tayfanın bir takım ileri geri konuştuğu birikimler şuralarda listelenebilir
manifesto: sokak edebiyatı: 16 haziran 2000 yılında, tek kişilik bir proje olarak başlayan ve zaman içinde bir çok kişinin desteklediği ve bir çok yan/alt proje ile genişleyip büyüyen bir “alt kültürel sanat kolektifi”dir… alt kültürel öğelerin her türevini içinde barındırır. özünde birbirinden hiç de farklı olmayan veya aynı kökenden gelen, ama oluşum süreçleri sonrasında birbirinden farklı yaşam tarzlarına ayrılan ve aynı zamanda da kapitalizmin bir tüketim unsuru haline getirip yozlaştırdığı, anti-otoriter her türlü underground akımı destekler. bu tür sanatsal ürünlerin üretilmesi, yayınlanması ve paylaşılması için çalışır… bu anlamıyla, sokak edebiyatı, bir yaşama, yayınlama ve paylaşma alanı oluşturmaktan öteye geçmez, bunlar dışında bir misyonu da yoktur. kısacası; dünyaya baktıkları pencereleri birbirinden pek de farklı olmayan insanlara, yaşama ve yayınlanma alanı sunmaya çalışır. “alt kültürel sanat kolektifi” olarak tanımlayabileceğimiz sokak edebiyatı oluşumuna, bizimle aynı havayı soluyup, aynı heyecanı yaşadığınıza inanıyorsanız, destek olabilirsiniz. kapımız herkese açıktır, ama açık olan kapılar, yaşam anlayışımıza uymadığınız düşünüldüğü takdirde de, her an yüzünüze kapanabilir… oluşumu kendisinin reklamını yapmak için kullanmak ya da bencillik, kibir gibi kötü olgular, bu kapının çarparken burnunuza denk gelmesine neden olabilir. sokak edebiyatı projesinin, adındaki “edebiyat” kelimesi, kelimenin karşıladığı gerçek anlamdan ziyade, aslında sokağın dilini, kültürünü ve yaşam tarzını temsil eder. sokak edebiyatı, bugüne kadar, yayınladığı yaklaşık 80 kadar fanzinde sürekli cepten yiyerek bugünlere kadar gelmiştir… * sokak edebiyatı; var olan hiçbir parti/kurum veya hiyerarşik yapılanmanın yanında yer almaz… * sokak edebiyatı, geçmişteki beat kuşağı ile karıştırılmamalıdır, ufak benzerlikler olsa da, kesinlikle ve kesinlikle beat kuşağı ile aynı yolda yürümemektedir. hatta, ortak bir yolda yürümektense, yoldan çıkmayı ve çıkarmayı teşvik eder. * sokak edebiyatı; değişime ve güzel bir geleceğe inanmaz, bunların hazırlığı içerisinde de değildir, umut vaat etmez, her şeyin boktan olduğunu ve daha da boka batacağını bildiği bir dünyada, “gerçek” olanla ilgilidir ve sadece “isyan” barındırır. * sokak edebiyatı; bir topluluk değildir, topluluk olmayı yadsır, bireysellikten ve bireyden yanadır. bu nedenle, sokak edebiyatı’na destek olan her bir birey, bir diğeri ile çatışabilir, birbiri ile çelişkili olabilecek iki ayrı yazı, aynı yayın içinde yer alabilir; farklı olmanın güzelliğini bilmekte; farklılıkların tek bir potada sindirilmesindense, tüm farklılıkların birbirlerini yok etme çabası içinde olmadan bir arada yaşayabileceğini düşünmektedir. bu nedenle, kendi içimizde sürekli tartışmakta ve arada bir fikirsel olarak ayrı düşmekteyiz, ama, zaten her birimiz aslında yalnız, yapayalnız olduğumuzun bilincindeyiz… sokak edebiyatı, bu deliler ordusunun bir tımarhanesi olmaktan öteye geçmez! ve tedavi amacı da gütmemektedir. * sokak edebiyatı “do it yourself” felsefesi temelinde hareket eder. * sokak edebiyatı oluşumu, 70′lerdeki crass hareketinden ilham almaktadır ve crass kendi otobiyografi metinlerinde “onlar ve siz diye bir şey yok; sadece sen, ben ve biz varız. kendimizi bulmak zorundayız” demiştir. * sokak edebiyatı oluşumu, u.n.p.z adlı örgütün alt kollarından sadece biridir * soru, görüş ve önerileriniz için: sokakedebiyatizine@gmail.com not: redaksiyon ve düzenleme için cenin von catlien’a, ingilizce çeviri için, ölüdeniz’e, ufak tefek ayrıntılara çeki düzen verdiği için jayne’e ve bugüne kadar yanımda olup zırvalıklarıma katlanan arkadaşlarıma,(ismi geçmedi diye alınan olursa, çıkışta kapışalım:d ) teşekkürü bir borç bilir, deftere yazmalarını rica ederim. girdap zack unthatow a.k.a esçûmento
tarihçe(2000-2014) 1. girdo ve halüsinasyonetik arkadaşları: 2000 yılı sonbaharındayız.. hava oldukça soğuk ve hafiften yağmur çiseliyor.. yer, alsancak izmir.. çimlerde bağdaş kurmuş, bir daire oluş turmuş, içiyor ve tartışıyoruz. beş kişiyiz.. tuncay, refik, seçil, özlem ve ben.. her şeye karşı yabancıyız.. kendimizi yalnız ve yabancı hissediyoruz. ve çaresiz.. tuncay’ın üç adet kitabı var.. hazır. bitmiş.. kimse basmıyor ama. birçok yayınevi ile gör üşmüş, reddedilmiş.. kötü bulunmuş. şu. bu. “olmayacak bu iş” diyor bize, “artık yazmıcam”, “hayır” diyorum, “okuduğum en iyi şeyleri yazıyorsun moruk, fikirlerin harika, sadece alışkın değil insanlar bu kadar çıplak bırakılmaya, hepsi bu, tüm safsatalarını, gerzek yaşam biçimlerini yüzlerine vuruyorsun, ve korkuyorlar” diyorum, “hayır” diyor, “kötü yazıyorum. beş para etmeyen bir hiçim ben.” hepimiz bir şekilde, bir şeyler yazan, bir şeyler üretebilen insanlarız.. dünyayı havaya uçurabilicek kadar tehlikeli fikirleri var tuncay ve refik’in. ve beş yıldır beraber yaşayan iki sıkı dostlar, her ikisi de uyuşturucu bağımlısı. her ikisi de güç belâ yaşama devam ediyor. seçil, aile kavramını ve burdan yola çıkarak tüm toplumsal değerleri yerle bir edebilicek bir deneyime ve birikime sahip.. özlem, sadece bireysel dışavurumlar ile içindeki acıyı kağıda döküyor.. ben bi bok parçası olarak yanlarında değer görmüşüm. hiç bi sikim yazabildiğim söylenemez, kayda değer.. “tamam” diyor seçil.. “sikmişim yayınevlerini, kendi kendimizi basıcaz.” [kendimiz, kendi ‘kendi’mizi basıcaz-lilith noir] gülüyor tuncay, ama alaycı bir gülüş değil bu, çaresizlik ve umutsuzluk dolu bir gülüş, “tüm paramızı sarhoş kalmamızı sağlamak için harcarken, nasıl yapıcaz bunu canım?” diyor “bilmiyorum” diyor seçil, “ama başka şanşımız var mı?” “zor” diyor, refik, “çok zor, resmi kurumlar, devlet daireleri, biraz resmiyet, ıvır zıvır” tartışmanın başından beri susan ben, “abi denemek lâzım” diyorum, “olur belki ha?” ben onlardan epey küçüğüm, eğitiliyorum o sıralar, yanlarında pek konuşmuyor, sürekli onları dinliyorum, ve bana çok büyük bir saygı duyuyorlar, haketmediğim kadar çok, ben anlam veremiyorum buna, ben kimim ki diyorum, ne yapabilirim, onlara inanıyorum, onlara tutunuyorum, hepsi bu..
