Öfke Kontrolü
Emre Giray Buluttekin
Teknoloji Kullanımı Eren Gerşon
Etkili İletişim
Evrim Sönmezocak
Sorumluluklar Doruk Üre
Özgüven
Burhan Berke Ölmez
04 12 Meslek Seçimi Elif Naz Şentürk
06 16 Sınav Kaygısı - Sınıf Kuralları Deniz Naz Güner -
Yağız Fırat
08 18 Arkadaşlık ve Dostluk Sude Karakaş
10 19 Etkin Ders Dinleme Ata Çetin Ketenci
Bülten 11 20 Doğal Karikatür Köşesi
Değerli okurlarımız,
Öğrencilerimizin akademik gelişimlerinin yanı sıra sosyal gelişimlerimlerini de desteklemenin eğitim ve öğretimin en önemli unsurlarından bir tanesi olduğu düşüncesideyim. Çocuklarımızı başarılı birer birey olarak yetiştirmenin yanı sıra iletişimi güçlü, kendi sinin farkıda, öz güveni gelişmiş, merhametli, sorumluluk duygusu edinmiş ve sevgi ile yoğrulmuş bir şekilde yetiştirmenin gerektiği inan. Bu şekilde yetiştirilmiş bireylerin geleceğimiz için birer umut ışığı olabileceğini ve bizleri daha ileriye götürerek daha iyi bir dünyanın kapılarını açabileceklerine inanıyorum.
F. Onur Eken
Rehber Öğretmen / Editör
ÖFKE KONTROLÜ Öğrenci Emre Giray Buluttekin
Öfke normal ve sağlıklı bir duygudur, ama öfkemiz kontrolden çıktığı zaman bize ve çevremize zarar verebilir. Öfke normal ve sağlıklı bir duygudur, ama kontrolden çıktığı zaman bize ve çevremize zarar verebilir. Öfkenin doğal ve geçici bir duygu olduğunu bilmemiz lazım. Her insan öfkelenebilir, önemli olan öfkemizin saldırgan davranışlar ve kine dönüşmemesidir. Öfke içimizde yanan bir ateş gibidir, fazla büyümeden kontrol altına alınıp vereceği zararlar önlenmelidir, yani yangına dönüşmesine izin verilmemelidir. Öfke oluştuğu zaman mutlaka öfkemizi kontrol altına almaya çalışmamız gerekir. Yoksa çevremizdeki kişileri üzebiliriz. 4
Öfkelendiğimizde vücudumuzda bazı değişiklikler olur. Kalp atışımız, kan basıncımız yükselir, enerji ve heyecan hormonlarımız çok fazla salgılanır. Bunun sonucunda kontrolümüzü kaybedebiliriz ve hiç istemediğimiz abartılı hareketler yapabiliriz. Sinirimizi doğru bir şekilde ifade edemezsek geri dönülmesi imkansız durumlara yol açabiliriz. Sonuçlarını düşünmeden yapacağımız bazı hareketler yüzünden çok pişman olabiliriz. Çok güzel bir atasözümüzün de dediği gibi: “Öfkeyle kalkan zararla oturur.”
ÖFKE NASIL KONTROL EDİLİR ?
Öfkeyi doğru ifade etme becerisini "öfke kontrolü" olarak adlandırabiliriz. Öfkemizi kontrol altına almak zor olabilir ama imkansız değildir. Bunun için biraz çaba göstermeliyiz. Peki nasıl başarabiliriz? Unutulmamalıdır ki, öfke duygusunu yok edemeyiz, mutlaka öfkelenmenize sebep olacak olaylar yaşanacaktır. Yaşamda her zaman için engellerle, kayıplarla ve istemediğiniz durumlarla karşılaşma olasılığınız vardır. Önce kendimizi iyi tanımakla başlamalıyız. Öfkemizin hangi koşulda ve hangi duygu-düşünce altında arttığını ve azaldığını belirlemeliyiz. Duygularımızı tanımak bize duygularımızı doğru şekilde ifade etme imkanı verir.
OLUMLU DÜŞÜNMEK
Hayatımızda her zaman sinirleneceğimiz durumlarla karşılaşabiliriz ve bunu değiştiremeyiz. Farkında olmadan olaylara ve insanlara karşı sahip olduğumuz olumsuz bakış açısı nedeniyle kolay öfkeleniyor olabiliriz. Hayata karşı bakış açımızı değiştirip olumlu hale getirerek daha mutlu bir insan olabiliriz. Bir süre sonra beynimiz olayları kendiliğinden olumlu algılayacaktır. Aslında hayat aynıdır ama hayata mutlu bakarsanız mutlu olursunuz, mutsuz bakarsanız mutsuz olursunuz. Öfke kimseye bir şey kazandırmayan bir duygudur. Tamamen yok edilemez ama ne kadar gereksiz olduğunu bilirsek ve hayatımızdan uzaklaştırırsak bundan en çok kazanan kendimiz oluruz. Herkes öfkeden kaçınırsa tüm insanlık kazanır. ÖFKE KONTROLÜ YÖNTEMLERİ NELERDİR ?
Öfkemizi kontrol altına almak zor olabilir ama imkansız değildir. Bunun için biraz çaba göstermeliyiz. Peki nasıl başarabiliriz? Önce kendimizi iyi tanımakla başlamalıyız. Öfkemizin hangi koşulda ve hangi duygudüşünce altında arttığını ve azaldığını belirlemeliyiz. Duygularımızı tanımak bize duygularımızı doğru şekilde ifade etme imkanı verir Derin nefes alıp verme egzersizleri yapıp, sakinleştirici durumlar hayal etmeye çalışın. Bu sıra da kendinize "Sakin ol!" ya da "Gevşe!" diyerek telkinlerde bulunabiliriz. ÖFKEYİ NASIL YENEBİLİRİZ ?
