Inovatif Kimya Dergisi Sayi 35

Page 1

İNOVATİF

Kimya Dergisi

Kimya Dergisi YIL:4 SAYI:35 HAZİRAN 2016

ELBİSE VE TEKSTİLİN KİMYASI

H-ENDEKSİ

İMMUNOASSAY NANO NEDİR?

OTOMOTİV SANAYİDE KİMYA

YAPAY TATLANDIRICILAR DOĞAL YOLLARLA BÖCEK VE HAŞERELERLE MÜCADELE ÇİMENTO ENDÜSTRİSİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

AYIN 1 RÖPORTAJI


KURALLARIMIZ

1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını aldığınız kişiye mail atarak haber vermek, kullanmış olduğunuz yazıların kaynağını ise dergi olarak belirtmek durumundasınız. 2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız. 3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu değildir. 4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde, yazılarda kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak sormalısınız. Çünkü bize yazı gönderen yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet ederek fotoğrafları dökümanlarına eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu değildir. 5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız var ise yazılarınız için Yavuz Selim KART ile konuşabilirsiniz. Dergi ile iletişim kurmak için ise iletisim@inovatifkimyadergisi.com adresine mail atabilirsiniz.

SOSYAL MEDYA

6. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazıları info@inovatifkimyadergisi.com mail adresine göndermelisiniz. Bu mail adresine gönderdiğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editör tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu

kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi. 7. Tarafımıza çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı yayımlamaya gayret edeceğiz lakin başkalarının yazılarını kendi yazmış gibi gönderenler, kaynaksız yazı gönderenler, çok kısa yazı göndenlerin yazılarını maalesef yayımlamayacağız. 8. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz. Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi yayımlamama hakkını ya da yazının o kısmını değiştirme hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz dergi yöneticisine aittir. 9. Bu dergide kimya ilmi üzerine okuyan, kimya ilmine meraklı, kimya ilmi ile ilgili araştırma yapmayı seven herkes yazabilir. 10. Dergi ekibimiz gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu dergi ilk kurulduğu zamandan beri böyledir. Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır. Gelen kişilere en başta bu kural söylenir. Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen kişiler ekipten çıkarılır. 11. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu kişi buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine sahiptir. 12. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları kabul etmiş sayılırlar.

http://www.inovatifkimyadergisi.com https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi https://twitter.com/InovatifKimya https://instagram.com/inovatifkimyadergisi http://inovatifkimyadergisi-blog.blogspot.com.tr https://www.youtube.com/channel/UCmIkYbQtd8LtCP6GVL0tVGQ https://plus.google.com/+Inovatifkimyadergisi https://www.linkedin.com/profile/view?id=AAIAABHWzAYBk8n_O2Xp0LJgn9bB-aLM6w0-3pw


Ekibimiz YAVUZ SELİM KART KİMYA MÜHENDİSİ KURUCU-YÖNETİCİ

HATİLE MOUMİNTSA KİMYA FACEBOOK EDİTÖRÜ

PELİN TANTOĞLU KİMYAGER FACEBOOK EDİTÖRÜ

SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN


EDİTÖRDEN

35. Sayıdan Herkese Merhaba Öncelikle bize olan ilgi ve alakanız için çok teşekkür ediyoruz. Her geçen gün büyümeye devam eden e-dergimize olan ilginiz ve alakanız çok değerli. Bu ay birbirinden ilgi çekici konular ile karşınızdayız. Ayrıca bu ay Intel Corporation Proses Teknolojileri Gelistirme Yüksek Mühendisi Sayın Dr. Hayriye Merve Yurdacan Hanım ile Röportaj yaptık. Bize olan ilgi ve alakası ve röportaj için kendisine çok teşekkür ediyoruz. Bize her zaman sektör ya da kimya ile ilgili bir konuda yazıp gönderebilirsiniz. Keyifli okumalar dileğimizle


İÇİNDEKİLER

DOĞAL YOLLARLA BÖCEK VE 7 HAŞERELERLE MÜCADELE PETROL DEVLERİ PLASTİK POŞETÇİ 10 OLUYOR KİMYA İHRACATI YÜZDE 14,75 AZALDI H-ENDEKSİ

11

13

4 MİLYAR DOLARLIK GAZ-KİMYA RAFİNERİSİNİN AÇILIŞI YAPILDI BOYA SEKTÖRÜ YÜKSELİŞE GEÇTİ

15 16

ÇİMENTO ENDÜSTRİSİNDE 20 SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BAYER’DEN MONSANTO’YA 24 62 MİLYAR DOLARLIK TEKLİF PROF. DR. SANCAR NOBEL KİMYA ÖDÜLÜ’NÜ ANITKABİR’E 25 ARMAĞAN ETTİ ELBİSE VE TEKSTİLİN KİMYASI 27 ALMAN ŞİRKETLER DENİZLERİ PLASTİKTEN ARINDIRACAK HİDROJENLİ YERLİ PİL

35

36

İMMUNOASSAY 37 ÇİN, HİDROJEN İLE ÇALIŞAN TRAMVAY 43 GELİŞTİRDİ TÜRKİYE’DEKİ BOR DÜNYAYA 700 YIL YETER! OTOMOTİV SANAYİDE KİMYA

45

44


İÇİNDEKİLER

YAĞMUR DAMLALARINDAN ENERJİ ÜRETEN GÜNEŞ PANELLERİ ÜRETİLDİ FINDIK KABUĞUNDAN FREN 50 BALATASI YAPAY TATLANDIRICILAR

48

52

SUUDİ ARABİSTAN ÇİMENTO İHRACAT 54 YASAĞINI KALDIRDI ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ’NDEN 55 NANOKOMPOZİT BATARYA NANO NEDİR? 57 RUS İLAÇ ŞİRKETLERİ AZERBAYCAN'DA 60 İLAÇ ÜRETECEK İTHAL İLAÇ ORANI DÜŞÜRÜLECEK AYIN RÖPORTAJI

62

VANADYUM 66 AYIN WEB SİTESİ KİMYA BULMACA

67

68

KİMYA BULMACA ÇÖZÜMÜ KİMYA SÖZLÜĞÜ

70

YAZARIMIZ OLUN

71

69

61


BERRE MORÇÖL GIDA TEKNİKERİ ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MEZUN berremorcol@gmail.com

DOĞAL YOLLARLA BÖCEK VE HAŞERELERLE MÜCADELE

B

öcekler tüm yıl boyunca yaşayabilen canlılardır. Yazın yavrulama dönemide olunca onlarla daha çok karşılaşıyoruz. Bir de bunun için önlem almadığımızda ise adeta böcekleri evimize davet etmiş oluyoruz. Aslında sistematik bir şekilde hareket edip, onları istemediğimizi belli edersek.Hiçbir böcek evimize gelmeyecektir.

