qwertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqw ertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwert yuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwertyui opgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwertyuiop güasdfghjklsizxcvbnmöçqwertyuiopgü asdfghjklsizxcvbnmöçqwertyuiopgüasd fghjklsizxcvbnmöçqwertyuiopgüasdfgh jklsizxcvbnmöçqwertyuiopgüasdfghjkls izxcvbnmöçqwertyuiopgüasdfghjklsizx cvbnmöçqwertyuiopgüasSENSİZLİKTE dfghjklsizxcvbnmöçqwertyuiBANAopAİ TgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwertDEĞİLy uiopgüasdfghjklsizxcvbnmSENöçqGİBİ wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwe rtyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwerty uiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwertyuio pgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwertyuiopg 2
3
İÇİMDEKİ ÖLÜ’DE İZİN VAR EMRE KINAY 07.06.2012 ŞİİR
PARMAK
4
İÇİMDEKİ ÖLÜ/DE PARMAK İZİN VAR EMRE KINAY
5
…/ bir anda sevmiştim seni, bir ölünün, yaşama tutunmaya çalışması gibiydi…/
bir anda sevmiştim seni, fatih’in istanbul’u sevdiği gibi istanbul’un boğazına bağlandığı gibi bir anda, boğazdan geçen bir gemi gibi sevmiştim seni… toprakta ki o yağmur kokusu anında sevmiştim seni, yağmurun temizliğinde, o temizliğin içinde ki ben de sevmiştim seni… gökten düşen 3 cemre gibi düşmüştün önce saçlarıma, ellerime sonra yüreğime… kışın bittiğine sevinen evsizler gibi sevmiştim seni… bir anda sevmiştim seni, doktor’un verdiği, müjdeli haber gibi anne karnında ki bir bebek gibi, bir mültecinin gidemediği memleketi gibi, sevmiştim seni…
6
intihara meyilli bir gencin, haplarla göz göze geldiği an gibi gözlerimizin birbirine değdiği o ışık hızında sevmiştim seni senden önce hiç yaşamamış senden sonra yaşamayacakmışım gibi gecenin ortasında sessizliği bozan ezan sesi gibi geceyi, sabaha doğuran kuş sesleri gibi sevmiştim seni… bu şehirde sevmiştim, denizinin gri olduğu, karla karışık sen yağdığın, yaprakların, yüzüm gibi solgun olduğu zamanda sevmiştim seni soğuğun üstümüze yağdığı, boynumuzu kollardan çok, şallarla örttüğümüz bedenleri kat kat örten giysilerin ağırlığında sevmiştim seni majezik gibi sevmiştim seni… en ağrıyan yanıma kendi yarana! derman olduğun için zehrine panzehir, öldürdüğün kadar yaşattığın için nefesime oksijen oksijenime molekül olduğun için, bir annenin bebeğini sevdiği gibi sevmiştim seni!… ben seni, yaşam ile ölüm arasında ki o, anlık zaman diliminde sevmiştim ve sen, dinen hakkını değil! manen hayatını, helal et sevgilim… 15.04.’12…16.36
7
.../ İçimde ki ölü/de parmak izin var Cesedini taşıyorum uğradığım her mısraya.../
Üzerime bir kürek toprak atmadan Bir kuru dua etmeden Bir demek karanfil bırakmadan Gidemezsin... İçimde ki ölü/de parmak izin var Parmak uçlarımda taşıyorum ismini Herhangi bir yere giden trenden İki bilet alıyorum Arkamdan su dökmeden Mendil sallamadan Yolun açık olsun demeden
8
Gidemezsin... İçimde ki ölü/de parmak izin var Katilde sen Makdül de Beynimden kendini söküp almadan Ölen hayallerimin üstüne Bir parça gazete örtmeden İyi bilirdik demeden gidemezsin... İçimde ki ölü/de parmak izin var... Emre Kınay 18 Şubat 2012 05.30
9
çekip gidesim var
çekip gidesim var hani hep özenmişimdir ceketini alıp, kapıyı vurup gidebilenlere… bazen, önce kendimden gidesim var gittiğim yere kendimden bir parça götürmeden geçmişi silip atarak gözlerimi çamaşır suyuna batırarak avuçlarımı naftalinleyerek… yürek yaramı tuza yatırarak gidesim var… özlem ile aşkı ceplerimdeki son harçlık gibi saklamadan ya özlemine kıyıp bir duble rakıya yatırarak aşkı meze yapmak ya da alıp aşkı kuruşu kuruşuna harcıyasım var… çekip gidesim var çocukluğumun sokağına kan ter içinde kalıp tek korkum eve geç kalmış olmam yolunu gözlediğim adam sadece babam tek hüznüm oyunlara alınmayışım en büyük kıskançlığım misafir çocuğunun aldığı oyuncağım ve en keskin yaram dizlerimin kabuk tutmuş yarası olsa… öyle ya artık yaralar bile kabuk bağlamıyor… senin olduğun her yere bir çomak sokup her gün kanatasım var…
10
çekip gidesim var yarıda bıraktığım her sevgiliye bitiremediğim şiire sonunu getiremediğim şarkıya çekip gidesim var senin gittiğin güne pılını pırtını toplarken araya beni karıştırıp aldığın işte o güne karşına dikilip iki laf edesim var: .../ her şey yarım, aslında yarım da bir bütün tam manasıyla sevgilim o gün paramparçaya bölünmüş bir adamdım ben; laf olsun diye değil getir ulan Einstein’ı bu gidiş atom’un parçalanamaz kuramını tarihten siler atar…/ diyesim var… 8 nisan ’12 …/… 01.26
11
Hayat bu ne olacağı belli olmaz, onun için yarından daha çok sev beni... İkimizin adını yan yana getirmeye gerek yok, İsminden sonra gelen soyadım Türkçede ki en güzel isim
tamlamasıdır...
Hayatıma giren bütün kadınlar borçludur bana, bir tek senden alacaklıyım! Kendimi...
Mutluluğumun adı sen isen; Mutsuzluğumla da bir bağlantın olmalı...
Aşk'ta şeriat istiyorum. Ben onun kalbini çaldıysam o da benimkini çalmalı. Kısasa kısas...
Kadınlar yalnız kalmazdı aslında Sadece bir 'adam'lık yer açmasalardı içlerine...
12
…/ Geçmişte bırakılan dip notları Seni sorguluyor…/
Öyle bir gidişin vardı ki Hiçbir imla kitabında bulamadım karşılığını Sanki tüm dünya görmezden gelmişti bu göçü… O kadar çok ayakkabın vardı ki, Her bir gidişe özel seçilmiş Terk etmeleri biriktirme koleksiyoncusu kız… Benimkisi şu köşede duran Kırmızı rugan mıydı? Sen gittin, Varlığına sunduğum en maceralı gözyaşıydı benimkisi Sen gittin, İnsanlık soykırıma uğradı gözlerimde
13
Sen gittin…/…içimde kaldın… Ben gittim sana… Sende ki bana iyi bak… … / Kırgınlıklarımı da al yanına Ve sen sıkı giyin! Bu veda benim içimi yaktı Oralar soğuk olur…/ Şahsi bir bahis yapıyorum yüreğime Her hüzün tecrübemdir diye… Senden sonra hangi şiirimde Bir aşkın özgürlüğünü ilan edebilirim? Hangi kadın yüreğimde ki diktatörlüğünü yıkabilir? Bir iç savaş bu yaşadığım… İttifak bağı kurdum yüreğimde kalbimle… Sen yoksun… Pencere boylarında koptu takvim yaprakları Ana gibi yar! Asker yolu bekler gibi Şafak çizdim duvarlara… Her eylül’de toprağa kokusunu veren Vuslat yağmuruna verdim ben ismini… Sırf sonbaharda çiçeklerimi açtırdığın için…
14
Gidişin ellerime bıraktığın tek pişmanlığım Soruyormuşsun arkadaşlarına ‘o nasıl diye’ Ölümün koynuna bıraktığın soruyu sorma be kadın İyi değilim işte… Kemiklerim sızlaya sızlaya özlüyorum Ama sen sevgili özletme kendini bu kadar! Bi koşu çıkıp gel yanıma Ben verdiğim sözleri tutmuyorum İpince giyiniyorum kar yağdı mı şehre İçkiyi de sigarayı da bırakmadım işte Kendime hiç iyi bakmıyorum sevgilim… Tek kişilik yalnızlıkları giydirdin üstüme Hani bana bir şey olduğun da içinde Binlerce parça ölüyordu ya… Kendi içimde infilak ettim… Sen yaşıyor musun hala? 15.58 7 Mart 2012
15
…/Yalnızlığın kepengini indirdim usta! Bugün de siftah yok…/
