Egitim rotasi 26 15

Page 1

26

15

Tuvalette Hijyene Dikkat! Liseliler İzmir’de B

IOTEAMEge’den Doğa ile Teknolojinin Birleşimi Olan Ürünler İstatistiklere göre dünyada her üç kişiden birinin uygun koşullarda tuvalet imkanı bulunmuyor ve her gün yaklaşık 2 bin çocuk önlenebilir ishal nedeniyle hayatını kaybediyor. Gelişmekte olan ülkelerde kanalizasyon ve temiz su yetersizliği nedeniyle yıllık 260 milyon dolar kayıp yaşanıyor. Tuvalet imkanı temel insan saygınlığı için de önem taşıyor. Toplu kullanılan alanlarımızda temizlik ve hijyen çok önemli, peki bunu ne kadar doğru yapıyoruz… Son yıllarda çocuklarımızın genel sağlık sorunlarında; solum yolları hastalığı, astım,alerjik astım gibi problemlerle daha sık karşılaşıyoruz. Bir taraftan çocuklarımızın hijyenini sağlamaya çalışırken farkında olmadan onları kimyasallara maruz bırakıyoruz. Ve bu kimyasallar hayatımızın içine o kadar girdi ki bize ve çevremizdekilere ne kadar zarar verdiğinin farkında bile değiliz. Kimyasallar vücudumuza soluma, yutma ve temas yoluyla geçiyor. Yüzey temizleyicilerde; sinir sisteminde hasara

yol açabiliyor. Çamaşır suyu tarzı temizleyiciler; ağız, mide ve boğazda iltihap yapıyor. Mukoz tabakasını bozuyor, gözleri tahriş ediyor. Solunum yollarına zarar veriyor. Cam ve tuvalet temizleyicilerde akciğerimizi olumsuz etkiliyor. BioteamEge, sizlere doğa ile teknolojinin birleşimi olan ürünlerini sunuyor. Doğa kendi içinde oluşan atıklardan ve kirlilikten kurtulmak için mikroorganizmaları kullanır. Bu sayede parçalanır ve yok olurlar. Kesin çözüme yönelik

ürünlerimizle sağlıklı maksimum hijyen sağlarken, ortamda oluşan kötü kokuları da ortadan kaldırırız. Uygulandığı alandan çıkan atıklar doğada tekrardan kullanılabilir hale gelir. Şimdi ve gelecekte sağlığınızı ve çevrenizi korur… BioteamEge sürdürebilir sağlıklı tuvalet temizliği ve sağladığı hijyeni yaygınlaştırmak amacıyla yürüttüğü geri dönüşümü ürünlerle de kalıcı hale getirmeyi hedefliyor.

Sahneye Çıktı

İzmir Pazarlarını Yabani Bitkiler Bastı

İ

ZMİR Fransız Kültür Merkezi tarafından, kent sorunlarının irdelenmesi, yurttaşların şehirlerde daha iyi bir yaşam sürmesi için ne tür kamu politikalarına ihtiyacı olduğunu tartışmak amacı ile "Yaşamak, İnşa Etmek, Korumak: Şehirlerin Sorunları" isimli konferans düzenlendi. Fransız Kültür Merkezi Konferans Salonu'nda gerçekleşen etkinlikte bilim insanları ve botanikçiler İzmir şehrinin bitki florası, eski türler, yeni çeşitler, İzmir pazarlarında satılan, yenilebilir yabani bitkiler ve İzmir'de bitki göz-

lem evi kurulması olasılığı hakkında sunum yaptılar. "İzmir Pazarlarındaki Sebzelerinin Yüzde 10'unu Yabani Bitkiler Oluşturuyor" Oturumun ilk bölümünde konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yunus Doğan, İzmir pazarlarında satılan, yenilebilir yabani bitkiler hakkında konuştu. 2 yıl boyunca İzmir pazarlarında araştırma yapan Prof. Dr. Doğan, kültürlerin ve azınlıkların yok olması ile beraber yemek türlerinde de bir azalma olduğunu söyledi.

