MİMARİ, İÇ MİMARİ, SANAT VE DOĞAL TAŞ DERGİSİ ARCHITECTURE, INTERIOR DESIGN, ART AND NATURAL STONE MAGAZINE
MART-NİSAN 2016 / MARCH-APRIL 2016
AHİ EVRAN-I VELİ KÜLLİYESİ - AHI EVRAN-I VELI ISLAMIC COMPLEX BALANCE GÜNEŞLİ VILLA GRENA SANATÇI NİLHAN SESALAN İLE SÖYLEŞİ- INTERVIEW WITH THE ARTIST NILHAN SESALAN
İstanbul Showroom Aytar Cad. No:24 34340 Etiler T: 0 212 282 3062-63 Temmer Plaka Galeri Keçeci Piri Mh. Okmeydanı Cd. No:13 Hasköy - Beyoğlu T: 0 212 282 3062
www.temmermarble.com /temmermarble
@temmermarble
BAŞLARKEN / INTRODUCTION BAŞKAN MESAJI / MESSAGE FROM THE CHAIRMAN • 04 EDİTÖRDEN / EDITORIAL • 05 GENEL SEKRETER MESAJI / MESSAGE FROM SECRETARY GENERAL • 06 ÜNYE GENÇ MİMARLARI AĞIRLADI / ÜNYE HOSTED YOUNG ARCHITECTS • 08 ALEJANDRO ARAVENA PRITZKER ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ OLDU / ALEJANDRO ARAVENA WINS THE PRITZKER PRIZE • 10 STOCKHOLM’DE TASARIM HAFTASI / DESIGN WEEK IN STOCKHOLM • 12 AIA IOWA 2015 TASARIMDA MÜKEMMELIYET ÖDÜLLERI KAZANANLARINI AÇIKLADI / AIA IOWA ANNOUNCES 2015 EXCELLENCE IN DESIGN AWARD WINNERS • 20 ARTIK DOĞAL TAŞ SADECE CILALI OLARAK KULLANILMIYOR! / NATURAL STONES ARE NO LONGER BEING USED SOLELY IN POLISHED FORMS! • 24 HABERLER & ETKİNLİKLER / NEWS & EVENTS • 30 GOBANNI • 44 MİMARİ / ARCHITECTURE KAPAK KONUSU / COVER STORY: AHİ EVRAN-I VELİ KÜLLİYESİ / AHI EVRAN-I VELI ISLAMIC COMPLEX • 48 VİLLA GRENA • 60 BALANCE GÜNEŞLİ • 66 ICI FABRIKA VE YÖNETIM BINASI / ICI PLANT AND HEADQUARTERS • 76 BARBAROS EVİ / BARBAROS HOUSE • 84 İÇ MİMARLIK / INTERIOR DESIGN MAP GAYRIMENKUL OFIS / MAP REAL ESTATE OFFICE • 92 FIL BOOKS • 96 SANAT / ART SANATÇI NİLHAN SESALAN İLE SÖYLEŞİ / INTERVIEW WITH THE ARTIST NILHAN SESALAN • 104 İÇ MİMAR VE SANATÇI BURCU AKSOY İLE GÜNCEL ÇALIŞMALARI ÜZERİNE SÖYLEŞİ / INTERVIEW WITH INTERIOR ARCHITECT AND ARTIST BURCU AKSOY ABOUT HER CURRENT WORKS • 112 SEKTÖRDEN / SECTORAL NEWS SEKTÖRÜN ÖNCÜLERINDEN DELTA MERMER ILE SÖYLEŞI / INTERVIEW WITH ONE OF THE LEADING COMPANIES OF THE INDUSTRY, DELTA MARBLE • 118
48 44
66
76 60 84 92
104
112
başkan mesajı message from the chairmen
Değerli Meslektaşlarım, T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın uygulamaya başladığı yurtdışı depo ve showroom desteği bulunmaktadır. Türkiye Ticaret Merkezleri projesi kapsamında Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) ortaklığında ilkini, Çin Shuitou- Xiamen’de açmayı planladığımız 5.000 m 2’lik showroom için çalışmalara başlandı. Bu showroom’dan birliğimiz üyeleri faydalanacaklar. 5 yıl Ali Kahyaoğlu boyunca orada çalışacak elemanlar ve kira kahyaoglua@yahoo.com dahil masrafın %30’unu ödeyecekler. Bu sayede ülkemizde üretilen ve Çin pazarına çeşitli sebeplerle sokulamayan taşlarımızın burada tanıtımı ve teşhiri yapılabilecektir. Böylelikle Çin’e yapılan ihracatta tüm üreticilerimizin pay almasına imkan sağlanmış olunacaktır. UR-GE projelerimiz de devam etmektedir. Bu yıl inşallah 7 UR-GE projemiz devreye girecektir. Bu projelere katılmak için birliğimizle irtibata geçmeniz gerekmektedir. Daha çok ihracat için, Türkiye için çalışmaya durmadan çalışmaya devam ediyoruz. Saygılarımla, Dear Colleagues, The Ministry of Economy started to subsidize for foreign storage and showroom opportunities. Works have been initiated for the first showroom of 5,000 sqm which we are planning to launch in Shuitou-Xiamen, China, in the scope of the Turkey Trade Centers project and in cooperation with Turkish Exporters Assembly (TİM) and Istanbul Mineral Exporters’ Association (İMİB). Members of our association will benefit from this showroom. Personnels who will be working there for 5 years will meet 30% of the expenses. Therefore it will be possible to advertise and display our stones quarried from our country that are not allowed in the China market for various reasons. In this way, all of our suppliers are provided the opportunity to have a share in exports to China. Our UR-GE projects are also in progress. Hopefully, 7 of our UR-Ge projects will be realized this year. To participate in these projects, you need to contact with our association. For more exports, we keep working non-stop for Turkey. Best Regards,
natura | 4
Natura Yayın Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçılar Birliği adına Yönetim Kurulu Başkanı Chairman of Editorial Comittee ve İstanbul Mineral Exporters Association, CEO Ali Kahyaoğlu Yayın Kurulu Editorial Commitee Ali Kahyaoğlu Hasan Hüsnü Ayvacı Rüstem Çetinkaya Mustafa Selçuk Çevik Banu Sürmen Altın Mutlu Öktem Genel Koordinatör General Coordinator Bülent Tatlıcan bulent@krmedya.com Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Editor in Chief Mehmet Nur Ulaş mehmet@krmedya.com Yayın Direktörü Editorial Director Heval Zeliha Yüksel Üçok yzeliha@yahoo.com Konular Editörü Features Editor Selin Biçer Yardımcı Editör Associate Editor Yağmur Yıldırım Tasarım / Design Kare Tasarım Zeynep Karakoyun Tercüme / Translation Yiğit Dilbaz Hukuk Danışmanı / Legal Consultation Av. Dr. Ramazan Arıtürk Av. Arb. Zeki Arıtürk Av. Eren Özden Yönetim / Management Kare Tasarım Arabayolu Cad. No:11/A Tarabya/ Sarıyer- İstanbul 0212 262 07 66 www.krmedya.com Reklam / Advertisement reklam@krmedya.com Baskı / Publishing FRS Matbaacılık Mas- Sit Matbaacılar Sitesi 5. Cad. 34 Bağcılar 34204 İstanbul Bize ulaşın / Contact us www.naturadergi.com info@krmedya.com
editörden
editorial
Ülkemizin doğal taş açısından çok zengin kaynaklara sahip olduğu herkesin malumudur. Bu bağlamda; bu zengin kaynaklar, topraklarımızda gelişen uygarlık ve imparatorlukların somut yansıması olan başyapıtların oluşumundaki en önemli malzeme olarak dünya mimarlık ve sanat tarihi içinde yerini almaktadır. Günümüzde doğal taşlar kullanım alanı olarak hem çağdaş çevrelerin tasarım ve uygulamalarında hem de kültür varlıklarının restorasyonlarında özgün malzeme kaynağı olarak hayat bulmaktadır. Günümüzde özellikle zemin kaplaması olarak otel lobileri ve ıslak hacimleri, alışveriş merkezleri, restoranlar, ibadet yapıları ve park gibi kamusal alanlarda kullanımı yaygınken, bugün artık cephe malzemesi olarak da tercih edildiği görülmektedir. Ülkemizdeki kaynak gücü ve çeşitliliği göz önünde bulundurulunca, sadece lüks konutların dekorasyonunda sıkça gördüğümüz mermer aslında ulaşılması kolay ve uygulaması eğer zanaatkârlık ile yapılırsa yıllarca yaşatılması en uygun malzemedir. Ancak kullanıldığı mekâna doğallık ile birlikte estetik katabilen doğal taş konusunda bilgilendirmenin zayıf olduğu da bir gerçektir ve bugün maalesef doğal taş dokusunda pek çok yapay malzeme üretilmektedir. Son teknoloji yazıcılar sayesinde doğal taş görünümü kazanan seramik gibi ürünler bugün artık doğal taşın en büyük rakipleridir. Bunlara ek olarak global olarak dünyanın geldiği tüketim ekonomisi parametreleri ile bakıldığında yerel ve doğal olana talep haliyle azalmıştır. Her zaman belirttiğimiz gibi bir ürün ortaya çıkarken, sadece tasarım veya sadece imalat yetersiz kalmaktadır. Teknoloji, üretimin mantığını da değiştirmektedir. Bir şey üretmek yeterli değilken, üretim tasarımla desteklenmedikçe günümüzde bir firmanın, bir sektörün ya da bir ülkenin gelişme kaydetmesi zorlaşmaktadır. Bu anlamda doğal taş sektöründeki gelişmelerin duyurulması ehemmiyet kazanmıştır. İşte tüm bu saydığımız sebepler ışığında doğal taşın önemini, özelliklerini ve dahası güzelliğini anlatmak üzere İMİB desteği ile hazırlanan mimarlık dergisi Natura’da her sayı doğal taşın kullanıldığı iyi projeleri sunmaktayız. İzini sürdüğümüz projeler, yerellik ile modernliğin buluştuğu, zanaatkârlığın estetik ile birleştiği örnekler taşımaktadır. Bu sayımızda iyi niyetle yola çıkılmış büyük bir kamusal projeyi anlatıyoruz. Kapak konumuz olan Evran-ı Veli Külliyesi’nde çok büyük miktarda doğal taş kullanılıyor ve yerellik, gelenek kavramları üzerinden proje yürütülüyor. Bu detayları Mi’mar Mimarlık’tan dinledik. Bodrum’un eşsiz doğasında Gümüşlük yarımadasındaki yine yoğun doğal taş kullanımlı bir konut projesini sizlere tanıtıyoruz. Her sayımızda popüler olandan ziyade modern zamanda doğal taşın kullanıldığı “iyi mimarlık” örneklerini sayfalarımıza taşımaya devam edeceğiz. Doğal taş malzemesinin özenle kullanıldığı projeleri bu sayıda da anlatmaya devam ettik. İyi mimarlık örneklerini huzurlarınıza getirmek konusundaki ısrarımızı yineleyip, yeni sayıda görüşmek üzere diyelim. Mimarinin dünyayı güzelleştirme çabasına destek olmak dileğiyle… Söz uçar, yazı kalır…
Mimar / Architect, Heval Zeliha Yüksel Üçok
As we all know, our country has very rich resources in terms of natural stones. Within this context; these rich resources take their place in the world history of architecture and art, as the most important materials creating the masterpieces that are merely substantial reflections of civilizations and empires originated in our land. Today, natural stones strengthen in the area of usage, both in design and implementations of contemporary environments and in restoration projects of cultural properties as unique material sources. Until today, natural stones were commonly used as floor coverings in public spaces such as hotel lobbies and wet areas, shopping malls, prayer spaces and parks. Today, we see that they’are also being used as a facade material.
Considering the resource power and variety in our country; marble, a material we commonly see in the decorations of luxurious housings, is in fact easy to access and convenient to sustain for years, when implemented with proper craftsmanship. However, it’s a fact that there’s inadequate informing about the natural stone which adds naturality and aesthetics to the space. Unfortunately today, we see lots of artificial materials within the form of natural stones. Products such as ceramic, obtaining the appearance of a natural stone through high technology printers, are now the biggest rivals of the natural stone. Additionally, the demand on the local and the natural has been decreased when examined through the global parameters of consumption economy in the present state of the world. As we always say, when a product is introduced, design or production alone is not sufficient. Technology also changes the logic behind the production. While producing something is merely not enough; it’s becoming difficult for a company, an industry or a country to keep developping, unless the production is supported with design. In this sense, presenting the developments in the natural stone industry became crucial. In the light of these reasons, we’re presenting the succesful projects involving the proper usage of natural stone for the purpose of introducing its importance, quality and the beauty in each issue of Natura, an architecture magazine compiled with the support of IMIB. The projects we trace; hold the examples that combine locality and modernity, craftsmanship and aesthetics. In this issue, we are presenting a large public project initiated through good intentions. Our cover story, Evran-ı Veli Complex holds significant amounts of natural stones and the project is carried out through the concepts of locality and tradition. We followed these details from Mi’mar Architects. We’re also presenting a housing project involving intensive usage of natural stone at Gümüşlük peninsula located in the unique nature of Bodrum. In each issue, rather than the mainstream, we will carry on with presenting the finest examples of “proper architecture” of the modern-day, involving the usage of natural stones. This issue also holds projects that natural stones are meticulously used in. We restate the persistance we have on introducing the finest examples of architecture and say, “See you in the next issue”. Hoping to support the effort to glorify the world through architecture... Verba volant scripta manent...
genel sekreter mesajı | message from secretary general
Değerli Okuyucumuz, Türk doğal taş sektörü üreticisi, ihracatçısı, müteahhidi ve mimarlarıyla beraber birçok farklı paydaşı olan bir sektördür. Bu bağlamda, farklı paydaşların getirdiği zenginliklerden yararlanarak yürütülecek çalışmaların sektörümüze ilave güç kazandıracağı inancındayız. 2016 yılında da yurt içinde ve yurtdışında gerçekleştirilecek çeşitli projelerde, Türk doğal taşlarını anlatmaya ve ürünlerin bilinirliğini artırmaya yönelik çalışmalarımızı, tüm paydaşlarımızla birlikte sürdürmeye devam edeceğiz. 2016 yılı Ocak ayında doğal taş ihracatımız 129,65 milyon dolar olarak gerçekleşti. Sektörümüz ihracatında önemli bir paya sahip olan Çin’e Ocak ayında yapılan doğal taş ihracatımızın, geçen yılın aynı dönemine göre %13,8 artarak 55,9 milyon dolara, toplam ihracatımız içindeki payının da %43 ‘e ulaştığını görmekteyiz. Bu durum, sektörümüz açısından yılın geri kalan döneminin de olumlu geçeceğine dair bir gösterge olarak umut vermektedir. T.C Ekonomi Bakanlığı tarafından, 2016-2017 yılları için ABD, Brezilya, Çin Halk Cumhuriyeti, Endonezya, Etiyopya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Hindistan, Japonya, Kazakistan, Kenya, Meksika, Nijerya, Peru, Polonya ve Tayland yurtdışı fuar destekleri açısından hedef ülkeler olarak tespit edilmiştir. İMİB olarak bu çerçevede, 2016 yılında da birçok farklı ülkede info stand ile fuarlara katılacağız. Ayrıca, Türk Doğal Taş Sektörü adına oldukça önemli olan Coverings, Marmomacc, Shuitou fuarlarına da milli katılım organizasyonları düzenlemeye devam edeceğiz. Bu sayımızda yer verdiğimiz çeşitli projeleri, sektörümüz adına gerçekleşecek önemli etkinlikleri ve gelişmeleri keyifle okumanızı temenni ederim.
Dear Reader,
S. Armağan Vurdu
Genel Sekreter, Secretary General İstanbul Maden ve Metal İhracatçıları Birliği (İMİB) İstanbul Mineral and Metals Exporters’ Association
The Turkish natural stone industry has many different partners including manufacturers, contractors and architects. In this regard, we believe that carrying on works through benefiting from the richness these partners bring to the table will further strengthen our industry. In 2016, we will carry on our works along with all of our partners to introduce Turkish natural stones and increase the recognition of the products in various projects to be conducted in our country and overseas.
Our natural stone export in January of 2016 is realized valuing 129,65 million dollars. We see that our natural stone export to China which has an important share in the industry, has reached to 55,9 million dollars with a 13,8% increase rate compared to the same period of last year and the share within the total export has reached to 43%. This numbers give us hope that the residual period of the year will also show positive developments for our industry. It’s confirmed by the Ministry Of Economy that U.S, Brazil, People’s Republic of China, Indonesia, Ethiopia, the Republic of South Africa, India, Japan, Kazakhstan, Kenya, Nigeria, Peru, Poland and Thailand are the target countries for foreign fair supports. As İMİB, we will also be attending fairs yet again in many different countries along with our info stands in 2016. Besides, we will continue to hold national participation organizations to Coverings, Marmomacc and Shuitou which are highly significant for the Turkish natural stone industry. I wish you have a pleasant time reading the various projects, important events and developments concerning our industry in this issue.
natura | 6
www.eldelighting.com
ELDE İLAN
Aydınlatmada çözüm ortağınız... Mimar Sinan Mah. Üsküdar Cad. No:1 F/86 Ataşehir İstanbul 34779 Türkiye T.: +90 216 660 00 74 F: +90 216 660 00 75 info@eldelighting.com
haberler | news
ÜNYE GENÇ MİMARLARI AĞIRLADI Ü N Y E H O S T E D YO U N G A RC H I T E C TS
14. BETONART Mimarlık Okulu bu yıl 30 Ocak-6 Şubat tarihleri arasında, Seçil Yaylalı ve Giorgio Caione’nin küratörlüğü, Ferhan Yalçın’ın koordinatörlüğü, Başak Özden, Yelta Köm, Emre Gündoğdu ve Hakan Yıldız’ın moderatörlüğü ve “Betonun Bilindik Hafifliği” temasıyla düzenlendi. TÇMB’nin (Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği) 2002 yılından beri “BETONART” markası altında mimarlık öğrencilerine yönelik düzenlediği uygulama ağırlıklı atölye çalışması, OYAK Çimento Grubu, Ünye Çimento Fabrikası’nın desteğiyle gerçekleşti. Her sene farklı bir şehirde düzenlenen ve Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden öğrencilerin katıldığı Betonart Mimarlık Okulu, bulunduğu kenti de kendi deneyim ortamı içine katıyor. Ünye’deki çalışmaya 16 farklı üniversiteden (Avrasya Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Mardin Artuklu Üniversitesi, Toros Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi,
natura | 8
This year, 14th BETONART Architecture School is organized between January 30-February 6. It’s curated by Seçil Yaylalı and Giorgio Caione, coordinated by Ferhat Yalçın, moderated by Başak Özden, Yelta Köm, Emre Gündoğdu and Hakan Yıldız with the theme “Well-known Lightness of Concrete”. Organized since 2002 for architecture students under the trademark “BETONART” by Turkish Cement Manufacturers’ Association (TÇMB), the practicebased workshop event was carried out with the support of OYAK Cement Group, Ünye Cement Plant. Organized each year in a different city with the participations of students from various universities of Turkey, Betonart Architecture School includes the city in the environment of the experience which it offers. 21 students from 16 different universities (Avrasya University, Çukurova University, Mardin Artuklu University, Toros University, Yıldız Technical University, Kocaeli University, Istanbul Technical University, Gazi University, Istanbul Kültür
haberler | news
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Nuh Naci Yazgan Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, İzmir Gediz Üniversitesi ve Erciyes Üniversitesi) 21 öğrenci katıldı. Atölye kapsamında, ayrıca, teknik ve mimari konularda sunumlar ve söyleşiler de gerçekleştirildi. Katılımcılar hafta boyunca Bora Yağlı’dan “Beton ve Hazır Beton”; Giorgio Caione’den “Çağdaş Sanatta Beton Kullanımı”; Semra Uygur ve Özcan Uygur’dan brüt beton tasarım ve uygulamaları; Jacob de Baan’dan “Obje ve His”; Emre Gündoğdu, Yelta Köm ve Efecan Soysal’dan “Herkes için Mimarlık”; Ezgi Çiftçi’den “Plankton Project”; Amine Sena Sezer’den “Tasarım Köyü-İzmir” başlıklı sunumları ve iş güvenliği konusunda bilgilendirme seminerlerini dinlediler. Her yıl imkânlar dâhilinde yenilikçi yaklaşımları da araştıran Betonart Mimarlık Yaz Okulu’nda bu kez ilk defa metal kalıp sistemi denendi ve küçük obje denemeleri için de ilk defa silikon kalıp teknolojisinden yararlanıldı. Küçük obje denemeleri için ayrıca renkli beton (siyah beton) uygulamaları yapıldı. Kısa süreli tasarım ve uygulamayı bir arada barındıran yaz okulunda kalıp süresini azaltmak için mukavemeti arttırılış ve priz süresi kısaltılmış özel ürünler denendi ve başarılı bir sonuç elde edildi. Bulunduğu kente kalıcı bir değer bırakmayı da amaçlayan katılımcılar, yüzü denize dönük bir yerleşim olan Ünye’de, manzaranın izlenebileceği noktalarda kullanılmak üzere betondan oturma üniteleri tasarladılar. 14. Betonart Mimarlık Yaz Okulu, 6 Şubat 2016 günü öğrencilerin ürün ve sunumlarının izlenmesinin ardından katılımcılara sertifikalarının verilmesi ile son buldu.
University, Istanbul Bilgi University, Izmir Katip Çelebi University, Dokuz Eylül University, Nuh Naci Yazgan University, Akdeniz University, İzmir Gediz University and Erciyes University) participated in the workshop. Presentations and interviews on technical and architectural topics have also been carried out as part of the workshop. Participants had the chance to attend the briefing seminars on work safety and presentations entitled “Concrete and Ready Mixed Concrete” by Bora Yağlı; “Use of Concrete in Contemporary Art” by Giorgio Caione; exposed concrete design and implementations by Semra Uygur and Özcan Uygur; “Object and Feeling” by Jacob de Baan; “Architecture for All” by Emre Gündoğdu, Yelta Köm and Efecan Soysal; “The Plankton Project” by Ezgi Çiftçi; “Design Village-Izmir” by Amine Sena Sezer. Researching possible innovative approaches each year, Betonart Architecture Summer School hosted the first tryout of the metal molding system and benefited for the first time from the silicon molding technology for small objects. Colored concrete implementations have also been performed for tryouts of small objects. Binding short term design and implementations together, special products with increased strength and decreased setting time have been tried and succeeded in the summer school. Aiming to leave a permanent mark of value in the city, participants have designed concrete sitting units to be used for watching the scenery in the city of Ünye, which is a seaward settlement. 14th Betonart Architecture Summer School came to an end on February 6, through awarding certificates to participants following the product overviews and presentations of the students.
natura | 9
haberler | news
ALEJA N DRO A RAV EN A PRI T ZKE R ÖD Ü LÜ ’ N Ü N SA H İ Bİ O L D U A L E J A N D R O A R AV E N A W I N S THE PRITZKER PRIZE
natura | 10
haberler | news
Alejandro Aravena, bu yıl düzenlenen “Cepheden Bildirmek” başlıklı Venedik Mimarlık Bienali’nin küratörlüğünü üstlenmesinin ardından 2016 Pritzker Ödülü’nün de sahibi oldu. Kentsel çevreleri geliştirme ve global konut krizine işaret ettiği çalışmalara vurgu yapan Pritzker Ödülü jürisi, Şilili mimarın “mimarlık alanının gereksinimlerini ve günümüzün sosyal ve ekonomik zorluklarını ustalıklı bir girişim ile çözüme ulaştırmasını” övgüye değer buldu. Aravena, Pritzker Ödülü’nün 41. sahibi ve ödülü kazanan ilk Şilili mimar olma özelliğini taşıyor. 48 yaşındaki Aravena Şili, ABD, Meksika, Çin ve İsviçre’deki özel, kamusal ve eğitsel projelerinden oluşan geniş bir portföye sahip. Ancak Aravena daha çok “Do Tank” firması ELEMENTAL ile hayata geçirdiği 2.500 daireli sosyal konut projesiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Mimar bu projeyle, hükümetlerin sosyal konut politikalarına dahil olarak, düşük gelirli çevreler için güçlü bir etki göstermesi adına, piyasa güçlerine karşı yenilikçi bir duruş sergiledi. Jüri, yaptığı açıklamada şunları belirtti: “Alejandro Aravena özellikle küresel konut kriziyle mücadele ve daha iyi bir kentsel çevre konularında gösterdiği uzun soluklu çalışmalarla birlikte sosyal anlamda daha entegre bir mimarlık anlayışının yeniden doğuşunu simgeliyor. Hem mimarlık hem de sivil toplum alanında; yazılarında, aktivist faaliyetlerinde ve tasarımlarında da görebileceğimiz derin bir anlayış barındırıyor. Mimarın rolü günümüzde daha büyük sosyal ve insancıl gereksinimleri kapsıyor ve Alejandro Aravena bu talebe açık bir biçimde, cömertçe ve tüm yönleriyle cevap vermiş oldu.” Pritzker Ödülü, 2014 yılında Shigeru Ban, 2015’te Frei Otto ve 2016 yılında da Alejandro Aravena’yı ödüle layık görerek geleneksel mimari disiplinin sınırlarının ötesine geçen, toplumun sorunlarına en acil çözümleri üretme konusunda etkili olan mimarlara öncelik vermeye başladı. Jüri, “ELEMENTAL ekibi yeterli hizmeti alamayanlar için konut sağlamak adına yürütülen karmaşık süreçlerin her aşamasına katılıyor ve bölge sakinlerinin ve toplumun yararı için en iyi sonuçları alma adına politikacılar, avukatlar, araştırmacılar, bölge sakinleri, yerel yetkililer yapı ustalarıyla yakın ilişkiler kuruyor. Bu yaratıcı yaklaşım mimarın geleneksel kapsamını genişletiyor ve tasarlanan çevreler için gerçek anlamda ortak bir çözüm üretmek amacıyla profesyonel olanı evrensel bir figüre dönüştürüyor,” ifadelerini kullandı. Pritzker Ödülü bu sene iyi bir mimarın gücünü kanıtlayan ve mimarların öneminin altını çizen bir mimara verildi. Aravena sabit mimarı anlayışına meydan okumaya yardımcı oluyor; ona göre mimar, müşterinin isteklerini fonksiyonel tasarımlarla yerine getiren bir kişiden çok daha fazlasını temsil ediyor. Aravena, kendi sözleriyle “olmayan şeyler üzerine şikayet etmektense mevcut olanı yoğunlaştırmayı, bireysel çıkarları ortak menfaatin üzerinde gören güçleri devirmek için hangi tasarım araçlarının gerekli olduğunu anlamayı” gerçekleştirebildiğini belirtiyor. Bu bize, bir zamanlar başkalarına devrettiğimiz sorumluluğu yeniden kazanmak için gerekli olan ilham kaynağını ve ivmeyi vaadediyor gibi gözüküyor. 2016 Pritzker Ödülü kazananından başka bir alıntı ise; “mimarlık, kazancın daha geniş bir yönünü sunabilecek güce sahiptir: ilave ücret yerine tasarımı baz alan bir katma değer anlayışı; eşitlik için kestirme bir yol olarak mimarlık”.
Alejandro Aravena has been named as the winner of the 2016 Pritzker Prize, ahead of curating this year’s Venice Architecture Biennale with the theme “Reporting from the Front”. Highlighting his dedication to improve urban environments and to address the global housing crisis, the Pritzker Prize jury praised the way in which the Chilean architect has “risen to the demands of practicing architecture as an artful endeavor, as well as meeting today’s social and economic challenges.” Aravena is the 41st Pritzker Prize laureate and the first Chilean to receive the award. At 48 years of age, Aravena has a large portfolio of private, public and educational projects in Chile, the USA, Mexico, China and Switzerland. But perhaps more notably, through his “Do Tank” firm ELEMENTAL he has managed to build 2,500 units of social housing, engaging in the public housing policies of governments where he works and taking an opportunistic approach to market forces to generate a powerful impact on lower-income communities. “Alejandro Aravena epitomizes the revival of a more socially engaged architect, especially in his long-term commitment to tackling the global housing crisis and fighting for a better urban environment for all,” explained the Jury in their citation. “He has a deep understanding of both architecture and civil society, as is reflected in his writing, his activism and his designs. The role of the architect is now being challenged to serve greater social and humanitarian needs, and Alejandro Aravena has clearly, generously and fully responded to this challenge.” After awarding Shigeru Ban in 2014, Frei Otto in 2015 and now Alejandro Aravena in 2016, the Pritzker Prize has recently shown a tendency to recognize architects who have gone beyond the traditional boundaries of the architectural discipline; architects who are capable of wielding influence to generate solutions to the most urgent problems of society. “The ELEMENTAL team participates in every phase of the complex process of providing dwellings for the underserved: engaging with politicians, lawyers, researchers, residents, local authorities, and builders, in order to obtain the best possible results for the benefit of the residents and society... This inventive approach enlarges the traditional scope of the architect and transforms the professional into a universal figure with the aim of finding a truly collective solution for the built environment,” explained the Jury. “The Pritzker Prize has now rewarded an architect who, convinced of the power of good architecture, highlights the importance of architects themselves. Aravena is helping to challenge an established view of architecture; for him, an architect is much more than someone who simply reacts to a client’s desires with functional designs. In his own words, he is able to “intensify what is available instead of complaining about what is missing... to understand what design tools are needed to subvert the forces that privilege individual gain over collective benefit. This seems to offer the inspiration and momentum architects need to take up the responsibility that once we left to others. Again quoting the new 2016 Pritzker Laureate, it is a unique opportunity to show that “architecture can introduce a broader notion of gain: design as added value instead of an extra cost; architecture as a shortcut towards equality”. natura | 11
haberler | news
S T O C K H O L M ’ D E TA S A R I M H A F TA S I D E S I G N W E E K I N S TO C K H O L M
Tasarım ve mimari alanında dünya çapındaki seçkin isimler, bir araya gelmek ve mobilya ile aydınlatma alanlarındaki yeniliklerden haberdar olmak üzere Şubat ayında Stockholm’de düzenlenen Stockholm Mobilya & Aydınlatma Fuarı’nda buluştu. Tam ortasında konumlanan ticaret fuarıyla birlikte 80’e yakın etkinlik, enstalasyonlar ve partiler, bütün şehri harekete geçirdi. Sergilerin birçoğu halka açık olarak gerçekleşecek. İlk Tasarım Haftası 2002 yılında gerçekleştirildi ve bugün şehrin farklı noktalarında 80’den fazla tasarıma ilişkin organizasyon yapılıyor. Stockholm Tasarım Haftası ile Stockholm Mobilya ve Aydınlatma Fuarı’nı birleştiren ve 9- 13 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen etkinlik, alıcıların, mimarların, tasarımcıların ve gazetecilerin takvimlerinde yerini aldı.
natura | 12
The entire global elite in design and architecture was in Stockholm in February to gather and see the latest in furniture and lighting at Stockholm Furniture & Light Fair. With the trade fair at the middle of it all, the entire city was buzzing with around 80 events, installations and parties. Many of the exhibitions will be open to the general public. The first-ever Design Week was held in 2002 and today it consists of more than 80 design-related events held at different locations around the city. By combining Stockholm Design Week and Stockholm Furniture & Light Fair, Week 6 has been written into the calendars of buyers, architects, designers and journalists from all over the world.
haberler | news
S TO C K H O L M M OB İ LYA F UA R I’ N A Y E N İ B İ R “ S OLUK ” “SOUFFLE” IN STOCKHOLM FURNITURE FAIR
Yolculuğuna daha ziyade ticari bir mobilya imalatçısı olarak başlayan İsveçli şirket Offecct, son yıllarda daha çok ev içi kullanım amacıyla ürettiği alternatif ürünler sunmaya başladı. Danimarkalı tasarımcı Cecilie Manz bu yıl “Soluk” adını verdiği, sedirler, puflar ve yan sehpalardan oluşan bir seriye imza attı. Bu yumuşak ve oval biçimlerdeki koltuklar, toz pembenin yumuşak tonlarıyla, uçuk mavi ve orman yeşili renkleriyle, masa tablaları ise ahşap ve taş malzeme ile sunuluyor. Sevimli bir pasta dilimi gibi yükselen sedirler kontrast renklerdeki bir veya iki tane düğmeyle son buluyor.
Swedish company Offecct started out as largely a commercial furniture manufacturer but in recent years have released more alternative products with a greater possibility to be used in domestic situations. This year Danish designer Cecilie Manz has created a series of ottomans or poufs and sidetables by the name of “Souffle”. These soft ovoid seats come in muted tones of dusty pink, pale blue and forest green while the table tops are in timber or stone. Rising up like a lovely bit of pastry, the ottomans are topped off with a contrasting button or two.
natura | 13
haberler | news
STOLAB İÇİN “TUREEN” MASALAR T U R E E N TA B L E S F O R S TO L A B “Tureen”, Jonas Lindvall’ın İsveçli mobilya üreticisi Stolab için tasarladığı, üç köşeli masalardan oluşan bir koleksiyon. Seri, masif meşe ve beyaz ile yeşil mermerden oluşan tabla seçenekleriyle birlikte çeşitli boy ve masa yüzeyi çaplarıyla sunuluyor. Üçler erkini sembolize etme amacıyla tasarlanan “Tureen”, grup olarak veya ayrı ayrı şekilde kullanıma uygun. Masalar Stockholm Mobilya Fuarı’nda sergilendi. “Tureen” is a collection of three side tables designed by Jonas Lindvall for Swedish furniture producer Stolab. The series is available in a range of heights and table surface diameters, with top options of solid oak, white and green marble. Created as representations of the triumvirate, “Tureen” can be utilized as a group or individually. The tables were on display at Stockholm Furniture Fair.
natura | 14
haberler | news
J O N A S L I N D VA L L ’ I N TA Ş TA N B A N YO S U K U VA R S TA Ş I N I N T Ü M O L A N A K L A R I N I B A R I N D I R I YO R J O N A S L I N D VA L L ’ S S TO N E B AT H RO O M E M B O D I E S T H E P O S S I B I L I T I E S O F Q UA R T Z
250 milyon yıldan fazla bir sürede oluşan Vals kuvarsitinin ince damarlı görünümü, estetik olarak göze hitap ediyor. Ancak taşın sert ve katmanlı kompozisyonu, onu birlikte çalışılması zor bir hale getiriyor. Bu taşı masif bloktan elde ederek banyo küvetleri tasarlamak için şimdiye dek çok az sayıda kişi kullandı. İsveçli tasarımcı Jonas Lindvall, İsveç’teki Landskrona Konsthall’de gerçekleşen son sergisi için tasarladığı banyo enstalasyonunda bu zorlukla karşı karşıya geldi. Küvet ölçüleri, dönüştürme işleminden önce neredeyse beş ton ağırlığa sahip olan masif taş bir bloktan oyularak alındı. Çizgi örüntüsü oluşturmak amacıyla dik bir şekilde kesilen taşın, arduvaz taşını andıran kompozisyonu, onu kesmesi oldukça güç bir hale getirdi. Katmanlı bir biçimde oluşturulan taşın içeriğinde bulunan kristal natura | 16
Formed over more than 250 million years ago, the fineveined appearance of Vals quartzite is aesthetically appealing. However, its hard, layered composition renders it difficult to work with and until now few, if any, have used the stone to create bathtubs from a solid block. This was the challenge Swedish designer Jonas Lindvall faced when designing a bathroom installation for his recent exhibition at Landskrona Konsthall, Sweden. The bathtub measures was carved from a solid block of stone, which weighed almost five tons prior to its transformation. Cut vertically to create a line pattern, the slate-like composition of the stone made it extremely difficult to cut. formed in layers, the mixture of crystals found within the stone imbue it with an incredible strength and the varying nature of the composites can
haberler | news
natura | 17
haberler | news
karışımı, olağanüstü bir kuvvetle taşın içine dolduruldu. Kompozitlerin değişken doğaları, böyle sert malzemeleri kesmek için sıklıkla kullanılan elmas için bile zorluk yaratabiliyor. Küvetle uyumlu olan duvara monte lavabo da aynı şekilde masif taş bloktan elde edildi. Yapıya gömülü üç çelik konsol vasıtasıyla da kuvarsla örülmüş bir duvara bağlandı. Tasarımcı projesiyle ilgili şunları söyledi: “Ben çoğunlukla daha yumuşak ve esnek olan mermerle çalışıyorum. Bu yüzden taşın sert ve dirençli yapısı oldukça zorlayıcıydı. Görünüşe göre masif taş küveti, proje için Vals kuvarsitini tedarik eden Truffer Ag ve Stonecon için de bir ilkti. Henkelstorps Natursten’den Rob Krieger’in gösterdiği hüner ve özenli çalışmaları sayesinde, doğanın ham güzelliğini ve organik malzemelerin gücünü örnekleyen, görülmeye değer gerçek bir banyo yarattık.”
natura | 18
be a challenge even for diamonds which are commonly used for cutting such hard materials. The matching wallhung washbasin was also created from one solid stone block. It is attached to a quartz clad wall using three steel consoles, embedded within the structure. The designer comments on the project; “I of ten work with marble, which is a lot sof ter and more pliant, so the hard, unyielding quality of the stone was quite a challenge. In fact, the solid stone bathtub was, apparently, a first for truf fer ag, and stonecon, who supplied the Vals quar t zite for the project. Thanks to the skill and diligence of stonemason Rob Krieger of Henkelstorps Natursten, we have created a real showpiece of a bathroom; something that exemplifies the raw beauty of nature and the strength of organic materials.”
haberler | news
natura | 19
haberler | news
AIA IOWA 2015 TASARIMDA MÜKEMMELIYET ÖDÜLLERI KAZANANLARINI AÇIKLADI AIA IOWA ANNOUNCES 2015 EXCELLENCE IN DESIGN AWARD WINNERS
Pella Kariyer Akademisi, Pella, Iowa – Neumann Monson Mimarlık Career Academy of Pella, Pella, Iowa, by Neumann Monson Architects
Kristal Koyu Doğal Hayat Gözlemevi, South Sioux City, Neb. – PlaN Mimarlık Crystal Cove Wildlife Observatory, South Sioux City, Neb., by PLaN Architecture
Yöntem Mühendisliği, Des Moines, Iowa – Neumann Mimarlık Modus Engineering, Des Moines, Iowa, by Neumann Monson Architects
Des Moines Oyun Evi Eklentisi, Des Moines, Iowa – BNIM Des Moines Playhouse Addition, Des Moines, Iowa, by BNIM
Cascade Lisesi Genişletme Projesi, Cascade, Iowa – Neumann Monson Mimarlık Cascade High School Expansion, Cascade, Iowa, by Neumann Monson Architects
natura | 20
haberler | news
Kurumsal Kampüs Otoparkı Tesisi, Des Moines, Iowa – Substance Mimarlık Corporate Campus Parking Facility, Des Moines, Iowa, by Substance Architecture
Amerikan Mimarlar Enstitüsü (AIA) Iowa temsilciliği, her sene düzenledikleri Tasarımda Mükemmeliyet Ödülleri’nin bu seneki kazananlarını açıkladı. Ödüller, AIA Iowa üyelerinin tasarladıkları mimari projeleri kapsıyor ve mimarlığın bölgedeki önemini vurgulamayı hedefliyor. Ortabatı temsilciliği bu sene dört onur ödülü ve beş liyakat ödülü takdim etti.
Kurumsal Kampüs Kafeteryası ve Eğitim Merkezi, Des Moines, Iowa – Substance Mimarlık Corporate Campus Cafeteria and Training Center, Des Moines, Iowa, by Substance Architecture
Ödüllerin 2015 yılı jürisi, Duvall Decker Mimarlık’tan Roy T. Decker ve Cody Farris; Snow Kreilich Mimarlık’tan Matthew Kreilich ve Dake Wells Mimarlık’tan Andrew Wells’ten oluşuyor.
T h e A I A ( T h e A m e r i c a n I n s t i t u t e o f A r c h i t e c t s) Iowa chapter ha s announced this year's recipient s of their annual Excellence in Design Awards, which recognize architec ture projec t s designed by m e m b e r s o f A I A I o w a a n d e m p h a s i z e a r c h i t e c t u r e' s i m p o r t a n c e i n t h e c o m m u n i t y. T h e M i d w e s t chapter presented four honor awards and five merit awards. T h e 2 0 15 j u r y i n c l u d e d R o y T. D e c k e r a n d C o d y Fa r r i s o f D u v a l l D e c k e r A r c h i t e c t s ; M a t t h e w Kreilich of Snow Kreilich Architec t s; and Andrew We l l s o f D a k e We l l s A r c h i t e c t u r e .
