Etbir Kırmıızı Dergi Sayı 26

Page 1

ETBİR

Et Üreticileri Birliği, Kırmızı Et Sektör Yayını 2013 / 1

Sektörde sağlanan istikrar Rakamlara da yansıdı ETO Başkanı Ertem; ‘Organik hayvancılık milli bir proje içinde ele alınmalıdır!’ Helal gıda artık kaçınılmaz, Ancak tercihiniz sertifika değil, MUAYENE olmalı Doğu Avrupa’nın ticaret kapısı AVUSTURYA

Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği yürürlükte Dosya: Çeşme Yarımadası’nın yerli ırkı SAKIZ KOYUNU yetiştirici elinde ıslah edilecek ETBİR’de yeni yönetim Mustafa Bılıkçı başkanlığında oluştu


2


3


BU SAYIDA NELER VAR? Et Üreticileri Birliği Derneği

26

Kırmızı Et Sektör Yayını Yıl: 7 Sayı: 26 2013 / 1 Para ile satılmaz.

İmtiyaz Sahibi Et Üreticileri Birliği Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa BILIKÇI

Yayın Koordinatörü Ayla TORUN

Yönetim Yeri Atlantis İş Merkezi C Blok K: 5 No: 14 Osmanlı Bulvarı Kurtköy İSTANBUL Tel: 0216 478 62 79 Fax: 0216 478 62 76 e-mail: etbir@etbir.org www.etbir.org

KAPAK KONUSU Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği yürürlükte

06 08

Yapım Afiş İletişim I DBYR Tel: 0535. 711 41 37 @: afis@afisiletisim.com www.afisiletisim.com

Reklam Rezervasyon Tel: 0216 478 62 79-324 62 64 Fax: 0216 478 62 76 e-mail:etbir@etbir.org

Baskı Armoni Nuans Görsel Sanatlar, İletişim Hiz. San. ve Tic. A.Ş. Tel: 0216 540 36 11 pbx Fax: 0216 540 42 72

ETBİR Kırmızı Dergi’de yayınlanan yazı ve fotoğraflar yazılı izin alınmadan kullanılamaz, alıntı yapılamaz.

4

ETBİR I KIRMIZI

18

DÜNYADAN • Et kalitesi robotla ölçülecek • Yazıcıdan et üretimi için düğmeye basıldı!

20

DÜNYADAN At eti skandalının ardından Avrupa’da ete DNA testi

20

DOSYA Çeşme Yarımadası’nın yerli ırkı sakız koyunu yetiştirici elinde ıslah edilecek

24

KAPAK KONUSU • Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği yürürlükte • İstanbul Kasaplar Odası’ndan ‘Et ve Tavuk Parçalama ve Etiketleme’ Semineri

SEKTÖRDEN HABERLER UKON hedefini belirledi: “Kişi başına yıllık ortalama 12 kg olan kırmızı et tüketimini arttırmak”

12

SEKTÖRDEN HABERLER İstanbul Ticaret Borsası’nda Tescil ücreti ‰ 1’e düşürüldü

28

RÖPORTAJ / ORGANİK ETO Başkanı Ertem; ‘Organik hayvancılık milli bir proje içinde ele alınmalıdır!’

14

SEKTÖRDEN HABERLER • Saman sıkıntısının çözümü için Devlet eliyle ithalat başladı • Dişi hayvan kesimini engellemeye yönelik talimat İl Müdürlükleri’ne gönderildi

30

ORGANİK Organik gıda nedir, ne değildir?

32

RAKAMLARLA SEKTÖR Sektörde sağlanan istikrar rakamlara da yansıdı

Ergün GÖÇER Prof. Dr. Dilek BOYACIOĞLU Prof. Dr. Mustafa TAYAR Vet. Dr. Ahmet YÜCESAN Vet. Dr. Can DEMİR Mustafa ALBAYRAK

ETBİR’DEN HABERLER ETBİR’de yeni yönetim Mustafa Bılıkçı başkanlığında oluştu

DÜNYADAN At eti skandalının ardından Avrupa’da ete DNA testi

10

Sorumlu Yazi İşleri Müdürü Yayın Kurulu

BAŞKANDAN

16

DOSYA SAKIZ KOYUNU yetiştirici elinde ıslah edilecek

22


34

HABER Okul sütünden sonra YESİDEF’ten “okul yemeği” adımı

36

GÜNCEL TSE Helal gıdadan sonra Helal hizmeti de belgelendirecek

38

UZMAN GÖZÜYLE Helal gıda artık kaçınılmaz, Ancak tercihiniz sertifika değil, MUAYENE olmalı!

42

TEKNO HABER Memnun müşteriler için kalite ve güvenlik Eidmann, CSB-System’i genel süreç optimizasyonu için kullanıyor

44

TEKNOLOJİ Et ve et mamüllerinin modifiye atmosferde ambalajlanma uygulamaları

47

İŞ DÜNYASI Vergi sistemindeki değişimlerin 2013’e yansımaları

50

ANALİZ Orta Vadeli Program 2013-2015

54

ÜLKE RAPORU Doğu Avrupa’nın ticaret kapısı Avusturya

58

BESLENME Diyet yaparken doğru bilinen Efsane yanlışlar

60

BESLENME Diyet yaparken doğru bilinen Efsane yanlışlar

62

SAĞLIK Günümüzün en yaygın rahatsızlıklarından biri Bel ve sırt ağrıları

64

OTOMOTİV Fiat ile Chrysler’in beraber ürettiği Fiat Freemont Türkiye’de!

66

SEKTÖRÜN ETKİNLİK TAKVİMİ Gıda Fuar ve Etkinlikleri

Tüm işletmeniz için Ticari BT çözümleri

Başarı sistemin sonucudur

ekliyoruz! Ziyaretlerinizi B Hall 2, Stand A24 07-10 Mart 2013 enter, Türkiye İstanbul Expo C

Daha hızlı. Daha güvenilir. Daha verimli. Et sektörünün dünyadaki lider firmaları CSB-System’i başarıyla kullanıyorlar. Entegre BT Çözümümüz ile Rekabet gücünüzü arttırın. Avantajlarınız:  Ön tanımlı sektörel süreçler  İşletmenizin tüm ihtiyaçlarına tek elden çözüm  Kısa sürede kurulum ve yatırımın hızlı geri dönüşü

Daha fazla bilgi için lütfen Kare kodu okutunuz! CSB-System Türkiye Hasan Önel Cad. No:69 5 34325 Firuzköy - İstanbul info@csb-system.com  www.csb-system.com


BAŞKANDAN

Merhaba,

Y

eni bir yıl ile birlikte ETBİR’de yeni bir dönemle karşınızdayız. Geçen ay yapılan 8. Olağan Genel Kurulumuzda, iki dönemdir yönetim kurulu üyesi olduğum ETBİR’de değerli meslektaşlarımızın teveccühüyle yönetim kurulu başkanlığı görevini devraldım. Beni bu göreve layık gören tüm üyelerimize bu vesileyle teşekkür ederken, hayırlı olması dileğiyle seçimlerin ardından iyi dileklerini ileten sektörümüzün tüm paydaşlarına saygılarımı sunuyorum. Yeni oluşan yönetim kurulumuzda çoğunluğu ilk defa göreve gelen arkadaşlarımızla, sektörümüzün farklı alanlarının ve şehirlerinin temsil edildiği bir ekip oluşturmaya çalıştık. Uzun yıllardır görev alan üyelerimizin yerlerini yeni arkadaşlara devretmek istemesiyle birliğimizin daha çok ivme kazanacağına inanıyoruz. Tecrübeli üyelerimizin de desteğiyle olumlu bir sinerjinin ortaya çıkmasını ve tüm kesimlere faydalı işleri sizlerin de görüş ve öneriyle beraber yapmayı hedefliyoruz. Dergimizin yeni sayısı aracılığıyla bu duygu ve düşünceleri sizlerle paylaşırken, kırmızı et sektörünün gündemine dair önemli konularla bu sayıyı beğenilerinize sunuyoruz. Sektörün önemli konularının en başında üç ay önce yayınlanan ve bu ay yürürlüğe girecek olan Türk Gıda Kodeksi yeni Et ve Et Ürünleri Tebliği geliyor. Tebliğ içeriğine dair anlaşılamayan hususların bir kez daha detaylandırıldığı Uygulama Talimatı’na ait detaylara ve birliğimiz adıyla hazırlanan etiket örneklerine, yol gösterici olması amacıyla sayfalarımızda yer verdik. Sakız Koyunu Yetiştirici Elinde Islah Projesi, TSE’nin helal hizmet sertifikasyonu hakkında detaylar, rakamlarla 2012 yılı değerlendirmesi bu sayının konuları arasında yer alıyor. “Organik et ve organik gıda nedir, ne değildir?” başlığıyla bu konuda değerli çalışmalar yapan ETO’nun röportajını yine sayfalarımızda bulabileceksiniz. Tüm yönetim kurulumuz adına, sektörümüzden aldığımız güçle bu yeni başlangıcın yararlı sonuçlar doğurmasını diliyor, saygılar sunuyorum.

Mustafa BILIKÇI ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı

6

ETBİR I KIRMIZI


7


ETBİR’DEN HABERLER

ETBİR’de yeni yönetim

Mustafa Bılıkçı başkanlığında oluştu Et Üreticileri Birliği - ETBİR’in 8. Olağan Genel Kurulu 9 Şubat’ta yapıldı. Mustafa Bılıkçı başkanlığındaki yeni yönetim kurulunun çoğunluğu ilk kez görev alan üyelerden oluşurken, bu değişimin birliğe ve sektöre ivme kazandırması amaçlanıyor.

E

TBİR’in 8. Olağan Genel Kurulu 9 Şubat’ta İstanbul Ticaret Borsası Meclis Salonu’nda yapıldı. Seçimli genel kurulda geçen dönemin faaliyet ve gelir giderlerinin ibrasının ardından yönetim ve denetim kurulları seçimine geçildi. Mustafa Bılıkçı başkanlığındaki yeni yönetim kurulunun çoğunluğu ilk kez görev alın üyelerden oluşurken, bu değişimin birliğe ve sektöre ivme kazandırması amaçlanıyor. Üç dönemdir yönetim kurulu üyeliği yapan Mustafa Bılıkçı yönetim kurulu başkanlığına seçilirken, yeni yönetim kurulunda altı yeni firma görev aldı. Sultan Et

8

ETBİR I KIRMIZI

ve Gada Üretim Ltd. Şti. yönetim kurulu başkanı Mustafa Bılıkçı başkanlığındaki yeni yönetim kurulunda diğer görev dağılımları şöyle: Alper Şölen ve Sedat Patlar başkan yardımcısı, Erzat Yıldız sayman, Ahmet Yücesan ve Çağdaş Öztürk bilim kurulu, Mustafa Albayrak, Hakan Akkoyun, Cüneyt Asan üye. Denetim Kurulu ise Burak Şahin, Şerif Coşkun ve Cihangir Demir’den oluştu. İstanbul Ticaret Borsası 16. Et Grubu Meslek Komitesi üyesi Mehmet Erkan Özefe’nin divan başkanlığını yaptığı genel kurulda seçimlerin ardından eski yönetim kurulu adına başkan Ahmet

Yücesan bir teşekkür konuşması yaparak, yeni dönemde görev alan üyelerin getireceği sinerji ile daha etkin bir mesleki dayanışma oluşmasını temenni etti. Yönetim Kurlu başkanlığına seçilen Mustafa Bılıkçı ise konuşmasında, teveccüh göstererek genel kurula katılan ve oy veren üyelere teşekkür etti. Başkan Vekili Mustafa Albayrak da söz alarak, İstanbul Ticaret Borsası’na ve Meclis Başkanı İ. Ali Kopuz’a genel kurul için salonlarını açmalarından dolayı teşekkür ederek; yılbaşı itibarıyla borsa tescil ücretlerinde yapılan % 50 indirimi hatırlattı. Tescil ücretinin % 0,2’de 0,1’e düşmesinin meslek mensupları tarafından çok


Yönetim kurulu üyeleri ve firmaları

olumlu karşılandığını belirterek, bu kararın sektör için olumlu bir hizmet olduğunu, bu nedenle ETBİR adına teşekkürlerini bir kaz daha ifade etmek istediğini söyledi.

• • • • • • • • •

MUSTAFA BILIKÇI - SULTAN ET ve GIDA ÜRETİM TİC. PAZ. LTD. ŞTİ. MUSTAFA ALBAYRAK - AYDOS ET ve GIDA SAN. TİC. LTD. ŞTİ. AHMET YÜCESAN - SAN ET ve ET MAMULLERİ SAN. TİC. LTD. ŞTİ. ÇAĞDAŞ ÖZTÜRK - TRAKYA ET ve SÜT ÜRÜNLERİ A.Ş. M. ALPER ŞÖLEN - AKŞEKER GIDA BAĞ. VE YAĞ SAN. TİC. LTD. ŞTİ. HAKAN AKKOYUN - BONFİLET ET SANAYİ VE TİCARET A.Ş CÜNEYT ASAN - GÜNAYDIN İST. MERKEZ GIDA TUR. TİC. LTD. ŞTİ. ERZAT YILDIZ - YAYLA ET GIDA SAN. PAZ. TİC. LTD. ŞTİ. SEDAT PATLAR - İKBAL GIDA A.Ş.

ETBİR I KIRMIZI

9


SEKTÖRDEN HABERLER

UKON hedefini belirledi:

“Kişi başına yıllık ortalama 12 kg olan kırmızı et tüketimini arttırmak” Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Dr. Ahmet Yücesan, temel gıda maddelerinden sütte ve beyaz ette AB standartlarında üretim yapıldığını belirterek, “Sıkıntı kırmızı ette. 2013 yılı için hazırladığımız çalışma programı ile sıkıntıları çözme yolunda büyük mesafe alacağız.” dedi.

U

lusal Kırmızı Et Konseyi’nin yeni yönetim kurulu, Başkan Dr. Ahmet Yücesan başkanlığında bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konseyin 2013 yılı faaliyet programı hakkında bilgi verilerek, yeni yürürlüğe giren Et ve Et Ürünleri Tebliği hakkında tüketicilere hatırlatmalarda bulundu. Yücesan yeni tebliğin üreticiler kadar tüketiciler için de çok önemli olduğuna dikkat çekerek “Hedefimiz kırmızı et üretimini ve kişi başına yıllık ortalama 12 kg olan tüketim miktarını arttırmak” dedi. Toplantıda 2013 yılı için oluşturulan takvim doğrultusundaki öncelikli çalışma konularını şöyle sıraladı: “Yem bitkileri üretiminin artırılması ve meraların yeniden yapılandırılması, Küçükbaş hayvancılığın ülkemizin et ihtiyacının %30’unu karşılayacak düzeye getirilmesi, Mezbahaların alt yapılarının geliştirilmesi ve karkas sınıflandırması yapılarak AB standartlarına getirilmesi, Damızlık sığır yetiştiriciliğinin kombine ırklar üzerinden geliştirilmesi, sığır ırklarının ihtiyaca göre tanımlanması, kombine ırkların ülke genelinde yaygınlaştırılması, Üretme kabiliyeti olan dişi hayvan kesimlerinin önlenmesi ve Kırmızı Et Tanıtım Platformu oluşturulması.” Yücesan, ülkemizde AB standartlarında süt ve beyaz et üretimi yapıldığını belirterek şöyle devam etti; “Bizde süt fiyatı 85, AB’de 75 kuruş. Beyaz

10 ETBİR I KIRMIZI

et sektörünün üretimi 1,7 milyon ton. Sıkıntı, kırmızı ette. Üretim maliyetleri yüksek, buna karşılık tüketimin azlığından kaynaklı talep düşük. Kaba yemdeki fiyat artışlarından dolayı maliyetin altında hayvan arz ediliyor. Üstelik Kurban Bayramı’nda evlerde et stoklanması

nedeniyle et tüketimi düştü. EtBalık Kurumu üreticiden hayvan alımında fiyatları bir miktar yükseltti. Bunun yanı sıra Mera Kanunu düzenlemeleri ve karkas etin içerden temin edilmesi üzerinde duruluyor.”


ETBİR I KIRMIZI 11


SEKTÖRDEN HABERLER

İstanbul Ticaret Borsası’nda

Tescil ücreti % 0,1’e düşürüldü İstanbul Ticaret Borsası’nda uygulanan tescil ücreti oranı ‰ 2’den ‰ 1’e düştü. 1 Ocak 2013’ten itibaren uygulanmaya başlayan yeni tescil ücreti oranıyla, artık kesim yaptıranlar % 0,2 yerine % 0,1oranında tescil ücreti ödüyorlar.

Ü

yelerinden gelen taleplerini değerlendirmeye alan İstanbul Ticaret Borsası, 29.11.2012 tarihli meclis toplantısında tescil ücreti oranını düşürme kararı aldı. Bu çalışma için kurulan komisyon tarafından yapılan çalışmalar, İTB Yönetim Kurulu tarafından değerlendirilerek meclise sunuldu ve kabul edilerek yeni yılda uygulanmaya başladı. Birçok üye ve yetkili tarafından yapılan değerlendirmelere göre, tescil ücreti oranının düşmesi, piyasaya olumlu yansıyacak. Gelirin yarı yarıya azalması pahasına, üyelerinin talebini karşıladıklarını söyleyen Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Sümer, üyelere de bazı görevler düştüğünü belirtti. Üyelere tescil işlemlerini düzenli yaptırması çağrısında bulunan Sümer; “Üyelerimiz düzenli olarak tescillerini yaparlarsa Borsa hizmetleri ve faaliyetleri artarak devam edebilecektir.” dedi. Tescil oranının düşmesiyle tescil işlemlerinde artış sağlaması beklenirken, İstanbul dışında tescil işlemlerini yaptıran İstanbul menşeli firmaların da artık tescil işlemlerini İstanbul’da yapması mümkün olacak. Tescil oranının düşmesinin Borsa ve piyasa açısından etkilerini, borsa üyeleri ve çeşitli sektör temsilcileri yorumladılar:

İslam Ali Kopuz “Meclis Başkanı” Tescil oranının düşmesi, camiamıza hayırlı olsun. Bu

12 ETBİR I KIRMIZI

konudaki talepler uzun zamandır tarafımızdan değerlendiriliyordu. Bu açıdan üyelerimizin menfaati doğrultusunda oldukça önemli bir adımdır. Ancak burada 87 yıllık köklü bir geçmişi olan İstanbul Ticaret Borsası gibi bir kurumun, en önemli gelir kaynağı %50 azalmıştır. Kurumun işlevlerini aksatmadan sürdürebilmesi için doğru adımlar atmak gerekiyor. Genel anlamda piyasaya olumlu yansıyacağı kesin. İstanbul’da yapılan her uygulama elbet ki ülke ekonomisi açısından önemli etkiler yaratabiliyor. Tabii tescil oranındaki düşüş sebebi ile tescil işlemlerinin artacağını düşünüyorum. Fakat Borsa’nın işlevlerini eksiltmeden sağlayabilmesi ve geliştirebilmesi için ek tedbirler almak gerekli olacaktır.

Atilla Sümer “Yönetim Kurulu Başkanı” Üyelerimizi dinledik ve gereğini yaptık. Bu çalışmada İstanbul Ticaret Borsası’nın çok önemli bir fedakarlık yaptığını görebilmek gerekiyor. Temel gelir kaynağının bu derece net bir şekilde azalması karşısında, Borsa faaliyetlerinde fedakarlık yapmadan ilerleyebilmek için de ayrıca adımlar atmamız gerekiyor. Bunun için de ayrıca çalışıyoruz. Üyelerimize de düşen şeyler var. Tescillerini düzenli yapmalılar. Tescil uygulamaları kayıt dışı açısından önemli faydalar sağlamaktadır. Bu açından tescil işlemlerinin sürekliliği, zincirleme faydalar sağlayacaktır. Üyelerimize ve ülkemize hayırlı olsun.

Sadık Erdem “Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı” Tahmin ediyorum ki, tescil işlemleri artacaktır. Bu sebeple gelir kaybı söz konusu olmayacaktır. Tavuk etinin kotasyona dahil edilmesi de bu açıdan fayda sağlayacaktır. Faaliyetlerde ise bir artış olacağını düşünüyorum. Üyelerimizin artacağını ve dolayısı ile çok daha temsil gücü olan bir kurum olacağımızı düşünüyorum.

Mehmet Erkan Özefe “Meclis Üyesi” Bu süreçte, Tescil Komisyonu Başkanı olarak görev yaptım. Borsanın bu tarihi çalışmasına, bu düzeyde bir katkıda bulunmak benim için elbette çok önemlidir. İstanbul Ticaret Borsası çok önemli bir kurum. Bütün üyelerine önemli katkıları olan bir kurum. Bu sebeple bu türlü uygulamalarının yarattığı etkiler de oldukça geniş düzeyde olmaktadır. Genel anlamda çok olumlu etkilerinin olacağını düşünüyorum. Borsa açısından tescil işlemlerinin artışına, kayıt dışının önlenmesine katkı sağlayacaktır. Tescil oranı fazla olduğu için İstanbul dışında tescil yapan firmalarımız için artık böyle bir zahmete gerek kalmamıştır.


ETBİR I KIRMIZI 13


SEKTÖRDEN HABERLER

Saman sıkıntısının çözümü için Devlet eliyle ithalat başladı G ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, yaz aylarından bu yana devam eden saman sıkıntısını çözmek üzere harekete geçti. Hayvan yetiştiricisine ucuz saman temin etmek üzere Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürlüğü aracılığıyla ithal edilen samanların dağıtımına başlandı. Saman fiyatlarında istikrarı sağlamak ve yetiştiricilerin ihtiyacını karşılamak amacıyla maliyeti fiyatına satılan samanlar için Bakanlık kg başına 25 kuruş karşılıksız destek veriyor. Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğinin ithal ettiği samanlar

dağıtılmaya başladı. Öncelikle doğu illerinde yapılan teslimatlara Ocak ayında Erzurum ile başlandı. Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Abdullah Kutlu, kooperatiflerince ithal edilen ilk parti samanın Erzurum’a dağıtımı sırasında ülke genelinde 2012 yılında kış mevsiminin yoğun kar yağışlı ve uzun sürmesi, yeterli yağışın düşmemesine bağlı olarak başlayan kuraklık neticesinde kaba yem sıkıntısı yaşandığını belirtti. Spekülatörlerin de bu durumu fırsat bilerek kaba yem fiyatlarının artmasına sebep olduğunu ifade

eden Kutlu, “Kaba yem açığı vardır. Ancak söylendiği kadar da vahim bir durum yoktur. Erzurum’da 330 bin ton kaba yem açığı var diye söylendi. Ancak topladığımız talepler neticesinde Erzurum, Kars, Ağrı, Iğdır ve Ardahan illerindeki talep 2 bin ton” dedi. Kıbrıs, Pakistan, Bulgaristan, Ukrayna ve Gürcistan’dan yapılan saman ithalatı Nisan ayı sonuna kadar devam edecek. İhtiyaç sahibi yetiştiriciler, Tarım Kredi Kooperatiflerine başvurarak saman temin edebilecekler.

Dişi hayvan kesimini engellemeye yönelik talimat İl Müdürlükleri’ne gönderildi

D

işi hayvan kesiminin önüne geçilmesi amacıyla ,Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bir talimat yayınladı. 31.12.2012 tarihinde yayınlanan “Üretme kabiliyeti olan dişi hayvan kesimlerinin önlenmesi” konulu talimat İl Tarım Müdürlüklerine iletildi. Talimatla illerde bulunan İl Hayvan Sağlığı Zabıta Komisyonları’nın damızlık ve gebe niteliği taşıyan hayvanların kesiminin yasaklanması ile ilgili karar almaları ve kararın il ve ilçelerde uygulanması ve denetlenmesi gerektiği bildirildi. Sözkonusu talimat, zaten fiili olarak temkinli yaklaşılan dişi kesimlerinin il ve ilçe müdürlüklerince takip edilerek, kesim sırasında kesimhanenin sorumlu veteriner hekimince kesilecek hayvanın damızlık değeri taşıyıp taşımadığı ve gebe olup olmadığının kontrol edilmesi şeklinde uygulanacak.

14 ETBİR I KIRMIZI


ETBİR I KIRMIZI 15


DÜNYADAN

Et kalitesi robotla ölçülecek İskoç Tarım Koleji karkas et kalitesini ölçen bir robot geliştirdi. Etler bundan sonra robotlarla kontrol edilecek.

