Not: bu Ăźzerindeki harcamÄąĹ&#x;a emek beĹ&#x;a emek
versiyon fanzinin ham halidir. kesip biçtiÄ&#x;im kaÄ&#x;Äątim kaÄ&#x;im kaÄ&#x;ÄątÄąt kolajlÄą hali tarayasÄąm gelmiyor içimden, bo Ĺ&#x;a emeka emek olacaÄ&#x;im kaÄ&#x;ÄątÄąmÄą hissedeceÄ&#x;im kaÄ&#x;Äątimden.. bugĂźne kadar basÄąlan kopya da tezgahta zebil ziyan oldu zaten. đ&#x;˜? biri Emin YÄąldÄąz'da elbette.. csns yayÄąmlarÄą / 2018
facebook.com/izmiryer6Distro twitter.com/izmiryer6distro www.facebook.com/csnsyayimlari
elinizde tuttuğunuz bu fanzini oluşturan metinler, aslen dördüncü kitabımın içinde bir bölüm olup, paramın kitaplarımı basmaya kast etmediğinden kelli, ve dahası son üç aydır hayatımın en karanlık dönemlerini yaşadığımdan mütevellit, şu ara basılmayı kendinde hak görmüş, ve fanzin olarak basılmıştır. aralara da, süs niyetine bazı kusurlar eklenmiştir. bazen olur, uçsuz bucaksız bir çölde, güneşin ve ayın ve ta ki yıldızların bile himayesinden uzak bir şekilde yürümeye başlarsın. bu, bir anda olur. kör bir kuyuya düşersin aniden, ve seni oradan çıkarma çabası içindeki aileni ve tüm dostlarını görmezden gelirsin. gelgitlerin artar, ara ara gözüne bir yıldız ilişse bile uzun sürmez parlaması, düştüğün, düşürüldüğün, içine balıklama atladığın kuyunun üzerinden geçer gider ay, ve her ne kadar kendi çabanla çıkabilecek dahi olsan, içine atılan ipleri keser, tırmanmaktan vazgeçersin. bir ana kadar, tek bir an, ayılmana neden olabilecek bir tokat gibi mesela, bir an gelir, tamam dersin, bu kadarı yeterli, olması gerekiyordu, oldu, yaşandı ve bitti ve dolayısıyla tekrar başa sarmanın anlamı yok faslı, dersin, içinden, geçer gider bir şey içinden, çıkar bir daha geri dönmemek üzere, ve sırf anıları hatırlamamak için dahi bile olsa, yaşamına şahane bir radikal başlangıç yaparsın, ve süreç ilerledikçe artık dokunmaz olur aklına düşen fosforlu hengame.. henüz bu noktada değilken daha, yani heceler anlamını yitirmemişken henüz, zaman zaman yüzdüğün karanlık okyanuslarda bir vakitler açığa çıkan cümleleri bir tablo haline getirmeyi diledim ve sonuç olarak karşınıza bu fanzin çıkageldi. biraz zor oldu hatırlaması ve hazırlaması, ama gerekiyordu, çünkü hayatımın kara kutusu olan kelimelerimi ve onların nüveleri halinde dağılan fanzinlerimi, bir gün saklamaktan ve sakınmaktan vazgeçersem, işte o zaman düşeceğim asıl, çıkışı olmayan ve güneşin artık tamamen ulaşılmaz olduğu ve içinde meşaleyi ateşleyecek en ufak bir kıvılcımın dahi kalmadığı bodrum katına. henüz zamanı var. zack kulağıma, daima fısıldasa da, “çıkış yok, bırak artık, köşene çekil, sessiz ol” ve benzeri isimli bestelerini, hayaletlerim buna izin vermeyecek, biliyorum bunu, bunu biliyorum çünkü seçil bunu biliyor. eyvallah.. not: seçil kim diye soracak olanlara, ilk romanım “geriye dönüşler”in ve arkasından basılan devamının birinci bölümünün bir tercümesini kayda almalarını rica edeceğim.. notun notu: “bunu biliyorum, çünkü tyler bunu biliyor” 21 nisan 2018 – 0727 fanzinin canisi ya da cesedi, veya iskeleti, portishead dinleyerek hazırlanmış olup, arada focus olarak this empty flow adlı mucizevi grup demlenmiştir.
dokuz sekiz onüç bazen gitmek zorundasındır bazen gitmek zorundadır ve kefelerine zorunlulukların konulduğu bir terazi hiçbir zaman dengede durmaz tahterevalliye döner hayatın mantığı sikip atarsan ama ve zorunlulukları da yanında yani içinden geleni sırf içinden geldiği gibi yapmak için biraz cesaret sahibiysen cesareti de siktir et lan hatta bunun onunla bir ilgisi yok korkuyla ya da başka herhangi bi sikik olan ya da sikilmene neden olabileceğini sana hissettiren bir duyguyla alakası yok sadece sikilebilme riskini sikip atarsan yani herhangi bir şekilde her şekilde en sonunda ya da devre aralarının herhangi birinde hayat kaç devre diye düşünmeden soyulma odalarına sokulacağın vakit tabelayı görmezden gelirsen oyunda olduğunu düşünürken herkes yani bir tiyatro sahnesinde söylemen gereken replikleri ezberlediğin halde başkalarından duya duya sırf içinden geldiği gibi yakarsan o sigaranı susarak susarak ve sorgulamadan anlamalarını bekleyerek en azından daha önce defalarca anlattığın birilerinin neyi neden niçin ya da hangi çıkmaz sokağa yönelerek yaptığını bir çıkar için ya da zekice planlanmış bir taktiğe göre davranmadığını hiçbir şey anlatmadan ve herhangi bir soruya da maruz kalmadan anlamalarını bekleyerek o vakit tahterevalliden inmişsindir moruk merdivenlerden de çıkmıyorsundur bir kaydıraktan keyifle aşağı inmek için salıncaktasındır lan tek başına
sallanmayan bir salıncakta bir fırtınanın kopmasını beklersin rüzgarın seni sallaması için ve herkes içine girdiğin asansörün zincirlerini senin kestiğini söyler toprağa sürten ayakların bir ileri bir geri sallarken seni bu ninniyi dinlersin uyutulmak için sen kendini sallarken ninniyi onlar söyler uyumazsın büyürler 9 ağustos 2013
nedensiz
bazen bazıları için bazı zamanlar zordur neden yaşadığını idrak etmek ölüm kararı ve ertesi daha ertesi günler arasında sıkışıp kalmaktan söz etmiyorum ya da herhangi bir şeyin daha iyisini arzulamamaya yol açan umutsuzluktan mutsuzluk da değil burada algıyı ahmaklaştıran aptallık oturup sigarasını yakar ve bekler adam ya da kadın ya da her neyse geçip gitmesini göremediği bir şeyin bakış açısını bulanıklaştıran -‘görüş’ değilsis bulutlarının arasından kararsızlık değil üzerinde karar verilebilecek bir şey bırakılmadığından geriye
ya da fırsatlar kumpanyasında tedirginsiz bir gülüş sağlayabilecek bir kareyi yakalayamadığından sabah öğle akşam korku değil acı değil kaynağı belirsiz bir istemsizliğin dört bir yanından çekiştirilmesi sadece belirsizlik her şeyin üzerindedir üzeri boş bir fiyat etiketi gibi ve o ruhuna bir açık çek himayesi yapmayı istediği halde önüne konan patates kızartmasını izler saatlerce birasını içerken dilinin ucunda sözcükler bozuk bir pikap gibi zamanla tozlanır yazmak istediği zaman yazamaz okumak istediğinde anlayamaz ve koşmak zorunda bırakıldığında bir duvar arar çarpabileceği hiç kimsenin düşününce açıklayabileceği bir nedeni yokken sorar herkes herkese neden diye yaşayışın anlamı hakkında intihar anlarında sıkılmış kurusıkılar büyük tiyatro büyük fiyasko mana arama uğruna heba edilmiş anlamlar bütünü sözcükler cümlelerden daha uzun gelebilir o an bütünü görebilmek yerine seçilip kesilmiş parçaları bütünselleştirir ve kendine
düşündüğünü doğrulatırsın bilinçdışı bir deneyimle yanlış da anlayabiliyor olma ihtimalini sana hatırlatacak olan uzun anları görmezden gelip yerine tercih ettiğin hatırlanası sessizlikler hareket edebilme kabiliyeti kazandırır sana elini tabağa atarsın gözlerini izlemekten alıkoyan bir şeyin ardından garson dersin bir patates kızartması daha bir bira daha sigara oksijen kitapsız hesap hesapsız kitap her şey birer birer gözden kaybolur geçmiş ve gelecek namına sis bulutlarının dağılıp gitmesini istersin geçip gitmemesi için görüş açından tedirginsizliğini sana anımsatan o gülüşün ardından yıllarca sırtüstü uzanabilir ve neden diye sorma gereği duymazsın 21 eylül 2012
karanlık görünmezdir o kadar yalnız ki yalnız sadece yalnız bekliyor bu karanlıkta kimse göremez tüm kapılar kapalı kapı yok hatta duvar sadece ve çürük bir duvar ve kimsenin o duvara sıkı bir tekme atacak kadar cesareti yok 18.mayıs.2009
dokuz kere üç
bu tam olarak bir şey değil bütün değil kesik kesik geliyor hibe edilmiş ilham pelerini terzim çıplak yamalarımı sökmem lazım kötü görünme çabası işe yaramaz sesin çıkabilmesi için akan ritim dumana eşlik ediyor her şey herhangi bir yerde hiçbir şeyle parçalar halinde bütünleşiyor sonuç yok bir artı sıfır 5 eylül 2009
bu şa emekeyi sevdim yatırılmış ve yatan bir çok bahis kâğıdı bülten yarınki bülten puan durumu ve kitaplar ve bozuk bir diskman ve anlatsam inanmaz kimse bekliyorum tam burada bu şiirden daha kötü ne olabilir? son bir yılımdan daha kötü her neyse 12.mayıs.2005
ara bölge ve türbülans bir şey var kimseye anlatmadığım anlatamam inanmazlar çünkü daha önce inanmadılar hiç inanmıcaklar rahatsız ediliyorum göremediğim varlıklar tarafından deli miyim? harbi mi? peki beni etiketleme hakkını size kim verdi? ya sizseniz asıl norma uymayan pardon yanlış yazdım doğaya diyecektim doğala, tanrısala “norm” kelimesi sizin uydurmanız ben sevmem zil çaldı ve teneffüs edildi ruhun rejimi 9haziran2014-karataş’ta bir sabah..
