Canada Post Agreement No: 002779532 Canada Post Customer No: 2005010
If undelivered please return to: 2 Clanwilliam Ct., Toronto, ON M1R 4R2
Konsolosluk Kanada’ya ihracat hizmeti azalıyor vermeye Kanada’ya başladı Türkiye’nin ihracatı yılın ilk
V
ancouver Başkonsolosluğu, kalıcı ofisin gecikmesi üzerine kiralanan geçici ofiste konsolosluk hizmeti vermeye başladı. 5’TE
beş ayında yüzde 14.3 oranında düştü, Kanada’dan ithalatında ise yüzde 16.4 artış var. 9’DA
Efsanevi kaleci Turgay Şeren
Kanada’yı sevmişti 7’DE
The Voice the Turkish Canadian Community Yýl/Year 8 Sayý/Issue 121 1ofEkim/October 1, 2011 T: 416 462-1244 F: 416 444-4073 2 Clanwilliam Crt. Toronto, ON M1R 4R2 info@canadaturk.ca www.canadaturk.ca ISSN 1923-7030 Fiyatı/Price $1 Yıllık Abonelik/Yearly Subscription $30
1
Bu işte bir gariplik var Yıl/Year 13 Sayı/Issue 178 Temmuz/July 2016 T: 416 462-1244 2 Clanwilliam Ct. Toronto, ON M1R 4R2 info@canadaturk.ca www.canadaturk.ca ISSN 1923-7030 Fiyatı/Price $1 Yıllık Abonelik/Yearly Subscription $30
$
TONLA YATIRIMA RAĞMEN NE SİYASİ NE DE EKONOMİK ANLAMDA TATMİN EDİCİ GELİŞME YAŞANDI
2
009 yılından sonra Kanada ile Türkiye arasında konsolosluklar, ticari ve diğer ataşeliklerin açılması, THY ve Air Canada’nın karşılıklı doğrudan seferlere başlaması gibi pek çok olumlu gelişme yaşandı. Ancak bütün bunlara
PİDE, LAHMACUN, DÖNER, İSKENDER VE KÜNEFE MUSTAFA’DA YENİR...
416 631-0300
866 WILSON AVE. TORONTO, ON M3K 1E5
rağmen iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler istenildiği gibi gelişme göstermedi. 2009 yılına kadar olan ticaret hacmindeki ve ziyaretçi sayısındaki artış oranları sonraki yıllardan çok daha iyi durumda. Siyasi ikişkiler de bir türlü düzeltilemedi. 8-9’DA
2
www.canadaturk.ca
{
{
TEMMUZ/JULY, 2016
TEMMUZ/JULY, 2016
{
{
www.canadaturk.ca
3
Deli suyundan içmek! G
eçmiş zaman krallarından birine bir rüya anlatılır. Rüyanın yorumuna göre: “Yakın zamanda müthiş yağmurlar yağacak ve bu yağmur sularından içen herkes delirecek,”tir. Kral ve veziri bu duruma kendileri adına bir çözüm bulmakta gecikmezler. Dev bir depo yaptırırlar. Orada ihtiyaçları olan suyu biriktirirler. Gerçekten de bir süre sonra delirten yağmurlar yağmaya başlar. O yağmur sularından içen herkes delirir. İçmeyen, etkilenmeyen sadece kral ve veziri veziri kalmıştır fakat kendilerindeki değişikliğin farkına varmayan halkın arasında birtakım fısıltılar yükselmeye başlar: “Kral ve vezirinde bir anormallik var. Galiba bunlar delirdiler. Ee bizi iki delinin idare etmesine izin mi vereceğiz? En iyisi bunları devirelim...” Kral ve veziri bakmışlar ki krallık elden gidecek: “Bari biz de bunların içtiği sudan içelim de aradaki farkı fark etmesinler,” diyerek ortama ayak uydurmuşlar. Yeter ki koltuk elden gitmesin.
Türkiye’de de buna benzer bir durum var. Deli suyundan içmiş kişiler tarafından ülke yönetiliyor. Ülkenin yarısı deli suyundan içmek bir yana deli suyuyla doldurulan bir havuzun içinde yüzüyor ve dışardakilere su çok güzel gelsene diye sesleniyorlar. Deli suyunu içen halkın kendi kral ve vezirine baktığı gibi, kendilerindeki değişimin farkına varamayanlar deli suyunu içmemiş kesimi anormal görüyorlar. Sonra da bu delilerin bizimle birlikte yaşamasına izin mi vereceğiz diyerek yaşam alanlarına, en temel insan haklarına müdahalede bulunulmasına, mallarına çökülmesine, canlarının yakılmasına alkış tutuyorlar. ‘Bizdeki farkı fark etmesinler, koltuk elden gitmesin’ diyen kral ile veziri gibi, makamı, parası ve şöhretinin elinden gitmesini veya başına bir şey gelmesini istemeyenler de deli suyundan kana kana içiyorlar Kimisi güle oynaya, kimisi de tehdit ve şantajla… Ya içecek onlar gibi olacaksın ya da ne cezan varsa çekeceksin. Hem de en ağırından…
Hüzünlü gurbet! Kanada’dayız ya, dünyanın bir ucu… Memlekettekiler, ne haber alınır ne de canın istese hemen gidilir bu gurbet diyarda, yapayalnız yaşayan garipler olarak baktı bizlere...
Biz de kimi zaman gerçekten kendimizi çaresiz hissettiğimiz anların verdiği duygusallıktan ya da memlekettekilerin bize acımasından olacak ki kendimizi bir hüzne kaptırmıştık. Markette kuru incir veya kayısı görsek gözlerimiz dolar; sokakta Türkçe konuşana rastladığımızda boynuna sarılıp öpmek isterdik. Türkiye’deyken kulak tıkadığımız arabesk müzik dahi en favori müzik türü hâline gelmiş, birdenbire Müslüm Gürses ve Ferdi Tayfur hayranı olmuştuk. ‘Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar/Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler’ şeklindeki türkü dilimizden düşmez olmuştu. Zaman geçip de teknoloji hayatımızla içli dışlı olunca hem gurbettekilerin hem de memlekettekilerin eski özlemleri, duygusallıkları hafiflemeye başladı. Bir tuşa basınca canlı kanlı yapılan görüşmeler, akşam binince sabah varmalar burunda tüten hasretlikleri bir nebze alıp götürdü. Aileler, akraba ve dostlar eskisi kadar özlemiyorlar birbirlerini. Üstüne üstlük cennet vatan cinnet vatana dönüşmüş durumda. Memleket deli suyundan içenlerin artık, içmeyenlerin ise her türlü zulmü gördüğü bir yangın yeri. Bu kötü gidişe şahit olan gurbettekiler kalanlar için üzülmeye başladı bile.
Memlekettekiler iyi ki gitmişsin, gurbettekiler de iyi ki terk edip gelmişim modunda. Hüzünlü gurbet gitti; hüzünlü memleket geldi…
Yeni göç dalgası Memleket yangın yeri olunca ülkeyi terk edenlerin sayısı hızla artıyor. Binlerce kişi kendilerine yeni bir hayat kurmak için dünyanın her tarafına dağılmış durumda. Bir yazımızda ‘yeni bir göç dalgasına hazır olun’ demiş ve Kanada’nın bu göç dalgasından payına neler düşeceğini anlatmıştık. Son birkaç ay içinde Türkiye’den Kanada’ya onlarca aile göç etmek zorunda kaldı. İş adamlarından gazetecilere kadar çok değişik alanlarda çalışmış bu insanlar yakın gelecekte Kanada Türk toplumunun eli ayağı olacaklar. Bir anlamda 2000’li yılların başında gelenlerden bayrağı devralacak ve daha da ileriye taşıyacaklar. Yeni gelenler sadece Cemaat üyeleri değiller elbet. Ülkede zulüm gören, boğazı sıkılan her kesim soluğu yurt dışında alıyor. Kim bilir, belki bu zulüm politikası bilerek yapılıyor ve belli kesimlerin ülkeden gitmesi isteniyor. Böylece, vatandaşlığa alınacağı söylenen 3.5 milyon Suriyeliye de yer açılmış oluyor.
4
www.canadaturk.ca
{
{
CANADATÜRK’e reklam vermek için: 416 462-1244 info@canadaturk.ca
TEMMUZ/JULY, 2016
TEMMUZ/JULY, 2016
{
{
www.canadaturk.ca
5
Konsolosluk hizmeti vermeye başladı
Vancouver Başkonsolosluğu, kalıcı ofisin gecikmesi üzerine kiralanan geçici ofiste konsolosluk hizmeti vermeye başladı.
G
eçtiğimiz yıl 15 Eylül’de Anıl Bora İnan’ın Başkonsolos olarak atanmasıyla açılış sürecine giren Vancouver Başkonsolosluğu, Vancouver şehir merkezinde 20501066 W Hastings adresinde geçici olarak kiralanan ofiste konsolosluk hizmeti vermeye başladı. Vancouver Başkonsolosluğu’ndan yapılan duyuruda; ‘Başkonsolosluğumuzun kuruluş çalışmaları sürdürülmekte olup, konsolosluk hizmeti verilmesi amacıyla belirlenen 1111 W Georgia, Vancouver adresinde yerleşik Kançılaryamızın kiralanma süreci, ihtiyaç duyulan yerel ve federal izinlerin de alınmasını takiben geçtiğimiz aylarda tamamlanmıştır. Hâlen, anılan binada kiralanan alanın mimari düzenlemesi aşamasında bulunulmaktadır. Mimari düzenleme aşamasının ardından inşaat aşamasına geçilecektir. Bu süreçte Başkonsolosluğumuz 2050-1066 W Hastings adresindeki geçici ofisinde faaliyet göstermeye devam edecektir,’ denildi. Öte yandan, Vancouver Başkonsolosluğu’nun internet sitesi (http://www.vancouver. bk.mfa.gov.tr) de faaliyete geçti. Vancouver Başkonsolosluğu’nda konsolosluk işlemi yaptırabilmek için Toronto Başkonsolosluğu’nda olduğu gibi önceden randevu alınması gerekiyor.
Vancouver Başkonsolosluğu’nun görev çerçevesi, British Columbia, Saskatchewan, Alberta eyaletleri ile Yukon ve Northwest Territories idari bölgelerini kapsıyor. Bu eyalet
ve bölgeler daha önce Toronto Başkonsolosluğu’nun görev çerçevesi içinde bulunuyordu. Vancouver Başkonsolosluğu’nun açılmasının ardından sıra Montreal’e
geldi. Eski Büyükelçi Tuncay Babalı zamanında Montreal’e Başkonsolosluk açılması için girişimlerde bulunulmuş ve bu başvuru Kanada tarafınca onanmıştı.
Yargılanması için Kanada’ya verilecek 15 yaşındaki Amanda Todd’u, İnternet’ten kaydettiği çıplak görüntüleriyle tehdit ederek, genç kızın intihar etmesine yol açmakla suçlanan Türk kökenli Hollanda vatandaşı Aydın Çoban, yargılanması için Kanada’ya gönderilecek.
A
msterdam Mahkemesi’nce, Çoban’ın bu ülkede devam eden yargılamasının bitiminde Kanada’ya iade edilebileceği kararlaştırıldı. İnternet yoluyla küçük yaşlardaki kızlara taciz ve şantaj yapmaktan yargılanan zanlının iade edilip edilmemesine yönelik son kararı, Hollanda Güvenlik ve Adalet
Bakanlığı verecek. Kanada makamları daha önce Hollanda’ya zanlının iadesi talebinde bulunmuştu. İade edilmesi durumunda zanlı Aydın, Kanada makamlarınca da yargılanacak. Ancak iade işlemlerinin 2018 yılına kadar sürmesi bekleniyor. Çoban, İnternet’ten tanıştığı belirtilen 15 yaşındaki Amanda Todd’un intihar etmesine neden olmanın yanı sıra, çok sayıda küçük
yaştaki kıza şantaj ve tehditten yargılanıyor. Amanda Todd, 2012 yılında Youtube sitesine yüklediği videoda bir kişi tarafından tehdit ve şantaja maruz kaldığını belirterek intihar etmiş, olay Kanada’nın yanı sıra dünya genelinde büyük yankı uyandırmıştı. On dakikalık videodaki genç kız, elinde kâğıtlara yazılı notları teker teker göstererek; ‘Bana yardım edin!’ diyordu. Todd, videoyu yayımladıktan beş hafta sonra Port Coquitlam, BC’deki evinde kendini asarak intihar etmişti. Kanada, ABD, İngiltere ve Hollanda polisinin ortak çalışması sonucu Aydın Çoban, 2014 yılının Ocak ayında
Todd’u tehdit ederek ölümüne yol açtığı gerekçesiyle Hollanda’nın Oisterwijk kentinde gözaltına alınmıştı.
6
www.canadaturk.ca
{
{
TEMMUZ/JULY, 2016
THY korkutuyor
Türk Hava Yolları’nın uçağı İstanbul’dan Toronto’ya gelirken iki gün üst üste teknik arıza yaptı.
