1
2
İçimdeki Ölü/de Parmak İzin Var
Emre Kınay
3
İçimdeki Ölü/de Parmak İzin Var… Emre Kınay İletişim:
https://www.facebook.com/kinay.emre https://www.facebook.com/intihar.fragmanim https://twitter.com/#!/emre_kiny emrekiny@gmail.com
Sen sadece …/sev…/ Ardından gelecek olan …/gilim/… Dilime sadece teferruattır…
4
Gözlerimden düştü bir damla gören var mı? I Ayrılığın gizli tanığıyım bu davada - Evet hâkim bey, bu adam yalnız Gözlerimden düştü bir damla gören var mı? II Eksildi gözlerimden düşlerim Hiç biriniz mi görmedi sokaklarda “Seni Seviyorum” diyen bir kadın vardı… III Az önce gözlerimden bir damla düştü Dudaklarımda ıslatmak istemezdim seni Kırgınlıklarımın arasında kaybolmuştun Bağışlasana beni sana Bakar mısınız? “Sensiz hangi baharı karşılarım” diyen bir kadın vardı Gördünüz mü? Özlemlerimin arasında kaybettim… IV
5
Yokluğunu verdim bu şiire Ağaçlardan düştü ses tonun Üşüyeceksin diye telaşlanıyorum Pardon, gözlerimden düştü bir damla göreniniz var mı? Burukluklarımın arasında kaybettim… V Beni bekleyeceğini söylüyordun Sanırım günahın koynunda uyudun Kanamalı bir sevdaydı bu Sen bu gidişi bıraktın ya bana Hiçbir şarap sarhoş etmez beni bu kadar Kusura bakmayın, Şu köşe başına kırgınlıklarımı bırakmıştım gördünüz mü? Susmalarımın arasında kaybettim… VI Düşünüyorum da Hangi şarkı da efkârı dağıtacaktım Ya da çakırkeyifken hangi şiiri yazacaktım Kıskanmasınlar diye kelimeleri ayırt etmedim Hepsinden biraz koydum İsmini yazdığım da kanım çekilirdi damarlarımda Başköşeden yer açardı sana Biliyor musun? Bilmem İsmin susuşlarıma denk geldi Pardon, “Emekliye ayrıldım ben bu aşk’tan duyanınız var mı? 3 Şubat 2012 19.44
6
7
Kokun…/kanım…/ Soğuk saçlarının kırıklarında buğulanmıştı Gözlerin ayrılıklara dikilmiş Giderken çığlık çığlığaydı dudaklarım Ellerinin çizgi boşluklarında parmaklarımı dolaştırırdım Her dokunduğum da damarlarım da kanım kesilirdi İçim çekilirdi yer açardı sana Boğazıma otururdun tam da soluğumun ortasına Nefessiz öyle izlerdim seni Öleceğimi söyleme O kadar güzelsin ki içimde Ölsem, şüphesiz ağlamazdı kapımdaki Sevinçlerim… Kokun boynumda tam da şah damarımda Sen kokuyor ya kanım Her gece kesiyorum parmak uçlarımı Gözyaşlarımı sildiğim yerden… Glshakgl’den…
8
╔▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬╗
Kadınlar yalnız kalmazdı aslında, Sadece bir 'adam'lık yer açmasalardı içlerine...
אּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּ Sen böyle edepsiz gittin ya hiç bir şarap sarhoş etmez beni bu kadar..
אּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּ Kalbim; bir çocuğun oyuncağı gibidir. Savrulup kırılmasından hiç korkmazlar...
אּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּ Kader; yalnızların ürettiği bir hayal ürünüdür..
אּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּ Susarak anlaşılmak istiyorum, Leb demeden değil Yüreğimden geçen harften okunmalı Dudaklarımdan damlayacak olanlar...
אּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּאּ Bazen uyandığım gibi düşündüğüm tek sey: 'ben bu filmi izlemiştim'
╚▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬╝
9
Saat gidişini 5 geçiyor… Adın hiçbir adrese karşılık gelmiyor şimdi Sana dair yazılan ne varsa Sen eksikliğinden geri postalanıyor yüreğime… Acılar yoklukların arasında büyütülerek unutulur Yüreğimden düşen binlerce parçanın arasında bulmuştum Unutulmaya yüz tutmuş 45’likler arasında Yıpratmıştı resmini… Saatler yelkovanların koynunda gizlenmiş Akrebini attım avutulmaya mahkum denizlerime Gidişini yaşıyorum hep, Herhangi bir saat olduğu fark etmiyor Bak bir çeyrek olmuş sen gideli yine… Saat yarım’a dayandı mı büyük susarım ben Alışmak ölümdür bilirim, Yokluğun en büyük ölümümdür benim… Şimdi gidişine çeyrek var… Dalgakıran yağmurlardan koparıp getirdiğim bir mektup Islak hüzünleri asılı paragraflarına Sonbahar’ları seversin diye öldürmüyorum Eylül’ü Her mevsimi gidişine gebe bırakıyorum Kırgınım yanında esen rüzgarlara Saçlarının kıvrımlarına bensiz dokunduğu için… Sensizliğe alışarak öldüm ben, Sen alışma diye, Alışıp da ölme diye, Unutma beni diye! Her saat başına denk düştü mü yelkovan Bir mektup bırakıyorum sana… 25 Ocak 2o12 --.45
10
Ah be kadın!../Mutluluk…/ Ah be kadın! Ağır tahribatlı gözlerin yok mu? Her gün bir başka ölünüyor bakışlarında… Ah be kadın! Saçlarının kıvrımların da Batar şu kahpe İstanbul’un güneşi… Hiçbir uzak değmez dudaklarının kıyı boylarına Mesafeler bir piç gibi kalır Dokunduğum da avuç içlerine… Ah be kadın! Sen hangi bahar’ın vuslat yağmurusun Çiselercesine yağıyorsun İç ağrılı yanlarıma… Ah be kadın! Seninle mutsuzluktan mı bahsediyorsun Ben o trenden geçeli Bir sen boyu yolum oldu… 26 Ocak 2012 03.11 Hllincklk’a.
11
Anladım Ellerinden oyuncağı alınmış çocuklar gibi Bakışlarım duvarlardan kazınıyor Yaşanılacak ne kaldı ki geriye Bak akreple yelkovan sıkıştırıyor! Zaman birimlerinde kaybolmuşluklarımı… Bize çocukluğumuzda öğretmişlerdi Matematiğin altın kuralını Bilinenlerle bilinmeyenler bir tarafa diye. Seni yüreğimin hangi tarafına koydum da Sonuçsuz kalıyorsun... Kaç veda gerekiyor geri gelmen için Anladım, bir nehrin iki yakası gibiydik Ben sana doğardım, bende biterdin. Uzaklar hep hasrettir içimde Kendi tabirimce tanımlar yüklüyorum sandallara Bırakıyorum senin akış yönüne Ama hiç biri kıyı boylarında demirlemiyor. Gelmedin, böyle sevdirdin kendini Günaha bağımlı kullar gibi Ölümün koynunda beslediğin İlk kurşunla vurdun, öyle hazin öyle bir son. Gelmen için daha kaç veda gerekiyor Anladım, bir şehrin çıkmaz sokakları gibiydik
12
Ben adım attıkça, kapalı yolları dikerdin gözlerime Yaslanıyorum bir otobüs durağına Birilim geç kalan her şey gibi Gelmeyecek o da zamanın da Susuyorum, Çektiğim bu kadar hasret, Sözcüklerden anlamlar yapıp çizdiklerim, Ertelenmiş sevinçlerim, Soykırıma uğramış sevgilerim. Tut, kes at ellerimi Bunlar kangren olmuş bir aşkın Sana uzanan kolları Al geri veriyorum Bedeli ödenmiş Ölümü alnına yazılmış Sevgilerim
13
Anlayacaklar Gittiğini Gittiğinde hiçbir şeyi değiştirmedim ‘Yok’luğun bile yerli yerinde Hala yastığın duruyor yatağımda Yorganı bile çekiştirmiyorum uyuyamadığım gecelerde Uykundan uyanma diye Bu aralar gelsen çok iyi olur aslında Bir anlaşma yapalım seninle Gidişini kimselere söyleme, kendine bile Ben söylemiyorum… Her gün oturup saatlerce yazıyorum Soranlara sana şiirler yazdığımı söylüyorum. Sensizliğe karşı savaşımda umutsuzluğa kapılıp Ağlamaklı olduğum geceler de Odama çekilip kilitliyorum kapıyı Merak ettiklerinde seni arayacağımı Rahatsız etmemelerini söylüyorum. Belki de delilik bu benim yaptığım Arkadaşlara bahsediyorum senden Hiç gitmemişsin gibi Bu sokak her gün sana iletemediğim selamlarını gönderiyor “Uğramıyor bayadır hayırdır?” diye soruyor tanıdıklar İnce hastalığa yakalandı dikkat etmesi gerekiyor Ben bile gitmiyorum yanına diyorum. Seni çok incittiğimi bilmesinler diye… Her akşam iki tane ekmek alıyorum
14
Penceremin önünde ki güvercinler Hiç aç kalmıyor. Bak, bakkal Rüstem Efendi “Acil şifalar diliyor” Bazen ben bile inanıyorum biliyor musun? Mutfağa sesleniyorum filmin en soluksuz anında “Bir su getirir misin?” Oysa istediğim su değildi, Belki duyar da çıkar gelirsin ansızın. Bu aralar gelsen çok iyi olur aslında Anlayacaklar, benden gittiğini. Hadi sevgilim, iyileş bir an önce Bu ev eksikliğini hissediyor “Daha erken 5 dakika daha uyuyayım” Dediğim kimsem bile yok… 28 Aralık 2011 05.38
15
