Okul gazetesi 1 (2017 18)

Page 1

DIE LUPE

DEZEMBER 2017

ÖNYARGILARIN KAVRAMSAL KÖKENİ

Kofeein

Halloween

Verbreitetste Droge der Welt?

Eine bekannte Feierlichkeit? Oder doch mehr ein Brauch aus der Vergangenheit?

Probleme in der

Fikirden

Gesellschaft

Ürüne

Liegt es an der

Giden Uzun

Kommuniktion?

Yolculuk

1

Und vieles mehr findet ihr auf den folgenden Seiten….


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Sevgili okuyucular, öncelikle okul gazetemizin üçüncü sayısından hepinize “merhaba” demek istiyorum. Okul gazetemizin üçüncü sayısını okumaya başlamadan önce bilmenizi isteriz ki bu gazetenin asıl hedef kitlesi sizlersiniz. Gazetemizi hem sizi okul ile ilgili bilgilendirmek hem de ilginizi çekeceğini düşündüğümüz yazılar ile donattık. Okulda yapılan çeşitli aktivitelere de yer vermeyi unutmadık. Ancak sanallığın bu kadar geliştiği, haberlerin artık ışık hızıyla yayıldığı bu dönemde bilgilendirme için gazete okumak arka planda kaldı. Ancak gazetenin önemi hala güncelliğini korumakta. Öncelikle haberleri objektif bir şekilde öğrenebileceğiniz ancak aynı zamanda bizim bazı eserlere yaptığımız subjektif yorum ve fikirlerimizi de okuyabileceğiniz bir kitle iletişim aracıdır gazetemiz. Bilimden tutun kültür-sanat ve edebiyata sizi bilgilendirecek bu sayı en verimli sayılarımızdan bir tanesidir. Sizi hem İELEV içi ve İELEV dış olaylar hakkında bilgilendiren ve bilinçlendiren bir sayı sadece sayfaları çevirmenizi ve okumanızı bekliyor. Yazımın başında da bahsettiğim üzere sanal çağa git gide alıştığımız için gazete okuma alışkanlığı git gide körelmektedir. Ancak biz Die Lupe (The Magnifier) ekibi olarak bulunduğumuz bu duruma dur diyebilecek bir sayı çıkarmayı başardığımızı düşünüyorum. Her sayıda kendimizi geliştirmekte ve git gide daha iyi bir ekip olma yolunda ilerliyoruz. Ben şahsen bu ekipin bir parçası olmaktan mutluluk duyuyorum ve ekip arkadaşlarımın hepsine ve Yasemin Avcı’ya buradan da bir kez daha emekleri için teşekkür ediyorum. Aynı zamanda bizlere destek verip katkıda bulunan herkese buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Siz değerli okuyucuların istek ve önerilerinizi de bekler, bir sonraki sayımızda görüşene kadar sevgiyle kalmanızı dilerim…

Die Lupe Editörü, Eda Doğa Gürses 2


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

İELEV Özel Lisesi Öğrenci Birliği IELEV Student Assembly is working hard to full fill the student needs and expectations. We are planning to do social responsibility projects and events that students of IELEV High School can have fun as well as a lot of meetings to solve our student issues. As a start we did a Halloween event and a Waffle Day in this year. The money we earned from these events will be spend for a social responsibility project. We are planning to help schools that in needs with the fund we collected. We represent students of our school and try to reflect their opinion on different issues to school management. Our school gives us opportunity to learn German and English at the same time. With that knowledge we are going to have GIB diploma. But that's not easy like it seems. It has a lot of stress, exams and hard work in it. We are trying to reduce their stress a bit and make them relax with our organization. We are working hard to do that. Our assembly contains three communities, namely organization, communication and ceremony. Organization community prepares what are we going to do in this year and how to do it. Communication community prepares our announcements. Ceremony community prepares the flow in our events and school shows. As a big IELEV High School family that is the secret people behind the protects you saw. We hope we will make you happy with our events.

İELEV Özel Lisesi Öğrenci Birliği, okulumuz ve bizim için bu yıl da gece gündüz çalışmaya devam ediyor. Öncelikle işleyiş biçiminden bahsetmek gerekirsek öğrenci birliği 3 temel komiteden oluşmaktadır. Bunlar tören, iletişim ve etkinlik komiteleridir ve bu komitelerin üyeleri aynı zamanda öğrenci meclisinin de üyeleridir. Üyelerin temel amacı üye oldukları komitenin gerekliliklerini yerine getirmektedir ve bu güne kadar da bu komiteler birçok farklı etkinliği düzenlemiştir. Örneğin bu senenin başında ilk olarak 29 Ekim ve 10 Kasım’la ilgili etkinlikler düzenlemiştirler. Son olarak da Öğretmenler gününde bütün öğretmenlerimiz adına fidan bağışında bulunmuş ve öğretmenlerin, bu güne kadar ki değişimlerini bazen ciddi, bazen de komik bir şekilde bir video gösterisiyle bizlerin gözleri önüne sermiştirler. Şu andaysa, sizlerin de bildiği gibi, Kocaeli Körfez Çelik Sanayi Ortaokulu için bir sosyal sorumluluk projesi düzenlemektedir. Öğrenci birliği olarak bu etkinlikleri yaparken ki en önemli hedefimiz bir taraftan sizi eğlendirmekken, diğer taraftan da okulumuza bir katkıda bulunabilmektir. Yapmak istediğimiz her etkinlik bir ön hazırlık gerektirmekte olduğu gibi maddi bir de gerekliliği vardır. Bazıları bu sene ikincisi düzenlenen Cadılar Bayramı partisindeki etkinlikleri yetersiz buluyor olabilir fakat bilinmelidir ki o etkinlikler düzenlenene kadar öğrenci birliği komiteleri arasında yoğun bir fikir alış verişi olmuş ve bu doğrultuda etkinlikler düzenlenmiştir. Herkesin çok sevdiği ve heyecanla beklediği Waffle satışı günü de aslında çok büyük bir hazırlığa ihtiyaç duyulmuyormuş gibi gözükse de, arkasında büyük bir çalışan birlik vardır. Sonuç olarak sizlerden gelecek her türlü fikre açık olduğumuzu belirtmek isterim.

3


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Okul Başkanımız Aral Erdoğan ile Röportaj Bu sene okul için planladığın yeni aktiviteler var mı ? Var ise birkaçını bizimle playlaşabilir misin ? Okul için planladığım yeni aktiviteler yani geçen seneden farklı olarak yapılmamış evet var. Ünlü grupların da katılımının olacağı IELEV Fest bunların en önemlisi. Okul aile birliği ile bu konu içerisinde beraber çalışmamız olacak gibi gözüküyor, onların da böyle bir çalışması varmış. Bu çalıştırmaları birleştirmeyi düşünüyoruz. Bunun dışında interaktif turnuvalar. Bunun fikri geçen sene de zaten ortaya atılmıştı ama yapılmakta başarısız olunmuştu. Bilgisiyar oyunları, video oyunları kapsamında da turnuvalar yapılması, zaten spor turnuvalarından bahsetmiyorum onlar yapılmaya devam edecek. Bunun dışında yılbaşı partisi geçen seneden farklı olarak daha organize bir şekilde olabilir ve belki okul dışında yapabiliriz bu sene. Ayrıca seminerler olacak; öğrenciler tarafından yapılacak 10. ve 9. sınıflar için IB seminerleri. Belki oryantasyon süreci ve gelenekleştirmek açısından hazırlıkların da dahil olacağı büyük bir organizasyon, buluşma, pilav günü tarzında bir çalışma da olabilir. Sence başkan seçilmenin en önemli nedeni veya nedenleri nelerdir ? Geçen sene başkan yardımcılığı yaparken ben insanlara nasıl bir şekilde sorumluluk altına girebileceğimi ve neler yapabileceğimi gösterdim. Ben en önemli etkenlerden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Ayrıca ben başkanlık konuşmalarımda ben değil de biz olarak bir üslup kullanmanın çok önemli bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca hazırlıklar aslında benim başkan olmamda en önemli nedenlerdendi çünkü hazırlıklar bu okula, lise hayatına yeni adapte olmaya çalışan insanlar ve yapacıklarımı söylediğim zaman bu etkinliklerin herhalde kendileri için iyi birer eğlenceli oryantasyon sürecinde katkılı olacağını düşünmüş olduklarına inanıyorum. Bunlar temel sebepleri.

