If undelivered please return to: 2 Clanwilliam Ct., Toronto, ON M1R 4R2
of the Turkish Community Yýl/Year 8 Sayý/IssueThe 121Voice 1 Ekim/October 1, Canadian 2011 T: 416 462-1244 F: 416 444-4073 2 Clanwilliam Crt. Toronto, ON M1R 4R2 info@canadaturk.ca www.canadaturk.ca ISSN 1923-7030 Fiyatı/Price $1 Yıllık Abonelik/Yearly Subscription $30
Yıl/Year 12 Sayı/Issue 164 Mayıs/May 2015 T: 416 462-1244 2 Clanwilliam Ct. Toronto, ON M1R 4R2 info@canadaturk.ca www.canadaturk.ca ISSN 1923-7030 Fiyatı/Price $1 Yıllık Abonelik/Yearly Subscription $30
1
$
iYiCE MANYADI BUNLAR
Bank Asya soruşturma açılmaya başlandı. yönetimine Soruşturma açılan ve ifadeye hukuksuz bir şekilde çağrılan kişiler arasında Saray’ın emriyle Kanada’da bulunan Kanada TMSF tarafından Türk Dostluk Derneği ve Nil el konulmasının Akademi gibi Hizmet Hareketi’ne ardından Banka ait kurumlara Türkiye’den üzerinden özellikle bağış yapanlar da var. HASAN YILMAZ yurt dışına bağış, Bağış dediğimiz 50iftar ya da kurban 100 TL gibi rakamlar. parası gönderen binlerce kişiye Editör’ün yazısı 3’TE
Haydi sandığa
K
anada’da yaşayan Türk vatandaşları genel seçimler için 29, 30 ve 31 Mayıs tarihlerinde sandığa gidecekler. 6’DA
Hayata tutunamadı
L
ösemi hastası Okşahan Demir hayatını kaybetti. 20 Nisan’da fenalaştığı için Toronto Princess Margaret Hastanesi’ne kaldırılan, ardından da Mount Sinai Hastanesi’ne sevkedilen Okşahan Demir, 28 Nisan’da hayata gözlerini yumdu. 10’DA
Kanada’dan 100. Yıl golü 5’TE Sırada Toronto var 5’TE Kanada Çanakkale’de bakan düzeyinde temsil edildi 6’DA Son Umut, Kanada’da gösterime girdi 6’DA
Gıda Fuarı’na Türkiye’den katılımda rekor düşüş 8’DE Etkisiz ama pahalı 10’DA Güllerin Babası 12’DE Ödül avcıları 20’DE
PİDE, LAHMACUN, DÖNER, İSKENDER VE KÜNEFE MUSTAFA’DA YENİR...
416 631-0300
MACARiSTAN - TüRKiYEKANADA HATTINDA BiR YAŞAM HiKAYESi
866 WILSON AVE. TORONTO, ON M3K 1E5
II.
Dünya Savaşı sırasında Türkiye’ye sığınan ve Gyorgy olan ismini Halil olarak değiştiren ünlü Macar keman sanatçısı Halil Darvaş, bundan 31 sene önce 1984 yılında 72 yaşındayken Marmaris’te hayatını kaybetmişti. Atatürk tarafından vatandaşlık verilen, nüfus cüzdanı İsmet İnönü
tarafından imzalanan ve zamanın büyük devlet adamlarına konserler vermesiyle Kemanlar Kralı lakabıyla anılan Darvaş, çok sayıda Yeşilçam filminde de keman sanatçısı olarak rol aldı. Sanatçı, ölümünden sonra unutulup gitti. Hatta mezar yerini bile bilen yoktu. 14-15’TE
2
www.canadaturk.ca
{
{
MAYIS/MAY, 2015
MAYIS/MAY, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
3
İyice manyadı bunlar B
ank Asya yönetimine hukuksuz bir şekilde Saray’ın emriyle TMSF tarafından el konulmasının ardından Banka üzerinden özellikle yurt dışına bağış, iftar ya da kurban parası gönderen binlerce kişiye soruşturma açılmaya başlandı. Haklarında soruşturma açılan ve ifadeye çağrılan kişiler arasında Kanada’da bulunan Kanada Türk Dostluk Derneği ve Nil Akademi gibi Hizmet Hareketi’ne ait kurumlara Türkiye’den bağış yapanlar da var. Bağış dediğimiz 50-100 TL gibi rakamlar. Örneğin, Fatih Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Özsoy Kanada Türk Dostluk Derneği’nin 2012 yılında Nil Akademi bahçesinde kurduğu Ramazan Çadırı’nda 5 kişiye iftar verilmesi için 100 TL bağış yaptığı için saatlerce sorgulandı. Kanada’ya bağış gönderdiği için ifadeye çağrılan tek kişi İsmail Özsoy değil elbet. Nil Akademi için yeni okul binası satın alındığında düzenlenen ‘Bir tuğla da sen koy’ kampanyasından Afrika’da kesilmek üzere yapılan kurban kampanyalarına, kurulan
Ramazan çadırlarında düzenlenen iftar programlarına Türkiye’den bağış yapanlar, yaptıkları hayırlar nedeniyle cezalandırılmak isteniyor. Bank Asya’nın işgalci yönetimi tarafından binlerce kişinin hesapları hiçbir yasal soruşturma olmadan ortaya döküldü ve banka üzerinden yapılan küçük büyük tüm bağışlar incelemeye alındı. İfadeye çağrılan vatandaşlar, paranın kaynağı, ne amaçla gönderildiği gibi soruların yanı sıra ‘Gülen Örgütü ile ilişkiniz nedir?’ şeklinde sorulara da muhatap oluyorlar. Hizmet Hareketi’nin toplumdan soyutlanması, gönüllü insanları korkutma ve caydırma amaçlı bir ‘algı operasyonu’ndan başka bir şey değil bu. İftar, kurban, kermes ve burs paralarına bile göz diken dindar görünümlü bu gaddarların ülkeye, ülke insanına, insanlığa ve dine verdikleri zararın boyutu tahmin edebileceğinizden çok daha büyük. Mübarek Üç Aylar yüzü suyu hürmetine Allah şerlerinden hepimizi korusun…
Bunlar da az değil!
Devletin diplomatlarının kendi ülke vatandaşlarını görev yaptıkları ülkelere karşı kötülemelerinden daha aşağılık bir durum yoktur herhâlde. Maalesef Kanada’da bunu yaşıyoruz. Hem Büyükelçi, hem de Başkonsolos kendi ülke vatandaşlarını ve onların Kanada’daki kurumlarını terör örgütü yaftasıyla Kanadalılara gammazlıyorlar. Terör örgütü dedikleri Hizmet Hareketi.
Kanada geneline yayılmış, Kanada Türk toplumunun yüz akı, Türkiye’nin ve Türk kültürünün tanıtımı için gece gündüz çalışan bu kurumlara böyle bir suçlamada bulunmak için aklı melaikelerin yitirilmiş olması gerekir. Siyasilerin gündemiyle hareket edip yalan yanlış bilgilerle Türk vatandaşlarını kötülemeyi bıraksınlar artık. Hizmet’e değil; Türkiye’ye zarar veriyorlar. Bazılarının aklı biraz karışsa da genelde diplomatların iftiralarını ciddiye alan Kanadalı pek yok. Hatta, Kanada Federal Hükûmeti üyesi önemli bir bakanın; ‘Biz onları da sizi de çok iyi biliyoruz. İşinize bakın ve faydalı işler yapmaya devam edin,’ şeklinde açıklaması dahi oldu. Her şey bir yana, biz Hizmet Hareketi’nin diplomatlara bir teşekkür borcu olduğu kanısındayız. Çünkü; Hizmet Hareketi’ni Türkiye’deki siyasi iktidarın arka bahçesi olarak görüp temkinli yaklaşan Kanadalılar durumun böyle olmadığını bu süreçte anlamış oldular.
Hayırla yad etmeyeceğiz Birkaç yıl önce ‘Hayırla Yad Edilmek’ başlıklı bir yazı yazmış ve o zamanki şartlara göre Toronto Başkonsolosu Ali Rıza Güney’e övgüler dizmiştik. Güney için: ‘Çok kısa bir süre önce göreve başlamasına rağmen, sahada basılmadık alan bırakmayan futbolcular gibi toplumun her kesiminin etkinliklerine katıldı, mekânlarına girdi,
gönlüne girdi,’ ifadeleri kullanmış ve ‘Aradan on yıllar geçse de hatırlayacak, hayırla anacağız,’ demiştik. Gelinen noktada Ali Rıza Güney ile ilgili düşüncelerimiz tamamen değişti. Kendisini renk körü olarak ifade eden ancak 17 Aralık Süreci’nden sonra gözleri fal taşı gibi açılan Güney’i yıllar geçse de hatırlayacağız ancak yaptıklarından sonra hayırla yad etmeyeceğimiz garanti. Saray’ın ve Hükûmet’in gözüne girebilmek için hemen hemen her gün birlikte olduğu, konutunda misafir ettiği, misafirliğe gittiği, iş yaptığı ve hatta beraber top koşturduğu insanlara ve onların kurumlarına zarar verebilmek için elinden ne geliyorsa yaptı ve hâlen de yapmaya devam ediyor. Bir iki ay sonra görev süresi biteceğinden, Toronto’dan ayrılacak olan Güney, kesin olmamakla birlikte büyük olasılıkla Mısır’a gidecek. Gideceği ülkede yaşayan Türk vatandaşlarına şimdiden bol sabır diliyorum. Rüzgâra göre yön değiştirme potansiyeli yüksek olduğundan, kendisiyle kuracakları ilişkinin sağlıklı bir ilişki olabilmesi için çok dikkatli olmalarında fayda var. Not: Bugüne kadar bazı özel durumlardan kaynaklanan bir iki günlük gecikme dışında Canadatürk’ü her ayın ilk günü çıkarmaya gayret ettik. Gelecek sayıdan itibaren baskı günleri konusunda biraz daha esnek davranabilmek adına her ayın ilk gününü her ayın ilk haftası olarak değiştirme kararı aldık. Reklam verenlere ve okuyucularımıza saygıyla duyurulur.
4
www.canadaturk.ca
{
{
MAYIS/MAY, 2015
MAYIS/MAY, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
5
Kanada’dan 100. Yıl golü Kanada Federal Parlamentosu, Sırada Toronto var Nisan ayını “Soykırım Anma Ayı” olarak kabul etti.
İ
ktidar partisi milletvekili Brad Butt tarafından hazırlanan ve Nisan ayının Soykırımı Hatırlama, Kınama ve Önleme ayı ilan edilmesini talep eden M-587 numaralı Private Member’s Motion kategorisindeki Önerge, Parlamento’da grubu bulunan partilerin büyük desteğiyle kabul edildi. Kabul edilen Önerge, 24 Nisan’ın Ermeni Soykırımı Anma Günü olmasını da içeriyor. Önerge’ye karşı Türk tarafının tepkisi oldukça cılız ve zayıf kalmıştı. Savunma Bakanı Jason Kenney, Kanada Hükûmeti’nin Brad Butt’ın Önergesi’ni desteklemekten gurur duyduğunu belirtti. Önerge, Parlamento’daki tüm partilerden tam destek aldı.
Kanada Parlamentosu’nda Nisan ayının Soykırımı Hatırlama, Kınama ve Önleme ayı ilan edilmesini ve 24 Nisan’ın Ermeni Soykırımı Anma Günü olmasını içeren önergenin kabulünün ardından ilginç bir önerge de Toronto’dan geldi.
