Diyabiz Dergi 3

Page 1

Diyalizle Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Yayın Organı

Sayı: 3

f

2015 / 2

Böbrekler ve hastalıkları konusunda bilinmesi gerekenler Damaryolu Hayata Bağlar Sağlık sorunu olmayan herkes, organ bağışına aday

Son Dönem Böbrek Yetmezliğinde İdeal Tedavi Yöntemi Böbrek Nakli

Diyaliz hastalarında beslenme özen ister Diyaliz hastaları dikkat Dişler ihmale gelmez! Nakil sonrası yaşama dair öneriler - 1


รถn kapak iรงi

2

www.diyabiz.com


SİZİN İÇİN VARIZ!

Kamuoyunun kronik böbrek hastalarının hakları ve sorunları konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi temel amacımızdır. Bu kapsamda;

- Ülkemizdeki organ naklinin önündeki tıbbi, idari, ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılması için çalışırız. - Kronik böbrek hastalarını, hasta haklarının ve insan haklarının ayrılmaz bir parçası olarak görürüz. - Hastalar arasında din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi görüş, ekonomik ve sosyal statü ayrımı yapmayız. - Hastaların mahremiyetine özen gösteririz. - Bütün faaliyetlerimizi etik ilkeler doğrultusunda şeffaflık çerçevesinde yürütürüz.

BİZE KATILIN

facebook.com/diyabiz

twitter.com/diyabizdernek

3


İçindekiler BU SAYIDA NELER VAR? DİYABİZ Diyalizle Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Yayın Organı DİYABİZ

05

HEMODİYALİZ ÖNCESİ

06

Diyabiz’den • DİYABİZ acıyı paylaşıyor, umutla ço€al›yor…

DİYABİZ Diyalizle Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Remzi Emiroğlu

08

Böbreklerimiz • Böbrekler ve hastalıkları ile ilgili bilinmesi gerekenler

Yayın Koordinatörü

HEMODİYALİZ

Yıl: 2 Sayı: 3 - 2015/ 2 Para ile satılmaz.

İmtiyaz Sahibi

10

Hemodiyaliz • Hemodiyalizin anahtarı damaryolu • Op. Dr. Mesut Kösem

12

Beslenme • Diyaliz hastalarında beslenme özen ister • Diyetisyen Erhan Arısoy

Prof. Dr. Bülent Oktay Diyetisyen Erhan Arısoy Op. Dr. Mesut Kösem

14

Ağız ve Diş Sağlığı • Diyaliz hastalarında ağız ve diş sağlığı

Yönetim Yeri

ORGAN NAKLİ

Op. Dr. Mesut Kösem

Yayına Hazırlayanlar Yrd. Doç. Ayla Torun Fevzi Kemal Torun

Editör Kevser DEVECİOĞLU

Katkıda Bulunanlar

16

Bilimsel Görüş • Son Dönem Böbrek Yetmezliğinde ideal tedavi yöntemi Böbrek Nakli • Prof. Dr. Bülent Oktay

18

Afiş İletişim I DBYR Tel: (216) 317 63 11 GSM: (535) 711 41 37 @: afis@afisiletisim.net www.afisiletisim.net

Röportaj - Vaka • Nakil olmak için 14 yıl böbrek bekledi

20

Orgn Bağısı • Sağlık sorunu olmayan herkes, organ bağışına aday • Prof. Dr. Remzi Emiroğlu

Baskı

22

Yaşam • Nakil sonrası yaşama dair öneriler - 1

24

Organ Nakli Merkezi • Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Merkezi

Halil Rıfat Paşa Mah. Perpa Ticaret Merkezi A BLok K: 6 No: 557 Şişli/İstanbul Tel: (212) 220 96 34 - (530) 150 73 43 E-mail: info@diyabiz.com www.diyabiz.com Dernek Kütük No= 34/192-123

Yapım

Armoni Nuans Görsel Sanatlar, İletişim Hiz. San. ve Tic. A.Ş. Tel: (216) 540 36 11 pbx

4

Başkandan • DİYABİZ Derneği yenileniyor, değişiyor....


Başkandan DİYABİZ Derneği yenileniyor, değişiyor.... Merhaba

D

iyaliz hastalarının yanında olmak, onların sorunlarının çözümüne destek olmak, böbrek yetmezliği ve böbrek nakli konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapmak amacıyla kurulan DİYABİZ Derneği yenileniyor, değişiyor. Bu değişim içinde DİYABİZ Derneği’nin yeni başkanı olarak bayrağı ben devraldım. Daha fazla diyaliz hastasının yeniden hayata başlaması amacıyla çıkılan bu yolda, bugüne kadar yapılan çalışmaların ışığında ve yeni projelerle derneğimizi daha ileri götürmek için ben de heyecanla çalışmaya devam edeceğim. Hepinize “merhaba” dediğim bu yeni sayımızda Türkiye’de ve dünyadaki durumu değerlendirmek, gideceğimiz yolun kısa bir özetini yapmak istiyorum. “Böbrek nakli için bekleyen binlerce kişi var!” Hemen herkesin bildiği, hepimizin dile getirdiği ama yıllardır değişmeyen bir Türkiye gerçeği... 2015 yılında da bu gerçeği değiştirecek yeterli organ bağışı rakamlarına hala ulaşılamadı. Türkiye’de nakillerin yüzde 80’i canlı vericiden yapılıyor, yüzde 20’si ise kadavradan. Böbrek nakline ihtiyaç duyan bir böbrek hastasının yakını çok rahat böbreğini bağışlayabiliyor. Ancak ölümden sonrası için bağış yapan ya da beyin ölümü gerçekleşen yakınının böbreğini vermeyi kabul edenlerin oranı hala çok düşük. Beyin ölümü gerçekleşen her 5 kişiden sadece 1’inin yakını organ bağışına onay veriyor. Özetle; canlı vericiden nakil konusunda lider durumdayız. Türkiye’de yüzde 80’i canlı vericiden yapılan nakiller, Amerika ve İngiltere’de canlıdan ve kadavradan nakil oranı yaklaşık yüzde 50 ile eşitlenmiş durumda. Avrupa Ülkeleri’ne baktığımızda örneğin; İspanya’da kadavradan nakil oranı yüzde 80’lere ulaştı. Böbrek nakli konusunda maalesef artışın yaşanmadığı ülkemizde bugün 60 bin diyaliz hastası var ve 20 bin kişi de böbrek nakli için sırada bekliyor. Oysa bu tabloyu değiştirmek elimizde... Bunun için, beyin ölümü gerçekleşen 5 kişinin tamamının yakınlarının organ bağışını kabul etmesi yeterli. Bu yılda 3000 olan nakil sayısının 5500’e çıkması, böbrek bekleyen 20 bin kişiye dört yıl içinde böbrek naklinin yapılarak yepyeni bir hayata başlamaları anlamına geliyor. Bağışı kabul etmeyen dört kişinin ailesinin organ bağışına onay vermesi ile 4 yılda Türkiye’de organ bekleyen hiç kimse kalmayabilir. Maalesef bu rakamlara ulaşamıyoruz. Bizlerin hedefi kadavradan nakil oranını arttırmak. Kadavradan nakil oranının artması organ nakli bekleyenlerin bekleyişine son verecek, onları yeni bir hayat armağan edecek en etkili çözüm. Bunun için tek yapılması gereken canlı iken hiç düşünmeden verdiğimiz böbreğimizin biz öldükten sonra da bir başkasına hayat vereceği bilincinde olarak organlarımızı bağışlamak, bir yakınımızı kaybedersek uygun koşullar olduğunda organ nakli yapılmasına izin vermek.

Prof. Dr. Remzi Emiroğlu

DİYABİZ Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi

5


Bizden

DİYABİZ acıyı paylaşıyor, umutla çoğalıyor… DİYABİZ, diyaliz tedavisi gören kronik böbrek yetmezliği hastalarının yanında olmaya, organ nakli konusunda bilinçlendirme çalışmalarına devam ediyor.

Ü

lkemizde kronik böbrek hastalığı teşhisiyle diyalize girenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Diyaliz merkezlerinin çoğalmasıyla birlikte geçmişe göre günümüzde diyaliz seanslarının konforu her ne kadar yükseldiyse de, hala diyalize girmek çoğu zaman hayatın akışını zora sokan bir süreç olarak değerlendiriliyor. Kronik böbrek yetmezliği hastalarının yepyeni bir hayata başlamalarının yolu da çoğu zaman organ naklinden geçiyor. Ancak organ bağışı aynı oranda artış göstermiyor. Türkiye’de hala kadavradan yeterince bağış olmadığı için nakiller ağırlıklı olarak canlı vericiden yapılıyor. Böyle bir tablonun olduğu ülkemizde Diyalizle Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği (DİYABİZ) böbrek hastalarını ve yakınlarını bilinçlendirmek ve onların hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla çalışmalarına devam ediyor. DİYABİZ, diyalize giren ancak sahip olduğu hakları bilmeyen ya da organ nakli olması gereken ancak organ bulunamayan ya da tedavi olmak için doğru adrese ulaşamayan hastalar için bir danışma merkezi niteliğinde. “Kronik böbrek hastalarının hakları, kamuoyunun kronik böbrek hastalarının hakları ve sorunları konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi” DİYABİZ Derneği’nin temel amacını oluşturuyor. “Paylaştıkça Çoğalıyoruz” solganıyla yola koyulan DİYABİZ Derneği Diyaliz tedavisi gören tüm hastaların yaşadıkları sorunları paylaşıyor, çözüme kavuşturmak için çalışmalar yapıyor. Ancak asıl çözümün organ nakli olduğu bilinciyle kurulan ve çalışmalarına devam eden DİYABİZ’in en önemli çalışma alanlarından birini organ nakli konusunda toplumu bilinçlendirmek geliyor. Derneğin üyeleri Türkiye’de organ naklinin önündeki tıbbi, idari, ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılması için önemli çalışmalar yapıyor. Çünkü binlerce insan organ bekliyor ve hergün 10 insan bağışlanmayan organlar nedeniyle hayatını yitiriyor.

