Etbir Kırmızı Dergi Sayı 29

Page 1

ETBİR

Et Üreticileri Birliği, Kırmızı Et Sektör Yayını 2013 / 4

• Hayvan alım satım ve nakillerinde yeni dönem. Nakillerde dinlendirme istasyonu dönemi başlıyor • Hayvancılığın önemli merkezlerinden Afyon’da Canlı Hayvan Borsası hayata geçiyor • Et verim yönlü sığır ırklarının önemi • Kırmızı et tüketiminin sağlık üzerine etkileri • Suudi Arabistan paketlenmiş gıda ürünleri pazarı Türkiye için pazara giriş ve derinleşme stratejileri

Dosya Gıda işletmelerinin Kayıt ve onay işlemlerinde sona gelindi


2


3


BU SAYIDA NELER VAR? Et Üreticileri Birliği Derneği Kırmızı Et Sektör Yayını Yıl: 7 Sayı: 28 2013 / 4 Para ile satılmaz.

22

İmtiyaz Sahibi Et Üreticileri Birliği Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa BILIKÇI

Yayın Koordinatörü Ayla TORUN

Yönetim Yeri Barbaros Mah. Akzambak Sk. Uphill Towers B Blok K: 10 No: 57 Ataşehir İSTANBUL Tel: 0216 478 62 79 Fax: 0216 478 62 76 e-mail: etbir@etbir.org www.etbir.org

DOSYA Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerinde Sona Gelindi

08 10

Yapım Afiş İletişim I DBYR Tel: 0535. 711 41 37 @: afis@afisiletisim.com www.afisiletisim.com

Sorumlu Yazi İşleri Müdürü Ergün GÖÇER

Yayın Kurulu Prof. Dr. Dilek BOYACIOĞLU Prof. Dr. Mustafa TAYAR Vet. Dr. Ahmet YÜCESAN Vet. Dr. Can DEMİR Mustafa ALBAYRAK Prof. Dr. Ümit GÜRBÜZ

Katkıda Bulunanlar Prof. Dr. Alper ÖNENÇ Nilay GÜVEN

Reklam Rezervasyon Tel: 0216 478 62 79-324 62 64 e-mail:etbir@etbir.org

Baskı Armoni Nuans Görsel Sanatlar, İletişim Hiz. San. ve Tic. A.Ş. Tel: 0216 540 36 11 pbx

ETBİR Kırmızı Dergi’de yayınlanan yazı ve fotoğraflar yazılı izin alınmadan kullanılamaz, alıntı yapılamaz.

4

ETBİR I KIRMIZI

20

BAŞKANDAN SEKTÖRDEN HABERLER • Türkiye’nin 2023 Vizyonu’nda Kırmızı etin yeri tartışıldı • Bakanlık mekanik kıyma denetimlerinde göz açtırmıyor • 14 yeni Veteriner Sınır Kontrol Noktası kuruluyor • Hakkarili çiftçilere hayvan dağıtımı yapıldı • Hayvancılıkta ilk ihracat damızlık düve ile başladı • 2014, BM tarafından “Aile Çiftçiliği Yılı” ilan edildi FUAR • Kırmızı et sektörünün Avrasya bölgesindeki en büyük buluşması KET 2014

54 ÜLKE RAPORU Suudi Arabistan Paketlenmiş Gıda Ürünleri Pazarı Türkiye İçin Pazara Giriş ve Derinleşme Stratejileri

22

DOSYA • Gıda işletmelerinin kayıt ve onay işlemlerinde sona gelindi

26

YÖNETMELİK • Hayvan alım satım ve nakillerinde yeni dönem. Nakillerde dinlendirme istasyonu dönemi başlıyor

28

BORSA • Hayvancılığın önemli merkezlerinden Afyon’da Canlı Hayvan Borsası hayata geçiyor

30

HAYVANCILIK • Et verim yönlü sığır ırklarının önemi

33

IŞ DÜNYASI • İşletmelerin sırat köprüsü: İNNOVASYON ve ARGE

36

KIRMIZI ET • Kırmızı et tüketiminin sağlık üzerine etkileri

42

GIDA GÜVENLİĞİ • AB akıllı ambalajla Taze gıdada israfı azaltmayı hedefliyor

44

TEKNO HABER • Ambalaj sektörü Gıda güvenliği için toplandı • Üçge Grubu, ICPP kongre ve sergisi’ne renk kattı • Hofbräuhaus München: Üretimden POS cihazına kadar entegre • Frigorifik kasada Türkiye’nin tercihi ECOFRİGO


36

Başarınızın Kılavuzu

KIRMIZI ET Kırmızı et tüketiminin Sağlık üzerine etkileri

48

HAYVAN BESLEME • Damızlık amaçlı yetiştirilen buzağılarda bakım ve beslenme

51

KONGRE • TGDF Gıda Kongresi’nde gıda ve beslenme konusundaki bilgi kirliliğine dikkat çekildi

52

YARIŞMA • 5. tarım ve insan fotoğraf yarışması sonuçlandı

54

ÜLKE RAPORU • Suudi Arabistan paketlenmiş gıda ürünleri pazarı Türkiye için pazara giriş ve gerinleşme stratejileri

58 60

BESLENME • Sağlıklı beslenme ve karbonhidratlar SAĞLIK • Doğru beslenme ve daha aktif bir yaşam ile bedeninizi kontrol altında tutmak elimizde

64

OTOMOTİV • Dacia Duster küçücük fiyatlara, gerçek bir kompakt SUV

66

SEKTÖRÜN ETKİNLİK TAKVİMİ

64

CSB-System İşletmenizin tüm gereksinimleri için BT-Çözümü CSB-System AG ortaklarına Tüm müşteri ve 2014 diler. başarı dolu bir

OTOMOTİV Dacia Duster Küçücük fiyatlara, gerçek bir kompakt SUV

Sizin amacınıza uygun sistemimiz CSB-System Türkiye Hasan Önel Cad. No:69  34325 Firuzköy - İstanbul Tel.: +90 212 690 3676 info@csb.com  www.csb.com


ÜRÜNLERİNİZ KORUMA ALTINDA Ürünlerinizin üretimden, satış kanallarına varıncaya kadar olan yolculukları Yıldız Treyler Güvencesinde... Et Kasası Et Treyleri Et Sistemli İzolasyon Monoray Avrupa Et Sistemi Frigorifik Kasa Frigorifik Treyler Kamyon Römork İzolasyon

6

ETBİR I KIRMIZI

fark edileceksiniz...

MÜKEMMEL İZOLASYON HAFİF İLERİ TEKNOLOJİ UZUN ÖMÜRLÜ ESTETİK AVRUPA ALÜMİNYUM TABAN


Koşulsuz müşteri memnuniyeti

Hacim kaybı olmadan daha fazla ürün taşıma imkanı

Teknik Destek ve SERVİS

Soğutma Sistemleri

Yıldız Treyler YÜKSEK 2. EL DEĞERİ

Ê: 0216 304 13 16 (5 Hat)

2 YIL GARANTİ

YILDIZ FİNANS

www.yildiztreyler.com.tr 7


BAŞKANDAN

Sevgili üyelerimiz ve sektör paydaşlarımız,

E

TBİR Kırmızı Dergi’nin yeni bir sayısıyla daha karşınızdayız. Yaz bitiyor, artık Eylül ayındayız. Bu yaz sektörümüz için geçen yıllardan farklı olarak hareketli bir yaz oldu. Temmuz ayına gelen Ramazan’ın da etkisiyle yoğun bir sezon ve yoğun bir gündem yaşadık. Gelecek ay da Kurban Bayramı’nı idrak edeceğiz. Yaklaşan bayram da malumunuz olduğu üzere başlı başına hayvancılıkla alakalı. Yaz ayları et fiyatları ve dışarıdan besilik getirmeye ihtiyaç var mı sorusuna cevap aramakla geçti. Derginin bu sayısında bu konudaki verilere, tezlere, görüş ve değerlendirmelere geniş yer verdik. Bakanlığın konuya yaklaşımında gelinen son nokta; besilik etçi ırk ihtiyacının içerdeki ırklarla melezleme yoluyla giderilmesi. Melezleme ile ülke şartlarına uygun bir ırka dönüşüm sağlanacak olması sevindirici, ancak sonuçlarını uzun vadede verecek bir yöntem. Tüm ilgililer, piyasalardaki gelişmeleri bayram süreci ve sonrasında yaşanacak talebe göre gözlemleyecek. Umarız sektörümüz, üretici ve tüketiciler için en olumlu sonuçları veren bir süreç olur. Et mamülleri üretiminde karışım kullanımına son veren tebliğin ardından, bunu destekleyici nitelikteki katkı maddeleri, renklendirici ve tatlandırıcı kullanımını kısıtlayan yönetmelik de yayınlandı. Et mamülleri artık kendi renk ve tadında, geleneksel haline en yakın lezzette tüketiciye sunulacak. Yönetmeliğin getirilerini dergi içeriğinde detaylandırdık. Gıda güvenliğini sağlamada denetim mekanizmasını kolaylaştırıcı yeni bir aşama olan Ürün Takip Sistemi hayata geçiyor. Bunu sağlayacak teknik olanaklar yine içeriğimizde anlatılıyor. Adı Et ve Süt Kurumu olarak değiştirilen eski adıyla Et ve Balık Kurumu, bu yıl 61. kuruluş yılını kutluyor. Yeni görev tanımı et ve süt piyasasına müdahale kurumu olarak değişen ESK’nın bu işlevinin sektörümüze faydalı yansımaları olması dilekleriyle, kurumun kuruluş yıldönümünü kutluyoruz. Yaklaşan Kurban Bayramı’nın kırmızı et sektörümüz için hayırlı olmasını diliyor, yönetim kurulumuz ve şahsım adına bayramınızı kutluyorum.

Mustafa BILIKÇI ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı

8

ETBİR I KIRMIZI


9


SEKTÖRDEN HABERLER

Türkiye’nin 2023 Vizyonu’nda

Kırmızı etin yeri tartışıldı Selçuk Üniversitesi’nin düzenlediği “Türkiye’nin 2023 Vizyonu Et Sanayii ve Et Tüketiminden Geçer” paneli Konya’da yapıldı. Panelde, Türkiye’nin 2023 Vizyonu ve bölgesinde lider ülke hedefi için sağlıklı toplum yapısına sahip olmasının önemine dikkat çekildi.

S

elçuk Üniversitesi (SÜ) Veteriner Fakültesi’nin düzenlediği Türkiye’nin 2023 Vizyonu Et Sanayii ve Et Tüketiminden Geçer” konulu panel 23 Ekim’de Konya’da yapıldı. Panelin açılışında bir konuşma yapan Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Güner, Türkiye’nin 2023 Vizyonu ve bölgesinde lider ülke hedefi için sağlıklı toplum yapısına sahip olmanın önem taşıdığını belirterek, “Bu da başta tüm hayvansal ürünlerde üretim ve tüketim değerlerinin çağdaş dünya düzeylerine çıkarılmasıyla mümkündür” dedi. Güner, gelecekte daha sağlıklı bir toplumun oluşması için, yeterli ve dengeli beslenme konusundaki sorunların çözülmesi ve et üretim ve tüketiminin gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarılması gerektiğini dile getirdi. Düzenledikleri panelle, et sanayi ve sektörünün tüm paydaşlarıyla Konya’da bir araya geldiklerini ifade eden Güner, “Hayvancılık sektöründe yakın geçmişte yaşanan istikrarsızlığın yeniden yaşanmaması için mevcut işletmeler daha karlı, verimli ve sürdürebilir yapıya kavuşması gerekir. Sektöre, dünya ile rekabet edilebilir ve yapısal karakter kazandırmak için gerekli önlemler alınmalıdır” diye konuştu.

Bilgi kirliliği sektörü olumsuz etkiliyor Üretimden tüketime, sağlıklı, kaliteli ve ucuz gıda anlayışının hayata geçirilmesinin şart olduğunu ifade eden Güner, şunları kaydetti: “Hayvansal ürünlerin sağlıklı ve dengeli beslenme açısından önemleri tüketicilere, uzmanlarca doğru bir şekilde anlatılmalıdır. Yazılı ve görsel yayın araçlarıyla; yanlış, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan ve mesnetsiz bilgi aktarımı yapılmaktadır. Bu bilgi kirliliğinden ülkemizde üretilen gıdalarla ilgili tüketici algısı olumsuz etkilenmektedir. Konunun uzmanı bilim adamlarınca bu yanlış acilen düzeltilmelidir.” Prof. Dr. Hasan Hüseyin Dönmez’in moderatörlüğünde yapılan panele Prof. Dr. Aytekin

10 ETBİR I KIRMIZI

Günlü, Prof. Dr. Mehmet Nizamlıoğlu, Prof. Dr. Mehmet Çalıcıoğlu, UKON Başkanı Dr. Ahmet Yücesan, Besd-Bir Genel Sekreteri Bediha Demirözü, SETBİR Başkanı Murat Yörük ve ETBİR Başkanı Mustafa Bılıkçı konuşmacı olarak katıldı.

Bılıkçı ‘Gıda geleceğin stratejik sektörü’ Panel’de ‘2023’ü Geleceğe Taşıyacak Nesillerin Yetiştirilmesi için Et Sektöründeki Zorunluluklar’ başlıklı bir konuşma yapan ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bılıkçı; “Günümüzde gıda artık stratejik öneme sahip bir sektör ve gıda üretimini yani tarımsal üretimini başarıyla sürdüren ülkeler gelecekte dünyada söz sahibi ülkeler olacaklar. Gıdada söz sahibi olan uluslararası aktörler artık gıda ve tarımın, geleceğin stratejik sektörleri olduğunda hemfikir olurken, gıdaya yapılan yatırımlar da uluslararası pazarlarda karşılığını fazlasıyla buluyor.”dedi. Gıda sektörünün itibarı ve önemi bu gelişmelerle iade edilirken, halkın tarımsal üretimden ne kadar yararlanabildiği konunun dikkate değer başka bir yönü olarak karşımızda duruyor diyen Bılıkçı, “Yani geleceğin dünyasında söz sahibi olabilmek için gıda üretiminde yeterliliği sağlamak kadar, yeni neslin beslenmesinde ete yer açabilmek de şart. Halen kırmızı et tüketimimiz 12,8 kg. Geleceğin vizyonunu planlamak, toplumu tüm katmanlarıyla üretim, tüketim ve hizmetlerden yararlandırarak geleceğe hazırlamak olmalıdır. Kırmızı et bakımından değerlendirdiğimizde; tükettiğimiz kadar eti üretebilmek halen ilk önceliğimiz durumundadır” ifadesini kullandı. Bılıkçı, ülkemizin kendisine yeterli eti üretecek imkanlara sahip oldupunu, ancak altyapıda oldukça sıkıntılı günler geçirdiğini sözlerine ekledi.


Peşin peşin söylüyoruz! Bu taksit fırsatı kaçmaz. Thermo King, T-Serisi dizel kamyon üniteleri almak isteyenlere ödemede büyük kolaylık sunuyor. Hemen gelin, bu fırsatı kaçırmayın.

Örnek Ödeme Tablosu* Faiz

Tahsis ücreti (TL)

Sigorta ve vergi dahil ücretler toplamı (TL)

%1,35

250

374

Kredi tutarı (TL)

Taksit (TL)

36

10.000

369

13.650

36

20.000

738

26.927

36

30.000

1.106

40.203

Vade (ay)

Toplam maliyet (TL)

*Örnek ödeme tablosundaki oran ve fiyatlar, banka, vade ve piyasa koşullarına göre değişiklik gösterebilir.

ETBİR I KIRMIZI 11


SEKTÖRDEN HABERLER

Bakanlık mekanik kıyma denetimlerinde

göz açtırmıyor Et ve Et Ürünleri Tebliği’ne aykırı davrananların tespiti için Bakanlık başta et ve et ürünleri üreten işletmeler olmak üzere et ve et ürünlerinin piyasaya arz edildiği kasap, şarküteri, hazır yemek üreten vb. işletmeleri sıkı denetim altına aldı.

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gıdalarda mekanik kıyma kullananlara göz açtırmıyor. Bakanlık 9 ay önce yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği ile gıdaların üretiminde mekanik olarak ayrılmış etlerin kullanmasını yasaklamıştı. Bu kapsamda mekanik kıyma kullanımını önlemek için son 9 ayda 108 bin denetim yapan Bakanlık 2 bin 595 işletmeye ise idari para cezası verdi. 5 Mart 2013 tarihinde yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği ile mekanik kıyma kullanımı yasaklanmıştı. Et ürünü ya da hazırlanmış et karışımına mekanik olarak ayrılmış etler (MAE) katılmasını yasaklayan tebliğde MAE’nin sadece ihraç amaçlı ürünlerde veya hayvan yemi üretiminde kullanılmasına izin verilmişti. Bu kapsamda, söz konusu tebliğe aykırı davrananların tespiti için Bakanlık başta et ve et ürünleri üreten işletmeler olmak üzere et ve et ürünlerinin piyasaya arz edildiği kasap, şarküteri, hazır yemek üreten vb. işletmeleri sıkı denetim altına aldı. 81 il müdürlüğüne bağlı ekiplerce denetlenen işletmelerin yanı sıra BİMER ve Alo Gıda 174 hattına vatandaştan gelen şikayetleri de titizlikle incelendi. Bakanlık son 9 ayda et ve et ürünleri işletmelerine yönelik 108 bin 30 adet denetim gerçekleştirdi. Bu denetim sonuçlarından 14’ü savcılığa suç duyurusu, 2 bin 595 adedi ise idari para cezası şeklinde

12 ETBİR I KIRMIZI

Tablo: Denetlenen işyerleri ve cezai yaptırımlar İşletme Faaliyet Alanı Kasap Şarküteri Lokanta-Restaurant

Denetim Sayısı

Savcılığa Suç Duyurusu

İdari Para Cezası

14.890

4

277

7.375

1

191

51.996

-

801

Otel

4.055

2

145

Hazır Yemek, Tabldot Yemek Üretimi

6.024

2

347

Her Türlü Yemekhane

7.325

1

114

Diğer-Toplu Tüketim Yeri

9.604

-

105

Et ve Et Ürünleri Üretim Tesisi

2.634

2

163

Kıyma, Hazırlanmış Et Karışımları Ve MAE

2.423

1

211

Et Ürünleri İşleme Tesisi

1.704

1

241

108.030

14

2.595

TOPLAM

uygulandı. Böylece Bakanlık tarafından denetlenen işletmelerin yaklaşık yüzde 2.5’inin tebliğe aykırı davrandığı tespit edilmiş oldu. Cezaların yüzde 30’una hijyen esaslarına aykırılıktan, yüzde 26,7’sine Türk Gıda Kodeksi’ne aykırı üretim yapmaktan ve uygunsuz ürün etiket bilgileri

ile reklam ve tanıtımlar yoluyla tüketiciyi yanıltmaktan, yüzde 20’sine kayıtsız ve onaysız işletme faaliyetlerinden, yüzde 5’ine izlenebilirliğin sağlanmamasından, yüzde 2,7’sine istihdamı zorunlu personel çalıştırmamaktan dolayı idari para cezası verildi.


Interroll tambur motorları • Hijyenik • Basınçlı su ile yıkanabilir (IP 66/69K koruma seviyesi) • %32 ve üzeri enerji tasarrufu • %97’ye varan yüksek mekanik verim • Entegre termal kontrol • Bakım gerektirmeyen tasarım • Basit ve hızlı montaj • Estetik görünüm • Emniyetli • Sessiz

Interroll Lojistik Sistemleri Tic. Ltd. Şti. Ağaoğlu My Prestige iş Merkezi Barbaros Mahallesi Ihlamur Sokak No: 1/89, 34746 Ataşehir - Istanbul Tel: 0 216.688 42 80-81 Faks: 0 216.688 42 82 www.interroll.com e-mail: tr.sales@interroll.com


SEKTÖRDEN HABERLER

14 yeni Veteriner Sınır Kontrol Noktası kuruluyor Şimdiye kadar sekiz gümrük kapısında var olan Veteriner Sınır Kontrol noktalarına 14 adet daha ekleniyor.

1

4 yeni sınır control noktasının kurulması ile ilgili 2013/5558 sayılı karar, 29 Kasım 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı. Türkiye genelinde 9 noktada bulunan Veteriner Sınır Kontrol noktalarına 14 adet daha ekleniyor. Veteriner Sınır Kontrol noktalarının 23’e çıkmasıyla ticari işlemlerin hayvan sağlığına ilişkin bölümünde verimliliği arttırması bekleniyor.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatı olarak kurulacak Veteriner Sınır Kontrol Noktası müdürlükleri şunlar; Ankara Esenboğa Havalimanı, Antalya Havalimanı, İstanbul Atatürk Havalimanı, İzmir Adnan Menderes Havalimanı, Balıkesir Bandırma Limanı, Kocaeli Derince Limanı, İstanbul Pendik Limanı, Hayat

İskenderun Limanı, Tekirdağ Limanı, Samsun Limanı, Trabzon Limanı, Iğdır Dilucu Sınır Kapısı, Edirne İpsala Sınır Kapısı. Daha önce varolan Veteriner Sınır Kontrol noktaları ise Ağrı Gürbulak, Artvin Sarp, Edirne Kapıkule, Hatay Cilvegözü, Şırnak Habur sınır kapıları ile İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı, İzmir ve Mersin limanları müdürlükleriydi.

Hakkarili çiftçilere hayvan dağıtımı yapıldı Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde hayvancılığı geliştirmek amacıyla hazırlanan proje kapsamında çiftçilere hayvan dağıtımı yapıldı.

H

akkari bölgesindeki hayvancılığı geliştirmek amacıyla hazırlanan projeler hayata geçiriliyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi (KASDEP) kapsamında Yüksekova’ya 15 kilometre mesafedeki Kamışlı köyünde 80

çiftçiye montofon cinsi 320 gebe düve dağıtımı yapıldı. TIR’larla köye getirilen hayvanlar, yapılan kura çekimiyle köylülere dağıtıldı. Yüksekova Kamışlı köyünde kurulan kooperatife üye 80 köylüye, 4’er montofon cinsi gebe düve verildi. Köyde hayvan dağıtımı

öncesinde ahırlar inşa edildi ve köylülere hem hayvanları hem de ahırları teslim edildi. Hakkâri genellikle küçükbaş hayvancılığa elverişli olmasına rağmen özellikle Yüksekova büyükbaş hayvancılık açısında potansiyele sahip bulunuyor. Bunu değerlendirmek amacıyla hayata geçirilen proje kapsamında vatandaşlar ilk iki yıl geri ödeme yapmayacak, ödemeler sonraki üç yılda eşit miktarlarda faizsiz olarak yapılacak. Hakkari İl Özel İdaresi tarafından 2013 yılında tarıma 3 milyon TL para aktarıldı. Meraların ve yaylaların kullanıma açılmasının çiftçiyi daha çok cesaretlendirerek hayvancılığa yönlendirdiği Hakkari’de, hayvan potansiyelinde yüzde 15’lik artışın olduğu belirtiliyor. Bölge üreticisinin tarımsal üretimini değerlendirilmesi için hayvan pazarları kurulması da isteniyor.

14 ETBİR I KIRMIZI


ETBİR I KIRMIZI 15


SEKTÖRDEN HABERLER

Hayvancılıkta ilk ihracat

Damızlık düve ile başladı Süt hayvancılığında ırk ıslah çalışmaları ilk meyvelerini verdi. Siyah Alaca Holştayn ırkı düveler ilk olarak Türkmenistan’a ihraç edildi.

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri (TDSY) Birliği’nin ortaklaşa yürüttüğü ırk ıslah çalışmaları ilk meyvelerini verdi. 1995 yılından beri yapılan çalışmalar sonucu geliştirilen Siyah Alaca Holştayn ırkı düveler ilk olarak Türkmenistan’a ihraç edildi. Bakanlık ile TDSY Merkez Birliği’nin ortaklaşa yürüttüğü ırk ıslahı çalışması sonucunda geliştirilen Siyah Alaca Holştayn ırkı gebe düveler İzmir’den Türkmenistan’a ihraç edildi. 29 Kasım’da Bakan Mehdi Eker’in de katıldığı törenle 259 baş düve ihracat için yola çıktı.

‘İlk adım küçüktür ama çok önemlidir’ İzmir Tire’de Tire’de Sarp Hayvancılık tarafından Türkmenistan’a yapılan düve ihracatı töreninde konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye’nin ilk damızlık gebe düve ihracatının gerçekleştiğini belirterek, “İlk adım küçüktür ama çok önemlidir, çünkü artık yürümeye başladığımızın işaretidir” dedi. Bakan Eker, her zaman hatırlanacak bir gün yaşadıklarını söyleyerek, “Bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilklerinden biri gerçekleşiyor. Türkiye çiftçisi, kendi yetiştirdiği yüksek kaliteli damızlık gebe düveyi ilk kez ihraç ediyor ve Türkmenistan’a gerçekleşen ihracatı gördüğümüz için şükrediyoruz’’ dedi.