2.girdo ve realitik arkadaşları.. sonra zaman gelip geçiyor.. çoğu öykümden de öğrendiğiniz üzere, grup dağılıyor, ben izmirde tek başıma, piç gibi kalıyor ama yılmıyoru m, ”yapıcam” diyorum, “olucak bu iş.. olmalı..” ..sonra bir gün, o dönemlerde bir tür kişisel blogum olan “sokak edebiyatı”nı tekrar açıyorum, o zamanlar sadece benim yazılarım var, ve “sokakedebiyati.i8.com” olarak bedava bir hosting’den yayın yapıyor, ve sadece yazı var içinde, tek kare resim, tasarım, ya da başka bişi yok.. yıl 2000.. sonra, kapatıyo-
rum. çünkü daralıyorum. ve nevrotik gelgitler yaşıyorum, yaşama devam etmek ve etmemek arasında… sonra bir gün, liseden bir arkadaşım ile, göçmen’le yeniden iletişim kuruyor bu esnada da siteyi yeniden açıyorum, bu kez adresi “sokakedebiyati.4t.com” yine bedava hosting, ve bu kez farklı bişiler de var.. “yazılarınızı sitemizde yayınlayabiliriz mail yolu ile g önderin” gibi bir duyuru mesela.. her neyse, göçmen, bir müzik grubunun, izmirin ve hatta türkiyenin en köklü rap grubunun bir üyesi, ve onların müzik gruplarına websitesi yapıp yapamayacağı soruyor bu esnada benim sokakedebiyati sitem ile tanışıyorlar.. v e raplik, filo, mesih ve göçmen, bişiler yazıp bana veriyorlar, kağıt üzerinde, ben onları evde pc ortamına aktarıp siteye koyuyor ve göçmen ile fanzin yapmaya başlıyorum. (ilk fanzin: psycho race) zaman gelip geçiyor.. psikozlar. uyuşturucu. alkol deliliği.. bitmeyen üniversite.. parasızlık.. o. bu.. şu.. (ve hala kopya çektiğimi söylediğiniz bukowski’den haberdar değilim).. her neyse birkaç fanzin çıkıyor.. sonra site biraz daha genişliyor ve 2002 yılında 4. kez kapanıyor.. (4. kez mi? evet arada bazı yerleri es geçiyorum, 4 oldu bile), sonra emin yıldız ile tanışıyorum, retro adlı bir street fashion türü butiği işletiyor emin abi, fanzinlere, yazılarıma ve bana değer veriyor.. onun mekanına koyuyoruz fanzinleri. çünkü kitapevleri beni uyuz ediyor, hem zaten kimse fanzinleri almıyor.. emin abi ve tunç abi bize çeviri yapıyor bazen. fikir veriyor. derdimizi sıkıntımızı paylaşıyor. sonra zaman gelip geçiyor.. olmuyor işte. bi türlü olmuyor.. siteden defalarca, “yazıyorsanız mail ile gönderin” diyorum, “fanzin lerimizi almak isterseniz mail atın, bedava” diyorum. kitapevlerine fanzin bırakıyorum. kimse almıyor.. ve site aşağı yukarı 7. kez kapanmış oluyor. kendimi yeniden uyuşturucuya vuruyorum. yıl 2003.. bir psikoz. ve hala bitmeyen üniversite boğazıma yapışmış. bu esnada kurşun kalem ile tanışıyorum.. ve bakıyoruzki, aynı şeyi konuşuyor, aynı derdi paylaşıyor, aynı yolda yürüyoruz.. sonra paslı teneke ile izmiryer6 distro’yu kurup izmirde izmir dışı fanzinleri dağıtmaya başlıyoruz, alan olursa, satan bedava.. sonra fanzinler yine çıkıyor, site yine açılıyor. vs vs.. yine kapanıp yine açılıyor. kapanıp açılıyor. Kapanıp açılıyor. aç kapa aç kapa artema.. (para aldım bu reklam için evet, itiraf ediyorum haşmet), her neyse dostlar, sonra yıl 2004 oluyor, aramıza s andi, bayan arıza, ersoy albayrak, thomlovejones, ve ismini şu an hatırlayamadığım bir kaç kişi daha katılıyor, bir sürü fanzin, distro, 13 sayı basılan anarşizmir adlı bir yeraltı gazetesi, izmirdeki anarşistlerle diyaloglar, onlarla bir şeyler oluşturma çabası, sonra türkiyenin çeşitli yerlerindeki fanzinci dostlarla sohbetler, şu bu.. zaman akıyor, 2005 oluyor, ve siteye, tozasor ve layne yazıları ile destek oluyor.. kimse henüz olan bitenin farkında değil. .. sadece yazıyoruz, başka hiç bir şey yapmıyor uz. ama site hergün güncellenip, 5-6 ayda beşyüz yazıya vuruyor ve evimde internet olmadığı için, siteyi ilk açtıgım dönemdeki gibi, net kafeden, disket yardımı ile güncelliyorum, html site, evde sayfaları yapıp, diskete atıyorum. ve bir süre sonra, öyle bir şey oluyor ki, mail adresimiz gelen yazılardan dolup taşıyor, fanzin isteyenler, yazı gönderenler, şu bu vs vs.. herşey kendi kendine büyüme durumuna giriyor.. ama benim kafam bozuluyor ve tecilimi bozuyorum. ve askerlik.. ve uzun bir süre her şeyi rafa kaldırıyoruz. sadece site, tozasor sayesinde, yayın hayatını sürdürüyor, gelen yazılarla o ilgileniyor. ve ben askerde sürekli, sonra ne yapacağımız üzerine notlar alıyorum.. ben askerdeyken, akhylys, yağmurcu ve geppetto da katılıyor aramıza ve her üçü de çok destek
oluyorlar bu işe.. ve sonra bitiyor askerlik.. ve birkaç duyuru denemesinden sonra, hiç kimse(selin), duvar dibi, veronika ve gölge bana kulak veriyor.. yaparız bu işi diyorlar.. sonra izmirden dostlarım, göçmen ve kurşun kalem’de arada toplandığımız zamanlarda, içmek v e paylaşmak için sıkıntımızı; fikirlerimi, ne plandığımı sorup, çok zor, ama yanındayız diyor.. ve akhylys, yazdığı bir mailde, bir çok konuda desteğini gösterip, elinden gelebilicek sayısız şeyi sayıyor.. fenris çizimleri ile destek olabileceğini söylüyo r, (hepinizi tek tek sayamadığım için çok özür dilerim, ama yazı akıyor, isimler rast gele çıkıyor) sitedeki, ve hayatımdaki, bir çok insan, bir şekilde, nasıl olduğunu bilemesem de, bir şekilde, bir tartışma platformu oluşturuyor.. ve o tartışmalardan gün ışığına çıkan tek somut değer; “olabilir, çalışmak gerek” gerçeği.. yayınevi? çok zor.. ama olabilir.. sonra bir şeyler oluyor o süreçte, bir şeyler patlıyor, çok fazla tartışıp hiç bir şey