İ
stanbul-New York Hattı’nda THY uçaklarının sıklıkla teknik arıza veya sağlık sorunlarından dolayı kalkış yapılan havalimanlarına geri döndüğü ya da başka havalimanlarına acil iniş yaptığı haberlerini sıklıkla duyar, bu hattın sorunu nedir sorusunu sorardık. Şimdilerde ise aynı sorunlar nedeniyle THY uçaklarının Torontoİstanbul Hattı’nda geri dönüş ya da acil iniş yapmalarına şahit oluyoruz. En son Haziran ayında Türk Hava Yolları’nın 31 Mayıs’ta filosuna kattığı TC-LJH kuyruk tescilli Boeing 777-300ER uçağı iki gün üst üste İstanbul’dan Toronto’ya gelirken arıza yaptı. 14 Haziran Salı günü 14:30’daki tarifeli Toronto Seferi için İstanbul’dan havalanan uçak, Romanya hava sahasınsdayken arızalandı. Atatürk Havalimanı’na geri dönen uçak hangara çekildi ve yolcular başka bir uçakla Toronto’ya gönderildi. Bu olaydan bir gün sonra aynı uçak İstanbul’dan aldığı yolcularla beraber Toronto’ya hareket etti. Kalkıştan yaklaşık üç saat sonra uçakta teknik arıza meydana geldi.
Yönünü Danimarka’ya çeviren THY uçağı, Kopenhag Havalimanı’na iniş yapmak zorunda kaldı. Burada yapılan kontrollerin ardından uçak yakıt ihmali yaparak yolcularıyla birlikte havalanarak gecikmeli olarak Toronto’ya geldi.
Tarihlere göre THY uçaklarının Toronto-İstanbul hattında geri dönüş, acil iniş veya diğer sebeplerden kaynaklanan problemler: • 15 Haziran 2016: İstanbul’dan Toronto’ya gelen THY uçağı Avrupa üzerinde arıza yaptı ve Danimarka’da Kopenhag Havalimanı’na acil iniş yaptı. • 14 Haziran 2016: İstanbul’dan Toronto’ya gelen THY uçağı Romanya üzerinde teknik arıza yaptı ve Atatürk Havalimanı’na geri döndü. • 6 Nisan 2016: Türk Hava Yolları’nın Toronto-İstanbul Seferi’ni yapacak uçağına Toronto Havalimanı’nda apron aracı çarptı. Kazada uçağın motorlarından birisi hasar gördü. Uçak seferden çekilerek bakıma alındı. Uçuş bir sonraki gün yapılabildi. • 19 Aralık 2015: Toronto’ya gelmek için Atatürk Havalimanı’ndan THY uçağında görev yapan kabin memuru rahatsızlandı. Uçak,
İzlanda’nın Keflavik Uluslararası Havalimanı’na iniş yaptı.
• 5 Kasım 2015: Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Toronto Seferi’ni yapan TK 17 sefer sayılı uçağı, bir çocuğun aniden hastalanması nedeniyle Newfoundland & Labrador eyaletindeki Goose Bay Havalimanı’na acil iniş yaptı. • 10 Mayıs 2015: Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Toronto Seferi’ni yapan yolcu uçağı, İzlanda hava sahasında iken, bir yolcunun rahatsızlanması üzerine Keflavik Havalimanı’na iniş yaptı. Yolcu hastaneye kaldırılırken uçak yakıt ikmalinin ardından Toronto’ya hareket etti. • 16 Ocak 2014: Türk Hava Yolları’nın (THY) Toronto - İstanbul Seferi’ni yapan uçağı, kalkışından bir süre sonra meydana gelen teknik arıza sebebiyle Toronto’ya geri dönmek zorunda kaldı. Uçak bakıma alınırken yolcular bir gün gecikmeli İstanbul’a varabildi. • 28 Ekim 2013: Toronto’dan hareket eden Türk Hava Yolları’na ait Boeing 777-300 tipi uçağı, yolcularından birinin hastalanması sonucu, kalkıştan 2 saat 40 dakika sonra Newfoundland and Labrador eyaletindeki Gander Uluslararası Havalimanı’na indi. Hasta yolcu indirildikten sonra uçak tekrar İstanbul’a hareket etti. • 8 Ekim 2013: TK18 Toronto-İstanbul Seferi’ni yapmaya hazırlanan TCJJK kuyruk tescilli THY uçağı kalkış yapmak üzere pistte taksi yaptığı sırada 23 numaralı pistin iniş alanını ihlal etti. O sırada aynı piste iniş yapmaya hazırlanan Morningstar Air Express adlı havayolu şirketine ait B757-200 tipi bir yolcu uçağı pisti pas geçmek zorunda kaldı. • 21 Aralık 2012: Türk Hava Yolları’nın Toronto-İstanbul uçağının yakıt sisteminde arıza meydana geldi. Yolcular, Toronto’dan 16 saat 40 dakika rötarlı İstanbul’a hareket ettiler. • 8 Ocak 2011: Türk Hava Yolları’nın
İstanbul-Toronto Seferi, uçağın güç kaynağında meydana gelen arıza nedeniyle 7 saatlik bir rötarın ardından başka bir uçak tahsis edilmesiyle yapılabildi.
• 14 Eylül 2010: Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Toronto Seferi’ni yapan Airbus A 330-200 tipi “Bursa” isimli uçağı Toronto Pearson Uluslararası Havalimanı’nda taksi sırasında pisti ihlal etti. Taksi yoluna girmesi gerekirken pistte durdu ve bunu kuleye bildirmedi. Bu esnada aynı pistten kalkışa geçen Air Canada Havayolları’na ait uçak THY uçağına çarpmamak için acil frenleme yaptı. Türk Hava Yolları’nın yanı sıra İstanbul’a doğrudan uçan Air Canada da bugüne kadar iki kez sefer iptali yaptı. Bir kez acil iniş yapan Air Canada, yine bir kez hava muhalefeti nedeniyle başka havalimanına iniş yapmak zorunda kaldı. • 29 Haziran 2016: Atatürk Havalimanı’na yönelik terör saldırısı nedeniyle aynı gün yapılması planlanan Air Canada’nın Torontoİstanbul Seferi ile bir sonraki günkü İstanbul-Toronto Seferleri iptal edildi. • 7 Eylül 2015: Toronto’ya gelmek için İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan kalkan Air Canada’ya ait Boeing 767 tipi uçakta, kalkış sonrası teknik bir arıza yaşandı. Uçak Londra’ya acil iniş yaptı. • 18 Şubat 2015: Toronto’dan İstanbul’a giden Air Canada’ya ait uçak Atatürk Havalimanı’ndaki kötü hava koşulları sebebiyle dakikalarca havada tur atmak zorunda kaldı. 8 defa inmek için deneme yapan uçak başarılı olamayınca Atina’ya yönlendirildi. Öte yandan 24 Haziran’da da Türk Hava Yolları’nın New Yorkİstanbul Seferi’ni yapan uçağı bir yolcunun rahatsızlanması nedeniyle Halifax’a acil iniş yaptı. Geçtiğimiz yıl 22 Kasım’da New York-İstanbul Seferi’ni yapan THY uçağı bomba ihbarı üzerine yine Halifax’a acil iniş yapmıştı.
{
TEMMUZ/JULY, 2016
‘Kanada’yı sevmişti’
İstanbul’da hayatını kaybeden Galatasaray ve Millî Takım’ın efsanevi kalecisi Turgay Şeren, Kanada Türk toplumunun bire bir yakından tanıdığı bir isimdi.
K
anada’da yaşayan oğlu Emre Şeren’i ziyaret etmek için iki kez Toronto’ya gelen Turgay Şeren, bu ziyaretlerinde sıklıkla Türk toplumu üyelerinin düzenledikleri etkinliklere katılmıştı. 2001-2006 yılları arasında Kanada’da yaşayan Emre Şeren, Canadatürk’e yaptığı açıklamada kendisini ziyaret için iki defa Kanada’ya gelen babasının Kanadayı çok sevdiğini belirtti ve özellikle her yerde açık ve kapalı spor alanları ile çim sahaların olmasından çok etkilendiğini söyledi.
{
www.canadaturk.ca
20 Haziran 2004, Toronto. Ankara Kitaplığı Pikniği. Foto: Hasan Yılmaz
Berlin Panteri
1932 yılında doğan Berlin Panteri lakaplı efsanevi kaleci, Galatarasay A Takımı’nda 1949’da oynamaya başlamış, aynı takımda 1966 yılında kalecilik kariyerini sonlandırmıştı. Daha sonra Galatasaray dahil çeşitli takımlarda teknik direktörlük yapan Şeren, bir süre televizyon programlarında yorumcu olarak görev yapmıştı. 7 Temmuz’da Emre Şeren hayatını kaybeden Turgay Şeren 9 Temmuz’da Teşvikiye Camii’nde kılınan ikindi namazının ardından, Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
Turgay Şeren
7
Bu işte bir gariplik var 8
{
www.canadaturk.ca
{
TEMMUZ/JULY, 2016
2009 yılından sonra Kanada ile Türkiye arasında konsolosluklar, ticari ve diğer ataşeliklerin açılması, THY ve Air Canada’nın karşılıklı doğrudan seferlere başlaması gibi pek çok olumlu gelişme yaşandı. Ancak bütün bunlara rağmen iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler istenildiği gibi gelişme göstermedi. 2009 yılına kadar olan ticaret hacmindeki ve ziyaretçi sayısındaki artış oranları sonraki yıllardan çok daha iyi durumda. Siyasi ilişkiler de bir türlü düzeltilemedi. Türkiye’nin Kanada’daki varlığı 2009 yılından itibaren daha da görünür hale geldi. 11 Temmuz 2009’da Türk Hava Yolları İstanbul-Toronto arasında uçmaya başladı. Aynı yılın sonunda da Toronto Başkonsolosluğu, sonrasında ise Ticaret Ataşeliği açıldı. Toronto’da Ticaret Ataşeliği’nin yanında Din Hizmetleri ve Kültür Ataşelikleri de açıldı. Toronto Başkonsolosluğu’nun yanı sıra şimdi Vancouver Başkonsolosluğu hizmete girdi. Kanada genelinde dört şehirde Fahri Konsoloslar var. Montreal Başkonsolosluğu için Kanada tarafından izinler alındı, Türkiye’den onay bekleniyor. Kanada tarafı ise 7 Aralık 2010’da İstanbul’da konsolosluk açtı. Ayrıca, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanlığı Toronto’ya temsilci atadı. Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı danışma kurulu için Kanada’dan iki ülke temsilcisi seçti. Air Canada 4 Haziran 2013’te Toronto-İstanbul hattında, THY ise 3 Haziran 2014’te Montrealİstanbul hattında uçuşa geçti. Air Transat 2013-2014 yaz sezonlarında İstanbul’a uçmuştu. Şu anda Air Canada İstanbul’a haftada yedi gün, THY ise Toronto’ya beş, Montreal’e de haftada üç gün karşılıklı uçuş gerçekleştiriyor. İki ülke arasında haftada toplam 30 adet doğrudan sefer yapılıyor. Tüm bu yatırımlar sonrası Türkiye ile Kanada arasındaki siyasi ve ticari ilişkilerin hızlı bir iyileşme yaşaması gerekirdi. Ancak arzu edildiği şekilde ne siyaseten ne de ekonomik anlamda bir canlanma olmadı.
Ziyaretçiler:
2005 yılında Kanada’dan Türkiye’ye giden ziyaretçi sayısı 81 bin civarında iken 2015 yılında bu sayı 188 bine yaklaştı. 10 yılda yüzde 130’luk bir artış olmuş. Ancak, 2005 yılından Toronto’da konsolosluk ve ticaret ataşeliğinin açıldığı, THY’nin Toronto’ya doğrudan seferlere başladığı 2009 yılına kadar ziyaretçi sayısındaki artış yüzde 91 olarak gerçekleşirken, 2010’dan 2015’e kadar
sadece artış oranı yüzde 23’te kalmış.
Ticari İlişkiler:
Aynı şekilde Kanada ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi de istenilen seviyeye gelemedi. TÜİK verilerine göre iki ülke ticaret hacmi 2005 yılında 812 milyon dolarken bu rakam 2015 yılında 1.6 milyar dolar oldu. Son on yılda artış oranı ise yüzde 97 olarak gerçekleşti. 2005’ten sonra iki ülke arasında ticaret hacmi hızlı artmış, 2008 yılında 1.9 milyar dolarla zirveye çıkmıştı. 2009 yılında dünyayı sarsan ekonomik krizin etkisiyle düşen rakamlara rağmen 20052009 arasında ticaret hacmindeki artış yüzde 57 oranında olmuştu. 2010-2015 arasındaki artış oranı ise yüzde 15’te kaldı. Ayrıca, iki ülke arasında Serbest Ticaret Antlaşması (STA) imzalanması için görüşmelere 2009 yılında başlanmış, son müzakere ön görüşmesi ise 2013’te
yapılmıştı. O tarihten bu tarafa STA konusu rafa kaldırılmış durumda.
