Kimya Dergisi
İNOVATİF Kimya Dergisi YIL:4 SAYI:33 NİSAN 2016
AĞRI KESİCİLER VE ANTİBİYOTİKLER AK-KİM’DEN SU FİLTRASYONUNA 35 MİLYON DOLARLIK YATIRIM PLASTİK YİYEN BAKTERİ İLE TANIŞIN EKMEKTEN BENZİNİN KATKI MADDESİ ÜRETİLDİ
DİSPERGATÖR TEST METODU
KEŞFEDİLEN İLK VİTAMİN TİAMİN(B1 VİTAMİNİ) KİMYA SEKTÖRÜ VE CV
APRE YENİ AMBALAJ SİSTEMİMİZ
YERLİ İLAÇ SANAYİSİNDEN DEV ADIM
KURALLARIMIZ
1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını aldığınız kişiye mail atarak haber vermek, kullanmış olduğunuz yazıların kaynağını ise dergi olarak belirtmek durumundasınız. 2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız. 3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu değildir. 4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde, yazılarda kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak sormalısınız. Çünkü bize yazı gönderen yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet ederek fotoğrafları dökümanlarına eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu değildir. 5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız var ise yazılarınız için Yavuz Selim KART ile konuşabilirsiniz. Dergi ile iletişim kurmak için ise iletisim@inovatifkimyadergisi.com adresine mail atabilirsiniz.
SOSYAL MEDYA
6. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazıları info@inovatifkimyadergisi.com mail adresine göndermelisiniz. Bu mail adresine gönderdiğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editör tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu
kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi. 7. Tarafımıza çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı yayımlamaya gayret edeceğiz lakin başkalarının yazılarını kendi yazmış gibi gönderenler, kaynaksız yazı gönderenler, çok kısa yazı göndenlerin yazılarını maalesef yayımlamayacağız. 8. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz. Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi yayımlamama hakkını ya da yazının o kısmını değiştirme hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz dergi yöneticisine aittir. 9. Bu dergide kimya ilmi üzerine okuyan, kimya ilmine meraklı, kimya ilmi ile ilgili araştırma yapmayı seven herkes yazabilir. 10. Dergi ekibimiz gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu dergi ilk kurulduğu zamandan beri böyledir. Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır. Gelen kişilere en başta bu kural söylenir. Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen kişiler ekipten çıkarılır. 11. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu kişi buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine sahiptir. 12. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları kabul etmiş sayılırlar.
http://www.inovatifkimyadergisi.com https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi https://twitter.com/InovatifKimya https://instagram.com/inovatifkimyadergisi http://inovatifkimyadergisi-blog.blogspot.com.tr https://www.youtube.com/channel/UCmIkYbQtd8LtCP6GVL0tVGQ https://plus.google.com/+Inovatifkimyadergisi https://www.linkedin.com/profile/view?id=AAIAABHWzAYBk8n_O2Xp0LJgn9bB-aLM6w0-3pw
Ekibimiz YAVUZ SELİM KART KİMYA MÜHENDİSİ KURUCU-YÖNETİCİ PELİN TANTOĞLU KİMYAGER FACEBOOK EDİTÖRÜ
HATİLE MOUMİNTSA KİMYA FACEBOOK EDİTÖRÜ TUBA ÜNÜGÜL KİMYA MÜHENDİSİ FACEBOOK EDİTÖRÜ
SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN
EDİTÖRDEN
Merhabalar Öncelikle bize olan ilginiz için çok teşekkür ediyoruz. Bize olan ilginiz bizi büyütüyor, geliştiriyor. Tarafımıza e-dergi bize nasıl ulaşacak, mail adresime nasıl gelecek gibi sorular sürekli geliyor. Takipçilerimize mail grubuna katılmalarını öneriyoruz. Bu ay yine birçok yazı geldi. Bu yazılarda çeşitli şeyler okuyarak bilgileneceksiniz. Yazı gönderen arkadaşlarımıza emekleri için çok teşekkür ediyorum. Bize her zaman sektör ya da kimya ile ilgili bir konuda yazıp gönderebilirsiniz. Keyifli okumalar dileğimizle
APRE 7
İÇİNDEKİLER
HİDROJEN KULLANARAK SAATLERCE UÇABİLEN DRONE ÜRETİLDİ
11
AK-KİM’DEN SU FİLTRASYONUNA 12 35 MİLYON DOLARLIK YATIRIM YENİ AMBALAJ SİSTEMİMİZ
14
PLASTİK YİYEN BAKTERİ İLE TANIŞIN 19 EKMEKTEN BENZİNİN KATKI MADDESİ 20 ÜRETİLDİ AĞRI KESİCİLER VE ANTİBİYOTİKLER 22 ORİJİNALİNE BENZEYEN SUNİ LENS YAPILDI
30
KOZMETİK ÜRÜNLERE SIKI TAKİP
31
KEŞFEDİLEN İLK VİTAMİN TİAMİN (B1 VİTAMİNİ) 3 BOYUTLU ORGAN YAZICI
32 37
KİMYA İHRACATINDA YÜZDE 36’LIK ARTIŞ DİSPERGATÖR TEST METODU
38 39
DOMATESTEN ENERJİ ÜRETİLECEK PLASTİK AMBALAJ ÜRETİMİ ARTTI KİMYA SEKTÖRÜ VE CV
45
42 43
MEME KANSERİNİ 11 GÜNDE KÜÇÜLTEN İLAÇ
48
İÇİNDEKİLER
YERLİ İLAÇ SANAYİSİNDEN DEV ADIM 50 SKANDİYUM 52 AYIN WEB SİTESİ
53
KİMYA BULMACA
54
KİMYA BULMACA ÇÖZÜMÜ KİMYA SÖZLÜĞÜ 56 YAZARIMIZ OLUN
57
55
PELİN TANTOĞLU KİMYAGER KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ MEZUN pelintantoglu@hotmail.com
A
APRE
pre kelimesini ilk olarak bir projede duymuştum. Nedense çok ilgimi çekmişti.
görünümünü değiştirmek ve geliştirmektir. Bu işlemleri yapan kişi ve işletmelere de apreci denir. Kimyasal ve mekanik yollarla uygulanan apre işlemlerinin tamamı her ürüne uygulanmamaktadır. Apre işlemleri yapılırken bazı ölçütler göz önünde bulundurulur. Bunlar; ürünün formu, elyafın cinsi, kullanım amacı, kalıcılık derecesi, ürünün incelik ve kalınlığıdır. Örneğin sentetik liflerde görülen statik elektriklenme, doğal liflerde meydana gelmez. Bu nedenle statik elektriklenmeyi önleyici apre, sadece sentetik esaslı liflerden üretilen mamullere uygulanabilir. Kimyasal ve mekanik yollarla apre işlemi yapılırken elyaf cinsi göz önünde bulundurulur. Bazı apre işlemleri, ortak her cins elyafa uygulanabilirken, bazılarıysa tüm lif çeşitlerine uygulanamamaktadır.
Kelime anlamına baktım tabi ama üzerine yoğunlaşamadım o ara. 1 yıl kadar sonra bir müşterimizin koltuk kumaşları için yanmazlık ve su iticilik özelliği istemesi ile araştırmalara başladım. Konu ile ilgili eksiklerimin bilincinde olarak ufak ufak bu yazıyı kaleme aldım. Tekstil materyalinin ön terbiye ve renklendirme işlemleri sonrası terbiye işletmesini terk etmeden önce, gördükleri mekanik ve kimyasal tüm işlemlere bitim işlemleri veya apre işlemleri denir. Tekstil ürününe, renklendirme sonrası yapılan apre işlemlerindeki amaç; ürünün tutumunu,
7
Apre nin;
Yumuşaklık Apresi Sert Tutum Apresi Kayganlık Apresi Dolgunluk Apresi Parlaklık Apresi Kir İticilik Apresi Su İticilik Apresi Su Geçirmezlik Apresi Güç Tutuşurluk Apresi Buruşmazlık Apresi gibi çeşitleri vardır. Tüm apre çeşitlerinden ziyade yüksek apre diye tabir edilen; Buruşmaz apre, su geçirmez apre ve güç tutuşurluk (yanmazlık) apresin den biraz daha detaylı bahsetmek isterim.
Buruşmaz Apre Buruşmazlık, bir tekstil kumaşının kullanım sırasında oluşan buruşukluklara karşı direncini ve onlardan kurtulma kabiliyetini ifade eder. Özellikle, pamuklu, keten, rejenere selüloz (vizkon, rayon) kumaşlar buruşmaya hassas kumaşlardır. Genelde sentetiklerin ve yün, moher gibi doğal protein elyafının buruşmazlık özellikleri daha iyidir. Buruşmazlık apresi selüloz esaslı kumaşların kullanım özelliklerinin gelişmesi için önem taşır. Bu tür işlem; buruşmazlık sağladığı kadar, mamulün deformasyonunu önler ve selüloz/sentetik karışımlarında pilling oluşmasının azalmasına da neden olur. Boyutları stabil, yani az çeken kumaşlar elde edilir.
dihidroksi etilen üre ile yapılan apre çeşididir. Buradaki amaç kumaşın buruşmazlık ve çekmezliğini sağlamaktır. Dimetildihidroksi etilen üre az miktar formaldehit içerir. Tene değen kumaşlarda 75 ppm, Çocuklar için bu değer 20 ppm, Ve palto gibi giyecekler için 300 ppm e kadar formaldehit içerebilir. Bu tip maddeler aynı zamanda kumaşların yıka giy apresini(ütüsüz gömlek vs gibi)sağlar.
Bu durum; buruşmazlık apresinin liflerin şişmesini azaltmasından kaynaklanır. Kuru buruşmazlık işlemi görmüş kumaşta şişme değeri, yani yapısında tutabildiği su miktarı yarı yarıya azalmaktadır. Örneğin; normal bir pamukta şişme değeri % 42 – 45 civarında iken, buruşmazlık işlemi sonunda bu değer % 18 – 24 civarına düşmektedir. Dolayısıyla buruşmazlık işlemi, kumaşa aynı zamanda çekmezlik özelliği de kazandırmaktadır.
Buruşmazlık apresi fulard metoduna göre uygulanır. Aşağıdaki şekilde kumaşa uygulanır. X gr/lt glioksal esaslı buruşmaz apre Katalizör olarak magnezyum klorür Mukavemeti tutmak için polietilen emülsiyonu, Yumuşatıcı olarak makro silikon kullanılabilir. Fulard sıkması %70-80 arası olabilir. Kurutma 130-140 ºC Fixaje işlemi ise 150º C de 3-4 dk. arası uygulanmalıdır.
Buruşmaz apre; Dimetilol dihidroksi etilen üre veya metilol
8
Su İtici-Su Geçirmez Apre dışarı çıkmasını önler. Çünkü, kumaşın bütün gözenekleri kapanmış durumdadır.
Su iticilik apresinde kumaş yüzeyinin değil de, kumaşı oluşturan lif ve ipliklerin yüzeyinde film oluşturulması esastır. Örneğin; yağ asidi, zirkonyum – parafin, silikon ve florokarbon gibi maddeler bu etkiyi sağlayabilir. Tek yıkama sonrası çıkan florokarbonlar ve de hidrofob silikonlarla birlikte yeni teknolojide birçok kere yıkanan ve su geçirmezliği kaybetmeyen silikonlar üretilmiştir.
Su itici olarak kullanılan C8 florokarbon reçinesi yasaklandı,C6 florokarbonlar C8 lerin yerine geçmeye başladı. C6 florokarbonlar kendi aralarında su itici,yağ itici ve alkol itici olarak sınıflandırılır. Bu florokarbonlar çok iyi katyoniktir.%30 katı madde içerirken emülsiyondurlar.
Su geçirmezlik apresinde mamul yüzeyi tamamen su (ve hava) geçirmez film tabakası ile kaplanır. Böylece mamul; suyu hiç geçirmediği gibi, rüzgar ve soğuk etkisinden de korur. Bunun yanında, vücut neminin
Su geçirmez olarak kullanıldıklarında bundesmann testine tabii tutulurlar.
Su geçirmez özelliğe sahip kumaş
Güç Tutuşurluk Apresi
Genellikle fular metodunda kullanılır.
İki tür yanmaz apre vardır.
Fular kullanıldığında fulardan sonra 130-140 ºC de arasında kurutma yapılır.
Ne kadar yıkarsanız yıkayın yanmazlığı bitmeyen daimi apre
Pamuk için 250-350 g/lt arasında
1 kere yıkandıktan sonra yanmazlığı kumaşın üstünden giden apre
Sentetikler için biraz daha fazla miktarda fular banyosunda kullanılır.
Yanmazlık apreleri genelde modifiye edilmiş alifatik poliaminlerdir.
Fular banyosundaki pH 7-8 olmalıdır. Amonyak veya kostikle pH ayarlanabilir.
Beyaz süt kıvamında,hafif viskoz sıvıdır. pH 3-4 arasındadır.katyoniktir.Genellikle %60-70 katı madde içerir.
Çözelti pH 7 den sonra şeffaflaşır. 450 g/lt üzerinde ise genelde jel oluşur.Bu yüzden kullanılan miktara çok dikkat etmek gerekir.
Su ile her oranda karışabilir maddelerdir.
9
Güç tutuşurluk özelliğine sahip kumaş
Su geçmezlik-kir tutmazlık apresi ile beraber yanmazlık apresi de aynı banyoda kullanılabilir.
yanmazlık özelliği kazandırılır.
Ülkemizde çok az çalışmasına rağmen çektirme metodu ile özellikle işçi elbiselerinde yanmazlık apresi uygulanır. Bu metod ile yüksek dozda yanmaz apre maddesi verilir. pH 7-8 arasında 30 dk çalışılır. Bu kumaşlar kurutulur ve 150-160 C de fikse edilerek
Birlikte çalıştığım ve tekstil baskısı konusunda bu işin ciddi piri Yüksek Kimya Müh. Aydın İ.ye teşekkür ediyorum. En büyük kaynakçam kendisidir.