T
ürkiye karşıtı olarak bilinen Yunan Asıllı Belediye Meclis Üyesi Jim Karygiannis
tarafından verilen ve bir diğer Meclis Üyesi Glenn De Baeremaeker tarafından desteklenen MM6.7 sıralı Üye Önergesi’yle, Toronto Belediye Meclisi’nin Ermeni Soykırımı’nın 100. Yıldönümü’nü kabul etmesi isteniyor. Karygiannis’in verdiği Önerge, gündeme alınıp oylanacak. Önerge’nin gündemden düşmesi için Meclis üyelerinin üçte ikisinin hayır oyu kullanması gerekiyor. Bu sayı yakalanamazsa Önerge Toronto Belediye İcra Komitesi’ne sevk edilecek. Benzer bir karar bundan 11 yıl önce zaten kabul edilmişti. Dönemin Toronto Belediye Başkanı David Miller, 25 Nisan 2004 tarihini Ermeni Soykırım Günü ilan etmişti.
Anıt projesi yeniden gündeme gelebilir Geçtiğimiz yıl bir diğer Meclis Üyesi Shelley Carrol tarafından Toronto’da halka açık bir alana Ermeni Soykırım Anıtı dikilmesini içeren bir Önerge Toronto Belediye Meclisi’ne sunulmuştu. Meclis’te oylandıktan sonra Toronto Belediye İcra Komitesi toplantısında ele alınan Önerge, Meclis Üyesi Giorgio Mammoliti’nin desteğiyle gündemden düşmüş, bir alt komite tarafından araştırılıp incelenmesi, her iki tarafın görüşlerinin alınması ve 2015 yılının başına kadar rapor hazırlanması amacı ile Protokol Ofisi’ne gönderilmesine karar verilmişti. Yapılan oylamada Giorgio Mammoliti’nin önerisi 8 kabul oyuna karşı, 1 red oyu ile kabul edilmiş ve böylece önergenin oylanmasının en erken 2015 yılı başına ertelenmesiyle anıt dikilmesi gündemden düşmüştü. Öneriye göre, Belediye Protokol Ofisi’nin belirleyeceği bir alt komite bu konudaki araştırma ve inceleme sonuçlarını 2015 senesi başlarında Belediye İcra Komitesi’ne bir rapor hâlinde sunacaktı. Bu rapor henüz gün yüzüne çıkmış değil.
6
www.canadaturk.ca
{
MAYIS/MAY, 2015
{
Kanada Çanakkale’de bakan düzeyinde temsil edildi
Çanakkale Savaşları’nın 100. Yılı dolayısıyla Çanakkale’de düzenlenen törenlere Kanada’dan Dış İlişkiler ve Konsolosluk Hizmetleri’nden Sorumlu Devlet Bakanı Lynne Yelich ve Newfoundland Kraliyet Alayı’ndan bir heyet katıldı.
T
örenler için resmî olarak Türkiye’ye davet edilen Kanada Genel Valisi David Johnston ise davete karşılık vermedi. Kanada, devlet bakanı düzeyinde temsil edilirken, Birleşik Krallık’ı temsilen Prens Charles ve Prens Harry, Yeni Zelanda Başbakanı John Key ve Avustralya Başbakanı Tony Abbott anma törenlerine katıldı.
Son Umut, Kanada’da gösterime girdi
Bakan Yelich, Çanakkale’de Türk şehitliğinde...
Newfoundland Alayı
Şavaşları sırasında Çanakkale henüz Kanada’ya bağlanmamış
bir İngiliz kolonisi olan Newfoundland’dan, Newfoundland Alayı’na mensup 1076 asker İngiliz ordusuyla birlikte Savaş’a katıldı. İngiltere ve İskoçya’da eğitime tabi tutulan bu askerler, Mısır’da kısa bir süre kaldıktan sonra İngiliz ordusuyla birlikte 20 Eylül 1915’te Çanakkale kıyılarına çıktılar. Savunma Hattı’nda görevlendirilen askerler yaklaşık 4 ay sonra İngilizlerle birlikte 9 Ocak 1916’da geri çekildiler. Newfoundland Alayı askerleri Çanakkale Savaşları’nda 30 civarında kayıp verdi, 10 asker de hastalıktan hayatını kaybetti. Çanakkale’den ayrıldıktan sonra Avrupa’da Almanlara karşı savaşan Newfoundland Alayı’na, I. Dünya Savaşı’nda gösterdiği kahramanlık nedeniyle Royal ünvanı verildi. 1948 yılında 10. eyalet olarak Kanada’ya katılan Newfoundland’in Çanakkale’deki rolü nedeniyle Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda ile birlikte her yıl ANZAC törenlerine katılıyor.
C
em Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan’ın da rol aldığı Russel Crowe’un Çanakkale Savaşları’nı anlatan ve büyük bölümü Türkiye’de çekilen The Water Diviner (Son Umut) filmi 24 Nisan’da Kanada’da gösterime girdi. Russel Crowe’un başrollerinde oynadığı filmin konusu şöyle: Avusturalyalı bir çiftçi olan Connor, üç oğlunu da Çanakkale Savaşı’na göndermiştir. Çanakkale Savaşı’nın ardından Türkiye’ye gelen Connor’ın tek hedefi uzun süredir haber alamadığı oğullarının izini bulabilmektir. Connor’ın İstanbul’da başlayıp Çanakkale’ye ve oradan da ülkenin çeşitli yerlerine uzanan bu arayış yolculuğunda en büyük destekçileri Türk subayları Hasan ve Cemal olacaktır. Yönetmenliğini ünlü oyuncu Russell Crowe’un üstlendiği filmin senaryosu Andrew Anastasios ve Andrew Knight ikilisine ait. Filmin oyuncu kadrosunda Russell Crowe, Olga Kurylenko, Jai Courtney ve Isabel Lucas gibi isimlerin yanı sıra, Türkiye’den Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan da yer alıyor.
MAYIS/MAY, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
7
Haydi sandığa Kanada’da yaşayan Türk vatandaşları genel seçimler için 29, 30 ve 31 Mayıs tarihlerinde sandığa gidecekler.
7
Haziran Pazar günü Türkiye’de yapılacak 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için Kanada’da yaşayan Türk vatandaşları 29, 30 ve 31 Mayıs tarihlerinde üç gün boyunca Toronto Başkonsolosluğu ve Ottawa Büyükelçiliği’nde kurulacak sandıklarda oy kullanacaklar. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının ilk kez oy kullandığı 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde uygulanan ancak büyük tepki çeken randevu sistemi genel seçimlerde kullanılmayacak. Kanada’da ikamet eden ve seçmen niteliği taşıyan Türk vatandaşları bağlı bulundukları konsolosluklarda 29, 30 ve 31 Mayıs tarihleri arasında arzu ettikleri bir günde oylarını kullanabileceklerdir. Yüksek Seçim Kurulu, gün sayısı
ülkeden ülkeye farklı olmakla birlikte yurt dışında oy kullanma tarihlerini 8 Mayıs - 31 Mayıs olarak belirlemişti. Seçimlerde oy kullanabilmek için “Yurt dışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olmak gerekiyor. Türk vatandaşları “Yurt dışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olup olmadıklarını Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’nın internet sitesinden sorgulayabilirler.
Gümrük kapılarında oy verme işlemi Genel seçimlerde Yurt Dışı Seçmen Kütüğü’ne kayıtlı seçmenlerin gümrük kapılarında oy kullanma tarihleri ise 8 Mayıs -7 Haziran olarak belirlendi. Bu tarihler arasında Türkiye’ye gidecek ya da çıkış yapacaklar gümrük
kapılarında oy kullanabilecekler. Öte yandan, yurt dışında yaşayan seçmenler sadece oy pusulalarında bulunan partilere oy verebilecekler. Yurt dışı seçmen için bağımsız adaylara oy verme sözkonusu değil.
8
www.canadaturk.ca
{
{
MAYIS/MAY, 2015
Gıda Fuarı’na Türkiye’den katılımda rekor düşüş
Türkiye ekonomisindeki yavaşlama ve ihracatın gerilemesi yurt dışında düzenlenen fuarlara katılımı da olumsuz yönde etkiliyor. Son olarak Toronto’da düzenlenen SIAL Kanada Gıda Fuarı’na Türkiye’den sadece iki özel firma ve üç tanıtım grubu katıldı.
2
6-28 Nisan tarihleri arasında Toronto’da Direct Energy Centre’da düzenlenen Fuar’da şirket bazında kurutulmuş meyve üreticisi ‘Günaydınlar Organik Ltd. Şti.’ ile ‘Çaykur’; tanıtım grubu olarak ise ‘Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu (ŞMTG)’, ‘Makarna, Bulgur, Bakliyat, Bitkisel Yağlar Tanıtım Grubu (MBTG)’ ve ‘Su Ürünleri Tanıtım Grubu’ Fuar’da stant açtı. Fuar’da ayrıca ‘Dimes’ ve ‘Yonca’ firmaları Kanada distribütörleri vasıtasıyla temsil edildi. SIAL Kanada Gıda Fuarı bir yıl Montreal, bir yıl da Toronto’da yapılıyor. Toronto’da iki yıl önce yapılan Fuar’a TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş.’nin organizatörlüğünde Türkiye’den 11 firma katılmıştı.
Pazara yeni giriyoruz 2011 yılından beri Kanada pazarı için fason üretim yaptıklarını ve bir süredir de distribütörleri vasıtasıyla ‘Yonca’ markasıyla Kanada pazarına girdiklerini söyleyen ‘Yonca Konserve Grubu’ Satış Sorumlusu Fulya Meriç, Fuar’ın çok kalabalık olmadığını ancak firma olarak iyi bağlantılar yaptıklarını söyledi. Yonca’nın yağ, turşu, közlenmiş ürünler, soslar ve domates ürünlerini
FATMA DURMAZ fatoshdurmaz@yahoo.com
Biber Salçası
B
iber salçası yollamış anacığım memleketten. Bidonu tombiş, beyazı plastikten. Kapağı açıyorum usulca. Yüzümü yaklaştırıp kokluyorum. Çocukluğum kokuyor Adana’nın sokaklarında, komşu evlerin avlusunda. Dimağım uçuyor hızla, iniyor 1980’lerden bir yaza. Komşu kadınlar toplanmış imece usulü yardımlaşarak biber salçası yapma
50’den fazla ülkeye ihraç ettiğini kaydeden Meriç, Kanada’ya ağırlıklı olarak başta ayçiçek yağı olmak üzere sıvı yağ sattıklarını, domates salçasına da ağırlık vereceklerini ifade etti. Türkiye’deki tüm şekerlemecileri temsil eden ‘Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu (ŞTG)’ yeni tanıtım konsepti ‘Delightland’ ile Fuar’a katıldı. Fuar süresince Delightland standında ziyaretçilere Türk kahvesi ve lokum ikramı yapıldı. Türkiye’nin tatlı diyarı olarak bilinmesini istediklerini ifade eden ŞTG’den Burşem Ege, lokum ve kahvenin ise muhteşem ikili olduklarını belirtti. ŞTG, 195 ülkeye 2.7 milyar dolarlık ihracat yapan 2000’den fazla firmayı temsil ediyor. telaşında. Bugün sıra Fethiye hanımda, yarın Fatma teyzenin... Süleyman amcalarınki hangi gün? Mücella yengeden sonra. Çocuklar oynaşıyor içi biber ve su dolu leğenlerin arasında. Leğenler özenle alınmış pazardan tertemiz; alı yeşilinden nazlı, moru en parlağından... Çocuklardan birine salçacıyı çağırma görevi veriliyor. Heyecanla koşar adım seğirtiyor arka sokağa, yanında kafaları tıraşlı 5-6 asistanla. Salçacı geliyor, tahta arabasıyla. Bir tarafında şimdi mutfak robotu tabir edilen biber öğütme makinesi, çekiyor biberleri salçaya doğru devşirmeye. Ucuna, Yeniçeri başlığını andıran bir torba takılmış. Yıkanıp ayıklanan biberleri alışkın hareketlerle içine alıp öğütürken meraklı miniklerin ilgi odağı oluyor. Birden dönüyorum bugüne, sürüyorum bir dilim ekmeğe biber salçamı, damağımda Anadolu tadı. ‘Anadolu’dan, ‘Adana’ çıkar mı diye tartıyorum harfleri. Ah! Bir -a eksik. “Hadi be,” diyor çocukluğum, içinde sözcüklerle oynama telaşı.
