S i v i l
H a v a c ı l ı k
Ç a l ı fl a n l a r ı n ı n
S e s i
Temmuz - A¤ustos 2006 Türkiye Sivil Havacılık Sendikası Aylık Yayın Organı
BU SAYIDA
Temmuz - A¤ustos 2006
GÜNDEM THY’de kamu hisselerinin “halka arz” yöntemiyle satıflı, yurtiçi (kabotaj) ve yurtdıflı trafik haklarının da satıflıdır 2
TÜRK -‹fi ve ITF üyesi HAVA-‹fi
‹DAR‹ YER : HAVA-‹fi SEND‹KASI
GÜNCEL Rötar ve iptallerin nedeni: Plans›z büyüme
‹ncirli Cad. 68/1 Bak›rköy-‹ST.
6
Tel: 0.212.660 20 95 Faks: 0.212.571 90 51 www.havais.org.tr havais@havais.org.tr
SA⁄LIK Prof. Dr. Hakan Kaynak: Vardiyal› çal›flanlar kronik uykusuzluk çekiyor
Türkiye Sivil Havac›l›k Sendikas›
8
Ayl›k Yay›n Organ› Ad›na SAH‹B‹ Genel Baflkan AT‹LAY AYÇ‹N
GÜNCEL Teknik A.fi.’nin kuruluflu bir özellefltirme operasyonudur 13
SORUMLU YAZI‹fiLER‹ MÜDÜRÜ Genel Baflkan Yard›mc›s› EYLEM ATEfi
KADIN Hava-‹fl Genel Baflkan Yardımcısı Eylem Atefl: Mücadelesiz zafer olmaz!
TASARIM ve
17
OFSET HAZIRLIK Mavi Kare Reklamc›l›k 0.212.266 55 31 www.mavikarereklam.com
BASKI fian Ofset 0.212.289 24 24
Bask› Tarihi: Temmuz 2006
DOSYA Prof. Dr. Tülin Öngen: Küreselleflme ve özellefltirme az geliflmifl ülke halkları ve iflçi sınıfı için yoksulluktur 20
38
BAfiYAZI
Rötar ve iptal skandal›, THY yönetiminin iflas›d›r Y
aklafl›k üç y›ld›r, THY de yaflanan olaylarla ilgili, kamuoyunu bilgilendirmeye çal›flt›k. Bu bilgilendirmeyi, yönetim kurulu olarak yaz›l› bas›n bülteni fleklinde yapt›¤›m›z gibi, Hava-‹fl Sendikas› üyelerinin kat›l›m›yla kitlesel olarak da yapt›k. Kamuoyuna karfl› tafl›m›fl oldu¤umuz sorumluluk bilinciyle gerçeklefltirdi¤imiz bu aç›klamalardan kast›m›z, bilgilendirme ve sorumlular› uyarman›n yan› s›ra, yetkili kurumlar› göreve davet etmekti. Ancak bu ça¤r›m›za baflta bas›n kurulufllar› olmak üzere, hiçbir yerden olumlu yan›t alamad›k. Taa ki, yaflanan yo¤un sefer iptalleri ve gecikmeler oluncaya kadar. Oysa, Nisan ay›nda gerçeklefltirdi¤imiz bas›n aç›klamas›nda gelinen bu noktaya iflaret etmifl ve uyarm›flt›k. Hava-‹fl Sendikas› olarak, testi k›r›ld›ktan sonra ak›l veren de¤il, k›r›lmadan önce gördüklerini ve olabilecekleri söyleyip, hizmet alan yolcular›n ve çal›flanlar›n ma¤dur olmas›na mani olmak istemifltik. THY yönetimi, bu uyar›lar› dikkate almad›¤› gibi, yaflanan rötar ve iptallerle binlerce insan›n ma¤dur olmas›na yol açm›fl, kendi beceriksizliklerinden kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle, yolcunun tepkisine muhatap olmufl üyelerimizin, içine düfltükleri durumdan bile ders alm›fla benzemiyorlar. Yapt›klar› aç›klamalar bunu do¤rulamaktad›r. ‹ki gün boyunca, yaflanan sefer iptalleri, aksayan seferler, sadece Rus uça¤›n›n pistten ç›kmas› ve birkaç kabin memurunun eksikli¤iyle aç›klanamayacak kadar vahim ve ciddi olaylard›r. Bir yönetim anlay›fl›n›n iflas›d›r, bu anlay›fl›n sahibi olan kadrolar›n çökmesidir. Bu skandal, havac›l›k sektörüne uygun olmayan oranda plans›z büyüme, yanl›fl üretim ve malzeme planlama ,kadrolaflma nedeniyle izlenen yanl›fl istihdam politikalar›n›n sonucudur. “Halka arz” yöntemiyle, özellefltirmeyi daha cazip hale getirebilmek için MARK MOB‹US benzeri ne idü¤ü belli olmayan kifli/kiflilere verilen sözler gere¤i, yüksek maliyet gerekçe gösterilerek iflten at›lan teknik elemanlar›n yerine, onlar›n bofllu¤unu dolduracak kalifiye eleman bulamayaca¤›n›n hesab›n› dahi yapamayacak kadar aciz bir yönetim anlay›fl›n›n iflas›d›r. Uça¤›n alt›nda teknik hizmet veren kiflilerin teknik e¤itimle donat›lm›fl, lisansl› çal›flanlardan olmas› gerçe¤ini göz ard› ederek, teknisyenlikle ilgisi olmayan üyelerimizi k›sa e¤itimlere tabi tutarak, onlar›
riske atacak kadar gözünü karartm›fl bir anlay›fl›n iflas›d›r. ‹fle yeni ald›klar› kabin memuru üyelerimizin e¤itimlerini olmas› gerekenden k›sa tutarak, sadece kamuoyundan gelecek tepkilerin önünü kesmek için, bu arkadafllar›m›z› pratik uçufl denetimine tabi tutmaks›z›n limitsiz ve kurals›z olarak uçurmay› baflar›! sayan tehlikeli bir anlay›fl›n iflas›d›r. Dün kendi uçaklar›n›n, becerebilselerdi yerli ve yabanc› havayolu flirketlerinin bak›m ve onar›m›n› yapan/yapabilecek olan Teknik Bak›m Merkezini THY bünyesinden ay›r›p, Teknik A.fi ad›yla oluflan bu flirketten parayla hizmet alan s›radan bir flirket olmay›, sadece kârl›l›¤› art›rmak biçiminde ifade ederken, “havac›l›kta baz› fleyler vard›r ki parasal karfl›l›¤›na bak›lmaz” gerçe¤ini unutan bir anlay›fl›n iflas›d›r. Havac›l›¤›n, uluslararas› talimatlar›n belirlemifl oldu¤u kurallar gere¤i, asgari ve azami limitler dahilinde hizmet üreten sektör oldu¤unu, ola¤anüstülük olmad›kça azami limitlerin kullan›lmamas› uyar›s›n› dikkate almayan anlay›fl›n iflas›d›r. Çal›flanlar›n görev sürelerini azami limitlerde, dinlenme sürelerini asgari limitlerde tutarak, afl›r› yorgunlu¤un ölümlere yol açaca¤›n› dikkate almayarak, az say›da personele çok ifl yapt›ran, “ç›kr›kç› yokuflu” tüccar anlay›fl›n›n iflas›d›r. “Biz THY çal›flanlar› olarak, artan uçak, yolcu, uçufl noktas› say›lar›na ra¤men eksilen kalifiye eleman say›s›yla bu yükü kald›ramay›z” diye isyan eden, sessiz ço¤unlu¤un tepkisine üç maymunlar› oynayarak cevap verecek kadar flirket ve sektör bilgisinden, bilincinden yoksun bir anlay›fl›n iflas›d›r. T›pk›; cari aç›k, d›fl borçlar, artan yat›r›m, büyüme oranlar›na karfl› artan iflsizlik gibi hükümetin uygulam›fl oldu¤u politikalar›n, bilimsel gerçekler karfl›s›nda iflas etti¤i gibi. Sayg› ve sevgilerimle. AT‹LAY AYÇ‹N Hava-‹fl Sendikası Genel Baflkanı
1
GÜNDEM
THY’de kamu hisselerinin “halka arz” yöntemiyle satıflı, yurtiçi (kabotaj) ve yurtdıflı trafik haklarının da satıflıdır
2
Mustafa Ya¤c› Hava-‹fl Sendikası Genel Sekreteri havais@havais.org.tr
THY “halka arz” edilmemifl, yapılan baskın satıflla hisselerin yüzde 35’inden fazlası yabancılara devredilmifltir.
Ulusal havayolumuz THY’nin kamu
niteli¤ini sona erdirecek önemli bir karar olan 3. “halka arz”, mevcut siyasi iktidar taraf›ndan yine “bask›n” bir biçimde gerçeklefltirildi. THY halka arz edilmemifl, tam tersi son yap›lan bu bask›n halka arz ile % 35’inden fazlas› yabanc›lara devredilmifltir. Bu devir bir hisse devri de¤il, sivil havac›l›k konusundaki ulusal ve uluslararas› yasal mevzuat ve anlaflmalar gere¤ince ülkemizin elinde bulunan yurtiçi (kabotaj) ve yurt d›fl› trafik haklar›n›n devridir. Dün ‹dare Mahkemesi’nde iptal edilen TÜPRAfi’›n % 14,76 oran›ndaki hissesinin ayn› “bask›n yollarla” belirli kiflilerin eline kolayca geçmesini sa¤layacak yöntemlerde oldu¤u gibi, bu gün THY bir baflka oyunla yabanc›lara sat›lmaya çal›fl›l›yor. Bizce bask›n halka arz ve hukuksuzluklar nas›l gerçeklefliyor? • Mevcut siyasi iktidar THY Yönetimini, öncelikle iç kamuoyuna önceden haber vermeden yurt d›fl›ndaki “Road Show” larda bu sat›fl için görevlendirilmiflti. Bu toplant›larda THY’nin yabanc› yat›r›mc›lara, nas›l bir nimet oldu¤u, aylarca anlat›ld›. Hatta bu yat›r›mc›lar›n “flirkette çok k›demli ve
yüksek maliyetli personel var bunlar› iflten ç›kar›n” itiraz› üzerine THY Yönetimi 350 k›demli ve vas›fl› personelin ifl akdini 09 Ocak 2006 tarihinde feshetti. Ülkemizde kamuoyunun THY halka arz›ndan haberi bile olmad›¤› tarihlerde yurt d›fl›nda yat›r›m fonlar›nca yap›lan yaz›l› de¤erlendirmelerde 16-17-18 May›s tarihlerinde halka arz›n yap›laca¤› aç›kça yaz›lmaktayd›. Yani yabanc›lar önceden ayr›nt›l› olarak haberdar edilmiflti. • 20.03.2006 tarihinde bu konuda al›nan ÖYK karar› bu plan çerçevesinde RESM‹ GAZETE’de yay›nlanmad›. Daha ilk ad›mda fleffafl›k zedelendi. • Bu ÖYK karar› tarihinden sonra THY’nin en önemli birimlerinden olan THY teknik bir gecede al›nan THY Yönetim Kurulu karar› ve Ö‹B onay› ile bölünme suretiyle ayr› bir tüzel kiflili¤e haiz yeni bir flirket olarak THY’den kopar›ld›. Ne yaz›k ki halka arz tan›t›m dokümanlar›nda, dan›flman firma bildirilerinde, bu ifllem sanki hiç olmam›fl gibi THY Teknik A.fi adl› yeni bir flirketin oldu¤u bilgisi yer almad›. • ÖYK ald›¤› kararda THY’nin kamu niteli¤ini ortadan kald›rma niteli¤ine neden olacak ek sat›fl ile ilgili ek sat›fl hisselerinin miktar›n› belirlemeyerek 4046 say›l› yasa ile kendisine verilen yetkiyi
GÜNDEM yasaya ayk›r› olarak Ö‹B’na devretti. Yani halka arz› karar al›nan % 26’lik kamu hisselerine ilave % 15’nin sat›fl›na sonradan bu konuda yasal yetkisi olmayan Ö‹B’ca karar verildi. • 4046 say›l› yasan›n Stratejik Konu ve Kurulufllar ile ‹mtiyazl› Haklar›n Belirlenmesi Madde 13 - Özellefltirme program›na al›nan kurulufllarla ilgili olarak; a) Stratejik say›lacak konu ve kurulufllar› tespit etmeye, b) Tekelleflmenin önlenmesi de dahil, ekonomi ve güvenlik ile ilgili olarak milli yarar›n korunmas› amac›yla, (a) bendi gere¤ince tespit edilecek stratejik kurulufllardaki kamu pay›n›n % 50’nin alt›na düflmesi durumunda bu kurulufllar›n yetkili kurullar›nda al›nacak kararlarda söz ve onay hakk› verecek imtiyazl› hisselerin miktar›n› ve bu paylara dayanarak devletin sahip olaca¤› imtiyazl› haklar› belirlemeye, imtiyazl› hisselerin miktar›n› ve bunlarla ilgili imtiyazl› haklar› de¤ifltirmeye, stratejik konu ve kurulufl olarak tespit edilenleri bu kapsamdan ç›karmaya kurul yetkilidir. fiu kadar ki, afla¤›da belirtilen kurulufllar›n sermayelerinin % 49`undan fazlas›n›n özellefltirilmesine karar verilmesi halinde bu kurulufllarda imtiyazl› hisseler fleklinde düzenlenmesi zorunludur. Türk Hava Yollar› A.O. ile ilgili ÖYK karar›nda veya Ö‹B halka arz sirkülerinde tek bir kelime yer almad›, hiçbir aç›klama yap›lmad›. Özellikle henüz seferberlik ve savafl halinin ilan edilmemifl oldu¤u gerginlik ve kriz dönemlerinde TSK’n›n birlik kayd›rmalar› ve lojistik deste¤in süratle ve zaman›nda yap›labilmesi ve Bakanlar Kurulu karar› ile bu kamu kuruluflunun imkanlar›ndan
yararlanabilmesi bu stratejik özelli¤in belirlenmesinde önemli rol oynam›flt›r. Bölgemizdeki geliflen ve komflu ülkelerde süren fiili savafl ve olas› gerginlikler dikkate al›nd›¤›nda bu konu milli güvenli¤imiz aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. THY’nin 3 halka arz›nda ek sat›flla birlikte kamu pay›n›n % 46.43’e düflece¤i belli iken ve bu Ö‹B resmi aç›klamalar›nda yer alm›flken THY Ana sözleflmesindeki çeliflkili maddeler (Ayr›ca Ana sözleflmenin Geçici 1. Maddesinde “aOrtakl›k, kamu pay› %50’nin alt›na düflünceye kadar 4046 say›l› Kanun hükümlerine tabidir” denilerek hem 4046 say›l› Yasa’n›n 13 Madde’sinin “fiu kadar ki, afla¤›da belirtilen kurulufllar›n sermayelerinin % 49`undan fazlas›n›n özellefltirilmesine karar verilmesi halinde bu kurulufllarda imtiyazl› hisseler oluflturulmas› zorunludur:” hükmünün uygulamas›n› da bertaraf eden bir hüküm getirilerek Kanun’a ayk›r› Ana sözleflme düzenlenmifltir.) Sanki bir güvence imifl gibi kabul edilerek, kamu pay›n›n %50’nin alt›na düfltü¤ünde oluflacak hisse kompozisyonunda Ana Sözleflme üzerinde yap›labilecek de¤iflikliklerde THY’nin stratejik konumunun nas›l korunaca¤› Ö‹B aç›klamalar›nda yer almad›. Daha önceki hükümetler döneminde al›nan halka arz kararlar›nda geçen “özellefltirmenin THY’nin bu stratejik özelli¤i dikkate al›narak yap›laca¤›” fleklindeki düzenlemeler de bu seferki ÖYK karar›nda yer almam›flt›r. THY A.O’n›n stratejik konumu yan›nda sivil havac›l›k konusundaki ulusal ve uluslar aras› yasal mevzuat ve anlaflmalar gere¤ince yurtiçi (kabotaj) ve yurt d›fl› trafik haklar›n›n kaybedilmemesi aç›s›ndan, hisselerinin ço¤unlu¤unun sat›lmas› sonucunda Yönetimde halka arzdan sonra oluflacak yeni kompozisyonda, hangi güvenceler ile bu haklar›n nas›l korunaca¤› da meçhuldür. • Geçen halka arz’da izlenen ön talep
THY çalıflanları “halka arz”ı protesto etti
3
4046 sayılı Özellefltirme Yasası’na göre; özellefltirme kapsamına alınan kuruluflların hisselerinin yüzde 49’undan fazlasının özellefltirilmesi halinde, imtiyazlı hisselerin oluflturulması zorunlu. Ancak THY özellefltirmesinde imtiyazlı hisseler oluflturulmadı.
GÜNDEM
4
Hava-‹fl Sendikası, 18 Mayıs 2006 tarihinde Danıfltay’a baflvurarak, gerçeklefltirilen “halka arz” iflleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açtı.
toplama ifllemi gerçeklefltirilmeyerek THY’nin gerçek de¤eri ile ilgili oluflacak kamuoyunu ayd›nlatma ifllevi yerine getirilmemifltir. • Yurt d›fl›nda çal›flan vatandafllar›m›z hisse alma hakk›ndan mahrum b›rak›larak Anayasa’n›n eflitlik ilkesine uyulmam›flt›r. • Bask›n halka arz›n yap›l›fl biçimi ve sonraki ifllemlerde böylesine önemli bir kamu flirketinin gözden ç›kar›ld›¤›n› aç›klamaktad›r. • THY hisselerinin, ‹fi Yat›r›m A.fi taraf›ndan yap›lan halka arz ifllemleri ile ilgili 15.05.2006 tarihli ‹MKB duyurusunda Toptan Sat›fllar Pazar›nda 24 May›s 2006 tarihinde yap›laca¤› duyurulan sat›fl›n›n, asl›nda 21.05 2006 tarihli Sabah Gazetesinin 15. sayfas›nda (EK-5) verilen habere göre “yabanc›lara önceden yap›ld›¤› ve sat›fl ifllemlerinin tamamland›¤› THY halka arz›n›n yurt d›fl› aya¤›n› gerçeklefltiren CA‹B’ Direktörü Ünal Kurtaran taraf›ndan aç›kça ifade edilmektedir. • Bu Gazete haberinden sonra Ö‹B Baflkanl›¤›n›n 22.05.2006 tarihli Bas›n Aç›klamas›nda (EK-6) “THY Halk› Arz› Baflar›yla Sonuçland›” bafll›¤›yla apar topar sat›fl›n yap›ld›¤› aç›kland›. Bu aç›klamadan anlafl›ld›¤› üzere toplam 10.757 yat›r›mc›dan yerli yat›r›mc›ya talep etti¤i miktar›n % 62,31’i verilirken, 10 yabanc› yat›r›mc›ya ise talep etti¤i miktar›n tümü verilmifltir. Daha önceki halka arzlarda sat›lan hisselerle birlikte THY’nin kamu niteli¤ini sona erdirerek
%53.57 oran›nda hisse sat›lm›flt›r. Yine daha önceki halka arzlarla birlikte yabanc› yat›r›mc›lar bu hisselerin %48’inden fazlas›na sahip olmufltur. 2. ve 3. halka arzda yabanc›lar›n toplam hissedeki pay› %25.62’ye yükselmifltir. Tek yabanc› hissedar Mark Mobius’un pay› ise %9.73. Bu nas›l halka arzd›r? Bu ifllem ile ulusal havayolumuz yabanc›lar›n yönetimine terk edilmektedir. • Hele bu hisse senedi sat›fllar›n›n ‹MKB hisse senetlerinde %20’lere varan de¤er kay›plar›n yafland›¤› bir dönemde ve halka arz iflleminin resmi sirkülerinde belirtilen taban hisse fiyat› olan 6.30’ un alt›nda bir fiyatla tespit edilen de¤erin de alt›nda sat›lmas› nas›l aç›klanabilir? • Yap›lan bu halka arz›n sonucunda ortada stratejik bir yat›r›mc› olmayacakt›r. Ancak %35’i yabanc›lar›n denetiminde olan, kamu pay›n›n %50’nin alt›na düflmesi ile kamu denetiminden kaç›r›lm›fl, karar alma mekanizmas›n›n hangi Kanun ve uygulamalara tabi olaca¤› belli olmayan bir hilkat garabeti yarat›lacakt›r. • Türk Ticaret Kanununun 313. maddesi ve SPK’n›n de¤iflik 15.12.1999 tarih 4487 say›l› kanunun 11.maddesi gere¤i bunun sak›ncalar› ortaya ç›kmaktad›r. Sendikam›z bu konuda 18 May›s 2006 tarihinde Dan›fltay’a baflvurarak yap›lan ifllemin öncelikle yürütmesinin durdurulmas› ve iptali ile ilgili dava açm›fl bulunmaktad›r.
HABER
THY çal›flanlar› 3. “halka arz”› protesto etti U
lusal havayolu THY’nin hisselerinin yüzde 26’s›n› “halka arz” yoluyla satan Özellefltirme ‹daresi Baflkanl›¤› 24 May›s 2006 tarihinde 3. “halka arz›” gerçeklefltirdi. Bu son sat›flla birlikte THY’nin toplam hissesinin yüzde 53.57’si kamunun elinden çıkarıldı. Yabanc›lar›n ellerinde bulundurdu¤u hisselerin oran›, yüzde 25.62’ye yükseldi. Toplam sermayenin yüzde 9.73’ü ise tek yabanc› yat›r›mc› Mark Mobius’ta topland›. Ulusal havayolu THY’nin kamu niteli¤ini sona erdiren 3. “halka arz”›, THY çal›flanlar›, 24 May›s Çarflamba günü yapt›klar› eylemle protesto etti. Yaklafl›k 1000 çal›flan›n kat›ld›¤› yürüyüfl, THY Teknik B kap›s› önünde bafllay›p “THY halk›nd›r sat›lamaz” sloganlar› ile Genel Müdürlük binas›na kadar sürdü. Genel Müdürlük binas› önünde THY çal›flanlar›na hitaben konuflan Hava-‹fl Genel Baflkan› Atilay Ayçin, THY’nin yabanc› sermayeye peflkefl çekildi¤ini vurgulad›. Ayçin, 3. “halka arz›n” borsan›n taban yapt›¤› bir tarihte alelacele sat›ld›¤›n› belirtirken, “2. halka arz› yapt›lar yüzde 25’lik hissenin, yüzde 15’i yabanc›lara gitti mi? 3. halka arz›n yüzde 26’n›n yüzde70’i yabanc›lara gitti mi? 16-17-18 May›s tarihleri Türkiye’de borsan›n dibe vurdu¤u tarihler de¤il mi? Sen bile bile Türk Hava Yollar›’n› borsan›n dibe vurdu¤u bir dönemde satarak yabanc›lara satt›n m›?” dedi. Konuflmas› s›k s›k “gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek” solganlar› ile kesilen Ayçin, THY’nin gerçeklefltirilen 3. “halka arz”la birlikte kamu niteli¤ini kaybetmesinin yan›nda kabotaj ve uçufl haklar›n›n da sat›ld›¤›n› belirtti. “Özellefltirmeyle beraber çok h›zl› bir yabanc›laflt›rma da yaflan›yor. THY’nin kamusal özelli¤i bitti. “Art›k bu uçaklar› Türk Hava Yollar› olarak de¤il, kendi ad›mla uçaraca¤›m” dedi¤inde, ne yapacaks›n›z? THY özellefl-
ti¤inde sadece uça¤›n› almayacaklar, kabotaj hakk›n›, uçufl hakk›n› da alacaklar. E¤er becerebilirlerse sizi de sat›n almaya kalkacaklar.” ‹flçi maliyet olarak görülüyor ‹flçiyi maliyet unsuru olarak gören anlay›fl› da elefltiren Ayçin, iflten at›lmalara de¤inerek; “Bunlar sizin mal›n›z› yabanc›lara sat›yorlar. Özellefltirme idaresinin kendisi aç›klama yap›yor. “THY’nin yüzde 70’lik hissesini yurtd›fl›nda satt›k.”diye. Sen pazar pazar dolaflt›n Türk havayollar›n› pazarlad›n, onlarda sana dediler ki “bize satacaks›n ama sen de düzenli iflçilikten dolay› maliyet çok fazla, önce flu maliyetten kurtul” Bu flirkete daha uzun y›llar hizmet edecek 355 kifliyi iflten att›n. Bu ülkede emeklilik yafl› 58-60, sen 40-45 yafl›nda adamlar› iflten att›n. fiimdi ifl yapacak adam bulam›yorsun” dedi. Ayçin, iflyerlerini satt›rmamak konusundaki kararl›l›¤›n› ise flu sözlerle dile getirdi: “Biz bu iflyerini buralara getirmifl çal›flanlar›z. Bugün bu eylemle yola ç›kt›k. fiirketimizi kapatt›rmamak için ne gerekiyorsa yapmaya haz›r›z.”