6

Organ bağışı hayat kurtarır

Organ nakli konusundaki bilinci arttırmak amacıyla bugüne kadar pek çok projeyi hayata geçiren Derneğin gelecek yıllar için de tasarladığı çeşitli projeleri var. Organ bekleyen hasta sayısının azalması, canlı vericinin karşısında kadavradan organ bağışı rakamlarının artışını sağlamak DİYABİZ’in kuruluş amaçları arasında yer alıyor. Böbrek hastalarına her anlamda destek olmayı ilke edinen dernek, sosyal medyada etkinliğini arttırarak daha fazla böbrek hastasına ve gönüllüye ulaşmayı hedefliyor.

DİYABİZ Misafirhaneleri hizmetinizde


Editörden Yeni Başkanımızla Yola Devam Kısa bir aradan sonra Diyabiz Dergisi olarak yine karşınızdayız. Paylaşmaya, paylaştıkça çoğalmaya kaldığımızı yerden ama yeni başkanımız Prof. Dr. Remzi Emiroğlu ile devam ediyoruz. Diyabiz Dergisi ekibi olarak derneğin yeni başkanı Prof. Dr. Remiz Emiroğlu’na başarılar diliyoruz. Yeni başkanımızla ilk sayımızı hazırladık ve sizlerin beğenisine sunduk. Diyalize giren kronik böbrek hastalarının en önemli sorunlarından biri de devamlılık gerektiren bu tedavi sırasında çalışma şartlarında yaşanan sorunlar. DİYABİZ’in bir diğer çalışma alanını da diyalize giren hastalara uygun çalışma koşullarının sağlanması oluşturuyor. DİYABİZ hastaların ruhsal durumlarıyla da ilgileniyor. Çoğu zaman yıllar süren tedavide hastaların morallerini yüksek tutmaları gerekiyor. DİYABİZ, hastalıkları nedeniyle sosyal hayatları kısıtlanan hastalar için çeşitli aktviteler, geceler, balolar organize ediyor. DİYABİZ hastaları sadece diyaliz tedavileri sırasında değil organ nakli olduklarında da yanlarında olmaya devam ediyor. Organ nakli hem verici hem de alıcılar için psikolojk açıdan oldukça zorlu bir süreç. Dernekte, bu süreçte hastalara destek vermek için hastaların her an danışabilecekleri uzman psikologlar yer alıyor. Bu dönemde en çok soru hukuki alanda geliyor. DİYABİZ bünyesinde yer alan uzman hukukçular hastaları bilgilendiriyor. Gerçekleştirdiği ve yapmayı planladığı yeni projeler ile yoluna devam eden DİYABİZ üyeleri kendileri gibi heyecanla çalışacak yeni üyeleri de derneğe davet ediyor. Her böbrek naklinin yeni bir hayatın başlangıcı olduğu bilinciyle hareket eden DİYABİZ yeni projelerle yoluna devam ediyor. Paylaştıkça çoğalıyor...

Dergimizi hazırlarken böbrek yetmezliği, diyaliz tedavisi ve organ nakli konusunda hem uzman doktorlarımıza danıştık, görüşlerini aldık hem de hastalarımızın tecrübelerine başvurduk. Yıllardır organ nakli konusunda değerli çalışmalar yapan, yüzlerce kişinin yeniden hayata başlamasının mimarı olan Prof. Dr. Bülent Oktay bizim için son dönem böbrek yetmezliğinin çaresi organ naklinin ayrıntılarını, son yıllarda yaşanan gelişmeleri yazdı. Derneğimizin yeni başkanı Prof. Dr. Remzi Emiroğlu da nakil konusunda oldukça bilgilendirici yazısı ile dergimize destek oldu. Op. Dr. Mesut Kösem ise siz değerli okuyucularımıza hemodiyaliz hastaları için hayati önem taşıyan damaryolu konusunda uygulanan yöntemleri ve bu konudaki son gelişmeleri anlattı. Biliyoruz ki; diyaliz hastalarının uzun tedavi süreci sırasında farklı rahatsızlıkları da olabiliyor. Biz de bu sayımızda ağız diş sağlığını işledik. Risk taşıyan diyaliz hastalarına ağız ve diş sağlıklarını korumalarına yardımcı olacak tavsiyelerde bulunduk. Diyaliz hastalarının yaşamlarında çok dikkat etmeleri gereken bir diğer konu da beslenme. Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde Diyetisyen Erhan Arısoy’dan sağlıklı beslenme konusunda dikkat edilmesi gereken noktaları, diyaliz hastalarının sağlıklılarını tehdit etmeyecek şekilde nasıl beslenmeleri gerektiğini öğrendik. Ailesinin tüm ısrarlarına rağmen 14 yıl diyalize girerek kadavradan organ çıkmasını bekleyen Durmuş Kaya’nın zorlu hikayesini ve babası Mustafa Kaya’dan yapılan böbrek nakli ile değişen hayatını dinledik ve dergimizin sayfalarında sizlerle paylaştık. Dergimizde nakil olmuş hastalarımızı da unutmadık. Zorlu bir süreç olan nakil sonrası dönemi kolaylaştıracak bilgilere dergimizin sayfalarında yer verdik. Özetle sizler için dolu dolu bir dergi hazırladık. Hazırlarken bizlerin de bilgilendiği dergimizi bizim duyduğumuz merak ve heyecanla okumanız dileğiyle…

Kevser Devecioğlu 7


Böbreklerimiz

Böbrekler ve hastalıkları ile ilgili bilinmesi gerekenler Böbrek hastalıklarının belirtileri sessizce ortaya çıkıyor. Gece idrara sık kalkma, halsizlik, nefes darlığı, hipertansiyon, el, ayak ve gözlerde şişme şeklinde kendini gösteriyor.

B

öbrekler, fonksiyonları bozulunca görevlerini yerine getiremiyor. Bu durumda kandan atılması gereken maddeler atılamıyor ve kanda birikerek bazı semptomlara neden oluyor. Böbreklerin fonksiyonlarının azalması ve kaybolması aniden ortaya çıkmışsa (akutsa) iyileşme kaydedilebiliyor. Ancak yıllar içinde sessizce devam ederek gelişiyorsa (kronikse) geri dönüşü olmayan bir tablonun ortaya çıkmasına yol açıyor. Genel olarak böbrek hastalıkları; glomerüler hastalıklar (akut ve kronik böbrek iltihabı olarak bilinen hastalıklar), tubüler hastalıklar, konjenital hastalıklar, kalıtımsal hastalıklar, damarsal böbrek hastalıkları, gebelik zehirlenmesi, taş hastalıkları, idrar yolu iltihapları, idrar yollarının daralması ve tıkanması, hipertansiyon ve diyabet (şeker) hastalığı gibi sistemik hastalıklara bağlı böbrek hastalıkları, ilaçlara bağlı gelişen

8

böbrek hastalıkları vs. şeklinde sıralanıyor. Böbrek hastalıklarının belirtileri ise sessiz şekilde ortaya çıkıyor. Gece idrara sık kalkma, halsizlik, nefes darlığı, hipertansiyon, el, ayak ve gözlerde şişme görülebiliyor. Tek belirtisi gece sık sık idrara kalkma olabileceği gibi böbrek yetmezliği hastaları kulak burun boğaz kliniğine burun kanaması, gastroenteroloji kliniğine mide kanaması şikayetiyle gittiklerinde böbrek hastası oldukları ortaya çıkabiliyor. Akut böbrek yetmezliği; ağır kanama ve kusma, idrar yollarında tıkanıklık, sağlıksız gebelik süreci, bazı ilaçların kullanımı ve büyük ameliyat geçirilmesi sonucu görülebiliyor. Kronik böbrek yetmezliği ise böbrek hastalıklarının tedavi edilmemesi, şeker hastalığı, hipertansiyon ve idrar yolu hastalıkları sonucunda ortaya çıkabiliyor.

BÖBREK İNSAN VÜCUDUNUN NERESİNDE YER ALIR? Böbrekler kaburga kemiklerinin altında, omurganın her iki yanında yer alır. Şekilleri kabaca fasulyeye benzetilebilir. Sağlıklı bir yetişkinde boyu 10-12 cm, ağırlığı ise 120-160 gr civarındadır. Bir insan böbrekleri çalışmadan yaşayamaz.


Böbreklerin görevi nedir?

Böbrekler, kanımızın filtresi gibi çalışıyor, kanı süzerek temizliyorlar. Bunu da nefron adı verilen milyonlarca sayıda mikroskobik filtre aracılığıyla gerçekleştiriyorlar. Temizlenen kanın atık ürünü ise idrar. Böbrekte kanın temizlenmesi sonucu oluşan idrar, mesaneye (idrar torbası) doğru gidiyor ve buradan vücudun dışına atılıyor. Böbreklerin temizlik işlevi sayesinde vücut sıvı yapısı ve hacminin dengesi de kuruluyor. Bu süreçte böbrekler, kandaki atık ürünleri idrar şeklinde atıyor, besin ve elektrolitleri tekrar kana geri veriyor. Böylece vücut için

gerekli olan tuz, potasyum, fosfor, magnezyum gibi bazı minerallerin, suyun, glikozun ve proteinlerin dengede tutulmasını sağlıyorlar. Ancak böbreklerin işlevi yalnızca bununla sınırlı değil; vücutta önemli işlevi olan hormonları da salgılıyorlar. Örneğin, salgıladığı renin hormonu tansiyonun dengelenmesine yardımcı oluyor. Eritropoetin hormonu ise kemik iliğini uyararak kan yapımına destek veriyor. Ayrıca vücut tarafından alınan D vitamininin kullanılmasını sağlıyor. Böylece böbrekler, kandaki kalsiyum-fosfor seviyesini dengeleyerek sağlıklı bir kemik yapısının oluşmasına katkıda bulunuyor.

Aklınızda olsun...

