Kimya Dergisi
İNOVATİF Kimya Dergisi YIL:3 SAYI:19 ŞUBAT 2015
Depresyon
Mutluluğun Hormonu Serotonin Kod Adı Deterjan
Kimya Dünyasına Temiz Bir Soluk Karbon ve Nanoteknoloji Yeşil Kimya Chemsketch Programı Sözlük(İng-Trk) Haberler Faydalı Linkler Element Tanıma Bulmaca
Önsöz Hakkımızda
İnovatif Kimya Dergisi Haziran 2013’te çalışmalarına başlayan Ağustos 2013’te ilk sayısını çıkaran, internet ortamda faaliyet gösteren, Kimya ve Kimya Sektörü hakkında yazılar yazılan, yazarlarını online ortamdan edinen bir e-dergidir. Dergimiz Kimya ile ilgili yazılarınızı online ortamda sizlerden alarak sizi tanıtmayı, sektörden olan arkadaşlara kimya dergisi okumanın keyfini yaşatmayı, kimya ile ilgili piyasada çok okunan bir dergi olabilmeyi kimyayı seven, kimyayı takip eden, kimya ile ilgili bildiklerini paylaşan bir kesim oluşturmayı hedef edinmiştir. Dergimizde kimya üzerine bölüm okuyan, mezun herkes bize yazabilir. Kimya ile ilgili bir bölüm bitirmiş olmanız yeterli. Dergimizde yazarlarımızın yazdığı yazılar kısmı, haber kısmı, bulmaca kısmı, elementleri tanıyalım kısmı, kimya sözlüğü kısmı ve faydalı web siteleri kısmı adlı bölümler vardır. Eğlenerek ve öğrenerek okumanız, bize yazmanız dileğimizle... İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
Sahibi :
Yavuz Selim Kart
Genel Yayın Yönetmeni :
Yavuz Selim Kart
Yayın Danışmanı :
Yavuz Selim Kart
Dergi Editörleri :
Yavuz Selim Kart Ebru Çetinkaya
Haber Bölümü :
Yavuz Selim Kart Ebru Çetinkaya Hatile Moumintsa
Facebook Yönetimi ve Bilgi Araştırma :
Yavuz Selim Kart Hatile Moumintsa
Twitter Yönetimi :
Yavuz Selim Kart
Instagram Yönetimi :
Yavuz Selim Kart
Dergi Tasarımı :
Yavuz Selim Kart
KURALLAR Dergimiz Hakkında 1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumundasınız. Kullanmış olduğunuz bu yazıların kaynağını bu dergi olarak belirtmek zorundasınız. 2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız. 3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu değildir. 4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak hallediniz. Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet ederek resimlerini dökümanlarına eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu değildir. 5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız var ise. Yazılarınız için lütfen Yavuz Selim KART ile konuşun. Dergi ile iletişim kurmak için www.facebook.com/groups/147842018740235/ Grubu aracalığı iletişim kurabilirsiniz. Bu grup aracılığı ile bizimle iletişimde kalabilirsiniz. 6. Elimize çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı yayımlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan bir kesim sağlamak, hem bilgilerinizi 3. şahıslara yaymak hem de sizleri en iyi şekilde tanıtmaktır. 7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönderdiğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi. 8. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın. 9. Dergimize yapacağınız eleştirileri de arkadaşlarımıza saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi herkes gönüllü yapıyor. Lütfen saygıda kusur etmeyiniz. 10. Dergi ekibi gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu
dergi ilk kurulduğu andan beri böyledir. Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır. Gelen herkese en başta bu kural söylenir. Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen, ben kafama göre hareket ederim diyen herkes ekipten çıkarılır. 11. Dergimizde yazabilecceğiniz konular aşağıda listelenmiştir. * Akademik Makaleler * Endüstriyel Konular * Üniversite Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar (Kimya üzerine bölümler için) * İş Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar * Laboratuvar Üzerine Yazılar * Kimya Sanayi Uygulamaları * Teorik Kimya Üzerine Makaleler * Ülkemizdeki Kimya ile ilgili Kanunlar Üzerine Yazılar * Kimya Sektöründe Güvenlik Önlemleri ve Dikkat Edilecek Husular Üzerine Yazılar * Kimya Sektöründe Bilgisayar Uygulamaları Üzerine Yazılar temel konular bunlar. Bu konular ile ilgili bize yazıp gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz şeyler Kimya Dünyası ile alakalı olmalı yoksa yayımlanmaz. 12. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz. Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi yayımlamama hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz dergi yöneticisine aittir. 13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu arkadaş buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine sahiptir. 14. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları kabul etmiş sayılırlar.
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
Ekibimiz BİZ KİMİZ
Yavuz Selim KART EBRU ÇETINKAYA
Hatile MOUMINTSA
Kimya Dergisi
https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi https://twitter.com/InovatifKimya http://www.linkedin.com/profile/view?id=299289606 Instagram
http://www.instagram.com/inovatifkimyadergisi
Editörden Merhaba İNOVATİF KİMYA Dergisi Okuyucuları
Değerli Okuyucularımız; Gönüllülük esasına göre işleyen dergimizde sizlerin gönderdiği yazılarla 19. sayıyı çıkarmanın keyfini ve gururunu yaşıyoruz. Bize yazı gönderen ve yazmayı düşünen herkese çok teşekkürler. İnovatif Kimya Dergisi’ni sosyal ortamlarda çok okunan, çok fazla kişinin takip ettiği bir dergi haline getirme çalışmalarımız sürüyor. Sizlerin yazılarını dergide ve sosyal ortamlarda yayımlayarak kalıcılığı artırmaya çalışıyoruz. Birçok insan yazılarınız sayesinde değişik şeyler öğreniyor. Bu ay E-Dergimizde 7 farklı yazı bulunmakta. Bize bu ay gönderilen yazılar. Kimya Dünyasına Temiz Bir Soluk Yeşil Kimya yazısı, yeşil kimya hakkında içerikli bir yazıdır. Depresyon yazısı, Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi Hocamızın yazısıdır. Kod Adı : Deterjan yazısı, deterjan hakkında bilgilendirici bir yazı. Beyaz Altın Lityum yazısı, dergimizin kapak konusu olarak seçtiğimiz, Lityum elementi hakkında bilgilendirici bir yazı. Karbon ve Nanoteknoloji konusu ise nanoteknoloji ve karbon hakkında açıklayıcı bir yazı. Mutluluğun Hormonu Serotonin yazısı ise bu ayın ilginç konularından, mutluluk hormonu nedir bu yazıyı okuyarak bilgilenebilirsiniz. Merakla okuyacağınızı düşünüyoruz. Chemsketch Programı yazısında bu ay yeni bir program hakkında bilgi verildi. Element Tanıma kısmınında bu ay sırada Azot Elementi var. Yurttan ve Dünyadan Kimya Haberleri ile de gündemi takip edeceksiniz. Her ay web siteleri kısmı ile bu ay da birçok web sitesi keşfedeceksiniz. Sözlük kısmında İngilizce-Türkçe Kimya kelimelerini öğreneceksiniz. Bulmaca kısmında ise hem eğlenip hem öğreneceksiniz. Umarız zevk alarak okursunuz. Bize yazı gönderen emek harcayan meslektaşlarımıza teşekkürü bir borç biliyoruz. Kimya üzerine bölüm okuyan, çalışan her kesimden yazılar bekliyoruz. Bir sonraki ay görüşmek üzere. Sevgiyle kalın.
Yavuz Selim Kart Dergi Editörü
IÇINDEKILER Kimya Dünyasına Temiz Bir Soluk 7 Yeşil Kimya Depresyon 10 Kod Adı : Deterjan 12 Beyaz Altın Lityum 14 Karbon ve Nanoteknoloji 18 Mutlulugun Hormonu Serotonin 21 Chemsketch Programı 23 Element Tanıyalım 27 Sözlük (Ing-Trk) 28 Haberler 29 Faydalı Siteler 38 Kimya Bulmaca 39 Kimya Bulmaca Çözüm (Önceki Ay) 40 Sizde Yazarımız Olun 41
Melike YILDIRIM mellike_ yldrm@hotmail.com
kimya dünyasına Temiz bir soluk
Yeşil Kimya
Kimya Mühendisi (Ögrenci)
G
ünümüz Dünyası’nın en büyük sorunlarından biri çevre kirliği, çevre kirliğinin en büyük sebeplerinden biri ise koşulsuz doğaya fütursuzca atılan kimyasallar, fabrika bacalarından süzülen zehirli gazlar, sulara karıştırılan çözücüler ve bunun gibi dahası...
İnsanoğlunun nüfusu gün geçtikçe artıyor. Buna bağlı olarak ihtiyaçlar listesi de git gide kabarıyor. Bu listeleri karşılamak için kıt kaynaklarla sınırsız üretim imkanı sağlanmaya çalışılıyor. İşin üretim kısmında, endüstrilerin hemen hemen hepsinde kimyasalların önemi çok büyük. Bu nedenle endüstriler ellerini kimyasallara bulamaktan kaçınmıyorlar. Bunun sonucunda ise ölen balıklar, asit yağmurları, kuruyan topraklar, solunan baca gazları kaçınılmaz oluyor. Hızla büyüyen çevre kirliliğinin en büyük sorumlusu kimyasallar olarak gösterilince, kimyacılar ve kimya mühendisleri de alternatif çözüm yolları aramaya başladılar. Bunlar arasından ‘Yeşil Kimya’ son zamanların en çok konuşulan alternatif çözüm yolu olmuştur.
NEDİR YEŞİL KİMYA?
Yeşil kimya, tam olarak belli prensipler üzerine oturtulmuş, kirlilik faktörlerini yok etme amaçlı gerçekleştirilen eylemlerin bir bütünüdür. Belli bir düzen çerçevesinde gerçekleştirilen eylemlerle kirlilik azalması amaçlanmaktadır. Bu nedenle ‘Yeşil Kimya’ için uzun soluklu bir süreç diyebiliriz
Çevre Koruma Örgütü (EPA) tarafından tanımı ise; “Kimyasalların dizaynı, üretimi ve kullanımı sırasında ve sonrasında ortaya çıkacak kirlilikleri elimine eden veya azaltan yenilik içeren teknolojileri teşvik etmektir”. P. T. Anastas ve J. C. Warner ise Yeşil Kimya-Teori ve Pratik kitabında (Green Chemistry-Theory and Practice); “Kimyasal ürünlerin dizaynı, üretimi ve kullanım alanlarında insan ve çevre sağlığı için tehlike oluşturan materyallerin kullanımı ve ortaya çıkışını elimine eden veya azaltan bir düzine prensibin kullanımıdır” olarak tanımlamışlardır[1].