Nasıl önlem alırız neler yapabiliriz ? -Açıkta gıda bırakmamaya özen göstermeli. Ekmek kırıntıları, yemek artıkları böcekler için ziyafet oluyor adeta. -Böceklerin barınabilceği ortamları iyi gözlemlemeli. Evin çatlak yerlerinin kapatılması karıncaların yolunu kesmiş olacaktır. -Böceklerin yine en çok barındığı nemli ortamları evimizde sağlamamalıyız.

Haşere İlaçları Böcekler aslında doğal yaşamın ayrılmaz parçalarıdır. Hiçbir şey sebepsiz yaratılmıyor. Küçücük böcekler ya da sivrisinekler için çok ağır zehirlerle evin içerisinde böcek avına çıkmaya gerek yok. Oysa böcekleri tanıdıktan sonra aklınızı kullanmanız yeterli. İnsanı bile öldürecek derecedeki zirai mücadele ilaçlarını evin içine sokar, onlarla böcek ilaçlama mücadelesi yapıyorum derseniz; aslında onlarla kendi evinizi öldürmüş oluyorsunuz.

Bahçe katlarında olan evler toprağa yakın olduğu için daha fazla nemli olur. Bahçeye yakın oldukları için böcekler daha kolay girebilirler. Ama kapı açık olsa bile onların önüne hoşlanmadıkları bariyerler koyabilir,onları iyi ağırlamamak adına hazırlayacağımız doğal yemler ile onları daha zararsız bir şekilde uzaklaştırabiliriz.

Böyle ağır ilaçları evimize sokmamalıyız. Eğer böyle bir tavsiye alırsanızda asla dikkate almayın. Evin içerisine zirai bir ilacı tavsiye eden bir insan ya cahildir ya da canidir.

7


Karıncalar

Böcek ve haşereden ziyade yazın daha çok karıncalar ile sık karşılaşıyoruz. Balkon kapıları, mutfak tezgahları.. kısacası her yerdeler . Birkaç pratik yöntemle karıncaları evimizden uzak tutmak mümkün.

İşte yaz boyunca işinize yarayacak doğal çözümler: Salatalık: Karıncalar salatalık kabuklarını hiç sevmezler. Sabah

kahvaltınızdaki salata kabuklarını atmayın ve girdikleri yerlere kabukları yerleştirin işe yaradığını göreceksiniz.

Limon: 1-2 adet limonu dilimleyip. Karınca olan yerlere koyabilirsiniz. Çok kısa süre içinde o bölgeye karınca gelmeyecektir Sarımsak: Yüzyıllardır her derde deva olan sarımsak karıncaları uzaklaştırmak için de çok etkili. 5-6 diş sarımsak yeterli olacaktır.

Kireç: İlginçtir ki sıradan bir okul tebeşiri ile yeri çizerseniz karıncalar o çizgiyi geçemezler.

Bebek pudrası: Hemen hemen her evde bulunan pudra ile kökten

bir çözüm sağlayabilirsiniz. Pudra karıncaların nefes yollarını tıkar ve karıncaları öldürür.

Karafatmalar

Hemen hemen birçok gıdayı tüketen karafatmalar bazı kokuları ve gıdaları sevmezler.Örnek vermek gerekirse; nane,sarımsak,okaliptüs,defne yaprağı gibi keskin kokulara gelmezler.Doğal bir yem ile onları yok etmek mümkün.Evinizde çok basit hazırlayabilceğiniz bir yöntem. -Patatesleri haşlayın.İçine yumurta sarısı ve boraks ilave edin.Karıştırıp küçük toplar hazırlayın. Karafatmaların geldiği yerlere koyun.Bu yem onların sindirim sistemini bloke edip onları hayatımızdan tamamen çıkaracaktır. Not: Boraks onların ölmesini veya ortamdan uzaklaşmalarını sağlayacaktır. Onlarla mücadele etmediğinizde ise bir çift böcek 1 yılda 200 bin adede ulaşır. Hazırladığımız yemin hiçbir canlıya zararı yoktur. Boraks toksik (zehirli) bir madde değildir.

8


Sivrisinekler

Yaz ayları boyunca bağışıklık sistemimizden, gıdamıza kadar bizi etkileyen canlılardır.Bazı insanları sivrisinekler çok ısırır, bazılarını ise ısırmaz.Yine doğal yöntemlerle sivrisinekleri uzaklaştırabiliriz.En etkili yöntemlerden birisi sarımsaktır.Eğer sarımsağı gıda olarak tüketirseniz kokusunu karnınızda alacağından dolayı sivrisinekler sizden hem uzak duracaktır hemde antibiyotik özelliğiyle sizi koruyup sivrisineklerin size gelmemesini sağlayacaktır. Kısacası böcekler ve sinekler sarımsak sevmez; Özellikle amazon ormanlarına giden insanlar oraya gitmeden bir hafta önce sarımsak yutmaya başlarlar. Tenlerine o sarımsağın kokusu sirayet ettikten sonra onlara yılan, börtü böcek ya da kene kesinlikle yaklaşmaz. Hatta sarımsağı cebinizde bile taşısanız sizi korur. Yuttuğunuz zaman da teninizde belli belirsiz bir koku olur. Biz çoğu zaman algılamayız ama böcekler bunu bilir ve sizden uzak dururlar. Hiçbir canlı zirai ilaçlarla ölümü haketmiyor. Keşke hiç bir canlı ölmese ama doğanın kanunu gereği istemesekte buna engel olamıyoruz. Sizlerle paylaştığım bu doğal yöntemlerle onları daha masum bir şekilde uzaklaştırabilir, yaz dönemini rahat bir şekilde atlatabiliriz. Kaynaklar : http://www.bocekler.org/2014/06/haserelerle-dogal-yontemlerle-nasl.html http://www.kadinmagazin.net/boceklerden-kurtulmanin-dogal-yollari.html http://ystkimya.ythtasarim.com/tag/bergama-bocek-ilaclama/