Bundan birkaç zaman önceydi Dilime pusu kurmuştu kelimelerim Herkesin an…/ı…/larıma denk düştüğünü sanırdım Ama kimsenin anlamadığını Anlayamamışım… /…/ Şimdi bir sus/..kuna dönüştü kelimelerim Her kelimem de biraz daha sus/..tum… Şiirlerim; sadece bir çığlıktı kimselerin dokunmadığı… Çoğaldıkça çoğaldı… /…/ İçimde barındıramadığım bir yüreği Avuçlarımda taşır oldum… Ve ben çok kırılgandım bu yüzden… Ellerimi sımsıkı tutanlara Beni bu kadar sev…/meyin demeye dilim varmıyordu
16
/…/ Belki de böylesine sevilmek ruhumu okşuyordu… /…/ Ama aşk işte; Beynin bir adım ötesinde kılıç kuşanmış beklerdi… Unuttuğum yüreğim onların elindeydi Ve gün be gün biraz daha eziliyordu… /…/ Aşk bir morfin miydi? Bedenim benliğini kaybetmiş bir çocuk naralarıyla Annesini arıyordu…/ağlayarak… Öyle değil miydi? Hangi acıda başkasına sarılarak avutmuştun kendini… Benden önce sarıldığın ten…/lerden hariç… /…/
17
Morfin’in etkisi geçtiğindeyse bir ağrı saplanır yüreğinin Tam ortasına…/özlemek… Zaman her şeyin ilacı derler ama ben hiç inanmadım bu yalana Her geçen dakikada ağrı…/özlem…/ uzuvlarıma vuruyordu Üstelik gözlerimde benimle değildi sen kusuyordu… Anladım… Sen özlemin yan etkisiydin… Doz aşımıyla uğramıştın yanaklarıma… /…/ Ve ben seni unutuyorum… …/En azından ben öyle düşünüyorum…/ Sabahlarıma uğramayışını yokluğuna bağlamıyorum artık …/ kader…/diyip geçiyorum… Biliyorum ki …/ kader…/ yalnızların ürettiği bir hayal ürünüdür… Kaderim olmasan bu acının tam ortasında ayaklar altına alıp Bir başka yola baş koyabilirdik ki…/uğruna ölmek gibi…/ kaderimsin işte İyi ya da kötü benimsin işte…/ seçim ise senin… Sen kaderim ol isterken Sensizlik kaderim oldu… /.../ En çok da geceleri şiir yazıyorum ben çünkü o zaman herkes suskunları oynuyor …/ En büyük suskun benim…/ Morfinsiz geçen hikâyeler anlatıyorum… Satır satır öğütler yağdırıyorum …/Hiç birine uymuyorum…/ /…/
18
Sana unut diyorsam bil ki unutmanı istemiyorum Olur ya gitme dediğimde gittiğin gibi inatlaşırsın benimle… Umut dünyası işte… Düşüncesi bile yetiyor… Onun için sen beni Her gün en baştan Unutabilir misin? ... 21.02.2012…
19
…/ ah! o gözlerin... Bir intiharın fragmanı sadece.../
Görmedin hiç gözlerim…/n…/deki renk düşlerini Oysa Hayalin en güzel intihar fragmanımdı Gelmeliydin… Yabancılık çekmezdin, Hayatımın en güzel anlarına… Belki şaşırırdın biraz, Belki ürperirdin… Bu yaşananlar korkutmasın seni! … Yüreğim hissettiğinde dudaklarım ‘seni’ gülerdi Gözlerim sana haykırırdı ‘yaş’larında Gelmedin… … Bakışlarımı bir intihara sürükledin Özlemlerin adı ‘sen’ oluyor Ses tonları seni kusuyordu kulaklarıma… Ben her gece seni sus…/uyordum çığlıklarımda Seni çiziyordum bakışlarımın kazındığı duvara…
20
… Uyku gözlerime pusu kurardı Yargılamazdım göz kapaklarıma oturduğun anlarda Kirpiklerime astığın hüzün hikâyeleri için Yadırgamadım hiçbir zaman ben ‘sen’i… Ben yastık altlarında ağlamalarımı gizlerken Yüreğine yağan yağmurlara yetişemedin… … Mahzenlere sığınak yaptığın hayallerimde Ben seni yüreğimin uçurumlarındaki ‘sen’in sesiyle aldattım Durma! Kes cezamı! Bana yüreğinde müebbet ver Kelepçeleri tak parmağıma Yüzüğümüz olsun… … En güzel gülüşlerime gelmek isterdin hep Ağır gelirdi hayallerim ‘dudak’larının kıyısına İsmim dudağından çıkan en güzel melodi… Ölümü andıran sevişmelerin var ya İnsanın her gün bir daha ölesi geliyor… … Durma gel ömrüne yıllarımı adadığım kadın Yüreğimin içinde demlen fütursuzca Uzuvlarımda ki sesin Anlatacaktır sana Bir şarkının içinde bağdaş kurup soluklanmayı… … Saat sensiz sabahı vurdu sevgilim
21
Çek hasret yorganını üstüme Üşümesin ‘sen’siz ellerim … Düşünme arkanda bıraktıklarını Bilme doldurulası güç boşluklarını Üzme tatlı canını sen Kaybolmuşluklara alışığım Her gece hayalinle sızar kalırım Ama sen, Kahkahalarını eksiltme ömründen Ses tonundaki düşmeleri verme kimselere… … Mutluluğun çırasını yak sevgilim Sal rüzgârlara dumanlarını Olur ya, orda esen rüzgâr bir gün buraya da uğrar… … Tutmadın ya şu ‘Seni Seviyorum’un kenarından Canın sağ olsun sevgili… Ben ‘seni’ aldım götürdüm ‘seviyorum’ bir ömür yüreğinde kalsın… … 31 Aralık 2011 Saat : 06.20
22
Gözlerimden düştü bir damla gören var mı?
I Ayrılığın gizli tanığıyım bu davada - Evet hâkim bey, bu adam yalnız Gözlerimden düştü bir damla gören var mı? II Eksildi gözlerimden düşlerim Hiç biriniz mi görmedi sokaklarda “Seni Seviyorum” diyen bir kadın vardı… III Az önce gözlerimden bir damla düştü Dudaklarımda ıslatmak istemezdim seni Kırgınlıklarımın arasında kaybolmuştun Bağışlasana beni sana Bakar mısınız? “Sensiz hangi baharı karşılarım” diyen bir kadın vardı Gördünüz mü? Özlemlerimin arasında kaybettim…
23
IV Yokluğunu verdim bu şiire Ağaçlardan düştü ses tonun Üşüyeceksin diye telaşlanıyorum Pardon, gözlerimden düştü bir damla göreniniz var mı? Burukluklarımın arasında kaybettim… V Beni bekleyeceğini söylüyordun Sanırım günahın koynunda uyudun Kanamalı bir sevdaydı bu Sen bu gidişi bıraktın ya bana Hiçbir şarap sarhoş etmez beni bu kadar Kusura bakmayın, Şu köşe başına kırgınlıklarımı bırakmıştım gördünüz mü? Susmalarımın arasında kaybettim… VI
24
Düşünüyorum da Hangi şarkı da efkârı dağıtacaktım Ya da çakırkeyifken hangi şiiri yazacaktım Kıskanmasınlar diye kelimeleri ayırt etmedim Hepsinden biraz koydum İsmini yazdığım da kanım çekilirdi damarlarımda Başköşeden yer açardı sana Biliyor musun? Bilmem İsmin susuşlarıma denk geldi Pardon, “Emekliye ayrıldım ben bu aşk’tan duyanınız var mı? 3 Şubat 2012 19.44
25
Saat Gidişini 5 geçiyor...
Adın hiçbir adrese karşılık gelmiyor şimdi Sana dair yazılan ne varsa Sen eksikliğinden geri postalanıyor yüreğime… Acılar yoklukların arasında büyütülerek unutulur Yüreğimden düşen binlerce parçanın arasında bulmuştum Unutulmaya yüz tutmuş 45’likler arasında Yıpratmıştı resmini… Saatler yelkovanların koynunda gizlenmiş Akrebini attım avutulmaya mahkûm denizlerime Gidişini yaşıyorum hep, Herhangi bir saat olduğu fark etmiyor Bak bir çeyrek olmuş sen gideli yine… Saat yarım’a dayandı mı büyük susarım ben
26
Alışmak ölümdür bilirim, Yokluğun en büyük ölümümdür benim… Şimdi gidişine çeyrek var… Dalgakıran yağmurlardan koparıp getirdiğim bir mektup Islak hüzünleri asılı paragraflarına Sonbahar’ları seversin diye öldürmüyorum Eylül’ü Her mevsimi gidişine gebe bırakıyorum Kırgınım yanında esen rüzgârlara Saçlarının kıvrımlarına bensiz dokunduğu için… Sensizliğe alışarak öldüm ben, Sen alışma diye, Alışıp da ölme diye, Unutma beni diye! Her saat başına denk düştü mü yelkovan Bir mektup bırakıyorum sana… 25 Ocak 2o12
27
Terk edilmiş evleri ancak it,kopuk doldurur... İşte öyle sevgilim terk ettiğinde... Tam da böyle... Bizler annelerimizin karnında ki cenneti bıraktık da geldik dünyaya, senden gidemeyeceğimi düşündüren nedir? Bizler küçük aşklara büyük hayaller aldık, seneye de giyeriz ümidiyle... Bir fermuarda bozuk dişliden sonrası kapanmaz, açılır... Ben senin hayatında ki bozuk dişlinim şimdi açıl açılabildiğin kadar... artık "doğru" sadece geometride bir terim... Eğer kalbinle bir başkası hayat bulacaksa organ bağısına karşıyım. Bir hayat kurtarırken bir başkasını öldürmektir bu... bir insana verebileceğim tek şey güvendir, sevgiyi onlar gelir alır zaten..