7
Yeşil Kimya veya Çevre için tehlikesi olmayan kimya; tehlikeli kimyasalların oluşumunu önleyecek veya azaltacak şekilde ürün ve süreçlerin tasarımı olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle, yeşil kimya yaklaşımında, atık oluşumu, enerji ve doğal kaynak kullanımının azaltılması gibi birçok konuda çaba sarf edilmesi gerekmektedir. İki kimyasal sürecin hangisinin çevresel olarak "daha kabul edilebilir", ya da daha "yeşil" olduğunu hızlı bir şekilden değerlendirmek için tüm akademik çevreler ve endüstri tarafından kabul gören 12 temel ilke vardır[2]. Bu ilkeleri şöyle sıralayabiliriz: 1.Önleme: Bir atığın oluşumunu önlemek, atık oluştuktan sonra onun arıtılması ve temizlenmesinden daha uygundur. Bu nedenle, atık çıktıktan sonra onu nasıl gidereceğimizi kara kara düşünmek yerine, atığın oluşumunu engellemeye çalışmak ana amaç olmalıdır. 2.Atom ekonomisi: Üretim sürecine giren tüm malzemelerin, son ürün içindeki miktarını, enerjisini en büyükleyecek (maksimize edecek) üretim süreçleri tasarlanmalıdır. Bu da ancak en az (minimum) yan ürün ve atığın olduğu süreçler ile olanaklıdır. 3.Tehlikeli kimyasalların azaltılması: Mümkün olduğu kadar, çevre ve insan sağlığına etkisi çok az olan veya tehlikesiz maddelerin kullanımını ve üretilmesini temin edecek üretim süreçleri tasarlanmalıdır. 4.Güvenli kimyasalların tasarımı: Kimyasal süreçler, o ürünlerden beklenen başarımı (performansı) koruyarak, zehir (toksik) etkilerini en aza düşürecek şekilde tasarlanmalıdır. Çevre ve insan sağlığına zararlı olduğu bilinen kimyasal maddeler üretilmemelidir. Onların zehir etkilerini en aza düşürecek tasarım çalışmaları yapılmalıdır.
8
5.Güvenli çözücüler ve yardımcı maddeler kullanımı: Üretim esnasında yardımcı maddelerin (örneğin çözücüler, ayırma maddeleri vb.) mümkünse kullanılmaması veya kullanılmak zorunda kalınırsa en tehlikesizinin seçilmesi. 6.Enerji tasarrufu: Kimyasal süreçlerin enerji gereksinimleri, çevresel ve ekonomik etkileri göz önüne alınarak belirlenmeli ve en küçüklenmelidir. Üretim süreçleri mümkün olduğu kadar atmosferik basınçta ve oda sıcaklığında gerçekleştirilmelidir. Böylece üretim esnasında daha az enerji harcanmış olur. 7. Yenilenebilir besin kaynaklarının kullanımı: Teknik ve ekonomik olarak olanaklı olduğu taktirde tükenen kaynaklar yerine yenilenebilir ham madde ve besin kaynakları tercih edilmelidir. 8.Yan ürünlerin azaltılması: Gereksiz işlemler ( gereksiz engelleyici gurupların kullanımı, koruma/ korumanın kaldırılması, kimyasal/fiziksel süreçlerin geçici olarak değiştirilmesi gibi) mümkün olduğunca azaltılmalı veya kullanılma malıdır. Çünkü bu işlemlerin her birinde gereksiz maddeler kullanılır ve atık oluşabilir. 9.Katalizler: Katalizör maddeler ( mümkün olduğu kadar seçici olmak koşuluyla) daima stokiyometrik kimyasallardan daha üstündür. Üretim sürecinde katalizörler kullanılarak verim artırılabilir. 10.Bozunmanın tasarımı: Kimyasal ürünler, ömrünü tamamladıklarında , doğada atık olarak kalmayıp, çevreye zararlı olmayacak bozunma ürünleri vererek parçalanabilecek şekilde tasarlanmalıdır. 11.Kirliliği önlemenin izlenmesi ve çözümlenmesi: Tehlikeli maddelerin oluşumundan önce üretim sürecinin sürekli izlenmesine ve kontrol edilmesine olanak sağlayacak ileri analitik yöntemlerinin geliştirilmesine çalışılmalıdır. 12.Kazaların önlenmesi için daha güvenli kimya: Bir kimyasal süreçte kullanılacak maddeler ve bu maddelerin fiziksel formu, yangın, patlama veya sızıntı gibin kimyasal kaza risklerini en aza indirecek şekilde seçilmelidir.
Görüldüğü gibi sadece atıkları azaltmak ve atıkları yönetmek çevre dostu olmaya yeterli değildir. Bu nedenle sadece atık tartışmaları yapmak konunun diğer boyutlarının göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Yeşil kimya, uygulama açısından kısa sürede sonuç vermese de, kimyasal kirliliğe açtığı savaşı bir gün kazanacağını söyleyebiliriz. Bu nedenle, bu konuda bilgilendirilme yapılmalı, üniversitelerde yeşil kimya ders olarak verilmeli, yeşil kimya uygulamalı projeler desteklenmeli ve yaygınlaşması sağlanmalıdır. Kaynaklar : [1] www.yesilkimya.org [2] Anastas, P. T. Warner, J. C. Green Chemistry: Theory and Practice, Oxford University Press, Oxford, (1998.)
9
Haydar GÖKSU adar_gok@hotmail.com
DEPRESYON DEPRESYON KİMYASAL BİR HASTALIK MIDIR?
D
Kimya Ögretmeni (Düzce Üni Yard. Doç. Dr.)
epresyon, günümüzde ciddi problemler arasında olan ve giderek artış gösteren bir hastalıktır. Bu artışı durdurmak ise oldukça güçtür. Psikolojik tedaviler, antidepresan ilaçları, öğütler, öneriler ve daha pek çok çözüm yöntemleri maalesef çözümsüz kalmaktadır. Depresyon denilen ve insanların gözünde canavarlaştırılan bu hal insanları ölüme sürüklemektedir[1].
10
Ruhsal bir hastalık olarak bilinen depresyon, aslında kimyasal bir hastalıktır. Bu açıdan bakıldığında hastalığın tedavisinin çok zor olmadığı görülmektedir. İnsanlardaki mutsuzluk, halsizlik, yorgunluk ve huzursuzluk gibi durumların; yaşanan ani travmalar, maddi sıkıntılar gibi problemlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu tür duygu-durum değişikliklerini dengelemek için bireye psikolojik destek veya ilaç desteği sağlanmaktadır. Psikolojik destekler tam olarak çözüm oluşturmamakla birlikte verilen ilaçların da bireyde oluşturduğu yan etkiler daha farklı problemlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır[2]. Bireyin ruh halinin dengelenmesi vücutta sentezlenen asetilkolin, dopamin, serotonin, GABA ve en önemlisi de noradrenalin gibi nörotransmitterlerin miktarı ile doğrudan ilişkilidir. Nörotransmitterler, nöronlar arasındaki iletişimi yani sinir sistemi boyunca sinaps denilen nöronlar arasındaki boşluklarda sinyallerin bir nörondan diğerine taşınmasını sağlayan kimyasallardır (Şekil 1). Özellikle norepinefrin de denilen noradrenalin, bireyin çevresindeki olaylara cevap verme ve dikkat gibi durumlarını kontrol eder. Noradrenalin, kan akış ve kalp atış hızını ve vücuttaki glikoz salınımını arttırarak “kaç ya da savaş” yanıtının temelini oluşturmaktadır. Depresif hastalarda noradrenalinin azalması; dikkat eksikliğine, ilgi ve enerji kaybına neden olmaktadır[1,2].
Şekil 1. Nöronlar, sinapslar ve nörotransmitterler
Noradrenalinin vücuttaki sentezi, tirozinin nöron içine alınması ile başlar. Tirozin hidroksilaz enzimi ile önce dopa sentezlenir ve sentezlenen dopa ise dopa dekarboksilaz enzimiyle dopamine dönüşür. Bir sonraki adımda ise dopaminden β-hidroksilaz enzimiyle noradrenalin sentezlenir (Şekil 2)[3]. HO
NH2
Tirozin hidroksilaz
OH HO
NH2
COOH Tirozin
DOPA dekarboksilaz
COOH DOPA
OH HO
CO2
NH2 Dopamin
Dopamin beta-hidroksilaz
O2 C vitamini
OH HO
NH2 OH
Noradrenalin
Şekil 2. Noradrenalininin sentezi Tirozin, bir aminoasit türüdür ve vücut bu aminoasidi ihtiyacı karşılayabilecek düzeyde sentezleyemediği için dışarıdan beslenme yolu ile alır. Özellikle çocukların vücudunda tirozin sentez metabolizması gelişmediği için çocuklarda bu aminoasidin besinler aracılığı ile alınması zorunludur. Şekil 2’de görüldüğü gibi noradrenalinin sentezi vücuda alınan tirozin ile sağlanmaktadır ve tirozin eksikliği ise doğrudan dopamin ve noradrenalinin oluşumunu etkilemektedir. Özellikle dopaminden noradrenalinin sentezlenmesi basamağında C vitaminine ihtiyaç duyulduğu görülmektedir[3]. Depresyon rahatsızlıklarındaki asıl neden nörotransmitterlerin vücuttaki sentez yollarının kapanmasıdır. Bunun temel nedeni ise dengesiz beslenmedir. Tirozin bakımından zengin besinlerin alınmaması ve vücuttaki C, D, B6 vitaminleri ve folik asit eksikliği ile ayrıca demir, çinko ve magnezyum eksikliği de depresyon rahatsızlıklarına neden olmaktadır. B12 vitamini eksikliği de bireyde yorgunluk, halsizlik ve agresiflik gibi ciddi problemlere neden olmaktadır. Bu durumda acil olarak bireye B12 takviyesi yapılmalıdır. D vitamini eksikliği de benzer problemleri doğurduğu için özellikle güneşten daha az faydalanılan kış aylarında D vitamini takviyesi yapılmalıdır. Bol bol C vitamini ve tirozin bakımından zengin peynir, yumurta gibi gıdaların tüketilmesi bireyde depresyondan dolayı ortaya çıkan belirtileri ortadan kaldıracaktır[3,4]. Önemli bir problem olarak görülen depresyon artık büyütülmemesi gereken bir durumdur. Düzenli olarak uygulanan basit bir diyet programı ile depresyonun üstesinden gelinebilmektedir. Ama hastanın mevcut durumu da göz önüne alınarak psikiyatri veya ilaç desteği de verilmesi elbette uygun olacaktır. Kaynaklar : 1. Brown, L.C., Majumdar, R.S., Newman, S.C., Diabetes Care, 2005, 28, 1063-1067. 2. Dunna, A.L., Trivedib, M.H., Kampertc, J.B., Clarkd, C.G., Chamblissc, H.O., American Journal of Preventive Medicine, 2005, 28(1), 1-8. 3. Uguz, S., Yurdagul, E., Klinik Psikiyatri, 2002, 19-23. 4. Brunello, N., Mendlewicz, S., Kasper, S. ve ark., Eur Neuropsychopharmacol, 2000, 12(5), 461-476.
11
Bedirhan GÜLER bguler45@gmail.com
Kod Adı: Deterj an G
Kimyager (Ögrenci)
ünümüzde hepimizin mutlaka kullandığı vazgeçilmez temizlik ürünüdür. Çamaşırlardan bulaşıklara , kozmetikten kişisel bakıma günlük hayatta sık sık kullandığımız bu muhteşem ürün sizce masum mu?