9


Haber Yabancı

PETROL DEVLERİ PLASTİK POŞETÇİ OLUYOR

Petroldeki sert düşüş dev petrol firmalarını petrokimya ürünleri ve plastik üretmeye zorluyor. Bazı şirketlerin kârının yüzde 75’i artık petrokimyadan geliyor Petrolün varil fiyatının yüksek olduğu dönemlerde milyarlarca dolar kazanan Exxon, Shell ve BP gibi dünya petrol devleri düşen fiyatlar nedeniyle plastik işine dönüyor. Kârlar eriyince plastik poşetten, boyaya kadar geniş bir yelpazede seyreden petrokimya ürünlerine ilgi arttı. Shell CEO’su Simon Henry’nin, “Kimyasallar yeniden radar ekranımıza girdi” diyerek özetlediği yeni trendte petrol arama birimleri de gözden düşüyor.

en çarpıcı rakamlardan biri Exxon Mobil’de. Şirketin 1.8 milyar dolar olarak açıkladığı ilk çeyrek kârının yüzde 75’i petrokimya ürünlerinden geldi. Şirketin kârının en büyük kısmı etilen ve propilen üretiminden geldi. İki yıl önce şu anda yüzde 75 olan petrokimyanın payı yüzde 13 gibi düşük bir orandaydı. Shell’in ilk çeyrekte 1.55 milyar dolar açıkladığı gelirin 377 milyon dolarlık kısmı petrokimyadan geldi. Shell ayrıca geçtiğimiz hafta Asya’dan neftyağı talebinde artış ile birlikte satışlarında geçtiğimiz yıla oranla yüzde 82 artış olduğunu kaydetti.

Kârın 75’i Petrokimyadan Petrokimya ürünlerinin gelirlerin içindeki payı artarken petrolün ucuzlaması plastik ürünlerin üretiminde maliyetleri de aşağı yönde çekiyor. Çünkü petrokimya ürünleri üretiminde kullanılan hammaddelerin fiyatları da düşüyor. Total’in CFO’su Patrick de la Chevardiere, geçtiğimiz hafta “Petrokimyasallar aslında şu anda oldukça iyi gidiyor” değerlendirmesinde bulundu. Kârda büyük paya sahip olmaya başlayan petrokimya ürünlerinde

10


Yerli

Haber

KİMYA İHRACATI YÜZDE 14,75 AZALDI

Kimya ihracatı yüzde 14,75 düşüşle 1 Milyar 233 Milyon Dolar olarak gerçekleşti.

ayında Singapur’a yapılan ihracattaki yüzde 362’lik artış dikkat çekti.

Türkiye genelinde ihracat Nisan ayında da gerilemeye devam etti. Kimya sektörünün önemli ihracat pazarlarına hâkim olan olumsuz hava, sektörün Nisan ayı ihracat rakamlarına da yansıdı. Kimya ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 14,75 azalarak 1 milyar 233 milyon dolara geriledi. Ocak – Nisan döneminde ise yüzde 11,65 düşüşle 4 milyar 571 milyon dolar oldu. AB ülkeleri Nisan ayı ihracatından aldıkları yüzde 38’lik pay ile sektöre moral verdi.

Nisan’da en çok ihracat gerçekleştirilen ilk 10 ülkenin yarısını AB ülkelerinin oluşturduğu görülürken, AB ülkeleri 464 milyon 845 bin dolarlık ihracat ve yüzde 38’lik pay ile sektöre gelecek aylar için umut verdi. Hollanda’ya yapılan ihracat yüzde 95,68 ve İngiltere’ye yapılan ihracat yüzde 44,45 oranında artış gösterdi. Kimya sektörünün en önemli hedef pazarlarından biri olan ABD’ye yapılan ihracat Nisan ayında yüzde 11,22 arttı ve ülkeyi en fazla ihracat gerçekleştirilen ülkeler arasında 9’uncu sıraya yükseltti. Geçtiğimiz ay plastikten organik kimyasallara, minerallerden eczacılık ürünlerine kadar pek çok alt sektörde ABD’ye 37 milyon 274 bin dolarlık ihracat yapıldı.

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre Nisan ayında kimya ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre miktarda yüzde 7,29 azalış ile 1 milyon 525 bin ton, değerde ise yüzde 14,75 düşüşle 1 milyar 233 milyon dolar olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz ay kimyanın en çok ihracat yaptığı ülkeler sırasıyla; Almanya, Irak, Mısır, Singapur, Hollanda, İngiltere, İran, İtalya, Amerika Birleşik Devletleri, İspanya oldu. Nisan

Ocak-Nisan dönemindeki kimya ihracatının toplamı ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla miktarda yüzde 1 artışla 5 milyon 810 bin ton; değerde yüzde 11,65 düşüşle 4 milyar 571 milyon dolar oldu. Bu dönemde en çok ihracat yapılan ülkeler; Almanya, Mısır, Irak,

11


normalleşmenin sağlanamaması bu yıl da maalesef ihracatçılarımızı zorluyor. Bununla birlikte emtia ve petrol fiyatlarındaki düşüşün olumsuz etkilerini de görmeye devam ediyoruz. Tabii ki bunlar Sektörün Nisan ayı ihracat rakamlarını değerlendiren bizim çalışmalarımızın ve hedeflerimizin önünde İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri engel değil. Tüm zorluklara rağmen ihracatımızı İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı yukarıya taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz. Murat Akyüz, “Türkiye genelinde ihracattaki Dünyada yaygın üretilen ürünlerden yaptığımız ihracat yerine odağımıza daha spesifik ürünleri gerileme eğilimi sektörümüzde de görülüyor. Irak, Suriye gibi sadece ihracat değil nakliyemizde koyarak katma değeri yükseltmenin yollarına de önemli rol oynayan ülkelerde bir türlü bakıyoruz” dedi. İtalya, Hollanda, İran, Suudi Arabistan, İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yunanistan olarak sıralandı.

12


GAMZE NUR TEZGİDER KİMYA MÜHENDİSİ SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ nurtezgider@hotmail.com

P

H-Endeksi

ilgili görüşlerde bulunabilmek,bilimsel yayın ve atıf performansını değerlendirebilmek,disiplinler arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri ortaya koyabilmektir.

ek çok makalenin yazılmasına, karşı görüşlerin oluşmasına sebep olan h-endeksi kavramını birçoğumuz duymamıştır.Peki bilim insanlarının bilimsel değerinin ölçülmesinde kullanılan h-endeksi nedir?Ne kadar doğrudur?