Kaynaklar : http://tekstilsayfasi.blogspot.com.tr/2013/01/apre-islemleri-tanimi.html http://www.tekstilokulu.net
10
Haber Yabancı
HİDROJEN KULLANARAK SAATLERCE UÇABİLEN DRONE ÜRETİLDİ
Sürekli olarak hidrojen üreten özel topaklar, saatlerce çalışan drone üretiminde kullanıldı. Bu yeni yakıt türü sayesinde dakikalarca şarj edilen drone’lar piyasadan silinecekler. Birçok teknoloji firmasının giriş yaptığı drone sektörü, çeşitli drone modelerini barındırıyor. Farklı boyutlara, kullanım şekillerine ve yapılara sahip olan bu drone’ların hepsinin ortak bir sorunu var: yakıt kapasitesi. Boyutları nedeniyle büyük bataryalara sahip olamayan veya fazla miktarda yakıt taşıyamayan bu cihazların uçuş süresi, maalesef sadece dakikalarla ölçülebiliyor. Bu durumu değiştirmek için çalışmalara başlayan Scottish Association for Marine Science (SAMS) isimli ekip, hidrojen ile çalışan drone üretmeyi başardı. Aslında hidrojen ile drone çalıştırmayı deneyen ilk ekibin Scottish Association for Marine Science olduğunu söyleyemeyiz. Bu cihazlar ilk geliştirildikleri tarihlerde hidrojen kullanarak çalışıyorlardı, fakat çok küçük boyutları olan drone’lar için yeterli hidrojen gazını depolamak büyük bir sorundu. Sorunun kaynağının depo alanı olduğunu anlayan ve sorunu çözmek için çeşitli yötemlere başvuran ekip, ısıtıldığı zaman hidrojen gazı salınımı yapan topaklar üretmeyi başardı.
teknolojiyi kullanarak hidrojenle çalışan drone üreten Scottish Association for Marine Science ekibi, yeni ürettikleri drone’un tam 2 saat havada kalabildiğini belirtti. Sadece birkaç dakika boyunca havada kalabilen, ardından saatlerce şarjda durması gereken drone’ların bu teknoloji sayesinde hiçbir sorun olmadan 2 saat havada kalabilmesi büyük bir ilerleme. Ekipte bulunan yetkililerin söylediğine göre 2 saat havada kalabilen drone, yakıtının değiştirilmesiyle birlikte yeniden uçabiliyor. Bu yakıt teknolojisinin ilerleyen yıllarda tüm drone’larda kullanıldığını görmek isteriz. Hidrojen topaklarını üreten ekip, bu yakıtın üretim maliyeti hakkında bilgi vermedi ancak hidrojen topaklarının hidrojenden çok daha pahalı olabileceğini düşünmüyorum.
Çok az bir ısı sayesinde içerisinde bulunan sıkıştırılmış hidrojen gazını dışarıya salan topaklar, drone’lara uzun süreli yakıt sağlayabiliyorlar. Bu
11
Yerli
Haber
AK-KİM’DEN SU FİLTRASYONUNA 35 MİLYON DOLARLIK YATIRIM
Ak-Kim, beş yıllık bir çalışmanın ardından ultrafiltrasyon sistemleri için özel olarak tasarlanmış, yüksek performanslı delikli elyaf bazlı membran modülünü geliştirdi. 35 milyon dolar yatırımla gerçekleştirilen projede, Ak-Kim su kimyasalları alanında edindiği deneyimle teknolojik ve yüksek katma değerli bir ekipman üretimine başlamış oldu. Ak-Kim Ultrafiltrasyon Modülü kusursuz bir filtrasyon yapmak için birçok yenilikçi özelliği bünyesinde barındırıyor. Ak-Kim Kimya, Yalova’da kurduğu Ultrafiltrasyon Membran Tesisi’nde üretime başladı. 35 milyon dolarlık bir yatırımla, beş yıl süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda hayata geçirilen proje ile Ak-Kim, Türkiye’de henüz yeni yeni gündeme gelen arıtma konusunda kurumların ve belediyelerin çözüm ortağı olmayı hedefliyor. Ultrafiltrasyon Modülü’nün tanıtımı için düzenlenen basın toplantısında bir konuşma yapan Ak-Kim
Kimya Genel Müdürü Onur Kipri şirketin büyüme stratejileri doğrultusunda 2013 yılından bu yana su alanına yatırım yapıldığını belirterek “90’lı yılardan bu yana belediyeler ile işbirliği içinde çalışıyoruz. 2013 yılında Avrupa’nın ikinci büyük su kimyasalları ve koagülant üreticisi olan Feralco ile birlikte Akferal’ı kurduk. Geçtiğimiz yıl da Akferal bünyesinde Dostel grubunun su arıtma bölümünü satın alarak, ürün portföyümüzü genişlettik. Ultrafiltrasyon Modülü ile birlikte bu alandaki pozisyonumuzu da güçlendireceğimize inanıyoruz” dedi. Ar-Ge çalışmalarında dünyada az sayıda kuruluşun yapabildiği, yüksek katma değerli ve ileri teknoloji gerektiren ürünlere odaklandıklarını belirten Kipri, “Ak-Kim olarak bugüne kadar, Ar-Ge çalışmalarımıza ve teknoloji yatırımlarımıza her yıl bütçemizin % 4-5’ini ayırdık. Bu rakam dünya genelinde %2,5 civarındadır. Bundan sonraki hedefimiz de, sürdürülebilir kimyasallar
12
alanında dünya trendlerini takip ederek, Ar-Ge Merkezi’mizde biyoteknolojik ve nanoteknolojik yeni ürünler üretmek olacak” dedi.
tam kapasite ile çalışmaya başladığı zaman, yıllık 42-45 milyon dolar ciro hedefliyoruz” dedi.
Ak-Kim’in, Türkiye’de ve çevre ülkelerdeki ilk ve tek Ultrafiltrasyon Modülü üreticisi konumunda olduğuna dikkat çeken Ak-Kim Su Çözümler Direktörü Alp Sarıoğlu “Dünyada ultrafiltrasyon modülü üretebilen 12-13 civarında şirket bulunuyor. Bu şirketlerin arasında DOW, GE, BASF, Toray gibi dünya devleri de yer alıyor. Bugün dünya genelinde UF pazarının yıllık büyüme oranı % 18-19. Ülkemizde ise pazarın 2022 yılında 70 milyon dolara ulaşmasını bekliyoruz. Biz de Ak-Kim olarak üretim tesisimiz
Üretimin %60’ını ihraç etmeyi hedeflediklerini de sözlerine ekleyen söyleyen Sarıoğlu, Türki Cumhuriyetlerden Körfez ülkelerine, Amerika’dan Hindistan ve Çin’e pek çok ülkenin radarlarında bulunduğunu da belirtti.
Ak-Kim Ultrafiltrasyon Modülü avantaj sağlayacak Ak-Kim tarafından üretilen delikli elyaf bazlı membran modülü, suyun kimyasal özelliklerini değiştirmeden, ileri fiziksel arıtma işlemi gerçekleştiriyor. Kusursuz bir filtrasyon yapmak için üretilmiş olan ürünün yüksek verim, yüksek kimyasal dayanım ve yüksek kirlilik tutma kapasitesi gibi birçok yenilikçi özelliği bulunuyor. Güçlü ve esnek fiber yapıya sahip olan UF modülü, farklı su kaynakları için de kullanıma uygun.
getirilmesinde kullanılabiliyor. Atık su geri kazanım sistemlerinde proses ve içme suyu hazırlamada da öne çıkan UF Modülü, deniz suyunun tuzsuzlaştırılarak arıtılmasında da tercih ediliyor.
Günümüz teknolojileri ile üretilmiş en ileri arıtma yöntemi olan UF Modülü belediye ve endüstrilerdeki su arıtma tesislerinde atık suların arıtılarak, alıcı ortam deşarj standartlarına uygun hale
Ak-Kim Ultrafiltrasyon Modülü müşteriye uzun kullanım ömrü, stabil su kalitesi, düşük yatırım, işletme ve bakım maliyeti ile kolay montaj imkanlarını bir arada sunuyor. Ayrıca az alan kaplayarak bu konuda da kurumlara kolaylık sağlıyor.
13
INTERSECTION SPERO TAKIM ÜYELERİ BİLİM GRUBU BAHÇEŞEHİR FEN VE TEKNOLOJİ LİSESİ ÖĞRENCİ intersectionspero@gmail.com
YENİ AMBALAJ SİSTEMİMİZ
B
iz, Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi 9. Sınıf öğrencileriyiz. Bu sene, Intersection Spero takımı olarak, FLL (FIRST Lego League) ya da diğer adıyla Bilim Kahramanları Buluşuyor adlı turnuvaya katıldık ve İstanbul Bölgesel turnuvalarında Proje Birinciliği Ödülü’nü alıp ulusal turnuvalara katılmaya hak kazandık. FLL turnuvaları 3 aşamadan oluşur: robot, proje ve öz değerler. Bu turnuvalarda, her sene bir tema seçilir. Bu senenin teması ise “Çöpe Çözüm, Çöple Çözüm”. Biz de, bu temaya göre çalışma-larımızı sürdürdük ve Dünya’daki çöp sorununa bir çözüm getirmek
istedik. Depolama sahalarındaki atıkların yaklaşık 1/3’ü (yaklaşık 29 milyon ton) ambalaj atıklarından oluşur ve bu ambalajlar organik atıklarla temasından dolayı geri dönüştürülemez. Bu ambalajların bazıları doğada yaklaşık 2 milyon yılı aşkın sürede çözünür. Ayrıca bu ambalajlar ürünün fiyatının %16-%25’ini oluşturur. Biz de, bu ve bunun gibi daha birçok eksiklik olduğunu fark edince yeni bir ambalaj sistemi oluşturmaya karar verdik.
14
Bu hedefimizi gerçekleştirmek için daha önce askeriyede dayanıklılığı arttırmak için kullanılan özel bir karışımı seçtik. Bu karışım, Yangına karşı CLASS A sertifikası vardır. Kimyasallara karşı dayanıklıdır.
suyu ile temasında bir sakınca olmadığı onaylanmıştır. CE sertifikalıdır. Ürün uygulandıktan sonra % 100 katı bir hale gelir. İç ve dış mekân kaplamalarında darbeden dolayı oluşabilecek birçok hasarın önüne geçer. Pigmentleme sistemi ile sonsuz renk seçeneğine sahiptir.
Su yalıtımı sağlar. Elastiktir. % 400 oranında elastikiyeti olan bu ürün uygulandığı yapıyla ortak çalışarak ilerleyen za-manlarda meydana gelebilecek çatlaklıkları önleyecektir.
Cam hariç her tür yüzeye astar gerektirmeksizin üstün tutunma özelliği vardır.
Uluslar arası çevre koruma örgütlerinin emisyon değerlerine uygundur.
Boşluksuz olarak uygulanır ve zemine direk olarak aderans alır. Bu özelliği ile pas ve korozyon oluşumunu önler.
Küf tutmaz.
Sağlığa zararlı hiçbir madde içermediğinden içme
Selefon üzerine uygulanmış ilk test örneğimiz
Ayrıca,
Lokal olarak onarılabilir.
2000 devirde Aşınma Test sonuçları karbon çelikten daha azdır.
Gerilme dayanıklılığı 24 0C ortam ısısında ± 6600 psi’ dır. — 40 0C ile +200 0C ısı arasında elastikiyetini korur. Her türlü yatay ve dikey zemine akma olmaksızın püskürtülebilir.
60.000 volta kadar elektrik geçirmez, kıvılcım testinden geçmiştir. Uygulama sonrası gözeneksiz, ek yersiz, düz bir satıh oluşturur. Dekoratif görünümlü olması haricen başka bir kaplama gerektirmez.
3 sn’ de kürlenip 10 dk’ da mukavemetini tamamlar. Çizilmesi ve zarar görmesi çok zor olan bir malzemedir. Hijyeniktir.
15
16
Testler için hazırladığımız, gazete kağıdına uygulanmış malzememiz Şu anki ambalajlara ek olarak, ürünü ısıya, kire, pasa, kimyasallara, UV ışınlarına, yağa ve suya karşı büyük oranda koruyor. Darbelere, göçmelere ve kırılmalara karşı da büyük oranda koruma sağlayan bu karışımı, ambalaj özelliği göstermesi ve darbeler dışında bahsettiğimiz diğer etkenlere karşı koru-yabilmesi için doğa dostu filmleri kullandık. Karışımı, selefon filmlere uyguladık. Selefon filmlerde; Doğada tamamen çözünebilmesi,
Nem ve ısıya karşı malzemeyi koruması Kıvırma ve katlamada malzemenin zedelenmesini Ortadan kaldırmasından dolayı en uygun Malzemenin selefon olduğuna karar verdik. Ürettiğimiz ambalajı ürün üstünde Vakumlayarak karışımı ürüne tam temas ettirdik ve dayanıklılığı optimum seviyeye çıkardık. Böylece ürüne tam temas eden bir ambalaja sahip olduk.
Geri dönüştürülebilmesi Gıda sektöründe de kullanılabilme
17
Bu gibi maddelerin doğada çözünmesi ve geri dönüştürülebilmesinin en önemli maddelerden oldu-ğunu bildiğimizden, projemize bu amaçlara uyacak şekilde yön verdik. İçerdiği maddelerden dolayı doğada şimdiki ambalajlardan daha kısa sürede zararsız biçimde çözünebilecek. Yağdan etkilenme-diği için de organik atıklarla karışsa bile geri dönüştürülebilecek.