Öfkemizi kontrol altına almak zor olabilir ama imkansız değildir. Bunun için biraz çaba göstermeliyiz. Peki nasıl başarabiliriz? Önce kendimizi iyi tanımakla başlamalıyız. Öfkemizin hangi koşulda ve hangi duygudüşünce altında arttığını ve azaldığını belirlemeliyiz. Duygularımızı tanımak bize duygularımızı doğru şekilde ifade etme imkanı verir. 5
TEKNOLOJİ:
FAYDALARI ZARARLARI
Öğrenci Eren Gerşon
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte elektronik cihazların da insan yaşamında daha çok yer aldığını görebiliyoruz. TEKNOLOJİ NASIL KULLANILMALI ? Teknolojinin gelişmesiyle birlikte elektronik cihazların da insan yaşamında daha çok yer aldığını biliyoruz Günlük hayatta kullanılan cep telefonu, bilgisayar, televizyon, mikrodalga fırın gibi cihazların elektromanyetik enerji yaydıklarına birbirinden farklı frekanslara sahip olsalar da bu cihazların insan bedeni üzerinde olumsuz etkileri olduğunu biliyorum ve bunun bir örneği alarak karçımıza çıkıyor Elektromanyetik enerji yayan bu cihazların insan bedenine fazla yakın olmaması gerekir. Kişilerin en çok yanında bulunan cep telefonunun, cepte değil çantada taşınması tafsiye ediyorum dizüstü bilgisayarların da vücuttan uzak tutulması gerektiğini belirterek, "adı dizüstü bilgisayar olsa da dizüstünde kullanılmaması gerekiyor. Vücuda direkt temasının önlenmesi şart" insanların evde geçirdikleri zamanın büyük bölümünde televizyon izlediğini, televizyondan yayılan elektromanyetik enerjinin de insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Örneğin oturma odasındasınız, televizyon duvar dibinde, siz de 2-3 metre karşısından izliyorsunuz. Kendinizi korudunuz ama yan tarafta çocuğunuzun odası var. Diyelim ki çocuğunuzun yatağı da duvarın dibinde. Yani televizyonun arkasıyla çocuğunuzun yatağı arasında 35 santimetre var. İşte bu manyetik alan açısından çok riskli bir yapılandırma. Televizyonların arkaya bakan yüzlerinde çok yüksek seviyede elektrik alanı var. Buna mutlaka dikkat etmemiz gerekiyor evlerdeki bilgisayarlarda kablosuz internet erişimi kullanılmaya başlandığını da hatırlatarak, düşük seviyeli de olsa, bu şekilde kişinin elektromanyetik enerjinin etkisi altında kaldığı için dikkat etmeliyiz Kablosuz internet erişimindeki frekansın televizyon kadar yüksek olmadığını biliyorum televizyon kadar riskli olmasa da ortamdaki alan seviyesini artırıyor. 6
"Televizyonun arka yüzünün nereye geldiği çok önemli. Evlerde televizyonun yeri seçilirken mutlaka evin dışarı bakan duvarının önüne konulmasına dikkat edilmeli. Bu basit önlemle çok önemli bir riski azaltmış oluyorsunuz.. İş bitirdikten sonra kablosuz internet erişimi kesilirse, insan sağlığı açısından daha yararlı olur mutfakta kullanılan mikrodalga fırınların ise çalışırken yüksek düzeyde elektromanyetik enerji yaydığını, bu cihaz çalışırken, özellikle çocuk ve hamile kişilerin cihazdan uzak kalmaları gerektiğini rica ediyorum İnsanlar yaşamları boyunca birçok engelle karşılaşır Parasızlık ve onun sağladığı zor yaşam koşulları değişik deneyimler ve değişik insanlar Hepsi hayatımızı tamamlayan ve yenmek için uğraştığımız unsurlar Peki ya Sağlık? Sağlık olmadan bütün bunlarla savaşmak mümkün mü? Tabi ki hayır Bütün bu yaşam savaşı yanında sağlık problemleri ile de savaşmak insanların en önemli uğraşlarından biri olmuştur Gelişen dünyamızda birçok yenilik ve de birçok hayat kolaylaştırıcı şey var.
Bunların çoğu hızla ilerleyen teknoloji sayesinde hayatımıza girmeye başlamıştır Televizyonlar bilgisayarlar fakslar ve bunun gibi birçok cihaz günümüz hayatında olmazsa olmazların başında gelmektedirler Son yıllarda hayatımıza giren cep Telefon ları bu “olmazsa olmazlar” listesinde baş sıraya gelmek üzereler Ülke nüfusumuzun neredeyse yarısı cep telefonu olmadan hayatlarını sürdüremeyeceklerini söylüyorlar Kimi iş adamları mankenler ve birçok iş alanında insanlar işlerini cep telefonu üzerine kurmuşlar Cep telefonunun yokluğu çoğu insan için bir panik meselesi haline gelmiştir. Peki hiç düşünmeden sarıldığımız bu cep telefonlarının bize sağladığı yararlar zararlarından daha mı etkili Kesinlikle hayır Cep telefonları birçok yararı ve birçok kolaylığı olmasına rağmen sağlığımıza olan olumsuz etkileri yüzünden kullanılmaması gereken bir cihazdır. Cep telefonlarının hayatımızda gözle görülür birçok olumlu etkisi vardır Günümüzde kullanımı çok yaygınlaşmış olan cep telefonları sadece telefon değil iletişim konusunda birçok ihtiyacımızı giderecek teknolojiye sahipler GPRS ve WAP gibi sunulan servisler sadece evde veya internet kafelerde kullanabildiğimiz interneti cebimize taşıyor Buradan her türlü hizmete ulaşmak çok kolay. Elektronik postalarbankacılık işlemleri veri gönderimi ve alımı ve bunlar gibi daha birçok hizmet cep telefonlarıyla çok daha kolay hale gelmiştir. Faks özellikli olan cep telefonları bütün bu özelliklerin üzerine faks hizmetini de cebiniz kadar yakın bir mesafeye taşımaktadır.