Siyasi İlişkiler:
Türkiye’nin fiziki anlamda Kanada’da varlığını artırmasına rağmen iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerde de herhangi bir gelişme olmadı. Kanada ile Türkiye arasında diplomatik ilişkiler ilk kez 1943 Haziranı’nda Türkiye’nin Ottawa’da büyükelçilik açma talebinin Kanada tarafınca kabul edilmesi ile başladı. Mehmet Ali Şevki İlhan, 6 Mart 1944’te Kanada tarafına güven mektubunu sunan ilk Türkiye Büyükelçisi olarak tarihe geçti. Kanada’nın ilk Büyükelçisi Tümgeneral Victor W. Odlum ise 26 Kasım 1947’de Ankara’da göreve başladı. Ancak ileriki yıllarda Kanada ile Türkiye NATO müttefiki olmanın yanında herhangi bir siyasi ilişki geliştirmedi. İki ülke tarihinde başbakan ya da
cumhurbaşkanı seviyesinde üst düzey resmî bir ziyaret henüz gerçekleşmiş değil. Bununla beraber 1999 yılında Kanada Başbakanı Jean Chretien AGİT Zirvesi için İstanbul’a, geçtiğimiz yıl Kasım ayında Antalya’da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi için ise Kanada Başbakanı Justin Trudeau da Türkiye’ye gittiler. 2010 yılında Toronto’da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi için ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kanada’ya geldi. 2005 yılında Kanada Başbakanı Paul Martin ise deprem ve sonrasında tsunami felaketine uğrayan Uzak Doğu Asya ülkelerini ziyarete giderken ikmal için Ankara’ya uğramıştı. 2006-2015 yılları arasında Başbakanlık yapan Stephen Harper ise Türkiye’ye resmî ziyaret yapmak istemiş ancak Ermeni soykırımı konusundaki tutumundan dolayı Türkiye tarafı kendisine ‘gelme’ mesajı göndermişti.
{
TEMMUZ/JULY, 2016
{
www.canadaturk.ca
9
Kanada’ya ihracat azalıyor Türkiye’nin Kanada’ya ihracatı yılın ilk beş ayında yüzde 14.3 oranında düştü, Kanada’dan ithalatında ise yüzde 16.4 artış var. TÜRKİYE TÜRKİYE İHRACAT İTHALAT
YIL
TİCARET HACMİ
2005
364,8
364,8
811,9
2006
378,5
378,5
1053,2
2007
369,9
369,9
1236,6
2008
501,4
501,4
1929,4
2009
338,3
338,3
1275,7
2010
479,6
479,6
1394,9
2011
875,2
875,2
2186,7
2012
1058,3
1058,3
2012.0
2013
939,9
939,9
2296,7
2014
950,5
950,5
2057,8
2015
670,8
670,8
1599,8
Türkiye-Kanada Dış Ticaretinin Yıllara Göre Seyri (Milyon Dolar) Kaynak: TUİK
İhracatta fındık başı çekti
T
ürkiye İstatistik Kurumu (TUİK)’in yayımladığı verilere göre bu yıl OcakMayıs döneminde Türkiye’nin Kanada’ya ihracatı 256 milyon ABD doları olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı döneminde ihracat rakamı yaklaşık 300 milyon ABD doları olmuştu. Aylık bazda ise Türkiye’den Kanada’ya bu yılın Ocak ayında 44.3, Şubat’ta 48.2, Mart’ta 46.1, Nisan’da 52.5 ve Mayıs’ta ise 64.7 milyon dolarlık (USD) ihracat yapıldı.
Kanada’dan ithalat arttı Türkiye’nin Kanada’dan ithalatında ise yüzde 16.4 artış meydana geldi. Yılın ilk beş ayında Kanada’dan Türkiye’ye 443.4 milyon dolarlık (USD) ihracat yapıldı. Geçen yıl aynı sürede bu rakam 381 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Aylık bazda ise Kanada’nın Türkiye’ye
Kanada’dan Türkiye’ye Türkler gidenlerin sayısı azaldı Kanada’ya gelemiyorlar
Türkiye’ye giden Kanadalı ve Kanadalı Türk vatandaşlarının sayısı önemli oranda azaldı.
B Y
ılık ilk beş ayında Türkiye’nin Kanada’ya ihracatında 45 milyon dolarla fındık ve mamulleri başı çekti. Hazır giyim ve konfeksiyon 22.4 milyon dolarla ikinci sırada yer alırken, otomotiv endüstrisi ile çimento, cam, seramik ve toprak ürünleri 20’şer milyonluk satışla ilk sıralarda yer aldı. İhracatta başı çeken diğer sektörler şöyle oldu (Milyon Dolar-USD): Makine ve Aksamları (17.3), Kimyevi Maddeler ve Mamülleri (16.5), Çelik (16.1), Madencilik Ürünleri (14.9), Elektrik ve Elektronik (11.3), Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri (9.8), Kuru Meyve ve Mamulleri (8.5), Meyve ve Sebze Mamulleri (8.5), Halı (7.8), Demir ve Demir Dışı Metaller (7.6), Tekstil ve Hammaddeleri (7.3), Savunma ve Havacılık Sanayii (4.8), Mücevher (3.9), Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri (3.5), İklimlendirme Sanayii (2.2) ve Deri ve Deri Mamulleri (1.5).
ihracatı bu yılın Ocak ayında 88.9, Şubat’ta 80.2, Mart’ta 101.9, Nisan’da 99.2 ve Mayıs’ta 73.2 milyon ABD doları şeklinde gerçekleşti. Böylece Kanada ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yılın ilk beş ayında yaklaşık 700 milyon ABD doları oldu. TÜİK’in verilerine göre Kanada ile Türkiye arasındaki toplam ticaret 2015 yılında bir önceki yıla göre 400 milyon dolar azalarak 1.6 milyar dolar (USD) seviyesinde gerçekleşmişti.
u yılın Ocak - Mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre ziyaretçi sayısı yaklaşık yüzde 30 düşerek 40 bin civarında gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl bu sayı yaklaşık 55 bindi. Kanada’dan Türkiye’ye giden ziyaretçi sayısı 2013’te yaklaşık 200 bine ulaşarak rekor kırmıştı. 2014’te 190 bine, 2015’te ise 188 bine gerileyen ziyaretçi sayısının bu yıl çok daha aşağılara inmesi bekleniyor. Türkiye’de siyasi istikrarsızlık ve artan terör olayları nedeniyle Kanadalıların yanı sıra Kanada’da yaşayan Türk vatandaşlarının önemli bir bölümü bu yıl Türkiye ziyaretlerini iptal ediyor. Türkiye’nin genel olarak yılın ilk beş ayında turizmdeki kaybı yüzde 30’lar civarında oldu.
Kanadalı Ruslar da vazgeçti Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrası ticaret ile birlikte Rusya’dan Türkiye’ye giden turist
sayısı da âdeta sıfırlandı. Ancak uçak krizi Rusya’da yaşayan Ruslarla birlikte yurt dışında yaşayan Rusları da etkiledi. Kanada’da yaşayan çok sayıda Kanadalı Rus, yaz tatillerini geçirmek için başta Antalya olmak üzere Türkiye’nin güney sahillerini tercih ediyorlardı. Bu yıl Kanadalı Ruslar da rotayı başka ülkelere çevirdiler.
YIL
TÜRKİYE’YE KANADA’YA GİDEN GELEN
2005
81 229
10 665
2006
97 928
6 178
2007
128 567
15 690
2008
147 631
11 442
2009
155 270
16 190
2010
152 556
14 506
2011
191 903
9 350
2012
182 252
15 404
2013
199 497
17 674
2014
190 116
13 993
2015
187 615
18 677
Türkiye-Kanada Arasındaki Ziyaretçi Sayısının Yıllara Göre Seyri (Bin) Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
T
ÜİK’in verilerinde göre Kanada’ya gelen Türk ziyaretçilerin sayısı 2014’te 14 bin iken geçtiğimiz yıl 19 bine yükseldi. 2016 yılına ait herhangi bir veri yayımlanmazken, son 12 yılda Kanada’ya turist olarak gelen Türklerin sayısının bir yılda Türkiye’ye giden Kanadalıların sayısından daha az olması dikkatleri çekiyor. 2015 yılında Kanada’dan Türkiye giden ziyaretçilerin sayısı 187 bin 615 olurken Türkiye’den Kanada’ya gelen ziyaretçilerin sayısı sadece 18 bin 677 kişi oldu. Bunda Kanada’nın uyguladığı sıkı vize politikası önemli rol oynuyor. Türkler vize almakta zorlanırken Kanada vatandaşları online başvuru yaparak anında vize alabiliyor.
10
www.canadaturk.ca
{
{
TEMMUZ/JULY, 2016
Kanada’nın sığırı Türkiye yolunda
Türkiye ile Kanada arasında damızlık sığır ticaretini kapsayan anlaşma yürürlüğe girdi.
S
öz konusu anlaşma geçtiğimiz yıl Mayıs ayında İstanbul’da düzenlenen ‘G20 Tarım Bakanları Toplantısı’ için Türkiye’ye giden dönemin Kanada Tarım Bakanı Gerry Ritz ile Türkiye Tarım Bakanı Mehdi Eker arasında imzalanmıştı. Anlaşmayla Kanada’nın Türkiye’ye yıllık yaklaşık beş milyon dolar değerinde damızlık sığır satması bekleniyor. Türkiye ile yürürlüğe giren damızlık
sığır satışına imkân veren anlaşmayı Kanada Tarım ve Tarımsal Gıda
Bakanı Lawrence MacAulay ile Kanada Uluslararası Ticaret Bakanı
Chrystia Freeland, düzenledikleri ortak basın toplantısıyla duyurdular. Türkiye Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın web sitesinde Kanada, damızlık, besilik ve kasaplık sığır ithalatına izinli ülkeler listesinde yer alıyor. Türkiye, Kanada’nın yanı sıra Avustralya, Macaristan, Estonya, Litvanya, Letonya, Fransa, Slovakya, İsveç, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, İtalya, Belçika, Danimarka ve İrlanda’dan damızlık, besilik ve kasaplık hayvan ithaline; ABD, Avusturya ve Uruguay’dan damızlık ve besilik; Brezilya’dan besilik ve kasaplık; Almanya ve Hollanda’dan sadece damızlık; Şili’den ise sadece besilik hayvan ithalatına izin veriyor.
Toronto’dan ödülle döndü
iki çocukluk arkadaşının Türk yıllar sonra kesişen yönetmen yaşamlarını, toplumda Esra Vesu kadın üzerindeki Özçelik’in ilk baskı ve şiddeti farklı bakış açısıyla beyaz uzun metrajlı perdeye aktardı. filmi ‘Hicran Filmin başrollerinde ve Melek’, Didem Balçın ve Toronto’da Tilbe Taşlı oynadı. ‘Hicran ve Melek’in yapılan film müziklerini, 20 ‘Female Nisan’da yaşamını Eye Film Esra Vesu Özçelik yitiren ünlü besteciFestivali’nde aranjör Atilla Özdemiroğlu yapmıştı. ‘En iyi yabancı film’ Bu yıl 14’üncüsü yapılan Female ödülüne layık görüldü. Eye Film Festivali 14-19 Haziran
Ö
dülü, İtalyan yönetmen Karin Proia’nın yönettiği ‘An Outing in Rome’ adlı filmle paylaşan ‘Hicran ve Melek’, farklı kültürlerde büyümüş
tarihleri arasında düzenlenmiş ve dünya genelinden kadın yönetmenlerin imza attığı 95 film gösterilmişti. Bu filmler arasından 18 filme ise ödül verildi.
TEMMUZ/JULY, 2016
{
{
www.canadaturk.ca
11
Mahallemizin Melek ablası O
turduğumuz mahallede kadınlar zaman zaman apartman girişindeki merdivenlere oturur, sohbet ederlerdi. Sohbet dediysek gerçekte dedikodu. Dedikoduya malzeme mi yok! Dedikodu yaparken kartlar elişi yapar, yeni yetmeler ve taze gelinler ise ayçekirdeği çıtlatırlardı. Binaya veya karşı binaya yeni taşınan komşudan tutun da mahallenin üniversiteye giden geç delikanlılarına, karısını aldatan mahalle bakkalından, Dul Asiye’nin maceralarına kadar dedikodu konusu bayağı geniş olurdu. Aralarında en fazla Melek abla dedikoduyu severdi. Tam Meraklı Melahat cinsinden. Her şeye de burnunu sokardı. Mahallede kim nerede kiminle ne yaptı, kapalı perdelerin arkasında neler dönüyor, hangi apartmana hangi yabancı girdi bilirdi.