Jorge E. Hirsch tarafından 2005 yılında her bilim insanının araştırma performansını değerlendirmek üzere önerilmiş adına h-göstergesi(h-endeksi) denilmiştir. H-endeksinde ele alınan iki şey vardır. Bunlar;yayınlanan yayın sayısı ve bu yayınlarda yapılan atıf sayısıdır.Bunlara bakılarak bilim insanı akademik açıdan değerlendirilir.H-endeksi yalnız bilim adamlarının değil akademik topluluklarının da değerlendirmesi,sıralanmasında kullanılır.Bir bilim adamı üzerinden h endeksini açıklayacak olursak; bilim insanın yayınları aldığı atıf sayısına göre çoktan aza doğru sıralandığında yayın sayısı ile atıf sayısının eşit olduğu makale o bilim adamının H endeksi olmaktadır.

H-endeksinde amaç; bilimsel değer ve yayın ile

Hirsch araştırmacıların çıktılarını değerlendirirken kullanılan toplam yayın sayısı,toplam atıf sayısı,yayın başına düşen atıf sayısı,önemli yayınların sayısı, önemli yayınlara yapılan toplam atıf sayısı gibi ölçütler oranla h-endeksinin daha çok tercih edilebilecek bir ölçüt olduğunu savunmaktadır.Buna göre h-endeksi araştırmacıların bilimsel faaliyetlerini değerlendiren ve araştırmacılar arasında sıralama yapan bir ölçüttür. H-endeksini onaylayan doğruluğuna inanan insanların olmasına karşın bir bilim insanın yaptığı faaliyetleri, başarısını bir ölçüte bağlanmasını pek de doğru bulmayan çok sayıda insan olmuştur.Olumsuz eleştirilmesinin nedenleri;az sayıda yayın yapan fakat çok sayıda atıf alan bilim adamının h-endeksinin düşük olması ve atıf sayısı ne kadar yüksek olursa olsun alınabilecek en yüksek h-endeksi değerinin yayın sayısı kadar olması olmuştur.Diğer bir önemli neden ise bilim yaşamı daha uzun olan insanların h-endeksinin daha yüksek olmasıdır.Uzun süreli akademik hayatı olmuş bir bilim adamı ile kısa süreli akademik faaliyet göstermiş bir bilim adamının kıyaslanması adaletli bulunmamıştır. Ülkelerin h-endeksi üzerine birçok araştırma yapılmış ve 40 ülke değerlendirilmiştir.ABD ‘nin 749 ile en yüksek h-endeksine sahip olduğu görülmüştür. Türkiye’nin ise tüm alanlar için h-endeksinin 66 olduğu ve genel sıralamada 29.sırada yer aldığı yapılan araştırmalar sonucu belirlenmiştir.Ülkeler arası üniversite h-endeksilerine bakıldığında

13


ise Türkiye’nin ABD,Avrupa ve Uzakdoğu üniversitelerinden gözle görülür bir değerle daha düşük olduğu saptanmıştır.Fakat yapılan istatistiklere

göre Türkiye’nin h-endeksi değerinde zamanla gelişme gösterdiği gözlenmiştir.

H endeksi yüksek olan ülkelerin araştırma ve araştırıcıya verdiği önem oldukça fazladır.Araştırma kültürlerinin olması h-endeksinin yüksek olmasında en büyük faktördür.

Çalışmalarında farklı bilim dallarındaki araştırmacıların h-endeksi değerleri saptanmış ve araştırmacılar arasında sıralamalar yapılmıştır. Bunun gibi çalışmalar bilimsel yayınların değerlendirilmesindeki ölçütlere yönelik tartışmaları arttırmasıyla beraber atıf sayısının ve h-endeksinin bilim insanlarının başarısında önemli bir ölçüt olarak kullanılabileceğini de göstermiştir.

Ülkemizde h-endeksi konusunu ele alan kişi sayısı oldukça kısıtlıdır.Bunlar arasında Bahattin Baysal ve Mehmet Doğan’ın yazıları ve çalışmaları birçok kişinin dikkatini çekmeyi başarmıştır. Kaynaklar :

https://core.ac.uk/download/files/418/11884737.pdf http://www.kimyablog.com/h-indeksi-nedir-ne-degildir/ http://uvt.ulakbim.gov.tr/tip/sempozyum5/page132-135.pdf http://eprints.rclis.org/12544/ http://www.akademikpersonel.org/anasayfa/turkiyenin-en-basarili-bilim-insanlari.html

14


Haber Yabancı

4 MİLYAR DOLARLIK GAZ-KİMYA RAFİNERİSİNİN AÇILIŞI YAPILDI

Ülkenin üstyurt bölgesinde hayata geçirilen gazkimya rafinerisinin açılışı gerçekleştirildi. Yılda 4.5 Milyar metreküp doğal gaz işlenecek. Özbekistan’ın kuzeyindeki Üstyurt bölgesinde Güney Kore işbirliğiyle gerçekleştirilen ve proje tutarı 4 milyar dolar olan gaz-kimya rafinerisi faaliyete geçti. Özbekistan’da Güney Kore iş birliğiyle inşa edilen Üstyurt Gaz-Kimya Rafinerisi’nin resmi açılışı Özbekistan Başbakanı Şevket Mirziyayev, Güney Kore Başbakanı Hwang Kyo-ahn ve diğer yetkililerin katılımıyla gerçekleştirildi. Açılış töreninde konuşan Mirziyayev, söz konusu projenin iki ülke arasındaki çok eskiye dayalı dostluğun yeni bir simgesi olduğunu kaydederek, hükumetinin Güney Koreli işletmelerin ülkedeki yatırımlarını her zaman desteklediğini belirtti.

belirtti. Hwang, Üstyurt Gaz-Kimya Rafinerisi’nin faaliyete başlamasının, iki ülke arasında petrolgaz alanındaki işbirliğinin gelişmesine de hizmet edeceğini dile getirdi. Resmi açılış töreni kapsamında Mirziyayev, Hwang ve diğer yetkililer, gaz-kimya rafinerisini gezerek incelemelerde bulundu.