İ

skoçya’da Et Kalitesinin Entegre Ölçümü (IMEQ) adıyla bir proje geliştirildi. Proje, karkas ette pH seviyesi ve sıcaklık gibi temel unsurların belirlenmesinde otomobil üretim hatlarında kullanılanlara benzer otomatik teknolojilerden yararlanılması esasına dayanıyor. İlerde bu tekniğin yaygın kullanımıyla kırmızı et sektöründe sağlanacak verimlilik artışının milyonlarca dolar kazanç anlamına geleceği belirtiliyor. İskoç Tarım Koleji öncülüğünde üç yıl önce başlatılan ve 2013 yılında tamamlanması planlanan 950 bin Pound tutarındaki proje, ülkede kırmızı et sektörünün yönlendiricisi konumundaki kamu kurumu

QMS (Quality Meat Scotland) ve İskoç hükümeti tarafından finanse ediliyor. Et Kalitesinin Entegre Ölçümü Projesi ile oluşturulan sistem, robotik bir kol ve karkasın farklı bölümleri üzerine konumlandırılan ultrasonik sondalar aracılığıyla data toplanması esasına dayanıyor. Sistemin işlerliğine ilişkin son testlerde ulaşılan sonuçlar, projenin ticarileşmesi yolunda büyük bir sıçrama olarak değerlendirildi. İskoç Tarım Koleji bünyesinde çalışmaları yürüten ekip, et kalitesinin belirlenmesinde mevcut yöntemlerden daha ucuz, daha hızlı ve emekten tasarruf sağlayacak bir ölçüm sistemi geliştirilmesi amacına yönelik projenin, son derece kapsamlı ve nitelikli veriler ortaya koyabileceğini düşünüyor.

Yazıcıdan et üretimi için düğmeye basıldı! ABD’li bir şirket üç boyutlu yazıcılarla yapay et üretmeyi planlıyor. Bilgisayarın bir tuşuna basarak yazıcıdan et üretimi, hayali zor görünse de vejeteryanlar için ilgi çekici olabilir.

A

BD merkezli yeni bir şirket olan Modern Meadow (Modern Çayır) üç boyutlu yazıcılar kullanarak yapay et üretmeye hazırlanıyor.

Silikon Vadisi’nin önde gelen yatırımcılarından, Paypal’ın kurucularından ve Facebook’a ilk dönemlerde yatırım yapan isimlerden Peter Thiel, bu şirkete de 350 bin dolar yatırım yaptı. Baba-oğul Gabor ve Andras Forgacs tarafından kurulan şirket, üç boyutlu yazıcı teknolojisine yeni bir boyut kazandırmak istiyor.

Bio-yazıcı sistemi nasıl çalışıyor? Üç boyutlu yazım, dijital modeller kullanılarak katı nesnelerin üretilmesine verilen ad. Bu teknikte nesne küçük damlalar halinde art arda, katman katman yerleştirilerek üretiliyor. Son 10 yıldır kullanılan bu teknikle şimdiden mücevherler, oyuncaklar, mobilyalar, arabalar, hatta son zamanlarda silah parçaları bile üretiliyor. Bazı araştırmacılar çikolata gibi gıda maddelerini üretmeyi de başardı. Ancak Missouri Üniversitesi’nden Prof Gabor Forgacs bio-yazıcı tekniğiyle, canlı bir yaratığın bir parçasını üretmenin, çikolata üretmekten çok daha zor olduğunu belirtti. Forgacs “Biz canlı malzeme basıyoruz, hücreler biz onları yazdırırken canlı haldeler” dedi.

16 ETBİR I KIRMIZI

Doku baskısı yapmanın yepyeni bir aşama olduğunu belirten Forgacs, ekibiyle beraber şimdiden bir prototip üretmeyi başardıklarını ancak bunun henüz tüketime uygun hale gelmediğini ifade etti. Biyomühendislik ürünü etin yapımında ilk adım, bilim adamlarının biyopsi adı verilen yöntemle hayvanlardan kök hücre ve başka özel hücreler alması. Kök hücreler kendilerini birçok kez yeniden üretebiliyor, özel işlevli hücrelere dönüşebiliyor. Bu hücreler gerekli miktarda çoğaltıldıktan sonra bio-kartuşlara yerleştiriliyorlar. Dolayısıyla bio-yazıcının kartuşlarında geleneksel mürekkep ya da plastik malzeme değil de, binlerce canlı hücreden oluşan bir biyomürekkep bulunuyor. İstenen biçimde “yazdırılan” biyomürekkebin parçaları doğal olarak birleşiyor ve canlı doku oluşuyor.

Tedavi amaçlı kullanım Bu yöntem, bio-yazıcıları yapay organ üretiminde kullanma çabalarıyla benzeşiyor. Deneyler şimdiye dek yalnızca hayvanlar üzerinde yapıldı. Profesör Forgacs’ın kurduğu bir diğer şirket, Organovo, 2010 yılında tek bir kişiden alınan hücrelerle işler durumda kan damarları “yazdırmayı” başarmıştı. Tabii bu teknik insanlar için kullanılmadan önce geliştirilmeye muhtaç durumda. Ancak gelecekte mezbaha korkusu olmadan yaşayacak inek sayısının artması mümkün!


ETBİR I KIRMIZI 02


DÜNYADAN

At eti skandalının ardından

Avrupa’da ete DNA testi İngiltere’de başlayan et skandalı zincirine İrlanda, Polonya, Romanya, Güney Kıbrıs, Hollanda gibi ülkelerdeki birçok mezbahanın ve toptancının dahil olduğu tahmin ediliyor. Global markaları da içine alarak Avrupa’nın pek çok ülkesine yayılan at eti skandalının ardından ete DNA testi zorunluluğu getirildi.

İ

ngiltere’de dana eti diye satılan ürünlerde at eti kullanıldığının ortaya çıkması üzerine patlayan skandal, Fransa ve Romanya’dan sonra tüm Avrupa’ya yayıldı. Almanya, İrlanda, İsveç, Hollanda, Danimarka, Norveç, İsviçre’de de at etli ürünlere rastlandı. Norveç ve Danimarka tedbir olarak işlenmiş gıdaların satışını durdurdu. İngiltere at etini dana etine karıştırarak pazarlayanların et kaçakçıları olduğuna ve bu etlerin İrlanda, Polonya, Romanya gibi ülkelerdeki bazı mezbahalardan ve firmalardan geldiğini tespit etti. Fransa’nın en büyük gıda firmalarından Spanghero ve ülkenin en büyük et ithalatçısı Findus at eti skandalında birbirini suçladı. Et skandalı zincirine İrlanda, Polonya, Romanya, Güney Kıbrıs, Hollanda gibi ülkelerdeki birçok mezbahanın ve toptancının dahil olduğu tahmin edilirken California’dan da İngiltere ve Avrupa’ya artık yaşlanmış veya işlev görmeyen atların 50 dolara satıldığı tespit edildi.

Avrupa’da ete DNA testi zorunluluğu getirildi Avrupa’da sığır eti ürünlerinde at eti izi bulunup bulunmadığının tespit edilmesi için kıta genelinde DNA testi gerekliliği getirildi. Avrupa Komisyonu’nun sağlıktan sorumlu üyesi Tonio Borg, sığır eti ürünlerinin Avrupa Birliği çapında at eti izi bulunup bulunmadığının tespit edilmesi için kıta genelinde DNA testi yapılması gerektiğini açıkladı. At eti Fransa, Belçika, İtalya ve Çin gibi birçok ülkede tüketiliyor. Ancak atlara verilen bazı ilaçların insan sağlığı için risk oluşturabileceğine de dikkat çekiliyor. Dünyada en çok at eti Meksika, Arjantin, Kazakistan, Moğolistan gibi ülkelerde, Avrupa’da ise en çok Polonya’da üretiliyor.

Türkiye et ürünleri ithal etmiyor, risk yok! Gıda ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Habib Can, Avrupa’da at eti skandalının global firmaların da adının karışmasıyla büyümesine rağmen Türkiye’ye sıçramasının mümkün olmadığını söyledi. Habib Can, bazı Avrupa ülkelerinde işlenmiş yiyeceklere, özellikle de marketlerde hazır satışa sunulan lazanyaya sığır eti yerine at eti katılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

18 ETBİR I KIRMIZI


At eti skandalının kısa süre önce AB ülkelerinde başladığını anımsatan Can, bunun Türkiye’yi etkilemeyeceğinin altını çizdi. Can, şunları kaydetti: “Biz Avrupa ülkelerinden veteriner hekim kontrolünde canlı hayvan ve karkas et ithalatı yapıyoruz. İthalatı yapılan ülkelere canlı hayvansa iki veteriner hekim görevlendiriyoruz. Başlarında duruyor. Sağlık sertifikasına yönelik şartlarımız var. Bunları yerine getiren ülke ve işletmelerden hayvan alıyoruz. Ette de karkas et ithalatı yapıyoruz. Veteriner hekim hayvan kesilmeden önce canlı muayenesini de yapıyor, hayvan kesilip TIR’a yüklenene kadar başında da duruyor. Bu şekilde ülkemize geliyor. Buna rağmen ülkemize gelince tekrar hormon ve kalıntı açısından etin analizini yaptırıyoruz. Ayrıca bir ürünün içerisinde et olduğunu belirlersek bunun hangi hayvana ait olduğuna dair tür

tayinini de yapıyoruz.” Habib Can, Türkiye’nin işlenmiş gıdaları tekrar analiz yapılması şartıyla ithal ettiğini belirterek, “Türkiye’nin et ürünleri ithalatı yok. Etli lazanya gibi ürünleri ithal etmiyoruz. Bu konular Bakanlığımızın denetim ve kontrolü altında. Türkiye’de bununla ilgili herhangi bir şaibe ve şüphe uyandıracak bir durum yok” sözleriyle tüketiciyi rahatlattı.

“Fransa ve İtalya’da at eti satan kasaplar var” Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Dr. Ahmet Yücesan, bazı AB ülkelerinde at etinin tüketildiğine dikkati çekti. Özellikle Fransa ve İtalya’da birçok yerde at eti satışının yasal olarak yapıldığı kasapların bulunduğunu anlatan Yücesan, “AB ülkelerinin Romanya ve Macaristan’dan at eti alması normal. Fransa ve İtalya

hükümeti aldıklarını kabul ediyorlar zaten. Burada sorun, bu ürünün kullanımında tağşiş yapılması. Türkiye’de de kanatlı etini kırmızı ete karıştırmışlardı. Bu olay da bunun gibi” dedi. Türkiye’nin Romanya’dan et ithal etmediğini bildiren Yücesan, Türkiye’nin et ithalatını kemikli yaptığını vurguladı. Yücesan, “Türkiye’de niye mesele haline geldi anlamadım. Türkiye’nin et ürünleri ithalatı yok. Türkiye’de, domuz ve at etleri otellerde ikram edilmek üzere çok çok az miktarda ithal ediliyor. Bu, ancak binde bir oranındadır. Türkiye, AB ülkelerinden sadece canlı hayvan ve karkas et ithal ediyor” şeklinde konuştu.

“Avrupa’da görülen at eti olayı, Türkiye’ye sıçramaz” Kayseri Ticaret Borsası Başkanı ve TOBB Konsey Üyesi Şaban Ünlü de at eti konusunda, karkas sığır etinin kilosunun 13 liradan işlem gördüğünü ifade ederek “Et fiyatları düşük olduğu için karkas et ithalatı artık yapılmıyor, İşlenmiş et ürünü ithalatına da izin verilmiyor. Bu nedenle Avrupa’da görülen at eti olayı, Türkiye’ye sıçramaz” dedi. Ünlü, at elinin işlenmiş et ürünlerinde görüldüğüne de işaret ederek. “Avrupa’da at eti hazır gıdalarda, hazır köfte ve diğer ürünlerde görüldü. İşlenmiş et ithalatı yasak olduğu için Türkiye’de bir tehlike söz konusu olamaz” diye konuştu.

ETBİR I KIRMIZI 19


DOSYA

Çeşme Yarımadası’nın yerli ırkı

SAKIZ KOYUNU

yetiştirici elinde ıslah edilecek İzmir ili Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği, Çeşme Yarımadası’nın ünlü sakız koyunu için ‘Yetiştirici Elinde Islah Projesi’ başlattı. Hem süt hem de et üretimi bakımından dünya literatürüne girmiş önemli bir yerli ırk olan Sakız koyunu, döl veriminde de avantajlı özelliklere sahip bir gen kaynağı.

20 ETBİR I KIRMIZI


T

ürkiye’nin farklı bölgelerinde yerli ırk küçükbaş hayvancılığın korunması ve verim artırımında uygulanan ‘halk elinde ıslah çalışmaları’ kapsamında İzmir’in yerli ırkı Sakız koyununun da ıslah çalışmaları başladı. Yürüttüğü projeyle Saanen keçisini öne çıkaran İzmir ili Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği, Çeşme Yarımadası’nın ünlü Sakız koyunu için hazırladığı ‘Yetiştirici Elinde Islah Projesi’ ile önemli bir yerli gen kaynağının saflaştırarak yaygınlaştırılmasına önayak olacak. İzmir İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği tarafından başlatılan proje ile sakız koyunu sahiplerinin, damızlık ihtiyaçlarını karşılayabileceği elit sürüler oluşturulacağını söyleyen Birlik Başkanı Özer Türer’den proje hakkındaki detayları öğrendik.

İzmir bölgesinin yöresel türü olan sakız koyununu yeniden yaygınlaştırmak üzere yürüttüğünüz Sakız Koyunu Islah Projesi hakkında bilgi verir misiniz? İzmir yarımadasına özgü bir ırk olan Sakız koyununun yok olmaması için geçtiğimiz aylarda ‘Sakız Koyunu Islah Projesi’ni başlattık. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi” kapsamında ‘Sakız Koyunu Islah Projesi’

sözleşmesinin imzalanması ile çalışmalar başladı. Sakız koyunu dünya literatürüne girmiş önemli bir yerli gen kaynağımız. Dünyada kendini ispatlamış, süt ve döl verimi yüksek bir hayvan ırkı. Proje ile saf sakız koyunun yetiştirilir ve korunurken, İzmir’deki sakız koyunu yetiştiricilerinin damızlık ihtiyacı da karşılanacak. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın destekleriyle bu önemli gen kaynağı yetiştiricilerin elinde ıslah edilecek. Beş yıllık proje kapsamında sakız koyunlarını tek tek toplayarak saflaştırmaya gidecek ve elde ettiğimiz yavruların üreticilerin elinde çoğalmasını

sağlayacağız. Üreticilerin ellerinde bulunan Sakız koyunlarının takibiyle, genetik çeşitliliğin korunması ve evcil hayvan kaynaklarının yok olmasının önlenmesi amaçlanıyor. İzmir İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğimiz tarafından başlatılan proje ile sakız koyunu sahiplerinin damızlık ihtiyaçlarını karşılayabileceği elit sürüler oluşturulacak.

Projenin hedefi nedir? Projede İzmir’e özgü bir ırk olan Sakız koyununun saflık oranının artırılarak veriminin yükseltilmesi

ETBİR I KIRMIZI 21


DOSYA hedeflenirken, aynı zamanda hayvan genetik kaynaklarının yerinde korunması da sağlanacak. Proje için seçilen üreticiler, damızlık yetiştirici birlikleri, üniversiteler ve bakanlık araştırma enstitüleri işbirliği içerisinde gerçekleşecek proje sonunda Sakız koyununun yaygınlaştırılması ve yetiştiricilerin gelirlerinin artması hedefleniyor. Dünyada kendini kanıtlamış hayvan ırklarına sahip çıkılması ve yaygınlaştırılması gerekiyor. Sakız koyunu hem et, hem süt hayvanı olması, hızla büyümesi açısından koyunculuğun geliştirilmesi konusunda üreticilere yeni bir açılım sağlayacak. Üreticiler, hem etinden hem sütünden para kazanacak.

Sakız Koyunu Adını İzmir’in Çeşme ilçesi karşısında yer alan (Chios) Sakız adasından alan Sakız koyunu, üreticileri tarafından koyunların kraliçesi olarak nitelendirilmektedir.Sakız koyunları Ege bölgesinde İzmir ilinin özellikle Çeşme ve Urla ilçelerinde ayrıca Ege bölgesinin Akdeniz ikliminin hakim olduğu diğer kısımlarında, güney Marmara bölgesi ve Akdeniz bölgelerinde başarı ile yetiştirilmektedir.Çeşme koyunu olarak da bilinen Sakız koyunları uzun kuyruklu olup kuyrukları üçgen şeklinde düşük yağlı(yağsız) yapıya sahiptir.Vücut yapısı ise beyaz renkli kaba yapağılı olup baş ve bacaklarda benek şeklinde siyah lekeler bulunmaktadır.Meme yapıları geniş ve çokça süt sağımına uygundur.Koyunlar çoğunlukla boynuzsuzdur, erkeklerde ise kıvrımlı(spiral) güçlü boynuzlar bulunur. Sakız koçları yerli ırk koçlarımız arasında en güçlü koçlar olup, koçların kralı olarak da adlandırılmayı hak etmektedirler. Sakız koyunları özenli bakım isterler fakat karşılığını da senede 200-250 kg süt verimi,180 günü geçebilen laktasyon ve ortalama 1.7-2.3 kuzulama oranı ile fazlasıyla öderler.Sakız koyunlarında bir defada ikiz,üçüz hatta 7’ye varan kuzulama olabilmektedir.Ayrıca gebe kalma yaşı 7-9 aylıktan (bakımagelişmeye bağlı)başlamakta ve doğum sonrası sadece 15 gün dinlenme ile koç katımına hazır hale gelmektedir.Dolayısıyla iyi bakılan Sakız koyunları için her 2 yılda 3 kez kuzulama gayet mümkündür. Sakız koyunlarının dişisi ortalama 50-60 kg, erkekleri ise ortalama 80-90 kg gelmektedir (yetişkin erkeklerin 120 kg ağırlığa kadar ulaşabildikleri üreticiler tarafından ifade edilmektedir) 22 ETBİR I KIRMIZI

Şu andaki sakız koyunu varlığı ve ulaşılmak istenen sayı ne kadar? İzmir’de 11 ilçede 62 işletmede 6 bin adet sakız koyunu ve 300 adet sakız koçu çalışma materyali olarak kullanılacak. Bu kapsamda 62 yetiştiricinin 6 bin 300 adet Sakız koyunu Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi tarafından yakından takip edilecek, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından prim desteği alacak.

Proje kapsamında yetiştiricilere ne kadar maddi destek sağlanacak? Proje kapsamında sürülerde anaç başına 35 TL, yavru başına ise taban sürülerde 20 TL elit sürülerde 40 TL hibe desteklemesi yapılacak. Bu proje kapsamında yetiştiricilere toplam 212 bin 220 TL hibe ödemesi yapılacak.


Sakız koyununun özelliklerinden bahseder misiniz? Sakız koyunu İzmir’in yarımadasına has bir koyun. Süt ve döl verimi yüksek bir ırk. Doğu Anadolu’nun İvesi ile birlikte Türkiye’nin süt verimi yüksek iki ırkından biri. Sakız koyununun süt verimi yıllık 250 kilogram. 2 yılda 3 doğum yapabiliyor. Doğurganlığı da çok yüksek. Öyle ki ikiz, üçüz, hatta beşiz, altız doğuranlar var. Dünyada bilinen yüksek süt ve döl verimine sahip Romanov Koyunu’ndan daha fazla verime sahip bir koyun var elimizde. Üstelik her mevsim gebe kalabilmesi sayesinde sürdürülebilirliği artırabiliyor. Sakız koyunu hem et hem süt hayvanı olması, hızla büyümesi açısından koyunculuğun geliştirilmesi konusunda yetiştiricilere yeni bir açılım sağlayacaktır. Tıpkı Saanen keçisi gibi Sakız koyununun da yatırımcıların gözdesi olacağını düşünüyoruz. Sakız koyunu yetiştirici elinde ıslahı için İzmir İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğimiz tarafından başlatılan proje ile sakız koyunu sahiplerinin damızlık ihtiyaçlarını karşılayabileceği elit sürüler oluşturulacak.

Türkiye’nin geleneksel gıda maddeleri olan koyun sütü ve mamülleri tüketimi artık unutulmuş durumda. Sadece peynir olarak raflarda görünüyor, o da yine sadece Ezine peynirinde. Son yıllarda keçi sütü ürünlerine sağlıkla ilgili tanıtımların da katkısıyla ilgi başladı. Koyun sütü ve yoğurdunu da raflarda görebilecek miyiz, ürünler için bu tür bir çalışma düşünülüyor mu? Koyun sütüne giderek artan bir talep var. Koyun sütünün litre fiyatı bugün için 2 TL. 2013 süt sezonunun açılması ile birlikte bir miktarda artış bekliyoruz. Türkiye’de ve dünyada koyun sütüne büyük bir talep var, ancak üretim yetersiz. Bugün Türkiye’de koyun sütü üretimini 10 kat artırsak yine de talep sıkıntısı yaşamaya devam edeceğiz. Koyun sütü talebine bu kadar ilgi varken Sakız koyunu gibi kombine hayvanlar daha büyük önem arz ediyor.

Türkiye’de geçtiğimiz yıllarda koyun, keçi sütünün soğuk zincir kapsamında satılmıyordu. Saanen keçi çalışmasına üç yıl önce ilk başlattığımız dönemde Tarım Bakanlığı’nın hiçbir desteği yoktu ve sütün litresi 85-90 kuruş idi. Soğuk zincire girmesiyle 3 yılda litresi 1.80 TL olan keçi sütüne devletin 15 kuruş desteğiyle sütün değeri 2 lirayı aştı. Üretici sütten para kazanmaya başladı. Sakız koyununun süt verimi yıllık 250 kilogram. Dolayısıyla hem süt verimi ve hem de döl verimi koyunculuğun gelişmesinde sakız koyununu öne çıkacak.

Sakız Koyunu Özellikleri: LAKTASYON :180 gün civarı SÜT VERİMİ :200-250kg/yıl AĞIRLIK ARTIŞI : 240 g/gün ortalama (Erkek toklu) ET RANDIMANI :%48 Civarı KİRLİ YAPAĞI :1.5-2 Kg YAPAĞI RANDIMANI :%70-%75 YAPAĞI KALINLIĞI :28-34 Mikron LÜLE UZUNLUĞU :11-15 cm İLK GEBELİK YAŞI :7-9 ay CANLI AĞIRLIK :60 kg/ort(Dişi) 80 kg/ort(Erkek) KUZULAMA VERİMİ :1.7-2.3 Kuzu/ort

ETBİR I KIRMIZI 23


KAPAK KONUSU

Türk Gıda Kodeksi

Et ve Et Ürünleri Tebliği yürürlükte

5 Aralık 2012’de Resmi Gazete’de yayınlanan 2012/74 sayılı Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği 5 Mart’tan itibaren yürürlükte olacak. Tebliğin gerekleri için hazırlıklar et sektöründe yoğun bir şekilde devam ederken, uygulamalarla ilgili sorular da halen tartışılmaya devam ediyor. Mart ayından itibaren hayata geçecek olan tebliğle ilgili olarak 14 Şubat’ta yayınlanan “Uygulama Talimatı” zihinlerdeki soruları aydınlatmaya anahtar olabilecek.

E

t Ürünleri Tebliği Uygulama Talimatı tür karışımları, ürün özellikleri, etiketleme ve perakende işletmeler konularına açıklamalar getiriyor. Karışım ürün, MAE kullanımı, % 100 ibaresi, kasapların kıyma, sucuk, köfte, döner ve kanatlı eti parçalama ve satışı gibi detaylarla sorulara cevap veriliyor.

Karışıma ve MAE’e geçit yok Uygulama Talimatı ile tür karışımları konusunda ikileme düşülmesine neden olan 5. Madde c fıkrasındaki hükme açıklık getiriliyor. Buna göre; Kanatlı etleri ve kırmızı etlerin karışımından çiğ et, kıyma ve hazırlanmış et karışımları ile et ürünleri

24 ETBİR I KIRMIZI

üretilemeyecek. Türler sadece kendi içlerinde karıştırılabilecek. Örneğin tavuk-hindi karışımı ya da dana-koyun karışımı gibi. Kanatlı eti ürünlerine tat ve yapı gibi özellikler kazandırmak amacıyla kırmızı et ve/veya yağı ilave edilebilecek. Burada üretilen ürün yine kanatlı eti ürünü olarak adlandırılacak ve ilave edilen kırmızı et ve/veya yağı diğer gıda bileşenleri gibi değerlendirilecek. Tebliğ kapsamına giren hiçbir hazırlanmış et karışımı ya da et ürününe mekanik olarak ayrılmış etler (MAE) katılamayacak. MAE sadece ihraç amaçlı ürünlerde veya hayvan yemi üretiminde kullanılmak üzere üretilebilecek.


Etikette %100 ifadesine izin yok, ancak hayvan türlerine ait semboller kullanılabilecek Özellikle etiketleme konusunda yenilikler getiren tebliğ gereği, et ürünleri ambalaj ve etiketlerinde Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliği kuralları geçerli olacak. Mamül isimlendirmelerinde ürün adının öncelik sırasına göre; Resmi ad (fermente sucuk, pastırma, döner gibi), gıdanın alışıla gelmiş adı (sosis, salam, peperoni, bacon ve benzeri) tanımlayıcı bir ad (kürlenmiş, kurutulmuş tavuk eti, baharatlı fermente tavuk eti gibi) şeklinde kullanılması gerekiyor. Marka adı veya ürünün içeriğini yansıtmayan özel ad gıdanın adı yerine kullanılamayacak. (Örneğin kangal, mangal, tost, büfe, kokteyl, catering vb ifadeler ürün adına alternatif ifadeler olarak kullanılamaz.) Ancak bu ifadeler ürün adıyla birlikte ve aynı yüzde olmak şartıyla aynı renk, punto ve karakterlerle kullanılabilecek (kangal fermente sucuk, kokteyl sosis gibi). Ürün etiketlerinde Etiketleme Yönetmeliğine aykırı olmamak kaydıyla kalıcı şekilde kapatma yapılabilecek. Tavuk etinden üretilen dönere teknolojisi gereği kırmızı et ve/veya yağı ilave edildiğinde ürün ismi ‘tavuk döner’ olarak adlandırılacak ve eklenen kırmızı et ve/veya yağı sadece içindekiler kısmında belirtilecek.

