SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
SAYFA 04
4
37
Karşıyaka’da Şenlik Coşkusu
K
ARŞIYAKA Belediyesi ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından bu yıl 22. kez düzenlenen Uluslararası Karşıyaka Çocuk Şenliği, kentin dört bir tarafında renkli görüntülere sahne oldu. 7 ülkeden gelen yabancı öğrencilerin, yöresel kıyafetleri ile Çarşı’da sundukları gösteriler beğeni topladı. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, kendisini makamda ziyaret eden öğrencilere hediyeler verdi. Akpınar “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına miras bıraktığı 23 Nisan’da, ortak duygu ve düşüncelerle bir araya gelmek bana mutluluk verdi” dedi. ÇARŞIDA ŞENLİK COŞKUSU Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Kırgızistan, KKTC, Makedonya veRusya’dan gelen öğrenciler sırayla Çarşı’da gösteriler sundu. Rengârenk kıyafetler içerisinde birbirinden ilginç yöresel oyunları sergileyen konuk öğrencilere, Karşıyakalılar da alkışlarla eşlik etti. Gösterilerin bir başka adresi de etkinliğin ana sponsoru olan Carrefour -Sa oldu. AVM ve market bölümünde hazırlanan iki ayrı yerde
gösteriler gerçekleştirildi. Alışverişe gelen vatandaşlar renkli kıyafetler içinde yöresel oyunları sergileyen çocuklara büyük ilgi gösterdi. Uluslararası Karşıyaka Çocuk Şenliği kapsamında geleneksel olarak er yıl düzenlenen Balkan Gecesi yapıldı. İzmir Makedonya Kültür ve
Bu Gençler Alkışlanır B
U yıl 22.cisi düzenlenen İNEPO Çevre Proje Olimpiyatlarında İzmir Özel Rota Koleji ögrencileri Türkiye'nin 46 ilinden yarışmaya katılan 533 okulu geride bırakarak Türkiye birinciliğini kazandı. Türkiye'nin en seçkin bilim adamı ve akedemisyenlerinin Jüri olarak görev yaptığı 22. İNEPO Çevre Projesi Olimpiyatlarında Bu yıl İzmir Özel Rota Kolejini Ortaokul öğrencilerinden Lara Bora ve Kaan Köseoğlu temsil etti. Çevre ve Biyoloji dallarında hazırladıkları ‘’Ülkemizdeki tatlı su kaynaklarının verimli kullanımı ‘’ konulu projesi ile Türkiye genelinde 46 ilden katılan 533 okul ve projeyi geride bırakan İzmir Özel Rota Koleji
ögrencileri İzmir'e görkemli bir başarıyı armağan ederek gurur kaynağı oldu. Şampiyon gençleri elde ettikleri başarı nedeniyle kutlayan İzmir Özel Rota Koleji Kurucu üyesi ve Genel Müdürü Kadir AÇIKBAŞLAR; " Okul olarak bilimsel alanda başarılı geçler yetinmiyoruz aynı zamanda barışın egemen olduğu ve yaşanası bir Türkiye ve dünya yaratacak gençleri yetiştirmeye ve onları desteklemeyi görev biliyoruz."dedi. Genel Müdür Kadir Açıkbaşlar Türkiye birinciliğini kazanan Lara Bora, Kaan Köseoğlu ile Danışman öğretmenleri Hüseyin Erey'e çalışmalarından dolayı teşekkür ederek başarılarını kutladı.
Yardımlaşma Derneği’nin Karşıyaka Belediyesi işbirliğiyle düzenlediği gecede, Azerbaycan, Makedonya ve Bulgaristan’dan gelen yabancı öğrenciler 23 Nisan gösterilerini sundu. Geceye Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar da katıldı. BAŞKAN AKPINAR’A ZİYARET 23 Nisan kutlamaları için dünyanın farklı yerlerinden Karşıyaka’ya gelen yabancı öğrenciler, yöresel kıyafetleriyle Karşıyaka Belediye Başkanı Akpınar’ı makamında ziyaret etti. Ülkelerinden getirdikleri hediyeleri Başkan Akpınar’a sunan öğrenciler, Karşıyaka’da olmaktan ve 23 Nisan coşkusunu yaşamaktan mutluluk duyduklarını ifade etti. Makamdaki buluşmaya öğrenci temsilcileri ve sorumlu okul müdürleri de katıldı. Başkan Akpınar da minik öğrencilere hediye sundu. Başkan Akpınar “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına miras bıraktığı 23 Nisan’da, ortak duygu ve düşüncelerle bir araya gelmek bana mutluluk verdi. Burada olduğunuz için çok mutluyum. Tüm dünyanın barış içinde yaşamasını istiyoruz. Atatürk’ün, yurtta sulh, cihanda sulh ilkesini yaşatacak ve gerçekleştirecek olanlar da sizlersiniz” dedi. ADNAN KESKİN’DEN TELE-DESTEK CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin de Karşıyaka’daki 23 Nisan coşkusuna telefondan ortak oldu. Ankara’da bulunan Keskin, Başkan Akpınar’ı telefonla arayarak, 23 Nisan ve dünya çocukları ile ilgili düşüncelerini paylaştı. Bu konuşma da hoparlörden yabancı konuklara dinletildi.