yapmamaya başlıyoruz, aramıza katılan bazı insanlar samimiyetsiz bencilce ve artniyetli davranmaya, veya başka amaçlar peşinde koşmaya başlıyor. sonra ben kendi şalterimi kapatıp bir süre dinlenmeye çekiliyorum.. ve 2009 yılının haziran ayında tekrar çalışmalar başlıyor.. bu kez daha yavaş, daha emin adımlarla. bu esnada yeni katılan veya eskiden beri işin içinde olup artık sessiz kalmayı bırakan bir çok insanda geliyor aramıza bu yeni süreçte; cenin, güzedüşen, haldun, cocteau twins, xsatanjagerx, stigma, khaine, twwly, puncover, ölüdeniz, demir kafes, alican ökmen, co urtney, fukowski, henry lee, sacri, .. ve unuttuğum niceleri.. sonra “sokak edebiyatı”nı aylık olarak basmaya karar veriyoruz, ve “psycho race” isimli müzik ve sinema üzerine olan bir fanzinde aylık olarak çıkmaya başlıyor. sonra izmirde “kes yapıştır kopyala” adı ile aylık toplantılar düzenliyor, o toplantılarda fanzinleri katlıyor dağıtıyor ve fikir alışverişi yapıyoruz. istanbul ve ankara’da da bir toplantı düzenlemeye karar veriyoruz. istanbul toplantımzda oluşuma bir şekilde az veya çok destek olan 33 arkadaşımızla buluşuyoruz. ve broşür içerisinde de görebileceğiniz çoğu projelerle, acele etmeden ve her şeyi akışına bırakarak, yaşamaya devam ediyoruz. ancak, ben bu yaşayışa bir süre daha ara verip, 2009 ağustostan, 2011 ağustos’a kadar, gökkuşağına doğru kaçıyorum.. yaklaşık 2 yıllık devinimsiz geçen zamandan sonra, tekrar, en azından yayın hayatımıza kaldığımız yerin az ilerisinden devam ediyoruz, 2011 ağustosu ile beraber.. ve evet.. her şey yıllar önce, alsancakta, çimlerde içen birkaç deli arasında, sarhoş kafalarda patlak verdi, ve hala, karataşta bir evde içen başka birkaç deli tarafından yapılan toplantılar ile somutlaşıyor. ve siteye giren, görüş belirten, mail atan, msn ya da face denen zırtapozluğu açtığımda selam, i şler ne durumda, yapabileceğim bişi var mı? diye soran, bir çok insan, harikulade bir ruh, ve 14 yılın sonucu olarak, artık asla kapanmayacak bir site, geri adım atmayacak bir oluşum ve hiç bi vuruş karşısında yıkılmayacak bir duruş var.. ve bu arada sizlere kısaca özet geçtiğim şu süreç, o sıkıntılar, sinir krizleri, maddi olarak çok büyük bir kayıp, ve manevi olarak büyük acılar, boşa değilmiş diyebilmek, en azından kendi adıma, beni iyi hissettiriyor.. sokak edebiyatı oluşumuna destek olan ve adı burada geçen veya geçmeyen, ama bir şekilde sıkıntımızın bir ucundan tutup, çekip çıkarmaya çalışan, tüm o insanlara, (tek tek saymak gereksiz) teşekkür ediyor ve diğer bir konuya geçiyorum.
sokak edebiyatı nedir? sokak edebiyatı, bakıldığında çok basit duran, kolay hazmedilir, herkesin anlayabileceği basit ama sade bir dil ile yazılan edebi ürünlere yer veren, bir e zine ve fanzin olmasına rağmen, aslında, arka planında çok daha derin ve yıkılmaz bir değer taşıyan, bir oluşum, ve belki de tek mutluluğumuzdur, -genellikle iç sıkıntımızı yansıtmasına rağmen..ve şu an bu oluşuma destek veren, yazan, çizen, içen ve biraz kafadan sakat insanlar bizi hiçbir yayın bu şekilde kabul etmeyecek anlaşılan diyerek, kendi kendilerine bir infoshop açma hazırlığı içerisindeler.. daha sonra, eğer bu işi sürdürelebilir bir maddi geri dönüşüm elde ederlerse, yola devam edicekler, çünkü “csns yayınları”nın tek bir problemi vardır, o da maddidir.. çoğumuz, işsiz güçsüz, yada üç kuruş için günde 10 -12 saat çalışıp, veya öğrenci olup gereksiz bilgilerle kafası şişirilen insanlarız.. buna rağmen, izmiryer6 distro’nun ticari bir kaygısı bulunmamaktadır. paranızı sokağa atın. çocuklarınıza birşey kalsın.. mesele bu kadar basitken, olayı bir takım güven üzerine sözler vererek uzatmanın anlamı yok. 18 yıldır hayatını hacılatan girdo, bi 180 yıl yaşasa, gene bu konuda cepten yemeye devam eder.. sokak edebiyatı 18 yıldır buradadır.. 18 yıldır “do it yourself” (yada ‘do it killself’) demekte, ve hiçbir ticari kaygı ile aptalca işlere bulaşmamaktadır! sokak edebiyatının tek derdi, i çinizdeki sıkıntıyı, üzerine ikinci bir kalem değmeden açığa çıkarmak, ve “sözü olduğu gibi söylemek”tir.. kapımız, yayın formatımıza uyan her türlü öykü, şiir, düz yazı, deneme, çizim, fotoğraf, musiki, film, silah, patlayıcı, çiçek, böcek, kamblumbağa vs vs açıktır.. yeterki, samimi, açık, anlaşılır, ve kendinden emin bir uslubu olsun. evet, kendinden emin.. biz burdayız.. ister uzaktan izler, ve “çok zor olm, yapamazsınız lan, çok zor bir şeye kalkışıyorsunuz” deyip bizi hafife alır, ve kendi içinizde kapana kısılarak bir takım üzerinizde kalem oynatıcak dergilere, yayıncılara bel bağlar, ya da bizimle birlikte, sokaktaki insanın, en yalın hali ile resmediliği bir ifade tarzı ile; küfrün, sarhoşluğun, aşkın, duvarları tekmelemenin, bi yerlerini kanatmanın, intiharın, odada tek başına oturup saatlerce müzik dinleyip sessizce ağlamanın çok doğal karşılandığı, ve üzerinizde de tek bir hafife almanın barınmadığı bir ortamın içinde olursunuz.. biz 18 yıldır burdaydık, bi 18000 yıl daha ortadan kaybolmaya niyetimiz yok.. çünkü bizden önce, bizim gibiler daima vardı, ve bizden sonra da olucak.. izmiryer6 distro tayfası adına; girdap.. (yada siz her ne derseniz işte.. ismin bi önemi yok.. ) not: lilith noir’e, metne yaptığı düzeltmeler ve katkılardan dolayı teşekkür ederim.
