Etbir Kırmızı Dergi Sayı 28

Page 1

ETBİR

Et Üreticileri Birliği, Kırmızı Et Sektör Yayını 2013 / 3

KAPAK KONUSU

Etçi ırk talebi MELEZLEME ile karşılanacak • Rakamsal verilerle hayvan varlığı ve kırmızı et üretimi • Et üreticileri uyarıyor:

Süt hayvanıyla ET ÜRETİLEMİYOR!

Türkiye, FAO Konsey Üyeliğine seçildi Müdahele Kurumu olarak ESK’dan ilk müdahale

Donuk karkas et satışıyla geldi Karışımın ardından, gıda üretiminde

katkı maddeleri kullanımına sınırlama

Piyasanın güncel durumuna dair tespitler Bakanlığa iki ayrı toplantıyla aktarıldı Markaya değer katma, KURUM KIMLIĞI OLUŞTURMA


2


3


BU SAYIDA NELER VAR?

22

Et Üreticileri Birliği Derneği Kırmızı Et Sektör Yayını

İmtiyaz Sahibi

Yayın Koordinatörü

DOSYA Etçi ırk talebi MELEZLEME ile karşılanacak

Atlantis İş Merkezi C Blok K: 5 No: 14 Osmanlı Bulvarı Kurtköy İSTANBUL Tel: 0216 478 62 79 Fax: 0216 478 62 76 e-mail: etbir@etbir.org www.etbir.org

Yapım Afiş İletişim I DBYR Tel: 0535. 711 41 37 @: afis@afisiletisim.com www.afisiletisim.com

08 10

BAŞKANDAN

12

ETKİNLİKLER • Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar’da toplandı • İzmir Koyun Keçi Panayırı renkli etkinliklere sahne oldu

16

SEKTÖRDEN HABERLER • Türkiye, FAO Konsey Üyeliğine seçildi

18

HABER • Türkiye’nin tarım parselleri Uydu fotoğraflarıyla bilgisayara taşındı • Tarımsal kooperatiflerin borçlarına yeniden yapılandırma • Kırsal kalkınma destekleriyle 42 bin kişiye iş imkanı sağlandı

Sorumlu Yazi İşleri Müdürü Ergün GÖÇER

Yayın Kurulu Prof. Dr. Dilek BOYACIOĞLU Prof. Dr. Mustafa TAYAR Vet. Dr. Ahmet YÜCESAN Vet. Dr. Can DEMİR Mustafa ALBAYRAK

Reklam Rezervasyon Tel: 0216 478 62 79-324 62 64 e-mail:etbir@etbir.org

Baskı Armoni Nuans Görsel Sanatlar, İletişim Hiz. San. ve Tic. A.Ş. Tel: 0216 540 36 11 pbx

4

ETBİR I KIRMIZI

KAPAK KONUSU • ETÇİ IRK TALEBİ MELEZLEME İLE KARŞILANACAK • Bakan Eker; “Sektörün etçi ırk materyal talebini, mevcut gen kaynaklarımızdan melezleme yöntemiyle üreterek karşılayacağız.” • Rakamsal verilerle hayvan varlığı ve kırmızı et üretimi • Piyasanın güncel durumuna dair tespitler Bakanlığa iki ayrı toplantıyla aktarıldı • İSO, İTO ve İTB temsilcileri, görüşlerini Bakanlıkla paylaştı • Et üreticileri uyarıyor: Süt hayvanıyla ET ÜRETİLEMİYOR! • Kırmızı et sektöründeki sivil toplum kuruluşları İstanbul’da toplanarak gelişmeleri değerlendirdi

36

KAMU • Müdahele Kurumu olarak ESK’dan ilk müdahale Donuk karkas et satışıyla geldi

38

GIDA SEKTÖRÜ • Karışımın ardından, gıda üretiminde katkı maddeleri kullanımına sınırlama

40

GIDA GÜVENLİĞİ • Ürün Takip Sistemi ile Gıda ürünlerine akıllı takip

ETBİR’DEN HABERLER • Kırmızı et sektörü ETBİR’in İftar yemeğinde buluştu

GIDA SEKTÖRÜ Karışımın ardından, gıda üretiminde katkı maddeleri kullanımına sınırlama

ETBİR Kırmızı Dergi’de yayınlanan yazı ve fotoğraflar yazılı izin alınmadan kullanılamaz, alıntı yapılamaz.

26

26

Ayla TORUN

Yönetim Yeri

Avrasya Bölgesindeki

En Büyük Buluşması KET 2014

Yıl: 7 Sayı: 28 2013 / 3 Para ile satılmaz. Et Üreticileri Birliği Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa BILIKÇI

FUAR • Kırmızı Et Sektörünün

38


36 KAMU Müdahele Kurumu olarak ESK’dan ilk müdahale Donuk karkas et satışıyla geldi

Tüm işletmeniz için Tek bir Yazılım

42

TEKNO HABER • CSB Grup Şirketleri IFFA 2013 fuarındaydı • Gıda Endüstrisi İçin Akıllı Hijyenik Çözümler: Tambur Motorlar • Üçge Elektronik, Mado –Vakona’nın Tek Yetkili Temsilcisi… • Yıldız Treyler’den, 8.800 mm uzunluğuyla Türkiye’nin en uzun ve maksimum yük taşıma kapasiteli KASASI

50

GÜNCEL HABER • Tüketicinin Korunması Kanunu Neler getiriyor?

52

İŞ DÜNYASI

55 56

FİRMALARDAN • Namet, Harranova Çiftliği’ni satın aldı ÜLKE RAPORU • Kardeş ve dost Türk Cumhuriyeti Azerbaycan

Daha hızlı. Daha güvenilir.

60 62

BESLENME • Meyvelerle gelen sağlık

Daha verimli.

SAĞLIK • Omurga ağaç gibi yana eğilince `SKOLYOZ´ oluyor

64

OTOMOTİV • Volkswagen Caravelle BlueMotion

Et sektörünün dünyadaki lider firmaları CSB-System’i başarıyla kullanıyorlar. Entegre BT Çözümümüz ile Rekabet gücünüzü arttırın.

66

SEKTÖRÜN ETKİNLİK TAKVİMİ

MARKAYA DEĞER KATMA, Kurum

Kimliği Oluşturma

Teknolojisi ile şimdi daha çevreci ve tasarruflu

OTOMOTİV Volkswagen Caravelle BlueMotion Teknolojisi ile şimdi daha çevreci ve tasarruflu

64

Başarı sistemin sonucudur

iyoruz! Ziyaretlerinizi bekl Hall 7 Stand C050-D051 5-9 Ekim 2013 Köln, Almanya

Avantajlarınız:  Ön tanımlı sektörel süreçler  İşletmenizin tüm ihtiyaçlarına tek elden çözüm  Kısa sürede kurulum ve yatırımın hızlı geri dönüşü

Daha fazla bilgi için lütfen Kare kodu okutunuz! CSB-System Türkiye Hasan Önel Cad. No:69 34325 Firuzköy - İstanbul info@csb.com  www.csb.com

5


ÜRÜNLERİNİZ KORUMA ALTINDA Ürünlerinizin üretimden, satış kanallarına varıncaya kadar olan yolculukları Yıldız Treyler Güvencesinde... Et Kasası Et Treyleri Et Sistemli İzolasyon Monoray Avrupa Et Sistemi Frigorifik Kasa Frigorifik Treyler Kamyon Römork İzolasyon

6

ETBİR I KIRMIZI

fark edileceksiniz...

MÜKEMMEL İZOLASYON HAFİF İLERİ TEKNOLOJİ UZUN ÖMÜRLÜ ESTETİK AVRUPA ALÜMİNYUM TABAN


Koşulsuz müşteri memnuniyeti

Hacim kaybı olmadan daha fazla ürün taşıma imkanı

Teknik Destek ve SERVİS

Soğutma Sistemleri

Yıldız Treyler YÜKSEK 2. EL DEĞERİ

Ê: 0216 304 13 16 (5 Hat)

2 YIL GARANTİ

YILDIZ FİNANS

www.yildiztreyler.com.tr 7


BAŞKANDAN

Sevgili üyelerimiz ve sektör paydaşlarımız,

E

TBİR Kırmızı Dergi’nin yeni bir sayısıyla daha karşınızdayız. Yaz bitiyor, artık Eylül ayındayız. Bu yaz sektörümüz için geçen yıllardan farklı olarak hareketli bir yaz oldu. Temmuz ayına gelen Ramazan’ın da etkisiyle yoğun bir sezon ve yoğun bir gündem yaşadık. Gelecek ay da Kurban Bayramı’nı idrak edeceğiz. Yaklaşan bayram da malumunuz olduğu üzere başlı başına hayvancılıkla alakalı. Yaz ayları et fiyatları ve dışarıdan besilik getirmeye ihtiyaç var mı sorusuna cevap aramakla geçti. Derginin bu sayısında bu konudaki verilere, tezlere, görüş ve değerlendirmelere geniş yer verdik. Bakanlığın konuya yaklaşımında gelinen son nokta; besilik etçi ırk ihtiyacının içerdeki ırklarla melezleme yoluyla giderilmesi. Melezleme ile ülke şartlarına uygun bir ırka dönüşüm sağlanacak olması sevindirici, ancak sonuçlarını uzun vadede verecek bir yöntem. Tüm ilgililer, piyasalardaki gelişmeleri bayram süreci ve sonrasında yaşanacak talebe göre gözlemleyecek. Umarız sektörümüz, üretici ve tüketiciler için en olumlu sonuçları veren bir süreç olur. Et mamülleri üretiminde karışım kullanımına son veren tebliğin ardından, bunu destekleyici nitelikteki katkı maddeleri, renklendirici ve tatlandırıcı kullanımını kısıtlayan yönetmelik de yayınlandı. Et mamülleri artık kendi renk ve tadında, geleneksel haline en yakın lezzette tüketiciye sunulacak. Yönetmeliğin getirilerini dergi içeriğinde detaylandırdık. Gıda güvenliğini sağlamada denetim mekanizmasını kolaylaştırıcı yeni bir aşama olan Ürün Takip Sistemi hayata geçiyor. Bunu sağlayacak teknik olanaklar yine içeriğimizde anlatılıyor. Adı Et ve Süt Kurumu olarak değiştirilen eski adıyla Et ve Balık Kurumu, bu yıl 61. kuruluş yılını kutluyor. Yeni görev tanımı et ve süt piyasasına müdahale kurumu olarak değişen ESK’nın bu işlevinin sektörümüze faydalı yansımaları olması dilekleriyle, kurumun kuruluş yıldönümünü kutluyoruz. Yaklaşan Kurban Bayramı’nın kırmızı et sektörümüz için hayırlı olmasını diliyor, yönetim kurulumuz ve şahsım adına bayramınızı kutluyorum.

Mustafa BILIKÇI ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı

8

ETBİR I KIRMIZI


9


ETBİR’DEN HABERLER

Kırmızı et sektörü ETBİR’in İftar yemeğinde buluştu

E

TBİR’in üyeleri ve sektör mensuplarını bir araya getirmek üzere düzenlediği iftar yemeği 29 Temmuz’da Mabeyin Restoran’da düzenlendi. ETBİR Yönetim Kurulu’nun ev

10 ETBİR I KIRMIZI

sahipliğinde verilen iftar yemeğine üye firmaların yanısıra ülkemizin önde gelen et ve mamül üreticisi firmaları katıldılar. Sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ile kırmızı et sektörüne teknik ve ekipman

desteği sağlayan tedarikçilerin de ilgi gösterdiği davet, ETBİR’in tüm etkinliklerinde olduğu gibi sektörün tüm paydaşlarını yine bir araya getirdi. Yemek öncesi hoşgeldiniz konuşmaları yapıldı.


ETBİR I KIRMIZI 11


ETKİNLİKLER

Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar’da toplandı 14-15 Eylül tarihlerinde İzmir’in Seferihisar ilçesinde düzenlenen 3. İzmir Koyun Keçi Panayırı’na katılan Ulusal Kırmızı Et Konseyi Yönetim Kurulu üyeleri, aylık olağan toplantılarını da burada yaptılar.

İ

zmir İli Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği tarafından düzenlenen 3. İzmir Koyun Keçi Panayırı’na bölge milletvekilleri, yerel yöneticiler, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri, Koyun Keçi Yetiştirici Birliklerinin il ve merkez yöneticileri ile Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Dr. Ahmet Yücesan ile Yönetim Kurulu Üyeleri ve çok sayıda yetiştirici ile bölge halkı katıldı. Panayır, Seferihisar’da protokol üyelerinin ve koyun keçilerin kortej yürüyüşü ile başladı. Panayırın ilk gününün sonunda Ulusal Kırmızı Et Konseyi Yönetim Kurulu toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin önemine değinilerek, kırmızı et tüketimi içerisinde küçükbaş et tüketimin artırılması için gereken desteğin verilmekte olduğu vurgulandı. Konsey Yönetim Kurulu Üyesi ve

12 ETBİR I KIRMIZI

Hayvancılık Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Özcan, küçükbaş hayvan sayılarındaki artışa dikkat çekerek, geçmişte ormanlara zarar verdikleri gerekçesiyle keçi yetiştiriciliğinin ihmal edildiğini hatırlattı. Ama bu yargının doğru olmadığının artık bilindiğini ve bu doğrultuda Orman Bakanlığı ile varılan mutabakat

sonucu genç olmayan ormanların olduğu bölgelerde keçilerin otlatılmasına tekrar izin verildiğini belirtti. Üyeler, panayır çerçevesinde düzenlenen panellere de katılarak, etkinliklerin devamında yetiştiricilerle bilgi paylaşımında bulundular.


Erkan Sakatat kaliteli, sağlıklı ve temiz sakatat ürünleri sizin için bir arada... Beyin Arnavut Ciğeri Kuzu Yürek Böbrek Dana Yürek

Dana Ciğer Dil İşkembe Kelle ve Tüm Sakatat Ürünleri

zın ı n ı z ğ A tadı, n ızı sofran ti lezze

ERKAN SAKATAT

İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Çevre Sanayi Sitesi 8. Blok No: 43 Başakşehir İstanbul Tel: (212) 611 83 27 Faks: (212) 568 58 83 GSM Erkan Diler: (533) 773 86 90 e-mail: satis@erkansakatat.com - bilgi@erkansakatat.com

www.erkansakatat.com - www.cigerium.com.tr

ETBİR I KIRMIZI 13


ETKİNLİKLER

İzmir Koyun Keçi Panayırı

renkli etkinliklere sahne oldu Seferihisar’da düzenlenen 3. İzmir Koyun Keçi Panayırı, protokol üyeleri ve koyun keçilerin kortej yürüyüşü ile başladı. Çeşitli bölgeler ve farklı ırklardan küçükbaş hayvan sahiplerinin buluştuğu panayırda Damızlık Küçükbaş Hayvan Pazarı’nda alıcı ve satıcılar bir araya geldi.

1

4-15 Eylül günlerinde düzenlenen 3. İzmir Koyun Keçi Panayırı, 14 Eylül Cumartesi günü Seferihisar’da protokol üyelerinin ve koyun keçilerin kortej yürüyüşü ile başladı. Koyun ve keçilerin, atlı çobanların ve çoban köpeklerinin eşlik ettiği kortej, Seferihisar’ın kent merkezinden panayır alanına kadar halkın yoğun ilgisi ile karşılandı. Korteje İzmir Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Özer Türer ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer öncülük ettiler. Protokolün alana girişinde kurdele kesilmesinin ardından, koyun kırkım gösterisi yapıldı. İzmir Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Özer Türer, açılış konuşmasında koyun keçi sütünün soğuk zincire alınmasının önemine dikkat çekerek, Türkiye’de sütü soğuk zincire alan ilk birlik olduklarını belirtti. Özer Türer, İzmir’de süt toplama ve soğuk zincir çalışmaları ile sütün değerini arttırdıklarını vurguladı. Açılış konuşmalarının ardından, Türkiye’de ilk kez kurulan küçükbaş hayvan pazarının açılışı yapıldı.

14 ETBİR I KIRMIZI

Her Kadına 25 Keçi 1 Teke Panayırda, İzmir Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği ve Seferihisar Belediyesi’nin ortak düzenlediği ve bakanlık destekli Kadın Girişimci Saanen Yetiştirici Projesi de (KAGİSAP) tanıtıldı. Proje kapsamında 30 kadın girişimciye 25 adet keçi dağıtılarak, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde önemli paya sahip kadın yetiştiriciler kayıt altına alınarak desteklerden faydalanmaları temin edilecek. Projenin tanıtımında koyun, keçi sağan kadınlara “Pehlivan” dendiğini söyleyen Özer Türer, “Proje için seçilen Ulamış köyünden kadın yetiştiriciye 25 keçi ve 2 teke vereceğiz. Örnek işletmenin karlılığını izleyeceğiz. Bakanlığın da desteğiyle İzmir pilot bölge olacak. Hayvan başına 700 litre süt alınması hedefleniyor. Ayda 1000-1500 TL kazanç öngörüyoruz. Bu yetiştiriciye hayvanların et ve sütünü birlik olarak satınalma garantisi veriyoruz. Belediye de hayvanların maliyetini üstleniyor” dedi. İki yıl geri ödemesiz projede yetiştiriciler 5 yıl içinde hayvanların parasını iade edecekler.

En güzel koç, teke, koyun ve keçi seçildi Panayırın ikinci gününde Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı’nın moderatörlüğünde İzmir’de kırmızı et üretimi ve tüketimi konulu panel yapıldı. Panelde Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) Genel Sekreteri Kerem Demirel, Prof. Dr. Orhan Karaca birer konuşma yaptılar. Mustafa Kaymakçı yaptığı değerlendirmede, “Kırsalda yaşayan insanları köylerinde tutacak politikalar gerekiyor. Devletin desteği gerekli” dedi. Panayır kapsamında ayrıca, “Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde kadının önemi” ve “Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde aşım zamanı ve besleme” konulu paneller düzenlendi. 3. Koyun Keçi Panayırı, yarışmalarla son buldu. Koyun keçi güzellik yarışmasında sahneye çıkarılan hayvanlar ırk özellikleri tanıtıldı. Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Prof. Dr. Ahmet Alçiçek, Prof. Dr. Orhan Karaca, Dr. Funda Erdoğan Ataç ve Kayserili kadın yetiştirici Afife Küçükbenli’nin oluşturduğu jüri koyun ve keçileri değerlendirdiler.



SEKTÖRDEN HABERLER

Türkiye, FAO Konsey Üyeliğine seçildi İtalya’nın başkenti Roma’da yapılan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun 38. Konferansı’nda Türkiye, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun Konsey Üyeliğine seçildi.

T

ürkiye, dünya tarımının merkez kuruluşu FAO’ da artık karar merciinde. İtalya’nın başkenti Roma’da yapılan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun 38. Konferansı’nda Türkiye açısından tarihe geçecek bir karara imza atıldı. Türkiye, 49 üyeli FAO Konseyi üyeliğine seçildi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Macaristan ve Rusya ile yarışan Türkiye seçimden galip çıktı. Türkiye üç yıl süresince FAO’da Konsey Üyeliği yapacak. Konferansta ayrıca, Güney Sudan, Brunei Darü’s-Selam Devleti ve Singapur’un FAO üyelikleri oylanarak kabul edildi. FAO’nun 38. Konferansında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı

16 ET ETBİR BİR I KIRMIZI

Mehdi Eker, “Gıda Güvenliği ve Beslenme için Sürdürülebilir Gıda Sistemleri” konusunda bir konuşma yaptı. Konuşmasında yeterli gıdaya erişmenin en temel hak olduğuna vurgu yapan Eker, açlık, yoksulluk ve kötü beslenmenin hala dünya gündeminde önemli yer tuttuğuna işaret etti. Eker, 2050’de 9 milyarı bulması beklenen dünya nüfusunun yeterli beslenebilmesi için sürdürülebilir sistemlere ihtiyaç olduğunu söyledi. Mehdi Eker, bu sorunların üye ülkelerin bireysel çabalarının yanı sıra uluslararası işbirliğiyle çözülebileceğini kaydetti. Türkiye’nin sürdürülebilir tarımsal üretim ve yeterli ve dengeli beslenmeye erişimi sağlamak amacıyla birçok önlemler aldığını anlatan Eker, Türkiye’nin sahip olduğu deneyimlerini ihtiyaç duyan ülkelerle paylaşmaya hazır olduğunu ifade etti.

Çeşitli ülkelerin Gıda ve Tarım Bakanları ile biraraya gelen Eker, FAO Genel Direktörü Graziano Da Silva ile de görüştü. Görüşmede Eker, Da Silvayı FAO-Türkiye İşbirliği Programının ikinci dönem anlaşmasını imzalamak üzere Türkiye’ye davet etti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, “En Az Gelişmiş Ülkelerde Gıda Güvenliği, Sürdürülebilir Tarım ve Yapısal Dönüşümler” konulu toplantıda yaptığı konuşmada da Türkiye’nin dış yardımlarının 2,5 milyar doları geçtiğine vurgu yaptı. Bakan Eker, OECD istatistiklerine göre, yardımlarını bir önceki seneye göre % 38 ile en yüksek düzeyde artıran ülkenin Türkiye olduğunu belirtti. FAO toplantıları sırasında Türkiye’nin girişimleri ile 2016 yılının Uluslararası Bakliyat Yılı ilan edilmesi kararlaştırıldı.