Ben ayrılığa gebeyim… Gelme bana öyle vakitsiz Dağınıktır kollarım Üstelik dilim lal olur Hoş karşılayamam seni.. Hem ben öyle sürprizlerden hoşlanmam! İzinsiz, zoraki sevdalarımdan olma Ben ayrılığa gebeyim.. ** Gelme bana öyle zamansız Şarkılarım hala son ses Hıçkırıklarımdan bihaber kulaklarım Çalma kapımı! Duymazsam kırılırsın diye korkarım.. Ben daha pişmanlık intiharımdan uyanmadım. ** Gelme bana öyle yerli yersiz Kimliksizim,hükümsüzüm.. Küllüklerdeki izmaritlerin kokusudur Yalnızlığım.. ** Gelme bana öyle
16
Ben ayrılığa gebeyim Doğurmadım hüzünlerimi Büyütmedim gözlerimde Öldürmedim kendimi içimde.. Gelme bana öyle Bu sevda bakışlı gözlerinin katili yapma Avuçlarının terini soğutma Ben yalnızlığa müebbet yedim Günü birlik sevdalarımın Saatlere sıkıştırılmış Ziyaretçilerinden olma..! 14 Ocak 2012 14.28
17
İntihar Fragmanım
Görmedin hiç gözlerimdeki renk düşlerini Oysa; Hayalin en güzel intihar fragmanımdı Gelmeliydin… Yabancılık çekmezdin, Hayatımın en güzel anlarına… Belki şaşırırdın biraz, Belki ürperirdin… Bu yaşananlar korkutmasın seni! … Yüreğim hissettiğinde dudaklarım ‘seni’ gülerdi Gözlerim sana haykırırdı ‘yaş’larında Gelmedin… … Bakışlarımı bir intihara sürükledin Özlemlerin adı ‘sen’ oluyor Ses tonları ‘sen’i kusuyordu kulaklarıma… Ben her gece ‘sen’i ‘sus’uyordum çığlıklarımda Seni çiziyordum bakışlarımın kazındığı duvara… … Uyku gözlerime pusu kurardı Yargılamazdım göz kapaklarıma oturduğun anlarda Kirpiklerime astığın hüzün hikâyeleri için Yadırgamadım hiçbir zaman ben ‘sen’i… Ben yastık altlarında ağlamalarımı gizlerken Yüreğine yağan yağmurlara yetişemedin… …
18
Mahzenlere sığınak yaptığın hayallerimde Ben seni yüreğimin uçurumlarındaki ‘sen’in sesiyle aldattım Durma! Kes cezamı! Bana yüreğinde müebbet ver Kelepçeleri tak parmağıma Yüzüğümüz olsun… … En güzel gülüşlerime gelmek isterdin hep Ağır gelirdi hayallerim ‘dudak’larının kıyısına İsmim dudağından çıkan en güzel melodi… Ölümü andıran sevişmelerin var ya İnsanın her gün bir daha ölesi geliyor… … Durma gel ömrüne yıllarımı adadığım kadın Yüreğimin içinde demlen fütursuzca Uzuvlarımda ki sesin Anlatacaktır sana Bir şarkının içinde bağdaş kurup soluklanmayı… … Saat sensiz sabahı vurdu sevgilim Çek hasret yorganını üstüme Üşümesin ‘sen’siz ellerim … Düşünme arkanda bıraktıklarını
19
Bilme doldurulası güç boşluklarını Üzme tatlı canını sen Kaybolmuşluklara alışığım Her gece hayalinle sızar kalırım Ama sen, Kahkahalarını eksiltme ömründen Ses tonundaki düşmeleri verme kimselere… … Mutluluğun çırasını yak sevgilim Sal rüzgarlara dumanlarını Olur ya, orda esen rüzgar bir gün buraya da uğrar… … Tutmadın ya şu ‘Seni Seviyorum’un kenarından Canın sağ olsun sevgili… Ben ‘seni’ aldım götürdüm ‘seviyorum’ bir ömür yüreğinde kalsın… … 31 Aralık 2011 Saat : 06.20 Emre Kınay..
20
Doğum Günü…/Ölüm…/
Ölüm gibi bir şey Şehrin caddelerin de Ayak izlerine rastlayamamak Gidişinin ardından Bilmem Kaçıncı dakikayı uğurladım 19.06 Kilometreler dayandırıyor Bıçağını Geçtiğin damarlarıma Yüzsüzlüğüm saçlarıma vuruyor Ak’lar yüzdürüyor Gecenin boranında 22.48 27 Kasım “Biraz zaman tanı” Demiştin giderken Birinin ona söylemesi lazım! Zaman onsuz akmıyordu 23.49 Ölüm sancısı bir kefen kadar Beyaza bürünmüş gözlerimde Efkarı biriktiriyor Kadehler demleniyor Sen orda olduğun kadar masamdasın Sen, nefes aldığın kadar avuçlarımdasın 00.01
21
Terk etmek insana özgü değil Yıllar da ardına bakmıyor Sormuyor hiç____ Geçmek istemediğim Yaramın tam üstüne Basarak Kanata kanata Biz “iz” bırakıyor Bugün 28 Kasım Söylemeyin ona “Doğum günün kutlu olsun” Dokunamasam da Göremesem de Belki de Bilmesen de Sen gittiğinden beri Sen hiç gitmedin ki Söyleme “rüzgar” Esme o topraklarda Duymasın “Doğum günün kutlu olsun” Glshdmrshlr’a
22
Sonbahar’da üşüme/sen…/ Acı çekiyorum diye kızıyor dostlarım bana Toparlan! Kendine gel! Lafları sıralanıyor arka arkaya Bilmiyorlar ki; Ben onu severken Ayna da ki acıyı görmeyi seviyordum Zaten gittiğinde kendimi görmüyordum. Derdimi hep onun gidişi zannediyorlar Giderken birçok şeyimi de aldı götürdü Yüzümde ki gülüşü çaldı Aşk mısralarımda ki anlamlarımı çaldı Kendime olan umudumu aldı Ve gitti. Yağan yağmura bile hüzünlenebiliyorum şimdi Sonbahar gelsin istemiyorum Olur da üşürsen, Ceketini veren olur….
23
belki, öteki tarafta Ben senden önce kendimi bulduğumda Yetimdim bu hayata Elleri üşüyen eldivensiz çocuklar kadar İçime işleyen soğukla Tutunmuştum prangalara Senin adına ne yapmam gerekiyorsa Yaptım Dudaklarımdaki sus parçalarını böldüm Ellerine dağıttım, Her biri eşit parçaya bölünmüş gülüşlerimi Serdim çakıl taşlarıma Yol yol uzadım iliklerime işleyen senle Hüznü astım kirpiklerime Yokluğunu sundum bir bayram sabahı kapımda bekleyen Sevinç çığlıklarına. Dilime takılan ilk harfi tıkıyorum boğazıma Susuyorum, Konuşmak yokluğunda en çok da Etrafımı saran eş dost’a kapı oluyordu Konuşmak en çok da içimi yakarcasına Geçen içki damlama vuruyordu Sek içeceğim bu yıldızsız gecemde seni Daha çok yakacaksın geçtiğin organlarımı Ve ben bu gecenin hesabını En çok da kıyıya vuran dalgalara Yükleyeceğim
24
Kelimelerim can çekişiyor mürekkebimde Satır satır kan ağlıyor Dökülen umutlarıma Üryan cümlelerim şimdi Rahminde bir cenin Düşük yaptı şiirlerim Sana dair tek bir nefes bile alamadan Kapanıyor dudaklarından çıkacak Rüzgâr tınısı. En çok da gidemem dediğin yerde Kurşungeçirmez kalemimi asardım göğsüme Şimdiyse soğuk sularda Uykuya dalıyor armağan ettiğin vaatler Sen yoksun Kanım donuyor damarlarımda Doktorlar göremiyor kalbe giden yollarımı Bir sigara külünde bıraktığım huzuru Döktüğüm toprak Bu gece de beni çağırıyor Nemli mezar taşlarına sarılıyor umut Bu tarafta gelmedin Belki öteki tarafta
25
Yüreğime ilik/ledim Ben, yaralarımın üstüne tuz basıp Çeker giderim fark ettirmeden aranızdan… … Ben, şu toprak parçasının en çoğul yalnızıyım! Nefes aldığım solukların yabancısı. … Ne sözlerim değerlidir, Ne gitmemen için verdiğim savaşlar Ben ne senin her şeyin olabiliyorum Ne de sen benim yalnızlığımın ceketi… … Yaşadığıma dair kalıntılardır kelimelerim Kapı askılığında giyilmeyi bekler ‘Şiir’ oluyor gittiğim her kıyı koylarında. … Gözlerin aklıma düştüğünde şarabım oluyorsun Sıcacık bir öpücük konduruyorsun her damlada Saçlarına rüzgârlardan toka yapmışsın Bırak savrulsunlar dolandığı boynumda… … Dudağımın kıvrımlarında sevgiler büyütürüm sana inan,
26
O deniz kokun… Nasıl hasretim ona sen hiç bilemezsin ki, O gözlerin yok mu? Boncuk gibi sıralanırdı damarlarımda… … Sıcak öpüşlerine inat bu yalnızlık ceketinin altında Dağıtabilirsin beni Öldürebilirsin de… … Yalnızlığım şiir oluyor ceketimle gittiğim her yerde Düğmelerini değil, Ben ‘sen’i Yüreğime ilikledim…
27
Gelseydin Geldin diyorum bu kente Belki de kendimi kandırıyorum Kalbim atıyor İçim içime yetmiyor Kaybediyorum kendimi… … Gözlerinde uyanacağımı düşündükçe Odam biraz daha dar geliyor Açıyorum pencerelerimi Deliriyorum… Avaz avaz haykırmak istiyorum Kendim bile yetemiyorum kendime Seni ilk gördüğümde Nefes almayı öğrenmiştim Yürümeyi bilmiyordum Bir sonraki adımı atamıyordum Önce beklemeyi Dimdik ayakta.durmayı öğrendim… … Tüm zamanlarımı ayırmıştım Seni beklemek için Senden başka kimseye ayıracak Boş vaktim yoktu Gelirsin diye.biriktirdiğim onca zamanım olmuştu… Bazen düşünüyorum da senden gelecek Bir telefon da duyacağım bir “Alo” sesi Tüm yaşama sebebim olacaktı… … Seni bekliyorum Hali hazırım bu evde Her şeyimle bitamamım… Vakitsiz yaşardın sen Olmayacağını bildiğin hayalleri severdin Kimdeydi hata. İçimi daraltan Hayattan soğutan Beni kahreden Sadece yanımda olmayışınmış! Ağladığımı bilsen