Onur Ödülleri
Honor Awards
Pella Kariyer Akademisi, Pella, Iowa – Neumann Monson Mimarlık Cascade Lisesi Genişletme Projesi, Cascade, Iowa – Neumann Monson Mimarlık Kurumsal Kampüs Otoparkı Tesisi, Des Moines, Iowa – Substance Mimarlık Lüteriyen Umut Kilisesi, Ankeny, Ankeny, Iowa – BNIM
Career Academy of Pella, Pella, Iowa, by Neumann Monson Architects Cascade High School Expansion, Cascade, Iowa, by Neumann Monson Architects Corporate Campus Parking Facility, Des Moines, Iowa, by Substance Architecture Lutheran Church of Hope - Ankeny, Ankeny, Iowa, by BNIM
Liyakat Ödüleri
Merit Awards
350 E. Locust St, Des Moines, Iowa – Neumann Monson Mimarlık Kurumsal Kampüs Kafeteryası ve Eğitim Merkezi, Des Moines, Iowa – Substance Mimarlık Kristal Koyu Doğal Hayat Gözlemevi, South Sioux City, Neb. – PlaN Mimarlık Des Moines Oyun Evi Eklentisi, Des Moines, Iowa – BNIM Yöntem Mühendisliği, Des Moines, Iowa – Neumann Mimarlık
350 E. Locust St., Des Moines, Iowa, by Neumann Monson Architects Corporate Campus Cafeteria and Training Center, Des Moines, Iowa, by Substance Architecture Crystal Cove Wildlife Observatory, South Sioux City, Neb., by PLaN Architecture Des Moines Playhouse Addition, Des Moines, Iowa, by BNIM Modus Engineering, Des Moines, Iowa, by Neumann Monson Architects
natura | 21
haberler | news
Lüteriyen Umut Kilisesi, Ankeny, Ankeny, Iowa – BNIM Lutheran Church of Hope - Ankeny, Ankeny, Iowa, by BNIM
350 E. Locust St, Des Moines, Iowa – Neumann Monson Mimarlık 350 E. Locust St., Des Moines, Iowa, by Neumann Monson Architects
natura | 22
haberler | news
Artık Doğal Taş Sadece Cilalı olarak kullanılmıyor! Natural stones are no longer being used solely in polished forms!
Doğal ta ş denince akla ilk gelen cilalı bir yüzey oluyor genellikle. Ancak yapılan farklı yüzey işlemleriyle ar tık yüzey bitişleri çok değişik görünümlere sahip olabiliyor. Bir ta şın yüzeyi patlatılarak döşendiğinde üzerine vuran ışık efektleriyle üç boyutlu bir görüntü elde edilebiliyor. Belli ölçülerde kesilmiş bir ta ş, eskitme kazanlarında çakıl ta şlarıyla eskitilerek, adeta yüzlerce yıldır kullanılan antik bir ta ş hissine kavuşturulabiliniyor. Doğal ta ş çekiçlenebiliyor, taraklama işlemine tabi tutabiliyor, patinato yapılabiliniyor, asitte yakılıp, alevle yüzeyi yakılabiliniyor. Tüm bu uygulamalara izin veren özelliği ile zaten her bir plakası benzersiz olan doğal ta şlar, daha da özelleştirilebiliniyor. Mimarların ve doğal ta ş kullanıcısının mermer algısı geçmişte kalmış olabilir. Natura dergisi zaten bu sebeple var. Doğal ta şı sevdirmek, hatırlatmak ama en önemlisi de yenilikleri haber verebilmek için hazırlanıyor. Üstte sayılan işlemler ar tık kolaylıkla uygulanabiliniyor. Delta Mermer de bu uygulamaları yaparak farklı yüzey bitişleri ile nihai kullanıcının taleplerini özelleştirebilen firmalardan ve resimlerde görülen seçki sizin için hazırlandı.
natura | 24
When it comes to natural stones, the first thing comes to mind is usually a polished surface. However with the different surface processing techniques, the surface finishings can get really different outlooks. Cobbling a stone’s surface through blasting can lead to a three dimensional visual with the light effects reflecting on it. A stone cut within specific measurements, brings out an ancient stone feel giving you the impression that it’s being used for hundreds of years through antiquing with pebble stones in the boilers. Natural stone can be hammered, notched, patinated, burned in acid and its surface can be burned with flames. Being unique in every plate allowing these implementations, natural stones can further be specialized. The perception of architects and natural stone users regarding the marble usage can be conventional. That is why the Natura Magazine exists. It’s being published for endearing and reminding natural stones but most importantly for informing the latest innovations. The operations mentioned above can now be implemented easily. Delta Marble is one of the companies specializing the demands of the customers through implementing these operations with different surface finishings. The selection seen in the images is prepared only for you.
haberler | news
Marmara Mermeri’nin Yeni Yüzü: Zebra A new look for Marmara Marble: Zebra Son yıllarda mermer ocakçılığının gelişmesi ve teknolojik mermer işleme tekniklerinin kullanılması ile mermerler de yeni yüzlere sahip olabiliyorlar. Bu gelişmelerden nasibini alanlardan biri de bilinen en eski mermer türü olan Marmara mermeri. Beyaz zeminde dumanlı görüntünün farklı ölçülerde girmesi ile özellikle tarihi binalarda ve türbelerde karşımıza çıkan bu mermer, içindeki çizgileri ortaya çıkartacak şekilde kesilmesiyle farklı bir yüzünü bizlere artık daha sık gösteriyor. İstiklal Caddesi’nde faaliyet gösteren Public Hotel yaptığı restorasyonda odalarındaki ıslak yüzeylerde kullandığı Marmara Mermeri ile hem geleneğe sahip çıkarken, hem de bu mermerin yeni yüzünü kullanarak çarpıcı bir görselliği yakalamış durumda.
Along with the improvements in the marble quarry industry and the usage of technological marble processing techniques in recent years, marbles get to have new looks. One of them having the share from these improvements is the Marmara marble, which is the oldest marble type known. Appearing especially in historic buildings and tombs owing to the integration of fumed outlooks on white floors, this marble started to show us a different angle more often through a cutting technique which brings out the layers within. Operating in Istiklal Avenue, Public Hotel protected the traditional values in the restoration process through the usage of Marmara Marble on wet surfaces of the rooms and managed to capture an impressive visuality by using the new look of this marble.
natura | 26
haberler | news
RIGIPS TÜRKİYE ULUSAL ALÇI YARIŞMASI ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU! RIGIPS TURKISH NATIONAL GYPSUM TROPHY AWARDS WINNERS ARE ANNOUNCED!
Türkiye’de 2001 yılından bu yana yapı malzemeleri sektöründe, yapı açıları, duvar ve asma tavan sistemleri konularında faaliyet gösteren Saint-Gobain Rigips’in düzenlediği Ulusal Alçı Yarışması Ödülleri, 30 Ocak Cumartesi akşamı Sakıp Sabancı Müzesi The Seed’de düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Winners of the National Gypsum Trophy Awards, organized by SaintGobain Rigips, are announced at an event held at The Seed, Sakıp Sabancı Museum on January 30th. Saint-Gobain Rigips has been actively trading in the building materials, gypsum, as well as wall and suspended ceiling systems in Turkey.
Yarışmada “Alçı Levha” kategorisinde Işık Dekorasyon, “Sürdürülebilirlik ve İnovasyon” ile “Eğitim, Sağlık ve Konaklama Hizmetleri” kategorilerinde ESDO İnşaat birinciliğe layık görülürken, “Ticari” kategori birincisi ise Ekkon İnşaat oldu. Ödüllendirilen projeler, Prag’da bu yıl 10. kez gerçekleşecek olan Saint-Gobain Gypsum Trophy’de Türkiye’yi temsil edecek.
Winners and categories are: Işık Dekorasyon in the category of “Plaster Boards”, ESDO İnşaat in the categories of “Sustainability and Innovation” and “Education, Health and Accommodation Services” and the winner of the “Commercial” category is Ekkon İnşaat. The winners will represent Turkey at the 10th Anniversary of Saint-Gobain Gypsum Trophy Awards to be held in Prague this year.
Alçı sektöründe Türkiye’de uzun yıllardır faaliyet gösteren Rigips’in düzenlediği Ulusal Alçı Yarışması Ödülleri sahiplerini buldu. Bu yıl ilk kez gerçekleşen yarışmanın Sakıp Sabancı Müzesi The Seed’de düzenlenen ödül töreninde “Alçı Levha” kategorisinde “Işık Dekorasyon İdari Binası” ile Işık Dekorasyon, “Sürdürülebilirlik ve İnovasyon” kategorisinde “42 Maslak” ve “Eğitim, Sağlık ve Konaklama Hizmetleri” kategorisinde “Grand Hotel de Pera” projeleriyle ESDO İnşaat birinciliğe layık görüldü. “Ticari” kategori birincisi “Ba şakşehir Fatih Terim Spor Kompleksi” ile Ekkon İnşaat olurken, Mansiyon Ödülü ise “Hisar Okulları Müzik Odası” projesi ile Serhat İnşaat’a verildi.
Winners of the National Gypsum Trophy Awards, organized by Rigips are announced. Rigips has been actively involved in the plaster industry in Turkey for many years. The organization is held for the first time in Turkey this year at The Seed, in Sakıp Sabancı Museum. In the “plaster board” category, Işık Dekorasyon has won the first prize with its “Işık Dekorasyon Headquarters” project. In the “Sustainability and Innovation” category trophy went to ESDO İnşaat with its project titled “42 Maslak” and again with its project “Grand Hotel de Pera” ESDO won the first prize in the “Education, Health and Accommodation Services” category. “Başakşehir Fatih Terim Sports Complex” project brought the first prize to Ekkon İnşaat in the “Commercial” category. Serhat İnşaat awarded with mention for its “Hisar Schools Music Room” project.
natura | 28
haberler | news Türkiye alçı sektöründe yüksek performanslı alçı levha sistemleri ile yapı alçılarının usta bir işçilikle birleşerek sürdürülebilir, güvenli ve iç mekan konforu yüksek binaların oluşturulmasına teşvik amacıyla düzenlenen Rigips Türkiye Ulusal Alçı Yarışması, alçı ve alçı levha uygulama firmalarının kaliteli işçilikleri, sorun çözme becerileri ve tecrübelerini ödüllendirerek takdir etmek açısından önem taşıyor. Yarışmada birincilik kazanan projeler, uluslararası alanda Saint-Gobain grubu tarafından 20 yıldır düzenlenen ve Haziran ayında Prag’da 10.’su gerçekleşecek olan Saint-Gobain Uluslararası Gypsum Trophy ödüllerinde Türkiye’yi temsil edecek ve kazanan projeler dünyanın dört bir yanından gelen basın mensuplarının önünde ödüllerini alacak. Bu organizasyonda katılımcı firmalar, onlarca ülkeden katılan diğer uygulamacılarla fikir ve tecrübelerini paylaşabilme, Saint-Gobain grubunun en yeni duvar ve tavan sistemleri hakkında bilgi edinebilme ve dünya basınında yer alma fırsatı da yakalayacaklar.
Rigips Turkey National Gypsum Award is organized to promote sustainable, safe superstructures with great interior comfor t through integration of high performance plaster board systems with gypsum finished by a master workmanship. The awards go to plaster and plaster board application companies for their high quality workmanship, problem solving skills and experience. The winning projects will represent Turkey at the 10th Saint Gobain International Gypsum Trophy Awards in Prague. The awards have been organized by Saint-Gobain group for 20 years. Winning projects will receive their trophies before the international media. Par ticipating firms will have the opportunity for networking with companies from many different countries and learn about the newest wall and ceiling systems of Saint-Gobain group as well as mentioning their names in the world media.
Saint-Gobain Rigips Türkiye Hakkında:
About Saint-Gobain Rigips Turkey:
Saint-Gobain, inovatif malzemeler, yapı ürünleri, yapı malzemeleri dağıtımı ve paketleme ana iş kollarında faaliyet gösteren bir firmadır. Cam, boru, alçı ve alçı levha, yalıtım ürünleri, kaplama ürünleri ve yapı kimyasalları gibi malzemeleri üreten, işleyen ve dağıtımını yapan bir şirket olarak ham maddeleri, günlük ya şantımızın vazgeçilmez parçaları olan ürünlere dönüştürmekte ve geleceğin malzemelerini geliştirmek üzere çalışmalar yapmaktadır. Saint-Gobain Grubu şirketleri, 170.0 0 0’den fazla çalışanı ile 66’dan fazla ülkede faaliyet gösterdiği tüm sektörlerde liderlik vizyonunu göstermektedir. 20 01 yılından bu yana Rigips, Türkiye’de yapı alçıları, endüstriyel alçılar, duvar ve asma tavan sistemleri alanında hizmet vermektedir. Rigips’in genel müdürlüğü, üretim tesisleri ve alçı ocakları Ankara’dadır. Firmanın müşterilerin ihtiyaçlarını yakından takip etmek ve taleplere daha hızlı cevap verebilmek için İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Samsun’da satış ofisleri bulunmaktadır. Üretiminin her aşamasında uyguladığı güvence sistemiyle kaliteden ödün vermeyen Rigips, uluslararası standar tlarda üretim yapan büyük bir firmadır.
Saint-Gobain is mainly trading in innovative materials, building products, distribution of building materials and packaging. The company manufactures, processes and distributes glass, pipes, plaster and plaster boards, insulation products, coating materials and building chemicals. It works on transformation of raw materials into products that are inevitably needed in our daily lives as well as into materials of the future. Saint Gobain is a leading group of companies operating in different business lines, in more than 66 countries with over 170,0 0 0 employees. Rigips has been in the Turkish building plasters, industrial plasters, wall and suspended ceiling systems market since 20 01. The company’s headquar ters, manufacturing plants and gypsum mines are located in Ankara. To provide close follow-up and prompt response to its customers, the company has sales offices in Istanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya and Samsun. Rigips is a world renowned company manufacturing in international standards and makes no concessions on any stage or process of its quality assurance system.
natura | 29
haberler | news
CAFERAĞA SPOR VE KÜLTÜR MERKEZİ MİMARİ PROJE YARIŞMASI CAFERAGA SPORTS AND CULTURE CENTER ARCHITECTURAL PROJECT COMPETITION Kadıköy Belediyesi’nin Caferağa’da bir spor ve kültür merkezinin tasarlanması amacıyla aç tığı iki aşamalı yarışmanın birinci aşaması için proje teslim tarihi 12 Nisan. Kadıköy merkez çarşıdan, Bahariye’ye kadar uzanan alan bugün, yoğun olarak alışveriş ve eğlence işlevlerinin yer aldığı bir bölge konumundadır. Tasarlanacak olan “Kadıköy Belediyesi Caferağa Spor ve Kültür Merkezi”nin, bu bölgenin or tasında bulunan alanda, farklı ya ş gruplarının da kullanabileceği, Kadıköylüleri kültür ve spor faaliyetleri etrafında toplayan bir merkez olması planlanmaktadır. Yarışmanın asli jüri üyeleri Prof. Dr. Y. Mimar Haydar Karabey (Jüri Ba şkanı), Doç. Dr. Y. Mimar Bülent Batuman, Yrd. Doç. Dr. Y. Mimar Özgür Bingöl, Y. Mimar Z. Ahmet Önder, Y. Mimar İlker Özdel, Y. Mimar Semra Uygur ve Y. İnşaat Mühendisi Günkut Barka. Yarışmanın ikinci a şaması için teslim tarihi 9 Ha ziran, Jüri değerlendirme tarihi 11 Ha ziran. Kolokyum ve ödül töreni ise 18 Ha ziran tarihinde gerçekleşecek. Held by the Kadıköy Municipalit y with the purpose of designing a spor ts and culture center at Caferağa, the projec t submission date for the first phase of the t wo-staged competition is April 12. Today, the area extending along Kadıköy central ba zaar to Bahariye is densely surrounded with shopping and enter tainment func tions. In the center of this area, “Kadıköy Municipality Caferağa Spor ts and Culture Center” is designed considering the use of various age groups, gathering the residents of Kadıköy around cultural and spor ts ac tivities. Regular members of the jur y are Prof. M. Arch Haydar Karabey (Foreman), Assoc. Prof. M. Arch Bülent Batuman, Asst. Prof. M. Arch Özgür Bingöl, M. Arch Z. Ahmet Önder, M. Arch İlker Özdel, M. Arch Semra Uygur, M. E Günkut Barka. The due date for the second phase of the project is June 9 and evaluation of the jur y is due on June 11. Colloquium and award ceremony will take place on June 18.
natura | 30
AHMET ELHAN GALERİ ZİLBERMAN’DA AHMET ELHAN AT GALERİ ZILBERMAN Ahmet Elhan’ın “Buzlu Cam” isimli kişisel sergisi, 19 Mart tarihine kadar Galeri Zilberman’da görülebilecek. Buzlu Cam’la sanatçı fotoğrafın kendi geleneğine ve ustalık kavramına odaklanıyor. Yaşadığımız çağdaki görsel taşkınlığa gösterdiği sanatçı hassasiyetiyle oluşturduğu yeni sergisinde, günümüzde çabucak üretilen ve tüketilen dijital fotoğrafın manipüle edilmesine ve fotoğrafik olarak gerçeği perdelemesine karşı alternatif bir bakış öneriyor. Elhan, Buzlu Cam’la kamerasını doğaya çeviriyor, fotoğrafın geleneğine ve tarihçesine referanslar vererek yalın olanın, orada olanın peşine düşüyor. Günümüzdeki görsel karmaşada bambaşka bir yaklaşımın mümkün olduğunu hatırlatıyor. Sergideki çalışmalar, manzara ve doğa fotoğrafçılığına egemen olan uzun sürede görüntü üretme özelliğini fotoğraf üzerine bir düşünme çağrısı olarak kullanarak günümüzde dijital fotoğrafla hızlıca üretme refleksine direnç gösteriyor. Bu sayede, düşünmeden üretilen fotoğraflardansa, durarak ve planlayarak yapılan çekimlerin değerini vurguluyor. Elhan, çektiği doğa fotoğraflarına buzlu camın üzerindeki çizgileri ekleyerek fotoğrafın analitik olarak değerlendirilmesini sağlıyor ve bu sayede kompozisyon konusuna dikkat çekiyor. Böylece fotoğrafın gerçeğin kanıtı ya da yansıması olması meselesinin altını çizerken izleyiciye gözleriyle gördüklerine inanmamalarını öğütlüyor ve izleyicileri Buzlu Cam’ın önünde vakit geçirerek fotoğrafın bir malzeme olarak sunabilecekleri üzerine düşünmeye çağırıyor. Ahmet Elhan’s solo exhibition “Ground Glass” can be visited at Galeri Zilberman until 19 March. In Ground Glass, the artist focuses on photography’s own tradition and the notion of mastery. Creating this new exhibition with an artistic sensitivity towards visual exuberance in today’s world, he proposes an alternative perspective against the manipulation of the hastily produced and consumed digital photography, and how it conceals the truth photographically. Switching his focus from the space to the figure, Elhan this time points his camera to nature and pursues the plain one, the one that’s there, giving references to the craft and history of photography. He reminds that in today’s visual chaos, a different approach is possible. The works at the exhibition show resistance to today’s reflex of creating hastily with digital photography, by using landscape and nature photography’s characteristic of producing images in a long period of time as a call to reflect on photography, thus emphasising the value of stopping and planning the shots over producing without thinking. Elhan ensures that his nature photographs are evaluated analytically by adding lines on their ground glasses, thus drawing attention to the subject of composition. In this way, he also underlines the issue of photography being the proof or reflection of truth, advising the audience not to believe what they see with their eyes and invites them to spend time in front of the Ground Glass and think about what photography could offer as a material.
haberler | news
ANTİK ANADOLU’NUN TANIKLARI: MUHARREM KAYHAN KOLEKSİYONU
MİKROKOZMOS: ÖNCESİNDEN BUGÜNE DS MİMARLIK’IN 30 YILI
TESTIMONIES OF ANATOLIAN ANTIQUIT Y: MUHARREM KAYHAN COLLECTION
MICROCOSMOS: FROM THE BEGINNINGS TO THE PRESENT 30 YEARS OF DS MIMARLIK
Türkiye’deki en önemli özel koleksiyonlardan bir tanesi olan Muharrem Kayhan Koleksiyonu’nu ele alan “Antik Anadolu’nun Tanıkları: Muharrem Kayhan Koleksiyonu” sergisinde Antik Çağ’daki Anadolu’nun kapıları aralanıyor. Sergi kapsamında Arkaik, Klasik ve Hellenistik Çağ’da Kar ya ve İonya bölgesine yoğunla şan koleksiyondan yakla şık 30 0 adet tarihi obje ve 50 0 adet sikke yer almaktadır. Koleksiyonun en önemli bölümünü oluşturan ve ba zıları dünyada tek örnek olan sikkeler, Lydia Krallığı’nda ba şlayan sikke darbı kültürünün gelişimini or taya koyması açısından büyük önem teşkil etmektedir. Koleksiyonun Arkaik Dönem’e ait sikkelerden oluşan bölümü, Türkiye’de ilk kez böylesine geniş ölçekte sergileniyor olması açısından ara ştırmacılar için önemli bir imkân sunmaktadır. Sergide, sikkelerin yanı sıra günlük hayatta kullanılan ve ait oldukları dönemin ya şam biçimini or taya koyan pişmiş toprak, bronz, mermer ve cam objeler yer almaktadır. Arkaik Dönem, nekropol, Kar ya, İon şehirleri, kült objeleri, tanrı ve tanrıçalar, ev, kadın ve hayvanlar konulu temalara göre tasnif edilen koleksiyon, ziyaretçilere Antik Çağ’daki ya şantının çeşitli yönlerini keşfetme imkânını sunuyor. “Antik Anadolu’nun Tanıkları: Muharrem Kayhan Koleksiyonu” sergisi 20 Mar t tarihine kadar İzmir’deki Arkas Sanat Merkezi’nde ziyarete açık olacak. “Testimonies of Anatolian Antiquity: Muharrem Kayhan Collec tion” exhibition opens a window onto Anatolia in Antiquity through Muharrem Kayhan Collec tion, which is one of the most impor tant private collec tions in Turkey. Approximately 30 0 historic objec ts and 50 0 coins are brought together in the exhibition; the collec tion focuses on Caria and Ionia during the Archaic, Classical and Hellenistic eras. The coins, which are the most impor tant par t of the collec tion, and some of which are the only examples in the world, expose the development of coinage star ting with the Lydian Kingdom. The coins from the Archaic Era are exhibited on such a scale for the first time, providing researchers with an impor tant oppor tunity. In addition to the coins, terracotta, bronze, marble and glass objec ts that were used in daily life and that reveal the quotidian living of the day are also exhibited. Archaic era, necropolis, Caria, Ionian cities, cult objec ts, gods and goddesses, domesticity, women and animals ser ve as themesin which the collec tion is arranged of fering the viewers an oppor tunity to discover life in Antiquity. “Testimonies of Anatolian Antiquity: Muharrem Kayhan Collection” exhibition is open to public until 20th March at Arkas Ar t Center in İzmir.
Studio-X’te sadece mimarları değil, yakın dönem kentsel ve kültürel geçmişimizin izlerini gözlemek isteyenleri de heyecanlandıracak, retrospektif bir sergi gerçekleşiyor. Biri peyzaj mimarlığının diğeri belgelemenin önemli aktörlerinden, Deniz Aslan ve Sevim Aslan’ın DS Mimarlık çatısı altında çeyrek yüzyılı geçen deneyimleri, farklı aktörler ve belgelerin eşliğinde bir arada. Sergide sadece bitmiş projeler üzerinden konuşmak yerine, onların arkalarında yatan üretim ve düşünme biçimlerine odaklanılıyor. Çok yönlü bir ofisin işleyişi, geçirdiği değişimler, birlikte çalıştıkları farklı aktörlerin ağzından anlatılıyor. Kürasyonu ve tasarımı PATTU tarafından yürütülen serginin temelini de bu çok boyutluluk oluşturuyor. Sergi bir taraftan Türkiye’nin mimarlık ve inşaat üretiminin de bir özeti olan 30 yıllık deneyimin haritalamasını yaparken, diğer taraftan bu süre içinde Türkiye’nin liberal ekonomiye geçişi ile birlikte hem peyzajda hem de belgelemede değişen ölçek ve proje üretim süreçleri gibi öne çıkan konulara bakıyor. “MİKROKOZMOS: Öncesinden bugüne DS Mimarlık’ın 30 yılı” isimli sergi, 4 Mart tarihine kadar Studio-X İstanbul’da. Studio-X is hosting a retrospective exhibition that will engage not only architects but also people who would like to discover the traces of our urban and cultural recent past. The exhibit features the over a quarter century long experience of Deniz Aslan and Sevim Aslan -masters of landscape architecture and surveying respectively- at DS Mimarlık, accompanied by various actors and documents. Rather than merely featuring the completed projects, the exhibition focuses on the underlying forms of production and thinking behind these. The operation of a multipronged office and the transformations it underwent are conveyed through the accounts of the various actors they have worked with. It is this multidimensionality that underlies the exhibition which is curated and designed by PATTU. The exhibition presents a mapping of the 30 year long experience of DS Mimarlık on the one hand, which is a summary of architecture and construction in Turkey in its own right, while also exploring the issues that come to the forefront in this period such as the transition to liberal economy in Turkey, and the transformation of scale and project production processes both in landscaping and surveying. The exhibition “MICROCOSMOS: From the Beginnings to the Present 30 Years of DS Mimarlık” is at Studio-X Istanbul until March 4th.
natura | 31
haberler | news
ÇAYCUMA BELEDİYESİ SPOR MERKEZİ MİMARİ PROJE YARIŞMASI
ENKA’DA TİYATRO BULUŞMALARI
CAYCUMA MUNICIPALITY SPORTS CENTER ARCHITECTURAL PROJECT COMPETITION
28 . yıl ENK A Kültür Sanat Tiyatro Buluşma lar ı deva m ediyor. Us t a oyuncu Genco Er ka l’ın “Bir Delinin Hat ıra Def ter i” oyunuyla Şubat ayında aç ılan perde, Mar t ayı boyunc a aç ık ka lac ak. ENK A İbrahim B et il Oditor yumu’ndaki etkinlik te ayr ıc a, konser ler ve per for manslar da gerçekleşiyor. Progra m: 1 Mar t // 20. 30 En Kısa Gecenin Rüya sı 6 Mar t // 11. 30 Bar ı ş İçin Müzik Or kes tra sı, Neş eli Pa zar lar 8 Mar t // 20. 30 Ha ldun Taner Kabare, Dün Bugün 15 Mar t // 20. 30 Kabuk 22 Mar t // 20. 30 Çiğdem Er ken, Sahnelerden A şk Şar kılar ı 2 29 Mar t // 20. 30 Aydın Kar lıbel
Zonguldak ili Çaycuma ilçesinde bir spor merkezinin yapılması amacıyla düzenlenen yarışmaya projelerin teslim edilmesi için son tarih 21 Mart. Yarışmanın asli jüri üyeleri Mimar Özcan Uygur (Jüri Başkanı), Mimar Adnan Aksu, Mimar Tülin Hadi, Mimar Feride Önal ve İnşaat Mühendisi Atilla Tekin. 26 Mart’ta jüri değerlendirmesi başlayacak olan yarışmanın kolokyum ve ödül töreni 2 Nisan tarihinde gerçekleşecek. Organized for constructing a sports center in the Çaycuma district of Zonguldak Province, the deadline for the project applications is March 21. The regular members of the jury consist of Architect Özcan Uygur (Foreman), Architect Adnan Aksu, Architect Tülin Hadi, Architect Feride Önal and Construction Engineer Atilla Tekin. The jury evaluation will be carried out on March 26, colloquium and award ceremony will be held on April 2.
“ENGEL DEĞİL!” FOTOĞRAF, KAMU SPOTU, KARİKATÜR YARIŞMASI “NOT AN OBSTRUCTION!” PHOTOGRAPHY, PUBLIC SERVICE ANNOUNCEMENT, CARTOON COMPETITION Bornova Belediyesi ve Ege Üniversitesi Engelli Çocuklar Rehabilitasyon ve Eğitim Parkı Uygulama ve Araştırma Merkezi işbirliği ile “Engel Değil” temalı fotoğraf, karikatür ve kamu spotu dallarında yarışmalar düzenleniyor. “Engel Değil” temalı yarışmalar dizisine katılmak için son tarih 23 Nisan. In cooperation with Bornova Municipality and Ege University Children with Disabilities Rehabilitation and Education Park Research and Application Center, competitions are organized in photography, cartoon and public service announcement sections, adopting the theme “Not an Obstruction”. Final application date for taking part in the competition series themed “Not an Obstruction”, is April 23.
natura | 32
THEATER ENCOUNTERS AT ENKA
The 28 th ENK A Culture and Ar t Theater Encounter s cont inues. Opened it s cur t a ins in Febr uar y with the play “Diar y of a Lunat ic” by ma s ter actor Genco Er ka l, the play will be ava ilable a long March. The event a lso hos t s concer t s and perfor mances at the ENK A İbrahim B et il Auditor ium. Schedule: March 1 // 20. 30 Drea m of the Shor tes t Night March 6 // 11. 30 Music for Peace Orches tra, Cheer ful Sundays March 8 // 20. 30 Ha ldun Taner Cabaret , Yes terday and Today March 15 // 20. 30 Çiğdem Er ken, Love Song s from the St ages 2 March 29 // 20. 30 Aydın Kar lıbel
haberler | news
BOMONTİADA’DA TASARIM ATÖLYESİ DESIGN WORKSHOP AT BOMONTIADA Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi ile IAPS-Culture & Space Kültür ve Mekân Tasarım Atölyesi işbirliğinde Tasarım Atölyesi düzenlenecek. “Bellek, İzler ve Kent: Şişli-Bomonti” ana teması çerçevesinde, kent okumalarını ve bu okumaların üzerinden üretilen gelecek öngörülerinin grafik anlatımlara dönüştürülmesini kapsayan etkinlik, mimarlık ve tasarım fakültelerinin lisans ve yüksek lisans öğrencilerine yönelik olarak düzenleniyor. Atölyeye katılan öğrenciler, 7-12 Mart tarihleri arasında Bomontiada’da gerçekleşecek olan seminer, film gösterimi ve atölye çalışmalarında, manifesto ve diyalog olanaklarını tartışarak gelecek öngörüleri üretecekler. Prof. Dr. Orhan Hacıhasanoğlu, Prof. Dr. Hülya Turgut, Y. Doç. Dr. Özlem Özkal ve Araş. Gör. Ümit Ceren Bayazıtoğlu yürütücülüğünde gerçekleşecek atölyede davetli konuşmacılar da yer alacak. Atölyede “değişen ve dönüşen İstanbul’un katmanları bu zamansal kesişim noktaları üzerinden geleceğe nasıl aktarılabilir? İstanbul’a dair alternatif manifesto ve diyalog olanaklarının tartışılması ve böylece gelecek senaryolarının şekillenmesinde biz mimar ve tasarımcıların rolü ne olacaktır? Çok katmanlı, değişken kimlikli yapılar bütünü, kentin hafızasını oluşturur. Hafıza mekânlarına dair belleğin canlandırıldığı farklı yöntemler neler olabilir?” soruları araştırılacak. A design workshop will take place in cooperation with Özyeğin University Faculty of Architecture and Design and IAPS-Culture&Space Culture and Space Design Workshop. The event consists of city readings and the transformations of future visions generated from these readings to visual expressions, as part of the main theme “Memory, Traces and City: Şişli-Bomonti”. It’s organized aiming undergraduate and graduate students of architecture and design faculties. Students participating in the workshop will generate future visions through discussing the possibilities of manifest and dialogue at seminar, film screening and workshop activities which will take place at Bomontiada between March 7-12. Led by Prof. Orhan Hacıhasanoğlu, Prof. Hülya Turgut, Asst. Prof. Özlem Özkal, Res. Asst. Ümit Ceren Bayazıtoğlu, the workshop will also involve guest speakers. It will investigate questions such as: “How could the ever-changing and transforming layers of Istanbul be transferred to future through these temporal junction points? What will be the role of us architects and designers, regarding the discussions of alternative manifest and dialogue possibilities about Istanbul? The extent of constructions with multi-layered and changeable identities create the memory of the city. What can be the different methods where the memory is activated regarding spaces?”
GÜNCEL NADİRE KABİNESİ 2: UYKUSUZLAR ATLASI CONTEMPORARY CABINETS OF CURIOSITIES 2: ATLAS OF THE SLEEPLESS Halka Sanat Projesi, ilkini 2014 yılında, “Güncel Nadire Kabinesi 1: Toplama, Saklama ve Sergileme Üzerine Etnografik Bir Deneme” adlı sergiyle başlattığı Güncel Nadire Kabineleri sergi dizisine “UYKUSUZLAR ATLASI” isimli bir grup sergisiyle devam ediyor. 12 Şubat-12 Nisan tarihleri arasında Halka Sanat Projesi’nin Moda’da bulunan galeri mekânında gerçekleşen “Güncel Nadire Kabinesi 2: Uykusuzlar Atlası”, uyku kavramından hareketle yaşadığımız tarihte ve coğrafyada üzerinde durup, düşünülmesi gereken uyku metaforları üzerine yoğunlaşıyor. Sergi, bu açıdan bakıldığında akla gelen derin uyku, kolektif uyku, tavşan uykusu ya da gözünü kapayamama hali gibi pek çok durumdan kaynaklanan sorulara sanatçılar aracılığıyla cevaplar arıyor: “Bizi en çok ne uyutuyor ya da uykularımızdan ediyor? Çok mu uyuduk şimdiye kadar hayatımızda, yoksa bir şeyleri hep kaçırıyoruz telaşıyla kaçtık mı uykudan? Uykunun görünmez kıldıkları var mı?” gibi sorular bunlardan bazıları. Sergide Niyazi Selçuk, Neriman Polat, Orhan Cem Çetin, Seçil Yersel, Doğu Çankaya, Sezgi Abalı, Şafak Şule Kemancı, İskender Giray, Mert Öztekin, Sevil Tunaboylu, Nalan Yırtmaç, Fulya Çetin, Gümüş Özdeş, Yasemin Nur Toksoy ve Neşe Şahin’in işleri yer alıyor. Halka Art Project continues its series of exhibitions entitled “Contemporary Cabinets of Curiosities” initially held in 2014 with the title, “Contemporary Cabinets of Curiosities 1: An Etnographic Experiment on Collecting, Preserving and Exhibiting” with a new group exhibition named “ATLAS OF THE SLEEPLESS”. Organized between February 12 – April 12 at the gallery space of Halka Art Project in Moda, “Contemporary Cabinets of Curiosities 2: Atlas of the Sleepless” focuses on the sleep metaphores that require a reconsideration based on the sleep notion, in the period and geography we live in. Considering from this point of view, the exhibition seeks for answers through artists, to the questions generated from various conditions like deep sleep, collective sleep, light sleep or the inability to close one’s eyes. Some of them are: “What makes us sleep the most or unable to sleep? Did we sleep too much during our entire lives or did we run away from it thinking we always miss something? Are there anything that sleep made invisible?”. The exhibition holds works from Niyazi Selçuk, Neriman Polat, Orhan Cem Çetin, Seçil Yersel, Doğu Çankaya, Sezgi Abalı, Şafak Şule Kemancı, İskender Giray, Mert Öztekin, Sevil Tunaboylu, Nalan Yırtmaç, Fulya Çetin, Gümüş Özdeş, Yasemin Nur Toksoy and Neşe Şahin. natura | 33
haberler | news
GENÇ YENİ FA R KLI 2016 BA Ş VURUL A RI BA Ş L A DI YO U N G FR E S H D I FFE R E N T 2016 A P P LI C AT I O N S H A S S TA RT E D G e n ç s a n at ç ı l a r ı d e s t e k l e m e k , o n l a r a g ö r ü n ü rl ü k k a z a n d ı r m a k a m a c ı y l a G a l e r i Z i l b e r m a n’ı n d ü ze n l e d i ğ i “G e n ç Ye n i Fa r k l ı” ya r ı ş m a s ı n a b a ş v u r u l a r b a ş l a d ı . Ya r ı ş m aya k a t ı l a n l a r d a n b i r s e ç k i , s e zo n u n s o n s e rg i s i o l a r a k M ı s ı r A p a r tm a n ı ’n d a k i g a l e r i m e k â n ı n d a ye r a l a c a k . Yu r t g e n e l i n d e k i a ç ı k ç a ğ r ı s o n u c u ya p ı l a n b a ş v u r u l a r b u s e n e , b a ş k a n l ı ğ ı n ı G ü l ç i n A k s oy ’u n ya p a c a ğ ı Fat i h Ayd o ğ d u , S h u l a m i t B r u c k s t e i n Ç o r u h , Ö m e r Ö z y ü r e k ve g a l e r i y i t e m s i l e n B u rç a k B i ng ö l ’d e n o l u ş a n s e ç i c i k u r u l t a r a f ı n d a n değerlendirilecek. H e r t ü r s a n at s a l m a l ze m e ve s t i l e a ç ı k ya r ı ş m a ya k at ı l a c a k s a n at ç ı l a r ı n 1 O c a k 2 0 16 t a r i h i n d e 3 5 ya ş ı n d a n g ü n a l m a m ı ş o l m a l a r ı g e r e k m e k t e . “G e n ç Ye n i Fa r k l ı” ya r ı ş m a s ı n a t e s l i m i ç i n s o n t a r i h 2 0 M ay ı s . S e ç i c i K u r u l d e ğ e r l e n d i r m e s i n i t a m a m l a d ı k t a n s o n r a , s e rg i l e n m e ye d e ğ e r g ö rd üğ ü ç a l ı ş m a l a r ı n s a n a t ç ı l a r ı 8 H a z i r a n g ü n ü g a l e r i n i n we b s i t e s i n d e n d u y u r u l a c a k . A p p l i c at i o n s a r e o p e n f o r “ Yo u ng F r e s h D i ff e r e n t ”, w h i c h h a s b e e n o rg a n i z i ng by G a l e r i Zilberman in order to suppor t and encourage yo u ng a r t i s t s . T h e s e l e c t e d wo r k s w i l l b e e xhibited a s the la st exhibition of the sea son at Galeri Zilberman, located in M ısır Apar tment s, Istanbul. T h e a p p l i c at i o n r e q u e s t s t h i s ye a r w i l l b e e v a l u at e d by t h e s e l e c t i o n c o m m i t t e e l e d by G ü l ç i n A k s oy a n d c o m p r i s e d o f Fa t i h Ayd o ğ d u , S h u lamit Bruckstein Çoruh, Ömer Öz yürek and B u r ç a k B i ng ö l r e p r e s e n t i ng t h e g a l l e r y. The applicant s of the call, which is open to all media and all st yles of ar t, shall not be olde r t h a n 3 5 ye a r s a s o f J a n u a r y 1s t , 2 0 16 . T h e d e a d l i n e f o r Yo u ng F r e s h D i f f e r e n t s u b m i s s i o n s i s M ay 2 0 t h . T h e s e l e c t i o n c o m mit tee will announce the names of the ar tist s w h o s e wo r k s a r e s e l e c t e d f o r t h e e x h i b i t i o n o n t h e we b p a g e o f t h e g a l l e r y o n 8 t h o f J u n e .
natura | 34
FORUM INTERIOR 2016 İÇ MİMARLIK BULUŞMASI
FORUM INTERIOR 2016 INTERIOR DESIGN ENCOUNTERS
Ulusal ve ulusla r a r a sı buluşmala r a ev sa hipliği ya pac a k ola n For um Interior İç Mima r lık Konfer a ns ve Fua r ı 17-20 Ma r t t a rihleri a r a sında İs t a nbul Fua r Mer ke zi’nde (İ FM) ya pılac a k . For um Inter ior, sek tör ün deneyimli isimler ini, a lanında önemli işlere imza at mı ş yarat ıc ı iç mimar lık ve mimar lık of isler ini, t a sar ımc ılar ı, üniver site öğrenciler ini iç mekâna da ir yeni uygula ma lar ve ür ünler le buluş turac ak. “Inter ior s: Let There be Light!” sloganıyla yola ç ıkan For um Inter ior ’da bu yıl “Ta sar ımc ı Kullanıc ı Ek seninde Mekân Konuşma lar ı” tema sı öne ç ıkıyor. Konferans iki ana ba şlık a lt ında toplanıyor. Ta sar ımc ı-kullanıc ı ek seninde mekân ile ı ş ık ve mekân t a sar ımının insan a lg ısı üzer indeki et kiler i. İç mimar i a lanında kapsayıc ı ve bir leş t ir ici bir plat for m olmak iddia sı ile yola ç ıkan iç mimar lık fuar ı, iç mekân ür ün ve t a sar ımlar ını kullanıc ıyla buluş tur mayı ve sek tör ün tüm bileş enler ini bir araya get ir meyi hedef liyor. Konferans et kinliğ i ise, iç mimar lığ ın kapsa m ve değer ini, güncel uluslarara sı odaklar la t ar t ı ş arak toplumun bu konudaki far kında lığ ını ar t t ır mayı a maçlıyor. Hos t ing nat ional a nd inter nat ional me et ing s, For um Interior- Interior Design Conference a nd Fair will t a ke place at Is t a nbul Fair Center (İ FM) bet we en Ma rc h 17-20. For um Inter ior will present new implement at ions and produc t s to designer s, graduate s tudent s, creat ive inter ior architec ture and architec tura l of f ices that achieved signif ic ant success in their f ield. St ar ted it s jour ney with the mot to “Inter ior s: Let There be Light!”, this year For um Inter ior foregrounds the theme “Dia logues on space in the Designer- User a xis”. The conference hos t s t wo ma in topic s: Impac t s of space and light and space design on human percept ion in the Designer- User a xis. St ar ted of f to become an inclusive and unif ying plator m in the inter ior architec ture f ield, the fa ir a ims to br ing inter ior space produc t s and designs together and gather a ll the element s of the indus tr y. On the other hand, the conference event set s sight on increa sing awareness of the societ y by discussing the scope and va lue of inter ior architec ture through cur rent inter nat iona l foc a l point s.
haberler | news
CANSEN ERCAN’DAN YENİ SERGİ NEW EXHIBITON OF CANSEN ERCAN Cansen Ercan’ın peyzaj ve portrelerden oluşan yeni kişisel sergisi 8 Mart günü Evin Sanat Galerisi’nde açılıyor. Sanatçı resimlerinin üretim sürecinde, kendi etrafında olan doğal çevreyi, algı ve tercih süzgecinden geçirerek, gözlemlerini ekleyerek ve yeniden düzenleyerek kendine ait malzemeler haline getiriyor. Yeni sergisindeki kompozisyonlarında peyzaj ve portreleri bir araya getirirken, figürleri birer biçim olmaktan çıkartıp kimlik kazandırıyor. Gri tonların ağırlıkta olduğu paletine eklediği canlı renkler ve güçlü yorumu, peyzaj içine yerleştirilmiş bu portreleri ön plana çıkarıyor. Resimlerinde dikey ve yatay çizgilerin yoğunlaşan veya ayrışan hakimiyeti biçimleri oluşturuyor. Peyzajlarının belirgin özelliği olan dingin ve güçlü kompozisyonlarında konu, renk ve biçimin önüne geçmiyor. Cansen Ercan, resimleri üzerine aktardığı kendi görüşlerinde resimlerinin plastik değerler kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor ve ekliyor: “Resimlerimde, resimsel kaygıların, plastik değerlerin, resmin kendi iç kriterlerinin dışında edebiyata, şiire temel oluşturabilecek unsurlara yer vermem. Sanat tarihinin nirengi noktalarını referans alarak, onlara eklemlenmeye çalışmak ve evrensel sanatsal değerlere sahip kişisellik önemli benim için. Tercihim, izleyicinin resmimle, resmin kendi elemanları ve plastik değerleri üzerinden ilişki kurmasından yanadır,”. Cansen Ercan’ın yeni kişisel sergisi 8-29 Mart tarihleri arasında Evin Sanat Galerisi’nde izlenebilir. New exhibition of Cansen Ercan which is composed of landspaces and portraits will be held at Evin Art Gallery on March 8. The artist transforms her natural surroundings into materials of her own through letting them pass her cognitive filter of perception and preference, including her observations and rearranging them. Gathering landscape and portraits in the compositions of her new exhibition, she develops identities for figures, beyond being merely objects of form. The vivid colors and powerful interpretation which she included in her gray-weighted pallet, burst these portraits installed in the landscape into prominence. In her paintings, densifying and resolving dominance of the vertical and horizontal lines are shaping the forms. Holding the typical chracteristic of her calm yet powerful compositions in her landscapes, the theme doesn’t preclude the color and form. Cansen Ercan emphasizes on the necessity that her paintings need to be evaluated in the scope of plastic values and adds: “In my paintings, i don’t allow components which can form a basis to litterature and poetry, excluding pictural concerns, plastic values and the fundamental criterions of the painting. For me, basing the triangular points of art history, trying to articulate with them, creating a intimateness owning universal artistic values are fundamental factors. I prefer the audience to communicate with my painting through its own elements and its plastic values.” The new solo exhibition of Cansen Ercan is open for visitors between March 8-29 at Evin Art Gallery.
