İNOVATİF
Kimya Dergisi
Kimya Dergisi YIL:3 SAYI:22 MAYIS 2015
Osmanlılarda Kimyasal Maddelerin İsimlendirilmedisi
Doğanın Mucize Molekülleri Fenolik Bileşikler Kenetlenme Reaksiyonlarında Homojen Katalizörler
Verim Hesabı
Serotonin’in Akrabası Dopamin
Fullerenler
PolyMath ve Kimya Mühendisliği Haberler
Faydalı Linkler
Bulmaca
Sözlük(İng-Trk) Element Tanıma
Önsöz Hakkımızda
İnovatif Kimya Dergisi Haziran 2013’te çalışmalarına başlayan Ağustos 2013’te ilk sayısını çıkaran, internet ortamda faaliyet gösteren, Kimya ve Kimya Sektörü hakkında yazılar yazılan, yazarlarını online ortamdan edinen bir e-dergidir. Dergimiz Kimya ile ilgili yazılarınızı online ortamda sizlerden alarak sizi tanıtmayı, sektörden olan arkadaşlara kimya dergisi okumanın keyfini yaşatmayı, kimya ile ilgili piyasada çok okunan bir dergi olabilmeyi kimyayı seven, kimyayı takip eden, kimya ile ilgili bildiklerini paylaşan bir kesim oluşturmayı hedef edinmiştir. Dergimizde kimya üzerine bölüm okuyan, mezun herkes bize yazabilir. Kimya ile ilgili bir bölüm bitirmiş olmanız yeterli. Dergimizde yazarlarımızın yazdığı yazılar kısmı, haber kısmı, bulmaca kısmı, elementleri tanıyalım kısmı, kimya sözlüğü kısmı ve faydalı web siteleri kısmı adlı bölümler vardır. Eğlenerek ve öğrenerek okumanız, bize yazmanız dileğimizle... İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
Sahibi :
Yavuz Selim Kart
Genel Yayın Yönetmeni :
Yavuz Selim Kart
Yayın Danışmanı :
Yavuz Selim Kart
Dergi Editörleri :
Yavuz Selim Kart Ebru Çetinkaya
Haber Bölümü :
Yavuz Selim Kart Ebru Çetinkaya Hatile Moumintsa
Facebook Yönetimi ve Bilgi Araştırma :
Yavuz Selim Kart Hatile Moumintsa
Twitter Yönetimi :
Yavuz Selim Kart
Instagram Yönetimi :
Yavuz Selim Kart
Dergi Tasarımı :
Yavuz Selim Kart
KURALLAR Dergimiz Hakkında 1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumundasınız. Kullanmış olduğunuz bu yazıların kaynağını bu dergi olarak belirtmek zorundasınız. 2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız. 3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu değildir. 4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak hallediniz. Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet ederek resimlerini dökümanlarına eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu değildir. 5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız var ise. Yazılarınız için lütfen Yavuz Selim KART ile konuşun. Dergi ile iletişim kurmak için www.facebook.com/groups/147842018740235/ Grubu aracalığı iletişim kurabilirsiniz. Bu grup aracılığı ile bizimle iletişimde kalabilirsiniz. 6. Elimize çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı yayımlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan bir kesim sağlamak, hem bilgilerinizi 3. şahıslara yaymak hem de sizleri en iyi şekilde tanıtmaktır. 7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönderdiğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi. 8. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın. 9. Dergimize yapacağınız eleştirileri de arkadaşlarımıza saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi herkes gönüllü yapıyor. Lütfen saygıda kusur etmeyiniz. 10. Dergi ekibi gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu
dergi ilk kurulduğu andan beri böyledir. Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır. Gelen herkese en başta bu kural söylenir. Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen, ben kafama göre hareket ederim diyen herkes ekipten çıkarılır. 11. Dergimizde yazabilecceğiniz konular aşağıda listelenmiştir. * Akademik Makaleler * Endüstriyel Konular * Üniversite Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar (Kimya üzerine bölümler için) * İş Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar * Laboratuvar Üzerine Yazılar * Kimya Sanayi Uygulamaları * Teorik Kimya Üzerine Makaleler * Ülkemizdeki Kimya ile ilgili Kanunlar Üzerine Yazılar * Kimya Sektöründe Güvenlik Önlemleri ve Dikkat Edilecek Husular Üzerine Yazılar * Kimya Sektöründe Bilgisayar Uygulamaları Üzerine Yazılar temel konular bunlar. Bu konular ile ilgili bize yazıp gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz şeyler Kimya Dünyası ile alakalı olmalı yoksa yayımlanmaz. 12. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz. Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi yayımlamama hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz dergi yöneticisine aittir. 13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu arkadaş buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine sahiptir. 14. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları kabul etmiş sayılırlar.
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
Ekibimiz BİZ KİMİZ
Yavuz Selim KART EBRU ÇETINKAYA
Hatile MOUMINTSA
Kimya Dergisi
https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi https://twitter.com/InovatifKimya http://www.linkedin.com/profile/view?id=299289606 Instagram
http://www.instagram.com/inovatifkimyadergisi
Editörden Merhaba İNOVATİF KİMYA Dergisi Okuyucuları Değerli Okuyucularımız; Gönüllülük esasına göre işleyen dergimizde sizlerin gönderdiği yazılarla 22. sayıyı çıkarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Her geçen gün daha da büyüyoruz. Desteklerinizi esirgemediğiniz için çok teşekkür ederiz. Nisan ayında bilim dünyasının saygıdeğer hocalarından, ülkemizin yetiştirdiği ender şahsiyetlerden biri olan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nu kaybettik. Yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz. İnovatif Kimya Dergisi bu ay ve bundan sonraki aylar da geçerli olmak üzere ücretsiz kimya ve kimya sektörü üzerine etkinliklere destek verecek. Birçok konuda ilkleri elinde bulunduran e-dergimiz bu konuda da aktif bir rol almayı kendine görev edindi. Bu konuda Nisan ayında facebook, twitter, linkedin ortamlarında çeşitli duyurular yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Ayrıca önceden bize haber edildiği takdirde e-dergide de bu tür etkinliklere destek olacağız. Ücretsiz etkinlikleri kaçırmamanızı öneriyoruz. Bu ay E-Dergimizde 8 farklı yazı bulunmakta. Bize bu ay gönderilen yazılar. Osmanlılarda Kimyasal Maddelerin İsimlendirilmesi yazısı, Osmanlı döneminde kimya hakkında ilgi çekici bir yazı. Kenetlenme Reaksiyonlarında Homojen Katalizörler yazısı, Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi Hocamızın yazısıdır. Doğanın Mucize Molekülleri Fenolik Bileşikler yazısı, Fenolik Bileşikler ve Gıda üzerine hoş bir yazı. Kırmızı Savaşçı Likopen yazısı, bu ayın kapak konusu. Serotonin’in Akrabası Dopamin yazısında ise değişik şeyler öğrenmeye devam edeceksiniz. Verim Hesabı yazısı, kimya sektöründe okuyan, çalışan meslektaşlarımız için ilgi çekici bir yazı. Fullerenler yazısı, fullerenlerin yapılarını anlatan özlü bir yazı. PolyMath ve Kimya Mühendisliği yazısında ise her ay olduğu gibi bu ay da kimya ile ilgili bilgisayar programı hakkında bir yazı sizlere sunuldu. Element Tanıma kısmınında bu ay sırada Neon Elementi var. Yurttan ve Dünyadan Kimya Haberleri ile de gündemi takip edeceksiniz. Her ay web siteleri kısmı ile bu ay da birçok web sitesi keşfedeceksiniz. Sözlük kısmında İngilizce-Türkçe Kimya kelimelerini öğreneceksiniz. Bulmaca kısmında ise hem eğlenip hem öğreneceksiniz. Umarız zevk alarak okursunuz. Bize yazı gönderen emek harcayan meslektaşlarımıza, takipçilerimize, sevenlerimize teşekkürü bir borç biliyoruz. Kimya üzerine bölüm okuyan, çalışan her kesimden ve sektörden bilgilendirici yazılar bekliyoruz. Bir sonraki ay görüşmek üzere. Sevgiyle kalın.
Yavuz Selim Kart Dergi Editörü
IÇINDEKILER Osmanlılarda Kimyasal Maddelerin 7 . Isimlendirilmesi Kenetlenme Reaksiyonlarında 11 Homojen Katalizörler Doganın Mucize Molekülleri 14 Fenolik Bileşikler Kırmızı Savaşçı Likopen 19 Serotonin’in Akrabası Dopamin 22 Verim Hesabı 25 Fullerenler 27 PolyMath ve Kimya Mühendisligi 29 Element Tanıyalım 33 Sözlük (Ing-Trk) 34 Haberler 35 Faydalı Siteler 46 Kimya Bulmaca 47 Kimya Bulmaca Çözüm (Önceki Ay) 48 Sizde Yazarımız Olun 49
Mehmet Refik BAYRAM mrefikbayram@hotmail.com
OSMANLILARDA KİMYASAL MADDELERİN İSİMLENDİRİLMESİ
Yüksek Kimyager
(Van
Bilim ve Sanat Mrkz. Yönetici)
İLE BUGÜNÜN TÜRKÇESİNDE KULLANILAN İSİMLENDİRME YÖNTEMLERİYLE KARŞILAŞTIRILMASI
B
u çalışmada; Osmanlı Dönemi’nde kullanılan ve geliştirilen kimyasal terimler, madde formülleri, element sembolleri ve kimyasal madde isimlendirmelerinin bugün ki kimya terminolojisiyle karşılaştırılması yapılmıştır. 2014 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Şura Toplantısı’nda alınan tavsiye kararına göre liselerde Osmanlıca eğitimi verilmesi planlanmaktadır. Verilmesi planlanan bu eğitim sayesinde öğrencilerimiz, daha küçük yaşta Osmanlıca’yı öğrenme fırsatını bulacaklar ve bu sayede atalarımızın bilime, sanata, spora verdikleri katkıları araştırma ve inceleme şansına sahip olacaklardır. Lise eğitiminde yeni bir dönem olacağından bu çalışmamız liseye devam eden öğrenciler için önemli bir yol gösterici olacaktır.
Dönemin büyük bir gücü olan Osmanlı Devleti’nin askeri alandaki ihtiyaçları nedeniyle kimyayı bir uğraşı alanı olarak mevcut kılmıştır; ama buna rağmen basılı kaynak sayısı oldukça azdır. Osmanlılarda kimyasal simgeler, sembol, formül ve isimlendirmeleri derlemek, o dönemin kimya bilimini bugüne taşımak ve bu konuda eksiği bulunan basılı kaynaklara ve bilimsel araştırmalara katkıda bulunmak bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Osmanlılarda kimyasal simgelemeler ve formüllerle ilgili çalışmalar incelendiğinde Latin alfabesi dışındaki alfabeleri kullanan ulusların tümü, Latin harflerinden türeme kimyasal simgeleri değiştirmeden almışlar, yalnızca Osmanlılar , Arap harfleri ile yeni bir kimyasal simge sistemini geliştirmişler.(E. Dölen, Türkiye’de Kimya-II: Osmanlılarda kimyasal semboller ve Formüller (1834-1928), TMMOB/KMO/İst. Şb.yayınları., İstanbul,1996.) Bu sistem Kırımlı (Kırımi) Aziz Bey (1840-1878) tarafından 1868-1871 yılları arasında iki cilt halinde yayımlanan Kimyayı-yı Tıbbı (Tıbbi Kimya) adlı eserde ortaya konmuştur. Söz konusu eser, başta Adolph Wurtz’un ki (1817-1884) olmak üzere çeşitli Fransız kimya kitaplarına dayanır. Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi (1774-1834) gaz terimini 1803 yılında basılmamış eserinde kullanmışsa da Baş Hoca İshak Efendi hava terimini yeğ tutmuş ve zaman zaman da buhar ve duhan (duman) terimlerini aynı çerçeve de kullanmıştır. Kimyager Derviş Paşa (1817-1879), oksit formüllerinde element simgesinin üzerine oksijen atomu sayısı kadar nokta koymuş ve bu şekilde formül yazma yoluna gitmiştir. Bu formüllerinde Arap harfleri karışıklığa sebep olabileceğinden Latin harfli simgeler tercih etmiştir.