Böbrekler günde 200 litre kanı temizliyor... Böbrekte her gün kandan süzülen idrarın (günün ilk idrarı) içindeki 1 kg. sofra tuzu, 500 gr. sodyum bikarbonat, 170 lt su, 11 gr. protein, 170 gr. şeker ve birçok metabolik madde geri emiliyor. Buna karşılık her gün 27 gr. üre, 1.7 gr. kreatinin, 5 gr. sodyum ve diğer metabolik ürünler idrarla atılıyor.

Her bir böbrekte yaklaşık 1 milyon nefron (böbrek cisimciği) bulunuyor. Bu böbrek cisimciklerinin görevi kanı süzmek.

Fazla tuz böbrekleri yoruyor! Fazla tuz, böbreklere de zarar veriyor. Vücudun günlük tuz ihtiyacı ortalama 5-6 gram. Bunun yaklaşık 2 gramı yemeklere hiç tuz konmasa bile gün içerisinde yenilen sebze ve meyvelerden alınıyor. Eğer evde ya da dışarıda yenilen yemeklerden kısıtlama yapılmazsa, günlük yiyeceklerdeki yüksek tuz, vücuda alınıyor. Bunların yanı sıra, içeriğinde fazla miktarda tuz bulunan peynir, turşu, salça gibi yiyecekler vücudun fazladan tuz almasına neden oluyor. Bazı durumlarda kişilerin günlük tuz alımı 20-25 gramı buluyor. Bu da, böbreklerin daha fazla suya ihtiyaç duyması ve daha çok yorulması anlamına geliyor.

Böbrekler susuz yaşayamaz

Böbreklerin ve tüm vücudun sağlığı için günde ne kadar su içilmesi gerektiği, tartışılan bir konu. Türk insanı genelde su içmeyi sevmiyor hatta günlük suyu böbreklerini sıkıntıya sokacak kadar az tüketiyor.

Su tüketimi ile ilgili öneriler • Normal kiloda erişkin bir kadın günde 1.5-2 litre, erkekler ise günde 2-2.5 litre su tüketmeli. Su, böbreklerin temizlik işlevini yerine getirmesini sağlıyor. • Çay, meyve suyu ve soda gibi içecekler günlük tüketimin dışında tutulmalı. • Çok terleyen kişiler tüketecekleri su miktarını biraz daha artırmalı. • Vücuttaki kas kitlesi ve yapısına göre su tüketiminin ayarlanması gerekiyor. • Yeterli su almak, böbreklerin ve dolayısıyla damarların erken yaşlanmasını önlüyor. • Çok su içmek de yararlı değil. Çünkü günde 4-5 litre su içildiğinde böbreğin idrarı konsantre etme yeteneği azalıyor. Bu da vücuttaki tuz oranını azaltıyor.

9


Hemodiyaliz Hemodiyalizin Anahtarı Damaryolu Kronik böbrek yetmezliği tedavisinde hemodiyaliz uygulanacak hastaların öncelikle damaryolunun hazırlanması gerekiyor. Hastaya uygulanacak en uygun damaryolu seçeneği hasta, nefrolog ve damar cerrahının ortak kararı ile belirleniyor.

G Op. Dr. Mesut Kösem

ünümüzde kronik böbrek yetmezliği yaşayanların tedavisinde, hemodiyaliz, periton diyalizi ve böbrek nakli yöntemleri kullanılıyor. Acıbadem International Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mesut Kösem, ülkemizde hastaların yaklaşık yüzde 80’inin hemodiyaliz ile hayatlarını sürdürdüğünü belirtiyor. Hemodiyaliz genellikle, 4 saatlik tedavi seansları şeklinde ve haftada 3 gün olarak uygulanıyor. Hemodiyaliz tedavisinin uygulanabilmesi için, dakikada 350-400 ml kanın, damar sisteminden diyaliz makinasına sağlanabilmesi gerekiyor. Hemodiyaliz için gerekli yüksek akımdaki kanı sağlayan sistemlere, damaryolu adı veriliyor. Kösem, “Hemodiyalizin yapılabilmesi için ön şartı, damaryolunun sağlanmış olmasıdır. Bu sebeple hemodiyaliz için damaryolu, anahtar vazifesi görür” diyor.

Hemodiyaliz için damaryolu seçenekleri: • Fistül (Arterio-Venöz Fistül)

Hemodiyaliz için en sık kullanılan ve tercih edilen damaryolu seçeneği. Bu seçenekte el bileği veya dirsekte yapılan bir cerrahi operasyonla, atardamar ile yüzeyel toplardamar arasında bir bağlantı (kısa devre) oluşturuluyor. Bu fistülün kullanılabilir duruma gelmesi için 1-3 ay bekleniyor. Bu bekleme süresi içinde toplardamardaki akım hızlanıyor, damarın genişliği artıyor ve damar duvarı kalınlaşarak diyaliz iğneleri uygulamak için uygun yapıya dönüşüyor. Fistüller; oluşturulmasının kolaylığı, düşük sorun oluşturma riski, hemşire için kullanım kolaylığı ile hemodiyaliz hastalarında uzun yıllar, konforlu bir hayata imkan tanıyor.

İdeal bir damaryolunun özellikleri: • • • • • • • •

10

Oluşturulması kolay olmalı. Hemodiyaliz için yeterli kan akımını sağlamalı. Oluşturabileceği riskler az ve kabul edilebilir seviyede olmalı. Uzun yıllar, sorunsuz olarak işlev görmeli. Diyaliz hemşiresi tarafından güvenle ve kolayca kullanılabilmeli. Estetik olarak kabul edilebilir olmalı. Ekonomik olarak maliyeti düşük olmalı. Hastanın yaşam kalitesi ve konforunu bozmamalı.


• Yapay Damar (Greft)

Hastanın fistül şanslarını kaybettiği veya damar yapısının fistüle uygun olmadığı durumlarda uygulanan yapay damar, teknik olarak uygulanması daha zor ve ekonomik olarak daha maliyetli bir yöntem. Bu seçenekte, fistül operasyonuna benzer bir operasyonla, atardamar ile toplardamar arasına, cilt altına yapay damar yerleştiriliyor. Operasyon sonrası yapay damar genellikle 2 hafta sonra kullanıma hazır hale geliyor. Hemodiyaliz için kullanılan iğneler, bu yapay damara uygulanıyor. Fistüle göre ömrü daha kısa olan yapay damarın riskleri de (pıhtı oluşumu, enfeksiyon, damar genişlemesi vb.) daha fazla.

• Katater

Plastik malzemeden özel olarak imal edilmiş, boyundan, kasıktan veya omuzdan büyük bir toplardamara yerleştirilen özel bir borucuk sistemi. Katater takılması işlemi lokal anestezi altında, ameliyathane şartlarında, tercihen; ultrasonografi cihazı kılavuzluğunda gerçekleştiriliyor. Kataterler geçici ve kalıcı katater olmak üzere ikiye ayrılıyor. Geçici kateterler, 1 hafta ile 1 ay arasındaki kısa süreli kullanım için uygunlar. Hemodiyalize alınması gereken hastalar, fistülü yoksa veya kullanıma uygun değilse, geçici katater takılarak diyalize alınıyor. Kalıcı kataterler ise fistül ve yapay damar (greft) şanslarını kullanmış veya bu yöntemlere uygun olmayan hastalara, uzun süreli kullanım planlanarak uygulanıyor. Kataterler takılırken ve kullanılırken yaratabileceği riskler sebebiyle son seçenek olarak görülüyor.

Damaryolu yönteminde ilk seçenek fistül olmalı

Kronik böbrek yetmezliği tanısıyla, sınırlı böbrek fonksiyonu ile nefrolog tarafından takip edilen hastalara, tedavi seçenekleri olan hemodiyaliz, periton diyalizi, böbrek naklinin anlatıldığını ifade eden Kösem “Bu bilgilendirme sonrası, hastaya hemodiyaliz tedavisinin uygulanmasına karar verildiğinde damaryolu hazırlığına başlanmalı. Damaryolu için her hastada, öncelikle fistül düşünülmeli. Fistül operasyonu, diyaliz ihtiyacının kaçınılmaz olduğu düşünülen zamanın, 3-6 ay öncesinde yapılmalı ve gereğinde kullanılmak üzere hazır bekletilmeli” diyor. Kösem, eğer hasta hemodiyaliz tedavisine acil durumda, kataterle başladıysa hastanın ilk diyaliz seansları sonrası, genel durumu uygun hale geldiğinde, fistül operasyonu planlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Diyaliz başlamadan damaryolunun hazırlanmasının, hasta için çok önemli olduğunu belirten Kösem şöyle devam ediyor: “Bu şekilde riskli katater yöntemlerine ihtiyaç duyulmadan, rahatlıkla fistülden hemodiyalize başlanabiliyor. Hemodiyaliz için damaryolu operasyonları, bu konuda uzmanlaşmış damar cerrahları tarafından gerçekleştiriliyor. Bunun için

öncelikle damar cerrahisi polikliniğinden muayene için randevu alınması gerekiyor.

Damaryolu seçeneği ortak kararla belirleniyor

Damar cerrahisi polikliniğinde neler yapıldığına gelince.. İlk olarak hastanın önceki hastalık öyküsü ve beraberinde bulunan hastalıkları değerlendiriliyor. Damar sistemi muayenesinde, koldaki atardamarlar, toplardamarlar ve el dolaşımı inceleniyor. Renkli Doppler Ultrasonografi cihazı ile koldaki atardamar ve toplardamar yapısı, damar çapları ve akım özellikleri değerlendiriliyor. Ultrasonografi incelemesinin yetersiz olduğu durumlarda Venografi, Anjiografi gibi daha ileri incelemeler gerekebiliyor. Hemodiyalize giriş yolu için, hangi damaryolu seçeneğinin hastaya uygun olduğuna karar veriliyor. Damaryolunun oluşturulması için nasıl bir operasyon yapılacağı, operasyon prosedürü, beklenen operasyon başarısı oranı ve olası riskler hastaya açıklanıyor. Kösem, hastaya hangi tedavi seçeneğinin uygulanacağına ve hemodiyaliz için hangi damaryolunun seçilmesi gerektiğine hasta, nefrolog ve damar cerrahının ortak değerlendirmesi ile karar verilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

11


Beslenme

Diyaliz Hastalarında

Beslenme Özen İster Beslenmenin hayatı önem taşıdığı ileri dönem böbrek yetmezliği yaşayan diyaliz hastalarının, tuzu hayatlarından çıkarmaları, fosfor ve potasyum deposu yiyecekleri sınırlı tüketmeleri gerekiyor. Bir uzman tarafından hazırlanacak kişiye özel beslenme programı, diyaliz hastalarının yaşam kalitesine yükseltiyor.