Ayrıca, Artık dilleri anında çevirmek mümkün; hem de kamerayı yazıya tutmak yetiyor. Siz Latince bir yazıya kamerayı doğrultuyorsunuz; o size İngilizce'sini anında çeviriyor. İleride 3-4 dil bilenlerin pabucu dama atılacak gibi! Parkinson hastalarının kendi başlarına yemek yemeleri bir işkenceydi. Ta ki bugüne kadar... Ancak üzerinde sensör yer alan bir kaşık sağa sola dönme hareketlerini sabitleyerek parkinson hastalarının kaşığı ağızlarına kadar dökmeden götürebilmelerini sağlıyor. Ve geleceğin teknolojisi hologramlar... Siz kamerayı açın, dondurma üzerindeki 'hayalet'leri görün. Astronotlar da selfie çeker. Ama bizim gibi değil! Filmlerdeki uçurumlar, yıkılan köprüler... Hepsi aslında küçük bir sette bu şekilde çekiliyor! Banyo kapısında kullanılan bu akıllı cam banyo dolu olduğunda istendiği taktirdetek bir hamleyle kapatılabiliyor. 1956 yılında oca bir odayı kaplayan cihazın hafızası 5 MB... 2005'te kullandığımız hafıza kartları 128 MB... Bugün ise 128 GB... Henüz yolun çok başındayız; ancak bilim adamları insan hafızasına bağlanarak görüntüleri yavaş yavaş oluşturmayı ve izlemeyi başardı bile! Çöpü basket misali atıp tutturamadığımız zamanları hatırlayın. Ama şimdiki çöp kovaları çöpün nereye düşeceğini bilip oraya gidiveriyor! Artırılmış gerçeklik geleceğin teknolojisi olacak. 3 boyutlu modelleme bile bu gözlüklerle böyle yapılacak! Son teknolojiyi kullanan bazı giysiler var ki sıvı geçirmiyor, leke derdi ortadan kalkıyor! Tüm bu cihazların aslında şu an cebinizde taşıdığınız cihazda olduğunu söylesek... İnanılmaz değil mi?
Cep telefonları sadece bu özellikleriyle değil çok acil durumlarda imdadınıza koşmasıyla da insanların gönlünü fethediyor.
Teknoloji denilen şey başta yeniliklerin ve gelişimlerin insanların hayatını kolaylaştıracak bir şekilde olması anlamına gelen genel bir kavramdır. Günden güne gelişen bu teknoloji insan hayatını zora sokabilecek zararlar içeriyor mu ?
TEKNOLOJİNİN FAYDALARI NELERDİR ?
TEKNOLOJİNİN ZARARLARI NELERDİR ?
Teknolojinin Yararlarını Açıklayabiliriz ;
1 – Trafiğe her yıl çok fazla araç çıkmakta. Bu araçların yaydıkları egsoz dumanları ozon tabakasının incelmesine neden oluyor.
Maddeler
Halinde
1- İnternet sayesinde dünyanın diğer bir ucundan diğer ucuna bilgi ulaştırılabilmesi. 2- Teknoloji sayesinden insanlar çok daha kolay yaşam imkanlarına sahip olurlar ve yapacakları işler çabuK ve rahat yapabilirler. Örneğin evlerde kullanılan çamaşır makinesi, bulaşık makinesi gibi teknolojik ürünler işleri kolayca yapmaya yararlar. Evlerde bulunan teknolojik aletler yardımıyla hem bilgileri ve yiyecekleri saklarsınız hem de yapacağınız işleri daha hızlı ve basit bir şekilde yapabilirsiniz. Bu işleri yaparken daha az enerji sarf edebilirisiniz. 3- Teknoloji tıp alanındada çok faydalı birşeydir. İnsanların hayatına olumlu etkiler sağlamaktadır. İnsanların hastalıkların daha çabuk bulunması için tıptaki teknolojik ürünlerden yararlanılmaktadır
2- Ormanlardaki ağaçlar ; kağıt üretmek için, toprak genişletmek amacıyla denetimsizce ve düzensiz bir şekilde kesiliyorlar. Ağaçların gündüz vaktinde oksijenli solun yaparak havaya oksikenli hava yapması kısıtlanıyor. 3- İnsanların artık birbirleriyle vakit geçirmekten zevk almamaıs ve sadece teknolojik aletlere yönelmesi 4- Arkadaşlık ve dostluk ilişkilerinin zarar görmesi 5- İnsanlar arası iletişimin ve etkileşimin azalması 6-İnsan sağlığını olumsuz bir şekilde etkilemesi 7
ETKİLİ İLETİŞİM:
İLETİŞİMDE ÖNEMLİ NOKTALAR
Öğrenci Evrim Sönmezocak
İletişim her türlü duyguyu, düşünceyi ister konuşarak ister yazılı olarak isterse beden dili kullanarak ya da başka yollar deneyerek kişinin karşı tarafa aktarım yapmasıdır. İletişim her türlü duyguyu, düşünceyi ister konuşarak ister yazılı olarak isterse beden dili kullanarak ya da başka yollar deneyerek kişinin karşı tarafa aktarım yapmasıdır. İletişim sadece konuşmak yoluyla yapılmaz. Eskiden insanların birbirlerine duman yoluyla haber gönderiyor olmaları hatırlanırsa bu karşı tarafa bir durum aktarımı olduğu için iletişim kapsamına girmektedir. Olaylar karşısında sessiz bir şekilde durmak bile bir iletişim sağlamak demektir. İletişim kurmak basitken iletişim neden önemlidir? İyi bir iletişimin olmazsa olmazı dinlemektir. Yapılan araştırmalara bakıldığında aslında insanların dinleme oranları arttığı ve söylenenlerin sonunu sadece tahmin ederek karşı tarafla iletişime geçtikleri için pek çok sorunla boğuşmak zorunda olduklarını ortaya koymuştur. İYİ İLETİŞİM KURABİLMEK Göz İlişkisi: İnsanların yüzüne bakanlar, bakmayanlardan daha çok hoşa gider! İnsanlarla, onları rahatsız etmeyecek ölçüde, ancak mümkün olduğu kadar çok göz ilişkisi kurun! Yüz İfadesi: Canlı olun! Mümkün olduğu kadar sıcak ve dostça tebessüm edin ce gülün! Yüzünüz, çevrenize olan ilginizi yansıtsın! Donuk ve ifadesiz görünmekten kaçının! Baş Hareketleri: Karşınızdaki konuşurken sık sık başınızı hafifçe aşağı , yukarı hareket ettirerek onu dinlediğinizi hissettirin! Söylenenleri kabul edip etmemeniz önemli değildir, sizinle konuşana “anlaşıldım” duygusunu yaşatın! 8