ULUSLARARASI İÇ MİMARLIK SEMPOZYUMU INTERNATIONAL SYMPOSIUM OF INTERIOR ARCHITECTURE Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nün 2016’da 5.’sini düzenleyeceği İç Mimarlık Sempozyumu, uluslararası platforma taşınıyor. 26-29 Nisan tarihleri arasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu’nda gerçekleşecek İç Mimarlık Sempozyumu, “Mekân Tasarımında Yenilikçi Yaklaşımlar” teması ile düzenleniyor. 2008 yılında başlayan İç Mimarlık Sempozyumları, bu yıl ilk kez uluslararası platformda gerçekleşiyor. İç mimarlık tasarımında verimliliği sağlamanın ön koşulu hiç kuşkusuz farklı disiplinlerle kurulacak programlı ilişkilerdir. Yaşamı yeniden biçimlendirerek değişime imkân tanıyan her alanda ve yaratıcılığın gelişiminde disiplinler arası işbirliğinden yararlanmanın gerekliliği yadsınamaz. D.N. Perkins’in “Disiplinlerin kesiştiği noktada yenilik olasılığı artar” sözünde vurguladığı gibi, 5. İç Mimarlık Sempozyumu da iç mimari tasarıma yeni açınımlar kazandıracak bir platform oluşturmayı amaçlamaktadır. Organizing by the Depar tment of Interior Architec ture of Mimar Sinan University of Fine Ar ts in 2016, the 5th Symposium of Interior Architec ture is being carried to the international platform. The Symposium of Interior Architec ture will be held between April 26 -29 at Mimar Sinan University of Fine Ar ts Sedad Hakkı Eldem Auditorium with the theme, “Innovative Approaches in Spatial Design”. Star ted in 20 08, the Symposiums of Interior Architec ture is held in an international platform for the first time this year. Presupposition to provide ef ficiency in interior architec ture design is without a doubt the connec tions established with dif ferent disciplines. The necessity to benefit from the collaborations between dif ferent disciplines, is an undeniable fac t in ever y field that enables transformations through reforming life and in the progression of creativity. As D. N. Perkins emphasized before, “The possibility for an innovation increases when dif ferent disciplines meet”. The 5th Symposium of Interior Architec ture also aims to constitute a platform to pave the way for innovations for interior architec tural design. natura | 35
haberler | news
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK BÖLÜMÜ MEZUNLARI DERNEĞİ AFİŞ YARIŞMASI
KARADENIZ TECHNICAL UNIVERSITY FACULTY OF ARCHITECTURE ALUMNI ASSOCIATON POSTER COMPETITION
Mimarlık, iç mimarlık, şehir ve bölge planlama ve peyzaj mimarlığı bölümlerinde öğrenim gören lisans öğrencilerine açık olan yarışmaya son başvuru tarihi 25 Mart. Afiş yarışmasının teması, “Buluşma” olarak belirlenmiştir. Yarışma; KTÜ MİM BMD’nin 10. etkinliği tanıtımlarında kullanılmak üzere mimarlık mesleği, mimar kimliği, mezuniyet, aidiyet gibi çoğaltılabilecek alt kavramlara hizmet eden bir afiş tasarımını konu edinmektedir. Yarışmanın amacı, “afiş”in toplumsal iletişimdeki gücü ve yaygın etkisinden yararlanarak; KTÜ Mimarlık Bölümü kimliğini vurgulamayı, mezunlar ve öğrenciler arasındaki iletişimi özgün bir dille yorumlamayı, buluşma teması hakkında fikir üretmeyi ve gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Sonuçları 4 Nisan’da açıklanacak olan yarışmanın, 13 Mayıs’ta ödül töreni ve sergi açılışı gerçekleşecek. Available for undergraduate students studying in architecture, interior architecture, urban and regional planning and landscape architecture, the final application date for the competition is March 25. The theme for the poster competition is designated as “Meeting”. It’s entreated a poster design to be used in presentations of the 10th event of the association that serves enlargable sub-concepts such as architectural profession, identity of the architect, graduation and belonging. The competition aims to emphasize the identity of KTU Faculty of Architecture through benefiting from the power and large impact of “posters” in social communication, interpret the communication between graduates and undergraduates with a unique language, produce and realize ideas about the meeting theme. Results of the competition will be announced on April 4, award ceremony and exhibition opening will be held on May 13.
natura | 36
LE CORBUSIER YENİDEN İSTANBUL’DA LE CORBUSIER RETURNS TO ISTANBUL ONCE AGAIN İstanbul Serbest Mimarlar Derneği , Le Corbuiser’nin yarım asra yayılan yapıtlarından bir bölümünü, Mart ayında “Çapraz Yansımalar/Mimarlık, Fotoğraf ve Metin” isimli sergiyle izleyicilerle buluşturacak. Sergi, mimarlık fotoğrafçısı Cemal Emden’in beş yıldır oluşturduğu Le Corbusier portfolyosu içinden yeni bir seçkiyi barındıyor. Teşvikiye Galeri Işık’ta 9 Mart-8 Nisan tarihleri arasında izlenebilecek olan sergide, Emden’in fotoğraflarının yanı sıra, Türkiye’den ve yurtdışından, Le Corbusier üzerine araştırma ve çalışmaları olan akademisyenlerin yazdığı metinler de yer alacak. Sergi, hem ölümünün 50. yılının ardından Le Corbusier’nin işlerini hatırlamak hem de mimarlık, fotoğraf ve metin arasındaki ilişki biçimleri üzerinde düşünmek üzere tasarlanıyor. Burcu Kütükçüoğlu’nun küratörlüğünde gerçekleşecek sergi, mimarın önemli yapılarının ve güncel durumların izlenmesi için önemli bir fırsat sunuyor. Istanbul Association of Architects in Private Practice will present an exhibition to the visitors at March entitled “Cross Reflections/Architecture, Photography and Text”, which holds a segment of all the works of Le Corbusier spread over half of a century. The exhibition hosts a new selection from the Le Corbusier portfolio which the architectural photographer Cemal Emden composed in five years. Open between March 9-April 8 at Teşvikiye Işık Gallery, the exhibition will include the photographs of Emden and texts written by the academicians from Turkey and overseas who have carried out researchs and studies on Le Corbusier. The exhibition is organized for recapturing the works of Le Corbusier following his 50th death anniversary and analyzing the relation forms between architecture, photography and text. Curated by Burcu Kütükçüoğlu, the exhibition offers a great opportunity to pursue significant architectural works and current conditions.
haberler | news
MELİS KOLYOZYAN’DAN SERAMİK SERGİSİ A CERAMIC EXHIBITION FROM MELIS KOLYOZYAN “Öyküler ancak onları anlatabilecek olanların başından geçer demişti biri bir gün: Aynı şekilde belki yaşantılar da onları yaşayabilecek olanlara sunarlar kendilerini.” Paul Auster, The New York Trilogy Yazarlar, masallar ve kısa öykülerden yola çıkan Melis Kolyozyan’ın ilk kişisel seramik heykel sergisi 17 Mart günü Galeri Selvin 2’de açılıyor. Kolyozyan’ın “Öyküler” adını verdiği sergide, hayatta tecrübe edilen küçük anlar, yaşanmışlıklar ve karakterler naif ve mizahi bir dille izleyiciye aktarılıyor. Sergide görülebilecek heykeller, bazen daha mutlu ve masalsı, bazen de daha gizemli bir dünyanın sınırlarına yaklaşırken izleyicileri sanatçının hayal dünyasına sürüklüyor. Kolyozyan’ın heykellerinin mizahi dili ve üzerine örüldüğü öyküler sanatseverlere tebessüm etmeyi de vadediyor. Sergide, Kolyozyan’ın seramik heykel çalışmalarının yanı sıra, kolaj ve illüstrasyon alt yapılı karışık üç boyutlu çalışmaları ve enstalasyonları da yer alıyor. Sanatçının uzun yıllar hem yurt içi hem yurt dışında seramik eğitimi aldıktan sonra açtığı ilk kişisel sergisi “Öyküler” 17 Mart-3 Nisan tarihleri arasında Galeri Selvin 2’de görülebilir. “Stories happen only to those who are able to tell them, someone once said. In the same way, perhaps, experiences present themselves only to those who are able to have them.” Paul Auster, The New York Trilogy Started off with writers, tales and short stories, first solo ceramic/sculpture exhibition of Melis Kolyozyan opens at Selvin Gallery 2 on March 17. Entitled “Stories” by Kolyozyan, the exhibition introduces tiny moments, life experiences and characters to spectators with a naive and humorous language. In the exhibition, sculptures carry away the spectators into the artist’s imaginary world sometimes happening to be happier and epic, yet approaching to the boundaries of a more mysterious world from time to time. In Kolyozyan’s sculptures, the humourous language and the stories built upon it, promise a smile on the face of the spectators. Besides the ceramic sculpture works of Kolyozyan, the exhibition also hosts mixed 3d works and installations based on collages and illustrations. Following her ceramic education received both in Turkey and overseas, the first solo exhibition of the artist entitled “Stories” is open for visitors between March 17-April 3 at Selvin Gallery 2.
ODTÜ’DE ERCAN AĞIRBAŞ KONFERANSI ERCAN AĞIRBAŞ CONFERENCE AT METU Almanya’da yaşayan ve çalışan mimar Ercan Ağırbaş, ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde bir konferans verecek. “Building Bridges ...About Connection and Perception” başlıklı konuşma, 4 Nisan günü saat 12:30’da Kubbealtı Salonu’nda izlenebilir. Ercan Ağırbaş TU Berlin, Politecnico di Milano ve ETH Zürich üniversitelerinde okuduktan sonra 1993 ETH Zürich Mimarlık Bölümü’nden mezun olmuştur. 1991-1995 yılları arasında Luigi Snozzi, Santiago Calatrava ve RKW ofislerinde çalıştı. 1995 yılından beri serbest mimar olarak çalışıyor. Kazandığı ödüller arasında Almanya Çelik Ödülü, Almanya İşveren Ödülü ve Ulusal Mimarlık Ödülü bulunmakta. Uluslararası Mimarlık, Peyzaj, Köprü ve Kent Tasarımı yarışmalarında 20’nin üzerinde ödül alıp çoğunu gerçekleştirdi. Şehir Planlama katkıları nedeniyle Almanya Mimarlar Odası’ndan Şehir Plancısı ünvanını aldı. Ofis çalışmaları dışında Bochum ve Düsseldorf üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Son dönemde RWTH Aachen bünyesinde doçent olarak lisansüstü öğrencilerine ders veriyor. 2013’ten beri Wuppertal Belediyesi‘nin Estetik Komisyonu’nda görev alıyor. 1970 yılında çocuk yaşında ailesi ile Almanya’ya göç eden Ercan Ağırbaş 1995’ten bu yana sanat, mimarlık ve mühendislik arasındaki bağlantıları ölçmeye devam ediyor. Currently living and studying in Germany, architect Ercan Ağırbaş will hold a conference at METU Faculty of Architecture. The speech entitled “Building Bridges ...About Connection and Perception”, can be attended on April 4 at 12.30 at the Kubbealtı Hall. Following his education in TU Berlin, Politecnico di Milano and ETH Zurich universities, Ercan Ağırbaş later graduated from ETH Zurich Faculty of Architecture in 1993. Between 1991-1995, he worked in Luigi Snozzi, Santiago Calatrava and RKW offices. He’s currently working as an independent architect. He’s granted for the German Steel Construction Award, German Employer Award and National Architecture Award. He won over 20 prizes in International Architecture, Landscape, Bridge and Urban Design contests and realized many of them. He has received the Urbanist title from the Federal Chamber of German Architects for his contributions in Urban Planning. Besides his office studies, he worked as an academician in Bochum and Dusseldorf universities. Lately he’s giving lectures for graduate students as an associate professor embodied in RWTH Aachen. Since 2013, he’s working in the Aesthetics Commision of Wuppertal Municipality. Migrated to Germany with his family at a young age, Ercan Ağırbaş carries on analyzing the connections between art, architecture and engineering from 1995 to present day. natura | 37
haberler | news
SURİYE: SAVAŞ SONRASI KONUT FİKİR YARIŞMASI
SYRIA: POST-WAR HOUSING OPEN IDEAS COMPETITION
Savaştan sonra Suriye’de yeni yerleşim konseptlerinin araştırılması amacıyla açılan yarışma genç mimarlara ve öğrencilere yönelik açık fikir yarışması olarak düzenleniyor. Katılımcılardan konut yetersizliği krizine çözüm bulmaları bekleniyor. Yarışmanın jüri üyeleri Urko Sanchez (Urko Sanchez Architects’in kurucusu), Felix Madrazo (Inter.National.Design ortağı), Riccardo Luca Conti (Catalytic Action’ın yardımcı yöneticisi), Laurens Bekemans (BC Architects’in kurucusu), Rune Asholt (Sınır Tanımayan Mimarlar Derneği Başkanı), Cristina Cassandra Murphy (XCOOP kurucusu) ve Daria Polozkova (The ART GLOBE kurucus ve Mir-Expo sanat yönetmeni). Katılımın ücretli olduğu yarışmaya kayıt için son tarih 23 Nisan. Projelerin son gönderim tarihi 8 Mayıs, sonuçların açıklanma tarihi ise 18 Temmuz. The competition is organized as an open idea competition available for young architects and undergraduates for investigating new settlement concepts following the war in Syria. It’s expected of attendants to create solutions for the housing shortage crisis. The members of the jury for the competition are: Urko Sanchez (Founder of Urko Sanchez Architects), Felix Madrazo (Partner of Inter.National. Design), Riccardo Luca Conti (Executive Assistant of Catalytic Action), Laurens Bekemans (Founder of BC Architects), Rune Asholt (President of Architects Without Borders Association), Cristina Cassandra Murphy (Founder of XCOOP), Daria Polozkova (Founder of The ART GLOBE and Art Director of Mir-Expo). The final application date for the competition is April 23 and participation fee is required. Final submission date of the projects is May 8 and announcement of the results are on July 18.
natura | 38
KENTİN SESLERİ BU SERGİDE URBAN SOUNDS ARE IN THIS EXHIBITION Kent yaşamına dair çeşitli seslerin deneyimlenebileceği “Günlük Sesler: Sesi Gündelik Hayat Üzerinden Keşfetmek” sergisinde, gündelik hayatta dikkatten kaçan sesler ziyaretçilerle buluşuyor. Dolby Atmos, Extreme Audio ve Pana Film Stüdyoları’nın katkılarıyla gerçekleşen sergi 20 Mart tarihine kadar ANAMED’de. İçerik geliştirme, sergi tasarımı ve grafik tasarımını Pattu’nun (Cem Kozar ve Işıl Ünal) üstlendiği sergide, ses tasarımcıları Mine Erkaya ve Ateş Erkoç’un ses yerleştirmeleri ile ziyaretçilere mekân, sokak ve kent gibi farklı ölçeklerde bir soundscape (ses alanı) deneyimi sunuluyor. Farklı bölümlerden oluşan sergi, “Birey içinde bulunduğu ses ortamını nasıl algılar?” sorusu ile başlayıp günün temposunda kaybolan sesleri ayrıştırabileceğimiz etkileşimli bir yerleştirme ile devam ediyor. Sonraki bölümde, senaryo ve kurgusu Vassilis Danellis, hareketli görselleri Hürcan Emre Yılmazer’e ait “Şehirde Yine Bir Gün” adlı ses yerleştirmesi, sokakta kaydedilen sesleri ve efekt tasarımlarını ziyaretçilerle buluşturuyor. Kent seslerinin derlendiği başka bir bölümde ise, ziyaretçilere etkinliğin parçası olma imkânı sunulacak. Çalışmaya katılmak isteyenler, bu amaçla oluşturulan www.soundsslike.com internet sitesini ziyaret ederek, kentlerinde kaydettikleri sesleri yükleyebilecekler. Katılımcıların paylaşacakları sesler, hem web sitesinde hem de sergide oluşturulacak ses haritasında yer alacak. Sergide ayrıca, kültürel hafıza ve kimliğin sürdürülebilir olmasının öneminin vurgulandığı ve bu doğrultuda günlük seslerin kayıt altına alınmasıyla geliştirilen Pınar Çevikayak Yelmi’nin “İstanbul’un Sesleri” çalışması da yer alacak. The exhibition entitled “Everyday Sounds: Exploring Sound Through Daily Life” where various sounds of urban life can be explored, presents the sounds that escape one’s attention in daily life. Supported by Dolby Atmos, Extreme Audio and Pana Film Studios, the exhibition is open for visitors at ANAMED until March 20. Content development, exhibition design and graphic design of the exhibition was carried out by Pattu (Cem Kozar, Işıl Ünal) and the sound installations by sound designers Mine Erkaya and Ateş Erkoç. The exhibition offers soundscape experiences within a range of scales such as spaces, streets and cities. Consisting of different sections, the exhibition starts with the question “How do people perceive the sounds in the environments in which they exist?” and further continues with an interactive installation where sounds lost in daily routines can be identified. In the next section, the sound installation “Another Day in the City” with the screenplay and editing by Vassilis Danellis and moving images by Hürcan Emre Yılmazer, presents sounds recorded in streets and effect designs to the visitors. In another section where the urban sounds are compiled, visitors will have the chance to be a part of the event. Those who are willing to participate in the project can upload the sounds they have recorded in their cities by visiting the dedicated website www.soundsslike.com . The sounds shared by the participants will take place both in the website and the sound map created for the exhibition. The exhibition also includes the work “Sounds of Istanbul” by Pınar Çevikayak Yelmi, which emphasizes on the sustainability of cultural memory and identity, improved by recording everyday sounds within this understanding.
haberler | news
MİMARLIKTA SAYISAL TASARIM SEMPOZYUMU BİLDİRİ ÇAĞRISI CALL FOR PAPERS FOR THE SYMPOSIUM OF NUMERICAL DESIGN IN ARCHITECTURE Mimarlıkta Sayısal Tasarım Sempozyumu, bu sene güncel olayların ışığında “Karşılaşmalar: Krizler ve İmkânlar” temasıyla düzenleniyor. 27-28 Haziran’da gerçekleşecek sempozyuma bildiri özeti göndermek için son tarih, 25 Mart. Sempozyumun çağrısı şöyle: “Gündelik hayatımız bir yandan savaşlar, mülteci göçleri, terör eylemleri, enerji kıtlığı gibi aktüel haberlerle çevreli bir biçimde ekolojik, ekonomik, sosyal krizler içinde geçerken, çöken mevcut yaşam düzenleri bir yandan da bugüne ait yeni alternatiflerinin doğmasını tetikliyor. Yeni üretim modelleri, ‘maker’ kültürü, takas ekonomisi, yeni iletişim biçimleri, yeni enerji stratejileri gibi birbirinden bağımsız gibi görünen hareketler aslında yeni teknolojilerin dönüştürdüğü bir dünyada krizlere karşı yeni imkânların yaratılabildiği bir geleceğin işaretleri. Bu krizler ve imkânlar ortamında, mimarlık, tasarım, teknoloji, çevrebilim, sosyoloji gibi disiplinlerin bilgi alanlarını hiç olmadığı kadar ortak bir zeminde “karşılaşmalara” açması gerekli gibi görünüyor. Doğadan, besininden, atığından, kullandığı enerjiden, bilgiden ve tükettiği her şeyin asıl kaynağından uzaklaşan insan için kendisini yeniden yaşamın odağına taşıyacak alternatif düzenlerin kurulmasında sayısal teknolojiler nerede duruyor? Krizler ve imkânların karşılaştığı şu günlerde sayısal tasarım, üretim ve iletişim daha iyi bir dünya için bize hangi alanlarda açılımlar yapabilir? Veri ağları üzerinde modellenen ve veri akışı içinde biçimlenen bu yenidünyada hangi umulmadık veriler karşılaşıyor? Tüm bu dönüşümler ve araştırmalar tasarım eğitimine nasıl ve hangi stratejilerle yansıyor? Bu yıl onuncusu düzenlenecek olan Mimarlıkta Sayısal Tasarım Sempozyumu’nda sayısal tasarım ve üretim alanındaki farklı yaklaşımların ve deneyimlerin krizlere dayalı bir gündem içinde ne tür yeni imkânlar ve alternatifler üretebildiğini tartışabilmek için katılımlarınızı bekliyoruz.” Sempozyuma gönderilen genişletilmiş bildiri özetleri ve tam metin bildiriler bilim kurulu tarafından değerlendirilecek. Genişletilmiş bildiri için format daha sonra ilan edilecek. Seçilen bildiriler daha sonra Yapı Dergisi’nde yayımlanacak. This year, the Symposium of Numerical Design in Architecture will be organized with the theme “Encounters: Crises and Possibilities” in the light of the current events. The symposium will be taking place on June 27-28 and the deadline for submitting abstracts is March 25. Announcement of the symposium is as follows: “While our daily lives pass through ecological, economic and social crises surrounded by current news such as wars, migrations, terrorist events and energy shortage, the collapsed lifestyles in the meantime trigger new alternatives to rise today. Actions that may seem irrelated such as new production models, ‘maker’ culture, trade economy, new ways of communication, are in fact signs of a future, where daring possibilities can be created against crises which have been transformed by new technologies. It seems that it’s necessary for disciplines like architecture, design, technology, ecology and sociology to uncover their knowledge for “encounters” into a common ground more than ever before. Where does the numerical technologies stand for creating alternative organizations for people who got drifted apart from the source of nature, nutrition, waste, energy, knowledge and basically anything that they consumed, to get them back into the center of their lives? During these days where crises and possibilities encounter, in which fields numerical design, production and communication can make an expansion for us aiming a better world? Which unexpected data encounters with each other in this new world modeling itself through data networking and self-forming within data streaming? How and by which strategies all these transformations and researchs reflect into design education? The Numerical Design in Architecture Symposium will be celebrating its 10th anniversary this year. We are awating your attendance to discuss the sorts of new possibilities and alternatives created through different approaches and experiences in numerical design and production field, in a crisis-based agenda.” Extended abstracts and full papers sent to the symposium will be evaluated by the science council. Format for extended abstracts will be announced later. The chosen abstracts will be published onwards in Yapi Magazine.
natura | 39
haberler | news
İNŞAAT PROJE YÖNETİMİNDE BIM SEMPOZYUMU
CHARLIE HEBDO PAVYONU MİMARİ PROJE YARIŞMASI
BIM SYMPOSIUM FOR CONSTRUCTION PROJECT MANAGEMENT
CHARLIE HEBDO PAVILION ARCHITECTURAL PROJECT COMPETITION
Ya p ı İ n o v a s yo n M e r k e z i ( Y İ M ), B o ğ a z i ç i Ü n i v e r s i t e s i İ n ş a a t M ü h e n d i s l i ğ i B ö l ü m ü i ş b i r l i ğ i i l e 12 M a r t g ü n ü B o ğ a z i ç i Ü n i ve r s i t e s i A l b e r t L o n g H a l l s a l o n u n d a “İ n ş a a t P r o j e Yö n e t i m i n d e B I M S e m p o z y u m u” d ü z e n l i yo r. G i d e r e k u yg u l a m a s ı yayg ı n l a ş a n ve i n ş a a t p r o j e ş a r t n a m e l e r i n e ko n u l m aya b a ş l a n a n B I M ko n u s u n d a m i m a r, m ü h e n d i s ve d i ğ e r i n ş a at s e k t ö r ü ç a l ı ş a n l a r ı i ç i n ö n e m l i b i r f ı r s a t s u n a n s e m p oz y u m u n a m a c ı , k ı s a a d ı B I M o l a n Ya p ı B i lg i M o d e l l e m e s i ya k l a ş ı m ı n ı n i n ş a a t p r o j e yö n e t i m i n i n t a s a r ı m ve u yg u l a m a s ü r e ç l e r i n d e k u l l a n ı m ı ko n u s u n d a k a t ı l ı m c ı l a r ı b i l g i l e n d i r m e k . S e m p oz y u m d a B o ğ a z i ç i Ü n i ve r s i t e s i ’n d e n D o ç . D r. B e l i z Ö zo r h o n ve D r. Z a f e r Ö z t ü r k , M i m a r S i n a n G ü ze l S a n at l a r Ü n i ve r s i t e s i ’n d e n D o ç . D r. Ü m i t I ş ı d a ğ g i b i a k a d e m i s ye n l e r i n s u n u m l a r ı n ı n ya n ı s ı r a A u t o d e s k , x PM , TAV İ n ş a at , Te k f e n İ n ş a at , İ G A H av a l i m a n l a r ı İ n ş a a t ı g i b i s e k t ö r ü n ö n d e g e l e n ş i r ke t l e r i n d e n t e m s i l c i l e r g ü n c e l p r o j e l e r d e B I M u yg u l a m a l a r ı ko n u l a r ı n d a k at ı l ı m c ı l a r a s u n u m l a r ya p a c a k .
Charlie Hebdo mizah dergisinin çalışmalarının sergilenebileceği taşınabilir bir pavyonun elde edilmesi için açılan yarışmaya son başvuru tarihi 9 Mart. 7 Ocak 2015’te Paris’te Charlie Hebdo mizah dergisinin ofisine yapılan saldırının ardından, düşünce ve ifade özgürlüğüne dikkat çekmek amacıyla bir mimari proje yarışması açıldı. Yarışmada, derginin işlerinin sergilenebileceği gezici bir pavyonun elde edilmesi amaçlanıyor. Yarışmanın jüri üyeleri Alona Martinez (Öğretim Üyesi, Plymouth Üniversitesi Mimarlık Fakültesi), Andrejs Edvards Rauchut (Doç. Dr., RISEBA), Audrey McKee (Mimar, Renzo Piano Building Workshop, Fransa), Carlos M Guimarães (Mimar, depA, Portekiz), Daphné Karaiskaki (Mimar, Renzo Piano Building Workshop, Fransa), Fahmi Noor (Baş Tasarımcı, DPA, Singapur), Gemawang Swaribathoro (Mimar, OMA, Hong Kong), Jenna Dezinski (Proje Tasarımcısı, Alterstudio Architecture), John Paul Rysavy (Yardımcı Mimar, SHoP Architects, New York City), John Simons (Mimari Tasarımcı, KPF, ABD), Mandy Too (Mimari Yürütücü, DPA, Singapur), Pierre-Henri Baudart (Mimar, Studio Akkerhuis, Fransa), Rajiv J. Fernandez (Mimari Tasarımcı, Tamarkin Co, ABD), Simon McGown (Ortak, COoffice, ABD). Projelerin son iletilme tarihi 23 Mart olan yarışmanın kazananları 6 Nisan’da açıklanacak.
St r uc t ure Innovat ion Center ( Y İM) is org a nizing t he “B IM Symposium for Cons t r uc t ion Proje c t Ma na gement” in coop er at ion wit h Boğ a ziçi Univer sit y, De pa r t ment of Civil E ngine ering at Boğ a ziçi Univer sit y Alber t Long Hall on Ma rc h 12 . The s ymposium gives a signif ic ant oppor tunit y to architec t s, engineer s and other employees in the cons tr uc t ion sec tor about the BIM topic which is becoming increa singly wide spread in implement at ion processes and s t ar ted to appear in cons tr uc t ion projec t specif ic at ions. It a ims to infor m par t icipant s about the usage of Str uc ture Dat a Modeling (BIM) in design and implement at ion processes of cons tr uc t ion projec t management . The s ymposium will be hos t ing present at ions from ac ademicians such a s Prof. B eliz Özor han and Prof. Zafer Öz tür k from Boğa ziçi Univer sit y and Prof. Ümit I ş ıdağ from M imar Sinan Univer sit y. It will fur ther include present at ions of represent at ives from the leading companies of the sec tor such a s Autodesk, xPM , TAV Cons tr uc t ion, Tek fen Cons tr uc t ion, İGA Airpor t s Const sruc tion to brief par ticipant s about BIM implementations in current projec t s.
Organized for acquiring a portable pavillion that exhibits the works of the humor magazine, Charlie Hebdo, the final application date for the competition is March 9. Following the attack directed at the office of Charlie Hebdo magazine on January 7, 2015, an architectural competition is organized for drawing the attention to the freedom of thought and expression. Competition aims to achieve a mobile pavillion holding the works of the magazine. The jury members of the competition are Alona Martinez (assistant professor, Plymouth University Faculty of Architecture), Andrejs Edvards Rauchut (Assoc. Prof., RISEBA), Audrey Mckee (architect, Renzo Piano Building Workshop, France), Carlos M Guimarães (architect, depA, Portugal), Daphné Karaiskaki (architect, Renzo Piano Building Workshop, France), Fahmi Noor (lead designer, DPA, Singapore), Gemawang Swaribathoro (architect, OMA, Hong Kong), Jenna Dezinski (Project Designer, Alterstudio Architecture), John Paul Rysavy (assistant architect, ShoP Architects, New York City), John Simons (architectural designer, KPF, USA), Mandy Too (architectural executive – DPA, Singapore), Pierre-Henri Baudart (architect, Studio Akkerhuis, France), Rahiv J. Fernandez (architectural designer, Tamarkin Co, USA), Simon McGown (partner, CO-office, USA). The application deadline for the projects is March 23 and the winners will be announced at April 6.
natura | 40
haberler | news
İSTANBUL MODERN’DE DOĞA VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÜZERİNE BİR SERGİ ISTANBUL MODERN HOSTS AN EXHIBITION ON NATURE AND SUSTAINABILITY İstanbul Modern, 2016 yılını doğayı yücelten ve çevresel farkındalığı gündeme getiren bir sergiyle karşılıyor: “YOK OLMADAN”. Sergi, doğayla ilgili kavramsal araştırmalar yapan ve ekolojik meseleleri sanatsal pratiğinin temeline alan sanatçılardan bir seçki sunuyor. Farklı dönemlerden sanatçıların doğaya bakışlarını ve “sürdürülebilirlik” kavramıyla çetrefilli ilişkilerini yansıtan çalışmalar, insanın ekosistem ile etkileşimine dair farklı yorum ve öngörüler içeriyor. Sergide Türkiye ve farklı coğrafyalardan yirmi sanatçı ve sanat grubunun resim, heykel, yerleştirme, fotoğraf ve hareketli görüntülerine yer veriliyor. Çelenk Bafra ve Paolo Colombo’nun küratörlüğündeki sergi, Roger Ackling, Bas Jan Ader, Alper Aydın, Bingyi, Jasmin Blasco ve Pico Studio, Charles A. A. Dellschau, Elmas Deniz, Mark Dion, Hamish Fulton, Francesco Garnier Valletti, Rodney Graham, ikonoTV “Art Speaks Out” (Sanat Sözünü Sakınmıyor) Video Programı, Lars Jan, Mario Merz, Maro Michalakakos, Joni Mitchell, Yoko Ono, Camila Rocha, Canan Tolon ve Pae White’ın katılımıyla gerçekleşiyor. “YOK OLMADAN”, 5 Haziran tarihine kadar İstanbul Modern’de görülebilir. “TILL IT’S GONE” presents a selection of artists who undertake conceptual research on nature and focus on ecological issues in their artistic practices. The artists are from various generations and have intricate relationships with the concept of sustainability; they bring to bear diverse interpretations and insights pertaining to the interaction between human beings and the ecosystem. The exhibition features paintings, sculptures, installations, photographs, and moving images by twenty artists and art collectives from Turkey and other geographies. Curated by Çelenk Bafra and Paolo Colombo, the exhibition’s participants are Roger Ackling, Bas Jan Ader, Alper Aydın, Bingyi, Jasmin Blasco and Pico Studio, Charles A. A. Dellschau, Elmas Deniz, Mark Dion, Hamish Fulton, Francesco Garnier Valletti, Rodney Graham, ikonoTV “Art Speaks Out”, Lars Jan, Mario Merz, Maro Michalakakos, Joni Mitchell, Yoko Ono, Camila Rocha, Canan Tolon, Pae White “TILL IT’S GONE” can be seen until June 5th, at Istanbul Modern.
SANATÇILARIN DÜŞLERİ KARE SANAT’TA DREAMS OF THE ARTISTS ARE TO BE FOUND IN KARE ART GALLERY Kare Sanat Galerisi’nde karma sergi “Tahayyül Ya Da Bir Gelecek Düşü” açıldı. 19 Mart’a kadar görülebilecek serginin katılımcıları Arzu Eş, Arda Diben, Monika Bulanda, Mehwish Iqbal, İbrahim Gencer Yüzer, Bora Başkan, Metin Çelik, Can Mocan, Mehmet Öğüt, Volkan Kızıltunç, Ekin Su Koç, Yeşim Şahin ve Melike Kılıç. Anlam olarak “imgeleme, zihinde canlandırma, hayal etme”ye karşılık gelen “tahayyül etmek”, kendisine zamansal coğrafya olarak geleceği önceler. Gelecek ise çağdaş zaman kuramına göre, şimdiden hareket ederek yönlendiğimiz bir potansiyeldir. İnsanın geleceği “isteme, sezme, kurma dahası var etme” potansiyellerini yine insana ait olanla şekillendirdiği durumundan hareketle, çeşitli araçların imkânlarından söz edilebilir. Görsel ya da plastik sanatlar tam da burada, yaşanılan şimdiden geleceğe doğru bir coğrafya arayışının daha özgür mecrası olabilir. Çünkü sanat başlı başına en özgün düşleme biçiminin imkânlarını barındırır. Artık hayal etme ve imgelemeden yola çıksa da dönüşmüş başka bir dili kullanarak eserler veren özgün bir alandayızdır. Teknik kısıtlamaların ötesinde sanatsal yaratım, içindeki üst ve alt dillerin çokluğuyla izleyiciyi çok yönlü imgelemeye de davet eder. Sanatçının imgeleminden, özgün esere oradan izleyiciye uzanan çok boyutlu bir etkileşim alanı yaratılmış olur. Modern hayatın gündelik yaşama biçimlerini baskı ve iktidar aracı olarak dayattığı günümüz dünyasında, krizler ve savaşlarla kuşatılmış bireyler ise bu dizgeyle tahayyül etmeyi deneyimleyebilirler. Sergide yer alan tek tek her eser sanatçının kişisel imgelemini taşıyan bir düşleme önerisidir. Bu yönüyle sanatsal üretim kendisinde, yaşanan çağ ve çevreyle ilgili olanın eleştirisini de sonuna kadar barındırır. Farklı disiplinlerde üretilmiş eserleri bir araya getiren sergi, sanatçıların pratikleri üzerinden kişisel imgeleme dünyalarına açılıyor. The group exhibition entitled “Imagination or a Fantasy of Future” has opened at Kare Art Gallery. Available for visitors until March 19, the participants of the exhibition are Arzu Eş, Arda Diben, Monika Bulanda, Mehwish Iqbal, İbrahim Gencer Yüzer, Bora Başkan, Metin Çelik, Can Mocan, Mehmet Öğüt, Volkan Kızıltunç, Ekin Su Koç, Yeşim Şahin and Melike Kılıç. Embracing the meaning of “imagining, visualizing and fantasizing”, “imagination” prioritize the future as a temporal geography. As for the future, in accordance with the contemporary time theory, is a potential that we direct ourselves through acting in the moment. Considering the fact that mankind forms the potentials to “desire, anticipate, construct and even to create” the future through its own attributes, the possibilities for various tools can be revealed. Right at this point, visual or plastic arts can be a more free media for a geographical search starting from now into the future. Because art harbors the possibilities of the most unique form of thinking, all by itself. We are now on a unique ground that creates works using a different type of transformed language even if it has started off from fantasizing and imagining. Beyond technical limitations, artistic creation invites the audience to a multi-directional imagination through the multiplicity of the meta and sub languages that it contains. Therefore, a multi-dimensional interaction field is created from the artist’s imagination to the original work and then reaching the spectator. In today’s world where the daily lifestyles are enforced by modern life as means of oppression and a medium of power, individuals surrounded by crises and wars can experience imagining through this system. Each artwork in the exhibition represents a suggestion for fantasizing, which holds the personal imagination of the artist. From this perspective, artistic creation harbors the criticism of the things that are related with the current era and environment within itself and to the fullest extent. Gathering artworks created in different disciplines, the exhibiton opens doors into the personal imagination worlds of the artists through their practices. natura | 41
haberler | news
SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRCİLİK KONGRESİ VE SERGİSİ
MİM ARLIK TA VE İÇ MEK ÂN TA SARIMINDA TRENDLER KONFER ANSI
SUSTAINABLE URBANISM CONVENTION AND EXHIBITON
NE W TRENDS IN ARCHITEC TURE AND INTERIOR DESIGN CONFERENCE
Türk Mühendisler Birliği Derneği tarafından, ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü yönlendiriciliğinde Sürdürülebilir Şehircilik Kongresi ve Sergisi düzenlenecek. Etkinlik, 20-21 Nisan tarihlerinde Eskişehir Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde “Kuramdan Pratiğe Sürdürülebilirlik” temasıyla gerçekleştirilecek. Sürdürülebilir Şehircilik Kongresi, ülkemizdeki yerleşmelerin giderek artan kentsel ve çevresel sorunlarından hareketle, sürdürülebilirlik çerçevesinde somut çözüm önerilerini ve uygulamaları tartışmayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede, sürdürülebilirlik kavramının doğasına uygun olarak, kent planlama, mimarlık, endüstriyel tasarım, peyzaj mimarlığı, mühendislik, yönetim bilimleri ve soysal bilimler gibi çok farklı disiplinlerden çalışmaları bir araya getirmeyi hedeflemektedir. Bu şekilde, sürdürülebilir şehircilik kapsamında enerjiden ulaşıma, planlamadan yapı süreçlerine, yönetsel pratiklerden katılımcı yaklaşımlara ve yurttaş inisiyatiflerinden sosyal yapı değişimlerine kadar birçok konunun ele alınması hedeflenmektedir. Yerleşmelerin doğal yapı ile benzeşik özellikler gösterecek ve böylece ekolojik ve karbon ayak izlerini azaltacak biçimde daha yaşanabilir alanlara dönüşebilmesi için mekânsal planlamanın tasarım, ulaşım, yönetim ve benzeri farklı boyutlarında yeni kavramsal ve yöntemsel arayışların kamuoyu ile paylaşılması amaçlanmaktadır.
