www.irmethospital.com
A
K
T
Ăœ
E
L
1 A K T Ăœ E L
www.irmethospital.com
2 A K T Ăœ E L
www.irmethospital.com
Jin. Op. Dr. İrfan TOMBALAK
Jin. Op. Dr. Ahmet TÜRKER
Değerli okurlarımız; İnsan sağlığına sevgi ve saygı ile hizmet etmeyi ilke edinerek, ilk olarak 2003 yılında 20 yataklı butik bir hastane olarak Özel Çerkezköy Hastanesi’ni kurduk. Ancak bazı spesifik alanlarda sağlık hizmeti almak için en yakın mesafe olan İstanbul’a gitmek, bölgemiz için maddi ve manevi yaşamsal sıkıntılar yaratmaktaydı. Hastanemiz, bu sıkıntılara çare bulabilmek ve bölge halkına daha kapsamlı sağlık hizmeti sunabilmek için 2014 yılı Haziran ayında İrmet Hospital olarak yeni yerine taşınmıştır. Şu an itibariyle 54 tanesi yoğun bakım yatağı olmak üzere 117 ruhsatlı yatak ve 54 hekim kadrosuna sahibiz. 220 yatak kapasitesi olan hastanemiz kısa süre sonra ruhsatlı 150 yatak sayısına erişecektir. Hemen hemen tüm branşlarda hizmet veriyoruz. Kalp damar cerrahisi ve anjiyo ünitemiz açıldı. Çok yakında onkoloji ve nükleer tıp hizmeti de vermeye başlayacağız. Hedefimiz hep daha yüksek. Trakya’da SAĞLIK HİZMETİNDE KALİTEYİ YUKARILARA TAŞIDIK ve taşımaya da devam edeceğiz. Bu dergiyi çıkarmaktaki amacımız, hem hastalarımıza ilk elden sağlıkla ilgili önemli bilgiler vermek, hem de bölge halkını hastanemizdeki gelişmelerden haberdar etmektir. Bizi ziyaret eden bazı hocaların, sanayicilerin ve siyasi kişilerin hastanemizle ilgili görüşlerini, dergimizin bu ilk sayısında “Bize mesaj var” başlığıyla yayınlıyoruz. Övgü dolu mesajları ve iyi dilekleri için hepsine bir kez daha teşekkür ederiz. Biz bu başarıyı sizlerin de desteği ve inancı ile inanılmaz bir emek, yenilikçi yaklaşım, takım çalışması, sürdürülebilirlik, multi disipliner yaklaşım ile yakaladık. Sağlıklı bir yaşamın temellerini güçlendirdiğimiz için mutlu, layıkıyla bölgemize karşı sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz için huzurlu ve sizinle birlikte kenetlenerek her geçen gün daha da büyük bir aile olduğumuz için gururluyuz. İrmet Aktüel ismini verdiğimiz dergimizde görmek istediğiniz konuları leylaalkan@irmethospital.com adresine iletebilirsiniz. Yaşam boyu sağlık dileriz. A K T Ü E L
3
www.irmethospital.com
İçindekiler
İçindekiler
5 Tıbbi Kadromuz 9 Bize Mesaj Var Arter Hastalığı ve 12 Koroner By-Pass Cerrahisi 18 Kalp ve Damar Hastalıkları Cerrahi İle İlgili 20 Plastik Sık Sorulan Sorular Tedavisi Hakkında 24 İmplant Her Şey 26 Sanal Anjiyografi 28 Sanal Kolonoskopi 30 Akne(Sivilce) 32 Gebelikte Beslenme Tedavi 34 Vertigo Edilebilir Mi? 4 A K T Ü E L
36 Topuk Dikeni Nedir ? 38 Katarakt Kanserinde Erken 40 Meme Tanı Hayat Kurtarıyor Over 42 Polikistik Kadınları Korkutuyor 44 KOAH Hastalıkları Tanı 46 Taş ve Tedavi Yöntemleri 48 Hastalık Belirtisi Ateş 50 Check-Up 52 Tansiyon Nedir? Apnesine 54 Uyku Laboratuvar Çözümü Sorunu 56 Günümüzün Sırt Ağrısı
www.irmethospital.com
Op. Dr. Ahmet TÜRKER
TIBBİ KADROMUZ
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Op. Dr. Nurdan TOMBALAK
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Doç. Dr. İbrahim H.KALELİOĞLU Perinatoloji
Uzm. Dr. Yalçın HANDEMİR Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Op. Dr. İrfan TOMBALAK
Op.Dr. Sezer ARDA
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Op. Dr. Salih DURAL
Op. Dr. İlke TOPDAĞI AYDIN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Op. Dr. Rahmi KAYA Genel Cerrahi
Uzm. Dr. Haluk ESMERAY Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Op. Dr. Onur KESLER Genel Cerrahi
Uzm. Dr. Erkut KARASU Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
5 A K T Ü E L
TIBBİ KADROMUZ
www.irmethospital.com
Op. Dr. Hüseyin KORUCU Üroloji
Uzm. Dr. Bahar ÖZÇELİK HANDEMİR
Göğüs Hastalıkları
Uzm. Dr. Münevver İNCE
Op. Dr. Abdurrahman TOKMAK
Kulak Burun Boğaz
İç Hastalıkları
Uzm. Dr. Yasin ESEN Anesteziyoloji ve Reanimasyon
Uzm.Dr. Neslihan ALBAYRAK
Kardiyoloji
6 A K T Ü E L
Pis
Uzm. Dr. Dilek Köse
Anesteziyoloji ve Reanimasyon
Uzm. Dr. Cihan DÜNDAR Kardiyoloji
Op. Dr. Kamran AGHAYEV Beyin ve Sinir Cerrahisi
Uzm. Dr. Burcu TOKMAK Nöroloji
Uzm. Dr. Halil İbrahim GÜRPINAR Anesteziyoloji ve Reanimasyon
Op. Dr. Orhan COŞKUN Kalp ve Damar Cerrahisi
TIBBİ KADROMUZ
www.irmethospital.com
Doç. Dr. Ali KOCAİLİK Kalp ve Damar Cerrahisi
Op.Dr. Ahmet KÖRMUTLU Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Dt. Esra TÜRKER OLGAÇ Diş Hekimi
Dt. Esra ARILI Diş Hekimi
Uzm. Dr. Serpil YILMAZ ERDOĞAN
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Uzm. Dr. Ersan HALLAÇ Enfeksiyon Hastalıkları
Dt.H. İsmet YASAL Diş Hekimi
Dt. Ayşegül Erten Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi
Uzm. Dr. Melike ASLAN Deri ve Zührevi Hastalıklar
Op. Dr. Ahmet Şadi KILINÇ Ortopedi ve Travmatoloji
Dt. Aydın Kaan SUNAR Diş Hekimi
Uzm. Dr. Ergün BAYAR Radyoloji
7 A K T Ü E L
TIBBİ KADROMUZ
www.irmethospital.com
Op. Dr. Nihat BOZTAŞ Göz Hastalıkları
Dr. Muhammet CEYLAN Acil Hekimi
Dr. Cezmi KAR Acil Hekimi
Op. Dr. Ayhan SANDAL Göz Hastalıkları
Dr. Mehmet ŞİMŞEK
Dr. Hakkı Burç BAYKARAN
Acil Hekimi
Dr. Uğur KARADAĞ Acil Hekimi
Acil Hekimi
Dr. Fuat TAKAK Acil Hekimi
Uzm. Dr. Olcay AKAD Biyokimya
Burcu AKCA Beslenme ve Diyetetik
İrmet Hospital Adına İmtiyaz Sahibi Jin.Op. Dr. Ahmet TÜRKER Jin.Op. Dr. İrfan TOMBALAK Yayın Adı İrmet Aktüel Yayın Türü Süreli Yayın/3 Aylık Periyot
8 A K T Ü E L
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Alper ATASOY Yayın Kurulu Dr. H. Burç BAYKARAN Leyla ALKAN Tasarım ve Uygulama Hüseyin Güner Yönetim Yeri G.O.P Mah. Namık Kemal Bulv. No:17/21 Çerkezköy/TEKİRDAĞ
Baskı ve Cilt Saka İletişim Grafik & Tasarım, Gazetecilik, Matbaacılık, Reklamcılık, Yayıncılık ve İletişim Hizmetleri Adres: G.O.P Mah. Barbaros Cad. Başarır Sokak No:11/A Çerkezköy / TEKİRDAĞ 0282 726 03 23 www.sakaajans.com
BİZE MESAJ VAR
www.irmethospital.com
Yeni binamıza taşındığımızdan bu yana pek çok dostumuz ve hastamız ziyaretimize geldi. Övgü dolu mesajları için hepsine ayrı ayrı teşekkür ederiz. Bu mesajlar bizim hırsımızı ve motivasyonumuzu daha da arttırdı. Yerimiz kısıtlı olduğu için, mesajlarını yayınlayamadığımız dostlarımızdan özür diliyoruz. Evet; daha kapıdan ilk adımı atarken vatandaşımıza güven ve huzur veren bir kurum... Teknolojik yeniliklerin ve tedavi yöntemlerinin hastanenizde en doğru şekilde uygulandığını, kaliteli hizmet anlayışıyla hasta ve çalışan personel memnuniyeti ön planda tutularak kendini sürekli yenileyen bir yapıyla hizmet verildiğini gözlemlemiş bulunmaktayım. Bölgemiz sanayi alanında faal bir yapıya sahipken sizler gibi uluslararası standartlarda hastalarına hizmet veren sağlık kuruluşlarını da Çerkezköy’de görebilmek bölgenin milletvekili olarak bizleri çok gururlandırıyor. Biz, bölgemiz adına insan sağlığında harcadığınız çabalar için sizin ve ekibinizin başarılarının devamını diliyoruz; vatandaşımızın en iyi hizmeti alması için hem devlet kurumlarımızı, hem de özel müteşebbüslerimizi destekliyoruz ve sonuna kadar yanındayız. Diş Hekimi Ayşe DOĞAN Tekirdağ Ak Parti Milletvekili Yeni binanızda çalışan tüm personelinizle birlikte; modern, güvenilir teknolojiyle, etkin ,verimli, ve kaliteli sağlık hizmeti sunulmasını sağlamak üzere faaliyette bulunduğunuz süre içerisindeki başarınız ile ilçemize ve dolayısıyla ülkemiz sağlık sistemine verdiğiniz katkılar için teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz. Vahap AKAY Çerkezköy Belediye Başkanı
Çerkezköy gibi merkeze nispeten uzak bir sanayi bölgesinde, cesur ve büyük bir yatırım gerçekleştirmişsiniz. Hastanenin donanımını ve ekibini çok beğendim. Ben bu bakımdan burada yaşayan insanları da çok şanslı görüyorum. Bütün ekibi tebrik eder, başarılarınızın devamını dilerim. Prof. Dr. Ender İNCİ KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yeni hastaneler insana daima heyecan veriyor. İrmet Hastanesi’nin yeni binası da bizi heyecanlandırdı. Modern ve güvenilir teknolojisi, özenli mimarisinin yanı sıra insan merkezli yönetim ve çalışma anlayışı dikkatimizi çekti. Bu güzel kurumu var eden tüm değerli insanları kutluyor, başarılarının devamını diliyorum, saygılarımla. Prof. Dr. Melih BULUT Çocuk Cerrahi Uzmanı SASDER BAŞKANI
9 A K T Ü E L
www.irmethospital.com Gurur duyulacak örnek bir hastane çıkmış ortaya. Binasıyla, donanımıyla ve deneyimli kadrosuyla. Böyle bir hastanede ameliyat yapmak büyük keyif olurdu. Hastalarınız çok şanslı, gerçekten sayenizde bilimsel, kaliteli bir sağlık tesisine kavuştular, bu hizmet için sizleri kutluyorum. Prof. Dr. Aylin BİLGİN KARABULUT Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı İstanbul Tıp Fakültesi
Dönem arkadaşım Op. Dr. Ahmet TÜRKER’in Çerkezköy halkı için uzun yıllardır bilgi, tecrübe ve emeğini vakf ettiğini biliyordum. Son dönemde maddi birikimlerini de Çerkezköy halkı için kullanmaya karar vermiş ve ortağıyla birlikte çok güzel bir hastaneyi Çerkezköy halkına hediye etmiştir. Ben ziyaretimde çok donanımlı, modern, oldukça konforlu bir hastane ile yetkin, çalışkan, yenilikçi, gelişmeye yatkın bir çalışma ekibi gördüm. Ziyaretimde hastalardan bir bölümünün Çerkezköy dışından gelmiş olduğu, hatta bir bölümünün de yurt dışı hasta oluşu, tedavideki başarı ve şöhretin sınırların dışına taşmış olmasıyla başarılarından gurur duydum. İrmet’in sağlık hizmetindeki başarılı çalışmalarını genişleterek devam edeceğini ve yakında sağlığın onkoloji gibi önemli alanlarına doğru gelişeceğine ve bölgede bu yönde bir beklenti olduğu düşüncesindeyim. Hastanenin bu güne gelmesinde emeği geçen kurucular ve çalışanları tebrik ediyor, şevk ve gayretleriniz eksilmeden hastalarınıza şifa dağıtmaya devam etmenizi diliyorum.