Jestler: Çok aşırıya kaçmadan, jestlerinizi kullanın! Ellerinizi cebinizde tutmaktan ve kollarınızı çalıştırmaktan, ellerinizle ağzınızı örtmekten kaçının! açık ve anlaşılır jestleri tercih edin! Postür (Beden Duruşu): Ayaktaysanız, dik durun! Oturuyorsanız sandalye ve koltuğunuzu tam olarak doldurun ve arkanıza yaslanın! Birisiyle konuşurken ve birisi doğrudan sizinle konuşurken öne eğilin ve ilginizi ögsterin! Yakınlık: İnsanlara daima, onları rahatsız etmeyecek, mümkün olan en yakın mesafede durmaya gayret edin!
Yöneliş: Daima konuştuğunuz veya sizinle konuşan insana dönük durun! İkiden fazla bir grup insanla bir grup oluşturuyorsanız, sizin için önemli olanların dışındakilere merkezinizi kapatmayın!
Bedensel Temas: İnsanları tedirgin etmeden, mümkün olan her durumda bedensel teması kullanın! Özellikle sizden gençlerle aynı cinsiyetten olanlarla, sizden daha alt statüde olanlarla bedensel temas kurmak için her fırsatı değerlendirin!
Bedensel Temas: İnsanları tedirgin etmeden, Olumlu olun; Olumlu olmak, sevgi ve şefkat mümkün olan her durumda bedensel teması gibi duygular konusunda cömert olmak kullanın! anlamına gelmektedir. Hiç duygusal açıdan cimri bir insanla iletişim kurdunuz mu? Konuşmanı Sözel Özellikleri: Çok fazla ve çok Bu insanlar sürekli eleştiri yaparlar. Ufacık hızlı konuşmaktan kaçının! Bir topluluk içinde hataların üzerinde durup bulabildikleri her dinlediğinize yaklaşık olarak eşit miktarda “sorunu” size göstermeye devam ederler. Bu konuşmaya gayret edin.Sesinizin yüksekliğini insanlarla birlikte olmak boğucu ve yorucudur. ve tonunu, bulunduğunuz çevreye göre Bunun yanı sıra, duygusal açıdan cömert bir ayarlayın.İletişim kurarken karşınızdaki insanı insan olmak sizi çekici kılacaktır. Olumsuzluklar dinlemek yerine sürekli olarak lafını bölmeyin yerine daha çok olumlu konulara odaklanın. ya da konuşmanın devamını tahmin etmeye Gerçek bir ilgi gösterin ve karşınızdakinin çalışmayın. mutluluğuna önem verin. Uygun durumlarda o kişiyi övün. İnsanlar sizinle görüşmek için sabırsızlanacaklardır, çünkü sizinle birlikte iken kendilerini daha mutlu ve daha iyi hissedeceklerdir. Dış Görünüş: Grup normlarına, toplumsal rol ve statünüze uygun giyinin! Giyiminize mümkün olduğunca renk katın! Kadınlar erkeklerden daha çok renk kullanabilir! Saç ve el bakımınıza özen gösterin!Kendinize gösterdiğiniz özen, kendinize verdiğiniz değerin ifadesidir!
Alt metne dikkat edin; Alt metin, konuşmada yer alan alt mesajlardır. Bu daha çok “satır aralarını okumak” diye bilinir. İnsanlar arasında yanlış anlaşılmalar olmasının (özellikle de erkekler ile kadınlar arasında) nedeni alt metne dikkat edilmemesi ve kişilerin birbirlerini düz bir biçimde dinlemesidir. Alt metinleri doğru şekilde değerlendirebilmek için konuşulanları aktif bir biçimde dinlemeli ve dikkatli olmalısınız. El işaretlerine, vücut diline, konuşma hızına ve konuşmadaki tonlamaya dikkat edin. Konuşmanın en önemli kısımları genellikle açıkça dile getirilmez. Alt metinleri okumak, sizi harika ilişkiler kurma konusunda bir hayli ilerletecektir.
Samimiyetle bağlantı kurun; Nihayetinde, her şey samimi bir iletişime bağlıdır. İyi niyetle iletişim kurduğunuz ve karşınızdaki kişiyi daha iyi tanıma isteği taşıdığınız sürece hiçbir şey ters gidemez. Biriyle konuştuğum zaman iyi niyetlerimin bana yol göstermesine izin veririm ve diğer unsurları ikinci plana atarım. Sonuç olarak, bırakın kalbiniz size yol göstersin. Gerisi kendiliğinden gelecektir. 9
SORUMLULUK
OKULDAKİ SORUMLULUKLAR VE ÖNEMİ Öğrenci Doruk Üre
Sorumluluk, kişinin kendine ve başkalarına karşı yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerini zamanında yerine getirmesi zorunluluğudur. Sorumluluk, kişinin kendine ve başkalarına karşı yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerini zamanında yerine getirmesi zorunluluğudur. Sorumlu olan kişi kendi üzerine düşen görevleri ve işlevleri zamanında ve istenilen şekilde istenilen biçimde yerine getirmek zorundadır. OKULDAKİ SORUMLUKLARIMIZ NELERDİR ?