28
Yanımda biterdin Silerdin cebinde kırış kırış olmuş Mendilinle gözlerimi Şuan ağlıyorum biliyor musun? Gelir misin? Gelmezsin değil mi? … Peki, bundan son ben ne olacağım? Kimi bekleyeceğim delicesine En saf halimle kime inanacağım. Aslında sana da inanmazdım ben Ama şu kaybetme korkusu yok mu? Gördüklerime bile inanmamıştım Arkadaşlarımı sevmez oldum Gelmez o dedikleri için Şimdi telefona bakıyorum Çalmıyor, Bunca saatten sonra arasaydın Ne olurdu? Ama bu kadarı yeter Nefes alırken bile ölünebileceğini öğrettin Daha fazlasını alamazsın ki benden… … Acıyan yanlarım var bilir misin? Bu veda da canın yandı mı? Bilirim yalanları seversin Bazı yalanlar insanın öyle içini çok acıtabilir ki Delirdiğimi düşünenlere hak veriyorum Avaz avaz haykırdığım penceremde Şimdi; Bir sigara daha yakıp ağlıyorum… Bugün gelseydin aslında iyi olurdu Gelmedin… Senle ben bir ağaçtık oysa Son yaprağımızda düştü…
29
Sesim,yalnızlığım ve babam… Hayatta değişmeyen kurallar vardır Kız Kulesi her gece gözyaşlarıyla temizlenir Hiçbir aşık ceketini alıp çekip gidemez Tadını bilmediği uzaklara Şimdi bir veda bırakıyorum Birkaç cümlem var giderken Dinle! Bir sesine,bir yalnızlığıma bir de babama… Her sabah güneş ısıtmayacak Odamın perde boşluğundan Her sabah sesin yıkamayacak elimi yüzümü Kendim bile olmayacağım bende Çağırma beni sesini duyamam. Yalnızlığım; Odam toplu kalacak artık Duvarlarda arama sigaramın kokusunu Gelme yanıma göremem seni Ben senin bile duymayacağın yerdeyim Ve babam; Kaldırımlardan düşmeyeyim diye tuttuğun ellerim Şimdi dolu. Arkana dönüp bakmayacaksın artık Ne haldeyim diye, Şimdi beni en az senin kadar Düşünenim var. Tıpkı senin gibi Bana gözü gibi bakıyor…
30
Ölürümde kimsenin haberi olmaz Kulağıma fısıldarlardı Gelmeyecek o, inanmadım Beni oysa en çok o severdi derdim soranlara İnanmadılar, görmedim Gizli gizli yaşarmışsın sakladığın gerçeklerinin arasında Aslında bir çok bilmediğim şey varmış “En çok gitmeyi bilirmişsin” İnanmadım. Her sabah dudaklarımda güneşle belirir izi derdim Görmediler. Sol köşem her sıcak derdim Bilmediler, Ben de bilmiyorum artık. Yani sen gitmek için mi gelmemiştin Yani ben her gece ıslak yastığımda boşuna mı uyumuşum Yani ben her gece yokluğuna ölmedim mi hiç Yani bu şarkılar, bu çizgiler sana ait değil miydi? O zaman bırakın beni Siz’de bırakın Ben herhangi bir toprağın altına yatarım Belki ölürüm orda Kimsenin haberi olmaz…
31
Öldür beni giderken! Öldür beni giderken! … Kalan yanlarıma “sen” veremem Ben seni kendi mezralarımda kaybetmişken Öldür beni öyle git! … Göz çukurlarıma göm cesedini Nefeslerinde boğ Gözlerimi senden bilmesinler Öldür beni, kendini intihar et Katilin ol… Beni sende görüp seni bende bilmesinler Bildiklerinde, kalırım yoksa sende… … Öldür beni giderken! … Kıyı başlarında sızmış bulmasınlar beni Bulup da sana getirmesinler geri Öldür beni! Senin konunu başkasından duymayayım Duyup da her gün bir daha ölmeyeyim Öldür beni! … Yaşarsam eğer Her gün gittiğine inanamam ben… …
32
Sen kendini bu gözlerden hiç göremeyeceksin… Canım, öbür tarafım Beceriksizliğimiz dilimize vuruyor Odamın duvarları soğuk Hayalin ısıtmıyor iç ağrılı yanlarımı Gözyaşlarımı silmiyor yetimsizliğim… … Adın “Hayat” Ya gel al beni benden ya da infilak ettir İçimden kendini! Efkârı demliyorum gözlerimde özlüyorum. Çok zor olmamalıydı tek vücuda sığdırmak bizi Çok zor olmamalıydı… … ‘Gel’medin Ve ben gittim, nefesleri aldığım Dudaklarından ilk gidişim… Kaçtım! Belki de yaşanmayanlar cesaretsizliğimi kırdı… … Aklımın odaları kalabalık her köşe başı “sen” “Çocuğumuz bize benzesin” Uzuvlarım da patlıyor ses tonun… Hatırladın mı? Şimdi hangimizin çocuğu bizi andıracak? …
33
Her sonu yazılan masallar gibi Ben bu masalın en son başındayım Ben gittikçe sana geliyorum ben bir tek senin gözlerinden Kanardım “yalanlarına” Daha bir zor olacak başka birinin olma ihtimaliyle Gözlerimi açmak güneşe… Her gece nakış nakış işleyecek dokunamadığım ellerin Onlar benim! Dokunmasınlar! … Neylersin işte “Sen ve Ben” Ardında bıraktığın ağır yaralı ‘sen’i ‘Sen’den sonrasına taşıyacağım Bir seni bitiremedim Tutunamadım yüreğinin uğultusuna Şimdi; Ne yapsam boş SEN KENDİNİ BU GÖZLERDEN HİÇ GÖREMEYECEKSİN…
34
Bıçak İzlerin.. Sen dokunduğunda bu şehrin tenine, çığlıklar duyulurdu Ayak izlerinden anlardım gelişini… Şimdi; binlerce insan bu şehrin illegal sokaklarında Ama hiç biri, yüzümde ki hüznü görmüyor senin gözlerinden Ki sen olmayınca bir isyanı işaret eden gözyaşlarım düşmekte… … Yıkık bir kentin yorgun iki savaşçısı gibiydik Bir zafer daha kendini geçmişe armağan eder Sonsuzluğun paçavrasına iliştirdiğim “sevmelerim” Ya da “belki”lerim hangi lisanı zapt eder… … Kanaması durmayan yaram biraz daha az bana Şimdi seni bir eylül’e yüklüyorum Sesi dudaklarımı döven kadın! Hangi mevsimde yatağımın sol yanını dolduracaksın? Bekliyorum.. … Yokluğunun bıçak izlerini taşıyorum sırtımda Yaşadığın ne varsa, yitir! Yaşayamadıklarını biriktir öyle gel… Yarınlar o kadar da uzakta değil Gözlerin arayacak beni zamansız üşümelerinde Özleyeceksin biliyorum… …
35
Sesi değdiğinde dudaklarımı üşüten kadın! Zamansız silineceksin biliyorum Tıpkı geldiğin gibi Bu intihar bakışlı sevdamıza aldırmadan Bu şehrin caddelerini bir isyana bırakıp gideceksin… … Ne çok büyüttüm gözlerimde seni Yokluğunla ne çok büyüdüm Güneşsiz bir sen’sizlikle sevdim Sen izlerini bırakırken geçtiğin boş caddelere Ben sen’li gözyaşlarımda boğuldum Sen benim monoton bir sevdamın kahramanıydın Ben bir tek, gözlerimde sustuğumda kanardım Sen bilmesen de Kulaklarında ki melodinin cızırtısını yaşıyorum… … Ve ben hep seni özlüyorum… …
36
Bazen Bazen istersin Hiçbir şey’e takılmadığın kadar Zamanlarından çalarsın, eklersin onun olmayan zamanlarına Bazen istersin, Çok bir şey değildir Sabahları uyandığında yatağının diğer tarafının sıcak olması gibi Gözlerini açtığında bugün ne yapıyor değil ne yapacağız diye düşünürsün Bazen Bir gece yanında olmasını dilersin Oturup bir kahve tadında hatırlar eklemek istersin yıllarına Bazen Ses tonunda yakalarsın kurulan hayalleri Canlanır göz perdelerinde sahneler Bazen İnanmak istersin körü körüne Gerçekler demirden bir kapı gibi örterken önünü Sen anahtar deliğinden görürsün Bazen Hava kasvet ceketini giyer üstüne bir de fon ekler beynine Bir sigara daha yakarsın Düşünürsün, düşünürsün, düşünürsün Beynin ağır basar terazinde kalbe Kendinden çıkar bir köşeye oturup izlersin Ne içindi bütün bunlar dersin? Sonra bir mesaj gelir, Her şey en başa sarılır sımsıkı. Bazen Ağlamak istersin göz pınarlarından kesilene kadar bileklerin İstersin yanında deliler gibi Bütün her şey varlık, hayat, nefesler, ömür onsuz olmayacak dersin İşte o an da hiçbir zaman olmazlar Bazen Beklersin, sabredersin onun çıkıp geleceği zamanı Yenilmezsin o gelmez ama sen vazgeçmezsin Aslında o öyle çok seviliyordur ki Tüm sitemler bundandır Bazen Mesafeler insana öyle bir koyar ki Bu suratının tam ortasına inmiş elmacık kemiğini içine gömen bir yumruk gibidir
37
Ama insanoğlu işte, iyileşmesini de bilir Ve bekler. Bazen Hiç olmaması gereken zamanlarda saniyeler saat rolünü üstlenir Bazen Bir şarkı çıkar, işte o an da hiçbir lisan da tanımlayamazsınız sevginizi Kendinizi bir karanlık çukurun en dibinde yapayalnız bulursunuz Ümit edersiniz bir el uzanır mı diye? Beklenen parmak boşlukları sevgiliye aittir Ve hiçbir parmağınız başka parmak boşluklarında tamamlanamaz Bazen Bir çiçek kokusu arasında sevgilinin kokusunu duyarsın Aslında sen ona dokunmamışsındır bile Ama o koku hiç yabancı değildir Sen yıllarca yaşamış gibisindir Bazen Öyle bir hissettirir ki aslında hiç gitmemiş gibidir Sen gelmek istersin o zaten gelmiştir Bazen… Bazen… Bazen… Bazen Tüm ihtimalleri yıkarsın, geçmiş geçmiştir dersin Ve en baştan seversin… Tarih : 20 Aralık 2011 Saat : 14.30
