BU SAYIDA
Kas›m - Aral›k 2007
‹flçinin dostu, meydanlarda iflçilerin yan›nda olanlard›r Atilay Ayçin
1
Grevci Telekom iflçisi kazand› 2
TÜRK -‹fi ve ITF üyesi HAVA-‹fi
‹DAR‹ YER : HAVA-‹fi SEND‹KASI
Sendikal› sendikas›z tüm uçucu ekipler “SHT 6A- 50 de¤iflmeli” kampanyas›n› bafllat›yor
‹ncirli Cad. 68/1 Bak›rköy-‹ST.
8
Tel: (0212) 660 20 95 Faks: (0212) 571 90 51 www.havais.org.tr havais@havais.org.tr
Türkiye Sivil Havac›l›k Sendikas› Ayl›k Yay›n Organ› Ad›na SAH‹B‹
Hâlâ vakit var! Bahad›r Altan
10
Bir de bu aç› var* Umur Talu
13
Genel Baflkan AT‹LAY AYÇ‹N
Sosyal Güvenlik karfl›-reformu 18
SORUMLU YAZI‹fiLER‹ MÜDÜRÜ Genel Baflkan Yard›mc›s› EYLEM ATEfi
Reel ücretlerin seyri ve ba¤›tlad›¤›m›z T‹S Kemal Ülker
27
ED‹TÖR ÖZLEM ERGUN
Türk-‹fl 20. Genel Kurulu yap›ld› 28
TASARIM ve OFSET HAZIRLIK Mavi Kare Reklamc›l›k Ltd. fiti. (0212) 266 55 31 www.mavikarereklam.com
BASKI Ümit Matbaac›l›k San. Tic. Ltd. fiti.
At›k iflçileri: Kapitalizmi tarihin çöplü¤üne atmay›n befl para etmiyor! Özlem Ergun
34
KÜLTÜR SANAT 41
2. Matbaac›lar Sitesi Z-A / 6-10 Topkap› / ‹stanbul Tel: (0212) 565 42 69 Sicil No: 306731-254313 Baskı Tarihi: Aral›k 2007
ÜYELER‹M‹ZDEN 46
‹flçinin dostu, meydanlarda iflçilerin yan›nda olanlard›r Türk-‹fl 20. ola¤an genel kurulunu sonuçlar› bak›m›ndan de¤erlendirmek gerekirse bir çok fley söylemek mümkün. Örne¤in; iflçi s›n›f›na neler kazand›r›r veya kaybettirir? Yeni bir küskünler ordusu yarat›r m›, yaratmaz m›? Her kesimi kucaklayan bir Türk-‹fl mi, ayr›flt›ran bir Türk-‹fl mi? Siyasi iktidara yandafl m› olacak, yoksa ba¤›ms›z ve mesafeli durufl mu sergileyecek? Tüm bunlar› yaflayarak görece¤iz. Bu ve benzeri sorular› ço¤altmak mümkün. Genel kurulla ilgili daha farkl› sorular sorulabilir, de¤erlendirmeler yap›labilir. Ben bunlar›n d›fl›nda genel kurula bir baflka yerinden, konuklar k›sm›ndan ve özellikle konuklar›n yapm›fl olduklar› konuflmalar›n içeri¤i aç›s›ndan bakmak istiyorum. Örne¤in baflbakan ve cumhurbaflkan›n›n yapm›fl oldu¤u konuflmalara bakmak ve 5 N’yi oluflturan neden, nas›l, niçin gibi sorular› sormak istiyorum. Say›n baflbakan diyor ki: “Art›k kavga ederek de¤il, uzlaflarak sendikac›l›k yap›lmal›d›r. Ankara da iflçi dostu olan bir iktidar var, ben de bir iflçi çocu¤uyum ve ayn› zamanda sendikac›l›k yapt›m. Belediye baflkan› olduktan sonra konumum gere¤i iflveren oldum. Anlafl›laca¤› gibi size yabanc› de¤ilim”. Say›n cumhurbaflkan› ise, kendisinin Kayseri uçak fabrikas›nda çal›flan iflçi bir baban›n çocu¤u oldu¤unu, d›fliflleri bakanl›¤› döneminden itibaren Türk-‹fl’le iyi iliflkiler içinde olduklar›n› ve cumhurbaflkan› seçildikten sonra da bunun aynen devam edece¤ini söylüyor. Her iki konuflmac›n›n ortak paydalar› iflçi kökenli baban›n iflçi çocuklar› olmalar›. Benim dikkatimi çeken nokta fludur: Neden say›n cumhurbaflkan› ve say›n baflbakan ›srarla bunu belirtmek ihtiyac› hissediyorlar. ‹flçi s›n›f›yla yak›n olman›n tek ölçütü iflçi çocu¤u olmak m›d›r? Baflbakan›, bakan› oldu¤unuz partinizin iflçi hak ve özgürlükleriyle ilgili program› bulunmad›¤›ndan ve parti üst yönetiminde iflçinin temsil hakk› ve oran›yla ilgili söyleyecek bir fleyleri olmad›¤›ndan m›, feodal ba¤larla iflçi dostlu¤u ve yandafll›¤› ön plana ç›kar›l›yor? Konuflmalar›n›n tüm mesajlar›n› bu temel üzerinden vermeye çal›flt›lar. Bu yaklafl›mla verilen demeçler, insanlar›n duygu aleminde kopan f›rt›nalar›n, hezeyanlar›n d›fla vurma biçimi midir? Sermaye yanl›s› bir partinin yöneticileri olarak, taraf olduklar› sermaye s›n›f›n›n ç›karlar›na uygun olarak yapt›klar› icraat ve yasal düzenlemelerle, iflçi s›n›f›nda açm›fl olduklar› büyük tahribatlar›n ve zararlar›n›n alt›nda inleyen, yoksullaflan insanlar›n ahlar› karfl›s›nda oluflan hezeyan›n d›fla vurumu mudur? Siyasi tercihlerinin gere¤ini yapmaya çal›fl›rlarken, iflçi baban›n çocu¤u olma özünden uzaklaflarak kendilerine
yabanc›laflmalar›n›n hezeyan›d›r. ‹ktidarda olabilmek ad›na, iflçi s›n›f›n›n deste¤ini alabilmeye dönük aray›fllar›n hezeyan›d›r. Siyasi, ekonomik, sosyal ve de kültürel anlamda ald›klar› kararlara güvenmemektir. Zirveye ç›kmak zor ama zirvede kalmak daha da zordur. Her ç›k›fl›n bir inifli oldu¤u hat›rlanacak olursa, Türk-‹fl’in deste¤ini alabilmek için feodal temelde ba¤ kurmaya çal›flman›n nedeni daha iyi anlafl›lacakt›r. Yap›lmak isteneni anlamak kolaylaflacakt›r. Çok iyi biliyorlar ki; güçlü ve kararl› bir Türk-‹fl’in oldu¤u Ankara’da iktidar olmak zordur. Özellefltirme yapmak, sa¤l›¤› ve e¤itimi ticarilefltirmek, kazan›lm›fl haklar› budamak, yok saymak yürek ister. K›sacas›, iflçi hak ve özgürlüklerini hedef alm›fl, telafisi olmayan de¤erlere yönelmifl sald›r›larla ilintili bir hezeyand›r. Bizler yaflayarak gördük ki; siyasi iktidarlar›n uzlafl›dan kast›, iflsizleri çal›flanlara örnek göstererek, IMF ve Dünya Bankas› anlaflmalar›n›n gereklerini yerine getirebilmek ad›na, “yoksullukta eflitlik” diyerek iflçi s›n›f›n› teslim almak istemeleridir. Bizler yine yaflad›klar›m›zdan ve canl› örneklerimizden biliyoruz ki, iflçi s›n›f›n›n ve ülkemizin yoksul halklar›n›n al›n teri ak›tarak, büyük özverilerle yaratt›klar› de¤erleri yerli ve yabanc› kurulufllara satanlar iflçilerin dostu olamaz. Biliyor ve görüyoruz ki, Ankara’da iflçi dostu olan bir iktidar yok. Ankara’da ABD’nin, büyük Ortado¤u projesinin efl baflkan› bir baflbakan ve AB sürecinde iflçileri yok sayan politikalar›yla, IMF ve Dünya Bankas›’ndan ald›klar› talimatlarla iflçileri yoksullaflt›r›p, vars›ll›¤› patronlarla paylaflan bir siyasi iktidar vard›r. ‹flçilerin gerçek dostlar›, meydanlarda hak alma mücadelesinde yan›nda olanlard›r… Onun ac›s›n› kendi ac›s› gibi hissedenler ve tüm ac›lar›n, yoksulluklar›n son bulmas› için çözüm üretip, mücadele verenlerdir… ‹flçilerin as›l dostu, onun partisidir ve nihai kurtuluflu partisinin iktidar olmas›ndad›r… Sayg› ve sevgiler… Genel Baflkan› Atilay Ayçin Hava-‹fl Sendikas› Genel Baflkan›
1
Grevci Telekom iflçisi kazand› 2
‹flverenin çal›flanlar›n yar›s›n› kapsam d›fl›na ç›karmak istemesi grevin temel gerekçelerinden biriydi.
Türk Telekom ile Haber-‹fl Sendikas› aras›nda imzalanan 7. Dönem Toplu ‹fl Sözleflmesi görüflmelerinin anlaflmazl›kla sonuçlanmas› üzerine, Haber-‹fl üyesi 26 bin Telekom iflçisi 16 Ekim 2007 günü greve ç›kt›. Telekom iflvereninin baz› iflyerlerinin stratejik öneme sahip oldu¤unu söyleyerek çal›flanlar›n yar›s›n› kapsam d›fl›na ç›karmak istemesi grevin temel gerekçelerinden biriydi. ‹flverenin, “çal›flanlar›n yar›s›” gibi büyük bir ço¤unlu¤u kapsam d›fl›na ç›karmak istemesi, bir sonraki dönem, haberleflme
Haber-‹fl ‹stanbul 1 No’lu fiube Baflkan› Levent Dokuyucu
iflkolunda yetkili sendika Haber-‹fl’in sözleflme yetkisinin düflmesi anlam›na geliyor. Bu da haberleflme iflkolunda çal›flan iflçilerin haktan hukuktan yoksun, sendikas›z, kölelik düzenine raz› olmas› anlam›na… Bir di¤er temel anlaflmazl›k maddesi ise ayn› ifli yapan gruplar aras›nda ücret adaletinin sa¤lanamam›fl olmas›. Türk Telekom iflvereni, Haber-‹fl’e ilk ve ikinci y›l ücretlerde ve sosyal yard›mlarda yüzde 4 zam teklif etmifl, Haber-‹fl ise ilk y›l yüzde 38, üçüncü ve dördüncü alt› aylar için ise enflasyon art› yüzde 5 refah pay› ödenmesini istemiflti. Türk Telekom özellefltirilmiflti 2005 y›l›nda Lübnanl› Oger taraf›ndan % 55 hissesi sat›n al›nan Türk Telekom’da tarihinde ilk defa yap›lan greve Haber-‹fl sendikas›na ba¤l› 25 bin 680 iflçi kat›ld›. Tüm Türkiye’de 800 iflyerine as›lan “Bu ifl yerinde grev var” pankartlar›yla bafllayan grev, daha ilk saatlerinden itibaren provokatif sald›r›lar›n hedefi olmaktan da kurtulamad›. Haber-‹fl Sendikas› baflkan› Ali Akcan, “Hükümet adil davranmak istiyorsa yabanc› sermayeye iflçimizi ezdirmesin” derken, grevin Bakanlar
Kurulu karar›yla ertelenmesi giriflimlerinde bulunulmas›na karfl› tepkisini dile getirdi. Bas›n’dan Telekom iflçisine sansür Telekom grevine oldukça s›n›rl› yer veren bas›n ise, grevi iflçilerin talepleriyle de¤il, yaln›zca “sabotaj” iddialar›yla and›. Bu gazetelerin iddialar›na göre, grev bafllamadan 4 saat önce Edirne, Bursa, ‹stanbul, ‹zmir ve Ankara’da internet ba¤lant›s›n› ve data da¤›t›m›n› sa¤layan fiber optik kablolar kesilmiflti. Böylece Emniyet Müdürlü¤ü ve gümrük kap›lar›n›n haberleflme ifllemleri aksad›. Sermaye bas›n›, grev nedeniyle telefon hatlar›n›n tamam›n›n bozulmas›, internet erifliminin felç olmas›, medya ve bankac›l›k ifllemlerinin durmas›, ATM’lerin çal›flmaz hale gelmesi gibi “büyük tehlikelerle karfl› karfl›ya oldu¤umuz” korkusunu yüksek sesle yaymaya giriflti. ‹nsanca yaflamak ve çal›flmak için en do¤al (ve Anayasa güvencesindeki) haklar›n› kullanan iflçiler vatan hainli¤i ile suçland›; sabotaj iddialar›yla flaibe alt›nda b›rak›ld›. Tüm bu olanlar iflyerlerinin önlerinde nöbet tutan, eylem yaparak seslerini duyurmaya çal›flan iflçilerin seslerine, pankartlar›na da yans›d› elbette. “Telekom iflçisi hain de¤ildir”, “Sat›lm›fl bas›n istemiyoruz” diyen Telekom iflçileri, en çok da “Direne direne
kazanaca¤›z” derken tüm bu birleflik cepheye gerekli yan›t› veriyordu.
Bas›n grevi, iflçilerin talepleriyle de¤il yaln›zca sabotaj iddialar›yla and›.
‹flverenden tafleron sald›r›s› Sendikas›zlaflt›rma ve kötü çal›flma koflullar›na raz› edilmeye çal›flan 26 bin Telekom iflçisinin mücadelesine en büyük sekte ise yine iflverenden geldi. Telekom iflvereni, greve ç›k›lan iflyerlerinde tamamen hukuksuz olarak tafleron sokarak, hak alman›n en belirleyici arac› grevi etkisiz k›lmaya çal›flt›. Oysa 2822 say›l› Toplu Sözleflme Grev ve Lokavt yasas›n›n 43. maddesi diyor ki; “iflveren, kanuni bir grevin veya lokavt›n süresi içinde, hizmet akitlerinden do¤an hak ve borçlar› ask›da kalm›fl olan iflçilerin yerine, hiçbir surette daimi veya geçici iflçi alamaz ve baflkalar›n› çal›flt›ramaz.” Konuyla ilgili yasa maddesi bu kadar aç›kken, Telekom iflvereni tafleronla çal›flmakta, grev k›r›c›l›¤› yapmakta bir sak›nca görmedi. Hatta, Telekom iflçileri ile tafleron firma iflçileri aras›nda ç›kan arbedelerde, gözalt›na Hava-‹fl Genel Baflkan› Atilay Ayçin ve Hava-‹fl Örgütlenme Uzman› Munzur Pekgüleç’in grev al›nan, sak›ncal› ilan çad›rlar›n› ziyareti s›ras›nda... edilen yine Telekom
3
4
‹mzalanan toplu sözleflme ile sendikal örgütlülü¤ü tehlikeye atan tüm maddeler geri çekilirken, kapsam içi ve kapsam d›fl› iflçilerin ücretleri aras›ndaki fark›n›n kapat›lmas› talebi de kabul edildi.
iflçileri ve sendika yöneticileri oldu. Telekom patronu, iflçilerin grevini k›rmak için resmi makamlardan da destek ald›. Bursa Bölge Çal›flma Müdürlü¤ü, grevin 37. gününde 70 iflçiyi, ar›zalar› gidermek için grev kapsam›ndan ç›kar›rken, karar›n verildi¤i gün iflçilerden iflbafl› yapmalar› istendi. Haber-‹fl Mali Sekreteri Bülent Ba¤datl›; “‹flyerlerimizde bir çok hukuk d›fl› uygulama var. Daha önce Bölge Çal›flma Müdürlü¤ü’ne çok kez müracaat›m›z oldu. ‹flyerine müfettifl talep ettik. Her defas›nda 'gönderdik' demelerine karfl›n, henüz bu yasad›fl› uygulamalara karfl› ciddi bir tedbir ald›klar›n› görmedik. Üyelerimizi sendikaya karfl› k›flk›rtmaya çal›fl›yorlar” diyerek grev sürecinin hukuki seyrini
de özetlemifl oldu. Grevci iflçiye ilaç yok Son olarak ise, telekom iflçisinin sa¤l›k hakk› elinden al›nmaya çal›fl›ld›. Türk Telekom iflvereni grevci iflçilerin ilaç paralar›n› ödemeyece¤ini söyledi. Bunun üzerine Türk Eczac›lar Birli¤i, üyelerine yollad›¤› yaz› ile iflçilere ilaç verilmemesini istedi. 44 gün süren Telekom grevi 29 Kas›m günü imzalanan toplu sözleflme ile son bulurken, grevin ilk günlerinden itibaren yaflanan tüm bask›, y›ld›rma ve hukuksuzlu¤a karfl›n Telekom iflçisi kazand›. ‹mzalanan toplu sözleflme ile sendikal örgütlülü¤ü tehlikeye atan tüm maddeler geri çekilirken, kapsam içi ve kapsam d›fl› iflçilerin ücretleri aras›ndaki fark›n›n kapat›lmas› talebi de kabul edildi. ‹flçilerin ücretleri ilk y›l yüzde 10, ikinci y›l ise yüzde 6.5 art› enflasyon oran›nda artacak. Telekom iflvereni, esnek çal›flma dayatmas›n› ise geri çekti. ‹flçilerin 5 gün 45 saat olan çal›flma süreleri mevcut haliyle korunacak. Çal›flma sürelerinin 6 gün 45 saat olarak uygulanmas› halinde iflçilere ayl›k 200 YTL ilave ödeme yap›lacak. ‹flçilere 112 gün üzerinden ikramiye ödenecek. Sosyal yard›mlar ise ücret zamlar› oran›nda art›r›lacak. Son 30 y›l›n en büyük iflgücü kayb› 26 bin Türk Telekom çal›flan›n›n toplam 1 milyon 100 bin günlük iflgücü kayb› olufltu. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›’n›n verilerine göre, bu grev son 30 y›lda Türkiye’de gerçekleflen grevler aras›nda en büyük iflgücü kayb›na neden olan grevdi.
Grev Fransa’da hayat› durdurdu Fransa’da ulaflt›rma ve enerji sektörlerinde çal›flanlar›n 15 Kas›m’da bafllatt›¤› greve yüzbinlerce memurdan da destek gelmesi ülkeyi felce u¤ratt›. ‹flçi ve memurlar, Fransa Cumhurbaflkan› Nicolas Sarkozy’nin geçti¤imiz may›s ay›nda aç›klad›¤› “ekonomik reform” sald›r›s›na karfl›, flimdiye kadar ki en büyük yan›t› vererek greve ç›kt›. Frans›z kamu emekçilerinin genel eylem gününe; e¤itim, sa¤l›k, banka, posta, vergi daireleri ve enerji sektöründen toplam 5 milyon çal›flan kat›l›rken, baz› özel sektör çal›flanlar› da dayan›flma grevi yaparak ifl durdurdu. 1998’den beri ücretlerinde kayda de¤er bir art›fl yapmayan hükümet, 2008 y›l›nda emekli olan 22 bin 900 memur yerine yeni eleman almaman›n planlar›n› da yap›yor. 5.2 milyon devlet memurunu temsil eden 8 sendika ise, 2000 y›l›ndan itibaren memurlar›n sat›n alma güçlerinin % 6 oran›nda azald›¤›n› belirtiyorlar.
Uçufllarda rötar Grevle birlikte Paris’teki iki havaliman› ve Marsilya hava liman›nda uçufllar›n önemli bir bölümü ya rötar yapt› ya da iptal edildi. Uçufllarda yaflanan rötarlar›n ortalama süresi 45 dakikay› buldu. Ö¤retmenlerin de greve gitmesiyle birlikte birçok okul kapan›rken, hastane hizmetleri de minimum seviye indirildi. Emekçilere ö¤rencilerden destek Ülkenin bir çok kentinde düzenlenen miting ve gösterilere kat›lma ça¤r›s› yapan lise ve üniversite ö¤rencilerinin Koordinasyon’u “Gelece¤imizi karartan hükümetin sald›r›lar›na, sosyal hareketlenmenin içine gücümüzü katarak yan›t verelim” dedi. Günlük maliyet 400 milyon Euro Avrupa bas›n›nda, grev, “Fransa’da kara Sal›” gibi bafll›klarla yer al›rken, Fransa Maliye Bakan› Christine Lagarde grevin günlük maliyetinin 400 milyon Euro oldu¤unu söylüyor.
5
Grevle birlikte Paris’teki iki havaliman› ve Marsilya hava liman›nda uçufllar›n önemli bir bölümü ya rötar yapt› ya da iptal edildi.
Teknik Afi’deki iflten ç›kartmalara çal›flanlardan tepki
Hava-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Atilay Ayçin
6
THY Teknik Afi.’de biri sendika temsilcisi 10 Hava‹fl üyesi “gerekçesiz” olarak iflten ç›kar›ld›. 4857 say›l› ifl yasas›n›n ilgili hiçbir hükmü dikkate al›nmadan yap›lan bu ifllem karfl›s›nda Hava-‹fl Sendikas› gerekli tüm giriflimlerde bulunarak, 10 teknik Afi. çal›flan› için ifle iade davas› açt›. Sonuçlar› ve
kazan›mlar› aç›s›ndan çal›flanlar taraf›ndan zafer olarak yorumlanan toplu ifl sözleflmesinin ard›ndan 10 iflçinin iflten at›lmas› THY yönetimine yönelik zaten var olan tepkileri daha da art›rd›. 9 Kas›m günü Teknik Hangar’da konuyla ilgili düzenlenen bas›n aç›klamas›na
kat›lan çal›flanlar, “Susma sustukça s›ra sana gelecek,” “‹flçi k›y›m›na son” sloganlar›yla iflverene tepkilerini hep bir a¤›zdan dile getirdiler. Hava-‹fl Genel Baflkan› Atilay Ayçin; yap›lan hukuksuzlu¤un hesab›n›n sorulaca¤›n› söyleyerek gerekli giriflimlerin bafllat›ld›¤›n› belirtti.
THY ve Teknik Afi. iflvereni ifl bar›fl›n› bozuyor
Mustafa Do¤anc› ve di¤er sendika temsilcileri toplum ad›na hem iflyerinde çal›flan ayn› zamanda sendikal faaliyetlere fedakârca zaman ay›ran kiflilerdir.
‹flverenin grev oylamas› s›ras›nda çal›flana yöneltti¤i bask› ve y›ld›rma içerikli tutumlar, 10 çal›flan›n ifline son vermesiyle bir kez daha somutland›. THY Teknik Afi. yönetiminin çal›flanlara yöneltti¤i kin ve öfke, iflyerlerinde ifl bar›fl› ve huzurunu ise tamamen ortadan kald›rd›. THY teknik Afi.’de uygulanan iflten ç›karmalar›n T‹S’in hemen sonras›na rastlam›fl olmas›, hiçbir yasal gerekçesinin olmamas› ve söz konusu arkadafllar›m›z aras›nda bir de sendika temsilcisinin bulunmas›, iflverenin sendikal örgütlülü¤e yöneltti¤i düflmanl›¤›n›n sonuncusu olarak kay›tlara geçti. Kölelik düzeni aray›fl› “Hizmetinizden istifade edilmedi¤i” ifadesiyle dile getirilen, vefas›zl›k ve vicdans›zl›k örne¤i bir yaklafl›mla yap›lan bu k›y›ma, y›llar sonra ilk kez sendika temsilcisi hat bak›m da görev yapan Mustafa Do¤anc›’n›n da dahil edilmesi tüm çal›flanlara yönelik gözda¤›n›n
geldi¤i aflamay› göstermesi aç›s›ndan da anlaml›. Sendika temsilcileri bu toplum ad›na hem iflyerinde çal›flan, ayn› zamanda sendikal faaliyetlere fedakârca zaman ay›ran kiflilerdir. Sendikal› iflyerinde temsilci mekanizmas› ‹LO yönergelerinde ve kendi hukukumuzda sendikal faaliyet hakk›n›n temel ö¤esi olarak yer almaktad›r. Bu mekanizmalar› ortadan kald›rmaya yönelik iflveren hareketlerinin direkt olarak sendikal faaliyetleri tasfiye anlam›na gelece¤i aç›kt›r. THY Teknik Afi.’deki bu geliflme çal›flanlar›n sendikal haklar›na yönelik önemli bir sald›r›n›n bafllang›c›d›r. Bu geliflme özellefltirme sonras› sendikas›zlaflt›rma sald›r›lar›n›n bafllang›c› ve toplu ifl sözleflmesiz kölelik düzeni aray›fllar›d›r. Ancak iflverene gerekli yan›t› verecek olan yine çal›flanlar›n birli¤idir. Grev oylamas› örne¤inde yaflad›¤›m›z gibi.
Foto¤raf: Özcan Yaman
Yak›n tehlike: Daha fazla esneklik Bir Uluslararas› Para Fonu (‹MF) heyeti, geçti¤imiz Mart ay›nda, Ana Sözleflmesi gere¤ince tüm üye ülkeler ile düzenli aral›klarla yapt›¤› Madde IV Görüflmeleri kapsam›nda Türkiye’yi ziyaret etmifl ve ‹stanbul ve Ankara’da yürütülen bir dizi temas sonras› bir de¤erlendirme notu sunup Türkiye’den ayr›lm›flt›. Bu de¤erlendirme notunda “emek piyasas› düzenlemelerinin yumuflat›lmas›” konusunda hükümet yetkilileri ile “görüfl birli¤ine var›lm›fl” oldu¤u belirtiliyordu: “Emek piyasas›ndaki kat›l›klar› gidermek amac›yla at›labilecek ad›mlar aras›nda: … (ii) zorunlu k›dem tazminat› sisteminin rasyonellefltirilmesi, (iii) daha esnek koflullu istihdam uygulamalar›na izin Öncelik/ Tedbir
Sorumlu Kurulufl
Çal›flma ve Öncelik 1. Sosyal Güvenlik Esneklik ile güvence bir arada Bakanl›¤› de¤erlendirilerek iflgücü piyasas›n›n daha esnek bir yap›ya kavuflmas› sa¤lanacakt›r.
verilmesi…” Özetle söylenen flu: k›dem tazminatlar›n› buday›n ve esnek çal›flman›n kapsam›n› daha da geniflletin. (‹MF heyetinin ziyareti ile ilgili daha kapsaml› bir de¤erlendirme için: ‹MF heyetinin son de¤erlendirmeleri ne anlat›yor? http://havais.org.tr/index.php?islem=h aftanin_yorumu&yorum_id=9) ‹MF Heyetinin ziyaretinin ard›ndan yay›nlanan ve 2007 – 2013 y›llar›n› kapsayan Dokuzuncu Kalk›nma Plan›’n›n 2007 Y›l› Program›’nda ‹flgücü Piyasas›n›n Gelifltirilmesi alt bafll›¤› alt›nda yer alan “Politika Öncelikleri ve Tedbirler”in 1. maddesi daha fazla esnek çal›flman›n programa al›nd›¤›n› görüyoruz.