V

ODAFONE FreeZone 17. emeleri 28-29 Mart tarihlerinde Liselerarası Müzik Yarışİzmir Arena Bayraklı’da yapıldı. ması’nda İzmir elemeleri de Toplam 13 ilden 119 okulun eleme muhteşem bir heyecanını yaşadığı katılım ve coşkuyla Hayalleri için İzmir İzmir elemeleri, her yapıldı. yıl olduğu gibi bu yıl elemelerinde sahn- da binlerce liselinin Türkiye’nin dört bir yanındaki gençyarışıp hem eye çıkan 13 ilden hem lerin profesyonel eğlendiği bir festival müzik hayatına havasında geçti. toplam 119 okul adım atma hayalVodafone FreeVodafone FreeZone zone 17. Liselerarası lerini gerçeğe dönüştüren Serhat Müzik Yarışması 17. Liselerarası Hacıpaşalıoğlu ve İzmir elemelerine, End Productions, Müzik Yarışması’nda İzmir elemelerine Liselerarası Müzik İzmir, Manisa, Aybüyük coşku yaşattı. dın, Muğla, Denizli, Yarışmasının 17. yılında da gençleri Afyon, Uşak, Küsahnede ağırladı. tahya, Çanakkale, Ordu, Mersin, Vodafone FreeZone 17. LiselerBursa, Balıkesir olmak üzere toplam arası Müzik Yarışması’nın İzmir el13 ilden 119 okul katıldı.

Başımız Dönüyor… Eğitimde İçerik

Serkan Gözder (Özel Rota Koleji Lise Md.) kulvarına da uygulamaya çalışıyoruz. Bir şey eğer pahalıysa, karşılığı mutlaka vardır mantığı hele eğitim sektöründe hiçte yürütülmeyecek bir mantık. Ücretleri yüksek olan okullar iyidir, düşük olanlar kötüdür bakış açısı bizi çok ciddi yanlışlara götürebilir. Peki sayın hocam doğru nedir diyen sesleri duyuyorum. Konuya şöyle yaklaşalım; pahalı okul neden pahalı, diğer okullarda yapılandan çok farklı şeyler mi yapılıyor ? Yoksa velilerin egolarını tatmin etmek için gösterişe harcadıkları parayı veliden çıkartıyor olmasınlar ? Bu bir ihtimal. İnanın bazı okullar okul değil sanki silikon vadisi. Bazı okullara yapılan masrafları anlamlandıramıyorsunuz. Eğitimci duruşuyla, sistemiyle ve fiyat politikasıyla ayakta durmaya çalışan okullar var. Olan onlara oluyor. İdealizmleri, kapitalizme yenik düşüyor. Yatırım giderleri ve büyüme derdi olmayan, taşları yerli yerine oturmuş özel okulların tek hedefi var o da iyi bir eğitim. İşte en iyi okullar onlar. Ama bu başka iyi okullar da yok anlamına gelmemeli. Kıyafetimiz Serbest..! Bir önceki Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okullarda serbest kıyafet uygulamasını getirmiş ve bununla beraber kafalarımızın da özgürleşeceğini söylemişti. Bir kısım destekledi bir kı-

sım karşı çıktı. Sonra gümbür gümbür gelen proje sessiz sedasız kaldırıldı. Sistem getirilirken tatminkar açıklama yapılmamıştı, giderken de yapılmadı. En büyük sıkıntı tabi ki öğretmen veliye; hiçbir şey anlamadılar.. Şahsi olarak bu kararı destekleyenlerin arasında değildim. Ülkenin sosyoekonomik, psikolojik ve bilumum yapısının henüz buna hazır olmadığını düşünüyordum. Ama toplumun büyük bir kısmını ilgilendiren konularda bu kadar kısa sürede uygulanıp hemen kaldırılması çok ciddi etkiler bırakabiliyor. Eğitimde çok sık bakan değişti. Bu bazen zorunluluktan kaynaklandı bazen de siyasetin dengeleri bunu gerektirdi. Bu yüzden, artık hangi karar alınıyorsa alınsın, insanlar kafalarında bekleyin yakında değişir diyor. Özellikle okullardaki müdür atamaları gibi. Bu da en iyi projelerin bile sonunun gelmesine neden olabiliyor... Sonuç olarak her değişiklikte üstüne koyacağımıza sıfırlıyoruz, baştan başlıyoruz. Ancak fark açılıyor, fark açıldıktan sonra da hızlı gitmeye çalışıyoruz, o da olmuyor. Sonra Norveç, PİSA, falan diyoruz. Ama hep yerimizde sayıyoruz. Esen kalın.

