Ekim - Kasım - Aralık 2021 / 14
Türkçe Versiyon
tbmag.co.uk
#GüvendeKal #StaySafe
TurkishBritish
Scan the QR code for English version
EVENT
ŞEHİR VE YAŞAM
Manş Denizi’nde göçmen krizi
ESG ve Türkiye’de Sürdürülebilir Yatırım Forumu
The Future Healthcare İstanbul 2021 Konferansı
TA London/Turkish Art Week Sergisi
Yeni bir Covid varyantı: OMICRON
Pandemi sonrası ekonomide gelişim ve fırsatlar
9. British Kebap Ödülleri sahiplerini buldu
Vefatının 700. yılında Yunus Emre
9
772633
BUSINESS
ISSN 2633-8297
HABERLER
829006
Türk ve İngiliz iş insanlarının dergisi
İngiltere’de gündem;
BM İklim Değişikliği Konferansı COP26’ydı • Türk Lirası’nda tarihi değer kaybı • Ticari mülk finansmanı ve ticari ipotekler • Sanayi şirketleri için e-ticareti büyütme stratejileri • Fintech’ler rekor üstüne rekor kırıyor • Pandemi sonrası ekonomide gelişim ve fırsatlar
#TurkishBritishMag
RELATED MARKETING CLOUD (RMC) HELPS YOU TO UNDERSTAND YOUR CUSTOMERS BETTER AND CREATE UNIQUE, CROSS CHANNEL EXPERIENCES IN REAL TIME.
DERGİDE BU AY 50 I EVENT
16
• The Future Healthcare İstanbul 2021 Konferansı’nı 14 ülkeden, 72 şehirden, 26 bin kişi izledi • 9. British Kebap Ödülleri sahiplerini buldu
56 I BAKIŞ NOKTASI
• Epistokrasi: Oy Kullanma Yetkisinin Bilgiye Dayalı Olduğu Yönetim Biçimi
08 I HABERLER • Üçüncü doz aşılar pandemiyi epidemiye çevirebilir • Sinovac, onaylı aşılar listesinde • Pandeminin etkilerini gidermek için vergi indirimi açıklandı • ESG ve Türkiye’de Sürdürülebilir Yatırım Forumu • Yeni bir Covid varyantı: OMİCRON • Manş Denizi’nden göçmen krizi
16 I GÜNDEM
• İngiltere’de gündem; BM İklim Değişikliği Konferansı COP26’ydı • İklim Krizi • Birleşik Krallık’ta on binlerce kişi iklim için yürüdü • İngiltere, iklim değişikliğiyle mücadelede eden yoksul ülkelere yardım sözü verdi
36 I GAYRİMENKUL
40 I İNŞAAT
• İnşaat sektörü, teknoloji atağında uyum eksikliği yaşıyor
44 I ENERJİ
• Karapınar’da yapılan dev güneş enerjisi projesine İngiltere’den finans desteği
• Fintech’ler rekor üstüne rekor kırıyor
48 I HUKUK
• İngiltere’de şirket kurduktan sonra ticaret unvanı, işletme adı, logo ve marka tescilinin yapılması
• Türk Lirası’nda Tarihi Değer Kaybı • Pandemi sonrası ekonomide gelişim ve fırsatlar
32 I E COMMERCE
• Sanayi şirketleri e-ticareti büyüme stratejilerinin merkezine nasıl koyabilir? Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
ŞEHİR VE YAŞAM
60 I TASARIM
44 I FINTECH
BUSINESS 24 I EKONOMİ
4
64
• Ticari mülk finansmanı ve ticari ipotekler
36
• Bodrum Loft, İngiliz Daily Mail gazetesinin “Türkiye’nin En Çarpıcı 5 Oteli” arasında
62 I KÜLTÜR SANAT • Galataport İstanbul, iki eşsiz sergiyle açıldı • TA London/Turkish Art Week Saatchi Galleri’de yapıldı • Yunus Emre, vefatının 700. yılında, Edinburgh’da anıldı • “365 Günün Görsel Günlüğü” desen sergisi • Büyüklere Masallar Londra’da devam ediyor • ÇYDD yararına Klasik Müzik Konseri
/ EDİTÖRDEN
Merhaba, Turkish British Dergi olarak üstlendiğimiz misyonun sorumluluğuyla yayınımıza devam ediyoruz. Gündem her zaman meşgul ancak iki ülke arasındaki ticari ilişkilere dair beklenti, başta koronavirüsün neden olduğu duraklama ve sınırların kapalı kalması gibi etkenler olmak üzere yaşanan iniş çıkışlarla, henüz potansiyelini ortaya koyamıyor. Uzun zaman süren geçiş zorlukları sonbahardan itibaren rahatlarken, aşı pasaportu uygulamaları ve son olarak Sinovac aşısının da tanınmasıyla artık gidiş gelişler daha rahatladı. Fakat son haftalarda yaşanan döviz kurlarındaki hareketlilik ve Sterlin’in altı ay gibi bir sürede TL karşısında neredeyse % 50 değerlenmesi, bugünlerdeki yeni kısıtlayıcı unsurlardan biri olarak görünüyor. Bu durum belki tersine bir etkiyle, geçen yıl sekteye uğrayan turizmin 2022 yılında yoğun talebe dönüşmesine neden olabilecektir. Kur hareketliliği konusundaki kapsamlı değerlendirmemizi içerikte bulabilirsiniz. Birleşik Krallık, son haftaları Glasgow’da yapılan BM İklim Değişikliği Konferansı gündemiyle geçirdi. Sayfalarımıza taşıdığınız COP’26’nin öne çıkan sonuçları, gezegeninin geleceğini insanın uğrattığı zararlardan korumayı hedefliyor. Sıcaklık artışının 1.5 derecede muhafaza edilmesi ve bu hedefe dönük önemli adımlardan olan kömür sarfiyatının sınırlandırılması kararlarıyla sonlanan Konferans, ülkenin çeşitli kentlerinde yapılan farkındalık protestolarına da sahne oldu. Bugünlere ortaya çıkan Afrika kaynaklı Omicron varyantı yeni endişeler yaratıyor olsa da sonuna yaklaşıldığına dair umutların arttığı pandemiyle birlikte hayatımıza giren değişikliklerin, pandemi sonrası dönemde de kullanılarak iş yaşamında ve tüketici davranışlarında yer edindiği görülüyor. Daha önce de etkin bir şekilde kullanılsa da pandemi, şirketlerin teknolojiyi benimsemesini hızlandırdı. Uzaktan çalışma ve sanal toplantıların yerleşik bir alışkanlığa dönüşmesi ve bunun yanında tüketicilerin alışkanlıklarına yerleşen sanal işlemlerin pandemi sonrası dönemde ticareti ve iş yapış yöntemlerini yönlendireceği görülüyor. Yine dönemin ruhuna uygun olarak e-ticarette var olmak isteyen sanayi kuruluşları için müşteri ve bayii ilişkilerini dengelemelerine dair önerilere bu sayımızda yer verdik. Sağlık sektörüne yönelik önemli bir zirve geçtiğimiz günlerde TBMag’in medya sponsorluğunda yapıldı. Rekor sayıda sanal izleyicinin takip ettiği Future Healthcare sağlık ve teknoloji konferansı, güçlü içeriği ve konuşmacılarıyla sağlık alanında bir cazibe merkezi olmak üzere adımlar atan Türkiye’yi anlatmaya aracı oldu. British Kebap Ödülleri 9. kez dağıtıldı. Birleşik Krallık’ın her bölgesini ayrı ayrı katgorize ederek değerlendiren ödüller, gıda sektöründe ve toplumun damak tadında kebabın edindiği vazgeçilmez konumu perçinliyor. Günlük yaşamda pandeminin etkilerinin en azından şimdilik azaldığının göstergelerinden biri de artan kültür ve sanat etkinlikleri. İçerikte de göreceğiniz Türkiye’den ve İngiltere’deki Türk toplumundan sanatçıların ve kurumların üretimleri, Londra’nın renkli yaşamında yer bulurken yeniden bir araya gelmeye de vesile oluyor. Yaklaşan yeni yılın yeni umutlar ve taze başlangıçlar getirmesi dileğiyle yılın son sayısını ilgilerinize sunuyor ve keyifli okumalar diliyoruz. Yeni yılınız şimdiden kutlu olsun,
Sonbahar @a_torun
Dr. Ayla Torun Genel Yayın Yönetmeni
www.tbmag.co.uk
5
Birleşik Krallık’ta Türkçe konuşan toplumun iş ve yaşam dergisi “Turkish British” İngiltere’deki Türk girişimci iş insanlarının görünürlüklerine katkı sunuyor ve iki ülke arasındaki ekonomik köprüyü güçlendiriyoruz.
İngiltere için: Yıllık Abonelik: £60 Türkiye için Yıllık Abonelik:
•
Mayıs 2019’da yayın hayatına başlayan dergi hem Türkçe konuşan toplumu, hem de entegre olduğu diğer toplulukları hedef kitlesinde bulunduruyor.
•
Türkçe ve İngilizce olarak 2 ayrı dilde yayınlanıyor. 2 ayda bir yayınlanan dergi, ingilizce olrak basılıyor ve dağıtımı yapılıyor. İsteyenler QR kod sistemi ile Türkçe versiyonunu ulaşabiliyor.
•
Kısa sürede aylık ortalama 50 binin üzerinde tekil ziyaretçiye, 200 binin üzerinde sayfa gösterimine ulaşan derginin dijital platformu, her geçen gün okuyucu sayısını arttırmaya devam ediyor.
•
Derginin her ay ücretsiz evinize veya işyerinize ulaşması için 2020’den itibaren abonelik sitemini açıyoruz. Abone olmak için aşağıdaki veya web sitemizdeki formu doldurarak bize ulaştırabilirsiniz.
120₺
Abenelikleri web sitemizden yapabilirsiniz. www.tbmag.co.uk I @: hello@tbmag.co.uk
Ekim - Kasım - Aralık 2021 / 14
Türkçe Versiyon
tbmag.co.uk
#GüvendeKal #StaySafe
TurkishBritish
Scan the QR code for English version
Türk ve İngiliz iş insanlarının dergisi
ŞEHİR VE YAŞAM TA London/Turkish Art Week Sergisi
Yeni bir Covid varyantı: OMICRON
Pandemi sonrası ekonomide gelişim ve fırsatlar
9. British Kebap Ödülleri sahiplerini buldu
Vefatının 700. yılında Yunus Emre
9
İngiltere’de gündem;
BM İklim Değişikliği Konferansı COP26’ydı
Kevser Devecioğlu
Editörler
• Sanayi şirketleri için e-ticareti büyütme stratejileri • Fintech’ler rekor üstüne rekor kırıyor
#TurkishBritishMag
+44 74 7117 9662 +44 74 9322 9001 +90 535 711 41 37 tbmag.co.uk I contact@tbmag.co.uk
Fotoğraflar
Tasarım ve Uygulama
Kapak
©freepik Taylan Durmuş Ö. Naz Çelik Elif Davas
Sıla Türkpençesi
Haydons Road, 240c, SW19 8TT,London, UK
Hukuk Danışmanları
Reklam Danışmanları Devlet Yazgan Nil Aksoy
advertising@tbmag.co.uk
/turkishbritishmag/
/turkishbritishmag/
Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Hakan Lamper Ecem Gündüz Umut Gündüz
Armağan Dergin Doruktan Türker Özlem Özarslan Saydar
Çevrimenler
Reklam Koordinatörü
Turkish British Magazine
6
Ebru Atlan Tecirlioğlu Ö. Naz Çelik (Stajer) Elif Davas (Stajer) editor@tbmag.co.uk
2021/01 Sayı: 13_TR ISSN 2633-8297
Katkıda Bulunanlar
Fevzi Kemal Torun ©freepik.com @pexels.com @unsplash.com
Haber Koordinatörü
• Ticari mülk finansmanı ve ticari ipotekler
tbmag.co.uk
Dr. Ayla Torun
Yayın Direktörü
Fevzi Kemal Torun
• Türk Lirası’nda tarihi değer kaybı
• Pandemi sonrası ekonomide gelişim ve fırsatlar
Doruk Ltd UK AFS Comms & Media
Genel Yayın Yönetmeni 829006
EVENT The Future Healthcare İstanbul 2021 Konferansı
ISSN 2633-8297
BUSINESS ESG ve Türkiye’de Sürdürülebilir Yatırım Forumu
772633
HABERLER Manş Denizi’nden göçmen krizi
Yayıncı
AFS Communication contact@afscomms.com
www.afscomms.com © Turkish British Magazine, Doruk Ltd. tarafından Birlieşik Krallık’ta 2 dilde hazırlanmakta ve yayınlanmaktadır. Dergi’nin Tükçe versiyonu online, İngilizce versiyonu hem online hem de baskılıdır. Dergi UK yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Turkish British Magazine’in isim ve yayın hakkı Doruk Ltd.’ye aittir. Turkish British Magazine’de yayımlanan yazı, fotoğraf, karikatür ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. İmzalı yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.
/turkishbritishmag/
/turkishbritishmag/
www.eelevents.co.uk
emerging ma
nts Eve
ESG & Sustainable Investment Forum Turkey 2021
t in en m
intelligent inve st
ets rk
2-3 December 2021 Online event
Register Now https://hopin.com/events/esg-and-sustainable-investment-in-turkey-forum-2021
Gold Sponsors
Co-hosts
Partners
www.tbmag.co.uk
7
HABERLER
Üçüncü doz aşılar pandemiyi epidemiye çevirebilir Koronavirüs dünya genelinde etkisini sürdürürken, ortaya çıkan yeni mutasyonlar salgının sona ermesine yönelik öngörüleri zorlaştırsa da aşının bu sürecin sona yaklaşmasında katkıları umut veriyor.
A
şılama kampanyasında en başarılı ülkelerin başında gelen İngiltere’de uzmanlar, aşılamanın sonuçlarının olumlu olduğu yorumlarıyla salgının sonuna yaklaşılacağına dair umutlarını ifade ediyor. Oxford Üniversitesi’nden Prof. Dr. James Naismith, İngiltere’nin salgında en kötü süreci geride bıraktığını ve üçüncü doz aşıların pandemiyi endemiye çevireceğini savundu.
Gençlerin aşılanması önemli İngiltere’nin salgında en kötü süreci geride bıraktığını iddia eden Prof. Dr. Naismith, üçüncü doz aşının pandeminin endemiye dönüşmesinde kritik rol oynadığını belirtirken, bu noktada genç nüfusun en önemli grup olduğunu söyledi. Üçüncü dozların uygulamasıyla birlikte vaka, ölüm ve hastaneye yatış oranlarının düşeceğini belirten Prof. Dr. Naismith, koronavirüsün ciddi bir hastalık olmaktan çıkacağını belirtti. “Aşının yarattığı bağışıklığın ne kadar süreceği ve ne kadar gencin aşı olduğu önemli” diyen Prof. Dr. Naismith, yoksul ülkelerde aşılamanın yavaş ilerlemesinden duyduğu endişeyi belirterek, virüsün onlarla daha uzun süre etkin kalmaya devam edeceğini söyledi. Eğitim Bakanı Nadhim Zahawi de İngiltere’nin pandemiden endemiye geçen ilk ülke olacağını söyleyerek, “Hükümetimizin planı, pandemiden epidemiye geçen ilk büyük ekonomi olmak ve yıllık aşılama programıyla süreci kontrol altında tutmak” dedi.
Üçüncü doz aşılama başladı Sonbahar ve kış aylarında Covid salgınında meydana gelecek artışla mücadeleye devam etmek için üçüncü doz aşılamalar başladı. Hükümet 50 yaş üzerinde olanlar ile sağlık problemi olan daha genç yetişkinler ve sağlık sektörü çalışanlarının da içinde bulunduğu, ikinci doz aşısını en az 6 ay önce olmuş yaklaşık 30 milyon kişinin üçüncü doz aşılarına başladı. Yapılan araştırmalar, iki doz aşılamadan aylar sonra bağışıklığın düşebileceğini ve bu durumda da hassas grupların yüksek risk altında kalabileceğini gösterirken, Aşılama ve Bağışıklık Ortak Komitesi JCVI, bağışıklığın ve korumanın ne kadar düştüğüne dair net bir bilgi olmadığını için önleyici bir adım olarak yüksek riskli gruptaki kişilerin takviye aşıyla korunmasını hedeflediklerini duyurdu. 8
Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Sinovac, onaylı aşılar listesinde İngiltere Sağlık Bakanlığı, Sinovac aşısını onaylı aşılar listesine dahil etti. 22 Kasım’dan itibaren Sinovac aşılı kişiler İngiltere’ye kısıtlama olmadan seyahat edebiliyor.
İ
ngiltere, onayladığı koronavirüs aşı listesine Sinovac, Sinopharm ve Covaxin’i de eklendi. 22 Kasım’dan itibaren geçerli olan uygulamayla Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Malezya ve Hindistan gibi ülkelerde Sinovac, Sinopharm ve Covaxin aşılarını olanlar, İngiltere’ye seyahat edebiliyor. Daha önce Pfizer-BioNTech, Oxford-AstraZeneca, Moderna ve Johnson aşılarını onaylayan İngiltere’nin seyahat kurallarına göre, onaylı aşılardan biriyle tam aşılanan ve aşı sertifikası bulunanlar, yolculuk öncesi Covid-19 testi yaptırmak veya vardıktan sonra karantinaya girmek zorunda kalmayacaklar. Bu kişilerin yalnızca Birleşik Krallık’a vardıktan iki gün sonra hızlı antijen testi yaptırmaları yeterli olacak. İngiltere, Ekim ayında Türkiye dahil 37 ülkenin aşı sertifikalarını tanımış ancak onaylı aşı listesinde Sinovac bulunmadığı için sadece Pfizer-BioNTech aşısı olanlara seyahatlerde kolaylık sağlanmıştı. Türkiye’de çok yaygın kullanılan Sinovac aşısının tanınması, Türkiye’den İngiltere’ye seyahat etmesi gerekenler için olumlu bir gelişme oldu.
www.tbmag.co.uk
9
HABERLER
Pandeminin etkilerini gidermek için vergi indirimi açıklandı Ekonomi Bakanı Rishi Sunak, ülke ekonomisinin Covid-19 pandemisi sonrasında güçlendirilmesi için bir dizi vergi indirimi uygulanacağını açıkladı. Asgari saat ücreti yükseltilirken, düşük gelirli ailelere yardım yapılacak.
E
konomi Bakanı Rishi Sunak, Avam Kamarası’nda koronavirüs pandemisi sonrası Birleşik Krallık ekonomisinin yeniden güçlendirilmesine yönelik planlarını açıkladı. Sunak, devam eden covid-19 pandemisi ve artan enflasyon nedeniyle önümüzdeki ayların “zorlu” olacağı konusunda uyarıda bulunurken, halka yaşam maliyetleri konusunda yardımcı olmak üzere bir dizi vergi indirimi ve yardımlar yapılacağını söyledi. Koronavirüs krizinden sonra “İngiliz halkı için daha güçlü bir ekonomi” inşa edileceği sözü veren Sunak, kredi faizi oranında indirimle birlikte iç hat uçuşları, alkollü içecek vergilerinde indirim yapılacağını belirtti. Bir dizi vergi değişikliğini ve yardımları duyuran Ekonomi Bakanı Sunak, Evrensel Kredi faiz oranının yüzde 63’ten yüzde 55’e indirileceğini açıklayarak, düşük gelirli ailelere yılda fazladan bin pound verileceğini aktardı. Sunak, ayrıca alkol vergilerinde düşüş yapılacağını, İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda arasındaki iç hat uçuşları için daha düşük bir vergi uygulanacağını açıkladı.
Rishi Sunak Ekonomi Bakanı
Yakıt vergisindeki artış iptal edildi Sunak, Birleşik Krallık’ta benzin fiyatlarının yükselmesi nedeniyle yakıt vergisinde planlanan artışı iptal ederken, perakende, konakla-
10 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
ma ve eğlence sektörlerindeki işletmeler için vergilerde yeni yıl boyunca yüzde 50’lik bir indirim sağlanacağını söyledi. 2024 yılına kadar parlamentodaki departmanların harcamalarında artış yapılabilmesi için 150 milyar sterlin ek ödenek sağlanacağını söyleyen Sunak, İngiltere’deki okullarda öğrenci başına düşen fonların da artırılacağını belirtti. Sunak ayrıca, mahkemelerdeki yığılmaların azaltması için 500 milyon pound, mahkemeler, hapishaneler ve denetimli serbestlik hizmetleri için fazladan 2.2 milyar sterlin ayrılacağını ekledi.
Asgari saatlik ücret arttı Sunak bütçe duyurusu öncesinde, ülkedeki asgari ücretin saatte 8,91’den 9,50 pounda yükseltildiğini duyurmuştu. Küresel bir ekonomik belirsizliğin arttığı bir dönemde, enflasyon oranlarının da yükselmesini beklediğini söyleyen Sunak, Bütçe Sorumluluğu Ofisi’nin (OBR) gelecek yıl enflasyon oranının ortalama yüzde 4 olmasını beklediğini ifade etti. Sunak, Bütçe Sorumluluğu Ofisi’nin (OBR) İngiltere’nin covid-19 pandemisinden sonraki ekonomik toparlanmasının düşünülenden daha hızlı olmasını beklediğini belirtti.
Data is everywhere !
Data Wrangling Uncertainty Modeling
Data Curation
Probability Models
High Performance Computing
Machine Learning
Data Engineering
Statistical Learning
Pattern Recognition
Computer Programming
Visualisation
TRAINING
BIG DATA & DATA SCIENCE SOLUTIONS
BUILDING INSIGHT DRIVEN BUSINESSES
+44 7490 392 966 -@: ukdatascientist@gmail.com www.tbmag.co.uk 11
HABERLER
Yeni bir Covid varyantı: OMİCRON
ESG ve Türkiye’de Sürdürülebilir Yatırım Forumu 2-3 Aralık’ta
Güney Afrika’dan yayılan yeni koronavirüs varyantı (B.1.1.529) Omicron’u Dünya Sağlık Örgütü (WHO) endişe verici varyant kategorisine aldı.
Turkish British’in de partner olduğu ESG ve Türkiye’de Sürdürülebilir Yatırım Forumu 2021, 2-3 Aralık tarihlerinde hopin üzerinden online olarak yapılacak.
D
ünya Sağlık Örgütü (WHO) , ilk belirlemelere göre bu varyantın hastalığı geçiren kişilerde tekrar etme potansiyelinin bulunduğunu açıkladı. Örgüt, varyantın özelliklerini tam olarak anlamanın birkaç hafta sürebileceğini duyurdu. Türkiye, İngiltere, AB, Avustralya, Kanada ve ABD’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda ülke, Güney Afrika ve bazı komşularından seyahatleri yasakladı veya kısıtladı. BioNTech ve Moderna şirketleri mevcut aşılarının yeni varyanta etkisini incelemeye başladıklarını duyurdu. Moderna ayrıca Omicron’a özel yeni bir hatırlatma dozu üzerinde çalışacaklarını açıkladı. BBC’ye konuşan Nottingham Üniversitesi Küresel Virüs Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Jonathan Ball “Henüz aşırı tepki vermeye gerek yok. Ama bu virüsün özelliklerini anlayana kadar dikkatli olmamız gerekiyor” dedi. Şu ana kadar tespit edilen vakaların çoğu hala Güney Afrika’nın bir bölgesinde yoğunlaşıyor. Fakat varyantın aslında daha geniş bir şekilde yayılmış olabileceğine dair bazı ipuçları da bulunuyor. İsrail, Botsvana, Belçika ve Hong Kong’da da vakalar tespit edildi. Akla hemen bu yeni varyantın ne hızla yayıldığı, aşıların koruyuculuğunu gibi birçok soru gelse de bunların çoğu hakkında şu anda sadece fikir yürütülebiliyor.