38
Gideceksin… Ellerini bıraksam, Kaçmaya meyilli mahkûmlar gibisin Vicdanın İşlediğin suçun acısını çekse de Aklın Hep özgürlükte____ Ellerini bıraksam Soluk almaya gelmiş misafirler gibisin Önce gelmeye Sonra gitmeye niyetlisin____ Ellerini bıraksam Yalancı baharlar gibisin İçimi ısıtsan da bilirim Yarın karlar yağdıracaksın Saçlarıma___ Ellerini bıraksam Kaçacak gibisin Ayaklarından anlıyorum Bir adımın bende Bir adımın eşiğin öbür tarafın da Ellerini bıraksam diyorum Bırakamam ki Ne yana baksam sen Kime baksam gözlerin Duyduğum sesler senin Oysa sen hiç Gelmedin bana Yüreğin bir kafesin içinde Atan kuş gibiydi Açsam kapısını Kim bilir Hangi pencere de soluklanacaksın…
39
Öyle bir gittin ki! Öyle bir gittin ki Gidişinle, yol yol uzadı gözlerim Organlarım infilak etti Paramparça Savruldular Herkese bir parça düştü payımdan Senden sonra Ama hiç biri Tam bir ben’e sahip Olamadı Öyle bir gittin ki İçerlerime ağlamayı öğrendim Bundandır Kalbimin rutubet bağlaması! Küf kokan dudaklarım Var benim Kim bilir kaç ay geçti Dudaklarının Dudaklarımın son durağı olmadığı Etraf biraz dağınık Beynimi toparlayan Olmadı
40
Öyle bir gittin ki Önce beni uğurladılar Birkaç gün Gözlerinden ağızlarına Akan tuzlu suyu tattılar Sonra Sonrası mı tatlı sularda Boğuldular Öyle bir gittin ki Öyle bir bittim ki Mürekkebim kanatıyor Çizgisiz beyaz sayfaları Kalbim ise Kurşunkalemimin ucunda Can çekişiyor Sen Öyle bir gittin ki Yokluğunu anlatabilecek Bir şiir bile YAZAMIYORUM
41
Zamansızsın… Her sabah sensizlikle uyanıyorum Ellerim solgun, gözlerim ‘yaş’lı Kalbim eksik çarpıntılar da akşamdan kalma… … Gözlerimi açtığımda aynada ki yüzüm Biraz daha çizgili, buğulu… Bakışlarının dokunduğu beni Ne kadar çok özlüyorum… … Takvim yaprağı aynı günü gösterse de Güneş yokluğunu biriktiriyor odama… 28 Eylül… … O kadar ‘yok’sun ki Bir o kadar da ben var mıyım? Beni seninle ananlar, şimdi çoktan unuttular Muhalif bir mevsim gibiydi, yağmurlu gelişin İllegal bir gidişle ıslattığın.. … … Zaman, Çok düşmandı bu aralar… Yoksun! … Artık cesaret etmeyeceğim Kaybettiğim savaşlara… … Bakıyorum yaslandığın pencere kenarından Üsküdar’a Kız kulesi, Galata… Şehir, çok yüzsüzleşti gidişinle Kalbimde geçen bakışlarına Denk gelmedi gözyaşlarım… … Alışkanlığımdır benim Vazgeçiyorum, seni hatırlamaktan … 23 Kasım… Bir yalana boğuldu Şimdi…
42
Git…/İhanet adına yap…/ Bir cinayet teşebbüsüydü Gözlerinden vurulmak Her gün kim bilir kaç kez öldüm Cesedimi topladılar her akşam isimsiz kıyılarında Acımak nedir bilirim Senden öncede canım yandı. Kapı askılarında boynumun izleri Sen hiçbir kış gelmezdin Gittiğinde ellerim aradı en çok Biraz zordu sabah uyanacağımı bildiğim Uykulara dalmak Her günün sabahına Yorgun,bitkin yara bere içinde Bir savaştan çıkmışçasına uyanırım Unutmak için önce Düşlerimi ellerinden koparmalıyım Gündüzleriyle tek düze sevdalar Gelmeyeceğin toprakları ıslatma Nadasa bırak yüreğimi Git İhanet adına yap Yüreğini başka koy’larda demirle Bu kırık dökük yelken Artık senin rüzgarlarınla yön bulmayacak
43
Aşk…/sebepsizliğim…/ Acıların içindeki karanlıkta kayboldu gözlerin Her sessizliğinde bir umut besledim... Gözlerimde ki ışıktı sana dokunuşlarım... Oysa ellerimden önce gözlerimdi seni hisseden... Ellerim hiç senin olmadı ki... Tenine dokunmak ne haz... Yaşayamamak ve onun hayaliyle gün be gün Erimek... Tükendi sözlerim bu gecede ay bile göstermez oldu yüzünü... Dünya ne renk bakıyordu sana... Özlemekti en çok içimi acıtan... Canım acıdık da sevdim... Sevdikçe özledim... Kısır bir döngüydü bu aşk. Beni sana bağlayan neydi bilmiyorum... Sorular sormuyorum bu dünyaya... Sorgusuzdu tüm hissettiklerim... Aşk... Sebepsiz sevmek değil miydi?
Hemen Gitme!
44
Hemen gitme! Göz çukurlarım da büyütüyorum yokluğunu Damla damla kanıyorum sensiz dudaklarıma Ama gitme! Yasadışı yalnızlıkları sırtımda taşıyorum Gittikçe daha bir ağır geliyor ayrılık Sen yoksun; Küflü bir sokak bırakıyorsun damarlarımda Hemen gitme! Yüzümün kıvrımlarında dolaşan Biraz hüzünlü sigaramın dumanında Bir sabah yalnızlığı bende Bir şarkı melodisi kulaklarımda Çığlıklarımdan arta kalan oysa Sen gitme! Uçurumlarım gözlerinden arta kalanım Sesini sakladım koynumda Kasvetli bekleyişlerim kapında Daha aynı gökkuşağından düşmemişken Renklerini sunmadın gözlerime Hemen gitme! Ayrılıklar denizimizde boğulmadı Daha saat hiçbir vedaya vurmadı İşte sen; Olimpus bakışlarını as gözlerime Hemen gitme!
45
Mavi Dualarımdı güne başladığımda gözlerimin ilk seni görmesi Sana dokunmasıydı ellerimin. Meleklerin bile kıskandığı uykundasın... Tüm o saf halinle kollarımda... Tenine dokunsam, saçlarını okşasam Korkarım incitmekten seni... Belki de düş/lerinde ben varımdır. Zamanı durdurmalıyım... O anı beynime kazımalıyım. Satır satır ezberlemeliyim Dudaklarının o kıvrımlarını... Ve her gözümü aşka kapadığımda... Sen olmalısın... Zamanı bir tek aşk durdurabilir... Gözlerim gözlerindeyken... Bir nehir gibiydi içimdeki çığlıklarım... Kaynağını senden alan... Coşkun bir nehir... Engeller tanımayan bir nehir... Çoğalarak sevdim sevgili... Denizlerden okyanuslara anlattım içimdeki maviliği... İçimdeki en derin maviydin sen... Meleklerin bile sana inandığı...
46
Şehr-i cennetin toprak kokusu… Düştün işte, Yüreğimdeki bu ayaklanışın Şehr-i cennetin Toprak kokusunu yayıyordu Gözlerinle değdiğin tenimde. Yakama iliştirdiğim geçmişin ceset topluluğunu Silkeliyordun kahkalarınla. Sonra gece olurdu, Tüm gözler kapanırdı üzerimizde sessizce. Akreple yelkovan arasında sıkıştırırdım ben gözlerimi, Seni tüm mevsimlerime yükler Sesin değdiğinde dudaklarımın kıyısına … Ben geleceğimi bağışlardım arafta ki ulaşılmazlıklarıma…
47
Neyim var benim… Neyim var benim, Bu sabah yalnızlığın saçları dağınık, burnu akıyor Üstüm yalnızlaşmış üşümüşüm gece, Çok yalnız kalmak yaramıyor bana Gözlerime vuruyor her defasında Neyim var benim, Bu şarkılar neden bu kadar yabancı değil Hepsinin bana garezi mi var onu hatırlatıyor, Şişeleri kelimelerimle devirmek, Yalnızlık yeteneklerimi keşfettiriyor, Bak gözyaşlarımı şişeye damlatabiliyorum, Bilirsin, ağlamak bana göre değil Ağlayanın imanını gevretirim, Sen yok musun sen, Evet, yoksun şimdi anlıyorum ağlayanları Her sonbaharda yalnızlık esmek zorunda mı? İliklerimi bile üşütüyor, Resmi’yetli bir şekilde oturuyorum, Bir şişe daha resmine yetiyor, Ve boğazımdan süzülen damlalar bile anlıyor O gitti diyor, Sonra rüzgârın savurduğu sen taneleri kaçıyor gözlerime, Bir de uğultusu geliyor kulaklarıma hıçkırıklarımın, Yeni bir hastalığım oldu Sensiz’lik…
48
Düşüşler… Öyle bir yerdeyim ki, Cisimlerim tanımsız, Gölgeleri insanlara benziyor, Birer birer yanımda dinleniyorlar. Soluk soluğa çıktıkları aşktan sonra, Sonra ki durak; Yorgun yürekleri ellerimde Ve ben öyle bir yerdeyim ki; Sensiz. Üşüyorum... Öyle bir düşteyim ki, Uyuyamıyorum sen gözlerime düştüğün zaman, Solgun, sensiz, karanlık odalar. Yalnızlığın çıkıl çıplak teninde ellerim, Omuzlarımda küçülür, Saçların süzülür, Ve ben öyle bir uyanırım ki; Hiç uyumamışçasına, Sen hiç gelmemişçesine... Öyle bir yerdeyim ki; Düşüyorum, Hiç tutulmamışçasına...