4


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Yaratmak istediğin bir okul geleneği var mı ? Can ile ikimizin zaten hali hazırda yarattığı bir gelenek var. Balo yani 19 Mayıs Balosu yaptık bu önemli bir gelenek ama bunun dışında yapmak istediğim bir gelenek, bunun için biraz geç kalınmış olunabilir ama okul yeni hazırlıklar geldiği zaman ilk gün şakası yapmak. Diğer okullarda yapılıyor mesela Kadıköy Anadolu Lisesi’nde simit atılıyormuş, karşılamak amacıyla bu tarz bir şey yapılabilir. Tabii aynısını yapalım demiyorum, daha farklı bir şekilde bizim okulumuzda da yapılabilir. Okulun hem sosyal hem de akademik olarak en sevdiğin özelliği nedir ? Bu iki alanda da okul bize çok şey tanıyor. Bizi biraz serbest bırakıyor ve bu alanlarda bizim kendi kendimize bir şeyler yapmamıza ve bazı şeyleri yönetmemize izin veriyor. Bu benim en sevdiğim özelliği. Bu durumda okulun öğretmen ve öğrenci açısında beraber gelişmesine sebep oluyor yani sırf öğretmen öğretiyor, öğrenci öğretiyor değil aynı zamanda öğrenci organize ediyor, öğrenci planlıyor, öğrenci bazı girişimlerde bulunuyor ve bu sayede beraber bir gelişme oluyor. Öğrenciler kendi fikirlerini özgürce ifade edip girişimlerde bulunabiliyorlar. Bence bu önemli bir özellik. Bir okul kuralını değiştirebilseydin ne olurdu ? Bilemiyorum, okul kuralları çok insanlara dayatılan bir şey değil ama herhalde okulun IB yapılandırması hakkında bazı şeyleri değiştirmek isterdim çünkü IB konusunda okulun bazı noktalarda eksik kalabildiğini düşünüyorum. Hani öğretmenler IB konusunsa bazı şeylere izin vermiyor. Bunu değiştirmeyi isterdim. Örneğin, ders değişikliği veya bazen almak istediğimiz makale başlıklarına izin verilmiyor. Bu izin vermeme durumunu değiştirmek isterdim. Ayrıca lise servislerinin ve ortaokul servislerinin ayrılmasını isterdim. Bu bir kural değil ama bunun gerçekten yapılmasını isterdim çünkü lisenin benliğini kazanması açısından da bu önemli bir şey. Sonuçta biz sürekli ortaokul çocuklarıyla ve küçüklerle aynı serviste gidemeyiz. Bu umarımki ilerleyen senelerde yapılır. 5


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Gelecek nesillere bir dersi zorunlu kılabilseydin, bu hangi ders olurdu ? Ben kesinlikle tarih ve Türk edebiyatı diyorum çünkü tarih ve Türk edebiyatı bizim yabancı kültürlerden çok kendi kültürümüzü anlamamız için çok önemli. Tarihten kastım hem Almanca hem de Türkçe. Türk edebiyatı hakkında insanların, hangi yazarların hangi kitapları yazdığını, önemli yazarları, edebiyattaki akımları, Türk edebiyatının tarihini… Bunların kendi kültürümüzün özelliklerini benimsemesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum bu yüzden zorunlu kılınmasını isterdim şahsen. Okul başkanı olarak izleyeceğin veya izlemeyi düşündüğün bir politika var mı ? Politikamı zaten belirtmiştim ben her zaman insanların doğrultusunda hareket ediyorum. Asla benim kendi isteklerim doğrultusunda bireyler yapmıyorum. “Her zaman ben değil biz.” benim mottom. Okul meclisinde biz öğrencilerin istekleri doğrultusunda bir şeyler yapıyoruz ki onlar sosyal anlamda rahatlasın eğlensinki akademik hayatlarında da rahatlatsın onları bu durum. Seni daha iyi tanımamız için kendini üç kelime ile ifade edebilir misin ? Takıntılı, planlı olmaya çalışan fakat asla planlı olamayan biriyim, cana yakın sevecen, komik, insanları güldürebilme yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Bu saydığım özellikler tamamen beni anlatan özellikler. Keşke ben yazsaydım dediğim bir kitap veya keşke ben çekseydim dediğin bir film var mı ? Keşke ben yazsaydım dediğim kitap herhalde Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” kitabı olurdu. Gerçekten beni hayatımda en çok etkileyen kitaplardan biridir. Müthiş bir kitaptı gerçekten, daha önce beni bu kadar etkileyen bir kitap okumamıştım. Film herhalde 2015de çıkan “Marslı” adında br film var. Bir uzay serüvenini anlatıyor o filmi çeken kişi olmak isterdim.

6


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Diğer adaylardan hakkında ne düşünüyorsun seni onlardan farklı kılan özellik nedir ? Diğer adayalar tamamen meclisi değiştirmeye oynadılar. Yani meclis sistemini değiştirmeye oynadıklarını düşünüyorum ama ben konuşmamda da bahsettiğim üzere Ozan Ege ve Gökçehan tamamen meclis sistemini değiştirmeyi ve parlementer bir sistem getirmeyi düşünürken, (yani okul aslında bir nevi bir parlemento simülasyonu bir şey olacaktı) ben ise halihazırda işleyen bir meclis olduğu için insanlara “Hangi etkinlikleri hangi aktiviteleri önerirsek onlar mutlu olur ? Hangi aktiviteleri bekliyorlar ? Neler yapmaktan hoşlanır ve mutlu olurlar okul içinde?” diye düşündüm ve bu yüzden benim farkım bu yönde oldu. İnsanlar da benim yapmayı vaat ettiğim etkinlikler doğrultusunda beni seçtiler. Planladığım etkinlikler doğrultusunda eğleneceklerini ve mutlu olacaklarına inanarak. Bu mutluluğu akademik yaşamlarına da entegre ederek daha da mutlu olabileceklerine inanıyorum. Okulun en üst dönemlerinden bir öğrenci olarak alt dönemlerine verebileceğin en büyük tavsiye nedir ?
 Verebileceğim tavsiye size zamanında gereksiz gelen her şeyin aslında ileride çok gerekli olduğunu anlıyorsunuz. Bu çok önemli bir şey ve bu yüzden size öğretilen ne varsa her zaman bunları es geçmeyin. Bunlara önemsizmiş gibi davranmayın ayrıca gerçekten yabancı dile önem vermenizi tavsiye edeyim çünkü yabancı dil bizim okulumuzda eğer geç kavranılır ise 11 ve 12. sınıfta bunu tamamlamak zor olabilir. Ayrıca planlı olmak da elbette çok önemli çünkü IB de planlı olmazsanız, IB’nin zor bir program olmamasına rağmen, plansızlığa tahamülü yok. Plansızsanız, programınızı düzgün yapamıyorsanız, zamanınızı idareli kullanamıyorsanız bu sizi etkiler mutlaka. Bu yüzden planlı olmak ve bunun temelerini erkenden atmak benim verebileceğim en büyük tavsiye.

7


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Kadıköy’de bir INTERACT Bu sene İELEV Özel Lisesinde ilk kez IB programı uygulanmaya başlandı. Çoğu öğrenciye göre “narkoz” daha etkisini tam olarak göstermemiş olsa da elimiz kolumuz yavaştan uyuşuyor ve özgürlüğümüzü yitirmeye başlıyoruz. Bizim özgürlüğümüzü yitirmemize neden olan birkaç önemli olan unsurdan bir tanesi de, IB’yi bitirmek için gerekli olan, CAS (Creativity, Activity, Service) programı. CAS’i kısaca anlatmaya çalışırsak kendisi, öğrencilerin evrim geçirmelerinde ve bir IB Öğrencisi olmalarında önemli bir rol oynayan; Toplum hizmeti, sporsal aktivite ve bir yaratıcı aktivite içeren bir programdır denilebilir. Lisemizin önemli kulüplerinden, daha doğrusu resmi bir kulüp olmaya çalışan, Interact kulübü ise toplum hizmeti ile ilgili ilk adımı attı ve öğrencilerin kendilerinin organize ettiği bir sosyal sorumluluk projesi planladı. İlk iki haftası biten ve üç hafta sürecek projenin asıl amacı, bir farkındalık oluşturmak ve kirlenen plajların kirlenmemesinin bizim elimizde olduğunu insanlara göstermeye çalışmaktı. Projenin ilk haftasında İELEV Interact grubu Kadıköy Moda sahiline gitti ve sahili temizlemeye başladı. Başlarda sahilin bira ve çöp koktuğuna dair şikâyetler gelmesine rağmen grup ilk haftayı başarıyla tamamladı ve sekiz dolu poşet torbası topladı. Projenin en çok dikkat çeken tarafı ise sahilde yürüyüş yapan veya zaman geçiren diğer insanların çok dikkatini çekmiş olmasıydı. Bir nevi proje amacına, projeyi yaparken ulaştı denilebilir. Buna en güzel örnek de, aynen aktarıyorum, sahilden geçen yaşlı bir kadının şimdiki gençlerle gurur duyduğunu söylemesi ve bu güne kadar gençlerin sahili temizleyeceğini değil, kirletmiş ve kirleteceğini düşündüğünü bizimle paylaşmasıdır. 8


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Helfen Sie uns “Pate zu werden”! Wir haben im Chemieunterricht unter dem Thema, Chemie ist überall’ gelernt, wie man natürliche Pr o d u k t e e r z e u g t . I n d i e s e m Zusammenhang haben wir eigenhändig Seifen und Lippenpflegeprodukte hergestellt. Auf dem traditionellen Weihnachtsbasar der IELEV Schulen möchten wir mit einer sozialen Aktivität einen Beitrag zum Schutz von bedrohten Tierarten leisten und ein Bewusstsein dafür schaffen. Die WWF kämpft als eine der großen Naturschutzorganisation um die Vielfalt der Arten und die Schönheit unseres Planeten zu erhalten und bietet die Möglichkeit ‚Pate zu werden’.

