Dört Yazardan Japonya’nın Dört K öşesi:
Onomichi, Kushiro, Okinawa, Kushimoto // Japon Zihni Si
nir Projeleri: Chindōgu // Gekiga Stili // Japonlarda Se lamlaşma Adabı // Parmak İz i Kadar Eşsiz: Hanko // Sen de mi Mitsubishi? // Origam i Türleri // Röportaj: Prof.
Dr.Hüseyin Can Erkin // Türklerin
Söylemek İstediği Japonca Bi r Cümle: Özür Dilerim ve Teşekkür Eder
im
O-Hisashiburi* 4. sayımızı, yaz aylarına uygun bir tema olan “seyahat” konusuna ayırdık. Japonya denildiğinde ilk akla gelen yerleri bir kenara bırakan yazarlarımız nispeten az gezilen Onomichi, Kushiro, Okinawa ve Kushimoto izlenimlerini bizlerle paylaştılar. Gözde turistik destinasyonların dışına çıkılarak yapılan bu özgün gezi yazılarını okumadan Japonya gezisi planlamayın!
Yayın Ekibi Zeynep Ebru OKYAR, Gökberk TALU, Günsu TAŞKÖPRÜ Yazarlar Okan Haluk AKBAY, Ayşegül ARKAN, Ryoko ASANO, Nur BÜYÜKYILMAZ, Mustafa ÇELİKKAYA, Sevde Nur DİLMAÇ, Erdem Özkan KELES, Arda Cem KUYUCU, Zeynep Ebru OKYAR, Zeren ÖZDAMAR, Özlem Burcu ÖZTÜRK, Ömer YILMAZ Tasarım ve Uygulama Bilge BOSTAN Katkıda Bulunanlar Shoko ADACHİ Yayın Tarihi Eylül 2016
OKURUMUZUN DİKKATİNE; Bu çalışma, tamamen gönüllü katkılarıyla hazırlanmış olup, içindeki yazı ve kişiye ait fotoğrafları kaynak göstermeden kısmen veya tamamen alıntılamamanızı, hiçbir yöntemle kopya etmemenizi, çoğaltmamanızı ve yayınlamamanızı rica ederiz. Çalışma içinden kullanmak istediğiniz yazı ve belgeler olduğu takdirde konuyla ilgili olarak lütfen hanabi.proje@gmail.com adresinden yayın ekibiyle iletişime geçiniz.
Bu sayımızda bir röportaja da yer veriyoruz. Çevirdiği manga ve romanlarla okurlarımızın ismine aşina olduğu Prof. Dr. Hüseyin Can ERKİN ile kariyeri üzerine konuştuk. Japon dili ve kültürü üzerine çalışma yapmak isteyen okuyucularımız için bu söyleşinin yararlı olacağı kanısındayız. Otomotiv sektöründe ortaya çıkan emisyon skandallarına bahar aylarında Mitsubishi’nin de eklenmesi otomobil meraklılarının dikkatini Japonya’ya çevirdi. Otomotiv sektörü ile ilgili köşemizde bu skandalla ilgili ayrıntılara ulaşabilirsiniz. Origami ile ilgili yazı dizimize origami türleri ile devam ediyoruz. Bunun yanısıra, Chindōgu olarak adlandırılan “fuzuli eşyalar” üzerine ilginç bir yazı da bu sayımızda yer alıyor. Önceki sayımızda okuduğunuz yetişkin mangası Gekiga ile ilgili bu sayımızda da gekiga stili üzerine bir devam yazısı bulacaksınız. Japonların günlük yaşamında önemli yer tutan selamlaşma ve özür dileme konularına dair araştırma ve yorum yazılarının ilginizi çekeceğine eminiz. Kişisel mühür kullanımının Japon toplumundaki yerinin irdelendiği yazımızla da günlük yaşamın bir diğer yüzüne ışık tutmaya çalışıyoruz. Keyifli okumalar!
HANABİ Ekibi
Bu konuda göstereceğiniz özen için şimdiden teşekkür ederiz.
* Japoncadaki ad-soyad sıralaması Türkçedekinden farklı olduğu için yazılardaki kişi isimlerinde soyad BÜYÜK HARFLERLE yazılmıştır. Dergimizde yayımlanan yazılar yazarların kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.
* O-hisashiburi, “uzun zamandır görüşümedik” anlamında kullanılan bir kalıp.
eylül 2016 / hanabi
1
içindekiler 4
Japonya Gündemi
5
Türkiye’deki Japonya
6
Dünya Gündemi
8
Japon Zihni Sinir Projeleri: Chindōgu
36
Japonlarda Selamlaşma Adabı
41
Sen de mi Mitsubishi?
14 Parmak İzi Kadar Eşsiz: Hanko
2
hanabi / eylül 2016
30 Röportaj Prof. Dr. Hüseyin Can ERKİN Ankara Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu
Onomichi Hikâyesi Turnanın İzinde Kuzey Japonya: Kushiro Japonya İçinde Japonya Olmayan Yer: Okinawa Kasabada Sakin Bir Gün: Kushimoto Gekiga Stili Origami Türleri
47 55 61 73 88 93
46
82
Dört Yazardan Japonya’nın Dört Köşesi
Türklerin Söylemek İstediği Japonca Bir Cümle: Özür Dilerim ve Teşekkür Ederim
Onomichi, Kushiro, Okinawa, Kushimoto
eylül 2016 / hanabi
3
japonya gündemi Derleyen: Zeynep Ebru OKYAR
İMPARATOR İSTİFA ETMEK İSTERSE... Japonya bugünlerde İmparator Akihito’nun 8 Ağustos’ta yaptığı televizyon konuşmasına odaklanmış durumda. Şimdiye dek halka sadece iki kez televizyondan seslenmiş olan 82 yaşındaki İmparator Akihito (ilki 2011’deki büyük felaketten sonraki birlik-beraberlik çağrısıydı), tahttan feragat etmek istediğini ifade etti. (Japonya’da tahttan en son feragat 1817 yılında olmuştu.) İmparatorun konuşması, son derece üstü kapalı şekilde bu talebi içeriyor. “Neden açıkça değil?” diye sorulacak olursa, 2. Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin kontrolünde hazırlanan Anayasa’ya göre imparatorun siyasi konularda fikir bildirmesi kesinlikle yasak. 2003 yılında prostat kanseri sebebiyle ameliyat olan ve 4 yıl önce de koroner baypas operasyonu geçiren Akihito, ilerleyen yaşı ve sağlık durumunun, ülkeye hakkıyla hizmet etmesini zorlaştırdığını ifade etti. Dünya üzerinde en uzun süre (1400 yıldır) kesintiye uğramamış hanedandan gelen 125. Japon İmparatoru Akihito, tahttan çekilerek, kalan yaşamını daha az sayıda resmi görevle geçirmek istese de Hanedan Kanunu’na göre bu, mümkün değil. Abe hükümeti, bu talebi gerçekleştirmek için kanunda değişiklik yapmak zorunda. Yasada yapılacak değişikliklerin de parlamentoda onaylanması gerekiyor ki, bu da imparatorun ülke içindeki konumunun tartışmaya açık hale gelmesine ve imparatorluk veraseti kanunu üzerinde tekrar düşünülmesine sebep olabilir. Bilindiği gibi, imparatorun ikinci oğlunun erkek çocuğu dünyaya gelmeden önce Veliaht Prens Naruhito’dan (56) sonra kızı Prenses Aiko’nun tahta çıkabilmesi için kanun değişikliği yapılması gündemdeydi. Adı, “erdemin parlak zirvesi” anlamına gelen Akihito, “savaş karşıtı” olarak tanınıyor. Krizantem Tahtı sahipleri içinde şimdiye kadar halka en yakın kişi olarak görülen imparator, halktan biriyle evlenmiş, dünyayı çok gezmiş, 1500 yıl önceki kan bağına dayanarak Kore ile “bir akrabalık bağı” hissettiğini açıklamıştı. http://www.japantimes.co.jp/opinion/2016/08/08/ editorials/emperors-message-abdication/#.V7iM35iLSM8 http://www.scmp.com/week-asia/article/2003034/realreason-japans-emperor-wants-abdicate http://edition.cnn.com/2016/07/14/asia/japaneseemperor-abdication/ http://www.bbc.com/news/world-asia-36784045
4
hanabi / eylül 2016
türkiye'deki japonya Derleyen: Bilge BOSTAN, Zeynep Ebru OKYAR
SHODŌ GÖSTERİSİ Haziran ayında Ankara genç bir shodo ustasını ağırladı. Ülkesi Japonya’da genç yaşında kazandığı başarılarla adından söz ettiren Mohri SUZUKİ, geleneksel shodo sanatını reklam, iç mimari, moda gibi alanlarda yaptığı ortak çalışmalarla da geniş kitlelere tanıtıyor. Tüm dünyada bir yandan geleneksel sanatlara olan ilgi azalırken, diğer yandan da bu alanlarda çalışan genç ve başarılı sanatçıların sayısının da fazla olmaması sanat camiasında üzüntü ile karşılanıyor. Bu yüzden Mohri SUZUKİ gibi sanatçıların dünyanın çeşitli yerlerinde gösteriler yaparak shodo gibi geleneksel sanatları tanıtması büyük önem taşıyor. 11-12 Haziran 2016 tarihlerinde TürkJapon Vakfı’nda düzenlenen shodo etkinliği de hem Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin geleneksel Türk müziği enstrümanları kanun ve bağlama dinletisiyle hem de shodo ustasının bu müzik eşliğinde sunduğu gösterisiyle bu açıdan oldukça önemliydi. Atölye çalışması sırasında ve sonrasında tüm katılımcılarla tek tek ilgilendi. Ülkemize ilk kez gelen SUZUKİ, yılın geri kalanında da dünyanın çeşitli yerlerinde gösteri sunmaya ve shodō sanatını tanıtmaya devam edecek.
Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi kuruluyor Haziran ayında Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin kurulmasına dair anlaşma, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Tekin ile Japonya’nın Ankara Büyükelçisi OKA tarafından imzalanmıştı. 20 Ağustos’ta TBMM de bu amaçla çıkarılan kanunu onayladı. Öğretim dili İngilizce olacak üniversitenin rektörü Türkiye tarafından atanacak. Türkçe ve Japonca derslerine de özel önem verilmesi bekleniyor. eylül 2016 / hanabi
5
dünya gündemi Derleyen: Günsu TAŞKÖPRÜ
SMAP BU KEZ GERÇEKTEN DAĞILIYOR! Japonya’nın ünlü müzik gruplarından SMAP, 2016 başında dağılacaklarını açıkladıklarında ana haber bültenlerine haber olmuş, Başbakan Abe’den bile tepki almış, bütün dünyada hayranarı bu habere olan tepkilerini Twitter’da grubu gündemin üst sıralarına oturtarak göstermişti. Bunun üzerine grup üyeleri televizyondan yaptıkları açıklama ile özür dileyerek devam edeceklerini açıklamıştı. Fakat 14 Ağustos’ta şirketleri Johnny& Associates Inc.’ten faks ile yapılan açıklamada 25 yıldır piyasada olan grubun 31 Aralık 2016 itibariyle dağılacağını açıklandı. Bu süre zarfında grubun çalışmalarına devam edeceği, dağıldıktan sonra da üyelerin şirkette kalarak solo çalışmalarına odaklanacakları belirtildi. Grup üyeleri basına yaptıkları bireysel açıklamalarında ise grubu dağıtmak zorunda oldukları için özür dilemekte.
2014 yılında Mr.S adlı son stüdyo albümlerini çıkardılar.
https://english.kyodonews.jp/news/2016/08/427059. html http://www.japantimes.co.jp/culture/2016/08/14/ entertainment-news/smap-disband-new-yearseve/#.V8fW6vmLTIV https://www.japan-zone.com/modern/smap.shtml
6
hanabi / eylül 2016
SMAP KİMDİR? 1988 yılında “Sports Music Assemble People” ismiyle Johnnys&Associates şirketi tarafından kurulan SMAP, NAKAİ Masahiro, KİMURA Takuya, KATORİ Shingo, KUSANAGİ Tsuyoshi, İNAGAKİ Goro ve MORİ Katsuyuki ile altı kişilik bir grup olarak başladı. MORİ’nin 1996 yılında ayrılmasıyla 5 kişi olarak çalışmalarına devam etmiştir. 1991 yılında resmi çıkışlarını yapan grup günümüzde Japonya’nın en başarılı grubu olarak anılmaktadır. Japonya’daki “idol” kavramını pekiştiren SMAP üyelerinin birlikte ve ayrı olarak yaptığı birçok televizyon programı, reklam, dizi ve film de bulunmaktadır. SMAP’in marka değerinin 20 milyar yen olduğu söylenmektedir. Grup; 55 single, 26 albüm çıkarmıştır. En ünlü single’ları “Sekai ni Hitotsu Dake no Hana” 2003 yılında çıkmış ve 2,57 milyon adet satmıştır. 1996 yılından beri süren televizyon programları SMAPxSMAP Japonya’da en çok izlenen 7. eğlence programıdır.
dünya gündemi Derleyen: Bilge BOSTAN
KİRA ve L’den 10 yıl sonra Death Note Mangası, animesi, kitapları, oyunları, filmleri, dizisiyle Death Note! 2003-2006 yılları arasında Weekly Shōnen Jump’ta yayımlanan bu kült manganın hayranlarına bir iyi, bir de o kadar iyi olmayan iki haberimiz var: Uluslararası film veri tabanı imdb.com’a göre 29 Ekim 2016’da Japonya’da yeni bir Death Note filmi gösterime giriyor. “Gantz” ve “Toshokan Sensō (Library Wars)” filmleriyle tanıdığımız Shinsuke SATO’nun yönettiği, konusu Kira ve L’den 10 yıl sonra geçen filmin ülkemizde gösterime girip girmeyeceğini bilmiyoruz. Ancak Death Note’un diğer filmlerinin IF Film Festivali (2008) kapsamında gösterildiğini düşünürsek, belki 2017’de en azından bir günlüğüne de olsa beyazperdede bu filmi izleme fırsatını yakalayabiliriz. Tsugumi OHBA’nın yazdığı, Takeshi OBATA’nın çizdiği, Hüseyin Can ERKİN tarafından Türkçeye çevrilen manganın 2006-2007 yılları arasında Tetsurō ARAKİ tarafından kısa (37 bölüm) ve uzun (ilki 2007, ikincisi 2008 yapımı) animeleri yapılmıştı. 2006-2008 yılları arasında gösterime giren 3 film sayesinde, oyuncular Tatsuya FUJİWARA ve Kenichi MATSUYAMA’nın hayran kitlesi oldukça genişledi. 2015’te yayınlanan 11 bölümlük dizisinin ise filmlerin gölgesinde kaldığını belirtmek gerek. Yine de Death Note rüzgârı dinecek gibi görünmüyor. Öyle ki, dünya üzerinde yayınlanan tüm güzel filmlerin uyarlamasını yapmaya pek meraklı Hollywood film endüstrisi, Death Note’a da el attı. Warner Bros.’un sahip olduğu ABD’deki yeniden çevirim hakkının süresinin dolmasıyla, Netflix kanalı 2017 yılında Amerikan versiyonu bir Death Note ile seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Hollywood’un yeniden çevirimlerinin, filmin aslını tercih eden hayranlar tarafından ender olarak beğenildiğini düşünürsek bu filmden pek umutlu değiliz. Ama hep beraber bekleyip görelim...
eylül 2016 / hanabi
7
Japon Zihni Sinir Projeleri: Chindōgu Yazı: Özlem Burcu ÖZTÜRK
Hayal gücüne sahip olan insanoğlu, tarih boyunca, bazen zaman öldürmek, bazen de sadece eğlenmek adına ilginç icatlara imza atmıştır. Japonya’da zamanla bir sanat halini alan bu icatların bir adı bulunmakta; Chindogu.
8
hanabi / eylül 2016
iliyor musunu b u z? n u b Özçekim (Selfie) çubuğunun iki defa icat edildiğini ve özçekim çubuğunun eskiden bir chindōgu olduğunu biliyor musunuz? Tarihte ilk geliştirilen chindōgu günümüzdekiler kadar ilginç durmayan, balıkçılıkta kullanılmak üzere 1894 yılında icat edilen bir araçtır. Zaman ilerledikçe ilginçleşen ve eşsiz icatlar olmaya başlayan “chindōgu” kategorisindeki ürünlerin ilk örnekleri arasında 1905 yılında icat edilen tavuk göz koruyucusundan söz edebiliriz. Bu tarz icatlar uzun süre sadece boş zamanı değerlendirmek için üretilmiş gibi gözükse de 1995 yılında kurulan Uluslararası Chindōgu Derneği (International Chindogu Society-ICS) ile “Chindōgu” olarak anılmaya başlanmıştır. Bu derneği kuran ve “Chindōgu” kavramını yaratan karikatürist, yazar, mühendis ve mucit olan Rube GOLDBERG’den ilham alan Kenji KAWAKAMİ, 20 sene içersinde 700’ü aşkın chindōgu yaratmış ve konuyla ilgili The Big Bento Box of Unuseless Japanese Inventions (Faydasız Olmayan Japon İcatlarının Büyük Bento Kutusu), 101 Unuseless Objects (101 Kullanışsız Olmayan Objeler) başta olmak üzere birçok kitap yazarak chindōgunun Japonya’da popüler bir sanat haline gelmesini sağlamıştır.
Tatilde bir çocuktan resmini çekmesini isteyen Hiroshi UEDA, çocuğun kamerayı alıp kaçmasının üzerine 1980’li yıllarda özçekim çubuğunu icat etmiş, 1983 yılında patentini almış, ancak başarılı olamamış ve patenti 2003 yılında bitmiştir. Her ne kadar KAWAKAMİ’nin koyduğu kurallarla çelişse de (Kural 5 ve Kural 9) Japonya’da 1995 yılında yayınlanan The Big Bento Box of Unuseless Japanese Inventions (Kullanışsız Olmayan Japon İcatlarının Büyük Bento Kutusu) kitabında özçekim çubuğu bir chindōgu olarak chindōgu meraklıları ile paylaşılmıştır. Belki sadece 20-25 yıl kadar erken icat edilmesinden ötürü bir dönem “chindōgu” olarak sınıflandırılan özçekim çubuğu, Kanadalı bir mucit tarafında 2000’li yıllarda tekrar icat edilmiş ve hayatlarımızdaki yerini almıştır.
eylül 2016 / hanabi
9
“Japonlar, hayatlarındaki her şeyin olabildiğince kolay olmasını severler” felsefesi ile “chindōgu” kavramını yaratan Kenji KAWAKAMİ, bir icadın chindōgu sayılabilmesi için temelde 10 ilkeye sahip olması gerektiğini belirtmiştir.
10
1946 doğumlu olan Kenji KAWAKAMİ, 1967 yılında Tokai Üniversitesi’nde havacılık mühendisliği okumuş, ancak okulu, öğrenci hareketlerine katılmasından ötürü bırakmıştır. 1980’lere gelindiğinde o zamana kadar birçok işte çalışmış olan KAWAKAMİ, genellikle yazı ve kurgu işlerini tercih etmiş, bu da onu popüler alışveriş katalogu Tsūhan Seikatsu’nun editörlüğüne götürmüştür.
Bir gün Tokyo ve Japonya hakkında İngilizce yayınlanan Tokyo Journal dergisi yazarlarından Dan PAPİA’nın dikkatini çekmiştir. Chindōgu hakkında bir makale yazmak için KAWAKAMİ ile iletişime geçen Dan PAPİA, chindōgunun okuyuculardan büyük ilgi görmesi üzerine dergide düzenli olarak KAWAKAMİ’nin icatlarını yayınlanmaya başlamıştır.