Bazen öyle edepsiz konulara girerdi ki, ‘sus Melek, körpe kızlar var burada, kendine gel’ diye uyarı da alırdı. ‘Kızlar siz uzaklaşın buradan’ diyerek merdiven üstünde başlardı yastık muhabbetine. Diğer kadınlar önce ‘sus edepsiz’ der, ardından ‘eee sonra’ diyerek sözün devamını beklerlerdi. Adını Melek TV koymuştuk. Gün boyu naklen yayın. Hiçbir şeyi kaçırmazdı. Hiç unutmam, bir ara karşı komşu Zeliha’ya kafayı takmıştı. Zeliha da az değildi hani. Her sabah balkona bir çift havlu asardı. Diğer kadınlardan, ne bu böyle her sabah her sabah diye sesler yükselirdi. Zeliha da dikkat çektiğini bildiği için nispet yaparcasına göstere göstere yapardı. Bazen kendi yakınlarımızın dahi bembeyaz olmuş çamaşırlarını diğer komşulara gıcıklık olsun diye balkona astığını biliyordum ama havlu olayını ilk kez Zeliha sayesinde öğrenmiştik. İşte bizim Melek abla, Zeliha’ya kafayı taktığından bu havlu işini derinlemesine araştırmaya koyuldu. Bir hafta sonra acayip bir haber var bende diyerek örgü ören, çekirdek çıtlatan kadınların yanına merdivene oturdu. ‘Amcam kızı hemşire ya, onu gördüm bugün. Meğer bizim Zeliha ile kocası onun çalıştığı kliniğe tedaviye gidiyorlarmış. Duyun da inanmayın,
adam iktidarsız’. Melek’in bu haberi karşısında bir kahkaha tufanı patlamıştı. Mahallenin kadınlarının bilgisinden habersiz Zeliha ertesi sabah yine havluları balkona asarken Melek abla fırladı birden. ‘Kız Zeliha. Kız kıza yatıyonuz da neden havlu asıyon balkona?’ diye lafı yapıştırdı. O günden sonra Zeliha’nın bırakın havlu asmasını yüzünü bile yılda bir görür olmuştuk. Bizim Melek abla dedikoducu olduğu kadar kıskançtı da. Hatta, sokakta yürürken kendinden güzel, bakımlı bir kadın görse üstüne atlayıp onu parçalamak isterdi. Galiba bu özellik sadece onda değil birçok kadında var. Ben de en çok kadınların bakışlarından rahatsız oluyorum diyebilirim. Türkiye’de olsam kısaca kıskanıyor derim ama Kanada’da olunca aklıma farklı şeyler de gelmiyor değil. Melek abla bazen de yakışıklı erkekler ile gezen kadınlara takardı. ‘Ulan kızın tipine bak, yanındaki çocuğa bak, cillop gibi adam ya’ diyerek kıza diş bilerdi, ardından da küfürü kalaylardı. Kendisi minyon tipliydi, çok güzel değildi ama çirkin de sayılmazdı. Sokakta ayılar laf atsa hemen küfürle ve el işaretleriyle karşılık verir, bir süre sonra ise sesli sesli düşünür, ‘laf
atılacak kadar güzelim demek ki’ diye kendine pay biçerdi. Türkiye’de laf atılmasına alışmış kadınların Kanada’da kendilerini bir boşlukta hissettiklerini söylemeden geçmek olmaz. Çok mu çirkinim yoksa diyerek bunalıma girenler de var. Melek abla kıskançtı dedim ya, ne zaman tuvalete gitse pis bırakır, benden sonra gelen temizlesin der öyle çıkardı. Onun gibi düşünen kadın çok olacak ki, kadınların tuvaletleri nedense her zaman erkeklerinkinden pis olur. Aynı şeyi Kanada’da bir alışveriş merkezinde temizlik işçisi olarak çalışan kız arkadaşım da söylemişti. ‘Ne zaman temizlik için kadınlar tuvaletine girsem lanet edip çıkıyorum. Biz kadınlar her yerde erkeklerden bin kat daha temiz iken umumi tuvaletleri nasıl bu kadar pis bırakabiliyoruz anlayamıyorum’ diyordu. Cevabı basit: Kıskançlık. Bir kadın diğer bir kadına kolay kolay iyi bir şey bırakmak istemez. Bu arada erkekler bir araya geldiklerinde sohbet ne olursa olsun konunun kadın mevzularına kaydığını az çok biliyoruz. Ama pek çok erkek, kadınların da bir süre sonra konuyu erkeklere getirdiklerini pek bilmez. Erkeklerinki karı kız muhabbeti oluyor, peki ya kadınlarınki?
12
www.canadaturk.ca
TEMMUZ/JULY, 2016
Finlandiya’nın başkenti Helsinki...
BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE ‘Tolkaamme tyytyvaisyytesi’
HALİT ANGINER /CANADATÜRK
R
auma’da, Harun beyle laflıyoruz. Harun bey Finli bir hanımla evli. Finlandiya’ya gelişi de bu nedenleymiş. Hanımıyla, seyahat ederken tanışmış. Birlikte dünyayı gezmişler. Güney Amerika’da restoran işletmişler. Sonrasında Hanım Köye yerleşmişler. “Yahu”, diyor, ”Şu Fince kadar zor dil hayatımda görmedim. Bunca yıldır iki üç kelimeden fazlasını öğrenemedim bir türlü. Onları bile yanlış söylüyorum.” “Hanımla İngilizce anlaşıyorduk. Kadıncağız baktı ki, ben bu dili imkânı yok sökemeyeceğim, o Türkçe öğrendi.” Dinlerken Fince yadırgatıcı değil. Yalnızca yazı dilinde, bazen insanı şaşırtacak kadar çok sessiz harf var. Rauma’da, Dünya Mirası Listesi’ne alınan eski şehri, sabah erken saatlerde dolaşmıştık. 1700 ve 1800’lü yıllarda inşa edilmiş, çoğu ahşap olan evler, koruma altına alınmış ve onarılmış. Yine konut olarak kullanılıyorlar. Pazar sabahı olduğundan olacak, taş döşemeli sokaklarda kimseler yoktu. Derken tabelasında ay yıldız olan bir restoran gördük ve oraya gittik. İşte, Harun bey orada çalışıyormuş. O ve arkadaşlarıyla karşılaşmamız böyle gerçekleşti. Aklımıza geldikçe Beyaz Zambakları arıyor ve soruyorduk. Bizden başkası Beyaz Zambaklarla ilgilenmiyor olmalı ki hiçbir yerde zambak bulamadık. Her ne kadar Beyaz Zambak göremediysek de, bol miktarda sarı gelinciğe rastladık. Baharda tarlalarımızı süsleyen, kırmızı renge bürüyen gelincik, burada renk değiştirmiş, sarı olmuş. Yol boyları, sarı gelinciklerin yanı sıra, renk renk çiçeklerle dolu. Finlandiya’da toprağı görmek pek zor. Her taraf yemyeşil. Dünyada orman örtüsü oranı en yüksek ülke Finlandiya. Bundan dolayı Finlandiya ihracatının üçte biri orman ürünlerinden oluşuyor . Doğal olarak ihracat ormanları tüketmeye başlamış. Ama tedbir alınmış, kesilenin yerine hemen yenisi yetiştiriliyor. Ancak bu yetiştirme işi ihracat ve sanayi amaçlı olunca, eskinin her çeşit ağacı barındıran ormanlarının yerini tek çeşit ağaç ormanları almaya başlamış.
Tek çeşit ağaç ormanı, yaşamı başka ağaç cinslerine bağlı olan birçok hayvan türünün yok olmaya başlamasını tetiklemiş. [Memleketim Manisa’da da, eskiden, her bağda en az 10 çeşit üzüm yetişirdi. Anadolu’da ise yüzlerce çeşit üzüm vardı. Günümüzde, koca Manisa Ovası’nda, sadece sanayinin istediği tek tip üzüm yetiştiriliyor. O rengârenk, mis kokulu üzümler temelli kayboldular.] Finlandiya’nın çalışkan ve eğitimli insanları; bataklıklar, göller ve ormandan başka bir şeyi olmayan bu yeri, dünyanın en zengin ve huzurlu ülkelerinden biri hâline getiren insanları, herhâlde buna da bir çözüm yolu bulacaklardır. Helsinki, ne kadar sessiz bir yer. İnsanlar sakin. Yüksek sesle konuşulmuyor. Sokaklar tenha, meydanlarda birkaç kişi. Haziran ayı, hava bir açıyor, bir kapanıyor. Derken yağmur bastırıyor. Otelde kalan pek az. Soruyorum: Burada oteller kışın dolarmış. Kış sporları, şirket toplantıları, ülkelerarası siyasi toplantılar vesaire, kışın yapıldığından, oteller o zaman dolarmış. Yazın, şehirde yaşayanlar, yazlıklarına gittikleri için şehir boşalırmış. Kışın Helsinki nasıldır bilmiyorum ama çok soğuk olduğu şüphesiz. Yaz günü ise hayat fena değil, üstelik Helsinki’nin görülecek yerleri yaya olarak gezilebilir. Biz de böyle yaptık; yekpare kayaya oyularak yapılan ünlü Temppeliaukio Kilisesi’ni, Senato Meydanı’nı, pazar yerini, Başkanlık Sarayı’nı, kısaca bütün şehri, köşeyi bucağı, yaya olarak gezdik. Yorulduğumuzda, dünyanın bu, en çok kahve tüketilen ülkesinde, rastladığımız ilk kahvehaneye kapağı atarak, kahve tüketme kervanına katıldık. Finlandiya tarihi boyunca önce İsveç’e, sonra ise Rusya’ya bağlı olarak yaşamış. O nedenle hemen her yerde İsveç ve Rus etkisi görülüyor.
Başkent, önceleri, Turku şehriymiş. Helsinki, 1812 yılında başkent olunca, imar çalışmaları başlamış. Yapılan yeni binalar, yönetici güç olan Rus üslubunu taşıdıklarından, Helsinki biraz Rus şehirlerine benzemiş. Hollywood yapımcıları, Kızıllar ve Beyaz Geceler filmlerini, bu benzerlik nedeniyle, Rusya yerine, Helsinki’de çekmişler. Bilhassa Senato Meydanı’nı çevreleyen binalarda Rus mimarisi pek belirgin. Meydanın ortasında Rus Çarı İkinci Aleksandr’ın kocaman bir heykeli var. İki ülkenin sömürgesi olmak, yalnızca kültür olarak etkilememiş Finlandiya’yı. Üzerinden devamlı ordular geçmiş. Çünkü bir Ruslar, bir İsveçliler kazanıyormuş savaşları ve dolayısıyla Finlandiya’yı. Bir ara İngilizler gelip her yeri yıkmışlar. Nihayet, Finlandiya, Sovyet Devrimi’nden sonra bağımsız bir devlet olmuş. 2. Dünya Savaşı sırasında yeniden işgale uğramış ve Sovyetlere savaş tazminatı ödemek zorunda kalmış. Bu tazminatın gemi ve makine olarak ödenmesine karar verilmiş. Bir musibet bin laftan daha faydalı derler: Tazminat karşılığı olan gemilerin ve makinelerin yapımı, Finlandiya’da ağır sanayinin ve mühendislik hizmetlerinin hızla gelişmesini sağlamış. 1990 yılında başlayan durgunluk çok etkilemiş Finlandiya’yı. Her şeyde kısıntı yapılmış. Yalnızca “eğitimde ve araştırmada” kısıntı yapılmamış. Finlandiya’nın eğitime verdiği öncelik, ülkeyi kısa zamanda, ileri teknoloji üreten, know-how ihraç eden bir ülke hâline getirmiş. Adam başına düşen gazete ve kitap sayısıyla Finlandiya dünyada bir numara.
Dünyada eğitime millî gelirden en çok para ayıran ülke, yine Finlandiya. En hızlı kalkınan ülke olan Çin’in eğitim sisteminin, Finlandiya’dan örnek alındığını, Türkiye’de yapılan eğitim tartışmaları sırasında, gazetelerde okumuştum. Üniversiteye kadar olan eğitimde, çocuğun okul masraflarının hepsi, yemek dahil, devlete ait. Üniversitelerin tümü devlet üniversitesi. Bunlarda da, hemen her şey, devlet tarafından karşılanıyormuş. Senato Meydanı’nda, mavi kubbeli, Tuomiokirkko Katedrali’nin merdivenlerine oturmuş, bunları aklımdan geçiriyorum: Yabancı devletlerin işgalinden hem Türkiye, hem Finlandiya aynı yıllarda kurtularak bağımsızlıklarını kazanmışlar. Bağımsızlığın ilk yıllarında, her iki ülkede de isyanlar olmuş. İkinci Dünya Savaşı’nın sıkıntıları, her ikisinde de yaşanmış. Finliler, kendi ülkelerini Suomi, yani bataklık ülke diye adlandırıyorlar. Bu bataklık ülkede eriştikleri uygarlık düzeyi, müthiş bir başarıdır. Sokaklarda yüzlerce yıllık binalar, tertemiz duruyor. Aynı şekilde sokaklar, caddeler, meydanlar, yüzlerce yıllık adlarını, hâlâ aynen taşıyorlar. İşgalci ülke krallarının heykelleri bile, tarihlerinin bir parçası olarak, meydanları süslüyor. Eğitim sistemi gerçekten bilim insanı yetiştiriyor. İleri teknoloji ürünlerini yalnızca kullanan değil, ortaya çıkaran, üreten adamlar yetiştiriyor. Türkiye ise, her türlü tarımın yapılabildiği olağanüstü bir toprak yapısına ve iklim kuşağına sahip. Binlerce yıllık kültür birikimine sahip çalışkan ve kanaatkâr bir halkı var. Yani un var, şeker var. Ne yapılıyor helva yerine, geçmişe saymaktan başka? İktidar mı değişti, sokak isimleri de, meydan isimleri de bilmem kaçıncı defa değiştiriliyor. Heykeller eğer kırılmamışsa, depolara kaldırılıyor. Eğitim sistemi, yap-boz tahtası. Üniversiteler mi? Nereden oy gelsin isteniyorsa, o kasabada bulunan herhangi bir boş binaya fakülte açılıyor. Hoca mı? Kolay canım. Memlekette avukat mı yok; giriversin Hukuk dersine, Kimyager mi yok; giriversin Kimya dersine, oldu, bitti.