7
Kırımlı Aziz Bey, Derviş Bey tarafından geliştirilmiş kimya terminolojisini daha da geliştirip sistemleştirilmiştir. Ancak Latin harflerinin yerine Arapça harfler kullanmış, Arap harflerinden oluşan simgeleri türetirken temel olarak elementin adının ilk harfini almış, aynı harfle başlayan elementler için Arap harflerinin, sözcüğün başında, ortasında ve sonunda olmasına göre aldığı farklı biçimleri kullanmıştır. Bunun da yetmediği durumlarda iki farklı simgeler kullanmıştır. Kırımlı Aziz Bey , Latin harfli kimyasal simgeleri kullanmış olduğundan, kimyager Derviş Paşa’yı eleştirmiştir.
8
Osmanlı Türkçesi’nin liselerimizde okutulmasına başlamasıyla bu tür bilimsel çalışmalarının önemi artacaktır. Bu anlamda önemli olduğunu düşündüğüm Osmanlı’da kimya terminolojisinde geçen sembol, formül ve kavramlar araştırıldı ve bugünkü kimya terminolojisiyle karşılaştırıldı. Aşağıdaki terminoloji listesinde, ilk isimlendirme bugün kullanılan isimlendirme olup • Sodyum Klorür: Klor-i Sodyum • Kaya tuzu: Milh-i Cebeli, Milh-i Sahri • Deniz tuzu: Milh-i bahri, Nemek-i Derya • Sodyum Karbonat: Karboniyet-i Sodyum, Milh-i Kali • Boraks: Boraks, Tenkar • Potasyum Nitrat: Azotiyet-i Potasyum, Azotiyet-i Potas • Amonyum Klorür: Klor Amonyum • Kalsiyum Oksit: Tiz Kireç • Kalsiyum Sülfat: Kıbriyet-i Kalsiyum • Kalsiyum Karbonat: Karboniyet-i Kalsiyum • Çinko Sülfat: Kıbriyet-i Tutya • Gümüş Nitrat: Azotiyet-i Fıdda • Demir (II) Sülfat : Kıbritiet-i Hadid • Oksijen: Hava-yı Hayati, Yaşam Havası • Azot: Hava-yı Memati, Öldürücü Hava • Basit Cisimler: Ecsam-ı Basit • Bileşik Cisimler: Ecsam-ı Mürekebe • Asit: Hamız • Oksit: Humz • Civa Amalgamı: Hamur • Sitrik Asit: Hamız-ı Limon • Malik Asit: Hamız-i Tuhafi • Kamforik Asit: Hamız-i Kafuri • Gallik Asit: Hamız-i Mazi • Atom: Cuz-i Ferd • Cevher-i Ferd: Molekül • Kimyasal Terimler: Istılahat-ı Kimyeviye • Ametaller: Şıbh-i Maadin • Metaller: Maadin • Kimyasal Simgeler: Rumuzat-i Kiyeviye • Anorganik Kimya: Kimya-yı Gayr-ı Uzvi • Analitik Kimya: Kimya-yı Tahlil • Organik Kimya: Kimya-yı Uzvi • Biyokimya: Kimya-yı Hayati • Eczacılık Bilimi: Fenn-i İspençiyari • Spektral Analiz: Tahlil-i Tayfi • Radyoaktif Maddeler: Radyoaktif Maddeler • Nadir Toprak Metalleri: Maadin-i Turabiye-i Nadire • Periyodik Cetvel : Cümle-i Devriye Anasır • Optik İzomeri: Mütesaviu’l Terkib-i Hikemi Veya Besari • Asimetrik Karbon: Gayr-i Mütenazır Karbon • Homologluk: Müşabehet-i Ecsam
• P2O5: Hamız-i Fosfor • P2O3: Hamız-i Fosfor • P3O4: Hamız-i Taht-I Fosfori • P2H3: Müvellidu’l-Mai Fosfori-i Evel • P2O5+3H20….H3PO4: Hamız-i Fosfor-i Adi • P2O5+2H2O……..H4P2O7:Hamız-i Pirofosfor • O: Müvellidü’l Humuza • I: İyod • Na :Sodiyum • NaI : İyod-i Sodiyum • Sülfürik asit: Hamız-i kibrit • KCl: klor-i potasyum • K2O: Potas • S: Kibrit • HgS:Kibrit-i zibak • HgO: Humz-i Zibak • PbSO4:Kibritiyet-i Kurşun • PbO: Humz-ı Kurşun • CO: Humz-ı Karbon • AlCl3:Klor-ı Aliminyum • Al203 :Humz-ı Alüminyum: • BaCl: Klor-i Baryum • BaS:Kibritiyet-i Baryum • FeS:Kibrit-i Hadid • MnO2:Humz-i Sani-i Manganez Osmanlı Türkçesi’nde bileşik formülleri adlandırılırken bugün ki adlandırmanın aksine ikinci elementin adı önce, birinci elementin adı ise sonra okunmuştur. NaCl; Klor-i Sodyum, NH4Cl: Klor Alüminyum gibi. Asit, baz, tuz ve oksitler isimlendirilirken bugünkü isimlendirmenin aksine bileşik türü önce yazılır. Sülfürik asit, Asit Sülfürik olarak isimlendirilmiştir. Osmanlılar, bitkisel kökenli asitleri, elde edildikleri bitkilere göre adlandırmışlar; örneğin hamız-ı limoni (Sitrik asit), Hamız-ı mazı (mazı asiti, yani galik asit) gibi. Oksijen ve azot gazların insan ve havyan yaşamına etkileri dikkate alınarak isimlendirilmiştir. Oksijen: hava-yı hayati, (Yaşam havası) şeklinde isimlendirilirken, Azot ise Hava-yı memati (öldürücü hava) şeklinde isimlendirilmiştir. Kükürt Elementi Kibrit olarak isimlendirilmiş ve bileşiklerinde de Kibrit olarak okunmuştur. Kaynaklar : 1.E. Dölen, Türkiyede Kimya-II: Osmanlılarda Kimyasal semboller ve Formüller (1834-1928), TMMOB/ KMO/İst.Şb. Yay., İstanbul, 1996. 2.F. Gunergun, 14-17. Yüzyıllarda Osmanlı imparatorluğunda Kullanılan Anorganik ilaçlar, İstanbul, 1986. 3.Kimya ve Sanayi (Türkiye Kimya Cemiyeti Yayın Organı). Cilt XIX, sayı: 85-86. Mart-Haziran 1971.s:7-24 4.M.P.Crosland,Kimya dili üzerine tarihsel incelemeler,Ankara,2000. 5. (http://www.meleklermekani.com/threads/kimya-bilimine-hizmet-etmis-osmanli-donemi-kimyagerleri-hakkinda-bilgi.207576/20.12.2015) 6. http://www.labmedya.com/Haberdetay.aspx?haber=83. Tarih 30.12.2014)
9
Haydar GÖKSU adar_gok@hotmail.com
KENETLENME REAKSİYONLARINDA HOMOJEN KATALİZÖRLER
Kimya Ögretmeni (Düzce Üni Yard. Doç. Dr.)
K
atalizörlerin sıklıkla kullanıldığı ilaç-kozmetik endüstrisi, gıda ve polimer sanayinde ihtiyaç duyulan temel ligandlardan biri fosfindir. Fosfin yapısındaki fosfor atomu üzerindeki bağ yapmamış elektron çiftleri sayesinde geçiş metaline koordine olmaktadır. Geçiş metali ile fosfin arasındaki bağlanma özelliği elbette diğer ligand-metal arasındaki etkileşimde de olduğu gibi sterik yapıya ve elektronik özelliklere bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.1 Özellikle aminofosfin gibi çok dişli ligandların geçiş metal kompleksleri kararlı olup çeşitli karbon-karbon veya karbon-heteroatom bağ oluşumunu sağlayarak organik sentezlerde önemli bir yere sahiptir. Literatürdeki bir çalışmada, furfuril amin gibi bir çıkış materyali kullanılarak elde edilen aminofosfin-Pd(II) kompleksinin X-ray görüntüsü alınmıştır ve bu kompleks Suzuki Çapraz Kenetlenme Reaksiyonları’nda bir katalizör olarak kullanılmıştır O [PdCl2(cod)]
Ph2PCl O
NH2
f ur f ur il ami n
NEt3, THF
O
N(PPh2)2
Ph2P
THF
Pd
cod: 1,5-siklohekzadien
ami nof osf i n
B(OH)2 f enilboronik asit
N PPh2
Br
Cl
Cl
ami nof osf i n-Pd ( II ) k ompl ek si
R
katalizör (kat.)
R
Cs2CO3, 60 oC ar il bromür
k enetl enme ür ünü 10-60 dk, %58-96 ver i m
Şekil 1 : Aminofosfin-Pd(II) kompleksi sentezi ve Suzuki Çapraz Kenetlenme Reaksiyonu
11
Başka bir çalışmada güçlü bir ligand sınıfında olan N-heterosiklik karben türevleri sentezlenmiştir. N-heterosiklik karben türevleri; geçiş metal kimyasında, transfer hidrojenasyon reaksiyonlarında, rutenyum katalizli furan sentezinde ve paladyum katalizli çapraz kenetlenme reaksiyonlarında kullanılan güçlü bir ligand sınıfındadır. Sentezlenen N-heterosiklik karben türevlerinin PdCl2 ve piridin eşliğinde oluşturulan kompleksler NMR spektroskopisindeki kimyasal kayma değerleriyle ve kütle spektroskopisindeki verilerle tanımlanmış ve bu kompleksler bir sonraki adımda Suzuki-Miyaura Çapraz Kenetlenme Reaksiyonları için katalizör olarak kullanılmıştır. Dimetil formamid (DMF) gibi bir çözücü ortamında ve ılıman şartlarda gerçekleştirilen çapraz kenetlenme reaksiyonları 3 saatte %55 ile %99 arasında değişen verimlerde gerçekleşmiştir. Reaksiyon verimleri arasındaki bu fark aril halojenür moleküllerindeki R grubunun elektronik yapısına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir (Şekil 2).4
KOH, RX
N
RX
N
N
Etanol, reflux
N
DMF
N R
benzoi mid azol
1-alkil benzoi mid azol
B(OH)2 f enilboronik asit
R
R
R
H N
X
PdCl2, K2CO3 80 oC, 10 h
benzoi mid azol y um t uzu
R
Cl ar il kl or ür
N N
N
R N -het erosiklik k ar ben-Pd ( II)pi r idi n k ompl ek si
katalizör (kat.) DMF/H2O K2CO3, 3 h
Cl Pd N Cl
R k enetl enme ür ünü %55 -99 ver i m
12
Şekil 2 : N-heterosiklik karben-Pd(II)-piridin kompleksi sentezi ve Suzuki-Miyaura Çapraz Kenetlenme Reaksiyonu Kaynaklar : 1. Lapointe, A. M., 1999. J. Comb. Chem. 1, 101-104. 2. Aydemir, M., Baysal, A., Sahin, E., Gumgum, B., Ozkar, S. 2011. Inorg. Chim. Acta, 378, 10-18. 3. Nobre, S. M., Monteiro, A. L., 2009, J. Mol. Catal. A: Chem. 313, 65. 4. Yaşar, S., Sahin, C., Arslan, M., Ozdemir, I., 2015. J. Organomet. Chem. 776, 107-112.
Tugba TÜRKEN tugba_turken@hotmail.com
DOĞANIN MUCİZE MOLEKÜLLERİ FENOLİK BİLEŞİKLER
Yüksek Kimya Mühendisi (Kalite Güvence Müh.)