Etiketler tebliğ esaslarına göre ETBİR tarafından örnek olarak hazırlanmıştır.

Ürün özellikleri başlığında dikkat çekilen hususlar • Tebliğde geçen ‘Hazırlanmış et karışımı’ ifadesi sadece çiğ ürünleri ifade eder, piştikten sonra ise ‘et ürünü’ olarak değerlendirilir. Pişmemiş köfte, soslanmış etler, marine ürünler, pişmemiş nuget gibi ürünler hazırlanmış et karışımıdır. Pişmiş köfte, pişmiş döner, pişmiş şinitzel gibi ürünler et ürünüdür. Hazırlanmış et karışımı; çiğ ete, diğer gıda bileşenleri ve/veya lezzet vericilerin ilave edilmesiyle elde edilir. • Kanatlı kıyma olarak sadece ‘hindi kıyma’ üretilebilir ve hindi kıyma sadece dondurulmuş olarak piyasaya sunulur. • Çiğ halde ‘tavuk kıyma’ üretilemez ve piyasaya arz edilemez. • Çiğ olarak üretilecek hazırlanmış kanatlı eti karışımlarında (köfte, döner ve benzeri) kıyma olarak sadece hindi kıyma kullanılır. • Pişmiş olarak piyasaya arz edilecek (ambalajlı) kanatlı köfte ya da karışık kanatlı döner gibi et ürünlerinde tavuk kıyma veya hindi kıyma kullanılabilir. • ‘…etler birbirinden ve diğer gıdalardan ayrı olarak üretilir ve ayrı olarak satışa sunulur.’ hükmünde geçen ‘ayrı’ ifadesinden ‘bulaşma olmayacak koşullarda üretim ve satış’ anlaşılmalıdır. • Ürünlere dışarıdan et proteini veya hayvansal kaynaklı protein katılımı yasaktır. • Tebliğde belirtilen et protein oranlarının sağlanması için üretim aşamasında kas proteini açısından uygun kalitede ve miktarda et kullanılması gerekli ve zorunludur. • Tebliğ kapsamındaki et ürünlerin üretiminde ‘et aroması’ kullanılmayacaktır. • Sakatat çiğ halde sakatat olarak piyasaya arz edilebilir. Çiğ kırmızı etten ya da çiğ kanatlı etinden üretilen et ürünlerinde (fermente sucuk, ısıl işlem görmüş sucuk gibi) sakatat kullanılamaz. Sadece dilli salam üretiminde ‘dil’ kullanılabilir. • Fermente sucuk ve ısıl işlem görmüş sucuklarda yağ miktarı etikette beyan edilen ‘yağ oranı en çok %…’ ifadesi üzerinden değerlendirilir.

ETBİR I KIRMIZI 25


KAPAK KONUSU

Ürün adının bütün olarak aynı renk, yazı karakterinde ve aynı puntoda olması gerekiyor. Ürün adı, etiketin farklı yerlerinde tüketiciyi yanıltacak şekilde farklı şekillerde ifade edilemeyecek. Çemeni sıyrılarak satışa sunulan pastırmalar ‘Çemensiz pastırma’ olarak adlandırılmayacak. Ürünün ‘pastırma’ olarak adlandırılması ve ürün etiketinde ‘çemeni sıyrılmıştır’ ifadesinin kullanılması gerekiyor. Ürün etiketlerinde marka dahil olmak üzere %100, %100 Dana, %100 göğüs eti ve benzeri ifadeler kullanılmayacak. Ancak etiketlerde et ürününün üretildiği hayvan türlerine ait semboller kullanılabilecek.

Kasaplar artık kıyma, kuşbaşı, sucuk, köfte, döner ve kanatlı eti parçalama ve satışını yapabilecekler. Uygulama talimatının ‘Perakende İşletmeler’ başlığı altında perakendenin tanımı yeniden hatırlatılırken; Tebliğ kapsamında perakende işletmelerin faaliyet konularına göre üretebilecekleri ürünler ve etiketleme kuralları bir tabloyla özetleniyor. Perakende tanımı: “Ana dağıtım merkezleri, hazır yemek hizmeti, işyeri ve kurum yemekhaneleri, restoranlar ve diğer benzeri gıda hizmetlerinin sunulduğu yerler, dükkânlar, toptan satış yerleri, süpermarket dağıtım merkezleri dâhil olmak üzere son tü-

26 ETBİR I KIRMIZI

keticiye satış ya da dağıtım noktasında gıdanın işlenmesi veya muameleye tâbi tutulması veya depolanmasını ifade eder.” şeklinde yineleniyor. Bu tanım ve detayında sunulan tabloyla kasap ve marketler artık kıyma, kuşbaşı, sucuk, köfte, döner ve kanatlı eti parçalama ve satışını yapabilecekler.

Buna göre Et ve Et Ürünleri Tebliği’nin; 6. Madde 4. fıkrası ile Çiğ kırmızı etler ve çiğ kanatlı etleri üretimi ve satışını (dana kuşbaşı, dana bonfile, piliç but, piliç kanat, hindi kanat vb) hazır ambalajlı olmayan (dökme) şekilde, Yine 6. Madde 4. fıkrası ile Kıyma, hazırlanmış et karışımları üretim ve satışını (dana kıyma, pişmemiş köfte, dondurulmuş hindi kıyma, piş-

memiş dana yaprak döner, dondurulmuş pişmemiş hindi köfte, pişmemiş tavuk yaprak döner vb) hazır ambalajlı ve günlük olarak, 7. madde 21. fıkrası ile Et ürünleri üretimi ve satışı (Fermente sucuk gibi) hazır ambalajlı olarak yapma yetkisi veriliyor. Dökme ürünlerde gıdanın sevki sırasında zorunlu etiket bilgilerinin gıdanın yanında bulunması gerekirken; hem dökme hem de hazır ambalajlı ürünlerde gıdanın satışı sırasında Etiketleme Yönetmeliği’nin 8. maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (c), (e), (g) ve (h) bentlerinde yer alan bilgilerin satın alan kişinin görebileceği yerlerde bulundurulması veya gıda ile birlikte satın alan kişiye sunulması, ayrıca talep edilmesi halinde zorunlu etiket bilgilerinin satın alan kişiye sunulması gerekiyor.


İstanbul Perakendeci Kasaplar Esnaf Odası’ndan

‘Et ve Tavuk Parçalama ve Etiketleme’ Semineri

Fazlı Yalçındağ;

“Et Tebliği kasaplar açısından çok önemli!”

M

art ayında yürürlüğe girecek olan yeni Et ve Et Ürünleri Tebliği ile kasaplara artık kıyma, kuşbaşı, sucuk, köfte, döner ve kanatlı eti parçalama ve satış izni verilmesi üzerine, İstanbul Perakendeci Kasaplar Esnaf Odası tarafından tebliğ içeriği hakkında bir seminer düzenlendi. İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği toplantı salonunda 17 Şubat Pazar günü düzenlenen “Et ve tavuk parçalama ve etiketleme” semineri geniş bir katılımla gerçekleştirildi. Seminerde katılımcılar, kasaplık mesleğinin en büyük problemlerinden biri haline gelen, et ve tavuk parçalama ve etiketleme konusundaki sorulara uzmanlar eşliğinde yanıt aradılar. İstanbul İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü uzmanı Veteriner Hekim Azmi Yüksel tarafından yaklaşık 200 katılımcıya mevzuat hakkında bilgi verildi. Seminere meslek mensupları ile birlikte Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkârları Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı- TESK Başkanvekili Faik Yılmaz, Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı ve ETBİR Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Yücesan, İstanbul Perakendeci Kasaplar Esnaf Odası Başkanı Bilgin Şahin, İstanbul Ticaret Borsası 16. Et Grubu Meslek Komitesi üyesi Mehmet Erkan Özefe, İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Muhammet Yenel, İstanbul Bağımsız Milletvekili İhsan Barutçu katıldılar. Etkinliğin sonunda, yerel Dutağacı Gazetesi tarafından organize edilen “En güzel Kasap Reyonu” yarışmasının sonuçları açıklanarak, dereceye girenlere plaket verildi.

Tebliğin kasaplar açısından getirdiği yeniliği değerlendiren Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkârları Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ kasapların köfte, sucuk, döner üretimi yapıp satabilmelerini öngören değişikliğin kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Et ve et ürünleri Tebliği’ne göre kasapların perakende olarak sucuk, döner ve köfte üretimi yapıp, satmalarına izin verildiğini kaydeden Yalçındağ, 2012 yılında yürürlüğe giren 5996 sayılı Gıda Kanunu kapsamında 100’ün üzerinde yönetmelik yayınlandığını hatırlattı. Yalçındağ, yönetmeliklerin gıda üretiminin nasıl yapılacağına dair kurallar koyduğunu ve et ve et ürünleri hakkında yayınlanan tebliğin kendileri açısından çok önemli olduğunu vurguladı. Tebliğin, bu ürünleri alıştığımız damak tadına ve aslına uygun yapılmasına olanak sağladığını belirten Yalçındağ, kasaplar hakkında yönetmeliğin yayınlanmasıyla birlikte esnafı bilgilendirmek amacıyla toplantılar düzenleyeceklerini ifade etti.

ETBİR I KIRMIZI 27


RÖPORTAJ / ORGANİK

ETO Başkanı Ertem;

‘Organik hayvancılık milli bir proje içinde ele alınmalıdır!’ Organik tarım alanında önemli bir görev üstlenerek, toplumsal bilinci arttırmak üzere çok sayıda faaliyet düzenleyen Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği, organik hayvancılığın konvansiyonel hayvancılıktan ayrı olarak sürdürülebilirlik düzeyinde ele alınması gerektiğine dikkat çekiyor.

E

kolojik Tarım Organizasyonu Derneği Başkanı Atilla Ertem; organik hayvancılığın artması ile elde edilecek organik gübre ve kompostun çok ciddi anlamda organik bitkisel üretim artışına yol açacağını, bu nedenle organik hayvancılığın milli bir proje içinde ele alınması gerektiği ifade ediyor. Atilla Ertem ile ülkemizdeki organik ürünler pazarı ve organik etin neresinde olduğumuzu konuştuk.

Türkiye’deki organik ürünler pazarı hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Ülkemizde başta ihracata bağlı olarak gelişen organik tarım, gıda güvenilirliği konusunda tüketici bilincinin gelişmesine paralel olarak iç pazarda da talep edilir hale gelmiştir. 1990’lı yıllardan bu yana büyük şehirlerdeki süper marketlerde ve organik ürün

28 ETBİR I KIRMIZI

satış mağazalarında satılmakta olan organik ürünler, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerin katkılarıyla kurulan organik ürün pazarları aracılığı ile tüketiciye ulaştırılmaya başlanılmıştır. Son yıllarda organik ürün pazarlarında ciddi artış olmuş ve başta İstanbul, İzmir, Ankara olmak üzere ülke genelinde 15 noktada organik ürün pazarı kurulmaktadır.

Et üretiminde organik üretimin neresindeyiz, organik et üretimi sözkonusu mu? İç piyasada organik ürünlere talebin artmasıyla, hayvansal ürünlerin üretim ve işlenmesi de 2000’li yılların başında önce süt üretimi ile sektörde yerini almıştır. Sonraki yıllarda gerek kırmızı et gerekse beyaz et üretim ve tüketimi hızla artmaktadır. Artan üretim kendi içinde de çeşitlenmekte ve tüketimin artmasına katkı sağlamaktadır. İlerleyen zaman içerisinde et üretiminin

hızla artmaya devam etmesi beklenmektedir.

Organik et için öncelikle hayvancılık organik olmalı değil mi? Organik hayvancılığın ülkemizde yaygınlaşması pek çok farklı açıdan ülkemiz sosyoekonomik yapısına olumlu etki yapacaktır. Hayvancılıkta dışa bağımlılığı azaltacak, tüketicilerin daha sağlıklı et tüketime olanak sağlayacak, hayvancılığın gereksinimi olan yem bitkileri ve baklagillerin daha fazla üretilmesi ile toprak verimliliği artışı milli kaynaklar ile karşılanacak, toprak erozyonu azalacak, istihdam artışı sağlayacak, cari açığa doğrudan önemli derecede olumsuz etkide bulunan gübre ithalatı azalacaktır. Bunun içinde Organik tarım yönetmeliğindeki organik hayvancılığın gelişmesini kısıtlayan kimi maddelerin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Ayrıca organik hayvancılık konvansiyonel hayvancılıktan ayrı


olarak sürdürülebilirlik düzeyinde ele alınmalıdır. Çünkü organik hayvancılığın artması ile elde edilecek organik gübre ve kompost aynı zamanda çok ciddi anlamda organik bitkisel üretim artışına yol açacaktır. Bu nedenle Organik hayvancılık milli bir proje içinde ele alınmalıdır.

Et mamülleri için de aynı şey geçerli mi, organik et mamülü üretebiliyor muyuz? Et mamülleri son yıllarda organik sektörde tüketicinin beğenisine sunulmaya başlamıştır. İzleyen yıllarda fiyat ve kalite rekabetinin artmasına paralel olarak daha çeşitli ve ucuz fiyata et ürünlerinin tüketimi hızla artacaktır. Kuşkusuz tüketimin artması da fiyat üzerindeki olumsuz etkinin artmasına doğrudan olumlu bir etkide bulunacaktır. Öncelikle işlenmiş et olarak sektörde yerini alan et ürünleri zaman içerisinde et mamülleri (sucuk, döner, sosis ve salam) olarak yeni bir aşamaya taşınmıştır. Bu çeşitlilik de toplam et tüketiminin artışına olumlu etki etmektedir.

Normal ve organik et arasındaki fiyat farkı ne kadar? Halihazırda alt yapı noksanlıkları ve tüketim miktarına bağlı olarak fiyatlar tüketicinin satın alım gücünü zorlamaktadır. Satış yapılan noktalara ve et ürünü çeşidine göre değişkenlik göstermekle birlikte 50-100% fiyat farklılığı piyasada görülebilmektedir. Kuşkusuz burada konvansiyonel ürünlere göre organik ürünlerdeki kalite farkını göz ardı etmemek gerekir.

Organik et üretimini arttırmak için neler yapılmalı? Organik hayvancılıktaki ana girdi maddesi olan yem fiyatlarının ucuzlatılması gerekir. Halihazırda tek bir firmadan sağlanan organik yem üretiminde üretici firma sayısının artması beklenmektedir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın organik üreticilere sağladığı desteğin ürün işleyicilerine de kapsayacak şekilde kapsamının genişletilmesi sadece organik hayvancılığa değil genelde tüm yerli hayvancılığa bir destek

olacağını göz önüne alınmalıdır. Tüketici bazında yapılacak tanıtım çalışmaları çeşitlendirilmelidir. Mevcut satış kanalları yanında yeni tüketim sahaları (okul, hastane v.b.) üzerindeki çalışmalar yoğunlaşmalıdır.

Organik et ve et mamüllerinin pazar payı ve pazardaki yeri nedir? Tüketici organik et arıyor mu?

Tüketicilerin organik et ve et ürünlerine ilgisi gün geçtikçe artmaktadır. Halihazırda pazar payı oldukça (%1’in altında) düşüktür. Ancak yıllık gelişme eğrisi %30-35 oranındadır.

Organik et ve mamülü nerelerde satılıyor? Organik semt pazarlarında, organik ürün satış noktalarında, marketler zincirlerinde, konvansiyonel ürünlerin ağırlıklı olarak satıldığı şarküterilerde ve internet ticareti ile genel olarak organik et ve et ürünleri tüketiciler ile buluşmaktadır.

Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Ekolojik Tarım Organizasyonu (ETO) Derneği, 1992 yılında İzmir’de organik tarım içerisinde yer alan çok değerli kişilerin, kurumsal bir çatı altında birlikte sektöre hizmet edebilmek amacıyla bir araya gelmeleri ile şemsiye bir organizasyon olarak kurulmuştur. Kurulduğu günden bu yana ekolojik sektörün farklı alanlarında çok sayıda kurs, seminer, konferans ve panel düzenlemiş, fuarlara katılmış, eğitim materyalleri hazırlamış, 1999, 2001, 2006 ve 2010 yıllarında dört Türkiye Ulusal Organik Tarım Sempozyumu düzenlemiş, özellikle hassas alanlarda organik tarımın benimsenmesine ve kapasite geliştirmeye yönelik birçok ulusal veya uluslararası proje yürütmüş ve ortak olarak görev almıştır. Ayrıca Dünya’daki denetimli ve sertifikalı, yönetmeliğe sahip ilk organik semt pazarının açılışına öncülük etmiştir. İlk aşamada özellikle organik tarımın Türkiye’de doğru yapılanmasına yönelik olarak, şimdiki adıyla T.C Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile işbirliği çerçevesinde yönetmelik ve yasaların hazırlanmasında etkin olarak görev almıştır. ETBİR I KIRMIZI 29


ORGANİK

Organik gıda nedir, ne değildir?

Organik gıda üretimi oldukça zahmetli ve zorlu bir süreç. Dünya standartlarında bir çiftçinin tarlasında, organik gıda üretimine başlayabilmesi için beş yıl tarım ilaçları ve çeşitli kimyasallardan arındırması gerekiyor. Bu oran ülkelerin belirledikleri asgari oranlara göre değişim gösteriyor.

S

on yıllarda organik gıda sektörü büyük bir patlama yaşadı. Gazetelerin manşetlerinde gıda sektöründe söz sahibi firmaların ürettiği ürünlerin sağlıklı olup olmadığı tartışıldı. Özellikle yurt dışında organik ürünler rağbet görmeye başladı. Her geçen gün, sağlıklı yaşam ve organik gıda insanların hayatında daha fazla önem kazanıyor. İşte organik gıdanın ne olduğunu anlamak için temel sorular ve cevapları;

Organik gıdanın gerçek anlamı nedir? Organik gıda, sebze, meyve gibi ürünlerin yetiştirilmesinde ve işlenmesinde yapay ilaçların, 30 ETBİR I KIRMIZI

hormonların, antibiyotiklerin koruyucu ve renklendiricilerin, ambalajların da dahil olmak üzere kimyasal maddelerin kullanılmadığı gıdalardır. Organik gıda üretimi oldukça zahmetli ve zorlu bir süreçtir. Dünya standartlarında bir çiftçinin tarlasında, organik gıda üretimine başlayabilmesi için beş yıl tarım ilaçları ve çeşitli kimyasallardan arındırması gerekmektedir. Bu oran ülkelerin belirledikleri asgari oranlara göre değişim göstermektedir.

Organik gıdalar daha mı besleyici? Organik tarım teknikleriyle hazırlanmış gıdalar, diğer

gıdalara oranla daha besleyicidir. Yetiştirilmesinden paketlenmesine kadar geçen süre boyunca kimyasal etkilere maruz kalmamış olması dolayısıyla, kimyasal maddeler içeren gıdalara göre daha sağlıklı olduğu bilinmektedir. Örneğin; organik tekniklerle üretilmiş bir portakaldaki C-vitamini seviyesi kimyasal bileşenlerle karışmadığı için daha fazladır. Organik gıdaların üzerlerinde kimyasal maddeler olmadığı için, diğerlerine oranla bir kere yıkanması yeterlidir. Meyve, sebze, et, süt, yumurta ve organik yöntemlerle üretilmiş tüm besinler belirlenmiş standartlara uygun doğal haliyle piyasaya sunulmaktadır.


Organik tarım nasıl yapılır?

Avrupa ülkelerinde son beş senelik zaman dilimi içerisinde organik tarım, pazarda büyük pay sahibi olmuştur. Organik tarım ürünleri her ülkenin kendi bünyesinde belirlediği yetkili kamu kuruluşları veya yetkili sivil toplum örgütleri tarafından tüketici hakları düşünülerek koruma altına alınmaktadır. Üreticinin yetkili kurumlara başvurduktan sonra belirlenmiş standartlara uygun, denetimlere açık şekilde tarlasında kimyevi ilaçlar, kimyevi gübre, hormon, antibiyotik kullanmaması, paketlenmede de parlatıcı ve

renklendirici gibi maddelerinde kullanılmaması gerekmektedir. Bu koşulları sağlayan üretici organik gıda sertifikası almaya hak kazanır.

Satışa sunulmuş organik gıdalar neden daha pahalıdır? Organik gıda ürünlerinin pahalı olmasının birkaç sebebi vardır. Üretimde zorlu koşulların yerine getirilmesi için harcanan çaba bunların başında gelir. Fakat sevindirici bir gelişmedir ki, her geçen gün organik gıda sektörü bilinçli

tüketiciler sayesinde pazarda daha geniş yer bulmaktadır. Organik tarım küçük tarlalarda yapıldığı ve maliyetinin çok yüksek olması dolayısıyla, geniş üretim sahasına yayılmış kimyasal yöntemlerle tarım yapan üreticilerle boy ölçüşememektedir. Son on yıllık zaman dilimi içerisinde Avrupa ülkelerinde doğala dönüş bilinci oldukça hızlı yayılmaya başladı. Ülkemizde de sağlıklı yaşam giderek önem kazanıyor. Organik ürünler, gıdalar ve ekolojik yaşamla ilgilenenler için birçok alternatif bulunuyor. ETBİR I KIRMIZI 31


RAKAMLARLA SEKTÖR

Sektörde sağlanan istikrar

Rakamlara da yansıdı 2012 yılı kırmızı et üretim rakamları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in yıl içinde aylık ve üç aylık dönemler halinde açıkladığı rakamlara göre 2012 yılında önceki iki yılda göre et üretimi artmış durumda.