1.
Okuldaki kurallara uymamız gerekir.
2. Okulda bulunan akıllı takta, sıra, masa gibi alet ve eşyaları düzenli ve dikkatli kullanmamız gerekir. 3. Okula vaktinde gitmeli geç kalmayı alışkanlık haline getirmemek gerekir. 4. Öğretmen ve idarecilerimze saygılı davranmak gerekir. ÖDEV YAPMANIN ÖNEMİ
1) Ödev yapmak, öğrencinin derslerine olan ilgisini yükseltir. 2) Ödevler, öğrencinin derslerini tekrar etmesine olanak sağlar. 3) Ödevler bilgilerin tazelenmesine ve beyinde kalıcı olmasına sebep olur. 4) Kişiyi farklı kaynaklara yöneltir ve bilgiyi tam olarak öğrenebilmesini sağlar. 5) Yorumlamaya yönlendirir ve birçok yeteneğinin açığa çıkmasını sağlar. 6) Öğrencileri daha sorumlu bir birey haline getirip, başarılı kişiler haline getirir. 7) Öğretmeninin beğenisini kazanmasına ve yeteneklerini daha net bir şekilde öğretmenine gösterebilmesini sağlar. 10
5. Tuvaletleri temiz kullanmalı, suları açık bırakmamak gerekir. 6. Gereksiz yanan lambaları kapatmalı, tasarruflu olmamız gerekir. 7. Okulda arkadaşlarımız ve diğer öğrenciler ile uyum içinde olmalı, düzensizliğe ve karmaşaya izin vermemek gerekir. 8. Okulumuzu temiz tutmalı, çöpleri çöp kutularına atmalıyız. 9. Okulda gürültü yapılmamalı, çalışanlara saygılı olmalıyız.
ders
10. Ders zili çaldığında koşarak ve kargaşa ile değil sakin ve düzenli olarak çıkmalıyız. 11.
Ödevlerimizi düzenli yapmak
SORUMLULUKLARIN ÖNEMİ
Sorumluluk duygularını geliştirmeye fırsatı bulamayan çocuklar okul yıllarında ödevlerini sıklıkla unutan, çanta ve masalarını düzenlemekte zorlanan daha da önemlisi karşılaştıkları olaylar karşısında her zaman başkalarından yardım alma ihtiyacı duyan ve bu nedenle kendilerine olan güvenleri tam olarak gelişmeyen bireyler haline gelebilirler. Bizim görevimiz, derslerimize çalışıp başarılı bir öğrenci olmaktır. Bu yüzden tüm insanlar kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Sorumluluk sadece üzerimize düşen görevleri yapmak değil, her türlü kurallara uymaktır. Toplumda herkes sorumluluğunu yerine getirirse günlük yaşantımız kolaylaşır, planlı ve düzenli işler yapmış oluruz. Herkes üzerine düşen görevi yerine getirirse düzenli ve başarılı oluruz. Bu yüzden herkes üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir.
ÖZGÜVEN
NEDİR, NASIL GELİŞTİRİLİR ? Öğrenci Burhan Berke Ölmez
Özgüven,bireyin kendisinden memnun olması, kendi bilgi, beceri ve yetenekleri güvenerek kendisi ve çevresiyle barışık olması demektir. Bir çok kişinin günlük hayatta başına gelen duruma göre kendileri hakkındaki hisleri ve düşünceleri değişkenlik gösterebilir.Özgüvenimiz olmadığında yeteneğimizden emin olamayız.Eğer öğrenciysek gireceğimiz bir sınavdan,gerekli bir bilgiye sahipsek yetenekli olmamıza rağmen özgüvenimiz olmadığı için hep başarısız olacağımızı düşünmekteyiz.Bir çok durumda karar vermemiz oldukça zorlaşır.Başarabileceğimiz her konuda bile rahatsız ve mutsuz oluruz. .
Özgüveni olan insanlar kesinlikle daha kuvvetli daha motivasyon sahibi insanlardır.Bu motivasyon herhangi bir sorunla ve engelle karşılaşıldığında ona yardım eder.Özgüveni arttırmak için başarılı olduğumuz konularda etkinlikler yapmalıyız.Özgüveni attırmak için en önemli etken insanın kendine inanması ve güvenmesidir. Özgüven güvenli davranışı da beraberinde getirir. Güvenli davranış karşısındaki bireyin yaşam alanına girmeden etkili bir ifade ile kendini kabul ettirmektir.Kısaca güvenli davranış kendi haklarımızı korumak ve başkalarının haklarına saygı göstermektir. Özgüven karşımızdakine istediğimiz gibi davranmak değildir.Onun bize güvenmesini sağlayacak özelliklere sahip olmak demektir.