F
enolik bileşikler, gıda maddelerinin görünüş, tat ve lezzet gibi tüketim açısından önemli olan kalite özellikleri üzerine etkileri ve doğal antioksidan olarak insan sağlığı üzerine olumlu etkileri nedeniyle önemli bileşenlerdir. Fenolik bileşikler gıdaların acılık ve burukluk gibi lezzet unsurları üzerine etki ettiğinden dolayı, özelliklede meyve sebzeler ve bunlardan elde edilen ürünler için çok önemlidirler. Meyvelerin rengini etkileyen antosiyaninler fenolik bileşiklerin geniş bir grubunu oluşturmaktadır. Antosiyaninlerin meyve ve ürünlerine verdiği renk, tüketici tercihleri ve kalite özellikleri açısından önemlidir. Antosiyaninler, gıda endüstrisinde doğal renklendirici olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, fenolik bileşiklerin bir kısmı da doğal tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır.
14
Sağlık açısından, sentetik antioksidanların toksik ve kanserojen etkileri nedeniyle doğal antioksidan özellik gösteren fenolik bileşiklere olan ilgi her geçen gün artırmaktadır. Antioksidan olarak fenolik bileşikler kanser, kalp hastalıkları, katarakt, göz hastalıkları, yaşlılık hastalıkları vb. birçok hastalığı engelleyebildiği ifade edilmektedir. Bu nedenle fenolik madde içeriği yüksek olan meyve ve sebze tüketimi hastalıklara yakalanma riskini azaltmakta ve sağlık üzerine olumlu etkide bulunmaktadır. Fenolik bileşikler yapılarındaki fenol halkalarına göre ve bu halkaların birbirlerine bağlanmalarına göre farklı sınıflara ayrılırlar; fenolik asitler(hidroksibenzoik asit, hidroksisinamik asit), flavonoidler(flavonoller, flavonlar, flavanoller(kateşinler), flavanonlar, izoflavonoidler, proantosiyanidinler), stilbenler ve lignanlardır. Yapısal farklılıklar ise fenolik asitler, flavonoidler, stilbenler ve lignanlar arasında olur.
Flavonoidler Flavonoidler fenolik benzopiran yapısına sahip moleküllerdir. Fenolik bileşikler içerisinde en önemli grubu oluşturan flavon (2-fenol-benzo-dihidro-piran) türevleridir. Yapısal olarak kendi içinde altı gruba ayrılırlar. Bunlar: • Flavanoller • Flavonlar • Flavanonlar • İzoflavonlar • Flavonoller • Antosiyanidinler Flavonoidler ve diğer bitki fenolikleri genelde bitkilerin yaprak, çiçek ve gövde kısımlarında bulunurlar. Bunlar bitkilerin normal büyüme ve olgunlaşmalarının yanı sıra onarılmasında ve enfeksiyonlara(zararlılara) karşı savunulmasında da önemli rol oynar. Ayrıca bitkilerin yaprak, çiçek ve meyvelerindeki renklerin oluşum ve korunmasını sağlarlar. Günümüzde bitkilerde 4000’den fazla flavonoid bulunduğu belirtilmektedir. Bu rakam gün geçtikçe artmaya devam etmektedir. Flavonoller: Flavonoller gıdalarda en yaygın bulunan flavonoid türüdür. Flavonollerin en yaygınları ise kemferol ve kuersetindir. Gıdalarda glikozit formunda bulunurlar. Kuersetin çok güçlü bir aktioksidandır. Flavonlar: Flavonoller kadar yaygın değillerdir. Açık sarı renkli bileşiklerdir. En çok bulunanları luteolin ve apigenindir. Flavanonlar: Flavanonlar domateste ve nane gibi aromatik gıdalarda bulunurlar. Fakat turunçgillerde daha yüksek konsantrasyonlarda bulundukları bilinmektedir. En yaygın olanları naringenin, hesperidin ve eriodisitoldur. İzoflavonlar: İzoflavonlar soya fasulyesinde yaygın olarak bulunan flavonoidlerdir. Bunun yanı sıra bazı baklagillerde de bir miktar bulunurlar. İnsan beslenmesi için soya ve soya bazlı ürünler temel izoflavon kaynağı olarak kullanılabilirler. Flavanoller: Flavanoller hem monomer(kateşin) hem de polimer(proantosiyanidin) formunda bulunabilirler. Kateşinler hemen her meyvede bulunmaktadırlar. Kateşin ve epikateşin en yaygın bulunan flavanollerdendir. Bunun yanı sıra gallokateşin, epigallokateşin ve epigallokateşin galat gibi flavanollerde bazı bitkilerin tohumlarında bulunur. Proantosiyanidinler: Proantosiyanidinler, kateşinlerin flavan-3-ol yapısının kimyasal veya enzimatik olarak dimer, oligomer ve polimerlere kondensasyonu ile oluşan bileşiklerdir. Kateşin monomerlerinin kondensasyonu genellikle C4 – C8 (bazen C6) bağları ile gerçekleşir. Proantosiyanidinler üzümsü meyvelerde bulunan temel polifenollerdendir.
Fenolik Asitler Fenolik asitler benzoik asit ve sinamik asit türevleri olmak üzere iki grupta incelenirler. Hidroksibenzoik asitler, hidrolize taninler gibi kompleks yapıdaki bileşiklerdir. Hidroksibenzoik asitler, hidroksisinamik asitlerden yağ asitlerinin β-oksidasyonu ile anolog olan bir reaksiyon zinciri sonucunda oluşmaktadır. Hidroksisinamik asitler gıdalarda, hidroksibenzoik asitlere oranla daha yaygın bulunurlar. Bunlar; ferulik asit, p-kumarik asit, kafeik asit ve sinapik asittir. Hidroksisinamik asitler genellikle asit türevleri halinde bulunduklarından, serbest halde pek bulunmazlar.
Lignanlar Lignanlar iki fenilpropan ünitesinden oluşurlar. Keten tohumu, sekoisolarikiresinol (3,7 g.kg-1) ve azda olsa metairesinol içeriği bakımından lignanlarca en zengin besin kaynağı olarak bilinir. Diğer hububat, tahıl, meyve ve sebzelerde az miktarda lignan bulunur.
15
Stilbenler İnsan beslenmesinde yeri çok az olan bir fenolik bileşiktir. Bilinen en yaygın stilben resverotroldür. Tıbbi bitkiler ile çalışırken antikanserojen etkisi olduğu keşfedilmiştir. Çok eser miktarda kırmızı şarapta bulunduğu belirtilmektedir. Ancak normal besinler ile alınan miktarların herhangi bir koruyucu etki göstermesi mümkün olmadığı ileri sürülmektedir.
16
TÜR
KAYNAĞI
FLAVONOLLER Kuersetin Kaemferol Mirisetin
Soğan Karalahana Pırasa Domates Brokoli Yaban Mersini Kayısı Elma Fasulye Siyah Üzüm Siyah Çay Yeşil Çay Maydanoz Kereviz Sapı Kırmızı Biber Portakal Suyu Greyfurt Suyu Limon Suyu Soya Unu Soya Fasulyesi Soya Mantarı(Miso) Soya Peyniri Soya Sütü Çikolata
POLİFENOL İÇERİĞİ (mg.kg-1/ mg.L-1) 350-1200 300-600 30-225 15-200 40-100 30-160 25-50 20-40 10-50 15-40 30-45 20-35 240-1850 20-140 5-10 215-685 100-650 50-300 800-1800 200-900 250-900 80-700 30-175 460-610
Fasulye Kayısı Kiraz/Vişne Üzüm Şeftali Böğürtlen Elma Yeşil Çay Siyah Çay
350-550 100-250 50-220 30-175 50-140 130 20-120 100-800 60-500
FLAVONLAR Apigenin Luteolin FLAVANONLAR Hesperidin Naringenin İZOFLAVONLAR Daidzein Genistein Glisitein MONOMERİK FLAVANOLLER Kateşin Epikateşin
ANTOSİYANİNLER Siyanidin Pelargonidin Peonidin Delfidin Malvidin
Hidroksibenzoik Asitler Protokateşik asit Gallik asit p-hidroksibenzoik asit Hidroksisinamik Asitler
Patlıcan Böğürtlen Frenk Üzümü Yaban Mersini Siyah Üzüm Kiraz/Vişne Ravent Çilek Erik Mor Lahana Böğürtlen Ahududu Frenk Üzümü Çilek Yaban Mersini Kivi Kiraz/Vişne Erik Patlıcan Elma Armut Enginar Patates Mısır Unu Un(pirinç,buğday,yulaf) Kahve
7500 1000-4000 1300-4000 250-5000 300-7500 350-4500 2000 150-750 20-250 250 80-270 60-100 40-130 20-90 2000-2200 600-1000 180-1150 140-1150 600-660 50-600 15-600 450 100-190 310 70-90 350-1750
Çizelge 1 : Bazı gıdaların polifenol içerikleri (Manach et al., 2004) Kaynaklar : ** Manach, C., Scalbert, A., Morand, C., Remesy, C. & Jimenez, L. (2004). Polyphenols: food sources and bioavailability. American Journal of Clinical Nutrition, 79, 727–747. ** Gharras El Hasna, (2009). Polyphenols: food sources, properties and applications-a review, İnternational Journal of Food Science and Tech., 44 , 2512-2518.
17
Volkan SAHIN sahinvolkan@outlook.com.tr
KIRMIZI SAVASÇI
LIKOPEN
Kimyager (Ögrenci)
B
azı zamanlar kahvaltı sofralarımızda, bazen bir yemeğin içerisinde veya mükemmel bir sebze salatasını kırmızı parlak rengiyle süslerken görür ve bir güzel yeriz. Peki bir çırpıda yediğimiz domatesin organizmamızdaki etki mekanizması ve faydaları hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz ? Domates içerisinde likopen adı verilen ve bir karotenoid olan savaşçılar barındırır. Bu yazıyla domates ve onun savaşçıları (likopen) hakkında biraz fikir edineceğiz. İsterseniz başlayalım.
19 Likopen tüm karotenoidlerde olduğu gibi asiklik C40H56 yapısından türemiştir. 11 konjuge ve 2 konjuge olmayan çift bağlı açık zincirli bir hidrokarbondur. Molekül formülü C40H56 , molekül ağırlığı 536.873 g/mol ve IUPAC sistematik adlandırmaya göre kimyasal adı “(6E,8E,10E,12E,14E,16E,18E,20E,22E,24E,26E)2,6,10,14,19,23,27,31-Oktametildotriakonta -2,6,8,10,12,14,16,18,20,22,24,26,30-tridekaen” olan likopen parlak kırmızı bir karotenoid pigmenttir. Sekiz izopren birimden meydana gelmiş bir tetraterpendir. İnsan vücudunda bulunan en yaygın karotenoiddir ve en güçlü antioksidanlardan birisidir. Likopenin rengi onun eşlenik (konjuge) karbon çift bağlarından kaynaklanır. Her bir çift bağ elektronların bir üst enerji seviyesine çıkmaları için gereken enerjiyi azaltır, böylece molekülün gittikçe daha büyük dalga boylarında görünür ışık soğurabilmesini sağlar. Likopen görünür spektrumun çoğunu soğurduğu için kırmızı görünür. Likopen yükseltgenirse (oksitlenirse) karbon atomları arasındaki çift bağlar parçalanır, molekül daha küçük parçalara bölünür, bunların her biri bir oksijen atomuyla çift bağ kurmuş olur. Bu C=O bağları da ışığı soğursalar da soğurdukları ışığın dalga boyu bu moleküllerin renkli görünmesi için yeterli değildir. Likopen indirgendiği zaman da benzer bir sonuç olur, indirgenme sonucu çift bağlar tek bağa dönüştüğü için görünür ışığı soğuramaz. Günlük yaşamımızda tükettiğimiz ve içerdiği likopen oranı yüksek meyve sebzeler arasında domates, karpuz, pembe greyfurt, pembe guava, ve kuşburnu bulunur.