9


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

IV. TEKUF (TED Kayseri Ulusal Formu) TEKUF Nedir? TED Kayseri Koleji Ulusal Forumu, lise öğrencilerinin belirli komiteler içinde bir araya gelerek güncel konuları tartışıp bir sonuca varmalarını ve vardıkları sonucu bir forum içinde sunmalarını sağlayacak ulusal bir konferanstır. TED Kayseri Koleji Ulusal forumu, 03-06 Kasım 2017 tarihleri arasında Kayseri’de gerçekleşmiştir. Dördüncü defa düzenlenecek olan bu forum, takım kurma çalışmaları, komite çalışmaları, genel kurul aşamalarını içermektedir. Güvenlik, Spor, Çevre, Sağlık, Sivil Hak ve Özgürlükler, Doğal Yaşam, Teknoloji ve Dış İlişkiler komitelerinde Türkiye’nin ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel sorunları tartışılıp sonucları genel kurula sunuldu.

TEKUF GÜNLÜĞÜ 3 Kasım 2017 Bu gün, TEKUF 2017 Konferansının ilk günüydü. Çok erkenden başladığımız bu günde bu kadar yorulacağımızı tahmin bile edemeyerek Ted Kayseri Koleji’ne ulaştık. Başında çok eğleniyor olmadığımız oryantasyon gününün sonunda komitedeki arkadaşlarımızla tanışarak ve kaynaşarak hayatımızda benzeri olmayacak bir deneyime adım atmış olduk. Bu günde komite çalışmaları yapmamış olsak bile sabah erken kalkmanın da verdiği yorgunlukla erkenden otele döndük.

10


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

4-5 Kasım 2017 4 Kasım’da yine erkenden kalkarak açılış seremonisiyle güne başladık. Türkiye’nin gündemindeki sorunları tartışmak üzere komiteler olarak ayrıldık ve komite çalışmalarına başladık. Bu iki günde taslaklarımızı eksiksiz hazırlamak için en verimli şekilde çalıştık. Bazen bir sorun üzerine çok fazla kafa yorduğumuz oldu, bazen de bir soruna çözüm üretemediğimiz. Birkaç komite zamanı verimli ayarlayamadıklarından dolayı akşamları geç saatte birleştiler ve en iyi taslağı hazırlamak için gecelerini gündüzlerine kattılar. Komite çalışmaları arasında çok yorulduğumuz zamanlarda birkaç oyun oynayarak motivasyonumuzu geri topladık ve iyice konsantre olmaya çalıştık. Bu çalışmalar sırasında çok fazla fikir ayrılığı yaşadık ancak her birimiz o konuda ikna olana ve aynı fikir altında toplanana kadar tartışmayı bırakmadık.

6 Kasım 2017 Bu gün, bütün komitelerin 3 günlük emeklerinin karşılığını alacağı ve çalışmalarını sunacakları genel kurul günüydü. Bazı komiteler başarılı sonuç elde edemese de herkes için faydalı bir gündü; Türkiye’nin çeşitli konulardaki sorunlarını kavradık, bu konularda bilgi sahibi olduk ve bu sorunlara daha farklı bir bakış açısından bakma fırsatı bulduk. Birbirimize sorular sorarak, tartışarak o konuyu daha iyi anladık. Sonuç olarak, her yönden çok eğlenceli ve kendimizi geliştirme fırsatı bulduğumuz bir konferansa katılmış olduk.

11


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Down to my Skin and Bones I was in the car when I first met him. I was looking out the window, thinking of how many new people I would meet and get to know too well that year. I turned my pretending-to-be-tired eyes' attention to the boy sitting next to me. I was trying to look cool, trying to look like I didn't care that he had arrived but, in reality I couldn't care more about it. I looked deeply into his eyes, trying to understand, trying to see who he was; what his hobbies were, what kind of friends he had, what kind of a person he was, what he mostly thought about. But I couldn't see anything, anything at all. When he was there, and he knew everything about me. I could feel his eyes ripping through mine and discovering my mind. And just like that, he knew who I was; what my hobbies were, what kind of friends I had, what kind of a person I was, what I thought of mostly. Then he started spreading his vines through my mind, poisoning and killing everything they touched. He'd started to do what he had come here for: First he was going to make me addicted, then he was going to sit back and enjoy. And the most sick part (the strangest) of it all would be that I would've been the one to invite him in in the first place. *** It was all going perfectly as planned, as it did with most of the people. The only problem was that I was aware of what I was doing, spending most, almost all of my time with a good-for-nothing boy like him. ''I'm not scared.'', I'd thought. But I was scared. And that was good. Because it was keeping me from completely losing myself and poisoning my mind and turning into a... robot? No, just a mental person. But everyone was mental, so was that bad? If it was taking away everything and everyone you loved away from you and if it was taking yourself away from you then yeah, it was. The reason why it was all happening didn't matter, I didn't want to pity myself, I couldn't pity myself anyway. It felt wrong, it was as if I were searching for a reason to keep hanging out with him and giving him everything I had which only resulted in him growing and growing even bigger and becoming better and eventually taking over me.


12


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

After he had finally shed me to pieces and completely worn me out he would start breaking out. Like a glass, a mirror I would start to shatter and when everyone outside would see me, I wouldn't see any of them.

Whenever I looked in the mirror I would see myself and him, at this point inside of me but was he one with me? No, and I didn't like that, I wanted to be him, become him, I wanted him to completely destroy me. But that wasn't possible, it was never possible with any of the people that had met him. Even with the worst of cases, as long as they didn't die, it was never possible. That was because he wasn't real. Which makes everything perfectly crystal clear right? I couldn't be him because he wasn't real. 
 
 You would think that that was the only reason why I couldn't be him, but that wasn't the only reason, it wasn't even close. The reason I couldn't be him wasn't just because of him, it was also because of me. I couldn't be him because I wouldn't let myself, somewhere deep in my mind I knew that this was all wrong. It wasn't worth it and it would never ever be worth it. 
 
 But it was like drugs, like alcohol. Whenever I was with him I felt euphoric. The longer we were together, the better it felt, but also the worse it got when he left. I was addicted to him. But not only to him, also to those moments when he would finally leave me alone after spending almost the whole day with me. I would've forgotten about everything and everyone that was around me. Then I would see them, my friends and my enemies at the same time and spend the rest of the day by their side. This loop went on for a year, sometimes I would spend a whole day with him, sometimes I wouldn't even see his face for at most two days. I didn't let it get longer than two days. 13


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Sometimes he would bring some of his friends along to come hang out with me. They weren't as addictive but they usually hurt me more. They were faster, like a slap on the face but he was slower, like cutting your nails. You cut the tip first, then a little bit deeper, then a little bit deeper and the next time you cut them it hurts more. It starts hurting more and more every single day you cut a bit off the nail. That's how he was different than the rest of his friends.
 
 The thing about him is, when he takes over your body and mind you become completely blind. You look in the mirror and you only see yourself, all the people behind the mirror screaming and shouting at you because they love you, everyone who's trying to save you are a complete blur to your eyes. You think they're trapped behind the mirror when in reality you're trapped. You think you're in control, you think everything's going perfectly fine but everyone else behind the mirror, everyone who you think are trapped can see that you've completely lost control and that you're slowly but surely taking your own life. They can see that you're destroying everything about you and they don't understand it but believe me they're trying. And this whole situation hurts them, because they're your mom, dad, sister, brother; they're your friends, your family and they love you. 
 They are always there, they will always be there but he won't. That ill part of your mind will leave. You'll come to understand, I came to understand that it's just an illness. It can be cured even if it means lying in a hospital bed for weeks, months or even years. It can always be cured. It's not about being not strong enough, smart enough or thin enough. It's not about being good enough, it's not about being perfect. 
 
 It's about wanting to recover, trying to recover and failing multiple times. It's about finding something worth fighting for, someone: your family and friends who are worth fighting for. It's about finding someone, yourself, you who is worth fighting for. 14


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

,,Gesellschaft’’ Dezember, 2017 Liebe Leserinnen und Leser, Vor Kurzem habe ich in dem Buch ,,Kurzgeschichten‘‘ eine Geschichte namens ,,Im Zoo‘‘ gelesen. Wegen der tieferen Sinne in der Kurzgeschichte habe ich diese Interpretation geschrieben. Dies bezüglich möchte ich im folgenden die Geschichte wiedergeben und meine eigene Meinung und Erfahrungen zum Thema äußern. Die Geschichte ,,Im Zoo‘‘ wird wie man auch von dem Titel erkennen kann, spielt sich in einem Zoo ab. Unsere Protagonistin heißt Sofie und sie ist ein Kind. Sie besucht den Zoo mit ihrem Vater. Sie interessiert sich für Affen. Der Wendepunkt der Geschichte ist, als Sofie Affen mit Herrn Schneider vergleicht. Sie denkt, wenn Affen Menschen nicht begrüßen können, dann ist Herr Schneider auch ein Affe; weil er Sofie nie begrüßt. Zu diesem Vergleich sagt der Vater von Sofie, dass sie so etwas doch nicht sagen kann. Aber Sofie besteht darauf und erzählt warum Herr Schneider ein Affe ist. Als ihr Vater ihre Erzählung hört, lacht er. Nach der Wiedergabe der Kurzgeschichte aus dem Buch, folgen nun meine Erfahrungen mit diesem Thema. Diese Erfahrung verbindet sich nicht direkt mit der Kurzgeschichte ,,Im Zoo‘‘ aber mit dem Thema der Geschichte ,,Konflikte in der Gesellschaft‘‘ verbindet sie sich schon gut. Nach dem letzten Schuljahr habe ich meine Haare geschnitten.