alis'siz bir diyar annem bir dua okudu ve kapattı kapıyı üzerime ve ben de mahsur kaldım kendi zihnimin içinde telefona uzanma sakın kimse aramaz seni bu saatte belleğini kaybetme sakın her şey onun içerisinde kendini kaybetme asla bulamayabilirsin hiçbir yerde bekle sadece karanlıkta ışıkların yanacak mı diye bekle karanlıkta biri ışıklarını yakar mı diye gücün yok hareket etmeye o yüzden boşuna deneme kimse anlamayacak seni kendi 'kendi'ne direnme aksın her şey içinde yaşam son bulsun gözlerinde ve sakın anlatma o gece gördüklerin her ne ise bırak ölsün insanlık kendi içinde bırak övünsünler kendileriyle öz benliğini kaybetme egonu tatmin etme bırak yansın insanlık kendi yarattığı cehennemde bırak ağlasınlar düştükleri hallere kimseyi görme kendini gömme bırak aksın hayat istedikleri şekilde zihnin içinde bir dünya kur kendine alice'in olmasa da diyarın harikulade mutlusun sen çocuk kendi içinde bırak insanlık ölsün kendi cehenneminde hiçbir şey duyma ve hiçbir şey görme 9.haziran.2009 – psikoz öncesi son hezeyanlar
ara bölge geçmişi çok özlüyorum ama biliyorum eskisi gibi olamaz hiçbir şey bir tekrardan ibaret her şey tarihim sona erdi akıyor zaman başa sarmak için geleceği 26.ağustos.14
biraz kimsesiz kalabilir miyiz lütfen.. kayboldum.. boşuna arama, beni bulamazsın. düştüğüm yerde kendimi aramaktan vazgeçtim
solungaçlarım çalışmıyor artık ama boğulduğumu bile hissetmiyorum bu nasıl bir şey biliyor musun? baş harfimin ne olduğunu hatırlıyor musun? kaybolduğumu söyledim sana ve boşuna arama kapsamaz kaplandım kapaklandım ya da her nasılsa işte "hey naber? nasılsın?" akış.. akıyor yani hâlâ ama ne yöne olduğunu göremiyorum artık yoldan çıktım tarif edicek kimseyi de göremiyorum bu karanlıkta burası çok karanlık beyaz bir karanlık bu hiç renk yok gece bile gündüzün farklı bir evresi değişmiyor zaman akıyor sadece kayıptayız hayır kaybetmedik kayıptayız sadece eksi hanesine çizilen bir kaç saniye
olan biten bu saniyeler, dakikaya ve sonra yıla dönebilir değiştirmeye çalışmıyorum hiçbir şeyi değişimden ziyade kendin olman gerekir beni arama, dedim sana bulamazsın hayır saklanmıyorum hepsi beyaz sadece her şey aynı tonda renkleri seçemiyorum duyguları hissedemiyorum nerdesin? nerde olan ne? önümü göremiyorum arkama dönemiyorum öyleyse bu bir sobe kendi kendime kendimce basit bir oyun fazlasıyla basit karmaşıklaştıran insanlar ben değilim ben hiçbir şey değilim ben hiçbir şeyim başa dönüyor önce sondan başa baştan başa daima başa başı kimin çektiği meçhul dönüp dolanıyor elime verilen ip kördüğüm edip hadi çöz diyorlar çözüyorum ve bir yenisi daha ekleniyor bitmeyecek bitmesi de gerekmiyor çözmeye çalışmaktansa bir çakmak alıp yakmalısın ipi ya da sözcüklerini sağır ve dilsiz ses geçirmez bir odada tek başıma kalmak istiyorum son dileğim bu ölmeden önce 2009 haziran
değim kağıtil yere düşen parçalarımı ben topluyorum daima kimse görmüyor verdiğim mücadeleyi çünkü çok karanlık etraf ve yönümü göremiyorum nereye gittiğimi veya nerden geldiğimi bazen bir ışık ya da ses oluyor yönümü değiştirmeme sebep ama yanlış taraf olduğunu gösteren levhaların fosforu tükenmiş hiçbir şey bilmiyorum ve hiçbir şey sormuyorum hiç kimseye öğrenmek isterdim ama neden bu halde olduğumu mesela beni neyin ittiğini eğittiğini mi demeliyim yoksa? hayır soru sormuyorum hayır soru sormayacağım hiç kimseye hiçbir şey sormak istemiyorum yıllar önce demiştim ben bunu her şey açık olmalı yani görülebilir kılınmalı ama bir şekilde bazen hayır bazen değil çoğu zaman görüş mesafem daralır bir sis bombası olabilir bu ya da görünmez gökkuşakları çarpıp durduğum durmadan bir çarpışan arabayım ben kendi içinde kendi kendiyle soyulmuş deniz kabuğu az pişmiş sigara bir şey var var olduğunu biliyorum bir çok şey siz nasıl ki tanrıya görmeden inanabiliyorsunuz ki inanmak görmeden olur gerçeği yoksa şahit olarak eklenebilirsiniz tanık listesine ve ben sadece kanıt olmak istiyorum
karanlıkta karanlığı avlayan tek ışık olarak ama olamayacağım çünkü gören veya bilen duyan ya da hisseden hiç kimse olmadığını biliyorum yani bu şey aslında bir bakıma şey failleri belli bir cinayetin belirsiz kurbanı olmak gibi kurban yok ortada öyle diyor herkes yani ben masumum demektense sen ölmedin diyorlar hayır ölmedin hayır acı çekmiyorsun hayır sapasağlamsın kırılmaz bir kalbin var haa diyorum ben de, doğru ya kırılmaz olduğu içinmiş demek ki şimdi anladım ney diyorlar sonra anlamamış yapar gibi aslında anlamıyorlar da hemen hemen hiçbir şeyi hemen hemen hiçbir şey şekilde ve şey diyorum yani kırılmaz işte ney kırılmaz kalbim diyorum o nedenle içerdeki tuşa basıp bir can kurtaran gelmesi için alarmı çalamıyoruz o nedenle hepsi ben sizi sağır kör ve dilsiz sanmıştım üzgünüm gerçekten çok üzgünüm sonra özürler geliyor peşi sıra profesyonel dolandırıcılar karşımda dolanıyor aklım belime kadar uzattığınız mantığımı biraz daha sarkıtıyorum ve makas sonra sonra her şey aydınlanıyor benim açımdan
ve kimse olan bitenin ne için olup bittiğini bilmiyor böyle iyiyim diyorum hayır iyileşmen lazım diyorsunuz iyi de be bilader ya aklımı kullanmak istemiyorsam artık bu çok akılsızca olacağı için mi seçenekler arasında yer almıyor? peki seçenekler arasında kalınca aklını yitirmek olasıysa? tüm olasılıkları bertaraf edip başka bir yöne sapınca geri çekiyorsanız yakamdan ve sonra tekrar pili bitiyorsa gözüme tuttuğunuz fenerin pili mi bitiyorsa dedim? aha bir yalanı daha yutmuşum demek pili mi bitiyor dedim hayır bunu siz dediniz bana ve ben de buna inandım ve ışığın sönmesi için düğmeye basanı göremediğim için olmadı bu of tanrım, çok aptalmışım neden beni aptal yerine koymalarına izin verdin söyler misin? söylemezsin öyle değil mi? sen de mi susacaksın yoksa neden kimse konuşmuyor benimle neden kimse gerçeği söylemiyor? sen inanmıyorsun diye gerçek gerçekliğini yitirmez mi? böyle mi diyorsunuz şimdi de? söylediklerinize inanmıyorun ve bu benim hatam öyle mi? üzerine giydiğin ten senin mi? ten değil abi o tren bu daha doğru teniniz bir trene benziyor ben öküz olmadığım için kafamı çeviriyorum çırılçıplak bedenleri görünce çünkü sevgilim olmasa da kendimi aldatmak istemiyorum ve bu yüzden herkesin yalanlarına açık kapım ardına kadar gerçek dışı her ne varsa ilk bana anlatın nolur bu dünyadan çıkarın zihnimi
hayatınızdan çıkarın her şeyden çıkarın silmeden yapın bunu silinmek istemiyorum çıkarılmak istiyorum bir makas yeter başka bir yere monte olmak mı istiyorsun? hayır siz benim üzerime monte olmayın istiyorum yapışmıyor yani düşüp duruyorsunuz sürekli sürekli sürekli durmadan dönüp duran akvaryumun içindeki rüzgar gülü burada dönüp duran akvaryum mu yoksa gül mü sorun yaşayabiliriz sorun yaşayabiliriz sadece sorun ama bir kez olsun görüp sorun sana ne yaptılar böyle oğlum diye ama bir saniye sordunuz zaten sordunuz ve ben anlattım olan biteni ve zihninize kazınmış olmalı ki tıpatıp aynısını bana yaparken izledim sizi anlamıyormuş gibi yaparak izledim aptalı oynamak kolaydır aptal yerine konmak kötü ve aptalı oynayan adamdır asıl aptal yerine konmayı hakkeden ve zeka ancak yanında biraz bencillik varsa işe yarar hale gelir gerisi hikaye dostum gerçekten gerisi hikaye çok fazla düşünme gerçekten çok fazla düşünme gerçekten düşünme yalancıktan düşün düşünürmüş gibi yap ya da kafanı kaşı falan sonra biri sorunca hayırdır bir sorunun mu var diye bitlendim de o yüzden yoksa ben yani gerçekten
