If undelivered please return to: 2 Clanwilliam Ct., Toronto, ON M1R 4R2
of the Turkish Community Yýl/Year 8 Sayý/IssueThe 121Voice 1 Ekim/October 1, Canadian 2011 T: 416 462-1244 F: 416 444-4073 2 Clanwilliam Crt. Toronto, ON M1R 4R2 info@canadaturk.ca www.canadaturk.ca ISSN 1923-7030 Fiyatı/Price $1 Yıllık Abonelik/Yearly Subscription $30
Yıl/Year 12 Sayı/Issue 168 Eylül/September 2015 T: 416 462-1244 2 Clanwilliam Ct. Toronto, ON M1R 4R2 info@canadaturk.ca www.canadaturk.ca ISSN 1923-7030 Fiyatı/Price $1 Yıllık Abonelik/Yearly Subscription $30
1
$
Yeniden sandığa Kanada’da yaşayan Türk vatandaşları 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimleri için 23-25 Ekim tarihlerinde sandığa gidecek.
1
Kasım 2015 Pazar günü yapılması kararlaştırılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları yaşadıkları ülkelere göre 8 ila 25 Ekim tarihleri arasında oy kullanacak. Kanada’da yaşayan Türk vatandaşları ise sandığa 2325 Ekim (Cuma, Cumartesi ve Pazar) tarihlerinde 10:00 – 19:00 saatleri arasında gidecekler. Sandıklar daha önce olduğu gibi
Yara gitti izi kaldı
Ottawa Büyükelçiliği ve Toronto Başkonsolosluğu’nda kurulacak. 5’TE
Türkiye’den Türkiye’den festival 6 film birden paralel T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın
1
0-20 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Uluslararası Toronto Film Festivali’ne Türkiye’den 4’ü uzun, 2’si kısa metraj olmak üzere 6 film katılacak. 6’DA
desteğiyle oluşturulan Turks@TIFF Girişimi, Türk film endüstrisinin tanıtımı için Toronto Uluslararası Film Festivali boyunca çeşitli etkinlikler düzenleyecek. 6’DA
PİDE, LAHMACUN, DÖNER, İSKENDER VE KÜNEFE MUSTAFA’DA YENİR...
416 631-0300
866 WILSON AVE. TORONTO, ON M3K 1E5
Yaklaşık yedi yıl önce bıçaklı bir saldırıda teyzesi ölmüş, kendisi ise ağır yaralı olarak kurtulmuştu. O zaman 13 yaşında olan Rümeysa Coşgun, artık büyüdü ve 20 yaşında bir kadın oldu.Karın bölgesinde bulunan derin ameliyat ve bıçak izleri de kendisi ile birlikte büyüyen Coşgun, normal insanlar gibi görünebilmek için estetik ameliyat olmaya hazırlanıyor.
2
8 Ocak 2009 tarihinde Hamilton’da acı bir olay yaşanmış, Mürüvvet Tuncer adındaki kadın, bir süre beraber yaşadığı ve bu beraberlikten bir erkek çocuğu sahibi olduğu Cengiz Işıko tarafından boğazı kesilerek öldürülmüştü. Aynı olayda Tuncer’in ablasının 13 yaşındaki kızı Rümeysa HASAN YILMAZ Coşgun ise Işıko tarafından bıçak darbeleriyle ağır yaralanmıştı. Rümeysa Coşgun ile söyleşi 12’DE
2
www.canadaturk.ca
{
{
EYLĂœL/SEPTEMBER, 2015
REFERANS 2016 Canadian Turkish Business Directory
416 462-1244
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
3
Kanada’nın Suriye ve PKK politikası
A
ylan ve ailesinin trajedisi Kanada’nın Suriyeli sığınmacılar konusundaki tavrının yanlışlığını net bir şekilde ortaya çıkardı. Hatırlarsak; Türkiye’de Suriyeli sığınmacı olarak yaşayan baba Abdullah, anne Rehan, çocukları beş yaşındaki Ghalip ve üç yaşındaki Aylan’dan oluşan Kurdi ailesinin Yunanistan’ın Kos adasına gitmek için bindikleri lastik bot alabora olmuş, baba hariç hepsi Ege Denizi’nde boğularak hayatını kaybetmişti. Özellikle üç yaşındaki Aylan’ın Bodrum sahiline vurmuş cansız bedenine ait fotoğraf bir anda dünya gündeme oturmuştu. Suriye’deki karışıklık ve savaşta Türkiye ve diğer bazı devletlerle birlikte Kanada’nın da etkin rolü biliniyor. Kanada, Esed’e karşı muhalif grupları her alanda destekledi. Hatta Ankara Büyükelçiliği diplomatları Suriye sınırına yakın şehirlerde yatıp kalkıyorlardı. Kanada vatandaşlarının Suriye’ye gidip muhaliflerle birlikte savaşmalarına da açıkça destek verildi. Birkaç yıl öncesinin gazetelerine bakılırsa savaşmaya gidenlerin nasıl birer kahraman olarak manşetleri süslediği görülebilir. Aynı şey bu günlerde Kürtlerle birlikte özellikle Kobani’de IŞID’e karşı savaşmaya gidenler için de yapılıyor.
Savaşın başlaması ve devamındaki aktif rolüne karşın Kanada’nın Suriyeli mülteciler konusunda parmağını dahi kıpırdatmaması Harper Hükümeti’nin en büyük yanlışlarından birisi. Ne Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi ülkelerde bulunan milyonlarca mülteciye ayni ve nakdi yardım yapılması, ne de mültecilerin Kanada’ya kabulü noktasında verilen sözlerin yüzde biri dahi tutulmadı. Resmi rakamlara göre bugüne kadar Kanada’ya bin civarında Suriyeli mülteci geldi. Bu mültecilerin neredeyse tamamına yakını kiliseler, toplum merkezleri ve şahışların özel sponsorluğunda getirtildi. Yani Kanada, devlet olarak neredeyse sıfır sorumluluk aldı. Bunlara ilave Harper Hükümeti en son bu yılın Ocak ayında Suriye’den 10 bin, Irak’tan ise 3 bin mülteci alınacağını duyurmuştu. Ancak her şey yine sözde kaldı. Harper yeniden seçilmesi halinde bu sayının üzerine 10 bin mülteci daha ekleyeceğini söylüyor. Yalandan kim ölmüş ki Harper’a da bir şey olsun. Bir de Türkiye’de yayın yapan bir gazetenin iddiasına göre Kanada’ya kabul edilen Suriyelilerin önemli bir kısmı Ermenilerden oluşuyor. Dikkate değer bir bilgi... *** Harper Hükümeti’nin Müslümanlara karşı önyargılı olduğu izlenen politikalarla açıkça kendini belli ediyor. Bu nedenle 19 Ekim seçimlerinde çok az Müslümandan oy alabilecekler. Müslümanlar, Liberallere de C-51 anti-terör yasasına destekleri ve Ontario’da ilkokullarda cincel eğitim dersleri nedeniyle tepkililer. Müslümanların oylarının çoğunluğunun NDP’ye gitmesi bekleniyor.
Kanada: PKK terör örgütüdür Kanada’nın yayımladığı terörist örgütler listesinde PKK (Kurdistan Workers Party)’nın da adı var. Public Safety Canada’nın web sitesinde diğer 54 örgüt ile beraber terörist örgüt olarak sıralanıyor ve şu ifadeler yer alıyor: Kurdistan Workers Party (PKK) Also known as Kurdistan Workers Party, Partya Karkeren Kurdistan, Kurdistan Labor Party, Kurdistan Freedom and Democracy Congress, KADEK, Kurdistan People’s Congress, Kurdistan Halk Kongresi (KHK), People’s Congress of Kurdistan, Kongra-Gel Description Formally established in Turkey in 1978 by Abdullah Ocalan, the Kurdistan Workers Party (PKK / KADEK) is a Kurdish political party whose main goal is the creation of an independent Kurdish state in southeast Turkey and in northern Iraq, a region that is part of the traditional territory of the Kurdish people. To reach its goal, the PKK / KADEK has led a campaign of guerrilla warfare and terrorism, especially in Turkey and in northern Iraq. Its activities include attacking the Turkish military, diplomats and Turkish businesses at home and in some western European cities. It has also been known to bomb resorts and kidnap tourists in an attempt to destabilize tourism in Turkey. Date listed 2002-12-10 Date reviewed 2014-11-20
Hükümet’in en güçlü isimlerinden Savunma Bakanı Jason Kenney’nin PKK’nın terörist listesinde olduğunu bilmemesine imkân yok. Ancak, 15 Ağustos’ta Toronto’da düzenlenen Kürt Festivali’ne katılarak Abdullah Öcalan’ın posteri ve PKK bayrağı altında poz vermekten ve konuşma yapmaktan geri durmuyor. Halbuki kısa bir süre önce Liberallerin de desteğini alarak C-51 anti-terör yasasını çıkartmışlardı. Amaçları terör yapılanmalarına göz açmamaktı. Ancak görünen o ki, yasak listelerini delmeyi, kendi çıkardıkları kanunları kendileri çiğnemeyi marifet sayıyorlar. Kanada’nın terör örgütleri listesinde bulunan diğer herhangi bir örgüte karşı bu kadar hoşgörülü olabilirler mi? Örneğin, bir festival düzenlense, El Kaide’nin bayrağı ve Osama Bin Ladin’in posteri asılsa, örgüt elemanlarının yaptıkları eylemlerden gururla bahsedilse ne olur? Sanırım, Jason Kenney yerine kalabalık bir SWAT timi etkinliğe katılır, tüm katılımcılar toplanıp ömür boyu hapisle yargılanmak üzere içeri tıkılırlardı. Öyleyse sorun nerede? PKK’nın terör örgütü olduğuna inanılmıyorsa yasaklı örgütler listesinde niye duruyor? Terör örgütüdür deniliyorsa ki deniliyor, o zaman bir terör örgütünü destekler tutum ve davranışlardan kaçınılması gerekmez mi? Bu arada AKP diplomatlarına da iyi uykular diliyoruz.
4
www.canadaturk.ca
{
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
REFERANS 2016 Canadian Turkish Business Directory
SON BAŞVURU TARİHİ 30 EKİM 2015 416 462-1244
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
5
Yeniden sandığa 7 Haziran seçimlerinden sonra hükümet kurulamaması nedeniyle Türkiye 1 Kasım’da yeniden sandığa gidecek.
1
Kasım 2015 Pazar günü yapılması kararlaştırılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları yaşadıkları ülkelere göre 8 ila 25 Ekim tarihleri arasında oy kullanacak. Kanada’da yaşayan Türk vatandaşları ise sandığa 2325 Ekim (Cuma, Cumartesi ve Pazar) tarihlerinde 10:00 – 19:00 saatleri arasında gidecekler. Sandıklar daha önce olduğu gibi Ottawa Büyükelçiliği ve Toronto Başkonsolosluğu’nda kurulacak.
Listeler 10 Eylül’e kadar askıda kalacak Oy kullanabilmek için Yurt Dışı Seçmen Kütüğü’ne kayıtlı olmak gerekiyor. Yurt Dışı Seçmen Kütüğü Yüksek Seçim Kurulu’nun internet sitesinde 2 Eylül’de ilan edildi. Oy kullanabilmek için Yurt Dışı Seçmen Kütüğü’ne kayıtlı olmak gerekiyor. Yurt Dışı Seçmen Kütüğü’nde kayıtlı olup olunmadığı ya da Kanada’da hangi temsilcilikte kaydın bulunduğu Yüksek Seçim Kurulu’nun internet sitesinden sorgulanabilir. Seçmen Kütüğü 10 Eylül’e kadar askıda kalacak ve bu tarihe kadar itirazların şahsen yapılması gerekiyor.