{
TEMMUZ/JULY, 2016
{
Bu ayki sayımızda, sizlerle oldukça pratik ve baklava tadında bir tatlıyı paylaşmak istiyoruz. Misafirlerinize zevkle ikram edeceğiniz hoş bir lezzet. Baklavanın yerini almasa da, baklava hamuru açamayanlar için bir alternatif olabilir... Malzemeler: • 20 adet milföy hamuru (tatlı hamuru olmalı) • 5 yemek kaşığı fındık yada ceviz • 1 yemek kaşığı tozşeker • 1 adet yumurta (sarısı ve beyazı ayrı ayrı çırpılmış)
Hazırlanışı: • Bir kasede fındıkla şekeri karıştırın. Milföy hamurlarının bir kenarına fındıklı karışımdan bir
miktar koyun, rulonun birleşeceği uca fırça yardımıyla yumurtanın beyazından sürün ve rulo yapın. • Yaptığınız ruloları 4 parçaya kesin, fırın tepsisine dizin. Tepsideki milföylerin üzerine yumurta sarısı sürün, 230 - 250 derecede üstü kızarana kadar pişirin. • Milföyler pişerken şerbeti
13
Mükemmel bir pilav yapmak için:
BAKLAVA TADINDA MILFÖYLÜ TATLI
Şerbeti için: • 2 su bardağı su • 1,5 su bardağı tozşeker • ½ limon suyu
www.canadaturk.ca
hazırlamaya başlayın. Şekerle suyu kaynatın, ocaktan almadan az önce içine 1/2 limonu sıkın. Bir taşım kaynatın ve ocaktan. • Fırından çıkan sıcak milföylerin üzerine, soğuyan şerbeti dökün. Unutmayın; şerbet ılık, tatlı sıcak olmalı! • Soğuyunca servis edin. Dilerseniz üzerini fındıkla da süsleyebilirsiniz.
• Pilava lezzet katmak için önce tereyağı ile hafifçe kavurun. Böylece pirinçleriniz hem tereyağının lezzetini alacak hem de pişirme sırasında dağılmasını önleyecektir. Pirinçlerin yapışmasını önlemek ve tane tane olmasını sağlamak için de pişirme suyuna bir miktar sıvı yağ ilave edebilirsiniz. • Pilavın pişip pişmediğini anlamak için çatala kaşığa güvenmeyin; tadına bakın. Yenilebilir yumuşaklıkta ve dişe gelir sertlikteyse kıvamı tamdır. Henüz yenilebilir yumuşaklığa gelmemiş ancak suyu da kalmamışsa biraz daha sıcak su ekleyin ve suyunu çekinceye kadar pişirmeye devam edin. Yalnız ekleyeceğiniz suyun mutlaka sıcak olması gerekir. • Pilavı karıştırmanın, pirinçteki nişastayı açığa çıkardığını ve nişastanın da tanelerin birbirine yapışmasına neden olacağını aklınızdan çıkarmayın. • Diyelim ki, pilavınız pişti ama lapalaşmış. Endişe etmeyin ve çok kısık ateşte bir çatal yardımıyla dikkatlice havalandırarak pişirmeye devam edin. Ta ki, suyunu iyice çekene değinç. • Pilavı ısıtmak da ayrı bir maharet gerektirir. Mükemmel yapılmış bir pilavın ısıtıldığında tüm özelliğini kaybettiği de çok vakidir. Burada işin sırrı pilavı karıştırmamaktır. Pilava 1-2 yemek kaşığı su ekleyin ve çok kısık ateşte ısıtın. Pilavın tanelerinin bozulmaması için de tencereyi arada bir sallamak suretiyle alt üst edin.
14
www.canadaturk.ca
{
{
TEMMUZ/JULY, 2016
TEMMUZ/JULY, 2016
{
{
www.canadaturk.ca
15
16
www.canadaturk.ca
{
{
TEMMUZ/JULY, 2016
TEMMUZ/JULY, 2016
{
{
www.canadaturk.ca
17
18
www.canadaturk.ca
{
{
TEMMUZ/JULY, 2016
Kendin topla, kendin ye… Blackberry, blueberry, raspberry, cranberry, strawberry ve diğerleri... Yani yemişgiller...
T
ürkiye’de en fazla strawberry yani çileğe ve blackberry yani böğürtlene aşinaydık. Kanada’da ise hemen hemen tümü gözde. Sert çekirdekliler, yumuşak çekirdekliler, gerçek yemişler, küme meyveler şeklinde gruplandırılan
yemişlerin Kanada genelinde 200’den fazla çeşidi olduğu biliniyor. Bunların bazıları yabani bir şekilde yetişiyor, bir kısmı ise zehirli. Tarım ürünü olarak yetiştirilenler meyve olarak, reçel, marmelat yapımında, meyve suyu olarak ya da dondurma ve kek gibi ürünlere katılarak tüketiliyor. Yemişler çok sevildikleri için çoğu kişi tarafından evlerin bahçelerine de dikiliyor. Ontario’da blueberry, raspberry ve blackberry en popüler olanlar. Saksılarda ya da bahçenin bir kenarında bir veya birkaç
kök strawberry yetiştirenlere de rastlamak mümkün. Evlerin bahçelerinde az yetiştirilse de çilek üretimi Ontario genelindeki çiftliklerde oldukça yaygın. Çilek için, elma ve kirazdan sonra en fazla “kendin topla” tarzında hasat yapılan meyve de demek doğru. Çilek üretimi yapan çiftlikler, şu günlerde çilek severleri ağırlıyor. Hava şartlarına göre Haziran başında başlayan çilek hasadı Temmuz sonuna kadar devam ediyor. Bir de güz çileği denen Eylül veya
Ekim aylarında toplanan çilekler var. Çileğin yanı sıra Temmuz ayında kiraz ve vişne çiftlikleri de oldukça popüler. Ontraio’da yaşıyorsanız Niagara bölgesine doğru kiraz ya da vişne toplanabilecek çok sayıda çiftlik var. Not: Ontario’da pick-your-own çiftliklerin listesini www.foodland. gov.on.ca, www.harvestontario.com, www.pickyourown.org/canadaon.htm gibi sitelerden ya da doğrudan arama motorlarından elde edebilirsiniz.
TEMMUZ/JULY, 2016
{
{
www.canadaturk.ca
19
20
{
www.canadaturk.ca
{
ÇALIŞAN KAZANIR!
Temel, yolsuzluk nedeniyle mahkemeye verilmiş. Hâkim sormuş: - Bu yolsuzlukları yaptın mı? - Evet, Sayın Hâkim, yaptım. - Peki, suç ortakların kimler? - Ne ortağı Hâkim bey, doğru adam mı var ki ortak alayım! *** İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmak için referanduma gideceği günler yaklaşınca, herkesi bir heyecan sardı. Dünya Finans Merkezi, dünyanın en paralı şehri Londra’da meydana gelecek sarsıntı, Amerikan dolarını, Avrupa avro (euro)sunu kim bilir nerelere taşıyacaktı. Dolayısıyla aldı mı beni bir dert: Ya İngiltere AB’den çıkarsa? Şu İngiliz gazetelerine bir bakayım dedim. Gazeteler AB’den çıkmak isteyenlerle, kalmak isteyenlerin başa baş olduğunu yazıyorlardı. Pek öyle telaşlı da görünmüyorlardı. Bir de ‘ekonomi sayfaları’na göz attım: Aman Tanrım, rakamlar bizim ufkumuzun o kadar ötesinde ki! Yöneticilerin aldıkları bonuslar 20 milyon İngiliz sterlininin altında değil. Çalışanlar, AB’de kalırsak göçmenler gelir, işimizi kaybederiz, mortgage’imizi ödeyemeyiz korkusuyla çıkalım derken, yöneticiler paraları koyacak yer arama derdindeydiler. Derken BHS, Topshop gibi tanıdık isimler gördüm. Sayfaların hemen hepsinde bu isimlerle ilgili haberler ve yorumlar vardı. İngiltere’ye gitmiş olanlar bu mağazaları hatırlayacaklardır. BHS (British Home Stores ), bizim Hudson’s Bay kadar eski olmasa da, 1928 yılında açılmış, İngiltere’de herkes tarafından bilinen bir mağaza. Yüzlerce mağazası olan BHS 2000 yılında Philip Green tarafından satın alınmış. Peki, Philip Green kim? 1952 doğumlu P.Green orta halli bir ailenin çocuğu. 15 yaşında okumayı bırakmış, ticaret hayatına atılmış. Ailesinin maddi yardımıyla Uzak Doğu’dan giysi ithal ederek mağazalara veriyormuş. İlk büyük parayı iflas eden büyük birkaç blucin firmasının depolardaki mallarının tamamını satın alarak kazanmış. Bu blucinleri kuru temizlemeye vermiş, paketleyerek yeniymiş gibi, açtığı bir dükkânda satmış. 2000 yılında Bay Green’i, sağladığı 200 milyon İngiliz sterliniyle BHS’nin tüm hisselerini satın aldığını ve kendi özel şirketi hâline getirdiğini görüyoruz. Artık Mr. Green 1660 mağazalık bir zincirin sahibidir. 2002 yılında ise İngiltere’nin lüks giyim mağazalarını bünyesinde taşıyan Arcadia Group’u 600 Milyon İngiliz sterlinine satın alıyor. Ancak bir gün sonra karısına devrediyor. Karısının şirketi 2300 mağazalık bir dev hâline geliyor. Karısı Tina Green vergi cenneti Monako’da yaşamaktadır. Bay Green hafta başlarında özel jetiyle Londra’ya gelmekte, hafta boyunca çalıştıktan sonra hafta sonunu Monako’da geçirmektedir. 2006 yılında Sir Green, hanımına, şirketten 1 milyar 300 milyon İngiliz sterlini kazanç payı ödüyor (Yaklaşık 2 Milyar 264 milyon Kanada doları)
Şirket bu parayı ödeyebilmek için bankalardan kredi alıyor. Kredinin komisyon ve faizleri şirketin masraf hanesine yazılarak vergiden düşülüyor. BHS’den Green ailesine bonus ve hisse kazanç payları olarak 457 milyon İngiliz sterlini ödeniyor. Bu rakam neredeyse şimdi iflas masasında olan BHS’nin işçilerinin emekli sandığının açığına eşit. Gazete arşivlerine göre, başarılı işlerinden dolayı kendisine İngiliz Devleti tarafından Şövalye unvanı verilen ve Sir olan, Sir Philip Green bir hayli debdebeli hayat yaşıyormuş. Oğlunun yetişkin çağına girişini kutlamak için verdiği partide 4 milyon İngiliz siterlini harcamış. 100, 200 davetlinin uçaklarla taşındığı denizaşırı partilerde Andrea Bocelli, Destiny Child, Rihanna, Tom Jones, Rod Steward büyük paralar karşılığı sahne almışlar. Sir Philip Green ailesinin önce 100 ft. Lik Lionchase adını taşıyan bir tekneleri vardı. Değeri: 12 milyon dolar. Sonra 200 ft.lik Lioness adlı tekneyi yaptırdı. Değeri 50 milyon dolar. Bugün 300 ft.lik Lionheart adlı üçüncü bir tekneye sahipler. Değeri: 150 milyon dolar. Bunlardan 200 ft.lik Lioness’in Marmaris’e gelişi Türkiye’de şöyle haber olmuştu: “Arcadia Group’un sahibi Marmaris’e demir attı” 11 Ağustos 2015 Salı, Dünya perakende devi ‘Arcadia Group’un sahibi İngiliz iş adamı Philip Green’in lüks yatı, Muğla’nın Marmaris ilçesine demirledi. İlçede yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan yata erzak ikmali yapıldı. Yatta İngiltere’nin dördüncü büyük zengini ünvanına sahip Green veya yakınlarının bulunup bulunmadığı hakkında bilgi edinilemedi. 2006 yılında yapılan yat, 50 milyon dolar değerinde. Bünyesinde birçok lüksü barındıran yatta 6 kabin bulunuyor. Yatta jakuziler, spor salonu, yemek salonu ve jet ski gibi su sporu araçları da yer alıyor. “ İngiltere Başbakanı David Cameron, Sir Philip Green’den, “Devlet Harcamaları Nasıl Azaltılır” diye bir rapor hazırlamasını rica etti. Başarılı iş adamı Sir Green tasarruf tecrübe ve bilgisini kullanarak hazırladığı 200 sayfalık raporunu Başbakana takdim etti. Sir Philip Green, tecrübeli yönetiminde, 1 Milyar 250 Milyon İngiliz sterlini borçla batık duruma gelen BHS’yi elden çıkarmayı düşündü. 2015 yılında 1 İngiliz sterlinine (Evet bir sterline) daha önce üç defa iflas etmiş olan, yani çok tecrübeli bir firmaya sattı. Böylece bu işten ellerini yıkayıp, tertemiz olarak çıktı. Bu satış Sir Green’in danışman firması Goldman Sachs tarafından takdirle karşılandı. 2016 Mayıs’ına kadar BHS’den 25 Milyon İngiliz sterlini daha, yeni sahipleri tarafından çekildi. Sonrasında firma, iflas masasına devredildi. Firma kapanacak ve 11 bin kişi işsiz kalacak. Duruma isyan eden kamuoyu ve meclis soruşturma açtı. İşçilerin emeklilik paraları ne oldu diye soruluyor. Sir Philip Meclis Komisyonu önünde ifade veriyor. Bu arada 46 milyon sterlinlik yeni özel uçağı kendisine teslim edildi. Gazetelere göre: Yeryüzündeki en hızlı ve en lüks özel uçak. Kendisine işçilerin emekli fonlarındaki 571 milyon pound’luk kayıp parayı soran milletvekillerine de kızıyor Sir Green. Bir milletvekilinin kendisine dik dik baktığını ve bu milletvekilinin Komisyon’dan istifa etmesi gerektiğini söylüyor. Philip Green’in, Forbes listesine göre toplam varlığı 5.9 milyar dolar. Ne demişler: Çalışan kazanır. Not: Bilgiler gazeteler ve internetten
derlenmiştir.
TEMMUZ/JULY, 2016
Ne Türkiye ne de Kanada gidiyor Rio Olimpiyat Oyunları Elemeleri’nde aynı grupta mücadele eden Türkiye ve Kanada erkek basketbol takımları Filipinler’in başkenti Manila’dan elleri boş döndü.