400.000

365.255

350.000

400.000

Kırmızı et üretimi

2

100.000

Tablo-1 2010-2012 yılları 3’er aylık dönemlere göre Kırmızı Et Üretim İstatistikleri

2010

TOPLAM

Sığır

Koyun

Keçi

I.Dönem

0

II.Dönem III.Dönem IV.Dönem

Toplam

2010

157.282

175.247

173.842

274.347

780 718

2011

157.932

171.595

173.177

274.210

776 915

20

2012

171.465

182.872

196.108

365.255

915.845

2010

125 145

144 121

138 983

210 334

618 584

133 724

144 153

144 970

222 059

644 906

2012

149 722

159 320

173 202

317.100

799.344

2010

27 306

26 042

28 940

53 400

135 687

2011

19 856

23 959

23 491

39 770

107 076

2012

17 330

19 969

20 987

38 903

97 334

2010

4 018

3 866

4 961

10 216

23 060

2011

4 128

3 303

4 114

11 773

23 318

2012

3 848

2 657

1 840

9 085

17 430

400.000

365.255

350.000

274.210

300.000 250.000 200.000 150.000

274.347

182.872 157.932 157.282

175.247 171.465

173.177 171.595 173.842

196.108

100.000 50.000 0

I.Dönem II.Dönem III.Dönem IV.Dönem 2010

3230 ETBİR I KIRMIZI 25

2011

2012

2010

2011

2012

2010

15 30

2011 2012

10

25

2013

5

20

0

2010

15

2011 2012

10

2012 yılının perakende koyun eti fiyatları ise TUİK TÜFE 2013 ve30 5 rilerine göre ortalama 25,43 TL/kg oldu. Ekim ayında 25,68 TL25 olan 23,5 kilogram fiyatının, son üç aylık dönemde bir mik24,00 2009 20 0 düşüş göstererek 2013 yılı Ocak ayında 23.5 TL/kg’ye tar 2010 15 indiği görülüyor. (Grafik-3)

Kaynak: TUİK, Kırmızı Et Üretim İstatistikleri Grafik 1. 2010-2011-2012 yılları Dönemsel Üretim İstatistikleri

2012

I.Dönem II.Dönem III.Dönem IV.Dönem

30 25

2011

2011

50.000 Grafik-2: Perakende Dana Eti Fiyatları

Kırmızı Et Üretim Miktarı Yıl

274.347

250.000 Perakende et fiyatlarına bakıldığında, TUİK274.210 TÜFE verile157.932 175.247 173.177 196.108 171.595 300.000 200.000 171.465 173.842 rine göre157.282 perakende dana eti fiyatları 2010 yılındaki dal274.347 182.872 150.000 250.000 galı seyrini terkederek, 2012 yılında ortalama 23.8 TL/kg. 157.932 175.247 100.000 173.177 196.108 civarında gerçekleşti. Ocak171.595 2013’de de aynı istikrar devam 200.000 171.465 173.842 50.000 157.282 ederek perakende dana eti fiyatı 23,85 TL/kg.’de sabitlen150.000 0 di. (Grafik-2) I.Dönem II.Dönem III.Dönem IV.Dönem

012 yılında toplam kırmızı et üretimi 2011’e göre %33,2 oranında artmış durumda. Sığır eti üretimine bakıldığında 2011’e göre %42,8 oranında artış varken, koyun eti üretiminde ise bir önceki yıla göre %2,2 oranında azalma görülüyor. (Tablo-1)

Miktar (Ton)

274.210 365.255

300.000 Perakende et fiyatları 182.872 350.000

10

2011

5

2012

0

2013

Grafik-3 Perakende Koyun Eti Fiyatları

30 25 20

23,5

24,00

2009

15

2010

10

2011

5

2012

0

2013


14,00

12,00

2010

10,00

12,00 8,00

2011

2010

2012

6,00 10,00

2011

2013

4,00

8,00

2,00

2012

0,00

6,00

2013

4,00 Kuzu Karkas Ortalama Fiyatları Grafik-5

Karkas fiyatları Ankara Ticaret Borsası verilerine göre 2012 yılında dana karkasın fiyat ortalaması 14,59 TL/kg oldu. 2010 ve 2011 yılında yükselen bir eğriyle dalgalı seyir devam ederken, 2012 yılında dana karkas ortalama fiyatları 14 TL/kg civarında paralel bir seyir gerçekleştirdi. 2013 yılında da Şubat ayı itibarı ile ortalama fiyat 14,12 TL/kg olarak görülüyor. (Grafik-4) Grafik-4 Dana Karkas Ortalama Fiyatları

2,00

0,00

25,00 20,00

17,21

2009

15,00

2010

10,00

2011 2012

5,00 25,00

20,00

2013

0,00

18,00

20,00

16,00 14,00 12,00

2010

10,00

250.000

8,00

150.000

2013

4,00 2,00

Kaynak: Ankara Ticaret Borsası Verileri 25,00

2010 20,00 ve 2011 yıllarında 20 TL/kg’nin üzerine çıkan kuzu karkas fiyat ortalaması, 2012 yılı itibarı ile 18,03 TL/kg orta17,21 2009 15,00 lamasına indi. 2013 yılı Ocak ayında 16.01 TL/kg olan fiyat, 2010 Şubat ayı itibarı ile 17,21 TL/kg olarak oluşuyor. (Grafik-5) 2011

10,00 5,00

Grafik 6: 2010-2012 yılları türlerine göre Canlı Hayvan İthalat Verileri (Baş) 225.451 223.498 193.972

200.000

2013

0,00

164.360

150.000

118.578

100.000 50.000

225.451 223.498 193.972

200.000

164.360

150.000

0

118.578 76.761 48.164

50.000

17.303

0

164.360

118.578

250.000

2012

100.000

193.972

2010 50.000 yılı Nisan itibarıyla başlayan karkas et, kesimlik ve 17.303 1.443 besilik canlı hayvan ithalatında ülkeye giren karkas 0 2012 et DAMIZLIK DÜVELER BESİLİK SIĞIR KESİMLİK SIĞIR VE DÜVE miktarı TÜİK verilerine göre 186.824.469 kg’dır. Damızlık 2010 2011 2012 5,00 düve, besilik sığır ve kesimlik dana olmak üzere ithal 2013 edilen canlı hayvan sayısı ise 1.273.426 baş olarak gerçekleşmiş0,00 durumda. (Grafik-6)

0,00

250.000

2009

225.451 223.498

2010 Canlı hayvan ve karkas et ithalat verileri 76.761 100.000 10,00 2011 48.164

2012

6,00

17,21

Kaynak: Ankara Ticaret Borsası Verileri 15,00 200.000

2011

76.761 48.164 17.303 DAMIZLIK DÜVELER

1.443 BESİLİK SIĞIR 2010 2011 2012

KESİMLİK SIĞIR VE DÜVE

1.443

DAMIZLIK DÜVELER

BESİLİK SIĞIR

KESİMLİK SIĞIR VE DÜVE

2010 2011 2012 Tablo- 2: 2010-2011-2012 Yılları Canlı Hayvan ve Karkas Et İthalat Verileri

2010 yılı TOPLAM

Damızlık Düveler

363.215

54.122.956

BAŞ

17.303

1.443

118.578

TL

88.336.938

2.733.798

CANLI HAYVAN TOPLAMI 62.793.720

50.657.514

137.324

302.915.094

Karkas sığır eti

393.985.830

368.419.617

175.590.642

KG

39.649.197

53.102.104

82.839.341

BAŞ

76.761

225.451

164.360

466.572

515.939.608

1.396.834.238 180.032.643

TL

2012 yılı TOPLAM

Kesimlik dana

8.307.549

2011 yılı TOPLAM

Besilik Sığır

KG

468.711.433

412.183.197

110.731.351 823.010.956

KG

25.147.866

47.798.228

107.086.549

BAŞ

48.164

223.498

193.972

465.634

284.399.180

452.425.932

646.527.005

1.383.352.117

165.611.984

TL

25.435.604

ETBİR I KIRMIZI 33


HABER

Okul sütünden sonra

YESİDEF’ten “okul yemeği” adımı

Türkiye Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu YESİDEF, okullarda ücretsiz yemek vermek üzere geliştirdiği projeyle “Süte evet ama yetmez, yemek de vermeliyiz” diyor.

Y

ESİDEF, ilk ve ortaöğretim okullarındaki öğrencilere ücretsiz yemek verilmesi ile ilgili hazırladığı projeyi, 16 Şubat Cumartesi günü düzenlenen“Yeni Neslin Beslenmesi” konulu toplantıyla tanıttı. Kahvaltılı toplantıya AK Parti’nin AR-GE’den sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Süleyman SOYLU, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken, Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Ahmet Yücesan, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen 600 yemek sanayicisi, kaymakamlar, İstanbul İl Tarım ve bölge müdürlerinin yanı sıra öğrenci ve veliler katıldı. Yaklaşık 800 konuğun katıldığı toplantıda YESİDEF Genel Başkanı Hüseyin Bozdağ ‘Okullarda süte evet ama yetmez, yemek de vermeliyiz.’ dedi. Bozdağ konuşmasında, 81 ilde örgütlenmiş olan 3300 yemek

34 ETBİR I KIRMIZI

sanayicisiyle ortalama her gün 22 milyon insana yemek hazırladıklarını belirterek; kadrolarında bulunan gıda mühendisleri, diyetisyenler gibi uzmanlar eşliğinde hazırlanan sağlıklı yemekleri şimdi de okul çocuklarıyla buluşturmak istediklerini söyledi. ‘Çünkü sağlıklı

gıdaya ulaşmak herkesin hakkı’ diyen Bozdağ projenin amacını; “Bu haktan maalesef çocuklarımız yeterince yararlanamamakta. Bunun önündeki en büyük engel geçmişte para iken günümüzde paranın dışında da birçok unsur sağlıklı gıdaya ulaşma hakkını


bütçenin %20’si (12 milyar TL) ile çocuklarımızı sağlıklı besleyebilir, bozuk ve yetersiz beslenme kaynaklı sağlıklı sorunlarına son vererek 60 milyar TL’lik ağır yükten kurtulabiliriz. Okullarda vereceğimiz bir öğün yemek hem bedenen hem de ruhen sağlıklı çocuklar yetiştirmemizi sağlarken sosyal barışa, Türk Mutfağı’nın yaşamasına, başta tarım olmak üzere birçok alanda da ekonominin önemli ölçüde canlanmasına neden olacaktır.”

çocuklarımızın elinden almakta. Okul öncesi anne babanın kontrolünde beslenen çocuklarımız maalesef okul döneminde beslenme, sağlıklı gıdaya ulaşma ile ilgili birçok sorunla karşı karşıya kalmakta. Bu sorunların başında da okullarda çocuklarımıza yemek hizmetlerinin verilememesi yer almakta” sözleriyle açıkladı.

buluşturma ile ilgili önemli bir proje hazırladık. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere Milli Eğitim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın “Yeni nesli nasıl sağlıklı besleriz?” soruna önemli cevaplar oluşturan projemiz ile 69 bin okulumuzdaki 17 milyon öğrencimiz ve 555 bin öğretmenimize her gün 3 çeşit öğle yemeği vermeyi, sağlıklı gıdaya ulaşmayı taahhüt etmekteyiz.

“Yeni Neslin Beslenmesi” projesi

Proje kapsamında okullarımıza 3 yıl içerisinde ücretsiz olarak mutfaklar kuracağız. Her gün öğle yemeklerinde çocuklarımızı 3 çeşit yemek ile buluşturacağız. Tabiî ki hemen akla şu soru gelmekte: “Peki bu işin bütçesi nasıl karşılanacak?”. Her yıl ülkemizde kalp, obezite, diyabet gibi hastalıklara 60 milyar TL harcamaktayız. Biz sadece bu

Hüseyin Bozdağ toplantıda yaptığı konuşmada projeyi şöyle özetledi: “YESİDEF olarak bu sorunun uzun zamandır farkında idik. Okullardaki çocuklarımızı gıda mühendislerinin, diyetisyenlerin ve uzmanların kontrolünde hazırlanmış sağlıklı gıda ve yemeklerle

Çocuklarımızı testtost arasına daha fazla sıkıştırmamalıyız! YESİDEF’e göre “Okullarda Ücretsiz Yemek Verilmesi Projesi”ne ilk evet vizesi Ak Parti Genel Bşk. Yrd. Süleyman Soylu’dan geldi. Projenin çok önemli olduğunun farkında olduklarını dile getiren Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu sözlerine şöyle devam etti: “YESİDEF ve üyeleri çok hayırlı bir işe soyunmuş. Ülke insanının sağlıklı bir şekilde beslenip büyümesi ve iyi bir eğitim almasının sağlanmaması halinde diğer ülkelerle rekabet edecek anlayış gerçekleşemeyecektir. Biz bunu ihtiyaç olarak hissediyoruz. Çünkü bu ülkenin zenginlikleri içerisinde mevcuttur. Önemli olan ona ulaşmamız. Hedefimiz çok açık; yeniden bir İbn-i Sina’yı, Mimar Sinan’ı bulabilmektir, keşfedebilmektir. Toplumumuzda vardır. Hedefimiz dünyada sadece ekonomik gücüyle değil, insanlık gücüyle de değer transfer anlayışı gerçekleştirebilen anlayışı gerçekleştirebilmektir. YESİDEF Başkanımız Bozdağ’ın dile getirdiği gibi çocuklarımızı test-tost arasına daha fazla sıkıştırmamalıyız. Bize düşen böylesine hayırlı bir işi desteklemek, ilgili bakanlıklara sizlerden aldığım bu çok kıymetli projenin raporunu iletmek.” Projenin hayata geçmesi için bundan sonrasında devletten onay ve destek beklenecek.

ETBİR I KIRMIZI 35


GÜNCEL

TSE Helal gıdadan sonra

Helal hizmeti de belgelendirececek Türk Standardları Enstitüsü - TSE, Helal Gıda Belgelendirmesi’nin ardından Helal Hizmet Belgelendirmesi’ne de başladı. Helal Hizmet Belgelendirmesi alan işyerlerinde satılan et ve et ürünlerinde, Helal Gıda Sertifikası zorunlu olacak.

T

SE lokantalar, kafeterya, pastane ve market gibi işyerleri için ‘Helal Hizmet Belgesi’ vermeye başladı. Türk Standartları Enstitüsü 4 Temmuz 2011 tarihi itibarıyla başladığı “Helal Gıda” belgelendirmesi kapsamına “Helal Hizmet” belgelendirmesini de ekledi. Helal Hizmet belgelendirmesi, helal ürün belgelendirmesinde olduğu gibi tamamen gönüllülük esasına dayanıyor ve zorlayıcı herhangi bir hüküm bulunmuyor. 2013 yılı Ocak ayı itibarıyla başlatılan Helal Hizmet Belgelendirmesi ile gıda mamülleri hazırlayan, satışa sunan ve servis eden hizmet yerlerinin Helal şartlara uygunluğu değerlendiriliyor. Bu kapsamda yemek fabrikaları, toplu yemek mutfağı, lokantalar, kafeteryalar, pastaneler, hızlı yemek servisi yapan yerler ve marketler Helal Hizmet Belgesi almak için TSE’ye başvuru yapabilecekler. İslam Ülkeleri Metroloji ve Standardizasyon Enstitüsü (SMIIC) standartları çerçevesinde yapılacak Helal Hizmet Belgelendirmesi sonucunda hizmet yerlerine Helal Uygunluk Belgesi verilecek.

36 ETBİR I KIRMIZI

Belgelendirmeyi TSE İnceleme Heyeti yapacak Helal Belgelendirme işlemleri TSE İnceleme Heyeti tarafından gerçekleştirilecek. İnceleme Heyeti’nde TSE’nin belgelendirme hizmetleri konusunda bilgi ve tecrübe sahibi personeli ile İslami konular uzmanı olan bir kişi yer alacak. İnceleme Heyeti’nin kararları Helal Belgelendirme Komisyonu tarafından karara bağlanacak. Helal Belgelendirme Komisyonu helal belgelendirme hizmetleri konusunda bilgi ve tecrübe sahibi TSE personeli ile Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından görevlendirilen bir kişinin bulunacağı toplam beş uzmandan oluşacak.

Akademik İştişare Komitesi’nden çok yönlü inceleme Helal şartları faaliyetlerinde uzlaşılamayan konular ilahiyat ve gıda bilimi alanında akademik kariyer sahibi uzmanlardan kurulan Helal Belgelendirme Akademik


İştişare Komitesi tarafından değerlendirilerek çözüme kavuşturulacak. Helal gıda hizmet ve tesislerine yönelik gerçekleştirilen incelemelerde; yapısal kurallar, sosyal tesisler, işletmenin çevresi ve çalışanlar ile ilgili kurallar, iş kıyafetleri, hastalık ve yaralanmalar, temizlik, dezenfeksiyon ve sterilizasyon ile ilgili kurallar, hizmetin sunumu, depolama, hizmet donanımı, gıda güvenliği yönetim sistemi, kuruluşun kalite kontrol imkanları ‘TS OIC/SMIIC 1 Helal Gıda Genel Kılavuzu’, yasal mevzuat ve ilgili Türk Standartları çerçevesinde değerlendirilecek. İncelemelerde, her hizmet sunumunda tanımlanmış olan girdilerin, ürünlerin ve hizmetlerin Helal şartlarına uygun olup olmadığının kontrol edilecek. Bu incelemelerde öncelikle üretimde kullanılan tüm girdilerin “TS OIC/SMIIC 1 Helal Gıda Genel Kılavuzu” standardına göre düzenlenmiş Helal Gıda sertifikası olup olmadığına bakılacak.

Et ve et ürünlerine ait girdilerde Helal Gıda Sertifikası zorunlu olacak Helal marketlerde, Helal sertifikası olmayan gıda maddeleri satılamayacak. Hizmet ya da üretim yerinde TS OIC/ SMIIC 1 Helal Gıda Genel Kılavuzu standardına göre düzenlenmiş olan Helal Gıda sertifikasının bulunmaması durumunda farklı bir prosedür izlenecek. Bu durumlarda gerek inceleme heyeti tarafından alınacak olan numuneler üzerinde gerçekleştirilecek muayene ve deneyler, gerekse firma tarafından daha önce akredite laboratuvarlarda yaptırılmış muayene ve deney raporları, ilgili mevzuat ve ‘TS OIC/SMIIC 1 Helal Gıda Genel Kılavuz’ standardı hükümlerine göre değerlendirilecek. Ancak et ve et ürünlerine ait girdilerde Helal Gıda sertifikası zorunlu olacak. Hizmet sunumuna ilişkin tüm girdilerde ve nihai ürün üzerinde Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği’nin Ek - 1 Gıda Güvenilirliği Kriterlerine uygunluğu kontrol edilecek.

Helal Hizmet Belgelendirmesinde üretim makine ve ekipmanında kullanılan yağların gıda üretimine ve helal şartlarına uygunluğu aranacak. Personel hijyeninde ve üretim donanımının hijyen ve sanitasyonunda kullanılan yasal olarak kullanımına izin verilen kimyasalların kullanımından sonra etkin bir durulama yapılarak gıdaya geçişini engelleyici tedbirlerin olup olmadığı kontrol edilecek.

Helal ve Helal olmayan hizmetler bir arada veriliyor ise Helal hizmet tesisinde Helal ve Helal olmayan hizmetler bir arada veriliyor ise; helal hizmet bölümünde tüm donanım, personel, depolama, araç ve gereç yönü ile tanımlanmış ayrı bir fiziksel alanda hizmet verilmesi zorunlu olacak. Bu tipteki tesislerde müşteriye sunulacak helal ürünler, helal menü başlığı altında gruplandırılacak. Helal menü gruplarında hiçbir suretle alkollü içecekler servis edilmeyecek. Hizmet sunumu ile ilgili mamullerin üretim, servis ve satışı sırasında kullanılan araç ve gereçlerin sadece Helal hizmete yönelik olarak kullanılması zorunlu olacak. Helal gıda işlemede kullanılacak makineler, araç gereçler ve imalat hatlarında İslami kurallara göre helal olarak kabul edilmeyen malzemelerin kullanılması belgelendirmeye engel teşkil edecek. Ayrıca depolanan, teşhir edilen, satılan veya müşteriye servis edilen bütün helal gıdaların taşınması da dahil helal olarak sınıflandırılması ve etiketlenmesi gerekecek. Bu ürünlerin her aşamada helal olmayan maddelerle karışması ve bulaşmasını engellemek için önlemler alınması zorunlu olacak. Hizmet sunumunda kullanılan ambalajların da helal olmayan herhangi bir materyalden yapılmamış olması gerekecek. Hizmetlerin belgelendirme için gerekli şartlara uygunluğunun sürekliliğini kontrol etmek amacıyla üretim ve hizmet yerinde ara kontroller gerçekleştirilecek.

ETBİR I KIRMIZI 37


UZMAN GÖZÜYLE

Helal gıda artık kaçınılmaz,

Ancak tercihiniz sertifika değil, MUAYENE olmalı!

Dr. Can DEMİR Veteriner Hekim*

Helal Gıda sertifikalandırmasında sistem belgelendirmesi yapılmasına rağmen ve belgelendirme kuruluşu yıl boyunca sürekli üretime nezaret eden bir eleman bulundurmadığı halde, yılda bir kez yaptığı denetim sonucunda ürüne logosunu kullandırtmakta ve ürünün helal gıda statüsünde olduğu izlenimi yaratmaktadır. Bu durum tüketiciyi açıkça yanıltan bir uygulamadır. Bu sertifika ile sistemin belgelendirildiği deklare edilmeli ve ISO 22000’de olduğu gibi üründe helal gıda anlamına gelen hiçbir logo kullandırılmamalıdır.

S

on günlerde gündemde sık konuşulan ‘Helal Gıda’ güvencesine, başta İslam ülkeleri olmak üzere talep eden batı dünyası da dahil ihraç ettiğimiz gıdaların beraberinde ülkemizde de tüketicilerimiz tarafından talep oranının arttığını gözlemlemekteyiz. Ancak helal gıda denetimi ve belgelendirmesi yapan kuruluşların farklı yaklaşımları tüketicilerimizi huzursuz etmekte zaman zaman da güven problemi oluşmaktadır. Bizde bu konuları sürekli takip eden bir organizasyon olarak öncelikle şunu belirtmeliyim

38 ETBİR I KIRMIZI

ki helal gıda uygulaması ISO 9001 veya ISO 22000 gibi kalite sistem belgelendirme denkliğinde olduğundan ve müşteri beklentilerini karşıladığından, devlet kuruluşları tarafından bir kamu hizmeti anlamında düzenlemelerin yapılması uygun olmadığı; kendi içinde ulusaluluslararası ve akreditasyon yapılanmasının ve organizasyonun zaman içinde netleşeceği, bu anlamda yapılan toplantılarda da sonuca gidildiğini görmekteyiz. ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi sertifikası almayan kuruluşların güvenli gıda üretmediği

anlamına gelmediği gibi, Helal Gıda Belgesi de tüketiciye yasal zorunlulukların sağlandığı ve buna bağlı olarak Helal Gıda sertifikasyonu veya muayene raporu almayan kuruluşların Helal Gıda üretmedikleri ve de ürünlerinin Helal olmadığı anlamına gelmemektedir. Ülkemizdeki bu uygulamalara katkıda bulunmak maksadı ile helal gıda, akreditasyon, sertifikasyon ve muayene (İnspection) hizmetleri hakkında oluşturduğumuz fikirleri sizlerle paylaşmamın zamanı geldiği kanaatindeyim.


Helal Nedir? Helal yasal, meşru, geçerli manasına gelen bir Arapça kelime olup, Allah C.C. Kuran-ı Kerim’de bütün insanlığa helâl olan gıdaları tüketmelerini emrediyor. Müslüman olan bizlerin mutlak doğru olarak kabul ettiğimiz bu konudaki bildirimlerine pek çok ayetin arasında yer alan iki ayetin Türkçe mealine baktığımızda; “Ey İnsanlar! Yeryüzünde bulunan gıdaların güzel ve temiz olanlarından yiyin, şeytanın peşine düşmeyin, zira şeytan sizin apaçık bir düşmanınızdır.” (2/168) “Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin ve kendisine iman etmiş bulunduğunuz Allah’tan korkun.” (5 /88) Helal gıda kavramının doğuşuna baktığımızda özetle, Malezya; helal gıda sertifikasyonu yapan ilk ülkedir. Malezya’da helal gıda çalışmaları devlet kuruluşu olan JAKIM tarafından yürütülmekte olup uluslararası ölçekte sertifikasyon yapmaktadır.

Helal Sertifikası Nedir? Helal sertifikası, akredite veya akredite olmayan, yetkin ve tarafsız bir belgelendirme kuruluşu tarafından, haberli olarak bir plan dahilinde gıda üretiminin örnekleme metoduyla denetlenmesi, helal standartlarla uygunluk içerisinde üretimin yapıldığını doğrulanması ve buna bağlı olarak, üretimin kapsamının da belirtildiği sistemin belgesidir. Helal sertifika, Müslüman tüketici için, kabul edilebilir gıdanın ve tüketilebilir ürünün üretildiği göstermesi için gereklidir. Bu husus dünyadaki ortalama 2 milyar Müslüman’ı ve de helal gıda tüketmeyi tercih eden bütün insanlığı kapsamaktadır. Dünyada helal belgelendirme faaliyetleri, çoğunluğun Müslüman olmadığı ülkelerde yaşayan Müslümanların talepleri doğrultusunda “helal gıda” güvencesi sağlamak üzere 1960’lı yıllarda başlamıştır. İlk uygulamalar

ABD’de gıda alanında çalışan uzman nitelikteki Müslümanlar tarafından başlatılmıştır. Gelinen son nokta, 2010 yılında bugünkü adıyla İslami İşbirliği Teşkilatı bünyesinde resmen kuruluşu tamamlanan İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC: Standardisation and Metrology Institution of Islamic Countries)’dür. Bu organizasyonların temel hedefleri arasında Helal Belgelendirme standardlarının uyumlaştırılması, temel anlayış ve uygulama farklılıklarının giderilmesi veya en aza indirilmesi, helal belgelendirmeye yönelik dünya ölçeğinde ortak kabulün sağlanması ve bütün dünyadaki Müslüman

ülkeler ile Müslüman toplumlarca/ azınlıklarca kabul gören bir akreditasyon çatısının oluşturulması ve geliştirilmesi yer almaktadır. Helal gıda akreditasyonunun dünya çatı örgütünün, tarihimizden gelen İslami kuralların yayılmasına ve benimsenmesine katkıda bulunan bir ülke olmamızdan dolayı ‘helal gıda’ akreditasyonunun dünya ülkelerine yön verecek çatı örgütü olarak TÜRKAK tarafından üstlenilmesi gerektiğine inanmaktayım. Bu nedenle en son Antalya’da yapılan toplantıda TÜRKAK temsilcilerinin katılımı ve konuya yaklaşımları memnuniyet verici durumundadır. Ümit ederim ki TÜRKAK yönetimi bu konuyu

ETBİR I KIRMIZI 39


UZMAN GÖZÜYLE

gündeminde tutarak IAF, ILAC gibi helal gıdanın dünya çatı örgütü olma mücadelesini vermelidirler.

Muayene ve Muayene Kuruluşu Nedir? Muayene bir ürünün, prosesin, hizmetin veya tesisin ya da bunların tasarımlarının belirli şartlara veya profesyonel hüküm verilerek genel şartlara uygunluğunun tespitidir. Muayene kuruluşu kendi başına bir teşkilat olabileceği gibi bir teşkilatın bir bölümü de olabilir. Muayene kuruluşu bir uygunluk değerlendirme kuruluşudur. Gerçekleştirdiği muayeneler sonrasında ve de gerektiğinde teknik uzman görüşlerini de ekler ve sertifika karşılığına denk gelen raporu düzenleyerek; muayene personelinin topladığı veri ve bulguları, gerçekleştirilen laboratuvar analiz ve ölçümleri de raporlayarak, tamamını değerlendirip yüksek deneyimli ve yektin otoriteye onaylatır.