16 ETBİR I KIRMIZI

‘Dünyayla rekabet için desteklemeye devam’ Türkiye’nin, 10 yıl içinde soy kütüğüne kayıtlı hayvan sayısını 1 milyondan 7 milyonun üzerine çıkardığını belirten Bakan Eker; Azerbaycan, Katar ve Suudi Arabistan’ın da ihracat için anlaşma sağlanan ülkeler arasında yer aldığına söyledi. Eker “Azerbaycan’a damızlık keçi ihracatı yaptık. Katar’a kesimlik ihracat yaptık. Türkmenistan’a da ikinci parti düve ihracatı bugün yapılıyor. 2018 yılına kadar da 6 bin gebe düve ihracatına ulaşacağız. Kazakistan, Tacikistan, Fas, Libya ve Cezayir ile Veteriner Sağlık Sertifikası görüşmeleri sürüyor. Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri ile Veteriner Sağlık Sertifikası çalışmalarında son noktaya geldik. Üreticilere yeni çalışma sahaları açmak için çalışıyoruz. Dünyayla rekabet edebilsinler diye desteklemeye devam edeceğiz” diye konuştu. ‘Hayvancılık bırakıldı’ söylemlerinin doğru olmadığına da değinen Bakan Eker, “10 sene önce Türkiye’de 50’den fazla hayvanı bulunan çiftlik sayısı 4 bin 300 iken bugün 28 bin 400. Ürettiğimizi dışarı satma noktasına geldik. Hepimiz büyük bir sevinci, coşkuyu yaşıyoruz “ dedi. Törende ithalatçı ve ihracatçı firmaların temsilcilerine, Türkiye’nin ilk damızlık düve ihracatı için hazırlanan “Veteriner Sağlık Sertifikası” ile “Mavi Sertifika” sunularak, ihraç edilecek hayvanlar tırlara yüklendi. Yıllar süren çalışmalarla öz kaynak ürünü olarak geliştirilen rekabet gücü yüksek damızlık düveler ve boğa spermalarının, başta Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu, Balkanlar ve Afrika ülkeleri olmak üzere tüm dünyaya ihracı hedefleniyor.


HABER

ETBİR I KIRMIZI 17


SEKTÖRDEN HABERLER

2014, BM tarafından “Aile Çiftçiliği Yılı” ilan edildi Birleşmiş Milletler, dünyada gıda güvenliği ve fakirlik konularında çözüm olarak aile çiftçilerinin desteklenmesi gerektiğini belirterek, 2014 yılını “Aile Çiftçiliği Yılı” ilan etti. BM, aile çiftçilerinin ve küçük üreticilerin desteklenmesinin, özellikle de kırsal bölgelerde, iyi beslenme, sağlık ve çevre korunması konularında en etkili çözüm olabileceğini belirtiyor.

B

irleşmiş Milletler, açlığın azaltılması ve sürdürülebilir kalkınma konularındaki olumlu etkinlerinden dolayı, aile çiftliklerinin önemini vurgulayarak, aile çiftçiliğinin yani “aile tarımının” doğal kaynakların korunması konusundaki önemine dikkat çekerek, 2014 yılını Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı ilan etti. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 66. oturumunda alınan karar bağlamında üye ülkelere çağrıda bulunarak ‘Aile Çiftçiliği’nin önemi vurguladı. Birleşmiş Milletler, dünyada gıda güvenliği ve fakirlik konularında çözüm olarak aile çiftçilerinin desteklenmesi gerektiğini belirterek, 2014 yılını “Aile Çiftçiliği Yılı” seçti. BM, aile çiftçilerinin ve küçük üreticilerin desteklenmesinin, özellikle de kırsal bölgelerde, iyi beslenme, sağlık ve çevre korunması konularında en etkili çözüm olabileceğini belirtiyor. Günümüzde, küçük çiftlik sahipleri dünya yiyeceğinin %70’ini üretmelerine rağmen, dünyada açlık çeken %50’yi de oluşturuyorlar. Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı aynı zamanda biyolojik çeşitliliğin ve ekosistemlerin korunmasında ve dünyadaki gıdaların %70inin sürdürülebilir üretiminde aile çiftçiliğinin önemli rolünü vurgulamayı amaçlıyor. Birleşmiş Milletler, daha önce de 2012 yılını Uluslararası Kooperatifçilik Yılı olarak ilan etmiş ve kooperatiflerin önemini vurgulamıştı. 2014 yılını da Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı olarak ilan etmesi bu konunun açlıkla ve yoksullukla mücadele

18 ETBİR I KIRMIZI

edilmesi, gıda güvenliği, istihdam sağlanması, doğal kaynakların korunması, yoksulluğun azaltılması açısından önemine dikkat çekiyor. Aile çiftçiliği bir taraftan kendi kendini idame ettirip, beslerken diğer taraftan da gıda üretimine büyük bir katkı sağlıyor, istihdama ve göçü önlemeye destek oluyor.

Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı 2014 Fotoğraf Yarışması Aile çiftçiliğini desteklemek ve tanınmasını sağlamak, geniş katılımı teşvik etmek amacıyla

BM, bu yıl uluslararası aile çiftçiliği fotoğraf yarışmasını düzenliyor. “Dünyayı Besle, Yeryüzünü Önemse” sloganıyla düzenlenen fotoğraf yarışması için ‘Aile Çiftçiliği’ni temsil eden fotoğraflar ilgili web sitesinden giriş yapılarak ya da mail yoluyla gönderebilecek. Özellikle, çiftçiler, kadınlar ve gençlerin katılımını destekleyen yarışma herkese açık ve son başvuru tarihi 1 Mayıs 2014. Başvuru ve bilgi linki http://extra. agriculturesnetwork.org/survey/ photocompetition


ETBİR I KIRMIZI 19


FUAR

Kırmızı Et Sektörünün Avrasya Bölgesindeki En Büyük Buluşması

KET 2014 Kırmızı Et Üretimi, Teknolojileri ve Donanımları Fuarı sektördeki meslek örgütlerinin işbirliğiyle, 13-16 Şubat 2014 tarihlerinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece’de düzenlenecek.

T

üyap Endüstri Fuarcılık A.Ş. tarafından, Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği ve ETBİR - Et Üreticileri Birliği Derneği desteği ile 13-16 Şubat 2014 tarihleri arasında TÜYAP FUAR VE KONGRE MERKEZİ Büyükçekmeceİstanbul’da düzenlenecek olan KET 2014 Fuarı ülkemizde ve bölgede ilk fuar olma özelliği ile sektöre yeni bir soluk getirecek. KET 2014 Fuarı, ülkedeki kırmızı et sektöründeki potansiyeli gözler önüne serecek ve besicilikten market raflarındaki paketlenmiş ete kadar tüm süreç ele alınacak. Fuar aşağıdaki başlıklar ve alt açılımlarına yer alan alanları kapsayacak: BESİCİLİK • Besi Sığırı Yetiştiriciliği ve Genetiği, • Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliği ve Genetiği, • Besi Hayvan Bakımı, • Çiftlik Tasarımı ve İlgili Mühendislikler,

• • • •

BESİ YEMLERİ Hayvan Besleme, Yem Bitki Üretimi, Yem Bitkileri Tohumu, Yem Toplama ve İşleme, Yem Sevkiyatı,

SAĞLIK VE HİJYEN • Aşı, İlaç, Veterinerlik Hizmetleri,

20 ETBİR I KIRMIZI

• • • •

EKİPMANLAR VE ALETLER Kırmızı Et Kesim Makinaları, Kasap Ekipman ve Aletleri, Diğer Mekanizasyon, Tartılar,

GIDA GÜVENLİĞİ VE KONTROL • Kesimhaneler, • Soğutma ve Depolama, • İşleme ve Proses Kontrol Sistemleri, • Ambalaj ve Ambalajlama Teknikleri, • Katkı Maddeleri, • Temizlik Ekipmanları, • Bilgi İşlem Otomasyon, LOJİSTİK • Traktör ve Mekanizasyon, • Kırmızı Et Nakliyesi, • Treyler, Ticari Araçlar, SARAÇLIK, SAKATAT • Üretici ve ithalatçı firmalar Sözkonusu sektörlerde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve yayınlarda fuarda yer alacak Fuar, çeşitli show ve yarışmacılarla desteklenecek.

ETBİR üyesi firmaların fuar katılımlarında, yapılan işbirliği anlaşması çerçevesinde % 15 indirim sağlanacak. Fuarın FOOD SHOW İSTANBUL Gıda ve İçecek Ürünleri Fuarı, MAĞAZA MARKET DÜNYASI, UNTEK 2014 2. Unlu Mamuller Teknolojileri, Pastane ve Fırın Ekipmanları Fuarı ve FMCG & PRIVATE LABEL INDUSTRY Hızlı Tüketim Ürünleri ve Özel Markalı Ürünler Fuarı ve Türkiye’deki tüm profesyonel otel yöneticilerin ve aşçılarının ziyaret edeceği Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri ile eş zamanlı olarak düzenlenmesiyle turizm, gıda ve perakende sektörleri bir bütün olarak sergilenme imkanı bulacak ve geniş bir kesime hitap edecek.

Fuarlarla ile ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek için www.kirmizietfuari.com adresi ziyaret edebilir veya yetkili isimlerle temas kurulabilir. • Proje Pazarlama Grup Müdürü Başak Soydan Tel: 0212 867 1295 • Proje Pazarlama Temsilcisi Ece Çağlar - Burak Gürses Tel: 0212 867 1225-1296)


ETBİR I KIRMIZI 21


DOSYA

Gıda İşletmelerinin

Kayıt ve Onay İşlemlerinde Sona Gelindi Çiğ et, kıyma, hazırlanmış et karışımları ve et ürünlerini üreten ve son tüketiciye sunulmak üzere diğer perakendecilere gönderen işletmeler, onay belgesi almak zorundalar. Sadece son tüketiciye doğrudan satış yapan kasap dükkânları veya marketlerdeki et reyonları, kayıtlı işletme olarak değerlendiriliyor. Kayıt ve onay işlemleri yaptırmayan işyerlerinin faaliyetleri 2014 yılbaşından itibaren durdurulacak.

5

996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında, 17.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik” gıda işletmelerinin üretim izin belgeleri ve işletme ruhsatlarını kayıt ve onay belgesi ile değiştirmelerini öngörüyordu. 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu gereğince onaya tabi işletmeler faaliyete geçmeden önce Bakanlıktan onay almak, kayıt işlemine tabi gıda işletmeleri ise faaliyetleri ile ilgili işletme kayıtlarını Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na yaptırmak zorundalar. Bu işlemleri yaptırmayan işyerlerinin faaliyetleri 2014 yılbaşından itibaren durdurulacak ve para cezası uygulanacak. Gıda

22 ETBİR I KIRMIZI

üreten onaya tabi işletmelerin modernizasyonu için verilen süre de 31 Aralık 2013’te sona eriyor. Yönetmelik gereğince tüm gıda üretim ve gıda satış yerleri yani kesimhane, et işleme ve parçalama tesisi, kasap, şarküteri, bakkal, market, büfe gibi ve toplu tüketim yerleri olan lokanta, restaurant, dönerci, fast-food, kahvehane gibi gıda ve gıdayla temas eden malzeme üretimi yapan üretim yerlerinin, bağlı bulunduğu İl Müdürlüğüne kayıt veya onay işlemlerini 2013 yılı içinde yaptırmaları gerekiyordu. Yılbaşından itibaren gıda işletmeleri için başlayacak yeni dönem ve kayıt ve onay belgelendirme işlemlerinde İstanbul bazında gelinen aşama hakkında, İstanbul Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Kasım Piral’dan bilgi aldık.


Uygulama hangi tür işyerlerini kapsıyor? Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu gereğince gıdaların üretimi, işlenmesi ve dağıtımı aşamalarında faaliyet gösteren gıda işletmelerinde n onaya veya kayıt işlemine tâbi olanlar ile bu onay ve kayıt işlemlerine ilişkin hususlar Bakanlıkça belirlenmektedir. Gıdaların üretimi, işlenmesi ve dağıtımı aşamalarında faaliyet gösteren işletmelerin kayıt ve onay işlemlerine dair usul ve esaslar, 17.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik” ile belirlenmiştir. Onaya tâbi işletmelerin, faaliyete geçmeden önce Bakanlığımızdan onay alınması zorunludur. Kayıt işlemine tâbi işletmeler de faaliyetleri ile ilgili işletme kayıtlarını Bakanlığımıza yaptırmak zorundadır.

İstanbul’da 17.12.2013 tarihi itibarıyla 3.058 kasap işletme kayıt işlemlerini yaptırarak, işletme kayıt belgesi almıştır. Yine İstanbul’da et parçalama ve et ürünleri işleyen 351 işletme Bakanlığımızdan onay alarak faaliyet göstermektedir.

Kayıt ve onay işlemlerini tamamlayıp, belgelerini almayan işletmeler yılbaşından itibaren kapanacak mı, ek bir süre söz konusu mu? Onay kapsamında faaliyet gösteren işletmelerin faaliyete geçmeden önce İl Müdürlüğümüze başvurarak, onay almaları zorunludur. Bakanlığımızdan onay işlemlerini yaptırmadan faaliyet gösterdiği tespit edilen işletmelerin faaliyetleri bugün de durdurulmakta, yılbaşından sonra da durdurulacaktır. Kayıt ve onay işlemleri ile ilgili bir ek süre söz konusu değildir.

Çiğ et, kıyma, hazırlanmış et karışımları ve et ürünlerini üreten ve son tüketiciye sunulmak üzere diğer perakendecilere gönderen işletmeler, faaliyete geçmeden önce Bakanlığımızdan onay almak zorundadırlar. Sadece son tüketiciye doğrudan satış yapan kasap dükkânları veya marketlerdeki et reyonları kanunda perakende tanımı içerisinde yer aldığından, kayıtlı işletme olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu kasap dükkânları veya marketlerin ürettikleri çiğ et, kıyma, hazırlanmış et karışımları ve et ürünlerini son tüketiciye sunulmak üzere diğer perakendecilere göndermeleri durumunda, faaliyete geçmeden önce Bakanlığımızdan onay almak zorundadırlar.

Bu uygulamaya göre belgesini değiştirmesi gereken kaç işletme vardı ve kaçı bu işlemlerini tamamladılar? Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmeliğin yayımından önce İstanbul’da, çalışma izin belgesi, çalışma izni ve gıda sicili belgesi veya bu belgelere eşdeğer belge alarak faaliyet gösteren 239 et ve et ürünleri üreten onaya tabi gıda işletmesinin, 31.12.2012 tarihine kadar Yönetmelik hükümlerine uygun olarak onay belgesi almak zorunluluğu bulunmaktaydı. 31.12.2012 tarihine kadar bunlardan 138 et ve et ürünü üreten işyeri için onay belgesi düzenlenmiştir. Öte yandan et ve et ürünleri üreten gıda işletmecilerinden, 31.12.2012 tarihine kadar onay belgesi alamayan; ancak işletmesinin modernizasyonuna dair planlar ile modernizasyonun hangi tarihte ve hangi aşamalardan sonra tamamlanacağına dair bilgileri İl Müdürlüğümüze sunan işletmelerden, modernizasyon planı veren 64 işletmeye 31.12.2013 tarihine kadar süre verilmişti. Bugün itibarıyla 63 işletme modernizasyon planında yer alan tarih ve aşamalara uygun olarak modernizasyonlarını tamamladılar. 1 adet işletmenin ise modernizasyon işlemleri sürmektedir.

Kayıt ve onay işlemleri ile ilgili bir ek sürenin söz konusu olmadığını belirten İstanbul Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Kasım Piral, modernizasyon için şartlı onay alanların ise planlarında yer alan tarih ve aşamalara uymaları gerektiğini vurguluyor. ETBİR I KIRMIZI 23


DOSYA Bakanlıktan onay alması gereken işletmelerden, onay almadan çiğ et, kıyma, hazırlanmış et karışımları ve et ürünleri üretimi yaptığı tespit edilen işletmelere 2013 yılı için 12.801 TL, son tüketiciye doğrudan satış yapması gereken kasap dükkânları veya marketlerdeki et reyonlarının çiğ et, kıyma, hazırlanmış et karışımları ve et ürünleri üreterek, diğer perakendecilere sevk ettiğinin tespit edilmesi durumunda 2013 yılı için 6.401 TL idarî para cezası verilir. Bu işletmelerin faaliyetleri durdurularak ürünlerine el konulur ve ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.

Bu aşamaya gelene kadar, kayıt ve onay işlemlerini tamamlamayan işletmelerin ne yapmaları gerekiyor? Halen kayıt işlemlerini yaptırmamış, sadece son tüketiciye doğrudan satış yapan kasap dükkânları veya marketlerdeki et reyonlarının işletmecilerinin, kayıt işlemleri için faaliyet gösterdikleri yerin İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne başvurmaları gerekmektedir. Onay başvurularının ise İl Müdürlüklerine yapılması gerekmektedir.

Onay başvurusu yaptığı halde modernizasyonunu tamamlamayan işletmelerin ne yapacaklar? Modernizasyon işlemleri bitirilerek İl Müdürlüğümüz tarafından 31.12.2013 tarihinden önce yerinde denetim

Onay Belgeli işletmeler

Faaliyeti durdurma ve cezai yaptırım

Kesimhane, et parçalama tesisleri, et ürünleri işleyen tesisler (Çiğ et, kıyma, hazırlanmış et karışımları ve et ürünlerini üreten ve son tüketiciye sunulmak üzere diğer perakendecilere gönderen işletmeler), su ürünleri işleyen tesisler, süt toplama merkezleri, süt ürünleri işleyen tesisler, yumurta ve yumurta ürünleri işleyen tesisler gibi hayvansal gıda üretim yerleri İşletme Onay Belgesi almak zorundalar.

Yapılan denetimlerde süresi içerisinde işletme kaydını yaptırmadan faaliyet gösterdiği tespit edilen gıda üretim işletmelerine 5996 sayılı Kanunun 41. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi gereğince 2.560 TL, satış ve toplu tüketim işletmelerine ise 1.279 TL idari para cezası uygulanacak.

Kayıt Belgeli işletmeler Yönetmeliğin yayım tarihi olan 17 Aralık 2011 tarihinden önce Bakanlık’tan çalışma izni ve gıda sicili belgesi, kayıt belgesi veya bu belgelere eşdeğer belge (işyeri açma ve çalışma ruhsatı) almış ve halen faaliyet gösteren kayıt kapsamındaki gıda işletmeleri, bu belgelerini en geç 31 Aralık 2013 tarihine kadar kayıt belgesi ile değiştirmek zorundalar. Sadece son tüketiciye doğrudan satış yapan kasap dükkânları veya marketlerdeki et reyonları kanunda perakende tanımı içerisinde yer aldığından, kayıtlı işletme olarak değerlendirilmekteler. Ancak bu kasap dükkânları veya marketlerin ürettikleri çiğ et, kıyma, hazırlanmış et karışımları ve et ürünlerini son tüketiciye sunulmak üzere diğer perakendecilere göndermeleri durumunda, faaliyete geçmeden önce Bakanlıktan onay almak zorundalar. 24 ETBİR I KIRMIZI

5996 sayılı Kanunun 41. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince Bakanlıktan onay alması gereken işletmelerden, onay almadan üretim yapanlara 12.801 TL, depo ve satış yerlerine 1.400 TL idarî para cezası verilecek. Ayrıca bu işletmelerin faaliyetleri durdurularak ürünlerine el konulacak. Faaliyeti devam eden tüm gıda işletmelerinin mağdur olmaması için süre bitimine kadar faaliyetleri ile ilgili kayıt veya onay işlemlerini tamamlamaları gerekmekteydi.

Modernizasyon planı kabule edilenlerin durumu Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik gereğince modernizasyon planı veren ve planları kabul edilerek süreleri 31.12.2013 tarihine kadar uzatılan onay kapsamındaki işletmelerinin de modernizasyon planında yer alan tarih ve aşamalara uymaması durumunda işletmenin faaliyeti durdurulacak.


yapılıp uygun görülmeyen işletmelerin izinleri iptal edilerek, faaliyetleri durdurulmaktadır. Bu işletmelerin faaliyete geçmeden önce Bakanlığımızdan onay alması zorunludur. Onay almak için İl Müdürlüğümüze başvuru yapan işletmelerin başvuru dosyalarının tamam olması durumunda işletmeler yerinde resmi kontrole tabi tutulmakta, Gıda Hijyeni Yönetmeliği ile Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliğinde yer alan bina, alt yapı ve ekipmanler gereklilikler yönünden incelenmektedir. Uygun olduklarının tespit edilmesi halinde işletmeye şartlı onay belgesi düzenlenerek, üretim faaliyetlerine izin verilmektedir.

Bu uygulama ne gibi yenilikler getiriyor? Kesimhane ve et işleme tesisler için uygulamanın önemi nedir? AB mevzuatları ile uyumlu olarak hazırlanan kanun ve yönetmeliklerin yürürlüğe girmesiyle güvenilir et ve et ürünlerinin tüketiciye ulaşması sağlanmaktadır. Et ve et ürünleri üreten, işleyen ve dağıtımını yapan gıda işletmecileri; kontrolleri altındaki üretim, işleme ve dağıtım aşamalarının tümünün mevzuatla belirlenmiş hijyen gerekliliklerinin sağlanmasından sorumludur. Gıda güvenilirliğinin sağlanmasında sorumluluk öncelikle gıda işletmecisindedir. Gıda güvenilirliğinin birincil üretimden başlayarak son tüketiciye kadar gıda zinciri boyunca sağlanması gereklidir. Ortam sıcaklığında güvenilir bir şekilde muhafaza edilemeyen özellikle soğukta muhafazası gereken gıdalarda, soğuk zincirin korunması gereklidir. Tehlike analizi ve kritik kontrol noktaları/HACCP ilkelerine dayanan prosedürlerin iyi hijyen uygulamaları ile birlikte

uygulanmasından gıda işletmecisi sorumludur. İşletmeciler, kendi faaliyet alanının her aşamasında mevzuatta belirtilen şartları sağlamak ve bunu doğrulamakla yükümlüdür. Et ve et ürünleri üreten gıda işletmecileri de faaliyetleri ile ilgili istenen kayıtları güncel tutmak, istendiğinde Bakanlığa sunmak durumundadırlar.

Düzenlenecek belgelerin yasal dayanakları • Gıda işletmelerinin kayıt ve onay işlemleri için gerekli bilgi ve belgeler “Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik”, • Yem işletmecilerinin kayıt ve onay işlemleri için hazırlamaları gereken belgeler “Yem Hijyeni Yönetmeliği” • Gıda ile temas eden madde ve malzeme üreten işletmelerin hazırlamaları gereken belgeler ise “Gıda İle Temas Eden Madde Ve Malzeme Üreten İşletmelerin Kayıt İşlemleri” ile “İyi Üretim Uygulamalarına Dair Yönetmelik” ile belirlenmiş durumda. • Bu yönetmelikler kapsamındaki işyerlerinin tümü, belgelerini en geç 31.12.2013 tarihine kadar ilgili yönetmeliklerdeki kayıt ve onay belgeleri ile değiştirmek zorundalar.

ETBİR I KIRMIZI 25


YÖNETMELİK

Hayvan alım satım ve nakillerinde yeni dönem

Nakillerde dinlendirme istasyonu dönemi başlıyor

2014 yılında hayvan refahı ile ilgili önemli düzenlemeler hayata geçirilecek. Hazırlığı süren yeni düzenlemeyle sekiz saati aşan nakillerde hayvanlar, kendileri için özel yapılmış bakım ve beslenme istasyonlarında dinlendirilecek.

A

vrupa Birliği’nin 1255/97 EC sayılı Konsey Tüzüğü’ne paralel olarak ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 8. ve 9. maddelerine dayanılarak hazırlanan Hayvan Nakillerinde Kontrol ve Dinlendirme İstasyonu Yönetmelik taslağı görüşe açıldı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yapacağı yeni düzenlemeyle hayvanlar, bir ilden başka bir ile taşınırken kendileri için özel yapılmış dinlenme tesislerinde konaklayabilecek. Görüşe açılan taslağa göre 8 saati aşan büyükbaş ve küçükbaş nakillerinde hayvanların bakım ve beslenmesi için kurulacak istasyonlarda dinlendirilmesi

gerekecek. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar için otel dönemi başlarken, havyan hareketleri de kontrol altına alınmış olacak.

8 saati aşan nakillerde, hayvanlar istasyonlarda dinlendirilecek Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2014 yılında hayvan refahı ile ilgili önemli düzenlemeleri hayata geçirecek. Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yönetmeliği gereği sekiz saati aşan nakillerde hayvanların bakım ve beslenmesi için kurulacak tesislerde dinlendirilmesi gerekecek. Sekiz saati aşan uzun

yolculuklarda hayvanlar araçtan indirilip dinlendirildikten sonra yolculuğa devam edebilecek. Yine bu yolculuklar için yolculuk kütüğü ve yolculuk kütüğünde nakil planı, çıkış yeri, varış yeri, nakliyat şirketi beyanı ve karşılaşılan olağandışı olaylara ilişkin raporlar tutulması zorunlu hale gelecek.