Yap›lacak ‹fllem ve Aç›klama ‹flbirli¤i Yap›lacak Bafllama Y›l›-Bitifl Y›l› Kurulufllar 2007-2009 ‹flçi ve ‹flveren Sendikalar› Konfederasyonlar›, Meslek Kurulufllar›, Sivil Toplum Kurulufllar›
Esnek çal›flman›n kapsam›n›n geniflletilmesine yönelik çal›flmalar›n bafllat›lmas› an meselesi ve 2009 y›l› sonuna kadar tamamlanmas›
Esneklik uygulamalar›n›n iflçi ve iflverenler aç›s›ndan çekici k›l›nmas› için, standart ifl sözleflmelerindeki esneklik düzeyi incelenecek ve gerekli uyumlaflt›rma çal›flmalar› yap›lacakt›r. Bu çerçevede özellikle k›smi süreli çal›flma biçiminin uygulanmas›n› k›s›tlayabilecek engeller belirlenecek, bu çal›flma biçimi iflçiler ve iflverenler aç›s›ndan talep edilir bir yap›ya kavuflturulacakt›r.
öngörülüyor. Yani tehlike kap›m›zda. Sendikalar›n hiç zaman yitirmeden nas›l bir tutum alacaklar›na dair haz›rl›klar›n› yapmaya bafllamalar› gerekiyor.
7
Özetle söylenen flu: k›dem tazminatlar›n› buday›n ve esnek çal›flman›n kapsam›n› daha da geniflletin. Uygulaman›n 2009 y›l› sonuna kadar tamamlanmas› öngörülüyor.
Sendikal› sendikas›z tüm uçucu ekipler “SHT 6A50 de¤iflmeli” kampanyas›n› bafllat›yor 8
Uçucu ekipler art›k sa¤l›klar›na, sosyal yaflam olanaklar›n›n gelifltirilmesine ve bilimsel kriterlere dayal› uluslararas› standartlara uygun çal›flma taleplerine sahip ç›kmal›d›r.
Dünyada ve ülkemizde uçufl operasyonu ile ilgili onlarca yönerge, talimat ve yönetmelik vard›r. Bu düzenlemeler birçok kural› bir araya getirerek, operasyonun güvenlik ve emniyet içinde sonland›r›lmas›n› amaçlam›flt›r. Ancak uçufl görev ve dinlenme süre s›n›rlamalar›n›n uçucu ekipler için bir baflka önemi vard›r. Bu konular› düzenleyen yönetmelikler, yönergeler, talimatlar do¤rudan uçucu ekiplerin sa¤l›¤›, sosyal yaflam› ve çal›flma koflullar›n› düzenler. Bu yönetmelikler ayn› yer personelinin ifl kanunu gibi de¤erlendirilebilir. Ayr›ca hukuki yönden önemli sorumluluklar yüklenen uçucu ekiplerin hukuki haklar›n› da belirler. Uçufl görev süre s›n›rlamalar› uluslararas› de¤imiyle FTL (Fligt Time Limitiations) havac›l›kta maliyetle direkt ilgili bir kavram oldu¤undan, havayolu iflletmelerince sürekli karfl› sald›r›ya u¤rayan, uçucu ekipler yönünden kötülefltirilmeye çal›fl›lan bir düzenlemedir. Ülkemizde bu konudaki düzenleme olan SHT 6A-50 Talimat›n›n tam 4 kez revize edilmesi bu anlam› tafl›maktad›r. Uçucu ekipler art›k sa¤l›klar›na, sosyal yaflam olanaklar›n›n
gelifltirilmesine ve bilimsel kriterlere dayal› uluslararas› standartlara uygun çal›flma taleplerine sahip ç›kmal›d›r. Sendikal›, sendikas›z örgütlü, örgütsüz tüm uçucu ekipler bu ortak talep üzerinde birleflip mücadele vermelidir. Bu kampanyan›n amac› iflte bu ortak mücadeleye zemin yaratmak ve destek olmakt›r. Hava-‹fl Sendikas› SHGM SHT 6A50 Talimat›n›n bilimsel kriterlere ve uluslararas› standartlara uygun olmad›¤›, uçucu ekipler üzerinde biriken yorgunlu¤u pekifltirerek uçufl emniyetini tehdit etti¤i görüflünü ›srarla sürdürmektedir. Dünyada yorgunluk ve kazalar aras›nda oluflan iliflki y›llard›r bir çok bilimsel yöntemlerle araflt›r›lmakta ve bu konuda elde edilen bilgiler ortaya konulmaktad›r. RAF, NASA, ETSC, FAA gibi havac›l›k kurulufllar›n›n yan›nda, DLR, Qinetic gibi bilimsel araflt›rma merkezleri de bu konuda önemli raporlar yay›nlam›fllard›r. Ülkemizde ise Havac›l›k T›bb› Derne¤i de yukar›daki raporlara paralel görüfl içinde oldu¤unu yaz›l› ve sözlü ifade etmektedir. Bu düzenlemeler uçufl operasyonu ile ilgili olarak havayollar› iflletmelerini
hukuken sorumluluk alt›na ald›¤› gibi, kifli olarak uçucu ekipleri de hukuki sorumluluk alt›na almaktad›r. Bu nedenle bu birinci dereceden sorumluluk uçucu ekiplere uçufl görev süre ve dinlenme süreleri konusunda söz söyleme hakk›n› do¤urmaktad›r. Hava-‹fl; sendikal›, sendikas›z, toplu ifl sözleflmeli veya bireysel ifl akdi ile çal›flan tüm uçucu ekiplere kendi haklar› için bir bütünlük içinde bu konuda ortak kampanya yürütme ça¤r›s› yapmaktad›r. Uçucu ekipler kendi güçleri ile sürece müdahale etmelidir. Uçucu ekiplerin bu kampanya ile kamuoyunda uçufl güvenli¤ini temel alan yaklafl›mlar›n›n önemli yank› bulaca¤›na inan›yoruz. Uçak yolcular›na yönelik yap›lacak çal›flma, tüketici derneklerine yönelik çal›flma, uçufl güvenli¤inin bir tüketici hakk› oldu¤u bilincinin yayg›nlaflt›r›lmas› bu kampanyaya önemli katk›lar sa¤layacakt›r. Kampanya düzenlememizdeki amac›m›z bu konuda kamuoyunun dikkatini çekerek, ulusal sivil havac›l›k otoritesine uyar›da bulunarak konunun önemini anlatmak ve bilimsel kriterlere dayal› bir çal›flma ortam› sa¤lamakt›r.
Uçucu ekipler bu konuda seslerini yükseltmedi¤i sürece hükümet, otorite ve idari mekanizmalar›n çal›flanlar lehine herhangi bir yeni düzenleme yapmas› mümkün görünmemektedir. Ayr›ca bu kampanya ile uçucu ekiplerin sa¤l›k sorunlar›, sosyal hayat› ile ilgili problemler havayolu yönetimlerinin uçufl emniyetine ayk›r› kötü uygulamalar› da kamuoyuna sunulmufl olacakt›r.
SHT 6A-50 Rev-4’ü de¤ifltirelim. Kampanya sayfas›na ulaflmak için afla¤›daki linki kullanabilirsiniz. http://havais.org.tr/shtweb/
Uluslararas› sivil havac›l›k örgütünden SHGM’ye 'personeliniz yetersiz' uyar›s› ‹stanbul-Isparta uça¤›n›n düflmesi ve kazada 57 kiflinin hayat›n› kaybetmesinin ard›ndan gözlerin çevrildi¤i Sivil Havac›l›k Genel Müdürlü¤ü’nün (SHGM), Türkiye’nin üyesi oldu¤u Uluslararas› Sivil Havac›l›k Örgütü (ICAO) taraf›ndan "Personeliniz yetersiz" diye uyar›ld›¤› ortaya ç›kt›. ICAO taraf›ndan, 2 May›s 2007’de haz›rlanan raporda, Türk Sivil Havac›l›¤›n› düzenleyen ve denetleyen SHGM’nin personel politikas›n› yetersiz buldu. Raporda, Türkiye’nin uluslararas› yükümlülüklerini yerine getirmesi
için, uygun personel istihdam› yap›lmas› istendi. SHGM’nin nitelikli personele sahip olmad›¤› vurgulanan raporda, örnek olarak da ‹nsan kaynaklar› bölümü gösterildi. ‹flte tespitler Raporda, insan kaynaklar› bölümünün göstermelik oldu¤u belirtildi. Uzmanl›k e¤itiminin yetersiz bulundu¤u raporda, Genel Müdürlü¤e flu tespit ve tavsiyelerde bulunuldu: Havac›l›k güvenli¤i gözetimi, uçufl operasyonlar›, hava seyrüsefer hizmetleri ve havalimanlar› konular›ndaki
personel yeterli de¤ildir, Türkiye’nin uluslararas› yükümlülüklerini yerine getirmesi amac›yla uygun personel al›m› sisteminin kurulmas› gerekmektedir, Daire baflkanl›klar› kapsaml› bir e¤itim program›nda geçmelidir. Bu programlar her bir dairenin görev ve sorumluluklar› ile uygun olarak bafllang›ç, ifl yeri pratik ve tekrarlayan uzmanl›k e¤itimlerini kapsamal›d›r. ‹nsan kaynaklar› departman› ayr›ca bütün e¤itim kay›tlar› için standart bir formatlama sistemi kurulmal›d›r.
9
Hâlâ vakit var! Bahad›r ALTAN Kaptan Pilot Uçufl ‹flletme temsilcisi
10
Ulaflt›rma bakan›m›z, kazan›n oldu¤u gün “insan faktörüne” iflaret ederken bu zincirin kendisini de kapsayan bir kavram oldu¤unu düflünmeli ve hatta o zincirin en önemli ve sorumlu halkas› oldu¤unu bilmelidir.
‹lk defa bir kazadan sonra kamuoyunda, genele magazinsel yaklafl›m hakim olsa da, do¤ru konulara da de¤inildi¤ine ve çok güzel yorumlar›n yap›ld›¤›na tan›k oluyoruz. Bunda bilimsel gerçekleri her türlü koflulda savunup yüksek sesle ifade etme yüreklili¤ini gösteren aktörlerin pay› büyüktür. Bu durum yaflad›¤›m›z çok ac› olay›n sonunda dahi sivil havac›l›¤›m›z›n gelece¤i için bizi umutland›rmaktad›r. Havac›l›k apayr› bir kültürdür. Uçufl emniyeti bu kültürün temeline oturan bir zincirdir. Havac›l›¤›n bütün birimlerinde çal›flan herkesin birinci önceli¤i olan, olmas› gereken bir zincir. Uçufl olan her yerde kaza riski mutlaka olacakt›r. Bu risk hiçbir zaman s›f›rlanamayacak bir potansiyeldir. Kuflkusuz esas aktör her koflulda, her türlü olumsuzlu¤a ra¤men do¤ru karar› verip uygulamaktan sorumlu insan olan pilottur, kaptand›r. Kazalarda insan faktörü bu bak›mdan büyüktür. Ama bu “insan faktörü” salt pilottan ibaret olmayan bir zincirdir. Ulaflt›rma bakan›m›z kazan›n oldu¤u gün “insan faktörüne” iflaret ederken bu zincirin kendisini de kapsayan bir kavram oldu¤unu düflünmeli ve hatta o zincirin en önemli ve sorumlu halkas› oldu¤unu bilmelidir. Kamuoyu her kazada bir sorumlu bulup di¤er etkenleri göz ard› etmeye e¤ilimlidir. Yap›lmas› gereken ise kaza potansiyelini yükselten ve zincirin son halkas› pilotu hata yapmaya götüren etkenleri de araflt›r›p daha önceden giderebilecek bir yap›y› harekete geçirmek ve kazalar olmadan önlemler almakt›r. Pilot hata yapt›ysa bu hatan›n neden yapt›¤›n› çok gerilere gidip onun
e¤itim sürecinden bafllayarak araflt›ran çok uzun vadeli bir çal›flma flartt›r. Yerde, e¤itim, planlama, organizasyon aflamalar›nda görev yapan insanlar uçufl emniyetini salt pilotun sorumlulu¤una y›k›p kendi sorumlulu¤unu yerine getirmiyorsa kaza potansiyeli artacakt›r. Bu potansiyel ölçülebilir bir kavramd›r asl›nda. Bu sorumluluk da kuflkusuz Ulaflt›rma Bakanl›¤› Sivil Havac›l›k Genel Müdürlü¤ü’nündür. Ulaflt›rma sektörü di¤erleri gibi kâr amaçl› bir sektördür. Kâr amac›yla her türlü tasarruf düflünülecektir. Ama ataca¤› her ad›m›n uçufl güvenli¤ine etkisini bin kez düflünmeyen idari bir mekanizma iflte bu kaza potansiyelini fark›na varmadan art›rmaktad›r. Üstüne üstlük bu konuda yap›lan uyar›lar› dikkate almayan, hatta kendisine neredeyse “sabotaj” olarak de¤erlendiren bir anlay›fl varsa iflte orada “havac›l›k kültürü” de uçufl emniyeti de s›f›ra iner. Maalesef son y›llarda sivil havac›l›¤›m›z›n kontrolsüz büyümesi, talebin h›zla artmas›, yönetim kademelerinde böyle bir sarhoflluk yaratm›flt›r. Uçucular›n çal›flma ve dinlenme sürelerinde SHGM’nin flirket sahiplerinin bask›lar›yla çal›flanlar›n yükünü art›ran revizyonlar yapmas›, maliyet düflüren her konuda denetimi zay›flatmas›, (Buna havac›l›ktaki neoliberalizm diyebiliriz) kaza potansiyelini art›rm›flt›r. Örne¤in Atlas Jet’in de üye oldu¤u TÖS‹D (Türkiye Özel Sivil Havac›l›k ‹flverenleri Derne¤i) 10 May›s 2004 tarihinde yaz aylar›nda pilotlar›n uçufl limitini 110 saatten 120 saate ç›karan bir “teklifi” yapabilmifl ve buna karfl› ç›kanlar› muhatap almamaya çal›flm›flt›r.“Önce Uçufl Emniyeti” diyerek gazetelere paras›yla ilan veren ve bu konuda kamuyu uyaran Hava-‹fl Sendikas›’na THY ile birlikte dava açabilmifltir. Biraz daha az kâr, biraz daha yavafl büyüme ama emniyetten taviz vermemeyi kendi deyimleriyle “kalk›flta gaz kesmeye” benzeten, onlara yap›lan
uyar›lar›, ata¤a geçmifl büyüyen flirketlerin önüne engel koymak olarak de¤erlendiren yönetim anlay›fl› büyük bir risk ald›¤›n› bilmelidir. Havac›l›kta bu tür yönetim yanl›fllar›n›n sonucu bu günden yar›na görülmeyecektir. Çok daha uzun vadede, büyük bedeller ödemek zorunda kal›nabilir. Örne¤in e¤itimde, standardizasyonda yap›lan hatalar›n, yanl›fl atamalar›n hatta verilen cezalar›n sonuçlar› 5-10 y›l sonraki kazalar›n zeminini haz›rlamaktad›r. Hatal› pas geçen bir kaptana 10 y›l önce verilen bir cezan›n daha sonraki pas geçifllerde tereddüt yaratt›¤› ve hatta kazalarda pay› oldu¤unu söylemek mümkündür. (Bu konuda dergimizde daha önce yay›nlanan bir yaz›m›z› hat›rlay›n›z.) Yine medyada yer ald›¤› flekliyle Atlas Jet
kazas›nda hayat›n› kaybeden kaptan arkadafl›m›z›n e¤itim ve kaptan olma süreci incelendi¤inde çok büyük aç›klar görülmektedir. Sendikam›z bu konular› havac›l›k kurumlar›, dernekler ve bilim insanlar›yla kamuoyu önünde tart›fl›p sivil havac›l›¤›m›z›n sorunlar›na çözümler üretecek bir panel gerçeklefltirecektir. fiimdiden hepinizin katk›lar›n› bekliyoruz. Kötü bir tecrübe, ondan gereken ders al›n›rsa kazanca dönüflebilir. Hâlâ vakit vard›r. Yeter ki kâr h›rs› gözümüzü kör etmesin, aç›k demokratik bir ortamda uçufl emniyetini özgürce tart›flmay› becerebilelim, bilime kulak verelim ve kaza potansiyelini düflürmede sürekli bir çaba harcamay› göze alal›m. Yeni y›lda sa¤l›kl›, emniyetli uçufllar diliyorum.
Kötü bir tecrübe, ondan gereken ders al›n›rsa kazanca dönüflebilir. Hâlâ vakit vard›r. Yeter ki kâr h›rs› gözümüzü kör etmesin.
Uçufl iflletmedeki sorunlar Toplu ifl sözleflmesi biteli aylar oldu. ‹fl bar›fl›ndan ve beyaz sayfa açmaktan bahsedenler, evrensel kriterler yerine kendi do¤rular› ve tüccar zihniyetleriyle konuflmaya devam ediyor. Uçufl iflletmede sular durulmuyor. Sorunlar›n merkezinde halen ayl›k, gerçekçi, az de¤iflen bir planlaman›n yap›lamay›fl› yatmaktad›r. Ayl›k programlar daha yay›nland›¤›n›n ertesi günü neredeyse çöpe at›l›p günlük de¤iflikliklerle uçufl faaliyeti tam bir plans›zl›¤a sürükleniyor. Bunun gerekçesini ekip planlama ünitesi, ticaretin yapt›¤› de¤iflikliklere ba¤l›yor. 100 uçakl›k tarifeli bir havac›l›k flirketi art›k hangi seferi hangi tip uçakla yapaca¤›n› belirleyecek istatistiklere sahip de¤il midir? Son anda yap›lan de¤iflikliklere ekip bulabilmek için yetersiz say›daki ekip tahsis memurlar› uçucularla sürekli karfl› karfl›ya gelmekte ve hofl olmayan sürtüflmeler yaflanmaktad›r. T‹S ile kazan›lan uçufl de¤iflikliklerinin 24 saat önce tebli¤ edilme zorunlulu¤u uçuculara sa¤lanan bir lüks de¤il flirketi planl› çal›flmaya zorlayan ve kaliteyi art›ran bir uygulamad›r. Tek amaç ekip planlama baflkanl›¤›n› programl›, planl› çal›flmaya sevk etmektir. Plan program havac›l›¤›n temelidir. Ancak maalesef bu flimdilik
olas› görülmüyor. Çal›flanlar flirketleri için ola¤anüstü koflullarda özveride bulunmaya isteklidir. Ama bu özveri kurallar çerçevesinde ve karfl›l›kl› olmal›d›r. Daha T‹S mürekkebi kurumadan tek bofl günleri takip eden gün 06.00 dan önce görev planlanmamas›n› uçufl saati olarak yorumlay›p 04.45 te görev vererek bu yap›labilir mi? Ekip Planlama Baflkanl›¤› daha önce yönergeye ayk›r› olarak günlük limitleri taflan planlamalar bile yapm›fl ve bizzat baflkan “ben yönergeyi böyle yorumluyorum” diyebilmifltir. fiimdi bu 16 saatlik, 5 bacakl›, 4 gece üst üste “planlamalar” geride kalsa da, “bu kez uçucularla flirketi nas›l kavga ettiririm!” diye adeta düflünerek bulunan uygulamalar yap›lmaktad›r. Halen limit üstü ilave ekiple 16.10 “planl›” seferler vard›r ve bu SHGM’nce de belgelenmifltir. Kokpit ve kabinin ayr› ayr› planlanmas› brifing yap›larak uçufla gitmeyi olanaks›z hale getirmifltir. Oysa tak›m çal›flmas› oluflturman›n, ekip olman›n uçufl emniyetinin ilk kofluludur brifing.Tecrübeler burada genç arkadafllara aktar›l›r, uyar›lar burada
Eylem Atefl Hava-‹fl Sendikas› Genel Baflkan Yard›mc›s›
11
fiirket; ayl›k 110 saatin üstünde uçup kurallar› ihlal edenlere ödül gibi ilave para vermeye devam ediyor.
12
yap›l›r. Kâr ediliyor gerekçesiyle bunun flirketimizin gelece¤ine ve uçufl emniyetine olumsuz etkileri hiç göz önüne al›nm›yor. Ayr›ca bu yöntemle karl›l›¤›n artmas›na inanmak mümkün de¤ildir. Yar›m günlük Esenbo¤a meydan›ndaki sis olay›nda bütün seferlerin ekip bulunamayarak aksad›¤› kas›m ay›nda görülmüfltür. ‹flte uçufl emniyeti böyle bir zincirdir. Bir uygulama bafllat›lmadan önce ilgili birimlerle koordine edilerek tart›fl›larak en önemlisi de uçufl emniyetine etkisi düflünülerek yap›lmas› gerekmez mi? SHGM son denetleme raporunda, 2007 yaz döneminde sadece ayl›k ve 3 ayl›k limitler aç›s›ndan ihlaller incelendi¤inde çok az say›da arkadafl›m›z›n limit üstü uçtu¤u görülmüfltür. Toplumsal dayan›flma ile flirketimiz ve çal›flanlar› aç›s›ndan önemli bir dönemde bu ihlallerin yap›lmas› anlaml›d›r. Sendikam›z bu arkadafllar›
uyaracakt›r. Ama öyle bir örnek var ki de¤inmeden geçmek mümkün de¤il. Bir arkadafl›m›z ayda 276 saat mesai yapm›flt›r. Ne yaz›k ki hem de idari kademede görevlidir. Kendisi kurallar› hiçe sayan bir idareci filosunda kurallara uygun davranmay›, standartlardan taviz vermemeyi nas›l sa¤layacakt›r. Ayr›ca ayl›k 110 saatin üstünde uçup kurallar› ihlal eden kiflilere flirket, ödül veri gibi ‹lave para vermeye halen devam etmektedir. Bu kurals›zl›¤› teflvik etmekten baflka bir fley de¤ildir. Sevindirici olan %99 oran›nda uçucular›n limitler ve kurallar konusunda art›k hassas davranmas›d›r. Aram›za yeni kat›lan arkadafllara da bu bilinci tafl›mal› ve flirketimizin gelece¤i aç›s›ndan uçufl emniyetini yüceltmeliyiz. fiirketimizin bir Atlas Jet, bir Word Fokus olmas›na izin verilmeyece¤inin tek garantisi budur.
Y›pranma pay›ma dokunma! Yeni Sosyal Güvenlik Yasas›nda, Hükümet yine çal›flanlar›n haklar›n› çal›yor. Uçucu ekiplerin ve matbaa iflçilerinin itibari hizmet zamm› ortadan kald›r›l›yor. 5502 say›l› Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, 20 May›s 2006 tarihinde Resmi Gazete’de yay›mlanarak yürürlü¤e girdi. 16 Haziran 2006 tarihli Resmi Gazete’de yay›mlanan 5510 say›l› Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Kanunu’nun ise 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlü¤e girmesi öngörülüyordu. Ancak bu Kanun’un baz› maddeleri Anayasa Mahkemesi taraf›ndan 15 Aral›k 2006 tarihinde iptal
edildi. Hükümet 5510 say›l› Kanun’un yürürlük tarihini önce 1 Temmuz 2007’ye, ard›ndan da 1 Ocak 2008 tarihine erteledi. Hükümet, Anayasa Mahkemesi’nin k›smi iptal karar›n›n bütün sosyal taraflara sundu¤u sosyal diyalogu derinlefltirme f›rsat›n› da göz ard› etmifl, iflçi sendikalar›n›n dile getirdi¤i sorunlar› yeni bafltan görüflme yolunda ad›m atmam›flt›r. Yeni taslak Anayasa Mahkemesi taraf›ndan k›smen iptal edilmifl olana k›yasla, çal›flanlar aleyhine çok daha a¤›r hükümler içeriyor, daha fazla hak kayb› öngörüyor ve hatta 5510
Uçuflan fleyler 94.9 Aç›k Radyo
say›l› yasaya girmifl olan birkaç olumlu k›r›nt›y› da ortadan kald›rmaktad›r. Bunun için Hava-‹fl üyesi olsun ya da olmas›n bütün uçucu personeli, Say›n Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan›’na bir elektronik mektup göndererek bu yanl›fltan dönmeye ça¤›r›yoruz. Ayr›ca sendikas›z bütün havac›l›k iflçilerini Hava‹fl’le iliflkiye geçmeye, iflyerlerinin sendikalaflmas› için at›lmas› gerekli ad›mlara atmaya davet ediyoruz. Konuyla ilgili her türlü sorunuz için: havais@havais.org.tr
Her sal› saat 15:30
Bir de bu aç› var* 1.5 ayl›k bebekten o bebe¤in gelece¤ini gülümsetecek bilimsel araflt›rmalar yapan bilim insanlar›na, 57 kifliyi inifle befl kala ölüme düflüren kazan›n hakiki sebebi belki "çok özel"dir. Belki, ak›llara geldi¤i gibi sabotaj veya yan›lg›, talihsizlik. Ama bir fley daha var. O da, "piyasa, rekabet, kar bask›s›, afl›r› ifl yükü, güvenlikten tasarruf" gibi çok say›da unsurun da, ölümcül tehditler yüklenerek havada uçup durmas›. HHH Zaten "örgütlü hak mücadelesi" gibi bir kültürü olmayan hükümet baflta, devletin sivil ile asker nice kademesi ile özel sektörün büyükleri ve küçükleri de; Hatta kendi halinde, yaln›z, güçsüz çok say›da insan, "sendika" dan, fikrinden dahi hazzetmez. ‹flin tuhaf›, "hakikat" ile "hakkaniyet" peflinde olmas› gereken medyada da hiç hofllan›lmaz; kendileri de, düflük veya yüksek ücretli, ama "iflçi" olan gazeteciler de uzak durur. Elhak sendikal hareketin de çok yanl›fl› olmufltur. A¤al›k, sar›l›k, iflbirlikçilik, körlük, kabaday›l›k, asalakl›k, öngörüsüzlük, dengesizlik, mafyavari yahut loncavari ayr›mc›l›klar da "sendika" y› kirletmifltir. Ve sendikaya (greve, toplu sözleflmeye) karfl› flu "ideolojik yarg›", infaz belgesi olarak ak›llara yaz›lm›flt›r: "Sendika yüzünden uçak kalkmazsa turizm baltalan›r, otobüsler ya da çöpler yollarda kal›rsa vatandafl periflan olur." HHH Oysa, "toplumsal sorumlulu¤u yüksek" bir sendika, sadece ücret zamm› pefline düflmez; çal›flanlar›n güvenli¤ini, üretim ve hizmetlerinin niteli¤ini, kamu yarar› ve kamusal riskleri de gözetip denetleyebilir. S›k› bir gerilimden sonra THY ile yeni sözleflme imzalayan Hava‹fl de o konumda. Toplu sözleflmeye giren "ifl sa¤l›¤›, çal›flma süresi, ifl güvenli¤i, sendikan›n bunlar› denetimi" gibi maddeler; sadece pilot, hostes, yer personeli, teknik ekipler için de¤il, bir uçakta yolculu¤u, kaderi ve ölümü paylaflabilen 1.5 ayl›k bebek ile onca bilim insan› için de hayati...