12
Deterjan petrol türevi maddelerin bir araya gelmesi ile oluşan temizleme arıtma özelliğine sahip krem, toz ve sıvı halde bulunan üründür. Bu ürün sert ve yumuşak sularda etkisini gösterir. Kirleri temizleme mantığı ise kir maddelerinin hidrofobik kısım ile etkileşerek yüzeyden ayrılmasıdır. Kirler genellikle apolar yapıya sahiptirler bu yüzden çoğu kir su gibi polar bir madde de yüzeyden ayrılmaz. Burada çivi çiviyi söker mantığı geçerlidir. Polar çözücü poları, apolar çözücü apoları çözer. Bu nedenle deterjanların apolar olan kısımları kiri sararak çözünmesini veya yüzeyden ayrılmasını sağlar. Deterjanların ana maddesi : Sülfonik Asittir. Sülfonik asit yüzey aktif bir maddedir. Bu maddeye kullanım amacına göre çeşitli yardımcı ve düzenleyiciler eklenerek deterjan üretilmiş olur. Şimdi bu ürün masum mu sorusuna cevap verelim ; Maalesef değil !
Peki Neden ? Deterjanlar temiz suların düşmanıdır. İçerdiği Alkin benzen sülfonat (ABS), fosfat ve diğer yardımcı maddeler kanalizasyondan sızarak yeraltı sularını olumsuz etkilemektedir. Ayrıca ülkemizde şuan sınırlandırılmış olan fakat önemli ölçüde kullanımı devam eden ABS içerikli deterjanlar geçmişte Marmara Denizinde Red-water yani kırmızı su oluşumuna sebep olmuştur. Kırmızı su ötrafikasyon özelliğine sahip bu maddelerin etkisi ile oluşur ve sualtı yaşamını ciddi biçimde tehdit eder. ABS’ lerin parçalanmaları zordur. Örneğin bir bardağı deterjanla yıkadıktan sonra yüz kere bile durulasanız üzerinde hala ABS kalıntısı olur. Bu maddeler toksit etki yaratacak düzeyde vücuda alındığında hastalıklara sebep olur. Lineer Alkil sülfonatlar (LAS) ise parçalanabilir. Kullanım ve çevre açısından uygun bir türdür. Fakat bu onunda masum olduğunu göstermez sadece kötünün iyisidir. Son yıllarda özellikle ülkemizde çok kullanılan katkı maddesi sodyum tripolifosfat (STPP) içinde Çevre ve Orman Bakanlığınca çeşitli kısıtlamalar konulmuştur. Bu katkı maddesi çok sayıda fosfor (P) içerdiğinden su organizmasında alglerin artmasına sebep olur alglerde sudaki oksijen miktarını azaltır oksijen miktarı azalınca sualtı canlıları yaşayamazlar böylelikle zincirleme bir çevre felaketine yol açar.
Deterjanın tehlikeli olan bir diğer etkisi ise buna alerjisi olan insanlaradır. Evet yanlış duymadınız deterjan alerjisi ! Buna sahip olan insan deterjanla yıkanmış bir ürüne dokunduktan 1-2 sonra cildinde kızarıklık ve kuruluk gözlenir eğer uzun süre temas ederse iltihaba sebep olur. Çözümü ise bu kişilere özel üretilmiş hipoalerjenik deterjanların kullanımıdır. Sonuç şu ki her ne kadar çevreye ve dolaylı olarak bize zararı olsa da uzun bir süre kullanımına devam edilecek olan bu madde çevreye zararları dikkate alınarak üretildiği sürece hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olacaktır.
13
Ismail BAYRAKTAR ismbyrktr@gmail.com
BEYAZ ALTIN LITYUM
Yüksek Kimyager (Mezun)
L
ityum, sembolü Li atom numarası 3 olan bir elementtir. Periyodik tabloda 1. grupta alkali metal olarak bulunur ve yoğunluğu en düşük olan metaldir. Lityum doğada saf halde bulunmaz. Yumuşak ve gümüşümsü beyaz metaldir. Atom numarası Element Serisi Görünüş Atom ağırlığı Yoğunluğu Erime Noktası Kaynama Noktası Kristal Yapı
14
3 Alkali Gümüş, beyaz gri 6,941 g/mol 0,534 g/cm-3 180,54 oC 1342 oC Kübik
Havada bulunan oksijenle reaksiyona giren lityum, lityum oksit (Li2O) oluşturur. Hava ve su tarafından hızlı bir şekilde oksitlenip kararır ve lekelenir. Bu oksitlenme reaksiyonunu engellemek için lityum yağ içinde saklanır. Lityum metali doldurulabilir pillerde(örnek olarak cep telefonu ve kamera pili) ve ağırlığa yüksek direniş göstermesi sebebiyle alaşım olarak hava taşıtlarında kullanılır. Lityum ilk olarak 1817 yılında Johan August Arfwedson tarafından keşfedilmiştir. İlk saf olarak izolasyonu ise William Thomas Brande ve Humphrey Davy tarafından lityum oksitin elektrolizi yolu ile gerçekleştirilmiştir. Spodumen cevheri ,LiAl(SiO3)2, Lityum içeriği nedeniyle ticari olarak çok önemlidir. Lityum üzerine çalışmalar 1817 yılında başlamıştır. Lityum, sülfürik asit ile reaksiyona sokularak lityum sülfat (Li2SO4) elde edilir. Elde edilen bu çökelek, çözeltiden ayrılarak sodyum karbonat (Na2CO3) ile yıkanır. Böylece suda çözünmeyen lityum karbonat (Li2CO3) elde edilir. Lityum karbonat, lityumun kullanıldığı ürünlerde ana maddedir.
Doğada Lityum Lityumun yeryüzündeki ortalama konsantrasyonu yaklaşık %0,006 oranında olup, deniz suyunda da yaklaşık 0,1 ppm lityum olduğu sanılmaktadır. Yaklaşık 150'den fazla lityum mineralinin varlığı bilinmesine rağmen, bunların çok azının ticari olarak önemi bulunmaktadır.
Mineral Spodümen Lepidolit Petalit Ambylgonit
Formül LiAl(Si2O6) K2(LiAl)5-6(SiAlO).. LiAl(Si4O10) LiAl(PO4)
Teorik (% Li2O) 8,0 Değişken 4,9 10,1
Ticari (% Li2O) 1,5-7 3-4 3-4,5 8-9
Ticari Üretim Li2SO3 + Na2CO3 → Na2SO4 + Li2CO3 (katı) Elde edilen Li2CO3 çökeleği HCl ile reaksiyona sokularak LiCl elde edilir. Li2CO3 + 2 HCl → 2 LiCl + CO2 + H2O LiCl erime noktası 600 °C den fazla olduğu için elektroliz ile saflaştırılması zor olduğundan LiCl (55%) ve KCl (45%) karışımı kullanılarak erime noktası 430 °C’ye düşürülür. Bu karışımın elektrolizi ile Li saf olarak elde edilir. • •
Katot: Li+ (s) + e- → Li (s) Anot: Cl- (s) → ½ Cl2 (g) + e-
Lityum, bıçakla kesilebilen sodyumdan bir az daha sert olduğu için, onu kesmek veya bölmek çok daha zordur. Reaksiyona girmemiş Lityum gümüşümsü bir renge sahiptir, ancak kısa sürede rengi kararır. Düşük yoğunluğu sayesinde hidrokarbonlar üzerinde batmadan durabilir. Alev üzerine konulduğunda lityumda göz alıcı bir kırmızı renk gözlenir, ancak yanmaya başladığında parlak beyaz bir alev gözlemlenir. Lityum suda ve su buharında bulunan oksijen ile tutuşur ve yanma reaksiyonu gösterir. Oda sıcaklığında azot ile reaksiyona giren tek metaldir. Yüksek özgül ısısı, 3582 J/(kg•K), ve sıvı haldeki geniş sıcaklık değerleri lityumu kullanışlı hale getirmektedir. Lityum hava ve su ile yanması ve potansiyel patlama tehlikesine rağmen diğer alkali metallere göre daha az tehlikelidir. Oda sıcaklığındaki Lityum-Su reaksiyonu aktif ve çabuk gerçekleşen bir reaksiyon olmasına rağmen çok tehlikeli bir reaksiyon değildir. Lityum alevlerini söndürmek zordur ve bunun için özel kimyasallardan oluşan söndürücüler kullanılır.
Kullanım Alanları Lityumun çok çeşitli endüstrilerde kullanım alanı bulunmakta olup; seramik, cam, alüminyum, yağ, eczacılık ve pil sektörü bunlar içerisinde en önemlilerindendir. Ayrıca çeşitli metallerle alaşımlar da oluşturmaktadır (Li-Al, Li-Mg alaşımları). Seramik sektöründe lityum karbonat ya da mineral olarak kullanılan lityum, erime sıcaklığının ve ısıl genleşme katsayısının düşmesini sağlarken, akışkanlığı da artırmaktadır. Cam üreticileri, beher ve şişe cam üretimlerinde lityumu kullanarak daha hafif ve daha ince kalınlığa sahip ürünler elde etmektedirler. Lityum bileşikleri A vitamininin sentezinde ve manik (bipolar) depresif hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır.
Elektrikli Otomobiller ve Yeşil Devrim
Devamlı artan ve hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan müşteri istekleri nedeniyle ulaşımdan iletişime, sağlıktan savunmaya her alanda hızlı bir teknolojik tüketim yaşanmaktadır.
15
Günümüzde hemen her bireyin hızlı, verimli ve kolay iletişim için taşınabilir elektronik aletlerden (bilgisayarlar, cep telefonları, kameralar, fotoğraf makinaları, MP3 çalarlar, CD çalarlar, DVD oynatıcılar, radyolar, televizyonlar) en az birisine sahip olduğu bilinmektedir. Gün geçtikçe elektrikli aletlerin çoğu kablosuz kullanılabilir hale gelmektedir. Bütün bu elektronik ürünlerin geliştirilen fonksiyonlarını uzun süreli ve etkin olarak idame ettirebilmeleri için temel şart yüksek enerji yoğunluğu, güvenilir ve uzun ömürlü, bakımı kolay, kısa sürede şarj edilebilen ve çevre dostu bir enerji kaynağına sahip olmasıdır. Şarj edilebilen/İkincil (Li-iyon) piller günümüzde taşınabilir elektronik ve elektrikli eşyalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Avantajlar • Kapalı hücre, bakım gerektirmez • Uzun ömürlü ve tekrar kullanılabilir • Geniş çalışma sıcaklığı • Çabuk şarj edilebilme • Yüksek enerji ve deşarj kapasitesi Dezavantajlar • Yüksek fiyat • Yüksek sıcaklıkta bozunma • Koruyucu devre ihtiyacı • Aşırı şarj sonucunda kapasite kaybı ve termal bozunma
16
Lityum polimer piller
Organik elektrolit maddesi yerine polimer tipi elektrolit kullanılması ve bu suretle pil bünyesinde yer alan separatörlerin kaldırılması konusunda araştırmalar yapılmıştır. Li-polimer pillerde sıvı elektrolitin olmaması pilde sızma olayını ortadan kaldırmıştır, metalik dış kabı yerine alüminyum veya diğer tipte metal folyolar kullanılabilir. Polimer uygulamasıyla üretim basitleşmiş, pil güvenliği artmış ve ince yapılı piller oluşturulmuştur.