Hüseyin Yaşar (Coğ. Öğrt.) Eğitimde en önemli bileşenlerden biri içeriktir. İçerik müfredat, öğretmen ve veli söylemlerinden oluşur. Bizdeki içerik tek ve yalın değildir; niyet olarak iki bölüme ayırabiliriz: Resmi ve örtülü(sinsi) içerik olmak üzere. Resmi içerik, büyük ölçüde bir çeşit konular dizini olan müfredattan oluşur. Bu, doğruyu-yanlışı, güzeli- çirkini ve iyiyi-kötüyü birbirinden ayıran şaşmaz bir yol göstericidir. Bakanlığın üst katlarında, okutulacak konular, bunların süresi ve büyüklüğü ‘’bilenler tarafından’’ belirlenir. Bu belirlemede öğretmen ve öğrencinin yeri yoktur. Hazırlanan ve müfredat adı verilen bu paket ’’ yıllık plana’’ göre, öğretmenlerce öğrenciye aktarılır(tebliğ edilir).Öğrenci de bu bilgileri kuşku duyup sorgulamaksızın benimser(ezberler). * Oysa, Köy Enstitülerinde olduğu gibi, her okul müfredatını, kendi öğretmen kurulla-

rınca, çevresel gereksinimler göz önüne alınarak, hazırlayıp bakanlık onayından geçirildikten sonra pekala uygulamaya konulabilir. Acaba resmi mevcut içerik, çocuk ve gençlerin bilgi, beceri, tutum ve davranışlarına ne derece yansımaktadır? Sorulması gereken soru budur. Yansımadığı aşikardır. Çünkü, yansımadığını bu soruyu sorabilen herkes kolayca görebilir. Bu noktada, ortaya resmi içeriğin dolduramadığı bir boşluk çıkar; oluşan bu boşluk, saklı(örtülü) içerikle doldurulur, tutum ve davranışlar bu örtülü içeriğe göre şekillenir. Mevcut içerikle ilgili yaygın eleştiri ise resmi içeriğin tutum ve davranışlara ne yansıyıp yansımadığı değil, müfredatta akıl, estetik ve ahlaki değerlere ne derece yer verildiğidir. Örtülü içerik doğrudan bilinçaltına hitap eder. Onun için daha etkili ve daha kalıcı-

dır. Bu içeriğin sınavlar yoluyla ölçülmesi de olanaksızdır. Örtülü içeriğin(sinsi,sessiz) bize verdiği mesajları şu şekilde sıralayabiliriz: ‘’Biz, öğreneceklerimizin miktarını bilemeyiz. Ayrıca, bir bilgiyi ya da davranışı kendiliğimizden öğrenemeyiz, ancak biri tarafından öğretilebiliriz. Bizim görevimiz, verilen bilgileri olduğu gibi bellemektir(kuşku yok).Verilen bilgiler mutlak doğrular olduğu için doğruluğunu tahkik etmemize, sorgulamamıza gerek yoktur(tebliğ ve biat).’’ Yaşar Kemal, öğretmen anlatıyor, çocuklar ezberliyor. Bu köleleştirme eğitimidir. Köle özgür insan yetiştirmez; kendine benzeyeni yetiştirir, demektedir Sorgulamasızlığın olduğu yerde bilim ve teknoloji gelişmez. Birey olmaz. Kişisel ve ulusal gelir düşük olur. Teknoloji ithal edilir. Dışalım dışsatımdan fazla olur. Borç alınır.

Borç alan emir almak ve ödün vermek durumunda kalır. Teknolojik dil, dilimize egemen olur. ‘’Sınavlarda sorulanlara yanıt vermezsek, başarısızlıkla cezalandırılırız. Merak edip, ve sorgulamadan / anlamadan bellemenin ise hiçbir yaptırımı yoktur. Dersler yalnız sınıf adı verilen beton kutularda yapılabilir. Örneğin, doğal ortamda ders yapmak son derece risklidir. Çünkü üşüyebilir, ıslanabilir, arı sokabilir, çiçek tozları alerji yapabilir veya yolumuzu kaybedebiliriz. Yaşam dediğin sorunsuz olmalı. Sorun varsa bile sorunların bizleri yönetenlerce çözülmüş olması gerekir. Örneğin,’’kar tatilleri’’ de yerinde bir uygulamadır. Çünkü o da tehlikeler barındıran bir olaydır. Büyükler bizleri düşündükleri için okullar tatil ediliyor.’’ Doğanın doğasında yokluk yoktur. Toprak ile, su ile ve