Editör olarak kataloğun sayfalarının doldurulmasından sorumlu olan Kawakami, bir katalogdaki ekstra sayfaları satılmayan ürünlerle doldurmuş, bunları “chindōgu” olarak adlandırmış ve kataloğu baskıya göndermiştir. Yarattığı ilk ürün göz damlası damlatma hunisi olmuştur. Okuyucuların ilgisini toplayan bu bölüm sayesinde her ay katalogda Chindōgu bölümü yapmaya başlamış, televizyon şovlarına, sanat sergilerine ve röportajlara konu ve konuk olmuştur.
Zaman içerisinde okuyucuların da chindōgu fikirlerini dergiye yollamaya başlaması ile bunun herkesin yararlanmasına izin verilecek yeni bir sanat anlayışı düşüncesine inanarak Kenji Kawakami ile 1995 yılında Uluslararası Chindōgu Derneği (ICS)’ni kurmuştur.
hanabi / eylül 2016
Chindōgu böylelikle Japonya dışında da duyulmaya başlar ve KAWAKAMİ, röportajlar ve programlar için yurtdışına davetler alır. BBC’nin It’ll Never Work? (Asla Çalışmaz mı?) ve Tomorrow’s World (Yarının Dünyası) programına düzenli bir şekilde katılır.
Chindōgu’nun 10 İlkesi 01.
Chindōgu gerçek bir yarar taşımamalıdır; icat edilmesindeki
02.
Chindōgu var olmalıdır; chindōgu kullanılamaz, ancak mutlaka
03.
Her chindōgunun doğasında anarşistlik vardır; düşünce ve
04.
Chindōgu günlük kullanım içindir; açıklamaya ihtiyaç kalmadan
ilke
ilke
ilke
ilke
05. ilke
06. ilke
temel nokta neredeyse tam anlamıyla saçma olacak, pratik kullanım için yaratılmamış olmasıdır. Ancak gerçekten çok kullanışlı, işe yarar bir hale gelirse bu chindōgu olarak tanımlanamaz.
fiziksel olarak yapılmalıdır, yalnızca fikir olarak kalmamalıdır. (Böylelikle bir gün birisi tarafından kullanılması ümit edilebilir.)
davranışların özgürlüğünü temsil ederler, bir çeşit meydan okumadır, neredeyse kullanışsız olmanın özgürlüğüne sahiptir.
her yerde, herkes tarafından ne için icat edildiği anlaşılabilmelidir.
Chindōgular satılık değildir; ticareti yapılamaz. Şaka amaçlı bile satılamaz.
Mizah, chindōgunun icat edilmesindeki temel amaç olamaz; temel amaç bir problemi çözmek olmalıdır.
07.
Chindōgu propaganda olamaz; chindōgu masumdur.
08.
Chindōgular tabu (yasak) olamaz; Uluslararası Chindogu
09.
Chindōgunun patenti alınamaz; Chindōgular dünyaya
ilke
ilke
ilke
10. ilke
Kullanılamayacak olsalar da kullanılması amaçlanarak icat edilirler. İronik yorumlara malzeme olmak için icat edilmezler.
Derneği ölçütler belirlemiştir. Bu ölçütlere göre Chindōgular var olan, yaşayan şeylerin kutsallığını bozacak acımasız mizah malzemeleri olamazlar.
sunulmuştur. Telifi, patenti ya da sahipliği bulunamaz.
Chindōgu önyargıya sebep olamaz; chindōgu hiçbir zaman bir ırkın ya da dinin üstünlüğünü öne çıkaramaz. Genç-yaşlı, kadınerkek, fakir-zengin, herkesin chindōguda eşit hakkı vardır. eylül 2016 / hanabi
11
Bunu kullanan kedinin hoşuna gider mi bilinmez ancak sürekli ev temizliği yapan kadınlardan birinin icadı olan bir chindōgu diye düşünebiliriz.
Dünyanın her yerinde her gün yeni bir Chindōgu icat edilirken sizler için gördüklerimiz arasından en ilgi çekici olanları seçtik.
Bunlardan kesinlikle almalıyım, diye düşünen?
12
hanabi / eylül 2016
Bu kravat chindōgu günümüz için sizce de çok kullanışlı gibi durmuyor mu?
En ilgi çekici chindōgular*
Topuklu ayakkabı giyen kadınların düşmanı yağmurlu ve çamurlu günlere chindōgu tarzı bir çözüm...
Uzun yolculuklarda içi geçen yolcuların çevresine rahatsızlık vermemesi ve kafalarının öne düşerek uykularının bölünmemesi düşünülerek tasarlandığı belli değil mi?
Kim ağzı yanarak ramen yemek ister ki?
* Chindōgu, orijinal fikirlerin üzerine kurulmasına rağmen çok yaygın bir konu değil. Bu yüzden yayınlanmış görsel malzeme son derece kısıtlı. Dergimizdeki yazılara eşlik eden görsellerin izin alınmış veya kullanımı serbet görseller olmasına özen göstermemize karşın, bu ilginç konuda gerek yazarımızın gerekse yayın ekibimizin çabaları ne yazık ki birkaç görselle sınırlı kaldı.
meraklısına: http://www.chindogu.com http://www.japantimes.co.jp/news/2001/04/14/national/gadget-guy-puts-ideology-over-profit/#.V0qcFuS1fRj http://www.wowjpn.com/1819 http://www.curiosite.com/scripts/news/ennews.php?frmIdPagina=10002 http://rosemaryroad.org/ctnst3/chindogu.html http://www.tofugu.com/japan/chindogu-japanese-inventions/ http://japanesechindogu.weebly.com/ https://en.wikipedia.org/wiki/Rube_Goldberg http://andoryu71.blogspot.com.tr/2015/05/chindogu-selfie-sticks.html http://www.bbc.com/news/magazine-32336808
eylül 2016 / hanabi
13
14
hanabi / eylĂźl 2016
Parmak İzi Kadar Eşsiz
©flickr/scott_ashkenaz
Yazı: Zeynep Ebru OKYAR
hankosquare.com
El yazısı ve kaligrafiye son derece önem verilen Japonya’da imza kültürü yerine, mühür kültürünün gelişmesi oldukça ilginç değil mi?
eylül 2016 / hanabi
15
hankosquare.com
Mühür ve Japon kültürü
Neden imza yerine mühür?
Japonya’da kullanılan semboller (mühür, tabela, işaret, vb.) sistemi, tamamen işlevsellik üzerine kurulu olsa da tasarlarken gösterilen özen ve estetik kaygılar, bu sembolleri aynı zamanda sanatsal bir objeye dönüştürmüştür. Kullanılan kaligrafi, süsleme figürleri, çeşitli şekil ve göndermeler de içeren bu semboller, Japon kültüründe içeriğe olduğu kadar (hatta belki içerikten de önce) görünüme verilen önemi yansıtır.
Bunun 2 temel sebebi olduğu düşünülmektedir; birincisi mühür, yazıya göre çok daha pratik ve hızlıdır. Tükenmez kalemin henüz icat edilmediği, yazının özel fırçalarla yazıldığı, mürekkep, hokka, kurutma kâğıdı, vb. malzemenin sürekli el altında bulundurulması gereken bir süreç, özellikle ticaret yapan kişiler için işi zorlaştırıyordu. İkinci sebep ise 17. yüzyılın ortalarında Tokugawa Şogunluğu’nun gücünü ve etkisini pekiştirmek için köylere ve kasabalara gönderilen tebliğ ve düzenlemeleri, herkesin duyduğunu teyit etmek için bir sistem gerekmesiydi. Önceleri kâğıda işaret koymak, imza atmak şeklinde bir uygulama varsa da, mühür sistemi bunu herkes için çok daha kolay hale getirmiştir.
Shuniku denilen geleneksel kırmızı mürekkebin washi denilen özel kâğıtlara damgalanmasıyla oluşan kırmızı-beyaz görüntü, farklı alanlarda da karşımıza çıkan tipik Japon kombinasyonu olup görenin aklına hemen Japon sanat ve estetik anlayışını getirir.
Mühür kullanımı Japonya’da mühürler, sadece iş hayatında değil, kişisel hayatta da önemli. Bizim imza attığımız yerlerde, Japonlar adları yazılı damgalarla mühür basıyor. Her ne kadar, artık para çekmek gibi işlemler ATM benzeri makineler aracılığıyla yapılabiliyorsa da, eğer işleminizi bankada yapacaksanız çoğu bankada mührünüzü kullanmak zorundasınız. Mühür kullanmadan ev kiralamak, araba satın almak, resmi yazışmaları göndermek ve teslim almak, makbuz düzenlemek gibi günlük hayatın pek çok gerekli faaliyetinde bulunmak, imkânsız değilse de zordur. Tokyo Mühür Oymacıları Derneği Başkanı Shōichi NAKAJİMA’nın verdiği bilgiye göre, ortalama olarak bir Japon’un ömür boyu 4-5 hankosu oluyor.
16
hanabi / eylül 2016
Kişisel mühür sistemi oluşturulduğunda, okuryazarlık oranı çok düşüktü ve mühürler kimlik tespiti için vazgeçilmez bir unsur olarak işlev görüyordu. Şu anda ise pek çok kişi dünyanın en yüksek okuryazarlık oranına sahip modern Japon toplumunda, mühürlerin bu tarihsel işlevini artık tamamladığı ve emekli edilmesi gerektiğini düşünüyor. Güvenlik açısından incelendiğinde ise, uzmanlara göre, damga ve imzanın, güvenlik düzeyi benzerdir; her ikisi de bir amatör tarafından taklit edilmesi zor yöntemlerdir. Bu bağlamda, kötü niyetli kişilerin erişimine açık hale getirerek imza sahteciliğine fırsat vermemek için imzamızı atarken özen gösterdiğimiz gibi, mührü kullanırken de özen gösterilmesi beklenir.
MÜHÜR
MÖ 5500
Tarihçesi
Dünyada ilk mühür kullanımları Ortadoğudan Avrupa ve Asya’ya yayıldı.
MS 750
MS 57
Hiyerarşide yukarıdan aşağıya yayılım
Japonya’daki en eski mühür
İmparatordan sonra soylular da mühür kullanmaya başladı.
Wa (Japon) ülkesi Na bölgesi kralına Çin hükümdarı tarafından altın mühür gönderildi.
11.yy Samurayların mühür kullanması Kırmızı renk, samuraylara özeldi!
1694 Mühür tescili “Jitsu-in” sisteminin temelleri atıldı.
1871 Meiji reformları
2. Dünya Savaşı sonrası
İmza yerine mühür kullanma zorunluluğu getirildi.
İmparatorluk mührü kullanımı bırakıldı. Merkezi ve yerel idarelerde mühür kullanımı devam ediyor.
eylül 2016 / hanabi
17
Hanko (判子) mu,
18
hanabi / eylül 2016
İnkan (印鑑) mı? Hanko (判子) damgalama işleminin yapıldığı nesnedir. Taş, ahşap, kemik, boynuz, kristal veya fildişinden yapılır; inkan (印鑑) ise kâğıt üzerindeki damga görüntüsüdür. Yine de bu iki kelimenin günlük hayatta her iki anlamda da kullanıldığını söyleyebiliriz. Hanko biraz daha günlük konuşma diline yakın bir izlenim verirken, inkan bir parça daha resmiyet hissi vermektedir.
©flickr/david_shackelford
©flickr/gene_han
eylül 2016 / hanabi
19
Japonya’da bulunan en eski mühür: Altından yapılmış Wa mührü
Tarihçe Dünyada ilk mühür kullanımı, MÖ 5500’lü yıllarda Ortadoğu’da olmuştur. Taş, deniz kabuğu, kil gibi malzemenin üzerine kişisel semboller kazınarak aidiyet ifadesi, önce Avrupa’ya, daha sonra da Asya’ya yayılmıştır. Japonya’da kullanımının ise 8. yüzyılda başladığı biliniyor. MS 57 yılına dayandırılan Japonya’da bulunan en eski mühür, Kyūshū’da keşfedilmiştir. Altından yapılmış olan bu mührün, Wa (Japon) ülkesi Na bölgesi kralına dönemin Çin hükümdarı tarafından gönderilmiştir. Her ne kadar Japonlar, Çin kültürünün etkisiyle mühür kullanmaya başladılarsa da, kendi kültürlerinin etnosantrik ve hiyerarşik yapısını, mühür tasarım ve kullanım kurallarına yansıtarak “Japon mühür geleneği”ni oluşturmuşlardır. 750 yılından sonra ilk başta sadece İmparator ve çok yakın hizmetlileri tarafından kullanılan “hanko”yu, soylular da kullanmaya başlamış, samurayların kullanımıyla hankoların yaygınlaşması ise 11. yüzyıldan sonra olmuştur. Bu dönemde kırmızı renk, samuraylara özel kılınmıştır. 1694 yılında, Japon hükümeti, damganın kullanımının yaygınlaşması, sahtekârlıkları çok arttırınca, tüm mühür sahiplerinin, bu mühürleri yerel yönetimlere kaydettirmesi gerekliliğini getirdi. Bu karar, “gerçek damga” anlamına gelen “jitsu-in” sisteminin başlangıcıdır. 1871 yılındaki Meiji Restorasyonu ile kanuni ve ticari evrakta diğer kimlik ispat yöntemleri yasaklandıktan sonra, mühür kullanımı toplum geneline yayılmıştır. Mühür kullanımının yasalarla düzenlenmesi ve tescil gerekliliği, yeni doğmakta olan Japon bürokrasisinin bir sonucudur. Meiji reformlarıyla, bir devlet mührü oluşturuldu ve imparatorluk mührü revize edildi. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra imparatorluk mührünün kullanılmasından vazgeçildiyse de damga sistemi hem merkezi hem de yerel yönetim dairelerinde hâlâ kullanılmaktadır. Aynı yıl yapılan kişisel mühürlerin tescil ve sertifikasyonuna dair yasal düzenlemelerle de ulusal damga sistemi oluşturulmuştur.
20
hanabi / eylül 2016
Basımcı mühürleri
Ukiyo-e resimlerinin çoğunda basımcının (hanmoto) mührünü görmek mümkündür. Marka ya da basit işaretli mühürler olabildiği gibi, kanji ve görsel figürler içeren mühürler de vardır.
printsofjapan.com
eylül 2016 / hanabi
21
Mühür çeşitleri Jitsu-in Kanuni mühür diyebileceğimiz “jitsu-in”, “gerçek mühür” anlamına gelir, “yetkili imza” yerine geçer. Mali evraklarda, sicillerde, vb. resmi sebeplerle kullanılacak bu mühürlerin yerel idare kayıtlarına tescil edilmesi gerekliliği açıktır. Aynı şekilde bu mühürlerin kaybedilmesinin yol açacağı sorunlar da çok ciddi olmaktadır. Japon kanunlarına göre, bir kişi mührünü yerel yönetim ofisinde tescil ettiğinde, bu damganın yer aldığı bir nevi imza sirküleri, mühür tescil belgesi (inkan tōroku shōmei-sho) verilir ve kişi damgayı kullandığı yerlerde o belgeyi de göstermekle yükümlüdür. Özellikle sözleşmeler, büyük işlemler söz konusu olduğunda, kimliğin ispatı için bu çok önemlidir. İpotek yaptırırken ya da kredi alırken jitsu-in mecburidir. Bir kişinin sadece bir tane tescilli mührü olabilir. Jitsu-in, boyut, şekil, malzeme, süsleme ve kaligrafi stili çok sıkı kurallara bağlanmıştır. Örneğin, Hiroşima’da bir jitsu-in, 1,3-2,5 cm boyutunda bir kare (nadiren dikdörtgen) olabilir. Kişinin adı ve soyadı, hiçbir kısaltma yapılmaksızın yazılmalıdır. Beyaz fon üzerine kırmızı yazı bulunmalıdır. Belirlenmiş eski yazı tiplerinden biri ve kanjilerin eski formları tercih edilir. İsmin çevresinde kırmızı bir hat bulunmalı ve damganın kullanılan yüzünde hiçbir süsleme olmamalıdır. Yabancılar için jitsu-in kuralları da detaylıdır; pasaportta yer alan haliyle yazılabildiği gibi, uzun isimlerde ilk harf kullanımı suretiyle kısaltmak da mümkündür. Ayrıca kişinin kanji ile yazılan tescil edilmiş bir ismi varsa onu da jitsu-in’de kullanabilir. Jitsu-in, banka kasası gibi güvenliğinden emin olunan yerlerde, nakışlı kumaş kaplı özel kutusunda saklanır.
22
hanabi / eylül 2016
hankosquare.com
Ginkō-in “Banka damgası” anlamına gelen ginkō-in(銀 行印) ya da todokede-in (届出印), bankalarda para çekmek, otomatik ödeme talimatı vermek gibi işlemlerde kullanılan kişisel mühürdür. Güvenlik sebebiyle özel yerlerde saklanır. Yakın zamana kadar kişinin hesap defteri bununla damgalanıyordu ancak güvenlik gerekçesiyle çoğu banka artık bu uygulamadan vazgeçmiştir. Fabrikasyon olanları, güvenlik sebebiyle tercih edilmezken, kişiye özel üretim yapan mühür ustaları/şirketleri ya da kişinin kendisi tarafından tasarlanır. Tahta ya da taştan yapılan bu mühürlerde, isteğe bağlı yazı tipleri ve süslemeler bulunabilir. Hatta bazı bankalar, mühürde yazıyı bile zorunlu tutmamaktadır. Banka şubelerinde müşterilerin kullanımı için ıstampa mürekkebi, mühür macunu ve kurutma kâğıdı bulunur.
hankosquare.com
Mitome-in Mitome-in, orta resmiyette bir mühür olup posta teslim alırken, elektrik, su, gaz vb. faturaları öderken, şirket içi yazışmaları gönderirken ve alırken, kairanban denilen mahalle duyurularını teslim alırken, yani gündelik hayatta yüksek güvenlik gerekmeksizin imza attığımız durumlarda kullanılır. Tasarımındaki kurallar jitsu-in ve ginkō-in’e göre çok daha serbest olan mitome-in için, daha çok sosyal kabuller söz konusudur. Ör-
neğin erkeklerin mührü, kadınlarınkinden biraz daha büyük olur; ofiste çalışanların mührünün, üstlerininkine göre daha küçük olması tavsiye edilir. Aile üyelerinin “ev halkı” adına kullanması yaygın olduğu için, sadece soyadını içeren bu mühür tipi, genelde yuvarlak ya da oval olur. Çerçeve çizgisi bulunması, isteğe bağlıdır. Kauçuktan yapılan mitome-inler kırtasiyecilerde satılmakta olup, ucuz taştan yapılanlar da oldukça popülerdir. Genelde küçük plastik kutularda, ufak bir ıstampa ile birlikte muhafaza edilir. Emniyet sorunu çok olmadığı için özel bir saklama yeri gerektirmez. Mitome-in’in bir çeşidi de teisei-in (訂正印) denilen “düzeltme mührü”dür. Normal mühürden daha küçük olup genelde oval şeklindedir. Hatalı yazılmış metinde hatalı kelimenin üstü çift çizilerek doğru kelime yanına/altına yazılır ve bu mühür ile düzeltmeyi yapan kişinin kim olduğu belirtilir.
eylül 2016 / hanabi hankosquare.com
23
Kurum ve Şirket mühürleri Resmi kurumların kullandığı “inkan” 5,1 ila 10,2 cm genişliğinde olup jitsu-in kurallarıyla düzenlenir. Bu büyük mühürlerin tutağında oymalı süslemeler bulunur; genelde mitolojik canavarlar ya da eski metinlerden alıntıları görmek mümkündür. 3,55 kg ağırlığındaki İmparatorun Ferman Mührü, buna güzel bir örnektir.