Prof. Dr. Eray KARAHACIOĞLU Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Muhteşem bir iş çıkardınız. Planlama, proje, inşaat kalitesi ve ekipman her şey dört dörtlük. İstanbul’da bile bu kalitede bir hastane az sayıda var. Hele donanımlı bir kalp damar ve anjiyo ünitesi açtınız ki, bu bölge halkına ve insan sağlığına büyük bir hizmettir. Tebrik eder, başarılarınızın devamını dilerim. Kardiyolog Doç. Dr. Cevat KIRMA Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi Klinik Şefi
Çerkezköy’e gelirken, böyle bir hastane göreceğimi hiç hayal etmemiştim. Çok büyük, ferah ve modern bir hastane olmuş. Her köşesinde titiz bir çalışma, çok büyük bir emek ve yatırım olduğu fark ediliyor. Trakya’da ki sağlık standartlarını çok yükseltmişsiniz. Beraber çalışmaktan hep keyif aldığım bir doktorun hem mesleki hem de ticari alanda ki bu başarısı bana gurur verdi. Sizleri tebrik ediyorum. Uzm. Dr. H. Ekrem ÖZAKIN Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Emekli Kadın Hastalıkları ve Doğum Klinik Şefi
10 A K T Ü E L
www.irmethospital.com Yurt içinde ve yurt dışında donanımlı hastanelerde anestezi ve yoğun bakım uzmanı olarak çalıştım. Yoğun bakım ve ameliyathanelerin organizasyon faaliyetlerini yönettim. Hastanenizi bu bilgiler bazında değerlendirince çok donanımlı ve yeterli buldum. Modern ve bilimsel bir hastane meydana getirmişsiniz. Bölgenize ve dolasıyla tüm Türkiye’ye hizmet vereceksiniz sizleri kutluyorum. Uzm. Dr. Tahsin AKGÜN
Koç Üniversitesi, VKV Amerikan Hastanesi Anestezi Kliniği
İrmet Hastanesi Trakya’nın ihtiyacı olan sağlık hizmeti sunumunu en üst seviyede vermektedir. Modern teknolojik alt yapısı, fiziki imkanları ve başarılı kadrosu ile bizim de gurur kaynağımız olmuştur. İnşaat aşamasından bu günlere kadar bu detay ile nasıl uğraşıldığını iyi bildiğim İrmet Hastanesi’nin benim için çok önemli bir yeri vardır. Öncelikle böyle bir sağlık tesisini bizlere kazandıran sayın Dr. Ahmet TÜRKER ile Dr. İrfan TOMBALAK olmak üzere emeği ve katkısı olan herkese çok teşekkür ediyorum. Dr. Yücel AYAZ Tekirdağ Tabip Odası Başkanı Çerkezköy’e 2008 yılında geldiğimizde pek çok imkanlar gibi sağlık kurumlarının da yeterliliği bizi biraz korkutmuş idi. Bu düşüncemizin bir süre önce artık gereksiz olduğunu gördük. 21 Ekim 2015 tarihinde Dökümhane Müdürümüz Sn. Halit Altınkök’ün geçirdiği kalp krizinde hastanenizin ve uzman doktorlarınızın ACİL müdahalesi ile hayata dönmüş olması bizleri ve kurum çalışanlarımızı çok sevindirmiştir. Böyle bir sağlık kurumunu ülkemize ve Çerkezköy’ümüze kazandırdığınız için şirketim YILMAZ REDÜKTÖR ve çalışanlarımız adına teşekkür ediyor başarılarınızın devamını diliyorum. Şinasi Yılmaz Sanayici Trakya’nın gözbebeği ve cazibe merkezi olan ilçemiz Çerkezköy, yılda yaklaşık % 10’a varan nüfus artış hızıyla en hızlı gelişen ilçelerden birisidir. Nüfusu gibi sanayisi de aynı nisbette hızla gelişen Çerkezköy’de bölge halkına ve sanayicisine ciddi katkılar sunacağına inandığım İrmet Hospital Hastanesi yetkililerini tebrik ediyorum. Kurdukları yeni hastanede, yeni teknolojik imkanlar ve özellikle kardiyoloji anlamında yaptıkları gerçekten takdire şayandır. Bu anlamda hastane sahipleri ve çalışanlarını tebrik ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. Mehmet Özdoğan, Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi Müdürü
11 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
KORONER ARTER HASTALIĞI VE BY-PASS CERRAHISI
Op. Dr. ORHAN COŞKUN
Kalp ve Damar Cerrahisi
Kalp ve damar hastalıkları, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde başta gelen ölüm ve iş göremezlik nedenlerindendir. Ülkemizin de dahil olduğu bu ülkelerdeki, değişen ve giderek kötüleşen yaşam ve beslenme koşulları nedeniyle kalp ve damar hastalığı sıklığı öngörülenden de hızlı artmakta ve önceden ileri yaş hastalığı olarak bilinen bu hastalıklar yaygın oranda daha genç yaş gruplarının hastalığı olma konusunda ilerlemektedir.
Bir kez daha “tedavi”nin binlerce yıllık asıl tanımına bakış attığımızda en doğru ve en ucuz yöntemin daha hastalık oluşmadan önlemek olduğunu görebiliriz. Bu nedenle hastalıkların oluşma nedenlerini iyi tanımak ve bunlardan değiştirebileceğimiz faktörleri azaltarak daha sağlıklı yaşamak konusunda adım atabiliriz. En azından, gerekli tedaviyi aldıktan sonra, belki hastalığımız bizim için hayatımızın kalan kısmında önlem alabilmek için bir fırsata ve tecrübeye dönüşmüş olabilir.
Koroner arter hastalığı nedir?
Koroner arter hastalığı, koroner arterlerin duvarlarında oluşan ateroskleroz ( damar sertliği) nedeniyle oluşur. Ateroskleroz ,damar duvarında lipid ( yağ ) parçacıkların birikimi ile oluşan ve zaman içinde damarın esneme yeteneğinin kaybı ve damar boşluğunun daralarak içinden geçen kan akımının azalmasına neden olan “aterom” veya “plak” denilen bozukluklar nedeniyle ortaya çıkan patolojik (hastalıklı) bir süreçtir.
Ateroskleroz Normal Arter
Kan Akımı 12 A K T Ü E L
Plakla Daralmış Arter
Aterosklerotik Plak
www.irmethospital.com
13 A K T Ăœ E L
www.irmethospital.com Ateroskleroz gelişiminde kişisel ve çevresel faktörler rol oynamakta olup kişisel faktörler birinci derece akrabalarda Koroner Arter hastalığı olması, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı , yaş ve genetik faktörlerdir. Çevresel veya sonradan edinilen risk faktörleri ise sigara kullanımı, yüksek kolesterol içerikli beslenme, stresli ve pasif yaşam şeklidir.
Koroner arterler , kalpten çıkan ana damar olan Aort damarından , sağ ve sol ana koronerler olarak çıkan , kalp dokusuna temiz kan taşıyan atardamarlardır. Sağ koroner arter tek ana dal olarak seyrederken, sol ana koroner arter aortadan çıktıktan yaklaşık 2 cm sonra ikiye ayrılmaktadır. Zamanla koroner arterler içerisinde gelişen yağ (lipid) birikimleri damarlardaki kan akımını engeller ve kalp kasının beslenmesini bozarak hastanın şikayetleri başlatır. Şikayetleri ilk önce yokuş çıkmak, koşmak, stresli anlar gibi kalbin kan ihtiyacının arttığı durumlarda oluşmaktadır. Darlığın ilerlemesi ve yeterli kan akımın sağlanamaması ile ileri dönemde istirahat anında bile şikayetler oluşmaktadır. En fazla görülen şikayet göğüs ağrısıdır, bunun dışında göğüsde daralma, sıkışma, yanma da oluşabilmektedir. Koroner arterdeki daralma ani şekilde oluşur ve kan akımı başka bir yerden sağlanamazsa kalp krizi (miyokard enfarktüsü) oluşmaktadır. Bu aslında bir bitkiyi besleyen su akımının zaman içerisinde atıklarla daralması ve yeterli su alamayan bitkinin sararıp solması ve birgün tam tıkandığında bitkinin ölmesi gibidir. Koroner damarı kalbimizin bir bölgesine besin taşıyan kanal gibi düşünürsek, akımın azaldığında iskemi dediğimiz beslenme azlığı ve oradaki hücrelerin adeta sararıp solması, akım tam kesildiğinde de o bölgede kalbin çalışma yeteneğini bozan ve bazen ölüme de neden olabilecek geri Dönüşü olmayan doku hasarı oluşmaktadır. Koroner Arter hastalığının tanısında hastanın şikayetlerinin gelişimi hakkında anlattıkları yanında,EKG, Efor Testi, Nükleer Tıp Tetkikleri, Radyolojik Tetkikler ve Koroner Anjiyografi kullanılmaktadır. Tıkanmanın yerini ve miktarını belirlemede ve kesin tanıda en etkili tetkik Koroner Anjiyografidir.
14
A K T Ü E L
www.irmethospital.com Koroner arter hastalığı tedavisi
Tedavide ilaçlar, balon, stent ve cerrahi yöntem (by-pass) kullanılmaktadır. Hangi tedavinin uygulanacağı; koroner anjiyografide tespit edilen darlığın yeri-miktarı, hastanın durumu ve hasta ile doktorun alacağı karara göre belirlenmektedir. Hangi tedavi şekli seçilirse seçilsin ömür boyu tedavi gerektiren bir hastalıktır.
Balon ve Stent Koroner arterlerdeki darlığın, kasık veya kol damarından girilip basınçlı balon şişirilerek genişletilmesi ve genişlemiş bu alanın tekrar kapanmasını önlemek amacıyla bir kafes ( stent) yerleştirilmesi işlemidir.
Koroner by-pass ilaç tedavisi, balon ve stent uygulamaları için uygun olmayan koroner arter daralmaları, cerrahi yöntemlerle tedavi edilir. Buradaki amaç daralmış ve daha az kan alan kalp bölgesine yeterli kanı ulaştırmak üzere, darlığın ilerisine yeni damar dikmek ve kan taşımaktır.
Önce (plakla daralmış koroner) Sonra (by-pass yapılmış koroner)
by-pass greft
15 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
KORONER BYPASS AMELIYATI NEDIR? Göğüs ağrısına ve kalp krizine neden olan koroner arterlerdeki daralmalar belli bir seviyenin üzerine çıktığında kanın akışında engel oluşturur. Bu da kalbin yeterince beslenememesi ve dolayısıyla görevini tam anlamıyla yapamaması anlamına gelir. Bu durumu ortadan kaldırarak kalp kasının ilgili kısmının tekrar kanlanması için yapılan cerrahi işleme koroner by-pass ameliyatı denir. Amaç -varsa- göğüs ağrısını ortadan kaldırmak ve olası bir kalp krizini (enfarktüs) önlemektir. Yaklaşık 2-3 saatlik bir ameliyatla, hastanın daralmış ve kalp dokusuna kan taşıma işlevi bozukluğa uğramış olan koroner damarında, hasarlı bölgenin ilerisine, hastanın bacağından veya göğsünden alınan kendi damar dokusu dikilerek bu bölgenin yeterli kanlanması sağlanır. Bu işlem için hastanın kalbi ve akciğerleri geçici bir süre durdurularak, vücut ısısı düşürülür ve hasta kalp-akciğerin işlevini üstlenecek olan bir cihaza bağlanır. Kalbin durması ile kalbin üzerinde (ve gereğinde içinde; doğumsal anomaliler, kapak hastalıkları gibi) rahat bir şekilde çalışılarak gerekli düzeltmeler yapılabilir. gerekli işlemler yapıldıktan sonra, kalp tekrar çalıştırılarak hasta kalp-akciğer makinesinden ayrılır.
İyileşme dönemi
Rutin uygulamada operasyon sonrası birinci günden itibaren yürümeye başlayan hastalar 5-7 gün içinde taburcu edilmekte ve 2-3 aylık bir dönemin sonunda tamamen doku iyileşmesi tamamlanarak tedrici olarak çalışma hayatına dönebilmektedirler.
Minimal invaziv ve çalışan kalpte by-pass
Hastanın iyileşme dönemini kısaltmak ve kalp akciğer makinesinden kaynaklanabilecek komplikasyonlardan korunabilmek amacıyla hastayı daha az travmatize edici teknikler zaman içerisinde geliştirilmiştir. Minimal invaziv teknik, daha az cerrahi kesi ile yapılırken, çalışan kalp tekniğinde hastanın kalbi durdurulmadan ve kalp -akciğer makinesine bağlanmadan by-pass gerçekleştirilmektedir. Ancak heriki tekniğin avantajları kadar dezavantajları da bulunmaktadır ve her hasta için uygun olmayacağı unutulmamalıdır. Cerrahi yöntemin tercihi hastanın koşulları değerlendirilerek cerrah tarafından belirlenmektedir.
16 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
17 A K T Ăœ E L
www.irmethospital.com
KALP VE DAMAR HASTALIKLARI
Uzm. Dr. Cihan DÜNDAR Kardiyoloji
Günümüzde ölüme sebebiyet veren hastalıklar içinde liderliği kalp damar hastalıkları çekmektedir. Günlük pratikte kardiyoloji polikliniğine başvuran hastalara en sık konan tanı koroner arter hastalığı yani kalp damar hastalığıdır. Bunu kalp yetmezlikleri, kalp ritm bozuklukları,kalp kapak hastalıkları , doğumsal kalp hastalıkları,çeşitli kalp enfeksiyonları ve kalp tümörleri izlemektedir.
Kalp diğer tüm vücut organları gibi kan yoluyla gelen oksijen ve besin maddelerini kullanarak çalışır. Bunu sağlayan kalp üzerine yerleşmiş damarlardır. İşte bu damarlarda meydana gelen hastalanmalara kalp damar hastalığı denir. En sık görüleni atherosklerotik kalp hastalığı olduğu için de anlatılacak olanlar bu hastalığına yöneliktir. En sık belirtisi ağrıdır. Bu kalp bölgesine yerleşmiş,baskı,sıkıştırma,yanma ya da biri üzerime oturuyormuş gibi tarif edilen,süresi 5 dakikadan az olmayan,sol kola,alt çeneye ve sırta yayılabilen,eforla ilgili ya da ilgisiz nitrat ya da halk arasında dilaltı hapı olarak bilinen isosorbid di nitratla hafifleyebilen ağrı tipik kalp ağrısıdır. Ağrı olabileceği gibi şart değildir. Bazen eforla ya da istirahatte dahi oluşabilen nefes darlığı; çeşitli ritm bozuklukları, karın ağrısı ve mide bulantısı da kalp damar hastalığının semptomları olabilir. Kardiyoloji pratiğinin en olumsuz yönlerinden biri kür şansına (yani bir hastalıktan tamamen iyileşme şansı) sahip hastalık sayısının az olmasındadır. Kalp damar hastalığı da bunlardan biridir. Koroner angiografi sonrası yapılan balon-stent işlemi ya da by-pass ameliyatı sonrası uzun süren ilaç kullanımı ve poliklinik takipleri olacağından yapılan bu işlemler kür sayılmamaktadır. Bu nedenle bu hastalıktan korunma daha önemlidir. Kalp damar hastalığına yol açan risk faktörleri temel olarak iki gruba ayrılabilir. Değiştirilebilen ya da kontrol edilebilen; değiştirilemeyen risk faktörleri diye. Değiştirilemeyen risk faktörleri cinsiyet,yaş, soygeçmiş ve tip A kişilik iken sigara kullanımı, hipertansiyon,şeker hastalığı,yüksek kan yağ oranı, obesite değiştirilebilir ya da kontrol altında tutulabilir risk faktörleridir.