sorunum yok abi hiç kimseyle bir sorunum yok ama neden herkes bana benimle bir sorunu varmış gibi bakıyor anlam veremiyorum gerçekten anlam veremiyorum ve bu hâl giderek kötüleşmekte yani anlam verememe hâli kötüleşmekte sonra harfler silinir bir bir ve sen kalan harflerden yeni anlamlar üretmeye çalışırken o harfleri kulağına fısıldayan zat sana yardım etmez etmez çünkü eksik kalan taraf tamamlanınca ortaya çıkacak foya yerine füme rengi bir cila atmayı tercih eder sorulan soruların üzerine kalbin ve zihnin ve şuurun güme gider sen de hiçbir şey olmamış gibi bir şey olmaya çalışırsın bakıma muhtaç bir fareden farkın yok aslında ve bu hikaye iyice boka sarıyor biliyorum aşağı doğru indikçe dizeler sonu ne zaman gelecek diye meraklanıyor izleyici meraklanma tut çek yukarı çek en başa ve sonra sil yaşanmadı bunlar de biz yokuz aslında de birazdan uyanacak ve çalı çırpı toplamaya başlayacaksın de ormanda donmamak için de çünkü de sen bir maymunsun girdo insan olmadın insan olmaya fırsatın olmadı diğerleri iki ayağı üzerinde yürürken de seni binek olarak kullandılar sen insan olmaya fırsat bulamadın de bunu çekinme lütfen bir kez olsun bana biri
gerçeği söyleyebilmeli paranoyalarımdan sıkıldım acı çektiğimden bile emin değilim artık maymunlar çalı çırpı toplar mı oğlum? en azından bunu sorsun biri be yani en azından evrime inanmıyor olsam bile gülümseyebilirim buna sessizliğin içindeki sessizlik kadar anlamı yok bu aralar hiçbir şeyin o halde susalım hep beraber ben zaten hiç konuşmadım kendim dışında herhangi biriyle konuşmuş olsaydım duyardınız öyle değil mi? 2009 haziran-psikoz öncesi son hamle..
gg ellerimi kesmek istiyorum bilekten yo hayır intihar değil yazarlığımı sakat bırakmak için 2009
hiçbir yere doğim kağıtru zannediyorum lavabonun deliği tıkalı yani gitmiyor akmıyor o boşluktan her ne ise akan ruhumdan aşağıya taşmak üzere her şey ve birer birer birikti
bekliyor şimdi bir mucizenin gerçekleşmesini ayakta gözleri kapalı ruhunun tabanına batan karıncaları görmezden geldi tıkandı her şey bu boşluk yetersiz anlamak için olan biteni ve gerçekten sığ bir derinlik içine doğru aktığı taşmak istiyor taşıyamadığı için olmalı bu sıkışık ve büyüyor daima ve bu boş alan gerçekten yetersiz içine doğru yükselen çukura baktı ve gördü olan biteni bu derinlik gerçekten gereksiz bekliyor şimdi olduğu yerde hiçbir şey yapmadan yorumlamak gerekmiyor
anlamak istemiyor kaymakta bir yıldız gibi hiçbir yere doğru ve bu sınırsız boşluk ona dar geldi kurtulmak için bir karadelik inşa etti kalbinin tam ortasına ve sonra onu gizlemek için gözlerini yumdu kimse bilsin istemedi içine doğru çekilen o büyük ve boş ve karanlık hiçliği bekle şimdi dedi bekle şimdi her şey geçecek geçip gidecek boşluk yutacak boşluğu karanlıkta karanlığı avlayan karanlık ışık yok hiçbir şey yok var olan her şey hiçbir şey küller küllere karışıncaya dek bekle 19.eylül.2009
içler dışa emeklar "yalnızım" dediğinde kadın peşinde koştuğunu zannettiler "acı çekiyorum" dediğinde mutlu olmaya çalıştığını düşündüler "ölüyorum" dedi dikkat çekmeye çalışıyor sandılar ve "kendimi yalnız hissediyorum" dedi üzerine çullandı insanlar ordusu çullandı ki daha da yalnız hissetsin nedeni başka ne olabilir ki? ama hayır sadece yardımcı olmaya çalışıyorlardı onu yalnız bıraksalardı bu daha çok işe yarardı ona göre içinden çıkamadığı bir şehirde içinden çıkamadığı bir evde içinden çıkmayan ölülerle yaşama çalıştı yine de gidebileceğim en uzak nokta yürümeye gücümün yeteceği en uzak noktadır dedi ve kimse anlamadı neden bahsettiğini onu davet ettiler evlerine partilerine yazlıklarına ve onlara param yok dedi ve onlar da ona bizim de yok ama otostop denilen bir şey var dediler "orospuya sikiş öğretmeyin lan" demek istedi istedi sadece kırıcı olmak istemedi ama sustu sonra bir gün gerçekten sevebileceğine inandığı biri için içindeki tüm karanlığı ve aydınlığı ve gizli odasını ve görünmeyen zamanını açtı açtı ve sonra kapıyı
üzerine kilitlediler onun çıkıp giderlerken içerde mahsur kaldım dedi çıkamıyorum biri bana yardım edebilir mi? zor durumdayım bağıramıyorum sessizlik de bir imdat çağrısıdır hey orada biri var mı? sonra sineklerle arkadaş oldu yok başka yapacak bir şey evin içinde dolanıp durmaktan başka sokakta tek başına gezip tozmaktan başka insanları geç mary insanları geç dedim sana görmüyorum bile ben onları neden bu kadar gerginsin? bize bakıyorlar biz de onlara bakalım ya ama ben... sana bakan bir insanın gözlerine dikkatlice bakarsan kaybolur hemen her neyse sonra bir kaç insanla iletişim kurmaya çalıştı ve gerçekten tek amacı yeni bir kaç dost kazanmaktı ve "aseksüelim" dediğinde onun bir sapık olduğunu düşündüler sordukları kitapları okumadığını anladıklarında ciddiye almadılar onu ya da bitirdiği okulu sorduklarında gelen cevap sonrası hemen uzaklaştılar yanından basit yazıyordu komikti acemiydi bir paçozdu onlara göre ve onlar gerçekten acayip ciddi konular üzerine onlarca sayfa kelimeyi peş peşe dizebiliyorlardı saatlerce düşündükten sonra
pekala dedi pekala pekala okuduğunuz kitaplardaki kahramanların taklidini yapıp durmayın bana ya da ancak sahnede görebildiğiniz acayip süper dâhilerin bir kopyası gibi konuşmayın sıkıldım gerçekten gerçekten sıkıldım hangi kitabı okuduğunuzu hangi filmi izlediğinizi kaç üniversite bitirdiğinizi ya da altınızdan kaç hatun geçtiğini dinlemek istemiyorum anlaştık mı? ben bir sürüngenim ve altıncı yüzyıldan geliyorum kalbim sizin her şeyin post'u olan yaşam tarzınızla ve düşüncelerinizle baş edemeyeceğim sıkıldım yani sizden sizin aptal kaygılarınızdan geri zekâlı komplekslerinizden gelecek korkunuzdan ve daima daima daima söylediğim her şeyi tersinden anlamanızdan da sıkıldım dedi cesur olamadığınız için her şeyi imalarla anlatıyorsunuz ve gerçekten korkuyorsunuz gerçekten ödünüz kopuyor kafanızdan geçenleri keşfedecekler diye dedi dedi ve sonra herkes onun bir depresyonda olduğunu düşünüp uzak durdu o da bu duruma kahkahalarla gülüp bir sigara yaktı 20.mayıs.2009
kapalı yazmaktan çekindiği şeyler vardır insanların ya da söylemekten korktuğu gerçekleşmesinden imtina ile kaçındığı onlara bağlı olmasa da gerçekleşme olasılığı etkileyemezsin bazen olaylarının gidişatını boynuna dolanan sicimleri kesemezsin mesela ya da kalbini acıtacak birine batıracağı iğne konusunda bir seçenek sunamazsın yazmaktan da korkarsın işte ve bi çok kere bi çok yüzden yazmaktan vazgeçmişsindir bi çok şeyi anlatamayacağın için değil anlatırsan fazla kaçacağını gerekeninden kapanırsın ardından dilin ipe serilir zihnine yoğurt mayalanır ve inanmaz hiç kimse keder doğurduğuna erkekler doğurgan değildir çünkü bir nasrettin fıkrasından daha anlamlı olamaz gerçeğin algısı komik sadece gerçekten komik yaşanan her şey onca zaman gülemesek de çoğuna çoğu zamana komik işte gelişin gidişin sonra ‘gene’ çabaları bitmeyen bir yola çıkartmış olsa da yaşanılan anları yaşanılan anıları