Elektrikli Araç Teknolojisi Dünyada küresel ısınmaya neden olan karbon emisyonunun %20’den fazlası ulaşım sistemlerindeki enerji tüketiminden kaynaklanıyor. Arabaların tamamında kullanılan içten yanmalı motor teknolojisi bu oranda en büyük paya sahip etkendir.
Elektrikli araçlar, sıfır emisyonlu çevreye duyarlı araçlar olmaları nedeniyle petrol türevli araçlara göre daha cazibeli ve güçlü bir alternatiftir. Birincil enerji kaynağının aynı miktarına %60 daha fazla yol sürüşü sağlayan bu araçların enerji çevrimi de çok etkileyicidir. Elektrikli araçların sürüş mesafesi ise en önemli dezavantajlarından biridir.
Araçların menzilini arttırmak için batarya teknolojileri geliştirilmektedir. Yüksek enerji yoğunlukları, uzun raf ömrü ve düşük ağırlık küçük boyut avantajları nedeniyle lityum-iyon veya lityum-polimer bataryalar tercih edilmektedir. Elektrikli araçların kullanılmaya başlanmasıyla, •Ulaşım maliyetlerinin azaltılması, •Fosil kaynaklı yakıtların kullanımın azalması, •Özellikle CO2 salınımın ciddi oranda azalması, küresel ısınma ve ozon tabakasının rahatlaması gibi çok önemli avantaj sağlayacaktır. Geleceğin teknolojisi olarak tanımlanan lityum-iyon pillerin özelliklerini geliştirmek dezavantajlarını gidermek için araştırmalar sürmektedir. Ülkemizde araç mülkiyeti sayısının nüfusa oranı %15 seviyesinde olup, diğer ülkelere göre oldukça düşüktür. Elektrikli araçların Türkiye’de yaygınlaşabilmesi için öncelikli şart mevcut altyapının değişmesi ve şarj istasyonlarının yeterli sayıya ulaşmasıdır. Marmara bölgesi ve büyük şehirlerde 1000’e yakın akıllı şarj istasyonları kurmayı planlayan enerji sektörünün liderleri, 2020 yılında Türkiye araç parkının %19‘unu elektrikli araçların oluşturacağı ve elektrikli araç sayısının 4 milyonu aşacağı öngörülmektedir. Enerji sektörü bunu söylese de kimya sektörünün daha buna hazır olduğunu söyleyemeyiz. Elektrikli araçların bataryaların, motorlarının ve güç jeneratörleri gibi parçalarının üretilmesi ve buna uygun sanayileşmenin zayıf olması Türkiye’de elektrikli aracın şimdilik bir rüya olduğu görülmektedir. Teknoloji gün ve gün gelişmeye ve ilerlemeye devam ediyor. Enerjiniz tükenmesin! Kaynaklar : 1. Deniz POLAT, Özgür KELEŞ,. İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ METALURJİ BÖLÜMÜ, TEKNİK BÜLTEN. 2. Lithium Ion Rechargeable Batteries, Technical Handbook. 3. Fatma KILIÇ, Bazı Lityum metal vanadat içeren bileşiklerinin sentezi, karakterizasyonu ve elektrokimyasal özellikleri, Kahramanmaraş Üniversitesi Kimya Bölümü Yüksek Lisans Tezi, 2008. 4. Tufan KAYIKLI, Abdülkadir BALIKÇI, A Lityum Polymer Battery Charger Design for Electric Vehicles, Gebze İleri teknoloji Enstitüsü. 5. Wikipedia/Lithium
17
Mustafa ALTUNKAYNAK altunkaynakmustafa@gmail.com
KARBON VE NANOTEKNOLOJİ (ELMAS, GRAFİT, FULLEREN)
Kimyager (Kimya Ög.)
D
eğerli okuyucular; Yer yüzünün en önemli elementlerinden olan karbon, yerkabuğunun yaklaşık %0,2 sini oluşturur. Periyodik cetvelin 4A grubunda yer alır ve atom numarası 6 dır. Karbonun atomik ve genel özelliklerinden bazıları aşağıda sıralanmıştır.
18
Elmas Kristal yapısı Kübik Yükseltgenme seviyeleri 4,2 Elektronegatifliği 2,55 Pauling ölçeği İyonlaşma enerjisi 1086,5 kJ/mol Atom yarıçapı 70 pm Atom yarıçapı (hes.) 67 pm Kovalent yarıçapı 77 pm Van der Waals yarıçapı 170 pm
Grafit
Fulleren
Maddenin hali Yoğunluk Sıvı haldeki yoğunluğu Ergime noktası
Katı 2.267 g/cm³ 2.267 g/cm³ 4300–4700 °K 4027-4427 °C
Kaynama noktası
4000 °K 3727 °C
Ergime ısısı Buharlaşma ısısı Isı kapasitesi
100 kJ/mol 120 kJ/mol 8.517 (grafit) 6.115 (elmas) J/ (mol•K)
Aynı elementin atomlarının uzayda farklı şekilde dizilmesi sonucunda oluşan geometrik şekillerdeki yapılarına allotrop denir. Karbonun üç allotropu vardır. Bunlar elmas grafit ve fullerendir. ELMAS; çok sağlam bir yapıya sahiptir ve doğal maddelerin içinde en sertidir. Bu özellikleri sayesinde diğer bütün maddeleri çizebilir, ideal bir aşındırıcıdır. Şeffaf olan ve elektrik iletkenliği olmayan elmas, iyi bir ısı iletkenidir. GRAFİT; siyah, parlak ve iletken bir katıdır. Elektrik iletkeni olarak endüstride kullanılır. Grafitte tabakalar birbiri üzerinde kolayca kayabildiği için yağlayıcı olarak, elektrik-elektronik, boya, çelik, motor, döküm endüstrisinde, kurşun kalem yapımında ve daha birçok alanda kullanılır. Karbonun yapay allotropları da vardır. Bu allotroplara genel olarak fulleren denir. Fullerenlerin yapısı grafite benzer. Fakat grafit gibi tabakalar hâlinde değildir. Fullerenler bir tabakadan oluşur ve bu tabakada karbon atomları sadece altıgen değil, beşgen hatta yedigen halkalar olarak da dizilebilir. Fullerenler nanometre boyutunda ve sağlam yapıda olduğu için endüstride oldukça önemlidir. Karbonun bu tür nano yapıları top, tüp, çubuk ve halka şeklinde sınıflandırılabilir. Fullerenlerin keşfi yeni bir kimya alanının ortaya çıkmasına yol açmıştır. 1991 yılında, Lijima tarafından, karbonun tüp şeklinde yapı oluşturabileceği, deneysel olarak fark edildi. Grafitten özel yöntemlerle elde edilen tüpler, nanometre boyutunda oldukları için nanotüp olarak adlandırılır.
NANOTEKNOLOJİ Kelime karşılığı Latince de çok küçük boyutlu, bilimsel karşılığı ise metrenin milyarda biri anlamına gelen ölçü birimidir. Nano kelimesi Yunanca “nannos” kelimesinden gelir ve “küçük yaşlı adam veya cüce” demektir. Günümüzde nano teknik bir ölçü birimi olarak kullanılır ve herhangi bir birimin milyarda biri anlamını taşır. Bir nanometre metrenin milyarda birine denk gelir. Nano bilim ve nano teknolojinin tam bir tanımı olmamakla birlikte genel görüşe göre 1-100 nanometre boyutlarda maddelerin anlaşılması kontrol edilmesi ve atomsal seviyede değiştirilip işlevsel hale getirilmesidir. Nano teknoloji çok genel tanımıyla istisnai şekilde küçük (yaklaşık atom boyutlarında) yapıların ticari bir amaca hizmet edebilecek şekilde düzenlenmesidir. Maddeler üzerinde 100 nanometre ölçeğinden küçük boyutlarda gerçekleştirilen işleme ölçüm modelleme ve düzenleme gibi çalışmalar nano-teknoloji çalışmaları olarak nitelenir. Karbon Nanotüp, karbon elementinin uzunluk-çap oranı 28x106:1 olan allotropu. Bu oran başka herhangi bir malzemenin sahip olabileceğinden daha büyüktür. Tek katmanlı (tek duvarlı) ya da çok katmanlı (çoklu duvarlı) karbon nanotüpler mevcuttur. Karbon nanotüplerin yapısını açıklayabilecek en basit model tek duvarlı bir tüp için şu şekildedir: Tek sıra karbon atomundan oluşan bir grafen katmanının, silindir şeklinde bükülerek uçlarının birleştirildiği ve grafen içerisindeki bağların aynısından oluşturulduğu düşünülürse bu yapı tek duvarlı bir karbon nanotüple aynı yapı olur. Nano teknoloji kullanılarak üretilmiş çeşitli ürünler şimdiden yaşamımıza girdi. Bu ürünler içinde kir tutmayan duvar boyaları küvet ve lavabolar, kirlenmeyen ıslanmayan ve ütü gerektirmeyen kumaşlar, bakteri ve mikropları öldüren filtreler ve çeşitli yüzeyler, el ve yüz kremleri, tenis raketleri ve tenis topları, mantarları ve bakterileri öldüren çoraplar yer alıyor. Nano teknoloji yaşayan sistemlere moleküler seviyelerde müdahale etme imkanı yaratabilir. Sadece hastalığın bulunduğu ve yayıldığı bölgelere saldırarak ilaç veren makineler insan vücudu içinde hareket edilmesine imkan sağlayan teşhis araçları nano-teknolojinin tıp ve sağlık sektörü üzerindeki potansiyel uygulamaları olarak gösterilebilir
19
Hidrojenin yakıt olarak kullanılmasının önündeki engellerden birisi de depolanmasıdır. Ancak işlevleştirilen nanotüpler sayesinde bu moleküllere çok yüksek kapasitede hidrojen depolanabileceği ortaya çıkmıştır. Bu buluş, geleceğin otomobillerinde kullanılacak verimli yakıt hücreleri ve katalizörlerin tasarımında kullanılabilecektir. Yakın bir gelecekte, giydiğimiz tişört, üzerindeki nanosensörler sayesinde nabız, sıcaklık, tansiyon ve kan şekeri gibi vücut fonksiyonlarımızdaki değişimleri belirleyip bizi veya kablosuz bir hatla doktorumuzu uyarabilecektir. Nanoteknoloji; ulaşım, bilgisayar, yarı iletken, iletişim, malzeme, kimya, çevre, enerji ve savunma gibi birçok endüstri alanında uygulama alanı bulmaktadır. Bunların dışında tıpta birçok alanda özellikle kanser tedavisinde kullanılabilecektir. Nano teknolojinin faydaları şunlardır; 1) Denenmiş, sürekli ve daha etkili uzun koruma süresi. Tatbik edilen malzemenin değerini koruması, çevre ve iklim etkileri ile çizilmelere karşı daha dayanıklı olması. 2) Her türden tekstil ürünü ve yüzeyler için bakım kolaylığı, daha uzun süreli gözle görülebilir ve sağlıklı temizlik, kolay temizlik, cildi hiçbir şekilde etkilememesi, anti bakteriyel olması, alerji hastalarına uygun olması ve birçok sair olumlu özelliği mevcuttur. 3) Akla gelebilecek her türden yüzeye kolay ve basit bir şekilde uygulanabilirlik. 4) Boncuk teşkili etkisinin zayıflaması halinde muhtemelen bir temizlik yapılması gerekiyordur. Bu gibi durumlarda yüzeyin veya tekstil ürününün yumuşak bir temizlik maddesi ile temizlenmesi ve bolca su ile çalkalanması gerekir. Bu işlemden sonra boncuklaşma etkisi tekrar kendini gösterecektir (Tekstil ürünlerinde kuruduktan sonra). Kaplama zarar görmüşse, zarar gören kısımların tekrardan onarılması mümkündür. “Gelecek için Karbon temelli nano teknolojiyi kullanalım. Karbon emisyonunu ve sera etkisini azaltalım.”