T
ürkiye A Milli Erkek Basketbol Takımı çeyrek finalde Fransa’ya 75-63’lük skorla yenilerek Rio şansını kaybederken finale kadar çıkan Kanada, finalde karşılaştığı Fransa’ya 83-74 yenilerek elendi. Elemelerin ilk maçında Türkiye-Kanada karşı karşıya gelmiş, mücadeleden Kanada 77-69 galibiyetle ayrılmıştı.
NBA’de oynayan Türk basketbolculardan Ömer Aşık A Milli Takım kadrosunda yer alırken Ersan İlyasova sakatlığı yüzünden kadroya alınmadı. NBA’in en başarılı Türk oyuncusu Enes Kanter ise politik nedenlerden dolayı takıma çağrılmadı. Türkiye Erkek Basketbol Takımı en son 1952 Helsinki Olimpiyatları’na, Kanada Erkek Basketbol Takımı ise 200 Sydney Olimpiyatları’na katılmıştı.
Kadınlar zoru başardı Türkiye A Milli Kadın Basketbol Takımı ise Haziran ayında yapılan elemeleri kazanarak Rio Olimpiyatları’na girmeye hak kazanmıştı. Rio Olimpiyat Oyunları 5-21 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek.
Kanada’daki yarışma için birbirlerine girdiler Buz pateni sporcusu Naz Arıcı, Federasyon’dan destek alamadığı için Vancouver’da düzenlenecek Uluslararası Yetişkinler Artistik Buz Pateni Yarışması’na katılamayacağını duyurdu. Federasyon ise hobi yarışması için masraf edemeyiz açıklamasında bulundu.
İ
ki kez üst üste Uluslararası Yetişkinler Artistik Buz Pateni Yarışması’nda şampiyon olan 34 yaşındaki bu patenci Naz Arıcı, önceki yarışmalar için Federasyon’dan aldığı desteği bu sefer alamadı. Sponsor arayışına giren Naz Arıcı, destek bulamazsa Kanada’daki yarışmaya katılamayacak. Arıcı’nın hedefindeki Türkiye Buz Pateni Federasyonu’ndan yapılan açıklamada ise, yetişkinler kategorisinin bir hobi kategorisi olmasına rağmen bugüne kadar hem tesislerin kullanımı hem de uluslararası yarışmalara katılım konusunda aktif sporcu olmayan Naz Arıcı’ya tam destek verildiğini ancak söz konusu yarışmanın Kanada’da olması nedeniyle yüksek maliyetli olacağı düşünülerek
bu defa sporcudan gelen talebin reddedildiği belirtildi. Elektrik-elektronik mühendisi olan 1982 doğumlu Naz Arıcı, artistik buz patenine 2011 yılında hobi olarak başladı. Geçtiğimiz yıl ISU takviminde yer alan Uluslararası Yetişkinler Artistik Buz Pateni Yarışması’na katılan Arıcı, ilk yarışmasında önemli bir başarıya imza attı. Arıcı, aynı yarışmada bu yıl da Bronze Ladies kategorisinde altın madalya kazanarak dikkatleri üzerine topladı. Uluslararası Buz Pateni Federasyonu (ISU)’nun düzenlediği Uluslararası Yetişkinler Artistik Buz Pateni Yarışması 28 Ağustos - 3 Eylül tarihleri arasında Vancouver’da düzenlenecek. Önceki yıllarda yılda bir düzenlenen yarışma bu yıl iki defa yapılıyor.
TEMMUZ/JULY, 2016
H
erc ü Merc’den sonraki dönem için yeni terapi modeli yazmaya gayret ediyorum. Evrensel olacak bu model Allah’ın isimlerini zikir ve rüyalardan terapide yararlanacak. İbni Arabi’nin Tree of Being makalesi, Esmaül Hüsna’ya getirdiği kişilik yapısı açılımı, İsmi Galibiye Terapi’de Jungian modelle birleştirdim. Bireysel kişilik yapılarının hepsi Esmaül Hüsna’nın tezahürüdür. Ölümsüz ruhun içinde kutsal tecelliler vardır. Bu nedenle hayatımız boyu ruhumuzu, manevi kalbimizi temizlemeye çalışırız. Ruh elbisesi kirlendi mi rahatsız oluruz. Kişilik karakterinizde baskın olan esmayı bilmeniz ve anmanız sizi görevli meleklerinize yakınlaştırır. Rüyalarda gözüken resim, renk, hayvan ve metaforların hepsinin hayatla izdüşümleri bulunuyor. Nasıl mı? İbni Arabi’nin beş rüya istasyonu ve Carl Jung’ın 6 çeşit rüya tanımı vardır. İbni Arabi 5 çeşit rüyada aktif hayal dünyası vardır der: The airplane (uçak), the street (sokak), the hotel (otel), the hospital, (hastane) and limbo (Araf). C. Jung’a göre, rüya altı çeşit olabilir: House-cleaning (Ev temizliği), lifecleaning (yaşam temizliği), archetypal (kolektif kültürek kahramanların bireyselleşmesi), pre-cognitional (öngeçmiş birikimi), post-cognitional (güncel sosyokültürel gerçeklik) ve lucid dreaming (vecd ihlası halind kutsal tecelli irtibatı). Kriz zamanları the dream ego (rüya enaniyeti) sahneye çıkar ve sizi kurtaracak bir senaryoyu film gibi yazar. İbni Arabi de, Jung da bunu aktif imagination, 3. gerçek hayal dünyası olarak anlatıyor. Terapistler konuşma şifası sunabilmek için deva sağlayacak bir bağlantı ararlar ve mutlaka buluruz. Arayan bulur. İbni Arabi halka ve sultanlara lafını sözünü dinletemeyince Şam Taşı tepesine çekilip son eserini yazdı. Esmaül Hüsna ve bireysel kişilik yapıları ilişkisini en derin analiz eden belkide tarihteki tek âlimdir. Cahil Müslümanlar konfor içinde birbirini yerken, Moğollar Şam’a
{
{
Esmaül Hüsna ışığında Rüya Terapi! geldiğinde İbni Arabi’nin mezarı Halife tarafından aşağılanmak maksadıyla çöplük yapılmıştı. Yavuz Sultan Selim Şam’ı 1516’da fethedene kadar bu işkence devam etmişti. Mezarı Yavuz buldu ve hakkettiği itibarı iade etti. Gülen Hocaefendi’nin ve Hizmet’in itibarını iade edecek Allah, ama biz insanlar bir Yavuz bekliyor. Jung işte buna arhetipikal kolektif kahraman umudu diyor. İbni Arabi’yi idam etmek için devrin işgüzarları aynen Gülen Hocaefendi gibi dosya hazırlamıştı. O ise, pervasızca Halife’ye hırsız, halka da Rabbiniz altın dedi. İbni Arabi’nin yargılanmasında son anda Halife insafa geldi. İslam âlemi ne der diye korktu. Zaten 90’ına merdiven dayamış bir Piri Fani idi. İbni Arabi’yi siyasi intikam için, itibarını çizdi diye idamla yargılatan İslam Halifesini Baycu Noyan ile Hülagu Havuz’unda Saray’da boğdu. Gülen Hocaefendi’de İbni Arabi’ye denk, benzer bir liderlik ve cesaret gösterdi. Mert duruşundan milim kımıldamadı. Ertuğrul Gazi 84 yıl çadırda yaşadı, keza Osman Gazi de öyle. Halid Bin Velid keza öyle. Selman Farisi’den tutun Ebu Zer’e Bilalı Habeşi’ye Ebu Hureyre’ye kadar dünyaya tapan Hizmet eri görmüyoruz. Öldüklerinde kılıç
ve atlarından başka servetleri yoktu. Saraylarda yaşamadılar, hizmetkârları yoktu. İbni Arabi, Moğol belasının İslam dünyasına musallat olmasının nedenini Sultanların kibri, soygunu, halkın dünyeviliği Rab yerine koyması diyor. Fatiha Suresi, İbni Arabi tarafından 40 defa okunmakla özel İsmi Azam sayılmış. Neden diye merak ettim. İçinde bir ayet var ki, gayb açılır. Diyeceksiniz, zaten Fatiha Suresi’ni namazda en az 40 defa okuyoruz, neden etkisi olmuyor. Manasını içselleştirmeden okursan kalbe işlemez. Fatiha Suresi’nin farklı tefsirini yapan Üstad Said Nursi, Yalnız Allah’a ibadet etmek Ondan yardım istemeyi günlük İsmi Azam duası yapmıştı. Somunca Baba’nın Emir Sultan ile yolları Fatiha Suresi tefsirini 7 çeşit yapınca ayrıldı. Sultan Beyazıt ve halk, Somuncu’yu oysa köylü sanmıştı. Somuncu’nun Malatya’ya gitmesinin nedeni bilinmeme arzusudur. Hizmet erenleri Allah dostlarından oluşur, Onlara karşı savaş Allah’a savaştır. Somuncu karakteri yine kolektif bir kahraman olarak rüyalarda, kişilik yapılarında yaşıyor. Başka kimdir kolektif kahramanlar? Anadolu’nun her yanı sahabe mezarı doludur. Ölüler çoğu zaman
www.canadaturk.ca
21
dirilerden daha diridir. Çorum’da aile mezarlığımızda yatan Yayan Dede sahabedir, yurt derdi veya vatandaşlığını kaybetme korkusu hiç olmamıştır. Gittiğiniz yerlerde o toprakların eski manevi dinamiklerinin mezarlarını ziyaret edip bir Fatiha ve Yasin okumayı unutmayın, eski manevi dinamikler hiç eskimezler. Batum’da ziyaret edecek bir evliya mezarı bulunamayınca Hristiyan rehberimize Havari de mi yok sordum. Matteheous varmış, huzuruna vardım. Orada yattığını kalben hissettim. İlk havariler ehli tevhid idi. Kur’an ortak söze, tevhide gelin diyor, bunda şifa vardır. Hizmet’in barış misyonu kolektif makuliyeti diriltiyor. Yetiştirdiği her milletten aydın altın neslin değeri Herc ü Merc Dönemi’nde bariz ortaya çıkıyor, Deccalizm elbette er veya geç Hakkın Şahsı Manevisi karşısında yıkılır. Sikke-i Tasdiki Gaybi 9. sayfadan bahsediyorum. Şualar da; Kastamonu lahikasında da, Felak ve Nas Sureleri çözümünde şifreler vardır. Ehli insanı Hizmet birleştirebilir ve cismaniyete, hayvanete çözüm sunabilir. Üstad Said Nursi’nin insanlık merkezli görevine layık olacak kıvamda ayrımcılık ve kin yoktur. Tam affetme vardır. Seyyidler Cemaati de işte bunu bekliyor. Üstad Said Nursi’nin ahirzamanda öngördüğü bu görev, aşırı Türk milliyetçiliği ile yapılamazdı. İttihadı İslam ve Hakiki İsevilerle ittifakta aşk yolumuzdur. Hizmet, Cumhuriyet Rejimi’nden virüs gibi geçen şu hastalıklı aşırı Türk milliyetçi eksenli davranışlardan nasıl kurtulacak diye çok merak ederdim. Erdoğan en fazla bu işe yarıyor. Müslüman nasıl olmaması gerekir hepimize yaşatarak öğretti. Aşırı Arap milliyetçiliği her nasıl virüs gibi Emevilerle zirve yapmışsa, aşırı Türk milliyetçiliği ve kutsal devletçi virüs te AKP ile zirve yaptı. Hizmet erenlerini vatandaşlıktan çıkartmakla sindireceğini sanıyorlar. Yeni hizmetlere kapı açıyor. İnsanları zorla vatanlarından çıkarma, Ehli Beyt yoluna sokuyor. Hüseynilik makamı teblig yoludur. Bu yolda kirli siyaset yoktur, kalp ve akıl vardır. Emeviler Ehli beyte ve sahabelere zulmetmeye başlayınca Hicretle Allah’ın adını daha geniş topraklara isimsiz birer derviş olarak taşıdılar. Erdoğan burada da çok işe yarıyor. Artık maaşlı atanmışlar değil herkes hicret ediyor ve Hizmet’e dünyanın dört bir yanında taze kan ve enerji sunuyorlar. Atanmışlık boş. Kendinden menkul bir kutsallık olmaz. Ruhsal devrim zamanı insanlar eski yanlışları düzeltirler. Sahabelerde de üst düzey yoktu. Hz. Ömer’in yolladığı valiler halkın en fakiri idiler. Hesap vermek kolay mı? Devlet malı yiyen cehennemde! Hz. Ömer, Yemen’den zengin dönen Muaz bin Cebel’in tüm mal varlığına el koymuş, Hazine’ye devretmişti. Büyük sahabe küstü. Bir gün rüyasında nehirde boğulurken Hz. Ömer’in el uzatarak onu kurtardığını müşahade etti. Geldi özür diledi, beni ateşten kurtardın dedi. İbni Arabi, İmam Şazeli, İmam Rabbani, Abdülkadir Geylani, hepsinin yaman bedduaları var. Neden? Siyasi İslamcı zalim halifeler yüzünden tabi. Kibirli Halifeler, Sultanlar yüzünden çok çekti milletimiz. Salihleri kovdukları zaman denge bozulur. Moğolların işgali de böyle olmuştu. Siyasi İslamcılar Allah dostlarına karşı savaş açtığında musibetleri bekleyin. Savaş, açlık, yokluk kapıda demektir. Suriye’de bir insanlık krizi var ve bunun sorumlusunun iki dünyada da yatacak yeri yoktur. Kainatta her şey Esmaül Hüsna’nın bir yansımasıdır. Her şeyde bir hikmet, hicrette keramet vardır.