{
MAYIS/MAY, 2015
UXBRIDGE $405,000 Detached 3 park yeri 3 Yatak odası 2+1 Banyo Finished basement
BRAMPTON $459,000 DETACH 4 PARK YERİ GARAJ 3 YATAK ODASI AYRI 2 YATAK ODALI BASEMENT DAİRE
SOUTH ETOBICOKE $374,900 2 yatak odalı CONDO 1 park yeri 2 locker 2 Banyo Gol ve downtown manzaralı
SOUTH ETOBICOKE $399,900 2 YATAK ODALI 2 BANYO 1 PARK YERI LOCKER 900-1000 SQ FT
{
SOUTH ETOBICOKE $315,000 1 + den yatak odali 1 banyo 1 park yeri $401 maintenance fee 700 - 799 sq ft
DUFFERIN & EGLINTON $465,000
DETACHED 2 YATAK ODALI 1 PARK YERİ AYRI GİRİŞLİ BASEMENT APARTMAN
SCARBOROUGH $305,000
SOUTH ETOBICOKE $299,000
NIAGARA FALLS $299,000
NEAR DIXIE MALL $678,000
AJAX $750,000
CONDO 1+ den yatak odalı 1 banyo. 1 park yeri $365 maintenance fee 650-700 sq ft
DETACHED 3 YATAK ODALI 3 PARK YERİ GARAJ 2 BANYO 1 YATAK ODALI BASEMENT
FOR RENT
9
Semi-detach 3 yatak odalı 3 Banyo 3 park yeri Brock Üniversitesi yakını
DETACHED 4 YATAK ODALI 4 BANYO WALK OUT 2 YATAK ODALI BASEMENT DAİRE YÜZME HAVUZLU 2 GARAJ, RAVINE
SOUTH ETOBICOKE $1900
CONDO TOWNHOUSE 2 YATAK ODALI 1 PARK YERİ TOWNHOUSE
BANK SALE
www.canadaturk.ca
2 YATAK ODASI 2 BANYO 1 LOCKER KISA DONEM KİRAYA MÜSAİT. 850-900 SQ FT
10
{
www.canadaturk.ca
{
MAYIS/MAY, 2015
Etkisiz ama pahalı Başta birçok Batı ülkesi olmak üzere dünyadaki ülkelerin yarısına vizesiz giriş yapamayan Türk vatandaşları buna karşılık pasaport ücreti için herkesten fazla ödüyor.
pasaporta ücret ödüyor. 16 yaş altı için ise bu fark $208. Kanada’da alınan bir Türk pasaportuna ise $302 ödenirken, Türkiye’de alınan Kanada pasaportu 16 yaş ve üstü için $260. Aradaki fark $42. 16 yaş altı için ise bu fark $202. 150’den fazla ülkeye vizesiz giriş imkânı sunan Kanada pasaportu, en etkili ülke pasaportları sıralamasında en üst sıralarda bulunuyor.
A
sgari ücret alan bir Türk vatandaşının pasaport alabilmek için neredeyse bir aylık maaşını vermesi gerekiyor. Asgari saat ücreti ile çalışan bir Kanadalının ise pasaport ücretini ödemek için iki günden az çalışması yeterli.
Aradaki fark 100 dolar Türkiye’de alınan 3 yıldan fazla süreli bir Türk pasaportu için 505 TL harç ve 82.50 TL cüzdan bedeli olmak üzere 587.50 TL alınıyor. Bugünkü kur değeriyle yaklaşık 265 Kanada doları yapıyor. Kanada’da alınan 3 yıldan fazla süreli bir Türk pasaportu için ise $259 harç ve $43 cüzdan bedeli olmak üzere $302 talep ediliyor. Ayrıca bu rakama ilaveten $5
Çıkış harcı
e-posta ve $20 posta ücreti de var. Öte yandan, başvuru sahibinin pasaportunun geçerlilik süresi sona ermiş ise, en son geçerlilik tarihinden başvuru yapılan tarihe kadar geçen süre, talep edilen süreden düşülüyor. Örneğin, üç yıl önce süresi dolan bir pasaport yenilenmek istenildiğinde yeni pasaportun süresinden üç yıl otomatik olarak düşülüyor. Yani, başvuru 10 yıllık pasaport içinse 7 yıllık pasaport veriliyor. Pasaportun geçerliliği beş yıldan daha fazla bir süre önce sona ermiş kişilerin yeni pasaport taleplerinde, maksimum 5 yıllık süre aşımı dikkate alınıyor.
Bu garip uygulama nedeniyle pasaport fiyatı da otomatikman katlanıyor. 10 yıllık bir Kanada pasaportu ise Kanada içinde alınması durumunda 16 yaş ve üstü için $160. 16 yaş altı için ise ücret sadece $57. ABD ve diğer ülkelerden alınacak 10 yıllık Kanada pasaportu ise 16 yaş ve üstü için $260, 16 yaş altı için ise $100. Karşılaştırma yapacak olursak; Türkiye’de alınan Türk pasaportu $265 iken Kanada’da 16 yaş ve üstü için Kanada pasaportu sadece $160. Türk vatandaşları Kanada vatandaşlarından $95 daha fazla
Hayata tutunamadı
L
ösemi hastası Okşahan Demir hayatını kaybetti. 20 Nisan’da fenalaştığı için Toronto Princess Margaret Hastanesi’ne kaldırılan, ardından da Mount Sinai Hastanesi’ne sevkedilen Okşahan Demir, bitkisel hayata girdi ve 28 Nisan’da hayata gözlerini yumdu. Demir’in cenazesi, vasiyeti üzerine Türkiye’ye götürülüp defnedilecek. 29 yaşındaki Okşahan Demir, aşırı yorgunluk, iştahsızlık gibi şikâyetlerle doktora gitmiş ve geçtiğimiz Kasım ayında lösemi hastalığına yakalandığını öğrenmişti. Demir, henüz 12 yaşındayken bir başka kanser türü olan Lenf bezi kanserine yakalanmış ancak hastalığı yenmişti. Okşahan Demir, geçtiğimiz Aralık ayında da babasını kaybetmişti. Bir diğer lösemi hastası Berk Nesi ile birlikte Okşahan Demir’e de uygun ilik bulunabilmesi için bir süre önce Türk toplumu seferber olmuş, tükürük testi yapılması için kampanyalar düzenlenmişti. Ailesinin verdiği bilgiye göre, uygun iki donör bulunmasına rağmen Okşahan Demir’in vücudu nakle hazırlık için uygulanan tedaviye cevap vermediğinden nakil gerçekleştirilemedi.
İlik nakli bekleyen Okşahan Demir 28 Nisan’da hayatını kaybetti.
En pahalı pasaportu kullanan, üstüne üstlük vize çilesi çeken Türk vatandaşları bir de yurt dışı çıkış harcı ödemek zorunda bırakılıyor. Yurt dışında oturma izni bulunanlar, 7 yaş altı çocuklar ve yurt dışına ticari amaçla sefer yapan kara, deniz, hava ve demiryolu toplu taşıma ve yük taşıma araçlarının mürettebatı dışındaki Türkiye Cumhuriyeti pasaportu ile yurt dışına çıkış yapanlardan çıkış başına 15 TL harç alınıyor. ***
Kanada pasaportu değişiklik
Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu (ICAO)’nun standartlarına uyumlu olması için 9 Mayıs itibariyle Kanada pasaportu başvurularında bazı değişikliklere gidiliyor. Pasaport fotoğraflarında koyu renk gözlük yasaklanıyor ve 12 ay olan fotoğraf süresi 6 ayla sınırlandırılıyor. Yani pasaport başvurusunda kullanılan fotoğrafların son altı ay içinde çekilmiş olması gerekiyor. Ayrıca, pasaportların 2. sayfalarında yer alan dijital imzalar kaldırılıyor. Onun yerine başvuru sahipleri yeni pasaportlarını aldıklarında 3. sayfaya imza atacaklar. Mevcut pasaportlar bu değişiklikten etkilenmeyecek ve süreleri sonuna kadar geçerli olacaklar.
