HAVA-İŞ Dergi, Kasım - Aralık 2011

Page 1


İÇİNDEKİLER IGS İşçileri Başardı: İşyerinde İlk Kez Toplu Sözleşme İmzalandı........ 2 Pilotların Sorunları Ancak Sendikal Örgütlülük ve Toplu İş Sözleşmesi ile Çözülür…...................................................... 6 THY’nin ilk 9 aylık mali performansının bir değerlendirmesi .............. 12 2012 Bütçesi Bizlere Ne Getiriyor? .................................................... 14 Kasım-Aralık / November-December 2011

Enflasyonda Rekor Artış ve Sendikamızın TİS Politikaları ................... 16

TÜRK-İŞ ve ITF üyesi

Sendikal Reformun Kıskacındaki Sendikalar ....................................... 17

İDARİ YER HAVA-İŞ SENDİKASI İncirli Cad. 68/1 Bakırköy-İST. Tel: (0212) 660 20 95 Faks: (0212) 571 90 51 www.havais.org.tr havais@havais.org.tr

Demokratik, mücadeleci ve güçlü YENİ bir SENDİKAL HAREKET İçin Bir Araya Geldik..................................... 24 Nükleer Santrallere Hayır! ................................................................. 32 İngilizce Sayfalar / Pages in English..................................................... 34

Türkiye Sivil Havacılık Sendikası Aylık Yayın Organı Adına SAHİBİ Genel Başkan ATİLAY AYÇİN SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Genel Başkan Yardımcısı SİMAY ÇEKEM EDİTÖR CENGİZ ÇAKICI cengiz.ckc@gmail.com BASKI Ümit Matbaacılık San.Tic.Ltd. Şti. 2. Matbaacılar Sitesi Z-A/6-10 Topkapı/İSTANBUL Tel: (0212) 565 42 69 Sicil No: 306731-254313 Baskı Tarihi: Kasım 2011

Üyelerimizden Haberler..................................................................... 38 Bulmaca............................................................................................. 40


BAŞKANIN MESAJI

Neden Sendikal Güç Birliği? İLK İŞ OLARAK TÜRK –İŞ YÖNETİMİNİ DEĞİŞTİRELİM! Sendikalar hükümetin iki kanaldan saldırısı altındadır, İlk saldırı kanalı sendikal örgütlenmenin önünde duran antidemokratik yasaların ve uygulamaların korunmasıdır. İşverenlerin sendikalaşmaya balta vurmak için yaptıkları girişim ve baskılara hükümet göz yummaktadır, açıkça işverenlerden yana tavır almaktadır. İkinci kanal ise hükümetin kendi kontrolünde sendikalar yaratma operasyonlarıdır. Bu operasyonlarla yandaş sendikaların diğer sendikaların aleyhine güçlendirilmesidir. Burada söz konusu olan kalenin içeriden fethedilmesi operasyonudur. Çünkü yandaş olmayan sendikalar işçi sınıfının en önemli dayanak noktası konumundadırlar. Bu nedenle de sermayenin ve AKP hükümetinin hedefinde yandaş olmayan sendikalar var. Özellikle son yıllar, AKP hükümetinin bu yöndeki yoğun çalışmalarıyla geçmiştir. Hükümetin arka bahçesine dönüşmüş olan bazı kamu emekçileri sendikası ve işçi sendikası işçi sınıfını kayba uğratan her uygulamada hükümete arka çıkıyorlar. Bu sendikalar Tekel direnişinde baştan sona hükümet sözcüsü gibi davrandılar. Kıdem tazminatı hakkının kaldırılmasında da yine AKP’nin işçiler arasındaki sözcülüğünü yapıyorlar. Bu bağlamda sorun sadece yandaş sendikaların varlığı ve hükümet-işveren desteği ile bunların diğer sendikaların aleyhine büyütülmesi ile sınırlı değil. Hükümet Türk-İş içinde de bu en büyük işçi örgütünü bir yandaş sendika haline getirmeyi amaçlayan büyük bir operasyon yürütüyor. Bu koşullar altında en acil görevimiz hükümetin sendikal hareketi ve en başta da Türk-İş’i yandaş bir yapı haline getirme operasyonunu boşa çıkartmaktır. Çünkü Türk-İş hükümetin sultası altına girdiği ölçüde sendikal hareket de felce uğramaktadır. İşverenler, bütün “teğet bile geçmeyecek” edebiyatına rağmen herkesin yaklaşmakta olduğunu gördüğü ekonomik krize karşı yığınak yapmayı sürdürmektedir. Onların başlıca amacı krizin faturasını işçi sınıfına yıkmaktır. Bunun için kıdem tazminatı hakkını kaldırmak başta olmak üzere Ulusal İstihdam Strateji Belgesi adıyla işten atmayı kolaylaştıracak, esnek çalışmayı ve taşeronlaştırmayı yaygınlaştıracak bir plan içerisindeler.

Tabii ki bu saldırılarının karşısında bir direnç oluşacağını biliyorlar. İşte bu olası direnci kırmak istemektedir. Sermayenin hükümetle birlikte işçilere yönelik saldırısı hız kazanırken, üyesi bulunduğumuz Türk-İş kongresi yaklaşıyor. Sendikal Güç Birliği Platformu’nu oluşturan sendikalar, Türk-İş’in hükümetten ve dolayısıyla sermayeden bağımsızlaşmadığı sürece bu saldırının önlenemeyeceğini düşünüyorlar. Türk-İş’te bugün yönetimde olan anlayışın, bu bakımdan işçilere verebileceği hiçbir şey bulunmamaktadır. Bu nedenle sendikal güç birliği platformu, Türk –İş’ de değişime ve dönüştürmeye adaydır. Kısacası bırakın yeni kazanımlar elde etmeyi, mevcut kazanımlarımızı bile korumak ancak sendikal hareketin hükümetin sultasından kurtarılmasıyla mümkün olabilir. Sendikal Güç Birliği, önündeki en acil görevin bu olduğuna inanarak yönetime adaydır. 1 Temmuz da taksim meydanında, yaptığımız açıklama da belirttiğimiz gibi, Sendikal Güç Birliği Platformu, Türk –İş genel kurul sonucuna bakmaksızın varlığını sürdürecektir. Saygı ve sevgiler. ATİLAY AYÇİN Hava-İş Sendikası Genel Başkanı

w w w. h a v a i s . org.tr

1


TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ

İSG İşçileri Birlikte Başardı!

Yaklaşık 2.5 yıldır sendikal örgütlenme ve toplu iş sözleşme hakkı için onurluca mücadelelerini sürdüren Sabiha Gökçen Uluslararası havalimanında faaliyet gösteren İSG Yer Hizmetleri A.Ş şirketinde çalışan işçilerimiz 03.11.2011 tarihinde toplu iş sözleşmesini imzalamayı başardılar. 2

Sivil Havac ı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i

Bu mücadelede işten çıkarılarak bedeller ödeyen, aylardır direnen, işyerinde her türlü baskı ve tehdide rağmen Hava-iş sendikasının bayrağını her zaman onurla yaşatan tüm işçilerimize yürekten teşekkür ediyor ve kutluyoruz. İmzalanan bu ilk sözleşme ile sendikamız özellikle toplu iş sözleşmesinin idari kazanımlarına büyük önem vermiş ve bu konuda her alanda yasal mevzuatı aşan kazanımlara imza atmıştır. Ayrıca bu mücadele esnasında işten çıkarılan işçilerimizden sendikal tazminat haklarını kazanan ve alan 114 üyemizin tekrar işe alınmalarını sağlamak amacıyla toplu iş sözleşme eki protokol imzalanmıştır. 4857 sayılı yasa ile uygulanan mevcut esnek çalışma sistemi (roster) yeni getirilen düzenlemelerle ortadan kaldırılmıştır. Çalışmalar arası süre


TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ 15 saat düzenlemiş, aylık vardiya cetvellerinde değişiklik yapılması sendikanın oluruna bağlanmıştır. Yasadaki yıllık ücretli izin süreleri 2’şer gün ilave edilerek kabul edilmiştir. Tümü ücretli 5 gün mazeret, 5 gün evlenme, 4 gün eş doğum, 6 gün ölüm, 6 gün doğal afet, 2 gün yol izinleri ile yıla 45 gün ücretsiz izin hakları kabul edilmiştir. Ayrıca kalp ve beyin ameliyatları kanser tedavisi organ nakli ve ağır yanıklarda 18 ay ücretli izin iş kazası ve meslek hastalıklarında yasal sınıra kadar ücretli izin kabul edilmiştir. Normal ölümlerde net 600 TL iş kazalarında net 3.500 TL ölüm, net 350 TL evlenme, net 375 TL doğum yardımları kabul edilmiş, ayrıca her ay 45 TL sosyal yardım uygulanması sağlanmıştır. Günlük çalışma sürelerini aşan (vardiyada 7,5 normal çalışmada 8 saat) saatler fazla mesai olarak kabul edilmiş fazla çalışmanın birim ücreti %75 zamlı olarak belirlenmiştir. Evden çağrılmada en az 3 saat fazla mesai ödenmesi kabul edilmiştir. Ulusal Bayram ve Tatil Günü ile Hafta Tatili gününde çalışmalarda ücretler 2,5 katı olarak ödenecektir. Sendika üyesi işçilere 2012 Haziran ayında 30 günlük, 2013 Nisan ayında 60 günlük olmak üzere

3 maaş tutarında ikramiye ödenecektir. Sendika üyelerine geriye doğru ödeme olarak 1250 TL imza tarihinden 1 gün sonra ödenmek üzere kabul edilmiştir. 2 yıl zammı olarak 01.10.2011 tarihindeki ücretlere 70 TL seyyanenden az olmamak koşulu ile geriye doğru enflasyon korumalı %5 zam, 3 yıl zammı olarak 31.10.2012 tarihindeki ücretlere geriye doğru enflasyon korumalı % 5 zam uygulanacaktır. Tüm işçilerimize hayırlı olsun.

Sendikal Mücadele Engellerini Kararlılıkla Aştık İki yılı aşkın işyerinde yaşanan sendikal faaliyetin hangi zorluklar aşılarak toplu iş sözleşme imzalandığı aşağıdaki kronolojiden anlaşılabilir. Temel Anayasal hak olan sendikalaşma ve toplu iş sözleşme hakkı ülkemizde pratikte azgınca karşı saldırılara maruz kalmaktadır.

Her aşamada

işçilerle birlikte

.

w w w. h a v a i s . org.tr

3


TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ

Ancak tüm başarılı sendikalaşma mücadeleleri göstermektedir ki işçilerin kararlığı, uzun soluklu bir mücadelede yılmadan sürdürülen ve sendikanın maddi manevi tüm desteğini alabilmesi başarı için anahtar noktalardır. İSG işçileri bunu başarmıştır. Haziran 2009 Tarihinden TİS’si görüşmelerinin başladığı 05.08.2011 tarihine kadar geçen süre içerisinde yürütülen sendikal faaliyetin sonucunda, Haziran 2009 Tarihinde işyerinizde çalışan işçilerin büyük çoğunluğu sendikamıza üye olmuşlardır. Çalışan işçilerin büyük çoğunluğunun üye olması üzerine, sendikamız tarafından 30.07.2009 tarihinde ÇSGB’dan çoğunluk tespit talebinde bulunulmuştur. Sendikamızın işyerinde çoğunluğu sağladığı tespit edilmesi üzerine, işyerinin hava taşımacılığı kolunda kurulu bulunduğu gayet iyi bilinmesine karşın, işçileri sendikal güvenceden yoksun bırakmak amacı ile tarafınızca, 28.07.2009 tarihinde iş kolu tespiti için ÇSGB’na başvurulmuştur. ÇSGB’ca işyerinin hava iş kolunda faaliyet gösterdiği tespit

İşçiler toplu sözleşmeyi izledi ve deneyim kazandı.

4

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i

edilince, bu tespite Kartal 2.İş Mahkemesinde itiraz edilmişse de, bu itiraz Mahkemece reddedilmiş ve verilen karar, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. İş koluna itiraz ederek, sendikamızın TİS yaparak işçileri sendika güvencesi altına alınması tarafınızdan engellenirken, sendikamıza üye işçiler zorla istifaya zorlanmış, bu gerçekleşmeyince de Eylül 2009 tarihinde 226 üye işçi sırf sendikal nedenlerle işten çıkarılmışlardır. Bu işçiler tarafından Kartal İş Mahkemelerinde açılan işe iade davalarında, feshin sırf sendikal nedenlerle yapıldığı tespit edilerek, üyemiz işçilerin işe iadelerine karar verilmiş, verilen karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Kesinleşmiş karar doğrultusunda, işe başlamak amacı ile iş başvurusunda bulunulmuşsa da, üyemiz işçiler tarafınızca işbaşı yaptırılmamıştır. Bu arada, İşyerinizin hava iş kolunda faaliyet gösterdiğinin kesinleşmesi üzerine, sendikamızın talebi üzerine ÇSGB’ca işyerinizde çoğunluğu sağladığımız tespit edilmiş ve bu tespite şirketinizce yapılan itiraz, İstanbul 4.İş Mahkemesinin 2010/1200 Esas sayılı dosyası ile reddedilmiş ve mahkemece verilen karar Yargıtay’ca da onanarak kesinleşmiştir. Sendikamızın çoğunluğu sağladığının anlaşılması üzerine bu kez şirketinizce sendikamıza üye 122 işçinin iş sözleşmesi feshedilmiştir. Bu işçiler tarafından Kartal İş Mahkemelerinde açılan işe iade davalarında, feshin sırf sendikal nedenlerle yapıldığı tespit edilerek, üyemiz işçilerin işe iadelerine karar verilmiş, verilen karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.