TERMO KİNG

ETBİR I KIRMIZI 17


HABER

Türkiye’nin tarım parselleri Uydu fotoğraflarıyla bilgisayara taşındı

Tarım Reformu Genel Müdürlüğü 30 milyon tarım parselini, uydu görüntüleri ve hava fotoğrafları kullanılarak bilgisayar ortamına taşıdı.

T

arım Parsellerine Verim Atamasına Dayalı Destek Modeli, Tarım Reformu Genel Müdürü Dr. Gürsel KÜSEK tarafından tanıtıldı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürü Gürsel Küsek, 30 milyon tarım parselini, uydu görüntüleri ve hava fotoğrafları kullanılarak bilgisayar ortamına taşıdıklarını söyledi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, tarım üreticilerini yakından ilgilendiren tarım parsellerindeki yeni modellemesi sayesinde; ürünlerin hangi arazilerde ne miktarda üretilebileceği belirlenip, prim desteklemelerinin de bu veriler doğrultusunda yapılması sağlanmış olacak. Bilgisayar ortamına taşınan parsellerdeki toprak ve arazi özelliklerinin belirlendiğini ifade eden Gürsel Küsek, çalışmada, sulu ve kuru tarım özelliklerinin dikkate alındığını, model kapsamında uydu görüntüleri ve hava fotoğraflarının kullanılarak parsellerin sayısallaştırıldığını aktardı. Küsek, “Tarım Parselleri Bilgi Sistemi kapsamında 52 milyon

18 ETBİR I KIRMIZI

kadastro parseli ve 30 milyon tarım parseli bilgisayar ortamına taşındı. Parsellere kimlik numarası verildi. Bunun sayesinde parseller sonsuza dek izlenebilecek. Parsellerle ilgili değişiklik olduğunda yeni kimlik numarası veriliyor ama eski numara veri tabanında tutulabiliyor. Bu sayede ne tür değişiklikler olduğunu da takip edebiliyoruz.” dedi.

Yıl sonunda hayata geçirilecek Yeni tarımsal destek uygulaması ile prim desteğinin doğru ödeneceğini dile getiren Küsek, söz konusu modelleme ile her türlü itirazın, gerçek verilerle ispatlanarak cevaplandırılacağını, sahte mükerrer tapular ile destekleme alınması ve gerçek dışı ürün beyanının önüne geçileceğine işaret etti. Küsek, bilgisayar ortamında hangi parselin ne kadar ürüne ihtiyacı olduğunun belirleneceğini, 60 yıl sonra bile parsellerde neler yapılabildiğinin görüleceğini belirtti. Küsek, şunları aktardı: “Bu sayede gıda güvenliği

artacak, çevre kirliliğinin de önüne geçilecek. Modelleme için hazırlanan yazılımların yüzde 80’i tamamlandı, haziran ayında yüzde 100’ü bitecek. Yıl sonu itibariyle sistemi hayata geçiriyoruz. Çiftçilerin hangi ürünü ekeceğini internet üzerinden bize bildirecek. Biz de bu oranlara göre çiftçilere liste çıkaracağız. Çiftçiler bu ekim alanları listesine bakarak ürün ekimine o şekilde karar verebilecek.”

Tarım parsellerinin belirlenmesiyle; • Destekler rasyonel, yönlendirici ve etkin bir şekilde kullanılacak, • Arz açığı olan ürünler doğru bir şekilde belirlenerek bu ürünlerde üretim artışı sağlanacak, • Doğal kaynakları korunması ve sürdürülebilir kullanımı sağlanacak, • Tarımsal üretim planlaması sağlanacak, böylece hangi ürünün nerede, ne kadar üretilebileceği belirlenecek ve çiftçinin geliri artırılacak.

Yapılan çalışmalar cbs.tarim.gov.tr adresinde, çiftçi bazında sorgu ise parselverim.tarim.gov.tr adresinde yayınlanıyor.


HABER

Interroll tambur motorları • Hijyenik • Basınçlı su ile yıkanabilir (IP 66/69K koruma seviyesi) • %32 ve üzeri enerji tasarrufu • %97’ye varan yüksek mekanik verim • Entegre termal kontrol • Bakım gerektirmeyen tasarım • Basit ve hızlı montaj • Estetik görünüm • Emniyetli • Sessiz

Interroll Lojistik Sistemleri Tic. Ltd. Şti. Ağaoğlu My Prestige iş Merkezi Barbaros Mahallesi Ihlamur Sokak No: 1/89, 34746 Ataşehir - Istanbul Tel: 0 216.688 42 80-81 Faks: 0 216.688 42 82 www.interroll.com e-mail: tr.sales@interroll.com

ETBİR I KIRMIZI 19


HABER

Tarımsal kooperatiflerin borçlarına yeniden yapılandırma 1163 sayılı kanunla kurulan tarımsal amaçlı kooperatifler ve ortaklarının borçları yeniden yapılandırıldı. Buna göre ödenemeyen borçlar 2015 yılı Ekim ayına kadar ertelendi.

Ü

lke çapında 2012 yılında yaşanan kuraklık nedeni ile proje uygulayan bazı tarımsal kooperatiflerin ve ortaklarının borçlarını ödeme sıkıntısı çekmeleri üzerine, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı harekete geçti. 443 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun değişikliği ile 1163 sayılı kanunla kurulan tarımsal amaçlı kooperatifler ve ortaklarının

borçlarının ödenmesine kolaylıklar getirildi. 2015 yılı Ekim ayına kadar ertelenen borçlar bu tarihten sonra sözleşme faizi üzerinden 5 eşit taksitte ve 5 yılda ödenecek. Kanunla getirilen ödeme kolaylığından yararlanmak isteyen tarımsal kooperatifler ve ortakları kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 8 ay içerisinde bulundukları ilin Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerine başvuracaklar. 6111

sayılı kanun ile yapılandırma hakkı kazanan ancak tekrar muaccel duruma düşen kooperatifler de bu haktan yararlanabilecekler. Ayrıca kredi kullanan ve kefil olan tarımsal amaçlı kooperatif ortaklarına uygulanan eşlerin rızasının aranması şartı da kaldırıldı. Bundan böyle kullanılacak olan kredilerde kooperatif ortak ve kefillerinin eşlerinin rızası aranmayacak.

Kırsal kalkınma destekleriyle 42 bin kişiye iş imkanı sağlandı Kırsal kalkınma destekleriyle sağlanan 772 milyon liralık hibe ile 4 bin tarımsal tesis kuruldu. Kurulan bu tesislerde 42 bin 600 kişi istihdam ediliyor. Bakanlığı hedefi 2015 yılına kadar tarımsal tesislerin sayısı 6 bine çıkartmak.

K

ırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programıyla altı yılda 4 bin tarımsal tesise hibe desteği sağlandı. Üretim sürecinde çiftçileri destekleyen Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, elde edilen tarımsal ürünlerin katma değerini artırmak ve tarımsal sanayinin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla girişimcilere hibe desteği veriyor. Bakanlığın 2006 yılında hayata geçirdiği Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında, bitkisel ve hayvansal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması gibi tarımsal ekonomik yatırımlara yüzde 50 hibe desteği sağlanıyor. Bakanlık, son altı yılda, 4 bin tarımsal tesise toplam 772 milyon liralık karşılıksız destek verdi. Verilen desteklerle kurulan bu tesislerde 42 bin 600 kişi çalışıyor. Desteklenen tesislerin ürün gruplarına göre sayısal dağılımı;

20 ETBİR I KIRMIZI

1565 bitkisel ürün işleme ve paketleme, 830 hayvansal ürün işleme ve paketleme, 335 tarımsal ürün depolama, 40 su ürünleri işleme ve paketleme tesisi, 295 soğuk hava deposu, 935 alternatif

enerjili sera, basınçlı sulama ve alternatif enerji üretimi konularını kapsıyor. Bakanlık, kırsal kalkınma yatırımları kapsamında 2015 yılına kadar toplam 6 bin tarımsal tesise destek vermeyi hedefliyor.


ETBİR I KIRMIZI 21


FUAR

Kırmızı Et Sektörünün Avrasya Bölgesindeki En Büyük Buluşması

KET 2014 Kırmızı Et Üretimi, Teknolojileri ve Donanımları Fuarı sektördeki meslek örgütlerinin işbirliğiyle, 13-16 Şubat 2014 tarihlerinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece’de düzenlenecek.

T

üyap Endüstri Fuarcılık A.Ş. tarafından, Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği ve ETBİR - Et Üreticileri Birliği Derneği desteği ile 13-16 Şubat 2014 tarihleri arasında TÜYAP FUAR VE KONGRE MERKEZİ Büyükçekmeceİstanbul’da düzenlenecek olan KET 2014 Fuarı ülkemizde ve bölgede ilk fuar olma özelliği ile sektöre yeni bir soluk getirecek. KET 2014 Fuarı, ülkedeki kırmızı et sektöründeki potansiyeli gözler önüne serecek ve besicilikten market raflarındaki paketlenmiş ete kadar tüm süreç ele alınacak. Fuar aşağıdaki başlıklar ve alt açılımlarına yer alan alanları kapsayacak: BESİCİLİK • Besi Sığırı Yetiştiriciliği ve Genetiği, • Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliği ve Genetiği, • Besi Hayvan Bakımı, • Çiftlik Tasarımı ve İlgili Mühendislikler, BESİ YEMLERİ • Hayvan Besleme, • Yem Bitki Üretimi, • Yem Bitkileri Tohumu, Yem Toplama ve İşleme, • Yem Sevkiyatı,

22 ETBİR I KIRMIZI

SAĞLIK VE HİJYEN • Aşı, İlaç, Veterinerlik Hizmetleri, EKİPMANLAR VE ALETLER • Kırmızı Et Kesim Makinaları, • Kasap Ekipman ve Aletleri, • Diğer Mekanizasyon, • Tartılar, GIDA GÜVENLİĞİ VE KONTROL • Kesimhaneler, • Soğutma ve Depolama, • İşleme ve Proses Kontrol Sistemleri, • Ambalaj ve Ambalajlama Teknikleri, • Katkı Maddeleri, • Temizlik Ekipmanları, • Bilgi İşlem Otomasyon, LOJİSTİK • Traktör ve Mekanizasyon, • Kırmızı Et Nakliyesi, • Treyler, Ticari Araçlar, SARAÇLIK, SAKATAT • Üretici ve ithalatçı firmalar Sözkonusu sektörlerde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve yayınlarda fuarda yer alacak Fuar, çeşitli show ve yarışmacılarla desteklenecek.

ETBİR üyesi firmaların fuar katılımlarında, yapılan işbirliği anlaşması çerçevesinde % 15 indirim sağlanacak. Fuarın FOOD SHOW İSTANBUL Gıda ve İçecek Ürünleri Fuarı, MAĞAZA MARKET DÜNYASI, UNTEK 2014 2. Unlu Mamuller Teknolojileri, Pastane ve Fırın Ekipmanları Fuarı ve FMCG & PRIVATE LABEL INDUSTRY Hızlı Tüketim Ürünleri ve Özel Markalı Ürünler Fuarı ve Türkiye’deki tüm profesyonel otel yöneticilerin ve aşçılarının ziyaret edeceği Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri ile eş zamanlı olarak düzenlenmesiyle turizm, gıda ve perakende sektörleri bir bütün olarak sergilenme imkanı bulacak ve geniş bir kesime hitap edecek.

Fuarlarla ile ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek için www.kirmizietfuari.com adresi ziyaret edebilir veya yetkili isimlerle temas kurulabilir. • Proje Pazarlama Grup Müdürü Başak Soydan Tel: 0212 867 1295 • Proje Pazarlama Temsilcisi Ece Çağlar - Burak Gürses Tel: 0212 867 1225-1296)


ETBİR I KIRMIZI 23


KAPAK KONUSU

Etçi ırk talebi MELEZLEME ile karşılanacak

24 ETBİR I KIRMIZI


Bakan Eker; “Sektörün etçi ırk materyal talebini, mevcut gen kaynaklarımızdan melezleme yöntemiyle üreterek karşılayacağız.” Canlı hayvan ithalatı döneminde ülkemize getirilen Angus, Herefort, Limusin, Şarole gibi hayvan ırklarının besi performansını gördükten sonra, üreticilerin devamlı tedarik yönünde taleplerde bulunmalarını makul karşıladıklarını ve etçi ırkla besicilik yapılmasını arzuladıklarını belirten Bakan Mehdi Eker; Ancak ülkemiz coğrafyası bu ırkların düşük girdiyle beslenmesini sağlayan açık besiye uygun olmadığı için, mevcut gen kaynaklarından melezleme yöntemiyle üretimin geliştirileceğini söyledi. Üreticilere göre ise melezleme olumlu, ancak uzun vadeli bir adım olur.

R

amazan ayı öncesinde başlayan et fiyatlarındaki tırmanışla birlikte gündeme gelmeye başlayan ithalat tartışmaları çeşitli yorumlarla sürerken; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker üretimin yeterli olduğunu ve ithalata gerek olmadığını söyledi. Bakan Mehdi Eker, 2007-2008’de yaşanan kuraklık sonrasında canlı hayvan ithalatı yapılarak besiye alındığını belirterek, “Üreticilerimiz, bunların performansını gördükten sonra devamlı tedarik yönünde taleplerde bulunmaktalar. Sektörün bu talebini makul buluyoruz. İhtiyacın karşılanması için de kendi üretimimizi yapacağız” dedi. “Sektörün tüm paydaşlarının hayvancılığı bir bütün olarak değerlendirip mevcut üretimimizin sürdürülebilirliğini riske edebilecek aksiyonlarda bulunmaması gerekir” sözleriyle hayvansal üretimde dayanışmaya vurgu yapan Bakan, hem büyükbaşta hem de küçükbaşta muhtemel talebin iki misli hayvan mevcudu bulunduğunu, canlı hayvan ithalatı yerine iç kaynaklarla üretim yapılacağını belirtti.

‘Hayvancılıkta ciddi bir büyüme sağlandı’ Mehdi Eker, üç yıl gibi kısa sürede uyguladıkları destek politikaları, cazip finans imkanları, hibe projeler ve kırsal kalkınma destekleriyle beraber hayvancılıkta ciddi bir büyüme sağlandığını belirterek, “Ülkemiz bugün itibariyle kendi talebini iç piyasasından fazlasıyla karşılayabilecek bir durumda. Aynı iklim kuşağında kuraklığa maruz kalan İran ve Irak gibi ülkelerin canlı hayvan materyalini dışarıdan karşılamaya devam ettiğini biliyoruz.” ifadesini kullandı.

‘Sektörün etçi ırk materyal talebini son derece makul buluyoruz’ Mehdi Eker, 2007-2008 yıllarında çok ciddi tarımsal kuraklığa maruz kalındığını hatırlatarak; Hükümetin kuraklıktan zarar gören çiftçilerimizin girdi maliyetlerini karşılamak amacıyla kuraklık kararnamesini yürürlüğe koyarak destekleme ödemelerinde bulunduğunu, ancak hayvancılık sektörünün ihtiyacı olan kaba yemde ve konsantre yem hammaddelerinin üretiminde tarımsal kuraklık nedeniyle yeterli üretim gerçekleştirilemediğini ve bu sürecin sonunda hayvan sayılarında düşüş gözlemlendiğini söyledi. Bakan Eker şöyle devam etti: “Kuraklık sonrası arz açığını kapatmak amacıyla canlı hayvan ithalatı ile etçi özelliği ön planda olan Angus, Herefort, Limusin, Şarole gibi hayvan ırkları ülkemize getirilerek besiye alındı. Bu ırklardan besi materyali olarak kullanan üreticilerimiz, bunların besi performansını gördükten sonra devamlı tedarik yönünde taleplerde bulunmaktadırlar. Bakanlık olarak bu ırkların ülkemizde üretimini destekliyoruz. Etçi özelliği ön planda olan sığır ırklarında besiciliğin yapılması bizim de arzu ettiğimiz bir durumdur. Ancak bunların üretiminin fizibıl olabilmesi için doğa ortamında, çok düşük girdiyle üretimin yapılması gerekmekte, bunun içinde zengin çayır ve meralara sahip olmamız gerekmektedir. Ülkemiz coğrafyası bu imkanları sağlayabilecek durumda değildir. Sektörün bu materyal talebini son derece makul buluyoruz. Bu ihtiyacın karşılanması için de mevcut gen kaynaklarımızdan melezleme yöntemiyle üretimi geliştireceğiz.”

ETBİR I KIRMIZI 25


KAPAK KONUSU

Rakamsal verilerle hayvan varlığı ve kırmızı et üretimi Yaşanan tartışmaları değerlendirebilmekmek için piyasadaki reel durumun yanında ülkedeki hayvan varlığı ve üretim istatistikleri verilerini baktığımızda; son üç yılda hem büyük hem küçükbaş hayvan varlığında artış kaydedildiği görülüyor. Kırmızı et üretiminin görülen artış da kayıtlarda dikkat çekiyor. TÜİK kaynaklarında da belirtildiği üzere; 2010 yılından itibaren kırmızı et üretimi verileri, mezbahane ve mezbahane dışı kesimleri kapsıyor. Bu şekilde 2009 yılında 412.618 ton olan toplam kırmızı et üretimi, 2010 yılında iki katı artışla 780.718 tona çıkıyor. Hayvan varlığını artırmaya yönelik çalışmalar ve desteklemelerin de etkisiyle 2012 yılında 915.845 tona ulaşıyor. Gıda

Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2013 yılı öngörüsü, toplam kırmızı et üretiminin 1 milyon tona ulaşması yönünde.

Türkiye Hayvan Varlığı TÜİK verilerine göre 2012 yılında büyükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla göre % 12.3, küçükbaş hayvan sayısı ise % 10.7 artmış durumda. Yılsonu itibariyle sığır sayısı 13 milyon 915 bin baş, koyun sayısı 27 milyon 425 bin baş, keçi sayısı ise 8 milyon 357 bin baş olarak kaydedildi. Kesilen hayvan sayısına göre ise büyükbaşta % 8.5 artış gerçekleşirken, küçükbaşta ise %18.8 azalma görülüyor. (Tablo-1)

Tablo 1: Ülkemizde 2010-2012 Yılları Arasında Hayvan Varlığı ve Kesilen Hayvan Sayısı

Hayvan Türleri

2010

2011

2012

2010

2011

2012

2011 - 2012

2011 - 2012

Hayvan Sayısı (Baş)

Hayvan Sayısı (Baş)

Hayvan Sayısı (Baş))

Kesilen Hayvan Sayısı

Kesilen Hayvan Sayısı

Kesilen Hayvan Sayısı

% Değişim Hayvan Sayıları

% Değişim Kesilen Hayvan

TOPLAM

41.254.569

45.195.600

50.186.583

Büyükbaş

11.454.526

12.483.969

14.022.347

2.617.966

2.579.020

2.798.460

12,3

8,5

Sığır

11.369.800

12.386.337

13.914.912

2.602.246

2.571.765

2.791.034

12,3

8,5

Kültür

4.197.890

4.836.547

5.679.484

Kültür melezi

4.707.188

5.120.621

5.776.028

Yerli

2.464.722

2.429.169

2.459.400

Küçükbaş

29.382.924

32.309.518

35.782.519

8.093.130

6.733.638

5.467.921

10,7

-18,8

Koyun

23.089.691

25.031.565

27.425.233

6.873.626

5.479.546

4.541.122

9,6

-17,1

Merinos

10.86.392

1.220.529

1.532.651

25,6

Yerli

22.003.299

23.811.036

25.892.582

8,7

Keçi

6.2932.33

7.277.953

8.357.286

Kıl keçisi

6.140.627

7.126.862

8.199.184

15,0

Tiftik keçisi

152 606

151.091

158.102

4,6

Diğer

417 119

402.113

381.717

-5,1

Grafik 1: 2010-2011-2012 yılları arası Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvan varlığı (Baş) Kaynak: TUİK 30.000.000 25.000.000 20.000.000

2010 2011 2012

15.000.000 10.000.000 5.000.000 0

Sığır

26 ETBİR I KIRMIZI

koyun

keçi

11,0

1.219.504

1.254.092

926.799

14,8

-26,1


Kırmızı Et Üretimi

Tablo 2: Kırmızı Et Üretim Miktarı İstatistikleri 2010-2013

TÜİK kırmızı et üretim istatistiklerine göre 2012 yılında 915.845 ton, 2013 yılı ilk altı ayında ise 421.482 ton kırmızı et üretimi gerçekleşti. Bir önceki yılın ilk üç ayına göre üretim % 21 artarken, II. çeyrekte NisanHaziran 2013 döneminde toplam kırmızı et üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre % 16,3 oranında artış gösteriyor. Sığır eti üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre % 17,7 oranında artarken, koyun eti üretimi ise yine bir önceki yılın aynı dönemine göre % 10,2 oranında artmış durumda. (Tablo-2) Grafik 2: 2010-2013 Yılları arası I-II-III-IV. Dönem Üretim İstatistikleri

Miktar (Ton )

TOPLAM

Sığır

400.000 350.000 300.000

Koyun

250.000 200.000 150.000 100.000 50.000

Keçi

0 I. DÖNEM

II. DÖNEM 2010

2011

III. DÖNEM 2012

Kaynak: TUİK, Kırmızı Et Üretim İstatistikleri

2013

I.V DÖNEM

Yıl

I.Dönem

II.Dönem

III.Dönem

IV. Dönem

Toplam

2010

157.282

175.247

173.842

274.347

780.718

2011

157.932

171.595

173.177

274.210

776.915

2012

171.465

182.872

196.108

365.255

915.700

2013

208.597

212.885

2010

125.145

144.121

138.983

210.334

618.584

2011

133.724

144.153

144.970

222.059

644.906

2012

149.722

159.320

173.202

317.100

799.343

2013

180.764

187.587

2010

27.306

26.042

28.940

53.400

135.687

2011

19.856

23.959

23.491

39.770

107.076

2012

17.330

19.969

20.987

38.903

97.189

2013

19.930

21.959

2010

4.018

3.866

4.961

10.216

23.060

2011

4.128

3.303

4.114

11.773

23.318

2012

3.848

2.657

1.840

9.085

17.430

2013

7.883

3.278

Kaynak: TUİK, Kırmızı Et Üretim İstatistikleri

ETBİR I KIRMIZI 27


KAPAK KONUSU Tablo 3: 2010-2012 yılları hayvan varlığı, kesilen hayvan ve kurban kesim sayıları ile et üretimi 2010

2011

2012

Hayvan varlığı/baş (sayı) Büyükbaş

11.454.526

12.483.969

14.022.347

Küçükbaş

29.382.924

32.309.518

35.782.519

Büyükbaş

2.617.966

2.579.020

2.798.460

Küçükbaş

8.093.130

6.733.638

5.467.921

Kesilen hayvan/baş (sayı)

Besilik etçi materyal ihtiyacı

Kurban Bayramında kesilen /baş (sayı) Büyükbaş

591.000

650.000

753.762

Küçükbaş

2.233.000

2.300.000

1.930.255

Büyükbaş

621.971

646.521

801.080

Küçükbaş

158.747

130.394

114.764

Toplam

780.718

776.915

915.845

Et üretim miktarı/ton

Kaynak: TÜİK (Kurban bayramlarındaki kesim sayıları basın açıklamalarından alınmıştır.)