Muayene Kuruluşlarının Tarafsızlığı Tarafsızlık, nesnel (objektif) olma halidir. Nesnellik, muayene kuruluşunun, muayene hizmetine dair işlemlerini etkilenmeyecek

40 ETBİR I KIRMIZI

şekilde çıkar çatışmasının yokluğu veya çıkar çatışmasını çözümlenmiş olması demektir. Diğer bir deyişle; bağımsızlık, çıkar çatışmasından münezzeh olma, hatadan ari olma, önyargısızlık, nötr olma, dürüstlük, açık fikirli olma, hakkaniyetli olma, yandaş olmama, dengeli davranmadır.

Sonuç olarak; Helal Gıda Denetim çalışmaları için son bir yıldır yaptığım araştırmalar ile ilahiyatçı ve İslam hukukçusu danışmanlarımızın katıldığı bir dizi toplantılar

sonucunda Dünya Helal Birliği’nin de desteklediği şekliyle, senede bir-iki gün referans standarda göre üretimin denetlenmesi ve buna bağlı olarak ürünün helal olacağı tarafımızca uygun olmadığı ve bu durumda düzenlenen sertifikaların sadece firmanın sistemini kapsayacağı ve anlam olarak bu firmada örnekleme metodu ile yapılan denetimin bir ISO 22000 formatında olduğundan ürünü garanti etmeyeceği kesinlik kazanmıştır. Böyle bir denetim sonucunda sertifika veren kuruluşlar her ne kadar açıklamalarında yıllık haberli ve


bunun beraberinde ‘din görevlimiz istediği zaman gider’ keyfiyeti ile ürüne helal gıda logosu vurma işlemleri baştan sona kanaatimizce HELAL DEĞİL’dir. ISO 22000 Gıda Güvenliği Sistem Belgelendirme işlemi hepimizin bildiği gibi ISO 17021 standardına uygun öncelikle TÜRKAK’tan akredite belgelendirme kuruluşlarınca, Gıda Güvenliği Sistem Belgesi talebinde bulunan firmanın kapasitesine bağlı olarak ortalama 1-5 gün arasında değişen sürede örnekleme metodu ile yapılmakta ve verilen sertifika 3 yıl geçerli olmakta ve her yıl bir defa ara denetimleri yapılarak standardın uygulamalarının devam edip etmediği incelenerek sonuca göre karar verilmektedir. ISO 22000 Standardına uygunluk sağlandığında sertifika verilir ve sertifikaya firmanın kapsamı da yazılır. En önemli konu, sertifika alan gıda firmasınca Gıda Güvenliği sisteminin varlığının doğrulandığından, ürünün belgelendirilmediği belirtilmekte ve buna bağlı olarak ürünün hiçbir noktasında büyük ambalajlar dahil ISO 22000 Gıda Güvenliği logo, duyuru, açıklama , belgelendirme kuruluşu logosu ve de TÜRKAK gibi akreditasyon kuruluşu logosu kullanılamaz ve kullanılamayacağı belgelendirme kuruluşu tarafından firmaya açıkça izah edilir, ayrıca sözleşme eki olarak logo kullanma talimatı imzalatılır.

Helal Gıda sertifikalandırmasına esas teşkil eden Gıda Güvenliği Sistemi, analiz boyutu ve hijyen denetimine ilave olarak İslami kuralların gereği yerinde incelenmekte ve uygunluğuna karar verildiğinde sertifikası düzenlenmektedir. Bu durumda sistem belgelendirmesi yapılmasına rağmen ve belgelendirme kuruluşu yıl boyunca sürekli üretime nezaret eden bir eleman bulundurmadığı halde yılda bir kez yaptığı denetim sonucunda ürüne logosunu kullandırtmakta ve ürünün helal gıda statüsünde olduğu izlenimi yaratmaktadır. Bu durum tüketiciyi açıkça yanıltan bir uygulamadır. Bizim kanaatimiz odur ki bu tür sertifika veren kuruluşların sistemi belgelendirdikleri deklare edilmeli ve ISO 22000’de olduğu gibi ürüne helal gıda anlamına gelen hiçbir logo kullandırılmamalıdır. Yukarıda bahsettiğimiz tanımlamaları dikkate alarak; gizlilik, tarafsızlık ilkeleri ile hizmet veren A tipi muayene kuruluşlarının sertifikalandırma yerine sadece denetlemenin yapıldığı gün/günler süresince üretilen ürünlerin girdileri, imalatı, depolanması, dağıtımı ve nihai tüketicilere satış noktaları tesis bazında muayene edilerek Gıda Güvenliği Yönetim sistemi ile birlikte İslami kuralların uygunluğu gıdanın türüne göre Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi veya Ziraat Mühendisi muayene heyeti ekip

liderliğinde ve beraberinde teknik uzman olarak Teolog (İlahiyatçı)’dan oluşan özel bir deneyimli heyet tarafından yerinde incelenir ve ISO 17020 uluslararası muayene kuruluşlarının akredite olduğu standart esaslarına göre sertifikası muayene raporu düzenlenir. Buna bağlı olarak muayene süresince değerlendirilen ürünlerin parti seri numarası ve imal tarihi dikkate alınarak ürün ambalajına logo kullanma hakkı tanınır ve muayene raporunda açıkça ‘inceleme yapıldığı gün için geçerlidir’ ibaresi belirtilerek HELAL GIDA MUAYENE RAPORU (SERTİFİKASI ) düzenlenir. Helal Gıda uygunluğu beklentisinde olan tüketicilerimizin bu haklı taleplerini ISO 17020 Standardına göre hizmet veren A tipi bağımsız muayene kuruluşları tarafından ürünün miktarı ve ilişkili tesisin gıda güvenliği sistemi yönünden durumu muayene raporunda belirtilen ve bunun sonucunda HELAL GIDA olarak kimliklendirilen HELAL GIDA MUAYENE SİSTEMİ uygulanmalı veya HELAL GIDA SERTİFİKALANDIRMA sistemi uygulayan kuruluşlar yıl boyunca yetkin denetçisi tarafından kesintisiz üretimi ve tesisin gıda güvenliği yönetim durumunu denetlemelidir. Pratikte bir yıl boyunca sürekli denetçi bulundurma uygulaması pek mümkün olmayacağı için biz HELAL GIDA MUAYENE sistemini önermekteyiz. *Gıda Güvenliği ve Hijyen Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı www.ggveha.com.tr

ETBİR I KIRMIZI 41


TEKNO HABER

Memnun müşteriler için kalite ve güvenlik

Eidmann, CSB-System’i genel süreç optimizasyonu için kullanıyor Karl Eidmann, GmbH & Co onlarca yıllık deneyimini bugünün en modern teknolojisi CSB-System ile birleştirdi. 1914 yılında kurulan aile işletmesi, Almanya Hessen’de çeşitli et ürünlerinin yanında, piliç ve organik ürünler de üretiyor.

K

arl Eidmann GmbH & Co yüz yıllık deneyimini bugünün en modern teknolojileriyle birleştirdi. Almanya Hessen’de çeşitli et ürünlerinin yanında, piliç ve organik ürünler de üreten aile işletmesi Eidmann, 1914 yılında kurulmuş. Alanında kendisini kanıtlamış olan et işletmesinin kurulduğundan bu yana birinci ilkesini “İyiyi, mükemmel yap” olarak ifade eden Karl Eidmann GmbH & Co. KG. Genel Müdürü Carsten Koch, yaptıkları yatırımı “Büyük gururla taşıdığımız onlarca yıllık ustalığımızı hala geliştirmeye devam ediyoruz. Bu nedenle et ve et ürünleri tesisimizi en modern teknolojilerle donatmak ve daha gelişmiş yöntemleri kullanmak, geleneklerimize

42 ETBİR I KIRMIZI

bir ihanet değil, çağa uygun olan zorunluluktur“ diye açıklıyor.

Eidmann, genel süreç optimizasyonu için CSBSystem’i kullanıyor Modernizasyon yatırımında CSB-System’i tercih eden firmanın bu teknolojisini yükseltme kararında kuşkusuz ki, yıllardır Eidmann’ın alt yapısının önemli bir parçası olarak sektöre özel otomasyon çözümü sunan CSB-System önemli yer tutuyor. Carsten Koch bu kararı; “Bu mükemmel ve geleceğe yönelik teknolojik temelle, kontrollü ve özenle seçilmiş hammaddelerimizi gereken güveni göstererek

müşterilerimiz ve tüketicilerimiz için et ve et ürünlerine dönüştürme olanağına sahibiz” diyerek özetliyor. Hessenli aile işletmesinin ürün gamı, 400’ün üzerinde kaliteli üründen oluşuyor. Firma çeşitli et ürünlerinin yanında glüten ve alerjensiz üretim dâhil olmak üzere çeşitli piliç ve organik ürünleri de üretiyor. Perakende zincirlerin tedarikçisi olan Eidmann için kalite en yüksek önceliğe sahip. Bu nedenle 2003 yılında IFS-sertifikasını (International Food Standard) “Higher-Level” derecesinde Almanya’da ilk alan firmalardan biri.


Eidmann, CSB-System AG’nin sektöre özel ERP yazılımının tüm modüllerini kullanan bir müşterisi. Carsten Koch, CSB-System’in avantajlarını “CSB-System ile işletmemizde özel tüm gereksinimler detaylarına kadar çözüm buldu. Etkin ERP modüllerinin ve üretim yönetimi için fonksiyonların yanında, daha elverişli sistem bileşenleri de buna katkıda bulunuyor” diye vurguluyor. Etkin bir CIM(Bilgisayar Destekli Üretim) konseptine bağlanmış ERP yazılımına terazi, barkod okuyucu, konveyörler gibi tüm çevre birimlerinin sisteme entegre edilmiş olması, köklü işletmeye önemli avantajlar sağlıyor. Hem optimize edilmiş bilgi ve malzeme akışının gerçekleştirilebilmesi için tüm kayıt noktaları (HACCP), hem de kontrol, ölçüm ve etiketleme teknolojilerinin tüm cihazları sistemde kapsamlı olarak entegre edilmiş durumda.

Mobil veri kaydıyla zamandan ve maliyetlerden tasarruf Mobil ERP uygulamalarına artan eğilimler Eidmann içinde büyük ekonomik fayda sağlıyor. Bu nedenle işletme sevkiyata hazırlamada BT-iş ortağı CSB-System AG’nin ERPçözümü M-ERP’yi kullanıyor. Siparişi sevkiyata hazırlamak için siparişler el terminallerinde görüntülenir. Ürünlerin sıralaması turdaki gereken sıralamaya göre dizilmiştir. Bu sayede personel de depodaki sipariş toplama esnasında en uygun yolu kullanır: Carsten Koch deneyimlerine dayanarak “Bu da zamandan ve maliyetlerden

ADVERTORIAL

Özel ihtiyaçlarımız detaylarına kadar dikkate alındı

tasarruf demektir“ diyor. Toplanan ürünler, önceden etiketlenmişse, doğrudan siparişe alınır. Boştaki veya paketlenmiş ürünlerde depolama kasasındaki izlenebilirlik bilgileri okutularak o ürünlere atanır. Sevkiyat için hazırlanan sipariş, transport kasalarında tartım istasyonuna aktarılır. Siparişlerin etiketlenmesi için sevkiyata hazırlama fişi, aynı zamanda da “manüel acil sipariş hazırlama“ görevini gören bu belge, ilk kasaya konulur. Tartım istasyonuna geldiğinde sipariş numarası okutularak yeniden çağrılır ve henüz kapatılmamış ürünler tartım ve etiketleme için çifte kontrol sağlar.

CSB-Çok İşlevli Rack’ler rasyonel süreçler sağlar Eidmann’da et ve et ürünlerini sevkiyata hazırlamada, süreçlerin daha rasyonel yürütümüne olanak sağlayan, ‘Çok İşlevli Rack’ler (endüstriyel

bilgisayarlar) kullanılıyor. “CSB-Rack’lerinde yapılabilen çevrimiçi işlemler sayesinde işletmede güncel güvenli bilgilere erişim ve süreçlerin daha rasyonel akışı sağlanıyor“. Çok İşlevli Rack’lerin kullanımı sayesinde tartım ve fiyat etiketlemesi tek iş sürecinde yapılabiliyor. Böylece fiyat etiketlemesinde çok kademeli ve birbiriyle bağlı iş süreçlerine de gerek kalmıyor. Ayrıca fiyat etiketlemesinin CSB-System’e entegrasyonu sayesinde tüm bilgilere merkezi olarak erişildiğinden dolayı, zaman kaybına ve maliyetlerin artmasına neden olan, çifte kayda da gerek kalmıyor.

İşletme ilkesi olarak proses optimizasyonu CSB-System AG’nin sektörel otomasyon çözümünün kullanımı sayesinde Eidmann yıllardır bir çok kapsamlı proses optimizasyonu gerçekleştirmiş durumda. Optimizasyon, Eidmann’a uzun vadede rekabet gücünü arttırma ve böylece piyasadaki konumunu koruyabilme ve prosesleri daha da iyileştirme yeteneğini kazandırdığını belirten Koch; “Tabii ki bu hırslı bir et ve et ürünleri üreticisi için memnun olarak arkasına yaslanması demek değildir. Gelecekte de CSBSystem’in yardımıyla bu modern işletmede sürekli proses optimizasyonuna devam edilecektir” diyor.

ETBİR I KIRMIZI 43


TEKNOLOJİ

Et ve et mamüllerinin modifiye atmosferde

AMBALAJLANMA UYGULAMALARI Prof. Dr. Mustafa Üçüncü*

Modifiye atmosferde ambalajlanmış et mamüllerinin depolama ömrünü ürünün çeşidi, boyutu, başlangıçtaki mikrobiyal yük, depolama sıcaklığı, modifiye atmosferin gaz bileşimi ve ambalaj materyalinin gaz geçirgenlik değeri etkilemektedir.

E

t ve et mamüllerinin korunmasında modifiye atmosferde ambalajlama uygulamalarıyla çok olumlu sonuçlar alınmıştır. Nitekim yapılan bir çalışmada aerobik ambalajlarda 0ºC’ de 2 hafta dayandırılan domuz etinin modifiye atmosferde ambalajlanmasıyla yine 0ºC de 3 ay süreyle özelliklerini koruduğu belirlenmiştir. Bir başka araştırmada tavuk karkasları % 10 CO2 içeren ortamda ambalajlanıp 3ºC’de depolandıklarında 6 haftaya kadar herhangi bir bozulma belirtisi gözlenmemiştir. % 80-10 CO2’li ortamda 10ºC’nin altında muhafaza edilen tavuk etinde salmonella’nın gelişmediği saptanmıştır. Yine % 6 CO2 içeren ortamda 10ºC’ de 10 gün süre

44 ETBİR I KIRMIZI

ile muhafaza edilen kıymada ki Enterecocsus sayısı atmosferik gazla ambalajlanarak korunan kıymadakine kıyasla 3 logaritmik ünite daha düşük olmuştur. Hijyenik koşullarda üretilmiş sığır etinin gaz içermeyen ambalajda CO2’li ortamda -1.5ºC de 6 ay süre ile muhafaza edilebileceği bildirilmiştir. Modifiye atmosferde ambalajlanan et mamüllerinde mikroorganizmaların inhibisyonu için atmosferde en az %20 oranında CO2 bulunması gerekir. Modifiye atmosferde ambalajlanmış et mamüllerinin depolama ömrünü ürünün çeşidi, boyutu, başlangıçtaki mikrobiyal yük, depolama sıcaklığı, modifiye atmosferin gaz bileşimi ve ambalaj materyalinin gaz geçirgenlik değeri etkilemektedir. Bu bağlamda etlerin

özellikle başlangıç mikrobiyal yükleriyle, depolama sıcaklık derecelerinin düşük olması büyük önem taşımaktadır. Nitekim %2 CO2 atmosferinde ambalajlanmış etlerin depolama sıcaklıklarının 5ºC den 10ºC ye yükseltilmesi depolama ömrünün yarı yarıya azalmasına yol açmıştır. Porsiyonlar halinde ambalajlanıp piyasaya sürülen etlerin paket içi atmosferinin %70-80 O2 + %20-3 CO2 den oluşması ve depolamanın 0ºC de yapılması başarılı sonuçlar vermektedir. Bu durumda sığır etinin nitelikleri 4c de ve düşük başlangıç mikroorganizma yükünde (10.3-10.4/ cm 2) 1 hafta, 2 ºC’de 10 gün kadar dana etinde ise 2ºC de 4-5 gün süreyle kullanılabilmektedir. Modifiye atmosferde


ambalajlamada taze kırmızı etler için %80 O2 + %2ºCO2 veya %70 O2 +%10 N2 + %2 CO2 ya da %79,5 O2 + %2 CO2 + %0.5 CO2 ve sosisler için %40 O2 + %60 N2’tan oluşan gaz karışımları önerilebilir. Bu teknikle etlerin ambalajlanmasında, çeşitli ambalaj seçeneklerinden, alt tabakası (470 um) ‘PET/LDPE/PVdC’ katmanlarından oluşan ambalaj kombinasyonu kullanılabilir. Et ve mamüllerinin modifiye atmosferde ambalajlanmasının pek çok avantajı olmasına karşın, uygulamada karşılaşılan bazı sorunlarda vardır. Örneğin; Tavukların bu yolla korunmasında Salmonella tehlikesi balıklarda anaerobik patojenlerin potansiyel gelişme sorunları, özellikle kırmızı etlere renk,

tat değişiklikleri ve özsuyu sızıntısına ilişkin sorunlar en belirgin olanlarıdır. Bu tür örnekler ve bu bağlamda alınabilecek önlemler aşağıda belirtilmiştir: Ambalaj atmosferindeki CO2 oranının yükseltilmesi özellikle aktif modifikasyon uygulanmış et mamullerinde bazı sorunlar oluşturmaktadır. Bunlardan en sık rastlananı paket göçmesi ( büzüşmesi), tat değişiklikleri ve özsuyunun sızmasıdır. Paket çökmesi CO2 gazının yağ ve sudaki çözünürlüğünün fazla olmasından kaynaklanır. Nitekim CO2 gazı, ºC deki suda oksijenin 30, azotun ise 60 katı kadar fazla çözünebilir. Bu nedenle yağ ve su oranı yüksek olan et mamullerinde ambalajın

tepe boşluğundaki CO2,ürün içine difüzyonla sızarak orada çözünmekte ve ambalaj içi basıncı düşerek paketin büzüşüp göçmesine yol açmaktadır. Bu olayın önlenebilmesi için ambalaj doldu gazı olarak ayrıca N2’nin enjekte edilmesi gerekir. Başka bir uygulama ise, ortama verilen CO2 gazına dönüşerek paket önce bombaj yapmakta, daha sonra karbondioksitin bir bölümünün ürün tarafından absorbe edilmesiyle basınç düşmekte ve normal görünümü kazanmaktadır. Ancak paketin göçmesini, ambalajda bırakılacak boşluk oranını ayarlayarak da denetim altında tutabilmek mümkündür. MAP tekniği uygulamasında yüksek oranda CO2 kullanılan et ve mamullerinde karşılaşılan diğer olumsuzluklar, yukarıda da değinildiği gibi, üründe tat değişimi ve özsuyu sızıntısıdır. Bu olaylar, ambalaj atmosferindeki CO2 konsantrasyonunun %20 ’nin üzerine çıkması durumunda belirginleşmektedir. Dokuda çözünen CO2, bir yandan ürünün ekşi bir tat kazanmasına yol açarken, diğer yandan etin Ph derecesini düşürerek, yüzeydeki proteinlerin denatüre olmasına ve böylece su tutma kapasitesinin büyük ölçüde azalmasına neden olmaktadır. Sonuçta etten özsuyu sızmakta ve ambalajda sıvı birikmektedir. Pakette sıvı birikintisi istenmediği için, ambalaja, sıvıyı emen ‘ped’ler konulabilir. Yüksek oranda kullanılan larbondioksitin ette renk bozulmalarına yol açtığı, özellikle grileşmenin gözlendiği belirtilmekte ve bu durumun pH’ nın düşmesi ile denatüre olan sarkoplazmik proteinlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Kırmızı etlerde çok yüksek CO2 konsantrasyonundan kaynaklanan renk olumsuzluklarını en alt düzeye indirebilmek için, CO2’nin yanı sıra O2 ve N2 gazlarının da kullanılması gerekir. Bu bağlamda, kritik bakteriyel gelişmeler de dikkate alınarak, başlangıç CO2 konsantrasyonun %15-20 dolaylarında olması önerilmekte ve çiğ biftek vb. ürünlerin depolanmasında en uygun gaz karışımının önceden de belirtildiği gibi, %15-2 CO2 + %70-75 O2 + %10 N2 olduğu vurgulanmaktadır. Bu uygulama

ETBİR I KIRMIZI 45


TEKNOLOJİ

mikrobiyolojik gelişmeleri sınırlama bakımından geleneksel vakum paketlemeye göre de çok daha uygun bulunmuştur. Clostridium botulinum tip E, Listeria monocytogenes ve Yersinia enterocolitica gibi psikrofil patojenler ve diğer aerobik bozulma bakterilerinin baskılanması açısından da çok başarılı sonuçlar alınmıştır. Et mamüllerinde sadece CO2 kullanımı renk bozulmalarına yol açtığı gibi N2’nin tek başına kullanılması da renk değişimlerine neden olmaktadır. Ancak, kuzu eti gibi renk sorunu olmayan veya tuzlanmış etlerde kullanılabilmektedir. Bu nedenle N2 atmosferinde ambalajlanmış paketlerde vakum paketlenmiş olanlarına göre daha az sızıntı duyu birikimi gözlenmektedir. Modifiye atmosferde ambalajlanarak muhafaza edilen et, balık ve tavuk ürünlerinde en önemli mikroorganizma aerobik Clostridium botulinum’dur. Özellikle proteolitik olmayan C botulinum suşlarının gelişmesi sonucu, üründe fark edilebilir bir bozulma ortaya çıkmadan önce mikroorganizma gelişmiş ve toksin üretmiş olabilir. Uygulamada CO2 ve O2 oranları ile depolama sıcaklığının C. Botulinum’un gelişmesi ve toksin üretimine etkisi üzerine pek çok çalışma yapılmış olmasına karşın, elde edilen sonuçlardan kesin bir yargıya varmak mümkün olamamıştır. Yapılan çalışmalar, CO2’nin C. Botulinum üzerinde inhibe edici etkisi olmadığını hatta organizmanın gelişmesi üzerinde olumlu etkisi olabileceğini ortaya koymuştur. Ortamda oksijenin varlığı

46 ETBİR I KIRMIZI

ise C.botulinum’un gelişmesini engellemektedir. Sonuç olarak; depolanma sıcaklığı yeterince düşük olmadığı sürece modifiye atmosferde ambalajlama C. Botulinum’a karşı bir güvence sağlamaz. Bu nedenle MAP uygulanmış ürünlerin soğukta depolanmaları ve ambalaj atmosferinde O2 bulunması, botulizmi önlemek açısından son derece önemlidir. Örneğin kümes hayvanlarının modifiye atmosferde paketlenmesinde, yukarıda açıklandığı gibi gıda zehirlenmesine neden olan mikroorganizmalarının bazıları O2 varlığında gelişmediklerinden, paket içine güvenlik faktörü olarak O2 dahil edilmektedir. %2’nin üzerinde, en iyisi % 5-10 düzeylerinde O2 içeren modifiye atmosferde ambalajlanmış ürünlerin 0ºC de depolanması C. Botulinum ve C. Perfringens gelişmesine engel olmaktadır. Ancak soğuk zincirde, özellikle perakende satış noktalarında aksamalar olmamasına özen gösterilmelidir. Aksi halde C.botulinum kontaminasyonuna ve gelişmesine duyarlı olan gıdaların modifiye atmosferde ambalajlanarak

muhafazasında sorunlar ortaya çıkabilir. Vakum paketlenmiş ve 0 - 5 ºC’de korunmuş etlerde laktik asit bakterileri yavaş gelişirler. Ve genellikle H2S üreten L actobacillus suşları gelişerek dominant flora haline gelmediği sürece ette bozulmaya neden olan aerobik flora gibi kötü kokulu bozulmaya neden olmazlar. Vakum ambalajlanmış taze etlerde botulizm riski açısından fazla bilgi bulunmamakla beraber, modifiye atmosferde ambalajlanan taze etlerde C. Botulinum’un bir risk oluşturmayacağı belirtilmektedir. Ancak, pastorize ve pişirilmiş et, balık ve tavuk ürünleri için bu bildiriş geçerli değildir. Ayrıca pastorize et mamullerinde kürleme tuzlarının, özellikle nitritin bulunup bulunmaması önemli bir faktördür. %75 CO2 + %15 N2 + %10 O2 içeren modifiye atmosferde ambalajlanan kürlenmiş bir et ürünü olan dilimlenmiş rostoda Salmonella typhimurium’un 4,4 ºC’de 42 günde ve 12.5 ºC ise 7 günde geliştiği belirlenmiştir. Öte yandan, vakum paketlenmiş rosto, dilimlenmiş tavuk, hindi ve bolognaya inoküle edilen Listeria monocytogenes’in bu ürünlerde geliştiği saptanmıştır. Tavşan etinde de vakum ambalajlama ve MAP uygulaması yapılmaktadır. Ancak bu tür etlerde CO2 gazı kullanımı mikrobiyal kalite üzerine olumlu etki yapmasına karşın, etin su tutma kapasitesi azalmakta ve bu bağlamada renk kaybı ve sertleşme gözlenmektedir. * Ambalaj Sanayicileri Derneği tarafından yayınlanan Ambalajlama Teknolojisi kitabından alınmıştır.