Omicron varyantı hakkında neler biliniyor? Dünya Sağlık Örgütü, varyantı bugün daha öncekiler gibi (Alfa, Beta, Delta) Yunan alfabesinden bir harfle isimlendirdi: Omicron. Varyant hakkındaki en önemli bilgi, çok sayıda mutasyona uğramış olması. Güney Afrika Salgın Hastalıklarla Mücadele ve Araştırma Merkezi Başkanı Profesör Tulio de Oliveira, varyantta “sıradışı bir mutasyonlar bileşimi” olduğunu söyledi. 12 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
E
EL Events tarafından organize edilen, BCCT’nin ortak ev sahipliğini yaptığı ve Turkish British Magazine’nin de partner olduğu “ESG & Türkiye Sürdürülebilir Yatırım Forumu 2021”, 2 ve 3 Aralık 2021’de çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek ve katılımcılara ESG pazarının mevcut durumunu dinleme ve öğrenme fırsatı yaratacak. Sıfır emisyona geçişten kaynaklanan gelecek trendleri ve fırsatlar anlatılacak. Sürdürülebilir ve sorumlu finans bileşenlerinin genel adı olan ESG (Environmental, Social and Governance), yatırım karar verme sürecinde finansal faktörlerin yanında çevresel, sosyal ve yönetişim faktörlerini de dikkate alan bir çerçeve. Yatırımcılar, maddi riskleri ve büyüme fırsatlarını belirlemek için analiz süreçlerinin bir parçası olarak bu finansal olmayan faktörleri giderek daha fazla kullanıyorlar. ESG’ye küresel olarak hızla büyüyen bir pazar ilgisi var ve Türkiye de bunun bir istisnası değil. 2015 yılında iklim değişikliğine ilişkin dönüm noktası niteliğindeki Paris Anlaşması’nın kabul edilmesinden bu yana, sürdürülebilirlik, sorumlu yatırım ve yeşil finans hükümetler için giderek daha önemli hale geliyor ve birçok işletmenin artık iş kararlarına ve uzun vadeli stratejilerine iklim önceliklerini ve ESG değerlendirmelerini yerleştiriyor. Sürdürülebilir finans ve finans sektöründe nasıl devrim yaratacağı üzerine söyleşilere de yer verilecek olan etkinlik, Paris İklim Değişikliği Anlaşması ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin Türkiye ekonomisinin geleceği üzerindeki etkisine ilişkin tartışmalara da zemin hazırlayacak. Kayıt ve Bilgi için: https://hopin.com/events/esg-and-sustainableinvestment-in-turkey-forum-2021 www.eelevents.co.uk
www.tbmag.co.uk 13
HABERLER
Manş Denizi’nde göçmen krizi Göçmen krizinin başladığı 2011 yılından bu yana Ege Denizi’nde ve uzun yıllardır Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya geçişlerde dünyanın görmeye alıştığı göçmen tekneleri artık Manş Denizi’nde.
yaptı. Kanalı geçmeyi başararak Birleşik Krallık’a ulaşanların yüzde doksan sekizi burada sığınma talebinde bulunuyor.
Birleşik Krallık ve Fransa’nın kanal gündemi
F
ransa sahillerinden açılan kayıt dışı göçmenleri taşıyan tekneler soğuk hava koşullarına rağmen hayatalrını tehlikeye atarak lastik botlarla Birleşik Krallık kıyılarına ulaşmaya çalışıyor. Fransa ile İngiltere hükümeti arasında yoğun bir diploması trafiğine neden olan Kanal geçişleri trajedilere yol açarak devam ediyor. Son olarak geçtiğimiz günlerde 27 Irak Kürdistan vatandaşı, Kanal geçişi sırasında insan kaçakçılarının botunun batması sonucu hayatını kaybetti. Kayıt tutulan dönemden bu yana Kanal’daki en büyük can kaybı olarak adlandırılan olayda hayatını kaybedenlerden üçü çocuktu. 2019 yılından bu yana İngiliz Kanalı olarak da adlandırılan Manş Denizi’nde sıkça görülmeye başlayan insan kaçakçılarının teknelerine karşı İngiltere, sınır devriyeleriyle tedbir almaya çalışıyor. Ancak, özellikle ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle başlayan süreçte göçmenlerin İngiltere’ye ulaşma çabaları artarak çoğalmaya devam ediyor. Eylül 2021’e kadar 25.700 kişi bu hatta tehlikeli bir yolculuk 14 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
İçişleri Bakanı Priti Patel’in, Kanal geçişlerini durdurmayı amaçlayan Uyruk ve Sınırlar Yasası önerisi tepkiyle karşılandı. Öneriler arasında bulunan, sığınma hakkı verip verilmeyeceğine karar verilecek kişinin Birleşik Krallık’a “yasal veya yasadışı olarak mı” geldiği konusunda Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı; önerilen tasarıyı “ülkeye sığınan çoğu mülteciyi cezalandıracağını ve yerleşik uluslararası mülteci koruma kurallarını baltalayan bir sığınma modeli yaratacağını” söyleyerek eleştirdi. Hükümetin önerilen politikalara ilişkin kendi değerlendirmesi de artan güvenlik ve caydırıcılığın göçmenleri Birleşik Krallık’a girmek için “daha riskli yolları denemeye” teşvik etme riski barındırdığı yönünde oldu. Ayrıca, son trajedinin ardından Başbakan Boris Johnson’ın, Fransız kıyılarında İngiliz polisi devriyelerinin dolaşması çağrısı Fransa tarafından reddedildi.
Polonya Belarus sınırında çatışmalar Öte yandan, Akdeniz’den Kuzey Avrupa’ya yönelen kayıtsız göçmenlerin yeni geçiş kapısı olarak kullandıkları Belarus ile Polonya sınırında çatışmalar yaşanıyor. Avrupa Komisyonu, Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko’yu, göçmenleri kolay giriş vaadiyle AB sınırına toplamakla suçluyor. Krizin çatışmaya dönüşmesiyle birlikte Türkiye’nin de aralarında olduğu Belarus’a doğrudan seferi olan ülkeler ve havayolu şirketleri bu uçuşlara vatandaşları dığındaki ülkelerden yolcu kabul etmemeye başladılar.
Birleşik Krallık ve mülteciler BM Mülteciler Konseyi’ne göre dünya genelinde 26,2 milyondan fazla mülteci var. Mültecilerin ulaştıkları ilk “güvenli” ülkede sığınma talebinde bulunmaları gerekmese de dünyadaki mültecilerin yüzde 85’i gelişmekte olan ülkelerde bulunuyor. Mart 2021’e kadar olan son bir yılda 25.903 sığınma başvurusu alan Birleşik Krallık’ta, küresel mülteci sayısının küçük bir yüzdesi bulunuyor. Aynı dönemde Birleşik Krallık ile benzer nitelikteki Almanya’da 122.015 başvuran ve Fransa’da 93.475 başvuran vardı. Çoğu kişi, sömürge tarihi ve yakın tarihlerde de dünya genelindeki çatışmalara daha yakın müdahaleleri nedeniyle, Birleşik Krallık’ın üzerine düşeni yapma ve mültecileri alma sorumluluğu olduğunu savunuyor. BMMYK istatistiklerine göre, 2020’nin sonunda Birleşik Krallık’ta 132.349 mülteci, 77.245 bekleyen sığınma davası ve 4662 vatansız kişi vardı. Mültecilerin büyük çoğunluğu - 5 kişiden 4’ü - yerlerinden edildikleri bölgelerde kalıyor ve sonuç olarak gelişmekte olan ülkeler tarafından ağırlanıyor. Türkiye 3,7 milyon ile en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke olurken, onu 1,7 milyon ile Kolombiya izliyor.* Yetişkinler arasında İran, Eylül 2021’de sona eren yılda Birleşik Krallık’ta en çok sığınma talebinde bulunan ülke oldu. Sığınma başvuruları için ilk beş vatandaşlık ülkesi (ana başvuru sahiplerinden) şunlardı: İran (6.002), Eritre (4.412) Arnavutluk (4.010), Irak (3.042) ve Suriye (2.303). *(Kaynak: UNHCR 2020 Küresel Eğilimler Raporu)
t n a r u a t s e R k a p a K , Londra
on Wimbled
Kapak Traditional Turkish Restaurant ve BBQ Wimbledon, Raynes Park İstasyonunun hemen yanında... En lezzetli kebaplar, barbekü ve Türk yemekleri. Türk ve Yunan mezeleri ile müzik ve keyifli bir ortam.
Pazar günleri açık büfe Türk kahvaltısı Hemen Rezervasyon yapın. Sizi en kısa zamanda yemeğe bekliyoruz... 106 Coombe Lane, Raynes Park, SW20 0AY Wimbledon, London 020 8255 1000 - www.kapak.co.uk www.tbmag.co.uk 15
GÜNDEM
İngiltere’de gündem
BM İklim Değişikliği Konferansı - COP26’ydı İngiltere gündemi bu ay boyunca İklim Zirvesi’ne kilitlendi. Dünya liderlerinin bir araya geldiği 26. Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı - COP26, Glasgow’da gerçekleştirildi. Konferansın sonunda iklim değişikliğine karşı alınacak önlemleri içeren bir anlaşma imzalandı.
K
oronavirüs pandemisi nedeniyle geçen yıl ertelenen İklim Değişikliği Konferansı - COP26, 1-14 Kasım 2021 tarihleri arasında İskoçya’nın Glasgow kentinde yapıldı. COP konferanslarında, 1992 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) uyarınca “tehlikeli iklim değişikliğini önlemek” ve küresel olarak adil bir şekilde sera gazı emisyonlarını azaltmanın yolları üzerinde duruluyor ve yeni hedefler belirleniyor. Dünya liderlerini iklim değişikliğiyle mücadele için her yıl bir araya getiren BM İklim Değişikliği Konferansı - COP’dan bu seneki en önemli beklendi, küresel sıcaklık artışının sanayi devri öncesine oranla 1,5 derece ile sınırlandırılmasıydı.
İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı işbirliği Konferansın ilk günlerine katılan 120’den fazla ülkenin lideri daha sonra yerlerini müzakereleri yapan başta çevre bakanları olmak üzere üst düzey yetkililere bıraktılar. Konferansa katılan liderler, küresel çevre kriziyle ilgili mesajlarını paylaşırken ABD Başkanı Joe Biden, Donald Trump yönetiminin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi sebebiyle özür diledi. En büyük seçim vaatlerinden biri iklim 16 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
/ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
değişikliğiyle mücadele olan Biden, göreve geldiği 20 Ocak 2021’de anlaşmaya geri dönülmesi için bir kararname imzalamıştı. Biden, bütün büyük ekonomilerin sera gazı salınımı konusunda amaçlarına ulaşmasını umduğunu vurgulayarak, “ABD, bu konuda üzerine ne düşüyorsa yapacaktır.” dedi. İklim değişikliğinin etkilerinin “yıkıcı olduğunun” bilindiğini söyleyen Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Biz Paris İklim Anlaşmasını uygulayabiliriz ve uygulamamız gerekiyor. Bunu bu yüzyılın içinde değil, G20 ülkelerinin söylediği gibi 21. yüzyılın ortasına kadar yapmamız gerekiyor.” dedi. Emisyonda ülke olarak en büyük payı olan Çin lideri Şi Cinping konferansa katılmazken, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, “net sıfır” karbon emisyonu hedefine 2070’de ulaşmayı planladığını açıkladı.
COP26 İklim Zirvesi’nde varılan anlaşma neleri öngörüyor? Glasgow’da yapılan 26. BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26) ülkeler, iklim değişikliğine karşı alınacak bir dizi önlemi içeren bir anlaşmayı imzaladı. Glasgow İklim Anlaşması olarak adlandırılan anlaşmada; kömürün aşamalı olarak azaltılması taahhüdü, emisyon azaltma planlarının düzenli olarak gözden geçirilmesi ve gelişmekte olan ülkelere daha fazla finansal destek gibi önemli kararlar yer aldı. Ülkeler, 1,5°C hedefini ulaşılabilir kılmak üzere gelecek yıl emisyon azaltma planları için yeniden bir araya gelecekler. Glasgow İklim Anlaşması ile zirvenin öne çıkan konularından olan, kömür kullanımının aşamalı olarak azaltılması planlanıyor. Bu yönüyle anlaşma, kömür kullanımını azaltmayı hedefleyen tarihteki ilk anlaşma oldu. Ancak, kömür taahhütleriyle ilgili taslak metinlerde yer alan ifadelerin değiştirilmesi tartışmalara neden oldu. Anlaşmanın daha önceki taslak metinlerinde kömürün “aşamalı olarak sonlandırılması” taahhüdüne Hindistan’dan itiraz geldi. Hindistan İklim Bakanı Bhupender Yadav, “Kalkınma ve yoksullukla uğraşan gelişmekte olan ülkelerden, kömür ve fosil yakıt sübvansiyonlarını aşamalı olarak sonlandırma vaatleri vermesi nasıl beklenebilir?” dedi. Bazı ülkeler hayal kırıklıklarını ifade ederken söz konusu ifade “aşamalı olarak azaltmak” şeklinde değiştirildi. Zirveye başkanlık eden Alok Sharma, kömürle ilgili değişikliği değerlendirirken, anlaşmayı bir bütün olarak korumanın da hayati olduğunu ifade etti. Anlaşmanın tarihi bir ba-
şarı olarak niteleyen Sharma; “1,5°C hedefini ulaşılabilir tuttuk. Altı yıldır dünyayı koruyan Paris Anlaşması’nı kapattık. Bunu da İngiltere başkanlığında yaptık. İklim değişikliğine karşı korumasız ülkeler için daha fazla para sağladık. Kömür konusunda da tarih olacağı bir yolda olduğumuzu söyleyebiliriz “ dedi. İlk kez bir COP metninde kömürle ilgili bir ifadenin yer aldığını vurgulayan Sharma, “Günün sonunda, Çin ve Hindistan kendilerini diğer ülkelere açıklamak zorunda kalacaklar” şeklinde konuştu.
Kömür tartışmaları Kömür, karbondioksit emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Bu sebepten de 1,5°C hedefinin de merkezinde bulunuyor. 2015 yılında Paris’teki zirvede kabul edilen söz konusu hedefe ulaşmak için, küresel emisyonların 2030 yılına kadar yüzde 45 ve 2050’ye kadar da neredeyse sıfıra düşürülmesi gerekiyor. Anlaşmanın bir parçası olarak ülkeler, küresel sıcaklık artışının 1.5°C ile sınırılandırılması hedefine ulaşılabilmek adına gelecek yıl bir araya gelme sözü verdi. Ülkeler bu toplantıda karbon salımını azaltmak için planlarını masaya koyacak. Mevcut taahhütler uygulanması, küresel ısınmayı yalnızca 2,4°C ile sınırlandırıyor. Bilim insanları ise küresel sıcaklıkların 1,5°C’den fazla artmasıyla, milyonlarca insanın ciddi olarak bu durumdan etkileneceği konusunda uyarılarda bulunuyor. COP26 Başkanı Alok Sharma, kömürle ilgili değişikliği değerlendirirken, anlaşmayı bir bütün olarak korumanın da hayati olduğunu ifade etti. Anlaşmanın tarihi bir başarı olarak niteleyen Sharma; “1.5°C hedefini ulaşılabilir tuttuk. Altı yıldır dünyayı koruyan Paris Anlaşması’nı kapattık. Bunu da İngiltere başwww.tbmag.co.uk 17
GÜNDEM leyen Antonio Guterres, “Onaylanan metinler birer uzlaşmadır. Günümüz dünyasındaki çıkarları, koşulları, tezatlıkları ve siyasi iradeleri yansıtırlar. Önemli adımlar atılıyor ama ne yazık ki kolektif siyasi irade bazı derin çelişkileri aşmaya yetmedi.” şeklinde konuştu.
kanlığında yaptık. İklim değişikliğine karşı korumasız ülkeler için daha fazla para sağladık. Kömür konusunda da tarihi bir yolda olduğumuzu söyleyebiliriz” dedi. İlk kez bir COP metninde kömürle ilgili bir ifadenin yer aldığını vurgulayan Sharma, “Ancak sözlerimizi yerine getirirsek hayatta kalabileceğiz. Burada, Glasgow’da bir tarih yazıldı. Şimdi ise bir sonraki bölümün, burada birlikte verdiğimiz taahhütlerin başarısını göstermesini sağlamamız gerekiyor” şeklinde konuştu. İsviçre Çevre Bakanı Simonetta Sommaruga, kömürle ilgili ifadenin değiştirilmesine ilişkin, “Kömür ve fosil yakıt sübvansiyonları konusunda anlaştığımız dilin şeffaf olmayan bir süreç sonucunda daha da yumuşatılmasından dolayı derin hayal kırıklığımızı ifade etmek isteriz” diye konuştu. Sommaruga bu durumun dünyayı 1.5°C hedefine daha fazla yaklaştırmayacağını belirterek, “Bu, hedefe ulaşmayı zorlaştıracak” dedi. Gezegenin kaderinin hala pamuk ipliğine bağlı olduğunu vurgulayan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Hala iklim felaketinin kapısını çalıyoruz” dedi. Hızlıca adım atılmazsa net sıfıra ulaşma şansımız sıfır olacağını ek-
İngiltere Başbakanı Boris Johnson ise anlaşmayı ileriye doğru atılmış büyük bir adım olarak niteleyerek; “İlk kez kömür kullanımını azaltacak uluslararası bir anlaşmaya ve küresel ısınmayı 1.5°C ile sınırlamak için bir yol haritasına sahibiz. İleride COP26’ya sonun başlangıcı olarak dönüp bakacağımızı umut ediyorum. Bu amaçla da çalışmaya devam edeceğim.” dedi. Kömürle ilgili ifadelerin yumuşamış olmasına karşı, sınırlandırma ifadelerinin ilk kez bir anlaşmada açıkça bahsedildiğini vurgulayan gözlemciler, anlaşmayı hala bir zafer olarak görüyor. Greenpeace Direktörü Jennifer Morgan da “Bir kelimeyi değiştirdiler ama COP’un, kömür çağının bittiği mesajını değiştiremezler. Şu anda hala kömür yakanlar da dahil olmak üzere temiz, yenilenebilir enerjiye geçiş, tüm ülkelerin çıkarına.” sözleriyle anlaşmadan ümitli olduğunu belirtti.
Sıcaklık artışı gezegeni doğrudan etkiliyor
P
aris İklim Anlaşması’nın parçası olan ve 1,5 derecelik bir sıcaklık artışının gezegen için ne anlama geleceğini yakından incelemekle görevlendirilen Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli, 1.5 derece ile 2 derece arasındaki farkın büyük hasarlara yol açabileceğini belirledi. Buna göre, 1.5 derecelik artış; deniz seviyelerinin yükselmesi, mercan resiflerinin zarar görmesi ve sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, seller, daha şiddetli fırtınalar 18 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
ve diğer aşırı hava koşullarında artışa neden olsa da 2 derecelik artıştan çok daha az etkili olacak. Mevcut durumda sıcaklıklar halihazırda sanayi öncesi seviyelerin yaklaşık 1.1-1.2 derece üzerinde seyrediyor ve sera gazı emisyonları da artış eğiliminde. 2020’de Kovid-19 kaynaklı karantinalar sırasında karbondioksit üretimi düşse de ekonomilerin toparlanmasıyla tekrar yükseldi. 1,5 derece hedefi için küresel emisyonların her yıl yüzde 7 azalması gerekiyor.
/ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
İKLİM KRİZİ Dünyada iklim değişiyor ve insan faaliyetleriyle yükselen sıcaklıklar, yine insanlar ve diğer canlıları artık her alanda tehdit ediyor. Bu gidişe dur denilmediği takdirde, insanlar ve doğa, kuraklık, deniz seviyelerinin yükselmesi ve çok sayıda canlı türünün tamamen yok olması gibi bir dizi felaket ve dev bir tahribatla baş başa kalacak. Dünya, büyük bir sorunla karşı karşıya olsa da çözüm yolları var.
İklim değişikliği nedir? İklim ile bir yerde yıllar boyunca hakim olan ortalama hava durumu kastediliyor. İklim değişikliği ise bu ortalamalarda değişiklik olması demek. Şu anda tanık olduğumuz hızlı iklim değişikliğinin sebebi ise insanların evlerinde, fabrikalarda ve ulaşımda kullandıkları fosil yakıtlar yani akaryakıt, doğalgaz ve kömür. Bu fosil yakıtlar yandıkları zaman havaya sera gazları adını verdiğimiz ağırlıkla karbondioksitten oluşan gazlar salıyorlar. Bu gazlar ise güneş ışınlarıyla gelen ısıyı emerek gezegenimizin ısısının yükselmesine yol açıyor. Dünya şu anda 19. yüzyıl ile kıyaslandığında ortalama 1,2 santigrat derece daha sıcak ve atmosferdeki karbondiyoksit gazlarının miktarı da yine aynı döneme göre yüzde 50 daha fazla. Bilim insanları eğer iklim değişikliğinin en kötü sonuçlarından kaçınmak istiyorsak, ısıdaki artışı yavaşlatmak gerektiğini, ortalama hava sıcaklıklarının, yüzyılın sonunda yani 2100 yılına gelindiğinde bugüne göre en fazla 1,5 derece artmasının sağlanması gerektiğini söylüyorlar. Ne var ki yapılan hesaplamalara göre, şu ana kadar taahhüt edilenlere ek yeni adımlar atılmadığı takdirde yüzyılın sonunda
sıcaklık artışı 2 santigrat dereceyi bulabilir. Bunun da ötesinde eğer hiç bir şey yapılmazsa, bilim insanları bu ısınmanın 4 dereceye kadar da çıkabileceğini söylüyor. Bunun da yıkıcı sıcaklık dalgalarına, milyonlarca insanın su seviyelerindeki yükselme nedeniyle evlerini kaybetmesine ve bitki ve hayvan türlerinin bir kısmının bir daha geri gelmemek üzere soyunun tükenmesine yol açabileceğini ifade ediyorlar.
www.tbmag.co.uk 19
GÜNDEM
İklim değişikliğinin etkileri nelerdir? Aşırı iklim olayları şimdiden sıklaştı ve insanların hayatlarını, düzenlerini ve geçim kaynaklarını tehdit ediyor. Isının daha da yükselmesiyle, bazı tarım alanları çölleşebilir ve bu da bazı bölgeleri yaşanmaz hale getirebilir. Başka yerlerde tam tersi olabilir. Aşırı yağışlar, Çin, Almanya, Belçika ve Hollanda’da yakında tanık olduğumuz türden çok büyük sellere yol açabilir. Daha yoksul ülkelerde yaşayan insanlar, iklim değişikliğine göre yaşamlarını yeniden düzenlemek için gerekli kaynaklara sahip olmadıkları için bu değişimden en kötü etkilenecekler. Gelişmekle olan ülkelerdeki bir çok tarım bölgesi zaten şu anda bile ısınmadan etkilenmiş bulunuyor ve bu muhtemelen daha da kötüleşecek.
20 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Okyanuslarımız ve içindeki eko-sistemler de tehdit altında. İklim değişikliği nedeniyle suların ısınmasıyla, 1995 yılından bu yana Avustralya’daki Büyük Set Resifi adı verilen su altı yaşam ortamındaki mercan kayalıklarının yüzde 50’si yok oldu. İklim değişikliğiyle havanın ısınması ve kuruması yüzünden orman ve çalı yangınları sıklaşıp yaygınlaştı. Sibirya gibi yerlerde buzların erimesi, yüzlerce yıldır buz altında kalmış sera gazlarının da atmosfere yükselerek iklim değişikliğini hızlandırmasına yol açtı. Daha sıcak bir dünyada hayvanlar da içme suyu bulmakta ve yaşamlarını sürdürmekte zorlanacak. Örneğin kutup ayıları, yaşamlarının bağlı olduğu buzların erimesiyle yok olabilir ve filler günlük 150 ila 300 litre içme suyu ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı çekebilir. Bilim insanları adım atılmadığı takdirde bu yüzyıl içerisinde en az 550 türün yok olabileceğini söylüyor.
Dünyanın farklı yerleri nasıl etkilenecek? • İklim değişikliği dünyanın farklı bölgelerinde farklı sonuçlar yaratacak. Bazı bölgeler diğerlerine göre daha fazla ısınacak, bazı yerlerde yağışlar artarken başka yerlerde kuraklıklar yaygınlaşacak. • Eğer yüzyılın sonuna kadar ısı artışı 1,5 derece ile sınırlanamazsa bazı sonuçları şöyle olacak: • İngiltere ve Avrupa aşırı yağışlar nedeniyle artan sel felaketleriyle karşılaşacak
/ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
• Orta Doğu ülkelerinde aşırı sıcak hava dalgaları yaşanacak ve tarım alanları çölleşebilecek • Pasifik bölgesindeki ada ülkeleri denizlerin yükselmesiyle tamamen sular altında kalabilecek • Bir çok Afrika ülkesinde kuraklık ve gıda sıkıntısı riski artacak • ABD’nin batısında kuraklık ihtimali yükselirken diğer bölgelerinde şiddetli fırtınalar artacak • Avustralya muhtemelen daha çok aşırı sıcaklık ve kuraklık dönemi yaşayacak.