İmparatorluk Mührü “Kikumon”
Meiji döneminde imparator dışında hiç kimsenin 16 yapraklı krizantem mührünü kullanmasına izin verilmiyordu; imparatorluk ailesinden kişiler de bu mührün farklılaştırılmış versiyonlarını kullanırdı. Şinto tapınaklarının ambleminde de imparatorluk mührü ya da bu mührü sembolize eden bir figür mutlaka bulunurdu.
Pavlonya Mührü
Japon hükümetinin mührüdür. Sağda görülen 5-7-5 çiçekli pavlonya figürü, başbakanın mührüdür.
24
hanabi / eylül 2016
Şirket mühürleri genelde kişisel mühürlerden daha büyüktür. Şirket ne kadar büyük, köklü ve ünlü ise, mührün de o kadar büyük olması beklenir. Şirket mühürleri ayrıca daha karmaşık tasarım öğeleri içerir. Şirket mührü de jitsu-in gibi tescile tabidir. Bu sicil, Adalet Bakanlığı’nın yerel ofisinde bulunur. Kurumların resmi mührü, temsil yetkisi olan idarecisinin mührü olarak tescil edilir. Yuvarlak mühür anlamına gelen “maru-in” de denilen bu mühürlerde eş merkezli iki daire bulunur; dış halkada şirketin ya da kurumun adı, içte ise yöneticinin adı yer alır. Büyük şirketlerde şirket adına farklı düzeylerde mühürler de bulunur; şirket yöneticisi (yakushoku-in), bölüm şefi (buchō-in), şube yöneticisi (shitenchō-in) gibi.
Diğer mühürler Sansür mühürleri 1790 yılına kadar kitap ve resim basımı, yerel idarecilerin kontrolüne tabi idi. 1791 yılından sonra ise bu sorumluluk, basımcı loncalarına verildi. “Kiwame” denilen “onaylandı” mührü ve “aratame” denilen “incelendi” mührü, 1842 yılına kadar kullanıldı. Daha sonra e-nanushi denilen devlete bağlı resim denetleyicileri bu görevi yerine getirdi. 1875 yılına kadar bu denetim ve mühürleme devam etti. Sonrasında ise basımcıların isim, adres ve tarih içeren damgası bulunan resimleri İçişleri Bakanlığı’na ibraz etmesi sistemi getirildi. Yaklaşık 90 yıl süren bu sansür dönemi, ukiyo-e resminin en aktif dönemlerine denk gelir. İlginçtir ki bu sansür mühürleri sayesinde, bugün, çoğu dönem resminin tarihini doğru olarak tespit etmek mümkün olmaktadır.
hankosquare.com Eğlence amaçlı mühürler Japonların kawaii kültürünün yansımasıdır.
Gayriresmî mühürler Hem çocuklar, hem de yetişkinler için, piyasada çokça eğlence amaçlı mühür de bulunmaktadır. Sık bulunan isimleri de orijinal tasarımlarla bulabileceğiniz bu tür mühürler, kişisel not ve mektuplarda kullanılır.
Dijital mühür İnternette ya da Microsoft Word veya Excel dosyalarında mühür figürlerine rastlamış olabilirsiniz. Denshi inkan (電子印鑑)denilen bu elektronik damgalar, mitome-in gibi bir fonksiyona sahip olup, daha samimi yazışmalarda da kullanılabilmektedir. Beğendiğiniz tasarımdan fiziki damga siparişi vereceğiniz beklentisiyle, internette kendi damganızı tasarlama fırsatı veren şirket sayısı hayli fazla.
Haziran 2016’da ülkemize gelen shodō ustası Mohri SUZUKİ’nin eserlerinde kullandığı gagō-in mührü.
Gagō-in Görsel sanatlarda, sanatçının eseri süslemek ve imzasını atmak için kullandığı mühürdür. Tüm çalışmalarında aynı mührü kullanan sanatçılar olduğu gibi, çeşitli mühürler kullanan sanatçılar da vardır. Genelde takma ad ve lakaplar kullanılır. Sanatçının adının yanı sıra, eski ustaların ismi ya da kullandığı amblemler, stüdyo armaları, aile isim ve lakapları mühürde yer alabilir. Süsleme amaçlı kısa ifade ve sloganlara da yer verilir. Bu metinlere damga cümlesi anlamına gelen “inbun (印文)” denmektedir. Boyut, tasarım ve şekli değişken olan bu tip mühürler, son dönemde daha çok yumuşak taşlardan yapılmaktadır.
eylül 2016 / hanabi
25
hankosquare.com
Mühür Yapımı Mühürlerde kullanılan kaligrafi Farklı mühür tiplerinde farklı yazı tarzları kullanılır. Bu, hem kanuni sebepler hem de genel uygulamalara göredir. Özellikle “tensho” denilen eski Çin kaligrafi stilinin iki çeşidi, “daiten” büyük mühür yazısı ve “shoten” küçük mühür yazısı olarak sıkça kullanılmaktadır. Mühürde kullanmak istediğiniz kelimeyi hiragana, katakana, kanji ya da Latin alfabesiyle yazarak tensho ile nasıl göründüğünü test etmek isterseniz, şu sayfadaki formu kullanabilirsiniz: https://www.is-hanko.co.jp/shachi/tensho_ check.html
Kadın ve erkek mühürleri Mührün çapı önemli bir ayrım noktası olsa da bunun dışında faktörler de vardır: • Kişi adı, • Yazı tipi ve kullanılan kanji seçimleri, • Mührü taşımak ve korumak için kullanılan aksesuarların renk ve tarzı.
Japon kaligrafisi olan shodō üstatları ve ünlü mühür oymacıları, bireysel olarak ya da gruplar halinde, tasarladıkları damgalardan oluşan inpu denilen kitaplar çıkartmaktadır.
Tavsiye edilen kişisel mühür çapları Boyut (mm)
12
Kadın / Erkek
♀
Mitome-in
√
Ginkō-in Jitsu-in
26
10,5
hanabi / eylül 2016
13,5
15
16,5
♀ ♂
♀ ♂
√
√ √
♂
√
18 ♂
19,5
hankosquare.com
Mühür malzemeleri Günümüzde çoğu kişisel mühür ahşap ya da plastikten yapılmaktadır. Fildişi ya da abanoz görünümlü sentetik malzemelere de sıkça rastlanmaktadır. Özellikle jitsu-in, uzun süreli kullanım için yapıldığından, dayanıklı malzemeler tercih edilir. Bugün Japonya’da “Kendi Hanko’nu Kendin Yap” setleri, kırtasiyecilerde, büyük kitapçılarda ve perakende satış mağazalarında çokça bulunmaktadır.
Mühür macunu İpek ya da bitki bazlı olan mühür macunu, genel olarak alev kırmızısıdır. Shuniku denilen bu malzemenin, standart ıstampa mürekkebinden en temel farkı, zamana ve güneş ışığına dayanıklılığıdır. Ancak özel amaçlar için siyah ve lacivert olanları da bulunur. Plastik ya da seramik kutulu olan bu macun, kullanımın hemen ardından sıkıca kapatılmazsa kuruyabilir. Doğrudan güneş ışığına maruz kalmamasına dikkat edilir. Ayda bir de özel spatulası ile karıştırılarak içeriğindeki yağın ayrışması önlenir.
Mühür kutuları Plastik kutular birkaç bin Japon yenine satılmakta. İçinde genelde ufak bir ıstampa da bulunur. Fabrikasyon kutular, en fazla 1,8 cm çap ve 6 cm uzunluğundaki mühürler içindir ve kalın bir ruj kutusunu andırır. Kese tipi mühür taşıma seçeneği de sıkça kullanılmaktadır.
jungifts.com
eylül 2016 / hanabi
27
Mühür kimdeyse, Süleyman odur. Sadece insanlara değil, hayvanlara, cinlere, perilere, doğaya hükmeden Hükümdar-Peygamber Süleyman’ın, gücünü borçlu olduğu mühür yüzüğüne atfen söylenen söz. Hikâyeye göre yüzlerce yıl süren bu hüküm ve ömür, yüzüğü kaybetmesiyle elinden gider. Zira saltanatın kerameti, mühürdedir ve mühür kimdeyse Süleyman yani hükümdar odur. Mührün, hükmün, hükümranlığın baki; mühür sahibinin, hükmedenin, hükümdarın ise geçici olduğuna işaret eden söz, atasözü olarak kullanılır. Mezapotamya’da kullanılmaya başlayan “mühür”, kalkolitik çağdan itibaren Orta Anadolu’da kullanılmıştır. Boğazköy’de bulunan ve Eski Eti çağına ait olan kral mühürleri, damga olarak en eski kral mühürlerini, aynı zamanda en eski hiyeroglif belgelerini teşkil eder. Dünyanın en büyük bulla buluntusu* da Zeugma’da bulunmuştur. Eski Mısır, eski Yunan ve Roma İmparatorluğu’na yayılan mühürler, MÖ 221’den sonra Çin’de kullanılmaya başlamıştır. Hükümdarların isimlerinin kullanıldığı mühürler özellikle Çin devlet geleneğinde önemlidir. 9. yüzyıldan itibaren Avrupa’da kralların resimlerinin işlendiği mühürlere rastlamaktayız. Orta Çağ’da Avrupa’da balmumu mühürler çok yaygınlaşmıştır. Kilise’nin de mühür kullanımının buna etkisi olduğu düşünülmektedir. İslam dünyasında da Hz. Muhammed, hükümdarlara gönderdiği “İslamiyet’e çağrı” mektuplarına bastığı mühürde, Kelime-i Şehadet’i kullanmıştır. Türkİslam devletlerinde hükümdarların kullandığı mühürler, özellikle Osmanlı döneminde nakkaşlar tarafından tasarlanan ve padişahın baba adı ve kendi adı ve lakabı bulunan “tuğra”lar, resmi evrak ve sikke28
hanabi / eylül 2016
lerin üzerinde bulunurdu. Hatta yazı-tura’daki tura, bu geleneğin yansımasıdır. Osmanlı toplumunda üzerinde sahibinin ismi kazılı olan mühür kullanma uygulaması, 1908 yılına kadar devam etmiştir. 20. yüzyıldan sonra Batı Avrupa ve Amerika’da yalnızca görev amaçlı mühür kullanımı bulunsa da, kişisel mühürler, Doğu Asya ülkeleri gibi, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin çoğunda da kimlik ispatı için halen kullanılmaktadır. Mühür, Türkiye’deki bürokrasi geleneğinde belgeye resmi kimlik kazandıran ispat aracı olarak, büyük öneme sahiptir. Yeminli mali müşavir veya noter mührü, bankalarda müfettiş mühürleri, “olmazsa olmaz” niteliktedir. Resmi mühürler, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından imal edilir ve bir resmi mühür kütüğüne kaydedilir. Türkiye’de bireysel kimlik ispatı için yoğunlukla imza kullanılıyor olsa da, kanunen, noterde tasdik edilmiş isim yazan mührü kullanmak da mümkün. Günlük hayatta ise “mühür” dendiğinde aklımıza en çok gelenler posta mührü ve seçimlerde hepimizi “Süleyman” yapan “evet” mührü...
*
Bulla; Roma İmparatorluğu’nda kullanılan bir tür mühür
Mühür nasıl basılır? Mühür basmak, bir anlamda yemek çubuklarını kullanmaya benzer. Herkes yapabilir, ama “iyi” denilecek nitelikte yapabilmek için ciddi bir el alışkanlığı gerekir. Gerçek bir mührü basmak, günümüzde tipik hale gelen kauçuk mühürlerden çok daha zordur. Lastik mühür yumuşak olduğu için belirli bir açıda kâğıda yaklaştırıp bastırmanız, genelde iyi bir damga elde etmeniz için yeterlidir. Plastiğin esnek yapısı, mührün kâğıt üzerinde kaymasını, dönmesini engellediği için net bir figür basılma olasılığı çok daha yüksektir. Istampa kullanılan durumlarda, ne kadar bastıracağını bilmek de önemlidir; az bastırmak, damganın silik çıkmasına sebep olabileceği gibi, çok bastırmak da mürekkebin dağılıp damganın bulanıklaşmasına sebep olabilir. Mühür basılırken alt-üst kontrolünü de yapmak gerekir. Bazı mühürlerin üzerinde basıldığında hangi tarafının üste geleceği işaretlidir.
Mühür kaybedilirse Eski mührün kayıp ya da tahrip olduğuna ya da çalındığına dair bildirimde bulunmak ve yeni mührü tescil ettirmek gerekir. Birbirine çok benzeseler bile her bir mührün “tek” olduğu unutulmamalıdır.
Jitsu-in ve mühür tescil belgesi aynı yerde bulundurulmaz. Çünkü yanlış ellere geçerse, sizin adınıza işlem yapma imkânı verir.
meraklısına: Nippon : The Land and Its People (English and Japanese Edition), Yasuo AOTO, 1988 Japanese Coloring – Editing by Ikko TANAKA & Kazuka KOIKE CultureShock! Japan: A Survival Guide to Customs and Etiquette – Sean Bramble – 4th edition, 2012- Marshall CAVENDISH Japan Company Laws and Regulations Handbook, International Business Publications, USA, 2009 Discover Japan: Words, Customs and Concepts – Çeviri: MATSUMOTO Michihiro – Japan Culture Institute, 1997 Popular Literacy in Early Modern Japan, Richard RUBINGER, University of Hawaii Press, 2007. Sho Japanese Calligraphy: An In-Depth Introduction to the Art of Writing Characters - Christopher EARNSHAW Asian Indigenous Law: An Interaction With Received Law edited by Masaji CHIBA - Routledge & Kegan Paul, 1986 Japanese Marks and Seals – 1884 – James Lord BOWES Kodansha Encyclopedia of Japan Visually Sealed and Digitally Signed Documents, Liu, Vicky, Caelli, William J., Foo, Ernest, & Russell, Selwyn V. (2004) Executing Contracts in Japan (May 30, 2015). Andrew PARDIECK, 39 Zeitschrift für Japanisches Recht [J. Japanese L.] 8 (2015). http://japanese-calligraphy.jp/history_en.html http://www.turning-japanese.info/2013/08/all-about-japanese-inkanhankochopsseals.html https://www.city.iruma.saitama.jp/i-society/CC_Eng/CC_Eng_0211.pdf http://www.realestate-tokyo.com/news/japanese-hanko-inkan/ http://viewingjapaneseprints.net/texts/topictexts/faq/faq_inscript_seals.html http://mercury.lcs.mit.edu/~jnc/prints/sealdate.html http://www.japantimes.co.jp/news/2007/08/21/reference/hanko-fate-sealed-by-test-of-time/#.VxeZv_mLSMhttps://scrcexhibits.omeka.net/exhibits/show/japanese-woodblock-prints/item/36 Anadolu Damga Mühürleri; Nimet DİNÇER; Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, Cilt: 2 Sayı: 1 Sayfa: 073-081 DOI: 10.1501/ Dtcfder_0000000427 Yayın Tarihi: 1943
eylül 2016 / hanabi
29
RÖPORTAJ PROF. DR. HÜSEYİN CAN ERKİN
Japonca: Hem İş Hem Hobi Röportaj ve Fotoğraflar: Ömer YILMAZ
30
hanabi / eylül 2016
Death Note’tan Kapital mangasına, Murakami’den Mişima’ya, Kavabata’dan Tanizaki’ye popüler ve klasik Japon kültürünü ülkemize taşıyan önemli isimlerden Prof. Dr. Hüseyin Can ERKİN ile dergimiz adına Ankara Üniversitesi öğrencisi Ömer YILMAZ görüştü.
Japon kültürüne ve Japonya’ya nasıl ilgi duymaya başladınız? Benim okuduğum lise, Samsun Anadolu Lisesi idi. Bu okulda görevli Amerikalı bir hocamız vardı. Hocamızın çok güzel bir Japon bahçesi ve bu bahçeye bakan bir kütüphanesi vardı. Aynı zamanda hocamızın kütüphanesinde 40-45 kadar Japonya ile alakalı kitap koleksiyonu vardı. Özellikle Japon bahçeleri, Japon mimarisi, ikebana vs. gibi konularla ilgili. Hem İngilizce bir şeyler okumak , hem de oradaki görsel malzemeyi tadabilmek için sık sık uğrardım kütüphaneye; hocamız aynı zamanda bize satranç öğretirdi. Orada yaptığımız konuşmalar sırasında Japonya’dan ve Japonya seyahatinden sürekli bahsederdi. Tabii, bu, temel etkenlerden biri sadece.
(...) Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün 1988 yılında ulaşıma açılmasının da etkisiyle Türkiye’de Japonya’ya ilgi artmıştı. 1985 yılında yapımına başlanan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün 1988 yılında ulaşıma açılmasının da etkisiyle Türkiye’de Japonya’ya ilgi artmıştı. Özellikle dönemin cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL’ın “Japon modeli” diye tabir ettiği, sürekli tekrarladığı bir lafı vardı ve gazetelerde de köprünün inşaatında Japon mühendislerin ve Türk işçilerin ortak çalışmasıyla inşaatın tamamlanıp erken teslim edilmesi gibi birçok haber çıkardı. Onları okurduk.
Ben 1987-1988 eğitim-öğretim yılında 2. dönem öğrencilerinden biri olarak girdim. Ondan sonra da devam ettim, yaklaşık bir 30 yılı buldu...
1987-1988 yılları arasında dediniz değil mi? Peki bu zamanda size kim ya da kimler ders verdi? O zaman biz ders veren… Açıkçası Japonya’dan doğrudan görevlendirilmiş, Japonca öğretiminin uzmanı olan hocamız vardı. Okullu demek lazım ona. Bir de eşi Türk olup da Türkiye’de yaşayan Japon hocalarımız vardı. İlk derslerimizi onlardan aldık. Sonra, 2014 yılında rahmetli olan Prof. Dr. Polat OKTAR hocamız vardı onların dışında. Sonraki yıllarda, 3 ve 4. sınıfta, daha çok kültür ve tarih gibi konularda dersler aldık.
İşiniz ve uzmanlık alanınız dışında manga, anime, J-Rock, J-Pop vs. gibi popüler Japon kültürü öğelerinden hangisi ile ilgileniyorsunuz? Bu tür şeylere işimin dışında bakabilmem benim, mümkün değil. Nihayetinde Japonya’nın neresinden tutarsak tutalım işimin bir parçası. Küçük bir parçası ya da büyük bir parçası... Mesela ben mangaya bakarken, tutup da işte “günümüz mangalarını deli gibi her gün 3 tane okuyayım, 4 tane okuyayım” gibi bir hobim yok, ama manganın tarihsel gelişimi, nereden başlayıp ne şekilde bir evrimden sonra bugünkü mangaya ulaştığı gibi konuları araştıran hem danışmanlığını da yaptığım öğrencilerim var. Aynı konu üzerinde kafa yormuşluğum da oldu. Çünkü bir öğrencinin danışmanlığını yaparken az bir şey siz de konuyu bileceksiniz ki yönlendirebilesiniz. Ayrıca manga çevirisi de yaptım ben. Bunlardan birisi; dünya klasiklerini mangalaştırmış bir Japon yayınevi, onlardan bazılarını çevirdim.
