı kişilerdir. - Biraz daha kaybet öyle dertleşelim. - Yanlış kişileri üzüyoruz. - Doğum ve ölüm ile eşit olmamıza rağmen, Başka insanları bir şekilde emrine alıp, diğer başka insanların üzerinde sömürü, baskı, tehdit, pusu, korkutma kuran onlar ile savaşan; insandan daha korkağı, daha zalimi, daha suçlusu olabilir mi? En kötüsüde bunlardır. Düşman olacaksanız bunlara olun... - İlim insanları insanlığın faydasına çalışırken; Neden Hala eşitsizlik var? Neden hala savaşlar var? Neden düşüncede hala özgür değildir insanlık? Neden hala insan, insanı sömüre biliyor? Neden hala hayvanların kanı akıtılıyor? İnsan insana neden hala bir tehdittir? Bunlar neden hala aşılamıyor? - Günümüzde yönetme ve yönetilmeye ihtiyaç var mıdır? Geldiğimiz nokta da Nasıl ki; Bir şöfer gideceği yere kadar kullandığı araçta, hiç kimseye ihtiyaç duymadan kendi içinde ki akıl, irade, mantık, kuvvetini -gücünü kullanarak gidebiliyorsa, başka zamanlarda onu yönetecek birisine ihtiyaçı yoktur. Zaten yöneticinin doğrudan tek tek fertlere yaptırımı, gözetimi, denetimi, takibi, mümkün değil ki! - Devrimi, değişimi, ve özgürlüğü ancak vicdanı diri insanlar ister, arzu eder, ve buna çalışırlar. Umudunu kaybetmiş, cesaretini çıkarlarına, şehvetine, kurban etmiş, insanlarda bunu bulmazsınız!!! - HATA MI? YANLIŞ MI? Hataların çoğunda dikkatsizlik ve acelecilik vardır. Yanlışlarımız ise hep ihmal den ve tembelliğimizden ortaya çıkar. Hataya düşeriz, Yanlışları da yaparız, Düştüklerimizden kalkarızda, yanlışlarımızın tamirini düzeltmede hep geç kalırız. Bedelini ağır ödüyerek! - Bu çağda teknolojik öğrenme varken, vakıflara, derneklere,sözde din eğitimi veren tarikati hilebazlara ihtiyaç yoktur. İsteyen istediğini öğrenmesi an meselesidir İnternet bilgiye ulaşmayı kolay kılmıştır. Diyanete bu kadar bütçeden pay ayrılması akıllıca değildir. Gereksiz luzümsuz bir boş bir harcamadır. - Sürücüyü yöneten aklıdır. Şu halde insanlara yönetici gerekmez! Her insan aklıyla, hareket edebilir. Ne yönet, ne de yönetil. Sen kendini yönet. Bu yeterlidir. - Başlanmayan iş, hiç bitmez!


- Güneşin karşılıksız ısı - ışık vermesinde, size anlatacağı bir gerekçesi yoktur. - İnsanlara neyi fazla verirseniz o abartılır... - Düzen, Tertip, Matematik niye var? Yine başkalarına faydalı olsun, kolaylık ve imkan sağlansın diye... - İlk çağlardan günümüze insanlık bazı sorular sordu ve kendince cevaplar buldu. Yaşamın anlamı nedir? Biz kimiz? Ölünce ne olacağız gibi sorular. Geldiğimiz noktada. Hayata anlama yerine, şu soruyu sormak yerinde olur du. Ben yaşam da başkasına ne kadar faydalıyım? - Dünün ütopyaları bu gün gerçek oldu. Bizim ütopyalarımız bu günün Nefret sebebi: Utopya olmayacak şey anlamında değildi, olası şeylerdi. Ben barış diyorum . Yobaz ütopya diyor. Ben Dünyayın cennete dönüştürecem diyorum. Yobaz Ütopya diyor. Ben insanlar canlıların kanını akıtmasın diyorum . Yobaz ütopya diyor. Ben Kadınlar ölmesin çocuklara dokunulmasın diyorum . Yobaz ütopya diyor. Ben huzur diyorum güven diyorum. Yobaz ütopya diyor. Cehenneme öyle alışmışlar ki. Dünyanın cenneti onlara fazla geliyordu. Karanlığa öyle alışmışlardı ki Aydınlık gözlerini kör ediyordu . Kölelik içlerine sindi Ögürlük onlara karabasan gibi geliyordu. Hak etmiyorlardı ... - Mantıksız şeylere, mantık aramak mantıksızlıktır. - Aynı zamanda gelecek günlerin, yapı taşlarını döşüyorlardı filozoflar. - Dünyada sorumluluk almadan yaşayanlar, hiç yaşamadıklarının farkındalar mı? Kendini bulamayanlar sorumluluk almayanlardır. Onlar bu hayatı yaşamış sayılmazlar. Çünkü bir varlık göstermemişlerdir. Bu da yoklukları anlamına gelir. - Dünya da bana sorsanız en zor olanı nedir diye?; Yaşarken en yakınlarının seni yok sayamları, Ölmeden önce seni öldürmeleridir. Sen hiç sana yokmuşsun gibi davranan en yakını gördün mü? İnsana en ağır gelenide budur. Yalnızlık bu durumdan çok daha iyidir. - SEVGİLİ OĞLUMA Kimse kimseye, değer vermiyen bir topluma doğdun oğlum. Bilgiye değil, bilgeye söven bir toplumun içine geldin oğlum. İnsana değil betona olmayan soyut şeylere tapan putperest bir toplumun içine doğdun oğlum. Barışa değil, savaşa ve ölüme özendirilen, cahilliğin altın cağına doğdun oğlum. Sana bu acıyı yaşatmaya ben neden olduğum için özür dilerim senden beni affet!


Kabul suçluyum itiraf ediyorum. Sevgili oğlum ben baban... - Hala bizi yiyecek gören bir insan(lık) var! - Veganlık konusunda senle tartışanlara de ki ; " BİRAZ DAHA KAYBET SONRA GEL KONUŞURUZ" - Gittikçe insanların öldüğünü görüyorum. Artık kimse seni duymuyor, anlamıyor, hatta dinlemiyor... Bu vardı ama daha bir arttı.! - Güneşin altında herkesin acısı aynıysa, neden her şeyde ayrı ayrıyız. Eşitlenmeyi kabul edene kadar canlı türüsün henüz evrilmedin sen ey bana benzer yaratık. !! - Kadınlar benim için cinsel obje oluyorda; Neden kadınlar için ben; cinsel obje olmuyorum? - Biz neden böyleyiz biliyor musunuz? İçimizde bir türlü eğitemediğimiz, yenik düştüğümüz, pis şerefsiz bir ego canavarımız var da ondan! - Yapayalnız yol alıyorum. Yanımda tanıdıklardan kimse kalmadı. Kimi paraya kurban gitti. Kimi kadına kurban gitti., Kimi şeyhine kurban gitti. Kimi çıkarına kurban gitti. Anne - Benim bu çabam, bu merakım, bu ilgim, bu mücadelem sanıyorum, ben ölene kadar sürecektir. - İNSANDAN TANRILARI BİZ YARATTIK! Marduk birilerin tanrısıydı ve öldü. Zeus tanıdık geliyor mu? - Karşılıksız Dünya da hiç faydalı iş yapmayan, çıkarcı ve menfaatçi karekterler, dönsünde Güneşe baksınlar. Yağmurlara baksınlar. Çiçeklerin karşılıksız o Kokularına baksınlar. Belki düşünürlerde cimri tavırlarından uzaklaşırlar. Doğa en güzel öğretmendir. Okuyanlara, düşünenlere, ANLAYANARA... -Dünyada insanın insanı; korkutup kendisine taptırması kadar, aşağılık ne olabilir ki? -Modern çağda yaşamanın şartları Adeta köle olmaya bağlandı. Kapitalist sistem tarafından köle olmak içselleştirildi. -İnsan insana düşman, insan insanı sömürüyor, İnsan indanı öldürüyor. -İçimiz de ki; Canavar bizi kendi türümüze güvensizlik duygusunu geliştirdi.


-İnsan Dünyada kendi türünden korktuğu kadar başka hiç bir şeyden bu kadar korkmadı. Bu korku Hayatı boyunca çoğu kez sürmüştür. -Sıradan dindarlar, çok büyük acılar yaşamadıkça tanrı inancını sorgulamazlar.! -Güvensizlik ve korku İnsana yapmayacağı ve söylemeyeceklerini sürekli baskı altında tutar. Bu hal orada insanların özgür olmadığının bir işaretidir. -Biz erkekler mahallede güzel bir kadın görsek onu bütün dünya sanıyor, ona tutku ile bağlanıyoruz. Öyle ki; Hem onu hemde kendimizi sahiplenerek ödürebilecek kadar da aptallaşa biliyoruz! -Ey bilim insanları yıl olmuş 2018 Şu insanoğlunun asıl yiyeceği nedir? Bunu bir açıklar mısınız? "Aç karına tok karına ne bulduysa insan soktu karnına" -Düşünceyi davranışı yargılarızda, insanın kişiliğine/şahsına/özbenliğine neden saldırırız? Onu kırar, incitiriz. Davranışımı yargılaman ayrı şey, beni ben olduğum için özümü yargılaman ayrı şeydir. Birisi dışardan aldığım, diğeri özümde içeride olan şahsımdır. Dünyada suç teşkil etmesi gereken bir şey varsa. Edinilen ahlakımız değil. Özbeniğimiz/kişiliğimize yapılmış yargılar ve saygısızıklardır.!!! -Türkiyede yaşamak; ipin üzerinde cambazlık yapmaya benzer. -Fakirleri isyan ederse cehenneme, açlığa şükrederse cennete gideceklerine inandırdılar! -Seni anlamayanlar; Senin şekline takılırlar biçimine ses tonuna dikkat çekerler bu düşünmeden kaçıştır. Anlamak sorunu yaşarlar ve topu sürekli taça atarlar senin sözlerin boşluğu döver durur. Geri almak zorunda kalırsın o biriçik sözleri. - Ölüleri dirilttim de, Yaşayan ölüleri diriltemedim! - Modern çağda yalanın ambalajlı hali nasıl olur? Aldatıcılar, din adamları Potikacılar, Medyumlar, Şarlatanarın en çok kullandıkları yöntemler nelerdir?Gizem oluşturmak, Hipnoz yönetemini kullanmak, algı oluşturmak, Bir olmayanı, güzel kılıfla nasıl çıkarlarına alet ederek müşterisini avlamak için kullanıyorlar. Televizyondan geliyorsa konuşmacı ya dili ile ya duvara masanın üzerine bir senbol korlar bilinç atını etkileme sanatı yöntemidir bu. Bunun açık benzerleri cahil kitleleri sürüklemek için Kabenin duvarına kocaman siyah bir örtü gibi, Ölmüş adamın üstünü kapatmak gibi, Bir türbe kabirde cenazenin üzerine büyük bezlerin konması buna dönüktür. Hatta gelecekten haber veren burçlarla modern soygun aracları açıktan açığa ellerinde bir sembolün zincili haliyle müşterisini etkilemek inandırmak için sallar sağa sola müşteriyi o forma o kalıba hazır hale getirirler. Bu demogogların kullandığı etkileme biçimi de dilleri iledir olmadığı halde öye imiş gibi görünme, gösterme, yansıtma, algıatma, biçimleridir el, kol, mimikler ile bunu kullanırlar. Yalanın günümüze kadar gelmesi ve sürüp gitmesinin en büyük rolü kapalı bir örtüde onun kılıfını hazırlamak için bir yöntemdir gizem oluşturmak. Tarikatlerde örneğin şeyh


müritlere gösterilmez gizem oluşsun itaat sürsün diyedir. Baş örtüsü dahi bunun bir devamıdır. Din kılıfıdır. Gizem etkileme yalanın sürmesine dönüktür. Korkutma, etkileme, teknikleri hep bu kurnaz sahtekarlığın alçakca cahil insanları sömürme aracı olarak hep kullanılmıştır.Gerçeğin peşinde olan, okumuş olan, aydın kesimin araştırmacı, sorgulayan, beyinler bunu fark ediyor görüyorlar anlıyorlar. Onların ağına düşmüyorlar. Bilginin bilgeliğin faydasını gördünüz mü? Ya bilgiye değer verip kendine ve çevrene ışık vereceksin, ya da bu şarlatanların kucağına düşüp hayatını, paranı, ömrünü, varlığını, servetini, kaptıracaksın. Karar senin? Seçim senin aklını kullan, bilgiye, bilime, aklına, mantığına, bilinçine, vicdanına, dön kendin ol. Ki; özgür olasın. Acı bile olsa vaz geçme. Yanlız bile kalsan vaz geçme. Zira kişinin kendisiyle olması yanlızlık sayılmaz. Yalan gerçek olmayan şeydir. Hiç bir şeydir. - Dünyayı Cennete dönüştürme çabanda, gevşek insanların tembelliği seni karamsarlığa götürmesin! Sen süreki çalış... - Mücadele etmeyen insan; Ancak iki sebepten dolayı etmiyordur. Ya görmüyordur. Ya da işine gelmiyordur. Kurnaz insan görsede duyarsız davranır. Vicdanı temiz insan karanıkta gördüğü için ancak mücadele eder. - Felsefe düşünceyi açar, işler hale sokar. Hırs ve arzu düşünceyi öldürür! - Boş insanlar için dolu hayaller kurulmaz! - Boş insanlara ayırdığımız Vakti kendimize ayırsaydık daha uzun ömürlü olurduk. - Büyük yazarlar ömürlerinin yarısını okumakla geçirmişlerdir. - Ben varım benle, Benden başka kimse yok yanımda. - Kendileri yanlış olduğu için, Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar sözünü söyleye söyle kanıksattılar. Doğru söyleyen desteklenir kovulmaz. - Hayvansal gıda diyerek canlıları sömürenler; vicdanlarını sıkan bu unsurlardan uzaklaşmadıkça, dünyadan ve içerisindekilerden keyif alamaz, huzur bulamazlar! - İsteseydin; İyi insan olurdun. Ama sen, bilgiden nefret ediyordun! - Net düşünce birilerine nedense hep itici gelmiştir? İnsanların bu tür insanlardan kaçtığını hep gözlemliyorum. Olması gerekeni olmak; insanı neden bu kadar ürkütüyor? - Normal olmak, bazıları için çok zordur. Bazen bir ömür alıyorda kendileri olamıyorlar! - "Zaman" bu Dünyada bizi; Biz de O "zamanı öldürüyoruz". Burada bitip tükenmeyen bir savaş kavga var! -İnançlarının Gerçek olduğunu Başkalarına ispatlayamıyorsan, İnançlarının GERÇEK


olduğuna, kendini nasıl İKNA ettin? - Geldiğimiz dönemde, artık yep yeni bir inanç oluşmuştur; Hayvanları, Doğayı, Kadını, Çocukları, Suları, Havayı, Emeği, hatta insanı, insanların tasallutundan korumak, Bu bilinç bireysel değil, toplumsal ve evrenseldir. - Halk halka ağlasın, halk halkın acısını anlasın! - Veganım çünkü, diğer varlıklara saygı duyuyorum! - Veganizm bir diyet değildir, bir uyanıştır! - Yaşat de, yaşatalım! - Ben kendime bile iyi gelmediğim zamanlar sana iyi gelmek istemişimdir. - İŞÇİ OLMAK! VE SÜREKLİ İŞÇİ KALMAK! KÖLELİKTİR! Sol mücadele işçi sınıfının çalışıyor oluşunun bir hak savunmasının ötesine geçilmesi zamanı gelmiştir. Seni çalıştıran patronlara daha iyi uşakmı olacaksın? Bu kapitalistlerin arzu ettiğinden ötesi olmazdı. Daha çok çalışacak! daha çok kazanacak! daha çok tüketecek! Bu başlı başına o sistemin bir parçası ve çarkını çevirmekten başka bir şey değildir. Böyle bir mücadele bir sınıf düşünülemezdi. Bu solculuğun anlamını belki o günler koruyordu ama, bu gün için; içi boş daha çok köleliğe hizmet eder hale döndüğünü söyleyebiliriz. Artık bu alanda değil mücadelenin şeklini değiştirmek gerekiyor. - Artık doktorun gözünde hasta değil müşterisin… - Var olan bir şeye; Yok demekle o şey yok olmaz! Yok olan bir şeye de var demekle o şey var olmaz! - İnsan sahip oldukça; Köleleşir.! - Her insanın zaafları, alışkanlıkları, takıntıları korkuları, kuşku ve kaygıları, kendilerincedir. Bunlar Aileden, Çevreden, kurgusal İnanç ve arkadaşlardan edindikleriyle doğrudan ilişkilidir. - Biçimlerimiz değişiyor diye, düşüncelerimizde değişiyor değildir. - Cahili dönemlerde sıradan halk kötülükleri öyle içselleştirmişlerdir ki; Artık doğru olan, normal olan, güzel olan ne varsa onlara kötü, tehlikeli, ütopya, hayal, saçma, sakıncalı olarak görülmeye başlar. Bu ne büyük bir çürümedir körlüktür. Bu nedenle eğitimcilerin işi daha bir zordur. Bu duruma gelmelerinin en büyük nedeni çıkarlarına tapan, din adamları ve politikacılardır. - Dünyada; İçindeki durumu gerçek sanan, insanlara bir gerçeği, kabul ettirmek kadar, daha zor bir durum yoktur!