İstasyonlar hem özel sektör hem kamu tarafından kurulabilecek AB mevzuatına uyumlu olarak hazırlanan ve hayvanlar için kurulacak olan dinlenme istasyonlarının standartlarını belirleyen “Hayvan Nakillerinde


Kontrol ve Dinlendirme İstasyonu Yönetmelik” taslağını görüşe açan Bakanlık sığır cinsi, koyun ve keçi türü, evcil tek tırnaklılar gibi hayvanlar için bir nevi otel dönemini başlatmış olacak. Bu dinlenme istasyonları hem özel sektör hem de kamu eliyle kurulabilecek. Veteriner hekim ünvanlı bir sorumlu yöneticisinin bulunması zorunlu olan istasyonlar, yalnızca söz konusu güzergâhtan geçiş yapan hayvanları kabul etmek, beslemek, sulamak, dinlendirmek, barındırmak ve ilgili bakımları yapmak amacıyla kullanılabilecek. İstasyonlar resmi veteriner hekim tarafından kontrol altında tutulacak ve denetime açık olacak. Hayvanların alım veya satımı amacıyla kullanılamayacak.

Sertifikasyon işlemleri 2013 yılı sonuna kadar tamamlanacak 24.12.2011 tarihli ve 28152 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Hayvanların Nakilleri Sırasında Refahı ve Korunması Yönetmeliği”nin ilgili hükümleri ile 18.01.2012 tarihli ve 28177 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ”Canlı Hayvan Ticareti Yapan Satıcıların Çalışma ve Denetlenmesi ile İlgili Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” 31.12.2013 tarihinde yürürlüğe giriyor. Yıl sonunda yürürlüğe girecek sözkonusu yönetmeliklerde hayvan nakliye aracı sürücülerinin, nakliyeye eşlik eden bakıcıların ve hayvan satıcılarının (celep) eğitime tabi tutularak sertifikalandırılması ve kayıt altına alınması ayrıca hayvan refahına uygun teknik şartlara haiz nakil araçlarının onaylanmasına dair hükümler yer alıyor. Bu kapsamda İl ve İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri’nde görevli veteriner sağlık personelleri tarafından nakliyeciler, sürücüler, nakliyeye eşlik eden bakıcılar ve hayvan satıcılarına (celepler) yönelik eğitim çalışmaları düzenleniyor. Bu eğitim çalışmasının ardından her İlçe Müdürlüğü kendi sorumluluk

alanında bulunan nakliyecilerin, sürücülerin, nakliyeye eşlik eden bakıcıların ve hayvan satıcılarının sertifikalandırılması ve kayıt altına alınması ayrıca hayvan refahına uygun nakil araçlarının onaylanması işlemlerini yürütecek. Nakil sırasında hayvanlara refakat eden bakıcılar ile nakil araçlarının sürücülerine yeterlilik belgesi, nakil yapan nakliyecilere yetki belgesi ve hayvan naklinde kullanılan araçlara onay belgesi verilmesine yönelik eğitimlerin ve gerekli sertifikasyon işlemleri ise 2013 yılı sonuna kadar tamamlanmış olacak. Ocak 2014 tarihinden itibaren söz konusu belgelere sahip olmayan kişilerin

ve araçların yurt içinde hayvan nakli yapması söz konusu olmayacak.

İzin belgesi olmayan celepler hayvan ticareti yapamayacak Yine yıl sonuna kadar sığır cinsi hayvanlar ile koyun ve keçi türü hayvanların alım ve satımını yapan satıcıların (celepler) eğitimini tamamlamayı hedefleyen Bakanlık, yeni yıldan itibaren satıcı çalışma izin belgesine sahip olmayan celeplerin hayvan ticareti yapmasına izin vermeyecek. Eğitim sonunda çalışma izni alabilecek olan satıcılar aynı zamanda kayıt altına alınmış olacak.

ETBİR I KIRMIZI 27


BORSA

Hayvancılığın önemli merkezlerinden Afyon’da

Canlı Hayvan Borsası hayata geçiyor Afyonkarahisar’da 50.000 m2 alan üzerine Türkiye’nin en büyük Canlı Hayvan Borsası kuruluyor. Afyon Ticaret Borsası tarafından hayata geçirilen projede, günde toplam 3000 büyükbaş ve küçükbaş hayvanın barınabileceği açık ve kapalı padoglar, 8000 m2 kapalı alana sahip idari bina, 300 kişilik alım-satım salonu bulunacak. Borsa’da işleyiş, satılmaya gelen hayvanın açık artırma usulü ile canlı kilo fiyatı üzerinden satışı şeklinde gerçekleşecek.

T

ürkiye’nin büyükbaş hayvancılıkta en önemli illerinden olan Afyonkarahisar’da bölgenin önemli bir ihtiyacı olan Canlı Hayvan Borsası hayata geçiriliyor. Eylül ayından inşaatına başlanan ve önümüzdeki yıl faaliyete başlaması planlanan proje tamamlandığında ülkenin en büyük canlı hayvan borsası olacak. Afyonkarahisar Ticaret Borsası tarafından yaptırılan 50.000 m2 alan üzerine kurulacak Borsa’da işleyiş, satılmaya gelen hayvanın açık artırma usulü ile canlı kilo fiyatı üzerinden satışı şeklinde gerçekleşecek. Canlı Hayvan Borsası projesi hakkında, Afyon Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Mühsürler’den bilgi aldık.

28 ETBİR I KIRMIZI

Öncelikle, Afyon Ticaret Borsası’nın hakkında bilgi verir misiniz? Afyonkarahisar Ticaret Borsası kurulduğu 1991 yılından bu yana İlimizin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatına yön veren önde gelen sivil toplum kuruluşudur. Ticaret Borsaları, borsaya dahil maddelerin alım satımı ve borsada oluşan fiyatlarının tespit, tescil ve ilânı işleriyle meşgul olmak üzere kurulan kamu tüzel

kişiliğine sahip kurumlardır. İlimiz tarımsal ve hayvansal ürünleriyle ün kazanmıştır. Borsamız kotasyonunda da et ve et ürünleri, yumurta, nebati yağlar, hububat ve hububat mamulleri vb. mamullerin alım-satımı takip edilmektedir. Yaklaşık 400 üyesi bulunan Borsamız işlem hacmi bakımından Türkiye genelindeki 113 ticaret borsası içerisinde 11.sırada, Ege Bölgesi’nde bulunan ticaret borsaları içerisinde ise 2.sırada yer almaktadır. Kuruluşundan bu


yana geçen bu kısa süre içerisinde kazanılan bu başarı İlimizin tarım, hayvancılık ve gıda sektöründeki potansiyelinin büyüklüğünü ve ülke içerisindeki önemini gösteren önemli bir göstergedir. Afyon’da hayvancılık ve kırmızı et bakımından çok önemli bir ilimiz. Borsa olarak bu alandaki faaliyetleriniz neler? Afyonkarahisar Ticaret Borsası olarak İlimizin tarım ve hayvancılığını ilgilendiren önemli projelerin içerisinde yer aldık. İlimizde, hayvancılık sektörü ve buna bağlı olarak kırmızı et ve et ürünleri sektörü büyük önem taşımaktadır. Hayvancılık ve et sektörü İlimiz ekonomisinin ve Borsamızın can damarı durumundadır. Ülkemiz hayvancılığının merkezi konumunda bulunan İlimizde 5 adet 1.sınıf mezbaha, 11 adet 3.sınıf mezbaha, 17 adet kırmızı et kombinası ile 3 adet kanatlı et kombinası ve irili ufaklı diğer işletmelerle birlikte 90 adet et ve et ürünleri imalatı yapan işletme bulunmaktadır. Bu nedenle, Avrupa ve Türkiye’nin en büyük Canlı Hayvan Borsasını kurmak için çalışmalarımızı tamamlayarak geçtiğimiz Eylül ayında TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’nun teşrifleriyle bu tesisimizin temel atma törenini gerçekleştirdik. Canlı Hayvan Borsası’nın kapasitesi ne olacak, proje hakkında bilgi alabilir miyiz? Afyonkarahisar OSB bitişiğinde bulunan 50.000 m2 alan üzerine kurulacak olan Canlı Hayvan Borsamızda günde toplam 3000 büyükbaş ve küçükbaş hayvanın barınabileceği açık ve kapalı

padoglar, toplamda 8000 m2 kapalı alana sahip idari bina, 300 kişilik alım-satım salonu, veteriner kontrol ünitesi, hayvan giriş kontrol ünitesi gibi birimlerin bulunacağı Türkiye’nin en büyük Canlı Hayvan Borsası olacaktır. Canlı Hayvan Borsasında işleyiş, Borsaya satılmaya gelen hayvan açık artırma usulü ile canlı kilo fiyatı üzerinden satışı şeklinde gerçekleştirilecektir. Bu yöntem arz-talep dengesinin oluşmasına, reel fiyatın oluşmasına yardımcı olacak ve bu yönde Borsamızın bölge borsası olmasına da neden olacaktır. Ayrıca; Canlı hayvan borsamızın yan tarafında bulunan 235 bin metrekare alanın istimlak işlemleri devam etmekte olup, buraya da ilimize yakışacak Tarım Ticaret Merkezi’ni kuracağız. Tarım Ticaret Merkezi’nde hububat, zahire üzerine alım-satım salonları, laboratuvar, kantar ve numune alma ünitesi ile üyelerimize yönelik depolar da bulunacaktır. Afyon’un simgesi haline gelen sucuğu ve pastırması ile ilgili uluslararası tescil çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Afyonkarahisar ile özdeşmiş “Afyon Sucuğu” 31.12.2003 tarihinde C2003/027 Tescil numarası ile ve yine aynı tarihte “Afyon Pastırması” C2003/028 Tescil numarası ile Türk Patent Enstitüsü’ne müracaatları yapılarak Türkiye sınırları içerisinde koruma altına alınmış bulunmaktadır. Coğrafi işaretlerimiz için yoğun ve özverili çalışmalar neticesinde 13.08.2012 tarihinde European Commıssıon (Avrupa Komisyonu’na) Afyonkarahisar Ticaret Borsası

adına müracaatları yapılarak “Afyon Sucuğu” ve “Afyon Pastırması” isimleri yurt dışına taşınmış olup Avrupa Birliği üye ülkelerinin tamamında korunması için ilk adım atılmıştır. Söz konusu müracaatlarımız, coğrafi işaretlerimizin tanınacak bir marka olma sürecinde dünyaya açılmasını sağlayacaktır. Bu durum gerek ülkemizde iç tüketimde gerekse dış tüketim ile ekonomiye katkı sağlayacak olup artık sucuk ve pastırma isteyenler “Afyon sucuğu mu?” veya “Afyon pastırması mı?” diye sorduktan sonra isteyeceklerdir. Atılan bu ilk adım aynı zamanda 81 ilimizde mevcut bulunan diğer coğrafi işaretlerimize ve ülkemiz adına örnek teşkil etmektedir. Sayın Başbakanımızın 2023 yılı projesinde yer alan en az 10 markanın yurt dışında isimlerinin duyurulması ve tescil edilmesi ile ilgili olarak Afyonkarahisar, “Afyon Sucuğu” ve “Afyon Pastırması” ile bir örnek olacaktır. Aynı zamanda ülkemizde çok sayıda coğrafi işaret söz konusu olmasına rağmen pek çoğunun bilgi eksikliğinden dolayı tescil ettirilmediği bilinmektedir. Ancak tescil sayesinde, yörenin adının kullanılarak üretilen ürünlerin kalitesinin korunmadan üretilmesi ile yörenin şöhretinin haksız kullanılması ve bu şöhrete kötü üretimle zarar verilmesi engellenebilecek hem de o yöre dışında gerçekte yöreye ait hiçbir özelliği taşımamasına rağmen coğrafi işaretin kullanılarak yörenin gerçek üreticilerinin zarar görmesi halinde haksız kullananlara müdahale edilebilecektir.

ETBİR I KIRMIZI 29


HAYVANCILIK

Et verim yönlü

Sığır ırklarının önemi Et sığırcılığında gelişme hızı, üreme etkinliği, analık yeteneği, karkas ve et kalitesi üzerine ırkın etkisi önemlidir. Bu nedenle tüketicilerin taleplerini dikkate alarak pazarın isteklerini karşılamak, ekonomik üretim yapabilmek amacıyla doğru ırklarla çalışmak gerekir. Prof. Dr. Alper Önenç Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü

Giriş Sığır eti üretimi amacıyla dünya üzerinde 250 den fazla et verim yönlü sığır ırkı bulunmaktadır. Ancak et sığırcılığında lider konumda olan ülkelerin daha çok 20 ırk üzerinde yoğunlaştığı ve ıslah çalışmalarını bu ırklara dayalı olarak yürüttüğü görülmektedir. Et sığırcılığında gelişme hızı, üreme etkinliği, analık yeteneği, karkas ve et kalitesi üzerine ırkın etkisi önemlidir. Bu nedenle tüketicilerin taleplerini dikkate alarak pazarın isteklerini karşılamak, ekonomik üretim yapabilmek amacıyla doğru ırklarla çalışmak gerekmektedir. Sığır eti üretiminde kullanılan ırklar, İngiliz etçileri ve Avrupa etçileri olmak üzere iki başlık altında ele alınabilmektedir. İngiliz etçileri İngiltere’de yetiştirilen, 1700-1800 yılları arasında Amerika kıtasına daha sonra dünya geneline yayılarak popüler olmuş ırklardır. Siyah-Kırmızı Angus, Hereford ve Shorthorn en önemli İngiliz etçileridir. İngiliz etçileri, Avrupa etçilerine göre daha küçük yapılıdır

30 ETBİR I KIRMIZI

ve gelişme hızları düşüktür. Ancak ergin yaş ağırlığına erken ulaşırlar, buzağılama kolaylığı ve döl verimleri bakımından üstündürler. Karkas ve et kaliteleri iyidir. Avrupa etçileri egzotik ırklar olarak da adlandırılır. Charolais, Chianina, Gelbvieh, Limuzin, Maine Anjou, Salers ve Simental öne çıkan ırklardır. Bu ırklar birçok ülkede yerli ırkların gelişme hızını iyileştirmek, az yağlı karkas üretmek amacıyla değerlendirilmektedir. Avrupa etçileri iri yapılıdırlar. Bu nedenle doğum güçlüğü oranı, İngiliz etçilerine göre yüksektir. Ergin yaş canlı ağırlığına daha geç ulaşırlar. Karkas randımanları ise yüksektir. Dünya genelinde 1970’li yıllardan itibaren et verim yönlü sığır ırklarının saf olarak yetiştirilmesi, yerli ırkların ıslahında kullanılması ve en uygun etçi melezlerin oluşturulması konularında çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmalarda sıcağa, çevre koşullarına dayanıklı olan Hindistan kökenli Brahman ve Nelore ırklarına, çift kaslılık özelliği taşıyan

Piedmont, Belçika Mavisi ve Blonde d’Agutaine ırklarına da önem verildiği görülmektedir.

Et Verim Yönlü Sığır Irkları Sığır eti üretiminde öncelikle kalite ölçütleri çok iyi belirlenmelidir. Ardından belirlenen kalite ölçütlerine en ekonomik koşullarda ulaşabilecek genetik materyal seçilmelidir. Genetik materyalde canlı doğan buzağı oranı, buzağı doğum ağırlığı, buzağının sütten kesim ağırlığı, besi başı canlı ağırlığı önemli ölçütlerdir. Çizelge 1’de bazı et verim yönlü sığır ırklarına ilişkin doğum, sütten kesim ve besi performansı ölçütleri sunulmuştur. Doğum ağırlığı yüksek olan ırklar daha hızlı gelişmekte ve kesim ağırlığı yüksek olmaktadır. Ancak, doğumda yardım oranı arttıkça, canlı buzağı oranı da düşmektedir. Çizelge 1 incelendiğinde doğum kolaylığı bakımından Shorthorn, Salers, Geibvieh, Angus, Hereford ırkının ilk sıralarda, Maine Anjou, Charolais, Chianina’nın son


sıralarda yer aldığı görülmektedir. Sığır eti üretiminde buzağı doğum ağırlığı, doğum kolaylığını belirleyen önemli bir ölçüttür. Yetiştiriciler doğumda yardım istemeyen, doğumu kolay ırklarla çalışmayı daha fazla tercih ederler. Ancak onlar için sütten kesim ağırlığı, besi başı ağırlığı ve günlük canlı ağırlık artışı, yemden yararlanma yeteneği ekonomik anlamda daha fazla önem taşır. Beside kullanacakları ırklardan, elde edecekleri karkaslarda kas, kemik ve yağ oranı, etin mermerleşme skoru ile yumuşaklık bakımından tüketicilerin isteklerini karşılanmalıdır. Çizelge 2’de ise bazı et verim yönlü sığır ırklarına ilişkin karkas özellikleri verilmiştir. Karkas ağırlığı kesim ağırlığıyla doğrudan ilişkilidir. Kesim ağırlığı yüksek olan ırklar daha ağır karkasa, daha iyi randımana ve yenilebilir et oranına sahiptir. Kaliteli karkas ve et üretiminde kas içi yağ dağılımı (mermerleşme skoru) önemlidir. Çünkü mermerleşme skoru ile etin yumuşaklığı arasındaki ilişki düzeyi çok yüksektir. Ancak karkas yağ kalınlığı ve mermerleşme skoru yüksek olan ırklarda kesim sırasında fazla yağlar sıyrıldığı için yenilebilir et oranı daha düşük seyretmektedir. Göz kası alanı artıkça yenilebilir et oranı artmaktadır. Özellikle göz kası alanının büyüklüğü değerli et oranı yüksek karkaslar elde etmede avantaj sağlamaktadır. Çizelge 3’de yaygın tercih edilen et verim yönlü sığır ırkları, gelişme hızı, kas-yağ oranı, eşeysel olgunluk yaşı ve süt verimleri bakımından karşılaştırılmıştır. Genel olarak Angus, Hereford ve Shorthorn orta düzeyde bir gelişme hızına sahiptir. Diğer ırklara göre yağlı karkas üretmektedirler. Gelbvieh, Maine Anjou, Salers ve Simental yüksek gelişme hızı gösterirken, yağ oranı düşük karkaslar vermektedir. Bu ırkların analarında süt verimi iyidir. Charolais, Chianina ve Limuzin’de gelişme hızı çok yüksektir, yağsız karkas verirler, eşeysel olgunluğa geç yaşta ulaşırlar, analarında süt verimi düşüktür.

Çizelge 1. Bazı et verim yönlü sığır ırklarına ilişkin doğum, sütten kesim ve besi performansı ölçütleri

Çizelge 2. Bazı et verim yönlü sığır ırklarına ilişkin karkas özellikleri

ETBİR I KIRMIZI 31


HAYVANCILIK

Çizelge 3. Yaygın tercih edilen et verim yönlü sığır ırklarının dört önemli özeliğe göre karşılaştırılması

Sonuç ve Öneriler Sığır eti üretiminde, ırk seçimi ve ıslah çalışmaları ülkenin üretim sistemi, pazarın talebi, ürün kalite ve miktarı, yem kaynakları, iklimsel koşullara bağlıdır. Öncelikle, doğan buzağının hayatta kalması ve sağlıklı olması birinci hedeftir. İkinci hedef ise yetiştiricinin en yüksek canlı ağırlık artışı isteği ile et sanayisinin kaliteli hammadde gereksinimini karşılayarak, tüketiciye güvenilir ve uygun fiyatta kırmızı et ve et ürünleri sunmaktır.

32 ETBİR I KIRMIZI

Bu hedefleri büyük ölçüde gerçekleştiren kırmızı et sektörü gelişmiş ülkelerin alt yapıları incelendiğinde, sürü düzeyinde yüksek üreme performansına ulaştıkları, rasyonda yüksek oranda kaba yem kullanarak canlı ağırlık artışını ekonomik sınırlara çekmeye çalıştıkları görülecektir. Buradan iyi ve sağlıklı genetikle işe başlamanın önemi daha iyi kavranmaktadır. Sığır besisi bilindiği üzere gelişme ve besi olmak üzere iki dönemde ele alınarak

değerlendirilir. Yetiştirici her iki dönemde yemden yararlanma yeteneği iyi, gelişme hızı yüksek hayvanlarla çalışmak ister. Bu bağlamda et sığırcılığında lider konumda olan ülkeler saf etçi ırkları, 2 ya da 3 etçi ırkı melezleyerek elde ettikleri genotipleri kullanmaktadır. Farklı çiftleştirme alternatifleri içinde öncelikle etçi ırklar arasındaki melezleme çalışmaları ön plana çıkmaktadır. Süt verim yönlü ya da iki verim yönlü sığır ırklarının et verim yönlü ırklarla melezlenmesi de güncelliğini korumaktadır. Kaliteli sığır karkası ve eti üretiminde et verim yönlü ırklardan yararlanma önemli bir modeldir. Ancak tek bir sığır ırkı ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamada yeterli olamaz. Başka bir ifadeyle tek ırka dayalı ulusal hayvan ıslahı politikası uygulamak son derece yanlıştır. Türkiye’de pazara sunulması gereken kasaplık materyalin sayısını ve niteliğini artırmak amacıyla farklı etçi ırklardan, etçi ırkların yerli ve süt verim yönlü ırklardan elde edilecek yavrularından yararlanılmalıdır.


İŞ DÜNYASI

İşletmelerin sırat köprüsü:

İNNOVASYON ve ARGE Sektörlerinde ‘innovatif’ olan şirketler mutlaka pazarlara yenilikler getiren firmalardır. Bu yenilikler, o şirketleri zirveye taşıyan temel nedeni oluşturur. Gerçek öncü şirketler pazara sundukları yenilikler ile yetinmeyerek, sektörlerine ve tüketicilerine sürekli farklılıklar getiren işletmelerdir.

G

ünümüzün yoğun rekabet ortamında ve ‘Yeni Ekonomi’nin önüne geçilemez baskısı karşısında bir şirketin varlığını sürdürebilmesinin tek bir koşulu vardır: Farklı olmak! Günümüzde ‘farklılık’ var olmak ile yok olmak arasındaki çok ince çizgiyi simgelemektedir. Tüketiciler geçmişe oranla çok büyük bir seçim olanağına sahiptirler. Çünkü ilk defa üreticilerin hedef kitlesi haline gelmişlerdir. Çünkü günümüze dek dünyadaki hiçbir pazarlama stratejisi kendine hedef olarak tüketicileri seçmemiştir. Konvansiyonel Pazarlama yöntemleri satış için sürekli olarak kendilerine tüketicileri değil, satıcıları hedeflemişlerdir. Strateji olarak parayı ödeyerek satın almayı gerçekleştirecek tüketici yerine, ürünü satacak satıcının hedef olarak alınması günümüz koşullarında garip görünse de, gerçeği yansıtmaktadır. Bunun tipik örneği mahalle bakkallarıdır.

Tüketici’nin adı yok Tüketici, sokak arasındaki herhangi bir bakkala gidip bir mal istediğinde, kendisine satın almak istediği ürünün hangi markası bakkal da mevcut ise o marka satılır. Tüketicinin herhangi bir marka tercih hakkı yoktur. Satılan mal, bakkalın tercihine kalmıştır. Bu nedenle klasik pazarlama anlayışı, doğrudan tüketicileri değil, satıcıları hedef alır. Satıcının şu ya da bu nedenle tercih ettiği marka, bölgesel olarak tüm tüketicilerin

satın almak zorunda kalacağı marka haline gelir. Oysa günümüzde durum oldukça değişmiştir. Artık çağdaş pazarlama stratejileri doğrudan tüketicileri hedeflemektedir. Tüketici herhangi bir bakkala gittiğinde, satın almak istediği markayı doğrudan talep etmekte ve satın almak istediği markaya ait ürün mevcut değilse satın alma kararından vazgeçmektedir. Finans ve mekan açısından bakkalların potansiyeli, her marka ürünü bulundurmaya yetmediği içindir ki, her geçen gün bakkallar yerlerini super ve hiper marketlere bırakmaktadırlar. İşte günümüzün temel sorunu burada kendini göstermektedir. Bir tüketici bir hipermarkette, satın almak istediği ürünün her markasını bulabilmektedir. Peki bu durumda tercihini nasıl yapacaktır? Ya da başka bir deyişle, bir tüketicinin,

bir malı tercih etmesinin temel etkenleri nelerdir?