Bir diğer etken de tam o sırada Türkiye’de ilk kez 1985 yılında Japon Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı açıldı Ankara Üniversitesi’nde. İlk öğrencilerini 1986-1987 döneminde aldı.
eylül 2016 / hanabi
31
Yanlış biliyor olabilirim ama Toujutsu adlı üniversiteli bir grup uğraşmıştı mangaya kazandırmak için bu eserleri. Hatta kendilerine 1940’larda Kuran’ı Kerim’i Japoncaya da kazandırmış olan bir kişiyi örnek almışlardı. Ama sanırım karıştırdım çok fazla. Onlar değil, East Press adında bir yayınevi idi bu mangaya hazırlayan ve Türkiye’de “Yordam Kitap” yayınladı onların yayınlarını. Onun içerisinde Karl MARX’ın Das Kapital’i mangaya çevrilmişti. Japonca olarak mangalaştırılmıştı, onu Türkçeye çevirdim. Benim Türkçe çevirimden daha sonra Kürtçeye çevrildiğini ve yayınlandığını öğrendim. Yakında artık herhalde Zazaca, Farsça vs. yayılır gider. Ana dili Kürtçe olanların da okumak istedikleri bir kitap. 1970’li yıllarda Türkiye’de Karl MARX’ın Kapital’i ile ilgili çok ilginç bir tartışma olur dönemin iki düşünürü arasında. İşte efendim “Halkımız klasik kitapları, ağırlığı olan kitapları okumuyor” şeklinde bir serzenişte bulunur. Karşısındaki tartışmacı da der ki “ Fotoromanlı mı çıkaracağız da okunacak?” der. İşte o süreç sırasında 1990’lı yılların sonunda Japonlar mangasını çıkarmıştı fotoromanlı olmasa bile belli bir kitlesi vardı. Hani kültürler arası olarak düşünecek olursanız bunu “Karl MARX niye okunmuyor?” tartışmasında herkesin okuyabileceği bir manga haline getirmişlerdi. İşte o mangayı çevirdim.
(...) işiniz hobiniz olmadığı sürece mutsuz olursunuz.
32
hanabi / eylül 2016
Sonra “Death Note” serisini, 12 cilt olarak çevirdim. Onu da Akılçelen Kitaplar Türkiye’de yayınladı. O da yarı hobi, yarı işimin bir parçası olarak. Zaten üniversitede, bazı alanlar farklı olabilir ama özellikle beşeri bilimler, insan bilimleri dediğimiz ya da sosyal bilimler dediğimiz alanlarda, işiniz hobiniz olmadığı sürece mutsuz olursunuz. Mekanik olarak memur zihniyeti ile yapamazsınız. Yaptığınız işi seveceksiniz ve hobi olarak benimseyeceksiniz ki, mutlu olabilesiniz. Bu bakımdan işle hobi arasında benim açımdan fazla bir fark yok.
Haruki MURAKAMİ çevirileri yapıyorsunuz. Haruki MURAKAMİ başta olmak üzere eserlerini çevirdiğiniz yazarların çeviri esnasında sizi zorlayan ne gibi özellikleri oluyor? Çeviri esnasında yazarın eserinin beni zorlamasından ziyade kendi ortam koşullarımın zorlaması söz konusu. Örneğin çeviriye başlıyorsunuz, tam o işin üzerindesiniz, sular seller gibi akıyor işte, cümleler birbirini takip ediyor, kendinizden, yaptığınız işten memnun kalıyorsunuz, ama vücut yoruluyor, kafa yoruluyor. Bir yerden sonra, artık o limite geliyorsunuz. En çok o limitlerin zorlaması çevirilerde önemli. Onun dışında, çevirinin yani yazarın oynattığı kalemin zorladığı yerler aslında çeviriyi eğlenceli kılan şeylerdir. “Challenge” ortaya koymuş oluyorsunuz çünkü. Çevirememek değil, çevirebilmek için o işin başına oturuyorsunuz. O zorlanmalar olmasa ya da öyle arada sırada çıkan barikatlar olmasa çeviri çok monoton bir hal alır. Zaten bu, yazarın o kadar da iyi bir yazar olmadığını da gösterir. Buna “is reading” ya da “is writing” şeklinde trende otobüste falan iki üç dakika içerisinde okunabilecek, iki üç dakika derken, üç beş dakika üç beş dakika parça parça okunabilecek kitaplar demektir.
Bu çevirilerinizde mesela Japoncadan Türkçeye karşılığı olmayan ya da zor karşılanabilen terimler ve kavramlar var. Siz bunları neyi dikkate alarak Türkçeye çeviriyorsunuz?
Hazırda yaptığınız, üzerinde çalıştığınız çeviri kitapları ya da başka bir çalışma var mı şu an? Bir de “Orta Asya Tarihi” adlı bir çeviri-kitap çalışmanız vardı. Ne zaman yayınlanacak?
Şimdi aslında bir dilden başka bir dile çeviri yaparken karşılığı olmayan kavram ya da karşılığı olmayan kelime diye bir şey yoktur.
Yayınevleri ne zaman ilgi duyup yayınlamak isterlerse o zaman yayınlanacak. Hazır durumda bekliyor.
Esas olarak “ben buna ne katarsam anlamı parçalamamış olurum” şeklinde nasıl olur? Şimdi, en büyük hatalardan birisi, örneğin bir Polyanna çevirisine bakıyorsunuz. Başka bir dilden konuşalım. Polyanna diyor ki “Aman Allah’ım!”. Polyanna, “Aman Allah’ım” demez. “Aman” demez. “Yüce Tanrım” der belki.
Yayınevlerinin ilgisi gitgide başka taraflara kayıyor. Okur kitlesi de Türkiye’de her sene biraz daha azalmaya başladı.
Bizim alıştığımız yani batı kültürüne ilişkin kullanımlarımız o şekilde olduğu için aynı şeyler Japonca için de söz konusu. Orada bir soyluyu, bir efendiyi tutup da “Lord” diye Türkçeye çevirirseniz çok ciddi hatalar yapıyorsunuz demektir. Mesela “sahip” diye de çeviremezsiniz. Çeviren var. Yani bu Hintlilerde çok yakıştırılır; “efendi-sahip” şeklinde. Bu tür kelimeler hatalardır. Önemli olan bu hatalara düşmemek. Bir “Shogun Hazretleri” diyebilirsiniz ama “Majesteleri Shogun” dediğiniz zaman, yani bir çeviri yapıyorsunuz ve İngilizce kökenli bir kelime ile karşılamaya çalışıyorsunuz; ortaya bir çorba çıkartıyorsunuz demektir.
Yayınevlerinin ilgisi gitgide başka taraflara kayıyor. Okur kitlesi de Türkiye’de her sene biraz daha azalmaya başladı. Haruki MURAKAMİ’de öyle bir sıkıntı yok. Okur sayısı oldukça yüksek bir yazar. Ama diğer yazarlarda, diğer yabancı yazarlarda özellikle, ciddi okur tutamama sıkıntısı var.
Türk yazarları daha çok okunuyor. Bu, iyi bir şey. Kendi halkına hitap eden yazılar eserler bırakabilen yazarların sayısının arttığını gösteriyor bu. Bazı yazarlara bakıyoruz, Hakan GÜNDAY, Arapçaya çevriliyor, Fransızcaya çevriliyor, Almancaya çevriliyor, İngilizceye çevriliyor. Artık bizim yazarlarımız da yabancı dile çevriliyor. Bu da iyi bir şey ama çevirmenlere farklı bir şekilde yansıyor.
Türkçeden Japoncaya çevirip katkıda bulunmak istediğiniz eser ya da yazar var mı? Varsa bunlar nedir? Şimdi, o konuda Ahmet Hamdi TANPINAR’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” üzerinde bir dönem düşünmüştüm ben klasik yazarlarımızdan. Modern yazarlarımızdan da Hakan GÜNDAY’ın kitapları var. Hangisi olabilir, bilemiyorum. Japonya’da biraz yeraltı yazarlarına ilgi var. Yabancı yazarların eserlerini de okuyorlar Japonya’da. O olabilir. Bir de klasik bir Türk yazarını Japoncaya kazandırmak isterim açıkçası. Ahmet Hamdi TANPINAR olabilir, Sabahattin ALİ olabilir. Herhangi biri belki olabilir ama şu an için öyle bir planım yok.
eylül 2016 / hanabi
33
[Monbusho bursu] sonrasında memlekete faydalı, faydası olacak bir şeyler yapmıyorlarsa o bursu almasınlar derim.
Monbusho Bursu ile 1992 ve 1996 yılları arasında Japonya-Hokkaido Üniversitesinde yüksek lisans yaptınız. Monbusho ya da başka burslar dâhilinde Japonya’da eğitim gören öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? O kadar burs alarak gidiyorlar, bu bursun kötü tarafı karşılıksız olması. Bence Türkiye de çok fazla insanın sahip olamayacağı bir şans. O burs sonrasında memlekete faydalı, faydası olacak bir şeyler yapmıyorlarsa o bursu almasınlar derim. Yani oradaki plan, program ve çalışmalarını da Türkiye’ye döndükten sonra yapacakları işlere göre odaklayıp, oradaki sürelerini buna göre geçirmelerini öneririm.
Japonya’da yaşasaydınız nerede yaşamak isterdiniz? Shounen bölgesi. Tokyo’nun güneyindeki Enoshima’dan başlar, İzu yarımadasına kadar devam eder. Japonya’nın en sevdiğim adası orasıdır. Hem taşradır, hem büyük şehirdir. Yani her şeye ulaşabilirsiniz ama yaşam tarzına baktığınızda Japon taşrasıdır. O açıdan bana hep çok sempatik gelir. Bölge olarak da orası olur.
Orada yaşasaydınız, Türk kültürünün hangi öğelerini Japonya’ya kazandırmak isterdiniz? Ben 48 yaşındayım ve bu 48 yılın 30 yılını Japonya ile harcadım. O yüzden neyin başına geçersem geçeyim tamamen bir amatör olurum. Belki üniversiteden yeni mezun olmuş Türkolog ya da sosyolog çok daha başarılı olabilir. O konulara fazla bulaşmamak lazım; ama zaten kültürümüz çoğunlukla Japonya’da tanınıyor. Olmadık yerlerde Türk ebru sanatı gibi şeyler çıkabiliyor. Aklınızın ucundan bile geçmeyecek şeyler Japonlar tarafından sahipleniliyor ya da orada yaşayan Türkler tarafından yürütülüyor. Hokkaido Adası’nda yaşayan bir Türk var cam sanatçısı. O kadar da tanıtılmamış bir ülke değiliz artık. Pek bir şey kaldığını da sanmıyorum.
Aileniz çalışmalarınızı nasıl karşılıyor? Herhangi bir destekte bulunuyorlar mı? Şimdi hem üniversitede çalışmak hem de çevirmenlik vesaire şeyler, bireysel çalışmalardır bunlar.
34
hanabi / eylül 2016
Görünür yönü diyelim ki bir kitabınız yayınlandı, soru cevap şeklinde bir röportaj yaptınız, bunlar tamamen bireysel çalışmalardır. Fakat bunlar yapılmadan önceki birikimin sağlanması ya da emeğin ortaya konması aşamasında da tek başınasınızdır. Zaten işin çevirmenlik boyutuna baktığınızda çok asosyal bir meslektir.
kitap çevirileri: T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, (Türkçeden Japoncaya Çev. H. Can Erkin ve Tsuyoshi Sugiyama) Toruko (İşte Türkiye), BSYEGM, Ankara, 2002. Toyama, Atsuko, Türkiye: Yüzyılın Dönemecinde Türk Japon Vakfı, Ankara, 2004. Yamamoto, Tsunetomo. Hagakure: Saklı Yapraklar –Mücadele, Şeref ve Sadakat–, İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Âli Yücel Dünya Klasikleri Dizisi, İstanbul, 2006. Dazai, Osamu. İnsanlığımı Yitirirken, Karakutu Yayınları, 2006, İstanbul. Kavabata, Yasunari. Kiraz Çiçekleri, Doğan Kitapçılık, 2007, İstanbul.
Japon siyasetini takip ediyor musunuz? Hiç ilgilenmiyorum.
MURAKAMİ’nin yakın bir zamanda Nobel alacağını düşünüyor musunuz? Daha önce hep potansiyel aday olarak gösterildi MURAKAMİ. Nobel ödülüne adaylığı MURAKAMİ’nin daha fazla prim yapmasını da sağladı. Gazetelerde haberler çıktı “En güçlü aday, MURAKAMİ” şeklinde. Fakat Nobel ödülü alan adaylara baktığımızda ve biraz da MURAKAMİ’nin tarzına baktığımızda böyle bir olasılığın olmadığı görürüz. Çünkü tarz olarak Nobel Ödülü alacak bir yazar değil. Bir diğer nokta da Nobel Ödüllerinin son dönemlerine, MURAKAMİ’nin de aday gösterildiği dönem, baktığımızda fizik, tıp gibi alanlarda ödül alan Japonların olduğunu görürsünüz. Eğer bu Japonlar fizik, tıp ya da diğer bilim dallarında ödül alıyorlarsa başka bir ödülü, edebiyat ödülünü, onlara vermezler.
Murakami, Ryu. Yok Yere…, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2007. Murakami, Ryu. Emanet Dolabı Bebekleri, Doğan Kitapçılık, 2008, İstanbul. Abe, Kobo. Kumların Kadını, Merkez Kitaplar, İstanbul, 2006. Gravett, Paul (Japonca kısımların Türkçeye Çev. H. Can Erkin). Manga:Japon Çizgi Romanının Tarihi, Plan B Yayıncılık, İstanbul, 2008. Murakami, Haruki. Sahilde Kafka, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2009. East Press. Karl Marx: Kapital Manga-I, Yordam Kitap, İstanbul, 2009. East Press. Karl Marx: Kapital Manga-II, Yordam Kitap, İstanbul, 2010. East Press. Kobayaşi Takici: Yengeç Gemisi Manga, Yordam Kitap, İstanbul, 2010. East Press. Charles Darwin: Türlerin Kökeni Manga, Yordam Kitap, İstanbul, 2010. Miyazava, Kenci. Japonya’dan Öyküler, Nesin Yayınevi, İstanbul, 2010 Kuroki, Ryo. Top Left: Wall Street Kartalını Vurun, Bizim Kitaplar, İstanbul, 2010. Oe, Kenzaburo. Kişisel Bir Sorun, Can Yayınları, İstanbul, 2010. Tanizaki, Jun’içiro, Anahtar, Can Yayınları, İstanbul, 2011. Murakami, Haruki. Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2011. Mişima, Yukio. Yaz Ortasında Ölüm, Can Yayıncılık, İstanbul, 2011. Murakami, Haruki. 1Q84, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2012. Murakami, Haruki. Koşmasaydım Yazamazdım, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2014.
Hanabi ekibi olarak Prof. Dr. Hüseyin Can ERKİN’e zaman ayırıp sorularımızı yanıtladığı için çok teşekkür ederiz.
eylül 2016 / hanabi
35
Yazı: Sevde Nur DİLMAÇ
Her ülkenin kendine özgü bir selamlaşma biçimi vardır. Kimi el öperek, kimi yumruklarını tokuşturarak, kimi el sıkışarak, kimi kaşını kaldırarak, kimi ayağa dokunarak selamlaşmaktadır. Japonya’da ise insanlar baş veya vücutlarını eğerek selamlaşırlar. Ojigi denilen bu selamlaşma biçimi Japonların çok önem verdiği bir konudur. Adab-ı muaşerete ve nezakete çok önem veren Japonlar için elbette ki selamlaşma çok önemlidir. Öyle ki, insanlar küçük yaştan itibaren kiminle nasıl selamlaşacağını öğrenmesine rağmen, şirketler çalışanlarına özel olarak ojigi eğitimi verir. Ojigi sadece bir selamlaşma yöntemi değildir. Teşekkür etmek, minnettarlığını göstermek, af dilemek veya bir iyilik isteneceği zaman da yapılır.
36
hanabi / eylül 2016
Ojigide selam veren kişi başını veya gövdesini öne doğru eğer. Eğilirken yapılan açı, eğilen kişinin karşısındaki kişinin statüsüne göre değişiklik göstermektedir. Bu bakımdan verilen selamın biçimi, karşıdaki kişiye duyulan saygının bir göstergesidir diyebiliriz. Tüm uzakdoğu ülkerinde var olan bu selamlaşma şekli, ülkeden ülkeye ufak farklılıklarla kendini göstermektedir. Japonya’da yaygın olduğu sanılan avuçlar birleştirilerek selamlama şekli Japonya’dan ziyade Tayland’da görülür. Kaynağı Budizm’e dayanan bu gelenekteki elleri birleştirerek hafif eğilme hareketi, Japonya’da yemekten önce tanrılardan ve doğadan gelen bu özel hediyeye teşekkür etmek amaçlı söylenen “ İtadakimasu” cümlesi eşliğinde yapılır.
i
い ta た da だ ki き ma ま su す
Avuçlar birleştirip başı hafifçe öne eğerek yapılan selamlama Tayland’da görülür. Japonya’da yapılmaz!
Japonya’da yemeğe başlamadan önce avuçlar birleştirerek itadakimasu denmesi yemeği yapan, yemeğin yapımında emeği geçen herkese ve her şeye, doğaya ve tanrılara bir teşekkür ifadesidir.
eylül 2016 / hanabi
37
Japonlar, kendi içlerinde selamlaşırken ojigi kurallarına oldukça dikkat ederler fakat yabancılardan bu kuralları bilmelerini beklemezler. Bu yüzden Japonya’ya gittiğinizde başınızla selam vermeniz yeterli olacaktır. Batı’dan gelen bir selamlaşma şekli olan el sıkışma ise Japonya’da pek yer edebilmiş değil. Bir tanışma veya toplantıda el sıkışabilirsiniz, ancak Japonlar el sıkışırken fazla göz teması kurmadan, elinizi gevşek şekilde tutarak el sıkışırlar. İlk defa karşılaşılan kişilerle, yanlış ojigi yapılmasını önlemek adına genelde kendileri el sıkışmayı teklif ederler ancak yine de el sıkışmanın ardından ojigi yapılması nezaketen daha doğru olacaktır. Resmi görüşmeler ve iş ortamlarında ise hem el sıkışıp hem de eğilerek selam verilir. Fakat bunlar aynı anda değil art arda yapılır. El sıkışma ve ojiginin ayrı ayrı yapılması gerektiği asla unutulmamalıdır. Bunun sebebi el sıkışmak göz teması gerektirirken, ojigide göz teması olmamasıdır. Ojigide göz temasında bulunmak itici hatta tehdit olarak algılanabilmektedir. Bu yüzden aynı anda yapılmamasına çok dikkat etmek gerekir.
1880’lerde çekilen ve elle renklendirilmiş bu fotoğrafta da ojigi kurallarını görmek mümkün
©flickr/photographic heritage
Ojigi Nasıl Yapılır? Peki Japonlar bize anlayış gösteriyor diye nasıl ojigi yapılır öğrenmeyelim mi? Haydi, bakalım nasıl eğilmek gerekiyormuş: Boyun ve sırt düz, ayaklar kapalı, gözler yerde, kollar yanlarda olacak şekilde bel eğilir. Selam veren kişi kadınsa ellerini birbirine bağlayıp aşağıda tutar. Selam verirken tam olarak karşınızdakine dönük olmalısınız. Eğer elinizde taşımanız gereken birşey varsa onu yere bırakmanız şart değil. Ojigi ne kadar uzun süreli yapılırsa, o kadar saygı duyulduğunu gösterir. Kimi zaman kısa ama çok kez eğilerek yapılan ojigi daha az resmidir. 38
hanabi / eylül 2016
2009 yılında A.B.D. Başkanı Obama Japon İmparatoru’nu selamlarken, resmi görüşmelerde geçerli ojigi kuralları biraz farklı uygulanmış.