Gümrük kapılarında oy verme işlemi 8 Ekim’de başlıyor Ayrıca Milletvekili Genel
Seçiminde yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı vatandaşların gümrük kapılarında oy verme işlemi, 8 Ekim 2015 Perşembe günü saat 08.00’de başlayacak, 1 Kasım Pazar günü saat 17.00’ye kadar sürecek.
Bir yılda üçüncü seçim Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları bulundukları ülkelerde ilk kez 10 Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşlanlığı seçiminde oy kullandılar. İkinci kez 1 Haziran 2015’te 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için sandık başına giden gurbetçiler, 1 Kasım 2015’te yeniden Milletvekili Genel Seçimleri için sandık başına gidecekler.
Böylece bir yıl gibi bir sürede gurbetçiler üçüncü kez oy kullanacaklar. 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kanada’da kayıtlı 21 bin seçmenden sadece 1,822’si, 7 Haziran 2015’te yapılan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde ise 22 bin kayıtlı seçmenden 5,217 kişi oy kullanmıştı.
“Through the 2015 immigration plan we will welcome a record number of individuals who will contribute to our economy and labour market.” - Hon. Chris Alexander, MP
Minister of Citizenship and Immigration
Respond to Canada’s need for immigrants. Become a Regulated Immigration Consultant
Full-time | Part-time | Online Contact a program adviser at 1.844.628.5784 or apply online today.
Ashton College
www.ashtoncollege.ca
6
www.canadaturk.ca
Paralel festival
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
Türkiye’den 6 film katılıyor
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle oluşturulan Turks@ TIFF Girişimi, Türk film endüstrisinin tanıtımı için Toronto Uluslararası Film Festivali boyunca çeşitli etkinlikler düzenleyecek.
1
1-16 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek etkinliklere Türkiye’den film yapımcısı firmalar Pinema, BKM, Kutu Film, Boyut Film, Mars Production ve +90 Film; yapımcılar Hazal Dut, Müge Büyüktalas, Zeynep Özbatur Atakan, Sevilay Demirci, Serkan Çakarer ve Pamir Demirtaş; yönetmenler Nuri Bilge Ceylan, Mahsun Kırmızıgül, İlksen Başarır, Can Evrenol ve Mehmet Eryılmaz; oyuncular Melisa Sözen, Mert Fırat, Ezgi Mola, Murat Yıldırım, Cansel Elçin, Ali Sürmeli ve Cengiz Bozkurt katılacak. Etkinlik kapsamında ‘Kocan Kadar Konuş’, ‘Mucize’, ‘İçimdeki Balık’, ‘Kar Korsanları’, ‘Ziyaretçi’, ‘Bir Varmış Bir Yokmuş’ ve ‘Limonata’ adlı filmler gösterilecek ve filmlerin yapımcı, yönetmen ve oyuncularıyla söyleşiler düzenlenecek. BaBa Zula ve Brenna MacCrimmon konserlerinin de olacağı etkinliklerde Redbull Anadolu Break Dans Grubu da gösteri yapacak. Etinlikler Toronto’da Rainbow Cinemas Market Square’da düzenlenecek.
10-20 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Uluslararası Toronto Film Festivali’ne Türkiye’den 4’ü uzun, 2’si kısa metraj olmak üzere 6 film katılacak.
F
estival’de Türkiye adına Can Evrenol’un yönettiği ‘Baskın’, Amir Alper ’in yönettiği ‘Frenzy (Abluka)’, Tolga Karaçelik’in yönettiği ‘Ivy (Sarmaşık)’ ve Deniz Gamze Ergüven’in yönettiği ‘Mustang ’ adlı uzun metrajlı filmler ile
Uluslararası film yönetmeni Cynthia Madansky ’nin yönettiği ‘ Tarlabaşı’ ve Ziya Demirel’in yönettiği ‘ Tuesday (Salı)’ adlı kısa metrajlı filmler gösterilecek. Filmlerin gösterim zamanları için Festival’in resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz: http://tiff.net/festivals/ festival15/films#turkey. Öte yandan, bu yıl 40.’sı düzenlenecek Uluslararası Toronto Film Festivali’nin ‘Sektör Konferansları’ bölümüne bol ödüllü Türk yönetmen Nuri Bilge Ceylan konuşmacı olarak davet edildi.
Montreal’de Türk filmleri geçidi
2
7 Ağustos- 7 Eylül arasında düzenlenen Montreal Dünya Film Festivali’ne ise Türkiye’den 8 film katıldı. Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel’in yönettiği ‘Bakur (North)’, Nesli Çolgeçen’in yönettiği ‘Çalsın Sazlar (Let The Music Play)’, Caner Alper ve Mehmet Binay’ın yönettiği ‘Çekmeceler (Drawers)’, Emre Kayış’ın yönettiği ‘Çevirmen (The Translator)’, Barış Atay’ın yönettiği ‘Eksik (Lack)’, Brent Baum’un yönettiği ‘Finding Noah’, Mehmet Eryılmaz’ın yönettiği ‘Misafir (The Visitor)’ ve Selim Evci’nin yönettiği ‘Saklı (Secret)’Festival’de izleyiciyle buluştu.
Açılış filmi ‘Muhammed’ Montreal Film Festivali’nin bu seneki açılış filmi büyük tartışmalara sebep olan ‘Muhammed’ adlı film oldu. İranlı yönetmen Majid Majidi’nin yönettiği ‘Muhammad’, Hz. Muhammed’in çocukluğunu anlatıyor.
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
7
Türk iş dünyası Stevie Ödülleri için Toronto’ya gelecek Dünyada kabul görmüş başarılı kuruluşları ve yöneticileri ödüllendiren Stevie Award’da Türkiye bu yıl toplamda 97 Stevie Awads kazandı.
Stevie Ödülleri
B
u yıl 12’cisi düzenlenen The Stevie Awards 2015’in (Uluslararası İş Ödülleri) sahipleri belli oldu. Türkiye’nin yaklaşık 100 ödül toplayan Türk iş dünyasının, 23 Ekim’de Toronto Ritz Carlton Hotel’de düzenlenecek ödül gecesine kalabalık bir heyetle katılması bekleniyor. Altın, gümüş ve bronz dallarında verilen ödüller için 60’tan fazla ülkeden 3 bin 700’den fazla kurum ve yönetici yarıştı. Dünya çapındaki organizasyonda yarışan kurumlar; pazarlama, insan kaynakları, müşteri hizmetleri, halkla ilişkiler gibi pek çok kategoride değerlendirildi. Bu yıl Türkiye’den Boogy the Event Company, Kale Group ve Plasenta Conversation Agency 4’er ödülle en
fazla altın alanlar listesine girdi. Türkiye toplamda 24 altın, 34 gümüş ve 39 bronz Stevie Awads kazandı. Türkiye’den ödül alan tüm kurumlar ve yöneticiler şöyle: Boogy The Event Company, Odeabank A.Ş., Veet, Plasenta Conversation Agency, ING Bank, Zorlu Shopping Mall, Tahincioglu Grup, Universal McCann, Selpak, Akasya Acıbadem, AMVG/ Aerodeon, Türkiye İş Bankası,
Garanti Bankası, Graffiti, Tayburn, Kayserigaz, Türkiye Finans, Yapı Kredi Bankası, sahibinden.com, Kanyon, Akbank, Vakıf Emeklilik, Pixelplus Interactive, Freelancer. com, The Partners İstanbul, Bizz Consulting, Akmerkez, Pegasus Airlines, LC Waikiki, METRO Cash & Carry, Akkök Holding, BBG Production, caredir.com, NEF, Anadolu Efes ve Kale Group.
Dünyanın en saygın iş ödüllerinden biri olan Stevie Ödülleri, 2002 yılından bu yana uluslararası şirket ve organizasyonları yıl içinde gösterdikleri performans ve sosyal hayata yansıyan pozitif katkıları çerçevesinde ödüllendiriyor. Amerikan İş Ödülleri (American Business Awards), Uluslararası İş Ödülleri (International Business Awards), Stevie İş Kadınları Ödülleri (Stevie Awards for Women in Business) ve Satış ve Müşteri Hizmetleri Stevie Ödülleri (Stevie Awards for Sales & Customer Service) olmak üzere toplam dört program dâhilinde verilen Stevie Ödülleri, dünyanın dört bir yanındaki üstün kurumsal performansları ön plana çıkarıyor.
8
www.canadaturk.ca
{
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
Krall’dan konser
Dünyaca ünlü Kanadalı caz sanatçısı Diana Krall İstanbul’da konser verecek.
D
iana Krall, yeni albümünün dünya turnesi kapsamında 27 Ekim’de İstanbul Zorlu PSM’de konser verecek. Krall, geçtiğimiz Eylül ayında çıkardığı Wallflowers albümünde yer alan ve kendisine özgü yorumuyla söylediği 60’lı yıllardan günümüze uzanan pop klasiklerini İstanbul’da
canlı olarak seslendirecek. 50 yaşındaki Diana Krall, günümüz caz dünyasının en ünlü kadın piyanisti ve solisti olarak tanınıyor. Bugüne kadar Kanada’nın en prestijli müzik ödüllerinden JUNO’da 8 ödül kazanan sanatçı, 5 Grammy’nin yanı sıra 9 altın, 3 platinyum ödüle sahip. Hem ses rengi hem piyanodaki performansıyla günümüz caz dünyasının en sevilen kadın sanatçılarından Diana Krall, bugüne dek Billbord caz listelerinde 8 albümüyle en üst sırada yer almayı başaran tek caz sanatçısı.
Kanada’dan fon desteği
K
anada’nın Ankara Büyükelçiliği tarafından yönetilen ve kısa adı CFLI olan Canada Fund for Local Initiatives (Yerel Girişimciler için Kanada Fonu), geçtiğimiz yıl görev bölgesi olan Suriye, Gürcistan, Azerbeycan ve Türkiye’de 24 projeye yaklaşık 570,000 dolar destek verdi. Kanada Büyükelçiliği’nin web sitesinde aralarında Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) ve Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi (YAKA-KOOP) gibi kuruluşlara yürüttükleri projeler için Fon’dan finans desteği sağlandığı açıklandı. Ancak yarım yapılan projelerin tam listesi ile hangi projeye ne kadar destek verildiği bilgisi söz
konusu açıklamada yer almadı. Yerel Girişimler için Kanada Fonu, teknik, ekonomik, kültürel ve sosyal kalkınma desteği veren küçük ölçekli projeleri finanse ederek, yerel halkın ekonomik, kültürel ve sosyal yaşam standartlarının artırılmasını amaçlıyor. Fon ile, Kanada Hükümeti’nin siyasal amaçlarıyla bağdaşan ve öncelikli çalışma alanlarına hitap eden Sivil Toplum Kuruluşlarına ve kamu gruplarına hibe yardımı yapılıyor ve her bir proje için en fazla 20 bin Kanada doları veriliyor.