Domatesin pişirilmesi sonucu kullanılabilir likopen oranı artar. Likopen suda çözünmediği için ve bitkisel liflere bağlı durumda olduğundan domatesin yemek için hazırlanması (parçalanması, yağ ile karıştırılması, pişirilmesi) likopenin vücut tarafından kullanılabilirliğini artırır. Likopen yağda çözündüğü için yağ onun sindirim sistemi tarafından emilmesini büyük ölçüde artırır. Likopen içeren yiyeceklerdeki likopen miktarları yaklaşık olarak: Kaynak Domates Domates suyu Domates sosu Ketçap Karpuz Pembe Greyfurt Pembe guana Papaya
20
Likopen miktarı (mg/100 g) 8.8-42 86-100 63-131 124 23-72 3.6-34 54 20-53
Lezzetli mi lezzetli domatesin kırmızı rengini veren likopen bir antioksidandır. Ve çeşitli kanser türlerinde etkin olduğu gözlemlenmiştir. Peki antioksidanlar nedir? Antioksidanlar, çeşitli hastalıkların oluşmasında tetikleyici rol oynayan "oksidatif stres" sonucu açığa çıkan serbest radikallerin üretilmesini engellemekle görevlendirilmişlerdir. Sebze ve meyveler aracılığıyla vücuda alınan likopenin, hücrelerde oluşan serbest radikallerin uzaklaştırılmasında rol aldığı bulunmuştur. Birçok hastalığın ortaya çıkmasını tetikleyen serbest radikallerin zararsız hale getirilmesinde görev alır. Fakat asıl önemli olan, likopenin kanser hücrelerinde kontrolsüz çalışan büyüme hormonu reseptörlerine bağlanarak, kanser hücresinin normal hücre durumuna geri dönmesini uyarmasıdır. Likopenin diğer vazifeleri arasında; kolesterol yapımının azaltılması, vücuda giren yabancı cisimlere karşı savunma mekanizmalarının aktive edilmesi, siklooksijenaz isimli enzimin aktivitesinin düzenlenmesi ve dolayısıyla romatizmaya yol açan reaksiyonların önlenmesi vardır. Ayrıca likopenin, dokulardaki lipoproteinlerin oksidatif stresten korunmasında, bazı kanser türlerinde, apoptozis denen programlı hücre ölümünün tetiklenmesinde rol aldığına dair araştırmalar vardır.
Ayrıca likopen tekli (singlet) oksijeni etkisiz kılan en güçlü karotenoiddir. Mor ötesi ışınların meydana getirdiği tekli oksijen deri yaşlanmasının başlıca nedenidir. Kozmetik endüstrisinde bazı cilt bakım ürünleri, koruma faktörlü güneş kremleri üreten markaların likopen içerikli kremler ürettiği bilinmektedir. Likopenin sık kullanımının kalp damar hastalığı, kanser (özellikle prostat kanseri), diyabet, osteoporoz ve hatta erkeklerde kısırlık riskini azalttığı yönünde bulgular vardır. Likopenin farmakokinetik özellikleri tam olarak anlaşılmadan kanseri önlemek amacıyla farmakolojik dozlarının kullanılmasını tavsiye etmek için henüz yeterli veri yoktur. Likopenin saflaştırılmış formlarının spesifik yararı hakkında daha kesin veriler elde edilinceye kadar domates ve domates bazlı ürünleri de içeren, çeşitli sebze ve meyvelerce zengin bir diyetin insan sağlığına faydaları vurgulanmalıdır. Kaynaklar : 1)T.C. Sağlık Bakanlığı Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Biyokimya ve Klinik Biyokimya Bölümü uzmanlık tezi-Yasemin Tuba AŞICIOĞLU-2005 İstanbul 2) www.onkder.org / Türk onkoloji dergisi 3) www.wikipedia.com / Lycopene 4) Kenneth L. WILLIAMSON , “Organic Experiments” , ninth edition, page 600-601, “isolation of lycopene and b-carotene “
21
Serotonin’in Akrabası Dopamin
Hatile MOUMINTSA hatile_m@hotmail.com
Kimya (Mezun)
D
22
eğerli okuyucularımız bir önceki sayılarımızdan bir tanesinde serotonini anlatmıştım. Bu sayıda da sizlere dopaminden bahsedeceğim. Kendiside aynı zaman da mutluluk hormonu diye anılsa da aynı zamanda dopamin insanlarda ve hayvanlarda birçok fonksiyona sahiptir. Bunlardan bazıları şunlardır: • Hareket • Hafıza • Haz Veren Ödül • Davranış • Kavrama (İdrak) • Dikkat • Prolaktin Üretimini Engelleme • Uyku • Duygu Durumu (Ruh Hâli) • Öğrenme Dopamin, vücutta doğal olarak üretilen bir kimyasaldır. Beyinde, dopamin reseptörlerini aktive ederek nörotransmiter olarak görev yapar. Dopamin, ayrıca, hipotalamustan da salgılanır ve kana karışarak nörohormon görevi yapar. Nörohormon olarak görevi hipofizin ön lobundan prolaktin salgılanmasını baskılamaktır. Dopamin molekülü aşağıdadır:
Kendinizi aç mı hissediyorsunuz? üzgün ve keyifsizmi? kormayın bunun sebebi siz değilsiniz. Kim olabilir peki hep beraber görelim. Açlığı, kendimizi üzgün,yalnız veya keyifsiz hissettiğimizde ortaya çıkan duruma sebep olur.Dopamin heyecan ve mücadelelerle ilişkili beyin kimyasalıdır.Dağda kayak yaparken, romantik bir randevuya giderken ya da yabancı bir ülkeyi ilk defa ziyaret ettiğimizde dopamin seviyemiz yükselir.Sağlıklı bir dopamin seviyesine sahip olduğumuzda hayat bize eğlenceli ve ilginç gelir; sık sık heyecan hissederiz. Düşük olduğunda ise sıkıcı ve içinden çıkılmaz bir hayata hapsolmuş gibi keyifsiz ve mutsuz hissetmeye meyilliyizdir.
Düşük dopamin seviyesi bizi aceleci yapabilir, kestirme yiyecek ve davranışlara yöneltebilir.Çünkü ihtiyacımız olan zihinsel ve biyokimyasal kaynaklara sahip değilizdir ve çok yağlı bir abur cuburun veya uyarıcı bir davranışın bizi geçici de olsa çöküntüden kurtaracağını ve rahatlama yaratacağını biliriz. Yüksek oranda yağ içeren yiyecekler beynimizin sürdürülemez miktarda dopamin salgılamasına neden olur, bu da heyecan ve zevk patlaması yaşamamıza yol açar; aynı zamanda yemek bağımlılığının da temelini hazırlar. Dopamin ve beyin fonksiyonlarını ayrı ayrı inceleyelim. Dopamin ve Hareket (İstemli Hareket) Beynin bazal gangliya adlı bölümü hareketi düzenler. Ama bazal gangliyanın iyi çalışabilmesi için belli bir miktar dopamine ihtiyacı vardır. Beyinde dopamin eksikliği oluştuğunda, hareketlerde gecikme ve koordinasyonsuzluk meydana gelir. Öte yandan, dopaminde aşırılık olduğunda, beyin vücudun tekrarlanan tikler gibi gereksiz hareketler yapmasına neden olur. Dopamin ve Ödül (Haz) Bekleyen Davranış Dopamin beyinde haz duygusuna aracılık eder. Haz verebilecek durumlar esnasında salgılanır. Bu yüzden kişinin haz verecek aktiviteler veya işler aramasına sebep olur. Haz verecek şeyler yiyecek, seks veya uyuşturucu olabilir. Dopamin ve Bağımlılık Sigara, kokain ve amfetaminler dopaminin sinir hücreleri tarafından tekrar emilmesini engeller. Böylece sinir uçları arasında dopamin birikir. Dopamin fazlalığını haz olarak hisseden beyin bu maddelerden yine ister. Bu da kişide bağımlılık hâlini alır. Dopamin ve Hafıza Beyindeki dopamin düzeyleri, özellikle prefrontal korteksteki, kısa süreli hafızanın iyileştirilmesini sağlar. Bununla birlikte dopamin seviyesinin hassas bir aralığı vardır. Dopamin çok fazlalaştığında ya da azaldığında hafıza zarar görür. Dopamin ve Dikkat Dopamin odaklanmayı ve dikkati artırır. Dopamin belli bir bilgiye verilecek cevabı temel alarak kısa süreli hafıza neyin kalacağına karar verir. Prefrontal korteksteki dopamin azlığının dikkat eksikliğine neden olduğu düşünülmektedir. Dopamin ve Kavrama Beynin ön loblarındaki dopamin bilginin beynin diğer bölgelerine akışını kontrol eder. Dopamin eksikliğinde nöro-kognitif fonksiyonlarda düşüş meydana gelir, özellikle hafıza, dikkat ve problem çözme yeteneğinde. Sosyal Fonksiyonlar Dopamin eksikliğinin sosyal anksiyete ve sosyal fobiyle ilişkili olduğu saptanmıştır. Öte yandan bipolar bozukluk hastalarının da aşırı sosyal olduğu gözlenmekte ve bunun sebebinin de dopamin miktarındaki artış olduğu düşünülmektedir.
Dopamini doğal yollarla arttırmanın yolu Dopamin miktarını doğal yollarla artırdığınızda daha mutlu, daha tatmin edici bir yaşam sürmeniz mümkün. Çünkü dopamin ruh hâlinin düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynar. Dopamin azlığı ise depresyon, tatminsizlik, enerjisizlik ve bunalım olarak kendini gösterir.
23
Dopamin seviyesini doğal yollarla artırmak için şu yolları deneyebilirsiniz. 1. Egzersiz Yapın 2. Sağlıksız Yiyeceklerden Uzak Durun 3. Dopamin Seviyesini Artıracak Gıdaları Seçin 4. C Vitamini Tüketin 5. Güneş Işığına Çıkın 6. Sizi Mutlu Yapan Aktiviteler, Hobiler Bulun 7. Hedefiniz Olsun
Dopamin seviyesini arttıran gıdalar Dopamin seviyesinin doğal olarak yükselmesini sağlayacak yiyecekler var. Muz bu açıdan istisnai bir yiyecek. Çünkü dopamin üretiminde rol oynayan tirozin adlı bir madde içeriyor. Taze meyve ve yiyecekler genelde dopamin seviyesini yükseltecek bileşenler bulundurmaktadır. Ayrıca şu besinlerde de bulunur Avoka ,Badem ,Baklagiller, Balık ,Buğday tohumu, Ceviz, Çilek, Kabak çekireği ,Ördek, Pancar kökü, Peyni ,Susam ,Süt ,Tavuk, Yumurta. Kaynaklar : http://tr.wikipedia.org/wiki/Dopamin http://www.onikibilgi.com/dopamin-iceren-yiyecekler/ http://tr.wikipedia.org/wiki/Dopamin#/media/File:Dopamin_-_Dopamine.svg
24
Anıl Yasin AKDOGAN anil_yasin_akdogan@hotmail.com
VERİM HESABI
Kimya Teknikeri (Mezun)
K
imyasal madde üretimi yapan fabrikalarda kimyagerlerin ve kimya mühendislerinin en önemli işlerinden biri , reaksiyona giren maddelerin tamamen ürüne dönüşmesini sağlamaktır. Bir stokiyometri probleminde teorik olarak hesaplanan ürün miktarı , gerçekte elde edilen miktar ile genelde aynı değildir. Çünkü reaksiyon sırasında yan ürün oluşabilir ve ürün tamamlanamayabilir veya ürünün bir miktarı deneysel koşullara bağlı olarak kaybolabilir. Bu faktörlerin hepsi sonuçta ürün miktarında azalmaya sebep olur. Reaksiyon verimliği de saflık gibi % ile ifade edilir. % 50 verimin anlamı şudur ; 100 gram ürün oluşması gerekirken 50 gram ürün oluşmuş olmasıdır. Bir reaksiyon sonucunda elde edilen ürün saflaştırıldıktan sonra tartılır , bu nicelik reaksiyonun gerçek verimidir. Teorik verim ise hesaplama ile bulunan miktardır. Gerçek verimle , teorik verim % olarak ifade edilirse , “yüzde verim” olarak adlandırılır.
Örneğin bir reaksiyonda hesaplanan teorik verim 9.0 gramdır. Ancak elde edilen ürün 7.2 gram gramdır. Buna göre % verim?