A ll in One Conferences bünyesinde düzenlenen “2. Uluslarara sı M imar lık t a ve İç Mekân Ta sar ımında Trendler Konferansı” (2nd Inter nat iona l Conference on New Trends in Architec ture and Inter ior Design - ICNTA D), 19 -22 Nisan t ar ihler i ara sında H ır vat is t an’ın ba şkent i Zagreb’de gerçekleş ecek. ICNTA D 2016 Düzenleme Kur ulu Ba şkanlığ ını Prof. Dr. Burçin Cem Arabac ıoğ lu (M SGSÜ) üs t leniyor. Akademik konferanslara yeni ve profes yonel bir bakı ş aç ısı get irmek a mac ıyla or t aya ç ıkan “A ll in One Conferences”ı diğer etkinliklerden ayıran en önemli özellik, disiplinlerara sı ç a lı şma lar yür üten akademis yenler in far klı uzmanlık a lanlar ı çerçevesinde gerçekleş en sunumlara kat ılabilmeler i ve dünyanın far klı nok t a lar ından gelen meslek t a şlar ı ile buluşma imkânı bulma lar ı. A ll in One Conferences çerçevesinde, M imar lık ve İç Mekân konferansı “ICNTA D 2016” ile aynı t ar ihlerde İs t at is t ik, Ekonometr i, Kimya ve Mühendislik a lanlar ında da uluslarara sı konferanslar gerçekleş t ir ilecek.
Sustainable Urbanism Convention and Exhibition will be organized by the courtesy of the Union of Turkish Engineers Association through the guidance of METU Department of City and Regional Planning. The event will be held between April 20-21 at the Eskişehir Atatürk Culture, Arts and Convention Center with theme “Sustainability from Theory to Practice”. Sustainable Urbanism Convention aims to discuss tangible solutions and implementations in the scope of sustainability based on the increasing number of urban and environmental problems of housings in our country. Within this understanding, it focuses on assembling works in accordance with the nature of the sustainability notion, from many different disciplines such as city planning, architecture, industrial design, landscape architecture, engineering, management sciences and social studies. In this way, it aims to handle many topics as part of the sustainable urbanism from energy to transportation, from planning to structure processes, from managerial practices to participatory approaches and from citizen initiatives to changes in social structures. The event aspires to share new conceptual and procedural researchs in design, transportation, management and similar different sizes of spatial planning with the public opinion for housings to present homogeneous specifications with the natural structure and therefore to transform them to habitable spaces by decreasing ecological and carbon footprints. natura | 42
Embodied in A ll in One Conferences, “2nd Inter nat iona l Conference on New Trends in Architec ture and Inter ior Design – ICNTA D” will be t aking place bet ween Apr il 19 -22 in Zagreb, the c apit a l of Croat ia. Cha ir man of the Regulator y Board for ICNTA D 2016 is ap pointed to Prof. Burçin Cem Arabac ıoğ lu (M SFAU). St ar ted of f to br ing new and professiona l per spec t ive to ac ademic conferences, the mos t impor t ant feature dis t inguishing “A ll in One Conferences” from the other event s is the oppor tunit y for ac ademicians c ar r ying out interdisciplinar y s tudies to par t icipate in present at ions per for med within the scope of dif ferent area s of exper t ise and to meet with colleagues from dif ferent par t s of the wor ld. A s par t of the A ll in One Conferences, inter nat iona l conferences will a lso be held in the f ield of St at is t ic s, Econometr ic s, Chemis tr y and Engineer ing on the sa me dates with ICNTA D 2016, conference on Architec ture and Inter ior Design.
haberler | news
ZERO’NUN KURUCULARINDAN HEINZ MACK İSTANBUL’DA HEINZ MACK, THE CO-FOUNDER OF THE ZERO IS IN ISTANBUL İstanbul, Alman modernizminin öncülerinden Heinz Mack’ın 60 senelik uzun ve üretken kariyerini, 100’den fazla eser ile ağırlıyor. S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi’nde (SSM) 18 Şubat tarihinde ziyarete açılan ve 17 Temmuz’a kadar devam edecek “MACK. Sadece Işık ve Renk” adlı sergi, 20. yüzyıl ortası avangart sanat ağı ZERO kurucularından Alman sanatçı Heinz Mack’ın yapıtlarını bir araya getiriyor. Sergi, Mack’ın ZERO akımının belkemiğini oluşturan erken dönem eserlerinden yola çıkarak uzun ve üretken kariyeri boyunca ortaya çıkardığı resim, heykel ve kinetik sanat eserlerinden zengin bir seçki sunuyor. Heinz Mack, 1957’de kurucuları arasında yer aldığı uluslararası sanat ağı ZERO’nun yapıtaşlarını şekillendirdiği üzere, insani izlenim ve duyuları dönüştürmeyi, değiştirmeyi amaçlayan eserler vasıtasıyla geleceğe dair evrensel bir uyumun imkânlarını araştırır. Işığın kapsayıcı, tanımlayıcı ve dönüştürücü gücü, Mack’ın yıllarca keskin bir disiplin ve adanmışlıkla ürettiği sanat eserlerinin hayatiyetinde merkezi konumdadır. Sanatçının 1967’de ZERO kapsamındaki çalışmalarını tamamlamasından sonra yoğun olarak devam ettirdiği bağımsız kişisel çalışmalarında bir felsefeci ve sanatçı olarak benimsediği araştırmacı tavır, içine doğduğu Batı’dan yola çıkarak geleneksel Doğu’nun bilgisini ve entelektüel prensiplerini anlama isteğinden de güç alır. Sanatçının ışığın kendisini en kuvvetli biçimde ifade ettiği bölgelere, Kuzey Kutbu’ndan Sahra Çölü’ne uzanan coğrafyayı ziyaret eden çalışmalarında ışık, felsefi bir yaklaşımla, çoğu zaman malzemenin ve eserin kendisi haline gelir. Bugün Heinz Mack, dünyayı değiştirme amacıyla yola çıkan ZERO akımının devrimci yankılarından kıtaları kapsayan anıtsal çalışmalara, kinetik heykellerden gözün seçebildiği tüm renkleri kucaklayan tuvallere uzanan zengin sanatsal kariyerinin zirvesinde bulunuyor. Küratörlüğünü S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer ile Royal Academy of Arts Londra eski Sergiler Direktörü ve sanat tarihçisi Sir Norman Rosenthal’in üstlendiği “MACK. Sadece Işık ve Renk”, sanatçının 85. yaşını ve kariyerinin 60. yılını Uzakdoğu, Avrupa ve Türkiye’de gerçekleşen bir dizi sergiyle taçlandırması açısından da önem taşıyor. Istanbul is hosting the leading artist of German modernism, Heinz Mack, with an exhibition showcasing the artist’s long and prolific career with over a hundred works. Meeting art enthusiasts at the S.U. Sakıp Sabancı Museum galleries on February 18th, until July 17th, The exhibition titled “MACK. Just Light and Colour” focuses on the significant oeuvre of German artist Heinz Mack, who is notably among the founders of the mid-20th century avant-garde art network, the ZERO movement. The exhibition, encompassing the artist’s formative earlier works that informed the revolutionary philosophy of the ZERO movement, brings together paintings, monumental sculptures and kinetic works produced throughout the artist’s long career. Heinz Mack investigates ways to attain future universal harmony through works that aim to transform and change human perception and emotions, just as they shaped the building blocks of the international art group ZERO, which the artist co-founded in 1957. The all-encompassing, defining and transforming power of light is at the heart of a body of work that he has created with unparalleled discipline and dedication over the years. When Mack concluded the works and activities within the ZERO framework in 1967, the artist continued to work intensively as an independent philosopher and artist. His investigative approach to his work began within the Western tradition in which he was born, but went on to draw its strength from his desire to understand traditional Eastern knowledge and its intellectual principles. Within Mack’s oeuvre, in which the artist travels to regions where the natural expression of light is in its most powerful form, ranging from the North Pole to the Sahara Desert, light often becomes both the material as well as the work itself. Today, Heinz Mack is at the peak of a prolific artistic career in which he has produced works ranging from the revolutionary echoes of the ZERO movement that set out to change the world, to monumental works that straddle continents, and from kinetic sculptures to canvases that embrace all the colours discernible by the human eye. Realized under the curatorship of S.U. Sakıp Sabancı Museum Director Dr. Nazan Ölçer and art historian and former Exhibitions Secretary of the Royal Academy of Arts, London, Sir Norman Rosenthal, the exhibition notably marks the 85th birthday and 60th year of Heinz Mack’s career with a series of exhibitions taking place in the Far East, Europe and Turkey.
!f BAĞIMSIZ FİLMLER FESTİVALİ ANKARA VE İZMİR’DE !F INDEPENDENT FILM FESTIVAL VISITS ANKARA AND IZMIR !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, yolculuğuna Ankara ve İzmir’de devam ediyor. 3-6 Mart tarihlerinde Ankara’da Cinemaximum Armada ve İzmir’de ise Cinemaximum Konak Pier sinemalarında gerçekleşecek !f İstanbul, yılın çok konuşulan ve bol ödüllü filmlerini Ankaralı ve İzmirli sinemaseverlerle buluşturacak. Gaspar Noé’nin Cannes’da kuyruklara yol açan son filmi “Love 3D/Aşk 3D”; Ceyda Torun’un İstanbul’un kedilerini anlattığı ve hayvanseverlerin merakla beklediği belgeseli “Kedi”; Grant Gee’nin Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi’nden esinlenerek çektiği “Innocence of Memories/Masumiyet Müzesi”; Sundance’te Görüntü Yönetmeni Ödülü kazanan, Berlin’in Generation bölümünde “En İyi Film” seçilen “The Diary of a Teenage Girl/Bir Genç Kızın Gizli Defteri”, bu filmlerden sadece birkaçı. !f Istanbul Independent Film Festival carries on its journey in Ankara and İzmir. Taking place between March 3-6 at Cinemaximum Armada in Ankara and Cinemaximum Konak Pier in Izmir, !f Istanbul will introduce the most popular and award-winning movies to cinema enthusiasts from Ankara and Izmir. Gaspar Noé’s latest movie that caused long queues in Cannes entitled “Love 3D”; narrating the cats of Istanbul and highly anticipated by animal lovers, the documentary of Ceyda Torun entitled “Cat”; inspired by Orhan Pamuk’s novel “The Museum of Innocence”, the movie by Grant Gee entitled “Innocence of Memories”; granted the special jury award “Excellence in Cinematography”in Sundance and “Best Film” in Berlin’s Generation section, “The Diary of a Teenage Girl” is just a few of these movies. Derleyen / Compiled by: Yağmur Yıldırım Mimar / Architect
natura | 43
haberler | news
GOBANNI
DOĞAL TAŞ / NATURAL STONE: AFFUMICATO OCAK / QUARRY: ŞUHUT, AFYON
DOĞAL TAŞ / NATURAL STONE: BRUNO PERLA OCAK / QUARRY: İSKENDERUN
Doğal taşın mekânlarda kullanımından çeşitli ve iyi örnekleri her sayımızda anlatıyoruz ancak aynı zamanda mobilyalarda da doğal taşın ne kadar fark yarattığını göstermeye çalışıyoruz. Mobilya ve nesne tasarımında yerli değil de yabancı örnekler daha ön planda idi son yıllarda. Son yıllarda diyoruz çünkü az sonra bizzat kurucusu Tuncer Altıkulaç’ın anlatımı ile dinleyeceğimiz Gobanni firması yerli mobilya üretiminde fark yaratıyor.
In each issue, we are presenting various good examples of the usage of natural stones in spaces and also trying to show the difference natural stones make when used in furnitures. About furniture or object design, foreign examples were at the forefront rather than the local ones during the recent years. We’re saying ‘recent years’ because shortly, we will be hearing about Gobanni, a company that makes all the difference in domestic furniture production, personally through words from the owner, Tuncer Altıkulaç.
Tuncer Altıkulaç: Tuncer Altıkulaç: “Binlerce yıl önce yapı taşı olarak kullanılmaya başlayan mermer günümüz yapılarında dekoratif yapı malzemesine dönüşmüştür. Mermer doğal olma özelliğinin yanı sıra en sağlıklı ve dayanıklı yapı taşı olma özelliğini korumaktadır. Kocaman taş kütlelerinin aldığı son biçim, geçirdiği aşamalar, üretimi sırasında istediği emek bizi etkiliyor. Verdiğiniz emeğe karşılık veriyor. Mermer diye, sert diye, ağır diye hoyrat davranırsan ansızın kırılıp, göründüğü gibi olmadığını hatırlatıyor. Bu bizim mermerle yol arkadaşlığımız, duygusal bağımız.
natura | 44
“Started to be used as a building block thousands of years ago, marble has turned into a decorative construction material in today’s structures. Besides its natural quality, marble maintains its characteristics for being the most reliable and durable building block. The latest form of giant stone block, phases it goes through and its demanding nature during the production impresses us. It responds to your efforts. If you use it roughly just because it’s marble, hard and heavy, it reminds you that it’s not what it looks like by suddenly being broken. This is our friendship, the emotional bond.
haberler | news
DOĞAL TAŞ / NATURAL STONE: SILVER FANTASY OCAK / QUARRY: DENIZLI
DOĞAL TAŞ / NATURAL STONE: SILVER GREY OCAK / QUARRY: DENIZLI
DOĞAL TAŞ / NATURAL STONE: ALEXANDRETTE BLACK OCAK / QUARRY: İSKENDERUN
natura | 45
haberler | news
DOĞAL TAŞ / NATURAL STONE: BURDUR BEJ OCAK / QUARRY: BURDUR
DOĞAL TAŞ / NATURAL STONE: EMPARADOR LIGHT OCAK / QUARRY: BURSA / BALIKESIR
Mermeri bu kadar özel kılan benzersizliğidir. Doğanın usta elleri mermeri bir sanatçı inceliği ile bezemiş ve onu benzersiz kılmıştır. Bu benzersizlik aynı zamanda büyük bir sınavdır. Bu sebeple doğanın bu mükemmel hediyesini kendi gibi benzersiz ve ince zevk ile biçimlendiririz.
What makes marble so special is its uniqueness. The skilled hands of nature glamorized marble with an artist’s touch and rendered unique. This uniqueness is also a challenge. For this reason, we form this great gift of nature with a unique and refined taste, just like itself.
Farklılığın içinde bir uyum, mermerin içinde bir motif, bir biçim ararız. Mermeri biçimlendirmek ve içindeki güzelliği ortaya çıkarmak bizim için bir tutkudur.
We seek for a harmony in distinction, a pattern and form in marble. Forming the marble and revealing the beauty inside is a passion for us.
Mermer bizim için sadece doğadan çıkan bir taş değildir, anlam taşır. Elinize aldığınız anda bile yüzlerce yılın hikâyesini barındırır dokusunda, renginde. Zaten bir hikâyesi vardır size ulaştığı ana kadar. Biz, bizimle buluştuktan sonra kendi yorumumuzu katar, hikâyesine devam etmesi için sevdasına düşmüş alıcısıyla buluştururuz
For us, marble is not merely a stone quarried from nature, it carries a meaning. Even when handled, it holds the story of hundreds of years on its texture and color. It already has a story before reaching you. When we get together, we add our own interpretation and bring it together with its passionate buyer to continue its story.
GOBANNI markası, 2007 yılında kurulan TA Stone firmasının butik tasarım markasıdır. Ana firma olan TA Stone başta mermer montajı olmak üzere, mekanik kaplama, döşeme montajı, butik mermer ve doğal taş uygulamaları yapmaktadır. İç ve dış mekân oturma gruplarını farklılaştırmaya yönelik masa, sehpa tasarımları ve satışı yapmak için yılların getirdiği tecrübe ile sektördeki değişim ve gelişmeyi yakından izlemiş ve mermeri klasik kullanım alanları dışında aksesuar olarak kullanmanın önemli bir ihtiyaç olduğunu tespit ederek Gobanni markasını yaratmıştır.”
The brand GOBANNI is a boutique company of TA Stone which was formed in 2007. The parent company TA Stone executes particularly in marble installation, mechanical plating, flooring installation, boutique marble and natural stone practices. Through watching closely the changes and developments in the industry, along with its years of experience for table, table designs and sales, devoted to diversify the indoor and outdoor sitting groups and observing that the usage of marble as an accessory apart from its area of usage is an important necessity, it has created the brand entitled Gobanni.”
natura | 46
kapak konusu | cover story
natura | 48
kapak konusu | cover story
AHİ EVRAN VELİ AHİ EVRAN-I KÜLLİY VELİ
AHI EVRAN-I V KÜLLİYESİ AHI EVRAN-I VELICOM ISLAMIC ISLAMIC COMPLEX
MİMARİ VE KENTSEL TASARIM PROJESİ ARCHITECTURAL AND URBAN DESIGN PROJECT Mİ’MAR MİMARLIK / MI’MAR ARCHITECTS Heval Zeliha Yüksel Mimar / Architect
natura | 49
kapak konusu | cover story
B
H
Kırşehir il merkezinde yer alan, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan; sanat, ticaret, dayanışma ve yardımlaşma kurumu olan Ahilik Teşkilatının özelliklerini yansıtan, yaklaşık 55.000 m2’lik alan içersinde toplam inşaat alanı 40.000 m2 olan külliye bünyesinde; Ahilik Araştırma Kütüphanesi, Arasta/Bedesten, Ahilik ve Astronomi Müzesi, Usta ve Esnaf Odaları, Dükkanlar, Şadırvan, Sahne ve Tören Alanı, Butik Konaklama Tesisleri ve Yeme İçme Mekanları yer almaktadır.
Located in the city center of Kirsehir, reflecting the qualities of the Ahi Community which is a social art, trade, solidarity and assistance foundation developed and became popular between Turkish people, the islamic complex along with 40,000 sqm of building size within a 55,000 sqm of area, embodies Ahi-Order Reference Library, Ottoman/Covered Bazaar, Ahi-Order and Astronomy Museum, Master and Craft Rooms, Shops, Fountain, Stage and Ceremony Area, Boutique Accomodation Facilities and Food & Beverage Spaces.
Geçmişin izleri okunarak, yerin fısıltıları dinlenerek, uzmanların görüşleri alınarak, yerelliğin ön plana çıktığı Ahi Evran-ı Veli Külliyesi projesi, Mi’mar Mimarlık tasarım ekibi tarafından titizlikle projelendirildi.
Rising the locality to prominence, Ahi Evran-ı Veli Complex project is designed meticulously by Mi’mar Architects through following the scars of the past, listening the whispers of the land and taking the opinions of the experts.
Tasarıma başlanmadan önce geleneksel şehir dokusu detaylıca araştırıldı. Anıt eserler, eserlerin etrafını saran daha küçük ölçekte irili, ufaklı yapıla-
Before the design process, the traditional texture of the city is examined in detail. Monuments, large and small structures surrounding them, the
aşta Kırşehir olmak üzere; Anadolu tarihi içinde önemli bir yere sahip, kökeni 12. yüzyıla dayanan Ahilik geleneğinin korunması için Ahi Evran-ı Veli Hazretleri’nin türbesinin bulunduğu Ahi Evran Camii ve alanında yapılan Külliye projesi, kültürel mirasın korunması için yola çıkılan önemli bir sosyal sorumluluk projesidir.
natura | 50
olding the tomb of Ahi Evran-ı Veli, the Ahi Evran Mosque and its Islamic Complex, designed for conserving the tradition of the Ahi community, rooted back to 12th century and having an important place notably in Kirsehir and in the history of Anatolia, is a social responsibility project started out for conserving the cultural heritage.
kapak konusu | cover story “ANADOLU TOPRAKLARINDA DOKUZ ASIR ÖNCE OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILMIŞ VE GÜNÜMÜZE KADAR GELEBILMIŞ ÇOK ÖNEMLI SIVIL DÜŞÜNCENIN ÜRÜNÜ OLAN AHILIK ÖĞRETISI, MESLEK KALITESI VE DOLAYISI ILE KULLANICI MEMNUNIYETI ODAKLI EĞITIM VE AHLAK ANLAYIŞI TEMELLIDIR. BU ÖĞRETININ GELECEK NESILLERE AKTARILMASI ANCAK YAŞATILMASI ILE OLABILIR. DONMUŞ MÜZE ANLAYIŞI,BU TÜR KÜLTÜREL DEĞERLERI YAŞATAMAZ. BU SEBEPLE, PROJENIN TICARI AYAĞINI BESLEYEN VE KENDI KENDINE YETEBILEN FONKSIYONLARININ MÜZENIN ÇOK ÖNEMLI BIR PARÇASI OLDUĞU UNUTULMAMALIDIR. BU TIP PROJELERIN HAYATA GEÇMESI VE SAHIPLENILMESI TÜM ŞEHIR HALKININ KATILIMI ILE MÜMKÜN OLABILIR” “ENDEAVORED TO BE FORMED NINE CENTURIES AGO IN THE LANDS OF ANATOLIA AND SURVIVED UNTIL TODAY AS AN EXTENT OF A CIVIL THOUGHT, THE AHI-ORDER DISCIPLINE IS BASED ON AN EDUCATIONAL AND MORAL UNDERSTANDING FOCUSING ON THE QUALITY OF PROFESSION AND ACCORDINGLY THE COMPLACENCY OF THE PARTIES. AN UNDERSTANDING OF A STATIONARY MUSEUM CAN NOT REGENERATE THESE CULTURAL VALUES. THEREFORE; IT MUST NOT BE FORGOTTEN THAT THE SELF-SUSTAINED FUNCTIONS SUPPORTING THE COMMERICAL SIDE OF THE PROJECT IS A SIGNIFICANT PART OF THE MUSEUM. REALIZING AND EMBRACING THIS KIND OF PROJECTS ARE ONLY POSSIBLE WITH THE PARTICIPATION OF THE TOWN PEOPLE”
natura | 51
kapak konusu | cover story
rın varlığı ve çevresiyle bütünlük kurduğu şehir dokusu, zamanla oluşan tüm yapı birimleri ve birbirleriyle ilişkili olarak parçalı bir bütünlükte bir araya gelmişti. Anadolu şehirlerinde sıkça rastlanan bu durum ile birlikte büyük meydanın varlığı, meydandan anıt eserlere uzanan sokakların farklı perspektifler vermesi avantaja döndürüldü. Anıt eserlerin çevrelerini boşaltmak değil, dengeli bir yapılaşma ile “özgün dokunun ve geçmişteki silüetin” yaşatılması proje esası olarak kabul edildi. Böylece daha gerçekçi bir tasarım kriteri ile yola çıkılmış oldu.
city texture integrated with the environment and all the structure units occured in the course of time came together interrelatedly within a sectional collectivity. Along with this concept appearing commonly in the Anatolian cities, the presence of the big square and the different perspectives given by the streets extending over monuments from the square, is turned into an advantage. The project is grounded on keeping the “unique texture and the silhouette of the past” alive, along with a balanced construction rather than emptying the surroundings of the monument. Therefore the project is launched with a more realistic design criteria.
Açık, kapalı kamusal alanları kapsayan projenin odağını meydan oluşturmakla birlikte, Ahilik teşkilatının kültürel boyutu bağlamında ahilik etkinlikleri kapsamında anılan kültürel değerlerin yaşatılması amaçlandı.
The square forms the focus of the project including the open and closed public spaces. It’s aimed for keeping the cultural values alive within the scope of the Ahi-Order activities and the context of the cultural dimension of the community.
• Kırşehir ile anılan düşünür ve mutasavvıfların tanıtılması, • Geçmişte ahilik örgütlenmesi, eğitimi, sosyal boyutunun yazılı, görsel ve dijital olarak aktarılması, • Ahilik teşkilatının önemli bir yapılanması olan hanımlar teşkilatlanmasının anlatılması, • Ahiliğin tarihçesi ile birlikte, kaybolan meslek kollarının tanıtılması ve günümüzde yaşayan esnafların yaşatılmasına yönelik altyapının(sübvanse/ vakıf) oluşturulması, • Ahilik kültürü ve tarihi ile ilgili olarak Ahi Evran Üniversitesi ile ilişkili araştırma merkezi ve ihtisas kütüphanesinin oluşturulması,
• Introducing the philosophers and sufis related to Kirsehir • Nominally, visually and digitally transferring the organizational, educational and social aspect of the Ahi community. • Narrating the organization of women, which is an important formation in the Ahi community • Introducing the lost fields of profession along with the history of the Ahi-order • Preparing a substructure (subvention/foundation) for keeping the crafts alive for our time • Forming a research center and speciality library related to Ahi Evran University, concerning the Ahi-order culture and history
Yukarıda sıralanan yaklaşımlar etrafında Ahi Evran Külliyesi Mimari ve Kentsel Tasarım Projesi’nin tasarım ve uygulama süreci yürütüldü. Kırşehir’deki anıtsal eserlerde kullanılan yapısal malzemeler, bölgede yaygın olan traverten taşı başta olmak üzere yerel değerlerin korunmasına özen gösterildi.
The design and implementation process of ‘Ahi Evran Complex Architectural and Urban Design Project’ is executed around the approaches enlisted above. Along with the structural materials used in the monument in Kirsehir, a strict attention is paid to conserve local values notably through travertine stone, which is widespread in the area.
Yeşil dokunun halkın kullanımına uygun olarak yeniden düzenlenmesi ve mevcut ağaçların korunması esası ile açık kamusal alanlar kurgulandı.
Open public spaces are designed in conjunction with the principal of rearranging the green landscape for public use and protecting the existing trees.
Ahi evran etkinlik ve tören meydanı / çok amaçlı meydan düzenlemesi
Ahi Evran event and ceremony square / multi-purpose square arrangement
Her yıl yapılan Ahilik kültürü kutlamalarının yapılacağı mevcut kapasitenin iki katı kadar büyüklükte ve servis hacimlerini de bünyesinde barındıran etkinlik alanı olarak tasarlandı. Yılın her anında kullanılması ve farklı etkinliklere (düğün, yemek şenliği, kitap fuarları, vs.) cevap vermesi için sabit sahneyi destekleyen sahne arkası ve VIP salonları da planlandı.
natura | 52
It’s designed as an event area, twice the size of the current capacity where the celebrations of the Ahi-order culture take place each year. It also serves as an event area embodying the service volumes. Backstage and VIP halls supporting the attached stage are planned for availability at any time of the year and meeting the requirements of various activities.
kapak konusu | cover story “KÖKENI 12. YÜZYILA DAYANAN AHILIK IŞ AHLAKINI SAVUNAN, SERMAYEYI VE IŞÇININ ALIN TERINI KORUYAN, AKIL, AHLAK, BILIM VE ÇALIŞMA PRENSIPLERI ÜZERINE KURULAN, GÜNÜMÜZÜN KOOPERATIFÇILIK, SENDIKACILIK, SOSYAL GÜVENLIK, KALITE VE FIYAT KONTROL SISTEMINE BENZER YÖNLERI OLAN BIR TEŞKILATTIR.” “ROOTED BACK TO 12TH CENTURY, THE AHI-ORDER IS AN ORGANIZATION THAT DEFENDS PROFESSIONAL ETHICS, PROTECTS THE CAPITAL STOCK AND THE GREAT EFFORT OF THE EMPLOYEES, GROUNDS ON REASON, MORALS, SCIENCE AND OPERATION PRINCIPLES THROUGH HOLDING SIMILAR ASPECTS WITH THE COOPERATIVE SYSTEM, UNIONISM, SOCIAL SECURITY AND QUALITY AND PRICE CONTROL SYSTEM.”
Ahilik teşkilatı ve astronomi müzesi
Ahi community and astronomy museum;
Ahilik araştırmaları merkezi
Ahi-order research center;
Arasta /bedesten yöresel ve el yapımı ürün pazarı
Ottoman / Closed regional and hand crafted products bazaar;
Kırşehir ile anılan düşünür ve mutasavvıfların tanıtılması ve temsili meclisi, Pir Ahi evren makamı, Ahilik teşkilatlanması, yönetim biçimi ve ritüellerinin anlatılması, kaybolan meslek gruplarının temsili olarak yaşatılması amacıyla simgesel olarak 32 esnafa alanda yer verildi. Ahi teşkilatlanmasında Bacıyan-ı Rum olarak anılan kadınlara ait mekanlar, sanatkar ve zanaatkarların eğitimi, Cacabey astronomi salonu ve çocuk atölyeleri, sunum odaları, yönetim birimleri, servis hacimleri öngörüldü.
Ahilikle ilgili tüm kaynakların toparlanması ile oluşturulacak 50.000 kitaplık ihtisas kütüphanesi, araştırma odaları, konferans salonu, 400 izleyici kapasitesinde çok maksatlı salon ve fuayesi tasarlandı. Fuayenin, salon ve araştırma merkezi ile ilişkili olması bağlamında kapalı otopark bodrum katta planlandı. Ahilik araştırma merkezi Ahi Evran Üniversitesi bünyesinde bir merkezdir.
Zanaatkârlar çarşısı, Bedesten müze arası Ahi Evran Caddesi, butik konaklama, yöresel lokanta ve kahveler, el sanatları merkezleri, şadırvan ve cami haziresi meydan ile ilişkili olarak yaya kotunda tasarlandı.
32 crafts are symbolically placed in the area with the purpose of introducing the philosophers and sufis related to Kirsehir; narrating the symbolic council, chair of Pir Ahi Evren, Ahi community, regime and rituals; and representatively commemorating the lost fields of profession. Spaces belonging to women mentioned as Bacıyan-ı Rum in the Ahi community, the education of artists and craftsmen, Cacabey hall of astronomy and kids workshops, presentation rooms, management units and service volumes are envisioned.
Specialty library which will be formed with collecting all the sources related to Ahi-order with a capacity of 50,000 books, research rooms, conference hall, multi-functional hall and foyer with 400 person capacity are designed. The parking garage is envisaged within the context of connecting the foyer with the hall and research center and placed in the basement floor.
Craftsmen bazaar, Ahi Evran avenue in between the closed museum, boutique accomodation, traditional restaurants and cafes, craft centers, fountain and burial area are designed structurally related to the square at the pedestrian level.
PROJE VE UYGULAMA ETAPLARI
PROJECT AND IMPLEMENTATION PHASES
•II.etap Arasta/bedesten, Ahilik araştırmaları merkezi, Esnaf ve sanatkarlar konfederasyonu,
2nd phase Ottoman/closed bazaar, Ahi-order research center, Confederation of merchants and craftsmen,
•III.etap Yeme içme birimleri, Butik otel, Kırşehir belediyesi başkanlık binası, Kamu yapıları,
3rd phase Food & beverage units, Boutique hotel, Kirsehir town hall, Public buildings
•I.etap Ahi evran meydanı, Sahne destek birimleri+VİP, WC / Şadırvan, Ahilik ve astronomi müzesi, Esnaf çarşısı ve zanaatkar atölyeleri,
•IV.etap Öneri ahi çarşısı, Diger özel mülkiyet yapıları.
1st phase Ahi evren square, Stage supporting units+VIP, WC/ Fountain, Ahi-order and astronomy museum, Craftsmen bazaar and craft workshops,
4th phase Öneri Ahi bazaar, Other private property buildings.
natura | 53
kapak konusu | cover story
AHİ EVRAN-I VELİ KÜLLİYESİ ÜZERİNE Mİ’MAR MİMARLIK KURUCULARI İBRAHİM HAKKI YİĞİT VE AHMET YILMAZ İLE SÖYLEŞİ INTERVIEW WITH THE FOUNDERS OF MI’MAR ARCHITECTS IBRAHIM HAKKI YIGIT AND AHMET YILMAZ ABOUT THE AHI EVRANI-I VELI ISLAMIC COMPLEX
Ahi Evran-ı Veli Külliye Projesine geçmeden önce biraz Mi’mar Mimarlık’ı ve projelerini anlatabilir misiniz? Mİ’mar Mimarlık firmamızı 2005 yılında Ahmet Yılmaz ve İbrahim Hakkı Yiğit olarak birlikte kurduk. Mimarlık kariyerlerimizi 1994 yılından beri farklı ofis ve çalışma alanlarında sürdüren iki kurucu ortak olarak, birikimlerimizi aynı kültürel sorumlulukları taşıyan kadromuz ile mimari restorasyon, üniversite kampüs tasarımlarını da içeren eğitim projeleri, kentsel tasarım hizmetleri ve şehir tasarım projeleri alanlarında sürdürmekteyiz. Bu bağlamda, İTÜ KKTC Gazimağusa Yerleşkesi Mimari Projesi, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Projesi ve Kırşehir Ahi Evran Külliyesi projesi hali hazırda projelerine devam ettiğimiz işler olarak sayılabilir.
Before passing on to the Ahi Evran-ı Veli Islamic Complex Project, could you tell us a bit about Mi’mar Architects and its projects? We established the firm of Mi’mar Architects together as Ahmet Yılmaz and İbrahim Hakkı Yiğit in 2005. As two co-founders resuming our architectural carreers in various offices and working fields, we are maintaining our architectural background in building restoration, educational projects including university campuses, urban design services and urban design projects along with our staff, bearing the same architectural responsibilities since 1994. Within this context, ITU TRNC Gazimagusa Campus Architectural Project, Istanbul Sabahattin Zaim University Project and Kirsehir Ahi Evran Islamic Complex Project are some of the projects we are currently conducting.
Başta Kırşehir olmak üzere Anadolu tarihi içinde önemli bir yere sahip, kökeni 12. yüzyıla dayanan Ahilik geleneğinin korunması için yapılan Ahi Evran-ı Veli Külliye projesinin hikayesini dinleyebilir miyiz? Kırşehir Belediye Başkanı Sn. Yaşar Bahçeci Bey, bugünkü 55.000 m2 alanda kurulan Ahi Evran külliye projesini yaptırmayı düşünmüşler. Bu bağlamda yaptıkları bir ihale neticesinde iş Mİ’mar Mimarlık olarak bizim uhdemizde kalınca, öncelikle kendileriyle tanışarak projeyi özümsemeye çalıştık. 2011 yılı itibariyle hem kendileri hem de işaret ettikleri Ahilik konusu uzmanları ile birebir görüşerek projemizi geliştirdik. Bu sebeple Konya’ya giderek kendisinden istifade ettiğimiz Prof. Dr. Mikail Bayram Hocamız ve Ahi Baba Mustafa Karagüllü’yü, ayrıca Prof. Dr. Sadettin Ökten’i ve Mimar Muharrem H. Şenalp’i, Mimar Mahmut S. Kirazoğlu,
The project is designed for conserving the Ahi-order tradition, rooted back to 12th century, having an important place notably in Kırşehir and in the Anatolian history. Can we hear the story behind the Ahi Evran-ı Veli Islamic Complex project? The mayor of Kırşehir, Dear Yaşar Bahçeci considered to design the project in the current 55,000 sqm of area. As a result of a tender they made concordantly, the duty of the project is assigned to us, MI’mar Architects and later on we tried to absorb the project through meeting him. By year 2011, we developed the project by having interviews personally both with him and the experts he referred. Therefore, we would like to mention Prof. Mikail Bayram and Ahi Baba Mustafa Karagüllü whom we visited in Konya and benefited from his knowledge, Prof. Sadettin Ökten and Architect Muharrem H. Şenalp, Mimar Mahmut S. Kirazoğlu, Kazım Ceylan,
natura | 54
kapak konusu | cover story Prof. Ahmet Kala and his contributions. Other than these names, the project is finalized through phases along with our consultants contributing to the project on various levels. Especially the ambition of our mayor for the islamic comp lex projec t to be used for centur ies, init iated the projec t a s a s tone cons truc t ion. At this point , we c an say that the design process is s t ill in progress for this dynamic projec t. Imp lement at ion projec t s are perfor med pr imar ily in the urban design projec t loc ated in the projec t area and in the construc t ion plan pur suant to the projec t. Spaces are designed a s par t ia l integrat ions connec ted with the current tex ture. Right at this point , we would like to commemorate the late TURGUT C ANSE VER who guided us both with his idea s and his projec t s.