Hava-‹fl Genel Baflkanı Atilay Ayçin
5
Hava-‹fl Genel Baflkanı Atilay Ayçin: Sizin malınızı yabancılara satıyorlar. Biz, bu ifl yerini bu günlere getirmifl çalıflanlarız, flirketimizi kapattırmamak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız.
GÜNCEL
Rötar ve iptallerin nedeni: Plans›z büyüme 16 -17
6
THY yönetimi; THY’de yaflanan rötar ve iptallerle ilgili olarak, “ekibimizin görev yapmasının önüne hastalık gibi öngörülemeyen bazı aksaklıklar çıktı.” diyerek sorunun asıl nedenini gizleyen açıklamalar yaptı.
Haziran’da THY’de yaflanan rötarlar ve uçufl iptalleri THY yönetiminin plans›z büyümesinin sonuçlar›n› gösterdi. Filosundaki uçak say›s›n› 94’e, uçufl noktas›n› 135’e ç›kartan THY’de personel say›s›n›n artan uçak say›s›na göre yetersiz olmas› birbiri ard›na rötarlar› ve iptalleri getirdi. 16 Haziran’da yap›lmas› planlanan 9 yurtd›fl› seferde 30 saat rötar yaflan›rken, Abu Dabi ve Bombay, Kuveyt, Sraybosna, Sofya, Tebriz seferleri de iptal oldu. THY yetkilileri personel s›k›nt›s›na iliflkin olarak, “bir süredir personel s›k›nt›s› yafl›yoruz, ancak bugün ekibimizim görev yapmas›n›n önüne hastal›k gibi öngörülmeyen baz› aksakl›klar ç›kt›.” diyerek sorunun as›l nedenini gizlemeye dönük aç›klamalarda bulundu. THY yetkilileri, personel al›m› gerçeklefltirdiklerini, ilk etapta 100 olmak üzere Haziran sonuna kadar toplam 300 yeni
kabin memurunun ifle bafllayaca¤›n› söyledi. Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m da konuyla ilgili olarak, “Bu s›k›nt›n›n personelden kaynakland›¤› anlafl›l›yor.”dedi. THY yetkillileri iptal ve rötarlar›n yafland›¤› günün hemen ertesinde 140 yeni kabin memurunun görevlendirilmesinin, sorunu çözüp THY’yi rahatlatt›¤›n›, birkaç hafta içinde ifle al›nacak 89 kabin memuruyla daha sorunun ortadan kalkaca¤n› belirtmiflti. Ancak say›n Kotil’in ifle bafllad›¤›n› ifade etti¤i kabin görevlilerinin e¤itimleri tamamlanmad›. Krizin yafland›¤› günün ertesinde e¤itim görmekte olan yaklafl›k 100 kabin memuru giysilerini dahi alelacale tuvalette giymek zorunda b›rak›l›p, e¤itimleri yar›da kesilerek uçufla gönderildiler. 21 gün olan e¤itim süresi, baz› ö¤renciler için 10 baz›lar› içinse 7 günde sonland›. Kabin ekiplerinin uçufl emniyeti ve güvenli¤ini sa¤lamakla yükümlü görevliler olduklar› düflünülürse THY yönetiminin nasıl bir riskli karar aldı¤ı da ortaya çıkmaktadır. Yetiflmifl personel iflten ç›kart›ld› THY’nin uçak ve uçufl noktas› say›s›n› art›r›rken, personel maliyetlerini azaltma politikalar› yüzünden gerekli istihdam› sa¤lamad›¤› bilinen bir gerçekti. Plans›z büyümenin getirdi¤i istihdam yetersizli¤inin sonucunun bu olaca¤› aylar öncesinden biliniyordu. Her ne kadar Say›n Genel Müdür personel eksikli¤inin giderildi¤ini söylese de flu anda 1400 personel a盤› mevcut. Ald›klar› 400 personelin bu 1400 kiflinin iflini yapabilmesi ise mümkün de¤il. Bizler bu say›yla yaz sezonunun ç›kar›lamayaca¤›n› defalarca kez söylemifltik. Bütün bu personel eksikli¤i ortadayken yetiflmifl 46
GÜNCEL kabin amiri, 200 teknisyen ve benzer departmanlarda çal›flan di¤er tecrübeli memurlar emeklilik yafl› gerekçe gösterilerek ocak ayı içinde iflten at›ld›. IMF’nin personel maliyetlerini en aza çekme talebini yan›tlamak için böyle bir uygulama yapt›lar ancak verimli olmayan personeli ifle almakla maliyetleri düflürmek yerine iki kat art›rd›lar. Uçak say›s›n›n y›l sonunda 102’ye ç›kar›laca¤›n› söyleyen Genel Müdür flu andaki personelle 95 uça¤a hizmet vermekten uzak. Kalite belgeli THY yönetimi s›n›fta kald› THY yönetimi aradaki a盤› iflçilerin çal›flma sürelerini, yasal ücretli izin haklar›n› gasp ederek telafi etmeye çal›fl›yor. 16-18 saat çal›flt›r›lanlar oldu¤unu, planlanm›fl uçufl sürelerine uyulmad›¤›n› biliyoruz. Bu arada efline az rastlan›r türde ironik bir geliflme daha: ‹ptaller ve rötarlar nedeniyle havaal›n›nda yolcularla THY görevlileri aras›nda gerginlik sürerken, kabin görevlisi adaylar›n›n e¤itimleri yar›da kesilip uçufla gönderilirken ve mesai saatleriyle ilgili toplu sözleflme ve uluslararas› havac›l›k anlaflmalar› ihlal edilirken; 17 Hazian’da
Penguen Dergisi’nden alınmıfltır.
THY, Türk Standartlar› Enstitüsünden (TSE) ISO 9001 Kalit Sistem Belgesi ald›. THY Genel Müdürü Temel Kotil, bu belgeyle s›f›r hata, sürekli geliflme hedeflediklerini söyledi. Böylece kalite belgeli THY daha ilk günden s›n›fta kald›. Sürekli geliflme uçak say›s›n› art›rmakla s›n›rl› bir faaliyet olarak düflünüldü¤ü sürece bu sorunlar› çözmek mümkün de¤il. Yönetimsel hatalardan kaynaklanan planlama sorunlar›n› çözmeye, önce yetiflmifl kalifiye personel eksikli¤ini gidererek bafllamak gerekiyor.
Rötar ve iptallerin nedeni; uçak sayısı ve uçufl noktası artırılırken, yetiflmifl personelin iflten çıkarılmasıdır.
7
SA⁄LIK
Prof. Dr. Hakan Kaynak: Vardiyal› çal›flanlar kronik uykusuzluk çekiyor
‹
8
‹stanbul Üniversitesi Uyku Bozuklukları Birimi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kaynak’la vardiyalı çalıflan kiflilerde ne tür uyku bozuklukları olabilece¤ini konufltuk.
nsan do¤as›na ve biyoritmine ayk›r› olan vardiyal› çal›flma düzeni; ifl yükünün ve çal›flan say›s›n›n giderek art›¤› sanayi toplumlar›n›n zorunlu sonucu olarak ortaya ç›k›yor. Pek çok iflkolunun gündelik çal›flma modeli olan vardiyal› çal›flma düzeni; bu tempoyu sürdürmek zorunda olan çal›flanlar aç›s›ndan bir çok uyku hastal›¤›n› ve buna ba¤l› komplikasyonlar› beraberinde getiriyor. THY’de vardiyal› çal›flma düzeninde faaliyet gösteren binlerce çal›flan da vardiya zamanlar›ndaki yanl›fl düzenlemeler sonucu s›kl›kla uyku sorunlar› ve bozukluklar› yafl›yor. ‹stanbul Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dal› Uyku Bozukluklar› Birimi Ö¤retim Üyesi ve Türk Uyku Araflt›rmalar› Derne¤i Baflkan› Prof. Dr. Hakan Kaynak’la uyku bozukluklar›n› ve vardiyal› çal›flan kiflilerde ne tür uyku sorunlar› olabilece¤ini konufltuk. Kaynak, dünyada büyük kazalar›n raporlar›nda ço¤unlukla uykuyla ilgili problemlerin gözlemlendi¤ine dikkat çekerken, bu tip durumlarda kiflinin genellikle uykusuz çal›flt›¤›n›n gözlemlendi¤ini belirtiyor. Ancak uyku bozukluklar›n›n getirdi¤i tek sorun uykusuzluk de¤il, bir de uyku hastal›klar›n›n getirdi¤i uykululuk halleri var. Prof. Dr. Hakan Kaynak, uyku bozukluklar›yla ilgili olarak tan›mlanm›fl 84 farkl› hastal›k oldu¤unu söylerken, özellikle vardiyal› çal›flanlar›n üç nedenle
uyku saatlerinde problem yaflad›¤›n› belirtiyor. Bunlardan birincisi biyolojik saatimizle ilgili olan uyku bozuklu¤u, ikincisi kronik uyku yoksunlu¤u, üçüncüsü ise sosyal nedenler. Kaynak, bu nedenleri flöyle aç›kl›yor: “Bunlardan birincisi sirkadiyen ritmin uyumsuzlu¤udur. Gündüz uyan›k olmaya, gece uyumaya ayarlanan biyolojik saat, gece vardiyas›nda çal›fl›lmaya bafllanmas›yla birlikte yeni duruma uyum sa¤lamaya çal›fl›r. Ancak bu uyum günler ve hatta haftalar sürer. Uyku- uyan›kl›k ritminin yeni bir saat düzenine uyumu, di¤er ritimlere göre daha kolay ve çabuk olsa da en az befl gün sürer. ‹nsan ancak bu süre sonunda, gündüzleri uyuyabilir, geceleri k›smen uyan›k kalabilir hale gelir. ‹kinci uyumsuzluk nedeniyse uyku yoksunlu¤una yol açar. Vardiyal› çal›flanlar, ço¤unlukla kronik uyku yoksunlu¤u çeker. Gece vardiyalar›nda çal›flanlar›n, sabahlar› evlerine gittiklerinde uyumalar›, gürültü d›fl›nda, kronobiyolojik nedenlerle organizman›n uyan›kl›¤a e¤ilimli bir dönemde olmas›n›n da etkisiyle güçleflir. En iyi flartlarda, gündüz uykular› 4-5 saati geçmez. Bu da belli bir dönem sonunda, birikmifl uyku yoksunlu¤una neden olur. Ö¤leden sonra vardiyalar›nda çal›flanlar ise gece eve geç gelir ve geç yatarlar. Di¤er insanlarla birlikte uyanmak zorunda kald›klar›nda, uyku sürelerinde belli bir oranda eksiklik ortaya ç›kar. Sabah vardiyalar› 06:00’dan bafllayan baz› Avrupa ülkelerinde erken kalkma zorunlulu¤unun yol açt›¤› uyku yoksunlu¤u da bir di¤er neden olarak karfl›m›za ç›kar. Vardiyal› çal›flanlar›n uyumsuzluklar›n›n üçüncü etkeniyse sosyal nedenlerdir. Toplumun büyük bölümünün çal›flt›¤› saatlerde uyumak, yeterli uykuyu engelledi¤i gibi, di¤er insanlar›n uyudu¤u saatlerde çal›flmak da sosyal aç›dan uyumsuzlu¤a ve mutsuzlu¤a neden olur.”
SA⁄LIK Vardiyalar saat yönünde ilerlemeli Kaynak, vardiyal› çal›flma sonucu ortaya ç›kabilecek uykusuzluklar›n tedavisininde iflverene önemli görevler düfltü¤ünü belirtirken, kurumlar taraf›ndan al›nacak önlemlerin, vardiyal› çal›flacak kiflilerin uyku sorunlar›n› çözdü¤ünü söylüyor. Vardiya programlar›n›n saat yönünde olmas› gerekti¤ini anlatan Kaynak, sabah vardiyalar›ndan akflamüstü vardiyalar›na, akflamüstü vardiyalar›ndan da gece vardiyalar›na geçilmesi gerekti¤ini vurguluyor. “Organizma, geç uyumaya erken uyumaktan daha kolay uyum sa¤lar. Bu nedenle vardiyalar›n yönü de saat yönünde yani, ileri do¤ru olmal›. Sabah vardiyalar›ndan akflamüstü vardiyalar›na, akflamüstü vardiyalar›ndan da gece vardiyalar›na geçilmelidir. Vardiyalar›n bunun aksi biçimde düzenlenmesi uyum problemlerini art›r›r, daha do¤ru bir deyimle uyum süresini uzat›r.” Vardiya düzenlemelerinde gözönünde buludurulmas› gereken bir di¤er nokta olarak da sosyal uyuma dikkat çeken Kaynak, “normal günlük düzen içinde çal›flma saatlerini, e¤lence ve dinlenme saatleri izler, bunun ard›ndan da uyku gelir. Vardiyal› çal›flanlar da bu s›raya uymal›d›rlar. ‹flten gelip uyumaya çal›flmak, yeterli gevfleme sa¤lanmam›fl olaca¤›ndan, uykuya dalma problemlerini de beraberinde getirir. Ayr›ca bu düzen sosyal uyumsuzlu¤a da sebep olur. Vardiyal› çal›flanlar›n uyku problemlerinin tedavisinde en önemli noktay› biyolojik ritimlerine dikkat edilmesinin gereklili¤i oluflturur” diyor. “Jet-lag” Sendromu K›sa sürede çok fazla saat diliminin kat edilmesi anlam›na gelen jet-lag, özellikle uzun mesafeli uçufllar›n yol açt›¤› uyku bozukluklar›n› kaps›yor. Kaynak, jet –lag sendromunun yorgunluk, isteksizlik, fiziksel ve zihinsel performansta azalma, mide ba¤›rsak rahats›zl›klar›n› da beraberinde getiren bir dizi rahats›zl›¤› kapsad›¤›n› belirtiyor. “Kifliden kifliye farkl›l›k gösteren belirtiler, özellikle orta yafl üstünde rahats›z edici boyutlara ulafl›r. Bat›ya do¤ru yap›lan yolculuklarda, sabah ço¤unlukla erken uyan›l›r, ö¤leden sonra saatlerinde ise uykululuk hali artar. Bat›dan do¤uya do¤ru gerçeklefltirilen seyahatler
sonundaysa geceleri uykuya dalma güçlü¤ü çekilir. Do¤udan bat›ya uçufllarda, yeni flartlara uyum daha çabuk ve kolay gerçekleflir.” Uyku apne sendromu Özellikle iki uyku hastal›¤›n›n dikkati bozdu¤unun alt›n› çizen Kaynak, kifli uyusa bile bu hastal›klar›n uyksuzlu¤a sebep oldu¤unu ifade ediyor. “Bu tip hastal›klar›n bafl›nda uykuda solunum durmas› ‘uyku apne sendromu’ denen hastal›klar geliyor. 40-60 yafl aras›nda ve daha çok erkeklerde görülen bir hastal›k. Pilotlar›n ço¤unun bu yafl aral›¤›nda olduklar›n› düflünürsek onlar›n da risk grubunda oldu¤unu söyleyebiliriz. Görülme s›kl›¤› yüzde 21’lere kadar varan bir hastal›k. Hastan›n gece hiçbir fleyden haberi yok ama sabah uyand›¤›nda yorgun kalk›yor, dikkatsiz ve sinirli oluyor, refleksleri azalm›fl oluyor.” Bir di¤eri ise uyku apne sendromuna yol açan horlama. Kaynak “Pilotlar›n ya da teknik personelin yafl diliminde görülmesi büyük ihtimaldir onun için bu grubun bu hastal›¤a dikkat etmesi gerekmektedir. Görülme s›kl›¤› erkeklerde çok daha yüksek oranlarda seyrediyor.” diyor.
Jet-lag sendromu; yorgunluk, isteksizlik, fiziksel ve zihinsel performansta azalma, mide ve ba¤ırsak rahatsızlıklarına yol açıyor. 9
“Tavuklar” ve “baykufllar” Kaynak, herkes için genetik olarak belirlenmifl bir uyku saati oldu¤unu söylerken, kiflileri bu anlamda iki grupta toplaman›n mümkün odu¤unu belirtiyor. Baz›lar›m›z geceleri uyan›k ve alg›lar› aç›k olurken, baz›lar›m›z ise tersine
Prof. Dr. Hakan Kaynak
SA⁄LIK
10
Prof. Dr. Hakan Kaynak; “baykufl” dedi¤imiz geç uyuyup, geç uyanan pilotu, sabah uçufllarında, “tavuk” dedi¤imiz erken uyuyup erken kalkan bir baflka pilotu da akflam uçufllarında görevlendirmek uçufl güvenli¤i açısından riskli.
sabahlar› daha uyan›k ve dikkatli oluyor. Kaynak, uçufl güvenli¤i gibi önemli bir kavrama sahip havayolu flirketilerinin, çal›flanlar›n bu tip özelliklerine özellikle dikkat etmesi gerekti¤ini belirtiyor. Aksi halde bunun, uçufl güvenli¤ini riske atacak do¤rudan bir faktör olabilece¤ine dikkat çekiyor. “Baykufl tipi dedi¤imiz bir pilotu sabah 05.00’da havaalan›na getirdi¤iniz zaman risk çok daha yüksektir. Buna karfl›l›k, ‘tavuk’ dedi¤imiz akflam erkenden uykusu gelen pilotu gece saatlerine ve yine geç yatan ‘baykufl’ dedi¤imiz bir baflka pilotu ya da teknik eleman› sabah uçufllar›na koymak tehlikeli olabilir. Bu fizyolojik bir özeli¤imiz. Fizyolojik uyku yap›m›zla uçufl ya da çal›flma saatlerimizi uyumlu hale getirmek her alanda önemli ama uçufl gibi riskli bir personelde çok daha önemli. Bu, yavafl yavafl pek çok havayolunda dikkate al›n›yor. Bunlar belirlenebilir durumlar, birkaç soru sorularak kiflinin hangi tip uykuya dahil oldu¤u kolayl›kla ö¤renilebilir. “Kaçta yatar, kaçta kalkars›n›z? Nas›l uyan›rs›n›z? En uyan›k oldu¤unuz saatler ne zamanlard›r?” sorular› bunu anlamak için yeterli. Pilotlar›n vardiyalar› haz›rlan›rken, bu özellikleri göz önüne al›nd›¤›nda bir
k›sm› sabah bir k›sm› akflam uçufllar›na konabilir böylelikle uçufllar bu anlamda güvenli hale getirilebilir.” Belli saatlerde uykuya daha elveriflliyiz Kaynak, kimi vardiya programlar›n›n çok kötü haz›rland›¤›na dikkat çekerken, uzun zamanl› vardiyalardan k›sa zamanl› vardiyalara geçilmesinin do¤ru olmad›¤›n› ifade ediyor. “Uzun aral›klala olan vardiya flekilleri; mesela iki hafta gibi uzun bir vardiyada çal›fl›p sonra daha k›sa bir vardiya biçimine geçmek. Verimli ve do¤ru olan bu de¤il. Çünkü kifli bir vardiya düzenine adapte olmadan bir baflka düzene geçiyor, halbuki insan›n belli saatlerde uyuyup belli saatlerde uyanmas› gerek. Bu da gece uyuyup gündüz uyanmak fleklinde ama gece çal›fl›p gündüz uyundu¤unda bu uyku hiçbir zaman gece uykusunun yerine geçmez. Günün belli saatlerinde uykuya daha elveriflliyiz. Baz› vardiya düzenleri o kadar kötü oluyor ki, tam insan›n en uyan›k oldu¤u saatte çal›flan›n uyumas› için zaman ayr›l›yor. Kifli o sürede ya çok az uyuyor ya da hiç uyayam›yor; ya da tam uyuyaca¤› saatte kalkmak durumunda kal›yor ki, uyand›¤›nda kendine gelemiyor.”
Afla¤›daki sorunların bir ya da birkaç›nı yaflıyorsanız uyku hastal›¤›n›z olabilir. • Yeterli süre uyumama ra¤men gün içinde yorgun ve uykulu oluyorum. • Haftada 2-3 gece uykuya dalmakta güçlük çekiyorum. Akflam saattlerinde veya yata¤a girdi¤imde bacaklar›mda isimlendiremedi¤im bir a¤r› hissediyorum. • Uyuyamayaca¤›m fikri akflam saatlerinden itibaren beni endiflelendiriyor. • Yatakta sürekli bacaklar›m› hareket ettirmek zorunuda kal›yorum. • Gece içinde nefes alamama hissi ile uyan›yorum. • Horlamam›n yan odadan duyulacak kadar fliddetli oldu¤u söylenyor. • Uykuda nefesimin durdu¤u söyleniyor. • Gece içinde en az 1 kez tuvalete gitmek zorunda kal›yorum. • Geceleri bafl, boyun veya gö¤sümde terleme oluyor. • Sabah yorgun ve bafl a¤r›s› ile uyan›yorum. • Geceleri bacaklar›ma kramp girebiliyor. • Toplant›larda, okurken veya TV seyrederken uyuyakalabiliyorum. • Uykululuk nedeniyle eskisi kadar araba kullanam›yorum. • Gün içinde zaman zaman dayan›lmaz uykululuk ataklar› yafl›yorum. • Çok s›k rüya görüyorum. • Geceleri uykudan ba¤›rarak ve korku içinde uyand›¤›m söyleniyor.