18 A K T Ü E L
Kalp damar hastalıklarında erken tanı amacıyla yapılan tarama testi bulunmamaktadır. Maliyeti ucuzladığı zaman Multislice Koroner CT iyi bir tarama testi olabilecektir. Kalp damar hastalığında tanı testleri oldukça başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. Kardiyoloğun avantajı çok fazla dış laboratuvar bağımlı olmamasındadır. Efor testi kolay uygulanabilir, semi-invazif çoğunlukla tanı koydurucu bir testtir. Efor testine uygun olmayan bazı durumlarda myokard perfüzyon sintigrafisi tanı koymamızda yardımcıdır. Bu iki testin yanında bir takım eko modaliteleri ve tomografi eşliğinde koroner anjiyografi tanısal açıdan faydalı olabilir. Kalp damar hastalığında kesin tanı konvansiyonel koroner anjiyografi ile konmaktadır. Koroner anjiyografi; atardamar yolundan kateter dediğimiz bir vasıta ile kalp damarlarına ulaşıp,damarların içine kontrast madde denen ve damarın gözle daha iyi görünmesini sağlayan maddeyi enjekte edip hareketli görüntüler çekmek suretiyle yapılır.Bu yöntemle koroner damarlar (kalp damarları) görüntülenir. İçerisinde var olan bir darlık ya da damar genişlemesi tanınarak nasıl bir tedavi uygulanacağı kararı verilir.Semi ya da non-invazif tetkiklerde koroner arter hastalığı düşündürecek bulguya sahip hastalarla, akut koroner sendrom tanısı konan tüm hastalara koroner anjiyografi uygulanır. Koroner anjiyografi teorik olarak ulaşılabilen her türlü atardamardan uygulanabilirse de günlük pratikte ; kasık ; el bileği ve dirsek önyüz atardamarlarından uygulanır. Kasık, burada bulunan Femoral arter yoluyla uygulanım, halen dünyada en sık uygulanan böl-
gedir. Bölgesel olarak uyuşturma işlemi uygulandığı için ağrı çok az düzeydedir. Çoğunlukla kalçadan yapılan iğnenin yarattığı acı kadar şeklinde hastalarıma anlatmaktayım. Genel anestezi tercih edilmez. Çok ekstrem durumlar (acil durum, ancak; hasta sırt üstü yatamıyor , aşırı anksiyete durumlarında genel anestezi ya da ileri sedasyon düşünülebilir.).
www.irmethospital.com Genellikle; koroner anjiyo 5-10 dakika kadar sürmekte, anjiyo sonrası hasta 4-6 saat kadar hastanede kalmakta ve anjiyo olduğunun ertesi günü günlük hayatına devam edebilmektedir. Koroner anjiyografi uygulama tecrübesi son yıllarda artmıştır. Bu da komplikasyon riskini azaltmaktadır. Bu nedenle tecrübeli ellerde mevcut komplikasyon riski göze alınarak kalp damar hastalığı için olmazsa olmaz tanı yöntemi olan bu uygulama yapılmalıdır. Sabah evden çıktığımızda akşam eve dönebilmenin garantisi var mıdır? Olmadığını bildiğimiz halde evden çıkar ve işlerimizi görürüz. Aksi, yani akşam eve dönmemin garantisi yok bu yüzden evde kalmalıyımın karşılığı paranoyadan başka bir şey değildir. Koroner anjiyo endikasyonu konan tüm hastalar ve yakınları işlem için detaylı olarak bilgilendirilir ve Türk Kardiyoloji Derneği’nin yayınlamış olduğu onam formu imzalatılır. Koroner anjiyografi sonrası kontrast nefropatisini önlemek için ağızdan ya da damardan sıvı takviyesi yapılmaktadır.4-6 saat sonra kanama kontrolü yapılarak süresi değişmekle beraber hasta kontrole çağrılarak taburcu edilir. Yanlış bir kanı vardır. İstisnaların kaideyi bozmayacağını varsayarak koroner anjiyografi bir damar açma yöntemi değildir. Kalp damar hastalığının tanısını koyma yöntemidir. Hastalığın şiddeti, yeri,yaygınlığı ,hastanın özellikleri ve laboratuvar ve operatör özelliklerine göre çeşitli tedavi yöntemleri uygulanır. Başlıca yöntemler medikal (ilaç, öneriler), PCI (perkutan girişim,balon-stent) ve CABG (koroner arter by-pass operasyon) işlemidir. İşlemin kararını kardiyolog ve kalp damar cerrahı birlikte vermektedir. Özel İRMET Hastanesi Kateter ve Koroner Laboratuarında kardiyoloji alanında her türlü invaziv girişimi yapmayı planlamaktayız. Koroner Angiografi, Kateterizasyon, Periferik Anjiyografi ( Kol ve bacak atardamar görüntüleme),Renal (Böbrek) ve Karotis (Şah damarı) anjiyografi ve bu damarların stentlenmesi ; ayrıca ASD ,VSD gibi konjenital defektlerin perkutan kapatılması ( kalbin delik dendiği durumlar),Çeşitli Pil implantasyonları ve ritm bozukluklarının tanı ve tedavileri laboratuvarımızda yapılabilecektir.
19 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
PLASTİK CERRAHİ İLE İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR VE BİLİNMESİ GEREKEN GERÇEKLER
Op. Dr. Ahmet KÖRMUTLU
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Dergimizin bu sayısında hastanemizin yeni açılacak olan plastik cerrahi kliniği ve güzellik merkezine atfen branşımı ilgilendiren, tarafıma sık sorulan soruları sizler için cevaplamak istedim. Böylece sizlerin Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi olarak yapılan ameliyatlar, ameliyat dışı küçük uygulamalar ile ilgili doğru bilgiler edinmenizin önemli olacağını düşündüm. Günümüzde yazılı ve görsel basında plastik cerrahi ile ilgili yanlış bilgilendirmelerin yaygınlaştığı göz önüne alındığında bu soru cevapların önemi daha artacaktır.
1.Plastik cerrahinin konusu sadece estetik ameliyatlar mıdır? Tabii ki hayır. Plastik cerrahinin estetik dışında isminden de anlaşıldığı gibi rekonstrüksiyon(onarım cerrahisi, travma ve tümör ameliyatlarından sonra bağlı açık yaraların kapatılması),rekonstrüktif mikrocerrahi, maksillofasiyal cerrahi(yüz-çene kırıkları),cilt tümörleri, yanıklar ve doğumsal anomalilerin tedavileri gibi daha birçok özelleşmiş alanı içinde barındırır. Ayrıca plastik cerrahi diğer birçok cerrahi branşla tamamlayıcı roller üstlenir.
20 A K T Ü E L
2. Estetik ameliyat ve müdahaleler kimler tarafından yapılır, yapılmalıdır? Bilinen tüm estetik ameliyat ve müdahaleler bizzat bir plastik cerrah tarafından veya plastik cerrahın gözetiminde uzman bir ekip tarafından yapılmalıdır. Herhangi bir yerde kısa süreli kurslar ve kozmetik firmalarınca verildiği söylenen sertifikalar bu işlemleri yapabilmek için yeterli değildir. Bu arada ameliyat saymadığımız müdahalelere botox ve dolgu uygulamaları, cilt altı PRP mezoterapi uygulamaları örnek verebiliriz.
3. Ne yaparsam yapayım kilo veremiyorum liposakşın yaptırsam kilo verebilir miyim? Liposakşın hiçbir zaman kilo verme yöntemi olarak kullanılmamıştır. Kilo vermeye rağmen vücutta yok edilemeyen bölgesel yağ birikimlerini(basenler, kalça, karın bölgesi gibi) azaltmada kullanılır. Diğer bir deyişle liposakşın vücut şekillendirme(liposculpture) yöntemidir. Not: İleride bu konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgileri okuyucularla paylaşacağım.
www.irmethospital.com
6.Meme büyütme ameliyatları(silikon implantlar) kanser yapar mı? Günümüze kadar yapılan çalışmalarda silikon implant konulan bayanlarla konulmayan bayanlar arasında kanser görülme oranlarında bir fark saptanmamıştır. Geçmişte silikon implantlar konusunda bazı firmaların üretim hataları nedeniyle sıkıntılar oluşmuşsa da cerrahınız bu konuda sizin için en iyi ürünü kullanacaktır. Sonuçları iyi olan bir ameliyat hastadan çok cerrahı sevindirir. 7. Meme küçültme ameliyatı ileride çocuk emzirmeyi etkiler mi, iz bırakır mı? Meme küçültme ameliyatı (reduction mamoplasti) süt bezlerinin de alınmasını içeren bir uygulama olması sebebiyle emzirmeyi etkiler. Bu yüzden hastalara ameliyat öncesi bu konuda bilgi verilmeli isteği doğrultusunda gebelik sonrası yönlendirilmelidir. Tekniğine göre meme altında düz veya ters T şeklinde iz kalacaktır, izin miktarı azalarak gerileyecektir.
8. Karın germe(abdominoplasti) ameliyatları doğumdan hemen sonra yapılabilir mi?, bu operasyondan sonra gebe kalınabilir mi? Karın germe ameliyatı vücut şekillendirme ameliyatlarının bir parçasıdır. Kısaca kilo verme sonrası giderilemeyen fazla karın cildinin çıkarılması ve yeni bir karın oluşturma işlemidir. Gebelik sonrası en az 6 ay beklendikten sonra hasta ideal kilosuna geldiği düşünülerek operasyon kararı alınmalıdır. Operasyon sonrası gebelik önerilmez, hastanın böyle bir isteği mevcutsa gebelik sonrası planlama yapılması uygun olacaktır. 9. Dolgu, botoks gibi uygulamalar sonrası insanların yüzleri maske gibi ifadesiz oluyor ve hepsi birbirine benzeyen yüz tiplerine dönüşüyor, neden? Cevap: Bu tür uygulamalarda uzman müdahalesi olmaksızın göz kararı yapılan işlemlerde doz ve uygulama noktaları dikkate alınmamaktadır. Dolayısıyla bu şekilde yüzünün her yerine botox uygulanmış yüz felci olmuş gibi dolaşan birbirine benzeyen bayanlar görmek mümkün olmaktadır. Uygun lokalizasyonlara uygun dozda yapılan botox ve dolgu uygulamaları hastaların görünüşünü olumlu yönde etkilemektedir. 10.Cerrahi olmayan yöntemler (Lazer, peeling , kozmetik ürünler vs) yaşlanmayı geciktirmede(anti-aging) ne kadar etkilidir? Lazer teknolojisi yeni bir teknoloji olmasına rağmen sürekli gelişmekte yeni uygulamaları hizmete sunmaktadır. Kısa vadeli sonuçları olumlu olmasına rağmen uzun dönem sonuçları yeni bir teknoloji olduğu için henüz elde edilememiştir. Peeling uygulamaları ve diğer kozmetik uygulamalar kimyasal veya organik maddelerle cildin kalitesini, yenilenmesini arttırarak yaşlanmayı geciktirmektedir. Fakat doğal yaşlanmayı tamamen durduramamaktadır.
“
Sizlere en sık işittiğim 10 soruya cevap vererek güncel plastik cerrahi konularıyla ilgili fikir edinmenizi istedim. Bunun bir başlangıç olmasını umarak daha spesifik plastik cerrahi konularıyla sizlerle buluşmak dileğiyle, iyi günler dilerim.
“
4. Vücudumda büyük bir yara izi var, estetik ameliyatla kaybedilebilir mi? Yara izi(skar) ve dövmeler plastik cerrahlar tarafından yapılacak yara izi revizyonları ve kombine yöntemlerle küçültülebilir, kabul edilir düzeye getirilebilirler. Fakat hiçbir yöntem yara izinin tamamen kaybolmasını garanti edemez. 5. Burun estetiği olmak istiyorum, fotoğrafta gösterdiğim ünlünün burnu gibi olmasını istiyorum , mümkün müdür? Plastik cerrahi uzmanları hastalarını bir bütün olarak değerlendirirler bütün ameliyatlarını bu şekilde planlarlar. Burun estetiği(rinoplasti) olarak ele aldığımızda bizim için en iyi burun hastanın yüz hatlarına, anatomisine en uygun olanıdır. Başkasında çok iyi görünen sizde çok kötü bir görüntü oluşturabilir. Buna burnun nefes alma gibi fonksiyonel durumları eklemek de mümkündür.
Gerçekleştireceğim operasyonlar; Rinoplasti (Burun estetiği) Estetik meme ameliyatları (meme küçültme, meme büyütme, meme dikleştirme: mastopeksi) Jinekomasti (erkekte meme büyümesi) Vücut şekillendirme(liposakşın) ve karın germe(abdominoplasti) ameliyatları Estetik göz kapağı ameliyatları (blefaroplasti) Estetik kulak ameliyatları, kepçe kulak düzletilmesi(otoplasti) Diğer girişimsel estetik müdahaleler (dolgu-botoks -PRP vs. uygulamaları) Migren-baş ağrısı, aşırı terleme(hiperhidrozis) botox ile tedavisi Deri tümörleri ve diğer cilt lezyonlarının tedavisi takibi Yüz ve çene kırıklarının tedavisi(maksillofasiyal cerrahi) El cerrahisi ve konjenital el anomalileri Yarık damak yarık dudak anomalileri
21 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
PLASTİK VE ESTETİK CERRAHİ KLİNİĞİMİZ HİZMETİNİZDE unuş...
tik bir dok Hayata este
ESTETİK CERRAHİ UYGULAMALARI Estetik Göz Kapağı Cerrahisi Estetik Burun Cerrahisi Estetik Kulak Cerrahisi Estetik Meme Cerrahisi Karın Germe Ameliyatı Genital Estetik Uygulamaları Saç Ekimi Vücut Şekillendirme Yağ Enjeksiyonu
AMELİYATSIZ UYGULAMALAR Botoks - Dolgu uygulamaları Lazer Dermabrazyon PRP
22 Kaliteli Hizmet A K T Ü E L
www.irmethospital.com
ZAMANLA KAYBETTİKLERİNİZİ
BİZİMLE GERİ KAZANIN!
K O Y SAÇ E K E R E G KİMİNİZİ E K I RTELEMENİZE ART
SAÇ EKİM ÜNİTEMİZ HİZMETİNİZDE
23 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
İmplant Tedavisi Hakkında Her Şey Hayatımızda önemli roller üstlenen dişlerimizin eksikliği halinde neler yapabiliriz? İşte en modern uygulamalardan implant ve implant üstü protez hakkında bilmeniz gereken her şey...