K

ronik böbrek hastalığı son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artış gösteriyor. Çeşitli sebeplere bağlı olarak gelişen kronik böbrek yetmezliğinin son döneminde hasta diyaliz tedavisine ihtiyaç duyuyor. Erken dönem böbrek yetmezliğinde, diyet tedavisinin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi’nden Diyetisyen Erhan Arısoy, son dönem böbrek yetmezliğinde ise hastaların “Artık diyalize giriyorum, diyaliz böbreğimin vazifesini yerine getiriyor, istediğimi yiyebilirim” gibi yanlış bir düşünceye kapıldıklarını ifade ediyor. Oysa diyaliz hastalarında da beslenme erken dönemdeki kadar katı kurallara bağlı olmasa da son derece önem taşıyor ve tedavinin ana unsurlarından birini oluşturuyor.

Diyetisyen Arısoy, diyaliz hastalarında tıbbi beslenme tedavisinin amaçlarını şöyle sıralıyor; • Hastanın genel durumunu iyileştirmek ve korumak, • Vücuttaki üre ve kreatin seviyelerini düşürmek, • Kalsiyum ve fosfor dengesini koruyarak kemiklerde oluşabilecek hasarın önüne geçmek, • Kan potasyum seviyesini istenilen düzeyde tutmak, • Diyabetli hastaların kan glikoz seviyesini düzenlemek, • Aşırı sıvı alımını önlemek, • Vücut ağırlığını ideal seviyede tutmak.

12


Tuz Tüketimine Dikkat!

Diyaliz hastalarının beslenmelerinde dikkat etmeleri gerekenlerin başında tuz tüketimi geliyor. Arısoy, tuz ve tuzlu yiyeceklerin tüketiminin, kişinin sıvı gereksinimini artırarak iki diyaliz seansı arasında fazla su tutmasına yani hipervolemiye neden olduğuna dikkat çekiyor. Hipervolemi ise diyaliz hastalarının en büyük sorunlarından biri olan yüksek tansiyona (hipertansiyon) neden oluyor. Diyaliz hastalarının tuzu, tuz içeren yiyecek ve içecekleri diyetlerinden tamamen çıkarmaları gerektiğini belirten Arısoy, “Bununla beraber günlük sıvı tüketimlerini sınırlandırmalı ve diyetisyenlerinin kendileri için belirleyeceği miktarın üzerine çıkmamalılar” diyor. Özellikle yaz aylarında fazla sıvı tüketiminin önüne geçmek için önerilerde bulunan Arısoy şöyle devam ediyor: “Her sabah günlük tüketilecek sıvı ölçülü olarak bir şişeye konularak gün boyu sadece o şişeden sıvı tüketilmeli. Büyük su bardakları veya kupalar yerine kahve fincanı gibi küçük bardaklar kullanılmalı. Ağız kuruluğunu engellemek için bulunulan ortamlar nemlendirilmeli. İlaçlar da yemek esnasında içilen sıvılarla beraber alınabilir.”

Fazla Fosfor Kemikleri Zayıflatıyor

Diyaliz hastalarının beslenmelerinde dikkat etmeleri gerekenleri anlatan Arısoy, ikinci sırada fosfor içeren besinlere dikkat çekiyor. En fazla fosfor içeren yiyeceklerin başında süt ve süt ürünleri (özellikle kaşar peyniri), balık, yumurta sarısı, kahve, bakliyat, gazlı içecekler, çikolata, kepekli ürünler ve bulgur geliyor. Diyaliz hastalarının vücutlarındaki fazla fosforu atabilmelerinin tek yolunun diyalize girmek olduğunu belirten Arısoy, “Diyaliz seansında

atılacak fosfor düzeyi sınırlı olduğu için fazla alınan fosfor, kan fosfor düzeyini yükseltir. Yüksek fosfor ise “üremik kemik hastalığı” olarak adlandırılan bir kemik hastalığına yol açar. Ayrıca fazla fosfor, özellikle kemiklerden kalsiyumun çekilmesine, kemiklerin zayıflamasına ve dolayısıyla kolaylıkla kırılmalarına neden olur” şeklinde konuşuyor.

Diyetisyen Kontrolü Şart

Diyaliz hastalarının beslenmelerinde dikkat etmeleri gereken üçüncü başlığı da potasyum içeren besinler oluşturuyor. Normal şartlarda, alınan fazla potasyum idrar yolu ile vücuttan atılıyor. Ancak son dönem böbrek yetmezliği yaşayan hastalarda, böbrekler çalışmadığı için fazla potasyumun vücuttan atılamadığını ifade eden Arısoy “Bu durumda kan potasyum düzeyi artar. Yüksek potasyum özellikle kalpde ritim bozukluğu yaparak ölümcül sorunlara yol açar” diyor. Kuruyemişler, kuru baklagiller, kurutulmuş sebze ve meyveler, patates, havuç, mantar, ıspanak, maydanoz gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, tahin-pekmez, muz, kavun, portakal, yeni dünya gibi

özellikle sarı renkli olan meyveler, potasyumu yüksek yiyecekler grubunu oluşturuyor. Diyaliz hastalarının beslenmesinde enerji, protein, yağ ve bazı vitaminleri içeren besin öğelerinin alımının önemine de dikkat çeken Arısoy, şöyle devam ediyor: “Ancak bunlar kişiye özel olarak hesaplanmalı. Kişinin yaşına, boyuna, kilosuna, kan değerlerine, beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak bir diyetisyen tarafından değerlendirilip kendisine özel bir beslenme programı oluşturulmalı. Hasta ayda en az bir defa yetkin bir diyetisyen tarafından kontrol edilmeli.”

13


Ağız ve Diş Sağlığı

Diyaliz hastaları dikkat! Dişler ihmale gelmez Böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize giren hastalar ağız ve diş sağlığı konusunda daha fazla risk taşıyor. Diş çürüklerini, diş kayıplarını ve ağızdaki mikropların yayılımıyla diğer enfeksiyon hastalıklarının oluşmasını engellemek için hastaların, kişisel ağız bakımlarına, oral hijyene her zamankinden daha fazla dikkat etmeleri gerekiyor.

B

öbrek yetmezliği sonucu diyaliz tedavisi gören hastalarda kişisel ağız ve diş tedavisinin ve oral hijyenin ihmal edilmesi tedavi sırasında sıkça yaşanan kusmalarla birlikte, diş çürüklerine, diş kayıplarına ve dolaylı olarak vücutta başka sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Diş çürüğüne bağlı bakteriler, böbreğe, kalbe ya da başka bir organa yerleşebiliyor. Ayrıca solunum ve sindirim sisteminin ilk basamağı olan ağızın, vücuttaki bazı hastalıkların belirti ve buğularını yansıttığı bir yer olarak özellikle diyaliz hastalarında daha yakından takip edilmesi gerekiyor.

14

Düzenli diş hekimi kontrolü yapılmalı

Gerek hastalık gerek hastalığın seyri ve kullanılan ilaçlar nedeniyle diş ve dişeti hastalıkları yaşama riski daha yüksek olan diyaliz hastalarının, düzenli olarak diş hekimi kontrolüne gitmelere ve çürük dişlerini mutlaka tedavi ettirmeleri gerekiyor. Ağızlarındaki çürük dişleri tedavi ettirmelerinin yanı sıra ağızdaki ve dişetlerindeki gerekli diğer tedavilerini de tamamlamaları önem taşıyor. Ancak sadece tedavileri tamamlamak tek başına yeterli değil. Hastaların ağız ve diş bakımlarına ve oral

hijyeni dikkat etmeleri, doğru fırçalama tekniğini öğrenmeleri ve uygulamaları tedavi edilmiş bir ağızın sağlığını korumanın önemli bir adımını oluşturuyor. Özellikle organ nakli olmaya karar veren ve uygun böbreğin bulunduğu hastaların, nakil sonrasında kullanacakları bağışıklıklarını baskılayacak ilaçlar öncesinde acil müdahale gerektirecek diş tedavilerini yaptırmaları gerekiyor. Bu önlem, nakil sonrasında herhangi bir ağız ve diş sağlığı konusunda da sorun yaşamalarını engelliyor.