28
Hayat İronisi
alışıla gelmiş, tekrarlardan ibaret hayata attığımız küçük ama garip, bir o kadar da basit bir noktayız seninle. ya da karabulutlarını üstüne giyinen gökyüzünün, birkaç damla yağmur bırakması kadar saçma! deli saçması kadar deli, bir deli kadar akıllıydık biz. hiçbir noktada kesişmedi gözlerimizden çıkan doğru ışınları, uzay boşluğu gibi aramıza bıraktığımız mesafe somut olarak birkaç kilometre, soyut olarak bir evren işte… biz hiçbir elmanın iki yarısı olamadık! ya sen elma, ben bir elmanın içinde, iğrenç bir kurt olduk kaldık! olmadık hiç… olduramadık giydiğimiz hiçbir elbiseyi üstümüze, ne geniş beden, ne battal boy… boy verdiğimiz denizlerde, boynumuza gelen sularda boğulduk boyumuzdan büyük işlere kalkıştık, sen beni sevdiğini söyledin, ben sevdiğine inandım mesela… biz hep zıt kutuplarda kaldık, sen kışın ortasında yanarken, ben yazın ortasında sana üşüdüm, insan temmuzun ayazını özler mi işte ben özlüyorum… temmuzun ayazı olur mu hiç deme, kışın ortasında avuçlarımızın terlemesini hatırla ironiyse ironi hayat!
29
dolduramadık bir kaset bandını, bir şarkı eksik bıraktık A ya da B kısmını bozuk bir kasetçalar gibi kaldık, gözlerimiz çarpıştığında kulak tırmalayan, bir o kadar sinir bozucu… bir kalem soktular aramıza, geri sardık durduk seninle yobaz bir toplum gibi kaldık tenlerimize onlara sorsalar mubah sevişmemiz bize kalsa hâşâ… sömürgeci devletler gibi yerleştin, saçlarıma siyahı çaldın, renk kattım deyip beyazımı kirlettin… 3 tarafı denizlerle çevrili topraklara çöl iklimi gibi geldin dudaklarıma, kurak topraklar gibi parça parça bedenim… ah sen, işte sen! en zıt noktam, ama ne desem boş, koymuşlar bir fizik kuralı! artı eksiyi çeker diye… şimdi sen ne yapsan nafile ki, ben gecenin ortasında bir ışık olur yine seni severim… 28.05.’12…00.10
30
Bıçak İzlerin
Sen dokunduğunda bu şehrin tenine, çığlıklar duyulurdu Ayak izlerinden anlardım gelişini… Şimdi; binlerce insan bu şehrin illegal sokaklarında Ama hiç biri, yüzümde ki hüznü görmüyor senin gözlerinden Ki sen olmayınca bir isyanı işaret eden gözyaşlarım düşmekte… … Yıkık bir kentin yorgun iki savaşçısı gibiydik Bir zafer daha kendini geçmişe armağan eder Sonsuzluğun paçavrasına iliştirdiğim “sevmelerim” Ya da “belki”lerim hangi lisanı zapt eder… … Kanaması durmayan yaram biraz daha az bana Şimdi seni bir eylül’e yüklüyorum Sesi dudaklarımı döven kadın! Hangi mevsimde yatağımın sol yanını dolduracaksın? Bekliyorum.. … Yokluğunun bıçak izlerini taşıyorum sırtımda Yaşadığın ne varsa, yitir! Yaşayamadıklarını biriktir öyle gel… Yarınlar o kadar da uzakta değil Gözlerin arayacak beni zamansız üşümelerinde Özleyeceksin biliyorum…
31
… Sesi değdiğinde dudaklarımı üşüten kadın! Zamansız silineceksin biliyorum Tıpkı geldiğin gibi Bu intihar bakışlı sevdamıza aldırmadan Bu şehrin caddelerini bir isyana bırakıp gideceksin… … Ne çok büyüttüm gözlerimde seni Yokluğunla ne çok büyüdüm Güneşsiz bir sen’sizlikle sevdim Sen izlerini bırakırken geçtiğin boş caddelere Ben sen’li gözyaşlarımda boğuldum Sen benim monoton bir sevdamın kahramanıydın Ben bir tek, gözlerimde sustuğumda kanardım Sen bilmesen de Kulaklarında ki melodinin cızırtısını yaşıyorum… … Ve ben hep seni özlüyorum… …
32
Anladım
Ellerinden oyuncağı alınmış çocuklar gibi Bakışlarım duvarlardan kazınıyor Yaşanılacak ne kaldı ki geriye Bak akreple yelkovan sıkıştırıyor! Zaman biriminde kaybolmuşluklarımı … Bize çocukluğumuzda öğretmişlerdi Matematiğin altın kuralını Bilinenlerle bilinmeyenler bir tarafa diye Seni yüreğimin hangi tarafıma koydum da Sonuçsuz kalıyorsun! … Kaç veda gerekiyor geri gelmen için Anladım, bir nehrin iki yakası gibiydik Ben sana doğardım, bende biterdim … Uzaklar hep hasrettir içimde Tabirimce tanımlar yüklüyorum sandallara Bırakıyorum senin akış yönüne Ama hiç biri kıyı boylarına demirlemiyor…
33
… Gelmedin, böyle sevdirdin kendini Günaha bağımlı kullar gibi Ölümün koynunda beslediğin İlk kurşunla vurdun, öyle hazin öyle bir son. Gelmen için kaç veda gerekiyor… … Anladım, bir şehrin çıkmaz sokakları gibiydik Ben adım attıkça, kapalı yolları dikerdin gözlerime… … Yaslanıyorum bir otobüs durağına Bilirim geç kalan her şey gibi Gelmeyecek o da zamanında… … Susuyorum, çektiğim bu kadar hasret Sözcüklerden anlamlar yapıp çizdiklerim Ertelenmiş sevinçlerim, soykırıma uğramış sevgilerim Tut! Kes at ellerimi Bunlar kangren olmuş bir aşkın Sana uzanan kolları Al geri veriyorum bedeli ödenmiş Ölümü alnına yazılmış sevgilerimi… … 30 Aralık 2011 05.50
34
Ben ayrılığa gebeyim
Gelme bana öyle vakitsiz Dağınıktır kollarım Üstelik dilim lal olur Hoş karşılayamam seni.. Hem ben öyle sürprizlerden hoşlanmam! İzinsiz, zoraki sevdalarımdan olma Ben ayrılığa gebeyim.. ** Gelme bana öyle zamansız Şarkılarım hala son ses Hıçkırıklarımdan bihaber kulaklarım Çalma kapımı! Duymazsam kırılırsın diye korkarım.. Ben daha pişmanlık intiharımdan uyanmadım.
35
** Gelme bana öyle yerli yersiz Kimliksizim,hükümsüzüm.. Küllüklerdeki izmaritlerin kokusudur Yalnızlığım.. ** Gelme bana öyle Ben ayrılığa gebeyim Doğurmadım hüzünlerimi Büyütmedim gözlerimde Öldürmedim kendimi içimde.. Gelme bana öyle Bu sevda bakışlı gözlerinin katili yapma Avuçlarının terini soğutma Ben yalnızlığa müebbet yedim Günü birlik sevdalarımın Saatlere sıkıştırılmış Ziyaretçilerinden olma..! 14 Ocak 2012 14.28
36
Öyle bir gittin ki!