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
UXBRIDGE $405,000 Detached 3 park yeri 3 Yatak odası 2+1 Banyo Finished basement
BRAMPTON $459,000 DETACH 4 PARK YERİ GARAJ 3 YATAK ODASI AYRI 2 YATAK ODALI BASEMENT DAİRE
SOUTH ETOBICOKE $374,900 2 yatak odalı CONDO 1 park yeri 2 locker 2 Banyo Gol ve downtown manzaralı
SOUTH ETOBICOKE $399,900 2 YATAK ODALI 2 BANYO 1 PARK YERI LOCKER 900-1000 SQ FT
{
SOUTH ETOBICOKE $315,000 1 + den yatak odali 1 banyo 1 park yeri $401 maintenance fee 700 - 799 sq ft
DUFFERIN & EGLINTON $465,000
DETACHED 2 YATAK ODALI 1 PARK YERİ AYRI GİRİŞLİ BASEMENT APARTMAN
SCARBOROUGH $305,000
SOUTH ETOBICOKE $299,000
NIAGARA FALLS $299,000
NEAR DIXIE MALL $678,000
AJAX $750,000
CONDO 1+ den yatak odalı 1 banyo. 1 park yeri $365 maintenance fee 650-700 sq ft
DETACHED 3 YATAK ODALI 3 PARK YERİ GARAJ 2 BANYO 1 YATAK ODALI BASEMENT
FOR RENT
9
Semi-detach 3 yatak odalı 3 Banyo 3 park yeri Brock Üniversitesi yakını
DETACHED 4 YATAK ODALI 4 BANYO WALK OUT 2 YATAK ODALI BASEMENT DAİRE YÜZME HAVUZLU 2 GARAJ, RAVINE
SOUTH ETOBICOKE $1900
CONDO TOWNHOUSE 2 YATAK ODALI 1 PARK YERİ TOWNHOUSE
BANK SALE
www.canadaturk.ca
2 YATAK ODASI 2 BANYO 1 LOCKER KISA DONEM KİRAYA MÜSAİT. 850-900 SQ FT
10
www.canadaturk.ca
{
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
11
12
www.canadaturk.ca
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
Yara gitti izi kaldı Yaklaşık yedi yıl önce bıçaklı bir saldırıda teyzesi ölmüş, kendisi ise ağır yaralı olarak kurtulmuştu. O zaman 13 yaşında olan Rümeysa Coşgun, artık büyüdü ve 20 yaşında bir kadın oldu. Karın bölgesinde bulunan derin ameliyat ve bıçak izleri de kendisi ile birlikte büyüyen Coşgun, normal insanlar gibi görünebilmek için estetik ameliyat olmaya hazırlanıyor.
2
8 Ocak 2009 tarihinde Hamilton’da acı bir olay yaşanmış, Mürüvvet Tuncer adındaki kadın, bir süre beraber yaşadığı ve bu beraberlikten bir erkek çocuğu sahibi olduğu Cengiz Işıko tarafından boğazı kesilerek öldürülmüştü. Aynı olayda Tuncer’in ablasının 13 yaşındaki kızı Rümeysa Coşgun ise Işıko tarafından bıçak darbeleriyle ağır yaralanmıştı. Mürüvvet Tuncer, ablasının evinin bodrum katında yaşıyordu. Olay günü, Rümeysa Coşgun okuldan eve öğle yemeği için gelmişti. Işıko’ya kapıyı Rümeysa açmış ve ilk o saldırıya uğramıştı. Işıko daha sonra bağırtıları duyup yukarı çıkan Mürüvvet Tuncer’e saldırmış ve öldürmüştü. O esnada Işıko’nun elinden kaçan Rümeysa arka kapıdan çıkarak kaçmayı başarmıştı. Aldığı bıçak darbeleri sonucu ağır yaralanan Rümeysa, acilen hastaneye kaldırılır. Rümeysa hastaneye yetiştirildiğinde müdahale eden doktor zaten
çok kan kaybettiğinden test falan yapmadan ameliyata almış. Tam sekiz saat süren ameliyatta Rümeysa’nın karnını boydan boya yaran doktor, içeride tespit ettiği tüm kesikleri dikmiş. Bıçak darbeleriyle mide delinmiş, karaciğer yırtılmış, pankreas, akciğer yaralanmış, diyafram zarar görmüş. Hastaneye yattıktan tam dört gün sonra kendisine gelen Rümeysa, iki hafta yoğun bakımda kalmış, 19’uncu günde de hastaneden taburcu olmuş. Olayın üzerinden yaklaşık 7 yıl geçti. O zaman 13 yaşında olan Rümeysa bugün 20 yaşında. Aradan yıllar geçmesine rağmen olayın izleri ve etkilerini hem duygusal hem de fiziksel anlamda hergün hissediyor. Saldırıdan dokuz ay sonra kendisi ve ailesi ile Hamilton’daki evlerinde söyleşi yapmış ve yaşadıkları süreci kendilerinden dinlemiştik. Şimdi genç bir kadın olan Rümeysa’yı Toronto’da yaşadığı evde ziyaret ediyoruz.
HASAN YILMAZ/CANADATÜRK
Hamilton’dan Toronto’ya taşındınız. Neler yapıyorsunuz? - Hem okuyor hem de çalışıyorum. Geçtiğimiz yıl Hamilton Mohawk College’ta sanat tasarımı okudum. Geçtiğimiz Ocak ayında da Seneca College’ta moda üzerine dersler aldım. Aynı zamanda bir giyim firmasında çalışıyorum. Amacım diş hekimi olabilmek. Gelecek yıl kabul alabilmek için hazırlık yapıyorum. Ayrıca kendi çapımda resim sanatıyla ilgileniyorum. Saldırının üzerinden uzunca yıllar geçti. Ancak biliyoruz ki saldırının etkileri günlük yaşantınızı etkilemeye devam ediyor. Nedir bunlar? - Öncelikle estetik açıdan çok rahatsız edici izler bıraktı bende. Karın bölgemde derin yara izleri var. Saldırıda karın bölgemdem beş kere bıçak darbesi aldım. Midem, bağırsaklarım, akciğerim vs. zarar gördü. Zarar gören organları dikmek için karın bölgemi yardılar. Beni acil ameliyata aldıklarında ciğerime müdahale için sağ göğsümün altını da kestiler. Doktor o zaman büyüdüğümde tişört falan giyinmek istediğimde yara izleri görünmesin diye daha alttan kestim dedi. 13 yaşındaydım ve bu bana bir anlam ifade etmiyordu. Ancak büyüdükçe bu yara izinin rahatsızlığını duymaya başladım. Tam sağ göğsümün ortasından geçiyor ve göğsüm şekli bozuk, deforme olmuş vaziyette. Acil ameliyatta saldırı bıçağının açtığı deliklere dokunulmamıştı. İyileştiler
ama delik var gibi duruyorlar. Hareket ettiğimde kaslar derin boşluklardan içeri doğru çöküyor. Belirgin bir vaziyette oluyor bu. Yara izleri için estetik ameliyat yapılmadı mı? - 2011’de küçük bir ameliyat oldum. Yara izlerinden birisi oldukça belirgindi ve kıyafetten bile belli oluyordu. Onu biraz düzelttiler. Peki ya diğer yara izleri… - Hem göğsümdeki şekil bozukluğu, hem ameliyat yara izleri, hem de bıçak izlerinin düzeltilmesi için estetik ameliyat olmam gerekiyor. Bir plastik cerrahla görüştüm ve masrafın 25-30 bin dolar civarında olacağını söylediler. Bu masrafı karşılayan bir kuruluş yok mu? - Olay olduğunda Criminal Injuries Compensation Board (Cezai Yaralanmalar Tazminat Kurulu)’nun olaya doğrudan bağlı olması kaydıyla ameliyat ya da diğer masrafları karşılayacağı söylenmişti. Tazminat Kurulu’na başvuru yaptım ama geri kalan masrafı karşılarsam 10 bin dolara kadar ancak destek verebiliriz diyorlar. OHIP karşılamıyor mu? - Onlar sadece görünür alanlar olan yüz ve boyunda olan yara izleri için destek veriyorlar. Ancak yine de şansımı denemek için doktorumdan yazı alıp başvuru yapmayı düşünüyorum.
sağlık açısından rahatsızlık veriyor mu? - Hergün ya da iki günde bir yara izlerinin olduğu yerlerde keskin ağrılar oluyor. Sanki bıçak saplanıyormuş gibi. Böyle olduğu zamanlarda nefes almakta zorlanıyorum. 5-10 dakika böyle sürüyor. Midem ve bağırsaklarım da darbe aldığından sindirimi zor mısır, havuç, portakal gibi yiyecekleri yiyemiyorum. Yediğimde ağrı veriyorlar. Ciğerim iki defa bıçak darbesi aldı. O yüzden normal nefes alamıyorum. Psikolojik olarak da sürekli etki altındasınız zaten. Psikolojik destek aldınız mı? - Hiç almadım. Doktorlar söylemişti ama dikkate almadım. Tazminat Kurulu ile onu da görüştüm. Birisini bulacaklar konuşmak için. Belki bir daha görüştüğümüzde yaşadıklarımı anlatırken daha az ağlarım. Rümeysa Coşgun
Erkek arkadaşınız var. O yara izlerini sorun ediyor mu? - Aldırış etmiyorum, diyor.
Foto: Hasan Yılmaz
Ne zaman Tazminat Kurulu’na başvuru yaptınız? - Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında başvuru yapmıştım. Aradan bir yıl geçtikten sonra ancak benimle irtibata geçtiler. Yara izlerini ne zaman dert etmeye başladınız? - Olaydan sonra kendime geldiğim andan beri yara izlerinin rahatsızlığını hissediyorum. Peki neden ameliyat için bu kadar beklediniz? - Beklemek zorunda kaldım çünkü doktorlar en azından 18 yaşına girmem gerektiğini söyledi. 18 olunca ilk kez bir plastik cerrahla görüştüm. Başkasına havale etti. O da beni geçtiğimiz yıl ‘Cezai Yaralanmalar Tazminat Kurulu’na gönderdi. Dediğim gibi Kurul da bana yeni geri döndü. 10 bin doların üstünü nerden bulacaksınız? - GoFundMe adlı web sitesinde ‘Rumeysa’s Scar Fund’ adıyla bir kampanya başlattık. (http://www. gofundme.com/rumeysacosgun) Amacımız 30 bin dolar toplamak. İlk iki haftada yaklaşık 2 bin dolar bağış yapıldı. Yara izleri, estetik görüntünün dışında
Ya diğer arkadaşlarınız? - Hamilton’daki arkadaşlarım saldırıda yaralandığımı biliyorlar. Buradaki arkadaşlarımın çoğu ise bir süre önce bazı basın yayın organlarında ve sosyal medyada benimle ilgili çıkan haberlerden sonra öğrenmiş oldular. Bazıları gerçekten şok oldu. Çünkü sürekli gülümseyen, mutlu gözükmeye çalışan bir kişi olduğundan böyle bir şeyin benim başımdan geçmiş olabileceğine inanmak istemediler. Yüzmeyle aranız nasıl? - Yüzmeyi çok seviyorum. Karnım falan görülürse insanlar korkuyor. O yüzden karnımı kapatmam gerekiyor. Görenler, ‘Kendini öldürmek mi istedin?’ gibi sorular soruyorlar. Bunu ben kendime yapmadım. Böyle düşünülmesi çok rahatsız edici. Bu olay hiç başınızdan geçmeseydi hayatınız daha mı farklı olurdu? - Tabii ki farklı olurdu. Ama oldu bir kere, yapacak bir şey yok. Olay olduğunda iyiki de ordaydım diyordum, şimdi de aynı şeyi söylüyorum. Eğer ben orda olmasaydım teyzemin katili yakalanamayacaktı. Ya da bir başkası orda olsaydı teyzemle birlikte o da ölmüş olabilirdi. Ben kaçmayı başardım ve hayata tutuntum. Teyzenizin katili, sizi de yaralayan kişi şu an nerede? - Sanırım Kinston Cezaevi’nde. Teyzem için birinci derece adam öldürmekten 25 yıl, benim için öldürmeye teşebbüsten 12 yıl yedi. İki ceza da aynı ayda başladı. Benimki cezasına bir etki etmiyor anlayacağınız. 25 yılı tamamladıktan sonra çıkabilir. İnşallah çıkmaz. Gerçi çıkar çıkmaz sınırdışı edecekler. Saldırı öncesi zaten sınırdışı kararı vardı.