20
Kaynaklar : 1-) Anorganik Kimya 2-) tr.wikipedia.org/wiki/Nanoteknoloji 3-) Modern Üniversite Kimyası 4-) nanoteknoloji.nedir.com/ 5-) www.biltek.tubitak.gov.tr/bdergi/yeniufuk/icerik/nanoteknoloji.pdf
Hatile MOUMINTSA hatile_m@hotmail.com
MUTLULUĞUN HORMONU SEROTONİN
Kimya (Mezun)
D
eğerli okuyucularımız bu sayıda sizlere mutluluk kaynağı olan serotonin hormonunu anlatmaya çalışacağım.
Serotonin nedir? Bir nörotransmitterdir. Yani sinir hücreleri arasında elektrik sinyallerini taşımakla görevlidir. İnsanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi verir . Eksikliğinde depresif, yorgun, sıkılgan bir ruh hali görülür. Yapısal olarak monoamin grubuna girer ve triptofan aminoasitinden sentezlenir. Serotonin molekülü aşağıda görülmektedir. Serotonin beyinde salgılanır ve vücudun çeşitli noktalarında üretilir. Genelde merkezi sinir sisteminde ve mide-bağırsak kanalında bulunur. Beyinde salındığında kan damarları kasılarak daralır, serotonin düzeyi düştükçe genişler.
21
Serotonin ve Uyku
Serotoninin yüksek düzeyleri uyanıklık, düşük düzeyleri uyku ile ilişkili. Melatonin ile birlikte, serotonin sirkadiyen saati kontrol eder ve gün ışığından etkilenir. Gün ışığı ile serotonin seviyesi artarken, melatonin azalmaktadır. İşte bu yüzden akşam ruh halimiz her nasıl olursa olsun, sabah uyandığımız zaman kendimizi mutlu hissederiz. Serotonin seviyesi REM uykusu (rüya görülen evre) sırasında en düşük seviyesindedir. Serotonin reseptörlerine sahip nöronlar REM safhasına kadar tüm uyku sırasında aktiftir. Çoğunlukla REM uykusunu engelleyici olarak görev yaparlar. Serotonin seviyesi düştüğünde, asetilkolin adlı nörotransmitter seviyesi beyinde yükselmeye başlar. Bu nedenle antidepresanların çoğu rüya görmeyi azaltır. Serotonin seviyesindeki artış, asetilkolin üretimini azaltmakta, bu da rüya görmeyi zorlaştırmaktadır.
Serotonin ve Kadınlar Merak edenler olmuştur belki bazı kadınlar neden adet günlerinde tatlılara karşı en çokta çikolataya karşı iştahları artar diye. Kadın vücudundaki östrojende (kadınlık hormonu) artma, serotonin düzeyinde de bir artışa neden olmakta; aynı şekilde, kadınların âdet görmeleri sırasında, östrojen hormonlarında düşüş olması, serotonin düzeyini de düşürmekte ve bu durum, kan damarlarının aşırı genişlemesi sonucu, kadınlarda migren başlamasına neden olabilmektedir.
Serotonin ve Depresyon Birçok araştırmacı serotonin seviyesindeki dengesizliklerin ruh hâlini etkileyip, depresyona neden olduğuna inanmaktadır. Serotonin eksikliği şu üç nedenle oluşabilir: beyin hücrelerinde üretimin az olması, reseptör bölgelerinin yetersiz olması ya da serotonin yapımında kullanılan triptofan maddesindeki eksiklik. Bu üç biyokimyasal bozukluktan biri meydana geldiğinde, depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk, anksiyete, panik ve hatta aşırı asabiyet ortaya çıkabilir.
Serotonin ve Çikolata İster kötü olalım, ister iyi olalım çikolatayı her şekilde yemekten bıkmıyoruz usanmıyoruz. Çünkü onu yedikçe mutlu oluyoruz. Mutluluğumuzun sebebi de çikolata bol miktarda serotonin içermesidir.
Serotonin hangi besinlerde bulunur? Başta deniz tuzu olmak üzere; bitter çikolata, tahıllı gıdaları, çavdar ekmek, kepekli makarna bulgur, B vitamini ihtiva eden besinler, hindi, yumurta, badem, tavuk, soya, süt, keçi peyniri, mandalina, muz, kakao, fıstık, ıspanak, brokoli, mısır, pancar, yabani havuç, brüksel lahanası, süt ve süt ürünleri, baklagiller, nişastalı sebzeler ve yulaf ezmesi serotonin yükselmesini sağlayan besinlerdir.
22
Ayrıca ekzersiz yapmanız, güneş ışığında bol zaman geçirmeniz ve masaj yaparak stresi azaltmanız da serotonin hormonunun yükselmesine yardımcı olur. Kaynaklar : 1-) http://tr.wikipedia.org/wiki/Serotonin 2-) http://www.bing.com/images/search?q=%C3%A7ikolata+yemek&qs=n&form=QBIR&pq=%C3%A7ikolata+yemek&sc=0-12&sp=-1&sk=#view=detail&id=46A227F74BB6122934BFDEDCCC5BC0CE4E4032E7&selectedIndex=30 3-) http://www.bing.com/images/search?q=seroton%C4%B1n&qs=n&form=QBIR&pq=seroton%C4%B1n&sc=0-6&sp=-1&sk=#view=detail&id=3BFA7D7B5337789D0FBD8025603569A49A67CEF6&selectedIndex=2
Yavuz Selim KART kim_muhselim@hotmail.com
CHEMSKETCH PROGRAMI
Kimya Mühendisi (Mezun)
M
erhaba İnovatif Kimya Dergisi okuyucuları,
Bu ay sizlere ChemSketch programını anlatarak bilgilendirmeye çalışacağım. Geçen 3 sayı boyunca HyperChem programından bahsettim. Bu ay anlatacağım programda HyperChem programına benzer bir programdır. Bu programın da size faydalar getireceğini umarak anlatıma başlıyorum. İlk olarak bu program nedir ne işe yarıyor kısaca açıklayalım. Program ACD Firması tarafından 1994 yılında piyasaya sunulmuştur. Mazisi eski bir programdır. Program ile organik, organometalik, polimer ve Markush yapıları olmak üzere hemen her türde yapıyı çizebiliyoruz. Programı açınca şu şekilde bir ekran karşımıza çıkıyor. (Resim 1)
Resim 1 : ChemSketch programı genel görünümü
23
Program ile yapabileceklerimize gelince • Yapıları iki boyutlu olarak çizme, üç boyutlu hale dönüştürme ve istenen açıda çevirme, • Tepkimeler, tepkime şemaları ve reaktif miktarlarını görüntüleme, • InChi ve SMILES dizgelerinden yapı oluşturma, • 50 atom ve 3 halka yapısına kadar olan bileşikler için IUPAC'ın önerdiği isimlendirmeyi oluşturma, • Tek yapılar için logP değerlerini hesaplama, • 165.000 geleneksel, sistematik ve ticari isimli yapılar içinden arama yaptırma, • Uzaysal dizilimleri daha iyi görüntülemek için iki veya üç boyutlu olarak molekülü gösterme, • Aynı anda profesyonel raporlar üretme ve yapılarla, metinlerle ve grafiklerle çalışma gibi birçok şey yapabiliriz.
24
Resim 2 : ChemSketch ile çizilmiş yapılar Peki, program ile yapılarımızı nasıl çizeceğiz. Bunu, Resim 3 kısmında anlatarak devam ede-
Resim 3 : Programın çizim kısımları
Resim 3’te programımızın genel hatlarını görmektesiniz. Sağ, sol ve üst panelde çizeceğimiz yapıya göre kısımlar bulunmakta ve bu kısımlara tıklayarak çizim işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Birçok yapıyı, seçim işlemleri yaparak burada çizmemiz mümkün. Sol tık ile seçtiğiniz kısmı ekran alanına bir kere tıklayıp, yapıyı çiziyorsunuz. Aynı yapıdan birden çok çizmeyi düşünüyorsanız program size bu konuda yardımcı oluyor. Tek tık ile aynı yapıdan sürekli çizebilirsiniz. Misal, bir benzen halkası seçtiniz diyelim. Bir kere seçtikten sonra bu kısmı bir daha seçme gereği duymadan, sol tık ile ekrana tıklayarak istediğimiz kadar benzen halkası çizebiliriz. Bunları ayrı ayrı yerlerde ekleyebileceğiniz gibi birbirine bağ yapmış şekilde de ekleyebiliriz.
25 Resim 4 : Program ile çizilmiş yapı Resim 4’te benzen halkalarını görmektesiniz. Kırmızı daire ile alınmış kısımları bu program ile çok rahatlıkla çizebiliyoruz. Program ile yapabileceğimiz çizimlere genel başlıklar halinde bakarsak 1-) Sübstitüent ekleme 2-) Periyodik tablodan element ekleme 3-) Simgesel element ekleme 4-) R grupları ekleme 5-) Stereokimyasal bağ ekleme 6-) Zincir çizim ekleme 7-) Radikal Tablosunu kullanarak ekleme gibi birçok yapıyı rahatlıkla çizebiliriz.
Başka neler çizebiliriz?