çıkmaz sokak olsa yine iyiydi lan dönerdin hiç olmazsa bulurdun ya da duvara çarpmalar sonucunda çarpacak bir duvar aramazdın kapı çaldı sanıp ayağa kalkmazdın mesela hatta hiç kalkmazdın ayağa oturur beklerdin geçip gidecekleri bitmeyen bir sokak, kötü olan her bir adımında giderek tanıdıklaşan duvar yazıları zamanla birbirinden kopya edilen en sonunda, başlangıca döndüğünü hissettiren ve bittiğini anlamana olanak tanımayan asla bitti oysa çoktan bitti asla farklı bir frekansta baştan başlamadı dinlediğin radyo hep aynı şeyleri çalıp duran bir bant kaydından ibaret girdo canlı yayına bağlanma çabaları anlık psikozlarının hezeyanları ile süslendi ölüyüm ölüsün yaşıyor ölüyüz ölüsünüz yaşıyorlar bu fiilin çekimi yanlış istiflenmedi ama şiirin harfleri doğru istiflenmiş olabilir ki bu kapsadığı anlamı ifşa edebildiğini göstermez çünkü işte bazen yazamazsın çünkü konuştuğunda dinlememişlerdi
ve anlamış gibi yapılıp verilmiş her cevap o bitmeyen yoldaki birbirinin aynı duvar yazılarına çarpılmış birer çizikten ibaret gitme işte o yüzden otur evinde ayağına bekliyor ayağına yat gelmeyecek duaları yağmurundan esirge evden dışarı çıkma mesela kapı çalarsa açma seslenme biri geçerse arkasından da takip etme tahrif edilmiş bir harita üzerinden tarif ediyorum size şu an yolu o yüzden özür dilerim anlatılamıyorsam ama bazen söylemek zorunda kaldığın bir şeydir içinden “umarım anlamazlar” “umarım çaktırmam” “umarım kimse fark etmez” “umarım umabilirim” “umarım o da umabiliyordur” umarım umarsın umursamaz bitti bu arada aniden de olsa bitti şiirden bahsediyorum diğerleri nasıl olsa tekrar baştan başlar yapım ekleri çekim eklerine karışsa da istiflenirken hayatının basamakları asla. doğru noktayı.... doğru yerde... koymadın.. 4 şubat 2014
ölü adamın parmakları boşluk artı boşluk boşluk yutacak boşluğu arda kalan hiçbir şey yok hiçlik dışında ve son zamanlarda dostlar işe gidip eve gelmek dışında yaptığım hiçbir şey yok arda kalan zaman koca bir sıfır zihnimin içinde sessizliğin korosu son yeni hitini fısıldamakta eksi bir desibelde hâlâ ölmedin derken orospuların şahı bunu çoktan ölmem gerektiği için mi yoksa hâla ölmediğimin farkında olayım diye mi söylediğini bilmiyorum evet ölmedim ne yazık ki ya da iyki de ama ölmedim ve hayatta kalmak için yerine getirilmesi gereken fiziki şartlar dışında hemen hemen hiçbir şey yapmıyorum işe git-eve gel nefes al-nefes ver arada bir yemek ye su iç uyu ve uyan ve uyu ve uyan terle ve duş al tırnaklarını kes traş ol tamam tamam pekala son üçünü yapmadan da yaşayabilirsiniz ama hakkınızda pek iyi şeyler söylemeyecektir yüzünüzü aileniz dışında tek görebilen iş arkadaşlarınız ki pek kötü şeyler işitmedin de sen bugüne kadar onlardan ya da şunlardan ama iyi şeyler işitmediğin de aşikar hatta gerçekleri işitip işetemediğin bile
şüpheliyken kafandaki durağanlığı üç beş dizeyle anlatamazsın anlayamayacakları için değil bir anlamı olmadığı için bunun ya da herhangi bir şeyin her şekilde her çıkmaz sokağın bir girişi vardır mühim olan arkanı dönebilme cesaretini orta koyabilmek vazgeçebilmek yani çıkılamayadabileceğini kabullenebilmek ve başka bir yol aramak herhangi birisini olası ufacık bir ihtimali farklı bir yol dene votka yerine viski mesela ya da esrar yerine eroin ip yerine jilet başka bir şey kadın yerine erkek belki ya da çalışmak yerine dilencilik yapmak herhangi başka bir şey ölmeden önce son kez gülümseyebilme çabası bu içten bir şekilde hayatın var olmadığı her koşula olasıyım hepsi bu son zamanlarda 3mayıs13
ölümsüz.. sigara içtikçe ilham geliyor günde 3 paket öksürük akciğer ağrısı -bu arada bir akciğer ameliyatı geçirdimmide ağrısı kusmalar ve bir gün sigara yüzünden erken ölen ölümsüz bir yazar diyecekler benim için oysa ne ölüm umrumda ne de öldükten sonra yaşamak. 26 kasım 2006
şa emekirin
iyi bir şiir için bir şeyler hissetmek istiyorum ama acı çekmeyi engelleyen haplarınız var pekala biraz mutlu olalım ama mutluluğu gözetleyen devriyeleriniz var o halde biraz hüzün sadece bir kaç dakika verin bana yalnız kalmam lazım ama yalnızlığı irdeleyen perdeleriniz var pekala pekala anlaşıyorum nereyi imzalamam gerekiyor? sessiz kalma hakkımı kullanıcam 27 ağustos 2009
yeni seni sevdiğini söyleyen herkesi öldür seni anladığını söyleyen herkesi öldür anneni öldür tanrıyı öldür kendini öldürme bi tek çünkü yaşam sensin 9.haziran.2009 - psikozdan bir tık önce..
yirmi yedi ciğerlerim ağrıyor evde tek başına bir silahı olmalıydı dünyayı içinden çıkarıp atması için basit bir sıyrık gibi ufak bir kurşun yarası deliğini tıkaması için nefes almasın diye duymamak için ya da sessiz film izleme karış kaybol beyaz içinde beyaz siyah içinde siyah ya da bir silahı olmalıydı kendini kapı dışarı edebilmek için bıçak işe yaramaz hap işe yaramaz kurşun işe yaramadı oku ve geç düşünme üzerinde düşünecek bir şey kalmadı bir çay koy hadi zehiri ben ayarlarım yapacak bir şey kalmadı bekleyecek bir şey kalmadı evde tek başına mutfakta tek başına bir silahı olmalıydı bıçak işe yaramadı sigara işe yaramadı alkol işe yaramaz alışkanlık her şey bir noktadan sonra fark edemiyorsun geçiştiriyorsun daha şiddetli bir patlama için dört kişiydik biri ağlıyordu diğerinin omzuna yaslı yolda tek başına ya da onun gibi bir şey something in the way her şey başa dönüyor bir süre sonra..
ölene kadar devam edenler ya da kendini öldürenler fark yok arada üzülüp ağlamak da ve devam edebilirim şimdilik ama yapmayacağım galiba bir süre sonra something in the way something in the way 3.mayıs.2008
karışa emekık
sorup durmayın artık her işi yarım yamalak ve olduğu kadar olsunculukla tamamlayışımın nedenini yarım kalanın dokusu ruhunuza siner ve yarım olan bir şeyin üzerine hiçbir zaman hiçbir şey tam olarak inşa edilemez evet işi ekiyorum evet çok para harcıyorum ve evet çok sigara içiyorum evet hiçbir şeyi tam olarak umur sayamıyorum kötü şiir yazıyorum esprilere gülemiyorum telefonlara çıkmıyor ve size sonra geri dönüyorum çünkü gün içinde bir kaç kez düşünülen boşluktan ziyade saat içinde bir kaç dakika nefes aldığımı hissettiğim anlar yaşıyorum şu hayat üzerindeki dış görünümümle ve kötü değil hiçbir şey
diyorum hemen her seferinde sorduğunuzda siz bana nasılsın zack? zack iyi misin? kötü değilim. ve duruyorum orada sonra içimden konuştuğum sözcükler bütünü asla açığa çıkmayanı ele veriyor kendime "nasıl olduğumu kıyaslamak için iyi olanımın nerede olduğunu görebilmem gerekir" susuyorum ve ardından bir sigara yakıyorum boşluğun dehlizinde kanat çırpan kelebek tek bir gün sadece tek bir gün yaşadım ben ardından o anın hafızamdan silinip gitmemesi için kaldım hayatta başka bir amacım yok gemimdeki suyu dışarı atmaya çalışmayalım dostlar delik büyük batmaktan kurtulamayız ve terk edemeyiz hiçbir koşulda karaya vuracak olan cesedimizi üzerinde hiçbir şer ve koşulda altından kalkamayacağınız kadar ağır bir tabut yatmakta ve dokunmayın ona içinde dünya üzerindeki her şeyden daha canlı bir düş yatmakta yatmakta sadece saat henüz onikiyi vurmadı prensesin pamuk şeker zannettiği elmayı kurbağaya uzatması için erken pardon masallar karıştı ama hep öyle olmaz mı zaten?