HUKUK
3. “halka arz” ve Teknik A.fi. için yürütmeyi durdurma talebi Özellefltirme Yüksek Kurulu (ÖYK), 20 Mart 2006 tarih ve 19 say›l› karar›yla Türk Hava Yollar›’n›n (THY A.O.) hisselerinin yüzde 25’inin “halka arz” yöntemiyle özellefltirilmesine karar verdi. 4046 Say›l› Yasa’n›n 17. maddesine göre ise özellefltirme kararlar›n›n Resmi Gazete’de yay›mlanmas› zorunlu. Hava-‹fl Sendikas› ÖYK’n›n Resmi Gazete’de yay›mlanmas› zorunlu oldu¤u halde yay›mlanmayan karar›n›n iptali ve yürütmenin durdurulmas› istemiyle 18 May›s 2006 tarihinde Özellefltirme ‹daresi Baflkanl›¤›’na (Ö‹B) dava açt›. Davac› vekili Hava-‹fl ad›na konuflan Avukat Kemal Keleflo¤lu iptali istenen ÖYK Karar› kamu yarar›na olmayan geliflmelerin ortaya ç›kt›¤›n› söylerken, THY “halka arz›”n› flaibeli hale getiren nedenleri flöyle s›ralad›: “24 May›s’ta Vatan Gazetesi’nde ç›kan ‘Türkiye’yi karalad›, ucuza hisse kapatt›’, ‘Mobius’tan THY için çirkin tezgah’ bafll›kl› habere göre Mobius adl› yabanc› yat›r›mc›n›n, sat›fl öncesi verdi¤i demeçlerde, THY hisselerinin ‹MKB fiyat oluflumunu olumsuz yönde dalgaland›rarak etkiledi¤i iddia ediliyor. Haberden, THY halka arz›nda hisse fiyat›n› SPK’n›n onaylad›¤› Ö‹B sirkülerinde belirlenen fiyat aral›¤›n›n da alt›nda (taban 6.30 tavan 7.25) tabandan belirledi¤i anlafl›l›yor. Dava gerekçelerimizden biri bu.” Bu habere göre tüm yat›r›mc›lara ayr›lan hisselerin yüzde 81’ini alan bu kiflinin temsil etti¤i Templeton yat›r›m fonu, daha önce Aral›k 2004 tarihinde yap›lan 2. “halka arz”da da 110 yabanc› yat›r›mc›ya verilen hisselerin önemli bir k›sm›n› alm›flt›. Bu fonun 2. halka arz sonras› hisse senedi toplay›p toplamad›¤› ise bilinmiyor. THY 3. halka arzda Ö‹B Baflkan›’n›n bas›nda daha önce ç›kan aç›klamalar›ndan da anlafl›ld›¤› gibi hisselerin yüzde 70’inin satılaca¤ı basında yer almıfltı. “Teknik Afi.”nin kurulufluyla ilgili hiçbir resmi aç›klama yok Halka arz ile ilgili davac› olarak bilgi edinme yasas› çerçevesinde ‹MKB ve
SPK’dan bilgi talep ettiklerini ancak bu konuda henüz resmi bir cevap alamad›klar›n› kaydeden Keleflo¤lu, halka arz esnas›nda THY bölünerek, ayr› tüzel kiflili¤e sahip Teknik A.fi. ad›nda yeni bir kamu flirketi kuruldu¤unu, bu ifllemle ilgili halka arz esnas›nda hiçbir belgede resmi aç›klamada bulunulmad›¤›n› da belirtiyor. “Kamu hisselerinin yüzde 50’nin alt›na düflmesine neden olan bu 3. halka arz ifllemi s›ras›nda gerçeklefltirilen flirket kurulumunun sonuçlar› irdelenmelidir” diyen Keleflo¤lu, 3. halka arz sonunda yüzde 100 sermayesi THY’na ait Teknik Afi. hisselerinin, yüzde 53.57’si hiçbir ÖYK karar› olmadan ve hiçbir resmi ifllem yap›lmadan kamuya ait olmaktan ç›kar›ld›¤›n› belirtiyor. ÖYK karar› resmi gazetede yay›mlanmad› “Kamuoyu yaln›z bas›n, haber ajans›, radyo ve televizyonlar de¤il, kamuoyunun tamam›d›r. Bir özellefltirme karar›n› kamuoyuna duyuran Resmi Gazete’de yay›mlanm›fl olmas›d›r. Ancak bu ÖYK karar› Resmi Gazete’de yay›mlanmam›flt›r. ÖYK karar›n›n kaydedildi¤i bir “karar defteri”nin bulunup bulunmad›¤› taraf›m›zdan bilinmemektedir. Bir gelen giden evrak kayd› olup olmad›¤› taraf›m›zdan bilinmemektedir” diyen Keleflo¤lu, sözkonusu “halka arz”›n büyük bir “h›zla” gerçeklefltirildi¤i gerçe¤ine de dikkat çekiyor: “Ayr›ca bu ne büyük bir h›zd›r ki, 20 Mart 2006’da Ö‹B, ÖYK’ya bir yaz› yazm›fl, ay›n gün Ö‹B toplanarak bir
THY çalıflanları “halka arzı” protesto etti.
“24 May›s’ta Vatan Gazetesi’nde ç›kan ‘Türkiye’yi karalad›, ucuza hisse kapatt›’, ‘Mobius’tan THY için çirkin tezgah’ bafll›kl› habere göre Mobius adl› yabanc› yat›r›mc›n›n, sat›fl öncesi verdi¤i demeçlerde, THY hisselerinin ‹MKB fiyat oluflumunu olumsuz yönde dalgaland›rarak etkiledi¤i iddia ediliyor.
11
HUKUK
Avukat Kemal Keleflo¤lu
12
Hava-‹fl adına konuflan davacı vekili Avukat Kemal Keleflo¤lu: Gerçeklefltirilen “halka arz” ifllemi 4046 sayılı Özellefltirme Yasası ve kamu yararına aykırı.
karar alm›fl ve yine ayn› gün Ö‹B, ‹MKB’ye yaz› ile baflvurmufltur.” Amaç yönünden hukuka ayk›r›l›k Dava konusu ifllemin amaç yönünden hukuka ayk›r› oldu¤unu ifade eden Keleflo¤lu, bu ayk›r›l›klar› flöyle s›ral›yor: “Dava konusu ifllemi esas olarak hukuka ayk›r› k›lan ise, sat›lacak yüzde 25 hisse ek sat›fl ile, kamu pay›n›n yüzde 50’nin alt›na düflecek olmas›d›r. Özellefltirme ille yap›lacaksa, kuflkusuz anayasa ve yasalar çerçevesinde yap›lacakt›r. Bilindi¤i gibi, THY’nin hissesi önceden halka arz edilmifl durumdad›r ve ‹stanbul Menkul K›ymetler Borsas›’nda ifllem görmektedir. Bu günkü tarih itibar›yla THY’nin, toplam yüzde 24.83 hissesi ‹MKB’de sat›lm›flt›r. fiimdi sat›lacak yüzde 25 hisse ve ek sat›fl ile, Ö‹B’nin yani kamunun pay› yüzde 46.43’e düflece¤i, Ö‹B ve dan›flman firma ‹fl Yat›r›m’›n tüm resmi aç›klamalar›nda aç›kça belirtilmektedir. THY’nin geriye kalan hissesi “blok sat›fl” yöntemi ve yönetim hakk› ile özellefltirilece¤ine göre, hem sat›fl fiyat› düflecek hem de blok sat›fl sonras› THY hissesini alan ya da alanlar, yüzde 50’nin alt›nda bir hisse ve düflük fiyat ile THY’nin yönetim hakk›n› alacaklard›r. Bu nedenle THY hisselerinin yüzde 25’inin halka arz yöntemiyle özellefltirilmesi, 4046 say›l› Yasa’n›n 1. maddesinde ki özellefltirmenin “ekonomide verimlilik art›fl› ve kamu giderlerinde azalma sa¤lamak” amac›yla yap›laca¤› ilkesine ayk›r›d›r.”
Yürütmenin durdurulmas› istemi THY halka arz iflleminin “bask›n ve inan›lmaz bir acele” ile yap›ld›¤›n› kaydeden Keleflo¤lu, bu ifllem ile ulusal havayolumuz THY’nin yabanc›lar›n yönetimine terk edildi¤i gerçe¤inin alt›n› çizerken, ‹MKB hisselerinin yüzde 20’lere varan de¤er kay›plar›n›n yafland›¤› bir dönemde THY hisselerinin indirimlerle 6.30 olarak belirlenen hisse taban fiyat›n›n alt›nda sat›lmas›n›n nas›l aç›klanabilece¤ini de soruyor. “THY halka arz ifllemleri “bask›n ve inan›lmaz bir acele ile” yap›lmaktad›r. THY hisselerinin, ‹fl yat›r›m A. fi. taraf›ndan yap›lan halka arz ifllemleri ile ilgili 15 May›s 2006 tarihli ‹MKB duyurusunda toptan sat›fllar azar›nda 24 May›s 2006 tarihinde yap›laca¤› duyurulan sat›fl›n›n asl›nda 21 May›s 2006 tarihli Sabah Gazetesi’nin 15. sayfas›nda verilen habere göre “yabanc›lara önceden yap›ld›¤› ve sat›fl ifllemlerinin tamamland›¤›” THY halka arz›n›n yurt d›fl› aya¤›n› gerçeklefltiren CA‹B Direktörü Ünal Kurtalan taraf›ndan aç›kça ifade edilmektedir.” Teknik Afi. için yürütmenin durdurulmas› talebi Ö‹B; THY’ye ait, Türk Havayollar› Teknik Afi. ad› alt›nda yeni bir flirketin kurulmas›na 478 say›l› yasaya dayaranak 4 May›s 2006 tarihinde karar verdi. Böylelikle THY Teknik Afi. ad› alt›nda ayrı bir tüzel kiflili¤e sahip yeni bir kamu kuruluflu oluflturuldu. Keleflo¤lu, “THY Teknik Afi. ad›ndaki kamu kuruluflunda, yüzde 100 THY A.O. sermayesi ile kuruldu¤u için, aynen THY’de oldu¤u gibi hisselerinni yüzde 75.18’inin kamu hissesi olmas› gerekirdi. Ancak, bu özellefltirmeyle ilgili hiçbir ÖYK karar› bulunmamas›na ra¤men THY Teknik Afi:’deki kamu pay› yüzde 75.18’den, yüzde 46.43’e düflürülmüfl, böylelikle kamu hisseleri özele devredilmiflitir.” derken, yönetiminde kamu temsil edildi¤i halde, kamu denetiminden ç›kar›lm›fl bir kamu kuruluflu oluflturan bu ifllemde kamu yarar›n›n olmad›¤›n› belirtiyor. Teknik Afi., özellefltirme iflleminin hangi yöntemle, ne zaman ve ne kadar hissesi ile yap›laca¤›n›n belli olmad›¤›n› kaydeden Keleflo¤lu, bir kamu kuruluflunun özellefltirme kapsam›na al›nmas›n›n 4046 say›l› Özellefltirme Kanunu’na göre yeni bir ÖYK karar› gerektirdi¤ini ve bunun da Resmi Gazete’de yay›nlanmas› zorunlulu¤unun bulundu¤unu belirtiyor.
GÜNCEL
Teknik A.fi.’nin kuruluflu bir özellefltirme operasyonudur THY yönetimi tekni¤i ayr› bir flirket
haline getirerek Teknik A.fi.’yi kurdu. Özellefltirme kapsam›nda bulunan ve halka arz ifllemleri ile parça parça yok edilmek istenen ulusal havayolumuz THY bize göre parçalanarak yok edilmek isteniyor. Özellefltirmeyi kolaylaflt›ran haz›rl›kl›klar›n bafl›nda Tekni¤in ayr› bir flirket haline getirilerek Teknik A.fi. olmas› geliyor. Daha önce Habom A.fi., E¤itim A.fi., Teknik A.fi. kurulmas› için Yönetim Kurulu karar› al›nmas›na ra¤men bu karar 4 May›s 2006 tarihinde kadar onaylanmam›flt›. THY 3. halka arz›n sat›fl ifllemlerinin gerçeklefltirilece¤i günün bir gün öncesi 23 May›s 2006 tarihinde kurulmas›na Ö‹B’ce 4 May›s 2006 tarihinde onay verilerek THY Teknik A.fi.’ye resmen tüzel kiflilik kazand›r›ld› ve ana sözleflmesi yay›mland›. Kurulufl aflamas›nda sendikam›z›n yaz›l› talebine ra¤men taraf›m›za bilgi verilmemesi üzerine sendikam›z, Ticaret Odas›’na ücret ödeyerek bu Ana Sözleflme’ye ulaflabilmifl ve hukukçular›na inceletmektedir. Bask›n fleklinde gerçeklefltirilen THY 3. halka arz›n en önemli özelli¤i, kamu paylar›n›n %50’nin alt›na inmesine neden olmas›yd›. Peki %100 THY sermayesi ile kurulan ve 3. halka arzdan bir gün önce kurulan THY Teknik A.fi operasyonu ile ne amaçlanm›flt›r? Bu bizce çok aç›kt›r. 23 May›s günü % 75,18 kamu hissesine sahip olan ve tüzel kiflilik olarak kendiside bir kamu kuruluflu olan THY Teknik A.fi’nin kamu hisseleri, hiçbir ÖYK karar›
olmadan sat›larak %46,43 indirilmifltir. Sendikam›z yap›lan bu kurulufl ifllemi ile ilgili Ö‹B onay› hakk›nda yürütmeyi durdurma ve iptal davas› açt›¤›ndan daha fazla yorum ve aç›klama yapamamaktad›r. Ancak bu hukuki itiraz›m›z yan›nda fiilen yürümekte olan somut bir yeni flirket oluflumu söz konusu oldu¤undan yukar›daki hukuki durum d›fl›ndaki geliflmeler nas›l de¤erlendirmelidir. Sendika üyeli¤i ve mevcut 20. Dönem Toplu ‹fl Sözleflmesi aç›s›ndan 2822 say›l› Toplu-‹fl Sözleflmesi Grev Lokavt Kanunu 8. Maddesi kapsam›nda herhangi bir hak kayb› veya de¤ifliklik söz konusu de¤ildir. Sendikam›z sadece Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›’na yasa eki tüzük gere¤i her üyemiz için EK-9 ad› alt›nda bir formu yeni iflyerinin bilgileri ile doldurarak gönderecektir. Bunun d›fl›nda flu anda yap›lmas› gereken bir ifllem yoktur. Ancak bu yeni oluflumun gelece¤i ve içinde bar›nd›rd›¤› sorunlar›n nas›l ve hangi flartlarla önümüze ç›kaca¤›n› da birlikte yaflayaca¤›z. Mevcut THY Yönetiminin temel zihniyeti bu flirkete büyük ölçüde de yans›yacak m›, yoksa farkl› bir yönetim anlay›fl› ve politikalar m› gündeme gelecek? Geliflen olaylara bakt›¤›m›zda yaflananlar çal›flanlar aç›s›ndan daha zor koflullar› iflaret ediyor. - THY nas›l bir yap›lanma içerisinde? - Dün THY’nin bünyesindeki yükleme boflaltma, temizlik, teçhizat gibi hizmetler neden taflerona devredildi? - Crew consept uygulamas› neden
Kaya Say›n Hava-‹fl Teflkilat Sekreteri kayasayin@havais.org.tr
13
Hisselerinin yüzde 75.8’i kamuya ait olan THY Teknik A.fi.’nin hisseleri, hiçbir ÖYK kararı olmadan satılarak yüzde 46.43’e indirildi.
GÜNCEL
14
Yapılmak istenen; HAVAfi’ta oldu¤u gibi hisselerin tamamını stratejik bir orta¤a devrederek çalıflanların sendikasız, toplu ifl sözleflmesiz çalıfltırılarak, haklarının gaspedilmesi.
bafllad›? - Hat bak›ma ait baz› hizmetler neden yer iflletmeye devrediliyor? - THY Teknik A.fi ile THY aras›nda sonsuza kadar sürecek bir bak›m anlaflmas› m› yap›ld›.? - THY Teknik A.fi’nin yedek parça ithalat› ve THY’na kesece¤i hizmet karfl›l›¤› bak›m ücret faturalar›n›n oluflturaca¤› ciro, mevcut sermaye ile ne kadar uyumludur? Bu sorular ›fl›¤›nda bundan sonraki ad›mlar ne olabilir? 3. halka arz ile THY ‘nin ve de THY Teknik A.fi’nin kamuda kalan % 46 pay›n› da aynen Havafl’ta oldu¤u gibi stratejik bir orta¤a blok olarak satmak , bunun ötesinde sendikas›z toplu ifl sözleflmesiz, dikensiz bir gül bahçesi yaratmak için çal›flanlar›n birlik bütünlü¤ünü bozmaya yönelik oyunlara giriflmek. ‹flte as›l tehlike buradad›r. Özellefltirme sonucunda flu anda yabanc›lar her iki flirkette de sat›lan % 53,57 hissenin % 48’ne yani halka arz edilen k›sm›n % 26’s›na sahip olmufllard›r. Bu geliflmeleri Avrupa’daki üç havayolu devinden birisi olan Lufthansa ellerini ovuflturarak izlemektedir. Nedeni gayet aç›k. 2005 y›l›ndaki 14 milyon yolcu potansiyeli ve art›k kamu denetiminden ç›km›fl THY Teknik A.fi gibi ola¤anüstü nitelikli bir bak›m merkezi devin ifltah›n› elbette kabartmaktad›r. 3. halka arz›n ard›ndan hemen ertesi gün 2006 ilk çeyrekte zarar aç›klayan THY’nin, bundan sonra kâr etmesi de çok zor. Yanl›fl yönetilen THY, bundan böyle 350 civar›nda ‹stanbul sortisi için devretti¤i hizmetleri sat›n almak zorunda. Ayr›ca Teknik A.fi.’nin yönetimi bütçesi ayr› oldu¤u için THY’nin 102 uça¤›na hat bak›m, A bak›m›, B bak›m›, C bak›m›, D bak›m› için para ödemek zorunda. Dün sadece hizmet üretimi yap›l›rken , bu gün üretilen hizmete para ödeyecek olan THY sonuç olarak zarar ederken, ayn› zamanda küçülmek zorunda kalacak ve Teknik A.fi.’nin de bun-
dan etkilenmemesi mümkün de¤ildir. Lufthansa bu geliflmeleri izleyerek bunun önlemini flimdiden almaya bafllam›fl bile. Türkiye’deki ortak oldu¤u havayolu Sun Expres’in yeni iç hat tarifeli seferlerini bafllatmas›, uçak say›s›n› artt›rmas›, hedeflerini büyütmesi, bunun bir iflareti olarak ortaya ç›k›yor. Türkiye’deki ucuz emekten faydalanmak arzusunda olan Lufthansa, Sun Expres arac›l›¤› ile bunu gerçeklefltirirken ayn› zamanda THY’nin yolcular›n› da tafl›maya bafllam›fl olacak sendikas›z, sözleflmesiz olarak. E¤itimsiz kifliler, yetkisiz çal›fl›yor Ak›l almaz, mart›k d›fl› bir olay diye düflündü¤ümüz teknisyenlerin iflten ç›kart›lmas› sonras›nda ‹zmir, Antalya, Adana ifl yerlerinde günlük teknik hizmetlerinin yap›lamayaca¤› konusunda herkes hemfikir olmufltu. ‹nan›lmaz çabalarla daha önce üretilen hizmet, aksakl›larla yerine getirilmeye çal›fl›ld›. Bu durum, uçufl güvenli¤i aç›s›ndan kabul edilemez. THY yetkilileri, böyle bir olumsuzlu¤un ortadan kald›r›lmas› için uçufl güvenli¤ini daha da riskli bir duruma getirdi. Daha ilginci, kaptanlar›m›z bu durumu kabul etti ve crew consept uygulamas› bafllat›ld›. Önce Adana’daki arkadafllar›m›za bu konunun deneme amaçl› yap›ld›¤› söylendi. Teknik kökenli olmayan kiflilerin listesi oluflturuldu. fiimdi e¤itmenlerimiz alt›flar saatlik e¤itim çal›flmalar›na h›zla devam ediyor! Bu e¤itimler kimlere verilebilir? Öncelikle ‹ngilizce bilen ve teknik alt yap›s› olanlara. Ayr›ca verilen e¤itimlerin öncesinde temel e¤itim flartt›r ve e¤itimlerin süresi bu kadar k›sa olamaz. Sadece yak›t e¤itimi üç gündür. Bir di¤er örnek; head-set yani motor çal›flt›rma. Alev uzamas›n›n ne demek oldu¤unu bilmeyen bir kifli, o motorun tamamen elden ç›kmas›na ve hatta uçakta yang›na bile neden olabilir. Tüm bu olumsuzluklar, uçufl güvenli¤ini ortadan kald›rd›¤› gibi, Toplu ‹fl Sözleflmemize de ayk›r› bir durum yaratmaktad›r. Durum fiflinde belirtilen iflin d›fl›nda baflka bir iflin yap›lmas› söz konusu bile olamaz. Crew consept uygulamas› emniyet ve kaliteyi ortadan kald›rmaktad›r. Teknik, operasyonel, yasal koflullar oluflturulmal›
GÜNCEL ve derhal bu uygulamadan vazgeçilmelidir. Sivil Havac›l›k Genel Müdürlü¤ü bu konular› denetlemeli ve e¤itimi olmayan kiflilerin yetkisiz çal›flmalar›na izin vermemelidir. Peki çal›flanlar olarak biz ne yapaca¤›z? Milli havayolumuz THY’nin, milli havayolu ünvan›n› kaybetmemesi için mücadelemiz tek bir flekilde mümkün olabilir. Teknik A.fi. nin yürütmeyi durdurma istemi ile aç›lan iptal davas›na sahip ç›karak, sendikal birlikteli¤in devam›n› sa¤layarak. Ancak o zaman devlerin ifltah›n› kabartan ama karfl›s›ndaki gücü onlara göstererek küçük lokma olmad›¤›m›z› kan›tlayarak bu iflin üstesinden hep birlikte geliriz. Crew Consept uygulaması yürürlükteki mevzuata aykırı SHY 6A üçüncü bölüm, iflletmecide aranacak genel nitelikler k›sm›nda yöneticilerin kimler olaca¤› ve görev ald›klar› konularda iflletme genel müdürü ile birlikte Bakanl›¤a karfl› sorumludurlar denmektedir (organizasyon Madde 14.b paragraf›). ‹flletme teçhizat› Md. 19’a göre onayl› bak›m kurulufllar› yönetmeli¤i SHY-145 hükümlerinin uygulanmas› gerekmektedir. Madde 20: Lisansl› teknisyen bulundurmak zorundad›r. Uçak bak›m talimat› Md. 22’ye gör bak›m onar›m ve her türlü faaliyeti haz›rlayaca¤› bak›m yönetimi el kitab›n›n uygulamas›n› sa¤lamakla yükümlüdür. Üçüncü bölüm, uçufl haz›rl›klar› Md. 52’ye göre, sorumlu kaptan uçufla haz›rl›k çal›flmalar› tamamlanmadan uçufla bafllayamaz denmektedir. Md. 52.c uçak bak›mlar›n›n tam ve yeterli bir seviyede yap›ld›¤›n›n yetkili bir bak›m personeli taraf›ndan kontrol edilmifl olup uçufla verildi¤inin kontrolüdür. Md. 58 yak›t ve ya¤ ikmali ile ilgili maddedir ve 59. maddeye göre yak›t miktar›n›n hesaplanmas› flartt›r. Md. 69 Sorumlu Kaptan Pilot Görevleri; b maddesine göre uçufltan önce, uçufl esnas›nda ve uçufltan sonra uça¤›n normal ve emercensi kullanma usulleri ile ilgili her türlü kontrollerin eksiksiz yap›lmas›n›n sa¤lanmas›
yönündedir. Uçufltan sonra uçakta bilinen veya flüpheli görülen her türlü ar›za ve noksanl›klar› bak›m defterine yazmak ve iflleticiye bildirmek zorunludur. Alt›nc› Bölüm, Uçufl Harekat Uzman› Görevleri, Md. 70’te belirtilen görevler içerisinde Head-set ile ilgili bir görev yapmas› söz konusu de¤ildir. SHY 22 Yer Hizmetleri Yönetmeli¤inde yer alan hizmet türlerine göre hat bak›m, yak›t ve ya¤ ikmali hizmeti belirtilmifltir. Md.9’e göre yerli hava tafl›y›c›lar› belirtilen yer hizmet türlerinin yap›lmas› konusunda yetkilidirler. Çal›flma ruhsat› için aranan belgeler Md.15’e göre hava araçlar› bak›m personelinin lisans›n›n olmas› zorunludur. Md. 19 c paragraf›na göre lisansl› teknik yer personeli bulundurmas› zorunludur. M. 22’ye göre usul ve esaslara ayk›r› davrananlar hakk›nda cezai uygulama yap›l›r. Ayr›ca kaptanlar›m›z yak›t alma e¤itimi almam›fllard›r. Hiçbir personelin crew consept ile ilgili sertifikas› yoktur. 20. dönem T‹S’ne göre durum fiflinde belirtilmeyen hiçbir ifl kifliye yapt›r›lamaz. Yukar›da bahsedilen SHY 6A, SHY 22, 20. dönem T‹S crew consept’i yani emniyetsiz uçuflu engellemektedir. Duyarl›l›kla hareket etmek uçufl güvenli¤ini de sa¤layacakt›r. Ayr›ca Ground Check List kontrolleri yap›ld›ktan sonra kaptan cockpitte tek bafl›na nas›l motor çal›flt›racak? Bunu bizim ülkemizden baflka hiçbir yerde yapamazlar. Ancak bizde yapabilirler çünkü gerçek bir havac›l›k otoritemiz yok.