26
Resim 5 : Program ile çizebileceğimiz diğer şeyler Resim 5’te yeşil olan kısma tıklayarak Draw moduna geçiyoruz ve kırmızı kutu içindeki kısımları buradan çiziyoruz. Çizimde neler kullanacaksanız ona göre eklemeler yapabilirsiniz. Program sadece bunlardan mı ibaret? Tabi ki değil. Programda PubChem, ChemSpider ve eMolecules araçları bulunmakta. Chemical Abstracts kayıt numarasını (CAS RN) kullanarak erime ve kaynama noktalarını, zehirliliğini, hangi kimya firmaları tarafından satıldığını öğrenebilirsiniz. PubChem çok ayrıntılı bilgiler verirken eMolecules maddenin yapısını, molekül ağırlığını ve sağlayan firmaların isimleri ile katalog numaralarını bildirmektedir. ChemSpider ise İngiliz Kimya Cemiyetinin (RSC) ürünü olup PubChem'e yakın bilgiler vermektedir. Size tavsiyemiz, bir arama motorunda ilgilendiğiniz sonucu bulamazsanız diğer motorlarda şansınızı deneyin ve özellikle CAS RN elde edilmişse Science Finder gibi güçlü literatür arama motorlarını kullanarak çok sayıda bilgi elde edebilirsiniz. ChemSketch programında çizilmiş bir şekli Microsoft Word veya OpenOffice/LibreOffice programlarına aktarabilirsiniz. Aktarma işlemlerini dikkatli ve çizimlerinizi kaydederek yapın ki emekleriniz boşa çıkmasın. Programın burada anlatamadığım daha birçok özelliği mevcut. Programı nasıl temin edebileceğimize gelince http://www.acdlabs.com/resources/freeware/chemsketch/ sitesine girip indiriyoruz. Başka sitelerden indirmeye kalkmayın, çünkü çok fazla virüs içeren indirme linki mevcut. Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle. Kaynaklar : http://barbarosakkurt.weebly.com/uploads/2/6/1/7/26173528/seminer.pdf http://www.youtube.com/watch?v=CHlJuAcyTv8
ELEMENT TANIYALIM
Azot Simgesi: Grubu: Atom numarası: Bağıl atom kütlesi: Oda sıcaklığında: Erime noktası: Kaynama noktası: Yoğunluğu: Keşfi: Atom çapı: Elektronegatifliği: Elektron dizilimi: Yükseltgenme basamağı (sayısı):
N 5A (Ametal) 7 14,00674 Gaz -209,86°C -195,65°C 1,2506 g/cc 1772 - Daniel Rutherford 0,75 Å 3,04 1s22s2p3
±3, 5, 4, 2
Azot veya nitrojen, periyodik cetvelde N simgesi ile gösterilen bir element olup atom numarası 7’dir. Renksiz, kokusuz, tatsız ve atıl bir gazdır. Azot, dünya atmosferinin yaklaşık %78’ini oluşturur ve tüm canlı dokularında bulunur. Azot ayrıca, amino asit, amonyak, nitrik asit, ve siyanür gibi önemli bileşikler de oluşturur. Azotun Elde Edilmesi Azot, sodyum asidin (NaN3) ve amonyum dikromatın bozunması ile saf olarak elde edilebilir: NaN3 → 2Na + 3N2 (300 °C) (NH4)2Cr2O7 → N2 + Cr2O3 + 4H2O
27
Azot eldesinde kullanılan bir diğer yöntem ise, amonyağın kireç kaymağı ile reaksiyonudur: 2NH3 + 3Ca(OCl) → 3CaCl3 + N2 +3H2O Sanayide sıvı havadan, ayrımsal damıtma yoluyla elde edilir. Laboratuvarda iki yöntemle elde edilir: Üzerinden karbon dioksiti alınmış hava geçirilerek oksitlenen bir maddeyle oksijenin tutulup daha az aktif olduğu için tepkimeye katılmayan azotun toplanması ya da bir azot bileşiğinin ayrıştırılması. Birinci yöntemde, örneğin bakır kullanılarak oksijen, bakır oksit biçiminde tutulur ve geride azot kalır. Havada çok az miktarda soy gazlar da bulunduğundan bu yöntemle elde edilen azot saf değildir. İkinci yöntemdeyse örneğin amonyum nitrit (NH4NO2) ısıtılarak su ve saf azot, gaz hâlinde elde edilir. Kullanım Alanları Standart sıcaklık ve basınç altında son derece kararlı olan ve atmosferin %78’ini oluşturan azot gazı, besinlerin ve kimyasalların saklanmasında kullanılır. Çok soğuk olan (-196°C) sıvı azotsa, çok düşük sıcaklıklarda gerçekleştirilmesi gereken dondurma işlemlerinde kullanılır. Sperm bankalarında spermlerin dondurularak saklanması, sıvı azotla gerçekleştirilir. Ticari olarak en çok değer taşıyan azot bileşiği amonyaktır (NH3). Güçlü bir çözücü olan amonyak, gübrelerin bileşiğinde bulunan ve plastik endüstrisinde de önemli yeri olan “üre” maddesinin eldesinde kullanılır. Azot, proteinler başta olmak üzere, organik bileşiklerin yapısında yer alan çok önemli bir elementtir. Azotun tüm bileşikleri, ya oksitleyici özelliktedirler, ya da güçlü birer reaktiftirler. Bu nedenle de, uygun koşullarda şiddetli tepkimeler verirler. Bunların arasında TNT (trinitrotoluen), ve amonyum nitrat sayılabilir.
SÖZLÜK Ingilizce-Türkçe Volatile Vessel
Kap
Viscometer
Viskozometre
Epsom Salt
Acı Tuz
Glass Wool
Cam Yünü
Haze
Bulanık
Slurry
Bulamaç
Erlenmeyer
Cam Kap
Exchange Reaction
28
Uçucu
Ferro Alloy Store Thickness Shower
Değişimli Reaksiyon Demirli Alaşım Depolamak Derişiklik Duş
Smoke, Fume
Duman
Low, Hypo
Düşük
Lean Gas
Fakir Gaz
Effective
Etkili
Fugacity
Etkin Basınç
Pill, Pellet
Hap
Ring, Cycle, Flange
Halka
Hydroxyl
Hidroksil
Kemp
Kaba Yün
Cathode
Katot
HABERLER
Yurttan Kimya Haberleri YERLİ KOZMETİK ÜRETİCİLERİNE BÜYÜK FIRSAT
Bakanlıktan yerli kozmetik üreticilerine destek geliyor Bakanlık her yıl 10 milyonlarca dolar ithalat yapılan kozmetik sektörüne neşter vuracak. 81 ilde hayata geçirilecek proje ile kozmetik üretiminde kullanılan ürünlerin Türkiye’de üretimi desteklenecek. Tarım sektöründe Avrupa’nın bir numaralı ülkesi haline gelen Türkiye, ithalata bağımlı olunan bir sektöre daha neşter vuruyor. Kozmetik, sağlık, gıda gibi alanlarda kullanılan ıtri, tıbbi ve boya bitkileri %100 yerli üretimle sağlanacak. Her yıl on milyonlarca dolarlık ürün ithalatı için ödenen döviz yurt içinde kalacak. Bu kapsamda öncelikli olarak 25 ilde Itri ve Tıbbi Bitkiler ile Boya Bitkileri Üretiminin Geliştirilmesi Projesi faaliyete geçirilecek. 81 ilde uygulanması planlanan proje kapsamında öncelikli olarak kozmetik (parfüm, kolonya, krem vb.) ve gıda sektöründe kullanılan aroması olan bitkiler Türkiye’de üretilecek. Üretimde kalite artırılarak ithalatın da önüne geçilmesi hedefleniyor. Türkiye’nin doğal bitki örtüsü, belirlenen 11 bin 707 bitki çeşidi ile küresel ölçekte büyük zenginliğe sahip. Bu bitkilerin 3 bin 649’ u yöreye özgü iklim ve toprak şartlarında yetişen Türkiye’ye ait endemik tür ve çeşitlerden oluşuyor. Bununla birlikte ülkemizde yetişen mevcut bitki tür ve çeşitlerimizin yaklaşık 1.000’ i Türkiye’de veya dünyada ıtri ve tıbbi bitki olarak kullanılıyor. Proje 81 ile yayılacak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünce, Itri ve Tıbbi Bitkiler ile Boya Bitkileri Üretiminin Geliştirilmesi Projesi hazırlandı. 2015-2017 yıllarında uygulanacak proje 81 ile yayılması planlanıyor. Üretim havzaları oluşturulacak Bakanlıktan konuya ilişkin yapılan değerlendirmede projenin öncelikli hedefleri, “Üretimin geliştirilmesi, kayıt ve izlenebilirliğin sağlanması, üretim havzalarının oluşturulması, sektörel işbirliğinin artırılması, ıtri ve tıbbi bitkiler ile boya bitkileri birincil üretimine ait mevzuat alt yapısının güçlendirilmesi” olarak sıralandı.
29
KİMYA SEKTÖRÜ İLK 3’TEKİ YERİNİ KORUYOR
Kimya sektörü ile ilgili güzel haberler Kimya sektörü 2014 yılı ihracatında ilk 3’teki yerini koruyarak, hedefi olan 18 milyar doları yakaladı. İstanbul Kimyevi Maddeler ve mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) açıklamasına göre, 2014 ihracat hedefini yakalayan sektör, otomotiv, hazır giyim ve konfeksiyonun ardından üçüncü sırada yer aldı. Plastik mamuller, kozmetik, ilaç ve eczacılık ürünleri, kauçuk, boya gibi alt sektörleri ihracatta başarılı bir performans sergileyen kimya sektörü, 2015 yılında 19 milyar dolar ihracat hedefliyor.
30
Sektör, geçtiğimiz yıl en fazla ihracatı Mısır, Irak ve Almanya’ya yaptı. Mısır’da yaşanan gerginlik ve siyasi belirsizlikler etkisini yıl genelinde etkisini sürdürürken, ülkeye yapılan ihracat yüzde 17 oranında düştü ve 1 milyar 229 milyon seviyesinde gerçekleşti. Mısır, Irak ve Almanya’nın ardından sektör en çok ihracatı Malta, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Rusya, İspanya ve Azerbaycan-Nahcivan’a yaptı. Avrupa ülkelerinin payı ise bu dönemde artmaya devam etti. 2014 yılının son ayında ilk üçte, Irak, Mısır ve Malta yer aldı. Bu ülkeleri İspanya, Almanya, İran, Azerbaycan-Nahcivan, Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya ve Suudi Arabistan takip etti. Mısır’a olan ihracat, 2014 yılının son aylarındaki toparlanma süreciyle birlikte yılın son ayında yüzde 83 oranında artarak 106 milyon dolar oldu. Suudi Arabistan da yüzde 120 ihracat artışıyla dikkat çeken ülkeler arasında yer aldı. Suudi Arabistan’a yapılan ihracat 37 milyon dolar olarak gerçekleşti. Diğer yandan Birleşik Arap Emirlikleri’ne gerçekleştirilen ihracatta yüzde 68 azalma yaşandı ve ihracat 44 milyon dolara düştü. İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, kimya sektörünün tüm sorunlarına rağmen ihracat hedefine ulaştığına dikkati çekerek şunları kaydetti: “2014 yılı belirsizliklerin yoğun hissedildiği bir yıldı. Yaşanan çevresel faktörlerle Mısır, İran ve Suriye’de halen devam eden sıkıntılara karşın ihracat hedefimize ulaşmanın sevincini yaşıyoruz. 2015 yılı ihracat hedefimizi ise 19 milyar dolar olarak belirledik. Çevresel ve jeopolitik kaynaklı sıkıntılar nedeniyle sekteye uğrayan komşu ülke ihracatını bu yıl da Uzakdoğu ve Asya, Güney Amerika, Sahra altı Afrika gibi pazarlarla dengeleyeceğiz. 2015 yılında da İKMİB olarak ticaret ve alım heyetleri, milli katılım fuar organizasyonları ile UR-GE kapsamında yürüteceğimiz çalışmalar hız kesmeden sürecek.”