Tüketici nasıl seçer? Bir tüketici hangi kriterlere göre mal alır? Bu sorunun cevabı bir firmanın mevcudiyeti açısından hayati öneme sahiptir. Tüketicilerin satın alma kriterleri farklılık gösterir. Bazı kesimler tercihlerini doğrudan fiyata endeksli kullanırlarken diğer bir kesim fiyat faktörünü göz önüne almadan yalnızca kaliteye yönelik satın alma yönüne gider. Bazıları satın aldıkları ürünlerde temel tercih nedeni olarak teknolojik üstünlüğü ele alırken, bazıları ise marka tanınmışlığını temel tercih faktörü olarak algılarlar. Sonuç olarak satın alma kriteri hangi neden olursa olsun, her bir tüketici kesimine farklı stratejilerle yaklaşmak zorunluluğu ortaya çıkar. Bu

ETBİR I KIRMIZI 33


İŞ DÜNYASI olarak giren Arçelik, farklılığını tüm ülkeye yayılan geniş bir servis teşkilatı ile yakalayıp yabancı şirketleri yenerken, Uno pazara ilk ‘dilimlenmiş ve ambalajlanmış’ ürün sunan şirket olarak liderlik koltuğuna oturmuştur.

İnnovasyon

zorunluluk bizi yepyeni bir kavrama götürür:’Konumlanma’. Her ürünün hedef aldığı kitle farklı pazarlama yöntemlerin uygulanmasını zorunlu kıldığından, ilk yapılacak şey, hedef kitlenin belirlenmesi ve uygun konumlanmanın gerçekleştirilmesidir. Konumlanmanın ardından gerçekçi satış ve pazarlama stratejilerinin yürürlüğe konulması gelir.

Neden? Bir Pazarlama yetkilisinin kendisine ilk soracağı soru ‘Neden?’ olmalıdır. ‘Neden?’ tüketiciler bizim malımızı alsınlar? Bu sorunun cevaplandırılması demek, pazarlama sorununun büyük ölçüde çözülmesi anlamına gelir. Bir şirket, tüketicilerin, piyasadaki çok sayıda benzer ürün içerisinden niçin kendisine ait olanı seçmeleri gerektiğini algılayabildiği anda satışları patlar. Çünkü tüketiciler yalnızca ‘farklı’ olan ürünü satın alırlar. Peki o halde ‘farklı’ olmak nedir? Farklılık, piyasada yer alan çok sayıdaki benzer ürün karşısında seçilme kriteri demektir. Bir otobüse bindiğimizde, eğer otobüsün içerisinde oturacak yer sayısı sınırlı ise hiç düşünmeden boş bulunan koltuklardan birine otururuz. İşte bu eski ekonomiyi yani mahalle bakkalındaki ürün tercihimizi simgeler. Seçenek söz konusu değildir. Oysa otobüsün tamamen boş olduğu bir durumda nereye oturacağımız konusunda

34 ETBİR I KIRMIZI

tereddüt ederiz. Seçim yapmak zorlaşır. Çoğunlukla bir yere oturduktan sonra kalkıp yer değiştiririz. İşte bu davranışımız da yeni ekonomiyi sembolize eder. Önümüzde seçim için çok sayıda seçenek vardır ve biz, kendimize özgü bir kriterle bunlardan birisini seçmek zorunluluğunda kalırız. Sonuç olarak seçimimiz sona erdiğinde, beğenimize sunulan ürünleri, belirli bir özelliği nedeni ile satın almışız demektir.

Öncüler ve taklitçiler Hedef kitlesini seçerek kendini iyi konumlandıran şirket çoğunlukla farklılığını yakalamış demektir. Bu farklılık kendisini başarıya götürür. Kısa bir süre sonra açılan satış adetleri ve büyüyen pazar payı nedeniyle başarılı şirketler taklit edilirler. Piyasa ‘taklitçiler’ ile dolup taşar. Ama en iyi durumda bile bir taklitçinin şansı yoktur. Bir şirket, pazardaki ‘öncü’ firmayı son derece başarılı taklit etse bile, tüketici gerçeğini tercih eder. Öncü olmak farklı olmaktır. Örneğin ABD’de fast food pazarına giren ‘Arbys’ başarılı örnekleri oluşturan ‘McDonald’s’ ve ‘Burger King’i taklit etmek yerine, hamburgerin içinde köfte yerine salam ya da jambon gibi incecik dilimlenmiş et (roast beef) kullanarak farklı olmayı tercih etmiş ve kısa sürede en büyükler arasına girmiştir. Bu konuda verilecek örnek sayısı adeta sınırsızdır. Yıllar önce pazara bir yerli ürün

‘Öncülük’ ya da ‘yenilikçilik’ tüm dünyada innovasyon (innovation) olarak adlandırılır. Sektörlerinde ‘innovatif (öncü/yenilikçi) olan şirketler mutlaka pazarlara yenilikler getiren firmalardır. Bu yenilikler, o şirketleri zirveye taşıyan temel nedeni oluşturur. Rakipleri bu başarıyı kendilerine uyarlasalar bile ‘taklitçi’ sıfatını yemekten kurtulamazlar. Gerçek öncü şirketler, liderliklerini, pazara sundukları yenilikler ile yetinmeyerek, sektörlerine ve tüketicilerine sürekli farklılıklar getiren işletmelerdir. Başka bir deyişle ‘innovasyon’ günümüzde başarının tek koşulu olmak üzeredir. İnnovasyon sadece tek bir kelime ile birlikte anılır: ‘Arge’. ‘Araştırma ve geliştirme’nin kısaltılmış hali olan Arge kelimesi, pazarda öncü kalmanın temel ve ‘olmazsa olmaz’ koşuludur. Arge çoğunlukla yanlış anlaşılan bir kavramdır. Çoğunlukla arge denilince akla, sokağa atılan para olarak algılanan büyük harcama kalemleri ve bütçeler ile, laboratuarlar gelir. Oysa arge sadece laboratuarlarda oluşturulmaz. Bir bakkalın vitrinini ya da dükkanını, başka bir semtte gördüğü rakibine benzetmesi de bir tür arge’dir. Ya da bir şirketin ambalajını daha albenili hale getirmesi de bir arge çalışmasıdır. Özetle bir işletmenin ürün ya da hizmetlerinin kalitesini arttıracak herhangi bir yenilik arge olarak nitelendirilebilir. Çoğu zaman arge ve innovasyon birlikte kullanılan kavramlardır. Gerçek anlamda arge’ye önem veren kuruluşlar, genelde sektörlerinde innovatif yani öncü kuruluşlardır.


Örneğin ülkemizin elektronik devi Vestel bu başarısını kesinlikle yoğun arge faaliyetleri ile sağlamıştır. Tüm dünyada %5’lere ulaşan bir Pazar payı yakalamak, ancak dünya çapında innovatif olmakla mümkündür. Vestel Avrupa’da da %10’ların üzerlerine çıkan Pazar payını Manisa, İzmir ve ABD’de kurduğu arge merkezlerine ve araştırma ve geliştirme amacıyla görevlendirdiği yüzlerce mühendise borçludur.

Birim maliyetler: işin püf noktası Arge pahalı bir faaliyettir. Bir ürünün fiyatı, arge giderleri, komponent maliyeti (ürünü oluşturan malzeme fiyatları), genel giderler (işletme giderleri, maaşlar, genel giderler v.s.), reklam harcamaları ve kar’dan oluşur. Buradaki temel konu arge harcamalarıdır. Bu nedenle, bir ürünün fiyatını oluşturan kalemler içerisinde temel unsur olan arge giderlerinin, birim fiyat bazında düşürülebilmesi için, üretim adetlerinin yükseltilmesini zorunludur. Somut bir örnek vermek gerekirse, günümüzde bir savaş uçağı geliştirmek için yapılması zorunlu olan arge harcaması 18-20 milyar ABD dolarına eşittir. Halen ABD Hava Kuvvetleri iki yeni savaş uçağı siparişi vermiştir. Bunlar F-22 ve F-35’tir. Her iki uçak için de yaklaşık aynı miktarlarda arge

harcaması yapılmışken F-22 nin birim fiyatı 180 milyon dolar, F-35’inki ise 30 milyon dolardır. Bu korkunç fiyat farkının temel nedeni birim fiyata düşen arge harcamalarıdır. Çünkü tanesi 180 milyon dolar olan F-22’den 335 adet sipariş verilmişken, birim fiyatı 30 milyon dolar olan F-35’ten şimdiden 3.300 adet uçak için kesin sipariş alınmıştır. Böylece birim adede düşen arge paylarında büyük bir uçurum oluşmuş ve bu da doğrudan fiyatları etkilemiştir. Yukarıdaki örnekten de görülebileceği gibi birim maliyetleri düşürmenin temel yolu, üretim adetlerini arttırmaktır. Hepimizin çok iyi bildiği gibi Avrupa, ABD ya da Japonya’daki sanayi ürünleri ülkemizdekilerden çok daha ucuzdur. Bu otomobil fiyatlarında da, beyaz ve elektronik eşya bedellerinde de somut olarak görülmektedir. Peki, işçilik ücretleri ve maliyetlerin karşılaştırılamayacak kadar yüksek olduğu batı toplumlarında fiyatlar niçin ucuzdur? Sorunun cevabı birim maliyetlerle ilgilidir. Bizim otomobil fabrikalarımız 100.000 adetlik rakamlarda üretim yaparlarken, batılı üreticiler, tesislerinde 4-5 milyon adet otomobil üretmektedirler.

Ya innovasyon ya ölüm Burada bir kısır döngü ile karşılaşılmaktadır. Madem ki arge maliyetleri ciddi anlamda arttıran

bir unsurdur, o halde bu harcama gereksiz değilmidir? Bu sorunun cevabı kısa vadede evettir. Ancak tüketiciler daha ne kadar süre ile eski teknolojinin ürünlerini satın almaya devam edeceklerdir? Rakiplerimiz yeni teknolojileri daha ucuza sundukları zaman, satış faaliyetlerimiz ne kadar süre ile çarkımızı döndürmeye devam edebilecektir? Kısa süre içinde işletmemiz ya kapanmak, ya da yok pahasına satılmak zorunda kalınacaktır. Arge’ye kaynak ayırmamak yalnızca uzatmaları oynamak anlamına gelmektedir. İnnovasyon ve arge sadece ürün kalitesi ve teknolojisiyle ilişkili değildir. Satış öncesi ve sonrası servisler, müşteri bilgilendirme hizmetleri v.s. gibi çok sayıda yenilik ile piyasada öncü rolü üstlenilebilir. Burada önemli olan öncelikle niyet etmek ve yeniliklere başlamaktır. Daha da önemlisi yenilikçi fikirlere direniş göstermemek, uzlaşı ile öncü fikirleri akılcı bir biçimde hayata geçirmeye çalışmak olmalıdır. Bir şirketin faaliyet alanı konusunda getireceği en somut yenilikler, mevcut ürünlerin çok amaçlı hale getirilerek diğer sektör ve iş kollarında kullanılmasının sağlanması, farklı sektörlerdeki firmalar ile iş birlikleri ve konsorsiyumlar kurularak entegre satış politikaları oluşturulması, özel finansman kolaylıkları sağlanarak, tüketici nezdinde talep yaratılmasıdır. Laboratuar ve tasarım boyutlarındaki arge faaliyetleri işin en uç noktasıdır. Bu aşamada bile, işletmenin arge çalışmaları için kendi arge merkezlerini kurması son aşamadır. TUBİTAK’ın desteğiyle bazı üniversitelerimizde açılan ‘Teknoparklar’ (Teknoloji Parkları), KOSGEB tarafından bazı illerdeki organize sanayi bölgelerinde oluşturulan ‘Tekmer’ (Teknoloji Merkezleri)inde her türlü laboratuar ve araştırma desteği ücretsiz veya sembolik bir fiyatlandırma ile şirketlerin kullanımlarına sunulmuştur.

ETBİR I KIRMIZI 35


KIRMIZI ET

Kırmızı et tüketiminin

Sağlık üzerine etkileri Et ve et ürünleri; yüksek biyolojik değere sahip protein, demir, çinko, selenyum, B12 vitamini ve diğer önemli biyoaktif bileşikleri içeren bir gıda olarak beslenmede oldukça önemli bir yere sahiptir. Sağlık ve zihinsel faaliyet ile hayvansal gıda, özellikle kırmızı et tüketimi arasında doğru bir ilişki olduğundan toplumsal diyette et tüketimi arttırılmalıdır.

ÖZET

Arş. Gör. Elif Aykın, Doç. Dr. Mustafa Erbaş Akdeniz Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü

K

ırmızı etin beslenme açısından önemi içerdiği besin maddelerinden ileri gelmektedir. Etin büyük bir kısmı su ve proteinden geri kalan kısmı ise; lipit, mineral, vitamin ve diğer önemli biyoaktif bileşiklerden oluşmaktadır. Yüksek bir biyolojik değere sahip kırmızı etin, yeterli ve dengeli tüketilmesi insan sağlığını olumlu yönde etkilemektedir. Özellikle bebek ve küçük çocukların diyetinde hayvansal proteinlere yeterli düzeyde yer verilmesi, büyüme ve zeka gelişimini olumlu yönde etkilemekte ve çeşitli hastalıkların oluşma riskini azaltmaktadır. 36 ETBİR I KIRMIZI

Yetişkinlerde ise; ette bulunan biyoaktif bileşiklerin hipertansiyon, kardiyovasküler rahatsızlıklar, Alzheimer ve Parkinson gibi sinirsel hastalıklar, felç, demir eksikliği anemisi, bağışıklık sistemi, kas ve kemik zayıflığı ve gebelik sorunları gibi sağlık problemleri üzerine olumlu etkiler gösterdiği bilinmektedir. Ancak, çiğ etin patojen mikroorganizma ve parazit gelişimi için uygun bir ortam olması nedeniyle yüksek sıcaklıkta pişirilmesi ise çeşitli sağlık sorunlarını beraberinde getirmektedir. Bu nedenlerle, bu çalışmada kırmızı et tüketiminin sağlık üzerine olumlu ve olumsuz etkilerinin ortaya konması amaçlanmıştır.


Giriş Et ve et ürünleri; yüksek biyolojik değere sahip protein, demir, çinko, selenyum, B12 vitamini ve diğer önemli biyoaktif bileşikleri içeren bir gıda olarak beslenmede oldukça önemli bir yere sahiptir. Sağlık ve zihinsel faaliyet ile hayvansal gıda, özellikle kırmızı et tüketimi arasında doğru bir ilişki olduğundan toplumsal diyette et tüketimi arttırılmalıdır. Az yağlı kırmızı et, biyolojik değeri yüksek proteinin yanı sıra birçok mikro besin maddesini de içermesi nedeniyle normal düzeyde tüketildiğinde günümüzün önemli sağlık sorunları olan diyetle ilişkili tip 2 diyabet, obezite ve kanser gibi hastalıkların oluşma riskini azaltabilmektedir. Ancak, et tüketimi konusunda bir ikilem de bulunmaktadır. Son yıllarda kırmızı et tüketiminin kardiyovasküler hastalıklara ve kolon kanserine yol açtığı ve bu hastalıkların; et ve et ürünlerinin yağ içeriği, yağ asidi kompozisyonu ve yüksek sıcaklıkta pişirilen etlerde oluşan kanserojen bileşiklerden kaynaklandığına dair bilgiler literatürde yer almıştır. Gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerde kırmızı et tüketiminin azlığına bağlı olarak bazı hastalıklar ortaya çıkar iken gelişmiş ülkelerde ise kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinin tüketiminin fazlalığına bağlı olarak farklı bazı hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Günümüzde gelişmiş ülkelerde görülen hastalıkların %60`ı diyete bağlı kronik hastalıklar olup, bu hastalıklar ölümlerin %70`den fazlasına neden olmaktadır. Bu hastalık ve ölümler “minimum hastalık riski, maksimum iyi hali” amaçlayan optimum beslenme ve yaşam ile önlenebilmektedir. Piliç, hindi, kaz, ördek ve bıldırcın gibi kanatlı hayvan etleri, kasaplık hayvan etleri ile karşılaştırıldığında hem daha yüksek oranda protein içermeleri hem de daha ince lifli olmaları sebebiyle daha kolay sindirilmektedir. Beyaz etin diğer etlere göre ucuz

olması, onun her kesimden insanın diyetinde bulunmasına imkan sağlamaktadır. Ancak, beslenmede kaynak yakınlığının önemi gereği kırmızı etin biyolojik değeri kanatlı etlerinden daha yüksektir. Kolay ulaşılabilir ve ucuz bir kırmızı et kaynağı olan domuz eti ve ürünleri ise birçok ülkede gıda üretiminde kullanılmaktadır. Kırmızı et tüketiminin sağlık üzerine olumlu ve olumsuz etkilerini ortaya koymak amacıyla bu derlemede; dünyada ve Türkiye`de kırmızı et kaynakları ve tüketimi, kırmızı et tüketiminin bedensel ve zihinsel sağlık üzerine etkileri ve çiğ et tüketiminin riskleri vurgulanmıştır.

Dünyada ve Türkiye`de Kırmızı Et Kaynakları ve Tüketimi Dünya Gıda ve Tarım Teşkilatı (Food and Agricultural Organization, FAO) verilerine göre; 2011 yılında dünyada kırmızı et kaynağı olarak 293 milyon sığır, 485 milyon koyun, 411 milyon keçi, 24 milyon manda ve 1.4 milyar adet domuz kesilmiş olup üretilen toplam kırmızı etin %58`i domuz, %33`ü sığır, %5`i

koyun, %3`ü keçi ve %1’i ise diğer kaynaklardan karşılanmıştır. Dünyada 2011 yılında kişi başı kırmızı et tüketimi ise yaklaşık 28 kg/yıl olarak belirlenmiştir (8). Türkiye`de ise 2011 yılında kırmızı et kaynağı olarak 15.8 milyon koyun, 2.7 milyon keçi ve 2.6 milyon adet sığır kesilmiş olup üretilen toplam kırmızı etin %68`i sığır, %27`si koyun, %4`ü keçi ve %1’i ise diğer kaynaklardan karşılanmıştır. Türkiye`de 2011 yılında kişi başı kırmızı et tüketimi ise yaklaşık 13 kg/yıl olarak belirlenmiştir. Gelişmiş batı ülkelerindeki yaklaşık 75 kg/yıl kadar olan kırmızı et tüketimi dikkate alındığında, Türkiye’deki kırmızı et tüketim miktarının düşük olmasının; kişi başı gelir düşüklüğü, kısıtlı hayvan varlığı ve yüksek yem maliyetleri nedenleriyle et fiyatlarının yüksek olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Türkiye’nin Batı Akdeniz Bölgesinde yapılan bir çalışmada eğitim ve hane halkı gelir düzeyi yükseldikçe sığır eti tüketim miktarının arttığı, tavuk eti tüketim miktarının ise azaldığı tespit edilmiştir.

ETBİR I KIRMIZI 37


KIRMIZI ET Az yağlı kırmızı et, biyolojik değeri yüksek proteinin yanı sıra birçok mikro besin maddesini de içermesi nedeniyle normal düzeyde tüketildiğinde günümüzün önemli sağlık sorunları olan diyetle ilişkili tip 2 diyabet, obezite ve kanser gibi hastalıkların oluşma riskini azaltabilmektedir. Kırmızı Et Tüketiminin Bedensel ve Zihinsel Sağlık Üzerine Etkileri Hayvandan elde edilen karkas eti miktarı hayvan canlı ağırlığının 1/3`ü, sakatat miktarı ise 1/6`sı kadardır. Et major bileşenler olarak yaklaşık %75 su ve %16-22 proteinden ve minör bileşenler olarak ise; yağ, mineral ve vitamin gibi besin maddelerinden oluşmaktadır. Kastaki toplam proteinin %50-55`i myofibriller, %30-34`ü sarkoplazmik ve %10-15`i bağ doku proteininden oluşmaktadır. Kasın kasılmasından sorumlu olan myofibriller proteinler; fibril, düzenleyici ve iskelet proteinleri olmak üzere 3`e ayrılmaktadır. Myosin ve aktin proteinleri fibriller yapıyı oluşturmaktadır. Başlıca düzenleyici proteinler ise; tropomyosintroponin kompleksi, α ve β-aktinin, M-protein ve C-protein’den oluşmaktadır. Suda çözünebilen sarkoplazmik proteinler; enzimler ve kas renginden sorumlu myoglobindir. Bağ doku proteinleri ise kollagen, retikulin ve elastindir. Amino asit adı verilen biyomoleküllerden oluşan proteinler; tahrip olan hücrelerin yenilenmesi ve hücre çoğalmasında kullanılmaktadır. Proteinleri oluşturan amino asitlerin bir kısmı vücut tarafından sentezlenemediğinden

38 ETBİR I KIRMIZI

veya diğer amino asitlerden dönüştürülemediğinden dışarıdan alınması gerekmektedir. Dışarıdan alınması gereken bu amino asitlere esansiyel (elzem, ekzojen) amino asitler adı verilmektedir. Esansiyel amino asitler genellikle iyi kalitede protein kaynağı olarak bilinen hayvansal gıdalardan karşılanabilmektedir. Sağlıklı yetişkin bireylerde günlük protein ihtiyacı 1kg vücut ağırlığı başına 1g olarak kabul edilmekle birlikte belli riskler de göz önünde bulundurarak 1.2g olarak önerilmektedir. Temel protein kaynağı olarak %20 kadar protein içeren sığır ve kuzu etleri zengin esansiyel amino asit içerdikleri nedeniyle yüksek oranda vücut proteinlerine dönüşebilmektedir. Özellikle çocuklarda hayvansal proteinler yeterli düzeyde alınmadığı zaman protein sentezi yavaşladığı için büyüme ve zeka gelişimi olumsuz etkilenmektedir. Çocuklarda 2 yaşından önce ortaya çıkan ve geri döndürülemeyen bir sağlık sorunu olan kısa boyluluğunun nedeni uzun süre yetersiz beslenme ve sıklıkla görülen enfeksiyonlardır. Bebek ve küçük çocukların diyetinde etin bulunması kısa boylu kalma riskini azaltmaktadır. 2008 yılında yapılan bir nüfus araştırmasında Türkiye`deki 5 yaş altı çocukların boy ortalamalarının düşük olduğu

belirlenmiştir. Yapılan başka bir çalışmada ise; Kongo, Zambiya, Pakistan ve Guatemala’da yaşayan 12-24 aylık çocukların kırmızı et tüketiminin artırılmasıyla kısa boylu kalma oranlarının %36 azaldığı belirlenmiştir. Et ve et ürünlerinin protein hidrolizatlarından izole edilen biyoaktif peptidler, anjiotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörü özelliğine sahip olmaları nedeniyle kan basıncını düşürerek hipertansiyon hastalığını önleyebildiği belirlenmiştir. Ayrıca, et ve et ürünlerinde bulunan taurin, kreatin, L-karnitin, koenzim Q10, karnosin, anserin ve glutation gibi biyoaktif bileşiklerin; Alzheimer, Parkinson, bağışıklık sistemi zayıflığı ve kas-kemik rahatsızlıkları gibi hastalıklar üzerine olumlu etkiler gösterdiği belirlenmiştir. Kasaplık hayvanın çok genç ya da yaşlı olmasına kıyasla olgun yaşlarda olması, etin daha besleyici bir içeriğe sahip olmasını sağlamaktadır. Ayrıca, hayvanın bakımı ve beslenmesi de etin besin değerini etkilemektedir. Kasaplık hayvan refahına önem vermek, hayvan haklarına saygının yanı sıra etin besin içeriğinin iyileştirilmesi bakımından da önemlidir. Et içerisindeki yağın mozaik görünümünde olması beslenme bakımından önemli olup bu durumdaki etin yağ içeriği %4-8


kadar olmaktadır. Etin yağ asidi kompozisyonuna tür, cinsiyet, yaş ve çevre koşulları etkili olmaktadır. Örneğin doymamış yağ asitlerinin doymuş yağ asitlerine oranı hayvan yaşlandıkça düşmektedir. Ayrıca, açık alanlarda beslenen hayvanların kaslarında %2-3 kadar yağ ve %30 kadar çoklu doymamış yağ asidi (PUFA) bulunurken çiftliklerde beslenen hayvanlarda %5 kadar yağ ve yalnızca %8 PUFA bulunmaktadır. Yeşil otla beslenen hayvanların etinde; α-linolenik asit (ALA, C18:3), eikosapentaenoik asit (EPA, C20:5), dokosapentaenoik asit (DPA, C22:5) ve dokosaheksaenoik asit (DHA, C22:6) başta olmak üzere omega-3 (ω-3) yağ asitleri yüksek miktarda bulunmaktadır. Yetişkin insanlarda diyetle alınan omega-3 yağ asiti miktarının yüksek olması ve buna bağlı olarak diyetteki omega-6 yağ asiti

oranının (ω-6/ω-3) da düşük olması nedenleriyle kardiyovasküler hastalık riski azaltılabilmektedir. Kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde önerilen ALA miktarı kadınlar için 1.1 g/ gün ve erkekler için 1.6 g/gün iken toplam EPA ve DHA miktarı 450 mg/gün`dür. Konjuge linoleik asit (KLA, C18:2), geviş getiren hayvanların etinde ve sütünde bulunan oktadekadienoik asitin pozisyonel ve geometrik izomerlerinden oluşan bir yağ asidi grubunun genel adıdır. KLA, cis-9 trans-11 ve trans-10 cis12 izomerleri dahil, bilinen 28 farklı izomeriyle önemli bir antikanserojen madde olarak tanımlanmıştır. Bu izomerlerden kırmızı ette de yaygın olarak bulunmakta olan cis-9 trans-11 izomerinin (rumenik asit), kalp-damar hastalıklarının oluşma riskini azaltıcı etkiye sahip olduğu belirlenmiştir. KLA yağ