düş ve gerçek arasında bir yerde kalıp düşün gerçekleşmemesinden ziyade gerçeğin düşlediğimiz şey olamayışına hayıflanırız ve benim bu kadar karışık ve anlamsız konuşuyor oluşumun nedeni beni kendime tercüme edicek olan açmazın bakılan tüm fallarda daima karşıma belirsiz olarak çıkmasıdır çıkmasıdır ama daima çıkması rüya da bir faldır öyle değil mi? içilen kahve iskambil kağıdı tarot astroloji psikoloji paleontoloji antropoloji kardiyoloji epigenetik odandaki hiç konuşmayan ama yeri sürekli değişen eşyalarına bile başvurursun çözümün nerede olduğunu biliyor olup belki konuşurlar diye ve içinden çıkamadığın bir hale dönüşen her şeyin sonucunda olası tüm teşhisler tedaviyi mümkün kılmayan ölümcül bir hastalığı bile işaret etmezler sana didinir durursun hiç bilinmeyenli bir denklemin çözüme ulaşmayan tek algoritmasını sonucun yapmaya anjina pektoris dersin adına sonra
ve sorununun herhangi bir alandaki oksijenin ciğere gitmeyişinden çok herhangi olmayan bir akciğerden salınan karbondioksitin havaya karışmadan daha dudaklarından ciğerine gidemediği için kaynaklandığını kaynağın kendisine bile tam olarak tarif edemezsin 2 kasım 2012 kendini yakmaya bir son versen artık işte yine başladı… düşüşün hızlandırılışı karşısında son kanat çırpış başa sardık hayatı galiba yeniden başlıyoruz yine yenilmiş olarak ve önemsemeyerek bunu hükmen mağlup sayılmak oyunun kurallarını ret ettiğin için veya gördüğün hilelere alet olmamak için hiçbir yere tutunamamak… uçmak istemiyorum moruk tek derdim ayakta durabilmek ya da durabilmek sadece yerin yedi kat dibinde olsa da olur durabilmek sadece
az önce elimi yaktım ve bunun hiç kimsenin umurunda olmadığını biliyorum, şayet siz de bana ölüyorum yardım et deseydiniz az önce, hiç düşünmez telefonu yüzünüze kapardım.. yardım isteyenlerin, gerçekten yardıma ihtiyaçları olduğunu düşünmüyorum, dikkat çekmeye çalışıyorlar sadece… hepsi bu.. yardım isteyemeyenlerin, yani en son noktada, mutfakta yemek arasında bıçağı boğazına dayayabilme ihtimalini düşünürken, ve boğazına kadar ruhen borca batmışken, yaşama devam edebilmek için yeni borçlara ihtiyaç duyup, bunu dahi isteyemeyenlerin, isterken bile sözcükleri boğazına düğümlenebilenlerin, safındayım galiba…. sözcükler.. ah evet tabi, jori’de benim safım da olmalı.. ve beklerken, beklerken, beklerken…
işte yine başladı dedim size daha önce de bahsettim biliyorum evet kendini tekrar eden işe yaramaz bir yazarım ben ve bir üstteki satırı da tekrar etmiş olmalıyım başka bir çok öyküde ve bu şiirin ya da öykünün yada tanrının bir lütfunün, lutfünün, lütfünün, hay aksi, nasıl yazılır bu kelime? yani demek istediğim kısaca bu bokun ilk üç satırını da kullandım daha önce başka birçok öyküde evet tekrarlar… tekrarları yaşıyorum… (bu da bir tekrar ifade) aslında hepimiz, bir tekrarın içine hapsolmuş durumdayız sorun neyi hatırlayıp hatırlamadığımız noktasında kitli kalıyor sorun neyi hatırlatıp hatırlatmadığımız noktasında kitli kalıyor düzeltiyorum efendim sorun falan yok… kitli kalan benim… saçmaladığımı düşüneceksiniz biliyorum böyle şiir mi olur, diyenleriniz de olacak aranızda ama size söyleyebileceğim tek şey kocaman ve büyük harfli da ve da… tekrarlar.. dada.. tekrarlar.. da da da.. lanet olsun kekeliyorum sanıyorsunuz bu seferde “dur kalem kağıt vereyim, istersen yaz” diyecek gibi bakıyorsunuz bana ilkokulumu hatırlatmayın lütfen hatta mümkünse bana yapmam gereken hiçbir şeyi hatırlatmayın ve kategorize etmeyin lütfen beni seni onu tüm izm’leri reddederek yaşamak gerekiyor gibime gelmekte fazlasıyla… fazlasıyla ne? hiç gerçekten ama gerçekten yine başladı düşüş.. üşüşen karıncalar karıncalar sürüsü etrafımda
ruhumu kemiren karıncalar ruhumu kemiren arı kovanları ruhumu kemiren yelkovanlar bak bu sefer olmaz tamam mı? yeter artık… gerçekten ama gerçekten yeter yeterli… ya sona ermeli bu döngü ya da kendi dışına akacak bir delik inşa etmeli kendine bir dakika, yanlış ifade etmiş olmalıyım delik ? ve inşa? bir çelişki var gibi var olmak gerçekten var olmak istiyor musunuz? ben istemiyorum hatta istememek bile istemiyorum ki biliyorum nietzche açtı tüm sorunları başımıza ve bir ihtimal astı astarı olmayan asılsız bir iddia bence tanrı yani sadece bence şeytanın ta kendisi ve bir oyun oynuyor bizimle iyinin içinde kötü kötünün içinde iyi her şeyi kapsayan ve hiçbir şey olan bugün kafam karışık bir sandviçe benziyor ve tekrar söylüyorum tekrar başlıyor biri şu çakmağı elimden almalı artık…. kendini takmaya bir son versen? evet takmaya ya da gerçekten taksa seni biri yerin yedi katın dibinde bir askıya ve kimse dokunamasa ve yansa yansan yansam sonsuza dek 9 nisan 2009
bit bak dedi ona ben yarı ölü sayılırım zaten dedi ölmeme az kaldı dedi finiş çizgisine çok yaklaştım dedi hissedebiliyorum dedi bitiyorum dedi ve bu süreçte dedi birinin eridiğimi görmesini istemem dedi kimseyi istemiyorum dedi kimseyle konuşmak istemiyorum kimseyi hayatımda istemiyorum kimseye içimi göstermek istemiyorum artık bekle dedi diğeri sana bir şey göstericem ve çantasından onun için aldığı güzel bir kolyeyi çıkardı uzattı ona bak dedi sevdin mi gülümsedi gülümsedi ve ben bunu hakketmiyorum dedi ama dedi hediyeler geri çevrilmez teşekkür ederim gerçekten teşekkür ederim gözleri dolmuştu adamın gözleri dolmuştu ve sonucunu biliyordu biliyordu bir gün her şeyin biteceğini bitirileceğini ardında bırakacağı enkaza aldırış etmeden gideceğini diğerinin seni seviyorum dedi diğeri sevme dedi o da ama neden dedi diğeri çünkü acı çekmek istemiyorum dedi ama çekiyorsun dedi diğeri bundan sana ne dedi bundan sana ne ben ölüyorum tamam mı
ve bu da hiç kimseyi ilgilendirmez beni sevmiyorsun yarattığım illüzyonu seviyorsun ve onun arkasında var olan gerçek tamamen çürümüş ve onarılacak hiçbir tarafı kalmamış bir temel üzerine hâlâ ve inatla hayatta kalan ama ölümüne yaklaşan biri var ben onarabilirim seni dedi diğeri doğru dedi adam onarırsın korkuyorum ama gerçekten korkuyorum birinin gelip beni onarmasından ve sonunu biliyorum şimdiden görebiliyorum kimse için hiç kimse sonsuza dek kendini feda etmemeli ben feda ederdim dedi diğeri benim için mi dedi adam evet değmem buna değersin ördüğü koca bir duvarı hâlâ korumaya çalışarak inatla bu kadarı yeterli dedi adam hiçbir iyi şey için umut etmek istemiyorum sıkıldım artık bu bahsi kapat bana eski hikayelerimi hatırlatıyorsun konuşarak hiçbir şey hissetmek istemiyorum ben ruhumu öldürmeye çalışıyorum bedenim ölmeden önce yoksa bedenimden sağ çıkacak ruhum 4 haziran 2009
denge o dünyanın en saf insanıdır söylenen her şeye inanır bir kelimeyle köleniz haline getirebilirsiniz kendisini çok sevimlidir neşe saçar etrafa güldürür eğlendirir ve acıdan geberse de ses etmez kimseye hiç bir şekilde görseniz çok seversiniz kendisini ama sevmeyin artık lütfen 16.04.12
yarı ölü
aradan geçen uzun yıllardan ve bir şeyleri yoluna koymak için verilen mücadeleden sonra pes ettiğimi itiraf etmek istiyorum sizin dünyanız sizin kararınız ama neyse ki bayram bugün bugün bayram iş yok yani tatilmiş ve geçenlerde bir arkadaşımı muhtemel bir halı saha maçı için davet ettiğimizde gelirim ama ben anlamam maçtan dedi birinin ayağını kırabilirim harbi mi dedim onu ciddiye alıp kimse benim ciddi olduğumu sezinlemese de o an iyiymiş benim ayağımı kıracaksan gel bi altı ay rapor alırım sanırım öyle değil mi?