MAYIS/MAY, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
11
12
www.canadaturk.ca
{
{
MAYIS/MAY, 2015
GüLLERiN BABASI HALİT ANGINER /CANADATÜRK
K
ıyıya oturmuş, Karaormanlar’dan çıkıp uzun maceralardan sonra, burada, koca şehri Buda ve Peşte diye ikiye bölerek geçen, çok daha ilerilere giderek Karadeniz’e dökülecek olan, yüzyıllar boyu adına türküler yakılan Tuna Nehri’ne bakıp dalmışım. Gelin gibi süslü köprülerin altından sakin sakin akıyor. Karşı kıyıdaki Parlamento Binası’na, bölünen şehri birleştirmeye çalışan köprülere bakıyorum. İnsanoğlunun kendi yarattığı uygarlığı, geçirdiği cinnet sonucu, elindeki bütün silahları kullanarak, kahredici bir umursamazlıkla yok etme iştihasından, bu şehir de, yani Budapeşte de nasibini almış. İkinci Cinnet Savaşı’nda, bu Parlamento Binası, bu köprülerin tamamı, şehrin pek çok bölümü bombardıman sonucu yıkılmış. Şimdi bu gördüğüm yapılar, bombalarla yıkılan eskilerin yerine yeniden yapılan kopyaları. Önümüzdeki köprü üzerinde açılmış olan el işleri sergisini dolaştıktan sonra gideceğimiz Gül Baba Türbesi de Savaş’ta aynı akıbete uğramış. Yani yıkılmış. Şehrin, bulunduğumuz tarafı Buda adını taşıyor, karşı kıyı ise Peşte. Buda tarafında arazi dalgalı. Tepeler var. Peşte ise tamamen düzlük. Tuna’ya paralel giden yolu geçip görünen ilk tepeye doğru yürüyoruz. Bu sokağın adı “Türk sokağı”. Tepeye varınca tanıdık görüntülerle karşılaşıyoruz: Yeşillikler içinde bir bahçe, güller, revaklar ve kubbesinin üzerinde zarif bir hilal bulunan benzerini çok gördüğümüz tipik bir türbe. Gül Baba’nın 475 yıl önce şehit düştükten sonra gömüldüğü yer burası. Osmanlılar Savaş’a giderken, askere moral versin diye manevi kişiler de orduya davet edilirmiş. Yeniçeriler Bektaşi-Alevi geleneğinden geldikleri için Bektaşi Dervişleri, Kalenderiler vs. askerle birlikte orduya katılırlarmış. Yalnızca katılmakla kalmaz, ön saflarda savaşırlarmış, bazen şehit düşerlermiş. İşte, Gül Baba da bu erenlerden biriymiş. Kanuni Sultan Süleyman Budin Seferi’ne çıkarken toplumda sayılan bir kişi olan Gül Baba’yı da sefere davet etmiş. Rivayete göre Gül Baba İstanbul’da yaşarmış. Padişah bir gün dolaşırken Gül Baba’nın Galata’daki çiftliğine uğramış. Gül Baba’nın yetiştirdiği sarı ve kırmızı renkli güllere hayran olan ve Gül Baba’nın kendisini ağırlamasından memnun olan padişah Gül Baba’ya: “Dile benden ne dilersen!” demiş. Gül Baba, Padişah’tan kendisi için bir şey istememiş ama oracığa bir okul yaptırmasını, böylece devlete, millete hayırlı insanların yetişmesini sağlamasını dilemiş. Padişah, Gül Baba’nın dileğini yerine getirmiş. İşte Galatasaray Lisesi böyle kurulmuş. Bu günkü Galatasaray takımının formasının renkleri de Gül
Baba’nın bahçesindeki sarı ve kırmızı güllerin renklerinden geliyormuş. Tabii, bazen efsaneler ve gerçekler birbirine karışabiliyor. Biz yine hikâyemizin, gerçekliği çeşitli kaynaklarca doğrulanan, tarihsel kısmını da anlatarak Gül Baba Türbesi’ne devam edelim: Gül Baba Budin Savaşı’nda şehit düştüğünde bu tepeye gömülmüş. Budin Paşası, Gül Baba’nın hatırasına hürmeten bir türbe, hemen yanına da bir Bektaşi Tekkesi yaptırmış. Türbe’nin bahçesi güllerle bezenmiş ve Türbe’nin duvarına Kuran ayetlerinin yanı sıra Hz. Ali’nin kılıcına, ucu çatallı Zülfikar’a benzeyen bir kılıç asılmış. Tuna Nehri’ni, o güzelim manzarayı yukarıdan gören Türbe’nin bulunduğu tepeye de Gül Tepe adı verilmiş. Macaristan Osmanlı Devleti’nden bağımsızlığını kazanınca, hem Türbe hem tekke Osmanlılar tarafından unutulmuş. Ama Avrupalılar unutmamışlar. Çeşitli seyyahlar, bilim adamları burayı ziyaret ederek yazdıkları eserlerde Türbe’den bahsetmişler. Bunlardan biri de masallarıyla çocukluğumuzun dünyasını renklendiren Hans Christian Andersen’dir. 1840’lı yıllarda Gül Baba Türbesi’ni gezip gören Andersen seyahatnamesinde şunları yazmış: “Tekrar yelken açmadan önce Tuna’nın öte yakasındaki Gül Baba Türbesi’ne kısa bir gezi yapacağız ve bu kutsal Türk’e, selam getireceğiz. Orada, Türbe’de yatan, başında keçe külah olan kim mi? O bir Derviştir. O buraya, bu Hristiyan şehrine, dağları, çölleri aşarak geldi. Türbesi’nin duvarına bir tahta kılıç astı. Yere kapanarak: Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammet onun peygamberidir, dedi.” Niye tahta kılıç? Çünkü Gül Baba başındaki külaha bir gül takar, eline kocaman bir tahta kılıç alır, öyle
savaşırmış. Nihayet Osmanlılar Türbe’yi ve Gül Baba’yı yeniden keşfetmişler. Sultan Abdülaziz harap durumdaki Türbe’nin onarılmasını istemiş ve Türbe, Sultan Abdülhamit zamanında onarılmış. Sonrasında Türkler, Macaristan’da kendilerinden kalan tek hatıra olan Türbe’yle ilgilerini devam ettirmişler. Macarların türbeye ilgisini ise, 1915 yılında Türbe’yi ziyaret eden Halit Ziya şöyle anlatıyor: “Macarlar Gül Baba’yı Türbesi’yle değil, manen de muhafaza ederler. Bu sevimli bir simadır ki başında sarığı, sırtında cüppesi, ayaklarında yemenisiyle ve daima güller arasında, beyaz sakallı, nurani yüzlü, mütebessim, sevgili bir hayal şeklinde çocukların, genç kızların, ihtiyar kadınların ruhlarında dolaşır. “ Çok yıllar önce gördüğüm Gül Baba Türbesi’ni bir kez daha ziyaret ederken yerini, yurdunu, sevdiklerini bırakıp inancı uğruna bilinmedik yerlere, ölçülemez cesaretle giden bu insanları düşündüm. Gülleri dışında bir zenginliği olmayan, bir zenginlik peşinde de koşmayan, inançlarıyla yaşayan, inancı uğruna ölen bu gibi insanlardır kültürleri oluşturan. Halit Ziya Uşaklıgil’in söylediği gibi, Macarların da saygıyla andığı bir işgalcidir Gül Baba. Onlar için düşman değil, bir inancın temsilcisidir. O, kendisine yapılan çağrıya tereddütsüz cevap vermiş ve yine tereddüt etmeden inancı uğruna ölümü kucaklamış biri. Tuna Nehri’nin yamaçlarına saflar hâlinde dizilen 200 bin asker, başlarında Kanuni Sultan Süleyman olmak üzere, Şeyhülislam’ın kıldırdığı cenaze namazıyla, Gül Baba’yı sonsuzluğa uğurlamışlar. Yolları Macaristan’a, Budapeşte’ye düşenler, Türbe’nin bugünkü durumunu görebilirler.
Acaba, bundan 400 yıl önce Budapeşte’de, Tuna kenarındaki Gül Tepe’de, Gül Baba Türbe’si ne hâldeydi? Seyyahımız Evliya Çelebi’den dinleyelim: “Gül Baba Tekkesi; Bir İrem Bağı gibi bayır üzerinde, bakımlı bir Bektaşi Tekkesidir. Türlü türlü çerağlar, şamdanlar, kandiller, buhurdan ve gülabdanlar ile bezenmiş, zerdeste, davul, kudüm, zil, palheng, keşkül ve teberler ile süslü bir tekkedir. Kara ve denizden gelen seyyahlardan meraklıları Tekke’nin duvarlarına şiirler yazmışlardır. Tekke’de, gelen geçenlere, Müslüman, Hristiyan veya putperest herkese, yılın her günü, sabah ve akşam nefis yemekler dağıtılmaktadır. Ve Hazret-i Gül Baba, yedi cennet gibi çiçekli bir tepe üzerinde, kurşun örtülü yüksek bir kubbe altında yatmaktadır. Sandukası yeşil çuha ile örtülü, mübarek başında, çevresi Kuran-ı Kerimlerle süslü, nurlu Bektaşi tacı var. Tekke’deki dervişler, bütün ziyaretçilere gül suyu dağıtırlar ve amber yakarak kokularla onların zihinlerini doyururlar.” Evliya Çelebi, diğer seyyahların yaptığı gibi Gül Baba için şiirler yazar: “Âşık-ı sadık benim, ettim ziyaret ben geda Bülbül-ü güya gibi etsem figan ey Gül Baba” Ve şunları ilave eder: “Bu gibi kırık dökük şiirlerimizi çirkin yazımızla Türbesi’nin kutlu kapısına küstahça yazıp, mübarek ruhlarına bir Yasin-i Şerif okuduk. Allah sırrını aziz etsin.”
{
MAYIS/MAY, 2015
{
S
Tavuk Yatağında Sarma-Dolma Bu sayıda sizlere tariften öte, enfes bir öneride bulunacağım. Etli dolma genelde çok sevilen bir yemektir, Türkiye’nin dört bir köşesinde de sevilerek yapılır ve yenir. Ancak, pek çok insan da (bazen çocuklar) etli dolma yiyemez, ya kokusu ya da tadı hoşlarına gitmez. Sadesi, yani yalancısı yapıldığında ise ayıla bayıla yerler. Sizin evinizde de bu arkadaşlardan varsa dolmaların altına tavuk döşeyerek pişirmek harika bir fikir olacaktır. Tavukların tadı dolmalara, dolmaların tadı da tavuklara geçip muhteşem bir lezzet çıkıyor ortaya. Kokusu ise, konu komşuyu eve çekecek cinsten! :)) Şu an dolma tarifi vermeyeceğim, siz normalde nasıl seviyorsanız, her zaman nasıl yapıyorsanız o şekilde dolmalarınızı hazırlayın. Ama içine et, kıyma vs koymayın. Sade, yani tabiri caizse “yalancı” dolma yapacaksınız.
Malzemeler
- 4 parça tavuk baget (yağlı olur diyorsanız 2 parça yağsız tavuk göğsü de olur) - İçine kıyma koymadan hazırlanmış (tabii ki pişmemiş) sarma-dolma
kombinasyonu - 1 yemek kaşığı domates salçası - Tatlandırmak için tuzkarabiber -kuru nane -Orta boy bir tencere -Tavuk ve dolmaların arasına koymak için uygun büyüklükte bir tabak
Hazırlanışı Öncelikle tenceremizin dibine tavuklarımızı yerleştiriyoruz. Biraz tuz, karabiber ve domates salçasından az bir miktar alarak tavuklarımızın her yerine gelecek şekilde karıştırıyoruz.. Sonra üzerine kenarları yarım santim açıkta kalacak şekilde uygun bir tabak koyuyoruz. Sakin ters koymayın tabağı, iç tarafı yukarı gelecek şekilde yerleştirin. Tabağın üzerine sarmalarımızıdolmalarımızı dikkatlice, itinayla diziyoruz. Kalan salça, tuz karabiber, kuru
www.canadaturk.ca
naneyi 1 su bardağı kadar sıcak suyla karıştırıp yemeğimizin üzerine döküyoruz. Ağzını kapatıp önce harlı, kaynayınca da kısık ateşte, dolmalarımız kıvama gelene kadar pişiriyoruz. Tavukları ve dolmaları ayrı ayrı tabaklarda servis ediyoruz. Not: Tavukları daha sonraki bir öğünde de yiyebilirsiniz. Not Not: Çaydanlıkta biraz sıcak su hazır bulundurun, suyunuz az gelirse eklemek için.
Afiyet olsun.