Buna günlük bir olaydan örnek vermek gerekirse ; Ayşe, kimyasal madde üretimi yapan bir fabrikada kimyager olarak çalışmaktadır. Ayşe’den ısıtma suyu sistemlerinden çözünmüş oksijenin uzaklaştırılmasında ve pestisitlerin üretiminde kullanılan N2H4 (hidrazin) üretmesi istenmiştir. Ayşe, yaptığı araştırma sonunda Rasching yöntemine göre Cl2, NaOH ve NH3’tan N2H4 üretildiğini bulmuştur. Rasching yönteminde, aşağıdaki üç basamak vardır.
25
Ayşe, yukarıdaki tepkimelere dayalı olarak fabrikada N2H4 üretimine başlamış ancak yan ürün olarak N2 ve NH4Cl de elde ettiğini görmüştür. Bu maddelerin nasıl oluştuğunu merak eden Ayşe, yaptığı çalışmalar sonunda bir ara ürün olan NH2Cl’in, N2H4’in ile reaksiyona girdiğini ve reaksiyonun Rasching yönteminin üçüncü basamağı ile yarıştığını saptamıştır.
Yan tepkimeden kaynaklanan ürünlerin oluşmasını engelleyemeyen Ayşe, damıtma, kristallendirme gibi saflaştırma yöntemlerinden yararlanmış ve N2H4’i % 98 saflıkta elde etmiştir. Tüm bu işlemler sonunda işin maliyetini belirleyebilmek için verim hesabı yapan Ayşe, N2H4’in % 60 verimle üretilebildiğini bulmuştur. Kimyasal reaksiyonlara dayalı üretimlerde % 100 verim elde edememenin pek çok nedeni vardır. Bunlardan ilki yukarıdaki örnekte Rasching yönteminde de vurgulandığı gibi aynı koşullarda iki reaksiyonun birbiriyle yarışmasıdır. Yarışmalı reaksiyonlara osilasyonlu reaksiyon denir. Osilasyonlu reaksiyonların en bilineni Briggs – Rauscher reaksiyonudur. Eğer yarışmalı reaksiyonlar olursa reaktantlar farklı ürünlere dönüşür yani gerçek verim düşük çıkar. Verimin az olmasının diğer bir nedeni, reaksiyonun % 100 tamamlanmaması yani denge reaksiyonu olmasıdır. Denge reaksiyonlarında reaktantların hepsi ürüne dönüşmez. Dolayısıyla ürün verimi % 100’den düşük olacaktır.
26
Kimyasal reaksiyonlarda verimin düşük çıkmasının başka bir nedeni ise saflaştırma işlemlerinde madde kaybının olmasıdır. Örneğin Rasching yöntemiyle hidrazin üretimi yapılırken oluşan hidrazin yanında NH4Cl, NaCl, NaOH bulunabilmektedir. Hidrazinin bu maddelerden ayrılabilmesi için kristallendirme, buharlaştırma, süzme gibi saflaştırma yöntemleri kullanılır. Her bir saflaştırma işleminde bir miktar hidrazin kaybolabilir. Dolayısıyla verim düşmüş olur. Kaynaklar : • http://kimyaca.com/ • Megep
Kadir Mert EFEOGLU kadir_mert41@hotmail.com
Fullerenler
K
arbonun üçüncü yapısal şekli Fulleren veya Buckminster fulleren (diğer ismiyle "Buckyballs") Fulleren iletken bir karbon allatropudur. Ancak,elektronların serbest hareket biçimleri karbonun diğer allatroplarındakinden farklıdır.
Kartepe Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
Kimya Teknisyeni (Ögrenci)
Fullerenler,karbonlu bileşiklerin yanmasıyla meydana gelmektedir.Bu moleküller kırılgandır ve normal şartlarda birbirlerinden ayrılarak, is gibi maddeler oluştururlar. En küçük ve en basit fullerende 60 karbon atomu vardır. Formülü C60 olan bu fulleren 1985 yılında keşfedildi ve Richard Buckminster ("Bucky") Fuller'in jeodezik kubbe tasarımına çok benzediği için, "buckminsterfulleren" olarak adlandırıldı. Birbirine benzeyen tüm kırılgan yapılarına fulleren dense de C60 molekülü "bucky küresi" olarak bilinir. Bucky küresi ve diğer fullerenlerde her karbon atomu üç karbon atomuna bağlanarak grafik tabakalardaki gibi çoğunlukla altıgen, bazen de beşgen şeklinde dizilir. Birbiriyle bağlantılı bu altıgen ve beşgen tabakaları, bir küre biçiminde büyüktür. Elmas ve grafitin aksine fullerendeki karbon atomları dördüncü bağ yapamaz.Bunun yerine,her atomun bağlanmamış elektronu tüm atomlar arasında ortak kullanılır.Böylece küre yüzeyine eşit olarak dağılan bir elektron "bulutu" oluşur.Bu buluttaki elektronlar serbest hareket eder ve elektrik akımı iletebilirler. Pek çok alanda faydalı olacağı öngörülen fullerenler,günümüzde nanotüp biçiminde üretilebiliyor. Fullerenler belki de ilerde çok küçük makineler için boru ve tel şeklinede getirelecekler. Fullerenler, içi boş bir yapıya sahip oldukları için atomları bünyelerinde tutabilir ancak bu atomlarla bağ yapamazlar. Bu nedenle bir fulleren ile içerisinde yer alan atomlar bileşik oluşturmaz. Atomların böyle dizilimlerini ifade etmek için kimyacıların yeni bir yöntem kullanmaları gerekmiştir.Bu yöntemde bir bucky küresi içerisinde bulunan bir helyum atomuda He@C60 şeklinde ifade edilir. (Nano Tüp hakkında bilgi Resim 1’ de yer almaktadır.) Fullerenler üzerine ilk yayın Japon kimyager Eiji Osawa tarafından 1970 yılında yapıldı. Eiji Osawa teorik yöntemler ile Fullerenlerin kararlı olabileceklerini tahmin etti.Eiji Osawanın yayınları Japon dilinde olduğu için, dünya çapında tanınmadı. 15 yıl sonra 14 Kasım 1985 Nature dergisinde Robert F. Curl, Jr (ABD), Sör Harold W. Kroto (İngiltere) ve Richard E. Smalley (ABD) araştırmacılar tarafından yayınlanan yayın dünya çapında ilgi görmüştür. Bunlar 1996 Nobel Kimya Ödülü'nü kazanırken, Osawa gözardı edildi.
27
28
Resim 1 : Nano tüpler hakkında bilgi
2010 yılında fullerenlerin varlığı Hubble Uzay Teleskobu Spitzer ile gezegenimsi bulutsu Tc 1'de kızılötesi görüntüleri ile tespit edildi. Fullerenler böylece dünyadışı en büyük kanıtlanmış moleküller olarak kayıtlara geçti. Kaynaklar : wikimedia:R.Buckminster fuller wikimedia:Robert Curl wikimedia:Richard smalley wikimedia:Harold Kroto
http://tr.wikipedia.org/wiki/Karbon http://tr.wikipedia.org/wiki/Fulleren Tübitak Bilim Kitapları
Yavuz Selim KART kim_muhselim@hotmail.com
PolyMath ve Kimya Mühendisliği
Kimya Mühendisi (Mezun)
M
erhaba sevgili İnovatif Kimya Dergisi okurları,
21 Sayı boyunca kimya ile ilgili programlar anlattım. 22. Sayıda da yine sizlere böyle bir programdan bahsedeceğim. Anlatacağım program, PolyMath programıdır. Bu programın kimya mühendisliği uygulamaları üzerine yönünden sizlere bahsedeceğim. Ayrıntılı, içerikli bir programdır. PolyMath programı ile diferansiyel denklem çözebilir ve çözümlerin grafik halinde çıktılarını alabilirsiniz. Kimya mühendisleri için oldukça yararlı olabilecek bu programı bir örnek üzerinden giderek sizlere açıklamaya çalışacağım. Resim 1’de kütle denkliği sorusu görmektesiniz.
29 Resim 1 : Akış Şemamız Resim 1’de bizden istenenler. 1000 kg/h K kristali üretimi için a) KS ünitesinde buharlaşan su miktarını (kg/h) b) Geri döngü akımı kütle akış hızını (kg/h) c) Kurutucudan akan havanın miktarını bulunuz. A,b,c şıklarına bakarsak birçok denklem kurup çözmemiz gereken bir sistem. Burada şimdi yazıp çözebiliriz neden programa ihtiyaç duyalım gibi sözler söylüyor olabilirsiniz lakin daha büyük, daha geniş sistemler ile çalıştığımızı düşünelim. İş büyüdükçe zaman kavramı daha önemli hale gelecektir. Bu yüzden her zaman bu programları kullanmasanız da az çok nerede ne kullanacağınızı bilmeniz de yarar var. Burada denklemleri ilk başta yazalım. Resim 2 ve Resim 3’de bu denklemleri görmektesiniz.
30
Resim 2 : Kütle Denkliği-1 Resim 2’de kütle denkliği işlemlerini kurmaya başladık. Resim 3’de devam ediyoruz.
Resim 3 : Kütle Denkliği-2
Şimdi çözümü PolyMath işlemi ile nasıl yapacağız. PolyMat ile 8x8 bir matris açıyoruz. Balans eşitliklerinin katsayılarını tablo değerlerine giriyoruz. Resim 4’de bunu görmektesiniz.
31 Resim 4 : PolyMath Programına Verilerin Girilmesi Yazdığımız matrise göre Polymath’in çıkardığı denklikler aşağıdaki gibi olacak.
Resim 5 : PolyMath programının çıkardığı denklikler Bu işlemlerden sonra Pembe kısma basarak sonuç raporunu alıyoruz. Resim 6’da bu işlemi görmektesiniz.
32
Resim 6 : PolyMath programında işlemin raporlu sunumu Kısacası siz gerekli bilgileri girdiğiniz takdirde sonucu çok kısa bir zaman içinde PolyMath ile alabiliyorsunuz. Program içerikli bir program diye en başta belirtmiştim. Program ile reaksiyon problemlerinizi de çözdürebilirsiniz. Programın web sitesi http://www.polymath-software.com/ adresidir. Programı satan firma fiyatları öğrenciler için uygun tutmaya çalışmış. Kısa süreli denemek için sitesinden yararlanmanızı öneriyoruz. Başka yerlerden indirip virüs yemeyin.Umarım faydalı bir yazı olmuştur,bir sonraki sayıda buluşmak üzere. Sağlıcakla kalın… Kaynaklar : https://canercankurt.files.wordpress.com/2013/02/odev1.pdf
ELEMENT TANIYALIM
Neon Simgesi: Grubu: Atom numarası: Bağıl atom kütlesi: Oda sıcaklığında: Erime noktası: Kaynama noktası: Yoğunluğu: Keşfi:
Ne 8A (Soygaz) 10 20,1797 Gaz -248,447°C -245,904°C 0,9 g/cc 1898 - Sir William Ramsey, M.W. Travers Atom çapı: 0,51 Å Elektronegatifliği: Yok Elektron dizilimi: 1s22s2p6 Yükseltgenme basamağı (sayısı): 0 Neon (Ne), periyodik tablonun 8-A grubunda yer alan soy gazdır. Doğada dağılmış olarak ve çok küçük yüzdelerde, yalnızca atmosferde değil, aynı zamanda yeraltından çıkan doğal gazların bileşiminde de bulunur.Kuru havanın, hacim olarak %0,0018’ini oluşturur. Renksiz bir gazdır. En dış yörüngesinin sekiz elektron içermesi nedeniyle çok kararlı bir yapıya sahip olan neon, kimyasal bağlar ve bileşikler oluşturmaz. Değerliliği sıfırdır. Neon atomu on proton, on nötron ve on elektrona sahiptir. Soy gazlardandır ve herhangi bir kimyasal bağ yapamaz. Neon 1898 yılında William Ramsay ve Morris Travers tarafından keşfedilmiştir.