Ambalajın geniş kitlelere ulaşması için maliyetinin uygun, sanayiye de uygulanabilir olması gerekir. Ürettiğimiz ambalaj, şimdikilerden çok daha uygun fiyatlı olacak. Sanayiye uygulanabilirlik açısından da teknik ressamlarla yaptığımız görüşmeler sonucu ambalaj tesisimizin bir çizimini yaptık
Projenin doğruluğunu test etmek için Ambalaj Sanayicileri Derneği, PAGÇEV, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi bu konuda uzmanlaşmış kurumlardan destek aldık. Ayrıca üniversitelerden çevre, kimya ve fizik profesörleriyle de projemizi paylaştık. Araştırmalarımız ve testlerimiz ( Çekme, basma, eğme, çevrimli - cyclic-, yapışma, soyulma ,Charpy, vs.) son hız devam ediyor, ulusal turnuvalar için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Daha temiz ve güzel bir dünyada yaşamak dileğiyle, Saygılarımızla,
18
Haber Yabancı
PLASTİK YİYEN BAKTERİ İLE TANIŞIN
Bulunan yeni bir bakteri türü, Dünya’nın en önemli sorunlarından birini çözmeye aday!
kullanılmaları. Bu durum da PET yıkımını sağlayan bu bakteri türünün bu kısa süre içerisinde evrildiğini ve halen evrim süreci içerisinde yer alabileceklerini öneriyor.
Araştırmacılar, şişelerde ve yiyecek kutularında en sık kullanılan plastik türlerinden olan Polyethylene terephthalate (PET) geri dönüşümünün geleceğini oluşturabilecek bir bakteri türü buldular. Günümüzde Dünya genelinde yıllık olarak 45 milyon ton PET plastik üretilmekte ancak bunların sadece yarısı geri dönüşüm için kullanılabiliyor. Büyük bir çoğunluk da, kendilerini okyanuslarda veya dolgu alanlarında buluyor. PET’in dayanıklılığı yüzünden üretilen bir plastik olması, kendi kendine çözünmesi için 400 yılın üzerinde bir zaman geçmesi gerektiği tahmini ile sonuçlanıyor.
Durum ne olursa olsun, araştırmacıların buldukları bu yeni bakteri türü, plastiklerin geri dönüşümü için daha doğa dostu bir yöntem ortaya sunmakta ve araştırmacılar bu işlemin hızını artırabilirse, yeni türün öneminin çok daha fazla artacağını söylemek mümkün…
Ancak Japonya’daki araştırmacılar tarafından bulunan ve Ideonella sakaiensis olarak adlandırılan bu yeni bakteri türü, bu durumu değiştirebilir. Araştırmacılar, geri dönüşüm tesislerinden 250’nin üzerinde PET örneği ile, mikro organizmaların plastiğin yıkım sürecinde bir rol oynayıp oynamadıklarını inceledi. Bu inceleme sırasında bakteri ile karşılaşan araştırmacılar, ince bir PET filminin üzerine koydukları bakterinin altı hafta içerisinde plastiği tamamen yıkabildiğini gördü. Tabii ki daha kalın plastiklerin yıkımı, daha uzun sürecektir. İlginç olan ise, PET plastiklerin insan yapımı olmaları ve 1941 yılında patenti alınan bu plastik türünün yaklaşık olarak sadece 70 yıldır
19
Yerli
Haber
EKMEKTEN BENZİNİN KATKI MADDESİ ÜRETİLDİ
“Biz bu çalışmayla ekmeğin yapısında olan nişastayı glikoza çeviriyoruz. Ne kadar nişastayı glikoza dönüştürebilirseniz alkole dönüştürme oranı da o kadar yüksek. Nişastanın hidrolizi kolay bir şey değil, bunun için farklı bakterilerden yararlandık. Bakteriler, nişastayı hidrolizleyen enzimleri üreten bedava işçilerimiz bizim. Bu enzimlerden yararlanarak nişastayı yüksek oranlarda glikoza hidrolizeledik, bunu da mayalayarak, alkolümüzü elde ettik.”
Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Elif Loğoğlu, bayat ekmekten benzin katkı maddesi üretti. Gazi Üniversitesi Kimya Fakültesi Biyokimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Elif Loğoğlu, evinde ekmeğin israf edilmesine dayanamadı ve bayat ekmeğin yapısındaki nişastayı glikoza, glikozu da mayalayarak benzinin katkı maddesi biyoetanole dönüştürdü. Aynı zamanda Kadın Hareketi Derneği Genel Başkanı ve Ekmek Üreticileri Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi olan Prof. Dr. Loğoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de ekmek israfının yüksek boyutlarda olduğunu savundu. Ekmeğin buğdaydan üretilip sofraya gelene kadar bir çok zorlu işlemden geçtiğini anlatan Loğoğlu şunları söyledi: “Yaptığımız incelemeler sonucu bayat etmek gibi atıl durumda olan bir ürünün ülke ekonomisine en çok katkı sağlayabilme yolunun, bayat etmekten biyoetanol üretmek olduğunu gördük.”Biyoetanolün doğal kaynaklardan elde edilen bir alkol olduğunu anlatan Loğoğlu bu maddenin üretim aşamalarına ilişkin şöyle konuştu:
Bakterilerden Yararlandı Loğoğlu, çalışmanın başarıyla sonuçlandığını anlatarak, “Elde ettiğimiz alkol, ülkemizde resmi olarak yüzde 5 oranında benzine katılarak kullanılabilir” dedi. Benzin içerisine katılan yüzde 5’lik alkolün sadece yarısının Türkiye’de üretilebildiğini öne süren Loğoğlu, farklı maddelerden bioetanol üretilmesinin ekonomi için kazanç olacağını bildirdi.
Yıllık 250 Milyon Getirisi Var Projeyi Loğoğlu ile birlikte yürüten GÜ Analitik Kimya Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Özcan Yalçınkaya da Türkiye’de günlük yaklaşık 100 milyon
20
adet ekmek üretildiğini söyledi. Yalçınkaya, “Ülkemize günlük olarak yaklaşık 456 bin ton ekmek israf ediliyor. Bu kadar ekmekten yaklaşık 150 bin litre alkol elde edilebiliyor. Bu alkolün katma değeri, yıllık mali getirisi 250
milyon lira. Bu parayla da yaklaşık 10 hastane, 60 tam donanımlı okul yapılabiliyor. Biz bu ekmeklerin çöpe gitmesi yerine, ülke ekonomisine katkı sağlaması için değerlendirdik” diye konuştu.
21
TUĞBA ÇİÇEK KİMYAGER 19 MAYIS ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ cicek16.55@gmail.com
AĞRI KESİCİLER VE ANTİBİYOTİKLER
H
1.1 AĞRI NEDİR ?
afif analjezikler ilk önce söğüt kabuğundan türetiliyordu ve tıpda, yine ağrı kesici özelliği olan kinin’in alternatifi olarak, 1763 de kullanılmaya başlandı. Kinin, bilindiği üzere, kenakma adıyla bilinen bir ağaç grubunun kabuğundan elde edilir. Kinin gibi kokması, daha bol ve daha ucuz olması söğüt kabuğunun kullanılmasına yol açmıştır. Bu kabuğun, analjezik gücü, salisilat alkol üretiminde kullanılan salisin adlı maddeye dayanmaktadır. 1874 de salisilat alkol, çok kullanılan bir ağrı kesici ilaç şeklini aldı ve 1899 da tesadüfen salisilat alkolden türetilen ve mükemmel ağrı kesen spesifik aspirin bileşikleri bulundu. Bu keşifden sonra tesadüfi keşifler ve ilaç sanayimdeki yoğun araştırmalar sonucunda birçok ağrı kesici ilaç variyasyonları geliştirildi.
Ağrı bir anda oluşan zincirleme bir reaksiyonun sonucunda oluşur.Ağrının oluşma nedeni de korunmaktır. Çünkü beynimiz ağrıyı hissettiği sürece,ağrıya sebebiyet veren nedeni ortadan kaldırmaya çalışır.Bir anlamda ağrı,size yaptığınız şeyin zararlı olduğunu ve bunu durdurmanız gerektiğini bildiren bir mesaj niteliğindedir.Bir başka tanımı ise; ağrı, Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilatı tarafından ‘’vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan,organik bir nedene bağlı olan veya olmayan insanın geçmişteki tüm deneyimlerini kapsayan,hoş olmayan bir duyudur’’ şeklinde tanımlanmaktadır.
22
1.2 AĞRI SÜRECİ Ağrı süreci,vücudunuz hangi bölgesinde olursa olsun,yara veya iltihabın kaynağında başlar. Vücudumuzun herhangi bir yeri yaralandığında, vücut otomatik olarak ağrı reseptörlerini harekete geçirir ve prostaglandin adı verilen kimyasalları
açığa çıkarır. Bu kimyasallar ''burası acıyor'' sinyalini doğrudan omiriliğe aktarırlar.Omirilik,aldığı bu ağrı mesajını beyine iletir.Beyinde bu mesaj ilk olarak hipotalamus tarafından alınır ve mesajın işleneceği serebral kortekse iletir.
1.3 AKUT VE KRONİK AĞRI ARASINDAKİ FARKLAR Ağrının hissedilmesine yol açan çok şiddetlisinden hafifine,birçok ağrı çeşidi mevcuttur.Akut ağrılar kısa süreli bir ağrı çeşididir ve genellikle kemik kırılması,iğne batması,yanık gibi kaza veya yaralanmalarda meydana gelir.Yara iyileştikten sonra ağrı kaybolur ve ileri bir tedavi uygulanmasını gerektirmez.
Bununla birlikte hafıza da beyinin algılama sisteminin bir parçasıdır.Beyin uyarıldığı zaman,ağrı uyaranlarını hatırlar ve geçmiş deneyimlere dayanarak uyaranın ne olduğunu belirler.Beyin bu uyaranın kronik ve dayanıklı bir ağrı olduğunu hatırlarsa,her yeni ağrı daha şiddetli şekilde hissedilir.
Kronik ağrılar ise kalıcı etkiye sahip olup genellikle eklem iltihabı gibi uzun süreli tedavi ve terapi gerektiren ağrılardır.Kronik ağrılarda,beyne iletilen mesajlar,parmak kesilmesi veya ayak çarpması sonucu oluşan akut ağrılardakinden farklıdır. Normal ağrılarda,merkezi sinir sistemi otomatik olarak ağrı gibi hoş olmayan hisleri inhibe eder yani kısıtlar.Fakat kronik ağrılarda, sinir sisteminin fonksiyonu başkalaşır ve ağrıya karşı hassasiyet artar.Kronik ağrılarda,sinir hücreleri hafif şiddetli bir çarpma etkisi kadar bir ağrıyı bile çok şiddetli hissedebilir. Kronik ağrılı hastaların MRI (Manyetik Rezonans Görüntüleme) taramaları sonucunda, beyinde anormal miktarda uyarının oluştuğuna dair kanıtlar mevcuttur.Bu da kronik ağrı hisseden hastaların,ağrıya karşı diğerlerine oranla çok daha hassas olduğu anlamına gelmektedir.
23
1.4 AĞRI KESİCİ KULLANIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER *Ağrı kontrolünde 10 günden fazla ağrı kesici kullanılmamalıdır.
*Ateşi olan bir çocuğa kesinlikle asetilsalisilik içeren preparat verilmez. Karaciğer ve beyin hasarı ile sonuçlanan Reye Sendromu’na neden olabilir.
*Genel olarak günlük 4 tabletten fazla ağrı kesici kullanılmamalıdır.
*Astım ve solunum yolu rahatsızlıkları ile gut hastalığı olan kişiler asetilsalisilik içeren preparat kullanmamalıdırlar.
* Sık ağrı kesici kullanımında vücutta ağrı kesiciye karşı duyarsızlaşma gelişebilir fakat bu etki kalıcı değildir.
*Ağrı kesiciler dahil tüm ilaçların kullanımında alkol kullanımından kaçınılmalıdır.
*Metamizol sodyum etkin maddesini içeren ilaçlar uzun süre kullanılırsa kemik iliğini baskılayabilir.
*Ağrı kesiciyi tok karnına, bir bardak su ile birlikte almak mide tahribatını önlemede yardımcı olabilir.
*Parasetamol etkin maddesi yüksek dozda kullanılırsa karaciğer ve böbrek hasarına, müdahale edilmezse ölüme bile neden olabilir.
2.ANTİBİYOTİKLER 2.1 Tarihçe
başlamıştır.
“Mucize ilaç” olarak adlandırılan antibiyotikler son yüzyılın en büyük keşiflerinden biridir. Enfeksiyonların neden olduğu hastalık ve ölümlerin sayısında dramatik bir azalma sağlayıp, yaşam beklentisini on yıl artırarak, tıp tarihine damgasını vurmuştur.