13
ebze ve meyvelerdeki pesticides (zirai böcek ilaçları)’nın sağlığımızı bozduğu ve kanser yaptığı herkes tarafından biliniyor. Sebzelerle sağlıklı beslenelim derken, sağlığımızdan oluyoruz. Organiklerde durum farklı; onlarda sağlığımızı bozan böcek ilaçlarının kullanılmadığı söyleniyor (Doğruysa tabii)! Ancak sürekli organik gıda almaya da kimsenin gücü yetmiyor. Ama evde ucuz ve doğal yöntemlerle, bu pesticide’lardan biraz da olsa kurtulma çaresi var. - 1 yemek kaşığı limon suyuna, 1 bardak su, 2 yemek kaşığı karbonat (baking soda diye geçiyor marketlerde) ekliyoruz. Karbonat tamamen çözülene kadar iyice karıştırıyoruz. Bu karışımı ucu spreyli temiz bir şişeye koyuyoruz (Dollar store’lardan bu şişeleri rahatlıkla bulabilirsiniz). Bu karışımı, yiyeceğiniz meyve ve/veya sebzelerin üzerine püskürtebilirsiniz. 5 ila 10 dakika böyle beklettikten sonra akan suyun altında iyice durulayıp yiyebilirsiniz. - Başka bir çözüm de su ve sirke. Bu kadar doğal ve basit. Temiz bir sebze yıkama kabına 4 ölçü suya, 1 ölçü sirke olacak şeklide sebze/meyvelerimizi koyup bir süre içinde bekletiyoruz. Daha sonra iyice yıkayıp yiyebiliriz. - Bir de marketlerde satılan spreyler var ama bunlar pek tavsiye edilmiyor, zira kendileri de birtakım kimyasal maddelerden oluşuyor. En iyisi ya organik almak, alamıyorsak da yukarıda sayılan bu basit, ucuz ve doğal yöntemleri uygulamak. Sirke olarak da marketlerde satılan en ucuz sirkeleri tercih ederseniz, astarı bezini geçmemiş olur. Sağlıkla kalın.
14
www.canadaturk.ca
{
{
MAYIS/MAY, 2015
MACARiSTAN - Tü HATTINDA BiR Y
Türk vatandaşlığına geçmiş ünlü bir Macar müzisyenin oğlu olarak İstanbul’da doğan ve anneannesinin ölümüyle henüz 3 aylıkken İstanbul’dan ayrılarak Macaristan’a giden Attila Darvas, 1987 yılından beri Kanada’da yaşıyor. Nerede olduğunu bilmediği babasının mezarının izini Marmaris’te bulan Darvas, 30 yıl aradan sonra Türkiye’ye giderek mezarı ziyaret etti.
II.
Dünya Savaşı sırasında Türkiye’ye sığınan ve Gyorgy olan ismini Halil olarak değiştiren ünlü Macar keman sanatçısı Halil Darvaş, bundan 31 sene önce 1984 yılında 72 yaşındayken Marmaris’te hayatını kaybetmişti. Atatürk tarafından vatandaşlık verilen, nüfus cüzdanı İsmet İnönü tarafından imzalanan ve zamanın büyük devlet adamlarına konserler vermesiyle Kemanlar Kralı lakabıyla anılan Darvaş,
çok sayıda Yeşilçam filminde de keman sanatçısı olarak rol aldı. Sanatçı, ölümünden sonra unutulup gitti. Hatta mezar yerini bile bilen yoktu. Marmaris Filarmoni Derneği’nin Halil Darvaş’ın mezarını bulması ve ölüm yıldönümünde mezarı başında anma töreni düzenlemesinin basına yansımasıyla Kanada’da yaşayan oğulları da yeniden babalarının izini bulmuş oldu. Babası gibi müzisyen olan büyük kardeş Attila Darvas mezar ziyareti
için Nisan ayında Türkiye’ye gitti. Babası tarafından kendisine hem Macarların hem de Türklerin ortak kullandığı bir isim olduğu için Attila ismi verilmiş. Türkiye dönüşü söyleşi yaptığımız Attila Darvas ile kendisi ve babası hakkında konuştuk. Kendi ifadesiyle Türk doğan ancak hiç Türkçe bilmeyen Attila Darvas ile İngilizce yaptığımız söyleşiyi Türkçeye tercüme ederek sizlere sunuyoruz.
Halil Davraş HASAN YILMAZ
Öncelikle kendinizi okuyucularımıza tanıtır mısınız? - İsmim Attila Darvas. 1965 yılında İstanbul’da doğdum. Macaristan’da büyüdüm ve 1987 yılında Kanada’ya göç ettim. Müzisyenim ve aynı zamanda Macar dilinde mahkeme tercümanlığı yapıyorum.
Marmaris’te öldüğünü ve mezarının orda olduğunu nasıl öğrendiniz? - Kardeşim ve ben son eşinin daveti üzerine, 1985 yılında Marmaris’e giderek mezarını ziyaret ettik. Mezar Marmaris ilçe merkezine yakın bir yerdeydi. Ancak uzun yıllar geçince mezarın tam yerini unuttuk.
Babanız Türkiye’de yaşadı, öldü ve yine oraya gömüldü. Kısa bir süre önce siz de babanızın mezarını ziyaret etmek için Türkiye’deydiniz. Macar asıllı ünlü bir müzisyen olduğunu biliyoruz. Ne zaman ve niçin Türkiye’ye gitmiş, hikâyesi nedir? - Babam Gyorgy Darvas 1912 yılında Macaristan’da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Onun çocukluk ve gençlik yılları hakkında çok az bilgiye sahibim. Prestijli Jeno Hubay Kemal Okulu’nda eğitim gördüğünü biliyorum. 1938 yılında Türkiye’ye gitti. Gidiş nedeni hakkında söyleyeceklerimiz tahminden öteye gitmez. Bu konuda doğru bilgi verebileceklerin hiçbiri hayatta değil. 1935 Nuremberg Kanunları’nın Macaristan’ı da etkilediği bir gerçek. Sanırım babam gelecekte olacakları sezdi ve ülkeyi terk etti. Babamın ailesi ve diğer yakınları öldürüldü ve mallarına el konuldu. Bunlar kesin ve yaşandı. Babanım Türk vatandaşı olmaktan gurur duyduğunu ve minnettar olduğunu biliyorum.
Nisan ayında Türkiye’ye giderek babanızın mezarını ziyaret ettiniz, bu nasıl oldu? - Geçtiğimiz yıl kardeşim bir Marmaris gazetesinde Adem Ülker imzalı bir haber okudu. Haberde Marmaris Filarmoni Derneği’nin babamızın mezarını bulduğu ve ölümünün 30. Yılı dolayısıyla bir anma töreni düzenleyecekleri yazıyordu. Hemen Derneğin başkanı Ahmet Yasar Altınöz ile irtibata geçtim. Ancak, zaman çok kısıtlı ve programım yoğun olduğu için bu anma törenine katılamadım. Bu yıl İstanbul’da yaşayan santçı ve öğretmen İrem Ela Yıldızeli ile irtibata geçtim. İstanbul’da ‘50’lerden 80’lere Levent’ konulu bir sergi düzenliyordu. Serginin amacı o yıllarda Levent’te yaşayan sanatçılarla ilgili sunum yapmaktı. Benim babam da bu sanatçılar arasında yer alıyordu. Video materyalleri için benden yardım istedi. Kendisine yardımcı olabildim. Fırsat bu dedim ve hem etkinliğe katılmak hem de babamın mezarını ziyaret etmek için Türkiye’ye gittim.
Halil Darvaş’ın Marmaris’teki mezarı. Soldan sırasıyla Marmaris Filamorni Derneği Başkanı Ahmet Yasar Altınöz, Attila Darvas ve Gzeteci Adem Ülker.
Müslüman oldu ve ismini Halil olarak değiştirdi. Türkiye ziyaretimde Türkçeyi güzel konuşup konuşmadığını öğrenmek istedim. Arkadaşları Türkçeyi çok iyi konuştuğunu ancak ağır Macar aksanı olduğunu söylediler. Babanızla irtibatınız nasıl kayboldu? - Annem beni dünyaya getirirken vefat etti. Üç aylıkken anneannem beni alarak Budapeşte’ye
götürdü. Anneannem ve tezyemin yanında büyüdüm. Sonra babam teyzemle evlendi. George adında bir çocukları oldu. Evli ve film sektöründe çalışan George da şu anda Toronto’da yaşıyor. İşi dolayısıyla sürekli gezmesine rağmen babam İstanbul’da Levent’te ikamet ediyordu. İrtibatımız tam kaybolmamıştı ama yılda bir ya da iki yılda bir kendisini ancak görüyordum.
{
MAYIS/MAY, 2015
{
www.canadaturk.ca
15
üRKiYE- KANADA YAŞAM HiKAYESi Marmaris’e vardığımda babamın arkadaşlarının düzenlediği resepsiyon etkileyiciydi. Türk misafirperverliği dillere destan. Kişisel dostluklarla pekiştiği zaman unutulmaz oluyor. Sayın Altunöz ve Sayın Ülker beni hem bir yıldız hem de aileden birisi gibi ağırladılar. Bir başka arkadaş sadece beni görmek için Muğla’dan geldi. Hep beraber babamın mezarına gittik. Sonra bir sahil restoranında akşamı geçirdik. O günü devamlı hatırlayacağım. Onların dostluğuyla gurur duyuyorum. Tekrar Türkiye’ye gitme planınız var mı? - Henüz yeni geldim. Kısa vadede böyle bir planım yok ama her an için değişebilir. Açıkçası yeniden gitmek için sabırsızlanıyorum. Kanada’da hiç Türk tanıdıklarınız var mı?
Babası gibi müzisyen olan Attila Darvas Toronto’da yaşıyor.
İşin garibi yok. Umuyorum bu değişecek!
Biz Türkler Macarların da Türk olduklarına inanıyoruz. Siz de aynı fikirde misiniz? - Cevabım hem evet hem hayır. Çünkü, coğrafi konum ve arazi yapısı itibariyle Macaristan tarih boyunca büyük İmparatorluklar için Doğu ile Batı arasında bir geçiş noktası olmuştur. O bölgedeki tek düz arazi yapısına sahip olması dolayısıyla askerlerin kolaylıkla ilerlemesine imkân veriyordu. Macaristan Roma İmparatorluğu’nun bir eyaleti idi. Sonra Tatarların hâkimiyetine girdi. Son olarak Osmanlı İmparatorluğu 150 yıl hüküm sürdü. Bütün bu imparatorluklar kendi izlerini bıraktılar. Pek çok alanda Türkler ve Macarlar arasında yadsınamaz güçlü bağlar var. Mimari, yemek kültürü ve sayısız
Türkçe kelimeyle güçlü ve karmaşık bir ilişki geliştirdik. Eminim ki geniş çaplı bir DNA testi ile Macarlar ve Türkler düşman ya da dosttan daha öte olduklarını ortaya çıkartabilirler. Bir Budapeştli olarak şehirdeki Türk hamamları ve Gül Baba türbesinin tüm ziyaretçilere övdüğümüzü söyleyebilirim. Tarihçi veya genetil uzmanı değilim ancak tüm Macarlar gibi çok güçlü bağlarımız olduğunu biliyorum.
Halil Davraş
16
www.canadaturk.ca
{
Mazinaw Kayası YAPRAK GÜRDAL yaprakgurdal@hotmail.com
N
apanee’nin kuzeyindeki Bon Echo uzun süredir ressamların ve fotoğrafçıların gözdesi olmuş. Parkın şöhreti Mazinaw Kayası’ndan geliyor. Bu 1.5 kilometrelik dimdik kaya, Ontario’nun en derin göllerinden olan Mazinaw Gölü’nden 100 metre yükseliyor. Parka ulaşım Toronto’dan arabayla dört saat kadar sürüyor. Biz bu parka bir uzun hafta sonunda çadır kampı yapmak için gitmiştik. Toronto tepelik bile göremediğimiz dümdüz bir şehir olduğu için, buranın dimdik kayaları sanki hayatımızda ilk defa yüksek bir yer görmüşçesine ilginç ve güzel geldi bize. Orman içinde yürüyüş ve kano yaptık
burda. Yüzmek için de güzel bir plajı var. Kesinlikle görülmesini tavsiye ederim.