Hwang da rafinerinin Özbekistan ve Güney Kore arasındaki verimli iş birliğinin açık bir örneği olduğunu ifade ederek, ülkesinin Özbekistan ile her alandaki işbirliğini geliştirmekten yana olduğunu

15


Yerli

Haber

BOYA SEKTÖRÜ YÜKSELİŞE GEÇTİ

Bursa boya sektörü temsilcileri, inşaat sektörünün hızla büyümesi nedeniyle, kimya sektörünün önemli alt sektörleri arasında yer alan boya sektörünün son yıllarda önemli bir gelişim gösterdiğini belirtti. Boya üreticileri sektörü geleceğe taşıyacak olan stratejinin, inovatif ürünler olduğu görüşünde.

koruyucu amaçlı boyama bilincinin de her geçen gün artmakta olduğunu söyledi. Giderek büyüyen ve kat edecek daha çok yolu olan rekabet dolu bir pazar ortamında olduklarını ifade eden boyacılar, kentsel dönüşümün sektörün önünde önemli bir dönüm noktası olduğunu belirttiler.

Sektör çevrelerine göre, Bursa'nın boya tüketimi yaklaşık 21 milyon litre civarında. Bursa'da tüketilen inşaat boyalarının büyük bölümü, Marshall, Dyo, Polisan gibi büyük markalara ait olmakla birlikte, Bursa'da üretilen Akiş, Damla, Tuna, Altınmakas, Üçmavi marka boyaların da pazarda ciddi bir ağırlığı bulunuyor.

Firma yetkilileri, sektörün geleceğini değerlendirirken, Bursa'da özellikle site yerleşiminin yoğun olarak bulunduğu Nilüfer ilçesinde mantolamaya yoğun bir ilgi gösterildiğine dikkatler çektiler.

İnşaat sektörünün hızlı büyümesi, özellikle yeni yapılan konut projeleri ve yenileme pazarı boya tüketiminin artacağına işaret ediyor. Bursa boya sektör temsilcileri, gerek Bursa yerel, genel de ülke genelinde markalı boyalarla rekabet için Ar-Ge çalışmalarını artırmak gerektiğini belirtiyorlar. Boya üreticileri, kendi bölgeslerinde bir üretim ve çekim merkezi olma hedefiyle gelişimini şekillendirmeye çalışıyor. Bursa Boya sektörü temsilcileri, görsel olmaktan öte

Boya sektörünün temsilcileri, boya sektörünü değerlendirdiler.

Ar-Ge ve inovasyona önem vermeliyiz Ahmet Yiğitbaşı BOSAD YKB Türkiye ihracatında büyük paya sahip olan kimya sektörünün önemli alt sektörleri arasında yer alan boya sanayimiz son yıllarda önemli bir gelişim gösterdi. Bu gelişim süreci ekonomik büyüme hızı ile orantılı olarak devam etmekte. Türkiye boya pazarının yurt içi ekonomik büyüklüğü yaklaşık 2 milyar dolar civarında. Türk boya sanayinin kendi

16


bölgesinde bir üretim ve çekim merkezi olma hedefiyle gelişimini devam ettireceğini öngörüyoruz. Avrupa standartlarında üretim yapan ve teknoloji altyapısını sürekli yenileyen bir sektör olarak Asya pazarlarındaki gelişimi yakından izlememiz gerektiği inancındayız. Özellikle sanayi boyalarında önemli fırsatlar bulunmakta.Boya ve hammaddeleri sektörünün, küresel pazardaki gelişimi sürüyor. Türk boya sektörünün yurtiçi ve yurtdışı toplam ekonomik değerinin 2.5 milyar dolar civarında olduğunu söyleyebiliriz. Üretimin miktar bazında yüzde 60'ını inşaat, yüzde 40'ını sanayi boyaları oluştururken; değer bazında ise üretimin yüzde 60'ını sanayi boyaları, yüzde 40'ını inşaat boyaları oluşturuyor. Türkiye'de boya sanayi bağlı olduğu ana kimya sektörü içinde son yıllarda önemli bir gelişim gösterdi. Bu süreçte sektör önemli de bir ekonomik büyüklüğe ulaştı. Boya sanayimiz içinde miktar bazında üretimin yüzde 60'ını oluşturan inşaat boyaları ya da diğer adıyla dekoratif boyalar, önemli bir ekonomik büyüklüğe sahip. Son 5 yıllık dönemde kentsel dönüşüm süreci ile birlikte inşaat sektörü bağlantılı gelişmeler boya sektöründe önemli bir olumsuzluk yaratmadı. Bunun temel nedeni inşaat boyalarındaki toplam yurt içi pazarın yüzde 85'nin yenileme pazarı olan mevcut binaların boyanmasıdır. Bu değişim süreci ancak dış cephe inşaat boyalarında bir miktar olumsuzluğa neden oldu diyebiliriz. Boya sanayimiz ayrıca son 3 yıllık dönemde Ar-Ge teşvikleri konusunda kimya ana sektörü içinde en yüksek ivmeyi gösteren sektör konumunda bulunuyor. Türk boya sektörünün uluslararası alandaki başarısının temelinde bölgesel üretim gücü ve teknolojik yapısıyla ulaştığı seviye geliyor. Sektörümüz üretim gücü olarak Avrupa'nın ilk 5'ine giriyor.

Nilüfer İlçesi'ne yoğun bir ilgi gösterildi Murat Altınmakas Altınmakas Boya YKB

Önümüzdeki 10 yıllık dönemde ise sektörel hedefimiz Avrupa'da ilk 3 arasında yer almak. Bu başarının devamı için üretim ve teknoloji altyapımızı daha da güçlendirerek, Ar-Ge ve inovasyona önem vermek gerektiği inancındayız.

Nanoteknoloji de yüzlerce patent alındı Melih İyigüllü Akiş Boya Genel Müdürü

Türkiye'de boya sanayi, ana kimya sektöründe önemli bir ekonomik büyüklüğe sahiptir. 2014 yılında sektörde yüzde 3-4'lük büyüme görülmüştür. İç pazardaki boya tüketimi 2,2 milyar dolar değerindedir. Türkiye Avrupa'nın en büyük 5. boya üreticisi olarak Dünya pazarının yaklaşık yüzde 2'sine sahiptir. 2014 yılında Türk boya ve hammaddeleri sektöründe yaklaşık 903 bin tonluk üretim gerçekleşti. Üretimin miktar bazında yüzde 60'ını inşaat, yüzde 40'ını sanayi boyaları oluşturmaktadır. Değer bazında ise, üretimin yüzde 60'ını sanayi boyaları, yüzde 40'ını inşaat boyaları oluşturmaktadır. Küresel boya pazarının ekonomik ve ticari değeri 2010-2030 yılları arasında yılda yüzde 3,5 büyümesi beklenmektedir. İlgili yeni bir alan olan nanoteknoloji alanında, onlarca yüzlerce patent sadece boya endüstrisi için alınmıştır.Önümüzdeki beş yıl boyunca, hava kirliliği yönetmelikleri yeni boya teknolojilerinin benimsenmesi arkasındaki itici güç olmaya devam edecektir. Tüm boya ve kaplamalar, su bazlı ve yüksek katı kaplamalar, tozlar, UV ve iki bileşenli sistemler için beklenen talebin nispeten yavaş bir büyümeyle de olsa iyi bir büyüme umudu vaat etmektedir. Genel olarak, çevre düzenlemeleri daha sıkı hale gelmekte, uçucu organik bileşikler (VOC) ve tehlikeli hava kirleticileri sadece sanayileşmiş dünyada değil, aynı zamanda Çin gibi gelişmekte olan ülkelerde de, emisyonu limitli hale gelmektedir.