- İnsan yozlaştıysa; Nedenlerini ortadan kaldır! - Vicdanı olan her insan; Yaptığı işin hakkını verir. En iyisini ve en doğru olanı yapmaya çalışır. - Eğer bir gün; Düşüncelerinden dolayı kendini boşluğa düşmüş gibi hissedersen! Bil ki; Kendi zihnini bilgiden yoksun birakıyorsundur! - Mevsimler değişiyor, İyi de senin bu değişim de Bahar olsun diye, ne gibi katkın var? Sen ona bak, ya dışarıdasındır. Ya da içeride, kıyısında olmaz! - Öbür dünyada cenneti vaad edenler, Bu dünyayı cehenneme çevirenler değil midir? - Nasıl ki; insanın insan özeline karışma hakkına sahip değilse; aynı şekilde insanın insanı, sömürme, aldatma, ezme, korkutma, öldürme, zor durumda bırakma hakkınada sahip değildir!

- ... insan kalmak, varlık göstermektir. dünyanın bozulması benim yüzümden, benim düzelmem dünyamın düzelmesine, dünyamın düzelmesi, senide benide düzeltir. ancak dünya düzelirse, bende düzelirim. sen de düzelirsin. beni bozan dünyayı, düzeltmedikce bende düzelmem sen de, dünyada düzelmez. birbirimize böyle bağlıyız. insan kalmak, varlık göstermektir. - İnanç karanlıkta cazip görünür. Aydınlıkta anlamsızdır. - Çeşitli engellerle, gözlerinden, ayaklarından, ellerinden, kulaklarından ve zihinlerinden köleleştirilmiş evcilleştirilmiş halk yığınlarına, özgür olun çağrısı yapıyoruz. Şayet bu engelleri aşabilirlerse! - Bazıları derin mi derin, bazıları boş bir teneke, bazıları dipsiz kuyu! - Seni anlamadıkları zaman; Yalnızlığı sevmeye başlarsın. - Felsefe seni kendine getirir. Normal olursun. - Fakirliğin olduğu yerde, cehalet de vardır.


- Dış görünüşe ve isimlere bakarak kesin hükümler verip, yanılgılara düşmemek gerekir. - İnsanların kutsallığa değil, aksine her kutsallığın insanlara feda edilmesi gerekir. - Aydınların misyonu topluma siyasi önderlik yapmak değil, toplumu bilinçlendirmektir. - Bazı kimseler o kadar kutsallaştırılıyor ki zaafları ve eksikleri hiç kimse tarafından görülmüyor. - Çağdaş dünyamızda artık toprağa, kana, devlete, ırka, bayrağa ve şahıslara tapılıyor. - Bir büyük bütünü; Küçük küçük parçaların bir araya gelmesi oluşturur. - Küçük parçalar olmasaydı büyük parça meydana gelmezdi. - İçiniden bir ses Dünyadaki yanlışlara karşın şunuda yap, "şunuda söyle" demiyorsa; siz henüz insanlığa evrilmiş, bir elçi değilsiniz! - KORKU NÖBETLERİNİ AŞMANIN YOLU: İnsanlar yer yer korku nebötleri geçiriyorlar ölümden ve bir çok şeyden korkuyorlar. Ölmeyi bir türlü içine sindiremeyen ve onu kötü, yanlış, bir şey gören insanlar oldukca rahatsızlık yaşıyorlar. En başta korku peki bundan kurtulmanın çaresi çözümü var mı? Elbette var ama bakan okuyan düşünüp anlıyan var mı? Sorun ora da. Bilginin amacı; insanı bilgisizlik ve boş inançlardan tanrı ve ölüm korkusundan kurtarmaktır. Ve bu olmadan mutlu olmaya imkan yoktur. Epikuros 'un dediği çözüm sunar. Korkunun en iyi ilacı bilgidir. Robin Sharma'un dediği yine çözüm sunar Korku bu çağda aşılmazsa, hangi dönem de aşılacak? - Hayvanların etini, sütünü, derisini, sömürme bakımından hristiyanlar aynı, yahudiler aynı, müslümanlar aynı, şii ve aleviler aynı, terör örgütleri IŞİD aynı, tarikatcılar aynı, cemaatcılar aynı, selefileri aynı, vahabileri aynı, mealcileri aynı, aynı, aynı, aynı, Kendilerini vicdanlı gören solcular Koministler, sosyalistler, deistler, agnostikler, aynı. Peki Sen; 'Ey Ateist' kardeşim bunlarla birlikte anılmak ister misin? - Siz; Japonyada emeklilerin ikinci bir işte çalıştıklarını duydunuz mu? Emeklilik yaşı erken oluyor diyen, Tayyip kendisi kaç yaşında emekli olmuş bilen var mı? 46 Sanki çok para veriliyor muş da gözünü emeklinin maaşına dikti.. Onu yapacağına devleti küçült, dijital devlete geç, lüsk bina ve araç tüketimini terk edin... Ve herkese eşit gelir adaleti sağlayın yolları, köprüleri, sağlığı, eğitimi, bilgi alışını ticari olmakdan çıkarın üçretsiz yapın... Dış görünüşe deger vemeyi terk edip, insana, zihnine,


bilincine, aklına önem vermeyi öğrenin artık... - Cesaret bazen seçtiklerin değil vazgeçtiklerindir. - Dünyada müslüman kesimlerdeki savaşların nedenini bir kesim, dinin kendisinden kaynaklandığını söylüyor. Bir kesim de Batılı ülkelerin düşmanlığına, güçlü oluşuna ve çıkarına bağlıyor. Bir kesimde Dünyada bir denge var, sen birilerine zulmedersen birileride senin kafanı ezer şeklide yorumluyor. Bunu derkende gerçek dinin psikolojisini sorgulamıyor. Bu kesim daha çok bekleme, susma tarafında kalıp izliyor. Sözde tarafsız kaldığını düşünüyor. Belkide en çok din olmakla birlikte çözümsüzlük nedeni bu kesimdir ne dersiniz? - Yaptığı işi abartmak ayrı şeydir. O işi güzel bir biçimde yapmak ayrı şey. - Günümüzde çok zengin iş adamları; Poltikacıları kullanıyor. Politikacılar din adamlarını kullanıyor. Din adamlarıda anlattıkları masallarla cahil halkı bunları öldürmesinler diye, kullanıyorlar... - Canlıları yemeyi terk edin! Onlarda ayrı bir millet, Ayrı bir ulusturlar.... Adına hayvan demek, Onları soğan, marul gibi yapmaz, Can! kan! taşıyorlar. Onlar birer elma değil, Dalda yetişmezler.... Hala düşünmüyecek misiniz? Ey et(can) yiyicilerİ?! - Başlanlmayan her iş zordur. Ondan daha zoru o işin hakkını vermektir! - Eğer olsaydı, bu kadarı olmazdı... Eğer ilahi adalet olsaydı, bu kadar büyük büyük adliye sarayları olmazdı. Eğer vicdanlı insanlar fazla olsaydı, bu kadar büyük büyük adliye sarayları olmazdı. Eğer tanrınız iyilere yardım ediyor olsaydı, Kötüler bu kadar zalimce iyilere zulmetmezdi. Eğer her şeyi gören bir tanrı gözü olsaydı, bu kadar hırsız ve hırsızlık olmazdı.


Eğer dualar kabul ediliyor olsaydı, bu kadar insan yoksul ve işsiz kalmazdı. Eğer merhameti bol bir tanrı olsaydı, bu kadar çocuk tecavüze uğrayıp savaşlarda ölmezdi. - Kiliseye karşı eleştiri getiren, onun kurallarını, öğretisini reddeden bir kişinin; Kalkıp hala o kilise haç'ını boynunda taşıyor olması düşünülebilir mi? - Eğer bir insanda bir hata, kendince bir yanlış, ya da bir aykırılık gördünse, ve bunu kendine tedit olarak algılıyorsan, o kişiye karşı sürekli önyargı içinde düşmanca tavır sergiliyorsan, Sen vicdanında kabul ettiğin ama çıkarlarına ters düşeceğini zannettiğinden, ötürü o kişiye yobazane davranıyorsun demektir. Bu genelde bir inanca kendisini nisbet eden muhafazakar, sabit fikirli, gelişime ve dönüşüme kapalı, hoşgörüsüz, barıştan yana olmayan, saldırgan, cahil, bir o kadarda bagnaz, ama her şeyi biliyorum havasında olan, bilgisiz kişilerin dışa yansıyan karekteridir. - Günümüzde çoğu tarafgir olmuş İnsanlar sadece suçlamak/yargılamak/mahkum etmek/damgalamak istiyor, neden, nasıl ve gerçek nedir sorusunun cevabını dinlemek/aramak isteyen yok. - Din tehlikelidir. Çünkü bütün cevapları bilmeyen insan oğluna yapmayı düşündüğü şeye ortam hazırlar. - Yobazların Ateistlere karşı saldırgan olmasının arka planı, onları kendi arzularına, çıkarlarıa tehdit olarak görüp korkmalarıdır. - Sanatta tekrarın amacı; İstenileni yansıtmak, arzu edilen kıvama getirmektir. - Gördüğüm kadarıyla herkes konuşuyor. Ve Sadece konuşmakla, yakınmakla, şikayet ile kalıyor. Bu da bir süre sonra alışkanlık olup sonuç getirmiyor! - İnsanların ulaştığı doğrular aynı değil, kavgacı tartışmalarda bundan ötürü çıkıyor. Benim doğrularım başkasına yanlış geliyor. Oysa onun doğruları da, yanlışları da bana yine yanlış geliyor. - Sadece para için, çalışılmaz! - Yoğunlaştığın iş seni düşündürtmüyorsa sen bilge insan değilsindir. Sadece bir işçisin ama üretmiyorsundur. - Geçmişte yaptıklarını, yazdıklarını, begenmiyorsan, gelişiyorsun demektir. Geçmişine hiç bakmıyorsan. Yaşamıyorsun. Geçmişinin en iyisini yapmaya çalışıyorsan, Yeniliklere açıksın olgunlaşıyorsundur. Ne geçmişini nede şimdini takmıyor, sorgulamıyorsan sen düşünmüyorsun yaşamıyorsun canlısın sadece... - Sorularımın peşine yolculuk ettim. Kendi içime doğru yolculuk ile kendimi buldum. Vicdanımla düş te yaşıyorum şimdi. Yalnız sayılmam kendimleyim. Beni izleyen bir kişi dahi olmasını yeterli görüyorum.


- Tıkandıysam bendendir. Çıkış yolu mutlaka vardır. - Özellikle din kılıflı masal kahramanlarının resimleri olmazmış. - Düşte yalnızlıktan sıkılıyorsan, okumayı biraktın demektir. - Dinden önce ahlak vardı. Din ahlaklı yapmıyor . Tam tersi ahlaklı olan birisininde ahlakını bozuyor. Bu yüzden bilinçli ateist solcular daha ahlaklıdır. - Bize cehennem ve ölüm korkusunu yaşatan, içimizdeki arzular, ve vazgeçemediklerimizin duygusudur. - Ölümü kabullenemeyene tabii ki kendi ölümü zor gelecektir. - Filozoflar bize; küçük, küçük parçaları birleştirerek, yıllarca bir bütünü anlatmaya çalıştılar. - Hiç bir köle efendisine yaranamaz. Hiç bir tiran kölesinden razı olmaz. O halde ne köle ol? ne de tiran? İnsan ol yeter! - BIKMADINIZ MI? Her gün, her sene, aynı şeyleri yaşamaktan, görmekten, yapmaktan, bıkmadınız mı ? Usanmadınız mı? Ey Zengin, Ey Fakir, Ey savaşcı, Ey Zorba, Ey Ezilmiş, Ey Yoksul, Ey Yalancı, Ey Hırsız, Ey tacizci, Ey Katil, Her gün her yıl aynı şeyleri yapmaktan Aynı yalanları Duymakdan söylemekten, bıkmadınız mı ? Söyleyin bıkıp usanmadınız mı? - MEVSİMLİK SUÇLU! NE DEMEK?! Bir ülke düşünün ki; Hem Dünyanın en büyüklerinden olduğunu iddia ede dursun! Hem de Aynı yerde Dışarı sokaklar da, kış aylarında donmamak için ölmümden kaçmak için, sıçak bir yemek ,bir barınma yeri olarak mevsimlik suç olarak adi suçlar işleyip 3- 5 aylığına hapishanede geçiririm diye düşünen insanları olsun! Bu nasıl oluyor ? Bu olacak şey midir? Ey Vicdanını kaybetmişler? - İnsanın içinde sakladıkları, kaygıları, korkuları, endişeleri, gizli yaptıklarının verdiği eziklik onu içten içe yer bitirir. En iyisi yüzleşmek, dürüst olmak ve olduğun gibi davranmaktır. Bu zaten insanın kendisiyle barışmasıdır. - Bir Ateist olarak tanrının denetimi, ve gözetimi altında çalışmalarımı sürdürüyorm. Dünyayı Cennete dönüştürmek gibi bir büyük niyetim var. Zira onun kontrolünden hiç bir şey saklı kalmaz. Sanıyorum buna en çok da inançlı olan kafirler kızacaklardır. Tanrı güzel olan, herkesin iyiliğine hayrına olan, bir şeyi kabul etiyeceğini kim söyleyebilir? - Doğrusunu yapınca, itiliyorsun! Tersini yapınca, tutuluyorsun! -Hayatın amacı Faydalı olmak, bunu için müslüman olan gerekmez. Nice insan varki


fayda biraktı, Ancak hiç birisi mülüman değildi. Niçe zarar birakan inançlı var oysa ki!? -Hayat ileri doğru yaşanır. Geri doğru değil Eğer geride olan bir şeyi tekrar ediyorsan geriyi yaşıyorsun demektir.