Hükümetler ne yapıyor? • Ülkeler artık iklim değişikliği ile ancak hep birlikte başa çıkabileceği konusunda hemfikir ve 2015 yılında Paris’de varılan tarihi anlaşma ile yüzyıl sonuna kadar ısı artışını 1,5 santigrat dereceyle sınırlamak için adımlar atmayı taahhüt ettiler. • İngiltere Kasım ayında, ülkelerin 2030 yılı için karbon salımı azaltma planlarını masaya koyacağı COP26 dünya liderleri zirvesine ev sahipliği yapacak. • Bir çok ülke 2050 yılına kadar ulusal karbon salımını sıfırlamayı vaadetti. Bu sera gazı salımlarını mümkün olduğu kadar azaltmak, kalan kısmını da atmosferden emecek önlemlerle dengelemek anlamına geliyor. Uzmanlar bunun erişilebilir bir hedef olduğunu ama hükümetlerin, iş dünyasının ve bireylerin büyük değişiklikler yapmasını gerektireceğini söylüyorlar.
Bireyler neler yapabilir? Büyük adımların hükümetler ve iş dünyasından gelmesi gerekiyor ama bilim insanları bireylerin de hayatlarında küçük bazı değişiklikler yaparak iklime insan etkisini azaltabileceğine dikikat çekiyor. Bu konuda bireylere önerilen adımlardan bazıları şöyle: • Daha az hava yolculuğu yapın • Otomobilsiz bir hayat yaşayın ya da elektrikli araçlara yönelin • Çamaşır makinası gibi enerji kullanan eşyalarınızı yenilerken enerjiyi daha verimli kullanan ürünleri seçin • Doğal gazlı ısınmadan elektrikli ısı pompası sistemine geçin • Evinizin ısı yalıtımını güçlendirin. www.tbmag.co.uk 21
GÜNDEM
Birleşik Krallık’ta on binlerce kişi iklim için yürüdü Glosgow’da gerçekleşen BM İklim Değişikliği Konferansı devam ederken Birleşik Krallık genelinde çok sayıda kentte, iklim değişikliğine dikkat çekmek ve COP26 zirvesinde bulunan liderleri harekete geçirmek için yürüyüş düzenlendi.
L
ondra’daki yürüyüşe binlerce kişi katıldı. COP26’nın düzenlendiği İskoçya’nın Glasgow kentindeki yürüyüş ise çok daha büyüktü. Galler’in başkenti Cardiff’te de çok sayıda kişi parlamento önünde bir araya geldi. Galler’de Swansea, Bangor, Llangollen ve Holyhead kentlerinde de benzer yürüyüşler düzenlendi. Kuzey İrlanda özerk bölgesinde ise en büyük yürüyüş başkent Belfast’taydı. Birleşik Krallık genelinde 10’dan fazla kentte, dünya genelinde ise 300 civarı şehirde iklim değişikliğine karşı eylem çağrısıyla yürüyüş yapıldı. Yaklaşık 100 bin kişinin katıldığı belirtilen Londra’daki yürüyüş sırasında “İklim devrimi olmazsa her şeyi kaybedeceğiz” pankartı tutan bir grup, kendilerini George V Köprüsü’ne zincirledi. Polis, Scientist Rebellion (Bilim İnsanları İsyanı) adlı örgütten 21 kişiyi gözaltına almak için zincir kesme aletleri kullandı. Yürüyüşün son durağı olan Glasgow Green parkında konuşmacılar için bir sahne de kuruldu. 22 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
/ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
İngiltere, iklim değişikliğiyle mücadelede eden yoksul ülkelere yardım sözü verdi
İklim Değişikliği Konferansı’nda yeni bir taahhüt açıklayan İngiltere, yoksul ülkelere 290 milyon sterlin finansman desteği sözü verdi.
B
M İklim Değişikliği Konferansı’ndaki oturumlardan, küresel ısınmanın özellikle yoksul ülkeler üzerindeki etkileri de ele alındı. Bu konuda yeni bir taahhüt açıklayan İngiltere, yoksul ülkelere 290 milyon sterlin finansman desteği sözü verdi. Fonun büyük bölümü, Asya-Pasifik ülkelerine aktarılacak. Fonun 274 milyon sterlini, Asya-Pasifik ülkelerinde iklim eylem planlaması ve yatırımını desteklemek, doğayı koruma projeleri geliştirmesini kolaylaştırmak ve düşük karbonlu kalkınmayı teşvik etmek için kullanılacak. 15 milyon sterlinlik kısmı, gelişmekte olan ülkelerin iklim krizine yanıt verecek çözümler geliştirmeleri için kullanılırken, 1 milyon sterlin ise iklimle bağlantılı felaketler dahil acil durumlarda, küresel insani yardımın daha hızlı ve etkili bir biçimde sağlanması için ayrılacak. 290 milyon sterlinlik fon İngiltere’nin dış yardım bütçesinden sağlanacak. İngiltere hükümeti geçtiğimiz ay, dış yardım bütçesini, ulusal gelirin yüzde 0.5’ine düşüreceğini açıklamıştı. Bu karar en erken 2024-2025’e kadar geçerli olacak. Hükümetin kıdemli iklim değişikliği danışmanları, kesintiyle birlikte İngiltere’nin yoksul ülkelere “uzun vadeli iklim yardımı yapama-
yacağına ya da bu yardımlar konusunda ciddi olmadığına” işaret ettiğini söylemişlerdi.
İklim finansmanına neden ihtiyaç var? Gelişmekte olan ülkeler, yıllık sera gazı salımlarını azaltarak 2050’den önce “net sıfır” karbon emisyonu hedefine ulaşırken, iklim değişikliğine uyum sağlayacak yatırımları yapabilmek için yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanına ihtiyaç duyuyor. Gelişmekte olan ülkeler, küresel ısınmaya sebep olan sera gazı salımlarının çok küçük bir bölümünden sorumlu. Bugün dünya nüfusunun en zengin yüzde 1’inin salımları, en yoksul nüfusun yüzde 50’sinin salımlarını ikiye katlıyor. Buna karşın iklim krizinin yıkıcı etkilerinden en çok bu ülkeler etkileniyor. Daha zengin ülkeler, 2009’da gelişmekte olan ülkelere 2020 yılına kadar yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanı sağlanacağını taahhüt etmişti bu plan gerçekleşmedi. 100 milyar dolar için şimdiki hedefse 2023 olarak belirlendi. İngiltere’nin Uluslararası Ticaret Bakanı Anne-Marie Trevelyan, bu kararla ilgili olarak hayal kırıklığını paylaşmış ve daha fazla insanın yoksulluğa itilmeden dünyanın ”hemen şimdi harekete geçmesi’ gerektiğini belirtmişti. Zengin uluslar, tarih boyunca salımları için yasal bir yükümlülük altına girmediler. Çünkü böyle bir faturanın bilançosu trilyonları bulabilir. Bugüne kadar yalnızca İskoçya, ekonomileri iklim krizinden zarar gören ülkelere 1 milyon sterlinlik bir telafi fonu taahhüt etti. www.tbmag.co.uk 23
BUSINESS
Türk Lirası’nda TARİHİ DEĞER KAYBI Türk Lirası son günlerde 2001 krizinde yaşanandan daha fazla değer kaybına uğradı. Yükseliş seyri Kasım ayında rekor seviyelere ulaşırken TL; dolar, euro ve sterlin karşısında son altı ayda yüzde 50 civarında değer kaybetti. Dr. Özlem Özarslan Saydar’a göre, faizlerin düşmesiyle artan döviz talebi ve bağımsızlık tartışmalarının gölgesinde başlayan kış mevsimi zor geçeceğe benziyor.
T
ürk Lirası son günlerde 2001 krizinde yaşanandan daha fazla değer kaybına uğruyor. Bir süredir devam eden yükseliş seyri Kasım ayında rekor seviyelere ulaştı ve TL dolar, euro ve sterlin karşısında son altı ayda yüzde 50 civarında değer kaybetti. Merkez Bankası ise “dalgalı kur rejimi altında kur seviyesine ilişkin taahhüdümüz yok” dedi. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) Eylül, Ekim ve Kasım aylarında piyasaların beklentisinin aksine toplamda 400 baz puan faiz indirimine gitmesi, TL’deki değer kaybını hızlandırdı. Uzmanlar, enflasyonun yüzde 20’ye yakın olmasına rağmen TCMB’nin faizleri yüzde 15 seviyesine çekmesinin, TL üzerindeki baskıyı artırdığını ifade ediyor. Yüksek kur ile beraber ihracatın artırılması amaçlanan modelde enflasyondaki yükseliş göz ardı edilirken, ekonomistlere göre artık bundan sonra kurun ulaşacağı seviyeyi tahmin etmek çok güç. 24 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Son gelişmelerle ekonominin ve döviz kurlarının nereye gideceğini Altınbaş Üniversitesi, Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Özlem Özarslan Saydar, Turkish British Dergi için değerlendirdi.
Son bir haftadır yaşanan dövizdeki artışlara kur krizi denebilir mi? Neler oluyor ve neler olacak? Son bir haftada özellikle de 23 Kasım itibarıyle kurlarda yaşanan aşırı volatiliteyi kur krizi olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. Döviz krizleri para birimlerinin değerindeki ani ve yüksek frekanslı değişimleri ifade eder. Ancak krizler bir anda patlak veren olaylar gibi görünse de aslında krize zemin hazırlayan etkenlerin oluşması genellikle uzunca bir süreç gerektirir. Burada Türk Lirası’nın uzun süredir değer kaybı yaşayan bir para birimi olduğunu hatırlamak gerekir. Mart 2021’de Merkez Bankası başkanının ani bir şekilde görevden alınmasıyla finans piyasalarındaki iyimser hava yerini negatif beklentilere bıraktı. Merkez Bankasının bağımsızlığı tartışılmaları ekonomideki risk algısını yükseltirken Ekim ayı Para
/ EKONOMİ
Politikası Kurulu (PPK) toplantısında alınan kararla politika faizlerinin 200 baz puan birden düşürülmesi döviz piyasalarındaki hareketliliği iyice arttırdı. Son olarak Kasım ayı toplantısında da Merkez’in 100 baz puan (bp) daha faiz indirmesi ise bardağı taşıran son damla oldu. Dolar/TL 10 TL bandının üzerine çıktı. 23 Kasım’da kurlarda görülen aşırı volatilite ve yaşanan tepki alımlarının da etkisiyle USD/TL de 13,50 seviyelerini gördük. Piyasalarda bütün bunlar olurken, siyasi otoritelerin ve para otoritesinin faiz karşıtı söylemleri yineliyor oluşu olumsuz beklentileri tetikledi ve kurlarda yukarı yönlü hareketin nerede yavaşlayacağının veya duracağının dahi öngörülemez olması kur krizinin yaşanmasına neden oldu. Faizlerin düşmesiyle artan döviz talebi ve bağımsızlık tartışmalarının gölgesinde başlayan kış mevsimi zor geçeceğe benziyor. Zira Aralık ayında gerçekleşecek PPK toplantısında Merkez Bankası’nın yeniden faiz düşürmesi hala güçlü bir beklenti. Tabi hikaye sadece faiz indirildi kurlar fırladı gibi algılanmamalı. Bir ülkenin parası bu kadar değer kaybediyorsa orada ciddi bir güven sorunu var demektir. TL’nin bu kadar değer kaybetmesinin altında ülke riskinin, ekonomik ve politik risklerin çok yükselmiş olması yatıyor, bu ise ülkeye ve TL’ye olan güveni azaltıyor. Eskiden risk arttığında swap faizleri de artardı ve yerli yatırımcının aldığı döviz yabancıların satışıyla dengelenirdi, şimdi böyle bir imkan da sözkonusu olmadığı için bütün umutlar cari dengeye bağlanıyor, Merkez Bankası’nın elinde ateşi söndürecek döviz bulunmadığı için de sert hareketler kaçınılmaz oluyor.
Rekor seviyelerdeki kur aşağı iner mi, yani buradan dönüş var mıdır? Bu seviyelere çok hızlı gelindi ancak belirttiğim gibi bu bir süreç meselesi, krizi hazırlayan etkenler uzun süredir bu günlere zemin hazırlamaktaydı. Ekonomilerde her zaman daralmaların, finansal darboğazların, streslerin ve nihayet krizlerin yaşanması mümkündür, ancak nasıl ki bugüne bir günde gelinmediyse toparlanma da bir günde ya da bir haftada yani çok kısa vadelerde olmayacaktır. Ekonomide iyileşme de süreç gerektirir. Ekonomik ve finansal davranışlar beklentilerle yakından ilişkilidir. Genellikle piyasalarda beklentiler satın alınır yani fiyatlanır, gerçekleşme ise satılır. Bu durumda beklentileri olumluya çevirmek gerekir. Ekonominin yeniden ayağa kalkması için öncelikle yapılan yanlışlardan dönülmeli, rasyonel, sağduyulu ve kararlı adımlarla, yapısal çözüm önerileriyle piyasada ve yurtdışında güven ortamının oluşması sağlanmalıdır. Burada en sıcak ve gündemdeki nedenlerden biri olarak faiz indirimlerinin en azından durdurulması, hatta faiz artırımlarına başlanması piyasaya siyasi otoritenin ve para otoritelerinin TL’nin değer kaybı ile mücadele etmeye başladığı mesajını vereceği için önemli. Bu kur seviyelerinden dönülür mü? Evet dönülür ancak hemen değil, yapısal uzun vadeli çözüme yönelik adımların atılmasıyla dönülür. İyileşme sürecinde kurda yine kısa vadeli geri çekilmeler olur, kurlar düşer yükselir, ama temelde ülkede ve ekonomide riskler azalmadıkça kalıcı bir kur düşüşü beklememek gerekir.
Eskiden risk arttığında swap faizleri de artardı ve yerli yatırımcının aldığı döviz yabancıların satışıyla dengelenirdi, şimdi böyle bir imkan da sözkonusu olmadığı için bütün umutlar cari dengeye bağlanıyor, Merkez Bankası’nın elinde ateşi söndürecek döviz bulunmadığı için de sert hareketler kaçınılmaz oluyor. www.tbmag.co.uk 25
BUSINESS Nasıl ki bugüne bir günde gelinmediyse toparlanma da bir günde ya da bir haftada yani çok kısa vadelerde olmayacaktır. Ekonomide iyileşme de süreç gerektirir. Ekonominin yeniden ayağa kalkması için öncelikle yapılan yanlışlardan dönülmeli, rasyonel, sağduyulu ve kararlı adımlarla, yapısal çözüm önerileriyle piyasada ve yurtdışında güven ortamının oluşması sağlanmalıdır.
TL’nin devalüasyonu doğal olarak ithalatı keskin bir şekilde yavaşlatacak, ihracatı artıracak ve beraberinde cari açığın daralmasına neden olacak ancak bunun bedelini yüksek enflasyon, daha düşük talep, azalan yatırım ve istihdam olarak ödeyeceğiz.
Zayıf TL ile ihracatı artırarak cari açığı kapatmaya dayalı bir bakış açısı var. Bu gerçekleşme olasılığı olan bir model mi? Yüksek kur uluslararası ticaret, ithalat ve ihracaat yapanı nasıl etkiler?
Geçmişteki 1994 ve 2001 gibi büyük krizlerde genelde Merkez Bankası’nın müdahalelerini görürdük. Şimdi Merkez Bankası’nın müdahalesiz bir süreç yaşanacağı anlaşılıyor. Bu nereye gider, çözüm için ne yapılmalı?
Burada sorunun esas kaynağının, ekonomik yönetim kanadında, özellikle Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, enflasyon ile mücadele konusunda hakim olan ve ekonomik gerçeklikle örtüşmeyen bakış açısı olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Yüksek enflasyon ve fiyatlarda yaşanan sürekli artış şüphesiz yatırımı, üretimi ve dolayısıyla istihdamı olumsuz etkiler. Ancak faizi enflasyonun sebebi olarak göstererek uygulanan düşük faiz politikası ile yatırım ve üretim artışında iyileşme mümkün değil, çünkü kurdaki yükselişe, yani TL’nin değer kaybına bağlı olarak ortaya çıkan maliyet enflasyonu ekonomik dengeleri bozuyor ve fiyat artışlarını kalıcı hale getiriyor. TL’nin devaluasyonu doğal olarak ithalatı keskin bir şekilde yavaşlatacak, ihracatı artıracak ve beraberinde cari açığın daralmasına neden olacak ancak bunun bedelini yüksek enflasyon, daha düşük talep, azalan yatırım ve istihdam olarak ödeyeceğiz. Cari açık ile enflasyon arasında kurulmaya çalışan ilişki ise gerçekle örtüşmüyor. Dünya üzerinde cari fazla veren ve enflasyon seviyesi göreceli yüksek olan ülkeler var; aynı zamanda cari açık seviyesi aynı olan ülkelerin farklı enflasyon performanslarına sahip olduğunu gözlemliyoruz. Dolayısıyla cari açık olması enflasyonun yüksek olmasının sebebi değil. Cari açığı olan ülkeler, uyguladıkları tutarlı politikalarla düzenli yabancı sermaye girişi yaratıyor ve yüksek faize gerek kalmadan kur istikrarını sağlıyorlar.
Merkez bankalarının en temel görevi ekonomide fiyat istikrarını sağlamak ve bu doğrultuda piyasada aşırı dalgalanmaların olduğu, likiditenin kaybolduğu ve irrasyonel hareketlerin ortaya çıktığı durumlarda kura, farklı mekanizmalar aracılığıyla müdahale ederek dengeyi sağlamaktır. Bu noktada Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, müdahale mekanizmalarını kullanmaktaki özgürlüğü, öngörülebilir ve tutarlı uygulamalar ve iletişim büyük önem kazanmaktadır. Bu başarı faktörlerini, son dönemde sıkça değişikliğe uğrayan MB yönetimi ile birlikte değerlendirdiğimizde, yerli ve yabancı yatırımcının MB bağımsızlığına yönelik algısının oldukça zayıfladığını söyleyebiliriz. Faiz politikasına ilişkin tutarlılığı sorgulanacak iletişim, enflasyon dinamikleriyle uyuşmayan düşük faiz politikası, global anlamda artan enflasyonist baskılar ve pek çok merkez bankasının faiz artırımlarının tersine ve beklentilerin ötesinde yapılan faiz indirimleri, TL’nin değer kaybını tetikledi. Kurun 23 Kasım günü çok sert yükselişi sonrasında kamu bankaları kanalıyla yapıldığı iddia edilen döviz satışı ve BAE kaynaklı dış kaynak haberleriyle kurun kısa süreliğine sakinleştiğini söyleyebiliriz. Ancak, şüphesiz önce yapılması gereken kura destek verecek ve şimdilik ufukta görünmeyen ama yabancı bankalar tarafından dillendirilmeye başlayan önemli bir faiz artırımı olarak görülüyor.
26 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
/ SAĞLIKLI BESLENME
Güvenli sağlık hizmetleri için
B Planı
“Sınırsız” sağlık hizmeti sunuyoruz...
Dünyanın her yerinden hastaları, farklı ülkelerdeki en doğru doktorlarla buluşturuyor, sağlık kuruluşlarının hedef pazarlarındaki tüm iletişim çalışmalarını yürütüyoruz.
Türkiye’den ve dünyadan sağlık kurumları ve doktorlar için; medikal turizm hizmetleri, sağlık iletişimi ve dijital sağlık pazarlaması çözümleri ile yanınızdayız...
planbhts.com
www.tbmag.co.uk 27
BUSINESS
postpandemic economy
Pandemi sonrası ekonomide gelişim ve fırsatlar
COVID-19 salgını dünyanın çalışma şeklini değiştirdi ve bu da gelecek için planlamayı hayati önem taşıyan bir soru haline getirdi. Hükümetler ve sanayi kuruluşları, salgından bu yana yaşanan hızlı gelişmelere uyum sağlarken daha nelerin gelişeceğini veya geride kalacağını öngörmeye çalışıyor.
P
Susan Lund; Üç büyük trend grubu var: Pandeminin hızlandığını ve bir buçuk yıl önce düşündüğümüze kıyasla daha hızlı bir şekilde değişen derecelerde devam edeceğini düşünüyoruz. Bence bu pandemi sadece iki veya üç ay sürseydi, atlatırdık ve her şey her zamanki haline ve herkes işlerine dönerdi. Ancak son 15 veya 16 aydır evden ve farklı şekillerde çalıştığımız gerçeği ortada. Hepimiz yeni davranışlar öğrendik ve biraz umit ışığı bulduk. İlk değişiklik grubu, şirketlerin teknolojiyi nasıl benimsediği ile ilgilidir.
Francis Rose - Salgının ekonomik etkisi yavaşlıyor. Borsa yükseliyor. İşsizlik azalıyor. Bu, ekonomistleri ve hükümet liderlerini pandemi sonrası ekonominin nasıl işleyeceğini düşünmeye sevk ediyor. Son 18 ayda yaşadıklarımızın bir sonucu olarak insanlar çalışmak istiyor, harcamak istiyor ve insanların hizmetleri tüketmek veya sunmak istediklerinde ne durumda olduğunu görüyorsunuz?
Genellikle bir durgunlukta, şirketler sermaye harcamalarında kısıntı yaparlar. Talebin ne yapacağını ve ekonominin ne zaman toparlandığını görmek için beklerken nakde tutunurlar. Ancak bu salgında teknoloji, şirketlerin operasyonlarını sürdürmesinin en önemli yollarından biriydi. Otomasyon ve robot teknolojisinden müşteri geri ödemeleri yapan sanal sohbet robotlarına, hastanelerde malzeme sağlayan hizmet robotlarına ve teknisyenlerin çok karmaşık makineleri uzaktan onarmasını sağlayan sanal gerçeklik kulaklıklarına kadar her şeyin benimsenmesinde bir artış gördük. Bundan sonra, teknolojinin benimsenmesinin devam edeceğini düşünüyoruz, ancak bu dönemde daha yük-
andemide ortaya çıkan değişiklikler ve bu değişikliklerden hangilerinin kalıcı olabileceği, pandemi sonrası dönemin en çok tartışılan konularından olmaya devam ediyor. McKinsey ortağı ve McKinsey Global Institute’ün lideri Susan Lund, pandemide ortaya çıkan bu değişikliklerle birlikte pandemi sonrası manzarada iş gücünün nasıl evrimleşmesi gerektiğini, McKinsey on Government postcast serisinde Francis Rose ile değerlendirdi.
28 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
/ EKONOMİ
sek seviyeden gerçekleşti. İşin değişeceğini ve becerilerin değişeceğini öngördük. Ancak pandemi, teknolojinin benimsenmesini gerçekten hızlandırdı. İkinci büyük değişiklik grubu, elbette, uzaktan çalışmadır. Pandemiden önce, Amerikalıların sadece yüzde 5 ila 6’sı işleri için düzenli olarak evden çalışıyordu. Pandemi sırasında insanların yaklaşık yüzde 35 ila 40’ı evden çalıştı. Şimdi, çoğu durumda, evden çalışırken yaptığımız her şeyin o kadar verimli olmadığını öğrendik. Çoğu öğretmene ve ebeveyne sorarsanız, küçük çocuklar için çevrimiçi eğitimin gerçekten çok iyi sonuç vermediği konusunda hemfikir olurlar. Bu yüzden okullar açık olduğu sürece ve çoğunluk aşılandığında, evden çalışmanın ortadan kalkacağını düşünüyoruz. Ancak birçok ofis ortamında, uzaktan çalışma için bazı ümit ışıkları da bulduk. Çalışanlar işe gidip gelmek için zaman harcamamayı sevdiler. Evden çalışma daha az hiyerarşi ve daha hızlı karar verme imkanı sağladı. Birçok şirket, saha ofisleri ile genel merkez veya uluslararası ofisler ve genel merkez arasındaki ilişkilerin, herkesin kameralarında eşit bir oyun sahasında olması nedeniyle daha güçlü olduğunu söyledi. Ve şirketler, verimliliği gerçekten artıran sanal işbirliğini mümkün kılmak için yeni teknoloji türlerini benimsedi. Dolayısıyla, tüm bu nedenlerden dolayı, bazı hibrit uzaktan çalışma türlerinin muhtemelen kalıcı olduğunu düşünüyoruz. Aynı zamanda, bazı iş seyahatlerinin geri gelmeyebileceği, çünkü sanal toplantıların bazı durumlarda uçağa binip seyahat etmek için kullandığımız şeylerin yerini alabileceğini öğrendik. Üçüncü büyük değişiklik grubu, tüketiciler ve dijital veya sanal işlemlerle ilgili. Çevrimiçi bankacılık, e-ticaret, dijital ödemeler, teletıp veya market teslimatı olsun, gerçekten alternatif olmadığı için tüketici her türlü dijital işlemi benimsedi. Bu dijital kanalların daha önce denemeyen pek çok kullanıcı mecbur kaldığı için denedi ve kullandı. Tüketici nabzı anketlerimiz, artık sahip olduklarına bu kanalları verimli ve kullanışlı bulduklarını gösteriyor. Pandemiden sonra bir dereceye kadar bu yeni yöntemlerle çalışmaya devam edeceklerini söylüyorlar.