Ağızımız sindirim kanalımızın ve solunumumuz başladığı yerdir. Dolayısı ile ağız ve içinde bulunan dişler hayatımızın vazgeçilmezlerindendir. Ağızla aldığımız yiyecekleri çiğnenip, tükürükle karıştırarak yutulmaya ve sindirime hazır hale getirmekteyiz. Dişler ile besinDt. Ayşegül Erten lerin parçalanması, öğütülmesi gerçekleştirildiği gibi konuşmamızın ve dış görünümümüzün güzelleşmesi sağlanmaktadır. Dişlerin gelişim süreci içerisinde ilk çıkan süt dişleri, daha sonra yerlerini kalıcı dişlere bırakmaktadır. Daha sonraki dönemlerde gerçekleşen diş kayıplarının yerlerini de takma diye ifade ettiğimiz protez dişler almaktadır. İşte en yeni uygulamalardan implant ve tedavisi hakkında bilmemiz gereken her şey. Diş implantı nedir? Eksik olan dişlerin yerine, çene kemiğine yerleştirilen titanyumdan yapılmış vidalardır. Doku dostu olan ve vücuda hiç bir zarar vermeyen titanyum çene kemiklerine destek olmakta ve üzerilerine protez diş yapılmasını sağlamaktadır. Diş implantları hangi durumda gereklidir? İmplantlar; çene kemiğinde tek diş eksikliğinde ve birden fazla diş eksikliğinde gerekli olduğu gibi ağızda hiç diş olmadığı durumlarda uygulanmaktadır. Özellikle ağızda hiç dişi olmayan hastalara uygulandığında hastalar ağızlarının içinde hareket eden protezlerden kurtulmaktadır Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi
Diş implantlarının başarısı nedir? Diş implant uygulamasının başarısı hastanın anatomik-sistemik durumu ve ağız hijyeni, hekimin bilgi-birikim-tecrübesi, kullanılan implantın hasta için uygunluğu ve marka başarısına bağlı olarak değişim göstermektedir. Diş implantlarının başarısı tüm bu faktörlere bağlı olarak değişim göstermesine rağmen yapılan araştırmalara göre dental implant uygulamalarının başarı oranı %95-98 aralığındadır. Bu noktada unutulmamalıdır ki başarılı olmuş bir implant diğer tüm tedavi alternatiflerine göre daha uzun bir ömre ve daha yüksek bir başarıya sahiptir Genç ve yaşlı herkese diş implantı uygulanabilir mi? Diş implantlarının uygulanması için özellikle büyüme ve gelişim çağının tamamlanması gerekmektedir. Bunun dışında diş implant uygulamasının cerrahi bir müdahale olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle hastaların bu işlem öncesinde sağlık durumunun cerrahi işlem için uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Hastalar bir diş çekimi sonucu nasıl kanama riski taşıyorlar ise diş implantı uygulaması sonrasında da kanama riski taşımaktadırlar. Bu nedenle hastaların genel sağlık durumları, geçirilmiş ameliyatları, düzenli kullanılan ilaçları (özellikle kan sulandırıcı, kan pıhtılaşma süresini uzatan: aspirin, comadin, warfarin, plevix, pradaxa/ kemik ilaçları: Zometa, Fosamax, Bifosfonat grubu ilaçlar, Aledronatlar) dikkatlice incelenmektedir. Hastalarımız bu açıdan çok avantajlıdır. Çünkü diş polikliniği katımızda her branştan doktor mevcut olup hastalarımız doktorlarımız ile hemen görüştürülmekte ve sağlık durumları zaman kaybetmeden diş operasyonu için uygun hale getirilebilmektedir. Diş implantı yapılırken ağrı duyar mıyım? İmplant yerleştirme işlemi lokal anestezi altında gerçekleştirildiği için ağrı hissedilmesi söz konusu değildir. Operasyon öncesi rutin olarak lokal anestezi tercih edilmesine rağmen hastanın tercihi ve hekimin uygun görmesi durumlarında genel anestezi de kullanılmaktadır. İşlemin gerçekleştirildiği ilk gün çok az bir ağrı hissedilebilmektedir; fakat bu ağrı hastamızın sistemik durumuna uygun bir ağrı kesici ile rahatlıkla geçirilmektedir.
24 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
Sağlıklı dişler, Neşeli gülüşler
Diş muayeneniz ve panoramik röntgen HEDİYEMİZDİR 25 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
SANAL
UZM. DR. ERGÜN BAYAR Radyoloji
Türkiye’de çok az hastanede bulunan 128 Kesit Siemens Somatom Perspective CT tarayıcıların bir tanesi de hastanemizde bulunmaktadır. Bu cihaz ile hastalarımıza sanal anjiyo ve sanal kolonoskopi uygulayabilmekteyiz. 26 A K T Ü E L
SANAL ANJİYO NEDİR? Sanal anjiyo, kasıktan atardamara girilmeden, damardan koroner damarlara giden katater kullanılmadan gerçekleştirilen bir yöntemdir. Kalp ve damar hastalıklarının hızla artması nedeniyle, bu alanda erken teşhis giderek daha önemli bir hale gelmiştir. Compüterize tomografi ( CT ) sayesinde gerçekleştirilen koroner anjiyografi, teknolojinin sağladığı kolaylıklardan
biri olarak insanlığın hizmetindedir. Sürekli yeni gelişmelerin yaşandığı tıp alanında, CT en önemli gelişmeler arasında yer almaktadır. Tetkik hazırlıklarla birlikte 20 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanmaktadır. Anjiyo koroner arter hastalıklarının teşhisinde altın standart olarak tanımlanmaktadır.
www.irmethospital.com
ANJİYOGRAFİ
SANAL ANJİYO VE KLASİK ANJİYO ARASINDAKİ FARKLAR Sanal anjiyo kansız anjiyo, 10 saniyede anjiyo gibi isimlerle anılmaktadır. Bununla koroner damarlardaki tıkanıklık ve damar sertliği gibi veriler başarılı şekilde alınmaktadır. Kısa sürede ve damara bile girmeden vücutta tüm damarların görüntülenmesi mümkün olmaktadır. Kol damarından verilen kontrast maddeyle, koroner damarlar içindeki akış tomografik olarak görüntülenmektedir. Ancak sanal anjiyo damarlardaki darlığı belirlemesine rağmen, darlık derecesiyle ilgili ayrıntılı bilgi vermez. Böyle bir şüphe olduğunda, hastaya klasik anjiyo yapılması gerekir. Her iki yöntemde kullanılan kontrast madde birbirine benzese de, hastanın aldığı radyasyon oranı sanal anjiyo uygulamasında daha düşüktür.
SANAL ANJİYO KİMLERE YAPILMALIDIR? Sanal anjiyo kalp krizi geçirme riski taşıyanlara, ailede kalp hastalığı olduğu bilinenlere, koroner stent uygulanan veya koroner bypass geçirenlere,
stresli ve hareketsiz hayat tarzına sahip olanlara, tipik olmayan göğüs ağrısı olanlara, kalbi besleyen damarlarda doğuştan yapısal bozukluğu olanlara, şüpheli efor testi olanlara, 40 yaş üstü erkeklere
ve menopoz sonrası kadınlara, kolesterol yüksekliği olanlara, yüksek tansiyon ve şeker hastalığı olanlara, obezite olanlara ve sigara kullananlara uygulanmalıdır.
27 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
SANAL
Siemens SOMATOM Perspective CT tarayıcıyla verdiğimiz bir diğer hizmet ise sanal kolonoskopidir. Klasik kolonoskopi uygulamasından korkan veya çekinenlerin kolonoskopik rahatsızlıklarını sadece bu cihazdan geçerek öğrenebilecekler ve akabinde tedaviye başlanabilecektir.
SANAL KOLONOSKOPİ NEDİR?
“Sanal kolonoskopi kalın bağırsak yerleşimli erken evre polip ve kanserin tespitinde kullanılan bilgisayarlı tomografi tetkikidir.” UZM. DR. ERGÜN BAYAR Radyoloji
SANAL KOLONOSKOPİ NEDEN YAPILIR?
Bağırsak kanseri en sık görülen kanser türlerinden biridir. Bağırsak yerleşimli polipler erken tanı koyulup, çıkarılırsa kolon kanseri gelişimi önlenebilir. Sanal Kolonoskopi polip ve kanser odaklarının erken tespitini sağlar.
28 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
KOLONOSKOPİ
İŞLEM ÖNCESİ YAPILMASI GEREKEN HAZIRLIKLAR Bağırsak temizliği kolonun iç yüzeyinin değerlendirilebilmesi için şarttır. Bağırsak temizliği için üç gün öncesinden lifli gıdaların kısıtlanması, posasız gıdaların tüketilmesine özen gösterilmesi gerekir. Özellikle iki gün önceden başlayarak kuru gıda, bakliyat, çiğ sebze ve meyve yenilmemelidir. Bu dönemde su kaybı olacağı için bol su içilmesi gerekmektedir. Sabah kahvaltı yapılmadan, randevu saatinde radyoloji ünitesine gelinir.
SANAL KOLONOSKOPİNİN AVANTAJLARI Sanal kolonoskopide klasik kolonoskopiye göre ön hazırlık süreci daha kolay tolere ediliyor. Uygulamada anestezi uygulaması gerekmiyor. Bağırsağın sadece içi değil, dış yüzeyi de görülebilir.
29 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
AKNE
UZM. DR. MELİKE ASLAN Deri ve Zührevi Hastalıklar
Akne deyimi ilk olarak MS 6. yüzyılda İmparator Justinian’ın hekimi Aetius Amidenus tarafından kullanılmış, 1800. yıllarda tıbbi sözlüklerde yerini almıştır. Halk dilinde bilinen adıyla sivilce en sık ergenlik döneminde görülür ve 12 ile 24 yaş arasındaki genç insanların % 85’ini etkiler. Her ne kadar genç hastalığı olduğu düşünülüyorsa da 40 yaşlarına kadar görülebilir. Ergenlikte erkeklerde daha sık rastlanırken, erişkin dönemde kadınlarda daha sık görülür. Sivilce nedenleri arasında emosyonel stres, aile öyküsü, mekanik tıkanma (parazit, dar yakalar) artmış hormonal aktivite (menstrüasyon, ergenlik), kozmetikler ve nemlendiriciler, anabolik steroidler, lityum, barbitürat gibi bazı ilaçlar sayılabilir. Bilinenin aksine aknenin çikolata ve yağlı gıdalarla hiçbir ilişkisi yoktur. Akne, yüz, boyun, göğüs, sırt, omuz, kollarda yerleşebilir ve iyileşme süreci aylar sürebilir. Açık komedon (siyah nokta), kapalı komedon ( beyaz nokta ) papül ve püstül (irinli yaralar), nodülokistik (deri altında sert kıvamlı ağrılı büyük sivilceler) şekilde görülebilir. Hastalığın tanısının konmasında görünüm yanı sıra, hormonal bozuklukların araştırılması, ilaç kullanımının sorgulanması önemlidir. Akne tedavisi hastanın yaşına, cinsiyetine, aknenin yaygınlığı ve şiddetine göre değişkenlik göstermektedir. Hafif vakalarda cilt temizliği ve bazı topikal (sürme) ilaçlar yeterli olabiliyorken, şiddetli aknede antibiyotik, a vitamini türevleri ve hormonal tedaviler gerekebiliyor.
30 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
(SİVİLCE)
Bu tedavilerin yanı sıra bilinmesi gerekenler ise şunlardır: • Sabun ve deterjanlar cildin yağını temizler fakat oluşumunu azaltmaz. • Yüzün sık yıkanması yağ dengesini bozduğundan günde sadece 2 kez yıkanması yeterlidir. • Kurutmayan, tahriş etmeyen temizleyici ürün kullanımı tercih edilmelidir. • Su bazlı kozmetikler, yağ bazlı olanlardan daha az siyah nokta yapar. Ergenlik döneminde ortaya çıkan aknenin tedavisiz ve kendiliğinden iyileştiğini hepimiz bilmekteyiz, fakat zamanında tedavi edilmemiş, şiddetli aknenin kalıcı olabilecek bazı yan etkileri olduğunun bilincinde olmalı, tedavisi için zamanında uzmanına başvurulmalıdır.
31 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
GEBELİKTE BESLENME Gebelik insan yaşamında beslenmenin en önemli olduğu devrelerden biridir. Gebelikte fazla beslenme de yetersiz beslenme gibi anne ve bebek sağlığına zarar verir. Anne zayıfsa ağırlık kazanımı 0-6 ay süresince haftada 500 gr.’ın altına düşmemeli; kilolu ise haftalık ağırlık artışı 300 gr. olmalıdır. Sağlıklı bir kadında doğru beslenme ile gebelik sonunda 10-12 kg kadar bir ağırlık artışı izlenir.
Dikkat Edilecek Noktalar
Dyt. BURCU AKCA Beslenme ve Diyetetik
32 A K T Ü E L
•Gebelikte protein ihtiyacının artmasından dolayı et, balık, tavuk, süt, yoğurt, yumurta, peynir ve kurubaklagiller gibi proteinden zengin besinler tüketilmelidir. •Bebeğin sinir sisteminin gelişmesinde önemli olan n-3 ve n-6 yağ asitlerinden zengin olan balık yağı, ceviz, soya fasulyesi, keten tohumu ve çam fıstığı tüketilmelidir. •Yetersizliğinde anemi(kansızlık) görülmesi nedeni ile demirden zengin besinler tüketilmelidir.Bu besinler; et ve türevleri, sakatatlar, yumurta, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, kuru üzüm, kuru incir ve pekmezdir. Demirin vücudunuzda emilebilmesi içinde mutlaka c vitamininden zengin besinler tüketmelisiniz. •Bebeğin kemik gelişimi için kalsiyum çok önemlidir. Kalsiyum; süt, yoğurt, peynir, çökelek, pekmez, fındık, kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler gibi
doğal kaynaklardan alınmalıdır. •Annelerin iyot eksikliğine bağlı olarak bebekler hipotroidik olarak doğabilirler. Bundan dolayı en iyi iyot kaynağı olan balık ve diğer deniz ürünlerine beslenmenizde yer vermelisiniz. •Bebeğin beyin ve omurilik gelişimi için folik asitten zengin besinler tüketmelisiniz. Bu besinler; sakatatlar, koyu yeşil yapraklı sebzeler, karnıbahar, et, yumurta, kuru baklagiller, tahıllar, süt ve türevleri. •Bebeğin kemik gelişiminde kalsiyum kadar D vitaminide çok önemlidir. Annenin beslenme şeklinin yanında güneş ışınlarındanda yararlanması gerekir. •Antioksidant özelliği ve vücudu enfeksiyon ve toksinlere karşı korumasından dolayı C vitamininden zengin besinler tüketilmelidir.Bu besinler taze sebze ve meyvelerin tümünde bulunmasının yanında en iyi kaynağı kuşburnu, yeşil biber, turunçgillerdir.
www.irmethospital.com •Hazır çorbalar, hazır et veya tavuk suları, konserveler kullanılmamalıdır. •Çikolata, şeker, pasta, bisküvi gibi fazla enerji içeren besinlerden kilo almamak için uzak durulmalıdır. •Gebeliğiniz boyunca sigara ve alkol kullanmamalısınız, hatta sigara içilen ortamda dahi bulunmamalısınız. •Çok tuzlu besinler (turşu, salamuralar gibi) şişmeye ve tansiyon yüksekliğine neden olabileceği için tüketilmemelidir. •İlk aylarda görülen mide bulantılarını önlemek için yataktan kalkmadan tuzlu bir bisküvi, kraker veya bir parça ekmek yenilmelidir. Bu sizin sonraki besin alımınızıda kolaylaştıracaktır.
“
Bebeğin kemik gelişimi için kalsiyum çok önemlidir. kalsiyum; süt, yoğurt, peynir, çökelek, pekmez, fındık, kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler gibi doğal kaynaklardan alınmalıdır.
“
•Kafein ve tein içeren (çay, kahve, kakao, kolalı içecekler) aşırı miktarda tüketilmemelidir. Bunların yerine bitki çayları, taze sıkılmış meyve suları, süt, ayran ve bolca su içiniz. •Kabızlığı önlemek için posa içeriği yüksek besinler tüketilmelidir. Bunlar; çiğ sebze ve meyve, kuru kayısı, kuru erik, incir, kurubaklagiller ve kepekli tahıllardır. Bunun yanında günlük fiziksel aktivitenin artırılması ve aç karnına su içilmesi önerilmektedir. •Tere yağı, iç yağ, margarin gibi katı yağlar kullanılmamalı, bitkisel yağlar özelliklede zeytin yağı tercih edilmelidir.
33 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Başınız sürekli dönüyor, kendinizi sarhoş gibi hissediyorsunuz. Doktor doktor dolaştınız, çare bulamadınız. Vertigo hastası olabilir misiniz?
Uzm. Dr. BURCU TOKMAK Nöroloji
V
ertigo dünyanın senin etrafında dönüyormuş gibi göründüğü bir tür baş dönmesidir. Bu semptomlar genelde kendi ekseninde hızlı bir şekilde döndüğünde ve sonra durduğunda meydana gelir. Genellikle vertigo mide bulantısı ve denge kaybıyla birlikte olur. Vertigo hemen geçebilir ya da saatlerce veya günlerce sürebilir.