Veya ölümcül! O yüzden: Sendika belki de düflman de¤il; bazen, belki de hepimiz için önemli bir dosttur! Ama, (tabii ki üzüntüyle) sandukalar› yan yana dizen özel flirketler; sendikadan nefret eder. "Otobüsten uça¤a" f›rlayan sermaye ile "deniz otobüsünden hepimizin kaderine" s›çrayan siyasilerin "afl›r› esnek" dünyas›nda buna pek yer yok çünkü. HHH Hükümet ve Sivil Havac›l›k'›n; "Piyasa" arzusu, rekabet, ucuz bilet, karl›l›k vesaire için "uçufl güvenli¤i" mevzuat›n› esnetmesine; "Sendikas›z" flirketlerin, "bak›ms›z bak›m" lar›n yan› s›ra pilot ve hostesleri seferden sefere, yetersiz uyku ve dinlenme, afl›r› çal›flma saatiyle uçurmas›na karfl›, "Sendika", sadece üyeleri için de¤il, "tüm uçucu personel ad›na" tav›r alm›flt›. "Sendikal›" THY, sözleflme öncesi sendikay› dava etse de, sendika denetimi alt›nda "gerekli koflullar" a uymak zorunda kal›rken; Sendikas›z ama "cool" Atlasjet'in bafl›ndaki Tuncay Do¤aner, devletin, THY'nin de bulundu¤u güvenlik zirvesinde, "sendikalar›n bu tür toplant›lara ça¤r›l›p kat›lmas›n› hayretle karfl›lad›¤›n›" söylemifl, Hava-‹fl Genel Sekreteri Ya¤c›' n›n deyifliyle "Sendika alerjisi" yüzünden güvenlik toplant›lar›n› "boykot tehdidinde bulunmufltu". "Yozlaflt›r›lan, çürütülen uçufl güvenli¤i" diye bast›ran sendikay› dava da ederek. O s›rada onca pilot ile kabin amiri, kabin memuru; "Birikmifl yorgunluk ile y›¤›lm›fl uyku aç›klar›" n› yüklenmiflti; AB'de 13, burada 14 saat olan azami uçufl gününü 17 saate çeken, iki iflgünü aras›ndaki dilimi 12 saat alt›na indirebilen, hatta canl› sezonda 120 saatlik ayl›k blok uçurma histerisine giren flirketlerin "piyasa uçufllar›" nda bitkin kufllar gibi kanat ç›rpmaktayd›lar. Çünkü, "flirket" onlar› ne kadar s›k havaland›r›rsa "flirkete maliyetleri" o kadar inifle geçiyordu.
Umur Talu Sabah Gazetesi Yazar›
Toplu sözleflmeye giren "ifl sa¤l›¤›, çal›flma süresi, ifl güvenli¤i, sendikan›n bunlar› denetimi" gibi maddeler; sadece pilot, hostes, yer personeli, teknik ekipler için de¤il, bir uçakta yolculu¤u, kaderi ve ölümü paylaflabilen 1.5 ayl›k bebek ile onca bilim insan› için de hayati...
*2 Aral›k 2007 tarihli Sabah Gazetesi’nden al›nm›flt›r.
13
THY örne¤inde medyan›n eme¤e bak›fl›
Dr. Atilla Özsever Maltepe Üniversitesi
14
Do¤an Grubu’na kat›lan Vatan Gazetesi, 12 A¤ustos 2007 tarihli say›s›nda birinci sayfan›n manfletinde Hava‹fl Baflkan› Ayçin’e atfen, “Turizmi felç ederim” bafll›kl› habere yer verdi. Vatan’›n baflyazar› Güngör Mengi ve yazarlar›ndan Ruhat Mengi, grevin ekonomiye yapaca¤› olumsuz sonuçlara de¤indi.
Türk Hava Yollar›’nda (THY) grev aflamas›na gelen ve daha sonra anlaflmayla sonuçlanan toplu sözleflme sürecini örnek alarak medyan›n emek haberlerine bak›fl›n› incelemeye çal›flt›k. 12 Temmuz 2007 ile 29 A¤ustos 2007 tarihleri aras›nda THY olay› ile ilgili olarak çeflitli bas›n organlar›nda ç›kan haber ve yorumlardan olanaklar›m›z ölçüsünde 106’s›n› inceledik. Kuflkusuz çok daha fazla say›da haber ve yorum ç›kt›. Olanaklar›m›z ölçüsünde inceledi¤imiz haber ve yorumlar, belli bir e¤ilimi yans›t›yordu. Önce medyan›n en büyük grubu olan Do¤an Grubu’na ba¤l› gazetelerden örnek vermeye çal›flal›m. 17 Temmuz 2007 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde “TÜRSAB: Grev olursa befl y›l kaybederiz” bafll›kl› haber dikkati çekiyordu. Yine Hürriyet’in 1 A¤ustos 2007 tarihli nüshas›nda THY Yönetim Kurulu Baflkan› Candan Karl›tekin’e atfen “Hangi yüzle uçufl güvenli¤i diyorsun Atilay Bey” bafll›kl› haber yer ald›. Atilay Ayçin, Hava‹fl Sendikas›’n›n genel baflkan›d›r. 4 A¤ustos 2007 tarihli Hürriyet: “THY: Sendika teklifimizi çal›flanlara götürmedi”, “Hava-‹fl grev oylamas›n› iptal etmek için mahkemeye baflvurdu”. Grev oylamas›n›n bafllad›¤› 6 A¤ustos 2007 tarihli Hürriyet: “TÜRSAB’tan THY çal›flan›na: Türkiye’yi düflünerek oy verin”, “T‹M: THY greviyle ekonomiye darbe vurmay›n, çal›flan› iflinden etmeyin”. Maliye Bakan› Kemal Unak›tan, 7 A¤ustos 2007 tarihli Hürriyet’te diyor ki; “THY’de grev olursa ekonomi darbe al›r”. Grev oylamas› 6 - 9 A¤ustos 2007 tarihleri aras›nda yap›ld›. 11 bin 500 kiflinin çal›flt›¤› THY’de oylama sonucunda yüzde 54 oran›nda greve evet karar› ç›kt›. Hürriyet, genel olarak grev oylamas›na kadar iflveren yanl›s› haberlere a¤›rl›k verirken grev oylamas›ndan anlaflma
oluncaya kadar geçen sürede ise iki taraf›n görüfllerini dengeli flekilde vermeye çal›flt›. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Murat Baflesgio¤lu, 15 A¤ustos 2007 tarihli Hürriyet’te “Greve, lokavta al›flal›m ama THY’de ifli çözeriz” diyordu. Bakan Baflesgio¤lu, ifladamlar›n›n “grev felaket olur” aç›klamalar›n› elefltirerek grev ve lokavt›n Anayasa’n›n teminat alt›na ald›¤› demokratik haklar oldu¤unu ifade ediyordu. Hürriyet, 28 A¤ustos 2007 tarihli nüshas›nda uzlaflmayla sonuçlanan toplu sözleflme anlaflmas›n› genifl bir flekilde verdi. Do¤an Grubu’na ba¤l› Milliyet Gazetesi’nin 15 A¤ustos 2007 tarihli nüshas›nda “Hava-‹fl Anadolu’daki kalelerini kaybetti” bafll›kl› haber yer ald›. Haberde, THY’nin Anadolu’daki küçük iflyerlerinde çal›flanlara bask› yap›larak (greve hay›r) oyunun ç›kt›¤› belirtiliyordu. Haber içersinde Anadolu’daki oylamada yüzde 53 oran›nda greve evet ç›kt›¤› belirtilmesine ra¤men bafll›kta farkl› bir izlenim yarat›l›yordu. Yine Milliyet’in 16 A¤ustos 2007 tarihli say›s›ndaki kutu haberin bafll›¤›, “Yolcular arkam›zdan vatan haini diyor” fleklindeydi. Haberde, pilotlar›n uluslararas› standartlar›n çok üstünde uçtu¤undan, dinlenme sürelerinin azl›¤›ndan flikayet etti¤i belirtiliyordu. Pilotlar, ücret taleplerinin yanl›fl biçimde öne ç›kar›ld›¤›n› ifade ederek “Bizi hedef gösteriyorlar. Yolcular arkam›zdan ‘vatan haini’ diyor” fleklinde görüfl aç›kl›yorlard›. Yine haberin bafll›¤› ile içerik aras›nda farkl› bir izlenim do¤uyordu. Radikal Gazetesi, genelde iki taraf›n da görüfllerine yer verdi. Do¤an Medya Grubu’na ba¤l› Referans Gazetesi ise, TÜRSAB, T‹M gibi iflveren kurulufllar›n›n görüfllerini öne ç›kard›. Referans’ta “THY’de grev sanayicilerin lojistik deste¤ini keser, grev Türk turizmini bitirir, ihracat tehlikeye girer” fleklinde haberler yer ald›. Do¤an Grubu’na kat›lan Vatan Gazetesi, 12 A¤ustos 2007 tarihli say›s›nda birinci sayfan›n manfletinde Hava-‹fl Baflkan› Ayçin’e atfen, “Turizmi felç ederim” bafll›kl› habere yer verdi. Vatan’›n baflyazar› Güngör Mengi ve yazarlar›ndan Ruhat Mengi, grevin ekonomiye yapaca¤› olumsuz sonuçlara de¤inirken di¤er bir yazar› Necati Do¤ru ise, “THY iflçileri 7 y›ll›k ölü topra¤›n› da¤›tt›” bafll›¤› ile oylamadan ç›kan greve evet karar›n› olumlu flekilde yorumlad›. Tasarruf Mevduat› Sigorta Fonu (TMSF) denetiminde bulunan ve bu anlamda AKP Hükümeti’nin kontrolünde var say›lan Sabah ve Takvim gazeteleri de THY olay›na genifl yer verdi. Sabah Gazetesi, haberlerinde
Hava-‹fl’in görüfllerini aktarmakla birlikte nicelik anlam›nda iflverenin görüfllerini daha fazla yans›tt›. Yazarlar›ndan Umur Talu’nun 10 A¤ustos 2007 tarihli gazetede yer alan “Yurttan sessizlikler” bafll›kl› yaz›s›nda ise, medyan›n THY olay›ndaki iflveren yanl›s› tutumu sert bir biçimde elefltirildi. Sabah, di¤er gazetelerde oldu¤u gibi anlaflmayla birlikte sendikan›n görüfllerine de yeterince yer verdi. TMSF’nin denetimindeki Takvim Gazetesi ise, aç›ktan Hava-‹fl Sendikas›’n› hedef alan bir yay›n politikas› izledi. Takvim’in 27 Temmuz 2007 tarihli say›s›nda, birinci sayfan›n manfletinden “Ak›llar› havada” bafll›¤› yer ald›. Haberin spotunda, “THY’deki muhtemel bir grev Türk turizmini vuraca¤› gibi vatandafl› da ma¤dur edecek. Özel sektörde zam yüzde 10’u geçmezken Hava-‹fl’in iste¤i yüzde 50’yi buluyor” ibaresi vard›. Hava-‹fl Sendikas›, bu haberi tekzip etti. Sendikan›n tekzip yaz›s›nda, yüzde 50 talebinin söz konu olmad›¤›, ücretlerle ilgili gerçe¤in çarp›t›ld›¤›, uçufl güvenli¤i gibi uyuflmazl›k maddelerinin daha fazla önemli oldu¤u belirtildi. Yine Takvim Gazetesi, haberlerinde “Sendika taraf›ndan greve zorlanan THY personeli isyan etti” fleklinde ifadeler kulland›. 31 Temmuz tarihli Takvim’de THY Genel Müdürü Temel Kotil’e atfen “E¤er grev olursa THY küçülmek zorunda kal›r” haberi yer ald›. Grev oylamas›n›n bafllad›¤› 6 A¤ustos tarihli Takvim’de ise, “THY’de grev oylamas›ndan hay›r ç›kmas› bekleniyor” bafll›kl› haber dikkat çekiciydi. Haberin spotunda “10 kifliden 9’unun greve karfl› oy kullanmas› bekleniyor” deniyordu. Daha sonra “greve evet”, “hükümet arabulucu”, “THY’de mutlu son” gibi haberler ç›kt›. ‹slami kesime yak›nl›¤› ile tan›n›n Zaman Gazetesi de, THY haberlerine önemli ölçüde yer verdi. Zaman Gazetesi’nde “THY’de grev kap›da, turizm endifleli” (19 Temmuz 2007), “THY, grev kozuna karfl› lokavt kozunu kullanacak” (25 Temmuz 2007), “Greve gidilirse THY küçülme karar› alacak” (31 Temmuz), “Grev furyas› ekonomiyi tehdit ediyor”, “Cumhuriyet mitingleri tutmad›, sendika verelim” (24 A¤ustos), “THY’de mutlu son” (28 A¤ustos) bafll›kl› haberler yer ald›. AKP’ye yak›nl›¤› ile tan›nan Star Gazetesi’nin 7 A¤ustos tarihli say›s›nda yay›nlanan “THY çal›flan› ekonominin kaderini oylamaya bafllad›” bafll›kl› haberin spotunda “Sand›ktan hay›r ç›karsa turizmci, ihracatç› rahatlayacak” ifadesi bulunuyordu. 12 A¤ustos tarihli Star’da “Sendika a¤z›n› bozdu” bafll›kl› haber yer ald›. Çukurova Grubu bünyesinde olan
Akflam Gazetesi, 22 Temmuz tarihli say›s›nda “Kotil: Personel greve karfl› imza topluyor” bafll›kl› habere yer verdi. 26 Temmuz tarihli gazetede “Hava-‹fl teklifi reddetti, grev kap›da” bafll›kl› haber yer al›rken Akflam’›n yazarlar›ndan Deniz Gökçe, oylaman›n bafllad›¤› 6 A¤ustos tarihli yaz›s›nda “THY’de greve hay›r” konusunu iflliyordu. 12 A¤ustos’ta “Ayçin: Amac›m›z grev de¤il, bizimle restleflmesinler”, 28 A¤ustos’ta “THY’de rahatlatan imza”, 29 A¤ustos’ta “Hava-‹fl: ‹stedi¤imizi elde ettik” bafll›kl› haberler yer ald›. Yine muhafazakar kesimin gazetelerinden Türkiye’nin 19 Temmuz tarihli say›s›nda “Hava-‹fl’ten tehdit”, 9 A¤ustos tarihli say›s›nda “Grev dalgas›”, 28 A¤ustos tarihli say›s›nda ise “THY’de kabus bitti” bafll›kl› haberleri göze çarpt›. Cumhuriyet, Evrensel, Birgün gibi “sol e¤ilimli” gazeteler ise, sendikan›n görüfllerini daha genifl biçimde yans›tt›lar. 15 A¤ustos tarihli Cumhuriyet’te “Yeni teklif yoksa grev var” bafll›kl› haber, gazetenin 20 A¤ustos tarihli say›s›nda ise, birinci sayfada manfletten “AKP greve itiyor” bafll›kl› haber yer ald›. Cumhuriyet, geliflmeleri anlaflma sa¤lan›ncaya kadar sayfalar›na tafl›d›. Evrensel Gazetesi’nin yazarlar› da konuyu köflelerinde iflledi. Gazetede “THY yönetimi grevi dayat›yor” haberlerinin yan› s›ra “Grev oylamas› sermayeye yan›tt›r” yorumlar› yer ald›. Birgün Gazetesi de, çeflitli say›lar›nda konuya iliflkin haberleri verirken ayd›nlar›n grevi desteklemesine özel bir önem gösterdi. Gazetelerden haber örneklerine son verirken çarp›c› olmas› aç›s›ndan Do¤an Grubu’na ba¤l› Tempo Dergisi’nin 16 A¤ustos 2007 tarihli say›s›nda yer alan “Vatan haini olmak ya da olmamak” bafll›kl› yaz›s›na da de¤inmek istiyoruz. Tempo Dergisi’nin spotunda, “Türk Hava Yollar› çal›flanlar›, haklar›n› aramak isterken baflta yolcular olmak üzere birçok kesimin tepkisiyle karfl› karfl›ya kald›. Grev karar› alan çal›flanlar, turizm sezonunda kendilerini bu aflamaya getiren sorunlar› anlatt›” deniyordu. Dergide, Hava-‹fl Genel Baflkan› Atilay Ayçin’le yap›lan k›sa söylefliyi ilginç olmas› bak›m›ndan aynen aktarmak istiyoruz: Tempo: Siz ifli yokufla sürmeye mi çal›fl›yorsunuz? Ayçin: Kesinlikle hay›r. ‹flveren ço¤u zaman çal›flanlara “Siz çok iyi elemanlars›n›z, özveriyle çal›fl›yorsunuz” diyor. Hak istendi¤inde vatan haini ilan ediliyorsunuz. Tempo: ‹lla grev istiyor musunuz? Ayçin: Grevden en büyük zarar› ben görece¤im. Grev süresince hasta olan,
TMSF’ye ba¤l› Takvim Gazetesi ile Zaman, Vakit gibi ‹slami e¤ilimli gazeteler, sendika karfl›t› haberlere a¤›rl›k verirken Do¤an Grubu gazeteleri de iflveren yanl›s› haberlere daha fazla yer vermifl gözüküyor.
15
Takvim’in 27 Temmuz 2007 tarihli say›s›nda, birinci sayfan›n manfletinden “Ak›llar› havada” bafll›¤› yer ald›. Spotta, “Özel sektörde zam yüzde 10’u geçmezken Hava-‹fl’in iste¤i yüzde 50’yi buluyor” ibaresi vard›. Hava-‹fl Sendikas›, bu haberi tekzip etti. 16
yak›n› hayat›n› kaybeden, iflsiz kalan herkes bana gelecek. Tempo: “Anlaflma olsun, bizler de greve ç›kmayal›m” m› diyorsunuz? Ayçin: Biz bunu bafl›ndan beri söylüyoruz. Tempo: Grev art›k ifllevini yitirmifl, geri kalm›fl bir araç m›? Ayçin: TÜRSAB Baflkan› beni arayarak “Grev laf› etmeyin” diyor. “Ben de istemiyorum grev yapmay›. Ama sen neden ba¤›r›yorsun” dedim Baflaran Ulusoy’a. Bana söyledikleri kelimesi kelimesine flu; “2.5 milyar dolarl›k ba¤lant› yapt›m. Ben bunu kaybedersem biterim”. Ben de ona dedim ki; “Benden ne istedi¤inin fark›nda m›s›n? Sen hak aramaktan, hak istemekten vazgeç, ama ben kazanay›m, demek istiyorsun. Peki sence bu adaletli mi?” Grevin ça¤d›fl› oldu¤unu söyleyenlere sormak gerekir. Siz Avrupa’dan daha m› ileridesiniz? Avrupa’da grev var! Genel bir de¤erlendirme olarak; TMSF’ye ba¤l› Takvim Gazetesi ile Zaman, Vakit gibi ‹slami e¤ilimli gazeteler, sendika karfl›t› haberlere a¤›rl›k verirken Do¤an Grubu gazeteleri de iflveren yanl›s› haberlere daha fazla yer vermifl gözüküyor. Çukurova Grubu’na ba¤l› Akflam Gazetesi de, yazarlar›n› da dikkate alarak iflveren taraf›n›n görüfllerine biraz daha fazla yer vermifl izlenimini yans›t›yor. Tüm bu
gruplara ait gazeteler, grev oylamas›ndan sonra özellikle anlaflma sürecinde sendikan›n görüfllerine de yeterince yer vermeye bafllad›lar. Cumhuriyet, Evrensel, Birgün gibi “sol e¤ilimli” gazeteler ise, iflveren taraf›n›n görüfllerine yer vermekle birlikte çal›flanlar›n ve sendikan›n aç›klamalar›n› da genifl biçimde yans›tt›lar. Sonuç olarak 1990 sonras› medyada oluflan oligopol yap› (birkaç büyük grubun piyasaya egemenli¤i) ve tekelleflme süreci, sektördeki sendikan›n da tasfiyesiyle birlikte eme¤e yönelik haberlerin azalmas›nda önemli ölçüde rol oynam›flt›r. Neoliberal politikalar ve bu ideolojinin egemenli¤i, toplumsal muhalefetin d›fllanmas›nda ciddi biçimde etkili olmufl, ekonomi sayfalar› emek haberlerinden borsa ve finans haberlerine do¤ru kaym›flt›r. Gazetecilerin sendikal› olma bilincinden uzaklaflmalar› da, muhabir düzeyinde bu tür haberlere olan ilgiyi iyice azaltm›flt›r. Tüm bu koflullara ra¤men Hava-‹fl Sendikas›’n›n mücadelesi, THY çal›flanlar›n›n greve (evet) demesi, yeni tabirle “ezberi bozmufl”, flaflk›nl›¤a u¤rayan merkez medya, sendika ve di¤er sektörlerdeki grev haberlerine istemeye, istemeye de olsa yer vermeye bafllam›flt›r. Böyle koflullarda emek haberlerinin medyada yer almas› da, üzerinde düflünülmeye de¤er bir konudur…
Hava-‹fl’in baflvurusu üzerine Bas›n Konseyi’nden Takvim Gazetesi’ne k›nama Bas›n Konseyi, toplu ifl sözleflmesi görüflmeleri s›ras›nda Takvim Gazetesi’nin 27 temmuz 2007 tarihli “Ak›llar› Havada” manfletine Hava-‹fl Sendikas›’n›n baflvurusu üzerine k›nama cezas› verdi. “Özel sektörde zam yüzde 10’u geçmezken Hava-‹fl’in iste¤i yüzde 50’yi buluyor” denilen habere Hava-‹fl taraf›ndan tekzip metni gönderilmifl, ancak metin yay›nlanmam›flt›r. Ertesi gün yine ayn› gazetede ç›kan haber bu kez, “Hava‹fl Sendikas› taraf›ndan greve zorlanan çal›flanlar seslerini gazetemiz takvim arac›l›¤› ile duyurdular” fleklinde verilmifltir. Hava-‹fl’in konuyla ilgili baflvurusunu inceleyen Bas›n Konseyi, söz konusu haberlerle, Bas›n Meslek ‹lkelerinin, “Soruflturulmas› gazetecilik olanaklar› içinde bulunan haberler, soruflturulmaks›z›n veya do¤rulu¤una emin
olmaks›z›n yay›nlanamaz” hükmünü tafl›yan 6. maddesi ve “Bas›n organlar›, yanl›fl yay›nlardan kaynaklanan cevap ve tekzip hakk›na sayg› duyarlar” hükmünü tafl›yan 16. maddesinin ihlal edildi¤i gerekçesiyle Takvim gazetesinin “Uyar›lmas›na” oy birli¤iyle karar verdi. Manipülasyonun “en çarp›c›” örneklerinden biri… Söz konusu gazetenin konuya yaklafl›m› grev oylamas› öncesinde ve s›ras›nda da de¤iflmemifl; oylamadan bir gün önce, “10 oydan 9’unun 'Hay›r' ç›kmas› bekleniyor” denilmiflti. “Ak›llar› havada” ibaresini manfletine tafl›yan gazete, grev oylamas›n›n sonucunu “Grev oylamas›ndan evet ç›kt›” ifadesiyle gazetenin iç sayfalar›nda küçük bir haber olarak görmekle yetinmiflti. Gerçe¤i çarp›tma, kamuoyuna yanl›fl bilgi vererek yönlendirme ve manipülasyon politikalar›n›n “en çarp›c›” örneklerini sergileyen Takvim Gazetesi, bas›n yay›n organlar›n›n e¤ilimleri hakk›nda da oldukça net bir fikir veriyor.
“Sanal havayolu” tart›flmas› yeniden canlan›yor mu? 10 y›l› aflk›n bir süre önce gündeme gelmifl olan, ancak bir süre sonra sönümlenerek sözü edilmez hale gelen “sanal havayolu” tart›flmas› bugünlerde yeniden gündeme getirilmeye çal›fl›l›yor. Üst kuruluflumuz ITF (Uluslararas› Tafl›mac›l›k ‹flçileri Federasyonu) “sanal havayolu” flirketlerinin oluflturulmas› giriflimlerini, bu konunun sektörün uluslararas› gündeminin üst s›ralar›nda yer ald›¤› s›rada yak›ndan izlemifl ve havayolu çal›flanlar› için yaratabilece¤i tehlikelere dikkat çekmiflti. “Sanal” havayolu flirketlerinin havayolu çal›flanlar› için yarataca¤› tehlikelerin listesi oldukça uzun ve iç karart›c›. Bu listenin en tepesinde “sanal” havayollar› arac›l›¤›yla havac›l›k sektöründe denizcilik sektöründekine benzer bir tür elveriflli bayraklar sisteminin yerlefltirilmesi tehlikesi yer al›yor. (Elveriflli bayraklar sistemi için bkz. afla¤›da yer alan kutu). Bunun gerçeklefltirilmesi durumunda ücretlerin, çal›flma koflullar›n›n ve sendikal örgütlülü¤ün a¤›r darbeler almas› kaç›n›lmaz olacakt›r. “Sanal” havayollar›n›n kurulmas›n› ilk gündeme getiren British Airways’in o y›llardaki icra baflkan› Bob Ayling olmufltu. Ayling “sanal” havayollar›n›n sektörün gelece¤ini oluflturaca¤› düflüncesindeydi. Bugünlerde ise FL Group, American Airlines bünyesinde “sanal” havayolu tart›flmas›n›n yeniden canland›r›lmas›n› istiyor.
Sanal havayolu modeli, havayolu flirketlerinin yolcu ve kargo hizmetlerini bütünüyle tafleronlaflt›rmalar›n› ve faaliyetlerini birer pazarlama flirketi olarak sürdürmelerini öngörüyor. Son y›llarda pazar paylar› dünyan›n dört bir yan›nda h›zla büyümekte olan düflük fiyatl› havayolu flirketleri zaten bu anlay›fl› k›smen de olsa hayata geçirmifl durumdalar. ‹flas›n efli¤indeki Air Canada’y› sat›n alan ACE grubu bu stratejinin Kuzey Amerika’daki en sald›rgan uygulay›c›s›. ACE, Air Canada’n›n bölgesel operasyonlar›n›, frequent-flyer iflimi ve bak›m üslerini tafleronlaflt›rm›fl durumda. Asl›na bak›l›rsa bugün hâlâ birçok havayolu yönetimi geleneksel modeli sürdürmenin önemli bir sinerji yaratt›¤›n› düflünüyor ve “sanal” havayolu flirketlerinin kurulmas› genel bir e¤ilim halini alm›fl de¤il. Ne var ki sendikalar›n buna güvenerek yaflanan geliflmelere gözlerini kapamalar› yanl›fl olur.
Sanal havayolu modeli, havayolu flirketlerinin yolcu ve kargo hizmetlerini bütünüyle tafleronlaflt›rmala r›n› ve faaliyetlerini birer pazarlama flirketi olarak sürdürmelerini öngörüyor.
Elveriflli bayrak gemisi nedir? Gemi sahipleri gemilerini neden EB devletlerinin sicillerine kaydettirmektedir? Bir gemi, o geminin sahibinin tabi oldu¤u ülkeden baflka bir ülkenin siciline kay›tl› ise, elveriflli bayrak (EB) tafl›yor demektir. Gemi sahipleri gemilerini genellikle EB devletlerinin siciline kaydediyorlar, çünkü bu ülkelerin
sicil kay›t harçlar› ucuz ve vergileri düflük ya da hiç vergi alm›yorlar. Bu devletler ayn› zamanda gemi sahiplerinin ucuz emek gücü istihdam etmelerine, mürettebat›n yaflam standartlar›n› afla¤›ya çekerek ve çal›flma
koflullar›n› kötülefltirerek maliyetlerini azaltmalar›na izin veriyorlar. EB sicilleri ayn› zamanda gemi sahiplerinin sendikas›z iflgücü istihdam etmelerine olanak sa¤l›yor.