BASIN AÇIKL AMASI

Değerli Basın ve Kamuoyuna İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı Yer Hizmetleri A.Ş (ISG)’de İşveren Toplu İşçi Çıkarımı İçin Prosedür Başlattı. Havayolu Patronlarının Ortak Saldırısı Hava-iş’in Örgütlenmesini Engelleyemeyecektir. 3 Kasım 2011 tarihinde yaklaşık 2,5 yıllık bir sendikal mücadele süreci neticesinde 1. Dönem toplu iş sözleşmesini imzaladığımız Fenerbahçe Kulübü başkan yardımcısı Nihat Özdemir’in sahibi olduğu Limak Holdinge bağlı İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı Yer Hizmetleri A.Ş firmasında tüm havayolu ve diğer firma patronları ortak planlı bir işlemle toplu iş sözleşmesini işlevsiz bırakmak ve 700’e yakın çalışanı ekmeğinden etmek için yeni bir saldırı başlatmışlardır. İSG’den yer hizmeti alan ve ISG’nin en önemli müşterisi olan Pegasus Havayolunun 5 yıllık olarak yapılan yer hizmetleri alım sözleşmesini bitmesine 1,5 yıl kalmasına rağmen sözde tek taraflı fesih etmesi, böylelikle, iş hacminin daraldığı bahanesi ile İSG işverenince toplu işçi çıkarma prosedürü uygulanması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvuru yapılmıştır. ISG ile Pegasus Havayolu arasında yapılan hizmet alım sözleşme feshi tam bir oyundur hiledir, muvazaadır. İşin garibi ISG bu yer hizmetleri alım sözleşmesine aykırı Pegasus’un fesih işlemine karşı kılını bile kıpırdatmamaktadır. Hatta cezai bir şart bile uygulanmamaktadır. Bu ülkemizde sendikalı ve toplu iş sözleşmeli bir çalışma düzenine patronların nasıl bir düşmanlık içinde olduğunu göstermektedir. Sermayenin önündeki her türlü engel fütursuzca kaldırılırken emekçilerin en küçük hak arama girişimleri ve kazanımları derhal bastırılmaktadır. Limak Holdinge bağlı İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı Yer Hizmetleri A.Ş firmasında olağanüstü engelleme ve baskılara rağmen son 2,5 yıldır çok önemli bir işçi mücadelesi verildi. • Sendikamızın işyerinde çoğunluğu sağladığı tespit edilmesi üzerine, işyerinin hava taşımacılığı kolunda kurulu bulunduğu gayet iyi bilinmesine karşın, işçileri sendikal güvenceden yoksun bırakmak amacı ile işverence, 28.07.2009 tarihinde iş kolu tespiti için ÇSGB’na başvurulmuştur. • ÇSGB’ca işyerinin hava taşımacılığı iş kolunda faaliyet gösterdiği tespit edilince, bu tespite Kartal 2.İş Mahkemesinde itiraz edilmişse de, bu itiraz Mahkemece reddedilmiş ve verilen karar, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. • İş koluna itiraz ederek, sendikamızın TİS yaparak işçileri sendika güvencesi altına alınması işverence engellenirken, sendikamıza üye işçiler zorla istifaya zorlanmış, bu gerçekleşmeyince de Eylül 2009 tarihinde 226 üye işçi sırf sendikal nedenlerle işten çıkarılmışlardır. • İşe iade davalarında, feshin sırf sendikal nedenlerle yapıldığı tespit edilerek, üyemiz işçilerin işe iadelerine karar verilmiş, verilen karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. • Kesinleşmiş karar doğrultusunda, işe başlamak amacı ile iş başvurusunda bulunulmuşsa da, üyemiz işçiler işverence işbaşı yaptırılmamış ve 16 maaş üzerinden sendikal tazminatları ödenmiştir. • Bu arada, İşyerinin hava taşımacılığı iş kolunda faaliyet gösterdiğinin kesinleşmesi üzerine, sendikamızın talebi üzerine ÇSGB’ca işyerinizde çoğunluğu sağladığımız tespit edilmiş ve bu tespite işverence yapılan itiraz, İstanbul 4.İş Mahkemesinin 2010/1200 Esas sayılı dosyası ile reddedilmiş ve mahkemece verilen karar Yargıtay’ca da onanarak kesinleşmiştir.

• Sendikamızın çoğunluğu sağladığının anlaşılması üzerine bu kez işverence sendikamıza üye 122 işçinin iş sözleşmesi feshedilmiştir. • Bu işçiler tarafından Kartal İş Mahkemelerinde açılan işe iade davalarında, feshin sırf sendikal nedenlerle yapıldığı tespit edilerek, üyemiz işçilerin işe iadelerine karar verilmiş, verilen karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. • Kesinleşmiş karar doğrultusunda, işe başlamak amacı ile iş başvurusunda bulunulmuşsa da, üyemiz işçiler işverence işbaşı yaptırılmamış ve 16 maaş üzerinden sendikal tazminatları ödenmiştir. • 2011 Ağustos ayında tüm engellemelere rağmen başlatılan toplu iş sözleşme görüşmeleri 3 Kasım 2011 tarihinde anlaşma ile sonuçlanmıştır. Ancak ISG Yer Hizmetleri A.Ş yönetimi toplu iş sözleşmesinden kurtulmak, diğer sendikasız ve toplu iş sözleşmesiz havayolu firmaları ise İSG’de kazanılan toplu iş sözleşmesinin kendi firmalarına da yayılacağı endişesi ile bu son oyunu sahneye koymuşlardır. Hava-İş sendikası ve İSG işçileri bu oyunu bozmak için 2,5 yıldır nasıl direndilerse yine direneceklerdir. İSG yönetimi şimdi işçilerin mücadelesini önlemek için işçilere zorunlu ücretli izin dayatmaktadır. İşçiler hiçbir şekilde bunu kabul etmemekte ve vardiyalarına devam etme kararını uygulamaktadırlar. Pegasus Havayolu işletmesi ise birçok başka illerden getirilen Çelebi Hava Servisi firmasının işçileri ile tüm uçuş emniyet kurallarını hiçe sayarak yer hizmetlerini yürütmeye çalışmaktadır. Pegasus havayolu Esas Holding altında Ali Sabancının şirketidir ve Ali Sabancı’da sendikal örgütlenme ve toplu iş sözleşmesinden korkmaktadır. Çünkü bu şirketteki çalışanların hangi koşullarda çalıştırıldığı ortadadır. Devlet ve sivil havacılık otoritesi ise tüm bu oyunları sadece seyretmekte işçiler eylem yaparsa nasıl önlem alırız, coplarız dağıtırız planlamalarını yapmaktadır. Sosyal devlet artık yok edilmiş vahşi bir sermaye saldırısı meşru hale getirilmiştir. Sabiha Gökçen havalimanının batmaktan kurtarılmasında ve bugün Avrupa’nın en hızlı büyüyen havalimanı olmasında yıllarca alın teri akıtan kölelik düzeninde çalışıp daha sonra temel Anayasal hak olan sendikal haklarını kullanan ISG işçileri sadece sendikalı oldukları için şimdi kış ortasında havayolu patronlarının ortak işçi düşmanı saldırıları ile işsiz bırakılmaktadır. Hava-İş’in işçilerle birlikte karar alarak ve işçilerin gerçek gücüyle oluşturduğu demokratik sınıf sendikacılığına dayanan örgütlenmeleri sürekli saldırı altındadır. Ancak Hava-İş her saldırıdan daha da güçlenerek çıkmakta ve örgütlenme çalışmaları hızla yayılmaktadır. Bugün Çelebi firmasına kaçan Pegasus yakında orada da sendika ile nasıl olsa tanışacaktır. ISG işçileri Türkiye işçi sınıfına örnek olacak bir hak arama ve dayanışma mücadelesi sundular sunmaya devam edeceklerdir. Sabiha Gökçen havalimanında işçileri kış gününde işsiz bırakma kararı alan patronlar iş barışını sabote etmişlerdir. Bu noktadan sonra oluşabilecek olay ve olumsuzluklardan ne sendikamız ne de üyelerimiz sorumlu olmayacaktır. ISG ve Pegasus Havayolu yönetimlerinin bu ortak işçi düşmanı planı bozulacaktır. Saygılarımızla. Hava-İş Genel Merkez Yönetim Kurulu

w w w. h a v a i s . org.tr

5


1. PİLOTL AR ÇALIŞTAYI

Pilotların Sorunları Ancak Sendikal Örgütlülük ve Toplu İş Sözleşmesi ile Çözülür

12 – 13 EKİM 2011 tarihleri arasında Titanic Port Hotel Bakırköy/İSTANBUL’da gerçekleşen 1 nci Pilotlar Çalıştayı’na sendikamız Genel Sekreterimiz Mustafa Yağcı’nın “Sendikal Örgütlenmenin Pilotlar Açısından Önemi ve HAVA-İŞ” başlığındaki sunumuyla katılmıştır.

Sendikamızın sunum içeriği Çalıştay’a katılan tüm pilotlarca ilgi ile izlenmiş ve sunumun çok faydalı olduğu aralarda sendikamıza iletilmiştir. Pilotlar açısından sorun Hava-İş Yasasının çıkması ile de bitmeyecektir. Çünkü yasaların yapılması esnasında çalışanların hakları ile ilgili düzenlemeler büyük oranda geri düzenlemeler olarak belirlenmektedir. İşverenler ve havayolu patronları siyasi iktidarlar üzerinde önemli bir baskı oluşturarak esnek çalışma yöntemlerinin giderek meşrulaştırılmasını sağlamaktadırlar. Bu nedenle pilotlar için temel çözüm sendikalı ve toplu iş sözleşmeli bir çalışma düzenidir. Hakların demokratik yollarla ve istenildiği oranda kazanılması ve korunması gerekmektedir. Hava-İş sendikası pilotların sendikalaşması yanında sendikasız pilotların her türlü hakkı için mücadelesine devam etmektedir. Dileğimiz tüm pilotların sendikamızla iletişim içine girmeleri ve sendikalaşmalarıdır.

6

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i


1. PİLOTL AR ÇALIŞTAYI

1. PİLOTLAR ÇALIŞTAYI SONUÇ RAPORU 1 Çalıştay; TALPA Başkanı Kpt.Plt Muzaffer ÖZACAR’ın açılış konuşması ile başlamıştır.

sınavlarının Eylül 2011 tarihi itibariyle başladığını, beklenen genel başarı oranının yaklaşık % 75 olarak gerçekleştiğini ve pilotların

2 Sivil Havacılık Genel Müdürü Sn. Bilal EKŞİ, yaptığı konuşmada; Türk Sivil Havacılığının

mağdur olmamaları için sınava hazır olmaları gerektiğini belirtmiştir.

genel değerlendirmesini yapmış, özellikle pilotları ilgilendiren konularda açıklamalarda

Türk Sivil Havacılığının geçen kısa sürede çok

bulunmuştur. SAFA / SANA denetlemelerinde

büyüyüp geliştiğini ve bu büyümenin önü-

pilotlardan olan beklentilerinin uçakların kap-

müzdeki yıllarda da devam edeceği ifade

tanlar tarafından uçuşa eksiksiz kabul edil-

edilmiştir. SHGM’den yılda yaklaşık 500 pi-

mesi, kaptan – ramp denetçisi ilişkilerinde

lota lisans verildiği bildirilmiştir. Bu artan pilot

kaptanın her konuda bilgi ve konuya hakimi-

sayısına paralel olarak, ihtiyaç gereği sek-

yetinin tam olması, kaptanların ground

törde istihdam edilen yabancı pilotların ye-

check ve security check’lerin tam yapıldığına

rine, gelişen Türk Sivil Havacılığının geleceği

ve SAFA Checklist’ine hakim olmalarını vur-

için yerli pilotlara öncelik verilmesi hususu-

gulamış olup, Kategori – 3 bulguların pilot

nun tüm şirketlerin uçuş işletme müdürlükle-

hatasından kaynaklanması durumunda so-

rinin

runlu personelin cezai yaptırımlara maruz ka-

Havacılık Genel Müdürü Sn. Bilal EKŞİ tara-

lacağını, ICAO Level – 4 İngilizce seviye

fından ifade edilmiştir.

sorumluluğu

olduğu

Sayın

Sivil

w w w. h a v a i s . org.tr

7


1. PİLOTL AR ÇALIŞTAYI

3

Yrd. Doç. Dr. Mehmet KABASAKAL sivil toplum

8 Kpt Plt. Bahadır ALTAN Meslek Etiği ve Meslek

kuruluşları konusunda genel bilgi vermiş ve mes-

Grubu Dayanışması, Sorumlu Kaptan Pilot Kara-

leki dayanışmanın önemini vurgulamış, dernek,

rının Türkiye’deki Uygulaması konusunda bir tak-

vakıf ve sendika arasındaki farklar ve bu kuruluş-

dim vermiştir. Sorunların çözümünde pilotların

lardan beklentiler izah edilmiştir.

cezalandırılması yolunun seçilmesinden çok, şirket yöneticilerinin personelin aidiyet duygusunu

4

Kpt.Plt.Cengiz ERGİN Türkiye Havayolu Pilotları

arttırıcı tedbirler alması gerektiğini vurgulamıştır.

Derneği’ni tanıtıcı bir takdim vermiş ve TAL-

Sorumlu Kaptan Pilot Kararı Uygulaması’nın bir

PA’nın bir baskı grubu olarak çalışabilmesi için

planlama faktörü olarak kullanılmaması ancak

üye sayısının artmasına olan ihtiyaç belirtilmiştir.

zorunlu hallerde kullanılması gereken bir uygulama olması gerektiği, operatörlerin bu uzatmayı

5

Türkiye Havayolu Pilotları Vakfı (PİLVAK) Yönetim

yapmayan kaptanlara baskı yapmaması gerektiği

Kurulu Üyesi Kpt .Plt Mert ORHUN tarafından ta-

vurgulanmıştır.

nıtılmış, vakfın üyelerine sağladığı hizmetler takdim edilmiştir.

9 Kpt.Plt. İsmail BİNGÖL pilotların hizmet sözleşmelerinde karşılaşılan sorunları aktarmış ve ge-

6

HAVA-İŞ Genl Sekreteri Mustafa YAĞCI, sendikal

nellikle

hizmet

sözleşmelerinde

işe

kabul

örgütlenmenin pilotlar açısından önemini tak-

edilmeme riski yüzünden, pek çok pilotun söz-

dim etmiştir. Sendikal haklara sahip pilotlarla, bu

leşmeyi yeterince irdelemeden imzalamak zo-

haklara sahip olamayan pilotların aralarındaki

runda kaldıkları vurgulanmıştır.

farklar vurgulanmış ve yeni çıkacak olan Sendikalar Kanunu ile sendikal haklara sahip olamayan

10 Kpt. Plt. Sinan IŞILDAR Uçuş Görev Süreleri ile il-

pilotların sendikal haklar kazanmasına imkan

gili Dünya’da ve Türkiye’deki son gelişmeler tak-

sağlanıp sağlanamayacağının belli olacağı, ancak

dim edilmiştir. Yorgunluğun uçuş emniyetindeki

mevcut kanun ile bu hakkın kazanılmasının güç-

yeri örneklerle ve kara araçlarının kullanılmasın-

lükleri izah edilmiştir.

daki kısıtlamalarla mukayese edilerek takdim edilmiştir.