!zm!ryer6 distro izmiryer6 distro, hazırladığı veyahut eline geçen tüm fanzinleri, siz saygıdeğer fanzin okurlarına ulaştırmayı bir görev bilmiş ve bu görev aşkı ile yanıp tutuşurken kendini bu derece fanzinle alakasız bir türk altkültür şecaresinde bulunca, ümidini yitirmiştir. (ne dedim ben şimdi) . kısadan hisse, trade list’te adı geçen suç delillerine ulaşmak için, bize, istediğiniz ürünlerin adını ve miktarını, ve bu ürünleri hangi yol ile, almak
istediğinizi belirterek bir mail çakıyorsunuz, yada telefon açıyorsunuz, ve fanzinler bir bilemedin iki senede ulaştırılıyor… bu derece lakayt tavır içinde bulunan bu tayfa, tüm üstün hizmetleri karşılığında düşük bir vergi ile birlikte, bir miktar para istiyor (valla b iz değil de fotokopicimiz istiyor parayı, takas yapsak ya?) daha ayrıntılı ve ciddiyet dolu bir cevap için mail mail mail… izmiryer6distro@gmail.com girdap çok sıkılmıştır bu işten, tek tek kendine “şirinselleştirilmiş alt-
kültür muskası” takan tiplemelerinin evlerini ultra kızıl ötesi teleskopi ile dikizleyip, fanzinsiz olan evlere çift çekirdekli c4 yerleştirmektedir…. (şaka yapmıyorum) izmiryer6 distro, 2003 yılında izmirde, girdap tarafından kurulmuş olan, daha sonra paslı teneke fanzinini çıkaran cafer karaçıban’ında desteklediği, bir distro’dur, yada ütopyo. ya da yoyo. yol ayrılıkları, maddi nedenler, ve araya askerlik gibi bir takım mevzu ların girmesi nedeni ile, askıya alınan projeleri girdap 2007 yılında tekrar faaliyete geçirmiştir…
geçmiş olsun, cümle aleme.. not: izmir dışındaysanız ve fanzin çıkartıyorsanız ve izmirde dağıtmak istiyorsanız ve bu konuyu nasıl hallederiz diye düşünüyorsanız… dert etmeyin.. gönderin, dağıtırız biz.. takas makbüldür.. 3000’den fazla yerli ve yabancı fanzin arşivimizle hizmetinizdeyiz..
görüsler: yüz kişiye sorduk, izmiryer6distro nedir? Ve bakın bize neler dediler: HenryLee: “ya hani kusarsın evde, öyle halı kirli de yaşarsın sana kalsa ama bişey dürter ya illa temizle çöpe at diye. onu yapıyoruz aslında. kazanım yok, giden bişe de yok, yaşamak sadece” kurşun kalem: her şeyden önemlisi beraber olabildiğim dönemde girdabın yaşantısını ve neler çektiğini biliyorum o çimlerde oturan insanlardan hiçbiri götü doğrultamıyordu zaten herkesin sorunları varken bişeyler yapabilme gayesi güden herkese helal olsun diyorum azim daha çok azim kurşun kalem: kendini sokağa at gördüğün nesnelerden, olaylardan, hareketlerden, kavgalardan, koskoca bir düş kur ve sonra bunu alıp anlatmaya başla köşeyi dönmek değil asıl önemli olan döndükten sonra o sokağın içinde yürümek kurşun kalem: bir edebiyat türünden daha çok bir anlayış türüdür çisem e. : görüntüsü nasıl olursa olsun ruhu sendeleyerek yürüyen insanların edepsiz yatış tarzı.“ “yağmur yağarken koşarak kaçmak yerine yavaşlayıp ıslanmayı tercih eden topluluk.“ “ara sokakta ağlayan bir şarapçı gördüğünde sigara uzatırsın ve neyin var diye sormaya gerek duymazsın ya anlarsın halini işte o anlayışta olmaktır sokak edebiyatı.” akhylys: bir anlamda başımızın belası da sayılabilir sanırım... the bard: sistemin öne sürdüğü hedef gösterdiği kariyerdi aileydi gibi dayatmalardan kaçarak yeraltında olmayı seçen insanların oluşturduğu sanal bir platfom. içerisinde yazılarını okuduğunuzda baş ağrıları çekeceğiniz ( ağrıya son vermek için tetiğe bile basabilirsiniz) ya da koşa koşa alkoldü ottu bişeler içme ihtiyacı hissettiren internet sitesi; bi takım gerçekleri görünce insan beyninin dayanamamasından olsa gerek delirmeye kadar götürüyor bu baş ağrıları pan: otostoptur.. aç kalmak, sigaranı paylaşmaktır .. wos wos tur .. insanın kendi kendini yönetme şeklidir .. code: özgürlük, utanmama, kafana göre yaşama sanatıdır . fahrenheit: tütün kokan nefesimizle tek odalı dünyamızın rutubet kokan duvarlarına haykırdığımız gerçeklerimiz! kurşun kalem: dünyanın hakim olduğu sistem içerisinde yalaka, adi bir mahluk olmak yerine dışlanmayı ve yok olmayı göze alarak yaşayan insanların oluşturduğu topluluk.
shoreshone: hiçbirşeyolup aslında herşeyolan hiçlik içinde her leri barındıran örgütün adı kurşun kalem: sokak edebiyatı deyip geçilmeyecek hadisedir ki sokağa indiğinde, görebileceğin o kadar ayrıntıdan sadece bir bölümüdür sokak edebiyatı.. Doğukan Can Demirezen: Benim için, kuzenim için ve bir diğer karanlıktaki dostum için gerçekten bir umut ışığısınız. Bölünmüş bir hayatla bile bu kadar çok şeyi ileri sürükleyebilmeniz, bize de hayallerimizi gerçekleştirmemiz konusunda güç sağlıyor.