33
Neonun Elde Edilmesi Ticari amaçla, sıvılaştırılmış havadan ayrıştırılır. Neon,havanın sıvılaştırılmasıyla,diğer soygazlar ile birlikte ele geçer. Sıvılaştırılmış havanın, sıvı oksijenle yıkanmasıyla saf halde elde edilirler. Günümüzde laboratuvarlarda aktif kömürle yapılan adsorbsiyon ile soygazların atom ağırlıklarına göre ayrılabilmeri mümkün olmaktadır Kullanım Alanları Akla gelen ilk kullanım alanı renkli reklam aydınlatmaları olsa da; yüksek voltaj göstergelerinde, paratonerlerde, dalga metre tüplerinde ve televizyon tüplerinde de neon kullanılır. Gaz lazerlerinin yapımında, helyumla birlikte kullanılır. Sıvı neon, günümüzde ticari olarak elde edilebilmekte ve soğutucu olarak kullanılmaktadır. Çoğunlukla aydınlatmada kullanılır. Neon gazı içeren bir tüpte düşük basınç altında oluşturulan elektrik dolaşımı, parlak turuncu bir ışığın salınmasına neden olur. Bu nedenle neon gazı, argon, kripton ve ksenon gibi öbür soy gazlarla beraber reklam amacına yönelik aydınlatıcı tüplerinin doldurulmasında kullanılır. Aydınlatma tüplerinin, uzunlukları büyük, çapları küçük olup, yüksek gerilimle beslenirler.
SÖZLÜK Ingilizce-Türkçe Spatula
Spatül
Spirit
İspirto
Sulfation Tearing Test
34
Sülfatlama Yırtma Deneyi
Resin
Reçine
Rubber
Kauçuk
Viscous
Viskoz
Vinyl
Vinil
Vessel
Kap
Working Pressure Wet Steam Stream Flow Rotameter Alkyd Activity
Çalışma Basıncı Yaş Buhar Akış Akmak Akış ölçer Alkit Aktiflik
Constitution
Bağ Yapısı
Nitrometer
Azot ölçer
Decay Constant
Bozunma Sabiti
Dyestuff
Boyarmadde
Vitreous
Camsı
Glass
Cam
Diameter
Çap
HABERLER
Yurttan Kimya Haberleri BOR PİLLERİ GELİYOR
Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Plazma Fiziği ve Teknolojileri Araştırma Laboratuarında yapılan çalışmalarda, 15 yıl sonra neredeyse tüm enerji depolama sistemlerinde kullanılacağı düşünülen ‘bor’ madeni içeren pil tasarlanıyor. ESOGÜ Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Suat Pat, yeni projelerinden biri olan bor madenli pilin gelecekte özellikle teknolojik aletlerin kullanımında vazgeçilmez olacağını söyledi. Doç. Dr. Pat, “Yeni projelerimizden birisi ise borun enerji sistemlerin kullanımıyla alakalı bir çalışma ve onun üzerinde geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Planladığımız bor pil çalışmasının amacı, gelecek yıllarda karşımıza çıkacak tüm enerjinin depolandığı sistemlerde kullanılabilecek bir yapıda olmasıdır. Bu yapıların en büyük özelliği, uzun yıllar bozulmadan kullanılabilmeleridir. Tehlike oluşturmamaktadırlar ve çok güvenlidirler. En güzel yanı da ülkemizde çokça çıkan bor madenini yeni bir uygulama alanına açmış olacağız. Tahmin ediyoruz ki, önümüzdeki 10 ila 15 yıl içerisinde neredeyse tüm enerji depolama sistemlerinde bor piller karşımıza çıkacaktır. Bununla ilgili araştırma çalışmalarını ortaya koymaktayız” dedi. İnsan Saç Telinin 100 Katı İnceliğinde İnsan saç telinin 100 katı inceliğinde üretilecek pilin daha da geliştirilebileceğini kaydeden Doç. Dr. Pat, “Bordan yaptığımız pilin nano kalınlıkta, yaklaşık 200 ya da 300 nanometre kalınlığında, yani insan saç telinin 100 katı inceliğinde bir yapı inceliğinde üretmeyi amaçlıyoruz. Hedefimize ulaştığımızda görebileceğimiz bir takım ekstra bulgular da olacaktır. Bunların arasında bor kullandığımızda pil kapasitesinin arttığını, enerji veriminin arttığını göreceğiz. Bu da bize önümüzdeki yıllarda teknoloji adına çok büyük bir kazanç sağlayacak. Ayrıca ülkemiz adına büyük bir getiri olacak. Çünkü bu tür pillerin ham maddesi tamamen yurt dışına bağımlıdır. Biz ise bunu yurt içindeki kaynaklarla geliştirmeyi hedeflemekteyiz” şeklinde konuştu.
35
YUMURTA KABUĞUNDAN DOĞAL GIDA KORUYUCUSU
İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ), fikrinin inovatif ve ticari faaliyete dönüştürülebilir olduğuna inanan girişimcilere yönelik platformu İTÜ Çekirdek’in girişimcilerinden Elif Güngör, yumurta kabuğundan doğal gıda koruyucusu üretti. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ), fikrinin inovatif ve ticari faaliyete dönüştürülebilir olduğuna inanan girişimcilere yönelik platformu İTÜ Çekirdek’in girişimcilerinden Elif Güngör, gıda katkı maddeleri alım satım işi yaptığı sırada Japonya’da istiridye kabuğundan yapılan doğal bir antibakteriyel gıda koruyucusu bulduğunu ve kendisi de yüksek lisans tezini hazırlarken farklı hammadde ile bu tür bir koruyucu yapmak üzere çalışmaya başladığını söyledi.
36
Yumurta kabuğu denemelerinde çok başarılı olduklarını ve patent başvurusunda bulunduklarını dile getiren Güngör, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Teknogirişim programından 100 bin liralık bir hibe kazandığını, kurduğu firmayla Ar-Ge sürecinin başladığını ifade etti. Güngör, proje sonucunda doğal antibakteriyeli elde ettiğini belirterek, “Bunu gıda için saflaştırma imkanı vardı. İkinci projeyi de bunun için TÜBİTAK’a verdik. Geçen yıl mayısta İTÜ Çekirdek’te üçüncü oldum. Şimdi ufak çaplı üretimim var” dedi. Türkiye’nin gıda kimyasallarında dışa bağımlı olduğunu ve 11 milyon dolarlık ithalatı bulunduğunu aktaran Güngör, ürününe ilişkin şu bilgileri verdi: “Ürünü, yumurta kabuğuna hiçbir kimyasal eklemeden elde ediyoruz. Türkiye’de ve dünyada ilk. Yumurta kabuğu tamamen yıkanıyor, temizleniyor. Ardından ön yakma yapıyor ve öğütüyoruz. Sonra çok yüksek sıcaklıklarda uzun süre pişiriyoruz. Hiçbir şekilde element bulaşmaması gerekiyor. O nedenle çok pahalı bir sistemle çalışıyoruz. Süt ürünleri, salça, reçel grubu, şekerleme grubu, unlu mamuller, et ürünleri, bulyon gibi toz grubu, çiğ köfte sektörlerinde kullanılabilir. Üretici direkt ürünün içine atarak kullanabiliyor. Yaklaşık 10 firmada Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. Bunlardan 2’si onaylandı.” ‘İlk helal ve doğal gıda koruyucusu olacak’ Elif Güngör, doğal ürünün kimyasal koruyucunun yerini birebir alabildiğini söyledi. Ürünün yan etkisinin bulunmadığını vurgulayan Güngör, şöyle devam etti: “Koruyucu kimyasallar pek çok yan etkiye sahip, kanserojen etkileri söz konusu. Bizim ürünümüz doğal, hiçbir yan etkisi yok. Sadece koruma özelliği var. İçine katıldığı ürünü 2 yıl koruyabiliyor. Salça örneğini il kontrol laboratuvarına götürdüğümde hiçbir koruyucu tespit edilmedi. Çünkü ürünümüz yumurta kabuğunun saflaştırılmış, üzerine mühendislik konulmuş hali.”
Güngör, doğal koruyucu ürünün kilogram fiyatını 100 dolar + KDV olarak belirlediklerini ifade ederek, “Kimyasal koruyucunun fiyatı ortalama 10 dolar seviyesinde ancak onlar 1 tona 1 kilo veya 1 tona 3 kilo kullanıyor. Yani doza endekslediğimizde onlarla rekabet edebilecek düzeydeyiz. Ürünümüzün 350 gramı ile 3,5 ton ürün korunabiliyor” diye konuştu. Üretim için 2 milyon lira donanım maliyetine ihtiyaç duyulduğunu aktaran Güngör, yatırımla ayda 5 ton üretim yapılabileceğini ve bunun da piyasanın yüzde 30’unu karşılayabildiğini dile getirdi. Güngör, ürün için helal belgesine başvurduğunu, belgeyi aldığında ürünün Türkiye’nin ve dünyanın “ilk helal ve doğal” gıda koruyucusu olacağını kaydetti.
37
BAKTERİ ÖLDÜREN KİMYASALLARA DİKKAT
Yrd. Doç. Dr. Bilge Baytekin antibakteriyel sabunlara bakteri öldürücü etkiyi kazandıran kimyasalları doğadan temizlemeye çalışıyor. Baytekin’e göre bu kimyasalar, dirençli bakterilerin oluşmasına neden oluyor.
38
Bilim Kadınları İçin projesi kapsamında burs almaya hak kazanan Bilkent Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Bilge Baytekin, genç bir bilim kadını ve aynı zamanda bir anne. Bir yandan 11 aylık kızı ile ilgileniyor, diğer yandan da kızına ve diğer çocuklara daha temiz bir dünya bırakmanın peşinden koşuyor. Çevre atıklarından zararsızca kurtulma üzerine çalışmalarını yürüten Yrd. Doç. Dr. Baytekin, çevreye ve sağlığa zararlı kalıcı organik kirletici sınıfındaki kimyasal maddelerin çevreye zarar vermeden yok edilebilmesi ve zararsız ürünlere dönüştürülmesi üzerine çalışıyor. L’Oreal Türkiye’nin UNESCO ortaklığı ile uyguladığı proje kapsamında bu yıl 15 bin dolar burs almayı kazanan Türkiye’deki 6 bilim kadınından biri olan Baytekin sorularımızı yanıtladı. Mekanokimya nedir? Mekanokimya kısaca mekanik etkilerle (itme, çekme, bastırma, sürtünme gibi) başlatılan kimyasal reaksiyonları araştırır. Mekanik etki hayatımızda her alanda yürürken, araba sürerken, herhangi bir makinenin çalışması sırasında ortaya çıkan ve çok bulunan bir etkidir. Mekanokimyanın bu etkileri kimyasal reaksiyona dönüştürüp boşa giden bu enerjiyi yararlı ürünlere çevirmeye çalışır. Mekanokimya ile hem en temel bilimsel soruları cevaplayabilir hem de pratikte oluşan sorunların çözümüne yönelik yöntemler geliştirebiliriz. Çalışmanız ne üzerine olacak? Benim çalışma alanım çevre üzerine olacak. Projenin konusu çevrede çokça bulunan ve giderek artan kalıcı organik kimyasalları çevreden yok ederek uzaklaştırma konusunu içeriyor. Kalıcı organik, kirleten dediğimiz zararlı organik kimyasal moleküller daha çok atık sularda bulunur. Biz de işin özünde atık su arıtma konusunda çalışacağız. Şu an yalnızca iki kimyasala, triklosan ve triklokarbana yöneldik. Bu iki madde, çevrede bozulmadan uzun süre kalabilir, biyolojik anlamda birikerek büyür. Atık tesislerinde ayrıştırabilse de ayrıştırılan çamurdan tekrar yeraltı suyuna karışabilir. Tam ve kesin bir çözüm ancak parçalayarak yok etme yoluyla olabilmektedir. Biz de bu yok etmeyi ek ağartıcı kimyasal kullanmadan, bol ve ucuz olarak temin edilebilen silika türevleri ile mekanokimyasal olarak verimli bir şekilde başarmayı hedefliyoruz. Proje için 1 yıllık süreç var.