15


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Ich bin ein Mädchen und für mein ganzes Leben hatte ich lange Haare, deshalb war es nicht so einfach fast alle meine Haare schneiden zu lassen. Einige meiner Freundinnen und Freunde haben gesagt, dass Mädchen keine kurze Haare tragen dürfen. Und andere Jungen aus der Schule haben meinen Freundinnen gefragt, warum ich meine Haare geschnitten habe. Das Problem ist, dass alle diese Menschen mich kritisiert haben, weil ich etwas ungewöhnliches -für die Augen der Gesellschaft- gemacht habe. Aber es war, und ist, mir egal. Es ist die gleiche Situation wie in der Geschichte ,,Im Zoo‘‘. Andere Leute im Zoo haben Sofie kritisiert und der Vater von Sofie hat sein eigenes Kind kritisiert. Aber es war Sofie auch egal. Nachdem ich meine eigene Situation geschildert habe, möchte ich nun darstellen, welche Meinung ich persönlich zu dem Thema habe. Ich bin der Meinung, dass diese Kurzgeschichte das Thema ,,Konflikte in der Gesellschaft‘‘ sehr gut vorgegeben hat. Ich denke dass, Sofie ein perfektes Beispiel für das wir alle sein sollten repräsentiert. Sofie hat sich sehr gut gerechtfertigt. Sie ist entschlossen gewesen, trotz der negativen Kommentare der anderen Leute. Zu allem Überfluss bin ich mir sicher, dass sie alles ohne zu denken gemacht hat. Das war meine Meinung zu dem Thema ,,Konflikte in der Gesellschaft“. Dieses Thema hat mich sehr interessiert. Ich hoffe, ihr habt meinen Beitrag gern gelesen. Ich freue mich schon auf die nächste Interpretation. Viele Grüße….

16


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

„Kommunikationsprobleme in der Gesellschaft“ 03.12.2017

Liebe Redaktion der Schulzeitung, Letztens las ich eine Kurzgeschichte von Peter Härtling namens „Im Zoo“, die im Jahr 1994 geschrieben wurde. Das Hauptthema der Kurzgeschichte beinhaltet die Probleme in der Gesellschaft. Aber was sind die wichtigsten Probleme in der Gesellschaft? Wie werden diese Probleme in der Kurzgeschichte behandelt? Welche Motive benutzt der Autor um diese Probleme zu erläutern? Infolge dessen werde ich eine Verbindung zwischen der Kurzgeschichte und die Probleme in der Gesellschaft herstellen. Anschließend werde ich meine eigene Stellung zu diesem Thema nehmen. Die wichtigsten Probleme in der Gesellschaft seien Selbstsucht,

Respektlosigkeit

und

Kommunikationsunfähigkeit. Zwischen diese, Kommunikationsprobleme in der Gesellschaft steche ins Auge. In der Kurzgeschichte „Im Zoo“ wird genau dieses Problem behandelt. Nachdem ein Mädchen einen Affen begrüßt hat, wird ihr gesagt, dass Affen sie nicht begrüßen können. Deswegen, vergleicht sie die Menschen in ihrer Umgebung mit den Affen. Der Autor benutzt dieses Mädchen namens „Sofie“ um die Gesellschaft zu kritisieren.

Damit die Leser dieses Problem

der Gesellschaft verstehen, vergleicht er die Menschen mit den Tieren. 17


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Nachdem ich die Kommunikationsunfähigkeit der Gesellschaft und die Kurzgeschichte in Verbindung gesetzt habe, werde ich meine eigene Meinung mit diesem Thema berichten. Eines Tages als ich zum erste Mal in den Bus eingestiegen bin, habe ich den Busfahrer begrüßt aber er hat mich nicht zurückgegrüßt. Diese Situation habe ich sehr komisch gefunden und ich habe den ganzen Tag lang die Menschen beobachtet. Ich habe bemerkt, dass die Menschen sich nicht einmal anlächeln. Ich habe diese Situation sehr traurig gefunden. Nach meinen Erfahrungen, werde ich jetzt meine eigene Meinung zu diesem Thema begründen. Ich bin der Meinung, dass obwohl die Menschen zusammen in einer Gesellschaft leben und Hilfe voneinander brauchen, reden sie miteinander zu wenig. Sie sind sehr selbstsüchtig und interessieren sich nicht über andere. Sie denken nur an ihre eigenen Interessen welches die Gesellschaft unglücklich macht. Jedoch wenn die Menschen mehr kommunizieren würden, würden die Beziehungen in der Gesellschaft sich verstärken. Das war meine Meinung zum Thema „Kommunikationsprobleme in der Gesellschaft“ Ich hoffe, dass dieser Beitrag euch eine andere Perspektive erteilt hat. Viele Grüße….

18


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Kürk Mantolu Madonna ve Yabancılaşma Üzerine Yabancılaşma; homo sapiensin varoluşunu anlamlandırmak için hem kendisine hem de doğaya yönelmesi sonucunda ortaya çıkan, “frenleyici” işlev gören bir olgudur. Marx’ın yabancılaşmayı sadece sömürülen sınıflarda, özellikle de proleterya, görülen bir durum olarak algılamasının aksine Erich Fromm, yabancılaşmayı “herkeste görülen bürokratik bir kent hastalığı” olarak tanımlar. Bürokratik hiyerarşi, insanları “iyi” ya da “kötü” yaparak ilişkileri samimiyet ve içtenlikten kaçınmaya zorlamış, sınıfların tabi olduğu emek ve gelir farklılığı dışında tin ve rahatsız edici hissel farklılıklarını meydana getirmiştir. Kürk Mantolu Madonna’nın üstüne kurulu olduğu “yabancılaşma” hissiyatının da romanın geçtiği uzamların distopik sosyal yapısıyla alakalı olduğunu söyleyebiliriz. Romanda geçen Berlin ile 21. yüzyıl Berlin’i arasında sosyolojik bir fark görmek pek zordur! A priori bir doğruluk olarak bürokrasinin, başka bir deyişle “kırtasiyecilik”, dengesizliğinin yabancılaşmaya yol açtığını düşünürsek, ne Raif Efendi ne de Maria Puder bir başkasından daha fazla yabancılaşmıştır. Heidegger’in “das Man” adını verdiği bu yabancılaşma duygusu, romanda ne kadar gittikçe azalır gibi gözükse de yerini mütemadiyen korur. Rasim Bey’in “olabildiğince içten” bir biçimde ortaya koyduğu gibi “Bundan sonra aradaki buzu çözmeye, bu insanların birbirine karşı duydukları müthiş yabancılığı gidermeye imkan yoktu. İnsanlar birbirini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.” Nitekim; yabancılaşmanın romanda hissedilebilecek en vahşi ve keskin hali, şüphesiz Raif Efendi’nin bir telgraf ile babasının ölüm haberini aldığında bu haberden etkilenmemesidir. Bu kayıtsız kalış, Camus’un “Yabancı” romanında annesini kaybeden Meursault’un içsel durumuyla ilişkilendirilebilir. İki karakter de karanlık-egzistenyalizm temasında kaybolmuş, kendi bilinçlerinde toplum saadeti sağlamaya çalışıp kısmen başarısız olmuşlardır.

19


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Alle Schüler der 10. Klasse nehmen als Teil des Chemieunterrichts das erste Mal am DechemaX Schülerwettbewerb teil. Jedes Jahr gibt es ein Themenbereich, in diesem Jahr ist es ‘GESUNDHEIT! DECHEMAX ohne Risiken und Nebenwirkungen’.

In Teams von 3 bis 5 Schülern müssen die Schüler dafür an zwei Runden antreten. In der ersten Runde steht jeden Donnerstag auf der Seite mit der ‘Frage der Woche’ Fragen rund um Chemie, Technik und Biotechnologie. Die Schülerteams haben bis zum darauffolgenden Mittwoch Zeit, die Lösungen zu finden. Um in diezweite Runde zu kommen müssen die Teams 6 von insgesamt 8 Fragewochen richtig beantworten. Die zweite Runde ist die Experimentalrunde. In dieser Runde werden die Schüler: Beobachten, recherchieren, testen, erklären, basteln, … alles rund um die Chemie und Biotechnologie. Die besten Teams der zwei Runden werden zur feierlichen Preisverleihung nach Frankfurt auf die ACHEMA 2018 eingeladen. Dort erhalten sie den DECHEMAX-Pokal und weitere Preise.