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
B
u sayıda sizlere muhteşem bir mantar dolması tarifim var. Üşenmeyin ve mutlaka deneyin. Ama sakın parmaklarınızı da birlikte yemeyin, onlar, daha sonra size lazım olacaktır. Hoşça kalın, afiyetle kalın...
2- Açıkta unutulan ve bayatlayan bisküviler için Küçük bir fırın tepsisi içinde birkaç dakika ısıtırsanız, yeniden tazelik kazandıklarını görürsünüz, afiyet olsun.
MALZEMELER
HAZIRLANIŞI Patates ve havucu küçük küpler halinde kesip haşlayın. Kırmızı biberi ve jambonları da küçük küçük doğrayın.
13
1- Bal nasıl saklanır? Saklama koşullarına dikkat edilmezse bal şekerlenir ve besin değeri kaybolur. Bu yüzden bal kavanozunu sıcak olmayan serin ve karanlık bir yerde saklamak daha iyi olacaktır. Gün ışığı alan bal bozulur. Ayrıca kavanozun kapağı açık kalırsa nem alır ve tadı acımtrak olur.
MANTAR DOLMASI
• 12 adet iri mantar • 1 adet orta boy patates • 1 adet orta boy havuç • 1 adet kırmızı biber (ben yarım kullandım) • 3-4 dilim tavuk jambon • 1 avuç kadar maydanoz • 2 yemek kaşığı zeytinyağı • tuz • ½ su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
www.canadaturk.ca
Mantarları yıkayıp kurulayın. Sap kısımlarını koparıp onları da ufak ufak doğrayın. Bir tavaya 1 kaşık yağ koyup doğradığınız mantarları tavaya alıp biraz soteleyin. Biberleri ekleyin. Daha sonra, haşladığınız patates ve havucu ilave edin. Jambonu ve tuzunu ekleyin. Birkaç dakika soteledikten sonra altını kapatın. İnce kıyılmış maydanozu
ekleyip karıştırın. Mantarların kenarlarına fırça ile sıvıyağ sürüp içerisine hazırladığınız karışımdan bolca koyun. Çok az yağladığınız fırın tepsisine yerleştirin. Tüm mantarlar için aynı işlemi uygulayın. Üzerine kaşar peyniri koyun. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında 10-15 dk. kadar pişirin. Sıcakken servis yapın. Afiyet olsun…
3- Buzdolabındaki kötü kokular 1 kase sütü buzdolabına koyun ve 1-2 gün süreyle bırakın. Süt, buzdolabınızdaki kokuları almış olacaktır, sonra kullanmadan atın. 4- Çaydanlıklar pırıl pırıl Çaydanlığınızın içine biriken kireç tortusunu engellemek istiyorsanız 15 dakika kadar içine sirke kaynatın. Veya kabın içinde yumurta kabuklarını bir süre bırakın. Kirecin yok olduğunu göreceksiniz.
14
www.canadaturk.ca
{
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
15
16
{
www.canadaturk.ca
{
Senin eserine ve sana aziz olan, Türk Dilinin inanmış bir şairiyim. Senin yaptığın her ileri dev hamleyi anlayabilen bir kafam ve yurdumu seven bir yüreğim var. (Nazım Hikmet’in 18 Ağustos 1938’te Atatürk’e yazdığı mektup.)
hapisteyim. Bursa›da hücremde, halkımın millî bağımsızlık uğruna yapmış olduğu kutsal savaşın destanını yazıyorum. Paşalar onun arkasındaydılar. O, saati sordu. Paşalar: “Üç” dediler, Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu. Bıraksalar İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.
HALİT ANGINER /CANADATÜRK
M
ahkeme Başkanı söz alan sanıkların isteklerini reddedip “Oturun yerinize” diye azarlıyordu. Salonda vatan haini Nazım Hikmet’i anma toplantısı tertipleyenler ve toplantıya katılanlar yargılanıyordu. Mahkeme Başkanı açısından anma toplantısına katılanlar da, Nazım Hikmet kadar vatan haini sayılırlardı. Onun için sanıklara katiyyen yüz vermiyordu, tersine onları sürekli azarlıyordu. Sanıklar arasında üniversite öğrencisi ufak tefek genç bir kız vardı. Sandalyesinde sessiz sakin oturuyor, hiçbir protestoya katılmıyordu. Sorgu sırası ona gelince: “Bir şiir okuyabilir miyim efendim?” diye sordu. Kızın masumane konuşmasıyla birden kendini baba gibi hisseden yargıç: “Oku yavrum!” deyiverdi. Kız sakin bir sesle şiiri okumaya başladı: Dörtnala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim
NAZIM HİKMET
İkinci dünya savaşı sona ermiş. Hapisteyim. Halkımın geçmişini düşünüyorum. yeller eserken yerinde sizin New York’un, biz kurşun kubbeler kurduk gök kubbe gibi yüksek, haşmetli ve derin Elimizde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek Halı dokur gibi yonttuk mermeri ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına ebem kuşağı gibi attık kırk gözlü köprüleri.
Bilekler kan içinde Dişler kenetli Ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak Bu cehennem, bu cennet bizim Kapansın el kapıları Bir daha açılmasın Yok edin insanın insana kulluğunu Bu davet bizim Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim Şiirden bütün salon etkilenmişti. Takdir sesleri yükseliyordu. Sanık kız devam etti: “Bu şiiri ancak halkını seven insan, bir vatansever yazabilir. Memleketini ve halkını böylesine seven şaire derin bir hayranlık duyuyorum. Bu hayranlığım nedeniyle anma toplantısına katıldım. Çünkü bu mısraların şairi Nazım Hikmet’tir.” Mahkeme salonu donup kalmıştı. Mahkeme Başkanı, şaşkınlığını atar atmaz duruşmaya ara verdi. **** Öğle yemeği için okuldan eve dönmüştüm. Annem yemeği hazırlarken radyoyu açtım. O zamanlar Türkiye’de üç yayın istasyonu vardı: Uzun dalga Ankara Radyosu, orta dalga İstanbul Radyosu ve kısa dalga İzmir Radyosu. İstasyon azlığından zaman zaman yabancı radyoların Türkçe yayınlarını dinlerdik: Amerika’nın Sesi, Sofya Radyosu gibi... Radyoda istasyonlarını kurcalarken şiir okunduğunu fark ettim. Genç bir ses, mahallemizdeki Bulgaristan göçmenlerinin şivesiyle: İnanın: güzel günler göreceğiz çocuklar güneşli günler göreceğiz. Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, ışıklı maviliklere süreceğiz..... diyordu. Ardından bir başkası şu şiiri okudu: alıp götürün, Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni.
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
ŞAİRİN ÖLÜMÜ Irgat Osman yatsın bir yanımda ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp kırkı çıkmadan ölen Ayşe öbür yanımda. Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni ve de uyarına gelirse, tepemde bir de çınar olursa taş maş da istemez hani... Sonra radyo programı kapandı. Şiirlerin hangi nedenle okunmuş ve kime ait olabileceğini düşündüm. Aklıma Nazım Hikmet geldi. Ancak bu şiirleri bilmiyordum. Çünkü Nazım Hikmet’in şiirlerinin 1939 yılından o zamana kadar, yani 1963 yılına kadar Türkiye’de yayınlanması yasaktı. (Bu şiirleri tekrar duymam, okumam ancak birkaç yıl sonra mümkün olabildi. Şimdi Başbakan Nazım Hikmet’ten şiir, Kadir İnanır ise Nazım Hikmet’in mezarı başında Fatiha okuyor. Nazım Hikmet vatan haini olmaktan kurtuldu, artık vatansever.) Acaba ölmüş olabilir miydi? Ertesi gün gazetelerde Nazım Hikmet’in öldüğünü okuyunca tahminimin doğru olduğunu gördüm. Gazetelerde sık sık Nazım Hikmet’in hainliklerinden bahsediliyordu. Her defasında Nazım Hikmet’e sövülüyordu. Onun hakkında, hain oluşu dışında pek bir şey bilmiyorduk. Nazım Hikmet’e söven şiirlerin toplandığı bir antoloji bile çıkarılmıştı. Ona sövmek serbestti ama Nazım Hikmet’i okumak yasaktı.