csns yayınları: 2002 öncesi yayınlar: 2002 yılından önce, girdapalas tarafında n, çeşitli halüsünasyonetik arkidişlerinin yardımları ile bir takım ufak tefek adına fanzin demeye bin şahitin gerektiği, şeler denenmiştir. zaten fanzin niyetiyle de denenmemiş olup, ardından soğuk kış kıyamet günlerinde ısınmak için imha edilmiştir. tekr ar aynı nüshaların birer benzerinden üretilmesi düşünülmektedir… ilerleyen zamanlarda efendim, hayat uzun, neler olacağı belli olmaz… psycho race: psycho race, girdap ve göçmen tarafından çıkartılan, 4. sayıda nizk’inde yardım ettiği ayrıca ilk 4 sayıda emin abi ve tunç’un çevirileri ile yardımcı olduğu, güzide bir altkültür/müzik fanzini olmakla beraber, aradabir (daha doğrusu senede bir) ansızın ruhunuzun gıdasına takviye olucak etkenleri keşfetmenizi sağlamak üzere 20 05’e kadar çıkmış, 2009 yılındaki 5. sayısı ile bir çok insanın katkısı sayesinde aylık olarak çıkmaya denemiş, başarılı olamayınca, eski seyrine devam etmeye karar vermiştir.. yeni sayıları çıkmaya devam edicektir.. umalım da çıksın.. umunca çıkıyor? ummadığın fanzin başa kakılmaz.. pek yakın zamanda, görünen köyün kavalcıları adı ile, kaldığı yerden çıkmaya devam eder. toplam 7 sayı. triplex: ilk üç sayısı triplex, son sayısı unthatow adı ile çıkan, dört sayı sonundada hakkın rahmetine kavuşan bu içgıcıklayıcı fanzini, sokak edebiyatı yazarlarından arakladığı yazılarla oluşturan girdap’ın, ço ğaltıp dağıtmaya üşendiği, “bu fanzinleri de gönder bana” diyenleri taşla sopayla kovaladığı, hatta küfür bile ettiği rivayet edilmekte… toplam 4 sayı. dingonun ahırı: 2003 yılında göçmen tarafından a6 boyutunda 8 sayfa olarak tasarlanan bu karitatür fanzini, girdap’ın, “girdap”tan sonra ikinci kişisel münasebet atağı olan “?!” adlı beyhude fanzinin ilk sayısı ile split olarak basıldı… yeni sayıları pek bi yakında.. ?!: girdap’ın şahşi mazuratlarından oluşan, hatta eski dostlarından “bu ne biçim fanzin, alt/kenar kültür dediğin bu mu lan” gibisinden eleştirilere maruz kalsada yılmadan ve zaman zaman yeni sayılarını çıkarmaya devam ettiği tamamen gereksiz, hiç bir halta yaramayan bir fanzin. adı bile yok, o derece yani! toplam 6 sayı. zebelliyat: eski adı sokak edebiyatı, yeni adı ile zebelliyat adlı fanzin, 2005 yılı sonlarında, girdap’ın asker ocağına teslim olmadan hemen öncesinde yangından mal kaçırırcasına apar topar hazırladığı iki duble sayıdan oluşmakta, aynı anda çıkmış olup birbirleri ile kan kardeş gibi tavır takınmakta, olaki soran olur diye açıklama zahmetinde bulunduk.. 2008 yılındada aylık olarak çıkmaya başlamıştır bu baş tacımız, şey pardon fanzimiz.. sonra aksaklıklar olmuşsa da, yine yeni yeniden, pe-
riyodik olarak dokuz haftada bir çıkmaya başlamış, 2014 ağustos ayında 24. sayısı ile birinci sezon bitti deyip, ekim ayında 2. sezon 1. bölüm olarak çıkmaya devam edeceğini duyurmuştur. 2005-2016 arası toplam 25 sayı. Şu an 2018 mart itibari ile ikinci sezon beşinci bölüm yayınlandı. [bu fanzin 38,218, 9148 şeklinde yeni seri no’lar ile yayın hayatını aylık olarak sürdürme gayretinde şu sıralar…] tek atımlık: s.e tayfasından khaine’in hazırlayıp sunduğu “tek atımlık” adlı yarışma programını, alsancak yakın kitapevinden offl ine olarak indirebilirsiniz, bu promosyonsuz nosyonu bünyesi kaldırmayanlar, pdf yazıp bir boşluk bırakarak faili meçzup bir suistimale kurban olabilirler.. toplam 2 sayı. anars!zm!r: anarşizmir, öncelikle girdap tarafından 2004 mart ayında a4, 8 sayfa olarak çıkartılmaya başlanan bir anarşist yeraltı gazetesidir, sonrasında izmirli bazı anarşistlerin, desteği, (bazılarınınd a kösteği) sayesinde çıkmaya, (yada tıkanmaya) devam etmiş ve 6 ay boyunca 15 günde bir olmak üzere a4 boyutunda bazen 8 bazen 12 bazende 16 sayfa olarak çıkmıştır, izmirdeki bir çok yerel olaya ve ülke/dünya genelinde olan bitenlerin anarşist bir bakış açısı ile yorumlandığı makaleler ve bir çok haber barındıran anarşizmir, bir süre duvar gazetesi olarakta duvarları süslemiş ancak girdap’ın “bi bok olacağı yok” diye düşünmesi nedeni ile yayın hayatını sona erdirmiştir.. ancak şu aralar, girdap adlı saygısı z kişilik “wu wei” adlı bir şey çıkarmaya hazırlanmaktadır, gardını almış bekleyen boyalı basına sağlam bir kroşe çıkarmasını dört gözle beklioruz.. toplam 13 sayı – 2004 mart/kasım p.d.r.m: girdapoz’un askerde hazırlamaya başladığı, ancak askerlik sonrası anormale dönme süreci içerisinde, anca 2007 haziranda basılabilen, bir ruh ve sinir hastalıkları ana bilim dalı fanzinidir.. ne yazıkki ilk sayıda hedeflenen içerik oluşturulamamış, ancak 2. sayıda geniş çaplı bir p.d.r.m incelemesi, uyuşturucu üzerine yaklaşık 5 sayfalık derinlemesine bir araştırma, ve toplum dışı sanat üzerine örnek çalışmalar ile, kapış kapışa satılmaması ve bu itişkakış -alışveriş esnasında 3 şehit vermesi planlanmamaktadır…[1. sayı haziran 2007] poniz: poniz, kurşun kalem’in ilk fanzin denemesi olmasına rağmen, bizleri memnun etmiş ve 2. sayısını kurşun kalem ve stigma birlikte hazırlamışlardır, sonraki sayılarını da birlikte hazırlamalarını temenni eder gözlerinden öperiz.. ancak sorun olan şu ki, fanzinler hazırlandıkları vakitten 2 sene sonra girdo tarafından yayınlanmaktadır (bu ne kıskançlık kardeşim, zamanında bassana fanzinleri) [1. sayı 2007 haziran – 2. sayı ağustos 2012] sincap: sincap, girdap’ın “politik görüşün ne lan seni n” sorularına tokat gibi bir cevap niteliği taşıyan, ve ayrıca epey tehlikeli olan, elinizde patlayabilecek, hatta bu patlamaların karakol civarında olması sonu-