Nakil sonrası diş bakımı

Böbrek hastalarının büyük bölümü nakil için sıra bekliyor. Böbrek bulunamadığı için yıllarca diyalize devam etmek zorunda olan hastaların sayıları milyonları bulmuş olmakla birlikte hastaların bir kısmı nakil olabiliyor. Bir kısmı kadavradan bir kısmı ise canlı vericiden olmak üzere organ nakli olan hastaların da nakil sonrası yine ağız ve diş sağlığına özen göstermeleri gerekiyor. Organ nakilleri sonrasında, hastalar yaklaşık 6 ay genellikle bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanılıyor ve bu ilaçlar enfeksiyonların baskılanmasını engellerken genel direnci de düşürüyor. Eğer nakil öncesinde hastanın diş tedavisi ayrıntılı bir biçimde yapılmadıysa, eve çıktıktan 2-3 hafta sonra bir diş hekimine mutlaka muayene olmalı. Diş hekiminin önereceği tedaviyi organ nakli hekimine de danışılarak

uygulanmalı. Hastanın dişleriyle ilgili herhangi bir tedavi (çekim, dolgu, temizleme) yapılacağı zaman, antibiyotik kullanması gerekecektir. Ancak öncesinde organ nakli doktorunun vereceği koruyucu antibiyotikler kullanılmalı. Koruyucu antibiyotik kullanılmasının nedeni ise normalde ağız içinde çok sayıda bulunan mikropların tedavi sırasında zarar gören diş etlerinden kana karışarak ciddi enfeksiyonlara yol açmasını engellemek. Genel direncin düşmesiyle diş ve dişetlerinde sorun yaşama ihtimali yükselen organ nakli hastalarının da günlük antibakteriyel ağız gargarası kullanımına, düzenli hekim kontrollerine, cerrahi girişimlerde antibiyotik kullanımına dikkat etmeleri gerekiyor. Ağız sağlığının

bozulmasıyla ortaya çıkan diğer bir sorun da bazı ilaçların yol açtığı, diş etlerinin aşırı şişmesi ve hassasiyetidir. Bunu olabildiğince önlemek için hastaların ağız ve diş bakımına çok dikkat etmeli, yumuşak diş fırçası ve diş ipliğini veya kürdanı diş hekiminin önerisine göre kullanmalı

Diyaliz hastalarında sık görülen diş ve dişeti hastalıkları Diyaliz tedavisinde bir çok organda komplikasyon yaşayan böbrek hastalarının yaşayabilecekleri diş ve diş eti hastalıkları aşağıdaki gibidir: • Ağızda kötü tat: Üremik hastalık ve kronik böbrek yetmezliği hastada metalik bir tat hissi meydana getiriyor. • Diş eti iltihabı: Dişi çevreleyen ve destekleyen yumuşak dokuların iltihabıdır. Hasta diş hekim kontrolünü ihmal eder ve kişisel ağız bakımını yeterli olarak yapmazsa bu iltihap ilerleyerek kemik dokuda rezorpsiyona (kemik kaybına) neden olabiliyor. • Kullanılan ilaçlara bağlı problemler: İmmunsupresif ilaçlar, sıklosporin grubu ilaçların

kullanımı diş etlerinde büyümeye sebep oluyor. Hastanın kişisel ağız bakımı ve diş hekimi tarafından yapılan periyodik kontrollerle bu ilaçların diş eti üzerindeki etkileri azaltılabiliyor.

• Diş çürükleri: Hastanın bu diyaliz tedavi periyodunda kişisel ağız bakımını ihmal etmesi ve yeterince oral hijyeni sağlayamaması sonucu, tedavi sırasında artan kusmalarla birlikte diş çürüklerinde de artmalar oluyor. • Diş kayıpları: Yukarıdaki maddelerin bir bileşkesi olarak, hastalar bu dönemde bir ve daha fazla sayıda dişlerini kaybedebilirler.

15


Bilimsel Görüş

Son dönem böbrek yetmezliğinde ideal tedavi yöntemi Böbrek

Nakli

Böbrek nakli, son dönem böbrek yetmezliği yaşayan hastaları tamamen sağlığına kavuşturacak bir tedavi yöntemi. Böbrek fonksiyonunun yüzde 10’un altına düşmesi durumunda ise nakil kaçınılmaz hale geliyor.

S

Prof. Dr. Bülent Oktay Üroloji Uzmanı Acıbadem Bursa Hastanesi Organ Nakli Merkezi Böbrek Nakli Bölüm Başkanı

16

insi ve ilerleyici bir hastalık olarak bilinen böbrek yetmezliği, son döneme gelinceye kadar da ilaç ve diyet tedavileriyle takip ediliyor. Hastalıkta son döneme gelindiğinde ise organ nakli kaçınılmaz oluyor. Bu nedenle böbrek yetmezliği oluşmadan gerekli önlemlerin alınması önem taşıyor. Acıbadem Bursa Hastanesi Organ Nakli Merkezi Böbrek Nakli Bölüm Başkanı, Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Oktay, böbreğin sağlıklı çalışıp çalışmadığını böbrek fonksiyon testleriyle ölçüldüğünü belirterek şunları söylüyor: ”Bu

testlerin sonucunda böbrek fonksiyonlarının yüzde 10’un altında çıkması ile hasta için çok riskli bir süreç başlamış oluyor. Çünkü yüzde 10’un altında fonksiyonu olan böbrek, vücudun böbrek tarafından yerine getirilmesi gereken ihtiyacını karşılayamıyor. Bu durumda acilen tedaviye başlanması gerekiyor. Böbrek nakli, uygulanabilecek en iyi tedavi alternatifi olarak sunuluyor. Böbrek naklinin yapılmaması ve böbreğin uzun süre vücudun ihtiyacını giderememesi hastanın hayatının kaybetmesine yol açabiliyor.”


Son dönem organ yetmezliği tedavisi

Böbrek tedavilerinin iki şekilde yapıldığını anlatan Prof. Dr. Bülent Oktay, bunlar hakkında şu bilgileri veriyor: •

Diyaliz Tedavileri: Son dönem böbrek yetmezliği tedavisinde; Hemodiyaliz (Kan Diyalizi) ve Periton Diyalizi (Karın Diyalizi) uygulanıyor. Diyaliz tedavileri böbreklerin yaptığı görevlerin bir kısmını yerine getirebiliyor. Diyaliz tedavileri ile hastaların yaşam süresi oldukça kısadır.

Böbrek Nakli: Son dönem böbrek yetmezliği olan kişiler, nakil için hemen böbrek bulamıyor. Bu nedenle çoğunlukla önce diyalize başvuruluyor. Bu süreç içinde organ nakli konusunda bilgi sahibi olabilirse böbrek nakli yolu açılıyor. Başarılı bir organ nakli sonrası kişi, sağlığına tamamen kavuşabiliyor. Bu nedenle organ nakli olmamak, böbrek yetmezliğinde en büyük riski oluşturuyor. Bununla birlikte organ bulunmasında sıkıntılar var, özellikle ülkemizde beyin ölümü gerçekleşmiş (kadavra) kişilerden organ bağışı oranı son derece düşük.

Organ reddi oranları azaldı

Organ nakillerinin 1960’lardan itibaren yaygınlaşmaya başladığını, ilk yapıldığı yıllarda organ takılanların çok büyük oranının kaybedildiğini, bunun da organ reddinden kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Bülent Oktay “Sonraki yıllarda ilaç çalışmaları çok yoğunlaştı. Hücrelere özgün ilaçlar çıktıkça red oranı da azalıyor. Son zamanlarda red oranları eskiye göre daha az” diyor. Bunun bir sebebinin kullanılan ilaçlardaki gelişmelerin yanısıra alıcı ve verici arasındaki laboratuvar karşılaştırmalarının

daha detaylı yapılması olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Oktay şöyle devam ediyor: “Alıcının vücudunun, kendine nakil yapılacak böbreğin hücrelerine benzer karşıt hücre yani antikor oluşturup oluşturmayacağı yapılan testlerle anlaşılıyor.

Aklınızda bulunsun!

!

• Açık böbrek çıkarma ameliyatlarında hastada 25 cm’lik bir kesi yapılıyor. Laparoskopik böbrek çıkarma operasyonlarında hastanın karnında 1 cm uzunluğunda 2 kesi ve karnın alt tarafında 5-6 cm’lik bir kesi açılıyor.

• Canlı vericiden organ nakli yapılırken, alıcının en az 2 yıldan beri fiilen birlikte yaşadığı eşi, dördüncü derece dahil yakını, kan ve kayın hısım olma şartı aranıyor. Bu koşullar dışındaki bağış, çok özel şartlarda kabul edilebiliyor.

17


Röportaj

Nakil olmak için 14 yıl böbrek bekledi 17 yaşında diyalizle tanışan ve 14 yılı aşkın bir süre kadavradan böbrek çıkmasını bekleyen Durmuş Kaya, babasının böbreği ile yepyeni bir hayata başladı. Bugüne kadar hep kendi işini açmak isteyen ancak sağlık sorunları nedeniyle yapamayan Kaya “Belki bundan sonra, kısmet” diyor.

B

ugün 31 yaşında olan 2 yıllık evli Durmuş Kaya’nın hikayesi bundan yaklaşık 15 sene önce başladı. 2000 yılında liseden mezun olan Kaya, bir hafta iş aradıktan sonra hastalandı. Yüzünde sivilceler artmaya, ağız kokusu fazlalaşmaya başladı ve aşırı halsizlik ile hastaneye gitti. Üşüttüğünü düşünen Kaya’ya ilk konulan teşhis şeker hastalığı oldu… Kaya ertesi gün tekrar doktora gitti. Artık yürüyemediği için polikliniğin merdivenlerini babasının sırtında çıktı. Kan testini ardından idrar vermek için tuvalete gittiğinde bayıldı ve 10 gün komada kaldı. Bu kez Kaya’ya konulan teşhis; böbrekler iflas ettiği için diyalize girmesi gerek… Koma halindeyken katater açılıyor, diyalize alınıyor ve Kaya’nın böbrek nakli ile son bulan 14 yılı aşkın diyalizle hayatı da böylece başlamış oluyor. Kaya, 10 gün sonra diyalize bağlı iken gözlerini açıyor. “Bir hemşire bana elma veriyordu hiç unutmuyorum” diyor ve Kaya devam ediyor:“17 yaşımdayken rahatsızlandım ama onun 4 sene öncesinde bile böbreklerimden rahatsızlığım varmış. Hiçbir belirti yoktu, sporumu yapardım, futbolumu oynardım.”