15
Crew consep uygulamasıyla, uçufl güvenli¤i riske atılıyor. Teknik e¤itim almamıfl personele altıflar saatlik “e¤itim”ler sonunda hat bakım ifllemleri yaptırılıyor.
HABER
Teknik Afi. çal›flanlar›: Sendika, mücadelemizin temel gücüdür, öyle de kalacaktır! THY Teknik bölümünün Teknik Afi
16
Bölümümüzün Teknik A.fi. diye, ayrı bir flirket olarak tanımlanması biz çalıflanlara ek ifl yükü getirdi. Bir çok meydanda de¤iflik uçufl noktaları açılarak, yabancı uçaklar ba¤lanacak. Zaten az olan elemana flimdi daha çok ifl yaptırılacak.
diye ayr› bir flirket olarak kurulmas› çal›flanlarla ilgili problemleri de gündeme getirdi. Teknik Afi. çal›flanlar›, yeni kurulan flirket yap›s›nda pek çok belirsizlik oldu¤unu söylerken, yeni flirket yap›s›n›n kendilerine ek ifl yükü getirdi¤ini anlat›yorlar. “Tekni¤in temelinin haz›rlanmadan Teknik A.fi. olarak haz›rlanmas› bu belirsizlikleri gündeme getirdi. fiimdi her uça¤a worlkorder uygulamas› getirildi ve her uçak için ayr› fatura düzenliyoruz. Bu bize ayr› bir ifl yükü getirdi, maliye defterdarlar› gibi elimizde worlkorder, uçak uçak dolafl›p, kaptanlara imzalat›yoruz. Sonra bunlar›n dosyalanmas› ve bilgisayar girifllerinin yap›lmas› da var. Bir dünya kirtasiye ifli asl›nda. Teknik Afi. olmadan bir dünya s›k›nt› yaflarken flimdi daha çok s›k›nt› yaflamaya bafllad›k.” Çalıflanların de¤indi¤i bir di¤er konu da yetiflmifl personel eksikli¤i: “Eleman az oldu¤undan gece vardiyas› takviyelerinden sözediyorlar. Bu henüz resmi bir flekilde aç›klanm›fl de¤il ancak konufluluyor. Ama bu uygulamay› toplu sözleflmeye göre yapmas› mümkün de¤il, yeni yönetim bunu gayri resmi olarak uygulayacakt›r. Bir çok meydanda de¤iflik uçufl noktalar› aç›lacak, yabanc› uçaklar ba¤lanacak. Zaten eleman az flimdi o az elemana daha çok ifl yapt›r›lacak.” Teknik iflçileri, oluflan durumda, yeni alınacak ifllerle birlikte çalıflma sürelerine bir de gece vardiysı eklenece¤ini düflünüyor. “Vardiyalı çalıflan elemanın zaten sosoyal hayatı yoktu. fiimdibu iflçiyi daha çok çalfltırmaya kalkıyorlar ki, o insanlardan performans almak mümkün olmayacak. Haftada dört gece çalıfltı¤nızı düflünün, insanın pisikolojisi bozulur.fimdiki durumda üçlü vardiya sisteminde çalıfltı¤ımız için, iki günde bir vardiya de¤ifliyor. ‹ki sabah, iki akflam, iki de gece çalıfltıktan sonra bir gün dinleniyoruz. Sivil Havacılık Genel Müdürlü¤ü kuralları üç saatten fazla mesiye izin vermiyor. Yine toplu sözleflmeye göre, sekizsaatlik mesaiden sonra dinlenme süresi asgari 12 saat olmak zorunda.” “Ya sendikay› tan›mazlarsa?” Teknik Afi. çal›flanlar› flimdiye kadar
kaz›n›lm›fl sosyal haklar›n›n kullan›m›yla ilgili olarak da endifleli. “Kazan›lm›fl haklar›m›z›n bundan sonkaki akibetini bilmiyoruz” diyen Teknik Afi. çal›flanlar› özellikle pas haklar› ve mesai saatleri ile ilgili kayg›lar›n› flöyle dile getirdiler. “Bu konuda henüz bir aç›klama yap›lm›fl de¤il. Teknik Afi., THY ile çal›flan ayr› bir flirket ayn› zamanda baflka havayolu flirketlerine de ifl yapabilecek konumda. Bu durumda THY pas hakk›n› vermeyebilir. Bu bizlerin sendikal haklar›n zaman içinde törpülenmesi anlam›na gelebilir. Ya sendikay› tan›mazlar ya biz bu sendiyla çal›flmak istemiyoruz derler ya da sendikay› hiçbir flekilde istemezlerse ne olacak? Tekni¤i ay›r›p ayr› bir flirket yapan zihniyetin bunu yapmamas› için hiçbir engel yok. O zaman çal›flma saatlerimizde de usulsüzlükler bafllayacak ve daha pek çok konuda problem yaflanacak. fiimdiye kadar elde edilmifl kazan›lm›fl haklar›m›z›n elimizden al›nmas› bizi endiflelendiriyor. Sendika, mücadelemizin temel gücüdür, öyle de kalacaktır. Sendikasız çalıflmayı düflünmüyoruz, bunun için ifl yavafllatma, ifl bırakma ne gerekiyorsa yaparız.” “Yetiflmifl eleman azl›¤›n›n sonucu; crew consept ” Mesleki e¤itim almam›fl personeli alt›flar saatlik e¤itimlere tabi tutarak hat bak›m ifllemlerinin yapt›r›lmas› anlam›na gelen crew consept uygulamas›yla ilgili olarak ise “bu uçufl güvenli¤ini riske atar” diyen Teknik Afi. çal›flanlar›, böylesi bir uygulaman›n sebebi olarak yetiflmifl eleman azl›¤›n› gösteriyorlar. “fiimdi alt› saatlik e¤itimler sonras›nda bu ifl yapt›r›l›yor. Örne¤in; uçakta bir yang›n ç›ksa, fazla ya da az yak›t alsa ya da baflka bir kaza meydana gelse bunun sorumlusu kim olacak? Zaten bu iflin ç›k›fl noktas›na bakt›¤›n›z zaman as›l gerekçenin kalifiye teknik eleman›n yetersizli¤i oldu¤u görülecektir. 10 tane teknik eleman gerekirken, sen iki teknik personelle ifli yetifltiremedi¤in için onun temel ifllerini baflka departmanlara yayarak durumu kurtarmaya çal›fl›yorsun. Bütün s›k›nt› buradan bafll›yor asl›nda. Varolan yetiflmifl teknik elemanlarda istifa edip, emekliye ayr›l›ld›¤›nda sorun ç›k›yor tabi.”
KADIN
Hava-‹fl Genel Baflkan Yardımcısı Eylem Atefl: Mücadelesiz zafer olmaz! Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K)
verilerine göre, 2005 y›l› itibariyle Türkiye'deki toplam 22 milyon 46 bin iflgücünün sadece 5 milyon 700 binini kad›nlar oluflturuyor. Sosyal Sigortalar Kurumu istatistiklerine göre ise sendikal› kad›n iflçi say›s› yüzde 10 dolay›nda seyretmekte. Her ne kadar 1934 y›l›nda Anayasa’da yap›lan de¤ifliklikle kad›nlara seçme ve seçilme hakk› tan›nm›fl olsa da ülkemizde kad›nlar›n yönetime kat›lma hakk›n›n erkeklere oy vermek fleklinde gerçekleflti¤ini görüyoruz. Çal›flan kad›n ve sendikal› kad›n say›s› istatistikleri tablonun kad›nlar aç›s›ndan parlak olmad›¤›n› ortaya koyuyor. Hele ki konu sendika yönetimlerindeki profesyonel kad›n yöneticiler oldu¤unda böyle bir istatistik henüz yap›lm›fl de¤il çünkü istatisti¤e veri olabilecek rakamlar yok. Yaflam›n tüm alanlar›nda evde, sokakta, okulda kad›n bu kadar edilgen ve ikinci s›n›fken ve ifl yaflam›nda e¤itimli de olsa ancak yedek iflgücü olarak istihdam edilirken istisnalar yok de¤il. Hava-‹fl Genel Baflkan Yard›mc›s› Eylem Atefl, bir sendikan›n yönetiminde yer alan az say›daki kad›n yöneticiden biri. E¤itimini Bursa ve ‹stanbul’da tamamlayan 1974 do¤umlu Atefl, ifl yaflam›na 1993 y›l›nda Tasfiye ‹flleri Müdürlü¤ü’de bafllad›. Sonra s›ras›yla Holiday Airlines, Güven Air ve ‹stanbul Havayollar›’nda çal›flt›. 1998 y›l›nda
THY’de kabin memuru olarak ifle bafllayan Atefl, THY’ye girmesinin hemen ard›ndan Hava-‹fl’e üye oldu ve dokuz y›l iflyeri temsilcili¤i yapt›. Atefl’in sendikal faaliyetlerle tan›fl›kl›¤› ise çok daha eskilere dayan›yor. “Havac›l›k sektörüne geçmeden önce Gümrük Bakanl›¤›’na ba¤l› ‹stanbul Tasfiye ‹flleri’nde çal›fl›yordum. Tes-‹fl’de ilk örgütlenmeyi yapan gurubun içindeydim. Örgütlenme meyvelerini verdikten sonra havac›l›k ifl koluna geçtim. Sendikal faaliyetlerle ilk mesaim o zamanlara rastlar.” Hava-‹fl’le tan›flma ise 94 y›l›nda HAVAfi grevi s›ras›nda olur. Atefl, “Tes‹fl’in yeri havaliman› kargo terminalindeydi. Her ö¤len HAVAfi’›n grev çad›rlar›na gidip oradaki iflçilerle sohbet ediyorduk. Atilay Ayçin’in politikalar›n› liseden beri biliyor ve takip ediyordum, her zaman çok sayg› duydu¤um bir insan. Özellikle toplu sözleflme görüflmeleri oldu¤unda televizyon genifl yer verirdi ve ben o haberleri hiç kaç›rmadan izlerdim.” diyerek hat›rl›yor o y›llar›. Pozitif ayr›mc›l›ktan yanay›m ‹lk gençlik y›llar›ndan itibaren insantoplum kavramlar›yla yak›ndan ilgilenen Atefl, kad›n sorunlar› ve politikas›yla da yak›ndan ilgilenen genç bir kad›n yönetici. Atefl, kad›nlar›n siyasette, sendikalarda ve ifl yaflam›n›n di¤er alanlar›nda kendilerini ifade edip
17
Hava-‹fl Genel Baflkan Yardımcısı Eylem Atefl, bir sendikanın yönetiminde yer alan az sayıdaki kadından biri. Sendikal faaliyetlerle tanıflıklı¤ı ilk gençlik yıllarına rastlayan Atefl, THY’de dokuz yıl iflyeri temsilcili¤i yaptı.
KADIN giymifltin? Acaba çok mu rahat davrand›n?’ sorular›yla yarg›lan›yor. Karfl› tarafa bu hakk› nereden buldu¤unu sormak ise akl›m›za en son geliyor”
18
Kabin memurlarına birer güvenlik profesyoneli olarak bakmak gerek. Bunun için e¤itim ve bilgilerinin tam olması yeterli. Güzel ve uzun boylu olmaya, üniformalarının çok yakıflmıfl olmasına gerek yok.
kat›l›mc› ve yönetici olarak yer almas›n›n bir yolunun da pozitif ayr›mc›l›ktan geçti¤ini düflünüyor. “Kota uygulamas›, kad›nlar›n karar alma mekanizmalar›nda yer almas›n› sa¤lamas› aç›s›ndan önemli. Kota uygulamas›n›, toplumsal eflitlik sa¤lan›ncaya kadar kad›nlar›n, mecliste, sendikalarda ve yönetim organlar›nda yer almas›n›n yolu olarak görüyorum. Tabii ki kota her sorunun çözümü de¤il ama çözüm yolunda at›lm›fl önemli bir ad›m bence.” Toplumu ve gündelik yaflam› düzenleyen bütün kanunlar›n, cinsiyet eflitli¤i kavram› aç›s›ndan yeniden irdelenmesi gerekti¤ini söyleyen Atefl, bütün genel ve yerel yönetimlerin kad›n organlar› olmas› gerekti¤i gerçe¤inin alt›n› çiziyor. Taciz bir fliddet eylemi Önemli kad›n sorunlar›n›n bafl›nda gelen cinsel tacizle ilgili olarak ise, “Cinsel tacizin her durumda bir fliddet eylemi oldu¤unu düflünüyorum. Bu fliddet, kad›n›n fiziksel, ruhsal ve cinsel bütünlü¤üne sayg› duymamak fleklinde gerçeklefliyor.” derken erkek egemen toplumunda tacize u¤rayan ve asl›nda ma¤dur olan kad›na suçlu gözüyle bak›ld›¤›na dikkat çekiyor. “Tacize u¤rayan kad›na, suçlunun kendisi oldu¤u düflündürülüyor. Tacize u¤rad›¤›n› söyleyen kad›n, ‘Neden oradayd›n? Ne
Hostesler tafl bebek de¤ildir A¤›rl›kl› olarak kad›nlar›n istihdam edildi¤i sektörlerde, kad›n› meta, obje olarak gören erkek anlay›fl› tüm aç›kl›¤› ile gözlemlemek mümkün. Bu sektörlerin bafl›nda, kad›nlar› birer çal›flan olarak de¤il, göze hitap etmesi düflünülen elbise ask›lar› olarak alg›layan hizmet sektörü geliyor. Bunun son örneklerini ‹z Air ilanlar›nda tam sayfa reklamlar fleklinde gördük. Atefl, “Kabin memurlar›na (hostes) birer güvenlik profesyoneli olarak bakmak gerek. Onlar, uçakta acil bir durum meydana geldi¤inde tahliyeyi yap›p ilk müdahaleyi gerçeklefltirecek kifliler.” derken kabin memurlar›n›n ço¤u zaman gözard› edilen as›l ifllevlerini de hat›rlat›yor. “Bunun için kabin memurlar›n›n e¤itim ve bilgilerinin tam olmas› gerekiyor. Güzel ve uzun boylu olmaya, üniforman›n çok yak›flm›fl olmas›na gerek yok. Uçuflta servis yapt›¤›m, güvenli¤inden sorumlu oldu¤um insan›n ‘aman gözünüz, saç›n›z ne güzel’ demesini bile taciz olarak alg›l›yorum ve bu beni çok rahats›z ediyor. Ben orada hizmet üretiyorum ve yolcunun ilgilenmesi gereken tek fley bu.” Bu geri ama hakim anlay›fl›n sadece ülkemizde de¤il, dünyan›n pek çok yerinde benzer flekilde yafland›¤›n› belirten Atefl, kabin memurlar›n›n bedenlerinin ön plana ç›kart›larak reklam arac› olarak kullan›lmas›na, meslek örgütleri, dernekleri ve sendikalar› yoluyla karfl› ç›k›labilece¤ini söylüyor. “Kimi ülkelerde kad›n iflçilerin çok sa¤lam örgütleri ve dernekleri var. Çal›flanlar bu meslek örgütleri üzerinden politika üretip iflveren karfl›s›nda birlikte durabiliyorlar. Etek boylar›yla, üniforma metaryalleriyle ve çal›flma flartlar›yla ilgili düzenlemeleri lehlerine çevirebiliyorlar. Ancak pek çok küçük flirket, kabin memurlar›n›n kad›nl›¤›n› ön plana
KADIN ç›kararak reklam arac› olarak kullan›yor. Örgütlü kabin memurlar› derneklerinin y›llard›r söyledi¤i bir fley var: Hostesler tafl bebek de¤ildir.” Kad›n komisyonu sorunlar›n çözümü için toplan›yor Atefl, “mücadelesiz zafer olmaz” derken yaflam›n her alan›nda karfl›m›za ç›kan, erkek egemen anlay›fla karfl› koyma konusunda, kad›nlara da önemli görevler düfltü¤ünü söylüyor. “Kad›nlar olarak yapt›¤›m›z hatalardan biri de, f›rsatlar›n önümüze alt›n tepsiyle sunulaca¤›n› san›yor olmam›z galiba. Kad›nlar›n seslerini daha çok yükseltmesi ve kendini ifade etmekten yana olan korkular›n› bir kenara b›rakmalar›n›n zaman› çoktan geldi.” Hava-‹fl Kad›n Komisyonu, bu noktada sesini duyurmak, sorunlar›n› tart›flmak ve çözüm bulmak isteyen kad›nlara bu platformun zeminini sunarken, haretekete geçme, çözüm uygulama konusunda da öncülük ediyor. Atefl’le birlikte çok daha aktif bir dayan›flma platformu haline gelen komisyon, tüm THY kad›n çal›flanlar›na aç›k. “Buraya kat›lan kad›nlarla epey bir yol ald›¤›m›z› düflünüyorum.” diyen Atefl, erkeklerin bulunmad›¤› sadece kad›nlar›n kat›l›mc› oldu¤u bu toplant›larda kad›nlar›n kendilerini çok rahat ifade etti¤ini anlat›yor. “Komisyon toplant›lar›nda alanlar›nda uzman kifliler sunumlar›n› yap›yor ve sonra kad›nlar deneyimlerini aktar›yor. Toplant›lar s›ras›nda gördük ki, ne kadar çok konuflacak konumuz varm›fl asl›nda. Buras› sadece birkaç kiflinin konufltu¤u bir yer de¤il, tüm kad›nlar e¤er isterlerse rahatl›kla bu toplant›lar›n kat›l›mc›s› olabilir. Birlikte, ortak çözümler üretmeye çal›fl›yoruz. En
son toplant›m›z›n konusu ifl yerinde tacizdi ve flirket içindeki tacizcileri teflhir etmeye yönelik bir karar ç›kt›. Bunlar çal›flma arakadafllar›m›z ya da yöneticilerimiz olabilir. ‹lk toplant›larda iflyerinde asla taciz edilmedi¤ini düflünen arkafllar›m›z vard› ancak toplant›lar ilerledikçe onlar›n da zaman içinde bilinç ve fark›ndal›k düzeylerinin artt›¤›n› gördük.” Yasan›n kreflle ilgili maddesi ifller hale gelmeli ‹lerleyen dönemlerde kad›n komisyonunun, kad›nla ilgili konularda karar mercii olmas›n› amaçlayan Atefl, komisyonun en önemli ifllerinden birinin krefl sorununu çözmek oldu¤unu söylüyor. Atefl, yasada ve toplu sözleflmede zaten var olan, kreflle ilgili maddeyi ifller hale getirmek için kad›nlar›n birlikte hareket etmesi gerekti¤ini vurguluyor. “Birebir yaflamad›¤›m›z sorunlar› uza¤›m›zdaym›fl gibi görüyoruz ama bunlar bir süre sonra önümüze geliyor. Krefl sorunu gibi. Kad›n seçim yapmak zorunda b›rak›l›yor; ‘ya çocuk sahibi olacaks›n, ya da iflini seçeceksin’ diye. Yasada ve toplu sözleflmede krefl maddesi var. Bu maddeyi ifller hale getirdi¤imizde kad›n istihdam› aç›s›ndan pek çok sorunun çözülece¤ine inan›yorum. THY, bu konuda epey yol katetmifl durumda. Türkiye genelindeki durum ise daha içler ac›s›. Kad›n›n nitelikli, erkeklerle eflit koflullarda ifl bulmas› zaten çok zor. Yasayla tan›mlanm›fl haklar›m›z› kullanmak ve onlar› hayata geçirmek için biz kad›nlar birlikte hareket etmeliyiz.”
Hava-‹fl Kadın Komisyonu, 15 günde bir toplanıyor. Buraya katılan kadınlarla epey bir yol aldı¤ımızı düflünüyorum. THY’de çalıflan tüm kadınlar bu toplantının katılımcısı olabilir.
19
GÜNDEM
Prof. Dr. Tülin Öngen:
Küreselleflme ve özellefltirme az geliflmifl ülke halkları ve iflçi sınıfı için yoksulluktur
20 Söylefli: Özlem Ergun Hava-‹fl Basın Yayın Uzmanı ozlemergun@havais.org.tr
Küreselleflme ve özellefltirme kavramlarını, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Tülin Öngen ile konufltuk.