cu girdap’ında hasar görebileceği üstünevazife olmayan her türlü göreve burnunu sokan bir hayvandır, yok şey pardon fanzindir… yeni sayıları yeni hayvan isimleri olarak çıkmaya devam edicektir, tavşan, renk körü bukelamun, ayı tao vs vs şeklinde.. ancak ne zaman çıkar bilinmez, ilki 2007 kasımda çıkmıştır. ve içeriği tao üzerinedir. useless and empty words: girdo’nun kendi kitabını, bastırcak bir yayınevi bulamadığından (oysa kendisi tamamen basarlar da ben izin vermiyorum yalanı ile) fanzin olarak basıp, biraz şekil yapayım diye düşünmesi sonucu başlayan bir seri üretim girişimidir. toplam beş sayı çıkıp, girdap’ın kendi kitabını bandrolsüz olarak basmaya başlaması ile yayın hayatına son vermiştir. derme çatma:güzedüşen tarafından hazırlanan, edebiyat ağırlıklı bir çoktan seçmeli mini testtir. fanzini okuyan bünyelerin kpss sınavından 99 çakıp, buna rağmen açıkta kaldıkları rivayet edilmekte, buna rağmen edebiyat dünyasına iyi bir ders verdiği zannedilmektedir. toplam 2 sayı. #tek atımlıklar# tek sayı olarak hazırlanan zilzurna sarhos fanzinler asagida bir arada durmaya calismaktadir pejmürde & hersey hala aynı (split): bir yüzünden bakınca “pejmürde”, diğer yüzünden bakınca “herşey hala aynı” adlı iki fanzin e açılan bu esrarengiz ucube, bir adet uzun öykü ile bir adet derlemeden oluşmakta, girdap yaptı, ama yaptığına da bin pişman edildi, üzerine gelmeyin fazla, cehennemde cayır cayır yanıcak o zaten… [temmuz 2007-32 sf] asimetrik kişilik bozukluğu: bu fanzinde girdap, birkaç karakteri, iki ayrı öyküde aynı isimlerle kullanarak, bu karakterlerin simetrik olaylar silsilesinde asimetrik davranışlarlar bulunduklarına şahit olmanızı sağlayıp, ayrıca bunu yaparken çakmağı ile k avga edebilme yeteneğine sahip olmaktadır.. allah belanı versin girdap… tabii eğer varsa, başına bela olabilesi bir şey yani, o değil, versin…. [2007 temmuz] alterna-tip: alternatip, adını lilith noir’in koyduğu, girdap ’ın ise bu isme anlam kazandırdığı, bir boş gezenin boş kalfası ürünüdür… punk altkültürü, fanzinler, ve yeraltı edebiyatı üzerine birkaç metinden ve üç dört öyküden oluşan, fanzin, alternatif ve prototip kelimelerini gazeteden keserek tam otamatik çamaşır makinesine attıktan sonra, temizlenen bu iki kelimeyi kurumadan acilen fotokopiciye giderek yapıştırmak sureti hazırlanmıştır…. [dada, sen ne büyüksün, her saçmalayışımda sana sığınır, senden kuvvet alırım. amin]
ilizyon: ağrıyan yerlerinize birebir çözüm. artık dua yerine bu fanzini okuyacaksınız. 11 kez okuyana ev, 101 kez okuyana araba veriyor girdap. “her derde deva” sloganı ile çıkmış olan bu fanzini, sigortalı olanlar yüzde on faizle, sigortası atmış olanlar beda vaya alabilicekler. (orjinali paramparça, şu an dağıtım yok) agnostik tencere: khaine tarafından, içerisinde çeşitli kıyafetleri pişirip giymeniz için icad edilmiş, yarı otomatik ve kurutmalı bir çamaşır makinesidir. (mayıs 2012) fiyonk makarna: “agnostik tencere”nin aşçısı khaine’in pişirdiği, girdo’nun içine çeşitli soslar katarak servis ettiği, yeni yemeğimiz, şey pardon, fanzinimiz: “fiyonk makarna”. afiyet olsun.. bu bir kapaktır: alsancakta sabahlayan üç ihtiyarın kafaları bir hayli kıyakken ayıkladığı harflerin sıraya konmuş hali olduğu tarafımızca onaylanıp halka kapalı alanlarda çember altına alınmıştır. (1. sayı eylül 2012) fil ful meşhe’kûn: bu fanzini girdo evrensel değerleri, bilimi, felsefeyi, sosyolojiyi, genel ve kabul gören manada aklı ve mantığı siklemeyip, kendi algı dünyasında gördüğü vizyonları aynı vizyonu görebilen dünyaki kardeşleri ile ortaklaşa zemt galaksisinde düzenlendiğini iddia etmektedir.. bunlar dışında, listede ismi ile anacağımız yayınlar, benden punk olmaz, senden punk olur mu, boş fanzin, li boş, aman, boom, uhu makas kağıt, fanzin sergisi broşürü, fanzin x, mors[a]mort, sıfır adam, fuckbook ve daha niceleri ile bugüne kadar yüzün üzerinde fanzin basmışızdır... çıkış tarihi belirsiz olan daha bir sürü yayın, kapıda beklemektedir..
şöbi yayıncıkçılık intiharla sunar: şöbizaretta semtte yalnız! şöbi yayıncıkçılık şöbiyet necla’nın getto seviciliği ve semt abazası koruyuculuğunun nişanesi olması hasebiyle ikibinonaltı itibariyle ele düştü. tüm hakları her birinizin apış arasında saklı olan bu yayıncıkçılık izmiryer6distro’ya diss atmak için fırsat kovaladı, hanelerinize girip çıktı, tüm kadınlardan ve erkeklerden uzak tutulması tavsiye edildi, sokağı dürttü, temeli yıktı. gençliğiniz için kötü örnek, sesiniz için böğürtüler oldu. şöbi ellerinizden şerbetini akıtmaya diyabetik nedenlerle yahut diyetetik menülerle devam ediyor. zemte aldanmayın, semt tüm ihtişamıyla şöbiyet necla’dan size armağan. vecd ile bin secd, hatır gönül, zemin kat yayıncılığa cezaen yaşasın şöbizaretta! cenaze dualarında ve sokak ortalarında bulun beni, öpüyorum, oh!