7

TALPA Hukuk Danışmanı Av. Nazlı CAN Hava-İş yasa tasarısı hakkında genel bilgi vermiş ve yasanın çıkmaması nedeniyle Pilotların Borçlar Kanunu hükümlerine göre sözleşme yapmak zorunda kaldıkları ve iş güvencelerinin olmadıkları vurgulanmıştır.

11 Pamukkale Üniversitesinden Dilek ALTINDAĞ Yüksek Lisans Tezi olan; Pilotların Çalışma Ekonomilerine yönelik problem sahalarını dile getirilmiştir.

8

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i


1. PİLOTL AR ÇALIŞTAYI

12 TALPA Hukuk Danışmanı Av. Nazlı CAN ikinci

12 Doç. Dr. Muzaffer ÇETİNGÜÇ, pilotların karşılaş-

günün ilk oturumunda sözleşme çeşitleri ve söz-

tıkları mesleki hastalıklar ve insan faktörünün

leşmelerin fesih usulleri hakkında katılımcıları bil-

önemini vurgulayan bir takdim vermiş, soru

gilendirmiştir.

cevap periyodu sonunda katılımcıların çeşitli konularda fikirlerini beyan etmeleriyle çalıştay sona ermiştir.

ÇALIŞTAYDAN ÇIKARILAN SONUÇLAR VE TEKLİFLER 1

Eylül 2011 tarihinde başlayan ICAO Level –

3 TALPA, PİLVAK gibi kuruluşların pilotların da-

4 İngilizce sınavı başarı oranının sınava katı-

yanışmasını artırdığı ve bir baskı grubu ola-

lan grubun genç pilotlardan oluşmasına

rak görev yapabilmeleri için özellikle

rağmen % 75 seviyelerinde olması, lisansla-

TALPA’nın üye sayısını artırması gerektiği,

rını 2008 yılından sonra alan ve Level – 4 İn-

TALPA’nın üyelerinin çoğunun Türk Hava

gilizce

kadar

Yolları pilotlarından oluştuğu, bu grubun

onaylanmış olan ve ilk sınava giren gruba

sendikal hakları nedeniyle nispeten koruma

göre yaşça büyük olan genel grup içinde,

altında olduğu ve bu grubun dışında kalan

başarı oranının daha düşük gerçekleşebile-

pilotların TALPA gibi kuruluşlara daha çok ih-

ceği endişesini yaratmıştır. Özellikle 60 yaş

tiyacı olduğu belirtilmiştir.

seviyeleri,

2013

yılına

civarı ve üstü yaş grubunda endişe yüksek seviyededir. Başarı oranının arttırılması için soru banka-

4

Pilotlara yönelik kapsamlı bir sağlık araştırmasının akademik olarak yapılmamasının

sının yayımlanmasının ve yüksek başarısızlık

eksikliği vurgulanmıştır. Bu konuda üniver-

oranında birinci derecede etkilenecek olan

sitelerle yazışarak araştırma konusu yapıl-

Havayolu Şirketlerinin, uçuş programlarının

ması için talepte bulunma kararı alınmıştır.

nispeten daha az yoğun olduğu kış ayla-

Ayrıca son derece dikkat gerektiren bir iş

rında personele eğitim planlamasının uygun

yapan pilotların Uçuş Hekimliği hizmetin-

olduğu değerlendirilmiştir.

den faydalanamadığı, kontrolsüz ilaç alımının bir risk oluşturduğu belirtilmiştir.

2

Yerli kaynakların yeterli olduğu durumda ih-

Pilotlara 24 saat danışmanlık hizmeti vere-

tiyacın üzerinde yabancı pilot istihdam edil-

cek bir merkeze olan ihtiyaç ortaya konul-

mesi durumunda kaynak israfı olacağı, yerli

muştur. Pilot, uçuş hekimi olmayan bir

kaynakların öncelik alması gerekliliği konu-

hekimin verdiği ilacın uçuş açısından riskini

sunda genel fikir anlayışı mevcuttur. Ülke-

belirleme imkânından mahrum durumdadır.

mizde önümüzdeki döneme yönelik pilot ihtiyacını karşılayabilecek kaynaklar yaratıl-

5 Çalıştayda en çok tartışılan konu pilot yor-

mıştır.

gunluğu olmuştur. Son yıllarda pilot yor-

Sektör her halikar da önceliği T.C vatandaş-

gunluğu

larına vermeli istihdam öncelikle milli unsur-

belirlenmiş ölümcül kazaların çokluğu dikkat

lara yönlendirilmeli ve sektördeki yabancı

çekicidir. Kümülâtif yorgunluğun tehlikesi

pilotlar belli bir süre içinde sistem dışında

üzerine dikkatler çekilmiştir. Operatörlerin

tutulmalıdır.

birbirini takip eden gecelerde pilotlara uçuş

tarafından

meydana

geldiği

w w w. h a v a i s . org.tr

9


1. PİLOTL AR ÇALIŞTAYI

planlamaması, sabaha kadar yapılan gece uçuş-

uygun zamanlarda kullanma imkânının sağlan-

larında, uçuştan gelen personele iki yerel geceyi

ması gibi küçük tedbirlerle, çalışanların aidiyet

kapsayan dinlenme imkânı verilmesinin dinleme

duygusunun kolayca yükseltilebileceği ve bu du-

üzerinde olumlu etki yaratacağı belirtilmiştir.

rumdan kişinin kendisinden çok uzun vadede

SHT – 6A-50 Talimatı üzerinde görüşler belirtil-

hizmet ettiği şirketin fayda sağlayacağı inancı or-

miştir. Özellikle Yerel Gece tanımının UTC değil

taya konmuştur.

mahalli saat olarak tanımlanmasının gerekliliği

Ayrıca Dernek, Vakıf, Sendika gibi demokratik

ortaya konulmuştur. Uçuş emniyetini en çok et-

kitle örgütlerinin işleyişlerinde demokratik yapı-

kileyen faktörlerin başında yorgunluğun geldiği

nın korunması ve tüm üyelerle kucaklaşması

konusunda katılımcılar fikir birliği içinde olmuş-

esastır.

tur. Operatörler sadece talimatı planlama faktörü olarak almamalı, uçuş planlaması yaparken aynı

7 Sendikal haklar, bu haklara sahip olan pilotlarla

zamanda insanın biyolojik ve psikolojik yapısını

olmayan pilotlar arasında ciddi farklar yaratmak-

da dikkate almalıdır.

tadır. Mevcut kanunlar tüm pilotların sendikalı

Avrupa Birliği uyum yasaları kapsamında da ül-

olabilmesi konusunda pek çok zorluk yaratmak-

kemiz için yeni çalışmaların ivedilikle sonuçlan-

tadır. Yapılan anketlerde sendikasız pilotların

ması gerekliliği vurgulanmış. Bu bağlamda yeni

işten çıkarılma korkusuyla sendikaya katılımda is-

EASA NPA-14 de karşı çıkılan konuların içerikte

teksiz davrandıkları, mevzuat gereği bir işlet-

olmadığı yeni bir SHT talimatının ivedilikle yapıl-

mede tüm pilotların sendikaya üye olması

ması istenmiştir.

halinde bile sendikal temsilin gerçekleşme imkâ-

Adil kültür anlayışının ülkemizde yerleşmesinin

nının olmama olasılığı sendikaya katılımı etkile-

önemi büyüktür. Bu anlayışın yerleşmesi ile suç

mektedir. Sendikal hakkın tüm pilotlar tarafından

ve hatayı ayırt edecek bir yönetim anlayışının

kullanılabilme imkânı sağlayacak yasal düzenle-

oluşması uçuş emniyetine olumlu katkı yapacak-

melere ihtiyaç duyulmaktadır.

tır.

6 Farklı havayolu şirketlerinde çalışan pilotların

8 Hava İş Yasa Tasarısı ;

ortak kanısı olarak; sorunların çözümünde

Ülkemizde hızla gelişen havacılık sektörünün ka-

(SAFA-SANA denetlemeleri, SKPK kararlarının uy-

nayan yaralarından biride sektörün hali hazırda

gulanması, yakıt tasarruf tedbirleri, izin, tarifede

mevcut bir yasasının olmayışıdır. TALPA-TASSA

etkinlik, SHGM tarafından verilecek idari para ce-

ve Hava İş Sendikasının ortak hazırladıkları bir

zaları, CRM vb. ) cezai yaptırımlardan çok aidiyet

teklif mevcuttur. Genel Müdürlüğünüzün giri-

duygusunun geliştirecek tedbirlerin alınması ge-

şimleri ile oluşturulacak bir komisyonun ihtiyaç-

rektiği ortaya çıkmıştır. Aidiyet duygusunun sağ-

ları

lanmasında yöneticilerin son derece etkili

değerlendirmeye alması Çalışma ve Sosyal Gü-

olduğu, personele adil ve eşit davranmanın,

venlik Bakanlığı Koordinesi ile teklifin yasalaşma

küçük sorunlar karşısında problemleri çözecek

çalışmalarına hız verilmesi teklif ve temenni edil-

makamlarla iletişim kurabilme imkânının sağ-

belirleyerek

yasa

teklifini

yeniden

miştir.

lanmasının ( Zorunlu hallerde uçuş programında değişiklik yapma yetkisi olan

4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca

ulaşa-

1475 sayılı eski iş kanunu ile paralel olarak hava-

bilme vb. ), yıllık

cılık sektörü çalışanları hava taşıma işlerinde yer

izinleri

tesislerinde yürütülen işlerde çalışan kişiler müs-

makamlara

tesna olmak üzere İş Kanunu’nun uygulama alanının dışında bırakılmıştır. Bu

10

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i


1. PİLOTL AR ÇALIŞTAYI

itibarla havacılık sektörü çalışanlarına Borçlar Ka-

sarı meclise sunulmuştur. Teklif 03.03.2011 tari-

nunu hükümleri tatbik edilmektedir. İş Kanunu

hinde komisyonlara sevk edilmiştir. Esas komis-

çerçevesindeki düzenlemelerin sosyal açıdan

yonun Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler

daha koruyucu olmasına ve Borçlar Kanunu’nda

Komisyonu olduğu işbu tasarıdaki tali komisyon-

yer almayan kıdem tazminatı başta olmak üzere

lar ise Adalet Komisyonu, Bayındırlık İmar Ulaş-

bazı ek düzenlemelerle çalışan lehine imkanlar

tırma ve Turizm Komisyonu, Plan ve Bütçe

sağlamasına binaen uçucu personelin de hakla-

Komisyonu ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu

rın ve yükümlülüklerinin ayrıca bir kanunda dü-

şeklindedir.

zenlenmesinin

gerekli

olduğu

mülahaza

edilmiştir. Uzunca bir süre söz konusu tasarının

Söz konusu tasarı metni ile ilgili olarak işveren ve

yasalaşamamış olması dolayısıyla müteaddit ke-

çalışan taraflarında tam bir mutabakat sağlana-

reler söz konusu tasarının akıbeti hakkında soru

mamıştır ancak her iki tarafın da üzerinde uzla-

önergeleri verilmiştir.

şabileceği sektörün ihtiyaçlarına cevap veren bir iş yasasının olmasında fayda olacaktır.

09.11.2009 tarihli bir soru önergesinde özellike uçucu personelin kıdem tazminatı hakkının olmamasının, 4857 sayılı iş yasasının tanıdığı haklardan istifade edememesinin ve farklı sözleşme uygulamalarının yaratmış olduğu sıkıntının üzerine vurgu yapılmıştır. Soru önergesine verilen cevapta ise söz konusu muafiyetin gerekçesinin AB normlarına uyum sağlanmasının amaçlanmasından kaynaklandığı ve bu nedenle hava taşıma işlerinde özel bir yasa gerektiği ifade edilmiş ve Hava İş Kanunu Tasarısı ve gerekçesinin Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünce 27.04.2005 tarihinde T.B.M.M. Başkanlığı'na gönderildiği ve tasarının T.B.M.M. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Alt Komisyonu gündeminde olduğu ifade edilmiştir. 19.01.2010 tarihinli oturumda da yine bir başka soru üzerine hava iş kanunuyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanan hava iş kanunu taslağının, Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünce 17/4/2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderildiği ve söz konusu tasarının hâlen Türkiye Büyük Millet Meclisi Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu gündeminde olduğu ifade edilmiştir. En son 16 Şubat 2011 tarihinde yine söz konusu ta-

w w w. h a v a i s . org.tr

11


SEK TÖR HABER

THY’nin ilk 9 aylık mali performansının bir değerlendirmesi • Türk Hava Yolları 3. çeyrekte 77 milyon TL net kâr açıkladı. • Böylece şirketin ilk 9 ayda zararı 467 milyon TL oldu. • Geçen yılın ilk dokuz ayında şirket 256 milyon TL kâr etmişti. • Piyasa beklentisi şirketin 3. çeyrekte 84 milyon TL zarar edeceği yolundaydı. • Şirket geçen yılın aynı döneminde 24 milyon TL kâr açıklamıştı.