18

17 Yaşında diyalizle tanıştı

17 yaşında diyalize girmeye başlayan Kaya yaklaşık 1,5 yıl boyuna haftada 3 gün Kağıthane’den 2 saatte Bahçelievler’e geliyor, diyalize giriyor ve yine yaklaşık 2 saate çok yorulmuş bir halde evine dönüyor. Diyalize girmek tam bir gününü alan Kaya “Haftanın 3 günü böyle geçiyordu ve kendime artık senin hayatın böyle devam edecek diyordum. Diyalize mutlaka girmeliyim diyordum. Karda bile aksatmadan gidiyordum” şeklinde konuşuyor. 1,5 senenin sonunda Kaya’nın Kağıthane’deki evine çok yakın yürüme mesafesinde bir diyaliz merkezi açılıyor ve Kaya’nın hayatı da biraz olsun düzene giriyor. O günleri “ Diyaliz merkezine yürüyerek gidebiliyordum ve akşam 4’te diyalize girebildiğim için çalışma şansım da oluyordu. Anneniz babanız bir yana kendi ayaklarınızın üzerinde durmak istiyorsunuz” sözleriyle anlatan Kaya, 2004 yılında işe başlıyor. Hayatının büyük bölümü diyaliz merkezinde geçen Kaya’nın işi de yine diyaliz ile ilgili… Diyaliz merkezlerindeki hastalar için kullanılan bidonların geri dönüşümüyle alakalı bir iş yapmaya başlıyor ve birkaç yıl


bu şekilde hayatını idame ettiriyor. Sigorta karşılasa dahi haftada 3 gün diyalize girmenin büyük bir masraf olduğunu ifade eden Kaya “O gününü şartlarında o paraya villa alırdım” diyor.

Gizli gizli ağlıyordum

2008 senesinde malulen emekli olan Kaya, 27 Ekim 2013’te de evleniyor ve evli olarak da yaklaşık 1,5 yıl diyalize girmeye devam ediyor. 14 yıl boyunca kadavradan kendisine uygun bir böbrek çıkmasını bekliyor. Evlendikten sonra 3 kez böbrek çıkıyor ancak onlar da uygun olmuyor. Şubat ayında oğlu Durmuş Kaya’ya böbreğini veren Mustafa Kaya “Biz her zaman söylüyorduk. Hangimizin tutuyorsa verelim diyorduk ama ‘Hep baba biraz daha bekleyelim’ dedi. Biz de bu kadar yıl kadavradan çıkmasını bekledik” diyor. Geride bıraktıkları yılların çok zor geçtiğini anlatan baba Kaya şöyle devam ediyor “Akşamları diyalizden çok yorgun geliyordu, dayanamıyordum. Çoğu zamanda da ağlıyordum ama onun yanında ağlayamadığım için dışarı çıkıyordum. Durmuş’a hiç belli etmiyorduk.” Oğlunun böbreklerinin iflas ettiğini bir türlü

kabullenemediğini anlatan Mustafa Kaya “Doktorlar bana bu böbrekler bitmiş sen kabulleneceksin diyorlardı ama kabullenemiyordum. Hep düzelmez mi artık diye soruyordum. Doktorlar da böbrekler bitmiş. Tek kurtuluş nakil… nakil… nakil diyorlardı” şeklinde konuşuyor.

14 Yıl bekledi 1 günde karar verdi

Yaklaşık 14 yılın sonunda Durmuş Kaya’nın diyaliz merkezinde çalışan ve kendilerine destek olan birinin “Git artık nakil ol. Acıbadem Hastanesi’yle konuş” demesiyle her şey biranda değişiyor. Kaya ilk olarak kadavradan böbrek bekleme sırasında yazılmak için Acıbadem’e gidiyor. Ancak nakil olması gerektiğini anlatan organ nakli ekibinden “Yarın babanı da al gel” cevabını alıyor ve ertesi gün babasıyla hastaneye geri geliyor. Baba oğulun testleri yapıldıktan sonra babanın böbreğinin oğluyla uygun olduğu anlaşılıyor. Araya sadece 2 günlük hafta sonu giriyor ve baba –oğulun pazartesi hastaneye yatışı yapılıyor. 14 yıl boyunca alınamayan karar bir günde veriliyor. Kararın alınmasında Kaya’nın artık evli olmasının da etkisi büyük. Evlendikten sonra 1,5 yıl daha diyalize girmeye

devam eden Kaya evliyken diyalize girmenin artık daha büyük sıkıntı haline geldiğini anlatıyor. “Bekarken bugün buldun bugün ye oluyor ama evliyken öyle olmuyor. Büyük bir sorumluluğun altına giriyorsun” diyen Kaya “Sonuçta baban seni büyütmüş bu yaşa getirmiş, evini yapmış, evlendirmiş. Artık bende bir şeyler yapmalıyım diye düşünüyorsun” şeklinde konuşuyor.

Oğul sağlıklı, baba mutlu

24 Şubatta baba-oğul ameliyata alınıyorlar. Mustafa Kaya’dan yarım saat sonra Durmuş Kaya ameliyata alınıyor ve nakil işlemi başarıyla gerçekleştiriliyor. Baba Kaya, gözleri dolu dolu ameliyata girse de oğul Kaya, gülerek girdiği böbrek nakli ameliyatından yine gülerek çıkıyor. 2 gün hastanede yatan baba, bir diğer odada yatan oğlunu da hastane içinde ziyaret ediyor. Babası 2 günde taburcu edilen Kaya da bir hafta sonra taburcu ediliyor. Babasının böbreğiyle yaşamaktan çok mutlu olduğunu ifade eden Kaya “Çok güzel bir duygu” diyor ve ekliyor “Babam namazını hiç bırakmazdı. Böbreğini bana verince içimden geldi ben de namaza başladım”. Bugüne kadar hep kendi işini açmak isteyen Kaya “Belki bundan sonra kısmet” diyor. Baba Kaya ise “Ben daha mutluyum. Oğlumun yemek yemesini, suları bol bol içmesini gördükçe çok mutlu oluyorum. “diyor. 14 yıldan uzunca bir süre boyunca diyalize giren Kaya, son olarak diyalize girenlere kendilerine hastalığa tamamıyla kaptırmadan hayatlarına devam etmelerini öneriyor. Kaya “14 sene boyunca ilk zamanlar hariç diyalizden hiç kötü çıkmadım. Hastalık hastası olmanın anlamı yok. Hasta olmak kötü ama kendinizi hastalığa bırakmayın. Eğer canlı vericileriniz yoksa bile kadavraya yazılın ve bekleyin” diyor.

19


Organ Bağışı

Sağlık sorunu olmayan herkes, organ bağışına aday Kronik böbrek yetmezliği yaşayan hastaların sayısı artmaya devam ederken bağışlanan organ sayısında hala önemli bir artış yaşanmıyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Bölüm Başkanı ve Diyalizle Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği (DİYABİZ) Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Remzi Emiroğlu hastalığın tedavisinde nakilin ilk seçenek olması gerektiğini söylüyor ve ekliyor “Herhangi bir sağlık sorunu olmayan herkes organ vericisi olabiliyor. İleri yaş organ bağışına engel oluşturmuyor, yeter ki sağlıklı olsun.”

H

Prof. Dr. Remzi Emiroğlu Genel Cerrahi Uzmanı Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Merkezi Bölüm Başkanı DİYABİZ Derneği Başkanı

20

em dünyada hem Türkiye’de en yaygın sağlık sorunlarından biri olan kronik böbrek yetmezliği yaşayan hastaların sayısı her geçen gün artıyor. Diyaliz, hastalığın tedavisinde başvurulan en yaygın yöntem. Özellikle kadavradan nakil rakamlarının oldukça düşük olduğu ülkemizde kronik böbrek yetmezliği yaşayanların nakil olmak için uzun yıllar beklemeleri gerekiyor. Tedavide ilk tercih nakil olmalı diyen Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Bölüm Başkanı ve Diyalizle Yaşam ve Sosyal Yardımlaşma Derneği (DİYABİZ) Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Remzi Emiroğlu böbrek naklini, nakil öncesi ve sonrasında izlenmesi gereken süreci DİYABİZ okuyucuları için yazdı.


Tedavi tercihi böbrek nakli olmalı

Kronik böbrek hastalığı, ülkemizde ve dünyada önemli sağlık sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Hastalığın tedavisinde hemodiyaliz, periton diyalizi ve böbrek nakli olmak üzere seçenekler bulunuyor. Ancak bunların içinde yaşam beklentisini ve yaşam standartlarını yükseltmek için böbrek nakli ilk tercih edilen seçenek olmalı. Gerekli şartlara sahip, böbreğini bağışlayabilecek vericisi olan hastalar için en uygun tedavi alternatifi böbrek nakli. Halk arasındaki yaygın kanının aksine hastanın, mümkünse diyalize girmeden nakil olması da süreci kolaylaştıracak ve tedavide başarıyı arttıracaktır.

Kadavradan böbrek bağışı hala çok az

Böbrek nakli kadavradan veya canlı vericilerden yapılabiliyor. Ülkemizde kanunlar canlı vericilerin 4. dereceye kadar yakınlarına böbrek bağışlamasına izin veriyor. Ancak ülkemizde, nakil olması gereken ve böbrek bekleyen hasta sayısı çok fazla olmasına rağmen, kadavra organ bağışı oranları hala çok düşük. Bu daha çok, ülkemizde canlı organ bağışı oranının yüksek olmasında kaynaklanıyor. Sağlık Bakanlığı ve organ nakli dernekleri kadavra bağışını artırmak için

büyük bir çaba ile çalışmalarını sürdürüyor. Böbrek naklinin yapılabilmesi için doku uyumu şartı mutlaka gerekli değil, verici ve alıcının kan grubu uyumu yeterli. Canlı organ bağışçıları nakil öncesi titizlikle inceleniyor ve özellikle kendileri açısından organ bağışının kısa ve uzun vadede bir sorun teşkil etmeyeceğine karar verildikten sonra böbreğini bağışlamasına izin veriliyor. Herhangi bir sağlık sorunu olmayan herkes organ vericisi olabiliyor. İleri yaş organ bağışına engel oluşturmuyor, yeter ki sağlıklı olsun.