34 A K T Ü E L
Nedenleri: Vertigo; iç kulak, denge siniriyle ilgili hastalıklar, beyin sapı ve beyinciği tutan hastalıklarda görülebiliyor. Meniere Hastalığı: İç kulakla ilgili bir rahatsızlık. Hasta dakikalar veya saatler süren ataklar halinde tekrarlayan vertigodan yakınıyor. Bu sırada ayakta duramıyor, en ufak baş hareketiyle şiddetli vertigo gelişiyor. Genelde bulantı, kusma ve kulak çınlaması eşlik ediyor. Atakların tekrarlaması hasta olan iç kulak tarafında işitme kaybına neden oluyor. İyi huylu tekrarlayıcı pozisyona bağlı vertigo: İç kulakla ilgili bir rahatsızlık. Başın belli bir pozisyonunda ortaya çıkan, vertigo ve gözde sıçrayıcı hareketlerle karakterize iyi huylu bir hastalık olarak nitelendiriliyor. Saniyeler içinde gelip geçiyor,
başın aynı pozisyona getirilmesiyle tekrar başlıyor. Diğer Nedenler: Beyin sapı- beyincik birleşme bölgesinden denge siniri geçiyor. Bu bölge tümörlerinde vertigo, kulak çınlaması, giderek artan işitme kaybı olabiliyor. Beyin sapı ve beyincik damar tıkanma ve kanama durumlarında da baş dönmesi gelişebiliyor. Ancak bu durumlarda birçok bölge fonksiyonunu kaybettiği için kafa sinirlerinin çoğunda tutulum, bir taraf kol-bacakta felç gibi nörolojik bozukluklar görülebiliyor. Multiple Skleroz hastalığında beyin sapı ve beyincik, göz tutulumları olabiliyor ve vertigo, dengesizlik gibi şikayetler yapabiliyor. Oturma kalkma sırasında gelişen tansiyon düşüklüğü, çeşitli kalp hastalıkları, ağır kansızlıklar ve metabolik bozuk-
www.irmethospital.com luklar vertigo yapabiliyor. Boyun kemiklerinde bozulmalar ve kireçlenmeler bu kemiklerin içinden geçen ve beyin sapı ile beyinciği besleyen damarları sıkıştırarak vertigo yapabiliyor. Bazı psikiyatrik rahatsızlıklarda da tekrarlayan vertigo şikayeti olabiliyor. Yaşlı ve birçok hastalığı olan (özellikle diabet gibi) kişilerde sürekli yalancı vertigo ve dengesizlik şikayetleri ortaya çıkabiliyor. TANI NASIL KONUYOR?
Vertigo tanısı konulması için bir dizi tetkik gerekiyor. Hastanın vertigosunun gerçek olup olmadığının anlaşılabilmesi için ayrıntılı sorularla öykü alınıyor. Ardından dikkatli bir nörolojik muayene yapılması gerekiyor. Beyin görüntülemesi istenecekse beyin magnetik rezonanslı(MR) görüntüleme tercih ediliyor. Çünkü MR beyin sapı ve beyin sapı-beyincik birleşim yerini, iç kulak yapılarıyla ilgili iltihabi durumları daha ayrıntılı gösteren bir tetkik. Gereken durumlarda kulak-burun-boğaz(KBB) muayenesi
ve odyometrik(işitme ilgili) testler yapılıyor. Rutin kan tetkiklerine bakılıyor. Başka birçok hastalıkla ilişkili olduğu yönünde şüphelenilen hastalarda ileri incelemelere başvuruluyor. NASIL TEDAVI EDILIYOR? Vertigo beyin damar hastalığı, MS, beyin tümörü, boyun kemiklerinde kireçlenme gibi hastalıklarla ilişkili ise bu hastalıklara yönelik özel tedaviler uygulanır. Baş dönmesi kendisi bir hastalık olmayıp başka hastalığın belirtisi olduğu için öncelikle asıl sebebin tedavisi gerekir. Ancak birçok hastada ortaya net bir sebep konamamaktadır. Bu nedenle asıl amaç baş dönmesini ortadan kaldırmak haline dönmektedir. Kulak hastalıklarına bağlı baş dönmeleri (tümörler hariç) genellikle kısa ya da uzun zamanda kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. Çünkü diğer kulak zaman içinde hasta kulağın problemini kompanse etmektedir. İç kulakla ilgili vertigolarda genelde tedavi
hastanın şikayetlerini hafifletmeye yönelik uygulanıyor. Bazı özel baş manevraları tedavide kullanılıyor. Sık tekrarlayan vertigo atakları olan hastalar için çeşitli tedavilerle atak önleyici tedaviler oluşturulmaya çalışılıyor. BAŞ DÖNMESINI AZALTMAK İÇIN NE YAPMALI? Ani pozisyon değişikliklerinden kaçınmalı. Örnek olarak yatar durumdan aniden ayağa kalkmamalı veya bir taraftan diğerine ani olarak dönmemeli. Aşırı kafa hareketlerinden (özellikle yukarı bakmak) veya hızlı baş hareketlerinden kaçınmalıdır.
35 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
TOPUK DİKENİ Sabah kalktığınızda topuğunuz üzerine basmakta zorlanıyorsanız ya da uzun süre ayakta kalınca ayak tabanında rahatsız edici ağrılar oluşuyorsa topuk dikeni olabilirsiniz Op. Dr. Ahmet Şadi KILINÇ Ortopedi ve Travmatoloji
A
yak tabanına aşırı yük binmesi ve aşırı zorlanmalar sonrası dokularda oluşan ödem, hematom ve iltihap sonucu oluşan kireçlenmedir. Zaman içinde büyüyerek topukta bir çıkıntı halini alır ki buna “Topuk Dikeni” denir. Topuk dikeninin en önemli belirtisi ağrıdır. Ağrının yeri genelde ayak tabanı ile ayak iç bölgesi arasıdır. Topuk dikeninin boyutu 4-6 mm kadar olabilir. Ağrının özelliği sabah kalkınca ilk adım atma sırasında ya da uzun süre oturma sonrası ilk basışta ortaya çıkan ağrı şeklindedir. Birkaç adım attıktan sonra ağrı şiddeti azalır. Fakat uzun süre ayakta durma ve yol yürüme ile günün sonuna doğru şikâyetler artmaktadır. Ağrı topuğun orta kısımda iç tarafa yakın bölgede
36 A K T Ü E L
daha yaygındır. Bazen ağrı alt bacağa doğru yayılabilir. Şişmanlık, ayak taban bozuklukları, uzun süre ayakta kalma, yürüme ve bazı spor dallarındaki aktiviteler hazırlayıcı faktör oluştururlar. Topuk dikeni tedavisinde çeşitli yöntemler vardır. Aşırı kilolu kişilerde öncelikle kilo verdirilmelidir. Kullanılan ayakkabılarda düzenleme yapılmalıdır. Özellikle yumuşak tabanlı topuk kısmı darbe emen ayakkabılar
önerilmelidir. Ayakkabı ya da evde kullanılan terliklerin içine yerleştirilen ağrılı bölgeye gelen kısmı delik olan topuk yastıkçığı/taban desteği kullanılmalıdır. Ayak tabanını esnetecek egzersizler önerilir ve gün içinde birkaç kez tekrarlanmalıdır. Ağrı kesiciler de tedaviye eklenebilir. Ayrıca ağrılı bölgeye her gün birkaç dakika yapılacak masajı da etkili olabilir.
www.irmethospital.com
NEDİR? Topuk dikeni olan hastaların dikkat etmesi gereken hususlar. 1.Yumuşak topuklu ayakkabı kullanın. 2.Çıplak ayak veya terlik kullanmayın yumuşak çorap kullanın. 3.Yalın ayak sert zemine ( beton, parke, seramiğe) asla basmayın. 4.Kilonuzu yürüyerek veya koşarak vermeye çalışmayın yüzme veya bisiklet çevirme olabilir. 5.Ayakkabı veya terliğinizin topuğunu yumuşatacak silikon topukluklardan kullanın. 6.Uzun yürüyüşlerden kaçının ayakta kalmamaya dikkat edin. 7.Numarası küçük veya büyük ayakkabı veya terlik kullanmayın bazı kişiler küçük terlik giymek suretiyle topuk dikeni olan kısımı inciterek ağrını artmasına neden olabiliyorlar. 8.Yüksek topuklu veya topuksuz ayakkabı veya terlik kullanmayın 2-3 cmlik topuk yeterli olacaktır. 9.Çok ağrılı durumlarda soğuk uygulamak fayda verecektir. 10.Hekime başvurmaktan çekinmeyin hastalık kendiliğinden geçme ihtimali düşüktür. Tedavide mutlaka yardım alın. 11.Erken tanı ve tedavi önemlidir tedavinizi geciktirmeyin 12.Sıcak uygulamak ağrılı erken dönemde ağrılarınızı artırabilir. Uzak durun.
37 A K T Ü E L
www.irmethospital.com www.irmethospital.com.tr
TÜM DÜNYADA 1. SIRADA GELEN KÖRLÜK NEDENİ:
KATARAKT K
atarakt, gözdeki doğal merceğin saydamlığını kaybetmesidir. Saydamlığı bozulan lens isli, buzlu veya lekeli cam gibi olur ve görme ile ilgili şikayetler başlar. Cisimler şekilsiz bulanık veya zayıf görülür. Göz yorgunluğu ve baş ağrısı oluşur. Gözün içerisinde doğuştan var olan lensin yapısı protein ve sudan oluşur. Proteinin özel dizimi, lensin saydam ve ışığı geçirebilir özellikte olmasını sağlar. Yıllar geçtikçe küçük protein molekülleri yığılmaya başlar ve sonunda lens saydamlığını kaybeder. Bu bulanıklık ışığı geçiremeyecek kadar bütün lensi kapladığında olgunlaşmış katarakt ortaya çıkar.
Op. Dr. Ayhan SANDAL Göz Sağlığı ve Hastalıkları
KATARAKT BİR YAŞLILIK HASTALIĞI MIDIR? GENÇLERDE DE GÖRÜLÜR MÜ? Katarakt genellikle bir yaşlılık hastalığı olarak bilinir. Bu doğrudur, kataraktlı hastaların %90’ından fazlası 60 yaşın üzerindeki kişilerden oluşur. Fakat, kataraktın sadece yaşlılarda görüldüğü sanılmamalıdır. Katarakt, daha küçük oranlarda olmak üzere her yaş grubunda görülebilir. Örneğin yeni doğan bebeklerde doğuştan katarakt adı verilen bir katarakt türü görülebildiği gibi çocuklarda, gençlerde ve orta yaşlılarda katarakta rastlanabilir. Dolayısıyla, hangi yaş grubunda
38 A K T Ü E L
olursa olsun görme bulanıklığı veya azalması olan bir hastada, akla gelebilecek hastalıklardan biri katarakttır. Muayene ile kataraktın varlığı, sebep olduğu görme azlığının derecesi ve ameliyat zamanlaması ortaya konabilir. Katarakt haricinde, görmenizi etkileyen glokom veya retina hastalığı varsa, kataraktın ameliyatı ile elde edilebilecek görme kazancının ne kadar olacağı konusunda doktorunuz size bilgi verecektir. Zaman zaman katarakt glokom dediğimiz göz tansiyonu yükselmesine de neden olabilir. Bundan dolayı katarakt varlığında tedavinin çok geciktirilmesi de uygun değildir.
KATARAKTIN TEDAVİSİ NASIL YAPILIR? Katarakt tedavisinin en güncel olan ameliyat sistemi Fako cerrahisidir. Fako cihazı sayesinde göz içerisine çok küçük bir bölgeden girilerek ameliyat tamamlanmaktadır. İşlem süresi kısalmakta ve ameliyatın emniyeti artmaktadır. İşlemi tamamlarken dikiş atmak genellikle gerekmemektedir. Ameliyat sonrası iyileşme hızlı olmakta ve hastanın günlük faaliyetleri etkilenmemektedir.
www.irmethospital.com
Katarakt’ın belirtileri nelerdir? . okta k n k ı n e •Bula ız gider s Ağrı görme n arta ası. şma m azal de kama •Göz ışığa veya asiyetin hass ası m i azal özlük işim ğ g e k ı ıd •S e aras sık silm m u n lüğü •Göz cı a rken y e i t r h ü i ba s •Ara nma a zorl e görme •Gec ası m azal mak için •Oku etli ışığa a kuvv ç duym t a ihtiy özle çif g •Bir e görmklerde eya •Ren laşma v k solu şma la ı sar
39 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
MEME KANSERİNDE ERKEN TANI
HAYAT KURTARIYOR
Meme kanseri erken tanısı diğer tüm kanserlerin erken tanısından önemlidir çünkü erken dönemde fark edilen bir meme kanseri hastanın hem yaşamını kurtarır hem de memesini
Op. Dr. Rahmi Kaya Genel Cerrahi
Y
aşamı boyunca kadının memesinde bir sertlik fark etmesi ya da ağrı gelişmesi sık rastlanan bir durumdur. Memede fark edilen sertliklerin, kitlelerin ve değişikliklerin büyük bir çoğunluğu kanser değildir. Eğer kanserse bile meme kanseri, kolay taranabilen ve erken teşhisi hayat kurtaran bir kanser türüdür. Meme kanseri erken dönem-
40 A K T Ü E L
de tespit edildiğinde hasta uzun süreli yaşam şansına kavuşur ayrıca meme dokusunun sadece tümörlü kısmı alınarak memenin yapısı korunabilir. Meme kanseri rutin kontroller sırasında bulunabilir veya hastanın bir yakınması sonucu hekime başvurmasıyla ortaya çıkabilir. Genel olarak bilinçli kontrole gelen ve takip edilerek yakalanan olgular daha erken kanserler olmakta hasta ve organ kurtulma şansı çok daha yüksek oranlara çıkmaktadır.
ERKEN TANI IÇIN NE YAPMALI? 20 yaşından itibaren her ay kendi kendine meme muayenesi yapılmalıdır. 35 yaşından itibaren her yıl bir kez hekim tarafından muayene edilmelidir. Ancak risk faktörleri olanlar, örneğin ailesinde meme kanseri olanlar,
hormon kullananlar bu muayenelere 20 yaşından itibaren başlamalıdır. 40 yaşında ilk mammografi çektirilmeli, 45 yaşından itibaren her yıl bir kez tekrarlanmalıdır. (Aile hikayesi veya muayene bulgularına göre daha erken yaşlarda da başlanabilir.)
