6 minute read

I GÜNDEM

Next Article
I BUSINESS

I BUSINESS

Yeni Normalin Yeni Öngörüleri

Koronavirüs tedbirleri tüm dünyada gevşetilmeye başladı. Özellikle durma noktasına gelen ekonominin işler hale getirilmesi için artık yeni normale geçiyoruz. Ancak bu dönem toplum sağlığını korumak için yeni kurallar, beklentiler ve riskler ile geliyor. İşte “yeni normal” dönem için uzmanların öngörüleri...

Advertisement

Koronavirüs (Covid- 19) salgını ile başladığımız 2020 yılının ilk yarısı sona eriyor... Alınan önlemler sonucunda salgının etkisinin azalmasıyla birlikte tüm dünyada aşamalı olarak “yeni normal” olarak tanımlanan, kısıtlamaların azaldığı yeni bir dönem başlıyor. Yıl sonuna kadar etkisi sürmesi beklenen salgın nedeniyle hayatımızı pek çok yeni kavram yeni uygulama girdi ve girmeye devam ediyor. Uzmanlar hem devletler hem vatandaşlar için yeni normal uygulamalarının 2021 yılında da devam edeceğini ve koronavirüs (Covid- 19) ile mücadelede önemli adımların atılacağını öngörüyor.

Şu anda tüm dünyada devletler 3 temel konuya odaklanmış durumdalar: Virüsten etkilenen hastaların hayatta kalmasını sağlamak, kamu yaşamının işlerliğini sürdürmek ve ekonomiyi işler halde tutabilmek. Yeni dönemde yeni uygulamalar

Koronovirüsün görüldüğü ülkelerde, hükümetler yaklaşık 3 aydır devam eden karantina süreçlerini gevşetmeye başladılar. Yaz dönemiyle birlikte turizm sektörünü işler hale getirmeye, AVM’leri ve işletmeleri açmaya çalışıyorlar. Bazı ülkelerde okulların eğitime açılması gündemde. Hayatın pek çok alanında aşamalı olarak yeni normale geçiş başladı. Yeni normale olabildiğince hızlı geçiş sağlamaya çalışan devletlerin elbette ki öncellikle amacı aylardır durma noktasına gelen ekonomiye işlerlik kazandırmak. Karantina sürecine alınan önlemlerden sonra şimdi sıra yeni normal döneminde alınacak sağlık önlemlerini uygulamaya koymakta.

Uzmanlara göre “yeni normal” sürecine 5 başlık öne çıkacak: • Tedaviler • Virüs testleri • Antikor testleri • Önleyici adımlar • Sosyal mesafe kuralları

TEDAVİLER

Yılın 3. çeyreğinde ilaç bekleniyor

Tedavi aşamasında en önemli adım; ilaç geliştirilmesi, tedavi yöntemlerinin ve mevcut ilaçların kullanım şekillerinin değiştirilmesi... Tedavi aşamasında odaklanılan şey virüsten etkilenen kişilerin hayatta kalmasını sağlamak ya da ölüm sayısını minimumda tutmak. Uzmanlar 2020 yılının üçüncü çeyreğine doğru dünyada onaylanmış tedavi yöntemleri ortaya çıkacağını öngörüyor. Şu anda tüm devletler deneysel bir takım tedavi yöntemleri uyguluyorlar, aşı çalışmaları yapıyorlar. İngiltere’de, Almanya’da ve Türkiye’de herkes farklı bir tedavi yöntemi uyguluyor. Bu tedavi yöntemleri arasında en etkin yöntem olarak “Plazma Tedavisi” öne çıkıyor. Plazma tedavisi; hastalığı geçiren birinden kan alınarak plazma elde edilmesi ve sonrasında bu plazmanın hasta olan bir başka kişiye verilerek tedavi edilmesi anlamına geliyor. Plazma tedavisi henüz onaylanmış tedaviler arasında yer almıyor. Ancak gelecek dönemde bu tip tedavilerin onaylanması bekleniyor. Şu anda tüm dünyada devletler 3 temel konuya odaklanmış durumdalar: Virüsten etkilenen hastaların hayatta kalmasını sağlamak, kamu yaşamının işlerliğini sürdürmek ve ekonomiyi işler halde tutabilmek.