22
www.canadaturk.ca
{
{
TEMMUZ/JULY, 2016
Kanada dışında bulunan ve Daimi Oturum Kartı (PR) olmayan ya da kaybeden göçmenlerin Seyahat Belgesi başvuruları MURAT KANDEMİR murat_kandemir@outlook.com
Ü
lke dışında bulunan ve elinde geçerli daimi oturum kartı (PR) olmayanların Kanada’ya giriş yapabilmeleri için Daimi Göçmen Seyahat Belgesi (PRTD) ihtiyacı vardır. Daimi oturum kartı sahiplerinin Kanada dışında iken nasıl seyahat belgesi (bu belge pasaport ile karıştırılmamalıdır) alacakları konusunda sorulara muhatap oluyorum. Seyahat belgesi (PRTD-travel document) ile kastedilen daimi oturum sahibi olup elinde geçerli kartı (PR) olmayanların Kanada’ya giden bir uçağa binebilmelerine yardımcı olacak belgedir ve Kanada dışındaki elçilik ve/ veya konsoloslarca düzenlenir. Kanada dışında bulunurken çeşitli sebeplerle tarihi geçmiş olan PR kart sahipleri Kanada’ya giriş yapabilmek için Daimi Oturum Sahibi Seyahat Belgesi (PRTD) almalıdır. Bu ve benzeri durumları aşağıdaki gibi çeşitli senaryolarla anlatabiliriz. 1- PR kartı sahibi kişi kartını yenileme başvurusu yapıp yenisini almadan Kanada dışına çıkmak zorunda olması; 2- PR kartı sahibi kişi Kanada dışına seyahat etmesi ve PR kartını yurt dışında kaybetmesi; 3- PR kartı sahibi kişinin Kanada dışına seyahat etmesi ve PR kartı bitene kadar Kanada’ya dönmemesi; 4- PR kartı sahibinin halihazırda Kanada dışında (1-3’üncü senaryolardaki gibi) iken PRTD’ye başvurması ve 5 yıllık ikamet şartı kuralı sebebiyle başvurusunun reddedilmesi. Bu senaryolara göre aşağıdaki sorunları incelemek gerekir. PRTD alabilmenin uygunluk kriteri nedir? Daimi oturum sahibi bir kişiye PRTD verilmezse ülkeye girmesinin başka bir yolu var mıdır? Daimi oturum sahibi bir kişi yurt dışında sıkışıp kalabilir mi? Birçok kişi daimi oturum kartı (PR) ve süresi ile daimi oturum statüsü geçerliliğini karıştırmaktadır. Bu ikisi arasında bir ayrım yapmak gerekir. Daimi oturum statüsünün süresi geçmemekle birlikte IRPA’nın (Göçmenlik ve Mülteci Koruma Yasası) 46’ncı Maddesi’nde belirtilen durumlar uyarınca statü kaybolabilir ya da statü sahibi tarafından tek taraflı olarak iptal edilebilir. Daimi oturum kartı ise bir kişinin daimi oturum sahibi olduğunu gösteren
ve yurt dışına gidip gelmesine yardımcı olacak bir belgedir. Bu kart genellikle beş senelik olarak düzenlenir ve kart bitmeden yenilenmesi gerekir. PR kartlarının beş yıllık düzenlenmesi IRPA’nın 28’inci Maddesi’ndeki PR statüsündeki beş yıllık ikamet kuralına benzerlik yüzünden kafa karıştırır. IRPA’nın 31(3) Maddesi’ne göre PR statüsü sahibine şu üç durumda PRTD belgesi verilir: 1- PR statüsü sahibi Madde 28’de belirtilen ikamet kuralına uymuşsa; 2- Görevli, 28(2)(c) Fıkrası’nda belirtilen durumlara uygun olarak başvuran kişinin insani sebeplerle PR statüsünü korumasına yetecek kadar insani durumların mevcut olduğu sonucuna varmışsa; veya 3- PR sahibi kişi Kanada’da inceleme öncesinde son 365 gün içinde Kanada’da bulunmuşsa ve kişi (a) IRPA’nın 63(4) Maddesi uyarınca Göçmenlik Temyiz Kurulu’na (IAD) temyiz başvurusu yapmışsa veya (b) temyiz başvurusu yapma süresi geçmemişse. Üçüncü senaryoya dikkat etmek gerekir. En yukarıda belirtilen 4’üncü senaryodaki durumda olan insanlar Kanada’da son 365 gün içinde bulunmuşlarsa yasal olarak PRTD’ye başvurma hakları olduğunu bilmemektedirler. Bazı elçilikler kişi ikamet kuralını ihlal etse bile PRTD düzenleyebilir. Bazı elçilikler ise belge düzenlemezler. ...Seyahat belgesi düzenleme için gerekli olan şart olumlu bir ikamet tespitine bağlı olmayabilir. Seyahat belgesi düzenlenmesini gerektirecek beş senaryo vardır (aşağıda 17’nci bölüm). Bu konuda herhalde en ilgili bölüm görevlinin şayet kişinin incelemeye aldığı tarihten itibaren son 365 gün içinde Kanada’da fiziksel olarak bulunduğuna kanaat getirmişse ve 60 gün içinde yapılan temyiz başvurusunda herhangi bir karara varılmamışsa; ya da temyiz başvurusu yapma süresi henüz geçmemişse; Kanada dışında yaşayan daimi oturum sahibine A31(3)(c) Maddesi uyarınca seyahat belgesi düzenlemesi gerektiği kuralıdır; OP-10 tebliği seyahat belgesinin kişinin 60 günlük dönemde isteyip istemediğine bakılmaksızın verilmesi gerektiğini teyit ediyor. Buna benzer olarak seyahat dokümanı eğer kişi IAD’ye olumsuz ikamet tespiti kararına karşı 60 gün içinde temyiz başvurusu yapmışsa 60 günlük süreden sonra da düzenlenir. OP-10’un 16.3’üncü kısmında da belirtildiği üzere başvuru yapıldığı için PRTD seyahat belgesi kişinin ek bir talepte bulunmasını beklemeden düzenlenmelidir. Hakkında olumsuz bir ikamet kuralı tespiti yapılmış olan fakat A31(3) Maddesi uyarınca seyahat belgesi başvurusu yapmaya uygun olan adaylar ikinci bir işlem ücreti ödemezler. Bu kişiler daimi ikamet dokümanı başvurusu yaptıkları için belge, başvuran kişinin ikinci bir talebi olmadan düzenlenmelidir. Kişi A31(3)
Maddesi’ne uyduğu sürece görevliler seyahat belgesi başvurularını reddetme takdir gücüne sahip değildirler. PR sahibi kişiye Kanada dışında ikamet kuralı ihlali sebebiyle seyahat belgesi verilmemesi onun daimi oturum statüsünü kaybetmesi anlamına gelmez. IRPA’nın 46’ncı bölümü uyarınca bir PR statüsü sahibi, hakkında olumsuz ikamet tespiti yapılsa bile (a) temyiz başvuru süresi geçmediği ya da (b) temyiz incelenmiş ve IAD tarafından reddedilmediği sürece hâlâ PR statüsü sahibi olduğu varsayılır. PR sahibi bir kişi PRTD belgesi başvurusu yapmadıkça veya Kanada’ya sınırdan giriş yapmayı denemedikçe teorik olarak PR statüsünü kaybetmeden yıllarca Kanada dışında yaşayabilir. Kanada sınırına gelen daimi ikamet sahibi kişi ikamet kuralını ihlal etse bile kendisinin ülkeye girişi bir PR olduğunu ispat ettiği sürece engellenemez. Kanada Göçmenlik, Mülteciler ve Vatandaşlık Bakanlığı (IRCC)’nın ENF-4 (Sınır Giriş İncelemesi) tebliği sınır görevlilerinin bir PR’nin durumunu incelemesi konusunu inceler. PR karta ek olarak Yerleşim Belgesi (Record of Landing) ya da Daimi İkamet Teyit Belgesi (Confirmation of Permanent Residence) PR statüsünün ispat edilmesi için yeterli belgelerdir. ENF-4 tebliğinin 11.2’nci bölümünde kabul edilecek diğer evraklar listelenmiştir. ENF-4 tebliğinin 11.3’üncü Maddesi’nde sınır görevlilerinin belgesiz olan bir PR statüsü sahibinin ülkeye girişine izin verme takdir yetkisi sahibi olduğu belirtilir. PR statüsü tespit edildikten sonra PR sahibi kişinin ülkeye girişine izin verilmelidir. ENF-4 tebliği 11.4’üncü Maddesi’nde bu durum şöyle anlatılır. Sınır görevlileri bir daimi oturum sahibi kişinin sadece A46’ncı bölümde belirtilen maddelere istinaden kişinin statüsünün ikamet kuralı ihlali yüzünden kaybettiği tespiti yapılması ya da kişi hakkında ülkeden gönderme emrinin uygulanabilir hâle gelmesi gibi sebeplerle statüsünü kaybetmesi durumunda ülkeye girişi engellenir. Diğer bir deyişle bir kişinin PR statüsü teyit edildiğinde kişi Kanada’ya giriş hakkı kazanır ve IRPA kanununa göre göçmenlik statü incelemesi sonuçlandırılır. Fakat sınır görevlileri kişinin ikamet kuralını ihlal ettiğinden şüphe duyarlarsa bu konuyla ilgili olarak 44’üncü bölümde öngörülen şekilde rapor düzenleyebilir ve konunun soruşturulması işlemini başlatabilir. Daha fazla detay için ENF-4 tebliği 11.4’üncü bölüm ve ENF-23 (PR Statüsü Kaybı) tebliğlerine bakılabilir. Bunların kısaca anlamı şudur. PR sahibi kişi Kanada sınırına vardığında Kanada’ya giriş yapma hakkı vardır. Örneğin geçerli bir ABD vizesi olan bir PR sahibi kişi Kanada’ya ABD sınırından özel bir araçla giriş yapabilir.
Kanada temsilcileri ABD kanunları hakkında danışmanlık yapmaya yetkili değillerdir. Bu yüzden PR sahibi kişiler Kanada’ya girme amacıyla ABD vizesine başvurmak isterlerse bu konuda ABD’li avukatlardan destek almalıdırlar. Bir PR sahibi kişi Kanada dışında iken hakkında negatif bir ikamet kuralı ihlali kararı alınması ve IAD’ye temyiz başvurusu yapmış olması fakat Kanada’da son 365 gün içinde hiç bulunmaması onu Kanada dışında yaşamaya mahkûm bırakabilir. Her ne kadar kişinin IAD’ye yaptığı temyiz başvurusuna bizzat katılabilmesi amacıyla Kanada’ya dönmek için başvuru yapabilirse de bu başvurular davada özel olarak değerlendirilmektedir. Sonuçta ikamet kuralı temyiz duruşmaları telekonferans sistemiyle yürütülebilmektedir. IRPA Madde 28’de PR statüsü sahibi kişiye ikamet kuralını ihlal etmesine rağmen hangi insani faktörlere (H&C factors) göre PRTD belgesi düzenleneceği belirtilmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere IRPA’da bir kişiye çeşitli H&C faktörlerinin varlığında uygulanabilecek takdir yetkisi mevcuttur. H&C talebi başvuran tarafından formlarda açıkça belirtilmeli ve destekleyici belgeler sunulmalıdır. H&C faktörlerinin varlığını ispat etmek tamamen PR sahibine aittir. Yasalar kişinin uzun bir süre Kanada dışında olması hâlinde bile oturum statüsünü elde etmesine izin verecek maddeleri içermektedir. İkamet statüsünün geri kazanılması için gerekli kanıtların sunulması başvuru sahibinin sorumluluğunda da olsa A28’inci Madde görevlinin karar verirken başvuru sahibi kişinin içinde bulunduğu ve makul bir şekilde açıklanabilecek şartları göz önüne alarak başvuru sahibinin lehine karar vermesini gerektirecek esneklikleri barındırmaktadır. İnsani sebeplerin varlığında yapılacak incelemeler Kanada dışında geçirilen birçok durumda mevcut olabilir. Görevlilerin başvuru sahibinin içinde bulunduğu insani sebeplerle oluşan durumları sadece “olağan dışı ve başvuru sahibine yaratacağı hak edilmemiş zorluk” durumlarının varlığında göz önüne alarak kendi takdir yetkilerini kısıtlamamaları beklenir. Görevlilerin kendi takdir yetkilerini daimi ikamet statüsünün kaybından doğacak zorluğun hem ikamet sahibi hem de aile üyeleri üzerindeki kötü etkilerini göz önüne alarak kullanmaları tavsiye edilmektedir. Daimi ikamet statünüzü kaybetmeyin. Şüphe duyduğunuzda ise bir bilene danışın. *Murat Kandemir, (Member of ICCRC)
{
TEMMUZ/JULY, 2016
{
www.canadaturk.ca
23
EMLAK KÖŞESİ HAKAN ERKAN matt@erkan.ca
Emlakçısız Ev Satımı Üzerine
2
016’nın ilk yarısında piyasa tamamen satıcıların lehine bir durum sergilerken, en çok sorulan sorulardan birisi “Kapıma gelen bir alıcıya, emlakçıya danışmadan evimi satmam mantıklı mı?” şeklinde. Bu durumda satıcının motivasyonunun ne olduğunu anlamak gerekir. Bunlardan birisi evi piyasaya hazırlama zahmetinden kurtulmak, ‘open house’ gününe hazırlanmak, evi alıcılara göstermek vb. sebepler olurken diğer önemli neden ise emlak komisyonunu ödemek olabilir. Emlak satışı konusunda en önemli konu, evinizin en iyi şekilde pazarlama startejisi ile piyasaya sunulması ve de doğru fiyatlandırılmasıdır. Yukarıdaki senaryoda bu konuların tamamen ihmal edildiğini görüyoruz. Dolayısıyla kapınıza gelen tek bir alıcıyla anlaşmak yerine,
aynı anda 3-5-10 kişiyle pazarlık yapmak, sizi daha da güçlü duruma getirecektir. Bu durumda daha yüksek fiyata alıcı bulurken, ödeyeceğiniz komisyon ücreti gölgede kalacaktır. Emlakçı olmadan kapınıza gelen alıcı bu durumdan faydalanıp, komisyon ücretini düşerek fiyat verme yoluna gidecektir. Diğer önemli konu, fiyat konusunda detaylı bilgi sahibi olmamaktır. Sizin haklarınızı koruyarak danışmanlık yapan bir aracı olmadığından, herhangi bir rakama evi satmak tavsiye edilen bir durum değildir. Evi piyasaya hazırlama ne kadar zahmetli gözükse de, muntazam bir şekilde pazarlama ve fiyatlandırma neticesinde elde edeceğiniz net sonuç bütün uğraşlarınıza fazlasıyla değecektir. *Hakan Erkan (Member of Toronto Real Estate Board)
CANADATÜRK SATIŞ NOKTALARI Canadatürk gazetesi her ay bine (1,000) yakın adrese posta ile ücretsiz gönderiliyor. Hedefimiz aylık 3 bin gazeteyi doğrudan adreslere göndermek. Siz de adres listemizde yer almak istiyorsanız, 24’üncü sayfadaki formu eksiksiz doldurup bize postalayabilir ya da isim ve adres bilgilerinizi info@canadaturk.ca email adresine gönderebilirsiniz. TORONTO Accurate Accounting 450 Wilson Ave. Unit 2 416 638-0700 Adonis (Scarborough) 20 Ashtonbee Rd. 416 642-1515 Al Premium Food Mart 1970 Eglinton Ave E Best Kebab & Doner 2762 Keele St. 647 748-6363 Can-Turk İpek Mobilya 1179 Finch Ave W. Suite #13 416 736-4473 Chef 47 879 Wilson Ave. 647 430-2178
Dr. R.N. Sezer & Associates 1273 Broadway Ave. 416 429-3317
Nile Academy Erkek L. 135 Plunkett Rd. 416-285-0115
Sunny Foodmart 1- 747 Don Mills Rd. Unit 60 2- 1620 Albion Rd.