Olması gereken düzeyde bir özgüvene sahip olduğumuzda ,başarabileceğimize inanarak çok iyi sonuçlar alacağımızı görürüz.Bir işi yapamadığımızda veya bir sınavdan başarısız sonuç aldığımızda mazeret üretmek yerine yeniden denemeye,çok çalışıp başaracağımıza inanmalıyız. Başarısız olduğumuzda bu işin dünyanın sonu olmadığını bilmeliyiz.Çalışarak hataların üstesinden geleceğimizi,hatalarımızdanderslerçıkarmayıbilerek bir çok durumla ve sorunla daha iyi baş edebiliriz. 11
MESLEK SEÇİMİ
MESLEK SEÇİMİ VE MESLEKLERİN ÖNEMİ Öğrenci Elif Naz Şentürk
Meslek seçimi, bireyin hayatında verdiği önemli kararlardan biridir, çünkü bireyin hayatının üçte biri mesleki etkinlikleri içermektedir. Meslek seçimi, bireyin hayatında verdiği önemli kararlardan biridir, çünkü bireyin hayatının üçte biri mesleki etkinlikleri içermektedir. Meslek sadece para kazanma, geçim sağlama yolu değil, bireyin kendini ifade etme, kendini gerçekleştirme yoludur. Bu nedenle meslek seçiminde temel amaç; kişinin mutlu olabileceği bir geleceğin planlanmasıdır Kişinin kendisine açık meslekleri, çeşitli yönleriyle değerlendirip kendi ihtiyaçları açısından istenilir yönleri çok, istenmeyen yönleri az olan birine yönelmeye karar vermesi olarak tanımlanabilir. Meslek seçiminin çocukluktan itibaren yaşama ""hedef ve anlam"" katan bir yönü vardır. Bu anlam doğrultusunda herekete geçen genci karar verme aşamasında bazı sıkıntılar beklemektedir. Genç bir yandan ergenlik problemleriyle meşgul olurken, bir yandan da geleceği ile ilgili bir seçim yapması gerekir. Hızlı bir fizyolojik ve fiziksel değişme içindeyken aynı zamanda gelecekteki eğitimi, kariyeri hakkında yeni kararlar verme baskısı, genci daha önce oluşturduğu kimliğini gözden geçirmeye zorlar ki bu da zor bir süreçtir. Meslek seçiminde önemli olan, kişinin o mesleği yaparken mutlu olması yani mesleki doyumu yaşamasıdır. Yaptıkları işte mutsuz olan kişiler; bir süre sonra tükenmişlik duygusu yaşamaya başlamaktadırlar. Bu hem kişinin yaşam kalitesini hem de işteki verimliliğini olumsuz etkiler. 12
Sağlıklı bir mesleki karar sürecinin 3 aşaması vardır: 1-Kişinin yetenek - ilgi ve değerlerinin farkında olması 2- Meslekler hakkında bilgi sahibi olma 3- Kişinin kendi özellikleriyle mesleklerin özelliklerini karşılaştırarak istenilir yönleri fazla, istenmeyen yönleri az ve erişme olasılığı yüksek olan seçenekleri bulmasıdır.
KENDİNİ TANIMA
Bir insanın kendisine uygun mesleği seçebilmesi için önce kişisel özellikleri ve mesleklerin özellikleri konusunda ayrıntılı bilgi sahibi olması gerekir Ergenlik dönemindeki gencin kendisini tanımasında güçlükler yaşanmaktadır. Bu güçlük, gelişimin devam etmesi ve gencin kendi istek, beklenti, ilgi ve yeteneklerini farklı algılamasından kaynaklanmaktadır. Bazen yeteneklerine güven azlığı bazen de kapasitesinin üzerinde beklentiler nedeniyle gencin ilgileri sürekli değişebilmektedir. Aile ve çevre beklentileri, arkadaş grubunun etkisi de gencin kararını etkilemektedir.Kişisel özelliklerini keşfetmesi konusunda anne baba ve yetişkinler olarak gence yardımcı olmak gerekir. MESLEKLERİ TANIMA
Gençlerin sağlıklı bir mesleki karar verebilmeleri için seçeneklerinin neler olduğunu araştırmaları gerekir. . Meslekleri faaliyet alanları açısından gruplandırırsak: Mühendislik ve Teknik Bilimler Grubu : Problem çözme becerileri yüksek, analitik düşünebilen, temel bilimler alanında güçlü bir akademik bilgiye sahip, yaratıcı, teknolojiyi izleyen bireylerin bu gruptaki mesleklere yönelmeleri mesleki doyumlarını arttıracaktır.
Sosyal Bilimler Grubu: Kitap okuma alışkanlığı olan, sosyal bilimler alanında güçlü bir akademik bilgiye sahip, iletişim becerisi güçlü, etkili ifade yeteneğine sahip bireylerin bu gruptaki mesleklere yönelmeleri mesleki doyumlarını arttıracaktır. Edebiyat ve Dil Bilimleri Grubu: Sözel yeteneği güçlü, dil-edebiyat-tarihe ilgili, bilimsel meraka sahip, kitap okuma alışkanlığına sahip bireylerin bu gruptaki mesleklere yönelmeleri mesleki doyumlarını arttıracaktır. Ziraat ve Hayvanlarla İlgili Bilimler Grubu: Doğayı seven, çevreyi ve doğayı korumayı ilke edinmiş, arazi şartlarında sorunsuz çalışabilecek, teknolojik gelişmelere açık bireylerin bu gruptaki mesleklere yönelmeleri mesleki doyumlarını arttıracaktır. Temel Bilimler Grubu: Sayısal düşünme gücüne, bilimsel meraka sahip, araştıran, sorgulayan, dikkatli, yaratıcı bireylerin bu gruptaki mesleklere yönelmeleri mesleki doyumlarını arttıracaktır. Son olarak, gencin kendi özellikleri (ilgi , yetenek, değer) ve mesleklerin gerektirdiği özellikleri (akademik beceriler, fiziksel-bedensel-ruhsal özellikler, çalışma ortamları, çalışma alanları, özel koşullar) gözönünde bulundurarak istenilir yönleri fazla, istenmeyen yönleri az olan seçeneğe karar vermesi gerekir. KARAR VERME
İlgileri-yetenekleri-değerleri konusunda kendini, çalışma alanları-çalışma ortamı-mesleğin gerektirdiği özellikler başlıklarında meslekleri tanıyan gencin yapması gereken, kendi özellikleri ile mesleklerin özelliklerini karşılaştırmak ve bir karar vermektir. Genci karar sürecinin karmaşasından koruma Yönetim Bilimleri, Ekonomi ve Uluslararası İlişkiler amacıyla anne babanın kararları vermesi ve kararların sonuçları ile ilgili sorumluğu da anne Grubu: Sayılarla düşünebilme yeteneğine sahip, babanın üstlenmesi genel eğilimdir. Seçeceği çok yönlü düşünebilen sosyal bilimlere ilgili, teknolojiyi etkin kullanan ve gelişmeleri takip eden meslek konusunda karar vermek gencin belki de yaşamı boyunca vereceği ilk önemli karardır. Bu bireylerin bu gruptaki mesleklere yönelmeleri nedenle de aile desteği çok önemlidir. mesleki doyumlarını arttıracaktır. Tıp ve Sağlık Bilimleri Grubu : Kuvvetli bir dikkate ve belleğe sahip, el-göz koordinasyonu gelişmiş, temel bilimlere ilgili, araştırma becerisine sahip, sabırlı, hoşgörülü, insan ilişkilerinde başarılı , azimli bireylerin bu gruptaki mesleklere yönelmeleri mesleki doyumlarını arttıracaktır.