- İnsanı yolundan geri alan unsurlar nelerdir? Bir insan öğrenmeyi niçin terk eder? İhtiyaç görmez. Herkes gibi olma egilimine neden düşer? İnsanı en çok üzende; Dostlarının hedeften gözleri önünde sapması ve onların bir misyonu terk edişlerine tanık olmaktır. -Adalet her yerde herkes için aynı olmadıkça adalet sayılmaz! -Eğer bilgi ile dolu değilseniz, huzuru terk edin. Siz asla sakin olamıyacaksınız! -Eğer tıp da, bilim de söz konusu olacaksa; Felsefenin dışında sağlıklı bilgi aramayın! -Benim bütün bu çabalarımı neden iyiniyete yormuyorsun? Kötülük bu kadar mı içini körleştirdi? Seni böylesine vicdansız kuralsız yaptı? -DİN ÖĞRETİLERİ HASTA BİREYLER YARATTI!!! Egosundan kaçanı, korkusu kovaladı. Korkusundan kaçanı, hırsı kovaladı. Hırsından kaçanı, arzusu kovaladı. Arzusundan kaçanı, şehveti kovaladı. Şüpheden kaçanı, kölelik kovaladı, kölelikten kaçanı, esaret kovaladı. Esaretten kaçanı, Hiddet kovaladı. Hiddetten kaçanı, Wahşet kovaladı. Vahşetten kaçanı, ölüm kovaladı. Ölümden kaçanı, Tanrı kovaladı. Tanrıdan kaçanı, Saplantıları, tutkuları, alışkanlıkları, kovaladı… İnsanı birakmıyan, yakasından düşmeyen, bin bir eziyeti yüklediler. Adına da; “DİN” dediler. Din öğretisi hasta toplumlar yarattı!!!

-İNSANIN GERÇEĞİ, VE BİLİMİNE BAKILIR. Eğer bir insan; gerçekleri eğmeden, bükmeden, saklamadan direk ortaya koyuyorsa,


o kişinin rengine, dinine, ulusuna, ülkesine, bayrağına, ırkına, soyuna, kaşına, gözüne, çebindeki parasına, özel yaşamına, bakılmaksızın, paylaşılması neden suç ve yanlış olsun ki? Biz kişinin durumuna bakmayız. Yaptığına, söylediği gerçek mi ona bakarız!

-Anlamak özgürlüktür anlamak. Hem anlıyan için hem de ondan zarar görecek canlılar için. Özetle Canlı cesetlerini/leşlerini öldürüp midelerine onları mazarlık yapan, hemen herkes bir tanrı inancı var demektir. "O kişi dine inanıyor demektir. "Zira din politik bir liderin adına din diyerekte meydana çıkması olabiliyor tarihde buna "Peygamber denmiş" yasasına "kutsal kitap" denmiştir. Günümüzde de siyasetciler ve onların kuralları olan yasaları yerini almıştır. Bunu fark edebiliyorsan anlıyorsun demektir. İşte o zaman bilinçli bir ateistsindir. Yoksa sözde kalacaktır. Uygulama ve yaşantınla çelişkiler içinde boçalamış olacaksınız! Bu durumda sizi muhafazakar yapar! -Bizi huzursuz eden şey; Olmasını arzu ettiğimiz şeyin hemen olmaması sonucudur. İstenilen o şeyi terk edebildiğimiz oranda huzuru ve sakinliği yakalarız. -Ögreten ve öğrenen ilişkilerinde belirleyici daha çok güç, tanınır olmak, makam, belirleyici oluyorsa o toplum orada ki bireyler kokuşmuş hatta çürümüştür. Orada ki Değerler manzumesi; yetiler, hak edişler, değil. Bilgi değil! bilge değildir! Ya? Sahnede "kim ne" varsa! -Ortadoğu toplumu hastadır. Buna Türkiye'de dahildir. Aldığı öğreti; Onların Vicdanını ve aklını kilitlemiştir. Bundan kurtulmalarının ilacı; Felsefi bilgidir. -Bazen gerçek; Sana göre doğrularının tam tersidir! -Herkesle herşeyi, yobazla hiç bir şeyi paylaşamazsınız! -Putperest cahil toplumlar hiç bir şeyi sorgulamaz sürekli tapıcı ve inanma modunda onlar birer yaşayan ölülerdir. Animal boyutunda ötesi bir durumdur bu! -Ne zaman insanlaşacak bu yobaz takımı? Ezana saygı isteyenlere şunu diyorum sizin insanlığa saygınız var mı? İnsan mı daha değerlidir Yoksa içini dışını insanların yaptığı camiiler ve ezan mı? -Ezan Türkçe dahi okunmasın kaldırılsın. Bu ses kirliliği; başkasına zulümdür. Dayatma ve zorlamadır. Hiç kimse manasını bilmediği bir takım lakırtıları duymak zorunda değil. -Yıllardır yüksek seslerle arapça Ezanın okutuluyor olması ileride Çocukların psikolojisini olumsuz yönde aşağı çektiğini korkuyu, umutsuzluğu, kuşkuyu, kaygıyı, güvensizliği yaydığını duyacaksınız.Böylesi bir işkenceye yıllarca katlanmakda, bunun bir yansımasıdır.! Bu aynı zamanda islam olmayanlara da en büyük


saygısızlıktır. (Ezan puta yazılan şiir kutsal bir puttur!) -Dünyanın öğretmeni filozoflara bu gün bile hala ihtiyaç duyulmuyor mu? O acıdan insanlık onlara çok şey borçludur. Onların sayesinde çok yeniliklerle tanıştı ve gelişim gösterdiler. Şu bir kez daha anlaşıldı ki; Dinlerden tamamen arınmış felsefi bir eğitim verilmedikçe dünyada düzelme, dönüşüm asla mümkün olmuyacaktır! -Öyle bir nesil yarattınız ki; Bilime bilgiye bilgeye hiç ama hiç itibar etmiyor. Çok azı hariç, gençlere aklı örten, diziler, filimler yoluyla güya "mutluluk sadece cinsellikle tema'sı işliyerek zihinlerini, akıllarını, kilitliyorlar. Sonrada "Eğitim eğitim eğitim şart" diyor. Bu söz yerine "Felsefe felsefe felsefe şart" sözcüğüne geçilmesi gerekmezmiydi. Düşünemeyen bir nesil sürüleri oluşturuldu. -Bağlandıkça bir şeylere, Onun kölesi oluyorsun! -İnsanoğlunun anatomisinde/yapısında/ özelinde/içinde olan duygular vardır. Bunlar ya doğuştan gelenler ve ya dışardan edindikleri diye ikiye ayırırsak. Dışarıdan edinilenler çoğu zaman zararlı olup atılması mümkünken çoğu atamaz ,ve onlar ile hayatını tamamlar. Bunların çoğu zihinsel devrimle aşılabilir. O da bilgiyle, çalışmayla, kişinin çabalarıyla, imkan dahilindedir. Doğal olanları, atmaya çalışmak, boşa zaman harçamaktır. O halde doğal olan ile olmayanlar nelerdir? Diye sorarak bir yerden başlamak gerekir...

İnsanın biyolojik soy ağacı ├─ Bitkiler ├─ Mantarlar ├─ Protistler ├─ Bakteriler └─ Hayvanlar

├─ Omurgasızlar └─ Omurgalılar

├─ Kuşlar ├─ Sürüngenler ├─ Balıklar


├─ Amfibiler └─ Memeliler

├─ Etçiller ├─ Deniz memelileri ├─ Kemirgenler ├─ Yarasalar ├─ Böcekçiller ├─ Keseliler └─ Primatlar

├─ Önmaymunlar ├─ Maymunlar └─ İnsansılar

├─ Gibon ├─ Şempanze ├─ Goril ├─ Orangutan └─ İnsan Bakınız: > https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsan -Kötülüklere sessiz kalanlar; Genellikle her şeyi boş vermişlik içinde, yaşamı ciddiya almayanların arasından çıkıyor! Bunlar daha çok çıkarcı, kaypak, işbirlikçi, hayin, dönek, omurgasız, kişiliksiz karekterlerdir! Bunların hiç bir şeyine güven olmaz. Erdemsiz olmaları, ilkesiz olmaları, onları böylesi bir kişiliksizliğe itmiştir. Bunlar toplumun sürüsünü oluşturur! -Benden bağını koparmakla , Dünyayı terk etmiş olmuyorsun. Ayrı durmakla da benim düşüncelerim değişmez. ÇÜNKÜ BEN BİR DÜNYAYIM!


-Yanlış insanlarla, doğru hayal kuramazsınız. -Gerçeğe ulaşmamış insana orta yol tavsiye edilmez. Birakın insanlar akıllarına ulaşıncaya kadar bilinçlerini, aklın sınırlarını, zorlasınlar. Başka türlü o zihindeki putlar kırılmaz ki. -Gerçeği bildiği halde saklayandan pasif olandan daha suçlu cahil olanlar mıdır? Bu hal onların sürekli cahil kalmalarına çanak tutmaktır! Bu onlara zillet zor bir yaşam olarak geri dönmüyor mu? -Hayatın her evresi risk -iken, kaygılar, kuşkular, ve korkularla insanlar risk almaktan kendilerini sakınıyorlar ve her türlü sömürüyü, zulmü, haksızlığı sinelerine çekebiliyorlar! -Öğretmen, duvardaki bomba deliğini güneş yapan Bilge kişidir... -Her gününü son günmüş gibi yaşa demek; Farkında ve bilinçli olmak demektir. -Anı yaşamayanlarda, kaygı ve korku hep var olacaktır. Kaygı korku: Daha olmayan bir durumu düşman edinmek, ve onunla birlikte yaşamaktır! -Gerçek; Cesarette, şüphede, düşünmede, anlamada, bazende "reddetmede" ve yalnızlıkta, yoksunlukta- hiçlikte saklıdır. -Ey sunucu kardeşim her akşam şiddet haberi vermekle, muhtar izleyip ağlıyor mu? "hayır" Cumhurbaşkanı sorumluluk duyup çözüm, çaremi arıyor? "yok' ! Millet vekilin istifa mı ediyor? "hayır." Hakim -savcıların kalemlerini mi kırıyor? "hayır" Halk duyunca insanlaşıyor mu? "hayır" Ehh benim güzel kardeşim; Ozaman ne anlatıp duruyorsun? -Bu gün kuranı insanlar nasıl anlıyorlar?Bir kısım sunniler tıpkı ışid kafasında anlıyor.Kes, Öldür, Baskı kur, Döv, Zorla işgal et, Tecavüz et, Korkut, Yalan söyle, şeklinde.Modernistler; ekliyorlar, çıkarıyorlar, eğip büküyorlar yok öyle değil bunu dedinallah diyerek tefsir açıklama getiriyorlar. Çoğunlukda sadece korkudan inanıyor.Ateistler; Ne ekliyor ne çıkarıyor. Olduğu gibi an'lıyorlar. Bu durumda kim doğru söylüyor? gerçek anlayış nerede? -Bir şeyi seçtiğinde diğer tüm mitlerin, masalların, putların, yalanların, kurgu ve kutsalların, her türlü korkuların, kaygıların, tereddütlerin, varlığı son bulur. Nedir o şey? Senin aklını bulmandır. Bilinçine düşüne gerçeğe dönmedir. Bu bilimdir mantığındır olduğu gibi görme hali doğallığındır. kısacası Öz be öz benliğindir. Sana ait olan. Bakışın... -Benim düşlerime olan sevincim; Aşkın arzularının, tutkunun bağlılığının da ötesindeydi. Ancak bunu pek azı anlar.


Çoğu olduğunun dışında anladı. "Çıkarsız, Beklentisiz, Hiçliği" sen hiç yaşamadınsa anlamazsın! Birak beni düş cennetimin içinde kalayım, cehennemim olma uzak dur! -Yaşamdan kopuk -uzak, çokca kurgu, hayal, gereksiz yazıları sözler filimler gördüğünüzde onun karanlık dibini anlarsınız ama; çoğunlukla harçadığınız zamanla kalırsınız. Size ve yaşantınıza bir şey katmıyorsa terk edebilme iradesi sizin elinizde. -Dünya AVM ler neredeyse bir depoya ambara dönüşmüş vaziyette, kağıt parası olmayana bekletilen üründen ihtiyaçı oranında kimse dağıtmıyor kimse vermiyor. Kağıt insandan mal candan daha makbül hale gelmiş. Her şeyi paraya dönük sistem etmişler. Cennette ne para geçer nede makam. Bu dünyanın cennete dönüşmesi başka türlü nasıl olacak? -Halk yığınları, kendi çıkarlarını düşünerek birleşen politikacılara mı güvenecek? -Aydın insanları bekleyen en büyük tehlike /tuzak / zaaf nereden gelir.?Eğer itibarlı birisi ise, makamı varsa, çevresini idare etme adına, kaybetmeme kokusundan, "Gerçeklerinden, ilkelerinden ödün verir/ taviz verme eğilimine düşebilir. Bu duruma çok az kişi karşı koyabilir. Zira çoğu bunun vermiş olduğu geçiçi zevk haz onu savunurken içinde olduğunu ancak dışarıdan bakan birisi görebilir. İçine düşen kendi durumunu birak görmeyi , O hale alışıyor ve o halini başlıyor savunmaya.!!! Yalnızlığa kaç, çok oku, çok sık kendinle başbaşa kal, içe doğru yolculuk yap, göreçeksin eğer görmek istersen tabii.! -Kuran bana yeter diyenler aslında Kendi çıkarlarına kuranı eğip bükerek ustaca manevralarla insan kalabalıklarını vicdan rahatlığına kötülük edebilmelerine götürmüştür. Bunların Kim olduğu önemli mi? Biraktıkları etki önemlidir. Dinin Etkisi fayda değil, zarar verdiğini hep birlikte yaşayarak öğrendik gördük... -Bütün mesele Yaşarken İnsan; Ya kendi içinde cennetini yaşar. Ya da cehennemini. Vicdanında yaşarsın sevincide acıyıda azabıda. Katlanacaksan yap yapacağını. Hesabı kendine vicdanına sen yine verirsin. -Kafeslere kapatılmayı hiç bir hayvan kendisi isememiş; Onları oraya sokanlar insanlardır. -Her analizi yaparken lokal değil genelin büyük resminden yapmak lazım. Bu kitaplar, kişiler, olgular olsa da, "lokal düşünce" değerlendirme "insanı sığ yapar daraltır". Resmin bütününü bilim akıl mantık çerçevesinde bilgileride süzerek yapmak lazım diye düşünüyorum. -Kendisine dürüst olmayanın; Başkasına dürüst olması beklenebilir mi? -Para çıkarı doğurdu, çıkar kurnazlığı- yalanı doğurdu.. ardından savaşlar, krallar,


dinler çıktı... gelinen nokta KAOS WAHŞİLİK!!! -İnsan kendi aklını bulana kadar, kalabalıklarda olsada hep yalnızdır. -Gerçek dost, birlikte hayal kurduğun kişidir. Ancak onlar unutulmazlar. -Seni anlamsız, içi boş şeylerle oyalamaktansa, gerçeklerle yüzleştirmek neden kötü olsun ki? Yoksa; Avuntu mu istiyorsun? -GENÇLERİN GELİŞİMİNİ DURDURMAK "SÜRÜ, CAHİL, YETİŞTİRMEK İÇİN" ORTAYA ATILAN SAVLAR, VE YALANLAR!: Diyorlar ki; Sosyal medyada bilgi kirliliği varmış'ta, güvenilmez'miş te, Nere de yok? Televizyonlarda mı? Gazetelerdemi Siyasilerde mi? Din şarlatanların da mı? Sen her alanda dikkatli olmaz, aklını, mantığınıi vicdanını kullanıp seçmesini bilmezsen tabiki hem sosyal medyadan hemde dışardaki tüm alanlardan kork hatta kendini sorgula bence daha iyi edersin zira henüz kendini bulamamış ortalıkda dolaşan bir insan görünümlü varlıkta olamaz evrim geçirmemiş kaygılar kuşkular şüpheler korkuların içinde yaşayan hatta yaşamayıp canlı kalan bir varlık durumuna düşersün... Belkide birilerinin gazına geliyorsun. Sosyal medya senin duymak istemediğin gerçekleri söylüyor ondan ürküyorsun ne dersin?