Bazı bakterilerden ama çoğunlukla mantarlardan elde edilen,insana verildiğinde çok küçük dozlarda bile diğer bakteriler üzerinde öldürücü yada üremeleri engelleyici etki gösteren,buna karşın insana zararı olmayan veya az miktarda olan (seçici toksik etki) ve bakteriyel infeksiyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Anti: KARŞI Biyos: YAŞAM
Antimikrobiyal tedavi 1935 yılında Domogk’un sulfamidleri tedavide kullanmasıyla gelişme safhasına girmiştir.1929’da Fleming’in gözlemlediği ve 1940’da Chain ve Flarey’in Penicillium notatum’dan elde ettiği bir maddenin mikroorganizmalar üzerine öldürücü etkisi ile antibiyotikler tedavide yer almaya
24
2.2 ANTİBİYOTİKLERİN SINIFLANDIRMASI *Hedef hücreye etkilerine göre; *Etki mekanizmalarına göre *Etki gösterdiği mikroorganizma grubuna göre *Etki spektrumuna göre *İmmunmodülatör etkilerine göre
2.2.1 HEDEF HÜCREYE ETKİLERİNE GÖRE 1. Bakterisidler (Bakterileri öldüren) Penisilinler, Sefalosporinler, Aminoglikozidler, Vankomisin, Rifampisin, Florokinolonlar, Polimiksinler, Teikoplanin
2. Bakteriyostatikler (Bakterilerin üremelerini engelleyen) Tetrasiklinler, Kloramfenikol, Sülfonamidler, Eritromisin, Klindamisin, Mikonazol, Etambutol
25
2.2.2 ETKİ MEKANİZMALARINA GÖRE 1. Bakteri hücre duvar sentezini inhibe ederek ve otolitik enzimlerini aktive ederek 2. Sitoplazma membran permeabilitesini bozarak 3. Bakteri ribozomlarında protein sentezini inhibe ederek 4. DNA ve RNA sentezini [nükleik asit sentezini] bozarak 5. Antimetabolit etki
2.2.3 ETKİ GÖSTERDİĞİ MİKROORGANİZMA GRUBUNA GÖRE *Antibakteriyel * Antiviral * Antifungal * Antiparaziter * Antimikobakteriyel
2.2.4 ETKİ SPEKTRUMLARINA GÖRE *Dar spektrumlu – Makrolidler – Polimiksin *Orta derecede geniş spektrumlu – Sulfonamidler – Aminoglikozidler – Beta-laktamlar *Geniş spektrumlu – Kloramfenikol – Tetrasiklinler
2.2.5 İMMUNMODÜLATOR ETKİLERİNE GÖRE Konak immün savunmasına belirgin etkileri olmayanlar: * Beta- laktamlar, vankomisin İmmün sistemle sinerjik davrananlar: * Kinolonlar (mikroorganizmaları fagositoza elverişli hale getirirler) İmmün fonksiyonları deprese edenler: *Tetrasiklinler, kloramfenikol (selüler ve humoral yanıtları olumsuz etkilerler) İmmün fonksiyonları şiddetlendirenler: * Sefozidim (CD4 sayısını ve CD4/CD8 oranını arttırır, sitotoksisiteyi, kemotaksisi ve fagositozu güçlendirirler.
26
3.Enfeksiyon ve Tedavisi
5-Böbrekler ve karaciğer * Değişen derecelerde karaciğer ve böbrek yetmezliği
Vücudumuzda çok fazla bakteri yaşamaktadır. Bunlar, organizmaya yararlı etkiler de sağlamaktadır. Bunu da yaşadıkları bölgede vücudumuzun maddelerinden yararlanarak yaparlar. Vücudun bağışıklık sistemi sağlam kaldıkça bu bakteriler bize zarar vermezler. Buna karşılık, vücudun, yabancı canlılar tarafından istila edilmesine enfeksiyon denmektedir. Vücudumuz bu canlılara karşı çıkmak için bir savunma mekanizmasına sahiptir. Deri bütünlüğü, lenf düğümleri, dalak, kemik iliği ve beyaz küreler bunların içinde en önemlileridir. Ancak her zaman bakterilerle yapılan mücadelede, bu mekanizmalar yeterli gelmeyebilir. Vücudumuz bakterilerle savaşına destek olacak maddeler ihtiyaç duyar. Bu maddeler antibiyotiklerdir.
4.ANTİBİYOTİK ETKİLERİ VE YAN ETKİLERİ
4.1 Antibiyotiklerde Direnç Gelişmesine Katkıda Bulunan Unsurlar; *Gerekmediği halde antibiyotik kullanılması * Antibiyotiklerin, tedavi edici dozdan daha düşük seviyede kullanılması, doz atlanması * Antibiyotiklerin gerekenden daha kısa süre kullanılması ( tedavinin erken kesilmesi) * Gerekmediği halde birden çok antibiyotiği aynı anda kullanılması * Gerekmediği halde etki yelpazesi geniş olan antibiyotiklerin kullanılması
Antibiyotiğin Etkileri Bazı antibiyotikler belirli bir bakteri grubuna etki ederken, diğer bazı antibiyotikler pek çok bakteri grubunu kapsayacak geniş bir etki sınıfına sahiptirler. Ayrıca, bazı enfeksiyonlarda birden çok antibiyotiğin birlikte kullanılması gerekli olabilir. Antibiyotikler enfeksiyonların tedavi edilmesi kadar, enfeksiyon gelişmesini de önlemek amacıyla kullanılabilirler.
* Enfeksiyon tipine uygun olmayan antibiyotiğin kullanılması * Antibiyotiğin, geçimsiz olduğu gıdalar yada başka ilaçlar ile birlikte kullanılması * Çiftlik hayvanlarının ve balıkların yemlerinde antibiyotik kullanılması
Antibiyotiğin Yan etkileri Antibiyotik kullanımı esnasında, bazı kişilerde hiç sorun yaşanmaz iken, bazı kişilerde ise hafiften şiddetliye kadar değişen, hatta bazen ölümcül olabilen yan etkiler ortaya çıkabilir. Bunlar: 1- Sindirim Sistemi * Bulantı, kusma, ishal, hazımsızlık 2- Sinir sistemi * Duyu kusurları 3- Solunum sistemi * Solunum sıkıntısı 4- Dolaşım sistemi * Düşük tansiyon
27
5.ANTİBİYOTİKLERİN ETKİ ALANLARI *Görmeyi etkiler
*Ölüme kadar götürebilir!
Baş dönmesi, baş ağrısı, kulak uğultusu, tad almada bozukluklar da ender olmayan yan etkilerdir. Bazı antibiyotikler iç kulak ve duyma sinirlerini etkileyip sağırlığa yol açabilir. Güçlü bir antibiyotik grubunun, ender de olsa, gözün arkasındaki retina tabakasını zedeleyerek görmeyi bozduğu olur.Birçok ilaç böbreklerde süzülüp idrarla atılır. Süzmeyi yapan hücrelere zarar verip, böbrek yetersizliğine yol açabilen antibiyotikler vardır. Bazen böbreklerde bir olumsuzluk olmaz ama idrar yapmakta güçlük ve yanma ortaya çıkabilir.
Gerçek alerji ölüme kadar götüren ciddi sonuçlar doğurabilir. Sadece antibiyotikler değil birçok ilaç ve doğal madde alerjiye yol açabilir. Fıstık yiyince ya da arı sokunca şişen, solunumu güçleşen insanlar var. Antibiyotiklerin en korkulan yan etkilerinin başında alerji gelir. Bu reaksiyonların çoğu kaşıntı, deride çabuk yayılan kızarık kabartılardan ibarettir. Ender de olsa daha ciddi sorunlarla karşılaşılabilir. En ciddi olanı ‘anaflaksi’ denen durumdur.
*Her şey alerji değil Başka ilaçlarda olduğu gibi antibiyotik alanlarda da birçok yan etki oluşabilir. Bu yan etkiler mutlaka alerjik reaksiyon değildir. Tam aksine, Oya Hanım’da olduğu gibi çoğu alerjiye bağlı olmayan yan etkilerdir. Her yan etkiyi alerji olarak nitelemenin uzun dönemde zararları olabilir.İlacı aldıktan sonra nefes almada güçlük, kalpte çarpıntı, deride kabarık kızarıklıklar oluşursa ciddi bir alerjik reaksiyonundan şüphe etmek gerekir.
Alerji yapan ilaç, besin ya da böceğin zehiri kısa sürede deride şiddetli kaşınma, ürtikere benzer değişiklikler, boğazda sıkışma, nefes almakta güçlük, kan basıncında düşmeye bağlı fenalık hissi, bayılma ve bilinç kaybına yol açar. Birkaç dakika içinde müdahale edilmezse ölüm tehlikesi vardır.
*Güçlü bir savunma Kanda ve dokularda savunma görevi yapan bir çeşit akyuvar olan hücreler daha önceden tanıdıkları antibiyotik veya başka bir maddeyi (sarı üçgenler) özel moleküller aracılığıyla bağlarlar. Daha sonra harakete geçip içlerindeki keseciklerde bulunan histamin ve benzeri maddeleri (mavi noktalar) dokuların içine saçarlar. Saçılan maddeler hem damarları genişletir hem de kılcal damarlardan dışarı sıvı sızmasına yol açar. Sızan sıvıyla dokular şiser, genisleyen damarlar tansiyonun düşmesine yol açar. Kısacası, olumsuz olaylar zincirinin tetiği çekilmiş olur.Allerji bağışıklık sistemimizin yabancı bir maddeye aşırı hassas davranması sonucu ortaya çıkar. Allerjen denilen allerji yapıcı maddeyle vücut daha önce en az bir kez tanışıp hazırlık yapmıştır. Allerjilerin bir çoğu, anaflaksinin aksine hayati tehlike veya kalıcı hasar oluşturmaz.
28
6.İLAÇLAR NASIL KULLANILMALIDIR ? Bazı antibiyotikler; ilaçlarla, yemeklerle, meyve suları ile veya sütle alınmamalıdır. Süt ve antiasit mide ilaçları ile alınamayacak olanlara misal; Tetrasiklin grubu. Meyve suyuyla alınmayacak ilaçlar:
Antibiyotiklerin pek çoğunu hamilelik esnasında almak çok mahzurludur. Bazıları, ana karnındaki çocukta bir çok sakatlıkların meydana gelmesine sebep olur. Eğer mutlaka antibiyotik vermek gerekiyorsa, penisilin, Spiramicin (rovamycin), Ampisilin veya sefalosporin grubu bir antibiyotik gebeliğin ilk üç ayında verilebilir. Gebeliğin dördüncü ayından sonra penisilin ve sefalosporin grubu antibiyotikler çok dikkatli kullanılmalıdır.
Ampisilin, amoksisilin, eritromisin baz, penisilin. Yemeklerle beraber veya süt ile alınamayacak ilaçlar: Metranidazol ( müstahzarları: Metraj il tablet) Nalidiksik Asit müstahzarları: (Naligram, negram), Verem ilaçları (Etambutol, paraaminosalisilikasit, streptomisin, INH cycloserin, Rifampisin) ve eritromisin gibi... Kaynaklar : http://www.ilacabak.com/etkengoster.php?ıd=M01AE02 http://www.ilacisimleri.com/ilaclar http://www.patient.co.uk/health/painkillers http://www.tratsfit.com/2006/10/11/how-presciption-painkillers-really-work/ http://akilciilac.gov.tr http://www.infobik.com/2014/04/beta-laktam-antibiyotikler http://www.etf.edu.tr/stek/pdfs/31/3111HL.pdf http://www.mediko.boun.edu.tr/?q:node/93 www.dicle.edu.tr/contents/1847d747-6909.pdf www.bilgiustam.com
29
Haber Yabancı
ORİJİNALİNE BENZEYEN SUNİ LENS YAPILDI
Amerikalı bilim adamları, insan gözündeki lense neredeyse birebir benzeyen yeni bir suni lens geliştirdi. Nano ölçekte (metrenin milyarda biri) binlerce polimer katmanlarından oluşan yeni lens, gözdeki işlevini yerine getiremeyen doğal lenslerin yerine nakledilen göz içi lenslerin daha doğal görüntü sağlamasının önünü açacak.
Işığın lensin önünden arkasına geçerken çeşitli açılarda kırılmasına olanak veren yeni lens bu şekilde daha doğal bir görüntü elde edilmesini sağlıyor. ABD’deki Case Western Üniversitesi, Rose-Hulman Institute of Technology adlı bilimsel araştırma kuruluşu, ABD Deniz Araştırma Laboratuvarı ve PolymerPlus şirketinin ortak çalışması sonucu üretilen yeni lens hakkındaki çalışma, Optics Express adlı bilimsel dergide yayımlandı.
Doğadaki örneklerden yola çıkan araştırmacılar, yeni lensi her biri diğerine göre biraz farklı optik özellikleri bulunan binlerce nano ölçekteki katmanları bir araya getirerek geliştirdi. Araştırmacılar yeni lensin, polimerin ışığı kırma özelliklerini ayarlamada kullanılan kırma indeksini aşamalı olarak değiştirme özelliğine sahip olduğuna dikkati çekti. Katarakt ameliyatlarında kullanılan geleneksel göz içi lensleri, ışığa odaklanmak için kendi şeklini kullanıyor. Ancak ışığın aşamalı olarak kırılmasına imkan vermeyen bu tür tektip-kırılmalı lensler sapmalara ve diğer istenmeyen optik etkilere neden olduğu için doğal göz lensleriyle aynı performansı gösteremiyor.
30
Yerli
Haber
KOZMETİK ÜRÜNLERE SIKI TAKİP
Sistemi kullanmak için uygulamayı cep telefonunuza indirmek yeterli. Barkodun okutulması ile o ürünün kaydı görülebilecek, sakıncalı bir durum var ise ortaya çıkacak. Piyasadaki kozmetik ürünlerin birçoğu teknik düzenlemeye aykırı. Denetlenen bin 272 üründen 937’si sınıfta kaldı. Bakanlık bunun için yeni bir sistemi hayata geçirdi. Sistemi kullanmak için uygulamayı cep telefonunuza indirmek yeterli. Barkodun okutulması ile o ürünün kaydı görülebilecek, sakıncalı bir durum var ise ortaya çıkacak.
2015 verilerine göre, denetlenen bin 272 kozmetik üründen 937’si teknik düzenlemeye aykırı. Üstelik güvensiz olarak tespit edilen 119 ürünün 86’sı kaçak ya da sahte. İşte sistemle tüm bu kayıt dışılığın önlenmesi amaçlanıyor. Kozmetik ürünler zaten Sağlık Bakanlığı’nda kayıtlı. Yeni uygulama ile de denetim daha sıkı yapılacak. Ürün Takip Sistemini, şu an için sadece kozmetik ürün satanlar kullanabiliyor. Yakın zamanda ise herkesin kullanımına açık olacak.