İŞ DÜNYASI

Vergi sistemindeki değişimlerin

2013’e yansımaları

Nevzat Erdağ Mali Müşavir ve Eğitimci

2

013’te Maliye Bakanlığı birçok değişikliğe imza atmaya başlıyor. Bu yapılan değişikliklerin en önemlisi; Maliyede Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan en köklü değişim olan hesap uzmanı, vergi denetmeni, maliye müfettişi ve gelirler kontrolörü unvanlarının kaldırılması. Yerine tüm çalışanların ortak olarak kullanacağı “vergi müfettişi” unvanı getirildi. Vergi incelemelerinin tek elden yapılması, uzmanlaşmanın sağlanarak daha etkin politikalar geliştirilmesi için özel bir başkanlık kuruldu. Vergi Denetim Kurulu

Son yıllarda Türkiye’de birçok kurumda değişimi gözlemleyebiliyoruz. Maliye Bakanlığı’nda da aynı şekilde hızlı bir değişim yürümekte. 2013 yılı bu değişimlerin yansımalarının görüleceği bir yıl olacak. Başkanlığı, doğrudan bakana bağlı olarak başkan, başkan yardımcıları, grup başkanları ve vergi müfettişlerinden oluşacak. Kurula verilen görevlerin yerine getirilmesinde, uzmanlaşma ve iş bölümünün sağlanması amacıyla uygun görülen yerlerde başkanlığa bağlı olmak üzere grup başkanlıkları kurulabilecek. Kurulması planlanan grup başkanlıkları; Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı, Büyük Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı, Organize Vergi Kaçakçılığı ile Mücadele Grup Başkanlığı ve Örtülü Sermaye, Transfer Fiyatlandırması ve Yurtdışı

Kazançlar Grup Başkanlığı olarak belirlenmiş. Bu başkanlıklar ihtiyaca göre birden fazla sayıda kurulabilecek. Kurulan başkanlıklarda görev alanlar yer değişikliğine tabi olacak.

Vergi kimlik numarası kullanımı 1995 yılında başlayan her mükellefe yaşam boyu tek “vergi kimlik numarası” uygulaması 2007 tarihinden itibaren gerçek kişi mükelleflerde; vergi kimlik numarası yerine T.C. kimlik numarasının kullanılması yöntemine dönüşmüştü. Bu amaçla, MERNİS sistemi

ETBİR I KIRMIZI 47


İŞ DÜNYASI

aracılığıyla, 30.06.2011 tarihi itibariyle mevcut 40.240.082 gerçek kişi mükellefin vergi kimlik numaraları T.C. kimlik numaraları ile eşleştirilmişti. GİB internet sitesi üzerinden, motorlu taşıtlar vergisi, trafik idari para cezaları, geçiş ücreti ve idari para cezası ile Karayolu Taşıma Kanunu idari para cezalarını kredi kartı ile tahsilât yapan banka sayısı 12’ye yükselmiştir. Diğer bankalarla da entegrasyon çalışmaları devam etmektedir. Bankaların mükelleflerin borç bilgilerini sorgulayarak tahsilât yapmasını ve yapılan tahsilâtların mükellef hesaplarına anında işlenmesini sağlayan e-tahsilât sistemi 24 banka ve PTT ile yürütülmeye başlanmıştır.

48 ETBİR I KIRMIZI

Elektronik Fatura Uygulaması Elektronik Fatura Uygulaması (e-fatura) uygulamasının geliştirilmesine yönelik yeni yazılımlar yapılmış uygulamaya alınmıştır. Mükelleflerin tutmak zorunda oldukları yevmiye defteri ve defteri kebirin elektronik ortamda oluşturulmasında kullanılacak format ve standartlarla ilgili teknik kılavuzlar ve uygulama yazılımı hazırlanmış ve konu ile ilgili tebliğ hazırlama çalışmaları devam etmektedir. E-Beyanname projesi kapsamında beyannameler ve ekleri 2004 tarihinden itibaren internet üzerinden alınmaktadır. Projeye 8 çeşit beyanname

ile başlanılmış olup, Ocak 2011 tarihi itibariyle 35 çeşit beyanname elektronik ortamda alınmaya başlanmıştır. Beyannamelere ilave olarak bilânço esasına tabi mükelleflerin 2010 yılı ve takip eden dönemler için “Kesin Mizan” bildirimleri de elektronik ortamda alınmaya başlanmıştır. Noterler veya noterlik görevini ifa ile mükellef olanların, tasdik ettikleri belgelere ve defterlere ilişkin bilgileri elektronik ortamda göndermeleri sağlanmıştır. Tütün ve Alkollü İçki Ürünleri ithal eden mükelleflerin, ithal ettiği ürünlere ait bandrol ve bandrollü ithal ürün bilgilerine ilişkin bildirimlerini İnternet Vergi Dairesinden verebilmeleri sağlanmıştır. Bilgi işlem faaliyetleri iletişim bağlantılarının sürekli, arızasız ve sorunsuz çalışması, otomasyon hizmetlerinin kesintisiz yürütülmesi amacıyla en son teknolojiye uygun telefon santrali ve iletişim yazılımları edinilmek suretiyle teknik bazda yardım masalarının birleştirilmesi gerçekleştirilmiştir. Vergi Dairesi Başkanlığı/ Defterdarlık Otomasyon Projesi (DEFGEL) Uygulama Yazılımları sistemi ile Vergi Dairesi Başkanlığı ve Defterdarlık işlemlerinin bilgisayar otomasyon sistemiyle yapılmaya başlanmış, bu bağlamda 30 Vergi Dairesi Başkanlığı ile 52 Defterdarlık Gelir Müdürlüğünün evrak, tarhiyat öncesi ve sonrası uzlaşma, anlaşmalı matbaaların takibi, yaygın ve yoğun denetim tutanak işlemleri gibi uygulamaları otomasyon kapsamına alınmıştır. Takdir Komisyonu Otomasyonu; Daimi Takdir Komisyonu işlemleri ile komisyona bağlı vergi daireleri takdire sevk işlemlerinin entegre bir yapıda otomasyon ortamında yapılmasının sağlandığı proje


62 Daimi Takdir Komisyonu ve vergi dairesi/malmüdürlüğü bünyesinde kurulan geçici takdir komisyonlarında kullanılmaya başlanılmıştır. “Vergi Dairesi Başkanlığı/ Defterdarlık Otomasyonu Projesi (DEFGEL)” sistemi içerisinde geliştirilen yazılımlar ile Vergi Dairesi Başkanlıkları/ Defterdarlıklar tarafından sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (SMİYB) düzenleyen, kullanan veya haklarında olumsuz tespit bulunan mükelleflerin tespiti otomosyana bağlanmıştır.

NACE Faaliyet Kodları Çalışması NACE Faaliyet Kodları Çalışması; mükelleflerin faaliyetlerinin belirlenmesinde kullanılan meslek kodları, Avrupa Birliğine üye ülkelerin kullanmakta zorunlu olduğu Avrupa Topluluğunda Ekonomik Faaliyetlerin İstatistikî Sınıflamasına dönüştürülmesi sonucunda faaliyet kod sistemine geçilerek Avrupa İstatistik Kurumu sınıflandırmasına uyum sağlanmıştır. Özelge Sistemi işlemlerinin tümünün elektronik ortamda

tamamlanması ve tüm Gelir İdaresi Teşkilatınca paylaşılabilir bir zemine taşınması sağlanmıştır. DEFGEL bünyesinde geliştirilen KDV İade İzleme Takip Sistemi (KODSIS) uygulaması devreye alınmıştır. 29 Vergi Dairesi Başkanlığı ve 52 Defterdarlıkta uygulama çalışmaktadır. Taşınır mal yönetimi sistemi ile kamu idarelerine ait taşınır malların otomasyon ortamında giriş, çıkış ve zimmet kayıtlarının yapılması kullanılacak defter, belge ve cetvellerin bilgisayar ortamında tutulması ve yönetimi sağlanmıştır. İnsan kaynakları uygulama yazılımları ile atama, nakil, sicil terfi, emeklilik ve benzeri özlük iş ve işlemleri otomasyon kapsamında yapılmaktadır. 3568 sayılı Kanunu ihlal etmekten dolayı bazı meslek mensuplarına TURMOB Disiplin Kurulu tarafından verilen cezalar resmi gazetede yayınlandıktan sonra Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından bu meslek mensuplarının mesleklerini icra etmemeleri yönünde gerekli tedbirlerin alınmasına ilişkin olarak bilgi girişleri yapılmıştır. Meslek mensubu mali müşavirlerin mükellefleri

ile aralarında Elektronik Beyanname Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesinin bilgi girişlerinin elektronik ortamda internet vergi dairesine yapılması sağlanmıştır. Bu yolla müteselsil sorumluluk kurumu çalıştırılmaya başlanmıştır.

Kısa Mesaj Bilgilendirme Servisi İnteraktif Hizmetler Kısa Mesaj Bilgilendirme Servisi ile mevzuata ilişkin haberler sistem abonelerine otomatik olarak kısa mesaj bildirimi ile iletilmekte ve kullanıcılara motorlu taşıtlar vergisi miktarı hesaplama, motorlu taşıtlar vergisi borç sorgulama, trafik para cezası sorgulaması yapma imkânı sağlanmıştır. Maliye yeni uygulamaları ile Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliğin ve mali saydamlığın sağlanmasını amaçlamaktadır. Yapılan bu düzenlemeler ile kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılması yanında, uluslararası standartlara uygun daha etkin bir kamu mali yönetim ve kontrol sistemi oluşturulmuştur.

ETBİR I KIRMIZI 49


ANALİZ

Orta Vadeli Program

2013-2015 Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan ve ülke ekonomisinin 3 yıl vadeli amaç ve hedeflerini içeren Orta Vadeli Program (OVP) 2013-2015 açıklandı. Küresel ekonomide süren belirsizliklere karşın Türkiye ekonomisinin mevcut istikrarını sürdürmesi ve belirsizlik ortamını en aza indirgemesi açısından OVP önem taşımaktadır. Erdal Tanas KARAGÖL

SETA I Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı

B

u programla orta vadede ekonomide dış kaynaklı olumsuzlukları kontrol edebilmek ve pozitif büyümeyi sürdürebilmek için ekonominin mali anlamda izleyeceği yol çizilmektedir. OVP aynı zamanda yerli ve yabancı yatırımcılar başta olmak üzere piyasa aktörlerine ekonominin, bütçe hedefleri ile uyumlu temel makro hedeflerini de göstermektedir.

Ekonomik Büyüme

Euro Bölgesi borç krizi 2012 yılı ekonomik gelişmelerine damgasını vurmaya devam etmektedir. Euro Bölgesinde meydana gelen ekonomik daralma ve borç krizi bölge ülkelerinin düşük büyüme ve yüksek borç sarmalına girmelerine

50 ETBİR I KIRMIZI

neden olmuş, bu durumda tüm dünya ekonomilerini olumsuz etkilemiştir. Euro Bölgesinde krizin gelişmekte olan ve yükselen ekonomileri olumsuz etkilemesi nedeniyle ekonomik büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edilmiştir. Türkiye’de ise 2011 yılında ekonomide gerçekleşen yüksek oranlı ekonomik büyümenin (yüzde 8,5) ara malı ithalatına yüksek bağımlılığı ve iç talep ağırlıklı olması nedeniyle artan ithalat ve buna bağlı olarak cari açığın azaltılması için ekonomide tedbirlerin alınması zorunlu bir hal almıştır. Bu yüzden, istikrarlı büyümeyi sağlamak, mali disiplini sürdürmek, yurt içi tasarrufları artırmak, cari açığı azaltmak ve dolayısıyla makroekonomik istikrarı sağlamak amacıyla 2012-2014 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) hazırlanmıştır. Bu kapsamda alınan tedbirler ile 2012 yılında ekonomik büyümede yumuşak iniş sağlamak için hedeflenen yüzde 4 oranının gerçekleşmesi amacıyla sıkı mali disiplin uygulamak, kredi artış hızını yavaşlatmak, dış ticaret açığını ve dolayısıyla cari açığı azaltmak hedeflenmiştir. Ancak, Euro Bölgesinde meydana gelen gelişmelerin tüketim ve yatırımlara yansıması ve yumuşak inişi başarmak için alınan tedbirler büyüme kompozisyonunu, rakamsal olarak da büyüme tahminini etkilemiştir. Ekonomide yumuşak iniş sürecinin uzun sürmesi nedeniyle 2012 yılı büyüme oranının hedeflenen rakamın altında gerçekleşme olasılığı ortaya çıkmıştır. 2012 yılında ekonomik büyümede fren nedeniyle 2012 yılı ilk 6 aylık dönemde büyüm iç tüketim ve özel yatırımlardaki belirgin azalmaya rağmen, net ihracat, yani ihracatın ithalattan daha fazla artması ekonomik büyümenin lokomotifi olmuştur. İç talebin azalmasına bağlı olarak ithalatın gelişim hızında yüzde 4,8 oranında küçülme


meydana gelirken, ihracat gelişim hızında ise yüzde 16 artış gerçekleşmiştir. 2011 yılı ilk altı aylık döneminde yüzde 54,8 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2012 yılı ilk altı ayında yüzde 63,5’e yükselmiştir. Buna paralel olarak dış ticaret açığı da yüzde 21 oranında azalmıştır. GRAFİK 1. GSYH BÜYÜMESI (%) 10

9

İstihdam

8.5

8 6 3.2

5 2 0 -2

4

5

5

2008

2008

0.7 2008

2008

2008

2008

2008

2008

-4 -6

Toplam sabit sermaye yatırımlarında ise özel sektör ağırlıklı bir artış hedeflenmekte; kamu kaynaklı yatırımların ise kademeli olarak azalması öngörülmektedir. Tüketimin fazla tasarrufların az olduğu Türkiye ekonomisinde yurtiçi tasarrufların da kademeli bir şekilde artırılarak, program sonunda toplam yurtiçin tasarrufların GSYH içindeki payının arttırılması hedeflenmektedir

-4.7

Kaynak:OVP:2013-2015 Dünya ekonomisinin daraldığı bu dönemde Türkiye ekonomisinde de büyüme oranları 2013-2015 yıllarını kapsayan OVP’de aşağı yönlü revize edilmiştir. 2012 yılı için büyüme oranı yüzde 3,2; 2013 yılı için yüzde 4 ve sonraki iki yıl için yüzde 5 olarak tahmin edilmiştir. OVP’de yer alan temel makroekonomik büyüklüklere bakıldığında GSYH’nin 2012 yılında cari fiyatlarla 799 milyar dolar olarak gerçekleşmesi ve 2013 yılında ise bu miktarın 998 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir. OVP’ye göre özel sektör kaynaklı bir büyüme öngörülmektedir. 2012 yılı için yüzde 1,7’lik bir azalış beklenen özel sektör yatırımlarında 2013 yılı sonu için yüzde 7,1’lik bir artış hedeflenmektedir.

Küresel krizden bu yana sürekli olarak pozitif ekonomik büyüme gerçekleştiren Türkiye ekonomisinde 2011 ve 2012 yıllarında gerçekleşen işsizlik oranla-rında ABD ve Euro Bölgesi ülkelerine oranla önemli iyileşmeler sağlanmış ve işsizlikde kademeli bir azalış gözlemlenmiştir. 2013-2015 yılları arasını kapsayan OVP’de de işsizlik oranları için yüksek bir düşüş öngörülmemekte, yüzde 9 civarında bir işsizlik oranı hedeflenmektedir. Buna paralel olarak istihdam oranı yüzde 45 düzeyinde, istihdam artış oranı ise çok düşük seviyelerde öngörülmektedir. Ekonomide gerçekleşen büyümenin istihdama yansıması için, işgücü niteliğinin artırılması, kayıt dışılığın ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılmasının desteklenmesi, gelir artışı yoluyla da tasarrufların artırılması hedeflenmektedir. Bu doğrultuda büyümenin sürdürülebilirliğini sağlayacak, yeni istihdam olanakları yaratmak için ihracatı artıracak ve ithalata bağımlılığı azaltacak yerli ve uluslararası yatırımlar desteklenmeye devam edilecektir. Diğer yandan, ekonomik büyümeye bağlı olarak istihdam oranlarında artış gerçekleşeceği beklentisi vardır. Fakat OVP’de öngörülen ekonomik büyümenin, istihdamı azaltma ihtimali vardır. Ama sanayi üretimindeki ihracata yö-

ETBİR I KIRMIZI 51


ANALİZ nelik üretim, sanayinin de işgücü ihtiyacını artıracağı için, ekonomik daralma nedeniyle meydana gelecek azalış böylece telafi edilebilir. Ancak, hedeflenen büyüme hızlarıyla gelecekte işgücüne katılımların da artacağı düşünüldüğünde, işsizlik oranlarında devam eden olumlu trendin yavaşlamaması gerekir.

GRAFİK 2. CARI AÇIK/GSYH (%) 2015

-6.5

2014

-6.9

2013

-7.1

2012

-7.3

Cari Açık

Türkiye ekonomisinde yüksek büyümenin olduğu yıllarda yüksek cari açık gerçekleşmiş, düşük büyümenin olduğu yıllarda ise cari açık düşük kalmıştır. Ekonomik büyümenin hız kestiği mevcut konjonktürde cari açık da düşüş eğilimine girmiştir. Aynı zamanda enerji dışı cari açığın neredeyse sıfıra yaklaştığı orta vadeli dönemde, bu açığın sürdürülmesi ve dönem sonunda yüzde 6,5 seviyesine düşürülmesi hedeflenmektedir. Euro Bölgesi borç krizi ve küresel ekonomideki belirsizliklere rağmen cari açıkta gösterilen bu performans önemli bir iyileşme göstergesi olmuştur. Cari açıkta meydana gelen azalış ithalattaki azalmadan çok ihracatta meydana gelen artıştan kaynaklanmıştır. Diğer yandan, bir kırılganlık unsuru olarak gösterilen cari açığın azalışı, yavaşlasa da ekonomik büyümeyle birlikte geçekleşmesi önemlidir. Çünkü piyasayı yönlendirme gücü çok yüksek olan kredi derecelendirme kuruluşları, Türkiye’nin kredi derecelendirme notunu cari açığı bir bahane olarak ileri sürmekte ve haksız bir şekilde uzun süredir artırmamaktadırlar. Bu da Türkiye’nin ekonomik göstergeleri birçok ülkeden iyi durumda olmasına rağmen kredi notu uzun süredir yatırım yapılamaz seviyede tutulmasına neden olmuştur. Cari açıkta iyileşme, kredi derecelendirme kuruluşların not artırımı konusunda bahanelerini de ortadan kaldıracaktır. Diğer taraftan, OVP’de istikrarlı büyümeyi sağlamak ve sürdürülebilir cari açık düzeyi için cari açığın finansmanının mümkün olduğunca doğrudan yatırımlar ve uzun vadeli kaynaklarla karşılanması hedeflenmektedir. Cari açığın GSYH içindeki payı 2012 yılı için 7,3; 2013 yılı için 7,1; 2014 yılı için 6,9 ve 2015 yılı için 6,5 olarak öngörülmektedir.

52 ETBİR I KIRMIZI

-10

2011 2010

-6.6 -2.3

2009

-5.7 -11

-9

-7

2008 -5

-3

-1

1

Kaynak: OVP:2013-2015

Borçlanma ve Bütçe Dengesi

AB ülkelerinde devam eden borç krizi ve küresel ekonomide yaşanan daralma nedeniyle oluşan karamsar havaya rağmen sürdürülen sıkı maliye politikası ve güçlü bankacılık sektörü sayesinde, Türkiye ekonomisi gelişmiş ülkelere göre daha istikrarlı bir görünüm sergilemiştir. Bu istikrarlı görünüm sayesinde Türkiye ekonomisi küresel ekonomideki bozulmadan kaynaklı dış şokların olumsuz etkisini minimize etmiştir. Euro Bölgesi ülkelerinin çok yüksek borç düzeylerinde seyrettiği dönemde Türkiye ekonomisi borç stokunu hedeflediği oranlarda tutmayı başarmıştır. OVP’de kamu borç stokunun yüzde 60 olan Maastricht Kriterlerinin altında bir seviyede gerçekleşeceği öngörülmektedir. Kamu borçları azalış eğiliminde olan Türkiye, 2012 yılında AB tanımlı genel devlet borç stoku GSYH oranının yüzde 36,5; 2013 yılı sonunda ise azalışına devam ederek yüzde 35 düzeyine düşürmeyi hedeflemektedir. Bir önceki döneme göre yaklaşık 3 puanlık bir azalış gerçekleşmesi öngörülen AB tanımlı genel devlet borç stoku GSYH içindeki payının program sonunda yüzde 31 seviyesine düşürülmesi hedeflenmektedir. Bunun sürdürülebilmesi için de borçlanma politikası fi nansmanın orta ve uzun vadede en uygun maliyetle gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Ancak, küresel ekonomik kriz dolayısıyla hem harcamaların kısılması hem de ekonomik büyümede yumuşak iniş süreci ile birlikte ekonomide üretimin azalması ve dolayısıyla ithalat hızının düşmesi nedeniyle de vergi gelirlerinde azalmalara neden olmuştur. Bu nedenle, 2011 yılı Ocak-Eylül döneminde 234 milyon TL fazla veren bütçe 2012 yılı Ocak-Eylül döneminde 14,4 milyar TL açık vermiştir.1 Ayrıca, büyük ölçüde ulaştırma altyapısı giderleri başta olmak üzere, mal ve hizmet alımları, personel giderleri ve sosyal güvenlik primlerindeki artışlar gibi alt kalemlerde de meydana artışlarda bu açığı artırmıştır. Bu yüzden, 2013-2015 yıllarını kapsayan OVP’de mali disiplinin sürdürüleceği açıkça ifade edilmiştir. Bu kapsamda, sıkı mali disiplinin sürdürülmesi, özelleştirme gelirlerinde artış ve iç talebin canlanacak olmasının yaratacağı dolaylı vergi artış ile 2012 yılında yüzde 2,3 oranında bütçe açığı verilmesi hedeflenmektedir. Ge-


lişmekte olan ülkelerin de Avrupa borç krizinden oldukça etkilendiği bu dönemde, Türkiye’nin sürdürülebilir düzeyde bütçe açığını sağlaması ve bütçe açığının GSYH içindeki payı yüzde 3 olan Maastricht Kriterinin altında gerçekleştirmesi öngörülmektedir. 2013-2015 yıllarını kapsayan OVP mali disiplini sürdüren bir maliye politikası aracılığıyla istihdamı artırmayı, yurt içi tasarrufları yükseltmeyi ve cari açığı azaltmayı hedeflemektedir. Bu hedefler doğrultusunda beşeri sermaye yatırımlarına önem verildiği belirtilmektedir. Gelir politikalarındaki temel amaç, rekabetin güçlendirilmesi, etkin bir vergi sisteminin oluşturulması, yatırım ve istihdamda teşvikleriyle bölgesel farklıların azaltılması olarak yer almaktadır.

Enflasyon

2011 yılında hazırlanan OVP’de toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde yaptığı katkının bu program döneminde de devam edeceği ve emtia fiyatlarının istikrarlı seyredeceği öngörülmektedir. Yılsonunda TÜFE yıllık artış hızının bir önceki OVP tahmini olan yüzde 5,2’nin üzerinde 2011 yılı gerçekleşen enflasyonun (yüzde 10,5) altında yüzde 7,4 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu gelişmede, OVP’de belirtildiği üzere 2012 yılında yüksek seyreden enflasyonun fiyatlama davranışlarına olumsuz etkisi, petrol fiyatlarının öngörülen seviyelerin üzerinde seyretmesi ve Eylül ve Ekim aylarında yapılan fiyat ayarlamaları etkili olmuştur. Yıllık enflasyon 2012 yılı Eylül ayı itibarıyla yüzde 9,2 olarak gerçekleşmiştir. Ancak, TÜFE yıllık artış hızının, önümüzdeki yıllarda yüzde 5 seviyesine düşeceği tahmin edilmektedir. Küresel ekonomik kriz nedeniyle, hem harcamaların kısılması hem de ekonomik büyümede yumuşak iniş süreci ile birlikte ekonomik aktivitedeki yavaşlama olasılığı nedeniyle ithalatın azalışına bağlı olarak ithalat vergisindeki düşme ve özellikle vergi gelirlerin artırılmasında güçlükler 2012 yılının ilk dokuz ayında bütçe açığında artışa neden olmuştur. Bütçe açığını finanse etmek için yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda meydana gelecek artışın enflasyonist bir etki yapma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı ve finansal istikrarı birlikte sağlamak için öngörülen sıkı maliye politikasıyla uyumlu para politikasına devam etmelidir.