-İyimserliği hoş görmeyen, umutsuzca, kötümser olmak, Peki; sana ne kazandırıyor? Geri çekiliyorsun, vaz geçiyorsun, tabii olup, diz çöküyorsun, bu kaybetmektir. Bu zillettir. Bu Korkaklıktır. Bu kötülere destek vermektir. Suça, suçluların yaptıklarına kim Ortak olmak ister? İşte bunu neden görmüyorsun? -Bazı azgın azınlık kolaydan sömürü ile geçinen, "Uyanık asalaklar, halk düşmanları, din satan düzenbazlar," Sosyal medyayı neredeyse "Eli silahlı, kanlı bir terör örğütü" ilan edecekler! Nedeni açık, maskeleri düşürdü. Adamlar yalanlarla sür gitsin, gidecek sanıyorlar dünyayı. Akıl- mantık - vicdan - düşüncesini olmayan bulamayan varlıkların telaşıdır bu. Bilgiden korkuyorlar. Site kapatmak nedir? Be akılsız seçsene, ara ,bul, oku, sorgula, düşün. Korkuyorlar ellerinden çıkarları gitsin, bitsin, istemiyorlar. Dükkanları kapanmasın istiyor yalan satan şarlatalar. Demegog politikacılar. Sanal yaşamınızın sonu yakındır. Hem İnterneti bana para ile satacaksın hemde hakkında ileri geri zırvalıyacaksın öyle mi? -Bir yazarın, "azmi'ne" neden böyle "hırslısın"? diye sorulmaz! -Sektörlerin başları, çıkar peşinde oldukça, kaos kaçınılmaz . Vicdansızlık oldukça savaş kaçınılmaz. -Köyler uyuyor, Kasabalar uyuyor, İller ilçeler uyuyor da; neden benim gözlerim açık ve uyanık? -Her canlı kendi familyasında ilerler ...


Doğadaki her canlı, her bölge de aynıdır. Bunlarda telefon mu var? TV 'mu izliyorlar? Kitap mı okuyorlar? Neden hep aynısını yaparlar.? Sistemleri öyle Evet İnsana gelindiğimiz de, durum neden aynı olmaz? Farklılık arz eder? İnsan öğrenen, hipnoz olabilen, ilizyonistlerin etkisinde kalabilen tek varlık... Etki altında ve gömüldü. Sömürülüyor farkında değil. Bozuldu farkında değil .. "İşe nereden başlamalı? Önce ilizyonu geçeceksin.... Piyasadaki en "büyük ilizyonist" kim mesela? Düşün!" -Dünyada savaş çıkartıp insanları öldürmek için silahlananlar, silahı özendirenler, Dünya Cehennemindeki zebanilerdir. -Kendisini bulan, boşlukta olmaz. -İki insan türü var. Gerçekten var olanlar. Canlı olanlar. “Kimden neyi alıyoruz? ✔ Şöyle etraflıca bakıyor muyuz? ✔ Aldıklarımız bize ne katıyor.?✔ Yoksa arzuların peşindemiyiz? ✔ Egomuzu mu şişiriyoruz? ✔ / ✔ Dikkat edin; Size verilen her şey, ya aklınızı besler. Ya da Şehvetinizi. / "Yetişen zekâları kitaplarla beslemeyen uluslar, yıkılmaya mahkûmdur." Publius Ovidius Naso -İnsanlar iyileşirse olmayacak şey yoktur. İyi de olabilir. Kötü de bu topyekün sivil halkın elinde. Halk gücünü unutmuş. Şikayete bile hakkı yok. Çünkü mücadeleden vazgeçmişsin!


-Türkiye'de uzun yıllardır uygulanan siyaset; Bilinçin kapanmasını medya norkozuyla uyuşturmak.... Zam yaparak, Halkı sürekli geçim derdiyle meşkul edmek, Ayrıştırarak karşı tarafa öfkelenmesini sağlayıp ve bu zamlarla hırsızlıklarını, yalanını, talanını, unutturmak! Halk "bir şeye" ihtiyaç duymazsa bedelini Ağır öder! O şey ki; kitapdır, bilgidir, bilinçtir, Erdemdir, Vicdandır, Aklını bulmadır, Adalettir, Özgürlüktür, Eşitliktir... Belkide gömleğini değiştirmen gerek!? -2019'a gelindi “Devlet Hala Halk” için midir? “Polis ve asker” kim için, var edildi? Şu an kim'e “hizmet/görev eder durumdadırlar? Pariste sarı yelekliler /yani halkın düşünen, kesimi farkında olan, anlıyan, dinleyen, bilinçli çoğunluğu, günlerdir hükümet'e yani "iktidara” yani “devlete” karşı meşru haklarını savunmak için yasaların onlara verdiği ölçüde toplanıyor zamları geri çekmesi için sokaklara çıkıyor. “Eylem, gösteri, yürüş, protesto” yapıyorlar. Polis onlara karşı sert kullanıyor biber gazi tazikli su vs kullanıyor.. üstelik silahlı bir şekilde. Polis o halkın yanında mı yer almalıydı? karşısında mı? O sarı yelekliler; uzaydan mı geldiler oraya? Hayır ! Kim bunlar ? Normal o iktidara vergisini veren seçmen kitlesi yani sivil halk… Yani kendi halkı vatandaşı yurttaşı… Peki devlet hani halk için kurulmuştu ya onlara karşı polis'e neden emir vermiyor. Onlar sizin kardeşileriniz onları dinleyelim, sindirmekle, baskıyla, kavgayla, bu olmaz neden demiyor? Düşünün. Devlet ne hale geldiğini! Hayal edin! Tanımlarına bir daha bakın… Asker nedir ? Neye dönüştü.. Devlet nedir ? Ne içindi neye dönüştü? Polis nedir? Görevi neydi neye dönüştü? Halk nedir? Neye dönüştü? Neye Mahkum edildi? Şeklinde… Devlet'in çalışanlarının aynı anda berberin müşterisini tıraş ederken müdehalesi var mı? Yok. Tamamen kontrol kimde? berberde. Devlet ise tamamen parasal yönüyle ilgileniyor. Ruhsat şartı, yıllık vergisi, faturasına eklediği parasal durumlarla daha çok ilgili. Diğer alanlarda aynen böyle düşünün. halkı taşıyan bir sürücüyü düşünün kendi beyniyle hareket etmiyor mu? Devlet bireyleri bu anda ona karışıyor mu? Hayır. bunun gibi… Şimdi Parist'e bir iki 4 .5 kişi sarı yelikli olsaydı devlet hemen onları alırdı götürürdü ama her ilde karabalık olunca kartopu misali sarı yelikliler gösteriler uzun günler sürdü. Devlet sertte davransa onlar kendi vatandaşıydı. Sonuç olarak, Ben şunu diyorum: Devlet gerekli mi? Gerekliyse asli görevi nedir? Asli görevinin dışına çıktıysa ona ne yapılır ? O var olmalı mıdır? Neden hak için kurulan bir yapı, halka rağmen varlık sürdürür? Halkını neden dinlemez hakın karşısında bir eşkıya gibi, bir mafya cetesi gibi, davranır duruma düştü? Gelinen nokta budur. nereden nereye metfor yapıyorum sizde düşünün “Ey Homo habilis->homo erectus->homo sapiensler gelişiminin son halkası.” Avcı toplayıcılar. ilkkel o insanlardık mağaralardan köylerde oradan şehirlere koloni kurduk> biriktik başımıza bir lider tayin ettik, oradan daha büyük şehirlere yerleştik, sözde genişledik, geliştik. nereden nereye ? Filimi başa sar şimdiyi kıyaslarken tanımlarını görevlerini aklından çıkarma. Durum uygun mudur? Ne için di ne oldular?


O halde bu yapılar tek tek fes edilmeli ve bilinç çağına geçilmelidir. Yapay zeka ile araçlar dahi(Telefon otomobil bilgi sayar vs vs) kendileri akıllandırdık bunları icat eden insanın kendisi mi akıllanmıyacaktı? Ey makineler düşünmüyorsunuz bari robotlar çağına ayak uydurun… Evrim geçirmiyecek misiniz Savaşı sömürüyü öldürmeyi ne zaman terk edeceksiniz? Kanunlar keyfi, polis keyfi, devlet keyfi, asker keyfi, halka rağmen hareket edemez etmemelidir de!.. Ediyorsa artık o görev olmaktan çoktan çıkmıştır. Ortadan kaldırılması şarttır. diye düşünüyorum… Bu herkes için uygundur devlette çalışanlar içinde halk içinde. Durum analizi şartır bu akıllıların bilim insanların anlıyacağı bir durumdu… Sıradan bir halk aklını bulamayan, ama gücü elinde tutanların dahi bunu anlaması zordur… O sadece bir mekanik gibi davranacaktır hisler, duygularıyla ama aklı ve mantığı ile değil. Yani animal boyutta kalmış bir yapının kalkıp, hem kendini, hem içinde ki durumu sorgulaması! beklenebilir mi? ZOR. Şuradaki düşü, hayali, yorumu dahi suç görecek, yaftalıyacak, boyuta gelindi. Buradaki; iyiniyeti anlıyacak kabiliyete gelindiğinde sanıyorum bizler evriliyor diyecem… İşte o zaman. -İnsanlardan öyleleri vardır ki; İnsanlara ikili oynayarak, en adi, en pis, en çirkin işleri, meşru gösterirler. İşte halkların ve insanlığın birinci dereceden asıl düşmanlarıda bunlardır. -Çözüm yolunda engel karakterler vardır. Bunları çıkarlarına çok düşkün olduklarında tanırsın. Menfaatperesttirler. Sorumluk sahibi değildirler. Halklarını insanlığını arzularına şehvetine kurban etmişlerdir. Bunları davranışlarından konuşmalarından tanırsınız sürekli yalpalar açık verirler. En nefret ettiğim insan tipide bunlardır. Olduğu gibi görünmez. İçten pazarlıklı dönek omurgasızdırlar!.

-YANLIŞI DOĞRU SANAN KÖTÜLER: Bazen ‘acaba;’ Dünyada ki, bu çirkin, adi, pis, kötü işler! Benim yüzümden mi oluyor? Meydana geliyor diye, düşünmüyor değilim!? San ki; Birilerine fazlayım! Özür dileyip herkesten, Dünya sahnesinden ayrılsam mı? Var olmam, faydalı olma, arzum çok zarar veriyor birilerine çook, Ama hayır “Barış” dünyada ki “cennet amacım”, Kötüler istemesede niyetim bu, bunun için kimsenin canını yakmıyacam size söz… parayı kaldırıyoruz… Herkes huzuru bulsun istedim eşitçe, kardeşçe, savaşın, sömürünün, sınırın, sınıfın, kimliklerin, ırkların, dinlerin, tanrıların, kutsalın, olmadığı “bir dünya” Hep hayalim. Bunun için yaşamaya karar verdim. Galiba beni öldürmek isteyenler içinde yaşadım.


Ölsem de rahatım. Öldürülsem de.. Arkadam da pis, adi, işim yok. Hayvanları dahi yemiyor öldürmüyorum. Vicdanım da ki, huzur birileri bilseydi, sanıyorum beni çoktan yok ederdiler… Kötüler böyle işte. Yanlışı doğru sanan kötüler. -Vicdanımın sesini Hiç ama, hiç kimsenin kesmeye güçü yetmez. Buna hakkıda yoktur! Zira herkeste "o ses" var. Bazıları onu buldu. Bazıları bulamadı. Bulamayanlar savaşcı. Bulanlar barışcı. Karar sizin...! -Hatalarım hiç olmadı demiyorum; Ancak her hatamı gördüğümde düzeltme çabasına giriyorum. Mükemmelim de demiyorum. İyi olmaya çalışıyorum. Faydalı olup, kimseye zarar vermeden hayatımı tamamlamak niyetim ve amacım. -Şirket çalışanları, kapitalizmin direkleri/ hamileridir. Farkında ya da değiller. Her bir işçisi/çalışanı bu sistemi ayakta tutmaya yarayan, Orjin akıl, mantık ve vicdanlarını kaybetmiş, birer makine dişlisi görevini görmektedirler! Paranın alım gücüne "iman etmiş" kişiden, ne solcu olur! Ne de kominist! Çoktan cazibesine kapılmış ve yoldan düşmüş... En kötüsüde içinde bulunduğu duruma alışmış olmasıdır. Hastalığı daha bir derindir. Kapitalist olmuş, Hatta bekçisi... -Kötülüğün uzun sürmesinin en büyük nedeni; Bilgiyi elde etmeden, bazı zenginlerin parayı ele geçirmesinden kaynaklıdır. Bunlar makina gibidirler. Para bunları satın almıştır! Bunlarda insanlık, erdem, ahlak, vicdan, dürüstlük, paylaşmak gibi şeyler yoktur. Kısaca; Para henüz insan olmayanların elinde... -Kırmızı rengi ülke insanları hangi renk olarak bilirler? Evrensel dünyada insanlara göre bütün rekler aynı olarak biliniyorda, neden akıl bilinçi ile tüm evrensel doğrular kitleler tarafından doğru olarak bilinmez? Zihin, beyin, gördükleri, bildikleri, doğrultuda neden aynı çalışmaz. Bir grup "Savaşın yanlış olduğu söylerken" diğer grup "doğru" olarak görüyor? Herkes tarafında Kırmızı renk oysa aynıdır. Savaşa bu varlık toplu halde neden kötü diye kabul etmez. Bu konuda neden ortak bir kabul oluşmaz? -Bana göre "Ortak bilinçi" engelleyen tek bir unsur var. "Din" ! -Kendi içerisinde, yaratıcı potansiyeli henüz keşfetmeyene eğitimli kişidir denilebilir mi? -Herkes ölümü iyi karşılamaz, ama aynı herkes savaşların bitmesi için, ortalığı ayağa kaldırmaz. !!!


-İnsanları cennete götürüyor olsak bile, yinede korkacak muhalefet edeceklerdir. Alışkanlıkların köklü yanları var çoğu bu güçlü alışkanlıklarının yıkılmasını asla istemezler!!! -İnsanlar alışkanlıklarını değiştirmekte kötümdürler. Kolay değillerdir. -Herkes adalet olmadığını söyler. Ama aynı o herkes, bir kişi haksızlığa uğradığında tavrını ortaya koymaz. Güce tapar, keyfi davranır en büyük adaletsiziği içinde kendisi yaşar! Bir de iyi insanım diye ortalıkda utanmadan sıkılmadan adice dolaşır. İnsanların yüzüne bakar. !!! -İnsanlar yanlışta olsa, neden güçe eğilim gösterip, bile bile israr ederler? -Sizler yanlışlarda olduğu kadar doğrularda israrcı değilsiniz? Neden doğrulardan yana kuşkunuz mu var? Yoksa korkularınızı aşamadınız mı? Edem, bilinç, vicdan, ve aklınız doğrularda sizi israrcı yapması gerekmez mi? Cesaretiniz sizi gerçeklere bari inandırsın? -Doğrularda israr etmek, sizin insan olduğunuzu gösterir... -Her birimizin içinde bir "zorbalık" yatar. İş bunu kullanımda, kimisi fırsatını kollar. Kimisi onun ile mücadele eder. Sinsi olanlar yalanın adını takiye takanlar birer fırsatcıdırlar. Avını kollar. Yabaniler gibi onu bu hale sokan bitip tükenmeyen o köhne dinin kini nefretidir. Kurtulmanın tek bir yolu var, bilgi ile aklını bulmaktır! -Bu hayat beni eziyor biliyormusunuz? Ne tanrının’ merhametini gördüm! Ne de iktidarın’ insafını! -Ben seni biraktığım, yerde kaldın. Ama sen beni biraktığın, yerde değilim! -İnsanları düşünmeye, adalete, özgürlüğe, sevgi ve barışa yönlendirmek ten daha güzen ne olabilir? -Bİr şeylerin "DEĞİŞMEYECEĞİNE" inanmak; Toplumsal bir "HASTALIK OLUP", aslında köklü bir "İNANÇ'TIR"!!!... -Yoksa siz; Birilerini sürekli "aptal" görüp, "ciddi" bir şey yapmayan, kendilerine dahi güvenmeyen, örgütlenmeyen, destek vermeyen, aptallardan mısınız? -Seni biraktığım yerde kaldın! Beni biraktığın yer de değilim! -OLUŞMUŞ BİR İNSAN TİPİDİR VAR. KORKUDAN BESLENİR ONU KAYBETMEMENİN ADINA İMAN/İNANÇ DER. KORKAR BİRAKMAZ BİRAKMADIĞI ASLINDA KORKUDUR "İMAN" DENEN ŞEY TAMDA BUDUR! İman/İnanç, gerçeği bilmek istememek demektir. Friedrich Nietzsche TIRANLAR CEHALETİ NEDEN YAYAR ÖVER İSTER? Bilgin arttığı oranda, inanç yok olur. Thomas Carlyle BU DİNİN TEMELİ NEYE DAYALIDIR NASIL OLUŞMUŞTUR? Dinler çoğunluğun korkusu ve azınlığın kurnazlığı üzerine kuruludur. Stendhal PEKİ BUNDAN KURTULMANIN ÇÖZÜMÜ CARESİ NEDİR? Korkunun en iyi ilacı bilgidir. Robin Sharma SİZE GÖSTERİLEN TEPKİNİN ARKASINDAKİ NEDEN NEDİR?