3. çeyrekte kâra geçilmiş olmasının başlıca nedeni maliyetlerde görülen azalma. Ayrıca faaliyet giderlerindeki artışta kâra geçilmesinde etkili olmuş. Daha ayrıntılı bir biçimde ifade edersek, 3. çeyrek kârını getiren etkenler şunlardır: • Petrol (dolayısıyla yakıt) fiyatlarında 3. çeyrekte 2. çeyreğe göre görülen gerileme ve bununla birlikte azalan maliyetler, • Faaliyet giderleri/satış oranının 2. çeyrekte yüzde 14,5 iken, 3. çeyrekte yüzde 12,7 düzeyine gerilemiş olması, • 2. çeyrekte yüzde 69,5 olan yükleme faktörünün (doluluk oranının) 3. çeyrekte yüzde 72,6’ya yükselmiş olması. Elbette doluluk oranındaki artışı doğru bir biçimde değerlendirmek gerekir. Mevsimsellik nedeniyle yılın üçüncü çeyreğinin sektör için en güçlü ay olduğu bilinen bir gerçek. O nedenle doluluk oranlarındaki artışı, faaliyet giderleri/satış oranının düşüşünü bu gözle değerlendirmek ve asıl olarak geçen yılın (hatta yılların) aynı dönemiyle karşılaştırmak gerekir. Bu yapıldığında karşımıza çok parlak bir tablo çıkmıyor. THY’nin geçen yıl 3,36 milyar TL olan net borç pozisyonu genişleyen filoya bağlı olarak 9. ay sonu itibariyle 7,8 milyar TL seviyesine yükselmiştir. 3. çeyrekte dolar kurunun TL karşısında değer kazanması sonrası toplam 437 milyon TL finansman gideri kaydedilmiştir. Bu da elbette kârı baskı altına almaktadır. Bütün bunlara bağlı olarak şirket hisseleri 2011 yılının başından bu yana oluşan zarar nedeniyle borsada yüzde 46 oranında değer kaybetti ve genel olarak yüzde 36 değer kaybeden İMKB ortalamasının altında bir performans sergiledi. Personel verimliliğine gelince… Bu cephede değişen bir şey yok. THY rakiplerine oranla daha verimli personele sahip olmanın avantajını yaşamaya devam ediyor. 2011 yılının ilk dokuz ayında AKK başına personel birim gideri sadece € 1,19 sent düzeyinde. Personal başına düşen yolcu sayısı her yıl istikrarlı bir biçimde artmaktadır! AKK başına giderler hem personel için hem de akaryakıt dışındaki tüm giderler için azalmaktadır. Dolayısıyla zararın personelle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

12

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i


SEK TÖR HABER

Bununla paralel bir biçimde, personel giderlerinin toplam faaliyet giderleri içindeki payı yüzde 20’ye düşmüştür.

3

Ayrıca kapasitede gerçekleş tiri len yüzde 30’luk artışa yeterli talep artışının karşılık gelmiyor olması (dolayısıyla yükleme faktörünün düşüş gösteriyor olması) da zararın ortaya çıkmasında önemli bir faktör. Arz edilen kilometre yolcu oranı sadece yüzde 19 oranında artış gösterirken, yolcu yükleme faktörünün yıl boyunca negatif olduğunu görüyoruz. Burada büyüme planının yeterince iyi işlemediği, öngörülerin yeterince isabetli bir biçimde yapılmadığı dikkat çekmektedir.

4

Yeni yatırımların, oluşturulan yeni iştiraklerin ne derece yerinde, doğru kararlar olup olmadığının analizini yapabilmek için elimizde gerekli veriler bulunmamaktadır. Ancak sendikamızın örgütlü olduğu Türkiye Motor Merkezi’nden ve ekonomik olmaktan çok siyasi bir yatırım olan Bosna Havayolları örneğinden bu konuda da önemli hatalar yapıldığını biliyoruz.

Ebitar dâhil kâr marjları gerilemektedir. Toparlarsak: 2006-2010 yılları THY için hızlı büyüme dönemiydi. Bu dönemde THY’nin yolcu sayısı her yıl ortalama olarak yüzde 16 oranında artış gösterdi. Yükleme faktörü ise ortalama olarak yüzde 76 düzeyinde seyretti. THY hem Airbus hem de Boeing filolarını büyüttü ve 2011 yılında toplam 176 uçaktan oluşan bir filoya sahip oldu. Bu hızlı büyüme döneminde havayolu İstanbul’un sahip olduğu stratejik konumdan faydalandı ve Asya, Ortadoğu, Avrupa ve ABD arasında gerçekleşen uçuşlarda önemi bir transit yolcu kitlesine sahip oldu. Şirketin yolcu trafiğinin üçte birini transit yolcular oluşturur hale geldi. Ancak 2011 yılında çok farklı bir tablo ile karşı karşıyayız. Yılın ilk 9 ayında THY 467 milyon TL tutarında net zarar açıklamış durumda. Bu zararın nedenlerini tespit etmek zor değil: (1) Yakıt fiyatlarındaki artış, (2) TL’nin yaşadığı değer kaybı ile leasing ödemelerinde görülen ani sıçrama, (3) yolcu artışının kapasite artışının altında kalması ve (4) çok sayıda iştirak kurularak yeni yatırımlara girilmiş olması ve bu yatırımların bilanço üzerinde yarattığı baskı. Şimdi bu etkenleri teker teker ele alalım.

1

Yakıt fiyatları doğrudan petrol fiyatlarıyla bağlantılı. Dolayısıyla bunu bütünüyle dışsal bir faktör olarak ele almak mümkün.

2

TL’nin yaşadığı ve halen devam etmekte olan değer kaybı ise dış kaynak girişine bağımlı çarpık ekonomik modelin tıkanmasının bir sonucudur. THY’nin filosunun yüzde 87’si leasing yoluyla edinilmiş uçaklardan oluştuğu göz önünde tutulduğunda TL’nin değer kaybının olumsuz etkisi daha kolayca anlaşılır. Bu iki olumsuz gelişme THY’nin faaliyet giderlerini ve kısa vadeli yükümlülüklerini belirgin bir biçimde artırmıştır.

THY yöneticileri ilk iki etkenle (artan yakıt fiyatları ve leasing maliyetleri) ilgili olarak gerekli hedging önlemlerini almadıkları için, dışsal gibi görünen bu iki etkenin getirdiği zarardan da doğrudan sorumludurlar.

w w w. h a v a i s . org.tr

13


SEK TÖR HABER

2012 Bütçesi bizlere ne getiriyor? Bütçeler hükümetlerin hangi toplumsal sınıfların yanında ve hangilerinin karşısında olduğunu gösteren turnusol kâğıdı gibi görülebilirler. Eğer bir bütçeyi dikkatli bir biçimde tahlil ederseniz günlük siyasi lâfazanlık ve hamasetin ötesine geçebilir ve gerçekleri görebilirsiniz. Bu çerçeveden bakıldığında makroekonomik hedeflerin ve bütçenin özellikle gelecek yıl dışarıdan kaynak girişinin devam edeceği ve hedeflenen olağanüstü yüksek cari açığın finanse edilebileceği varsayımına dayandırıldığı anlaşılmaktadır.

Oysa gerçekçi ve sağduyulu bir değerlendirme ihracat artışının ithalat artışının iki katına ulaşmasının ve cari açığın mevcut politikalarla öngörülen seviyede kalmasının çok güç olduğunu-hatta olanaksız olduğunu- ortaya koyuyor.

Bu bakımdan 2012 bütçesi gerçekçi olmaktan çok uzaktır. Bu isabetsiz yaklaşım risklidir ve yanlışlanması durumunda asıl bedeli ödeyecek olan işçiler ve diğer emekçi kesimler olacaktır.

Enflasyonun yeniden artış eğilimine girdiği ve sadece 2011 yılının Ekim ayında TÜFE’nin tek bir ayda % 3,3 arttığı bir ortamda, hükümetin, gelecek yıl için öngördüğü % 5,2’lik enflasyon hedefinin de tutturması olanaksızdır. (Bkz. Bu sayıdaki “Enflasyonda rekor artış ve sendikamızın

14

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i


SEK TÖR HABER

Rakamlara yakından bakıldığında hükümetin, son dolaylı vergi artışlarını, iddia ettiği gibi cari açığı kontrol altına almak için değil, vergi performansını sürdürebilmek için yaptığını anlıyoruz.

TİS politikaları” başlıklı yazı.) Nitekim bütçenin kamuoyuna açıklandığı gün Merkez Bankasının beş yıl aradan sonra ilk defa döviz piyasasına doğrudan müdahale etmek zorunda kalması piyasaların bu bütçeye güven duymadığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Sonuç olarak bütçeye temel teşkil eden makro büyüklüklerin gerçekçi değildir. Hükümet 2012 bütçesi ile toplam 350,9 milyar TL harcama yapmayı ve bunun karşılığında da toplam 329,8 milyar TL gelir toplamayı öngörüyor. Bütçede tasarruflar esas olarak yatırımlardan kesinti yapılarak sağlanıyor. Bu hiç kuşkusuz ülkenin uzun dönemli büyüme potansiyeli açısından önemli bir zaaf yaratıyor. Özelleştirmeye bağlı olarak 2012‫ڈ‬de sermaye gelirlerinin % 240,5 artarak, 11,5 milyar TL‫ڈ‬ye çıkması ve GSYH içindeki payının 0,5 puan artması bekleniyor. Oysa yukarıda da belirttiğimiz gibi önümüzdeki dönemde uluslararası likidite durumu ve risk iştahı buna uygun bir gelişme göstermeyecek. Dolayısıyla bu özelleştirme hedeflerinin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır.

Elbette bütçe gelirleri deyince 13 Ekim tarihinde yapılan ÖTV artışlarına değinmek gerekiyor. ÖTV artışlarının vergi gelirlerine 5,5 milyar TL‫ڈ‬lik ilave yapacağı Maliye Bakanı tarafından ifade edildi. Rakamlara yakından bakıldığında hükümetin, son dolaylı vergi artışlarını, iddia ettiği gibi cari açığı kontrol altına almak için değil, vergi performansını sürdürebilmek için yaptığını anlıyoruz. Vergi alanında hükümet ağırlığı dolaylı vergileri idari kararlarla artırmaya veriyor. Bu da vergi yükünün yoksul kesimlerin üzerine yıkılmasına neden oluyor. Sonuç olarak Türkiye 2012 yılına, “dış kaynak gelmeye devam edecek, büyüme sürecek” senaryosu üzerine inşa edilmiş bir bütçe ile girmektedir. Oysa Türkiye’nin hem ithalatının hem de ihracatının (yani dış ticaret hacminin) daralacağı bir yıla giriyoruz. Dolayısıyla hükümetin bütçeye temel oluşturan temel varsayımları gerçekçi değildir. Küresel piyasalarda belirsizliklerin arttığı bir ortamda sıcak parayla desteklenen bir büyüme stratejisine odaklanmak son derece risklidir ve asıl tehlike altında olan işçiler ve diğer emekçi kesimlerdir. w w w. h a v a i s . org.tr

15


EKONOMİ

Enflasyonda rekor artış ve

rı la a k ti li o p İS T ın ız m a ik d n se

16

Enflasyonun seyri ücretliler için çok büyük önem taşıyor. Bunun neden böyle olduğunu ekonomi ile ilgili hiç bilgisi olmayan bir ücretli çalışana bile açıklamak gerekmez. Son gelişmeler bize Türkiye ekonomide yeni bir kırılganlık alanın da enflasyon cephesinde biriktiğini gösteriyor. Ücretlilerin alım ve ülkenin rekabet gücü açısından önemli olan enflasyon Ekim ayında yeni bir rekor kırdı.

sındaki makas bir ölçüde kapanmaya başlamıştır. Bu sürecin önümüzdeki aylarda da devam etmesi beklenmektedir. Türkiye ekonomisi 1990’ların başından bu yana giderek daha fazla dış kaynak hareketlerinin yönüne, miktarına ve temposuna bağlı hale geliyor. Ciddi açıklar vererek büyüyen ekonomi dış kaynak girişlerinde bir bozulma ortaya çıkınca, bu bozulmanın şiddetine göre yavaşlıyor, tamamen duruyor ya da küçülmeye başlıyor.

Ekim ayında TÜFE’deki artış beklentilerin çok üstünde gerçekleşti. Piyasalar TÜFE’nin yüzde 2,78 artmasını beklerken; gerçekleşme yüzde 3,27 olarak gerçekleşti. Bu 2003 yılından bu yana yayımlanan mevcut seride en yüksek aylık artış. Böylece Ekim’de 12 aylık TÜFE enflasyonu, yüzde 7,66 olarak gerçekleşti. Bir önceki ay, 12 aylık enflasyon yüzde 6,15 idi. Ekim ayında üretici fiyatları ise yüzde 1,6 oranında arttı. Üretici fiyatlarındaki bu artış, mevcut seride, Ekim ayları itibariyle en yüksek ikinci artıştır. Ekim’de üretici fiyatlarında 12 aylık artış ise yüzde 12,58 olmuştur. Ekim ayında tüketici fiyatları ile üretici fiyatları ara-

Bütün bunların yanı sıra enflasyon oranı da ciddi bir artış gösteriyor. Hava-İş sendikası Türkiye ekonomisinin bu sakat yapısını bildiği için toplu iş sözleşmelerinde ücret artışlarını yaşanmamış dönemler için asla sabit oranlarla belirlemiyor ve mutlaka enflasyona karşı geriye dönük bir koruma mekanizmasının TİS’e konulması konusunda ısrarcı oluyor.

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i

2001 yılında, 2006 yılında ve 2008-9 yıllarında yaşanan ani döviz artışları ve bununla birlikte enflasyonda yaşanan artış bu konuda sendikamızın ne kadar haklı olduğunu, yerinde bir tahlil yaptığını tartışmaya yer bırakmayacak bir açıklıkla göstermiştir.


ARAŞTIRMA

SENDİKAL REFORMUN KISKACINDAKİ

“SENDİKALAR” YAVUZ PAK - Siyaset Bilimci

Bilindiği üzere, Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonları ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik arasında, birkaç toplantı yapıldı. Üçlü Danışma Kurulu çerçevesinde gerçekleştirilen toplantılar, 15 Ekim 2011 tarihi itibarıyla tamamlandı. Görüşmeler sonunda bakan tarafından 33 konuda anlaşıldığı ifade edildi.