espri değildi üzerinde gülünülmüş olsa bile ve parmağıma bakıyorum bazen parmaklarıma hangisini kessem diye düşlüyorum ve yapabilirim bunu her an her saniye biraz daha yukarı çıkıp hatta elimi de kesebilirim sağ mı sol mu bilemiyorum biraz daha yukarı? dirsekten mi ayırsak bir parçayı ya da omuz boyna ne dersiniz? 16.ekim.2013
at a later date kimse görmüyor mu? ölüyor günden güne kimse bilmiyor mu aklından geçenleri
kanser olmadığı için üzgün hissediyor kimseyle sevişmediği için aids olma riski yok ve tırnaklarını kesmeye gücü de bekliyor sadece ölümü olduğu yerde düşünmüyor artık geleceği ve geçmişte olanları unutmak istiyor tekrar uyuşturucuya mı dönsem diyor aynadakine ve kîne kapalı kalbi acı çekiyor uyuyamıyor ne gece ne gündüz günden güne kilo kaybediyor sakalları da uzadı ve gölgesinden nefret ediyor kimse görmüyor mu günden güne öldüğünü kimse o'na ihtiyacı olduğunu düşünmüyor işe yaramaz hissediyor kendini içine düştüğü bu kafesten çıkmak istiyor bekliyor azraili sigara içerek ve saflığa ulaşılamaz artık biliyor tekrar aşk - imkansız tekrar öldüğünü hissediyor uykusunda kabuslarla yüz yüze çığlık atarak uyanıyor ve biliyor bir çözümün olmadığını artık konuşmak istemiyor
kimse görmüyor mu bu karanlığı kimse ışıkları yakmayacak mı biliyor geçmişin onarılamayacağını hafıza kaybı geçirmek istiyor eroin gülümsüyor hayallerinde ölen arkadaşlarını seviyor biliyor, her şey sıfırlandı yüksek bir binadan atlamak istiyor kimse görmüyor mu odada olanları duvarlar üzerine geliyor biliyor çıkış kapısı kapalı ve içerde mahsur kalmak istemiyor kimse yok burada konuşacağı telefon rehberini inceliyor ve biliyor artık sayfalar çoğaldı artık yazmak istemiyor kimse görmüyor mu yavaş intiharını ciğerleri ona dur demiyor ve biliyor azrail unuttu onu yeni bir defter almak istemiyor bekliyor karanlıkta tanrıyı nasıl dua edilir bilmiyor ve isteyebileceği bir dilek kalmadı artık sadece durup izlemek istiyor donuk gözler ve boş bakışlar hayır hayır, kimse anlamadı saçmalıyor sadece artık saçmaladığını düşünüyor düşüyor düşüyor düşüyor ve düşüyor düşüyor düşüyor * başlık, joy division'un, warsaw adı altında yayınladığı bir şarkısının adıdır 16.nisan.2009
kafa patlatmak YAŞAMA DEVAM ETMEK İÇİN YAPMAK ZORUNDA BIRAKILDIĞIMIZ ŞEYLER..
VE DÜŞLER VAR BİR TARAFTA..
OLMASI GEREKEN VE GERÇEKTE OLAN ŞEYLER ARASINDAKİ FARK..
BOŞA HARCANMIŞ 25 YIL.. (BOŞA HARCANICAK KAÇ YIL KALDI)
ÖNÜNÜ GÖREMİYOR ARKASINI DÖNEMİYOR İTEKLENİYOR SÜREKLİ YÜRÜ YÜRÜ YÜRÜ
DURMALI ARTIK BİR NOKTADA MAKİNE İFLAS ETMELİ İÇİ PARÇALANMIŞ OLMALIYDI ŞİMDİYE DEK AKCİĞERİ DARMADAĞIN NEFES ALMAKTA ZORLUK VE BOZUK BİR MİDE SU BİLE AĞIR GELİYOR
KESİK KESİK FİKİRLER CÜMLELER YARIM YAMALAK KAFESE TIKILMIŞ
morali çok bozuk ağlamak üzre köşeye sıkışmış kaçış noktası yok
çıkış noktası tıkalı ne yapması gerektiğini bilmiyor ki aslında yapabileceği hiç birşey yok farkında değil çırpınıyor bu batışı hızlandırır evil 2 back filminde hissediyor kendini bir porno film bu kafeste bir hatun var hatun bir melek hapsedilmiş ve gardiyan geliyor tecavüz etmek için silahı ağzına ağlıyor hatun bu esnada boşalıyor silah tek bir mermi herşey bu kadar darmadağınık 24 eylül 2007 – 02:37 not: hiçbir şey’in ve her şey’in ve dahası bir çok kelimenin nasıl yazıldığını biliyorum, atlama hemen olur mu? onbinküsur sayfa yazı zırvaladım, bırak da neyin nasıl yazıldığını biraz öğrenmiş olayım ve bazı zamanlarda bazı şeyleri kurallarınızın dışında ifade edebileyim. yaşamda bunca köşeye sıkışmışken, hiç olmazsa kelimelerimde özgür kalayım, hiçbir yayınevi, beni bu özgürlük alanıyla kabul etmeyecek dahi olsa da…
güzel bir gün
sabahın köründe uyandım.. ve akşama kadar zamanın geçmesini bekledim işe yarar… yada bi saniye, şöyle diyelim; kayda değer hiçbir şey yapmadan bekledim bekledim bekledim… içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor dediğimde benim bunalımda olduğumu sandılar onlara, “hiçbir şeye ilgi duymuyorum” dediğimde benim dikkat çekmeye çalıştığımı sandılar yıllar yıllar önce ve hala burada oturmuş hiçbir şey yapmamak üzerine yazdığım bir kitap dolusu öyküye bir yenisini ekliyorum yazmak istediğim için değil yapıcak başka hiçbir şey olmadığı için işe yarar – kayda değer ne kayda değer ki allah aşkına? yazdıklarımın çoğu nerde bilmiyorum bile
kağıt parçaları lanet olası kağıt parçaları kayıp kağıt parçaları bir yenisini daha ekliyorum onlara sabahın köründe uyandım ve akşama kadar bekledim güneşin batmasını günün geçip gitmesini yerimden bile kalkmadım sigara almak ve arada bir işemek dışında gayet doğal öyle değil mi? gençlere kötü örnek olmak istiyorum herkesin beni taklit etmesini istiyorum dünyayı içime alıp orgazm takliti yapmak istiyorum sabahın köründe uyandım size yemin ederim ve birkaç yeni şarkı keşfetmek ve jessicka fodera’ya aşık olmak dışında başka hiçbir şey yapmadım endişe yok kaygı yok her şey güzel olucak deyip durdum kendime ve olmayacaksa bile bir asır sonra da bunu söyleyip beklerken bulabilirsiniz beni ve inandığım her şey bir yalandan ibaretse eğer sessiz olun lütfen büyüyü bozmak istemiyorum dünya içime boşalırken kısır olduğunu düşünmek gibi bir şey bu ve eğer şimdi dönüp bana hiçbir şey anlamadım diyorsanız başardım demektir neyi olduğunu boş verin eğer başarabilirseniz boş vermeyi…. bi kez olsun… ben başaramıyorum 2009
öğim kağıtleden sonra uykuları
bir köşeye oturmuş zorunlu kalmadıkça yerinden kalkmayan ve başına bir talih kuşunun konmasını bekleyen bir ahmaktan başka hiçbir şey değilim bekliyorum tüm yaptığım bu
ölmek dışında yavaş yavaş ve bir şeyler oluyor ve bir şeyler olmaya devam edicek ben burda oturup bekleyeceğim yeni savaşlar yeni iktidarlar doğurmaya devam ederken kendi yaşamım üzerindeki kendi iktidarımı korumak dışında en ufak bir özgürleştirilme çabası sarf etmeden beklemek.. dünya yok edilebilir 3. dünya savaşı çıkabilir ülke elden de gidebilir hiçbir önemi yok ufak odamda yarattığım ufak gezegene burnunuzu sokmadığınız sürece dünyanın içine etmenize izin veriyorum tanrıymışım gibi konuştum çünkü tanrıymışım gibi yaşıyorum kendi hayatımın tanrısı ve şimdiden sonra da kontrolü yeniden üç kuruş daha fazla kazanabilmek sosyal sigortayı hakketmek veya düzenli bir maaşa sahip olmak için başka bir pezevenk çocuğuna daha kaptırmaya niyetim yok dostlar burada bekleyeceğim bir ahmak olarak siz ultrazekalı yaratıklar çalışmaya devam edebilirsiniz ve talih kuşları kafama işemeye devam edebilir ve bende boğulmaya 2009 ---
BU BÖLÜMDEN SONRA YER ALAN “ŞİİR DEĞİL BU” TÜRÜNDEKİ BESTELERİM, ASLEN İKİNCİ KİTABIM OLAN “SEE NOTHING” ADLI BEYHUDE KONÇERTONUN KONSEPTSEL İÇERİĞİNE UYGUN OLUP, KİTAP BASILDIKTAN SONRA YAZILDIĞI İÇİN, BU FANZİNİ İŞTİGAL ETMEKTEDİR, BİR GÜN HAZIRDAKİ SEKİZ KİTABIMI BASTIKTAN SONRA YAZILANLARINI, KONSEPTE UYGUN OLANLARA GÖRE AYRIŞTIRIP AYRI BİR “EKLER” ADINDA BASMAYI DÜŞÜNÜYORUM, YAŞARSAK, BASARSAK, YAŞ SEKSENE DAYANIR O ZAMANA DEK, KİTAPLAR DA SEKİZDEN SEKSEK’E KADAR ÇIKAR SAYISAL OLARAK.. BASARLAR MI DERSİN? KELİMELERİME EL SÜRMEDEN HA NİGGA?