17
Foto¤raflar: Özcan Yaman
Sosyal Güvenlik karfl›-reformu 18
Sosyal güvenlik “reformu” ç›kt› ç›k›yor. Kazan›lm›fl haklar›m›z›n büyük bir bölümü, toplu halde gitti gidiyor. Bu sözde sosyal güvenlik “reformu” paketi (burada reform sözcü¤ünü t›rnak içine al›yoruz, çünkü reform sözcük olarak ilerleme anlam›na gelir ve bu paket kazan›lm›fl pek çok hakk›m›z› geri götürmeyi eksenine ald›¤› için ancak karfl›-reform olarak adland›r›labilir) 2005 y›l›nda IMF ile imzalanan ve “istisnai flartlar” (exceptional circumstances) hükümlerine ba¤layarak Türkiye’ye ek kaynak kullan›m› sa¤layan stand-by anlaflmas›n›n temel flartlar›ndan birini oluflturmaktad›r. Konuyla ilgili olarak daha fazla bilgi için TÜRK-‹fi Sosyal Güvenlik Dan›flman› Say›n Celal Tozan’›n web sitemizde yer alan kapsaml› sunufluna bak›labilir: http://www.havais.org.tr /_dosyalar/_link/ SSGSBaskanlarKurulu.ppt#1 5502 say›l› Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, 20 May›s 2006 tarihinde Resmi Gazete’de yay›mlanarak yürürlü¤e girdi. Kanunun 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlü¤e girmesi öngörülüyordu. Ancak bu kanunun baz› maddeleri Anayasa Mahkemesi taraf›ndan 15 Aral›k 2006 tarihinde iptal edildi. Hükümet kanunun yürürlük tarihini önce 1 Temmuz 2007’ye, ard›ndan da 1 Ocak 2008 tarihine erteledi. Hükümet, Anayasa Mahkemesi’nin k›smi iptal karar›n›n bütün sosyal
taraflara sundu¤u sosyal diyalogu derinlefltirme f›rsat›n› da göz ard› etmifl, iflçi sendikalar›n›n dile getirdi¤i sorunlar› yeni bafltan görüflme yolunda ad›m atmam›flt›r. Tam aksine geçen ay›n sonlar›nda IMF-Dünya Bankas› toplant›lar› için Washington’da bulunan Devlet Bakan› fiimflek, kat›ld›¤› seminerde yapt›¤› konuflmada “… sosyal güvenlik ve enerji piyasas› reformlar› baflta olmak üzere, yap›sal reformlara h›zla devam edilecek …” dedi. Ayn› günlerde Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Faruk Çelik, hükümetin sosyal diyalogu sadece dostlar al›flveriflte görsün anlay›fl›yla sahiplendi¤ini ortaya koydu ve “Tart›fl›lacak, konuflulacak bir fley yok. Yap›lmas› gerekeni yapaca¤›z. Bu reform (Sosyal Güvenlik Reformu) mutlaka yap›lmal›d›r. Hatta benim istedi¤im daha da radikal yap›lmal›d›r,” dedi. Yeni taslak Anayasa Mahkeme’si taraf›ndan k›smen iptal edilmifl k›yasla çal›flanlar aleyhine çok daha a¤›r hükümler içeriyor, daha fazla hak kayb› öngörüyor ve hatta 5510 say›l› yasaya girmifl olan birkaç olumlu k›r›nt›y› da ortadan kald›rmaktad›r. Kay›plar›m›z› bir dergi yaz›s› içinde tam olarak özetlemek mümkün de¤il. En önemlilerini özetlemek istedi¤inizde de MFÖ’nün Bodrum Bodrum flark›s› tak›l›yor insan›n diline: Nerden
bafllasam, nas›l anlatsam… En do¤rusu günlük gazetelerde bulunan detaylara fazlaca girmeden iflin özüne iflaret etmek. Karfl›-reformun özü Sosyal Güvenlik Reformu daha önce “reformlar›n” tamam›ndan farkl› olarak toplumun bütününün sa¤l›¤›n›, emeklili¤ini ve di¤er baflka sosyal hakk›n› ve kazan›m›n› kaps›yor ve sosyal güvenli¤i piyasa kurallar›na feda etmeyi amaçl›yor.Kimileri bu “reform” uygulamas›n› Bat›daki “reform” örnekleriyle (son günlerin en moda benzetmesi Sarkozy’nin Fransa’s›) k›yaslay›p, “Bu küresel bir e¤ilim, biz de uymak zorunday›z,” diyor. Oysa burada sanayileflmifl zengin Bat›l› bir ülkeden de¤il, devletin sosyal güvenli¤e hiçbir zaman tam anlam›yla sahip ç›kmad›¤›, sosyal devletin büyük ölçüde ka¤›t üzerinde kald›¤› bir ülkeden söz ediyoruz. Önümüze sürülen di¤er gerekçe
sistemin bir kara deli¤e dönüfltü¤ü fleklinde. Burada da bir hedef sapt›rmas› söz konusu. Çünkü sistemi mali aç›dan zora sokan ve sürdürülemez hale getiren sosyal güvenlik sisteminin afl›r› derece cömert olmas› de¤il kaçak istihdam›n, kitlesel iflsizli¤in önlenememesidir. Uzun laf›n k›sas› bu “reform”la birlikte “devlet ayakkab› yapar m›?” tezinden “sa¤l›k devletin görevi de¤ildir” noktas›na ulafl›lm›fl oluyor. Di¤er bir deyiflle herkes kendi gelece¤ini, sa¤l›k sorumlulu¤unu kendisi üstlenecektir. Bunun yol açaca¤› sonuçlar ise kendisini büyük ölçüde orta vadede gösterecek ve ne yaz›k ki çok dramatik olacakt›r. Son olarak bu tür reformlar›n uyguland›¤› Türkiye benzeri ülkelerde, özellikle Latin Amerika ülkelerinde ne tür sonuçlar al›nd›¤› unutulmamal›d›r: prim oranlar› yükseldi, emekli ayl›klar›nda ciddi düflüfller yafland›, özel emeklilik sigortalar› iflas etti, devlet bu sigortalar› finanse etmek zorunda kald›.
Bu tür reformlar›n uyguland›¤› Türkiye benzeri ülkelerde, özellikle Latin Amerika ülkelerinde ne tür sonuçlar al›nd›¤› unutulmamal›d›r: prim oranlar› yükseldi, emekli ayl›klar›nda ciddi düflüfller yafland›, özel emeklilik sigortalar› iflas etti, devlet bu sigortalar› finanse etmek zorunda kald›.
Yunanistan’da genel greve havayolu çal›flanlar› da kat›ld› Hükümetin sosyal güvenlik sistemiyle ilgili reform planlar›na tepki olarak bafllayan grev, Yunanistan’da hayat› durdurdu. Gemi ve uçak seferleri iptal edildi, mahkemeler, okullar kapand›. Televizyonlar ve radyolar yay›nlar›n› durdurdu, gazeteler bas›lmad›.
Yunanistan’da tüm kamu ve özel sektör çal›flanlar›n›n, hükümetin, çeflitli meslek kurulufllar›n›n oluflturdu¤u 155 emeklilik fonunu, yeni bir yasal düzenlemeyle 5 fonun çat›s› alt›nda toplamay› hedefleyen sosyal güvenlik reformu yapma giriflimini protesto etmek amac›yla 12 Aral›k 2007 tarihinde bafllatt›¤› 24 saatlik genel grev ülkede yaflam› felç etti. Sendikalar düflük emekli ayl›¤› ve emeklilik yafl›n›n yükseltilmesini öngören hükümet reformuna karfl› ç›k›yor. Greve kat›l›m, beklenenden fazla olurken çal›flanlar yüksek hava s›cakl›¤›na ra¤men soka¤a ç›karak hükümeti ve yolsuzlu¤a kar›flt›¤›n› iddia ettikleri emeklilik fonu yönetimini protesto ettiler. Greve flehir içi ve flehirler aras› ulafl›m çal›flanlar›n›n ve Atina havaalan› görevlileriyle
beraber ulusal havayolu Olympic havayollar› pilotlar›n›n da kat›lmas› nedeniyle, kara ulafl›m›nda ve uluslararas› hava trafi¤inde aksamalar meydana geldi. Yaklafl›k befl bin emekçi, emeklilik fonu yönetiminin yolsuzluk yaparak, fonun zarar etmesine neden olmas›n› meclise yürüyerek protesto etti. Meclise yürüyenler "H›rs›zl›k, h›rs›zl›k! Hükümet fonlar›m›z› bat›r›yor!" sloganlar› att›lar. Fonla ilgili iddialar nedeniyle bir bakan koltu¤unu kaybetmifl, hükümetin prestiji de hayli sars›lm›fl bulunuyor.
19
Sendikalar ve sosyal bir Avrupa için verilen mücadele 20
Norveç belediye ve sa¤l›k iflçileri sendikas› Fagforbundet'un yöneticisi ve ayn› zamanda Norveç’te özellefltirmeye ve kurals›zlaflt›rmaya karfl› mücadele eden “Refah Devleti ‹çin” isimli
sendikal tabanl› ulusal ittifak›n ulusal koordinatörü (1990’l› y›llar›n bafllar›n üst örgütümüz Uluslararas› Ulafl›m ‹flçileri Federasyonu (ITF) Yol Ulafl›m ‹flçileri Bölümü baflkan yard›mc›s› olarak da görev yapm›fl
olan) Asbjørn Wahl, 3 Aral›k’ta temsilcilerimize ve üyelerimize “Sendikalar ve sosyal bir Avrupa için verilen mücadele” bafll›kl› bir sunufl yapt›. Afla¤›da bu sunuflun özetini bulacaks›n›z.
Uluslararas› Ulafl›m ‹flçileri Federasyonu (ITF) Yol Ulafl›m ‹flçileri Bölümü Baflkan Yard›mc›s› Asbjørn
II. Dünya Savafl› sonras›n›n güçlü ve etkili sendikal hareketi, bugün kafas› kar›flm›fl ve aç›k-seçik bir vizyondan yoksun bir durumda.
Avrupa sendikal hareketi savunmada. Ayn› zamanda derin bir politik ve ideolojik kriz içinde. Halihaz›rda sendikalar, üyelerinin acil ekonomik ve toplumsal ç›karlar›n›n savunucusu olarak oynamalar› gereken rolü yerine getiremiyorlar. II. Dünya Savafl› sonras›n›n güçlü ve etkili sendikal hareketi, bugün kafas› kar›flm›fl ve aç›kseçik bir vizyondan yoksun bir durumda. Bu geliflmenin ard›nda yatan fley, toplumlar›m›z›n sürmekte olan neoliberal dönüflümüdür. Sermaye toplumsal sözleflmeden çekildi; örgütlü eme¤e karfl› giderek yükselen bir sald›rganl›k siyaseti izlemeye bafllad›. Çokuluslu flirketlerin ve onlar›n politik hizmetkarlar›n›n yeni elde etmifl olduklar› bu konumu derinlefltirme ve kurumsallaflt›rma giriflimleri bu geliflmenin önemli parçalar›d›r. Bu giriflimse esas olarak Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), ‹MF, Dünya Bankas› ve Avrupa Birli¤i (AB) gibi bölgesel iktidar
Wahl:
yap›lar› arac›l›¤›yla gerçeklefltirilmifltir. Emek hareketinin karfl› karfl›ya oldu¤u ikilem, sendikalar›n içinde harekete edecekleri ekonomik ve politik iklimin, anormal ölçülerde de¤iflmifl olmas›na karfl›n, yine ayn› sendikalar›n toplumsal sözleflme siyasetinin peflinden koflmaya devam etmeleridir. Yirminci yüzy›l boyunca, Bat› Avrupa’daki sendikal hareket kapitalist ç›karlarla yavafl yavafl bir tür bar›flç›l uzlaflma içine girdi. Sendikal hareketin iflveren örgütleriyle anlaflmaya vard›¤› 1930’larda, bu uzlaflma önce Avrupa’n›n baz› bölgelerinde, özellikle kuzeyde kurumsallaflt›r›ld›. ‹kinci Dünya Savafl› sonras›nda, benzer bir süreç Bat› Avrupa’n›n tamam›nda gerçekleflti. Emekle sermaye aras›ndaki bu toplumsal sözleflme, üzerinde refah devletinin geliflti¤i zemini oluflturdu ve ücretlerle çal›flma koflullar› tedricen iyilefltirildi. Toplumlar emekle sermaye aras›ndaki çat›flmalar›n karakterize etti¤i
bir süreçten, bir toplumsal bar›fl, ikili ve üçlü (emek, iflverenler ve devlet aras›ndaki) görüflmeler ve uzlaflma politikalar› evresine girdiler. Bu politika refah, ücretler ve çal›flma koflullar› aç›s›ndan önemli kazan›mlar sa¤lad›¤› için, iflçi s›n›f›n›n da kitlesel deste¤ini kazand›. Sonuç olarak, emek hareketinin daha radikal ve anti-kapitalist parçalar› yavafl yavafl marjinallefltirildiler. Yani bu geliflme emek hareketinin depolitizasyonu ve ›l›ml›laflmas› ve sendikal hareketin de bürokratikleflmesiyle sonuçland›. Toplumsal sözleflmenin belirleyici bir parças›, sermaye ve pazarlar üzerindeki ulusal düzenlemelerdi. Sermaye üzerindeki denetim tüm ülkelerde günün kural›yd›. Emekle sermaye aras›ndaki düzenlemeler ulusal s›n›rlar içinde düzenli ve bar›flç›l biçimlerde yap›l›yordu. Uzlaflma bat› kapitalizminin 1970’l› y›llar›n bafl›ndaki derin ekonomik kriziyle birlikte yavafl yavafl eridi. Kriz kapitalist güçleri, maliyetleri düflürmek için di¤er birçok fleyin yan› s›ra sendikal haklara, ücretlere ve refah devletinin temellerini oluflturan kamu harcamalar›na yönelik sald›r›y› içeren sald›rgan bir konum almaya yöneltti. Il›ml›laflan ve depolitize olan sendikal hareket ve emek hareketi bu geliflme ile flaflk›nl›¤a sürüklendi. ‹flverenler görüflme masalar›nda birden bire daha da düflmanca davranmaya bafllam›fllard›. Neo-liberal sald›rganl›k yirmi y›l kadar önce bafllad›¤›nda ve iflverenler toplumsal partnerlik siyasetini tedricen ortadan kald›rd›klar›nda, sendikalar›n buna verdi¤i tek yan›t, uzlaflma siyasetinin devam› yönünde formülasyonlar gelifltirmek oldu. Baz› sendikac›lar iflverenlere toplumsal sözleflmeye geri dönmeleri için adeta yalvard›lar. Bu siyaset sendikal hareketin güçlü ulusal yaklafl›m› ile de desteklendi. Bu politikalar›n y›k›c› sonuçlar›, sendikal hareketin egemen bölümünün refah ve çal›flma koflullar›nda ad›m ad›m gerilemeleri kabul etmesi olmufltur. Sendikalar görüflmeler yoluyla, iflin artan oranda “esneklefltirilmesini” kabul etmifllerdir. Anlafl›lmas› gereken ilk fley, çokuluslu flirketler ve di¤er sermaye ç›karlar›n›n sald›rgan siyasetleri ile kafa kafaya mücadele edilmesi gerekti¤idir.
Çokuluslu flirketlerle mücadeleedebilmek için, a¤lar oluflturmak ve ayn› sektördeki iflçiler aras›nda hem ulusal hem de flirketler düzlemindeki bir iflbirli¤ini teflvik etmek gerekiyor. Yeni bir enternasyonalist sendikal ittifak›n örgütlemesi gereken bir baflka önemli mücadele, kamu hizmetlerinin sermayeye devrilmesine karfl› mücadelenin infla edilmesidir. Bunun anlam› da özellefltirme ile savaflmak ve refah devleti arac›l›¤›yla elde edilmifl olan kazan›mlar› korumakt›r. Hareketimiz içinde bu konularda zorlu ancak arkadaflça bir iç tart›flma yaflamak zorunday›z. Bu tart›flmalar toplumsal paydafll›k siyasetinin uzlaflmalar›n de¤il, özgün bir tarihsel geliflmenin ürünü oldu¤u anlay›fl›na dayanmal›d›r. Emekle sermaye aras›ndaki uzlaflman›n nas›l gerçekleflti¤ini ve nas›l ortadan kalkt›¤›n› aç›klayan yeni tahlillere ihtiyac›m›z var. Halk›n mevcut geliflmeler karfl›s›ndaki hoflnutsuzlu¤u ciddiye al›nmal›d›r; hoflnutsuzluklar› ve kayg›lar› politiklefltirilmeli ve bu hoflnutsuzluklar, çal›flma ve yaflama koflullar›n› düzeltmeyi hedefleyen sendikal ve s›n›f temelli siyasal stratejilere aktar›lmal›d›r. Halk›n sa¤c› popülist partilerce seferber edilmesini engellemenin tek yolu budur. Toplumsal sözleflme asla emek hareketinin bir amac› olarak tan›mlanm›fl de¤ildir; o özgün tarihsel koflullar›n bir ürünüdür. Rus devriminin, bat›daki güçlü sendikal ve emek hareketinin, üçüncü dünyadaki güçlü kurtulufl hareketlerinin ve kapitalist ekonomide II. Dünya Savafl› sonras›nda yaflanan uzun istikrarl› ekonomik büyüme döneminin kombinasyonu, görece istikrarl› bir s›n›f uzlaflmas› dönemini mümkün k›lm›fl olan son derece özgün koflullard›r. Çok daha elveriflsiz güç iliflkileri alt›ndaki mevcut koflullarda, yeni bir s›n›f uzlaflmas›na, yeni bir toplumsal sözleflmeye ulaflmak tam bir yan›lsamad›r. O halde amac›m›z, toplumsal sözleflme ve refah devletini aflmak olmal›d›r. Yaln›zca neo-liberal politikalar›n restorasyonunu yaratan maddi önkoflullar› sarsacak denli derin bir toplumsal dönüflüm, çal›flan insanlar›n ç›karlar›n› güvence alt›na alabilir.
Emekle sermaye aras›ndaki uzlaflman›n nas›l gerçekleflti¤ini ve nas›l ortadan kalkt›¤›n› aç›klayan yeni tahlillere ihtiyac›m›z var.
21
Asbjørn Wahl
Kurals›zlaflt›rma hava trafi¤ini art›r›rken, bilet fiyatlar›n› afla¤›ya çekti
Kemal Ülker Hava-‹fl E¤itim Uzman›
Gerçekten öyle mi? Bir soru ile bafllayal›m. 1978’de Carter yönetimi taraf›ndan bafllat›lan Amerikan havac›l›k sektöründeki kurals›zlaflt›rma [deregülasyonu] uçak bileti fiyatlar›n› ucuzlatt› m›? Konuyla ilgili okuyaca¤›n›z birçok kitap, rapor ya da makale bu soruya “evet” diye cevap verecektir. Liberalleflme yanl›lar› kurals›zlaflt›rmay› kamuoyuna satarken hep bu iddiay› öne sürüyorlar: “Ey tüketici, kurals›zlaflt›rma olmasayd› bilet fiyatlar› böyle ucuzlamad›.” Bunun somut ve reddedilemez kan›t› da genellikle bir grafik ile ortaya konur:
KARfiI ATAK
Ayn› durum ABD hava trafi¤inin gösterdi¤i art›fl içinde geçerli. Yukar›da oldu¤u gibi önce yaln›zca kurals›zlaflt›rma sonras›na bakal›m.
22 fiimdi de 1960’tan itibaren ABD hava trafik hacminin nas›l bir geliflme gösterdi¤ine bakal›m.
Grafik kurals›zlaflt›rma sonras›nda fiyatlar›n düfltü¤ünü aç›kça ortaya koyuyor. Ne var ki bu tür e¤ilimlere uzun dönemli bir perspektifle bakmak gerekir. Bu yap›ld›¤›nda ABD’de bilet fiyatlar›n›n asl›nda kurals›zlaflt›rma öncesinde de ayn› düflüfl e¤ilimini tafl›d›¤›n› görüyoruz. Havac›l›kta kurals›zlaflt›rma yanl›s› kitaplara, raporlara, makalelere bir bak›n. Hemen hemen hepsinin milat olarak 1978’i ald›klar›n› ve bu tarihin öncesine ait e¤ilimleri yans›tmad›klar›n› göreceksiniz. Yukar›da yer alan grafiklerin tamam› Melvin A. Brenner Associates Inc.’nin bir raporundan al›nm›fltfl›r.
Kronoloji
2005 Haziran
Tahran ve Banliyö Otobüs fiirketi ‹flçileri Sendikas› (fierkat-e Vahed), Mansur Osanloo’nun b›çaklanmas› dahil, gizli polis ve hükümetin emrindeki çeteler taraf›ndan düzenlenen insanl›k d›fl› sald›r›lara ra¤men kuruldu.
Aral›k
Sendikan›n önderleri tutukland›. Otobüs iflçileri bu durumu protesto etti. Osanloo d›fl›nda hepsi serbest b›rak›ld›.
2006 Ocak
Sendika bir günlük grev ilan etti. Grev yetkililer taraf›ndan bast›r›ld›. 1000’den fazla iflçi Evin Hapishanesi’nde gözalt›na al›nd›.
fiubat
ITF ve ITUC küresel bir protesto günü düzenlediler. Gözalt›na al›nanlar›n ço¤u serbest b›rak›ld›.
Mart
Otobüs flirketi greve kat›lan 46 iflçiyi iflten ç›kard›.
Nisan
Sendika ITF’e üye oldu.
May›s
Sendika üyeleri bir 1 May›s etkinli¤ine kat›ld›klar› için sald›r›ya u¤rad›lar.
Temmuz
ITF ve ITUC, ILO’ya ortak bir flikayet baflvurusunda bulundular (2508 say›l› dava).
A¤ustos
Osanloo, Evin Hapishanesi’nden serbest b›rak›ld›.
Kas›m
Osanloo sivil k›yafetli polisler taraf›ndan zor kullan›larak gözalt›na al›nd›.
Aral›k
Osanloo, küresel protestolar›n ard›ndan yeniden serbest b›rak›ld›. Ailesi her iki olayda da büyük tutarda kefalet ödedi.
23
2007 fiubat
Mahkeme Osanloo’ya yönetilen suçlamalar›n “ulusal güvenli¤i tehlikeye atmaya yönelik giriflimler” oldu¤unu söyledi ancak sonraki aylarda daha baflka yasal giriflimde bulunulmad›.
May›s
Gizli polis Osanloo’yu kaç›rmaya çal›flt›, ancak bunda baflar›l› olamad›.
Haziran
Osanloo, Londra’da ve Brüksel’de ITF’in ve ITUC’nin toplant›lar›na kat›ld›. Uluslararas› sendikal destek artt›. ILO, 2508 say›l› dava hakk›nda raporunu verdi.
Temmuz
Osanloo yeniden kaç›r›ld›. Derhal küresel protestolar bafllad›.
A¤ustos
ITF ve ITUC, dünya çap›nda, Uluslararas› Af Örgütü taraf›ndan desteklenen bir eylem günü düzenlediler. Tahran’da polis daha fazla say›da sendikac›y› tutuklad›. ‹brahim Madadi hapiste tutuldu.
Eylül
Osanloo tutuklan›fl›ndan bu yana ilk kez ailesini gördü.
Ekim
Endonezyal› sendikac›lar, sendikayla dayan›flma amac›yla Tahran’› ziyaret ettiler. Osanloo güçlü uluslararas› bask›n›n ard›ndan yap›lmas› uzun süredir gecikmifl olan göz ameliyat›n› oldu, ancak birkaç gün içinde Evin Hapishanesi’ne geri gönderildi. Osanloo ve Madadi’nin ald›klar› cezalar aç›kland›.
ITF 49/60 Borough Road, London SE1 1DR, United Kingdom Tel: +44 (0)20 7403 2733. E-posta: mail@itf.org.uk. Web sitesi: www.itfglobal.org ITUC 5 Boulevard du Roi Albert II, Bte 1, 1210 Brussels, Belgium Tel: +32 (0)2 224 0211. E-posta: info@ituc-csi.org. Web sitesi: www.ituc-csi.org Uluslararas› Af Örgütü BK Seksiyonu 17-25 New Inn Yard, London EC2A 3EA, United Kingdom Tel: +44 (0) 20 7033 1569. E-posta: shane.enright@amnesty.org.uk. Web sitesi: www.amnesty.org.uk
24
BU ADAM K‹MD‹R? Ad› Mansur Osanloo, Tahran Otobüs ‹flçileri Sendikas›’n›n önderi ve onun hapishaneden serbest b›rak›lmas›n› sa¤lamay› amaçlayan uluslararas› bir kampanyan›n oda¤›.
NEDEN HAPSE ATILDI? Osanloo, 2007 y›l›n›n Ekim ay›nda, ‹ran’›n ulusal güvenli¤ini tehlikeye att›¤›n› ve rejimi elefltirdi¤ini öne süren düzmece suçlamalarla befl y›l hapse mahkûm oldu. Bununla birlikte onun hedef olarak seçilmesinin gerçek nedeni, hükümet taraf›ndan kontrol edilen de¤il, özgür bir sendikan›n üyesi olmas›yd›.
NE KADAR ZAMANDIR HAP‹STE? Sendikan›n 2005 y›l›n›n Haziran ay›nda kurulmas›ndan bu yana, üç kez tutukland› ve kötü bir üne sahip olan Evin Hapishanesi’nde, d›flar›da oldu¤undan çok daha fazla zaman geçirdi.
ONA YARDIM ETMEK ‹Ç‹N NE YAPILDI? Üye sendikalar› taraf›ndan desteklenen ITF (Uluslararas› Tafl›mac›l›k ‹flçileri Federasyonu) ve ITUC (Uluslararas› Sendika Konfederasyonu) Osanloo’yu desteklemek için aral›ks›z olarak kampanya yürüttüler. Protestolar›n› ‹ranl› yetkililere ve Uluslararas› Çal›flma Örgütü’ne (ILO) tafl›d›lar ve bütün dünyada ‹ran elçilikleri önünde gösteriler düzenlediler.
ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ KAMPANYADA YER ALIYOR MU? Evet. Af Örgütü Oslanloo’yu yaln›zca sendikal haklar›n› kulland›¤› için al›koyulan bir düflünce suçlusu olarak kabul etmektedir. Örgüt bu dava üzerinde ve daha genifl olarak ‹ran’da insan haklar›n›n savunulmas› konusunda, ITF’le yak›n iflbirli¤i içinde çal›fl›yor.
PEK‹ YA ILO? ILO’nun Örgütlenme Özgürlü¤ü Komitesi, ITF ve ITUC taraf›ndan yap›lan ortak flikayet baflvurusunu onaylad› ve ‹ran Hükümetini, Oslanloo’ya yöneltilen suçlamalar› geri almaya ve sendikal haklar› tam olarak tan›maya ça¤›rd›.
‹RAN HÜKÜMET‹N‹N TEPK‹S‹ NE OLDU? Dünya çap›nda kamuoyunu görmezlikten gelmeyi sürdürüyorlar.
BU MÜNFER‹T B‹R DURUM MU? Hay›r. Kuzey Irak’ta bir sendika aktivisti olan Mahmut Salehi, 2004 y›l›nda, 1 May›s’ta bildiri da¤›tt›¤› için befl y›l hapse mahkûm olurken, Osanloo’nun yard›mc›s› ‹brahim Madadi iki y›l hapse mahkûm oldu. K›sa bir süre önce bir baflka aktivist, Mecit Hamidi, Sanandaj’da maskeli adamlar taraf›ndan vuruldu.