Hızlanan teknoloji, hızlanan kararlar
Francis Rose - Bu üç maddenin her birinin üzerinden geçmek ve bunlar hakkında özellikle federal hükümetin ve geniş anlamda hükü-
metlerin merceğinden düşünmek istiyorum. Birincisi, teknolojinin benimsenmesi, beni etkiliyor. Geçen yılın Mart ayından bu ana kadar hükümette konuştuğum her bir yönetici, bunu teknoloji benimseme ve teknoloji modernizasyonu yenileme döngüsünde halihazırda yapmakta olduğumuz şeyi hızlandırmak için bir fırsat olarak gördüğünü söyledi. Ekonomide daha geniş olarak gördüğünüz şey bu mu? Yoksa hükümetteki insanların henüz görmediği ve kaçırıyor olabileceği başka bir fırsat var mı? Susan Lund; Çoğunlukla mevcut teknoloji ve dijitalleştirme planları hızlandırıldı. Devlet hizmetleri, çevrimiçi işlemler ve e-devlet için yatırım alanları olduğunu biliyorum. Diğer bir alan, örneğin çeşitli kaynaklardan veri çeken finansal raporları bir araya getiren evrak işlemlerini aldığınız “robot süreç otomasyonu” dediğimiz alan. Bu otomatikleştirilebilir. Dolayısıyla tüm bunlarla birlikte, ekonominin yalnızca hükümette değil, daha geniş anlamda önümüzdeki üç ila beş yıl içinde daha yüksek verimlilik artışı görebileceği anlamına gelebilir. Ve bu çok hoş olurdu çünkü pandemiden önce ve son on yılda Amerika Birleşik Devletleri’nde ve diğer gelişmiş ekonomilerde verimlilik artışının aslında düşük olduğunu ve düştüğünü kendimize hatırlatmamız gerekiyor. Francis Rose- Sanırım insanların en çok düşündüğü şey uzaktan çalışma konusunda ne yapacağız? Kuruluşumuzun misyonunu yerine getirmek için vatandaşlarla, müşterilerle arayüz oluşturma şeklimiz hakkında ne yapacağız? Bahsettiğiniz daha hızlı karar verme süreci. Bunu kolaylaştıran ne? Ve sizce, daha hızlı karar alma sürecinin ilerleyen organizasyonlar için anlamı nedir? www.tbmag.co.uk 29
BUSINESS karar verme yeteneğini çok daha hızlı hale getirdi. Bu, devam etmesini umduğumuz bir şey. Sanırım birçok şirket, ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz tüm bu karar verme katmanlarına veya bir BT projesi için beş aylık veya iki yıllık onay sürecine ihtiyacımız olmadığını keşfetti. Salgının ilk günlerinde bunu sadece mecbur olduğumuz için yaptık ve bu da işe yaradı. Bence, birçok yönetici için düşündüğünüzden çok daha hızlı hareket edebileceğinizi ve yine de kaliteli sonuçlara ulaşabileceğinizi anlaması gerçekten bir kilit noktası oldu.
Kriz zamanında deney
Susan Lund; - Gerçekten çevik çalışma yöntemleriyle ilgisi var. Karar vermenin hızlandığını düşünmemin nedenlerinden biri, insanların o kadar çok seyahat etmemesi. İnsanları bir Zoom’un etrafına çekmek, birbirlerinin gözlerinin içine bakmak ve karar vermek daha kolaydı. Bir CEO, “Zoom aramasındaki insan sayısını sınırlamayı öğrendim” dedi. Kendi ekranında 12’yi aynı anda görebiliyordu. Ve hiçbir toplantıda 12’den fazla kişinin olmayacağını söyledi. Bu kararın gerçekten neyin parçası olması gerektiğini bulalım. Şirketlerin benimsediği bu daha geniş çevik çalışma yöntemleri kavramına gidiyor. Buradaki fikir, “asgari uygulanabilir ürün” dediğimiz şeyi denemek için sınırlar arasında çalışan insan ekiplerini bir araya getirmek ve ardından hızlı öğrenmek için yinelemek. Tüm bunlar sanal toplantılarla sağlandı çünkü farklı binalar arasında yürüyen veya farklı yerlere seyahat eden insanları birbirine bağlamak zorunda değilsiniz. Sadece toplantı yapma ve
30 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Francis Rose - Risk yönetimi perspektifinden bakıldığında, ister insan sermayesi kararları olsun, ister BT kararları olsun, bu kararların çoğu işe yaradı. Bu adil bir temsil mi? Susan Lund; - Öyle. Çoğu kuruluşun son 16 ayda öğrendiği şeyin hızlı hareket etmek ama aynı zamanda rotayı sık sık ayarlamak olduğunu düşünüyorum. Nasıl çalıştığını gördük. Tabii ki ofise gitme veya seyahat etme yeteneği ile ilgili dış şartlar değişmişti. Dış çevre ile uğraşmak zorunda kaldık. Ancak bu, çevik olmamız gerektiği fikrini gerçekten güçlendirdi. Aktif olarak dinlememiz ve gerektiğinde rotayı hızla ayarlamamız gerekiyor. 2021’de ve 2022’de, kuruluşların ofise dönüşü ve gelecekte ne tür esnek çalışmanın mümkün olacağını düşünüldüğünde, aynı pilot ve deneysel yaklaşımı benimsemeleri gerekecek. Sık sık hangi şirketlerin bunu en iyi yaptığı soruluyor. Liderler kimler? Ben de, “Maalesef bir isim yok. Herkes bunu birlikte çözüyor” diyorum. En başarılı organizasyonlar, bir şeyler deneyen ve bir politika belirleyen kuruluşlar olacaktır, çünkü çalışanlar kesinlikle ileriye dönük beklentinin ne olduğunu bilmek isterler. Haftada üç veya dört gün ofiste veya tam zamanlı olarak ofiste veya bazı insanlar kalıcı olarak uzaktan çalışmaya devam edebilir, çalışanlar önümüzdeki birkaç ay içinde ne bekleyecekleri konusunda bilgi almak için can atıyorlar. Ama bunun ötesinde, herkes bunu birlikte yarattığımızı anlamalı. Ve bazı şeyler deneyeceğiz. Tuzaklar olduğunu öğrenirsek ve işe yaramazsa, rotayı gerektiği gibi ayarlayacağız. Francis Rose - Eğer az önce verdiğiniz bu tanımı alır ve tüm bir girişim üzerinden tahmin edersek - hızlı kararlar almak ve rotayı hızlı bir şekilde ayarlamak için - bu da esnekliğin neredeyse ders kitaplarındaki tanımıdır, bu da her organizasyonun arzu ettiği şeydir, özellikle de son 16 ayda gördüğümüz gibi bir ortam.
/ EKONOMİ Susan Lund; - Bu doğru. İmalat şirketleri ve tedarik zincirleri için ilginç olan şey, COVID19’un yalnızca ilk şok olmasıydı. Sonra plastik endüstrisini alt üst eden garip Texas derin dondurucu ve küresel bir yarı iletken kıtlığımız var. Büyük bir konteyner gemimiz Süveyş Kanalı’nda mahsur kaldı. Kesintiler ve şoklar gelmeye devam ediyor. Ancak, bu olaylarını tahmin etmeye çalışamazsınız. Bir sonraki büyük küresel bozulma muhtemelen bir pandemi olmayacak. Farklı bir şey olacak. Ancak çok hızlı uyum sağlama ve çevik tepki verme yeteneği, farklı olan şeydir.
Yüz yüze çalışmaya dönüş Francis Rose - Konu uzaktan çalışmaya geldiğinde iş seyahati hakkında yaptığın yorumun ve bunun özel sektörde ne anlama geldiğini merak ediyorum. Ama özellikle de hükümet alanında ve kuruluşların şahsen işbirliği yapma yeteneği hakkında. Bunların bir kısmının geri gelmesi gerekiyor.” Yoksa bunların çoğunun sanal olarak ileriye gideceğini ve şimdi gördüğümüz gibi neredeyse sıfır bir seviye olacağını mı düşünüyorsunuz? Susan Lund; Konferansların geri geleceğini düşündüğümü söyleyebilirim. Bence yenilik ve işbirliği, taraflar arasındaki müzakereler, öğrenme etkinlikleri - bunlar, bir masanın karşısında olmaktan, gözlerine bakmaktan, beden dilini okumaktan, içeride ve dışarıda küçük konuşmalar yapmaktan gerçekten fayda sağladığınız şeylerdir. Beklemediğiniz yeni bir fikir öğrendiğiniz biriyle karşılaşırsınız. Bunlar bir Zoom toplantısında planlayamayacağımız şeylerdir. İnsanlar ofise geri dönerken, ofiste olması gereken ve yapacakları da budur. Bir ofise gidiyorsanız ve bütün gün bilgisayarınızın başındaki bir masada tek başınıza oturuyorsanız, bu her yerden yapılabilir. Ama gerçekten bir işbirliği. Bu yüzden iş konferanslarının geleceğinin öldüğünü düşünmüyorum. Geri döneceğimizi düşünüyorum. Ancak, gerçekten o kadar önemli olmayan veya sanal olarak kolayca yapılabilecek toplantılara gitmek için harcanan zaman ve masraf konusunda tekrar düşünülecektir. Dolayısıyla bu kesinlikle konferanslara gitmeyeceğimiz veya müşterilerle veya tedarikçilerle yüz yüze görüşmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Bu şeyler gerçekten önemli. Ve bence çoğumuz ya da çoğumuz bu yüz yüze etkileşimleri her zamankinden daha çok arzuluyoruz. Bunu çok enerji verici bulacağız.
Uzaktan katılımla ilgili zorluklar
Francis Rose - Uzaktan çalışmayla ilgili aklımda bir şeyler canlandı. İnsan sermayeli ofislerde, yeni bir çalışanın insanlarla etkileşim kurması veya daha yetkin olanların bu çalışanları yetiştirmeye yardımcı olma biçimleri etkilendi mi? Susan Lund; - Evet, bence işe alım, eğitim ve daha genç meslektaşlarımıza rehberlik etmek, ofise geri dönmemizin nedenlerinden bazıları çünkü bu şeyler şahsen oluyor. 20 yıldan fazla bir süredir şirketimde çalışan benim gibi profesyoneller için harika. Geniş bir ağım var. Ancak, yeni ilişkiler kurmak ve aynı zamanda koçluk ve gerçek zamanlı mentorluk almak isteyen kuruluşta daha yeni olan insanlar için çok farklıdır. “Bu sunumda iyi iş çıkardın” veya “Bu soruyu gerçekten iyi yanıtladın” veya “x, y, z hakkında düşünebilirdin” gibi hızlı yorumlar - bu tür küçük etkileşimler, Zoom üzerinde olmuyor. Bu yüzden, yeni çalışanlarla ve özellikle pandemi sırasında katılan ve henüz ofisteki meslektaşlarını tanıma deneyimine sahip olmayanlarla empati kuruyorum. www.tbmag.co.uk 31
BUSINESS
Sanayi şirketleri e-ticareti büyüme stratejilerinin merkezine nasıl koyabilir? Sanayi şirketleri, e-ticaret yoluyla doğrudan satışlarını geliştirirken, distribütörlerle güçlü bağlarını da sürdürmek durumundalar. Dijital gereçler aracılığıyla müşterilerle dijital etkileşimlerin dikkatli bir şekilde yönetilmesi, verimliliği, satışları ve geliri artırırken, genel müşteri deneyimini iyileştirici etkiye de sahip.
McKinsey & Company; C. Angevine, I. Anil, J. Thomsen ve R. Zemmel
Ç
oğu endüstriyel şirket, dijital pazarlama ve satış çabalarının henüz başlarında olsa da bundan sağlayacağı potansiyel faydaların farkındadır. Analitik odaklı dijital pazarlama, yeni müşteri fırsatlarını belirlemeye ve hedef ve ürün önerilerini iyileştirmeye yardımcı olabilir. Dijital araçlar, şirketlerin fiyatlandırmayı optimize etmesine ve geliri artırmasına olanak tanıyan pazar ve müşteri tabanı hakkında bilgiler sağlayabilir. Web siteleri, sohbet odaları ve diğer araçlar aracılığıyla müşterilerle dijital etkileşimlerin dikkatli bir şekilde yönetilmesi, verimliliği, satışları ve gelir artışını artırırken genel müşteri deneyimini iyileştirici etkiye sahiptir. Birçok sanayi şirketi e-ticaret web siteleri olmasına rağmen, özellikle distribütör yönetimi ile ilgili karmaşıklıklar nedeniyle bu stratejiyi tam olarak benimsemekte zorluk çekerek, pilot aşamada takılıp kaldılar. Bunu akılda tutarak, endüstriyel şirketlerin dijital pazarlama ve satışı küçük bir odaktan büyüme stratejilerinin kalbine dönüştürmelerine yardımcı olacak bir dizi makale hazırlayan Mc Kinsey’in bu çalışması, endüstriyel şirketlerin e-ticaretle uğraşmaktan büyüme stratejilerini bunun etrafında oluşturmaya geçmelerine yardımcı olmaya odaklanıyor. 32 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Güçlü e-ticaret ihtiyacı Dijital self servis kanallarını kullanan B2B müşterilerinin sayısı artıyor ve birçoğu açıkça çevrimiçi etkileşimleri tercih ediyor. E-ticareti ele alalım: Araştırma, B2B müşterilerinin yüzde 60’ının uzaktan satışları en az geleneksel satışlar kadar etkili bulduğunu ve yüzde 62’sinin ürünleri çevrimiçi olarak yeniden sipariş etmeyi tercih ettiğini gösteriyor. (Görsel 1). Ancak endüstriyel OEM’lerin (Original Equipment Manufacturer-orijinal ürün üreticisi ) yalnızca yüzde 13’ü mevcut yetenekleriyle dijital çözümler sunabildiklerini söylüyor ve yalnızca yüzde 10’u yeniden sipariş vermek için çevrimiçi, otomatik self servis araçları sunuyor.
Sanayi şirketleri, artan müşteri beklentilerine ayak uydurmak için mücadele ediyor. Şirketler bir e-ticaret platformu oluştururken, kanal stratejilerinin genel hedeflerini ve endüstri ortamını yansıtmaları gerekir. Belirli bir segmentteki müşterilere ulaşmak, mevcut müşteriler için penetrasyonu iyileştirmek ya da daha iyi müşteri adayları oluşturmak... Seçilen odaktan bağımsız olarak, kanal stratejisi ilgili tüm taraflar için fayda sağlamalı ve iç paydaşlar, son müşteriler ve distribütörler için riskleri azaltmalıdır.
/ E TİCARET
Sanayi şirketleri hangi ürünleri online olarak sunmalıdır? Endüstriyel şirketler, genellikle birçok kategoriyi kapsayan ve çoğu zaman binlerle ifade edilen teklifleri olan geniş ürün portföylerine sahiptir. Ancak hepsini dijital kanallardan satmak mümkün olmayacağından, şirketler çevrimiçi tekliflerini seçerken genel stratejik hedeflerini göz önünde bulundurmalıdır. Halihazırda satış personelinden ekstra ilgi gören öncelikli ürünler, stratejik önemleri nedeniyle e-ticaret platformlarına dahil edilmek üzere seçilecektir. Standartlaştırılmış ürünler de çevrimiçi olarak sunulma eğilimindedir, çünkü bu tür öğelerin alıcılarının satın alma sürecinde rehberliğe ihtiyaç duymazlar. Ancak dikkate alınması gerekenler sadece bu faktörler değildir. Müşteriler, yalnızca çevrimiçi açıklamasına dayanarak bir ürün satın alırlarsa da gereksinimlerini karşılamadığını gördüklerinde hüsrana uğrayabilirler. Aynı sorunlar perakende veya tüketim malları ürünlerinde ortaya çıkabilirken, endüstriyel satışlarda çok daha yaygındır. Sanayi şirketleri e-ticaret konusunda daha rahat hale geldikçe, yeteneklerini geliştirerek sundukları ürün yelpazesini genişletebilirler. Müşterinin ihtiyacına cevap vermeyi gerektiren karmaşık ürünler için, online canlı sohbet uzmanları bulundurmaları gerekir.
olabilir. Buna karşılık son tüketicilerin birçoğu, tüketici alanındaki satın alma deneyimlerine dayanarak e-ticaretin rahatlığından yararlanırlar. Endüstriyel şirketlerle daha doğrudan etkileşim, son müşterilere ürünlerini daha iyi anlamalarının yanı sıra soru sormaları için daha fazla fırsat da verebilir. Ek olarak, ürünleri kolayca yeniden sipariş etme ve siparişleri takip etme yeteneği gibi belirli e-ticaret özellikleri, müşteri memnuniyetini artırarak hem yeni hesaplar hem de mevcut hesapların satış ve çapraz satış yoluyla genişletilmesiyle sonuçlanabilir. Ancak doğrudan e-ticaret satışları her hesap için en iyi cevap olmayabilir. Anlaşma koşulları, fiyatlandırması farklı müşteri segmentleri ve hatta aynı segmentteki müşteriler için farklılık gösterebilir. Bu da web sitesinde belirli ürünler için belirli bir fiyat bulunmasını imkansız hale getirir. Dahası, mevcut müşterilerin bir endüstriyel şirketin ana distribütörleriyle güçlü
Müşteriler ve distribütörler ile etkileşim için nasıl kurallar oluşturulmalı? Doğrudan e-ticaret satışları, endüstriyel şirketlere son müşterilerle ve onların ihtiyaçlarıyla daha fazla bağlantı sağladığı için yardımcı www.tbmag.co.uk 33
BUSINESS Endüstriyel şirketler, hangi müşterilerin eticaret platformlarına erişebileceğine karar verirken hem distribütörleri hem de son müşterileri segmentlere ayırabilir. Her grup için endüstriyel şirketler, müşteri katılımını ve işlemlerini yöneten kurallar oluşturabilir. Bu modelde, müşteriler e-ticaret sitesini kullanmadan önce kayıt oluyorlar, bu da şirkete ve ürüne bağlı olarak özellikle henüz satın alma taahhüdü vermemiş potansiyel müşteriler için zorlayıcı olabiliyor. Endüstriyel şirketler ayrıca web sitelerinin her bir müşteriye verilen erişim düzeyini tanımasını sağlamalıdır.
ilişkileri olabilir ve doğrudan e-ticaret satışları bu tür ortaklıklarla başetmek durumunda kalabilir. Distribütörlerde durum daha karmaşıktır. Distribütörlerin son müşterilerine doğrudan bir e-ticaret teklifi bir tehdit olarak görülebilir, ancak kanal iyi yönetilirse bu gerçekleşmeyecektir. Sanayi şirketleri de e-ticaret kanalları aracılığıyla doğrudan distribütörlere satış yaparsa, ortaklıklarını güçlendirebilir ve basit bir işlemi gerçekleştirmenin çok ötesine geçen hizmetler sunabilirler. Endüstriyel şirketler, distribütör stratejilerini tasarlarken hangi distribütörlerin müşterilere doğrudan erişim sağlanacağına veya şirketlerin ürünlerini geliştirmelerine yardımcı olacak analitiklerin sağlanacağına karar vermelidir. Ayrıca, distribütörlerin e-ticaret sitesi aracılığıyla nihai müşterilerle doğrudan etkileşime girmesine izin verilip verilmeyeceğini de belirlemelidirler. Endüstriyel şirketler, e-ticaret platformlarına hangi distribütörlerin ve nikai müşterilerin erişebileceğine karar verirken, hesaplarını gruplara ayırmayı düşünmelidir: Mevcut müşteriler, yeni nihai müşteriler veya yeni distribütörler.
34 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Endüstriyel şirketler, doğrudan veya bir distribütör aracılığıyla, belirli nihai müşterilere araştırma ve işlem yapma izni verebilir. Bu model yeni nihai müşterileri çekebilir ve marj büyümesini teşvik edebilir, ancak endüstriyel şirketler bunları önlemek için harekete geçmedikçe kanal çatışmalarına da neden olabilir. Bir son müşteri, sanayi şirketinin e-ticaret sitesi üzerinden bir işlem yaparsa, şirketin siparişi yerine getirip getirmeyeceğine veya üçüncü bir taraf veya distribütör kullanıp kullanmayacağına karar vermesi gerekir ki bu, tedarik zincirini etkileyecek bir karardır. Sanayiciler, bunları kimin yerine getirdiğine bakılmaksızın tüm işlemlerden müşteri verilerini toplamalı ve analiz etmelidir, çünkü bu, satın alma kararları ve yukarı satış veya çapraz satış fırsatları hakkında fikir verebilir.
Her kanal ortağı için “verilenler ve alınanlar” nelerdir? Bir sanayi şirketi bir e-ticaret sitesi oluşturduğundan, stratejisinin doğasında var olan “alış veriş” konusunda distribütörlerle net bir şekilde iletişim kurmalıdır ve bunlar ilişkiye bağlı olarak değişebilir. Tüm ortaklıklar için endüstriyel şirketlerin tek bir ana hedefi olmalıdır; distribütörleri, ürünlerini rakiplerinin ürünlerine göre önceliklendirmeye teşvik etmek. Endüstriyel şirketlerin, örneğin distribütörlerin ürünlere göz atmasına ve siparişleri çevrimiçi olarak yönetmesine izin vermek gibi, kusursuz bir dijital deneyim sağlarlarsa, başarılı ortaklıklar oluşturmaları daha olasıdır. Distribütör portalı aracılığıyla satış temsilcileriyle canlı sohbetler gibi özelleştirilmiş çözümler sunmak da yardımcı olabilir. Bu tür ortaklıklarda sanayi şirketleri ile yakın çalışan distribütörler yeni son müşteriler kazanabilir ve satış hacimlerini artırabilir.
/ E TİCARET Fiyatlandırma, genel kanal stratejisini karmaşıklaştırmak yerine nasıl etkinleştirebilir? B2B fiyatlandırması genellikle karmaşıktır çünkü şirketin müşteriyle stratejik ilişkisi ve talep edilen sipariş boyutu gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak farklılık gösterebilir. İki farklı müşteriye çevrimiçi olarak çok farklı fiyatlar sunulabilir veya bir müşteri büyük bir sipariş vererek büyük bir indirim alabilir. Bu tür varyasyonlarla sanayi şirketleri e-ticarete geçerken kendilerini zor durumda bulabilirler. Örneğin, müşterilerin giriş yapmadan önce fiyatları görmelerine izin vermek, başlangıçta daha fazla site ziyareti çekebilir, ancak müşteriler hesaplarına giriş yaptıktan sonra daha yüksek bir fiyat görürse bu yaklaşım geri tepebilir. Bu tür sorunları önlemek için sanayi şirketleri, hacim bazında standart fiyatlar oluşturup bunları sitede görüntüleyebilir veya müşterilerin otomatik onay süreci ile fiyat tekliflerine karşılık vermelerine ve pazarlık yapmalarına izin verebilirler. Diğer durumlarda, şirketler herhangi bir fiyatlandırma bilgisi göndermekten kaçınmak ve müşterileri satış temsilcileriyle çevrimdışı tartışmalara yönlendirmek isteyebilir. Seçilen strateji, kısmen satılan ürün türlerine ve hizmet verilen müşterilere ve ayrıca şirketin genel fiyatlandırma stratejisine bağlı olacaktır. Her durumda, endüstriyel şirketler, oturum açma sonrası fiyatı ve indirimleri belirlemek için e-ticaret sitelerinden bazıları da dahil olmak üzere analitiklere güvenebilir.
Paydaşlar için bir değişim yönetimi ve iletişim planı hangi unsurları içermelidir? Endüstriyel şirketler, tüm paydaşlar için net bir iletişim planı oluşturarak e-ticaret kullanımıyla ilgili endişeleri giderebilir. Öğeler şirkete göre değişecektir, ancak plan her zaman hem şirket içi personel hem de distribütörler için sürprizleri azaltacak şekilde tasarlanmalıdır. Ayrıca, e-ticaret planlarını tartışırken şirketlerin distribütörlerle ne zaman ve nasıl etkileşime girmesi gerektiğini de belirleyebilir. Bir şirketin üst yönetimi, herhangi bir karışıklığı ve tutarsızlığı en aza indirmek için distribütörlere gönderilecek önemli mesajlara da uyum sağlamalıdır.