31
AKIN ÖZDEMİR KİMYAGER DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ MEZUN ozdmrakin@gmail.com
KEŞFEDİLEN İLK VİTAMİN TİAMİN (B1 VİTAMİNİ) 1. TİAMİN(VİTAMİN B1)’İN GENEL ÖZELLİKLERİ 1.1 Tarihçesi
B1
vitamini, keşfedilen ilk vitamindir. Bu vitaminin keşfi, vitamin bilgisini başlatmıştır. İlk kez bu vitaminin keşfi ile kalori veren besinler, su ve mineraller dışında insanların besinlerle çok az miktarlarda ama yaşamaları için mutlaka gerekli bazı maddeleri daha alması gerektiği anlaşılmıştır. Vitamin kelimesi 1911'de B1 vitaminini kristalize bir şekilde elde etmeyi başaran Funk'un önerdiği 'vitalamin' (yaşam için gerekli amin) sözcüğünden ileri gelmektedir. 1890'da Hollandalı hekim Ejikman, Endnezya'da (Cava) bir askeri hastanede çalışırken beriberi yakınmalarından hastanede yatmakta olan hastalara verilen yıkanmış, beyazlatılmış pirinçle bahçedeki tavukları da beslemeye başladı. Bu tavukların bacaklarında felçler, başlarında kasılmaların oluştuğunu gözlemledi. O sırada yeni gelen aşçıbaşı işlemden geçirilmiş pirinçlerin kümes hayvanlarına verilmesinin israf ve yasak olduğunu söyleyerek bu amaçla kullanılmak için ancak yerli halka ve yerli hastalara verilen işlenmemiş ve iç zarlarını muhafaza eden pirinçlerden bir miktar ayırabileceğini belirtti ve bu pirinçlerle kümes hayvanlarını besledi. Ejikman bu pirinçle beslediği zaman tavukların düzeldiğini şaşkınlıkla gözlemledi. Bu gözlem ona beriberi hastalığının pirinçlerin iç kabuklarında bulunan ve yıkama-beyazlama sırasında kaybolan bir
maddenin sonucunda geliştiğini gösterdi. Özellikle Uzak Doğu'da binlerce insanı hasta eden, öldüren beriberi hastalığının nedeni böylece açığa çıkmış oldu ve vitamin bilgisine ilk büyük adım atıldı. Bu dikkatli gözlem bir sömürge hastanesinin asker hekimine daha sonra Nobel Ödülü'nü kazandırdı. 1915’de Mc Collum ve Davis farelerde yaptıkları deneylerde besinlerdeki tiaminin bir gelişim faktörü olduğu ispat ettiler. Jansen ve Donath 1926 yılında anti beriberi vitamin olan tiamini pirinç kabuklarından izole etmeyi başardılar. 1926'da vitamin saf olarak elde edildi, içinde kükürt atomu bulunduğu anlaşılarak adına tiamin denildi ve 10 yıl sonra yapay olarak üretime geçişildi. Tiaminhidroklorür beyaz bir tozdur.
32
1.1.1. Kimyasal Yapısı Tiaminin kapalı kimyasal formülü (C12H17ClN4OS) dır. Pirimidin halkası ile tiazol halkasından ibarettir (Şekil 1).
Şekil 1 : Tiaminin Kimyasal Yapısı IUPAC adı: 2,5-dimetil-6-amino pirimidin 4-metil-5-hidroksietil tiazol Molar kütle: 300,81 g/mol Amino grubuna ve tiazol halkasındaki azot atomuna tuz teşkil etmek üzere klorür gibi bir anyon bağlanabilir. Yine tiazol halkasındaki oksietil grubuna difosfat (pirofosfat) ester halinde bağlanabilir. Tiamin difosfatta OH gurubunun yerini pirofosfat alır. (Şekil 2)
Şekil 2 : Tiamin Difosfatta OH Gurubunun Pirofosfata Dönüşmesi önemli olabilmektedir.
Tiamin UV spektrumunda absorpsiyon bandı gösterir. Tiamin ve tiamin pirofosfat metabolizmada yükseltgenme ve indirgenmeye uğrarlar. Tiamin ferrisiyanür gibi yükseltgeyici maddenin etkisi altında sarı renkli olan ve kuvvetli mavi bir floresans veren tiyokroma yükseltgenir. Böylece tiamin miktarı tayin edilir. Tiamin genellikle asit ortamda tuz halinde, alkali ortamda ise serbest tiamin olarak bulunur. Tiokrom H2O2 gibi kuvvetli yükseltgenlerin ya da potasyum ferrisiyanitin varlığında tiaminin yükseltgenmesi sonucu oluşur. Tiokrom florasan özellik gösterir ve bu özelliği nedeniyle gıdalarda tiamin miktarının tespit edilmesinde kullanılır.
Aminoasitlerin varlığı çeşitli şekillerde tiaminin parçalanmasında etkili olabilmektedir. a ve b aminoasitlerin varlığında tiaminin parçalanma oranı genellikle düşmektedir. Alkali ortamda alanin, valin, lösin ve glutamik asitin varlığı tiaminin desülfürasyonuna, hidrojen sülfür ve destiotiamin oluşumuna neden olmaktadır. Tiamin sistein, sistin ve kükürt içeren proteinlerle de reaksiyona girmektedir. Sistinin tiamin tiolle reaksiyonu sonucu tiamin disülfiti indirgeme gücüne sahip disülfit ve sistein meydana gelir. Proteinlerin tiaminlerin parçalanması üzerine etkisi bu reaksiyona dayandırılmaktadır.
Isıl indirgeme ve fotoliz sırasında tiamin yıkılması sonucu bazı aromatik uçucu bileşikler oluşur. Bu uçucu bileşikler gıdaların aromalarının gelişmesi için
İndirgen şekerlerin varlığında tiamin enzimatik olmayan reaksiyonlarında rol alır. pH 4’ün altında glukozla reaksiyonu sonucu 2-gluko tiamin oluşur.
33
Bu reaksiyon gıdalarda tiamin kayıplarına yol açmaktadır. Tiamin yapısında meydana gelen bu ve benzer değişiklikler vitamin aktivitesini kaybetmesine neden olur. Yine de bazı tiamin tuzları ve tiazol halkası açılmadan meydana gelen değişikliklerde tiamin vitamin aktivitesini kaybetmez.
tiamini kullanımları sınırlıdır. Tiaminin metabolizmada kullanılabilmesi için tiamin trifosfata dönüşmesi gerekmektedir. Lenf sistemiyle taşınan tiaminin çoğu albümine bağlıdır. Kanda alyuvarlara bağlı olarak taşınır ve kalp, karaciğer, böbrek, beyin ve iskelet kaslarında depolanır.
Tiamin bitkilerde serbest formda bulunurken hayvanlarda pirofosfat ya da proteinlere bağlı olarak bulunur. Bitkiler ve bazı hayvanların bağırsaklarında buluna mikroorganizmalar tarafından sentezlenir. Ancak insanların kendi bağırsaklarında sentezlenen
Tiamin vücutta karbohidrat metabolizmasında görevli prüvat dehidrogenez, a-ketoglutarat ve transketolazların yapısında kofaktör olarak görev alır. Bu nedenle karbohidrat ağırlıklı diyetlerde tiamine ihtiyaç artmaktadır.
2. TİAMİNİN ETKİSİ VE KULLANIMI B1 vitamini kan şekerinin enerjiye dönüştürerek vücudun yakıt elde etmesine yardımcı olur. B1 vitamini mukozaları sağlıklı tutar, sinir sistemi, kardiyovasküler sistem ve kas fonksiyonu için gereklidir.Tiamin iştahsızlık gibi sindirim sorunları, ülseratif kolit ve devam eden ishal için kullanılır. Tiamin aynı zamanda AIDS ve bağışıklık sistemi için kullanılmakta, diyabetik ağrılar, kalp hastalığı, alkolizm, yaşlanma, serebellar sendrom olarak bilinen bir tür beyin hasarı, aftlar, katarakt ve glokom gibi görme problemleri, mide bulantısı ve atletik performansı artırmak için kullanılmaktadır. Diğer kullanım alanları ise servikal kanseri önlemek, böbrek hastalığının ilerlemesini durdurmak ve tip 2 diyabetli hastalarda kullanılmaktadır.
Bazı insanlar olumlu bir zihinsel tutum sürdürmek için de tiamin kullanmaktadırlar. tiamin aynı zamanda öğrenme yetenekleri artırılmasını sağlamakta, Alzheimer hastalığı da dahil olmak üzere hafıza kaybını önlenmesinde, stresi yok ederek enerjiyi artırmaktadır. Böbrek hasarının bir göstergesi olan idrarda protein tespitinde, B1 vitamini idrarda albümin atılımını azaltmaktadır.
3. B1 VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNDE B1 Vitamini eksikliği bünyede bazı hastalıkların oluşmasına neden olur. B1 Vitamini eksikliğinin belirtilerin bazıları uyuşukluk, sinirlilik, hafıza kaybı, uyku ya da iştah kaybı, kilo kaybı, hazımsızlık veya kabızlık, baldır kaslarında güçsüzlük. Eğer tedavi edilmezse, sinir, kalp ve beyin anormallikleri ile karakterize edilir, ancak bütün burada sıraladığımız
belirtiler sadece B1 Vitamini eksikliğinden kaynaklanmayabilir.
Kuru Beriberi: Sinir ve kas anomalileri, ayak parmaklarında diken diken olmas, geceleri ayaklarda yanma hissi, bacak krampları ve kas atrofisi.
diğer zayıflatıcı belirtiler.
Islak Beriberi: Yaygın belirtileri, şok ve hatta ölüme neden olabilir anormal hızlı kalp atışı, bacaklarda sıvı tutma, pulmoner ödem, hipotansiyon.
B1 Vitamini eksikliğinden kaynaklanan en ciddi sağlık sorunları şunladır.
B1 Vitamini eksikliğinden kaynaklanan bütün bu hastalıklara ve sağlık sorunlarına yaklanmamak için düzenli olarak B1 Vitamini alımı yapılmalıdır.
Beyin: özellikle alkol kullananlarda B1 vitamini eksikliği ciddi hasralara neden olur. Bazı belirtileri pusluluk, istemsiz göz hareketleri, zorla yürüme ve
34
4. NE KADAR B1 VİTAMİNİ ALINMALIDIR? Yeni Doğan – 6 ay: 0.2 mg Bebekler 7 ay – 1 yıl: 0.3 mg Çocuklar 1-3 yaş: 0.5 mg Çocuklar 4-8 yaş: 0.6 mg Çocuklar 9-13 yaş: 0.9 mg Erkekler 14-18 yaş: 1.2 mg Kadınlar 14-18 yaş: 1 mg Yetişkin Erkekler 19 yaş ve üzeri: 1.2 mg Kadınlar 19 yaş ve üzeri: 1.1 mg Hamile veya emziren kadınlarda 1.4 mg
5. B1 VİTAMİNİ NELERDE BULUNUR ?
B1 vitamin içeriği olarak zengindir. Hayvansal besinlerdede B1 vitamini fazladır. Yumurta Sarısı,Balık,Karaciğer,Kümes hayvanlarının etinde bol olarak vardır.Besinlerle alınan tiamin, incebarsaklardan emilir. Dokularda pirofosfat şekline dönüşür. Kandaki tiaminin çoğu pirofosfat şeklinde kırmızı kan hücrelerinin içindedir. Plazmada 1 pg/100 ml ve kan hücrelerinde 6-12 mcg/100 ml düzeylerinde tiamin ve Tiamin Pirofosfat bulunur. En yoğun olarak karaciğer, kalp ve böbreklerde yer alır. İskelet kasları ve beyinde daha az miktarda bulunur. Günlük gereksinmeyi karşılayacak kadar alındığı zaman bunun %10'u idrarla atılır.
Bitkisel besinlerde çok yaygın olarak yer alsa da miktar olarak fazla değildir. Tohumlarda toplu halde yer almakla beraber,yaprak,kök,dal ve meyvelerinde de bulunur.B1 vitamini en çok bitki tohumlarında bulunur.Ancak bu buğday,pirinç,arpa gibi tohumlar terbiye edilip kabuklarından ayrılırsa B1 vitamin içeriklerini büyük ölçüde kaybederler. B1 vitamini en çok mayada bulunur. Bakla,nohut,fasulye gibi baklagillerde bol olarak bulunur.Ispanak,Patates,Bezelye,Yerfıstığı,Portakal;
6. TİAMİNİN FAYDALARI VE ZARARLARI B1 vitamini sinirlerin çevresinde miyelin kılıflarının sağlıklı gelişimine yardımcı olur.
*B1 Vitamini sinir ve kaslar arasındaki iletileri ve sağlıklı kalp çalışmasını sağlamak için kullanılan nörotransmitter asetilkolin, üretimine yardımcı olur. B1 vitamini eksikliği, bu nedenle düzensiz kalp fonksiyonları neden olabilir.
Vitamin B1 eksikliği sinir ölümü ve hasara neden olabilir, bahsedilen kaplamaların dejenerasyınu beyin sağlığını tehtid eder, B1 Vitamini düzenli olarak alındığından buna benzer sağlık sorunlarıyla karşı karşıya gelme riski azalır.
* Yedi gün boyunca B1 vitamini verilen konjestif kalp yetmezliği sorunu önleyebilir. Bu konuyla alakalı yaplan bütün bilimsel araştırmalar B1 Vitaminin kalp sağlığı açısından oldukça faydalı olduğu ortaya konulmuştur.
35
* B1 Vitamini kataraktı önler, diğer temel besin maddeleri ile birlikte kullanıldığında, B1 vitamini katarakta yakalanma riskini azaltır veya geciktirir. * B1 vitamini düzenli olarak tüketildiğinde cilt sağlığını korumaya yardımcı olur. Cildin yaşlanmasını ve kırışmasını engeller, haliyle
Alzheimer Hastalığını Önler: B1 vitamini Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaşlattığı düşünülmektedir.. Günde 100 mg
yaşlanmayı yavaşlatır. * B1 Vitamini gıda parçacıklarının tam sindirimi için gerekli olan hidroklorik asit salgılanmasına yardımcı olur.
B1 vitamini takviyeleri ile tedavi edildiğinde bu hastalıktan muzdarip kişiler kısmen iyileşebilir.