KADINLAR KENDİLERİNİ NASIL MUAYENE ETMELİDİR? Erken teşhis için her kadının ayın belirli bir günü kendisini muayene etmesi gerekir. Her ay düzenli olarak kendisini muayene eden bir kadın, memesinde ortaya çıkan bir kitleyi çok daha erken fark eder
KESİN TANI İÇİN NE YAPILABİLİR? Kesin tanının tek bir yolu vardır: Doku biyopsisidir.
www.irmethospital.com
edilecek sında fark ra sı e en y a ir? Mu ler nelerd değişiklik
an iki haftad •Memede le gelen sertlik e uzun süre , le it veya k risinde •Meme de şişme, renk a, kalınlaşm ğ li değişik i, da şın •Meme ba kızarıklık veya , a m ş kalınla ı, s a lm yara o eya meme inti v e d e •Mem çek eri doğru başında iç olması, şeklinde •Memenin , değişiklik rının şla a b e lik, •Mem da değişik ın r la n o y pozis ya şında orta •Meme ba . tı çıkan akın
Meme hastalıklarının tanısında kullanılan yöntemler: Mamografi: Meme dokusunun röntgen ışınları ile incelenmesi esasına dayalı bir yöntemdir. Hastanın her hangi bir yakınması yok iken ilk kez çekilen mamografi baz mamografidir. Mamografi tarama amaçlı veya tanı amaçlı yapılabilir. Tarama amaçlı mamografi hiçbir yakınması olmayan kişilere yapılırken, tanı amaçlı yapılan mamografide şüpheli kitle veya bölgenin daha detaylı tetkiki olanağı vardır. Ultrasonografi: Ses dalgalarının dokulardan geri yansıması esası ile çalışır. Mamografide bulunan bir şüpheli kitle veya alanın, veya hastanın eline gelen kitlenin sıvı veya katı olduğunu anlamak için kullanılır. İçi sıvı dolu olan kitleler yani kistler kanser açısından önemli bir tehdit oluşturmazlar. Buna karşılık, içi katı olan yani’’solid’’ kitleler memenin tümörleridir.
Meme hast alıklarının tanısında kullanılan yöntemler: Meme Ma nyetik Rez onans Görüntüle me (MRG ):Memenin yapısı ve v arsa lezyon lar hakkında bilg iyi sunan g örüntülemedir. Mem e yapısı iler i derecede yoğun olan hasta larda, genç hasta larda, mem esinde mamografi ve/veya ult rasonda kitle veya şüpheli gö rünüm tespit edilm iş hastalard a, meme kanseri va rlığ beraberind ı saptanmış ancak e başka od akların olmadığının araştırılm ası gereken durumlard au Radyasyon ygulanmaktadır. kullanılma m meme dok usunun sık ası ve ıştırılmaması hasta açı sağlamakta sından kolaylık dır.
41 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
POLİKİSTİK OVER KADINLARI KORKUTUYOR Polikistik Over Sendromu, kadınlardaki önemli bir yumurtlama problemidir. Sorun, toplumdaki her 5 kadından birinde görülebilmektedir. Bunun için kadınların her yıl düzenli olarak jinekolojik muayenelerini yaptırmaları gerekir.
Jin.Op.Dr. Sezer ARDA Kadın Hastalıkları ve Doğum
P
olikistik Over (PKO), yumurtalıklarda çeşitli nedenlerle oluşan bir hormonal ortam dengesizliği sonucu yumurtlama olmaması ve buna bağlı olarak ortaya çıkan genellikle gecikmeler şeklinde adet düzensizliği, tüylenme, kilo alma, sivilcelenme, gebe kalamama veya “zor” gebe kalma ve çok çeşitli başka belirtilerle seyredebilen bir durumdur. Polikistik over sendromu, kadınlarda genç yaşlarda görülmeye başlayan ve birçok rahatsızlığa yol açan, ciddi bir problemdir.
POLIKISTIK OVER SENDROMU NASIL OLUŞUR? Kadın vücudunda bulunan iki yumurtalık, bir adet döneminde döllenmeye müsait bir olgun yumurta geliştirir.
42 A K T Ü E L
Bu yumurta gelişimini ve olgunlaşmasını “follikül” adı verilen içi sıvı dolu bir kesecikte tamamlar. Polikistik Over Sendromu’nda ise birçok yumurta aynı anda olgunlaşmaya çalışır fakat bunu başaramazlar. Sonuçta bir çok yumurta vardır ama bunların hiçbiri gelişip döllenme yeteneği kazanamazlar. Ultrason muayenesinde ise yumurtalıklar, içerisinde gelişmemiş yumurta bulunan bir çok kesecik yani birçok kist şeklinde görülür.
POLIKISTIK OVER TANISI NASIL KONULUR? Polikistik over bazen bir şikâyete yol açmadığından çok kez kadının jinekolojik muayenesinde uygulanan ultrason kontrolü esnasında rastgele görülür. Bazen de bu kistler düzensiz kanamalara yol açtıklarından, yapılan jinekolojik muayene sonucu ortaya çıkarılırlar. Polikistik over tanısı klinik bulgular, laboratuvar tetkikleri ve ultrason incelemesinin bir arada değerlendirilmesi ile konur. En önemli tanı yöntemlerinden birisi ultrasonografi incelemesidir. Normalde jinekolojik ultrasonografide yumurtalıklar periferinde küçük foliküler kistler içeren oval, solid yapılar şeklinde gözükür. Polikistik overli
hastalarda ultrasonografide yumurtalık kenarlarında çok sayıda küçük kist saptanır (tespih görüntüsü). Bu kistler sadece birkaç milimetre çapındadır ve tek başlarına sorun yaratmazlar. Kistlerin kaynağı gelişen ancak yumurtlama ile atılmayan folliküllerdir. Zaman içerisinde bunların sayıları artış gösterebilir. Buda yumurtalıklarda büyümeye neden olur. Polikistik over tanısında kan hormon değerleri de önemlidir. Kanda androjen yani erkeklik hormonu düzeylerinin, LH ve FSH oranlarının önemi vardır. LH/ FSH oranının 3’ün üzerinde olması polikistik over tanısı lehine bir bulgudur. Yine adetin 21. günü bakılacak kan progesteron değerleri yumurtlama (ovulasyon) olup olmadığı hakkında bilgi verir.
NASIL TEDAVI EDILIYOR? Polikistik over sendromu yaşayan kadınlar genellikle kıllanma, akne, adet düzensizlikleri ya da çocuk sahibi olamadıkları için hekime başvurmaktadır. Tedavi ise kadının bebek sahibi olmak isteyip istememesine göre şekillenebilmektedir. Eğer hasta çocuk istemiyorsa yapılacak birkaç nokta bulunmaktadır. Öncelik adet düzenini sağlanmalıdır. Çünkü uzun
www.irmethospital.com
süreli adet görmeyen bu kadınlarda östrojen tek başına rahim içine etki etmeye başlar ve sonuçta rahim kanseri riskini arttırır. İkinci nokta, tüylenmesini yok etmektir. Androjen düzeylerini en iyi düşüren şey de doğum kontrol haplarıdır. Bu sayede hem adet düzeni sağlanabiliyor ve rahim kanseri riski azaltılıyor, hem de tüylenme azaltılabiliyor. Üçüncü nokta ise, insülin rezistansına bağlı olarak oluşan kilo sorununu dengeye sokmak oluyor. Eğer hastada insülin direnci saptandıysa bu direnci azaltan ilaçlar ,karbonhidrattan yoksun diyet ve egzersiz kombinasyonu uygulanır.
Belirtileri nelerdir?
•Bir yıl içinde 8 veya daha az sayıda adet görme, •Düzensiz adet görme, •Ara kanamalar, •Kısırlık, •İleri yaşlarda başlayan akne, •Aşırı tüylenme, •Saç dökülmesi, •Boyun-kasık-koltuk altındaki deride lekelenme, •Fazla kilo, •Ani kilo artışı, •Öğün arası açlık hissi, •Şeker hastalığı, •Ailede şeker hastalığı öyküsü, •Migren, •Depresyon ve anksiyete.
43 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
SİGARA İÇEN HER BEŞ KİŞİDEN BİRİ
KOAH HASTASI
KOAH bir akciğer hastalığıdır. Hava yolları akciğerlere hava taşır. Hava yolları bir ağacın dalları gibi uca doğru gittikçe küçülür. Her bir ince dalın sonunda minik baloncuklara benzer çok sayıda hava kesesi vardır. Sağlıklı kişilerde bütün hava yolları açık ve temizdir. Her bir minik hava kesesi havayla dolar. Daha sonra hava çabucak dışarı çıkar.
Uzm. Dr. Bahar ÖZÇELİK HANDEMİR Göğüs Hastalıkları
Ö
ksürük, nefes darlığı, balgam çıkarma, göğüste tıkanma, hırıltılı solunum ve morarma gibi yakınmalara yol açar. Ancak bu yakınmalar ani başlayıp, kısa süren, gelip geçici bir şekilde olmayıp, aylarca, uzun yıllar devam eden ve giderek artan bir seyir gösterir. Belirtilerinden biraz daha detaylı bahsedelim. Uzun süredir sigara içmiş bir kişide, yaşamının ilerleyen yaşlarından itibaren, önceleri
44 A K T Ü E L
yokuş ve merdiven çıkarken kendini gösteren nefes alma güçlüğü başlar. Zamanla bu durum ilerler ve düz yolda da solunum sıkıntısı ortaya çıkar. Hatta, istirahatte ve gece uykudan uyandıran, uyutmayan nefes darlığı şeklinde ilerler. Kişi, nefes darlığından dolayı tuvalete gidemez, ev içinde dolaşamaz, yemeğini yiyemez ve konuşamaz hale gelebilir. Günlük işlerini kendi başına yapamaz ve başkalarının destek ve bakımına muhtaç duruma düşerler. Nefes darlığının dışında balgam çıkarma ve öksürük bulguları ortaya çıkar. Öksürük gündüz olduğu kadar gece de görülür ve hastanın uyumasını engeller. Ayrıca bu hastaların nefes alıp vermeleri sırasında hırıltı ve hışırtıya benzer bir ses etraftan da duyulabilir. Bazen balgam çıkarma sırasında kan gelebilir. Nefes darlığına bağlı uyku, beslenme bozulabilir ve harcanan enerji artar. Bunun
sonucunda hasta kilo kaybeder ve zayıflamış, düşkün bir hale gelebilir. İleri dönemlerde ise oksijen yetersizliğine bağlı morarma, aşırı yorgunluk, güçsüzlük, kalp yetersizliği ve kalpte ritm bozuklukları görülebilir.
EN ÖNEMLI NEDENI SIGARA BAĞIMLILIĞI… KOAH gelişiminde en önemli neden, sigara bağımlısı olmaktır. Sigara dumanında bulunan zararlı gaz ve partiküller akciğerlerde, hatta tüm vücutta hücre savaşının gelişimine neden olmaktadır. Bu savaş da
www.irmethospital.com
hava yollarında kalıcı daralma, artan balgam yapımı ve akciğer dokusunun harap olması ile sonuçlanıyor. Sigara içenlerde KOAH gelişme riski yüzde 20 gibi yüksek bir oranda seyretmektedir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte bu oranda artış görülmektedir. Aynı şekilde pasif olarak sigara dumanına maruz kalınması da KOAH gelişme riskini arttırabilmektedir. Öyle ki haftada 40 saatten fazla ve 5 yıldan uzun süreli sigara dumanına maruz kalan kişilerde KOAH gelişme riski yüzde 50 oranında artış görülebilmektedir.
KOAH’IN AYIRICI TANISI KOAH, genellikle hava yolu daralması ile seyreden hastalıklar ile karıştırılabilir. Örneğin astım bu hastalıkla karışabilir. Sigara kullanımı KOAH’ta çok önemlidir. Astım genelde genç yaşta başlar; KOAH ise, yaşla birlikte yavaş yavaş gelişen bir hastalıktır. KOAH’ın geri dönüşü yoktur. Hastalık bir kere başladı mı mutlaka ilerler. Astım ise geri dönüşü olan bir hastalıktır.
KOAH TEDAVİSİ KOAH tedavisinin iki amacı vardır. Birincisi hastalığın bulgularını düzeltmek ya da azaltmak, ikincisi ise hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaktır. Ancak sigaradan uzak durmak bu hastalığı çok büyük ölçüde önler.
45 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
TAŞ HASTALIKLARI Op. Dr. HÜSEYIN KORUCU Üroloji
En sık görülen böbrek taşı türü ‘kalsiyum oksalat taşlarıdır. Böbrek taşlarının en tipik belirtisi ağrı oluyor ancak bazen de böbrek fonksiyonunu bozuncaya veya kalıcı hasarlar oluşturuncaya dek şikayet oluşturmadan sessizce büyüyebiliyor. Bu nedenle taş oluşumunu önlemek ve böbrekleri düzenli olarak takip etmek önem taşıyor.
Böbreklerde taş nasıl oluşur? Böbrekte taşların oluşumu birçok faktörün bir araya gelmesi ile ortaya çıkmaktadır. Böbreklerde şekillenen ve atılan idrarın miktarı çok önemli olup, bir takım faktörlerin etkisi ile bazı kimyasal maddelerin idrar yoluyla atılımı artmakta ve alınan sıvı miktarına bağlı olarak azalabilen idrarda bu maddeler kolayca çökerek, küçük kristallerin oluşmasına yol açmaktadır. Bu kristaller şekillendikten sonra hızla birleşerek böbrek taşlarını oluşturmaktadır. Kimler risk altındadır? Böbrek taşları erkeklerde kadınlara göre 2-3 kat daha fazla oluşmaktadır. Sıcak iklimlerde (ülkemizin özellikle güney ve güneydoğu bölgelerinde olduğu gibi), yaz aylarında terlemeye ve yetersiz sıvı alımına bağlı olarak daha sık gerçekleşir. Aynı zamanda ramazan aylarında sıvı alımının önemli oranda azalması da etkili olabilmektedir. Diğer taraftan son yıllarda tüketilen besinlerin bu konudaki önemi de giderek artmakta olup, bazı yiyecek ve içeceklerin taşların oluşmasına yol açtığı bilinmektedir. Taşların
46 A K T Ü E L
oluşmasını önlemede en önemli faktör, alınan sıvı miktarıdır. Bünyesi taş oluşturmaya yatkın kişiler, yeteri kadar su içmezse (günde en az 2-2.5 lt.) idrar miktarı azalacak, idrar daha yoğun bir duruma gelecek ve idrardaki taş oluşturan maddelerin çökmesi ile yeni taşlar oluşacaktır. Bütün bunların haricinde ailesinde taş hastalığı olan bireyler de taş hastalığı açısından önemli risk altındadır. Taş hastalığının belirtileri nelerdir? Taşın bulunduğu taraftaki yan boşluk ağrısı en önemli belirtidir. Ağrı şiddetli, bıçak saplanır tarzda olabildiği gibi bazen de uzun sürebilen ve dayanılabilen yan ağrıları olabilmektedir. Özellikle böbrekten çıkıp idrar kanalına (üreter) giren taşlar, çok daha şiddetli ağrı oluşturmaktadır. Ağrının şiddeti zaman zaman artıp azalabilir. Ayrıca idrarda kanama, yanma, bulantı ve kusma da görülebilmektedir.
www.irmethospital.com
TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ Teşhis ve tedavi yöntemleri nelerdir? En sık uygulanan inceleme yöntemi ultrasonografidir. Hastalara herhangi bir uygulama zorluğu oluşturmayan, basit ve pratik bir uygulamadır. Boş veya ilaçlı böbrek filmi (IVP), spiral, bilgisayarlı tomografi gibi radyolojik yöntemlerle de teşhis konulabilmektedir. Tedavi planı, taşların bulundukları yere, sayısına ve taşların çapına bağlı olarak değişmektedir.