Bir insan kendi içindeki “DAHİYİ” kabullenene kadar başkalarınınkini “TANIMAKTA” çok zorluk çekecektir. David R. Hawkins NEDEN BİLİNÇE ULAŞAMAZ İNSANLIK ? VİCDANINI ÖLDÜRDÜĞÜ İÇİN Mİ? HAYAL KURAMADIĞI İÇİN Mİ? DÜŞE ÇIKAMAZ İNSAN? Çoğu insan yirmi yaşında ölür; ama seksen yaşında gömülür. Robin Sharma KAYBETTİĞİ NEDİR? ONU YENİDEN DOĞURACAK OLAN ŞEY FELSEFE MİDİR? İnsan kendi karanlığında boğulurken başkalarına nasıl ışık dağıtır? Jean Christophe Grange Kim; Bilgiye sırtını dönerse, kalacağı yer kendi karanlığıdır! -Eğer birisini haksız yere suçlarsan, gün gelir kendin o suçtan mahkum olursun. - Gelinen noktada, Hastaneler müşterisini bekleyen ticaret merkezleri olmuş! Eğitim alanları da ha keza öyle, her öğrenci okulların müşterisi olmuş! - Kapitalist sistem kitleleri köleliğe alıştırarak, adeta toplumları sistemin savunucu direkleri haline getirdi. - Kapitalist sistem Dürüst insanları neredeyse tüketti. Herkesi zenginliğe özendirerek, insanların çoğunu insanlığından çıkartmıştır. - Düşünmeyi henüz öğrenememiş kişilerden idrak, anlayış, kavrayış bekleyemezsiniz! - Kurulu dayatmacı sisteme entegre olmuş bireylerden, dönüşüm ve değişim beklenemez. - Düşünme eğitimden önce gelir. Eğitim düşünebilen insanların işidir. - Özgürlük zihnen yozlaşmış, köle insanları korkutur. - Mutlu olmak nedir? Şartı var mıdır? Bazılarına göre mutluluk yoktur. Bazılarına göre hayatın amacı mutlu olmak, Bazılarıda onu dışarıda aradı ve hala arıyor... Çok param olsun, Şu yemekler, Şu yerleri gezersem mutlu olurum demiş. Bazıları Evlenirsem mutlu olurum diyor. Peki size göre nedir?Mutlu olmak bakış acısına edinilen bilgi oranında şekil alıyor değişiyor. İçerde mi? dışarıda mıdır. İçeride insanın yaşadığıyla ilgilidir. Neler hissettiğiyle "BİLİNÇİYLE" alakalı bir durumdur. Bize göre "İÇ HUZURUN" getirdiği bir haldir. Bunun bazı şartları vardır. Yoksa ne parada! ne yemekte! nede diyar diyar gezmekle! elde edilecek bir durum değildir. Ya da sınırsız bir şehvet arzusuyla, öfke, sinir, kin, nefretle, sağa sola saldırmakla da elde edilecek bir şey değildir...İçerisinde kaygı, korku, endişe, dolu olan birisinin, bunları "ALT ETMEDİKÇE" mutlu olması düşünülemez. Ölüm, tanrı, şeytan, cin, peri VS korkusu, açlık korkusu, işten çıkarılma korkusu, ile ömürlerini köle olarak tüketenlerin, mutlu olması beklenebilir mi? Bilgi olmadan; İnsanın "KENDİSİNİ KEŞFETMESİ/FET ETMESİ" halini yaşamadan, içine derin yolculuk yapmadan, bu durumu yakalamak imkansızdır. Her türlü "KORKUYU" aşmadan içindeki canavarı yenmeden, ne huzuru yakalayabilirsin. Ne de insanlaşırsın. Ne de mutlu olursun;! Muş gibi, sağa sola sahte gülüçükler atmakla da bu olacak şey sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Gelin kendini özünüze dönün ve şu size dışarıdan bulaşan, her türlü korkularınızı içinizden sökün atın. Neyle mi? Nasıl mı? Çok mu zor? Cesaretin yoksa yüzleşmeye ve sürekli korku içinde yaşayacaksan hiç yaşama daha iyi. Bu şekilde yaşamaktansa, Yaşamak denilirse buna şayet? Kullara köle olanlar, Paranın, lüksün kölesi olanlar, hayali varlıkların kölesi olanlar, karşıt cinse kör olarak bağlanıp köle olanlar. Bilgi olmaksızın her türlü kölelik var iken, Korkular seni teslim almış iken, senin mutlu olman ne


mümkün? Ancak bilgili insan özgürdür. Özgür insan çok az şeye sahip olandır. Çok şeye sahip olma arzusu size mutluluk getirmez. Tam tersi; Gam, Keder, Korku, Endişe, Kuşku, Kaygınızı çoğaltır. Bilmeyen inanınır inanan korkar. Korku var iken mutlu olmak asla mümkün değildir. Bilgiden korkan kaçan, doğal olmaktan insanlaşmadan korkup kaçan, insanlığını, sıgıntı, avuntu, çehalette, filanın gölgesi altında arayanlar; Silik, Sönük, Kapalı sürü olmaktan, ahmak, aptal, ve saldırgan yobaz olmaktan asla kurtulamazlar! Yaşananlar tamda bu şekilde değil mi? Ben size gerçeği direk söylüyorum. Bunun için ne bir üçret ne bir teşekkür beklemiyorum. Dileyen alır. Dilyen burun kıvırır. “Mutsuzluğuna koşar” seçim, seçenindir... -İNSANIN DÜŞÜNCELERİ ONU ORTAYA KOR. -Eğer bir kişide iki çelişik gözüken görüş varsa. Eleştirdiğini ve reddettiği görüşü onun son görüşüdür. Zira insan; inandığı- kabul ettiği şeyi- aynı zamanda hem kabul, hem de reddedip onu eşetiremez. -İnsan; İnsana katkı sunmalı bu çağda, Bunu yaparken beklentisiz olmalı, Cenneti hayal et; Hayvan kanının akıtılmadığı, insanların sömürülmediği bir yaşam hayal et, Başka Türlü nasıl kurulur Bu Dünyada! Cennet? Bu zor değil! Hayal et... -Eğer okumalarınız sizi savaşsız, sömürüsüz, çıkarsız, kansız bir dünyaya barışa götürmüyorsa, Eğer okumalarınız sizi vicdana, iyiliğe, adalete, bilime, akla, mantığınıza götürmüyorsa. Siz sayfaları, hayatı, yaşamı, tüketiyorsunuz demektir. -Referansın nedir? Dini Referans alırsanız; İşiniz kan akıtmaya gider! Dini Referansalırsanız; Süresiz savaşın içinde olursunuz! Dini Referansalırsanız; İnsanları süresiz ayırır bölersiniz! Dini Referans alırsanız; Hayvanların etini yiyecek görmeye, savaşmaya devam edersiniz! Dini Referans alırsanız; İnsanlığınızdan çıkar kötülükleri bir kurgusal tanrı için yaparsınız! Dini Referans alırsanız; İnsanları bir korkuya atarak, avuntunun kaygının, kuyusuna itersiniz! Dini Referans alırsanız; Çıkmazlara, çelişkilere, mitolojik hülyalara, çekersiniz! Dini Referans alırsanız; Kendiniz olamazsınız! Dini Referans alırsanız; Erdeme ulaşamazsınız! Dini Referans alırsanız; Vicdanınızı, aklınızı bulamazsınız. Dini Referans alırsanız; Taklitçi- taşıyıcı hasta olursunuz! -İnsanın içindeki zindanı; Eğer arzularını alışkanlık edinmişse onu savunur malzeme arguman toplar. Onun için gerçeklik artık o alışık olduğu durumdur. Bu ona hoş görünür. Kurtuluşun bu sanıda olduğunu düşünmeye başlar ve bu kendisine oluşturduğu yuvadan bakar çevresine bunu pazarlar. Ne yazık ki arzu alışkanlığı böyle tuzak kurar insana. Bu çoğu kez fark edilmeyebilir. Ancak dışarıdan bakan bunu bir hastalık gibi görür. Muhatabına aktarır. Kişi ya kendisini düzeltir o kendi zindanından çıkar.Ya da orada kalır. Egosunun tapınağında arzularınınbir kölesi


durumuna düşer. Çoğu insan böyle değil midir?Efendi kölenin yarrattığı bir şeydir. İtaat sona ererse, efendilikte sona erer. “Efendi kölenin yarrattığı bir şeydir. İtaat sona ererse, efendilikte sona erer.” - Bana göre insan'a zengin ve Fakirdir nitelemesi yanlıştır. Ancak ihtiyacları olan denilebilir. Tıpkı diğer canlı türleri gibi. Her canlı yaşama, barınma noktasında eşit haklara sahip olur! -Bir sözde kutsal! kitabın içindeki emirlere, aklını kiraya vermiş bir dindarda, ahlakın "A" sı olabilir mi? - Bir yumurta bir sebze midir? - Doğadaki canlı, yavru için yumurta yapar. Sen yiyesin diye değil! - Kendinize sorun; Niçin arzu edilen seviyede değilim? Dünyada ki Görevimi keşfedebildim mi? Etkin güç yetişmiş bireylerden oluşan toplumlarda değişim ve dönüşüm ile dünyayı güzele, barışa, adalete, cennete dönüştürür. Şayet hepimiz mevcudun içinde çarkı çeviren bir makanik olmuşsak, ve de bunun farkında olmayarak bu duruma alışıp bağımlı hale gelmişsek arzu edilen sonuç nasıl oluşsun?! Siyasetin en büyük yalanı "ALGI" olmayan şeyleri olmuş gibi göstermesi! - Bu Bilgi Çağında Cahil Kalmak Sadece Bir Tercihtir. - Bir hiç uğruna bazı şeyleri çok abarttık çok; Eşyaları, makamları, kurumları, sanrıları, bizim elimizden çıkan, hemen her şeyi! - Uğrunda ölecek, öldürülücek hiç bir şey yoktur. Camii yerine gelir. Camiyi yapan insan yerine gelmez. İnsanın yaptığı şey o insanın yaşam hakkından daha değerli olamaz! - Polisin olması gereken görevi neydi? Ne oldu?: Halkı koruma yerine, iktidarı halktan korur duruma geldi. Polislik yapılır mı? Varın vicdanınıza sorunuz, cevabı orası versin size...! - Kendi iradesizliğini zirveye taşımış birisi için hemen her alan tehlikelidir. Böylesi birinin interneti çok tehlikeli görüyor olması gayet doğaldır. Çünkü o henüz kendi aklını bulamamış, seçmesi yoktur. Sürekli dar kafada, hasta, korkulu, kaygılı, yaklaşımlar sergileyecektir. Kendi çıkarlarını kaybetme endişesinin dışa vurumudur bu.! - Bilinçlenmenin önünde en büyük engel dinler duruyor. - Hiçbir yer, hiçbir kitap, hiçbir bina, hiç bir din, hiç bir tanrı. canlıların hayatından daha kutsal ve değerli değildir. - Bu günün insanı evçilleştirilmiştir. Dönüpte durumunu halini düşünmüyor, anlamıyor, yaşantısını hiç ama hiç, sorgulamıyor bile... - Çoğu insan; Mal varlığının esiridir. Yığarak, biriktirerek, korkularını bastırdığını sanır. Pek azı dağıtır, verir paylaşarak mutlu olur. - Siyaseti dini ve onlardan para kazanmayı hayatınızdan çıkarmadıkça; Adalete, eşitliğe, özgürlüğe, evrensel akıla, ve bilime ulaşamazsınız. - Türkiyenin paradan çok şu an elzem; Adalete, eşitliğe, özgürlüğe, ahlaka, dürüstlüğe, acil ihtiyacı vardır. Su gibi ekmek gibi. - Bugün yaşayan canlı türlerin varlığı evrimde ara form yoktur. Diyenlere cevap niteliği taşıyor. Ve evrim hala gözlerimizin önünde sürüyor. Sadece bazılarımız görmek istemiyor.


- Din korkudur. Korku aklı kilitler. Kilitli akıl cahil kalır. Cahil kalan güdülür. Güdülen mevcud yaşamı sorgulamaz. Niçin yaşadığını anlamaz. Yok hükmündedir. Varlığı siliktir. - Türkiye zihniyet değişimi yapmadıkca medeni toplumların arasında yerini alamaz. Bir kere insanları yaptıkları işlerinde dürüst değiller. Hile, hurda, yalan, dalga, dalavera, ile kısa vadede hak etmeden emek vermeden çabuk kazanma derdindeler! -Birden fazla yüzü olan insan; Aynalara baktığında acaba hangi yüzünü görüyordur? -Sırf senin duygularını egosal görüşlerini neden ben tatmin edeyim ki? Bana ne senin şeyinden? Beni zorlama! Uzak dur! Mecbur etme beni, senin yalanlarına, inandığın şeylerine! -Beni kendine mecbur ediyorsun! Ama sen bana mecbur olmuyorsun ne iş? Sen bulunmaz hint kumaşı mısın? Ne sen bana mecbur ol, ne de ben sana mecbur olayım! Var git kendi yoluna. Beni mecbur tutma, kendi yoluna! -Benim bazı şeylere katlanıyor olmam, korktuğumdan değil, yine sana olan iyi niyetimden dir bilesin! -Asıl saygı nedir bilmiyor ama, insandan daha; Nesnelere, şeylere daha çok saygı gösteriyor olması... Deli saçmalığından da öte bir şey! -Kimse kimsenin inancına ve egosuna mecbur değil. Herkes kendisine kabul etsin veya etmesin. Dayatma, zorlama insanlık suçu, kişilik haklarını ihlaldir. Kim bunu bir başkasına mecbur tutuyorsa; O yanlış yapıyor demektir. Yanlış olan bu tutum ve davranıştır. Kişinin şahsı beni değildir. Ona bulaşmış bir hastalık gibi görülmesi gereken, alışkanlığı ve edindiği huyudur. -Ey çağın gerisinde kalmış, saçmalıklara inanmış yobaz; Sırf senin egon sürsün diye bana zalimce ve kör bir inat içinde bazı şeyleri dayattığını ve beni sıktığını üzdüğünü ne zaman insafa gerek anlayacaksın?! -En tehlikeli düşünce aklın süzgecinden geçmeyen düşüncedir. -Ne anladın diye sorarlarsana bana? Paranın tanrılığını gördüm her yerde, insanlarsa köle, hiç kimse mutlu değilken mutluymuş gibi yapar herkes kendilerini kandırır . Dağlarda niçe hayvanlar gördüm hepsi özgür. -İnsan egodur demek ayrı şey insanlarda ego vardır demek ayrı şeydir. Birincisi insan egodur sözü bana göre yanlıştır. -Dinlerin saçmalıklarına inanmış ve kandırılmış birisinin bu durumu fark etmeyen bir cahil ile hangi konuyu ciddi ciddi konuşabilirsin ki? -İnsan en büyük zararı, yine kendisi kendisine verir. -İnsanların bilmedikleri mevzularda israr etmeleri, onlara inatlıktan başka hiçbir şey kazandırmaz.