* B1 vitamini hafıza ve konsantrasyon işlevini arttırır. * B1 Vitamini sinir sistemini korur, stres ve depresyona karşı korur. * B1 Vitamini kırmızı kan hücreleri sağlığını korur. * B1 Vitamini sağlıklı, aktif, enerjik * B1 vitamini siroz, enfeksiyonlar, hipertiroidi gibi sorunları engeller * B1 Vitamini alkol tüketen kişiler mutlaka alımına dikka etmelidirler. * B1 Vitamini İştahı artırır Kaynaklar : [1] dent.ege.edu.tr/yayinlarimiz/bitirme_tezleri/pdf/256.pdf [2] http://www.kimyaevi.org/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF8DF7C 92FCA5B4D051966176E3ABFFFF2 [3] https://intweb.tse.org.tr/Standard/Standard/Standard.aspx?08111805111510805110 411911010405504710 5102120088111043113104073102049077121105090089054105071108 [4] http://www.absciex.com/Documents/Downloads/Literature/Vitamin-B-complex-Infant-FormulasAOAC-SE-2014-Andre-Schreiber.pdf [5] Ryan, M.A; Ingle, J.D. Anal. Chem. 1980, 52, 2177–2184. [6] http://faculty.sdmiramar.edu/fgarces/LabMatters/Instruments/FluoroSpex /Emission_Experiments/KineticsVitamin_B1.pdf
36
3 BOYUTLU ORGAN YAZICI
Haber Yabancı
Tarihte ilk defa bilim adamları yaşayan hücrelerden oluşan bir yapı oluşturdu hem de 3 boyutlu yazıcı ile. 3 boyutlu yazıcı ile oluşturulan yapılar insan dokuları ile değiştirilebilecek kadar büyük ve dayanıklı. Nature Biotechnology‘nin açıklamasına göre fare, sıçan, tavşan veya insana ait yaşayan hücreler kullanılarak plastik benzeri materyallerden kulak, kemik ya da kas yapılarının yapılabildiği bir bioyazıcı bulunuyor. Daha önceleri çok zordu ancak bugünden sonra yaşayan hücrelerin yazım işlemi sırasında zarar görmüyor. Araştırmacılar yakın zamanda bu organların kemirgenlere aktarılabilecek kadar kararlı olacağını söylüyor. Bununla beraber doktorlar yakında hastanın kendi hücrelerini kullanarak sakat insanlara kıkırdak ve kemik yazdırabilecek.
laboratuvarda bir böbrek üretmişti. Geçtiğimiz yıl ise Avustralyalı bilim adamları üç boyutlu yazı ile beyin dokusu yapmayı başarmıştı. Ancak bugüne kadar tüm bu dokular oldukça kararsız, çok basit ve insanlara transfer etmek için çok küçüktü. Özel bio-yazıcılar modeli dikkatlice işleyerek içerisinde hücrelerin bulunduğu jel, biyolojik olarak çözünebilen plastik benzeri malzemeler sayesinde organ oluşturabiliyor. Yazıcı ayrıca dokuya geçici olarak bir polimer dış kabuk geçiriyor. Böylelikle nakil sırasında bütün doku yapısı korunuyor.
Üç boyutlu yazıcılar ile organ veya doku üretilmeye çalışılması yeni bir şey değil. Bilim adamları uzun yıllardır bunun üzerine çalışmalar yapıyordu. Dokuların şekillerini değiştirerek organın buna vereceği tepkilerini ölçüyorlardı. Ayrıca Organavo isimli şirket ilaç testleri için üç boyutlu yazıcı ile
37
Yerli
Haber
KİMYA İHRACATINDA YÜZDE 36’LIK ARTIŞ
Kimya sektörü ihracatı, şubatta miktar bazında yüzde şubat döneminde en çok ihracat yapılan ülkeler 36 artarak 1 milyon 651 bin tona ulaştı. ise Almanya, Mısır, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi arabistan, İtalya, İran, Yunanistan, İspanya ve İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İngiltere oldu.Açıklamada görüşlerine yer verilen İhracatçıları Birliği (İKMİB) tarafından yapılan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, şubat açıklamaya göre, şubatta kimya sektörü 1 milyar ayında Türkiye genelinde ihracatta bir toparlanma 149 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken, söz olduğuna işaret ederek, kimya sektöründe de konusu rakam bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla bu etkinin hissedildiğini kaydetti.Türkiye’nin yüzde 2,5’lik düşüşe işaret etti. Bu dönemde sektörün en fazla ihracat yapan üçüncü sektörü olmayı miktar bazında ihracatı ise yüzde 36 artarak 1 milyon sürdürdüklerini vurgulayan Akyüz, “Sektör olarak 651 bin tona ulaştı. Kimya sektörünün, ocak-şubat ihracat performansımızı artıracak faaliyetlerimize dönemindeki ihracatı da değer bazında 2 milyar 154 hız verdik. Medikal, kozmetik, plastik, ilaç gibi milyon dolar oldu.Yılın ikinci ayında en fazla ihracat sektörlerimiz için dünyanın farklı noktalarına yapılan ilk üç ülke Mısır, Almanya ve Irak şeklinde gerek fuar gerekse ticaret heyeti organizasyonları sıralandı. düzenliyoruz” değerlendirmelerini yaptı.Akyüz, mart ayı içinde Avrupa’nın en büyük kozmetik buluşmalarından biri olan İtalya Cosmoprof Fuarına En Çok Hangi Ülkelere milli katılım organizasyonu gerçekleştirecekleri bilgisini vererek, tüm negatif gelişmelere rağmen Gönderildi? çalışmalarına ara vermeden devam ettiklerini dile getirdi. Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Yunanistan, İtalya, Romanya, İspanya ve İngiltere ise ihracatta ilk 10 arasında yer alan diğer ülkeler olarak kayıtlara geçti. Bu dönemde Mısır’a yapılan ihracat yüzde 11 artarken, Almanya’ya ihracat yüzde 14 yükseldi. Yunanistan’a yüzde 62’lik ve Romanya’ya yüzde 44’lük ihracat artışı da dikkati çekerken, Singapur yüzde 817’lik ihracat artışıyla rekor kırdı. Ocak-
38
ANIL YASİN AKDOĞAN KİMYA TEKNİKERİ BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ MEZUN anil_yasin_akdogan@hotmail.com
DİSPERGATÖR TEST METODU
Öncelikle dispergatörün ne olduğunu , hangi amaçla kullanıldığını hatırlayıp daha sonra test metodunu ne amaçla ve nasıl yaptığımızı inceleyeceğiz. Daha önce 14. sayıda Dispergatörler başlıklı yazımda dispergatörlerin ne olduğunu ve hangi amaçla kullanıldığına değinmiştim.
Polyester boyamada kullanılan dispers boyarmaddeler ;
• Küçük moleküllü • Orta moleküllü • Büyük moleküllü olmak üzere 3 kısma ayrılır.
Dispergatörler basit olarak suda çözünmeyen katı maddelerin su içinde homojen olarak dispersiyon oluşturmasını sağlayan yardımcı maddelerdir. Kullanım amacımız ise polyester boyama aşamasında daha düzgün ve sağlıklı boyama olanağı sağlamasıdır.
Dispers bm. Yapısı Dispers bm molekül büyüklüğü R kısmına bağlanan gruplara bağlı olarak değişir. Polyester boyama aşamasında dispergatörler dispers bm taneciklerinin etrafını bir film tabakası gibi sararak aglomerasyonu (boyarmadde tanecik büyümesi) önler. Aglomerasyon boyama sırasında boya çökümlerine sebep olur. Özellikle orta ve büyük moleküllü boyarmaddelerle boyama yaparken
dispergatörler bm taneciklerinin daha homojen bir şekilde lif içerisine girip boyama düzgünsüzlüğü olarak adlandırdığımız abraj riskini ortadan kaldırır. Burada ek olarak değinmemiz gereken nokta egaliz gücüdür. Egaliz yüzeysel düzgünlük anlamında kullanılır. Kumaş üzerinde herhangi bir leke , dalgalanma … gibi şeylerin olmamasıdır.
39
Bir dispergatörün itme kuvveti çekme kuvvetinden ne kadar büyük ise o dispergatörün dispersiyon yeteneği o kadar iyidir.
Test Metodu Bu yöntem ile dispergatör olarak kullanılan malzemelerin dispers ve egalize gücü karşılaştırılabilir.
Yukarıda verilen reçeteye göre hazırlanan dispers boya banyosundan 100 ml üzerine konarak grafiğe göre boyama yapılır. Boyama işleminin sonunda sıcaklık 120 °C iken tüpler açılarak 2,5 g kumaşlardan biri çıkarılarak yerine 2,5 g ağırlığında beyaz bir PES kumaş konulur. Bir saat daha boyama işlemine devam edilir.
Yöntem 5 g (2,5+2,5 g olacak şekilde) PES kumaş tartılır, laboratuar boya makinesinin tüplerine yerleştirilir.
Boyama prosesi Bir saat sonunda kumaşlar çıkarılırak redüktif yıkama yapılır ve kurutulur.
Redüktif Yıkama Reçetesi Hidrosülfit------------------------------- 1 g/L Soda--------------------------------- -- 1 g/L Dispergatör----------------------------- 1 g/L Sıcaklık--------------------------------- 70 °C Süre-------------------------------------20 dakika
Redüktif yıkama prosesi Makineden ilk çıkarılan parçalara redüktif yıkama yapıldıktan sonra aynı ağırlıkta yandaş %100
pamuklu kumaş ile 1 g/L dispergatör kullanılarak 98°C de 20 dakika yıkama yapılır.
40
Değerlendirme
Kaynar yıkama prosesi
• Makineye ilk giren parça ( 2 numara ) ile sonradan konulan parçanın ( 3 numara ) renklerinin yakınlığı dispergatörün boyayı taşıma özelliğini, düzgünlüğü ise egalizasyon gücünü gösterecektir.
• Kaynar yıkama sonunda pamuklu kumaşın kirlenme derecesi dispergatörün disperge özelliğini verecektir. ( 1 numaralı kumaş )
Görsel 1 : Yapılan tüm işlemlerden sonra elde edilen sonuçların yorumlanması 2 numara ile 3 numaralı kumaşların birbirine yakınlığı dispergatörün boyayı taşıma özelliğini, düzgünlüğü ise egalizasyon gücünü gösterir. 1 numaralı kumaş ise yanında ki % 100 pamuklu kumaşın kirlenme derecesi dispergatörün disperge özelliğini gösterir. Yukarıda ki görsel sonuçlardan da yararlanarak örnek dispergatörün ; • Boyayı taşıma özelliği orta
• Koyu renklerde egaliz gücünün iyi olduğu , açık ve orta tonlarda ise çok iyi egaliz gücü olduğu • Disperge etme kapasitesinin ise çok iyi olduğu görülmüştür. Sizler de bu test metodu ile eliniz de bulunan egaliz özellikli dispergatörleri kıyaslayıp verim karşılaştırması yapabilirsiniz.
Kaynaklar : • http://kimtekskimya.com/test.html#dispergator • www.teknolojikarastirmalar.com • Görseller tarafıma aittir
41
DOMATESTEN ENERJİ ÜRETİLECEK
Haber Yabancı
bir katalizör görevi görüyor.
Market raflarında yer alamayacak kadar bozulmuş, çürümeye yüz tutmuş domateslerden faydalanmak için bilim insanları yeni bir proje geliştirdi. Bozuk domateslerden artık salça değil, elektrik üretimi yapılacak. ABD’nin domates ihtiyacını karşılayan Florida eyaletinde başlatılan pilot projeyle her yıl çöpe giden binlerce ton domates enerji üretimi için kullanılacak. İngiliz Independent’ın haberine göre eyaletin çöpe attığı domateslerle oteller, tema parkları, golf sahaları ve alışveriş merkezlerine senenin üç ayı yetecek kadar enerji üretilebileceği belirtiliyor.
396 Ton Çöpe Gidiyor
Princeton Üniversitesi ve Florida Gulf Coast Üniversitesi’nin yürüttüğü projenin başındaki Profesör Venkataramana Gadhamshetty üretilecek enerjinin görece az miktarda olduğunu ifade ediyor ancak araştırmaların devam etmesiyle çürümüş meyvelerden elde edilecek enerji miktarının misliyle artırılabileceğini söylüyor. Projenin bulguları 251’inci Amerikan Kimya Derneği’nin san Diego’daki toplantısında sunulacak. Bilim insanları dünyanın önümüzdeki birkaç on yıl içinde fosil yakıt tüketimini bırakarak yeşil enerji kaynaklarına dönülmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Bu yolla Florida’da her yıl büyük bir problem haline gelen domates atığı sorununa çözüm bulunması da sağlanacak. Zira eyalette her yıl 396 ton domates çöp alanlarına ve su yollarına dökülerek büyük bir çevre problemine yol açıyor. Bilim insanları bozulmuş domatesleri bölmek ve oksitlemek için bakteri kullanıyor. Bu sayede kimyasal tepkime yaratarak elektrik elde edilmesini sağlayan elektronlar ortaya çıkarılıyor. Domatesler elektrik üretimi için oldukça elverişli çünkü içinde bulunan fazla miktardaki kırmızı karoten pigmentleri elektrik üretimi için mükemmel
42
Yerli
Haber
PLASTİK AMBALAJ ÜRETİMİ ARTTI
Plastik ambalaj üretimi, 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 3,2 artışla miktar bazında 3,4 milyon tona ulaştı.
alüminyum, ahşap, cam gibi malzemelere alternatif olan plastiklerin ambalaj sektöründeki kullanımı da giderek artıyor.
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı’ndan (PAGEV) yapılan açıklamaya göre, plastik ambalaj üretimi yapan yaklaşık bin 900 firma, 2015 yılında bir önceki yıla oranla miktar bazında yüzde 3,2 artışla 3,4 milyon ton üretime ulaştı. Değer bazında ise yüzde 9,7 azalış ile 11,6 milyar dolar oldu. Plastik ambalaj sektöründe yaşanan değer bazındaki azalma, petrol fiyatlarındaki düşüşe rağmen yüksek ham madde fiyatları, Doğu Avrupa ile Uzakdoğu ülkelerindeki düşük fiyat rekabeti ve euro/dolar paritesinden kaynaklandı.