49
Öylesine… Sana kocaman vaatler de bulunamam Bekleme, Bir ömür boyu mutluluk istiyorsun, Kim bir ömür boyu mutlu olmuş ki Kim son demine kadar âşık kalmış ki Ben sana bunları yapamam Seni her an mutlu edemem Sana son ana kadar âşık kalamam Kalırım diyenlerde yanlış Mecnun Leyla’yı severken acı çekmiş Bir gün mutluluk görmemişler Ama dillere destan bir aşk yaşamışlar Mecnun ona sadece sevgisini vermiş Aşk yok olandır sevgi daimi olan Sevgi, saygı, anlaşma olmadan Aşk neye yarar ki Ben seni ancak bir annenin bebeğini sevdiği kadar Sevebilirim Ve bir çocuğun oyuncağına bağlılığı kadar bağlı kalırım Kısaca bebek annesiz, çocuk oyuncaksız olamaz Tüm vaadim budur sana, Bir ömür ellerimi ve yüreğimi verebilirim sana…
50
Peri Kızı…/Öykü…/ Bekliyorum, evet gelmeliydin ve biliyorum gelecektin. Ayrılığın günüydü bugün, gökyüzü bile bu kara günün rengini almıştı. Gözlerim denizin derin maviliğinde, rüzgârın hafif dalgalandırdığı sularında boğuluyordum. Ellerim cebimde oturduğum bankta boş kulaklarımla etrafı dinliyorum yaşamlar, hayatlar geçiyor önümden, sağımdan, solumdan… Bir vapur daha kalkıyordu içinde bin bir heyecan taşıyan yürekleri belki de, belki de bir kavuşmanın şahidiydi güvertesi. Dokunuşlarım hep yarım kalmıştı bu hayata, içimi acıtan bir yalnızlığa doğru sürükleniyordu ellerim rüzgârla beraber. Dakikalar birbirini takip ediyor beklemenin verdiği hüzün içimi buruklaştırıyordu. Ceketimden bir sigara çıkarıp yaktım. Ah o ilk nefes unutulur muydu hiç. Anılar canlanıyor beynimin hücrelerinde, bu kaçıncı sigaramdı seni düşünürken içime çektiğim, duman değildi sendin her seferinde içime çektiğim. Omzuma bir el dokunuyor, irkiliyorum dalıp gitmişim geçmişin izlerinde, düşünceler sessiz ve ağırdı yüreğime. Arkamı dönüp baktım ve o gelmişti son kez olacağını bildiğim halde gelmişti. Saçları omuzlarından süzülüyor, toplamamıştı rüzgâra rağmen savruluyorlardı, bir eliyle saçlarını tutuyor bense şaşkınlığın içinde, biraz da ürkek bir ses tonuyla -
Merhaba Merhaba geç kalmadım değil mi?
Sen bu hayata çok erken girdin, yaşanılması gerekenler bir kor gibi yüreğimi yakarken bir kez daha demir alıyorsun yüreğimden. Geç kalmadın peri kızı geç kalmadın bir kez daha zamansız gidişlerini toplamışsın eline gidiyorsun. Yok, bende yeni gelmiştim zaten denizi izlerken bir sigara yakayım dedim biliyorsun gitmiyor bu melet başka türlü bu kadar. Kaç kere söyledim sana içme şu zıkkımı, sağlığın için zararlı kendini düşünmüyorsan etrafında seni sevenleri düşün. Kaç kere söyledim sana peri kızı sen gitmeyi kafana koyduktan sonra etrafımda beni seven bir kişi bile kalmadı. Sağlığıma zararlı olan bir tek şu melet değil anlamıyorsun senin şu hayatın içindeki boşluğa beni bırakman daha çok yakıyor canımı anlamıyorsun. Kim kaldı senden sonra şu yaşantımda ellerime dokunan sigaramdan başka. Dudaklarıma dokunan bir tek o,yalnızlığımı paylaştığım bir şey bana ne kadar zarar verse de olsun peri kızı o beni terk etmiyor. -
Haklısın, kaç kez söz verdim sana içmeyeceğim diye ama alışkanlık işte
51
Doğru, hayatında o kadar çok alışkanlıkların var ki bende bunlardan biriydim senin için. İçimdeki alevleri önce kora dönüştürdün şimdi gözyaşlarımla onu söndürmemi istiyorsun. Neydi seni bu düşüncelere aklını çelen, neydi şu içimdeki hayat sevincini seninle sarıp uçurduğum kuşları görememen. Benim bu hayatta ki tek alışkanlığım gözlerindi. Evet, o kadar alışmışım ki onlara her gördüğüm kişi nedense aniden sen oluveriyor. Sen bu hayatı sadece benim gözlerimle yaşamayı seçmiştin oysa ben gözlerimden önce yüreğimi sunmuştum ellerine. Yüreğin en değerli yerimde, içimde büyüttüm besledim, yüreğimin en derin haznesinde sakladım onu kimseler bulup çıkarmasın gün ışığına diye. Yüreğin ellerimi terk etti, bir sonbahar gibi sürükledi peşinden yalnızlığımı. Gözlerinde ki sis perdesini fark edebiliyorum peri kızı, yorgun bir baharı kapatmış yüreğine. Yüzündeki izleri görebiliyorum, her aşk acısı bir çentik atmış göz kenarlarına. Ve yaşadığın bu acıyı bana sunuyorsun, gidiyorsun… Biliyorsun oysa terk edişini kaldıramayacak kadar çocuktum karşında. Evet, sen gittiğinde de yalnız kalacağım peri kızı, peri kızı dedim de nerden bilebilirdim bir gün gelip bu rüyadan uyandıracağını beni. En güzel düş’ümden düşeceğimi. Ve bir hançer gibi gerçeği karşıma çıkaracağını. Yapma bunu, sende çok iyi biliyorsun ki sen ve ben hiçbir zaman biz olamayacaktık, ben hiçbir zaman senin gözünden göremedim bun dünyanın hangi renk olduğunu. Görmek istediğin dünyamı almıştın ellerimden bir hayal dünyasının bir masal kahramanı olarak yaşadım bu hayatı. Beni düşler âleminde uçurdun gökyüzü, sonsuz mavilik avuçlarımın içindeydi, yüreğimdeki ağaçların yeşilliği gözlerindendi oysa. Şimdi görmek ister misin dünya hangi renk? Siyah bir kentin gri nefesleriydi dünya. Yıkık bir şehrin enkazı altında toz bulutlarının arasında bir yaşam biliyorum . Umutsuzluk, içinde yaşadığın en büyük savaştı oysa senin. Görünmeyen bir düşmana kılıç sallıyordun yıllarca. Belki de yorgunluğun bu yüzdendir. Yitirilmişliğindir kaybettiğin renklerin. Kendi savaşının kahramanı olabilirdin.
52
İçimde yaşadığım savaşların düşmanını yine kendimde buluyorum. Bakıyorum dünyaya, insanlara bir amaç uğruna yitirilen hayatlara. Sonra kendime dönüyorum ve ellerimin bir kez daha boş olduğunu görüyorum. Hiç bir zaman dolmadı ellerim, yüreğimde bir varlık hissetmedim. Yenilgiyi kabul ettiğim bir savaştı bu Aşk ve savaşmayı göze alamıyorum. Mutsuzluğum bu yüzden, kendime olan güvenimi kaybettiğim bu dünya da yalnız nefes almayı öğrenmeliyim. Yalnız uyanmalıyım, yalnız ağlamalıyım, yastığa yalnız başımı koymalıyım. Bu hayat beni en derin kuyularında, mahzenlerine bıraktı. Yalnızlık gerçeğini bir hançer gibi sırtımda taşıyorken, bu karanlığa seni sürükleyemem. Hiçbir şey söyleme daha çok acıtma içimi, evet bak bırakıyorum seni yarı yolda nefret et benden, unut tüm bu yaşananları, öptüğün teni sil hafızandan. Senden tek bir isteğim var yalnızlığım sana emanet bu gidişte, her şeyi unut ama seni sevdiğimi unutma sakın. Hoşça kal… Ellerim cebimde, ayaklarımda bir boşluk ve gidişini izliyorum. Gözyaşlarım süzülüyordu yanağımın kıvrımlarından. Gitme be peri kızı, gitme bu rüyanın son kelimesi olma. Bırak içindeki okyanusları, cümlelerini özgür bırak… Seni seviyorum peri kızı…
53
Fahişe Solgun siyah gözlerinin arasında beslediğin O ayrılık bir gün gelip vuracak seni Rimellerinin tadını hissedeceksin dudaklarında Akan gözyaşlarından Yaraladığın onca yüreğin bir tek mazisi bile kalmayacak Ve her gününü ayrı bir kalp spazmıyla geçireceksin Acıyacak an ve an için daha fazla O ulaşılması zor zannettiğin dudaklarını Sokak köpekleri gibi artıklarda bulacaksın Sığınacak bir liman aradığın anlarda aklında Geçmişinde geçirmediğin kalpler kalacak Hayat artık sana en gerçek yüzünü gösterecek Bacak aranda atan kalbinin kıymetini Bir gece fahişeleri kadar anlamsız kılan Ücreti ödenmiş yataklarda bulacaksın. Satılık ruhunun siyanür kaplı bölgelerini Vücuduna enjekte ettiğin extasylerle besleyeceksin Artık anlayacaksın… Ruhunu sattığın adamlar senin kılına zarar gelsin istemezken Bedenini sunduğun kişilerden ruhunu okşamalarını bekleyeceksin Elleri kalçalarındayken…
54
Unutsam diyorum.. Ölüm kusuyor bu gece bakışlarım Şiirlerim sus pus oluyor Çıkmıyor boğazımdan Dilimden intihar etmiyor kelimelerim… … Unutsam diyorum seni Yerli yersiz… Aklımın köşe başlarında seni bulmasam Her sabah uyandığımda selam vermesem sana Unutsam diyorum Kendimi unutsam Senli sensiz… Aklımın pususuna yatsam bir gece Aniden yaklaşsam arkasından Kendi katilim olsam… … Unutsam diyorum… …
55
Üsküdar.. Sen gidemem dediğin an’da İntihara teşebbüs dudaklarını giyinirdin üstüne İmkânsızlığına inandığım da Gözlerim bana ait değildi. … Yokluğunu hissetmeyeyim yüreğimin kuytusunda Sanki tüm insanoğlu düşman kesilirdi bana Sen daha başka bir İstanbul olurdun Paçavrasına iliştirilmiş dip notları savrulurdu Kuytu köşelerde. Sonra saçların savrulurdu esen poyraz da Boğaz imrenirdi dalgalanmasına Karanlığa gömerdi yüzsüzlüğünü… … Gidemem dediğin an’da Kız kulesi her gece gözyaşlarımla yıkanırdı Üsküdar, sensizliğimi barındırmazdı İçki kokan sokak aralarında Yalnızlığımı hissettirmeden Kaybolan umutlarımızı Haliç’ten sallandırmadan Hani gitmesen diyorum …
56
Unuttum ölmeyi.. Aklından geçir ki bir adam Beklemenin korkusu içinde bir o kadar da ümitle Seni bekler… İdam sehpasında boynuna geçirilen İpin izlerinde bekleyen bir mahkûm gibi… … Gelmeni bekliyorum Günlerim karanlık, perdelerim kapalı Güneşi karşılayamam sensiz… Her gün kahrolacağım Haykırışlarım bir kulak ötemde patlayacak Sen bile bilemeyeceksin nerdesin diye ağladığım Yastık altı gecelerimi… … Bir gün şu odamın kapısından Sen gireceksin… Hiç bir şey olmamış gibi karşılayacağım seni En mutlu gülümsememle… Biliyorum, Geç kalmışlığımızı kenara koyup Hasreti koynumuza sokup uyuyacağız Er ya da geç... Son nefesimde gelsen Ölmeyi bile unuturum ben.. ….