{
MAYIS/MAY, 2015
MAYIS/MAY, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
17
BAŞARIYI BİZİMLE YAKALAYIN... 2015 CANADA ART OF PHYSICS COMPETITION 2014-2015 WRESTLING MEDALS 2 Championships, 1 International Torunament, 6 Torunaments
INFOMATRIX 2014-2015 TORONTO SCIENCE FAIR
2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI KAYITLARIMIZ DEVAM EDİYOR. SINIRLI SAYIDAKİ KONTENJANIMIZ İÇİN ACELE EDİNİZ! 2014-2015 TAEKWONDO MEDALS 3 Championships
2014-2015 UOIT ROBOTIC COMPETITION
18
www.canadaturk.ca
{
{
MAYIS/MAY, 2015
MAYIS/MAY, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
19
20
www.canadaturk.ca
MAYIS M
ayıs ayı kanlı canlı bir aydır. Tomurcuklar patlar, böcekler ağır kış uykusundan sonra gökyüzüne savrulur, insanın damarlarındaki donuk kan ısınır. Mayıs ayıdır, coşku ve heyecan doludur. Neşeyi ve hüznü birlikte taşır getirir. Başlayalım: 1 Mayıs işçilerin emekçilerin bayramıdır. İki yüz elli yıl önce Sanayi Devrimi, toprağa bağlı köylülerin kölelikten kurtulmalarını sağlamış ama bu defa da fabrikalarda çok ilkel şartlarda çalışmalarının yolunu açmıştı. Küçük yaşta çocuklar da dâhil olmak üzere, kadın, erkek günde 16 saat çok ilkel şartlar altında çalışıyorlardı. Önce hiç değilse çocukların günde 14 saat çalıştırılması için mücadeleler verilmeye başlandı. Bunun için hem işçiler hem de onlara yol gösteren aydınlar büyük bedeller ödediler. Sonra çalışma saatlerinin 12’ye düşürülmesi ve çalışma şartlarının düzeltilmesi için direnildi. Olumsuz şartlar içinde çalışan işçiler daha 40 yaşına varmadan ölüyorlardı. Emile Zola, Germinal adlı eserinde, o zamanlar işçilerin içinde yaşadığı inanılması güç ortamı, tüm gerçekliğiyle anlatır. Sonra mücadele çalışma saatlerinin 8 saate düşürülmesinde yaşandı. Bu hakkın kazanılması da kolay olmadı. Bedeli ağır oldu. Katliamlar yaşandı. İşçilere öncülük eden liderler idam edildi. Ama sonunda çalışanlar, yüz yıl süren uzun çabalarının sonucu, çalışma saatlerini 16 saatten 8 saate düşürmeyi başardılar. 1896 yılında Sosyalist Enternasyonal, 1 Mayıs’ın İşçi ve Emekçilerin Bayramı olarak kutlanması kararı aldı. O gün bugündür 1 Mayıs bütün dünyada çalışanların bayramı olarak kutlanıyor. Çalışanlar o gün tatil yapıyor, çoluk çocuk eğleniyor. Stefan Zweig bir yazısında çalışanların aileleriyle, Viyana’daki 1 Mayıs kutlamalarını pek güzel anlatır. Biz ise, 1 Mayıs deyince maalesef 1977 yılının kanlı 1 Mayıs’ını hatırlamak durumunda kalıyoruz. 6 Mayıs bizlerin Hıdırellez bayramımızı yani baharın doğumunu kutladığımız gündür. Annem Hıdırellez günü sabah erkenden bizi uyandırırdı. Bahçedeki sayada bulunan ocakta, sac ayağının üzerindeki kazanda su ısınmış olurdu. Annem bahçeden topladığı ısırgan otlarını, çiçekleri kazanda kaynamakta olan suya atardı. Sonra bakır tasla suyu başımızdan dökerek
{
bizi yıkardı. Kardeşimle ikimiz, uyku sersemi, bağrış çağrış, gözümüze kaçan sabundan, suyun sıcaklığından şikâyet eder, bu yıkanma faslının bitmesini isterdik. Annem yıkama işi bitince kazanın dibinde kalan ısırgan otlarıyla sırtımıza hafiften vururdu. Isırganın yaprakları vücudumuzu dalayınca çırıl çıplak bahçe içinde koşuşturarak, kaçardık. Âdetti; Arife günü, yani bir gün önce, bahçede, bir köşeye, karşılıklı iki taş konur, üstüne bir de kiremit örtülürdü. Bu evlenecek çağdaki abim ve ablam için Hıdırellez günü evleri ziyaret edecek olan iyilik perisi Hızır Aleyhisselam’dan, onlara birer mutlu yuva dilemek anlamına geliyordu. Ablam ve diğer kız arkadaşları kâğıtlara yazdıkları dileklerini bir yerlere gömerlerdi. Bir yerlere diyorum, çünkü bu işi biz küçüklerden gizli yaparlardı. Yoksa biz bu dilek yazılan kâğıtları arar, bulur ve herkeslere gösterirdik. 6 Mayıs, aynı zamanda acı bir olayı hatırlatan gündür. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan bir 6 Mayıs günü hayata veda ettirildiler. Öğrenciliğimden tanıdığım, ne kadar vatansever, insan sever olduklarını bildiğim bu genç insanların insanı kahreden sonlarını öğrendiğimde yedek subay okulundaydım. Duyduğum acıyı anlatamam. Gidenleri, yok edilenleri, hiçbir şey geri getirmiyor. 19 Mayıs: Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda yenik cephede yer alan Osmanlı İmparatorluğu, Savaş’ı kazanan devletler arasında pay edildi. Dediler ki: Güneydoğu Anadolu ve Suriye Fransa’nın, Irak, Ürdün, Arabistan, Yemen, Mısır İngiltere’nin, Doğu Anadolu Ermenistan’ın, Batı Anadolu ve Trakya Yunanistan’ın, Güney Anadolu İtalya’nın, Boğazlar, Marmara, İstanbul, Savaş’ı kazananların ortak yönetiminde, Osmanlı Padişahı Savaş’ın galiplerinin esiri.. Türklere İç Anadolu’da bir avuç yer bırakılmış. Mustafa Kemal 19 Mayıs’ta bütün bu olup bittilere karşı direnmek üzere Samsun’a gitti. Hani, Namık Kemal demişti: “Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, Var mıdır kurtaracak bahtı kara maderini” Herkesin, her şeyden umudunu kestiği o anlarda, Mustafa Kemal, topladığı Halk Meclisi’nin kürsüsünden, bu halkın mutlaka zincirlerini kıracağını ve kendi içinden liderini çıkaracağını şöyle dile getirmişti: “Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini”
{
MAYIS/MAY, 2015
Ödül avcıları
Soldan sağa sırasıyla: Muhammet Kürkçü, Mesut Yanıkgönül ve Berkay Şahin
Nile Academy öğrencileri, Art of Physics Yarışması’nda altın madalya kazandı.
K
anada Fizikçiler Derneği tarafından ulusal Art of Physics Yarışması’nda Nile Akademi Lise bölümü öğrencileri Berkay Şahin ve Mesut Yanıkgönül, High School/CEGEP Class Project
kategorisinde birinci olarak altın madalya kazandılar. Şahin ve Yanıkgönül “Upside Down, Smaller and Real Image in the Same Scene” adlı projeleriyle birinci olurken, “Spring Melt Icicles” adlı projesiyle Muhammet Kürkçü bronz madalya kazandı. Öğrenciler yarışmaya öğretmenleri Mustafa Cüre ve Anthony Senzel yönetiminde hazırlandılar.
MAYIS/MAY, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
21
Tim Hortons artık dünya markası!
1
964’te Hockey oyuncusu Miles G. Tim Horton ve polis memuru Ron Joyce tarafından kurulan Tim Hortons tam bir Kanada başarı hikayesi. İlk Tim Hortons 1964 yılında Hamilton’da Tim Horton Donut Shop adıyla açıldı. Zamanla ismi Tim Horton’s, sonrasında ise Tim Hortons oldu. Kurucu ortak meşhur buz hokeyi oyuncusu Tim Horton, 1974’te geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeti. Tim Horton’ın ölümünün ardından ortağı Ron Joyce, Horton’ın eşindeki hisseleri satın alarak şirketin tek sahibi oldu. Zamanla büyüyen ve her köşe başında açılan Tim Hortons, geçtiğimiz yıl Burger King’e satılmadan önce 3600
tanesi Kanada’da olmak üzere 4500 şubeye sahipti. Bir dünya markası olan Burger King ise 100’e yakın ülkede 14 bin şubeye sahip bir dev. Bu alımla Burger King, fast food yemek sektöründe Subway ve McDonalds’ın ardından dünya üçüncülüğüne oturdu. Miamili girişimciler James McLamore ve David Edgerton, Burger King Corporation’ı 1954’te kurdular. Kısa bir süre içinde firma önce ABD’de devleşti, sonra global bir marka hâline geldi. 1967’de şirketlerini Pillsbury’e satana kadar Burger King, ülkedeki 3. büyük hızlı yemek zinciriydi. Bu sektörde bayilik ve reklamın gelişiminin hikâyesinde hep Burger King örnek verilir. McLamore ve Edgerton basit bir konseptle başlamışlardı: Savaş sonrası tomurcuklanan çok çocuklu aileleri uygun fiyatlı, çabuk sunulan ızgarada pişmiş burgerlere çekmek. Fikir benzersiz değildi. Ucuz müşterilerine araba içinde fast food sunan restoranlar 1950’lerin başından beri tüm ABD’de yeşermekteydi. 1954 ayrıca, Güney Kaliforniya’da restoranları McDonald’s
imparatorluğunun başlangıcı olan McDonald kardeşlerle Ray Kroc’un anlaşma yaptığı yıldı. McLamore ve Edgerton, Burger King restoranlarına farklı bir yön vermeye çalıştılar. Burger King, yemek odası sunan ilk zincir oldu. 1957’de menüye soslu, peynirli, marullu, turşulu ve domatesli burger Whopper’ı damak tadı merakı olanlar için eklediler. Ama fiyatları uygun tutmaya devam ettiler. 1959’da eyalet ve ülke dışına açıldılar. McLamore ve Edgerton başlangıç ödemeleri ve kesintilerini alıp bayilerini oldukça serbest bıraktılar. Burger King’in çoğunluk hissesi şu anda Brezilya merkezli yatırım fonu 3G Capital Inc.’e ait. Burger King, Tim Hortons’a 12.5 milyar dolar ödedi. Tarihi birleşme, 2014 sonlarında, şirket hissedarlarının ve devletlerin onayından sonra tamamlandı. Bu satın almayla, 23 milyar dolar satış hacmiyle dünya fast-food pazarının en büyük oyuncularından olan Burger King, McDonald’s ile olan mücadelesinde önemli bir değer kazandı. Miami merkezli Burger King bu
birleşme sonrası merkezini şirket vergisi daha az olduğu için Kanada’ya kaydırdı. Yeni merkez Tim Hortons’ın da merkezi olan Oakville. Şirketin ABD’de ödediği vergi oranı, kârının yüzde 40’ını bulurken, bu oran Kanada’da yüzde 26 civarında olacak. Biliyorsunuz, Tim Hortons, daha önce başka bir ABD şirketi Wendy’s International ile 1995’te birleşmişti ancak bu birleşme başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Tim Hortons’ın dondurma firması Cold Stone ile yaptığı anlaşma da tam başarılı olmamış, Kanada’daki şubelerde dondurma satışına bir süre önce son verilmişti. Burger King, restoranlarında kahve satmayacak. Ancak hızlı bir şekilde bir çok ABD eyaletinde yeni Tim Hortons şubeleri açılacak. 2011 yılında Ortadoğu’ya giren Tim Hortons, Körfez Ülkelerinde de hızla yayılıyor. Türkiye’de dünya markası yapılabilecek veya global zincirlerle ortaklığa girebilecek Simit Sarayı gibi pek çok mükemmel fast food restoranları var ama Tim Horton ve Ron Joyce gibi girişimcilerimiz yok.