Kazım Ceylan, Prof Dr. Ahmet Kala’yı ve katkılarını ifade etmek isteriz. Bu isimler dışında çeşitli seviyelerde projemize katkısı olmuş danışmanlarımız ile proje nihai hale süreçler halinde getirildi. Özellikle Belediye Başkanımızın yapılacak külliye projesinin yüzyıllarca kullanılabilmesini istemesi, projenin doğal taştan kâgir bir yapı olarak inşasının da başlangıcını oluşturdu. Gelinen süreçte dinamik bir proje olarak tasarım sürecinin halen devam etmekte olduğunu söyleyebiliriz. Öncelikle proje alanında yapılan kentsel tasarım projesi ve bu projeyi mesnet alarak yapılmış olan imar planı çerçevesinde uygulama projeleri yapılmaktadır. Mevcut doku ile irtibatlı, parçalı bütünler olarak mekanlar oluşturuldu. İşte tam da bu kısımda gerek fikirleri ile, gerekse projeleri ile bizlere yol gösteren merhum TURGUT CANSEVER’i de rahmetle ve minnetle anmalıyız. Ahilik hakkında araştırma yaptığınızı biliyoruz. Biraz bu kısmını da dinleyebilir miyiz? Geçmişin izlerini nasıl yeni duruma adapte ettiniz? Ahilik sistemi hali hazırda devam etmemektedir. Hem Selçuklu hem de Osmanlı kurucu unsurlarından olan bu sistemin kavranması gerekiyordu. Bu hususta biraz önce bahsettiğim isimler ile görüşmeler yapılarak, sonrasında Ahiliğe dair yapılmış olan kitap, sempozyum vb. envantere ulaşarak ciddi okumalar neticesinde bir seviyeye gelinmiş oldu. Neticede önümüzde mekanlara ait talep listesi bulunsa da, bu listenin daha ileriye götürülerek, hem nicelik olarak mekanları hem de nitelik olarak projeyi belli bir seviyeye getirmeye çalıştık. Kırşehir’e, Kayseri’ye, Konya ve Nevşehir’e sayısız ziyaretlerimiz oldu. Hem uzmanlarla görüşmelerimiz hem de Konya Mevlana Külliyesi, Nevşehir Hacı Bektaş Külliyesi gibi dönemi içinde önem ve nitelik arz eden mekanlara gidilmiş oldu. Sonuçta bu kişi, kaynak ve mekanlardan alınan bilgi ve görgü ile Kırşehir Ahi Evran Külliyesi projesini inşaa etmeye çalıştık. Kamusal bir alan olması itibariyle nelere dikkat ettiniz? Çeşitli seviyede açık ve kapalı mekanları içeren projenin en önemli özelliği, her insanın en rahat bir şekilde erişilebilir olmasıdır. Zaten yapıla-
HAK ILE SABIR DILEYIP, BIZE GELEN BIZDENDIR, AKIL VE AHLAK ILE ÇALIŞIP, BIZI GEÇEN BIZDENDIR. THOSE WISHING PATIENCE THROUGH GOD, AND COMING TO US ARE ONE OF US, THOSE WORKING WITH MIND AND MORALS, AND OUTREACHING US, ARE ONE OF US.
We already know that you are doing researchs about the Ahiorder. Could we hear about this as well? The Ahi-order system is impermanent right now. Being a constituent for both Seljuks and Ottomans, this system had to be embraced. In this respect, we reached to a level through having interviews with the aforementioned names and the significant readings performed for reaching inventories related to the Ahi-order such as books, symposiums etc.. Even though there was a demand list for spaces, eventually we tried to take the project to a certain level both for the spaces in quantity and the project in quality by taking the list much further. We had countless visits to Kırşehir, Kayseri, Konya and Nevşehir. We both had interviews with the experts and visited spaces that present importance and quality for their era such as Konya Mevlana Complex and Nevşehir Hacı Bektaş Complex. Ultimately, we tried to construct the Kırşehir Ahi Evran Islamic Complex project along with the information and experience received from these people, sources and spaces. Which issues called your attention for the project being in a public space? Embodying open and closed spaces on various levels, the most important feature of the project is the ac-
natura | 55
kapak konusu | cover story rımız en fazla 2 kat olarak projelendirilmesiyle kullanım esnasında çok az müdahale ile ve az masrafla işletilmesine dönük olarak tasarım kararı bulunmakta. Sonuçta bu hacimdeki bir yapılar topluluğunun uzun yıllar aynı nitelikte kullanılması yani sürdürülebilir olması olmazsa olmaz şartıdır. Mevcut yeşil doku (ağaçlar) korundu mu? Evet, tasarımın en önemli kriterlerinden bir tanesi de tespit edilmiş olan nitelikli ağaçların korunması idi. Bu meydanda önce ağaçlar korundu ve kalan boşluklarda mimari ve kentsel tasarıma yön verildi. Dolayısıyla hem ağaçlar korunmuş oldu hem de nitelikli ağaçlar bir dekor olarak değil de, tasarıma katılan ve zenginleştiren unsurlar oldular. Yaklaşık 55.000 m2’lik proje alanı içerisinde, toplam inşaat alanı 40.000 m2 olan külliye bünyesinde; Ahilik Araştırma Kütüphanesi, Arasta/Bedesten, Ahilik ve Astronomi Müzesi, Usta ve Esnaf Odaları, Dükkanlar, Şadırvan, Sahne ve Tören Alanı, Butik Konaklama Tesisleri ve Yeme İçme Mekanları yer alan büyük bir proje. Hangi aşamadasınız şu anda? Projemiz toplam 4 aşamadan oluşuyor. Projenin merkezi konumundaki ilk etap tamamlanmak üzere olup, tüm etapların avan projesi tamamlanmış ve ilgili kurumlardan onaylanmıştır. Size göre bu projenin sürdürülebilir olması için yani Ahilik kültürünü yaşatması bağlamında neler yapılması gerekiyordu? Projeye yansıtabildiniz mi? Kırşehir son büyük ahi şehridir. Yapılan araştırmalarda bu gün ülkemiz sınırlarında 30 civarında ahi şehri bulunmaktadır. Ayrıca döneminde, merkezi Kırşehir’de olmak üzere kurulmuş olan Ahi Evran Vakfı’nın, Osmanlı döneminde 75 ayrı merkezde de şubesi bulunmakta idi. İstanbul’daki Ahi Evran Vakfı’nın merkezi Zeytinburnu, Kazlıçeşme olup ayrıca tüm Osmanlı coğrafyasında isminde “AHİ” kelimesi geçen 276 adet vakıf tespit edilmiştir. Bu tespitler Ahilik konusunun geçmişte toplumda ne kadar önemli ve merkezi bir yer edindiğini ifade etmektedir. Neticede bu gün projeyi tasarlarken tüm bu verilerin kullanılmasına gayret edildi. Asıl olan ahilik yani kardeşlik müessesesinin yeniden diriltilmesidir.projemiz bu fikirle inşa edilmektedir. Yerelliğin ön plana çıktığı Ahi Evran-ı Veli Külliyesi projesinde hangi malzemeler kullanıldı? Tüm külliyenin temel yapı malzemesi traverten taşı olup, güncel deprem yönetmeliği bağlamında betonarme ile birlikte ağırlıklı klasik kagir sistem birlikte kullanılmış olup (mix dizayn) tüm duvarlar 60 cm kalınlıkta klasik kagir sistem ile çözülmüş, kiriş, çatı ve tonoz sistemler ve yer yer gizli açık düşey taşıyıcı sistemler ise yüksek mukavemetli özel beyaz beton ile uygulanmıştır. Bunun dışında çatı örtü sistemlerinde titanyum çinko, tüm pencere doğrama ve kapı, kepenk sistemlerinde ahşap/meşe ve alüminyum doğrama sistemleri kullanılmıştır.
cessible quality that embraces everyone comfortably. We made a decision about designing the project in two stories at most, for functioning with less interventions and small expenses during the activities. In conclusion, it’s essential for such group of buildings in this volume to be sustainable and to operate for many years with same quality. Is the existing green landscape (trees) protected? Yes, one of the most important criteria of the design is to conserve the qualified trees located in the area. Primarily, the trees are protected in this square and the architectural and urban design is then orientated for the remaining spaces. Therefore, trees are both protected and transformed into elements accompanying and enriching the design rather than being merely units of decoration. It’s a big project along with 40,000 sqm of building size within a 55,000 sqm of area, embodying Ahi-Order Reference Library, Ottoman/Covered Bazaar, Ahi-Order and Astronomy Museum, Master and Craft Rooms, Shops, Fountain, Stage and Ceremony Area, Boutique Accomodation Facilities and Food & Beverage Spaces. In which phase you stand right now? Our project is composed of 4 phases in total. The first phase at the center of the project is about to be completed. The preliminary project of all the phases is completed and approved by relevant institutions. What is needed to be done to make the project sustainable, in other words to keep the culture of Ahi-order alive? Could you reflect them to the project? Kırşehir is the last major city of the Ahi-order. In the conducted researchs, we see that there are about 30 ahi-order cities in our country. Besides, the Ahi Evran Foundation established its center in Kirsehir during the era, embodied 75 different branches in various centers. The center of the Ahi Evran Foundation is located in Kazlıçeşme, Zeytinburnu and it’s detected that there are 276 foundations involving the name ‘AHİ’ in the whole geography of the Ottoman era. These evaluations describe the importance and substantiality of the Ahi-order for the society in the past. Consequently, it’s endeavored to use all these data for designing the project today. The bottom line is to revive the fraternity and the Ahi-order. Our project is designed within this understanding. Which materials are used in the Ahi Evran-ı Veli Islamic Complex Project where the locality rises to prominence? The fundamental construction material in the whole complex is the travertine stone. Reinforced concrete along with the classical stone system are used in compliance with the current earthquake regulations. All of the walls are envisioned through a classical stone system with 60 cm of thickness. Beams, roof, vault systems and partially hidden vertical conveying systems are implemented with special high-strength concrete. Apart from that, titanium zinc is used in the roofing system, wood/oak and aluminium joinery systems are used in all cuttings of windows and door-shutter systems.
Doğal taş miktarı neydi? Hangi yörenin taşı kullanıldı? 4.250 m3 traverten taş kullanılmış olup; ilerleyen etaplarda ise 7.000 m3 traverten taşı daha kullanılacaktır. Kullandığımız traverten Kırşehir il sınırları içerisindeki mucur bölgesinden çıkarılmaktadır.
What was the quantity of the natural stone? Stones from which region are being used? 4,250 m3 of travertine stone is used and an additional amount of 7,000 m3 will be used in the upcoming phases. The travertine we use is quarried from the region of Mucur within the provincial borders of Kırsehir.
Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
Thank you for all the information you have shared.
natura | 56
kapak konusu | cover story 8 +6.78 çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) ısı yalıtımı (taş yünü 4cm 72kg/m³) renkli betonarme prekast tonoz 15cm (bkz statik proj)
5
tonoz tip 1
4
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj) +6.49
+6.78
çinko
+6.20
tonoz tip 1 çinko
+5.89
+4.65 +4.30
6
7
3
tonoz tip 1
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) ısı yalıtımı +6.49 renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj)
2 tonoz tip 1 çinko
+5.89
tonoz tip 1
1
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) ısı yalıtımı +6.49 renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj)
+6.49
+5.89
+5.89
+4.65 +4.30 fuga +4.00
fuga
+4.00
prekast çörten
+4.35 +4.00 fuga +3.70
renkli betonarme parapet yerinde dökme
fuga
prekast çörten +3.24
fuga
prekast çörten
fuga
fuga
prekast çörten
prekast çörten
+2.70 ahşap kapak (meşe) kesme taş duvar (yüzeyi mucurtalı) taş duvar ölçüsü için bknz duvar detayı
mevcut arazi eğimi +0.30(977.60)
+2.30
+2.70 +2.25
+1.00
kesme taş duvar (yüzeyi mucurtalı) taş duvar ölçüsü için bknz duvar detayı
ahşap kapak (meşe) +1.00
ahşap kapak (meşe)
ahşap kapak (meşe)
ahşap kapak (meşe)
-0.15
+0.60
ahşap kapak (meşe)
977.65
kesme taş duvar (yüzeyi mucurtalı) taş duvar ölçüsü için bknz ahşap kapak (meşe) duvar detayı
mevcut arazi eğimi
bina zemin oturumu
bina zemin oturumu
bina zemin oturumu
±0.00(977.30) -0.30(977.00)
mevcut -0.20(976.90) arazi eğimi 976.80
-0.60(976.70)
M1-2-3 BİNALARI KUZEY CEPHESİ D
E
+6.78
renkli betonarme +5.97 kiriş prekast
+6.20
A
B'
C tonoz tip 1 çinko
+6.57
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj)
tonoz tip 1 çinko
+6.20
+4.65 +4.30 +4.00
+4.00 prekast çörten
prekast çörten
+2.70
+2.70
kesme taş duvar (yüzeyi mucurtalı) taş duvar ölçüsü için bknz duvar detayı
ahşap kapak (meşe) +1.00
+4.30 fuga +4.00
fuga
ahşap kapak (meşe)
+1.00
mevcut arazi eğimi
kesme taş duvar (yüzeyi mucurtalı) taş duvar ölçüsü için bknz duvar detayı ahşap kapak (meşe)
fuga
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) su yalıtımı betonarme
çinko kaplama brut beton
+5.05
+4.65
+4.30 +4.00 fuga
B7
+6.78
+5.60
prekast çörten
B6
B5
B4
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) +6.78 ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj) +6.20
+5.60 +5.05 +4.25 paslanmaz metal askı +3.65
+4.25
prekast çörten
+3.65 ahşap güneş kırıcı
ahşap güneş kırıcı
ahşap güneş kırıcı +3.20
+2.25
ahşap kapak (meşe) +1.00
brut beton
brut beton
lamine meşe dikme 15x15cm
ahşap kapak (meşe)
brut beton
+0.30(977.60)
mevcut arazi eğimi 977.65
±0.00(977.30)
BATI CEPHESİ
+0.40
+0.40
+0.40
±0.00(977.30)
±0.00(977.30)
-0.30(977.00)
-0.30(977.00)
GÜNEY CEPHESİ
M1-2-3 BİNALARI
M1 TONOZ KİRİŞ DETAYI
m2 m3 m5
m6
m1 m4
K
ca
mi
m9 0
5m
2.5
AHİ EVRAN KÜLLİYESİ MİMARİ VE MÜHENDİSLİK UYGULAMA PROJELERİ (I ETAP) M1, M2, M3 BİNALARI (SAHNE, SAHNE ARKASI VE VIP) CEPHELERİ
ÖLÇEK 1/50
M1-2-3 BİNALARI
M1-2-3 BİNALARI
P04-02
natura | 57
kapak konusu | cover story A
A
KÜNYE İşveren: Kırşehir Belediye Başkanlığı Mimari proje: Mi’mar Mimarlık San. Hiz. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ( Ahmet
+7.45 +5.65
Yılmaz ve İbrahim Hakkı Yiğit )
+4.00
Yardımcı mimarlar: Osman Balak-Pembegülen Cingöz-Fatma Merve
-1.10
+975.70
-1.70(+975.70)
+975.60
+4.50
+4.00
+3.50
-60(976.70)
mevcut arazi eğimi
mevcut arazi eğimi
mevcut arazi eğimi
M6 MÜZE BİNASI
-4.50
Bodur-Nilay Koyuncu-Ebubekir Şimşek
-60(976.70)
-0.60
-1.10(976.20)
M6 MÜZE BİNASI
KILIÇ ÖZÜ DERESİ
ahi evran, cacabey, aşıkpaşa müzesı
ahi evran meydanı
Statik proje: Parlar Mühendislik ( Niyazi Parlar )
A-A KESİTİ - I 1/100
Mekanik proje: MKD Mühendislik Elektrik proje : Küp mühendislik Zemin etüdü raporu ve georadar tarama: Anadolu Yerbilimleri ( Prof. Dr.
mevcut bina izi
A
A
Metin İlkışık ) Harç analiz ve raporu: Prof. Dr. Erol Gürdal, Doç. Dr. Ahmet Güleç Taş temini: Kırşehir Bademler Traverten Müteahhit: Özbek İnşaat Taahhüt San. ve Tic Ltd şti. ( Ankara )
CREDITS
+977.30
+2.70(980.00)
+1.94(979.24)
+1.14(978.44)
+0.50(977.80) +977.80
±0.00(977.30)
+977.30
-0.30(977.00)
-60(976.70)
+976.10
+978.40
+980.00
mevcut arazi eğimi
mevcut arazi eğimi
+976.10
mevcut arazi eğimi
•Client: Kırşehir Municipality
ahi evran meydanı
mehmet ali yapcı bulvari
yeşil seyir alani
ahi evran cami
• Architectural Project: Mi’mar Mimarlık San. Hiz. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.
A-A KESİTİ - II 1/100
( Ahmet Yılmaz and İbrahim Hakkı Yiğit ) • Static Project: Parlar Engineering ( Niyazi Parlar )
B
mevcut bina izi
•Mechanical Project: MKD Engineering •Electricity Project: Küp Engineering
B
• Soil Investigation Report and GPR Scanning: Anatolian Geology ( Prof.
+8.85 +6.50
Metin İlkışık)
+5.75
+4.35
+4.10
mevcut arazi eğimi
• Mortar Analysis and Report: Prof. Erol Gürdal, Assoc. Prof. Ahmet Güleç
+0.40(977.70)
-0.30(977.30)
-0.60(+976.70
-0.30(977.00)
-0.60(+976.70 -1.76
mevcut arazi eğimi
ahmedi gülşehri caddesi
• Contractor: Özbek İnşaat Taahhüt San. ve Tic Ltd şti. ( Ankara )
sahne arkasi
+4.10
±0.00(977.30)
-0.30(977.00)
-0.45(976.90)
+0.50(977.80)
±0.00(977.30)
-3.00
M4 BİNASI
M1, M2, M3 SAHNE BİNALARI
• Stone Procurement: Kırşehir Bademler Traverten
+8.85
+0.30(977.60)
-3.00
M9 ÇARŞI BİNASI
sahne
çok amaçlı servis birimleri
ahi evran meydani ve caca bey cami
ahi evran caddesi
esnaf çarşisi ve zanaatkarlar atölyeleri
B-B KESİTİ 1/100
NOTLAR :
140
meşe korkuluk(h:75cm)
-mucurtalı traverten 4cm -yapıştırıcı1cm -koruma şapı (donatılı) 5~6cm -geotekstil keçe150gr/m² -yerden ısıtma sistemi 5cm -düzeltme şapı 3cm -tüvenan dolgu 70cm -betonarme temel 50cm (bknz. statik prj.) -ısı yalıtımı xps 5cm 35kg/m³ -su yalıtımı (elestomerik mebran) 3mm 2kat -grobeton (bknz. statik prj.) -sıkıştırılmış çakıl dolgu Ø30mm
tonoz tip 1
2
3
+6.62 çinko +5.89
+6.62 çinko
+5.89
tonoz tip 1
4
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj)
tonoz tip 1
tonoz tip 1
5
6
+6.62 çinko
+5.89
+5.89
163
aluminyum panjur
aluminyum panjur
aluminyum panjur
aluminyum panjur
aluminyum panjur hareketli
aluminyum panjur hareketli
aluminyum panjur hareketli
aluminyum panjur hareketli
aluminyum panjur hareketli
taş kolon
taş kolon
taş kolon
taş kolon
mucurtalı traverten 8cm harç yaklaşık 10cm grebeton (10cm) çakıl sıkıştırılmış toprak
drenaj kanalı B8 bordür
20
-0.20
55 75
rampa %6
Revizyon
Açıklama
DŞ-7
polimer beton oluk
DŞ-7 fıskiye
cam mozaik/mermer kaplama 2cm yapıştırıcı sıva 2cm sürme yalıtım betonarme temel çakıl sıkıştırılmı toprak
drenaj borusu Ø 20cm
BU ÇİZİMLER Mİ'MAR MİMARLIK SANAT HİZ. İNŞ. SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ TARAFINDAN YAPILMIŞTIR.HER HAKKI SAKLIDIR. İZİNSİZ KOPYA EDİLEMEZ VE KULLANILAMAZ.
-0.30(977.00) -0.20
-0.30(977.00)
cam mozaik/mermer kaplama 2cm yapıştırıcı sıva 2cm sürme yalıtım betonarme temel çakıl sıkıştırılmı toprak
105 75 30 55 20 10 20
±0.00(977.30)
fıskiye
ZK 14 Toplantı/Dİnlenme O.
±0.00(977.30)eğim %2
165 185
renkli brüt betonarme hatıl (yerinde dökme 30cm bkz statik prj). taş duvar +4.65
+4.00
6
R7
ZK 14 Toplantı/Dİnlenme O.
±0.00(977.30)
mevcut ±0.00(977.30) arazi eğimi
b.a.temel bkz. statik prj.
b.a.temel bkz. statik prj.
drenaj borusu Ø 20cm
C-C KESiTi B'
+6.78
+6.20
+6.20
E
D
C 550
+6.78
550
çinko kaplama tahta (1.5cm) çinko ahşap kadran (4x4cm) +6.78 ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj) +6.20
çinko
tonoz tip 1
550
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj)
+6.78 +6.20
+4.65
+4.65
+4.30 +4.00 fuga
prekast çörten +3.35
yalıtımlı süzgeç yağmur suyu kanalı sundurma saçak
mevcut +0.85 arazi eğimi +1.46(977.86) +0.25(977.55) +1.00(977.40)
-çakıl 5cm -geotekstil keçe150gr/m² -su yalıtımı (elestomerik mebran) 3mm 2kat -su kontrası (2cm) -ahşap ızgara kirişler (10x5cm) -su kontrası boyalı (2cm) -çitakari tezyinat
+4.00
prekast çörten +3.25
+2.70
+4.30
prekast çörten
6
-mucurtalı traverten 4cm -yapıştırıcı1cm -koruma şapı (donatılı) 5~6cm -geotekstil keçe150gr/m² -yerden ısıtma sistemi 5cm -düzeltme şapı 3cm -tüvenan dolgu 70cm -betonarme temel 50cm (bknz. statik prj.) -ısı yalıtımı xps 5cm 35kg/m³ -su yalıtımı (elestomerik mebran) 3mm 2kat -grobeton (bknz. statik prj.) -sıkıştırılmış çakıl dolgu Ø30mm
tonoz tip 1
+4.30
elestomerik membran 3mm 2 kat meyil şapı(4-8 cm)
20 ısı yalıtımı(xps 2cm)
yağmur suyu kanalı izi
+4.30 fuga +4.00
kesme taş duvar (yüzeyi mucurtalı) taş duvar ölçüsü için bknz duvar detayı
aluminyum panjur
aluminyum panjur
aluminyum panjur
aluminyum panjur
aluminyum panjur
aluminyum panjur hareketli
aluminyum panjur hareketli
aluminyum panjur hareketli
aluminyum panjur hareketli
aluminyum panjur hareketli
taş kolon
taş kolon
prekast çörten
mevcut arazi eğimi +0.30(977.60)
kesme taş duvar (yüzeyi mucurtalı) taş duvar ölçüsü için bknz duvar detayı
mevcut arazi eğimi ±0.00(977.30) -0.30
±0.00(977.30)
-0.15 eğim %2 b.a.temel bkz. statik prj.
cam mozaik/mermer kaplama 2cm yapıştırıcı sıva 2cm sürme yalıtım betonarme temel çakıl sıkıştırılmı toprak
dikkat:havuz betonarme temel perde imalatı yapılırken havuz ekipman imalatı ile eş zamanlı olarak yürütülecektir. bknz. havuz ekipmanları için bknz. teknik şartname
tonoz röper noktası
+2.60 ahşap alın(meşe)
ahşap kapak (meşe) ahşap lamine meşe korkuluk lamine cam korkuluk (8x6cm) 20mm(10+10)
ahşap doğrama meşe korkuluk(h:70cm)
20
fuga
ahşap aluminyum panjur kiriş izi aluminyum panjur(hareketli)
taş duvar kesme taş duvar (yüzeyi mucurtalı) taş duvar ölçüsü için bknz duvar detayı
140
aluminyum panjur
aluminyum panjur hareketli
145
aluminyum panjur
aluminyum panjur hareketli
582
aluminyum panjur
aluminyum panjur hareketli
20
aluminyum panjur
aluminyum panjur hareketli
160 15 55 15 65
aluminyum panjur
400 160
kesme taş duvar (yüzeyi mucurtalı) taş duvar taş duvar ölçüsü için bknz duvar detayı
+4.00
240
prekast çörten
prekast çörten
90
renkli betonarme parapet yerinde dökme
90
+4.00 fuga +3.70
170
490
duvar içi niş
ZK 13 Lav.Wc
+6.20 +6.03
150
R7
b.a.temel bkz. statik prj.
550
+6.00 elestomerik membran 3mm 2 kat meyil şapı(4-8 cm) ısı yalıtımı(xps 2cm) renkli betonarme hatıl (yerinde dökme veya prekast 30cm bkz statik prj). taş duvar +4.65
170
60
M1-2-3 P5 40/165 ±0.00(977.30)
A 8
çinko kaplama tahta (1.5cm) +6.78 ahşap kadran (4x4cm) ısı yalıtımı (taş yünü 4cm 72kg/m³) renkli betonarme prekast tonoz 15cm (bkz statik proj)
ZK 15 Toplantı/Dİnlenme O.
+4.35
mevcut -0.15(977.15) arazi eğimi -0.60(976.70)
No Tarih
A-A KESiTi
tonoz tip 1
7
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj)
2015 61 20 96
tonoz tip 1
1
14 10
UYGULAMA KARARLARI VE GENEL AÇIKLAMALAR
1. Mimari projede kullanılan malzemeler aşağıdaki gibi özetlenebilir. · Temel betonları, · Prekast yapı elemanları (söve vs.), · Traverten · Harçlar (duvarlarda kireç harcı, döşemelerde çimento harcı) · Lamine ahşap(meşe), · Titanyum çinko çatı örtüsü, · Cam, 2. Prekast elemanlar çelik kalıp kullanılarak beyaz çimentodan veya beyaz çimentoya oksit renk katılarak hazır beton santrallarında elde edilecektir. 3. Traverten bölgeden elde edilecek ve projede tariflendiği gibi yüzey oluşturulacaktır(mucurtalı). Traverten hem duvarlarda taşıyıcı eleman olarak hem de döşeme kaplaması olarak kullanılacaktır. 4. Harçlar (Horasan harcı) Kesme taş duvarlarda verilen analize uygun olarak kullanılacak ve kireç yerinde söndürülecektir. 5. Üst döşeme betonları, kolonlar ve prekast tavanlar brüt beton(çıplak beton)olarak bırakılacağından, kalıplar playwood veya çelik kalıp kullanılarak hazırlanacaktır. 6. Projede kullanılan tüm kapı ve pencere doğramaları 1.sınıf meşe kerestesinden lamine olarak imal edilecek ve kullanılacaktır. 7. Çatı ışıklarında kullanılan alüminyum doğramalar, projede belirtilen ral renklerde kullanılacaktır. 8. Ahşap saçak ve çatı konstrüksiyonları 1. Sınıf meşe kerestesinden lamine yapılarak kullanılacaktır. 9. Projede kullanılan cam özellikleri proje detaylarında tanımlanmıştır.
drenaj borusu Ø 20cm
30 30
meşe korkuluk(h:75cm)
+2.60
-mucurtalı traverten 4cm -yapıştırıcı1cm -koruma şapı (donatılı) 5~6cm -geotekstil keçe150gr/m² -yerden ısıtma sistemi 5cm -düzeltme şapı 3cm -tüvenan dolgu 70cm -betonarme temel 50cm (bknz. statik prj.) -ısı yalıtımı xps 5cm 35kg/m³ -su yalıtımı (elestomerik mebran) 3mm 2kat -grobeton (bknz. statik prj.) -sıkıştırılmış çakıl dolgu Ø30mm
drenaj borusu Ø 20cm
b.a.temel bkz. statik prj.
-mucurtalı traverten 4cm -yapıştırıcı1cm -koruma şapı (donatılı) 5~6cm -geotekstil keçe150gr/m² -yerden ısıtma sistemi 5cm -düzeltme şapı 3cm -tüvenan dolgu 70cm -betonarme temel 50cm (bknz. statik prj.) -ısı yalıtımı xps 5cm 35kg/m³ -su yalıtımı (elestomerik mebran) 3mm 2kat -grobeton (bknz. statik prj.) -sıkıştırılmış çakıl dolgu Ø30mm
170
+4.20 +4.00
18
ZK 12 Çay O.
25x23.63/11
±0.00(977.30)
15 7
b.a.temel bkz. statik prj.
20
DŞ-6
260 243
mevcut ±0.00(977.30) arazi eğimi ±0.00(977.30) -0.15
977.65
9
b.a.temel bkz. statik prj.
ahşap zemin kaplaması (2cm meşe) ses yalıtımı (taşyünü10cm 120kg/m³) ahşap kiriş (10x15cm meşe) ahşap çıtalı tavan kaplaması (2cm)
150 490 550 aks
290
b.a.temel bkz. statik prj. -mucurtalı traverten 4cm -yapıştırıcı1cm -koruma şapı (donatılı) 5~6cm -geotekstil keçe150gr/m² -yerden ısıtma sistemi 5cm -düzeltme şapı 3cm -tüvenan dolgu 70cm -betonarme temel 50cm (bknz. statik prj.) -ısı yalıtımı xps 5cm 35kg/m³ -su yalıtımı (elestomerik mebran) 3mm 2kat -grobeton (bknz. statik prj.) -sıkıştırılmış çakıl dolgu Ø30mm
b.a.temel bkz. statik prj.
ZK 15 Toplantı/Dİnlenme O.
6
404 400
mevcut arazi eğimi
+0.85 +0.25(977.55)
+6.78 +6.20
170
R61
ZK 11 Oda
alternatif çörten detayı 2-2
b.a.temel bkz. statik prj.
drenaj borusu Ø 20cm
60
R7
+2.70
30 30
R61
+4.00
prekast çörten renkli betonarme parapet yerinde dökme bkz statik proj.
170
490
+4.20
+4.00
150
20 20
170
60
140 140
30 30
185
165 185
+4.00
174
550
tonoz tip 1
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) kiriş 30cm dir ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj)
15 15
15 50 10 150 490
20 20
+4.30 çörten detayı 1-1
+6.03
20
20 15 15
166
20
+4.65
R61
2015 60 20 75
+6.20
elestomerik membran 3mm 2 kat meyil şapı(4-8 cm) ısı yalıtımı(xps 2cm) renkli brüt betonarme hatıl (yerinde dökme 30cm bkz statik prj). taş duvar
16
15 55 15 65
150
15 155
400 160
duvar içi niş
400
-0.30
±0.00(977.30)
95
±0.00(977.30)
90
220
292
mucurtalı traverten 8cm harç yaklaşık 10cm grebeton (10cm) çakıl (10cm) dolgu sıkıştırılmış toprak
+6.20
160
15 50 15 55 20 30
+4.00
+4.30
prekast çörten +3.35
90
57 1514 57 30 36 7 33 112
150
145
15
+1.90
405
R61
20
75
-0.30
ZK 09 Soyunma O.
çörten detayı 1-1
E
550
tonoz tip 1
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj)
+6.78
+6.00 elestomerik membran 3mm 2 kat meyil şapı(4-8 cm) ısı yalıtımı(xps 2cm) renkli brüt betonarme hatıl (yerinde dökme 30cm bkz statik prj). taş duvar +4.65
163 152
+5.82 -çakıl 5cm -geotekstil keçe150gr/m² -su yalıtımı (elestomerik mebran) 3mm 2kat -su kontrası (2cm) -ahşap ızgara kirişler (10x5cm) +4.20 +4.30 -su kontrası boyalı (2cm) +4.00 -çitakari tezyinat prekast çörten tonoz röper noktası kesme taş duvar +3.24 (yüzeyi mucurtalı) +3.08 taş duvar ölçüsü için bknz duvar detayı
20
225
ZK 07 Oda
20
6
R7
400
6
R7
15
155
ZK 06 Oda
ZK 05 Oda
kesme taş duvar (yüzeyi mucurtalı) taş duvar ölçüsü için bknz duvar detayı
+6.18
+5.89
235
550
tonoz tip 1 kiriş 30cm dir
tonoz tip 1 çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) +6.78 ısı yalıtımı renkli betonarme prekast tonoz 15cm (bkz statik proj)
D
C
550
tonoz tip 2
540
tonoz tip 1
+6.78
15
15 30 30 60
170
183
150 490 550 (aks)
183
170
203
30 30 60
15
170
20
15 60
2015 35 163 163
150
75
20
170
220
20
30 30
R61
150
405 15
170
+3.90 +4.00
(bknz. statik prj.)
ZK 04 Oda
400
225
tonoz tip 3
150
400 400
R61
6
R7
220
+1.90 taş duvar
mevcut -0.15(977.15) ±0.00(977.30) arazi eğimi -0.60(976.70)
kesme taş duvar (yüzeyi mucurtalı) taş duvar ölçüsü için bknz duvar detayı
145
ZK 02 Soyunma O.
170
173
10 15
+3.90 +4.00
prekast çörten renkli betonarme parapet yerinde dökme bkz statik proj.
alternatif çörten detayı 2-2
30 30
183
170
30
150
20
170
20
+3.70
30 30
B'
A
8
7 260
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj)
60
+4.00 +3.70
170 183
150
6 845
tonoz tip 1 kiriş 30cm dir
R2
+4.35
çörten detayı 1-1
15
15 50
+5.73 183
170
203
+5.89
5 550
tonoz tip 1
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) kiriş 30cm dir ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj)
tonoz tip 1
kiriş 30cm dir
4
3045
550
tonoz tip 1
15 50 15
tonoz tip 2
+6.49 +5.89 elestomerik membran 3mm 2 kat meyil şapı(4-8 cm) ısı yalıtımı(xps 2cm) renkli brüt betonarme hatıl (yerinde dökme 30cm bkz statik prj). 20 taş duvar
550
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) kiriş 30cm dir ısı yalıtımı renkli brüt beton tonoz 15cm (bkz statik proj)
220
3
2 550
75
1
400
EVRENSEL ARAZİ KOTU BİNA KOTU
242 260
1. İMALATÇI TARAFINDAN YAPILAN VEYA ÖNERİLEN İMALAT DETAYLARI MÜELLİFÇE ONAYLANMADAN İMALATA GEÇİLMEYECEKTİR. 2. RENGİ BELİRTİLMEMİŞ İMALATA AİT RENKLER, MÜELLİF TARAFINDAN YERİNDE TESPİT EDİLECEKTİR. 3. TÜM ÖLÇÜLER YERİNDE KONTROL EDİLECEK, FARKLAR MÜELLİFE BİLDİRİLECEKTİR. 4. 0.00 = 977.30
cam mozaik/mermer kaplama 2cm yapıştırıcı sıva 2cm sürme yalıtım betonarme temel çakıl sıkıştırılmı toprak
-mucurtalı traverten 4cm -yapıştırıcı1cm -koruma şapı (donatılı) 5~6cm -geotekstil keçe150gr/m² -yerden ısıtma sistemi 5cm -düzeltme şapı 3cm -tüvenan dolgu 70cm -betonarme temel 50cm (bknz. statik prj.) -ısı yalıtımı xps 5cm 35kg/m³ -su yalıtımı (elestomerik mebran) 3mm 2kat -grobeton (bknz. statik prj.) -sıkıştırılmış çakıl dolgu Ø30mm
drenaj borusu Ø 20cm
mucurtalı traverten 8cm harç yaklaşık 10cm grebeton (10cm) çakıl sıkıştırılmış toprak
M3-SD 01. bknz. P05-01
Çizen Onay
B-B KESiTi / GÜNEY CEPHESi
D-D KESİTİ / DOĞU CEPHESİ
KIRŞEHİR BELEDİYESİ ETÜD PROJE MÜDÜRLÜĞÜ AHİ EVRAN KÜLLİYESİ MİMARİ VE MÜHENDİSLİK UYGULAMA PROJELERİ HİZMET ALIMI
C3
C1
B
A
B5
B4
B6
470
800
B7
470
540
ÇİZİM
MİMAR MİMAR MİMAR
İBRAHİM HAKKI YİĞİT
P04
PEMBEGÜLEN CİNGÖZ FATMA MERVE BADUR MİMAR
NİLAY KOYUNCU
MİMAR
EBUBEKİR ŞİMŞEK
Y.RESS
OSMAN BALAK
natura | 58
5m
2.5
AHİ EVRAN KÜLLİYESİ MİMARİ VE MÜHENDİSLİK UYGULAMA PROJELERİ (I ETAP) M1, M2, M3 BİNALARI (SAHNE, SAHNE ARKASI VE VIP) KESİTLERİ
drenaj borusu Ø 20cm
ÖLÇEK 1/50 P04-01
dilatasyon
15
paslanmaz metal askı
+3.20
M1-SD 02. bknz. P04-01
korkuluk lamine temperli cam 20mm(10+10)
b.a.temel bkz. statik prj. drenaj borusu Ø 20cm
E-E KESİTİ
drenaj borusu Ø 20cm
kazık sağlam zemine kadar çakılacak. bkz. statik prj.
lamine meşe korkuluk (8x6) 1
meşe(6x4) b.a.temel bkz. statik prj. kazık sağlam zemine kadar çakılacak. bkz. statik prj.
262 10
6
6 298
BK 01 Havuz Mekanik Oda -2.58
kazık sağlam zemine kadar çakılacak. bkz. statik prj.
lamine meşe korkuluk (8x6)
70
38
+0.40
ahşap lamine meşe korkuluk (8x6cm)
260
20
42
18
gemici merdiveni
SAHNE ÇATISI
güneş kırıcı
465 315
dilatasyon lamine meşe korkuluk(h:90cm)
260
520 400
400
ahşap güneş kırıcı
480
615
10
+3.65
27 60 5 60
10 120
90
98 10
75
+4.25
+0.40 120x100cm bordür taş kapak
58 100
±0.00(977.30) -0.30(977.00)
260
90
mucurtalı taraverten (8cm) harç yaklaşık 10cm grebeton (20cm)
M 01
-0.25(977.05)
b.a.temel bkz. statik prj. -mucurtalı traverten 4cm -yapıştırıcı1cm -koruma şapı (donatılı) 5~6cm -geotekstil keçe150gr/m² -yerden ısıtma sistemi 5cm kazık -düzeltme şapı 3cm sağlam zemine kadar çakılacak. -tüvenan dolgu 70cm bkz. statik prj. -betonarme temel 50cm (bknz. statik prj.) -ısı yalıtımı xps 5cm 35kg/m³ -su yalıtımı (elestomerik mebran) 3mm 2kat -grobeton (bknz. statik prj.) -sıkıştırılmış çakıl dolgu Ø30mm
+3.00
M 01
kolon R:60
dikkat:havuz betonarme temel perde imalatı yapılırken havuz ekipman imalatı ile eş zamanlı olarak yürütülecektir. bknz. havuz ekipmanları için bknz. teknik şartname
30
60 430 325
mucurtalı taraverten (8cm) harç yaklaşık 10cm grebeton (20cm)
+0.40
M1-2-3 DŞ-1
+4.50
12
15
30 12
3035
80 385
dilatasyon ahşap lamine meşe korkuluk (8x6cm)
160
20 81
+2.70
70
20 15 60 20 75 80 20 30
15 58 15 63 400
400 20
-0.30
B8 bordür
temel
60x80 2 parça bordür taş kapak kazık sağlam zemine kadar çakılacak. bkz. statik prj.
çörten
328
taraverten (8cm) korkuluk lamine mucurtalı yaklaşık 10cm temperli cam harç (10cm) 20mm(10+10) grebeton çakıl sıkıştırılmış toprak polimer beton oluk eğim %2 -0.30
drenaj kanalı
90
paslanmaz metal ayak
DŞ-7
ahşap taşıyıcı
ahşap lamine meşe korkuluk (8x6cm)
güneş kırıcı
çakıl su yalıtımı betonarme döşme
16
4
16
4
16
8 68
dilatasyon
eğim %1
b.a.temel bkz. statik prj.
tonoz röper noktası
+4.25 +3.65
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) +5.60 su yalıtımı betonarme +5.05
drenaj borusu Ø 20cm
90
gemici merdiveni
korkuluk lamine temperli cam 20mm(10+10) cilalı taraverten (8cm) şap (5cm) betonarme (20cm)
cam mozaik/mermer kaplama 2cm yapıştırıcı sıva 2cm sürme yalıtım kolon betonarme temel R:60 çakıl sıkıştırılmı toprak
+4.00 +3.70
+5.60
68
polimer beton oluk
163 152
15 60 5 425
400
tahliye kanalı
paslanmaz metal ayak
DŞ-5
120x100 bordür
BK 01 taş kapak Havuz Mekanik Oda
ahşap doğrama
aluminyum panjur(hareketli) lamine meşe dikme 15x15cm
260
dilatasyon meşe korkuluk(h:90cm)
+0.40
DŞ-4
18 15
ahşap güneş kırıcı
+3.00
+3.90 +4.00
220
600
kazık sağlam zemine kadar çakılacak. bkz. statik prj.
eğim %1
57 10 60
615
-2.58
ahşap kiriş (15x15cm)
72
95 30
30 12
45
400
400 412
giriş kapağı taraverten kaplamalı paslanmaz kapak
b.a.temel bkz. statik prj.
zemin izi
+3.00
+3.70
çakıl dikey çıkışlı yalıtımlı su yalıtımı çatı süzgeci betonarme döşme
90
m9
DŞ-5 120
85 20 105 27 33 165
-0.60(976.70)
0
385
430
+0.40 ±0.00(977.30)
+4.00 +3.70 aluminyum panjur
ahşap güneş kırıcı
+5.05
+5.67 elestomerik membran 3mm 2 kat meyil şapı(4-8 cm) ısı yalıtımı(xps 2cm) renkli brüt betonarme hatıl (yerinde dökme 30cm bkz statik prj). taş duvar +4.35
+5.53 +4.35
paslanmaz metal askı
+5.60
meşe(6x4)
F-F KESİTİ
1
10 6
ÖLÇEK
1/50
PAFTA NO:
AHMET YILMAZ
mi
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) +6.50 ısı yalıtımı renkli betonarme prekast tonoz 15cm (bkz statik proj)
10 6
MİMAR YRD. DOÇ. DR. MİMAR
Y. MİMAR
K
ca
298
AHİ BABA AE.ÜNV.ÖĞR.GÖR. Y.MİMAR
İSİM YAPAN
m1
m4
beyaz çıplak beton kolon
mucurtalı taraverten (8cm) harç yaklaşık 10cm grebeton (20cm)
260 298
statik prj :PARLAR MÜH. mekanik prj. :MKD MÜH. elektrik prj. :KÜP MÜH. ÇİZİM TARİHİ
SADETTİN ÖKTEN MİKAİL BAYRAM MUSTAFA KARAGÜLLÜ KAZIM CEYLAN M.HİLMİ ŞENALP MAHMUT SAMİ KİRAZOĞLU HASAN FIRAT DİKER (MÜZECİLİK UZM.)