20


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Terminkalender für die DechemaX 2017/2018:

Hülya Turan Chemielehrerin

21


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

MY CAS EXPERİENECEa little Reflection learning to play the piano ( start : 12.10.2017) I´ve always admired people who were involved in music,

which is actually a whole world for itself. My interests in music never got further than listening to it as a time filler or as an entertainment while I was busy doing other things. As I grew up I regreted not having learned the note system and how to play an instrument. Actually I have a lot of friends who can play the piano or the guitar and they have also been motivating me to start learning, but to be honest it seemed to be a long journey, which required a lot of time, effort, discipline and training and I was not sure if I could manage to step into an unknown and intimidating area. So actually music and playing an instrument was like a desire I could never fulfil. All these thoughts and doubts about myself changed as I started the IB programme. As I got more familiar with CAS and the outcomes I have to accomplish with my CAS experiences, the first thing that popped into my mind was music. It was the best opportunity for me to finally start to play an instrument and take a step in the world of music. The reason why i chose the piano was, because it was one of the instruments that seemed like the main instrument and the sound of a piano sounded more emotional than other instruments. Then I had questions like: “ Will I be able to learn anything?” or “What if I do not like the instrument or the way the musical system works?” Moreover, I had fears that it is a very big challenge to accomplish and that it would be too hard to learn. With all these different types of questions I went to my first lesson. I realised before that it would take a longer time to learn then the other CAS experiences because it is something unfamiliar to me and that is why I started with it. I planned attending once a week to class and study at home or in school if possible. So back at my first lesson. Just because it was something unfamiliar to me I decided to set goals after my first lesson I reflected on my first experience. During the lesson I actually understood how much fun this makes and to confess, that I am actually a bit talented. My teacher was happy with me and my musical skills and we also took a video at the end of the first lesson, in which I played a simple melody. After the first lesson, all my doubts and fears about myself suddenly vanished. To be honest I realised that it was actually the biggest challenge I had trouble with. My goals right now are to learn as much as I can throughout the IB programme and continue also during college years. But as a more concrete goal I can say that I want to be able to play several songs after these two years and also be able to read the note system without any problems. At the moment I spend one hour weekly with this experience, which is quite manageable with my schoolwork. This is all I can say for now, since I just started learning but I hope to be able to tell a lot more in my next reflection paper about this CAS experience. 22


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

ÖNYARGILARIN KAVRAMSAL KÖKENİ 
 Önyargı, bilgiye ve onun elde edilişine karşı konulan koşulsuz tavırdır. Kavramsal olarak önyargıyı incelersek , bilgiyi ve onu nasıl elde ettiğimizi incelememiz gerekir.Öncelikle bilgiyi şu üç başlık altında inceleyebiliriz; a priori akıl, a posteiori akıl ve her ne kadar tartışmalı olsa da Henry Bergson ve Gazali tarafından temsil edilen sezgisel akıl (entüisgonizm), a priori aklımız , deneyim ve duyumdan bağımsız olarak işleyen bir mekaniktir.Aklın saf haliyle elde edilen bilgiler ve yetiler a prori aklın sonucudur. A priorinin temsilcileri olan rasyonalister dpğadan ve maddeden yararlanan bilgiyi kabul etmemişlerdir. Rasyonalist filozoflardan olan Descartes ve Spinoza kendi akıllarını arındırdıktan sonra yaptıkları düşünce deneyleriyle şu sonuçlara varmışlardır. Descartes;
 1.Önerme: Kötü bir şeytan beni şeylerin sahte olduğuna inandırmaya çalışıyor olabilir. 2.Önerme: Kötü bir şeytan eğer ben gerçekten varsam beni buna inandırmaya çalışabilir. Sonuç: Düşünüyorum, öyleyse varım. Spinoza: 1.Önerme:Varoluşu başlatan yalnızca tek bir ruh vardır.
 2.Önerme: Var olan herşey bu tek tözden yapılmıştır.
 3.Önerme: Bu töz “ Tanrı “ yada “ Doğa “ dır.
 4: Önerme: Bu töz evrenimize her şeyi onun oluşma süreci , onun amacı , onun biçimi ve onun cismi ile sağlar. Sonuç: Bu dört yolla Tanrı her şeyin nedenidir.

İki filozof da dış yaşamdan elde ettikleri duyumları ve bilgileri yok sayarak, sadece kendi akılları yardımıyla yaptıkları deneyde bu sonuçları bulmuşlardır.Bu sonuçların doğruluğunu bir kenara bırakacak olursak , iki sonuç da mutlak olarak önyargısızdır. Çünkü önyargıların oluşma sebebi deneyimlerin ardışıklığı veyahut ardışıksızlığıdır fakat iki filozof da deneyimi bir kenara bırakarak bu düşüncelere ulaşmışlardır.

23


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

A posteriori akıl ise deneyimden yola çıkarak bilinen tümeller ve tikellerdir.Bunun temsilcisi olan John Locke ve George Berkeley ise şunları belirtirler: John Locke : 1.Önerme: Rasyonalistler bir takım fikir ve kavramlarla doğduğumuza , yani bunların doğuştan geldiğine inanırlar. 
 2. Önerme: Ancak bunların doğruluğu kanıtlanamaz, şöyle ki doğuştan herkeste bulunan bir gerçek yoktur ve tüm zamanlardaki tüm kültürlerin insanlarında ortak “ evrensel fikirler” bulunmaz. Sonuç: Bildiğimiz herşey deneyimle kazanılır. George Berkeley:
 1. Önerme: Bilginin tümü algıdan gelir.
 2. Önerme: Algıladıklarımız fikirlerdir, içlerindeki şeyler değildir.
 3. Önerme: Bu nedenle Dünya sadece fikirlerden ve bu fikirleri algılayan zihinlerden oluşur. Sonuç: Birşey sadece algıladığı yada algılandığı kadar vardır. Gösterilen filozofların ikiside algıyı bilginin ön koşulu olarak tutmuş ve varoluşu algıya tabi tutmuşlardır. Aralarındaki fark ise Locke önyargısız saf akli bilgiyi kabul etmiş fakat Berkeley tamamıyla deneyime indirgenmiştir.Sonuç olarak iki filozof da bilgiyi deneyime dayandırdıklarından “önyargısız bilgi mümkün değildir” demişlerdir. Bunun sebebi şudur ki deneyim bizi aklımızda tümel kavram oluşturmaya yönlendirir. Örneğin, her sabah güneşin doğumunu deneyimledikten sonra her sabah güneşin doğacağını düşünmek deneyimin sonucudur, fakat asla bir sonraki sabah güneşin doğup doğmayacağını kesin olarak bilemeyiz. Peki bu durumda önyargı kötü müdür? Eğer önyargı kötüdür dersek bu da deneyim sonuçlu önyargılı bir cevap olacağından bu soruyu çözmemiz için de Rasyonel düşünmemiz gerekiyor. Bu durumda , eğer önyargımızın sebebi deneyimlerimiz ise bu deneyimlerin akli kabul edilebilirlik oranlarını incelememiz gerekir. Ünlü filozof Ockhamlı William bu duruma “ varsayımı az olan seçenek kabul edilmelidir “ şeklinde cevap verir. Güneşin doğuşundan yola çıkarsak , yarın tekrar Güneş ‘ in doğması için süregelen düzenin devamlılığını varsaymamız yeterlidir. Yarın Güneş’in doğmaması içinse Güneş sisteminde bir sorun çıkmasını, düzenin bozulmasını, hiçbir mantıklı sebep yokken Güneş’in birden durmasını varsaymamız gerekir. Bu durumda varsayımı az olan ilk ihtimali kabul etmemiz makuldur. Hayatımızdaki her seçim ve bilgide önyargı payı bulunacaktır zira hayat deneyimlerimizden oluşur.Deme ki önyargı kötü birşey değil, yalnızca kontrol edilmeye ihtiyaç duyan birşeydir. Saf aklımıza güvenerek belirsiz konularda yargıyı aslıya almamız bizi asla bilinemeyecek olan hakikate daha çok yaklaştıracaktır. 24


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Die verbreitetste und beliebteste Droge auf der Welt: Koffein Mehr als 100.000 Tonnen Koffein werden jedes Jahr auf der ganzen Welt konsumiert. Jeder Deutsche konsumiert ca. 200 mg Koffein jeden Tag, auch die Erwachsen über 75% in USA konsumieren Koffein täglich und was wichtiger ist, der Konsum des Koffeins steigt jedes Jahr. Die Frage ist nur: Was ist Koffein? Wie wirkt dieser Substanz in unserem Körper? Gibt es Nebenwirkungen von Koffein? Koffein ist eine natürliche Substanz, die sich in mehr als 100 verschiedenen Pflanzenarten als Insektengift auf der ganzen Welt befindet. Wir konsumieren Koffein aus Tee, Cola, Energiedrinks, Schokolade sogar Medikamenten wie Schmerztabletten oder Tabletten gegen Grippe und Erkältung. Koffein, das auch im Kaffee und Schwarztee enthalten ist, ist in erster Linie ein Stimulans. Es macht wach, hebt die Laune und fördert Antrieb und Konzentration.