22
www.canadaturk.ca
{
{
MAYIS/MAY, 2015
Kanada’ya gelen yeni göçmenler ortalama 47 bin dolar getiriyor MURAT KANDEMİR murat_kandemir@outlook.com Kanada’ya gelen yeni göçmenler ortalama 47.000 dolar getiriyor Yapılan yeni bir araştırmaya göre Kanada’ya gelen yeni göçmenler beraberlerinde ortalama 47.000 dolar getirirken, bu paranın yarısını ülkeye yerleşmek için kullanıyorlar. Bank of Montreal (BMO) tarafından hazırlanan bir rapora göre ülkeye gelen yeni göçmenlerin beşte biri yanlarında birikmiş para getirmiyorlar. Anket araştırmasına göre yeni gelen göçmenlerin Kanada’ya barınma, mobilya vs. gibi ilk yerleşim masraflarını yaptıktan sonra ortalama 20.000 dolar paraları kalıyor. Kanada’ya son on sene içinde göç eden göçmenlerin katkıda bulunduğu BMO araştırması yeni Kanadalıların ülkede karşılaştıkları maddi sorunların belirlenmesini amaçladı. Ankete katılan yeni Kanadalıların yüzde 53’ü ülkeye taşınıp ilk yerleşim masraflarını yaptıktan sonra kalan paralarını emeklilik için kullanmayı düşündüklerini, yüzde 49’unun ise çocukların eğitimi için kullanmak istediklerini belirttiler. Araştırmada ülkeye yerleştikten sonra parası kalanların yüzde 44’ünün kalan parayı ev almak ya da seyahate çıkmak için ayırdıkları ortaya çıktı. Araştırmaya katılanların üçte ikisi de ortalama 2.300 doları düzenli olarak aylık ya da düzensiz olarak anavatanlarında kalanlara (akraba, arkadaş vs.) gönderdiklerini belirttiler. Katılımcıların yüzde 67’si Kanada’ya geldikten sonra hayat standartlarının iyileştiğini, yüzde 27’si de hayat tarzlarının son derece geliştiğini dile getirdi. Ankete göre British Columbia eyaletine gelen yeni göçmenler yanlarında 86.270 dolar getirirken, Alberta’ya yerleşen göçmenlerin
yanlarında 28.784 dolar civarı para getirdikleri göze çarptı. Fransızca bölgesi Quebec bölgesine gelenler ise yanlarında sadece 36.527 dolar getiriyorlar. Pollara tarafından yapılan anket 4-19 Şubat 2015 tarihleri arasında online olarak Kanada’ya göç eden 507 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Yeni bir ülkeye yerleşmek hem maddi hem de manevi açıdan zor bir süreç. Özellikle evli ve çocuklu olanları oldukça zor günler bekliyor. Çocuklar taşındıkları yeni mahallede tanıştıkları yeni kültüre ayak uyduracaklar hem de yeni okullarına alışacaklar. Eşler bu sırada İngilizce dil sıkıntısını aşmaya çalışırken aynı zamanda iş arayacaklar. Türkiye’de yaptığınız işinizde Kanada’da iş bulmanız zaman alacak. Bu yüzden Kanada’da ilk bir sene hiç iş bulamayacakmışsınız gibi kendinizi hazırlamanız gerekir. Bunun için bir sene size yetecek kadar para olmalı. Bu süre zarfında bulunduğunuz mahalledeki sosyal servis ofislerinden kariyer anlamında destek alabilir ve iş fuarlarına katılabilirsiniz. Devletin ücretsiz sağladığı İngilizce dil kurslarına kayıt yaptırarak Kanada kültürüne alışma sürecini daha az hasarla atlatabilirsiniz. Göçmen ülkesi Kanada’da hedeflediğiniz
meslek alanında araştırma yapmalı ve gerektiğinde gönüllü olarak çalışmalarda bulunmalısınız. Kanada, başka bir ülkede doğmuş göçmen sayısı en fazla olan G8 ülkesidir. Bu bir tesadüf değildir. Kanada tüm dünya ülkelerinde yaşayan profesyonel işgörenlerin tercih ettiği bir göçmen ülkesidir. Ülke çocuk büyütmek ve kariyerini ilerletmek isteyenlere eşşiz
fırsatlar sunar. *Murat Kandemir, (Member of ICCRC)
{
MAYIS/MAY, 2015
H
izmet Hareketi’nin en mühim kurumu, “abilik” müessesesidir. Temeli ter ve gözyaşı ile yoğrulmuş bir bünyan-ı mersustur abilik. Oğuz Kağan Destanı’nda geçen cengaver ve onurlu bu kahraman prototip, sonra Alp Eren kimliğinde tam mahiyetini bulmuş ve fütüvvetnamelerde, gazavatnamelerde türlü medh ü senalarla her dönem tasvir edilegelmiştir. Onları yüce kılan mümtaz insani vasıflar ne bir coğrafya ile, ne de bir zaman dilimiyle sınırlıdır. Kelimenin tam anlamıyla “Anadolu’nun bağrından” çıkan bu delikanlıların genel karekteristikleri ihtimamla ele alınmalı, incelenmelidir. “Abilik müessesesi”, öteden beri, diğer dinî cemaat mensuplarınca eleştirilegelmiştir. “Şakirtler”in abilerini biraz abarttığı ileri sürülmüştür. Abilere gösterilen sadakat ve itaat “fazla” bulunmuştur zaman zaman... Kimi de, kardeşler arasındaki bu uhuvvet ve ihlas mayalı münasebetler, “Aman Allahım bu nasıl kardeşlik!” dedirten sevgi kıskanılmıştır. Muhafazakâr camiadan bile pek çok kimse, Hizmet içindeki “abi-kardeş” arasında cari olan gönül dilini çözememiştir, açıklayamamıştır. Nitekim, Hizmet’in başarısının en büyük sırlarından biridir, “ihvan” arasındaki sevgi ve saygı eksenli münasebetler. İhlas ve Uhuvvet düsturları, abilerin şahs-ı manevisinde ete kemiğe bürünmüştür âdeta. Tek tip bir abi yoktur. Çeşitli abilik prototipleri vardır! İşte sadece bir kısmı: Hasbi, mübarek, civanmert, fedakâr, cevval, cömert, veli, asabi, âlim, sadık, gönül eri, derviş meşrep, müşfik, dava adamı, zeki… Abilik, evvelen ve bizzat bir gönül işidir; gönüllülük esasına dayanır. “Adanmışlık” esasına. Bir rütbe ve makam değil, bir pozisyon değil, bir mesuliyettir, hizmet vesilesidir. …… İmdi… Kanaat-i acizanemce son zamanlarda, Hizmet’in en ciddi ve insafsız saldırılara maruz kalan kurumları, ne Eğitim Kurumları,
{
www.canadaturk.ca
ENGİN SEZEN
engin.sezen@gmail.com
“ABiLER” ne Bank Asya, ne Zaman gazetesi, ne de Kimse Yok Mu’dur… Asıl saldırı, sistemli ve stratejik biçimde abilik kurumuna yapılan hücumlardır. Gerek sosyal medyadaki paylaşımlarda, gerekse geleneksel medyadaki ve siyaset meydanlarındaki tehacümatta asıl hedef, abilerin ve ablaların maddi ve manevi şahsiyetleridir. Çünkü, malumdur ki bu kurum Hizmet’in şahdamarıdır, öz suyudur. Bundandır meydanlarda abiler ve ablalara uzun uzun yuh çektirtmeler. Çarşaf çarşaf resimlerini yayımlamalar gazetelerde.... Keşke, şimdilerde abilik ve ablalık kurumunu insafsızca eleştiren kimi ehl-i siyaset ebeveynler, evlatlarının yüzü suyu hürmetine, çocuklarına emek veren o abilere dil uzatırken insaflı olabilselerdi! Keşke ekranlarda, gazete köşelerinde abilere hakaret yağdıran bir kısım zevat, havuzda köşe kapmaca oynayacaklarına…bir zamanlar kendilerine emek veren, kendileri için gözyaşı döken o cefakâr abilerini derhatır ediverseler…ediverseler de o beklentisiz kahramanlara hakaretler yağdırmak için fırsat kollamasalardı! Heyhat!... nerede o civanmertlik, nerede o insaf! Dersaneler, okullar kapansa da, bilinir ki,
Nur terbiyesi ile yetişmiş pırlanta gibi bir abi, bir ev dersanesinde bütün okullara, liselere, üniversitelere hitap edebilir, ruhundaki ıstırap tohumlarını muhtaç sinelere serpebilir; millet ve insanlık için gönlünde mayaladığı ideallerini, davasını… ehil ve müstaid dimağlara duyurabilir. Burada hitabet yetenekleri ile temayüz etmiş ve beşeri münasebetlerindeki içtimai becerileri ile bugünün en değme siyasetçisini ve meydan yeri oratörünü geride bırakacak isimlerden, mesela bir Harun Tokak, Mustafa Yeşil, İsmail Cingöz, Osman Şimşek, Ahmet Kurucan, Ekrem Dumanlı’dan söz etmiyorum… Söz ettiğim, şu anda üniversite okuyan veya bir yerde öğretmenlik veya belletmenlik yapan ya da dünyanın herhangi bir yerindeki bir başka Hizmet kurumda vazife gören “alelade” bir abinin liderlik vizyonundan, ufkundan ve vasati vasıflarından söz ediyorum. İşte şimdi, hamla safın temyiz olunduğu bu mahud dönemde o abiyi, o ablayı daha yakından görebilme, tanıyabilme imkânı bulduk. Aylardır bütün tahrip, tahkir, tezyif ve tahrik hamlelerine rağmen, toplum içindeki kıymetleri daha bariz ortaya çıktı. Haksızlığa, hukuksuzluğa…dur deme mertliğini
23
gösterdiler. Çalanlardan çırpanlardan olmadılar. Abiler, gerek asaletleriyle, gerek cesaretleriyle, şecaatleriyle ve hamiyetleriyle…daha da görünür hâle geldiler. Hani moda tabiriyle dersek, meydan er gördü…Bu kaht-i rical eyyamında, meydan adam gördü, mütevazi ve mahcup ama mehip ve cesur… Müspet Hareket’in felaket ve helaket demlerinde kapıyı içeriden kilitleyip, “zaman ahir zamandır gün günden beter gelecek” meskeneti olmadığını; aksine ve bilhassa zulüm ve zalim karşısında dimdik durmak olduğunu gösterdiler âleme. Kıymetleri her geçen gün daha da iyi anlaşılacak. Sadece biraz daha sabır. Süleyman Sargın’dan bir iktibasla yazıyı bitirmek isiyorum, kendisinin yakından tanıdığı iki örnekle: “İşte ben böyle sayısız yiğitler, delikanlılar tanıdım. Ekrem abi mesela, onunla yaklaşık on senedir gazetede çalışıyoruz. Bir tek yazısını bile abdestsiz yazmadığını biliyorum. Maneviyatı çok güçlü, ibadetine hassas, namazını namus bilen samimi bir mü’mindir. Dünyaya ve dünyalıklara göz ucuyla bile meyline şahit olmadım. Ama davasıyla, hizmetiyle alakalı meselelerde gözünü kırpmadan en önde koşar. Yalanı, dolanı, hilesi hurdası yoktur Ekrem abinin. İçi dışı birdir. Yüreklidir, merttir. Hâsılı adam gibi adamdır. Cesur yürek tabirinin içini hakkıyla dolduran bir delikanlıdır. Hidayet abiyi de üniversite yıllarımdan tanırım. İzmir’de Zaman temsilcisi olduğu dönemlerden bilirim. Dertli, ızdıraplı ve hizmet delisi bir adamdır. Gece gündüz Hizmet’in olduğu her yere ve her işe dur durak bilmeden koşar. Gecelerini iyi değerlendirdiğini, ibadete hassasiyetini, teheccüdlerini hiç aksatmadığını en yakınındakilerin şehadetiyle dinlemiştim. Hasbidir, samimidir, adanmış bir yürektir Hidayet abi….Ve bu iki cesur yürek, duruşlarıyla, kararlılıklarıyla ve metanetleriyle delikanlılığın kitabına yeni satırlar ekliyorlar.”