Öyle bir gittin ki Gidişinle, yol yol uzadı gözlerim Organlarım infilak etti Paramparça Savruldular Herkese bir parça düştü payımdan Senden sonra Ama hiç biri Tam bir ben’e sahip Olamadı Öyle bir gittin ki İçerlerime ağlamayı öğrendim Bundandır Kalbimin rutubet bağlaması! Küf kokan dudaklarım Var benim Kim bilir kaç ay geçti Dudaklarının Dudaklarımın son durağı olmadığı Etraf biraz dağınık Beynimi toparlayan Olmadı
37
Öyle bir gittin ki Önce beni uğurladılar Birkaç gün Gözlerinden ağızlarına Akan tuzlu suyu tattılar Sonra Sonrası mı tatlı sularda Boğuldular Öyle bir gittin ki Öyle bir bittim ki Mürekkebim kanatıyor Çizgisiz beyaz sayfaları Kalbim ise Kurşunkalemimin ucunda Can çekişiyor Sen Öyle bir gittin ki Yokluğunu anlatabilecek Bir şiir bile YAZAMIYORUM
38
Ah be kadın!../Mutluluk…/
Ah be kadın! Ağır tahribatlı gözlerin yok mu? Her gün bir başka ölünüyor bakışlarında… Ah be kadın! Saçlarının kıvrımların da Batar şu kahpe İstanbul’un güneşi… Hiçbir uzak değmez dudaklarının kıyı boylarına Mesafeler bir piç gibi kalır Dokunduğum da avuç içlerine… Ah be kadın! Sen hangi bahar’ın vuslat yağmurusun Çiselercesine yağıyorsun İç ağrılı yanlarıma… Ah be kadın! Seninle mutsuzluktan mı bahsediyorsun Ben o trenden geçeli Bir sen boyu yolum oldu… 26 Ocak 2012 03.11
39
Anlayacaklar Gittiğini
Gittiğinde hiçbir şeyi değiştirmedim ‘Yok’luğun bile yerli yerinde Hala yastığın duruyor yatağımda Yorganı bile çekiştirmiyorum uyuyamadığım gecelerde Uykundan uyanma diye Bu aralar gelsen çok iyi olur aslında ** Bir anlaşma yapalım seninle Gidişini kimselere söyleme, kendine bile Ben söylemiyorum… Her gün oturup saatlerce yazıyorum Soranlara sana şiirler yazdığımı söylüyorum. ** Sensizliğe karşı savaşımda umutsuzluğa kapılıp Ağlamaklı olduğum geceler de Odama çekilip kilitliyorum kapıyı Merak ettiklerinde seni arayacağımı Rahatsız etmemelerini söylüyorum.
40
** Belki de delilik bu benim yaptığım Arkadaşlara bahsediyorum senden Hiç gitmemişsin gibi Bu sokak her gün sana iletemediğim selamlarını gönderiyor “Uğramıyor bayadır hayırdır?” diye soruyor tanıdıklar İnce hastalığa yakalandı dikkat etmesi gerekiyor Ben bile gitmiyorum yanına diyorum. Seni çok incittiğimi bilmesinler diye… ** Her akşam iki tane ekmek alıyorum Penceremin önünde ki güvercinler Hiç aç kalmıyor. Bak, bakkal Rüstem Efendi “Acil şifalar diliyor” ** Bazen ben bile inanıyorum biliyor musun? Mutfağa sesleniyorum filmin en soluksuz anında “Bir su getirir misin?” Oysa istediğim su değildi, Belki duyar da çıkar gelirsin ansızın. ** Bu aralar gelsen çok iyi olur aslında Anlayacaklar, benden gittiğini. Hadi sevgilim, iyileş bir an önce Bu ev eksikliğini hissediyor “Daha erken 5 dakika daha uyuyayım” Dediğim kimsem bile yok… 28 Aralık 2011 05.38
41
Yelken
Bir cinayet teşebbüsüydü Gözlerinden "vur"ulmak! Her gün kim bilir kaç kez öldüm Cesedimi topladılar her akşam isimsiz kıyılarında... Acımak nedir bilirim, Senden öncede canım yandı. Kapı askılarında boynumun izleri Sen hiçbir kış gelmezdin ki. Gittiğinde ellerim aradı en çok Biraz zordu sabah uyanacağımı bildiğim Uykulara dalmak. Her günün sabahına Yorgun,bitkin yara bere içinde Bir savaştan çıkmışçasına uyanırım Unutmak için önce Düşlerimi ellerinden koparmalıyım Gündüzleriyle tek düze sevdalar Gelmeyeceğin toprakları ıslatma Nadasa bırak yüreğimi Git! İhanet adına yap Yüreğini başka "koy"larda demirle. Bu kırık dökük yelken Artık senin rüzgârlarınla yön bulmayacak...
42
Şuan Şuan, evet tam da şuan , Elleri, avuçlarımın içindeki çizgilerle temas etse Yüzündeki her bir kıvrımı, Gözlerinin etrafındaki çizgileri... Dudaklarının kesişimi, Beynimin derinliklerine insen, Çok değil şuan yanımda olsan.. Sadece sevecektim seni... Nefeslerimden kesip, Saçlarının kıvrımlarında dağıtarak...
43
Sen’foni En zoru da o değil midir? Etrafında bin bir yüz ama aradığın eksik Hepsinde bi parça "o" var Yağmur yağsın istiyorum bu kalabalığıma Eğilsin başlar omuzlar düşsün Islansın tüm vücutlar Belki anlarlar gözyaşlarımın Arasında apansız boğulmalarımı Belki anlarlar hıçkırıklarımın oluşturduğu Yalnızlık senfonimi
44
Sonbahar’da üşüme/sen…/
Acı çekiyorum diye kızıyor dostlarım bana Toparlan! Kendine gel! Lafları sıralanıyor arka arkaya Bilmiyorlar ki; Ben onu severken Ayna da ki acıyı görmeyi seviyordum Zaten gittiğinde kendimi görmüyordum. Derdimi hep onun gidişi zannediyorlar Giderken birçok şeyimi de aldı götürdü Yüzümde ki gülüşü çaldı Aşk mısralarımda ki anlamlarımı çaldı Kendime olan umudumu aldı Ve gitti. Yağan yağmura bile hüzünlenebiliyorum şimdi Sonbahar gelsin istemiyorum Olur, da üşürsen, Ceketini veren olur
45
…/Yağmur cesedimizin tenini dövüyor…/
Ölü bir şehrin çocuklarıydı yüreklerimiz Filizlenirken solan bir çiçek Bir soluk dahi alamamış cenin… Adını sen koy işte…/adı sen… Hiç yaşanmamış buluşmaların Gökyüzü zerreciklerinde çarpışmayan kahkahalarımızın Gözlerimizin bir değmediği film karelerinin Gözyaşlarımızın damlamadığı yastığın… Adını Sen koy…/…“sen” Unut yaşamadıklarımızı, Alfabemizde yan yana getiremediğimiz 3 harfi Binlerce şarkının içinde Bizim olsun diyemediğimiz şarkıları
46
Doğmayacak olan kızımızı Unut işte bana dair ne varsa Hatırlatmayanları da unut İsmimi Cismimi Gözlerimi Sözlerimi Unut… Sen en iyisi mi beni unut… Çünkü iki kişi hatırladı mı Ayrılık olmuyor… 6 Mart 2012 15.09
belki, öteki tarafta
47
Ben senden önce kendimi bulduğumda Yetimdim bu hayata Elleri üşüyen eldivensiz çocuklar kadar İçime işleyen soğukla Tutunmuştum prangalara Senin adına ne yapmam gerekiyorsa Yaptım Dudaklarımdaki sus parçalarını böldüm Ellerine dağıttım, Her biri eşit parçaya bölünmüş gülüşlerimi Serdim çakıl taşlarıma Yol yol uzadım iliklerime işleyen senle Hüznü astım kirpiklerime Yokluğunu sundum bir bayram sabahı kapımda bekleyen Sevinç çığlıklarına. Dilime takılan ilk harfi tıkıyorum boğazıma Susuyorum, Konuşmak yokluğunda en çok da Etrafımı saran eş dost’a kapı oluyordu Konuşmak en çok da içimi yakarcasına Geçen içki damlama vuruyordu Sek içeceğim bu yıldızsız gecemde seni Daha çok yakacaksın geçtiğin organlarımı Ve ben bu gecenin hesabını En çok da kıyıya vuran dalgalara Yükleyeceğim
48
Kelimelerim can çekişiyor mürekkebimde Satır satır kan ağlıyor Dökülen umutlarıma Üryan cümlelerim şimdi Rahminde bir cenin Düşük yaptı şiirlerim Sana dair tek bir nefes bile alamadan Kapanıyor dudaklarından çıkacak Rüzgâr tınısı. En çok da gidemem dediğin yerde Kurşungeçirmez kalemimi asardım göğsüme Şimdiyse soğuk sularda Uykuya dalıyor armağan ettiğin vaatler Sen yoksun Kanım donuyor damarlarımda Doktorlar göremiyor kalbe giden yollarımı Bir sigara külünde bıraktığım huzuru Döktüğüm toprak Bu gece de beni çağırıyor Nemli mezar taşlarına sarılıyor umut Bu tarafta gelmedin Belki öteki tarafta
49
Gelseydin
Geldin diyorum bu kente Belki de kendimi kandırıyorum Kalbim atıyor İçim içime yetmiyor Kaybediyorum kendimi… … Gözlerinde uyanacağımı düşündükçe Odam biraz daha dar geliyor Açıyorum pencerelerimi Deliriyorum… Avaz avaz haykırmak istiyorum Kendim bile yetemiyorum kendime Seni ilk gördüğümde Nefes almayı öğrenmiştim Yürümeyi bilmiyordum Bir sonraki adımı atamıyordum Önce beklemeyi Dimdik ayakta.durmayı öğrendim…
50
… Tüm zamanlarımı ayırmıştım Seni beklemek için Senden başka kimseye ayıracak Boş vaktim yoktu Gelirsin diye.biriktirdiğim onca zamanım olmuştu… Bazen düşünüyorum da senden gelecek Bir telefon da duyacağım bir “Alo” sesi Tüm yaşama sebebim olacaktı… … Seni bekliyorum Hali hazırım bu evde Her şeyimle bitamamım… Vakitsiz yaşardın sen Olmayacağını bildiğin hayalleri severdin Kimdeydi hata. İçimi daraltan Hayattan soğutan Beni kahreden Sadece yanımda olmayışınmış! Ağladığımı bilsen Yanımda biterdin Silerdin cebinde kırış kırış olmuş Mendilinle gözlerimi Şuan ağlıyorum biliyor musun? Gelir misin? Gelmezsin değil mi?