+3.65
mucurtalı taraverten (8cm) harç yaklaşık 10cm grebeton (20cm)
m3 m5
m6
DANIŞMANLAR PROF. DR. PROF. DR.
67
Büyük Karaman Cad.No :21 Fatih / İSTANBUL Tel : (0212) 524 34 34 - 523 85 85 Faks : (0212) 491 25 25 www.mimarmimarlik.com.tr mimarmimarlik@gmail.com
Mİ MAR MİMARLIK SANAT HİZ. İNŞ. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
MÜHENDİSLİK PROJELERİ
MART 2013
325
m2
MİMARİ
+4.05
ahşap güneş kırıcı
58 42 100
PAFTA ADI
+5.89
+5.60 çakıl su yalıtımı betonarme döşme +5.05
paslanmaz metal askı
178 178
PROJE
KIRŞEHİR AHİ EVRAN KÜLLİYESİ I ETAP UYGULMAMA PROJESİ M1-M2-M3 BİNALARI-KESİT VE GÖRÜNÜŞLER
60
+3.65
12
15 30
+4.25
35
+5.05
98 10
dikey çıkışlı yalıtımlı çatı süzgeci çakıl su yalıtımı beyaz betonarme döşeme
+5.60
K
+6.50
çinko kaplama tahta (1.5cm) ahşap kadran (4x4cm) su yalıtımı beyaz çıplak beton
5
95
400
+6.55
I ETAP
M1 korkuluk detayı 1/5
proje | project
VİLLA GRENA
ŞENGÜL MİMARLIK
ŞENGÜL ARCHITECTS
DOĞAL TAŞ İLE ÖRÜLEN HUSUSİ BİR KÖY
A PRIVATE VILLAGE VENEERED WITH NATURAL STONES Heval Zeliha Yüksel Mimar / Architect
natura | 60
proje | project
DOĞAL TAŞ: BILECIK BEJ (PATLATMA) PROJEDEKI KULLANIM YERI: DIŞ CEPHE OCAK/YÖRE: BILECIK METRAJ: 8.000 M2 NATURAL STONE: BILECIK BEIGE (BLASTING) AREA OF USE IN THE PROJECT: EXTERIOR FACADE QUARRY/REGION: BILECIK SIZE: 8,000 SQM
YOKUŞ BAŞINA GELDIĞINDE BODRUM’U GÖRECEKSIN SANMA KI GELDIĞIN GIBI GIDECEKSIN SENDEN ÖNCEKILER DE BÖYLEYDILER AKILLARINI HEP BODRUM’DA BIRAKIP GITTILER! HALIKARNAS BALIKÇISI WHEN YOU REACH THE TOP OF THE HILL YOU WILL SEE BODRUM DON’T THINK THAT YOU CAN LEAVE AS YOU CAME THOSE BEFORE YOU WERE THE SAME THEY HAD GONE, LEAVING THEIR MINDS IN BODRUM! THE FISHERMAN OF HALICARNASSUS
natura | 61
proje | project
*GRENA: NAR ÇIÇEĞI RENGINDE BIR SÜS TAŞI. *GARNET (GRENA): AN ORNAMENTAL STONE WITH A COLOR OF THE POMEGRANATE TREE.
DOĞAL TAŞ: EMPARADOR DARK PROJEDEKI KULLANIM YERI: DIŞ CEPHE OCAK/YÖRE: BURSA METRAJ: 800 M2 NATURAL STONE: EMPARADOR DARK AREA OF USE IN THE PROJECT: EXTERIOR FACADE QUARRY/REGION: BURSA SIZE: 800 SQM
B
odrum yarımadasının en batısında yer alan Gümüşlük, sakin yaşantısı, deniz kenarındaki balık restoranları, el sanatları çarşısı ve Tavşan Adası ile yerli ve yabancı turistlerin Bodrum’da en çok tercih ettiği bölgesidir. Sit alanı olması nedeniyle doğal huzuru korunmaktadır. Gümüşlük Koyu, Tavşan Adası’nın açık denizden koruduğu doğal bir marinadır. Dünyaca ünlü denizcilerin ve mavi turun en gözde koyudur. Yel değirmenleri Bodrum’un diğer bir simgesi olup sizleri yıllar öncesine götürür. Gümüşlük denince akla denizle bir bütün olmuş balık restoranları gelir. Burada gün batımında balık yemeden gidenler Bodrum’u yaşamış sayılmaz. Tüm bu özellikleri ile Gümüşlük koyu doğasının güzelliği ile bilinir. İşte böyle bir cennet mekana, ismini doğanın yer altından sunduğu mücevherlerinden Grena*’dan olan “Villa Grena Projesi” denize çok yakın bir alanda, harika bir manzara eşliğinde bu koya kuruldu. 70 metre rakımda yer alan arazi, denizden kopmadan, kesintisiz, kapanmaz, eşsiz Gümüşlük manzarasını gözler önüne sermesi, yerel iklim özelliklerini iyi kullanması ayrıca doğal ve yerel malzeme seçimleri ile ilgimizi seçti. 17.000 m2 arsa üzerinde kurulan 32 villanın her biri oldukça geniş alanla-
natura | 62
L
ocated at the western end of the Bodrum Peninsula, Gümüşlük is the most preferred area in Bodrum for domestic and international tourists along with its serene lifestyle, fish restaurants by the sea, handicrafts bazaar and Rabbit Island. For being an archeological site, its natural tranquility is well preserved. Gümüşlük Bay is a natural marina isolated from the open sea by the Rabbit Island. It’s a special bay for world famous sailors and blue cruise captains. Windmills, yet another symbol of Bodrum, take you back to years ago. When it comes to Gümüşlük, one of the first things that comes to mind are the fish restaurants. Those who leave without eating fish there during the sunset are not considered as they have fully experienced Bodrum. With all these features, Gümüşlük Bay is known with the beauty of its nature. Given the name of Garnet* (Grena) which is one of the jewels offered by the mother nature from the underground, the “Villa Grena Project” is located in this unique bay on a field that is too close to the seaside in company with a wonderful view. The land situated at an altitude level of 70m drew our attention along with the uninterrupted, continous and unique view of Gümüşlük without drifting away from the sea, the optimization of the local climatic conditions and also the natural and local material selection.
proje | project ra sahip. Her biri 500 m2 üzerine kurulu müstakil evler 2 katlı olarak tasarlandı. 108 m2 iç kullanım alanı, 3 oda ve 1 salonu olacak şekilde ebeveyn banyolu ve açık mutfaklı kurgulandı. Bu evler yerellik ve modernliğin birleştiği iyi bir yaşam örneği sunma gayreti ile tasarlandı. Grena* ismine yakışır olarak her bir eve yetişkin nar ağaçlı özel peyzaj düşünüldü. Bodrum-Milas Uluslararası Havalimanı’na 56 km ve Yalıkavak Marina’ya 6,5 km uzaklıktaki villaların her birinin özel girişi, zambaklarla çevrili özel bahçesi ve özel havuzu bulunmaktadır. Doğal taş kaplı cepheleri ile doğanın bir parçası olduğunu kanıtlayan Villa Grena Proje alanı, birbirinden farklı meyve ağaçları ile doğallığın ve konforun iyi bir birlikteliğini sunmaktadır.
Spreading over 17,000 sqm, each one of the 32 Villas has considerably wide spaces. Seperate houses each built on 500 sqm, are designed two-storied. The design contains a parents’ bathroom and an open kitchen, along with 108 sqm of interior space, three rooms and a living room. These houses are designed with an endeavor to set a pleasant lifestyle example that assembles localness and modernity. A special landscape with mature pomegranate trees for each house is worthily envisioned for the name Garnet*. With a distance of 56 km to the Bodrum-Milas International Airport and 6,5 km to Yalıkavak Marina, each one of the villas is provided with a private entrance, a private garden surrounded with lilies and a private pool. Proving to be a part of nature along with the facades veneered with natural stones, the area of Villa Grena Project presents a good combination of naturality and comfort through various fruit trees.
DOĞAL TAŞ: TRAVERTEN (PATINATO) PROJEDEKI KULLANIM YERI: DIŞ MEKAN (BAHÇE) OCAK/YÖRE: BURDUR METRAJ: 4.000 M2 NATURAL STONE: TRAVERTINE (PATINATO) AREA OF USE IN THE PROJECT: OUTDOOR (GARDEN) QUARRY/REGION: BURDUR SIZE: 4,000 SQM
natura | 63
proje | project
DOĞAL TAŞ: DEĞIŞIK RENKLERDE GRANIT PROJEDEKI KULLANIM YERI: MUTFAK TEZGAHI METRAJ: 3.500 M2
DOĞAL TAŞ: EMPARADOR LIGHT PROJEDEKI KULLANIM YERI: YER DÖŞEMESI OCAK/YÖRE:BURSA METRAJ: 2.500 M2
NATURAL STONE: GRANITE IN VARIOUS COLORS AREA OF USE IN THE PROJECT: KITCHEN COUNTER SIZE: 3,500 SQM
NATURAL STONE: EMPARADOR LIGHT AREA OF USE IN THE PROJECT: FLOORING QUARRY/REGION: BURSA SIZE: 2,500 SQM
DOĞAL TAŞ: BILECIK BEJ PROJEDEKI KULLANIM YERI: DENIZLIK/KÜPEŞTE OCAK/YÖRE: BURDUR METRAJ: 4.000 M/TÜL NATURAL STONE: BILECIK BEIGE AREA OF USE IN THE PROJECT: WINDOWLEDGE/HANDRAIL QUARRY/REGION: BURDUR SIZE: 4,000 RM
natura | 64
proje | project
KÜNYE Proje adı: Villa Grena Mimari Proje: Lütfi Şengül İşveren: Kartal Madencilik Proje tipi: Konut, Villa Yer: Bodrum
Kartal Madencilik Hakkında:
Grena, 60 yıllık ticaret dünyası tecrübesine sahip, son 25 yılda yaptığı konut ve iş yeri projeleriyle inşaat dünyasında da adından söz ettiren Kartal Madencilik’in vitrin projesidir. Mimarisinden, malzeme seçimine her şeyi ile özel olması konusunda titizlenilen bu proje, hayata geçecek diğer projelerin referansı olacak nitelikte yapılmaktadır. Grena arsası Kartal Madencilik’in kendi arsasıdır. Kartal Madencilik mermer madenciliği faaliyetlerine Bilecik’te sahip olduğu maden ocaklarında devam etmektedir. Yıllık 500.000 ton üretim kapasitesine sahip olan, üretiminin %70’ini işlenmiş ürün olarak ihraç eden Kartal Madencilik, Türkiye’de maden sektörüne yön veren lider firmalardandır. Kartal Madencilik’in kurucu ve yöneticileri, İstanbul Doğal Taşçılar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütmektedir. Bunun yanı sıra Tuzla Mermerciler Organize Sanayi’nin kurucusu ve 15 yıl yöneticiliğini yapmış, Marex Projesi’ni var eden ve yönetiminde yer alan, ülkemizde yapılan mermer fuarlarını organize eden, çeşitli kurullarda ve üniversitelerde danışma kurulu üyeliği yapmış, mermer konusunda Türkiye’nin kanaat önderlerindendir.
CREDITS Project Title: Villa Grena Architectural Project: Lütfi Şengül Client: Kartal Mining Project function: Housing, Villa Location: Bodrum
About Kartal Mining:
Grena is specified as a leading project of Kartal Mining that made a distinguished name for itself in the construction field along with the housing and office projects implemented in the last 25 years with 60 years of business world experience. This project, made of tiny distinctions from architecture to material selection, is designed within a quality that serves as a reference for other projects to be realized in future. The land of Grena is the own land of Kartal Mining. Kartal Mining carries on the marble mining operations at its own quarries in Bilecik. Having the production capacity of 500,000 tonnes per annum and exporting the 70% of its production as processed products, Kartal Mining is one of the leading companies shaping the mining industry in Turkey. Founders and executives of Kartal Mining carry on the task of Board Chairman in Istanbul Union of Natural Stone Masonry Association. Besides; they are the opinion leaders of Turkey in the marble industry along with establishing Tuzla Marble-Masons Organized Industry and serving as executives for 15 years, bringing the Marex Project into existence and participating in its administration, organizing marble fairs in our country and performing as members of consultative committee in several councils and universities.
natura | 65
proje | project
natura | 66
proje | project
BALANCE GÜNEŞLİ Heval Zeliha Yüksel Mimar / Architect
natura | 67
proje | project
B
asın Ekspres Yolu üzerinde yer alan proje, ofis, konut ve çarşı fonksiyonlarını barındıran 92.602 m 2 brüt inşaat alanına sahiptir. Yeni yapılan alışveriş merkezleri, iş merkezleri ve yeni metro inşaatı ile birlikte prestij hizmet alanının bir parçası olan bu proje, bölgenin gelişimine yeni bir soluk getirecek olan sokak dokusu ve geçirgenliği esas alan yaklaşımıyla etik sürdürülebilirlik anlayışına örnek olmayı hedefler. Yapı ayrıca rüzgâr ve güneş yönelimlerini hesaba katarak, aydınlatma ve güneş enerjisinden kaynaklı ısı kazanımını en verimli şekilde kullanmak üzere tasarlandı. Mevcut dokunun en belirleyici özelliği Basın Ekspres Yolu boyunca akan Ayamama Deresi’dir. Ayamama Deresi ve yapı adaları arasında kalan yeşil alanın tasarıma katılması ve taşkın alanındaki su öğeleriyle de zenginleşecek, nitelikli bir peyzaj alanı olarak kentle bütünleşmesi hedeflendi. Zemin katlarda podyum ve üzerinde yükselen bir kuleden oluşan tipik tasarım anlayışına karşılık projede hedeflenen; gelecekte, metronun da gelmesi ve yeni iş merkezleri ile nitelikli bir ana yaya aksı olacak olan Taş Ocağı Caddesi’ni, korunaklı bir kentsel meydan şeklinde düzenlenmiş giriş alanıyla davet eden ve merkezinde oluşturduğu sokak dokusu ile yayaları Ayamama Deresi peyzaj alanı ile bağlayan geçirgen bir yapı oluşturuyor. Aynı geçirgenliği komşu parsellerle de arasında sağlayan proje, bu sayede sürekli yaşayan, davetkâr kamusal alanlar oluşturuyor. Bu sokakların etrafında da az kat lı, kent ölçeğinde bina lar konumlandır ılıyor. Sokakları oluşturan a z katlı bloklarda ofis ve ev ofisler yer alıyor. Bu sayede belirli bir saatten sonra terk edilen güvenliksiz bir yerleşim yerine, her daim ya şayan, aktif, canlı bir mahalle dokusu oluşturulmuş ve sosyal sürdürülebilirlik kriterleri göz önünde tutuldu.
natura | 68
L
ocated on the Basın Ekspres Road, the project spreads over 92,606 sqm of gross area containing office, housing and market facilities. Being a part of the prestigious service field along with newly constructed shopping malls, business centers and the new subway construction, this project aims to set an example for an ethical understanding of sustainability through its street texture that will breathe a new life into the development of the area and its approach based on permeability. The construction is designed for using the heat gain originated from illumination and solar energy in the most efficient way by taking account of the wind and sunlight directions. The most significant feature of the landscape is the Ayamama river flowing along the Basın Ekspres Road. It’s aimed to become integrated with the city as a qualified landscape that will become richer through including the green space between the Ayamama River and the city block into the design process and the water features in the flood plain. On the contrary of a typical tower design rising above a podium on the ground floor, the project aspires to become a permeable construction by introducing the Taş Ocağı Avenue, which will become a meritable pedestrian axis along with the involvement of the subway and new business centers through the access area constructed as a sheltering urban square and connecting the pedestrians with the Ayamama River landscape along with the street texture formed in the center. Further providing the same permeability between adjacent areas, the project forms inviting and vibrant public spaces. Lower, urban-scaled buildings are then located around these streets. Low-rise blocks forming the streets involve offices and homeoffices. In this way, instead of an unsafe settlement where people tend to leave after certain hours, a vibrant, active and living neighborhood fabric is formed, considering the criterions of social sustainability.
proje | project
natura | 69
proje | project
Farklı yönlenimlere, farklı cephe hareketleriyle ve malzemeleriyle de cevap verilerek hem daha zarif bir kütle etkisi desteklenirken hem de çevresel etkiler dikkate alınıp sürdürülebilirlik ve verimli enerji kullanımı ön planda tutuldu. Kuzey cephelerde daha dolu, taş kaplama yüzeyler, güney cephelerde ise cam cepheler önünde ahşap güneş kırıcılar ile katmanlanan cephe, güneş enerjisinden kaynaklı ısı kazanımını en verimli şekilde kullanmayı hedefliyor. Güney cephelerde yer alan kat bahçeleri de doğal ısıtma ve havalandırma sağlarken, cephede bir hareketlilik ve çeşitlilik oluşturarak yeşilin bina boyunca tırmanmasını sağlıyor.
By meeting dif ferent orientations through dif ferent façade motions and materials, a more exquisite block impact is suppor ted and sustainability and ef ficient energy usage are taken into account by considering environmental impacts. The aim is to optimise the use of solar energy and minimising overheating and glare by ver tical shading elements on the Nor th and East/West Facades and horizontal metal elements on the south facade The gardens on the upper floors of the southern facades provide both natural heating, ventilation and the continuity of the green, giving motion and variety to the facade at the same time.
Sokak yaratmak
Forming the street
Balance Güneşli Projesi’nde, arazinin iki yakasını bağlarken oluşturulacak aksın, bir sokağa dönüşmesi prensibi, kütle kompozisyonunun dışa vurumcu bir anlayışla organize edilmesini sağladı. Yapı’da sokak dokusu, insan ölçeğini doğru mimari ölçekle tarif etmek üzere tasarlandı. Arazi, Taşocağı Caddesi ile Ayamama Deresi ve Basın Ekspres Yolu tarafında yer alan park arasında bir bağlantı tarif ederek değer kazanıyor. Bu geçirgenlik, bölgenin gelecek vizyonunda yayaların araç ve kent trafiğinden kaçış şansı olması açısından da değer taşır. Cadde ile park arasında bir sokak oluşturmak, yaya trafiğini tanımlayacak, alçak bloklarda ve zemin katlarda ticari faaliyetleri güçlendirecek, sosyal bir yaşam oluşturuyor. Taşocağı Caddesi ve park tarafında kütleler davetkâr bir biçimde açılarak iç sokağa doğal girişler yaratıyor ve güzergahı güçlendiriyor. Balance’ın tasarımında da iç sokak ve alçak bloklar etrafında yayalaştırılmış farklı kullanımlı mekanlar sayesinde hem kentsel dokunun vurgulanması, hem de komşularla birlikte tanımlanan gelecek vizyonu içinde, gerçek bir sokak yaşantısı oluşturulması hedeflendi. Bu sokakların etrafında az katlı, kent ölçeğinde binalar konumlandırıldı. Arazi, Taş Ocağı Caddesi ve Basın Ekspres Yolu aksında 9 metrelik bir kot farkına sahiptir. Bu kot farkı da pozitif bir şekilde değerlendirildi ve kademelenerek aşağı doğru inen yer yer merdivenli ve peyzajın entegre olduğu bir sokak aksı oluşturuldu. Zemin katlar ve birinci bodrum katı çarşı, mağazalar, restoranlar ve kafeler olarak değerlendirildi ve bu ana akıştan maksimum faydalanması sağlandı. Kulede, alt katlarda ofisler, üst katlarda ise çeşitli büyüklükteki konutlar yer alıyor. Ofis girişleri Taş Ocağı Caddesi’ndeki ana meydandan sağlanırken, konutlara giriş alt kotta oluşturulan bir ara sokaktan ayrı bir lobi ile sağlanıyor. Projede 3 kat¬tan oluşan ve 25.500 m 2 kapalı alana sahip 687 araçlık otopark düzenlendi ve otopark girişleri de binanın her iki yan cephesinden, ana trafik akışını aksatmaya¬cak şekilde düzenlendi. Kulenin tasarımında monoblok bir kütle etkisinden ziyade, daha zarif, parçalanmış bir blok etkisi hedef alındı.
natura | 70
In the Balance Güneşli Project, the principle of transforming the axis constructed for connecting two sides of the area into a street, ensured the organization of the block composition through an expressionist understanding. Street texture of the construction is designed in order to describe the human scale with an accurate scale of architecture. The landscape increases in value by describing a connection through the park located between the Taşocağı Avenue and Ayamama River/ Basın Ekspres area. This permeability carries value for pedestrians to get away from vehicles and urban traffic. Forming a street between the avenue and the park generates a social life that identifies pedestrian traffic, strengthens the business operations in low-rise blocks and ground floors. Blocks located in Taşocağı Avenue and around the park create natural entrances to the inner street by opening out with an inviting fashion and intensifies the route. In the design of Balance, it’s aimed to both accentuate the urban texture owing to the multi-functional spaces pedestrianized around the inner streets and low-rise blocks and to create a vivid street life through the vision defined by the neighbors. Low-rise, urban scaled buildings are located around these streets. The area holds a 9m elevation difference between Taş Ocağı Avenue and Basın Ekspres road axis. This difference is evaluated in a positive way and a gradually descending street axis is formed with stairs in places and an integrated landscape. Ground floors and the first basement floor are utilized as market, stores, restaurants and cafes and maximum level of benefit is provided from this main flow. Offices are located on ground floors and housings with dif ferent scales are located on the top floors of the tower. Of fice entrances are provided by the main square at the Ta ş Ocağı Avenue and the housing entrances are enabled from a seperate lobby at a side street, formed in the bottom elevation. Parking lot is composed of 3 stories, spreading over 25,50 0 sqm of closed area which allows 687 vehicles. The entrances of the parking lot are provided from the lateral facades of the building for not disrupting the main traf fic flow. Instead of a monoblock mass impact, a more exquisite, fragmented block impact is aimed.
proje | project
natura | 71
proje | project
KÜNYE İşveren: Yayla Yatırım Gıda İnş. San. İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Mimari Proje: AVCI Architects Mimari Proje Ekibi: Selçuk Avcı, Burak Ünder, Deniz Nar, Hande A Yarımbıyık, Tuba Şehitoğlu, Ceren Beyazıtoğlu, Selin Gürel, Eftychia Papathanasiou, Sinan Günay, Onur Tanık, Özge Öztürk, Tuğba Öztürk, Tolgahan Akbulut, Deniz Orçun, Tamer Aksu (Kısa Dönem), Barlas Ertürk (Kısa Dönem), Hürsel Sarıdağ (Kısa Dönem) Tasarım Proje Yönetimi: IMS Mühendislik Danışmanlık Yüklenici Firma: Erkiz Mühendislik Proje Müdürü: Hasan Torunoğlu Gayrimenkul Danışmanı: Servotel Yatırım ve Perakende Danışmanı: Urbanista, Markus Lehto İç Mekan Tasarımı: Şerbetçi Mimarlık Statik Proje: Boztepe Yapı Mekanik Proje: Vemeks Elektrik Proje: Erk Proje Altyapı Projeleri: Köroğlu Mühendislik Cephe Danışmanı: Priedemann Peyzaj Tasarımı: DS Mimarlık Zemin Etüdü: AZM Mühendislik İksa: ELC Yangın Güvenliği: Doç. Dr. Mustafa Özgünler Aydınlatma Danışmanı: NA Mimari Aydınlatma Tasarım İmar Danışmanı: Yapı Danışmanlığı Maket: Küçük Atölye Görseller: Santral Mimarlık Yapım Türü: Betonarme Lokasyon: İstanbul, Bağcılar Arsa Alanı: 16.900 m2 İnşaat Alanı: 92.602 m2
natura | 72
CREDITS Client: Yayla Yatırım Gıda İnş. San. İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Architectural Design: AVCI Architects Architectural Project Team: Selçuk Avcı, Burak Ünder, Deniz Nar, Hande A Yarımbıyık, Tuba Şehitoğlu, Ceren Beyazıtoğlu, Selin Gürel, Eftychia Papathanasiou, Sinan Günay, Onur Tanık, Özge Öztürk, Tuğba Öztürk, Tolgahan Akbulut, Deniz Orçun, Tamer Aksu (Short Term), Barlas Ertürk (Short Term), Hürsel Sarıdağ (Short Term) Design Project Management: IMS Engineering & Consultancy Main Contractor: Erkiz Engineering Project Manager: Hasan Torunoğlu Estate Agent: Servotel Retail Investment Financial Consultant: Urbanista, Markus Lehto Interior: Şerbetçi Architects Static Project: Boztepe Yapı Mechanical Project: Vemeks Infrastructure Project: Köroğlu Engineering Facade Consultant: Priedemann Landscape Design: DS Architects Ground Surveys: AZM Engineering Shoring: ELC Fire Safety: Prof. Mustafa Özgünler Lighting Consultant: NA Architectural Lighting Design Development Consultant: Yapı Consultancy Model: Küçük Atelier Image Credits: Santral Architect & Design Building Type: Reinforced Concrete Location: Istanbul, Bağcılar Project Date: 2012 Construction Date: 2015 Land Size: 16,900 sqm Building Size: 92,602 sqm
proje | project
natura | 73
proje | project
Selçuk Avcı Avcı Architects “Balance Güneşli hem İstanbul kenti için hem de bu önemli yatırımla birlikte emlak piyasasına giriş yapan yatırım şirketi Şölen Grubu için oldukça önemli bir proje. Balance’ın, İstanbul’daki diğer tip projelerden ayrılan en önemli özelliği, insanların yapılarla bütüncül ilişkiler kurabildiği bir zeminde, geçirgen bir şehir peyzajı oluşturma konusunda gösterdiği başarıdır. Bize göre, İstanbul’da pek çok yerde örneğini görebileceğimiz, korunaklı yerleşim bölgeleri yaratmak adına şehirden ayırılan “etrafı çevrili” yapılar artık geçmişte kaldı. Balance projesinde biz bunu, taşla kaplanmış yaya alanları ve gelecekte çevre alanlara konumlanacak projelerle birleşimi sağlayacak taşıt erişimi bağlantılarıyla gerçekleştiriyoruz.”
“Balance Güneşli is a landmark project both for the city of Istanbul, and the investor Şölen Group, who is entering the real estate market in Istanbul with this important first investment. What distinguishes Balance from others of its type in Istanbul is its effort to create a permeable city scape on the ground where people can engage with the buildings fully. It is our view that ‘gated’ buildings, such as many of those in Istanbul which cut themselves off from the city to create protected enclaves are a thing of the past. At Balance we do this by creating stone paved pedestrian and vehicle access connections which link the project to future developments to come in vicinity. “
natura | 74
kapak konusu | cover story
ICI FABRIKA VE YÖNETIM BINASI
ICI PLANT AND HEADQUARTERS IGLO MİMARLIK / IGLO ARCHITECTS Heval Zeliha Yüksel Mimar / Architect
natura | 76
kapak konusu | cover story
natura | 77
proje | project
E
l dokuması halı üretimi yapan bir firma olan ICI’nın ihtiyacı olan binanın yeri bir organize sanayi bölgesi içinde, otobana cepheli konumdadır. Halı üretim bölümü proses ihtiyacı gereği dikdörtgen formda konumlanırken ofisler, parsel biçimine ve yola paralel konumlanması amacıyla üçgen formda tasarlandı. Hem etkileyici bir hacim elde edebilmek hem de ofislerin her yönden ışık alabilmesini sağlamak amacıyla ofis ve üretim holü arasına bir kanyon yerleştirildi. Bu giriş lobisi, köprü ve balkonlarla iki binayı birbirine bağladığı gibi aynı zamanda ses barajı da yapıyor. Üretim bölümünün son katı showroom amaçlı kullanılmak üzere tasarlandı. Parsel çevresini saran çeşitli kotlardaki yollardan düzayak malzeme giriş ve çıkışı yapılabilmesi için kat yükseklikleri ayarlanarak tır rampaları ve manevra alanları sağlandı. Ofis çalışanları ve misafirler biyolojik gölet önünden ve nitelikli bir peyzaj içerisinden geçirilerek giriş kapısına ve otoparka ulaştırıldı. Klasik bir endüstri yapısı yerine doğa içinde sakin bir ortamda daha verimli bir çalışma ortamı tasarlandı. Üretim holü üzeri güneş ışınlarını yansıtmak için beyaz membran ile kaplanırken üzerine güneş panelleri yerleştirildi. Ofisin çatısına firma ortaklarının kullanacağı mimariye kontrast geniş ufuklu manzaradan yaralanabilen elips formlu çelik yapı planlandı. Geride kalan teras alanı çatı bahçesi olarak düzenlendi. Çatıya kadar ulaşan yangın merdiveni camlı cephenin devamı gibi kaplanarak cephe etkisi zenginleştirilirken güney ışınlarına karşı lobiye perdeleme sağlandı. Otopark üzeri de bahçe yapılarak peyzaj etkisi artırılırken araçlar da bu etkiyi bozmayacak şekilde göz önünden uzaklaştırıldı.
natura | 78
A
s a company manufacturing hand knotted carpets, the new required building of ICI is located in an industrial zone facing the main highway. The carpet production block is needly positioned in a rectangular form for processing and the offices are placed in a triangular form so as to be situated parallelly to the plot shape and the road. With the purpose of achieving both an impressive volume and more daylight into the offices, a canyon is placed between the office and the production hall. This entrance hall connects the two buildings along with the bridge and balconies and also serves as a sound insulation. The top floor of the production block is designed for showroom purposes. Truck ramps and spaces for maneuver are ensured through regulating story heights, allowing an access point for entries and exits of supplies from roads in various elevation levels, surrounding the plot. Office employees and guests are connected with the entrance and parking lot following the biological pool and throughout a qualified landscape. A more efficient workspace is intended in a calming, natural environment instead of a classic industrial construction. The top of the production hall is covered with white membrane in order to better reflect the solar rays and insterted with solar panels. An elliptical shaped steel construction which benefis from the broad skyline view is planned on the top of the office to contrast with the unit designed solely for company partners. The residual terrace area is then arranged as a rooftop garden. The fire espace reaching up to the roof is covered as an extent of the glass facade, leading to a richer facade effect by shielding the hall against the southern sunbeams.
proje | project
natura | 79
proje | project Bahçede kullanılan biyolojik gölet hiçbir kimyasal kullanmadan kendi faunasıyla oksijen üretebilen yer yer oksijen takviyesi dışında müdahale gerektirmeyen bir sisteme sahip. Böylelikle içinde bitki ve canlı yaşayabilirken çevresini serinleten, doğal etki veren bir görsele sahip olunuyor. Çatının ve bahçenin genelinde çevreye ısı yaymayan kendi mikro iklimini oluşturan bir ortam oluşturmak hedeflendi. Cephede kullanılan teknolojik camlar yüksek ısı değerlerine sahip ve UV korumalı. Güney cephesinde otobana paralel konumlanan ofisin cephesindeki sedir ağacından düşey güneş kırıcılar, gürültü ve güneş kontrolü sağlıyor. Ahşap paneller üzerindeki delikler rüzgar basıncıyla oluşan statik etkiyi azaltırken akustik bir fayda da sağlıyor. Lobinin üretimin binası tarafındaki duvar perfore edilerek patchwork halı etkisinde düzenlenmiş titanyum çinko levhalarla kaplandı. Kendini temizleyebilen ve dış etkilerden bozulmayan bu malzeme ile tüm yapıda kullanılmaya çalışılan doğal ve dönüşebilir malzemelerden biri daha binadaki yerini aldı. Sürdürülebilir malzemeler ile tasarlanan binanın Gold LEED Sertifika adaylığı bulunmaktadır. Ayrıca MIPIM finalistlerindendir. The landscape effect is increased by turning the top of the parking lot into a garden and vehicles are moved out of sight which coincides with the effect. The biological pool located in the garden holds a system that produces oxygen through its own fauna without any chemicals. It doesn’t require any interventions besides occasional oxygen boosting. Therefore it creates a viable environment for plants and living creatures, representing a refreshing visual with natural effect. A self-producing microclimate that doesn’t radiate is aimed throughout the roof and garden. The technological glass used in the facade is uv-protective, owning a high heating value. Positioned parallelly to the highway in the south facade, the vertical, cedar sun breakers located in the facade of the office provide noise and heat control. Holes on the wooden panels decrease the static effect generated with wind pressure and enable an acoustic advantage. The wall positioned on the side of the production hall is perforated and covered with titanium zinc panels within a patchwork carpet effect. Along with this self-cleaning material which is resistant to external effects, one more natural and transformative material took its place in the building. The building has been designed with sustainable materials in order to comply with the Gold LEED Certification and is also one of the MIPIM finalists. natura | 80
proje | project
natura | 81
proje | project
KÜNYE Mimari̇ Tasarim: Iglo Mimarlık İşveren: Terzioglu Holding Proje Tipi: Ofis/Endüstriyel Toplam İnşaat Alani: 11.000 M2 Proje Yeri: Tuzla, İstanbul
natura | 82
CREDITS Architectural Design: Iglo Architects Client: Terzioglu Holding Project Type: Office/Industrial Total Building Size: 11,000 Sqm Location: Tuzla, Istanbul
proje | project
natura | 83
proje | project
BARBAROS EVİ
BARBAROS HOUSE
ONURCAN ÇAKIR Selin Biçer Mimar / Architect
natura | 84
proje | project
natura | 85
proje | project
BARBAROS EVI PROJESINDE KULLANILAN TAŞ, BARBAROS KÖYÜ’NÜN YEREL TAŞI. ZEMIN VE TOPRAK ÖZELLIKLERINE BAĞLI OLARAK, BIRÇOK KÖYDE KONUTLAR KÖYÜN KENDI TAŞLARI ILE INŞA EDILEBILIYOR. ÇEVRE KÖY VE ILÇELERDE YAPILAN EVLERDE, YAKIN OLMALARI SEBEBIYLE URLA TAŞI VEYA ALAÇATI TAŞI DA SIKLIKLA TERCIH EDILIYOR. ANCAK BARBAROS’UN KENDI YEREL TAŞI BU PROJE IÇIN HEM LOJISTIK HEM DE EKONOMIK ANLAMDA EN SÜRDÜRÜLEBILIR SEÇIM OLACAĞI IÇIN, YAPIDA DUVARLAR KÖYÜN KENDI TAŞI ILE YAPILMIŞ. KÖYDE GENEL OLARAK BU TAŞ ILE INŞA EDILMIŞ ESKI KONUT DOKUSU KORUNMAKTA. BARBAROS EVI’NDE DE MEVCUT DOKUYA UYUM SAĞLAMAK AÇISINDAN, TEMEL MIMARI ÖĞELERDEN BIRI OLAN MALZEME KULLANILMIŞ. THE STONE USED IN THE BARBAROS HOUSE PROJECT IS THE LOCAL STONE OF THE BARBAROS VILLAGE. HOUSINGS CAN BE CONSTRUCTED WITH THE STONES OF THE VILLAGE IN MANY VILLAGES DEPENDING ON THE GROUND AND SOIL CHARACTERISTICS. URLA AND ALACATI STONES ARE OFTEN PREFERRED AT HOUSES THAT CONSTRUCTED IN NEAR VILLAGES AND COUNTIES DUE TO CLOSENESS TO THE AREA. HOWEVER, THE WALLS OF THE CONSTRUCTION HAVE BEEN MADE WITH THE STONES OF THE VILLAGE ITSELF FOR THE LOCAL BARBAROS STONE BEING THE MOST SUSTAINABLE OPTION BOTH LOGISTICALLY AND ECONOMICALLY. THE OLD HOUSING TEXTURE CONSTRUCTED WITH THIS STONE IS WIDELY PROTECTED IN THE VILLAGE. THIS MATERIAL WHICH IS ONE OF THE KEY ARCHITECTURAL ELEMENTS HAS BEEN USED FOR ADAPTING TO THE EXISTING TEXTURE IN THE BARBAROS VILLAGE.
B
arbaros Evi, Urla’nın Barbaros Köyü’nde bulunuyor. İzmir’in denize kıyısı olmayan bu köyü, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün teknopark arazisine komşu durumda ve sınırları içinde 16 adet gölet var. Barbaros Evi, betonarme strüktür ile köy taşının bir arada kullanımı ile oluşturulmuş. Beton ve taş, yüksek yüzey yoğunluklarına sahip malzemeler olduğundan ses geçirimsizliği açısından tercih edilmiş. Projenin temel yola çıkış noktası, doğanın içerisinde sessiz ve sakin bir yaşam ortamı sağlayan bir konut tasarlamak olduğu için bu malzemelerin kullanımına karar verilmiş. Brüt beton cephesi olan oda, özellikle akustik olarak çalışılmış betonun arkasında taş yünü ve tuğla duvar katmanlaşması, çift pencere ve çift kapısı ile istenildiğinde dışarıdaki seslerden tamamen izole olarak uyumak için tasarlanmış. Binanın geri kalan tüm dış duvarları ise, köyün ustaları tarafından köyün taşı ile yapılmış, iç yüzeylerinde ısı yalıtım malzemesi ve ikinci bir kat natura | 86
B
arbaros House is located in Barbaros Village of Urla, Izmir. On the upper east side of the building site, the techno park area of Izmir Institute of Technology is located. While designing the house, the main idea was to achieve a silent living space in a natural environment. Local stone and reinforced concrete were used for the walls and structural system of this project. Both materials have high surface densities and thus provide good acoustic insulation. The room with the exposed concrete façade has two windows and two doors, because it is designed especially for resting and sleeping without any noise. Special acoustic precautions have been taken to prevent any unwanted sound from outside. Outer walls of the whole house consist of two layers with insulation material between them, in order to have thermal and acoustic insulation. Stone walls were built by local stonemasons, and this provides a similar façade image with
proje | project
natura | 87
proje | project
natura | 88
proje | project duvar katmanlaşması sayesinde hem ses hem de ısı yalıtımı sağlanmış. Kışın çok rüzgârlı ve soğuk olan köyde poyrazın yönüne göre cephe açıklıkları belirlenmiş, kuzey cephe tamamen sağır duvarlarla inşa edilmiş. Doğu cephesinde ise mümkün olduğunca dar pencere açıklıkları, şerit şeklinde gerekli görülen kısımlara yerleştirilmiş. Bahçede ellinin üzerinde kalıcı bitki çeşidi bulunuyor; batıda binadan terasa geçişi sağlayan geniş cam kayar pencerenin önündeki söğüt ağacı, yaz aylarında gölge yaparak iç mekâna gelen güneş ışığını azaltırken kışın yapraklarını dökerek güneşin daha çok içeri girmesini sağlıyor ve iç mekânda ısıl konfor açısından olumlu katkı sağlıyor.
other buildings in the village. Local materials are sustainable as they have environmental and economic advantages. Sizes and shapes of window openings were designed by taking natural events in consideration. There are blank walls on the north and thin horizontal / vertical ribbon windows on the east façade, as cold winds from northeast are expected. A willow tree in front of the large opening on the west façade provides shade in summers and lets sunlight in by dropping its leaves in winter, which affects the inner thermal comfort positively.