CANADATÜRK SATIŞ NOKTALARI
Canadatürk gazetesi her ay bine (1,000) yakın adrese posta ile ücretsiz gönderiliyor. Hedefimiz aylık 3 bin gazeteyi doğrudan adreslere göndermek. Siz de adres listemizde yer almak istiyorsanız, 24’üncü sayfadaki formu eksiksiz doldurup bize postalayabilir ya da isim ve adres bilgilerinizi info@canadaturk.ca email adresine gönderebilirsiniz. Tahsin Meat Products Marche Ayder Nesli-Osman Dino Nile Academy Erkek Lisesi EDMONTON Anatolia Food Market 15920 Stony Plain Rd. 587 521-4004
KITCHENER Anadolu Kültür Merkezi Lawrence Ave. 519 954-1773
LONDON Anadolu Kültür Merkezi 193 Homestead Cres
MISSISSAUGA Adonis 1240 Eglinton Ave W. Beyti Kebab 1650 Dundas Street East 905 848-2590 Master Delight 7033 Telford Way Unit 2&3 905-671-9229
755 Queens Way E. Unit 16 905 272-1300
3791 Willeray (514) 722-1835
101 - 8800 Dufferin Street 416 661-7880
135 Plunkett Rd. 416-285-0115
MONTREAL
Turquoise Pide 3662 Rue Fluery Est 514 903-9571
Chef 47 879 Wilson Ave. 647 430-2178
OTTAWA
Dr. R.N. Sezer & Associates 1273 Broadway Ave. 416 429-3317
Nile Academy İlköğretim & Kız Lisesi 5 Blue Haven Crst. 647 748 6453
Anadolu Kültür Merkezi 11280, av Jules-Dorion 514 852-2223 Antep Baklava 5098 Jarry Est 514 419-8758 Atlas Boucherie et Grillades 1905 Henri-Bourassa Est 514 388-2888 Çiçek Pastanesi 3656 rue Fluery E. 514303-5361 Efes Pastanesi 689, Rue Saint-Roch 514 495-6535 Gold Scissors Kuaför Salonu 698 Rue Saint-Roch 514 273-8947
Anadolu Kültür Merkezi 335 Michael Cowpland Dr. 613 829-7787
TORONTO Accurate Accounting 450 Wilson Ave. Unit 2 416 638-0700 Al Premium Food Mart 1970 Eglinton Ave E Can-Turk İpek Mobilya 1179 Finch Ave W. Suite #13 416 736-4473
Eren’s Hair Salon 893 Wilson Ave 416-638-1530 Iqbal Halal Foods 2 Thorncliffe Park Drive Kanada Sufi Kültür Merkezi 270 Birmingham St. Mustafa Turkish Pizza 866 Wilson Ave. 416 631-0300 Narin Pastanesi 881 Wilson Ave. 416 631-7500
Nuri Sansarlıoğlu 754 Wilson Ave. 647 343-6113 Pizza Pide 949 Gerrard St. E. 416 462-9666 Polat Auto Services 14 Sable St. 416 630-1444 Sofra Grill 1166 St. Clair Ave. W. 416 653-6536 Sunny Foodmart 747 Don Mills Rd. Unit 60
24
www.canadaturk.ca
{
{
MAYIS/MAY, 2015
{
MAYIS/MAY, 2015
{
www.canadaturk.ca
25
KOVUN KÜREKÇİYİ
ürk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verildi. Japonların takımında 8 kişi kürek çekiyor ve 1 kişi dümencilik yapıyordu. Türk takımında ise, 2 kişi kürek çekiyor, 3 kişi şeflik, 3 kişi müdürlük yapıyor, 1 kişi de dümeni kullanıyordu. Her iki takım da, performanslarını en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçti. Büyük gün geldi ve iki takım da, kendini hazır hissediyordu. Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazandılar. Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılmıştı. Türk şirket yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar verdi.
Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu düzenlenen raporlara göre hata bulundu ve çözüm önerisi getirildi. Çözüm olarak yönetimdeki düzeni güçlendirmek ve koordinasyonu güçlendirmek için 1 genel müdür atandı ve sandaldaki ağırlığı dengelemek için kürekçi sayısı da bire indirildi. Japonlara yeni bir yarış teklif etme kararı alındı. 9 kişilik Türk takımı Japonlarla bir yarış yapmak üzere yeniden yapılandı. Japonların takımında, 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyordu. Türk Takımında ise yeni yapılanma şekli şöyleydi: 1 Genel Müdür 3 Müdür 3 Dümen Şefi 1 Dümenci 1 Kürekçi İkinci yarışı Japonlar iki kilometre arayla kazandılar. Tepesi atan Türk şirketi yönetim kurulu hemen harekete geçti. Yarışın kaybedilmesinden sorumlu tutulan kürekçi kovuldu, müdürlere ve diğer personele sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı ikramiye verildi. (Alıntıdır)
ir zamanlar bir iş yerinde saat ücreti ile çalışıyordum. Hâl böyle olunca da çalıştığım saatleri titizlikle bir deftere not ediyor, iki haftada bir aldığım çekteki saatlerle karşılaştırıyordum. Bir gün aldığım çekte birkaç saatin fazladan yazıldığını gördüm. Aynen işletme sahibine giderek fazla ödeme yapıldığını bildirdim. Benim bu davranışım üzerine oldukça memnun olan patron başka bir çalışan ile yaşadıkları benzer bir olayı anlattı. Yanlarında çalışan kişi bir gün hışımla gelerek çalıştığı saatlerin eksik hesaplandığını belirterek çeke itiraz eder. Patron çeki alarak saatleri yeniden kontrol için müsaade ister. Patron son iki haftalıkla birlikte geçmişe yönelik de bir inceleme yapar. İnceleme
sonucunda elemana verilen son dört çekteki çalışma saatlerinde hata olduğu anlaşılır. Bu hataların ilk üçü eleman lehinedir. Yani fazladan kendisine ödeme yapılmıştır. Son çekte ise hata iş yeri lehinedir. Patron elemanı yanına çağırır. Eleman hâlâ hiddetlidir ve parasını istemektedir. Bundan önceki üç çekte fazla ödeme olduğu kendisine bildirilen elemana bundan haberi olup olmadığı sorulur. Eleman hiddetiyle çıkışına devam eder ve literatüre geçecek bir cevap verir: “Ya arkadaşım, anladık hepimiz insanız, hata yapabiliriz. Ama hata bir yapılır, iki yapılır, üç yapılır. Ama dördüncü kez hata yapılırsa ben bu işte art niyet ararım.”
T
Hata her zaman yapılmaz ki! A B
Kanada’nın peri bacaları: Willow Creek Hoodoos
lberta eyaletinde Calgary’e yaklaşık 140 km. uzaklıktaki Drumheller kasabasında bulunan Willow Creek Hoodoos’un Kanada’nın peri bacaları olduğunu, Aborjinlerin, rüzgâr ve yağmur gibi unsurların aşındırmasıyla
oluşan bu yapıların kötü dev tanrıların, Büyük Ruh tarafından taşa döndürülmüş hâli olduklarına inandıklarını, Alberta çorak arazilerinin sembolü sayılan peri bacalarının bölgeye binlerce turist çektiğini biliyor muydunuz?
26’ıncı sayfadaki çengel bulmacanın çözümü
Ha 20 fazla ha 100 eksik
B
ir arkadaşım bir başka arkadaşı ile yaptığı ticaretten bahsetti. Onun çok kazığını yedim diyerek söze başlayan arkadaşım yaptığım işlerin parasını almaya gittiğimde sürekli bir yerlerde kesintiler yapıldığını görüyordum. Bir gün artık dayanamayıp “Neden paramı kesiyorsun?” diye kendisine çıkıştım.
Pişkin pişkin suratıma bakıp; “Aramızdaki ticarette ha 20 fazla olmuş, ha 100 eksik, ne önemi var. Mühim olan dostluğumuz,” demez mi.... İşte onun ticaret anlayışı: “20 fazla, 100 eksik. Bir gün bile tam tersini yapıp hesabı 20 eksik, 100 fazla olarak kayda hiç geçmedi.
FOTOĞRAFLI
YORUM Fotoğraf: Hasan Yılmaz
Hasan Yılmaz-İsmail Hızıroğlu selfiesi
1921 doğumlu İsmail Hızıroğlu yaşayan son Osmanlılardan. Kanada’ya 75’inden sonra göç etmiş. Toronto’da ikamet eden Hızıroğlu şu anda 94 yaşında ve Kanada’da yaşayan en yaşlı Türkler arasında yer alıyor.
Yayıncı/Publisher BestOne Media Inc.
E: info@canadaturk.ca W: www.canadaturk.ca
Genel Yayın Yönetmeni / Editor-in-chief Hasan Yılmaz
Canadatürk’te yayımlanan yazıların her türlü sorumluluğu yazarına aittir. Canadatürk, yayımlanan reklamların içeriğinden, reklamı yapılan ürün ve hizmetin alınması veya kullanılması sonrasında oluşabilecek olumsuzluklardan sorumlu tutulamaz.
Yazarlar/Writers Akif Eren, Engin Sezen, Faruk Arslan, Fatma Durmaz, Halit Angıner, Murat Kandemir, Yaprak Gürdal Görsel Yönetmen/Art Director Hasan Yılmaz Adres/Address 2 Clanwilliam Crt. Toronto ON, CANADA M1R 4R2 Phone: 416 462-1244
ISSN 1923-7030 CANADA POST AGREEMENT NUMBER 42779532 We acknowledge the financial support of the Goverment of Canada through the Canada Periodical Fund of the Department of Canadian Heritage.
FRUITERIE ERMIS Günlük taze meyve ve sebzeler Türk gıda ürünleri Tel: 514 329-2220 3257 Henri Bourassa E. Coin (corner) St-Michel, Montreal, QC H1H 1H3
ŞİFRE:
MAYIS/MAY, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
27