Real Canadian Superstore 3050 Argentia Rd. 905 785-8928
Marash Café 2019 Rue Lapierre 514 363-3555
Eren’s Hair Salon 893 Wilson Ave 416-638-1530
Nile Academy İlköğretim & Kız Lisesi 5 Blue Haven Crst. 647 748 6453
Tamam’s Restaurant 2180 Steeles Ave. W. Unit 6 905-760-8690
Tahsin Meat Products 755 Queens Way E. Unit 16 905 272-1300 MONTREAL
Marche Ayder 3791 Willeray (514) 722-1835
Kanada Sufi Kültür Merkezi 270 Birmingham St.
Nile Academy Erkek Yurdu 265 Queens Dr.
Koza Grill 6464 Yonge St #164A, 647 350-9393
Nuri Sansarlıoğlu 754 Wilson Ave. 647 343-6113
Mustafa Turkish Pizza 866 Wilson Ave. 416 631-0300
Pizza Pide 949 Gerrard St. E. 416 462-9666
Narin Pastanesi 881 Wilson Ave. 416 631-7500
Polat Auto Services 14 Sable St. 416 630-1444
Tasteco Supermarket 62 Birchmount Rd #18 416 690-0081 MISSISSAUGA
Anadolu Kültür Merkezi 11280, av Jules-Dorion 514 852-2223
Adonis (Missisauga) 1240 Eglinton Ave W.
Antep Baklava 5098 Jarry Est 514 419-8758
Beyti Kebab 1650 Dundas Street East 905 848-2590
Çiçek Pastanesi 3656 rue Fluery E. 514303-5361
Master Delight 7033 Telford Way Unit 2&3 905-671-9229
Efes Pastanesi 689, Rue Saint-Roch 514 495-6535
Turquoise Pide 3662 Rue Fluery Est 514 903-9571 OTTAWA Anadolu Kültür Merkezi 335 Michael Cowpland Dr. 613 829-7787 EDMONTON Nebula Academy & Anadolu Kültür Merkezi 12023 81 St. 780 761-0250
24
www.canadaturk.ca
{
{
TEMMUZ/JULY, 2016
{
TEMMUZ/JULY, 2016
{
www.canadaturk.ca
25
Çin işi Japon işi B
aklavanın, sarmanın, kahvenin vs. başka milletler tarafından sahiplenilmesi ve o milletlerin ismi ile anılması hep ağrımıza gider. Örneğin birisi Greek Coffee deyince ani bir refleksle araya girer ve “Yok o Turkish Coffee” deriz birden. Haklı tarafımız da yok değil. Ancak tanıtan kim ise, sahiplenmesi de normal bence. Bunun tam tersi de olabiliyor. Japon yapıştırıcı örneğinde olduğu gibi öyle ürünler var ki varlıklarından o ülke vatandaşlarının haberleri dahi yok. Bir arkadaşım, “İngilizce öğrenmek için gittiğim dil okulunda tanıştığım Japon bir kıza Japon yapıştırıcısından bahsettim. ‘O da ne’ diye yüzüme afal afal baktı. Ben de ‘ne cahil kız, bizim bildiğimizi o Japon olmasına rağmen bilmiyor’ diyerek kendisini küçümsemiştim. Sonra Japon yapıştırıcıdan diğer Japonların da haberi olmadığını öğrenince büyük şaşkınlık yaşamıştım,” dedi. Peki, başka dillerde; süper yapıştırıcı, anında yapıştırıcı, çılgın yapıştırıcı gibi ticari adlarla pazarlanan siyanoakrilat türevleri için Türkiye’de neden Japon yapıştırıcı tabiri kullanılıyor? 80’li yılların başlarında Türkiye pazarında satılmaya başlanan ilk siyanoakrilat türevi yapıştırıcı Japon Alteco firmasının ürünleri idi. 2 gramlık küçük silindirik plastik tüplerde satılan bu yapıştırıcının üzerinde Japonca yazılar ve Made in Japan ibaresi bulunurdu. Alteco ürünü yapıştırıcı, İstanbul’da Eminönü Meydanı veya Galata Köprüsü üzeri gibi kalabalık yerlerde uygulamalı satış yöntemi ile satılıyordu. Bu ad elden satış yapan satıcılar tarafından uyduruldu ve yayıldı. Japon yapıştırıcının yanı sıra Japonlar, Japon çekirdeğinden de haberdar değiller. Hatta Japonlar ay çekirdeğini sadece papağan yemi sanıyorlar. Japon çekirdeğinin hikâyesi ise Türkiye’nin en büyük çerez üreticilerinden Tadım firmasına dayanıyor. Firmanın, ‘Japon Çekirdeği’ olarak adlandırılan ve ithal edildiği sanılan çekirdekler Ankara’daki çiftçilerden satın alınan çekirdeklerdi. Çekirdeklerin şekli Japon gözü ve kılıcına benzediğinden firma 1985 yılında bu ürüne ‘Japon Çekirdeği’ adını vererek ambalajını da Japon kızı ve kılıcıyla süsleyerek piyasaya sürer. Çekirdekler yeni
FOTOĞRAFLI
ismi ve ürün ambalajıyla bir anda Türkiye’de ünlenir. Ancak firmanın isim ve ambalaj tescili için yaptığı başvuru çekirdeklerin Japonya’yla bir ilgisi olmadığı gerekçesiyle reddedilir. Firma Japon Çekirdeği ismini kaldırır ve Japon kızı ve kılıcıyla süslü ambalajdan da vazgeçmek zorunda kalır. Ancak ‘Japon Çekirdek’ ismi Anadolu’da pek çok irili ufaklı firma tarafından uzunca yıllar kullanılır. Öte yandan, eskiden elektronik eşya satan dükkânlardaki ürünlerin çoğu Japonya menşeli olduğu için halk arasında Japon Pazarı diye adlandırılırdı. Şimdilerde ise Türkiye’de, Kanada’daki dollar, discount veya bargain store türünde ucuz ürünler satan mağaza varsa Japon Pazarı deniliyor. Bu dükkânlarda satılan ürünlerin çoğu Çin malı, bir kullanımlık kalitesiz ürünler. Ancak Türk pazarında Japon ürünlerine duyulan güvenden istifade etmek isteyenlerin bulduğu bu yöntem Japon yapıştırıcı ve Japon çekirdeği gibi kabul görmüş ve güzel iş yapıyorlar. ‘Çin işi, Japon işi, bunu yapan iki kişi’ şeklindeki muzır bilmeceyle büyüyen bir nesle pazarlanacak ürünlere Japon adının verilmesi garipsenmemeli.
Şişenin deliği
T
ürkiye’de bir kolonya firması yeni bir tesis kurar, üretim kapasitesini iki kat arttırır ve dağıtım ağını genişletir. Üzerine bir de büyük bir reklam kampanyası düzenler. Ancak satışlar istedikleri gibi artmaz. Tüm satış tekniklerini denerler ama yine de verim alamazlar. Sorunun nereden kaynaklandığını bulmak için kesenin ağzını açarak ABD’den bir şirketle anlaşırlar. Bu şirketten bir uzman Türkiye’ye gelir ve çalışmalara başlar. Bir ay boyunca incelemelerde bulunduktan sonra raporunu yönetime sunar. Yönetim kalın bir rapor beklerken kendilerine verilen rapor tek sayfada iki cümleden ibarettir ve aynen şöyle yazar: ‘Kolonya şişelerindeki delikler çok küçük olduğundan kolonya ikramı sırasında çok az kolonya harcanmaktadır. Şişe deliğinin büyütülmesiyle tüketim ve dolayısıyla satışlar artacaktır.’ Şirket yönetimi uzmanın tavsiyesine uyar ve şişe deliklerini büyütür. Sonuç: Satışlarda patlama… Türkiye’de ekonomi muhabirliği yaptığım zamanlarda dinlediğim gerçek yaşanmış bir olaydı bu. O gün bügündür ne zaman kolonya ikram edilse şişeden ne kadar kolonya döküldüğüne bakarım.
2016
EI (Prince Edward Island) eyaletinde 1984 yılında gazlı içeceklerin teneke kutularda satışının yasaklandığını, ‘can ban’ olarak da adlandırılan bu yasak sonrası eyalet genelinde plastik şişelerin de yasaklanmasıyla kola türü meşrubatların sadece cam şişelerde satışına izin verildiğini, bu yasak kararında çevreci yaklaşımın yanı sıra, eyalette bulunan Pepsi şişe fabrikası ile fabrika çalışanlarını korumanın da etkili olduğunu, eyalette yaşayanların yasak boyunca çevre eyaletlerden
gazlı içecek satın aldıklarını, PEI Eyalet Hükûmeti’nin 2008 yılında bu garip yasağı kaldırdığını ve yasağın kaldırılmasının ardından eyalette büyük kutlamaların yapıldığını biliyor muydunuz?
26’daki çengel bulmacanın çözümü
YORUM
2008 2008’de Trabzon’dan getirdiğimiz küçücük fındık fidanı büyüdü ve yetişkin fındık ağacı oldu...
P
Teneke kutu yasağı
İlk kez geçen yıl ürün aldığımız fındık ağacında bu yılki üretim önceki yıla göre rekor artışla iki katına çıktı. Geçen yıl bir tek fındık vardı bu yıl iki tek
Yayıncı/Publisher BestOne Media Inc.
E: info@canadaturk.ca W: www.canadaturk.ca
Genel Yayın Yönetmeni / Editor-in-chief Hasan Yılmaz
Canadatürk’te yayımlanan yazıların her türlü sorumluluğu yazarına aittir. Canadatürk, yayımlanan reklamların içeriğinden, reklamı yapılan ürün ve hizmetin alınması veya kullanılması sonrasında oluşabilecek olumsuzluklardan sorumlu tutulamaz.
Yazarlar/Writers Hasan Yılmaz, Akif Eren, Faruk Arslan, Fatma Durmaz, Hakan Erkan, Halit Angıner, Murat Kandemir, Pınar Şenkaya Görsel Yönetmen/Art Director Hasan Yılmaz Adres/Address 2 Clanwilliam Crt. Toronto ON, CANADA M1R 4R2 Phone: 416 462-1244
ISSN 1923-7030 CANADA POST AGREEMENT NUMBER 42779532 We acknowledge the financial support of the Government of Canada through the Canada Periodical Fund of the Department of Canadian Heritage.
FRUITERIE ERMIS Günlük taze meyve ve sebzeler Türk gıda ürünleri Tel: 514 329-2220 3257 Henri Bourassa E. Coin (corner) St-Michel, Montreal, QC H1H 1H3
TEMMUZ/JULY, 2016
{
{
www.canadaturk.ca
27
28
www.canadaturk.ca
{
{
TEMMUZ/JULY, 2016