13
"Kitap beni her zaman eğlendi akıl öğreten bir d
14
iren, avutan bir arkadaş, bana dost olmuştur.”
- George Stand
15
SINAV KAYGISI Öğrenci Deniz Naz Güner "Sınav,öğrencininbellibirkonuda başarısının Aslında eğitim konusunda önde gelen ülkeler bakıldığında, öğrencilerin belirli bir olgunluğa geve öğrendiklerinin değerlendirilmesidir. " lene kadar sınav olmadıklarını görürüz.
Sınav, öğrencinin belli bir konuda başarısının ve öğrendiklerinin değerlendirilmesidir. Aslında eğitim konusunda önde gelen ülkeler bakıldığında, öğrencilerin belirli bir olgunluğa gelene kadar sınav olmadıklarını görürüz. Örneğin, Finlandiya’da öğrencilerin 16 yaşına gelene kadar sınav olmazlar. Sizce bu öğrencilerde sınav kaygısı dediğimiz sınavdan korkma durumu var mıdır? Buna samimiyetle cevap verebilirim ki sınav kaygısı yaşamayacaklar. Türkiye’de bir dönem boyunca öğrendiklerimizi bir saat içinde bir düzleme aktarmaya çalışıyoruz. Mantıken çok zor hatta imkansız. Fakat Türkie’de yazılı ve sözlü dışında bir bilgi ölçme sistemi yok. Bunun için sınav olmak zorundayız kendimize buna zorlaştıracağımıza yöntemler bulmaya çalışmak bizim için daha faydalı olacaktır. Bazen korkmamızın sebebi,”Akıllı kızım”, ”Zeki Kızım” gibi iltifatlar oluyor. Yazdıklarımı okurken , işte bu yüzden korkuyorum diyorsanız okumaya devam edin… Bazen kendimiz için değil, o iltifatı yapan kişiye kendimizi kanıtlamaya çalışıyoruz. Hayatta ne yaparsak yapalım öncelikle kendimiz için yapalım. Emin olun o insan sizi doğru ve yanlışlarınızla sevecektir. Bizi sevenlere sarılalım, birbirimizi sevdiğimizi söyleyelim. Sevgi ve güven duygusu bizi mutlaka başarıya götürecektir.Sınav, öğrencinin belli bir konuda başarısının ve öğrendiklerinin değerlendirilmesidir.
Örneğin, Finlandiya’da öğrencilerin 16 yaşına gelene kadar sınav olmazlar. Sizce bu öğrencilerde sınav kaygısı dediğimiz sınavdan korkma durumu var mıdır? Buna samimiyetle cevap verebilirim ki sınav kaygısı yaşamayacaklar. Türkiye’de bir dönem boyunca öğrendiklerimizi bir saat içinde bir düzleme aktarmaya çalışıyoruz. Mantıken çok zor hatta imkansız. Fakat Türkie’de yazılı ve sözlü dışında bir bilgi ölçme sistemi yok. Bunun için sınav olmak zorundayız kendimize buna zorlaştıracağımıza yöntemler bulmaya çalışmak bizim için daha faydalı olacaktır. Bazen korkmamızın sebebi,”Akıllı kızım”, ”Zeki Kızım” gibi iltifatlar oluyor. Yazdıklarımı okurken , işte bu yüzden korkuyorum diyorsanız okumaya devam edin… Sınav kaygısını yenmek için neler yapabiliriz? Hadi bunları maddelere ayıralım : -Dersleri düzenli olarak takip etmek -Etkin bir çalışma programı yapmak -Özellikle sosyal derslerle ilgili kısa kısa önemli konuları içeren özetler çıkarmak. -Sık sık tekrar yapmak -Sınavlarda sizden neler beklenildiğini bilmek ve ona göre hazırlanmak -Kendimize güvenmek -Sakin olmak -Ailemizin bize olan sevgisi ve sonsuz güvenini düşünerek kendimizi rahatlatmak.
SINIFTA KURALLAR
SINIFTA YAŞAM VE SINIF KURALLARI Öğrenci Yağız Fırat
Sınıfta hep birlikte arkadaşlarımızla birlikte ders yaparız ve öğretmenimiz de bu süreçte ders anlatır. Bu sebeple sınıf içerisinde uymamız gereken bir takım kurallar vardır. KURALLAR
1) Derslerin başmaa saatinden önce sınıfa gip derse 7) Öğretmenimiz izin vermeden sınıfı terk etmemeliyiz. hazırlık yapılması gerekir. 2) Öğretmen girmeden sınıfta olunması gerekir.
8) Ders sırasında öğretmenimizi dikkatlice dinlemeli ve anlamadığımız yerleri sormalıyız.