-Zihni benliği dağılmış kişi seni dinlemez. Duymadığı içinde seni anlamaz. Anlamamış kişi durup düşünemez. Düşünemeyen birisiyle iletişim kurmak neredeyse imkansızdır. -Vegan olmak dini bir ritüel değildir ki; Bozulsun yada kabul edilsin . O bir vicdani felsefi düşüncedir ya kabul edersin ya da etmez, bedelini bizzat kendin ödersin.. Nihayet insanlar arzu ettikleri hayatı kendileri seçerler. -Düşünen insan özgürdür. Özgür insan mutludur. -Zihnin gıdası bilgidir. -Gülmenin bir nedeni yok, niye ağlıyorsun diye sor adama! -Süt yavrular için vardır. -İnterneti karalamakla eline ne geçiyor? Onu akıllıca kullansana! Mantığını Da yanında tutarak. Algılarla oluşmuş siyasi yalanlar sana çok mu sahici gerçek geliyor? Kandırılmak, Avundurulmak, korkku, karekterin olmuşsa sen İnternetten tabiki kork! -Dindarların korku dinleri, şiddet karakterleri olmuş. -Dini hikayeler, hayali karekterler çoğu yoktu. Sahte kahramanlar, çocuk masalı dahi olamaz! -Küçücük beyinli cahiller büyük dehaları nasıl anlasın? Şiddetli tepki göstermeleri bundandır. -Sanmaki yapıp ettiklerin yabana gider. Mutlaka en sonunda birileri tarafından fark edilir. Bu hep böyle olmuştur. -Bir şey tepkime sonucu bir şeye dönüşürse o şeyin halini alır. Kar ya da buzun erimesi ve suya dönmesi gibi. O artık su olmuştur. -Modern yaşamda seks hayatın amacı gibi tüketime ticarete dönüştürülme eğilimi gösterilsede. Tıpkı diğer canlılarda olduğu gibi Rasyonel düşünce ile seksten maksad üremedir. Başkada bir nedeni amacı yoktur. Her alanda olduğu gibi bu alanda istismar edildi. Ticari meta, zevk aracı, haline döndürüldü. Bu da yozlaşmayı getirdi. -Çoğu zaman biz var biz yanlış insanlarla hayal kuruyoruz. Bu da AN KAYBI oluyor. ______________________________________ 0 _______________________________

BİLGİ FAYDA MI VERİR? YOKSA; DERT VE ÜZÜNTÜ MÜ GETİRİR? Olumsuz gibi söylenmiş yanlış anlaşılan bazı sözler çok kişiyi bilgilenmekten uzaklaştırıyor. Sanki cehalet mutluluk muş gibi! anlaşılıyor. Tabi bu anlayış yanlıştır. Deniliyor ki; ?“Çok bilenin çok derdi olur ve bilgisini artıranın üzüntüsü de artar.” Bertrand Russell


?“Bilgi arttıkça, ızdırap artar.” Arthur Schopenhauer aynı Filozof şunu da der: “Felsefe, acıyı bilgiye dönüştürür…” Arthur Schopenhauer ?“Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.” Sokrates aynı Filozof şunları da der: “Bilgili olduğumuz oranda özgür oluruz. "Tek iyilik bilgi, tek kötülük cehalettir. ” Sokrates

Özelde Türkiye genelde Ortadoğu milletlerinde bilgiden pek haz alınmıyor. Cehalet mutluluktur diye yaygın bir algı var. Peki bu doğru mudur? Tabiki tamamen yanlış bir anlgıdır anlayıştır katılmak imkansızdır. Bilgili halklar barışcı anlayışlı hoş görülü olur. Cahil Halklar; Saldırgan, Düşüncesiz,Kuralsız, Kaba, Sabadırlar. Ölçü takmazlar, vicdan yoktur. Erdemini yetirmenin bir sonuçu olarak çürüme, yozlaşma, baş gösterir ve bu bölgelerde suçlar hayli kabarıktır, ve her geçen gün daha da bir katmerli bir şekilde hızlanır sayı artar. Sonuç kabarık büyük bir bedeldir. Peki gördünüz mü cehaletin getirisini ? Bunun neresi mutluluk bu kaçıştır bu pes edip siteme tabi olmaktır. Sokrates Der ki: “Hiç kimse bile bile kötülük işlemez, kötülük bilginin eksikliğinden ileri gelir” “Bilmediğimizi biliriz ancak felsefe bizi bilmeye yönlendirir.” Aynaya baktığında başka birini görmek istemiyorsan kendin gibi ol. Abraham Lincoln Eğitim, kültür ve bilgi aydınlığa açılır en geniş penceredir. Mustafa Kemal Atatürk İman yalnızca zayıf, bilgisiz ya da tembel kişilerde kök salar. Hiç kuşku yok ki, imanın yeryüzünde bu kadar taraftar bulmasının nedeni budur. Jean Meslier İmanlı bir insanın Bilgiden nefret etmesi acaba bu yüzden midir? Gerçekle yüzleşmek istemeyişi. ”Din akla karşıdır; insanlığın mutluluğa ulaşmasını engeller; siyasal zorbalığa elverişli zemin hazırlar. “Dinleri bilgisizlik ve korku doğurmuş.” Baron d'Holbach ‘in dediği bunu gayet güzel açıklar Bilginin artması ne gibi Tehlikedir düşünmeyen sömürücü sahtekarlar için bunu bakın > “Bilgi hazinelerine ulaşabilen insanların sayısı ne kadar artarsa, dini inançlardan kopuş da o kadar yaygınlaşır.” Sigmund Freud Ne güzel de özetlemiş. Dinden geçinen birisi elbette cehaleti mutluluk görecek ve bunu yayacaktır. ! Gereksiz bilgiler luzumsuz yemek programları anlamsız manasız sözde dilerle bir toplum ne hale gelir varın siz hesap edin. “Topluma lüzumsuz bilgiler verirseniz, gereksiz bir kalabalık oluşur.” Erich Fromm Bilinmesi gerekenlerin krallara çok büyük faydası olur. O sayede sağ kalırlar. Bilgisizliğin üç biçimi vardır: Gerekeni bilmemek, kötü bilmek, bilinmemesi gerekeni bilmek. F. Rochefoucauld Bilgi ile kişi hangi meyvayı elde eder ne kazanır? >Bilgi eyleme dönüşürse bilinç elde edilir.< DemokritosBunu özetler. Bilinçsiz toplumlar güçlü lider çıkarır ama bilinçli bireylerden oluşmuş bir halka ise lider gereksizdir. Hedef ayakların üzerine olmak kendisi olmaktır. Sürü olmak değildir. En sonunda liderlerin hepsinin papuçu dama atılır halklar bilinçe ulaşmıştır. Ve Onları akılsız sanıp kendisini çok akıllı sanan kendisi gibi hatta onlardan daha cahil birilerini kim ister yönetici.?


“Eğitilmiş insanların umutları, bilgisizlerin zenginliğinden daha değerlidir.” Demokritos Cahil yöneticiden cahil halklardan sa bilgili vicdanlı aydın toplum her zaman dünyada aranan özlenen şeydir. “Kötülükten arınmak için bilgi gereklidir.” Demokritos Söz söylemek bilgi ister. Bazıları sürekli ezberini tekrar ederek bilgili görünmek ister. Çok konuşuyor olmak bilgili olmak değildir. Boş konuşmadır o sana topluma ne katıyor seni bir adım ileri taşıyor mu? Sorunlara çözüm oluyor mu? Somut adım atıyor mu ? Asıl beklenen bunlardı Kendini tanımayan bir kişi toplumu ileri taşıyamaz zira o daha kendisi olamamış kendi cahilliği içinde kalmış kime ne ışık tutsun ki? Karanlık bir zihinden aydınlık beklemek budalalıktır. Bilgin arttığı oranda, inanç yok olur. Thomas Carlyle Demekki körlükten çıkış yine bilgiye bağlıdır. “Aklen kazanılan bilgiler insanı yüceltir; naklen kazanılanlar ise köreltir.” Ali Demirsoy Belkide Türkiyedeki sorun şuydu : “Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer de ilgisizdir.” Celal Yalınız “Bilgi sonsuza dek cehaleti yönetecektir. ” James Madison “Bilgisiz adam, anlayamadığına tapar.” Cesare Lombroso “En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır.” Mustafa Kemal Atatürk KÖTÜLÜK BİLGİDEN Mİ GELİR YOKSA CEHALETTEN MI? “Kötülük bilgisizlikten gelir.” Albert Camus “Cehaletin olduğu yerde, batıl inanç hüküm sürer.” Jacque Fresco Tehlike nereden gelir? “Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir. ” Goethe Günümüz de Ortadoğuda yaşananlara şöyle bakmak neyin eseri fark etmek ve anlamak mümkündür. -İnsan kazanma değilde para kazanma derdinde olan insandan, erdemli insan davranışları çıkmaz. Seni uç kuruşa satar. Bencil ve tapusal zaafları olan, sağlam duruşlu olmaz! -Vicdanına ulaşmamış insanlara tuttuğunuz aynada, kendilerini görmek

istemedikleri için kaçarlar. Onların size olan tepkileri bundandır. Asıl kendi yüzleriyle, yüzleşmek istemezler. -Dağdaki, cahili al 7/24 Televizyonlarda üst üste konuştur. bir kaç yıl süren bu görüntü ile al sana 6 yılda meşur kahraman. Sonrada başka adam yok, O gidersem ülke çöker sözüne inandır. Bu cahil halk onu yıllarca başında tutar. Sen göremediklerini yok sayıyorsun. Seni de boş birakmaya gelmiyor. -Sol olduğunu iddia edenler neden siyasi başarı elde edemiyorlar? Bana göre Türkiye de şu an sol ciddi anlamda tükenmiş vaziyettedir. Bu mevcud olduğunu düşünenlerde. Haklının yanında değil, güçlünün yanında korkudan koşanlardır. Davaları çıkara dönüşmüştür. Kendi içerisinde birbirlerinden habersiz, düşüncesiz, arzularının kurbanı olan, Egosuna tapa insan yığınlarından ne dava adamı olur ! Ne de sol olur. Bu da çözülmedir esarettir. Köleliktir. Özgür bağımsız bilinçine ulaşmış insanlar ancak ölselerde onlar yaşarlar.


-Bazı zaman; Erdem ve insani değerler. Ekonomisi zayıf, ya da çıkarlarına önem vermeyen, ama vicdanı vurgusu güçlü, "sözü etkili" bireylerin omuzlarında yükselir. -Umutları korku ve bazı nedenler yüzünden kaybolmuş insanlar. Her an her şeyin alt üst olabileçeği. Tıpkı doğa olayları gibi. Toplumlarında dönüşebileçeği, gelişebileçeği gerçeğini gözden kaçırıyorlar. -Vicdanı ve aklıyla irtibatını kesmiş her insan kaygıya korkuya hatta şüphelere düşebilir. Yanlızlaş ve kendi içine doğru derin düşün, bu arada kendini boş birakma bilgi ile ilgilen. Aklını tekrar kendine hakim kılacak gücleneceksindir. -Kutsal edinim seni paronoyak eder. Siyaset hem köle, hem de yorar seni, Yeniden doğmak mı istiyorsun? Her ikisinin içine düşme uzak dur. Karanlık çenderedir. Seni iliklerine kadar sömürür, sonra da posanı çöpe atar! Acımaz. Vicdanı yoktur. Yalan, çıkar, korku, üzerine kurulmuştur. İnsanlığa; En büyük zararıda bu iki kesim vermiştir. hala daha veriyor...! -Bugün topluma söyleyecek sözü olmayanların, televizyonlarda boy gösterip, kalabalıkları uyuşturuyor olmaları, gerçekten! üzücüdür. -Korkuların seni büyük bir yük olarak ezmesinden korkuyorsan. Korkulacak işlere bulaşmaz.! -İnsanlığın kaybı: Düşünmekten korkan kalbalıkların çokluğudur. -Aydınlıktan nefret edenlerin; Karanlıklara yuvarlanması gayet doğaldır. -Şu an bir çok insan paradan, cinsellikten, cılgınca harcamaktan başka, hiç bir şeyi umursamıyor. Gelinen nokta budur. -En büyük suç; Hırsızlara çanak tutan, sessiz kalan, bana dokunmayanın ne hali varsa görsün. Diyenlerinde bu suça ortak olmaları gayet normaldır. -Umutsuzluğun, Karamsarlığın, Çaresizliğin, Korkaklığın, Cehaletin,Sinikliğin, Yaşama sevincinin olmayışının "Tek Suçlusu" ve sorumlusu yöneticiler tabiki değildir. -Dünyanın değişmesine çalışmayan, kendilerini düzeltmeyen, Lükse alışık, tembel, tüketici, üretmeyen kitlelerin olması bu durumu doğurmuştur. -Bu çağda acaba Dünyanın Cennete dönecegine kaç kişi inanıyordur? Savaşları engellemek istegi insanlarda neden yok? Mevcudu kanıksamış kitleler; Değişim nasıl gösterebilir? -Bir yerde, Dilin teminatı bittiyse, her şey bitmiştir. -Aklını dışlayan, ve onu kullanmayanların sonun ne olduğu gördün. Hala sorgulamıyacak mısın? -Görevli; Çıkarın korkunun, koltuğun yanında değil. Vicdanın halkın yanında olmalıdır. Kaybetse bile... -İdeallerin olacak. Seni satın alamayacaklar.


Yobazların uydurduğu Masallara inanmayacaksın. Dünyayı değiştiremezsen de sen değişmeyeceksin. -Egosuna yenik düşmüş zayıf kişilikli insan; Eline fırsatlar geçince nasılda zorbalaşıyorsun? Dünün sözde garibi! mazlumuydun oysa! Ne çabuk şımarıyor, Kibirleniyor, Zalim kesiliyorsun Öyle!!!. -Benden uzak olsun Yöneticilik, Yöneticiler, Yönetilmeyi kendine reva gören, sürüler. Benden uzak olsun!!! Benden ırak olsun, şan, söhret, makam mevki, para, ve doymayan hırs, Çok gördük yerde yıkıldı tahtları, sarayları, saltanatlarını, çok gördük. Tükendiler bir bir. Anıları kaldı geriye, üç beş kırıntı. -Çoğu kez yanılırız. Konuştuğumuz insanların düşündüğü yanlıgısına kapılırız. Oysa kalabalıklar hiç bir konu hakkında, derinlemesine düşünmezler! -Eğer zaafları olan, çıkarcı birileri yeterince sizi tanımışsa. Artık o size diliyle zarar vermeyede başlar. -Çok dost gördüm. İçi başka! Dışı başka! Konuştuğunda zehir saçar. Söyler bir söz üzülürsün! Halden bilmez. Hasettir, dar, ve aç gözlüdür. Söyler bir söz üzülürsün. Sen sen ol, etme cahille sohbet. Halden bilmez, durumundan anlamaz. Saldırırda saldırır. Böylelerine vakit ayırdığına,


Pişman ettirirler insanı! Ve kendine kızarsın hep. Yine aynı hatayı yaparsın hep. Çünkü içinde sakladığı ne alçak şerefsizin olduğunu, zihnini, önceden kestiremiyorsun ki? Fırsat kollar, sözde seni toplum içinde rencide etmeyi. Kendine kazanım sanar. Vah zavallı, vah dersin. İçten içe biraz kırılgan, biraz kızgın, birazda üzün olarak. Nereden bileceksin görmeden? Çünkü içinde sakladığı ne alçak şerefsizin olduğunu, zihnini, önceden kestiremiyorsun ki? En iyi dost, demek ki, hiç başlanılmıyan dostluk diyorsun... Yanlızlık gibisi yok, ondan yara alır, sonra döner kendine, yeni insan. Yenilerek üzülerek hep... Jonathan Swift'in "Dikkat, uyanıklık, biraz da zekâ bir adamın malını mülkünü hırsızlardan korumaya yeter; ama doğruluk, düzenbazlığa karşı kendini hiçbir zaman koruyamaz. Bir kimse kendine iyilik eden birisine kötülük ederse, kendisine hiç iyilik etmemiş olan insanlara kesinlikle kötülük edecektir: böyle bir adam yaşamaya layık değildir." Dediği gibi... -HİÇ DİKKAT ETTİNİZ Mİ...? kaliteli insan çoğunlukla yalnızdır. NEDEN Mİ ÇÜNKÜ -Çizgisi sabittir, yaranmak uğruna Çizgisinden sapmaz. .YALAKA değildir. .Yapmacık değildir. .Esnek, gevşek değildir. -Kişiliği sabittir, kişiden kişiye göre Şekillenmez. .Nettir... .Dürüsttür. .Yüreklidir. -Karakteri sabittir, karşısındakine göre değişiklik göstermez.