Genç besi hayvanı sayısı % 44 arttı! Bakanlık kaynakları da yapılan açıklamalarda genç besi hayvan sayısının bu yıl geçen yıla göre % 44 artış göstererek 2 milyon 400 bine ulaştığını belirtiyor. “Bu rakam ülkemizin besi hayvan ihtiyacının iki katından fazladır” deniliyor. Mevcut hayvan varlığının oluşacak talebi fazlası ile karşılayacak durumda olduğu belirtilerek, küçükbaş kurbanlık hayvan sayısının bir önceki yıla göre % 80 artışla 3,5 milyona, büyükbaş sayısının ise yine bir önceki yıla göre % 92 artışla 1,5 milyona ulaştığı ifade ediliyor. “Büyük ve küçükbaş hayvan sayısında son yıllarda meydana gelen artış, ülkemiz iç piyasasının et ihtiyacını rahatlıkla karşılayacak durumdadır” denilen açıklamada, mevcut duruma göre et fiyatlarının artmasını gerektirecek herhangi bir durum söz konusu değil. Ancak piyasada gözlemlenen dalgalanma her yıl Ramazan öncesi olağan görülsede, sektör mensuplarının ifadelerine göre her yıl Ramazan ortalarında düşüş eğilimine giren ve arkasından gelen Kurban Bayramı’yla perakende talep oluşmaması nedeniyle düşen fiyatlar; bu yıl ilk kez Ramazan sonrasında düşmedi.

Peki piyasada fiilen yaşanan sıkıntı neden kaynaklanıyor? Sektör mensuplarının tecrübe ve gözlemlerine göre ifade ettikleri başlıca sorun, besi hayvanı ve buzağı arzında yaşanan yetersizlik. 2-3 yıl önce yaşanan sıkıntıdan sonra neden buraya dönüldüğü değerlendirildiğinde; 2012 yılı Kasım ayından itibaren besilik hayvan girişi için artık kontrol belgesi düzenlenmemeye başlamamasıyla, Aralık-Ocak aylarında besilik girişinin sonlanmasının süreci başlattığı görülüyor. Son parti getirilen besilik

28 ETBİR I KIRMIZI

hayvanların 4. aydan itibaren kesime gitmesiyle, Mayıs ayından itibaren fiyatlar hareketlenmeye başladı. İlk kez bu yıl Ramazan’dan sonra fiyatlar kırılmadı, aksine yükselmeye başladı. Bu besicinin ahıra koyacak materyal bulamamasından kaynaklanıyor. Kesim zamanı gelen dana kesildikten sonra, besici yerine yeni buzağı koyamıyor. ‘Şu anda kilogram fiyatı 11-12 TL’ye mal olan buzağı, 5 ay beslendiğinde 18 TL’ye mal olur. Kesimde ise 19-20TL’ye çıkar’ şeklinde hesap yapılıyor.

Bu fiyatları göze alamayan besici, sözkonusu maliyetlerle buzağı almaktan kaçındığı gibi, uygun besi hammaddesi buzağı da bulamıyor. Besici artık süt ineklerinin danaları yerine, besiden yararlanma oranı yüksek olan etçi ırk buzağıyı talep ediyor. Bu nedenlerle, öncelikle besilik hayvan getirilerek biran önce besiciye dağıtılması gerektiği belirtiliyor. Bakanlığın açıkladığı şekilde melezleme ile yerli üretim açıklamasının da olumlu bir adım olduğu ancak uzun vadeli hayata geçeceği için bu yıl acil olan ihtiyacı gidermeyeceğine dikkat çekiliyor. Orta ve uzun vadede ise ülkemiz şartlarına uygun bir etçi ırkın belirlenerek, ihtiyacın yarısını karşılayacak kadar besilik ve damızlık olarak yıl boyu gümrüksüz olarak getirilmesi isteniyor. Bu şekilde bir dönüşümle süt ırkı holştayn vb danalardan yapılan besiciliğin, ilgili kesimi mağdur etmeyecek şekilde zaman içinde azaltılması öneriliyor. Orta ölçekli işletmelere kanalize olan teşvik sisteminin, küçük aile işletmelerine yönlendirilmesi ve besi başına uygulanmasının; destekleme ve kredilerin doğru kullanılması, hammadde temininde tekelleşmenin önüne geçilmesi, kırsal kesimde yaşamın idame ettirilmesi ve göçün önlenmesi bakımından önem taşıdığına da dikkat çekiliyor.


Piyasanın güncel durumuna dair tespitler

Bakanlığa iki ayrı toplantıyla aktarıldı

Et sektöründeki meslek örgütleri gelişmeleri Bakanlıkla paylaşmak üzere temaslarını sürdürüyor. Meslek örgütlerinin piyasalarla ilgili değerlendirmelerini dinleyen Bakan Eker, et fiyatlarında istikrarın sağlanması için bütün tedbirlerin alındığını söyledi.

E

t fiyatlarında ramazan ayıyla beraber başlayan hareketlenmenin devam etmesiyle birlikte ETBİR ve çeşitli meslek örgütleri ile STK’lar Bakanlık ile durumu değerlendirmek üzere temas kurdular. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile bayram öncesi 2 Ağustos günü Bakan Eker’in makamında gerçekleşen ilk görüşmede Eker, et fiyatlarında yol emniyetinin sağlanabilmesi için tüm yetkilerin kullanılacağı sözünü verdi. Kırmızı et sektöründeki sivil toplum kuruluşlarının talebiyle gerçekleşen toplantıya Et Üreticileri Birliği Derneği-ETBİR Başkanı Mustafa Bılıkçı, ETBİR ve Ulusal Kırmızı Et Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Albayrak ile Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Cemalettin Özden katıldı. Yaklaşık iki saat süren toplantıda besiden üretime tüm konulardaki

sıkıntılar bakanlığa aktarılarak, kırmızı et sektöründe istikrar sağlanması için görüşler paylaşıldı ve detaylarıyla tartışıldı. Bakan Mehdi Eker’in yanı sıra konuyla ilgili bakanlık üst düzey yöneticilerinin de hazır bulunduğu toplantıda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, et fiyatlarında istikrarın sağlanması için bütün tedbirlerin alındığını, et üreticilerinin endişe etmesini gerektirecek sıkıntılı bir ortam oluşmayacağını ifade etti. Görüşmede, hayvan varlığının piyasaya ve kurbanlık ihtiyacına yetecek durumda olduğunu belirten Eker, konunun iç dinamiklerle çözümü yolunda bütün kanalların açık olduğunu söyledi. Artışa mahal verilmemesi için, mamül üretimi yapan sanayici için ESK depolarındaki donuk etin kullanıma sunulması gibi eldeki tüm imkanlar kullanılacağı ifade edildi.

ETBİR I KIRMIZI 29


KAPAK KONUSU

İSO, İTO ve İTB temsilcileri, görüşlerini

Bakanlıkla paylaştı

Sektörün güncel durumuyla ilgili üç odanın meslek mensuplarının tespitlerini içeren sunumla, uzun vadede “et ırkına” geçiş politikası ile % 20 verimlilik artışı sağlanması gerektiği görüşü Bakanlık üst düzey bürokratlarına iletildi.

B

akanlıkla yapılan ikinci görüşme İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Ticaret Borsası’nın meslek komitelerindeki et sektörü temsilcilerinin katılımıyla, 13 Eylül’de gerçekleşti. Her üç odanın sektörün güncel durumuyla ilgili tespitlerini içeren sunumun Bakanlık üst düzey bürokratlarına iletildiği görüşmeye, İSO 2. Grup Meslek Komitesi Başkan yardımcısı ve ETBİR yönetim kurulu üyesi Hakan Akkoyun, İSO 2. Grup Meslek Komitesi üyesi Recep Coşkun, İTO Et Meslek Komitesi üyesi Osman Uluçay, İTB Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Erkan Özefe katıldılar. Toplantı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu’nun makamında, Müsteşar Yardımcısı Nihat Pakdil, Hayvancılık Genel Müdürü Mustafa Kayhan, Gıda Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu’nun katılımıyla gerçekleşti. Toplantıda İstanbul Sanayi Odası 2. Grup Meslek Komitesi

30 ETBİR I KIRMIZI

Üyesi Hakan Akkoyun, piyasanın genel durumu dair tespitlerin yer aldığı sunum çerçevesinde üç odanın temsilcileri adına konuyu değerlendirdi.

Maliyetler besicilik sektörünün gelişimini engelliyor Akkoyun Bakanlık yetkililerine aktardığı sunumda; sektörün ithalata karşı olmakla birlikte, şu anda hayvan popülasyonunda yetersizlik olduğu yönünde bulguları olduğunu ve buna göre 1 milyon adet kasaplık hayvan eksiği bulunduğunu söyledi. Bu eksiğin damızlık hayvan kesimi ile karşılandığı ve bunun da besicilik sektörünün geleceğini risk altına soktuğunu ifade etti. Mevcut maliyetlerin besicilik sektörünün gelişimini engellediğini belirten Akkoyun, sektörün kısa vadede kasaplık hayvan dar boğazı öngördüğünü vurguladı. Bu çerçevede sektörün önerilerini ise şöyle sıraladı:

• 2013 yılı sonuna kadar sektör; üreticilere zarar vermeyecek modelde kasaplık hayvan konusunda takviye edilmelidir. • Kısa ve orta vadede ülkemizdeki besilik hayvan sayısı arttırılmalıdır. Şu an için besilik hayvan bulunamamaktadır. • Uzun vadede “et ırkına” geçiş politikası ile % 20 verimlilik artışı sağlanmalıdır. • -Devletimizin sağlamış olduğu teşvikler nihai olarak verimlilik esasına dayalı kesimhanelerden alınacak rakamlara göre verilmelidir. Görüşmede sektördeki diğer uygulamalarla ilgili görüşler de belirtildi. İstanbul Sanayi Odası 2. Grup Meclis Üyesi Recep Coşkun, yeni et tebliğiyle et mamülleri üretiminde mekanik ayrılmış et


et fiyatları ve besi hayvancılığının durumu ile ilgili olarak sadece odalar, sanayiciler değil, üreticilerin de görüşlerine danıştıklarını söyledi.

Yeterli sayıda besilik dana var

kullanımının önüne geçilmesinin sektör tarafından olumlu karşılandığını ifade etti. Bununla birlikte et ürünlerinin aynı renkte üretilmesi suretiyle tüketicinin aldatıldığını; kırmızı et ile kanatlı hayvan ürünleri arasında ayrım yapılamadığını ve fiyata göre tercih yapıldığını, piyasada üretim fiyatının altında satış fiyatlarına sahip et ürünleri olduğunu belirtti. İTO Meclis Üyesi Osman Uluçay da kesimhanelere dikkat çekerek, kombinelerin teşviki konusunda geriye dönük kayıt şartının kaldırılması gerektiğini, mevcut teşvik sisteminde tekil üreticilerin teşviklerden yararlanamadığını ifade etti. Sektörün dile getirdiği konuları değerlendiren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu; sektörü paydaş olarak gördüklerini, her türlü mevzuat değişikliğinde tarafların görüşlerini aldıklarını, 2013 hedeflerine sektördeki tüm paydaşlar ile işbirliği içerisinde ulaşabileceklerini belirtti. Arzu,

Toplantıda aktarılan konularla ilgili şu değerlendirmelerde bulunan Müsteşar Yardımcısı Nihat Pakdil, Bakanlığın elindeki verilere göre ülkemizde yeterli sayıda besilik dana bulunduğunu bu konuda sektörün dile getirdiği gibi bir besilik hayvan açığının söz konusu olmadığını söyledi. “Büyük işletmelerin bir kısmı, ithal üründen daha fazla verim aldıklarından yerli besilik dana kullanmak istememekte, söz konusu tesislerdeki kapasite boşluğu bu sebepten oluşmaktadır.” diyen Pakdil damızlık girişinin ise açık olduğunu hatırlattı. Sektörün dile getirdiği uzun vadede “etçi ırk” yaratılması hususunda, ülkemizin coğrafi yapısının etçi ithal besi danası yetiştiriciliğine uygun olmadığını belirterek; bu ihtiyacı gidermek üzere, etçi ırk ve sütçü ırkın melezlenmesi ile yeni bir ırk yaratılması projesi yürütüldüğü bilgisini verdi. Besicilikte sürdürebilirliğin sağlanmasının önemini vurgulayan Pakdil, bu kapsamda sanayicileri ve üreticilerin de maliyete katlanması gerektiğini söyledi.

Gelişmeler Kurban Bayramı sonrası değerlendirilecek Hayvancılık Genel Müdürü Mustafa Kayhan Bakanlığın kullandığı verilerde, TÜİK ve Bakanlığın köy bazlı yetkililerinin sahadan topladıkları rakamlara dayandığını, bu çerçevede şu anda 1,6 milyon adet kesimlik dana mevcudu bulunduğunu açıkladı. Kurban için de kesimlik dana bulunduğu söyleyerek; “Bakanlık ayrıca karkas et fiyatlarının Kurban Bayramı’ndan sonra düşeceğini öngörmektedir” dedi. Piyasadaki 17 liralık karkas

et fiyatı ile etin gerçek değerine geldiğine dikkat çeken Kayhan “Buradaki fiyat artışı arz açığından kaynaklanmamaktadır. Yılın bu ayları kesim ayları olduğundan, konjonktürel olarak kısa dönemli arz sıkıntı yaşanması doğaldır” diyerek görüşlerini iletti.

Piyasa üçüncü çeyrekte hareketleniyor Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu ise konuşmasında dönemselliğin göz önünde bulundurulması gerektiği ifade ederek, piyasanın üçüncü çeyrekte hareketlendiğini, artan talep ile fiyatlarının yükselebildiğini belirtti. Piyasadaki fiyatlar için yıllık tabloya bakmanın daha sağlıklı olacağını ifade eden Kemaloğlu, bununla beraber Kurban Bayramı sonrasında piyasada arz açığı olursa, konunun Bakanlıkça değerlendirilmesi gerektiğine de dikkat çekti. Toplantıda mekanik ayrılmış et ve hijyen ile ilgili açıklamalar yapan Gıda Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol, kanatlı etten üretilen et ürünlerinin de kullanılan baharatlar nedeniyle kırmızı renkli olabileceğini ifade ederek, şarküteri ürünlerinin sıhhi koşullarda üretimi konusunda yapılan düzenlemeler dışında üretim yapanların ilgili il müdürlüklerine bildirilmesi gerektiğini vurguladı.

Enflasyon değil deflasyon yaratmalı Bakanlık yetkililerinin açıklamaları sonrasında tekrar söz alan sektör temsilcileri, Bakanlığın telaffuz ettiği 1,6 milyon adet kesimlik dana mevcudiyetinin et fiyatları üzerinde deflasyon etkisi yaratması gerektiğini, oysa şu anda fiyatlarda bir artış eğilimi olduğunu vurguladılar. Sektör temsilcileri, son olarak Bakanlık yetkililerinden süreci yakından izlemelerini, arz ve fiyat ile ilgili öngörülerinin doğru çıkmaması durumunda gerekli önlemleri acilen almalarını talep ettiler.

ETBİR I KIRMIZI 31


KAPAK KONUSU

!

Et üreticileri uyarıyor:

Süt hayvanıyla ET ÜRETİLEMİYOR! Ülkemizde besicilik, süt verimi yüksek holştayn gibi ineklerden doğan buzağılarla yapılıyor. Süt hayvanıyla besi yapılmasından ortaya çıkan düşük verimliliğin sonucunda üretim maliyetleri artıyor, et tüketiciye daha pahalıya ulaşıyor.

Ü

lkemizde besicilik süt verimi yüksek holştayn gibi ineklerden doğan buzağılarla yapılmaktadır. Süt ırkı hayvanların yemden yararlanma oranları düşük, günlük canlı ağırlık artışları düşük, canlı hayvanlarda karkas randımanları düşük, buna karşın üretim tesislerinde parçalamaya tabii tutuluklarında kemik oranları yüksektir. Etçi ırk ve kombine ırklara göre et verimlilikleri düşüktür.

Süt hayvanlarıyla besi yapılmasıyla;

• Besici yüksek maliyetle üretim yapmaktadır • Besici et verimi düşük üretim yapmaktadır • Kesimhaneye sevk edilecek hayvanların karkas randımanları düşük olmaktadır • Üretim tesislerinde parçalamaya alınan bu süt ırkı hayvanların kemik oranlarının yüksek olması üretim tesisine zarardır. Bütün bu düşük verimliliğin sonucu üretim maliyetleri artmakta, et tüketiciye daha pahalıya ulaşmaktadır.

32 ETBİR I KIRMIZI


Tüketilen yem/et verimi maliyetine bakıldığında ülkemizde besici, süt hayvanıyla et üretimine mahkum edilmektedir. Süt ineklerinden doğan erkek buzağılar, yeterli besilik materyal olmaması nedeniyle et ırkı fiyatına 11 TL’ye (canlı kg) satılmaktadır. Bunların değeri aslında yarı fiyatıdır. Bu unsurları göz önüne aldığımızda süt hayvancılarının sistemin bu şekilde devam etmesi için baskı oluşturdukları gözlemlenebilmektedir.

Etçi ırklara dönüşüm talebi

ETBİR’in yıllardır her ortamda dile getirdiği etçi ırklara dönüşüm talebi 2009’daki krizin patlamasıyla ilgili kesimler tarafından artık anlaşılmıştır. Ülkemizde besicilik, et verimi yüksek etçi ırklarla yapılmalıdır. Ancak ilgili damızlık örgütleri sadece süt ırkı yetiştiriciliği ile ilgilenmekte, işin diğer tarafı olan et ırkıyla ilgili gelişmelere eleştirel yaklaşmaktadır. Yerli hayvan söyleminin getirdiği popülizmi değerlendirerek, kamu nezdinde baskı oluşturmaktadır. Ülkemizi süt ırkı ineklerin verimsizliğine mahkum etmek hayvancılığı bilmemektir. Et verimi yüksek etçi ırklara dönüşüm sağlanmadıkça ülkemizde besicilik, her üçbeş yılda bir yaşanan krizlere ve ithalat gündemine mahkum kalacaktır. Örnek gösterilen Avrupa Birliği ülkelerinde et üretimi charolias, limousin, hereford, belgium blue, angus, simmental vb etçi ve kombine ırklarla yapılmaktadır. İthalat döneminde de bu ırklardan besilik ve kasaplık havyanlar ile bunların karkas etleri ülkeye

getirilmiştir. Avrupa besi sığırcılığını holştaynlarla yapsaydı, satılan ve getirilmesine izin verilen hayvanların da bu etçi ırklardan değil holşyatn ırkından olması gerekirdi. Verimlilik için, besicinin ürettiğinden kazanç sağlaması için, besi varlığımızın arttırılması için besilik etçi ırk damızlık ve buzağı açığı kapatılmalıdır. Özellikle hem süt hem et verimi yüksek simmental ırkı hayvanlar bu dönüşümde dikkate alınmalıdır. Bu talep, ülke hayvancılığının geleceği içindir.

Kasaplık hayvan varlığımız aslında ne kadar?

başa çıkmış, yani 180 bin başla, % 14’lük artış sağlanmıştır. Ancak ürettiğimiz et yıllık 1 milyon tontur. Bu da yine ortalama karkas ağırlığına bölündüğünde (~250 kg/ karkas) ihtiyacımız olan kasaplık sığır sayısı 4 milyon baştır. 2012 yılında canlı sığır varlığı 14 milyona çıkmıştır. Bunun % 30’unun erkek sığır olduğu varsayımıyla kasaplık sığır varlığı 4,2 milyon olmalıdır. Ama kesilen sığır sayısı 2,8 milyondur. Bu hesapla kasaplık hayvanda 1,4 milyon hayvan açığı bulunmaktadır. Bu açık şu anda damızlık dişi hayvanların kesimi suretiyle karşılanmaktadır. 18 ay beslenen sığırlar kesime verilmektedir. Ancak 12 aylık popülasyonla bu hesaplama yapılmakta, yani her periyotta 6 aylık besi süreci göz ardı edilmektedir. DSYMB, yakında yaptığı basın açıklamasında süt sığırcılığı çıktısı 2 milyon baş erkek sığır ve 500 bin baş reforme sığır olmak üzere 2,5 milyon baş kasaplık sığırın var olduğunu ve bunun da yeterli olduğunu ifade etmiştir. Bu veriye göre de 1,5 milyon başlık açık net olarak görülmektedir. Kasaplık erkek sığır varlığımızın aslında ne kadar olduğu fiili verilerle açığa çıkarılmalıdır.

2010 yılından bu yana ülkeye besilik canlı hayvan girişiyle birlikte TÜİK verilerine göre de 2010-2012 yılları arasında sığır varlığında 2,5 milyon baş, % 22’lik bir artış gerçekleşmiştir. Kesilen hayvan sayısı 2010 yılında 2.618 milyon baş iken 2012 yılında 2.798 milyon

ETBİR I KIRMIZI 33


KAPAK KONUSU

Kırmızı et sektöründeki sivil toplum kuruluşları

İstanbul’da toplanarak gelişmeleri değerlendirdi İstanbul Ticaret Borsasının davetiyle, kırmızı et sektöründeki sivil toplum kuruluşlarının katıldığı sektör değerlendirme toplantısı, 11 Eylül’de yapıldı.

İ

stanbul Ticaret Odası ve İstanbul Ticaret Borsası et meslek komitesi üyeleri, İstanbul Perakendeci Kasaplar Esnaf Odası ve ETBİR’in katılımıyla gerçekleştirilen toplantı kırmızı et sektörünün sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koyabilmek için ortak aklı harekete geçirmek hedefiyle düzenlendi. Katılan kurumlar gündemde olan konularla ilgili görüş ve değerlendirmelerini aktarırken, geçmişten bugüne gelen meseleler tekrar gözden geçirildi. Toplantının sonuçlarının bir bildiri ile sektörle paylaşılması ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na iletilerek, çözüm yönünde takipçi olunması kararlaştırıldı.

34 ETBİR I KIRMIZI

Toplantıda sonuç bildirgesi olarak tespit edilen ana başlıklar şöyle sıralandı: • Hayvancılık hakkında doğru verilerin tespiti ve politikaların bu veriler ışığında belirlenebilmesi, Farklı kuruluşlarca, birbirinden farklı rakamlar ilan edilmesi ve bu rakamların tespit usullerinin ne derece gerçeği yansıttığı konusu, sektör temsilcilerinin sektörel bilgi ve uygulamalara tereddütle yaklaşmalarına sebep olmaktadır. • İstanbul şehri için bir Et Borsası’nın oluşturulması ve Et Borsası’nı oluşturacak toptan et satış ve


tevzii merkezlerinin Anadolu ve Avrupa yakalarında kurulması, İstanbul’da kırmızı etin serbest piyasa koşullarında, kalite sınıflamasının yapılarak satılabileceği, fiyat oluşumunun objektif şartlarda sağlanacağı bir borsanın ve bilimsel yöntemler ile korunarak dağıtımının yapılabileceği bir merkezin hem Anadolu, hem de Avrupa yakalarının ulaşım koşulları gözetilerek yapılmasının önemi sektör temsilcileri tarafından belirtilmektedir. • Kasaplık eğitiminin verildiği bir okulun kurulması, Kasaplık mesleğinin doğru yapılması, hem milli ekonomik değerin korunması, hem de halk sağlığı açısından büyük önem arz ettiğinden hareketle, meslekte yeni işgücü yetişmemesinden kaynaklanan açığı kapatmak ve ihtiyacı gidermek üzere lise veya önlisans seviyesinde okul açılması gerekliliği vurgulanmaktadır. • Teşvik dağıtım politikalarının yeniden gözden geçirilerek etkinliğinin sağlanması, Teşvik uygulamalarından ihtiyacı olandan ziyade, zaten belli bir sermaye ve tesis imkanlarına sahip olanların faydalandığı, ayrıca bu uygulamanın “aile besiciliği” kurumunu adeta yok ettiği yönünde sektör temsilcileri üzerinde bir algı oluşmuştur. • Besi ve damızlık ithalatının et verimi yüksek ırklardan ve mevcut besicileri zarara uğratmayacak miktarlarda yapılmasının sağlanması, Besilik hayvan stoklarında önemli ölçüde azalma olduğundan ve mevcut stokların da büyük ölçekli, az sayıda işletmenin elinde olduğu düşünüldüğünden, besilik ve damızlık ithalatının ülke için gerekli olduğu kanısı sektör temsilcileri arasında yaygındır.

için sahada görev yapan veterinerlerin sayısının artması gerekliliği hususuna, sektör temsilcileri tarafından önemle dikkat çekilmektedir. • Kayıt dışı uygulamaların önüne geçilmesi, denetim mekanizmasının etkinliğinin artırılması, İstanbul Ticaret Borsası’nın da önemle üzerinde durduğu ve sektör açısından, adeta bir kangren haline gelmiş kayıt dışılık konusuna özel bir önem verilmesi ve sahadaki denetim personelinin ve etkinliğinin artırılmasının gereği, sektör temsilcileri tarafından önemle vurgulanmaktadır. • Perakende kırmızı ette KDV oranının % 8’den %1’e düşürülmesi, Kırmızı et üretiminin şu anki koşullarda oldukça maliyetli olduğu, maliyeti artıran ek yükümlülüklerden fiyatların negatif yönde etkileneceği ve zaten gelişmiş ve gelişmekte olan bir çok ülkede olduğundan daha az düzeyde olan kişi başı et tüketiminin daha da azalacağı sektör temsilcileri tarafından öngörülmektedir. • Bir araya gelen kurumları temsil edecek bir çalışma grubu oluşturularak, daha etkin ve dinamik bir iletişim sağlanması, İstanbul’da kırmızı et sektörünü temsil eden meslek örgütleri, dernek, diğer kurum ve kuruluşların dinamik bir yapı içinde temsil edildiği bir temas grubu oluşumunun sağlanmasının, sektöre ilişkin gündemlerde bütün temsilci kurumlar adına daha etkin ve hızlı bir refleks gösterebilmeyi mümkün kılacağı istişare edilmiş ve toplantıya katılan veya katılmayan kurum temsilcilerinden oluşan bir yapının oluşturularak, koordinasyonu sağlayacak bir sekreterya tesis edilmesine karar verilmiştir.

• Aile besiciliğinin teşvik edilerek, yeniden uygulama alanı açılması, Aile besiciliği büyük bir istihdam kaynağı olup, aynı zamanda doğal yollarla, yayılma usulü ile üretilen et ve süt hayvanlarının sayısının belli bir seviyede kalmasını sağlamaktadır. Tersi yöndeki gelişme ise istihdamı olumsuz yönde etkilerken, göçü artırmaktadır. Aynı zamanda besi ve damızlık sayılarında azalmaya sebep olmaktadır. Teşvik politikalarının “aile besiciliği” kurumunu yeniden canlandıracak şekilde planlanmasının bu açıdan önemi, sektör temsilcileri tarafından vurgulanmaktadır. • Hayvancılıkta üretim bilgi ve teknolojisi açısından dünyaya entegre olunabilmesi, Hayvancılık ve hayvansal ürünlerin üretimi ve fiyatlandırması konusunda, uluslararası uygulamalar incelenmeli ve uygulamalarımızda bulunan eksikliklerin ortaya konarak, gereğinin acilen yapılması gerekmektedir. Bilgi kullanımımın artması

ETBİR I KIRMIZI 35


KAMU

Müdahele Kurumu olarak ESK’dan ilk müdahale

Donuk karkas et satışıyla geldi Yeniden yapılanma sürecinde adı Et ve Süt Kurumu olarak değişerek, görev tanımına et ve süt piyasasına müdahale ve piyasa düzenleme işlevi eklenen ESK, ilk müdahalesini gerçekleştirdi. Et fiyatların yükselmeye başlamasıyla birlikte gerektiğinde stoklarındaki donmuş eti piyasaya sürerek müdahale edebileceğini Ağustos ayında duyuran kurum, donuk karkas etin satışına başladı.

H

ayvancılık piyasasında fiyatların aşırı yükselişi ve düşüşünü engelleme görevi verilen Et ve Süt Kurumu (ESK) piyasaya ilk somut müdahalesini yaptı. Kurum, stoklarında bulunan ortalama ağırlığı 250 kg civarındaki dondurulmuş dana karkası satışa sundu. ESK bu etleri 15,65 TL/kg + KDV fiyatla peşin olarak satıyor. Kurumdan yapılan açıklamada et sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin kırmızı et ihtiyacını karşılamak amacı ile serbest piyasaya dondurulmuş dana karkas et satışı yapılacağı belirtilirken, satışa sunulan karkas etlerin kurum kombinalarında kesilmiş etçi ırklar ve bunların melezi büyükbaş hayvanlardan üretildiği bildirildi.

36 ETBİR I KIRMIZI

Asgari merkez ısısı -15 derece olan karkasın ortalama ağırlığı 250 kg civarında bulunuyor. Açıklamaya göre TSE 5273 standardına göre üretilen karkas etler, eksi 32-35 derece arasında şoklanırken, -18 derecede de muhafaza ediliyor. Yağsız randımanı asgari yüzde 57 olan karkas etler öncelikle hazır yemek, şarküteri ve et sektöründe faaliyet gösteren ve bunu belgeleyen işletmelere yapılacak. Donuk karkas et, taze et tüketen kasaplar gibi perakende satışta yer bulamazken, mamül üreten sanayiciler tarafından kullanılabiliyor. Ancak çözüldüğünde % 3 fire veren donuk et, maliyet bakımından tercih edilebilir bulunmuyor.

61. yaşını kutlayan ESK adından sonra logosunu da değiştirdi 28 Ağustos 1952’de Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü adıyla hizmete başlayan ESK 61. kuruluş yılını kutluyor. 61. Yıl nedeniyle bir açıklama yapan Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu; “Ülke hayvancılığına verdiği destek ile hayvancılığın ticari bir sektör haline gelmesine ve et sanayinin gelişmesine büyük katkı sağlayan Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü, ülkemize 61 yıl hizmet etmiş olmanın gururunu yaşıyor” dedi. Açıklamasında kurumun 27 Nisan 2013 tarihinde Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü olarak


isim değiştirdiğini hatırlatan Kemaloğlu, kurumun et, süt ve balık sektörünün içinde bulunduğu hayvancılık piyasasında müdahale kurumu olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü belirterek ESK’nın görevinin, üretim sürecinden nihai tüketiciye kadar sistemin yönetilmesinin yanında arz ve talebin istikrarlı bir şekilde dengede tutulmasını sağlamak olduğunu vurguladı. Genel Müdür açıklamasında; “Bugüne kadar ülke hayvancılığının gelişmesinde, desteklenmesinde ve sağlıklı, güvenli, kaliteli et ve et ürünleri üreterek tüketicilerin beslenmesinde, çok önemli görevler üstlenmiş olan Kurumumuzun; yeni misyon ve hedefleri ile ülkemiz kalkınmasına büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum” sözlerine yer verdi. İsminin değişmesinin ardında ESK’nın logosu da geçtiğimiz günlerde yenilendi. Eski adıyla Et ve Balık Kurumu olan ESK’nın bir yapılanmadan geçtiğini ve

bu kapsamda yeni logosunun belirlendiğini ifade eden Kemaloğlu, ESK iş yeri ve mağaza tabelalarının bu yeni logoya göre düzenlendiğini söyledi.

Kombinalar şehir dışına çıkarılacak

ESK kombinalarının şehir içinde bulunduğu Sakarya, Adana, Diyarbakır, Van ve Ankara’da TOKİ işbirliğiyle modern kombinalar kurularak bu kombinalar şehir dışına çıkarılacak. TOKİ işbirliğinde şehir dışında modern ihtisas kombinaları yapacaklarını belirten Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu, bu kombinaları haftanın belli günlerinde kesimlerini yapmaları için kasaplara da açacaklarını söyledi. ESK’nın yurt çapında 10 iş yeri bulunduğunu ve bunların 9’unun kombina olduğunu anımsatan Kemaloğlu, “Kombinalar bu ülkenin değerleri. Bunları kapatmak gibi bir şey söz konusu değil” dedi. Çalışmalar sonucunda

ESK’nın düzenleme kurumu yapısına kavuştuğunu belirten ve ESK’nın et piyasasındaki payının yüzde 3-3,5 civarında olduğunu belirten Kemaloğlu, kurum olarak işin düzenleme tarafına yoğunlaşmak istediklerini ifade etti. ESK’nın Kırmızı Et Üreticileri Birliği ile imzaladığı protokol sayesinde besicilerin artık kuruma teminat ödemek zorunda kalmayacağını da belirten Kemaloğlu, bu şekilde besicilerin rahatladıklarını söyledi. Kemaloğlu, ayrıca ESK’nın isminde yer almayan balığın, görev tanımında bulunacağını ve Kurumun balık piyasasındaki düzenleme yetkisinin geçerli olacağını da sözlerine ekledi.

ETBİR I KIRMIZI 37


GIDA SEKTÖRÜ

Karışımın ardından,

gıda üretiminde katkı maddeleri kullanımına sınırlama Türk Gıda Kodeksi Et ve Et ürünleri Tebliği’nde yapılan değişiklikle, 5 Mart 2013’ten itibaren kırmızı et ile kanatlı eti karışımından et mamülü üretilemiyor. Et ürünlerinde bir dönüm noktası olan bu değişikliğin ardından yapılan Gıda Katkı Maddeleri yönetmeliği değişikliği ile et mamülleri artık kendi tadı ve renginde üretilecek.

1

Temmuz’da yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddeleri Yönetmeliği ile et ve et ürünleri katkı maddelerinden arındırıldı. Yönetmelikle bu ürünlerde kullanılan tatlandırıcı ve renk verici maddelerin kullanımı yasaklandı. Türk Gıda Kodeksi Et ve Et ürünleri Tebliği’nde yapılan değişiklikle, 5 Mart 2013’ten itibaren kırmızı et ile kanatlı eti karışımından et mamülü üretilemiyor. Et mamülleri üretiminde bir dönüm noktası olan bu değişikliğin ardından yapılan Gıda Katkı Maddeleri yönetmeliği değişikliğiyle et mamülleri artık kendi tadı ve renginde üretilecek.

38 ETBİR I KIRMIZI

Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği 30.06.2013 tarih ve 28693 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe girdi. Yönetmelikle gıdalarda, gıda katkı maddelerinde, gıda enzim ve aroma vericilerinde kullanılan gıda katkı maddelerinin kullanım koşulları ve etiketleme kuralları yeniden belirlendi. Yönetmelikle et ve et ürünleri katkı maddelerinden arındırıldı. Yönetmelikle bu ürünlerde kullanılan tatlandırıcı ve renk verici maddelerin kullanımı yasaklandı. Et mamülleri yönünden sucuk ve pastırmada nitrat

maddesinin kullanımının da önüne geçildi. Nitrat ürünün stabil kalmasını sağlıyordu. İnsan vücudunda sindirilmesi zor olan bu maddenin yasaklanmasıyla artık sadece nitrit kullanılacak ve sindirim kolaylaşacak. Köfte ve döner gibi ürünlerde ise nitrit kullanımı yasaklandı. Nitrit aynı zamanda kullanıldığı ürünlere parlaklık veriyor, rengi korumak için de kullanılıyordu. Söz konusu ürünlerde kullanılan ve ürünlerin tadını arttıran tatlandırıcı maddeler yasaklanırken, etin rengine kırmızılık veren ‘Karmin’ adlı madde de artık kullanılamayacak.


Renklendirici ve tatlandırıcı kullanımına izin yok Katkı maddelerinde yapılan bu düzenlemeler, 5 Mart’ta yürürlüğe giren ve et ürünlerinde tür karışımını engelleyen Et ve Et Ürünleri Tebliğini de tamamlanmış oluyor. Karışımın engellenmesinden sonra tat düzenlemesinin getirilmesiyle, tüketicinin yanıltılmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.. Yönetmelikle et ve et ürünleri birçok katkı maddesinden arındırılırken, fermente ve ısıl işlem görmüş sucuk, pastırma, köfte ve döner grubunda MSG ve Ribonükleotitler yasaklandı. Yasaklanan katkı malzemelerinin insanın ağzındaki alıcıları uyararak ürünün daha lezzetli ve aromatik algılanmasını sağlıyordu. MSG maddesinin yasaklanması ile hileye yol açabilecek uygulamaların önüne geçilebilecek. Et aroması katılarak tavuk etleri kırmızı et tadına getiriliyordu. Pastırma çemeninin haricinde söz konusu et grubunda renk maddeleri de tamamen yasaklandı. Artık bütün et ürünleri kendi doğal renginde olacak. Daha çok otel ve restoranlarda sunulan, tüketicinin ambalajını görmediği yanıltıcı ürünler ile merdiven altı üretim yapan üreticilerin önü kapanmış oldu. 1 Temmuz 2014 yılına kadar üreticilerin uyum göstermek zorunda olduğu yönetmelikle et ve et ürünlerinde kullanılan birçok katkı maddesi yasaklandı. Sektör mensuplarına göre yeni tebliğ ile tüketicinin tamamen dana etinden üretilen mamullere olan tercihinde artış gözleniyor. Bu artış, tüketicinin güveninin yeniden kazanılması olarak değerlendiriliyor.

Yönetmelik gereği bir gıda katkı maddesinin kullanılabilir maddeler listesine dahil edilebilmesi için; • Mevcut bilimsel kanıtlara dayalı olarak önerilen katkı maddesinin kullanım miktarı tüketici sağlığı açısından güvenlik riski doğurmaması, • Ekonomik ve teknolojik açıdan uygulanabilir başka yöntemlerle ger-

çekleştirilemeyecek, makul teknolojik bir ihtiyaç bulunması, • Kullanımının tüketiciyi yanıltmaması • Çevresel faktörler de dahil olmak üzere, ilgili diğer mevzuat kurallarını sağlaması gerekiyor. Kullanılabilir gıda katkı maddelerinin tüketicilere yönelik avantajları ve yararları olmasının yanı sıra aşağıdaki amaçları da karşılaması gerekiyor: • Gıdanın besin değerini koruması, • Özel beslenme ihtiyaçları olan tüketici gruplarına yönelik olarak üretilen gıdalar için gerekli bileşenleri ve öğeleri sağlaması,

• Gıdanın doğasını, içeriğini veya kalitesini tüketiciyi yanıltacak şekilde değiştirmemek koşuluyla, kalitesinin ve stabilitesinin korunmasına katkı sağlaması veya organoleptik özelliklerini geliştirmesi, • Kusurlu hammaddenin kullanımının veya hijyenik olmayan uygulama ve yöntemler dahil olmak üzere istenmeyen uygulama ve yöntemlerin etkilerini maskeleme amacıyla kullanılmaması koşuluyla; gıdaların, gıda katkı maddelerinin, gıda enzimlerinin ve gıda aroma vericilerinin üretimi, işlenmesi, hazırlanması, muamelesi, ambalajlanması, taşınması veya depolanmasında yardımcı olması.

Gıda katkı maddesi nedir? Besleyici değeri olsun veya olmasın, tek başına gıda olarak tüketilmeyen ve gıdanın karakteristik bileşeni olarak kullanılmayan, teknolojik bir amaç doğrultusunda üretim, muamele, işleme, hazırlama, ambalajlama, taşıma veya depolama aşamalarında gıdaya ilave edilmesi sonucu kendisinin ya da yan ürünlerinin, doğrudan ya da dolaylı olarak o gıdanın bileşeni olması beklenen maddeler gıda katkı maddesidir.

ETBİR I KIRMIZI 39


GIDA GÜVENLİĞİ

Ürün Takip Sistemi ile Gıda ürünlerine akıllı takip Gıda ürünlerinde denetimi artıracak olan Ürün Doğrulama ve Takip Sistemini (ÜDTS) hayata geçiyor. Tüketiciye güvenilir gıda arzını sağlamak ve sektörde haksız rekabeti önlemenin yanı sıra sahte ürünlerle mücadeleye katkı sağlayacak sistemle, tüketici çeşitli ürün gruplarının içeriğini tek bir SMS ile öğrenebilecek.

T

arladan sofraya gıda güvenilirliği prensibiyle tüketiciye güvenilir gıda arzını sağlamak ve sektörde haksız rekabeti önlemek ve diğer yandan sahte, taklit ve tağşiş edilmiş ürünlerle mücadele için alınan önlemler zincirine Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi ile önemli bir halka ekleniyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gıda ürünlerinde denetimi artırmak üzere, Ürün Doğrulama ve Takip Sistemini (ÜDTS) hayata geçiriyor. Bu sistemle tüketici; alkollü içkiler, takviye edici gıdalar, enerji içecekleri, bebek mamaları, formülleri, ek gıdalar, bal, bitkisel sıvı yağlar ve siyah çay ürün gruplarının içeriğini tek bir SMS ile öğrenebilecek. 03 Eylül 2013 tarihli ve 28754 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile hayata geçirilecek olan Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi Sisteminin temeli gıda ürünlerine yapıştırılacak tek kullanımlık etiketlere dayanıyor. Tüketiciler, satın aldıkları ürün üzerindeki etiketi basitçe sorgulayarak, ürünün kim tarafından üretildiğini ya da ithal edildiğini, ne zaman üretildiğini, son kullanma tarihinin geçip geçmediğini, ürünün içeriğini öğrenebilecek. Bunun yanında tüketiciler, Bakanlığın herhangi bir

40 ETBİR I KIRMIZI


nedenle bir ürün hakkında alacağı piyasadan toplatma kararını ürünü tüketmeden önce öğrenebilecek. Sistem sayesinde ürün etiketi üzerinde bulunması zorunlu olan ancak bazı tüketicilerin okumakta zorluk çektiği bilgilere ulaşmak kolaylaştırılacak. Ürünün piyasaya arzından sonra etiket ya da ambalaj üzerinde yapılabilecek bilgi değiştirmeye yönelik her türlü müdahalenin de önüne geçilmiş olacak. Ürün takip sistemi ile getirilen yeni etiketleme sistemini ilgili ürün gruplarındaki tüm gıda firmaları en geç 31 Aralık 2013 tarihine kadar uygulayacaklar. Tüketiciler ürünün etiketini kontrol ederken herhangi bir özel okuyucu cihaza ihtiyaç duymayacak. Bahsedilen kontroller, Ürün Doğrulama Takip Sistemi’nin tüketicilere sağlayacağı 4 farklı sorgulama yöntemi üzerinden kolaylıkla yapılabilecek. Sistem; internet, mobil uygulamalar, SMS ve otomatik sesli yanıt sistemi ile tüketicinin sorgulama talebine cevap verecek. Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi’nin ürün üzerindeki etiketleri kontrol edebilmeleri için tüketicilerin kullanabileceği internet ve telefon kanalları; • www.udts.com.tr web sayfası • iOS, Android ve diğer akıllı telefonlar için geliştirilmiş ve ücretsiz olarak edinilebilen mobil uygulamalar • SMS: 7364 kısa mesaj servisi (tüm operatörler) • Otomatik Sesli Yanıt Sistemi: 444 37 09

Akıllı etiketi için gıda firmalarına eğitim veriliyor Ürün takip sistemi uygulanacak ürünleri üreten, ambalajlayan ve ithal eden gıda işletmecilerinin sistem konusunda bilgilendirilmeleri amacıyla Bakanlık tarafından eğitim toplantıları düzenleniyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi ile uygulamaya konulacak yeni etiketleme, takip ve denetim uygulaması için firmaların eğitimi başlıyor. Tüketicinin sms, telefon, mobil uygulamalar ve internet sayfası olmak üzere dört şekilde ürünü sorgulamasını sağlayacak akıllı etiket sistemi için yaklaşık 3 bin firmanın eğitimi hedefleniyor. Ülke genelinde iseyaklaşık 65 bin firma gıda üretim faaliyetinde bulunuyor. Sahte, taklit ve tağşiş edilmiş ürünlerle mücadelede önemli bir başarı hedeflenen Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi başlangıçta 7 ürün grubu için hayata geçirilecek. Bakanlık ilk olarak ambalajlı ürünlerde uygulanacak sistemle ilgili, firmalara eğitim verecek. Sektörün bilgilendirilmesi ve sisteme adaptasyonu amacıyla yapılacak eğitim, ürün takip sistemi uygulanacak ürünleri üreten, ambalajlayan ve ithal eden gıda işletmecilerini kapsıyor. Bu kapsamda ürün gruplarına göre eğitim çalışmaları; alkollü içkiler, takviye edici gıdalar, enerji içecekleri, bebek mamaları, formülleri, ek gıdalar, siyah çay, bitkisel sıvı yağlar ve bal ürünleri için Eylül ayı içinde Bakanlık merkezinde gerçekleştirilecek. İlgili ürün gruplarındaki tüm firmalar Ürün Takip Sistemi ile getirilen yeni etiketleme sistemini, en geç 31 Aralık 2013 tarihinde uygulamaya başlayacaklar. ETBİR I KIRMIZI 41


TEKNO HABER

CSB Grup Şirketleri

IFFA 2013 fuarındaydı

Bilişim Teknolojisi uzmanı CSB System, IFFA 2013 fuarında tüm et sektörü için sayısız yenilik sergiledi.

I

FFA 2013, “Et endüstrisinin 1 numarası” statüsünü bu sefer de korudu. 7-10 Mayıs tarihleri arasında Frankfurt’ta düzenlenen IFFA Fuarı et sektöründe işleme, paketleme ve et endüstrisi alanında önde gelen uluslararası fuarlardan biri. 1949 yılından bu yana et işleme sanayiinde yatırım kararları için uluslararası bir platform oluşturan IFFA’da CSB System , grup şirketlerile birlikte yerini alarak, tüm yeniliklerini sergiledi. Et sektöründe öncü bilişim uzmanı olan CSB Şirketler Grubu, dünyanın bir çok yerinden bir çok müşterisini ve çalışma ortağını fuarda ağırladı. CSB System AG Yönetim Kurulu Üyesi ve Uluslararası Pazarlama ve Satış Sorumlusu

42 ETBİR I KIRMIZI

Vanessa Kröner fuar hakkında; “Bir kez daha IFFA’nın et sektöründeki yenilikçi gücüyle, bilişim çözümümüzün tüm sektöre sunumu için doğru platformu kullanıyoruz. Fuar uluslararası et sektörünün geleceğine net sinyaller gönderdi. İzlenebilirlik katma değer zinciri boyunca; otomasyon, makinelerin akıllı iletişimi ve sistemler, önümüzdeki aylarda ve yıllarda iş faaliyetleri üzerinde söz sahibi olacak konulardandır. Et sektörünün öncü BT uzmanı olarak, bu etkiye büyük katkımız olabilir. Çözümlerimizle firmaların daha verimli, başarılı ve rekabetçi olmalarına yardım ediyoruz. IFFA’da başlayan görüşmelerimizin önümüzdeki haftalarda da devam edeceğini umuyoruz” dedi.

Yenilikçi görüntü işleme çözümleri verimliliği artırır CSB’nin daha hızlı, otomatikleştirilmiş süreçler ve verimlilik sunan görüntü işleme çözümü IFFA’da tanıtıldı. Görüntü analizi ile otomatik ürün tanıma et sektöründe birçok kontrol noktasında kullanılabiliyor. Bu sistem örneğin parçalama çıkışında, üretim çıkışında ya da mal kabulünde ürünlerin görüntülerinden, ürünü tanımayı sağlıyor. Tam otomatik sistem, manuel ürün seçmeyi ve ayırmayı da gereksiz kılıyor. Yenilikçi nesne tanıma özelliğinin yanında, kasa içeriklerini, tabak içeriklerini ya da görünür işaretli yabancı nesneleri kontrol edebiliyor.


Advertorial Tarayıcılar, teraziler, etiket yazıcıları, sıcaklık sensörleri ve metal dedektörleri sisteme arayüzlerle kolaylıkla entegre edilebiliyor.

CSB-Automation AG dünyada bir ilki sundu IFFA Fuarı’ında tanıtılan yeni teknolojilerden özellikle “loginmove”a ziyaretçiler yoğun ilgi gösterdiler. CSB-Automation işbirliğiyle dünyaya ilk kez sunulan ‘loginmove’, tam otomatik ara depolama, paketleme, etiketleme, sipariş toplama ve self servis et ürünlerinin gönderilmesine izin veren dahili bir lojistik sistemi. Yeni dahili lojistik sistemidir “CSB-Hang & Move” (CSB As & Yürüt), yük taşıyıcı ve yüklemeboşaltma istasyonlarından oluşuyor. Bu yük taşıyıcısı IFFA’da, ara depolamada yer tasarrufu sağlayan, etlerin sıralama ve self servis iç ulaşımını sağlayan tepe konveyörün bir parçası olarak yer aldı. Üstü kapatılmış veya

kapatılmamış tabakların ve termoform paketleme makinelerinin kapsamlı kontrolü için geliştirilen sistem; artırılmış hijyen ve alan yönetimi, önemli ölçüde iş gücü azalımı ve süreçlerin ayrışmasını sağlayarak verimlilik artış sağlıyor.

BT çözümleriyle ilgili yeni uygulamaları et sektöründen ziyaretçilere sunmaya hazırlanıyor. Etkinliklere katılmak üzere ayrıntılı bilgi Özgün Usal’dan (usal@csb. com.tr) alınabilir.

Robotik-Pack-Line: Her şey kontrol altında, CSB linecontrol® sayesinde Bu yılın IFFA ziyaretçileri aynı zamanda Robotik- Pack-Line’ın bir parçası olan, CSB’nin çözüm ve entegrasyon uzmanlığını da görme imkanı buldular. Dilimlenmiş sosis ürünleri için tam otomatik paketleme hattını kontrol etmeyi ve izlemeyi sağlayan CSB linecontrol® adlı yazılımla elde edilen sonuç: Sürekli Yüksek Ekipman Verimliliği (OEE: Overall Equipment Efficiency). CSB System, 5-9 Ekim tarihlerinde Köln Anuga Fuarı’nda Hall 7, C050-D051‘deki standında, 24 Ekim’de ise İtalya’da Unicoop Firenze Et işleme tesisi ziyaretinde

ETBİR I KIRMIZI 43


TEKNO HABER

Gıda Endüstrisi İçin Akıllı Hijyenik Çözümler:

Tambur Motorlar Sağlıklı ve güvenirli gıda üretimi için, sadece gıda üreticisi değil gıda teknolojisi de sürekli kendini geliştirmeye devam ediyor. Üretim esnasında hijyen ve kalite standardını en üst seviyeye çıkarmak üzere yeni çözümler sunuluyor. Gelişen teknolojiyle birlikte gıda üretiminde kullanıma sunulan tambur motorlar et mamülleri üretiminde de çok önemli bir ihtiyaca cevap verirken, gıda kaynaklı hastalıkların oluşumunu en aza indirgiyor.

G

ıda sektöründe faaliyet gösteren şirketler, Gıda Güvenliği için modernizasyon ve AB gıda mevzuatına uyum için pek çok değişikliğe hayata geçirmeye çalışıyor. Bu firmalar aynı zamanda, yiyecek kaynaklı hastalıklara özel bir önem verilmesini gerektiren risk yönetimiyle ilgili konulara daha aktif biçimde ilgi gösteriyor.

Yiyecek Kaynaklı Hastalıklar Artan Bir Tehdit Yiyecek kaynaklı hastalıklar, patojenik bakterilerle, virüslerle, parazitlerle veya kimyasal maddelerle kirlenmiş bir gıda maddesinin tüketilmesinden kaynaklanan hastalıklardır. Bu

44 ETBİR I KIRMIZI

hastalıklar tüm dünyada halk sağlığı üzerinde ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Yiyecek kaynaklı hastalıkların en genel ve ortak etkisi kendini sindirim sistemi hastalıklarıyla gösterse de, bu hastalıkların nörolojik veya immünolojik bozukluklar, çoklu organ hasarı, kanser ve hatta ölüm gibi kronik ve hayatı tehdit eden pek çok soruna da yol açabildiği bilinmektedir. Sanayileşmiş ülkelerde her yıl yiyecek kaynaklı hastalıklardan etkilenen nüfus oranının yüzde 30’lara kadar ulaştığı bildirilmektedir. Sağlıklı ve güvenirli gıda üretimi için, sadece gıda üreticisi değil gıda teknolojisi de sürekli kendini geliştirmeye devam ediyor.

Üretim esnasında hijyen ve kalite standardını en üst seviyeye çıkarmak üzere yeni çözümler sunuluyor. Bunlardan biri de tambur motorlar. Gelişen teknolojiyle birlikte gıda üretiminde kullanıma sunulan tambur motorlar et mamülleri üretiminde de çok önemli bir ihtiyaca cevap verirken, gıda kaynaklı hastalıkların oluşumunu en aza indirgiyor.

Gıda üretiminde hijyenik çözüm; Tambur motor kullanımı Gıda üreticilerinin kalite kontrol süreçlerini geliştirme yönündeki arayışları önümüzdeki yıllarda artarak devam ederken, risk


basınçlı su, buhar ve kimyasal maddeler kullanılarak düzenli ve hijyenik bir şekilde temizlenip dezenfekte edilebiliyor. Bu da gıda üreticilerinin en yüksek hijyen standartlarına ulaşabilmesini sağlıyr. Sızdırmazlık sistemlerinin sağladığı yüksek IP koruması sayesinde tambur motorlar, her türlü ıslak ve yüksek basınçlı yıkama uygulaması için ideal bir çözüm. Bu sayede üretim prosesinde salmonella, listeriya, E.koli ve diğer zararlı mikroorganizmaları minimuma indiren temizlenebilirlik özelliğine sahipler. yönetimi ve azaltımı, gıda güvenliği uygulamalarını daha iyi bir hale getirme yolunda atılacak ilk adımlar arasında yer alıyor. Bu bakımdan tambur motorlar, gıda üreticilerinin malzeme işleme süreçleriyle ilgili en katı hijyen kurallarına uyum sağlamalarında en hijyenik çözüm olarak görülüyor.

Redüktörlü motorlar hantal, kurulumu zor ve en önemlisi hijyenik olmamanın yanı sıra pahalı kabinler ve koruma sistemleri de gerektiriyor. En önemlisi ise bu sistemlerin Danimarka Teknoloji Enstitüsü tarafından test edilip “temizlenemez” oldukları sonucuna varılması. Tambur motorlar ise, yüksek

Et sektöründe ‘tambur motor’ kullanımı Tambur motor, en basit tanımıyla bir redüktörlü motor aksamının (rotor, stator, dişliler, yağ, vs.) çelikten imal edilmiş bir tambur içine yerleştirilmiş hali. Tambur motorların redüktörlü motorlara kıyasla verimleri daha yüksek. Su, kir, toz, yağ veya diğer zararlı maddelerden etkilenmezler. Hijyeniktirler. Montajları basit ve hızlıdır. Redüktörlü motorlarda olduğu gibi herhangi bir ayar gerektirmezler. Konveyör bantının altına yerleştirilip elektrik bağlantısı yapıldıktan sonra kullanıma hazırdır. Tambur motorlar gıda sektörü başta olmak üzere pek çok sektörde kullanılıyor. Gıda sektöründeki kullanım alanlarının başında et üretimi geliyor. Özellikle doğrudan gıda temasının söz konusu olduğu ve hijyenik olması gereken üretim ortamlarında basınçlı su ile yıkanabilir olması sayesinde yüksek derecede hijyen sağlıyor. Paketlenmiş gıda maddelerinin taşınmasında da yaygın bir şekilde kullanılıyor. Diğer bir özelliği de enerji tasarrufuna imkan vermesi. Ülkemizde enerjinin yüksek oranda ithal edildiği ve üretim tesislerinin yüklü enerji faturaları ödediği gözönüne alındığında çoğu üretim tesisinin neden tambur motoru tercih ettiği kolaylıkla anlaşılabiliyor. Sadece bu yüzden bile tercih sebebi olabiliyor.

ETBİR I KIRMIZI 45


TEKNO HABER

Üçge Elektronik,

Mado –Vakona’nın Tek Yetkili Temsilcisi… Et üreticilerinin yakından tanıdığı, et işleme makineleri üreticisi MadoVakona’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ludger Höning, Üçge Elektronik’in Türkiye’deki tek yetkili temsilcileri olduğunu söyledi.

T

ürkiye Distribitörü Üçge Elektronik’e ziyarette bulunan Mado-Vakona’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ludger Höning, 45 yıllık usta bir kasap olarak “kırmızı eti” çok iyi bildiğini özellikle belirterek, 1996 yılı itibariyle Vakona markası ile çok iyi bildiği et sektörünün ihtiyaçlarına uygun makine üretimine başladıklarını ve geçen süre zarfında dünyanın tüm kıtalarında müşteriler edindiklerini söyledi. Höning, adı güvenle özleşmiş Mado markasının geçmiş dönemde yanlış distribütör politikaları sebebiyle etkilenmiş olabileceğini ama ürün kalitesine hayranlık beslenen Mado-Vakona’nın Türkiye pazarının et işleme makineleri konusunda diğer alanlarda olduğu gibi büyüyeceğine inancını belirterek “Ürünlerimizin kalitesi ortada ve açıkçası rakiplerinden açık ara önde… Türkiye ortağımız Üçge Elektronik’in de pazardaki bilgi birikimine ve güvenilirliğine tanıklık ettik. Üçge’nin çok güçlü teknik servis ve satış ağı var. Türkiye’nin her yerindeler. Üçge ile birlikte büyük başarılara birlikte imza atacağımıza inanıyorum” diye konuştu.

Demirbaşlar için ‘yetki’ arayın! Üçge Elektronik Mado-Vakona Ürün Sorumlusu Gökhan Karaurgan; Mado-Vakona makinelerinde kullanılan teknolojilerin benzersiz olduğunu belirterek “Mado-Vakona makineleri gerek verimlilik gerekse kullanım açısından rakipsiz ürünler. Müşteri ziyaretlerimizde uzun yıllardır çalışan tedariği doğrudan

46 ETBİR I KIRMIZI

Almanya’dan yapılan makinelerle karşılaştık ve yine ziyaretlerimiz esnasında bazı yedek parçaların orijinal olmadığını ve makine sistemlerine zarar verdiğini tespit ettik. Değerli Mado-Vakona kullanıcılarının her türlü ürün, servis, yedek parça ihtiyaçları ile ilgili olarak bizle 7 gün 24 saat doğrudan iletişime geçebileceklerini özellikle belirtmek istiyorum. Orijinal olmayan yetkisiz yerlerden alınan hizmetlerin ilerleyen süreçte çok maliyetli, onarılamaz hatalara sebebiyet verdiğini maalesef gördük” diye konuştu ve üreticilere “Milli servet olan bu demirbaşlarınız için lütfen ‘yetki’ arayın” diye seslendi.


ETBİR I KIRMIZI ETBİR I KIRMIZI 4702


Advertorial

TEKNO HABER

Yıldız Treyler’den, 8.800 mm uzunluğuyla

Türkiye’nin en uzun ve maksimum yük taşıma kapasiteli KASASI

Yıldız Treyler’in ürettiği 8.800 mm uzunluğundaki Türkiye’nin en uzun kasası; hacmiyle sağladığı maksimum yük taşıma kapasitesinin yanı sıra ekonomik, hafif ve estetik.

Y

ıldız Treyler, frigorifik taşımacılıkta ihtiyaç olan 21 palet yük taşıma kasasını üretti. Yıldız Treyler’in ürettiği 8.800 mm uzunluğundaki Türkiye’nin en uzun kasası; hacmiyle sağladığı maksimum yük taşıma kapasitesinin yanı sıra ekonomik, hafif ve estetik. 21+21 = 42 paleti aynı araçla, aynı şoförle ve aynı kasada taşıtarak az yakıt/maximum hacim prensibiyle daha ekonomik taşıma amaçlı tasarlanan özel kasada, soğutma sisteminde sınıfında dünyanın en iyi ünitelerinden olan Mitsubishi kullanıldı. 8800 mm dış ölçülerindeki kasa, sınıfında rakipsiz olmasının yanı sıra aynı araçta 42 palet

48 ETBİR I KIRMIZI

yük taşıma kapasitesini de müşterilerin beğenisine sunuyor. Yeni kasanın pazara çıkar çıkmaz yoğun ilgiyle karşılaşmasında, arkasında Yıldız kalitesi ile Mitsubishi markasına olan güvenin de önemli payı bulunuyor. Kasanın özelliklerinde 8800 mm dış boy, 2.600 mm en ile europalete uygun olması, 2.800 mm iç yükseklik hacmi ile rakiplerine göre hem hafif hem çok kullanışlı oluşu ve mükemmel izolasyonu öne çıkıyor. Yeni ürüne gösterilen ilgi, Yıldız Treyler’in 40 yıllık tartışmasız kalitesi ile neden en çok tercih edilen frigorifik kasa olduğunu bir kez daha anımsattı. Et taşıma kasası olarak da tasarlanan kasa


yüksek maliyetli düşük taşıma kapasitelerine de çözüm oluyor. Sınıfındaki en uzun kasa olması yanında son derece kemikli şasisi ile eşsiz sağlamlık, mükemmel izolasyonu ile en iyi soğutma, hafifliği ile de düşük yakıt imkanı sunarak tercih sebebi oluyor. Et kasasında yeniliklere devam eden Yıldız Treyler, Mitsubishi ile olan birlikteliğiyle tüm Türkiye’de servis ve bayi ağını da hızla tamamladı. Bu doğrultuda Mitsubishi soğutma sistemli et kasaları teslimatları hız kesmeden devam ediyor.

Son olarak Erzurum’un en büyük et üreticilerinden olan Oral Et, Bursa’da Bursam Et, Sivas’ta Marka Gıda, Eskişehir’de Dalyan Balık, Diyarbakır’da Yargı Et Yıldız kasa ve Mitsubishi soğutmayı tercih etti. Öte yandan, lojistik ve taban sıkıntılarını gidermek için yurt dışından ithal edilen ve ilk defa orjinaline uygun olarak Yıldız Treyler tarafından üretilen yekpare alüminyum taban uygulamaları; dört yıldır müşterilerin ihtiyaçlarına uygun şekilde tasarlanarak, uygulama aşamasındaki tüm testleri başarıyla geçti ve tüketiciden tam not aldı.

ETBİR I KIRMIZI 49


GÜNCEL HABER

Tüketicinin Korunması Kanunu

Neler getiriyor? 1995 yılında yürürlüğe giren 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da değişiklik yapmak üzere Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca hazırlanan tasarı, aradan geçen süreçte tüketicinin korunması hukukunda yaşanan gelişmeler ve tüketici hareketinin kazandığı ivmeyi yasal düzenlemeye aktarmayı hedefliyor.

G

eçen yıl kamuoyunun görüşüne açılan ve başta sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri olmak üzere pek çok kurum ve kuruluşun görüşlerinin alındığı 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı, mevcut kanunun hemen hemen tüm maddelerinde değişiklik öngörürken, mevcut kanunda yer almayan birçok alanda da yeni düzenlemeler getiriyor.

Tüketicinin hak araması kolaylaşıyor Yeni düzenleme, tüketicinin hak arama yollarını kolaylaştırmayı ve değişen yeni satış yöntemleri karşısında tüketici haklarına koruma

50 ETBİR I KIRMIZI

sağlamayı amaçlıyor. Bir süre önce yenilenen Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanununa uyum sağlanması ve AB Yönergelerine uyum sağlanması da yeni düzenlemenin amaçları arasında yer alıyor. Yeni Kanun’la bürokratik işlemlerin azaltılması ve uygulamada karşılaşılan sorunların giderilmesi hedeflenirken, cezalar da güncelleniyor.

Yeni kanunla neler değişecek? Tüketicilerin bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar artırılıyor. Örneğin radyo ve televizyonlara 7-23 saatleri arasında, ayda 10 dakikadan az olmamak üzere

tüketiciyi bilinçlendirici program yayınlama zorunluluğu getiriliyor.

Karşılaştırmalı reklam yapılabilecek Kanun ile reklamlarda yeni bir uygulama da hayata geçecek. Kanunun “Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar” başlıklı 6. Kısmında, yapılacak ikincil düzenlemelerle birlikte dünya uygulamalarında olduğu gibi marka ismi vererek karşılaştırmalı reklam yapılmasına imkan tanınıyor. Bunun yanı sıra reklamlarla ilgili bazı yasaklar da yer alıyor. Tüketiciyi aldatıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü,


şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve engellileri istismar edici ticari reklam yapılması yasaklanıyor. Yeni düzenlemede de örtülü reklam yasaklanıyor. Örtülü reklam tanımı ise şöyle: “Reklam olduğu açıkça belirtilmeksizin yazı, haber, yayın ve programlarda, mal veya hizmetlere ilişkin isim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadelerle ticari unvan veya işletme adlarının reklam yapmak amacıyla yer alması ve tanıtıcı mahiyette sunulması örtülü reklam

olarak kabul edilir. Her türlü iletişim aracında sesli, yazılı ve görsel olarak örtülü reklam yapılması yasaktır.” Kanun, ticari reklam cezalarında reklamın yayınlandığı mecra türüne göre farklı cezalar belirleneceğini de kayıt altına alıyor.

Reklam Kurulu’nun üye sayısı 29’dan 11’e düşürülüyor 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı ile Reklam Kurulu yeniden

yapılandırılıyor. Reklam Kurulu’nun üye sayısı 29’dan 11’e düşürülüyor. Hem ticari reklamları hem de haksız ticari uygulamaları denetleyecek olan Kurulun yetki vermesi halinde, Kurul Başkanı tüketicilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşüren reklamları tedbiren durdurmaya yetkili kılınıyor. Kurul kararları, tüketicilerin bilgilendirilmesi, aydınlatılması amacıyla Bakanlıkça kamuoyu ile paylaşılacak. Bunun yanı sıra Reklam Kurulunun karar almasına yardımcı olacak sektörel özel ihtisas komisyonları oluşturulacak.

Reklam Konseyi kuruluyor Yasa ile reklam politikalarının oluşturulması ve uygulanmasıyla ilgili olarak ilk defa reklam konseyi kurulması da öngörülüyor. Konseyin başlıca görevi; Reklam politikalarının oluşturulması ve uygulanması ile ilgili olarak çağdaş iletişim uygulamalarını takip etmek ve reklam sektörünün ve reklam denetim işlevinin geliştirilmesine yönelik araştırma ve çalışmalar yapmak olacak. Reklam Konseyi, bu alandaki görüş ve önerilerini ilgili mercilere iletmek amacıyla, yılda en az bir kez Bakanlığın koordinatörlüğünde toplanacak.

ETBİR I KIRMIZI 51


İŞ DÜNYASI

MARKAYA DEĞER KATMA,

Kurum Kimliği Oluşturma Kurumsal kimlik, firmanın diyalog kurmak istediği kişi veya kurumlara gösterdiği yüzüdür. Başarılı bir kurumsal kimlik firmanın tamamen geleceğe yatırımıdır.

K

urum kimliği yaratma veya yeniden oluşturulması her büyüklük ve küçüklükteki firmaların sorunudur. Kurum kendi kimliği ile hem kendisinin hem de ürünlerinin sektördeki rakiplerinden farklı olduğunu göstermektedir. Kurum kimliği stratejisine bir bütün olarak bakmak firmanın iş hayatındaki stratejisi oluşturmak için ve geleceğini planlamak için elzemdir. Günümüzde her iş veya ürün için yoğun bir rekabet ortamının varlığından söz etmekteyiz. Piyasaya mevcut ürünlere eş değerde birçok ürün girmektedir. Bu ürünler arasından sıyrılıp yer bulmak gerçekten çok zordur. İşte bu yoğun rekabet ortamında firmaların ve bunların ürettikleri mal ve hizmetlerin bir ‘marka’ olmaları gerekliliği ortaya çıkmıştır. Kurumlar sosyal yapılardır. Her sosyal varlık gibi bunlar da kurulur, hizmet eder ve yaşlanıp yetersizleşirler. Bu yetersizleşmeyi durdurmanın en önemli yolu kurumu yeniden yapılandırmak ve ona yeni bir kimlik kazandırmaktır. Bir kurum kimliği firmayı, ürünü o kadar farklı tanıtmalı ki mevcut ürünler arasından firmanın ürünü ön plana çıkmalı ve tercih sebebi olmalıdır. Bu bakımdan kurum kimliği artık ticari yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Firmalar, müşterileri veya tüketiciler tarafından tercih edilmek için kendilerini tanıtıcı logolar, amblemler, isim ve renkler ile birer kimlik edinme ihtiyacı duymaktadır. İşte bu noktada kurum kimliği devreye girer.

52 ETBİR I KIRMIZI

Kurumsal Kimlik firmaya ne kazandırır? Kurumsal kimlik, bir kurumun, şirket içi/şirket dışında duruşunu ve davranışlarını temsil etme biçimlerinin tümüne verilen addır. Günümüzde birçok kuruluş, artık kalite anlayışı çerçevesinde kurumsal bir stratejiyle faaliyetlerini sunma gayretine girmiştir. Başarılı bir kurumsal kimlik oluşturulması için, öncelikle kurumla ilgili tüm veriler eksiksiz ortaya konmalıdır. Her kurum; bir anlayış, bir kültür, bir geçmiş ve bir hedef içerir. Kurumsal kimlik, firmanın diyalog kurmak istediği kişi veya kurumlara gösterdiği yüzüdür. Başarılı bir kurumsal kimlik firmanın tamamen geleceğe yatırımıdır.

Kurum kimliği kavramı Günümüz firmaları zaman zaman yaşadıkları iniş - çıkışları, hatta çevrelerindeki çöküşleri gördükçe bir firmanın sadece yaptığı işi, o yıl elde edeceği kârı değil, onu etkileyen diğer yan etkileri de düşünmeli, çünkü hem çalışanlarına, hem müşterilerine hem de kamuoyunu oluşturan kitlelere karşı toplumsal sorumlulukları vardır. Bu nedenle firmalar kendi ve markalarının kimliğini iyi planlamalı, çünkü iyi bir kimlik hedeflenen kitlelere o kuruluşu iyi bir şekilde tanıtma olanağı sağlar. Bu da kuruluşun daha sağlam bir şekilde ayakta durabilmesi için şarttır. Kurum kimliğine ihtiyaç duymayan bir şirket değişen koşullar nedeniyle bir kurum kimliğine gereksinim duyabilir


AMBLEM

LOGO

UZ

N A RK ĞU MA TALO KA

KURUMSAL

MARKANIZ

KİMLİK

RENK

RET

İŞA R veya zaten bir kurum kimliğine sahip olan bir kurum, meydana gelen değişliklerden dolayı kurum kimliğinin gözden geçirilmesini isteyebilmektedir. Dünyadaki ekonomik, sosyal ve politik baskılar arttıkça kurumların ve kuruluşların adresleri ve işlevleri de sık sık değişmektedir. Örgütlerin de kendi kimlikleri bulunmaktadır. Değişen teknolojiler, ticaretin büyümesi üretilen ürün veya hizmetlerin dünya pazarlarına aynı anda sunulması onların da değişmesini gerektirir. Kuruluşun sunduğu ürün veya hizmet ne olursa olsun her işin karar mekanizmalarına ilişkin yönetsel, stratejik veya destekleyici bir işlevi bulunmaktadır.

Hem kurum içi hem de kurum dışında etkin olmak için Kurum kimliği bir işletmenin, organizasyonun kimliğini ifade eder. Kuruluşta çalışanların davranışları, kuruluşun iletişim biçimleri, felsefesi ve görsel unsurlarından oluşur. Bir işletme bir çok işletme arasından fark edilmek istiyorsa Kurum Kimliği oluşturması gerekir. Kurum başarılı bir politika izlemek istiyorsa hem kurum içi hem de kurum dışında etkili olmak istiyorsa bu konuyu atlamamalıdır. Kurum topluluk anlamına gelmektedir. Aynı zamanda birlik olma anlamına da gelmektedir. Kimlik biz sorusuna da cevap veren bir kavramdır. Çalışanlar ne kadar birlik içinde olurlarsa işletmenin kimliği de o kadar geniş olmaktadır. Farklı görüşlerin söz konusu olması kesin bir kimliğin olmadığının göstergesidir. Günümüzde çağdaş kurumlar da yine aynı nedenden ötürü yalnızca kendilerinde ait logolar, kurum renkleri, davranış biçimleri ve iletişim modelleri oluşturmuşlardır. Böylece kendilerini diğerlerinden ayıran ve farklı kılan özellikler yaratarak hem kendi içlerinde bütünleşme sağ-

lamışlar hem de hedef kitle üzerinde bir imaj oluşturma yoluna gitmişlerdir.

Bir firmanın kurumsal kimliğinin üç ana kimlikten oluştuğunu söyleyebiliriz; • İşletme kimliği: • İşletme/ Yönetim • Üretim / Hizmet • Pazarlama / Satış/ Servis İşletme kimliğini yönetim de iş yaparken uygulanan sistem ve standartlar ile çalışanların sistem içindeki davranışları olarak tanımlayabilir. • Tanıtım kimliği: • Görsel kimlik • Reklam • Halkla İlişkiler Tüketiciyi ürün almaya sevk eder ürünün rakiplerinden ayrılmasını sağlayan bir kimlik çeşididir. • Davranış Kimliği Firmanın kendi içindeki çalışanları veya müşterileri ile nasıl iletişim kuracağını belirler.

Algılanma, tanınma ve hatırlanma Kurum Kimliği kavramı ve buna verilen önemin gelişimi pazarın, işletmenin ve toplumun değişiminden kaynaklanmaktadır. Kimlik işletmenin ve ürünlerin algılanmasını, tanınmasını ve hatırlanmasını sağlamaktadır. Bir firmanın ismi ve logosunun dışında ürettiği ürünlerin markaları da önemlidir. Kurum kimliği bize bu bilgileri sunmanın yanı sıra kurumun ne şekilde organize olduğu, merkezi olup olmadığı hakkında da bazı ipuçları vermektedir. Eğer kuruluş çok fazla alandan oluşuyor, fakat hepsini tek bir çatı altında topluyorsa basit ve merkezi görünüm üzerinde yoğunlaşmaktadır. Her alan için farklı sunumlar söz konusuysa bir merkezden söz edilmez. Kimlik bir organizasyon yapısını açıklayabilmekte ve saptadığı hedeflerle şeklini net bir şekilde ortaya koyabilmektedir. Kurum kimliği yapıları üçe ayrılmaktadır:

Monolitik kimlik: Kuruluş her yerde tek bir kimlik kullanmaktadır. Faaliyet alanları çok çeşitli olsa da tek bir kimlik ile kendini ifade etmektedir. Bu nedenle firma ve ürünleri kolayca hatırlanıp algılanabilir (Shell, THY, Mc Donalds gibi). Bu gibi kuruluşlar ürünleriyle birbirleriyle bağlantılı olarak düzenli gelişirler. Desteklenmiş kimlik: Bir ana firmaya bağlı olan kuruluşların kimlikleri yanında bu ana kuruluşa bağlı yan kuruluşlarında kendi kimlikleri bulunmaktadır. Böyle bir kimlik anlayışına desteklenmiş kimlik denmektedir. General Motors: Opel, Altınyıldız: Beymen, Benetton, Koç: Arçelik, Beko, Tofaş, Aygaz gibi. Bunlarda ana kuruluşun hangi firma olduğu hatırlanabilir şekilde belleklere yerleştirilir.

Marka kimliği: Günümüzde markalı ürünler üreten kuruluşlar kendi kimliklerinden ziyade sahip oldukları markaların kimlikleri ile ön plana çıkarlar. Unilever’den

ETBİR I KIRMIZI 53


İŞ DÜNYASI Sana, Lipton’dan Calve gibi. Tüketici sadece ürünle ilgilenmekte ana kuruluşla ilgilenmemektedir. Ürünü belli bir işaretle belirleme politikası bir ürünün satışını desteklemek için güçlü bir araçtır. Marka ile tüketici arasındaki bağ kimlik ile oluşmaktadır. Marka kimliği rekabetçi ortamda markanın gelişimini sürdürmesi ve kârlı bir büyüme sağlaması için sıçrama tahtası olacaktır. Ürün veya işletmenin fiziksel ve fonksiyonel farklılıklarından çok psikolojik farklılıklar marka kimliği ile ön plana çıkabilir. Marka kimliği ile hareket eden şirketlerin ayrı bir yaşam eğrileri vardır. Aynı şirket ürünleri pazar içerisinde rakiptirler.

Kurum kimliği süreci

www.bizimmarka.com.tr

Kurumsal Kimlik Bileşenleri Kurumsal kimlik çalışması kapsamında düşünülmesi gereken materyaller iki bölümde incelenmelidir;

Kurum İçi • • • • • • • •

Amblem / Logoteyp Antetli kağıt tasarımı Zarf Kartvizit Dosya Bloknot Haberleşme formları Kurum içi yönlendirmeleri Muhasebe dokümantasyonlarının tasarımı (Fatura, İrsaliye, Makbuz vb...) • Dijital materyallerin tasarımı

54 ETBİR I KIRMIZI

Kurum Dışı

• Araç / filo tasarımları • Bina cephesi ve iç tasarımı • Tanıtım materyalleri: Katalog, broşür, insert, kit vb... • Gazete, dergi ve/veya diğer tanıtım materyalleri

Web siteleri

• Kurumsal web sitesi de artık bir firmanın kurumsal kimliğinin ayrılmaz bileşenidir. Kurumsal materyallerin hazırlığında renk seçimi önemlidir. Sektör, hedef kitle ve kurumun psikolojik olarak vermek istediği mesaj gibi hususlara dikkat etmek gerekir.

Bir işletmenin tanınması, şekillenmesi, iletilmesi ve kimliğinin denenmesi bir süreç alacaktır. Bu uzun süreli ve zor bir süreçtir, • Kurum kimliği süreçleri pazardaki işletmelere ve kurumlara paralel olarak değişmektedir. Kurumun riskleri ve olanakları öğrenmesi açısından uzun süreli planlama önemlidir. Bu yüzden kimlik planlı ve sıralı bir şekilde yapılmalı ve sadece değişimlere ayak uydurmamalıdır. • Kurum iç ve dış istekleri, beklentileri ele almalı ve nasıl kullanılması gerektiğini belirlemeli. Sadece kendi problemleri ile uğraşmak gerçek problemlere ulaşmada zorluklar yaratmaktadır. Bütün katılımcıları da içine alan bir planlama risk oranını azaltmaktadır. • Kurum kimliği kurumun güçlükleri ve zayıflıklarına karşı tedbirli olmalıdır. Karakterini, özelliklerini, bakış açısını dikkate almalıdır. Bir işletme sadece sözünü tutabileceği şeyler için söz vermelidir. Kurum kimliği düzeni bir kez oluştu mu, baskı işlerinden, reklamdan, iş görenlerin giyiminden, binanın dekorasyonu ve boyanmasından, taşımacılıktan ve fiziki kimlikle ilgili diğer tüm işlerden sorumlu herkes, bu kimliğin gerekliliklerinin bilincinde olmalı ve bu hususu dikkatle takip etmelidir.


FİRMALARDAN

Namet,

Harranova Çiftliği’ni satın aldı Şanlıurfa’da kurulu bulunan Türkiye’nin en büyük besi işletmelerinden Harranova Çiftliği’ni Namet Gıda satın aldı. Namet, Rekabet Kurulu’nun verdiği izinle, Harranova Besi Çiftliği’ni Koç Topluluğu’ndan 31 Ocak 2013 tarihinde satın aldı. 740 bin m2’lik açık alan Çiftliğin Namet tarafından alınmasıyla ilgili bilgi veren Namet Gıda A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Kayar; Harranova Çiftliği’nin Namet bünyesinde Namet Şanlıurfa Entegre Besi ve Et Tesisi adıyla faaliyet göstereceğini söyledi. 740 bin m2’lik açık alan üzerine kurulu olan tesisin besi çiftliğinin bulundurabilirlik kapasitesi 30 bin, yıllık yetiştirme kapasitesi 8 aylık beside 40 bin 6 aylık beside 50 bin büyükbaş havyan. Ayrıca tesis bünyesinde yeter uzaklıkta 2 bin 200 baş kapasiteli karantina işletmesi mevcut. Çiftlikte halen

10 bin adet büyükbaş hayvan bulunduğunu söyleyen Tarık Kayar, hedeflerinin kısa zamanda bu rakamı 30 bin büyükbaş hayvan seviyesine çıkarmak olduğunu belirtti. Tesisin kesimhanesi ise, günde 2 bin 500 adet küçükbaş ve 350 adet büyükbaş hayvan kesim kapasitesine sahip. Harranova Çiftliği Namet’e katmakla bir sinerji yaratacaklarına inandıklarını belirten Kayar yatırım hakkında; “Harranova, değer zincirimizi tamamlamaya yönelik bir yatırımdır. Bu yatırım şirketimizi daha da güçlendirecek.

Yakalayacağımız sinerjiyle büyümeye ve Türk ekonomisine katma değer sağlamaya devam edeceğiz” dedi.

Altın Et de artık Namet bünyesinde Ayrıca bu yıl yeni bir yatırımları daha olduğunu söyleyen Tarık Kayar, 27 Mayıs 2013 tarihinde Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Altın Et Entegre Tesisi’ni satın aldıklarını ve bu sene sonunda, bu işletmeyi de faaliyete geçirmeyi planladıklarını sözlerine ekledi.

ETBİR I KIRMIZI 55


ÜLKE RAPORU

Kardeş ve dost Türk Cumhuriyeti

Azerbaycan

Azerbaycan, Türk işadamları tarafından gerek yatırım ve gerekse ticari faaliyet bakımından tercih edilen bir ülke. Bu itibarla 1992 yılından itibaren bir çok Türk Şirketi Azerbaycan’da müşterek müessese kurmuşlar, şube veya temsilcilik açmış durumda.

A

zerbaycan veya resmî adıyla Azerbaycan Cumhuriyeti, (Azerice Azerbaycan Respublikası), Batı Asya ile Doğu Avrupa’nın kesişim noktası olan Kafkasya’da yer alır. Güney Kafkasya’daki en büyük ülkedir. Doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Rusya, kuzeybatısında Gürcistan, batısında Ermenistan ve güneyinde İran ile komşudur. Kendisine bağlı olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin ise kuzey ve doğusu Ermenistan ile, güneyi ve batısı İran ile çevrilmiştir. Türkiye ile de kısa bir sınırı bulunmaktadır. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti 1918 yılında kurulmuştur, ancak iki yıl sonra 26 Nisan 1920’da Kızıl Ordu sınırı geçerek Azerbaycan’a girmiş, 28 Nisan 1920’de Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuş ve ardından Sovyetler Birliği topraklarına katılmıştır. Ülkenin tekrar bağımsızlığını kazanması 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması ile ger-

56 ETBİR I KIRMIZI

RESMİ ADI

BAŞKENT

Azerbaycan Cumhuriyeti

Bakü

BAĞIMSIZLIK TARİHİ

YÜZÖLÇÜMÜ/NÜFUSU

30 Ağustos 1991

86.600 km2 / 7.908.224

DİLİ

YÖNETİM BİÇİMİ

Azeri Türkçesi % 89 / Rusça % 3 / diğer %8

Cumhuriyet

DEVLET BAŞKANI

PARA BİRİMİ

İlham Aliyev

Manat

KOMŞULARI

ULUSLARARASI KODU

Ermenistan (787 km), Rusya (284 km), Gürcistan (322 km), İran (611 km), Türkiye (9 km)

AZ

GSMH

ARAZİ YAPISI

12 Milyar $ (1998)

Çoğunluğu düz. Kuzeyinde Kür-Araz ovalığı ve Büyük Kafkas Dağları, batısında Karabağ yaylası ve Doğusunda Apşeron yarımadası vardır.

İDARİ DURUMU

ÖNEMLİ ŞEHİRLER

11 şehir, 59 rayon

Bakü,Lenkeran, Şuşa, Ağdam, Gence,İsmailli, Sumgayt


çekleşmiştir. Ocak 1990 olaylarından sonra ülkede bulunan Ruslar ve Ermenilerin dışarıya göçleri yoğunlaşmıştır. Bunun sonucu olarak toplam nüfus içinde Türklerin oranının %90’ı aştığı tahmin edilmektedir. Diğer Türk grupları da dikkate alındığında Azerbaycan’ın Türk kimliği daha da güçlenmektedir. Toplam nüfusun %62.1’i 30 yaşın altındadır. Nüfusun önemli bir bölümünün genç olması Azerbaycan’a sosyal dinamizm kazandırmaktadır. Azerbaycan, eski ve tarihi, kültürel, miraslara sahip bir ülkedir.

Ekonomik Görünüm Azerbaycan ekonomisinde son yıllarda artan doğrudan yabancı yatırımlar, düşük enflasyon oranları, sıkı mali politikalar ve para politikaları sayesinde yüksek büyüme oranları yakalanmış, dengeli bir bütçe oluşturulmuş ve makroekonomik istikrar büyük ölçüde sağlanmıştır. 2010 yılında devlet bütçesi gelirleri geçen yıla göre %10,4 oranında artarak 14.253,1 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde devlet bütçesi giderleri ise geçen yıla göre %12 oranındaartarak 14.707,5 milyon dolar olmuştur. Bu dönemde 454,4 milyon dolar bütçe açığı verilmiştir. Programa göre gerçekleşme oranı bütçe gelirlerinde %99,1 olurken giderlerde %95,9 olmuştur. “Fitch” derecelendirme kuruluşu ekonomik görünümü “istikrarlı” olarak muhafaza ederken, ülkenin yerel para ve döviz cinsinden uzun vadeli kredi notunu “BB+” seviyesinden “BBB-” seviyesine yükseltmiştir. Devlet bütçesi uygulamalarının şeffaflığı ile ilgili değerlendirme yapan Uluslar arası Bütçe İşbirliği Teşkilatı, Azerbaycan’ın bütçe uygulamalarında yaptığı iyileştirmeleri olumlu değerlendirerek, ülke notunu 6 puan artırmış ve yüz üzerinden 43’e yükseltmiştir. Azerbaycan ekonomisi, 2003 ve 2007 yılları arasındaki süreçte, petrol ihracatının etkisiyle toplamda yüzde 21’lik bir büyüme oranı kaydetmiştir. Azerbaycan’ın ekonomik büyüme alanında elde ettiği başarının enerji

kaynakları üretimindeki gelişmelerle yakın ilişkisi bulunmaktadır. Ekonomik krizin etkisiyle 2009 yılında %7’ye varan bir küçülme gösteren Azerbeycan ekonomisi; 2004-2008 yılları arasında ekonomik büyüme rakamı açısından dünya liderliğini elinde bulundurmaktadır. 2010 ve 2011 yıllarında ekonomik büyüme Azerbaycan için ortalamanın altında bir gelişme gösterse de dünya genelinin ortalamasında bir performans göstermektedir.

Enflasyon 2004-2008 döneminde ülkeye yüksek miktarda sıcak para girişi enflasyonist baskı yaratmış ve %10ların altında seyreden enflasyonu %50’ler seviyesine kadar çıkarmıştır. Küresel kriz, sıcak para akışındaki yavaşlama ve talepteki daralma 1 yıl içerisinde enflasyonu tek haneli değerlere çekmesine rağmen 2010 ve 2011 yılarında enflasyon tekrar yükselmeye başlamıştır.

Sektörel Dağılım 1991 yılında tarımın GSYİH içerisindeki payı % 30 iken, 2005 yılında bu oran % 9,6’ya inmis, 2009 yılında % 6, 2010 yılında ise % 5,2’ye düşmüştür. Hizmet Sektörü GSYİH’deki payına oranla işgücünden önemli bir pay almaktadır.

Dış Ticaret Azerbaycan’ın ihracatının petrol ve petrol ürünleri ağırlıklı olması, ticaretin ülkelere göre dağılımını da etkilemiştir. Birçok BDT ülkesi ağırlıklı olarak ihracatını diğer BDT ülkelerine yaparken, 2007 yılında Azerbaycan’ın ihracatının %51,5’i BDT dışı ülkelerle gerçekleştirilmiştir. Ülkenin ithalatında ise BDT-dışı ülkelerin payı aynı dönemde % 80,7 olmuştur. • Azerbaycan ekonomisi, giderek daha fazla dışa açılmaktadır. • 2003 yılında 124, 2004 yılında ise 119 ülkeyle ticaret yapmış olan Azerbaycan, 2005 yılında 135, 2006 yılında 139, 2007 yılında ise 137 ülkeyle ticaret gerçekleştirmiştir. 2010 yılında Azerbaycan, Hedef Pazarlar arasında en çok yabancı yatırımı kendine çeken 24. ülke olmuştur.

Türkiye Azerbaycan Ticari İlişkiler Azerbaycan şu anda Kafkaslarda ekonomik ve siyasi açıdan en istikrarlı ülkekonumundadır ve bu durum, ülkenin yatırım ortamını da olumlu şekilde etkilemekte ve Türk iş çevrelerine önemli imkanlar sunmaktadır. 1991-2010 yılları arasında T.C. vatandaşlarının sahip veya ortak olduğu

ETBİR I KIRMIZI 57


ÜLKE RAPORU •

Plastikler: 8,6

Otomotiv Yan Sanayi: 8,5

Yenilen Meyveler: 0,8

Çeşitli Gıda Ürünleri: 0,6

Diğer Ürünler: 50,3

Petrol ve doğalgaz Azerbaycan, BDT ülkeleri arasında en büyük üçüncü petrol üreticisidir. Petrol ve gaz üretimi ekonominin belkemiğini oluşturmaktadır.

değişik statülerde toplam 3009 Türk şirketi kurulmuştur. 2010 yılında kurulan şirket sayısı ise 279 olmuştur. 2000 yılında ihracatımızda 25’inci sırada yer alan Azerbaycan, 2007 yılında 22’inci sıraya yerleşmiş. 2009 yılında ise tekrar 23uncu sıraya gerilemiştir. 2010 yılında 22’inci, 2011 yılında 20’inci sıraya yükselmiştir. İthalatımızda ise 2000 yılında 53’üncü sırada iken 2007 yılında 56,

2009 yılında 41inci sıraya yükselmiştir. 2010 yılında 60’ıncı, 2011 yılında 66’ıncı sıraya gerilemiştir.

Azerbaycan’nın Türkiye’den İhraç Ettiği Ürünler •

Demir Çelik: % 17.3

Makineler: % 13,0

Demir Çelik Eşyalar: 9,3

Elektirkli Makineler: 8,9

Azerbaycan’ın petrol rezervlerinin yaklaşık 10 milyon varil, doğal gaz rezervlerinin ise, yaklaşık 170 milyar metreküp olduğu tahmin edilmektedir. Petrol rezervlerinin Körfez ülkelerine kıyasla az olmasına rağmen, Azerbaycan, dünya petrol piyasasına günde 1-1,5 milyon varil sürebilecek, dolayısıyla, dünya petrol arz ve fiyatlarını etkileyebilecek kapasi-teye sahiptir. Ülke topraklarının %60’ında petrol bulunduğu tahmin edilmektedir. Hazar Denizi’nin yasal statüsü üzerinde Rusya ile süren anlaşmazlıklar Azerbaycan petrol sektörünün gelişiminin önündeki en büyük engel olarak görülmektedir. Hazar Denizi’ne kıyısı olan İran ve Türkmenistan Rusya’yı desteklemektedir Türkiye tarafından gerçekleştirilen proje çalışmasında, inşa edilecek bir boru hattı ile Azerbaycan’dan 25 milyon ton ham petrolün Ceyhan Terminali’ne taşınması esas alınmıştır.

Tarım ve Hayvancılık Azerbaycan’ın yüzde 7’si tarıma elverişli topraklara sahiptir. Bu tarım topraklarının büyük bölümü Kura ve Aras nehirleri çevresindedir ve ülkede, tarım büyük ölçüde sulamaya dayanmaktadır. Yetiştirilen başlıca ürünler tahıl, meyve, pamuk, çay, tütün ve üzümdür. Ayrıca, dut ağacından yılda 5.000 ton ipek kozası elde edilmektedir. Azerbaycan tarımında ve ekonomisinde hayvancılığın da önemli yeri bulunmaktadır. En son verilere göre Azerbaycan’da 1,5 milyon sığır, 5 milyon koyun, 30 milyon kümes hayvanı

58 ETBİR I KIRMIZI


bulunmaktadır. Arıcılık gelişmiştir. Azerbaycan’da tarım sektörü SSCB’de mevcut olan genel yapıya benzer şekilde kurulmuştur. Tarım “kolhoz” ve “sovkhoz” adı verilen işletmeler vasıtasıyla yapılmaktadır ve toprak mülkiyetinin tamamı devlete aittir. Azerbaycan’da bugün tarım sektörünün alt ve kurumsal yapısı tanzim edilmektedir. Buna rağmen hangi mülkiyet şeklinin yaratılmak istenildiği hâlâ açıklığa kavuşmamıştır. Ayrıca toprak sahipliği ve bu topraklarda üretilen mahsullerin mülkiyeti problem haline getirilmiştir. Bu sorunu halletmek için çıkartılmak istenilen “Toprak Islahatı Hakkında Mecelle” ile devletin mülkiyetinde bulunan topraklar devlet, belediye, özel mülkiyet olmak üzere 3 kısma ayrılmakta ve ülke topraklarının % 40’ının, ekili alanların ise % 85’inin özel mülkiyete tahsis edileceği ileri sürülmektedir.

En Çok İthalat Yapılan Ülkeler

larının gelişmesini sağladı.

Türkiye, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya Federasyonu, Almanya, Ukrayna, Gürcistan, Letonya, Fransa, İtalya, Avusturya, ABD, Estonya, Çin, Belçika, Avustralya, İngiltere, Kazakistan, Türkmenistan, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, İsrail, Hindistan, Güney Kore.

Dünyadaki genel trendin tersine kriz yılında Azerbeycan perakende sektörü sadece %1’in altında bir küçülme göstermiştir. Bu düşüşün de ana sebebi tüketicinin bütçe kontrolüne gitmesi ve temel ihtiyaçlara yönelmesi olarak gösterilmektedir. 2014 yılına kadar pazar hacminin 164 milyon AZN’ye ulaşması tahmin edilmektedir.

Türkiye İle İlişkiler Azerbaycan Cumhuriyeti, kardeş ve dost Türkiye Cumhuriyeti’yle ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer alanlarda iyi ilişkiler içindedir ve önemli anlaşmalar yapılmıştır. Azerbaycan, Türk işadamları tarafından gerek yatırım ve gerekse ticari faaliyet bakımından tercih edilen bir ülkedir. Bu itibarla 1992 yılından itibaren bir çok Türk Şirketi Azerbaycan’da müşterek müessese kurmuşlar, şube veya temsilcilik açmışlardır. Petrol sanayiinde 3, telekomünikasyonda 3, inşaat sektöründe 18, bankacılık alanında 3, taşımacılıkta 10, yayın ve matbaacılık konusunda 5 ve imalat sektöründe ise 70′e yakın Türk firması bulunmaktadır. Ayrıca, hizmet ve ticaret sektöründe faaliyet gösteren 100’ün üzerinde Türk şirketi vardır. Yapılan araştırmalara göre, Türk şirketlerinin Azerbaycan’daki toplam sermaye ve yatırımlarının 500 milyon ABD Doları seviyesine ulaştığı tahmin edilmektedir.

Ticarete konu olan başlıca mallar Petrol ve petrol ürünleri, pamuk, pamuk ipliği, polietilen, ham alüminyum, metal hurdaları, klima cihazları, elektrik motorları, meyve konserveleri, tütün, şarap, deri vb.

Perakende Pazarına Genel Bakış 2009’da yaşanan global krize rağmen Azeri ekonomisindeki gelişim perakende sektörünün mevcut seviyelerinde kalmasına imkan tanımıştır. Yabancı yatırımın devam etmesi, artan gelir seviyesiyle birlikte modaya ve sağlıklı yaşama duyulan ilginin artması önemli faktörlerden bazılarıdır. Finansal krize rağmen Azerbaycan’daki ekonomik ve sosyal durum hazır giyim ve ayakkabı perakendecileri ve alışveriş merkezlerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır.

En Çok İhracat Yapılan Ülkeler

Özellikle gelişen orta sınıf ve gelir seviyesi yükselen tüketici grubu markalı ürünlere olan ilgiyi doğrudan etkiledi.

İran, Türkiye, Rusya Federasyonu, Gürcistan, Ukrayna, Kazakistan, Almanya, Letonya, İsviçre, ABD, Polonya, Estonya.

Bankacılık sektöründeki gelişim, rahatlayan kredi olanakları perakendecilerin tüketiciye daha kolay ulaşmasını sağlarken farklı dağıtım kanal-

Perakende Pazarının Bölgesel Dağılımı Pazarda daha yüksek tüketici harcamaları doğu kesimlerde ve başkent Bakü çevresinde yoğunlaşmaktadır. En yüksek gelir seviyesi ve harcama oranları Bakü’ye aittir. Burada bölgedeki petrol yataklarının da etkisi vardır. Ayrıca Hazar denizi kıyısında gelişen turizm bunu etkilemektedir.

Dağıtım Kanalları Azerbaycan’da internet kullanımı ve direk satış gibi alternatif dağıtım kanalları büyüme gösterse de mağaza alışverişi Azeri tüketicilerde uyandırdığı güvenirlik sebebiyle halen en çok tercih edilen alışveriş yöntemidir. Pazarda en önemli iki dağıtım kanalı açık pazarlar ve alışveriş merkezleridir. Açık pazarlar daha çok gelir seviyesi düşük kesimler tarafından uygun fiyatlar sebebiyle tercih edilmektedir. Önümüzdeki dönemde alışveriş merkezleri perakendenin gözbebeği olabilir.

ETBİR I KIRMIZI 59


BESLENME

Meyvelerle gelen sağlık

Şeftali, kayısı, üzüm, erik, çilek, kiraz, karpuz, kavun… Yazın gelişini tezgahlarda sırasıyla arzı endam edişlerinden dahi anlamak mümkün. Birbirinden lezzetli ve birbirinden renkli yaz meyvelerinden her birinin vücuda sağladığı ayrı bir fayda var. Tabii miktarını aşmamak kaydıyla.

G

ünde üç porsiyon meyve tüketiminin önemini vurgulayan uzmanlar, meyvelerin zayıflama yaşlanma etkilerini geciktirme, bağışıklık sistemini kuvvetlendirme ve cildi gençleştirme gibi pek çok katkısı olduğunu belirtiyorlar. Birbirinden lezzetli ve birbirinden renkli yaz meyvelerinden her birinin vücuda sağladığı ayrı bir fayda var. Tabii miktarını aşmamak kaydıyla… Yaz ayları birbirinden renkli, her renginde bize ayrı bir mutluluk, ayrı bir yarar sağlayan besleyici meyveler içeriyor. Birçok kişi sağlıklı ve formda bir beden için yaz aylarında meyve tüketimini arttırıyor. Ancak doğru miktarda yenilmeyen meyveler zayıflatmak yerine fazla kiloya dönüşebiliyor. Çünkü bir porsiyon meyvede, neredeyse ekmekteki kadar karbonhidrat bulunuyor. Meyvenin miktarında bilinçsiz olarak yapılan artış fazla enerji alımına neden

60 ETBİR I KIRMIZI

olabiliyor. Bunun yanında yaz meyve ve sebzelerinin metabolizmaya ve insan ruhuna olan yararı tartışılmaz bir gerçek. İçeriklerinde bulunan maddeler hem hastalıklardan koruyor hem de genç kalmayı sağlıyor. Yaz meyvelerini tüketirken sağladıkları faydaları bilmekte de yarar var.

Üzüm, kalp ve dolaşım hastalıklarından koruyor

Yararları: Yaz aylarında bolca tüketilen üzüm, şeker bakımından oldukça zengin. Bunun yanında içeriğinde bulunan antosiyaninler ve flavonoidler antioksidan özelliğini arttırıyor. Kan pıhtılaşmasını, kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterolün oksitleyici etkisini önlemeye yardımcı oluyor. Bu sayede kalp ve kan dolaşımı hastalıklarını da önlüyor. Üzüm yüksek miktarda su ve lif içeriyor. Bu da karaciğer ve bağır-

sak temizlenmesine destek oluyor. Özellikle siyah üzüm, iltihap önlemeye yardımcı olan kuersetin içerdiğinden, kalp ve dolaşım sisteminin düzenli çalışmasını sağlıyor ve sindirim sistemini destekliyor. Miktarı: Şeker içeriği yüksek olduğu için miktarı çok fazla abartmamak ve porsiyonu 15 adet taze üzümle sınırlandırmak gerekiyor.

4 adet taze kayısı zayıflamaya destek oluyor

Yararları: Yaz aylarının en vazgeçilmez meyvelerinden biri de kayısı. İçerdiği lif miktarı kayısının diyetlerde olmazsa olmaz meyveler arasında yer almasını sağlıyor. Yüksek karotenoid içeriğiyle kayısı adeta bir gençlik iksiri görevi taşıyor. Bağışıklık sistemini destekliyor, cildi koruyor. Ayrıca içeriğinde en güçlü antioksidanlardan biri olan likopen


bulunduruyor. Likopen de damarlarda yağ birikmesini önlüyor. Miktarı: Günde 4 adet taze kayısı tüketmek vücut için yeterli.

Yaban mersini cildi gençleştiriyor

Yararları: Son zamanlarda bilim dünyasını heyecanlandıran besinlerden biri yaban mersini. Beyni genç tutmaya yardımcı bazı maddeler içeriyor ve antosiyaninden zengin. Yaban mersini ayrıca kan dolaşımını hızlandıran ve yaşlanmaya karşı koruyan güçlü bir antioksidan içeriyor. Antosiyanin, C vitaminin etkisini arttırarak kolajeni destekleyip cildi güzelleştiriyor. Önemli bir pektinin kaynağı olan yabanmersini bu özelliği sayesinde kolesterol oranını düşürüyor. Miktarı: Günde 2- 3 yemek kaşığı yaban mersini tüketilebilir.

Böğürtlen enfeksiyonlarla savaşıyor

Yararları: Muhteşem bir C vitamini kaynağı olan böğürtlen ayrıca E vitamini de içeriyor. Cildin erken yaşlanmasına ve kalp hastalıklarına sebep olan serbest radikallerin etkisini yok etmeye yardım ediyor. Böğürtlen, vücut enfeksiyonlarıyla savaşan aspirinin içinde bulunan aktif madde salisilatın doğal kaynağı. Miktarı: Günde yarım bardak böğürtlen yiyerek kendinize bu faydaları sağlayabilirsiniz.