Sonuç ve Öneriler

Küresel ekonomik kriz nedeniyle, dünya ekonomisinin dinamiklerinin değiştiği bir konjonktürde Türkiye gerek ekonomik büyüme oranları, gerekse diğer makroekonomik göstergeleriyle önde gelen gelişmekte olan ülkelerden biri konumuna gelmiştir. Fakat gerek dış ticaret, gerekse finans piyasaları yoluyla dünya ekonomisine entegre olan Türkiye ekonomisi de diğer gelişmekte olan ülkeler gibi gelişmiş ülkelerin içinde bulunduğu olumsuz koşullardan etkilenmiştir. Bu durum orta vadede Türkiye ekonomisi hedeflerinin aşağı çekilmesine neden olmuşsa da; uzun vadede kalıcı ve sür-

dürülebilir hedeflere ulaşmak açısından istikrarlı bir performans sergilemiştir. Dünya ekonomisindeki söz konusu gelişmelere paralel olarak OVP, Euro Bölgesinde devam eden borç krizine, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarına, küresel istihdama, ekonomik kırılganlıklara kırılganlıklara ve küresel belirsizliklere dair ekonomik tahminlerin aşağı yönlü revize edilmiş olduğu görülmektedir. Dünya ekonomisinin Euro Bölgesinde devam eden krizden oldukça etkilendiği, gelişmiş ekonomilerin açıklarını finanse etmekte zorlandığı ve gelişmekte olan ülkelerin büyümesinin yavaşladığına dikkat çekilmektedir. Türkiye’de bu küresel belirsizlikten etkilenmiş fakat buna rağmen yavaşlasa da- pozitif büyüme ivmesini sürdürmüş ve sürdürmeye devam etmektedir. Türkiye ekonomisinin sergilediği bu güvenilir tablo yatırımcılar ve piyasa tarafından kabul görürken, kredi derecelendirme kuruluşları tarafından maalesef olumlu değerlendirilmemiştir. Özellikle cari açık konusunda Türkiye’nin kırılganlığını öne sürerek uzun süre kredi derecelendirme notunu artırmayan kredi derecelendirme kuruluşlarının kendi itibarlarını korumaları için Türkiye’yi yatırım yapılabilir seviyeye çıkartmaları gerekmektedir. Kredi derecelendirme notunun yatırım yapılabilir seviyenin altında olması uluslararası sermaye akışının önündeki en büyün engellerden birisidir. Bu nedenle, Türkiye ekonomisinin son 10 yıldaki performansının sürdürülebilmesi için kredi derecelendirme kuruluşlarının yatırım yapılabilir seviyede not vermesi hayati önem taşımaktadır.2 Yaşanmakta olan küresel kriz ve durgunluk ortamının devam ettiği bu günlerde OVP’nin yayımlanması uzun vadede tahmin ve beklentilerin şekillenmesi açısından büyük önem arz etmektedir. 2023 yılı için ihracatın 500 milyar dolar, GSYH’nın 2 trilyon dolar seviyesine çıkarılması ve kişi başı gelirin 25 000 dolar düzeyine yükseltilmesi hedefleri için OVP’de hedeflenen mevcut büyüme oranlarından daha yüksek büyüme oranlarına ihtiyaç vardır. Bu hedeflere ulaşmak için, yıllık büyüme hızının her yıl yüzden 8’nin üzerinde gerçekleşmesi gerekmektedir.

ETBİR I KIRMIZI 53


ÜLKE RAPORU

Doğu Avrupa’nın ticaret kapısı

Avusturya

Tarımsal ürünler üzerindeki devlet denetiminin çok sıkı olduğu Avusturya’da, hayvancılıkta hormon kullanımı, genetiğiyle oynanmış bitkilerin ekimi ve endüstriyel tarım kesin biçimde yasaktır. Ekilebilir arazinin %13’ü, sayıları yaklaşık 20.000 olan organik çiftliklerce kullanılmakta ve bu durum Avusturya’yı kişi başına organik tarım üretimi açısından Avrupa’daki en büyük üreticiler arasına sokmaktadır.

8

3.856 km2’lik yüzölçümü ve yaklaşık 8,3 milyon nüfusu ile küçük bir Avrupa ülkesi olan Avusturya’nın denize doğrudan açılımı bulunmamakta ve sınırlarının kuzeyinde Almanya ve Çek Cumhuriyeti, doğusunda Slovakya ve Macaristan, güneyinde Slovenya ve İtalya, batısında İsviçre ve Lihtenştayn yer almaktadır. Ülkenin idari yapısı, federal yapıya dayalı cumhuriyettir. Ülkenin resmi adı “AvusturyaCumhuriyeti”dir. Avusturya; Niederösterreich (Aşağı Avusturya), Wien (Viyana), Burgenland, Steiermark, Oberösterreich (Yukarı Avusturya), Salzburg, Kärnten, Vorarlberg ve Tirol olmak üzere dokuz eyaletten oluşmaktadır. Ülkede Tuna Nehri coğrafi ve turistik açıdan olduğu gibi, bir taşıma yolu olarak da hayati öneme sahiptir. 1992 yılında tamamlanan ve Karadeniz’i nehir yoluyla Kuzey Denizi’ne bağlayan “Rhein-Main-Donau” (Ren-Main-Tuna) Kanalı, 3.500 Km’lik güzergahın uzun bir parçası olan Tuna Nehri’nin önemini daha da arttırmıştır. Viyana’nın hemen dışında bulunan liman ticari taşıma açısından dikkat çeken bir ko-

54 ETBİR I KIRMIZI

numa sahip bulunmaktadır. Avusturya’nın toplam sınırları 2.706 Km’dir. Bunun 819 Km’lik bölümü Almanya ile olan sınırdır. Ülkenin stratejik coğrafi konumu, ticari yönden de önemli bir güç kaynağı oluşturmakta, tarihi bağlar da dikkate alındığında, özellikle Doğu Avrupa ülkeleri için Avusturya en yakın Batılı ticari ortak konumuna sahip bulunmaktadır. Doğu Bloku’nun yıkılmasını takiben Avusturya’nın, doğusundaki komşu ülkelerle olan ticaret hacmi ve bu ülkelerdeki yatırımları çarpıcı bir biçimde artmıştır. Ülkenin hemen hemen yarısı ormanlarla kaplıdır. Tüm coğrafyayı ko-

ruma adına çevre konusunda alınan tedbirler ve faaliyetler önemli boyutlara ulaşmıştır. İlgililer Avusturya’nın, Japonya’dan sonra çevre konusunda en duyarlı ikinci ülke olduğunu ifade etmektedirler. Avusturya’nın enerji politikalarının kilit bileşenlerinden biri, Parlamento’nun 2002’de onayladığı Kyoto Protokolü’nün gereklerinin yerine getirilmesidir. Türkiye’nin belli başlı merkezlerinden Avusturya’nın başkenti Viyana’ya Türk Hava Yolları (THY) günlük direkt seferleri bulunmaktadır. THY’nin Lufthansa’yla ortak girişimi olan Sun Express havayolu İstanbul ve İzmir’den Viyana’ya tarifeli sefer-

Nüfus: 8,39 milyon (2009, tahmin) Dil: Almanca Din: Protestan/Katolik Hıristiyan Yüzölçümü: 83.871 km2 Başkent: Viyana (nüfus 1,66 milyon) Yönetim Şekli: Federal Parlamenter Cumhuriyet Para Birimi: Euro (€) GSYİH: 2011 yılında 415 milyar dolar Kişi Başına GSYİH: 2011 yılında 49,137 dolar


ler düzenlemektedir. Ayrıca Pegasus Havayolları da Türkiye-Avusturya arasında tarifeli seferler düzenlemektedir. Avusturya ulusal saati Türkiye saatinin bir saat gerisindedir. Avusturya’nın iklimi genelde ılıman ve yumuşaktır, ancak Alp Dağları bölgesinden doğudaki ovaya doğru farklılıklar gösterir. Yazları özellikle Viyana ve alçak kesimlerde yer alan şehirlerde 20-30 dereceler civarında seyreden hava bazı günler çok sıcak olmaktaysa da geceler serindir. Alpler Bölgesi ise yazları ılık ve genellikle açıktır. Kışları ortalama sıcaklık sıfır derece civarındadır. Isı özellikle Ocak ve Şubat aylarında sıfırın altına

düşmektedir. Dağlık bölgelerde ilkbaharda ve sonbaharda da kar yağışı görülebilmektedir.

Nüfus ve İşgücü Yapısı 2009 yılı sonu itibariyle 8.349.150 kişi olan Avusturya nüfusunun, yaklaşık % 48’ni erkekler, % 52’ni ise kadınlar oluşturmaktadır. Nüfus yoğunluğu daha ziyade ülkenin doğusundadır. Avusturya’da çalışan nüfus 2009 yılı ortalamasına göre 4.096.375 kişidir. Bu toplamın 2.185.500 kişisi erkek, 1.910.875 kişisi ise kadındır. Toplam çalışabilecek nüfus içinde çalışan nüfus oranı ise %72’dir. 2008 yılında

çalışan nüfusun yaklaşık %68,6’sı hizmet sektöründe çalışırken, %26’sı ise imalat ve ticaret sektöründe çalışmaktadır. Çalışan nüfusun yalnızca %5,4’ü tarımda çalışmaktadır.

Doğal Kaynaklar ve Çevre Avusturya’nın en değerli doğal kaynağı olan ekolojik çevresini, kirlilik düzeylerini sistematik olarak düşürmek yoluyla korumak adına gösterdiği yoğun çabalar, ülkenin çevre açısından en bilinçli Avrupa ülkeleri arasında sayılmasını sağlamıştır. Ülkenin yaklaşık %50’si ormanla

ETBİR I KIRMIZI 55


ÜLKE RAPORU kaplı olup, Orta Avrupa’nın en fazla ormana sahip ülkesi konumundadır. Alplerin 2000 metreye kadar olan yüksekliklerinde mevcut olan ormanların büyük kısmı özel şahıslara aittir. Madenler bakımından oldukça zengin sayılan Avusturya’da demir, magnezyum, grafit ve kömür elde edilmektedir. Dünyada en çok grafit üreten ülkedir. Ayrıca manyezit ve volfram üretiminde de dünyanın önemli üreticilerinin başında gelmektedir. Petrol ve doğal gaz üretiminde

Avrupa’da dördüncü sıradadır. Petrol üretimi Viyana havzası ile Linz şehri civarındadır. Bunlardan başka bakır, çinko, kurşun, antimon, boksit ve tungsten madenleri de bulunmaktadır.

Ekonomik Yapı 2007 yılı verilerine göre GSYİH’nin sektörlere göre dağılımı tarım % 1,9, Sanayi % 21, Hizmetler % 67,1’dir. Avusturya’nın ekonomisi yüksek oranda çeşitlenmiş olmakla birlikte hizmetler sektörü, katma değerin ve

istihdamın üçte ikisini yaratmaktadır. Avusturya geleneksel olarak ara malları üretiminde, özellikle demir, çelik ve ilgili metal ürünlerde, kağıt, motorlar, türbinler ve otomotiv bileşenlerinde güçlüdür. Küçük bir ulusal pazara sahip olduklarından, Avusturyalı firmaların büyüme imkanı dış pazarlara bağlıdır. Büyük oranda AB’ne katılmanın ve Doğu’daki eski komünist ülkelerin uluslararası ticarete katılmasının sonucu olarak, 1995’te %35,1 olan mal ve hizmet ihracatının GSYİH’daki payı, 2007’de %57,9’a yükselmiştir.

Tuna Nehri, Avusturya’da coğrafi ve turistik açıdan olduğu gibi, bir taşıma yolu olarak da hayati öneme sahiptir. Karadeniz’i nehir yoluyla Kuzey Denizi’ne bağlayan Ren-Main-Tuna Kanalı, Tuna Nehri’nin önemini daha da arttırmıştır. Viyana’nın hemen dışında bulunan liman ticari taşıma açısından dikkat çeken bir konuma sahiptir.

56 ETBİR I KIRMIZI


Tarım ve Hayvancılık Avusturya’nın başlıca tarım alanları, Alp Dağları’nın kuzeyinde Tuna Nehri kıyılarında yer alan veülkenin doğu sınırlarına doğru uzanan ovalardır. Ekim-dikim alanları, meyve bahçeleri ve üzüm bağları bu bölgelerde yoğundur. Tarımsal alanların ve şarap bağlarının büyüklüğü nedeniyle Aşağı Avusturya Eyaleti en geniş ekili dikili alanlara sahip bölgedir. Daha Batı’da, engebeli bölgelerde, Alplerin pastoral çiftçiliğinin gözlendiği dağlık Batı bölgesiyle birlikte, tarımsal faaliyetler hayvancılık ve ormancılık şeklinde görülmektedir. Avusturya’da tarım küçük ölçekte yapılmaya devam etmektedir. Diğer yandan, son on yıllık dönemlerde küçük ölçekli çiftlikler üretimden çekilmek zorunda kaldıkça, daha büyük ölçekli tarımsal üretim birimlerine doğru düzenli bir eğilim vardır. Ülke içinde üretilen tarımsal ürünler üzerindeki devlet denetimi çok sıkıdır. Hayvancılıkta hormon kullanımı ve genetiğiyle oynanmış bitkilerin ekimi ve endüstriyel tarım Avusturya’da

kesin biçimde yasaktır. Ekilebilir arazinin %13’ü sayıları yaklaşık 20.000 olan organik çiftliklerce kullanılmakta ve bu durum Avusturya’yı kişi başına organik tarım üretimi açısından Avrupa’daki en büyük üreticiler arasına sokmaktadır. Avusturya’da 2009 yılında tarımsal amaçlı kullanılan alan 1,37 milyon hektar olup, bu alan Avusturya’nın toplam yüzölçümünün %16,3’üne eşittir. 2008 yılında toplam ekili alanın yaklaşık %63’ü tahıl üretiminde kullanılırken bu oran 2009 yılında %61,4’e gerilemiştir. 2005 yılında tarımsal işletme sayısı 2003 yılına göre çok küçük bir artışla (%0,4) 189.591’e ulaşmıştır.

tadır. Tarımsal işletmelerinin yaklaşık %95’i küçük aile işletmelerinden oluşmaktadır. Ancak, son yıllarda büyük tarımsal işletmelerin sayısında artış görülmektedir.

Avusturya’nın AB üyeliğinin ardından tarımsal işletme sayısı %20 oranında azalmıştır. Son on yılda yıllık ortalama 5.000 çiftçi ya tarımı bırakmış ya da birleşme yoluna gitmiştir. 1990 yılında Avusturya’da tarım sektöründe faaliyet gösteren toplam tarımsal işletme sayısı 281.910 olarak kaydedilmiştir.

FAO’nun 2007 verilerine göre yüzölçümü 8.387.000 hektar olan ülkenin toprak alanı 8.245.000 hektar, su alanı (göller vd.) ise 142 bin hektardır. 3.240.000 hektar tarımsal arazinin 1.450.000 hektarı ekilebilir araziler ve sürekli bitkilerden, 1.790.000 hektarı ise sürekli çayır ve otlaklardan oluşmaktadır. Orman Arazileri 3.872.000 hektar, diğer araziler ise 1.133.000 hektardır.

Toplam tarım işletmelerinin %12,7’si (20.343) organik tarım yapmakta olup, bu sayı giderekartmak-

Avusturya’da 2009 yılında hayvansal üretim 2.806 milyon Euro, canlı hayvanların değeri 1.744 milyon Euro, Hayvansal Ürünler 1.072 milyon Euro olarak gerçekleşmiştir. Gıda sektöründe sanayi üretimi ise 8,33 milyar Euro’dur. (Kaynak: Avusturya Ülke Raporu 2009, Viyana Ticaret Müşavirliği)

Arazi Kullanımı

ETBİR I KIRMIZI 57


BESLENME

Diyet yaparken doğru bilinen

Efsane yanlışlar Diyet uzmanlarının tüm uyarılarına rağmen kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgilerin en büyük nedeni arkadaşlar arasında paylaşılan diyet listeleri. Oysa diyet programlarının kişiye özel olarak hazırlanması ve diyet uzmanlarının takibinde uygulanması, istenilen sonuca ulaşmada en önemli faktör.

F

azla kilolardan kurtulmanın en sağlıklı ve kalıcı yolu hiç kuşkusuz beslenme ve diyet uzmanı eşliğinde bilinçli bir beslenme programı uygulamaktan geçiyor. Ancak uzmanların tüm uyarılarına rağmen birçok kişi arkadaşlarından aldıkları diyet listeleri veya kulaktan dolma bilgilerle zayıflamaya çalışıyor. Oysa diyet hakkında toplumda yaygın bilinen birçok efsane hem sağlığı riske atıyor hem de verilen kiloların tekrar fazlasıyla alınmasına neden oluyor. “Ekmek yersem kilo alırım, yağı tamamen kesmeliyim, limonlu su içersem zayıflarım, ne kadar az yersem o kadar çabuk kilo veririm” gibi diyet hakkında kulaktan kulağa yayılan birçok yanlış bilgi, kişilerin sağlığını riske atmasına neden oluyor. Üstelik bu hatalı bilgiler verilen kiloların çok daha hızlı bir sürede geri alınmasına da yol açabiliyor. İşte diyetler hakkında doğru bilinen yanlış efsaneler…

1

. YANLIŞ: Ekmek yersem kilo alırım.

DOĞRUSU: Ekmek bizim için en önemli ve en doğru karbonhidrat kaynağı. Ekmeksiz bir beslenme

58 ETBİR I KIRMIZI

programı düşünülemez. Tam buğday, çavdar ve tam tahıllı ekmekler hem glisemik kontrolü sağlamaya, hem de enerji ihtiyacımızı karşılamaya yardımcı oluyor. Alınması gereken enerjiye göre, miktarlarına dikkat ederek ekmek tüketmeniz kilo almanıza değil, sağlıklı beslenmenize katkıda bulunacaktır.

2

. YANLIŞ: Limonlu/ sirkeli su içmek zayıflatır.

DOĞRUSU: ”Bunu yersen kilo verirsin, bunu yersen vücudun yağ yakar” diyebileceğimiz bir besin maalesef yok. Limonlu/ sirkeli su içmek bazik etki gösterdiği için vücuttaki asitleri temizlemeye yardımcı oluyor. Asitleri nötralize etmek yağların serbest kalmasını sağlıyor. Ancak bu yağlar, sadece diyet ve egzersiz yaparak yakılabiliyor.

3

. YANLIŞ: Bir öğün atlasam kârdır.

DOĞRUSU: ‘Diyet yaparken ne kadar az yersem o kadar çok ve çabuk

kilo veririm’ düşüncesi yanlış. İdare edebileceğinizi düşünüp öğün atlamaya kalkarsanız, en fazla bir saat içinde o öğünde yiyeceğinizden çok daha fazlasını bir anda bitirmiş bulabilirsiniz kendinizi. Ayrıca metabolizmanın çalışma hızını kaybetmemesi için öğünlerin arasını çok uzun tutmadan, küçük porsiyonlarda yemek yemek en doğru olanı.

4

.YANLIŞ: Sınırsız meyve yiyebilirim.

DOĞRUSU: Diyet süresince bol meyve ve çiğ sebze tüketebileceğimizi düşünürüz. “Ne de olsa kalorisi yoktur” deriz. Çiğ sebze için sınırlama yokken meyve için aynısı geçerli değil. Çünkü meyveler şeker oranı yüksek besinlerdir ve basit şeker (fruktoz) içerirler. Almanız gereken kaloriye bağlı olarak değişmekle beraber, günde ortalama 3-4 porsiyon meyve tüketebilirsiniz. 1 porsiyon meyve; 1 küçük boy elma, 1 orta boy mandalina, 1 orta boy ayvanın 1/3’ü, 3 adet kuru kayısı veya 1 adet kuru incire tekabül ediyor. Özellikle glisemik indeksi düşük olan meyveleri ana öğünler yerine, ara öğünlerde miktarlarına dikkat ederek tüketmeniz en uygun olanı.


5

. YANLIŞ: Yağı tamamen kesmeliyim.

DOĞRUSU: Diyet sırasında yağı, karbonhidratı ya da proteini tamamen kesmek doğru olmaz. Yağı tamamen kesmek, vücudun onu depolamaya başlamasına neden olur. Beslenmemizden yağı çıkarırsak, vücudumuz yağ stoklarını kullanmak yerine onları korumaya alır. Tabii ki bu durum, çok yağlı, kızartma ya da fast food türü besinleri tüketmemiz anlamına gelmez. Fakat yağın bizim için gerekli olduğunu da unutmamak gerekiyor. Yemekleri, miktarına dikkat ederek zeytinyağı ile pişirmek; ara öğünlerde fındık, badem ve ceviz gibi kuruyemişleri tüketmek faydalı yağ almamızı sağlayarak diyetimizin örüntüsünü tamamlar.

6

.YANLIŞ: Yemekten önce bir bardak su içersem iştahım kesilir ve kilo veririm.

DOĞRUSU: Yemekten hemen önce su içmek doğru değil. Çünkü su, bazikliğe yakın özelliğinden dolayı midenin asidik yapısını bir miktar nötralize ediyor. Oysa midenin sindirim aşamasında özellikle de proteinlerin sindirimi için asidik yapıda olması gerekiyor. Proteinlerin tam sindirilememesi, bağırsaklara gelen kalıntıların burada aşınmalar oluşturmasına neden olabiliyor. Aşınmaların olması ve çok fazla tekrarlanması, bağırsakta yaralar oluşmasına, hatta yırtılma ve delinmelere kadar giden sonuçlara yol açabiliyor. Ayrıca yemek öncesi su içmek mide boşalmasının hızlı olmasına ve bağırsaklara gelen yiyeceklerin hızlı emilimine sebep oluyor. Hızlı emilim kan şekerini de hızlı yükseltiyor. Bu yüzden suyu, yemeklerden hemen önce içmek yerine en az 15-20 dakika önce içmek en doğru olanı. Ayrıca suyu 15-20 dakika önce içmek iştahımızı biraz olsun baskılayabiliyor. Çünkü beyinde açlık ve susuzluk sinyalleri birbirine çok yakındır ve bu yüzden her

açlık hissedildiğinde su içmek doğru bir hareket olacaktır.

7

. YANLIŞ: Haftada 1-2 kez, 30 dakikalık egzersizler yapmam yeterli.

DOĞRUSU: Hareketsiz kalmak yerine az da olsa spor yapmak kesinlikle daha iyi. Ancak haftada 1-2 kez 30 dakikalık egzersizler yeterli olmuyor. Mümkünse her gün ya da gün aşırı spor yapın. Spora başlayınca süresinin 60 dakikayı bulmasına özen gösterin ve anlamlı olması için çok hafif düzeyde yapmayın. Spor yapmak, metabolizmanın hızlanmasını sağlıyor ve hızlı bir metabolizma dinlenme halinde bile daha fazla kalori yakılmasına neden oluyor.

8

. YANLIŞ: Protein diyeti ile hızlı ve sağlıklı zayıflayabilirim.

DOĞRUSU: Protein alımının vücut mekanizmasını hızlandırdığı doğru. Ancak sürekli protein ağırlıklı beslenmek kas dokusu ve su kaybına neden oluyor. 1 gram kas dokusu ile beraber yaklaşık 2,7 gr su kaybı gerçekleşiyor. Yağsız doku kütlesi kaybı da metabolik hızı düşürüyor. Tartıya çıktığımız zaman kilo verdiğimizi düşünürüz, ancak kaybettiğimiz kilonun çoğunluğu su ve kastan oluyor. Metabolizma yavaşladığı için de diyeti bozma ya da bırakma sonrasında hızlı bir şekilde kilo alımı gözleniyor.

9

.YANLIŞ: Alkollü içecekler fazladan kalori almama neden olmaz.

DOĞRUSU: Alkol tüketiminin ne kadar sıklıkta ve ne kadar miktarda olduğu çok önemli. Ancak alkollü içeceklerin kalorili olmadıkları kesinlikle yanlış. 1gram karbonhidrat ve 1 gram protein 4 kkal enerji verirken, alkol 7 kkal enerji veriyor. Ayrıca alkol vü-

cutta şeker gibi metabolize olup yağ gibi depolandığı için fazlası bize kilo olarak geri dönüyor. Alkol oranın da kaloriyle doğru orantılı olduğu da unutulmamalı. Bu yüzden alkol oranı düşük olanları, sıklığına dikkat ederek tüketmeniz doğru olacaktır. Alkol tüketimi, haftada 1-2‘yi geçmeyecek şekilde; kadınlarda 1, erkeklerde ise 2 birimde tutulmalı. Alkol alımının ardında bol su içmeye özen göstermek de çok büyük önem taşıyor.

1

0.YANLIŞ: Şekersiz olduğu sürece sınırsız çay ve kahve içilebilirim.