Diş macununda ve oyuncakta bile kullanılıyor Triklosan ve triklokarban, antibakteriyel sabun ve temizleyicilere bakteri öldürücü etkiyi kazandıran en yaygın iki kimyasal. Tekstil malzemelerinde, çarşaflarda, oyuncaklarda, bulaşık deterjanlarında, çöp torbalarında, kesme tahtası, diş macunlarında yani çok çeşitli yerlerde kullanılıyor. Küçük miktarda kullanıldığı zaman zararsız. Son on yıl içinde antibakteriyel ürün sayısında ciddi bir patlama var. Dünya Sağlık Örgütü de bu konuda çeşitli çalışmalar yapıyor. Böcek ilacı ABD kanunlarına göre, her iki kimyasal da kişisel bakım ürünlerinde kullanıldığında “reçeteye tabi olmayan ilaç” temizlik ürünlerinde kullanıldığındaysa “pestisit” (yani böcek ilacı) olarak niteleniyor. Dolayısıyla ürün etiketlerinde bulunması zorunlu. Ancak yapılan araştırmada, etiketinde belirtilmediği halde bir bulaşık deterjanında triklosan bulunduğu tespit edilmiş. Avrupa Çevre Ajansı (EEA), 2012 yılında yayımladığı raporda, su ekosistemimizde miktarları ve çeşitleri giderek artan tehlikeli kimyasalların listesini yayımlamıştır. Anne sütünde ve suda çıktı Yapılan araştırmalarda triklosan ve triklokarbana, içme suyu kaynaklarında, insanlardan alınan idrar (yüzde 75’inde) ve anne sütü örneklerinde (yüzde 97’sinde) rastlandı. Amerikan Kimya Derneği’nin San Francisco’daki senelik toplantısında sunulan rapora göre, 184 gebe üzerinde gerçekleştirilen araştırmada “triklosan” isimli antibakteriyel kimyasal gebe kadınların tümünün, “triklokarban” ise yüzde 85’inin idrarında tespit edildi. 33 kadının göbek kordon kan örneklerinin yarısından fazlasında “triklosan”, dörtte birinde ise “triklokarban” bulunduğu da ortaya çıktı. Triklosan ve triklokarbanın antibiyotiklere dirençli bakterilerin oluşumuna sebep olduğu, beyin ve üreme sisteminin gelişimini etkilediği, bitki ve hayvanlarda biriktikleri biliniyor.
39
175 MİLYON DOLARLIK İTHALATI KÖMÜR RAFİNE EDEREK BİTİRECEK
Yerli şirket MKS Devo Chemicals, kurduğu pilot kömür rafinerisiyle 8 ayrı kimyasal hammadde elde etmeyi başardı. Kömürün kalorisini de bu yolla 2 katına çıkaran tesis, yakın bir dönemde tam üretime geçecek.
40
Kömürü rafineri ederek Türkiye’nin en az 175 milyon dolarlık ithalattan kurtulması mümkün. Rafineri edilen kömürden uçucu gazlar alınarak hem ham madde olarak kullanılıyor hem de kalorisi 2 katına çıkarılıyor. Öte yandan kok işleminden geçen kömürden elde edilen katrandan da aynı miktarda kimyasal ham madde elde edilebiliyor. Rafineri esnasında 8 ayrı kimyasal ham madde elde ediliyor. Kömür rafineri işi temel olarak kömür ‘kok’lama ile aynı. MKS Devo Chemicals’ın sahibi Korgun Şengün, Bandırma’daki fabrikasında pilot bir kömür rafinerisi kurdu. “Kömür yakılamayacak kadar değerli” sözünü hatırlatan Şengün, kömür ya da kömür katranından elde edebildikleri 8 ham maddenin 4’ü için Türkiye’nin her yıl ithalata en az 175 milyon dolar ayırdığını söyledi. Rafineri esnasında kömürün içindeki su, amonyak, kükürt ve uçucuların alındığını ifade eden Şengün, bu işlemin ardından kömürün kalorisinin de daha rahat yandığı için 2 katına çıktığını belirtti. Kömürü rafineri etme fikrinin ilk olarak demir- çelik sektörü temsilcilerinden çıktığını kaydeden Şengün, “Sektör temsilcileri, kömürün içindeki uçucuları almayı düşünmüşler. Kömürü oksijensiz ortamda yakarak kalorisini yükseltmişler. Kömürün içindeki ham madde olan uçucular, kömürün ısısını aşağıya çekiyor. Bu uçucular kimyanın önemli girdileri. Rusya’da, Almanya’da, Danimarka’da kömür katranına önem vermişler. Kömür katranı rafinerilerinde ciddi şekilde hammadde ürettiklerinde, katrana daha fazla ihtiyaç duyar hale gelmişler. Demir- çelik dışındaki sanayide yüksek kalorili kömüre ihtiyaç yok ama onun da içinde sağlığa zarar veren kükürt var. Birçok gelişmiş ülke kömürü rafineri ederek kullandırtıyor. Tonu belki 40 dolara alınabilecek bir kömürden, yaklaşık 1000 dolarlık, neredeyse hepsi ithal gelen ham maddeler üretilebiliyor” diye konuştu. Doğaya zararsız kömür üretiyor Kardemir’in katranını alacak Kurdukları rafineride kömürü havasız bir ortamda ısıttıklarını anlatan Şengün, “Türkiye’nin fay yapısı nedeniyle kömürler ıslak. Kömürü önce 100 derecede ısıtarak amonyaklı su elde ediyoruz. Sıcaklığı 200- 220 dereceye getirdiğimizde hafif yağlar diye tanımlanan benzen, tolien, ksilen ile kükürtü alıyoruz. 220- 400 derece arasında naftalin ve fenol, 400- 600 derece arasında da coal tar pitch elde ediliyor. Bu maddeleri tam olarak birbirinden ayırıp yüzde 100 safl ığa ulaştırmak için laboratuvarımıza tekrar ayrıştırma yapıyoruz. Kömür rafinerisinin enerji ihtiyacını da rafineri sırasında ortaya çıkan gazlarla elde ediyoruz” dedi.
Tam olarak faaliyete geçtiklerinde günlük 50 ton kömür işlemeyi düşündüklerini anlatan Şengün, işlemin ardından yüzde 20 su, yüzde 35- 40 kimyasal hammadde ve yüzde 40- 45, 2 kat yüksek kalorili, kükürtü alındığı için doğaya ve insan sağlığına zararsız yeşil kömür ortaya çıktığını kaydetti. Tesisin kömür katranıyla da üretim yapabildiğine dikkat çeken Korgun Şengün, şöyle konuştu: “Türkiye’de 150 bin ton katran büyük demir- çelik üreticilerinin kömür ‘kok’lama işlemi esnasında ortaya çıkıyor. Bundan su ile birlikte amonyak da yok edildiği için, onu elde edemiyoruz. Bu 150 bin tonluk katran, maddeleri ayrılmadan satıldığında kilogramı 150- 200 dolardan yaklaşık 22.5 milyon dolar ediyor. Ham maddeleri satmaya kalksak kilogramı ortalama 800 dolara denk gelecek. Kardemir, İsdemir, Erdemir’den numuneler aldık. Şu anda Kardemir’in üstünde duruyoruz. Onlardan kömür katranı alacağız.” Hammaddelerin tonu 1000 dolara kadar çıkıyor Kömürden elde edilebilen 8 ham maddenin metrik tonu 200 dolarla 1000 dolar arasında değişiyor. Kömürden elde edilen benzen; gözlük camı, naylon kumaş, naftalin; hazır beton, tolien; tiner, patlayıcı madde uçak yakıtında kullanılıyor. Ksilen polyester, boya, vernik üretiminde kullanılırken; fenol ise gözlük camı üretiminin ve ilaç sanayinin hammaddesi. Bu alanda yer alan Coal tar pitch ise alüminyum yapımında ihtiyaç duyulan bir madde.
41
Dünyadan Kimya Haberleri KUANTUM BİLGİSAYARLAR İÇİN İLK KEZ FOTONIK ÇİP ÜRETİLDİ
42
NTT Cihaz Teknolojileri Laboratuvarı ve Southampton,Tokyo ve Bristol Üniversitelerinden uluslararası bilim adamlarından oluşan ekip tarafından kuantum ışınlama(teleportasyon) devrelerinin çekirdeğini oluşturan, kuantum dolanıklığı üreterek tespit eden kuantum fotonik çipi başarıyla entegre edildi. Bu sonuçlar, ultra-yüksek-hızlı kuantum bilgisayarları geliştirme ve iletişim güvenliğini güçlendirmeye yol açtı. Kübitler için bugün kullandığımız ikili sistem(1,0) bilgisayarlarının duyarlı kuantum versiyonları denilebilir ve kuantum bilgisayarların temelini oluşturur.Işık parçacıkları denilen fotonlar mükemmel kübitleri uygulamak için umut vaat ediyor. Başarılı bir kuantum ışınlama sağlamak için kübitleri bir fotondan diğerine transfer etmek gerekiyor. Buna rağmen kuantum ışınlamayı deneysel olarak incelemek için yüzlerce optik cihazın dikkatlice yerleştirilmesi gerekiyor. Gelecekte cebinizde taşıyacağınız bir kuantum bilgisayar için imkansız bir durum gibi gözüküyor. 2013 yılında Prof. Furusawa ve meslektaşları mükemmel kuantum ışınlanmasını başarsa da, bu kurulumu yapmak aylar alıyordu ve bu düzenekler 2015 yılında yapılan bu çipe göre binlerce kat daha büyüktü. Bristol Üniversitesi’nden Prof. Jeremy O’Brien’ın liderliğinde yapılan yeni araştırmayla, bütün bu optik düzenekler son teknoloji nano üretim sayesinde, sadece birkaç milimetrelik bir silikon mikroçipe entegre etmeyi başardı. Böylece ilk kez kuantum ışınlama silikon çip üzerine tanımlanarak radikal bir şekilde boyut problemi çözüldü. Araştırmacılar kuantum bilgisayarı fotonik çipe entegre etme hedefine doğru büyük bir adım atmış oldular. Kuantum bilgisayarlar sayesinde ultra güvenlikli iletişim ve ultra hızlı işlem gücü sayesinde bu limitlerin ötesine geçilebilir. Pratik kuantum teknolojilerinin hayata geçirilmesi için mikro-çiplerde ışınlanmayı hayata geçirmek büyük önem taşıyor. Tokyo Üniversitesi’nden Profesör Akira Furusawa, “Bu son gelişme ile fotonik çip üzerinde mükemmel bir kuantum ışınlama yapma imkanı tanıyor. Sonraki adım ,kuantum ışınlamayı tüm sisteme entegre etmek olacak” dedi.
YENİ AKILLI TELEFON KAMERASI KİMYASAL İÇERİĞİ GÖSTEREBİLİR
Sadece bir fotoğraf veya video çekerek içeceğinizin içindeki kimyasal bileşenleri bilmek ister miydiniz? Tel Aviv Üniversitesi'nde geliştirilen kompakt hiperspektral görüntüleme kamerası sayesinde bu mümkün. Hiperspektral görüntüleme insan gözü tarafından seçilemeyen ışık spektrasını tarayarak, her maddeye ve prosese özel elektromanyetik parmak izlerini tanımlayabiliyor. Normalde bu teknoloji daha büyük kameralarla yapılsa da , Tel Aviv Üniversitesi’nden Prof. David Mendlovic daha küçük optik bileşenler kullanarak akıllı telefonlara uyabilecek kadar küçültmeye çalıştı. MEMS(mikroelektromekanik sistem) teknolojisi kullanılarak, kitle üretimine uygun standart akıllı telefonlarla çalışabilecek kamera tasarımları yapmaya çalışıldı. Çekilen fotoğraflardan anlam çıkarabilmek için bunların, farklı maddelerin hiperspektral işaretlerinin olduğu veri tabanlarıyla karşılaştırılmaları gerekiyor. Mednlovic, “Bu optik element ayarlanabilir filtre ve yazılımı gibi davranarak, yeni bileşenleri destekleyebilir, resme bağlı bilgiyi çekip çıkarabilir.” dedi. Bu gibi uygulamalar tüketici elektronikleri, otomotiv endüstrisi,biyoteknoloji ve ülke güvenliği için kullanılabilir.İlk çalışır prototipin Haziran’a kadar hazır olması bekleniyor. Temel sistem geçen ay Barselona'da düzenlenen Mobile World Kongresi'nde gösterilmiştir.