Özellikle çocuklarda hayvansal proteinler yeterli düzeyde alınmadığı zaman protein sentezi yavaşladığı için büyüme ve zeka gelişimi olumsuz etkilenmektedir. Çocuklarda 2 yaşından önce ortaya çıkan ve geri döndürülemeyen bir sağlık sorunu olan kısa boyluluğunun nedeni uzun süre yetersiz beslenme ve sıklıkla görülen enfeksiyonlardır. Bebek ve küçük çocukların diyetinde etin bulunması kısa boylu kalma riskini azaltmaktadır.

asidi grubunun, sağlık üzerine etkilerinin incelendiği hayvan ve insan çalışmalarında bu yağ asidi grubunun; antikanserojenik, antidiyabetik, antiinflamasyon, bağışıklık fonksiyonunu düzenleme ve kalp-damar hastalıklarından koruma özellikleri tespit edilmiştir. Çeşitli faktörlere bağlı olarak sığır ve kuzu eti yağlarında sırasıyla 1.210 mg/g ve 4.3-19.0 mg/g aralığında tespit edilen KLA, hayvanlarda linoleik asitin biyohidrojenasyonu ve/veya vaksenik asite (C18:1, trans 11) bir çift bağ daha ilave yollarıyla sentezlenebilmektedir. Etin vitamin içeriği, A vitamini hariç hayvanın beslenmesinden bağımsızdır. Kırmızı et B12 (siyanokobalamin) vitaminince zengin olduğundan diyette yeterince yer alması oldukça önemlidir. B12 vitaminince yetersiz beslenme; sinir sistemi, gastrointestinal sistem ve genel enerji düzeyi üzerine olumsuz etki göstermektedir. Folik asit, B12 ve B6 vitaminlerince eksik beslenme, kardiyovasküler hastalıklar ve felç riskini artıran homosistein amino asitinin kanda yükselmesine neden olmaktadır. Diyette günlük 100g kırmızı et tüketimi günlük B12 vitamini ihtiyacının %65 kadarını karşıladığı tespit edilmiştir. Kırmızı eti düzenli olarak tüketenlerde B12 vitamini yetersizliğinin görülme olasılığının düştüğü belirlenmiştir. Bir çalışmada 6-14 yaş arası Kenyalı okul çocuklarının hayvansal protein takviyesi ile B12 vitamini alımları araştırılmıştır. Diyetleri 85g sığır etiyle desteklenmiş olan çocuklarda 2 yılın sonunda plazma B12 düzeylerinde önemli bir gelişme tespit edilmiş ve bu çocuklardaki B12 vitamini yetersizliğinin %29`dan %4.5`e düştüğü belirlenmiştir. Etteki demirin sindirim sisteminde emilim oranı %25-30 iken bu oran bitkisel gıdalarda çok daha düşüktür. Hayvansal kaynaklarda bulunan hem demir, bitkisel kaynaklarda bulunan ve hem yapıda olmayan demire göre bağırsak epitel hücrelerinden vücut sıvılarına geçiş olarak tanımlanan

ETBİR I KIRMIZI 39


KIRMIZI ET

biyoyararlılık yönüyle daha üstündür. Kırmızı et, biyoyararlılığı yüksek hem yapıdaki demirce zengin olduğundan beslenmede demir için en iyi kaynak olarak bildirilmektedir. Ayrıca kırmızı et, demir biyoyararlılığı yönüyle tavuk ve balık etlerinden de üstündür. Genellikle çocuk ve annelerde tespit edilen ve dünya nüfusunun oldukça önemli bir bölümünü etkileyen demir eksikliği anemisi diyetteki kırmızı et kaynaklı demirin emilimini artıran veya azaltan

40 ETBİR I KIRMIZI

diğer diyet bileşenleri tarafından da etkilenmektedir. Kırmızı etteki demirin biyoyararlılığı; askorbik asit, A vitamini ve β-karoten gibi bileşiklerden olumlu bir şekilde etkilenmektedir. Özellikle etin sindirimi sırasında ortaya çıkan biyoaktif peptitlerin içerdiği sistein grubunun demirle interaksiyonu sayesinde kırmızı etteki demirin biyoyararlılığı artmaktadır. Et ürünlerine eklenen nitrat ve nitrit gibi katkı maddeleri, ete uygulanan aşırı pişirme işlemleri,

süt proteinleri ve bazı fenolik bileşikler ise kırmızı etteki demirin biyoyararlılığını azaltmaktadır. İnsan vücut metabolizmasında oldukça fazla sayıda enzimin de kofaktörü olan çinko, sığır ve koyun etlerinin 100 gramında sırasıyla 4.1 ve 3.3 mg olarak tespit edilmiştir. Çinko eksikliği, gebelikte sorunlara ve düşüğe neden olabilmektedir. Bir çalışmada, Etiyopya’daki hamile kadınlarda tespit edilen %53 oranındaki çinko eksikliği, hayvansal kaynaklı diyetin yetersiz olması ile ilişkilendirilmiştir. Dengeli ve yeterli düzeyde kırmızı et tüketimi sağlık üzerine olumlu etkiler gösterirken, bazı çalışmalarda kırmızı etin kardiyovasküler hastalıklar ve kolon kanseri riskini arttırdığı ifade edilmektedir. Etin pişirilme yöntemi, tüketim miktarı ve ette bulunan yağ asitlerinin kompozisyonu hastalıkların oluşmasında etkili olmaktadır. Kırmızı etin hastalıklara neden olan etkisini azaltmak için diyet değişimi ve etin işlenme ve katkılanma şekillerinin değiştirilmesi üzerinde durulmaktadır. Et üretim prosesi ve depolama sırasında meydana


gelen yağ oksidasyonu gıda hijyenine daha çok dikkat ederek etin anaerobik paketlenmesi ile engellenebilmektedir. Ayrıca; α-tokoferol gibi antioksidant katkı maddelerinin kullanımı ile de kür edilmiş et ürünlerinin hastalık oluşturma riski azaltılabilmektedir.

Çiğ Et Tüketimi ve Riskleri

SONUÇ

Et ve et ürünlerinde görülen başlıca gıda güvenliği sorunlarının %90 kadarı kesim sonrası işlemlerden ve %10 kadarı ise hayvan kaynaklı hastalıklardan (zoonoz) kaynaklanmaktadır. Sağlıklı bir hayvanın kasları kesimden önce steril kabul edilmekle birlikte; kesim, parçalama ve ürüne işleme aşamalarında kontaminasyonlar olabilmektedir. Et ve et ürünlerinin yetersiz pişirilmesinden kaynaklanan riskler, gıda güvenliğini tehlikeye sokmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2003 yılında yaptığı bir araştırmada; gıda zehirlenmesi nedeniyle hastaneye başvuran 8947 kişiden 91’inin bakteri kaynaklı gıda zehirlenmelerinden öldüğü ve geri kalan hastaların ise taburcu olduğu tespit edilmiştir. Gıda kaynaklı patojenler arasında yer alan Escherichia coli O157:H7, Listeria monocytogenes, Salmonella spp., Campylobacter

jejuni, Arcobacter spp., Enterococci ve Mycobacterium avium subsp. paratuberculosis ve tenyalar (Taenia saginata vd.) insanlara çiğ veya az pişirilmiş et ürünleri ile bulaşabilmektedir (29, 30, 31). Enterohemorajik E. coli O157:H7 ve psikrofilik L. monocytogenes yaygın olarak taze ve donmuş ette gelişebilmektedir. Fekal kontaminasyonun bir göstergesi olması nedeniyle, Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği`ne göre; çiğ kırmızı et ve hazırlanmış kırmızı et karışımlarının 25 gramında Escherichia coli O157:H7 ve Salmonella spp. patojenlerinin bulunmaması gerekmektedir. Çiğ veya az pişmiş et tüketiminin önemli risklerinden toksoplazmoz enfeksiyonu ise, Toxoplasma gondii doku kistinin bulaşması ile ortaya çıkmaktadır. Deli dana hastalığı (BSE), verem (tüberkülozis), meme iltabı (mastitis), şarbon (antraks), brusellozis ve kuş gribi (avian influenza) diğer önemli hayvan kaynaklı hastalıklar olup, bu hastalıkların insan sağlığı üzerine risk oluşturma ihtimali hayvan refahı ve hijyen kurallarına uyulduğu takdirde oldukça azalmaktadır. Özellikle kaçakçılık ve kontrolsüz hayvan hareketinin önlenmesi hayvansal kaynaklı hastalıklarla mücadelede önemli bir yöntemdir.

Et ve ürünlerinde tüketiciye bulaşan patojen mikroorganizma ve parazitlerin en önemli kaynakları; çiğ et kullanılarak hazırlanan çiğ köfte, düşük hijyen ve sanitasyon şartlarında hazırlanan taze et ve sucuk ve pastıma gibi et ürünleridir. Özellikle Clostridium cinsi bakterilerin sucuk ve pastırma üretiminde gelişmelerini önlemek için antimikrobiyal özellikteki nitrit ve nitrat kullanılmaktadır. Ancak, bu bileşiklerin sekonder aminlerle reaksiyona girmesi sonucunda kanserojen nitrozaminler oluşmaktadır. Nitrit gibi antimikrobiyel bileşiklerin dışında et ve et ürünlerinin güvenliği, bakterilerin ürettiği nisin, pediocin AcH ve enterocin A ve B gibi bakteriyosin adı verilen doğal antimikrobiyel bileşiklerle de sağlanabilmektedir. Protein yapıdaki bakteriyosinler etin yüzeyinde bulunan L. monocytogenes ve diğer Gram prozitif patojen bakterilerin stoplazmik zarına bağlanarak hücre içerisine girmekte ve hücre bileşenlerinin dışarı sızmasıyla hücre ölümünü meydana getirmektedir. Özellikle et ve et ürünlerinde kullanılmasına izin verilen nisin, asidik koşullarda yüksek sıcaklıkta birçok mikroorganizma üzerinde etkili olmaktadır.

Kırmızı et, çok aşırı tüketildiğinde bazı sağlık sorunlarına neden olabilmekle birlikte; protein, demir, çinko, B12 ve konjuge linoleik asit içeriği bakımından oldukça yararlı bir kaynak olması nedenleriyle sağlıklı ve kaliteli bir hayat için düzenli ve yeterli miktarda tüketilmesi oldukça önemli olan bir gıda maddesidir. Et ve et ürünlerinde görülen kalite sorunları ve bu ürünlerin tüketimiyle bulaşabilen hayvansal kaynaklı hastalıklar, et ve et ürünleri standartlarının geliştirilmesi gerekliliğini de ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, et maliyet ve satış fiyatlarının düşmesi sağlayacak tedbirler alarak ve hijyenik üretim, doğal gıda katkı maddelerinin kullanımı ve yeni üretim yöntemlerinin geliştirilmesi ile et ve et ürünlerinin kalitesinin iyileştirilerek toplumun daha fazla et tüketmesi sağlanmalıdır. ETBİR I KIRMIZI 41


GIDA GÜVENLİĞİ

AB akıllı ambalajla

Taze gıdada israfı azaltmayı hedefliyor Avrupa Birliği, “Akıllı, Sürdürülebilir ve Etkin Ambalajlama Projesi” (ISA-Pack) ile gıda ürünlerinin raf ömrünü artırarak, gıda israfını azaltmayı planlıyor.

B

eş Avrupa ülkesinden üniversiteler, araştırma kuruluşları ve şirketleri bir araya getiren endüstri odaklı proje, gıda ürünlerinin raf ömrünü uzatmak üzere akıllı teknolojilerle sürdürülebilir ambalaj malzemelerinin geliştirilmesini hedefliyor. Avrupa Birliği ülkelerinde her yıl 90 milyon ton gıda ürünü çöpe atılıyor. Birliğin 3.9 milyon Avroluk bir bütçeyle desteklediği ISA-Pack Projesi, bu israfı %75 oranında azaltmayı amaçlıyor. Birliğin 7. Çerçeve Programı kapsamında desteklenen ISA-Pack girişimi için bir araya gelen proje ortakları, gıda ürünlerinin raf ömrünü en az

42 ETBİR I KIRMIZI

%50 artırma hedefiyle, ‘doymamış polihidroksibütirat (PHB) kopolimer’ malzeme geliştirmek üzere çalışmaları sürdürüyor. İngiliz, Alman, İspanyol, Belçika ve Polonyalı kurum, kuruluş ve şirketlerin akademik ve endüstriyel katkılarıyla devam eden ve 2014 yılı sonuna doğru tamamlanması planlanan projenin temel hedefleri arasında şunlar bulunuyor: Yüksek performanslı gaz bariyer ve streç film paketleme uygulamalarına uygun, gelişmiş özelliklere sahip, sürdürülebilir hammaddelerden türetilmiş kopolimer malzemeler geliştirmek, gıda ürünlerinin raf ömrünü uzatmak, kalitesini ve güvenilirliğini

artırmak, gıdanın lipid oksidasyon (tazelik) durumunu ve (bakteri üremesini takip amaçlı) sıcaklık ve zaman göstergelerini ambalaj malzemesi üzerine doğrudan aktaracak olan güvenilir, doğru ve ayarlanabilir nitelikte bir akıllı gösterge sisteminin geliştirilmesi. Böylelikle ürün kalitesinin, güvenilirliğinin ve raf ömrünün güvence altına alınması…

Biyoplastik ayrıcalığı Projede katılımcılarından İngiliz Malzeme Teknolojisi Araştırma Enstitüsü (MaTRI) yöneticisi Marie Cook, malzeme olarak polihidroksibütiratın (PHB) seçilme nedenini, “Özellikleri, hedef


malzemeyle ilgili beklentilerin çoğunu karşılıyor. Çünkü bu malzeme, tamamen sürdürülebilir hammaddenin - buna gıda atıkları da dahil - bakteriyal fermantasyonuyla elde ediliyor. Sentetik veya biyolojik tekniklerle kolayca modifiye edilebiliyor, doğada kolaylıkla çözünebiliyor. PHB ayrıca, endüstriyel ambalaj üretim tekniklerine uygun termal ve mekanik özelliklere de sahip” diye açıklıyor. ISA-Pack proje ortaklarının geliştirmeye çalıştığı biyoplastikler, bakteriler veya bitkiler tarafından üretilen ya da sentezlenen kimyasal bileşikler. Proje katılımcılarından, ambalaj dizayn ve üretimi alanında etkinlik gösteren İngiliz BIOPACHE’nin İdari Direktörü John Bright, anılan malzemenin petrolden türetilen geleneksel plastiğin aksine yenilenebilir kaynaklardan elde

edildiğine ve toprakta kolaylıkla parçalanabilirliğine vurgu yaparak, “Sürdürülebilir doğal maddelerle beslenen mikroplardan elde edilecek malzemeyle, yüksek koruyucu performansa sahip streç film ambalaj sistemleri geliştirme çabasındayız” diyor. Biyoplastikler, taze gıda ürünlerinde israfı azaltma, kaliteyi geliştirme ve raf ömrünü uzatma çabasındaki Avrupa’nın, sürdürülebilir paketleme ve ambalajlama çözümleri arayışında en önemli bileşenlerden biri olmaya aday. ISA-Pack Projesi de bu noktada önemli bir işlev üstlenmiş oluyor. Proje ile (iki farklı gıda grubunun ihtiyacını karşılamak üzere) iki farklı biyopolimer malzeme geliştirilmesi hedefleniyor: 1- Streç (gergin) sargı filmler: Süpermarketlerdeki (et çeşitleri, kümes hayvanları eti, balık, meyve,

sebze, peynir, şarküteri ve soğuk meze vb.) geniş gıda ürünü yelpazesinin paketlenmesinde kullanılan geleneksel PVC streç filmlerin yerine yeni geliştirilecek ISA-Pack PHB kopolimer streç filmler. 2- Gaz bariyer tabaka ve filmleri: Bu, taze ve pişirilmiş gıda ürünlerinde raf ömrünü uzatmayı olanaklı kılan (vakumlu ambalaj gibi) modifiye edilmiş ortam paketlemesi (MAP) uygulamalarına uygun bir teknik olarak kabul ediliyor. Proje kapsamında geliştirilecek olan ISAPack PHB kopolimer MAP ambalaj malzemeleri, geleneksel modifiye ortam paketlemesinin kullanıldığı gıda ürünlerinin büyük bölümünde kullanılabilecek. Projenin hedeflerinden biri olan ambalaj malzemesi üzerine doğrudan baskı (print) yapabilecek nitelikte ‘akıllı’ gösterge sistemlerinin geliştirilmesi konusunda ise, proje ortaklarından İspanyol Paketleme Teknolojileri Enstitüsü’nün Akıllı Sistemler Araştırma Birimi Yöneticisi Nuria Herranz şöyle konuşuyor: “ISA-Pack Projesi, birbirine paralel olarak hayata geçirilecek çeşitli evrelerden (iş programlarından) oluşuyor. Etkin ve gelişmiş engelleyici özellikleriyle gıda ürününün duyusal özelliklerini koruyup, kullanım ömrünü artıracak biyopolimer malzeme üretme amacı dışında, bizim de özellikle odaklandığımız bir diğer çalışma alanı da akıllı gösterge sistemi. Bir dedektör ve gösterge sistemini de içerecek olan akıllı ambalaj, içeriğindeki gıda herhangi bir şekilde bozunmaya uğradığında bunu algılayabilecek ve ürünün tazelik derecesi hakkında tüketiciyi bilgilendirecek.” “Biyoplastikler, taze gıda ürünlerinde israfı azaltma, kaliteyi geliştirme ve raf ömrünü uzatma çabasındaki Avrupa’nın, sürdürülebilir paketleme ve ambalajlama çözümleri arayışında en önemli bileşenlerden biri olmaya aday. ISA-Pack Projesi de bu noktada önemli bir işlev üstlenmiş oluyor.”

ETBİR I KIRMIZI 43


TEKNO HABER

Ambalaj sektörü Gıda güvenliği için toplandı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca düzenlenen Uluslararası İstanbul Hazır Ambalajlı Mamul Kongre Ve Sergisi 5 – 6 Aralık 2013 tarihlerinde İstanbul’da Bakan Nihat Ergün’ün katılımıyla gerçekleştirildi.

B

ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca 5 – 6 Aralık 2013 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen “Uluslararası İstanbul Hazır Ambalajlı Mamul Kongre ve Sergisi (ICPP 2013)”ne yerli ve yabancı 500’ün üzerinde katılım sağlandı. İki gün süren kongrede birbirinden önemli oturumlar yapıldı. Büyük ilgi gören kongreye; kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, Avrupa Birliği Yöneticileri, Uluslararası Metroloji ve Standardizasyon kuruluş temsilcileri, Hazır Ambalajlı Mamul Dernekleri, Hazır Ambalajlı Mamul İmalatçıları ve Perakendeciler, Ambalaj İmalatçıları ve ithalatçıları, Hazır Ambalajlı Mamul Makine Tedarikçileri ile üniversite temsilcileri katıldı. Bakan Ergün, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından düzenlenen Uluslararası Hazır Ambalajlı Mamul Kongre ve Sergisi’nin (ICPP) açılışında yaptığı konuşmada, bu etkinlikte mevzuattan pazarlama yönetimlerine, çevreye etkilerinden geri dönüşüme kadar hazır ambalajlarla ilgili her hususun tartışılacağını söyledi. Bakan Ergün konuşmasında; “Türkiye Gıda

44 ETBİR I KIRMIZI

Sanayi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nın hazırlık çalışmalarına başladık. Bu strateji belgesindeki önemli başlıklardan biri de hazır ambalaj konusu olacaktır. Hazır ambalajlanmış gıda ve gıda dışı ürünlere yönelik bu yıl 2.763 ürünü denetledik ve aykırı bulduğumuz 379 ürün hakkında gerekli yasal işlem yaptık” dedi. Hem ihracat hem de iç pazar açısından Türkiye’nin önemli bir potansiyel taşıdığına işaret eden Ergün, “Türkiye’de 2002 yılında hane halkının gerçekleştirdiği harcamalar toplamda 259 milyar liraya tekabül ediyordu. 2012 yılında ise hane halkı harcamaları 1 trilyon lirayı geçti. Bugün hangi göstergeye bakarsak bakalım Türkiye’de ekonomik faaliyetlerin ne kadar yoğunlaştığını, nitelik ve nicelik noktasında çok daha kompleks bir yapıya ulaştığını görüyoruz” diye konuştu.

Ambalaj sektörü kendini gözden geçirmeli Ambalaj sektörünün de bu açıdan kendini gözden geçirmesi gerektiğini vurgulayan Ergün, “İç pazarda dolaşan, tüketicilerimize

ulaşan ve ihraç ettiğimiz her çeşit üründe standartlar oluşturmak ve bunları yakından takip etmemiz gerekiyor. Çok değerli ürünleriniz olabilir ama bu ürünleri nasıl takdim ettiğiniz de önemli. Çok değersiz bir ürünü çok iyi bir ambalajın içine koyarsanız insanları bir kere kandırabilirsiniz. Ben ambalaj üreticisi olsam birisinin kötü mamulünü benim ambalajımla kaplamasını istemem. Çok iyi bir üretici olsam en iyi ambalaj üreticisini seçerim. Ambalaj üreticileri ile ambalajlanacak ürün üreticilerinin bu yaklaşım içinde hareket ederek birbirlerini motive etmeleri lazım” diye konuştu. Nihat Ergün, bilim ve teknolojide yaşanan gelişmeler ve kentleşme sürecinin etkisiyle yaşam tarzlarının, tüketim ve beslenme alışkanlıklarının değiştiğini ve hazır ambalajlı ürünlerin hayata çok daha hızlı bir şekilde girdiğini, bugün köylerde bile paket sütlerin, konserve salçaların ve hazır çorbaların kullanıldığını dile getirdi. Kongre; İKMİB, Üçge, Eti, Marmarabirlik, İTO, Uludağ İçecek, BOSAD, Coca Cola, Dimes, Nestle, Pepsıco, Şölen, Sultan Et, Sütaş ve Ülker desteğiyle gerçekleştirildi.


Üçge Grubu, ICPP Kongre ve Sergisi’ne renk kattı Üçge Grubu’nun sponsorları arasında yer aldığı Uluslararası Hazır Ambalajlı Mamul Kongre ve Sergisi (ICPP) 5-6 Aralık’ta, Pendik The Green Park Otel’de gerçekleşti. Üçge Grup, Kongre ve Sergi’de Üçge DRS, Üçge Elektronik ve Pebev stantlarıyla yer aldı.

Ü

çge Grubu’nun sponsorları arasında yer aldığı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından düzenlenen Uluslararası Hazır Ambalajlı Mamul Kongre ve Sergisi (ICPP) 5-6 Aralık’ta, Pendik The Green Park Otel’de gerçekleşti. Üçge Grup’un, Üçge DRS, Üçge Elektronik ve Pebev stantlarıyla yer aldığı Kongre ve Sergi’nin açılışı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün tarafından yapıldı. Açılış konuşmasında, Türkiye ekonomisinin son yıllarda önemli ilerlemeler kaydettiğini vurgulayan

Ergün, “Ürünle ilgili bilgilerin ve içeriğin paylaşıldığı hazır ambalajlar günümüzde pazarlamanın da önemli unsurları haline gelmiştir. Hazır ambalajların piyasa denetimi ve gözetimi açısından da önemli bir rolü var. Hazır ambalaj, kalite konusunda güven unsuru haline gelmeli. Ambalaj sektörü bu konuda titiz davranmalı. Biz bakanlık olarak bu konuları yakından takip ediyoruz. Avrupa Birliği (AB) mevzuatıyla bu konuları uyumlu hale getirdik. AB süreciyle uyumlu hale getirdik. Piyasada dolaşan ürünlerin eksik

ölçümüne asla müsaade edemeyiz. Piyasaya güven duyulmasına zarar verecek unsurlara müsaade edemeyiz” dedi. Kongreye destek veren firmalara plaket veren Bakan Ergün’den, Üçge grup adına plaketi, Üçge Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hayri Tuncer aldı. Kongre kapsamında sunum yapan Bizerba Global Endüstriyel Direktörü Dieter Conzelmann, dünyadaki ambalaj ve etiket uygulamalarıyla ilgili olarak son teknolojik gelişmelerle ilgili bilgileri kongre katılımcılarıyla paylaştı.

ETBİR I KIRMIZI 45


Advertorial

TEKNO HABER

HOFBRÄUHAUS MÜNCHEN:

Üretimden POS cihazına kadar entegre Hofbräuhaus tüm tesislerindeki üretim ve gastronomi proseslerini en uygun şekilde yönetebilmek için CSB-System’i kullanıyor. Sistemde kalite yönetimi, izlenebilirlik, besin değeri yönetimi, bakım/onarım, personel yönetimi ve istihdam planlaması prosesleri birleştirilmiş durumda.