.Dili ile içi birdir. .Herkese aynı değildir. Kimsenin OYUNCAĞI OLMAZ. Menfaate göre samimiyet kurmaz... -Çoğunluk geleçek günler için biriktirir, ve bekler; bugünü yaşayamaz. Pek azı anı yaşar. -Bütün korkularımı aştım da; Kendi türümün beni aldatmayacağından emin değilim! Galiba ben insana olan güvenimi kaybettim. Tıkandığımda terk etmeyi değil, onu çözmeyi denerim. -Hayatın, bilğinin, amacı, ve mutluluk nedir? İnsan doğar +bilgi edinir + Önünde bir Yaşam var + Amac ne + Mutluluk ne? Mutluluğun sırrı; İstekleri bitirmek. Bu konbinasyonları birleştir ve kendin bir bakış elde edin... "Eğer hiçbir şey istemiyorsanız nasıl mutsuz olabilirsiniz?" Samuel Johnson Aslında mutlu olmanın sırrını söylüyor. İstemezsen mutlusundur. İstersen elde edemeyince mutsuz oluyorsun. Bunu zaman zaman bende kendi bünyemde gözlemliyorum. Yaşamın amacı; Bana göre ayrım yapmadan canlılara faydalı olmak. Güneş gibi, ya da yapmur gibi olmak. "Hayatın amacı mutlu olmak değildir. İşe yarar olmaktır. Onurlu olmaktır. Merhametli olmaktır. Yaşadığın süre boyunca bir fark yaratmaktır." Ralph Waldo Emerson'un Dediği gibi. "Bilginin amacı; Her tür korkuyu aşmak; İnsanı bilgisizlik ve boş inançlardan tanrı ve ölüm korkusundan kurtarmaktır. Ve bu olmadan mutlu olmaya imkan yoktur. Epikuros'un Dediği gibi. Birbiriyle baglantılı, aslında düşünürlerin de ortaya koyduğu formül bu... Eğer bir kişi, bu üçünü başarırsa huzurlu bir yaşam sürebilir. Aksi halde mutsuzdur, ürkektir, kaygılıdır, huzursuzdur, korku içinde düşüncsene! hayat olur mu? Olmaz. Senle konuşurken zihnimin çalıştığını hissediyorum biliyormusun � İşlenmeyen tarla nadasa terk edilir. Üzerinde çeliştli otlar biter. Örneği gibi "Tek bir amacım var: İnsanın özgürleşmesi; insana sınırlarını yıkmak konusunda yardımcı olmak. Jiddu Krishnamurti'un Dediği gibi. "Eğitimin gerçek amacı uyandırmaktır. Jiddu Krishnamurti'un Dediği gibi. "İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. George Orwell'un Dediği gibi.


"Hayatın anlamı yeteneğinizi bulmak; amacı ise onu başkalarına sunmaktır. Pablo Picasso'un Dediği gibi. "Yaşamımızın amacı kendimizden bir şaheser yaratmaktır. D'Anna'un Dediği gibi.

Stefano E.

"İnsanın hayattaki amacı, sıkıntıdan kaçmak mı, zevk peşinde koşmak mı olmalıdır? Kim oIacağınız, bu soruya verdiğiniz yanıta bağIıdır. Ayn Rand'un Dediği gibi. "Eğitimin amacının zihinsel özgürlük olduğu bir dünya isterdim. Bertrand Russell'un Dediği gibi. İnsan çelişkili yaşayamaz. Kaygılı yaşayamaz... İçimizde her şeyi çözmek. Bilgiyi bu yüzden seviyorum. Benim önümü açıyor. Yol gösteriyor. Sorunlarıma çare orada buluyorum. Sorularım çevabı orada... Tıkandığımda terk etmeyi değil, onu çözmeyi denerim. -İnsanların çoğu tıkanıklıkdan dolayı terk edilmişliği yaşıyor. Ya da kafasında ki tanrıya kaçıyor. Avuntu arıyor kendinden kaçıyor farkında değiller. Çözümsüz iken, çözüm Sizsinizdir.! -Bilginin amacı, her tür korkuyu aşmak. -Korku ve sakınmanın arasındaki fark, Cana zarar gelmesin diye ani bir tedbir sakınımdır. Ama sonradan edinilmiş şeylerden korku başkadır. Biri zihinle ilgilidir. Diğer bedenle... Canlıların Tehlike anındaki göstermiş olduğu ani refleks korkudan değil bunun gibi. Bendeni sakınmak korkudan sayılmaz. Zihindeki korkular atılmalı her canlı kendisini korur savunmaya girişir. Bu can beden ile ilgili bir haldir durumdur. Yaşarken başına bir şey düşerken kenara çekilmek korkudan değil, sakınmadandır. Ama zihinde oluşmuş ateş, zebani, korkusu böyle değildir., Bilgi burada devreye girer. Birinde bilgiye ihtiyaç vardır. Ama bendeni düşen şeyden korumada bilgiye ihtiyaç yoktur. Bunu demek istedim.

-Yaşamın amacı bana göre ayrım yapmadan, canlılara faydalı olmak. Güneş gibi olmaktır. -Eğer dini metin ve sözde argümanlara değer verir oralardan beslenirseniz; Mantıklı düşünümez, negatif yüklenirsiniz, önyargınız gelişir, kritik düşünemez, eleştiriyel gelişim gösteremezsiniz. Hayali dost ve düşman oluşturur, bu Dünyadan nefret eder hale gelebilirsiniz! Aman Haa Dikkat!!!


- Doğrudur! Kitap okumak karın doyurmuyor. Ancak karnı tok, beyni boş insanlardan da çektiğimizi kimseden çekmedik...! -Bir sanat ki; Suça teşvik ediyorsa, sanat olabilir mi? Savaşı, ölümü kolay gösteriyorsa, silahı, tacizleri, şiddeti, körüklüyorsa! Nasıl sanattır bu? -Bir kısım insanlar dinleri kabul etmiyorlarmış, ama dinlerin tarif ettiği ortaya koyduğu tanrıyı kabul ediyorlar. Sizce bu insanlar gerçekten dini reddetmiş oluyorlar mı? Tanrının da kurgu olduğunu o kitaplardan neden çıkaramıyor. Bu tipler tanrısız yaşıyamazlar korku kaygı ve eksik bilgilerden ötürü ve kendi vicdanını bulamadıkları için bu anlayışta kalmışlardır. Dinler yalan, tanrı gerçek diyorlar! Tanrıyı anlatan, o dinler değil midir? Din kurgu oluyor da, neden tanrı kurgu olmuyor? -Her düşünür, şair, yazar, geleçege dönük öngörülerde bulunabilir. Bunların çoğu da gerçekleşir. Sıradan insanlarda bu içeriden gelen keşfi oldum olası reddetmiştir. Çok azı hariç, bu hep böyle ola gelmiştir. İşte bilginin derinine inenlerle alakasızların arasındaki fark budur! -Bir inançlı ile sohbet edemezsiniz. iki dakikada size olmadık iftiraları atabilir. Bir dini var diye ahlaka itiyaçının olmadığını zannediyor?! O derece emindir. Dindarlığını üstünlük silahı gibi kullanır. Ve her tür yolsuzluğu kendine reva görebilme hakkına sahip olduğunu düşünür. Gerçek yüzleri budur. Başkasıda çıkmaz isterseniz bin sefer test edin. İçlerinden saklı bir Terörizm zorbalık yobazlık vardır. !!! Çoğu kez harçadığın zamanına acırsın degmiyor ki! -Başta dinler olmak üzere; İnsanları birbirine düşüren, düşman eden, bütün ideolojileri Dünyadan tamamen kaldırmak gerekir. İnsan; Sanki kendisi sonsuz bura da kalacak gibi yapıyor, başkasını yok ediyor. Bu durum her insan tarafından kınanması lanetlenmesi gereken; "Pis bir hastalık, Adi bir alışkanlık" olarak bir daha diriltmemek üzere, tarihin çöp sepetine ebediyyen atılmalıdır. -İyi insan olman için bu dinlerden birine inanıyor olman şart değil. İyiyi kötüden ayıramıyorsan senin eksiğin din değil akıl! -Her hükümet düşünce, değer üreten, eğitimcilere, karşılıksız ekonomik yardım yapmalıdır. Bir toplumu ayakta tutan değerleri, şayet erdemin, barışın öğretmenlerine sahip çıkmazsan, orada huzur değil, şiddet egemen olur. Güven, sevgi değil, korku hakim olur. -Değer veriyorsan, o şeyi seviyorsundur da... Değer verip, sevidiğin şeye, karşılıksız yardımda edersin. -Neredeyse; Çıkarsız bir işimiz yok. Karşılık aldığın şeye hizmet, ve ya yardım diyemezsin! Buradan sevgi doğmaz. Hırsın düşmanlığın tek nedeni kaybedilen şeylerde aranır. Beklemeden yapılan paylaşım duygusudur! -Güvenmediğin şeyden sakınırsın, kişi sakındığı şeyden nefret etmeye başlar, nefret ettiğin şeye karşı sevgi oluşmaz! İnsan güven duyduğundan nefret etmez, sakınmaz, ve onu sever!


-Onaylanma, takdıi̇r edıi̇lme duygusu, bütün ıi̇nsanlarda var mıdır? Cevap: Her insan yaptığı eylemin onaylanmasını bekler. -Sade insanların hayatı kolaydır. -Neden trafik kuralları dünyada hep aynıda; Hukuk kuralları aynı değil?! -Dinlerin bütün bağından kurtulan ancak size faydalı olur. - Ne kadar kendinle beraber olursan, o kadar kendinle konuşur, sorularına cevabı kendi içinden kendine bulursun. - Gerçek olmayan şeylerin seçeneği vardır. Gerçeğin seçeneği yoktur. - Bir cahilde şayet hiç vicdan yoksa, ona zorla vicdan var edemezsiniz ki?! -Sabit fikirlerle önyargısı kişiliğine dönüşmüş birisine dünyaca argüman sunsanda onun için bir şey ifade etmiyecektir. Ölüler hiç bir zaman sofra kurmazlar! Softalık simsarlık kurnazlık geçer akçedir böyle kaypakların. -Ne dersen de! Ne anlatırsan anlat! Açık – Kapandı -Sözleşmeler bir tarafın çıkarını gözeterek hazırlanıyorsa; Bu en büyük haksızlıktır. Burada adalet yoktur! Daha çok kurnazlık, hile, menfaat, haksızlık, hırsızlık vardır! -Dindar insan demek; Önyargılı, kapalı, insan demektir! -İnsan bir şeye yoğunlaşırsa; O şeyde görüşleri keskinleşir. -İnsan tipleri galiba üçe ayrılıyor. Açık olan, kapalı olan, bir de kaypak olan... Açık olanla anlaşırsın. Kapalı olanla hiç deneme. Kaypak(çok yüzlü)kurnaz, çıkarcı, yalancılar, bunlara girer bunlar seni yorar. Zararlı olanda budur. Uzak dur. -Kapitalist düzenden hem şikayet edersin; Hem de değiştirmek istemezsin. Sen işte böylesin! -Kapitalist düzenin değişmesi için, şikayet ve eleştiri yeterli değildir. -Zayıf karekterli insanlar; Alıştıkları kapitalist düzenden rahatsızlık duysalarda, onu değiştirmeye hem inanmazlar, hem de kaybetmeye korkarlar! -Hayatın anlamı; Dünyada ayrım yapmadan bütün canlılara faydalı olmaktır. Tıpkı güneş gibi. Canlılara faydalı olamasanda hiç olmazsa, zarar verme! -Hazine; Dünyada düşünmek, ve düşünenlerin ortaya koydukları idi. -Gerçekleri öğrenmeye, paylaşmaya, yazmaya ömrümüz yetmeyecek ve bir şeyler hep eksik kalacak. Yaşamlarımızsa tükenecek! -Kendini bulamayan insanlar dışarıdan geleçek uyarıcı algılarla yönetilirler. Böyle


olanlar akıl, mantık, vicdanlarıyla değil, hisleriyle animal duygularıyla ele geçirilirler. İşte fanatizm tamda buradan doğar! -Kısacık hayat için bunca koşuşturma ya ne gerek var ki? Çoğunluk hırsına kurban olmuş. Sanki bir şey var mış gibi. Ne yaparsanız yapın ne ederseniz edinin. Ya acıya düşersiniz ya da arzularının peşine düşer, yine tükenirsiniz! -Canım ne para istiyor, ne iş yapmak, sistemden ve bu sistemin ürettiği insan tipinden bıktım. Güvenimi kaybettim hükümsüzdür. İnsan kendi türünden yorulur mu? Yoruldum. Tek ümidim, tek sevgim, kaldı doğaya! -Yüksek okul bitirmiş olsan dahi; Eğer sen düşünce işlemini kendinde yapamıyorsan, aklını bulamamışsın demektir? Hala cahil animal boyutta olduğunu bil! -Cahalliğin en barız en yayın özelliği; Gerçeklerden taraf olmayışı doğmalara sarılması, ve çok büyük bir korkudur. Zaten aklı kilitliyen yok edende budur! Böylesiz kalabalıkların dünyaya adalet katacağını beklemek zaman kaybıdır! Zaten en büyük neden bunlardır! Ortadan kalkması gereken bu engellerdir. ! -Dindarın iyisi olmaz hepsi kötüdür. Samimisi ılımlısıda yok bu işin; Yeryüzünde yıllarca kötülerin ve iyilerin kavgasına sahne oldu Şu bir kesinliktir ki İnsanlığa savaşı ilk başlatan dinlerdir ve bu yalana tabi olan kötülerdir. Şu olmadan kurtuluş gözükmüyor. Evrensel aklı baz almayan hala o köhnemiş verilerle insanlığı yok etmeye çalışan bu terör örgütü bagnaz yobazları ortadan tamemn kaldırmadıkca gelecek nesiller asla ve kata huzuru göremiyecektir. Bu bilgi çağında neden hala akıl erdiremezler.? Artık onlar için yok oluş. gerekli bir hale gelmiştir. ! -İnsanoğlu bir kere yozlaşmayla bozulmaya başlasın. Her türlü entrikanın, oyunun, hilenin, planın, saçmalıkların, vicdansızlıkların, ve yalanın içinde bulur kendisi. -Sonunda kaybedecegimiz, Dünyayı kazanmaya çalışıyoruz. -Diktatörlere teslim olmuş cahil yığınlar şunu diyorlar; Ne yapalım başka adam yok, sen kendin ol. Herkesi kendisi gibi aptal sanıyor. Ulan ahmak adam tek tek olmayan hangi beninle buna karar veriyorsun ? -Bazen dünya öyle bir döner sırtını sana ki; En güvendiğin insanlardan bile zerre yardım göremezsin. Anlarsın kim insan? Kim değil. Kim can ? Kim candan? Kim iyi kim kötü. Anlarsın anlarsın! Bu kadarda mı olur dedirtir sana hayatı. İçi boş gereksizlerin tüm çevreni çepe çevre sardıklarını, yapa yalnız olduğunu yine, anlarsın... -Bakalım O benim saygı ve sevgimi hak ediyor mu? -Bana şart koşanlar benim şartımın olacağını akıllarına bile getirmezler. -Sizin o yüreğinize, vicdansızlığı, kini, nefreti, düşmanlığı, zalimliği, sömürüyü, egoyu, öldürme isteğini, hırsı ve doyumsuz açgözlülüğü, koyan bir tanrıya ben