3) Varsa tablet ve telefonlar kutuya bırakılmalıdır.
9) Öğretmenimizin öğrettiklerini tam olarak an4) Ders başlamadan önce sabahları arkadaşlarımıza lamak ve sınavlarda bu bilgileri kullanmalıyız selam vermemiz gerekir. 10) Tutum ve davranışlarımızda dikkatli olmaz5) Derste öğretmenden izin almadan sak diğer arkadaşlarımızı rahatsız eder ve onların dikkatinin dağılmasına ve dersi tam olarak konuşmamamız gerekir. öğrenememelerine sebep olabiliriz bu sebeple 6) Ders sırasında diğer arkadaşlarımızı rahatsız edici dikkatli olmamız gerekir. tutum ve davranışlardan kaçınmalıyız.
17
ARKADAŞLIK ARKADAŞLIK VE DOSTLUK Öğrenci Sude Karakaş
ARKADAŞLIK
DOSTLUK
Arkadaş güvenebileceğin sahip olduğun şeyleri paylaşabileceğin ona zaman ayırabileceğin kavga edip sonra barışabileceğin kişidir. Arkadaşlık birbirine yardım etmek, paylaşmak, birbirini dinlemek, birbirine güç vermek, gibi daha birçok anlam içerir. Gerçek arkadaşlar; nadir bulunur, bazen kızılır ama kızgınlıklar asla uzun sürmez çünkü gerçek arkadaşlık kalıcıdır.
Dostluk, zevklerin ve düşüncelerin uyuşmasıdır. Dostluk kişisel çıkar karşısında kurulan bir ilişki değildir, sonsuza dek olan arkadaşlıktır. İnsanlar dostlarına en gizli sırlarını verebilmeli, çok güvenilen bir sırdaş olmalıdır.
Arkadaşlarımızdan beklentilerimiz neler olmalıdır ?
Bize doğruları söylemelidir. Yıkıcı eleştiride bulunmamalıdır. İyi ve kötü günümüzde yanımızda olmalıdır. Yardıma ihtiyacımız olduğunda bize yardım etmelidir. Kötü niyetli olmamalıdır. Gizli düşünceleri olmamalıdır. Kıskanç olmamalıdır. Anlayışlı olmalıdır. Karşısındaki dinleyebilmelidir.
ETKİN DERS DİNLEME NE YAPILMALI ? NE YAPILMAMALI ? Öğrenci Ata Çetin Ketenci Yaz tatili bitti ve okul başladı.Bazıları okul için heyecanlı bazıları ise okulu sevmeyip sadece eğlenmek için gelen öğrencilerdi.Kendinizi okulu sevmeyenlerin yerine koyun.Sınava hiç çalışmayan,hazırlanmayan, önemsemeyen,dersi dinlemeyen,dinlemediği gibi dinlemek isteyen öğrencilerede dinlettirmeyen.Böyle bir kişi olmak yerine dinlemeye çalışmak,çalışmayı sürdürmek,öğrenme isteği,hedefi olması daha iyi olmazmıydı? Gelecekte hayalinizdeki meslekten çıkıp,çöpçü olmak veya markette çalışmak mı ya da ABC`yi bilmeyen bir bakkalcının çırağı olmak mı? Hiç sanmıyorum.Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bence sizde fazlası var.bunu bir örnekle açıklayabiliriz;1. öğrenci 11 yaşında olupta 12 yaşındayım diyen bir öğrencidir. 2.öğrenci ise dersi seven dersi dinlemeye çalışan bir öğrencidir. Neden dersi dinleyen değilde dersi dinlemeye çalışan dediğimi umarım anlamışsınızdır.Ben yinede açıklayım.2. öğrenci bir ışık kaynağı,amacı perdeye (yani öğretmene) ışığın geçmesini sağlamak. Ama bu olay bu kadar kolay değil çünkü araya engel konursa( 1.öğrenci) ışık perdeye geçemez ve 2.öğrenci bir şey anlayamaz.Bu yüzden engeli yok etmek değilde onu saydamlaştırmak gerek.Peki bu öğrenci nasıl saydamlaşabilir? 1. öğrenci ile iletişim kurarak,konuşarak,onunda duygularını öğrenerek ,derse katılmasını sağlayarak ve sorumluluklarının bilincinde olmayı öğreterek saydamlaştırabiliriz.
DERSTE NE YAPILMALI ?
Derste ne yapmalı; öğretmen sınıfa girmeden önce o dersle ilgili kitap,defter gibi tüm malzemeleri sıranın üzerinde bulundurmalıyız. Dersi dikkatlice dinlemeli dersle bütünleşmelyizi, konsantrasonumuzu bozmamalıyız. Öğretmenin ders anlatma esnasında gereksizses ve görültü yapmak yerine,parmak kaldırıp söz almayı beklemeliyiz,eğer öğretmen söz hakkı vermiyorsa konuşmamalıyız.
DERSTE NE YAPILMAMALI ?
derste ne yapmamalıyız; arkadaşlarımızla konuşup dersi bölmemeli,öğretmen söz hakkı vermeden cevap vermemeliyiz.öğretmen tahtaya yazı yazdırırken resim çizmemeliyiz.öğretmen kızarak soru soruyorsa gülerek cevap vermemeliyiz sonuç olarak; okula gitmeden önce konuyla ilgili ön hazırlık yapıldığında yani o konuyla ilgili kitap okunduğunda ,dersi derste dinlediğimizde eve gelip pekiştirdiğimizde öğretmen ödev verdiğinde 3 saat bekleyip yapamıyorum !!! demek yerine yarım saatte olayı çözdüm!!! diyerek masadan kalkmış oluruz.Böylece bu 3 aşamayı yolu takip ettiğimizde başarının sırrını bulmuş oluruz.
KARİKATÜ
ÜR KÖŞESİ