Küreselleflmeyi, kapitalizmin dünyaya
aç›lma ve az geliflmifl ülkelerin ulusal kaynaklar›na el koyma hareketi olarak tan›mlayabilmek mümkün. Küreselleflmenin propangadac› ideologlar›, “küreselleflmenin dünyaya bar›fl ve demokrasiyi getirerek, insanl›¤› küresel bir toplum olarak yeniden örgütleyece¤ini ve bunun ça¤›m›z›n kaç›n›lmaz› oldu¤unu” söylüyor. Kapitalizmin yaklafl›k 25 y›ll›k küreselleflme deneyimini izleyerek söylersek, bu süreçte geliflmifl kapitalist ülkelerin çokuluslu sermayeleri yoluyla, az geliflmifl ülkelerin kaynaklar›na el koydu¤unu ve bu ülkelerde yaflayan yoksul halklar›n ise ucuz emek olarak görülmesi sonucu giderek daha da yoksullaflt›r›larak ba¤›ml› duruma getirildiklerini görüyoruz. Yerli ve özellikle yabanc› sermayeye sat›larak özellefltirilen kamu kurulufllar› da, küreselelleflme denilen kavram›n hayata geçilme biçimlerinden biri. Ülkemizde hükümetin birbiri ard›na, h›zla gerçeklefltirdi¤i özellefltirme ihaleleri de dünyada esen küreselleflme rüzgar›na bir an önce eklemlenmek çabas›ndan baflka bir fley de¤il. Özellikle enerji, telekomünikasyon gibi stratejik sektörler küreselleflen sermayenin cazip av alanlar›. Tüprafl, Erdemir ve Telekom’un ard›ndan
yine bu kurumlar kadar statejik öneme sahip Ulusal Havayolumuz THY de 24 May›s’da gerçeklefltirilen ve ad›na “halka arz” denilen aldatmacayla özellefltirilerek kamu kuruluflu olmaktan ç›kar›ld›. Son “halka arz”la birlikte toplam hisselerin yüzde 53.57’si yurtiçi (kabotaj) ve yurtd›fl› uçufl haklar›yla birlikte yerli ve yabanc› sermayeye sunuldu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Ögretim Üyesi Tülin Öngen’le, küreselleflme ve özellefltirme kavramlar›n› konufltuk. Öngen, “Küreselleflme, kapitalizmden ayr› ya da ona alternatif bir olgu de¤il. Küreselleflme, bafllag›c›ndan itibaren bir dünya sistemi olarak geliflen kapitalizmin, tarihsel olarak yeni u¤ra¤›. Bu u¤ra¤›n tan›mlay›c› unsuru ise, kapitalizmin daha sald›rgan, daha k›y›c› bir biçimi olmas›. Kapitalizme içkin tüm sorunlar ve kötülükler bu evrede de geçerli. Küreselleflmenin gerisindeki temel dinamik ise, birikim krizini aflmak isteyen sermayenin, uluslararas› hareketinin önündeki engelleri ortadan kald›rmak.” derken özellefltirmenin tümüyle küresel bir operasyon oldu¤unu belirtiyor. Yak›n zamana kadar, kapitalist geliflmenin “çeliflkisiz ve çat›flmas›z” bir
DOSYA dünya yaratt›¤›; teknolojik geliflmelerin üretici güçlerde sa¤lad›¤› “ilerlemenin” kapitalizmi ve toplumu yeni bir biçime dönüfltürdü¤ü söyleniyordu. Bu geliflmelerin, toplumsal s›n›flar ve ülkeler aras›ndaki ekonomik ve sosyal eflitsizlikleri ortadan kald›raca¤› iddias› bir yana, bu eflitsizlikleri törpüledi¤ini söyleyebilir miyiz? Kapitalizmin çeliflkisiz ve çat›flmas›z bir dünya yaratmas› eflyan›n tabiat› gere¤i mümkün de¤ildir. Buna kapitalist üretimin do¤as› izin vermez, nitekim hiçbir zaman da vermemifltir. Dünya savafllar›yla, bölgesel veya küresel çat›flmalarla, iç savafllarla, ekonomik, sosyal, siyasal ve ekolojik felaketlerle, vahfli sömürü ve ya¤ma öyküleriyle dolu geçmifli ortadayken, bu tür iddialar›n hiçbir inand›r›c›l›¤› olamaz. fiimdi ne oldu da kapitalizm insanl›¤a baflka bir dünya vaat eder hale geldi? Teknolojik ilerlemeler mi bu f›rsat› sunmaktad›r? Öyleyse daha önceki dönemlerde gerçekleflen devasa teknolojik ve bilimsel geliflmelerin nimetlerinden insanl›k bugüne kadar neden yararlanamad›? Biliyoruz ki kapitalist geliflmenin temel ilkesi eflitsiz ve bileflik geliflimdir. Gerek ülkeler aras›, gerekse toplumsal kesimler aras› eflitsiz ve bileflik bir geliflme olmadan, baflka bir deyiflle bir k›s›m ülkeler ve s›n›flar yoksullaflmadan sermaye birikimi asla gerçekleflemez. Sistemin varl›¤›n› sürdürmesi için bir tarafta kaybeden birilerinin bulunmas› flartt›r. Bu kapitalizmin temel tarihsel özelli¤idir. Kapitalist üretici güçlerin geliflmesi de bu yasan›n iflleyifline tabidir. Nitekim teknoloji ve bilim bugüne kadar insanl›¤›n ortak yarar›n› gerçeklefltirmekten çok, daha fazla sermaye biriktirmek (art›k de¤eri ço¤altma, yani eme¤i daha fazla sömürme) için üretilmifl ve bu yönde kullan›lm›flt›r. Kimi çevreler taraf›ndan hep kapitalizmin üretici güçleri gelifltirdi¤i söylenir durur, oysa bu kapitalist s›n›f›n ç›karlar› do¤rultusunda, yani birikimin gerekleriyle uyumlu olmak kofluluyla gerçekleflen bir geliflmedir. Bunu sermaye aç›s›ndan bir ilerleme saymak mümkün olsa da, bu ilerlemeden nasibini almayan ba¤›ml› ülkeler ve s›n›flar için (eflitsiz ve bileflik geliflme yasas› uyar›nca) durum farkl›d›r. Ülkeler ve toplumsal s›n›flar aras›ndaki eflitsizliklerin varl›¤›n› sürdürmesi bir yana, giderek derinleflmesi kapitalist
üretimin olmazsa olmaz bir kofluludur; bu konuda aksini söylemek için ya tarihsel bilinçten yoksun olmak gerekir ya da aç›kça yalan söylüyor olmak. Bütün bu sürecin çat›s›na konan isim olarak “küreselleflme”, dünyaya bar›fl ve demokrasiyi getirecek, insanl›¤› “küresel bir toplum” olarak yeniden örgütleyecek bir geliflimin ilk ad›m› olarak tarif edilmiflti. Kapitalizmin 25 y›ll›k “küreselleflme deneyimini” izleyerek söylersek, dünyada ve Türkiye’de bu sürecin oluflturdu¤u güncel tablo, ana hatlar›yla nas›ld›r? Yine bir hat›rlatma yapmakta yarar görüyorum. Küreselleflme denilen fley yeni bir durum olmad›¤› gibi kapitalizmden ayr› ya da ona alternatif bir olgu da de¤ildir. Küreselleflme, bafllan›c›ndan itibaren bir dünya sistemi olarak geliflen kapitalizmin tarihsel olarak yeni bir u¤ra¤› (Küresel Kapitalizm) olup, bu u¤ra¤›n tan›mlay›c› unsuru, kapitalizmin daha sald›rgan, daha k›y›c› bir biçimi olmas›d›r. Küreselleflmeyi ba¤›ms›z bir olgu olarak de¤il de, parças› oldu¤u daha genel sisteme (kapitalizme) referansla ele alacak olursak, onunla ilgili iddialar› da daha gerçekçi bir zeminde de¤erlendirebiliriz. Bir kez daha vurgulamak gerekirse, kapitalizme içkin tüm sorunlar ve kötülükler bu evrede de geçerlidir. fiimdi soruyu de¤iflik bir biçimde soracak olursak, tarihinin hiçbir döneminde kal›c› bir bar›fl› ve gerçek demokrasiyi yaflama geçirememifl bir sistemin do¤as›nda flimdi ne de¤iflti ki aksi söz konusu olabilsin? Rekabetin, sömürünün, her türlü yabanc›laflman›n doruk noktas›n› oluflturan, yaln›z ekonomik zorun de¤il, ço¤u kez do¤rudan siyasal ve askeri zorun da hakim oldu¤u çat›flmac› bir sistemin bizzat kendisi bar›fl›n ve demokrasinin gerçekleflmesinin önündeki en büyük engel de¤il midir? Eflitlik ve adaletin olmad›¤› bir yerde dünya bar›fl› ya da toplumsal bar›fl ve demokrasi nas›l geliflebilir? Küreselleflme ile ilgili tan›mlar kadar ona atfedilen bu gibi özellikler de bütünüyle spekülatif bir nitelik tafl›r. Bir
Kapitalist geliflmenin temel ilkesi eflitsiz ve bileflik geliflimdir. Bir k›s›m ülkeler ve s›n›flar yoksullaflmadan sermaye birikimi asla gerçekleflemez. Sistemin varl›¤›n› sürdürmesi için bir tarafta kaybeden birilerinin bulunmas› flartt›r.
Prof. Dr. Tülin Öngen
21
DOSYA
22
Küreselleflmeyi tan›mlayan küreselleflmeye atfedilen “yeni alt›n ça¤” yak›flt›rmas› tamamen bir efsanedir; çünkü b›rak›n›z sorunsuz/gerilimsiz bir kapitalist dünyan›n varl›¤›n›, insanl›k bugüne kadar hiç yaflamad›¤› çapta ve derinlikte bir buhran ile karfl› karfl›yad›r.
kere küreselleflmeyi tan›mlayan herhangi bir model bulun-mad›¤› gibi ona atfedilen özelliklerin hiçbirinin yaflad›¤›m›z dünyada herhangi bir karfl›l›¤› bulunmamaktad›r. Nitekim son 25 y›ll›k deneyim de bunu göstermektedir. Küreselleflmeye atfedilen “yeni alt›n ça¤” yak›flt›rmas› tamamen bir efsanedir; çünkü b›rak›n›z sorunsuz/gerilimsiz bir kapitalist dünyan›n varl›¤›n›, insanl›k bugüne kadar hiç yaflamad›¤› çapta ve derinlikte bir buhran ile karfl› karfl›yad›r. Kar oranlar›ndaki düflüfl e¤ilimini tersine çevirmek için bir yandan art›k de¤erin gerçekleflmesi (üretilenlerin tüketilmesi) öte yandan art›k de¤erin ço¤alt›lmas› (sömürünün art›r›lmas›) gerekir. Küreselleflmecilere ve neoliberallere göre Fordist üretimin s›n›rlar› içinde kal›narak bu baflar›lamad›¤›ndan çözüm Fordist rejimin terk edilmesidir. Oysa gerçek, kapitalizmin tarihsel, toplumsal, hatta ekolojik s›n›rlar›n›n sonuna gelmifl bulunmas›d›r. Kapitalist üretim gibi insan ihtiyac› yerine tümüyle “üretim için üretim” mant›¤›na dayal› bir sistemde yaln›z ekonomide de¤il, sosyal ve siyasal yaflamda da istikrar hiçbir biçimde kal›c› olmayacakt›r. Nitekim buna benzer büyük buhranlar daha önce de yaflanm›flt›r (1873-93 ve 1929 krizlerini hat›rlayal›m). Kesintisiz üretim, ancak yine kesintisiz tüketim ile mümkündür; bunun bafll›ca yolu ise y›¤›nlar›n sat›n alma gücünü yükseltmektir, ancak bu da kar oranlar›ndaki düflüflü tetikleyece¤i için (ücret maliyetinin yükselmesi nedeniyle) karl›l›k krizinin yafland›¤› dönemlerde tercih edilmeyen bir yoldur. Karl›l›k art›fl› için geriye kalan tek seçenek ise “düflük ücretli” bir ekonomi yaratmakt›r ki, flimdi bu yol denenmektedir. Nitekim bugün maliyetleri düflürmeyi (emek kullan›m›n› veya ücretleri azaltma gibi) ve emek sömürüsünü art›rmay› (daha çok çal›flma, emek üretkenli¤ini art›rma gibi) hedefleyen esnek üretim biçimleri yaflama geçmifl bulunmaktad›r. Bir yandan da sermayeye yeni birikim ve pazar alanlar› yaratmak üzere
ürün ve hizmet üretiminin tamam› pazar mekanizmalar›na tabi k›lacak uygulamalar (liberalizasyon, deregulasyon ve özellefltirme gibi) gerçeklefltirilmektedir. Küreselleflmeyi ancak bu çerçevede de¤erlendirdi¤imiz takdirde hem neyle karfl› karfl›ya oldu¤umuzu hem de bu koflullarda ne yapmam›z gerekti¤ini daha net görebiliriz. S›n›f mücadelesi perspektifinden bak›ld›¤›nda dikkate al›nmas› gereken en önemli husus kan›mca fludur: Sermaye bugüne kadar tüm krizlerini ancak emek üzerindeki egemenli¤ini yeniden restore ederek aflabilmifltir; bugün ise art›k salt ekonomik zor araçlar›n› kullanarak eme¤i bask› ve kontrol alt›nda tutmas› mümkün gözükmemektedir. Çünkü emekçiler haklar›n›n ellerinden al›nmas›na art›k tepki göstermeye bafllad›klar› gibi neredeyse kölelik koflullar›nda çal›flan büyük bir kesimin zaten elinden al›nacak herhangi bir hakk› da bulunmamaktad›r. Günümüzde aç, yoksul ve gelecek umudunu tamamen tüketmifl y›¤›nlar› zapturapt alt›nda tutabilmek için sermayenin do¤rudan ve aç›k yasal, siyasal ve askeri zor yöntemlerine baflvurmaktan baflka çaresi yoktur. Öte yandan kriz küresel ölçekte yafland›¤› için eme¤e dönük sald›r› politikalar›n›n da küresel düzeyde uygulanmas› gerekmektedir. Nitekim bir yandan eme¤i küresel ölçekte kontrol alt›nda tutacak öte yandan emekçilerin küreselleflen sermaye karfl›s›nda benzer bir bütünleflme ve dayan›flma içine girmelerini önleyecek önlemler al›nmaktad›r. Bu amaçla çal›flan s›n›flar› kendi içinde rekabete ve çat›flmaya sürükleyerek s›n›f dayan›flmas›n› yok eden etnik, cinsel, dinsel, ulusal, kültürel ve benzeri bölünmeler k›flk›rt›lmaktad›r (ulusalc›l›k ve mikro milliyetçilik ak›mlar› ile kimlik politikalar›n›n öne ç›kar›lmas› gibi). Ya da emekçiler, kendilerini sistemle bütünlefltirmekten ve s›n›f mücadelesinden uzaklaflt›rmaktan baflka bir ifle yaramayan demokrasi mücadelesi ve sivil toplumculuk gibi siyaset tarzlar›n›n takipçileri haline getirilmektedir. Ne yaz›k ki gerek dünyadaki gerekse Türkiye’deki emekçiler egemen s›n›flar›n bu oyununa gelmekte ve enerjilerini s›n›f düflmanlar›na yöneltmek yerine onlarla iflbirli¤i yaparak ya da milliyet, din, etnisite gibi temeller üzerinde yükselen küresel, bölgesel ve iç savafllarda birbirlerini yok ederek tüketmektedirler. Kan›mca günümüz
DOSYA
Dünyadan küreselleflme karflıtı gösteriler.
dünyas›nda ba¤›ml› s›n›flar›n en öncelikli sorunu budur. “Özellefltirme”, küresel kapitalizmin bafll›ca aktörlerinin ve çokuluslu flirketlerin, geri ve ba¤›ml› ülkelerdeki toplumsal zenginliklere ve kaynaklara el koymas›n›n, bunlar› ya¤malamas›n›n parolas› olarak görülebilir mi? Dünya çap›nda estirilen küreselleflme rüzgar›yla, geliflmekte olan ülkelerde kamuya ait iktisadi iflletmelerin eflgüdümlü olarak ve h›zla özellefltirilmesi aras›nda ne tür ba¤lant›lar kurulabilir? Özellefltirme uygulamalar›n› sözünü etti¤iniz gibi çevreden merkeze kaynak aktar›m›n›n bir arac› olarak de¤erlendirmek elbette mümkündür. Ancak bu sorunun sadece bir boyutudur. Özellefltirmenin gerçek nedeni ve amac› baflka oldu¤u gibi, sonuçlar› da bundan ibaret de¤ildir. Bilindi¤i gibi özellefltirmeler yaln›z çevre ülkelerinde gerçekleflmiyor, merkez ülkelerinde de yaflan›yor. Bu ba¤lamda özellefltirme tümüyle küresel bir operasyondur; gerisindeki temel saik ise birikim krizini aflmak üzere sermayenin uluslararas› hareketinin önündeki tüm engellerin ortadan kald›r›lmas›d›r. Bu do¤rultuda bir yandan sermaye birikimi için yeni yat›r›m alanlar›n›n ve ürün pazarlar›n›n yarat›lmas› ve bu do¤rultuda meta üretimi ile ücretlilik iliflkisinin dünya ölçe¤inde genellefltirilmesi, öte yandan emek sömürüsünü art›rabilmek için s›n›flar mücadelesinin küresel ölçekte kontrol alt›nda tutulmas› gerekiyor. Zaten kapitalizmin bafllang›c›ndan itibaren bir dünya sistemi olarak geliflmesinin ve ölçe¤ini sürekli geniflletmesinin tek gerekçesi budur.. Klasik sömürgecilik de, 19. yüzy›ldaki eski emperyalizme de, 20. yüzy›l›n yeni em-
peryalizm stratejileri de hep ayn› zorunluluktan do¤mufltur. Gerek ülkeler aras›, gerek bölgeler aras› gerekse s›n›flar aras› kaynak aktar›m› (eflitsiz ve bileflik geliflme yasas›) olmaks›z›n sermaye birikiminin gerçekleflemeyece¤inden daha önce söz etmifltik. Bu sorunuzla ilgili olarak iki önemli noktaya aç›kl›k getirmek istiyorum. Birincisi, özellefltirme kamudan (toplumdan) özele (sermayeye) kaynak aktarmada baflvurulan yollardan sadece birisidir; ayr›ca bu yöntem sermaye birikim sürecinin belli bir aflamas›na tekabül eder. Buna karfl›l›k ayn› amaca hizmet eden baflka yollar da vard›r. Örne¤in önceki aflamalarda baflvurulan yollardan birisi de kamulaflt›rmalard›r. Devletin sermayenin yapamad›¤› veya yapmaktan kaç›nd›¤› pahal› ve riskli (pazar›n yeterince geliflmedi¤i dönemlerde) yat›r›mlar› kamu kaynaklar› ile yapmas› da (K‹T’lerin kuruluflunda oldu¤u gibi) yine kamudan özele kaynak aktarmak içindir. Çünkü kamu harcamalar›n›n kayna¤› vergiler olup, bu yat›r›mlar›n finansman› yine toplum taraf›ndan karfl›lanmaktad›r. O halde kapitalist mülkiyet rejimi koflullar›nda özellefltirme ile kamulaflt›rmay› birbirine alternatif uygulamalar görüp, birini ötekine üstün tutmak yerine bunlar› madolyan›n farkl› yüzleri olarak de¤erlendirmek daha do¤rudur. Bu hususu vurgulama ihtiyac› duymam›n nedeni, kamu harcamalar›na daha fazla yer veren sosyal devleti kapitalizmin bir alternatifi olarak görmenin yanl›fll›¤›na iflaret etmek istememdir. Sosyal devlet, gerçekte kapitalist sömürünün bir biçimi oldu¤u gibi kamusal yat›r›mlar neoliberal dönemde de eksik olmayacakt›r (ulafl›m, güvenlik gibi stratejik sektörlerin
Özellefltirme uygulamalar›n› çevreden merkeze kaynak aktar›m›n›n bir arac› olarak de¤erlendirmek mümkündür. Özellefltirme tümüyle küresel bir operasyondur; gerisindeki temel saik ise birikim krizini aflmak üzere sermayenin uluslararas› hareketinin önündeki tüm engellerin ortadan kald›r›lmas›d›r.
23
DOSYA
24
Zorun ve bask›n›n oldu¤u her yerde direnifl ve kurtulufl imkan› da mevcuttur. Latin Amerika devrimleri baflta olmak üzere, dünyan›n pek çok yerinde sisteme karfl› anlaml› ve etkin karfl› ç›k›fllar hala ya örgütlü s›n›f hareketi üzerinde yükselmekte ya da yoksul s›n›flar›n deste¤iyle gerçekleflmektedir.
devlet tekelinde kalmas› yan›nda TeknoParklar›n kuruluflunda oldu¤u gibi, Ar-Ge çal›flmalar›n›n büyük bir bölümü halen kamusal finasmana dayanmaktad›r). Üzerinde durmak istedi¤im ikinci nokta, özellefltirme dahil sermayenin bütün küresel operasyonlar›na salt merkez-çevre karfl›tl›¤› aç›s›ndan bakman›n sorunlu bir yaklafl›m oldu¤udur. Çünkü bu tür bir bak›fl aç›s› özellikle s›n›f mücadelesi aç›s›ndan son derece hatal› sonuçlar do¤urmaktad›r. Temel çat›flman›n kayna¤›nda s›n›f sömürüsünü de¤il de merkezin çevreyi sömürmesini gördü¤ümüz takdirde s›n›f mücadelesi perspektifinden uzaklaflmam›z kaç›n›lmaz hale gelir. Örne¤in meseleye salt azgeliflmifllik noktas›ndan yaklaflt›¤›m›zda aç gözlü çok uluslu flirketler veya müreffeh geliflmifl ülkelerin dünya imparatorlu¤u peflinde koflan super güçleri bize bütün kötülüklerin kayna¤› ve yegane sorumlusu olarak gözükebilir. Oysa ÇUfi’lar›n ve super güçlerin varl›¤› gibi azgeliflmifllik olgusu da do¤rudan kapitalist sömürünün bir sonucudur. Kapitalist s›n›f sömürüsü afl›lmadan çevrenin ba¤›ml›l›¤› dahil tüm ba¤›ml›l›k biçimlerinin ortadan kalkmas› mümkün de¤ildir. K›saca emperyalizm olmadan kapitalizm zaten var olamaz. Anti kapitalist içerikten yoksun bir anti emperyalizm kavray›fl› mücadelede hedef flafl›rtmaktan, zihin buland›rmaktan, dolay›s›yla sermayenin de¤irmenine su tafl›maktan öteye gitmez, baflka bir deyiflle yel de¤irmenlerine sald›rmakla eflde¤er içi bofl ve sonuçsuz mücadeleler olarak kal›r. En önemlisi de floven bir milliyetçili¤i körükleyerek emekçileri bir yandan s›n›f kardefllerine
Özellefltirme uygulamalarının yaflama geçirildi¤i ülkelerde gündelik hayat.
düflmanl›¤a iterken öte yandan onlar› sermaye ideolojisinin tafl›y›c›lar› haline getirerek sistemle bütünlefltirir. Bütün bu süreçle birlikte, iflçi s›n›f›n›n, etkin bir toplumsal ve politik güç olma niteli¤ini dünya çap›nda yitirmekte oldu¤unu söyleyebilir miyiz? Sermayenin küresel yönelimleri ve sald›r›lar› karfl›s›nda iflçi s›n›f› ve emek örgütlerinin tutumu ne olmal›d›r? Bunun yan›t›n› da k›smen verdi¤imi düflünüyorum. Emekçilerin ve emek örgütlerinin tek seçene¤i vard›r, o da s›n›f mücadelesini yükselmektir. Kriz süreçleri iflçi s›n›f›n›n en a¤›r sald›r›lara maruz kald›¤› dönemlerdir. Yaln›z a¤›r çal›flma koflullar›, iflsizlik, gelir kayb› gibi sorunlar yaflanmaz, ayn› zamanda s›n›f hareketinin parçalanmas›, örgütsüzleflme ve emek nosyonundan uzaklaflmayla birlikte sermayenin daha fazla kontrolü ve bask›s› alt›na girilir, dolay›s›yla egemen s›n›fa ve kapitalist düzene olan ba¤›ml›l›k artar. Ancak zorun ve bask›n›n oldu¤u her yerde direnifl ve kurtulufl imkan› da mevcuttur. Bu imkan, kuflkusuz bilinç, irade ve çabayla gerçekleflebilir. Günümüzde s›n›f mücadelesinin geçersizleflti¤ini de düflünmüyorum. Latin Amerika devrimleri baflta olmak üzere, dünyan›n pek çok yerinde sisteme karfl› anlaml› ve etkin karfl› ç›k›fllar hala ya örgütlü s›n›f hareketi üzerinde yükselmekte ya da yoksul s›n›flar›n deste¤iyle gerçekleflmektedir. Dile¤im Türkiye iflçi s›n›f›n›n da bu olumsuz koflullar içinden iradenin iyimserli¤ini üretmeyi baflarmas›d›r.