Bursa ilimizin nüfusu 2015 verilerine göre 2.842.000 kişidir. Türkiye ortalamasında kişi başı tüketimin 7,5 lt olduğu tahmin ediliyor. Şehrimizin boya potansiyelinin 21 milyon litre civarında olduğunu tahmin ediyorum. İnşaat sektörü bu hızla büyümeye devam ettiği sürece yeni yapılan projeler ve yenileme pazarını düşündüğümüzde potansiyelin daha da artacağını görülüyor. Görsel olmaktan öte koruyucu amaçlı boyama bilinci de her geçen gün artmakta. Giderek büyüyen ve kat edecek daha çok yolu olan rekabet dolu bir pazar ortamındayız. Kentsel dönüşüm sektörümüzün önünde önemli bir dönüm noktası. Şehrimiz de özellikle site yerleşiminin yoğun olarak bulunduğu Nilüfer ilçesinde mantolamaya yoğun bir ilgi gösterildi. Ayrıca gerek kensel

17


dönüşüm gerekse yeni yapılan sıfır projeler de 2008 sonrası çıkan yönetmelikle binalar Mantolama projeleri tamamlanmış bir şekilde inşa ediliyor. Bu durum da önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Mantolama sektöründe çok geniş bir kalite aralığı mevcut ve vatandaşlarımızın da bu sebeple kafası oldukça karışıyor. Bizim burada yoğun bir şekilde üzerinde durduğumuz kaliteli ürün ve doğru uygulama. TSE standartlarına uygun üretilmiş ürünlerin kullanılması ve İzoder tarafından belirtilen standartlarda yapılacak uygulamalar. Ancak bu alanda yaşadığımız en bütük sıkıntı rekabetin getirdiği kalitesiz malzeme kullanımı ve kalitesiz işçilikdir.

Gidişat iyi ama çözülmesi gereken sorunlar var Ferhat Daysalı Bursa Boya ve Dek. Odası YKB 2016 yılını baz aldığımızda geçen yıla göre aynı seviyelerde giden sektörün kentsel dönüşümün hız kazanmasıyla daha da hareketlenmesini bekliyoruz. Bursa, inşaat sektörü açısından oldukça hareketli ve verimli bir pazar. Boya ve dekorasyon sektöründe hizmet veren firmalar genel anlamda pazarın gidişatından memnun olsa da bizim Oda olarak tespit ettiğimiz ve çözülmesi gereken bazı konular var. Örneğin kayıt dışı ve belgesiz iş yapan firmalar, pazarda haksız rekabete sebep olmanın yanı sıra pastadan aldıkları ciddi pay ile başkalarına da kötü örnek olmaktadırlar. Buradaki sebepler arasında bazı müteahhitlerin ve site yöneticilerinin belgesiz alışverişe meğilli olmasıdır. Oysa ki yapılan her imalat ve hizmette ödenen KDV, vergi iade yöntemiyle maliyeden geri alınmakta ve ülkemiz açısından vergi kaybına sebep olmaktadır. Bu konuda Maliye Bakanlığı'nın sıkı denetimler ve yeni yasalar ile sektörü disipline etmesi en büyük temennimizdir. Son olarak, 26 Mayıs 2016 yılında yürürlüğe girecek Mesleki Yeterlilik Belgesi uygulamasının da sektöre bir ciddiyet kazandıracağına inanıyoruz.

Kalitede Avrupayı yakaladık Cemal Tuna Tuna Boya YKB Türkiye 400 civarındaki üretici ile 830.000 tonluk üretimini 2015 yılı itibari ile gerçekleştirmiştir. Bursa bazlı üretimde ise 40.000 tonluk üretim olduğu

tahmin edilmektedir. Bu üretim tonajının oto,sanayi ve inşaat boyaları olarak dağılımı mevcuttur. Bursa bazlı üretimin yüzde 70'i oto ve sanayi grubu ürünlerden yüzde 30'u inşaat grubu ürünlerinden oluşmaktadır. Bursa ihracatımız 2015 yılında 17.000.000 Dolar civarındadır. Dünya devi firmalarla rekabet edebilmek ve ihracatımız arttırabilmek için devletimizin kimya sektörüne özel imkanlar oluşturarak ara reçine ve ajanların ülkemizde üretimesi sağlanmalıdır. Türkiye nüfus oranının artışı, ısı yalıtım sistemi ve kentsel dönüşüm hamlelerini birleştirdiğimizde bunada son 10 yılda millli gelir artışını da ilave edersek boya tüketimi sürekli artmakta olan bir ülkedir. Son dönemlerde dekorasyon amaçlı ürünlere talep artmakta olup boya bir ihtiyaç malzemesi olmaktan çıkıyor denebilir. Boya sektöre üretim kalitesi açısından Avrupa standartlarına erişmiş durumdadır. Bu boya sektörünün ithal girdisinin çok yüksek olmasından kaynaklıdır. Çünkü aynı hammaddeleri kullanmaktayız. Bu nedenle ana hammadde girdilerimizde Ar-Ge çalışmalarımızı arttırmalıyız. Dekoratif inşaat boyaları ve sanayi boyaları için renklendirme makine sistemleri oluşturulmuş ve istenilen binlerce renk pazara sunulmuştur. Boya sanayisinde ürünlerde bir dolum standardı oluşturulmalıdır. Kalite standardında TSE eskiden kalite simgesi olarak görülürdü . Bunu tüketici hala böyle görmektedir. Fakat TSE artık kaliteye değil her ürüne alınabiliyor. Tek bir şart ile kutunun üzerindeki özelliklere bağlı kalmak kaydıyla standart üretim yapılmakta bu da kalite olgusunu bozmaktadır.