Kamu çalışanlarına demokratik bir çalışma hayatı vaat ettiği ileri sürülen yasa tasarısı Bakanlar Kuruluna sunulmuş durumda. Tasarıyla, 2821 Sayılı Sendikalar Yasası ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası "Toplu İş İlişkileri Kanunu" adıyla tek bir yasa olarak yeniden düzenleniyor. Ayrıca 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun çok sayıda hükmü değiştiriliyor. Dolayısıyla, çalışma yaşamını ve sendikal yaşamı köklü değişikliklerin beklediğini söylemek gerek. Yasa taslağının hazırlanma süreci, sendikaların da katıldığı "danışma kurulu" adı verilen sosyal diyalog süreçleri ile “demokratik” kisveye büründürülmeye çalışılıyor. Ancak, ILO normlarının çalışmalarda dikkate alınmaması nedeniyle, DİSK’in Üçlü Danışma Kurulu çalışmalarından çekildiğini hatırlatalım. Öte yandan, sosyal diyalog süsü verilen toplantılardan gerçekten emekçilerin yararına düzenleme çıkmayacağını; 4857 sayılı İş Kanunu, 5510 sayılı SSGSS ve emekçilerin haklarını geri götüren daha nice sosyal diyalog süreçlerinin bunu defalarca kanıtladığını anımsatmakta yarar var.

w w w. h a v a i s . org.tr

17


ARAŞTIRMA

Türkiye'de de sendika yasalarının temel felsefesi daima işçi sınıfı hareketlerini kontrol altına almak ve işlevsizleştirmek olagelmiştir. Örneğin, 1947 tarihli 5018 sayılı ilk Sendikalar Kanunu, 1946'da yükselen işçi hareketlerini bastırmak için çıkartılmıştır. Halen yürürlükte bulunan 2821 ve

2822 sayılı kanunların da amacı yine 1970'li yıllarda yükselen işçi hareketlerini baskılamak idi. Aynı biçimde, 2001 tarihli 4688 sayılı Kamu Çalışan Sendikaları Kanunu da özellikle 1990'lı yıllarda toplumsal muhalefete damgasını vuran KESK'in mücadelesini kırmayı amaçlamıştır.

Yasa taslağının hazırlanma süreci, sendikaların da katıldığı "danışma kurulu" adı verilen sosyal diyalog süreçleri ile “demokratik” kisveye büründürülmeye çalışılıyor.

S E N D İ K A L GETİRDİKLERİ REFORMUN GÖTÜRDÜKLERİ Sendikalar yasası taslağına baktığımızda, özünde üç dönüşümü simgelediğini ifade edebiliriz. Birincisi, emek sürecini esnekleştirmeye yönelik politik yaklaşım, ikincisi üretim sürecinin ve bu sürecin üstyapısal kurumsal bağlarının yeniden yapılandırılması ve üçüncüsü sendikaların temsil ettiği emeğin üretim ilişkilerindeki rolünün yeniden biçimlendirilmesidir. Her üç öğeyi birlikte ele alırsak, tasarısının aslında sadece hukuki bir değişikliğin değil, toplumsal ve siyasal bir dönüşümün ifadesi olduğu sonucuna ulaşabiliriz. Bu açıdan bakıldığında, sendikalar yasası tasarısı özelinde ve gerçekleştirilmeye çalışılan işgücü piyasasına ilişkin Toplu İş Sözleşmesi Grev Lokavt Yasası, Türkiye İş Kurumu Yasası, Özel İstihdam Büroları gibi diğer

18

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i

yasalarla birlikte değerlendirilmelidir. Ancak, asıl hedef olan esnek bir işgücü piyasasına ilişkin taleplerin sendikalar yasa taslağına ruhunu verdiği görülmektedir. Bu çerçeveden bakarak, söz konusu taslakların öne çıkan kimi maddelerine bir göz gezdirelim. • Taslak ile sendika kurma ve sendikal işleyiş açısında bazı kolaylıklar getiriliyor. Sendikal organların sayısına ilişkin düzenlemeler yasa metninden çıkarılarak sendika tüzüklerine bırakılıyor. Sendika kuruculuğu için işkolunda fiilen çalışma ve “Türk vatandaşı” olma koşulu kaldırılıyor. Öte yandan sendikaya üye olma işlemi kolaylaştırılıyor. Sendikaya üyelik ve istifada noter koşulu kaldırı-


ARAŞTIRMA

larak e-üyelik yöntemi getiriliyor. Bu değişiklikler örgütlenme çalışmalarını kolaylaştırıcı nitelikte. Zira, gerek noter masrafı gerekse işçinin notere gitme zorluğu nedeniyle sendikal örgütlenmeyi sekteye uğratan nedenlerdi. Öte yandan sendika üyeliği yaşı asgari çalışma yaşı olan 15'e indiriliyor. Ancak emeklilik halinde sendika üyeliğinin düşmesine yönelik düzenleme değiştirilmiyor. Oysa ILO'ya göre emeklilerin sendika üyeliğinin düşüp düşmeyeceği konusu sendika tüzüklerine bırakılmalıdır. • Taslak ile işçilerin birden çok sendikaya üye olma yasağı devam ediyor. Ancak aynı işkolunda ve aynı zamanda farklı işyerlerinde çalışan işçiler birden çok sendikaya üye olabilmelerine olanak tanınıyor. Bunun 2010 Anayasa değişikliği sürecinde vaat edilenlerle ciddi bir çelişki olduğunu vurgulamak gerekir. • 2821 sayılı kanun değişiklikleri içinde mali konular da yer alıyor. Üye aidatının üst sınırı kaldırılıyor ve üye aidatı miktarı sendika tüzüklerine bırakılıyor. Ayrıca sendikaların gelir ve giderlerine ilişkin mali denetimin yeminli mali müşavirlerce yapılması öngörülüyor. Ancak sendikalar demokratik ve şeffaf bir içyapıya kavuşmadığı sürece bu değişiklikler yeni

sorunlar yaratabilir. • İşyeri sendika temsilcisinin iş güvencesi eski haline getirilerek güçlendiriliyor. Temsilcinin işten çıkarılması halinde mahkeme işe iade kararı verirse temsilcinin işe başlatılması zorunlu hale getiriliyor. • 4688 sayılı yasanın 15. Maddesi, sendika kurması ve sendikaya üye olması yasaklanan kamu görevlilerinin kapsamını belirtiyor. Taslakta örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller aynen korunuyor. 4688 Sayılı yasanın 15. maddesinde sendika üyesi olamayacaklara ilişkin örgütlenme kapsamı, (C) bendinde yer alan "100 ve daha fazla kamu görevlisinin çalıştığı işyerlerinin en üst amirleri ile yardımcıları" ile (J) bendinde yer alan "kamu kurum ve kuruluşlarının özel güvenlik personeli" dışında aynen korunuyor. Tasarı, örgütlenme önündeki engelleri kaldırma niyeti taşısaydı, sendika üyeliği yasaklanan tüm kamu emekçilerini bu kapsamdan çıkarmalıydı. • 4688 sayılı yasanın mevcut haline göre, taslakta, sendika işyeri temsilci sayıları çalışanlar aleyhine düzenlenmiş ve sayıları azaltılıyor. Bu durum, sendikal temsili azaltan anti demokratik bir düzenlemeye işaret ediyor.

Sendika kuruculuğu için işkolunda fiilen çalışma ve “Türk vatandaşı” olma koşulu kaldırılıyor. Öte yandan sendikaya üye olma işlemi kolaylaştırılıyor.

w w w. h a v a i s . org.tr

19


ARAŞTIRMA

ILO sözleşmeleri bu konudaki sınırlandırmaları açık bir biçimde reddetse de ülkemizdeki uygulama açısından bu düzenleme olumlu sayılabilir.

• ILO’nun sendika tüzüklerinin özgürce belirlenmesi konusundaki açık hükmüne rağmen, yönetim kurullarına kaç kişinin seçileceğine varıncaya kadar tüzük ve işleyiş üzerinde kısıtlamalar da devam etmektedir. Bu noktada getirilen belki en önemli yenilik, yönetim, denetim ve disiplin kurullarının görevleriyle ilgili tanımlamaların kaldırılmış olmasıdır. • Sendika kuruluşunda işkolu esası korunmakta ve sendika türleri işkolu sendikası ve konfederasyonla sınırlandırılıyor. Oysa, işkolu esası ve sendika türüne ilişkin sınırlamalar ILO'nun 87 sayılı sendika özgürlüğüyle ilgili sözleşmesine aykırıdır. Sendikaların hangi düzeyde -işyeri, işletme, meslek, il, bölge- kurulacağına sendikaların kendileri karar vermelidir. Tasarıda, sendikaların faaliyet alanı olarak nitelendirilebilecek olan işkolu sayısı 28’den 18’e indiriliyor. ILO sözleşmeleri bu konudaki sınırlandırmaları açık bir biçimde reddetse de ülkemizdeki uygulama açısından bu düzenleme olumlu sayılabilir. Zira, uzun hukuki süreçler yüzünden TİS süreçlerine darbe vuran birçok “yapay işkolu” birleşme yoluyla ortadan kalkacaktır. Ancak, taslak, emekliler, işsizler, ev işçileri ve öğrencilerin sendika hakkını güvence altına almayarak bugün olduğu gibi yasakların devamına yol açıyor. • İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki

20

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i

işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici sebep olmaktan çıkarıldığı iddia ediliyor. Böylece işverenlerin hileli işkolu tespit davalarının önüne kısmen geçilebileceği söylenebilir. Ancak, 2822 sayılı yasada var olan yetki tespit sistemi değişmediği için bu değişiklik anlamsızlaşıyor. Yani, yasanın püf noktası olan işyeri-işletme yetki sürecinde mevcut felsefe korunuyor. Sendikal örgütlenmenin önündeki en ciddi engellerden biri olan mevcut yetki sisteminde işyeri-işletme yetkisi bakanlık tarafından veriliyor ve yetkiye itiraz edilmesi durumunda yetki işlemleri duruyor. Böylece sendikalar örgütlendikleri bir işyerinde uzun yargı süreci yüzünden, bazen yıllarca yetki alamıyorlar TİS süreçleri uzun süre askıda kalıyor. • Taslak 2822 sayılı yasada var olan ve ILO normlarıyla çelişen pek çok düzenlemeyi koruyor. 2822'nin temel felsefesi korunmuş durumda. Taslak ile işkolu barajı yüzde 10'dan binde % 5'e indiriyor. Ancak mevcut yasada var olan yetki tespit ve itiraz süreci büyük ölçüde korunuyor. İşyeri barajı yüzde 50+1 olarak korunurken işletme barajı ciddi bir düşüş olmadan yüzde 40'a çekiliyor. İşkolu barajının binde 5'e çekilmesi olumlu bir adım olmakla birlikte kilit nokta olan işyeri-işletme barajında esaslı bir değişiklik yapılmadığı ve kısıtlamanın devam ettirildiği görülüyor.


ARAŞTIRMA

• Yasa taslağının sendikalar faslında ilerlemeler söz konusu ancak toplu sözleşme ve grev faslı ise büyük ölçüde eski anlayışla hazırlanmış durumda. Taslak grev hakkına yönelik sınırlamaları da büyük ölçüde koruyor, hükümetin grev erteleme yetkisinde herhangi bir değişiklik yapmıyor. Taslak ile 2822 sayılı yasanın 29. ve 30. maddelerinde yer alan grev yasaklarından bazıları kaldırılıyor. Noter hizmetlerinde, su, termik santralleri besleyen linyit üretimi, tabii gaz ve petrol sondajı, üretimi nafta veya tabii gazdan başlayan petrokimya işlerinde, eğitim ve öğretim kurumlarında, çocuk bakım yerlerinde ve huzurevlerinde, mezarlıklarda, Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde grev yasağı kaldırılıyor. Böylece askeri kurumlarda çalışan sivil personele grev hakkı tanınıyor. • Ancak, taslakta can ve mal kurtarma işlerinde; ce-

naze ve defin işlerinde; elektrik, doğalgaz, petrol üretimi, tasfiyesi, dağıtımı işlerinde; bankacılık hizmetlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ile şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde ve hastanelerde grev yapılamayacağı öngörülüyor. Taslakta, kamu çalışanlarının Grev hakkı yok sayılıyor. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun kararlarına kesinlik kazandırılarak grev hakkı zımnen yasaklanıyor. • Bazı grev sınırlamalarının kaldırılması olumlu ve doğru yönde atılmış bir adım ancak bankacılık sektöründe ve şehir içi ulaşımda grev yasağının devam etmesi ILO normlarının açıkça ihlal edilmesi anlamına geliyor. • Yasa grevi sadece toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonucunda uyuşmazlık çıkması durumunda kanuni kabul ediyor. Bunun dışındaki grevleri kanundışı grev olarak tanımlıyor. Böylece dayanışma grevi, genel

Sendikal örgütlenmenin önündeki en ciddi engellerden biri olan mevcut yetki sisteminde işyeri-işletme yetkisi bakanlık tarafından veriliyor ve yetkiye itiraz edilmesi durumunda yetki işlemleri duruyor.

w w w. h a v a i s . org.tr

21


ARAŞTIRMA

Bazı grev sınırlamalarının kaldırılması olumlu ve doğru yönde atılmış bir adım ancak bankacılık sektöründe ve şehir içi ulaşımda grev yasağının devam etmesi ILO normlarının açıkça ihlal edilmesi anlamına geliyor. grev, iş yavaşlatma, hak grevi gibi grev türleri yasa dışı grev olarak görülmeye devam ediliyor. Toplu sözleşme ve grev hakkının sendikal hakların başat unsuru olduğu unutulmamalıdır. Oysa, bu haliyle 12 Eylül ürünü olan toplu sözleşme ve grev mevzuatının özü korunuyor. • Öte yandan, 4688 sayılı yasaya ilişkin taslağın 34. maddesi Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun hükümet ağırlıklı oluşturulduğunu gösteriyor. Taslağa göre 11 kişiden oluşacak kurulda, hükümet altı üye

ile çoğunluğu sağlıyor. Dolayısıyla 4688 sayılı yasanın mevcut halinden farklı bir durum söz konusu değil. Mevcut durumda da toplu görüşmede son sözü Bakanlar Kurulu söylüyor. Değişen tek şey "toplu görüşme" deyimi yerine "toplu sözleşme" deyiminin yer almasından ibaret! • Aynı taslağın 29. maddesinde Kamu İşveren Heyeti adına yedi kişi ve Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti adına da yedi kişiden oluşacak bir genel toplu sözleşme düzeni tarif ediliyor. Eğer taslak bu haliyle yasalaşırsa, 232.083 üyeli KESK ve 394.497 üyeli Türkiye Kamu-Sen’in toplam 626.580 üye sayısına karşın 3 üyeyle; 515.378 üyeli Memur-Sen ise 4 üyeyle temsil edilecektir. Son 9 yılda 10 kat büyümesinin hikmeti sual olunan Memur-Sen, en fazla üye sayısına sahip konfederasyon sıfatıyla sendikaların “tek temsilcisi” olarak ilan edilerek “çoğunluğun diktatörlüğü” sendikal hayata da taşınmış oluyor.