©flickr/stacy_herbert
Japon Uzay Araştırmaları Ajansı’nın (JAXA) elemanları 28 Şubat 2014’te yapılacak bir roket fırlatışının başarılı geçmesini dilemek için Ebisu Tapınağı’nı ziyaret esnasında selam durmayı unutmuyorlar.
NASA/Bill Ingalls/©flickr/nasa hq vphoto
eylül 2016 / hanabi
39
a d n ı s ı ş r a K Kimin ? k e r e G k e Nasıl Eğilm 15°
30°
45°
1
2
3
Eshaku
Keirei
Saikeirei
Eshaku arkadaş ortamı gibi rahat ortamlarda tercih edilir. Yaklaşık 15 derecelik bir açıyla eğilinir, bunun için başınızı hafifçe eğmeniz yeterli olacaktır.
Daha çok iş görüşmelerinde tercih edilir. Gövde yaklaşık 30 derece eğilir. Toplantı odasına girerken ve çıkarken veya müşteri ile selamlaşırken kullanılır. Çıkarken hafif eğik pozisyonda geri geri birkaç adım atmak da önerilmektedir.
40
hanabi / eylül 2016
Sözlükte “hürmetkâr selamlama” anlamına gelen Saikeirei, en kibar selamlama şeklidir. Bu selamlamada gövde yaklaşık 45 derece eğilir. Derin minnettarlık duyduğunu göstermek için kullanılır. Ayrıca çok pişmanlık duyulduğu ve af dilenmesi gerekli olan durumlarda 70 dereceye kadar eğilinebilir.
Sen de mı Mitsubishi?
Tüm hissedarlarımıza ve müşterilerimize en içten özürlerimizi sunuyoruz. Yazı: Erdem Özkan KELES
eylül 2016 / hanabi
41
OTOMOBİLDE
JAPONSTİLİ EMİSYON SKANDALI 20 Nisan 2016 tarihinde Mitsubishi Motors Başkanı Tetsuro AİKAWA, Mitsubishi’nin Japonya’da satılan bazı otomobillerinde tüketimi düşük ve araçları daha çevreci emisyon normlarına sahip olarak göstermek amacıyla Japon normlarına uygun olmayan test yöntemlerini kullandıklarını açıkladı ve “Tüm hissedarlarımıza ve müşterilerimize en içten özürlerimizi sunuyoruz” dedi. Yaklaşık 625 bin aracı ilgilendiren bu konuya ilişkin araçların 468 bin adetlik büyük bir çoğunluğunun Nissan için üretildiği belirtilirken, olay ilk olarak Nissan yetkilileri tarafından raporlarda uygunsuzluk tespit edilmesi sonrasında Mitsubishi tarafından gerçekleştirilen iç soruşturma sonucunda onaylandı ve “Bu araçların sahipleri ve kullanıcılarına karşı içtenlikle sorumluyuz” ifadesi Mitsubishi Motors’un konu ile ilgili açıklamasında yer aldı.
Hangi Otomobiller Etkilendi? Emisyon uygunsuzluğuna konu olan araçlar arasında 157 bin adet Mitsubishi eK Wagon ve eK Space ve 468 bin adedinin ise Nissan Dayz ve Dayz Roox isimli, Kei car sınıfında yer alan küçük otomobiller
42
hanabi / eylül 2016
olduğu belirtiliyor. Söz konusu araçların üretimi ve satışı durdurulmuş durumda. Bu araçlar ülkemizde ise satılmamakta.
Nedeni Neydi? Firmanın satışa sunduğu otomobillerin, pazar içerisinde rekabet gücünü artırmak, otomobilleri daha ekonomik ve çevreci göstererek daha fazla müşteri elde etmek ve sonuçta toplam üretim sayısını, dolayısıyla şirket kârlılığını artırmak için bu şekilde bir yöntemin izlenmiş olmasının yüksek bir ihtimal olduğu kanısındayız. Ayrıca Japonya’da satılan Kei Car türü araçların motor gücünün giderek yükselmesi ve dolayısıyla emisyon değerlerinin kötüleşmesi de böyle bir duruma yol açmış olabilir. Ancak böyle durumlarda marka imajı gerçekten çok ciddi dere-
cede erozyona uğrayabiliyor ve bu imajı eski haline yeniden taşımak ise çok uzun zaman ve para harcamayı gerektirebiliyor ve hatta geriye dönüş mümkün olmayabiliyor. Müşterilerin markadan soğuması ihtimali ise mevcutta bulunulan durumu daha da kötüye götürebilir.
Son Gelişmeler Neler? Mitsubishi Motors şirketi ve şirketin üst yönetimi, emisyonun yanlış bildirilmesi hakkında önceden bilgi sahibi olmadıklarını belirtti. Emisyon testlerinin fiziksel olarak değil, masa başında gerçekleştirilen hesaplamalarla yapıldığı ve yaklaşık %15 oranında sapma içerdiği açıklandı. 26 Nisan 2016 tarihinde Tetsuro AİKAWA yanlış test yönteminin, Japonya tarafından yeni emisyon standardının duyurulduğu 1991 yılına kadar dayandığını ve bu durumda kaç adet aracın yanlış bildirime konu olduğunun bilinmediğini, rakamın tespit edilmesi için çalışıldığını açıkladı. 12 Mayıs’ta ise Nissan’ın 2,2 milyar dolar tutarındaki %34’lük Mitsubishi hissesini satın alacağı duyuruldu. Böylece Nissan hem Mitsubishi markasını koruyacak, hem de kendisinin popüler olmadığı ancak Mitsubishi’nin popüler olduğu pazarlarda başarı yakalamaya çalışacak. Mitsubishi Motors Başkanı Tetsuro AİKAWA ve Başkan Yardımcısı Ryugo NAKAO 24 Haziran itibarıyla görevlerinden istifa etti. Tetsuro AİKAWA yapılan uygulama hakkında bilgisinin olmadığını ancak yine de kendisini sorumlu hissettiğini açıkladı.
Neler olabilir? Konuya ilişkin Mitsubishi’nin hem müşterilerine karşı zor durumda kalma, hem de iş ortakları ile zorlu süreçler yaşama ihtimali var. Japon devleti ve denetleme mekanizmalarının yaptırım uygulama ihtimali de bulunuyor. Bunun yanında Nissan firmasının da konu hakkında Mitsubishi ile görüşmeleri olması, hatta Nissan ile ortaklığı bulunan Renault’nun da görüşmelere dahil olması söz konusu olabilir. Japonya Ulaştırma Bakanlığı tarafından Mitsubishi’den konu ile ilgili rapor talep edildi. Firmayı mali anlamda da zorlu günler bekliyor. Hisse senetlerindeki yüksek değer kaybı ve muhtemel parasal yaptırımlar Mitsubishi’nin işini zorlaştırabilir.
Son olarak... Mitsubishi’nin durumu kabul etmesi ve özür dilemesi önemli ve olumlu bir başlangıç, ancak bundan sonraki süreçte de sorunun ve sebebinin tam olarak tespit edilerek çözüme doğru ilerleme gerçekleştirilmesi, sürecin planlanması ve bu planın yetkililer, ortaklar ve kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor. Mitsubishi firmasının konuyu sağlıklı ve hızlı şekilde tespit ederek çözümleyeceğine inanıyor, özellikle alternatif enerji ve çevreci otomobil teknolojilerine daha fazla yatırım yapmasını diliyoruz.
eylül 2016 / hanabi
43
Evrimin Gücü
EVO VI
www.autocar.co.uk
Rallilerde rakiplerine zor anlar yaşatan Mitsubishi Lancer ailesinin gelişimi bizlere evrimin gücünü gösteriyor. Mitsubishi Lancer Evo VI’nın Tommi MÄKİNEN adına hazırlanmış versiyonu ise oldukça özel bir otomobil. İlk olarak 1973 yılında sunulan Mitsubishi Lancer, zaman içerisinde sık aralıklarla yenilendi. Başlangıçta Toyota ve Datsun gibi firmaların ekonomik otomobilleri ile rekabet eden Lancer’ın performansı, gelişen nesillerle birlikte daha yüksek seviyelere ulaştı ve otomobil, Subaru Impreza gibi dişli rakiplere de sahip oldu. 1996 ile 1999 yılları arasında Fin Mitsubishi yarış pilotu Tommi MÄKİNEN’in elde ettiği sıralı 4 sürücü şampiyonluğu anısına hazırlanan Evo VI Tommi Mäkinen versiyonunda standart versiyonlardan farklı olarak gövde çıkartmaları, 17 inç beyaz renkli Enkei jantlar, Recaro spor koltuklar ve Momo spor direksiyon simidi yer almaktaydı. Ülkemizde çok az sayıda bulunan bu otomobilin Japonya ve Avrupa’da popüler olduğunu belirtmeliyiz. Sedan kasa formunda üretilen otomobil, oldukça yüksek dayanıklılığa sahip olmasının yanında konfor haricinde dört kişi için yeterli genişlikte iç mekanı ve yeterli bagaj hacmi ile günlük kullanıma diğer spor otomobillere göre oldukça uygundu. İç mekanı son derece sade olan 4 tekerlekten çekişli otomobilin 2,0 lt’lik 4 silindirli turbo motorunun sunduğu güç, 280 HP idi.
44
hanabi / eylül 2016
VI. nesilde motor ve soğutma sisteminin dayanıklılığı geliştirilmişti. Ayrıca otomobil daha yüksek performans elde etmek için modifikasyona son derece uygundu. Otomobilin oldukça büyük boyutlu arka spoyleri sadece görsel olarak değil, aerodinamik açıdan da oldukça önemliydi. Otomobilin performansının, günümüz standartlarında bile oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Yol tutuş konusunda özellikle başarılı olan otomobilde, elektronik olarak tekerlekler arasında güç dağılımını sağlayan Active Yaw Control (Aktif Sapma Kontrolü) sistemi bulunmaktaydı ve bu sistem otomobilin virajları daha hızlı alabilmesine imkân tanıyordu. Mitsubishi Lancer Evo VI, 1999 ile 2001 yılları arasında üretilmesinin ardından yerini yeni kasa tasarımıyla Mitsubishi Lancer Evo VII’ye bıraktı. Mitsubishi, Lancer Evolution serisinin X. neslini ise Final Edition isimli, 1000 adetlik sınırlı bir versiyon ürettikten sonra Mart 2016’da durdurdu. 2017’de yeni Mitsubishi Lancer ile tanışmak dileğiyle.
www.autocar.co.uk
meraklısına: http://www.bbc.com/turkce/ ekonomi/2016/04/160420_mitsubishi
Mitsubishi Lancer Evo VI Tommi Mäkinen Edition (2000) Teknik Veriler* Aktarma
4 tekerlekten çekiş
Motor
4 silindir 2,0 lt
Besleme
Turbo
Güç
280 Bg 6500 d/dk
Tork
375 Nm 2750 d/dk
Şanzıman
5 ileri
Maksimum Hız
245 km/s
0-100 km/s
4,5 sn
Ağırlık
1360 kg
http://www.ototeknikveri.com/haber/7051/ mitshubishi-motors-da-emisyon-skandali-veetkilenen-araclar http://tr.euronews.com/2016/04/20/ japon-otomotiv-devi-mitsubishi-deemisyon-skandalina-karisti-625-bin-aracinzehirli-gaz-saliniminin-testlerdeki-rakamlarincok-uzerinde-oldugu-ortaya-cikti/ http://www.dw.com/tr/mitsubishide-deemisyon-skandal%C4%B1/a-19200593 http://www.bloomberg.com/news/ articles/2016-04-26/japan-to-establish-taskforce-to-look-into-car-emission-testing http://www.bloomberg.com/news/ articles/2016-05-18/mitsubishi-motorspresident-resigns-in-wake-of-mileage-scandal http://www.reuters.com/article/us-nissanmitsubishimotors-investment-idUSKCN0Y227F
* Teknik veriler otomobilin sunulduğu pazarlara
göre değişkenlik gösterebilmektedir.
eylül 2016 / hanabi
45
Japonya’ya Hoş Geldiniz! Bölgeleriyle Japonya haritası FreeVectorMaps.com
Dört yazardan Japonya’nın dört köşesi
46
hanabi / eylül 2016
ONOMİCHİ HİKÂYESİ Yazı: Zeren ÖZDAMAR
Onomichi
Tokyo
Japonya’ya ikinci kez gitmeyi düşünüyorsanız, en tanınmış yerleri zaten ziyaret etmişseniz, büyükşehirlerin uzağında olmaksa dileğiniz, değerlendirebileceğiniz seçenekler hiç de az sayılmaz. Japonya, zengin pop kültürü ve tarihi kadar doğasıyla da en gezilmeye değer coğrafyalardan. Birçok kez tarihle doğal güzellikleri iç içe bulmak mümkün. Böylesi yerlerden biri de Hiroşima idari bölgesine bağlı Onomichi şehri. eylül 2016 / hanabi
47
Seto iç denizinin kıyısında, karşısına irili ufaklı adaları almış, şirin bir küçük şehir burası. Konumu sebebiyle uzun yıllar ticari bir önem taşıyan şehir, modern dünyaya ayak uyduramamış ama yokuşlu dar sokakları, manzaralı tepeleri, Akdeniz’i andıran sakin denizi ve iklimiyle insanları kendine çekip ilham vermeyi sürdürmüş. Meşhur haiku şairi Basho’dan, yönetmen Mikio NARUSE’nin filmleştirdiği öykülerin yazarı HAYASHİ Fumiko’ya, romancı SHİGA Naoya’dan, Hausu filminin yönetmeni OBAYASHİ Nobuhiko’ya birçok isim bu şehirde yaşamış ya da burada doğup büyümüş. Sinema tarihinin klasiklerinden Tokyo Hikâyesi’ndeki yaşlı çift de bu şehirden. Filmin meşhur sahnelerinden birinin (Setsuko HARA ve Chishū RYŪ’nun deniz kenarındaki sahneleri) çekildiği nokta halen sinema meraklıları tarafından ziyaret ediliyor.
48
hanabi / eylül 2016
Şehrin karşısındaki adalar birbirine köprülerle bağlanmış.
Tokyo Hikâyesi filminden bir sahne
eylĂźl 2016 / hanabi
49
Dar sokaklardan yukarı çıkarken, merdivenler hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor ama yukarı çıktıkça buna değdiğini hissediyorsunuz. Japonya’nın yaşlanan bir nüfusu olmasının etkileri en fazla köylerde ve küçük şehirlerinde hissediliyor. Bu durumdan Onomichi de payını almış. Gece tepeden bakınca, şehrin yarısı karanlıkta kalıyor. Kaldığım hosteldekilere soruyorum: “Sahipsiz kalmış evlerden oluşan mahalleler bunlar” diyorlar. Ancak Onomichi’de umut verici yeni bir akım var. Tanıştığım insanların büyük çoğunluğu Japonya’nın büyük kentlerinden, özellikle Tokyo’dan gelip buraya yerleşmiş genç insanlar. Birçoğu sanatçı ya da sanatla yakından ilgili. Kimi artık kesin olarak buralı olmaya karar vermiş, kimi de hayatındaki bir sonraki adıma karar verene dek Onomichi’de olmayı seçmiş.
50
hanabi / eylül 2016
Onomichi sokaklarında yürürken her an karşınıza bir sokak kedisi çıkabilir.
eylül 2016 / hanabi
51
Şehirdeki yeni birçok kafe ve galeriyi de bu yeni gelenler açmış. Eski evleri onarıp stüdyolara, kafelere dönüştürmüşler. Onardıkları bu evlere yerleşenler de azımsanmayacak sayıda. Onomichi’nin hemen karşısında Mukaishima yer alıyor. Bu küçük adanın bir özelliği de, Japonya’nın bisikletli turistleri çekmek için öne çıkardığı en güzel bisiklet yollarından Shimanamikaido’nun başlangıç noktası oluşu. Onomichi’nin hemen karşısındaki bu adadan başlayıp, köprülerle birbirine bağlı diğer adalara atlayarak, sonunda Japonya’nın dördüncü büyük adası olan Shikoku’ya ulaşmak mümkün.
52
hanabi / eylül 2016
Yasujiro OZU’nun Tokyo Hikâyesi’nde olduğu gibi, gençler daha iyi bir hayat umuduyla büyükşehirlere gitmeye devam ediyor belki ama artık tersine bir akım da mevcut. Pop kültüründen doğaya, doğadan tarihe hepsini bir arada bulabileceğiniz, ilham veren bir şehir burası.
Bir gün yolunuz Onomichi’ye düşerse, Japonya’da Akdeniz iklimini yaşayan bu küçük şehrin sizi de büyüleyeceğine kuşkum yok.
Şehrin onarılan binaları ve bisiklet yolu turistler için çekim noktası olmuş.
eylül 2016 / hanabi
53
Onomichi’de çekilmiş tek film Tokyo Hikâyesi değil. Liste günümüz filmlerine kadar geliyor. Filmler Tokyo Monogatari (Tokyo Hikâyesi), Yasujiro OZU (1953). * Kanashimi wa Onna Dake ni, Kaneto SHİNDŌ (1958). * Hadaka no Shima, Kaneto SHİNDŌ (1960). * Nikui An-Chikushō, Koreyoshi KURAHARA (1962). * Shōnen, Nagisa OSHİMA (1969). * Kült kabul edilen Hausu filminin yönetmeni Nobuhiko OBAYASHİ’nin birçok filmi. * Otoko-tachi no Yamato, Junya SATO (2005).
m
ik.co
freep
Mangalar
Animeler
Hikaru no Go (1998-2003) *
Kamichu! (2005-2007) *
Parallel (2000-2002) *
Blue Drop (2007)
Pastel (2002-) 54
hanabi / eylül 2016
Turnanın İzinde Kuzey Japonya
KUSHİRO Yazı: Mustafa ÇELİKKAYA
Kushiro
Tokyo
Gitmesi zahmetli olsa da doğaseverler tarafından gezi programlarına mutlaka dahil edilmesi gereken Hokkaido adası, yemekleri ve sıcakkanlı insanlarıyla “İyi ki gelmişim” dedirtir!
eylül 2016 / hanabi
55
Merhaba, Japonya’ya 5 kez gidip kuzey-güney hattını iki kez gezdim. Arada atladığım bölgeler olmakla birlikte birçok yeri gördüm. Japonya’yı uzun gezmek için zamanı olanlara yardımcı olmak için Hokkaido hakkında ipuçları vermek istiyorum. Hokkaido’yu gezmek diğer büyük adalara göre daha zor. Honshu ve Kyushuu, shinkansen denilen hızlı tren ve gelişmiş bir tren ağına sahip. Hokkaido ise gezmesi çok vakit alan, bir güne neredeyse sadece bir yer sığdırabileceğiniz bir ada. Hokkaido’ya gitme fikri, Japon dizisi “Yasashii Jikan”ı izlediğimde başlamıştı. Dizide manzaralar hep muhteşemdi. Konusu ve müzikleri de çok dokunaklıydı. (HİRAHARA Ayaka’nın “Ashita” adlı şarkısı; mutlaka dinleyin!) Hokkaido’nun her tarafını JR Pass alıp gezeceğimi düşünüyordum. Kabaca planları yapmıştım. O zamanlar Japonya’daki tren rota ve saat bilgilerini arama sitesi olan Hyperdia’yı kullanmayı çok iyi bilmiyordum. Dakika dakika plan yapmamıştım. “Nasıl olsa trenler sıktır, en kötü ihtimalde 1saat beklerim” diyordum.