Quelle: http://www.das-kaffeekontor.de/typo3temp/pics

Nervenzellen kommunizieren untereinander mit Botenstoffen, die Signale weiterleiten. Dieser Vorgang verbraucht Energie, wobei Adenosin freigesetzt wird. Adenosin ist ein geruchloser Feststoff, der die Ausschüttung von allen belebenden und aktivierenden Neurotransmittern blockiert. Dadurch weiten sich die Blutgefäße und der Blutdruck sinkt. Sie wirkt auf unser Weck- sowie Wachzentren des Gehirns. Um unser Gehirn zu schützen bindet sich Adenosin an die Rezeptoren der Nervenzellen. Dadurch wird der Signalaustausch zwischen Nervenzellen gehemmt. Die Folge: Man wird müde. „Koffein“ hat eine ähnliche Struktur wie Adenosin. Beim Konsum ersetzt es Adenosin. Auf diesem Weg blockiert das Koffein die Adenosin-Rezeptoren. Das Adenosin kann dann nicht wirken und auch nicht müde machen. Deswegen wird Koffein auch „Adenosinrezeptor-Antagonist“ genannt. 25


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Das Koffein ist die verbreitetste Droge auf der Welt; in geringen Dosen von Koffein wird die Konzentration verbessert und fühlen wir uns weniger müde. Das Koffein erhöht auch die Speicherfähigkeit des Gehirns. Außerdem reduziert es das Risiko für Krankheiten wie Parkinson, Alzheimer und einige Krebserkrankungen. Es hilft uns zusätzlich bei der Fettverbrennung. Jedoch ist es aber es wichtig, dass das Koffein in ausreichende Dosen aufgenommen wird. Eine Person sollte weniger als 300 mg Koffein konsumieren, sonst kann man Nebenwirkungen auftreten.

Was passiert bei vermehrten Konsum? „Bei höherer Dosis werden die motorischen Gehirnzentren beeinflusst.“. Bei höhere Dosis wird man süchtig nach Koffein. Die bekannten Folgen sind: Es erhöht die Urin Produktion; verursacht Schlaflosigkeit, Müdigkeit, Depression, Kopfschmerzen, Unruhe, Energieverlust und MagenDarm Beschwerden. „Im schlimmsten Fall kann eine Überdosis Koffein einen Kreislaufkollaps zur Folge haben.“

26


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Zusammenfassend kann man sagen, dass Koffein in unserem Leben eine große Rolle spielt. Es hat sowohl Vorteile als auch Nachteile. Die Menschen müssen immer aufmerksam sein, wie viel sie Koffein konsumieren, anderenfalls können sie ihrer Gesundheit schaden. Also frage dich selbst, bevor du Nahrungsmittel mit Koffein konsumierst. Das Koffein Verhältnis von Nahrungsmittel Produkt

Koffein

Tee

alle Arten

50 mg/ 190 ml Portion

Kaffee

gefiltert, auch Kafeemaschine instant

100-115 mg /190 ml Portion 75 mg/190 ml Portion

Colagetränke

standart und zuckerfrei

11-70 mg/ 330 ml Dose

Energydrinks

alle Arten

28-87 mg/ 250 ml Portion

Schokolade

Tafel

11-71 mg/ 100 g Tafel

Quelle von der Tabelle : www.food-info.net

Bibliographie https://www.gesundheit.de/ernaehrung/richtig-trinken/tee-und-kaffee/koffein http://www.gercekbilim.com/efsa-gunluk-kafein-alim-miktarini-belirledi/ . http://www.ttb.org.tr/STED/sted0101/16.html https://www.youtube.com/watch?v=foLf5Bi9qXs http://www.drogen.net/koffein.php http://www.spiegel.de/gesundheit/ernaehrung/kaffee-zu-viel-koffein-schadet-der-gesundheit-a-892052.html https://goo.gl/images/UQ31sm https://goo.gl/images/1kPB9h https://goo.gl/images/JgeAhL https://goo.gl/images/QTnAzY

27


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

İELEV “kollektiv” Girişimcilik Kulübü ve Hareketi 21 kulüp üyesinin yanında Lisemizin tüm öğrenci, öğretmen ve hatta personelini organik olarak üyesi sayan ve bu yönde farkındalık oluşturmayı amaçlayan İELEV kollektiv, fikirden ürüne giden uzun yolculukta aşağıda iletilen çalışmalar çerçevesinde öğrencilere mentörlük yapan tüm mekanizmaları hayata geçirerek, lisemiz bünyesinde yeni girişimlerin çıkmasını sağlamak üzere kurgulanmıştır. İELEV kolletiv Hareketine üye olan öğretmen ve öğrencilerimizin telefon veya bilgisayarlarında logomuzu görebilirsiniz. İELEV kollektiv’in öncelikli amacı, İELEV Özel Lisesi öğrencilerinin girişimcilik alanında öncelikli olarak kendilerini geliştirmelerine yardımcı olmak ve girecekleri girişimcilik yolculuğunun her aşamasında onlara mentörlük yapmaktır. Bu temel amaçla bağlantılı olarak Girişimcilik alanında toplantılar, seminerler, konferanslar ve kurslar düzenleyip öğrencilerin bilgilendirilmelerini ve bilinçlendirilmelerini sağlayarak iş hayatında ve gerçek hayatta karşılaşabilecekleri zorlukların üstesinden gelebilmeyi ve karşılarına çıkan fırsatları en verimli biçimde değenlendirebilme bilincini aşılayabilmek de kulübün öncelikli amaçları arasındadır. Bunun yanında kollektiv girişimcilik hareketi, Öğrencilerde girişimcilik kavramının bilincini oluşturup içlerinde var olan girişimcilik ruhunu doğru yerde ve doğru zamanda kullanabilmesini sağlamayı, Girişimcilik alanında faaliyet gösteren yurt içi ve yurt dışı kuruluşlar ve kurumlar ile iş birliği yaparak öğrenciler ile alanında profesyonel insanlar arasında köprü görevi üstlenip tecrübe kazanmasını amaçlamaktadır.

28


DIE LUPE

DEZEMBER JUNI 2017 2017

İELEV Kollektiv üyeleri iki gruptan oluşur; Aktif ve Pasif. Aktif üyeler Junior achievement programına katılan üyeleridir. Pasif üyeler ise kulüp içerisinde olmayıp ancak klübün düzenlediği etkinliklere katılabilir ve Junior Achievement programında şirketleri olan öğrencilere katkıda bulunabilirler. Junior Achievement programı dünyada 40 ülkede uygulanan ve lise öğrencilerinin kendi Startup’larını kurmalarını amaçlayan (https://www.juniorachievement.org/web/ja-usa/home) bir programdır. 26 hafta sürecek program sonrası öğrenciler hem kendi girişimlerini somut anlamda kuracak, hem de lisemizde fikirleri olan diğer öğrencilere girişimlerini hayata geçirmeleri noktasında mentörlük yapacaklardır. Bu tür uygulamaları devam ettirirken aynı zamanla kendi etkinliklerini de yapacak olan bu kulüp, yarattığı yeni bakış açıları ile birçok Startup’ı elinde tutmaktadır. Kulüp içinde bulunan bu Startup’lar git gide büyüyerek gerçek şirketlere dönüşecek ve MEB’in altında satışlarda bulunacaklardır.

29


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

İletişim Kulübü İletişim kulübü bu sene ilk defa kurulmuştur. Bu sebepten dolayı henüz tamamlanmış bir çalışması bulunmamaktadır. İletişim kulübünde birbirinden farklı birçok etkinlik gerçekleştirilecektir. Bu etkinlikler aşağıdaki gibidir: Podcast Podcast, radyo programlarının internet üzerinden cep telefonu, bilgisayar gibi cihazlara indirilebilecek şekilde yayınlanmasıdır. Podcast sayesinde dinleyici radyo programlarını istediği zaman dinleyebilir. Bu seneden itibaren İELEV’in de bir podcast kanalı olacak ve iletişim kulübündeki bazı öğrenciler podcast yayını yapmakla görevli olacak. Farklı alanlarda ünlü veya uzman kişilerle yapılacak röportajlar bu kanalda yayınlanacak. Okul Gazetesi İletişim Kulübü okul gazetesinde Türkçe yazılar hazırlayarak görev alacaktır. Kısa Film İletişim kulübündeki bazı öğrenciler kısa film çekecektir. Kısa filmin türü ve konusu hakkında çalışmalar devam etmektedir. Türkçe MUN İletişim kulübündeki bazı öğrenciler Türkçe MUN’a katılacak. Türkçe MUN şehir içindeki ve şehir dışındaki okullardan öğrencilerin bir araya gelerek ülkelerin sorunlarına Türkçe çözüm aradığı forumlardır. Bu çalışmaların dışında iletişim kulübü görme engellilere yardım etmek amacıyla sesli kitap okuyacaktır. http://www.bafra.bel.tr http://www.bilim.org 30


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Agatha Christie – Arka Sokaktaki Cinayet Agatha Christie'nin kaleme aldığı Arka Sokaktaki Cinayet adlı roman, Hercule Poirot'un başrol oynadığı 4 ayrı hikayeden oluşuyor. Ünlü yazar, bütün kitaplarında Hercule Poirot adlı kurgusal karakterin yaratıcısıdır ve her kitabında bu karakter kullanılmıştır.