51
… Peki, bundan son ben ne olacağım? Kimi bekleyeceğim delicesine En saf halimle kime inanacağım. Aslında sana da inanmazdım ben Ama şu kaybetme korkusu yok mu? Gördüklerime bile inanmamıştım Arkadaşlarımı sevmez oldum Gelmez o dedikleri için Şimdi telefona bakıyorum Çalmıyor, Bunca saatten sonra arasaydın Ne olurdu? Ama bu kadarı yeter Nefes alırken bile ölünebileceğini öğrettin Daha fazlasını alamazsın ki benden… … Acıyan yanlarım var bilir misin? Bu veda da canın yandı mı? Bilirim yalanları seversin Bazı yalanlar insanın öyle içini çok acıtabilir ki Delirdiğimi düşünenlere hak veriyorum Avaz avaz haykırdığım penceremde Şimdi; Bir sigara daha yakıp ağlıyorum… Bugün gelseydin aslında iyi olurdu Gelmedin… Senle ben bir ağaçtık oysa Son yaprağımızda düştü Öldür beni giderken!
52
Öldür beni giderken! … Kalan yanlarıma “sen” veremem Ben seni kendi mezralarımda kaybetmişken Öldür beni öyle git! … Göz çukurlarıma göm cesedini Nefeslerinde boğ Gözlerimi senden bilmesinler Öldür beni, kendini intihar et Katilin ol… Beni sende görüp seni bende bilmesinler Bildiklerinde, kalırım yoksa sende… … Öldür beni giderken! … Kıyı başlarında sızmış bulmasınlar beni Bulup da sana getirmesinler geri Öldür beni! Senin konunu başkasından duymayayım Duyup da her gün bir daha ölmeyeyim Öldür beni! … Yaşarsam eğer Her gün gittiğine inanamam ben… …
Sen kendini bu gözlerden hiç göremeyeceksin…
53
Canım, öbür tarafım Beceriksizliğimiz dilimize vuruyor Odamın duvarları soğuk Hayalin ısıtmıyor iç ağrılı yanlarımı Gözyaşlarımı silmiyor yetimsizliğim… … Adın “Hayat” Ya gel al beni benden ya da infilak ettir İçimden kendini! Efkârı demliyorum gözlerimde özlüyorum. Çok zor olmamalıydı tek vücuda sığdırmak bizi Çok zor olmamalıydı… … ‘Gel’medin Ve ben gittim, nefesleri aldığım Dudaklarından ilk gidişim… Kaçtım! Belki de yaşanmayanlar cesaretsizliğimi kırdı… … Aklımın odaları kalabalık her köşe başı “sen” “Çocuğumuz bize benzesin” Uzuvlarım da patlıyor ses tonun… Hatırladın mı? Şimdi hangimizin çocuğu bizi andıracak? …
54
Her sonu yazılan masallar gibi Ben bu masalın en son başındayım Ben gittikçe sana geliyorum ben bir tek senin gözlerinden Kanardım “yalanlarına” Daha bir zor olacak başka birinin olma ihtimaliyle Gözlerimi açmak güneşe… Her gece nakış nakış işleyecek dokunamadığım ellerin Onlar benim! Dokunmasınlar! … Neylersin işte “Sen ve Ben” Ardında bıraktığın ağır yaralı ‘sen’i ‘Sen’den sonrasına taşıyacağım Bir seni bitiremedim Tutunamadım yüreğinin uğultusuna Şimdi; Ne yapsam boş SEN KENDİNİ BU GÖZLERDEN HİÇ GÖREMEYECEKSİN
Çıkmaz olan sadece sokaklar ya da yollar değil... Kalplerde var
55
Bu terk edişte taksimetreyi açma şoför bey! Çok uzak değil kalbimle beynim arası önceleri yatağa girdiğim gibi ilk işim telefonu sessiz'e almaktı, şimdilerde ise açık bırakıyorum, olur ya arayan olursa duyamam diye korkuyorum
En çok kızım olsun istemiştim, çünkü ilk kez birinin ilk aşkı olacaktım Benim en güzel yenilgim; lades'e girdiğimizde 'aklımda' değil 'yüreğimde' dememdir İçimdeki çocuk seni özlemekte,bir gün gelirsin diye bayramlıklarını hiç çıkartmıyor Ben hayatımda tek bir yalanı sevdim "İyiyim"
56
Bazen
Bazen istersin Hiçbir şey’e takılmadığın kadar Zamanlarından çalarsın, eklersin onun olmayan zamanlarına Bazen istersin, Çok bir şey değildir Sabahları uyandığında yatağının diğer tarafının sıcak olması gibi Gözlerini açtığında bugün ne yapıyor değil ne yapacağız diye düşünürsün Bazen Bir gece yanında olmasını dilersin Oturup bir kahve tadında hatırlar eklemek istersin yıllarına Bazen Ses tonunda yakalarsın kurulan hayalleri Canlanır göz perdelerinde sahneler Bazen İnanmak istersin körü körüne Gerçekler demirden bir kapı gibi örterken önünü Sen anahtar deliğinden görürsün Bazen Hava kasvet ceketini giyer üstüne bir de fon ekler beynine Bir sigara daha yakarsın
57
Düşünürsün, düşünürsün, düşünürsün Beynin ağır basar terazinde kalbe Kendinden çıkar bir köşeye oturup izlersin Ne içindi bütün bunlar dersin? Sonra bir mesaj gelir, Her şey en başa sarılır sımsıkı. Bazen Ağlamak istersin göz pınarlarından kesilene kadar bileklerin İstersin yanında deliler gibi Bütün her şey varlık, hayat, nefesler, ömür onsuz olmayacak dersin İşte o an da hiçbir zaman olmazlar Bazen Beklersin, sabredersin onun çıkıp geleceği zamanı Yenilmezsin o gelmez ama sen vazgeçmezsin Aslında o öyle çok seviliyordur ki Tüm sitemler bundandır Bazen Mesafeler insana öyle bir koyar ki Bu suratının tam ortasına inmiş elmacık kemiğini içine gömen bir yumruk gibidir Ama insanoğlu işte, iyileşmesini de bilir Ve bekler. Bazen Hiç olmaması gereken zamanlarda saniyeler saat rolünü üstlenir Bazen Bir şarkı çıkar, işte o an da hiçbir lisan da tanımlayamazsınız sevginizi Kendinizi bir karanlık çukurun en dibinde yapayalnız bulursunuz Ümit edersiniz bir el uzanır mı diye? Beklenen parmak boşlukları sevgiliye aittir Ve hiçbir parmağınız başka parmak boşluklarında tamamlanamaz Bazen Bir çiçek kokusu arasında sevgilinin kokusunu duyarsın Aslında sen ona dokunmamışsındır bile Ama o koku hiç yabancı değildir
58
Sen yıllarca yaşamış gibisindir Bazen Öyle bir hissettirir ki aslında hiç gitmemiş gibidir Sen gelmek istersin o zaten gelmiştir Bazen… Bazen… Bazen… Bazen Tüm ihtimalleri yıkarsın, geçmiş geçmiştir dersin Ve en baştan seversin… Tarih : 20 Aralık 2011 Saat : 14.30
59
Gideceksin
Ellerini bıraksam, Kaçmaya meyilli mahkûmlar gibisin Vicdanın İşlediğin suçun acısını çekse de Aklın Hep özgürlükte Ellerini bıraksam Soluk almaya gelmiş misafirler gibisin Önce gelmeye Sonra gitmeye niyetlisin Ellerini bıraksam Yalancı baharlar gibisin İçimi ısıtsan da bilirim Yarın karlar yağdıracaksın Saçlarıma Ellerini bıraksam Kaçacak gibisin Ayaklarından anlıyorum Bir adımın bende Bir adımın eşiğin öbür tarafın da
60
Ellerini bıraksam diyorum Bırakamam ki Ne yana baksam sen Kime baksam gözlerin Duyduğum sesler senin Oysa sen hiç Gelmedin bana Yüreğin bir kafesin içinde Atan kuş gibiydi Açsam kapısını Kim bilir Hangi pencere de soluklanacaksın…
61
Zamansızsın
Her sabah sensizlikle uyanıyorum Ellerim solgun, gözlerim ‘yaş’lı Kalbim eksik çarpıntılar da akşamdan kalma… … Gözlerimi açtığımda aynada ki yüzüm Biraz daha çizgili, buğulu… Bakışlarının dokunduğu beni Ne kadar çok özlüyorum… … Takvim yaprağı aynı günü gösterse de Güneş yokluğunu biriktiriyor odama… 28 Eylül… … O kadar ‘yok’sun ki Bir o kadar da ben var mıyım? Beni seninle ananlar, şimdi çoktan unuttular Muhalif bir mevsim gibiydi, yağmurlu gelişin İllegal bir gidişle ıslattığın.. …
62
… Zaman, Çok düşmandı bu aralar… Yoksun! … Artık cesaret etmeyeceğim Kaybettiğim savaşlara… … Bakıyorum yaslandığın pencere kenarından Üsküdar’a Kız kulesi, Galata… Şehir, çok yüzsüzleşti gidişinle Kalbimde geçen bakışlarına Denk gelmedi gözyaşlarım… … Alışkanlığımdır benim Vazgeçiyorum, seni hatırlamaktan … 23 Kasım… Bir yalana boğuldu Şimdi…
63
Şehr-i cennetin toprak kokusu
Düştün işte, Yüreğimdeki bu ayaklanışın Şehr-i cennetin Toprak kokusunu yayıyordu Gözlerinle değdiğin tenimde. Yakama iliştirdiğim geçmişin ceset topluluğunu Silkeliyordun kahkahalarınla. Sonra gece olurdu, Tüm gözler kapanırdı üzerimizde sessizce. Akreple yelkovan arasında sıkıştırırdım ben gözlerimi, Seni tüm mevsimlerime yükler Sesin değdiğinde dudaklarımın kıyısına … Ben geleceğimi bağışlardım arafta ki ulaşılmazlıklarıma…
64
Anne!