Perkütan taş cerrahisi Teknolojik gelişmeler ve modern yaklaşımlar sayesinde, günümüzde böbrek taşlarının %99’u kapalı ameliyat yöntemleri ile tedavi edilebilmektedir. Taş kırma yöntemi ile tedavi edilemeyen veya kırılsa da dökülemeyecek büyüklükte olan taşların çoğunda, perkütan taş cerrahisi uygulanmaktadır. Cilt üzerine yapılan 1 cm’lik kesi ile böbreğe endoskopik olarak girilerek taşlara ulaşılmakta ve bu taşlar kırılarak dışarıya alınmaktadır. İşlem sonrasında hastalar, büyük ameliyat yarası olmaması nedeniyle erkenden ayağa kalkabilmekte, çok kısa sürede iyileşerek, aktivitelerine dönebilmektedir.
Endoskopik üreter taşı tedavisi Böbrek ile idrar torbası arasında yer alan üreterde (idrar kanalı) takılıp kalan taşların tamamına yakını üreteroskopi yöntemiyle tedavi edilebilmektedir. Bu yöntem, açık ameliyat yapılmaksızın endoskopik yoldan (kapalı, vücuda kesi uygulanmadan) yapılır. İşlem sırasında özel ışıklı bir alet ile taşın bulunduğu idrar kanalına girilerek taşa ulaşılır, büyük taşlar kırılarak küçültülüp direkt dışarı alınarak idrar kanalı taşların tümünden temizlenir. Hastanın iyileşmesi ve günlük aktivitelerine dönmesi daha hızlı olup aynı gün hasta evine gönderilebilmektedir.
BÖBREKLERİ SU İLE BESLEYİN Büyük bir çözelti olarak bilinen idrarın yaklaşık 50 maddenin çözülerek vücuttan atılmasını sağlar. Yeterince su içildiğinde idrarın yani çözeltinin miktarı artıyor ve daha fazla oranda madde çözülüyor. Böylece böbreklerde kristalleşme azalıyor, var olan küçük kristaller de atılıyor. Az su tüketildiğinde ise çözelti miktarı azalıyor ve taş oluşumuna neden olan kalsiyum, oksalat ve benzeri maddeler kristalleşmeye başlıyor. Bunlar zaman içinde taşa dönüşüyor. Günlük su tüketiminin yaklaşık 2 litre olması gerekiyor ancak herkes kendi tüketimini çıkan idrarı takip ederek ayarlayabiliyor. İdrarın mümkün olduğunca renksiz ve kokusuz olması, yeterince su tüketildiğini gösteriyor.
47 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
HASTALIK BELİRTİSİ ATEŞ Ateş, kendi başına bir hastalık değildir,bir hastalık belirtisidir. Ateş vücudun mikroplara karşı bir savunma mekanizmasıdır ve mikropların üremesini engeller.Birçok hastalığın seyri sırasında vücut sıcaklığı artar.Hastalığın seyrinin en yakın göstergesi olduğundan,ateşin başlangıcı,gidişi ve sonlanışı dikkatle izlenir.Ateş hemen her zaman başka belirtiler ile birlikte görülür.Bu belirtiler özellikle ateş ilk çıkarken ya da öncesinde, Uzm. Dr. Yalçın HANDEMİR ürperme, kalp atışlarının ve solunumun hızlanması, iştahsızÇocuk Sağlığı lık,bulantı, kusma gibi sindirim sistemiyle ilgili rahatsızlıklar ve Hastalıkları ve kişinin kendini genel olarak kötü hissetmesidir. Genellikle,mikrobik hastalıklarda ve üst solunum yolu enfeksiyonlarında ateş yükselir.Ayrıca romatizmal hastalıklar, ilaç zehirlenmeleri, metabolik hastalıklar, sıcak çarpması ve ailevi akdeniz ateşi nedenlerle de yükselebilir. Bir ateşin nedenlerinin ortaya çıkarılabilmesi için belirti ve bulguların dikkatle incelenmesi ve laboratuvar tahlilleri ile araştırılması gerekir. DOKTORA NE ZAMAN BAŞVURULMASI GEREKİR? Genellikle yüksek ateş tedavi gerektiren önemli bir enfeksiyon ya da sıvı kaybına işaret edebilir.Aynı zamanda boğaz ağrısı,kulak ağrısı ya da öksürük gibi belirtiler nedeni ile de olabilir.Tüm bu belirtilere bağlı olarak gelişen her bir ateş bulgusunda mutlaka doktorunuza başvurmalısınız; Çocuğunuz iki aylık ya da daha küçükse ve ateşi 38`C ya da daha yüksek ise, Üç ila altı aylık arasında ise ve ateşi 38.3`C ya da daha yüksek ise, Altı aylıktan büyükse ve ateşi 39.4`C ya da daha yüksek ise, Çocuğunuz yemek yemiyor, iyi uyumuyor ve huzursuz ise, Evde ateş düşürmeye yönelik tüm müdahalelere rağmen belli aralıklarla ateş yirmi dört saatten fazla sürerse, Çocuğunuz ateşli iken korkak davranma, olamayan cisimleri görme, istem dışı ani kasılmalar ya da garip konuşma gibi belirtiler gösterirse. EVDE TEDAVİ Çocuğunuzda ateşli havale (febril konvulsiyon) ya da uzun süreli tedavi gerektiren (kronik) bir hastalık öyküsü yoksa ve ateşi 38`C’nin altında ise ateş belirtisi tehlikeli bir durum değildir.Eğer iyi uyuyup yemek yiyorsa ve neşeli zamanları varsa muhtemelen tedavi gerektirmez.Çocuğunuzun nasıl davrandığını izlemek daha önemlidir.Ancak ateşten rahatsız olmuş görünüyorsa aşağıdaki yollarla tedavi edebilirsiniz.
48 A K T Ü E L
www.irmethospital.com İLAÇ TEDAVİSİ Ateşe neden olan mekanizmaları engelleyerek vücut ısısını düşürebilen çeşitli ilaçlar vardır.Bu ilaçlar parasetamol ve ibuprofen içeren ilaçlardır.Parasetamol, güvenli bir şekilde kullanılabilirken İbuprofenin altı ay ve üzeri çocuklarda kullanımı onaylanmıştır. Çocuklarda grip ve su çiçeği gibi viral hastalıklarda aspirin kullanılmamalıdır.Aspirin midede rahatsızlık ve mide-bağırsak kanaması gibi yan etkiler yapabilir.Ayrıca Reye sendromuna neden olabilir. İdeal olarak parasetamolün ve ibuprofenin kullanım miktarı yaşa göre değil, kiloya uygun olmalıdır.Bir ilacı kullanmadan önce ilaç kutusunda bulunan ve ilaç kullanım bilgilerini içeren kullanım talimatlarını mutlaka okumalısınız.Parasetamol,soğuk algınlığı ilaçları gibi bazı reçetesiz satılan ilaçların içeriğinde de bulunabilir.Çocuğunuzun,aynı ilacın birden çok miktarda almadığından emin olmak için tüm ilaçların kullanım talimatlarını okumalıyız. Genel bir kural olarak, çocuk doktorunuz tavsiye etmediği sürece iki yaş altındaki çocuklarınıza herhangi bir ilaç vermemelisiniz. ISLAK BEZLE SİLMEK Çoğu durumda parasetamol yada ibuprofen içeren bir ilaç kullanmanız ateşli çocuğunuzu rahatlatmanın en güvenilir yoludur.Ancak bazı durumlarda bunu,ılık suyla yıkayarak,ıslak bezle silerek tamamlayabilirsiniz. Çocuğunuzun ateş düşürücü ilaçlara karşı alerjik olduğu biliniyorsa ıslak bezle silmek parasetamole tercih edilir.Şu durumlarda ıslak bezle silme parasetamol ya da ibuprofen verilmesi ile birlikte tavsiye edillebilir. -Ateş,çocuğunuzu huzursuz ediyorsa -Ateşi 39,3`C’nin üzerinde ise -İlacı yutamıyorsa veya kusuyorsa Çocuğunuzu ıslak bezle silmek için,normal bir küvete yerleştirin,fakat küvete yalnızca 5-10 cm yükseklikte olacak şekilde 29,4`-32,2`C arasında ılık su koyun.Banyo termometreniz yoksa suyun sıcaklığını elinizin
arkası ya da bileğinizle test edin.Su hafif ılık olmalıdır.Çocuğunuzu suya oturtun,sonra temiz bir el bezi ya da sünger kullanarak gövdesine,kollarına ve bacaklarına suyu yayın.Su buharlaşacak ve vücudu soğutacaktır. Oda sıcaklığını 24`C’de tutun ve ateşi kabul edilebilir bir dereceye düşene kadar bu işleme devam edin. Çocuğunuz süngerle silmeye direniyorsa yalnızca çocuğunuzun suda oynamasına izin verebilirsiniz. Ancak küvette bulunmak çocuğunuzu rahatsız ediyorsa,ateşi değişmeyeceğinden bu uygulamaya son vermek en iyisidir. ATEŞLİ HAVALE(FEBRİL KONVULSİYON) Çocuğunuzda ateşli havale varsa, kaza ve zararları önlemek için hemen harekete geçmelisiniz. -Çocuğunuzu sert ya da keskin ev eşyalarından uzakta, yerde veya yatakta tutun. -Ağzından salya ya da kusmuk akabileceğinden başını yana çevirin. -Ağzına herhangi bir şey koymayın, dilini yutmayacaktır. -Ateşli havale iki ya da üç dakikadan fazla sürerse ya da şiddetli ise ya hemen acil servise götürün ya da hemen 112’yi arayın.
HAFİF ATEŞ İÇİN DİĞER ÖNERİLER • Çocuğunuzu rahat, serin bir odada tutun ve hafif giydirin. • Fazladan su ve meyve suları içmesini teşvik edin. • Ateş, midenin yiyecekleri daha yavaş sindirmesine neden olduğundan,aşırı yağlı ve sindirimi zor olan yiyecekleri vermeyin. • Sıcak ve havasız ortamda bulundurmayın. • Ateşi olduğunda çocuğunuzun odasında ya da yatağında kalması gerekmez.Kalkabilir ve evde dolanabilir,ancak etrafta koşuşturarak kendisini aşırı yormamalıdır. • Ateş suçiçeği gibi bir bulaşıcı hastalığın belirtisi ise çocuğunuzu diğer çocuklardan uzak tutun.
49 A K T Ü E L
SAĞLIĞINIZLA İLGİLİ HERŞEY YOLUNDA MI ?
www.irmethospital.com
Dengeli beslenmek egzersiz yapmak ve belirli aralıklarla sağlık taramaları yaptırmak,sağlıklı yaşamın en önemli kriterleri arasında yer alıyor. Ancak çoğu zaman sağlığımızla ilgili sorunlara günlük yaşam tarzımız neden oluyor. Bu test ile sağlık profilinizi derecelendirebilir ve günlük yaşam tarzınızla ilgili ne tür değişiklikler yapmanız gerektiğini görebilirsiniz
İYİ SAĞLIK ALIŞKANLIKLARI Aşağıdaki iyi sağlık alışkanlıklarından ‘’Bende de var.’’diyorsanız karşısında yer alan puanları toplayın. Düzenli olarak günde yedi kere meyve sebze yemek. 5 PUAN Günde en az iki kere kaymaksız süt veya düşük yağ içerikli yoğurt tüketmek. 3 PUAN Herhangi bir günde ikiden fazla standart alkollü içki içmemek. 3 PUAN Çoğu günler 20 ila 30 dakika orta düzeyde aerobik egzersiz yapmak. 5 PUAN Haftada iki veya üç kere güç artırıcı egzersiz yapmak. 4 PUAN Düzenli meditasyon yapmak veya bir başka stres azaltıcı uygulama yapmak. 4 PUAN Tuvaletlerden çıkarken ve yemek pişirmeden önce elleri daima yıkamak. 5 PUAN Düzenli olarak diş fırçalamak ve diş ipi kullanmak. 4 PUAN Yıllık grip aşısı yaptırmak. 4 PUAN Kan basıncını düzenli olarak kontrol ettirmek. 4 PUAN Kolesterol düzeylerini düzenli olarak kontrol ettirmek. 3 PUAN
KÖTÜ SAĞLIK ALIŞKANLIKLARI Aşağıdaki kötü alışkanlıklardan birine sahipseniz karşısında yer alan puanları toplayın. Düzenli olarak trans yağlar(hidrolenmiş yağ)içeren gıdalar yemek. 3 PUAN Düzenli olarak yüksek sodyum içerikli paket yiyecekler,cipsler başka işlenmiş gıdalar yemek. 4 PUAN Çoğu öğünde yemeğe tuz atmak . 3 PUAN Haftada üç kereden fazla dışarda yemek. (veya eve yemek sipariş etmek) 4 PUAN Düzenli olarak haftanın bir günü ikiden fazla standart bardakta alkol içmek. 3 PUAN Çoğu öğünde beyaz ekmek veya beyaz pirinç yemek. 3 PUAN Çoğu geceler akşam yemeğinden sonra şekerli bir tatlı yemek. 3 PUAN Düzenli sigara içmek. 5 PUAN Ara sıra birkaç sigara içmek. 4 PUAN Başkaları ile düzenli iletişim içinde olmamak 5 PUAN Sık ve kontrolsüz stres yaşamak. 4 PUAN 15 kilodan fazla kilo fazlası olmak. 4 PUAN Bir gecede 7 saatten az uyumak. 3 PUAN
50
A K T Ü E L
NEDEN CHECK-UP YAPTIRMALISINIZ ? Daha uzun ve sağlıklı bir yaşam istiyorsanız; Bunun için ne yapılması gerektiğini öğrenmek istiyorsanız, Sağlığınız ne durumda görmek istiyorsanız, Yoğun yaşam temposunda sağlığınıza yeterince zaman ayıramıyorsanız, Ailenizde sık görülen hastalıklar sizi endişelendiriyorsa, Gelecekte sizi bekleyen risk faktörlerini öğrenmek için, CHECK-UP MERKEZIMIZE BAŞVURMALISINIZ.
www.irmethospital.com CHECK-UP VE SAĞLIKLI YAŞAM
SONUÇ
İyi ve kötü sağlık alışkanlıklarınızı ayrı ayrı toplayın, ardından da toplam kötü alışkanlık sayınızdan toplam iyi alışkanlık sayınızı çıkartarak son skoru bulun ve sonuçları yorumlamak için aşağıya bakın.