OTO CAM SUYU ALIRKEN DİKKAT!
Kimya Mühendisleri Odası Kayseri Temsilcisi Hüseyin Kaya, oto cam suları hakkında vatandaşlara bilgiler vererek, “Üzerinde etiketi olmayan ve ucuz olan oto cam sularını almayın” dedi. Kimya Mühendisleri Odası Kayseri Temsilcisi Hüseyin Kaya, kış aylarında cam sularının donmaması için kullanılan antifirizli cam suları hakkında bilgiler verdi. Üretiminin maliyetinin düşürülmesi için bazı vatandaşların ham maddeden kaçtığını ve sadece kar amacı güttüğünü dile getiren Kaya, ucuz olan cam sularının alınmaması gerektiğini söyledi. Kaya, “Oto cam sularının iki şekilde hazırlanması gerekir. Birincisi yaz aylarında kullandığımız oto cam suyudur. Bu oto cam sularının ham maddesi izopropil alkoldür. Burada dörtte bir veya beşte bir oranında suyla karıştırılır fakat bunun donma noktası dikkate alınmaz çünkü yaz aylarında temizlik amacıyla kullanılan oto cam sularıdır. İkincisi ise kış ayları için kullanılan antifirizli cam sularına çok dikkat edilmelidir. Bunda da yine ana hammadde izopropil alkoldür. Burada da izopropil alkole iki bölü bir oranında saf su seyreltilerek içerisine renklendirici boyalı madde ve parfüm eklenerek cam suyu elde edilebilir. Bu cam suyunun donma noktası ortalama eksi 45 derecedir. Bunun cam suyunun etiketlerine yazılması gerekir” dedi. Kaya ayrıca, “Üzerinde bu etiket yoksa vatandaşların bunu almaması gerekir. Ne yazık ki piyasada merdiven altı diye tabir ettiğimiz cam sular üretiliyor. Bunlarda kar elde etmek amacıyla çok az izopropil alkole yüksek oranda su eklenerek elde edilir. Bunun da donma noktası çok yüksek değerlerdedir. Yani bunlar sıcaklık düştüğünde donmaya başlıyor. Vatandaşların buna çok dikkat etmeleri gerekir. Özellikle fiyat konusuna dikkat edilmesi gerekir. 5 litrelik hakiki dediğimiz standartlarda elde edilen bir cam suyu 15 TL iken ürünü aynı oranda olmasına rağmen 6 TL’ ye satan firmalara vatandaşlarımız dikkat etmelidir” ifadelerini kullandı.
31
514 KÖYDE KANSER ALARMI
Bakanlık, önlemlerin yeterli olmayacağına kanaat getirirse, asbestli köyleri tamamen boşaltabilecek. Sağlık Bakanlığı’nın, akciğer kanserine yol açan asbest maddesiyle ilgili araştırması tamamlandı. Proje, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Muzaffer Metintaş ve Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Fevzi Batırel’in başkanlığında yürütüldü.
32
Habertürk’ten Lütfi Erdoğan’ın haberine göre; 24 üniversiteden 39 öğretim üyesinin ve 4 yabancı danışmanın görev aldığı proje kapsamında, riskli olan bin 256 köyden toprak örnekleri alındı. Örnekler, analiz için TÜBİTAK’a gönderildi. TÜBİTAK’ta yapılan analiz sonucunda 379 köyden alınan 514 örnekte asbest tespit edilerek, örneklerin alındığı köylerde ıslah çalışmaları başlatıldı. 3 Bin Kanser Önlenecek Bu köylerde evlerin duvarlarındaki asbestli sıvalar temizlenecek. Köy çevresindeki asbest karışımlı toprak örtüleri, uygun toprak tabakasıyla kapatılarak yeşillendirilecek, yollar asfaltlanacak. Bakanlık, önlemlerin yeterli olmayacağına kanaat getirirse, asbestli köyleri tamamen boşaltabilecek. Bakanlığın raporunda Türkiye’de 500 bin kişinin asbest maddesiyle temas halinde olduğu, bunlardan 150 bininin risk taşıdığı vurgulanarak, “Asbestle temas kesilince, tahmini 3 bin kanser vakası gelişmeden engellenmiş olunacak” denildi. 2010’da Yasaklandı Asbest; ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere dayanıklı bir mineral. Halk arasında ak toprak, çorak toprak, gök toprak, çelpek ve höllük gibi isimlerle de biliniyor. Asbest maddeli topraklar, geçmişte Türkiye’nin kırsal kesimlerinde ev yapımında oldukça fazla kullanıldı. Ancak akciğer kanserine neden olduğu için asbestin kullanımı 2010’da yasaklandı.
Dünyadan Kimya Haberleri BALIK SPERMİ’NDEN NADİR TOPRAK METALİ GERİ DÖNÜŞÜMÜ FİKRİ
Kulağa garip gelse de balık spermi, mıknatıs ve elektronik atıklar gibi materyallerden nadir toprak metallerini ayırmak ve geri dönüştürmek için önemli bir madde olabilir. Japon ekip, sulu çözeltideki nadir toprak elementlerini geri dönüştürmek için somon balığı spermi kullanılan bir yöntem geliştirdi. Tokyo Üniversitesi’nde Yoshio Takahashi liderliğindeki ekip ve diğer Japon kurumları başlangıçta bakteriyel hücre yüzeyindeki nadir toprak elementlerinin adsorpsiyonu üzerine çalışırlarken, fosfatın metal iyonlarının bağlanmasında önemli rol oynadığını gözlemlediler. Bu da onlara sudaki nadir toprak elementlerini ayrıştırmak için ayrıca fosfata sahip olan DNA’nın da dikkate alınması gerektiğini hatırlattı. Ekip somon balığı sperminin nadir toprak elementi adsorpsiyonu yeteneğini test etmek için balık spermi tozu ve neodimyum mıknatıslarında kullanılan ana metalleri -neodimyum,disprozyum ve üç değerlikli demir- içeren bir çözelti hazırladı. Balık spermi tozunu çözeltiye ekledikleri zaman, metal iyonlarının tozdaki fosfat için yüksek afiniteye sahip olduğunu keşfettiler. Nadir toprak elementleri daha sonra asit ve santrifüjleme kullanılarak balık spermi tozundan yeniden elde edildi. İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü’nden nadir toprak elementlerini araştıran Jean-Claude Bünzli, “ Hurda mıknatıslardan nadir toprak metallerini ayırmak ve yüzeyde toplamak için Somon balığı spermi fikri oldukça ilginç”dedi. Jean-Claude Bünzli bu teknik kullanılarak nadir toprak elementlerinin geri dönüşümü sorun oluşturabilir ama elektronik devreler, cep telefonları ve hard disk sürücüleri gibi alaşımlardaki mevcut nadir toprak metallerinin uzaklaştırılmasında yararlı olabilir diye ekledi. Takahashi somon balığı spermi metodunun büyük ölçüde diğer elementlerin geri dönüşümü ve ayrıştırılması için daha uygun olacağını belirtti. Ekip metodun diğer elementlerle çalıştığını henüz incelemedi, ama Takahashi somon balığı sperminin iyon-değiştirme kapasitesi nedeniyle metodun olacağından emin.
33
SU KULLANMADAN TÜM PLASTİK TÜRLERİNİN GERİ DÖNÜŞÜMÜ
Bilindiği üzere plastik geri dönüşümü çok fazla su kullanımı gerektirir. Fazla su kaybını önlemek amacıyla, Meksika’dan Ak Inovex, özelleştirilebilir makinenin aynı türünü kullanarak strafor, polistiren ve ABS(akrilonitril bütadien stiren) gibi plastikleri işleme kapasitesine sahip sıvı gerektirmeyen yeni bir teknoloji geliştirdi.
34
Ak Inovex kurucusu Marco Adame tarafından geliştirilen teknoloji tüm plastik türlerinin %90’ından fazlasını işleyebilir, su israfını önler ve kaliteyi düşürmeden üretim maliyetini yarıya düşürür. Marco Adame plastiklerin geri dönüşümü orijinal sürecinin yıkama ve sonra plastik kapların öğütülmesi işlemlerini içerdiğini söyledi. Bununla birlikte, bu tür plastikler higroskopik( su ile temas ettiğinde moleküler seviyede nem tutma) olma özelliğine sahiptir, bu yüzden kristalize edilebilmesi için dehidre edilmesi gerekir.Bu da 1800’de ısı uygulanması ve sonra malzemenin su ile soğutulması işlemini gerektirir. Ancak, Ak Inovex’in geliştirmiş olduğu yöntem bu işlemi su olmadan gerçekleştirir, böylece doğrudan geri dönüştürülmüş plastik boncuklar oluşur. Bunun bir sonucu olarak, enerji tüketimi yarı yarıya azalır, artı sistem küçük olduğu için işlemi gerçekleştirmek için gerekli olan fiziksel alan azalır. Şirketin Kurucusu, “Ak Inovex,plastik boncuk oluşumu ve özel duvarlarla temas yoluyla plastikleri soğutma için entegre edilen üç teknoloji için beklenilen bir patent kaydına sahiptir.” açıklaması yaptı. Bu teknolojinin avantajı ABS, PET,polistiren ve strafor gibi her türlü plastiği işleyebilme yeteneğidir. Plastik boncukların üretim kapasitesi iki tondur ve ekip şuanda bunu on tona çıkarmak için çalışıyor. Önümüzdeki yıl için,şirket plastikler için işletme maliyetini azaltacak olan özel biyodeterjan kullanılan ekolojik çamaşır makinesi eklemeyi ve iş stratejisini değiştirmeyi istiyor.
BİLİM ADAMLARI YÜZEYİNDE SU TUTMAYAN METAL ÜRETTİ
Rochester üniversitesindeki bilim adamları, yüzeyinde su tutmayan metal üretmeyi başardı. Üniversitenin açıkladığı yeni bilimsel gelişmeye göre, yüzeyinde özel dokular oluşturulan metal, üzerinde asla su tutmuyor ve sürekli kuru kalıyor. Teknoloji suyu itmesi istenen metalin yüzeyine, lazer ışınlarıyla nanometrik seviyelerde dokuların oluşturulmasına dayanıyor. Hali hazırdaki suyu iten kimyasal kapmalar gibi geçici olmayan bu teknik, yıllar geçtikçe de performansından hiçbir şey kaybetmiyor. Şimdiden birçok sorunu çözmesi beklenen teknoloji sayesinde uçakların gövdelerinin buzlanmasının önüne geçilebilir, gemilerin sürekli bakım yapılan ve sudan etkilenen yerlerine çözüm olabilir. Klimadan tutunda cep telefonlarına kadar nem ve suyun sorun oluşturduğu her alana girebilecek bir teknoloji bu. Üretilen metal yüzeylerle ilgili bir de örnek video yayınlayan bilim adamları, bu devrimsel teknolojinin ne kadar verimli olduğunu da gösteriyor. Metal üzerine bırakılan suyun havada kalmışçasına damla halinde kalması ve hareket etmesi (ki teknoloji de suyun atomik seviyelerde havada kalmasına, metalin yüzeyine yapışmamasına dayanıyor)gösterilen çalışmaların gündelik hayata etkilerini başta havacılık ve uzay sektöründe olmakla yakın gelecekte görebiliriz.