Açıklamaya göre, günlük hayatın temel bir parçası haline gelen plastik ambalajlar, gıda sektöründen, kozmetik, ilaç ve tıbbi malzemeler sektörüne kadar birçok değişik alanda kullanılıyor. Ürünü dış etkenlerden koruyarak raf ömrünü uzatan ve tüketicilere hijyen koşullarında taşıma kolaylığı sağlayan ambalajlar, özellikle gıda sektörünün bir numaralı tercihi konumunda.
2015 yılında dünya genelinde 149 milyon ton plastik ambalaj üretildi. Türkiye 3,4 milyon tonluk üretimi ile 6’ncı sırada bulunurken dünya toplam üretiminden aldığı pay ise yüzde 2,3 seviyesinde.
16 milyar dolara ulaştı Kullanım kolaylığı, uzun süreli muhafaza, hafiflik, maliyet avantajı, enerji tasarrufu ve çevresel faktörlerin etkisi ile tüm dünyada kağıt, çelik,
Türkiye’de 16 milyar dolar büyüklüğe ulaşan ambalaj sektöründe ilk sırayı yüzde 34’lük pay ile plastikler alıyor. Ambalajların plastik sektörü üretiminden aldığı pay ise yüzde 40.
Değeri azaldı 2015 yılında Türkiye’de kişi başına plastik ambalaj malzemeleri tüketimi 39 kilogram ve 141 dolar oldu. Yurt içi tüketim 2015’te önceki yıla kıyasla miktar bazında yüzde 0,8 artışla 3 milyon 42 bin ton, değer bazında yüzde 10,3 azalışla 11,12 milyar dolar olarak gerçekleşti.
43
Sektörün 2015 yılı ihracatı miktarda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,3 artarak 811 bin tona yükseldi. İhracat değerde ise yüzde 5,4 düşüşle 2,23 milyar dolara geriledi. Plastik ambalaj ihracatı, ambalaj sektörünün toplam ihracatındaki yüzde 68 pay ile üretimde olduğu gibi ihracatta da liderliğini sürdürdü. Dünyanın 150 ülkesine plastik ambalaj
ihraç eden sektörün 2015’te en çok ihracat yaptığı ülkeler Almanya, İngiltere Irak, Fransa ve İtalya olarak sıralandı. Plastik ambalaj sektörünün dış ticaret fazlası miktarda yüzde 27, değerde yüzde 8 artış kaydetti.
44
YAVUZ SELİM KART KİMYA MÜHENDİSİ CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ MEZUN kim_muhselim@hotmail.com
Kimya Sektörü ve CV
CV
ne kadar kısa değil mi? Hayatımıza yön verdiği söylenen, kağıt parçası ya da doküman diyebiliriz. Yaşamımıza çeşitli zamanlarda yön veriyor gibi gözükse de bu konu her zaman düşündüğünüz gibi olmayabilir. Bu konuya sonra değineceğim. Şimdi ilk olarak düzgün bir CV nasıl hazırlanır onun hakkında sizlere bilgi vereyim. Birinci ve en ön planda olan kuralınız şu olsun. Bir CV’yi insan kaynakları bölümü saatlerce incelemez. Göz ucuyla bir bakar. Gözüne hoş görünenleri ya da göze batacak şekilde dikkat çeken bilgilere göz gezdirir. Bu yüzden CV’nizi 2 sayfayı geçirmeden yazmaya çalışın. Yazı boyutu ne çok küçük olsun ne de çok büyük olsun. 11-12 punto ideal bir yazı boyutudur. Yazı boyutuna da nerden geldik diyenleri duyar gibiyim. Sayfalarca uzatıp sırf 2 sayfa olsun diye uğraşıyorsan zarar eden sen olursun.
Kelime ve cümlelerin altını çizmemelisin. (İnternet adresleri hariç). Yanlış yapılan yerlerden biri de bu. Bir eposta ya da web sitesi değil ise çizmeyin. İmla kurallarına dikkat etmelisin ki buna takılan firmalar oluyor. Daha burada imlaya dikkat edemedi bizim işlerimizde ne yapacak gibi söylemler yok değil. Aslına bakılırsa kim aşırı imlaya dikkat ediyor gibi de bir soru sormak gerekli. İşverenin almamak için bahane üretmesi de olabilir lakin siz yine de dikkat edin.
İkinci olarak uzun paragrafları CV’de kullanmamalısın. Mümkün olduğu kadar kısa ve öz tutmaya gayret etmelisin. Birinci ya da üçüncü tekil kişi ağzıyla yazmalısın ki bu bence en önemli kuraldır. Sonuç itibari ile iş hayatına atılıyorsunuz. Genellikle "Times New Roman" veya "Arial" gibi kolay okunabilen karakterler kullanmalı gibi yazıları netten okuyoruz. Helvetica, Garamond, Proxima Nova gibi fontları önerenlerde var. Bence bu konuyu siz en iyisi örnek CV fontlarına göz gezdirerek yapın. Enteresan fontlar kullanmayın. Bu fontlardan biri olursa sizin açınızdan iyi olur.
45
Başvurduğun pozisyona uygun bir ön yazı hazırlamalısın. Genel başvuru yapıyorsan, ön yazında hangi alanda çalışmak istediğinizi belirtmelisin gibi söylemleri en çok kariyer sitelerinde görüyoruz. Çoğu kişi de diyordur ne yazsak para etmiyor diye. Bu konuda da firma köklü bir kuruluş ise dikkat edin derim. Onun harici insan kaynaklarının çok da bu tarz şeylere baktığını hiç düşünmüyorum.
E-posta adresine özen göster, isim soyadından oluşan ciddi, telefonda da kodlaması kolay bir e-posta adresi kullanmalısın gibi söylemleri de duymuşunuzdur. Böyle freestyle65@deneme.com gibi mail adresini kimse ciddiye almaz. Kendi adınızı ve soyadınızı içeren bir mail olsun. Çok sık kullandığınız bir mailiniz varsa onula birlikte CV’nize yazabilirsiniz. Ama isim ve soy isim içeren mail kesinlikle olsun.
Takım elbiseli çekilmiş fotoğraflar olmalı. Bu da aslında ülkemiz de olan kurallardan bazen yabancı iş ilanı sitelerinde kişi profillerini görüyorum normal ofis ortamı şık bir giyim ama ülkemiz bu konuda şekle bayağı kafa yormakta. Maalesef eleştirince de bunlar klasik şeyler adı altında zırvalamalar. Sonuç itibari ile biz de o yolun yolcusu oluveriyoruz. Siz, siz olun facebook fotoğrafı kullanmayın. Bu kurala uyun.
Kariyer hedefini kesinlikle belirt. Bu kısım olmazsa olmaz. Amacın ne? Ne yapmak istiyorsun? Kendini gelecekte hangi pozisyonda hangi işi yaparken görmek istiyorsun?
DİKKAT EDİN • Adını, açık adresini, sana ulaşılabilecek telefon numaralarını ve e-mail adresini özgeçmişinin başına mutlaka yazmalısın.
yaptığın işleri kısaca listelemelisin.
• Doğum tarihi, doğum yeri, medeni durum gibi bilgiler mutlaka yazılmalı.
• Bildiğin yabancı dilleri ve bilgisayar programlarını belirtebilirsin.
• Uyruğunu yurt dışındaki işlere başvuru yaparken yazabilirsin.
• Birkaç program ya da yabancı dil biliyorsan yanlarına hangi seviyede bildiğini ekleyebilirsin.
• Mezun olduğun programları ters kronolojik sıra ile yazmalısın.
• Bunların dışında başvurduğun pozisyon özelinde yazılabilecek becerilerini yazabilirsin.
• Okurken aldığın dereceleri ya da önemli başarıları ve genel not ortalamanı belirtebilirsin.
• Mesleğinizle ilgili profesyonel kuruluşlara üye iseniz bunları yazmanız sizin için
• Yeni mezunsan bu bölüm başta olmalı ama iş deneyimine sahipsen bu bölümü iş deneyimi bölümünün altına yazabilirsin.
• Eğer pozisyon için gerekli ise ek bilgi başlığı altında sürücü belgenin olduğunu belirtebilirsin.
• Ters kronolojik sıra ile iş ve staj deneyimlerini yazmalısın.
• Başarılarını özellikle vurgulamalısın.
• Katıldığın mesleki kurs ve eğitimleri, sertifikalarını uygun başlıklar altında belirtebilirsin.
• Çalıştığın yerdeki pozisyonunu belirterek her birinin altına sorumluluklarını ve genel olarak
46
Temel olması gereken şeyleri burada maddeler halinde ekledim. Ekstra olarak referans kısmı kaldı. Referans kısmını belirtirken referans verilen kişi haberdar edilmeli. Ayrıca nerede çalıştığı ve telefon numarası da olsa iyi olur. Düz olarak isim yazıp geçmeyin.
Maddeler halinde belirtilen kısımlara harfiyen uymaya çalışın. Her ne kadar bazı şeyler bizlere mantıksız gelse de elimizden geldiğince yarıştığımız kişilerden ayrılmaya bakacağız. Fark her zaman bir adım öne geçirir.
Peki sıralama nasıl olacak?
KARİYER HEDEFİ: ÇALIŞMAK İSTENEN ALANLAR: EĞİTİM: YABANCI DİL: KİŞİSEL BİLGİLER: BİLGİSAYAR BİLGİSİ: SERTİFİKA VE EĞİTİM PROGRAMLARI: HOBİLER: REFERANSLAR: Sıralamanızı bu şekilde tutmaya çalışın. Bilgilerinizi düzenli şekilde yazın. Her bölüm için belirtilen bilgileri kullanın. Fazla bilgi belirtmeyin. Net içerikler yazın.
sapan ne olduğu belirsiz ilanlara benden size tavsiye asla başvurmayın. Bunu yazan firma ilk önce hangi bölüm ne yapıyor ilk bunu öğrensin. Böyle firmalar maaşı da yazdıkları gibi öderler. Sonra da zamanınız harap olur gider.
Bu kadar anlattım. Bunlara uyup hala neden işsizim diyenleri de duyar gibiyim. Bunun sebeplerin sizlere şöyle izah edeyim. İlk olarak firmalar sorunlu personel ya da verimi düşük personel ile uğraşmak istemezler ve bu yüzden kariyer sitelerindeki ilanlar her zaman güncellenir. Personel arayışı asla bitmez. Sürekli kendi dinamiklerinde araştırırlar, belirli adaylar belirlerler. O personeli çıkarınca yenisini alabilmek için. İkinci olarak yeni mezunlara asla fırsat vermezler. Banane ya, ben ne uğraşacağım gitsin dandik bir firma da biraz burnu sürtülsün sonra kaparız modunda olan birçok firma var. Aslında kimya gibi bir sektörde staj döneminde her firma bir kişi yetiştirse çok iyi bir sektör olmamız mümkün olabilirdi ama bencillik ve bananecilik çok fazla olduğundan böyle. Sonra da ağlamakta bize ait bir özellik. Yok eleman yok, yetişmiş insan gücü yok... Bir diğer faktör insan kaynakları personelinin ne istediğini tam anlayamaması. Kimyager, Kimya Mühendisi, Kimya Teknikeri ve Kimya Teknisyeni bölümlerinden mezun olmuş olabilir gibi saçma
Son olarak kariyer sitelerinde olan bir durum var. Bu durumdan da bahsedeyim. Sizin göremediğiniz bir arka plan var. İş veren belli sertifika, belli üniversitelere kafayı taktıysa sizin CV’niz en kral CV olsun yine direkt eleniyorsunuz. Hatta şöyle söyleyeyim. Sistemde seçeneklerden direkt X üniversitesi seçiliyor. 500 aday başvurdu ise direkt 20'ye düşüyor. Sonra 2-3 eleme daha. Kalan 4-5 kişi çağrılıyor. Ya ben niye çağrılmadım diyenler işte bu yüzden çağrılmadınız. Piyasa da torpil çok fazla. Tanıdık olmadan bir yere gelinmiyor. Bu da insanlara güvenin az olmasından ötürü oluşmuş bir kültür diyelim. (Özel sektör için) Yani imkanınız var ise kullanın derim. Sonuçta imkanı olan kullanıyor ve ayrıca kimse sen torpille mi girdin vs bakmıyor. İş buldun mu denildiğinde, hayır dediğiniz anda ne derseniz deyin. İşsizsinizdir. Kimsenin gözünde bir değeriniz olmuyor. Uzun süre işsiz olanlar bu durumu daha iyi anlarlar. Kimya Sektörü zorlu bir sektördür. Herkese kariyerinde başarı dolu bir yaşam dilerim.
Kaynaklar : http://www.kariyer.net/cv-ornekleri http://www.kariyer.net/kariyer-rehberi/ozgecmisinizde-hangi-fontu-kullanmalisiniz/
47
Haber Yabancı
MEME KANSERİNİ 11 GÜNDE KÜÇÜLTEN İLAÇ
İngiltere'de doktorlar, birlikte kullanılan iki ilacın bazı meme kanseri türlerini 11 günde küçültüp yok ettiğini gösterdi.
Londra'daki Kanser Araştırmaları Enstitüsü'nden Profesör Judith Bliss sonuçların "etkileyici" olduğunu söyledi.
Avrupa Meme Kanseri Konferansı'nda duyurulan "sürpriz" bulguların, kadınların artık kemoterapiye ihtiyaç duymayacağı anlamına gelebileceği belirtiliyor.
BBC'ye yaptığı açıklamada Bliss, "Bu kısa dönemli bir deneme olduğu için bu sonuçlar daha da şaşırtıcı oldu. Bazıları tam sonuç aldı. O kadar hızlı oldu ki, gerçekten çok ilginç" dedi.
257 kadın üzerinde denenen ilaçlar, her on meme kanserinden birinde görülen bir zayıflığı hedef alıyor.
İlaç nasıl işliyor? Tedavide trastuzumab ile lapatinib içeren ilaçlar birlikte kullanıldı.