25
‹RANLI ‹fiÇ‹LER KOfiULLARINDAN MEMNUNLAR MI? Hay›r ve hükümet eliyle kurulmufl olan çal›flma birliklerinin kendi ç›karlar›n› temsil etti¤ine inanm›yorlar. Geçti¤imiz aylarda gerek ö¤retmenler, otomobil iflçileri, fleker iflçileri ve Tahran metro sistemi iflçileri gerekse de kad›nlar ve iflsizler, hepsi protestolar düzenlediler.
OSANLOO ‹LE ‹LG‹L‹ EN SON HABERLER NELER? Serbest b›rak›lmas› için çok büyük bir kampanya sürdürülüyor. Ekim ay›nda, aylarca yap›lan uluslararas› bask›n›n ard›ndan, nihayet, kendisine yap›lan kötü muameleden kaynaklanan optikal sorunlar için acil t›bbi tedavi gördü.
AMEL‹YAT BAfiARILI OLDU MU? Öyle oldu¤u umuluyor ancak sa¤l›¤›na kavuflabilmesi için üç aya ihtiyac› oldu¤u yolundaki t›bbi tavsiyeye ra¤men, bir hafta içinde hapishaneye geri gönderilmesi emredildi¤i için, bu teyit edilemiyor.
BEN NE YAPAB‹L‹R‹M?
26
Bunlar bir birey ya da bir örgütün üyesi olarak yapabilece¤iniz baz› fleyler. • www.freeosanloo.org adresini ziyaret edin ve konuyla ilgili daha fazla bilgi edinin. Orada Özgürlük Gelecek bafll›kl› filmimizi izleyebilirsiniz ve di¤er kampanya malzemelerini bulabilirsiniz. • ITF, Uluslararas› Af Örgütü ve LabourStart taraf›ndan haz›rlanm›fl olan dilekçeleri imzalay›n. Ayn› zamanda ‹ran hükümetine de yazabilirsiniz. • Bir Osanloo’ya Özgürlük rozeti tak›n. Rozeti ITF’ten temin edebilirsiniz. • Seçim bölgenizin milletvekiline lobi yap›n. • Bir örgütün üyesiyseniz, bir toplant› düzenleyebilirsiniz ve örgütünüzün dergisinde (ITF’ten ücretsiz olarak temin edebilece¤iniz) bir makale yay›nlayabilirsiniz. • Ve elbette dava hakk›nda konuflarak ve bildiri da¤›tarak konuyla ilgili daha fazla insan›n bilgilenmesini sa¤layabilirsiniz.
ITF VE ITUC NED‹R? Bunlar iki küresel sendikal örgüttür. ITUC ulusal iflçi sendikas› merkezlerinin bir forumuyken, ITF, otobüs iflçileri sendikalar› dahil, dünya çap›nda ulaflt›rma iflçilerini temsil etmektedir.
ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ NED‹R? ‹nsan haklar›n› savunan bir örgüttür. Mansur Osanloo hakk›nda daha fazla sorunuz varsa ve ‹ranl› iflçilerin bir sendikaya üye olmalar› hakk›n› savunmak istiyorsan›z bkz www.freeosanloo.org Orada çeflitli dillerde filmi, dilekçeleri ve di¤er kampanya malzemelerini bulacaks›n›z.
Reel ücretlerin seyri ve ba¤›tlad›¤›m›z T‹S 2001 krizi Türkiye’de bölüflüm iliflkileri üzerinde dramatik bir etki yaratt›. AKP iktidar› döneminde bütün zaaflar›na ra¤men bir ekonomik toparlanma yafland› ancak bölüflüm iliflkileri aç›s›ndan “normale dönüfl” söz konusu olmad›, hatta baz› göstergeler aç›s›ndan bu 5 y›ll›k dönemde geliflmeler iflçi s›n›f› ile köylülü¤ün aleyhine seyretti. TU‹K’in (Türkiye ‹statistik Kurumu) ‹malat Sanayi Üretiminde Çal›flan Kifli Bafl›na Reel Kazanç Endeksi bu durumun
Y›l
Çal›flan bafl›na reel ücret
nicel kan›tlar›ndan birini ortaya koyuyor. Buna göre 1997 y›l›nda 100 olan reel
Hava-‹fl E¤itim Uzman›
ücret endeksi 2002 y›l›nda (ayn› zamanda AKP’nin iktidar oldu¤u y›l) 88’e indi. 2006 sonu itibariyle ise endeks 86’ya gerilemifl durumda. Bu çal›flanlar›n krizden 5 y›l sonra bile “enflasyona ezdirildi¤i” anlam›na geliyor. 2002 y›l› 100 kabul edildi¤inde imalat sanayinde iflçilerin reel gelirlerinin yüzde 2,3 oran›nda azald›¤› ortaya ç›k›yor.
Kifli bafl›na sabit fiyatlarla GSY‹H endeksi
Göreli reel ücret endeksi
2002
100.0
100.0
100.0
2003
93.2
104.2
89.4
2004
94.3
111.8
84.4
2005
96.6
119.6
80.7
2006
97.7
125.4
77.9
Yukar›daki tabloda yer alan reel ücretlerin “imalat sanayinde çal›flan kifli bafl›na” tan›mland›¤›n› bir kez daha hat›rlatal›m. E¤er saat bafl›na reel ücretleri alsayd›k, 2002-2006 aras›nda yüzde 3'lük bir art›fl saptam›fl olacakt›k; ancak, bu düzey, 1998'in hâlâ yüzde 7 gerisinde kalmaktad›r. ‹malat sanayinde ücretlerin katma de¤er içindeki pay›na bakacak olursak, hangi ücret tan›m›n› al›rsak alal›m, AKP iktidar› alt›nda da dramatik bir bozulma oldu¤unu görürüz. Reel ücretlerin üç afla¤›/befl yukar› de¤iflmedi¤i AKP y›llar›nda emek verimi yüzde 30 dolaylar›nda yükselmifltir. Bu da, iflçilerin yaratt›klar› katma de¤erden ald›klar› pay›n çarp›c› boyutta afl›nm›fl olmas› anlam›na geliyor. ‹malat sanayinin geneli için geçerli olan bu e¤ilim THY ve Teknik A.fi. özelinde de geçerlidir. Ayr›ca reel ücretlerde yaflanan gerilemenin boyutlar›n› tam anlam›yla
Kemal Ülker
de¤erlendirebilmek için büyüme ve kifli bafl›na milli gelir art›fl›n› da mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu yap›ld›¤›nda AKP iktidar› döneminde yaflanm›fl olan yüzde 25’in üzerindeki büyüme çal›flanlara hiçbir biçimde yans›mam›flt›r. Di¤er bir deyiflle ekonomi büyümüfl ve bölüflüm iliflkileri çal›flanlar aleyhine daha da bozulmufltur. Büyüme dikkate al›nd›¤›nda AKP iktidar› alt›nda ücret geliri elde edenlerin al›m gücü göreli olarak yüzde 22 oran›nda düflmüfltür. AKP iktidar› ilk 5 y›l›nda 2001 krizi ile emekçi s›n›flar›n göreli ve mutlak anlamda gerileyen konumlar› içine hapsetmekte baflar›l› oldu. THY’de grev aflamas›na gelinmifl olmas› bu “güzel” tabloyu bozan bir durumdu ve bu nedenle medya THY çal›flanlar›n›n 6 y›ll›k kay›plar›n› geri almaya yönelik çabalar›na karfl› muazzam bir sald›r› kampanyas› düzenledi.
AKP iktidar› ilk 5 y›l›nda 2001 krizi ile emekçi s›n›flar›n göreli ve mutlak anlamda gerileyen konumlar› içine hapsetmekte baflar›l› oldu. THY’de grev aflamas›na gelinmifl olmas› bu “güzel” tabloyu bozan bir durumdu ve bu nedenle medya THY çal›flanlar›n›n 6 y›ll›k kay›plar›n› geri almaya yönelik çabalar›na karfl› muazzam bir sald›r› kampanyas› düzenledi.
27
Türk-‹fl 20. Genel Kurulu yap›ld› 28
Türk-‹fl Konfederasyonu’nun 20. Genel Kurulu 6-10 Aral›k 2007 tarihinde Ankara’da yap›ld›. Genel kurulun ilk günü konuflan Baflbakan Erdo¤an, emekçi düflman› politikalar›n› sürdürür, halk›n birikimi kamu kurumlar›n› bir bir satarken, konuflmas›nda s›kl›kla “ iflçi dostu bir hükümet” olduklar›n› Türk-‹fl Genel Baflkan› Mustafa Kumlu iddia etti. Genel Baflkan› Salih K›l›ç ise aç›l›fl konuflmas›nda, gelir da¤›l›m›ndaki eflitsizliklere, özellefltirme ve 4/C uygulamalar›na de¤indi.
K›l›ç, k›dem tazminat› haklar›na dokunulmas› halinde genel greve gideceklerini belirtti. Genel Kurulun son günü yap›lan seçimler sonucunda, TÜRK-‹fi Genel Baflkanl›¤›na TÜRK-‹fi Genel Sekreteri ve Tes-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Mustafa Kumlu seçildi. 20. Ola¤an Genel Kurul sonunda TÜRK-‹fi’in yeni Yönetim Kurulu flu flekilde belirlendi: Genel Baflkan Mustafa Kumlu (Tes-‹fl Sendikas› Genel Baflkan›) Genel Sekreter Mustafa Türkel (Tekg›da-‹fl Sendikas› Genel Baflkan›) Genel Mali Sekreter Ergün Atalay (Demiryol-‹fl Sendikas› Genel Baflkan›) Genel E¤itim Sekreteri Nihat Yurdakul (Belediye-‹fl Sendikas› Genel Baflkan›) Genel Teflkilatland›rma Sekreteri Pevrul Kavlak (Türk Metal Sendikas› Gen. Bafl.Yard.) Afla¤›da Türk-‹fl 20. Genel Kurulu’nda konuflan Hava-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Atilay Ayçin’in konuflmas›n›n özetini bulacaks›n›z.
Kazan›lm›fl haklar›m›za el uzatt›rmay›z! “‹cra makam› olan politikac›lara a¤lama makam› gibi davranmay›n” demifltik. “Biz de onlar›n yapt›¤›n› yapmayal›m” demifltik. O gün ayakta alk›fllarla karfl›lanan bu günün baflbakan›yla ilgili laf etti¤imde delege arkadafllar›m beni yuhlama gafletinde bulunmufltu. Dün baflkan›n geliflini özellikle izledim, merak ediyordum; 4 y›l önce buraya gelip, parma¤›n› gözümüzün içine sokan
baflbakana 4 y›l sonra nas›l bir karfl›lama yapaca¤›z. Sizi kutluyorum, o baflbakan›n yerinde olsayd›m o alk›fllardan sonra konuflmay› de¤il, buray› terk etmeyi ye¤lerdim. Ama onlar her fleye al›flm›fl, onlar ifline geleni duyar, ifline gelmeyeni duymaz. Üç maymunu en iyi oynayanlar siyasilerdir. Ancak bizim onlardan fark›m›z olmal›. Yeter ki gücümüzün fark›na var›p, ne zaman kullanaca¤›m›z›
bilelim. Ama yapam›yoruz flurada “A partisi, B partisi” desem, farkl› eller kalkar. Ama soruyorum benim sevgili iflçi arkadafllar›m -saç›n›n rengi, ›rk›, dili, dini beni ilgilendirmez- soruyorum sermayenin partisinde kürek çekmenin sana, bana ne faydas› var. E¤er bu do¤ru bir yöntem olsayd› bugün iflsizlik fonunun nerelere harcand›¤›n›, iflten at›lmalardaki haks›zl›klar›, özelefltirmenin bitirdi¤i sendikalar› konuflmazd›k, Türkiye siyasetine yön verecek politikalar› tart›fl›rd›k. Neo-liberal politikalar›n belirlemifl oldu¤u yöntemlerle bizi bitirmeye çal›flan ABD emperyalizmine, Avrupa birli¤i kölelerine yüreklilikle “hay›r” derdik ama biz hiçbir zaman ortak hareket edemedik. Özellefltirme konusunda her sendika farkl› fleyler söyledi. 89 y›l›nda Türk-‹fl Baflkanlar Kurulu’nda özellefltirmeye karfl› ç›k›lmas› gerekti¤ini söyledi¤imde, beni y›k›lan duvarlar›n alt›nda kalm›fl bir düflüncenin sahibi olarak gördüler. Özellefltirme, “ça¤dafllaflma” dediler. Bugün geldi¤imiz yer ortada. Özellefltirmeye y›llarca sesiz kalan ve s›n›f› kaderine teslim eden anlay›fl› kabul etmiyorum. ‹lk Türk-‹fl genel kurullar›nda 30 dk. konufluyorduk flimdi 15 dk konufluyoruz. Sürenin azalabilmesi için sorunlar›n çözülmüfl olmas› gerek, oysa ki sorunlar artt› konuflma süremiz k›sald›. Arkadafllar biz böyle düflünürsek bizi baflkas›n›n bitirmesine gerek yok, biz zaten kendimizi bitiriyoruz. Diyorlar ki “asgari ücreti flu kadar artt›rd›k”. Sen bunu, burada söylüyorsan ay›pt›r bu ay›p. Oransal olarak yüzde 500 art›rsan, 120 milyonu 480 milyon yapsan ne yazar, yoksulluk, açl›k s›n›r› ne kadard›r bu ülkede. Oransal art›fltan de¤il, reel al›m gücünden söz et bana. Sorunlarda ortaklaflamayan çözüm politikalar›nda da ortaklaflamaz. Van’da ki belediye iflçisinin yüre¤i yan›yorsa, benim de yüre¤im yanmal›. Onu kendi sorunumuz olarak görmedi¤imiz sürece bizler sendikac›l›¤›n temel görevlerini yerine getiremeyiz. Baflbakan Türkiye’de siyaset yapman›n yalan söyleme sanat› oldu¤unu biliyor ve o kadar güzel yalan söylüyor o kadar pembe tablolar çiziyor ki.
Onun için arkadafllar; önce bizlerin kendisine gelmesi gerek. Hiçbir arkadafl›m›n siyasi tercihine kar›flmam. Sizinle ayr› alanlarda olabiliriz ama biz sendikac›y›z. ‹flçi s›n›f› sendikac›s›y›z ve bu ifli iflçilere yak›fl›r flekilde yapmal›y›z. ‹flçiye ra¤men yap›lan toplu sözleflme, iflçiye ra¤men yap›lan genel kurul do¤ru de¤ildir. 89’da Türk-‹fl yönetiminin belirlenme flekli ayn›yd›, 2007’de de ayn›. Paran varsa yönetimdesin… Üye say›s› itibariyle, güçlüysen yönetimdesin... Y›llard›r izlenen yöntem sendikalar›n üye say›lar› ve kasalar›ndaki para miktar›yla efl anlaml›yd›. Gariptir, bu yöntem y›llard›r süregelmifl olmas›na ra¤men ve bugünkü Türk-‹fl Yönetimini oluflturan yöneticiler de bu yöntemle seçilmifl olmalar›na ra¤men hala hepimizin ortak özlemi güçlü ve sayg›n bir Türk-‹fl’i yaratmak. Kendi ifl kolu sorunlar›n› çözmek için Türk-‹fl yönetiminde yer almay› do¤ru bulan anlay›fllara, “biz küçük sendikalar (Deri-‹fl, tümTis, Hava-‹fl, denizciler bas›n vb gibi..) ne yapmal›y›z?” fleklinde hakl› bir soru sorma hakk›m›z do¤ar. “Ve y›lard›r Türk-‹fl yönetiminde görev alm›fl ve bugün de büyük sendikalarla güçlü Türk-‹fl’i yaratmak için yeniden aday olma hakk›n› kendinizde buluyorsan›z ve y›llard›r izlenen büyük sendikalardan oluflturulan yönetim anlay›fl› do¤ruysa bunca y›ld›r ne yapt›n›z?” diye soru sormam›z yanl›fl olmasa gerek. Bu nedenledir ki, yanl›fll›¤› tescilli bu yöntem terk edilmelidir. 20. Türk-‹fl Genel Kurul’u bu anlay›fl üzerine infla edildi¤i sürece sonuçlar› aç›s›ndan Türkiye iflçi s›n›f›n›n beklentilerine yan›t verebilecek bir sonuç ç›karmayacakt›r. Yan›laca¤›m› düflünmüyorum. Tecrübem ve genel kurul süresince tan›k olduklar›m beni böyle düflündürüyor. Bizler buradan, Hak-‹fl Genel kurulunda yapm›fl oldu¤u konuflmas›nda, “dik duran sivil toplum örgütlerini görmek istiyorum” diyen baflbakan ve yandafllar›na kazan›lm›fl haklar›m›za el uzat›lmas› durumunda tüm gücümüzle K›z›lay Meydan›’n› iflgal ederek, ABD ve Avrupa birli¤i iliflkilerinde boynu bükükleri oynayanlara nas›l dik durulmas› gerekti¤ini göstermeliyiz.
29
Sorunlarda ortaklaflamayan çözüm politikalar›nda da ortaklaflamaz. Van’daki belediye iflçisinin yüre¤i yan›yorsa, benim de yüre¤im yanmal›. Onu kendi sorunumuz olarak görmedi¤imiz sürece bizler sendikac›l›¤›n temel görevlerini yerine getiremeyiz.
2008’e girerken sektörün durumu ve olas›l›klar Ulaflt›rma Bakan›n›n, di¤er hükümet yetkililerinin, çeflitli havac›l›k flirketlerinin üst düzey yöneticilerinin ve kerameti kendinden menkul birçok havac›l›k “uzman›n›n” söylediklerine, yazd›klar›na bakt›¤›n›zda Türkiye’de havayolu tafl›mac›l›¤›ndan durumunun çok parlak oldu¤u izlenimine kap›lmaman›z elde de¤il. Çizilen bu pembe tablonun merkezi tezi ise sektörde son y›llarda yaflanmakta olan h›zl› büyüme süreci. 2003 y›l› sonunda al›nan baz› kararlar ile özel havayolu iflletmelerine iç hatlarda uçabilme hakk›n›n verilmesi ve baz› vergilerde indirime gidilmesi sonucunda özellikle iç hatlarda h›zl› bir büyüme yafland›¤› ve bu h›zl› büyümenin sektörün bir çok ay›b›n›n üzerine örttü¤ü bir gerçektir. Ne var ki büyüme sürecinin ayn› h›zla, kesintisiz bir biçimde devam edece¤ini varsaymak ve sektörün yap›sal ve uzun dönemli sorunlar›n› göz ard› etmek çok yanl›fl bir tutum olacakt›r.
30
Uçucu personele iliflkin olarak SHT 6A-50 (Uçucu Ekip Uçufl Görev ve Dinlenme Süreleri ile Uygulama Esaslar› Talimat›) üst üste birçok kez ticari kayg›lar ve bask›lar alt›nda de¤ifltirilmifltir.
“Otorite” bofllu¤u Sanayileflmifl ülkelerde sivil havac›l›k faaliyetlerini düzenleyen, kural koyan, bu kurallar›n uygulanmas›n› denetleyen, idari ve mali aç›dan özerk sivil havac›l›k otoriteleri sektörün bel kemi¤ini olufltururlar. Hava-‹fl olarak yüzlerce kez söyledi¤imiz gibi Türkiye’de bu görevi yerine getirdi¤i varsay›lan Sivil Havac›l›k Genel Müdürlü¤ü (SHGM) geliflmifl dünyadaki örneklerinin nitelik ve nicelik aç›s›ndan sahip oldu¤u özellikleri tafl›mamaktad›r. Bu da havac›l›k güvenli¤ini ve emniyetini tehdit eden çok ciddi bir zaaft›r. Hatta bir ad›m daha ileri giderek Türk sivil havac›l›¤›n›n sa¤l›kl› gelifliminde önemli sorunun bu oldu¤unu söylemek gerekir. AB ile yap›lan uyum görüflmeleri paralelinde ç›kar›lan 5431 say›l› kanunla SHGM’de çal›flan personelin nitelik ve nicelik aç›s›ndan iyilefltirilmesi hedeflenmifltir ve bu kuflkusuz ileriye
do¤ru at›lm›fl olumlu bir ad›md›r. Ama yaln›zca bir ad›md›r. ‹htiyac›n gerçek anlamda karfl›lanmas› ve var olan temel sorunlar›n çözülmesi için yeterli olmaktan çok uzakt›r. Bir yamal› bohça: SHT 6A-50 Sivil havac›l›k faaliyetlerini düzenleyen mevzuat alan›nda JAA’ya tam üyelik ile ilgili yükümlülükler nedeniyle yeni düzenleme çal›flmalar› bafllat›lm›fl, ancak bu konuda ilkeli ve planl› bir tutum al›nmad›¤› için ortaya bir yamal› bohça ç›km›flt›r. Örne¤in uçucu personele iliflkin olarak SHT 6A-50 (Uçucu Ekip Uçufl Görev ve Dinlenme Süreleri ile Uygulama Esaslar› Talimat›) üst üste birçok kez ticari kayg›lar ve bask›lar alt›nda de¤ifltirilmifl ve bu konudaki evrensel normlar bir k›sm› d›flar›da b›rak›larak, bir k›sm› deforme edilerek, bir k›sm› da olmas› gerekti¤i gibi kabul edilmifltir ve bu yap›l›rken önce sosyal diyaloga önem veriliyormufl izlenimi verilmifl fakat daha sonra havayolu flirketlerinin bask›s›yla sektörde yetkili tek sendika olan Hava‹fl süreçten büsbütün d›fllanm›flt›r. Buna ek olarak sektörde çal›flan personelin çal›flma koflullar›n› ve haklar›n› belirleyen hava ifl kanununun henüz ç›kmam›fl olmas› çok önemli sorunlara ve hak kay›plar›na yol açmaktad›r. Plans›z büyümenin yol açt›¤› sorunlar Sektör son y›llarda h›zl› ama ayn› zamanda plans›z bir biçimde büyümektedir. Ülkemizde yaln›zca havac›l›k sektörünün de¤il, genel olarak ulaflt›rma sektörünün geliflimi ne yaz›k ki stratejik bir plan çerçevesinde yürütülmemektedir. Sanayileflmifl ülkelerde gelece¤e dönük yat›r›mlar ve farkl› tafl›mac›l›k modlar›n›n geliflim süreçleri uzun vadeli olarak haz›rlanan stratejik planlarla belirlenmektedir. Örne¤in havac›l›k sektöründe plans›zl›k ciddi bir tasarruf a盤› ve kaynak ihtiyac›
olan ülkemizde bir dönem bütünüyle keyfi biçimde izlenen “Her ‹l’e Bir Havaalan›” politikas› çok büyük bir israfa yol açm›flt›r. Ve bugün hâlâ bu çarp›kl›k ve yaratt›¤› sorunlar sürmektedir. Türkiye’de havac›l›k sektörünün en önemli zaaflar›ndan biri yetersiz sermaye yap›s› ve istikrars›z bir iflletme ortam› olan çok say›da flirketin bulunmas› ve yeterli mali denetimin olmamas›d›r. 1985 y›l›ndan bugüne kadar 28 havayolu flirketinin iflas etmifl olmas› bunun en aç›k kan›t›d›r. Bu iflas hem Türkiye sivil havac›l›¤›n›n itibar›n› zedelemekte, hem de muazzam bir ulusal kaynak israf›na yol açmaktad›r. Kuflkusuz bu flirketlerde çal›flan ve iflini kaybeden iflçiler ve aileleri yine en a¤›r s›k›nt›y› yaflayan taraf olmaktad›r. Sektörün en önemli eksiklerinden biri de havayolu flirketlerinin ve yer hizmetleri alan›nda faaliyet gösteren havac›l›k flirketlerinin sendikalaflmaya karfl› düflmanca bir tav›r içinde olmalar›, çal›flanlar›n›n Anayasa’dan kaynaklanan örgütlenme hak ve özgürlüklerine sayg› duymamalar›d›r. Sendikan›n dengeleyici rolünün olmad›¤› bir ortamda iflverenler ve flirket yöneticileri k›sa vadeli ticari ç›karlar ad›na güvenli¤i tehlikeye atacak uygulamalara çok daha kolay bir biçimde baflvurmaktad›rlar. Sektördeki h›zl› ve plans›z büyüme sürecinde var olan nitelikli insan kayna¤› a盤› artt›rm›flt›r. Bunun sendikam›z›n örgütlü oldu¤u Türk Hava Yollar›’nda (THY) personel üzerine nas›l afl›r› yük ve sorumluluk yüklendi¤ini yak›ndan biliyoruz. Bu yük bir aflamada o derece tafl›namaz bir hale geldi ki, THY’de çal›flan uçucu personel iki y›l önce bir günlük uçmama eylemi düzenlemenin efli¤ine geldiler. Sektöre personel yetifltiren e¤itim kurumlar› da bu ortamda haz›rl›ks›z yakalanm›flt›r ve daha da önemlisi talebi k›sa vadede karfl›layacak alt yap›ya sahip de¤ildir. Bu havayolu iflletmelerini niteli¤e bakmaks›z›n personel istihdam etmeye itmifltir. Uçufl okullar› alan›nda sektöre girifl flartlar› afl›r› derecede kolayd›r ve henüz gerçek anlamda bir sivil havac›l›k otoritesi olmaktan çok uzak olan SHGM bu kurulufllar› denetleyememektedir. Bu
durumun havac›l›k güvenli¤ini ve emniyetini olumsuz yönde etkiledi¤i aç›kt›r. Plans›z büyümeyi “Aman can›m büyüyoruz ya sen ona bak,” anlay›fl›yla mazur göstermek kabul edilemez. Evet, bir büyüme söz konusudur ama yaflanan bu h›zl› büyümenin etkinli¤i konusunda ciddi endifleler vard›r. Kurumlar aras› eflgüdüm ve koordinasyonun olmamas› plans›zl›¤›n en önemli göstergelerinden biridir. Ülkemizde havaalan› standartlar› ve altyap› yetersizli¤i de sektörün en önemli sorunlar› aras›nda yer almaktad›r. Havaalanlar›n›n bir bölümü genifl gövdeli uçaklar ile sefer yap›lmas›na uygun de¤ildir. Geliflmifl ülkelerden farkl› olarak ülkemizde havaalan›-çevre etkileflimi ile ilgili yap›lm›fl herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktad›r. Daha fazla liberalleflme = yabanc›laflma AB havayolu tafl›mac›l›¤›ndaki h›zl› bir biçimde liberallefltirmekte ve Türkiye’yi de bu sürecin içine bütünüyle almak istemektedir. Avrupa Komisyonu bu konuda hükümete bir çok kez “telkin”de bulunmufltur. Hükümet yerli havayolu flirketlerinin yürüttükleri lobi faaliyetine kulak vermifl ve Türk sivil havac›l›¤›n›n alt yap›s› serbest rekabete henüz haz›r olmad›¤›ndan Komisyondan gelen bu yöndeki talepleri, “Havac›l›k sektöründe bütünleflmeyi daha ileride, Türkiye AB’ye tam üye olunca gerçeklefltirece¤iz,” diyerek karfl›lam›flt›r. Bu tutumun sürdürülmemesi durumunda sektörün k›sa zamanda Avrupal› dev havayolu flirketlerinin kontrolü alt›na girece¤i aç›kt›r.
31
Sektördeki h›zl› ve plans›z büyüme sürecinde var olan nitelikli insan kayna¤› a盤› artt›rm›flt›r. Sendikam›z›n örgütlü oldu¤u THY’de personele nas›l afl›r› yük ve sorumluluk yüklendi¤ini yak›ndan biliyoruz.