57
Geldiğin kadar geç kalmadın giderken… Geldiğin kadar geç kalmadın giderken! O kadar çok nedensiz gidiyorsun ki Arkanda bıraktığın anıların üstünü örtercesine Seriliyor sebepsizliğin. Sensizliğinden çok bu acıtıyor içimi… … İnanır mısın? Sensizliğimde baktığım aynaların Hiç birinde kendi cismime rastlamadım. Yağan yağmur bile hüzünlendirebiliyordu. Oysa; Ne güzeldi yağmur kokusunun arasında Kahkahalarımızı havada buluşturmak… … Tenine dokunabilmek… Parmak uçlarımdan kalbe giden asırlık bir yolculuk gibiydi... …. Ölümden bahsediyorlar sonrasında “Ölüm” ! İki dudağımızın arasında ki mesafe kadar gerçekti Ölüm, gözlerimizin sevişmesi kadar imkânsızdı. Şimdi ihtimaller yaratıyorum denizim de Yaşayabileceğim neyim kaldı ki gölgende. Soluğu gırtlağında düğümlenmiş Asılı yalnızlıklar dışında. “Gittin! “ Sadece “Gittin” Geç kalmış “pişmanlıklarım” Ve avuç dolusu “belkilerim” Geldiğin kadar geç kalmadın bu veda da Geldiğin kadar geç kalmadın…
58
Şiir gibiymiş meğerse.. Dört bir kenarı intihara sebep Duvarlarında asılı anılar… Uğramadığım günlerde "sensizlik" tutmuş. Bak; Saatlerce konuştuğumuz koltuğumdayım.. Küllüğüm sağ köşemde, Sigaramın bile markası aynı. Kapatıyorum gözlerimi, Tek tek canlanıyor gözlerimin önünde Geçip, Gitmeyen zaman! … Her yer sana bezenmiş sevgili, Tek eksik;Kulağımın içinde aylarca dans eden sesin… “Sen yoksun” O kadar çok yoksun ki, Kırık-dökük, biraz hazin Biraz da efkârlı bu topraklar. Geçmişin derinliklerinde can buluyor Doğmamış kelimelerim… Oysa; Hiç bu kadar öksüz kalmamışlardı… … Gece oluyor, sessizlik çöküyor bu kente Hangi yöne baksam Biraz daha yükseliyor “yazdan kalma kahkahalarımız” … Tanıdıklar peşi sıra hal hatır soruyor, Çok değişti diyorum “hayat” Meğerse, Şiir gibi bir şeymiş… Bir günü “Onunla” doldurup, Başlayıp. Bitirmek!
59
Rüzgar.. Yokluğuyla sevişmek, tenimdeki ölü hücreleri bile canlandırıyordu Yatağımın sol yanı hiç ısınmıyordu oysa Buz tutmuştu teni Ama hala sıcaktım, Çok fazla uzağa gitmiş olamazsın Beni böyle yakmışken Sen küllerini rüzgara salıp Tekrar alevlenirim diye bekleyemezsin. Ya sen hiç gitmedin benden Ya da öyle bir gittin ki Ben daha gidişine inanamadım.. …
Gittin! Sen gittin; Şimdi dört duvar arasına sıkıştırılmış şarkılar Yüreğimin en kuytu kenarlarını sızlatıyor. Ağlamıyorum, sakın üzülmediğimi düşünme Biliyorum, sen yanımda olsaydın Ağlamamı hiç istemezdin. Silerdin kolu çekiştirilmiş kazağınla gözyaşlarımı. Ağlamıyorum, belki de; İçimde tüketmediğim üryan umutlarım var benim. …
Hiç yakışmadı bu veda..
60
İki dudağının arasında ezilen Kelimelerini sürüklüyorsun arafa Bir gel deyişinle kaç intihara meyilli cümlelerimi asacağım oysa duvarlara Sen ise; Git-gellerin içerisinde en çok da gitmeleri giyiniyorsun üstüne Merak ediyorsan söyleyeyim; Hiç yakışmadı bu veda üstüne... …
Sapmalar Bir sabah uyandığımda yine yalnızlığım öpecek sen kokusunu Biraz daha hüzünlü gözlerle ovuşturacağım kalbimi Sen yoksun ya işte hep böyle günlerim Hep bir eksik nefeslerim Üstüm başım kir pas içinde Kokun hala yatağımda, Her sabah, sana veda eder gibi zor olur. Sensizliğimde bir güne daha başlamak… …
61
İzmir.. Hiç görmediğim sevgilimdi İzmir. Ben yüzümü sensiz geçirdiğim günlerle yıkıyorum Her sabah uyandığımda Denizin kokusu dolduruyor odamı, Ciğerlerime doluyor gökyüzündeki nefesin Ben senle aldığım nefesleri tüketmedim daha Ben senle aldığım nefesleri sensizliğine pay ettim de yaşadım. … Hiç görmediğim sevgilimdi İzmir. Fayton sesleri arasında gecelerin çıkmaz sokaklarında İzlerini aradım yüreğimin şehrinde. Gözlerim kadar yakındı. Şimdi, İzmir gözyaşlarım kadar yağmurlu Ve damlaları dudaklarımın kıyısında son bulurdu İçime çekerdim tuzlu sularını Karşıyaka’nın Dalgalar hıçkırıklarımın senfonisinde kaybolur Bir ayyaşın şarabının son damlasını Dudaklarıma pay eder efkarla gece kaybolur, Mevsimlerimde günlerim hiç aydınlanmaz sen gelmedikçe Her sabah güneş kendisini gösterdiğinde, Ben; Seni Seviyorum
62
Hani gitmesen.. Gitmesen, Oysa ne kadar da alışmıştım ben sana, Yüzündeki hüznü, Tenine dokunmadan içime saklamıştım Gülüşlerimi biriktirmiştim buluşmalara Ellerindeki sıcaklığı hissedemeden Gözlerimdeki anlamı sökmeden gece Gidiyorsun, Arkandan sadece çığlıklarım kalıyor Yanağımdan süzülen damlalar Kanıyor dudaklarıma Hep bir yarım sus paylarım Hissedemediğim nefesinde boğuluyorum İçime işlemedi kokun, Mutluluk saçan kahkahalarımız Çarpışmadı havada, Gözyaşlarımız aynı yastığa damlamadı Hani “gitmesen” diyorum… … Engel olan ne varsa yapışsam boğazına Kendimden önce katili olsam bu hayatın, Kessem nefesini, Ama sen gitmesen… İşte gitmesen, Kalbim her telefon çaldığında Umutlanmasa, Biliyorsun, kaldıramıyor kalbim bu heyecanı Yığılıp gideceğim bir gün Sendelediğim anda sarılsan boynuma, “gitmiyorum” diyebilsen… …
63
İnandırsana beni.. Bir kaybedilen hayat Şimdi varlığına inandırabilir misin beni Mutlulukların arasındaki Sünepe yaşantımın sebebini , Bir sokak köpeği kadar ucuz satılan ruhumu… … Bir neden söyle bana, Babamın vücudundaki bir pisliğin, Ve beni yaratışının sebebini söyle. … Her köşe başına atmakla, Yaratmak olmuyor. Şarabımın damlası kadar ayıkken Sövdüğüm insanlardan bir farkım olduğunu söyle, Her gelenin, yüzüme bıraktığı Çizgilerin büyümek olmadığını söyle, Susma, Konuş, beni sana inandır… … Bir yaş daha büyüdüm öyleyse,
64
Bir kez daha soktuğun bu lanet yıkıntının arasında, Ellerimi arar oldum, Gözlerimdeki ışıltıyı nerde bıraktım söyle, Ağlamanın sadece acıdan olmadığını söyle, Her terk edişin ardındaki ışıklı kapının hala var olduğuna İnandır beni, Susma, Konuş… … İbadetin dualarda kalmadığını, Her soluma döndüğümde saplanan acımı söyle, Bir insanın varlığının sonunun hep hüsran olmadığını söyle, Gittiklerinde bir piç gibi bırakmadıklarını, Yalnız kalınmayacağını söyle, Susma, Beni mavinin derinliğine, Dünyanın renklerine Siyah’ın yokluğuna inandır… Susma,konuş… ….