YAPININ TAŞ DUVARLARINI YAPAN ERGIN VE SERDAR USTALAR KÖYDE YAŞIYOR. DUVARLARIN ÖRÜLMESINE BAŞLANMADAN ÖNCE TAŞLARIN BOYUTLARI, RENK YELPAZESI VE DERZ DERINLIKLERI ILE ILGILI KONULAR USTALAR ILE KONUŞULARAK NETLEŞTIRILMIŞ, UYGULAMAYA BUNDAN SONRA BAŞLANMIŞ. TAŞ VE BETON, YÜZEY YOĞUNLUKLARI YÜKSEK VE AĞIR MALZEMELER OLDUĞUNDAN, YAPIM AMACI DOĞA IÇERISINDE SESSIZ BIR YAŞAM ORTAMI SAĞLAMAK OLAN BU EV IÇIN IKI IDEAL MALZEME OLARAK BELIRLENMIŞLER. THE STONEMASONS MR. ERGIN AND MR. SERDAR WHO ARE IN CHARGE OF THE STONE WALLS OF THE BUILDING LIVE IN THE VILLAGE. BEFORE THE WALLING PROCESS, SIZES OF THE WALLS, RANGE OF COLORS AND JOINT GAPS HAVE BEEN DISCUSSED AND FINALIZED WITH THE STONEMASONS AND THE IMPLEMENTATION HAS STARTED LATER ON. SINCE STONE AND CONCRETE MATERIALS ARE HIGH IN DENSITY AND WEIGHT, THEY HAVE BEEN CHOSEN AS TWO IDEAL MATERIALS FOR THIS HOUSE TO CREATE A QUIET LIVING SPACE IN NATURE, COINCIDING WITH THE INITIAL CONSTRUCTION OBJECTIVE. natura | 89
proje | project
KÜNYE Proje Yeri: Barbaros Köyü, Urla, İzmir Mimari Tasarım: Onurcan Çakır İşveren ve ana yüklenici: Onurcan Çakır Alt yüklenici: Önderler İnşaat Statik Projesi: Dur İnşaat Mekanik ve Tesisat Projesi: Proje Fabrikası Elektrik Projesi: Sgm Elektrik Elektrik Tesisat Uygulama: Kazancı Elektrik Akustik Projesi: Onurcan Çakır Proje Tarihi: 2014 Yapım Tarihi: 2014 – 2015 Arsa Alanı: 375 m2 Toplam İnşaat Alanı: 83 m2 Fotoğraflar: Onurcan Çakır ve Ersen Çörekçi
natura | 90
CREDITS Project Location: Barbaros Village, Urla, Izmir Architectural Design: Onurcan Çakır Client and contractor: Onurcan Çakır Subcontractor: Önderler İnşaat Static Project: Dur İnşaat Mechanical Project and Plumbing: Proje Fabrikası Electrical Project: Sgm Elektrik Electrical Installation: Kazancı Elektrik Acoustic Project: Onurcan Çakır Project Date: 2014 Construction Date: 2014 - 2015 Plot Area: 375 m2 Total Builtup Area: 83 m2 Photographs: Onurcan Çakır and Ersen Çörekçi
proje | project
natura | 91
i̇ç mimarlık | interior design
MAP GAYRIMENKUL OFIS MAP REAL ESTATE OFFICE NORD MIMARLIK-TASARIM / NORD ARCHITECTURE-DESIGN Heval Zeliha Yüksel Mimar / Architect
natura | 92
i̇ç mimarlık | interior design
DOĞAL TAŞ / NATURAL STONE: SAVANA GREY KULLANILDIĞI MAHAL / LOCATION: KORIDOR, SEKRETERYA, ISLAK HACIMLER / CORRIDOR, SECRETARY, WET AREAS OCAK / QUARRY: BURSA
natura | 93
i̇ç mimarlık | interior design
M
AP Gayrimenkul’ün Zorlu Center’da yer alan 150 metrekarelik prestij ofisi yalın ve modern bir tavırla, bütüncül ve fonksiyonel bir kurgu eşliğinde tasarlandı. İlk aşamada konut olarak tasarlanmış mekanın planlama kararları yeniden ele alındı ve konut fonksiyonu doğrultusunda alınmış ıslak hacim kararları, mekanın yeni kullanımı için gözden geçirildi. Mekan içerisinde iki yönetici odası, bir genel çalışma alanı, bir toplantı odası, sekreterya, mutfak ve ıslak hacimler yer aldı. Mekânsal düzenlemeler ofis yaşantısına karşılık veren anlayışlarla şekillendirildi. Öncelikle sekreterya, girişe yakın bir noktada konumlandırılarak karşılama bankosu olarak kurgulandı. Sekreteryanın da içerisinde bulunduğu holün tasarımı çalışma alanlarıyla olan bağlantısı üzerinden ele alındı. Yönetici odaları ise ön cephede çözülerek, mekanın efektif bir plan şemasında kullanılması, özellikle de gün ışığından yüksek oranda faydalanması hedeflendi. MAP Gayrimenkul ofisindeki ana tasarım prensibi, firmanın kurumsal yapısına uygun bir zemin hazırlaması için olabildiğince minimal bir anlayışla şekillendirildi. Buna uygun olarak bütüncül bir mekânsal organizasyon kuruldu ve malzeme çeşitliliği minimuma indirildi. Işığı içeri taşıyan ve yansıtan yüzeyler, geçirgen nitelikte kurgulandı ve birimlerin ihtiyaçlarına göre yer yer yarı şeffaf, ahşap, beyaz ve gri yüzeylerle desteklendi. Ofisin genel tavrındaki devamlılık hissi hem kullanılan aynı nitelikteki malzemelerle hem de esnek çözümlere olanak tanıyan bir modülasyonla sabit mobilyalarda da devam ettirildi. Genel olarak şeffaflığın, tek tip ahşap malzemenin ve beyazın hakim olduğu ofisin renklerini, iç mekanlarda kullanılan heykeller, duvarlarda yer alan resimler ve bitkiler oluşturdu. Ayrıca ilk aşamadan itibaren tasarıma dahil olan bu detaylarla mekandaki yalınlığa dinamik bir etki sağlanmış oldu. Ofisinin girişinde konumlanan ve karşılama bankosu vazifesi gören sekreterya, hemen yanında yer alan çalışma biriminin yarı şeffaf yüzeyiyle, arkasında ve üstünde detaylandırılan ahşap yüzeylerle ve aydınlatma elemanlarıyla tanımlandı. Sekreteryanın da içerisinde bulunduğu holün zemininde doğal taş kullanıldı ve dağılan ışığın yansımasına da katkı sağlanmış natura | 94
S
ituated at the Zorlu Center on a 150 sqm of space, the prestigious office of the MAP Real Estate is designed through a pure and modern manner in company with an integrative and functional construction. Initially designed as a housing project, the planning decisions for the space are then reconsidered and resolutions taken for the wet areas towards the housing function are reviewed for the new utilization of the space. The area contains two administrative rooms, one collective working area, one meeting room, secretariat, kitchen and wet areas. Spatial arrangements are formed through a responsive understanding that reflects an office experience. Primarily, the secretariat is designed as an information desk, positioning near the entrance. Design of the hall which contains the secreteriat is embraced over its connection with the working areas. As for the administrative rooms, they are resolved on the front facade aiming for an effective planning of the space especially through benefiting from daylight as much as possible. The main design principal is shaped within a minimal understanding as far as possible for providing a basis that coincides with the corporate identity. An integrative spatial organization is accordingly established and material diversity is reduced to the minimum. Surfaces allowing and reflecting daylight are designed in a permeable composition and supported with partly translucent, wooden, white and grey surfaces depending on the needs of the units. The feeling of continuity in the overall ambience of the office is sustained through both materials with same quality and built-in furnitures with a modulation, allowing flexible solutions. Predominantly composed with transparency, monotype wooden material and white, the colors of the office space is created with interior sculptures, paintings on the walls and plants. Besides, the details included in the design process from the beginning, led to a dynamic effect for the simplicity of the space. The secretariat located in the office entrance functioning as an information desk is identified along with the lighting elements, translucent surface of the working unit positioned next to it and wooden surfaces detailed behind and above. On the floors of the hall containing the secreteriat,
i̇ç mimarlık | interior design oldu. Holün devamında yer alan koridorda kullanılan cam ve ahşap ofis bölme sistemleriyle birimler birbirinden ayrıştırıldı. Projenin hem metraj hem de fonksiyonellik bakımından en önemli tasarım unsurlarından biri olan ofis bölme sistemleri, alışılandan farklı detay ve malzeme kullanımıyla mekana ruhunu veren elemanlar olarak ele alındı. Bu bölme sistemlerinin tanımladığı izle birlikte, zemin kaplamaları da farklılaşarak, ofislerin içlerinde karo halı yüzeylere dönüştürüldü. Işık alan iki ana cephede konumlandırılan yönetici odalarının iç yüzeylerinde ağırlıklı olarak beyaz renk tercih edildi ve bu sayede hem mekanın derinliği desteklendi hem de güneş ışığının diğer mekanlara aktarılması sağlandı. Bazı duvarlarda ise mekana fon olabilecek nitelikte gri renk kullanıldı. Duvar yüzeylerine ahşabın ve beyazın kullanıldığı raf ve depolama üniteleri entegre edildi. MAP Gayrimenkul’de kurgulanan bütüncül ve fonksiyonel yaklaşım, iç mimari tasarımın tüm aşamalarında ön planda tutuldu ve yapısal detaylardan noktasal detaylara kadar devam ettirildi. Minimal bir etkiyle şekillenen tüm çalışma birimlerinin ve ortak alanların gün ışığından maksimum ölçüde faydalanabilmesi sağlandı. Az sayıda malzemenin tekrarıyla sağlanan devamlılık, yalın bir anlatıyla birimlerin tümüne aktarıldı ve işverenin de istekleri doğrultusunda MAP’ın kurumsal kimliğini en iyi derecede yansıtabilen çağdaş bir ofis tasarımı meydana getirildi.
natural stone is used and further made a positive impact on light reflection. The units are decomposed along with the glass and wooden partition systems implemented in the corridor located ahead of the hall. Being one of the most significant design elements used in the project regarding quantity and functionality, the office partition systems are defined as elements breathing a new life into the space through unique details and material usage. Along with the trace characterized with these partition systems, floor coverings are differentiated and turned into tile carpet floorings for the interiors of the office. The color white is mainly preferred in the interior surfaces of the administrative rooms located in two main facades that receive sunlight. Therefore the depth of the space is supported and the daylight transfer to the other spaces is ensured. The color grey is used in certain walls serving as a qualified background for the space. Shelving and storage units with wooden and white elements are integrated on wall surfaces. The integrative and functional approach brought in MAP Real Estate is prioritized in all the phases of interior design process and maintained from structural details to micro technicalities. It’s ensured that all the working units reshaped with a minimalistic effect and common spaces, benefit from daylight as much as possible. The continuity effect secured by repeating a limited number of materials is transferred to the whole unit through a simplistic narrative. In this way, a contemporary office design that is able to reflect the corporate identity of MAP in the best possible way is generated in accordance with the requests of the client.
KÜNYE Proje Adı: Map Gayrimenkul Ofis Proje Yeri: Zorlu Center - İstanbul Proje Ofisi: nord mimarlık-tasarım Proje Ekibi: Burcu Yücetaş Ural, Erkan Ural, Burcu Dede, Gülşah Çaltekin Yardımcı Ekip: İnci Öğretmenoğlu, Elifcan Duygun, Seda Kaplan İşveren: Map Gayrimenkul Mobilya Tasarımı: nord mimarlık - tasarım Fotoğraf: murat tekin İnşaat Bitiş Yılı: 05.01.2015 Toplam İnşaat Alanı : 150 m2
CREDITS Project Title: Map Real Estate Office Location: Zorlu Center – Istanbul Project Office: Nord Architecture-Design Project Team: Burcu Yücetaş Ural, Erkan Ural, Burcu Dede, Gülşah Çaltekin Assistant Team: İnci Öğretmenoğlu, Elifcan Duygun, Seda Kaplan Client: Map Real Estate Furniture Design: Nord Architecture-Design Image: Murat Tekin Construction Completion Date: 05.01.2015 Building Size: 150 sqm
natura | 95
i̇ç mimarlık | interior design
natura | 96
i̇ç mimarlık | interior design
FIL BOOKS
HALÜKAR MIMARLIK / HALÜKAR ARCHITECTURE Yağmur Yıldırım, Mimar / Architect
natura | 97
i̇ç mimarlık | interior design
F
iL Books, Halükar Mimarlık’ın 2015’te tamamladığı bir iç mekân projesi. Tasarım ve uygulama süreci yaklaşık altı ay süren projede işverenin talebi, fotoğraf ve sanat kitapları ile birlikte kahve de satılabilen bir mekân olması olmuş. Ekip, projelerini şöyle anlatıyor: “Dört katlı ve toplam 80 m2 olan bu alanın işlev programında; kitap, kahve ve yiyecek satışı, mutfak, atölye, depo alanlarının yanı sıra kullanıcıların oturup çalışabilecekleri ve kahve içebilecekleri mekânların üretilmesi vardı. Bu tür küçük mekânlarda tasarım yapmanın en büyük zorluğu, her santimetrenin işlevleri karşılayacak şekilde düşünülmesi gerekliliğidir. FiL Books’ta oluşturmak istediğimiz, küçük bir yerde olmanın korunaklı ve samimi duygusunu kaybetmeden konforlu ve aydınlık bir ortam üretebilmekti. Mekân kurgusunda, kitapların tek bir duvar boyunca galeri boşluğundan yükselip iyi bir şekilde sergilenebilmesi ve rahat bir bar kullanımı önemsediğimiz iki temel unsurdu. Bu kadar küçük bir alanda tüm işlevlerin çalışabilmesi için bazı eksiltmeler yapmak gerekti. İki katı bağlayan mevcut merdiveni korumak yerine binanın genel merdiveni-
F
iL Books is an interior design project that Halükar Architecture completed in 2015. The employer requested a space that would not only function as a photography and art books store but also a coffee shop. The design and application process spread over approximately 6 months. “The team is telling the story of the project: The program that is distributed on four floors with a total area of 80m2 included the design of a bookstore, coffee shop, a kitchen, a workshop and storage areas as well as places for the users to hang out, study or drink coffee. One of the challenges of designing in such small spaces is the necessity of considering the ways in which each centimeter meets the required functions. We aimed for forming/creating a comfortable and bright / lighted environment while maintaining its cosiness. The critical aspects in the space organization that we prioritized were to have the books exhibited properly on a single wall that rises along the gallery void
natura | 98
i̇ç mimarlık | interior design
natura | 99
i̇ç mimarlık | interior design
ni dükkânın üst katına çıkış için kullanmak üzere planladık. Bunu yaparken akşam rezidans olarak kullanılacak üst katlar ile FiL Books kullanımlarını ayırmak gerekiyordu. Bu nedenle gündüzleri katlanıp neredeyse yok olan, akşamları mekân kapandıktan sonra ise mekânı yarı geçirgen bir şekilde ayıran makaslı demir kepenkler kullanıldı. Mekân açıkken de kapalıyken de mekânsal süreklilik ve derinliğin hissedilebilmesi amaçlandı. Mekânda en dikkat çeken ve belirleyici olan diğer unsur ise neredeyse tüm duvar ve mobilyalar boyunca devam eden FiL Books’un kurumsal rengindeki kalibre boru, filin borusu. Bu boru profil tüm mekanı dolaşarak aydınlatma armatürü, askılık, sedir kenarı, korkuluk, kitaplık merdiveni ya da bir koltuk olabiliyor. Konseptin en öne çıkan elemanı olan boru profillerin kalibre boru olmasını, dayanıklı ve temiz detaylarla birleşiyor olmasını çok önemsiyorduk. Çalıştığımız ekiplerin profesyonel yaklaşımları sayesinde tasarladığımız temizlikte bir iş üretebildik. FiL Books; tasarlarken ve uygularken çok keyif aldığımız bir yer oldu, tıpkı şimdi de kahve içerken, kitap seçerken olduğu gibi. Bunun en önemli paydaşları elbette işverenlerimiz.”
and the bar used comfortably. In order to make all the functions work, we needed to make some reductions. Rather than preserving the existing staircase that connects two floors, we planned the main staircase in a way that would also serve to the upstairs of the store. While doing this, it was necessary to separate the areas of FiL Books from the residences on the upper floors. We used iron shutters that almost disappear when folded in the daytime and semi-transparently divide the space in the nighttime when the store is closed. It was aimed to give the feeling of spatial continuity and depth in both cases. Maybe the most attractive and defining element in the space is the elephant’s tusk; a calibre pipe, painted in the corporate colour of FiL Books that goes along the wall and through the furniture. While this pipe tours all the space it turns into a lighting fixture, a hanger, a sofa arm, handrail, a bookshelf staircase, or a couch. As the featured element of the concept, it was crucial for us to use calibre pipe as the profile and to make sure each was fastened to the other with durable and clean details. Thanks to the professional approach of the production teams we collaborated with, the project was built/fabricated as neat as we had designed it. We enjoyed designing and applying the project of FiL Books as we enjoy drinking coffee and choosing books here now. One of the main partners of this is our employers for sure.” natura | 100
i̇ç mimarlık | interior design
FİL Books’un sahibinden açıklamalar; FiL, fotoğraf kitaplarına, sanatçı konuşmalarına ve atölyelere adanmış, Karaköy, İstanbul’da bulunan bir mekan. Aynı zamanda ağırlıklı olarak fotoğraf üzerine yoğunlaşan sanat dalları için ortak çalışmalara dayalı bir etkinlik mekanı ya da bir buluşma merkezi olarak da tanımlanabilir. FİL Books adlı dükkanımız, kişisel yayınlar, çocuk kitapları, monografiler, imzalı ve sınırlı sayıda basılmış kitaplar, sanatçı yayınları, dergiler, gazeteler, fotoğraf ve eleştirel kuram tarihi kitaplarıyla beraber eşsiz oyuncak kameralar ve ofis malzemeleri çeşitliliğiyle de canlı ve enerjik işler sunmaktadır. FİL Books, fotoğrafik ve baskılı üretimlerle bütünleşmiş görsellerin fotoğrafik görüntülerini ve felsefesini keşfetmekle yakından ilgilenmektedir. Ulusal ve uluslararası sanatçıları, fotoğrafçıları ve yayımcıları davet ederek işleri hakkında söyleşiler gerçekleştirmeleri veya atölyeler düzenlemeleri konusunda fazlasıyla heyecan duymaktayız. FİL Books, kitap tanıtımları, gösterimler, pop-up etkinlikler, minik fuarlar ve projelere yer vermek için can atar. Bu yüzden etkinlik organizasyonları adına gelen talepler bizi çok mutlu etmektedir. Ayrıca lezzetli kek ve sandviçlerimizin tadına bakabileceğiniz bir kafemiz de bulunmaktadır. Sosyal toplanmalar, akustik konserler ve kahvaltı etkinlikleri düzenleyerek fotoğraf, sanat, tasarım, eğitim ve yayıncılık konularında tartışmalar gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz.
FİL Books Owner’s description; FiL is a space dedicated to photo books, artist talks and workshops in Karaköy, Istanbul. It is also a collaborative space or a hub for arts that focuses mainly on photography. Our shop FiLBooks offers a selection of spirited works ranging from self-published books, children’s books, monographs, signed and limited edition books, artist publications, zines, journals, books on history of photography and critical theory together with unique range of toy cameras and stationary. FiLBooks is interested to explore photographic images and philosophies of the image that is invested in photographic and printed production. We are very interested in inviting national and international artists, photographers and publishers to give talks about their work or to lead workshops. FiLBooks is very open to organize book launches, screenings, pop-up events, little fairs and projects, therefore we would be happy to be asked about hosting events. We also have a coffee shop where you can enjoy our delicious cakes and sandwiches. We are working on organizing social gatherings, acoustic concerts and breakfasts aiming to debate around photography, art, design, education and publishing. natura | 101
i̇ç mimarlık | interior design
FIL BOO
CAFE & B 01
GROUND
01 - BOO 02 - SALE 03 - SALE 04 - BAR 05 - COU
KÜNYE
02
04
ENTRANCE
Proje Yeri: Beyoğlu, İstanbul Proje Ofisi: Halükar Mimarlık Proje Tipi: Mağaza / showroom restoran / kafe / bar Proje Tipi Grubu: Ticari Tasarım Ekibi: Bilge Kalfa, Gamze İşcan, Erhan Sevinç Aydınlatma Projesi: Halükar Mimarlık Proje Başlangıç Yılı: 2015 Proje Bitiş Yılı: 2015 İnşaat Başlangıç Yılı: 2015 İnşaat Bitiş Yılı: 2015 Toplam İnşaat Alanı: 80 m²
CREDITS
03
05
Project Location: Beyoğlu, İstanbul Project Office: Halükar Architecture Project Type: Store / Showroom, Restaurant / Cafe / Bar Project Type Group: Business Design Team: Bilge Kalfa, Gamze İşcan, Erhan Sevinç Lighting Project: Halükar Architecture Project Start-up Date: 2015 Project Completion Date: 2015 Construction Start-up Date: 2015 Construction Completion Date: 2015 Total Building Size: 80 sqm
ENTRANCE
FIL BO CAFE &
09
06
natura | 102
10
UPPER F
11
06 - DES 07 - COU 08 - SAL 09 - SWI 10 - BOO 11 - GALL 09
08
07
proje | project
natura | 103
sanat | art
SANATÇI NİLHAN SESALAN İLE SÖYLEŞİ INTERVIEW WITH THE ARTIST NILHAN SESALAN HEYKELTIRAŞ / SANATÇI NILHAN SESALAN’I UZUN ZAMANDIR UZAKTAN KEYIFLE IZLIYOR, MIMAR OLARAK ESERLERININ MIMARI ILE BIR BAĞ KURDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. EN SON 2015 YILININ CONTEMPORARY İSTANBUL FUARI’NDA SERGILENEN ANADOLU ISIMLI DOĞAL TAŞTAN DEVASA BIR YUMURTANIN ÖZENLE IŞLENMIŞ HALINI ANIMSATAN ESERINI HAYRANLIKLA IZLEDIM. DÜNYA ÇAPINDA PEK ÇOK KOLEKSIYON, PARK VE MÜZEDE IŞLERI BULUNAN NILHAN SESALAN’IN, ŞU ANA KADAR ÜRETTIKLERINE BAKARAK, LIRIK SOYUTLAMANIN ÜLKEMIZDEKI TEMSILCISI OLDUĞUNU SÖYLEYEBILIRIZ. HER TÜR MALZEMEYI USTALIKLA KULLANAN SANATÇI ILE YAPTIĞIMIZ SAMIMI SOHBETIN ARDINDAN, KENDISINI OKUYUCULARIMIZA YAKINDAN TANITABILMEK VE DOĞAL TAŞI NE KADAR USTALIKLA IŞLEDIĞINI GÖSTEREBILMEYI ÇOK ISTEDIM… I’VE BEEN WATCHING THE SCULPTOR/ARTIST NILHAN SESALAN FROM A DISTANCE FOR A LONG TIME AND I THINK THAT HER WORKS ESTABLISH A BOND WITH ARCHITECTURE. MOST RECENTLY, I ADMIRINGLY WATCHED HER WORK EVOKING THE FORM OF A METICULOUSLY ENGRAVED GIANT EGG ENTITLED ANATOLIA, WHICH WAS EXHIBITED AT THE CONTEMPORARY ISTANBUL INTERNATIONAL ART FAIR IN 2015. HAVING WORKS IN NUMEROUS COLLECTIONS, PARKS AND MUSEUMS ALL AROUND THE WORLD, WE CAN EASILY SAY THAT SHE IS A SYMBOL OF LYRICAL ABSTRACTIONISM IN TURKEY BY SIMPLY LOOKING AT HER WORKS UP UNTIL NOW. FOLLOWING THE SINCERE CONVERSATION WE MADE WITH THE ARTIST WHO SKILLFULLY USES ALL SORTS OF MATERIALS, I REALLY WANTED TO INTRODUCE HER CLOSELY WITH OUR READERS AND SHOW HOW SKILLED SHE IS AT CRAFTING NATURAL STONES. Heval Zeliha Yüksel Mimar / Architect
Sesalan-Kerem,Zehra,Oktay,Esat
natura | 104
Sesalan-Kerem,Zehra,Oktay,Esat - 2014 – Burdur stone 45x120x100cm. İstanbul Sesalan-Kerem,Zehra,Oktay,Esat - 2014 – Burdur taşı 45x120x100cm. İstanbul
sanat | art
N
C
ilhan Hanım bi- Nilhan Sesalan with anatolia 2015 ould you tell us raz hikayenizi stone and ink your story to beanlatarak başla- Nilhan Sesalan ile anatolia 2015 taş gin with? yabilir miyiz? I was born in Isve mürekkep İstanbul’da doğtanbul; in a twodum; Küçükçekmece Gölü’nün storied house with a garden near kıyısında iki katlı bahçeli bir Lake Küçükçekmece as the middle evde, Kosova göçmeni baba ve one of three children of a migrant Tekirdağ’lı bir annenin üç çocufather from Kosovo and a mother ğundan ortancası olarak. Mimar from Tekirdağ. When me and my Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi sister Fetiye started to study in MiHeykel Bölümü’ne 1987 yılında mar Sinan Fine Arts University, the kardeşim Fetiye ile başladığımızda, Department of Sculpture in 1987, we şimdiye kadar hiç bilmediğimiz bir felt really excited about being alone “şey”le baş başa kalmış, elimizdewith a brand new ‘thing’ that we had ki çamuru biçimlendirmek, soyut no idea of, forming the clay in our düşünceleri madde ile görselleştirhands and visualizing the abstract mekten heyecan duymuştuk. thoughts through materials. Yıllar sonra fark ettim ki, mana ile I realized many years later that the madde egzersizlerim hayatımın her exercises of tangible and intangible Tasarımları ve yazılarıyla da hayata katkıda bulunan sanatçı alanına yayılmış, benim de içinde spread all over my life and turned into bir şiirinde şu dizeleri söylüyor: olduğum bir yapıta dönüşmüştü. a work of art that also includes me. I “...düşüncelerimi seviyorum Poster, roman, film; dekor, kostüm, engaged with posters, novels, movies, beni ikna etme süreçlerini... ışık, cast, müzik tasarlamak da ilgi costumes, lighting, casting and music bırakmayacaklarından emin olduğumda da alanlarım içine girmişti. design as well. malzemeye geçiriyorum onları ve ‘oldu’ 1997’de eşim Cengiz’le In 1997, we moved to Kuzguncuk diyorum Kuzguncuk’a yerleştik, 2001’de kıwith my husband Cengiz and in 2001, bu enerjiyle nefesimi daha uzun tutabilir, zımız Asya doğdu. our daughter Asya was born. Our stuyaşam gücü bulabilirim.” Atölyemiz de Kuzguncuk’ta idi. dio was also located in Kuzguncuk. Fetiye Boudevin, Cengiz Yüzsever, In the early years, Fetiye BoudeThe artist who also contributes to life with her designs and writings ben, Hale Pakcan ilk yıllarda hep vin, Cengiz Yüzsever, me and Hale says in a poem: beraber çalışıyorduk. 1993’te bu Pekcan were working all together. "I love my thoughts, küçük atölyemizde, malzemeler It was full of materials leaving no the process in which they make me believe... dışarı taşar bize ise atölyede yer room for the rest of us at our little when I am convinced they will not leave me kalmazdı. O günlerden bu güne, studio in 1993. Since then, i have as I transfer them to a material and I say ‘done’. sayamayacağım kadar çok heykel much memory as my studios where With that energy, I can hold my breath longer yaptığım, en gündelik olaydan tüm i made countless sculptures, questiand find power for life.” varoluşa sorular sorduğum atölyeoning from the simple daily events lerimin bende heykellerim kadar to whole existence. anısı vardır. I started my Pollen Age sculptures in 2005’te Polen Çağı heykellerime başladım. Doğduğumdan beri oluşan 2005. I was thinking my world perspective that keeps developing since the day i dünya görgümün her şeyle birlikte çok güçlü bir değişim ve dönüşüme was born, was going through a strong metamorphosis and transformation along başladığını düşünüyordum. Sanki etrafımda neyle buluşması gerektiğini with everything else. As if millions of pollens were flitting around me without bilemeyen, milyonlarca polen uçuşuyordu. On yıl sonra Suriye Göçü, beknowing what they were supposed to get together with. Ten years later, the nim için Polen Çağı hissimle örtüşüyor. Syrian Migration coincides with my feelings of the Pollen Age. Bu dönem içinde “Köklerim İçin Bir ev”, “Dünya’nın Tüm Suları Birbirine In this period, i made my sculptures entitled ‘A House For My Roots’, ‘All Waters Akar”, “Yolculuk” , “Yedi Deniz”, “Araf”, “Selvi Boyun Benden Uzun” of the World Interwine’, ‘Journey’, ‘Seven Seas’, ‘Limbo’, ‘Taller Than Me’ and ve “şşş…ülkem” isimli heykellerimi yaptım. ‘Shhh...My Land’. “Sözle Dolu”, “Gelince Gitmeyenler” ve bir seriye dahil edemediklerim There are also ‘Full With Words’, ‘Those Who Come But Won’t Leave’ and the de var. Tüm fikirler, tahmin edemeyeceğim zamanlarda bende varlıklarını residual ones that i haven’t included in the series. All these ideas make me realize sürdürdüklerini fark ettirirler. Bu sebeple anlarım ki zamanı batılılar gibi that they continue their existence at times i can’t anticipate. Therefore i undersdoğrusal değil doğulular gibi noktasal algılarım; her an, her şey, her şeyle tand that i do not perceive like the westerners in a linear way but in a pointwise karşılaşabilir. manner like the easters; at any moment, anything can interact with each other. Heykellerinizin de hikayeleri var. Çok derinlikli sözler ile birleştiriyorsunuz işlerinizi. Biraz heykellerinizin hikayelerini dinleyebilir miyiz? Heykellerimi bir hikaye üzerine kurgulamıyorum (aslında) kendiliğinden küçük bir tetikleme ile gelişmeye başlıyor. Bir meyvenin tadını sözle tarif edebilmek için önce meyvenin oluşması gerekiyor. Yaklaşık bir tanımlama ile önce fikir maddeye dönüşüyor sonra yapıtlarımı analiz ederek sözle
Your sculptures also have stories. You combine your works with very deep words. Could we hear some stories of your sculptures? Actually i’m not designing my sculptures on a story basis, in fact the process begins to evolve with a little spontaneous triggering. In order to describe the taste of a fruit, it needs to grow first. Along with an approximate description, the idea initially turns into matter and after that, i really
natura | 105
sanat | art “…ARDINDA DERINLIKLI BIR TARIHSEL – KÜLTÜREL BIRIKIM, ŞIMDIKI ZAMANIN TÜM ÇAĞRIŞIM VE STRESI, GELECEĞINDE ISE SONSUZ BIR ÇIKARSAMA VE HUZUR SAKLIDIR ESERLERINDE. BEŞERI HAYATTAN DOĞANIN SIRLARINA VE KAOSUNA UZANAN TEMALAR ONDA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KENDI ELLERINE ALMIŞ BIR YAPITIN SONSUZ ÇAĞRIŞIMLI HUZURUNA DÖNÜŞÜR; TOK, DERINLIKLI, ÖZGÜVENLI, BÜYÜK DÜŞÜNCELERI FISILTIYLA SÖYLEYEN BIR DERVIŞ GIBI…” YÜKSEL AKSU, YÖNETMEN "...HER WORKS PRESERVE A DEEP HISTORICAL - CULTURAL BACKGROUND, ALL THE CONNOTATIONS AND STRESS OF THE PRESENT, AND AN ENDLESS INFERENCE AND PEACE FOR THE FUTURE. THEMES VARYING FROM HUMAN LIFE TO THE SECRETS AND CHAOS OF THE NATURE TRANSFORM INTO PEACE -WITH ENDLESS CONNOTATIONS- OF A WORK WHICH HAS ITS OWN FREEDOM; SOLID, DEEP, SELF CONFIDENT, LIKE A DERVISH WHISPERING PROFOUND THOUGHTS.“ YÜKSEL AKSU, DIRECTOR tarif etmekten keyif alıyorum. Varlığımın katmanlarıyla, sözle, biçimle, sesle, kokuyla ve sadece düşünerek hayata yayılıyorum, suya atılmış bir taşın dalgaları gibi…
enjoy describing my works through words by analyzing them. Along with the layers of my existence, words, forms, sounds, odors, i disperse through life only by thinking, just like the waves of a stone thrown in the water...
Birbirinin devamı gibi görünen Anadolu ve Yıldız tozu serisi nasıl oluştu? Anadolu, Yıldız Tozu isimli tüm yapıtlarım, fikirlerimle uzun süren tartışmalarımda beni ikna edebilenler…
Anatolia and Star Dust series look like a follow-up. How did you bring them into existence? All of my works entitled Anatolia and Star Dust are results of my discussions with my own ideas...
Özellikle hangi doğal taşı kullanmayı tercih ediyorsunuz? Nereden temin ediyorsunuz? “Kara Kitap” heykelimde, parlattığınız zaman siyahlaşan koyu gri bazalt taş bulabildiğim için mutluydum. “Asya Kuşu”nda bulutlu mermeri yontarken taşın direnci ve kuvveti, barışa ithaf ettiğim bu heykelim için biçilmiş kaftandı. 2007 yılında yaptığım “şşş..ülkem” ise lirik Muğla Taşı’nı istedi… Taşlarımı bulmak için her yerde dolaşırım. Türkiye’de pek çok taş ocağı sahibini tanırım. Bazen üç ay aradığım ve çokça dil döktüğüm olur.
Which natural stone do you use in particular? From where do you obtain it? In my ‘Black Book’ sculpture, i was happy to be able to find a dark gray basalt that blackens when polished. In ‘Asia Bird’, the resistance and strenght of the stone while sculpting the cloudy marble was uniquely suited for my sculpture, devoted to peace. As for ‘Shhh..My Land’ that i built in 2007, it especially required the lyrical Muğla Stone...I browse everywhere to find the stone i’m looking for. I know many of the quarry owners in Turkey. Sometimes i look for three months with lots of coaxing.
Var mı zorlukları taş ile çalışmanın? Mesela Anadolu Leoparı isimli eseriniz boyut olarak da büyük. Nasıl başa çıktınız zorluklar ile? Taşla çalışmak zor olduğu kadar keyifli. Dakikada 11.000 devir dönen elmas disklerle çalışmak ciddi riskler taşıyor. Yapıtınıza olduğu kadar tekniğinize de yüksek konsantrasyonla yaklaşmalısınız. Anadolu Leoparı heykelimi, içeriğinde silisyum bulunan andezit taşıyla çalıştım. Konya-Çumra’da çıkan, Hititler ve Selçuklular’ın kullandığı zamana dayanabilen kuvvetli bir taş. Granit için kullanılan diskler kullandım, flanşlılarını bulmak zor oldu. İstanbul’da yok yoktur. Alet çantam ağır ve içindeki makina, madırga, murçlar gümrükçüler için merak uyandırıcıdır. Taşla çalışan tüm Dünya heykeltıraşları, havaalanlarında en çok bagaj bekleyenlerdendir. Biraz esmer ve parka giymişseniz sizi terörist yerine koyanlar da çıkabilir. Taşla yoğrulan insanların pamuk gibi olduklarını da anlamakta gecikmezler. Bazen büyük boyutlu taşların nakliyesi, istediğim dokuya uyması, ebatlanması uzun sürebilir, pahalı olabilir. Böyle zamanlarda ocak sahipleri sanattan desteklerini esirgemezler, Mustafa Ermaş bunlardan biridir.
Are there any difficulties in working with stones? For example, your work entitled ‘Two Anatolian Leopard’ is quite big in size. How did you handle the difficulties? Working with stone is both difficult and enjoyable. Diamond disks spinning at 11000 rpm carry significant risks. You need to approach with high concentration to your work as well as your technique. For ‘Two Anatolian Leopard’, i worked with andesite that contains silicon. Quarried from Konya-Çumra, it’s a strong stone heading way back to the era of Hittites and Seljuks. I used disks dedicated for granite and it was a bit difficult to find the flanged ones. You can find basically anything in Istanbul. My tool bag is heavy and machines, lump hummers and bush hammers inside are intriguing for customs officers. Sculptors working with stone all around the world are the ones that wait the most for their luggages. If you’re a bit dark colored and wearing a parka, you might be easily considered as a terrorist. They won’t have the difficulty to understand that those kneaded with stone transforms into a cottony state. Occasionally, the shipment of the large scale stones, their compliance to the texture i want and their sizing might take a while or cost a lot. In times like these, quarry owners provide full support to artistic works. Mustafa Ermaş is one of them.