Yerli kimya sanayisi güçlenmeli Koray Çetin Üçmavi Boya Kimya Müh. Kısa dönemde sektör verilerini olumsuz etkilese de, uzun dönemde kentsel dönüşümün gerek inşaat grubu gerekse sanayi grubu boya sektörü için bir avantaj olacağını düşünmekteyim. Binalara uygulanacak enerji kimlik belgesi zorunluluğu ile birlikte mantolama işlemleri ciddi bir hız kazanmıştı. Bu durumun boya sektörüne katkı yapmaya devam edeceğini düşünüyorum. Son yıllarda özellikle yabancı sermayeli yatırımın artışı ile birlikte yabancı sermayeli boya firmalarının da Türkiye pazarına

18


giriş yaptığını görmekteyiz. Artan talep ile birlikte sektörde büyüme gerçekleşeceği aşikar. Henüz ülkemizde çok fazla gündemde olmasa da, birçok ülkede yönetmeliklerle çevre dostu boya teknolojileri desteklenmektedir. Solvent bazlı boyalarda uçucu organik bileşen rakamları düşürülürken, solvent bazlı boyalardan da su bazlı boyalara geçiş hızlanmaktadır. UV lambaları ile anlık kuruma yapabilen boyalar da sektörün en hızlı gelişen kolu olarak görünmektedir. İnovasyonun ve Ar-Ge faaliyetlerinin önemi gün geçtikçe artmaktadır. Bu anlamda devlet destekleri ile birlikte güçlü Ar-Ge yapıları oluşturarak dünya pazarında daha rekabetçi hale gelmeliyiz. Yerli kimya sanayisinin güçlenmesi de sektöre çok ciddi bir katkı sağlayacaktır.

Mantolama dış cephe boyalarını hareketlendirdi Altan Ulutaş Boykimsan Boya YKB Türkiye, çok büyük bir inşaat hareketi içinde. Bursa'nın da bununla paralel olduğunu düşünüyoruz. Boya pazarı, yıllara göre devamlı artan bir ivme ile devam ediyor. Çeşitlilikleriyle bizi zorlayan bir fiyat politikaları var. Uluslararası sermayesi olan firmalar pazardaki boya satışı artışından daha fazla pay alıyorlar. İnşaat boyalarının çok yoğun bir ihracatı var. Ortadoğu pazarı savaşlardan dolayı sıkıntıya girdi. Aslında çok iyi potansiyeller vardı. Sanayi durumu biraz daha profesyonelleşmiş bir kısım olduğu için sanayi grubu ihracatı da son dönemlerde biraz daha artış olduğunu gözlemliyoruz. Uzun vadeli bir kimya stratejisi belirlenmesi gerekiyor. Kimya sektörü, hem kârlılık hem faydalık açısından çok önemli bir sektör. Dünyada çok büyük kimya firmaları var. Türkiye boya pazarının hacmini 1 milyar dolar civarında olduğunu düşünürsek, bunun yüzde 70'i inşaat boyaları ve yüzde 30'u sanayi boyaları olduğu tahmin ediyor. Boya pazarının hızlanarak gideceğini ve önümüzdeki en az 15-20 seneninde yükselen bir ivmenin devam edeceğini düşünüyorum. Kentsel dönüşümün başlamasıyla boya yenileme işinin ötelendiğini birebir biz sahada gözlemledik. Mantolamayla beraber dış cephe boyaları ile ilgili büyük bir hareket var.

19


BURCU AYDIN KİMYA MÜHENDİSİ ANADOLU ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ burcuaydin1212@gmail.com

Çimento Endüstrisinde Sürdürülebilirlik

Ç

imento kelimesi, yontulmuş taş kırıntısı anlamındaki Latince "caementum" sözcüğünden türemiş, sonraları “bağlayıcı” anlamında kullanılmaya başlamıştır. İnsanlık tarihinin en eski dönemlerinden bu yana var olan ve gelişimini sürdüren önemli bir yapı malzemesidir. Çevremizde gördüğümüz tüm betonarme yapıların inşasında kullanılan betonun en önemli aktif bileşenidir. Çimento, ana hammaddesi kil ve kireç taşı olan hidrolik bir bağlayıcıdır. Üretimini kısaca özetleyecek olursak olarak; kil ve kireç taşının yüksek sıcaklıktaki döner fırınlarda ısıtıldıktan sonra yarı mamul olan klinkerin üretimi ilk aşamadır. Daha sonra klinkere alçıtaşı, doğal puzolan, fırın

cürufu, uçucu kömür külü gibi maddelerin eklenip öğütülümesiyle çimento oluşur.

Çimento sektöründe neden sürdürülebilirlik ? Dünya’daki CO2 emisyonunun %39’unu inşaat % 5’ni ise çimento sektörü oluşturmaktadır.1 ton çimento üretimi sırasında 0.9 ton CO2 emisyonu oluşur. Bu tür çevresel etkilerinin olmasına karşın çoğu sektörde olmayan iyileştirme fırsatlarına sahiptir. Artık Dünya’da ve ülkemizde bir çok şirket çimento üretim sektöründe de sürdürülebilirlik politikalarını geliştiriyor. Ülkemizin çimento sektöründe Avrupa’da

20


birinci Dünya’da ilk beşte olduğu gerçeğini de unutmazsak çimento sektöründe neden sürdürülebilir bir anlayışın önemli olduğunu anlayabiliriz.

Çimento Sektöründe Atıkların Geri kazanımı Çimento üretiminde sürdürülebilir uygulamaların temel alanı daha çok alternatif hammadde ve yakıt tüketimidir. 2003 yılında Avrupa Adalet Divanı, atıkların çimento fırınlarında yakıt olarak kullanılmasını bertaraf değil, “geri kazanım” olarak sınıflandırmıştır. Ülkemizdeki çimento fabrikaları asıl amaçları olan çimento üretiminin yanı sıra, endüstriyel ve evsel atıkların yönetiminde birer çözüm ortağı olmak üzere çaba sarf etmektedir. Mevcut durumda ülkemizde faaliyet gösteren 49 çimento fabrikasının 35’inde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan alınan izinler kapsamında endüstriyel ve evsel atıklar, alternatif yakıt ve alternatif hammadde olarak değere dönüştürülür. Türk çimento sektöründe üretim sürecinde döner fırınlarda kullanılan yakıtlar kömür, petrol koku ve linyittir. Geri kazanılabilen alternatif yakıtlar genel

olarak; atıktan türetilmiş yakıtlar, ahşap, tekstil, plastik gibi bileşenler içeren çeşitli evsel veya endüstriyel atıklar, farklı türlerde uygun kalorifik değere sahip arıtma çamurları, atık yağlar, sintine atıkları, ömrünü tamamlamış lastikler ve solventler olarak sıralanabilir. Çimento hammaddesi olarak geri kazanılabilen alternatif hammaddelerise basit sınıflama ile maden atıkları, ısıl işlem atıkları ve inşaat atıkları grupları altında yer alır.