DÜNYADAN
ITF’den Pakistan havayolu PIA’ya boykot Uluslarars›
Tafl›mac›l›k ‹flçileri Federasyonu (ITF); Pakistan Ulusal Havayolu PIA’ya boykot ça¤r›s› yapan bir kampanya bafllatt›. PIA’da çal›flanlara karfl› yayg›n hak ihlallerinin önüne geçmek ve sendikal haklar› yaflama geçirebilmek için, yolculara boykot ça¤r›s› yapan kampanya 16 May›s’ta ‹ngiltere’de bafllad›. Kampanya ile Pakistan hükümetine Pakistan Uluslararas› Havayolu PIA çal›flanlar›na yönelik bask›lara son verilmesi için bask› yap›lmas› hedefleniyor. PIA havayolunda flimdiye kadar befl sendikac› iflten at›ld›, baz› sendikac›lar da geçici olarak görevlerinden al›nd›. ITF Pakistan’da üyesi olan befl sendika ve di¤er üç sendika ad›na bu kampanyay› bafllatt›. Bu sendikalara yönelik hükümetin bask›lar›, flimdiye kadar defalarca uluslararas› düzeyde k›nand›. PIA havayolu, hükümetin de deste¤i ile y›llard›r sendikal haklara sald›r›yor. Bu uygulamalar Pakistan üst mahkemesi taraf›ndan yasa d›fl› bulundu¤u ve ITF’in flikayeti üzerine al›nan bir Uluslararas› Çal›flma Örgütü
(ILO) karar›nda da k›nand›¤› halde, sendikal haklar yok say›lmaya devam ediliyor. ITF Genel Sekreteri David Cockroft, bu konuda flunlar› söylüyor: “Boykot her zaman kulland›¤›m›z bir taktik de¤il. Pakistan’daki sendikalar gerçekten büyük bir sald›r› alt›ndalar ve bu sald›r›ya karfl› koyabilmek için bizim yard›m etmemizi istiyorlar.” ITF Sivil Havac›l›k Bölümü sekreteri Ingo Marowsky Londra’daki Pakistan Büyükelçili¤inde üst düzey yetkililerle görüflerek boykotun sebeplerini anlatt› ve Pakistan hükümetinden taleplerinin, sendika karfl›t› yasalar› de¤ifltirmesi ve PIA havayollar›n›n sendikalar ile anlaml› bir diyalo¤a girmesini teflvik etmesi yönünde oldu¤unu ifade etti. Bu görüflmenin hemen ard›ndan PIA’n›n Londra bürosu önünde bir protesto gösterisi yap›ld›. Birçok ülkeden Pakistan Cumhurbaflkan› Pervez Müflerref’e ve PIA havayolu yönetimine protesto mektuplar› gönderilirken, yolculara yönelik haz›rlanm›fl olan bildiriler de ‹ngiltere’de, Nepal’de ve Pakistan’da da¤›t›ld›. Pakistan’da Karaçi havaliman›nda bildiri da¤›tan dört sendikac› gözalt›na al›n›rken iki saat sonra serbest b›rak›ld›. Hava-‹fl üyelerini, ITF web sitesindeki afla¤›daki adreslerden ulaflarak, Pervez Müflerref’e ve PIA havayolu yönetimine yönelik protesto mektuplar›n› göndermeye davet ediyoruz: http://www.itfglobal.org/campaigns/ campaigns-1159.cfm/groupid/2
PIA’yı boykot eden broflürler yolculara da¤ıtıldı.
Pınar Erol Hava-‹fl Dıfl ‹liflkiler Uzmanı pinarerol@havais.org.tr
Hava-‹fl üyelerini, ITF web sitesindeki afla¤›daki adreslerden ulaflarak, Pervez Müflerref’e ve PIA havayolu yönetimine yönelik protesto mektuplar›n› göndermeye davet ediyoruz: http: //www.itfglobal.org
25
HABER
Nükleer santraller ölüm saçıyor Çernobil facias›n›n üzerinden 20 y›l
26
Çernobil'den kaynaklanan radyoaktif serpinti 160 bin kilometrekare topra¤› kirletti. Greenpeace raporunda, 2 milyar insan› etkileyen felaket yüzünden 270 bin kiflinin kansere yakalanabilece¤ine dikkat çekiliyor.
geçti ancak etkileri kuzey yar›m küredeki hemen tüm ülkelerde sürüyor. Patlaman›n ard›ndan do¤aya saç›lan radyoaktif maddeler; havaya, suya topra¤a kar›flarak yüzlerce y›l sürecek ölüm yolculu¤una bafllad›. Dönemin Sovyet topraklar›n›n yan› s›ra ‹skandinavyada yo¤un oranda radyoaktif kirlili¤e maruz kal›rken, Çernobil'den kaynaklanan radyoaktif serpinti 160 bin kilometrekare topra¤› kirletti. Greenpeace örgütünün verdi¤i rakamlar, Çernobil felaketi sonras› sadece kanser nedeniyle ölenlerin say›s›n›n 93 bin civar›nda olabilece¤ini bildiriyor. Beyaz Rusya Ulusal Bilimler Akademisi'nin araflt›rmas›na dayanan Greenpeace raporunda, 2 milyar insan› etkileyen felaket yüzünden 270 bin kiflinin kansere yakalanabilece¤ine dikkat çekiliyor. Çernobil facias› sonras› radyasyon yüklü bulutlar Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya'n›n yan› s›ra tüm Avrupa'y› etkisi alt›na ald›. Radyasyondan Trakya ve Karadeniz de etkilendi. Dünya Sa¤l›k Örgütü ise Çernobil'deki nükleer facian›n Avrupa'da flu ana kadar 16 bin kanser vakas›n› tetiklemifl olabilece¤ini, tüm Avrupa'da az da olsa radyasyon alm›fl 7 bin kiflinin önümüzdeki y›llarda kansere yakalanabilece¤ini belirtiyor. Karadeniz Bölgesi'ndeki resmi hasta kay›tlar›na dayanan bilgilere göre:19902000 y›llar› aras›nda kanser vakalar›nda yüzde 50 art›fl yafland›. 1990 y›l›nda Trabzon'da 90 kanser hastas› varken, bu say› 2000'de 720 oldu. Ordu'da 1990'da 50
Foto¤raflar: Evrensel Gazetesi ve ANC internet sitesi
kanser hastas›n›n say›s› 2000 y›l›nda 2 bin 167'ye ulaflt›. Giresun'da 2000 y›l›nda 2 bin 168 kanser vakas› tespit edildi. Son sekiz y›lda erkeklerde akci¤er kanseri, kad›nlarda da meme kanserinde art›fl gözlendi.* “Nükleere inat yaflas›n hayat” Çernobil nükleer santralinin etkileri Dünya’da ve Türkiye’de böylesine korkunç bir tablo çizerken, hükümetin nükleer santral kurulumu için karar verdi¤i il Sinop oldu. 26 Nisan’da binlerce Sinoplu “Nükleere hay›r” mitinginde yap›lmas› düflünülen santrale karfl› seslerini yükselterek, yörelerinde nükleer santral istemediklerini duyurdular. Daha önce Akkuyu’da gördü¤ümüz, flimdi de Sinop’taki eylemin örgütleyicilerinden olan Anti Nükleer Cephe (ANC) nükleer karfl›tl›¤› konusundaki kararl› tutumuyla dikkat çeken bir örgüt. Nükleer santralleri engellemek amac›yla kurulan Anti Nükleer Cephe (ANC), “Biz engellemeye çal›flm›yoruz , nükleer santralleri engelleyece¤iz” derken konunun takipçisi olacaklar›n›n alt›n› çiziyor. Sinoplular›n * CNN Türk
HABER nükleer ölüm santralleri istemedi¤ini, söyleyen ANC, “Bizler, çeflitli flehirlerden otobüslerle Sinop’a gittik, ama fikirlerimizin oraya bizden çok daha önce varm›fl oldu¤unu gördük. Görkemli ve coflkulu bir eylemdi. Karadenizli kardefllerimiz, sürekli ölümlerle sars›l›yor, kanserle bo¤ufluyor, radyasyon korkusuyla yafl›yor. Bu nedenle, bu karara Karadenizlilerin tepkisi büyük. O gün Sinoplular›n sesleri Ankara’ya ulaflt› m› bilemiyoruz; ama nükleerci katillerin Sinop’a giremeyeceklerinden biz emin olduk” diyor. ANC, Çernobil felaketinin 20. y›ldönümüne rastlayan haftada gerçeklefltirilen mitingin nükleercilere iyi bir yan›t oldu¤u görüflünde. “Nükleere inat yaflas›n hayat” diyen ANC ile nükleer enerjinin ne anlama geldi¤ini, insan ve çevre sa¤l›¤›n› nas›l etkiledi¤ini konufltuk. Nükleer enerji nedir? ‹nsan ve çevre sa¤l›¤›n› nas›l ve ne ölçüde tehdit ediyor? Nükleer enerjiyi atom çekirdeklerinin parçalanmas›, fizyon ve füzyonla aç›klayabiliriz ama herhalde nükleer enerjinin bizlere, hayata ve do¤aya olan etkisinden bahsetmek onun ne oldu¤unu daha iyi aç›klar. ‹ktidarlar›n hayata ve insanl›¤a açt›¤› savaflta önemli dönüm noktalar›ndan biri nükleer silahlard›r. Bu tip teknolojilerin gelifltirilmesinde “kendini bilime adam›fl” bilim insanlar›ndan çok, bu teknolojilerden kendine daha fazla iktidar sa¤lamak isteyen devletlerin teflvikleri daha etkilidir. Bu teflvikler de esas olarak askerî amaçlara yöneliktir. Einstein atomu parçalarken akl›ndan bar›fl geçiyor olabilir, ama bunu sistematik olarak yapma konusunda devletlerin izledi¤i yol ölüm teknolojilerine yenilerini eklemek oldu. Nükleer
enerji, askerî amaçlarla gelifltirilmifl bir teknolojinin ürünüdür. ‹kinci büyük savafl›n sonunda ABD’nin Hiroflima ve Nagazaki’ye att›¤› atom bombalar›n›n ölümcül etkileri hâlâ sona ermedi. ‹ktidarlar, iflte bu ürkütücü görüntüyü biraz olsun yumuflatmak amac›yla, So¤uk savafl sürecinde “bar›fl için atom” propagandas›na bafllad›. Bu, ‘enerji’ üretimi için nükleer santrallerin kullan›lmaya bafllamas› ve so¤uk savafl dengelerinde nükleer silahlar›n “cayd›r›c›l›k” bahanesiyle sürekli art›r›lmas› anlam›na geliyordu. Nükleer silahlar do¤rudan ölüm tehdidi bar›nd›r›yor; ama nükleer santrallerin de onlardan afla¤› kal›r yan› yok. fiu anda dünyada 441 nükleer santral var. 1986’da o zamanki SSCB’ye dahil olan Ukrayna’daki Çernobil nükleer santralinde meydana gelen “kaza” sonucunda (BM’nin en ‘iyimser’ rakamlar›na göre) 15 ila 30 bin kifli hayat›n› kaybetti – ki bu say›n›n asl›nda çok daha fazla oldu¤u söylenebilir. Çernobil’den yay›lan radyasyon, Hiroflima ve Nagazaki’ye at›lan bombalar›n yayd›¤›ndan 200 kat daha fazla oldu. Radyasyon, insanlar› ve do¤ay› yavafl yavafl öldürdü¤ü için, Çernobil etkisiyle hâlâ ölümlerin sürdü¤ünü vurgulamal›y›z. Bölgedeki çocuklarda görülen tiroid kanseri oran› 80 kat artt›, sakat do¤umlar ikiye katland›. Patlama sonras›nda santrale “temizlik” için 600 bin itfaiyeci, iflçi ve asker yolland›. Uluslararas› Çernobil Sendikas›’na göre bugün bunlar›n 40 bini radyasyona ba¤l› hastal›klardan öldü. Rusya’da 13-29 yafl aras› erkeklerin yüzde 50’si k›s›rl›k sorunuyla bo¤ufluyor. Ukrayna ve Beyaz Rusya’daki zengin topraklar›n 4,6 milyon hektar› radyoaktif olarak kirlenmifl durumda. Patlama sonras›nda santralin
Hükümetin nükleer santral kurulumu için karar verdi¤i il Sinop oldu. 26 Nisan’da binlerce Sinoplu “nükleere hay›r” mitinginde yap›lmas› düflünülen santrale karfl› seslerini yükselterek, yörelerinde nükleer santral istemediklerini duyurdular. ANC (Anti Nükleer Cephe) ile nükleer santrallerin insan ve çevre sa¤lı¤ı üzerindeki etkilerini konufltuk.
27
HABER
28
Nükleer at›klar›n etkileri binlerce y›l sürecek. “Güvenli çözüm”ü buldu¤unu kim iddia edebilir ki?! Nükleer at›klar 10 ila 20 y›l aras› so¤utma havuzlar›nda bekletilir, ama ABD’de bu süre geçmifl olmas›na ra¤men hâlâ so¤utma havuzlar›nda bekletilen at›klar var, çünkü ne yapacaklar›n› bulam›yorlar.
çevresindeki 30 km.lik alan ölü bölge ilan edildi, Dinyeper Nehri’ne dökülen radyoaktif maddeler gelecekte bile suyu kirli tutacak. Çernobil’deki “kaza”n›n etkileri bizim yaflad›¤›m›z topraklarda en çok Karadeniz bölgesinde hissedildi. Bugün neredeyse her hanede bir kanser vakas›yla karfl› karfl›yay›z. Yak›n zamanda yap›lan bir araflt›rma, Hopa’daki ölümlerin birinci nedeninin kanser oldu¤unu gösteriyor; bu genel olarak Türkiye verilerinden farkl› bir durum. 1986’da Çernobil patlad›ktan sonra, Kenan Evren’inden Özal’›na kadar bir sürü yalanc›, televizyonlarda çay höpürdetip “Türk’e bir fley olmaz” diyorlard›. Hatta dönemin enerji bakan› Cavit Ça¤lar “Vücudumuzdaki floran›n biraz radyasyona ihtiyac› vard›r” bile demiflti – ‘flora’ bitki örtüsü demek! Bu yalanc›lar, radyasyonlu f›nd›klar› ilkokul çocuklar›na da¤›tt›lar. Radyasyonlu çaylar›n üstüne bir süre sonra çatlayan betonlar döküp ‘hallettik’ dediler. Ö¤rendik ki, o çaylar buradan K›br›s’a gidiyor, orada “Seylan çay›” diye paketlenip yine ‹stanbul’a gönderiliyormufl! Nükleer santrallerin tek felaketi Çernobil de¤ildir. 1979’da ABD’deki Three Mile Island nükleer santralinde “ilk büyük kaza” gerçekleflmifltir. Bundan 600 bin kifli etkilendi, bölgedeki akci¤er kanseri oranlar› yüzde 300, kan kanseri oranlar› yüzde 600 oran›nda artt›. Hayvanlar ve bitkilerde genetik bozukluklar meydana geldi. Bu “büyük” nükleer felaketler bilinir, ama bilinmesi gereken önemli noktalardan biri Atom Enerjisi Konseyi’nin her 2,5 y›lda bir büyük s›z›nt›y› “normal” saymas›d›r. Yani o pek “güvenli” santraller hep radyasyon s›zd›r›r. Bak›n, 2000 y›l›na
kadar ABD’de 169 ölümcül kazan›n meydana geldi¤i ABD’nin kendi kokuflmufl iktidarlar›n›n itiraf etti¤i bir gerçek. Sadece 1992’de Japonya 20, Rusya 205 kaza rapor etmifl. Dikkat ederseniz, bunlar bu teknoloji konusunda örnek al›nan devletlerdir. Ve nükleer at›k meselesi... Nükleer at›klar›n ne yap›laca¤›na ne ABD, ne Fransa ne de Japonya karar verebildi. Çünkü hiçbir fley yapamazlar. Nükleer at›klar›n etkileri binlerce y›l sürecek. Düflünsenize, ilk insanlar nükleer santral yapm›fl olsalard›, biz hâlâ onlar›n at›klar›yla u¤rafl›yor olacakt›k! Bu konuda “güvenli çözüm”ü buldu¤unu kim iddia edebilir ki?! Nükleer at›klar 10 ila 20 y›l aras› so¤utma havuzlar›nda bekletilir, ama örne¤in ABD’de bu süre geçmifl olmas›na ra¤men hâlâ so¤utma havuzlar›nda bekletilen at›klar var, çünkü ne yapacaklar›n› bulam›yorlar. AB’nin at›klar›n›n bir k›sm›n› Rusya (para karfl›l›¤›) al›yor, bu at›klar da 2001 y›l›ndan bu yana deniz yoluyla, yani Çanakkale ve ‹stanbul Bo¤azlar›ndan geçerek tafl›n›yor. Bugüne kadar 8 bin ton tafl›m›fllar, daha 12 bin ton daha tafl›nacak. Bu, sürekli ölüm tehlikesi demektir! 2-Ülkemiz ekonomik, teknolojik koflullar› ve anlay›fl› böylesi ileri teknoloji gerektiren nükeer santral kurulumu, iflletilmesi ve olas› olumsuz durumlar› bertaraf etmesi aç›s›ndan uygun mu? Elbette akl›m›za hemen Tuzla’da ortaya ç›kan variller ve Atatürk Havaliman›’ndaki yang›n geliyor! Tuzla’dan bafllayarak pek çok yerde p›trak gibi ç›kan variller, kurulmas› planlanan nükleer santrallerin at›klar›n›n da ne yap›laca¤›n› gösterdi! Di¤er yandan, havaliman›ndaki yang›nda gördük ki, alt›n ve paralar, radyoaktif madde bar›nd›ran kargolara nazaran daha güvenli yerde tutuluyor! Bu, iktidar›n gözünde, bizim hayat›m›zla flirketlerin alt›n ve paralar›n›n de¤eri aras›ndaki fark› gösteriyor! (Bu arada, havaliman›ndaki s›z›nt›n›n ne oranda oldu¤u ve ne etkiler yarataca¤› hâlâ ciddi biçimde aç›klanmad›. O gün havaliman›nda çal›flanlar ve yolcu olarak bulunanlarda radyasyonun etkisi nedir,
HABER hâlâ bilmiyoruz. Devlet ve TAEK manipülasyon yap›yor.) Nükleer enerji üretiminin uzmanl›k ve geliflmifl bir teknoloji gerektirdi¤i flüphe götürmez. Nükleer çal›flmalar›n birincil amac› “güvenlik” (biz insanlar›n ve do¤an›n güvenli¤i) de¤il, sald›r›d›r. “Güvenli” enerji üretimi, iktidarlar›n umurunda de¤ildir; tek umursad›klar› üretilen enerjiyle iktidarlar›na iktidar, kârlar›na kâr katmak ve nükleer silahlar›n› gelifltirmektir. “Önlem”, “ileri teknoloji” gibi iktidar söylemlerinin hepsi, nükleer kirlili¤i gizleme çabas›ndan baflka bir anlama gelmiyor. “En son teknoloji” diyorlar da, Çernobil de zaman›nda en son teknoloji de¤il miydi?! Bugünkünün tehlikesiz oldu¤u ne malum? ‹lk soruyla da ba¤lant›l› olarak söyleyelim: Daha bu y›l›n Mart, Nisan ve May›s aylar›nda ABD ve Japonya’daki nükleer santrallerde befl kez radyoaktif s›z›nt› gerçekleflti. Tam befl kez. Biliyorsunuz, yaflad›¤›m›z topraklara yapmak istedikleri nükleer ölüm santralleri için özellikle Japonya’y› referans gösteriyorlar. Ama bunlar›n “bilim” ve “teknoloji” dedikleri, hâlâ ne oldu¤u tam olarak netleflmemifl bir deneyden ibaret. 3-Dünyan›n her geçen gün artan enerji ihtiyac›n› alternatif enerji kaynaklar›yla karfl›lamak mümkün mü? Bu alternatif enerji kaynaklar› neler olabilir? Bu soruya bir soruyla yan›t verelim: Ne için enerji? Asl›nda ‘dünya’n›n enerji ihtiyac› artm›yor; kapitalistlerin, devlet seçkinlerinin ve ordular›n enerji ihtiyac› art›yor. Küresel kapitalizmin köleli¤i, adaletsizli¤i ve ekolojik y›k›m› ço¤altmak için enerjiye ihtiyac› var. Bizim ihtiyac›m›z olan ise, “enerji” de¤il, ekmek, adalet, özgürlük, do¤ayla daha iç içe bir hayat. Kapitalist gaspç›lar, ne ifle yarad›¤› belli olmayan bir dolu fley üreten, silah üreten entegre sanayileri için enerjiye ihtiyaç duyuyorlar. Biz, buna karfl› ç›kmazsak insanl›¤›m›zdan flüpheye düfleriz. Ama karfl› ç›k›yoruz diye, “enerji ihtiyaçlar›”na biz cevap vermek zorunda de¤iliz. Hatta vermemeliyiz.
Sorun, enerji üretiminin merkezî olarak yap›lmas›d›r. Asl›nda genel olarak merkezî üretim yöntemlerinin baflar›s›zl›¤› (ekonomik, insanî ve ekolojik aç›dan) ortaya ç›kt›. Birincisi, 2020’deki söz konusu enerji ihtiyac› için enerji bakanl›¤› 570 milyar kwh, TÜS‹AD 315 milyar kwh diyor. Yani henüz kendi aralar›nda anlaflabilmifl de¤iller! Di¤er yandan, nükleer santrallerin bu “enerji ihtiyac›”n›n yüzde 7’sini karfl›layaca¤› söyleniyor. Oysa bugün, üretilen elektri¤in ortalama yüzde 20’si da¤›t›m flebekesinde kayboluyor. Yani s›rf buradaki bir yenileme çal›flmas› bile önemli oranda ifli halledecek, ama illa nükleer santral diyorlar. Di¤er yandan, evet, “alternatif” tabir edilen enerji üretim yöntemleri, bilhassa günefl ve rüzgar enerjisi için yaflad›¤›m›z topraklar çok uygun. 4- Dünyada ve Avrupa’da nükleer enerji hükümetler ve kamuoyu nezlinde nas›l alg›lan›yor? Çernobil’in herkes için floke edici oldu¤u söylenebilir. Hükümetler için çok söyleyece¤imiz bir fley yok; zira bugün karfl› ç›kan hükümetlerin de yar›n taraftar olmamas› için hiçbir neden yok. ‹ktidar savafl›nda, e¤ilimleri ahlâk ya da erdem de¤il, iktidar ve ç›kar belirler. Ama Avrupa halklar›nda, özellikle Çernobil dolay›s›yla bir korku oldu¤u söylenebilir. Nisan ay›nda, Fransa’da devletin yeni nükleer giriflimlerine karfl› 30 bin kiflinin kat›ld›¤› bir eylem düzenlendi. Özellikle Avrupa’yla ilgili bir noktay› belirtelim: Avrupa’da ilk nükleer santraller yap›l›rken kayda de¤er bir antinükleer mücadele olmad›. Ama y›llar sonra, nükleer santral kurulup da kötü
“Güvenli” enerji üretimi, iktidarlar›n umurunda de¤ildir; tek umursad›klar› üretilen enerjiyle iktidarlar›na iktidar, kârlar›na kâr katmak ve nükleer silahlar›n› gelifltirmektir.
29
HABER
30
Kapitalist sistemde ekolojik felaketlerin engellenmesi mümkün de¤ildir. Çünkü kapitalizm, do¤ay› kullan›lmas› gereken bir kaynak olarak görür. Oysa biz do¤an›n efendisi de¤il, parças›y›z.
sonuçlar› görülmeye baflland›ktan sonra, özellikle nükleer at›k meselesiyle birlikte, güçlü bir anti-nükleer mücadele bafl gösterdi. Bugün, nükleer at›klar› tafl›yan trenlerin durdurulmas› yönünde çok önemli eylemler yap›l›yor. Nükleer santrallerin bar›nd›rd›¤› tehlikenin herkes fark›nda. Ancak, nükleer çal›flmalara milyarlar yat›ran nükleerci flirketlerin, bunun “tan›t›m kampanyalar›”na da küçümsenmeyecek miktarlar ay›racaklar›n› unutmayal›m. O zamanki hükümeti oluflturan koalisyon partilerinin rant çekiflmeleri nedeniyle iptal edilen Akkuyu nükleer ölüm santrali sürecinde de, evlerin elektrikleri kesilerek “Bak›n, nükleer santral olmazsa elektriksiz kal›rs›n›z” korkusu yarat›lmaya çal›fl›lm›flt›. Bu, muhtemelen yine karfl›laflaca¤›m›z bir yalan. Benzer flekilde medya ve “bilimsel” kurulufllar arac›l›¤›yla nükleere ne kadar çok “ihtiyac›m›z” oldu¤u ve nükleerin “güvenli” oldu¤u konusunda bol bol manipülasyon yap›lacak. 5- AKP ve hatta önceki hükümetlerin
çevre politikalar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Bu politikalar, olmas› gerekti¤i gibi! Kapitalizm, bafltan beri do¤ay› yok ediyor. Ve kapitalist sistemde ekolojik felaketlerin engellenmesi mümkün de¤ildir. Çünkü kapitalizm, do¤ay› kullan›lmas› gereken bir kaynak olarak görür. AKP de, önceki hükümetler de, bu anlay›fltan farkl› de¤ildi. Dünyay›, insan›n egemen oldu¤u ve istedi¤i gibi kullanabilece¤i bir kaynak gibi görmeyi b›rak›p, onun evimiz oldu¤unu hat›rlamal›y›z. Biz do¤an›n efendisi de¤il, bir parças›y›z. Bunun köklü bir zihniyet de¤iflimi gerektirdi¤i aç›k. Ancak, aksi durumda soluk alacak havam›z, içecek suyumuz kalmayacak. Bu nedenle, duruma “çevre politikas›” gözlü¤ünden bakmamam›z gerekiyor. AKP’nin de, öncekilerin de do¤aya yönelik sald›r›larda, do¤ay› küresel ve yerel flirketlerin ya¤mas›na açan, hatta kendileri de buna bizzat kat›lan hükümetler oldu¤unu söyleyebiliriz. Çünkü tüm hükümetler böyledir.