Başarı için bireysel ve kurumsal olarak hangi yeni yetenekler gereklidir? Şirketler e-ticaret varlıklarını genişlettikçe, müşteri memnuniyetini vurgulamaya ve sorunsuz bir çok kanallı deneyim sunmaya devam etmeleri gerekir. E-ticaret sitesinin ken-
disi bilgilendirici olmalı ve dijital işlemler, yüz yüze etkileşimlerle aynı değeri sağlamalı veya uygun olduğunda canlı etkileşimlerle desteklenmelidir. İdeal olarak, müşteriler sipariş verirken çevrimiçi bir platformdan bir distribütörü aramaya geçmek zorunda kalmayacaklardır (birçok distribütörün web sitesi yoktur, bu da bir zorluk teşkil edebilir). Hesap oluşturan müşteriler, ürünleri kolayca yeniden sipariş edebilmeli ve sipariş takibi üçüncü bir tarafça gerçekleştiriliyor olsa bile şeffaf olmalıdır. Çok kanallı bir dünya, müşterilerin satın alma yaparak fayda sağladığı çok kanallı sadakat programlarını da gerektirir. Bunlar genellikle, tüketicilerin harcadıkları para miktarına göre ödüller, aldıkları kazan-kullan programları veya satın alma sıklığını ve kar payını artıran ücretli üyelikler gibi tüketim malları ve perakende satışta kullanılan programlar üzerinde modellenebilir. Daha büyük bir e-ticaret varlığına geçiş, daha entegre sistemler ve daha iyi yetenekler gerektirecektir. Örneğin, tedarik zinciri ve envanter yönetimi sistemleri, müşterilerin olası gecikmelerden anında haberdar olmasını sağlamak için bilgileri e-ticaret sistemiyle otomatik olarak paylaşmalıdır. Benzer şekilde, güçlü tedarik zincirlerine sahip şirketler bile çevrimiçi siparişleri yerine getirmek için bazı uyarlamalar yapmak zorundadır. www.tbmag.co.uk 35
BUSINESS
Ticari mülk finansmanı ve ticari ipotekler İster konut finansmanı ister ticari bir mülk olsun her türlü emlak alımının yolu ipotek kredisinden geçiyor. Ticari ipotek ya da satın al ve kirala gibi farklı gayrimenkul finansman gereklerinde uygulanan ipotekler yatırım yapmayı kolaylaştırıyor.
36 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
/ GAYRİMENKUL
İ
ngiltere’de konut alımı için ipotek onay sayısı, Eylül 2021’de 72,6 bine düştü. Bu değer Temmuz 2020’den bu yana en düşük değer olsa da pandemi öncesi seviyelerin üzerinde kaldı. Yeniden ipotek onayları ise Mart 2020’den bu yana olan en yüksek seviyeye ulaştı. Trading Economics’in bu verileri konut alımlarını kapsamakla birlikte ticari mortgage da gayrimenkul alımlarında kullanılan en önemli araç durumunda, çünkü her işletme ticari faaliyetini sürdürmek için bir alana ihtiyaç duyuyor. Bazen kullanmak bazen de yatırım yapmak ve kiraya vererek gelir elde etmek üzere işlem gören tüm bina, tesis veya araziler ticari mülk alanına giriyor. Ticari bir mülkün finansmanı da ticari ipotek (mortgage) altında değerlendirmeye tabii tutuluyor. Ticari ipotekler, kişisel ipotek gibi çalışsa da esas olarak ticari mülk veya ticari kullanım için arazi satın almak isteyen işletme sahipleri tarafından kullanılıyor. Bir ofis, dükkan, fabrika, depo veya restoranlar, otel, eğlence tesisleri ve çiftlikler gibi diğer tesisler de ticari mülk olarak ticari ipotek esasına göre değerlendiriliyor. Dünyanın gözde emlak yatırımı ülkelerinden olan Birleşik Krallık’ta yapılabilecek ticari mülk alımları için finansman detaylarını derledik.
Ticari ipoteğin kapsamı Ticari ipotek, dükkan ve üst katındaki daireler gibi karma kullanım veya yalnızca dükkanlar için kullanılabilir. Bunun yanı sıra depolar, garajlar, benzin istasyonları, oteller gibi tümüyle ticari işletme olan herhangi bir mülk de ticari mortgage kullanımına uygundur. Borçlanma düzeyi genellikle söz konusu mülkün kira gelirine göre belirlenir. Böyle bir mülkü şahıs adına, limited şirket adına veya belki bir emeklilik planı kapsamında satın almanın farklı avantaj ve dezavantajları vardır. Örneğin, limited şirket altında satın alımlarda ipotek faizi şirket gideri olarak düşülebilir, ancak kişi adına satın almalarda böyle bir fark oluşmaz.
Alım satım ipoteği Alım satım ipoteği, mülkün başvuru sahiplerine kira geliri sağlaması içindir ve borçlanma düzeyi esas olarak satın alınacak mülkten elde edilen kira geliri ile belirlenir. Kira geliri, emlak vergisi kurallarında yapılan değişikliklerden dolayı başvuru sahiplerinin vergi oranı önemli bir faktördür. Kira geliri istenen ipotek tutarını elde etmek için yeterli olabilir. Eğer değilse, eksikliği gidermek için kişisel gelir kullanılabilir. Yatırım amaçlı gayrimenkul alımı olduğu için ekstra %3 damga vergisi ödenmesi gerekir.
Yatırım olarak alınan gayrimenkul de ticari bir mülk Yatırım için alınan gayrimenküller ticari mülk olmasa da kiradan bir gelir elde edilmektedir. Bu gayrimenküllerdeki ipotekle ilgili faiz hesaplaması farklı olduğu için, kiraya verilecek mülkün ipotek kredisi de buna göre www.tbmag.co.uk 37
BUSINESS
çıkarılır. Satın al ve kirala ipoteği (buy to let), kiraya verilmesi düşünülen bir konut mülkü üzerindeki ipotektir. Satın almakta olduğunuz bir mülk veya zaten sahip olduğunuz ve kiraya dönüştürmek istediğiniz bir mülk (miras almış olduğunuz bir mülk gibi) için satın al ve kiraya ver ipoteği kullanılabilir. Çoğu durumda, kiraya vermek için satın alınan ipotek, bir tür ticari kredi olarak kabul edilecektir. Bununla birlikte, küçük bir miktarı kişisel finans olarak değerlendirilir. Satın al ve kirala ipoteklerinde de diğer ipotekler gibi bir depozito yatırılır ve mülkün fiyatının geri kalanı ipotek olarak ödünç alınır. Genellikle sadece faiz veya sermaye geri ödemesi şeklinde iki tür vardır. Yalnızca faiz ödemeli bir ipotekle, aylık ödemeler daha küçüktür, çünkü bunlar yalnızca her ayın faizi kapsar. Bu durumda başlangıçta alınan kredi tutarı, ipoteğin süresi sona erdiğinde toplu olarak geri ödenmelidir. Bir sermaye geri ödeme ipoteğindeyse aylık ödemeler daha büyüktür ve hem faizi hem de başlangıçta ödünç alınan kredi tutarını kapsar. Bu nedenle, vade sona erdiğinde mülkün tamamı alıcıya ait olur. Ayrıca, sabit oranlı ve değişken faizli ipotek arasında seçim yapmak mümkündür. Sabit bir oran seçildiğinde, geri ödemeler ipoteğin başlangıcında belirli bir süre için kilitlenirken, değişken faizli ipoteklerde faiz borç veren tarafından değiştirilebilir. Bu nedenle, sabit faizli ipotekler daha fazla gönül rahatlığı sunarken daha yüksek faiz oranlarına sahip olabilirler. 38 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Ticari ipotek ile Satın Al ve Kirala ipoteği arasındaki fark Kiralamak için satın al ipoteği, kiralamayı düşündüğünüz bir konut mülkü üzerindeki ipotektir. Yatırım olarak bir ticari birim, ofis veya başka bir işyeri satın alarak kiraya verilmesi durumundaysa, bunun yerine ticari ipotek başvurusunda bulunulmalıdır. Ticari ipotek kredisinin faiz oranına, mülkün değerinin yüzdesi olarak ne kadar krediye ihtiyaç olduğu ve alacak kişi veya kurumun kredi geçmişine bağlı olarak karar verilir. Bazı durumlarda krediyi kullanacak olanın başka bir mülkü ek teminat olarak kullanılabilir ve yeterli sermaye ile hiç depozito vermeden de ticari mülkün değerinin %100’ü ipotek kredisiyle alınabilir.
ParaPara.co.uk / GAYRİMENKUL
Property&Business Finance Solutions OUR SERVICES
Özgür Akıncı
✓ 1st Time Buyer Mortgages ✓ 95% LTV Mortgages (5%deposit) ✓ Buy to Let mortgages ✓ Mortgages for non-UK citizens (Ankara Anlaşması) ✓ UK Mortgages for Turkish investors who wants to purchase a UK property ✓ Commercial Mortgages ✓ Semi-commercial mortgages ✓ Bridging loans ✓ Construction and Development loans ✓ Auction finance ✓ Car, Van and Truck Finance ✓ Recovery Loan Scheme ✓ Business loans ✓ Startup loans ✓ Personal life covers ✓ Life covers for directors ✓ Income protection ✓ Wills Writing ✓ Inheritance Tax Reduction Plans
Finance&Mortgage Advisor
Here to help if you need us now! Contact info@parapara.co.uk
Call us!
020 3858 9960 www.tbmag.co.uk 39
BUSINESS
İnşaat sektörü, teknoloji atağında uyum eksikliği yaşıyor Teknoloji tüm sektörlerde olduğu gibi inşaatı da değişime zorluyor. Ancak proje sahipleri ve yükleniciler her zaman aynı teknoloji yatırım modellerini takip etmiyor. Küresel İnşaat Araştırması’na göre; şirketler pandemiye hazırlıksız yakalansalar da inşaat piyasasının gelecekteki yönü konusunda iyimserler.
1
86 küresel inşaat ve mühendislik firmasının üst düzey yöneticilerinin katıldığı KPMG, Küresel İnşaat Araştırması’nın 13’üncüsünü yayınladı. Araştırmaya göre; pandemiye hazırlıksız olan şirketler, maliyet aşımları ve program gecikmeleri nedeniyle sıkıntılar yaşadı. Ancak birkaç sektör dışında, proje sahipleri sağlık tesisleri, rüzgar çiftlikleri, veri merkezleri, yollar, demiryolu ve köprüler gibi kamu ve özel sektör projelerini finanse etmeye devam ettiği için, yükleniciler portföylerinde bu şoku atlatacak yeterli çeşitliliğe sahip olabildiler. Proje sahiplerinin üçte ikisi sermaye programlarında bir genişleme öngörüyor. Katılımcıların yarısı ise inşaat piyasasının gelecekteki yönü konusunda ‘çok’ veya ‘biraz’ iyimser.
“Yöneticiler esnekliği artırmaya çalışıyor” Raporu değerlendiren KPMG Türkiye İnşaat Sektör Lideri Engin Ölmez, “Kürel inşaat sektörü oyuncuları, birçok açıdan covid-19’un zorluklarına takdire şayan bir şekilde karşılık verdi. Ancak yalnızca şoklara etkin bir şekilde karşılık vermenin yeterli olmadığını, esnekliğin operasyonel hale getirilmesi ve kilit bir güç olarak ele alınması gerektiğini de gördüler. Yöneticiler, sürekli olarak esnekliği artırmaya çalışıyor. Uzaktan çalışma ve dijital iş birliği konusundaki çarpıcı gelişmeler esnekliği yönlendiren baş faktörler. Tedarik zinciri ve yönetişimin yanı sıra finans yönetimi, risk yönetimi ve işgücü/kaynak yönetimi de en önemli üç odak alanı olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Risk yönetiminde gidilecek yol var Ölmez’e göre, araştırma sonuçları sektörün sofistike ve bütünsel risk yönetimi uygulamaları geliştirmekte kat etmesi gereken biraz daha yolu olduğunu ortaya koyuyor. Teknolojiyi benimsemeye yönelik çabalar karmaşık. Ya bireysel paydaşlarla mevcut muhafazakar, kopuk ve deneysel yatırım yoluna devam edecek ya da ortak kazanımlar için iş birliği yapacaklar.
Araştırmadan çıkan sonuçlar şöyle: • Araştırmaya katılan küresel oyuncuların yüzde 36’sı pandemiye hemen karşılık verdiklerini söylerken, yüzde 62’si hızlı ve kararlı bir şekilde toparlanabildiğini düşünüyor. • Katılımcıların yüzde 87’si sermaye projelerinde/programlarında esneklik planlamasının çok veya oldukça önemli olduğunu söylüyor, yüzde 93’ü bu hedefe ulaşmak için kaynak ayırıyor. 40 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
/ İNŞAAT
• Şirketlerinin pandemi nedeniyle bütçe ve/ veya planlanan performans hedeflerini (yüzde 20 veya üzeri bir faktörle) yakalayamadığını söyleyenlerin oranı yüzde 37. Yüzde 60’ı kurumsal risk yönetimi, portföy risk yönetimi ve proje risk yönetimi fonksiyonları arasında entegrasyonu ve şeffaflığı artırma ihtiyacını kabul ediyor. • Sektördeki yöneticiler, son yıllarda risk yönetimine para ve kaynak ayırmakla kalmıyor, bu trend devam edecek gibi gözüküyor. Katılımcıların yüzde 66’sı gelecekte risk yönetimine orta veya yüksek düzeyde yatırım yapmayı planlıyor. • Katılımcıların yüzde 40’ı, şirketlerinin; insanların endişelerini ve yaşadıkları zorlukları çekinmeden dile getirebildikleri açıkça tanımlanmış bir risk kültürü oluşturmaya kararlı olduğunu söylüyor.
Yükleniciler ESG’de geri kaldı • Şirketlerinin kurumsal, portföy ve proje risk yönetimini kapsayan bütünleşik bir değerler sistemine sahip olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 34. • Proje sahiplerinin yüzde 65’i tanımlı portföy yönetim süreçlerine ve yöneticilerin genel portföy yönü ve performansından haberdar olmalarını ve kaynakların optimal kullanımını sağlayan yerleşik bir sermaye tahsisi çerçevesine sahip. Sağlık, devlet, enerji ve kamu hizmetleri, sermaye tahsisini en etkili şekilde uyguluyor gibi görünen sektörler. • Proje sahiplerinin yüzde 45’i projeler arasında sermaye tahsisini denetleyecek yerleşik bir varlık yönetimi ekibine sahip değil. Teknoloji, medya ve telekom sektörlerine hizmet veren katılımcılar, aradaki farkın bir şekilde kapandığına güvenseler de yükleniciler, ESG çerçevelerini temel sermaye kararlarına entegre etmede proje sahiplerinin çok gerisinde görünüyor. Sermaye tahsisi, aslında yükleniciler için başka bir zorluk. Katılımcıların sadece üçte biri sermaye tahsisi çerçevesine sahip olduklarını söylüyor.
Çeşitlilik zenginleşiyor • Katılımcı şirketlerin yalnızca yüzde 46’sının çeşitli ve kapsayıcı ekipler oluşturmaya yönelik resmi bir programı var. Bu konuda Amerika yüzde 66 ile başı çekerken Avrupa, Orta Doğu ve Afrika yüzde 29 ile onu takip ediyor. Cinsiyet ve ırk çeşitliliğini artırmaya yönelik liderlik programı bulunan şirketlerin oranı ise yüzde 43. • Yöneticilerin yüzde 68’i şirketlerinin çeşitlilik konusunda eğitim, öğretim ve farkındalık gerçekleştirdiğini ve yüzde 58’i işe alım süreçlerine daha fazla çeşitlilik yerleştirmeye dikkat ettiklerini söylüyor. • Yöneticilerin yüzde 37’si şirketlerinin tedarik zinciri çeşitliliğini izleyerek ölçüp ölçmediği sorulduğunda “Bilmiyorum” yanıtını verdi. • Araştırmaya katılan yöneticilerin yalnızca yüzde 16’sı şirketlerinin tamamen entegre sistemlere ve araçlara sahip olduğunu söylüyor. Katılımcıların sadece yüzde 6’sı iş süreçlerinin tamamını veya çoğunu otomatize ettiklerini belirtiyor. • Proje sahipleri ve yükleniciler her zaman aynı teknoloji yatırım modellerini takip etmiyor. Yükleniciler (%48) özellikle entegre PMIS, dronelar, BIM ve gelişmiş veri ve analitik olmak üzere birçok kategoride erken benimseyenlerden olma eğiliminde.
www.tbmag.co.uk 41
BUSINESS
Karapınar’da yapılan dev güneş enerjisi projesine İngiltere’den finans desteği
General Electric (GE) ve Birleşik Krallık İhracat Kredisi Ajansı UK Export Finance (UKEF), Kalyon Enerji’nin Konya’nın Karapınar ilçesindeki 1.35 GW’lık Karapınar güneş enerjisi projesinin finansmanı için anlaşmaya vardı. 11 km uzunluğunda ve 3 km genişliğindeki santral, Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi projesi ve 2.600 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı kaplıyor.
G
eneral Electric Yenilenebilir Enerji, Kalyon Enerji’nin 267 MW’lık Karapınar Faz I güneş enerjisi santrali için FLEXINVERTER güneş enerjisi ünitesinin devreye alma çalışmasını tamamladı. 2022 yılı sonunda tamamlanması beklenen tesis, Türkiye’de yaklaşık 2 milyon hanenin, temiz elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayacak. Tesisin devreye alınması için gereken kredi ise yine General Electric bünyesindeki GE Energy Financial Services tarafından sağlanacak. GE Energy Financial Services, GE’nin ABD dışındaki ilk FLEXINVERTER güneş enerjisi teknolojisini devreye almasını garantileyecek olan 291 milyon dolar (217 milyon Sterlin) tutarındaki kredi için Birleşik Krallık İhracat Kredisi Ajansı UK Export Finance-UKEF ile beraber çalıştı. Bu sayede, Türkiye’nin temiz enerji hedefleri desteklenerek, Birleşik Krallık
42 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
tedarikçileri ile ticaretin kolaylaştırılması da sağlanacak. Projenin finansmanı, ana düzenleyici ve UKEF garantörlüğünün kredi sağlayıcısı olan J.P. Morgan tarafından desteklenecek. 291 milyon dolar UKEF garantisi, şimdiye kadar bir güneş enerjisi projesine sağlanan en büyük garantiyi oluşturuyor. Ayrıca, kuruluşun yerelleşme stratejisi kapsamında, Gebze’de bulanan GE Şebeke Çözümleri üretim tesisi, güneş enerjisi inverter sistemine entegrasyon için gerekli olan transformatörleri üretecek. Proje, Enerji Bakanlığı’nın, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) programı kapsamında, 2017 yılında başlatılan ilk Türk güneş enerjisi YEKA ihalesinin de bir parçası olma özelliğini taşıyor. Proje, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarını genişletmeye devam etmesini destekleyecek ve IEA’ya göre, 20172027 yılları arasında 10 GW güneş enerjisi kapasitesini devreye almasına yardımcı olacak. GE Energy Financial Services Küresel Kamu Sermayesi Lideri Guto Davies konuyla ilgili olarak: “Türkiye’nin en önemli yenilenebilir enerji projelerinden birini gerçekleştirmekten ve bu vesileyle GE’nin ABD dışındaki
/ ENERJİ
ilk FLEXINVERTER güneş enerjisi santrali teknolojisini devreye almak üzere bir kez daha UKEF ile iş birliği yapmaktan gurur duyuyoruz. Bu iş birliği, müşterilerimize sürdürülebilir, güvenilir ve uygun fiyatlı enerji sağlayan GE projeleri için rekabetçi finansman sunmamıza olanak tanıyor.” dedi. Uluslararası Ticaret Bakanı ve Birleşik Krallık COP26 Başkanlığı Uyum ve Dayanıklılık Uluslararası Temsilcisi olan Anne-Marie Trevelyan ise konuyla ilgili şunları söyledi: “UKEF, Birleşik Krallık’ı küresel yeşil enerji dönüşümünün merkezine koyuyor. Sağladığımız 200 milyon Sterlin’in üzerindeki destekle, Türkiye’deki iki milyon hanenin güneş enerjisinden faydalanmasına yardımcı oluyoruz. İklim kriziyle mücadelede Birleşik Krallık’ın attığı kararlı adımlar tek başına yeterli değil. UKEF’in finansmanı, diğer ülkeleri de yenilenebilir enerjiye yatırım yapmaları için teşvik ediyor.” Uluslararası Ticaret Bakanı ve Birleşik Krallık COP26 Başkanlığı Uyum ve Dayanıklılık Uluslararası Temsilcisi olan Anne-Marie Trevelyan UKEF’in, Birleşik Krallık’ı küresel yeşil enerji dönüşümünün merkezine koyduğunu belirtti. “Sağladığımız 200 milyon Sterlin’in
üzerindeki destekle, Türkiye’deki iki milyon hanenin güneş enerjisinden faydalanmasına yardımcı oluyoruz” diyen Trevelyan, iklim kriziyle mücadelede Birleşik Krallık’ın attığı kararlı adımların tek başına yeterli olmadığını ekleyerek, UKEF’in finansmanının diğer ülkeleri de yenilenebilir enerjiye yatırım yapmaları için teşvik edeceğini ifade etti. GE Yenilenebilir Enerji, Yenilenebilir Hibrit Sistemler CEO’su Prakash Chandra ise Türkiye’de güneş enerjisi için muazzam bir potansiyel olduğuna vurgu yaparak; “Bu potansiyel, bu doğal enerji kaynağının şebekeye güvenilir şekilde ve tesis ölçeğinde entegre edilmesine yardımcı olacak akıllı çözümlerle ele alınabilir. Bu projelerde Kalyon Enerji ile beraber çalışmaktan heyecan duyuyoruz ve Türkiye’de yenilenebilir enerji penetrasyonunun artırılabilmesini sağlayacak fırsatlar için sabırsızlanıyoruz” dedi. Kalyon Karapınar Güneş Enerjisi Santrali, 2022 yılının sonuna kadar Türkiye’nin güneş enerjisinin yenilenebilir enerjideki payını %20 oranında artıracak. Yılda 1,5 milyon ton karbon salımını önleyecek ve tek başına 2 milyon kişinin evsel elektrik ihtiyacını karşılayacak. www.tbmag.co.uk 43
BUSINESS
Fintech’ler rekor üstüne rekor kırıyor
KPMG Türkiye’nin Fintech sektörü raporuna göre, 5,5 trilyon dolar büyüklüğe ulaşan küresel fintech pazarı önümüzdeki beş yılda yıllık ortalama yüzde 23,5 bileşik büyüme yakalayacak. Fintech şirketleri, 2020’yi toplam 31 milyar dolar yatırımla tamamladı. Bu değer 2021 Nisan itibarıyla 29,8 milyar dolara ulaşarak geçen yılın toplam fonlama miktarının yüzde 93’ünü yakaladı
K
PMG Türkiye’nin hazırladığı Sektörel Bakış serisinin Fintech raporu yayımlandı. Dünyada ve Türkiye’deki fintech ekosistemini değerlendiren raporda yakın dönem beklentileri de yer alıyor. Rapora göre; Türkiye’de fintech ekosistemi bankacılık sisteminin de güçlü desteği ve iştahıyla giderek büyüyor. Sundukları hizmetlerin hızı ve kalitesini artırmak için büyük çaba gösteren bankalar yeni girişimlerin sundukları yaklaşımları büyük bir hızla benimsiyor. Pandemide güçlenen ‘temassız işlem’ eğilimi, yeni teknolojilerin hızla devreye alınması gereksinimini destekliyor. KPMG Türkiye Fintech Sektör Lideri Sinem Cantürk, “Finansal hizmetlerde hız, kolaylık ve güvenlik unsurlarını bir arada sunan fintech sektörü, henüz 10 yıllık geçmişe sahip olmasına rağmen her yıl üzerine koyarak büyümeye devam ediyor. Bankacılık sektörünün artık bütüncül bir müşteri deneyimi olarak değerlendirildiği günümüzde, finans sektörü dışında kurulan start-up’ların bankalar tarafından sunulan hizmetlerde rekabette öne çıktığı bir gerçek. Mevcut pazar ve iş modellerinde yeni yaklaşımlar benimseyen start-up’lar, iş yapış biçimlerindeki genel kabullerin sınırlarını zorluyor ve hatta bazı zamanlarda yıkıyor. Eski nesil şirketler ise bu cephede nasıl mücadele edecekleri konusunda büyük zorluklarla karşılaşabiliyor. Yer yer eski modelleri kopyalayıp geliştiren, bazense oyunun kurallarını baştan yazan bu şirketler önümüzdeki dönemin iş dünyasını şekillendirecek” dedi.