‹flveren en basit güvenlik önlemlerini almad›¤› için Tuzla tersanelerinde cinayet gibi kazalarda iflçiler ölüyor
32
Patlama, iskeleden düflme, elektrik çarpmas›, a¤›r yükün alt›nda kalma, ambar kapaklar› aras›nda s›k›flma gibi nedenlerle tersanede ayda ortalama 1 iflçi hayat›n› kaybediyor ve bu say› giderek yükseliyor. 5 Eylül - 19 Kas›m tarihleri aras›ndaki 2.5 ayda yaflanan 8 ölümlü "kaza" bu yükseliflin kan›t›.
Özelikle 22 Temmuz seçimleri öncesinde muhalefetin Baflbakan Erdo¤an'› ve denizcilikle meflgul akraba, dost çevresini hedef alan "gemicik" ironisiyle gündeme gelen Türkiye gemi infla sektörü, h›zl› bir hareketlilik içinde. Tüm üretim organizasyonlar›nda görülen de¤iflim, gemi infla sektörünü de etkiliyor ve di¤er sanayi kollar›nda oldu¤u gibi gemi infla sanayiinde de, geri ve riskli teknolojilerle gerçeklefltirilen üretim süreçleri ba¤›ml› ülkelere dayat›l›yor. Emperyalist ülkeler menfleili büyük tekeller, yüksek teknolojili üretimin bilgi ve donan›m›n› elinde bulundururken, eski biçimlerle üretimi "uzmanlaflma" ad› alt›nda parçalayarak ba¤›ml› ülkelerde sürdürüyor. Ba¤›ml› ülkeler, maliyetleri düflürerek birbiriyle rekabet etmeye zorlan›yor ve "en düflük maliyetle" üretim çabas›; öncelikle emek gücünü ucuzlatarak, ifl güvenli¤i baflta olmak üzere iflçi haklar› kapsam›ndaki tüm uygulamalar› rafa kald›r›yor. Türkiye gibi ülkeler, tekellerle ortakl›k, teflvik, yat›r›m, yeni alanlar açma ve emek gücünü daha da ucuzlatma yolunda birbirleriyle yar›fl›yorlar. Türkiye hükümetleri ve iflverenler de, artan talep nedeniyle parlak bir pazar olarak görünen gemi infla sektöründe "etkin bir oyuncu" olmak ve yabanc› sermayeli tersane yat›r›mlar›n› Türkiye’ye çekmek için, heyecanl› bir seferberlik yürütüyor. 2004 bahar›nda, “Dünyada yüz y›lda bir daha yakalanamayacak büyük bir
gemi talebi ile karfl› karfl›yay›z. Pazar yeni yat›r›mlar için müsait. Bu talebin Tuzla tersaneler bölgesinde karfl›lanmas›n›n imkan› yok. Konuyu ola¤anüstü bir boyutta ele al›yoruz. Olabildi¤ince h›zl› hareket ediyoruz” diyen, dönemin Tersaneler Genel Müdürü Sami Kabafl'›n heyecan›, gemi sanayicileri için "f›rsatlarla dolu bir dönem"in müjdecisi olarak alg›lanabilir. Ama bu hummal› rekabet çabas›, tersane iflçileri için; zaten hiçbir zaman güvenli koflullarda yürütemedikleri ifllerini, daha yo¤un, teknik aksakl›klara ve yorgunluktan kaynakl› dikkatsizliklere daha aç›k, dolay›s›yla çok daha riskli koflullarda sürdürmeleri anlam›na geliyor. Türkiye'nin en önemli özel sektör tersanesi olan Tuzla Tersanesi de, son aylarda çok büyük bir art›fl gösteren iflçi ölümleriyle bu tabloyu özetliyor. Kaza de¤il cinayet! Tuzla Tersanesi'nde, teknik personel de dahil, 25 bini aflk›n iflçi çal›fl›yor. Bunlar›n içinde kadrolu ve sendikal› iflçilerin oran› yüzde 5 civar›nda. Tersanede D‹SK'e ba¤l› Limter-‹fl ve Türk ‹fl'e ba¤l› Dok Gemi ‹fl sendikalar› örgütlü. Geriye kalan 20 bini aflk›n iflçi, hiçbir sosyal güvenceye sahip olmayan tafleron iflçileri. Tuzla Tersanesi'nin, bas›na yeterince yans›masa da en tipik özelliklerinden biri ölümlü ifl kazalar›. Tersane iflçilerinin anlatt›klar›na ve Limter ‹fl Sendikas›’n›n
sözlerine kulak verilirse bunlar›n bir "kaza"dan daha çok "cinayet"e benzedi¤ini söylemek abart› olmaz. Patlama, iskeleden düflme, elektrik çarpmas›, a¤›r yükün alt›nda kalma, ambar kapaklar› aras›nda s›k›flma gibi nedenlerle tersanede ayda ortalama 1 iflçi hayat›n› kaybediyor ve bu say› giderek yükseliyor. 5 Eylül - 19 Kas›m tarihleri aras›ndaki 2.5 ayda yaflanan 8 ölümlü "kaza" bu yükseliflin kan›t›. ‹flçiler ifl kazalar›ndan ve ölümlerden, gerekli önlemleri almayan iflverenleri sorumlu tutuyor. Limter-‹fl Genel Baflkan› Cem Dinç, tafleronlu¤un yayg›n olmas›n›n kurals›z - kay›ts›z çal›flmay› art›rd›¤›na, bu koflularda ifl güvenli¤inin çok önemsiz bir ayr›nt›ym›fl gibi görüldü¤ünü ve yine tafleron faaliyetleri nedeniyle birçok ölüm vakas› bilgisinin de kendilerine ulaflmad›¤›n› söylüyor. Ölümlerin nedeni basit güvenlik önlemlerinin al›nmamas› Ölümlerin nedenleri genellikle dikkatsizlik, kötü malzeme kullan›m›, makine bak›mlar›n›n yap›lmamas› ve baret, eldiven gibi en temel ve ucuz güvenlik önlemlerinin bile al›nmamas›ndan kaynaklan›yor. Tafleron firmalar hiçbir e¤itime tabi tutmad›klar› iflçileri, bir tak›m beylik uyar›larla ifle kofluyor. ‹flçiler, paramparça olmufl ve ifllevini yitirmifl eldivenlerle ve baretsiz çal›fl›yorlar. Sonra bafllar›na gelenin "kaza", bu kazan›n sorumlusunun da kendi "dikkatsizlikleri" oldu¤u söyleniyor. Güvenlik önlemlerinin yetersizli¤i gibi birincil nedenlerin yan› s›ra dikkatsizlik ve ihmal de gerçekten önemli bir kaza nedeni Tuzla'da. Ama ortalamas› 12 saat olan ve flimdiki gibi yo¤un dönemlerde 15 saati bulan iflgünü, iflçileri öylesine y›prat›yor ki, onlardan böylesine tehlikelerle dolu ifllerde "dikkatli" olmalar›n› beklemek olanaks›z. Hiçbir tersane patronu ceza almad›! ‹flverenlerin iflçi ölümleri karfl›s›ndaki tutumu da genellikle tüyler ürpertici. Baz› iflçiler, ölen arkadafllar›n›n cesetlerine kask, kemer ve çelik uçlu ayakkab› giydirildikten sonra savc›lar›n haberdar edildi¤ini söylüyor. Baz› ölümlü ifl kazalar› iflletme sahipleri taraf›ndan gizleniyor ve tafleron sistemi buna büyük olanaklar
sunuyor. Ölümlerden sonra, iflçilerin "Anadolu'dan gelen cahil ve dikkatsiz kifliler" oldu¤unu söyleyerek "öleni suçlamak" patronlar›n genel e¤ilimi. 3 iflçisi birden elektrik çarpmas› sonucu ölen, Torlak ve Torgem Tersaneleri’nin sahibi ve MHP Milletvekili Durmufl Ali Torlak ise “havalar s›cak, iflçi çal›fl›rken eldivenini ç›karm›flt›r” gibi bir aç›klamayla 'olur böyle fleyler' tutumunu sürdürüyor. Zaten bugüne kadar hiçbir tersane patronu ceza almam›fl. ‹flverenin tutumu malum. Ama Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Faruk Çelik’in, birden bire ço¤alan ölümlerin dikkat çekmesi üzerine Tuzla’da iki tersaneyi gezdikten sonra yapt›¤› “Al›nan önlemleri be¤endim” aç›klamas› tersane iflçilerinin nas›l da kendi "kaderleriyle" bafl bafla oldu¤unu gösteriyor. Her sendikal giriflimden, basit bir bas›n aç›klamas›ndan sonra bile en az bir temsilcinin iflten ç›kar›ld›¤›; büyük tersanelere sendika sokmaman›n bir "kural" halinde iflledi¤i; her koflul ve f›rsatta "düflük maliyet"ten dem vuran ve maliyet düflürmekten yaln›zca iflçi maliyetlerini budamay› anlayan bir patronaj›n hakim oldu¤u tersanede, kendi yazg›lar›yla mücadele halindeler. Tuzla Tersanesi iflçileri, bir yandan, sektörler, meslekler, ifller halinde parçalanm›fl ve her bir parças› izole edilmifl çal›flman›n, çal›flanlar›n ortak gücünü de nas›l parçalad›¤›n› gösteriyor.
Tersane iflçilerinin talepleri • ‹fl sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i tedbirleri al›ns›n • Ücretler ve sigorta primleri ana firma taraf›ndan ödensin • Tafleronlaflt›rma kald›r›ls›n, herkese kadro hakk› tan›ns›n • Yevmiyeci iflçili¤e son verilsin • Servis hakk› verilsin, 7 saatlik iflgünü, 35 saatlik çal›flma haftas›
33
Baz› ölümlü ifl kazalar› iflletme sahipleri taraf›ndan gizleniyor ve tafleron sistemi buna büyük olanaklar sunuyor. Ölümlerden sonra, iflçilerin "Anadolu'dan gelen cahil ve dikkatsiz kifliler" oldu¤unu söyleyerek "öleni suçlamak" patronlar›n genel e¤ilimi.
At›k iflçileri: Kapitalizmi tarihin çöplü¤üne atmay›n befl para etmiyor! 34
Özlem Ergun Hava - ‹fl Sendikas› Bas›n/Yay›n Uzman›
“Kapitalizmi tarihin çöplü¤üne atmay›n befl para etmiyor!” Bu slogan, geri dönüflüm iflçilerine, yani, çöplüklerden at›k toplayan iflçilere ait. Slogan, hem yaflam›n› sürdürme ümidini çöplerin
aras›nda arayan insanlar›n egemen ekonomik sisteme karfl› öfkesini hem de bize “yaln›zca çöp” gibi görünen fleyin binlerce insan için geçim kap›s› oldu¤u gerçe¤ini hat›rlat›yor.
At›k ka¤›t iflçisinden mektup var… At›k ka¤›t emekçisi olmak acaba nas›l bir ifl, nas›l bir dünyad›r? Bu alanda hayata tutunmak ve yaflam bulmak için nas›l bir emek ve al›n teri dökmek gerekti¤ini, nas›l bir hayata at›ld›¤›m›z› biliyor musunuz? ‹flin k›sas› at›k ka¤›t ardiyesi veya ka¤›t deposu diye bilinen bir mekan›n iflletmecisiyim ve ayn› zamanda bana at›k ka¤›t iflçisi de denilebilir. Yaklafl›k 5-6 y›ld›r bu iflle meflgulüm. Bu uzun zaman zarf›nda, gece gündüz at›k maddelerle u¤raflm›fl, ve at›k ka¤›ttan yaflam bulmufl bir emekçiyim. Bazen sabah›n seherinde kalk›p mahalle mahalle, sokak sokak çöp konteyn›rlar›n›n, çöp birikintilerinin, molozlar›n ve çöp bidonlar›n›n alt›n› üstünü aray›p, saatlerce emek verip; ter döküp, yar›
aç yar› tok halimle at›k maddeler bir bir depolay›p, çuvallay›p bir an evvel depoya getirip, temizleyip, istifleyip, birkaç hafta gece yar›lar›na kadar çal›flarak, eme¤imin karfl›l›¤›n› çok ucuz bir fiyata arac›lara sat›yorum. Bu flekilde çal›flmak ve ayn› zamanda yaflam›n en dip, derin dal›na at›lm›fl olmama ra¤men yine de düflünüyorum ve o zaman var›m demektir. At›k ka¤›t iflçisi olmak demek en temel haklardan mahrum kalmak demektir. Yasalara göre biz de vatandafl olsak da , gerçekte hiçbir hakk›m›z yok. Özellikle çal›flma hayat›nda, di¤er iflçilerle ayn› haklara sahip olmal›y›z. ‹flte bunlar› düflündü¤üm için var›m diyorum. Çal›flma yasalar›nda iflçi haklar›
ve haklar›m›zla ilgili bir fley yok. Da¤›n›k, sahipsiz ve d›fllanm›fl›z. Yasalar› takip etmemiz ve anlamam›z da çok zor. Yaflad›¤›m›z sorunlarda, hak arama mücadelesi verirken yasalardan yararlanam›yoruz. Bu sorun çok önemlidir ve bize haklar›m›z› anlatan, bir kitapç›k, bir rehber yay›nlanmas›n› istiyoruz. Bizi yaflamdan silmeye, söküp atmaya çal›fl›yorlar. Bu çok vahim sonuçlar do¤uracakt›r. Oysa biz çal›flma hayat›nda yer alan herkesle, her kesimle hiçbir kayg› duymadan, bir duyarl›l›k gelifltirmek istiyoruz. Tüm at›k ka¤›t iflçilerinin yaflam bulmas› dile¤iyle. At›k ka¤›t iflçisi kardefliniz Hüseyin
Çöpe düflmek... Geri Dönüflüm ‹flçileri Gazetesi’nden bir at›k iflçisi, böyle sesleniyor… Hüseyin, say›lar› binleri bulan at›k ka¤›t iflçisinden biri. Geri dönüflümü yap›larak sanayiye kazand›r›lan at›klar›n ekonomiye katk›s›na bakmak, bu alandan geçimini sa¤layan insanlar›n yaflam ve çal›flma koflullar›n› anlamak aç›s›ndan da önemli olacakt›r. Ülkemizde bu konuda yap›lm›fl son istatistikler 1993 tarihini gösteriyor ve asl›nda son derece yetersiz. Türkiye'de kifli bafl› y›ll›k at›k üretimi 187 kg. Y›ll›k toplam at›k miktar› 18-20 milyon tonu bulurken, bunlar›n sadece yüzde 12’si geri kazan›labilir durumda. Üzerinden geçen 14 y›l, tüketim al›flkanl›klar›ndaki de¤iflim ve bunun paralelinde ambalaj ürünlerinde farkl› madenlerin yayg›n olarak kullan›lmas› ve elektronik eflya at›klar›n›n da önemli bir yekun tuttu¤u göz önünde bulundurulursa, bu istatistiki bilgiler ›fl›¤›nda y›ll›k 2.2-2.4 milyon ton olan geri kazan›labilir at›¤›n birkaç kat artt›¤› söylenebilir. Çöp sadece ambalaj at›klar› üzerinden düflünülmemeli. Organik at›klar›n kullan›ld›¤› geri dönüflüm alanlar› da bulunmakta. Örne¤in, çöpün s›k›flmas›ndan oluflan metan gaz› ile elektrik enerjisi üretilebiliyor. Bugün Ankara çöpünü sat›n alan ITC fiirketi 1.500 konutun elektrik ihtiyac›n› karfl›layabilecek düzeyde elektrik enerjisi üretti¤ini belirtiyor. Geri dönüflüm sektörü bugün dünya ölçe¤inde 600 milyar dolarl›k bir pazara ulaflm›fl ve y›ll›k % 8 h›zla büyümekte. Bu rakam, ilaç ve biliflim sektörüyle ayn› düzeyde. Türkiye de ise 9 milyar dolarl›k bir pazar oldu¤u tahmin ediliyor. Kat› at›k iflçilerinin yaflad›klar›n›, 2005 y›l›nda kurulan Kat› At›k Geri Dönüflüm ve Kentsel Kalk›nd›rma Derne¤i Baflkan› Mehmet Ali Mendillio¤lu’yla görüfltük. Pek çok toplumsal meseleye de duyarl› olan dernek, at›k iflçilerinin sorunlar›n›n gündeme gelmesi, çeflitli platformlarda tart›fl›lmas› gibi önemli ifller de yap›yor. Derne¤in, “kapitalizmi tarihin çöplü¤ünü atmay›n befl para etmez” slogan›yla ç›kard›¤› “Kat›k” isimli dergileri ise, at›k iflçilerinin seslerini duyuraca¤› bir baflka mecra. K›s›tl›
olanaklarla ç›kan dergi, son derece gerçek ve samimi. - Kat› at›k iflçilerinin say›lar›yla ilgili bilgiye sahip miyiz ve bu alanda çal›flanlar hangi toplumsal kesime dahiller? Bu alanda çal›flan insan say›s›n› tahmin etmek çok zor. Ancak ortalama büyüklükte bir kasaba çöplü¤ü bile onlarca insan›n ifl alan› haline dönüflmüfl. Ankara’da bizim tespit edebildi¤imiz 6.000 civar›nda toplay›c› var. Ancak bu say›n›n daha yüksek oldu¤unu biliyoruz. Çevre Bakanl›¤›'n›n resmi sitesinde 200.000 toplay›c› oldu¤u söyleniyor. Doksanl› y›llar›n sonlar›na kadar toplay›c›lar›n daha heterojen bir yap›s› vard›. Toplay›c› arkadafllar›m›z, toplum taraf›ndan d›fllanm›fl ve baflka hiçbir ifl yapmas›na izin verilmeyen insanlard›r. A¤›rl›kl› olarak. köyleri boflalt›lan Kürtler, Çingeneler, sokak çocuklar› ve eski mahkumlar›n yapt›¤› bir ifltir. 1990'lar›n sonlar›na do¤ru ise iflsizlik ve çal›flma yasalar›n›n de¤iflmesi ile bir çok insan için daha tercih edilir bir ifl haline dönüflmüfltür. Örne¤in, salt sosyal güvence için asgari ücret ya da daha alt›nda ücretlerle çal›flmay› kabullenen bir çok insan, sigortas›z çal›flmak yerine bu ifli tercih etmektedir. Ayr›ca ek ifl olarak bu ifli yapan insan say›s› da bir hayli fazla. - Derne¤iniz ne zaman ve hangi amaca yönelik olarak kuruldu? Faaliyetleriniz neler? Ankara’da 2002 y›l›ndan bu yana örgütlenme çal›flmam›z devam ediyor. Derne¤in kuruluflu 2005 y›l› sonlar›na denk gelmektedir. 2004 Nisan ay› içerisinde Türközü Mahallesi'ndeki büyük y›k›m ve mahallenin atefle verilmesi bizim aç›m›zdan tam bir milat olmufltur. Yaflad›¤›m›z bask›lar 2004 y›l›na kadar daha çok sosyal çevre olarak hareket
Toplay›c› arkadafllar›m›z, toplum taraf›ndan d›fllanm›fl ve baflka hiçbir ifl yapmas›na izin verilmeyen insanlard›r. A¤›rl›kl› olarak köyleri boflalt›lan Kürtler, Çingeneler, sokak çocuklar› ve eski mahkumlar›n yapt›¤› bir ifltir. 35
Ka¤›t ve di¤er ürünlerin fiyatlar› tekeller taraf›ndan keyfi olarak düflürülüyor. 3 y›l önce 240 kurufla al›c› bulan ka¤›t 80 kurufla indi. Bu da 3 y›lda % 300’lük bir yoksullaflma anlam›na gelmektedir.
36
eden örgütlülü¤ümüzü bir tüzel kiflilik haline getirmemiz ve taraf olmam›z için zorlam›flt›r. O günün koflullar›nda, yaflanan sald›r›lar karfl›s›nda belediyeler ve farkl› kurumlarla görüflebilmek için derneklefltik. 2002 y›l›ndan itibaren her 1 May›s'a kat›ld›k, bunun d›fl›nda E¤itimSen'in kapat›lmas›na karfl› eylemden Newrozlara, 12 Eylül Darbecileri Yarg›lans›n mitinginden NATO karfl›t› eylemlere kadar bir çok eylemde alanlarda olduk. Ayr›ca kendi özgün taleplerimizle de eylemler yapt›k. Belediyelerin bask›lar›n› protesto etmek için, bas›n aç›klamalar› ve toplant›lar› düzenledik. Zab›talar›n uygulad›¤› fiziki fliddeti protesto etmek amac› ile eylemler düzenledik. Belediyeye yürüdük. KATIK isminde bir gazetemiz var. Dü¤ünlerimizin oldu¤u Türközü bölgesindeki aç›k alana 30 ton hafriyat dökerek alan› düzelttik, dü¤ün, toplant› gibi etkinliklerde kullanmak üzere 300 metrekarelik bir çad›r yapt›rd›k. Bir dayan›flma gecesi düzenledik. ‹lkö¤retim ça¤›ndaki çocuklar için etkinlikler yapt›k. 21-22 Nisan tarihlerinde ATO’nun düzenlemifl oldu¤u Kent Çevre ve Sa¤l›k Sempozyumuna kat›l›m sa¤lad›k. Ankara’da mühendis odalar›, ATO, Ankara Barosu, Petrol-‹fl, Belediye ‹fl, Genel ‹fl ve Tüm-Bel Sen'in de yer ald›¤› Çöp Çal›flma Grubu'nun kurucular› aras›nday›z. Birçok toplay›c› arkadafl›m›za, gönüllü hukukçular ve sa¤l›k emekçilerinin katk›lar›yla hukuk ve sa¤l›k yard›m›nda bulunduk. - At›k iflçileri di¤er sektör emekçilerinden farkl› olarak ne tür s›k›nt›lar yafl›yor, hangi koflullarda hayatlar›n› sürdürüyor? Her fleyden önce yapt›¤›m›z ifl bir ifl olarak kabul edilmemektedir. Klasik bir iflçi iflveren iliflkisi bulunmad›¤› için sosyal haklar›m›z› talep edebilece¤imiz bir muhatab›m›z yok. Sa¤l›k sorunlar›m›z had safhada. Her türlü enfeksiyonel hastal›k, cilt hastal›klar›, eklem hastal›klar› hemen hemen her toplay›c›da görülmektedir. Kad›nlarda, özellikle rahim yolu hastal›klar›
yayg›n olarak görülmektedir. Bu alanda çocuk iflçiler de çok yayg›n olarak çal›fl›yor. Sokakta çal›flma. çocuklar›m›zda bedensel ve ruhsal geliflim aç›s›ndan tamir edilemez rahats›zl›klara yol aç›yor. Ka¤›t ve di¤er ürünlerin fiyatlar› tekeller taraf›ndan keyfi olarak düflürülüyor. Örne¤in 3 y›l önce 240 kurufla al›c› bulan ka¤›t 80 kurufla indi. Bu da 3 y›lda % 300'lük bir yoksullaflma anlam›na gelmektedir. Can güvenli¤imiz bulunmamaktad›r. Hem belediyelerin ve flirketlerin sald›r›lar›na, hem de yaflad›¤›m›z mahallelerdeki gayr› meflru güçlerin fiziki sald›r›lar›na karfl› savunmas›z›z. Ancak en önemlisi, bizlere potansiyel suçlu olarak bak›lmas›d›r. Bu bizi çok yaral›yor. - Derne¤inizin konuya yönelik çözüm önerileri, giriflimleri var m›? Evet. Çöpte biz de bir yeniden yap›land›rman›n taraftar›y›z. Ancak bizim beklentilerimizi karfl›layacak olan yeniden yap›land›rma, kâr› de¤il toplumsal fayday› gözeten bir yeniden yap›land›rmad›r. Çöpün sadece para eden aflamas› de¤il, depolanmas›, geri dönüflümü ve bertaraf›nda da halk sa¤l›¤›n› çevrenin korunmas›n› gözeten bir yeniden yap›land›rma gereklidir. ‹lk aflamada belediyeler ve flirketler bizi taraf olarak kabul etmeli, kendi ihtiyaçlar› do¤rultusunda kullan›lacak ucuz iflgücü olarak görmekten vazgeçmelidir. Birlikte çal›flarak verimlili¤i çok daha art›rabiliriz. Fiyatlar›n flirketler taraf›ndan tek tarafl› olarak belirlenmesi uygulamas›ndan vazgeçilmeli, derne¤imiz, flirketler ve belediyenin söz hakk›n›n oldu¤u bir konsey taraf›ndan belirlenmelidir. Bugüne kadar el konulan araçlar›m›z›n zararlar› taraf›m›za ödenmeli ve araçlar›m›za el koyma ve fiziki sald›r›lardan vazgeçilmelidir. K›sa vadede bafll›ca taleplerimiz bunlard›r. Ancak biz en temelde, yüzbinlerce insan› çöplere sürükleyen zihniyetin ve yönetim anlay›fl›n›n de¤iflmesini istiyoruz. - Devletin bu alanda herhangi bir politikas› var m›? Devletin bu alanda hiçbir politikas› yok. Devletin tek politikas› bu alanda faaliyet gösteren flirketlerin ç›karlar› do¤rultusunda zab›ta ve polis gücü ile elindeki sopas›n› durmadan kafam›za vurmaktan ibarettir.
Foto¤raflar: Arzu Güven
Tarihin bavulunda kentin k›y›s›na yolculuk Kentin Tarihinde K›sa Bir Seyahat… Paris… Romantizmin baflkenti… Dünyan›n dört bir yan›ndan insanlar› büyüleyici atmosferine çeken, her köflesinde aflk›n yeflerip serpildi¤ine inan›lan, duygusal ritüellerin, zamandan kopuflun simgesi… Bugünün Paris’i milyarlarca insan için k›saca bu sözcüklerle özetlenebilir. Peki ya dünün Paris’i? Çok de¤il, 1871’e, Paris’in tarihindeki en önemli toplumsal geliflmeye dönerek bugünün Paris’ine giden yolun kavflaklar›na uzand›¤›m›zda karfl›laflt›¤›m›z manzara, bugünkü Paris imaj›n›n çok uza¤›nda, barut kokan bir ac› ve gözyafl› kentinden baflka bir fley olmayacakt›r. Evet, ömrü k›sa ama etkileri as›rlar› ve s›n›rlar› aflan 1871 Paris Komünü s›ras›nda, aflk›n ve sevginin yerinde yeller eserken, Paris’in dar ve çarp›k sokaklar› katledilen iflçilerin, emekçilerin ak›t›lan kanlar›yla; öfkenin, kavgan›n,savafl›n simgesi idi. Paris Komününden hemen sonra, Bonaparte’›n zalim valisi Baron Hausmann, isyanc› iflçi s›n›f›n› kent merkezinden söküp atmak ve kenti ayaklanmaya uygun yap›s›ndan uzaklaflt›rmak için ana caddeleri barikat savafllar›n› olanaks›z k›lacak biçimde geniflleterek Paris’i adeta yeniden kurmufltu. ‹flçilerin direniflini kolaylaflt›ran, top ve tüfek menzillerinin k›r›ld›¤› dar ve pis sokaklar y›k›ld›; yerlerine birbirini paralel kesen genifl bulvarlar infla edildi. Bugün, romantizmin gözbebe¤i olan Paris’te, bir zamanlar Bonaparte’›n iflçilerin direniflini ezmek
için yapt›rd›¤› genifl bulvarlarda gezen turist¬ler, parlak, ›fl›lt›l› yaflam›n d›fl›na itilmifl banliyö semtlerini, ke¬narlara s›k›flt›r›lm›fl iflçi mahallelerini görmezler ve yürüdükleri bulvarlarda bir zamanlar binlerce insa¬n›n barikatlarda savaflt›¤›n› bilmezler, bilseler de düflünmezler bile; onlar›n çoktan geçip gitti¤ini sa¬n›rlar. Oysa, bu tarihsel olay, kent planlamas›n›n siyasal bir kayg›n›n ürünü oldu¤unun somut bir kan›t› kabul edilmektedir. Kent tarihinin ilk örneklerinden olan Babil kentlerinin, tanr›lar›n yeryüzüne indikleri “tanr›n›n kap›s›” say›l›rlard›. Ünlü düflünür Gordon Childe’a göre, bu bölgelerde, bu tarihlerde ortaya ç›kanlar art›k “basit çiftliklerden oluflan küçük topluluklar de¤il, çeflitli meslek ve s›n›flar› içeren devletlerdir. Yeni kentler kaplad›klar alan ve nüfus bak›m›ndan eski yerleflim yerlerine oranla çok daha büyük ve kalabal›kt›r. Kentler art›k önceki kültürden çok farkl› bir politik, ekonomik ve dinsel düzenin, yani uygarl›¤›n merkezidir. ‹nsanl›k “kentsel devrim”le, “ilkellik”ten “uygarl›¤a” , yani “devletsiz toplum”dan “devletli toplum”a geçmektedir ve do¤uflundan itibaren kentin karakterini, “siyaset” tayin etmektedir. XIX. yüzy›ldan itibaren h›zla geliflen kapitalizmle birlikte, küçük tesislerin yerini alan büyük fabrikalar, giderek yeni enerji merkezleri etraf›nda toplan›rken, geçen yüzy›llarda oldu¤undan çok daha h›zl› biçimde kente göçen iflçi ve iflsizler ordusu da
Yavuz Pak Siyaset Bilimci
37
‹nsanl›k “kentsel devrim”le “ilkellik”ten “uygarl›¤a”, yani “devletsiz” toplumdan “devletli” topluma geçmektedir ve do¤uflundan itibaren kentin karakterini “siyaset “ tayin etmektedir.