M

ünih’te bulunan Hofbräuhaus alışveriş merkezi tüm dünyadan gelen turistlerin çekim noktası konumunda. Kaliteye olan talep çok yüksek olduğundan dolayı, işletme müşterilerine sunduğu tüm ürünlerin üretimini kendisi yapıyor. İşletmenin üretim tesislerinde bir kasap, fırın ve pastane bulunuyor. Hofbräuhaus tüm tesislerindeki üretim ve gastronomi proseslerini en uygun şekilde yönetebilmek için CSB-System’i kullanıyor. Firmada, tedarikten et ve unlu mamullerin üretime, yüksek raf deposunun yönetiminden sevkiyata hazırlamaya ve nakliyedeki araçların yönetimine kadar tüm işletme süreçleri birbirine entegre durumda. Kurulan sistemle kalite yönetimi, izlenebilirlik, besin değeri yönetimi, bakım/onarım yönetimi, personel yönetimi, personel istihdam planlaması ve ayrıca CRM ve iş zekâsı gibi diğer prosesler de tek bir sistemde birleştirildi. Bu tam çözüm sayesinde 2012 yılında, çeşitli adacık çözümleri de ortadan kaldırılarak daha fazla şeffaflığa ve verimliliğe erişildi.

Çok fonksiyonlu gastronomi yazarkasası Hofbräuhaus ve diğer iki gastronomi işletmesinde kullanılan entegre gastronomi yazarkasa altı çizilmeye değer ürünler. Bu yazarkasa birçok fonksiyonla bağlantılı olarak CSB-System’in malzeme yönetimine tam entegre olarak çalışıyor. Bu fonksiyonlar; • Garson kaleminden oturum açma • Kayıt/iptal/düzeltme/bölme/kayıt değişiklikleri • Bar ekipmanları ve kahve makinesi ile doğrudan iletişim • Fatura yazdırma • Garson hesabı • Vardiya planı, zaman yönetimi, maaş ve mali muhasebe ile doğrudan bağlantılı zaman kaydı • Değerlendirmeler • Kayıt raporu • Aksiyon planlaması ile toplu ve münferit oda veya masa rezervasyonu Yüksek randımanlı bu yazarkasa restoranın en uygun şekilde yönetimini ve ayrıca üretim ve depolardaki süreçlerin de daha iyileşmesini sağlıyor. Bu şekilde aşçı da kendi ekranında hazırlaması gereken yemeklerin görsel listesini görüntülerken, siparişler için “hazır” bildiriminde veya yemek masaya gönderildiğinde yemekler “bileşenlerine ayrılıyor” ve kayıttan düşüyor. Bu sayede yedek malzeme deposunun eksikliklerinin giderilmesi otomatik olarak sağlanıyor. Üretim yönetimi ve besleme için depo mevcutlarının giriş/çıkış yönetimi sayesinde yedek malzemelerini fazla stoklamanın önlenmesi sağlanıyor. Bu malzeme kullanımında tasarrufa sağlar ve ayrıca restoran da daha az depolama yerine ihtiyaç duyuyor. Ayrıca toplantı ve etkinlik planlaması doğrudan merkezi proje yönetimine entegre edildiği için etkinlik esnasındaki tüm hizmetler, fazla zaman harcamadan her daim hesap çıkarılabilecek şekilde, gastronomi yazarkasasında kaydediliyor. Bu şekilde vakit alan not almaların önüne geçilmiş oluyor.

46 ETBİR I KIRMIZI


Advertorial

Frigorifik kasada Türkiye’nin tercihi ECOFRIGO Ülke genelindeki müşterilerini eski alışkanlıklarından vazgeçiren Ecofrigo, daha sağlam, daha hafif ve daha estetik kasalar üretmeye devam ediyor.

T

ürkiye’de ki profesyonel et üreticilerinin tercihi olmaya devam eden Ecofrigo, teslimatlarda hız kesmiyor. Ülke genelindeki müşterilerini eski alışkanlıklarından vazgeçiren Ecofrigo, daha sağlam, daha hafif ve daha estetik kasalar üretmeye devam ediyor. Dünyadaki teknolojik gelişmeleri yakından takip eden Ecofrigo, yapmış olduğu üretim ve uygulamalarla kendisini kullanıcılarına ispatlamış durumda. Ecofrigo ayrıca, Carrier Transicold soğutucu cihazların yetkili bayisi. Et üretici ve nakliyecilerinin keyif alarak sorunsuz olarak kullanmakta olduğu Carrier cihazların Türkiye Distribütörü TEMSA. Carrier soğutucular yedek parça temini, servis ağı ve mükemmel performanslarıyla kullanıcıların ilk tercihi durumunda bulunuyor. Ecofrigo Satış Müdürü Hakan Taze, son 45 gün içerisinde Türkiye genelinde et üreticisi sekiz

firmaya farklı adetlerde et kasası ve soğutucu ünite teslimatının gerçekleştirdiklerini belirtiyor. Ecofrigo tarafından bu sür içinde Konya firması olan Akşeker Et’e 5 adet et kasası ve Carrier Xarios 500 R soğutucu, Ankaralı Taşpi Et firmasına 1 adet et kasası ve Carrier Viento 300 soğutucu, Erzincanlı Öz Erdem Et firmasına 1 Adet et kasası ve Carrier Supra 550 S dizel&elektrikli soğutucu, Diyarbakır merkezli Güler Et firmasına 1 adet et kasası ve Carrier Supra 550 S dizel&elektrikli soğutucu, Edirne bölgesinde Öz Aile Kasabı’na 1 Adet et kasası, Samsun’un köklü firmalarından Mutena (Kasap Demir) firmasına 5 Adet et kasası, Kütahya firması olan Şirin Et’e 1 adet et kasası, Isparta firması olan Gülköy Et’e 1 adet et kasası ve Carrier Maxima 1300 S Dizel&Elektrikli tır tipi ünite teslimatı gerçekleştirildi.

ETBİR I KIRMIZI 47


HAYVAN BESLEME

Damızlık Amaçlı Yetiştirilen Buzağılarda

Bakım ve Beslenme

Nihal GÜVEN Ziraat Mühendisi/Zooteknist

Y

eni doğan buzağının nefes aldığından emin olunmalıdır. Saman çöpü ile burnuyla oynayarak hapşırması sağlanmalı, anne karnında ve doğum kanalında ağzına burnuna dolan sıvı ve parçacıklar uzaklaştırılmalıdır. Kendi sağlığınız için buzağınızın salya, burun akıntısı gibi vücut sıvılarının ağızınıza, burnunuza bulaşmamasına dikkat ediniz. Farklı canlıların vücudundaki bakteriler bizleri öldürebilir. Doğumdan sonra buzağının

48 ETBİR I KIRMIZI

Yem kalitesi buzağı gelişiminde çok önemlidir. Yemin taze, kuru ve yeterli besleyici değerlilikte olması gerekir. Buzağının gelişimi sürekli izlenmeli ve işletme şartlarına en uygun bakım ve besleme yöntemleri belirlenmelidir. Buzağı sütten kesilene kadar günde en az iki öğünde mutlaka süt içirilmelidir. göbek kordonu göbekten 5 santim aşağıdan tentürdiyotlanmış makasla kesilmelidir. Kesilen yer tentürdiyota batırılarak dezenfekte edilmelidir. Göbek Fıtığına karşı göbek kordonu güç doğumda kopmuş olabilir. Göbek kordonu, deliği ve çevresi antiseptik solusyonla temizlenmelidir. Özellikle ari işletmeler için buzağısını yalayan annenin salyasında bulunabilecek hastalık etmenleri buzağıya geçebilir. Bu durumu engellemek için doğumdan

hemen sonra buzağı annenin yanından uzaklaştırılarak kuru, temiz ve havadar bir yere alınmalıdır. Ortam soğuksa mutlaka annenin ve yavrunun üzerine battaniye veya örtü örtülerek üşümesi önlenmeli, bu hassas dönemi kolayca atlatması sağlanmalıdır. Ari işletmeler dışındaki işletmelerde buzağı ilk birkaç gün annesinin yanında bırakılabilir veya direk buzağı kulübesine alınabilir. Annenin yanında kalan buzağının ne kadar süt içtiği tespit edilemez.


Oysa buzağının ağız sütünü (kolostrum) içme oranı gelecekteki sağlığını ve dolayısıyla sağlıklı verim vereceği süreyi, yani damızlıkta kullanılacağı süreyi etkilemektedir. Çünkü ağız sütü doğumdan sonra bağışıklık (immun) sistemini güçlendiren, annenin daha önce karşılaştığı hastalıklara karşı vücudunda hazırladığı koruyucu maddeleri (antikorları) yavrusuna aktarmasının yoludur. Buzağı annesini emecekse, doğum yapan ineğinizin meme başlarını yıkayıp kuruladıktan sonra birkaç damla sütü sağarak meme başlarında birikmiş mikroorganizmaları uzaklaştırılmalıdır. Buzağının mümkün olduğu kadar çabuk annesini emmesi sağlamalıdır. Kendisi ememeyebilir, anne izin vermeyebilir, gerekirse anneyi sağıp anında buzağıya içirilmesi gerekebilir. İçirilen süt memeden çıktığı sıcaklıkta olmalıdır. Soğuk sut buzağıyı ishal yapabilir. Buzağının emme içgüdüsü süt emdiği dönemde çok kuvvetlidir. Bu nedenle her buzağı tek başına özel bölmede bakılmalıdır. Aksi taktide diğer buzağıların meme, göbek ve yumurtalıklarını emerek istenmeyen sonuçlara sebep olabilirler. Buzağıya süt mutlaka biberonla içirilmelidir. Kovayla süt içirilmemelidir. Sindirim bozukluğuna sebep olur. Buzağınıza biberonla sut içirirken dil hareketlerinin yapıldığından emin olunuz. İlk etapta süt içirirken aceleci olmadan azar azar kısa aralıklarla içirilmesi gerekir. Buzağının kolostrum sütünden faydalanabilme oranı doğumdan sonraki ilk dakikalarda maksimum seviyededir. Bu seviye saatler ilerledikçe azalarak 24 saatin sonunda minimuma iner. Bu nedenle doğumdan sonraki ilk emişte 200-300 ml, yarım saat içinde toplamda 500 ml sütü içmiş olmalıdır. Doğumdan iki saat içinde 2 lt, ilk 12 saatin sonunda ise ortalama 6 lt süt içmiş olmalıdır. İkinci ve üçüncü günlerde kolostrum sütünden 5’er lt olmak

üzere, üçüncü günün sonunda ortalama 16 lt içmiş olmalıdır. Eğer annenin sütü yetersizse yeni doğum yapmış ileri yaşlı ineklerin kolostrum sütü buzağıya içirilmelidir. İleri yaşlı ineklerin kolostrumu genç ineklere göre daha koruyucudur. Buzağının içtiği süt miktarı sağlık durumuna, doğum ağırlığına bağlı olarak değişmektedir. Bu nedenle her buzağı aynı miktarda süt içemez. İçmek istemiyorsa zorlanmamalıdır. İstenmeyen sonuçlara sebep olabilir. Buzağıya verilecek günlük süt ve mama miktarı buzağı canlı ağırlığının %10’unu geçmemelidir. Dördüncü günden itibaren buzağıya normal süt ile birlikte buzağı başlangıç yemi (kesif yem) ve su serbest olarak verilmeye başlanmalıdır. Kendisi yiyemeyeceği için siz birkaç tane yemi elinizle ağzına vererek tadını almasını sağlamalısınız. Bu birkaç gün sürebilir. Bu işlemi gerçekleştirirken ellerinizin temiz olduğundan emin olunuz. Yem her gün kontrol edilmelidir. Islanacağı için hastalığa sebep olabilir. Hep taze yem ve su verilmelidir. Su kabı her zaman temiz olmalıdır. Buzağı kesif yemden sonra 4 haftalık yaştan itibaren kaliteli kaba yeme alıştırılmalıdır. Kaba yem

mümkünse ince filiz, bol yapraklı, çiçeklenme başlangıcında biçilmiş (%10 çiçeklenmiş) yonca olmalıdır. Böylece buzağı yavaş yavaş ota alışacaktır. Buzağıya verilecek kaba yemin yonca kuru otu olması çok önemlidir. Özellikle buzağılar için en faydalı ot yoncadır. Buzağı ilk 3-4 ay buzağı başlangıç yemi, 4-5 aylık yaştan itibaren buzağı büyütme yemi yemeye başlamalıdır. Bu süre yemin markasına göre değişecektir. Kendi yemini yapan işletmeler buzağının günlük ihtiyacına uygun olarak yapılacak rasyonla yemi kendileri de yapabilir. Burada dikkat edilecek konu hammaddeler verilirken toz haline getirilmemelidir, kırılmış veya ezilmiş olmalıdır. Toz halinde verilen yem buzağının nefes borusuna kaçarak boğulmalara sebep olabilir. Kesif yem, kaba yem ve su sürekli buzağının önünde olmalıdır. Yem kalitesi buzağı gelişiminde çok önemlidir. Yemin taze, kuru ve yeterli besleyici değerlilikte olması gerekir. Buzağının gelişimi sürekli izlenmeli ve işletme şartlarına en uygun bakım ve besleme yöntemleri belirlenmelidir. Buzağı sütten kesilene kadar gün içinde içeceği toplam süt miktarı öğünlere bölünerek günde en az iki öğünde, mümkünse üç öğünde

ETBİR I KIRMIZI 49


HAYVAN BESLEME

içirilmelidir. Buzağı erken sütten kesilecek şekilde beslenecekse 1-1,5 ay içinde ortalama 150-200 lt süt içmiş olmalıdır. Beşinci haftadan sonra buzağıya verilen süt dışkının rengi ve kıvamı da göz önünde bulundurularak yavaş yavaş azaltılarak 2 aylık yaşta sütten kesilmiş olacak şekilde kısıtlanmalıdır. Buzağının sütten kesilme döneminde işletme koşullarına göre değişmekle birlikte mutlaka günlük 700 - 1000 gr kesif yem tüketiyor olması gerekir. Buzağınızı gözlemleyerek 2-3 gün üst üste yeterli miktarda yem

50 ETBİR I KIRMIZI

tükettiğinden emin olduktan sonra sütten kesebilirsiniz. Buzağı sütten kesildiğinde günlük ortalama 500 600 gr canlı ağırlık artışı kaydediyor olmalıdır.

Su kesinlikle biberonla verilmemeli, Süt kesinlikle kovadan içirilmemelidir! Sığır eti üretiminde ön buzağılar sütten kesilerek emme içgüdüsünü kaybedene kadar yaklaşık 15 gün (ortalama 2,5 ay) ayrı buzağı kulübelerinde veya bölmelerde bakılmalıdır.

Buzağı doğduktan sonra ilk günden itibaren sağlıklı bir şekilde bilgilerinin tutulması gerekir. Doğumdan sonra kulak küpesi takılarak buzağı tartılmalı, doğum ağırlığı ölçülerek kaydedilmelidir. Damızlık birliğe kaydı yaptırılmalıdır. Daha sonra belirli periyotlarla buzağı tartılarak günlük kilo artışı izlenmelidir. Buzağılar, iyi besleme ve bakım şartları sağlandığında 6-8 aylık yaştan itibaren ergenlik çağına girerek kızgınlık geçirmeye başlamaktadırlar. Normal şartlarda bu sürenin 8-12 aylık yaş olması beklenir. İstenmeyen gebelikleri engellemek için dişi ve erkek buzağıları 4-6 aylık yaşlardan itibaren ayırarak farklı bölmelerde büyütmek gerekmektedir. Dişi buzağılarda ilk 8-10 aylık yaşa kadar beslenme çok önemlidir. Meme bezlerindeki gelişim bu dönemde oluşur ve gelişim oranı 8-15 aylık yaş dönemindeki gelişmeye göre 3 kat fazla gerçekleşir. Buzağı doğmadan 2 ay önce veterinerle görüşülerek Buzağı septisemisi, Zatürre, pnomoni, adi ishal gibi mantariyal, viral ve bakteriyel hastalıklara karşı buzağının aşı programları yapılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Dişi buzağı 4- 6 aylık yaş aralığında Brucella Abortus (Yavru Atma) S-19 aşısı yapılmalıdır. Doğum yapmış ineğe de ergin Brucella aşısı mutlaka yapılmalıdır. Fazla meme başları 1-2 aylık yaşta yok edilmelidir. Buzağı doğduktan sonra boynuz düğmeleri belirginleştiğinde 7-10 günlük yaştan itibaren kostikle veya 2-6 aylık yaşta boynuz tüpü ile yakılarak köreltilmelidir. Unutulmamalıdır ki buzağı da bir yavrudur. Ters hava akımından, kötü beslemeden korumak, hasta etmemek, aşılarını zamanında yaptırmak gerekir. Aksi taktirde elde edeceğiniz inekten yeterli verimi alamazsınız. İki yıllık emeğiniz, elinizdeki ineğin gelecek 5 yıldaki süt verimi ve sağlıklı geçireceği ömrü tehlikeye atarsınız.


KONGRE

TGDF Gıda Kongresi’nde gıda ve beslenme konusundaki bilgi kirliliğine dikkat çekildi Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu tarafından “Yüzüncü Yıla 10 Kala” temasıyla 12-14 Kasım 2013 tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen TGDF Gıda Kongresi 2013, gıda ve içecek sektöründen yerli ve yabancı yaklaşık 700 sektör temsilcisini buluşturdu.

T

ürkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu tarafından “Yüzüncü Yıla 10 Kala” temasıyla 12-14 Kasım 2013 tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen TGDF Gıda Kongresi 2013, gıda ve içecek sektöründen yerli ve yabancı yaklaşık 700 sektör temsilcisini buluşturdu. TGDF Gıda Kongresi, 12 Kasım’da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Sağlık Bakan Yardımcısı Agâh Kafkas ve TGDF Başkanı Şemsi Kopuz’un açılış konuşmalarıyla başladı. Gecede ilk konuşmayı yapan TGDF Başkanı Kopuz, ikincisi düzenlenen Gıda Kongresi’nin temasını “Yüzüncü Yıla On Kala” olarak belirlediklerinin altını çizerek, Türkiye’nin tarım ve gıdada 2023 hedeflerine dikkat çekti. Dünyada artan nüfusla birlikte gıda, içecek ve daha fazla üretmek için enerji ihtiyacının artacağını vurgulayan Kopuz, şöyle devam etti: “Yeni bir dünya düzenine doğru gidiyoruz. 2023’de 2 trilyon dolar gayri safi milli hasıla, 500 milyar dolar ihracat, kişi başına 20 bin dolar gelir seviyesi, 150 milyar dolar tarımsal hasıla, 40 milyar dolar gıda ve içecek ihracatı. Bu hedeflere ulaşmak imkansız değil. Ama zor olduğunu da kabul etmemiz lazım. Bu hedefleri

gerçekleştirmek istiyorsak, sanayimizin önünde duran sorunları da 2023 hedeflerimiz doğrultusunda ivedilikle çözmeye başlamalıyız.” Gıda ve beslenme konusunda yaratılan bilgi kirliliğine dikkat çeken TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, “Kafanızı nereye çevirseniz gıda ve beslenme hakkında konuşan birilerini görüyorsunuz. Medya mensubu arkadaşlardan bilhassa rica ediyorum. Gıda ve beslenme son derece önemli ve kişiye özel kavramlar. Bu konularda kamuoyuna dönük çalışmalarınızda haber kaynağınızı mutlaka sorgulayın. Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı’ndan onaylı ve kayıtlı işletmeler aynı zamanda denetlenen işletmelerdir. Her fırsatta ‘denetim yok, denetim yapılmıyor’ gibi iddialar, kurumların ve sektörün çabalarını görmemezlikten gelmek demektir.” diye konuştu. Açılış toplantısında katılımcılara hitap eden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ise gıda güvenliğinde Türkiye’nin sıkıntısı olmadığını belirterek, “Türkiye temel gıda maddeleri açısından ihtiyacının üzerinde üretime sahip. Ülkemiz tarım sektörü itibariyle 75 milyonun insanının, 30 milyon turistin gıda ihtiyacını karşılıyor, üstüne de 15 milyar doları sadece gıda olmak üzere 16 milyar dolar ihracat

yapıyor.” dedi. Enformatik kirlilikle insanların yedikleriyle içtikleriyle kavgalı hale getirildiğini vurgulayan Bakan Eker, şöyle devam etti: “Ortalıkta kaynağı, kimin tarafından söylendiği bilinmeyen, hiçbir analize tabi tutulmayan iddialar uçuşuyor. Bu sadece gıda ile ilgili değil. Milyonlarca insanın emeğine açıkça hakaret ediliyor. Uzmanlarına kimse sormuyor, çünkü uzmanın söyleyeceği işe gelmiyor. İnsanlar yanlış bilgileri duyduğunda teyit edemiyor, doğrusunu da bilmiyor, zihninde başka türlü tasavvurlar oluşuyor. İnsan yedikleriyle içtikleriyle kavgalı hale geldi. İşin böyle de acı bir tarafı var.” Bu yıl ikincisi yapılan TGDF Gıda Kongresi 2013’de sektörün vizyonuna ilişkin görüşler farklı başlıklar altında değerlendirildi. “Gıda Güvenliğinde Global Yaklaşımlar ve Türkiye, Gıda ve İçecek Zincirinde Sürdürülebilirlik, Global Gelişmeler ve Sektörün İhtiyaçları, Toplum Sağlığının korunması ve Paydaş İşbirliği, Kitle İletişim Araçları ve Tüketici” başlıklı oturumlarda, sektör temsilcileri, bürokratlar ve akademisyenlerden oluşan konusunda uzman birçok konuşmacı yer aldı. “Süt ve süt ürünleri” ile “Şeker ve Şekerli Mamuller” özel oturumlarında da konunun uzmanı akademisyenler ve yetkililer, sektörü bekleyen risk ve fırsatları değerlendirdiler.

ETBİR I KIRMIZI 51


YARIŞMA

5. Tarım ve İnsan Fotoğraf Yarışması Sonuçlandı Toprağın ve tarımın önemi konusunda toplumsal ve bireysel duyarlılığı artırmak amacıyla düzenlenen 5. Ulusal Tarım ve İnsan Fotoğraf Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu.

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi ile Denizbank işbirliğiyle, toprağın ve tarımın önemi konusunda toplumsal ve bireysel duyarlılığı artırmak amacıyla düzenlenen 5. Ulusal Tarım ve İnsan Fotoğ-

FIRAT KIZTANRI

raf Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu. Bu yıl 5. kez düzenlenen Tarım ve İnsan Fotoğraf Yarışması’nın Deniz Akademi İstanbul’daki ödül töreninde tarım, hayvancılık, toprak, su, gıda ve gıda ürünlerinin korunması ile çift-

çi, köylü ve köy yaşamı konularının işlendiği 6 kategoride düzenlenen yarışmaya katılan 769 kişiden dereceye giren 15’ine, 20 bin TL tutarında ödül verildi. Fotoğraf meraklılarının yoğun ilgi gösterdiği yarışmada birincilikler genellikle iki eser arasında paylaşıldı. Yarışmada, “Genel” kategorisinde Alahatin Kanlıoğlu ile Seyit Konyalı, “Toprak” kategorisinde Aynur Yıldırım ile Ender Pekşen, “Çiftçi ve Üretici” kategorisinde Mahmut Orhan Alkaya ile Sabri Altın, “Öğrenci” kategorisinde Fatih Karaoğlu ile Fırat Kıztanrı, “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çalışanı” kategorisinde Aleddin Çetin ve İlhan Turan, “Denizbank çalışanı” kategorisinde ise Şerife Cengiz birinci oldu. Birincilere ödül ve plaketleri, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanı Halil İbrahim Gül, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ile oyuncu ve sunucu Beyazıt Öztürk’ün de aralarında bulunduğu jüri üyeleri tarafından verildi.

Dereceler şöyle gerçekleşti: Genel Kategori Birincileri Alahattin KANLIOĞLU, Seyit KONYALI, ikincileri Kadir ÇİVİCİ, Kemal ÖZKILIÇ, üçüncüleri Murat KAYA, Tufan BİLİR. Çiftçi-Üretici Kategorisi Birincileri Mahmut Orhan ALKAYA ve Sabri ALTIN. Öğrenci Kategorisi Birincileri Fatih KARAOĞLU, Fırat KIZTANRI. GTHB Çalışanı Kategorisi Birincileri Aleddin ÇETİN, İlhan TURAN. Denizbank Çalışanları Birincisi Şerife CENGİZ. Toprak Teması Birincileri ise Aynur YILDIRIM ile Ender PEKŞEN. SABRİ ALTIN

52 ETBİR I KIRMIZI


ALAHATTİN KANLIOĞLU

ALEDDİN ÇETİN

Alahattin KANLIOĞLU

SEYİT KONYALI

KADİR ÇİVİCİ

MURAT KAYA

KEMAL ÖZKILIÇ

TUFAN BİLİR

ETBİR I KIRMIZI 53


ÜLKE RAPORU

Suudi Arabistan Paketlenmiş Gıda Ürünleri Pazarı

Türkiye İçin Pazara Giriş ve Derinleşme Stratejileri M. Şerafettin ÖZSOY İşbahar Danışmanlık Yönetici Ortak

Suudi Arabistan’da yaklaşık 52 milyar riyallik (yaklaşık 14 milyar USD) bir paketlenmiş gıda ürünleri pazarı mevcuttur.