44 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Raporda öne çıkanlar şöyle: • 2015-2020 yılları arasında küresel arenada fintech alanına her yıl ortalama yaklaşık 30 milyar dolar yatırım yapıldı. Küresel fintech piyasasının 2019 sonu itibarıyla 5,5 trilyon USD büyüklüğe ulaştığı tahmin ediliyor. Sektörün önümüzdeki beş yıllık süreçte de yıllık ortalama yüzde 23,5 bileşik büyüme oranına erişeceği düşünülüyor. Piyasanın alt segmentlerinde ise liderlik yapay zeka çözümleri üreten şirketlerin uhdesinde ve bu görünümün 2025 yılına dek sürmesi bekleniyor. • Küresel bankacılık sektörü de hem maliyet düşürmek hem yeniliklere imza atmak hem de müşteri tabanını geliştirmek adına bu tehdidi birleşme ve satın almalar yoluyla fırsata çevirme gayretinde. 2023 yılında müşteri hizmetleri robotlarının bankalara 7,3 milyar dolar, yapay zeka uygulamalarının ise sigorta sektörüne 1,3 milyar dolar kazandıracağı tahmin ediliyor. • Startup Genome’un 2020 araştırma sonuçlarına göre küresel fintech ekosistemi beş ana merkeze sahip. ABD’de Silikon Vadisi ve New York, Avrupa’da Londra, Asya’da ise Singapur ve Pekin. Bu beşli dışında, Şangay, Boston, Hong-Kong, Paris, Chicago, Los Angeles ve Toronto da önemli merkezler olarak kabul ediliyor. • Bu denge içinde Asya liderliği ele almış durumda. Özellikle Çin’in sahip olduğu veri ve kaynaklar, yeni geliştirmeler için eşsiz bir habitat sağlıyor. Bu habitat, geliş-
/ FINTECH
tirmelerin yanında test ve yüksek hacimli işlemler için de son derece uygun. Buna örnek olarak Çin menşeli Alipay’i işleten Ant Grup’un 2019 ödeme aracılığı hacminin Paypal’un 24 katı olduğu gösterilebilir. • Sektörde küresel yatırımlar, 2021 yılının ilk çeyreği itibarıyla çeyreklik dilimler içinde rekor kırdı. 2018 yılının ikinci çeyreğindeki seviyeyi aşan yatırım hacmi içinde Ant Group’un 14 milyar dolarlık toplam yatırımı ön plana çıkıyor. Yine bu çeyrekte, toplam tutarı 100 milyon doları aşan 57 büyük proje fonlandı ve bu da kendi alanında bir rekor olarak kayıtlara geçti. Küresel yatırım hacmindeki bu artışın Afrika dışında tüm bölgelerde yaşandığı görülüyor. • Fintech şirketleri, 2020’yi toplam 31 milyar dolar yatırımla tamamladı. Bu değer 2021 yılının Nisan ayı sonunda ise 29,8 milyar dolara ulaşmış durumda. Diğer bir ifadeyle 2021 yılının üçte birlik süresi itibarıyla, bir önceki yılın toplam fonlama miktarının yüzde 93’ü yakalandı. • Sektörün ürünlerindeki büyüme hacimlerine bakıldığında dijital kredilendirme dışında neredeyse tüm hizmetlerde yıllık bazda çift haneli büyüme göze çarpıyor. Bu kırılım içinde, dijital ödeme hacminin 2023 sonunda 6,7 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Sinem Cantürk KPMG Türkiye Fintech Sektör Lideri
Türkiye, Avrupa’da 18’inci sırada • Türkiye, 2020 yılında aldığı 139 milyon dolar fonlama ile Avrupa’da Polonya’nın ardından 18’inci sırada. Listenin ilk üç sırasında ise 13,6 milyar dolar ile Birleşik Krallık, 5,3 milyar dolar ile Fransa ve 5,1 milyar dolar ile Almanya yer alıyor. Sadece Ortadoğu ülkeleri dikkate alındığında ise Türkiye üçüncü sırada. • Finansal teknoloji yatırımları dışında oyun sektörü öne çıkıyor. 2021’in ilk dört ayında 17 oyun şirketi 65 milyon dolar yatırım almayı başardı. Bu noktada, değeri 1 milyar doları aşan üç şirket bulunuyor (Peak Games, Getir, Trendyol). • Türkiye’de start-up’lar Nisan 2021 itibarıyla 78 anlaşma ile 523 milyon dolar sermaye yatırımı çekti. Bu hacim içindeki hızlı artış Getir’in sağladığı fonlama olurken, Getir hariç çekilen yatırım tutarı ise 95 milyon dolar seviyesinde. • Ülkemizdeki start-up’lara fintech şirketleri özelinde bakacak olursak, 2020 yılında 31 şirketin kurulduğunu görüyoruz. Bu seviye önceki yılların altında olmakla birlikte, bu projelere sağlanan sermaye girişi 2017 sonundan bu yana izlenen en yüksek seviyede. • Türkiye’de Mart 2021 itibarıyla var olan 441 fintech şirketinin yüzde 80’inden fazlası varlığını sürdürüyor. 2017-2019 dönemini domine eden kripto para şirketlerinin yerini 2020 yılında bankacılık işlemlerine odaklanan şirketler aldı. Ödeme sistemleri şirketleri ise adetsel olarak uzak ara lider konumda. www.tbmag.co.uk 45
BUSINESS yatırımların tutunabilmesi ve hızla başarıya ulaşabilmesi için yerelleştirme sürecinin çok iyi kurgulanması gerekiyor.
Yakın gelecekte neler olacak? • Dünya nüfusunun hâlihazırda yüzde 30’unun finansal hizmetlere erişemediği düşünüldüğünde bu alandaki gelişmelerin, yüksek potansiyelle birlikte daha da hızlanacağı muhakkak görünüyor. • Finansal kurumlar ile fintech şirketleri arasındaki rekabet, ortak faydanın maksimize edilmesi felsefesiyle evrilerek güçlü bir ortaklık vadediyor. Bu trend, yakın gelecekte iş birliklerinin daha da güçlenmesi beklentisini besliyor. • Yakın gelecekte, ABD’nin sektörel liderliğinin değişmesi beklenmiyor. Buna karşın Çin başta olmak üzere Asya’daki yatırımların da büyük bir hızla artmaya devam etmesi ve ağırlığını koruması ana senaryo dahilinde. Avustralya’nın yanı sıra Asya’da Çin, Avustralya, Singapur, Bahreyn, BAE ile Avrupa’da Polonya, Malta gibi ülkelerdeki gelişmeler yakından takip edilmeli. Bu noktada, özellikle teknoloji transferi konusunda ülkeler arasında yaşanan gerilim ve atılan adımlar yakından izlenmeli. • 2021 yılında küresel çapta ödeme sistemlerine yapılan yatırımların büyümeye devam etmesi bekleniyor. Bunun yanında ana bankacılık alanı dışında kalan destekleyici programların da (örneğin sigorta) sistem içindeki paylarının artması bekleniyor.
Yerelleştirme çok iyi kurgulanmalı • Yerel tüketici alışkanlıkları süreçlerin evrimi konusunda ana belirleyici. Toplum dinamikleri, yani risk alışkanlıkları, tüketim ve tasarruf eğilimleri, harcama eğilimleri ve benzeri farklılıklar yerel yatırımcıların odaklanması gereken ana konular. Yeni 46 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
• Yerel bankacılık dinamikleri de yatırımların potansiyel büyüme hızına ivme kazandıracak nitelikte. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre Türkiye’de 28 banka internet bankacılığı, 22 banka ise mobil bankacılık hizmeti veriyor. 68,5 milyon kişi dijital bankacılık müşterisi. İnternet bankacılığını aktif kullanan müşteri sayısı ise 11 milyonun üzerinde. Bankaların dijital kanallarında kullanım hacimleri artmakla birlikte işlemlerin yüzde 68’i para transferlerinden oluşuyor. Yatırım işlemleri ise pastadan yüzde 23 pay alıyor. • Müşterilerin yeni araçlarla tanıştırılmasını takiben hem aktif müşteri sayısı artacak hem de dijital bankacılığın para transferi ve yatırım işlemlerinden çok daha fazlasını vadettiği ortaya çıkacak. • Teknoloji kullanımı yaygınlaştıkça siber güvenlik konusunda daha önce görülmemiş boyutta testlerle karşılaşılması olası. Veri güvenliği hiç olmadığı kadar önemli ve teknoloji, karşı taraf için de gelişiyor. • Kripto paraların erken yıllarında yaşanan bazı olumsuz deneyimler ve taşınan miras halen çok sayıda yatırımcı için soru işareti. 2021 yılında yaşanan spekülatif fiyat hareketleri de piyasanın derinleşmesi ve oturmasının önündeki en önemli engellerden. Atılan twitler eşliğinde devasa fiyat hareketlerinin yaşandığı bu mecrada güvenin tesis edilmesi büyük önem arz ediyor.
pusulait.com
PUSULAIT We grow brands, create experiences and solve business problems
EXCELLENT IDEAS Custom software solutions Package solutions, Technical trainings, Software Development, Consultancy, Technical Education, Experienced team members who are experts in their fields, A young and dynamic company, 100% customer satisfaction We provide end to end software development services to different sectors by understanding and identifying the needs of its customers.
Technologies • Java • Angular • React Native • IOS, Android • Python • .NET • Oracle,ADF, BPM
• Node.js • GOLang • Scala • Php • AWS • GCP • Azure
+44 7388 807131 benan.aktas@pusulait.com www.tbmag.co.uk 47
BUSINESS
İngiltere’de şirket kurduktan sonra ticaret unvanı, işletme adı, logo ve marka tescilinin MARKA yapılması TR LOGO
INOVATION İngiltere’de ticari hayata atılırken kuracağınız şirketin ticari unvanının ya da işletme adının başka şirketler tarafından kullanılmasının önüne geçmek için ticaret unvanı ve varsa işletme adınızı tescil ettirmeniz gerekiyor. Bu konudaki ilk adım ise tescil ettirmeyi düşündüğünüz bu unvan, logo ve isimlerin başkaları tarafından tescil edilip edilmediğini tüm işlemlere başlamadan önce kontrol edilmesi olacaktır. Bu sorgulamayı Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi (Intellectual Property Office – IPO) web sayfası üzerinden yapabilirsiniz.
İ
Av. Armağan Dergin www.derginbabaoglu.com
ngiltere’de ticari hayata adım atmak isteyenlerin birçoğunun şirket kurma çabası içine girdiğini söyleyebiliriz. Daha önceki yazılarımızda ne tür şirket kurabileceğimizden bahsetmiş, şirket türlerini detaylandırmıştık. İngiltere’de kayıtlı bir şirket kurma kararı verdikten sonra kurulacak şirketin türünden bağımsız olarak adının ne olacağına karar vermek gerekmektedir. Şirket adının Türk hukukundaki karşılığı “ticaret unvanı” olarak açıklayabiliriz. Şirket kurulumunda Companies House’a kayıt yaptırılması, başka bir şirketin sadece aynı veya çok benzer bir isimle kaydolamayacağı, fakat işletme adı, logo ya da markanızın kullanılmasında engel teşkil etmeyeceği anlamına gelmektedir. Companies House’un, Birleşik Krallık nezdinde kayıtlı tüm limited şirketler ile ilgili yöneticilerini, ortaklarını, bilanço ve kar-zarar tablosu gibi tüm bilgileri barındırarak bu bilgileri halka açık olarak yayınlayan devlet kurumu olduğunu daha önceki yazılarımızda açıklamıştık. Şirketinizin ticaret unvanının daha önce kullanılmamış bir isimden oluşması gerek-
48 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
ADE MAR K
BRANDING STRA TEG Y
ADVER TISING
mektedir. Daha önceden kullanılmış bir ticaret unvanını kullanarak yeni bir şirket kurmak istediğinizde Companies House bu başvurunuzu reddedecektir. Daha önce kullanılmayan bir ticaret unvanı bulup kayıt yaptırdınız. Peki kurduğumuz şirketin marka, işletme adı ya da logo haklarının sadece şirketimiz tarafından kullanılması, şirketimize tahsis edilmesi için ne yapabiliriz?
Ticaret unvanı ile işletme adı arasında farkın önemi Ticaret unvanı olarak geçen şirket adı ile işletme adının aynı tanımlar olmadığını baştan önemle belirtmek gerekir. Örnek vermek gerekirse; Armagan Ltd olarak kurulan bir şirketin işletme adı “Karcı Legal” olabilmektedir. Şirket kurulumunda Companies House’a kayıt yaptırılması şirket adınızın, başka bir şirket tarafından işletme adı olarak kullanılmasını kesinlikle engellememektedir. Yukarıdaki örnekten yola çıkacak olursak kurulan Armagan Ltd şirket ismi, başka bir şirket tarafından “Armagan” isminde işletme ismi olarak kul-
/ HUKUK lanılmasını engellememektedir. Bunu engellemek için yapılması gereken ise şirket adı ile varsa belirlemiş olduğunuz işletme adını, logosu ile beraber tescil ettirmek olacaktır.
Ticaret unvanının veya işletme adının tescil edilmiş olup olmadığı kontrol edilmelidir. İngiltere’de ticari hayata atılırken kuracağınız şirketin ticari unvanının ya da işletme adının başka şirketler tarafından kullanılmasının önüne geçmek için ticaret unvanı ve varsa işletme adınızı tescil ettirmeniz gerektiğini söylemiştik. Bu konudaki ilk adım ise tescil ettirmeyi düşündüğünüz bu unvan, logo ve isimlerin başkaları tarafından tescil edilip edilmediğini tüm işlemlere başlamadan önce kontrol edilmesi olacaktır. Bu sorgulamayı Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi (Intellectual Property Office – IPO) web sayfası üzerinden yapabilirsiniz. Seçtiğiniz ticaret unvanının veya işletme adının sizden daha önce tescil edilmiş olması halinde başka bir unvan ve isim bulmanız, kuracağınız şirketin lehine bir durum teşkil etmekle birlikte daha sonra telif uyuşmazlıkları ile karşı karşıya kalmanın önüne geçmiş olacaksınız. Önemle hatırlatmak gerekir ki, şirket kurulumunda Companies House ile Intellectual Property Office ayrı birimlerdir ve şirket kurulumunda Companies House sadece kendine kayıtlı ticari unvanları kontrol edecek, IPO üzerinde herhangi bir tescile aykırı olup olmadığın sorgulamayacaktır.
Şirket adını tescil ettirmenin maliyeti nedir? Intellectual Property Office ‘de yer alan bilgilere göre şirketinize ait tescil ettireceğiniz ticaret unvanı, işletme isim veya logo tescil kurallarına uygunsa standart marka tescili ücretinin uygulanacağı ve bu ücretin 170 £ olduğu belirtilmiştir. IPO’ya tescil başvurusunda bulunurken şirketin faaliyet göstereceği alanlara bağlı olarak hangi marka sınıfına tescil ettireceğinizi de belirlemeniz gerekmektedir. Bu konuda yapılan hatalı faaliyet alanı başvuruları nedeniyle hak kayıplarına uğrayabilirler. 45 adet marka sınıfı arasından şirketinizin faaliyet alanına göre seçim yapılması gerekmektedir. Şirket ticaret unvanı, işletme adı, marka ve logonun diğer marka alanlarında da kullanılmaması için tüm alanlarda tescil yaptırabilirsiniz. Fakat seçilen her ilave sınıf için ilave 50 £ ödemeniz gerekecektir.
Türkiye’de bulunan şirket ticari unvanınızı ve markanızı İngiltere’de tescil ettirebilirsiniz. Eğer Türkiye’de bulunan şirketiniz ile İngiltere’de de ticari hayata adım atmak istiyorsanız şirket ticari unvanınızı, logonuzu ve markanızı İngiltere’de tescil ettirebilirsiniz. Yukarıda anlattıklarımız aynı olmakla birlikte İngiltere Fikri Mülkiyet Ofisi’ne başvuru için İngiltere’de kayıtlı bir adresiniz bulunmak durumundadır. TR’deki şirketin İngiltere’de kayıtlı bir adres olmadığından dolayı bu işlemi bir marka ofisi ya da hukuk bürosu ile yapmak durumunda olacaktır.
Marka kaç yıl koruma altında olacaktır? Marka, ticaret ünvanı, logonuzun IPO’ya tescil işlemi geçerliliği 10 yıl olup bu süre zarfında fikri mülkiyet alanında koruma altında olacaktır. Bu sürenin sona erme tarihinden 6 ay önce ve 6 ay sonrayı kapsayan dönemde yenileme ücreti ödeyerek 10 yıl daha süre ile tescil ettirebilirsiniz.
www.tbmag.co.uk 49
BUSINESS
The Future Healthcare İstanbul 2021 Konferansı’nı 14 ülkeden, 72 şehirden, 26 bin kişi izledi
Turkish British Magazine’in de medya sponsoru ve İngiltere Partneri olduğu Türkiye’nin en büyük sağlık ve sağlık teknolojileri konferansı The Future Healthcare İstanbul 2021, “Bilgiden İlham Alıyor, Bilimle Yaşıyoruz” temasıyla 18-22 Ekim tarihleri arasında İstanbul Fişekhane Etkinlik Merkezi’nde düzenlendi. Tazefikir Group ve Future X Events tarafından hibrit bir formatta; hem fiziksel hem de online olarak yapılan konferansı 14 ülkeden, 72 şehirden, 26 bin kişi izledi.
T
ürkiye’den ve yurt dışından sağlık sektörünün öncü isimlerinin katılımıyla dopdolu bir programla yapılan konferansta, ilham veren oturumlar gerçekleşti. Sağlık hizmetlerinin geleceği ile ilgili çığır açan yeni teknolojiler ve tedavi yöntemleri, geleceğin hastaneleri, sağlıkta yapay zekâ, sanal gerçeklik, robotik uygulamalar, nano-teknoloji, kişiselleştirilmiş tıp, giyilebilir teknolojiler, deep learning, koruyucu tıp, OTC’nin geleceği, uzay tıbbı, hasta dernekleri ve geleceğin tıp eğitimi gibi merak edilen konular konferansın programında yer aldı.
Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci: “Sağlık sistemi Türkiye için güçlü bir kalkınma aracı” Konferansın açılış konuşmasında sağlık 50 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
sektörünün en önemli inovasyon alanlarından birisi olduğunu belirten Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, sözlerine şöyle devam etti: “Sağlık sistemi, Türkiye için güçlü bir kalkınma aracı haline gelebilir. Tabii bu atılımı yaparken, insan kaynağınızın güçlü olması lazım. Türkiye olarak, sağlık alanında nitelikli insan kaynağına sahibiz. Sağlık profesyonellerimizi çok ciddi bir zihinsel kapasiteden seçiyoruz. Bu bizim en büyük avantajlarımızdan biri. Türkiye birey başına hizmet kapasitesinin yüksekliği ile de fark yaratıyor.”
Pandemi sonrasında sağlık sektörü Pandemi sonrasında sağlık sektöründe yaşanan değişimden de söz eden Bakan Yardımcısı Birinci, gelişmiş ülkelerin sağlık sistemlerinde bir restorasyona gittiğini belirtti. Birinci, sözlerine şöyle devam etti: “Bu yeni dönemde Türkiye’de sağlık sektöründe hizmet veren kuruluşların ve kişilerin iyi bir fırsat oluşturabileceğini düşünüyorum. Çünkü kişi başına bu kadar nitelikli sağlık hizmeti sunan ve az kaynakla yüksek memnuniyet sağlayan Türkiye gibi başka bir dünya ülkesi yok. Pandemi sonrasını avantaja çevirmek lazım.” Dr. Şuayip Birinci ayrıca, hastaları muayene için doğru uzmanlık dalına ve hekime yönlendiren “Neyim var?” adlı uygulama hakkında da bilgi verdi.
/ EVENT
Ağız sağlığının geleceği konuşuldu Konferansın ilk günü yapılan “Sensodyne Ağız Sağlığının Geleceği” oturumunda ise ağız sağlığının geleceği konuşuldu. GSK Tüketici Sağlığı Uzman Kanalı Direktörü Devrim Şimşek’in yer aldığı panele; GSK Tüketici Sağlığı Ağız Bakım Kategorisi Global Medikal Direktörü Dr. Stephen Mason ve EDAD Başkanı Dr. Kübel Özkut da konuşmacı olarak katıldı.
Ergin Ataman, başarılarla dolu kariyer yolculuğunu anlattı Konferansın ikinci gününde konuşan Anadolu Efes Spor Kulübü’nün Baş Antrenörü Ergin Ataman, “The Champion - Şampiyon” temalı bir sohbet gerçekleştirdi. Dr. Cem Kınay’ın moderatörlüğünü yaptığı konuşmada Ergin Ataman, başarılarla dolu kariyer yolculuğunu anlatırken spor ve sağlık ilişkisi konusundaki görüşlerini de paylaştı. Bir antrenör olarak oyuncularını hem fiziksel hem de mental olarak zinde tutmaya çalıştığını belirten Ataman, başarı felsefesini; bilgi birikimi, özgüven, cesaret ve motivasyon olarak özetledi.
Rehabilitasyon ve İletişim Uzmanı Adem Kuyumcu: “Geleceğin işi engelli ve yaşlı bakımı” Rehabilitasyon ve İletişim Uzmanı Adem Kuyumcu “Engelli ve Yaşlı Bakımında Yenilikler” başlıklı konuşmasında Türkiye’de 10 milyon 500 bin engelli olduğunu belirterek, trafik kazası ve iş kazası gibi olaylarla engelli sayısının arttığını söyledi. Engelli bireylere karşı bakış açısının değişmesi gerektiğini ifade eden Kuyucu, “Acıma duygusu doğru değil. Engelli bireyler için hizmet üretilmesi ve onlarla doğru iletişimin kurulması gerekiyor. ‘Hepimiz engelli adayıyız’ ezberinden kurtulalım. Çünkü engelli olmak aday olunacak bir şey değil, bir zorunluluk halidir” dedi. Yaşlılar için kurulan bakım merkezlerinin hizmet kalitesinin de artması gerektiğini belirten Kuyumcu, “Geleceğin işi engelli ve yaşlı bakımı olacak” ifadesini kullandı.
MD. PhD. Yıldıray Tanrıver: “Sağlık tek başına doktora bırakılmayacak kadar kompleks bir iş” Onkoloji ve Fonksiyonel Tıp konusunda Uzman Doktor Yıldıray Tanrıver ise bireyselleştirilmiş tıp kavramının detaylarını paylaştı. Teknolojinin yardımıyla kişiye özel tıbbi programların önem kazandığını vurgulayan Tanrıver, 2030’lu yıllara giderken dijital verileri bilgiye çevirerek tedavide daha çok kullandıklarını
söyledi. Sağlık sektöründe bir paradigma değişimi yaşandığına işaret eden Yıldıray Tanrıver, “Sağlık tek başına doktorlara bırakılmayacak kadar kompleks bir iş. Sağlık çalışanlarına, otoriteye ve hastalara da çok iş düşüyor” dedi. Uzun ve sağlıklı yaşamın şifrelerini de paylaşan Tanrıver; egzersiz, uyku ve iyi gıdalanmanın çok önemli olduğunu ifade etti.
Otofajinin tedavilerde etkisi Koç Üniversitesi Translasyonel Tıp Araştırma Merkezi (KUTTAM) Üyesi ve Uluslararası Hücre Ölümü Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Devrim Gözüaçık, yaptığı konuşmada yeni ve daha sağlıklı hücreler elde edinmek için vücudun hasarlı hücreleri temizleme yolu olan otofaji konusunda değerli bilgiler paylaştı. Gözüaçık, otofajinin birçok hastalığın tedavisinde ve yaşlanmaya karşı da kullanılabildiğini söyledi.