Polisiye romanlar denilince akla ilk gelen isimlerden olan Agatha Christie, her

kitabında da olduğu gibi basit olayları zenginleştirerek okuyucu için akıcı hale getirmeyi ve kitabı bir solukta okunulacak bir roman haline getirmeyi başarmıştır. Gerilim; bu ünlü yazarın kitaplarında elde etmek istediği en önemli tema olduğu gibi, bu kitapta da en yüksek noktaya çıkarmayı başarmıştır. Roman çok uzun olmamasına rağmen içinde birçok olay barındırıp, kısa ve hikayemsi romanlar seven okuyucular için bir numaradır. Hikayelerden her türden olay bulunmakla birlikte okuyucu kendinden bir parçayı kitapla bağdaştırabilir. İntihar mı cinayet mi olduğu bilinmeyen ölümler, karmaşık aşk üçgenleri, Hercule Poirot'un eşsiz dedektiflik yetenekleriyle sürükleyici bir şekilde anlatılmıştır. İngiliz olan Agatha Christie, romanlarında İngiliz edebiyatına çok fazla yer veren bir yazar olup, bu kitabında da birçok yerde kullanmıştır.

31


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Christie’nin kitaplarında genellikle başlangıçlar okuyucuya anlamsız gelir, hatta sıkıcı bulanlar bile vardır. Ancak kitabın sonunda olay titizlikle çözülür ve okuyucunun kafasındaki soru işaretleri cevaplarını bulmaya ve parçalar yerine oturmaya başlar. Bu, Arka Sokaktaki Cinayet’te de oldu; başta kitabın çok sürükleyici gitmemesine rağmen sonu gerçekten etkileyiciydi.

Ünlü yazar, diğer kitaplarında da olduğu gibi bu kitabı yazarken de son derece basit ve sade bir dil kullanmayı tercih etmiş. Bu sayede okuyucunun kitabı anlaması kolaylaşmış, herkese hitap eden bir roman haline gelmiştir. Üçüncü kişi anlatımına yer verilen ve diyaloglardan çok yararlanılmış bir kitap. Aynı zaman da bu da kitabın anlaşılabilirliğini arttırmış ve kitabı sürükleyici bir hale getirmiştir. Polisiye yönünün çok güçlü olduğunu düşündüğüm bu kitabı; polisiye roman sevenlerinin okumasını ancak İngiliz edebiyatından, bol diyaloglu, kısa ve hikayemsi anlatıma sahip romanların aksine daha uzun romanlar tercih edenlerin okumasını tavsiye etmeyeceğim bir kitap. Yine de ben okurken çok zevk aldım ve çok sevdiğim bir yazar olan Agatha Christie’nin diğer kitaplarını da okumayı iple çekiyorum.

32


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Understanding The Setting in Wuthering Heights

Emily Bronte’s only novel Wuthering Heights is a gloomy love story with a touch of Shakespearean tragedy. Apart from showing the reader unique yet sullen aspects of a wild and tormented love between Heathcliff and Catherine, the novel is also famous for it’s well-written description of two neighboring houses on the moors of Yorkshire: Wuthering Heights and Thrushcross Grange. However, aside from the houses’ glamorous atmospheres and arousing the readers appetite, there is more than meets the eye about the locations, which is perfectly described in the novel. First and foremost, the disgraced house of the neighborhood, Cathereine and Heathcliff's childhood house from which the novel got its name, Wuthering Heights, is where destiny shapes itself. Considering that Wuthering Heights hosted Catherine and Heathcliff’s childhood, it symbolizes their true natures and real habitats. As it is in Wuthering Heights both Catherine and Heathcliff have a dark side which feeds itself from wildness. Combined with its isolated location from civilization, Wuthering Heights also represents the loneliness, isolation and passion of both characters. 33


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

As a consequence of Catherine’s unusual personality and Heathcliff’s unknown past both of them are often seen as outsiders from society which explains the feeling of solitude growing inside them. Yet neither Catherine nor Heathcliff care what other people think of them and only attach importance to each others opinions.Similarly both of them always seek a way back to each other as they seek a way back to Wuthering Heights where they could be their true selves and feel happy. In a different manner Thrushcross Grange poses a completely converse illustration. It is not just where civilization lies and lives but also where the culture is. Along with being where the young, handsome and prosperous Edgar Linton lives, the glory of Thrushcross Grange is what catches Catherine’s eye. However, what Bronte tries to show the reader is more twisted and wretched than Thrushcross Grange’s beauty. Instead of being the ultimate destination of the novel’s socalled damsel in distress’, Catherine, the house represents the reason why Heathcliff and Catherine can never be united. It stands for everything that Heathcliff cannot stand and Catherine envies; herewith their stubbornness and empty desires. Last but not least, Yorkshire moors connotes to the overall darkness of the novel. 34


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

The spooky moors were not just where Catherine and Heathcliff would roam all the time but they are also the bridge between lonely Wuthering Heights and glorious Thrushcross Grange. As Mr. Lockwood explains at the beginning of the novel, the moors are not just some place where people would wander around or even rather go inside if they are not obligated to. Yet, for Catherie and Heathcliff the moors are special and almost sacred. A reason for that is the raw and rugged moors speak for the wildness in both of the characters. When Heathcliff’s first warning to Mr. Lockwood about the moors is re-considered, the hidden clue about the novel becomes visible. He tells Mr. Lockwood that “…[the moors] are actually quite hard to navigate. Even someone who knows his way can easily get lost.” It is to be seen that the infertile and dangerous moors of the Yorkshire symbolism the destructive love of Catherine and Heathcliff. Just as the moors being dangerous for people in it, Heathcliff and Catherine’s love endangers everyone associated with them through their temerity and becomes futile to sort out. To make a long story short not just by explaining the dilemmas and desires of Catherine and Heathcliff possess, Bronte creates a perfect riddle for the reader through the descriptions of the houses and the moors. Starting with the dusky yet passionate Wuthering Heights, Bronte enlightened the characters personalities. Then with moving on to the wild moors of Yorkshire, Bronte adds further clues for the reader to understand the draining love between Catherine and Heathcliff. Lastly by explaining dashy Thrushcross Grange Bronte shows not only the materialistic desires of both Catherine and Heathcliff but also how futile and trivial their transient desires are when their eternal love is wasted.

35


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Was ist Halloween? Halloween ist eine Nacht von Kostümen, Witze und Spaß. Jedes Jahr am 31. Oktober ziehen die Menschen –meistens Jugendlichen- haarsträubende Kleidungen an und malen sie sich an. Jeder kann einer ‘Hounted Hause’ besuchen oder zu ‘Trick-or-Treating’ ("Süßes, sonst gibt's Saures"). Beim Trick-or-Treating gehen die Kinder und Jugendliche zu ihren Nachbarn und fragen nach Süßigkeiten oder Witze. Die Menschen können auch allein Spaß haben. Sie können sich ganz anders schminken, etwas Neues versuchen oder interessante Kleidungen tragen. Menschen jedes Alters können am Halloween Spaß haben, deswegen ist es von den Menschen so beliebt. Woher stammt es? Halloween geht auf eine Tradition der alten Kelten zurück. Sie haben vor vielen Jahrhunderten in Irland, Schottland und weitere Europäische Länder gelebt und eine Art von Totenfest mit dem Namen "Samhain” gefeiert. Vorher nimmt das Volk nur zwei Jahreszeiten an; Sommer und Winter. Samhain bedeutet ‘das Ende der Sommer’. Laut dem keltischen Kalender wird es auch als „Winteranfang“ bezeichnet. Es war ihr „Erntedank-Brauch“, die sie feierten. Die Menschen glaubten, dass der Sommer die Zeit des Lebens und der Winter die Zeit des Todes war, deswegen war die Nacht des Samhains sehr bedeutsam für sie. Zuerst haben sie es in der Nacht des elften Vollmonds gefeiert. Aber danach wurde diese Tradition verändert. Demnach leitet sich der Name von "All Hallows' Eve" - dem Abend vor Allerheiligen - ab. Verkürzt wurde daraus mit der Zeit “Halloween”.

36


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

In Mexiko feiert man ‘den Tag der Toten’ heute immer noch. Es beginnt am 31.Oktober und endet am 2. November. Halloween wird wie „der Tag der To t e n “ i n M e x i k o wahrgenommen und auch heute noch wird es gefeiert.