Uzmanlar 2020 yılının üçüncü çeyreğine doğru dünyada onaylanmış tedavi yöntemleri ortaya çıkacağını öngörüyor. Şu anda tüm devletler deneysel bir takım tedavi yöntemleri uyguluyorlar, aşı çalışmaları yapıyorlar. İngiltere’de, Almanya’da ve Türkiye’de herkes farklı bir tedavi yöntemi uyguluyor.

VİRÜS TESTLERİ

Hedef; yüzde 100 güvenilir testler

Virüs testleri şu anda sadece kliniklerde yapılıyor. Her ülke virüs testlerini farklı yöntemlerle gerçekleştiriyor. Türkiye Fliasyon yöntemini uyguluyor; hastanın yakın çevresi ve temasta bulunduğu kişilere test yapıyor. Günlük 100 bin test yapma kapasitesi olan İngiltere’de müracaatlara dayalı bir şekilde testler yapılıyor. Almanya ve Kore gibi ülkeler ise herkese bu testleri yapmaya çalışıyor. Tarama sayısının maksimum düzeyde tutmaya çalışıldığı bir yöntem izleniyor.

Ancak bu testlerin güvenilirliğinde şu ana kadar %60- %70 oranına ulaşılabildi. Salgınla mücadelede virüs testlerinin güvenilir hale gelmesi çok önemli. 2020’nin 3. çeyreğinde bu testlerin % 100 güvenilir hale gelmesi ve sadece kliniklerde değil, eczanelerden de alınarak yapılabilmesi amaçlanıyor.

Testin eczanelerde satılabilir hale gelmesiyle birlikte örneğin; çalıştığınız firmanın, seyahat edecekseniz havayolu şirketlerinin size bu testi yapabilmesi, okullarda kolaylıkla uygulanabilir olması da gelecek dönemde önem kazanacak. Bu şekilde virüsten etkilenmiş kişilerin tespit edilmesi, virüs kapmamış insanların da güvenli bir şekilde hayata yeniden katılmalarını sağlayacak.

ANTİKOR TESTLERİ

Hastalığı atlatanlara “Bağışıklık Pasaportu”

Antikor testleri şu anda çok konuşulan, gündemi en çok meşgul eden konuların başında geliyor. Antikor testleri; virüs testlerinden farklı olarak bir insanın hastalığı atlatıp atlatmadığını gösteriyor. Şu anda bu testler sadece klinik ortamlarda yapılıyor. Gelecek dönemde antikor testlerinin iş yerlerinde, havaalanlarında, otellerde vs. yapılabilir olması hedefleniyor.

Bu uygulama ile tüm insanlar için “Bağışıklık Pasaportu” gibi bir belgenin gündeme gelmesi söz konusu olacak. Çünkü ülkeler diğer ülkelerden tatil ya da iş için gelen turistlerin hastalık taşımadığından, yaymadığından emin olmak istiyorlar. Bu yüzden de antikor testleri çok büyük önem arz ediyor. Önümüzdeki dönemde virüs testlerinden ziyade, hastalığı atlatmış olduğunuzu belgelemeniz gerekecek. Bunun için uluslararası antikor testini yaptırıp bu antikorların vücudunuzda bulunduğunu ispatlayacak ve bağışıklık pasaportunuza işleteceksiniz. Normal pasaportunuzun yanında bu pasaportu hava alında göstermeniz gerekeceği öngörülüyor. Bu sayede seyahatlerinize daha kolay izin verilecek. 2020’nin 4. çeyreğinde bu uygulamalara daha fazla önem verilmesi bekleniyor.

ÖNLEYİCİ ADIMLAR

Aşı en erken 2021’in 4. çeyreğinde

Önleyici adımlarda en önemli konu aşı! Aşı üretildiğinde doğal olarak herkeste hastalığa karşı bağışıklık oluşturulabilecek. Bağışıklığın yaratılmasıyla birlikte hastalığın yok olması sağlanacak. Tıpkı daha önce çiçek hastalığında yapıldığı gibi... Bunun için aşıyı üretmenin zamanı çok önemli. Mevsimsel griplerin aşıları bile minimum 18 ile 24 ay süren bir çalışmadan sonra geliştirilebiliyor. Konu koronavirüs olunca bu sürenin çok daha uzun süreceği ve aşının 2021’in 4. çeyreğinde üretilebileceği öngörülüyor. Bu da önümüzde uzun bir yol olduğunu gösteriyor.