Her sabah yalnızlık doğuyor odama, Belime batıyor yalnızlığın Acıtıyorsun canımı, Yakıyorsun yokluğunla, Ellerim kanıyor, kesikler içerisinde Gözlerim kapıda kaldı gelmiyor geri bana, Görmüyorum hiç bir şey Kulaklarım çınlıyor,beynimi uyuşturuyor Acılarımı biriktiriyorum bir masal misali Yalnız uyunmuyor bu köhne boş şehirde Gecelerin sessizliğine dayanamayacak kadar Yetimdim… Oysa sen, Çığlıklarının arasında bir sigarayla veda ediyorsun ay’a
65
Hiçbir şey temiz kalmıyor , Gökyüzünü bile kirleten bir toplumken biz Hangi kalbin temiz kalmasını bekliyoruz. Benimki de laf işte… Göğsümde ki sancıların tekleme sayısı artıyor Kayan bir yıldız gibi , Kayboluyor gözlerden uzak , Saklanıyor damarlarımın arasında Kanıma karışıyor, Bedenim çürüyor, Gözlerimin altı mos mor görüyorsun değil mi ? Bu renk sana hiç yabancı değil biliyorum. Beni affet anne, Bir insanı en çok gene kendisi acıtırmış bilemedim, Çok yaktım canımı anne, Çok şey kaybettim anne, Ama en çok yalnızlıklar kazandım , Toparladım kimde ne kadar varsa Ve yaktım onları, Gökyüzüne saldım dumanlarımı, Küllerimde kalan kıvılcımları tutsak ettim Bir rüzgâr bulurda alevlenmesin diye, Çok geride kaldım anne, Bugünlerimi kaybettim , O gittiği günde kaldım ,
66
Bir Pazar sabahı kahvaltımda ki tek eksikliğin kuru ekmeğimin olmadığını, Ve o sandalyenin asla dolmayacağını anladığım günde kaldım, Gözyaşlarımın ıslattığı selpak peçetem bile kurumadı, Ben en çok geri gelmeyen gülümsememi özledim Alfabemdeki kelimelerim şimdi bir eksik, Cümlelerim devrik , sondan başlıyorum Bu gece şehre gene usul usul baş harfin yaşıyor Kaçtığım an yaralıyor beni bir kez daha Çok uzağa gidemeyeceğimi anlatıyor Şuursuzluğuma veriyor damlalarını Akıyor saçlarımdan yavaş yavaş tenime, Süzülüyor yavaş yavaş derine, Çok özlediğim o kokuyu , Toprağa düştüğün anda anlıyorum Ve en çok neyi anlıyorum biliyor musun? Ben senden sonra bir adım bile gidememişim bu hayatta…
67
Neyim var benim
Neyim var benim, Bu sabah yalnızlığın saçları dağınık, burnu akıyor Üstüm yalnızlaşmış üşümüşüm gece, Çok yalnız kalmak yaramıyor bana Gözlerime vuruyor her defasında Neyim var benim, Bu şarkılar neden bu kadar yabancı değil Hepsinin bana garezi mi var onu hatırlatıyor, Şişeleri kelimelerimle devirmek, Yalnızlık yeteneklerimi keşfettiriyor, Bak gözyaşlarımı şişeye damlatabiliyorum, Bilirsin, ağlamak bana göre değil Ağlayanın imanını gevretirim, Sen yok musun sen, Evet, yoksun şimdi anlıyorum ağlayanları Her sonbaharda yalnızlık esmek zorunda mı? İliklerimi bile üşütüyor, Resmi’yetli bir şekilde oturuyorum, Bir şişe daha resmine yetiyor, Ve boğazımdan süzülen damlalar bile anlıyor O gitti diyor, Sonra rüzgârın savurduğu sen taneleri kaçıyor gözlerime, Bir de uğultusu geliyor kulaklarıma hıçkırıklarımın, Yeni bir hastalığım oldu Sensiz’lik…
68
Öylesine
Sana kocaman vaatler de bulunamam Bekleme, Bir ömür boyu mutluluk istiyorsun, Kim bir ömür boyu mutlu olmuş ki Kim son demine kadar âşık kalmış ki Ben sana bunları yapamam Seni her an mutlu edemem Sana son ana kadar âşık kalamam Kalırım diyenlerde yanlış Mecnun Leyla’yı severken acı çekmiş Bir gün mutluluk görmemişler Ama dillere destan bir aşk yaşamışlar Mecnun ona sadece sevgisini vermiş Aşk yok olandır sevgi daimi olan Sevgi, saygı, anlaşma olmadan Aşk neye yarar ki Ben seni ancak bir annenin bebeğini sevdiği kadar Sevebilirim Ve bir çocuğun oyuncağına bağlılığı kadar bağlı kalırım Kısaca bebek annesiz, çocuk oyuncaksız olamaz Tüm vaadim budur sana, Bir ömür ellerimi ve yüreğimi verebilirim sana…
69
Fahişe!
Solgun siyah gözlerinin arasında beslediğin O ayrılık bir gün gelip vuracak seni Rimellerinin tadını hissedeceksin dudaklarında Akan gözyaşlarından Yaraladığın onca yüreğin bir tek mazisi bile kalmayacak Ve her gününü ayrı bir kalp spazmıyla geçireceksin Acıyacak an ve an için daha fazla O ulaşılması zor zannettiğin dudaklarını Sokak köpekleri gibi artıklarda bulacaksın Sığınacak bir liman aradığın anlarda aklında Geçmişinde geçirmediğin kalpler kalacak Hayat artık sana en gerçek yüzünü gösterecek Bacak aranda atan kalbinin kıymetini Bir gece fahişeleri kadar anlamsız kılan Ücreti ödenmiş yataklarda bulacaksın. Satılık ruhunun siyanür kaplı bölgelerini Vücuduna enjekte ettiğin extasylerle besleyeceksin Artık anlayacaksın… Ruhunu sattığın adamlar senin kılına zarar gelsin istemezken Bedenini sunduğun kişilerden ruhunu okşamalarını bekleyeceksin Elleri kalçalarındayken…
70
Unutsam diyorum
Ölüm kusuyor bu gece bakışlarım Şiirlerim sus pus oluyor Çıkmıyor boğazımdan Dilimden intihar etmiyor kelimelerim… … Unutsam diyorum seni Yerli yersiz… Aklımın köşe başlarında seni bulmasam Her sabah uyandığımda selam vermesem sana Unutsam diyorum Kendimi unutsam Senli sensiz… Aklımın pususuna yatsam bir gece Aniden yaklaşsam arkasından Kendi katilim olsam… … Unutsam diyorum… …
71
Üsküdar
Sen gidemem dediğin an’da İntihara teşebbüs dudaklarını giyinirdin üstüne İmkânsızlığına inandığım da Gözlerim bana ait değildi. … Yokluğunu hissetmeyeyim yüreğimin kuytusunda Sanki tüm insanoğlu düşman kesilirdi bana Sen daha başka bir İstanbul olurdun Paçavrasına iliştirilmiş dip notları savrulurdu Kuytu köşelerde. Sonra saçların savrulurdu esen poyraz da Boğaz imrenirdi dalgalanmasına Karanlığa gömerdi yüzsüzlüğünü… … Gidemem dediğin an’da Kız kulesi her gece gözyaşlarımla yıkanırdı Üsküdar, sensizliğimi barındırmazdı İçki kokan sokak aralarında Yalnızlığımı hissettirmeden Kaybolan umutlarımızı Haliç’ten sallandırmadan Hani gitmesen diyorum
72
Geldiğin kadar geç kalmadın giderken
Geldiğin kadar geç kalmadın giderken! O kadar çok nedensiz gidiyorsun ki Arkanda bıraktığın anıların üstünü örtercesine Seriliyor sebepsizliğin. Sensizliğinden çok bu acıtıyor içimi… … İnanır mısın? Sensizliğimde baktığım aynaların Hiç birinde kendi cismime rastlamadım. Yağan yağmur bile hüzünlendirebiliyordu. Oysa Ne güzeldi yağmur kokusunun arasında Kahkahalarımızı havada buluşturmak… … Tenine dokunabilmek… Parmak uçlarımdan kalbe giden asırlık bir yolculuk gibiydi...