TAYFA TAYFA.. kim var kim yok bilek.. fanzin fabrikamızın intizamsız nizamiyesi... toplamda 100'den fazla fanzin çıkardık, tsort çante takı rozet yaptık, ra dyo yayınları ve etkinlikler ve elflerle ve goblinlerle savaştık, görev tanımı şart oldu.. sahipleri: cevriye & müzeyyen genel müdür: emin aga vardiya amiri: nova kozmikova hap işleri ve insan kaynakları: güzedüşen atar gider işleri: sıfır adam ayakçı: Girdap Zack Unthatow duvar boyama sorumlusu: Arsen Gonca yoğun çalışma temposu şefi: izmarit adam alkol ve bilimum bitkisel gıda cadısı: edepsiz komedya (tiryaki kedi) çay kahve makarna stokçusu: Belma Kesebir (cafe quartet) kalite kontrol: M Sky Code baskı departmanı: stigma sportif faaliyetler aşçıları: Cem Unutmuş & rebelismo & Orkun Destici şiirden sorumlu bakanlar: Ömür Özçetin & jazztral & Türker Özşekerli takısal dizilimler ve çeşitli boyamalar: Arren Turuncu Kelebek tayfanın etine resim boyama dövme biçme işleri: Ölü Deniz Pw gündemsel haberlerden haberdar etme birimi: Duygu Veritas A her türlü resimli psikozotik çizim birimi: Tuğba Karaduman haber alınamama uzaktan işleri dizayn etme birimi: Gökmen Bal & Inci gökçeada bölüm başkanı: Batuğ Ş Evcimen duvarları renklendirme birimi: Egemen Aykın internetle ilintili çözümlemeler bürosu ve orjinal tez bölümü : khaine uzak mesefeleri katetme işlem birimi: Mahfuz Kaya her daim selamı kelamı eksik etmeme birimi: mali işporta destek ana koordinasyon: Tuğçe fanzinleri ile kıskandırma kişisi: şöbiyet necla barların doğal seleksiyonunu takip mekanızması: karga istanbul organize fanzinler sorumlusu: Damla yüksek semalardan görüş açısı: Vera Vegas radyo kalite ve test ekibi şefi: mavi böcek
görsel ivmeli koordinat: Cihad Türksoy
bir takım ulvi organizyonları uyarlama: Ümit elbaş fanzin yakma gömme sorumlusu: Erman Kahraman diyalog anında ani karakter betimleme: kurbağa kitapsızları kitaplı zındıklar yapma bölümü: Aşkın Yücel Seçkin [solucan fanzin] algısal dünyanızda veri akışı sağlama: Murat Stic hiphop semalarında ruhani gezinti: Mert Erdoğan not: her bir görev geyiğine konmuştur elbette, hepimiz multifonksiyonel
elemanlarız, her birimiz hem yazar çizer hem de gerekli angaryaları yükleniriz... bir diğer not: isimler, gerçekten ekipte bir şeylerin ucundan tutup destek olan kişilerdir, ismi olmayanlar alınmaya lütfen. unuttuklarımız varsa, affola.. hatırlatırlarsa ekleriz..
SIK SORULAN SORULARa akıl almaz cevaplar.. akıl almaz sorulara, SIK VERİLEN CEVAPLAR aşağıdaki sorular, gerçekten sorulmuş olan şeylerdir, bazıları oldukça saçma gelse de, yapçek bir şey yok.. aradığınız cevaplar, bu soruların içinde yoksa bize gelip sorabilirsiniz elbette ama zaten burada cevap verdiğimiz konularda bir e-posta atıp soru yöneltirseniz, o sorulara kayıtsız kalınacaktır. ha geçmişte de zaman aman olduğu gibi, eleştirel bakış açınız bok atmaya meyilli ise, sorun değil, fanzinde “okuyucu mektupları” köşesi var, paylaşırız, paylandığımız kısımları.. izmiryer6 distronun’nın üstlendiği bir misyon var mı? amacınız ne?
hayır yok efendim, bugüne kadar da hiç olmadı.. o kendi halinde takılıyor, kimseye bulaşmaya, bir şeyleri kanıtlamaya, b irileriyle sidik yarıştırmaya ne hevesi ne de takati var. “hey! biz şunu başarıcağız” gibi bir iddiası da yok. arzulanan şey, bir şeyleri başarmak değil, kendi yayınlanma, dağıtım ve paylaşım alanını oluşturmak; en kısa tabirle, kendi yaşama alanını oluşturmaktır. bu alan ufacık da olabilir… büyümeye, yayılmaya ihtiyacımız yok… böyle bir şey olursa da kendi kendine olur zaten. relax jessika relax.. fanzinlerin yayın formatı nedir? girdap’ın hoşuna giden her şey yayın formatına uyar. girdap’ta sadece arkadaşlarının ve hatunların yazısını onaylar. inanılan bu çünkü. ama tabii ki böyle bir şey yok. girdap orada bir diktatör de değil.. sadece ateşi yaktı o, birileri gelip odun atmasa, b u ateş yanmaya devam etmezdi. ha tabii bazıları o odunla kafamıza vurmayı da denedi ya, neyse… yayın formatı? siz gönderin biz uyup uymadığına karar veririz.. ki zaten fanzinlerde yer alan bir dolu içeriğin bir kısmına göz atabilecek kadar zaman ayırmanız, yayın formatı hakkında da az çok fikir sahibi olmanızı sağlayabilir gibimize geliyor… fanzinlerimizin yayın formatı, aslında gerçekten iyi olduğunu d üşündüğümüz, en azından bizce iyi olan, ruhumuza hitap edebilen, çalışmalardan oluşur, sizin formatınızda yazmak istiyorum, önerileriniz nedir? öneri yok. sen bildiğin gibi yazarsın. uygunsa alınır. uydurma şeye gerek yok.
yazıların onay süresi ve olumlu olumsuz geri dönüşler niçin çok gecikiyor? yazıları okumaya zaman bulamıyoruz. gerçekten.. acele etmiyoruz o yüzden, kimseye haksızlık olmasın diye. yazı onayına özen gösterdiğimiz için geri dönüşler gecikiyor. Ayrıca kaplumbağacılık iyidir. Hız çağına ayak uydurmaya ne niyetimiz ne de takatimiz var. bazı yazılar sitede hemen çıkarken bizimkiler uzun süre bekliyor. o bazı yazıların yazarları bu sitede dört beş yıldır var ve artık onay beklemiyorlar, yeni yazan insanlar bir süre daha beklemek zorunda.. bu durum hiyerarşik bir düzen anlamına gelmiyor mu? hayır gelmiyor, ama sence öyleyse, buna inanmaya devam et.. bu ülkede de 50 yıldır aç yaşayan insanlar var ama yirmilerinde gemi sahibi olanlar da var, bence asıl eşitsizlik orda, gidin onu düzeltin önce. bizim her şeyi doğru yapmaya niyetimiz yok. fanzine nasıl içerik gönderebiliriz? e-posta yolu ile, posta yolu ile, ve izmir’de isen elden ulaştırabilirsin..