HABER
Kanserojen madde içeren atıklar nereye gidiyor? 20 Mart’ta Tuzla’da, 16 May›s’ta Büyükçekmece’nin K›raç beldesinde tamamen tesadüf sonucu bulunan zehirli variller kapitalizmin önceliklerini aç›kça gösterdi. ‹nsan ve çevre sa¤l›¤›n› ciddi ölçüde tehdit eden kanserojen madde içeren varillerin bulunmas›ndan hemen sonra, Çevre Bakan› Osman Pepe, verdi¤i bir demecinde kamuoyuna flöyle bir soru yöneltti: “Türkiye’de 750 bin ton tehlikeli at›¤›n sadece 30-35 bin tonu, hadi bilemediniz 50 bin tonu bertaraf edilebiliyor. 720 bin ton nereye gidiyor?” Pepe, sorunun muhatab› ve çözüm mercii oldu¤unu unutmufl olacak ki, kendisine sorulmas› gereken soruyu kamuoyuna yöneltiyor. “Bu at›klar nereye gidiyor?” Türkiye’de tehlikeli at›klar›n yok edilmesi için tek yetkili kurum olan ‹zmit At›k ve Art›klar› Yakma De¤erlendirme A.fi. (‹ZAYDAfi) Genel Müdürü Bilal fiengün sorunun yan›t›n› flöyle veriyor. “Bu at›klar›n sadece 100 bin tonu bertaraf edilmek üzere bize geliyor. Her türlü zehirli at›¤› bertaraf edebiliyoruz. Yaklafl›k bin 500 sanayi kurulufluyla çal›fl›yoruz. Ancak, firmalar›n büyük bölümü fiyatlar›m›z› yüksek buldu¤undan arzu edilmeyen bu tür olaylar yaflan›yor. Zehirli at›klar›n› az bir sarfiyatla gömebildikleri için bu yolu tercih ediyorlar.” At›klar›n bertaraf edilmesi için harcanacak önemsiz miktarlar› maliyet unsuru olarak gören anlay›fl için yoksul insanlar›n hayatlar›n›n hiçbir önem tafl›mad›¤› fiengün’ün bu ifadesinden de aç›kça okunuyor. Böylelikle zehirli at›k ve kanserojen madde içeren at›klar›n adresinin, Tuzla ve Büyükçekmece gibi yoksul iflçi ailelerinin bar›nd›¤›, yaz›n piknik yapt›¤›, yetifltirdikleri mantarlar› toplad›¤› topra¤›n hemen alt› oldu¤unu ö¤reniyoruz. Unifar’a sadece 7 bin 500 YTL. ceza Olay›n ortaya ç›kmas›ndan sonra
‹ZAYDAfi’›n bölgede yapt›¤› incelemelerin ard›ndan 500 varil daha bulunurken, sormak gerekiyor “ Acaba baflka yoksul mahallelere de bakmak gerekiyor mu?” Unifar Kimya Üretim ve Ticaret Afi.’ye ait oldu¤u tespit edilen at›klar için 7 bin 500 YTL. gibi önemsiz ve cayd›r›c› olmatan uzak bir ceza kesilirken, yine ‹ZAYDAfi’tan ö¤reniyoruz ki tüm bu at›klar›n bertaraf edilmesi için 15 bin YTL yeterliymifl. Ayn› günlerde Unifar Kimya Üretim Afi. yetkililerinin yapt›¤› yaz›l› aç›klamadan Unifar’›n modern ve son teknolojiye sahip bir kurulufl oldu¤unu ve asl›nda kendilerine haks›zl›k yap›ld›¤›n› ö¤reniyoruz. “Türkiye'de bir yarg›s›z infaz süreci yaflanmaktad›r. Unifar, Türkiye'nin antibiyotik hammaddesi ihtiyac›n›n önemli bir k›sm›n›, hem de Türk teknolojisiyle üreten modern bir kimya tesisidir. Firmam›z›n en önemli at›¤›, 'evsel nitelikli endüstriyel ar›tma çamuru'dur. Bu çamur, 'tehlikeli at›k' kategorisinde de¤ildir. 30 y›ld›r bu ifli yap›yoruz. 'Fenol'ü hiç kullanmad›k, bundan sonra da kullanmayaca¤›z.” Bu aç›klaman›n ard›ndan ‹ZAYDAfi Genel Müdür Yard›mc›s› Mustafa Erol, varillerden al›nan numunelerin incelendi¤ini belirterek flöyle konufltu: "‹lk ald›¤›m›z numuneler incelendi, içeri¤inde yüksek miktarda kanserojen içeren fenol bulundu.” Sermaye s›n›f›n›n ve onlar›n sözcüsü konumundaki hükümetlerin üretim ve yönetim anlay›fllar›n›n özeti fleklinde gerçekleflen bu skandal nerede ve nas›l yaflad›¤›m›z›n da özeti asl›nda. Mesele bu kötü senaryonun mecburi figüranlar› olarak kalmak m›? Yoksa kendi senaryomuzu yeni bafltan yazmak m› acaba?
31
Zehirli ve kanserojen madde içeren at›klar›n adresi, Tuzla ve Büyükçekmece gibi yoksul iflçi ailelerinin bar›nd›¤›, yaz›n piknik yapt›¤›, yetifltirdikleri mantarlalar› toplad›¤› topra¤›n hemen alt›.
KÜLTÜR-SANAT
Rodin ‹stanbul’da T üm
32
Rodin, en küçük heykellerinden en görkemli an›tlar›na kadar, hep ayn› güçlü soluk ve ayn› flafl›rt›c› ustal›kla, "heykel"in ne olup ne olmad›¤›n›, dönemine ve gelecek kuflaklara gösteriyor.
zamanlar›n en önemli heykeltrafllar›ndan biri olarak kabul edilen Auguste Rodin’in, Paris Rodin Müzesi’nden getirilen 203 eseri ‹stanbullu sanat severlerle bulufluyor. Bu ünlü heykeltrafl›n bronz, alç›, mermer heykelleri, arfliv foto¤raflar›, antik heykel kolleksiyonundan parçalar ve çok say›daki deseninin yer ald›¤› sergiyi 3 Eylül’e kadar Sabanc› Üniversitesi Sak›p Sabanc› Müzesi’nde görebilirsiniz. Sergide, Rodin’in Düflünen Adam, Öpüflme, Calais Burjuvalar›, Balzac, Yürüyen Adam, Victor Hugo An›t› gibi baflyap›tlar›n›n yan›s›ra, ünlü Cehennemin Kap›s› kompozisyonundan 20 kadar antik heykel yer al›yor. Bunlarla birlikte sergilenen foto¤raf ve desenler de, heykeltrafl›n gençli¤inden bafllayarak en ünlü yap›tlar›na dek katetti¤i yolun izlenmesine olanak verdi¤i gibi sanatç›n›n daha az bilinen çizer ve kolleksiyoncu yanlar›na da ›fl›k tutuyor. Avrupa sanat›n›n köklü heykel gelene¤ini 19. yüzy›l›n Romantizm'inden 20. yüzy›la ve modern ça¤›n büyük sanat serüvenine tafl›yan Rodin, en küçük heykellerinden en görkemli an›tlar›na kadar, hep ayn› güçlü soluk ve ayn› flafl›rt›c› ustal›kla, "heykel"in ne olup ne olmad›¤›n›, dönemine ve gelecek kuflaklara gösteriyor. Rodin hak›nda Paris'te 12 Kas›m 1840 tarihinde do¤an
François-Auguste-René Rodin, La Petite École (Küçük Okul) isimli Özel Desen ve Matematik Okulu'na girdi¤inde heykeli keflfetti ve desen becerisini gelifltirmeye bafllad›. 1864'te ilk atölyesini tuttu ve 20 yafl›ndaki Rose Beuret'yle tan›flt›. 1871'de Belçika'da ilk kez yap›tlar›n› sergiledi. Gerçek boyutlu bir insan bedeni çal›flmas› olan ve eseri tamamlad›ktan birkaç ay sonra Tunç Ça¤› ad›n› verdi¤i bronz heykeline 1875'te bafllad›. 1882'de AdemHavva ve Düflünen Adam adl› figürlerini yapt›. Bu dönemde hem sevgilisi hem de en büyük rakibi olan Camille Claudel ile tan›flt›. Rodin'in hayat›n›n bu en çalkant›l› dönemi ve Claudel ile iliflkisi bir çok filme ve kitaba da esin kayna¤› oldu. 1883'de Victor Hugo büstünü yapt›. ‹ki y›l sonra Paris Belediyesi'nin ›smarlamas› üzerine Calais Burjuvalar›'n›, ertesi sene Öpüflme adl› ünlü heykelini yapt›. 1888'de Claude Monet'yle birlikte bir sergi açt›. 1895'te Meudon'daki Villa de Brillants'› sat›n alarak resim ve antik heykel koleksiyonunu oluflturmaya bafllad›. 1904'te alç›dan yap›lm›fl büyük boy Düflünen Adam heykeli ilk kez Londra'da, bir versiyonu ise Salon de Paris'te sergilendi. Düflünen Adam 1906'da Patheon'un önüne yerlefltirildi. Camille Claudel ile çalkant›l› iliflkisinden sonra 1917'de Rose Beuret ile evlenen Rodin, eflinden 9 ay sonra 1917’de hayata veda etti. Rose'un yan›na gömülen Rodin'in mezar›n›n bafl›nda bir Düflünen Adam heykeli yer al›yor.
KÜLTÜR-SANAT
Kaptan Cemal Acar: Anadolu’yu ve insan›n› yans›t›yorum THY kaptanlar›ndan ve Hava-‹fl üyesi Cemal Acar 3 Haziran’da fiiflli Bali Müzayede Sergi Salonu’nda son üç y›ll›k çal›flmalar›n›n bulundu¤u resim sergisini açt›. Tual üzerine ya¤l› boya çal›flmalar› bulunan Cemal Acar, resimlerinde daha çok Anadolu’yu ve Anadolu insan›n› yans›t›yor. Figüratif kompozisyonlar› ise kimi foto¤raflardan esinlenerek yapt›¤›n› söyleyen Acar, “Hobi olarak gördü¤üm bu u¤rafl›da hiçbir iddiam olamaz. Bu benim hobim. Resmi yapt›¤›m zaman onu görmeli ve yaflamal›y›m. Bu tarz çal›flmalar yapmay› seviyorum” diyor. Özellikle uzun uçufllar›n yorucu oldu¤unu söyleyen Acar, resim yaparken dinlendi¤ini anlat›yor. “Mesle¤imdeki yorgunlu¤u atmak için resimle ilgileniyorum. Bu tablolar› yaparken dinleniyorum. ‹flimi bu aç›dan olumlu etkiliyor.” 1945 y›l›nda Çiçekda¤’da do¤an Acar, babas›n›n mesle¤i gere¤i ilkokula Palu’da bafllay›p, Elaz›¤’da devam eder ve Çine’de bitirir. 1966 y›l›nda Hava Harp Okulu s›navlar›n› kazanarak hiç düflünmedi¤i askerlik mesle¤ine girer. Uçufl okulu ve jet e¤itimini ‹zmir’de bitirdikten sonra askerlik hayat›n›n sonuna kadar Kayseri’de kal›r. Binbafl› rütbesin-
deyken 1985‘te Hava Kuvvetleri Komutanl›¤›’ndan ayr›larak THY’ye girer. Resme olan ilgisinin daha ö¤rencilik y›llar›nda bafllad›¤›n› belirten Acar, pilotluk mesle¤ine bafllad›ktan sonra iflinin daha cazip geldi¤ini, bu arada resme zaman ay›ramad›¤›n› ifade ediyor. “Tamamen kopmamak için aras›ra karakalem resimler yapard›m”diyen Acar, 2002 y›l›nda bir uçufl s›ras›nda tekrar resim yapmaya karar verir. Böylece Acar emeklili¤e saklad›¤› bu hobisini emeklili¤ini beklemeden hayata geçirir. Babas›n›n mesle¤i gere¤i Anadolu’nun pek çok yerini gezip gören, oralarda yaflayan Acar’›n resim yaparken temas› Anadolu. Acar, “bir süre sonra kalmayacak” dedi¤i Anadolu manzaralar›n›, kal›c› olmas› duygusuyla tuvaline aktar›yor. “Anadolu’nun pek çok yerini gördüm ve oralarda yaflad›m. Babam jandarma astsubay›yd›, o yüzden özellikle k›rsal kesimi çok gezdik. Anadolu’yu ve insan›n› tablolara yans›tmay› çok seviyorum; çünkü bu tablolarda gördü¤ünüz Anadolu manzaralar› bir süre sonra bitecek. Mesela flurada gördü¤ünüz sacda ekmek yapan kad›n olmayacak. O yüzden bu tür kompozisyonlar› yakalay›p güncellefltirmek istedim. Daha do¤rusu kal›c› olsun istiyorum.”
33
Tual üzerine ya¤l› boya çal›flmalar› bulunan Cemal Acar, resimlerinde daha çok Anadolu’yu ve Anadolu insan›n› yans›t›yor. Figüratif kompozisyonlar› ise kimi foto¤raflardan esinlenerek yapıyor.
KÜLTÜR-SANAT
Do¤umunun 100. yılında Sait Faik
Bir öykü ustası Söz vermifltim kendi kendime:Yaz› bile yazmayacakt›m. Yaz› yazmak da, bir h›rstan baflka ne idi? Burada, namuslu insanlar›n aras›nda sakin, ölümü bekleyecektim; h›rs, hiddet neme gerekti? Yapamad›m. Kofltum tütüncüye, kalem, ka¤›t ald›m.Oturdum. Adan›n tenha yollar›nda gezerken can›m s›k›l›rsa küçük de¤nekler yontmak için cebimde tafl›d›¤›m çak›m› ç›kartt›m. Kalemi yontuktan sonra tuttum öptüm. YAZMAZSAM DELI OLACAKTIM... Sait Faik Abas›yan›k (1906 - 1954) 34
Edebiyat›m›z ona çok fley borçlu… Haks›zl›¤›n olmad›¤› bir dünya hayal ederdi. ‹nsanlar›n mutlu oldu¤u, herkesin karn›n› rahatça doyurabildi¤i bir dünyan›n olabilece¤inden bahsederdi. Çünkü Sait Faik'in tüm öykülerinin odak noktas›nda yaln›zca insan vard›; s›radan insanlar: Bal›kç›lar, çöpçüler, berberler, kasaplar, sütçüler, yoksullar, yoksunlar, kursa¤›na günlerce lokma ekmek girmemifller, yaflam›n sillesini yemifller, aç olup tok doyuranlar ve gidecek bir yerleri olmayanlar... Ama ayn› zamanda da, bir birey olarak kendisi. Kendi yaln›zl›¤›, kendi tedirginli¤i, kendi e¤ilimleri, kendi yaflam› ve ölümü. Sait Faik, 23 Kas›m 1906 Adapazar› do¤umludur. Ailesi, kentin tan›nm›fl ve hali vakti yerinde insanlar›ndand›. Çocuklu¤unu Adapazar›'nda geçiren Sait Faik'in ailesi,
Yunanl›lar›n kenti iflgali üzerine Bolu'ya göçmüfltür. Daha sonra ‹stanbul'a tafl›nm›fllard›r. ‹lk e¤itimini Adapazar›'nda Rehber Terakki adl› özel okulda, liseyi ‹stanbul Erkek Lisesi'nde bafllay›p, Bursa Erkek Lisesi'nde tamamlam›fl, iki y›l ‹stanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesine devam ettikten sonra 1930 y›l›nda Fransa, Grenoble'da yine edebiyat fakültesine yaz›lm›flt›. Üç y›l süren bu ö¤rencilik döneminde Sait Faik Paris, Strassburg, Lion ve Marsilya aras›nda yolculuklar yapm›fl, yaz aylar›nda da ‹stanbul'a gelmifltir. Fransa'da yaflad›¤› bohem hayat› onun kiflili¤inde ve sanat›nda önemli bir rol oynam›flt›r. 1933 y›l›nda babas›n›n iste¤i üzerine ‹stanbul'a dönen Sait Faik, Ya¤ ‹skelesi'nde babas›n›n bir arkadafl›yla ortak bir ticaret evi açm›fl, ancak buras›n›n iflas› ile ticareti bir daha dönmemek üzere terk etmifltir. Daha sonra bir süre Hal›c›o¤lu Ermeni Yetim Lisesi'nde Türkçe grup dersleri ö¤retmenli¤i yapm›fl, k›sa süre sonra gazetecili¤e bafllam›flt›r. Bir kaç ifl denemesinden sonra, babas›n›n ölümü ile birlikte kendini bütünüyle yazmaya verir(1939). Düflük
KÜLTÜR-SANAT telif ücretlerinden dolay› eline az bir para geçmesine ra¤men, ailesinden kalan miras sayesinde ayakta durabilmifl, ve Burgaz Ada's›ndaki eski köflkte annesi ile birlikte yaflam›flt›r. Hiç evlenmeyen Sait Faik, 1948 y›l›nda yakaland›¤› siroz sonucu 1954 y›l›nda ölmüfltür. Türk edebiyat›n›n öykü alan›ndaki en büyük yazarlar›ndand›r. Sait Faik yazmaya lise y›llar›nda bafllar. fiiirlerinin ve Bursa Lisesi’ndeyken yaz d›¤› “Beyaz Mendil”, “Zemberek” gibi ilk hikayelerinin bas›m› konusunda acele davranmaz. ‹lk yaz›s› “Uçurtmalar” 1929’da Milliyet’te yay›mlan›r. 1934’ten itibaren Varl›k’ta yay›mlad›¤› hikayeleriyle tan›n›r. ‹lk dönem ürünlerini Semaver (1936), Sarn›ç (1939), fiahmerdan (1940) adl› kitaplar›nda toplam›flt›r. Tutkuyla yazan ve “yazmazsam deli olacakt›m” diyen Sait Faik kitaplar›n› 1948’den sonra daha s›k aral›klarla yay›mlar. Lüzumsuz Adam (1948), Mahalle Kavgas› (1950), Havada Bulut (1951), Kumpanya (1951), Havuz Bafl› (1952), Son Kufllar (1952), Alemda¤’da Var Bir Y›lan (1954), Az fiekerli (1954), Tüneldeki Çocuk (1955) adl› hikâye kitaplar›n›n yan›s›ra, ard›ndan iki roman (Medar-› Maiflet Motoru, 1994; Kay›p Aran›yor, 1953), bir fliir kitab› (fiimdi Seviflme Vakti, 1953) ve hikâyelerinin tad›nda bir röportaj kitab› (Mahkeme Kap›s›, 1956) b›rak›r. Eserlerinde bir ça¤›n bütün anlam›, kufla¤›n›n düflünce ve davran›fl ç›kmazlar›n›n zengin bir tasviri vard›r. Bu eserlerde yaln›z Sait Faik'in de¤il, kargaflan›n ortas›nda b›rak›lm›fl kuflaklar›n dram› da anlat›l›r. 1953 y›l›nda Amerika'daki Mark Twain Derne¤i, Sait Faik'i üyeli¤e seçmifltir. 5 May›s 1954'de, sirozun az görülen “ihtilatlar›ndan ” “özofafl kanamas›” geçirerek Marmara Klini¤i'ne kald›r›lm›fl, ancak kanama bir türlü durdurulamay›nca 11 May›s günü saat 02.35'de yaflam›n› yitirmifltir. Zincirlikuyu Mezarl›¤›'nda topra¤a verilen Sait Faik'in annesi, o¤lunun ölümünden sonra, her y›l önceki y›l›n en baflar›l› öykü kitab›na verilmek üzere onun ad›na, halâ süren bir ödül
kurmufltur. Simenon'u Yaflamak H›rs› adl› roman›n› Türkçeye çeviren Sait Faik'in öyküleri Sabri Esat Siyavuflgil taraf›ndan Un Point Sur La Carte ad›yla Frans›zca'ya çevrilerek (1954) Milli E¤itim Bakanl›¤›'nca Hollanda'da yay›mlanm›flt›r. Hikayelerinde konu ve olaydan çok, fliire ve etkiye en uygun zaman parçalar› üzerinde durmas›n› seven, bu dramatik anlar› incelemekte büyük baflar› gösteren Sait Faik, bir ‹stanbul hikayecisidir. Kaderlerine e¤ildi¤i, düflüren, düflürülmüfl insanlarda çok kere kendi s›k›nt› ve avareliklerinin dram›n› yaflar gibidir. Çal›flkan, iflinde gücünde insanlar gördükçe, flehirden, kalabal›klardan sevinç duyar; kötülüklerle karfl›laflt›kça k›rlara, k›y›lara, sakin tenha adalara (Burgaz, Hay›rs›z Adalar), bal›kç›lara s›¤›n›r. Ada ve deniz hikayelerinde kahraman say›s› az ve belli, flehir hikayelerinde ise dikkati da¤›tacak kadar bol ve çeflitlidir. Sait Faik, y›¤›nlar içindeki gizli dramlar› bulup ç›kard›¤› gibi tabiat senfonisini de derinlere iflleyen bir ustal›kla yaflatmas›n› bilir. ‹nsanlar›, k›rlar›, denizi, tabiat köfleleri ve hayvanlar›yla, yaflamay› bölünmez bir bütün olarak görüp Türk hikayecili¤inde yeni bir sayfa açm›flt›r. Kalemini güzelliklerin hakk›n› aramak, vermek, göstermek u¤runa kullanan Sait Faik'in üç kez yazmaya ara verdi¤i söylenir: 1- 1939'da babas›n›n ölümü, 2- 1944'te Medar-› Mafliet Motoru'nun toplat›lmas›, 3- 1946'da siroz teflhisi konmas› üzerine. ‹yi ki yazmaya devam etti… Bugün Sait Faik’ten bir hikaye okuyup d›flar› ç›k›n… fiöyle bir dolaflmaya… Fark› hemen hissedeceksiniz. Onun hikayelerini okuyup soka¤a ç›kt›¤›n›z zaman bir evin dam›n›, uzakta uçan kuflu, yapraklar›n aras›ndan denizi görünce flafl›racaks›n›z ve belki, birileri arkan›zdan 'Hiflt! Hiflt!' diye seslenecek… Deneyin!
35
K‹TAP ‹natç› Keraban Jules VERNE ‹thaki Yay›nlar› Çevirmen : Nihan ÖZYILDIRIM ‹stanbul / 2002 - A¤ustos Jules Verne, bu kez Osmanl› topraklar›nda...
36
Bir Ramazan günü bir Hollandal›, ufla¤›yla birlikte ‹stanbul'a gelir. Burada, dostu tütün tüccar› Keraban A¤a ile buluflur, onun Üsküdar'daki kona¤›na yeme¤e gideceklerdir. Tam da o gün, Bo¤az'dan karfl›ya geçifl için yeni bir vergi konur ama Keraban A¤a'n›n bu vergiyi ödemeye hiç niyeti yoktur. On paral›k vergiyi ödememekte kararl› olan Keraban A¤a'n›n bu inad›, kendisine yüzlerce alt›na mal olacak zorlu ve ilginç bir Karadeniz yolculu¤unu bafllat›r... Jules Verne, ‹stanbul, Osmanl› ‹mparatorlu¤u, Türkler ve Karadeniz'le ilgili düflüncelerini serpifltirdi¤i bu roman›nda "Osmanl›lar›n en inatç›s›n›" anlat›yor... Jules Verne kitaplar› her yafl› büyüleyecek bir yerküreyi anlat›r. Yeralt› denizleri ve f›rt›nalar, körfezler, burunlar, manyetik çekim merkezleri, tektonik atefller...