Hokkaido’da trenler seyrek, konforu diğer yerlere göre genelde daha az. Mesafeler de çok uzun. Adanın dört tarafını da gezecekseniz, Wakkanai, Abashiri, Kushiro, hepsine gitmek için 1 günü trenlerde geçirmeye hazır olmak lazım. Gittiğiniz yerden de asıl gezilecek yere ulaşmak için otobüse binmeniz gerekiyor; bunların zamanını da iyi kontrol edin. İstasyonda trenden inince, bazen gidilecek yerlere hemen 5 dakika içinde bir otobüs oluyor. Ama tren seferleri de otobüsler de çok seyrek. Muhtemelen bir günde bir iki yer ancak görebilecek şekilde program yapmanız gerekiyor. Bu da JR Pass’i Hokkaido için çok cazip kılmıyor.
HYPERDIA.COM İnternet sitesi ve akıllı telefon uygulaması olan ulaşımla ilgili bu arama motorunun özelliği, kullanıcılara Japonya’daki tren ve havayolları tarifelerini sunmasıdır. Kullanıcı tarafından girilen çıkış ve varış noktalarına göre en uygun zamanı ve fiyatı gösterir. Hyperdia.com’dan aldığım yaklaşık süreler: Sapporo-Wakkanai: 5 saat Sapporo-Abashiri: 3 saat Abashiri-Kushiro: 3saat Kushiro-Sapporo: 3saat
TICKET
JR PASS Japonya’ya gitmeden önce satın alınan ve Japan Rail şirketine ait tren (hızlı trenlerin çoğunda da geçerli) ve otobüslere biletsiz binmeyi sağlayan bir özel geçiş kartıdır. Şehir içi ve şehirler arası çok seyahat etmeyi planlayan turistler tarafından özellikle tercih edilir. 56
hanabi / eylül 2016
Hakodate
Kısaca bahsetmek gerekirse;
Hakodate Hakodate, adanın girişindeki şehir. Bu şehir, deniz ürünleriyle meşhurmuş. Diğer şehirlerden gelen Japonlar liman civarında değişik lezzetler arıyorlardı. Şehrin tepelerinde çok güzel yerler var manzara izlemek için. Ayrıca Hakodate’de Türkiye’de yemek yapmayı öğrenmiş bir Japonun açtığı Türk yemekleri yapan bir restoran var. Giderseniz kesinlikle bulun, uğrayın.
Sapporo Sapporo çok düzenli, çok güzel bir şehir. Bana göre Japonya’nın yemek açısından en müthiş 2 istasyonundan biri Sapporo Eki (diğeri de Hakata). İstasyon içinde en üst katta bir açık büfe restorana gitmiştim, hâlâ unutamıyorum. Bütün yiyecekler çok lezzetliydi.
Asahikawa Asahikawa’daki Daisetsuzan Milli Parkı, tüm bir günü geçirebileceğiniz bir yer. Park çok büyük. İçinde görülmeye değer çok yer var. Ben çok hızlı geçmek zorunda kaldım.
İyi plan yapıp uzun süre ayırabilecekseniz gidin. İkinci gidişimde orada Koreli turistlere rastlamıştım. Onlar dağın kendileri için kutsal olduğunu söylemişlerdi.
Abashiri Abashiri’de güzel ve uygun fiyatlı bir otel bulduğum için kalmıştım. Yakınlardaki Shiretoko, Akan, İozan gibi yerleri gezmek için Abashiri’de kalıp günübirlik buraları gezebilirsiniz. Shiretoko-goko adanın kuzeydoğu ucu. Milli parkları gerçekten çok güzel. Yolda birçok tilki, kartal görüyorsunuz. Ayrıca kargalar, martılar Türkiye’dekilerden çok daha büyük. Ben sonbaharda gittiğimde somon balıkları buradaki nehirlere yumurtlamak için dönmüşlerdi. Kocaman balıklar nehrin ağzında öylece bekliyordu. Bindiğim otobüsteki rehber bana çok yorgun oldukları için dinlendiklerini söyledi. Ayrıca nehre girince pulları renkli hale geliyormuş.
eylül 2016 / hanabi
57
Kushiro Hokkaido’da kesinlikle görmemiz gereken yer neresidir derseniz bence Kushiro. Ben Kushiro’da sadece bir gün kalabildim. Çok da gezemedim. Sadece tanchou (kırmızı başlı turna) görmeye gidebildim. Tanchou, çok masalsı bir kuş. Kushiro’da birden çok gözlem noktası var. İnternetten detaylarını bulabilirsiniz. Bunlardan mevsime göre seçimler yapmak gerekiyor. Sabah kalkıp otele tanchou görmek istediğimi söyleyip, hangi gözlem noktasına gitmem gerektiğini sordum. Otelde bana görmek için iyi bir mevsim olmadığını, istasyonda sormamı söylediler. İstasyonda da benzer bir cevap aldım. Ondan sonra gözlem noktalarından rastgele birini seçip otobüse bindim.
58
hanabi / eylül 2016
Otobüs şoförüne de aynısını söyledim. O bana görmemin çok zor olduğunu, kendisinin belirttiği gözlem noktasında inmemi söyledi. Yaklaşık bir saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra otobüsten indim. Baktım sağda ormanlık alan. Biraz da düz bir yer var. Ormanın içine biraz yürüyeyim, dedim. 200 metre kadar sonra çok yakınıma 2 dev tanchou geldi kondu. Hiç kıpırdamadan bu güzel kuşları izledim. Sonra iki Japon’un bana kısık sesle seslenmeye çalıştığını fark ettim. Sesin geldiği yöne baktığımda Japonların bana elleriyle “gel” işareti yaptıklarını gördüm. Ben de ses çıkarmadan “siz gelin” diye işaret ettim. “Burada kuş var!” diye anlatmaya çalıştım. 1-2 dakika sonra onların görevli olduğunu, beni o alandan çıkarmaya çalıştıklarını fark ettim :)
Tanchou (Japon turnası) gözlem noktası
Hokkaido, gezmeyi sevenler için birbirinden güzel manzaralar sunuyor. Ama içlerinden en güzeli, Kushiro!
Lezzetli menüler
eylül 2016 / hanabi
59
İngilizcesi Japanese Crane, Latincesi Grus japonensis olan Tanchou, Türkçede kırmızı başlı turna veya Japon turnası olarak adlandırılır. Dünyadaki tüm turnalar içinde 140 cm boyuyla en büyük olanıdır. Japonya, doğu Sibirya ve kuzey Çin’de ürerken kışı Kore, kuzeydoğu Çin ve güney Japonya’da geçirir. Ülkemizde akrabaları turna ve telli turna oldukça sevilir.
Kimse olmadığı için parkın içine girmişim. Parkın çitlerinin olduğu yere geri döndüm. O arada Japon turistler geldi gözlem noktasına. “Tanchou gördün mü?” “Kaç tane gördün?” gibi sorular sordular. Altlarında araba olmasına, tüm noktaları gezmelerine rağmen görememişlerdi. Bana “Bizimle gel, beraber gezelim” dediler. Ama eşyalarım Kushiro’da olduğu için gidemedim. Bir saat daha bekleyip bir tanchou daha gördüm. Tanchou görmek çok etkileyiciydi. Resimlerde biraz küçük görünüyorlar. Kanatlarını açınca uçarken çok daha büyük görünüyorlar. Bir tanesi havalandığında kendimi başka bir dünyada sandım. Dünyada bu kadar büyük bir kuş yaşadığını düşünmüyordum.
60
hanabi / eylül 2016
Ayrıca ben pek görecek zaman bulamasam da Kushiro’daki sulak alanların da çok güzel olduğu söyleniyor.
Hokkaido; doğası, yemekleri, insanları ile güzel bir yer. Her ne kadar gezmesi zahmetli ve zaman alıcı olsa da, vaktiniz varsa mutlaka görün!
Japonya İçinde Japonya Olmayan Yer...
OKİNAWA Yazı: Okan Haluk AKBAY
Tokyo
Okinawa
“Japonya içinde Japonya olmayan bir yer (!)” olarak bilinir Okinawa. Okinawa, ülkenin diğer bölgelerinden oldukça farklı dokusu ve atmosferiyle adımınızı attığınız andan itibaren sizi adeta büyülemeye başlar.
eylül 2016 / hanabi
61
Okinawa’nın büyüsü sadece tropikal ikliminden kaynaklanmaz. Aynı zamanda, eskiden toprakları üzerinde yükselmiş olan Ryukyu Krallığı’nın vârisi oluşu da Okinawa’ya gizemli bir hava katar. Ryukyu kültürünün Okinawa’nın temel dokusunu oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz. Yemekten müziğe, mimariden geleneksel kıyafetlere kadar Okinawa’da bulunduğunuz
62
hanabi / eylül 2016
süre boyunca Ryukyu kültürü yaşamın hemen her anında karşınıza çıkar. Japon kültüründen oldukça farklı unsurlarla bezeli bu kültür, zaman zaman kendinizi farklı bir Asya ülkesindeymişsiniz gibi hissetmenize neden olur. Özellikle eyaletin başkenti konumundaki Naha şehrinden çıkıp kırsal kesimlere doğru ilerledikçe Japonya’da olduğunuzu tamamen unutursunuz.
Şuri Kalesi’nden limana inen tarihî taş yolda (kinjoocho) bir köşe. Duvar yanındaki “işigandoo” yazılı taş bloğun, yoldan şeytanların geçmesini engellediğine inanılıyor.
Şuri Kalesi’nin dış kapılarından biri. Birkaç kapıdan geçtikten sonra kaleye ulaşıyorsunuz. eylül 2016 / hanabi
63
1429-1879 yılları arasında hüküm süren Ryukyu Krallığı, Doğu Asya’nın önemli bir ticaret merkezi olarak gelişim gösterir. Ticaret sayesinde elde edilen ekonomik güç, kültürel hayatın gelişmesinde de önemli rol oynar. Yüzyıllarca refah içinde ve güçlü bir ülke olarak varlığını sürdüren Ryukyu Krallığı’nın sanat ve kültürü civar ülkeler üzerinde de etkili olur. Ryukyu Krallığı, 1879 yılında “Okinawa eyaleti” olarak Japonya’ya katılır. Ancak II. Dünya Savaşı sırasında Okinawa tarihinin en karanlık ve acı dönemini yaşar. Özellikle Naha şehri, Amerikan bombardımanı altında öylesine büyük bir yıkım yaşar ki; adeta bir kül yığınına dönen Naha şehrinin yanı başına yeni bir Naha şehri daha inşa edilir. Büyük sıkıntılar içinde geçen savaştan sonraki yıllarda Okinawa özellikle bir turizm merkezi olarak gelişmeye başlar ve zaman içerisinde gözde bir destinasyon haline gelir.
64
hanabi / eylül 2016
Şiisaa adı verilen ve kötü ruhları kovduğuna inanılan bu aslan heykellerine Okinawa’da hemen her yerde -özellikle çatılardarastlamanız mümkün.
Kral mezarlığı (Tama Udun), Okinawa’da görülmesi gereken yerlerden biri.
eylül 2016 / hanabi
65
66
hanabi / eylĂźl 2016
Geçmişte kraliyet ailesine ait olan Şikina Parkı.
eylül 2016 / hanabi
67
Ara sokaklara saptığınızda karşınıza çıkacak olan geleneksel lokantalardan biri. Hesaplı fiyatlarla değişik yerel tatları deneyebilirsiniz.
Ziyaretçilerine pek çok seçenek sunan Okinawa’da herkesin kendine göre bir şeyler bulması mümkün. Eğer uzakdoğu sporlarına meraklıysanız, karate sporunun anavatanı olan bu topraklarda geleneksel bir dojo’yu ziyaret edebilirsiniz. El sanatlarıyla ilgileniyorsanız, Okinawa’nın ünlü çömlek atölyelerini gezebilir ve çömlek yapım derslerine katılabilirsiniz. Otantik tatlar peşindeyseniz, ara sokaklardaki küçük yerel lokantaları dolaşabilirsiniz. Amacınız doğal güzelliklerle hemhâl olmak ise, yeşilin ve mavinin her tonunu bulabileceğiniz sahillere inebilir ya da küçük adacıklara doğru denizde açılabilirsiniz. Önceliğiniz tarih ve kültür ise, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde de yer alan pek çok kültür mirasını görebilirsiniz. 68
hanabi / eylül 2016
Makişi pazarında, canlı satılan deniz ürünleri gibi pek çok renkli görüntüye şahit olmanız mümkün. Kokusai Caddesi’nin girişi ve caddeyi koruduğuna inanılan bir şiisaa. eylül 2016 / hanabi
69
Yerli halkın yui-reeru olarak isimlendirdiği monoray. Naha şehrini gezmek için kullanabileceğiniz en ucuz ve hızlı toplu taşıma aracı. Yerden ortalama 20 metre yükseklikteki raylar üzerinden Naha şehrini seyrederek ilerledikçe bir bakıma kısa bir şehir turu da yapmış oluyorsunuz.
70
hanabi / eylül 2016
eylĂźl 2016 / hanabi
71
Kokusai Caddesi Kokusai Doori Hediyelik eşya dükkânlarının sıralandığı 1,6 km. uzunluğundaki bu cadde, Naha’da görülmesi gereken ilk yer olsa gerek. Caddeyi bir uçtan öbür uca yürüyerek hem keyifli bir yürüyüş, hem de alışveriş yapabilirsiniz.
Makişi Pazarı
Şuri Kalesi
Makishi Ichiba
Shurijoo
Yerli halkın gündelik alışveriş için geldiği ve iğneden ipliğe pek çok şeyin satıldığı bu pazar, Naha şehrinin renkli mekânlarından biri olarak muhakkak hoşunuza gidecek. Girişi Kokusai Caddesi üzerinde bulunduğundan caddeyi gezerken kolayca uğrayabilirsiniz.
450 yıl boyunca Ryukyu Krallığı’nın diplomasi merkezi olan ve krallığın tüm ihtişamını size gösteren en önemli yapı.
Kinjoocho
Kral Mezarlığı
Şuri Kalesi’nden Naha limanına inen yaklaşık 300 metrelik tarihi taş yol.
Tama Udun XVI. yüzyıl başında inşa edilen ve 18 kral ve aile bireylerinin gömüldüğü kral mezarlığı.
Dik bir yokuş olması sizi biraz yorsa da, yol kenarındaki geleneksel Okinawa evlerini görmek için bu yorgunluğa değer.
Çuraumi Su Parkı Churaumi Suizokkan Dev boyutlardaki çeşitli akvaryumlardan oluşan, dünyanın en büyük su parklarından biri. Pek çok türdeki deniz canlısını yakından görebilirsiniz.
72
hanabi / eylül 2016
Şikina Parkı
Ryukyu Köyü
Shikinaen
Ryukyu Mura
Ryukyu kraliyet ailesinin dinlenmesi ve misafirlerini ağırlaması için inşa edilmiş tarihî park. Uzakdoğu bahçelerinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Geleneksel Okinawa yaşamı ve kültürünü görebileceğiniz bir tematik park. Değişik el sanatlarını yapmayı deneyebilir veya çeşitli atölye çalışmalarına katılabilirsiniz.
Kasabada Sakin Bir Gün..
KUSHİMOTO Yazı: Ayşegül ARKAN
Tokyo
Kushimoto
Tayfun sezonunda bir anda kararan hırçın suların kenarındaki bu kasabada 125 yıl önce iki ülkenin kaderi kesişti. Ama burayı özel kılan yalnızca tarihi değil, aynı zamanda insanlarının ve doğasının güzelliği de...
eylül 2016 / hanabi
73
Merhabalar! Sizlere Japonya’nın Wakayama İli Kushimoto İlçesi’nden yazıyorum. Kushimoto, Japonya’nın Honshū Adası’nın en güney noktası. Pasifik Okyanusu uçsuz bucaksız uzanıyor gözlerinizin önünde ve bu manzara sizleri başka dünyalara götürebiliyor bazen. Ancak tayfun sezonunda, normalde masmavi olan bu sular kara ve hırçın sulara dönüşüveriyor. İşte asıl bir de o zaman bu manzaraya bakın, sanki baktığınız tamamen farklı bir deniz. Kushimoto’nun nüfusu 27.000. Küçük, sakin ve huzurlu bir sahil kasabası. Hani genelde herkesin kaçmak istediği Ege’deki küçük bir sahil kasabası gibi. İnsanları temiz kalpli, güler yüzlü, pamuk gibi… Tabii bütün Japonya’da olduğu gibi burada da yaşlı nüfus almış başını gidiyor. Nereye gitseniz neneler, dedeler. Restoran ya da kafelerde bile gençten çok yaşlılar
74
hanabi / eylül 2016
var. Yaşlılarına da yaşlı deyip geçmemek gerek. 70, 80 yaşında kişiler benden daha genç görünüyorlar vallahi. Şimdi diyeceksiniz sen kaç yaşındasın nerden bilelim, ben 26 yaşındayım. Japonya’da küçük bir kasabada yaşıyorum. Burada alışveriş merkezleri, büyük lunaparklar falan yok. Ama bizdeki kasaba ve köylerle karşılaştırdığımızda şartlar çok daha gelişmiş. Mesela 24 saat açık marketi var, onun haricinde küçücük yer olmasına rağmen 3 büyük market daha var, yine 24 saat açık 5 küçük bakkal var. Hani şu konbini dediklerinden. Hemen evimin yanında postane var. Yemek yenecek, içki içilecek yerleri var. Tozlu dumanlı yolları yok mesela, her yer asfalt, gece sabaha kadar şakır şakır yağmur yağsa da yolları sel almıyor. Yani güzel, gelişmiş bir yer burası.
Japonya’nın Honshuu adasının en güney noktası Shionomisaki
Kushimoto’ya tepeden bakış...
eylül 2016 / hanabi
75
Kushimoto İstasyonu’na 30 dakikalık yürüme mesafesindeki Hashigui kayalıkları, dalgaların ve rüzgârın binlerce yıllık etkisiyle oluşmuş.
76
hanabi / eylül 2016
Japoncada köprü anlamına gelen “Hashi” ve ayak, sütun anlamına gelen “Gui” kelimelerinden adını alan Hashigui, bitmemiş bir köprünün ayaklarını andırarak Oshima adasına doğru uzanır. Rivayete göre Kushimoto ile Oshima arasına bir köprü yapmak isteyen insanları Amanojaku adlı bir canavar engellermiş. Bir gün yolu Kushimoto’ya düşen ünlü budist rahibi Kōbō-Daishi’den yöre halkı canavarı ikna etmesi için yardım istemiş. Canavar, Kōbō-Daishi’ye köprüyü yapabileceğini söylemiş. Onun yapacağı köprüyü yıkmayacağına dair söz vermiş. Köprüyü yapabilmesi için Kōbō-Daishi’ye 100 at gücü vereceğini, ama köprüyü bitirebilmek için yalnızca bir gün ve bir gece süresi olduğunu eklemiş. Kōbō-Daishi’nin gün ağarırken kuşlar ötmeye başladığında köprüyü yapmayı bırakması gerekiyormuş. Teklifi kabul eden Kōbō-Daishi hızla köprüyü yapmaya koyulmuş. Etrafında bulduğu büyük kayaları denizin ortasına köprü ayağı olarak yığmaya başlamış. O kadar hızlı çalışıyormuş ki, köprüyü zamanında bitirecek gibi gözüküyormuş. Bunu gören Amanojaku çok endişelenmiş ve saklandığı yerden kuş sesi çıkarmaya başlamış. Sesin Amanojaku’dan geldiğini fark etmeyen Kōbō-Daishi zamanının dolduğunu sanarak köprü yapımını bırakmış. İşte o günden beri bu kayalar, bitmemiş bir köprünün ayağı olarak denizin ortasında dururmuş.