73
…. Ölümden bahsediyorlar sonrasında “Ölüm” ! İki dudağımızın arasında ki mesafe kadar gerçekti Ölüm, gözlerimizin sevişmesi kadar imkânsızdı. Şimdi ihtimaller yaratıyorum denizim de Yaşayabileceğim neyim kaldı ki gölgende. Soluğu gırtlağında düğümlenmiş Asılı yalnızlıklar dışında. “Gittin! “ Sadece “Gittin” Geç kalmış “pişmanlıklarım” Ve avuç dolusu “belkilerim” Geldiğin kadar geç kalmadın bu veda da Geldiğin kadar geç kalmadın…
74
Şiir gibiymiş meğerse
Dört bir kenarı intihara sebep Duvarlarında asılı anılar… Uğramadığım günlerde "sensizlik" tutmuş. Bak; Saatlerce konuştuğumuz koltuğumdayım.. Küllüğüm sağ köşemde, Sigaramın bile markası aynı. Kapatıyorum gözlerimi, Tek tek canlanıyor gözlerimin önünde Geçip, Gitmeyen zaman!
75
… Her yer sana bezenmiş sevgili, Tek eksik;Kulağımın içinde aylarca dans eden sesin… “Sen yoksun” O kadar çok yoksun ki, Kırık-dökük, biraz hazin Biraz da efkârlı bu topraklar. Geçmişin derinliklerinde can buluyor Doğmamış kelimelerim… Oysa Hiç bu kadar öksüz kalmamışlardı… … Gece oluyor, sessizlik çöküyor bu kente Hangi yöne baksam Biraz daha yükseliyor “yazdan kalma kahkahalarımız” … Tanıdıklar peşi sıra hal hatır soruyor, Çok değişti diyorum “hayat” Meğerse Şiir gibi bir şeymiş… Bir günü “Onunla” doldurup, Başlayıp. Bitirmek!
76
Rüzgâr Yokluğuyla sevişmek, tenimdeki ölü hücreleri bile canlandırıyordu Yatağımın sol yanı hiç ısınmıyordu oysa Buz tutmuştu teni Ama hala sıcaktım, Çok fazla uzağa gitmiş olamazsın Beni böyle yakmışken Sen küllerini rüzgâra salıp Tekrar alevlenirim diye bekleyemezsin. Ya sen hiç gitmedin benden Ya da öyle bir gittin ki Ben daha gidişine inanamadım.. …
Gittin! Sen gittin; Şimdi dört duvar arasına sıkıştırılmış şarkılar Yüreğimin en kuytu kenarlarını sızlatıyor. Ağlamıyorum, sakın üzülmediğimi düşünme Biliyorum, sen yanımda olsaydın Ağlamamı hiç istemezdin. Silerdin kolu çekiştirilmiş kazağınla gözyaşlarımı. Ağlamıyorum, belki de; İçimde tüketmediğim üryan umutlarım var benim. …
77
Hiç yakışmadı bu veda İki dudağının arasında ezilen Kelimelerini sürüklüyorsun arafa Bir gel deyişinle kaç intihara meyilli cümlelerimi asacağım oysa duvarlara Sen ise; Git-gellerin içerisinde en çok da gitmeleri giyiniyorsun üstüne Merak ediyorsan söyleyeyim; Hiç yakışmadı bu veda üstüne... …
Sapmalar Bir sabah uyandığımda yine yalnızlığım öpecek sen kokusunu Biraz daha hüzünlü gözlerle ovuşturacağım kalbimi Sen yoksun ya işte hep böyle günlerim Hep bir eksik nefeslerim Üstüm başım kir pas içinde Kokun hala yatağımda, Her sabah, sana veda eder gibi zor olur. Sensizliğimde bir güne daha başlamak…
78
…
İzmir
Hiç görmediğim sevgilimdi İzmir. Ben yüzümü sensiz geçirdiğim günlerle yıkıyorum Her sabah uyandığımda Denizin kokusu dolduruyor odamı, Ciğerlerime doluyor gökyüzündeki nefesin Ben senle aldığım nefesleri tüketmedim daha Ben senle aldığım nefesleri sensizliğine pay ettim de yaşadım. … Hiç görmediğim sevgilimdi İzmir. Fayton sesleri arasında gecelerin çıkmaz sokaklarında İzlerini aradım yüreğimin şehrinde. Gözlerim kadar yakındı. Şimdi, İzmir gözyaşlarım kadar yağmurlu Ve damlaları dudaklarımın kıyısında son bulurdu İçime çekerdim tuzlu sularını Karşıyaka’nın Dalgalar hıçkırıklarımın senfonisinde kaybolur Bir ayyaşın şarabının son damlasını Dudaklarıma pay eder efkârla gece kaybolur, Mevsimlerimde günlerim hiç aydınlanmaz sen gelmedikçe Her sabah güneş kendisini gösterdiğinde,
79
Ben; Seni Seviyorum
Hani gitmesen
Gitmesen, Oysa ne kadar da alışmıştım ben sana, Yüzündeki hüznü, Tenine dokunmadan içime saklamıştım Gülüşlerimi biriktirmiştim buluşmalara Ellerindeki sıcaklığı hissedemeden Gözlerimdeki anlamı sökmeden gece Gidiyorsun, Arkandan sadece çığlıklarım kalıyor Yanağımdan süzülen damlalar Kanıyor dudaklarıma Hep bir yarım sus paylarım Hissedemediğim nefesinde boğuluyorum İçime işlemedi kokun, Mutluluk saçan kahkahalarımız Çarpışmadı havada,
80
Gözyaşlarımız aynı yastığa damlamadı Hani “gitmesen” diyorum…
… Engel olan ne varsa yapışsam boğazına Kendimden önce katili olsam bu hayatın, Kessem nefesini, Ama sen gitmesen… İşte gitmesen, Kalbim her telefon çaldığında Umutlanmasa, Biliyorsun, kaldıramıyor kalbim bu heyecanı Yığılıp gideceğim bir gün
81
Sendelediğim anda sarılsan boynuma, “gitmiyorum” diyebilsen…
İnandırsana beni
Bir kaybedilen hayat Şimdi varlığına inandırabilir misin beni Mutlulukların arasındaki Sünepe yaşantımın sebebini , Bir sokak köpeği kadar ucuz satılan ruhumu… … Bir neden söyle bana, Babamın vücudundaki bir pisliğin Ve beni yaratışının sebebini söyle. … Her köşe başına atmakla, Yaratmak olmuyor. Şarabımın damlası kadar ayıkken Sövdüğüm insanlardan bir farkım olduğunu söyle, Her gelenin, yüzüme bıraktığı Çizgilerin büyümek olmadığını söyle, Susma,
82
Konuş, beni sana inandır…
… Bir yaş daha büyüdüm öyleyse, Bir kez daha soktuğun bu lanet yıkıntının arasında, Ellerimi arar oldum, Gözlerimdeki ışıltıyı nerde bıraktım söyle, Ağlamanın sadece acıdan olmadığını söyle, Her terk edişin ardındaki ışıklı kapının hala var olduğuna İnandır beni, Susma, Konuş… … İbadetin dualarda kalmadığını, Her soluma döndüğümde saplanan acımı söyle, Bir insanın varlığının sonunun hep hüsran olmadığını söyle, Gittiklerinde bir piç gibi bırakmadıklarını, Yalnız kalınmayacağını söyle, Susma, Beni mavinin derinliğine, Dünyanın renklerine
83
Siyah’ın yokluğuna inandır… Susma, konuş…
Riyakâr Ötenazim
Sevmelerini özlemek, Harf harf satır satır uzaklaştığın o gidişi ezberlemek, Can yakarışlarımı gözyaşlarımla söndürmeye çalışmak Ve yokluğuna alışmak Tek alışamadığım yokluğuna alışmaktı, Bir rıhtımda zifiri yakamoz, Ellerimi açsam yalnızlık, Yokluğun dövüyor kıyılarımı, Sığ bölgelerinde sakladığın yosunlar kadar biçareyim artık Sımsıkı sarıldığım taşlarda arıyordum saçlarımın okşanmasını Oysa dönmek isteseydin ben bıraktığın yerdeydim. … Çok hissizleştim bu aralar Canımı yakan onca sebep arasından çözümü Ben gene canımı yakanda dolduruyordum ellerimi , Ve her ellerim dolduğunda , Sırtımda bir çentik daha bırakıyordu tanrı, Oysa sensiz ne çok günüm olmuş,
84
Sayısını bilmediğim , Ama her gün izini taşıdığım bir yalnızlık, Oysa gelmek isteseydin bırakırdım ellerimi orda.