Hasta iletişiminin geleceği ve Dr. Google Kalp Damar Cerrahisi Doçenti Doç. Dr. Halit Yerebakan konferansın 3. gününde yaptığı konuşmada, “Hasta İletişiminin Geleceği” konusunda görüşlerini açıkladı. İnsanların sağlık yönetimi ve tanı konulması işlemini Google aramalarıyla gerçekleştirmeye çalıştığını belirten Yerebakan, şunları söyledi: “Harvard Medical School’un 5.000 kişi üzerinde yaptığı araştırmaya göre Google aramalarıyla hastaların kendilerine doğru tanı koyma yüzdesi giderek artıyor. Fakat hastalar tedavi için doktora geldiği zaman Google’ın koyduğu tanıya o kadar inanmış oluyor ki, bu durum tedavi sürecini zorlaştırabiliyor. Sonuç olarak teknoloji, tanı konma ve sağlık yönetimi konusunda yardımcı olsa da hiçbir iletişim aracı hasta doktor ilişkisinin yerine geçemiyor.” www.tbmag.co.uk 51
BUSINESS
Doktorlar için bir sosyal medya platformu: “Doctor Follow” Çocuk Doktoru, Dijital Sağlık Fütüristi Dr. Bekir Çakmak ise konferansta yaptığı konuşmada sağlık sektöründe kullanımı giderek yaygınlaşan “Doctor Follow” uygulaması hakkında bilgiler verdi. Bir doktor olarak daha sosyal olmanın yollarını aradığını ve Silikon Vadisi’nde eğitimler aldığını ifade eden Dr. Bekir Çakmak sözlerine şöyle devam etti: “Doktorlar için bir sosyal medya platformu olarak tanımlayabileceğimiz Doctor Follow uygulamasını hayata geçirirken, Taze Fikir Group’dan çok değerli destekler aldık. Apple Store’da 5. sıraya kadar yükselme başarısı gösteren uygulamanın dili Türkçe olmasına rağmen 71 ülkeden üyemiz var. Bilimi doğru kaynaktan doğru kişiye aktarmak için çalışıyoruz.”
“Uzay Tıbbı” ve sağlık teknolojileri Konferansın dördüncü günü olan 21
Ekim’de İsveç Ulusal Uzay Ajansı Başkanı Dr. Katarina Bjelke’nin, “Uzay Tıbbı” isimli konuşması katılımcılar tarafından ilgiyle takip edildi. Dr. Katarina Bjelke’nin geleceğe yön verecek bakış açılarını aktardığı konuşmasının ardından yapılan oturumlarda “5G & Sağlık” ve “Sağlıkta Yapay Zeka ve Hukuk” gibi günümüzün en çok merak edilen konuları masaya yatırıldı.
Stres yönetimi artık bir zorunluluk Türkiye’den ve yurt dışından sağlık sektörünün öncü isimlerinin sağlığın geleceğini konuştuğu konferansın son günü, “Lüks Medikal Seyahat” başlığını taşıyan bir panelle başladı. Ardından sahneye gelen Wellbeing Uzmanı Ebru Şinik, stres yönetimi hakkında bir konuşma yaptı. Stres yönetimi olmadan bütünsel olarak sağlıklı yaşamı sürdürmenin mümkün olmadığını belirten Ebru Şinik, her gün 20 dakika sadece kendimizle baş başa kalarak stres yönetimi tekniklerini uygulamanın artık bir zorunluluk haline geldiğini ifade etti. Yoga ilmine dayalı burundan alıp verilen kontrollü nefeslerin vücuda fayda sağladığını vurgulayan Şinik, konuşmasının sonunda kendisini dinleyen katılımcılara nefes egzersizi yaptırdı.
“Çevreci olduğunu iddia edenler et yememeli!” Katılımcıların ilgiyle takip ettiği “Gıdanın Geleceği” paneli, Türkiye Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe’nin moderatörlüğünde; Yapımcı, Yazar, Etik Vegan Elif Dağdeviren ile Hayat Grubu CEO’su Erdem İpekçi’nin katılımıyla gerçekleşti. Beslenme modellerinin ve tercihlerinin iklim değişimine ve sağlığımıza olan etkisine odaklanan oturumda konuşan Elif Dağdeviren, hayvansal gıdanın zararlı gaz emisyonu ve etik açıdan 52 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
/ EVENT
olumsuz etkilerine işaret ederek “Çevreci olduğunu iddia edenler et yememeli!” dedi. Erdem İpekçi ise vejeteryan ve vegan beslenmenin yaygınlaştığını belirterek, insan fizyolojisinin sebze tüketmeye daha müsait olduğunu söyledi.
22 Ekim sağlık okuryazarlığı günü ilan edildi Future Healthcare İstanbul 2021’in sponsorlarından Bayer, sağlık okuryazarlığı konusuna odaklanan bir panel ile etkinlikte yer aldı. Bayer Tüketici Sağlığı Ülke Müdürü Erdem Kumcu ve Bayer Tüketici Sağlığı Pazarlama Direktörü Pınar Saltat’ın açılış konuşmalarıyla başlayan panel, Bayer Tüketici Sağlığı İş Zekâsı Müdürü Ümit Aktaş’ın konuyla ilgili sunumuyla devam etti. Proje Danışmanları Ecz. Adile Özdağ, Dr. Ayça Kaya ve Prof. Dr. Aytuğ Altundağ da konuşmaları ile çok değerli bilgiler paylaştı. Panelde yapılan konuşmalarda, bir araştırmanın sonuçları doğrultusunda sağlık okuryazarlığının toplumsal ve bireysel faydaları aktarıldı. Türkiye’de 4 kişiden 3’ünün sağlık okuryazarlığının farkında olmadığı ve kulaktan dolma bilgilerden dolayı sağlık sorunları yaşandığı ifade edildi. Panelin sonunda oturumun yapıldığı 22 Ekim günü, “sağlık okuryazarlığı günü” ilan edildi.
şekilde yaş almak, panelde üstünde durulan konulardan biri oldu. Yaşlanmadan yaş almak için antioksidanların önemine vurgu yapılarak, fiziksel aktivitelerin de kan şekerini dengelemede anahtar rol üstlendiği belirtildi. Kök hücre, yapay zekâ ve gen tedavileri alanlarında yapılan çalışmaların 50 yıl içinde sağlık sisteminde dönüşüme yol açacağı ifade edilirken, kişiye özel beslenme anlamına gelen gıdalanma kavramının da önümüzdeki yıllarda daha çok hayatımızda olacağı belirtildi. Beş gün boyunca sağlık sektörünün nabzını tutan The Future Healthcare İstanbul Uluslararası Konferansı’nda ayrıca; Prof. Dr. Murat Baş, Prof. Dr. Sinan Canan, Prof. Dr. Oğuz Özyaral, Dr. Ender Saraç, Prof.Dr. Elif Damla Arısan, Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, Prof. Dr. Ersi Kalfoğlu, Dr. Sevgi Salman Ünver, Prof. Dr. Türker Kılıç, Dr. Micheal Marash ve Prof. Dr. Richard A. Lockshin, Polen Koçak, Ersen Bethersen gibi birbirinden değerli konuşmacılar yer aldı. https://futurehealthcare-istanbul.com/
Yaşlanmadan yaş almanın yolları Dünya Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın moderatörlüğünü yaptığı “Gelecekte Bireysel Sağlık Yönetimi” başlıklı günün son oturumunda; Onkolog ve Medikal Direktör MD. PhD. Yıldıray Tanrıver, Radyolog MD. PhD. Sibel Şahin Bulam, Kök Hücre ve Genetik Koordinatörü Dr. Elif İnaç ve Beslenme ve Diyetetik Uzmanı ND. Dilara Devranoğlu konuşmacı olarak yer aldı. Sağlıklı bir www.tbmag.co.uk 53
BUSINESS
9. British Kebap Ödülleri sahiplerini buldu Bu yıl 9. kez verilen British Kebap Ödülleri, ülkenin her yerindeki kebap restoranları için bir prestij göstergesi rolünü üstlendi.
B
aşlangıçta farklı bir tat olarak İngiltere’nin karma yemek kültürüne renk katan kebap, zamanla bir iş koluna ve temel lezzete dönüşmüş durumda. Şu anda İngiltere’de yaklaşık 200.000 çalışanı istihdam eden, yaklaşık 20.000 kebap satış yeri bulunuyor. Sadece Türkiye değil, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’dan çeşitli toplumların ortak lezzeti olan kebap, Birleşik Krallık’taki en kapsayıcı gıda sektörlerinden biri konumuna gelmiş durumda. Kebap endüstrisi Britanya ekonomisine yılda 2,8 milyar sterlinin üstünde gelir sağlıyor ve Britanya genelinde her gün 1,5 milyondan
54 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
fazla kebap satılıyor. Ayrıca İngiltere’de yıllık cirosu 750 milyon sterlini aşan yaklaşık 200 döner üreticisi bulunuyor.
2021 yılının ödülleri 2 Kasım’da yapılan törenle verildi Kebap Ödülleri kategorileri, En İyi Yeni Başlayan ve Yılın Şefi’nden En İyi Kebap Vanı ve Müşteri Memnuniyeti’ne kadar uzanıyor. Bunların yanı sıra Birleşik Krallık’ın farklı bölgelerindeki en iyi kebap restoranlarını kutlamak için dokuz ödül veriliyor. Aday gösterme ve eleme yöntemiyle verilen ödüller, tüm Birleşik Krallık’ta genel ve bölgesel olarak en iyileri belirleyerek, ödüllendiriyor. Uzun listeye alınan işletmeler birbirleriyle rekabet ederek, önce her kategori için 10 işletmeden oluşan
/ EVENT
British Kebab Awards – 2021 Kazananlar
kısa listeye seçiliyor.
British Kebab Awards, bu yılki yardım ortağıyla mültecileri destekledi British Kebab Awards, bu yıl UNHCR’nin yardım ortaklığıyla yapıldı. Ortaklıkla, UNHCR’nin dünya çapında yerinden edilmiş ailelere insani yardım sağlamasına yardımcı olacak fonlar toplanarak mülteciler destekleniyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Birleşik Krallık’taki ulusal yardım ortağı olan UK for UNHCR, dünya çapındaki mültecileri korumak için dayanışma ve fon toplamak için çalışan bir organizasyon. UNHCR, çatışma ve zulüm nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan insanları korumak için uluslararası faaliyetler gösteriyor.
• Kuzey İrlanda En İyi Kebap Evi; Grab a Kebab • İskoçya En İyi Kebap Evi; Dante’s Fish Chips and Kebab • Galler En İyi Kebap Evi; Wales Kebab • Kuzey ve Batı Londra’daki En İyi Kebap Restoranı; Antalya Restoran • Güney ve Doğu Londra’daki En İyi Kebap Restoranı; The Ottoman Döner, Duman Döner • Yöresel En İyi Kebap Restoranı; Zeytin Restaurant, Pasha Turkish Grill Restaurant, Batman Grill • Londra/Londra Dışında En İyi Yeni Restoran; Brighton’da Etci Kitchen, Mehmet’s Kitchen, La’de Kitchen • Londra İçindeki En İyi Paket Servis; Pizza King Kebap House, Kervan Saray • En İyi Paket Servis Bölgesel; Botan Kebap Evi, Master Kebab • En İyi Fiyatlı Restoran; EV Restaurant • Müşteri memnuniyeti; Bursa Kebap, Alaturka Döner, Mount Nemrut Turkish Restaurant • Fine Dining (Kaliteli Yemek) Restoranı; Mantl, Roza • Yılın Kebap Vanı; Diamond Kebab • Just Eat Best Delivery Ödülü; Dilan Kebab, BBQ Grill Chatham • En İyi Yunan Restoranı; Meze Greek Restaurant, Tonys Pita • En İyi Lübnan Restoranı; Cedrus Lebanese Cuisine • Yılın Tedarikçisi; Kısmet Kebaps • Yılın Şefi; Ali Akış, Yaz Retaurant www.tbmag.co.uk 55
İNCELEME Demokrasiye karşı olduğu söylenebilir çünkü siyasi karar alma sürecine katılma hakkının ne yaptığınızı bilip bilmemenize bağlı olduğunu savunuyor. Demokrasinin temel önermesi, ‘ne kadar bildiğinizin önemli olmadığı’ olmuştur: Herkesin bir söz hakkı vardır çünkü kişiler yaptıkları seçimin sonuçlarıyla yaşamak zorundadırlar. Eski Atina’da bu ilke, şehrin yöneticilerinin çekiliş ile seçilmesi uygulamasında görülebilir. Atina’da herkes yönetici olabilirdi çünkü herkes – yani kadın, yabancı, yoksul, köle ya da çocuk olmayan herkes – devletin yetkin bir üyesi sayılırdı. Günümüzde, bazı ülkelerdeki jüri hizmeti dışında, önemli roller için insanları rastgele seçmiyoruz. Ancak, vatandaşların görev için uygunluklarını kontrol etmeden oy kullanmalarına izin vererek temel fikri destekliyoruz.
Epistokrasi: Oy Kullanma Yetkisinin Bilgiye Dayalı Olduğu Yönetim Biçimi
M
odern demokrasinin işlemez hale geldiği, tüm dünyadaki siyaset bilimciler, sosyologlar, felsefeciler ve diğer sosyal bilimciler tarafından neredeyse bir konsensüs halinde kabul edilir duruma geldi. Ancak bir alternatif bulmak da kolay değil. Daha iyi ya da kötü demeden tarih boyunca önerilmiş alternatifleri incelemeye devam ediyorum.
Doruktan Türker PureMind Advising Services, Senior Consultant | Owner
Sırada epistokrasi var. Türkçe’de hakkında çok da fazla kaynak bulunmayan, tarihçesi daha doğrusu tanımlanması 19. Yüzyıl filozoflarından ve aynı zamanda da parlamento üyesi de olmuş olan İngiliz John Stuart Mill tarafından yapılmış olan bir yönetim modeli: Bilenlerin yönetimi.
56 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Platon’dan bugüne tüm demokrasi eleştirmenleri her zaman demokrasinin cahillerin, daha da kötüsü, cahillerin âşık olduğu şarlatanların yönetimi anlamına geldiğini söylemişlerdir. Örneğin İngiltere’de Brexit oylamasının ardından bu fikrin çokça seslendirildiğini duydum. Eğitimli ve donanımlı insanlar, yüksek sesle söylemeye cesaret edemeseler de sıradan insanlara anlamadıkları bir soru sorulduğunda elde edilecek sonucun bu olduğunu birbirlerine mırıldandılar. Hatta kötü insanların aptal insanlara yalan söylediği için Brexit’in gerçekleştiğini söylediler. Demokrasinin sonunun geldiğini savunanlar dahi oldu, genelde hep kısık sesle olsa da. Demokratların aptallar ve cahiller tarafından yönetilmek istediğini söylemek haksızlık olur. Hiçbir demokrasi savunucusu aptallığın veya cehaletin bir erdem olduğunu iddia etmemiştir. Öte yandan demokrasinin bilgi seviyesi nedeniyle bir ayrımcılık yapmadığı da doğrudur. Zor sorular hakkında akıllıca düşünme yeteneğini ikincil bir değerlendirme olarak kabul eder. Birincil ve önemli olan düşünce, bir bireyin seçim sonucuna dahil olup olmadığıdır. Demokrasi, sadece seçmenlerin kendi hatalarının acısını çekecek kadar uzun süre sistemin içinde olmalarını ister. Kalanıyla ilgilenmez. Epistokrasinin ortaya koyduğu soru ise şudur: Neden bilgi temelinde ayrımcılık yapmıyoruz? Herkesin katılmasına izin vermenin nesi bu kadar önemli ve özel? Bu soruların arkasında, hatalarımızla yaşamak yerine, onları önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerektiğine dair sezgisel olarak çekici bir düşünce yatar. Bu açıdan bakılırsa kimin sorumluluk alması gerektiğinin önemi kalmaz.
/ BAKIŞ NOKTASI
20. yüzyıl boyunca, demokrasi, siyasetin varsayılan koşulu olarak kabul edildi, erdemleri zayıflıklarından çok daha ağır bastı. Şimdi 21. Yüzyıl’da dünyanın çeşitli köşelerinde yaşananlar bazı orijinal şüpheleri yeniden canlandırıyor. Demokrasi içinde yaşayan seçmenler şu anda oldukça aptalca kararlar alıyor gibi görünüyorlar. Öyleyse neden ne yapılması gerektiğini en iyi değerlendirebilecek yetkinlikteki kişilerin görüşlerine daha fazla ağırlık vermiyoruz? Bu soruyu cevaplamadan önce, epistokrasi ile sıklıkla karıştırıldığı teknokrasi arasında ayrım yapmakta fayda var. Epistokrasi, en iyi bilenler tarafından yönetilmek anlamına gelir. Teknokraside ise mekanik ve mühendisler tarafından bir yönetim vardır. Teknokrat, makinelerin nasıl çalıştığını anlayan kişidir diye tarif edilebilir. Hem temsili demokrasi hem de pragmatik otoriter rejimler, teknokrasiye yatkındır. Giderek her sistem, özellikle ekonomik sorunlar söz konusu olduğunda, karar verme kapasitesini özel olarak eğitilmiş uzmanların ellerine bırakmaktadır. Merkez bankaları ya da finansal güç odakları, dünya çapında çeşitli siyasi sistemlerde önemli bir güce sahiptir. Bu nedenle, teknokrasi demokrasiye gerçekten bir alternatif değildir. Popülizm gibi daha çok bir eklentidir. Epistokrasiyi farklı kılan, teknik olarak doğru (correct) karar yerine “doğru (right)” karara öncelik vermesidir. Türkçede iki ‘doğru’ arasındaki nüans için farklı bir kelime bulamadım, ne yazık ki. Epistokrasi nereye gitmemiz gerektiğini bulmaya çalışır. Bir teknokrat bize ancak oraya nasıl gitmemiz gerektiğini söyleyebilir. Epistokrasinin pratikte nasıl işleyeceği sorusu önemlidir. Bariz zorluk, kimin bilenler olarak sayılması gerektiğine karar vermektir. Genel bir uzman olarak kabul edilmek için resmi bir nitelik yoktur. Öte yandan bir teknokrat belirlemek çok daha kolaydır. Teknokrasi, felsefeden çok sıhhi tesisat gibidir. Birçok ülke bir finansal krize girdiğinde, çözüm için ekonomi uzmanları aramaya başlaması ve global büyük bankalara ve finans kuruluşlarına yönelmesi boşa değildir. Çünkü teknisyenler oralarda toplanmıştır. Tuvaletiniz tıkandığında hemen bir tesisatçı bulmak istersiniz oysa genellikle tesisatı ilk seferinde yanlış inşa edip tıkanmaya neden olan da başka bir tesisatçıdır. Tarihsel olarak, bazı epistokratlar, siyaset için teknik olmayan nitelikleri savunarak kimin en iyi bildiğini belirleme sorununu ele aldılar. Epistokratların, en yüksek karar vericilerin bir teknik üniversite yerine ‘Hayat Üni-
vesitesi’nden mezun olmuş olmalarını tercih edeceklerini söyleyebiliriz. Ancak böyle bir üniversite olmadığı için, genellikle bir tür yetkinlik testinin uygulanmasını önererek bu durumla başa çıkmaya çalışıyorlar. Yazının başında andığımız John Stuart Mill, yaptıkları işe bağlı olarak farklı sınıflardaki insanlara değişen sayıda oy hakkı veren bir oylama sistemini savunmuştu. Bu önermeye göre, profesyoneller ve diğer yüksek eğitimli bireylerin her birinin altı veya daha fazla oyu alacaktı; çiftçiler ve tüccarlar üç ya da dört oy; vasıflı işçiler iki oy, vasıfsız işçiler bir oy sahibi olacaktı. Mill ayrıca, bu fikrin hiç de hoş karşılanmadığı bir dönemde, kadınların da bir oy hakkı olması gerektiğini savunuyordu. Ancak bunu, kadınların erkeklerle eşit olduğunu düşündüğü için önermiyordu. Bazı kadınların, özellikle de daha iyi eğitimli olanların, çoğu erkekten üstün olduğunu düşündüğü için oy kullanmaları gerektiğini savunuyordu. 21. Yüzyıl’dan bakınca Mill’in sistemi fena halde anti-demokratik görünebilir: Bir doktor neden bir çobandan daha fazla oy kullansın sorusu akıllara gelebilir. Mill bu soruyu duysaydı hemen bir karşı soruyla size yanıt verebilirdi: Bir çoban neden bir doktorla aynı sayıda oya sahip olsun ki? Mill basit bir demokrat değildi, ama teknokrat da değildi. Doktorları çok sevdiği için onlara ekstra oy hakkı vermiyordu. Hayır, doktorlar fazladan oy alıyorlardı çünkü seçim için ihtiyaç duyulan şeyin, kolay cevapları olmayan sorular üzerinde düşünme becerisi gösteren insanlar olduğunu düşünüyordu. Mill, mümkün olduğu kadar çok farklı bakış açısının temsil edilmesini sağlamak için bir sistem inşa etmeye çalışıyordu. Yalnızca ekonomistlerden veya hukuk uzmanlarından oluşan bir hükümet onu dehşete düşürürdü.
Platon’dan bugüne tüm demokrasi eleştirmenleri her zaman demokrasinin cahillerin, daha da kötüsü, cahillerin âşık olduğu şarlatanların yönetimi anlamına geldiğini söylemişlerdir. www.tbmag.co.uk 57
İNCELEME
20. yüzyıl boyunca, demokrasi, siyasetin varsayılan koşulu olarak kabul edildi, erdemleri zayıflıklarından çok daha ağır bastı. Şimdi 21. Yüzyıl’da dünyanın çeşitli köşelerinde yaşananlar bazı orijinal şüpheleri yeniden canlandırıyor. Demokrasi içinde yaşayan seçmenler şu anda oldukça aptalca kararlar alıyor gibi görünüyorlar.
Vasıfsız işçi bir oy, nitelikli işçiler iki oy kullanabilecekti. Ancak kaldırım döşemek gibi bir iş bir beceri olsa da ‘dar’ bir işti. Mill’in aradığı ve ihtiyaç duyulduğunu düşündüğü şey ise ‘genişlik’ti. Mill, gelişimleri boyunca daha fazla karmaşıklığa maruz kaldıkları için bazı bakış açılarının, bu tecrübe ve birikime sahip olmayanlardan daha fazla ağırlık taşıdığına inanıyordu. 21. yüzyıl filozoflarından Jason Brennan, Mill gibi düşünürlerden yararlanarak epistokratik siyaset anlayışını yeniden gündeme getirmeye çalışıyor. Brennan, 2016 tarihli ‘Against Democracy - Demokrasiye Karşı’ kitabında, birçok siyasi sorunun çoğu seçmenin kavrayamayacağı kadar karmaşık olduğu konusunda ısrar ediyor. Brennan’a göre daha da kötüsü, seçmenler ne kadar az bildiklerinden habersizler ve karmaşıklığı yargılama yeteneğinden yoksunlar çünkü kendilerine doğru gelen basit çözümlere körü körüne bağlılar. Brennan kitabında bu durumu şu örnekle açıklıyor: “ABD’nin ülkeye önemli ölçüde daha fazla göçmenin girmesine izin verip vermeme konusunda bir referandum yaptığını varsayalım. Bunun iyi bir fikir olup olmadığına karar verebilmek için, muazzam sosyal bilimsel bilgiye sahip olunması gerekir. Göçün suç oranlarını, maaşları, göçmenlerin refahını, ekonomik büyümeyi, vergi gelirlerini, refah harcamalarını ve benzer konuları nasıl etkilediğini bilmek gerekir. Çoğu Amerikalı bu bilgiden yoksundur. Aslında, toplumun sistematik olarak yanıltıldığı kanıtlıdır.”