35
ESNEK PROTEZ’ FELCİ ORTADAN KALDIRABİLİR
Bilim insanları, omuriliğe doğrudan nakledilecek esnek protez sayesinde felcin ortadan kalkabileceğini belirtti. Fransız bilim insanları, bilim-kurgu filmlerini hatırlatan yeni nesil bir protez geliştirdi. Elektrotlarla döşenmiş esnek bir kurdelayı temsil eden protez, felçli farelerin omuriliklerine yerleştirildikten sonra hayvanların yeniden yürümesini sağladı. Protez, omuriliği saran dokuyla beraber hareket edecek kadar yumuşak olması sayesinde hiçbir rahatsızlık vermiyor. İsviçre’nin Ecole Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL) üniversitesinde yapılan deneylerde, esnek protez nakledilen fareler birkaç hafta süren eğitimin ardından yardım olmadan yürüyebilmeye başladı.
36
Adını omuriliği çevreleyen dokunun en kalın ve dıştaki katmanı olan Dura materden alan ‘e-Dura’, yumuşak dokuyu taklit edebildiği için vücut tarafından reddedilmiyor. Protezde yeni dönem Science dergisinde yayımlanan araştırmada yer alan Profesör Stephanie Lacour, “e-Dura omurilik veya zar tabakasında uzun süre kalabilir… Protez sayesinde nörolojik travma veya rahatsızlık geçiren, felçli olan hastalara yeni tedavi olanakları sunabiliriz” ifadesini kullandı. Fareler üzerinde geçmişte yapılan deneyler, omuriliğe nakledilen kimyasallar ve elektrotların beynin rolünü üstlendiğini ve sinirleri harekete geçirebildiğini göstermişti. Protez nakledilen fareler, hamster tekerleğine yerleştirildikleri zaman koşmaya başladılar. Yapılan en son araştırmada, bilim insanları vücutla uyum sağlayan ve yeniden yürümeyi otomatik olarak değil, eğitimle öğreten tedaviyi geliştirmeyi başardı. En önemlisi, omurilik ve beyni saran koruyucu katmanlarla uyumlu ilk protez de elde edilmiş oldu. e-Dura beyin ve omuriliğin zar tabakalarıyla uyumlu olan ilk protez. Silikon ve altından yapıldı Geliştirilen protez, canlı dokunun mekanik özelliklerini taklit edebilme yeteneğine sahip. e-Dura aynı zamanda elektrik akımlarıyla sinirleri uyarabiliyor ve hücreleri harekete geçiren hormonların salgılanmasını tetikleyebiliyor.
Silikon ve iletken altın şeritlerden üretilen e-Dura, gerilerek esneme özelliğine sahip. Üzerindeki elektrotlar silikon ve platin mikro parçacıklardan üertilen protez, her türlü yöne kırılmadan dönebiliyor. Science yazarı Robert Service, silikon ve metale bağlı esnek sinirlerin bir araya gelmesinin Hollywood’un sayborglarını anımsattığını belirtti. Profesör Lacour ve ekibi, bir sonraki aşamada protezin ‘kablosuz’ versiyonunu geliştirmek istiyor. Kaynaklar : http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/oto-cam-suyu-alirken-dikkat.html http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/514-koyde-kanser-alarmi.html http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/yerli-kozmetik-ureticilerine-destek-geliyor.html http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/kimya-sektoru-ilk-3teki-yerini-koruyor.html http://phys.org/news/2015-01-technology-recycle-plastics.html http://www.rsc.org/chemistryworld/2015/01/fish-sperm-spawns-rare-earth-metal-recycling http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/esnek-protez-felci-ortadan-kaldirabilir.html http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/bilim-adamlari-yuzeyinde-su-tutmayan-metal-uretti. html
37
FAYDALI LINKLER
İnovatif Kimya Dergisi’nin Web Sitesi. Sitede kimya ile ilgili makaleler, kimya dünyasından haberler ile sizlere sektörden bilgiler sunuyor. Binlerce kişinin takip ettiği siteyi incelemenizi öneriyoruz. http://www.inovatifkimyadergisi.com
38
Kimya ders notları için hazırlanmış bir site. Site içinde olan dökümanlar işinize yarayacaktır. İncelemenizi öneriyoruz.
http://www.kimyadersnotlari.com/
Kimya ile ilgili çeşitli bilgilerin, yazıların olduğu bir site. Sitede birçok alanda bilgiler verilmiş ve sizlere sunulmuş. İncelemenizi öneriyoruz. http://www.kimyaca.com/
BULMACA Kimya Bulmacasi 1
2
3
4
5
6
7
39
8
Soldan Saga 2. 1m2 lik yüzeye dik olarak etki eden kuvvet 1 N ise bu yüzeydeki basinca ne denir? 3. Alkenlere içerdikleri pi (p ) bagindan dolayi doymamis hidrokarbon denir. 5. Bir gazin havada veya baska bir gaz içinde yayilmasi. 6. Sivi + sivi heterojen karisimlarinin özel adidir 7. Karbonil grubu baglarindan en az birine H baglanan bilesikler aldehit, her iki baga da alkil grubu baglanan bilesikler ketondur. 8. Suyun donma noktasini 32 ve kaynama noktasini 212 olarak kabul eden sicaklik birimidir.
Yukaridan Asagiya 1. Isi miktarini ölçmek için kullanilan araçlara denir 2. Kendiliginden gerçeklesen bir kimyasal tepkime sonucunda açiga çikan enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araçlardir. 4. Bir çözeltide iki tuzun etkilesimi veya sicaklik degisiminin çözünürlüge etkisi sonucu çözünmeyen kati bir bilesigin olusmasi. 5. Bir siviyi buharlastirip, olusan buharini yogunlastirarak ayristirma islemi.
BULMACA Geçen Ayın Çözümü Kimya Bulmacasi 1
2
T
3
A L
T
I 5
A S
6
P
I
O Ü
B
L
Y O
I
M
L
E
S
T
I
I 8
M
N
M O
R
F
I
Z
L
S
U
R
Y 4
O M E
U
T R
A
I
R M E
B
I
I
N
K
E 9
40
R
I R 7
K
O E
Ç
I
N
E
Soldan Saga 2. Derisik üç kisim hidroklorik asit+bir kisim nitrik asitten olusur? [KRALSUYU] 6. Ayni kapali formüllü, farkli maddelere denir? [IZOMER] 7. Maddelerin isitilarak sivi fazdan buhar fazini geçerek kati fazda elde edilmesidir? [SÜBLIMLESTIRME] 8. Hashas’tan elde edilen uyusturucu bir alkaloiddir? [MORFIN] 9. Moleküllerin dalli zincirler halinde birbirine eklenmesiyle olusan polimere denir? [REÇINE] 10. Kirmizi, menekse, mavi renklerin ana boyarmaddesidir? [ROSANILIN]
10
R O
S
A
N
I
L
I
N
Yukaridan Asagiya 1. Büretteki ayarli çözeltinin erlendeki indikatorlü cözeltiye renk degisinceye kadar damlatilmasina denir? [TITRASYON] 3. Kirmizi kök boya, kirmizi böceginden (Alkermes) elde edilen boyadir? [ALIZARIN] 4. Misirli kimyaci Maria’nin gelistirdigi üç ayri maddeyi toplayan bakir damitma cihazidir? [TRIBIKOS] 5. Birden fazla organik molekülün uc, uca eklemesiyle olusan uzun zincirli moleküllerdir? [POLIMER]
E-Dergide
Yazarlık
SİZDE YAZARIMIZ OLUN
-- Yazacağınız konuyu belirleyin. (Kimya içeriği olan herhangi bir konu olabilir) Örnek: Polimerden ya da organikten bir konu ya da sanayide gördüğünüz bir şey ile ilgili bir konu. Kendi cümleleriniz ile olması şart. Alıntı alıyorsanız kesinlikle kaynak belirtmelisiniz ki aksi durumda yazınız kopya yazı sıfatı görür yayımlanmaz. -- Konuda kullanılan resimlerin kaynakları belirtilmeli. Aksi durumda sorumluluk yazardadır. -- Yazılar Facebook üzerinden bizlere gönderilmemeli. Bu bizim işimizi zorlaştırıyor. Yazılar inovatifkimyadergisi@gmail.com adresine gönderilmeli. -- Yazmayı düşünen arkadaşlarımız Yavuz Selim Kart adlı arkadaşımıza ulaşması gerekmektedir. -- Yazıları gönderdikten sonra kendiniz ile ilgili bilgileri de mail ile bize göndermelisiniz. Yoksa yazınız yayımlanmayacaktır. --Ad Soyad Ulaşılabilecek Mail Adresi(Hızlı ulaşılabilecek sık kullanılan bir mail olmalı) Bitirdiğiniz ya da okumakta olduğunuz üniversite ismi Dergiye koyabileceğimiz türden bir profil resminiz.
41
-- 2015 Mart ayı sayısı için yazılarınızın son teslim tarihi. 20 Şubat 2015’tir. Her ayın son yazım tarihi 20. de bitecektir. 20. den sonra göndereceğiniz yazılar bir sonraki ay yayımlanacaktır.
-- Kopyala-Yapıştır ile yazıyı ben yazdım gönderiyorum derseniz yazınız kesinlikle yayınlanmaz. Bu şekilde yazı olmaz. Böyle uyanıklık yapıp kolaya kaçmak fark edilmeyecek bir şey değil. Sonuçta yazılarınızı okunuyor ve araştırılıyor. -- Yazılarınızı word dosyası halinde maile atacaksınız. Yazdığınız yazı en az bir kaç görsel içersin.Fikir düşünce yazılarında olmayabilir ama diğer konularda en az bir kaç tane olmalı çünkü görsellik yazıya çok şey katıyor. -- Herhangi bir sorun olursa yazı gönderen meslektaşımıza ulaşırız. Gerekli düzeltmeleri yapması için bildirimler yaparız. Gerekli görüldüğü takdirde yazınızın güzel görünmesi adına küçük değişiklikler yaparız ve sizi bu durumdan haberdar ederiz. -- İnovatif Kimya Dergisi gönderdiğiniz yazıların yayınlanıp yayınlanmaması hakkını elinde tutar.
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
Dergimizi
OKUYUN OKUTUN