65
Riyakar Ötenazim.. Sevmelerini özlemek, Harf harf satır satır uzaklaştığın o gidişi ezberlemek, Can yakarışlarımı gözyaşlarımla söndürmeye çalışmak Ve yokluğuna alışmak Tek alışamadığım yokluğuna alışmaktı, Bir rıhtımda zifiri yakamoz, Ellerimi açsam yalnızlık, Yokluğun dövüyor kıyılarımı, Sığ bölgelerinde sakladığın yosunlar kadar biçareyim artık Sımsıkı sarıldığım taşlarda arıyordum saçlarımın okşanmasını Oysa dönmek isteseydin ben bıraktığın yerdeydim. … Çok hissizleştim bu aralar Canımı yakan onca sebep arasından çözümü Ben gene canımı yakanda dolduruyordum ellerimi , Ve her ellerim dolduğunda , Sırtımda bir çentik daha bırakıyordu tanrı, Oysa sensiz ne çok günüm olmuş, Sayısını bilmediğim , Ama her gün izini taşıdığım bir yalnızlık, Oysa gelmek isteseydin bırakırdım ellerimi orda. … Görüyorsun işte,
66
Çok değişti hayatım senden sonra, Sen beni bir lisan kadar severken Ben şimdi harf harf sevenlerin arasında Kelimecikler yaratıyorum, Ve gözlerimin arası kadar olan uzaklığın Birbirinden bağımsız iki yabancının Bakışmalarında ki anlam kadar yakın, Oysa ben hala son damlamı bırakmamıştım sen gelirsin diye. … Özlemek de vardı bu gidişte, Ben geleceğini düşündüğüm günü de özlüyorum, İçimde bir İzmir kokusu, Gözlerimde esrik bir sızı, Birbirini tamamlayamayan , Eş anlamlı iki kelime gibi, Sende bende aynı bizi anlatıyoruz ama Artık kelimelerimiz farklı, Oysa gelseydin ben alfabemden vazgeçecektim Gelmedin, Şimdi her şiir sana, Okuyamayacak olan gözlerine, Yani her zerrene giden bir yol sadece… Ve ben seni yazdım…
67
Kaba sabayım artık.. Şimdi gidiyorsun ya, Önce çok sevdiğin sesimi değiştireceğim, Daha kaba saba konuşacağım, İçinde aşk tonunu yakalayamayacak kimse Sonra daha fazla sol yanıma yatıcam uyurken, Boşluğunu dolduracağım, Sarılacağım düşlerime, Uyandığımda telefonumu en uzak köşeye bırakacağım Gözlerimi açtığımda senden gelecek bir mesajın Hayaliyle can havli telefona bakmayacağım, Gündüzleri oturup seyrettiğim caddedeki insanlarda Seni anımsatacak yüzler aramayacağım, Odamdaki tüm çiçekleri Yasemin kokusu sinmiş 4 duvarı solduracağım, Armağan ettiğin şarkıları, Yazdığın sözleri, Yani seni … Kazıdığım beyin hücrelerimden Enjekte ettiğim damarlarımdan, Sigaramın dumanına sarıp içime çektiğim Soluk borumdan, Avuç içimdeki sana kavuşturan çizgilerimden Hepsinden sırayla teker teker kurtulacağım Gerekirse aklı başımdan atacağım Ama nafile bunların hepsi biliyorum, Giderken o kadar çok canımı yaktın ki, Açtığın yara tam kalbimin üzerinde ve kabuk bağlamıyor. … Anlayacağın seni unutabilmeyi bile beceremeyecek kadar Yoksunum bu hayattan...
68
Hasiktir Ulan! I Yaralarım kapanmadan bir kez daha üstünü çiziyorsun, Tam bitti dediğim yerden tekrardan başlıyorsun Kalbime doğuyorsun güneş gibi , Battığında oluyor. Ve gündüzlerim olmanı isterken sen Bir Ay ışığı kadar aydınlatabiliyorsun odalarımı Fahişe kalbim inan bununla bile mutlu oluyor II Git gidebildiğin kadar benden uzağa, Nefeslerini boynumda hissetmemeliyim, Çıkmasın ağzından tek bir kelime, İnanırım,bilirsin bir sokak köpeği kadar acım, Ve bi o kadar da yara bere içinde, Birkaç yardım severin verdiği kelimelerle doyuyorum işte, Kapında sürünmekten hiç bıkmamışken , Peşinde taktığın tasmanın boyunduruğunda , Çekiştirip duruyorsun Kesiliyor nefesim Bir it olarak yaşamaktan bıktırıyorsun Bir parça kuru “seni seviyorum” Bende işte bunla mutlu oluyorum. III
69
Siktir olup gitmek istiyorum, Ayyaşlar gibi Çok özeniyorum onlara sen geldiğinden beri Şarabına dokunmada naparsan yap, “Yalanlarıma dokunma !!! “ Her gece bir kuytuya sokulup Yudum yudum içiyorum Akıtıyorum damarlarıma zehrini Geberiyorum,acı çekiyorum, Sakallarımın arasında kaybolan bit bile ağlıyor hüznüme Ve sen ışıklarını açıp bir parça lokma “Söz , seni buralardan kurtaracağım” Ve ben gene mutlu oluyorum… IV Bir şehir kuruyorsun , Yeşillikler içerisinde Anlatıyorsun , soluksuz dinliyorum Güzellikler sunuyorsun Ve bir piç gibi şehrine gömüyorsun Kanalizasyon çukurlarında Hiç bahsetmediğin Memleketinde hapsediyorsun, “Bekle,sen bu yeşilliklere değermisin?” Ve hiçbir uzvun olmadan Gün be gün hayatımı sikiyorsun Atıyorsun göz çukurlarına Her gün gördüğüm başka bir bokunla İki lokma kelime arıyorum “Seni Seviyorum” Ve bende bunla mutlu oluyorum… V Tanrı’m affet, Sana değil isyanım haşa Ama öyle bir hayat vermişsin ki Ve öyle bir kadın dikmişsin ki karşıma Tek kelimem var bu dünyaya Ha siktir ulan …
70
Bilmiyordum Anne… I Her sabah yalnızlık doğuyor odama, Belime batıyor yalnızlığın Acıtıyorsun canımı, Yakıyorsun yokluğunla, Ellerim kanıyor, kesikler içerisinde Gözlerim kapıda kaldı gelmiyor geri bana, Görmüyorum hiç bir şey Kulaklarım çınlıyor,beynimi uyuşturuyor Acılarımı biriktiriyorum bir masal misali Yalnız uyunmuyor bu köhne boş şehirde Gecelerin sessizliğine dayanamayacak kadar Yetimdim… Oysa sen, Çığlıklarının arasında bir sigarayla veda ediyorsun ay’a … II Hiçbir şey temiz kalmıyor , Gökyüzünü bile kirleten bir toplumken biz Hangi kalbin temiz kalmasını bekliyoruz. Benimki de laf işte… Göğsümde ki sancıların tekleme sayısı artıyor Kayan bir yıldız gibi , Kayboluyor gözlerden uzak , Saklanıyor damarlarımın arasında Kanıma karışıyor, Bedenim çürüyor, Gözlerimin altı mos mor görüyorsun değil mi ? Bu renk sana hiç yabancı değil biliyorum. … III
71
Beni affet anne, Bir insanı en çok gene kendisi acıtırmış bilemedim, Çok yaktım canımı anne, Çok şey kaybettim anne, Ama en çok yalnızlıklar kazandım , Toparladım kimde ne kadar varsa, Ve yaktım onları, Gökyüzüne saldım dumanlarımı, Küllerimde kalan kıvılcımları tutsak ettim Bir rüzgar bulurda alevlenmesin diye, Çok geride kaldım anne, Bugünlerimi kaybettim , O gittiği günde kaldım , Bir Pazar sabahı kahvaltımda ki tek eksikliğin kuru ekmeğimin olmadığını, Ve o sandalyenin asla dolmayacağını anladığım günde kaldım, Gözyaşlarımın ıslattığı selpak peçetem bile kurumadı, Ben en çok geri gelmeyen gülümsememi özledim … IV Alfabemdeki kelimelerim şimdi bir eksik, Cümlelerim devrik , sondan başlıyorum Bu gece şehre gene usul usul baş harfin yaşıyor Kaçtığım an yaralıyor beni bir kez daha Çok uzağa gidemeyeceğimi anlatıyor Şuursuzluğuma veriyor damlalarını Akıyor saçlarımdan yavaş yavaş tenime, Süzülüyor yavaş yavaş derine, Çok özlediğim o kokuyu , Toprağa düştüğün anda anlıyorum Ve en çok neyi anlıyorum biliyor musun? Ben senden sonra bir adım bile gidememişim bu hayatta…
72
Piç İntiharı… Elimi attığım ne varsa yalnızlık, Sen benden gittiğinden beri neden yürek sızım ağır sancılar içerisinde Aldığım onca ilaca rağmen neden başka bir hayat yaratamıyorum Acı çekiyorum düşlerimin denizinde Tel tel dökülüyorum küllerimin arasına Her dökülüşüm de bir kıvılcım oluyorum Yanamıyorum senden sonra... … İçimdeki yarım kalmışlık hissi kapılarımı yıkıyor, Yokluğunda benim payıma kalan sadece nefes alışlarım Bana ait her ne varsa benden gitti, … Küskün bakışlarım kaldı bir tek, Her gelen aynı soruyu soruyor , Ellerin hiç ısınmaz mı senin? … Kaç gidişlik bir bekleyiş bıraktın yakama, Hangi sokak lambasının altında beklemeliyim , Hangi yollardan geçersin, … Bu şehirde bir çocuk daha yolunu kaybetti Bir idam sehpası gibi gülüşler bırakmışsın ömrüme Hangi İzmir seni benden almıştı oysa Bilmiyorum... … Ellerim ellerime kavuşmuyorken bu dünya da Seninle hangi gezegende kavuşabilecektik ki... Bir düş'müydün yoksa benim için, Şimdi kedime küskün bir beden bıraktın, Olsun, pişman değilim bu intihardan...