SENDİKA FAKİRİ ÜLKENİN

“SENDİKAL REFORMU” Türkiye’de sendikal reform, 1980’ler sonrası neo-liberal üretim alanında, ekonominin kurumsal yapısında ve politik-ideolojik yeniden üretim süreçlerindeki dönüşümlerle birlikte açıklanabilir ve anlaşılabilir. 1982 Anayasası, 1983’de çıkarılan Sendikalar Kanunu ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu emeğin örgütlü hareketine yöneltilmiş çok sert yasal düzenlemelerdir. Anılan yasalarca gerçekleştirilen düzenleme-

22

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i

ler yalnızca, yasaklar aracılığıyla gerçekleşen doğrudan bir müdahaleyi değil, aynı zamanda işçi hareketinin bölünmesine katkılarıyla, dolaylı bir politik müdahaleyi de içerirler. Bugün gündeme getirilen sendikal reform tasarıları da, ancak bu sürecin devamı olarak algılandıklarında gerçeklik yakalanabilir. Sendikal hak ve özgürlüklerin; örgütlenme özgürlüğü, toplu sözleşme hakkı ve grev


ARAŞTIRMA

hakkı olarak tanımlandığı, herkese sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkının tanındığı, sendikaların kendi iç işleyişlerini, faaliyetlerini serbestçe düzenleyebilme, kendi yöneticilerini seçebilme hakkına sahip olduğu, sendika üyeliğinde ve üyelikten ayrılmada noter aracılığının kaldırıldığı, işkolu ve işyeri- işletme ve işyeri barajlarının kaldırıldığı, toplu iş sözleşmesi prosedürünün sadeleştirildiği, sendikaların çalışanların tümünü temsil eden örgütler olarak tanındığı, yetki uyuşmazlıklarında referandum yapıldığı, grev yasağı vb. engellerinin kaldırıldığı, iş güvencesinden taviz verilmediği bir sendikal reform talebi tam da bugünlerde daha yüksek sesle dile getirilmek durumunda. Üretimin ve emek piyasalarının alabildiğince esnekleştirildiği, en temel hak ve özgürlüklerin dahi kullanılamadığı bir dönemde yasa metinleri üzerinde olumlu

görülen birkaç düzenlemenin sendikal hak ve özgürlükleri geliştirmek bakımından çok fazla anlam taşımayacağı ortadadır. Temel hedefi sendikal hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi yerine, sendikal yaşamın daha çok neo-liberal politikaların cenderesine sıkıştırılması ve üretim ilişkilerinin bu doğrultuda yeniden düzenlemesi olan tasarıların, emek cephesinde açacağı büyük gedikler, tarihin bu dönemecinde ısrarla önüne geçilmesi gereken tahribatlar olarak görünmekte. Unutulmamalıdır ki, bu sendikal reform, sendikaların “olmadığı” bir ortamda gerçekleştirilmeye çalışılıyor. OECD ülkeleri arasında % 5,9’luk sendikalaşma oranıyla en dipte yer alan Türkiye’de, başta sendika üyesi işçiler olmak üzere sendikasız milyonlarca emekçinin taleplerini sürece taşımak, bugün sendikal hareket için yaşamsal önem taşıyor.

Temel hedefi sendikal hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi yerine, sendikal yaşamın daha çok neo-liberal politikaların cenderesine sıkıştırılması ve üretim ilişkilerinin bu doğrultuda yeniden düzenlemesi olan tasarıların, emek cephesinde açacağı büyük gedikler, tarihin bu dönemecinde ısrarla önüne geçilmesi gereken tahribatlar olarak görünmekte.

w w w. h a v a i s . org.tr

23


SENDİK AL GÜÇ BİRLİĞİ PL ATFORMU

Demokratik, mücadeleci ve güçlü

YENİ bir SENDİKAL HAREKET İçin Bir Araya Geldik

Türkiye sendikal hareketi ciddi bir tıkanıklık yaşamaktadır. Emekçilerin karşı karşıya olduğu sorunlara çözüm üretememektedir. İşçi sınıfının hak ve çıkarları ciddi biçimde tahrip edilmekte, çalışma ve yaşama koşulları 19. yüzyıl vahşi kapitalizmine benzer bir hal almaktadır. Sendikal hareket ise bu sürece müdahale etme ve tersine çevirme kapasitesinden uzak kalmıştır.

Yasal, siyasal kısıtlamalar ve işverenlerin sendika karşıtı uygulamaları sendikal hareketi güçsüz kılmıştır. Bunun somut sonucu sendikal hareketin toplumsal ağırlığının azalması ve tabanın daralması olarak ortaya çıkmaktadır. Sendikal hareketin içinde bulunduğu bu tablo karşısında yapısal bir dönüşüme gitmek acil bir ihtiyaçtır. Türkiye’nin en büyük emek örgütü olan Türk-İş’in yönetimi, bu sorunların çözümünde rol üstlenebilecek anlayıştan, enerjiden ve inançtan yoksundur. Türk-İş yönetimi, çalışma hayatındaki sorunlar karşısında; İş Yasası’nda yapılan değişikliklerde, taşeronlaştırmanın yaygınlaştırılması için yapılan yasal değişikliklerde, sosyal güvenlik ve sağlık sisteminin dönüştürülmesi sürecinde; suya sabuna dokunmayan açıklamalarla, baştan savma

24

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i


SENDİK AL GÜÇ BİRLİĞİ PL ATFORMU

Türk-İş içinde ortak yaklaşımlara sahip, aynı sendikal anlayışları benimseyen sendikalar olarak, demokratik ve sınıf mücadelesi perspektifine sahip, güçlü mücadeleci demokratik bir yapıya kavuşmasını sağlamak öncelikli hedefimizdir. Bu, yüzü sınıfa dönük, mücadeleci, birleşik bir sendikal hareketi yaratmak yolunda atacağımız önemli adımlardan biri olacaktır.

eylemlerle, ikircikli tavırlarla ve suskunlukla, iktidarın bu süreçteki sorumluluğuna ortak olmuştur. İşçi sınıfından yükselen dayanışma ve mücadele çağrılarına arkasını dönerek, temsil ettiği kesimlerden giderek uzaklaşmıştır. Bizler işte bu noktada inisiyatif alıyor, bir adım öne çıkıyoruz. Türk-İş içinde ortak yaklaşımlara sahip, aynı sendikal anlayışları benimseyen sendikalar olarak, demokratik ve sınıf mücadelesi perspektifine sahip, güçlü mücadeleci demokratik bir yapıya kavuşmasını sağlamak öncelikli hedefimizdir. Bu, yüzü sınıfa dönük, mücadeleci, birleşik bir sendikal hareketi yaratmak yolunda atacağımız önemli adımlardan biri olacaktır.

İlke ve hedeflerimiz: Neo-liberalizme karşı sınıfın birliği ve dayanışması Platformumuz, “rekabet üstünlüğü” adı altında emek gücünün

ucuzlatılmasına,

emeğin

daha

fazla

sömürülmesine ve katma değerden giderek daha düşük pay

almasına

yol

açan

neo-liberal

politikaları

reddetmektedir. Platformumuz, çalışan ya da işsiz, sendikalı ya da sendikasız, mavi ya da beyaz yakalı emekçilerin birbirinin rakibi değil, işçi sınıfının bileşeni olduğuna inanmaktadır. Bu çerçevede işçi sınıfının her kesimine yönelen hak gasplarına, sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılması nedeniyle uygulanan baskılara, işçi kıyımlarına karşı w w w. h a v a i s . org.tr

25


SENDİK AL GÜÇ BİRLİĞİ PL ATFORMU

hiçbir

ayrım

yapmadan

ortak

bir

mücadele

sergilenecektir.

Platformumuz, çalışan ya da işsiz, sendikalı ya da sendikasız,

Platformumuz, güvencesiz istihdamın, kuralsızözelleştirme

mavi ya da beyaz yakalı emekçilerin birbirinin rakibi değil,

politikalarının emeğin hak ve kazanımlarına yönelik en

işçi sınıfının bileşeni olduğuna

ciddi saldırılar olduğuna inanmaktadır. Bu politikalara

inanmaktadır. Bu çerçevede işçi

karşı açık, net bir duruş ve aktif bir mücadele geliştirmek

sınıfının her kesimine yönelen

laştırmanın, esnek çalışma biçimlerinin, temel hizmet alanlarının

ticarileştirilmesinin

ve

hak gasplarına, sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılması nedeniyle uygulanan baskılara, işçi kıyımlarına karşı hiçbir ayrım yapmadan ortak bir mücadele sergilenecektir.

Platformumuzun öncelikli hedefi, varoluş nedenidir. Platformumuz

sadece

çalışanların

hakları

ve

özgürlükleri için değil, işsizliği önleyici politikaların yaşama geçirilmesi ve işsizlik fonunun amaçlarına uygun şekilde kullanılması için de mücadele verecektir.

26

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i


SENDİK AL GÜÇ BİRLİĞİ PL ATFORMU

Emek odağı oluşturmak ve güçlü bir temsil sağlamak Platformumuz, küresel ve yerel düzeyde egemen olan sermayenin siyasi karar mekanizmasını da kontrol ettiği gerçeğinden yola çıkarak; emek eksenli bir siyasal harekete ivme kazandırılmasının gereğine inanmaktadır. Türk-İş’in politikalarına yön veren, siyasetten uzak “partiler üstü” anlayış, geçmişte olduğu gibi bugün de işçi sınıfı mücadelesine vurulan bir prangadır. Biz siyasi partilerin ve hükümetlerin güdümünde olmayan ama siyasete müdahale eden, siyasi alanı sermaye temsilcisi odaklara terk etmeyen bir sendikal hattın gerekli olduğunu düşünüyoruz. İşçi sınıfının kaderini belirleyen kritik hamlelerin sermaye ve iktidar eliyle ardı ardına

mücadele içinde bulunmayı, işçi sınıfının genişleyen ve

devreye sokulduğu, yasal-hukuksal zeminin esaslı bir

katmanlaşan sosyal yapısını kavramak ve örgütlemek için

dönüşüme uğratıldığı bir dönemde yapılması gereken;

bir zorunluluk olarak kabul ediyoruz. Platformumuz,

emeğin en geniş temsilini sağlayacak, tüm emekçilerin

sendikal

giderek ortaklaşan sorunlarını gündeme taşıyacak, güçlü

yapmaksızın, giderek ortak-birleşik bir sendikal yapıya

sosyal-siyasal platformlar yaratmaktır. Biz bu tür

kavuşması için çaba gösterecektir.

platformların yaratılmasını ve güçlendirilmesini görev Platformumuz emek güçleri arasındaki bölünmüşlük,

memur

ya

da

işçi

ayrımı

Demokratik, mücadeleci ve güçlü bir sendikal hareket

sayıyoruz.

hareketin,

için

bir

araya

geldik.

Yürüyüşümüzü

başlatıyoruz. Yürüyüşün sadece bu metne imza koyan

aşmayı

sendikalarla

amaçlamakta, ortak paydamız olan “sınıfsal çıkarlar”

getirdiğimiz

ekseninde birleşmeyi hedeflemektedir.

emekçilerin büyük çoğunluğunun ortak dileği olduğunu

parçalanmışlık

ve

ayrımcılığı

mutlaka

Biz sınıfsal-sosyal dayanışmanın alanını sadece işçi

sınırlı

kalmayacağını,

hedeflerin

pekçok

yukarıda

dile

sendikanın

ve

biliyoruz ve onlarla da buluşmayı hedefliyoruz.

sendikaları ile sınırlı görmüyoruz. Kamu çalışanları sendikaları, meslek odaları ve emeğin hakkı için mücadele veren tüm oluşumlarla dayanışma ve ortak

l Basın-İş l Belediye-İş l Deri-İş l Hava-İş l Kristal-İş l Petrol-İş l Tekgıda-İş l Tezkoop-İş l Tümtis l TGS

Platformumuz, sendikal hareketin, memur ya da işçi ayrımı yapmaksızın, giderek ortak-birleşik bir sendikal yapıya kavuşması için çaba gösterecektir.

w w w. h a v a i s . org.tr

27


HABER

Sendikamız Van Depremi ile İlgili Üyelerine ilk anda 19 çadır ve gerekli sayıda battaniye iletti. Birçok vatandaşımızın kaybına yol açan Van depremi sonrası Genel Eğitim Sekreterimiz Ayhan Uygun 2 kez Van’da görev yapan üyelerimize ziyaret ederek acil sorunların çözümü için gerekli girişimleri tamamlamış. İlk planda üyelerimizin afet izinlerinin kullanılması sağlanmış ve geçici görevle diğer şehirlerden personel takviyesi THY Genel Müdürlüğü ile görüşmeler yapılarak ivedilikle sağlan-

mıştır. Sendikamız üyelerimize yeterli sayıda afet çadırı yaptırarak en kısa sürede iletmiştir. Ayrıca Eğitim-Sen sendikası ile ortak dayanışma sağlanarak bu sendikamız kanalı ile bölgeye gön-

derilen yardımlardan üyelerimizin yararlandırılması da sağlanmıştır.

KADINA YÖNELİK ŞİDDETE

SON!

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü”nde “ Kadına Yönelik Şiddete Karşı” platform kadınlarının başlattığı kampanya ile ilgili üçüncü toplantı 17.11.2011 Perşembe Günü Petrol-İş Sendikası Genel Merkezi'nde yapıldı. Toplantıya Petrol-İş Sendikası'ndan, Selgin Zırhlı Kaplan, Necla Akgökçe, Hava-İş Sendikasından Eylem Enül, Gizem Sürer, Tek-Gıda İş Sendikası'ndan Neslihan Taşoluk Nakaş, Deri-İş Sendikası Tülin Çelik, Basın-İş Sendikasından Yıldız Koç, Tez-Koop İş Sendikasından Rabia Özkaraca Över katıldı.