Aşının bulunmasının ardından, aynı zamanda ticari bir malzeme de olması sebebi ile patent süreci olacak. Seri üretime başlanması da zorlu bir süreç. İlk önce aşı elbette bulunduğu ülkede uygulanacak. Sonrasında diğer ülkelere dağıtılacak. Sağlık personeline öncelikli olarak uygulanabilir. Sonrasında kronik hastalığı olanlara, yaşlılara, bebeklere ve riskli gruplara... 25-65 yaş aralığındakilere aşının ulaşmasının en erken 2 yıl zaman alacağı öngörülüyor. Bu süreler dikkate alındığında aşı olmadan da yaşamayı öğrenmek durumundayız. Dünyanın farklı ülkelerinde 50 farklı üniversite ve kurumda aşı ve ilaç çalışmaları devam ediyor.

Hastalığı önleyici 2. adım ise takip mekanizması ile hastanın kontak takiplerinin yapılması. Hastanın kontakları takip edilerek hasta olabilecek kişiler tespit edilebiliyor. Türkiye’de hayata geçirilen “Hayat Eve Sığar (HES)” uygulamasına benzer uygulamalar İngiltere’de, Almanya’da ve bir çok ülkede de kullanılıyor. Çevrenizde hastalanan kişiler görmeniz “Siz de lütfen başvurun ve testinizi yaptırın” uyarısına muhatap olmanız anlamına geliyor.

SOSYAL MESAFE KURALLARI

2. dalgada kısıtlamalar çok daha sert olacak

Yakın temas ile kolaylıkla bulaşabilen koronavirüse karşı devletler farklı karantina ve mesafe kuralları uyguladı. Türkiye’de çok hareketli olan ve taşıyıcı olma riski taşıyan 20 yaş altı ile ölüm riski en yüksek grup olan 65 yaş üstü insanlara sokağa çıkma kısıtlaması konuldu. Ayrıca hafta sonlarında ve bayramlarda genel sokağa çıkma kısıtlamaları uygulandı. İngiltere, evde kalmayı öneren bir kural getirdi. Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya çok sıkı bir şekilde sokağa çıkma yasağı ve olağanüstü hal kuralları uyguladı. Seyahat yasakları uygulandı, sınırlar kapatıldı. Bütün bunlar hastalığı yayılma hızını yavaşlatmak için yapıldı. Yeni normal ile birlikte gevşetilmeye başlanan bu kısıtlamalar yaklaşık 3 ay uygulandı. Bu gevşetmelerin sonucunda 2. bir dalga salgının yaşanacağı öngörülüyor. Uzmanlara göre 2. dalganın gelmesiyle birlikte kısıtlamalar çok daha sert bir şekilde uygulanacak ve 2. dalganın sonrasında bu kadar rahat gevşetmeler olmayacak. Devletlerin bir takım resmi kanunlar ve kurallar ile hayatı normal bir şekilde yaşanır hale getireceği, yani devletler tarafından kanunlar ile oluşturulan sosyal mesafe kurallarının aşı bulununcaya kadar sıkı bir şekilde uygulanacağı öngörülüyor.

Özetle; aşı bulunup yaygınlaşıncaya ve toplumun % 70’in bağışıklık kazanıncaya kadar bizim bu virüs ile yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Öngörülere göre; 2021 sonuna kadar daha az seyahat edeceğiz, daha az bir araya geleceğiz. Evden çalışmaya alışacağız ve kurallara uymaya özen göstereceğiz. “Ilımlı Optimistik” denilen bu modele uyum sağlayacağız. Aşının bulunamadığı senaryoya göre ise koronavirüs ile mücadelemizin 4 yıla kadar uzaması da öngörüler arasında yer alıyor. Gelecek döneme ilişkin “hemen normal hayata döneceğiz” şeklinde bir öngörü maalesef bulunmuyor.

This article is from: