Temmuz - Ağustos - Eylül 2021 / 13
Türkçe Versiyon
tbmag.co.uk
#GüvendeKal #StaySafe
TurkishBritish
Scan the QR code for English version
Türk ve İngiliz iş insanlarının dergisi
Brexit’in son açmazı; Kuzey İrlanda Protokolü
BUSINESS
Pandemi gölgesinde Birleşik Krallık inşaat sektörü
TEKNOLOJİ
ŞEHİR VE YAŞAM Big Ben’in sessizliği ne zaman son bulacak?
Virgin Galactic’ten, ilk turistik uzay seyahati
Türk Şirketlerin Yeni Adresi; İngiltere / Londra
Türkiye’nin teknoloji unicornları E-ticaret, istihdam açığıyla birlikte büyüyor
829006 9
Pandemi Sonrası İş Dünyası
772633
POST PANDEMİ
365 Günlük Sanat Maratonu
ISSN 2633-8297
HABERLER
• Covid-19 etkisinde 30 yıl geriye giden DÜNYA TURİZMİNİN UMUDU AŞILAMA
• İngiltere’de MORTGAGE ile ev alma
• Aşılamayı ilerleten İNGİLTERE, kısıtlamaları kaldırmaya hazırlanıyor
• Şehrin yanıbaşında, doğanın içinde; MERSEA ADASI #TurkishBritishMag
RELATED MARKETING CLOUD (RMC) HELPS YOU TO UNDERSTAND YOUR CUSTOMERS BETTER AND CREATE UNIQUE, CROSS CHANNEL EXPERIENCES IN REAL TIME.
www.tbmag.co.uk
3
DERGİDE BU AY 66 I TEKNOLOJİ
16
• Türkiye’nin teknoloji firmaları birbiri ardına unicornlar çıkarıyor • Digital Oyun’da yeni unicorn, Dream Games • Oyun Şirketi Hungri Games 1,1 milyon dolar yatırım aldı • Getir, yatırım almaya devam ediyor • E-ticaret, istihdam açığıyla birlikte büyüyor
08 I HABERLER • Hepsiburada, NASDAQ borsasında işlem gören ilk Türk şirketi oldu
• Küresel aşı dağıtımı sekteye uğradı
• Lily Mae Home Care girişimcileri davet ediyor
• İngiltere’deki ilk siyahi kadın polis memuru 83 yaşında yaşamını yitirdi
• İngiltere’de MORTGAGE ile ev alma
• Stellantis, elektrikli araçların seri üretimi için Avrupa’nın ilk fabrikasını İngiltere’de açıyor • AB İklim Yasası Kabul Edildi
16 I DOSYA
• Pandemi sonrasında İş Dünyası Pandemi iş dünyasında, tüketici tercihlerinde, yaşama ve çalışma şeklimizde kalıcı değişikliklere neden oldu.
• Pandemi gölgesinde Birleşik Krallık inşaat sektörü
• Hadi’de aynı anda bir milyon kişi yarışabilecek
70 I İNCELEME
• Simit Ekonomisi / DOUGHNUT ECONOMICS
• Kamu borçlarında önümüzdeki iki yıla dikkat!
28
• Türk Şirketlerin Yeni Adresi; İngiltere / Londra • Tek kişilik marka yaratma serüveni • Şirketlerin gündeminde “çalışan riski” ilk sırada • Pandemide değişen tüketici davranışları kalıcı hale geliyor
• AB ile kara sınırı oluşturan Kuzey İrlanda Brexit’in son açmazı • Covid-19 etkisinde 30 yıl geriye giden DÜNYA TURİZMİNİN UMUDU AŞILAMA • Aşılamayı ilerleten İngiltere, kısıtlamaları kaldırmaya hazırlanıyor Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
72 I GİRİŞİMCİ
• Ballonet Socks çorapları dünyayı geziyor
74 I ŞEHİR ve YAŞAM
24 I GÜNDEM
4
• casusluk yan yana yürüyor • 2021’de, DDoS saldırıları rekora koşuyor
38 I BUSINESS
• Plastik atık ithalatı yasağında yeni düzenleme
• Virgin Galactic, ilk turistik uzay seyahatini gerçekleştirdi
• Siber suç ile siber
74
• Big Ben’in sessizliği ne zaman son bulacak? • Günlük sanat maratonu • Moskova Gallery Fine Art’ta Ahmet Yiğider ”Intellect” sergisi • Şehrin yanıbaşında, doğanın içinde; Mersea Adası
/ EDİTÖRDEN
Değerli okurlar, ‘Yaz hiç gelmeyecek galiba’ dedirten bir Temmuz ayında, yaz sayımızla karşınızdayız. Geçen son çeyrek, koronavirüs çerçevesinden baktığımızda aşılamalarla oldukça yol alınan bir dönem olarak gerçekleşti. Yetişkin nüfusun neredeyse tamamının aşılanmasını tamamlayan Birleşik Krallık önümüzdeki günlerde 16 aydır devam eden kısıtlamaları tamamen kaldırmaya hazırlanıyor. Hatta 19 Temmuz gününü özgürlük günü olarak kutlama yönünde eğilimler de kulağa geliyor. Ancak uzmanların ve Hükümet’in, bu açılımın yeniden kapanmaya yol açmayacağı, yani salgının yeniden artışa geçmeyeceği anlamına gelmediği yönündeki uyarılarına dikkat etmek gerekiyor. İngiltere bu açılmayı, aşılamaya borçlu. Bundan sonrasında vaka sayıları yeniden artsa da aşılama sayesinde hastaneye başvuru ve ölümlerin büyük ölçüde önüne geçildiğine inanılıyor. 15 ay boyunca eve kapanan halka verdiği çeşitli desteklerle ekonomiyi ayakta tutmaya çalışan Hükümet, dört aşamalı açılma modeliyle tekrar bu riske girmeden koronavirüs kısıtlamaları dönemini kapatmak istiyor. Bu kadar uzun süre eve kapandıktan sonra yazın gelmesiyle tatil için Türkiye’yi tercih eden İngilizler ve tabii Birleşik Krallık’ta yaşayan Türkler için seyahat kısıtlamalarının devam etmesi önemli bir mesele. Türkiye, 14 Temmuz’daki değerledirmede de kırmızı listeden çıkarılmadı. Bu, Türkiye’ye gidenlerin ülkeye geri dönüşte on gün otel karantinasında kalacak olması demek. İngilizlerin seyahatini, Türkiye’ninse turizmini olumsuz etkileyen bu durumun Ağustos’ta değişmesi beklense de Antalya’dan gelen yayılım haberleri durumun pek de öyle olmayacağını gösteriyor. Bir süre aşı sıkıntısı yaşansa da son aylarda Türkiye’de de aşılamada önemli bir mesafe alındı. Umarız ki bu yaz, Covid-19 ile geçen son yaz olur. Bir buçuk yıldır devam eden pandemi sürecinde yavaşlayan ekonominin toparlanma süreciyle ilgili beklentiler ve öngörülere dair ipuçlarını derlediğimiz dosyamızda, post-pandemi olarak adlandırılan yeni dönemde işdünyası ve piyasalara dair verileri değerlendirdik. Bu sürede çalışma hayatıyla ilgili artık geri dönüşü olmayacak gibi görünen yeni alışkanlıklar da edinildi. Evden çalışmadan, online toplantılara kadar çeşitli değişimler, bundan sonra da hayatı kolaylaştırıcı rol oynamaya devam edecekler. Ekonominin önemli yapıtaşlarından biri pek çok ülkede olduğu gibi İngiltere’de de inşaat sektörü. Yapılan pek çok yeni konut projesi ülkenin konut açığını kapatmaya çalışırken, pandemi dönemindeki damga vergisi indirimi ve devletin konut edindirme yardımlarıyla ev satışları hız kesmeden devam ediyor. Konut alımının en önemli bileşeni olan Mortgage konusundaki röportajımızın, ilgililer için aydınlatıcı olacağını umuyoruz. Dergimizde bu gündemle birlikte, İngiltere’nin sıcak gündemindeki Brexit sonrası dönemin devam eden ticaret anlaşmalarıyla ilgili sorunlarından olan Kuzey İrlanda Protokolü’nü inceledik. Haziran ayındaki G7 Zirvesi’nde de gündeme gelen Kuzey İrlanda konusunda, AB’nin hassas olduğu gümrük geçişi uygulaması sonbahara ertelendi. İş dünyasının en çok dikkat çeken faaliyetleri artık genelde teknoloji ve teknolojiye dair yatırımlar olarak ilerlerken, bu sayıda da çeşitli firma haberlerindeki benzer gelişmeleri ve yaşamımızı renklendiren pek çok konuyu ele aldık. Keyifle okuyacağınız bir sayı olması ümidiyle, kısıtlamasız, sağlıklı, güzel bir yaz geçirmenizi gönülden diliyoruz. Esen kalın,
Sokak çiçeleri @aylatorun
Dr. Ayla Torun Genel Yayın Yönetmeni www.tbmag.co.uk
5
Birleşik Krallık’ta Türkçe konuşan toplumun iş ve yaşam dergisi “Turkish British” İngiltere’deki Türk girişimci iş insanlarının görünürlüklerine katkı sunuyor ve iki ülke arasındaki ekonomik köprüyü güçlendiriyoruz.
İngiltere için: Yıllık Abonelik: £60 Türkiye için Yıllık Abonelik:
•
Mayıs 2019’da yayın hayatına başlayan dergi hem Türkçe konuşan toplumu, hem de entegre olduğu diğer toplulukları hedef kitlesinde bulunduruyor.
•
Türkçe ve İngilizce olarak 2 ayrı dilde yayınlanıyor. 2 ayda bir yayınlanan dergi, ingilizce olrak basılıyor ve dağıtımı yapılıyor. İsteyenler QR kod sistemi ile Türkçe versiyonunu ulaşabiliyor.
•
Kısa sürede aylık ortalama 50 binin üzerinde tekil ziyaretçiye, 200 binin üzerinde sayfa gösterimine ulaşan derginin dijital platformu, her geçen gün okuyucu sayısını arttırmaya devam ediyor.
•
Derginin her ay ücretsiz evinize veya işyerinize ulaşması için 2020’den itibaren abonelik sitemini açıyoruz. Abone olmak için aşağıdaki veya web sitemizdeki formu doldurarak bize ulaştırabilirsiniz.
120₺
Abenelikleri web sitemizden yapabilirsiniz. www.tbmag.co.uk I @: hello@tbmag.co.uk
Temmuz - Ağustos - Eylül 2021 / 13
Türkçe Versiyon
Yayıncı
tbmag.co.uk
Doruk Ltd UK AFS Comms & Media
#GüvendeKal #StaySafe
TurkishBritish
Scan the QR code for English version
Türk ve İngiliz iş insanlarının dergisi
Brexit’in son açmazı; Kuzey İrlanda Protokolü
Pandemi gölgesinde Birleşik Krallık inşaat sektörü
BUSINESS
TEKNOLOJİ
ŞEHİR VE YAŞAM
Türk Şirketlerin Yeni Adresi; İngiltere / Londra
Türkiye’nin teknoloji unicornları E-ticaret, istihdam açığıyla birlikte büyüyor
Big Ben’in sessizliği ne zaman son bulacak?
Virgin Galactic’ten, ilk turistik uzay seyahati
829006
Dr. Ayla Torun
Yayın Direktörü
9
Pandemi sonrası İş Dünyası
Genel Yayın Yönetmeni
365 Günlük Sanat Maratonu
ISSN 2633-8297
POST PANDEMİ
772633
HABERLER
Fevzi Kemal Torun
Haber Koordinatörü Editörler • İngiltere’de MORTGAGE ile ev alma
• Aşılamayı ilerleten İNGİLTERE, kısıtlamaları kaldırmaya hazırlanıyor
• Şehrin yanıbaşında, doğanın içinde; MERSEA ADASI
Ebru Atlan Tecirlioğlu Ö. Naz Çelik (Stajer) Elif Davas (Stajer)
#TurkishBritishMag
editor@tbmag.co.uk
2021/01 Sayı: 13_TR ISSN 2633-8297
+44 74 7117 9662 +44 74 9322 9001 +90 535 711 41 37 tbmag.co.uk I contact@tbmag.co.uk tbmag.co.uk
6
Çevrimenler
Reklam Danışmanları
Taylan Durmuş Ö. Naz Çelik Elif Davas
Devlet Yazgan Nil Aksoy
advertising@tbmag.co.uk
/turkishbritishmag/
Fevzi Kemal Torun ©freepik.com @pexels.com @unsplash.com ©freepik
Sıla Türkpençesi
Haydons Road, 240c, SW19 8TT,London, UK
Hukuk Danışmanları Hakan Lamper Ecem Gündüz Umut Gündüz
Tasarım ve Uygulama
AFS Communication contact@afscomms.com
www.afscomms.com
Kapak
Reklam Koordinatörü
Turkish British Magazine
Armağan Dergin Barış Çimen Doruktan Türker Gülistan Ertik Özgür Akıncı Mine Ovacık
Fotoğraflar
Kevser Devecioğlu
• Covid-19 etkisinde 30 yıl geriye giden DÜNYA TURİZMİNİN UMUDU AŞILAMA
Katkıda Bulunanlar
/turkishbritishmag/
Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
© Turkish British Magazine, Doruk Ltd. tarafından Birlieşik Krallık’ta 2 dilde hazırlanmakta ve yayınlanmaktadır. Dergi’nin Tükçe versiyonu online, İngilizce versiyonu hem online hem de baskılıdır. Dergi UK yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Turkish British Magazine’in isim ve yayın hakkı Doruk Ltd.’ye aittir. Turkish British Magazine’de yayımlanan yazı, fotoğraf, karikatür ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. İmzalı yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.
/turkishbritishmag/
/turkishbritishmag/
HABERLER
Hepsiburada, NASDAQ borsasında işlem gören ilk Türk şirketi oldu
Plastik atık ithalatı yasağında yeni düzenleme
20 yılı aşkın süredir Türkiye’de faaliyet gösteren Hepsiburada.com, dünya teknoloji devlerinin işlem gördüğü ABD’nin NASDAQ Borsası’nda halka arz edildi.
Türkiye’de Mayıs ayında getirilen polietilen atık ithalatı yasağı, sıkı denetim koşulu ve bazı değişikliklerle kaldırılıyor.
H
T
epsiburada geçtiğimiz günlerde, NASDAQ borsasında HEPS kısaltması ile işlem görmeye başladı. Haziran ayında 56,740,000 adet B Grubu hisse senedini halka arz etmek için Amerikan Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) kayıt beyannamesini sunana Hepsiburada, hisselerinin halka arzı için yatırımcı görüşmelerini başlattı. Hanzade Doğan tarafından 2000 yılında, Türkiye’nin dijital dönüşümüne öncülük etme vizyonuyla kurulan Hepsiburada, halka arz sürecinin tamamlanmasıyla, NASDAQ borsasında işlem gören ilk Türk şirketi oldu. Halka arzın tamamlandığını bir mesajla duyuran Hanzade Doğan, “İstanbul’da küçük bir dairedeki lansmanımızdan bu yana geçen yaklaşık yirmi yılda başardığımız her şeyle daha fazla gurur duyamazdım. İlk günden itibaren vizyonumuz Türkiye’de ticaretin dijitalleşmesine öncülük etmekti” diyerek, bu halka arzın bu heyecan verici yolculuğun yeni bir bölümünün henüz başlangıcı olduğunu söyledi. Kuruluşundan bu yana tedarikçileri olan tüccarlara, Hepsiburada’ya güvenen müşterilerine, iş ortakları ve çalışma arkadaşlarına teşekkür eden Doğan; “Yeni hissedarlarımıza ve yatırımcılarımıza hoş geldiniz demek istiyorum, vizyonumuza inandığınız için teşekkür ederiz. Tüm paydaşlar ve toplum için değer yaratma taahhüdümüz derin, kalıcı ve samimidir” dedi.
8
Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
ürkiye, 18 Mayıs 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan bir düzenlemeyle “etilen polimer” grubundaki plastik ambalajların ithalatını yasaklamıştı. 2021’in ilk 4 ayında ithalatta 2020’nin aynı dönemine kıyasla görülen %135 artışın ardından çevre örgütlerinin de tepkisiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda, etilen polimer grubunun ithalatının tamamen yasaklanması kararlaştırılmıştı. Bu, 2020’de ithal edilen plastik atıkların neredeyse %74’ünün 2021’de Türkiye’ye girememesi anlamına geliyordu. BBC’nin bir haberinde Birleşik Krallık’ın Türkiye’ye geçtiğimiz yıl 160 bin tondan fazla plastik atık gönderdiği belirtilirken, Türkiye’nin 2020’de Avrupa’dan yaklaşık 660 bin ton plastik atık ithal ettiği ifade edilmişti. Ancak plastik sektörü temsilcileri, yasağın önemli bir plastik ham madde ihracatçısı olan Türkiye’de plastik üreticilerinin işini zorlaştırdığını söylerken, PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu yasaklamayı “çöpün ülkeye girişini engelleyelim derken ihtiyaç duyduğumuz hammaddenin ithalatını da yasakladık” şeklinde yorumlamıştı. Greenpeace Akdeniz ise Türkiye’de 4 milyon ton plastik ambalaj üretildiğini ve bunun geri dönüşüm endüstrisi için yeterli ham mad-
deyi sağladığını savunuyor. Fakat uzmanlar, Türkiye’deki evsel atıkları toplarken plastiklerin ayrıştırılmamasının daha yüksek maliyetler doğurduğunu ve bunun Türkiye’de plastik hurdaya ihtiyaç duyan şirketlerin ithal atıkları tercih etmesini beraberinde getirdiğini söylüyor.
Yeni düzenleme neler içeriyor? Yasağın kalkmasını öngören yeni düzenleme sıkı denetimler öneriyor. 1350 geri dönüşüm firmasının tüm lisanslarının yeniden gözden geçirilmesi ve bu sayede atık ithal eden firma sayısının azaltılması; İthalat oranının kırma makinesi kapasitesiyle değil, daha büyük yatırım gerektiren ısıl işlem kapasitesiyle ölçülmesi gibi değişikliklerle ithalatın azaltılması; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Mobil Atık Takip Sistemi’ne plastik atıkların da dâhil edilmesi ve ülkeye giren ithal atıkların takibinin yapılması hedefleniyor.
İngiltere’deki ilk siyahi kadın polis memuru 83 yaşında yaşamını yitirdi İngiltere’deki ilk siyah kadın polis memuru ve Metropolitan Polisi Sislin Fay Allen, Jamaika’daki evinde 83 yaşında öldü.
S
islin Fay Allen, Croydon’s Queens Hastanesinde hemşire olarak çalıştıktan sonra, ilk siyahi erkek memurun işe alınmasından sadece bir yıl sonra, 1968’de Metropolitan Polis Teşkilatına katıldı. Peel House’da eğitim gören Allen’in ilk görev yeri evi ve ailesinin bulunduğu Croydon’daydı. Croydon’da bir yıl geçirdikten sonra, Scotland Yard’daki Kayıp Kişiler Bürosuna gönderildi. Daha sonra Norbury polis karakoluna transfer edildi. Allen, geçen yıl Sky News’e verdiği demeçte, “Mezuniyetimdeyken paparazziler oradaydı. Fotoğraf çekmeye çalışıyorlardı, beni rahatsız etmeye çalışıyorlardı ve ben kaçarken düşmemeye çalıştığımı ve neredeyse bacağımı kırmak üzere olduğumu hatırlıyorum” demişti. Polislik kariyerine Jamaika’da devam etmeden önce MET’te dört yıl görev yapan Allen o günlere dair anılarını; “İnsanlar yanıma gelirdi, bazıları beni tebrik ederdi ve bir zenci görmenin hoş olduğunu söylerdi, bazılarıysa öyle olmadığını düşünürdü” sözleriyle anlatmıştı.
www.tbmag.co.uk
9
HABERLER
Virgin Galactic, ilk turistik uzay seyahatini gerçekleştirdi
Virgin Galactic’in uzaya seyahat turları, firmanın sahibi Richard Branson’ın katılımıyla başladı. Virgin Galactic’in 11 Temmuz’da gerçekleştirdiği ilk uzay seyahatinde, uzayın başladığı nokta olarak kabul edilen yerden 100 kilometre yüksekliğe kadar ulaşıldı.
U
çuşu gerçekleştiren tek roket motorlu kanatlı uzay aracı Unity-2, ABD’nin New Mexico eyaletinden uzaya uçtu ve yine New Mexico’da yere indi. Yaklaşık 90 dakika süren uçuş canlı yayınla izlenebildi. Dört yolcu ve iki pilotla yapılan bu uçuş, 2022’deki ticari seyahatler öncesi tam mürettebatlı ilk uçuş olma özelliğini taşıyor. Branson test uçuşunun ardından, uzay aracının 2022’deki ticari uçuşlara başlamadan önce en az iki test uçuşu daha yapacağını belitti. Firma, sadece uzayın sınırına kadar çıkıp dünyayı görmeyi sağlayacak olan “sub-orbital” yani yöründe altı olarak adlandırılan, kısa mesafeli uzay turları ile ilgileniyor.
Yolcular şimdiden hazır Rekreasyon amaçlı uzay yolculuğu olarak ifade edilen uzay turizmi orbital - yörünge ve sub-orbital - yörünge altı şeklinde sınıflandırılıyor. Kısa mesafeli turistik uçuşlara yakında başlayacak olan diğer bir firma ise Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un sahibi olduğu Blue Origin. Ayrıca Ay ve Mars’a yolculuk için çalışmalar yürüten SpaceX, Yusaku Maezawa gibi firmalar da bulunuyor. Uzay sehayati için şimdiye kadar 700 kişi rezervasyon yaptırdı. Bunların arasında Tom Hanks, Justin Bieber, Lady Gaga gibi ünlü isimler bulunuyor. Yolculuğunun fiyatı 250 bin dolardan başlıyor. 10 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
/ SAĞLIKLI BESLENME
Güvenli sağlık hizmetleri için
B Planı
“Sınırsız” sağlık hizmeti sunuyoruz...
Dünyanın her yerinden hastaları, farklı ülkelerdeki en doğru doktorlarla buluşturuyor, sağlık kuruluşlarının hedef pazarlarındaki tüm iletişim çalışmalarını yürütüyoruz.
Türkiye’den ve dünyadan sağlık kurumları ve doktorlar için; medikal turizm hizmetleri, sağlık iletişimi ve dijital sağlık pazarlaması çözümleri ile yanınızdayız...
www.tbmag.co.uk 11
HABERLER
Stellantis, elektrikli araçların seri üretimi için Avrupa’nın ilk fabrikasını İngiltere’de açıyor Hollandalı otomotiv şirketi Stellantis, İngiltere’de elektrikli ticari araçların üretimi için 100 milyon sterlinlik yatırım yapacağını duyurdu.
V
auxhall Ellesmere Limanı sahibi Stellantis, ülkenin kuzeyindeki Ellesmere Port tesislerinde 100 milyon sterlinlik (138,6 milyon dolar) elektrikli araç yatırımı yapacağını duyurdu. Ellesmere Limanı, şirket bünyesindeki Vauxhall, Peugeot ve Citroen markalarının ticari araçlarını yalnızca pilli elektrikli model olarak üretecek ilk Stellantis tesisi olacak. Bu atılımın, Birleşik Krallık hükümetinin 2030’dan
itibaren benzinli ve dizel motorlu araç satışının durdurulması kararına entegre olarak gerçekleştirildiği ifade ediliyor. Plan kapsamında ülkede 1.000 kişiye istihdam sağlanacağı kaydedilen açıklamada, söz konusu tesiste Vauxhalli, Opel, Peugeot ve Citroen markaları için yeni elektrikli otomobil modelleri üretimi yapılmasının planlandığı aktarıldı. Tüm elektrikli kamyonetlerin üretimine 2022’de başlanılmasının planlandığı belirtildi. Ayrıca, 8 Temmuz’da yapılan sunumla Elektrifikasyon Stratejisini açıklayan Stellantis Grup CEO’su Carlos Tavares, 2025’e kadar Elektrifikasyon ve Yazılıma yapacakları 30 milyar Euro yatırımla, günlük yaşama kusursuz bir şekilde uyan performans, yetenek, stil, konfor ve elektrikli menzile sahip ikonik araçlar sunacaklarını açıkladı. Tavares, “Bugün ortaya koyduğumuz strateji, pazara doğru zamanda ulaşmak için doğru teknolojiye doğru miktarda yatırım yaparak Stellantis’in hareket özgürlüğünü en verimli, uygun maliyetli ve sürdürülebilir şekilde güçlendirmesini sağlıyor” dedi. Stellantis, 2030 yılına kadar Avrupa’daki satışların %70’inden fazlasını ve Amerika Birleşik Devletleri’ndekilerin ise %40’ından fazlasının düşük emisyonlu araçlardan (LEV) oluşmasını hedefleyerek pazar lideri olmayı planlıyor. Grubun 14 markasının tümü, tam elektrikli araçlarla sınıfının en iyisini sunmaya kararlı olduğunu ifade ediyor.
12 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
www.tbmag.co.uk 13
HABERLER
AB İklim Yasası Kabul Edildi
Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar iklime zararsız olma hedefini yasal olarak bağlayıcı hale getirecek AB İklim Yasası kabul edildi. Yasa ile 2030 yılına kadar 1990’daki sera gazı emisyonları seviyesinin en az % 55 altına düşürülmesi hedefleniyor.
Y
eni AB İklim Yasası, AB’nin 2030 emisyon azaltma hedefini %40’tan en az %55’e yükseltiyor. Bu hedefin, yeni karbon yutaklarının katkısıyla %57’ye de yükselmesi mümkün. Parlamento, Nisan ayında üye devletlerle gayri resmi olarak kabul edilen İklim Yasası’nı 203’e karşı 442 oyla ve 51 çekimser oyla onayladı. Yasa, Avrupa Yeşil Anlaşması’nın 2050 yılına kadar AB iklim tarafsızlığına yönelik siyasi taahhüdünü bağlayıcı bir yükümlülüğe dönüştürüyor. Ayrıca, Avrupa vatandaşlarına ve işletmelere bu geçişi planlamak için ihtiyaç duydukları yasal dayanağı ve öngörülebilirliği sağlıyor. AB 2050’den sonra ise negatif emisyonları hedefleyecek. Avrupa Parlamentosu, AB iklim mevzuatı düzenlemesinde önemli bir rol oynayarak, 28 Kasım 2019’da bir iklim acil durumu ilan etmişti.
2040 hedefine hazırlık Komisyon, Paris Anlaşması’nda öngörülen 2023’teki ilk küresel incelemeden en geç altı ay sonra 2040 hedefi için bir teklif sunacak. Parlamentonun önerisine uygun olarak Komisyon, AB’nin Anlaşma kapsamındaki taah14 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
hütlerini tehlikeye atmadan 2050 yılına kadar AB’nin salabileceği tahmin edilen maksimum sera gazı emisyonu miktarını yayınlayacak. Bu tahmin, AB’nin revize edilmiş 2040 hedefini tanımlama kriterlerinden biri olacak. Komisyon, 30 Eylül 2023’e kadar ve daha sonra her beş yılda bir, AB’nin 2050 yılına kadar iklim nötr olma hedefine yönelik ulusal önlemlerin tutarlılığının yanı sıra tüm AB ülkeleri tarafından kaydedilen toplu ilerlemeyi değerlendirecek.
Avrupa İklim Değişikliği Bilimsel Danışma Kurulu Bağımsız bilimsel tavsiyenin önemi göz önünde bulundurularak ve Parlamento’nun önerisi doğrultusunda ilerlemeyi izlemek üzere bir İklim Değişikliği Avrupa Bilimsel Danışma Kurulu kurulacak. Parlamento raportörü Jytte Guteland AB’nin nihayet bir iklim yasası olduğu için gurur duyduğunu belirterek; “Komisyonla yaptığımız anlaşmaya göre, 2030 yılına kadar en az %55’lik bir net emisyon azaltım hedefi teyit ettik. Daha da ileri gitmeyi tercih ederdim ama bu büyük bir fark yaratacak bilime dayalı iyi bir anlaşma. AB şimdi önümüzdeki on yılda emisyonları önceki otuz yılın toplamından daha fazla azaltmak ve daha fazla ülkeye adım atması için ilham verebilecek yeni ve daha iddialı hedeflerimiz var” dedi.
istanbul/london
Stratejik Planlama, İş Geliştirme ve Pazarlama
Birleşik Krallık'ta iş yapmayı konuşalım... İşletmenizin uluslararası pazarlara açılmasına yardımcı oluyoruz... Ocak 2021 de başlayacak Brexit ile 68 Milyonluk ülkede Türkiye firmaları için büyük fırsatlar doğuyor. Bugün İletişime Geçin...
afscomms / afişiletişim
Dünyaya Bağlan
afscomms.com
www.tbmag.co.uk 15
+90 535 711 41 37 / +44 74 7117 9662 / contact@afscomms.com
Pandemi sonrası
İŞ DÜNYASI 16 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
POST PANDEMİ
DOSYA
/ POST PANDEMİ Aşılamanın hızlanmasıyla birlikte kısıtlamaların aşamalı olarak sona erdiği bir döneme girsek de artık iş dünyasında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Pandemi iş dünyasında, tüketici tercihlerinde, yaşama ve çalışma şeklimizde kalıcı değişikliklere neden oldu. İş dünyasının geleceğine dijitalleşme ve otomasyon yön verecek. Büyüğünde küçüğüne firmalar hibrit çalışma modelini benimsemiş durumda. Pandemiyle birlikte panikleyen sermaye piyasaları toparlanıyor. Post pandemi döneminde iş dünyasını bekleyenleri sizler için hazırladık.
C
ovid-19 salgınının ekonomik etkileri, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana hem arzı hem de talebi etkileyen en derin krizlerden biri olarak tarihe geçti. McKinsey salgının en yoğun yaşandığı 2020 yılında gerçekleştirdiği bir araştırmada, kurumların pandemi ile birlikte dijital dönüşüm çabalarında 8 hafta içinde 5 yıllık ilerleme kaydettiğini açıkladı. Pandeminin gölgesinde girdiğimiz 2021 yılına ise aşı damgasını vurdu. Aşılamanın hızlanmasıyla birlikte kısıtlamaların aşamalı olarak sona erdiği “yeni normal” bir döneme girdik. Kısıtlamalarının gevşemesiyle birlikte günlük hayatımız göreceli olarak eski haline dönmeye başladıysa da, pandemi iş dünyasında, tüketici tercihlerinde, yaşama ve çalışma şeklimizde kalıcı değişikliklere neden oldu. Pandemi sona erse bile artık ne iş dünyasında ne sermaye piyasalarında ne de tüketici tercihlerinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Kendine has dinamikleriyle post pandemi dönemi başladı. Post pandemi döneminde iş dünyasının geleceği ise merak konusu oldu. İş dünyasına yönelik araştırmalar yapan, analizler raporlar yayınlayan McKinsey, “COVID-19: İş Dünyası için Etkileri” başlıklı podcast yayınladı.
Pandemi iş dünyasını şekillendirmeye devam edecek McKinsey’in yayınladığı podcast’teki bilgilere göre pandemi sırasında yaşanan hızlı değişim, pandemi sonrasında pek çok şeyi
mümkün hale getirdi. Şu an ulaştığımız teknoloji ile -hiç duyulmamış bir atılıma gerek olmadan- on yıl boyunca her yıl yüzde 3 ila 4 küresel ekonomik büyüme elde etmek mümkün. Şirketler muhtemel olarak daha esnek tedarik zincirleri geliştirmeye ve sürdürülebilirlik hedeflerini karşılayan yeni yöntemlerle kendilerini toparlanmaya odaklanacaklar. Pandemi dönemi yenlikleri hayatı ve iş dünyasını uzun bir süre boyunca yeniden şekillendirmeye devam edecek.
Küresel yarı iletken kıtlığı büyüyor Salgın getirdiği yeniliklerim yanış sıra, işletmeleri ve hükümetleri şaşırtıcı bir şekilde art arta gelen tedarik zinciri ve lojistik aksamalarıyla mücadele etmek zorunda bıraktı. Bir yıldan fazla bir süre önce sağlık ardından eğitim ve işyeri sistemlerinin alt üst oluşlarıyla karşı karşıya olduğumuzu biliyorduk ancak sonuçlarını tahmin edemiyorduk. Örneğin; yarı iletken sıkıntısı gibi sonuçları tahmin etmek oldukça zordu. Bugün yarı iletken yani çip kıtlığı giderek büyüyen, küresel bir sorun haline gelmeye başladı. Küresel yarı iletken kıtlığı, pandemi sonrası ekonomik toparlanmayı da tehdit ediyor. Özellikle geçen yıldan bu yana pandemi döneminde tüketici elektroniğine olan talebin büyük bir hızla artması kıtlığın en büyük nedeni. İnsanların evlere kapanınca eğitim, iş ve eğlence faaliyetlerini evden yapmaları sonwww.tbmag.co.uk 17
DOSYA Pandemi döneminde dışarı çıkmak istemeyen tüketici, ihtiyaçlarını karşılamak için e-ticarete yöneldi. e-ticaret sektöründeki en çarpıcı büyüme, gıda/süpermarket kategorisinde oldu. Bu büyüme sektörü hareketlendirdi. Geleneksel gıda perakendecileri bu alana yatırımlarını artırırken büyümeyi gören e- ticaret siteleri de bu pazara giriş yaptı. Tesco’nun Orta Avrupa CEO’su Matthew Simister bir röportajda, Tesco’da çevrimiçi satışların, şirketin güçlü bir çevrimiçi iş alanına sahip olduğu Birleşik Krallık’ta ve büyümenin düşük bir tabandan geldiği Orta Avrupa’da iki katına çıktığını söyledi. Pandemi döneminde, e-ticaret sektöründeki, gıda/süpermarket kategorisinde yaşanan büyüme Avrupa’da geleneksel marketlerin hayatta kalıp kalmayacağı ve başarılı olmak için hangi formatların en iyi şekilde konumlanması gerektiği sorularını da gündeme getirdi.
rasında başlayan ve tüm teknoloji dünyasını sarsan darboğaz, ev aletlerinden araç içi elektronik sistemlere, savunma sanayiinden giyilebilir teknolojilere kadar her alanda hissediliyor. Küresel yarı iletken kıtlığının en yoğun olarak etkilediği alanlardan biri de otomotiv sektörü. Üretimi azalttıklarını ve milyarlarca dolarlık gelir kayıplarını zaten açıklamış olan otomobil üreticileri için acil bir sorun oluşturuyor. McKinsey uzmanları, pandeminin başlangıcında araçlara yönelik tüketici talebindeki düşüş de dahil olmak üzere, yarı iletken tedarikçilerinin üretimi diğer ürünlere kaydırmasının yol açtığı kıtlığın nedenlerine de “COVID-19: İş Dünyası için Etkileri” makalesinde yer verdi.
E-ticarette gıda / süpermarket kategorisi büyüyor Pandemi döneminde yaşanan gelişmelere, zaman zaman artan risklere, kısıtlamalara, karantina uygulamalarına göre tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarının defalarca değiştirdiği gıda marketleri de pandeminin alt üst ettiği bir başka endüstri olarak da McKinsey makalesinde yer aldı. Covid-19 salgını tüketim alışkanlıklarını geri dönülemeyecek şekilde değiştirdi. 18 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
McKinsey, bol miktarda stoklanmış “indirimli” ürünleri olan, orta büyüklükte, merkezi bir konumda bulunan market modellerini, kazanan modeller olarak belirledi. İşçilik maliyetlerini düşüren ve e-marketi destekleyen otomatik depo devrimine katılanlar bu sektörde pandemi döneminde öne geçti. Market alışverişini akıllı telefondan yapan tüketicilerin sayıları artmaya devam ederken firmalar bu alana yatırım yapmaya, pazara yeni oyuncular katılmaya devam ediyor.
Hibrit çalışma modeli yaygınlaşıyor Pandemi, küresel işgücünün büyük bir bölümünü daha önce hiç görülmemiş bir ölçekte uzaktan çalışma deneyimine geçmeye zorladıysa da ve son bir yılda işverenler daha düşük ofis maliyetleri nedeniyle uzaktan çalışmanın avantajlarını benimsemiş durumdalar. Çalışanlar ise önceleri zorunluluk olan uzaktan çalışmayı artık esneklik sunan bir alternatif olarak kabul ediyor. Uzaktan çalışmaya mesafeli olan şirketler dahi hibrit modelde çalışma kararı aldı. araştırmalar uzaktan çalışmanın üretkenliği ve verimliliği de arttırdığını ortaya koyuyor. McKinsey’nin uzaktan çalışan ekiplerin görüşlerini içeren araştırmasına göre; pandemi öncesinde uzaktan çalışmak isteyenlerin oranı yüzde 8 iken, pandemi sonrası yüzde 11’e, hibrit çalışma taraftarlarının yüzde 30’luk payı ise yüzde 52’ye yükseldi. Aşılama çalışmalarının hızlanmasıyla birlikte yeni normale geçen ülkelerdeki faklı büyüklüklerdeki pek çok şirket hibrit çalışma modelini benimsediğini ve yatırımlarına bu yönde devam edeceğini açıkladı.
/ POST PANDEMİ
Facebook, Apple, Google ve UBER gibi global şirketlerin çoğu Eylül - Ekim 2021 itibariyle çalışanlarını haftanın belirli günleri ofislere geri çağırdı. Hatta çok yakın bir süre önce, Google Amerika’daki ofisleri ve veri merkezleri için 7 milyar dolar yatırım yapacağını açıklarken; Apple Kuzey Carolina’da 1 milyar dolar değerinde yeni bir kampüs açacağını duyurdu. Ancak hibrit çalışma modeli yaygınlaşırken hem çalışan hem de işveren tarafından yeni kritik konular gündeme gelmeye başladı. Cihaz yönetimi, siber güvenlik, uzaktan uygulama erişimi ve veri koruması gibi önemli başlıklar hibrit modelini benimseyen işletmelerin gündemine taşındı. çalışan tarafında ise işgücünün otomasyona, dijitalleştirme ve diğer teknolojilere uyum sağlama becerisine sahip olması gerekiyor. Dünya Ekonomik Forumu çalışanların yarısından fazlasının 2022 yılına kadar önemli ölçüde yeni becerilere ihtiyaç duyacağı öngörüsünde bulunuyor.
Teknoloji, ortadan kaldırdığı işten daha fazla yeni iş yaratabilir Covid-19 pandemisinin tüm dünyada yarattığı hızlı değişim, daha önceden öngörülen gelecek projeksiyonlarının da yeniden gözden geçirilmesine yol açtı. McKinsey Türkiye’nin hazırladığı “COVID-19 sonrası ‘İşimizin Geleceği’” konulu podcast’te konuşan McKinsey & Company Yardımcı Ortağı Ezgi Demirdağ, dünyanın geleceğe endişe ile bakanlar ve onu umutla bekleyenler arasında ikiye ayrılmış durumda olduğunu ifade etti. Ezgi Demirdağ’ın podcast’te verdiği bilgilere göre; araştırmalar, küresel ölçekte mevcut otomasyon teknolojilerinin uyarlanmasının, dünya ekonomisinin yüzde 50’sini etkileyebileceğini gösteriyor. Bunun oldukça ciddi bir rakam olduğunu belirten Demirdağ “1,2 milyon çalışana ve 14,6 trilyon dolarlık maaşa denk geliyor. Bu herkesin düşündüğü; ‘Otomasyon geliyor, robotlar geliyor, hepimiz işsiz mi kalacağız?’ gibi bir toplu işsizlik değil, toplu iş değiştirme anlamına geliyor. Aslında tarih tekerrür ediyor diyebiliriz. Teknoloji, tekrar yapıcı bir yıkım içinde, ortadan kaldırdığı işten daha fazla yeni iş yaratabilir.” dedi. Demirdağ, öngörülerini şöyle anlattı: “Otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerdeki gelişmeler; bizim bütün çalışma şeklimizi, yaptığımız aktiviteleri, başarılı olmak için ihtiyaç duyduğumuz beceri setlerini değiştiriyor ve yeni fırsatlar çıkarıyor. Bu durum, insanların
daha az çaba ile daha çok katma değerli işler yaratmasına imkân tanıyor. Bir örnek verecek olursak; 90’larda ATM’ler bankacılık sektörüne girdiğinde, veznedarlara ihtiyaç kalmadı. Bu bankacıların sayısını azaltmadı, tam tersine arttırdı. Çünkü bankacılar kendilerini farklı ve daha katma değerli alanlarda hizmet verecek şekilde geliştirdiler, derinleştirdiler.”
Otomasyon, işgücü pazarını daha esnek hale getirecek Bugün otomasyonun; sağlık hizmetlerini, eğitimi, trafiği, acil durumlara müdahaleyi ve tüm çevreyi geliştirme potansiyeli olduğuna dikkat çeken Demirdağ “Doğru bir stratejiyle aslında otomasyon, iş yerindeki tehlikeleri azaltabilir. Konut maliyetini düşürebilir. Tüketicilere pek çok alanda fayda sağlayabilir. Genel olarak mesleki memnuniyeti de geliştireceğini öngörüyoruz. Çünkü insanlar, manuel işler yerine daha katma değerli işlere odaklanacak. Bu, işgücü pazarını daha esnek hale getirecek. İnsanlar farklı yerlerde, farklı alanlarda çalışabilir hale gelecek” şeklinde konuştu. Demirdağ şöyle devam etti: “Otomasyon, ayrıca verimlilik artışı da getirecek. Öyle ki bu verimlilik artışını, aslında kısa dönem için pek çok ekonominin büyümesini sağlayacak lokomotif olarak düşünebiliriz. 2030 yılına kadar, bu verimlilik artışının yüzde 60’ı dijital teknolojinin benimsenmesi ile sağlanabilecek. Kısacası, bu değişim kaçınılmaz ve bu değişimi yaşamlarımızı daha iyi bir hale getirmek için kullanabiliriz. Bu gücü nasıl açığa çıkartabileceğimizi bilmemiz lazım.” www.tbmag.co.uk 19
DOSYA
2024 yılına kadar verimlilikte artış beklentisi yıllık yüzde 1
En büyük verimlilik artışı sağlıkta bekleniyor
Covid -19 salgınını farklı yönleriyle araştıran McKinsey & Company ayrıca ‘COVID-19 Krizinden Sonra Verimlilik ve Büyüme Geri Dönecek mi? başlıklı raporunu yayınladı. COVID-19 salgınının ekonomik etkileri, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana hem arzı hem de talebi etkileyen en derin krizlerden biri olarak tarihe geçti. MGI, arz ve talep senaryolarını; ülkeler ölçeğinde ve sektörler bazında araştırarak 2024’e kadar verimlilik artışı için potansiyel yolları ortaya koydu.
Dijital dönüşüm ve otomasyonun, pandemi döneminde şirketlerin verimlilik artışını daha da hızlandırdığını vurgulayan McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi, “Çevik organizasyon yapısına geçiş ve yeni iş modellerinin uygulanması da bu konuda öne çıkan fırsat alanları arasında yer alıyor. Ancak, verimlilik artışındaki bu potansiyelin sağlanabilmesi için, şirketler nezdindeki bu eylemlerin daha yaygın ve talebin daha sağlam olması gerekiyor.” dedi
McKinsey’nin işletme ve ekonomi araştırma kolu olan McKinsey Global Enstitüsü (McKinsey Global Institute - MGI) hazırladığı rapora göre; 2024 yılına kadar verimlilikte yıllık yüzde 1’lik artış potansiyeli öngörülüyor. Bu oranın umut verici olduğunu belirten McKinsey uzmanları, söz konusu potansiyelin, küresel finansal krizden sonra görülen verimlilik artışından iki kat daha fazlası anlamına geldiğinin altını çiziyor. Yapılan hesaplamalar, verimlilikte öngörülen bu artışın; İspanya GSYH’da kişi başı yıllık bin 500 dolar, ABD GSYH’da da kişi başı yıllık 3 bin 500 dolarlık bir yükselme yaratacağını ortaya koyuyor. Uzmanlar bu durumu, pandeminin yarattığı tahribatın ardından orta vadeli büyüme için olumlu bir tablo olarak değerlendiriyor.
Bu şartlar söz konusu olduğunda, sektörler bazında en büyük verimlilik artışının yüzde 2’lik oranla, sağlık hizmetlerinde yaşanmasının beklendiğine dikkat çeken Can Kendi şöyle devam etti: “Bu artışın arkasında, uzaktan sağlık uygulamalarının yaygınlaştırılması yer alıyor. Dijital ve sanayileşmiş yöntemlerin daha hızlı benimsenmesiyle inşaat alanında da benzer bir potansiyel var. Bunların yanı sıra dijital araçlara, hizmetlere artan talep nedeniyle, bilgi teknolojileri sektörünün ve özellikle büyüyen e-ticaret sayesinde yıldızı parlayan perakende sektörünün de 2024’e kadar yüksek verimlilik potansiyelini koruyacağını öngörüyoruz.”
Raporun hazırlanması sürecinde; ABD’deki 5 bin 500 şirket, Avrupa’nın altı büyük ekonomisi; Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, İsveç ve İngiltere incelendi. Ulusal verimlilik oranlarında belirleyici rol oynayan 8 sektör; perakende, bilgi teknolojileri, sağlık, bankacılık, ilaç, otomotiv, inşaat ve son olarak da seyahat, ulaşım, lojistik grubu mercek altına alındı. Ayrıca küresel ölçekte yapılmış yeni bir yönetici anketi sonuçlarından yararlanıldı. 20 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
/ POST PANDEMİ
Telekonsültasyon, telepsikiyatri, telecerrahi gibi tıp teknolojileriyle, iletişim ve video konferans sistemlerini birleştirerek sağlık hizmetinin sunulduğu teletıp kalıcı olacağı ve bu alankdai gelişmelerin devam edeceği de öngörüleri de McKinsey podcast’in de yer alıyor.
Dijitalleşmeyi ve otomasyonu hızlandıran lider şirketler arayı açıyor McKinsey uzmanları, verimlilik artışındaki potansiyelin yanı sıra pandeminin ekonomik zorluklarının ve şirketlerin tepkilerinin, uzun vadede devam edecek şiddetli talep düşüşlerine neden olabileceğine de ‘COVID-19 Krizinden Sonra Verimlilik ve Büyüme Geri Dönecek mi?’ raporunda yer verdi. Bugüne kadar şirketlerin yüzde 60’ının faaliyetlerinde, üretimlerindeki artıştan ziyade verimliliğe öncelik verdiğini gösteren rapor; dijitalleşmeyi ve otomasyonu hızlandıran lider şirketlerle, diğerleri arasındaki uçurumun daha da genişlediğini ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra uzun vadede istihdam ve gelir üzerindeki baskıların; tüketimi ve yatırımı engellemesi riski bulunuyor. Yatırım yapamayan ve büyümekte zorlanan şirketlerin sayısı çok olursa, verimlilik artışı düşük kalabilir. Genel olarak, önlem alınmazsa, 2024’te; potansiyel arz ile temel talep arasında, yüzde 6’lık bir boşluk oluşabilir ve bunun mali değeri yaklaşık 2 trilyon doları bulabilir. McKinsey & Company raporunda; şirketlerin ve karar merciindeki yetkililerin ele almaları gereken üç temel soruna dikkat çekiliyor. Verimliliği potansiyel olarak artırabilecek yeniliklerin ve diğer ilerlemelerin sürdürülmesi ve yaygınlaştırılması bunların başında geliyor. İkinci olarak ise verimlilik artışında liderlik edebilecek şirketlerin örnek uygulamaları hayata geçirerek; istihdamı, ortalama ücretleri ve talebi de desteklemesi gerekiyor. McKinsey uzmanlarının önceliklendirilmesini tavsiye ettiği üçüncü konunun da yatırımları hem artırmak hem de doğru yerlere yönlendirmek olduğu vurgulanıyor.
Covid-19 sermaye piyasalarına etkiledi McKinsey Global Institute (MGI), Covid19’un iş dünyasındaki etkilini ortaya koyduğu araştırmaların yanı sıra salgının sermaye piyasalarına etkisinin uzmanlar tarafından değerlendirildiği bir podcast yayınladı. Podcast’te yer alan görüşlere göre; performanstaki ge-
nişleyen boşluk ve birkaç seçkin şirket arasındaki değer artışı, pandeminin neden olduğu trendlerin hızlandığını gösteriyor. Farklı sektörler ve bu sektörlerdeki şirketler arasındaki performans farkları geçtiğimiz yıl arttı. Bunun başlıca nedenlerinden biri, covid-19 krizinden önce zaten büyük hisse senedi değerlemelerine sahip olan ve o zamandan beri daha da ileriye giden üstün performanslı küçük bir grup idi. McKinsey uzmanları Sean Brown, Tim Koller ve Peter Stumpner’ın, pandemi sırasında sermaye piyasalarının performansının gelecekteki ekonomik ve yatırım eğilimleri hakkında neyi gösterdiğini tartıştığı podcast’de önemli değerlendirmelerde ve öngörülerde bulunuldu.
Hava ve seyahat sektörlerini karantina olumsuz etkiledi McKinsey Strateji ve Kurumsal Finansman Uygulaması kapsamında kurumsal performans analitiği grubuna liderlik eden Peter Stumpner, pandemiyle birlikte piyasada yaşanan değişimi anlattı: “2019’a geri dönerseniz, piyasalar önemli ölçüde yükseldi ve bu ivme 2020’ye kadar devam etti. Piyasalar, yatırımcıların pandeminin önemli bir etkisi olacağını anlamaya başladığı ve piyasaların düşmeye başladığı 19 Şubat 2020’de zirveye ulaştı. Tüm sektörler pandeminin ilk günlerinde keskin bir düşüş yaşadı. Geçen yılın Mart ayının başlarında birkaç gün, yüzde 10’un üzerinde düşüşler görüldü. Mart ortasından sonuna kadar, bir dönüm noktasına geldik. 23 Mart’tan sonra piyasalar toparlanmaya başladı ve Haziran ayına kadar bazı sektörler toparlandı ve daha sonrasında pozitife döndü. Bununla birlikte, havacılık ve savunma sanayii ile hava ve seyahat vb. sektörler, seyahat yasaklarından ve karantinalardan önemli ölçüde www.tbmag.co.uk 21
DOSYA
etkilenmeye devam etti. Ekim ayına kadar, bu farklılaşma daha belirgin hale geldi. Bazı sektörler Haziran ve Ekim ayları arasında daha da düşerken, diğerleri sadece iyileşmekle kalmadı ve önemli ölçüde pozitife döndü. Bir krizin başlangıcında genel olarak keskin bir düşüş oldukça normaldir, ancak toparlanma önceden oluşan bazı krizlerden daha hızlı olmuştur. Ayrıca, çoğu sektör bir yıl içinde toparlanırken, üst ve alt performans gösteren sektörler arasındaki fark küçülmedi, aksine büyümeye devam etti. Örneğin, dayanıklı tüketim malları ile havacılık ve uzay arasındaki performans farkı, geçtiğimiz Şubat ayında daha önce hiç olmadığı kadar büyüktü.”
Salgın perakende yatırımcıların panikletti Salgın sırasında borsa modellerini değerlendiren Kurumsal Finansman Uygulamasının lideri Tim Koller, “2008 ve 2009’da ve ayrıca 2000’lerin başında da benzer bir model gördük. Ekonomiyle ilgili kötü haberler, perakende yatırımcıları paniğe kapılmasını sağlayıp çok sayıda hisse senedi satmasına neden oluyor. Ancak daha sonra kurumsal yatırım22 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
cılar bazı sektörlerin değer kaybettiğini fark ediyor, satın almaya başlıyor ve piyasalar geri geliyor. Geri dönüşler, piyasadaki krizin her sektörü nasıl etkileyeceğini beklenene bağlı olarak ve sektöre göre değişiklik gösterme eğilimindedir. Bu nedenle geçen yıl sektör performansında bu kadar büyük farklılıklar görüldü.” dedi.
Tüketiciler, seyahat için para harcamaya çekiniyor McKinsey’in Strateji ve Kurumsal Finansman Uygulaması Küresel İletişim Direktörü Sean Brown’un “Fazla nakitin etkisi ne olacak? Özellikle birçok ülkede tüketici tasarruf oranları yükselirken, geçen yıl piyasada çok fazla nakit vardı.” sorusunu cevaplayan Tim Koller “Bu nakit, çoğu yatırımcı olmayan birçok insan arasında yayılıyor. Tüketicilerin bu parayı ne için harcadıklarını ve tasarruf olarak tutup tutmadıklarını görmek ilginç olacak. Ancak bu durum borsaları doğrudan etkilemiş gibi görünmüyor. Asıl önemli olan, şirketlerin nakit yaratma yeteneğidir. Yatırımcılar, tüketicilerin bu nakitten daha fazlasını belirli şirket türlerine harcayacağına inanırsa, hisseleri artacaktır. Örneğin, seyahat ve eğlence sektörü hala toparlanamadı çünkü tüketiciler bir süreliğine seyahat için para harcamaktan çekinebiliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
/ POST PANDEMİ
Pandemiden etkilenen şirketlerin hissedar getirileri de düştü “Tüm sektörlerde, hissedar getirileri açısından yelpazenin alt ucundaki şirketler ile üst uçtaki şirketler arasında önemli farklılıklar görüyoruz, farklılıklar bazı sektörlerde daha belirgin. Bunun nedeni, bazı şirketlerin kendi sektörlerinde pandemiden diğerlerine göre çok daha olumsuz etkilenmesidir.” diyen Strateji ve Kurumsal Finansman Uygulaması kapsamında Kurumsal Performans Analitiği Grubu lideri Peter Stumpner şöyle devam etti: “Örneğin eğlence, çevrimiçi oyunların yanı sıra tema parklarını veya kumarhaneleri içerir. Geçen yıl çevrimiçi oyunlar iyi bir performans gösterirken, kumarhaneler ve parklar seyahat yasakları ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle başarılı olamadı. Fark, büyük ölçüde, önde gelen dağıtımın tepesindeki şirketlerden kaynaklandı. En alttaki şirketler için özellikle düşük hissedar getirilerinden daha fazla dağılımı genişleten çok yüksek hissedar getirilerine sahip bir şirketler grubu vardı.”
Teknoloji ve ilaç şirketleri son zamanlarda iyi iş çıkardı Covid-19’un sermaye piyasalarına etkisinin değerlendirildiği podcast’te Sean Brown’un “Daha önce sermaye piyasaları ile ekonominin geneli arasındaki kopukluktan bahsetmiştiniz. Ekonomi derin bir gerileme içindeyken
piyasaların neden bu kadar iyi performans gösterdiğini Mega 25 şirketleri dışında açıklayan nedenler var mı?” sorusunu cevaplayan Tim Koller “Mega 25 şirketleri dışında bir diğer neden de ekonominin ve borsanın farklı özelliklere sahip olması. Reel ekonomi, halka açık birkaç şirketin bulunduğu sektörlerde çok fazla faaliyete sahiptir. ABD’de gayrimenkul ve inşaat sektörlerinin büyük bir kısmı halka açık şirketlerden oluşmuyor. Profesyonel ve teknik hizmetler aynıdır; sağlık hizmetleri ve doktor muayenehaneleri de öyle. İstihdama baktığınızda, restoranlar ve konaklama önemli bir rol oynuyor, ancak bu sektörlerde halka açık sadece birkaç şirket var” yorumunu yaptı Tim Koller şöyle devam etti: “Halka açık şirketler teknoloji, ilaç, tıbbi cihazlar, finans ve sigorta alanlarında yoğunlaşma eğilimindedir. Bu nedenle, teknoloji ve ilaç şirketleri özellikle son zamanlarda iyi iş çıkarmıştır. Ek olarak, birçok ABD teknoloji ve ilaç şirketi etkin bir şekilde ihracatçıdır, kârlarının çoğunu yurtdışında kazanırlar. Bu da ABD istihdamına doğrudan katkıda bulunmaz, ancak borsa değerlerini etkiler. Bağlantı kesilmesi diğer pazarlarda olduğu kadar aşırı değil.” www.tbmag.co.uk 23
GÜNDEM
AB ile kara sınırı oluşturan Kuzey İrlanda
Brexit’in son açmazı
Geçtiğimiz günlerde Cornwall’de düzenlenen G7 Zirvesi’nde gündemdeki birçok dünya meselesi arasında sıkça dile getirilen konulardan biri de Kuzey İrlanda Protokolü oldu. Brexit müzakereleri sırasında, tüm taraflar Kuzey İrlanda Barış Anlaşması’nın (Good Friday Agreement / Hayırlı Cuma Anlaşması) korunmasının mutlak bir öncelik olduğu konusunda hemfikir oldu ancak uygulamada sorunlar yaşanıyor. Peki Kuzey İrlanda Protokolü ve AB ile ticaretin seyriyle ilgili çekinceler neler? *G7 (Yedili Grup), dünyanın en büyük yedi gelişmiş ekonomisi olan Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nden oluşan bir organizasyondur. Bahsedilen bu ülkelerin liderleri, 11-13 Haziran tarihlerinde bu yılki G7 Zirvesi için İngiltere’nin güneybatısındaki Cornwall’da bir araya geldi.
G
eçen ay 11-13 Haziran günlerinde İngiltere’de toplanan G7 Zirvesi’nin gündemi, “hepimizi gelecekteki salgınlardan koruyabilecek daha güçlü bir küresel sağlık sistemi”, iklim değişikliği ve ticaret dahil olmak üzere Covid-19 ve sonrası iyileşme konularını kapsıyordu. Ancak bunların yanı sıra dikkat çeken başlıklardan biri de Brexit sonrası Kuzey İrlanda gümrük sınırı konusuydu. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, ABD Başkanı Joe Biden ile yüz yüze görüştü ve Biden, İrlanda sınırındaki kontrolleri önleyen Brexit Anlaşması olan Kuzey İrlanda Protokolü üzerindeki bir anlaşmazlığın barış sürecini tehdit edebileceğinden endişe duyduğunu dile getirdi. Biden’ın bahsettiği Kuzey İrlanda Protokolü, Brexit’ten bu yana İngiltere, İrlanda ve Avrupa Birliği arasında sorun olmaya devam
24 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
ediyor. Brexit müzakereleri sırasında, tüm taraflar Kuzey İrlanda Barış Anlaşması’nın (Hayırlı Cuma Anlaşması) korunmasının mutlak bir öncelik olduğu konusunda hemfikir oldu. Anlaşma 1998’de imzalandığında, kilit konulardan biri İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasında açık bir sınır ihtiyacıydı. Bunu çözmek kolaydı çünkü her iki ülke de Avrupa Birliği’nin bir parçasıydı ve ticaretle ilgili aynı AB kurallarına bağlıydılar. Bu nedenle bir ülkeden diğerine seyahat eden mallar için herhangi bir kontrole gerek yoktu. Bununla birlikte, Brexit’ten sonra Avrupa Birliği, AB üyesi olmayan ülkelerden gelen birçok malın muayene edilmesini şart koşarken, bazı ürünlerin girişine hiç izin verilmedi. AB ve Birleşik Krallık, sınır kontrollerinin olmamasını sağlamak için yeni bir yol bulmak zorunda kaldılar, bu yüzden Kuzey İrlanda Protokolü’nü müzakere edip imzaladılar.
/ BREXIT Kuzey İrlanda Protokolü nedir? Brexit’in ardından, Büyük Britanya (İngiltere, İskoçya ve Galler) artık ürün standartları ve gümrüklere ilişkin AB kurallarına uymamaktadır. Ancak bir AB üyesi olan İrlanda Cumhuriyeti ile kara sınırını paylaşan Kuzey İrlanda için durum daha karmaşık. 10 Nisan 1998’de imzalanan Hayırlı Cuma Anlaşması, Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasında imzalanmış bir barış anlaşması ve bu anlaşma iki ülke arasında sınırın belirli bir kısmının açık olacağını kayıt altına alıyor. İngiltere ve AB arasındaki Brexit Anlaşması’nın önceliklerinden biri, bu Hayırlı Cuma Anlaşması’nın bozulmadan kalmasıydı. Brexit müzakereleri sırasında, tüm taraflar 1998 Barış Anlaşması’nın (Hayırlı Cuma Anlaşması) korunmasının mutlak bir öncelik olduğu konusunda anlaştılar. Ancak anlaşma Brexit ile karmaşık bir hale geldi, çünkü Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasındaki sınır artık Birleşik Krallık ile AB arasında bir sınır oluşturmuş oldu ve AB hukuku, AB üyesi olmayan ülkelerden gelen malların denetlenmesini gerektiriyordu. Brexit anlaşması imzalanırken aşılması en zor sorunlardan biri haline gelen Kuzey İrlanda sınırı için geçici bir çözüm üretildi. Brexit ile birlikte AB’den ayrılan Birleşik Krallık ülkelerinden olan Kuzey İrlanda ve AB üyesi olan İrlanda Cumhuriyeti arasındaki kara sınırı boyunca kontrollerin önlenmesini geçici olarak sağlayan “Kuzey İrlanda Protokolü” yapıldı.
Kuzey İrlanda Protokolü adı verilen Brexit Ticaret Anlaşması’nın bir kısmı, resmi olarak 1 Ocak 2021’de yürürlüğe girdi. Altı aylık bir ertelemeyle, 1 Temmuz’dan itibaren uygulamaya geçmesi gereken protokolle, Büyük Britanya’dan Kuzey İrlanda’ya girecek olan malların denetime tabii tutulması gerekiyordu. Bu süre şimdi 30 Eylül’e kadar uzatıldı, ancak anlaşmazlığın uzun vadede nasıl çözüleceği konusunda hala bir anlaşma yok. Muayene edilmesi gereken mallar arasında et, süt, balık ve yumurta gibi hayvansal ürünler bulunuyor ve bunlar için gümrük beyannamelerinin doldurulması gerekiyor. Yeni bir “düzenleyici” sınır Artık uluslararası hukukun bir parçası olan Protokol uyarınca, Kuzey İrlanda artık AB’nin bir parçası olmasa da kurallarının çoğuna uymaya devam edecek. Bu, kamyonların denetlenmeden kara sınırını geçmeye devam etmesini sağlayacak. Bu arada İngiltere, İskoçya ve Galler artık bu kurallara uymuyor ve bu da Büyük Britanya ile Kuzey İrlanda arasında yeni bir “düzenleyici” sınıra yol açıyor. İngiltere, İskoçya veya Galler’den Kuzey İrlanda’ya girdiklerinde artık mallar üzerinde yeni kontrollerin yapılması gerekiyor. Kuzey İrlanda limanlarında denetimler yapılıyor ve gümrük belgelerinin doldurulması gerekiyor. Bu durum, İrlanda Denizi’nde etkin bir şekilde yeni bir sınırın oluşturulduğu yönünde eleştirilere yol açıyor.
Hangi sorunlar ortaya çıktı? Yeni yılla birlikte sarsıntılı bir başlangıç yapan yeni sistem, Kuzey İrlanda’daki süpermarket raflarına ulaşan taze ürünlerde aksamalara neden oldu. AB, Şubat ayında, kontrol noktalarının henüz tam olarak faaliyete geçmediğini ve www.tbmag.co.uk 25
BUSINESS
bazı malların uygun şekilde beyan edilmeden Kuzey İrlanda’ya girdiğini söyledi. Ticaretle ilgili sorunların yanı sıra siyasi ve güvenlik kaygıları da vardı. Kontroller Şubat ayının başında geçici olarak askıya alındı. Ancak Mart ayında Birleşik Krallık, bu ek süreyi süpermarketler için Ekim ayına kadar uzatmaya karar verdi ve İngiltere’den Kuzey İrlanda’ya ticareti kolaylaştırmak için tek taraflı hamlelerini açıkladı. AB ise İngiltere’nin bu kararlarının uluslararası hukuku çiğnediğini çünkü kendisine danışılmadığını söyleyerek, Avrupa Adalet Divanı’nın İngiltere’ye önemli para cezaları vermesiyle sonuçlanabilecek yasal işlem başlattı. Öte yandan sendikacılarsa Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık’ın geri kalanından farklı muamele görmesine da şiddetle karşı çıkı-
26 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
yorlar. Mart ayında bir grup, Hayırlı Cuma Anlaşması’na verdiği desteği geri çekmesi için Başbakan’a mektup yazdı. İrlanda Denizi’nde herhangi bir sınır fikrine karşı bir dizi gösteri ve protesto da yapıldı.
ABD Başkanı, Kuzey İrlanda Protokolü’nün arkasında 10 Haziran’da Başkan Biden ile görüşmesinin ardından konuşan Boris Johnson, “devam etme, çözüm bulma ve Belfast Hayırlı Cuma Anlaşması’nı desteklediğimizden emin olma konusunda tam bir uyum” olduğunu söyledi. Brexit Anlaşması’nın kilit konularından biri olan bu anlaşmazlık çözülemezse, AB ile İngiltere arasında bir ticaret savaş tehdidi bulunuyor. Bu nedenle ABD başkanı, ilk yurtdışı ziyaretinde Kuzey İrlanda Protokolü’nün “arkasında durma” gereğini vurguladı. Zirve öncesinde Brüksel’de düzenlediği basın toplantısında, Avrupa Komisyonu başkanı Ursula von der Leyen, protokolün Cumhuriyet ile sert bir sınırı önlemek için “tek çözüm” olduğu ve tam olarak uygulanması gerektiği konusunda bir kez daha ısrar etti. Esneklik gösterdik, esneklik göstereceğiz ama protokolün ve Geri Çekilme (Brexit) Anlaşması’nın eksiksiz uygulanması gerekiyor” dedi. Leyen, zirvede konuyla ilgili hassasiyetlerini de dile getirdi. Şimdi ise İngiltere, Brexit’teki son hassas düğümü çözmek için çok önemli bir dönüm noktasında.
DOCKLANDS
ACADEMY LONDON / EKONOMİ
DIGITAL CAMPUS
D.A.L.
k
o.u c . y
em
ad ac
s
d lan
ck
Digital Campus
.do w w
w
Londra Merkezli
Doclands Akademi ile
DIGITAL CAMPUS ilk 100 katılımcıya
%20 Eğitim Bursu
İngilizce konuşma yeterliliğinizi geliştirin, dijital okuryazarlık becerileri kazanın, arkadaşlarınız ve meslektaşlarınızla etkili iletişim kurun, işbirliği yapın. İngilizce’nizle Kazanın...
Farklı yaş grupları için alternatif online eğitim programlarımız ve yaz okulu programları için bilgi alınız!
Kurs içerikleri ve ayrıntılı bilgi için bizimle iletişime geçin +44 20 7515 9695 / info@docklandsacademy.co.uk
www.dockldsacademy.co.uk
www.tbmag.co.uk 27
GÜNDEM
Covid-19 etkisinde 30 yıl geriye giden
DÜNYA TURİZMİNİN UMUDU AŞILAMA
Ülkelerin çeşitli önlemlerle Covid-19’un yayılımını önleme çabası, birçok ülkenin sınırlarını ziyaretçilere kapatması, seyahat yasakları dünya turizmini vurdu. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün raporuna göre, küresel ekonomi turizmde 4 trilyon doların üzerinde kayba uğrarken, dünya turizminde %74 küçülme yaşandı. Turizm gelirlerinde en fazla kayıp yaşayan ülkeler listesindeyse Türkiye ilk sırada... İngiltere’nin halen kırmızı listede tuttuğu Türkiye, aşılamaya hız verirken yerli tatilcileri yanı sıra Rus ve Alman turistleri ağırlıyor 28 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
/ COVID 19
T
üm dünyayı derinden sarsan koronavirüs salgınının en çok etkilediği sektörlerden biri de turizm oldu. Ana kuralı kişiler arası temasın azalması olan Covid-19 döneminde, öncelikle ağırlama ve ulaşım sektörleri ve bunlarla birlikte turizm durma noktasına geldi. Ülkelerin aldığı çeşitli önlemler kapsamında mobilitenin azaltılması, birçok ülkenin sınırlarını ziyaretçilere kapatması, seyahat yasakları ile vaka sayılarını kontrol altına alma çabası dünya genelinde turizm sektöründe küçülmeye neden oldu.
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO)’nün verilerine göre, küresel ekonomi Covid-19’un turizm üzerindeki etkisi nedeniyle 4 trilyon doların üzerinde kayba uğradı. 2020 sonu itibarıyla dünya turizminde %74 küçülme yaşandı, bu da 30 yıl öncesinin turizm hacmine geri döndüğümüz anlamına geliyor. 2021’in ilk aylarında yeni varyantların tespit edilmesi ile dünya genelinde destinasyonların %32’si sınırlarını tamamen kapatırken %34’ü kısmi kapatmalarla yetindi. 2021’in ilk çeyreğinde 2019’un aynı dönemine oranla turizm sektöründe %85 küçülme yaşandı. Ancak, üretilen aşıların uygulanmaya başlaması ve aşılanma hızındaki artış turizm sektörü için 2021 yaz aylarının umut vaadetmesi demekti. Hatta, pandemi sonrası dönem için öngörülerde turizmde aşırı talep beklentisi ön plana çıkarken, üretilen yeni kavramlar arasına “turizmde aşırılık” ya da “tatil oburluğu” da girdi. Aylarca evlerinde veya ülkelerinde kapalı kalan insanların yaz aylarıyla birlikte tatil bölgelerine akın etmesi bekleniyor. Fakat devam eden seyahat kısıtlamaları ve aşılamanın tüm ülkelerde gereken seviyeye gelmesinin zaman alacak olması nedeniyle bu henüz mümkün görünmüyor. BM Dünya Turizm Örgütü’nün de raporuyla ortaya koyduğu kayıp kısa sürede kapanacak gibi bir açık değil. Turizm sektörünün toparlanması, büyük ölçüde küresel olarak COVID-19 aşılamanın yaygınlaşmasına bağlı olacak. www.tbmag.co.uk 29
GÜNDEM
Türkiye “Kırmızı” listeden çıkamadı İngiltere “trafik ışığı sistemi” adını verdiği seyahat listesinde güncelleme yaptı. Aşılama çalışmalarına son bir ayda hız verildiyse de bahar aylarında günlük 60 binlere ulaşan vaka sayıları bugün ancak 5000’ler civarına indi ve Türkiye’yi kırmızı listeden çıkarmaya yetmedi. Asya ve Afrika ülkelerinden yapılan uçuşlarda çokça kullanılan bir aktarma merkezi konumundaki İstanbul Havalimanı da Türkiye’nin kırmızı listede kalmasında etkili olmuştu. Kırmızı listedeki ülkelerden gelenlerin 10 gün boyunca, masraflarını kendileri karşılayarak bir otelde karantinada kalmaları gerekiyor.
İ
ngiltere “kırmızı listeyi” güncelledi... İngiltere Ulaştırma Bakanı Grant Shapps, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, yeni tip coronavirüs (covid-19) salgınıyla mücadele kapsamında oluşturdukları ve “trafik ışığı sistemi” adını verdikleri seyahat listesinde güncelleme yapıldığını belirtti. Son yapılan güncellemede Bulgaristan ve Hong Kong “yeşil” listeye eklendi. Bu ülkelerden 19 Temmuz’dan itibaren İngiltere’ye gelecek yolculara zorunlu karantina uygulanmayacak. Hırvatistan ve Tayvan da yeşil listeye geçebilecek ülkeler olarak gözlem listesine alındı. Türkiye ise kırmızı listede kaldı. Bahar ayları boyunca Covid vaka sayılarındaki yüksekliğin yanı sıra, kırmızı listede kalmanın asıl sebebin İstanbul Havalimanı olduğu anlaşılıyordu. 2019 yılbaşında faaliyete geçen İstanbul Havalimanı, Asya ve 30 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Afrika ülkelerinden yapılan uçuşlarda çokça kullanılan bir aktarma merkezi konumunda. Ülke genelinde aşılamayı neredeyse tamamlayan Birleşik Krallık, aşılamanın etkinliğini sürdürmek üzere Asya ülkelerinden gelişleri, dolayısıyla Hindistan varyantını kontrol altında tutmak için Türkiye’yi kırmızı listeye almıştı. Ancak, turizm hareketliğinin devam ettiği yaz aylarında da İngiliz turistlerin en çok tercih ettiği ülkelerden olan Türkiye’yi kırmızı listede tutmaya devam ediyor. İngiltere, ülkeleri aşılama oranları, vaka sayıları ve yeni türlerin yaygınlığına bağlı olarak “yeşil”, “sarı” ve “kırmızı” olmak üzere 3 gruba ayırdığı ve “trafik ışığı sistemi” adı verdiği listeyi üç haftada bir güncelliyor. “Sarı” listede bulunan ülkelerden gelen yolculardan tam aşılı olan, yani 2 doz Covid-19 aşısını da
/ COVID 19
yaptıranların 19 Temmuz’dan itibaren artık karantinaya girmesi gerekmiyor. Ancak, sarı listedeki ülkelerden gelen yolculardan yine de 2. gün PCR testi istenmesine devam edilirken, 8. gün testi kaldırıldı. İngilizlerin tatile gittiği ülkeler arasında ön sıralarda yer alan İspanya, İtalya, Portekiz ve Yunanistan, “sarı” listede yer alıyor.
10 gün karantina turizmi sekteye uğratıyor Türkiye gibi kırmızı listede yer alan ülkelerden gelenlerin 10 gün boyunca, masraflarını kendileri karşılayarak otelde karantinada kalmaları gerekiyor. Bu otel konaklamasının 1750 sterlinlik (yaklaşık 21 bin 250 liralık) masrafını da yolcuların karşılaması gerekiyor. Yaz dönemi için Türkiye ile İngiltere arasındaki en önemli trafiğe yol turizm faaliyetleri, geri dönüşte 10 gün süreyle karantina otelinde konaklama mecburiyeti nedeniyle sekteye uğruyor. İngiltere, Türkiye turizmi için de en önemli üç ülkeden biri. Turistik amaçlı havayolu şirketleri geçen ay, Türkiye’ye uçuşlarını Ağustos’a kadar durdurduğunu ilan etmişti. Türkiye’nin Ağustos’ta sarı listeye alınması bekleniyor. Ancak bu belirsizlikten sonra Ağustos ayında ilan edilecek değişikliğin, tatil planları için geç kalınmış bir tarih olacağı açık.
Türkiye’ye girişte aşı ve negatif sonuçlu PCR testi zorunlu Birleşik Krallık, İran, Mısır ve Singapur’dan Türkiye’ye gelen kişilerden, girişten azami 72 saat önce yapılmış negatif sonuçlu PCR test raporu ibrazı isteniyor. Bangladeş, Brezilya, Güney Afrika, Hindistan, Nepal ve Sri Lanka’dan gelen uçuşlarsa tamamen durduruldu. Bu ülkelerden doğrudan seyahat edilmesine izin verilmiyor. Başka bir ülkeden gelmekle birlikte son 14 günde bu ülkelerde bulunduğu anlaşılan kişiler, girişten azami 72 saat önce
yapılmış negatif sonuçlu PCR test raporu ibraz edecek ve valiliklerce belirlenecek yerlerde 14 gün süreyle karantinaya alınacak. Diğer ülkelerden gelenlerden tüm sınır kapılarından (kara, hava, deniz, demiryolu) girişlerde, girişten en az 14 gün önce aşı yaptırıldığına ve/veya ilk PCR pozitif test sonucunun 28. gününden başlamak üzere son 6 ay içinde hastalığı geçirdiğine dair ilgili ülke resmi otoritelerince düzenlenen belgeyi ibraz edenlerden ayrıca negatif sonuçlu PCR/hızlı antijen testi raporu talep edilmeyecek ve bu kişilere karantina tedbiri uygulanmayacak. Bu ülkelerden girişlerde aşı sertifikasının veya hastalığı geçirdiğine dair belgelerin ibraz edilememesi durumunda girişten azami 72 saat önce yapılmış negatif sonuçlu PCR test raporu veya girişten azami 48 saat içerisinde yapılmış negatif hızlı antijen test sonucunun ibrazı yeterli olacak. Ayrıca, tüm sınır kapılarından giriş yapacak kişiler, varış noktalarında PCR testine tabi tutulabilecek.
Pandemi öncesi Türkiye’ye ilgi artmıştı İngiltere Türkiye’yi kırmızı listede tutmaya devam ederken İngiliz Mirror Gazetesi’nde yayınlanan bir haberde uzmanlar, İngiltere’nin kırmızı listesinde yer alan Türkiye’de tatillerin yakında yeniden gündeme gelebileceğini iddia etti. Pandemi öncesinde Türkiye, İngiliz turistler arasında giderek daha popüler hale gelmişti. 2019’da yılında İngiltere’den 2,29 milyon kişi Türkiye’ye seyahat etti. Türkiye’nin denizi, kumu, güneşi bol plajları, tarihi şehirleri pandeminin ilk döneminde büyük ilgi görmeye devam etmişti. Ancak İngilizler, coronavirüs oranları, varyantları ve pandemi verilerinin ne kadar doğru olduğu konusundaki endişeler nedeniyle sonbahardan beri Türkiye’yi ziyaret edemiyor.
Pandemi sonrası dönem öngörülerinde turizmde aşırı talep beklentisi ön plana çıkarken, üretilen yeni kavramlar arasına “turizmde aşırılık” ya da “tatil oburluğu” da girdi. Aylarca evlerinde veya ülkelerinde kapalı kalan insanların yaz aylarıyla birlikte -aşılama ve seyahat kısıtlamaları elverdiği ölçüde- tatil bölgelerine akın etmesi bekleniyor.
www.tbmag.co.uk 31
GÜNDEM Öte yandan İngiltere’de yaşayan Türk asıllı kişilerin yaz aylarında yurt dışına çıkmak için Türkiye’nin kırmızı listeden çıkarılmasını talep ettikleri dilekçe de reddedildi. Parlamento’nun Dilekçe Komisyonu tarafından incelenen başvuru sonucunda başvuruyu reddeden Hükümet; “Türkiye’ye ek önlemler alma kararı, endişe verici varyantların ithalatını önlemek ve COVID-19 aşı programının kritik bir zamanda yayılmasını korumak için alındı” dedi.
Almanya ve Rusya seyahat kısıtlamalarını kaldırdı İngiltere’de kırmızı listeden çıkamayan Türkiye, bugünlerde en çok yabancı turist aldığı Almanya ve Rusya’dan turistleri ağırlıyor. Haziran ayına kadar salgındaki seyrin kötüleşmesiyle Avrupa ve Rusya pazarından umudunu
Turizmdeki çöküşün dünyaya maliyeti 4 trilyon dolar
Yaz sezonunda seyahat kısıtlamalarının devam ediyor olması, pandemi sonrası turizmle toparlanmayı bekleyen ülkeler içinde önemli gelir kaybına neden oldu.
3
0 Haziran’da yayınlanan Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı - UNCTAD ve Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü -UNWTO’nun ortak raporuna göre, koronavirüs pandemisi nedeniyle uluslararası turizmde yaşanan çöküş, 2020 ve 2021 yılları için küresel GSYİH’de 4 trilyon dolardan fazla kayba neden olabilir. Tahmini zararın hesaplanmasında, pandeminin turizm üzerindeki doğrudan etkisi ve onunla yakından bağlantılı diğer sektörler üzerindeki dalgalanma etkisine de yer verildi. Ortaklaşa sunulan raporda, uluslararası turizmin ve bağlantılı sektörlerin, uluslararası
32 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
turist varışlarındaki keskin düşüşün doğrudan ve dolaylı etkileri sonucu, 2020’de tahmini 2,4 trilyon dolar zarar oluştuğu belirtildi. Raporda, turizm sektörünün toparlanmanın büyük ölçüde küresel olarak covid-19 aşılarının alımına bağlı olacağı konusunda uyarıya da yer verildi. UNWTO’ya göre; 2023 veya sonrasına kadar Covid-19 öncesi uluslararası turist ziyaret seviyelerine geri dönüş beklenmiyor. Başlıca engeller seyahat kısıtlamaları, virüsün yavaş kontrol altına alınması, düşük yolcu güveni ve kötü ekonomik ortam turizm düşüşlerinde başlıca nedenler arasında sayılıyor.
Global turizm kayıpları tahminlerin üstünde Geçen yıl Temmuz ayında BM Dünya Turizm Örgütü - UNWTO, uluslararası turizmde 4 ila 12 aylık bir durgunluğun küresel ekonomiye dolaylı maliyetler de dahil olmak üzere 1,2 trilyon ila 3,3 trilyon dolar arasında bir kayba neden olacağını tahmin etmişti. Ancak, UNWTO’nın geçen yıl öngördüğü en kötü durum senaryosu bile günümüz koşullarında iyimser kaldı. Pandemi başladıktan 15 ay sonra uluslararası seyahatin hala çok düşük seviyelerde olması nedeniyle kayıplar önceden beklenenden daha yüksek rakamlara ulaştı. UNWTO’ya göre, uluslararası turist sayısı Ocak ve Aralık 2020 arasında yaklaşık 1 milyar, ortalama yüzde 73 azaldı. 2021’in ilk çeyreğinde, UNWTO Dünya Turizm Barometresi ise
/ COVID 19
kesen sektörde, Rusya ve Almanya’nın seyahat kısıtlamalarını kaldırmasıyla hareketlenme başladı. Almanya’nın Türkiye’yi kırmızı listeden çıkarması 1 Temmuz sonrası rezervasyonlarını artırdı. Türkiye’de salgında aşılamanın hızlanması ve yeni normalleşmeye geçilmesiyle, önce 6 Haziran’da Almanya risk kategorisini düşürerek Türkiye’ye gidenlere karantina uygulamasını kaldırdı. Ardından Rusya, Türkiye’ye uyguladığı uçuş kısıtlamasını kaldırarak 22 Haziran’da uçuşları serbest bıraktı. Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Kuşadası Otelciler Birliği Başkanı Tacettin Özden, bu ülkelerin Türkiye’yi karantina listesinden çıkarmasıyla sektörün rahatladığını söyledi. Özden, “Rus pazarı şu anda tamamen açılmış durumda. Herhangi bir kısıtlama olmaksızın geliyorlar.
Dolayısıyla bu Türkiye pazarı için son derece önemli. Özellikle Antalya bölgesinde Rus turistler çok ağırlıklıydı. Bu, Antalya pazarını kısmen rahatlattı” dedi. Covid-19 salgını tedbirleri kapsamında yabancı turist konusunda yaşanan sıkıntının telafi edilmesi için harekete geçen turizmciler iç pazarı hareketlendirecek tanıtım ve pazarlama çalışmalarına ağırlık verdi. Türkiye vatandaşlarının tatil tercihlerinin deniz, kum ve güneşin yanında kültür turizmine de yönlendirilmesi amacıyla çok daha fazla sayıda alternatif turlar düzenlenmeye başlandı. Türkiye’nin turizminde önde gelen Akdeniz ve Ege bölgelerindeki tesislerdeki fiyatlar, yerli turist için tatilini döviz ile ödeyen turistlerle karşılaştırıldığında oldukça pahalı. Anca yabancı turist sayısının artmasıyla birlikte fiyatların biraz daha uygun hale gelmesi bekleniyor.
yüzde 84’lük bir düşüşe işaret ediyor. Salgının turizm üzerindeki etkisinin en büyük yükünü gelişmekte olan ülkeler çekti. 2020’de turist girişlerinde tahminen yüzde 60 ile 80 arasında düşüşleri yaşadılar. En çok etkilenen bölgeler Kuzey-Doğu Asya, GüneyDoğu Asya, Okyanusya, Kuzey Afrika ve Güney Asya iken, en az etkilenen bölgeler Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Karayipler oldu. Turizm gelirlerinde en büyük kayıp
Türkiye’de
Rapora göre; Fransa, Almanya, İsviçre, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri gibi aşılama oranlarının yüksek olduğu ülkelerde turizm sektörünün daha hızlı toparlanması bekleniyor. Turizm gelirlerinde en fazla kayıp yaşayan ülkelerin listesindeyse Türkiye ilk sırada yer alıyor. Rapordaki işgücü kaybının da dahil edildiği tahmini örnekleye göre; uluslararası turizm Türkiye’de GSYİH’nın yaklaşık yüzde 5’ine katkıda bulunuyor. 2020’de uluslararası turist ziyaretinde yüzde 69’luk bir düşüş yaşandı. Turizm talebindeki düşüşün maliyetinin 33 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu düşüş yiyecek, içecek, perakende ticaret, iletişim ve ulaşım gibi yakından bağlantılı sektörlerde de kayıplara yol açıyor. Tek başına turizmdeki düşüş, yaklaşık yüzde 9’luk bir reel GSYİH kaybına neden oluyor. Ekonomiyi canlandırmak için alınan mali tedbirlerle yaşanan bu düşüşün kısmen dengelendiği ifade ediliyor.
Kaynak: GTAP simülasyonlarına dayalı UNCTAD Turizmdeki azalmada bölgeye göre GSYİH’deki tahmini kayıplar (yüzde)
www.tbmag.co.uk 33
GÜNDEM
Aşılamayı ilerleten İngiltere, kısıtlamaları kaldırmaya hazırlanıyor
Birleşik Krallık’ta aşılanan yetişkinlerin sayısı yaklaşık 80 milyona ulaştı. Hızlanan aşılamayla birlikte kısıtlamalar da adım adım kalkıyor. Tam açılma planındaki son adımın 19 Temmuz’da atılması bekleniyor. Son aşamada; yüz maskesi takma zorunluluğu, mesafe kuralları kaldırılacak, tecrit kuralları değişecek. Aşıları tamamlananlar aşı pasaportu alabilecek, Birleşik Krallık dışında da seyahat edebilecek.
Ş
imdiye kadar yaklaşık 80 milyon yetişkinin aşılandığı Birleşik Krallık, kısıtlamaların büyük bir kısmını kaldırmaya hazırlanıyor. Hükümetin günlük rakamlarına göre şimdiye kadar (7 Temmuz) toplam 81 milyon 439 bin adet aşı yapıldı. Bunun 46.097.464’ü ilk doz ve 35.341.428’i ikinci doz aşı. Bu rakamlara göre, yaklaşık 70 milyon nüfusu olan Birleşik Krallık’ta nüfusun neredeyse 2/3’sinin, yetişkin nüfusun ise büyük kısmının aşılanması tamamlanmış durumda. Her iki doz aşıyı da yaptırmış olanlarınsa kendini tecrit etme kuralları Ağustos’ta değişecek.
Johnson, kısıtlama kurallarının çoğunun sona ereceğini açıkladı Başbakan Boris Johnson, İngiltere’nin Covid-19 kısıtlamaları yol haritasının son aşamasında yüz maskelerinin artık yasal olarak gerekli olmayacağını ve mesafe kurallarının rafa 34 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
kaldırılacağını açıkladı. 16 aylık açma-kapama kısıtlamasında sona yaklaşan İngiltere’de ev buluşmalarındaki altı kişi kuralı ve evden çalışmayı teşvik etmek de kaldırılacak. Başbakan Johnson, tüm kısıtlamaların kalkacağı son adımın planlandığı gibi 19 Temmuz’da atılacağını duyurdu. Johnson, İngiltere’deki yasal kısıtlamaların büyük bir çoğunluğunun sona erdirilmesinin, vakalar ve ölümler arasındaki bağlantıyı zayıflatmada aşı uygulamasının başarısı sayesinde olduğunu söyledi. Ancak bu ayın sonunda vakaların yeniden yükseleceğinin tahmin edildiği konusunda da uyaran Johnson, yasal zorunluluk kaldırıldıktan sonra bile kendisinin “nezaket gereği” kalabalık yerlerde maske takmaya devam edeceğini söyledi.
Tecrit kuralları değişiyor
Yeni Sağlık Bakanı Sajid Javid, İngiltere’de
/ COVID 19
aşıları tam olanlar için kendi kendine tecrit kurallarının gevşetildiğini duyurdu. 16 Ağustos’tan itibaren, Covid-19 testi pozitif çıkan biriyle yakın teması olan herkes, aşıları tam olarak yapıldıysa artık kendini tecrit etmek zorunda kalmayacak. Bunun yerine, pozitif bir vakayla yakın temasta olan yetişkinlere, enfekte olmadıklarından emin olmak için mümkün olan en kısa sürede bir PCR testi yaptırmaları tavsiye edilecek. Temaslı kişilerin, yeni kurallardan yararlanmaları için, ikinci doz aşının üzerinden yine aşının tam olarak etkili olması için gereken iki haftalık sürenin geçmiş olması gerekecek. 16 Ağustos’tan itibaren temas testleri pozitif çıkan çocuklar da artık kendilerini tecrit etmek zorunda kalmayacaklar ve bunun yerine test yaptırmaları gerekip gerekmediği konusunda tavsiye alacaklar. Bununla birlikte, test sonucu pozitif olan herkes, aşı durumu veya yaşı ne olursa olsun, yine de kendini tecrit etmek zorunda kalacak. Javid ayrıca, her iki doz aşısı yapılmış kişilerin, sarı listedeki bir ülkeden döndüklerinde tecridin nasıl uygulanacağına dair ayrıntıların da yakında açıklanacağını ekledi. Halen, sarı listede bulunan ülkelerden Birleşik Krallık’a gelenlerin on gün süreyle kendi evlerinde, kırmızı listede bulunan ülkelerden gelenlerin ise karantina otellerinden birinde tecrit altında kalmaları gerekiyor.
Okullardaki balon grup uygulaması 19 Temmuz’da kaldırılıyor Eğitim Bakanı Gavin Williamson, pozitif bir vakanın ardından okullarda uygulanan tüm balon grubun eve gönderilme sisteminin yaz döneminin sonunda sona ereceğini açıkladı. Covid kurallarının iptal edildiği doğrulayan Williamson, balon sistemi virüsün yayılmasını sınırlamak için gerekli olduğunu, ancak şimdi öğrencilerin eğitim yaşamlarında aksamalara neden olduğunu söyledi. İngiltere’de yüz binlerce öğrencinin kendini tecrit nedeniyle eğitim dönemini kaçırdığı tartışmalarının geçtiğimiz günlerde alevlenmesinin ardından, resmi istatistiklere göre 641.000 öğrencinin tecrit nedeniyle okula gitmediği açıklandı. Rekor seviyeye ulaşan bu devamsızlık sayısından sadece 28.000’inde onaylanmış bir Covid-19 vakası bulunuyordu. Okullardaki uygulama değişikliği yaz tatiline birkaç gün kala, 19 Temmuz’daki kısıtlamalarda 4. aşamaya geçişle birlikte yürürlüğe girecek.
AŞI PASAPORTU UYGULAMASI BAŞLIYOR İngiltere’de her iki doz aşıyı olanlar NHS web sitesi veya NHS uygulaması aracılığıyla bir NHS Covid Pasaportu talep ederek, aşılı olduklarını kanıtlayabilecekler. Temaslı kişilerle takibi sağlayan NHS Covid-19 uygulamasından farklı olan bu NHS uygulamasını kullanmak için bir sağlık merkezine (GP) kayıtlı olmak gerekiyor. Uygulamaya giriş yaptıktan sonra bir NHS Covid pasaportu talep edildiğinde sistem, 28 gün süren bir QR kodu üretiyor. Bu kodun PDF kopyası indirebiliyor veya eposta yoluyla gönderilebiliyor.
Kimler NHS Covid Pasaportu alabilir? Her iki doz aşıyı da İngiltere’de olanlar ikinci doz Covid aşısını yaptırdıktan iki hafta sonra, iki doz aşısının da yapıldığını kanıtlayan NHS Covid Pasaportu alabilecekler. Ayrıca, NHS web sitesinde, son 48 saat içinde PCR testi veya yanal akış testi (lateral flow test) sonucu negatif kaydedilenler de Covid Pass geçiş talebinde bulunabilecekler. Bu geçiş izinlerinin, test sonucundan sonraki 48 saatte alınmış olması gerekiyor. Alternatif olarak, son altı ay içinde pozitif bir PCR test sonucu olan ve kendi kendine izolasyonu tamamlayan kişiler de geçiş izni talebinde bulunabilecekler. Bu pasaport, test sonucundan sonraki 180 gün içinde geçerli olacak. Her iki aşısını da olan kişiler ayrıca 119’u arayarak da NHS Covid Pasaportu talep edebilecekler. Bu pasaportlar, test sonuçlarını değil, yalnızca aşı durumunu gösterecek ve son kullanma tarihi olmayacak. Çocuklar henüz aşılanmadığı için, 16 yaşından küçüklere NHS Covid Pasaportu verilmeyecek.
Aşı Pasaportu Birleşik Krallık dışında da kabul ediliyor NHS Covid Pasaportu, kişilerin aşı durumunun kanıtını isteyen ülkelere tecrite gerek kalmadan girilmesine izin veriyor. Ziyaretçilerin tam olarak aşılanmış olmalarını isteyen Fransa, Malta ve Portekiz gibi bir ülkelerde bu pasaportlar kullanılabilecek.
www.tbmag.co.uk 35
GÜNDEM
Küresel aşı dağıtımı sekteye uğradı Yıl sonuna kadar dünyada 2 milyar doz aşı sağlanması hedeflenirken bugüne kadar 131 ülkeye 90 milyon doz aşı dağıtıldı. En yoksul ülkelerin bir kısmı, nüfuslarının yüzde 1’ini aşılayabilmiş değilken DSÖ, Covid-19 aşılarının dağıtımını hızlandırmak için kurulan Covax programının yeterli miktarda aşıya sahip olmadığını açıkladı.
D
ünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Covid-19 aşılarının dağıtımını hızlandırmak için kurulan Covax programının faaliyetlerini sürdürebilmek için yeterli miktarda aşıya sahip olmadığını duyurdu. Yapılan açıklamada “Program kapsamındaki 80 yoksul ülkeden en az yarısının yeterli sayıda doza sahip olmadığı” belirtildi. Covax, düşük gelirli ülkelerin aşıya erişimini kolaylaştırmak için hükümetler ve üreticilerle birlikte çalışan tek küresel girişim konumunda bulunuyor. Fakat üretimdeki gecikmeler, tedarik kısıtları ve yeni varyantlar nedeniyle program sekteye uğruyor. Yıl sonuna kadar dünya çapında 2 milyar doz sağlanması hedeflenirken bugüne kadar 131 ülkeye 90 milyon doz aşı dağıtıldı. Kırmızı alarm veren ülkeler Uganda, Zimbabve, Bangladeş, Trinidad ve Tobago son günlerde aşı stoklarının tükendiğini bildiren ülkeler arasında yer alıyor.
Covax’da revizyon planlanıyor En yoksul ülkelerin bir kısmı, nüfuslarının yüzde 1’ini dahi aşılayabilmiş değilken Covax programının yeniden değerlendirilmesi üze36 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
rine tartışmalar gündeme geldi. Programının yürütücülerinden Gavi tarafından yayımlanan metne göre; revizyonun içeriğini finansal risklerin azaltılması, aşı ihtiyacı en yüksek olan ülkelere daha fazla odaklanılması ve daha zengin ülkelerin hem bağışçı hem de alıcı olarak katılımının kısıtlanması başlıkları oluşturuyor. Aynı metinde, Covax programı dahilindeki 190 ülkenin üçte birinin sağlanan dozları kullanmadığı ve yalnızca 40 ülkenin program bağlantılı aşı çalışmalarını başlattığı belirtiliyor. Yılın ikinci yarısında aşı arzında öngörülen artış ile en yoksul ülkelerde aşılananların payının, önümüzdeki yılın ilk aylarında yüzde 30’a çıkabileceği de ifade ediliyor.
Venezuela’ya 11 milyon doz, Vietnam’a 1 milyon doz aşı ABD, Covax programına 60 milyon doz bağışlayacağını açıklamıştı; fakat yasal ve lojistik gereksinimler nedeniyle teslimatların gecikmesi bekleniyor. Dünya Bankası, Afrika Birliği ile yaptığı iş birliği kapsamında 400 milyon doz Johnson&Johnson aşısını satın alıp, aşıların dağıtımı için 12 milyar dolar kaynak sağladı. ABD yaptırımları sonrasında küresel finansal sisteme erişimi kısıtlanan Venezuela, yerel özel bankaların yardımıyla Covax programı dahilinde 120 milyon dolar karşılığında 11 milyon doz aşı almak için anlaştı. Vietnam’a ise gelecek aydan itibaren Covax programı ve devlet alımları aracılığıyla 1 milyon doz AstraZeneca aşısının transferi gerçekleştirilecek.
pusulait.com
PUSULAIT We grow brands, create experiences and solve business problems
EXCELLENT IDEAS Custom software solutions Package solutions, Technical trainings, Software Development, Consultancy, Technical Education, Experienced team members who are experts in their fields, A young and dynamic company, 100% customer satisfaction We provide end to end software development services to different sectors by understanding and identifying the needs of its customers.
Technologies • Java • Angular • React Native • IOS, Android • Python • .NET • Oracle,ADF, BPM
• Node.js • GOLang • Scala • Php • AWS • GCP • Azure
+44 7388 807131 benan.aktas@pusulait.com www.tbmag.co.uk 37
BUSINESS
Lily Mae Home Care girişimcileri davet ediyor İngiltere’de yaşlılara evde bakım hizmeti sunan tek Türk şirketi Lily Mae Home Care, franchise ortaklık modeli ile bayilikler veriyor. Lily Mae Home Care’nin şu anda açılmaya ve işletilmeye hazır 2 pilot temsilciliği bulunuyor.
İ
ngiltere Peterborough merkezli bir yaşlı bakım şirketi olan Lily Mae Home Care, farklı şehir ve kasabalarda bayilik sistemi ile çalışacak franchise ortaklık modeli ile büyümeye devam ediyor. Lily Mae Home Care, özellikle sağlık sektöründe yatırım yapmayı planlayan girişimcilere önemli bir fırsat sunuyor. Duş aldırmaktan yemek yapmaya, alışverişten ilaç kontrolüne kadar pek çok başlıkta verdiği hizmetlerin verildiği Lily Mae Home Care, yaşlıların hayatını kolaylaştırıyor, yaşanabilir kılıyor. Şirketin kurucu ortaklarından Genel Müdür Alkan Özkan, bu alanda çalışmak isteyen girişimciler ile tanışmak istediklerini ve iş modeli hakkında bilgi verebileceklerini anlatıyor. Geçtiğimiz aylarda Southampton ve Portsmouth şubeleri açılan Lily Mae Home Care’nin şu anda açılmaya ve işletilmeye hazır 2 pilot temsilciliği bulunuyor.
Hedefimiz yatırımcıların kâr etmesini sağlamak Personel eğitiminin ve ofis desteğinin Lily Mae Home Care tarafından karşılandığı, ilgili prosedürlerin takip edildiği franchise ortaklık modelinin girişimcilere yüksek karlılık oranları 38 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
sunduğun ifade eden Alkan Özkan, modelin detaylarını şöyle anlatıyor: “Franchise alacak insanları bir yıl boyunca mentoring dediğimiz yöntemle eğitmeyi, insanların yatırım yaptığı ana parayı üstüne biraz kâr koyarak geri getirmeyi amaçlıyoruz. Biz insanlara franchise ortaklık modeli öneriyoruz. İşi, ortaklık modelini kurmak isteyenlere öğretiyoruz. Önemli olan biraz deneyim kazanmak ve bu deneyimi işlerine aktarmalarını sağlamak. Home Care sürekliliği olan ve çok ihtiyaç duyulan bir iş. Biz de daha fazla Türk’ün bu işlerin içinde olmasını sağlamak istiyoruz.” Bu model ile İngiltere’deki ‘Her Türk’ün kebapçı veya berber olacağına’ dair önyargıyı da yıkmak istediğini belirten Özkan “Bizim insanlarımız da profesyonel bir şekilde İngiltere’de her yerde çalışabilirler.” diyor
Lily Mae’nin hizmetleri uluslararası standartlarda Lily Mae Home Care’in bakım hizmeti verdiği hastaların büyük bölümünün NHS’den (National Health Service / Ulusal Sağlık Hizmeti) geldiğini belirten Özkan “Hastalar sosyal hizmetlerden ihale alarak ya da özel müşterilerimizin aracılığıyla alınıyor. ‘End of life care’ yani tedavi edilemez duruma gelmiş yaşamının son döneminde olan kişilere de bu bakım hizmetleri veriliyor. Ayrıca hasta yakınlarının talepleri ile de Lily Mae Home Care’e gelen hastalar bulunuyor.” şeklinde konuşuyor. Lily Mae Home Care Operasyon Direktörü Sarah Tyrrell ise, İngiltere’de sağlık ve sosyal bakımın bağımsız düzenleyicisi Care Quality Commission (CQC) tarafından denetlendiklerini ve Lily Mae’de bütün hizmetlerin standartlara uygun şekilde sunulduğuna dikkat çekiyor. CQC’nin safe, effective, caring, Responsive, Well-led (güvenli, verimli, sevecen, duyarlı, İyi lider) olmak üzere 5 ana dalda denetleme yaptığını ifade ediyor. Lily Mae’de tüm bu kriterlere uygunluk gösteriyor.
/ FRANCHISE
İngiltere’de Sağlık sektörüne yatırım yapma zamanı! Evde Bakım hizmetlerine
YATIRIM YAPIN
Lily Mae Home Care, girişimcileri farklı şehir ve kasabalarda bayilik sistemi ile çalışacak franchise ortaklık modeline davet ediyor! Detaylı bilgi için H. Alkan Özkan +44 7598 453969 a.ozkan@lilymaehomecare.co.uk
www.lilymaehomecare.co.uk www.tbmag.co.uk 39
BUSINESS
İngiltere’de MORTGAGE ile ev alma
Birleşik Krallık’ta gayrimenkul satın almak pandemi döneminde de kârlı bir yatırım olma özelliğini korudu. Fiyatlar yükselmeye, yeni konutlar yapılmaya devam ediyor. Pek çok farklı seçeneği bulunan mortgage, gayrimenkul satın alımında en sık başvurulan finans çözümlerinden biri. Ancak bir ev satın alırken, kişisel finans planlamasını doğru yapmak, en uygun koşullarda en doğru mortgage’ı kullanabilmek için bir danışmandan destek almak gerekiyor. Mortgage danışmanları sadece evi alırken değil, uzun yıllar süren riskli ödeme sürecinin sorunsuz şekilde tamamlanmasında da önemli rol oynuyor.
G
ayrimenkul, yatırım alternatifleri arasında ilk sıralardaki yerini koruyor. Birleşik Krallık da, kârlı yatırım yapmak isteyenlerin yakın takibinde. Başta Londra olmak üzere Birleşik Krallık’ta gayrimenkul satın almak, hem ülkede yaşayanlar hem de Amerikalı, Asyalı ve Avrupalı yatırımcılar için en cazip yatırım alternatiflerinde biri. Pandemi döneminde dahi Birleşik Krallık’ta konut fiyatları artmaya, konut sahipleri yatırımlarından kâr etmeye devam etti. Nationwide Building Society verilerine göre; ülkede konut fiyatları Haziran’da yıllık olarak yüzde 13,4 arttı. Böylelikle konut fiyatlarında Kasım 2004’ten bu yana en hızlı artış yaşandı. Aylık bazda bakıldığında
40 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
ise konut fiyatlarının yüzde 0,7 artış kaydettiği görüldü. Böylelikle ortalama fiyatlar 254 bin sterlin seviyesini aştı. Ülkede konut fiyatlarında aylık bazda yükseliş serisi üçüncü aya ulaştı. Covid-19 salgınını kontrol altına alabilmek için hükümet tarafından uygulanan 16 aylık sokağa çıkma yasağı, kentsel alanların dışında yer alan konutlara olan talebin artmasına sebep oldu. Aynı zamanda tüketiciler emlak piyasasındaki rekor seviyeye yakın düşük borçlanma maliyetlerinden ve satın almalarda uygulanan geçici vergi indiriminden de faydalanıyor. Nationwide Başekonomisti Robert Gardner, “Ev fiyatları tüm zamanların en yüksek seviyesini görmesine rağmen, kredi ödeme-
/ GAYRİMENKUL Mortgage’dan faydalanmak için UK’de ne kadar yaşamış olmak gerekir? Kendiniz yaşamak için bir ev satın almak istiyorsanız Birleşik Krallık’da en az 1 yıl yaşamış olmanız gerekiyor. Ancak yatırım amaçlı bir gayrimenkul satın almayı planlıyorsanız mortgage’dan faydalanmak için minimum bir süre gerekmiyor.
Ankara Anlaşmalılar mortgage’dan nasıl ve hangi koşullarda faydalanabilirler? Ankara Anlaşması’ndan yararlanarak Birleşik Krallık’ta 3 yıldan az yaşamış olanlar, minimum yüzde 25 depozit ödeyerek başvuruda bulunabilirler. Eğer 3 seneden uzun süredir UK’de yaşıyorlarsa sadece yüzde 5 depozit ödeyerek başvuruda bulunabilirler. Önemli olan evin fiyatından depozit miktarı çıkarıldığında kalan kısmı için gereken mortgage’ı ödeyebilecek gelirinizin olmasıdır.
Konut kredilerinde vatandaşlık, oturum izni gibi kısıtlamalar var mı?
leri tarihi standartlara göre yüksek değil.” açıklamasında bulundu. Veriler, Birleşik Krallık’ın tüm bölgelerinde fiyatların yükseldiğine işaret ediyor. En fazla artış görülen bölgeler sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 13,4 ile Kuzey İrlanda ve Galler oldu. İskoçya ve Londra en az artışı gösteren bölgeler. Başkent Londra’daki konut fiyatı oranları bir önceki çeyreğe göre yüzde 4,8’den yüzde 7,3’e yükseldi. Mortgage seçeneklerinin artması, devlet yardımı ve yeni konut projeleri özellikle Londra’da emlak piyasasının hareketli tutan dinamikler. Gayrimenkul alırken sıklıkla başvurulan finans çözümlerinin başında mortgage geliyor. Ancak gayrimenkul satın alırken ister yatırım için olsun ister içinde yaşamak için, en uygun koşullarda, en kârlı yatırımı sorunsuz bir şekilde gerçekleştirmek için bir danışmandan destek almak gerekiyor. Biz de bir bilene danıştık ve alırken dikkat edilmesi gerekenleri, mortgage’ın detaylarını ve ev alırken neden bir danışmandan destek almak gerektiğini, parapara.co.uk firmasının sahibi Finans & Mortgage Danışmanı Özgür Akıncı ile konuştuk.
Genel kural; başvuru yapıldığında ve ev alma işlemi bittiğinde 2 senelik bir vizenin pasaportta olmasıdır. Bu kural eğer yüzde 25 depozit verirseniz uygulanmıyor. Vizesi olmayan, başka bir ülkede yaşayan ve sadece yatırım amacıyla gayrimenkul almak isteyenlerin de mortgage alması mümkün. Ancak en az yüzde 35 depozit ödemeleri ve satın alınacak mülkün en az 250 bin sterlin değerinde olması şartı aranıyor.
Mortgage’a başvuracak kişinin geliri, ödediği vergi ve mortgage tutarı arasında nasıl bir ilişki var? Mortgage miktarının belirlenmesindeki tek faktör başvuru yapan kişi veya kişilerin gelirleri değil. Hali hazırda mevcut olan giderler de alınabilecek mortgage miktarını etkiliyor. Aynı fiyattaki eve, aynı miktarda geliri olan iki kişinin, farklı miktarda mortgage alabiliyor olmasının sebebi giderlerinin farklı olmasıdır. Bankaların kişilerin vergi öncesi yıllık gelirlerinin belli bir katına mortgage verdiği doğru. Ama bu çarpanın ne olduğunu banka kendi belirliyor ve oran değişiklik gösterebiliyor. Mesela bazı büyük bankalar bu çarpanlarını 5’ten 4,5’e kadar düşürdüler. Ancak bu çarpanlara göre hesap yapmak genelde yanlış mortgage planlamasına yol açabiliyor.
Özgür Akıncı parapara.co.uk Finans & Mortgage Danışmanı
www.tbmag.co.uk 41
BUSINESS fark olabiliyor. Dolayısıyla buna genel bir cevap vermek zor. Bankaların faiz oranları, ödenen depozit miktarı, mortgage türünün sabit veya standart oranlarda olması ve bunların süresi gibi birçok faktöre bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor.
Help to buy nedir, kimler yararlanabilir?
Mortgage’a başvurmayı planlayanlara kişisel vergileri konusunda neler tavsiye edersiniz? İngiltere’de bir kredi başvurusu yapıldığında başvuran kişinin beyan ettiği yani kanıtlayabileceği gelir dikkate alınarak karar veriliyor. Dolayısıyla sistemin içinde kalmak ve sistemin sunduğu imkanlardan yararlanmak için gerekli vergilerin ödenmesi çok önemli. Self employed dediğimiz firma direktör ve sole trader olarak çalışan kişilerin son 2 yıllık vergi beyanlarını göstermeleri gerekiyor. Dolayısıyla geliriniz ne kadar yüksekse oturmak için alacağınız eve o kadar yüksek miktarda mortgage alabilirsiniz. Pandemi öncesinde bazı bankalar en az 5-6 yıldır çalışan ve sürekli kâr gösteren limited şirketlerin kâr miktarlarını da mortgage hesaplarında dikkate alıyordu. Ancak şu anda maalesef bunu dikkate alan bir banka bulunmuyor. İyi haber ise bankaların ilerleyen zamanda bunu tekrar uygulamayacağı anlamına gelmiyor.
Eşler mülkü ortak alabilir mi? Eğer 2 kişi başvuru yapıyorsa her birinin gelir ve giderlerine toplu olarak bakılıyor ve buna göre mortgage miktarı belirleniyor. Başvuranlardan aksi bir istek gelmediği sürece tapu başvuruda bulunan herkesin adına çıkıyor.
Banka kredilerinde oranlar neler? Banka kredilerinde oranlar değişiyor. Şu anki kredi oranlarıyla 3 ay sonraki oranlar arasında 42 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Hükümetin yeni yapılan evleri alan kişilere yaptığı depozit yardımı ile alınan mortgage türüne “Help to Buy” deniyor. Bu depozit yardımı Londra içindeki gayrimenkuller için maksimum yüzde 40, Londra dışındakiler için yüzde 20 olabiliyor. Yüzde 25’lik mevduatın tamamını kendiniz finanse etmek yerine, Help to Buy ile yüzde 5’lik bir depozito ödediğinizde, hükümet bunu toplam satın alma fiyatının yüzde 20’si tutarında bir öz sermaye kredisi ile tamamlıyor. Daha sonra satın alma fiyatının sadece yüzde 75’i için kullanacağınız mortgage daha uygun oranlarda olabiliyor. Help to Buy’a başvuran kişinin dünyanın hiçbir yerinde başka bir mülkünün bulunmaması gerekiyor. Mortgage geri ödemeleriniz faiz içerecek olsa da, ilk beş yıl boyunca yüzde 20 öz sermaye krediniz için herhangi bir faiz ödemeniz istenmiyor. Sadece 25 yıl içinde veya evi sattığınızda öz sermaye kredinizi geri ödemeniz gerekir, ancak o zamandan önce geri ödemeyi de seçebilirsiniz.
Help to buy ile alınan bir ev kiraya verilebilir mi? Mortgage kullandığınız finans kurumu ya da bankadan alınacak izin ile konutunuzu en fazla 1 yıllığına kiraya verebilirsiniz. Ancak bu süre daha fazla uzatılamaz.
Share ownership nedir? Kimler, hangi koşullarla yaralanabilir? Share ownership evin tamamını değil yüzde 25’lik dilimlerini alabildiğiniz bir yöntemdir. Evin sahip olduğunuz yüzde 25’lik dilimleri için mortgage ödemesi, geri kalan kısmı için kira ödemesi yaparsınız. İstediğiniz zaman evin geri kalan kısmını yüzde 25’lik dilimler olarak alabilirsiniz. Evin diğer ortağı izin verdiği sürece kendi payınızı başkasına satabilirsiniz.
First time buyer nedir? Bu yöntemle alınan ev kiraya verilebilir mi?
ParaPara.co.uk
Property&Business Finance Solutions OUR SERVICES
Özgür Akıncı
✓ 1st Time Buyer Mortgages ✓ 95% LTV Mortgages (5%deposit) ✓ Buy to Let mortgages ✓ Mortgages for non-UK citizens (Ankara Anlaşması) ✓ UK Mortgages for Turkish investors who wants to purchase a UK property ✓ Commercial Mortgages ✓ Semi-commercial mortgages ✓ Bridging loans ✓ Construction and Development loans ✓ Auction finance ✓ Car, Van and Truck Finance ✓ Recovery Loan Scheme ✓ Business loans ✓ Startup loans ✓ Personal life covers ✓ Life covers for directors ✓ Income protection ✓ Wills Writing ✓ Inheritance Tax Reduction Plans
Finance&Mortgage Advisor
Here to help if you need us now! Contact info@parapara.co.uk
Call us!
020 3858 9960
BUSINESS venliğini sağlayabilirsiniz. Daha sonra fiyatın yüzde 75’i için bir mortgage almanız gerekir. Artık yeni mülkünüz için bedelin yüzde 80’ini ödediğinize göre, kalan yüzde 20’lik kısmı size ilk beş yıl tamamen faizsiz olan öz sermaye kredisi verilerek süreç tamamlanacaktır. İlk beş yıldan sonra, sizden kredi değerinin yüzde 1,75’i kadar bir ücret alınır ve bu ücret her yıl perakende fiyat endeksi artı yüzde 1 oranında artar. Kalan yüzde 20, 25 yıl sonra veya evinizi sattığınızda, hangisi daha erken ise, piyasa değerinden geri ödenir. Yüzde 20’lik öz sermaye kredisini daha önce geri ödemeye karar verirseniz, istediğiniz zaman yüzde 20’lik bakiyenin en az dörtte birini veya tutarın tamamını ödeyebilirsiniz. Bu ödeme piyasa değerlemesine tabi olur. İlk evini alan kişilere verilen isimdir. Satın alınacak evin içinde yaşamak koşuluyla başvurulur. Kısa süreli olmak şartıyla mortgage firmasının izni olduğu sürece kiraya verilebilir. Ancak uzun süre kiraya verilecekse bunun buy to let mortgage’a çevrilmesi gerekir. İster yurtiçinde ister yurtdışından First time buyer olan kişinin dünyanın hiçbir yerinde başka bir mülkü olmaması gerekir. Yanlış beyan verilmesi İngiltere’de ciddi bir suçtur.
Buy to let’in diğer yöntemlerden farkı nedir? Kira geliri sağlamak amacıyla alınan evlere verilen isimdir. Minimum yüzde 25 depozit verilmesi ve geri kalan kısmın kira ile ödenebilecek miktarda olması gerekir. Eğer kira miktarı yeterli değilse kişinin gelirine de bakılır. Buy to let mortgage ile alınan evlerin sahipleri bu evlerde yaşamamalıdır. Bu mortgage kontratının ihlali anlamına gelir ve mortgage firması sizden tüm mortgage borcunun geri ödenmesini isteyebilir.
Yeni kavramlardan biri de “Equity loan” yani öz sermaye kredisini açıklar mısınız? “Equity loan”ın kuralları “Help to Buy” ile oldukça benzerlik gösteriyor. Hükümetin oturmak için yeni yapılan evlerden birini almanız durumunda evin değerinin yüzde 2040 oranları arasında yardım ettiği mortgage türüne verilen isimdir. Aradığınız evi bulduktan sonra bir rezervasyon ücreti ve toplam satın alma fiyatının yüzde 5’i kadar bir depozit ödeyerek evin gü44 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Pandemi döneminde peşinat oranını yüzde 5’e indiren yasal düzenleme neyi kapsıyor ve ne kadar yürürlükte kalacak? Bu düzenlemenin Mortgage işlemleri açısında bir farkı bulunmuyor. Bu uygulama da devlet yardımı söz konusu değil. Alacağı evin fiyatının yüzde 5’ini depozit olarak ödeyerek mortgage’a başvuran kişinin, evin değerinin geri kalan yüzde 95’lik kısmı için gelirini ispat etmesi gerekiyor. Üstelik bu kadar az depozit ödenerek alınan mortgage’lar daha riskli olduğundan faiz oranları da oldukça yüksek oluyor. Devlet garantisiyle mortgage firmasına bir kaybı olması durumunda ödeme yapılıyor. Bu kaybın olması, mortgage sahibinin evini kaybetmesi ve bankanın evi satması anlamına geliyor. Yüzde 5 peşinat düzenlemesi, 2022’nin Aralık ayına kadar devam edecek. Damga vergisi tatili, 31 Mart’tan 30 Haziran’a kadar bir kez uzatıldı. Bu süreçte mülkün ilk 500,00 sterlinlik kısmı için yüzde 0 damga vergisi alındı. 1 Temmuz’dan itibaren bu yüzde 0’lık oran ilk 250,000 sterlinlik kısmı için geçerli hale geldi. Bu uygulama 30 Eylül’e kadar devam edecek, Ekim’den itibaren bu limit 125,000 sterline kadar inecek.
Konut alımında pek çok hükümet yardımından bahsettik. Devlet mülk edindirmede nasıl bir politika izliyor? Devlet inşaat sektörünü ve buradan para kazanan yan sektörleri ayakta tutmak için bu tür yardımlarda bulunuyor. Bu yardımlar ekonominin canlı kalmasını, devletin daha fazla vergi geliri almasını sağlarken ev fiyatlarının
/ GAYRİMENKUL da yükselmesine sebep oluyor. Fiyatların yükselmesini de şöyle açıklayabiliriz. Arz artışı talep artışının gerisinde kaldığında fiyat artışı yaşanıyor ki; şu an İngiltere’de çok ciddi bir konut eksiği var. Devlet bu yardımlarla talebi canlandırırken, yeterli düzeyde olmayan arzla beraber fiyatların artmasına da neden oluyor. Devlet politikası ekonominin canlı kalmasını sağlamak üzerine kurulur. İngiltere’de ekonomiye katkı sağlayan en canlı sektörler; inşaat, finans ve IT olduğundan, devlet bu sektörlerin aktivitesini destekleme amaçlı programlar oluşturuyor.
Bölgesel fiyat sınırları Yeni evinize ne kadar harcayabileceğinizi bulmak için bu kullanışlı haritayı kullanın.
Ev alım sürecinde kimlerle çalışılmalı, hangi alanda destek alınmalı? İngiltere’de ev alımı sürecinde avukatınız çok önemli. Conveyancing denilen bu servisi sunan firmaların ücretleri bölgesel olarak 500 ile 1500 sterlin arasında değişiklik gösteriyor.
Conveyancing servisi ev alım sürecinin hangi aşamasını kapsıyor? Eğer bir avukattan destek alıyorsanız; mortgage başvurusu yapıldıktan sonra ve mortgage teklifiniz avukatınıza ulaştığında avukatınız alacağınız mülkün yasal işlemlerine başlıyor. Ev alim surecini hızlandırma istiyorsanız avukatınıza mortgage teklifinin gelmesini beklemeden yasal işlemlere başlamasını söyleyebilirsiniz.
Mortgage danışmanı hangi hizmetleri veriyor? Her bir kişinin finansal durumu, istekleri ve beklentileri farklı, dolayısıyla her birimiz için ayrı bir finansal planlama yapılması önem taşıyor. Riski minimuma indirmek için konut alma süreçlerinde mortgage danışmanları ile çalışmak çok önemli. 23 senedir burada yasayan ve finans sektöründe olan bir finansal danışman olarak, müşterilerimizin vereceği kararlarda sadece mortgage almak için değil aynı zamanda bu kararların doğru yapılandırılmasını sağlamak için de destek veriyoruz. Yani günü kurtaran çözümler yerine kişinin malvarlığının gerekli şekilde korunması, kendinden sonraki nesle bırakılması ve Inheritance Tax (Miras Vergisi) düşürmek için planlamalar yapıyoruz. Mortgage broker ücretleri bölgesel olarak 1500 Sterlin’e kadar çıkabiliyor. Unutulmaması gereken sadece mortgage almak değil. Bu alınan mortgage miktarının hastalık, kaza ve ölüm gibi durumlarda geri ödenmesinin fi-
nansal korunma ürünleriyle korunması gerekiyor ki; bu da oldukça hayati bir konu. Finansal korumu ürünleri de şöyle açıklayabiliriz... Hayat bir çok bilinmezlikle dolu, pandeminin etkilerini hepimiz yaşadık. Ölüm anında geride bıraktıklarımızın finansal problemleri olabiliyor. Bunun mortgage’la ev sahibi olmanızla da alakası yok. Ölüm anında kalan borçların ödenmesi ve geride bıraktığınız sevdiklerinizin geleceğini finansal anlamda güvenceye almak için örneğin; hayat sigortası çok önemli. Hayatın içinde kaza veya hastalıktan dolayı çalışamadığınız ve gelir elde edemediğinizde sadece mortgage ödemeleriniz değil, kiracıysanız kira ödemeleriniz ve diğer düzenli ödemeleriniz olumsuz etkilenir. Sadece ev kaybı yaşamazsınız aynı zamanda dikkatle koruduğunuz kredi skorunuz da negatif şekilde etkilenir. Bunun önüne geçmek için gelir, kaza ve sağlık sigortası gibi riski azaltıcı koruyucu önlemler almak çok önemli.
£15,000 £60,000 £225,000 % 5 Peşinat % 20 Devlet Desteği % 75 mortgage www.tbmag.co.uk 45
BUSINESS
Pandemi gölgesinde Birleşik Krallık inşaat sektörü
Pandemi gölgesinde geçen 2020-2021 yıllarında Birleşik Krallık’ın inşaat üretimi istatistiki verilerle değerlendirildiğinde, 2020’nin yaz aylarında toparlanan sektörün 2021’in ilk çeyreğinde büyümeye devam ettiği görülüyor.
İ
nşaatın yüksek maliyetli, yüksek riskli ve uzun vadeli bir faaliyet olması nedeniyle, inşaat sektörünün performansı ekonominin sağlıklı işleyişinin iyi bir göstergesidir. Ekonomi durduğunda inşaat yatırımı durma noktasına gelir, ancak ekonomi toparlanmaya başladığında inşaat sektörü büyük bir hızla hareketlenir. Birleşik Krallık’ta inşaat üretimi, Hükümet İnşaat Stratejisi verilerine göre yıllık 110 milyar Sterlin’in üzerindeki büyüklüğüyle Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GDP)’nin % 7’sine tekabül ediyor. İnşaat üretiminin yaklaşık dörtte biri kamu sektörüne aitken, dörtte üçünü özel sektör oluşturuyor. Ülkedeki inşaat üretiminin yaklaşık % 45’ini ticari ve sosyal yapılar, yaklaşık % 40’ını konut ve yaklaşık % 15’ini altyapı olmak üzere üç ana gruba ayırmak mümkündür. Yine Hükümet İnşaat Stratejisi verilerine göre, inşaat üretiminin yaklaşık % 60’ını yeni inşaatlar oluştururken, % 40’ı yenileme ve bakım inşalarından oluşuyor.
Ceyla AKIN Mak. Yük. Müh. CMP International Satış Direktörü
Hükümet ve endüstri ortaklığı ile hazırlanan “Constructin 2025 Sanayi Stratejisi”ne göre, sektördeki yaklaşık 3 milyon iş, toplam Birleşik Krallık istihdamının % 10’unu oluşturuyor. Buna rağmen İngiltere inşaat sektörü, kentleşme ve iklim değişikliği gibi tüm dünyayı da etkileyen nedenlerle çeşitli ciddi zorluklarla karşı karşıya.
46 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Milli İstatistik Ofisi İnşaat sektör ve iş hacmi grafiği
Kentleşme ve iklim değişikliği tehdidi 1900’de nüfusun sadece % 16’sı kentsel alanlarda yaşıyordu. Bugünse gezegenin nüfusunun yarısından fazlası artık şehirlerde yaşıyor. Yoğun olarak işgal edilmiş olan bu alanların sürdürülebilir olmaları gerekirken, kentler yenilenemeyen kaynakların %75’inden fazlasını tüketiyor ve küresel kirliliğin yaklaşık dörtte üçünü oluşturuyorlar. 21. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde nüfusun %70’den fazlası
/ İNŞAAT şehirlerde yaşayacak ve aynı zamanda küresel nüfus 7 milyardan yaklaşık 9.5 milyara ulaşmış olacak. Hükümet sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerine kıyasla 2050’ye kadar % 80 azaltmayı ve 2025’e kadar yarıya indirmeyi taahhüt ediyor. Topluluklar ve Yerel Yönetim Departmanı (DCLG) verilerine göre, 2009’da binalar Birleşik Krallık’ın tüm karbon emisyonlarının yaklaşık % 43’ünü oluşturuyordu. Devlet bu taahhüdünü karşılayacak olursa, mevcut binalar büyük ölçüde daha verimli hale getirilecek. Çünkü, 2025’te var olacağı öngörülen İngiltere bina stokunun yaklaşık % 80’inin ve 2050’de mevcut olacak konutların üçte ikisinin halihazırda inşa edilmiş olması gerçeğiyle süreç daha da karmaşıklaşıyor. Bu sebeplere de dayanarak Hükümet İnşaat Stratejisi’nde iki büyük girişimi harekete geçirdi: Öncelikli olarak, Parlamento döneminin sonuna kadar minumum % 15 - 20 oranında tasarruf sağlama amaçlı merkezi olarak tedarik edilen tüm inşaat sözleşmelerinde, yeşil binalar ve akıllı konut ilkelerinin hayata geçmesi için tam iş birliği sağlanacak. Tam işbirliğinde, 3D BIM (Building Information Modeling) yani üç boyutlu bina modellemesi gerekli ve zorunlu olacak.
Pandemi gölgesinde geçen 2020 ve 2021
Pandemi gölgesinde geçen 2020-2021 yıllarında Birleşik Krallık’ın inşaat üretimi istatistiki verilerle değerlendirildiğinde, 2020’nin yaz aylarında toparlanan sektörün 2021’in ilk çeyreğinde büyümeye devam ettiği görülüyor. İngiltere ekonomisi COVID-19 pandemisi etkisine ve toparlanmanın oldukça yavaş ilerlemesine rağmen, 2020 yılı yaz döneminde ve 2021 Şubat, Mart, Nisan aylarında dikkate değer bir büyüme kaydetti. Ulusal İstatistik Ofisi’ne göre, Nisan 2020’de piyasalarda gerçekleşen % 19,5’lik daralmayı, Mayıs’ta % 2,7, Haziran’da % 9,1 ve Temmuz’da % 6,4’lük bir genişleme izledi. Reuters tarafından yapılan araştırmaya göre, 2020 yılı Ağustos ayında Birleşik Krallık gayri safi yurtiçi hasılasında (GDP-gross domestic product) aylık % 4,6’lık bir büyüme kaydedildi. İnşaat üretimi Mart ayındaki % 5,8’lik güçlü artışın ardından Nisan 2021’de % 2,0 düştü. Aylık düşüşe rağmen inşaat üretimi seviyesi şu anda salgın öncesi Şubat 2020 seviyesinin % 0,3 üzerinde. Yeni işlerde durgunluk devam ediyor, ancak bakım ve onarım seviyesi daha güçlü. Yeni işler Şubat 2020 seviyesinin % 3,4 altındayken, onarım ve bakım işleri Şubat 2020 seviyesinin % 7,1 üzerinde kaldı. İnşaat üretimi, Nisan 2021’e kadar olan son üç ayda % 5,1 (£ 2,005 milyon) artarak en yüksek artışı kaydetmiş oldu. İnşaat üretimininde Kasım 2020’den bu yana olan büyümeye bakıldığındaysa üretimin % 10,2 (£ 3.693 milyon) arttığını görebiliyoruz.
Kaynaklar: • Global Construction 2025; Global Construction Perspectives and Oxford Economics (July 2013), Construction 2025 Industrial Strategy: Government and Industry in Partnership, Construction • Construction output in Great Britain: March 2021, New Orders and Construction Output Price Indices, January to March 2021: March 2021 • Our World in Data, (ourworldindata.org/ urbanization)
www.tbmag.co.uk 47
BUSINESS
Kamu borçlarında önümüzdeki iki yıla dikkat!
Düşük gelirli ülkelerin ihtiyacı 450 milyar dolar Rapora göre Covid-19 salgını ve buna bağlı küresel ekonomik kriz, gelişmekte olan ülkelerdeki kamu borcunun sürdürülebilirliğinde daha önce deneyimlenmemiş bir değişimi tetikledi. Euler Hermes, önümüzdeki iki yıl içinde gelişmekte olan ülkelerde ve özellikle düşük gelirli ülkelerde, borç sıkıntısının artmasını ve bazı temerrütlerin yanı sıra daha fazla kredi notu düşürülmesini bekliyor. Düşük gelirli ülkelerin, Covid-19’a karşı harcama tepkilerini hızlandırması, döviz rezervlerini yeniden inşa etmesi veya koruması ve krizin yaralarını dengelemesi için en az 450 milyar dolara ihtiyacı olacağı belirtiliyor. Kapsamlı bir çözümün yokluğunda, ağır borç yüklerinin, zengin ve fakir ülkeler arasında kalıcı bir küresel ayrışma yaratabileceğine dikkat çekiliyor.
Türkiye’de kamu borçları yönetilebilir seviyede
Euler Hermes, Covid-19 krizinin ardından, gelişmekte olan ve düşük gelirli ülkelerin kamu borçları durumunu inceleyen bir rapor yayınladı. Rapora göre; Türkiye’nin kamu borcu gelişmekte olan ülkelere kıyasla halen yönetilebilir seviyelerde ancak önümüzdeki iki yıla dikkat edilmeli.
D
ünya pandemi gölgesinde ikinci yılını yaşıyor. Salgının etkisi azalmaya başladıysa da ekonomik etkileri çok daha görünür olmaya başladı. Covid-19 kriziyle karşı karşıya kalan pek çok ülke, ekonomiye hızla, benzeri görülmemiş politika destekleri verdi. Bu da kamu maliyesinde kayda değer bir bozulmaya neden oldu. Dünyanın önde gelen alacak sigortası şirketi Euler Hermes, bu durumdan daha çok etkilenen gelişmekte olan ülkeler ve düşük gelirli ülkeler ile ilgili yeni bir rapor yayınladı. 48 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Türkiye ekonomisinin, baz etkileri ve 3 yıllık inişli çıkışlı krizlerin ardından toparlanma göstermesiyle birlikte 2021 ve 2022 yıllarında güçlü bir şekilde büyüyeceğini belirten Euler Hermes Kıdemli Ekonomisti Manfred Stamer “Hesaplamalarımıza göre Türkiye’de 2019’da GSYH’nin yüzde 33’ü seviyesinde olan kamu borcu, Covid-19 ile birlikte GSYH’nin yüzde 37’sine yükseldi. Bu, kamu borçları bağlamında, Türkiye ile eş seviyedeki gelişmekte olan ülkelere kıyasla nispeten düşük ve yönetilebilir bir durumda olduğumuzu gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
/ ARAŞTIRMA
Türkiye risk tablosunda 30’uncu sırada Euler Hermes’in hazırladığı Kamu Borçları Sürdürülebilirlik Riski Skoru tablosunda (PDSRS) 101 adet gelişmekte olan ülke bulunuyor. En riskli 20 gelişmekte olan ülke arasında Mısır, Güney Afrika, Hindistan, Brezilya ve Pakistan yer alıyor. Tabloda, “en savunmasız” olarak işaretlenen ülkelerin, uluslararası borç
verenlerden finansal destek arama, borç hafifletme/yeniden yapılandırma girişimlerine başvurma veya kamu borçlarında temerrüde düşme olasılığı yüksek olarak belirtiliyor. Türkiye’nin bu tabloda 30. sırada yer aldığını belirten Manfred Stamer “Bu, Türkiye’nin önümüzdeki iki yıl içinde temerrüde düşmesini veya kamu borcunu yeniden yapılandırmasını beklemediğimiz anlamına geliyor. Ancak sıralama orta vadeli bir riske de işaret ediyor. Önümüzdeki 2 yıla dikkat edilmeli” dedi. Tablodaki en riskli 20 ülke arasında Latin Amerika ve Afrika’dan yedi, Orta Doğu ve Asya’dan üçer ekonomi yer alıyor. Bununla birlikte gelişmekte olan Avrupa’dan herhangi bir ülke bulunmuyor. İlk 20, 2020’de temerrüde düşen beş ülkeden Lübnan, Surinam, Zambiya, Arjantin olmak üzere dördünü de içeriyor.
Manfred Stamer Euler Hermes Kıdemli Ekonomisti
www.tbmag.co.uk 49
BUSINESS
Türk Şirketlerin Yeni Adresi; İngiltere / Londra
Günümüz dünyasında ticari faaliyetlerin olmazsa olmazı şirketler. Uluslararası platformda da ticari faaliyetleri yürütebilme adına, son yılların en çok araştırılan konularının başında yurt dışında şirket açmak yer alıyor. Yurt dışında şirket açmak için öncelikle tercih edilen ülkelerin arasında İngiltere, şehirlerde başkent Londra ilk sıralarda... Ancak şirket açmak için adım atmadan önce şirket türlerini bilmek ve yapılacak ticari faaliyete en uygun şirket modelini seçmek önem taşıyor. Sizlere bu yazımda, Türkiye’de bulunan bir gerçek kişi ya da bir şirketin İngiltere’de açabileceği şirket türlerini anlatacağım. İngiltere’de Şirket Kurmanın Avantajı Nedir? Uluslararası düzlemde birçok gerçek kişi ve şirket, Birleşik Krallığı ticarettin en önemli üssü olarak görmektedir. Dolayısıyla dünya çapında adını kanıtlamış birçok firma Avrupa’daki faaliyetlerini İngiltere/Londra merkezli olarak sürdürmektedir. Ayrıca, başka önemli bir neden ise, Birleşik Krallık bünyesinde daha hızlı bir biçimde şirket kurma imkanının olmasıdır. İstatistiklere göre yaklaşık 15 iş günü gibi kısa bir süre içinde Birleşik Krallık’ta şirket kurma imkanı bulunmaktadır. Diğer Avrupa ülkelerine bakıldığında bu kuruluş ve faaliyete başlama süresinin daha uzun olduğu görülmektedir.
Av. Armağan Dergin www.derginbabaoglu.com
Şirket Türleri Nelerdir? İngiltere’de gerçek kişi olarak ya da bir şirket olarak (tüzel kişi) ticari faaliyette bulunabilirler. Gerçek kişi veya bir şirket olarak hangi tür şirket açabileceğini kısaca özetlersek;
50 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
I. Gerçek Kişiler
a. Gerçek Kişi Tacirler (Sole Trader) Kuruluşu ve işleyişi basittir. Bu gerçek kişi, tek başına işin sahibidir. Kâr-zarar ve tüm borçlara karşı kişi sorumludur. Gelir İdaresi’ne (HMRC) serbest meslek kaydı yaptırmak gereklidir. Gelir vergisi mükellefidir. b. Adi Ortaklık (Ordinary Partnership) Birden fazla kişinin (gerçek yada tüzel kişi) ortaklık kurmasıdır. Ortakların her biri borçlara karşı tam sorumludur. Ortaklar, Gelir İdaresi’ne serbest meslek kaydı yaptırmalıdır. Ortaklar kişisel olarak gelir vergisi beyanında bulunurlar. Adi ortaklıkta ortaklar, işi birlikte yaparak kâr elde etmeye çalışırlar. Her ortak, işin yürütülmesine katılır ve kârı paylaşır. Ortaklar, ortaklığın borçlarından dolayı birlikte ve sınırsız olarak sorumludurlar. Fakat ortaklar aralarında farklı bir uygulamayı prensip olarak kabul edebilirler. Bu durumda kimi ortaklar işin yürütülmesinde daha çok söz sahibi veya daha fazla kâra sahip olabilirler. c. Sınırlı Ortaklık (Limited Partnership) Aralarında en az biri sınırlı olmak üzere birden fazla kişinin (gerçek yada tüzel kişi) ortaklık kurmasıdır. Yönetimde yer almamış olmak ve para çekmemiş olmak kaydıyla, ortaklar borçlara karşı taahhüt ettiği sermaye kadar sorumludur. Ortaklar, Gelir İdaresi’ne serbest meslek kaydı yaptırmalıdır. Ayrıca, ortaklığın Companies House’a kayıt ettirilmesi zorunludur. Ortaklar, kişisel olarak gelir vergisi beyanında bulunurlar.
/ HUKUK d. Sınırlı Sorumlu Ortaklık (Limited Liability Partnership, LLP) En az iki tayin edilmiş (ilave görev ve sorumluluk yüklenmiş) ortak bulunmalıdır. Nispeten daha az kişisel risk alınmaktadır. Borçlara karşı şahıslar değil, ortaklık sorumludur. Kuruluşu, limited şirket gibi olduğundan, diğer ortaklık türlerine göre kısmen daha karmaşıktır. Ortak şahısların Gelir İdaresi’ne, ortaklığın ise Companies House’a kayıt ettirilmesi gerekmektedir. Ortaklar kişisel olarak gelir vergisi beyanında bulunurlar.
II. Tüzel Kişiler (Şirketler)
a. Limited Şirket (Private Limited Company Ltd) Üyelerin sorumluluğu sahip oldukları hisseler üzerinden ödenmemiş miktarda sınırlıdır. Şirket adına malvarlığı edinebilirler. Şirket ortağı olan kişilerden bağımsızdır. En az bir şirket direktörü ve bir şirket yazmanı atanması gereklidir. Bunlar şahıs olabilecekleri gibi tüzel kişiler de olabilirler. Şirketin Companies House’a kayıt ettirilmesi gerekir. Şirket kuruluşu için gerekli işlemleri şahıslar kendileri yapabilecekleri gibi, şirket kuruluş firmaları (company formation agents) veya ticari konularla ilgili avukatlar aracılığıyla kuruluş işlemleri yaptırabilirler. b. Anonim Ltd. Şti. (Public Limited Company- Plc) Şirketin hisseleri menkul kıymetler borsası aracılığıyla halka satılmak üzere sunulur ve üyelerin sorumluluğu sahip oldukları hisseler üzerinden ödenmemiş miktarda sınırlıdır. En az iki üyesi ve iki direktörü bulunması ve şirket sekreterinin kanunla belirlenmiş niteliklere sahip bir kişi olması ve Companies House’a kayıt ettirilmesi gerekir. c. Garanti ile Sınırlanan Şti. (Limited by Guarantee) Üyelerin sorumluluğu, eğer tasfiye edilmişse, şirketin aktiflerine katmayı kabul ettikleri miktarla sınırlıdır. d. Özel Sınırsız Şti. (Unlimited Company) Üyelerin sorumluluğunda sınır yoktur. Şirket türlerinin yanında yabancı yatırımcı tüzel kişilerin kullanabileceği alternatif modeller de mevcuttur. Bunlarda biri şube kurmak diğeri ise işyeri kurmaktır.
• Şube Kurmak (Branch), Yabancı bir şirketin ticari faaliyette bulunmak üzere oluşturduğu şubeyi, en geç bir ay içinde kendi ülkesindeki ana şirketin bilgileri ve yıllık muhasebesi ile birlikte başvurarak Companies House’a (Şirketler Odası) kayıt yaptırması zorunludur. Şubenin yapısı ana şirketin kuruluş ve ortaklık yapısı ile aynıdır. İngiltere’de kurulan yabancı limited şirketlere nazaran rapor sunma ve diğer hukuki zorunluluklar hakkında kolaylıklar sağlanmıştır. Dezavantajı ise, yabancı limited şirketlere tanınan sınırlı sorumluluktan faydalanamamaktadırlar. İngiltere’deki şubenin sahibi bu şubenin tüm borçlarından şahsen sorumlu tutulabilmektedir. Eğer şirketin borçları yasal takibe düştüğünde şube sahibi bu borçlardan kendi malvarlığı ile sorumlu tutulabilmektedir. • İş Yeri (A Place of Business) Yabancı bir şirket, İngiltere’de belli bir yerden düzenli olarak işlerini yürütüyorsa, ancak limited şirket olarak kurulmamış ve faaliyetleri şube olarak tanımlanmaya yeterli değilse, Companies House’a “İş Yeri” olarak kayıt yaptırmak zorundadır. İş yeri faaliyete geçtikten en geç bir ay içinde Companies House’a bildirim yapılması gereklidir. Depo işletilmesi veya Firma Temsilcisi (Sole Representative) atanması bu duruma örnek olarak gösterilebilir. • Şirketler Arası Ortaklık Teşebbüsleri Türk şirketleri veya diğer yabancı ülke şirketleri, İngiltere’de şirket kurmadan veya işyeri ya da şube açmadan da birlikte ortaklık teşebbüsü içine girebilmektedirler. Bu ortaklık teşebbüsleri; adi ortaklık, sözleşmeye dayalı ortaklık, şirketleşmiş ortaklık teşebbüsleri şeklinde nitelendirebiliriz.
Hangi Şirketi Kurmalıyız? Ticaretin temel kuralı olarak, ister şirket isterse gerçek kişi tacir olması fark etmeksizin, ilk etapta, İngiltere’de başlatacağınız bu faaliyetin hedefleyeceği kitlenin araştırılması, vergilendirme konuları ve yıllık ticari hedeflerin belirlenmesi, çalışan maliyetlerinin analizi gibi konuları iyi irdelemesi yerinde olacaktır. Belirli iş dallarından İngiliz hükümetinden almanız mümkündür fakat bu konuların önceden araştırılması lehinize olacaktır. Bu noktada konusunda uzman danışmanlardan destek almak size katkı sağlayacaktır. www.tbmag.co.uk 51
BUSINESS
Tek kişilik marka yaratma serüveni Yapmaktan keyif aldığınız bir işi, sahip olduğunuz yeteneği gelir getiren bir işe dönüştürmek mümkün. Hem tasarımcı hem üretici, online satıcı, dijital pazarlamacı, paketleme, kalite kontrol, lojistik, muhasebe ve finansal yönetim... Tek kişilik bir marka yaratma serüveninde izlemeniz gereken yollar meşakkatli olsa da siz de tek başınıza, ömrünüze bir marka yaratma hikayesi katabilirsiniz.
L
ondra’da bir endüstriyel tasarımcı olarak yaklaşık iki yıldır araştırıp, uyguladığım bir konu var:
Doç. Dr. Mine Ovacık Endüstriyel Tasarımcı, Tasarım Koçu MINOVA Design @minovadesign
Tasarım ve zanaata dayalı küçük bir işletme, bir marka nasıl kurulur, geliştirilir ve sürdürülür? İngiltere’de, küçük-ölçekli bir girişimde bulunma ve iş geliştirme süreci hem nimetlerle
52 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
dolu hem de gayret ve sabır gerektiren, içinde çetin işleri de barındıran, “kendin yapçı” tek kişilik --ya da az kişilik-- bir serüven. Bir endüstriyel ürün tasarımı sürecinden çok farklı. Endüstriyel bir ürünün gelişimi ve üretimi sürecinde ne kadar çeşitli uzmanların iş birliği gerekiyorsa, aksine bu serüven, çeşitli uzmanlık konularının bir kişide buluşmasını ve başarıyla tamamlanmasını gerektiriyor. Aynı zamanda hem tasarımcı hem üretici, online satıcı, dijital pazarlamacı, paketleme, kalite kontrol, lojistiğin ve işin finansal yönetimini, muhasebesini yaparak işini yürüten biri olmak mümkün mü? Mümkün! Bir bilgisayarın ve internete ulaşımın olduğu müddetçe, evet mümkün. O kadar basit. Bir o kadar da detaylı, çeşitli bilgi ve beceri gerektiren bir iş. En çok yapılan şey ise: Kendi kendine öğrenmek, beceri kazanmak ve öğrenilenleri uygulamak. Peki, Londra’da özgün tasarım ürünleri, tasarlayan, üreten ve satan küçük bir işletmeyi bir kişinin kurup yürütmesini mümkün kılan nedir? Bu ülkede küçük işletmelere (small business) yönelik birçok destek olduğunu fark ediyorum. Deneyimliyorum. Her küçük iş sahibi genel olarak memnun mu koşullardan tam bilmiyorum ancak bildiğim, karşılaştırdığımda Türkiye’den farlı bir biçimde devletin verdiği teşvikler ve sistemin sunduğu küçük işletmelerin oluşabilmesi için var olan olanaklar dikkatimi çekiyor. Hemen çok basit bir örnek vereyim: Ürün ve hizmet satışları için kredi kartı makinalarının hızlı ve kolay bir şekilde alınabilmesi, kullanılması çok yaygın. Geldiğimde ilk dikkatimi çeken bu oldu. Kredi kartı makinalarının çok yaygın ve çeşitli olması, kendi üretim yapan bir tasarımcıya, zanaatkara kendi ürününü sanat pazarlarına çıkıp satış yapabilmesi için çok kolaylaştırıcı bir etken, örneğin. Burada küçük işletmeler nasıl hızlı ve kolay kurulabiliyor? Nedenlerini düşünüp, araştırıyorum ve yorumluyorum. Sanırım karşıma çıkan şu kavramlarla açıklarsam anlaşılır olur: İnsancıl Ekonomi, Micro-Girişim ve Micro-finans, Küçük-ofis-ev-ofis, teknoloji ve yeni zanaat, internet çağının demokratikleştirmesi ve Kendin Yapçılık. Londra’da Kapitalizmin iş ve yaşam biçimlerini nasıl şekillendirdiğini gözlemliyorum, deneyimliyorum. Ben bir ekonomist değilim. Ancak bir tasarımcı olarak, günümüzün ekonomi yapısını ve enstrümanlarını anlamanın
/ İNSAN EKONOMİSİ
isabetli bir yola çıkış noktası olacağını düşünüyorum. Bu bakış açısıyla, ilk olarak tarihi akışta ekonomiye bakıyorum. William Murray’ın ekonomi odaklarına göre tarihi akışta ekonomi tipleri şöyle: Aşiret Ekonomisi, insanın hayatta kalma mücadelesinde 100.000 yıl kadar süregelmiş. Kırsal Ekonomi, medeniyeti kurmayı; Endüstrileşme, yeniyi bulmayı ve öğrenmeyi, Tüketim Ekonomisi, yaşam tarzlarını yaratmayı; Bilgi Ekonomisi, iletişimi, telekomünikasyonu; 21. yüzyılın başlarından itibaren ise İnsancıl Ekonomi, bireyciliği, bireysel hak, hürriyet ve hareket bağımsızlığını savunan toplumsal kuramı ve insanın var olmasına odaklanma kavramını yaratmış. Anlayacağımız, son 20 yılda ekonominin odağı insana dönmüş. Ekonomistlerin “insanı ön plana aldığı” söyleniyor. Hadi bakalım... İlginç. Teşekkürler ekonomistler “insanı” hatırladığınız için. İnsancıl ekonomi (human economy), insanın düşüncelerini, davranışlarını, yaşamını ve deneyimlerini, her birimizin özgün hikayesini öncelikli bir konu olarak önemsiyormuş. İnsanı ana ilgi alanı olarak kabul ediyormuş. Birinin iyi olabilmesi için diğerlerinin de iyiliği, kendine davrandığın gibi diğer insanlara da kibar ve nazik davranışı gerektirir bakış açısından kaynaklanmış. “İnsanlık, kibarlığın ahlaki niteliğidir” deniyor. Ekonomide bu insancıl kavram, eşit bir dünya yaratmak adına tarih, sosyoloji, politik-ekonomi, felsefe ve antropoloji öğrencelerinin benimsediği bir kavram olarak ortaya atılmış. Tarihte, paranın, metanın, pazarın ve ekonominin öncelikli odaklarıyken, insan ilk odak olsa nasıl olur demişler anlaşılan. Özellikle endüstrileşme dönemimde, ekonominin insanı unutarak ilerlemesinden farklı olarak, insan için, insanı ön plana alarak var olması anlayışıyla sürdürülen bir ekonomi anlayışını düşünün. İnsanın iyiliği için para ve ekonominin var olmasından söz edildiğini düşleyin. İşte bu kavram bundan söz ediyor. Özetle, insanı kapsayıcı bir ekonomi anlayışıymış İnsancıl ekonomi. İnsana ne kadar umut vadediyor, değil mi? İnsancıl ekonominin izlerini bu ülkedeki küçük iş sahiplerine sunulan olanaklarda görür gibi oluyorum. Siz ne dersiniz? İşte görebildiğim izler... 2006 yılında Ekonomi Bilimleri alanında Nobel ödülü alan Bangladeşli Ekonomist Muhammed Yunus, tüm dünyada zenginlikten www.tbmag.co.uk 53
BUSINESS yoksun topluluklara, kişilere, micro-girişimler kurabilmeleri ve geçimlerini sağlayabilmeleri için micro-krediler sağlayan “micro-finans” kavramının kurucusu ve öncüsü olarak biliniyor. Ülkesinde yoksulluğu ortadan kaldırma amacıyla, minik bir sermayeyle başlayıp, kadınların üretiminin bireysel iş modelini yaratma olanağı sağlayan bu ekonomi modeli şüphesiz, insancıl ekonominin yarattığı modellerden biri. Küçük işletmelerin desteklenmesi fikri ve hareketleriyse, Yunus’un kitaplarında söz edilen konulardan kaynağını alıyor olmalı. Muhammet Yunus’un kitaplarında, Sosyal Ticareti yapılandırılmasından, İnsanlığın en çok ihtiyaç duyduğu konulara hizmet eden Yeni Kapitalizm tipinden, Dünyanın 3 sıfırı: Sıfır yoksulluk, Sıfır İşsizlik ve Sıfır karbon izinin sayesinde yaratılabileceği yeni bir ekonomi tipinden söz ediliyor. Bu sosyal ve çevresel sorumluluk sahibi hem insancıl hem de çevresel ekonomi yapısının, kapitalizmin bağrı Londra’daki kendi iş serüvenime yan-
sıdığını düşünüyorum. Londra’da küçük bir işletme kurmanın pratikliği, bu yeni kapitalist yapıdan geliyor olmalı. Evden çalışma kültürü epeyce yaygınlaştı. Çalışanlar ve firmalar oldukça alıştı bu kültüre. 1990’lı yıllarda, elektronik ürünlerin ve internetin yarattığı olanaklar sayesinde, iş dünyasında mülkiyet ve mekân giderlerini kaldırmak ya da azaltmak amacıyla, coğrafya ve zaman sınırı olmaksızın evden çalışma kavramı girdi hayata. Küçük-Ofis-Ev-Ofis kavramı (SOHO: Small-Office-Home-Office), işletmelerin mekâna ait giderlerinin ekonomikleşmesini sağladı. Evden çalışma kültürü, öncelikle New York, San Francisco gibi özellikle büyük kentlerde firmalar tarafından benimsendi. Yersiz ve zamansız çalışma kültürü büyük kentlerde yaratıldı böylelikle. Bu oluşum sanki Covid-19 Pandemi günlerine bir tür hazırlıkmış gibi geliyor insana. Emlak bedellerinin çok yüksek olduğu Londra’da, küçük bir işletme için evden çalışma olanakları ve gereğinde ortak-çalışma mekanlarının (co-working spaces) kullanılabilmesi, diğer olanaklardan biri bu coğrafyada. Buna bir de üretim sürecinin de ev ortamına taşınabilmesiyle, söz ettiğim “nimetleri” birbiri ardına sıralamış oluyorum. Yeni zanaat kavramı, zanaat ve tasarım aklı ve becerisiyle tasarlanmış ürünlerin, yani el ile üretilen, düşük adetlerdeki özgün ürünlerin, ev-tipi dijital cihazların sayesinde Ev-Atölyede üretim imkânı veriyor. Ev-atölye, ev -ofis kavramının ikiz kardeşi gibi değil mi? Küçük bir lazer makinasının, üç boyutlu bir yazıcının, otomatik dijital kesici makinaların veya baskı makinalarının ev tiplerinin üretildiği ve bunların Amazon’da dahi bulunup satın alınabildiği bir ortam, tasarım ve zanaat ile devam eden işletmemi sürdürebilmem için söz ettiğim nimetlerden diğerleri. Bu makinalar ev ortamında temiz üretim yapan bir atölyede, ürünlerin tasarlanmasından, ambalajlanıp, anlaştığınız kargo firmasının paketleri evden gelip alıp müşterinize ulaştıran bir sistemden söz ediyorum. Buradaki en belirleyici noktada online satış yapabilme olanaklarının çeşitli olması tabiki. Dünya iletişim ağı (www) sayesinde demokratikleşen dünya, kim olursa olsun insanlara ulaşılabilir eşit bir dünya şansı veriyor.
54 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
/ İNSAN EKONOMİSİ
Yaratıcılığınızı, bilgi ve becerilerinizi kazanca dönüştürme olanakları veren sosyal medya, online satış platformları, işinizi ve kendinizi geliştirmek için alabileceğiniz eğitimler, webinarlar, hepsi elinizin altındaki bilgisayarda ve modeminizin size ulaştırdığı internet hattında. Açık-kaynak bilgi ve deneyim kaynakları kendi kendimize öğrenip uygulamak için ulaşabileceğimiz nimetlerden bir diğeri. İşte tarihe göz atmaya tekrar geri döndüğümde, 2. dünya savaşının ardından Avrupa ve Amerika’da yaygınlaşan Kendin-Yap (DIY: Do-itYourself) bireysel üretim kültürü, insanlığı sanki bugünlere hazırlamış. İnsan emeğinin değerli olduğu bu ülkede, bir işte hizmet almak her zaman pahalı bir eylem. Neye göre pahalı, kendinizin yapmasına göre pahalı. O yüzden eğitimde dahil olmak üzere dijital dünyanın olanaklarıyla, bilgi ve beceri edinmek için eğitim almak “Kendin Yapçı” bir eyleme dönüşmüş biçimde. İnternetteki özel dersler (tutorial) ve Youtube ise bunun ana kaynağı. Bu eşitlik, aynı zamanda işbirlikçi tasarım (co-design) kavramıyla da eş zamanlı gelişiyor. Herkesin bir tasarım sürecinde özellikle de toplumsal sorunlarda çözüm arayışında herkesin özgün hikayesini, deneyimini, bilgi ve becerisini önemser, değerlendirir ve kapsar. Bir bütünün içinde kıymetli sayılması, tasarım süreçlerine de yansımıştır. İşbirlikçi tasarımda (co-design), sosyal pratiklerde tasarımcılar ile kullanıcı yaratıcı toplulukların bir arada çalışması ve yaratım sürecinin bir parçası olması hiç şüphesiz demokratikleşen zamanın bir oluşumu. Londra’da ev-ofis ve ev-atölyemde, kendin yapçı bir tasarımcı, micro-girişimci deneyimi yaşarken, bu yaşadığım coğrafyadaki endüstrileşme tarihini de hatırlamadan geçemiyorum. İngiltere, buharlı makinaların ilk üretildiği, Kristal Palas’ta dünyada ilk Endüstriyel Ürün Fuarı’nın açılmasıyla başlayan endüstrileşme döneminin coğrafyasıdır. Yine tarihi akışta insancıl ekonominin ilk izlerinin yaşandığı, gözlemlendiği bu ülkede, sosyal ve çevresel sorumluluğa sahip bir ticaretin ilk izlerinin sürüldüğü coğrafyalardan biri olma öncülüğünü ediniyor. Şüphesiz bu yeni kapitalist sistemin dezavantajları da var burada sözü henüz oraya getiremediğim. Bunlar başka bir yazının konusu olsun.
Son iki yıldır Londra’da çok sık duyduğum, özellikle 40’lı, 50’li yaşlarına gelenlerden duyduğum bir söylem: “Artık bir başkasına değil, kendime çalışmak istiyorum”. Kendi kendinin patronu (self-employed) olmaktan bahseden ve kariyer değişikliğine giden çok insan ile karşılaştım. Bunlardan biri de benim. Bundan dolayı yetişkinler için bir eğitim sektörü oluşmuş dijital dünyada. Eğer böyle giderse, firmalar çalıştıracak insan bulamayacak, nüfusun büyük çoğunluğu “girişimci” olacak. Öyle gözüküyor ki insancıl ekonomi, bizleri bu yöne doğru gitmeye teşvik ediyor. Şimdi size şu soruları sorayım: Keyif alarak yaptığınız bir işi, öz kaynağınızdaki bir beceriyi, gelir getiren bir işe dönüştürmeyi hiç düşündünüz mü? Yaratıcı olduğunuz bir uğraşıyı keyif ile yaparken para kazanmanız mümkün mü? Mümkün. Bu ülkede mümkün... Bu yeni keyifli işinizin yaşamınızı karşılayan bir gelir düzeyine gelmesi için bütün kritik noktaları öğrenmek ise biraz çaba, bilgi ve kendine yatırım yapmayı gerektiriyor. Biraz da sabır şart. İnsancıl ekonominin enstrümanları, www’in demokratik olanakları, insanın niteliklerini kazanca dönüştürebildiği iş olanaklarını barındırıyor. Burası aşikâr. Ve elinizin altında. Benden söylemesi... www.tbmag.co.uk 55
BUSINESS
Şirketlerin gündeminde “çalışan riski” ilk sırada Mercer Marsh Benefits’in (MMB) global çapta gerçekleştirdiği ‘Çalışan Riskleri Araştırması’nın sonuçlarına göre; pandemiyle beraber çalışma koşullarında gerçekleşen hızlı değişiklikler, organizasyonların iş gücüyle ilişkili risklere yanıt vermekte zorlandığını gösteriyor. ABD ve Birleşik Krallık ruh sağlığında bozulmayı en önemli risk olarak sıralarken, Asyalı katılımcılar yetenek kazanımını, Güney Amerika’daki şirketler ise, artan yan haklar maliyetini temel risk olarak görüyor.
G
lobal piyasaların lider insan kaynakları yönetim danışmanlığı firması Mercer ile sigorta brokerliği ve risk yönetimi alanında küresel bir lider olan Marsh’ın sağlık ve yan haklarda bütünsel çözümler üreten markası Mercer Marsh Benefits (MMB), global çapta gerçekleştirdiği ‘Çalışan Riskleri Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Araştırmanın sonuçlarına göre; COVID-19 pandemisi nedeniyle çalışma koşullarında yapılan hızlı değişiklikler, organizasyonların iş gücüyle ilişkili risklere yanıt verme kabiliyetinde sıkıntılar olduğu gözüküyor.
Fuat Ünal Mercer Marsh Benefits İş Geliştirme Lideri
Bin 300’den fazla insan kaynakları ve risk yönetimi profesyonelinin katıldığı araştırma siber güvenlik, yetenek kazanımı, elde tutma ve etkileşimi, veri gizliliği ile iş gücünün tükenmişlik hissi yaşamasının şirketlerin gündemini meşgul eden en önemli çalışan riskleri arasında olduğunu ortaya koyuyor.
56 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Sorunları çözecek lider kadroya ihtiyaç var Organizasyonların bu riskleri anlayacak ve çözümleyecek kaynaklardan mahrum olması, üst düzey liderlik kademesinde yaşanan bağlılık sorunu ve bütçesel kısıtlamalar, bu sorunların ele alınmasının önündeki temel engeller arasında yer alıyor. Anket kapsamında 25 farklı konudaki çalışan riski, beş temel kategoride gruplandırıldı: Sağlık ve güvenlik; yönetişim ve finans; hızlı dijitalleşme; yetenek uygulamaları; çevre ve sosyal. Ardından, organizasyonların karşılaştığı genel tehdidin değerlendirilmesi amacıyla her bir risk için, olasılık ve etki değerlendirmelerinin birleşimini yansıtan bir ‘risk puanı’ belirlendi.
Finansçılar tükenmişlik sendromu yaşıyor Araştırmada sektörlere göre risk değerlendirmesinde karşılaşılan farklılıklar da saptandı. İş gücünün tükenmişliği finans kuruluşlarında en önemli insan riskleri arasında değerlendirilirken, beceri eksikliğinin otomotiv ve imalat sektörlerini etkileyen en önemli risk olduğu belirlendi. Çevreyle ilişkili konular, perakende sektörü açısından temel sorun arasında gösterildi.
/ ARAŞTIRMA Dünya risk sıralamasında birinci; siber güvenlik
MMB Çalışan Riskleri Araştırması’na göre, her ne kadar ABD dışında tüm global bölgelerde siber güvenlik birinci ya da ikinci insan riski olarak gösterilse de, bölgeler arasında başka önemli farklılıkların da bulunduğu tespit edildi. ABD ve Birleşik Krallık ruh sağlığında bozulmayı en önemli risk olarak sıralarken, Asyalı katılımcılar en önemli risk algısının yetenek kazanımı ve muhafazası alanında yoğunlaştığını ifade etti. Güney Amerika’daki şirketler ise, artan yan haklar maliyetinin temel risk olduğunu belirtti. İnsan kaynakları ve risk departmanları, siber güvenlik ile yetenek uygulamalarının en önemli iki risk olduğu konusunda uzlaşırken, insan kaynakları profesyonelleri yedekleme planları ve kilit insan riskini üçüncü sıraya yerleştirdi; ancak risk yöneticileri bu tehdide ilk 10’da yer vermeyi tercih etmedi.
Pandemi çalışanların beklentilerini de değiştirdi COVID-19’un neden olduğu aksaklık dünya genelindeki şirketlerin çalışan riski profillerini ciddi değişikliklere uğratırken, çalışan beklentilerinde de bazı değişikliklere yol açtığına dikkat çeken Mercer Marsh Benefits İş Geliştirme Lideri Fuat Ünal, “Firmalar, siber gibi bazı risklerde çarpıcı bir artışla karşılaşırken, aynı anda en iyi yetenekleri kazanmak ve muhafaza etmek için de sağlık ve yan hak opsiyonlarını yeniden değerlendirmek durumunda kaldı. Pandemi, insan/çalışan riskini gündemin en başına yerleştirdi. İnsan kaynakları ve risk yönetiminin bu riskleri hafifletmek için beraberce çalışabilmelerini sağlamak adına iş liderlerinin organizasyon bünyesindeki engelleri ortadan kaldırmanın yollarını bulmaları gerekiyor. İşveren destekli sağlık sigortaları ve wellbeing planlarının artı değer olarak görüldüğü zamanların geride kaldığı, günümüzde bu uygulamaların çalışan değer önerisinin temel unsuru haline geldiği artık açıkça görülüyor. Çalışanların olumsuz yönde değişen zihinsel sağlık durumunun ardında fiziksel sağlık endişeleri, yakınların kaybı, iş stresi, şirketlerin çalışanlar üzerinde baskıya neden olan yaklaşımları, Zoom yorgunluğu, ebeveyn olmanının getirdiği yükümlülükler dahil olmak üzere birçok faktör rol oynuyor. Şubat 2021’de Türkiye özelinde yaptığımız araştırmada da şirketlerin çalışanların bütünsel sağlığı için yan hak paketlerini gözden geçirdiklerini gözlemledik” dedi.
İş gücü tükenmişliği riskini işverenler gözardı ediyor İş gücü tükenmişliğinin hem İK hem de risk yöneticileri açısından önemli bir endişe nedeni olsa da, anket sonuçlarına göre bu konunun işverenler tarafından henüz temel bir sorun olarak değerlendirilmediğini ifade eden Ünal, “Bu konu ‘organizasyonunuz bu riski şu anda ne ölçüde ele alıyor’ sorusuna verilen yanıtlarda, tüm riskler arasında 13’üncü sırada yer alıyor. Şirketlerin iş gücü tükenmesini göz ardı etmesi, bu riskin etkileri daha da kötüleştirecek; duygusal sağlık durumunun kötüleşmesi, işe devamsızlık, fiziki olarak işte olma ancak işe konsantre olamama (presenteeism), düşük üretkenlik ve daha yüksek sağlık tazminatları gibi durumlara neden olabilecek. İnsan kaynaklarıyla ilişkili risklerin başarılı bir şekilde çözümlenebilmesi için, organizasyonlar söz konusu risklerin proaktif olarak yönetilmesine en üst kademeden destek verilmesini, liderlerin konuya bağlılık göstermesini, beceri kaynaklarına yatırım yapılmasını, kültürleri ve uygulamaları değiştirmek için yeterli bütçe tahsis edilmesini ve personel destek programlarının düzenlenmesini sağlamalı” dedi.
www.tbmag.co.uk 57
BUSINESS
Pandemide değişen tüketici davranışları kalıcı hale geliyor PwC küresel trendleri içeren ve bunları Türkiye özelinde bulgularla destekleyen “Tüketici Dünyasının Geleceği” raporunu yayınladı. Rapora göre; Covid-19’un değiştirdiği tüketici alışkanlıkları en çok tüketim ürünleri ve perakende sektörlerinde kalıcı olacak ve sektörün geleceğini şekillendirecek.
P
wC, “Tüketici Dünyasının Geleceği” raporu Covid-19 döneminde değişime uğrayan tüketim alışkanlıklarının artık eskiye dönmeyeceğini ortaya koyuyor. Rapora göre; son yirmi yılda sektörlere etki eden temel değişimler pandemi ile birlikte hızlandı ve bunun sonucunda beş makro trend küresel çapta ön plana çıktı. PwC’nin “Geleceğin Mağazası”, “Marka”, “Dijital Tedarik Zinciri”, “Gıdanın Geleceği” ve “Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim (ESG)” olarak beş küresel trend belirleyen çalışması, tüketicilerin yeni alışkanlıklarına ve tüketim ürünleri ile perakende sektörlerinden beklentilerine ışık tutuyor. 58 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Tüketiciler akıllı telefondan alışverişi tercih ediyor Raporda yer alan “Tüketici İçgörüleri Araştırması Türkiye” bulgularına göre Covid-19, döneminde akıllı telefondan alışveriş yüzde 23 ile tüketicilerin en çok tercih ettikleri kanal olurken, bunu bilgisayar ve tablet gibi diğer mobil platformlarda yapılan alışverişler izledi. Raporda mağaza kavramının gelişerek devam edeceği, modern perakende devlerinin etkisiyle, fiziksel ve dijital perakende alanlarında inovasyonun ön planda yer alacağının altı çizildi. Rapordaki Türkiye bulgularına* göre Covid-19 sonrasında, tüketicilerin mağaza içi deneyimlerini iyileştirmek için en çok yüzde 46 ile otomatikleşmiş ödeme ve yüzde 45 ile mağaza içi reyon bulma uygulamalarını tercih ettikleri görülüyor. Tüketicilerin alışveriş süresini hızlandıracak ve mağaza çalışanları ile diyaloğu azaltacak yöntemlere yöneldikleri görülüyor.
/ ARAŞTIRMA Geleceğin mağazalarında fiziksel ve dijital dünyalar bir arada
PwC Türkiye Perakende ve Tüketici Ürünleri Lideri Adnan Akan, “Covid-19, birçok sektör için büyük zorluklar yaratmaya devam ediyor. Pandemi sırasında çalışma, yaşama ve alışveriş şekillerimizde oluşan belli değişiklikler artık hayatımıza yerleşti. Ancak kabul etmeliyiz ki Covid-19’un uzun vadeli etkileri, tüketim ürünleri ve perakende sektörleri üzerinde derin ve kalıcı olacak.” dedi. Geleceğin mağazalarının çok kanallı bir yapıda, zengin bir deneyim sunabilmek için fiziksel ve dijital dünyaları bir araya getireceğini belirten Akan, “Tüketiciler, sorunsuz ve gelişen teknolojiye uyumlu deneyimler talep etmekteler. Rapordan çıkan bir diğer sonuç ise tüketicilerin sağlık ve güvenlik konularıyla ilgili endişelerinin perakende sektörünü etkilemeyi sürdürecek olması. Perakendeciler ve üreticiler doğrudan tüketici deneyimine yönelik bir modeli benimsedikçe geleneksel kanallar ikinci planda kalacak ve teslimat deneyimi gittikçe daha da önem kazanacak.” dedi. Önümüzdeki yakın dönemde fiziksel mağazaların başarılı olabilmek için kişiselleştirilmiş müşteri deneyiminin her şeyden önemli olduğunun kavranması gerekiyor. Tüketicilerin yüzde 68’i ürünleri deneyebildikleri için fiziksel olarak mağazalardan alışveriş yapmayı tercih ediyor. Rapora göre mağazalardan alışveriş söz konusu olduğunda, yüzde 21 ile giyim/ayakkabı ve yüzde 18 ile sağlık/güzellik kategorilerinde en çok tercih edilen mağazalar, markalı perakende zincirleri olurken, tüketiciler elektronik alışverişlerini yerinde karşılaştırmaya imkan veren karma büyük mağazalardan yapıyorlar.
PwC Türkiye Perakende ve Tüketici Ürünleri Lideri Adnan Akan
Perakende ve Tüketici Ürünleri Sektörü, Yönetim Danışmanlığı Hizmetleri Lideri Yiğit Arslan
Toplumun ve dünyanın iyiliğini düşünen markalar öne geçiyor PwC “Tüketici Dünyasının Geleceği” raporu, tüketicilerin sürdürülebilirlik konusunda kendilerine de pay çıkardığını ortaya koyuyor. Araştırmaya göre tüketiciler, sürdürülebilirlik konusunda en büyük sorumluluğu kamu kurum ve kuruluşlarından sonra kendilerinde görüyorlar. Pandemi öncesinde olduğu gibi tüketicilerin sürdürülebilirlik için yaptıkları en büyük eylem, plastik kullanımından kaçınma ve daha az ambalaj tüketme (yüzde 70) yönünde. Raporun bir diğer saptaması ise tüketicilerin markalarla ilişkisine yönelik. Rapor, özellikle genç nesillerin sadece kendi sağlığı ve iyiliğini değil, toplumun ve dünyanın da sağlığını ve iyiliğini düşünmeye başladığını ve etkileşime girdikleri markalardan beklentilerinin de arttığını belirtiyor. Rapora göre tüketiciler Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim (ESG) ile ilgili konulara daha duyarlı ve bu alana odaklı markalara yöneliyorlar. Markaların müşteri kazanmak için ürün ve hizmetlerine ek olarak sosyal açıdan da güçlü değer önerileri sunmaları gerekeceğini belirten rapor, sosyal medyanın marka algısı ve itibarı üzerindeki etkisinin daha da artacağını savunuyor. Perakende ve Tüketici Ürünleri Sektörü, Yönetim Danışmanlığı Hizmetleri Lideri Yiğit Arslan konuyla ilgili şunları söyledi: “Tüketiciler tercih ettikleri markalara yönelik beklentilerini yeni baştan belirliyor, söz konusu bu beklentilerin yüksek tutulduğu bir dönem yaşıyoruz. Tüketiciler, kendi değer ve inançlarını yansıtan, amaçodaklı marka arayışı içinde ve şirketlerden de sosyal bilinci gerçekçi ve somut yöntemlerle hayata geçirmelerini bekliyorlar. Bu açıdan www.tbmag.co.uk 59
BUSINESS Gıdanın geleceği sağlıklı seçimler, şeffaflık ve sürdürülebilirlikte Tüketicilerin gıda değer zincirinde daha fazla şeffaflık ve sürdürülebilirlik beklentisinin yanı sıra daha sağlıklı ürünlere yönelik talebinin de artacağını ifade eden rapor, gıda dünyasında lokal butik ve toplu üretim ile kişiselleştirilmiş ürünler gibi üç ana trendin öne çıkacağını savunuyor. Raporda tüketicilerin sağlık ve çevresel sürdürülebilirlik konularındaki hassasiyetleri ile kişiselleştirilmiş ürünlere yönelik ilgilerinin de gıda sektörünü kökten değiştireceği belirtiliyor.
değerlendirildiğinde, markaların sosyal konularda artık sessiz kalma haklarının dahi olmadığı bir döneme girdik diyebiliriz.”
Geleceğin trendi; dijital tedarik zincirleri Raporun öne çıkardığı bir diğer küresel trend de dijital tedarik zincirleri oldu. Geleceğin tedarik zincirinin otonoma yakın bir seviyede faaliyet göstereceğini ve kendi işleyişini düzenleyebilecek “akıllı” kararlar alabileceğini saptayan rapor, değişen tüketici davranışlarının tedarik zincirlerini daha hızlı cevap vermeye ve şeffaf olmaya zorlayacağını gösteriyor. Tedarik zincirlerinin çok kanallı alışveriş, birden fazla teslimat noktası gibi yeni zorlu konularla karşılaşacağını belirleyen rapor, uçtan uca görünürlüğün etkili bir tedarik zinciri yönetimi için birinci öncelik olacağını ve dijitalleşmenin tedarik zincirinin evriminde kilit önemde olacağının altını çiziyor.
60 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Çevresel, Sosyal ve (Kurumsal) Yönetişim (ESG) PwC “Tüketici Dünyasının Geleceği” raporunun saptadığı küresel trendlerde sıkça değinilen ESG konusu ayrı bir trend olarak da detaylı ele alınıyor çünkü ESG’ye giderek daha fazla öncelik verenler artık sadece tüketiciler değil. Üst düzey yöneticiler, hissedarlar ve kamu kurum ve kuruluşları, ESG girişimlerinin artık seçenek değil zorunluluk olduğunu ifade ediyor. Diğer sektörlerdeki liderler gibi tüketici pazarları liderlerinin de buna karşılık değer yaratma stratejilerini yeniden tasarlamaları gerekecek. Değer yaratmanın artık finansal verimliliğe olduğu kadar dayanıklılığa ve şirketlerin toplumun iyiliğine katkısına bağlı olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Data is everywhere !
Data Wrangling Uncertainty Modeling
Data Curation
Probability Models
High Performance Computing
Machine Learning
Data Engineering
Statistical Learning
Pattern Recognition
Computer Programming
Visualisation
TRAINING
BIG DATA & DATA SCIENCE SOLUTIONS
BUILDING INSIGHT DRIVEN BUSINESSES
+44 7490 392 966 -@: ukdatascientist@gmail.com
BUSINESS
Türkiye’nin teknoloji firmaları birbiri ardına unicornlar çıkarıyor Türkiye’nin ilk unicorn şirketi Peak Games’in yolundan ilerleyen oyun sektöründe, Dream Games ve Hungry Games de aldıkları 1’er milyar dolarlık yatırımlarla unicorn oldular.
Digital Oyun’da yeni unicorn, Dream Games
İstanbul merkezli mobil oyun geliştiricisi Dream Games, 1 milyar dolar değerleme ile 155 milyon dolar yatırım aldı. Türkiye’de oyun sektörü 1 milyar değerlemeye ulaşan bir şirket daha çıkardı. Türkiye’nin ilk unicorn’u olan Peak Games’in eski çalışanları tarafından 2019’da kurulan Dream Games, 1 milyar dolar değerleme ile 155 milyon dolar yatırım aldı. Dream Games böylece Türkiye’den çıkan en son unicorn şirket oldu.
A
ldığı yatırımlarla değerlemesi 1 milyar doları geçmiş teknoloji girişimlerine Unicorn deniyor. ABD’li yatırımcı Aileen Lee tarafından girişim dünyasına kazandırılan unicorn kavramı, Latince “tek boynuz” anlamına geliyor ve mitolojik tek boynuzlu at efsanesine dayanıyor. Kuruluşunun ardından yatırımcı ve girişim sermayesi fonlardan yatırımlarla çok hızlı büyüyerek 1 milyar dolar değerlemeyi aşan şirketler, teknoloji finansmanı terminolojisinde “unicorn” olarak nitelendiriliyorlar. Türkiye’den çıkan ilk unicorn şirket 2020 yılında 1 milyar dolar değerlemeyi aşan Peak Games olurken, Trendyol ve son olarak Getir, e-ticaret alanında aldıkları uluslararası yatırımlara büyüyen Türkiye firmaları oldular. Aldığı yatırım değeri 10 milyar doları geçen Unicorn girişimler “Decacorns”, 100 milyar dolar değerlemeyi geçen girişimlerse de “Hectacorns” olarak adlandırılıyor. Teknoloji yatırımlarının en hızlı büyüyen ekonomik yapılar haline geldiği günümüzde unicorn şirket her geçen gün değişiyor. Dünyada bu alanda ABD başı çekerken, önce gelen ülkeler Çin, İngiltere, Hindistan, İsrail, Almanya, Endonezya, Japonya, Fransa, Filipinler ve Avustralya olarak sıralanıyor.
62 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Royal Match ile yatırım aldı İlk oyunu Royal Match’i dünya geneline pazarlamaya başladıktan sadece birkaç ay sonra 1 milyar dolar değerlemeye ulaşan şirket tarafından yapılan açıklamaya göre seri B yatırım turunda şirketten en büyük pay alan yatırımcılar Index Ventures ve Makers Fund olurken, Balderton Capital, IVP ve Kora da şirkete yatırım yaptı. Açıklamada şirketin kurucularından olan CEO Soner Aydemir’in, “Royal Match’in erken dönemde elde ettiği başarıyla gurur duyuyoruz. Bu yatırımı oyunun her yerde büyümesi için kullanacağız” dedi.
/ EKONOMİ Oyun Şirketi Hungri Games 1,1 milyon dolar yatırım aldı Türk oyun şirketi Hungri Games, İngiltere merkezli oyun yatırım ve finans şirketi Triple Dragon’dan 10 milyon dolar değerleme üzerinden 1,1 milyon dolar yatırım aldı. Kısa sayılabilecek bir sürede dünya çapında dikkat çeken oyunlarla yıldızı parlayan Hungri Games, 2019 yılında global mobil oyun pazarında hit olmuş oyunları yönetmiş deneyimli bir ekip tarafından kuruldu ve şu anda portföyünde iki mid core oyunu bulunuyor. Hungri Games, halihazırda EMEA bölgesinde ve ABD’de geniş bir oyuncu kitlesini yakalamış olan God of Gods ve Legend of Khans gibi SRPG oyunlarıyla hızlı bir ivme yakalamayı başardı. İnteraktif hikaye tabanlı RPG türündeki üçüncü oyunu olan “Affairs Interactive Stories” ise 2021 yazında oyun severler ile buluşacak.
“Global ölçekte tanınan bir oyun şirketi olacağız” Hungri Games Kurucu Ortağı Kağan Berk Koçak aldıkları yatırıma ilişkin yaptığı açıklamada; “Hungri Games dünya oyun sektöründe tecrübeli ve başarılara sahip bir ekip tarafından kuruldu. 2 yıl gibi kısa bir sürede 2 mid-core oyunu global pazarda yayınlayabilmek ve alanında dikkat çeken oyunlar ürettik. Kurulduğumuz günden beri en net hedefimiz küresel çapta alanında tanınan ve saygı duyulan bir mobil oyun şirketi olmaktı. Yenilikçi ve yetenekli ekibimizle bu yolda ilerliyoruz. Şu an
için global hedeflerimize uygun gördüğümüz Triple Dragon ile ilk yatırım sürecimizi tamamladık. Yeni hedefler için çalışmaya devam ediyoruz” dedi.
Temel mobil oyunlar segmentinde devrim yaratıyor Yatırım turunu melek yatırımcılarla birlikte yöneten Londra merkezli oyun yatırım ve finans şirketi Triple Dragon’un Kurucu Ortağı Pieter van der Pijl ise yatırım sürecini şu sözlerle değerlendirdi: “Hungri Games, küresel oyuncu tabanının yanı sıra EMEA’da da son derece iyi yankı uyandıran içerikler sunarak temel mobil oyunlar segmentinde devrim yaratıyor. Yeni ve alternatif kullanıcı edinme ve iş geliştirme ortaklıklarından yararlanarak şimdiden ilgi odağı olmayı başardı. Hungri Games’i portföylerini genişleterek ve Birleşik Krallık’ta yeni bir stüdyo açarak desteklemek için sabırsızlanıyoruz.”
Getir, yatırım almaya devam ediyor
Çevrim içi hızlı market uygulaması Getir; son aldığı yatırımla değerlemesini 7,5 milyar dolara çıkardı. Çevrim içi hızlı market uygulaması Getir; Sequoia Capital, Tiger Global, Silver Lake, DisruptAD ve Mubadala Investment’ın katıldığı yatırım turunda 555 milyon dolar yatırım alarak değerlemesini 7,5 milyar dolara çıkardı. Getir, Mart ayında 300 milyon dolar yatırım alarak Peak Games’in ardından 1 milyar dolar değerlemeye ulaşan ikinci Türkiye merkezli şirket olmuştu. Son dört ayda yaklaşık 1 milyar dolar yatırım alan Getir, son yatırımla birlikte Grubhub ve Deliveroo gibi yemek teslimatı uygulamalarıyla Marks and Spencer ve WM Morrison gibi market zincirlerinden daha değerli bir şirket haline geldi. Şimdiye kadar Türkiye dışında sadece Londra’da hizmet veren Getir, yılın ikinci yarısından itibaren Amsterdam, Paris ve Berlin’de; yılın son çeyreğinde ise ABD’de hizmet vermeye hazırlanıyor. Şirketin kurucusu Nazım Salur, www.tbmag.co.uk 63
BUSINESS Sektörde gençlere çok fazla fırsat var Sektörde e-ticaret uzmanı, e-ticaret yöneticisi, pazarlama uzmanı, grafiker, SEO uzmanı, lojistik uzmanı, sosyal medya temsilcisi, çağrı merkezi personeli, depo personeli, yazılımcı, proje yöneticisi ve analist gibi birçok kategoride istihdam açığı olduğunu vurgulayan Çiğdemli, “Sektörde şu an en önemli sorun, uzman personel bulunamaması. E-ticaret çok büyük bir sektör ve gittikçe de büyüyor. Sektör özellikle gençlere bu alandaki istihdam boşluklarını doldurmak için çok fazla fırsat sunuyor” diye konuştu.
E-ticaret, istihdam açığıyla birlikte büyüyor 2020’de internetten satış yapan işletme sayısı bir önceki yıla kıyasla 4 katına çıktı, ciddi oranda personel açığı oluştu. TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli, “E-ticaretin her kademesinde yeni personel ihtiyacı var ve bu ihtiyaç her geçen ay artıyor” dedi.
P
andemi sürece, son yıllara dikkat çeken bir büyüme sergileyen e-ticaret sektörünün hızına hız kattı. Bilişim Sanayiciler Derneği’nin (TÜBİSAD) son raporlarına göre; pandeminin etkisiyle 2020’de internetten satış yapan işletme sayısının bir önceki yıla kıyasla 4 katına çıktığını hatırlatan TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli, “E-ticarete katılan işletme sayısı 2015’ten bu yana toplam yüzde 42 arttı. E-ticaretin GSYH’ya oranının yüzde 4,5’e ulaşmasıyla Türkiye artık olgun pazarlar arasına girdi. E-ticaret harcamaları yüzde 45 büyüdü. Dünyada da internet kullanan her beş kişiden dördü e-ticareti deneyimlemiş bulunuyor” dedi. TÜBİSAD raporlarına göre; Türkiye’de e-ticaret yapan işletmelerin yüzde 22’si ek istihdama ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Çiğdemli “Fakat sektör sadece internet satışı yapan firmalardan da ibaret değil. E-ticaret ile bağlantılı birçok yan sektör var. Tüm sektör paydaşlarını hesaba katarsak, sektörde ek istihdam ihtiyacı duyan firma oranı yüzde 50’den fazladır” ifadesini kullandı.
64 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Ticimax Akademi, sektöre uzman yetiştiriyor E-ticaret alanında kendini geliştirmek isteyen herkese Ticimax Akademi bünyesinde 5 yıldır ücretsiz e-ticaret eğitimleri vermekte olduklarını belirten Çiğdemli şu bilgileri aktardı: “Pandemiyle beraber eğitimlerimizi webinar serisi ve uzmanlar tarafından yapılan canlı yayınlar ile online ortamda vermeye başladık. Şimdiye kadar on binlerce kişiye ulaştık. E-ticaret, e-ihracat, pazaryerleri, SEO, sosyal medya satış ve pazarlama yöntemleri, Google Ads, Facebook reklamcılığı, Google Analytics, e-ticaret fotoğrafçılığı gibi onlarca başlıkta ücretsiz eğitim sunuyoruz. Özellikle bu sektörde kendisini geliştirmek isteyen gençleri eğitimlerimize bekliyoruz. Bu sektörün geleceği çok parlak.”
/ TEKNOLOJİ Düşman ülkeler birbirlerinin BT ekiplerini kullanmaya çalışıyor
Siber suç ile siber casusluk yan yana yürüyor Araştırmalara göre; siber suç ekonomisi dünyada organize suç çeteleri ve devlet destekli yapılarla büyüyor. ESET uzmanları geleneksel siber suçlar ile devlet destekli gruplara atfedilen saldırılar arasındaki çizginin giderek bulanıklaştığına dikkat çekiyor.
K
üresel siber suçların her yıl trilyonlar değerine ulaştığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu kirli ekonomi birçok ülkenin milli gelirinden daha fazlasını üretiyor. Uzmanlar, hükümetlerin zaman zaman savunma ihtiyaçları için bu dünyadan destek aldıklarını, siber suçlular ve onların kaynaklarının gayri resmi ve geçici olarak hükümetler tarafından kullanıldığını belirtiyorlar. Siber uzay ile ilgili kuralların oluşmasında ülkeler fikir birliğine varmadıkları için boşluklar oluşmuş durumda. Bu da bazı ülkelerin doğrudan ya da dolaylı olarak ekonomik casusluğa destek olmalarına olanak sağlıyor. Hatta daha da ileri giderek organize siber suçların etkileri rakip ülkelere odaklandığı sürece kendi işlerini yapmalarına izin verildiği görünüyor.
Bir an için fırsat bulan düşman ülkeler, jeopolitik hedefleri doğrultusunda diğer devletlerin BT ekiplerini kullanmaya çalışıyorlar. ESET uzmanları geleneksel siber suçlar ile devlet destekli gruplara atfedilen saldırılar arasındaki çizgilerin ayırt edilmesinin giderek daha zor olduğuna dikkat çekiyor. İşte bazı örnekler: • Karanlık ağdaki birçok satıcı artık devlet aktörlerine istismar ve kötü amaçlı yazılımlar satıyor • Devlet destekli saldırılar sadece ısmarlama araçları değil, aynı zamanda çevrimiçi satın alınan kötü amaçlı yazılımları da kullanabilir durumda • Bazı devlet saldırıları aktif olarak yarı siber suç organizasyonlarında gelir elde etmeye çalışıyor • Bazı hükümetler üretken siber suç figürleri ve gruplarıyla bağlantılı • Bazı hükümetler siber suçlara yardımcı olmak için serbest çalışan bilgisayar korsanlarını işe almakla suçlanırken, diğer faaliyetlere göz yumuyor • Bazen hükümet ajanlarının, ekstra para kazanmaları için moonlight’a bile izin verildiği öne sürülüyor
Çok katmanlı savunma şart Siber suç gruplarının enerji ve gıda tedarik zincirlerinde yaşanan ciddi aksamalar nedeniyle suçlandığı bu dönemde fidye yazılımı salgınıyla ilgili öfke oluşmuş durumda. ABD, Evil Corp gibi bazı grupları resmi yaptırım listelerine koydu. Bu, mağdurların ve sigortacıların yasayı ihlal etmeden fidyeyi ödeyemeyeceği anlamına geliyor. Ancak bu gruplar, bu kuralları aşmak için yeniden markalaşmaya devam ediyor. Bu tür gruplar, ulus devletlerin gizli desteği veya aktif sponsorluğu ile çalışmaya devam edeceğe benziyor. Bu nedenle sürekli risk profili oluşturma, çok katmanlı savunma; sıkı kurallar ve proaktif, hızlı tespit ve müdahale her yapı ve organizasyon için zorunlu hale geliyor.
www.tbmag.co.uk 65
BUSINESS
2021’de, DDoS saldırıları rekora koşuyor
Siber korsanlar tarafından ele geçirilen cihazların, aynı anda tek bir servise yüklenerek çökmesine neden olan DDoS saldırıları bu yıl rekora doğru koşuyor. Saldırganlar 2021’in ilk çeyreğinde, 2020’deki aynı döneme göre yüzde 31’lik artışla yaklaşık 2,9 milyon DDoS saldırı gerçekleştirdi. Ancak bu saldırılara karşı güvenliği güçlendirmek mümkün.
P
andemi döneminde hemen hemen her şeyin online yapılır hale gelmesi siber korsanlarında iştahını kabarttı. Kuruluşların çevrim içi hizmetlere son derece önem verdiği bu dönemi değerlendirmek isteyen siber suçluların gündeminde de DDoS saldırıları bulunuyor. Sağlık, eğitim, finansal hizmetler ve e-ticaret dahil olmak üzere farklı sektörleri hedefleyen saldırganlar, rekor seviyede DDoS saldırısı düzenleyerek kurumları hiç olmadığı kadar zor durumda bırakıyor. 2021’in ilk çeyreğinde yaklaşık 2,9 milyon DDoS saldırısı başlatıldığını ve bu durumun 2020’deki aynı zamana göre yüzde 31’lik bir artışı ifade ettiğini belirten Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, saldırılara karşı güvenliğini güçlendirmek isteyen kurumlar için önemli önerilerde bulundu. 66 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Sağlık hizmetlerine saldırı yüzde 53 arttı Birçok kurumun çevrim içi platformlardaki varlığını artırdığına şahit olan siber suçlular, farklı sektörlere yönelik saldırılar düzenlemeyi ihmal etmiyor. Yapılan araştırmalara göre 2021’in ilk çeyreği ile 2020’nin ilk çeyreği arasında sağlık hizmetlerine yönelik düzenlenen DDoS saldırı sayısında yıllık %53 oranında bir artış görülürken, eğitim sektöründeki artışın %41 oranında olduğu raporlanıyor. Ciddi boyutlarda artışa geçen DDoS saldırılarından dolayı hizmetleri hasar gören kurumların finansal kayıplara ek olarak uzun vadede itibar kaybına da uğrayabileceğini hatırlatan Gürsel Tursun, şirketlerin bu saldırılarla karşılaşmadan önce güçlü bir siber güvenlik altyapısı kurmaları gerektiğinin altını çiziyor.
/ TEKNOLOJİ
DDoS saldırılarına karşı korunmak için 5 etkili adım Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, DDoS saldırılarına karşı 5 siber güvenlik adımını sıralıyor.
1. Bant genişliğinizi artırın. DDoS saldırılarını önlemek adına altyapıları dirençli hale getirmek için atılabilecek en temel adımlardan birini, yeterli bant genişliğine sahip olmak oluşturuyor. Geçmişte herhangi bir saldırganın sahip olabileceğinden daha fazla bant genişliğine sahip olmak, DDoS saldırılarından kaçınmak için mümkün olsa da büyütme saldırılarının artmasıyla bu durum artık etkili olmayabiliyor. Geniş bant genişliğinin beklenmedik site trafiği konusunda kurumları rahatlatabileceğini belirten Gürsel Tursun, bunun saldırılara karşı tek başına yeterli olmayacağını da ayrıca hatırlatıyor.
2. Altyapınızdaki yedekliliğe önem verin. Bir saldırganın sunuculara karşı başarılı bir şekilde DDoS saldırısı başlatmasını mümkün olduğunca zorlaştırmak ve aralarındaki trafiği dağıtmak için verilerinizin iyi bir yük dengeleme sistemi ile birden çok veri merkezine dağıtıldığından emin olunması önem arz ediyor. Bu veri merkezlerinin farklı ülkelerde veya en azından aynı ülkenin farklı bölgelerinde yer alması ayrıca etkili olacaktır.
3. Ağ donanımınızı DDoS saldırılarına karşı güçlendirin. Bir DDoS saldırısını önlemeye yardımcı olmak için yapılabilecek birkaç basit donanım yapılandırma değişikliği bulunuyor. Örneğin, güvenlik duvarını veya yönlendiriciyi gelen ICMP paketlerini bırakacak veya ağın dışından DNS yanıtlarını engelleyecek şekilde yapılandırmak, belirli DNS ve ping tabanlı hacimsel saldırıları önlemeye yardımcı olabiliyor.
4. Anti-DDoS donanım ve yazılım modüllerine sahip olun. Sunucuların ağ güvenlik duvarlarını daha özel web uygulama güvenlik duvarları ile korumak daha etkili olurken, yük dengeleyicileri de kullanmak önemli adımlardan birini oluşturuyor.
5. DDoS koruma cihazları kullanın. Gelişmekte olan ağ ve uygulama tehditlerine karşı hizmetleri güvence altına alan gerçek zamanlı bir DDoS savunma ve saldırı koruma cihazına sahip olunması gerekiyor. Yüksek hacimli, şifreli veya çok kısa süreli tehditlere karşı otomatik olarak mitigation başlatan DDoS savunma ve saldırı koruma cihazları, temiz trafiği hızlıca güvenilir kaynaklara ileterek sistemlerinizi koruyor. www.tbmag.co.uk 67
TEKNOLOJİ
Hadi’de aynı anda bir milyon kişi yarışabilecek 2020’de Hadi’yi AWS’ye taşıyarak altyapısını buluta transfer eden Noor, gelecekte Orta Doğu, Kuzey Afrika, Avrupa ve Amerika’ya ulaşmanın yanı sıra daha fazla canlı oyun yayınlayarak, sıra tabanlı etkileşimli yarışma programları ile yeni bir oyun pazarı yaratmayı hedefliyor
T
ürkiye’nin ilk canlı bilgi yarışması mobil uygulaması olan Hadi’nin yapımcısı Noor, Amazon Web Services’ın (AWS) bulut tabanlı hizmetlerini kullanarak maliyetlerini optimize etmesinin yanı sıra uygulamasını 400.000’e kadar eşzamanlı oyun isteğini ve oturum başına bir milyona kadar eş zamanlı oyuncuyu kaldırabilecek şekilde ölçeklendiriyor. Noor, 2020’de Hadi’yi AWS’ye taşıyıp altyapısını buluta transfer ederek talebe göre ölçeklendirme özelliğinden daha iyi yararlanabilmek ve uygulamayı yenilemek için AWS hizmetlerini kullandı. Hadi, Amazon Elastic Block Store’u (Amazon EBS) kullanarak, gerçek zamanlı bir sanal yarışma programının olumlu bir müşteri deneyimi sunabilmesinin önemli kriterlerinden biri olan minimum gecikme süresi ile yüz binlerce oyuncuya hizmet sağlayabiliyor. Amazon EBS, her ölçekte aktarım hızı ve işlem açısından yoğun iş yükleri için, bulutta güvenli ve yeniden boyutlandırılabilir bir işlem kapasitesi sağlayan Amazon EC2 ile birlikte kullanılmak üzere tasarlanmış, kullanımı kolay, yüksek performanslı bir blok depolama hizmeti. Noor şu anda 40 çeşit Amazon EC2 bulut sunucusu kullanıyor ve bunların hepsi minimum uyuşmazlıkla otomatik olarak ölçeklenebiliyor. 68 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Aynı anda 400 bin oyun isteği Noor CEO’su Emre Ulusoy ve Teknolojiden Sorumlu Başkanı (CTO) Gökhan Örün, Hadi’yi 2018’de Akademi Ödüllü yapımcı Nick Reed’in akıl hocalığı ve yaratıcı yönlendirmesiyle geliştirdi. Ağustos 2020’de Noor, ilk etkileşimli yarışma programı olan Superwheel’ı tanıttı ve kısa sürede yeni bir başarı elde etti. Noor, Superwheel’ın ilk dört denemesinde, dört ay içinde Hadi’de 10 milyon kez oynandığını gördü. Üstelik bu rakama, uygulamanın halihazırda günde 16 kez sunduğu canlı bilgi yarışmaları dahil değildi. Uygulama 8 ayda sekiz milyon aboneye ulaştı ve Ceyda Düvenci, Özge Ulusoy, Alex de Souza gibi ünlü isimleri canlı konuk sunucu olarak ağırlamaya başladı. Böylece viral hale gelen içerikler trafik hacimlerini de oldukça artırdı. Aynı anda gelen 400.000 oyun isteği nedeniyle Noor, mevcut altyapısının sunabileceğinden daha fazla ölçeklenebilirliğe ve daha kolay yönetilebilir bir sisteme ihtiyaç duymaya başladı.
Hadi, dört haftada AWS’ye transfer edildi Noor’un iki geliştiricisi dört hafta içinde, Hadi’nin daha önceki konumunda sanal ma-
/ UYGULAMA
kinelerde bulunan mimarisini AWS’ye transfer ederek buluta taşıdı ve sıra tabanlı etkileşimli bir oyun altyapısı geliştirmeyi başardı. Bunu, kullanıcıların sunucu tedarik etmesine veya yönetmesine gerek kalmadan kod çalıştırmasına olanak tanıyan sunucusuz bir bilgi işlem hizmeti olan AWS Lambda ve uygulamadan uygulamaya ve uygulamadan kişiye iletişim için tam olarak yönetilen bir mesajlaşma hizmeti olan Amazon Simple Queue Service (Amazon SQS) kullanarak yaptılar. Noor, mimarisini geliştirme ve sürdürme konusunda ölçeklenebilirlik ve basitlik kazanmanın yanı sıra, önceki altyapı ve ödeme anlaşmasının aksine, kullanmadığı kaynaklar için ödeme yapmadığından AWS ile maliyetlerini yüzde 50 oranında azalttı. Noor Teknolojiden Sorumlu Başkanı (CTO) Gökhan Örün konuyla ilgili olarak, “Normalde bu süreç iki geliştiriciyle en az üç ay sürerdi. AWS’yi kullanarak milyonlarca kişiye hizmet verecek ve istikrarlı olacak bir altyapı oluşturmak için zaman kaybetmiyoruz. Böylece oyun oynama deneyimini geliştirmek ve iyileştirmek için daha fazla zamanımız oluyor,” dedi.
“Rekabetçi bir sektörde önde kalmayı başarıyoruz” Bir start up olarak Noor’un rakiplerinin önünde kalabilmesi için yeni özellikleri hızlı bir şekilde uygulayabilmesi gerekiyor. AWS’yi kullanmak, şirketin bunu başarabilmek için yönetim kolaylığı, maliyet optimizasyonu ve ölçeklenebilirlik kazanmasına yardımcı oldu. Ayrıca Noor’un altyapısını yönetmek için AWS’yi kullanması, ekiplerinin inovasyon yapabilmesine olanak tanıyor. Başka teknoloji şirketleri ve Türkiye’deki en iyi üniversitelerden bazıları, Noor’un AWS hizmetlerini kullanarak başardıkları hakkında hayranlıklarını belirtiyorlar.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan sonra hedef Avrupa ve ABD Noor CEO’su Emre Ulusoy, “AWS’de işleri hızlı bir şekilde gerçekleştirebiliyoruz, böylece oldukça rekabetçi bir sektörde önde kalmayı başarıyoruz. Geleceğe hazır bir şirket olmak için hızlı olmanız ve hayal ettiğiniz şeyi yaratabilmeniz gerekiyor. AWS bize yenilikçi ve geleceğe yönelik ürünler yaratma hızı ve yeteneği vererek küresel olarak hizmet vermemizi sağlıyor,” dedi. Noor gelecekte Hadi’yi Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya genişletmek için çalışıyor ve sonunda Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ne ulaşmayı hedefliyor. Ayrıca, daha fazla canlı oyun yayınlayarak, sıra tabanlı etkileşimli yarışma programları ile yeni bir oyun pazarı yaratmayı planlıyor. www.tbmag.co.uk 69
İNCELEME
Simit Ekonomisi / DOUGHNUT ECONOMICS Türkçeye “simit ekonomisi” olarak geçmiş olan “doughnut economics” modeli ilk kez 2012 yılında, o zamanlar Oxford Üniversitesi’nde ekonomist olan Kate Raworth tarafından tanımlandı. 2017 yılında bu teorisini detayları ile anlattığı kitabı “Simit Ekonomisi: 21.Yüzyıl İktisatçısı Gibi Düşünmenin Yedi Yolu” adıyla Tellekt tarafından Türkçe olarak da yayınlandı.
2
1. yüzyılın bir yenilikler ve farklılıklar çağı olacağı zaten tahmin ediliyordu. 20. Yüzyılın son otuz yılında farklı disiplinlerden bir çok teorisyen 21. yüzyıla dair öngörülerini paylaşırken bu çağı farklı isimlerle tanımlıyorlardı: “Uzay Çağı”, “Teknoloji Çağı”, “Refah Çağı”, “Ölümsüzlük Çağı”, “Barış Çağı”, “Zenginlik Çağı”, “Mutsuzluk Çağı”, “Yalnızlık Çağı”, “Bireysellik Çağı”, “Diktatörler Çağı” ve daha fazlası. Aslında, biraz geriye çekilip baktığımız zaman yirmi yılını geride bıraktığımız bu yüzyıla dair öngörülerde kimsenin yanılmadığını ancak kimsenin hiçbir şeyi öngöremediğini gözlemiyoruz. Belki “Hepsinden Biraz Çağı” ya da “Ortaya Karışık Çağı” daha iyi anlatabilir iniş ve çıkışlarıyla geçen yirmi yılı.
Doruktan Türker PureMind Advising Services, Senior Consultant | Owner
Ancak, hangi açıdan değerlendirilirse değerlendirilsin, çeşitli görüş ve disiplinlerden hemen hemen tüm uzmanların, yaklaşık 200 yıldır inşa edilmekte olan kapitalizm merkezli ekonomik modelin ve demokrasi merkezli idari modelin sürdürülebilir olmadığı konusunda uzlaştıkları söylenebilir. Peki alternatif var mı? Olmaz mı? Her zaman. Alternatifler yaratmak insan türünün hayatta kalabilmesinin tek nedeni, belki de…
70 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Demokrasiyle ilgili alternatifleri başka bir yazıya bırakarak, bugün bir alternatif ekonomik modeli anlatmak istiyorum. Türkçeye “simit ekonomisi” olarak geçmiş olan “doughnut economics” modeli ilk kez 2012 yılında, o zamanlar Oxford Üniversitesi’nde ekonomist olan Kate Raworth tarafından tanımlandı. 2017 yılında bu teorisini detayları ile anlattığı kitabı “Simit Ekonomisi: 21.Yüzyıl İktisatçısı Gibi Düşünmenin Yedi Yolu” adıyla Tellekt tarafından Türkçe olarak da yayınlandı. Raworth, önermesini simit şeklinde bir diyagram ile modelliyor ve önermesini şu şekilde tarif ediyor: “Simit özü itibariyle şöyledir: Kimsenin altına inmemesi gereken bir toplumsal tabanla kimsenin ötesine geçmemesi gereken, küresel baskıların yarattığı ekolojik tavan. Herkesin güvenli ve adil bir şekilde yaşayacağı alan bu ikisi arasında kalmaktadır. Simidin iç halkası (yani toplumsal tabanı) kimsenin eksik bırakılmaması gereken on iki temel ihtiyacı sıralar. Bu on iki temel ihtiyaç şunlardır: Yeterli miktarda gıda; temiz su ve düzgün bir sıhhi temizlik; enerjiye ve temiz yemek pişirme imkanlarına erişim; eğitime ve sağlığa erişim; düzgün barınma şartları; asgari
/ BAKIŞ NOKTASI
bir gelir ve düzgün bir iş; son olarak bilgi ve toplumsal destek ağlarına erişim.” Ekonomistin web sitesi şu cümlelerle açılıyor: “İnsanlığın 21. yüzyıl mücadelesi, gezegenin imkanları dahilinde herkesin ihtiyaçlarını karşılamaktır. Başka bir deyişle, hiç kimsenin (yiyecek ve barınmadan sağlık ve politik sese kadar) yaşamın temellerini eksik bırakmamasını sağlarken, toplu olarak, temelde bağlı olduğumuz Dünya’nın yaşamı destekleyen sistemleri -istikrarlı bir iklim, verimli topraklar, koruyucu bir ozon tabakası ve benzeri- üzerindeki baskımızı aşmamak. Sosyal ve gezegensel sınırların simidi, bu meydan okumayı tanımlamak için oyuncu bir ciddi yaklaşımdır ve bu yüzyılda insanlığın ilerlemesi için bir pusula görevi görür.” Daha fazla detay için https:// www.kateraworth.com sitesini ziyaret etmenizi ve İngilizce orijinalinden ya da Türkçe edisyonundan kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Peki, simit ekonomisi uygulanabilir bir model midir? Bir şehir bunu yaşayarak öğrenmeyi tercih etmiş durumda ve şimdilik her şey yolunda gözüküyor. Hollanda’nın en popüler şehri olan Amsterdam, simit ekonomisi modelini şehirde yaşayan herkes için temel kaynaklara erişimi sağlayabilmek ve bunu yaparken de ekolojik bir yaklaşımla Dünya’ya
verdiği zararı minimize etmek için uygulamaya çalışıyor. Yazının sonunda Time’da yayınlanan konuyla ilgili detaylı haberden (https://time. com/5930093/amsterdam-doughnut-economics/) sadece bir paragrafı buraya alacağım: Sürdürülebilirlik ve Şehir Planlamasından Sorumlu Vali Yardımcısı Marieke Van Doorninck, simitin bir keşif olduğunu söylüyor: “Ben Thatcher dönemlerinde, Reagan dönemlerinde, ekonomik modelimize alternatif olmadığı düşüncesiyle büyüdüm” diyor. “Simit teorisini okumak benim için bir ‘evreka’ anıydı. Bir alternatif var dedim kendi kendime. Ekonomi bir sosyal bilimdir, doğal bir bilim değil. İnsanlar tarafından icat edildi ve insanlar tarafından değiştirilebilir.”
Kate Raworth
COVID-19’un onulmaz etkisiyle daha da hızlı harekete geçen Amsterdam’ın peşinden Brüksel, Kopenhag gibi şehirler de simit ekonomisi modelini ciddi olarak inceliyorlar ve uygulamaya geçmeyi planlamaya başlamış durumdalar. Tüm bu şehirler, Raworth’un kurduğu DEAL (Doughnut Economics Action Lab) ile birlikte çalışıyorlar. DEAL ile ilgili detaylara www.doughnuteconomics.org adresinden erişebilirsiniz. Sonuçta, insanlık olarak kendimizi soktuğumuz bu yol çıkmaz değil. Alternatifler var ve mahkûm değilsiniz. Karar vermek size kalıyor. Değişime ve onun parçası olmaya cesaretiniz var mı yoksa korku duvarlarınızla korunduğunuz dünyanızdaki rahatsız edici konforunuzda her şeyin yolunda olduğunu kendinize tekrarlamaya devam mı edeceksiniz?
Hollanda’nın en popüler şehri olan Amsterdam, simit ekonomisi modelini şehirde yaşayan herkes için temel kaynaklara erişimi sağlayabilmek ve bunu yaparken de ekolojik bir yaklaşımla Dünya’ya verdiği zararı minimize etmek için uygulamaya çalışıyor.
www.tbmag.co.uk 71
GİRİŞİMCİ
Ballonet Socks çorapları dünyayı geziyor
Londra’da iki Türk kadın girişimci tarafından kurulan Ballonet Socks çorap severlerin kalbini fethetmiş durumda. Üzerindeki her desenin kendine ait bir tasarım öyküsü olan Ballonet Socks çorapları, bugüne kadar dünyada 25’den fazla ülkeye ulaştı.
Ç
orabınızın üzerindeki desenlerin, renklerin bir hikayesi olabileceğiniz hiç düşünmüş müydünüz? Ballonet Socks, çoraplarında her desenin kendine ait bir tasarım öyküsü var. Günlük detaylardan ilham alarak tasarımlar yaratan Ballonet Socks, çorapları adeta bir tuval gibi kullanarak geometrik hikayeler ortaya çıkarıyor. Bu rengarenk, albenili çorapların üretildiği, Londra merkezli Ballonet Socks’un kurucuları iki Türk girişimci kadın. Çorabın sadece sıradan bir giyim parçasının ötesinde, bir moda aksesuarı olduğundan yola çıkan iki arkadaş; ; Gamze Derinöz ve Zeynep Erbay ayrı ayrı ilerlettikleri tasarım ve ekonomi alanındaki deneyimleri ve bilgilerini birleştirerek 2012 yılında, çorap severlere yönelik bir marka kurmaya karar verdiler ve Ballonet Socks’u kurdular.
Ballonet Socks çorapları Oeko-Tex sertifikalı Yüksek kaliteli ve dikkat çekici tasarımları, erişilebilir fiyatlarda sunan Ballonet Socks, bugüne kadar dünyada 25’den fazla ülkeye ulaştı. Londra merkezli olmaları Ballonet Socks’a, önemi avantajlar da sağlıyor. Bu sayede tüm İngiltere’ye çok hızlı ve ücretsiz gönderim sunabiliyorlar. 72 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
/ MARKA
Canlı renkler ve çarpıcı desenlerle çorap severlerin gönüllerini fethetmeyi hedefleyen Ballonet Socks, albenili aksesuar olmasının yanı sıra; son derece yumuşak, ayaklara nefes aldıran ve dayanıklı çoraplar sunuyor. Polyester içermeyen ve yüksek kaliteli penye pamuktan oluşan iplik içeriğiyle sağlıklı ve rahat, aynı zamanda da çok dayanıklı ürünler yaratıyorlar. Tüm Ballonet Socks ürünleri, uluslararası tekstil kalite standardı olan Oeko-Tex sertifikalı.
Sevdiklerinize çorap hediye edin Ballonet Socks, 60’dan fazla desenden oluşan geniş koleksiyonlarını websitelerinde görmek mümkün. Kendiniz için çorap almanın yanı sıra, hediye olarak hazırlanan paketli ürünlerden sevdiklerinize hediye edebilirsiniz. Tüm bu paketler de firmanın kurucuları Gamze Derinöz ve Zeynep Erbay tarafından,
markanın stiline uygun geliştirilip tasarlanıyor. İçinde 3 çift çorap bulunan kutuları dilerseniz hazır olarak seçebilir, dilerseniz kendi hediye kutunuzu ücretsiz oluşturabilirsiniz. Bu kutuları tekrar kullanarak, tüketimi azaltıp çevreye duyarlı şekilde de değerlendirebilirsiniz. Ballonet Socks’un bir diğer yaratıcı tasarımı da “Çorap Kartları”. Hediye kutusu ile tebrik kartının birleşiminden oluşan bu kutularda 1 çift çorap bulunuyor. Kart yollar gibi içine mektup yazarak, mektup boyutunda postalayabilirsiniz. Ballonet Socks hakkında daha fazla bilgi edinmek ve ürünlerini satın almak için www. ballonet.net adresini ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca Instagram, Twitter, Facebook, Pinterest ve TikTok gibi sosyal medya platformlarında da kendilerini takip edebilirsiniz. www.tbmag.co.uk 73
ŞEHİR VE YAŞAM
Big Ben’in sessizliği ne zaman son bulacak?
2017 yılında bakım onarım çalışmaları için 4 yıllığına sessizliğe bürünen Big Ben’in, 2022 yılında da sesi duyulmayacak gibi... II. Dünya Savaşı’ndan kalma hasarın düşünülenden daha büyük olduğu Big Ben’in tamir maliyeti 29 milyondan 80 milyon sterline yükselmiş durumda. Bakım çalışmalarının ne zaman biteceği ise tam bir soru işareti.
B
ig Ben, dünyanın en çok fotoğrafı çekilen simge yapılarından biri. Ancak son dört yıldır Londralılar ve dünyanın dört bir yanından gelen turistler, Big Ben’i bakım ve onarım çalışmaları dolayısıyla kulenin etrafını kurulan iskeleyle görüyorlar. Tadilat dolayısıyla 4 yıldır kapalı olan ünlü kule, tam 178 yıldır İngiltere’ye hizmet ediyor. Westminster Sarayı’ndaki ikonik Elizabeth Kulesi’nde bulunan muhteşem Big Ben, 29 milyon sterlinlik bir bütçe ile başlanılan ancak bütçenin gittikçe arttığı devasa bir restorasyondan geçiyor. Devasa saati ve kuleyi 74 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
tanımlamak için Big Ben adı kullanıyorsa da bilinenin aksine Big Ben, kulenin içindeki 13,7 tonluk dev çanı ifade ediyor. Kule, 2012’den beri Elizabeth Kulesi ismini taşıyor.
Bakım süresi tamamlandı, bakım tamamlanmadı 2017 yılında başlanılan bakım onarım çalışmaları 4’üncü yılında olmasına rağmen hala tamamlanmış değil. 2017 yılında sessizliğe bürünen Big Ben’in 2022 yılında da sesi duyulmayacak gibi görünüyor. Onarım maaliyetleri
/ BIG BEN
gittikçe artıyor. İngiltere Parlamentosu tarafından yapılan açıklamada, halihazırda tamir için ayrılan ‘dev’ bütçeyle tartışma yaratan saat kulesinde, II. Dünya Savaşı’ndan kalma hasarın düşünülenden daha büyük olduğunun ortaya çıktığı belirtildi. Parlamento ayrıca taş yapıdaki yoğun kirlilik ve asbest içeriğinin bulunmasının ardından tamir için gereken meblağın milyonlarca sterlin arttığını duyurdu.
Bütçe artışından Avam Kamarası rahatsız Şubat 2020’de meclis yetkililerine 18,6 milyon sterlinlik bir maliyet artışı olabileceği, yeni bütçenin 61,1 milyon sterlinden neredeyse üçte bir oranında artarak 79,7 milyon sterline çıkacağı söyledi. 2017’de 29 milyon sterlin olan bütçenin yaklaşık 80 milyon sterline, (95 milyon euro) yükseleceğinin ifade edilmesi Avam Kamarası’nda oldukça rahatsızlık yaratmış durumda. Big Ben’in bakım ve onarımı için extra talep edilen 18,6 milyon sterlin, hükümetin koronavirüsle savaşmak için taahhüt ettiği 20 milyon sterline neredeyse eşit.
Bakım çalışmaları hem sinir bozucu hem karmaşık Big Ben’in bakım ve onarım çalışmalarının ne zaman tamamlanabileceğine dair henüz bir tarih verilmiş değil. Projeyi denetleyen Komisyonun sözcüsü durumu ‘çok sinir bozucu’ olarak değerlendirirken, Avam Kamarası Genel Direktörü Ian Ailles ise “Elizabeth Kulesi’ni restore etme görevi beklediğimizden daha karmaşık hale geldi” dedi. Gittikçe karmaşıklaşan ve sinr bozucu hale gelen onarım çalışmalarının 2021 yılında tamamlanması neredeyse imkansız görünüyor. Çalışmaların ne kadar daha uzayabileceği ise tam bir bilinmezlik.
www.tbmag.co.uk 75
ŞEHİR VE YAŞAM
Ahmet Yiğider ”Intellect” sergisi
“Sentezi büyülü bir çarpan olarak görüyorum”
Ahmet Yiğider, disiplinlerarası bir sanatçı. Ölü ağaç parçaları ve endüstriyel olarak üretilen ağaçları kullanarak heykeller yapıyor. Rusya’nın en saygın çağdaş sanat galerinden Moskova Gallery Fine Art’ta açtığı kişisel sergisi ”Intellect – Kafa” dan, Baksı Müzesi’ndeki duyusal deneyime kadar çok yönlü keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Röportaj
Gülistan Ertik @guliceramiclondon gulistanertik@gmail.com
76 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
..... Bazı üretimlerim yıllara yayılacak kadar uzun sürdüğü için zaman içinde evrimleşen veya kendi kendini yok eden işlerim oluyor. Ancak bunu çok olağan buluyorum.’’
/ KÜLTÜR SANAT
Rusya’nın en saygın çağdaş sanat galerinden Moskova Gallery Fine Art’ta ”Intellect – Kafa” isminde bir kişisel sergi açtınız. Bu serginin hikayesinden biraz bahsedebilir misiniz? Moskova; kültür, sanat ve mimari gibi birçok alanda dünyanın en köklü şehirlerinden birisi. Gallery Fine Art ise Sovyet Dönemi sonrasında Rusya’da açılan ilk sanat galerilerinden. Bu anlamda Rusya’da çağdaş sanatın gelişmesine öncülük etmiş bir sanat galerisi. Bu nedenlerle Intellect projesi Gallery Fine Art Moskova’dan sergi daveti aldığında bizi heyecanlandırdı. Gallery Fine Art küratör ve ekibinin yaklaşımı projeye zenginlik kattı. Pandeminin yarattığı kısıtlar birçok açıdan bizi zorlasa da istediğimiz şartlarda sergiyi açabildik ve Intellect ve Detraktif Anatomiler serileri altındaki 14 heykelim bir ay süreyle Moskova’da sanatseverlerle buluştu.. Çalışmalarınızın oluşum - üretim süreci nasıl ilerliyor? Hayatımın her döneminde biçimsel denemeler, özellikle üretim tekniğinin sınırlarını zorlayan biçimler gündemimde oldu. Bu biçimleri gerçekleştirmek için gerekli teknik arayışlarla, büyük bir keyif duyarak meşgul oluyorum. Bu meşguliyet bir yandan da tekniğimin ilerlemesine katkı sunuyor tabi ki… Diğer yandan düşünen her birey gibi benim de üzerine eğildiğim konular var. Burada kastettiğim her türlü sanat formundan, kompozisyon kaygısından bağımsız olan salt düşünceler… Örnek olarak son projemin taşıyıcı ismi olan Intellect’i de verebiliriz, herhangi bir zamana ve gündeme bağlı olan kişisel, toplumsal hatta evrensel bir konuyu da…
....’’klişe bir ifade kullanacak olursak “modernleşmenin” insanı yozlaştırdığına dair serzenişlere çokça şahit oluyoruz.’’ Peki ‘’Intellect projesi’’ genel anlamda hangi fikirden besleniyor? Zamanın, insanın doğa karşısında ilerlemesinin veya yakın tarihi baz alarak biraz daha klişe bir ifade kullanacak olursak “modernleşmenin” insanı yozlaştırdığına dair serzenişlere çokça şahit oluyoruz. Öyle görünüyor ki “zamane insanı” diye başlayan söylemler Aristotales’ten beri var olmuş. Bu temel söylem bu bağlamda benim konum değil. Fakat beni fazlasıyla düşündüren şey insanlığın özellikle son birkaç yüzyılda; kümülatif bilgisi, doğa üstündeki hakimiyeti ve evreni algılayışında önemli ilerleme sağlamasına rağmen, buna paralel ölçüde hatta belki daha fazla gelişme
Bu düşüncelerle biraz önce bahsettiğim biçimsel deneyler zaman zaman kesişiyor. Bunu bir tesadüf olarak sunmuyorum. Burada bahsi geçenlerin her ikisi de var oluşumuzla birlikte hareket eden şeyler. İşte tarif etmeye çalıştığım bu süreç, eser veya projelerin fikir olarak ortaya çıkmasını sağlıyor kanımca. Bunun sonrasında her ne kadar fazla vakit alıyor olsa ve yer yer teknik çözümler gerektirse de esasında daha kolay olduğunu düşündüğüm üretim veya “yorumlama” süreci geliyor. Bazı üretimlerim yıllara yayılacak kadar uzun sürdüğü için zaman içinde evrimleşen veya kendi kendini yok eden işlerim oluyor. Ancak bunu çok olağan buluyorum. www.tbmag.co.uk 77
ŞEHİR VE YAŞAM Baksı Müzesi’nde deneyimsel kokular üzerine bir projeniz gerçekleşti. Bu proje izleyicilere nasıl bir deneyim kattı, izleyicilerin tepkileri nasıldı? Baksı Müzesi ve müzenin kurucusu Sn. Hüsamettin Koçan ile tanışmam 2016 yılında oldu ve tarif edemeyeceğim bir heyecan yaşadım. Zihnimde beliren iki soru vardı: Birisi bu sıra dışı hikayenin duyusal bir dille ve koku vasıtasıyla aktarılıp aktarılamayacağı; diğeri ise koku ve sanatın ne şekilde bir araya gelebileceği konularıydı. Bu soruların benim gibi Hüsamettin Hocamızı da heyecanlandırdığını gördüğümde hiç vakit kaybetmeden çalışmaya başladım. BAKSI KOKUSU projesi, Baksı coğrafyasının ruhunu ve Baksı Müzesi’nin hikayesini içselleştirerek ortaya çıkardığım koku öbekleri ve bu öbeklerin harmonisiyle oluşturduğum bir enstalasyonla ziyaretçisine özgün ve çok yönlü bir deneyim sunmayı hedeflemişti. Proje, Baksı hikayesinin önemli notaları olarak tanımlayabileceğimiz beş ana durak üzerinde yükseliyor. Baksı’ya giden yolun dönemeçleri gibi kıvrılan bu beş konseptin her biri için yaratılan koku öbekleri semantik bir yaklaşımla hikayenin önemli duraklarını temsil eden umut, gurbet, devinim gibi kavramları koku diliyle anlatıyor.
.....’’basit gibi görünen zor işleri üreten bir sanatçı olarak okunabilirim.’’
bekleyeceğimiz evrensel insani konularda tam tersi yönde bir çöküş ortaya koymasıdır. Ben bunu düşünceye, insan düşüncesine dair bir anomali olarak okudum. “Intellect” serisi heykellerimin yolunu da bu açtı. Projenin ikinci evresindeki “Detraktif Anatomiler” diye tanımladığım “indirgenmiş” anatomi serisi ise insanın var olma çabasını ve anatomisini tek bir kavramsal ve biçimsel dilde kaynaştırma arayışından yola çıkıyor. Soyutlama veya salt yalınlaştırma yaklaşımından farklı olarak anatomik çizgileri temel ve genel geçer ayırıcı unsurların birçoğundan arındırma, var oluşunun en dip noktasına ulaşma, bu nokta üzerinden yaratılan negatif alanlarda görme ve düşünme uzuvlarını kutsayan yeni imgeleri arama arzusunu ifade ediyor.
78 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
Projenin özgün tekniklerinden birisi, bir “füzyon” yaklaşımı ile odağımızda olan hikayeyi parçalara ayırmak ve izleyicisinin kokuyla oluşturulan enstalasyon bileşenlerini yaşayarak bu parçalar üzerinde dolaşmasını mümkün kılmaktı. Diğer bir çarpıcı yaklaşım ise son durakta bu parçaları üst üste getirerek kaynaştıracak ve Baksı’yı tekil bir harmoni ile temsil edecek deneysel bir çalışma (füzyon) sunmaktı. Bu deneyimi ziyaretçi ve izleyiciye aktaran mecra ise kokuları duyumsamayı mümkün kılan bir enstalasyonla oldu. Ürettiğim bu enstalasyon proje süresince Baksı Müzesi’nde sergilendi.
/ KÜLTÜR SANAT
Eserlerinizin hangi parçasıyla hatırlanmak isterdiniz? Buna çok fazla kafa yormadan tam şu anda içimden geldiği gibi cevap vermek istiyorum. Yalınlığı en temel kaynak olarak kullanmaya çalışan birisi olarak basit gibi görünen zor işleri üreten bir sanatçı olarak okunabilirim. Bu yaklaşım birçok heykelim için anlamlı olabilir sanıyorum ama bu noktada özellikle Detraktif Anatomiler III isimli heykelim referans olabilir. Sizin gözünüzde yarattığınız en değerli parça nedir? Benim için böyle bir seçim yapmak ve bunu telaffuz etmek zor ama 4 yaşındaki oğlum en sevdiği işlerimin ‘’Detraktif Anatomiler N’’ serisindeki iki heykel olduğunu söylüyor. İstanbul’un sanat ortamının sanatınıza ilham verdiğini veya etkilediğini düşünüyor musunuz? Tabi ki. Senteze fazlasıyla önem veriyorum. Disiplinlerarası sentez, kültürel sentez, dil ve ifade zenginliği doğuran sentezler… Tüm yaratıcı üretimler için sentezi büyülü bir çarpan olarak görüyorum. Bana bakan tarafında ise Anadolu’yu ve bu coğrafyada yaşamış ve neredeyse 15.000 yıl gerisine kadar izini sürebildiğimiz tüm medeniyetleri araştırma, anlama ve özümseme çabamın sanatıma etki ettiğini sanıyorum. Diğer taraftan İstanbul başlı başına bir kültürel sentez ve kaynaşma alanı. Metropolün, planlama ve sistem geliştirme kasları zayıf toplum olmanın getirdiği zorluklarla bu şehirde fazlasıyla yüzleşiyor olsak da derinlerdeki kültürel zenginlik ve çeşitlilik benim için çok değerli.
www.tbmag.co.uk 79
ŞEHİR VE YAŞAM
100 veya daha az karakterde heykeli nasıl tanımlarsınız? Hem sanatçı hem de izleyici açısından insanın hareketini en çok içine alan derinlikli sanat formu. İşinizde dijital dünya/teknoloji ile etkileşime giriyor musunuz? Heykellerimde mühendislik ve tasarım disiplinlerine ait verileri çokça kullandığım için çoğunlukla sayısal hesaplar ve hatta bazı heykellerimde modellemeler işin içine giriyor. Bu gibi projelerde bilgisayar teknolojilerinden yararlanıyorum. Diğer yandan geçmişte çalıştığım fotoğraf ve grafik içeren işlerde teknolojiyi ve dijital araçları yoğun olarak kullanmıştım. Şu anda devam eden sergi projemde de heykellerin yanı sıra bu şekilde dijital tabanlı çalışmalar göreceğiz. Son olarak bir sonraki projelerinizden bahsedecek olursak eğer, bizleri neler bekliyor? Şu anda heykel üretimlerine devam ettiğim bir yurt dışı sergi projesi bulunuyor. Bu proje için yoğun bir şekilde çalışıyorum. Bunun dışında sonbahar döneminde Türkiye’deki bir projede yer alacak iki heykel çalışıyorum. Bir de merkezinde koku olan bir kavramsal proje var takvimde. Bu projeyi de Türkiye’de üretme arzusundayım. 80 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
istanbul/london
Creative Marketing Agency
We Help Businesses Evolve & Adapt. Leading Integrated Multi-Channel Marketing Experts, Contact Today For Brand New Thinking. Digital Marketing. Social Media Campaigns. Strategy And Planning. Media Planning And Buying.
afscomms / afişiletişim
Brand New World
afscomms.com
www.tbmag.co.uk 81
+90 535 711 41 37 / +44 74 7117 9662 / contact@afscomms.com
ŞEHİR VE YAŞAM
“Yaşadığım müddetçe üretebilmeyi umut ediyorum”
365 Günlük sanat maratonu 365 Desen Projesi’ne imza atan ressam ve grafiker Esra Kizir Gökçen; “Bana göre sanat hayatın ta kendisi. Günlük yaşamla sanat pratiğimin birbirinden ayrılabileceğini düşünmüyorum. Hayatımın her yönü sanatımı besliyor, sanatım da hayatımı... Yaşadığım müddetçe üretebilmeyi umut ediyorum.”
Ç
ağdaş sanatçı, ressam ve grafiker Esra Kizir Gökçen, 50’inci yaşını topluma faydalı bir projeyle kutlamak fikriyle yola çıktı ve daha önce yapılmamış, etkileyici, ilham veren 365 Desen Projesi’ne imza attı. Gökçen, 365 Desen Projesi’nin ortaya çıkış hikayesini “Düzenli olarak her gün yapacağım bir sanat maratonunun hem bana, hem de beni izleyenlere faydalı olabileceğini düşündüm. Bu düşünceyi 50. yaşımı topluma faydalı bir projeyle kutlamak fikriyle birleştirdim. Ortaya 365 Desen Projesi çıktı” sözleriyle özetledi. 82 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
İlk olarak pandeminin hepimizi evlerimize kapattığı, kaygı ve yalnızlık dolu günlerde başladığını ifade eden Gökçen, “Ben de herkesin çizebileceği, gözleme dayalı basit objeler çizerek başladım. İzleyicilerimi cesaretlendirip, bana katılmaya davet ettim. Ben her gün çizip paylaştıkça, bana katılıp kendi desenlerini proje sayfamda paylaşıp projeme katılanların sayısı arttı. Zamanla izleyiciler kendilerinin de yapabildiklerini görünce ,ben de desenlerimi kendi sanat tarzımla yapmaya başladım” şeklinde konuştu. Projeyi anlatmaya devam eden Gökçen, “Her gün çizdiklerimi “ekg_365drawing”s adıyla Instagram’da ve facebook’daki kişisel sayfamda paylaştım. Paylaşırken de bir paragrafta, o günkü ilham kaynağımı hangi tekniği kullandığımı ve neler düşünerek çizdiğimi anlattım. Çevre parklardaki yürüyüşler, çalışırken dinlediğim podcastler ve sesli kitaplar konularımı derinden etkiledi. İlgi alanım kişisel gelişim ve spritüel konular olduğu için de desenlerimin pek çoğu, evren-farkındalık-doğa üçgeni içinde şekillendi” dedi. Gökçen sanatın hayatındaki yerini; “Bana göre sanat hayatın ta kendisi. Günlük yaşamla sanat pratiğimin birbirinden ayrılabileceğini düşünmüyorum. Hayatımın her yönü sanatımı besliyor, sanatım da hayatımı... Yaşadığım müddetçe üretebilmeyi umut ediyorum.” sözleriyle diye getirdi.
/ KÜLTÜR SANAT
2016’dan beri Londra’da 365 Desen Projesi’ni gerçekleştiren Esra Kizir Gökçen, 1993 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü’nü bitirdi. Bir süre reklam sektöründe grafik tasarımcı ve illustrator olarak çalışan ve 2000 yılında yine Marmara Üniversitesi’nde pedagojik formasyon eğitimi alan Gökçen, resim, exlibris ve özgün baskı çalışmalarının yanı sıra, çocuk ve yetişkinlerle atölye çalışmaları yaptı. Lokomotif Kültür Sanat Derneği’nde ekiple birlikte sergiler, festivaller ve atölye çalışmaları düzenleyen Gökçen, kurumsal alanda sanat etkinliği projeleri gerçekleştirdi. 2016 yazında iki çocuğuyla beraber Londra’ya yerleşen Gökçen, halen Make Space Studios – Waterloo’daki atölyesinde çalışmalarına devam ediyor.
365 Desen Projesi kitaplaşıyor
Instagram @ekg_365drawings @ekg_art_studio Facebook @ekg.art.studio www.esrakizirgokcen.com
Gökçen için 365 Desen Projesi henüz tamamlanmış değil. Projede yer alan desenlerin tamamını ve çizerken yazdığı satırları içeren bir kitap hazırlayan Gökçen, “Kitapta birkaç farklı sanat insanının projem hakkındaki görüşleri de yer alacak. Desenlerin bazılarının sınırlı sayıda sanatçı baskılarıyla bir sergi açacağım. Bu özel sergide kitabın satışı da olacak. Ayrıca bu sergide gösterilmek üzere 365 Desen Maratonu’nda, desenlerini benim #lerimle paylasan katılımcıların da çalışmalarının bulunduğu bir video hazırlıyorum.” dedi.
www.tbmag.co.uk 83
ŞEHİR VE YAŞAM
Şehrin yanıbaşında, doğanın içinde; Mersea Adası Şehirden biraz uzaklaşmak, doğayla başbaşa kalmak, denizin kokusunu içinize çekmek istiyorsanız Londra’ya sadece 90 dakika uzaklıktaki Mersea Adası’na gidebilirsiniz. Ada, gözalabildiğine uzanan plajları, yemyeşil doğası, rengarenk kulubeleriyle misafirlerini bekliyor
Y
az ayları başlamasına rağmen yurt dışında tatilin hala sınırlı olması, yurt içinde uzun yolculukların insanları endişelendirmesiyle, gözler daha yakın mesafelerdeki tatil mekanlarına çevrildi. Bu dönemde daha da popüler olan, Londra’ya yaklaşık 90 dakika uzaklıktaki Mersea Adası, uçsuz bucaksız plajları, renkgarenk kulubeleri, eşsiz doğası ile misafirlerini şehrin stresinden uzakta, doğanın dinginliğinde ağırlıyor. Uzun tatiller kadar kısa kaçamaklar için de oldukça çekici olan Mersea Adası, günübirlik Londra’nın dışına çıkıp denizin kokusunu içine çekmek isteyenler için ideal. 84 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
İkiye bölünen adanın, batı bölgesi daha canlı kalmış durumda... Essex’teki Mersea Adası nispeten keşfedilmemiş olması nedeniyle Bournemouth ve Brighton’ın yoğun kıyılarından sakinliğiyle ayrılıyor. Ada, anakaraya bağlanan tek bir ana yol ile Colchester’dan sadece on mil uzaklıkta. Yüksek gelgitler sırasında bu yol tamamen sular altında kalıyor. Adaya seyahatinizi planlarken denizde oluşabilecek gelgitleri ve hava durumunu da dikkate almakta fayda var. Büyüleyici bir adada misafir olsanız da tatiliniz kontorünüz dışında bir sürprizler zorunlu olarak uzayabilir.
Rengarank kulübeler turistleri cezbediyor Mersea Adası’nda mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında Cudmore Grove Country Park geliyor. Adanın doğu tarafında bulunan park, doğayla başbaşa kalacağınız, uzun yürüyüşler için ideal. Çocuklara özel alanların da bulunduğu park gün batımı saatlerinde büyüleyici.
GEZİ
Mersea Adası’nda 300.000 yıl öncesine ait köpekbalığı dişleri bulundu. Elde edilen bulgulardan yola çıkarak adanın Roma Dönemi’nde da tatil yeri olarak kullanıldığı düşünülüyor. Adanın doğusunda The Dog and Pheasant ve The Fox Inn dahil olmak üzere pek çok kır barları bulunuyor. Adanın simgesi haline gelen ikonik pastel renkli plaj kulübeleri batı tarafında yer alıyor. Gelen tüm turistlerin önünde mutlaka Instagram fotoğrafı çektirği bu kulübelerden yaklaşık 400 tane var. Tatilcileri cezbeden bu kulübeler, 1920’lerden beri adada.
Adada mutlaka istiridye yeyin Mersea Adası’ndan istiridye yemeden dönmemelisiniz... Bu ünlü istiridyeler, Wessex Kontu Prens Edward ve Wessex Kontesi Sophie olarak Mersea Adası’ndaki The Company Shed adlı balık ve deniz ürünleri restoranında servis ediliyor. Deniz ürünleriyle ünlü Mersea’nın en ünlü deniz ürünü istiridye diyebiliriz. Bu istiridyeler Roma Dönemi’nden beri adada yetiştiriliyor ve tüm dünyaya gönderiliyor. Mersea’da iki çeşit istiridye yetiştiriliyor. Tüm yıl boyunca bulunabilen Colchester Rock istiridyesi ve Eylül’den Mayıs’a kadar bulabileceğiniz Colchester Native istiridyesi. Sahil boyunca bu lezzeti tadabileceğiniz birkaç küçüklü büyüklü restoran bulunuyor. Ancak Jamie Oliver tarafından övülen The Company Shed’e erken gitmezseniz yer bulmanız 1 saaati bulabilir. Beklemekten hoşlanmıyorsanız etraftaki diğer alternatifleri de-
ğerlendirebilirsiniz. Yolun sadece 100 metre yukarısında bir gezintiye çıkın, benzer bir alternatif sunan ve içki içebileceğiniz West Mersea Oyster Bar’da keyifli vakit geçirebilirsiniz. Deniz ürünleri ile aranız pek iyi değilse yerel diğer tatları deneyebilirsiniz. Mersea Adası Üzüm Bağı, şarap tadımı yapabileceğiniz ve eski çevrenin tadını çıkarabileceğiniz, adadaki görülmeye değerler yerlerden biri.
Mersea Adası’na nasıl gidilir? Londra’nın merkezinden A13 ve A12 boyunca devam edildiğinde Essex köyleri üzerinden tablo güzelliğinde bir yoldan bir buçuk saat gittiğinizde ulaşabilirsiniz. Eğer toplu taşıma kullanıyorsanız; Colchester’a giden bir trene binip oradan da taksiyle kısa bir yolculuk yapıp adaya gidebilirsiniz. Colchester’a giden trenler London Liverpool Street’ten kalkıyor ve Colchester İstasyonu’ndan Mersea Adası’na taksi yolculuğu yaklaşık 20 dakika sürüyor.
www.tbmag.co.uk 85
UNUVAR & CO
LEGAL CONSULTANCY Professional Childcare Services Babysitting and Nanny Services Both kids and adult Turkish speaking classes. Private and group classes will start sooooon! Creative Workshops for kids. Group sessions will start sooooon!
Hem İngiltere hem de Türkiye’de avukatlık, hukuki işlem ve uyuşmazlıkların takibi.
19 Year`s Pre-School Teaching Experience Bachelors Degree - Early Years Level 3 Qualified
Ankara Antlaşması başvurusu ve danışmanlık hizmetleri.
Turkish Teaching Certified Paediatric First Aid Enhanced DBS Check
Av. Ruken Suphandag Unuvar
Safeguarding Level 3 Qualified Contact us 07464 770 373 / aysun@weenyland.com www.weenyland.com
T: +44 7828 111 323 I E: info@unuvar.co.uk www.unuvar.co.uk I www.lexlegal.com
@weenyland
‘C�rcass�an Cu�s�ne’ Now available to pre-order. Visit our website or give us a call for more info. https://ficcin.co.uk or phone 07984981825 Visit our website for more information 07984981825 I hello@ficcin.co.uk I ficcin.co.uk /ficcin.london 86 Turkish British Magazine I Temmuz-Ağustos-Eylül 2021
/ficcin.london