Kaynak: http://www.kankou-kushimoto.jp/english/sub01.html
Ertuğrul 1890 filminde kullanılan Ertuğrul maketi ve asker kostümü burada sergileniyor. Peki, benim bir Türk olarak ne işim var bu kasabada. Aslında önceki sayıda sizlere kendimi tanıtmıştım. O sayıyı okuma fırsatı bulamayanlar için kısaca tekrar bahsedeyim. Adım Ayşegül Arkan. 1990 Aydın doğumluyum. Üniversiteye kadar öğrenim hayatımı Aydın’da tamamladım. 2014 Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Japon Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı mezunuyum. Kushimoto, Türkiye ile dost şehir. 1890 yılında Japon İmparatoru’na hediyeler getiren Osmanlı fırkateyni dönüş yolunda Kushimoto’nun Oshima adası açıklarında tayfuna yakalanmış, sürüklenerek kayalıklara çarparak batmıştır.
Kushimoto’daki Atatürk anıtı
eylül 2016 / hanabi
77
Bu kazada 587 denizci şehit olmuş, 69 denizci ise ada sakinleri tarafından kurtarılmıştır. Adada yaşayan köylüler, 40 metre yükseklikteki kayalıklardan aşağıya inmiş, yaralıları yukarıya kadar taşımışlar. O zamanlar fakir bir hayat yaşayan köylüler kendilerine yetecek kadar yiyecekleri olmamasına rağmen hiçbir şey düşünmeden yaralı askerlerimizi doyurmuş, iyileşmeleri için ellerinden gelen her şeyi yapmışlar. İşte bu hazin kaza iki ülkenin dostluğunun başlamasına vesile olmuştur. Geçen sene bu kazanın 125. yılı olduğu için ben buralara çağırıldım. Törenlerde görevimi yerine getirdikten sonra da Kushimoto halkına Türkiye, Türk kültürü, Türkler hakkında bilgiler veriyorum. Türkçe dersleri veriyorum burada, Türk yemekleri yapıyorum.
Ertuğrul Fırkateyni’nin çarptığı kayalıklar ve Ertuğrul Anıtı
78
hanabi / eylül 2016
Doğal güzellikleriyle dikkat çeken Kushimoto’da kültürümüzü tanıtan birçok etkinlik düzenliyoruz. Onun haricinde her iki haftada bir yerel bir gazetede köşe yazısı yazıyorum. Bu köşe yazılarında Türk kültürünü tanıtan yazılar yazıyorum. Şimdiye kadar yemek kültürümüz, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Cumhuriyet Bayramı gibi birçok konuda yazdım. Mesela, geçen bir ay içinde Kushimoto’da yaptıklarıma birlikte bir göz atalım. 3 hafta önce Cuma günü Kushimoto Türk Kültür Topluluğu ile birlikte Kushimoto’nun kardeş şehri Mersin yöresi halk oyunları alıştırması yaptık. Alıştırmasını yaptığımız bu dansı iki gün sonra pazar günü bir etkinlikte sergiledik.
Mersin yöresi halk oyunları ekibimizle gösteri yaparken...
eylül 2016 / hanabi
79
Oshima İlkokulu öğrencileri okullarına gelen Türk misafirleri karşılarken...
Bir sonraki hafta perşembe günü Oshima İlkokulu’na çocuklara Türkçe öğretmeye gittim. Türkiye ile ilgili görselleri kullanarak çocuklara sunum yaptım. Birlikte oyunlar oynadık. O hafta cumartesi günü Kushimoto İlkokulu öğrencileri evime geldi, birlikte Türkiye’den getirdiğim çekirdek ve lokumları yedik. Birlikte benim küçüklük fotoğraflarıma baktık. Ertesi gün pazar günüydü, yine benim evde 3 genç arkadaşımla Türk yemekleri yaptık ve afiyetle yedik. Patates salatası, kısır, sigara böreği, çaydanlıkta demlenmiş çayımız vardı. Tabii ki olmazsa olmaz Türk kahvemiz de... Ne demişler, fala inanma falsız da kalma… Arkadaşlarıma kahve falına bakmasını öğrettim, çok bildiğimden değil, yanlış anlaşılmasın!
80
hanabi / eylül 2016
Ondan sonraki hafta Kushimoto’ya yakın bir şehirden 25 kişilik bir topluluk geldi. Onlara Türk Müzesi’ni gezdirdim. Burada 126 yıl önce yaşanan olayları anlatınca herkesin gözünden yaş geldi. Yine aynı hafta içinde Oshima’da Kashino mahallesine gittim; oradaki dede ve ninelerle muhabbet ederek Türkiye’yi anlattım onlara. Yine o hafta sonu döner sattık. Herkes çok sevdi. Pazar günü müzede misafirlere rehberlik yaptım. Bu hafta içerisinde Kushimoto Emniyet Müdürlüğü’nde Türkiye hakkında sunum yapacağım. Çarşamba ve cuma günleri ise Kushimoto Ortaokulu’nda çocuklara Türkiye’yi anlatacağım.
Bunlar haricinde, kardeş şehrimiz Mersin ile olan bütün yazışmaları ben yapıyorum. Şehirdeki bütün yazılı tanıtım broşürlerini Türkçe’ye çeviriyorum. Öyle belediyede boş boş oturmuyorum yani. Buradaki hayatımdan çok ama çok memnunum. Görünürde çok küçük ama içerikte büyük işler yapıyorum ve bu beni mutlu ediyor. Bundan sonra da bu iki ülkenin dostluğu ilelebet sürsün.
Hepinize Kushimoto’dan selamlar.
eylül 2016 / hanabi
81
Yazı: Ryoko ASANO
?! , ashita m i r a k Wa . sensei o Arigat <3 asu gozaim
82
hanabi / eylül 2016
わかりました先生。ありがとうございます
“Wakarimashita, sensei. Arigato gozaimasu <3” (Anladım, hocam. Teşekkür ederim <3) Yıllar önce bir gece yarısı bir öğrencimden gelen e-mail. Sadece onu yazıp göndermiş. Onu görür görmez カチンと来た (kachin to kita) yani sinirim tepeme çıkmıştı. “Teşekkür eden birine nasıl kızabilirsiniz?” diye soracaksınız herhâlde. Ona şöyle yazmıştım: “○○ san, Cumartesi günü kursun parasını getir. Herkes çoktan ödemişti.” Kursun çok sevdiğim muhasebecisi yıllar önce vefat etmişti. Vefat edince geçici olarak kursun parasını ben toplamak zorunda kaldım. Benim muhasebecilik yeteneğim sıfır. Çok zorlandım ve strese girdim. Bence muhasebecilik dünyanın en zor işlerinden biri. Neyse, neden öyle yazdım? Çünkü o aylardır ödememişti. Öğrencilerime gecikecekleri zaman haber vermelerini söylüyorum. Ama haber bile vermedi. Sonunda söylemek zorunda kaldım. Ayrıca bu ilk kez değil. Defalarca öyle yapıyor. Yoksa bu kadar sert yazmak istemiyorum. Ne kadar yaşlı bir “hoca” olsam bile “Ben hocayım” diye herkese hayat dersi vermek zorunda değilim. Daha doğrusu veremiyorum çünkü ona öyle konularda ders verebilecek kadar terbiyeli bir insan değilim maalesef. Ama sonuçta başka öğrenciler veriyor. O hâlde ona hiçbir şey söylememek eşitlik açısından doğru olamaz maalesef. Kendime baktığımda o öğrencime onu demeye hiç hakkım yok ama işim gereği söylemeliyim. Utanarak da olsa söylemeliyim... Bu durumda o öğrenci asla ve asla “Teşekkür ederim.” dememeliydi. Aslında bu durumda o öğrenci özür dilemeliydi. Ayrıca “<3” gibi işaret ya da “emoji”, “kaomoji” denilen grafikli yüz ifadesi kullanarak yazması da hiç ciddi bir davranış değil. Belki utandığı ya da kendini kötü hissettiği için öyle yazmış olabilir ama Japon toplumunda bu, hiç hoş karşılanmaz. Özellikle kendinden büyük yaşta olan birine karşı kullanmamalı diye düşünüyorum. (Yaşımdan dolayı eski kafalı bir düşünce olabilir de...) Belki de içinde özür dilemiş olabilir ama o yazı onu hiç göstermiyor. Özellikle Japon hocalarınıza öyle yazmamanızı tavsiye ediyorum. Böyle bir durumda Türkler sık sık “Teşekkür ederim” der ve bu söz Japonların sinirine son derece dokunabilir. Japon olsa kesinlikle özür diler, dilemeli. Tam Japon gibi olmak isterseniz öyle bir durumda “teşekkür” yerine “özür dileme”yi öğrenmeniz size çok avantaj olacak.
O öğrencinin neden öyle yazdığını düşündüğümde, “Hatırlattığınız için teşekkür ederim.” demek istedi herhâlde. Ama Japon toplumunda “Benim yaptığım hatadan (eksikliğim, kusurum vb. de olabilir) dolayı size zahmet verip hatırlattırdığım için özür dilerim” olur. eylül 2016 / hanabi
83
Tesekkür ederim.
Niye ki?
“Hatırlattığınız için teşekkür ederim.” şu durumda olur: Mesela yarın ödeme günü. “Yarın ödeme günü” diye haber geldi. O zaman あ (Arigato gozaimasu) “Teşekkür ederim” diyebilirsiniz. Ama ödeme gününde vermediğiniz/ veremediğiniz ve hatırlatıldığınız takdirde “Teşekkür ederim” demeniz (hi ni abura o sosogu: ateşe yağ koymak) gibi oluyor, yani karşınızdaki kişiyi daha çok kızdıracaksınız.
「ごめんなさい」の国、日本。「ありがとう」の国、トルコ。 Türkiye’de sık sık “Teşekkür ederim.” “Teşekkürler.” sözlerini duyarız. Ama bu ifade bazı durumlarda Japonların sinirini tepesine çıkartabilir. Basit bir şekilde anlatayım. Biri size hediye verdi. O zaman “Teşekkür ederim.” dersiniz. Bu çok basit. Onun dışında da Türkler sık sık “Teşekkür ederim” der ama bu çoğu zaman Japonlara göre olmayabilir aksine sinirine dokunabilir.
Japonlar özür dilemesini bekliyor. Japonların asıl özür dilenmesin gerektiğini düşündüğü ya da özür beklediği durumlarda Türkler özür dilemez, aksine “Teşekkür ederim” der. Bu Japonların sinirine son derece dokunabilir. Ben de buna uzun zaman alışamadım. Bu duyguyu atlatmakta güçlük çekmiştim. dilemek”
Bazen “Hiç suçum yok” durumu olsa da özür dilemek gerekir. Yani özür dilemek ortamı yumuşatır. Mesela bir çağrı merkezini arayın. Anında özür diler. Bu, müşterinin kızgınlığını azaltmak için bir yöntem. Mesela bir konuda birini beklettiniz. Ne dersiniz? “Teşekkür ederim.” mi? Hayır. “Özür dilerim” demelisiniz. 84
hanabi / eylül 2016
Başka bir örnek. Bir konuda hata yaptınız ya da eksik bir şey yaptınız. Biri sizi hatırlattı ya da uyardı. Ne dersiniz? “Teşekkür ederim” diyerek Japonya’da kaybedebilirsiniz. İlk önce ne olursa olsun “Özür dilerim” demeniz gerekiyor.
Peki, o zaman Japonlar ne bekliyor?
Yukarıda dediğim gibi “özür Japonya’da son derece önemli.
“Beni beklediğiniz için teşekkür ederim” değil, “Sizi beklettiğim için özür dilerim” olur, Japonların mantığı.
“Hatırlattığınız için teşekkür ederim” değil, “Tam olarak yapamadığım için özür dilerim” oluyor. Teşekkür etmek isterseniz en son “Bana yol gösterdiğiniz için teşekkür ederim” gibi bir şey söyleyebilirsiniz. Bu şekilde Japon toplumunda her zaman “Suç bende” tavrında olmalıyız. Tam olarak Japon gibi olmak isterseniz “Suç bende” operasyonunu tavsiye ederim. Aslında kişisel gelişim açısından özür dilemektense teşekkür etmenin daha iyi olduğunu son zamanlarda öğrendim. “Özür dilerim” sözü, insanı negatif tarafa yönlendiriyor. “Ayyy ne kadar kötü insanım” “Ne kadar başarısızım” gibi düşündürüyor ve daha kötü ve başarısız oluyor. Yani kısır döngü gibi, çıkış yok.
İçinizden ne kadar “Hatırlattığınız için teşekkür ederim.”, “Beni bu konuda suçlamadığınız için teşekkür ederim.” diye düşünseniz de, hatta ve hatta hiçbir şey düşünmeseniz de, ağzınızdan çıkan söz “Özür dilerim.” olmalı. Japonya’da o olaydan dolayı değil, özür dilemediği için daha çok suçlanır ve o yüzden darağacına çıkmış gibi zor durumda kalan çok insan var. Yani asıl konu kayar. Japonya’da özür dilemek o kadar önemli. Japonya öyle bir ülke ki her gün her yerde her an özür diliyorlar. Japonya’da özür dilemek, dürüstlük göstermektir.
“Özür” ülkesi Japonya, “Teşekkür” ülkesi Türkiye Son zamanlarda aşırı yoğunluktan dolayı her şey geciktiriyorum ve her yerde “Özür dilerim” “Kusura bakmayın” deyip duruyorum. O sözler istemesem de bilinçaltıma yerleşir ve ne kadar müdahale etmeye çalışsam da negatif düşünceler işgal etmeye başlar. Sonuç olarak başarısız ve olumsuz bir insan şekilleniyor. Kötü bir döngü yani. Özür dilemek yerine teşekkür etmek ortama hoş bir hava getirir ve pozitif dünyaya yol açar. Sonuç olarak daha iyi bir dünya oluşur. Bu konuda Türkiye çok önde diyebilirim. Ama geleneksel ve şu anki Japon toplumunda maalesef bu kabul edilmiyor. Mutlaka ve mutlaka özür dilemek lazım. Özür dilememenin cezası, asıl suç ve/veya hatadan bin kat daha yüksek. Peki, nasıl özür dileriz? Ciddiyet ve kibarlığa göre şöyle sıralayabiliriz: 申し訳ございません。 Moushiwake gozaimasen. 申し訳ありません 。 Moushiwake arimasen. すみません。Sumimasen. ごめんなさい。 Gomennasai. ごめん。(ごめんね) Gomen. (Gomenne.) すまん。Suman. ごめんちゃい。 Gomenchai.
Bunlar belli başlı Japonca “Özür dilerim” ifadeleri. Hangisini kullanıyoruz? Bu, - Kim kime söyleyecek? - Aradaki ilişki nasıl? - Hangi durumda söyleyecek? - Söylenecek kişinin durumu nasıl? - Karakteri nasıl? vb. bütün açılardan düşünülerek seçilir. Biraz kart oyununa benzer. O açıdan Japon dizi ve filmlerini izlerseniz daha iyi anlarsınız diye düşünüyorum. Bu her zaman benim “Doğru Yerde Doğru Japonca Kursu”mda yer alan bir konu. Yanıma gelirseniz, bu konuda istediğiniz kadar konuşabiliriz.
eylül 2016 / hanabi
85
「今からありがとうございます。」・・・?! Özellikle öğrencilerimden gelen mailde sık sık görülen bu ifadenin ne manada kullanıldığını anlamaktan son derece güçlük çekmiştim. Benden bir şey istediğini söylüyor ve sonra, ありがとうございます (Arigato gozaimasu) diyerek mailini kapatıyor hâlbuki mailini daha yeni gördüm, ne yapmamı istediğini bile bilmiyorum... Daha hiçbir şey yapmadan neden teşekkür ettiğini hiç anlamadım. Yoksa ona bir şey yapmışım da ben mi farkında değilmişim acaba? Ayrıca, 今からありがとうございます (İma kara arigato gozaimasu) diyen bile oluyor. 今から (ima kara) “şimdiden” demek. “Şimdiden” de ne demek? Daha hiçbir şeyden haberim yok ki! Benden bir şey istediği besbelli. Benden bir şey beklediğini okuyunca anlıyorum. Ama neden daha hiçbir şey yapılmadan “teşekkür ederim” diyorlar? Yaptıktan sonra “teşekkür ederim” demiyorlar mı acaba? Türkiye’de nasıl olduğunu bilmiyorum ama Japonya’da böyle bir durumda “teşekkür ederim” demeyen muhtemelen ayıplanır ve/veya saygısız insan olarak değerlendirilebilir. Yıllar önce Tokyo’dan görevli olarak bir Japon gelmişti. Otobüste bir Türk kadına yerini verdi. Ama o Türk kadın hiçbir şey demeden oturunca Japon’un ağzından “Nnn? Sanki ‘Teşekkür ederim’ demedi gibi geldi bana?..” ifadesi çıktı hiç farkına varmadan. Aslında “Benim iyilik yapmama rağmen teşekkür etmedi. Ne kadar ayıp” diye düşünmez ama Japonlar “Biri sizin için bir şey yaparsa ona mutlaka teşekkür etmelisiniz” diye eğitildiği için böyle bir durumda “Teşekkür ederim” sözünü duymayınca o Japon gibi düşünebilir. Yani eğitimin yan etkisidir.
86
hanabi / eylül 2016
Neyse asıl konuya dönelim. 今からありがと うございます (İma kara arigato gozaimasu) ifadesinin Türkiye’de kalıp olarak ifade edilen “Şimdiden teşekkür ederim” cümlesinin tam Japonca çevirisi olduğunu daha sonra öğrendim. Türkler birinden bir şey istediği ya da beklediği zaman her şeyden önce “Teşekkür ederim” ya da “Şimdiden teşekkür ederim” diyormuş! Bunu ilk önce kim çevirmiş bilmiyorum ama ne kadar güzel çevirmiş! Bu ifade hakikaten ilginç. 今からありがとうご ざいます (İma kara arigato gozaimasu) denildiği zaman onu yapmak istesem de istemesem de “Tamam. Yapacağım” diyesim geliyor. Yani 今からありがとうございます (İma kara arigato gozaimasu) ifadesi reddettirmeme atmosferi oluşturuyor. Sanki sihir yapmış gibi... Hangi dil olursa olsun, ありがとうございます (Arigato gozaimasu) yani “teşekkür ederim” manası taşıyan sözlerin inanılmaz gücü var bence. 今からありがとうございます (İma kara arigato gozaimasu) da bunun güzel bir örneği. Ama mevcut Japonya toplumunda maalesef anlaşılmıyor. O zaman ne demeliyiz? Böyle bir durumda Japonya’daよろしくおね がいします (Yoroshiku onegai shimasu) deriz. Bu “Rica ederim” demek. Yani Japonlar sanki “Verdim gitti” gibi diyerek karşısındaki kişiyi istediklerini yapmaya mecbur bırakırlar.