Baz› kentlerde bu iflçi mahalleleri o derece “iyi” yerlefltirilmiflti ki; Manchester’de oldu¤u gibi, varl›kl› birisi iflçilerle karfl›laflmadan y›llarca yaflabilirdi. Bugünün ‹stanbul’unda bo¤az› görmeden yiten yaflamlar›n varl›¤›, hazin bir benzerlik midir acaba? 38
fabrikalar›n etraf›nda yerleflmeye bafllad›. 1830’dan sonra yayg›nlaflan demiryollar› büyük kentlerin merkezine kadar ulafl›rken, enerji ve hammadde gereksinimi kolayl›kla sa¤land›¤›ndan, geçti¤i bölgeleri de yeni endüstri merkezine dönüfltürdü. Kapitalizmin kent merkezli bir toplumsal sistem oluflu kentleri tarihlerinin zirvesine tafl›d›. Friedrich Engels, 1845’de, Londra’da 50.000 kiflinin “her sabah, gece nerede yatacaklar›n› bilmeden uyand›klar›n›” yaz›yor. Fabrikalar›n hemen yan›nda yap›lan iflçi evlerinin durumu daha iç aç›c› de¤ildi. Yan yana ve s›rt s›rta kötü malzemeyle yap›lm›fl bu küçük evlerin arka odalar› ›fl›ks›z ve havas›zd›. ‹flci mahallelerinin çamur ve çöplerle kapl› yollar›nda, çocuklar ve domuzlar birlikte geziniyordu. Baz› kentlerde bu iflçi mahalleri o derece “iyi” yerlefltirilmiflti ki, Manchester’de oldu¤u gibi, varl›kl› birisi bir iflçi mahallesi ya da iflçilerle karfl›laflmadan” y›llarca yaflayabilirdi.” Bugünün ‹stanbul’unda bo¤az› görmeden yiten yaflamlar›n varl›¤› hazin bir benzerlik midir acaba? Kentin Günümüze Evrimi… Eski Grek kent demokrasisinin kurulufl ilkeleriyle, Paris sokaklar›n›n ve meydanlar›n›n düzenlenmesindeki temel kriterin benzerli¤i, siyaset ve kent aras›ndaki iliflki hakk›nda söyleneceklerin ç›k›fl noktas›n› oluflturur. Siteler, kat›l›m sürecinden d›fllanan kölelerin d›fl›ndaki s›n›flara ait bir demokrasinin simgesiydi. Paris’in geniflletilen caddeleri de, varofla sürülen
alt s›n›flar›n d›fl›nda kalanlar için haz›rlanan demokrasiye uygun bir mekân tasar›m› idi. Hem eski demokraside hem de Frans›z ihtilaliyle bafllayan modern demokraside bafll›ca kayg›, s›n›f iliflkilerinin denetim alt›na al›nabilece¤i bir kent tasarlamak ve kurmakt›. 1980 sonras› dönem hem geliflmifl ülkelerde hem de azgeliflmifl ülkelerde, kentler h›zl› dönüflüme flahit olmufltur. Bu dönüflümün en önemli özelli¤i eme¤in önceli¤ini yitirmesi, buna karfl›n sermayenin desteklenmesine yönelik politikalar›n ön plana ç›kmas› olmufltur. Bu süreç içinde kentlerin yönetimi de s›n›rlar› belli olan yerel devletin sorumlulu¤unun d›fl›na taflarak, sermayenin de içinde aktif biçimde yer ald›¤› koalisyonlar›n sorumlulu¤una girmeye bafllam›flt›r. Bununla birlikte, aksi iddia edilmesine karfl›n, kentlerde yerel topluluklar›n temsiliyeti s›n›rl› kalm›flt›r. Bunun gerçekleflti¤i durumda ise, kat›l›m›n çerçevesi, insanlar için daha yaflan›l›r kentler yaratmaktan çok, daha fazla rant elde etme kayg›lar› taraf›ndan belirlenmifltir. Kentler, birbirinden hem sosyal hem de mekânsal anlamda kopmufl, zengin ve yoksul gettolar›n›n yo¤unlaflmas›na sahne olmufltur. Öte yandan, geçen yüzy›ldaki gettolaflma sürecinde en belirleyici ö¤elerinden birisi üst gelir gruplar›n›n daha önce yaflamay› tercih ettikleri kentin merkezi alanlar›n› terkederek, kentin d›fl çeperlerine yönelmeleri olmufltur. 1990’l› y›llar kentlerin d›fl›nda oluflan korunakl› zengin konut sitelerinin oluflumuna flahit olurken, bu geliflmeye paralel bir baflka geliflme de, kent merkezlerinin içinin boflalt›lmas› olmufltur. Daha önceki dönemlerde s›n›fsal farkl›laflma çerçevesinde de olsa, kentin ticari ve idari merkezlerinin kent içinde yerleflmesi, konut düzeyindeki farkl›laflmalara ra¤men, kentleri bir arada tutma ifllevini yerine getirmifltir. Al›flverifl merkezleri ve di¤er kent merkezi ifllevleri giderek artan biçimde, kentlerin merkezlerini terk ederek, kentin d›fl›nda alanlara yönelmifller, ço¤u durumda yeni merkez odaklar›, ayn› süreç içinde kentin d›fl›nda oluflan konut alanlar› içinde ya da etraf›nda yerleflmeye bafllam›flt›r.
Kentlerin zenginleri kentleri terk edip içini boflalt›rken, mevcut kent dokular› içinde kalan iki kesimden söz edilebilir. Bunlardan birincisi gecekondu alanlar›nda yaflayan emekçi kesimlerdir. ‹kinci kesim ise, son dönemde yaflanan dönüflümden görece d›fllanan geleneksel orta s›n›ft›r. Bu kesimler içinde de son dönemde dikkate de¤er bir yoksullaflma süreci yaflanmaya bafllanm›fl, daha önceki dönemden farkl› olarak, kent yoksullu¤u gecekondulularla özdeflleflen bir olgu olmaktan ç›k›p, bu kesimlerin yaflad›¤› apartman alanlar›n› da içeren bir nitelik kazanm›flt›r. Bu durum, Türkiye için oldu¤u kadar, Latin Amerikan›n azgeliflmifl ülkelerinin kentlerini de betimleyen bir nitelik tafl›maktad›r. Bu duruma paralel bir baflka olumsuzluk k›rda yaflanan krizden kaynaklanmaktad›r. Son y›llarda tar›msal üretimi cayd›r›c› ‹MF ve Dünya Bankas› güdümlü politikalar, k›rsal kesimde de yoksullaflma sürecini h›zland›rm›flt›r. Tar›m› yok etmeye yönelik politikalar kuflkusuz kentlerde kendisini gösterecektir. K›rda tutunamayan nüfusun özellikle büyük kentlere yönelmesi kaç›n›lmazd›r. Bu tür bir göç dalgas›n›n halihaz›rda iflsizlik ve yoksullaflma sürecinin derinleflti¤i kentleri daha da büyük bir krize itmesini beklemek hiç yanl›fl olmayacakt›r. ‹stanbul, Ankara gibi büyük flehirlerin belediyeleri, bir süreden beri “Kentsel Dönüflüm” ad› alt›nda yeni bir ya¤ma ve talan operasyonu yürütüyorlar. Kimi zaman “kentin çöküntü alanlar›” dedikleri gecekondu semtlerini düzeltmek bahanesiyle, kimi zaman deprem riskini öne sürerek, kimi zaman da ekonomiye büyük girdiler sa¤layacaklar› gerekçesiyle, “dönüflüm projeleri”ni dayat›yorlar. Oysa 90’l› y›llardan beri çeflitli kereler gündeme getirilen bu projelerin ard›nda yatan niyetin ne oldu¤u çok aç›kt›r: emekçi kitlelerin kentten artan ölçüde d›fllanmalar› pahas›na sermaye için yeni yat›r›m ve kâr alanlar› yaratmak. Galataportlar’la, Haydarpafla’ya yap›lmas› planlanan büyük ticaret merkezleriyle, gökdelenleriyle, köprüleriyle, otelleriyle ve devasa al›flverifl merkezleriyle birlikte düflünüldü¤ünde ortaya ç›kacak pasta o kadar büyüktür ki, hükümetinden
belediye baflkanlar›na, uluslararas› finans kurulufllar›ndan inflaat tekellerine, ticaret sermayesinden turizm sektörüne kadar sermayenin pek çok kesimine karl› alanlar sunmaktad›r. Son dönemde tart›fl›lan bir örnek olarak Dubai Towers projesinde bahsi geçen rakam 5 milyar dolar civar›ndayd›. Yine ‹stanbul’da, Küçükçekmece, Zeytinburnu, Okmeydan›, Fatih, Kartal, Pendik gibi birçok semtte y›k›mlar devam etmektedir. Y›k›m yap›lan bölgelerde daha lüks yap›lar›n veya komplekslerin infla edilecek olmas›, emlak de¤erlerini ve kiralar› flimdiden birkaç kat›na ç›karm›flt›r. Ankara’da da ayn› çal›flmalar sürdürülmektedir. Y›k›l›p yeniden infla edilmesi planlanan bölgelerin bir k›sm›nda gecekondu semtleri, bir k›sm› ise orman arazisi kapsam›nda ya da bofl hazine arazisi konumundad›r. Geçen hafta aç›klanan plana göre, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi, Baflbakanl›k Toplu Konut ‹daresi (TOK‹) ile birlikte 3-4 milyon kiflinin yer de¤ifltirmesine, yaklafl›k yar›s›n›n da ‹stanbul d›fl›na sürülmesine yol açacak kapsamda bir plan› hayata geçirmeye haz›rlan›yor. 1 milyondan fazla binan›n y›k›m› bahsediliyor. Ancak tüm bu planlar›n, projelerin hayata geçmesinin ön koflulu, gecekondu semtlerinin y›k›lmas›, bo¤az s›rtlar›ndaki ormanlar gibi yeflil alanlara el konulmas›, tarihi yap›lar›n yo¤unluklu bulundu¤u alanlara girilmesidir. Projelere kamuoyunun tepki göstermesini engellemek ifle gecekondu
39
90’l› y›llardan beri gündeme getirilen “ kentsel dönüflüm projelerinin” ard›nda yatan niyet aç›kt›r: Emekçi kitlelerin kentten d›fllanmas› pahas›na sermaye için yeni yat›r›m ve kâr alanlar› açmak.
40
Kentler yüzy›llardan beri yaflamlar›, kültürleri, maddi ç›karlar› farkl› olan toplumsal s›n›flar›n çeliflkileriyle donanm›flt›r. Küreselleflmeyle birlikte, dünyan›n her bölgesine ve kentlere hakim olan , onu ç›karlar› do¤rfultusunda dönüfltüren sermaye s›n›f› , emekçileri kentin d›fl›na süren politikalar›, “kentsel dönüflüm” masal› ad› alt›nda hayata geçirmektedir.
y›k›mlar›yla ve özellikle Romanlar›n yaflad›¤› semtlerdeki y›k›mlarla bafllad›lar. Ankara’daki Çinçin Mahallesi, Bursa’daki Kamberler semti ve ‹stanbul’daki “Sulukule”, Hac› Hüsrev, Kufltepe, Yahya Kemal ve Küçükbakkalköy semtlerinde yaflayan Romanlar›n gecekondular›, y›k›mlar›n ilk hedefi yap›lm›flt›r. “H›rs›zl›k, kapkaç ve fuhufl art›yor, bunlar›n kökü de kentsel çöküntü alanlar›d›r” söylemi ile toplum nezdinde bu tür semtlerin birer suç ve “terör” yuvas› haline geldi¤i fikri iyice kafalara kaz›narak meflrulaflt›r›lm›flt›r. Oysa “çingene” denerek afla¤›lanan ve d›fllanan Romanlar›n birço¤u, neredeyse yüz y›ldan fazla bir zamandan beri bahsi geçen bölgelerde yaflamaktad›rlar. fiimdi ise ellerine ev bafl›na 3-8 bin YTL verilerek evlerini boflaltmalar› istenmekte, kalacak ev istediklerinde kendilerine flehrin d›fl› say›labilecek Tafll›k semtindeki TOK‹ konutlar› önerilmekte, ama bunun için de üste “bir miktar” para istenmektedir. Ço¤u zaman insanlara eflyalar›n› bile alma f›rsat› tan›nmadan yap›lan y›k›mlar sonucu bugün pek çok aile, y›k›lan evlerinin enkaz› üzerinde periflan vaziyette yaflamaya çal›fl›yor. Bu gibi örneklere kentsel dönüflüm planlar›nda s›kça rastlanacakt›r önümüzdeki y›llarda. Kentin K›y›s›na Sürgün:Kentsel Dönüflüm… Kentler, yüzy›llardan beri yaflamlar›, al›flkanl›klar›, kültürleri, maddi ç›karlar› farkl› olan toplumsal s›n›flar›n çeliflkileriyle donanm›flt›r. Kenti biçimlendiren s›n›flar›n karfl›l›kl› mücadelesi ise her s›n›f›n kenti kendi ç›karlar› do¤rultusunda dönüfltürme yönündeki çabas› tarihin bugüne tafl›d›¤› bir gerçeklik olarak ç›kar karfl›m›za. Avrupa’da sosyal refah düzeyinin yüksek oldu¤u geçti¤imiz yüzy›l›n ikinci yar›s›nda emekçi kesimlerin kent
üzerindeki denetimleri de en yüksek noktas›nda idi. Düzenli bir ifl, ifl güvencesi, sosyal güvenlik, ucuz ve yaflanabilir konutlar, sa¤l›k güvencesi, paras›z e¤itim, kültürel etkinliklere ulafl›m, çocuk ve yafll›lar›n bak›mlar›n› sa¤layan yap›lar, yeflil alanlar gibi kentsel hizmetlerin emekçiler için ulafl›labilir idi. Ayr›ca kentin yönetimine kat›l›m hakk›na sahip bu kitleler yerel yönetimlerin demokratikleflmesinde önemli rol oynamakta idiler. Küreselleflme süreci ile birlikte, dünyan›n her bölgesine ve kentlere hakim olan, kentleri denetimi alt›na alarak onu kendi ç›karlar› do¤rultusunda dönüfltürmeyi baflaran sermaye s›n›f› emekçilerin bütün bu kazan›mlar›n› ortadan kald›rmakta, emekçileri kentin k›y›s›na süren politikalar›, “kentsel dönüflüm masal›” ad› alt›nda hayata geçirmektedir. Engels, 1845’te Manchester örne¤inden yola ç›karak, ”Burjuvalar, Ortaça¤ zenginlerinin vebadan kaçmalar› gibi, ya kentin merkezini yoksullara b›rakarak banliyölere çekildiler ya da kentin merkezindeki iflçi mahallelerinden (hastal›k ve ayaklanma merkezi) genifl caddeler geçirerek onlar› kentin d›fl›na sürdüler.” demiflti. Babil’den site devletlerine, Paris’ten Manchester’e ve ‹stanbul’dan Ankara’ya kadar kentsel mekan›n kaderini belirleyenin, tarih boyunca s›n›flar›n karfl›l›kl› itiflmeleri oldu¤unu kavramak, kenti kendimiz için yaflanabilir hale getirmenin önkoflulu say›labilir. Bugün kentin yoksullar›n› kentin k›y›s›na sürükleyerek h›rpalamay› baflaran vars›l s›n›flar, gücünü, as›l olarak emekçi kesimlerin da¤›n›kl›¤›ndan, örgütsüzlü¤ünden ve kendi yaflam alanlar›nda dahi yapt›r›m güçlerini yitirmifl olmalar›ndan almaktad›r. Ancak yar›nlar›n örgütlü ve bilinçli emekçi kitleleri için kentin k›y›s›ndaki sürgün yaflamlar›ndan kurtulmak ve kendileri için, kendilerine dair bir kentin merkezine yerleflmek çok uzak bir hayal de¤ildir. Gün gelip dengeler de¤iflti¤inde, umudun koval›y›c›lar› ad›m ad›m yaflam›n ve kentin merkezine tafl›yacaklar sol memelerinin alt›ndaki güzel gelecek düfllerini…
20 y›ll›k uzun yol floförü Leyla A¤açkoparan'›n an›lar›: Geri Vites Hayatlar Leyla A¤açkoparan 20 y›l a¤›r vas›talarla uzun yol floförlü¤ü yapm›fl bir kad›n. Uzun yol floförlü¤ünü meslek olarak seçmesinde babas›n›n etkisi büyük olmufl. Mesle¤iyle ilgili e¤itimi de babas›n›n atölyesinde alan A¤açkoparan, 20 y›ll›k meslek yaflam›n› aktard›¤› “Geri Vites Hayatlar” kitab›n› da babas›na atfetmifl. Erkek mesle¤i kabul edilen iflini yürütürken, pek çok zorlukla karfl›laflm›fl. “Erkekler için bile uzun yol zorlu¤u varken o koflullarda kad›n olmak daha zorlanmak demektir. Dufl ve bak›m›n›z› yapaca¤›n›z alan yoktur. Ev ortam› de¤ildir, ama siz bir biçimde, her fleyi pratik olarak halletmek zorundas›n›zd›r. Mesela etek giyemezsiniz, arac›n›zdan her yönden sorumlu biri olarak, her an e¤ilip alt›na bakman›z gerekebilir. Ya¤ m› damlat›yor su mu, anlamal›; olas› aksilikte konuya hakim olmal›s›n›z” diyen A¤açkoparan’›n yaflad›klar› bunlarla s›n›rl› de¤il elbette. Ona kulak verelim: “S›rf cinsiyetimden dolay› ifl bulamad›¤›m veya buldu¤um ifllerde bar›nd›r›lmad›¤›m da oldu. Bu büyük hata ve haks›zl›k. Nitekim çok erkek meslektafl›ma rastlad›m, s›rf erkek oldu¤u için iyi floför zannedilen. Ve yine çok erke¤e rastlad›m arac›n ya¤ çubu¤unun nerede oldu¤unu bilmeyen veya patlak lastik üzerinde yürüyen. Ayn› besini yemiyor muyuz? Yani savafl ayn› savafl. Ekmek savafl›. Yani burada konuyu kad›nl›¤a çekmek yanl›fl. Profesyonellikten, deneyimden, donan›mdan bakmal›.” Bu zorlu meslekteki 20 y›l›n› tamamlam›fl, “fiükür ki cenaze vermeden” diye ekliyor. Kad›nlar›n çal›flma koflullar› konusunda bir geliflme olmad›¤›n› düflünüyor: “Baz› fleylerin de¤iflmedi¤ini görmek beni üzüyor. Kap›ma gelip 'Ben de floför olmak istiyorum Leyla Abla' diyene çare olam›yorum. Ben yurt d›fl›nda da bulundum, orada mükemmel e¤itim veriyorlar ve diploma sonras› ifliniz haz›r oluyor. Belki mecburi hizmet süresi var ama iyi gelirli, garantili bir ifliniz oluyor ve hiç yad›rganm›yor. Bizde bu yok. Oysa niye olmas›n? Dernek, vak›f ya da oda; kimse bir çaba göstermiyor. Bu yetersizlik ve ilgisizlik Türkiye'ye yak›flm›yor. Çabam bu yönde iflte. Varsa bu ifli yapmak isteyen, çekinmesin, savafls›n, sesini duyursun. Hiçbir fley insana alt›n tepside
sunulmuyor.” “Kad›n olmak hayat›n› bu yönde kazanmak için bir engel veya eksiklik de¤il ki” diyen A¤açkoparan; mesle¤ini kad›nlara tavsiye ederken ifliyle gurur duydu¤unu söylemeyi de ihmal etmiyor. Peki mesle¤i ad›na gözden ç›karmak zorunda kald›¤› fleyler olmufl mu? “Olmaz m›? Aile mefhumu düzenli bir yaflam› ve bir arada olmay› gerektirir. Benim böyle düzenim bir olmad›. Üç evlilik yapt›m ama baflar›s›zl›kla sonuçland›. Belki tüm olumsuzluklar› mesle¤e yüklemek do¤ru olmaz, ama uzun yolda geceniz-gündüzünüz olmaz, özlem duydu¤unuz çok fleyden mahrum olabilirsiniz. Di¤er yönden bak›nca da; günlük hayat›n›zda nadiren görebilece¤iniz yer-yol-flehir-kültür gibi konular› çok daha farkl› bir vizörden görmek imkan›n›z oluyor. Dünya görüflünüz çok de¤ifliyor. ‹nsan iliflkilerinize inan›lmaz farkl› tecrübeler kat›yor.” Kullanmad›¤› araç yok Leyla A¤açkoparan'›n, “Benim için fark etmez” diyor, “otobüs, TIR, tanker, kurtar›c›, minibüs, ambulans, taksi... Ama yük yerine yolcu tafl›mac›l›¤› bana daha anlaml› gelir. Yükünüz insan can›. Bundan daha a¤›r bir vebal var m›? Maldan de¤il candan sorumlusunuz. Turizm tafl›mac›l›¤› yapt›¤›mda da böyle nice tarih kokan yerleri görüyor ve ülkemize gelen turistlerin de görmelerine vesile oluyordum. Ambulans floförlü¤ü de öyle. ‹fliniz can kurtarmaksa, o dakika transa geçiyorsunuz zaten.” Kitab›n ad›na dönüyoruz son olarak. “Geri Vites Hayatlar”, nas›l bir anlam tafl›yor? “Bu geçmiflimin bir sentezi. Geri vitese takt›m ve geçmiflten bu güne bir seyrüsefer yapt›m. Her floför çok iyi geri manevra yapamad›¤› gibi, herkes geçmiflini çok iyi yorumlayamaz, yeterince samimi olamaz. Bu kitap seksen yafl›ma da gelsem yaz›lacakt›. Gerçi çok yaz›lmam›fl fley var ama onlar› da baflka biçimlerde kurgulayaca¤›m.”
“S›rf cinsiyetimden dolay› ifl bulamad›¤›m veya buldu¤um ifllerde bar›nd›r›lmad›¤›m da oldu. Bu büyük hata ve haks›zl›k. Nitekim çok erkek meslektafl›ma rastlad›m, s›rf erkek oldu¤u için iyi floför zannedilen.”
41
“Bir Dünya” ile Abidin Dino’ya yolculuk
42
Dino’nun yüzlerce yap›t›n›n, foto¤raflar›n›n ve yaflam›n›n de¤iflik evrelerini yans›tan dokümanlar›n yer ald›¤› sergide, sanatç›n›n yaflam öyküsü kendi a¤z›ndan ve kaleminden aktar›l›yor. Dino, yaflam›n›n yan›s›ra tan›kl›k etti¤i 20. yüzy›l›n çalkant›l› dünyas›n› da anlat›yor.
Yaln›z Türkiye de¤il, dünya sanat çevreleri taraf›ndan da çok iyi tan›nan büyük sanatç› Abidin Dino ölümünden tam 14 y›l sonra Sak›p Sabanc› Müzesi’nde aç›lan genifl kapsaml› bir sergi ile an›l›yor. Karikatürist, illüstratör, dekoratör, sinemac›, tiyatrocu, yazar ve ressam Abidin Dino, müzenin üç kat›na yay›lan zengin dünyas› ile ziyaretçileri bekliyor. 24 Kas›m 2007- 27 Ocak 2008 tarihleri aras›nda gezilebilecek sergiye paralel olarak, “Galeri Sohbetleri” adl› bir dizi program da gerçeklefltirilecek. Genel konsepti Ferit Edgü, Samih Rifat ve Nazan Ölçer taraf›ndan tasarlanan sergi, Abidin Dino’nun sadece sanat›n› de¤il yaflam›n› da gözler önüne sermeyi amaçl›yor. Sergide, Dino’nun kiflili¤inin odak noktas›n› oluflturan dünya görüflü, önyarg›s›z biçimde sergileniyor. Dino’nun yüzlerce yap›t›n›n, foto¤raflar›n›n ve yaflam›n›n de¤iflik evrelerini yans›tan dokümanlar›n yer ald›¤› sergide, sanatç›n›n yaflam öyküsü kendi a¤z›ndan ve kaleminden aktar›l›yor. Sergiye ad›n› veren “Bir Dünya”, Dino’nun yaflam›n› oldu¤u kadar; sanatç›n›n sözcüklerle, çizgilerle, renklerle ve biçimlerle tan›kl›k etti¤i 20. yüzy›l›n çalkant›l› dünyas›n› da anlat›yor. Abidin Dino, Birinci Dünya Savafl›’n›n arifesinde (1913) çalkant›larla sars›lan Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun baflkenti ‹stanbul’da dünyaya geldi. Baba Rasih Dino, aileyi savafl ve kaostan kurtarmak için herfleyi geride b›rak›p Cenevre’ye göç etti. Alt› yafl›na kadar bu flehirde kalmas› Abidin Dino’nun çok say›da dil ö¤renmesini sa¤lad›. Yabanc› dillere olan yatk›nl›¤›yla bilinen sanatç›, Gogol’ü Rusça’dan, Rimbaud’yu Frans›zca’dan, Homeros’u Yunanca’dan okumas›yla tan›n›yor. Entellektüel bir aile ortam›nda yetiflmesi onun zengin sanatç› kiflili¤inin gelifliminde büyük
rol oynad›. 1929’da ilk karikatürleri gazetelerde yay›nlanmaya bafllad›. 1933 y›l›nda ressam arkadafllar›yla birlikte Türk resim sanat›nda önemli bir yere sahip olan “D Grubu” nu kurdu. Ayn› y›l Türkiye’ye bir belgesel film çekmek üzere gelen Sovyet sinema yönetmeni Sergey Yutgeviç ile tan›flt›. Yönetmenin davetiyle Rusya’ya gidip Rus avangart sanatç›lar›yla tan›flt›. Rusya y›llar› onun sanat›nda ve dünya görüflünde önemli bir dönüm noktas›yd›. Hayat› boyunca toplumcu dünya görüflünü benimseyen Abidin Dino, Türkiye’ye dönüflünde yaratt›¤› eserler ve dünya görüflü dolay›s›yla s›k›nt›lar yaflad›. Sonuçta 1951’de yurtd›fl›na ç›kt› ve Avrupa sanat›n›n savafl sonras› coflkusunu yaflamakta olan Paris’e gitti. Picasso ve Chagall gibi dünya çap›ndaki sanatç›larla beraber çal›flt›. (Sergide Picasso’dan esinlendi¤i eserleri de yer al›yor.) 1966 Dünya Futbol fiampiyonas› için çekti¤i film, Mimar Sinan üzerine yazmaya bafllad›¤› ama bitiremedi¤i kitap, büyük ‹spanyol ressam Goya’dan etkilenerek yapt›¤› “‹flkence/Atom Korkusu” üzerine resimleri onun sanat›n›n önemli kilometre tafllar›yd›. Sanat›na yans›tt›¤› ‘68 olaylar›nda Paris sokaklar›’ndaki öfkeyi ve mücadeleyi çizdi. Türkiye’ye 1969’da dönebildi. 1979’da Frans›z Plastik Sanatlar Birli¤i Onursal Baflkanl›¤›’na seçildi. Abidin Dino’nun parmak ve el desenleri onun sanat›nda özel bir yere sahip. Adeta saplant› derecesinde parmak desenleri çizen sanatç›n›n sanat›n›n oda¤›nda hep insan vard›. Naz›m Hikmet’le hayat ve sanat dayan›flmas› çok genç yafllarda bafllad› ve Naz›m’›n ölümüne kadar sürdü. Sa¤l›k sorunlar› ortaya ç›kt›¤›nda hastanede yatt›¤› zaman› bile bofla harcamad›. “Ac›n›n Resimleri” adl› desen dizisi böyle ortaya ç›kt›. 1993’teki ölümüne kadar üretmeyi sürdürdü. Sabanc› Müzesi’ndeki etkinlik, Abidin Dino ile ilgili bugüne kadar yap›lan en genifl kapsaml› sergi ve onu tan›mak için önemli bir f›rsat.