Nakil öncesi kronik hastalıklar kontrol altına alınmalı

Alıcı adayları da ameliyata titizlikle hazırlanıyor. Nakil olacak hastaların ameliyat öncesi özellikle kardiyovasküler açıdan değerlendirilmeleri önem taşıyor. Aktif kalp hastalığı olan hastaların nakil öncesi ilaç tedavileri düzenlenmeli ve gerekli olursa cerrahi girişimleri (Stend, balon, bypass) yapılıp nakil ameliyatına hazır hale getirilmeliler. Ayrıca diyabet, KOAH gibi kronik hastalıkları olan böbrek nakil adaylara da gerekli tedaviler uygulanıp, tedbirler alınıp ameliyata

hazır hale getirilmeliler. Obezite de böbrek nakli yapılacak kişilerde ameliyat sırasında ve sonrasında önemli sorunlar yaratabiliyor. Bu nedenle nakil yapılması düşünülen hastaların ameliyat öncesinde ameliyat olabilecekleri uygun kilolara gelmesi sağlanmalı. Transplantasyon için en önemli engel, alıcı adayında kontrolsüz kanser hastalığının olması. Çünkü ameliyat sonrası hastalarda, vücudun savunma mekanizmalarını baskılayacak ilaçlar kullanılacağı için kanser olan nakil adaylarının ameliyat öncesi titizlikle tetkik edilmesi gerekiyor.

Canlı vericilere laparoskopik ameliyat

Canlı verici adaylarının ameliyatı da artık eskiden olduğu gibi büyük kesilerle yapılmıyor. Laparoskopik dediğimiz kapalı yöntemlerle gerçekleştiriliyor. Vücuda açılan yaklaşık 1 cm’lik birkaç delik yardımıyla girip yapılan bu ameliyatlar sayesinde verici vücudunda büyük bir ameliyat izi oluşmuyor. Ameliyat sonrası kısa sürede ayağa kalkan ve taburcu edilen vericiler, sosyal hayatına ve işine dönebiliyor. Artık verici ameliyatları robotik olarak da yapılabiliyor.

21


Yaşam

Nakil sonrası yaşama dair öneriler

1

Böbrek nakli sonrası düzenli doktor kontrollerini aksatmamak ve günlük yaşama daha kolay adapte olabilmek için bazı önlemler almak gerekiyor.

O

perasyon sonrası psikoloji, poliklinik kontrolleri, genel sağlık önlemleri, beslenme, egzersiz ve cinsel yaşam…

Nakil sonrası yaşam psikolojisi

Nakil sonrası yaşam, birçok duygunun karmakarışık yaşandığı bir süreç. Bu aşamada böbrek yetmezliğine dair yaşadığınız pek çok sorun ortadan kalkmış durumda. Sevdiklerinizle geleceğe dair hayaller kurmanın vakti geldi! Ancak bu süreç mutlulukla dolu olsa da bazen boşluk hissinin yaşandığı bir sürece dönüşebiliyor. Evinize döndükten sonra ortaya çıkan duygusal değişimlerden dolayı endişeye kapılmayın, ameliyatın üzerinden yaklaşık bir ay geçtikten sonra normal psikolojik

22

durumunuza geri döneceğinizi bilin. Ancak yıllardır kronik olarak yaşanan sorunların aniden ortadan kalkması, yeni bir yaşam biçimine geçiş anlamına geldiği için de bu sürece hazırlanamayan bazı kişilerde mutsuzluk ve sonrasında depresyon gelişebiliyor. Ama bu sürecin geçici olduğunu bilmeli ve mutsuzluk duygusu uzun sürüyorsa mutlaka bir uzmandan destek almalısınız. Bu dönemi en hafif şekilde atlatabilmek için hafif egzersizler yapmaya başlayabilirsiniz. Ayrıca sağlığınıza zarar vermeyecek hobileriniz de sizi manevi olarak destekler. Kitap okumak, film izlemek, el işi yapmak, masa başında yorulmadan yapacağınız çeşitli işler hem oyalanmanızı hem de kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. Ameliyattan sonra 3 ay

içinde tamamen iyileşmiş olarak eski işinize ve sosyal hayatınıza dönebileceğinizi unutmayın. Ameliyat sonrasında böbreğinizin çalışmasını ve genel sağlık durumunuzu gözden geçirmek için düzenli poliklinik kontrollerine devam edin. Her kontrol günü bir sonraki poliklinik randevunuzu almayı unutmayın. Acil bir durum ortaya çıktığında, size verilen randevu tarihini beklemeden, hemen organ nakli ünitesine veya acil servise başvurun.

Poliklinik kontrolleri

Alıcı için: Ameliyat sonrasında nakledilmiş böbreğin çalışmasını ve genel sağlık durumunu gözden geçirmek için sürekli poliklinik kontrollerinin aksatılmaması gerekiyor. Poliklinik kontrolleri ilk


zamanlar sık, sonraları ise giderek seyrek aralıklarla yapılıyor. Bunun dışında alıcının herhangi bir sağlık sorunu olduğunda organ nakli merkezine telefon veya internet yoluyla ulaşılabiliyor. Verici için: Ameliyat sonrasında hastaneden çıkmadan önce kalan böbreğin çalışması ve genel sağlık durumu kontrol ediliyor. Ayrıca 6 ay sonra ve izleyen yıllarda yılda bir kez genel kontroller tekrarlanıyor.

Haftada en az 3-4 kez 30-40 dakikalık tempolu yürüyüş programı; kalbiniz, kemikleriniz ve psikolojik sağlığınız için faydalı. Ancak vücudunuza ani darbe getirecek veya düşmeye sebep olabilecek futbol, voleybol, tenis gibi sporlardan kesinlikle uzak durun ve ağırlık kaldırmayın. • Ağır spor yapmayın ve ağır eşya taşımaktan kaçının. • İlk 3 ay boyunca, aynı odada iki veya daha çok kişi varsa mutlaka maske takın. Bu süre içinde halka açık ve kalabalık yerlere gitmeyin. • Böbreğinizin üzerine bastırmayın, bu bölgede baskıya neden olacak egzersiz yapmayın. • İlk 3 ay, toplu taşıma araçlarına binerken çift maske kullanın. • Evinizde klima varsa filtresini düzenli aralıklarla temizleyin. • Yatak çarşaflarınızı haftada bir değiştirin.

Genel Sağlık Önlemleri

• Yeterli miktarda dinlenmek, tüm organların sağlıklı çalışması bakımından çok önemli. Bu nedenle düzenli bir yaşam sürün, her gün yeterince uyuyun. • Tüm evi, özellikle banyo ve mutfağınızı çok temiz tutun. Buzdolabınızı sıkça temizlemeye özellikle dikkat edin.

• Kullandığınız ilaçlar, yüzünüzde yağlanma ve sivilcelere neden olacağı için yüz temizliğinize özen gösterin. • Ellerinizi yıkarken, sıvı sabun kullanmayı tercih edin. • Havlu, tarak, tırnak makası, tıraş makinesi, cımbız, törpü gibi malzemelerin size özel olmasına özen gösterin. • Erkek hastalar mümkünse

berberde tıraş olmamalı, bayan hastalar manikür, pedikür setlerinin kendilerine ait olmasına özen göstermeli.

Beslenme Önerileri

• Yemekten yarım saat önce kalorisi az sebzelerle açlığınızı bastırabilirsiniz. Yemeğinizi küçük tabaklara koyup küçük lokmalarla ve uzun süre çiğneyerek yiyin. • Yemeklerinizin az tuzlu olmasına dikkat edin. Ama bazı özel durumlarda doktor normal, hatta normalden daha tuzlu yenmesini önerebilir. • Yemekleri margarin yerine zeytinyağı, ayçiçeği, mısır özü gibi sıvı yağlarla pişirin. • Kızartma yerine ızgara, teflon tavada yağsız pişirme, buharda pişirme gibi yöntemleri tercih edin. • Günde en az 3 litre su tüketin (Bu konuda doktora danışmalısınız.) • Kırmızı et yerine beyaz et, asitli içecekler yerine meyve suyu tercih edin.

• Sık banyo yapın; duş yapmak, normal yıkanmaya veya küvete girmeye göre daha sağlıklı. • Havlularınızı sürekli değiştirin. Tuvalete her girişinizden sonra ve yemek öncesinde mutlaka ellerinizi yıkayın. • Tırnaklarınızı düzenli bir şekilde kesin ve temiz tutun. • Adet görüyorsanız pedinizi sık sık değiştirin.

23


MERKEZ

Diyaliz sürecinde yandaş hastalık riski artıyor!

BÖBREK NAKLİ İÇİN GECİKMEYİN! Yapılan araştırmalar, böbrek nakli olan hastaların diyaliz tedavisi olanlara göre daha uzun ve daha kaliteli bir yaşam sürdüğünü ortaya koyuyor. Peki ama ülkemizde hastalar neden böbrek nakli olmakta güçlük çekiyor? sorusunun ise basit bir yanıtı var; yeterli organ bağışı yok! 24

S

on dönem böbrek yetmezliği olan hastaların sağlıklarına kavuşmaları için tek bir çareleri var; böbrek nakli! Ancak ülkemizde de nakil sayıları istenilen oranlara ulaşamadı. Öyle ki 70 bin kişi diyaliz tedavisi görüyor. Ancak bu rakamın karşılığında ülkemizde yılda sadece yaklaşık 3 bin böbrek nakli yapılabiliyor. Bunların da çoğu, canlı vericiden, yani hastanın annesinden, babasından, kardeşinden veya akrabalarından alınıyor. Kadavradan, bir başka deyişle, beyin ölümü gerçekleşmiş kişiden nakilde ise çeşitli önyargılar nedeniyle organ bağışına hala sıcak bakılmıyor. Bu nedenle ülkemizde canlı

vericiden böbrek nakli oranı yüzde 80 iken, kadavra vericiden böbrek nakli oranı ise yüzde 20’ye düşüyor. Gelişmiş ülkelerde ise bu oranın tam tersi söz konusu. Ülkemizde özellikle kadavradan nakillerin sayısının artmaması böbrek naklindeki en büyük sorunların başında yer alıyor. Oysa böbrek naklinde çözüm; kadavra vericilerde olmalı. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nden Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Sevgi Şahin ile Genel Cerrahi Uzmanı / Böbrek Nakli Sorumlusu Op. Dr. Ercüment Gürlüer, böbrek nakli ile ilgili en çok merak edilen soruları yanıtladılar.