Uzmanlar bu bulguların hastaya özel kanser tedavisi bakımından "sıçrama tahtası" olduğunu söylüyor.
Her iki ilaç da bazı meme kanserlerinin büyümesine neden olan HER2 adlı proteini hedef alıyor.
Araştırmayı yürüten doktorlar böylesi çarpıcı bir sonuca ulaşmayı beklemiyordu. Doktorlar, tümörün teşhisinden ameliyat aşamasına kadar olan kısa süre içinde ilaçların kansere nasıl etki ettiğini araştırıyordu. Araştırmada, meme kanseri tedavisinde kullanılan lapatinib adlı ilaç ile ticari olarak Herceptin adıyla bilinen trastuzumab birlikte kullanıldı.
'Meme kanseri yayılmak için kemik yapısını değiştiriyor' Ameliyat zamanı geldiğinde bazı hastalarda tümör ortadan kaybolmuştu.
Herceptin kanser hücrelerinin yüzeyinde etkili olurken lapatinib hücrenin içine nüfuz edip HER2 proteinini etkisiz kılıyor. Araştırmada tümör büyüklükleri 1 ila 3 cm olan kadınlara tedavi uygulandı.
Spor meme kanserine iyi geliyor İki haftadan daha kısa süren tedavide, vakaların yüzde 11'inde kanser tümüyle kaybolurken, yüzde 17'sinde 5 mm'den daha küçük hale geldi. HER2 içeren meme kanserlerine uygulanan mevcut tedavi, ameliyatı ve sonrasında uygulanan
48
kemoterapi ve Herceptin tedavisini içeriyor. Prof Bliss, bu bulguların bazı kadınların kemoterapiye ihtiyaç duymayacağı anlamına gelebileceğini söylüyor. Fakat bu yönde daha geniş araştırmaların yapılması gerektiğine dikkat çekiliyor. Çünkü HER2 içeren kanserlerde kanserin geri dönem riski daha yüksek.
Meme kanserleri ve özellikle HER2 içeren tümörlere yönelik tedavi bu alandaki çalışmaların başını çekiyor. Araştırmayı finanse eden İngiltere Kanser Vakfı, uzun vadede aynı bulguların elde edilmesi halind ebu sonuçların çok ümit verici olduğunu ve bu kanser türlerinde yeni bir adım anlamına gelebileceğini belirtti.
Meme kanserinin en az on ayrı türünün olduğu, her birinin farklı nedenleri olduğu ve farklı tedavilere ihtiyaç duyduğu belirtiliyor. Kanser ilaçları üzerindeki çalışmalar, tümördeki zayıflıkların belirlenerek onlara yönelik özel tedavi uygulanmasını hedefliyor.
49
Yerli
Haber
YERLİ İLAÇ SANAYİSİNDEN DEV ADIM
Türk ilaç sanayi ile uluslararası ilaç sektörü, referans ilaçlarla aynı güçte olan ve aynı hastalığı tedavi etmek için kullanılan biyobenzer ürünlerin geliştirilmesi ile iç ve dış piyasaya sürülmesi için işbirliği yaptı. Business Wire, Nasdaq gibi dünyanın önemli ekonomi platformlarında da yankı bulan iş birliği, ilaç sanayi üzerindeki gözleri Türkiye'ye çevirdi. Uluslararası alanda gerçekleştirilen ve üç biyobenzer ürünü kapsayan stratejik iş birliği anlaşmasıyla bu ürünler, Türkiye'de ruhsatlandırılacak ve ardından pazarlanacak. Türk firma, ayrıca fabrika yatırımı tamamlanır tamamlanmaz etkin madde ve müstahzar üretimi de yapacak. Yerli firma TR-Pharm Genel Müdürü Mehmet Göker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bunun milli bir gurur olduğunu ve Türkiye'nin ilaç sanayisinde de dünyaya sesini duyurduğunu söyledi. Türkiye'nin, yeni sağlık stratejileri doğrultusunda, Sağlık Bakanlığının da desteğiyle artık tüketen değil, üreten bir ülke konumuna gelmek için kolları sıvadığını ifade eden Göker, şöyle devam etti: "Ulusal düzeyde kullanım ve bölgedeki
ülkelere ihracat için biyobenzerler, Türkiye'de biyoteknolojik API (etken farmasötik madde) üretimi kurma amacı taşıyan yatırım stratejimizin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. ABD, Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu, Venezuela ve Hindistan gibi önemli pazarlara hakim olan uluslararası firmanın yüksek kaliteli biyobenzer ürünlerinin imalatı için halihazırda altyapı oluşturmaya başlamış olmaktan memnuniyet duyuyoruz."
"Türkiye, yükselen bir değer" Uluslararası Dr. Reddy's ilaç sanayinin Ürün Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Motupalli Venkata Ramana ise Türkiye'nin bu alanda yükselen piyasalar arasında önemli bir ülke konumunda olduğunu aktardı. Türk yerli firması ile bu bölgedeki hastaların üretilen yüksek kaliteli biyobenzer ürünlere erişiminin sağlanabileceğini belirten Ramana, "Türkiye ile böylesi bir ortaklıktan memnuniyet duyuyoruz. Türkiye'deki ortaklığımız sayesinde, dünyanın dört bir yanındaki toplumlara makul fiyatlı ve yenilikçi ilaçlara erişim sağlayacağız." diye konuştu.
50
Teknoloji transferi için ön hazırlık çalışmalarına başlandığını dile getiren Ramana, "Bu iş birliği, bölgedeki biyolojik ürün geliştirme ve üretim işlerinin önemli bir bileşeni olacak" dedi.
tedavi etmek için kullanılıyor. Biyobenzer ilaçlar, sadece ticari ismi, görünüş ve ambalajlama özellikleri açısından, biyolojik referans ilaçlardan farklılık gösteriyor. Biyobenzer ilaç üretmek için, o ürünün klinik araştırmaları dahil tüm çalışmaların tamamlanmış olması gerekiyor.
Biyobenzer ilaç nedir? Biyobenzer ilaç, ruhsatlı biyolojik referans ilaca benzerlik gösteren ilaçlardan oluşuyor. Biyolojik benzer ürünlerin etkin maddeleri, ilgili referans ilaçların benzeri oluyor. Biyobenzer ve biyolojik referans ilaçlar, genel olarak aynı güçte, aynı hastalığı
51
SKANDİYUM
Simgesi: Grubu: Atom numarası: Bağıl atom kütlesi: Oda sıcaklığında: Erime noktası: Kaynama noktası: Yoğunluğu: Keşfi: Atom çapı: Elektronegatifliği: Elektron dizilimi: Yükseltgenme basamağı (sayısı): Radyoizotopları:
Sc 3B (Geçiş elementi) 21 44,95591 Katı 1539°C 2831°C 2,99 g/cc 1879 - Lars Nilson 2,09 Å 1,36 2 2 6 2 6 1 2 1s 2s p 3s p d 4s 3 Yok
Skandiyum, periyodik tabloda kalsiyum ve titanyumun arasında yer alan ve atom numarası 21 olan elementtir. 1879 yılında İsveçli bilim adamı Lars Fredrik Nilson tarafından bulunmuştur. Skandiyum, periyodik cetvelin III B grubunda yer alan kimyasal bir elementtir. Norveçli Nilson tarafından bulundu. Cevherlerinde itriyum ve nadir topraklar bulunmakla beraber, nadir topraklar grubunda olmayan bir madendir. Skandiyum’un Elde Edilmesi Periyodik çizelgede itriyum ve bor sütununda bulunur, demir grubu ile nadir topraklar arasında bir geçiş elementi olarak kabul edilir. Başlıca cevheri tortvetit’tir (skandiyum itriyum silikat), tuzları renksizdir. Oksidi beyazdır ve hafif bir baz özelliği taşır. Oksalatının az çözünürlüğü bakımından nadir topraklara benzer, ancak flüorünün alkali flüorürlerde verdiği flüor tuzlarıyla bu maden grubundan ayrılır. Çok az çıkarıldığı için uygulama alanı yok denecek kadar azdır. Kullanım Alanları Cıva buharlı lambaların içine katıldığında, güneş ışığına benzer çok verimli bir ışık kaynağı oluşturur. Bu nedenle bu element, güçlü ışıklandırmalarda kullanılır. Radyoaktif izotopu olan Sc-46, rafinerilerde ham petrol ve benzeri maddeler için iz sürücü olarak kullanılır. Sızıntı tespit edicilerde ve uzay endüstrisinde kullanılmasının yanı sıra, tohum yeşertici kimyasalların bileşiminde de yer alır.
52
Ayın Web Sitesi
Tepkimelerin veya kimyasal yapıların videolarını daha yakından görmek istiyorsanız bu site tam size göre. Sitede çok ilginç videolar göreceğiniz muhakkak. Bu ay bu güzel siteyi incelemenizi öneriyoruz.
http://www.beautifulchemistry.net
53
KİMYA BULMACA
1
2
3
4 5 6
7 8
Soldan Saga
Yukaridan Asagiya
2. Karisimi olusturan maddeleri fiziksel yöntemlerle ayristirma. 4. Yükseltgenmenin oldugu elektrottur. 5. Bir gazin havada veya baska bir gaz içinde yayilmasi. 6. Alkenlerden bir hidrojen çikarilmasiyla olusan köke denilir 7. Bir çözeltide iki tuzun etkilesimi veya sicaklik degisiminin çözünürlüge etkisi sonucu çözünmeyen kati bir bilesigin olusmasi. 8. Belirli bir sicaklikta sabit hacimdeki bir çözücüde doymus bir çözelti elde etmek için çözünen maddenin miktari.
54
1. Bir maddenin moleküllerinin kinetik enerjileri toplamina denir. Ayni zamanda bir enerji türüdür ve skaler büyüklüktür. 3. Karbonil grubu baglarindan en az birine H baglanan bilesikler aldehit, her iki baga da alkil grubu baglanan bilesikler ketondur. 4. Bir bilesigin kendisinden daha basit maddelere parçalanmasina denir 5. Atomlarin bilesik olustururken elektron alarak ya da vererek en dis enerji seviyelerindeki toplam elektron sayisinin helyum gibi 2 olmasi hâlidir.
KİMYA BULMACA (GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ)
1
L 2
I G 3 4 5
R
U
T
T
I
T
R
J
H E
R
F
O
R
O 6
7
A
E
L
E
K
T
R O
A
G
R O
K
I
I
M Y
O T
S
Y
O
N
M
D
S
N
M Y
A
N
I 8
L 9
H
O
K
L
A
T
A
Y E
R M O
K
I
M Y
T
O
E
K
T
A
R 10
F
O
E
L
R O
N
P Soldan Saga
Yukaridan Asagiya
3. Bir çözeltide (analit) bulunan madde miktarinin , derisimi kesin olarak bilinen bir titrantla verdigi kimyasal tepkime sonrasinda harcanan hacmi, esdeger gram sayisi yardimi ile bulunmasi için kullanilan yöntemdir. [TITRASYON] 5. Alfa isinlarini ince altin bir levha üzerine göndermis bilim adamidir. [RUTHERFORD] 7. Kimya biliminin bir alt disiplini olup elektronik bir iletken(metal,grafit veya yari iletken) ile iyonik bir iletken(elektrolit)arayüzeyinde gerçeklesen reaksiyonlari inceler. [ELEKTROKIMYA]
1. Merkez atomuna bagli olan nötr molekül veya anyonlara denir. [LIGAND] 2. 1898 yilinda yaptigi yaptigi çalismalarla negatif yüke sahip elektronlari bulmustur. [THOMSON] 4. Yerküredeki dogal kimyasal olaylari inceleyen bilim dalidir. [JEOKIMYA] 6. Bir elementin atomlarinin uzayda farkli farkli sekillerde dizilmesiyle olusan yapiya denir. [ALLOTROP]
8. Tarim bilimlerindeki kimyasal uygulamalari kapsar. [AGROKIMYA] 9. Kimya biliminin bir alt dali olup ilgi alani kimyasal reaksiyonlarin isi ile olan iliskileridir. [TERMOKIMYA] 10. Bir fotonun isin yayici bir yüzeye çarpmasi sonucu kopan bir elektron. [FOTOELEKTRON]
55
İNGİLİZCE-TÜRÇE KİMYA SÖZLÜĞÜ Specific Heat Stove Subcooling
Özgül Isı Fırın Aşırı Soğuma
Terne
Kalaylı Kurşun
Thin
Seyreltik
Unstirred
Karıştırılmayan
Uranium
Uranyum
Vitriol
Sülfat Asidi
Vortex
Girdap
Water Hardness Yarn Dying
Su Sertliği İplik Boyama
Yielding
Akma
Zinc
Çinko
Bauxite
Boksit
Division
Bölme
Kind
Çeşit
Spoil
Çürümek
Store
Depo
Revolution
Devrim
Dipole
Dipol
Molten
Erimiş
Fission
Fisyon
Flu
Fuzzy
56
YAZARIMIZ OLUN
KOŞULLAR 1-) KİMYA VEYA KİMYA SEKTÖRÜ İLE İLGİLİ BİR KONUDA KAYNAKLARINIZI BELİRTEREK YAZIN 2-) HER AYIN 20. GÜNÜNE KADAR info@inovatifkimyadergisi.com adresine AD-SOYAD SIK KULLANDIĞINIZ MAİL ADRESİ BİTİRDİĞİNİZ/OKUDUĞUNUZ OKUL İSMİ PROFİL FOTOĞRAFI YAZINIZIN WORD FORMATI İLE GÖNDERİN. BİR SONRAKİ AY BİLGİLERİNİZ İLE YAZINIZI YAYIMLAYALIM
57
REKLAM İÇİN iletisim@inovatifkimyadergisi.com
BİNLERCE KİŞİNİN OKUDUĞU DERGİMİZE ONBİNLERCE KİŞİNİN ZİYARET ETTİĞİ WEB SİTEMİZE REKLAM VERİN
BİNLERCE KİŞİYE ULAŞIN