A

rap dünyasında başarılı ticari faaliyetler gösterebilmek için Arap tüketicilerin daha yakından tanınmasında büyük fayda vardır. Bu tüketicilerin ise daha yakından tanınabilmesi için onların davranışlarına yön veren Arap değerlerin bilinmesi ve buna göre strateji geliştirilmesi kaçınılmazdır.

Bir Bakışta Suudi Arabistan • Geniş bir coğrafyaya yayılan topraklarında Körfez bölgesinin en büyük nüfusu yaşamaktadır. • Dünyanın en önemli petrol ihracatçılarından birisidir. • Gelirlerinin önemli bölümü petrol satışlarından kaynaklanmaktadır.

54 ETBİR I KIRMIZI

Nüfus: 25,391,100 Yüz Ölçümü (km2): 2.149.690 Resmi Dil: Arapça Para birimi: Riyal Başkent: Riyad GSMH-Nominal (Milyar USD): 375,8 Kişi Başı Milli Gelir (USD): 17,7 İhracat (Milyar USD): 192 İthalat (Milyar USD): 96 İşsizlik (Toplam İşgücüne oranı) (%): 5,4 İş Yapma Kolaylığı Sıralaması: 11 Kaynak: Dünya Bankası & Dünya Ticaret Örgütü


Yatırımcılar İçin Yararlı Bilgiler • Paketlenmiş gıda ürünleri pazarı açısından Körfez bölgesinde en büyük pazar Suudi Arabistan’a aittir. Yaklaşık 14 milyar Amerikan Doları büyüklüğüne sahiptir. • Yerel üreticilerin pazarda hakimiyeti bulunmaktadır. • Tüketicilerin yaşam ve yemek yeme alışkanlıkları büyük bir hızla değişmektedir. • Modern perakende kanalları paketlenmiş gıda sektörü satışlarının büyümesini tetikleyen en önemli etkenlerdendir. Geniş depolama ve soğutma imkanları, daha çekici ve geniş raf alanları büyük marketlerin cazibesini arttırmaktadır. • Arap dünyasında uzun yıllardır süren olumsuz Türkiye algısı 2002 yılından itibaren ilişkilerin normalleşmesiyle birlikte gözle görülür bir şekilde olumlu bir hale gelmiştir. • Suudi Arabistan ülke nüfusu 2030’a kadar istikrarlı bir şekilde büyüyecektir. • Bütün Arap ülkelerini 2011 başından beri etkileyen “Arap Baharı”’nın Suudi Arabistan’ın siyasi durumunu da yakın gelecekte şekillendirebilme etkisi yüksektir. • Mekan temelli fiyatlama zaman temelli fiyatlamadan daha önemlidir. • Türkiye’nin rekabetteki büyük avantajı İslami pazarlamadır. • Orta vadede pazarın büyüme oranları dikkate alınmalıdır. • Paketlenmiş gıda üreticileri Türk dizi yapımcılarıyla iş birliği yapabilir.

Arap Değerleri Nelerdir? • Saygınlık, onur, ün, cömertlik, kahramanlık, sabır ve dayanıklılık önemli değerleri arasındadır.

Neden Suudi Arabistan? • • • •

25 milyonluk büyük bir nüfus İthalata dayalı bir tüketim pazarı Petrol gelirine dayalı bir ekonomi Gelişen ve yenilikçi ürün talep eden bir gıda tüketim pazarı • Türkiye ile gelişen siyasal ve ekonomik ilişkiler

Suudi Arabistan İş Yapma Ortamı Suudi Arabistan , iş yapma ortamı açısından oldukça uygun bir ülkedir. Fakat bu uygunluk ihracattan daha çok ülkede yatırım yapıldığı durumdaki bir uygunluktur. Sorunun büyük çoğunluğu karşı tarafın sözleşmeye aykırı davranması ve bu aykırılığa karşın Suudi Arabistan yetkili mercileri tarafından problemlerin çözümünde adil bir hukuki yaptırımın uygulanmamasıdır.

• Araplarda arkadaşlıklara çok fazla değer verilmekte, aile ve akrabaların onuru her şeyin üzerinde tutulmaktadır. • Ataerkil ve hiyerarşik aile yapısına sahiptirler. Geniş aile kavramı içerisinde yaşlı üyelere çok daha fazla saygı gösterilmelidir. • Misafirperverlik önemli değerleri arasındadır. Görüşmelerde misafire hemen bir içecek sunulacaktır. Teklif misafir tarafından kabul edilmeli ve fincan sağ elle tutulmalıdır. • İslam dini kuralları ve normları kutsal ve uyulması gereken yasalar olarak kabul edilmektedir. Arap kültüründe onur konuklarına ve misafirlere çok önem verilmektedir. Misafirin rahat etmesi için ellerinden gelen bütün çaba gösterilecektir. Herkesin doyması için aşırı miktarlarda yiyecek servisi yapılmaktadır.

Paketlenmiş Gıda Ürünleri Pazarının Mevcut Durumu Suudi Arabistan’da yaklaşık 52 milyar riyallik (yaklaşık 14 milyar USD) bir paketlenmiş gıda ürünleri pazarı mevcuttur.

Rekabet Alanı Sektörde yerli ve uluslararası şirketler arasında ciddi bir rekabet vardır. Şirket bazında pazar payları incelendiğinde pazar dağılımının homojen bir şekilde gerçekleştiği söylenebilir. Yerel üreticilerin pazarda hakimiyeti bulunmaktadır. Hakimiyetin başlıca nedenlerinden biri, Al Safi Danone ve Almarai gibi yerel üretici devlerinin geniş üretim kapasitesi nedeniyle ölçek ekonomisinden yararlanarak maliyetlerini çok iyi şekilde kontrol altına alabilmeleridir. Genel olarak yerel markaların başarısının altında yatan etkenlerin; iyi oturmuş marka isimleri, geniş üretim kapasitesi ve güçlü dağıtım kanalları olduğu düşünülmektedir.

ETBİR I KIRMIZI 55


ÜLKE RAPORU

Uluslararası markalar daha niş pazarlarda liderlik gösterebilmektedir. Örneğin; Master Foods Middle East FZE şekerleme alanında, Wyeth-Ayerst International bebek maması alanında, Kellogg Co da kahvaltı gevrekleri alanında pazar lideridir.

Tüketicilerin Yaşam ve Yemek Yeme Alışkanlıkları • Arap tüketiciler eti, pilavı ve ekmeği çok sevmektedirler. • Eskiden alışverişe sadece aile reisi giderken süpermarketlerin ve hipermarketlerin artmasıyla (2009 yılı rakamlarıyla 510 süper ve 148 hipermarket mevcuttur) tüm aile birlikte alışverişe gitme alışkanlığı yayılmaktadır. • Online alışveriş ve sadakat kartı kullanımı çok düşüktür.

• Suudi tüketiciler hazır yemekleri sağlıksız olarak algılamaktadırlar • Çalışan Arap kadınların çoğu eğitim sektöründe yer almakta ve mesai saatleri öğleden sonra sona ermektedir. Böylelikle evlerine erken gelip yemek yapmak için yeterli zamana sahip olmaktalar ve bu nedenle hazır yemeklere fazla ilgi göstermemektedirler. • Genç tüketiciler klasik Arap kültüründen çok daha farklı bir yaşam tarzına doğru kaymaktadırlar. Batı kaynaklı dizileri izleyen, müzikleri dinleyen, kot pantolon giyen ve fastfood seven bir genç tüketici grubu ortaya çıkmaktadır. • Suudi Arabistan nüfusunun %31’i göçmendir. 8.1 milyon göçmenin çok önemli bir çoğunluğu Hindistan,

Bangladeş, Pakistan kökenli olup düşük gelirli çalışan bekarlardır. • Son yıllarda Suudi Arabistan’da sağlığa verilen önem giderek artmaktadır. Özellikle şeker hastalığı ve obezitenin yükseliş trendi bu önemi pekiştirmektedir. • Geçmişte yemekler sadece evde yenirken özellikle eğitimli ve düzenli gelir sahibi olan genç çiftler, çocuklarıyla birlikte dışarıda yemek yeme alışkanlığı edinmişlerdir. • Suudi Arabistan çok sıcak olduğu için insanlar alışverişe gece saatlerinde çıkmaktadır ve mağazaların önemli bir kısmı gece 1.00-2.00 sularına kadar açık olmaktadır.

Tüketicilerin Gıda Harcamalarının Yaklaşık %28’i Et Ürünlerinde Gerçekleşmektedir. Arap kültüründe misafire sunulacak en güzel ikram et ürünleri olarak kabul edilmektedir. Fakat çoğunluğu dana etine dayanan Türk et ürünlerinin pazarda çok fazla şansı yoktur. Buradan yola çıkarak et yemeklerinde kullanılabilecek soslar, baharatlı ve çeşnili karışımların bölge insanının damak tadına uygun düzenlemelerle birlikte sunulması bir pazar fırsatı oluşturabilir.

Ülke Nüfusu 2030’a Kadar İstikrarlı Bir Şekilde Büyüyecek Fakat bunun yanında özellikle de doğum oranın aynı hızda artmaması nedeniyle 50 yaş üstü nüfusta çok ciddi bir yoğunlaşma beklenmektedir. Artan nüfus ve yaşlanma Suudi Arabistan paketlenmiş gıda tüketim eğilimlerini “sağlıklı”, “doğal” ve “hafif” konseptleri üzerine oturtması beklenmekte ve Türk ihracatçıların ürün karmalarını bu alanlarda yoğunlaştırmaları tavsiye edilmektedir.

56 ETBİR I KIRMIZI


Yatırım mı ihracat mı? Bütün Arap ülkelerini 2011 başından beri etkileyen “Arap Baharı”nın Suudi Arabistan’ın siyasi durumunu da yakın gelecekte şekillendirebilme etkisi yüksektir. Suudi Arabistan’a gelen doğrudan yabancı yatırımların en önemli iki kalemi petrokimya sektörü ve alt yapı projeleridir. Ülkede tarımsal altyapı ve ürün yetiştirmenin zayıf olması ve sanayileşmenin yeterince gelişmemesinden dolayı son kullanıcıya yönelik paketlenmiş gıda ürünleri için kota konusu ayrı tutulduğunda Suudi Arabistan’da gıda yatırımı yapmaktansa ihracat kanalıyla kısa ve orta vadeli çözüm yolları geliştirilmesi Türk gıda üreticileri için daha iyi bir seçenek olarak gözükmektedir.

Mekan Temelli Fiyatlama Zaman Temelli Fiyatlamadan Daha Önemli Eğer zaman temelli bir strateji uygulanacaksa dikkat edilmesi gereken iki nokta vardır. Birincisi hac dönemi en fazla hac turistinin ülkeye geldiği dönemdir. Fakat Hac turistlerinin vizeleri sadece Mekke-Medine ve Cidde içerisinde geçerlidir ve bu bölgenin dışına giriş çıkışları yasaktır. Bu yüzden burada üç şehrin özellikleri ve çoğunluklu nüfusun da yabancı olduğu dikkate alınarak yabancılara yönelik bir strateji uygulanmalıdır

Diğer önemli bir zaman dilimi ise Ramazan ayıdır. Bu ayda hac turistlerinin giriş izni olmadığı bölgelerden en önemli iki şehir Riyad ve Dammam dikkate alınmalıdır. Burada ise sadece iş vizesiyle turist gelebildiği için planlama suudlu tüketicilere göre yapılmalıdır.

Şehir Yapısı Suudi Arabistan’da büyükşehirler arasındaki mesafeler çok fazla ve çöl etkisindedir. Ayrıca büyükşehirler arasında büyük ölçekli başka yerleşim birimleri de bulunmamaktadır. Bu nedenle Suudi Arabistan’a ihracat yapmayı planlayan Türk girişimcilerinin bu faktörü dikkate alarak, daha şehir odaklı çalışmaları faydalı olacaktır. Ürün ve fiyat konumlandırmalarında, yoğunlaşacakları şehri öncelikli olarak belirleyerek ilerlemelidirler.

Türkiye’nin Rekabetteki Büyük Avantajı: İslami Pazarlama Türkiye , halkının büyük bir çoğunluğunun müslüman olmasından dolayı İslam dini düşüncelerinin ve kurallarının insan hayatına, yaşam stiline, yemek yeme tarzına ne tür etkiler yapabildiğini herhangi bir pazar araştırması öncesinde de empatik duygularla kavrayabilir ve hızlı bir

şekilde ürün geliştirme, pazarlama çalışması gibi pazara giriş ve derinleşme için stratejik faaliyetler kapsamında dünya devleri ile rekabet edebilirler. Bu nedenle Türk üreticiler Suudi Arabistanlı tüketicilerin kültürel özellikleriyle İslam dininin kendine has çizgilerini birleştirerek yenilikçi ürünler çıkarmalı, pazara bu doğrultuda kendi markalarıyla girmeyi düşünmelidirler.

Orta Vadede Pazarın Büyüme Oranları Dikkate Alınmalı Önümüzdeki 4 yıllık dönemde Suudi Arabistan paketlenmiş gıda sektöründe en fazla büyüme beklenen ürün grupları; bebek mamaları, Soğutulmuş Gıdalar ve Atıştırmalık Çerezlerdir. Bu beklentiler ışığında Türkiye paketlenmiş gıda ürünleri sektöründeki oyuncuların Türkiye pazarında küçülen ve Suudi Arabistan pazarında büyüyen alt sektörleri dikkate alarak alt ürün grubu yoğunlaşmalarına gitmelerinin yararlı olacağı sonucu çıkarılabilir.

ETBİR I KIRMIZI 57


BESLENME

Sağlıklı Beslenme ve

KARBONHİDRATLAR Tüm dokular enerji gereksinmeleri için karbonhidratları kullanır. Ağır fiziksel hareketler için karbonhidratların daha elverişli enerji kaynağı olduğu bilinmektedir. Vücudumuz karbonhidratları glikoza çevirmek için kullanır. Glikoz ise enerji veren yakıttır ve her şeyin devam etmesine yardımcı olur.

K

arbonhidratlar vücutta enerji sağlayan besin öğelerinden biridir. Normal diyet alan yetişkinlerde günlük enerjinin %55-60’ı karbonhidratlardan sağlanır. Tüm dokular enerji gereksinmeleri için karbonhidratları kullanır. Ağır fiziksel hareketler için karbonhidratların daha elverişli enerji kaynağı olduğu bilinmektedir. Vücudumuz karbonhidratları glikoza çevirmek için kullanır. Glikoz ise enerji veren yakıttır ve her şeyin devam etmesine yardımcı olur. Vücudumuz glikozu hemen kullanabilir ya da karaciğerinizde veya kaslarda ihtiyaç olduğunda kullanılmak için depolar. Karbonhidratları aşağıdaki besinlerde bulunur; o Meyveler o Sebzeler o Ekmekler, tahıllar ve diğer tohumlarda o Süt ve süt ürünlerinde o Şeker eklenmiş yiyeceklerde (örneğin kekler, kurabiyeler ve şekerle tatlandırılmış içecekler). Yüksek karbonhidrat içeren sağlıklı yiyecekler, diyet lifleri ve tam tahıl içeren fakat ilave şeker eklenmemiş olanlardır. Yüksek karbonhidratlı şeker ilave edilmiş soda ve şekerlemeler diyete ekstra kalori ekleyen fakat besleyiciliği bulunmayan ürünlerdir. Bazı diyet kitapları saflaştırılmış karbonhidratları kötü karbonhidratlar olarak

58 ETBİR I KIRMIZI

nitelendirmektedir. Örnek olarak beyaz ekmek, kekler ve kurabiyeler. İyi karbonhidratlar ise daha çok lif ve kompleks karbonhidrat içeren yiyeceklerdir. İki ana tip karbonhidrat bulunmaktadır: Kompleks karbonhidratlar ve basit karbonhidratlar

Kompleks Karbonhidratlar Kompleks karbonhidratlar glikoza ayrıştırılması daha uzun süren karbonhidratlardır. Örnek sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve fasulye gibi. Nişasta ve diyet lifler kompleks karbonhidratların iki türüdür. Beden nişastayı glikoz kaynağı olarak kullanmadan önce sindirim aşamasında parçalanmalıdır. Az sayıda yiyecek nişasta ve diyet lif içerir, örneğin ekmekler, tahıllar ve sebzeler. Nişasta içeren belli başlı sebzeler patates, kuru fasulye ve mısırdır. Nişasta ayrıca ekmeklerde, tahıllarda ve tohumlarda bulunur. Diyet lifleri sebzelerde, meyvelerde ve tam tahıl yiyeceklerde bulunur.

Diyet Lifi Diyet lifleri çözünen lifler ve çözünmeyen lifler olarak iki ayrı grup içinde listelenir. Çözünen lifler yulaf unu, yulaf kepeği, fındıklar ve tohumlar, çilek, yaban mersini, armut ve elma gibi meyveler ile kuru fasulye ve bezelyedir. Çözünmeyen lifler

ise tam buğday ekmeği, arpa, esmer pirinç, kuskus, bulgur veya tam öğütülmüş tahıl, buğday arpa, tohumlar, çoğu sebze, meyvelerdir.

Genel kural olarak yaşa ve cinsiyete göre alınması önerilen lif miktarı Besin / Toplam Lif (gram) Çocuk 1-3 / 14 Kadın 4-8 / 17 Erkek 4-8 / 20 Kadın 9-13 / 22 Erkek 9-13 / 25 Kadın 14-18 / 25 Erkek 14-18 / 31 Kadın 19-30 / 28 Erkek 19-30 / 34 Kadın 31-50 / 25 Erkek 31-50 / 31 Kadın 51+ / 22 Erkek 51+ 28

Bu iki tür karbonhidrattan her birinin sağlık üzerine faydaları vardır. Bu yüzden iki türden de yeterli miktarda almak için bu yiyeceklerden karışık olarak tüketilmelidir. Birinci veya ikinci gruptaki bol lifli yiyeceklerin tüketilmesiyle, muhtemelen atlanan diğer besinlerin de alınması sağlanır.


Günlük ne kadar diyet life ihtiyaç var? Saflaştırılmış undan yapılan ekmekler, çörekler ve pizza hamuru en iyi diyet lif kaynağı değildir ama diyetin büyük bir kısmına dahil olur. Lif için tavsiye edilen tüketime ulaşmak için çoğu insanın fasulye, bezelye, sebze, meyve, tam tahıl ve doğal olarak lif içeren diğer yiyecekleri tüketmeyi arttırması gerekir. Alınan her 1000 kalori için 14 gram diyet lifi alınması önerilmektedir. Başta günlük lif gramajını almakta zorluk çekilse de zamanla yüksek lif içeren yiyeceklerin tercih edilmesiyle, giderek daha çok lif yiyor hale gelinecektir. Aşağıdaki püf noktaları günlük lif alımınızı hızlandıracaktır • Meyve suyu yerine tüm meyve tüketin. Taze, donmuş yada konserve fark etmez, hepsi sayılır. • Akşam yemeğinde iki çeşit sebze tüketmeyi deneyin. • Buzdolabınızda hızlı atıştırmalık olarak bir kap dolusu havuç, salatalık gibi yıkanmış ve hazırlanmış sebze bulundurun. • Kuru fasulye ve bezelye yemeği ihmal etmeyin. • Tam tahıl ürünlerini daha çok tercih edin. Tahıl seçiminizin en az yarısının tam tahıl olması iyi olur.

Tam Tahıl Tam tahıllar lifler ve diğer besinler için iyi bir kaynaktır. Tam tahıl, tahıl tohumunun (çekirdeğinin) bütün kısımlarını içeren anlamına gelir. Çekirdeğin bu kısımlarına kepek, tohum ve besidoku denir. Tam buğday çatlamış, kırılmış veya rendelenmiş olsa da hala aynı oranda kepek, tohum ve besidoku içerir ve tam tahıl olarak adlandırılır. Tam tahıl işlemden geçirildiği zaman bazı diyet lifleri ve diğer besinler çıkartılır. İşlem gören tahıla rafine tahıl denir. Bazı rafine tahıllar işlemin ilk aşamasında çıkarılan fakat sonradan eklenilen folik asid ve demir bulundururlar. Bu tahıllar zenginleştirilmiş tahıllar olarak

adlandırılır. Beyaz pirinç ve ekmek bu tip zenginleştirilmiş ürünlerdir. Bazı zenginleştirilmiş tahıllara ekstra besinler eklenir. Bunlara takviye edilmiş tahıllar denir. Akdarı ve trikale daha az bildiğimiz tahıllardır. Akdarı, Afrika ve Asya da bulunan temel tahıldır. Akdarı çeşitli şekillerde karşımıza çıkar ve diğer çeşnilere yumuşak lezzeti ile zemin oluşturur. Tritikale ise Buğday ve çavdar melezi bir tür tahıldır. Tüm, pul ve un gibi çeşitli şekillerde karşımıza çıkar.

Basit Karbonhidratlar Basit karbonhidratlar doğal olarak bünyelerinde şeker içeren yiyeceklerdir. Örneğin meyveler, sebzeler, süt ve süt ürünleri. Basit karbonhidratlar ayrıca yiyeceklerin işlenme ve rafine sürecinde eklenen şeker bulundururlar. Genel olarak, şeker eklenen yiyecekler şekeri doğal olarak bulunduranlardan daha az besleyicidir. DSÖ günlük enerjinin %10’unun eklenmiş şekerlerden gelmesini önermektedir. Bu tip şekerlerden kaçınmak için bir yöntem, alınan yiyeceklerin üzerindeki içerik etiketlerini okumaktır.

Eklenmiş şeker şunlarda bulunur: - Kahverengi şeker - Çevrilmiş şeker

- Mısır tatlandırıcısı - Laktoz - Mısır şurubu - Maltoz - Dekstroz - Malt şurubu - Fruktoz - Malas - Meyve suyu konsantresi - Ham şeker - Glikoz - Sukroz - Yüksek-fruktozlu – Şeker mısır şurubu (nişasta bazlı şeker-NBŞ) - Bal - Şurup. Eğer bu listeden bir içerik görürseniz yiyeceğin şeker eklenmiş olduğunu bilirsiniz. Listenin üst kısmı daha çok şeker ilave edildiğini gösterir.

Şeker içeren yiyeceklerden kaçınmak için diğer püf noktaları • Şeker içeren sodalar yerine suyu tercih edin • Meyve suyu yerine yarım bardak 100% meyve suyunu tercih edin • Tatlı için şeker ilave edilmiş ürünler yerine bir parça meyve yiyin • Kahvaltıda mısır gevreğini az ya da hiç şeker içermeyen ürünlerden seçin • Şekerin ve nişastanın diş çürüklerine neden olur. Çocuklarda özellikle buna dikkat edilmelidir. Dişleri çürüklere karşı korumak için fırçalamalı, çalkalamalı ve florinli su içilmelidir.

ETBİR I KIRMIZI 59


SAĞLIK

Doğru beslenme ve daha aktif bir yaşam ile

Bedeninizi kontrol altında tutmak elimizde! Sağlıklı kilo vermek için ideal kilo kaybı haftada 0.5- 1 kg’dır. Bunu sağlayacak beslenme programları da hiçbir zaman düşük enerji içermezler. Düşük enerjili beslenme programları ile hızlı kilo kayıpları mümkün olsa da bunun da birçok sakıncaları vardır. Her şeyden önce hızlı kilo kayıpları, vücuttan yağ dokusundan daha çok yağsız doku dediğimiz kas dokusunun kaybına neden olur.

Ş

işmanlık, vücudun yağ kütlesinin yağsız (kas) kütleye oranının aşırı artması sonucu boya göre ağırlığın olması gereken düzeyin üzerine çıkmasıdır. Birçok sağlık sorunlarına yol açması nedeniyle şişmanlığın önlenmesi gerekir. Şişmanlığı ve şişmanlığın boyutunu saptamak için en çok bilinen ve kullanılan yöntem

beden kütle indeksine (BKİ) göre değerlendirme yöntemidir. Beden kütle indeksi 30 ve üzerinde olduğunda şişmanlığın derecesi de artmaktadır. Yaşın ilerlemesi ile birlikte beden kütle indeksi değerleri de artar. Şişmanlığın değerlendirilmesinde bu durum da göz önüne alınmalıdır.