şiirlerim otuz, kırk dilde basılır ama Türkiye’mde, Türkçemle yasak, diye yakınmıştı şair. **** Rusya’nın sonsuz düzlükleri üzerinde uçuyoruz. Elimdeki kitaptan şiirlerini okurken, Nazım Hikmet, kulağıma hayatının bir özetini fısıldıyor: “60 yıllık ömrümün 40 şu kadar yılında şiir yazdım, durup dinlenmeden. Evimde, sokakta, hapiste, trende, uçakta... Hesap vermek istiyorum: 1925’te sömürgeciliğe karşı, millî bağımsızlık uğrundaki savaşta “Bir Hintlinin Ağzından” şiirimi yazmışım. Şarktan geliyorum! şarkın isyanını haykıraraktan geliyorum sana... Haydi, uzat kollarını beni kucakla! Aynı yıl Türkiye’me dönüyorum. “O Duvar” şiirini yazıyorum. o duvar o duvarınız, vız gelir bize vız! Yıl 1927. Sırtıma yüklenen 15 yıl ağır hapis cezasıyla Sovyetler Birliği’ne gidiyorum. Bakû’da petrolün şiirini yazıyorum... Yedi kat yerin altından işit beni Sen bilirsinki biz alnımızın teriyle Yeni bir dünya kurmak isteriz İsteriz ki kanınla sen Bereketli bir rahmet gibi besleyesin Demir dağlara tırmanan azmimizin Yeşil filizli sarmaşıklarını İkinci Dünya Savaşı, yıl 1941. Üç yıldır
Hapisten çıktım. Yıl 1950. Bir çocuğum gelecek dünyaya. Babalık zanaatının ne kadar zor bir zanaat olduğunu ilk defa anlıyorum. Yavrum kız olursa, tepeden tırnağa anasına benzesin istiyorum, oğlan olursa, boyu posu bana Kız olursa elâ elâ baksın, oğlan olursa maviş maviş Yavrum, kız olsun oğlan olsun, düşmesin istiyorum hapislere güzelden, haklıdan, barıştan yana diye. Yıl 1955. Katıldığım barış kurultaylarından birinde toplantı salonunda, atom bombasına karşı şiir yazdım? “Ölü Kızcağız”. Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu. Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu. Sene 1963. Tanganika’ya gidiyorum. Memleketimin üstünden geçiyorum. 13 seneden beri memleketimi ilk defa görüyorum. 8000 metre yukarıda Anadolu’mun üstündeyim. Toprağımda kara kış. Sevgili okuyucularım, birkaç şiirle kendimi anlattım. Beni insanlık davasında biraz olsun ödevini yapmış bir yurttaş sayarsanız bahtiyar olacağım.” Nazım Hikmet **** Türk Hava Yollarıyla Moskova’ya doğru uçarken hem bunları okuyor, hem şair hakkında bildiklerimi, hakkında yazılanları aklımdan geçiriyorum. Moskova’ya gitmek, söyledikleri, yazdıkları, savundukları fikirleri yüzünden, kendilerine yıllarca, “Moskova’ya, Moskova’ya”, diye bağırılan, Türkiye’de yaşayan muhaliflerin kolay kolay cesaret edebilecekleri bir iş değildi. Hasbelkader gidenler, hatta gitmeyi aklından geçirenler ömür boyu lanetlendiler. Yalnızca kendileri değil; aileleri de, çocukları da. Ama dünya pek çabuk değişti. Onlara; “Moskova’ya, Moskova’ya”, diye bağıranlar, “Bunlar Moskova’dan para alıyor, Moskova’dan besleniyor” diyenler, kendileri para peşinde Moskova’yı komşu kapısı yaptılar. Gelecek yazı: Şairin Mezarı’nda
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
17
18
{
www.canadaturk.ca
YAPRAK GÜRDAL yaprakgurdal@hotmail.com
Oxtongue RiverRagged Falls
H
ava tahminleri yine yanıldı ve yağmur beklentisi yerini pırıl pırıl bir havaya bıraktı. İyi ki tahminleri okuyup evde durmamışız. Yoksa bu güzelliği kaçırmak çok yazık olacaktı… Yolda sanki bir ressamın tuvalinden çıkan sanat eserini seyreder gibiyiz. Her yer özene bözene boyanmış; ağaçların yaprakları sarı, turuncu, kırmızı olmuş. Zaten yaprak değişimini gösteren raporu okuduğumda Algonquin bölgesinin en yoğun yaprak değişimini yaşadığını öğrenmiştim de o yüzden yerimde duramadım. Geziyi Algonquin bölgesinde iki parka yapmaya karar verdim ve Oxtongue River-Ragged Falls ile Arrowhead parklarını seçtim. Parklar birbirlerine uzak değil ve güzel bir sonbahar gezisi için gerçekten de idealmiş. Oxtongue, içinde kampa izin verilmeyen bir park; sadece günlük kullanım için geliniyor. Zaten çok da büyük değilmiş, o yüzden yazın da gelinecekse Algonquin’e ya da yakınlardaki başka bir parka giderken durak yeri olarak kullanmakta fayda var. Parka girdikten sonra kısa bir yürüyüşle şelaleye ulaşıyorsunuz. Bizim gibi sonbaharda giderseniz bu park doyamayacağınız güzellikleri sunuyor size…
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
19
20
www.canadaturk.ca
{
{
İşten artmaz dişten artar Y
unanistan’ın Kavala şehrinden geçerken hanım Kavala kurabiyesinden bahsetti. Öyle ünlüymüş ki, mutlaka almalıymışız. Çok aramamız gerekmedi. Daha ilk yaklaştığımız pastanenin önünde kocaman harflerle yazılmış - üstelik Türkçe - “Kavala Kurabiyesi Satılır” levhası vardı. İçeri girince, bir tabağa ikram için konmuş kurabiyelerden tattık. Kavala kurabiyesi, üzerine un şeker serpilmiş bildiğimiz un kurabiyesi. Niye bu kadar ünlenmiş pek anlayamadım. Arabaya binip tekrar yola koyulduğumuzda, oğlum: “Fodula’nın kurabiyeleri bunlardan çok daha güzeldi,” dedi. Fodula, Kanada’ya geldiğimiz ilk yılda tanıdığımız kişilerden biriydi. Kiralık iş yeri ararken hasbelkader onlara ait bir dükkânı kiralamıştık. Kanada’da işler o yıllarda çok bozuk olduğu için yer kiralamakta zorluk çekiyorduk. İyi zamanlarda insanlar para kazanır, kiralarını öderler. Biz Kanada’da yeni olduğumuz ve hiç iş tecrübemiz olmadığı için, mülk sahiplerine para kazanıp kirayı ödeyebileceğimiz güvencesini veremiyorduk. Bir türlü iş açacak yer bulamıyorduk. Bu nedenle Fodulaların yeri için oğluyla görüştüğümde iş tecrübem konusunda pek mütevazi davranmadım. Ertesi gün bana telefon etti ve “babam seninle görüşmek istiyor,” dedi. Buluştuk. Babası Peter, 70 yaşlarında, saçları beyazlamış, temiz yüzlü bir adamdı. Uzun uzun konuştuk. Seni arayacağım, dedi ve ayrıldık. Oğlu George ile tekrar buluştuğumuzda sözleşme imzaladık. Sözleşmeyle, Peter’ın ölümüne kadar 14 yıl sürecek bir dostluğa da imza atmış olduk. Peter’ın Yonge Street’te yan yana üçer katlı üç yeri, bir tanesi memleketlisi olan bir çok da kiracısı vardı. Memleketlisinin iş yerine ara sıra ziyarete gelen Peter, zamanla ziyaretlerini bizim oraya kaydırdı ve hanımı Fodula ile bizi sık sık ziyaret etmeye başladı. Fodula her gelişinde evde yaptığı börek, tatlı ve kurabiyeleri getirirdi. İşte oğlumun, daha güzeldi dediği kurabiyeler bunlardı. Fodula öyle çok getirirdi ki kurabiyeleri gelecek ziyaretine kadar ancak bitirirdik. Fodula, kurabiyeye kendi dilinde de kurabiye diyordu. Börek börekti, musakka da musakka. Çocuklar şaşırıyordu. Halbuki, 400 yıl birlikte yaşamış olan insanların binlerce yıllık bir kültürü aynı kelimelerle yaşatmaları ne kadar doğal... Peter ve Fodula bizleri ara sıra evlerine yemeğe davet ediyorlardı. Yemekleri
bizim Türk yemekleriydi ve genelde bahçelerinde yetiştirdikleri sebzeleri kullanıyorlardı. Yemekte ve sonrasında dünyayı, Kanada’yı ve geldiğimiz memleketleri konuşuyorduk. Kanada’ya ilk Fodula gelmişti. Sonra evlenmek üzere Yunanistan’a geri dönmüş ve Peter’la tanıştırılmıştı. Fotoğraflarına bakınca, hatta şimdi bile, Fodula’nın ne kadar güzel olduğunu görmek mümkündü. Peter ise o yaşında bile çok yakışıklıydı. Gençliğinde müzik guruplarında klarnet çalıyormuş. Bu kariyerine Kanada’da amatör olarak devam etmiş. Sonuçta bu iki güzel insan evlenmişler. Fodula Peter’ı Kanada’ya getirmiş. Kanada’ya gelen bir çok göçmen gibi Peter işe bulaşıkçılıkla başlamış. Bulaşık yıkarken, fıkrada olduğu gibi, halası ölüp miras kalmamış Peter’a ama çalıştığı restorandaki ahçıyamağı işi bırakmış. Tahmin edileceği gibi Peter onun yerini almış. Sonra, aşçı işten ayrılınca Peter onun yerine geçmiş. Peki, patron emekli olmaya karar verince masallarda ne olur? Aynen düşünüldüğü gibi patron işi Peter’a devretmiş. Hikaye şöyle devam ediyor: Mal sahibi dükkanı satmaya karar verince Peter’a söylemiş. Ve olacağı gibi Peter iş yerinin mülkünü satın almış. Sonra yandaki iş yeri satışa çıkınca Peter onu da satın almış. Sonra da onun yanındakini... İş yerlerinin üst katında oturuyorlarmış o sıralar. Bir başka havayı teneffüs etmek için North York’ta bir ev satın almış. Kemiklerini gurbet ellerde bırakmamak için memleketinde de kocaman bir apartman yaptırmış. Çok üzüldüğüm bir noktadır bu: Peter Yunanistan’a gitti. Oradan bana telefon etti: “Fodula ile bekliyoruz, ne zaman geliyorsunuz?”dedi. Türkiye’ye gidecek, oradan Yunanistan’a geçecektim. Böyle söyledim Peter’a. Ama George’tan telefon geldi, Peter’ın öldüğünü öğrendim. Işıklar içinde yatsın! Arkadaşlığımız ilerledikçe bana, iş yerini ilk kiralamak istediğimizde oğlunun beni güven verici bulduğunu, ancak benim Türk olduğumu kendisine söylediğini, “Bir de sen gör baba!”, dediğini anlatmıştı. “Sizi ve çocuklarınızı tanıyınca şunu farkettim: Türk, Yunan diye ayırma doğru değil; insan olmak ayrı bir şey”, demişti. Kira sözleşmemizde her yıl için bir artış vardı. Bunu ona hatırlattığımda, “O seni tanımadan önceydi,” dedi. 14 yıllık kiracılık dönemimde kiramızı hiç arttırmadı. Bitişiğimizdeki iş yeri boşalınca onu da düşük bir kirayla bize kiraladı. Bir gün, kendilerine misafir olduğumuzda ortanca oğlum Peter’a: “Ne çok kazanmışsın Peter Amca!”, demişti. Peter’ın verdiği cevabı halen hep birbirimize hatırlatırız: “Ben hiç bir zaman çok kazanmadım, ama çocuklarımı düşünüp her zaman az harcadım.”
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
Atiba Hutchinson
Tosaint Ricketts
Kanada’nın gururu oldular Türkiye’de top koşturan Kanadalı futbolcular Atiba Hutchinson ve Tosaint Ricketts, Kanada’nın Belize ile Toronto’da oynadığı Dünya Kupası eleme maçında sahaya çıktılar.
T
T 1. Lig ekiplerinden Boluspor’la bu yıl bir yıllık sözleşme imzalayan Ricketts ile Beşiktaş’ın yıldız oyuncusu Hutchinson 4 Eylül Cuma günü BMO Stadyumu’nda oynanan ve 10 bin taraftarın izlediği karşılaşmada Kanada’nın yüzünü güldüren futbolcular oldular. Kanada’nın Belize’yi 3-0 yendiği maçta Ricketts iki gol birden atarken diğer golü Hutchinson kaydetti.
Arkas Spor’a bir Kanadalı daha Türkiye Erkekler Voleybol 1. Ligi’nin son şampiyonu Arkas Spor Kanadalı geleneğini sürdürüyor.
2
010 yılından beri Kanadalı antrenör Glenn Hoag’ın çalıştırdığı İzmir ekibi Arkas Spor, en son olarak Kanada milli takımının orta oyuncusu Graham Vigrass’ı kadrosuna kattı. 1989 doğumlu 2.05 metre boyundaki 26 yaşındaki Kanadalı oyuncu son olarak Tunus Ligi’nde Etoile Sportive du Sahel ekibinde oynamıştı. Vigrass, 2012 yılından bu yana Kanada A Milli Takımı’nda bulunuyor. Arkas Spor, geçtiğimiz sezonun şampiyon kadrosunda bulunan Kanada Milli Takımı’nın diğer oyuncuları John Gordon Perrin ve Gavin Schmitt ile yollarını ayırmıştı.