Modern ve Ötesi Türk resim ve heykel sanat›n›n 100 önemli sanatç›s›n›n eserleri, Santral ‹stanbul bünyesindeki Ça¤dafl Sanat Müzesi’nde bir arada. ‹stanbul’un yeni kültür, e¤itim ve sanat merkezi Santral ‹stanbul, aç›l›fl›n› görkemli bir sergiyle yapt›. 10. ‹stanbul Bienali ile hareketlenen sanat ortam›n›n bir di¤er önemli adresi haline gelen Modern ve Ötesi adl› devasa sergi, Santral ‹stanbul bünyesindeki Ça¤dafl Sanat Müzesi’nde izleyicisi ile bulufluyor. Haliç’te yer alan eski Silahtara¤a Enerji Santrali’nde kurulan Santral ‹stanbul’un ev sahipli¤ini yapt›¤› Modern ve Ötesi sergisinde Bedri Rahmi Eyübo¤lu, Ali Avni Çelebi, Zeki Kocamemi, Zeki Faik ‹zer, Orhan Peker, Abidin Dino, Zühtü Mürido¤lu, fiemsi Arel, Cemal Bingöl, Avni Arbafl, Ali Hadi Bara, Kuzgun Acar, Neflet Günal, Rahmi Aksungur, Azade Köker gibi Türk resim ve heykelinin 100 önemli sanatç›s›n›n 450 eseri bir araya getiriliyor. Küratörlü¤ünü Fulya Erdemci, Zeynep Rona, Semra Germaner ve Orhan Koçak’›n üstlendi¤i serginin broflüründe amaç ve içerik flöyle aç›klan›yor, “1950’lerden 1990’lara uzanan 'modern sanat'la 1960’lar›n ikinci yar›s›nda ilk iflaretlerini veren ve 1990’lardan itibaren uluslararas› sanat ortamlar›na eklemlenen 'ça¤dafl sanat'›n tarihini kronolojik bir ak›fl içinde ele alarak, bugüne dek farkl› mekân ve zamanlarda izlenmifl olan modern ve ça¤dafl sanat yap›tlar›n› ayn› mekânda ve tarihsel bir süreç içinde bir araya getirmeyi amaçlam›fl; bütünsel bir dökümden çok, bir seçki olarak
tasarlanm›fl.” Sanatç› ve eser say›lar›ndan, düzenleyicilerin aç›klamalar›ndan anlafl›laca¤› üzere bu Türkiye’deki sanat dünyas› için oldukça önemli bir sergi. Çünkü Cumhuriyet döneminin yaklafl›k 50 y›ll›k bir döneminde çok farkl› anlay›fllarda eserler verip çok farkl› tepkilerle karfl›laflm›fl neredeyse bir ülkenin bütün bir sanatç› kufla¤›n›n eserlerini izleyebiliyorsunuz. ‹lk baflta bu yüzden, yani eserlerin ve sanatç›lar›n baflka bir yerde rastlanmayacak kadar çok ve çeflitli olmas› nedeniyle sanatla ilgili herkesin gezip görmesi gereken bir sergi Modern ve Ötesi. Sergiyi gezerken asl›nda Türk sanat tarihinin yak›n döneminin içinde bir gezintiye ç›km›fl olacaks›n›z. Bu yan›yla da oldukça ö¤retici, haf›za tazeleyici bir etkinlik oldu¤unu belirtmeliyiz. Elbette böyle büyük bir organizasyona giriflilince çeflitli tart›flmalar›n da yaflanmas› kaç›n›lmaz. Nitekim Modern ve Ötesi de bafllad›¤›ndan beri sanat çevrelerinden çeflitli elefltiriler ald›. Bunlar›n içinde en çok öne ç›kan ise sergide eserleri yer alan sanatç›lar›n ve eserlerinin hangi kriterlere göre seçildi¤i, d›flar›da b›rak›lanlar›n neye göre elendi¤iydi. Sergi küratörleri ise, herkesi kapsayacak bir sergi düzenleme iddias›nda olmad›klar›n›, kendi tercihlerini yapt›klar›n› ve bir tart›flmay› bafllatmak istediklerini belirtiyorlar. Sanat dünyas›nda yank› yaratan bu kapsaml› sergiyi 29 fiubat 2008 tarihine kadar Ça¤dafl Sanat Müzesi’nde izleyebilirsiniz…
43
Modern ve Ötesi’nde; Cumhuriyet döneminin yaklafl›k 50 y›ll›k bir döneminde çok farkl› anlay›fllarda eserler verip çok farkl› tepkilerle karfl›laflm›fl ve neredeyse bir ülkenin bütün bir sanatç› kufla¤›n›n eserlerini izleyebilirsiniz.
Aflk›n Okunmaz K›y›lar› Victoria R. Holbrook ‹letiflim Yay›nlar› Osmanl› ‹mparatorlu¤u ard›nda bir y›¤›n ulus devlet b›rakt›. Bu ulus devletler aras›nda Türkiye Cumhuriyeti’nin benzersiz bir yeri vard›, çünkü imparatorlukla aras›nda bir kimlik süreklili¤i olan Cumhuriyet Türkiyesi ulusal kültürünü oluflturmak için, “kendi” edebiyat›n› yabanc› olarak gösterecek bir söyleme ihtiyaç duyuyordu. Alfabe de¤iflikli¤i, dil devrimi ve e¤itim politikalar› bu amaçla devreye sokuldu. Bu kitap Osmanl› Türk mesnevisinin politikas›n› oluflturmaya yönelik bir ilk deneme. …Aflk›n okunmaz k›y›lar› Türk ve Bat› modernizmlerinin Hüsn ü Aflk’› elefltirel al›mlay›fllar›na zekice kotar›lm›fl bir elefltiri getiren incelikli bir çal›flma. Nitelikli filolojiye, sa¤lam araflt›rmac›l›¤a , flair ve fliirin duyarl› bir de¤erlendirmesine dayanan heyecan verici bir kitap. Walter Andrews…
Yanan Ormanlarda Elli Gün Yaflar Kemal Yap› Kredi Yay›nlar› 44
Romanlarda Anadolu insan›n›n gerçek dünyas›n› destans› boyutlara tafl›yan, yaflanm›fl ve yaflanan gerçe¤i mitlerin, efsanelerin evreninde ço¤altan Yaflar Kemal, sadece bir romanc› ve halk bilimci de¤il, gazetelerde modern röportaj yazarl›¤›n›n da kurucusudur. Onun, her biri, yay›mland›¤› dönemde olay yaratan röportajlar›nda gerçek, hayat buldu ve okuyucuyu sarst›. Bu Diyar Bafltanbafla dörtlüsünün ikinci kitab› Yanan Ormanlarda Elli Gün “Do¤rulu¤una ‹nand›¤›m fieyler Gördüm” bafll›kl› bir röportajla bafllar. inan›lmaz ve ac› fleyler Yaflar Kemal’in sat›rlar›nda masals› bir güzelli¤e bürünür, içimize ifller. Hayat kayna¤›m›z do¤aya yapt›¤›m›z kötülüklerle bizi yüzlefltirir.
Uygarl›k Süreci Norbert El›as/ Çeviren: Ender Ateflman ‹letiflim Yay›nlar› Nobert Elias’›n baflyap›t› “Uygarl›k Süreci”, insan bilimleri literatürünün, onun ötesinde modern düflüncenin öncü ve kal›c› ürünlerinden birisidir. Bu eserlerdeki zengin analiz, toplumsal yap›lar›n ve kiflilik yap›lar›n›n uzun dönemli de¤iflimlerine ›fl›k tutmaya çal›flarak, sosyolojinin, onunla beraber sosyal psikolojinin ufkunu geniflletir. Elias’›n gayreti, toplumsal de¤iflimin, -neredeyse metafizik nitelikli- otomatik evrim/ilerleme ilkelerine s›¤mayan, sahiden kar›fl›k ve sahiden uzun erimli bir macera oldu¤unu anlatmaktad›r. Onun iyimser idealist ve Bat›-merkezci bulanlar dahil, modernleflmeyle ilgili analizlere yeni bir bak›fl aç›s› –ve yeni bir malzemekazand›rm›flt›r.
Orkestra Yaz›lar› Cemal Reflid Rey Çok sesli müzi¤e gelince: ‹stanbul’da çok sesli müzik yok muydu? Pencere Yay›nlar› Vard›. ama bu müzi¤i daha çok hariçten gelen müzisyenler yapard›. Bu müzi¤e o zamanlar, “alafranga”, tek selsi müzi¤e de “alaturka” denirdi. Sonradan bu tabirler ortadan kalkt›. Darülelhanda bu iki türlü müzik de tedris ediliyordu. Bir yandan çok sesli müzi¤e solfej, armoni, kontrpuan ve hatta füg tedris edilir, öte yandan tek sesli müzikte bütün usuller makamlar vs. ö¤retilirdi. Bat› müzi¤i derslerini verenlerden biri de bendim. fiehzadebafl› kona¤›nda yap›lan çal›flmalar, bende unutulmaz bir hat›ra b›rakt›. memleketimizin müzik sahas›ndaki kabiliyeti o zaman ortaya ç›kt›. Cemal Reflit Rey
Ekonomide H›zl› Büyüme ve Balon Robert Brenner/ Çeviren: Bilge Akal›n ‹letiflim Yay›nlar› Ekonomik göstergelerin her zaman gerçe¤i dile getirmedikleri; krizlerin, gerilimlerin ve çat›flmalar›n üstünü örterek bir yan›lsama yaratt›klar› bilinir. Yaflayan en önemli Marksist iktisatç›lardan biri olan Robert Brenner ABD özelinde iflte bu yan›lsamay› ortadan kald›r›yor. Brenner, ABD’nin baflar› öyküsü olarak anlat›lan son çeyrek yüzy›ldaki ekonomik at›l›m›n, asl›nda nas›l bir baflar›s›zl›k tarihi oldu¤unu somut verilerin analizinde gösteriyor. Bugün co¤rafyam›zda olup bitenlerin de ip uçlar›n› veren, küresel süper gücün ekonomik dinami¤ini anlamak için önemli bir kitap. Kitapta; “Yeni bir h›zl› büyüme mi? Yeni bir balon mu? ABD Ekonomisi’nin yörüngesi” isimli makale ise Hava-‹fl E¤itim Uzman› Kemal Ülker’e ait.
‹ktisadi akl›n elefltirisi Çal›flman›n Dönüflümleri/Anlam Aray›fl› Andre Gorz/ Çeviren: Ifl›k Ergüden Ayr›nt› Yay›nlar› Kapitalistler, “duvar”›n y›k›l›fl›n› ard›ndan kendileri için daha uygun bir vahflet ortam›n›n oluflmas›n›n sevinciyle “solun öldü¤ünü” ilan ettiler. Oysa ölen, kapitalizmin platformundan ç›kamad›¤› için gayri insani niteli¤e bürünen reel-sosyalizmdi…”Duvar”›n y›k›lmas›ndan öncede reel-sosyalizme karfl› ç›kan Gorz, bu kitab›nda, kapitalizmin ve reel sosyalizmin benzerliklerini göstererek as›l onlar›n öldü¤ünü söyler. Ve onlar› aflan, alternatif bir sosyalizmin as›l flimdi mümkün oldu¤unu söyler. Kapitalizmin vahfleti karfl›s›nda yaflanabilir ve uygulanabilir bir ütopya arayanlara…Her fleyin say›lan, sat›lan ve tüketilen bir anlay›fla indirgeyen “iktisadi akl›” sorgulamadan yeni bir sosyalizmin kurulamayaca¤›na inananlara… Sevginin, flefkatin, dostlu¤un ve aflk›n üretimden daha de¤erli oldu¤unu düflünenlere… Ve bir sabah ifle gitmeyi, sevgisine dokunmak için reddedenlere…
45
Ü Y E L E R ‹ M ‹ Z D E N
46
EVLENENLER • ‹stanbul’dan Hava-‹fl Sendikas›
Büyükarslan ile Deniz Ölçer 200708-18’de • ‹stanbul’dan Begüm
Genel Teflkilatland›rma Sekreterimiz
Zorluer ile Ertu¤rul Buluntu 2007-08-
Kaya Say›n'›n K›z›, ayn› zamanda
11’de • ‹stanbul’dan Mehmet
üyelerimiz Emel Say›n ile Alper Esin
Kocaakman ile Aliye Atalay 2007-
16.12.2007'de, • ‹stanbul’dan
08-04’de • ‹stanbul’dan Simay
Candan Saç›kara ile Tar›k Tekin
Çekem ile Haflim Erdo¤an 2007-07-
2007-11-24’de • ‹stanbul’dan Güfer
28’de • ‹stanbul’dan Nurflen Çall› ile
Bener ile H. ‹brahim Sarp 2007-11-
Erhan Kurflun 2007-07-27’de •
11’de • ‹stanbul’dan Dilruba Okay
‹stanbul’dan Pelin Yurtman ile
ile Ahmet fiahin 2007-11-11’de •
Ertu¤rul Do¤an 2007-07-26’da
‹stanbul’dan Leyla Ceylan ile Ahmet
Neslihan Koç ile Ahmet Acan 2007-
Küpeli 2007-11-11’de • ‹stanbul’dan
07-22’de Sibel Duran ile Selahattin
Turgut Kenald›'n›n o¤lu Hakk› ile
Çifçi 2007-07-20’de Duygu ‹lalan ile
Seda 2007-11-04’de • ‹stanbul’dan
Mert Ekfli 2007-07-14’de, •
Murat Öztürk ile Sultan Öykü 2007-
‹stanbul’dan Burak Okucu ile Aylin
11-04’de • ‹stanbul’dan Candan
Çamc› 2007-07-06’da • ‹stanbul’dan
Saç›k›ran ile Tar›k Tekin
Tu¤ba Er ile ‹lker Baflaran 2007-06-
2007-11-02’de • ‹stanbul’dan
04 • ‹zmir’den Tolgahan Akbafl 2007-
Seyhan Türk ile ‹hsan Erman 2007-
11-24’de, • ‹zmir’den Aptullah Kufl
10-29’da R. Sema Tunç ile Mustafa
2007-09-28’de, • ‹zmir’den Hüseyin
B›çak 2007-10-28’de • ‹stanbul’dan
Sezer 2007-09-10’da, • Ankara
Yeflim Ifl›k ve Korkut K›rbay 2007-
‹stasyon Ebi Volkan fienol
09-12’de • ‹stanbul’dan Nilüfer
17.11.07’de, • THY Antalya
Do¤an ile Ergün Arslan 2007-09-
‹stasyondan üyemiz Zeki Akflen’in
08’de • ‹stanbul’dan Burcu
o¤lu Mustafa Akflen, • THY Antalya
Gültekinler ile Serdar Sabuncu 2007-
kargodan üyemiz Hüseyin
09-08’de • ‹stanbul’dan Suzan
Kocabafl’›n kardefli Bülent Deniz
Y›lmaz ile R›za K›l›ç 2007-09-02’de
30.11.2007’de evlenmifllerdir; ömür
Nuh Sümer ile Sevil ‹lhan 2007-08-
boyu mutluluklar dileriz.
31’de • ‹stanbul’dan Duygu Ba¤lam ile Kadir Karaduman 2007-08-29’de • ‹stanbul’dan Aysun fiafak ile F›rat
N‹fiAN • THY Antalya istasyon üyemiz
Fidan 2007-08-29’da • ‹stanbul’dan
Ömer Arslan’›n k›z› niflanlanm›flt›r.
Nurcan At›c› ile Can Emrah Ülgü
Kendisine mutluluklar diliyoruz.
2007-08-26’da • ‹stanbul’dan Safiye Gerede ile Özgür Gülflen 2007-08-26’da • ‹stanbul’dan Erkan
DO⁄UM • ‹stanbul’dan Hava- ‹fl
Bafl ile Özlem 2007-08-25’de •
personelimiz P›nar Erol'un Taylan
‹stanbul’dan Salih Sami Acar ile
isminde o¤lu, • ‹stanbul’dan Teknik
Zübeyde 2007-08-24’de •
delegemiz Cenk Cenkci ve Kabin
‹stanbul’dan Kadriye Y›lmaz ile ‹hsan
üyemiz Esra Cenkci’nin
Özkeçeci 2007-08-19’da Emrah
12.12.2007’de bir o¤lu, •
RAHATSIZLANMA
ile Aykut Ero¤lu’nun 2007-12-05’de,
• ‹stanbul’dan Niyazi Al›flkan
• ‹stanbul’dan Esra Alt›ntafl Çipa’n›n
2007-12-10’da, • ‹stanbul’dan Gökçe
2007-12-04’da • ‹stanbul’dan
Ery›lmaz ile Tulu Kas›may 2007-10-
Mehmet ile Nihal Can’›n 2007-11-
27’de, • ‹stanbul’dan Esra
05’de, • ‹stanbul’dan Mustafa Atefl’in
Demircio¤lu ile Zekeriya Alagöz
2007-11-07’de, • ‹stanbul’dan Özlem
2007’de, • ‹stanbul’dan Erkan
Ayd›n’›n 2007-10-19’de, •
Taflk›ran 2007-08-29’da, •
‹stanbul’dan Semih Çelebi'nin ikiz
‹stanbul’dan Selim Pür 2007-08-
çocuklar›
22’de, • ‹stanbul’dan Gülseren Sa¤l›k
2007-09-29’da, •
‹stanbul’dan fiükrü ‹ncesoy’un 2007-
2007-07-03’de, • ‹stanbul’dan Hasan
09-20’de, • Mehmet Olcayhan F›rat’›n
fiahin 2007-07-06’da, • ‹zmir’den
2007-08-02’de • ‹stanbul’dan
Mutlu Gümüflsu 2007-11-29’da, •
Gültekin K›l›nç’›n 2007-07-06’de •
‹zmir’den Derya Kökel 2007-11-
‹stanbul’dan Nesrin Sekman'›n k›z›
21’de, • Sezin Gölcüklüo¤lu 2007-
‹rem 2007-05-19’da, • ‹stanbul’dan
11-21’de, • ‹zmir’den F›rat Uluskan
Nazl› Uçan Kabul’un 2007-02-19’da,
2007-11-15’de, • • ‹zmir’den Sinem
• ‹stanbul’dan Müzeyyen Kök
Uluskan 2007-11-15’de, • ‹zmir’den
Öncan’›n 2006-10-26’da, •
Nuri Kuran 2007-09-26’de, •
‹stanbul’dan Yelda A¤gez’in 2007-
‹zmir’den fiahin Sunay 2007-09-
06-10’da, • ‹zmir’den Serkan
05’de, • Ankara Kargo
fientürk’ün 2007-11-29’da, •
Gürkan’›n annesi 03.09.07’de, •
‹zmir’den Mualla Houssami’nin 2007-
Ankara ‹stasyon Hikmet Demirci’nin
11-05’de, • ‹zmir’den Ece ‹bifl’in
o¤lu 03.09.07’de, • Ankara Kabin
2007-09-24’de, • Ankara Esb Teknik
‹çi Özcan Sezgi 05.09.07’de, •
Sinan Özgür Baflaran’›n 24.10.07’de
Ankara Esb Teknik Kenan
k›z›, • Ankara ‹stasyon Gülcan-
Tavukçu’nun efli 21.09.07’de, •
Volkan Kumsel’in 07.10.07’de o¤lu,
Ankara ‹stasyon Yavuz Kurt
• THY-Antalya istasyondan üyemiz
17.10.07’de, • • Ankara ‹stasyon
Tuna Karada¤’›n çocuklar› olmufltur.
U¤ur Y›lmaz 17.10.07’de, • Ankara
Sa¤l›kl› ve uzun ömürlü olmas›n›
‹stasyon Yeflim Gökmen 20.10.07’de
diliyoruz.
trafik kazas›, • Ankara ‹stasyon ‹lhami
Ece
Sütçüo¤lu 26.10.07’de, • Ankara SÜNNET • ‹stanbul’dan fiule Özel’in 2007-
‹stasyon Cüneyt Ergin’in k›z› 12.11.07’de, • Ankara ‹stasyon
10-27’de, • ‹stanbul’dan Zafer
Recep Ezandemir’in babas›
Salc›’n›n 2007-07-08’de, •
21.11.07’de, • Ankara ‹stasyon
‹stanbul’dan Serkan Ural’›n 2007-
Ahmet fiahin 22.11.07’de, • Ankara
07-07’›n • Konya’dan Burak Kaan
‹stasyon Cenk Tarhan 22.11.07’de,
Zülfikar’›n 2007-07-29’da çocuklar›
• Ankara ‹stasyon Sevda Babatin
sünnet olmufllard›r; geçmifl olsun
23.11.07’de, • Ankara ‹stasyon
dileklerimizi iletir, baflar›lar dileriz.
Suzan Özgan 23.11.07’de, • Ankara Esb.Teknik Kemal Yalç›ndere
Ü Y E L E R ‹ M ‹ Z D E N
‹stanbul’dan Avniye Egemen Ero¤lu
47
ÜYELER‹M‹ZDEN
48
23.11.07’de, • Ankara ‹stasyon Melis
‹stanbul’dan Hüma fiaflmaz 2007-
Kutlu 26.11.07’de, • Ankara ‹stasyon
11-12’de, • ‹stanbul’dan Müjgan
Serkan Köksal 28.11.07’de, • Ankara
Akar'›n babas› 2007-11-06’de, •
‹stasyon Mustafa Kuruo¤lu’nun
‹stanbul’dan Faruk Erdurak'›n abisi
babas› 29.11.07’de, • Ankara
2007-11-01’de, • ‹stanbul’dan
‹stasyon Celal Mert 04.12.07’de, •
Temsilcimiz Bahad›r Altan'›n babas›
Ankara ‹stasyon Aysel Coflkun
2007-09-25’de, • ‹stanbul’dan Yeliz
04.12.07’de, • THY-Antalya flehir
Eser'in dedesi 2007-09-24’de, •
bilet sat›fl dan üyemiz Serap Keskin,
‹stanbul’dan Elif Özen fiekerciler'in
• THY-Antalya teknikden üyemiz
efli 2007-09-14’de, • ‹stanbul’dan
Ejder Alyaz, • THY-Antalya flehir
Saadettin Taflç›'n›n babas› 2007-09-
bilet sat›fl üyemiz Özlem Ak›n’›n
10’da, • ‹stanbul’dan Aydan Baltay
babas›, • THY-Antalya istasyondan
2007-08-31’de, • ‹stanbul’dan
üyemiz Saliha Öner, • Hava-ifl
Tayfun Tunal› 2007-07-07’de, •
Antalya flubesi yönetim kurulu
‹stanbul’dan Banu Pekkaya 2007-
üyemiz Avni Çay’›n yengesi, • Hava-
07-04’de, • ‹zmir’den Banu Y›lmaz
ifl Antalya flube baflkan› Ahmet
2007-11-09’da, • ‹zmir’den Hasan
Tafldemir 21.11.2007’de, • Hava-‹fl
Coflkun 2007-11-05’de, • ‹zmir’den
Antalya flube personeli Zehra Ay’›n
Gürkan Güçlü 2007-09-16’da, •
kay›nvalidesi rahats›zlanm›fllard›r;
Ankara ‹stasyon Mehmet
kendilerine acil flifalar diliyoruz.
Ulua¤açl›’n›n babas› (Hasan Ulua¤açl› emekli personel)
VEFAT
07.11.07’de, • THY-Antalya flehir
• ‹stanbul’dan Mehmet Öztemel’in annesi 2007-12-07’de, • ‹stanbul’dan Çi¤dem Cava'n›n babas› 2007-11-28’de, • ‹stanbul’dan Mustafa Erdar ve Muzaffer Erdar'›n annesi 2007-1121’de, • ‹stanbul’dan Ömer Cengiz Uzel'in abisi 2007-11-14’de, •
bilet sat›fl üyemiz Yeflim Dereli’nin amcas› 11.12.2007’de, • THYAntalya istasyon üyemiz Arzu Kuyucu’nun kay›nvalidesi 08.12.2007’de vefat etmifllerdir. Vefat edenlere Tanr›’dan rahmet, yak›nlar›na baflsa¤l›¤› diliyoyruz.
‹stanbul - Isparta seferini yapan Atlas Jet uça¤›nda hayat›n› kaybeden THY eski çal›flan› arkadafl›m›z, abimiz
Alaattin Gürtürk’ün Ailesine ve sevenlerine baflsa¤l›¤› diliyor, ac›lar›n› paylafl›yoruz.
Hava-‹fl ‹zmir fiubesi TEKGIDA-‹fi D‹MES ziyareti 28 Kas›m 2007
Hava-‹fl ‹zmir fiubesi TÜMT‹S ziyareti 05 Ekim 2007
TÜRK-‹fi BAfiKANLARININ Z‹YARET‹, PETROL-‹fi 24 EK‹M 2007
Hava-‹fl ‹zmir fiubesi HABER-‹fi bas›n aç›klamas› 26 Ekim 2007