DOĞRUSU: Şekersiz çay, kahve içmek bize kalori aldırmaz. Ancak fazla çay ve kahve içerek sıvı ihtiyacımızı karşılıyor gibi düşünmemiz su içmeyi aksatmamıza neden oluyor. Oysa bu içecekler suyun yerini kesinlikle tutmazlar. Aksine çay ve kahve, kafein içerdikleri için fazla miktar tüketildiklerinde diüretik etki göstererek vücuttan sıvı kaybına yol açar. Sıvı ile birlikte elektrolitlerin, özellikle de sodyum, potasyum ve klorun kandaki seviyelerinin azalması durumu da ciddi sağlık problemleri oluşturabiliyor. Ayrıca çay ve kahve vücutta asitlenmeyi de arttırıyor. Asitlerin vücutta birikmesi de bağışıklık sisteminde rol alan hücreleri yok ederek hastalıklara çabuk yakalanılmasına neden olan serbest radikallerin oluşmasına yol açıyor. Hücre zarındaki proteinleri yıkarak hücreleri işlev yapamaz hale getirmek gibi ciddi sorunlar da yaratabiliyor. Bu yüzden vücudumuzda asit yapan içeceklere (başta çay, kahve ve asitli içecekler geliyor) dikkat etmemiz gerekiyor. Ayrıca çay ve kahveyi yemeklerin hemen üzerine içmek, içerdikleri tanenler nedeniyle demir emilimini de engelliyor. Bunların hepsi göz önünde bulundurularak çay ve kahveyi; yemeklerden 1.5-2 saat sonra ve toplamı 5-8 fincanı geçmeyecek şekilde tüketmek doğru olacaktır.

ETBİR I KIRMIZI 59


LEZZET

Mangala Hazırlık

Mangal İçin Etler Nasıl Terbiye Edilmeli?

Henüz kış devam ediyor ama yakında ilkbaharın yüzünü göstermesiyle mangal keyfi hayatımıza yeniden dönüş yapacak. Güneşin yüzünü azda olsa gösterdiği hafta sonlarıyla birlikte parklar, bahçeler, mesire alanlarını mangallardan yükselen güzel kokular kaplar. Mangal yapmak güzeldir. Ancak her güzelliğin olduğu gibi mangalın da hazırlanmasında incelikler vardır.

E

ğer mangal keyfinizin tastamam olmasını istiyorsanız ön hazırlık evresini önemsemeniz gerekir. Mangalı mangal yapan etlerin hazırlık süreci bu ön hazırlık evresinin en önemli adımıdır. Mangalda pişirilmesi planlanan etin önceden terbiye edilmesi mangal keyfini doyumsuz bir lezzet ziyafetine dönüştürür. Önceden terbiyede bekletilen et; yumuşak olur ve etin kolay çiğnenmesini sağlar. Etin terbiye edilmesi için hazırlanan sos genellikle: zeytinyağı, bitkisel yağ, salça, yoğurt, süt, soğan ve sarımsakla hazırlanır. Unutulmaması gereken en önemli detay ise, mangal ateşinin kuvvetli bir ateş olduğudur. Kuvvetli ateş, baharatlar için uygun değildir. Bu nedenle etin terbiye sosunda baharat kullanılmamalıdır.

Mangalda Pişirilebilecek Etler ve Terbiye Tarifleri: Mangalda Tavuk Kanat: Mangalda pişirilecek tavuk kanatları için terbiye sosunun önemi büyüktür. Kanatlara farklı lezzetler kazandıracak olan bu soslardan en çok tercih edilen; şeker, ketçap, kırmızı biber, sirke, acı sos ve tavuk suyu malzemelerinin bir kase içinde karıştırılması ile elde edilir. Sosun hazırlanmasının ardından tavuk kanatlarını birkaç yerine çizik atın ve

60 ETBİR I KIRMIZI

sosun içinde yaklaşık yarım saat kadar beklettikten sonra mangalda pişirin. Pişen tavuk kanatlarını kalan sos ile süsleyip servis edin. Mangalda Kuzu Şiş: Mangalda kuzu şiş pişirileceği zaman yine favori terbiye sosunu deneyebilirsiniz. Bu sosu hazırlamak için; bir adet limon, 2 diş sarımsak, 1 yemek kaşığı biber salçası gerekmektedir. 1 adet limonun suyunu sıkarak, sarımsakları dövün ve limon suyuna ilave edin. Salçayı da ekleyerek iyice karıştırın. Ardından şişlik olarak hazırladığınız kuzu etini bu sosta beklemeye alın. İdeal olan etin bir gece boyunca bekletilmesidir. Bekletilen kuzu etlerini sudan geçirip, tuzladıktan sonra mangalda pişirebilirsiniz. Mangal Etlerinin Hemen Hepsi İçin Uygulanabilir Pratik Terbiye: Mangalda pişirmeyi planladığınız her türlü eti mangaldan bir gün evvel, süt ve zeytinyağında bekletin. Bu etinizin yumuşamasını sağlayacaktır. Eğer etinizin yumuşaklığından eminseniz lezzet bakımından zengin olması için halka halka doğranmış soğan ile etleri ovun ve 24 saat soğan ile birlikte bekletin. Bu işlemi ayrı ayrı uygulayabileceğiniz gibi birlikte uygulamakta da sorun yoktur.


Sağlıklı mangal hazırlamanın ipuçları Mangalın doğru hazırlanması sağlık açısından önemlidir. Etlerin iyi pişmiş olması, kömür ateşinin iyice yanması, mangalda pişirilecek yiyecek gruplarına et ve çeşitlerinin yanı sıra sebzelere de yer verilmesi sağlıklı bir mangal keyfi için dikkat edilmesi gereken unsurlardır. Hem sağlıklı hem de lezzetli mangal yapmak için öneriler; • Mangalda alışılageldiği üzere en çok; köfte, kanat, et, balık, sucuk pişirilmesi tercih edilir. Oysa mangalda sadece et ve et türevi gıdalar tercih etmek yerine domates, mantar, biber, soğan da pişirebilir, közde patlıcan, kabak, mısır da yapabilirsiniz. Hellim peyniri bir diğer tercih edebileceğiniz seçenektir. (hellim peyniri, küp şeklinde kabak, domates ve biberi şişe geçirerek mangalda yapabilir, son derece sağlıklı bir beslenme sağlayabilirsiniz.) • Mangalda soğan pişireceğiniz zaman soğanı alüminyum folyoya sararak köz halindeki kömürlerin arasına bırakın. Soğanın kabuğunun soyulmamış olması önemlidir. Közde pişen ve alüminyum içinde demlenen soğanın tadı hem sulu hem de lezzetli olacaktır. • Etlerin pişirilme süresi önemlidir. Mangallarda en sık rastlanan sorun etin dışının pişmiş içinin çiğ kalmasıdır. Bu da genelde ateşin doğru zamanının beklenmemesinden, ızgara telinin ateşe çok yakın olmasından kaynaklanır. Eğer mangalda yeniyseniz tavsiye etleri mangalda pişirmeye başlanmadan evvel 2-3 dakika mikrodalga fırında tutmanız ondan sonra mangalda pişirmenizdir. Böylece hem etin iç ve dışının pişmesini sağlarsınız hem de etlerin çok fazla kömürün üzerinde kalmasını önlersiniz. • Mangalda balık pişireceğiniz zaman balığı tereyağı ile ovmak ardından ızgarada pişirmek hem lezzetli hem de iyi sonuç almanızı sağlar.

Yeni başlayanlar için mangal yakma teknikleri Mangal yakmak her ne kadar kolay gibi görünse de eğer doğru adımlar izlenmez ise tam bir kabusa dönüşebilir. Öyle ise mangalı keyifle yaşamak için adım adım yapılması gerekenleri sıralayalım; • Mangal yakmanın en önemli adımı mangal kömürünün doğru yakılmasını sağlamaktır. Bunun için doğru malzeme kullanımı önemlidir. Doğru malzemeler: Çıra, gazete kağıdı, kozalak, ince ağaç dallarındır. • Mangal yakmanın ikinci adımı, çıra, gazete kağıdı, kozalak ya da ince ağaç dallarından tercihiniz olanı iyice tutuşturduktan sonra yanan ateşin üzerine kömürleri yavaş yavaş ekleyin. • Mangal yakılırken kömürler ateş alırken fazla duman çıkabilir. Çıkan dumanın dağılmadan yükselmesini sağlamak için soba bacası kullanılması önemlidir. • Mangal faraşı, gazete ve benzeri malzemeler ile mangalın ara ara yellenmesi kömürlerin iyice yanmasını sağlayacaktır. • Mangala et koymadan evvel mangaldaki kömürlerin renginin sarıya çalar duruma geldiğinden emin olmalısınız. Kömürlerin iyice kor olmasını beklemeden etleri pişirmeye çalışmak gıda zehirlenmesine neden olabilir. Acele etmeyin! • Kömürler kor olup, sarardıktan sonra bacayı kaldırın. • Izgara yaparken en çok rastlanan sorunlardan biri de pişirme sırasında etlerin ızgaraya yapışmasıdır. Bunun sizin başınıza gelmemesi için ızgara telini soğan ile ovun. • Mangalı yakmak kadar mangalı temiz tutmak da çok önemlidir. Bu nedenle mangal bittikten sonra henüz ızgara teli sıcakken temizlemek atıkların daha kolay ayrışmasına yardımcı olacaktır. ETBİR I KIRMIZI 61


SAĞLIK

Günümüzün en yaygın rahatsızlıklarından biri

Bel ve sırt ağrıları Bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte görülme sıklığı gün geçtikçe artan bel ve sırt ağrısı, kimi zaman kas incinmesi gibi basit bir nedenle oluşurken, kimi zaman ise fibromiyaljiden kemik erimesine kadar çeşitli ciddi hastalıkların habercisi olabiliyor!

S

ırt ağrısı; boyun bölgesinden başlayarak, omuzların arka kısımları, kürek kemikleri ve bele kadar uzanan geniş bir bölgeye yayılır. Genel araştırmalara göre her beş kişiden birinde sırt ağrısı problemine rastlanırken genç, orta ve ileri yaştaki kişilere kadar hemen her yaş grubunda görülebiliyor. Sırt ağrıları kimi zaman kas incinmesi gibi basit bir nedenle oluşabilirken, kimi zamanda fibromiyaljiden (inatçı adale ağrıları, yorgunluk ve vücutta bazı hassas ağrılı noktalarla karakterize bir hastalıktır) kemik erimesine kadar pek çok ciddi hastalıkların habercisi olabiliyor. Bilgisayar başında çalışan veya uzun zaman geçiren, ağır işlerde çalışıp gün içerisinde bel bölgesine fazla oranda yük bindiren, nakış, dikiş gibi eğilerek, boyundan omuriliğe eğik bir pozisyonda uzun süre kalan insanların boyun, sırt ve bel bölgesinde şiddetli ağrılar söz konusu oluyor. Yukarıdaki hastalıklardan veya yaşam, hatta yatış biçiminden kaynaklanan bu durum, yaşam kalitesini yüksek oranda düşürüyor. Ağrılar arttığında çeşitli krem ve losyonlar, biraz eski usul olsa da yakılar ve korseler işe yarayabiliyor. Ancak bunlar, sorun anında çözüm odaklı ve anlık uygulamalar. Bunların haricinde, sürekli kullanım için uygun aparatlarla yaşamak çok daha kalıcı çözümler getirebiliyor.

62 ETBİR I KIRMIZI


Belirtisi sırt ağrısı ile başlayan çok önemli beş hastalık bulunuyor; 1. Myofasiyel Ağrı Sendromu: Uzun süreli sırt ağrıları başlangıç semptomları olabiliyor. 2. Boyun Fıtığı: Boyun ağrısına kollarda uyuşukluk, her zamanki gücünde yetersizlik eşlik ediyorsa, boyun fıtığı için bir kontrole girmeniz doktorlar tarafından tavsiye ediliyor. 3. Fibromiyalji: Kadın hastalarda daha sık görülen ve boyun ile sırt bölgesi başta olmak üzere, yaygın vücut ağrısına neden olan bir tablo.

Bel Yastığı Sandalyeye takılan, bel dolgusu aparatlar günlük kullanımda faydalıdır. Ancak oturarak çalışmıyorsanız veya gün içerisinde hareketli iseniz sabit bir ürün olduğundan verim açısından yetersiz kalabiliyor.

Manyetik Sırt Destek Yeleği Sıcak havalarda kullanımı pek mümkün olmasa da kıyafetlerin içine giyilebilecek bir yelek bu. Çok ağrılı dönemlerde özellikle klimalı ortamlarda giysi üstüne de takılabilir. Manyetik disklerin de ağrılara uyguladığı etkiyle bir rahatlık söz konusu oluyor. Bu tıpkı spa taşları gibi. Ağrı vücudun, kas ve kemik sistemi arasında oluşan bir enerjidir temelinde ve akupunktur, SPA, masaj ya

da manyetik ürünlerin faydası da buradan ileri gelir. Ama bunun dışında, gömlek üstünden de kullandığı zamanlarda, sırt ve beli destekleyip dik tutmaya yardımcı olduğu için, hem kambur, eğik durarak zayıflayan bel kaslarını kuvvetlendiriyor hem de ağrıların yüksek oranda azalmasına sebep oluyor. Yani sadece dik tutması için bile kullanılabilir bir ürün. Artık günlük yaşamda sırt, bel ve boyun sağlığına, duruş pozisyonlarına dikkat etmek çok önemli. Bu çözümler günlük olası sırt ağrıları için olumlu çözümler. Eğer ciddi bel, sırt, omurilik problemleri için öncelikle bir doktora başvurmak gerekiyor. Çünkü omurilik kemik sistemimizdeki en önemli yapı ve tüm sağlık sorunları gibi ihmal etmemek gerekiyor.

4. Skolyoz: Omuz, kürek kemikleri ve kalçalardaki asimetrik yapılar bu hastalığın belirtileri arasında sayılıyor. Çocuklarda ağrısız olabiliyor. 5. Osteoporoz: Yaşlı ve sıklıkla kadın hastalarda kemik erimesi işaretini, sırt kemiklerinde kırılmalar ve buna bağlı boy kısalması ile sırt ağrısı olarak verebiliyor. Nadiren de olsa omurgaları tutan kötü huylu hastalıklar da sırt ağrısına neden olabiliyor. Bu yüzden ağrılarınız sıksa, sürekli ya da şiddetli ise, kilo kaybı varsa zaman kaybetmeden doktora başvurmalısınız. ETBİR I KIRMIZI 63


OTOMOTİV

Fiat ile Chrysler’in beraber ürettiği

Fiat Freemont Türkiye’de!

Fiat’ın Chrysler ile yaptığı ortaklığı sonucunda ilk aracı Freemont, Dodge Journey tasarımından ilham alınarak üretildi. Freemont 7 kişilik koltuk sayısı ve 5 metreye yakın uzunluk gövdesi ile hafif ticari araç sınıfında sunuluyor.

4

x4’lük ve önden çekişli versiyonları ile sunulan Fiat Freemont’larda, 140 ve 170 beygir güç üreten turbo dizel motor seçenekleri yanında Chrysler’in V6 benzinli motor seçeneği de yer alacak.

64 ETBİR I KIRMIZI

Fiat Markalı Model Chrysler Grubu Ortaklığıyla Geliştirilen Freemont Global çapta büyük bir atağa kalkan ve önümüzdeki günlerde birçok yeni modeli pazara sunmaya hazırlanan İtalyan otomobil üreticisi Fiat Grubu’nun Chrysler Grubu ile yaptığı işbirliğinin önemli simgelerinden bir tanesi olan Fiat Freemont, MPV-SUV melezi olarak dikkat çeken Dodge Journey temel alınarak geliştirilmiş olmasıyla dikkat çekiyor. Dodge versiyonundan farklı olarak kırmızı Fiat logosunun taçlandırdığı yeni tip ızgara, estetik ön ve arka tamponlar ile LED teknolojili farlar, kaslı Fiat Freemont’un ilk bakışta ön plana çıkan tasarımsal farklılıklarını içeriyor. Yekpare duruşunun yanı sıra 5 metreye yaklaşan uzunluğu, 1.9 metreye yaklaşan genişliği ve 1.7 metreyi aşan yüksekliğiyle heybetli bir görsellik sunan Fiat Freemont, sınıfının en iyi değerini sunan aks mesafesiyle de (2.9 metre) kabin içinde geniş bir yaşam alanı sunabiliyor. Fiat Freemont, kapıların 90° açılması sayesinde kolayca erişilebilen ve geniş


koltuklardan oluşan gerçek üçüncü oturma sırası ve standart 7 adet koltuğuyla maksimum genişlik, konfor ve çok yönlü kullanım imkânını temin edebilmektedir. Üçüncü sıradaki koltuklar tek bir basit hareketle katlanabilir ve zeminin altında tamamen kaybolarak muntazam bir yükleme platformu meydana getirir. İkinci sıranın koltukları öndeki koltuklardan daha yüksek olarak monte edilmiş, üçüncü sıra ise ikinci sıraya bağlı olarak yükseltilmiş, böylece araç içindeki herkesin azami düzeyde görüşe sahip olmaları sağlanmıştır. Bütünüyle yenilenen kabin içinde ise daha güncel bir tasarım, yumuşak dokunuşlu materyaller ön plana çıkacak. Yeni gösterge paneli, daha farklı orta konsol ve krom öğelerin kullanıldığı kokpit paneli, Fiat Freemont’un farkını açık ara daha çok belli edecek. Fiat Freemont’un kaslı motor kaputu altında ise Fiat PowerTrain tarafından geliştirilen iki adet turbo dizel motor öncelikli olarak ön plana çıkıyor. 2.0 litre silindir hacimli 140 HP ve 170 HP’lik 4 silindirli turbo dizel motorlara ek olarak Chrysler Grubu’nun Pentastar serisi 276 HP’lik V6 benzinli motoru, Fiat Freemont’un tek benzinli güç ünitesi olarak görev yapacak. Fiat Freemont’un 140 HP ve 170 HP’lik turbo dizel motorlu versiyonları önden çekişli ve manuel şanzımanlı olarak üretim bandından inecek. 170 HP’lik turbo dizel ve 3.6 litrelik benzinli motorların otomatik şanzımanla kombine edilen versiyonlarında ise Fiat Freemont, 4×4 çekişli olarak tercih edilebilecek. Aracın dinamik performansları da Fiat mühendisliğinin yardımları sonucunda daha da geliştirilmesiyle farklılaşacak. Fiat tarafından geliştirilen özel süspansiyon ve direksiyon konfigürasyonu ile daha yüksek bir kesinlik ve doğruluk elde edilmesi hedeflenmektedir. Sürüş konforu ise yolcu bölmesinin ses yalıtımında yapılan önemli iyileştirmeler sonucunda bir kez daha geliştirilmiştir. Ülkemizde sadece 2.0 litrelik 170 HP’lik Multijet

motorla satışa sunulan Fiat Freemont, hem önden çekişli hem de dört tekerlekten çekişli olarak tercih edilebiliyor. Ön tekerlekten çekişli versiyonlar 6 ileri manuel şanzımanla satın alınırken, 4 tekerlekten çekişli versiyonlar ise standart olarak sunulan 6 ileri otomatik şanzımanla kombine ediliyor. lansmana özel indirimle 93 bin TL’den başlayan anahtar teslim başlangıç fiyatıyla dikkat çeken 2.0 litre motorlu ve 6 ileri manuel vitesli Fiat Freemont versiyonları, Urban adı verilen donanım seçeneğiyle müşterilerin beğenisine sunuluyor. Fiat Freemont’un Urban donanım seçeneğinde 6 havayastığı, anahtarsız çalıştırma sistemi, 5 koltuklu oturma düzeni, çift iklimlendirmeli manuel klima, hız sabitleyici, dokunmatik ekranlı, direksiyondan kumandalı CD/MP3 çalarlı multimedya sistemi, USB ve AUX girişiyle 17 inçlik alaşım jantlar standart olarak sunuluyor. 6 ileri otomatik şanzıman ve 4 tekerlekten çekişli Fiat Freemont modelleri ise lansmana özel indirimle 108 bin TL’den başlayan anahtar teslim satış fiyatıyla ve Lounge adı verilen tek ve daha zengin donanım seçeneğiyle müşterilerin beğenisine sunuluyor. Fiat Freemont’un Lounge adı verilen donanım seçeneğinde ise 6 havayastığı, ABS, ESP, Hillholder, TSC, ERM ve EPP gibi aktif güvenlik sistemleri, 7 koltuklu oturma düzeni, 3 bölgeli iklimlendirmeli otomatik klima, DVD/ SD/CD/MP3 oynatıcılı multimedya sistemi, Türkiye haritalı entegre navigasyon sistemi, Alpine ses sistemi, 8.4 inç dokunmatik ekran, geri görüş park kamerası, karanlık sensörü, deri döşeme koltuklar, deri direksiyon simidi ve vites topuzu, ısıtmalı ön koltuklar, Bluetooth sesli kontrol sistemi, krom kapı kolları ve tavan rayları; 19 inçlik alaşım jant gibi donanımlar standart olarak sunuluyor.

ETBİR I KIRMIZI 65


SEKTÖRÜN ETKİNLİK TAKVİMİ

GIDA FUAR ve ETKİNLİKLERİ ŞUBAT 2013

17 - 20 Mart: “IFE13, The International Food & Drink Event”,

13 – 16 Şubat: “Biofach 2011, World Organic Trade Fair”. Nürnberg, Almanya. Dünya Organik Ticaret Fuarı Bilgi için: M. Atila Özal, Feustel Fairs & Travel. Tel: (212) 245 9600, Faks: (212) 245 9605, E.mail: info@feustelfairs.com.tr, www.biofach.de

20 – 23 Şubat: Anfaş, FoodProduct. 20. Uluslar arası Yiyecek & İçecek İhtisas Fuarı. Antalya Expo Center, Antalya. Bilgi için: ANFAŞ, Antalya Fuarcılık A.Ş. Tel: (242) 462 2000 - (212) 213 3625, Faks: (242) 462 1990, E.mail: infor@anfas.com.tr, info@anfasfoodproduct.com, www.anfasfoodproduct.com

MART 7 – 9 Mart: Sirha Istanbul

“Pro2Pac 2013, The Complete Food & Drink Processing & Packaging Event” ExCel, London. İngiltere. Uluslararası Gıda ve İçecek Etkinliği. Bütünlüklü Gıda ve İçecek İşleme ve Paketleme Etkinliği. Bilgi için: Selten Hasdal. Tel: (212) 212 4988, E.mail: selten@selten.com, www.ife.co.uk

28 - 31 Mart: EDT EXPO Ev Dışı Tüketim Ürünleri Ekipmanları, Sarf Malzemeleri Üreticileri & Dağıtım Kanalı Tedarikçileri Fuarı. CNR Expo İstanbul. Bilgi için: Sine Fuarcılık A.Ş. Tel: (212) 465 7474, Faks: (212) 465 7476 E.mail: info@cnredtexpo.com, www.cnredtexpo.com

NİSAN 3 – 6 Nisan: 5. Ulusal Veteriner Gıda Hijyeni Kongresi.

Otel, Catering Hizmetleri ve Gıda Fuarı.

Spice Hotel. Belek, Antalya.

İstanbul Kongre Merkezi, İstanbul

Bilgi için: Pera Event.

Bilgi için: GL Events Exhibitions Türkiye. Tel: (216) 594 5826, Faks: (216) 594 5799,

Tel: (212) 284 0535, Faks: (212) 284 3570, E.mail: ozge@vetgida2013.com, www.vetgida2013.com

E.mail: info@gl-fuarcilik.com, www.sirha-istanbul.com

8 – 9 Mart:

9 – 12 Nisan:

Obezite Sempozyumu ve Obezite İle Savaş Platformu.

“Djazagro 2013, 11th The International Agrofood Exhibition”.

Askeri Müze ve Kültür Sitesi. Harbiye, İstanbul.

Safex Exhibition Park. Cezayir.

Bilgi için: Türkiye Obezite Araştırma Derneği.

Uluslararası Tarım Ürünleri Fuarı.

Tel: (212) 230 4900, Faks: (212) 248 5523,

Bilgi için: Web: www.djazagro.com

E.mail: info@obezitearastirma.org, www.obezitearastirma.org, www.consessustourism.com

24 – 28 Nisan: 2. Uluslararası Beyaz Et Kongresi.

13 – 15 Mart: “8th International Exhibition for Agriculture, Horticulture, Animal Husbandry & Stock Breeding, AgriTek Astana”. Astana, Kazakistan. 8. Uluslar arası Tarım, Bahçe Bitkileri, Hayvan Yetiştirme ve Islahı Fuarı. Bilgi için: Sofia Pershanova, Exhibition Manager. Tel: +7.727 2501.999-125, Faks: +7.727 2505.511, E.mail: sofia@tntexpo.com, www.tntexpo.com,

66 ETBİR I KIRMIZI

Kremlin Palace & Topkapı Palace. Antalya. Bilgi için: Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği, BESD-BİR. Çetin Emeç Bulvarı 1314. Caddesi 1309. Sokak No: 5/A Öveçler, Ankara. Tel: (312) 472 7788 Faks: (312) 472 7789, E.mail: besd-bir@besd-bir.org, www.besd-bir.org, www.beyazetkongresi.com


67


68


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.