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
B
ir terör markası haline gelen IŞİD, şiddete eğilimli radikal düşünceli örgüt ve bireyleri mıknatıs gibi kendine çekiyor. Global cihad ve farklı ülkelerde selefizm konusunda araştırmalarıyla dikkati çeken Fransız akademisyen Prof. Dr. Oliver Roy, 2004 ve 2008 yıllarında yayımladığı iki kitabında Selefi ideolojinin Batı’ya kızgın, öfkeli, intikam hisleriyle dolu, kin bileyen genç Müslümanlar arasında yaygınlaşmasının nedenlerini masaya yatırdı. El Kaida bağlantılı operasyonel kabiliyete sahip olan Selefi Cihad Akımı, tüm Müslümanları polarize ederken iki ayrı kampa böldü ve radikal biçimde kutuplaştırdı. İzlenen stratejik taktikleri, çeşitli mutasyon ve tranformasyon metotları incelendiğinde yükselen Politik İslamın büyürken iki ana trendi paralel takip ettiğini gözlemledi. Birincisi 3. Dünya ülkeleri, hatta Batılı ülkelerde faaliyet gösteren Kur’an Kursu, Arapça dersleri, modern İslami okulların ve tekke tarzındaki selefi dini medreselerin Suudi Arabistan’dan gönderilen öğretmenlerle Vehhabi idelojisine göre eğitim vermesidir. İkincisi Batı ülkelerindeki Müslüman diasporaların büyümesi, 1980’lerden sonra hızlanan İslam ülkelerinden gelen Müslüman göçmenler vasıtasıyla oldu. Geldiği ülkeleri beğenmeyen yeni Müslüman gençlik Batılı ülkelerde ana kültürlerinden uzaklaşırken, yeniden “aşırı” İslamlaşmaya başladılar. Dini fanatiklerin farklı etnik millet dil ve kültürden gelenleri harmanlayıp, yeni bir hayali toplum, devlet ve yeni millet kurması dinin farklı yorumunda ortak uyumu sağlamaları ile mümkündür. Hayali toplum teorisi Benedict Anderson’a aittir; lokal İslami Sünni Baas kültürü ile global Selefilerin yeni bir tekfirci harmanla ortak düşmana karşı birleşmesi, selefizmin uluslararası ağını kullanması sayesinde oldu. İslam her yeni ülkede ve yeni nesilde yeni kültürel yorum ve dini değerler ortaya çıkartarak Batı’da bir önceki nesilden farklı bir İslami anlayışa sahip oldu. “Fransız İslamı” ile 5 milyon Cezayirlinin oluşturduğu diaspora İslam ile 4 milyondan fazla Türk, Kürt ve Alevinin kurumsallaşırdığı “Alman İslamı” birbirinden farklıdır. Amerikan İslamı ve Kanadalı İslamı da
{
{
İslamofobinin yükseltilmesi barış getirmez! birbirinden farklı özellikler sergiliyor. 2. ve 3. kuşak göçmen Müslüman Kanadalı gençlik, Kanada’nın özgürlükte sınır tanımayan ortamında velilerinin doğduğu kültürel yerel İslam’dan farklı bir dil, kültür ve dini yaşam geliştirdiler. Baba ve annelerinin geldiği ana vatana geri dönmek istemiyorlar. Diaspora kültürü yeniden kendilerine bir kimlik sundu. Ancak Batılı devletlerde aşırı kontrolcü laik devlet, bünyelerinde yetişen Müslüman Batılı nesli de sorun olarak algıladı. Dini otorite, toplumsal çevre ve aile baskısından uzak gençlik yükseltilen İslamofobiye karşı çıktı. Zira bu çakma fobi, yeni vatanlarında onlara barışcıl formül sunmaz. Mesela Fransa’da despot ve diktacı Cumhuriyetçi laik devlet, başörtüsü krizinde sınıfta kaldı. Quebec’e taşınan peçe ve başörtü krizi, İngilizce konuşan Kanada’da kabul görmedi. İngiliz ve Fransız mantığı ve dine bakışı farklı çalışır. Fransız Kanadalılar İslam’da ruhbanlık sınıfı olmadığını göremedi, bireysel takva yaşayan Müslümanların devletin çaktığı İslami otoritelere biat etmeyeceğini kavrayamadı. İngiliz Kanada, Protestan laikliğin etkisiyle
farklılıkları kültürel zenginlik olarak kutsama taraftarıdır. Film, Suriye’de Selefi terörüyle koptu. IŞİD ile oluşturulmak istenen, şiddet eksenli radikal Selefi İslam türevinin Sünni İslam içinde aykırı bir otorite ve yetki kurgulamaktı. Bunun için yabancı istihbaratların mükemmel çalışmalar yaptıkları oldukca açıktı. Selefi İslam, İslamı siyasi ideoloji haline getirerek Batılıların İslamı seçmelerini ustaca engelliyordu. Endonezya ve Fas’ta yaptığı antropoljik araştırmalarda Clifford Geertz, detaylı tanımlama yapılmadan lokal dini yorumların, kullanılam sembol, mitoloji ve jargonların kültürel dini etkilerinin anlaşılamayacağını savunur. Din, değişmesi gerektiği için değişmiyor, insanlar Allah ve din anlayışlarını, yorumlarını yeni politik, sosyal ve kültürel konumlarında değiştirdiği için din değişime uğruyor. Kuran’ın ‘gırtlağınızdan din uydurmayın’ uyarısı boş yere yapılmamış; insanlar sürekli yeni din ve kültür uyduruyorlar. Protestan laikliğin saygın isimlerinden İngiliz profesör Steve Bruce gibi ateist olduğu halde İslam uzmanı olmuş oryantalistler,
www.canadaturk.ca
21
İslamofobiyi kışkırtanlar olarak lanse edilmelerine kızıyorlar ve tepkisel biçimde İslâm dünyasındaki şiddet olgusunu İslâm dinine değil yerel kültürüne bağlıyorlar. “Pygmalian pozisyonu”na göre, İslamın Kur’an ve Peygamber ahlakı, özü gerçek yaşama aktarılmadığı, kültürel ve siyasal İslam bunun yerini aldığı için şiddete dayalı gerekçeler ortaya çıkıyor. İşte bu nedenle Bruce, bireysel ve grupsal sebepleri ret ediyor. Öz İslamı bir tane kabul ediyor. Radikal dualism ve kültürel açıklamasında Bruce, İslamın değil, kültürel İslamın sorun olduğu sonucuna varıyor. “Kutsal savaş” adı altında şehitlik mefhumunun intihar eylemleri için kullanılması gerçek safiyane inanç, din ile terör arasındaki farkı inceltiyor ve insan merkezli değerlere dayalı modernite arasında kalın bir duvar öremiyor. Ancak Bruce’ın radikal “Ortadoksi” (Katolik) ve “Ortopraksi” ılımlı (Protestan) diye İslamı ve Müslümanları Hristiyanlardaki gibi kategorize etmesi oldukça dar bir kalıptır. Biz ve onlar ayrımı yükseliyor. Ünlü Suudi Prof. Dr. Talad Asad’ın Mısırlı öğrencisi Dr. Hüseyin Agrama, sorunu net tanımlıyor: Müslüman ülkelerde koloniler kuran ve sömüren Batılıların katı laiklik anlayışı Müslümanlara hiç toleranslı olamadı, değişik din, inanç ve kültürlere zulmetti, hak etmedikleri baskı ve zulümler yaptı, gelenek ve kültüre yasaklar koydu. Bu zulümler tepkisel siyasal İslam doğurdu. Batı yanlısı kukla diktatörler dikerek Müslümanları suçlamak haksızlıktır. Ünlü Filistinli Hristiyan akademisyen Edward Said haklı çıkıyor; Batılılar, İslamı ve Müslümanları hapsoldukları çerçeveler içinde asla anlayamıyorlar veya Ortantalist pencereden anlamış gibi yapıyorlardı. Mısırlı Leyla Ahmed’in Camridge ve Harvard hayatı ve Batı akademisinde yaşadıkları buna en bariz örmektir. Müslümanlar diaspora toplumlarında çok acılar çekerek ve mücadeleler ederek kendi kimliklerini kabul ettirdiler. Müslüman bir kadın için ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele çok daha zordu. Hem bir yandan kendi Müslüman toplumunun kadına layık gördüğü 2. sınıf statü ile savaşırken, öte yandan da Batılıların başörtülü bir Müslüman kadına önyargılı yaklaşmasıyla iki tarafta da ezildiler. Terör eylemleri, kim tarafından ne amaçla, nerede, ne tür bir yöntemle gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin sonuçta korku ve panik yaratmayı arzulamaktadır. Şiddetin, dini, milliyeti olmaz. İnsanlara, barışı, sevgiyi öğütleyen bir din adına terör eylemi gerçekleştirmek elbette ki İslami bir tavır olamaz. Terör örgütleri kendilerini İslami isimlerle ansalar bile gerçekleştirdikleri eylemlerin, tutum ve davranışlarının İslamiliği her zaman tartışılabilir. İslam adını kullanarak eylem yapan örgütlerin amacı bellidir: Güç kazanmak, taraftar toplamaktır, bu örgütlerin eylemlerini İslami olarak nitelemek bir yerde, şiddete karşı geniş kitlelere adeta “Siz neden şiddete başvur muyorsunuz, Müslüman değil misiniz?” gibi, özendirici bir soru/yol olabilir. Gerçekte de, bir avuç fanatik teröristin yaptıklarının İslamla bağdaştırılması son derece yanlıştır. Batılıların İslamofobiyi ele alınışı incelendiğinde, İslamdan hangi nedenlerden dolayı korktuklarının tespit edilmesinden çok, korkmalarını gerektirecek nedenlerin sıralanmaya çalışıldığı görülmektedir. Eski CIA ajanı Graham Fuller de raporlarında ve kitaplarında nedense İslamofobiyi haklılaştırma amacındadır. Kanada’da İslamofobiyi yükseltme çabaları, nice emeklerle kazandığı bir milyonu geçen Kanadalı Müslümanları kaybetmek anlamına gelir. Bu nedenle Müslüman kültürleri anlamak, birlikte yaşam hoşgörüsü geliştirmek ve sağduyulu bir sivil toplum kurmak daha mantıklı çözümdür. Çünkü İslam bir şiddet dini değil barış dinidir.