Kavun kararında yenildiğinde yaşlanmaya dur diyor

Yararları: Şeker miktarı en yüksek olan meyvelerden biri de kavun. Şeker hastalarının ve insülin direnci olan kişilerin tüketmesini önerilen bu meyve bol miktarda C vitamini ve beta karoten içeriyor. Her ikisi de doğal yaşlanma karşıtı, hücreleri yenileyici ve geliştirici özelliklere sahip. Aynı zamanda kavun, bağışıklık sistemini ve kan dolaşımını destekliyor. Kavun yüksek kan basıncını ve kötü koleterolü düşürebilen potasyum içeriyor. Miktarı: Günde bir dilimden fazla tüketilmesi içeriğindeki şeker miktarı nedeniyle önerilmiyor.

Zayıflamaya en yardımcı meyve karpuz

Yararları: Bol miktarda su ve C vitamini içeren karpuz, sindirimi kolaylaştırıyor ve bağırsakların çalışmasına yardımcı oluyor. Bol miktarda likopen içeren karpuzun kanserden koruyucu etkisi var. Kalp fonksiyonlarının ve tansiyonun düzenlenmesini sağlıyor. Tüm meyveler arasında en düşük enerjiye sahip. 100 gr’ında 26 kalori var. Miktarı: Zayıflama diyetlerinde miktarı çok fazla abartılmadığı takdirde gönül rahatlığıyla tüketilebiliyor.

Kiraz eklemleri rahatlatıyor, gözleri güçlendiriyor

Yararları: Yazın herkesin severek tükettiği bir meyve olan kirazın içeriğinde bol miktarda C vitamini bulunuyor. Vücudun bağışıklığını destekleyen antosiyanin gibi flavonoidlerden zengin bir meyve. Ayrıca eklem ağrılarını rahatlatmayı ve göz hastalıklarına karşı korumayı sağlayan, güçlü bir iltihap önleyici madde olan kuersetin içeriyor. Anti kanserojen özelliği olan bitki kökenli kimyasal elajik asit bakımından da zengin bir besin. Ayrıca kiraz vitaminiyle virüslere ve bakterilere karşı savaşmaya yardım ediyor. Miktarı: Günde 12 adete kadar kirazı gönül rahatlığıyla yiyebilirsiniz.

Çilek, kendinizi mutlu hissetmenizi sağlıyor

Yararları: Kırmızı denildiğinde ilk akla gelen meyve olan çilek kolajen üretimi için önemli. Mükemmel bir C vitamini kaynağı. C vitamini

de yaraların iyileşmesinde önemli bir rol oynuyor. Diş eti hastalıklarını engelliyor. Çok güçlü anti kanserojen özelliğe sahip elajik asit içeriyor. Psikolojiye en iyi gelen meyvelerden biri olan çilek, bol lif içeriğiyle de kabızlığı önlüyor. Miktarı: Günde 10 adet çilek sağlığınız için yeterli.

Günde 1 incir hafızayı güçlendiriyor, stresten arındırıyor

Yararları: Muhteşem bir lif kaynağı olan incir, ayrıca sinir iletiminde görevli ve ruh halini dolaylı olarak etkileyen B6 vitamini içeriyor. Yüksek lif oranıyla kalp hastalıkları riskini azaltıyor. Toksinlerden arınmaya yardımcı oluyor. İyi bir potasyum kaynağı. Bu sayede kalp sağlığını koruyor. Zayıf hafızayı güçlendiriyor, aşırı stresten kurtulmayı sağlıyor. Kabızlık sorunu için kullanılan en iyi kaynaklardan bir tanesi. Miktarı: Günde küçük bir adet taze incirden fazlası yarar yerine kiloya neden olabiliyor.

Şeftali bağışıklığı kuvvetlendiriyor

Yararları: Yaz aylarında en çok tercih edilen meyvelerden biri de şeftali. Ancak fazla yenilmesi kabızlığa neden olurken içeriğinde bulunan maddeler vücudu yenileyerek bağışıklığı kuvvetlendiriyor. Hazmı kolaylaştırır ve böbrekler için yararlı bir meyve. Miktarı: Günde 1 adet şeftali yenmesi yeterli.

ETBİR I KIRMIZI 61


SAĞLIK

Omurga ağaç gibi yana eğilince `SKOLYOZ´ oluyor Skolyoz omurganın yana doğru eğriliği anlamına geliyor. Skolyoz aslında bir hastalık değil, bir bulgu. Çeşitli hastalıklar skolyoza neden olabiliyor. Ayrıca altta yatan asıl hastalığa bağlı olarak farklı şekillerde ve omurganın farklı bölgelerinde oluşabiliyor. Aynı hastalığa bağlı skolyozda bile eğrilikler kişiden kişiye değişiyor. Skolyoz her hastada kendine has bir şekilde görülüyor, buna göre tedaviden alınan sonuç değişebiliyor. Skolyoz Farkındalık Ayı nedeniyle, Acıbadem Maslak Hastanesi Omurga Sağlığı Merkezi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Alanay’a, skolyoz hakkında merak edilenleri sorduk. Skolyoz nasıl görülüyor? Vücuda arkadan bakıldığında normal omurga düz bir görünümdedir. Kişinin gövdesine yandan baktığınızda ise omurgada normal bir takım eğrilikler görülür. Göğsün üst bölgesinde normal bir kamburluk veya kifoz varken boyun ve omurganın alt bölgesinde içe doğru bir eğrilik vardır. Skolyozlu bir omurgaya arkadan bakıldığında ise yana doğru bir eğrilik görülüyor. Bu da kişiye yana doğru eğiliyormuş gibi bir görüntü veriyor. Bu durumun da kötü postür (duruş) ile karıştırılmaması gerekiyor. Skolyoz ile birlikte sık sık yan planda da değişiklikler görülebiliyor. Skolyoz ‘tek eğrilik içeren’ ve ‘çift eğrilik içeren’ omurga görüntüsüyle kendini gösterebiliyor. Skolyozlu omurga aynı zamanda kendi etrafında da dönüyor. Bu dönme sonucu vücudun bir yarısı yukarı kalkarak bir hörgüç görüntüsü oluşturabiliyor.

Skolyoz türleri ve skolyoza neden olan hastalıklar nelerdir? Skolyoza neden olan bir çok hastalık bulunuyor. Hastaların takipleri ve tedavileri de altta yatan hastalığa göre değişiyor. Skolyoz türleri ve skolyoza neden olan hastalıklar, görülme sıklığına bağlı olarak şöyle sıralanıyor: İdiopatik skolyoz: En sık görülen skolyoz tipi. Sebebi bugüne kadar aydınlatılamadığı için “idiopatik” yani ‘sebebi bilinmeyen’ şeklinde adlandırılıyor. Nöromusküler skolyoz: İkinci sıklıkta görülüyor, altta yatan bir sinir-kas hastalığı mevcut. Sinir hastalıkları beyin veya omurilikten kaynaklanabiliyor. Örneğin çocuk felci, serebral palsi, meningomyelosel, travmaya bağlı omurilik yaralanması ve felç olan çocuk hastalar. Kas hastalıkları, çocukluktan itibaren veya daha geç dönemde ortaya çıkabilen hastalıklar ( Örneğin, Duchenne hastalığı) da bu duruma örnektir.

62 ETBİR I KIRMIZI

Konjenital skolyoz: Çocuğun anne rahminde gelişimi sırasında ortaya çıkan omurga anomalilerine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Doğuştan başladığı için genellikle ilerleyici özelliği var. Nörofibromatozis: Kemik ve yumuşak dokuları tutan bu hastalığa sıklıkla skolyoz eşlik ediyor. Bunlar dışında romatizmal hastalıklar, bağ dokusunu tutan hastalıklar, omurga kırıkları, omurga enfeksiyonları, metabolik hastalıklar ve sendromik genetik hastalıklar da skolyoza sebep olabiliyor. Bu hastalıklara sahip olan bireylerin skolyoz açısından sıkı takip altında olması gerekiyor.


hangi bir spor dalının skolyoza neden olduğunu gösterir kuvvetli kanıta dayalı bir bilgi yok.

Skolyozun tedavisinde hangi yöntemler kullanılıyor?

Skolyozun belirtileri nelerdir? • Bir omuz, diğerinden daha yüksekte olabiliyor. • Bir skapula (kürek kemiği), diğerine göre daha yüksekte ya da daha belirgin olabiliyor. • Kollar yanlara sarkıtıldığında, bir tarafta kolla gövde arasında daha fazla boşluk olabiliyor. • Bir kalça, diğerine göre daha yüksek ya da daha belirgin görünebiliyor. • Kafanın izdüşümü leğen kemiklerinin ortasına denk gelmeyebiliyor. • Hastaya arkadan bakıldığında ve omurgası yere paralel hale gelene kadar öne eğilmesi istendiğinde, sırtının bir tarafı diğerine göre daha yüksek görünebiliyor.( Hörgüç gibi görünüyor.)

Skolyoz neden kaynaklanıyor? Yapılan tüm çalışmalara rağmen en sık görülen idiopatik (sebebi bilinmeyen) skolyoza neyin neden olduğu ortaya konamamış durumda. Skolyozun genetik kaynaklı olabileceğini gösteren bazı kanıtlar bulunuyor. Ancak tam bir genetik geçiş şekli tanımlanabilmiş değil. Genetik faktörler dışında, büyüme gibi çevresel faktörlerin de skolyoz gelişiminde etkili olabileceği düşünülüyor. Kötü duruş alışkanlığının, ağır çanta taşımanın ya da çantayı tek omuzda taşımanın skolyoz oluşturduğuna dair ise hiç bir kanıt bulunmuyor. Jimnastik gibi bazı spor dallarının skolyoz gelişme riskini arttırdığına dair bazı bulgular olmasına rağmen bunun aksini iddia eden bilimsel yayınlar daha fazla. Yani, her-

Skolyoz tedavisinde gözlem-egzersiz, korse uygulaması ve cerrahi müdahale olmak üzere başlıca üç yöntem bulunuyor. Bu yöntemleri şöyle anlatmamız mümkündür: GÖZLEM-EGZERSİZ: Hafif eğriliklerde hastanın düzenli muayeneler yapılarak gözlemlenmesi, bu arada egzersiz (Schroth yöntemi vb.) ve spor programlarına alınması uygun olabiliyor. KORSE TEDAVİSİ: İskeleti tamamlanmamış hastalarda orta şiddetli veya artmakta olan skolyoz için korse (ortez) tedavisi önerilebiliyor. Korseler, aktif iskelet büyümesi sırasında eğriliğin artmasını engellemek için karşı destek olarak görev yapıyor. Korseler omurgayı tamamen düzeltemiyor ve hastaların tahmini olarak en azından yarısında eğriliğin artmasına engel olamıyor. Korseden beklenen en iyi başarı, eğriliğin tespit edildiği derecede kalıp daha fazla ilerlemesinin ve cerrahi sınıra erişmesinin engellenmesi. Korse tedavisinin başarılı olabilmesi için şunlar gerekiyor: • Hasta hala büyürken konulan erken teşhis (Kız çocuklarında adet görmeden önce tespit edilen eğrilikler). • Hafif ve orta dereceli skolyoz (20 ila 40 derece arası eğrilikler). • Ortopedik cerrah tarafından düzenli muayene. • Hastaya uygun yapılmış bir korse. • Uyumlu bir hasta ve destekleyici bir aile. • Egzersiz, dans eğitimi ve atletizmi içeren normal aktivitelere devam edilmesi ve doktor gözetiminde olmak şartıyla bu aktiviteler sırasında korseye ara verilmesi. • Korsenin günde en az 20-23 saat kullanılması. CERRAHİ YÖNTEM: Büyüme ça-

ğındaki bir kişi, gittikçe artan bir omurga deformitesine sahipse bu deformiteyi düzeltmek ve daha da artmasını engellemek için cerrahi tedavi gerekli. Büyümekte olan çocuklarda cerrahi tedavi gerektirecek eğriliklerin şiddeti 40 derece ve üzeri olarak belirtiliyor. Büyümesini tamamlamış kişilerde ise cerrahi kararı torasik (sırt bölgesi) eğrilikler için 45-50 derece üzeri ve lomber (bel bölgesi) eğrilikler için 40 derece üzerinde veriliyor. Ancak, eğrilik şiddeti dışında ameliyat kararını etkiyebilecek birçok faktör olabiliyor: Etkilenen bölgenin omurganın neresi olduğu. • Skolyozun derecesi. • Artmış veya azalmış kifozun varlığı. • Ağrı (adölesanlarda nadir, erişkinlerde daha sık). • Kalan büyüme potansiyeli. • Hastanın dengesi. • Kişisel faktörler.

Cerrahi türleri nelerdir? Büyümesini tamamlamak üzere olan veya tamamlamış çocuklarda en sık yapılan cerrahi işlem enstrümentasyon, düzeltme ve kemik greftiyle yapılan posterior füzyondur. “Enstrümentasyon” sözcüğü düzeltilmiş omurgayı füzyon kaynayana kadar mümkün olduğunca normal bir dizilimde tutmak üzere kullanılan metal çubuklar, çengeller, teller ve vidalar için kullanılıyor. Halen büyüyen (genellikle 10 yaş altı) çocuklarda ise füzyon işlemi boy büyümesi, akciğer gelişimi ve omur gelişimini ciddi etkileyebileceği için füzyon işleminden mümkün olduğunca kaçınılıyor. Küçük çocuklarda füzyonsuz alternatifler (büyüyen çubuklar gibi) tercih ediliyor. Cerrahinin amacı güvenli olarak mümkün olabilen en fazla düzeltme yapılarak omurgayı bu şekilde dondurmak. Her cerrahinin beraberinde getirdiği riskler bulunuyor. Bu konuları ortopedik cerrah ile konuşmak gerekiyor.

ETBİR I KIRMIZI 63


OTOMOTİV

Volkswagen Caravelle BlueMotion Teknolojisi ile şimdi daha çevreci ve tasarruflu

Çevreci ve verimli sürüş dinamiklerinin yanısıra, 100 km’de ortalama 6,8 lt yakıt tüketimi değeriyle öne çıkan Caravelle BlueMotion, 71 bin 245 TL’lik anahtar teslim fiyatla alınabiliyor.

V

olkswagen Ticari Araç’ın sınıf lideri modeli Caravelle, BlueMotion Teknolojisi’ne sahip motoruyla çok daha iddialı konuma geldi. Volkswagen’in geliştirdiği BlueMotion teknolojisinin karakteristik özellikleri olan motor, şanzıman, aerodinamik donanımlar ve lastikler arasındaki mükemmel uyum, sürüş keyfini etkilemeksizin yakıt tüketimini ve kirlilik düzeyini en aza indiriyor. BlueMotion teknolojisi ve Start-Stop Sistemi’yle çevreyi koruyan Caravelle, Fren Enerjisi Geri Kazanım Sistemi, tekerlek spoileri gibi teknolojik ve aerodinamik donanımlarıyla düşük yakıt tüketimini garanti ediyor. 2 litrelik TDI motoruyla 115 PS güç üreten ve 100 km’de ortalama 6.8 lt yakıt tüketim değeriyle dikkat çeken Caravelle BlueMotion, 71 bin 245 TL anahtar teslim fiyatla alınabiliyor.

64 ETBİR I KIRMIZI


Sadece Start-stop sistemiyle yüzde 5’lik tasarruf

Aerodinamik tekerlek spoileri ve düşük dirençli lastikler

Caravelle BlueMotion’da yer alan Start-stop sistemi, kırmızı ışıkta ya da trafikteki duraklamalar sırasında motorun çalışmasını durdurarak, yakıt tüketimini ve CO₂ emisyonunu azaltıyor. Yakıt tüketim değerini normal kullanıma oranla yüzde 5 oranında azaltan Start-stop sistemi devreye girdiğinde radyo, klima ve aydınlatmalar çalışmaya devam ediyor. Sistem yalnızca, motor soğukken, manevra yaparken ya da geri giderken, frenleme ya da direksiyon desteği gerektiğinde, hızlı, yüksek ısıtma, soğutma veya fan çıkışı sırasında veya römork çekerken devre dışı kalıyor. Volkswagen tarafından sürekli geliştirilen BlueMotion Teknoloji özelliği; sürüş konforu ve çevresel uyumluluğun akıllı ve son derece verimli bir birleşimini temsil ediyor. BlueMotion Teknoloji’ye, çok düşük yakıt tüketimi ve kirlilik düzeyleri sağlanmakla birlikte, herhangi bir sınırlama olmadan araç sürüşü yapılabiliyor.

BlueMotion Teknolojisi’ne sahip Caravelle’de sunulan bir diğer iyileştirme ise aerodinamik olarak yapılmış. Sürüş sırasında havanın tekerleklerin etrafından akmasını sağlayan spoiler hava direncini azaltarak yakıt tüketiminin düşürülmesine yardımcı oluyor. Yakıt tütekiminde çok önemli bir etkisi olan lastiklerin yuvarlanma direnci de BlueMotion Technology’li Caravelle’lerde düşünülmüş; standart olarak düşük yuvarlanma dirençli lastiklerle donatılan Caravelle, doğru lastik basıncı ayarlandığında düşük yuvarlanma direncine sahip bu lastikler sayesinde yakıt tüketim değerini düşürüyor.

Frenleme sırasında enerji geri kazanılıyor En verimli ve çevre dostu yöntemlerden biri olan Fren Enerjisi Geri Kazanım Sistemi, sürücünün ayağını gaz pedalından çekmesi ya da frene basması anında, alternatörün voltajı artırarak akünün şarjına yönlendirmesi temeline dayanıyor. Böylece akü, her zaman en uygun şarj konumunda bulunuyor ve alternatör voltajının sabit hızda giderken azaltılmasıyla yakıt tüketim değerini düşürmeye yardımcı oluyor.

ETBİR I KIRMIZI 65


SEKTÖRÜN ETKİNLİK TAKVİMİ

GIDA FUAR ve ETKİNLİKLERİ EYLÜL 2013

Bilgi için: Gıda Mühendisleri Odası Genel Merkezi

23 – 26 Eylül

E.mail: kongre@gidamuhendisligikongresi.org,

16th APRC, Istanbul 2013.

Tel: (312) 418 2826, Faks: (312) 418 2843 Web: www.gidamuhendisligikongresi.org,

İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı, İstanbul

12 – 14 Kasım

Asya-Pasifik Perakende Kongre ve Fuarı

TGDF Gıda Kongresi 2013 - “Yüzüncü Yıla 10 Kala”

Bilgi için: Web: www.aprece2013.org

Sueno Otel Side, Antalya

EKİM 2013 1 - 5 Ekim BURSA 6. ULUSLARARASI HAYVANCILIK VE EKİPMANLARI FUARI Tüyap Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi, Bursa Bilgi için: Tel: (224) 211 50 81 - 89 E.mail: tuyapbursa@tuyap.com.tr

Bilgi için: Ali Reşat Yılmazbilen. COMART Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. Tel: (312) 284 7778, Faks: (312) 284 7779, E.mail: aliresat@comart.com.tr, Web: www.gidakongresi.com

ARALIK 2013 4 – 7 Aralık Growtech Eurasia 2013,

10 Ekim TÜGİS Dünya Gıda Günü İstanbul Grand Cevahir Kongre Merkezi, İstanbul Bilgi için: TÜGİS, Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sen. Tel: (212) 251 3480-81, Faks: (212) 251 3482,

13. Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı Antalya Expo Center, Antalya Bilgi için: NTSR Fuar ve Gösteri Hizmetleri A.Ş. Tel: (216) 425 6300, Faks: (216) 425 6302,

E.mail: gidaisverenleri@gmail.com, Web: www.tugis.org

E.mail: info@ntsr.com.tr, Web: www.ntsr.com.tr, www. growtech.com.tr

24 – 26 Ekim

OCAK 2014

2. Uluslararası “Adriyatik’ten Kafkaslar’a Geleneksel Gıdalar” Sempozyumu Ohrid – Struga, Makedonya Bilgi için: E.mail: traditionalfoods2013@nku.edu.tr,

28 – 30 Ocak “International Production & Processing Expo, IPPE”

Web:http://traditionalfoods2013.nku.edu.tr/

Georgia World Congress Center. Atlanta, GA, ABD

24-26 Ekim

Bilgi için: E.mail: afia@afia.org, Web: www.ippexpo.org

Türkiye II. Organik Hayvancılık Kongresi Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi Bursa Bilgi: www.organikhayvancilik.org Doç. Dr. Şule TURHAN

Uluslar arası Et Fuarı, IME; Uluslar arası Tavukçuluk Fuarı, USPOULTRY; Uluslar arası Yem Fuarı, IFE

ŞUBAT 2014

Tel : 224.294 15 94

13 – 16 Şubat

organikhk@uludag.edu.tr

KET 2014 Kırmızı Et Üretimi, Teknolojileri ve Donanımları Fuarı

KASIM 2013 7 – 9 Kasım 8. Gıda Mühendisliği Kongresi Başkent Öğretmenevi, Ankara

66 ETBİR I KIRMIZI

TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece, İstanbul Bilgi için: Ece Çağlar-Burak Gürses Tel: (212) 867 1225- 1296, Faks: (212) 886 6737 Web: www.kirmizietfuari.com


67


68


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.