43
AKDENİZ PLASTİK ÇÖPLÜĞÜNE DÖNÜŞÜYOR
Bilim insanları Akdeniz’de büyük miktarlarda plastik atık biriktiğini söylüyor.
44
Bir araştırmada deniz yüzeyinde yüzen bin ton civarında plastik tespit edildi. Bunların başlıcaları plastik şişe, torba ve ambalaj parçaları. İspanyol araştırmacılar, Akdeniz’in biyolojik zenginliği ve ekonomik önemi nedeniyle plastik kirliliğinin özellikle tehlikeli olduğunu söylüyorlar. Balık, kuşlar, kaplumbağalar ve balinaların midelerinde plastik bulunmuş. İspanya’daki Cadiz Üniversitesi’nden Dr Andres Cozar “Akdeniz büyük bir plastik atık birikim bölgesi” diyor. Plastik diğer denizlerde de sorun Kuzey Avrupa kıyılarında yetişen istiridye ve midyelerde de çok küçük plastik parçaları bulunmuş. Plastik Akdeniz’de okyanus deveranlarındakine benzer bir ölçekte birikmekte. Arktik Okyanusu, Bengal Körfezi, Güney Çin Denizi ve Barents Denizi dahil olmak üzere diğer denizlerde de yüksek miktarda plastik bulunmuş. Mikroplastik tehdidi Plos One dergisinde yayınlanan çalışmayı değerlendiren, Londra Üniversitesi’nden Dr David Morritt, mikroplastikler olarak bilinen çok küçük plastik parçalarının özellikle endişe verici olduğunu söyledi. Çalışmada Akdeniz’deki plastik öğelerin % 80’den fazlasının bu kategoride olduğu bulundu. Biyolojik Bilimler Okulu’ndan Dr. Morritt “Bu çok küçük plastik parçaları deniz canlıları tarafından yutuluyor ve plastiklerden bağırsaklara bazı kimyasal maddeler salınıyor” dedi. Akdeniz’in önemi Akdeniz küresel okyanus alanının % 1’den azını temsil ediyor ancak ekonomik ve ekolojik açıdan önemli. Akdeniz tüm deniz türlerinin % 4 ila % 18’ini barındırıyor. Aynı zamanda kıyısındaki ülkeler için turizm ve balıkçılık geliri sağlamakta. Cadiz Üniversitesi’nden Dr Cozar, “Akdeniz’deki biyolojik zenginlik ve ekonomik faaliyetlerin yoğunlaşması göz önüne alındığında, plastik kirliliğinin deniz ve insan yaşamı üzerindeki etkileri bu plastik birikim bölgesinde özellikle ilgiye mazhar olabilir” diyor.
1 DAKİKADA ŞARJ OLAN BATARYA GELİŞTİRİLDİ
Bilimadamları, cep telefonları için 1 dakika şarj olabilen alüminyum batarya geliştirdi. Bilimadamları, cep telefonları için çok hızlı şarj olan batarya geliştirdi. Batarya 1 dakikada şarj olup, kullanıma hazır hale geliyor. Yanma-Patlama Riski Taşımıyor Aluminyun hücrelerden kuvvet alan bataryanın, kullanımda olan lityum teknolojisine göre daha güvenli olacağı, basit ziyan görmeyeceği ve yanma-patlama riski taşımadığı belirtiliyor. Çevre Dostu Batarya Stanford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, yeni bataryanın, kullandıkça ömrü azalan bataryalara göre daha avantajlı olacağını ve her şarj olduğunda kullanım ömrünün etkilenmeyeceğini söyledi. Üniversitede kimya profesörü olarak çalışan Hangjie Dai, geliştirdikleri yeni bataryanın alkaline gibi pillerin yerini alacağını, lityum iyon bataryalara göre daha etraf dostu olacağını söyledi. Birçok Riskten Uzak Profesör Dai, yeni bataryanın matkapla delinse bile yanma riski taşımadığını belirterek, lityum pillerin taşıdığı birçok riskten ırak olacağını söyledi. 7 Bin 500 Kez Şarz Edildi Aluminyum hücreli bataryalar güvenli olmalarının yanısıra, belirsiz defa yeniden şarj edilebilicek. Daha evvel geliştirilen benzer bataryalarda, en fazla 100 defa şarz ömrü sağlanmıştı. Yeni batarya ise 7 bin 500 defa şarj edildi ve problem çıkarmadı. Lityum bataryalar ise 1000 defa şarj ömrüne sahip. Kaynaklar : http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/yumurta-kabugundan-dogal-gida-koruyucusu.html http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/bor-pilleri-geliyor.html http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/bakteri-olduren-kimyasallara-dikkat.html http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/175-milyon-dolarlik-ithalati-komur-rafine-ederek-bitirecek.html http://phys.org/news/2015-04-quantum-teleportation-chip.html#ajTabs http://www.gizmag.com/unispectral-hyperspectral-imaging-smartphone-camera/36858/ http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/akdeniz-plastik-coplugune-donusuyor.html http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/1-dakikada-sarj-olan-batarya-gelistirildi.html
45
FAYDALI LINKLER
Kimya Mühendisleri için hazırlanmış bir site. Sitede Kimya Mühendisliği ve kütle, enerji denkliklerine ait notlar bulunmakta. Farklı kaynaklardan yararlanmayı düşünenler için oldukça güzel içerikler. İyi incelemeler. http://che31.weebly.com/
46
Çok geniş içerikli bir mühendislik hesaplama sitesi. Kimya Mühendisliği, Plastik Mühendisliği vb. birçok temel bilime ait hesaplama işlevleri mevcut. Kesinlikle incelemenizi öneriyoruz. http://www.calculatoredge.com/
Kimyagerler için hazırlanmış bir site. Temel kimya ile ilgili hesaplamaları web sitesinden kolaylıkla yapabilirsiniz. Kimya üzerine bölüm okuyan herkese tavsiye ediyoruz. https://www.easycalculation.com/chemistry/chemistry. php
BULMACA Kimya Bulmacasi 1
2
3 4
5
6 7
8
47
9
Soldan Saga 1. Bir sivinin, kaynama noktasina kadar isitilmasina gerek olmadan buhari haline dönüsmesi. 4. Atik su aritmada uygulanan bir islemdir 5. Açik hava basincini ölçmek için kullanilan düzenek 7. Petrol bazli dizel yakitina alternatif olarak üretilmeye baslanmis olan bir dizel motor yakitidir. 8. Bir elementin tüm kimyasal özelliklerini gösteren en küçük parçasidir. 9. Bir solvent içinde çözünebilen maddenin en fazla miktari o madde-nin o solvent içindeki çözünürlügünü tanimlar. Buna ne denir
Yukaridan Asagiya 2. Distilasyon veya ekstraksiyondan elde edilen, siyah renkli, kristal olmayan, isitilinca yumusayan viskoz, yari kati bir maddedir. 3. Toz halinde alumina, silika, kireç ve diger bazi maddeler karisimidir 5. Hampetrolün birinci distilasyonuyla üretilen üründür 6. Karasal alanda organik maddelerin anaerobik parçalanmasiyla meyda-na gelen gazdir
BULMACA Geçen Ayın Çözümü Kimya Bulmacasi 1
K
2
O
V
A
L
E
N
T
S
E
Y
R
E
R 3
G
L
A 6
N Ö
T
Ü
R
L
E
S
I 7
P
O
L
I
A
L
K
4
T
I
5
K
A
E
M E
R
P O
L
8
A
B
S
T
O
M R
B
N
9
S
I
Y
O
A
M
F
E
N
T R
48
10
M O
Soldan Saga 1. (+) ve (-) yüklere sahip ayni ya da farkli ametal atomlari arasinda olusan bag çesididir. [KOVALENT] 3. Çözücüsü çok olup, çözüneni az olan çözeltilere denir [SEYRELTIK] 6. Asitler bazlarla birleserek tuz ve su olusturma olayina ne denir [NÖTÜRLESME] 7. Bilesik iskeletinin degisik yerlerinde farkli C atomlari üzerinde olmak sarti ile birden fazla –OH içeren bilesiklere denir [POLIALKOL] 8. Isinlarin, madde üzerinde tutularak isiya dönüsmesi olayina nedir [ABSORBSIYON] 10. 1kg çözücüde çözünen maddenin mol sayisina denir. [MOLALITE]
L
A
L
I
T
E
Yukaridan Asagiya 2. Karbon elementinin hidrojenli bilesiklerini inceleyen kimya dalina denir [ORGANIK] 4. Bazi çözeltilere az miktarda asit, baz ve su eklendiginde pH’i önemli ölçüde degismez. Bu tür çözeltilere ne ad verilir [TAMPON] 5. Sicakligi ölçmeye yarayan cihazlara denir [TERMOMETRE] 9. Eritme, buharlastirma, miknatisla ayirma, eleme, süzme, ayiklama… gibi ayrici yöntemlerle kendisinden daha basit yapilara ayrilamayan maddelere denir. [SAF]
E-Dergide
Yazarlık
SİZDE YAZARIMIZ OLUN
-- Yazacağınız konuyu belirleyin. (Kimya içeriği olan herhangi bir konu olabilir) Örnek: Polimerden ya da organikten bir konu ya da sanayide gördüğünüz bir şey ile ilgili bir konu. Kendi cümleleriniz ile olması şart. Alıntı alıyorsanız kesinlikle kaynak belirtmelisiniz ki aksi durumda yazınız kopya yazı sıfatı görür yayımlanmaz. -- Konuda kullanılan resimlerin kaynakları belirtilmeli. Aksi durumda sorumluluk yazardadır. -- Yazılar Facebook üzerinden bizlere gönderilmemeli. Bu bizim işimizi zorlaştırıyor. Yazılar inovatifkimyadergisi@gmail.com adresine gönderilmeli. -- Yazmayı düşünen arkadaşlarımız Yavuz Selim Kart adlı arkadaşımıza ulaşması gerekmektedir. -- Yazıları gönderdikten sonra kendiniz ile ilgili bilgileri de mail ile bize göndermelisiniz. Yoksa yazınız yayımlanmayacaktır. --Ad Soyad Ulaşılabilecek Mail Adresi(Hızlı ulaşılabilecek sık kullanılan bir mail olmalı) Bitirdiğiniz ya da okumakta olduğunuz üniversite ismi Dergiye koyabileceğimiz türden bir profil resminiz.
49
-- 2015 Haziran ayı sayısı için yazılarınızın son teslim tarihi. 20 Mayıs 2015’tir. Her ayın son yazım tarihi 20. de bitecektir. 20. den sonra göndereceğiniz yazılar bir sonraki ay yayımlanacaktır.
-- Kopyala-Yapıştır ile yazıyı ben yazdım gönderiyorum derseniz yazınız kesinlikle yayınlanmaz. Bu şekilde yazı olmaz. Böyle uyanıklık yapıp kolaya kaçmak fark edilmeyecek bir şey değil. Sonuçta yazılarınızı okunuyor ve araştırılıyor. -- Yazılarınızı word dosyası halinde maile atacaksınız. Yazdığınız yazı en az bir kaç görsel içersin.Fikir düşünce yazılarında olmayabilir ama diğer konularda en az bir kaç tane olmalı çünkü görsellik yazıya çok şey katıyor. -- Herhangi bir sorun olursa yazı gönderen meslektaşımıza ulaşırız. Gerekli düzeltmeleri yapması için bildirimler yaparız. Gerekli görüldüğü takdirde yazınızın güzel görünmesi adına küçük değişiklikler yaparız ve sizi bu durumdan haberdar ederiz. -- İnovatif Kimya Dergisi gönderdiğiniz yazıların yayınlanıp yayınlanmaması hakkını elinde tutar.
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
1934-2015