22
www.canadaturk.ca
{
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
Kanada ve ABD göçmenlik politikalarının karşılaştırılması MURAT KANDEMİR murat_kandemir@outlook.com
B
iz gurbetçiler yaşadığımız ülke hakkında türlü türlü sorulara muhatap oluyoruz. Hele bir de göçmenlik uzmanıysan sorular bitmiyor. Bu yazımızda Kuzey Amerika’nın iki komşu ülkesi olan ABD ve Kanada’yı göçmenlik açısından karşılaştıracağız. Kuzey Amerika’nın komşu iki ülkesi de hem dil hem de kültürel bağları sebebiyle göçmenlik tarihinde benzer adımlar attı. Göçmen seçiminde dünyanın diğer bölgelerinden göçmen kabul etmeye başlamadan önce Avrupa ve Britanya adalarından gelenlere öncelik tanıdılar. İki ülkenin önceleri benzer özellikler taşıyan göçmenlik politikaları tüm dünyadan göçmen kabul etmeye başladıktan sonra iyice farklılaştı. Günümüzde bu iki ülkedeki göçmenlikle ilgili sorunlar benzer özellikler taşıyor. Kanada bu sene ekim ayında yeni vatandaş olanların da oy kullanacağı genel seçimlere hazırlanıyor. Diğer taraftan ABD’de başkanlık yarışında adaylar ,belli oldu. Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ekranlarda boy gösteriyor ve illegal göçmenlerin ülkeden kovulacağı gibi bazı açıklamalarla eleştirileri üzerine çekiyor. Göçmenlik, partilerin seçim vaatlerinin de önemli bir parçasını oluşturuyor. Peki ABD ve Kanada göçmenlik konusunda nasıl ayrışıyor, biraz inceleyelim. Kanada halihazırda ekonomik göçmenlik sistemi uygularken ABD için durum farklı. Kanada’ya daimi göçmen olarak gelenlerin üçte ikisi ekonomik göçmenlik programları vasıtasıyla ülkeye yerleştiriliyor. Fakat ABD’ye yerleşen yeşil kart sahibi olan göçmenlerin sadece yüzde 16’sı ekonomik göçmenlik programları
sayesinde ülkeye yerleşebiliyor. Kanada’da ülkeye göç etmek isteyen adayların seçilmesinde kullanılan puan sistemi dünyada bazı politikacı ve yorumcuların dikkatini çekiyor ve örnek gösteriliyor. Kanada’da göçmenlerin rastgele seçildiği bir loto sistemi yok. Bunun yerine adayların mesleki beceri ve tecrübelerinin değerlendirildiği ekspres giriş havuzu var. Farklılık, göçmenlik vize programı olarak tabir edilen fakat aslında yeşil kart lotosu diye bilinen sistem ABD’nin göçmen seçme sistemi olarak hâlâ yürürlükte. Benzeri Kanada’da ya da dünyanın herhangi bir yerinde olmayan bu sisteme 2014’te 11 milyon kişi başvurmuş. Yeşil kart lotosunda bir adayın seçilme ihtimali yüzde 0,5’ten bile az. ABD tarafından bir günde yapılan rastgele seçimde lotoyu kazanan adaylar belirleniyor ve seçilen adaylar ülkeye yerleşiyorlar. Göçmenlerin bilgi ve tecrübelerini göz ardı ederek basit bir lotoyla seçilmesi göçmenliği bir loto şansına indirgemiş durumda. Kanada ise kendine özgü aday havuzunu oluşturmuş durumda. Bu sene ocak ayından beri yürürlükte olan ve ekspres giriş (express entry) denilen bu sistemde adaylar sahip oldukları bilgi, beceri, meslek ve iş tecrübelerine göre puan alıyor ve sınıflandırılıyor. Aday havuzunda biriken göçmen adayları ABD’deki gibi lotoyla değil öncelik sırasına göre belirleniyor. Her ay ortalama iki defa yapılan çekilişlerde seçilen adaylara göçmenlik başvurusu yapmaları için davetiye (ITA) gönderiliyor. Göçmenlik davetini alan bir adayın istenilen tüm evrakları ve formları tamamlaması için sadece iki ayı var. İki ay içerisinde başvurusunu eksiksiz şekilde yapmış adaylar en fazla altı ay içerisinde Kanada’ya göçmen olarak kabul ediliyorlar. Kanada Göçmenlik ve Vatandaşlık Bakanlığı (CIC) şu an bir yaşını bile doldurmamış ekspres giriş sisteminin gelecekte Kanada’nın yıllık göçmen sayısı hedeflerine ulaşmak için ana göçmen kaynağı olmasının hesaplarını yapıyor. Hem ekspres giriş sistemine hem de yeşil kart lotosuna herkes başvuramıyor. Fakat aralarında bir fark var. Ekspres giriş sistemine
başvuramayan bir aday İngilizce seviyesi, eğitim derecesi ya da iş tecrübesinin artması durumunda programa başvurmaya uygun olabiliyor. Yeşil kart lotosu başvuruları ise sadece belli ülkelerden gelecek adaylardan kabul ediliyor ve aday seçimi rastgele olarak yapılıyor. Kanada’da federal ve eyalet hükümetleri göçmen seçiminde yetki paylaşımı yapmaktadır. Eyaletler ve bölgeler oluşturdukları kendi eyalet aday programları (PNP) sayesinde eyaletlerinin eksikliğini çektiği meslek erbabı göçmenleri hedefleyebilmektedirler. PNP’ler aracılığıyla eyaletler kendi bölgelerinde sosyal ve ekonomik olarak toplumlarına katkı yapma şansları yüksek göçmenleri seçebilmekteler. Eyaletlerin seçtiği adaylar federal hükümet tarafından sağlık ve güvenlik incelemelerinin ardından Kanada’ya göçmen olarak gelebilmekteler. Buna karşın 50 ABD eyalet hükümetinin federal hükümetle benzer bir yetki paylaşımı ya da özgürlüğü yoktur. ABD’de göçmenlik hususu federal hükümetin yetkisindedir. Kanada’ya okumaya gelen uluslararası öğrenciler mezuniyetlerinin ardından ülkede kalabilirler. Hem Kanada hem ABD, ülkelerinde yüksek eğitim alan gençleri değerlendirmek istemekte ve bazı fırsatları sunmaktadır. Fakat durum pratikte biraz farklıdır. Kanada’da okullarını bitiren öğrencilere çalışma izni kolay verilebilirken ABD bu konuda cömert davranmamaktadır. Kanada, okullarını bitiren yeni mezunlara mezuniyet sonrası çalışma izin (PGWP) vermekte ve bu izin süresince en az bir yıllık iş tecrübesi sahibi olan bazı adayları Kanada tecrübe sınıfı (CEC) programı altında ülkeye göçmen olarak kabul etmektedir. Biz bazen Amerikalı arkadaşlarla konuşurken Kanada’nın göçmenlik kartını (PR) ABD’nin yeşil kartıyla (Green Card) eş anlamlı kullanırız. Aslında bu iki kart temelde farklıdır. Yeşil kart ABD’deki daimi ikamet kartının adıyken daimi ikamet kartı (PR) Kanada’nın göçmen kartının adıdır. Fakat olaya aynı görevi
yapan iki kartın farklı isimleri olarak bakmamak gerekir. Green card, sahibi olduğu kişiye ABD’ye giriş yapma ve yaşama “izni” verirken Kanada’nın PR kartı, kişiye Kanada’da giriş yapma ve yaşama “hakkı” verir. İzin ve hak verme bu iki kartın temel farkı olarak nitelendirilebilir. Hak yasal bir durumdur. ABD’nin daimi oturum sahipleri yeşil kartlarını istendiğinde ABD’li yetkililere göstermek durumundadır. Kanada göçmenleri böyle bir zorunluluğa sahip değildir. PR kartlarını yanlarında taşımak zorunda değildirler. Onlar göçmendirler ve ülkede göçmen olarak yaşama ve çalışma hakkına sahiptirler. Son birkaç yıldır ABD’li kanun yapıcılar göçmenlik olgusuna iş gücü pazarına dinamizm getirecek bir fırsat olarak değil de güvenlik ve ulusal egemenlik çerçevesinden baktılar. Amerikan kıyılarına ulaşan ve ülkenin sunduğu fırsatları değerlendirerek çok iyi yerlere gelen insan hikâyelerine artık çok uzağız. Kanada diğer ülkelere göre daha fazla göçmen kabul etmektedir. Ekonomik ve sosyal olarak başarılı olacağına inanılan ve ekonomik göçmenlik sistemiyle ülkeye kabul edilen göçmenler gerçekten başarılı olabilmekteler. Hem federal hükümet hem de eyalet hükümetleri göçmenlerin arkasındadırlar. Gelen göçmenler ailelerini de beraberinde getirmekte ve yeni iş sahaları açarak başkaları içinde fırsat yaratmaktadır. ABD fırsatlar ülkesi olarak bilinmektedir fakat bu fırsatı çok az sayıda kişi değerlendirebilmektedir. Öte taraftan Kanada yeni gelen göçmenlere her konuda destek vermekte ve onların sosyal hayata angaje olmaları için çok çeşitli fırsatlar sunmaktadır. Her iki ülkede de yaşamış birisi olarak Kanada mı yoksa ABD mi sorusuna ‘tabii ki Kanada’ cevabını veririm. Evrensel sağlık hizmetinden faydalanmak, barış içinde ve özgürce çocuk büyütmek istiyorsan tabii ki Kanada. Ülkede zenginleşmek biraz zaman alabilir ama Kanada’nın sunduğu toplumsal huzur parayla alınamayacak kadar değerlidir. *Murat Kandemir, (Member of ICCRC)
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
www.canadaturk.ca
23
Yurt dışı emeklilik avantajları ve sosyal güvenlikte değişiklikler
Ada Havaalanı Tüneli Bahtiyar Şahnazar (Bakhtier Shakhnazarov)
T
oronto’da Pearson Uluslararası Havaalanı dışında şehir merkezinde daha küçük boyutta başka bir havaalanı daha var. Şehir merkezine sadece 3 km. uzaklıkta Ontario Gölü üzerindeki adalarda bulunan Toronto Ada Havaalanı ya da resmi adıyla Billy Bishop Toronto Şehir Havaalanı’nı yılda yaklaşık 2.5 milyon yolcu kullanıyor ve ülkenin en fazla yolcu trafiği olan dokuzuncu havaalanı. Havaalanı’nda sadece 72 yolcu kapasiteli Bombardier Q-400 pervaneli uçakların kalkmasına izin veriliyor. Porter Airlines buradan Ontario ve Doğu Kanada’nın önemli şehirleriyle birlikte ABD’nin New York, Boston, Chicago dahil toplam 22 şehrine, Air Canada ise sadece Montreal’e seferler düzenliyor. 1935’ten bu yana faaliyette bulunan havaalanına şehirden ulaşmak için eskiden feribota binilirdi. Dünyadaki en kısa feribot hattındaki yolculuk sadece 90 saniye sürerdi. Seferler her 15 dakikada bir yapılsa da yolcular bazen 20-25 dakikaya kadar feribotu beklemek zorunda kalır, bu ise aksamalara ve gecikmelere neden olurdu. Önceleri şehir ile havaalanı arasında
köprü inşa edilmesi gündeme gelmiş ancak proje destek bulmamış, 2012 yılında ise Ontario Gölü’nün altından tünel yapılmasına karar verilmişti. Bu tünel, bu yıl 30 Temmuz’da hizmeti girdi. 82.5 milyon dolara mal olan tünel, havaalanını geliştirme fonu için yolculardan alınan 20 dolarlık harçlar kullanılarak yapıldı. Toplam uzunluğu 240 metre olan tünelden havaalanına yaya olarak altı dakikada ulaşılabiliyor. Karada yapılan özel binada bulunan altı tane asansör yolcuları 30 metre derinliğe taşıyor. Yolun büyük kısmı yürüyen merdivenlerle geçiliyor ve tünel bitiminde iki ayrı yürüyen merdiven yolcuları doğrudan terminale taşıyor. Tünel’in açılmasıyla feribot seferleri kaldırılmış değil. Feribot eskiden olduğu gibi yine seferlerine devam ediyor. Porter Airlines, şehir havaalanından 100 yolcu kapasiteli Kanada yapımı CS-100 jet uçakların kalkmasına belediyenin izin vermesi için girişimlerde bulunuyor. İzin çıkarsa dolgu çalışması yapılarak mevcut pist uzatılacak. Eğer bu proje gerçekleşirse 2017’nin ortalarından itibaren yolcular Toronto şehir merkezinden uçağa binerek Vancouver, Edmonton, Los Angeles, Miami gibi bir çok şehre doğrudan yolculuk yapabilirler.
Nuri Sansarlıoğlu (Sosyal Güvenlik Danışmanı)
1- Yurt dışı borçlanma avantajı Yurt dışından emekli olacaklar, yurt dışı hizmetlerini veya ikametlerini Türkiye’ye borçlanarak olabilmektedirler. Yurt dışı hizmetlerini veya ikametlerini borçlanmak eskisinden çok daha avantajlı hale geldi. Zira borçlanma Türk Lirası olarak yapılmakta, gurbetçi yurttaşlarımız da dolar bozdurarak ödemektedir. Dolar kuru TL karşısında yükseldiğinden daha az dolarla daha çok Türk Lirası ödenebilmektedir. Yurt dışı hizmetlerini borçlanacak gurbetçilerin, borçlanma başvurusu yaparak yüksek dolar kurundan yararlanmaları çok büyük avantaj sağlayacak. 2- Emekli aylığı zamları Türkiye, emekli aylıklarına yılda iki kez (1 Ocak ve 1 Temmuz) zam yapmaktadır. Zam oranları genellikle ocak ayında yüzde 3-6 arasında, temmuz ayında da ocak zammının üstüne tekrar yüzde 3-6 arasında olmaktaydı. Yıl sonu itibariyle de emekliler yüzde 6-12 arasında zam
almaktaydılar. 1 Temmuz 2015 itibariyle yüzde 4.76 zam yapılmış olup, ayrıca bu zam eklendiğinde maaşı bin 100 TL’yi geçmeyenlere zamlarla birlikte bin 100 TL’yi aşmamak üzere ilave 100 TL ilave verilmiştir.