İma kara arigato gozaimasu...?! よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu) da sihirli bir söz. Derste de sık sık anlatıyorum. Japonlar bu ifadeyi çok ama çok severek kullanıyor. Japonya’da ne olursa olsun よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu) diyelim sorun yaşanmasın gibi hava var. Peki hangi durumda kullanıyoruz? Örneğin:
Biriyle tanıştığımız zaman よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu)
Bugün yeni bir işe girdim よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu)
Enerji dolu Japonca Öğretmeni ve TRT Japonca Masası Şefi
あHocaya ödev verirken よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu)
あBir yere başvururken よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu)
あMüdürden izin isterken よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu)
あGeç kalacağım よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu)
あYarın uzun tatile çıkacağım よろしくおねがいします Yoroshiku onegai shimasu)
あPet oteline kedi bırakırken よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu)
あBir şeyden ya da bir yerden kaçıp giderken よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu) Bunun gibi birçok örnek verilebilir. Yani よろしくおね がいします (Yoroshiku onegai shimasu) diyerek o ifade denildikten sonraki her şeyin düzgün gitmesini, sorun yaşanmamasını, her şeyin hayırlı olmasını dileriz. Ancak karşıdaki kişiyi rahatsız etme, zahmet verme, aksaklık, kargaşa ya da sorun yaşanma ihtimali olduğu zaman す みません (Sumimasen) ifadesiyle özür dileyerek よろし くおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu) demenizi tavsiye ederim. O zaman tam Japon gibi olursunuz.
Kokugakuin Üniversitesi’nden mezun oldu. Bir kısmetle Türkçeyi tanır tanımaz ona hayran kaldı. Birkaç kez kısa süreliğine Türkiye’de kalarak Türkçe öğrendi. 2000 ile 2003 yıllar arasında Türkiye’de bir devlet kurumunun son derece önemli bir sisteminin kurulmasında görev aldı. Tamamladıktan sonra 2003 yılında Ankara’ya taşındı. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisans programını tamamladı. Şu anda üniversitenin yanısıra çeşitli yerlerde de Japonca eğitimi veriyor. “Doğru Yerde Doğru Japonca Kursu” kurucusu. Kedi kralı Bonita ve gamsız prenses Kennedy-san ile birlikte fıkra gibi yaşam sürdürmektedir.
www.facebook.com/ryaryako ryaryako@gmail.com
Lütfen よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu)。
eylül 2016 / hanabi
87
GE Kİ GA Yazı: Arda Cem KUYUCU
88
hanabi / eylül 2016
Geçen sayıda gekigaların tarihçesine, gelişimine ve konularına göz atmıştık. Gekigaların çizim ve anlatım stiline gelirsek, genel olarak ilk göze çarpan teknik “kamera tekniğidir”.
TEZUKA’nın Adolf 「アドルフに告 」eserinin sinematik giriş sahnesi.
Bu stilin öncüleri olan çizerler büyük oranda sinema sanatından etkilendikleri için sayfa içerisinde betimledikleri panellerden her biri, aslında bir sinema filminin karesi gibidir. Her sahne aynı zamanda farklı planlardan yerleştirilmiş kamera açılarından alınmış üçüncü kişi bakış açısından (bir yemek masasının üzerinden, gökyüzünden kuşbakışı, karakterin gözlerinden vs.) görülür. Bu tarzda en çok kullanılan sinema tekniklerinden biri de öykünün başlangıcında bakış açısının mekâna uzak bir noktadan kare kare yaklaşmasıdır.
nulu cılık ko ğ a d 」 İ’nin の山嶺 々 İGUCH 神 N A 「 T aki” Jiro no Itad i m a g l. “Kami n pane e d n i r e adlı es
eylül 2016 / hanabi
89
Hiroshi HİRATA’nın Satsuma Gishiden「 薩摩義士伝 」 serisinden paneller. Detaylı anatomi, gölge ve ışığı yoğun fırça darbeleriyle yansıtılmasına örnek.
Goseki KOJİMA, Sanpei SHİRATO ve Hiroshi HİRATA gibi çizerler, gölgelendirme ve ışıklandırma tekniklerini de etkili bir biçimde kullanırlar ki gölge ve ışıklandırma kullanımı normal mangalarda pek yaygın değildir. Karakter çizimleri de daha gerçekçi ve insan anatomisine çok daha yakındır, örneğin Ryoichi İKEGAMİ’nin çizimleri fotoğrafik ölçülerde bir gerçeklik içerir. Hareket içeren sahnelerde de gene sinemadaki aksiyon sahnelerini andırır gerçekçi bir dinamizm gözlenir.
90
hanabi / eylül 2016
Öykü anlatımına gelirsek; daha çok yetişkinlere hitap eden bu eserlerde konuşma, düşünme balonlarının ve açıklayıcı yazı panellerin daha uzun olduğu göze çarpar. Genel çizgi roman okuru için manganın ikonik görseli kawaii (şirin) yüzdür. Yani çok iri gözler, çizgi şeklinde bir ağız ve belirsiz bir burun.
Çeşitli çizerlerin eserlerinden yüz tasvirleri ve mimikler. Yukarıdan aşağıya: Sanpei SHİRATO Kamui 「 カムイ 」, Jiro TANİGUCHİ Benkei「 N.Y.の弁慶 」, Katsuhiro OTOMO Short Peace 「 ショート・ピース 」 ve Goseki KOJİMA Hanzō no Mon 「 半蔵の門 」
Bu da Batı tarzı çizgi romanlardaki yüz ifadeleri ve mimiklerin Japon tarzı çizgi romanlarla karşılaştırılmasından kaynaklanan, ifade okumada bir karmaşaya yol açar.. Bu karmaşanın nedeni aslında şudur: Tipik Japon çizgi romanlarında görülen bu yüz aslında şirinliği vurgulamaktan çok, belli duygu ve kavramları gizleyip diğerlerini sembolik olarak ortaya çıkaran Japon geleneksel tiyatrosundaki noh ve kabuki maskeleri gibidir.
eylül 2016 / hanabi
91
Gekiga tarzı ise genel olarak insanları ve olayları tüm gerçekliğiyle, çıplak bir şekilde yansıtma yanlısıdır. Örneğin, aşina olduğumuz yakın-modern ortaçağ dönemindeki samuray sınıfının ve soyluların yaşam tarzını yücelten manga, anime ve dizilerden farklı olarak tarihsel gekigalar açlığın, sefaletin ve savaşın pençesindeki halkın yer aldığı, kanlı ve acımasız bir tarih portresi çizer. Modern zamanı konu alan eserler de aynı şekilde batılıların aşina olduğu teknoloji, ilginç modalar, adetler, konformist pop kültürle sembolize olan yüzeysel Japonya imgesinden çok farklı bir modern Japonya’yı betimler. İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasındaki toplumsal bunalımlar, kapitalizmin boğduğu bir dünyada, hayat mücadelesi içindeki işçiler, öğrenciler, evsizler, hikikomoriler*, Asyalı mülteciler, suçlular... Karakterlerin psikolojik yapısı, düşünceleri, kaygıları, iç çatışmaları da bu tip yapıtlarda büyük öneme sahiptir. Osamu TEZUKA’nın Adolf ve Kirihito Sanka eserlerinde baş ve yan karakterlerin geçirdiği psikolojik buhranlar yer yer sayfalarca anlatılır. 50’li ve 60’lı yıllarda başlayan gekiga hareketinin kullandığı anlatım ve çizim teknikleri günümüzde farklı alanlardan çok çeşitli mangalarda görülebilir ki günümüzde “Gekiga” terimi daha çok bir tarihsel dönemdeki sanatsal akımı tanımlamak için kullanılmakta. Aynı şekilde “Gekiga”nın içerisinden ayrıldığı “Manga” kavramı ise gene 40’lı ve 50’li yıllarda zirve yapmış olan daha çok çocuklara yönelik daha erken dönem Japon çizgi romanlarını tanımlıyor. Günümüzdeki mangaları bu iki akımın bir harmanı olarak görebiliriz ki bu iki akımın birleşmesindeki en etkili isimlerden biri her iki tarzda da eserler vermiş ve “Manganın Babası” olarak kabul edilen Osamu TEZUKA.
*Münzevi
92
hanabi / eylül 2016
meraklısına: Brophy, Philip. “Osamu Tezuka’s Gekiga: Behind the Mask of Manga.”Manga: An Anthology of Global and Cultural Perspectives (2010): 128-136. Gravett, Paul. “Manga: 60 years of Japanese comics.” (2004). https://en.wikipedia.org/wiki/Gekiga
ORİGAMİ TÜRLERİ Yazı: Nur BÜYÜKYILMAZ
Origaminin tarihçesiyle başlayan yolculuğumuza origami türleriyle devam ediyoruz.
“Bu yazı İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Endüstriyel Tasarım Bölümü yüksek lisans öğrencisi Nur Büyükyılmaz’ın ‘AN ENVIRONMENTALIST APPROACH TO DESIGN: UTILISING ORIGAMI FOR PACKAGING DESIGN’ başlıklı tezinin dördüncü bölümünün, ilk kısmının modifiye edilmiş halidir. eylül 2016 / hanabi
93
TEMEL KATLAMA TEKNIKLERI
94
hanabi / eylül 2016
Vadi Katlaması
Su Bombası Temeli
Dağ Katlaması
Şal Temel Katlaması
Pilili Katlama
Kare Temeli
Blintz Katlaması
W-Kayık Temeli
İlk uygulamaları yapıştırıcı ve makas kullanılmaması kriterine dayanan ve hammaddesi kâğıt olan origami, günümüzde uygulama alanları ve uygulanma şekli çeşitlendirilmiş bir sanat halini almıştır.
Kurbağa Temeli
Kuş Temeli
Balık Temeli
Elmas Temeli
Birçok origami türü ve binlerce origami modeli olmasına rağmen, hemen hemen bütün modellerin ve türlerin temel katlama teknikleri aynıdır.
eylül 2016 / hanabi
95
ORIGAMI TÜRLERI
Saf / Katıksız Origami Pek çok kişi tarafından sıradan origami olarak bilinen saf origamide kare kâğıt kullanılması, makas ve yapıştırıcı kullanılmaması zorunluluğu vardır.
Bütün origami modelleri aynı temel katlama teknikleri kullanılarak oluşturulduğu için origami türlerinin sınıflandırılmasında kullanılan malzeme sayısı, kullanılan malzemenin ebatları ve kullanılan malzemenin türü baz alınmıştır.
Hareketli Origami Hareketli origaminin en bilinen örneği pek çok kişinin canı sıkıldığında farkında olmadan yaptığı kâğıt uçaktır. Bununla birlikte, sağladığı tekrarlı hareketlerle insanların rahatlaması ve gündelik hayattaki oyun ihtiyacını karşılamak için kullanılan pek çok hareketli origami modeli vardır.
96
hanabi / eylül 2016
Modüler Origami Modüler origamilerde 3, 6, 12, 30, 90 veya 120 parça kâğıt kullanılmaktadır. Her bir parça birkaç basit katlamayla oluşturulmaktadır, fakat birleştirme süreci yorucudur. En popüler örnekleri kusudama, bardakaltı ve abajurdur.
instagram@nur.byz
Zeynep Ebru OKYAR
eylül 2016 / hanabi
97
pandanpandan.devianart.com
flickr_Daniel Go
Altın Girişim* Katlaması Üç boyutlu origami olarak bilinen bu origami türü, bir tür modüler origamidir. En az 250-500 arası parça kullanılan modüler origami modellerinin en bilinen örnekleri ejderha, kuğu ve ananastır. Doraemon, Angry Birds, Totoro gibi küreye yakın formlardaki çizgi film karakterlerinin origami uygulamaları da genellikle bu katlama tekniğiyle yapılmaktadır. * İngilizcesi “Golden Venture”.
isi, 6 Haziran ure adlı yük gem nt Ve en ld Go n i taşıya enler siyasi iltica 6 kaçak göçmen ide bulunan göçm m Çin’den kaçan 28 Ge u. rd vu ya de kara erde gözetim w York sahillerin çeşitli hapishanel r le 1993’te ABD Ne en çm gö e nd süreci inde el sanatı u. İltica başvuru rı 100.000’in üzer la talebinde bulund ay ad ci te ül m çte r idi ve soyut ve lar süren bu süre Çin stili origamile ü altında tutuldu. Ay m lü bö k yü bü arın yvan, attı. Bu çalışmal ilerinin aksine, ha am ig or er ül od m çalışmasına imza aklanan Japon origami stilini ra) tasarımlara od odern dünyaya bu çok yüzlü (polihed m ve ye D’ AB ı. ne tayd yeni origami türü lerinden oluşmak tısı sebebiyle bu an kuş ve gemi figür ğl ba an ol ile i mis Golden Venture ge tanıtan kişilerin tedir. tlaması denilmek Golden Venture Ka
98
hanabi / eylül 2016
Islak Origami Islak katlama:, Yuvarlak hatları ve heykelsi görünüşü olan origami modelleri yaratmak için kullanılan ıslak katlama tekniği, modern origaminin büyük ustası olan Akira YOSHİZAWA (1911-2005) tarafından geliştirilmiştir. Sivri köşeler yuvarlatıldığı için bu teknik kullanılarak oluşturulan modeller diğer origami modelleri kadar sert ve mekanik görünmemektedir. Islak katlama adından da anlaşılacağı gibi nem gerektiren bir tekniktir, çünkü kâğıdın ya da katlanan malzemenin nemliliği düz hatların ve köşelerin kıvrımlı olmasını sağlamaktadır.
Aynı modelin sıradan origami teknikleriyle ve ıslak katlama tekniğiyle katlanmış örneği ıslak katlamanın farkını net bir şekilde ortaya koymaktadır.
instagram@nur.byz
eylül 2016 / hanabi
99
Tuvalet Kâğıdı Origamisi Bu origami genellikle otellerde uygulanmaktadır ve tuvalet kâğıdının katlanmış olması odanın temizlenmiş olduğu anlamına gelmektedir. Malzemenin yumuşak olması ve tuvalet kâğıdının fonksiyonundan dolayı bu türde çok fazla model tasarlanmamıştır.
Çin ve Japon paralarının oran ve dokusunu gözeterek oluşturulmuş origami kâğıtları da bulunmaktadır. Para origamisi bu özel kâğıtlarla da katlanabilmektedir.
Para Origamisi Yapımında kullanılan kâğıdından dolayı dünyada “Dollar Bill origami” olarak bilinen bu origami türünü, diğerlerinden ayıran yönü paranın eniyle boyu arasındaki orandır. Amerikan dolarının ebatlarının oranı 7:3 iken Kanada dolarının ebatlarının oranı 13:6’dır ve orandaki bu farklılığa rağmen paraya uyarlanabilen origami modelleri bütün dolarlarda uygulanabilmektedir.
100
hanabi / eylül 2016
Mozaik Origami
instagram@nur.byz
Tek parça kâğıt kullanılarak yapılan bu origami türü, kademe kademe yapıldığı için profesyonel olmayan origamistler tarafından da yapılabilmektedir. İlk örneklerinin Shuzo FUJİMOTO tarafından tasarlandığı düşünülmektedir. Avrupa da oldukça popüler bir origami türüdür.
Şerit Origami İki boyutlu yassı bir formu, üç boyutlu bir forma dönüştürmenin en kolay yolu olarak görülmektedir. İsminden de anlaşılacağı gibi yapımında şerit kullanılmaktadır. Yıldız ve gül en bilinen örneklerindendir.
meraklısına: http://verysmartdesign.com/priceless/ http://www.origami-resource-center.com/ ORIGAMI 4か国語テキスト. Tokyo: Nippon Origami Association.
eylül 2016 / hanabi
101
summary 4
8 36
サマリー
News in this issue: 今号のニュース • May The Emperor Abdicate? 天皇は生前退位できるか • Shodō Showcase in Ankara: SUZUKİ Mohri アンカラでの書道のイベント|鈴木猛利 • Turkish-Japanese Science and Technology University is founded! トルコ・日本科学やテクノロジー大学が創立 • SMAP: The Break-Up Seems Final SMAPの解散が決定的に • Death Note: New Movie Under Way デスノートの続編が製作中
Chindōgu
Unuseless Japanese Inventions
珍道具 世界が驚く日本人の発想力
Ojigi: Japanese Etiquette of Bowing
What is ojigi? How to bow in certain situations? Cultural no-nos
お辞儀 意味、おじぎのし方、文化的タブー
41
Japanese Automotive Industry Mitsubishi Emission Scandal
日本車 三菱も? 燃費スキャンダルの話
14 Japanese Seals “Hanko”
102
30 Interview: Huseyin Can ERKIN
History; Reasons for using seals rather than signature, Types of seals, Manufacturing and Application of seals, Accessories
Japanese language scholar and renowned translator of Japanese literature and manga, tells us his background, his viewpoint in working as a translator, and narrates the challenges and joys of the job.
判子 歴史、サインより判子が使われる理由、 種類、作り方や使い方、付属品
インタビユー 日本語学者であり日本文学や漫画の有名な 翻訳者のフセイン・ジャン・エルキンが語 る、学歴や履歴、翻訳者としての経験やチ ャレンジとは
hanabi / september 2016 / 9月2016年
Onomichi
Town in western Japan with cinematic aura
47
尾道|映画の雰囲気が残る西日本の町
Kushiro
In the wake of Japanese crane
55
釧路|丹頂鶴を追いかけて
Okinawa
A distinctive island in Japan History, Daily Life, Touristic attractions written by a Turkish scholar currently residing in Japan
61
沖縄|日本の中の独特な島 日本に住んでいるトルコ人の学者によって書かれた 歴史、毎日の生活、観光地
Kushimoto
Life at a typical Japanese town at seaside.
73
串本|日本らしい海辺の町での生活
Gekiga- Part 2: Styles in Drawing and Expression
劇画 その画風や表現
Origami
Styles of folding, Origami types (pureland, action, Golden Venture, modular, toilet paper, dollar bill, mosaic, strip)
88 93
折り紙 主な折り方や折り紙の種類 不切正方形一枚折り 仕掛け折り紙、3D折り紙、ユニット折り紙、 お札の折り紙、平織り
46 Travel Destinations
Onomichi, Kushiro, Okinawa, Kushimoto
82 A Japanese expression that the Turks would like to say
“I’m sorry” vs “Thank you” How the Japanese and the Turkish expect to hear unlike responses
旅に出る 尾道 、 釧路 、 沖縄 、 串本
トルコ人が言いたい日本語 「すみません」vs「ありがとう」 日本人とトルコ人は同じ状況で別の言葉 を望んでいる
9月2016年 / september 2016 / hanabi
103
HANABİ 3.Sayı İstatistikleri Web sitesi popülerlik haritası
Facebook sayfası beğeni sayısı Web sitesi toplam görüntülenme sayısı
7.380
Web sitesi toplam ziyaretçi sayısı
2.977
En çok okunan ay
Mart 2016
En çok okunan gün En popüler olduğu ülkeler
104
hanabi / eylül 2016
939
14 Mart 2016 Türkiye, ABD, Rusya, Japonya ve Brezilya
hanabi.proje@gmail.com hanabi.dergisi
eylĂźl 2016 / hanabi
105
106
hanabi / eylĂźl 2016