Eserleriniz genelde nerelerde sergileniyor şu anda? Türkiye, Arjantin, Hindistan, Japonya, Fransa, Yunanistan, Finlandiya’da meydanlarda, ayrıca müzeler ve özel natura | 106
Where do your works get exhibited right now? In squares of Turkey, Argentina, India, Japan, France, Greece, Finland and they’re in museums and private collections. Sesalan Asia Bird marble 200x200x55cm Bandırma 2011 Asya Kuşu mermer 200x200x55cm 2011
Nilhan Sesalan phases of anatolia 2015 Afyon stone and ink Anadolu’nun Halleri 2015 Afyon Taşı ve mürekkep
sanat | art
“Nilhan Sesalan yaşadığı topraklardan ilham alan ve bu kültürel mirasını evrensel bir boyuta aktaran bir heykeltraş. İstanbul’da yaşayan sanatçının işleri, Selçuklu ve Osmanlı camileri, medreseler ve mezartaşlarını içeren ve açık bir biçimde Anadolu’yu işaret eden sosyo-psikolojik, kültürel ve mimari öğeler taşıyor. Selçuklu ve Osmanlı sanatının tarihsel ve mimari unsurlarını ustalıkla harmanlıyor ve kullandığı soyut ve lirik anlatı üzerinden bunları kişisel ve sanatsal unsurlar ile birleştiriyor. Günümüzde neredeyse kaybolmak üzere olan Selçuklu taş işçiliği ve geometrisi onun modern perspektifi sayesinde yeniden canlanmaya başlıyor. Sesalan, kariyeri boyunca farklı kültürler ve dinlerle ilişkili kavramları doğadan ilham alarak kullandı. İşlerinde görülen İslam sanatı referansları aslında onun dinler arası barış ve doğal uyum arayışının bir parçası olarak algılanmalıdır. Son çalışmalarından biri olan ve İsrail’de tamamladığı işi, onun bakış açısına iyi bir örnek niteliğindedir. Sanatçı, ‘Doğuştan Yıldız’ isimli projesiyle İsrail’de gerçekleşen ‘Galilee’de bir taş’, Uluslararası Taş Heykel Sempozyumu’na davet edildi. Kültürlerarası ve dinler arası barışa ithaf edilen heykeli, kamusal bir alanda sergilendi. Son çalışması Anadolu, doğaya ve yaşadığı toprakların çeşitli kültürlerine referanslar içeriyor. Ülkenin eşsiz yapısında çok güçlü bir unsur olarak öne çıkan Selçuklu sanatı, önce Sesalan’a, ardından işleriyle birlikte modern sanat dünyasına ulaşıyor.” “Anadolu ismi ‘Analar Diyarı’ anlamına geliyor ve doğurganlık kavramına vurgu yapıyor. Tarihte çok çeşitli kültürlere ve göçlere ev sahipliği yapan bu topraklar için, içerisinde yeni bir yaşam saklayan yumurta, mükemmel bir sembol görevi görüyor. Sanatçı genellikle birçok farklı noktadan şiirsel bir biçimde ilham alıyor. Örneğin şiir yazarken zihninde bazı kelimeler beliriyor, bunlar diğer kelimeleri çağırıyor ve tüm bu süreç Sesalan’ın işlerindeki lirizmi oluşturuyor. Anadolu üstüne çalışırken aklında canlanan bazı sözler şöyle: Anadolu, bir yumurta Kibele... Siyah: mürekkep; beyaz: kağıt Geometri, Taş.” Arzu Taşçıoğlu "Nilhan Sesalan is a sculptor who is inspired from the land she lives, and she carries her cultural heritage into a universal dimension. She lives in Istanbul, and her works clearly have socio-psychological, cultural and architectural references to Anatolia including Seljuk and Ottoman mosques, madrasas and gravestones. She masterfully embodies historical and architectural codes related to Seljuk and Ottoman art, and combines them with personal and artistic codes, using an abstract lyrical expression. Seljukian stonemasonry and geometry which have almost disappeared today come to life in her contemporary perspective. Throughout her career, Sesalan has used concepts related to various cultures and religions together with inspirations from nature. References to Islamic art in her works should be considered as a part of her search for an interreligious peace and a natural harmony. One of her latest works she completed in Israel is a good example to her point of view. She was invited to “Stone in the Galilee” International Scupture Symposium in Israel, in March 2015, for her project entitled “Natural Born Star”. Her sculpture which is exhibited in public sphere is devoted to intercultural and interreligious peace. Her latest work Anatolia has references to nature and various cultures in the land she lives. Seljuk art which has been a very strong element in this unique composition of the land reaches to Sesalan, and through her works, to contemporary art world." "The title, Anatolia, means “land of mothers” in Turkish and it has an emphasis on the concept fertility. The egg hiding a new life in itself is a perfect symbol for this land which has been home to various cultures and migrations in history. Migratory birds together with the fertility concept inspired the shape of egg. Her inspiration usually comes from many points in a lyrical way. Like writing a poem some words appear in her mind, they connotate other words and all of them let Sesalan shape her work in lyricism. Here are some of the words in her mind while working on Anatolia: Anatolia, an egg, Kybele... Black: ink; white: paper, Geometry, Stone." Arzu Taşçıoğlu
natura | 107
sanat | art Sesalan Asia Bird marble 200x200x55cm 2011 detail Asya Kuşu mermer 200x200x55cm 2011 detay
Cause Words are Embedded in Me. Afyon stone. 45x45x55cm. 2009 Çünki içim sözle doludur Afyon taşı 45x45x55cm. 2009 Sesalan natural born star Maalot stone Israel 2015 Doğuştan Yıldız Maalot taşı Israil 2015
“SOFISTIKE DÜŞÜNME BIÇIMI VE TARZIYLA BIRLIKTE, DERIN ANLAMLARI OLAN EŞSIZ IŞLER YAPIYOR. RUHUNUN KÖKLERI TOPRAKTAN BESLENIRKEN ZIHNI ISE BITMEK BILMEYEN MERAKININ PEŞINDEN GIDIYOR. BU, ONU EVRENSEL VE SANATSAL GÖRÜŞÜ KUVVETLI BIR HEYKELTRAŞ YAPIYOR.” DAILY NEWS, KASIM 2015 “HER SOPHISTICATED WAY OF THINKING AND STYLE CREATES UNIQUE WORKS WITH DEEPER MEANINGS. HER SOUL HAS ITS ROOTS IN HER SOIL, WHILE HER INTELLECT FOLLOWS HER ENDLESS CURIOSITY. THIS MAKES HER A SCULPTOR WITH A UNIVERSAL ARTISTIC PERSPECTIVE." DAILY NEWS, NOVEMBER 2015
natura | 108
Sesalan birds of the life wire marble 2015 Telli Turnam mermer 2015
sanat | art
natura | 109
sanat | art Two Anatolian Leopard andesit 580x340x100cm. 2011 İki Anadolu Leoparı Andezit 2011
Sesalan Seven Seas 2007 stone 210x45x40cm. Yedi Deniz Muğla taşı 2007
Home for My Roots basalt, wood, copper 64x40x34cm 2005 Köklerim için bir ev bazalt, ahşap, bakır 2005 natura | 110
sanat | art koleksiyonlardalar. En son Almanya’da “9 Köprü” kent içi heykel sergisi yapıldı. İngiltere, Fransa, Almanya, Macaristan ve Portekiz gibi dokuz ülke sanatçısı kamyonlarla yapıtlarımızı naklettik ve belirlenen geniş bir cadde üzerinde yerleştirmelerimizi yaptık. Üç ay sonunda sadece bir sanatçının yapıtı şehirde kalıcı olarak sergilenecekti. Hessen Eyaleti’nin Cumhurbaşkanı ve Kültür Bakanı’nın da katıldığı keyifli bir açılış töreni yapıldı. Romalıların hamam olarak kullandığı yeraltı sularının birleştiği yerde. Bu suların kesiştiği noktaya heykelimi koydular. Çok mutlu oldum. Osmanlı çeşmesi, kadın ve erkek, soyut ve somut gibi. Farklı dinamikleri buluşturan heykelim, tahminimden farklı ancak bir o kadar da kendine özgü mekanında macerasına devam ediyor.
Recently, an urban sculpture exhibiton was held in Germany for ‘Building 9 Bridges’. Along with nine artists from France, Germany, Hungary and Portugal, we shipped our works with trucks and implemented our installations on a designated avenue. In the end of three months, only a single work of an artist was going to get exhibited permanently in the city. A pleasant opening ceremony is held along with the participations of the Prime Minister and Minister of Culture of the German State, Hesse, in a place used as a bath house by the Romans where the underground waters merge. They placed my sculpture at this exact point. I was really happy. My sculpture assembling various dynamics such as the fountains of Ottoman, man and woman, intangible and tangible, carries on its adventure at a unique space, unlike any of my estimations.
Heykelleriniz sizin bir varoluş açıklama şekliniz. Eserlerinizde ne anlatmak istiyorsunuz? Yapıtlarımla anlatmaktan çok anlamak için sorular sorar, varlığıma yakınlaşırım.
Your sculptures are your way of describing the existence. What do you want to narrate in your works? In my works, i tend to question for understanding and get closer to my existence rather than describing it.
Şu anki ve yakın gelecekteki çalışmalarınızdan biraz bahsedebilir misiniz? Bu yaz çok yoğun çalıştım. Annem ve babam için “Telli Turnam” heykelini yaptım; hayat, turna, annem, babam ve ben aynı potada eridik. Marmara Adası’nda taş yontmak uzun zamandır hayalimdi. Gerçek oldu. Yüksel Aksu’nun “İftarlık Gazoz” filminde sanat yönetmenliği yaptım. Hayatımın yedi ayını paylaştığım bu projede Berat Efe Parlar, Mirsad Herovic, Cem Yılmaz gibi kendi alanlarında olgunlaşmış kişilerle çalışma imkanı buldum. Kollektif zekanın varlığını hissedebileceğim bir disiplin sinema. Katkı sağladığım kadar bana kattıkları ile de kıymetli. Sanat yönetmenliğini yaptığım “İftarlık Gazoz” filmi yaz sonu bitti. İki yıl süren araştırmalarımda Türkiye’nin Cumhuriyet tarihini ve Ege Bölgesi’nin etnoğrafik birikimini inceleme fırsatı buldum. Bir heykeltıraş olarak sinemanın kolektif zekası sosyal hayata bağışıklığımı arttıran bir aşı benim için. Şu sıralar, biri taştan kent mobilyaları diğeri heykel sempozyumu organizasyonu için çalışıyorum. İlk düzenlediğim sempozyum 2008 yılında Didim’deydi, kamuya ait mekanlar için dünya heykeltıraşlarının yapıt üretmesini kıymetli buluyorum. Ayrıca Kars’taki obsidyenler beni mıknatıs gibi kendine çekiyor. Sarıkamış’ta bir atölye kurulmuş, yöneticisine oradaki arkadaşlarla deneyimlerimi paylaşmak için bir workshop programı sundum, kabul ettiler. Mart’ın ilk haftalarında orada çalışmak çok keyifli olacak. Umarım onlar için de faydalı olur. Bir yandan da “Ruh Eşleri” heykel çalışmalarım devam ediyor. Bu heykellerimi önce taştan yapıyorum sonra kalıbını alıyorum ve içine bronz döküyorum. Maddesi farklı, formları aynı yapıtlar çıkıyor ortaya. En son Contemporary Istanbul’da Kuad Galeri’nin sergilediği Discobolus üçlemesi bu seriye dahil oldu.
Could you tell us about your current and future works? I worked really hard this summer. I made the sculpture ‘My Demoiselle Crane’ for my parents; life, crane, my mother, my father and i melted in the same pot. Dressing stones in Marmara Island was a dream of mine for a long time and it became a reality. I worked as an art director in the movie entitled ‘İftarlık Gazoz’ by Yüksel Aksu. Through sharing seven months of my life for this project, i had the chance to work with people who have matured in their fields, such as Berat Efe Parlar, Mirsad Herovic and Cem Yılmaz. Cinema is a discipline where i can feel the existence of collective intelligence. It’s precious for what i contribute, as well as what i get in the end. The movie ‘İftarlık Gazoz’ in which i worked as the art director, is completed at the end of this summer. During my researchs that took two years, i found the opportunity to observe the history of the republic of Turkey and the etnographic richness of the Aegean Region. For me, the collective intelligence of the cinema is a booster shot for the social life. Recently i’m working for urban stone furnitures and the organization of a sculpture symposium. My first symposium was at Didim at 2008. I find it valuable for sculptures around to world to create works for public spaces. Besides, the obsidians in Kars attract me like a magnet. A studio is set up in Sarıkamış, i offered a workshop schedule to the manager for sharing my experiences with the friends there and they accepted it. It’s going to be fun working there in the first weeks of March. In the meantime, my sculpture work ‘Soulmates’ continues. I initially form these sculptures from stone and then i make a mould and pour bronze in it. Works with different materials and similar forms appear. Most recently, the triad of Discobolus exhibited by Kuad Gallery in Contemporary Istanbul, is included in the series.
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim.
Thank you for all the information you have shared.
Sesalan The wind Rose 2008 Afyon Stone Rüzgar gülü 2008 Afyon taşı
Keel Mugla stone 100x100x60cm 2010 Sandalım Muğla taşı 2010
Star dust Marble 60x45x21cm 2013 Yıldız Tozu mermer 2013
The Black Book basalt 55x38x38 cm 2013 Kara Kitap bazalt 2013 natura | 111
sanat | art
İÇ MİMAR VE SANATÇI BURCU AKSOY İLE GÜNCEL ÇALIŞMALARI ÜZERİNE SÖYLEŞİ INTERVIEW WITH INTERIOR ARCHITECT AND ARTIST BURCU AKSOY ABOUT HER CURRENT WORKS İÇ MIMAR VE FOTOĞRAF SANATÇISI BURCU AKSOY AYNI ANDA IKI MESLEĞI ICRA EDENLERDEN. İYI DIZAYN EDILMIŞ MEKAN DÜZENLEMELERI, BAŞARILI MOBILYA TASARIMLARININ YANI SIRA, MIMARLIĞIN STRÜKTÜREL BOYUTLARINI AN OLARAK FARKLI SUNUŞ TEKNIKLERI ILE GÖZLERIMIZIN ÖNÜNE SERIYOR. ELBETTE IŞLERININ REFERANSI MIMARLIK. BIZI KENDISI ILE BULUŞTURAN YANI DA MIMARI VE ONUN GÖZÜ ILE KAYDETTIKLERI, ÜRETTIKLERI VE FOTOĞRAF ÜZERINDEN ZIHNINDEKILERI MIMARI ARAÇ ILE TASARLAYARAK SUNMASI. BU SEBEPLE OKUYUCULARIMIZA KENDISINI YAKINDAN TANITMAK ISTEDIM. BURCU AKSOY ILE SON DÖNEM ÇALIŞMALARI VE FOTOGRAFIK IŞLERI ÜZERINE KONUŞTUK… INTERIOR ARCHITECT AND PHOTOGRAPH ARTIST BURCU AKSOY IS ONE OF THOSE WHO SIMULTANEOUSLY WORKS TWO JOBS. BESIDES HER WELL-DESIGNED SPATIAL ARRANGEMENTS AND SUCCESSFUL FURNITURE DESIGNS, SHE UNFOLDS DIFFERENT MOMENTARY ASPECTS OF STRUCTURAL ARCHITECTURE. NATURALLY, HER WORKS ARE BASED ON ARCHITECTURE. WHAT BROUGHT US TOGETHER IS THE ARCHITECTURE AND THE EXPERIENCES IN HER EYES, HER PRODUCTIONS AND THE APPROACH OF PRESENTING THE STREAM OF MIND OVER PHOTOGRAPHY, THROUGH DESIGNING THEM WITH ARCHITECTURAL TOOLS. FOR THIS REASON, I WANTED TO INTRODUCE HER WITH OUR READERS. WE TALKED WITH BURCU AKSOY ON HER RECENT AND PHOTOGRAPHIC WORKS...
natura | 112
sanat | art
Heval Zeliha Yüksel Mimar / Architect
B
C
Fotoğraf mimarın vazgeçilmezidir bana göre. An olarak kaydettiklerimiz daha sonra tasarım aşamasında gözümüzün önüne gelir ve sadece anı olmaktan çıkar, benlik bulur. Mimarların fotoğraf ile ilişkileri gelişkindir. Bu bağlamda fotografik işlerinizi bize biraz anlatır mısınız? Mimarlık fotoğrafın vazgeçilmezidir diyemememize karşın fotoğraf mimarın vazgeçilmezidir, katılıyorum size. Hiçbir fotoğrafı anı olması için çekmemiş olmama rağmen, benlik bulması konusunda da haklısınız; kişisel olması kaçınılmaz olan bir alandan bahsediyoruz, fotoğraf alanından. Mimarlık ve iç mimarlık alanında ise kişisel olanın yeri sınırlıdır; çalışmaların sonunda kişisel olan anlamında bir “fazla” her zaman geriye kalır. İşte bu “fazla”, fotografik işlere yansıyan hatta onu oluşturan şeylerden biri. Mimarların kendi yapıtlarını fotoğraflarken kadrajladıkları da aynı “fazla”nın bakış açısı. Mimari ifade dili fotografik işlerimin dilini belirliyor. Dil ve dili yaratan şey, görme biçimlerinde, yöntemlerinde ve alışkanlıklarında belirgin. İki boyutlu kağıt üzerinde üçüncü boyutu tasarlamayı öğrenmiş olmanın bakış açısından bahsediyorum. Çizgilere, düzlemlere, bir araya geldiğinde ”mekan” oluşturan lekelere, boşluk ve doluluklara, hacimlere, geometriye bakma biçimlerinden. Grafik tasarım ve mimarlık-mekan özellikleri ağır basan kompozisyonlardır fotografik işler. Bir fotoğrafın ya da fotografik işin içindeki grafik tasarım, grafik tasarım içindeki fotoğraftan daha önemlidir benim için.
In my opinion, photography is a must for the architect. What we perceived momentarily can be envisaged later on and go beyond being merely a moment, create identity. Relations of the architects with the photography are nubile. Within this context, could you tell us about your photographic works? Although it’s not possible for us to say that architecture is a must for photography, we could easily state the opposite, i agree with you.. Even though i didn’t capture any photograph for memory purposes, you are also right about creation of identity; we are talking about a field where it’s impossible to be personal, the field of photography. As for the architecture and interior design field, space for what is personal is limited; there is always a residual ‘surplus’ left at the end of the studies. This ‘surplus’ is one of the things reflecting on photographic works and further creating it. What the architects frame while photographing their work is a perspective of the same ‘surplus’. The architectural expression designates the language of my photographic works. Language and which creates it, are distinct in forms of vision, methods and habits. I’m talking about the perspective of learning to create in three dimensions on a two dimensional paper. Lines, planes, stains forming ‘space’ when gathered, emptiness and fulness, volumes, manners of view to the geometry. Photographic works are compositions with predominant graphic design and architecture-space features. For me, graphic design inside a photograph or a photographic work is more important than the photograph inside a graphic design.
urcu Hanım atölyenizden çıkan işleri, iç mimari projelerinizi bize biraz anlatır mısınız? Son yıllarda, fotoğrafı ifade aracı olarak kullandığım, mimari – mekan görüntülerinin yani fotografik işler olarak tanımladığım çalışmaların ağırlıkta olduğu bir düzenin içindeyim. Sanatçı kimliğimin öne çıktığı son yıllarda, tasarım ve iç mimarlığın kenara atılmadığı ancak pratikte geri planda kaldığını söyleyebilirim. Buna karşılık, fotoğraf ve mimarlığın birbirlerinin varlık sebebi olmalarından dolayı teorik ve kavramsal düzeyde mekan ve tasarım konuları zaten hayatımın içerisinde. İç mimarlık-tasarım projeleri toplamı içinde, özellikle 2005 yılında oluşturmaya başladığım kavramsal mekan tasarımlarının geliştirilmesi ve bu gelişim sırasında ortaya çıkarak bu kavramlara, projelere eklenen yeni düşünceler, tasarımlar söz konusu. Aynı zamanda, bu süreçten doğan başka kavramsal projeler hazırlanıyor. Hayata geçirilmesi için çalışılıyor.
SERI28-CATHEXIS - SAAT 06.21
ould you tell us a bit about the works from your workshop and your interior architecture projects? Of late years, i am engaged with a discipline that i describe as photographic works composed with architecture – space images where i use the photography as a means of expression. I can say that design and interior architecture are remained in the background yet not thrown away during the recent years where my artistic identity became prominent. On the contrary, space and design subjects on a theoretical and conceptual basis are already in my life for photography and architecture coexist together. As in the sum of the interior-design projects, especially the enhancement of the conceptual space designs that i started to create in 2005, the new ideas and designs integrated to these concepts during the progress came into question. At the same time, other conceptual projects emerged from this progress are also being prepared and endeavored to be realized.
SERI 28-CATHEXİS - SAAT 06.57
natura | 113
sanat | art
Objektifin gördüğünün dışında kalan ve yapanın kendisinden başkasının tahayyül edemeyeceği görüntüyü oluşturma anlayışını önümüzdeki kişisel sergiyi oluşturan fotoğraflarda ve onları sunuş biçiminde de görebileceğiz.
We can see the approach of creating the visual that is kept out of the lens and no one else could imagine rather than the creator, in the photographs and the way of presentation, forming the next forthcoming solo exhibition.
Birbirinin devamı gibi görünen serilerinizde yapı strüktürleri görüyoruz. Nasıl bir teknik uyguluyorsunuz? Bilinçli ya da bilinçsiz halde algıladığım dünyanın bana mahsus karakteristik özellikleri var. Hangi kişilik yapısından oluşmuş ve/veya ona dönüşmüş isem, bunun gerektirdiği hatta beni mecbur bıraktığı biçimde gördüğüm... Organik denebilecek formlar, insan ya da hayvan gibi canlı formları benim görüş alanımın dışında. Yapı strüktürleri olarak gördüğünüz formlar yani keskin bir geometri içeren formlar, kesişmeler, kontrastlar ise algım dahilinde. Fotografik çalışmalar birer “son kare”dir. Fotoğrafın bilinen teknik kurallarına ve olanaklarına göre çekimi yapılmış “kaynak fotoğraflar” olarak adlandırdığım birden fazla fotoğrafın bir araya gelişiyle oluşur. Son kare zihnimde belirdiğinde onu oluşturmak üzere gerekli fotoğraf çekimlerini gerçekleştirdikten sonra bu fotoğrafları dijital ortamda bir araya getiriyorum. Ardından görüntüyü, güzel sanatlar alanındaki bazı disiplinlerin -özellikle resim- bilgilerini kullanarak işliyorum. Zihnin doyduğu noktada son kare tamamlanmış demektir. Söz konusu seriyi oluşturan fotografik işlerin sayısı da bu “son kare”nin zihnimdeki alternatiflerine göre belirleniyor.
We are seeing construction structures in your series that appear as a follow-up. What kind of technique are you performing? Consciously or unconsciously, the world i perceive has unique characteristic features that i see in a way that require or force me through the personality structure that i am composed and/or transformed with. Forms that can be described as organic, living forms like humans or animals are out my sight. As for the forms that you see as construction structures, in other words, the forms that contain sharp geometry, intersections, contrasts are within my perceptual bounds. Photographic works are each ‘end frames’. They consist of the assemblage of many photographs that i designate as ‘source photographs’, taken within the technical rules and possibilities of conventional photography. When the end frame becomes apparent in my mind, i gather the photographs in a digital platform after performing the required photo shoots to generate it. Then i process the image through using the data of certain disciplines –especially painting- in the field of fine arts. When the mind is satisfied, the end frame is complete. The quantity of the photographic works that compose the aforementioned series is determined through the alternatives of the ‘end frames’ in my mind.
Bu seriler ile anlatmak istediğiniz temel bir olgu varsa bizimle paylaşırsanız… İnsandan, insanın herhangi bir eyleminden, dolayısıyla yaratıcılıktan da bahsediyorsak psikiyatri ve bir psikoterapi yöntemi olan ve felsefeyi de bir oranda içeren psikanalizden bahsediyoruz demektir. İnsan davranışlarına dair herhangi bir durumun bu iki öğreti - bilim sayesinde anlamlandırılabileceğini biliyorum. Bilinç ve bilinçaltının
Is there any fundamental fact that you wanted to state with this series? If we’re talking about human, any human activity and therefore creativity, then we’re talking about psychiatry and psychoanalysis which is a method of psycotherapy, also comprising of a certain amount of philosophy. I know for a fact that any condition related to human behavior can be explained through these two disciplines/
natura | 114
SERI27-ANGST - SAAT 01.01
sanat | art ortaya çıkardığı sıra dışı zihin durumlarının oluşturduğu görüntüler önemlidir benim için. Nesnelerin ve eylemlerin bilinen anlamlarını ve algılarını aşacak güçte şeyler üretme isteği sanat çalışmalarımın esasını oluşturur. Gerçek ve gerçeklik kavramlarının, Lacan’ın tarifiyle ele alındığında birbirinden farklı olduğu bilinir. Fotoğraf konusundaki gerçeklik durumu ile mekan tasarımındaki gerçeklik durumu kurcalamaya değerdir. Hiçbir “gerçekliğin” anlamının göründüğü ve algılandığı ile sınırlı olmadığını, ikincil bir anlam daha taşıdığını düşünürüm. Benzerliklerine rağmen algılar eşsizdir. İnsanı, hem farkında olduğu hem de olmadığı ruh durumlarına bağlı algılar bütününden ibaret olarak düşünürsek, yaşam denilen şeyin içerisinde olan bitenin ve bunların yorumlarının insan sayısı kadar kombinasyonu olduğunu görürüz. Yani sanatsal yaratıların yaratılış itkisi ve mantığı da, yaratabilen insan sayısı kadardır. Fotografik işlerimi oluşturan görüntüler bu algıların didiklenmesi sonucudur. Zihnin olanaklarını ve kapasitesini sınırlamamak gerektiğini ifade etmeliyim. Objektifin gördüğünün dışında kalan ve yapanın kendisinden başkasının tahayyül edemeyeceği görüntüyü oluşturma’ anlayışını bu sergiyi oluşturan fotoğraflarda ve onları sunuş biçiminde de görebileceğiz. Serilerinizi saatin farklı anları ile isimlendiriyorsunuz. Bir anlamı var mıdır? Ayrıca bu dönemki işlerinizin 2013 yılındaki 00:00 isimli fotoğraf çalışmalarınızın bir devamı olduğunu söyleyebilir miyiz? Bütün serilerimin isimleri birer psikanaliz ve psikiyatri terimidir. Aynı zamanda, serileri oluşturan fotografik işlerin her biri de birer saat dilimini isim olarak taşır; 13:45, 05:56 gibi. Fotoğrafın, “an” tespiti yaptığı söylemine itiraz olarak... “Son kare”yi oluşturan birden fazla fotoğrafın her birinin kendi “an”ı mevcut. Bir araya gelişlerinden sonra bu “an”ların önemi kalmıyor. Farklı çok sayıda ‘an’ın tek bir “an” yanılsamasına dönüşümüne işaret etmenin bir yolu olarak belirli tek bir zaman dilimini kullanıyorum. 2013 yılındaki kişisel sergimin adı-
SERI23-REPRESSION 2 - SAAT 03.56
SERI23-REPRESSION 2 - SAAT 15.15
SERI 22-ADIODOKOKINEZI - SAAT 06.56
SERI 21-INTERPRETATION - SAAT 12.43
sciences. For me, the visuals generated by extraordinary states of mind, revealed through the conscious and subconscious are important. The ambition to create things that are capable to overcome the familiar meanings and perceptions of the objects and actions, form the basis of my artistic studies. It’s a known fact that reality and concepts of reality are different when considered with Lacan’s description. It’s worth to dwell on the conditions of reality between photography and spatial design. I always think that the meaning of ‘reality’ is not limited with what it seems like and how it’s perceived yet it carries a secondary meaning. Despite their resemblances, senses are unique. If we think of the human as a sum of the senses depending on the mood it’s both aware and unaware of, we see that events and its’ interpretations have as much combinations as the human population. Therefore the creation impulse and reason of the artistic creations are as much as the people who can create. Images generating my photographic works are a result of examining these senses without restraining the possibilities and capacities of the mind. We can see the approach of creating the visual that is kept out of the lens and no one else could imagine rather than the creator, in the photographs and the way of presentation forming the next forthcoming solo exhibition. You entitle your series with different moments of the clock. Does it mean anything? Also, could we say that your works from this period are a follow-up of your photographic works entitled 00:00 from 2013? The names of all my series are composed with terms of psychoanalysis and psychiatry. At the same time, each one of the photographic works forming the series carries a timezone as a name, such as 13:45, 05:56, in opposition to the expression that photograph identifies the ‘moment’. Each one of the many photographs forming the ‘end frame’ has its own ‘moment’. These ‘moments’ lose their significance after they come together. As a way to indicate the transformation of numerous different ‘moments’ into a single ‘moment’, i use a single specific timezone. natura | 115
sanat | art
dır 00:00. İlk kişisel sergi için başlangıcı da ifade eden bir zaman dilimi; hatta henüz başlamamış bile. Sergi içeriğinde üç ayrı seri mevcuttu. Bu seriler de ilk dönem serilerimin karakteristiğini oluşturan özelliklere sahiptiler. Ancak serilerden biri, Seri 16 – Catalepsy içindeki bazı işler sonraki serilerin gitgide tekinsizleşen atmosferinin habercisi sayılır.
00:00 is the name of my solo exhibition from 2013. It’s a timezone designating the beginning for the first solo exhibition; it hadn’t even been started. There were three different series available in the exhibition. They had the features that composed the characteristic of the series from my early period as an artist. However, the works in one of the series entitled series 16 – Catalepsy, serve as a preview for the next series, hosting a gradually increasing atmosphere of uncanniness.
Mimari ve fotoğraflar sizin hayatı açıklama yolunuz. Eserlerinizde aslında ne anlatmak istiyorsunuz? Mimari disiplinin görme-bakma alışkanlığının da katıldığı bir zihnin tüm özelliklerinin meselesi bu. Aynı zamanda, psikanaliz ve psikiyatri disiplininin içine girince karşılaşılanlar ile alakalı. Bilincin önce bilinçdışı tarafından oluşturulması gerektiğine göre, ancak bilinçdışının ortaya çıkarabileceği, bazı akıl durumlarının oluşturduğu görüntüler, yani her gün görülen şeyin algısını aşacak güçte şeyler üretme ve anlatma isteği tasarım ve sanat çalışmalarımın esasını oluşturur. Fotografik işlerim, bu düşüncelerin iki boyutlu olarak dijital ortamdaki ifadesidir. Ayrıca, az önce ifade ettiğim gibi, kişiselliği sınırlı olan bir alandan tamamen kişisel olan alana aktarılan
Architecture and photographs are your way of expressing your life. What do you actually want to narrate in your works? This is a matter of all the features of a mind integrating in the seeing-looking habit of the architectural discipline. At the same time, it’s related to the encounters while getting inside the discipline of psychoanalysis and psychiatry. According to the fact that conscious needs to be formed initially by the subconscious, images generated by some states of mind that solely the subconscious could reveal, in other words the ambition to create and narrate things that overcome the perception of everyday activities underlies my design and artistic works. My photographic works are the two dimensional expressions of these ideas in the digital platform. Besides, as i have stated before, the ‘surplus’ transferred from a
natura | 116
SERI 27-ANGST - SAAT 23.58
sanat | art
SERI 30-EXTINCTION - SAAT 02.13 o “fazla”nın varlığı önemlidir. Nesnelerin bilinçte gözüken kimliklerini kaybedip yeni yapı ve şekillere dönüşmesini isterim. Bahsettiğim “son kare”de izlenen mekan, kendisini oluşturan karelerden farklı bir gerçekliğe dönüşür. Böyle bir görüntünün-mekanın var olduğunu da söyleyemezsiniz, var olmadığını da.
SERI 26-SUPRESSION - SAAT 03.16 confined space of intimateness into a completely private space matters. I like the objects to lose their identities appeared in the consciousness and transform into new structures and forms. In the aforementioned ‘end frame’, the observed space turns into a reality which is different from the frames generating itself. You can’t tell that such image-space exists or not.
Şu anki ve yakın gelecekteki çalışmalarınızdan biraz bahsedebilir misiniz? Çalıştığım son serilerde, şimdiye dek oluşturduğum mekanların tanıdığınız karakteristik geometrik dilinden daha fazla öne çıkan dil olarak, mekanın insan üzerinde yarattığı tekinsiz denebilecek duygunun dilini görürüz. Psikanaliz ve psikiyatrinin oluşturduğu alt yapıyı mimarlığın bakış açısıyla bir araya getirmenin bir diğer sonucu bu. Bu iki disiplinin tarif edebildikleri zihin durumlarının hayat içerisinde karşılaştıkları, içinden geçtikleri ya da orada takılıp kaldıkları yerlerden biri olarak ‘akıl(!) hastaneleri’ mekanları ilgi çekicidir. Herhangi bir mekanın tekinsizliği de, tekinsizlik kavramının psikiyatri ve psikanalizdeki tanımıyla, söz konusu olduğuna göre, hastane mekanlarında ve özellikle akıl(!) hastanesi mekanlarında da izini sürmek ve bunu yorumlamak mümkün. Asıl önemsediğim, mekan bağlamında tekinsizliğin izini sürmek. Nisan ayında açılacak olan kişisel sergimi oluşturacak işler bu duygunun yorumlarından oluşacak. Görüntülerin çekici olduğu kadar itici olma hakkını savunurum ve bu hakkımı kullanacağım bir sergi kurguluyorum. Ayrıca, iki boyutlu ifade biçiminden sıyrılabilmenin olanakları üzerine çalıştığımı söyleyebilirim. Bundan sonraki çalışmalarımda da mimarlığın ve fotoğrafın olanaklarını, bahsettiğim tekinsizliği ve farklı zihin durumlarını ifade etmek üzere kullanıyor olacağım.
Could you tell us about your current and future works? In the recent series that i’ve worked, we observe the uncanny feeling that space creates upon people. It serves as a language that becomes more prominent than the characteristic geometrical language that you are familiar with the spaces that i have created until now. It’s another result of gathering the basis formed through psychoanalysis and psychiatry with the perspective of architecture. ‘Mental(!) institutions’ are interesting as places where the states of mind introduced by these two disciplines come across, get through or stick inside. For the uncanniness of a space can be discussed through the definition of uncanny as a concept in psychiatry and psychoanalysis, it’s possible to trace and interpret it in hospitals and mental(!) institutions. The most significant issue for me is to trace the uncanniness within the concept of the spaces. The works forming my solo exhibition opening in April, will be composed of the interpretations of this exact feeling. I defend the right for visuals to be both tempting and repelling and i am currently preparing an exhibition where i’ll be exercising this right. Also, i can say that i’m working on the possibilities to elude the two dimensional expression. In my next works, i will also be using the possibilities of architecture and photography to express the uncanniness and different states of mind.
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. Zevkti. Ben teşekkür ederim.
Thank you so much for all the information you’ve shared with us. It was a pleasure. You are welcome..
natura | 117
sektörden | sectoral news
Sektörün öncülerinden Delta Mermer ile Söyleşi Interview with one of the leading companies of the industry, Delta Marble Bülent Tatlıcan
B
C
ize Delta Mermer’den bahseder misiniz? Ne zaman faaliyete geçti ve bugünlere kadar ne gibi aşamalardan geçti? Delta 1997 yılında Afyonkarahisar Merkezli, Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet göstermeye başlamış bir firmadır. Esasen mermer madenciliği sektöründe faaliyet göstermeye devam ediyoruz. 19 yıldır süreklilik anlayışı ile kendisini yenilemeye gayret eden bir işletmeyiz. İlk yıllarımızda yarı mamül alıp işleyen firmamız bugün kendi ocaklarından ve doğal taş koleksiyonu olarak portföyünde bulundurduğu değişik cins ve renkleri ham madde olarak bünyesinde barındıran, mozaik, patlatma ve özel ürünler dahil, doğal taşın her türlü yüzey ve bitişini yapabilen ebatlı ürünlerden plakaya kadar 600’den fazla ürünü işleyebilen bir kapasiteye ulaşmıştır. Bugün 43 ülkeye ihracat yapan,iç pazarda da belli projelerde iş yapan bir firma haline geldik.Tabi bu süreç adım adım ve çok çeşitli zorlukları aşarak bu günlere ulaştı. Makine ekipman yetişmiş eleman, belli bir pazar payının oluşması fuarlar projeler derken bu günlere ulaştık
ould you tell us about Delta Marble? When it started out its operations and which phases it has been through until now? Delta is a company that started its operations at the Organized Industrial Site based in Afyonkarahisar in 1997. We are mainly operating in the marble mining industry. We function as an enterprise constantly endeavoring for renovating itself within a sustainable understanding for 19 years. Gathering and processing semi-finished products in the early years, now our company embodies natural stones obtained from its own quarries with various forms and colors in its portfolio. It has reached to a state that is capable of processing over 600 products ranging from plates to dimensional products which are able to perform all kinds of surfacing and endings of natural stone, including mosaics, blasting and special products. Today, we have become a firm exporting to 43 countries, operating in certain projects in the domestic market. Of course this process reached to this state step by step through overcoming various difficulties. While trying to deal with machines, equipments, trained personnels, generating a market share and fairs, fortunately, we got to this point.
İstanbul pazarı sizin için neden önemli? Yeni showroom ile ulaşmak istediğiniz hedefler neler? Afyonkarahisar merkezli bir firmayız ancak Türkiye’nin son yıllarda gelişimine paralel olarak, ilimizin önemli bir kavşak noktası olması hasebiyle artık İstanbul eskisi gibi 7-8 saatte karayolu ile ulaşılırken bugün 3-4 saatte ulaşılır hale geldi. Otoyollar, bölgesel havalimanı artık ticareti daha dinamik ve ulaşılabilir hale getirdi bunu gözlemliyoruz. Biz de bu gelişmeleri takip ederken İstanbul’u göz ardı edemezdik. Çünkü İstanbul bir dünya kenti, tüm ülkelerin vazgeçilmez şehirleri vardır, Türkiye’nin de İstanbul’u vazgeçilmez bir şehir. Hem dünya için hem de ülkemiz için gerçekten değer üreten bir şehrimiz İstanbul. İşte biz 2007 ve 2008 yıllarında artık İstanbul’un mega projelere ev sahipliği yapacağını ve inşaat sektörünün tabiri caiz ise evrim geçirecek kadar büyük bir gelişime gebe olduğunu fark ediyorduk. Tabii, yurtdışındaki bazı özel şehirler de olan gelişmelere paralel İstanbul’un da olması gereken gelişime ayak uydurması kadar doğal bir şey olamazdı. Onun için 8 yıl öncesinde ilk önce Çekmeköy’de bir depo ve mağaza açılı-
Why the Istanbul market is important for you? What do you want to accomplish with a new showroom? We are a company based in Afyonkarahisar however, along with the consequence of our province becoming a junction point parallel to the progressions of Turkey in recent years, it’s now possible to arrive at Istanbul within 3-4 hours unlike previous years with 7-8 hours of ground traveling. We see that highways and the local airport turned trading into a more dynamic and accesible condition. While following these developments, we couldn’t just avoid Istanbul. Because Istanbul is a world city and every country has irreplacable cities and Istanbul is one of those for Turkey. During 2007- 2008, we were aware of the fact that Istanbul will be hosting mega projects and the construction industry will be expecting major developments or evolvements, so to speak. Of course it’s natural for Istanbul to adapt to these developments happening in certain specific cities. Therefore we initiated a depot and store in Cekmekoy 8 years ago. At first, we struggled a lot because the understanding and sale-marketing were in a state of
natura | 118
sektörden | sectoral news şı yaptık. Epeyce zorlandık önceleri,çünkü anlayış ve satış-pazarlama mantığı değişim içindeydi. Ama sabrettik, bu arada İstanbul firmamızı 3 ayrı kolda ilerlemeyi planladık. Birincisi nihai tüketici, ikincisi inşaat firmaları ve projeler, üçüncüsü ise özel tasarım ile kişiye özgü projeler olarak. Bunun için Dudullu’da bir mağaza daha açtık. Dudullu mağazamız sektörde önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyorum. Çünkü doğal taş ile yapılabilen ne varsa mağazamızda sergiliyoruz. Mimarlara, proje müelliflerine, inşaat firmalarına ve nihai tüketiciye hitap edebiliyoruz. Ayrıca bu mağazamız birlikte çalıştığımız bayilerimiz için de genel bir teşhir merkezi oldu. Çok sayıda bayimiz oluştu. Koşulsuz müşteri memnuniyeti ve bayilik sistemimiz ile en küçük miktarları bile önemseyerek hizmet verdiğimiz bir anlayışımız var. Bu da bizi dinamik kılıyor. Yeni mağazalarımızda ulaşmayı hedeflediğimiz aslında bu durumdu. Her doğal taş ihtiyacı olan her türlü projeye ya da işe hitap edebilmekti. Bunu sağladığımıza inanıyorum.
flux. But enduringly, we planned to proceed with our firm in Istanbul along with 3 different sections. First one is for ultimate consumers, second one is for construction firms and projects, and the third one is for private projects with special designs. Accordingly, we opened another store in Dudullu. I believe that this store will fill an important gap in the indus tr y for we are displaying all that c an be made with natural s tone. We are able to address architec t s, designers, cons truc tion firms and ultimate consumers. Besides, this s tore bec ame a general display unit for the dealers we work with. Many dealerships were implemented. We own an unders t anding that ser vices even to the smalles t amount s through unconditional cus tomer satis fac tion and franchising s ys tem. This makes us dynamic. In fac t, this wa s the objec tive we were hoping to accomp lish at our new s tores, to address each projec t and business in need of natural s tone.
Doğal taş kullanmak isteyen mimar ve müteahhitlere tavsiyeleriniz nelerdir? Doğal ta ş öncelikle hijyenik bir üründür biliyorsunuz. Yapıya değer katar, kaliteyi en üst seviyeye çıkarır. Zaten sektör olarak aynı pazardan pay alan seramik sektörü de doğal ta şı taklit eder. Dolayısı ile doğal t a ş ürünler hem kullanıcısına hem de kullanılan mekana değer kat ıyor. Doğru ürünü doğru mekanda kullanmak gerek. Bunun için iç mimar i ve mimar i tekniklere önem vermek ve teknolojiyi iyi kullanmak gerekiyor. Doğal t a ş kullanımının rahatlığ ı ve korunma sı ile ilgili ülkemiz çok büyük bir zenginlik içinde, onun için müteahhitler imiz, proje müellifler imiz,nihai kullanıcılar iyi ara ş t ırma yaparak doğru ürünü bulduklar ında çok uzun yıllar doğal t a şın konforunu ya şayabilir ler. Ar t ık Türkiye çok geliş ti, mimar i projeler le t a sar ımlar la bir lik te doğal ta ş ürünleri yapılara ciddi bir değer kazandırıyor, bu fark edildi. Tasarım, projelendirme, renk ve ser tlik değişiklikleri, cins ve mekanlara göre seçimlerin yapılması ile kaliteli mekanlar üretileceğini bir daha ifade etmek isterim.
What do you recommend to architects and contractors willing to use natural stones? As you know, natural stone is a hygiene product. It adds value to construction and increases the quality to top level. After all, the ceramic industry receiving shares from the same market imitates natural stone. Accordingly, natural stones add value to both consumer and the space it’s being used. It’s a necessity to use the right product in the right space. Therefore it’s required to place emphasis on interior architecture and architecture techniques and use the technology efficiently. Our country is in great richness about the convenience and protection of the natural stone usage. Therefore our contractors, designers and ultimate consumers are able to enjoy the comfort of natural stone for many years, when acquired the right product through researching in detail. Turkey has majorly developped. It’s now a fact that along with architectural projects and designs, natural stone products add significant value to structures. I would like to emphasize once again that through making selections depending on design, planning, color and hardness alterations, qualities and spaces, high quality spaces can be created.
natura | 119