Olması Gereken Vücut Ağırlığı Nasıl Hesaplanmalı? Olması gereken ağırlığın hesaplanmasında beden kütle indeksinin normal bireyler için

Beden kütle indeksine [kg/boy(m2)]

Vücut Ağırlığının Durumu

18.5’dan az

Zayıf

18.5-19.9

Normal kabul edilebilir (ince)

20-24.9

Normal

25-29.9

Toplu (Hafif şişman)

30-34.9

I. Derece Şişman

35-39.9

II. Derece Şişman

40 ve üzeri

III. Derece Şişman

Tablo: Yetişkinlerde beden kütle indeksine göre ağırlığın değerlendirilmesi

60 ETBİR I KIRMIZI

verilmiş olan değerleri kullanılır. Bu normal değer yaş ile birlikte biraz değişkenlik gösterse de genel olarak 20.0-24.9 arasındadır. Birey bu değerler arasında bir vücut ağırlığına sahipse ağırlığı normal kabul edilir. Şu formülle hesaplanabilir: Olması Gereken Ağırlık (OGA) (kg) = Normal BKI Değerleri (20 24.9) × Boy (m²)

Şişmanlık Nasıl Sınıflandırılır?

Anatomik, etiyolojik ve fizyolojik olarak sınıflandırılabilir. Anatomik olarak, görünüşe göre (ince yapılı, orta yapılı, kalın yapılı) ve cinsiyete veya yağ dağılımına göre (android - elma tipi, jinoid - armut tipi); etiyolojik olarak, eksojen (aşırı beslenmeden) ve endojen (doğuştan); fizyolojik olarak ise, hipertrofik (yağ hücresinin hacmi büyük) ve hiperplastik (yağ hücresinin sayısı fazla) şeklinde sınıflandırılmaktadır.


Şişmanlığın Temel Nedenleri Çevresel ve kalıtımsal faktörler önemlidir. Enerji alımının fazlalığı ve enerji harcamasının azlığı şişmanlığa yol açabilir. Enerji alımının fazlalığı aşırı yeme, daha çok yağ ve şeker içeren besinleri yeme, öğün atlama, hızlı yeme gibi yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle olurken, enerji harcamasının azlığı ise hareketsiz yaşam nedeniyle olmaktadır. Ayrıca, vücut ağırlığının düzenlenmesinde rol alan hormonal ve sinirsel faktörler, kalıtımsal faktörler olup şişmanlığa neden olabilirler. Tiroid, hipofiz, böbrek üstü, pankreas ve cinsiyet hormonlarının yapımında ve fonksiyonlarındaki bozukluklar sonucunda kişinin iştahı artabilir, bazal metabolizma hızı yavaşlayabilir ve enerji dengesi bozularak şişmanlık oluşabilir.

Şişmanlığın Yol Açtığı Sağlık Sorunları Kalp damar hastalıkları şişman bireylerde ölümlerin en önemli nedenlerindendir. Özellikle yirmi beş yaşından sonraki ağırlık artışı kalp damar hastalıkları riski üzerinde en büyük etkiyi göstermektedir. Genellikle, şişman bireylerin kanlarında trigliseritler, toplam kolesterol ve düşük yoğunluktaki lipoprotein (LDL) yüksek olarak, yüksek yoğunluktaki lipoprotein (HDL) ise düşük olarak bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, beden kütle indeksinin artması ile birlikte inme ve kardiyak yetersizlik riski de artmaktadır. Hipertansiyon ile şişmanlık arasında bir ilişki bulunmaktadır. Şişmanlık yüksek kan basıncı için bağımsız ve güçlü bir risk faktörüdür. Şişman bireylerde hipertansiyon görülme oranı zayıf bireylerde görülme oranından oldukça yüksektir. Özellikle santral şişmanlığa sahip (vücudun üst bölgelerinde yağ toplanan) bireylerde bel/kalça oranı daha çok artmakta, insülin direnci ve buna bağlı olarak glikoz intoleransı (bozulmuş kan şekeri düzeyleri) görülmektedir. Ayrıca

şişman bireylerin kanlarında ürik asit miktarları artmakta ve buna bağlı olarak gut hastalığına bir yatkınlık oluşmaktadır. Aşırı kilo, meme, endometriyum, mide ve kolonu içeren çeşitli tipte kanser gelişimi ile ilişkilidir. Şişmanlığın çoğunlukla hormonlar üzerinde yaptığı etkiyle kanser riskini artırdığı düşünülmektedir. Safra taşları oldukça ağrılı bir durumdur ve en çok şişman bireylerde zayıf bireylere göre daha sık görülmektedir. Özellikle kilo değişimleri, sık aralıklarla kilo alıp vermeler safra taşı oluşumunda en önemli etkendir. Yağlı karaciğer, yağlı hepatit ve yağlı siroz gibi karaciğer hastalıkları ile şişmanlık arasında ilişki bulunmaktadır. Fazla kilonun derecesine göre karaciğer hastalığının şiddeti değişmektedir. Kalça, diz ve omurga osteoartritin en sık görüldüğü yerlerdir. Aşırı kilolu bireylerde zayıf bireylere kıyasla kalçada osteoartrit olma olasılığı iki kat daha fazla bulunmaktadır. Aşırı kilo eklemler üzerine ek bir yük bindirerek harabiyete neden olmaktadır. Bunların dışında; fiziksel hareket zorlukları ve çeşitli kazalar, solunum ile ilgili sorunlar, çalışma veriminin düşmesi gibi yaşam kalitesini etkileyen bir çok sorun da şişmanlık ile birlikte ortaya çıkmaktadır.

İdeal Kilo Kaybı Nasıl Olmalı? Sağlıklı kilo vermek için ideal kilo kaybı haftada 0.5- 1 kg olmalıdır. Bunu sağlayacak beslenme programları da hiçbir zaman düşük enerji içermezler. Düşük enerjili beslenme programları ile hızlı kilo kayıpları mümkün olsa da bunun da birçok sakıncaları vardır. Her şeyden önce hızlı kilo kayıpları, vücuttan yağ dokusundan daha çok yağsız doku dediğimiz kas dokusunun kaybına neden olmaktadır. Bu da istenmeyen bir durumdur.

ETBİR I KIRMIZI 61


SAĞLIK Daha çok yağ dokusunun kaybedilebilmesi için, bazal metabolizma düzeyinin altında olmayan enerjiler ile kilo kayıplarının sağlanması gerekmektedir. Bununla beraber, hızlı kilo kaybeden bireyler daha sonra hızlı bir şekilde kaybettikleri kiloları geri alırlar. Çünkü vücut düşük enerjiye adapte olduğundan, birey biraz fazla yemeye başladığında kilo almaya eğilimi artar.

Şişmanlığın Tedavi Yöntemleri

Obezite Riskini Azaltmak İçin Yaşam Şekline Yönelik Öneriler

• Yiyecek alışverişini tok karnına yapmak, yenmemesi gereken besinleri satın almamak, • Alışverişe liste hazırlayıp çıkmak, • Yenmeye hazır besinleri satın almamak, • Satın alırken enerjisi düşük besinleri seçmek (yağlı peynir yerine yağsız peynir seçmek gibi), • Boş zamanlarda yiyecek atıştırmak yerine egzersiz yapmak, • Sık aralıklarla azar azar yemek, öğün atlamamak, • Göz önünde yiyecek bulundurmamak, • Mutfağa fazla zaman ayırmamak, en kısa sürede işi bitirip uzaklaşmak, • Yenilmemesi gereken besinleri evde bulundurmamak, • Yemekte küçük, salatada büyük tabak kullanmak, servis malzemelerini küçük seçmek, • Tabakta yemek bırakmaktan çekinmemek, kalanı ara öğünde yemek, • Mümkün olduğunca iyi çiğnemek ve yavaş yiyerek lokmaların tadına varmak, • Lokmalar arasında çatalı kaşığı elinden bırakmak, • Yemek yerken başka aktiviteler (TV seyretmek, okumak gibi) yapmamak, • Akşam yemeğinden sonra bir şey yememek, • Özel günlerde düşük kalorili yiyecekleri tercih etmek, eğer fazla yenilirse sonraki öğünü sadece salata ve biraz peynirle geçiştirmek, • Herhangi bir sağlık problemi yok ise aktiviteyi arttırmak, kısa mesafelerde taşıt kullanmamak, asansöre binmemek, hızlı tempoyla yürümek, ev işlerini kendi kendine yapmaya çalışmak, • Yemek pişirirken düşük enerjili olmasına dikkat etmek (etli yemeklere yağ koymamak, yemeklerdeki yağ miktarını azaltmak, kızartma yerine haşlama, ızgara veya fırında pişirmek vb), • Kilo verme konusunda kendisine güvenmek, sabırlı olmak, sıkıntıları yiyerek gidermek yerine başka faaliyetlerde bulunmak (hergün kitap okumaya vakit ayırmak gibi). 62 ETBİR I KIRMIZI

Şişmanlığın tedavisinde uygulanan yöntemler; diyet tedavisi, davranış değişikliği tedavisi, fiziksel aktivitenin artırılması, ilaç tedavisi ve cerrahi girişimlerdir. Bunların içinde en doğru olanları, beslenme tedavisi ile birlikte davranış değişikliği tedavisi ve fiziksel aktivitenin artırılmasıdır. Yaşamı tehdit eden bir şişmanlık söz konusu ise cerrahi girişim düşünülebilir.

Çok Düşük Enerjili Diyetlerin Yan Etkileri Baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, yorgunluk, bulantı, kusma, ishal, kabızlık, safra ve böbrek taşı, kalp ritminde bozukluk, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizliği, kuru cilt, saç dökülmesi, saç incelmesi, uyuşukluk, soğuğa karşı tahammülsüzlük, idrarda protein görülmesi, mineral ve elektrolit dengesinde bozukluk, bazal metabolizma hızında azalma olur.

Şişmanlıkta Beslenme Tedavisinin Amaçları 1. Vücut ağırlığını arzu edilen düzeye indirmek. Bu düzey, kişinin olması gereken ideal ağırlığı veya ideal ağırlığının üzerinde bir ağırlık olabilir. 2. Kişinin bütün gereksinimlerini yeterli ve dengeli bir şekilde karşılamak 3. Kişiye yanlış beslenme alışkanlıkları yerine, doğru beslenme alışkanlıklarını kazandırmak 4. Vücut ağırlığı arzu edilen düzeye geldiğinde tekrar kilo alımını engellemek ve sürekli bu düzeyde tutmaktır.


Doğru Zayıflama Diyetlerinin Genel İlkeleri 1. Enerji: Zayıflama diyetlerinde günlük enerji miktarının belirlenmesinde ilke, kişiye harcadığından daha az enerji vermektedir. Bununla beraber bireyin bazal metabolizmasının altında enerji de verilmemelidir. Böylece bireyin yavaş yavaş (haftada 0.5~1kg) zayıflaması sağlanarak sağlık açısından oluşabilecek riskler ortadan kaldırılmış olur. Hızlı kilo kayıpları ile bir çok sağlık sorunu ortaya çıkabilir. 2. Protein: Günlük enerjinin yaklaşık %12~15’i proteinden gelmeli ve daha çok kaliteli protein kaynaklarından yararlanılmalıdır. Proteinli besinlerin termojenik etkilerinin olması ve tokluk hissi vermesi nedeniyle zayıflama diyetlerinde önemli etkileri vardır. Ancak, diyetin protein miktarı artırılırsa hem yağ miktarı hem de özellikle doymuş yağ asit miktarı da artabileceğinden diyetin protein miktarının önerilenin üzerinde olması istenmez. Genellikle proteinden zengin besinler yağdan da zengindir. 3. Yağ: Günlük enerjinin yaklaşık %25-30’u yağlardan sağlanmalıdır. Yağlı besinler de proteinli besinler gibi tokluk hissi verirler, ancak enerji içerikleri daha yüksektir. Ayrıca yağda eriyen vitaminlerin (A,D,E,K vitaminleri) vücutta kullanımını sağlamak için diyetin yağ miktarı çok azaltılmamalı, enerjinin yağdan gelen oranı %20’nin altına düşürülmemelidir. Sağlıklı beslenmede yağ türüne de dikkat edilmelidir. Bunu sağlamak için yemeklerde kullanılan yağın 2/3’ünün zeytinyağı veya fındık yağı, 1/3’ünün ise mısırözü, soya veya ayçiçek yağı gibi bitkisel sıvı yağlar olmasına özen gösterilmelidir. 4. Karbonhidrat: Günlük enerjinin yaklaşık %55~60’ı karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Diyetin karbonhidrat miktarı ayarlanırken beslenme programında şeker gibi basit karbonhidratlardan çok kuru baklagiller (örneğin; mercimek, kuru fasulye) gibi kompleks karbonhidratlar kullanılmalıdır. Ayrıca, basit karbonhidratlar bireyi çabuk acıktırırken, kompleks karbonhidratlar daha çok tokluk sağlarlar. 5. Vitamin ve Mineraller: Zayıflama diyetlerinin enerjilerinin azlığına paralel olarak vitamin ve özellikle demir ve kalsiyum gibi mineral yetersizlikleri görülebilir. Çok düşük enerjili olmayan dengeli beslenme programlarında vitamin ve mineral yetersizlikleri görülmez. 6. Posa (Lif): Zayıflama diyetlerinde posa (lif) yüksek olmalıdır. Posalı besinler çok çiğnemeyi gerektirdiğinden yemek yeme için gerekli zamanı uzatır, midedeki sindirimi ve mide boşalma hızını yavaşlatarak tokluk hissini uzatır, dışkı hacmini çoğaltarak barsak hareketlerini ve bağırsaktan geçiş hızını artırır. Böylece posa, bireyin ağırlık kaybetmesinde çok etkili olur. Genellikle doğal posa kaynaklarının tüketilmesi önerilir. Sebzeler, meyveler, kuru baklagiller, kepek ilaveli ürünler önemli posa kaynaklarıdır.

7. Sıvı: Günlük yaklaşık 3 litre sıvı tüketilmelidir. Diyet, vücuttaki metabolizma artıklarının atılabilmesi için yeterli miktarda sıvı sağlamalıdır. Ayrıca, yemek öncesi ve yemekle beraber alınan sıvılar mide dolgunluğunu ve dolayısıyla tokluk hissini artırır. Bunun yanında, kabızlığın oluşmamasında bol sıvı tüketimi önemlidir. Kabızlık bireyin kilo kaybetmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenlerle, bol sıvı içilmesi ve özellikle bu sıvının 1~1.5 litresinin su olması önemlidir. 8. Tuz: Hipertansiyon, kalp yetmezliği veya başka nedenlerle ödemi bulunan şişman kişilere uygulanan beslenme programlarında tuz kısıtlanması gerekebilir. Bu durumda diyet, ya tuzsuz ya da az tuzlu olabilir. Eğer bahsedilen sorunlar yoksa tuz kısıtlamasına gerek olmayabilir. 9. Öğün Düzeni: Beslenme programı, günlük en az 3 veya daha fazla (6~8) öğünlük düzenli ve sık aralıklarla uygulanmalıdır. Sık aralıklarla

beslenme, gereğinden fazla yemeyi ve kaçamakları önler, acıkmayı geciktirir ve bir sonraki öğünde besin alımını azaltır. Beslenme programı; bireyin ağız tadını bozmayacak şekilde, sosyo-ekonomik durumuna uygun, yaşam tarzına adapte edilmiş olarak, esnek, beslenme alışkanlıklarını uzun dönemde değiştirecek şekilde sunulmalı, kısa dönemli acele (şok) programlar uygulanmamalıdır. Beslenme programı; kan basıncı, kan kolesterol, lipit, trigliserit, ürik asit, glikoz gibi bulgularda yükselmeler varsa bunlara uygun bir şekilde düzenlenmelidir.

Kaybedilen Kilolar Nasıl Korunur? Kaybedilen kiloların korunması kilo kaybetmekten çok daha önemlidir. Şişmanlık tedavisinden sonra çoğu birey tedavide elde edilen olumlu alışkanlık değişikliklerini devam ettirmezler ve kaybettikleri kiloları tekrar geri alırlar. Bu nedenle, arzu edilen düzeye kadar kilo kaybeden birey vücut ağırlığını koruyabilmek için neler yapması gerektiğini diyetisyene danışmalı ve kilosunu koruyucu bir beslenme programına alınmalıdır. ETBİR I KIRMIZI 63


OTOMOTİV

Dacia Duster Küçücük fiyatlara, gerçek bir kompakt SUV Dacia Duster ile bütün geniş alanlar size ait. Geniş iç mekanlı 4x4 Dacia Duster sağlamlığını ve engel aşma kapasitesini hizmetinize sunuyor.

B

ir Renault Grubu markası olan Dacia, Türkiye’de yükseliş trendini sürdürüyor. 2012 yılını 10. sırada tamamlayan Dacia, 2013 yılında toplam pazarda marka sıralamasında 7. sıraya yükseldi. Türkiye, uluslararası platformda da Dacia satışlarında en başarılı ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye dünya sıralamasında 4. sıraya yerleşti. 2010 yılında lansmanı gerçekleştirilen Dacia Duster üç yılda 450 binden fazla müşterinin gönlünü fethetti. Türkiye’de ise Duster müşterilerin en çok tercih ettiği dizel SUV modeli. Aynı

64 ETBİR I KIRMIZI

zamanda 4x4 segmentinin de lideri. Yeni Duster Ambiance ve Lauréate olmak üzere iki farklı versiyon ile Türkiye’de 2 Aralık 2013 tarihinde 36.600 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuldu.

Yeni Duster Dacia, Sandero ve Sandero Stepway’i yenileyip Lodgy ve Dokker modellerini pazara sunduktan sonra ürün gamını eksiksiz hale getiriyor ve Yeni Dacia Duster ile birlikte ürün gamı tamamen yenilendi.

Dış tasarımında değişiklik, iç mekanında devrim Yeni Dacia Duster’ın ön yüzü, her yol koşuluna uygun bir otomobil olduğunu vurgulayacak biçimde iyileştirildi. Yeniden tasarlanan ızgaranın artık yeni bir hava giriş kanalı ve gündüz farlarına sahip çift optikli farları var.

Yepyeni ekipmanlar ve iyileştirilmiş özellikler Yeni Dacia Duster’da daha fazla özellik bulunuyor: elektronik denge programı (ESP) ve dört hava yastığı, Eco mode, gündüz farları, vites değiştirme göstergesi standart olarak sunuluyor. Buna ek olarak Dacia MEDIA NAV, hız ayar ve sınırlayıcı ve arka park sensörleri de opsiyon olarak müşterinin beğenisine sunuluyor. Geniş ve kullanışlı iç mekanı


performanslara yeni 6 ileri* vites kutusu da katkıda bulunmaktadır; bu vites kutusu engebeli arazide seyir, yokuş veya yüklü kalkışta, yokuş aşağı aracı tutmak için kısa birinci vites oranına sahiptir (1 000 d/d’da 5,79 km/h). Dacia Duster kolay kullanım özelliği ile her türlü yol koşuluna adapte olur. Hem de güvenlik içinde!

maksimum konfor ile bütün ihtiyaçlarınızı taşımanıza olanak veriyor. Yüksek sürüş konumu ile yolculuklarınıza tam güven ve huzur içinde çıkabilirsiniz. İnanılmaz bir fiyata sunulan Dacia Duster tutumlu motorları ve sınırlı CO2 salımları sayesinde çevreye de saygılı. Dacia Duster ile daha az harcayarak daha fazlasına sahip olmak istemez misiniz?

Gerçek bir arazi aracı tasarımı Geniş çamurlukları ve yüksek kasa yapısı kişiliğini hemen ortaya koyuyor : Dacia Duster gerçek bir arazi aracı! Çekici tasarımlı Dacia Duster krom kaplama radyatör ızgarası ve çift optikli ön farları ile şehirde de herkesin beğenisini kazanıyor. Duster’ın eşsiz görünüşü look paketi seçilerek (Krom renkli

ön ve arka koruma kızakları, eteklikler, dış dikiz aynaları, siyah veya krom renkli tavan barları, karartılmış arka kapı, kelebek ve bagaj kapağı camları), veya mevcut çok sayıda aksesuar arasından seçim yaparak daha da güçlendirilebiliyor. Dacia Duster için tasarım aynı zamanda keyif ile eş anlamlı.

Üstün 4x4 yetenekleri Dacia Duster hiçbir zeminden, hiçbir yoldan korkmaz. Yüksekliği ve engel aşma açıları ile tasarlanmış olan Duster gerçek 4x4 yeteneklerine sahip. Kasa yapısı her türlü yol ve arazi koşullarının üstesinden gelmesini sağlar. Dacia Duster boyutlarına göre kompakt ve hafif bir araç, bu da ona büyük bir çeviklik kazandırır ve arazi performansını artırır. Bu

Beklentilerin ötesinde ekokeyif Zaman değişiyor. Bir 4x4 kullanmak uzunca bir süre bir ayrıcalık olarak kabul ediliyordu; Dacia Duster ile bu keyif şimdi erişilebilir oldu. İnanılmaz bir fiyata sunulan Dacia Duster optimize bakım programı, güvenilirlikleri kanıtlanmış tutumlu ve çevreye saygılı motorları sayesinde düşük kullanım maliyetleri sergiliyor. Buna göre, dCi motorlar bir depo yakıt ile daha fazla kilometre yapma olanağı sağlıyorlar ve aynı zamanda 4x2 versiyonlarda 140 g/km’nin altında ve 4x4 versiyonlarda 150 g/km’nin altında kalan düşük CO2 salımlarıyla ayırt ediliyorlar. Gerçek bir tasarruf anlayışı!

Sınırsız Konfor Dacia Duster geniş ve konforlu bir iç mekana sahip. Pratik ve işlevsel iç mekanı 5 yolcuya bütün bagajları ile rahat yolculuk olanağı sunuyor. Dacia Duster versiyonlara göre 475 litreye kadar bagaj kapasitesi sunuyor. Arka koltuklar yatırıldığında, yükleme alanı 1 636 litreye ulaşıyor. Ön yolcu koltuğunun sırtlığı katlandığında, 2,65 m uzunluğa kadar eşyalar iç mekana yerleştirilebiliyor. Sürücüler ve ailelerinin beklentileri farklı olduğundan, Dacia Duster temel donanımlar sunuyor. Araçta gereksiz hiçbir şey yok ve herkes kendi Duster’ını serbestçe kişiselleştirebilir! Bütün ihtiyaçları karşılamak için, birçok paket ve opsiyon sunuluyor. Tek kelimeyle : Dacia Duster’da bütün istek ve ihtiyaçlar için bir çözüm mutlaka vardır.

ETBİR I KIRMIZI 65


SEKTÖRÜN ETKİNLİK TAKVİMİ

GIDA FUAR ve ETKİNLİKLERİ OCAK 2014

MART 2014

28 – 30 Ocak

24-26 Ekim

International Production & Processing Expo, IPPE

EDT EXPO 2. Ev Dışı Tüketim Ürünleri Ekipmanları, Sarf Malzemeleri Üreticileri & Dağıtım Kanalı Tedarikçileri Fuarı

Georgia World Congress Center Atlanta, GA, ABD Uluslararası Et Fuarı, IME; Uluslararası Tavukçuluk Fuarı, USPOULTRY; Uluslararası Yem Fuarı, IFE E.mail: afia@afia.org, Web: www.ippexpo.org

CNR Expo İstanbul Bilgi için: Sine Fuarcılık A.Ş. Tel: (212) 465 7474, Faks: (212) 465 7476

ŞUBAT 2014 12 – 15 Şubat Biofach 2014, World Organic Trade Fair Nürnberg, Almanya Uluslararası Organik Ürünler İhtisas Fuarı

E.mail: info@cnredtexpo.com, Web: www.cnredtexpo.com

NİSAN 2014 17 – 19 Nisan

Bilgi için: M. Atila Özal, Feustel Fairs & Travel

IV. Geleneksel Gıdalar Sempozyumu

Tel: (212) 245 9600, Faks: (212) 245 9605,

Çukurova Üniversitesi Mithat Özhan Amfisi Adana

E.mail: info@feustelfairs.com.tr,

Bilgi için: Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü

Web: www.biofach.de, www.ask-biofach.de, www.feustelfairs.com.tr

13 – 16 Şubat KET 2014 Kırmızı Et Üretimi, Teknolojileri ve Donanımları Fuarı TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece, İstanbul Bilgi için: Proje Pazarlama Temsilcisi - Ece Çağlar-Burak Gürses Tel: (212) 867 1225- 1296, Faks: (212) 886 6737 Web: www.kirmizietfuari.com

19 – 22 Şubat Anfaş, FoodProduct. 21. Uluslararası Gıda İhtisas Fuarı Antalya Expo Center, Antalya Bilgi için: ANFAŞ, Antalya Fuarcılık İşletme ve Yat. A.Ş. Tel: (242) 462 2000, Faks: (242) 462 1990, E.mail: info@anfas.com.tr, info@anfasfoodproduct.com, Web: www.anfasfoodproduct.com

66 ETBİR I KIRMIZI

Tel: (322) 338 6173, 338 6084/2177/107 E.mail: gida2014@cu.edu.tr, Web: http://gida2014.cu.edu.tr


67


68


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.