3- Bağkur prim borçlarının silinmesi 1 Mayıs 2015 itibariyle Bağkur’a bir yıldan fazla prim borcu olanlar, arzu ederlerse borçlu oldukları döneme ait hizmetlerin de silinmesi kaydıyla borçlarını sildirebilirler. 4- Asgari ücret artışı Brüt bin 201 TL olan asgari ücret 1 Temmuz 2015 itibariyle bin 273 TL’ye yükseltilmiştir.
CANADATÜRK SATIŞ NOKTALARI Canadatürk gazetesi her ay bine (1,000) yakın adrese posta ile ücretsiz gönderiliyor. Hedefimiz aylık 3 bin gazeteyi doğrudan adreslere göndermek. Siz de adres listemizde yer almak istiyorsanız, 24’üncü sayfadaki formu eksiksiz doldurup bize postalayabilir ya da isim ve adres bilgilerinizi info@canadaturk.ca email adresine gönderebilirsiniz.
TORONTO Accurate Accounting 450 Wilson Ave. Unit 2 416 638-0700 Adonis (Scarborough) 20 Ashtonbee Rd. 416 642-1515 Al Premium Food Mart 1970 Eglinton Ave E Can-Turk İpek Mobilya 1179 Finch Ave W. Suite #13 416 736-4473 Chef 47 879 Wilson Ave. 647 430-2178
Dr. R.N. Sezer & Associates 1273 Broadway Ave. 416 429-3317 Eren’s Hair Salon 893 Wilson Ave 416-638-1530 Iqbal Halal Foods 2 Thorncliffe Park Drive Kanada Sufi Kültür Merkezi 270 Birmingham St. Koza Kebap & Grill 6464 Yonge Street 647 350-9393 Mustafa Turkish Pizza 866 Wilson Ave. 416 631-0300
Narin Pastanesi 881 Wilson Ave. 416 631-7500
Sofra Nazar 1166 St. Clair Ave. W. 416 653-6536
Tahsin Meat Products 755 Queens Way E. Unit 16 905 272-1300
Efes Pastanesi 689, Rue Saint-Roch 514 495-6535
Nile Academy Erkek L. 135 Plunkett Rd. 416-285-0115
Sunny Foodmart 747 Don Mills Rd. Unit 60
MONTREAL
Marche Ayder 3791 Willeray (514) 722-1835
Nile Academy İlköğretim & Kız Lisesi 5 Blue Haven Crst. 647 748 6453
Adonis (Missisauga) 1240 Eglinton Ave W.
Nuri Sansarlıoğlu 754 Wilson Ave. 647 343-6113 Pizza Pide 949 Gerrard St. E. 416 462-9666 Polat Auto Services 14 Sable St. 416 630-1444
MISSISSAUGA
Beyti Kebab 1650 Dundas Street East 905 848-2590 Master Delight 7033 Telford Way Unit 2&3 905-671-9229 Real Canadian Superstore 3050 Argentia Rd. 905 785-8928
Anadolu Kültür Merkezi 11280, av Jules-Dorion 514 852-2223 Antep Baklava 5098 Jarry Est 514 419-8758 Atlas Boucherie et Grillades 1905 Henri-Bourassa Est 514 388-2888 Çiçek Pastanesi 3656 rue Fluery E. 514303-5361
Turquoise Pide 3662 Rue Fluery Est 514 903-9571
OTTAWA Anadolu Kültür Merkezi 335 Michael Cowpland Dr. 613 829-7787
EDMONTON Anatolia Food Market 15920 Stony Plain Rd. 587 521-4004
24
www.canadaturk.ca
{
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
www.canadaturk.ca
25
BALIKBAYAN W
ilson Ave. üzerinde iş yeri olan bir arkadaşı ziyaret gittiğimde yan taraftaki restoranın girişinde bir koli dikkatimi çekti. Kolinin üzerinde BALIKBAYAN yazıyordu. Arkadaşa iş yerinin Türklerle bir alakası olup olmadığını sordum. Yok, dedi. Sahibi Filipinli imiş. Kısa bir araştırma yapınca BALIKBAYAN yazılı kolinin sırrı ortaya çıktı. Türkçe sandığımız Balıkbayan kelimesi Filipinlilerin kullandığı Tagalog diline ait bir kelime ve gurbetçi Filipinlileri tanımlamak için kullanılıyor. Yurt dışında en az bir yıl aralıksız işçi olarak çalışanlar, eski Filipinler vatandaşları ya da aile üyeleri bir başka ülkenin vatandaşlığına geçenler balikbayan sayılıyor. Güneydoğu Asya ülkesi olan Filipinlerin nüfusu 100 milyon civarında ve dünyanın en kalabalık ülkeleri arasında yer alıyor. Gurtbette ise yaklaşık 15 milyon Filipinli var. Kanada’da da sayıları hiç de az değil. Özellikle nanny/babysitter, sağlık ve temizlik sektörlerinde oldukça faaller. Filipinler fakir bir ülke olduğundan balikbayanların yani gurbetçilerin yardımı ülke için çok önemli. Filipinler devleti gurbetçiler için özendirici programlar uyguluyor. Başka bir ülkenin vatandaşlığını almış olsalar bile geri dönenler bir yıl vizesiz Filipinler’de kalma haklarına sahipler. Bu haktan Filipinlilerin Filipinli olmayan eş ve çocukları da yararlanabiliyorlar. Balikbayanlar Filipinler devletinin işlettiği duty free mağazalardan 1500 ABD dolarına kadar vergisiz alışveriş yapabiliyorlar. Bir yıl ya da az ülkede kalacaklarsa Seyahat Vergisi’nden muaflar. Ülkeye kesin dönüş yapanlara yönelik çeşitli kolaylıklar sunuluyor. Bir de gurbetçilerin memleketteki yakınlarına yardım etmelerini kolaylaştırıcı programları var. Gurbette çalışan Filipinliler memleketteki ailelerine, yakınlarına yiyecekten, temizlik maddesine, oyuncaktan elektronike ve giyim eşyasına
kadar çok çeşitli yardım malzemesi gönderiyorlar ya da ziyarete giderken beraberlerinde götürüyorlar. Bu yardım malzemelerinin konulduğu karton kolilere balikbayan kutusu (balikbayan box) deniliyor. Bu kutuların standart boyutları var ve deniz aşırı kargo taşımacılığı için sağlam üretilmişler. Sırf balikbayan kutuları taşımak için çok sayıda özel kargo şirketi var. Koliler kapıdan alınıp Filipinler’de adrese teslim ediliyor. Her bir kolinin nakliye masrafı büyüklüğüne ve gideceği bölgeye göre 50 ila 125 dolar arasında değişiyor. Filipinler devleti, gurbetçilerin balikbayan kutularından vergi almıyor, ağırlığına bakmıyor ve kutuların içinde ne olduğunu denetlemiyor. Bu da balikbayan kutuları cazip hale getiriyor. Eğer etrafınızda tanıdığınız Filipinli varsa yılda birkaç defa yakınlarına balikbayan kutusu gönderdiğine şahit olabilirsiniz. Ya da havaalanlarında Filipinli yolcuların valiz yerine kutu taşıdığını görebilirsiniz. *** En son memlekete gittiğimde Türkiye’de bulunmayan tropikal meyvelerden ve diğer gıda ürünlerinden iki valiz dolusu götürmüştüm. Herkes de çok memnun kalmıştı. Bizde de balikbayan kutuları, ucuz nakliyat ve gümrüksüz geçiş olsa yılda bir kaç koli gönderirdim sanırım. Gerçi Türkiye’nin postacıları ya da kargo çalışanlarına güven olmaz. Yurt dışından gelen her türlü paketi açıp içindekileri yürütme gibi bir huyları var. Nerden mi biliyorum? Bugüne kadar postayla gönderdiğim -mektuplar hariç- paketlerin bir tanesi bile karşı tarafa ulaşmadı.
West Edmonton Mall Alberta’nın başkenti Edmonton’da bulunan West Edmonton Mall’ın 5.3 milyon square feet’lik alanı ile (yaklaşık 110 futbol sahası) dünyanın en büyük alışveriş ve eğlence merkezlerinden birisi olduğunu, dört bölümden oluşan merkezin birinci bölümünün 1981’de, ikinci bölümünün 1983’te, üçüncü
bölümünün 1985’te ve dördüncü bölümünün 1999’da tamamlandığını, yapımı için bir milyar dolardan fazla harcandığını, 800 adet mağaza, 110 restaurant, hokey arenası, su parkı, eğlence alanları, otelleri ve 20 bin araçlık araç parkı olduğunu biliyor muydunuz?
26’ıncı sayfadaki çengel bulmacanın çözümü
Ontario’da trafik cezaları arttı
1
Eylül’den itibaren Ontario’da yeni trafik kuralları yürürlüğe girdi. Haziran ayında kabul edilen “Making Ontario Roads Safer Act” veya Bill 31 denen kanun, yeni kurallar ve ağır cezalar barındırıyor. Distracted driving: Araç sürerken telefon kullananlara uygulanan ceza oranları 200 dolar civarındaydı. Bu rakam 1000 dolara kadar çıkacak. Ayrıca ceza puanları da artırıldı. G1 ve G2 ehliyeti olanların ehliyetlerine ise el konulabilecek. Passing cyclists: Sürücüler bisikletlilere en az bir metre alan bırakmak zorundalar. Bunun cezası henüz netleştirilmedi. Ancak kontrolsüz bir şekilde bisiklet yoluna doğru aracının kapısını açan araç sürücülerine 300 ila 1000 dolar
arasında para cezası ve üç ceza puanı verilecek. The “move over” law: Kırmızı ve mavi lambaları yanan acil durum araçlarının durduğu yerde sürücüler yavaşlayarak yandaki şeride geçmek zorundalar. Bu kural ışıkları yanıp sönen duran çekiciler için de geçerli. Bu kuralı çiğnemenin cezası 490 dolar ve üç ceza puanı. Alcohol and drugs: Uyuşturucu kullandıktan sonra trafiğe çıkan sürücülere alkollü sürücülere uygulanan cezalar uygulanacak. Pedestrian crossovers: Yaya ve okul geçitlerinde sürücüler yayaların tamamen yolun karşısına geçmesini beklemek zorundalar. (Bu kural 1 Ocak’tan itibaren geçerli olacak).
Yayıncı/Publisher BestOne Media Inc.
E: info@canadaturk.ca W: www.canadaturk.ca
Genel Yayın Yönetmeni / Editor-in-chief Hasan Yılmaz
Canadatürk’te yayımlanan yazıların her türlü sorumluluğu yazarına aittir. Canadatürk, yayımlanan reklamların içeriğinden, reklamı yapılan ürün ve hizmetin alınması veya kullanılması sonrasında oluşabilecek olumsuzluklardan sorumlu tutulamaz.
Yazarlar/Writers Akif Eren, Engin Sezen, Faruk Arslan, Fatma Durmaz, Halit Angıner, Murat Kandemir, Yaprak Gürdal Görsel Yönetmen/Art Director Hasan Yılmaz Adres/Address 2 Clanwilliam Crt. Toronto ON, CANADA M1R 4R2 Phone: 416 462-1244
ISSN 1923-7030 CANADA POST AGREEMENT NUMBER 42779532 We acknowledge the financial support of the Goverment of Canada through the Canada Periodical Fund of the Department of Canadian Heritage.
FRUITERIE ERMIS Günlük taze meyve ve sebzeler Türk gıda ürünleri Tel: 514 329-2220 3257 Henri Bourassa E. Coin (corner) St-Michel, Montreal, QC H1H 1H3
ŞİFRE:
EYLÜL/SEPTEMBER, 2015
{
{
www.canadaturk.ca
27