20’nin üzerinde: Tebrikler! Hastalıksız yaşam sürdürmenizi sağlayacak bir hayat tarzına sahipsiniz. 14 ila 20 : Sağlıklı bir yaşam tarzınız var. Yine de tedbiri elden bırakmayın, en azından bir iyi alışkanlık daha benimsemeye ve en az bir kötü alışkanlıktan vazgeçmeye çalışın. 8 ila 13: Sağlıksız bir yaşam sürdürmüyorsunuz, ancak birkaç iyi alışkanlık daha benimsemeye ve birkaç kötü alışkanlığı bırakmaya ihtiyacınız var. 0 ila 7: Kısmen sağlıklı bir yaşam tarzınız var, ancak olumlu değişiklikler yapmalısınız. Birkaç iyi alışkanlık daha benimsemeye ve birkaç kötü alışkanlığı bırakmaya çalışın. -1 ila -7: Gelecekte hastalıkların tedavisiyle uğraşmak istemiyorsanız sağlığınızı daha ciddiye almalısınız. -8 veya altında: Sağlığınızı iyileştirmeye çalışmıyor, bazı zararlı alışkanlıklara bağlı kalıyorsunuz. Olumlu bir değişim yapmaya başlayın. Her adım önemlidir. 51 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
TANSİYON NEDİR?
Tansiyonu kısaca kan basıncı olarak tanımlayabiliriz. Damarlarınızdaki kan, dolaşım sırasında bir basınç oluşturur. Bu basınç alınan gıda, yapılan iş ve harcanan güçle bağlantılı olarak gün içinde küçük değişiklikler gösterebilir. Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon) Nedir? Gün içinde kan basıncının belirli bir süre yüksek olması, yüksek tansiyon (hipertansiyon) olarak tanımlanır. Tansiyon milimetre civa (mmHg) olarak ifade edilir. Sistolik kan basıncının (büyük tansiyon) 120 mmHg ve diyastolik kan basıncının (küçük tansiyon) 80 mmHg olması en uygun tansiyon değeridir. Kan basıncının 120-129/80-84 mmHg olması normal, 130-139/85-89 mmHg olması yüksek normal tansiyon olarak adlandırılır. Kan basıncının 140/90 mmHg’nın üzerinde olması hipertansiyondur. Ülkemizde hipertansiyon oldukça yaygın bir problemdir. Erişkin her 3 kişiden 1’inde hipertansiyon vardır. Türkiye’de hipertansiflerin önemli bir kısmı (% 53), ekonomik olarak üretken çağ kabul edilen orta yaş grubundadır. Ülkemizde nüfus yapısının daha çok genç olduğu dikkate alındığında, 30 yaş altında görülen hipertansiyon sıklığı (% 12) ihmal edilmeyecek düzeydedir. Altmış yaşın üzerinde hipertansiyon görülme sıklığı % 6080’lere kadar yükselmektedir. Ülkemizde,hipertansiyon görülme sıklığı yüksek olmasına rağmen, hastaların sadece %40’ı bunun farkındadır. Tansiyon Nasıl Ölçülür? Tansiyonun doğru ölçülmesi için şu noktalara dikkat edilmesi gerekir: • Ölçümden kısa süre önce sigara veya kahve içilmemiş olmalı. • Kişi dinlenmiş olmalı. • Ölçüm sırasında manşon kalp seviyesinde tutulmalı. • Ölçüm cihazının manşonu uygun boyutta olmalı. Yüksek Tansiyon Nelere Yol Açar? Yüksek tansiyon sinsi bir hastalıktır. Bu özelliğinden ötürü her yaşta
52 A K T Ü E L
görülebilir. Belirti vermeden ortaya çıkar. Yüksek tansiyon kontrol altına alınmazsa, aşağıdaki sorunlar ortaya çıkabilir: • Kalp hastalığı, felç, boyun ve bacak damarlarında tıkanma, kalp yetmezliği, böbrek hastalığı, görme kaybı. Ailenizde yüksek tansiyon varsa, Yaşınız 35’in üzerindeyse, şişmansanız, sigara içiyorsanız, şeker hastası iseniz veya ailenizde şeker hastası varsa, gebe iseniz, tansiyonunuzu sık aralıklarla ölçtürünüz. Yüksek Tansiyonla Başa Çıkabilmek İçin Ne Yapmalı? Tansiyon yüksekliği olan bütün hastalara yaşam tarzı ile ilgili değişiklikler önerilmektedir. • Kişi sağlıklı olduğu kiloyu bilmeli ve o kiloda kalmalıdır. Vücut kütle indeksiniz (vücut ağırlığı/boy2) 25 kg/m2’nin üzerinde ise kilo vermeniz gerekir (Vücut kütle indeksi, kilogram cinsinden vücut ağırlığının, metre cinsinden boyun karesine bölünmesi ile hesaplanır). • Tuz tüketimi kısıtlanmalıdır. • Alkol tüketiminden kaçınılmalıdır. • Meyve ve sebze tüketimi artırılmalı, doymuş ve total yağ tüketimi azaltılmalıdır.
• İlaçlar düzenli alınmalıdır. • Sigara kullanımına son verilmelidir. • Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz yapılmalıdır. Egzersiz ve Yüksek Tansiyon Kan basıncı ilaçlar ile kontrol altına alındıktan sonra, egzersiz programına başlanabilir. Düzenli Egzersizin Faydası Nedir? • Kullanılan ilacın dozunu azaltabilir veya ilaca gereksinimi ortadan kaldırabilir. • Kalp hastalığı ve diğer kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltır. • Kişiyi enerjik kılar; stresi azaltır. • Kilo vermeye yardımcı olur. • Kasları ve kemikleri güçlendirir. • Yaşam kalitesini artırır. • Düzenli egzersiz kan basıncını azaltır. Araştırmalar düzenli egzersizin hafif ve orta derecede hipertansiyonda kan basıncını ortalama 10 mmHg düşürdüğünü göstermektedir. Bu miktar kan basıncı ilaçları ile elde edilen etki ile benzerdir. Ancak uzun dönemde sağlanacak faydalar çok daha fazladır. Orta yoğunluktaki egzersizin ağır yoğunluktaki egzersize göre kan basıncını daha etkin düzeyde düşürebildiği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.
www.irmethospital.com
İRMET AİLESİ GELENEKSEL PİKNİKTE BULUŞTU
53
A K T Ü E L
www.irmethospital.com
UYKU APNESİ’NE
LABORATUVAR ÇÖZÜMÜ
Gürültülü horlama, ortalama 100 kişiden 5’ inde hayatı tehdit edebilecek ‘Uyku Apne Sendromu (OSAS)’ gibi bir hastalığın belirtisi olabilir. Apne solunum durması demektir ve bu hastalık kısaca uykuda solunum durması hastalığı olarak ifade edilebilir.
“
Uyku Apne Sendromu aynı zamanda yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, kalp krizi ve inmeye de yol açabilir. Her gece yüksek sesle horlama, geceleri tekrarlayan uyanmalar, gündüz aşırı uyku hali ya da sabahları baş ağrısı ile uyanmanız söz konusu ise mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz. Doktorunuz sizi Uyku Laboratuvarı için yönlendirecektir. Uyku uzmanları bu solunum bozukluklarının tanısını koyup önlemeye ya da düzeltmeye yardımcı olacaktır.
“
54 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
Uyku Apne Sendromu Belirtileri: -Gürültülü horlama; -Uykuda nefes alamama, boğularak uyanma (apne) -Uygunsuz yerlerde uykuya dalma; -Konsantre olmada güçlük, unutkanlık, sinirlilik, depresyon, cinsel istekte azalma; -Erkeklerde iktidarsızlık, kadınlarda adet düzensizlikleri; -Uyanınca baş ağrısı ya da bulantı; -Gece boyunca sık idrara çıkma ya da yatağı ıslatma;
Tedavi Edilmezse Ne Olur? - Gündüz aşırı uyku hali; - Rahatsız uyku; - Sabah baş ağrısı, bulantı; - Cinsel isteksizlik, iktidarsızlık; - Gece sık idrara kalkma; - Yüksek tansiyon; - Kalp krizi; - İnme; - Depresyon;
Tedavi Yöntemleri
Genel Önlemler - Kilo Verme -Alkol ve Uyku İlaçlarından Kaçınma -Sigarayı Bırakma -Sırtüstü Yatmayı Engelleme -İlaçlar Özgün Tedaviler: -Devamlı Pozitif Hava Yolu Basıncı (CPAP) -Ağız İçi Cihazlar -Cerrahi -Oksijen -İlaçlar -İzlem
Uyku Merkezimiz Hizmetinizdedir. Uzm. Dr. Bahar ÖZÇELİK HANDEMİR 0282 725 44 44/1112 55 A K T Ü E L
www.irmethospital.com
GÜNÜMÜZÜN SORUNU Uzm. Dr. SERPİL YILMAZ ERDOĞAN
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
SIRT AĞRISI
Sırt ağrıları, kadın ve erkekte, sıklıkla günlük yaşam kalitesini önemli şekilde bozan, sürekli bir yorgunluğa yol açabilen, çalışma performansını bariz şekilde düşüren önemli rahatsızlıklardan biridir. Sırt ağrılarının çok büyük bir kısmı, ciddi ve kalıcı birtakım hastalıklardan çok, basit ve tamamen tedavi edilebilir durumlar sonucunda ortaya çıkarlar.
E
rkeklere oranla, kadınlarda sırt ağrısına daha fazla rastlanır. Bunun bir çok sebebi vardır. Ev hanımlarının ev içindeki çalışma şekli, en belirleyici faktörlerdendir. Hamilelik dönemleri ve sonrasında emzirme dönemleri, sırt ağrılarının ortaya çıktığı veya arttığı zamanlardır. Problemin bu dönemlerde tedavi edil-
56 A K T Ü E L
memesi, rahatsızlığın kronikleşmesine ve ilerlemesine yol açar. Masa başı çalışma oranı veya tüm beden yerine kolları kullanarak çalışma oranı, erkeklerden farklı olarak kadınlarda daha yüksektir. Kadında sırt ağrısının daha sık görülmesinde bu durum önemli faktörlerden sayılabilir. Ergenlik ve adolesan dönemlerinde, yani
www.irmethospital.com genç erişkinlik dönemlerinde, kızlarda sırt ve genel omurgaya ait duruş bozuklukları erkeklerden daha sıktır. Bu dönemde duruş bozuklukları düzeltilmezse, skolyoz ve kifoz gibi kalıcı omurga sorunlarına yol açabilir. Genel olarak sportif faaliyetlerden uzak kalma, özellikle bu dönemde, soruna olumsuz katkı sağlayabilir. Adolesan dönemde yapılacak sportif faaliyetler, en azından düzenli yürüyüş programları, önemli ölçüde düzeltici ve koruyucu bir rol oynar. Sırt ağrısına sebep olan yanlış kullanımlara örnek olarak; eğri oturuş şekli, eğri oturuşun uzun süre devam ettirilmesi, uzun süre ayakta kalma, kollar havada uzun süreler çalışma, hava akımı olan yerde kalma veya klima ve vantilatöre özellikle terli iken maruz kalma sayılabilir. Son yıllarda, sadece gençlerin değil, artık her yaşta bireyin televizyon karşısında yarı oturur yarı uzanır şekilde uzun süre kalmaları ve bu durumu bir alışkanlık olarak devam ettirmeleri, sırt ağrılarının sık sebepleri arasına girmiştir. Yukarıda sıralanmış olan bu kullanım hataları, daha şiddetli ve daha inatçı sırt ağrısı sebebi olan miyofasyal ağrıya da yol açabilir. Bu hastalık, gerçekten şiddetli ve dayanılmaz ağrılara sebep olduğu halde, uygun tedavi ile tamamen düzelebilen bir durumdur. Sırt ağrısına sebep olan hastalıklar arasında miyofasyal ağrı, sıklık
olarak birinci sırada gelir. Kadınlarda, özellikle menopoz sonrası dönemde osteoporozun (kemik erimesi) başlaması, sırt ağrılarına da sebep olabilir. Ancak osteoporozun sırt ağrısı yapabilmesi, belli oranda kemik kaybı ortaya çıkmasına bağlıdır. Osteopeni, yani kemik kitlesinde hafif azalma durumu, mutad olarak sırt ağrısına sebep olmaz. Ancak bazı durumlarda osteopeni, başka sırt ağrısı sebepleriyle birlikte bulunur. Bu durumlarda, diğer sebepler fark edilmez veya araştırılmazsa, ağrının sebebi osteopeni olarak yorumlanabilir. Bel ve boyuna ait bazı hastalıklar da sırt ağrısına doğrudan veya dolaylı olarak sebep olurlar. Doğrudan sebep olmaları, boyun ve belin özellikle mekanik problemlerinin (bel ve boyun fıtığı, bel ve boyun zorlanması veya incinmesi, bel ve boyun kireçlenmesi, bel veya boyun kayması, gibi), yine mekanik olarak sırt bölgesini etkilemesi ile ortaya çıkar. Dolaylı sebep olması durumuna, bel ve boyun problemlerinin sırtta yaptığı yansıma ağrıları örnek verilebilir. Yansıma ağrısı, ağrının esas kaynağı farklı bir yer iken, sinir-duyu iletim yolları ortak olduğu için, ağrının farklı bir bölgede de varmış gibi hissedilmesi durumudur. Omurganın iltihabi ve infeksiyöz hastalıkları da sırt ağrılarına sebep olur. Bunlar tüm sırt ağrıları içinde oldukça seyrek durumlar olmakla birlikte, cid-
di tedaviler gerektirirler. İlk sırada Brucella (Malta humması) ve Tüberküloz (omurga veremi, Mal de Pott, Pott hastalığı) sayılabilir. Her ikisinde de kemik tutulumu vardır ve ciddi, sürekli bir ağrı görülür. Vertebralar arası diskin iltihabı (diskitis) da şiddetli ağrı sebebidir. Diskitin sebebi tüberküloz olabileceği gibi, bazen vücuttaki farklı bir odaktan yayılan dirençli bir mikroorganizma da olabilir. Bu hastalıkların tedavisinde uygun antibiyotikler ve uzun süreli istirahatler gereklidir.
57 A K T Ü E L
DERMATOLOJİ KLİNİĞİMİZ HİZMETİNİZDEDİR
www.irmethospital.com
Deri Kanseri ve Deri Tümörleri
İlaç Reaksiyonları
Nasır ve Siğiller
Ürtiker (Kurdeşen)
Kaşıntı
Psoriasis (Sedef Hastalığı)
İyileşmeyen yada Geç İyileşen Deri Yaraları
Vitiligo (vücudun herhangi bir yerinde renk değişikliği)
Cilt Lekeleri
Behçet Hastalığı Zona, suçiçeği, uçuk
Deri Enfeksiyonları (mantar, bakteri ve viral hastalıklar)
Yanıklar
Bezi Hastalıkları (sivilce, saçlı deride kepeklenme, yağlanma)
Saç Hastalıkları
Allerjik Deri Hastalıkları (egzema,kozmetik alerjisi, böcek ısırıkları)
Tırnak Hastalıkları
Aşırı Terleme (el, ayak, koltukaltı)
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (Frengi, Siğil)
Kaliteli Hizmet
58 A K T Ü E L
inin s i g der ” LİK kları ir R İ “B orta ılan b t i a na emizin ile yap ’ ı s da astan LAK O i ay nda h MBA n a ı ve S sayıs fan TO t e car -Eylül Dr. İr i T y zkö ğustos ER ve r. e k Çer muz-A TÜRK lmişti i Tem hmet er ver A y Dr. rtaja o röp
www.irmethospital.com
60 A K T Ăœ E L