73
…/Yalnızlığın kepengini indirdim usta! Bugün de siftah yok…/ Bundan birkaç zaman önceydi Dilime pusu kurmuştu kelimelerim Herkesin an…/ı…/larıma denk düştüğünü sanırdım Ama kimsenin anlamadığını Anlayamamışım… /…/ Şimdi bir sus/..kuna dönüştü kelimelerim Her kelimem de biraz daha sus/..tum… Şiirlerim; sadece bir çığlıktı kimselerin dokunmadığı… Çoğaldıkça çoğaldı… /…/ İçimde barındıramadığım bir yüreği Avuçlarımda taşır oldum… Ve ben çok kırılgandım bu yüzden… Ellerimi sımsıkı tutanlara Beni bu kadar sev…/meyin demeye dilim varmıyordu /…/ Belki de böylesine sevilmek ruhumu okşuyordu… /…/ Ama aşk işte; Beynin bir adım ötesinde kılıç kuşanmış beklerdi… Unuttuğum yüreğim onların elindeydi Ve gün be gün biraz daha eziliyordu… /…/
74
Aşk bir morfin miydi? Bedenim benliğini kaybetmiş bir çocuk naralarıyla Annesini arıyordu…/ağlayarak… Öyle değil miydi? Hangi acıda başkasına sarılarak avutmuştun kendini… Benden önce sarıldığın ten…/lerden hariç… /…/ Morfin’in etkisi geçtiğindeyse bir ağrı saplanır yüreğinin Tam ortasına…/özlemek… Zaman her şeyin ilacı derler ama ben hiç inanmadım bu yalana Her geçen dakikada ağrı…/özlem…/ uzuvlarıma vuruyordu Üstelik gözlerimde benimle değildi sen kusuyordu… Anladım… Sen özlemin yan etkisiydin… Doz aşımıyla uğramıştın yanaklarıma… /…/ Ve ben seni unutuyorum… …/En azından ben öyle düşünüyorum…/ Sabahlarıma uğramayışını yokluğuna bağlamıyorum artık …/ kader…/diyip geçiyorum… Biliyorum ki …/ kader…/ yalnızların ürettiği bir hayal ürünüdür… Kaderim olmasan bu acının tam ortasında ayaklar altına alıp Bir başka yola baş koyabilirdik ki…/uğruna ölmek gibi…/ kaderimsin işte İyi ya da kötü benimsin işte…/ seçim ise senin… Sen kaderim ol isterken Sensizlik kaderim oldu… /.../ En çok da geceleri şiir yazıyorum ben çünkü o zaman herkes suskunları oynuyor …/ En büyük suskun benim…/ Morfinsiz geçen hikayeler anlatıyorum… Satır satır öğütler yağdırıyorum …/Hiç birine uymuyorum…/
75
/…/ Sana unut diyorsam bil ki unutmanı istemiyorum Olur ya gitme dediğimde gittiğin gibi inatlaşırsın benimle… Umut dünyası işte… Düşüncesi bile yetiyor… Onun için sen beni Her gün en baştan Unutabilir misin? ... 21.02.2012…
76
…/Yağmur cesedimizin tenini dövüyor…/ Ölü bir şehrin çocuklarıydı yüreklerimiz Filizlenirken solan bir çiçek Bir soluk dahi alamamış cenin… Adını sen koy işte…/adı sen… Hiç yaşanmamış buluşmaların Gökyüzü zerreciklerinde çarpışmayan kahkahalarımızın Gözlerimizin bir değmediği film karelerinin Gözyaşlarımızın damlamadığı yastığın… Adını Sen koy…/…“sen” Unut yaşamadıklarımızı, Alfabemizde yan yana getiremediğimiz 3 harfi Binlerce şarkının içinde Bizim olsun diyemediğimiz şarkıları Doğmayacak olan kızımızı Unut işte bana dair ne varsa Hatırlatmayanları da unut İsmimi Cismimi Gözlerimi Sözlerimi Unut… Sen en iyisi mi beni unut… Çünkü iki kişi hatırladı mı Ayrılık olmuyor… 6 Mart 2012 15.09
77
Talihi bir güvercin pisliğine kalmış yalnızlığım Uzak diyarlardan sesleniyor cızırtılı bir melodi Genzimi yakıyor… Şeritleri silinmiş sana uzanan yolların İlmek ilmek işleniyor beynime Ebediyen gitmeyeceğim dediğin yerler… Milyonların arasında bir kayıbım artık Hal hatır soranları bile unutuyorum Aynalar unuttuğum eşkâlimi hatırlatıyor Yokluğuna cismen karşılık gelen saç kırıkları Susuyorum… İçimden bile konuşamıyorum sana… Mutlu insanlar canlanıyor sabahın ilk ışıklarında Kuşlardan sonra… Karalamaya çalışıyorlar hüznümü Bir küçük ekmek parçası gibi nimetten sayıyorum Öpüp kaldırıyorum duvarlara Sensizliğimi… Yoksun, Bir kelimenle kanatıyorsun dudaklarımı İntihardan sayıyorum irtibatı kestiğin günü Nabzım bile atmıyor şimdi Feleği şaştı bedenimin hala yaşatıyor beni… Hayalin ilişiyor göz kapaklarıma Hüznüm kravat iğnem gibi iki yakamı toparlıyor Ele veriyor kendini gözlerim… … Kaybediyorum… 23 Şubat 2o12 00.45
78
…/ Kutsal kitaplar gibi yüreğim Çok değiştirildim… Yokluğunun yalnızlığını taşıyorum cebimde Gitmelerinin rüzgârı bir yaz’ı gebe bırakır güz’e Öyle hazin… Ve soğuk… …/ El falımda seni göremeyecek diye falcı Keşfedilmemiş topraklar gibi gizliyorum ellerimi Gizemlerini bir giz gibi gömüyorum göz çukuruma Ve ben En çok da unutulmaya yüz tutmuş kutsal kitaplar gibi Uğurlanıyorum… Başın sıkışmasa okumayacaksın bile beni… …/ Ben seninle 4 mevsimi yaşamak isterdim ki Gidişini bile küresel ısınmaya bağlıyorum Ya yakıp kavuruyorsun tam orta yerimi Ya da en sıcak yaz gecesinde iliklerime kadar üşütüyorsun… …/ Seninle aşk bir med cezir Ve Astrolojiye kaldı gelmişimiz geçmişimiz Yükselenin ne bilmiyorum ama Gidişin aslanlar gibiydi… 11.3.12 00.19
79
.../ İçimde ki ölü/de parmak izin var Cesedini taşıyorum uğradığım her mısraya.../ Üzerime bir kürek toprak atmadan Bir kuru dua etmeden Bir demek karanfil bırakmadan Gidemezsin... İçimde ki ölü/de parmak izin var Parmak uçlarımda taşıyorum ismini Herhangi bir yere giden trenden İki bilet alıyorum Arkamdan su dökmeden Mendil sallamadan Yolun açık olsun demeden Gidemezsin... İçimde ki ölü/de parmak izin var Katilde sen Maktül de Beynimden kendini söküp almadan Ölen hayallerimin üstüne Bir parça gazete örtmeden İyi bilirdik demeden gidemezsin... İçimde ki ölü/de parmak izin var... 18 Şubat 2012 05.30
80
…/ Geçmişte bırakılan dip notları Seni sorguluyor…/ Öyle bir gidişin vardı ki Hiçbir imla kitabında bulamadım karşılığını Sanki tüm dünya görmezden gelmişti bu göçü… O kadar çok ayakkabın vardı ki, Her bir gidişe özel seçilmiş Terk etmeleri biriktirme koleksiyoncusu kız… Benimkisi şu köşede duran Kırmızı rugan mıydı? Sen gittin, Varlığına sunduğum en maceralı gözyaşıydı benimkisi Sen gittin, İnsanlık soykırıma uğradı gözlerimde Sen gittin…/…içimde kaldın… Ben gittim sana… Sende ki bana iyi bak… … / Kırgınlıklarımı da al yanına Ve sen sıkı giyin! Bu veda benim içimi yaktı Oralar soğuk olur…/ Şahsi bir bahis yapıyorum yüreğime Her hüzün tecrübemdir diye… Senden sonra hangi şiirimde Bir aşkın özgürlüğünü ilan edebilirim? Hangi kadın yüreğimde ki diktatörlüğünü yıkabilir? Bir iç savaş bu yaşadığım… İttifak bağı kurdum yüreğimde kalbimle… Sen yoksun… Pencere boylarında koptu takvim yaprakları Ana gibi yar! Asker yolu bekler gibi Şafak çizdim duvarlara… Her eylül’de toprağa kokusunu veren Vuslat yağmuruna verdim ben ismini… Sırf sonbaharda çiçeklerimi açtırdığın için…
81
Gidişin ellerime bıraktığın tek pişmanlığım Soruyormuşsun arkadaşlarına ‘o nasıl diye’ Ölümün koynuna bıraktığın soruyu sorma be kadın İyi değilim işte… Kemiklerim sızlaya sızlaya özlüyorum Ama sen sevgili özletme kendini bu kadar! Bi koşu çıkıp gel yanıma Ben verdiğim sözleri tutmuyorum İpince giyiniyorum kar yağdı mı şehre İçkiyi de sigarayı da bırakmadım işte Kendime hiç iyi bakmıyorum sevgilim… Tek kişilik yalnızlıkları giydirdin üstüme Hani bana bir şey olduğun da içinde Binlerce parça ölüyordu ya… Kendi içimde infilak ettim… Sen yaşıyor musun hala? 15.58 7 Mart 2012
82
Dedikleri gibi …/Ben yine salağı oynayacağım…/ Gelişin gibiydi gidişin ansızın ve habersiz Düşmeyecek artık yüreğime Ağır tahribatlı bombaların parçacıkları Ve acıtmayacak artık seni beklediğim Metro istasyonları… İnsanlarda senin yüzünden parçalar bulma oyununu oynamayacağım İsminin geçtiği cümlelerde Ben yine salağı oynayacağım… Gişe rekorları kıran filmler gibi izleyeceğim gidişini Gözlerimi kırpmadan pür dikkat kesileceğim sözlerine Korkum olmayacak gözyaşlarımı görecekler diye Hafızamın derinliklerine işleyen bu vedaların sonunu bilsem de Ben yine salağı oynayacağım Ve hiç gelmemişsin gibi bekleyeceğim… Ayrılık şarkılarına kelimeler satacağım Düşlerimi sunacağım eksiltilmiş sonbahar sabahlarına Ve bir 29 Şubatta asacağım gözlerimi kirpiklerine Her sene anılarımızı canlandırma 4 senede bir olsa da yaşat beni kafi… … Ben yine salağı oynayacağım…