28

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i


K ARİK ATÜR

w w w. h a v a i s . org.tr

29


ÇEVRE

R E R P M E E D L Deprem insanlık tarihi boyunca bizimle birlikte yaşamını sürdürmüş olan bir doğa olayıdır. İnsanoğlu eğer deprem ve diğer doğa olaylarına karşı önlem alırsa olası zararları her zaman için en aza indirebilir. Ancak bazen yapılaşmadaki çarpıklık bazen ihmalkarlık bazen ise işini hakkı ile yapmayan, fırsatçı ve paragöz inşaat firmaları yüzünden depremleri bir felaket olarak yaşıyoruz. DEPREMLERİN ZAMANI BİLİNEMİYOR… İnsanoğlu, Japonya gibi deprem inşaatı teknolojisinde en ileri düzeydeki ülkelerde dahi halen doğa karşısında çaresiz kalırken, bugüne kadar tarih boyunca meydana gelen depremlerde milyonlarca kişi hayatını kaybetti. Bazı depremler tarihte çok büyük yıkımlara yol açarken, 1556 yılında Çin’in Şançi eyaletinde meydana gelen büyük depremde 830 bin kişi ölmüş, bölgedeki kasaba ve köyler tamamen yok olmuştu. Çin, Japon, Sovyet ve Amerikan sismologlar, 1960 yıllarda, depremin önceden öğrenilmesine yönelik çok sayıda araştırma yaptılar. Bu alanda çeşitli ilerlemeler sağlanmasına rağmen, depremlerin zaman, yer ve şiddetinin doğru ve kesin bir biçimde önceden kestirilmesine ilişkin bir yöntem geliştirilmedi. TARİHTE İSTANBUL DEPREMLERİ… İstanbul’da, 325 yılından bugüne kadar 13 şiddetli deprem meydana geldi. Bu depremlerde

30

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i

binlerce kişi yaşamını yitirirken, kiliseler, surlar, camiler yıkıldı, dev dalgalar ve toprakta yarıklar oluştu. Türkiye Deprem Vakfı araştırmalarına göre; 325, 427, 478, 865, 986, 1462, 1500, 1509, 1719, 1754, 1766 ve 1894 yıllarında aletsel büyüklüğü tahmini 7 şiddetinde, 553 yılında da aletsel büyüklüğü tahmini 7.6 şidde-

Deprem Çantası


ÇEVRE

tinde önemli 13 deprem meydana geldi. 553 yılında meydana gelen 7.6 şiddetindeki depremde kentte bir çok yıkım yaşandı, Marmara Denizi’nde sismik dalgalar oluştu. 1500 yılındaki depremde ise kentin alçak semtlerinde çok büyük hasar meydana gelirken, 109 cami ile 1070 ev yıkıldı. Surlar ve saray surları kısmen yıkılırken, tahmini 13 bin kişi öldü. Deprem Gelibolu ve Trakya’da da hasara neden oldu. İstanbul’da tahribe neden olan depremlerden 1894 yılında meydana gelen depremde ise deniz kıyısında çatlaklar oluştu, Rumeli yakasında sağlam olmayan binalar yıkıldı ve Kapalıçarşı’nın tavanı çöktü. Adalar’da ve Karamürsel’de büyük hasar meydana geldi. Öte yandan, Kocaeli’nde 715 yılında meydana gelen depremde de İstanbul’un üçte biri yıkılmıştı. Deprem Rantçıları Marmara depremi sonrası oluşturularak toplanan deprem vergilerinin hükümetçe yollara harcandığı gerçeği de kimlerin nasıl bir amaç taşıdığını ortaya koymaktadır. Ayrıca; yapılan yollar da tıpkı binalar gibi eksik malzeme sonucu çökmektedir. Duyarlı olan herkesin bu ibret verici olaylardan bir ders çıkartmalıdır. Uzmanlar 1999 Kocaeli depreminden sonra, yaklaşık

olarak 30 yıl içinde bir İstanbul depreminden söz etmektedir. İstanbul’da olabilecek büyük yıkımlı bir deprem sonrası ülkemiz ekonomisi tamamen çökecektir. Yeniden toparlanması ise onlarca yıl sonra olacaktır. Bütün bu gerçekler ortadayken konuyu kesin bir çözüme götürecek sağlıklı bir program yapılmıyor. Bu konu ile ilgili İstanbul’da belediyeler tarafından yapılan toplantılardan da olumlu bir sonuç çıkmayacağı şimdiden görülebiliyor. İstanbul’un gözde semtlerinde müteahhitler apartman yöneticilerinin kapılarını aşındırmaya başladılar bile.Yaşamsal bir önem taşıyan inşaat sektöründe denetim mekanizmaları büyük önem taşımaktadır. İçinde uzmanların ve meslek odalarının da bulunduğu yeni bir sistem oluşturulmalıdır. İnşaat yağmasına en kısa sürede son verilmelidir.

Ülkemizin tamamı lgesi 1. Derece Deprem Bö r. idi el lm ilan edi

w w w. h a v a i s . org.tr

31


ÇEVRE

Nu

Santra

llere

I R Y A

!

r e kle

H

..

Japonya depreminden ders alınması gereken bir önemli konu ise nükleer santrallerle ilgilidir. Deprem sonrası nükleer santrallerde radyasyon sızıntısı başlamıştır. Yapılan açıklamalara göre radyasyon seviyesi normalin çok üzerine (700 kat) çıkmıştır.

32

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i


ÇEVRE

Bugüne kadar 200.000 kişi bölgeden tahliye edilmiştir. Yaşanan tehlikenin sonucunun ne olacağı henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, insan ve canlı yaşamı bakımından çok ciddi olumsuzluklar yaratabileceği tahmin edilmektedir. Ayrıca, olası elektrik enerjisi krizinin yaratacağı ekonomik sorunlar da gözden uzak tutulmamalıdır. Ülkemizde uzmanlar deprem felaketiyle hasar gören Japonya'daki Fukuşima Nükleer Santralı'ndan çevreye yayılan radyasyonun, önümüzdeki yıllarda hepimizin sağlığını olumsuz olarak etkileyeceğini belirtiyorlar. “Nükleer Satral kuracağız…! ” ısrarcılarının ? tüm bunları bilmemeleri mümkün değil.

Ülkemiz tehlike altında!.. Ülkemizde de nükleer santraller kurulması yönündeki çalışmaların sonuna yaklaşılmıştır. Bir deprem ülkesi olan ülkemizde son gelişmeler dikkate alınarak nükleer santralle ilgili kararların acilen bir kez daha gözden geçirilmesi tüm halkımızın yararına olacaktır. Bu doğrultuda enerji politikalarımız yeniden masaya yatırılmalı, yapılacak hatanın bedelinin çok ağır olacağı bilinmelidir.

w w w. h a v a i s . org.tr

33


ENGLISH

Why we have formed the Trade Union Unity Platform?

Atilay Ayçin President of Hava-Is

34

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i

Our national centre the Turkish Confederation of Labour Unions (Türk-İş) will hold its congress in Ankara on December 8-10, 2011. With nine sister unions we have formed the Trade Union Unity Platform. Our platform is aiming a radical break in the philosophy of unionism in Turkey. We reject unionism restricted to collective bargaining only. We believe that Türk-İş should adopt a “class and mass based” unionism. Türk-İş’s current leadership is only interested in setting up good relations with the AKP government. But it is getting more and more difficult to pursue this kind of unionism that, on the force of certain predominance in the public sector, necessitates the observance of good relations will the government and rests on petty political manoeuvring. The current leadership has been doing its best in order not to tap the political clout of the working class sufficiently and effectively. Particularly, for the last four years union democracy has been ignored. Türk-İş leadership also kept their distance from the academia and pro-labour intellectuals. In short Türk-İş has become an instrument of controlling the working class. Now as 10 unions we are expressing the rage of the workers against this mentality. Despite the opportunities created in the late 1980’s and early 1990’s, the rise in class consciousness and labour action turned out to be short-lived. It is the time to break away from these shackles and gain our independence once again. In solidarity,


ENGLISH

Our political perspective for the new round of collective bargaining negotiations Aviation workers have been facing serious challenges since the end of the seventies with deregulation and liberalisation. Thousands of high quality jobs disappeared together with prestige airlines. Neoliberal policies promoted the notion that the

to fight back. The current financial crisis and

best remedy for the problems of the industry was

consequent recession is putting our economies, jobs

privatisation and outsourcing.

and collective agreements in danger again.

Now after three decades we can safely say that

The world of civil aviation is changing. The issue of

history has proved this solution to be ineffective.

climate change is bringing questions of sustainability to

According

Aviation

the fore. Unions need to start tackling these issues now,

Organization (ICAO) study from 2005, too much

before it is too late. The labour movement must be in

liberalisation has led to the loss of control over safety.

the fight for a just transition and for sustainable jobs.

to

an

International

Civil

The airline business has fragile financial margins and is highly dependent on the success of the economy overall.

We cannot afford to be ignored. We believe that workers can only be pushed so far in the eternal race to the bottom. Unions have always

The consequences of wars, flu epidemics and

been forced to go along with the cost-cutting measures

terrorist attacks were used by employers to force

proposed by airline management. But enough is

workers and unions to make concessions on their

enough. There will always be one crisis or another in

collective agreements that had cost decades of struggle

the aviation industry. Airlines will fail, business will

to achieve in a desperate intent to save their jobs.

fluctuate. We have to fight back. We can no longer

Today, low-cost carriers push the boundaries of what workers and passengers will put up with. The likes of

accept that workers must bear the brunt of changes to the industry.

Ryanair push their workers to the limit in a quest to

In the first quarter of the New Year we will start

infinitely lower costs. Our international federation ITF’s

collective bargaining negotiations with Turkish Airlines

groundbreaking study on fatigue shows that this is an

management. And this is the political perspective that

extremely serious problem for our workers, and we have

will guide us through these negotiations. w w w. h a v a i s . org.tr

35


ENGLISH

Contract settlement for ISG ground handling workers

10 November 2011

payment for weekend and national holiday working.

Aviation workers at a ground handling company in

Improvements in the employees’ working conditions

Turkey have won a new agreement, bringing to an end

were also secured. In addition, the agreement takes the

seven rounds of failed negotiations and a spate of

significant step of reinstating some 114 workers, who

industrial

action

and

protest.

The

were dismissed during the union’s

agreement, which was reached

dispute with the company over

between the ITF-affiliated Hava-Is

recognition; they will resume full-

union and the Istanbul Sabiha

time positions in December 2011.

Gökçen

Atilay Ayçin, Hava-Is president,

International

Airport

Investment Development and

commented:

Operation

Inc

November

covers

really

3

pleased as this settlement will have our laid-off members back

1

to work. We made substantial

September 2010 to 1 July 2013,

economic gains. Plus almost all

Running

on

are

900

workers.

(ISG),

“We

some from

the deal provides workers with a

of our demands on working

number of benefits including: a five

conditions were met, including a

per cent increase in salaries, plus an

two-day increase in annual leave entitlement. Moreover

additional 70TL (US$39), social benefits ranging from

we also managed to end flexible working practices and

100 per cent and 300 per cent and a 50 per cent extra

lower wages for newly hired employees.”

36

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i


ENGLISH

US decision against Delta workers 24 November 2011 The ITF is condemning the decision by US government agency the National Mediation Board, to deny charges of management interference in union representation elections which took place amongst Delta airline workers last year. ITF-affiliated union, The Association of Flight Attendants - Communications Workers of America (AFA-CWA), documented what they believed to be a systematic and blatant attack by Delta on union representation during the November 2010 elections in which a majority of just 300 workers out of 25,000 voted against representation. Although it is reported the NMB conceded that Delta ran "an aggressive campaign against union representation" and that there may

have been an increase in supervisor surveillance in the workplace, the board ruled that this had not affected the outcome of the vote. ITF general secretary David Cockroft said: "This decision is alarming, staggering and totally illogical. By ruling that there was no management interference in last November's elections the NMB is ignoring its own findings. It is also denying Delta flight attendants the right to any say over their working conditions, essentially taking their

collective voice away." He added: "This decision condones the behavior of Delta when it coerced workers into voting against union representation. Companies shouldn't be allowed to get away with that, it's just not right." Concerns have already been raised that the close margin of the vote means Delta will continue with its widely reported anti-union tactics in the workplace, leaving thousands of flight attendants at risk of intimidation and unfair treatment.

Unions step up pressure over PALEA aviation workers’ dispute 24 November 2011 - The campaign to support Filipino aviation workers sacked following the outsourcing of their jobs earlier this year has stepped up a gear. Supporters of the workers, represented by the ITF-affiliated Philippine Airlines Employees’ Association (PALEA), are calling on union members and the general public not to fly with Philippine Airlines (PAL) until management agrees to open negotiations with union representatives to put an end to the ongoing dispute, which has seen employees locked out. PALEA wants all workers to be immediately reinstated pending the final judicial resolution on the outsourcing of jobs by PAL, which is now before the court. International solidarity actions have been taking place throughout the dispute including pickets outside Philippine Embassies in various locations. Now faxes, emails and leaflets calling for a boycott of the airline are circulating between PALEA supporters. ITF civil aviation section secretary Gabriel Mocho Rodriguez said: “The dispute between PALEA and PAL is long running and has had an untold impact on workers and their families. It is time for the airline to enter into good-faith negotiations with the union and recognise the strength of support for PALEA workers all over the world.”

Kenya aviation union wins settlemen

t

18 November 2011 - "G

o-slow" industrial action by aviation workers in Kenya cam e to an end recently after the workers reached a deal wit h their employer. The wo rkers represented by the ITF-af filiated Aviation and Allied Workers’ Union and employed by the Kenya Civil Aviation Authority (KCAA), agreed on a “return to work” settle ment on 4 November. The deal inc luded increases in remun eration of between 100 and 300 per cent, with those on lower pay receiving higher pay and arrears backdated to 5 May 2011. The employer wa s also given a 10-day ult imatum to implement the deal. The revised collective bargaini ng agreement was set to be pre sented to the employer on 14 November. The workers staged a protest at Jomo Kenyatta International Airport ear lier this month over the KCAA’s failure to increase their pa y.

w w w. h a v a i s . org.tr

37


ÜYELERİMİZDEN

EVLENENLER ● THY Genel Md. Baştemsilcimiz Şule Baykal'ın oğlu Ozan ile Betül 24.12.2011'de.

● THY Yer işletme üyemiz Şenol Erkan'ın oğlu Onur ile Songül 26.11.2011'de.

● THY Teknik üyemiz Ramazan Engin Kestaneci ile Neşe

18.09.2011'de

● THY Ankara üyemiz Evşan ile Engin Yanovalı 30.09.2011’de. ● THY Ankara üyemiz Ramazan Nazmi Koçak ile Melike 29.10.2011’de.