Between Us and the Light belki de baştan beri buydu doğru olan doğru zaman değildi sadece doğru yer olduğundan eminim
onun kafası karışıktı ben kendimde değildim bekledik biz de bekledim belki beş yıl geçse ya da on yine bekleyecektim sessizce bir karar vermiştim çünkü bir gün bir karar vermiştim evet yıllardır hatta çocukluğumdan beri beklediğim oydu bunu hissetmiştim sadece doğru hissettiğimden eminim daha önce böyle hissetmediğimden de bana gelicekti bir gün gelicekti işte zamanını bilmiyordum hepsi bu ondan önce başka mecralarda zaman öldürmüştüm iştahlı bir can sıkıntım vardı geçiştirmeye çalışıyordum çeşitli uğraşlar ve insanlarla günümü gün etmiyordum ama elden geldiğince günümün içine edilmemesine çalışıyordum ya da hayatımın kendi kendime de içine etmemeye çalışıyordum günümün bu yüzden bırakmıştım bir deney olarak kalan çoğu kimyasalı zihnen sağlam kalmaya özen gösterdim diyelim kendime pek başarılı olduğum söylenemese de bu konuda
yirmili yaşların başındaki büyük başıboş boşluğumla sırdaşlıkla yaparken onu anlatıyordum kendime yastığa sarılıp onunla konuşuyordum kendi kendime diyaloglar üretiyor ve her defasında kendi zihnimle baş başa kalıyordum içimden konuşmaya o kadar çok alışmıştımki dışımdan konuşamaz olmuştum hem konuştuğum zaman dinlemediklerini fark ettiğimde yazdığım zaman da okumayacaklarını anlamıştım o okurdu biliyordum bunu anlaması gerekmezdi anlamlarla sorunum vardı his ile alakalıydım daha çok ve hissettiğim her ne ise o gelince anlayacaktım bunu bi iki kere yanıldım kabul ediyorum ama kısa sürdü fark edişim bunu olmuyordu olmayacaktı başkaları ile orda veya burda önce veya sonra daima bir sorun içinden çıkılmaz bir yalnızlık hissiyatı giderek sensizlik hissine büründü çünkü birine yalnızım demekle sensizim demek arasında bir uçurum vardır müzikler biriktirdim sadece onun için müzikler para biriktirmeye oranla daha mantıklı gelmişti bu bana hiçbir şey yapmasak bile sadece müzik dinleyebiliriz diye düşünüyordum bir odada iki başına saatlerce konuşmamız gerekmezdi anlaşmamız da öyle söz vermeye izin almaya kural koymaya gerek olmayacaktı biliyordum bunu her şeyi biliyor ve sadece kendime anlatıyordum onu anlatacaklarımı henüz yazmaya başlamamıştım bile ya da yıllarca kendimle konuştuklarımı herkesten saklamıştım
tüm eski sevgililerimden tüm arkadaşlarımdan tüm ailemden zihnimdeki lunaparka ve gizli odama giremezdi hiç kimse saf kalmalıydı ilk kez ayak basılan bir kara parçası olmalıydı kafamın içi bekle dedim kendi kendime aptallık etme onu gördükten ve uzaktan izlemeye başladıktan sonra da öyle bekle zamanı gelicek önce kendini toparla dağılmış olan zihnini paramparça ettiğin donuklaştığın suskunlaştığın yokolmuşlaşlığın düzelsin sonra hiç konuşmasan bile anlaşabilirsiniz çünkü biliyorsundur hiçbir şeyi sorun etmeyeceğini bilmek yerine hissetmeyi kullanalım burada ve anlamak yerine görmeyi onu gördüm hepsi bu sonra işte tüm hengamem arasında bir şeye inandım tutundum demek doğru olmazdı burada ve kelimelerimin yetersiz kaldığı an geldi anlatamazdım o an gözlerim doldu bir gece o günü anlatırken o günün gündüzünü zamanın geçmediğini akşam olmadığını bunun nedeninin sadece o gün onu görecek oluşum olduğunu iki haftadır görmediğim için heycanlandığımı ondan asla vazgeçmediğimi ve her ne yaparsa yapsın vazgeçmeyeceğimi ama bunu pek gösteremediğimi söylemeye çalışırken ben gözlerim doldu
tutuktum bir vakitler güzelim ve fazlasıyla umarsamaz zihnim işe yaramaz bir çöp tenekesi kadar bile dolu değildi kelimelerim çalınmış yerine donukluk bahşedilmişti adına zack dedim onun oysa girdap da yoktu ortada zack de başka biriydim ben kendimi tanımıyor ve bu halimden tiksiniyordum mücadele ediyor ama işin içinden çıkamıyordum ve bana bir gün “ben yapamıyorum” dediğinde “peki” demek dışında hiçbir şey gelmezdi elimden her ne kadar yapamayaşının nedeni ben ya da halim olmasa da ben de bu halimle senin yanında kalmayı tercih edemiyordum gitmedim ama senden hiç gitmedim hayaletin olmayı tercih ettim sadece burada da doğru kelime “gölgen” olmazdı mesela kelimelere fena halde takığım haklısın sonra zaman içinde zack ya da girdap ya da her kimsem yahya belki ya da sanchez esçûmento rodrigo tuncay refik seçil özlem miguel pinero pac ve daha bir çok sınırsız ‘ben’ bana geri dönmeye başladı bir çok şeyin hiçliğimle sentezi olan tekillik ve henüz tam olarak başaramadım bunu hala sıkıntılarım var söylemek istediğimi söyleme konusunda yazarken de konuşurken de bu böyle
masallar uydurduğum ya da hiç olmayan şeyleri spontane bir şekilde peş peşe dizdiğim o eski zamanlar geri gelicek biz geri gitmeyeceğiz ama asla ardına bakma asla ardına bakma eurydice peşinden gelicek gelecek yok geçmiş yok şu an da yok çünkü zamanı görmezden gelebilirsek eğer burada saatin tiktaklarından değil akıp giden andan bahsediyorum gelirsek eğer görmezden hiçbir sorun kalmayacak bir yere yetişme telaşı bir şeyin peşinden koşma belası kaygı veya panik korku veya şüphe bir bütün olmayacağız asla ama ayrı iki parça da olmayacağız bir elmanın iki yarısı olmaktansa çiğdem ve çay olmayı tercih ederim ya da alkol ve sigara rakı ve balık kedi ve kedi zack is read yazacağım artık duvarlara ve bir çok sır dolu hikaye bir gün çok uzaklara uçucaz ve geçmişi geride bırakıcaz tüm tahribatlı anıları kötü zamanları birbirimizimsiz yolları ve hiçbir şey yapmasak bile sadece müzik dinleyerek geçireceğiz tüm zamanı ve artık içimizden ve kendimizle konuşmamıza da gerek kalmayacak konuşmamıza bile gerek kalmayabilir hatta sessizce oturup hemen hemen hiçbir şey yapmadan birbirimize bakarak bir sigara içelim sigaranın tadına vararak özenle saracağım onu sana
henüz başaramasam da bunu özenme kısmını değil sarmayı ve daha bir çok şeyi örneğin kapalı paketleri açmayı ağır bir şeyi kaldırmayı entelektüel sohbetler yapmayı kalabalıkta durmadan konuşmayı sigarayı bırakmayı hiçbir şey eksiklik gibi gelmeyecek sana ama çünkü bütünlük veya mükemmel olmak bu arzu kaygıları ve kendini beğenmişliği peşinden getirir ve kibir gerçekten bir insanda bulunan en safsata duygudur kusurlu olmak ve bunu kabul edip aldırış etmemek -burada tevazudan bahsetmiyorumbenim için en makul kişiyi çıkarır ortaya ve insanlar gerçekten başa beladır başkaları hakkında konuşup durmaktan başka hiçbir şey yapmayan gevezeler sürüsü uzak duruyorum onlardan yeni biriyle tanışmaktan keşfedilmekten övülmekten yerilmekten bugüne kadar yaptığım her şey senin içindi ve ilk kez verdim birine bir fanzinin orjinalini buradan pay biç kendine ve daha önce hiç kimseye söylemediğim okutmadığım yazmadığım göstermediğim hissettirmediğim tonlarca şey senin için bekletildi yıllar boyu seni bekledim aramadım ama biliyordum karşıma çıkacağını
batıl bir inanç olarak görülebilir bu veya fazla abartılı ama fantastik olmayı seviyorum ben gerçek dünya gerçekten çok can sıkıcı o yüzden bana masal anlat dediğinde masal olmayı tercih ediyorum ama daha sonra masallar uyduracağım zamanlar gelicek ya da ibn-i mücella çevirisi ile aziz konstantinin orta çağ hakkında hiç bilinmeyen denklemlerini simültane tercüme ile dile getireceğim vakit kahkahalarla gülücez esçümento afili bir küfür patlatıcak mesela komik olanından rodrigo paralel bir evrenden haberler sunucak adamın adı üstünde virtual cosmos be rodrigo zack öyküler yazıcak bir sürü girdap geyik dışında bir şey yapamaz bir de çalışsın pezevenk fabrikada işi ne sana gelirsek güzelim altıyüzaltmışaltınızla evliyim ve herbirinizin birbirinize ihtiyacı olduğunu bilip hiçbirinizi dışlamayarak kabul ediyorum seni seni budamaya değiştirmeye veya onure etmeye ihtiyacım yok olduğun gibi kal lütfen birleşme dağılma ve hiçbir şeyi gizleme ihtiyacı hissetme asla bırakalım var olan dünya birazda bizim için dönsün güneşin etrafında ben ne güneşin
ne de gölgen olacağım var olacağım sadece hemen yanı başında 27.08.2017 başlık Możdżer Danielsson Fresco’nun bir şarkısının adıdır.