Woher kommt der Kürbis? In Irland lebte der Sage nach ein Schurke mit dem Namen „Jack Oldfield“. Dieser fing den Teufel und schmiedete mit ihm einen Pakt: er würde ihn nur freilassen, wenn er Jack Oldfield (abgekürzt „Jack O.“) nicht mehr in die Quere kommen würde. Als Jack O. starb, kam er aber aufgrund seiner schauerlichen Taten nicht in den Himmel. Aber auch in der Hölle wollte man ihn nicht, da er sich mit dem Teufel angelegt hatte. Doch der Teufel hatte Erbarmen mit dem heimatlosen Jack O. und schenkte ihm eine Rübe und eine Kerze, damit er mit Hilfe dieser Gegenstände durchs Dunkel wandern könne. Halloween in USA Heute ist USA das bekannteste Land für

die Halloween-Feiern. Fast jeder in Amerika feiert dieses Fest. Im 19. Jahrhundert begann man Halloween in Amerika zu feiern. Die Kartoffelhungersnot nahm zu und die meisten Bauern waren betroffen. Dieses führte zu zahlreichen Änderungen des Festes. Die Menschen begann ihre Kleidungen aus Tierhaut herzustellen. 37


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Wird Halloween in der Türkei auch gefeiert? Normalerweise tritt Halloween sie nicht als ein Fest auf und es wird auch nicht gefeiert. Nur wenige Menschen feiert Halloween in der Türkei, weil es als ein Weg gesehen wird um Spaß zu haben. Manche Schule in der Türkei nehmen einen Tag für Halloween frei. Die Schüler ziehen interessante Kleidungen/ Kostüme an und schminken sich. Sie verkleiden sich als Charaktere aus Serien, Filmen oder Büchern.

38


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

The Fall of Chinese Domination and The Rise of the German Star: Table Tennis Men’s World Cup Table tennis is a sport that is not as popular as basketball, football etc. in the world of sports but in October, a remarkable moment for Europe and in particular, Germany happened in the Men’s World Cup. Not only was it the first time that Chinese players were not in the finals, it was also the first time that two German players qualified for the finals. China is the world's leading country in table tennis and China failing to win the World Cup finals was disastrous for them as it was the first time since 1999. This showed the vulnerability of the Chinese reputation in terms of table tennis. Timo Boll, today’s most famous German table tennis player, has defeated two Chinese players on his way to the final match. Defeating two representatives of Chinese domination at the age of 36, with being the oldest player in the tournament, he was surely the favourite of the crowd.

However, his opponent, Dimitrij Ovtcharov, was not easy as he was younger than him and it was Dimitrij’s first World Cup final experience, which shows that he knew the seriousness of this match. The clash of these two German players was a fantastic series of matches but in the end, the student surpassed the master and Dimitrij Ovtcharov defeated fellow German Timo Boll and won his first World Cup title.

39


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

He described his huge success with these words: “I could never have imagined a few years ago that I could win the World Cup. I think the support from my family was very helpful because without them I would not have been here today as the champion. I am privileged to be listed amongst the World Cup winners. Particularly I must acknowledge the quality of Timo Boll who defeated two great Chinese players on his way to the final. I could see he was a bit tired. He was not moving very well having played some fantastic matches. I think he deserves the victory as much as I do. I think I will have to go home and celebrate with my family.�

As a conclusion, it was a great and historical moment for the history of German table tennis and watching both of these finalists showing respect to each other is what makes the sport beautiful. This success was not a coincidence as he also proved himself in Magdeburg at the German Open by defeating Fan Zhedong in the semi final who again defeated Boll in the final.

40


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Suchst du in diesen kalten Zeiten etwas warmes zu essen? Hast du keine Zeit zum frühstücken? Isst du immer Omelett, Brot oder Käse und möchtest etwas süßes sogar gesundes essen? Dann bist du an der richtigen Stelle! Heute habe ich ein leckeres Rezept für dich: Haferflocken mit Banane. Du hast bestimmt etwas über Hafer gehört, aber vielleicht nie probiert.

Die Haferflocke ist eine Art von komplexen Kohlenhydraten, mit denen du mindestens 4 Stunden satt wirst. Sie hat sogar mehr Proteine als alle anderen Getreidesorten. Wegen ihrem Nährwert sind Haferflocke ein gute Mahlzeit vor Sport. Sie enthält verschiedene Mineralien: Magnesium, Kalzium, Eisen, Phosphor... Obwohl ihrer wenigen Kalorie, hat sie viele Ballaststoffe, die einen groß Teil des täglichen Bedarfes erfüllen. Wenn du Vegetarier bist, kannst du sowohl Wasser als auch Kokosmilch benutzen. Lass uns keine Zeit verlieren. Beginnen wir mit der Vorbereitung!

41


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Haferflocken Mit Banane Zutaten : 200 ml / Milch 40 g / Haferflocken 1 Stück/ Banane Ein Löffel voll / Zimt Ein Löffel voll / Kaffee oder Kakao 2 Stücke / Walnuss Eine Hand voll / Brombeere

Rezept : Zuerst kochen die Haferflocken und Milch in der Bratpfanne. Danach stampf wir die Banane und füg sie in die Bratpfanne hinzu. Während dessen geben wir der Mischung Zimt bei. Warte etwa 3 Minuten. Gebe die Mischung in eine Schale. Zum Schluss füge den löslichen Kaffee, die Brombeere und die Walnuss über die Haferflocken hinzu.

42


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Bulut Muffin Bulutumsu, yumuşacık dokusuyla kahvaltılarınızın favorisi, çaylarınızın eşlikçisi olacak hafif mi hafif bir lezzet. Havuç, kabak, dere otu ,nane ve sulu sulu tatlı domatesler... Mutfağı saracak o leziz kokulara dayanamayıp, 1 tanesiyle tatmin olamayacaksınız :) Malzemelerden de anlayacağınız gibi kekin tek eksiği bir tutam sarımsak. Dilerseniz baharatlar kısmında eklemelerde ve çıkarmalarda bulunabilirsiniz. Şimdiden dere otu ve sarımsağın uyumunu garanti ederim. Ayrıca bu bulutumsu dokuya ulaşmak için kabakların ve havucun suyunu iyice sıkıp, lor peynirlerini ufalamayı unutmayın. Şimdiden afiyet keyif, kahvaltılarınızın yıldızı olsun :) Malzemeler : 3 büyük boy / yumurta 3/4 su bardağı / zeytinyağı 1,5 su bardağı / yoğurt 225 gr / 3 su bardağı = 3 adet / orta boy suyu sıkılmış rendelenmiş kabak 1 adet / havuç 1 adet büyük / kırmızı biber 1 su bardağı / lor peyniri 1 su bardağı / yulaf unu 1,5 su bardağı / mısır unu 1 paket / kabartma tozu 1/2 demet / dereotu 5 yaprak / nane 1,5 çay kaşığı / tuz 1 çay kaşığı / karabiber 1,5 çay kaşığı / tatlı kırmızı biber 1 çay kaşığı / sarımsak ( tercihe bağlı ) 1,5 çay kaşığı / biberiye 1 çay kaşığı / zerdeçal Üzeri için : 6 adet / cherry domates Çörekotu

43


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Yapılışı : 12'li muffin kabına kağıt kalıpları yerleştirin. Fırını 170 derecede ısıtmaya başlayın. Kabakları ve havucu rendeleyin. Tülbentin veya ince bir havlunun içine koyun, sıkarak suyunu süzün. (elinizle de yapabilirsiniz ) Kırmızı biberi, naneyi ve dere otunu küçük küçük kesin. Yumurtları geniş bir kapta köpük köpük olana kadar çırpın. Sıvı yağı ve yoğurdu ekleyip çırpmaya devam edin. Sebzeleri ve ufalayarak lor peyniri ekledikten sonra karıştırın. Ayrı bir kapta unu, kabartma tozunu ve baharatları elekten geçirin. Karıştırdıktan sonra diğer karışımla birleştirip spatula yardımıyla harmanlayın. Kalıplara eşit şekilde paylaştırın. Üzerlerine yarım domatesi koyun ve çörekotlarını serpin. Fırında 180 derece 65 dakika pişirin. Servis Önerisi : Daha doyurucu ve lezzetli muffinler için labne veya süzme yoğurt ile servis edin.

44


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

Lustiges über Vitamine/Mineralien Wie kann man einfache Eselsbrücken zum Lernen bauen?

Vitamine: A,D,E,K fettlöslich / B,C wasserlöslich (bıcı bıcı)

Aufgaben von: 
 Kalium: wichtig für Herz, Nerven, Muskeln (hayatta KALmak için kalp kas sinirler önemlidir) kal= kalium

Vitamin E: Schützt vor Herzinfarkt, Krebs und Alzhemir ( eee kalp hastalığın var, kansersin, alzaymırsın eeee öl artık)

Vitamin B: VerSTOPfung: kabızlık ( dışkılara STOP) 
 Mangan (Spurenelemente): wichtig für die Bildung von Bindegewebe (Bindegewebeleri mangal yapıyoruz) 45


DIE LUPE

DEZEMBER 2017

WIR SIND DAS IELEV GYMNASIUM!

İELEV GYMNASİUM TELEFON: (0216) 304 30 92-93-94 FAX:

(0216) 304 30 91

46


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.