siteye yazı gönderme paneli niçin kaldırıldı? eskiden siteye üye girişi yaparak içerik gönderilebiliyordunuz evet, ama bundan sonra şöyle bir karar aldı girdapinokyo; “sitenin herhangi bir alanına çalışmalarınızın yayınlanabilmesi için, öncelikle bugüne kadar yaptığınız çalışmaların bir çoğunu mail yolu ile bizlere ulaştırma nız gerekmekte ya da internet üzerinde yayınlandığınız bir alan varsa (blog, devianart, e-zine vs.), adresini bize iletmeniz yeterli. geç de olsa size olumlu\olumsuz bir cevap veririz. verilen cevap sonrası bizimle ilgili düşünceleriniz değişirde bir küfür maili atarsanız, işte onu direkt fanzinde yayınlarız, bu olur bak, sorun değil.. kısaca sokak edebiyatından ne anladığınız bizim için daha önemli… ayrıca göndereceğiniz yazıları lütfen önce bir kez de kendiniz okuyun ve yazım hatalarını giderin, smile içeren, mail -msn şivesinde yazılmış yazıları veya baştan sona kötü bir türkçe ile yazılmış metinleri yayınlamıyoruz… sonuç olarak yeraltı edebiyatı adı verilen şey de, dilin kendisini değil, yapısını bozar bozabiliyorsa! gerçi yeraltı edebiyatı adında bir tür de yok ya aslında.
gönderilen içerikleri nasıl değerlendiriyorsunuz? birkaç eski eleman bakıyor, onaylarlarsa alınıyor.. bakarlarsa onaylanıyor,.. girdap onlara gönderirse bakıyorlar… ama girdap göndermiyor.. girdap sen ne işe yarıyorsun abi anlatsana? – abi ben burada duruyordum, biri geldi bir yazı tutuşturdu elime, “bu nasıl sence” diye sordu, adımız çıktı sonra.. şaka bir yana, gelen içeriğin türüne göre değerlendiren insanlar ve işleyen süreç değişik oluyor. örneğin bir yazı gönderildi ise, içeriksel açıdan, felsefik bir alt metin açısından, kurgusal anlamda, cümle yapısı ve akış anlamında ve son olarak gerçekten hissedip hissedemediğimize göre bir değerlendirme yapıyoruz, birkaç kişi görüş belirtiyor. gönderilen içerik müzik üzerine ise, türüne göre değerlendi ren insanlar değişiyor, o müzik türü hakkında yeterli bilgi birikimi olan bir arkadaş ile müzikal anlamda teknik altyapısı olan birileri değerlendiriyor. eğer görsel bir içerik gönderildi ise, yine benzer süreçler işliyor. eskiden işlemiyordu, artık işleyecek. hatta ilerleyen zamanlarda, yazı yazmak isteyip yazamayan arkadaşlara ilham perisi servisimiz bile olabilir… yayınlarınızı nasıl edinebiliriz? izmir istanbul ankara dışındakiler, kargo ücretini fotokopi ücreti ile birlikte öderlerse, adreslerine teslim edilir. diğer şehirler için bilgiler websitemizde mevcut. fanzin maliyetleri 1 lira ile 3 lira arasında değişir, sayfa sayısına göre ama kitapevine bıraktıklarımızın fiyatları farklı olur, gerçi kitapevlerine arada ücretsiz bırakırız fanzinleri… ha birde yayınlarımızı bizim dışımızda biri çoğaltırken size fazla fiyat çekerse mesuliyet kabul etmeyiz… kargoyu karşı ödemeli gönderemez misiniz? geriye dönen bi sürü kargodan sonra bu karara vardık, maddi durumumuz bedava fanzin dağıtmaya yetmiyor, üzgünüm ama izmir dışındaki arkadaşlar kargoyu önceden ödemek zorunda..
fanzinlerin pdf formatı yok mu? yok.. bi kez daha biri pdf yap gönder derse, üçüncü dünya savaşını başlatırım. ama dilersen mdf formatı va r, kafaya kafaya.. müzik çalışmalarımızı hangi kriterlere göre değerlendiriyorsunuz? tür fark etmez, kayıt kalitesi de fark etmez eğer anlaşılıyorsa sound ve vokal! siz gönderin, yayınlayacağımız demolar için…
yeraltından çıkan sanatsal ürünlerde ayrımcılık yapıp bazılarını kabul edip bazılarını etmemek, yeraltı kültürüne aykırı değil mi? ? (aha bu salak sorunun benzerini soran arkadaşlar benle
tekrar iletişim kurarsa, siteyi onlara devretçem) yeraltından çıktığına inanmıyor olamaz mıyız? yada biz yeraltı değilizdir belki. (yeraltı biziz diye bi’ iddiamızda olmadı ki hiç) onlar ve biz diye ayrım yaptığımızı da kim söyledi? sadece bir duruşumuz var, bazı şeyler uyar bazıları uymaz. bizimde uymadığımız sürüyle yer var. napalım şimdi, gidip kapılarına mı dayanalım onların? [harbi bi ara düşüneyim ben bunu, -ve ork’ları toplayıp elf’lere dalar girdo] yazımı neden onaylamadınız? hatırlamıyorum. toplantılarınıza katılmak istiyorum ama biraz anlatır mısınız? sen gel katıl, paso gülüyoz, bi’ de fanzin katlıyoz. üçüncü olağan kurultay toplanmıyor. bi’ kaç kafadan çatlak adam, bi’ iki hatun, muhabbet ediyor hepsi bu… adı toplantı sadece. ayak da duracak halimiz yok, nasıl toplanalım.. politik bir amacınız var mı? var, ülkeyi ele geçirmek, hatta dünyayı.. bizi ele geçirenlerden yakamızı kurtarabilirsek tabii. şaka bir yana, politik bir duruş var, politik bir amaç yok.. girdap faşist ve kapitalist mesela, diğer editörler farklı düşünüyorsa, bu da onların görüşü olur, sokak edebiyatının hiç bir konu da ortak bir görüşü olmadı bugüne dek, olması da gerekmiyor. hiç bir konuda ortak bir amacımız yok, kendi yaşama alanımızı oluşturmak dışında, o yüzden her editörün kendi fikridir ne yöne gitmek istiyorsa gider, bu problem olmaz, sadece kapitalizmi savunan varsa bir an önce kafasına kurşunu yer. “oha lan faşist misiniz oğlum” ne olduğumuzu biz de bilmiyoruz yavrucum. fanzinciyiz diyelim geç diğer soruya.. alt kültürel sanat kolektifi ne anlama geliyor. içerisinde sanatın her dalını barındıran, popülerizm etkisine tutulmayan bir saçmalık bu. inanmayın böyle şeylere.. sokak edebiyatı 10. yıl etkinliğinden bahseder misiniz? tahmini 2010 yılı son baharında yapmak istediğimiz, bir etkinlikti. izmir istanbul ankara diye düşünmekteydik. olmadı. umarız gelecekte bilmemkaçıncı yıl etkinliği olacak..
koca sponsorlarla çift yıldızlı panellerde yaldızlı geceler düşlemeyin. [öyle şeyler yapanlar var zaten] ufak döküntü bir mekan iş görür. üç beş grup.. konuşmalar.. falan filan.. fanzinler ve elbette fanzinler.. (he bu arada, 10. yıl etkinliği olmadı ama, fanzin sergisini, her yıl düzenleyecez gibi olm. beş kere düzenledik bile.. bak sen şu işe) ben hiç bir şey yazmam çizmem, aranıza katılabilir miyim? gel bi’ çayımızı iç, ne demek, o kadar çok yazmayan adam var ki aramızda, yazmak ne ki hem?