the same deep water as you bazen olduğunu sanırsın bazı şeylerin düşün gerçekleştiğini önce kurarsın düşünü ihtimaller dahilinde olabilecek en iyi senaryoya hazırlarsın kendini her ne kadar karamsar olsan da ve bir açık kapı da bırakırsın daima ya olmazsa gibi bi his kesinlikle olmayacak'a evrildiği anda olur her şey bir anda pat diye oluyor sanırsın oldu sanırsın ve öğlen ortasında en tepedeyken batar güneş açık bıraktığın kapıyı da kapatıp tamam demişken sen puf diye kaybolur öğleden kör karanlığa geçiş yaparsın bir anda alışman lazımdı umut etmemeliydin kapılmamalıydın ya da yakınlığa herkese kapalı olan kapının aralanmasına izin vermemeliydin yaptın bunu sen yaptın her şeyi sen yaptın senin hatan hayaletlerin yetmedi sana gerçeği aradın gerçeği arzuladın hem de defalarca ve her seferinde bir sigara yakmakla yetindin geçip gidenin üzerine bir değil bir çok sigara üstüne sigara gece üstüne gece tuncay haklıydı umut etme derken de
kendi bileklerini keserken de seninkini de kesmeliydi aslında istedin bunu kendin cesaret edemedin araba da çarpmadı onca kırmızı ışığa rağmen sigara öldürmedi alkol koması gelmedi ipi bağlayamadın silah alamadın buradasın hiçbir şeyin değişmeyeceğini bildiğin halde bir şeyler değişsin diye uğraşıyorsun kendin değişmeden sessizce yapıyorsun bunu öfkeni saklı tutarak konuşmama hakkına sahibim hiç konuşmadım anlattım ama anlatılamadım alıntılanmadım da alındım sadece bazen hemen hemen her şeye ve şimdi sabahın beşinde bir güneşi daha karşılıyorsun sigara eşliğinde votkanı yudumluyorsun annenden gizlice iş yerindekiler hiçbir şey bilmiyor işportadakiler hiçbir şey bilmiyor arkadaşların hiçbir şey bilmiyor ailen hiçbir şey bilmiyor aslına bakarsan sen de hiçbir şey bilmiyorsun hiç anlatmadılar çünkü çünkü sormadın tamam deyip kabullendin sessiz kalma hakkını kullanıp kafanda uçuşan tilkiler de cabası oldu bu ebegümecinin tek bir gece verin bana sahte güneşlere aldanmadığım karanlığa alışkınım yeterki fosforlu yıldızlar gecemin içine etmesin ben yıldızlara güneşe ve aya aşığım ve aradaki uyuma onlarla ve hayaletlerimle arama girmeyin yeter başlık the cure'ün bir şarkısının adıdır.
körebe sana mektuplar yazıyorum asla okumayacağın tahrif edilmiş bir haritayı tarif ediyorum sana yönümü sen tanımla diye görmüyorsun bak bu böyle olmaz diyorum gitmez yani gitmeyecek gitmemeli hemen yanı başımda bitmeyeceksin hiçbir zaman biliyorum aranıyorum yine meskun mahallerde ihtiyacın olan her şeyle geliyorum bir ben eksiğim içinde ben hiç olmadım ben yokum senin için hiçbir zaman özümle olamadım diyorum bak bu böyle gitmez saklamalısın beni olur olmaz her yerde anlatmamalısın hiç kimseye bu bir sır anlıyor musun ben küçük bir sır olmak istiyorum keşfedilmek istemiyorum yalnız sana kalayım istiyorum parçalarımın yerini değiştirebilirsin istediğin kılığa sokabilirsin beni ama kafamdaki görünmeyen kukuletama dokunma diyorum o beni mutlu gösteriyor kendime kendime görünmemek için çaba harcıyorum mütemadiyen ama sana görünmek isterdim diyorum duymuyorsun hiç duymadın gördün ama aldırmadın kovdun beni bir keresinde hatırlıyor olmalısın hatırlamıyor olamazsın
gidiyorum ben artık olmamaya doğru yelken açtım hayır intihar değil bebeğim intihar etmeyeceğim bunu hiç düşündüm bunu hep düşünmedim kelimelerimin yerlerini değiştirerek anla beni kafam karışık hata yapabiliyorum kafamı karıştırıyorsun ama artık yeter dediğim bir nokta oldu ve bu sondu afili bir final bekliyordu bizi hayır hiç konuşmayalım bu konu hakkında konuşmak istemiyorum hiçbir konu hakkında konuşmak istemiyorum konuşmaya istekli değilim seninle miyavlayabilirim ama havlayadabilirim dilediğin ne kadar hayvan sesi varsa taklit edebilirim sana ama insanın olmak istemiyorum artık yani her şey bir yere kadar sevgilim her şeyi bir yere kadardı sevgilin kaldırımda oturmuş yoldan geçenlere ıslık çalıyorum kimse dönüp bakmıyor bana fanzin var diye bağırasım geliyor kendimi tutuyorum fanzin yok aslında hiç olmadı olsaydı onca kişiden biri geri dönüp laflardı azı döndü geri afili dönüşleri oldu geriye dönemeyişler festivali düzenlemek istiyorum geriye dönemeyen benim
gelecek peşimden geliyor ben zamandan hızlıyım olacakları önceden biliyorum ben bir süperkahramanım zamanı durdurabilen az önce durdurdum mesalem duvarları izledim sonra sadece duvarları izledim arkasına bir duvar daha çizdim onun sonra bir duvar daha gizledim kendimi senin içinde de gizlenmiştim sonra o kadar öyle bir derine saklandım ki beni ararken kaybedersin kendini diye korkup çıktım içinden kaybetme kendini beni bul istedim sadece sadece istedim istemiyorum artık görünmez olucam yine böyle iyiyim saklanmayan ebe
bugüne kadar iki kitap ve yüzün üzerinde fanzin basmış olan girdo’nun bu fanzini karanlık sularda yüzdüğü tatillerin eseri betimlemelerle örtülü olsa da, hepsi hepsi bu kadar değildir, evet bugün ve bazı anlar ve anılarda aşağıdayız ancak, farklı konu ve konsepte de hülyalara dalmışlığımız vaki; bir roman, üç şiircenik bir düz yazı, iki öykü, bir girizgah temelli olmak üzere, sekiz kitabeme kavuşmak için, e-posta atmanız yeterli, ilk ikisi basıldı, üçüncüsünü para bulursak basçez. kendimiz basıyoruz efenim, solucan fanzin aracılığı ile, bandrolsüz ve rolsüz olarak. tüm yazdıklarımın bir kısmısına ise, şimdilik unthatow.blogspot.com adresinden, daha sonra, para bulursam alacağım domain sonrası unthatow.org adresinden ulaşabilir, benimle duman yolu ile iletişim kurabilirsiniz, bir sigara içelim mi? bastığım yayınladığım fanzinlerimin bir çoğusunu ise, cafe quartet’ten edinebilenko. dahası efenim, aşağıdaki güzergahlardan çeşitli havadisleri edinebilirsiniz: twitter: @unthatow facebook page: girdo e-posta: ygzuvedsvcbrsp@yandex.com “girdap zack unthatow esçûmênto donete sanchez virtual cosmos be rodrigo” çoklu entegrasyon bozukluğu ile huşu içinde sundu. kısaca girdo da diyebilirsiniz. hiçbir şey dememenizi de görmezden gelebilirim hem. ama şu fanzini okuyan bir, “fanzin dediğin beleş olur”culardansanız seri katilliğimin ilk kurbanı olabilirsiniz çünkü hem fotokopiciye öpücük vermiyor hem de bazıları gibi bir iki üç değil otuzyedibinsekizyüzondokuz adet fanzin basıyorum, bunları hazırlarken endike etmem gereken sigara çay kahve ve bilimum enerjinin yanı sıra basarken de niyetlendiğim güç kuvvet israfını, ve içeriği kusmam için gereken zihin bulantısını hesap ederseniz, üç fanzine bir birayı çok görmezsiniz diye umut ediyorum. he evet fanzin dediğin beleş olur, bu ülkenin foyası bozuk algısına tüküreyim, 18 yıldır fanzin çıkaran zack bilmiyordu neyin beleş olup olmadığını, siz ona bi kurs verin olmadı işin etik boyutundan olup etek boylarını uzaltan cinsinden başlasın.. olma mı? de hade eyvalle..
en aptal soru: neden yazıyorsun? neden fanzin çıkarıyorsun? en dürüst cevap: can sıkıntısından en açık cevap: unutmamak için, her yazı düşürülen uçaklarımın kara kutusu, her fanzin, batan gemilerimin karanlık korosu olma hüviyetini taşıyor..