Ayça Çatalyürek İletişim Uzmanı
“HAYIR..!” Diyebilmek... İtiraf edelim; çoğumuz “ağız dolusu” kullanamıyoruz bu kelimeyi... Şöyle bir silkelenip kendimize yukarıdan baktığımız o anlarda, gördüğümüz manzaradan hiç hoşnut olmuyoruz çoğu zaman. Ne mi görüyoruz? Aşağı yukarı hepimizin gördüğü aynı aslında; bir damlacık çocuğun her istediğini yapan bir esir,satıcının ısrarlarına dayanamayıp aldığı ürünü elinde tutan bir tüketici,mesai arkadaşı kahvesini yudumlarken onun –ricasını kıramayarak- işini yapan bir çalışan... Bunlar ilk aklıma gelenler ama örnekleri çoğaltmak mümkün elbette. Bizi adeta bir “kurban” haline dönüştüren bu tip durumların tek sebebi; karşımızdaki kişiye “Hayır” diyemememiz... Oysa iletişimde “Hayır” demek çok önemli ve insanlarla doğru - etkin iletişim kurmak istiyorsak mutlaka kullanmamız gereken bir kelime. Öyle olmasına öyle de... Çekiniyoruz “Hayır” demekten ne yazık ki... Çünkü zannediyoruz ki; herşeye “Evet” dersek etrafımızdaki kişiler bizi onaylayacak, sevecek, kabullenecek, beğenecek; kısacası bizi de gruplarında / yanlarında isteyecekler. Hakeza “Hayır” dediğimizde de tam tersi; bizi dışlayacak, önemsemeyecek, kabul etmeyecekler. Tabi işin bir de “değer verdiğimiz insanlar” boyutu var... Hani kırmak istemediğimiz... Hani üstlerine titrediğimiz... Bu açıdan baktığımızda da bu insanları gücendirmemek, üzmemek, kırmamak, uzaklaştırmamak endişesiyle; “Evet / Peki” kelimeleri, biz daha anlayamadan ağzımızdan dökülüveriyor bir anda... Elbette hepimiz onaylanmak, kabul görmek istiyoruz. Beğenilmek; dünya üzerindeki tüm insanların ihtiyacı ve böylesi bir ihtiyaç duymaktan daha doğal bir şey olamaz... Bu ihtiyacımızı da “Evet” diyerek gidermeye çalışıyoruz. Çünkü “Evet” kelimesi barındırdığı pozitiflik sebebiyle bizi karşımızdaki kişilerle işbirliği yapmaya yöneltir. Aynı zamanda onlara karşı dayanışmacı bir tavır içinde olduğumuzu gösterir. Nihayetinde de çok güzel bir duygu paylaşımıdır; öyle değil mi..? Ama bazı anlar gelir ki sarfettiğimiz “Evet”lerin dozu kaçar, bizi rahatsız etmeye başlar. Hepimiz için çok bilindik bir duygudur bu... Hani kendi kendimizle kavga ettiğimiz, kendimize kızdığımız anlar... Geldiğimiz o noktadan sonra bir bakmışız ki kendimize saygımız yıpranmış... Başkaları için havada uçuşan, gayrı ihtiyari sarfettiğimiz “Evet”lerden bize birşey kalmamış... Kendi ihtiyaç ve isteklerimize sırtımızı döndüğümüz için içten içe kemiriyoruz -yine- kendimizi. Nihayetinde ne mi olur? Hani hep “Evet” derken beklentilerimiz vardı ya; o beklentilerin tam tersi oluşur. Onaylanmayı beklerken dikkate alınmamaya, saygı beklerken buyrukları yerine getirmeye, gücendirmeyelim derken kendi ilkelerimizden ödün vermeye başlamışız. Peki ne yapmalı? Dengeyi nasıl kurmalı? O da önümüzdeki ayın konusu olsun…