… Görüyorsun işte, Çok değişti hayatım senden sonra, Sen beni bir lisan kadar severken Ben şimdi harf harf sevenlerin arasında Kelimecikler yaratıyorum, Ve gözlerimin arası kadar olan uzaklığın Birbirinden bağımsız iki yabancının Bakışmalarında ki anlam kadar yakın, Oysa ben hala son damlamı bırakmamıştım sen gelirsin diye. … Özlemek de vardı bu gidişte, Ben geleceğini düşündüğüm günü de özlüyorum, İçimde bir İzmir kokusu, Gözlerimde esrik bir sızı, Birbirini tamamlayamayan , Eş anlamlı iki kelime gibi, Sende bende aynı bizi anlatıyoruz ama Artık kelimelerimiz farklı, Oysa gelseydin ben alfabemden vazgeçecektim Gelmedin, Şimdi her şiir sana, Okuyamayacak olan gözlerine, Yani her zerrene giden bir yol sadece…
85
Ve ben seni yazdım…
Kaba sabayım artık
Şimdi gidiyorsun ya, Önce çok sevdiğin sesimi değiştireceğim, Daha kaba saba konuşacağım, İçinde aşk tonunu yakalayamayacak kimse Sonra daha fazla sol yanıma yatacağım uyurken, Boşluğunu dolduracağım, Sarılacağım düşlerime, Uyandığımda telefonumu en uzak köşeye bırakacağım Gözlerimi açtığımda senden gelecek bir mesajın
86
Hayaliyle can havli telefona bakmayacağım, Gündüzleri oturup seyrettiğim caddedeki insanlarda Seni anımsatacak yüzler aramayacağım,
Odamdaki tüm çiçekleri Yasemin kokusu sinmiş 4 duvarı solduracağım, Armağan ettiğin şarkıları, Yazdığın sözleri, Yani seni … Kazıdığım beyin hücrelerimden Enjekte ettiğim damarlarımdan, Sigaramın dumanına sarıp içime çektiğim Soluk borumdan, Avuç içimdeki sana kavuşturan çizgilerimden Hepsinden sırayla teker teker kurtulacağım Gerekirse aklı başımdan atacağım Ama nafile bunların hepsi biliyorum, Giderken o kadar çok canımı yaktın ki,
87
Açtığın yara tam kalbimin üzerinde ve kabuk bağlamıyor. … Anlayacağın seni unutabilmeyi bile beceremeyecek kadar Yoksunum bu hayattan...
İntihar
Elimi attığım ne varsa yalnızlık, Sen benden gittiğinden beri neden yürek sızım ağır sancılar içerisinde Aldığım onca ilaca rağmen neden başka bir hayat yaratamıyorum Acı çekiyorum düşlerimin denizinde Tel tel dökülüyorum küllerimin arasına Her dökülüşüm de bir kıvılcım oluyorum Yanamıyorum senden sonra... … İçimdeki yarım kalmışlık hissi kapılarımı yıkıyor, Yokluğunda benim payıma kalan sadece nefes alışlarım Bana ait her ne varsa benden gitti,
88
… Küskün bakışlarım kaldı bir tek, Her gelen aynı soruyu soruyor , Ellerin hiç ısınmaz mı senin?
… Kaç gidişlik bir bekleyiş bıraktın yakama, Hangi sokak lambasının altında beklemeliyim , Hangi yollardan geçersin, … Bu şehirde bir çocuk daha yolunu kaybetti Bir idam sehpası gibi gülüşler bırakmışsın ömrüme Hangi İzmir seni benden almıştı oysa Bilmiyorum... … Ellerim ellerime kavuşmuyorken bu dünya da
89
Seninle hangi gezegende kavuşabilecektik ki... Bir düş'müydün yoksa benim için, Şimdi kedime küskün bir beden bıraktın, Olsun, pişman değilim bu intihardan...
Güvercin
Talihi bir güvercin pisliğine kalmış yalnızlığım Uzak diyarlardan sesleniyor cızırtılı bir melodi Genzimi yakıyor… Şeritleri silinmiş sana uzanan yolların İlmek ilmek işleniyor beynime Ebediyen gitmeyeceğim dediğin yerler… Milyonların arasında bir kayıbım artık Hal hatır soranları bile unutuyorum Aynalar unuttuğum eşkâlimi hatırlatıyor Yokluğuna cismen karşılık gelen saç kırıkları Susuyorum… İçimden bile konuşamıyorum sana… Mutlu insanlar canlanıyor sabahın ilk ışıklarında Kuşlardan sonra… Karalamaya çalışıyorlar hüznümü
90
Bir küçük ekmek parçası gibi nimetten sayıyorum Öpüp kaldırıyorum duvarlara Sensizliğimi…
Yoksun, Bir kelimenle kanatıyorsun dudaklarımı İntihardan sayıyorum irtibatı kestiğin günü Nabzım bile atmıyor şimdi Feleği şaştı bedenimin hala yaşatıyor beni… Hayalin ilişiyor göz kapaklarıma Hüznüm kravat iğnem gibi iki yakamı toparlıyor Ele veriyor kendini gözlerim… …
91
Kaybediyorum… 23 Şubat 2o12 00.45
…/ Kutsal kitaplar gibi yüreğim Çok değiştirildim…
Yokluğunun yalnızlığını taşıyorum cebimde Gitmelerinin rüzgârı bir yaz’ı gebe bırakır güz’e Öyle hazin… Ve soğuk… …/ El falımda seni göremeyecek diye falcı Keşfedilmemiş topraklar gibi gizliyorum ellerimi Gizemlerini bir giz gibi gömüyorum göz çukuruma Ve ben En çok da unutulmaya yüz tutmuş kutsal kitaplar gibi Uğurlanıyorum… Başın sıkışmasa okumayacaksın bile beni… …/ Ben seninle 4 mevsimi yaşamak isterdim ki Gidişini bile küresel ısınmaya bağlıyorum Ya yakıp kavuruyorsun tam orta yerimi Ya da en sıcak yaz gecesinde iliklerime kadar üşütüyorsun… …/ Seninle aşk bir med cezir Ve Astrolojiye kaldı gelmişimiz geçmişimiz
92
Yükselenin ne bilmiyorum ama Gidişin aslanlar gibiydi… 11.3.12 00.19
Sen sadece …/sev…/ Ardından gelecek olan …/gilim/… Dilime sadece teferruattır…
93
____________________İÇİNDEKİLER____________________ __________ 3. bir anda sevmiştim seni __________ __________ 5. içimdeki ölü’de parmak izin var __________ __________ 7. çekip gidesim var __________ __________ 10. geçmişte bırakılan dip notları __________ __________ 13. yalnızlığın kepengini indirdim usta! __________ __________ 17. intihar fragmanı __________ __________ 20. gözlerimden düştü bir damla gören var mı? __________ __________ 25. saat gidişini 5 geçiyor __________ __________ 26. hayat ironisi __________ __________ 28. bıçak izlerin __________ __________ 30. anladım __________ __________ 32. ben ayrılığa gebeyim __________ __________ 34. öyle bir gittin ki __________ __________ 36. ah be kadın __________ __________ 37. anlayacaklar gittiğini __________ __________ 39. yelken __________ __________ 40. şuan __________ __________ 41. sen’foni __________ __________ 42. sonbaharda üşüme’sen __________ __________ 43. unut beni __________ __________ 45. belki öteki tarafta __________ __________ 47. gelseydin __________ __________ 50. öldür beni giderken __________ __________ 51. bu gözlerden hiç göremeyeceksin __________ __________ 54. bazen __________ __________ 57. gideceksin __________ __________ 59. zamansızsın __________ __________ 61. şehr-i cennet __________ __________ 62. anne __________ __________ 65. neyim var benim __________ __________ 66. öylesine __________ __________ 67. fahişe __________ __________ 68. unutsam diyorum __________ __________ 69. üsküdar __________ __________ 70. geldiğin kadar geç kalmadın bu veda da __________ __________ 72. şiir gibiymiş __________ __________ 74. rüzgâr __________ __________ 74. gittin __________ __________ 75. hiç yakışmadı bu veda __________ __________ 75. sapmalar __________ __________ 76. İzmir __________ __________ 77. hani gitmesen __________
94 __________ __________ __________ __________ __________ __________ __________
79. inandırsana beni 81. riyakâr ötenazim 83. kaba sabayım artık 85. intihar 87. güvercin 89. kutsal kitaplar 91. içindekiler
__________ __________ __________ __________ __________ __________ __________