2. Böbrek nakli ne zaman yapılmalı?

1. Diyaliz tedavisi mi, organ nakli mi? Kronik böbrek yetmezliği tedavisinde diyaliz ancak hastanın yaşamasını sağlayacak asgari tedavi sağlıyor. Yani, böbrek fonksiyonlarının tümünü yerine getiremiyor. Hasta tam iyileşememenin yanı sıra, yaşamını bir merkeze bağlı olarak sürdürmek, iş ve sosyal hayatına ciddi kısıtlamalar getirmek zorunda kalıyor. Bu nedenle son dönem böbrek yetmezliğinin en etkin ve en iyi tedavisi, böbrek naklidir. Çünkü; böbrek nakli ile kronik böbrek yetmezliği sürecindeki hastanın kalp damar hastalıkları, inme riski, fistül-kateter problemleri gibi yandaş sorunlarında azalma olurken, hem beklenen yaşam süresi uzuyor, hem de yaşam kalitesi yükseliyor.

Böbrek hastalarının büyük bölümü nakil için sıra bekliyor. Böbrek bulunamadığı için yıllarca diyalize devam etmek zorunda olan hastaların sayıları milyonları bulmuş olmakla birlikte hastaların bir kısmı nakil olabiliyor. Bir kısmı kadavradan bir kısmı ise canlı vericiden olmak üzere organ nakli olan hastaların da nakil sonrası yine ağız ve diş sağlığına özen göstermeleri gerekiyor. Organ nakilleri sonrasında, hastalar yaklaşık 6 ay genellikle bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanıyor ve bu ilaçlar enfeksiyonların baskılanmasını engellerken genel direnci de düşürüyor. Eğer nakil öncesinde hastanın diş tedavisi ayrıntılı bir biçimde yapılmadıysa, eve çıktıktan 2-3 hafta sonra bir diş hekimine mutlaka muayene olmalı. Diş hekiminin önereceği tedaviyi organ nakli hekimi de danışılarak uygulanmalı. Hastanın dişleriyle ilgili herhangi bir tedavi (çekim, dolgu, temizleme) yapılacağı zaman, antibiyotik kullanması gerekecektir. Ancak öncesinde organ nakli doktorunun vereceği koruyucu antibiyotikler kullanılmalı. Koruyucu antibiyotik kullanılmasının nedeni ise normalde ağız içinde çok sayıda bulunan mikropların tedavi sırasında zarar gören diş etlerinden kana karışarak ciddi enfeksiyonlara yol açmasını engelliyor. Genel direncin düşmesiyle diş ve dişetlerinde sorun yaşama ihtimali yükselen organ nakli hastalarının da

günlük antibakteriyel ağız gargarası kullanımına, düzenli hekim kontrollerine, cerrahi girişimlerde antibiyotik kullanımına dikkat etmeleri gerekiyor. Ağız sağlığının bozulmasıyla ortaya çıkan diğer bir sorun da bazı ilaçların yol açtığı, diş etlerinin aşırı şişmesi ve hassasiyetidir. Bunu olabildiğince önlemek için hastaların ağız ve diş bakımına çok dikkat etmeli, yumuşak diş fırçası ve diş ipliğini veya kürdanı diş hekiminin önerisine göre kullanmalı

3. Canlı verici adaylarının ameliyatlarında hangi yöntem tercih ediliyor?

Canlı verici adaylarının ameliyatı artık eskiden olduğu gibi büyük kesilerle değil, “laparoskopik” denilen kapalı yöntemle yapılıyor. Vücuda yaklaşık 1 cm’lik birkaç delik yardımıyla girilip yapılan bu ameliyatlar sayesinde vericinin vücudunda büyük bir ameliyat izi kalmıyor. Daha küçük kesi; buna bağlı olarak daha az ağrı, daha iyi bir kozmetik görünüm, işe ve günlük yaşama daha çabuk dönebilme anlamına geliyor. Bunların yanı sıra kesiler küçük olduğu için yara enfeksiyonu

25


MERKEZ oluşma riski oldukça düşüyor. Bu önemli avantajları nedeniyle canlı böbrek vericisi operasyonunda laparoskopik yöntem tercih ediliyor. Artık verici ameliyatları robotik olarak da yapılabiliyor.

4. Böbrek naklinde başarıyı artıran faktörler neler?

Böbrek naklinin yapılacağı merkezin donanımı ve ekibin tecrübesi ameliyat sırasında ve sonrasında elde edilecek sonuçlara etki etmesi

nedeniyle çok önemli. Çünkü organ ve doku nakli özel uzmanlık ile donanım gerektiren, bir yandan insanlara yeni bir hayata devam etme şansı sunarken, diğer yandan da küçük bir ayrıntının gözden kaçırılması ya da ihmali ile hastaların hayatını kaybedebileceği çok önemli tıbbi bir süreç. Organ nakli birçok branşın birlikte çalışmasını gerektiriyor. Sadece cerrahi ekip değil, diğer branşların da teknik donanımı ve bilgisi ameliyat sonrası başarıyı artırıyor. Önemli olan

sadece nakil ameliyatını iyi yapmak değil. Ekibin ameliyat sonrası oluşabilecek problemleri çözme kabiliyeti; böbreğin uzun yıllar fonksiyonunu yapmasının garantisini oluşturuyor. Böbrek nakli adayının özenle hazırlanması, yapılan incelemeler sonrasında hastaya en uygun vericinin seçilmesi ve hazırlanması, başarıyı en çok arttıran faktörler. Bunun yanında hastanın takiplerinin düzenli bir şekilde devam ettirilmesi, nakil edilen böbreğin ömrünü uzatıyor.

Prof. Dr. Remzi Emiroğlu

“DÜNYA STANDARTLARINDA HİZMET VERİYORUZ!” Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi’nde Genel Cerrahi Uzmanı / Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Remzi Emiroğlu başkanlığında 3 genel cerrahi uzmanı, bir nefrolog, iki organ nakli koordinatöründen oluşan tecrübeli bir ekip hizmet veriyor. Merkezde ekip tarafından böbrek, karaciğer ve pankreas nakli operasyonları gerçekleştiriliyor. Prof. Dr. Emiroğlu’ndan merkezin ön plana çıkan özelliklerini öğrendik. • Merkez, Acıbadem Üniversitesi Hastanesi bünyesinde hizmet veriyor. Bu sayede tüm ana dalların ve pek çok yan dalın uzmanlarına, hastalarda gerek nakil öncesi gerekse nakil sonrasında gelişebilecek sorunların çözümüyle ilgili kolayca ulaşılabiliyor. Böylelikle hastalar bir başka hastane, laboratuvar ya da görüntüleme merkezinin desteğine gerek kalmaksızın; hastanede nakil öncesi, ameliyat ve nakil sonrası tüm tetkik, takip ve tedavilerini sorunsuzca yaptırabiliyorlar. • Organ nakli öncesi ve sonrasında hastaların tedavisi için gerekli olan tüm ayaktan ve yatarak sağlık hizmetleri sunuluyor.

26

• Yine üniversite hastanesinde olmanın gereği olarak sürekli bilginin üretildiği ve tartışıldığı bir ortamda çalışan hekim kadrosunun takibinde olmak, hastalara ayrıca bir avantaj sağlıyor. Her branşta profesör, doçent ve öğretim üyelerinden oluşan hekimler bulunuyor. • Ameliyathanelerde robotik cerrahi, laparoskopik ve açık her türlü cerrahi işlem yapılabiliyor ve gerekli tüm malzeme temin edilebiliyor. • Ameliyathanelerin temizlik ve sterilizasyonu son derece bilimsel bir titizlikle yapıldığı için enfeksiyon oranları son derece düşük. • Yoğun bakımlar, yoğun bakım

sertifikalı ve sadece yoğun bakımda çalışan anestezi uzmanları ile öğretim üyeleri tarafından 24 saat kesintisiz takip ediliyor. • Laboratuvar ve görüntüleme merkezleri son derece modern teçhizat ve hekim kadroları ile dünya standartlarında hizmet veriyor. • Sadece böbrek ve karaciğer nakli değil, kemik iliği nakli, kök hücre nakli gibi son derece spesifik işlerin yapıldığı merkez, hasta takibi ve farklı ilaç protokolleri ile ilgili çok güçlü bilgi birikimine de sahip. • Merkez tüm branşların yanı sıra organ nakli operasyonunda da SGK anlaşmalı olarak hizmet sunuyor.


AKADEMİK BİLGİDEN DENEYİME, DENEYİMDEN AKADEMİK BİLGİYE...

ACIBADEM ÜNİVERSİTESİ ATAKENT HASTANESİ Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi, tüm branşlarda bulunan SGK anlaşması ile hem çok daha fazla sayıda hastayı kaliteli sağlık hizmeti ile buluşturuyor hem de Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerine eğitim imkanı sunuyor.

Yüksek teknolojik donanımı, bilime ve modern eğitime kapılarını açan bir bilgi üssü olan Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi, Acıbadem Sağlık Grubu’nun 17. ve en büyük hastanesi olma özelliğine sahip. Atakent Hastanesi, 278 yatak kapasitesi ve 60.000 m2 alanıyla üniversiteden aldığı akademik güç ve deneyimle Halkalı’da faaliyet gösteriyor.

27


Her böbrek nakli yeni bir hayatın başlangıcı...

www.diyabiz.com

Diyabiz: Halil Rıfat Paşa Mah. Perpa Ticaret Merkezi A Blok K: 6 No: 557 Şişli- İstanbul Tel: 0212 220 96 34 - 0530 150 73 43 E-mail: info@diyabiz.com Misafirhane: Atakent Mah. İstanbul Cad. 221. Sokak Sinpaş GYO - Bosphorus City Küçükçekmece- Halkalı- İstanbul


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.