● THY Ankara üyemiz Özlem Duruer ile Volkan 11.11.2011’de. ● THY Ankara üyemiz Ömer Avşar ile Nazlı 12.11.2011’de. Evlenen tüm üyelerimize mutluluklar dileriz.

Abdukaya 20.11.2011'de.

● THY Teknik üyemiz Mustafa Eriş ile Yasemin Gök 19.11.2011'de

● THY Teknik üyemiz Gökhan Bakkalcı ile Özlem Fırıncı 19.11.2011'de.

● THY Teknik üyemiz Erdal Kalkavan ile Hülya Altıparmak 19.11.2011'de.

● THY Teknik üyemiz Serkan Sungu ile İkram üyemiz Tuba Elmas 19.11.2011'de.

● THY Teknik A.Ş. üyemiz Serkan Onrat ile Tuğba Bozkurt 19.11.2011'de.

● THY Teknik üyemiz Bircan Kuşoğlu ile Meltem Demir 13.11.2011'de.

● THY Teknik üyemiz Mesut Yalvac ile Ayşe Erten 09.11.2011'de.

● THY Uçak Bakım Bşk.'lığı üyemiz Sinan Öztürk ile Nagihan Filiz 30.10.2011'de

● THY Kargo emekli üyemiz Hüseyin Uzun'un kızı Arzu Uzun ile Mehmet Yaylacıklıoğlu 30.10.2011'de

● THY Teknik üyemiz Sertan Özgül ile Dilek Albayrak 28.10.2011'de

● Hava-iş İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyemiz Sara Bozdoğan ile Murat Emre 25.10.2011'de

● THY İzmir Kargo Müdürlüğü emekli üyemiz Cengiz Sarı'nın

DOĞUM ● THY Uçuş işletme üyelerimiz Burhan Eser Buruk ile Emel Buruk’un oğlu 24,11,2011’de.

● TEC üyemiz Derya Oral'ın oğlu Emre Bora Oral 25.11.2011'de.

● THY Genel Müdürlük üyelerimiz Alp ve Meltem Evcil'in bir kızı 23.11.2011'de.

● THY Hat Bakım Şefliği üyemiz İlhan Aydaş'ın kızı Nihan 05.11.2011'de

● TEC üyemiz İsmail Cebecioğlu'nun oğlu Ali Aras Cebecioğlu 25.10.2011'de

● THY Uçuş İşletme üyemiz Ebru Akbal'ın oğlu Kaan Akbal 11.10.2011'de.

● THY İzmir Teknik Üyemiz Murat Etiman'ın oğlu Emir 28.09.2011'de dünyaya gelmiştir.

● THY Ankara üyemiz Dilek Kandi’ nin erkek çocuğu Rüzgar 13.09.2011’de.

● THY Özlem Göker’ in kızı Kalya 14.02.2011’de ● THY Ankara üyemiz Murat Apaydın’ ın kızı 15.10.2011’de. Yeni doğan bebeklerimize mutlu ve sağlıklı bir yaşam diliyoruz.

kızı 21.10.2011'de

● THY İzmir İstasyon emekli üyemiz İbrahim Umur'un oğlu 16.10.2011'de

● THY Eğitim Bşk.üyemiz Emel Coşkun ile Bahman Zohouri 16.10.2011'de

● THY AO İzmir Hat Bakım Şefliği üyemiz Doğan Baştekin 15.10.2011'de

● THY İzmir İstasyon Müdürlüğü emekli üyemiz Türkay Karadavut'un kızı 15.10.2011'de

● THY Uçuş İşletme üyemiz Atila Kumbasar ile Betül Beyaz 14.10.2011'de

● THY Teknik üyelerimiz Yeliz Erkal ile Şafak Sanlı 09.10.2011'de

● THY Ekip Planlama üyemiz Mustafa Karakaş ile Nurdan Öztürk 08.10.2011'de

● THY Teknik üyemiz Cafer Dede'nin oğlu Emre Dede ile Tuğba Memiş 25.09.2011'de

● THY Teknik üyemiz Hüseyin Duru ile Nabillah Duru 24.09.2011'de

● THY EBİ üyelerimizden Oytun Diler ile Sanem 18.09.2011'de ● THY Teknik üyemiz Ali Uzun ile Ezgi Yıldız

38

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i

SÜNNET ● THY Ankara üyemiz Bülent Toker’ in oğlu Eren 22.10.2011’ de. Sağlıklı günler dileriz. R A H AT S I Z L A N M A

● THY Eğitim üyemiz Özlem Atik 24.10.2011'de ● THY KGBT üyemiz Okan Engin'in babası Emekli üyemiz Refik Engin 17.10.2011'de

● THY İzmir İstasyon üyemiz Pınar TUTULMAZ'ın eşi 15.10.2011'de

● THY İzmir İstasyon üyemiz Kaan TARANCI'nın annesi 06.10.2011'de

● THY Ankara üyemiz Oya Geçer’ in annesi Daniye 20.09.2011’de.

● THY Ankara üyemiz Sede Kuzulu ‘nun annesi Beri Galin 20.09.2011’de.

● THY Ankara üyemiz Seher Ortatatlı 25.08.2011’de.


ÜYELERİMİZDEN ● THY Ankara üyemiz Cemalettin Gürel 05.10.2011’de. ● THY Ankara üyemiz Kemal Yalçındere 07.10.2011’de. ● THY Ankara üyemiz Mürsel Vural’ ın eşi 07.10.2011’de. ● THY Ankara Şube Eğt ve teşkilat Sekreteri Kenan Tavukçu ‘

Hava-İş Sendikasının eski yöneticilerinden ve Hava-İş Sendikasının mücadelesine büyük emek vermiş olan Sayın Atilla Özsöz'ü kaybetmenin acısını yaşıyoruz. Saygıyla anar, tüm yakınlarına, arkadaşlarına ve ailesine başsağlığı dileriz.

nun annesi Fatma 22.11.2011’de.

● THY Ankara üyemiz Ebru Demirci’ nin annesi Güler ile Babası Asalet 17.10.2011’de.

● THY Ankara Şube Eğitim ve Tşk. Sekreteri Kenan Tavukçu 26.11.2011’de.

● THY Kargo üyemiz Okan Önal 01.12.2011’de. ● THY Kargo üyemiz Cavit Açıkgöz’ün kızı Tuğba Açıkgöz 01.12.2011’de.

● THY Uçuş işletme temsilcimiz Dilek Özdemir'in oğlu Efe Özdemir 21.11.2011'de. Rahatsızlanan üyelerimize acil şifalar diliyoruz.

V E FAT ● Teknik üyemiz Cengiz Çakırtaş'ın abisi 30.11.2011'de. ● THY Genel Md. üyemiz Birtaç Erol'un eniştesi 29.11.2011'de ● THY İstanbul Hat Bakım Müdürlüğü üyemiz Gürol Fıçı'nın annesi 23.11.2011'de

● THY Teknik A.Ş. Harekat Md. Mert Tanrısever'in babası 23.11.2011'de

● THY Genel Müdürlük üyelerimiz Betül Barış ın babası ve Murat Akbulut' un kayınpederi 22.11.2011'de.

● THY Uçuş İşletme üyemiz Tuncay Yalçın'ın annesi 22.11.2011'de.

● THY Uçuş İşletme Bşk. üyemiz Mehmet Orhan Selçuk'un babası 21.11.2011'de.

● THY Genel Md. üyemiz Cevat Aydemir'in annesi 16.11.2011'de

● THY Teknik üyemiz Behzat Tezel'in oğlu 08.11.2011'de.

● THY Teknik üyemiz Mehmet Ülkü'nün babası Rasim Ülkü 02.11.2011'de.

● TEC üyemiz Sebahattin Kızılarslan'ın babası 01.11.2011'de.

● THY İzmir istasyon emekli üyemiz Adnan Etiman'ın eşi,THY İzmir Hat Bakım Şefliği üyemiz Murat Etiman'ın annesi 30.10.2011'de vefat etmiştir.

● THY Teknik üyemiz Hamza Altay'ın babası 26.10.2011'de. ● THY Teknik üyemiz Serdar Koca'nın Kayınvalidesi 25.10.2011'de.

● THY Teknik üyemiz Meshut Şencan'ın babası 24.10.2011'de. ● THY İstanbul IATA Biletlemeler ve Kurallar Müdürlüğü üyemizin Özge BAYRAK YILMAZER'in babası 20.10.2011'de

● THY Genel Md.üyemiz Mine Özdoğancı'nın annesi 19.10.2011'de

● THY Genel Md.Emekli üyemiz Fatma Kaçaroğlu'nun eşi 18.10.2011'de

12.EKİM.2011, Antalya'da SEL FELAKETİNDE; THY Teknik üyemiz Behlül Beşbaş'ın annesi, anneannesi ve dedesi hayatlarını kaybetmiştir. 23 Ekim 2011, VAN DEPREMİNDE; THY Genel Müdürlük üyemiz Nilgün Güler Ertekin' in yakınları: Ergün Nalbantoğlu, Funda Nalbantoğlu, Emre Nalbantoğlu, Orhan Nalbantoğlu, Esra Nalbantoğlu, Şükran Nalbantoğlu, Demet Nalbantoğlu , Şuheda Nalbantoğlu hayatlarını kaybetmiştir. Üzüntülerimizi bildirir, yakınlarına , arkadaşlarına ve ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

● THY Teknik A.Ş. emekli üyemiz Zekai Gülşen'in annesi 17.10.2011'de

● THY Teknik A.Ş.üyemiz Cevdet Yıldız'ın babası 11.10.2011'de

● THY Teknik A.Ş. üyemiz Dilaver Yağcı'nın babası 09.10.2011'de

● THY Kabin Hizmetleri Bşk. üyemiz Murat Gündüz'ün babası 09.10.2011'de

● THY Teknik A.Ş. üyemiz Salih Özalp 08.10.2011'de

● THY Uçuş İşletme üyemiz Alper TUĞLU'nun babası 28.09.2011'de

● THY Uçuş İşletme üyemiz Yavuz Büyükyılmaz'ın babası Kemal Büyükyılmaz 26.09.2011'de

● THY Genel Md. üyemiz Yasin Sevgili'nin kızı Amine Sevgili 21.09.2011'de

● THY Uçak Güvenlik üyemiz Mesut Ortaköy'ün babası Raif Ortaköy 20.09.2011'de

● THY Teknik üyemiz Emekli Coşkun Çimen'in annesi 16.09.2011'de

● THY Kargo üyemiz Muharrem Kırbaş'ın eşi 15.09.2011'de

● THY Uçuş İşletme üyemiz Ayfer Zafertepe'nin babası 13.09.2011'de

● THY İzmir İstasyon üyemiz Mehmet BAKKAL'ın babası 08.09.2011'de

● THY Ankara üyemiz

Soner Demirel’in annesi

15.09.2011’de.

● THY Ankara üyemiz Hasan Arslan ‘ın babası 25.10.2011’de. Yakınlarına başsağlığı ve sabır dileriz.

w w w. h a v a i s . org.tr

39


BULMAC A

BULMACA

SOLDAN SAĞA 1- Çözümlemeli. - Bir nota. 2- Geveze. - Bir kişiliği canlandıran oyuncunun söylemesi ve yapması gereken hareketlerin genel adı. 3- İranlı. İran ülkesi. - Yakın yer, çevre. 4- Göz merceğinin saydamlığını kaybetmesiyle meydana gelen körlük. – Bir nota. 5- Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı. - Çizgi. Yazı. 6- Temel, asıl, esas. 7- Arka, geri. 8- Satrançta bir hareket. – Alt. Birine göre alt aşamada olan kimse. 9- Bir nota. – Boru sesi. 10- Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü. - Eşi olmayan, biricik, yegâne. 11- Boyu değil. – Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret. 12- Satrançta, her yönde siyahtan beyaza ve beyazdan siyaha bir hane atlayarak L biçiminde hareket eden taş. - Bir işte başta gelen (kimse veya şey. - En tiz erkek sesi. Sesi böyle olan şarkıcı, sanatçı. 13- Her türlü maddeyi oluşturan çok ince ve uzun parça. – Matematikte sabit sayı. - Sıhhi tesisatta su borusunu üç yönlü kullanabilme durumuna getiren parça. 14- İnsanların yaşayabilmek için üretme, ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu faaliyetlerden doğan ilişkilerin bütünü, iktisat. Kamu İktisadi Teşebbüsü (kısaltma). 15- Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak. - İnsan vücudunun dış yüzü, cilt. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1- İlgili – Anlamca. 2- Sapı kısa, küçük odun baltası. - Davranışlarında duygu ve coşkunun aşırı ölçüde etkisi bulunan. 3- Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım. Etkisi olan, tesirli, müessir, patetik. – Ülkemiz denizlerinde soyu tükenmekte olan postu değerli, memeli deniz hayvanı. 4- Küçük maden veya cam şerit. - Sodyum elementinin simgesi. 5- Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare. - . Kişisel veya toplu yarışlar biçiminde yapılan, bazı kurallara göre uygulanan beden hareketlerinin tümü. 6- Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam. – Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas. 7- Dişi sığır. 8- Sıvı ölçü birimi (kısaltma). – Temel besin maddelerinden. 9- Bir nota. - Atların yetiştirildiği ve bakımlarının yapıldığı, hayvanların rahatça hareket

40

Sivil Havacı l ı k Ç a l ı ş a n l a r ı n ı n S e s i

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15

etmelerini sağlayan alanların bulunduğu tesis. - Yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince sac. 10- İçinde likör, tatlı veya hoş kokulu maddeler bulunan, ağızda kolayca eriyen bir tür şekerleme. - Söylenen sözleri söylendiği kadar çabuk yazmaya elverişli, kısa ve yalın işaretlerden oluşan yazı yöntemi, stenografi. – Yabani hayvan barınağı. 11- Kanın rengi, kızıl, kırmızı. - Eskiden beri mevcut olan özelliklerini taşıyan. Gerçek olan, gerçeğe veya aslına dayanan, orijinal, mevsuk. - Motorlu taşıtlarda direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan demir çubuk.

G E Ç E N S AY I N I N Ç Ö Z Ü M Ü

ÖDÜLLÜ

Bulmacayı doğru çözüp gönderen herkese, Sherlock Holmes (DVD) hediye! Mektuplarınızı Hava-İş Genel Merkezi adresine göndermenizi rica ederiz.

Hazırlayan: İsmail Akman




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.