inanmıyorum... "Dinler, yönetimler, ve sermaye"! -Bugün insanlık; huzuru, güveni kaybediyor noktasına geldiyse de, buradan bir çıkış yakalamak mümkün. Zaten insanlar üç şeyden çok çekmedi mi? Devlet, din, para, ekseninden. Huzursuzluğun kaynağını kurutmak bu kadar zor olmasa gerektir. Çok basittir. Hayatından çıkarırsın olur biter. Din devlet ele geçirme aracına dönüştü ilk çıkışı bir ihtiyaç gibi görüsede geldiğimiz noktada bu kurumlar zararlı hale geldi. Artık bunlara bir son vermenin zaman geldi. Yönetilmek yönetmek ve hayali kurgulardan uzak durmadıkça insanlık için ben bir kurtuluş göremiyorum. Yeme içme barınma. İnsanlığı mutsuz ediyor. Bazı şeyler. Hani mutlu edecekti? Hani huzur getirecekti? Demek ki sorun oldu. O zaman bunda israr etmenin, bir anlamı olamaz. Terk etmek... Başarımızı bölüşmeye paylaşmaya, barışa, döndürmek zorundayız. Diğer türlü -baskı -korku -tehdit -savaş -kan -gözyaşı- ekilir zaten bu gün insanlığın neredeyse tamamı bundan şikayetci değil mi? O zaman Seni bozanı değil, seni özgür kılanı arzulaman, istemen gerekmez mi? Kölelikten kurtulmak! başka türlü nasıl mümkündür. Bu gün bireyin öz benliğini bu üçlü baskılamıyor mu ? "Dinler, yönetimler, ve sermaye". Bu insanlığı kuşatan üç büyük "puttan, tanrıdan," insanlığı kurtamak gerekiyor... Zihinlerinizi bedenlerinizi hasta ediyor, ele geçiriyor. Akıllarınızı özgür kılmıyor tutsak ediyor. Siz "siz "olmuyor, yaşamışta olmuyorsunuz. Mevzu bu kadar açık, bu kadar net değil midir? !

-Ey sevgili Halkım sözün özü şudur; Buün devlet kurumu dini ve parayı yanına alarak sizi sömürüyor. Bunun içinde hakkı olmadığı halde kanunu kılıfına uyduruyor. Sizde onları alkışlıyorsunuz. Bu yok oluşunuzun altına imza atamk değilde nedir? - İnsanlar düşünmeye başladığında; Artık düşüncenin suç olması gündemlerinde çıkacaktır. Suçlayacak birisini, kendisine uygun görmeyecektir. İşte o zaman herkes herkesi anlamış olacaktır. -Bilgi insanı, maddi anlamda zenginleştirmeyebilir. Yozlaşmış bir toplumda iyi,dürüst, erdemli, vicdan sahibi olman pek itibar görmez. Bir yerde tutmaz. Dışlanırsın seni kötülüğe zorlar. Bozuk insanların çokluğu seni yorarda yorar. Dinlemezler ve anlamazlar. Hayvan sürülerinden daha aşağı diptedirler. Bunlar niye varlar? Neden tükenmezler? sonu niye bir türlü kesilmez?! -Dinlerden kaynaklı korkularınızı, yine din den çözümler ile aşamazsınız. Birak aşmayı! Bu sizin korkularınızı daha da derinleştirir. -Bilinci kapalı, doğruyu yanlıştan ayırt edemeyen, köhne, cahil zihinler; Sizin üst insan olmanızdan şiddetle nefret ederler. -Tarikatler ve cemaatler!!! Çok az farkları olsada aslında hepsi bir birinin kopyası, hepsinin çıkışı aynıdır. Beslendikleri kaynak eskilerin masallarıdır. Gerçeğin,


evrensel aklın, ve bilincin düşmanıdırlar. İsimleri ne olursa olsun... -Dinlerin gerçek yüzünümü görmek istiyorsunuz. Dünyadaki şu anki tarikat ve cemaatlerdeki uygulamalara bakın yeterlidir. -Bir şey pis ise; Ondan temiz şey beklemeyin! - İnanç; korkuyu artırır, aklı kilitler. Bilgi; Cesareti getirir. Çıkara tabi olmak; Köleliği yaşatır. Çimrilik; Mutsuzluğu çeker. Arzular; Şehveti besler. Şehvet; Seni kör, sağır, tutsak eder! -Bazı insanların arasında kalmak, Cehennemin içinde kalmak gibidir. -Dünyadaki Müslümanlar. Alıştıkları gönüllü köleliklerini kaybedecekler diye, korkuyorlar! Ve bunada iman diyorlar. Kölelik sürsün diye, mucadele veriyorlar! -İnsanlar; insanları, yıllarca tanımadan düşman oluyorlar. Hatta nice savaşlarda askerler birbirlerini hayatlarında hiç görmedikleri halde öldürdüler. Ne için? kralları için!

-Teist düşünceli bazı kişiler. Henüz kendisini bulamamış niçe insan vardır ki; Kendi çıkarları için Kötülüğü ve yanlışı meşrulaştırmak için bazı sözler onlar adına uydururlar ki, O vesile ile Filozoflardan uzaklaşsınlar! Felsefeden nefret etsinler. Diye Bunu daha çok biatçı ortadoğu mitolojisinden etkilenmiş, toplumlarda bu daha çok görülüyor! -Özgür olmak istiyorsun ama, onun için hiç mücadele etmiyorsun. Özgürlüğün sadece temennilerle sana gelmesini bekliyorsan yanılıyorsun. - Dijital kapitalizm: Kimse kimseyi dinlemiyor duymuyor sevmiyor anlamıyor. Kalabalıklarda yapa yalnız hızla koşuyor, koşuşturuyoruz. Dijital rakamlara, trentlere begenilere aboneliklere koşar olduk. Hızımıza yetişen yok, Trendler ile abonelikler ile begenilerle, boğuluyoruz. Kapitalizmin dibini yaşıyoruz. Hep birlikte, gözümüz görmüyor, kulaklarımız duymuyor bile. Vicdanlarımız bedenimizde öldü. Anlayışımız köreldi bile. Bencilliğimizin kurbanı olduğumuza elimiz, ayağımız, gözümüz, mimiklerimiz,


konuşmalarımız yansıdı. Bu hıza yetişemez olduk. Koşuyor koşuşturuyoruz Bir yerlere yetişemiyoruz ama yetişmek istercesine... -Güven olmayan yerde, sevgi olmaz. Sevgi olmayan yerde, korku egemen olur.. - Korkunun olduğu yerde; Güven olmaz! Güvenin olmadığı yerde; Sevgi doğmaz! - Bizim bir bilinç ile seçmediğimiz, bir Dünya var. Alışkanlıklarımızı, zevklerimizi, adetlerimizi ve dini inançları ayin ve rütielleri, hiç ama hiç birisini bizim seçmediğimiz kurulu bir düzenin, sistemin içine doğduk her birimiz. Bu konuda bize seçim hakkı dahi sorulmadı. Ve her birimiz yaşamak zorunda birakıldık... -İnsan kendi mezarını kendi yapar. -Ve toplumsal yaşamda, Adalet, yardımlaşma, paylaşma ve iyilik gibi şeylerde var. -Vicdanı olmayan Müslümanın; Merhameti olur mu? -Nasıl ki; Güçlü ve zengin olman insanları öldürmeni haklı kılmıyorsa; Aynı şekilde Canlıların ortak kullandığı yaşam alanlarını ve çevreyide kirletmeye hakkın yoktur...! -Benim varlığımı, istemiyor musun? Ben senin varlığını, niye isteyeyim ki? -Çelişkiyi görmek, mantıklı olmayı gerektirir. Mantıklı oluş, Düşünceyi başlatır. Düşünen gereçeğer ulaşır. Ve insan; Akılda bilinçe ulaşır... -Yoksulluğumu küçümseyip, burun kıvıranlara derim ki; Çalarak senin gibi şerefsiz olmadım ki hiç, ben ancak şerefimle onurumla yaşarım. Yoksulluğum şerefimdir. -Mideolojiler ile zihinlerinizi doldurdunuz ya; Onları kusmadıkça, Bilinciniz açılmaz. -Dua için hayali dostum yok. beddua için hayali düşmanım da yok. -İnsanın doğasında dilenip- istemek yoktur. Sadece iyilik ve paylaşmak vardır. Doğasına uygun olanda budur. -Kalp işlevi, ruh, ölüm sonrası ve görünmeyene dönük, bugünün inançlılarında soyut takıntısı bilinmeze korkudan doğan bir alışkanlık var aşamadıkları... -Güven ve güvensizlik üzerine: Herkes güvenmek ister. Doğal olan budur. Güven iyi bir şeydir. insanoğlu tıpkı korku gibi Güvensizlik üzerine doğmaz. Karşısındakinin yanlış yapa bilme itimalinden güvensizlik içine girebilir. Doğru dürüst davranan toplumlarda; Bu negatif yanlış duygu pek yeşermez. Yanlışı hayat tarzıymış gibi benimsemiş toplumlarda daha çok yaygındır.


-SEN YOKSUN (ŞİİR) Çocuklar tecavüze uğradı, sen yoksun! Kandınlar katledildi, sen yoksun! Dereler zehirlendi, balıklar öldü, sen yoksun! Orduda 20 sinde gençlerin öldürüldü, sen yoksun! Analar çocuklarına ağladı göz yaşı dinmedi, sen yoksun! Çocuklar yetim kaldı sen yoksun! Tarikatler Aileleri birbirine düşürdü, paramparça etti, sen yoksun! Hapishaneler doldu, sen yoksun! İşyerleri bir bir kapandı, sen yoksun! Camilerinde imamların çocukların ırzına geçti, sen yoksun! Derneklerinde çocukların diri diri yandı, sen yoksun! Açlığından insanların intihar etti, sen yoksun! Ormanların yandı, sen yoksun! Ağaçlar bir bir kesildi, sen yoksun! HES’in bulunduğu çevrelerde hastalıklar arttı, sen yoksun! Organ mafyası böbrek çaldı, sen yoksun! 8 aylık bebek ilaç parası yüzünden öldü! Sen yoksun! Sokakda insanlar linç edildi, sen yoksun! Etrafındaki şakşakcılar, yalakalar, kibrini öyle şişirdi öyle şişirdi ki, Egon kaf dağını aştı. Yeter ki sen yaşa, var ol, ÖYLE Mİ? Üm-(met'in) öldü... SEN YOKSUN!!! -İslam, bir kitle imha silahıdır! -Ey; Yaşamayan, Ölüler? Canları bedenlerine mezar olmuş ölüler, Siz yaşıyor musunuz? Soru yok, düş yok, hayal yok. Var olmadan, ölenler ...


Canları bedenlerinde, mezar olmuş ölüler. -Özgürlükten doğan bir mutluluk ve huzur vardır. Özgürlük acı verdiği için, çoğu insan bundan kaçar ve mutsuz olur. O zaman şunu diyebiliriz; Her insan kendi özünde ne ile mutlu oluyorsa onu keşfetmeli ve yapmalı, bedeli ne olursa olsun katlanmalı. Aksi halde hep mutsuz ve huzursuz olacaktır.

-Özgürlük yapmak istediğin şeylere sanki engelmiş gibi mazeret ileri sürenler. Arzularım elden gidecek, korkusuna yenik düşenlerdir. Bunlarda derin kaygı muazzam bir çıkar düşkünlüğü vardır. Zamanınızı enerjinizi çalarlar vakitleriniz boşa gider. uzak durun. -Mücadeleden vaz geçenler önce düzelmiyecegine kendilerini inandırırlar. Bu onlar için artık bir kalkan olur. Sonrada herkes gibi olurlar. Yaşamak ağırdır bedel ister özgürlük ister. Cesareti zaafı olanlara ağır gelir. Kölelik onlar için daha cazip gelir... -İnsan; Bulunduğu yeri Cennete çevirmezse gittiği her yer, ona Cehennem olacaktır. -Aynı dili konuştuğunuz halde, aynı ülkede yaşadığınız halde bir kişiye önyargısız yaklaşamıyorsanız, Bilin ki; Eskiye ait, bölüçü bir kül'tün izlerini taşıyor. İçinizde kin, nefret, düşmanlık var demektir.!! -Bir dinin bagımlısı olan kişi, Asla hiç kimseye karşı nötr davranamaz. Bu gibiler taşıyıcı, sorunlu, kendilerine güvenmedikleri için, sürekli kuşku, korku, kaygı içinde olurlar. Din işte insanı böyle illetli paranoyak yapar. O kişi isterse aradan yıllar geçsin o dinin içinde kaldığı sürece böyle hastalıklı vaziyette topluma zararlı bir birey olarak kalmaya devam edecektir. -Herkes başkasının yerinde olmak ister ise; Kim; kendi yerinde, olacak? -Bazen hiçbir şey yapmamakla, çok şey elde etmiş olursunuz. -Kendisi olamayanlar, başkalarının uydusu olurlar. -Akıl süzgeçinden geçmeyen hiç bir şey, kabul edilemez. -Akıl ancak düşündüğünde çalışır. Düşünemeyen kişiye Aklını kullanıyor denilemez. -Düşünemeyen insanların hayatı, dağınık ve karma karışıktır. Sade hayatları yoktur. -Anadolu insanı hayatı yaşamıyor kovalıyorlar. -Anlaşılabilir insanlarla vakit geçirmek, insana huzur verir. -Yanlışlarımızın bedelini vicdanımızda ve kendi bedenimiz ile ağır bir şekilde, yine biz öderiz. -Bedelini ödediğim hayata, hiç kimse karışamaz.


-İnsanlığa mutsuzluk ve huzursuzluk getiren bir şey de; Her şeyi hızlı tüketiyoruz. -Yarınların kaygısını şimdiden çekenler, "anı ve günü" yaşamaz ertelemiş olurlar ki; "Bu günü" hep iskalamış olurlar. -Günümüz diktatörlerinin yalan maskelerini, Bilimsel çalışmalar ve internette ki sosyal medya düşürüyor. -Kötülük içinde yetişip yoğrulan bir insan içindeki iyiliği, mantığını, vicdanı ve merhametini keşfedene kadar asla onlara inanmıyacaktır. Böyle bir insanı da kabul etmiyecektir. -Kalabalık yerlerde savaş ve bombalar, Tenha yerlerde tecavüzcüler, Anne, nasıl yaşayacağız bu ülkede? Bir Çocuk... - Eğer insanlar düşünme işlemini yapmıyorsa, ve ondan nefret ediyorsa; Bilin ki, Onlar yaşadığı çevreye alışmış, uyumlanmış, ve kitap okumuyordur da, aynı zamanda o kimseler bilgiden nefret eden. Cehaletin içinde mutluymuş gibi, poz veren kalabalıklardır...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.