Jules Verne Jules Verne yaflad›¤› dünyan›n s›n›rlar›n› öylesine merak etti ki, sonunda onlar› afl›p olas› baflka dünyalar›n kap›lar›n› aralad›. Verne, romanlar›n›n karakteristik özelli¤i tek bir cümleyle belirgindi: "Bir amaç u¤rana her fleyin göze al›nmas› ve amans›z bir mücadele keflfin kural›d›r." Hiç ç›kmad›¤› hatta yaflad›¤› dönemde ç›kmas›na olanak bile olmayan yolculuklar› hayal edip bunlar› k⤛da dökenJules Verne, 1883 y›l›nda kaleme ald›¤› ‹natç› Keraban A¤a adl› roman›nda, hiç görmedi¤i Osmanl› ›mparatorlu¤u'nun iki flehrini, ‹stanbul ve Trabzon'u, Hollandal› bir tüccar ile ufla¤›n›n gözünden anlat›r.Bir Dünya atlas›, bir co¤rafya ya da tarih kitab› gibidir Jules Verne eserleri...
Kendine Ait Bir Oda Virginia Woolf Çeviri: Su¤ra Öncü 127 sayfa ‹stanbul Eylül 2003 ‹letiflim Yay›nlar› Kad›n hareketinin elinden düflürmedi¤i önemli kitaplardan biri olan, “Kendine Ait Bir Oda” Virginia Woolf’un belki de en kolay okunan kitab›d›r. Kolay okunur; çünkü konu somuttur: Kad›n ve edebiyat. Erkeklerin kad›nlara b›k›p usanmadan tekrarlad›klar› “ezeli” ve “ezici” bir soru vard›r: “Düflünme yetene¤iniz oldu¤unu söylüyorsunuz. Madem öyle, neden Shakespeare gibi bir deha ç›karamad›n›z?” ‹flte Virginia Woolf bu yak›c› soruya, tarihsel kiflilerin kütüphane raflar›nda flöyle bir gezindikten ve k›sa bir kad›n edebiyat› tarihçesi ç›kart›ktan
sonra esasl› bir yan›t veriyor. Ve flöyle sesleniyor kad›nlara: “Para kazan›n ve kendinize ayr› bir oda ve bofl zaman yarat›n. Ve yaz›n, erkekler ne der diye düflünmeden yaz›n!” ‹ngiliz yazar Virginia Woolf (18821941), dünya edebiyat literatüründe “bilinç ak›fl›” tekni¤inin önde gelen temsilcileri aras›nda say›lm›fl, ayk›r› yaflam› ve dönemindeki çizgi d›fl› yazarl›k serüveniyle ilgi çekmifl bir kad›n yazar. Kendine özgü neflesi, alayc›l›¤›, flaflk›nl›¤› ve bunal›m›yla Woolf, yaln›z kad›n›n de¤il, yarat›c› kiflinin zihnini ve yazg›s›n› da irdeler.
K‹TAP Prometheus’un Sönmeyen Atefli Günümüzde ‹flçi S›n›f› Tülin Öngen Alan Yay›nc›l›k 1996 312 Sayfa Prometheus, insan› insan yapan de¤erleri temil eden mitolojik bir kahramand›r. Onun yakt›¤› atefl, insan yarat›c›l›¤›, ak›l üstünlü¤ü ve baflkald›rma gücü yan›nda yenilik ve özgürlük anlay›fl›n› da temsil eder. Prometheus, ak›l gücünün ve yarat›c›l›¤›n tanr›lara de¤il insana ait bir özellik oldu¤unu öne sürerek atefli tanr›lardan çal›p insana arma¤an etmifltir. Böylece ba¤›fllanamaz bir suç iflledi¤i için Zeus’un gazab›na u¤ram›flt›r. Atefli ele geçiren insan da gerçek yarat›c›n›n kendisi oldu¤unu, daha do¤rusu tanr›n›n insan›n kendisinden baflka bir fley olmad›¤›n› ö¤renmifltir. S›n›f olgusunun toplumsal iliflkilerin hala nesnel temeli oldu¤unu ileri süren görüfllerle, bu olgunun günümüzde öne-
mini yitirdi¤ini vurgulayan görüfller aras›nda sürüp giden tart›flma, belki de ça¤dafl toplumbilimin en önemli tart›flmalar›ndan biri durumundad›r. Buna ba¤l› olarak iflçi s›n›f›n›n toplumsal dönüflüm dinamikleri aç›s›ndan önemini yitirdi¤i ve yerini farkl› toplumsal hareketlerin dinamizmine b›rakt›¤› ileri sürülmektedir. S›n›f olgusu toplumsal iliflkilerin temeli midir? ‹flçi s›n›f› kapitalist toplumun bugünkü yap›s› içinde hala devrimci bir özne midir? Ça¤dafl kapitalizm koflullar›nda iflçi s›n›f›n›n konumu, toplumsal önemi ve güncel profili nedir? Tülin Öngen'in kitab›, bu ve benzeri kilit sorulara son derece titiz ve yetkin bir çal›flma ile yan›tlar ar›yor.
37
Puslu K›talar Atlas› ‹hsan Oktay Anar ‹letiflim Yay›nlar› 1995 138 sayfa Roman Öykü Yeniçeriler kap›y› zorlarken Uzun ‹hsan Efendi, hâlâ malum konuyu düflünüyor, fakat iflin içinden bir türlü ç›kam›yordu... "Rendekâr do¤ru mu söylüyor? Düflünüyorum, öyleyse var›m. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmad›¤›m, bir düfl oldu¤um sonucu da ç›kar: Düflünen bir adam› düflünüyorum. Düflündü¤ümü bildi¤im için, ben var›m. Düflündü¤ünü bildi¤im için, düflledi¤im bu adam›n da varoldu¤unu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonras› çok daha hüzünlü bir sonuca var›yor. Düflündü¤ünü düflündü¤üm bu adam›n beni düflledi¤ini düfllüyorum. Öylese gerçek olan biri beni
düfllüyor. O gerçek, ben ise bir düfl oluyorum." Kap› k›r›ld›¤›nda Uzun ‹hsan Efendi kitab› kapand›. az sonra bafl›na geleceklere ald›rmadan kafas›ndan flunlar› geçirdi: "Dünya bir düfltür. Evet, dünya.. Ah! Evet, dünya bir masald›r." Köklü bir tarihlilik tavr› ile yazar, Uzun ‹hsan Efendi'nin kiflili¤inde, d›fldünya, zihin aras›nda kurulan iliflkideki varolufl biçimlerini sorguluyor. Hakikat, zihinde oluflan bir tasar›mdan ya da nesnelerin gerçekli¤inden mi ibaretttir? Uzun ‹hsan Efendi, kendinde geriye, y›llarca dünyaya s›rt çevirip zihninde yaratt›¤› düfllerle yazd›¤› eserini, Puslu K›talar Atlas›'n› sadece okunmas› için de¤il yaflanmas› dile¤iyle b›rak›r.
ÜYELER‹M‹ZDEN
38
EVLENENLER THY Uçufl ‹fll Temsilcimiz Simay Çekem’in k›zkardefli Sinem ile Serkan 22.07.2006’da, THY Genel Müdürlük üyemiz Özlem Sevim ile Tolga Ayd›n 13.05.2006’da, THY Genel Müdürlük üyemiz Mustafa Konuk ile Hatice Eke 14.05.2006’da, THY Uçufl ‹fll üyemiz Deniz Ülke 01.06.2006’da, THY Teknik emekli üyemiz Seyfi De¤irmencio¤lu’nun o¤lu Ali ile Çisem 03.06.2006’de, THY Teknik emekli üyemiz Celal U¤rafl’›n k›z› Fatma ile Hikmet 27.05.2006’da, THY Teknik üyemiz Burak Karacebe ile Yeflim Say›ner 26.05.2006’da, THY Yer ‹fll üyemiz Cumhur Duyuran ile Uçufl üyemiz Yeliz Demir 24.05.2006’da, THY Bodrum üyemiz Mehmet Budako¤lu ile Özgül 20.05.2006’da, THY Yer ‹fll üyemiz Fulden Küçüközgün ile Abdullah Bafl 10.06.2006’da, THY Genel Müdürlük üyemiz Orkide Soyuerden ile Ceyhun Kaymal 27.05.2006’da, THY Teknik üyemiz Yunus Ökmen ile Aysel 18.06.2006’da, THY Teknik üyemiz Cihan Sayg› ile Genel Müdürlük üyemiz Hatice Akp›nar 10.06.2006’da, THY Genel Md üyemiz Volkan Kurtuldu ile Burcu 18.06.2006’da, THY Uçufl ‹fll Kaptanlar›m›zdan Sedat A¤raz ile Mine 22.06.2006’da, THY Uçufl ‹fll üyemiz Nihal Piflirici ile Yer ‹fll Üyemiz Mehmet Can 01.07.2006’da, THY Üyemiz Ebru Korman ile Ali Yurdaner 17.06.2006’da, THY Üyemiz Seda Sefero¤lu ile Engin Gümüflp›nar 18.06.2006’da, THY Musa Y›rt›c› ile Nurhayat 24.06.2006’de, THY Üyemiz Ülkü Balkan ile Ayd›n Baytok 25.06.2006’da, THY Genel Müdürlük Üyemiz Nesrin Ayd›n 30.06.2006’da, THY Üyemiz Hakan Toncer ile Ayfer 22.07.2006’da, THY Yer ‹fll Üyemiz Ülkü Y›lmaz 01.07.2006’da, THY Yer ‹fll Üyemiz Mehmet Can ile Uçufl ‹fll Üyemiz Nihal Piflirici 29.06.2006’da, THY Genel Müdürlük üyemiz ‹lyas Tomris 30.06.2006’da, THY Ankara ‹stasyon üyemiz Ozan Yücel 27.05.2006’da, THY Ankara ‹stasyon üyelerimiz Gülcan Dalk›l›ç ve Volkan Kumsel 23.06.2006’da THY Ankara ‹stasyon üyemiz Kadir Gencer’in o¤lu 24.06.2006 tarihinde evlenmifllerdir; ömür boyu mutluluklar dileriz.
SÜNNET THY T eknik temsilcimiz Adil Ak’›n o¤lu Mustafa 14.05.2006’da, THY Yer ifll üyemiz ‹rfan Furat’›n o¤lu Burkay Efe 12.05.2006’da, THY Kargo üyemiz Serap Türkmen’in o¤lu Ozan 04.06.2006’da, THY Teknik üyemiz Zeynel Abidin Tuna’n›n o¤lu Kadir Cem 17.06.2006’da, THY Üyemiz Canan ve Cumhur Ayd›n’›n o¤lu Osman Rahman Onur 10.06.2006’da, THY Üyemiz Nilben ve Hasan Cömert’in o¤lu Kerem 25.06.2006’da, THY Yer ‹fll Üyemiz ‹lker Atefl ile Hafize Atefl’in o¤lu Özcan 01.07.2006’de, THY Ebi üyemiz Erdal Yorguner’in o¤lu Ça¤r›, THY Ankara ‹rtibat üyelerimizden Cevdet Cankurt’un o¤lu 02.06.2006’da, THY Teknik A.fi. üyelerimizden Fikret Türkmen’in o¤lu 24.06.2006 tarihinde sünnet olmufllard›r, geçmifl olsun dileklerimizi iletir, hayatta baflar›lar dileriz. DO⁄UM THY Call Center temsilcimiz Halil Akbu¤a’n›n Defne Melis isminde k›z› 21.06.2006’da, THY Yer ‹flletme üyelerimiz Mehmet Sevinç ile fienay Sevinç’in çocu¤u 16.05.2006’da, THY Bodrum üyemiz Ayfle Gökyokuflun Nehir isminde k›z› 05.12.2005’te, THY Bodrum üyemiz Mehtap Çak›ro¤lu’nun Efe isminde o¤lu 03.03.2006’da, THY Bodrum üyemiz Gülcan Özgün’ün Fatma Dila isminde k›z› 06.01.2006’da, THY Bodrum üyemiz Harika Hekimo¤lu’nun Batuhan Ömer isminde o¤lu 11.05.2006’da, THY Bodrum üyemiz Berrin Bal›kç›’n›n Tu¤ra isminde o¤lu 16.11.2005’te, THY Üyelerimiz Fikret Alparslan ile Yeliz Alparslan ›n çocu¤u 12.06.2006’da, THY Üyemiz Enifl Gökçeman’›n bir o¤lu 30.05.2006’da, THY Genel Md üyemiz Mustafa Özalç›n’›n o¤lu 22.06.2006’da, THY Ankara Kargo üyemiz Erhan K›y›kç›’n›n 26.05.2006’da bir o¤lu, THY Ankara ‹rtibat üyemiz Ferhat Özeli’nin 09.06.2006’da ‹rem isminde bir k›z›, THY ‹zmir ‹stasyon Müdürlü¤ünde çal›flan üyemiz P›nar Tutulmaz’›n 03.06.2006 tarihinde bir k›z› dünyaya gelmifltir. Sa¤l›kl› ve uzun ömürlü olmalar›n› diliyoruz.
ÜYELER‹M‹ZDEN RAHATSIZLANMA THY Uçufl ‹flletme üyemiz ESRA GÜZEL‹fi 15.05.2006’da, THY Yer ‹fll üyemiz Cengiz Y›lmaz 15.05.2006’da, THY Kargo üyemiz Ertan Erkan, THY Kargo üyemiz Serap Türmen’in annesi, THY Kargo üyemiz fievket Battal 13.06.2006’da, THY Ankara ‹stasyon üyemiz Çetin K›ratl›’n›n efli 19.05.2006’da, THY Ankara Hat Bak›m üyemiz Abdullah Yaln›z 29.05.2006’da, THY Ankara ‹stasyon üyemiz Seyfettin Mutlu’nun efli Aygen Mutlu 29.05.2006’da, THY Ankara ‹stasyon üyemiz Nuray Özkan 09.06.2006’da, Ankara ‹stasyon Temsilcimiz ‹lhami Sütçüo¤lu’nun k›z› Merve 16.06.2006’da, THY Ankara ‹stasyon üyemiz Hüseyin Uçar 08.06.2006’da, THY Ankara ‹stasyon üyemiz Metin Ako¤lu 08.06.2006’da, THY Ankara ‹stasyon üyemiz Esra Balc›o¤lu 30.06.2006 tarihinde, THY ‹zmir ‹stasyon
Müdürlü¤ünde çal›flan üyemiz Ali Göç 02.05.2006’da, THY ‹zmir Sat›fl Müdürlü¤ünde çal›flan üyemiz Beste Mine Durukan 12.06.2006 tarihinde rahats›zlanm›fllard›r; kendilerine acil flifalar diliyoruz. VEFAT THY Yer ifll üyemiz Naci Akay ve Mehmet Ayd›nl› 14.05.2006’da, THY Teknik üyemiz ‹hsan Güreli’nin abisi 17.06.2006’da, THY Teknik üyemiz Sedat Ali Emanet’in babas› 23.06.2006’da, THY Teknik Mustafa Hac›o¤lu’nun annesi 27.06.2006’da, THY Ankara ‹stasyon üyemiz Figen Yelbo¤a ve THY Ankara Kargo üyemiz Bar›fl Sencer’in Babalar›, Ankara fiubesi Eski Baflkan›m›z Miri Sencer 07.06.2006’da, THY Ankara Sat›fl üyelerimizden Hatice fien’in K›z Kardefli 13.06.2006 tarihinde vefat etmifllerdir. Vefat edenlere Tanr›dan rahmet, yak›nlar›na baflsa¤l›¤› diliyoruz.
Miri Sencer (1942-2006) 25.01.1942 y›l›nda Diyarbak›r merkezde dünyaya geldi. ‹lkokul y›llar›nda babas›n›n geçirdi¤i trafik kazas› sonucu çal›flamaz duruma gelmesiyle okul hayat›na ara vererek, ifl yaflam›na at›ld› ve küçük yaflta ailesinin tüm sorumlulu¤unu maddi ve manevi anlamda omuzlar›nda tafl›d›. Askerlik ça¤lar›na gelene kadar çeflitli ifllerde çal›flarak ailesinin geçimini sa¤lad›. Askerlik dönüflü Diyarbak›r’da THY ile tan›flt›. fiirketin bir çok departman›nda görev ald›. 1973 y›l›nda THY Ankara Kargo fiefli¤i’ne tayin olarak çal›flma hayat›na Ankara’da devam etti. Dürüst ve samimi kiflili¤iyle k›sa zamanda çevresindeki insanlar›n sevgi ve sayg›s›n› kazand›. E¤itimini tamamlayamam›fl olman›n s›k›nt›s›n› hep üstünde tafl›d›. ‹lk, orta, lise ö¤renimini d›flar›dan tamamlayarak, azimli bir insan›n neleri gerçeklefltirebilece¤inin örneklerini sergiledi. Ülkemizin zor dönemlerden geçti¤i, bask›lar›n her geçen gün art›¤› hak ve özgürlüklerin dile getirilmeye çekinildi¤i bir dönemde, 19821989 tarihleri aras›nda amatör olarak Hava-‹fl Ankara fiube Baflkanl›¤› yapt›. Görev süresince dürüst, onurlu ve mücadele ateflini hiç yitirmeden gecesini gündüzüne katarak çal›flt›. 1989 y›l›nda gerçeklefltirilen genel kurulda görevini Sn. Memduh Özcan’a devretti. 1993 y›l›na kadar THY Ankara fiefli¤inde kargo memuru olarak görevine devam etti. 1993 y›l›nda emekli olarak çok sevdi¤i mesle¤ine ve sendikal yaflam›na nokta koydu. Bir dönem ticaretle u¤raflt›. Yaflam›n›n son dönemlerinde amans›z bir hastal›¤a yakaland›. 6 ay bu hastal›kla zorlu bir mücadeleye giriflti. Yor¤un bedeni bu rahats›zl›¤a dayanamay›p 7 Haziran 2006 tarihinde yaflama gözlerini yumdu. 63 y›ll›k ömrün sonunda bizlere; örnek gösterilen bir karakterle paylafl›lan an›lar› ve onurlu bir yaflam› b›rakt›. Seni hiç unutmayaca¤›z… Arkadafllar› ve ailesi
39
BULMACA 1
2
3
4
5
6
7
8
9 10
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 SOLDAN SA⁄A
40
Soldan Sa¤a 1- Köktenci 2- Bir renk - (‹lyas) eski futbolcu 3- Yönelme Durumu - Hektar›n simgesi 4- Do¤ufltan dudak bozuklu¤u - Amerikan ordusundaki askeri polis birli¤inin k›sa yaz›l›m› 5- Nitelikce iyi olmayan - Uzun gövdeli, k›sa bacakl›
kanatl› böceklerin tümü 6- Bir kimseye veya bir nesneye yönelme - K›sa zaman parças› 7- Genifllik - Yaz›n›n sonuna yap›lan ekleme 8- Çal›flma - Bilgisiz,cahil 9- Sümerlerin gök tanr›s› - Müzikte ara 10- Uçak seferlerinde gidifl gelifl. YUKARIDAN AfiA⁄IYA 1- K›yametde çal›naca¤›na inan›lan surun ikinci üflenifli - Derin kase 2- Kar›fl›k renkli - Sürtme eylemi ile metalleri tahtay› afl›nd›rmaya yarayan üzeri diflli dar ve uzun çelik Bir sorufl flekli 3- Türk müzi¤inde dokuz koma de¤erindeki tam aral›k 4- Oyulma, afl›nma - Bela 5- Büyük sepet - Vilayet - Asker 6- Kusuru hofl görme ba¤›fllama - Bayan ad› 7- Is›tarak, eriterek kaynaflt›rma - Yemek yeme, karn›n› doyurma 8- M›s›rda Tanr›lara ve canl›lara can veren güç Uzak düflmek bir yerden uzaklaflmak 9- Dahil - Geometride iletkinin efl anlaml›s› 10- Tüm sanatsal el iflçili¤ini belirten sözcük (el sanatlar›) sümerlerde gök tanr›s›.
B‹R ÖNCEK‹ BULMACANIN ÇÖZÜMÜ: Soldan Sa¤a 1- Plantasyon 2- Limon, Taka 3- Aya, Teamül 4Kaz, Aral 5- Akort, Nem 6- Anemik, Ra 7- At, Somun 8- Pm, Drama 9- ‹bre, Ayal, 10- Tren, Tetra
Yukarıdan Afla¤ıya 1- Plaka, Akit 2- Liyakat, Br 3- Amazon, Pre 4- No, Resmen 5- Tnt, Tmo 6- Ea, ‹mdat 7- Star, Kurye 8Yaman, Naat 9- Oküler, Mlr 10- Nal, Masa.
NEVD‹L Yabanc› Dil E¤itim Merkezi Her tür kumafl, tül perde, mekanizmal›, ahflap jaluzi seçenekleri, yatak örtüleri, pike, nevresim, banyo tak›mlar›, genç odas›, bebek sepeti, beflik çeflitleri bulunan Kardelen Ev Teksil ürünleri ma¤azas›, Esenkent, Bahçeflehir ve Bo¤azköy flubeleriyle hizmet veriyor. Merkez Adres: Enverpafla Cad., Açelya Evleri D:35-C D.4 Esenkent/‹stanbul Tel: 0212- 672 52 33 fiube: ‹ncirtepe Mah. Kemalpafla Cad. Tabela Dura¤› No: 24 Esenyurt/ ‹stanbul Tel: 0212- 596 35 04
‹stanbulun merkezindeki modern binam›zda Yabanc› dili ö¤renmek çok kolay… GENEL ‹NG‹L‹ZCE ve ALMANCA TOEFL KPDS ÜDS D‹L TAZM‹NAT SINAVLARINA HAZIRLIK AMACA YÖNEL‹K ‹NG‹L‹ZCE ÇOCUKLAR ‹Ç‹N ‹NG‹L‹ZCE Hava ifl sendikas› üyelerine %10 indirim olana¤› ve uygun taksitler www.nevdil.com Ücretsiz tan›t›m derslerimiz için lütfen randevu al›n›z 0212 217 63 63
fiUBELER‹M‹ZDEN
3 Haziran 2006 tarihinde ‹zmir Gündo¤du Meydan›’nda “Cumhuriyet’e sahip ç›k” mitingi düzenlendi. Organizasyon komitesinde de yer alan Hava-‹fl ‹zmir fiubesi; ba¤›ms›z, demokratik, laik, ayd›nl›k bir Türkiye için yürüdü.
10 May›s 2006 tarihinde, ‹zmir ‹li Stratejik Planlama, Yönetim ve Araflt›rma Merkezi (‹Z‹SYÖM) Baflkan› Prof. Dr. Zerrin Toprak yönetiminde; Dokuz Eylül Üniversitesi, Türk Standartlar› Enstitüsü ve Türk-‹fl Bölge Temsilcili¤i’nin ortaklafla düzenledi¤i “KurumsalToplumsal Sorumluluk: SA 8000” toplant›s› gerçeklefltirildi. Çal›flma koflullar›n›n iyilefltirilmesi, çocuk iflçili¤inin sonland›r›lmas›, ücret ve örgütlenme ihlali ve SA 8000 standard›n›n gündeme geldi¤i toplant›da, Hava-‹fl ‹zmir fiubesi Yönetim Kurulu’da haz›r bulundu.