58 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Başka bir deyişle, seçmenlerin sadece bir konuyu bilmemeleri değil; bilmediklerini bilmemeleri bile değil, doğru olduklarına dair sarsılmaz inançlarını oylarına yansıtacak şekilde yanlış bir tavırda olmaları sorununun altını çiziyor Brennan. Brennan, birinin işinin ne kadar zor olduğuna bakarak karmaşık bir sorunun üstesinden gelmek için ne kadar donanımlı olduğunu söyleyebileceğimize dair Mill’in önermesini desteklemiyor. Burada çok fazla şans ve sosyal şartlanma odluğunu düşünüyor. Tercihi ise “seçim hakkında kötü bilgilendirilmiş veya cahil ya da temel sosyal bilim bilgisinden yoksun vatandaşları taramak için” gerçek bir sınav yapılması. Tabii ki, bu bambaşka bir soruyu doğuruyor: Sınavı kim yapacak, soruları kim hazırlayacak? Brennan, oy vermenin insanlar için kötü olduğuna dair 100 yılı aşkın süredir biriken kanıtımız olduğunu düşünüyor. Hatta oy vermek insanları aptallaştırıyor, çünkü demokrasi adına önyargılarını ve cehaletlerini yüceltiyor. Brennan, “Politik katılım çoğu insan için değerli değil” diye yazıyor. “Aksine, çoğumuza çok az faydası oluyor ve bunun yerine bizi aptallaştırmaya ve yozlaştırmaya meyilli. Bizi birbirimizden nefret etmek için gerekçeleri olan sivil düşmanlara dönüştürüyor.” Demokrasinin sorunu, bize daha iyi bilgilenmek için hiçbir neden vermemesidir. Bize olduğumuz gibi iyi olduğumuzu söylüyor. Ancak acı gerçek şu ki olduğumuz gibi iyi değiliz. Brennan’ın argümanı felsefi olmaktan çok tarihsel. O’na göre demokrasinin nasıl gelişeceğini bilmiyor olsaydık, en iyisinin olacağını varsaymak mantıklı olabilirdi. Ancak Brennan sonucu bildiğimizde ısrar ediyor ve bu yüzden kendimizi kandırmaya devam etmek için hiçbir mazeretimiz olmadığını söylüyor. Brennan, kendisinin de aralarında yer aldığı modern epistokratları, 19. yüzyılın ortalarındaki demokratlarla aynı konumda görmemiz gerektiğini düşünüyor. Savunduğu şey, o zamanlar demokrasinin olduğu gibi bugün epistokrasinin birçok insan için lanetli bir şey olarak görüldüğü. Brennan şu soruları ortaya koyuyor: Nasıl sonuçlanacağını görmek için bekleyerek demokrasiye bir şans verdik. Yani bu deneyin nasıl gittiğini artık biliyoruz, neden epistokrasi şansını denemeyelim? Neden, gücü tükendikten sonra bile demokrasinin yürütmemize izin verilen tek deney olduğunu varsayıyoruz? Önümüzdeki sayıda bu konudaki diğer değerlendirmelerle biraz daha derinlemesine incelemeye devam edeceğiz.
istanbul/london
Farklı bak!
Dünya'ya bağlan... İşletmenizin uluslararası pazarlara açılmasına yardımcı oluyoruz... Ocak 2021 de başlayan Brexit ile 68 Milyonluk ülkede Türkiye firmaları için büyük fırsatlar... Bugün bizimle İletişime Geçin...
afs
c mms
CREATIVE - DIGITAL - MARKETING
+90 535 711 41 37 +44 74 7117 9662 contact@afscomms.com
afscomms.com
www.tbmag.co.uk 59
ŞEHİR VE YAŞAM
Bodrum Loft, İngiliz Daily Mail gazetesinin “Türkiye’nin En Çarpıcı 5 Oteli” arasında İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden Daily Mail, tatil cenneti Bodrum’da Cennet Koyu’na komşu bölgedeki Demirbükü Koyu’nda yer alan Bodrum Loft’u “Türkiye’nin En Çarpıcı 5 Oteli” arasında gösterdi.
D
aily Mail’in haberinde Bodrum Loft “Doğada lüks inziva” olarak tanımlanırken, otel hakkında “Daha yavaş yaşam ritimlerine özlem duyan, modern, şık ortamlar, doğal güzellikler ve harika yemekler arayanlara ideal” ifadelerine yer verildi. Türkiye’nin tatil cenneti Bodrum’da Cennet Koyu’na komşu bölgedeki Demirbükü Koyu’nda yer alan Bodrum Loft, Türkiye’den olduğu kadar yurtdışından da ilgi görmeye devam ediyor. Sonsuz mavilik ve zeytin ağaçlarının eşlik ettiği modern mimarisiyle adından sıkça söz ettiren Bodrum Loft, İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden Daily Mail’in hazırladığı “Türkiye’nin En Çarpıcı 5 Oteli” listesinde gösterildi. Gazetenin yazarı Ashley Pearson tarafından kaleme alınan haberde Bodrum Loft hakkında, “Doğada lüks inziva. Bodrum’un tepelerinde, pırıl pırıl mavi Demirbükü Koyu’na bakan Bodrum Loft, villa konseptini kucaklayan eko-şık bir tatil beldesi olarak öne çıkıyor” ifadeleri kullanıldı.
60 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
/ TASARIM
Haberde Bodrum Loft, “Daha yavaş yaşam ritimlerine özlem duyan, modern, şık ortamlar, doğal güzellikler ve harika yemekler arayanlara ideal” olarak sunulurken, Loft Elia, Papermoon ve Sunset Sushi Bar restoranlarının da Bodrum Loft’u öne çıkartan diğer özellikler olduğuna yer verildi. Haberde “Bodrum Loft sonbahar için harika fikirler arasında. Beldenin özel konsiyerji, yerel lokantalar, seçkin butikler ve tarihi yerler dahil olmak üzere gizli mücevherleri ortaya çıkarmak için tatilcilerin hizmetinde. Ayrıca, özel tekne servisi veya özel yat kiralama yoluyla diğer plajlara ve seçkin plaj kulüplerine geziler düzenlemek de mümkün” denildi. Daily Mail’in “Türkiye’nin En Çarpıcı 5 Oteli” listesinde Bodrum Loft’un yanı sıra Kapadokya’da Argos in Cappadocia, Antalya’da Cornelia Diamond Resort, Fethiye’de Hillside Beach Club ve Bodrum’da da The Edition otelleri de yer aldı. Bodrum Loft yaz başında yine İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden The Telegraph’ın “Avrupa’nın En Yeni 25 Oteli” listesinde İtalya, İspanya, Fransa otellerinin arasında Türkiye’den yer alan tek otel olmuştu. Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından projelendirilen, Bodrum Loft’da sosyal izolasyona imkân veren bağımsız ve mutfakları da içerisinde yer alan otel villaları, kısa ve sezonluk kiralama seçenekleri ile sunuluyor. www.tbmag.co.uk 61
ŞEHİR VE YAŞAM
Galataport İstanbul, iki eşsiz sergiyle açıldı
Karaköy limanındaki Galataport, İstanbul’un kültür ve sanat yaşamına da katkı sağlayacak olan sergi salonu ile etkinliklerine başladı. ‘Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nin başlangıç noktası olan Galataport İstanbul’da ilk sergiler açıldı.
İ
stanbul’un tarihi limanını yeniden canlandıran Galataport İstanbul, Monet & Friends Dijital Sanat Sergisi ile usta fotoğrafçı Ara Güler’in gözünden Beyoğlu’nun görüleceği Denize İnen Yol Sergisi’ni sanatseverlerle buluşturdu. Galataport’un kısmı olarak kullanıma açılmasıyla entegre edilen bu iki sergiyle, “Beyoğlu Kültür Yolu Festivali”nin de açılışı yapıldı. İstanbul Modern’in de içinde bulunduğu Karaköy’deki Galataport’tan başlayan Kültür
62 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Yolu, Şişhane ve devamında İstiklal Caddesi üzerinden ilerleyerek İstanbul’un önemli müze, sergi salonları ve kültürel etkinlik merkezlerinden geçtiği ve yeniden inşaa edilerek açılışı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nında yapılan Taksim’in simge yapısı Atatürk Kültür Merkezi’nde sona erdiği varsayılan hayali bir yolu tanımlıyor. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ilki gerçekleştirilen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nin, artan uluslararası katılımla geleneksel bir kültür ve sanat etkinliği olarak önümüzdeki senelerde de devam etmesi planlanıyor.
Monet & Friends Dijital Sanat Sergisi Galataport sergi salonlarının ilk iki etkinliğinden biri olan Monet & Friends Sergisi, 1860-1890 yılları arasında dönemin en önemli
/ KÜLTÜR SANAT
ressamlarının ve sanatçılarının eserlerinin dijital olarak sunulduğu bir çalışma. 19. yüzyıl Paris’ini Monet, Pissarro, Renoir, Cézanne ve daha birçok ressamın fırça darbeleriyle, ressamların gözünden gezme olanağı sunan Monet & Friends Dijital Sanat Sergisi; Debussy, Tchaikovsky, Ravel ve Offenbach gibi bestecilerin eserleriyle duyuları eş zamanlı olarak harekete geçiren sürükleyici bir deneyim sundu. Dijital sergi, 19. yüzyıl empresyonizminin hikayesini deniz altındaki performans salonununda dev dijital ekranlara yansıtarak hem görsel hem işitsel olarak bir deneyim yaşattı. 15 sanatçıyı kapsayan uygulama sadece o dönemin resimlerini değil, aynı zamanda müziklerini de aktarıyor. Dijital formatta sergi dünyayı gezmeye devam ediyor..
Ara Güler - Denize İnen Yol Sergisi Unutulmaz fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in gözünden Beyoğlu fotoğraflarından oluşan Denize İnen Yol Sergisi; Beyoğlu Kültür Yolu aksında yer alan Tophane, Karaköy, Galata, Galata Mevlevihanesi, Galata Kulesi, Tünel, İstiklal Caddesi, Galatasaray ve Taksim Meydanı’nı ve adı geçen yerlerin yakın çevrelerinden kareleri barındırıyor. Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi’nden yeni fotoğrafların ikonik kareler ile birlikte yer aldığı sergide, ayrıca bir video odasında Ara Güler’in 1970’li yıllarda yapmış olduğu ve Yavuz Zırhlısı’nın sökümünü konu alan 17 dakikalık “Kahramanın Sonu” isimli belgesel de gösteriliyor. Sergi; Galataport İstanbul’un Beşiktaş tarafındaki G Blok binasında 31 Aralık’a kadar görülebilecek.
“Şehrin kültür sabat hayatına önemli katkı” Galataport İstanbul Genel Müdürü Tolga Engin, Beyoğlu Kültür Yolu’nun bir parçası olmaktan duydukları mutluluğu; “Yaklaşık 200 yıldır halka kapalı olan 1.2 km’lik sahil şeridini erişime açan, şehrin yeni mahallesi Galataport İstanbul, yıl boyunca düzenleyeceğimiz etkinliklerle şehrin kültür sanat hayatına önemli katkı sağlayacak” sözleriyle dile getirdi. www.tbmag.co.uk 63
ŞEHİR VE YAŞAM
TA London/Turkish Art Week Saatchi Galleri’de yapıldı
TA London/Turkish Art Week, Türk modern sanatının seçkin örneklerini Saatchi Galeri’de İngiltere sanat dünyasıyla buluşturdu.
1
64 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
/ KÜLTÜR SANAT
2
3
ürk sanatının önde gelen isimlerinin katılımı ile gerçekleşen TA London / Turkish Art Week, 27 – 31 Ekim tarihlerinde Londra’daki Saatchi Galeri’de yapıldı. Türkiye, Azerbeycan, Kuzey Kıbrıs ve Avrupa’da yaşayan Türk asıllı sanatçıların eserlerinden oluşan sergi özellikle Türk toplumunun yoğun ilgisiyle karşılandı. Online Türk Sanat galerisi ve sanat platformu olan Renko London’un organizasyonuyla düzenlenen sergide, 20 sanatçının resim, heykel ve enstalasyondan oluşan 88 eseri yer aldı. Türk Modern sanatını Avrupa’ya taşıma vizyo-
nu ile tasarlanan TA London her yıl değişen ve gelişen bir içerikle Londra’da gelenekleşecek bir organizasyon olmayı hedefliyor ve her yıl bir sanatçının organizasyonun “Featuring“ yani baş sanatçısı olması tasarlanıyor. TA London’ın bu ilk sergisinde baş sanatçısı resmin şairi Devrim Erbil oldu. 1960’lardan günümüze özellikle İstanbul temalı çalışmaları ile Türkiye’de ve dünyada çağdaş sanatın efsane isimlerinden biri olan Devrim Erbil, TA London sergisine geniş bir koleksiyon ile katıldı. İstanbul serileri ile sanat dünyasında tanınan Devrim Erbil, TA London kapsamında ilk kez ürettiği “Londra Rüya Gibi” isimli yağlı boya tablosu ve bu eserin limitli sayıdaki serigraf baskılarının orjinal ve NFT versiyonları birlikte, NFT platformlarından Nifty Gateway işbirliğiyle dijital açık artırmaya sunuldu. Erbil böylece, 60 yıllık modern sanatçı olarak ilk kez NFT dünyasına adım atmış oldu. Azerbaycanlı ünlü ressam Sakit Mammadov ve Kuzey Kıbrıslı sanatçı Emin Çizenel‘in de katıldığı TA London organizasyonunda önde gelen Türk çağdaş sanatçılar dışında iki misafir sanatçı da yer aldı. Farklı kültürlerin kesişme noktası olan Londra’nın çok renkli yapısını temsilen Joana Gilbert ve Eva Sonaike, TA London’nın misafir sanatçıları olarak sergiye katıldılar. TA London / Turkish Art Week’e sanatçılar; Bahri Genc, Barış Sarıbaş, Başak Cansu Güneykaya, Cengiz Yatağan, Çiğdem Erbil, Devrim Erbil, Ece Clarke, Emin Çizenel, Esra Meral, Eva Sonaike, Joanna Gilbert, Mehmet Günyeli, Mine Zabcı, Nuri Battal, Renk Erbil, Rina Bakış, Sakit Mammadov, Sina Mirel, Sümer Erek, YamKarkai, Yiğit Yazıcı oldu.
T
Fotoğraflardaki eserler 1. Red Istanbul / Tapestry Rug Devrim Erbil 2. Atatürk Bahri Genç 3. Silence Esra Meral www.tbmag.co.uk 65
ŞEHİR VE YAŞAM
Yunus Emre, vefatının 700. yılında, Edinburgh’da anıldı
1
3. yüzyılda Anadolu’da yaşamış Türk tasavvuf edebiyatının en önemli şairlerinden olan Yunus Emre, vefatının 700. yıldönümü anısına Edinburgh’da düzenlenen etkinliklerle anıldı. Edinburgh Başkonsolosluğu, Londra Yunus Emre Enstitüsü ve ATAS (İskoçya Türk Öğrenci ve Mezunlar Derneği) ortaklığında 20-23 Ekim günlerinde düzenlenen üç günlük anma etkinliklerinde, Oudist Baha Yetkin yönetimindeki Yunus Emre’den Sesler konseri, sanatçı Esma Uğurluoğlu ile Ebru atölyesi ve yönetmen Kürşat Kızbaz’ın katıldığı soru-cevap oturumu ile Yunus Emre: Aşkın Sesi film gösterimi yer aldı. Kendi çağından günümüze Türk dili, kültürü ve tasavvuf edebiyatı üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olan Yunus Emre’nin vefatının 700. Yıl dönümü olması nedeniyle, 2021 yılı UNESCO tarafından Yunus Emre Yılı ve ardından Türkiye Cumhuriyeti tarafından ise Yunus Emre ve Türk Dili Yılı olarak ilan edilmişti. Etkinlik dizisi, Sufi Ensemble’nin Yunus Emre’den Sesler konseriyle başladı. Udî Baha Yetkin Yunus Emre ilahilerini seslendirdiği gecede, kemençede Alexandros Koustas, neyde Alp Genç ve perküsyonda Muammer Sağlam sanatçıya eşlik etti. Dinleyiciler, Türk tasavvuf 66 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
/ KÜLTÜR SANAT
musikisinin örneklerini, akustiği ve ambiyansıyla göz dolduran Assembly Roxy çatısı altında Yunus Emre dizelerinden dinlediler. Sade dilli anlatımı, ritmik yapısı ve manevi derinliği ile tasavvuf musikisinde güfte denince ilk akla Yunus Emre dizeleri gelir. “Gel gör beni beni”, “Aşkın ile aşıklar” gibi halk arasında dilden dile dolaşarak günümüze kadar ulaşan bu besteler, Edinburgh’da yankılandı. Etkinliğin ikinci gününde, sanatçı Esma Uğurluoğlu ile Ebru atölyesi gerçekleştirildi. Kitapların iç kapaklarını süsleme sanatı olarak ortaya çıkıp, günümüzde bağımsız bir sanata dönüşen ebru, Geleneksel Türk sanatlarının en sevilenlerinden biri o gelmiştir. Ebru sanatçısı ve eğitmeni Uğurluoğlu, etkinlik boyunca ebru sanatının tarihi ve malzemeleri hakkında da katılımcılara bilgiler aktardı. Edinburgh Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen bu atölyeye ilgi ve katılım büyük oldu. Etkinlik, büyük düşünür, şair ve mutasavvıf Yunus Emre’nin hayatını anlatan Yunus Emre Aşkın Sesi film gösterimi ve ardından filmin senaristi ve yönetmeni Kürşat Kızbaz ile online olarak gerçekleştirilen soru-cevap ile sona erdi. Daha önce Mevlana Celaleddin-i Rumi üzerine bir film de yöneten Kızbaz, filmin ilhamını, zorluklarını ve vermek istediği mesajları Edinburgh’lı seyircilerle paylaştı. Yunus’un dostluk, hümanizm ve ilahi aşk öğretileri çerçevesinde düzenlenen anma programı Anadolu’dan, Edinburgh sokaklarına bir köprü oluşturdu. Anma, Yunus’un kulakların aşina olduğu sevgi dolu bu dizeleriyle sona erdi:
Gelin tanış olalım İşi kolay kılalım Sevelim sevilelim Dünya kimseye kalmaz.
www.tbmag.co.uk 67
ŞEHİR VE YAŞAM
“365 Günün Görsel Günlüğü” desen sergisi Esra Kizir Gökçen, 24 Kasım - 5 Aralık 2021 tarihleri arasında LondraWestminster Charing Cross Kütüphanesi’nde 365 sayfa görsel günlüğünden 40 parçalık bir seçkiyi izleyiciyle buluşturuyor.
5
0. yaşını kutlamaya 365 gün kala her gün bir desen çizerek kendine unutulmaz bir 50. yaş hediyesi vermeye karar veren sanatçı Esra Kizir Gökçen, bu sürede çıkan 365 eserden oluşturduğu seçkiyi izleyicilerle buluşturuyor. A Visual Diary of 365 Days / 365 Günlük Görsel Günlük adlı çalışmasından oluşturduğu 40 parçalık seçkiyi Londra Charing Cross Kütüphanesi’nde sergiliyor. 24 Kasım – 5 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek olan sergide, 365 görsel günlükten seçilen 40 adet desen sergilenecek. Görsel günlüğün tamamından bir kitap hazırlandı ve 365 adet basıldı. Bu proje kitaplarının her biri sanatçı tarafından imzalanmış ve numaralandırılmış bir şekilde sergide yer alacak. Sanatın iyileştirici ve birleştirici gücüne inananan Gökçen, küresel pandeminin kaygı ve belirsizlikleri yaşanırken izleyicilerini teşvik etmek ve moral vermek amacıyla 50. yaş gününün anısına topluma bir hediye sunmak fikriyle bu projeye başladı. 365 Desen Projesi, 12 Mayıs 2020’den 12 Mayıs 2021’e kadar her gün hiçbir plan ve ön hazırlık olmadan çizdiği desenlerinden oluşuyor. Serginin kuratörü Renee Rilexie, çalışmayı “Çoğu sanatçının sessiz yaratım sürecinin ardından açıklama yapacağı çapta bir proje için
68 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
Esra tam tersini yaparak cesurca eleştirilere açık sosyal medya ortamında, bir yıl boyunca her gün desenleriyle izleyicileri günlük yaşamına davet etti. 365 Gün Projesi zihin ve gözler için bir şölen” sözleriyle yorumluyor. Sanatçı, İstanbul’dan Londra’ya göç etmesi sürecinin ardından başlayan küresel pandemi ile birlikte birey olarak kendi duygusal ve düşünsel akışına odaklandı. Evde kalarak bizleri sosyalleşmekten uzaklaştıran pandemi sürecinde aramızdaki iletişimi sürekli kılmak, ürettiklerini paylaşarak bu dönemi daha keyifli geçirmemize katkıda bulunmak, yalnızlık hissini hafifletmek amacıyla harekete geçti. Her gün bir desen çizdi ve sosyal medyada paylaştı. İzleyicilerini desen çizmeye, kendilerini görsel çizimlerle ifade etmeye ve paylaşmaya, kendi deyimiyle 365 DRAWINGS CHALLENGE’a katılmaya davet etti: 24 Kasım – 5 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek olan sergide, 365 görsel günlükten seçilen 40 adet desen sergilenecek. Görsel günlüğün tamamından bir kitap hazırlandı ve 365 adet basıldı. Bu proje kitaplarının her biri sanatçı tarafından imzalanmış ve numaralandırılmış bir şekilde sergide yer alacak. Eserlerin ayrıca online olarak sanatçının internet sayfasından sanal versiyonu da yayınlanacak.
/ KÜLTÜR SANAT
Büyüklere Masallar Londra’da devam ediyor Qbicart ve Storytelling Academy işbirliği ile gerçekleşen “Büyüklere Masallar”Londra’nın kalbi Soho’da seyirciyle buluşuyor.
B
üyükler için masallar; “Masallar çocuklara uyumaları, yetişkinlere uyanmaları için anlatılır” sözünden yola çıkan, iki girişimci kadın Eda Bayraktar ve Kübra Müjde pandemi süresince evlerine hapsolmuş büyüklere masallar anlatarak onları nostaljik bir yolculuğa çıkarmak için kolları sıvadı. Geçtiğimiz aylarda katılımcıların yoğun ilgisi ile karşılaşan Büyüklere Masallar, her ay farklı kültürlerden mit, masal ve hikayeleri Londra’daki izleyicilerle buluşturmaya devam ediyor. Qbicart organizasyonunda Hikaye Anlatıcısı Eda Bayraktar eşliğinde, her ay farklı temalarda düzenlenen etkinlik; sanat, masal, müzik, şiir, oyun, sohbetin iç içe geçerek katılımcılara etkileşimli bir deneyim yaşatıyor. Katılanlar sadece masal ve hikayeler dinlemekle kalmıyor aynı zamanda nasıl hikaye kurgulaya-
caklarını ve anlatacaklarını oyunlar eşliğinde uygulamalı olarak öğreniyor. “Hepimiz zorlu bir yıldan geçtik. Yüz yüze göz göze bir araya gelip sohbet etmeyi, aynı çatı altında biraraya gelip hikayeler anlatıp dinlemeyi çok özlemişiz. Qbicart Sanat Okulu ile birlikte düzenli olarak hikaye geceleri yapıyoruz. Doğduğumuz topraklardan uzakta kendi dilimizde hasret gidermek, sanatla, masalla, müzikle birbirimizin yalnızlıklarına dokunmak hepimize çok iyi geldi.” diyen Storytelling Academy Kurucu ortağı ve hikaye anlatıcısı Eda Bayraktar bu özel yolculuğa Londra’da yaşayan, başka dünyaları hayal etmeye ve yaratmaya cesaret eden tüm hikaye sever büyükleri, masalların dünyasına davet ediyor. Etkinlik, her ayın bir Cuma akşamı Soho’da yapılmaya devam edecek.
ÇYDD yararına klasik müzik konseri Talent Unlimited yardım kuruluşu, ÇYDD Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yararına bağış toplama ve konser organizasyonu düzenliyor.
İ
ngiltere’de faaliyet gösteren gönüllü yardım kuruluşu Talent Unlimited, 29 Ocak 2022’de ÇYDD yararına bir klasik müzik konseri gerçekleştirecek. Sussex Gardens, Paddington Otel Londra’da yapılacak klasik müzik konserde Erdem Mısırlıoğlu piano & Emre Engin - violin ile katılacak. Müzik öğrencilerine finansal destek sağlama misyonuyla faaliyet gösteren Talent Unlimited, yetenekli gençlerin eğitimleri sırasında müzik alanında kısa süreli çalışmalarına olanak sağlıyor. Toplanan gelir ÇYDD’nin Türkiye’deki eğitim burslarına aktarılacak. Rezervasyon için telefon: 0 758 412 2810. E-posta: info@sectoralevents.com www.tbmag.co.uk 69
UNUVAR & CO
LEGAL CONSULTANCY Professional Childcare Services Babysitting and Nanny Services Both kids and adult Turkish speaking classes. Private and group classes will start sooooon! Creative Workshops for kids. Group sessions will start sooooon! 19 Year`s Pre-School Teaching Experience Bachelors Degree - Early Years Level 3 Qualified
Turkish Teaching Certified Paediatric First Aid
Hem İngiltere hem de Türkiye’de avukatlık, hukuki işlem ve uyuşmazlıkların takibi.
Enhanced DBS Check Safeguarding Level 3 Qualified
Av. Ruken Suphandag Unuvar
Contact us 07464 770 373 / aysun@weenyland.com www.weenyland.com @weenyland
T: +44 7828 111 323 I E: info@unuvar.co.uk I www.unuvar.co.uk
tasarım ve boyama atölyeleri / resim dersleri yağlı boya tuval / duvar resimleri el sanatları atölyeleri çocuk kitapları resimleme, illüstrasyon
Phone : +44 7824 622714 70 Turkish British Magazine I Ekim-Kasım-Aralık 2021
/ekin_art_workshop
/ekin_art_workshop