gökyüzü ile bütünleşen insan, toplumun ve doğanın beklediği ideal insan olur. Nitekim, K.E.’ de doğa ile çocuk iç içebütünleşik değil miydi? Köy Enst. çorak ve sapa yerlerde kurulurdu. Amaç, çocuk ve gençleri daha çok sorunla tanıştırmak ve bu sorunlara çözüm yolları aramaya yöneltmekti. ‘’Ayrıca, bizler güvenilecek kişiler değiliz. Potansiyel suçlularız. Fırsatını bulduğumuz anda çalarız. Böyle olmasaydı, sınavlar sırasında başımızda gözetmen bulunur muydu? Test sınavlarında, doğru yanıtı, verilen dört veya beş seçenek içinden seçmek durumundayız. Verilenlerin dışında başka bir yanıt düşünmemize gerek yoktur. Test yöntemi sayesinde, soruların yanıtlarını güzel bir yazı ile kompoze etmek gibi yorucu bir işe girişmekten de kurtulmuş oluyoruz. Dünya bir bal çanağı, bize ise onu kaşıklamak düşüyor.’’

SIYAH MAVI KIRMIZISARI

la eğitimli işsiz üretmek için üniversite açıyoruz. Yakında şunu duymaya başlayabiliriz “öğrenci bulamayan üniversite kapanıyor”. Bence ülkenin ana sorunu sınavın nasıl yapılacağı değil, kalite ve mezunların istihdamı…Hala sivrisinekleri öldürmeye, günlük siyaset üretmeye devam ediyoruz. Sınav Karnemiz İki milyon adayın girdiği 2013 YGS’de adayların yarısı sonra da bir çoğu elenecek. LYS’den sonra ise üniversiteyi kazananların oranı tüm girenlerin yüzde 10’u kadar. Bu taraftan baktığımızda istatistikler böyle diyor. Başka bir yönden baktığımızda da; Tüm alanlardan 40 soru sorulan sınavın ortalamaları Türkçe 16.8, Sosyal Bilimler 12.1, Matematik 7.5, Fen Bilimleri 3,5. Fen Bilimlerindeki sonuç çok çarpıcı. Türkçe’de 4 bin 80, Sosyal Bilimler’de 96 bin 633, Matematik’te 306 bin 442 ve Fen Bilimleri’nde 951 bin 596 aday sınavdan sıfır çekerek çıktı. Ama b u ülkede taban puanını alıp mühendislik okuyan binlerce öğrenci var ?!... Hangi Özel Okul, Pahalı Olan İyi mi ? Türk insanın psikolojine hakimdir bu kanı… Pahalıysa kalitelidir. Rahmetli Sakıp SABANCI’nın bir sözü vardı, “ucuz mal alacak kadar zengin değilim.” Galiba biz bu atasözünü eğitim

SAYFA 15

Teknolojinin baş döndürücü şekilde hızla değiştiği dünyamızda, Türkiye’de ise eğitim baş döndürücü şekilde değişiyor. Her konuda inanılmaz bir hıza sahibiz. Yeni sınav sistemi, serbest kıyafet, mantar gibi açılan özel okullar… Takip edemiyoruz. Bizi takip edemiyorlar!. İşin şakası bir tarafa bu acınacak halimizi -tabi ki tüm gündemi buraya yazamadım – biraz yukardan bakarak yazmak istedim. Yeni Sınav ve Eğitim Sistemimiz ! Eğitim sistemimiz sil baştan, başa dönüyoruz gene. Sistem kadro, kitap v.s her şey değişecek gibi görünüyor. Peki yansımaları nasıl olacak ? Bence iyi olmayacak. Devlet politikası haline gelmeyen eğitime her gelen bir parmak atarsa(özür diliyorum) çok kayıp nesiller üretiriz. Milli Eğitim Bakanı Avcı, geçenlerde üniversiteye giriş sisteminin değiştirileceğini açıkladı. Üniversiteye giriş sistemi de, tıpkı liselere giriş sistemi gibi olacakmış. Uygulanabilirliği çok zor görünüyor. O yüzden eğitimcilerin, velilerin kafalarını karıştırmalarına gerek yok, ya da çok erken. Bakanlığımızın bu süper! projesi için çok konuşmak istemiyorum, çünkü ülke gerçekleri çerçevesinde gerçekleşme ihtimali sıfıra yakın. Neden ? Ülkede bu kadar işsiz varken kontenjanlar dolmazken biz ha-


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.