Belediye Katı Atıklarınının ve Evsel Nitelikli Arıtma Çamurlarının Yönetiminde İyi Uygulama Örnekleri Türk çimento sektörü, Belediye katı atıklarından, halk arasında anıldığı üzere belediye çöpünden, üretilen atıktan Türetilmiş Yakıtların”enerji geri kazanımı amacıyla kullanımına ilişkin tecrübelere sahiptir. "Atıktan Türetilmiş Yakıtlar" Ön İşlem Tesislerinde fiziksel ayrıştırma, sınıflama, boyut küçültme, kurutma gibi işlemlerle üretilir. İstanbul Kömürcüoda Düzenli Katı Atık Depolama Sahası, Ankara Mamak Katı Atık Depolama Sahası gibi Ön İşlemTesislerinden tedarik edilen Atıktan Türetilmiş Yakıtların beraber yakılmasına ilişkin iyi uygulama örnekleri mevcuttur. Büyükşehir Belediyeleri ve yerel yönetimlerle işbirliğinin sağlanması durumunda, vahşi depolama sahalarında bertaraf edilecek birçok atığın enerji ve malzeme olarak çimento fabrikalarımızda geri kazanımı mümkün

olacaktır. İlaveten,İstanbul, Kocaeli, İzmir ve Antalya Belediye Atıksu Arıtma Tesislerinden kaynaklanan Arıtma Çamurlarının ülkemizdeki çimento fabrikalarında beraber yakılması ile ilgili başarılı uygulamalar bulunmaktadır.

21


Dünya’dan Örnekler Kullanılmış lastiklerin birlikte işlenmesi: Uzun Vadeli Başarı Hikayesi Klinker pişirme süreci lastiklerin münferit bileşenlerinden eşzamanlı olarak enerji ve malzeme geri kazanım fırsatı sunmaktadır. Kauçuğun yüksek kalorifik değeri aynı zamanda birincil yakıtların ve tepkimesiz bileşenlerin (demir ve alüminyum) ikamesinde de kullanılmaktadır. Ayrıca, doğal hammadde yeterli demir içermediği takdirde lastiklerin kullanılması doğrudan ürün gereksinimlerinin karşılanmasına yardımcı olmaktadır. Lastiklerin birlikte işlenmesindeki uzun vadeli başarılı deneyimleri üzerine Almanya, lastikleri klinker pişirme işlemine uygun malzemeler listesine almıştır. Lastiklerin önemli ölçüde biyojenik karbon (doğal kauçuk içeriğinden ötürü yaklaşık %27) içerdiği ve böylece CO2 ilişkili fosil yakıtların doğrudan azalmasını sağladığı dikkate alınmalıdır. Fırına hangi aşamada beslendiğine bağlı olarak lastikler azot oksit emisyonlarının azalmasına ciddi katkıda bulunmaktadır.

Kanalizasyon Çamuru: Çok Yönlü Bir Çözüm Son dönemlere kadar tek çözüm kanalizasyon çamurunu depolamak ya da tarımda kullanmaktı. Ancak şimdi kanalizasyon çamuru, klinker üretim sürecinde, hem alternatif yakıt hem de hammade olarak kullanılabilmektedir. Çamur fazlası olduğunun farkına varmak önemlidir bu nedenle işlemenin alternatif şekillerine duyulan ihtiyaç daha da ciddi bir hale gelmektedir. Hollanda ve İspanya, çimento sanayinin kanalizasyon çamuru için çözüm sunduğu örnek iki ülkedir. Mart 2000’den beri Masstricht’teki (Hollanda) ENCI çimento fabrikası Limburg Saflaştırma Kurulu ile birlikte çalışmakta, kanalizasyon suyu arıtma tesislerinde önişleme tabi tutulmuş kanalizasyon çamurunu almaktadır. (kurul önce kendi termal çamur kurutma tesislerinde daha ileri arıtmasını yapar) Bugün, yılda 80.000 ton kurutulmuş kanalizasyon çamuru, bir fırında yıllık 865.000 ton klinker kapasitesi ile birlikte işlenmektedir. 2005’te Katalonya (İspanya)’daki

çimento sektörü, Katalonya idaresi, sendikalar ve belediye meclisleriyle, çimento fabrikalarında alternatif yakıt olarak Barselona bölgesindeki termal kurutulmuş kanalizasyon çamurunun çevresel davranışını izlemek için bir deney başlatmak üzere bir mutabakata varmıştır. Amaç, tarımda kullanılamayacak (kadar) büyük miktardaki kanalizasyon çamuru için bir çözüm sunarak, her yıl 60.000 tondan fazla kurutulmuş kanalizasyon çamurunu petrol koku ikamesi olarak kullanmaktır.

Kanalizasyon Çamuru

22


Atıkların Geri Kazanımı ile Doğal Kaynak ve Sera Gazından Tasarruf Avrupa Birliği’nin 27 üye ülkesindeki çimento fabrikalarında ısıl gücün yaklaşık %30’u (bazı tesislere % 100’e yakın) atıklardan karşılanırken, Türkiye’deki çimento fabrikaları 2013 yılında ihtiyaç duydukları ısıl gücün yaklaşık % 3’ünü alternatif yakıtlardan sağladı. Türkiye ortalaması %3 olmasına rağmen, alternatif yakıtları %20-25 oranlarında kullanan çimento fabrikalarımız da bulunmaktadır. Türkiye çimento sektörü 2013 yılında yaklaşık

1.15 milyon ton atığı yakıt ve hammadde olarak ekonomik değere dönüştürerek sanayi ve çevrenin çözüm ortağı oldu. Bu malzemelerden 500 bin ton atık enerji kaynağı olarak, 650 bin ton atık ise hammadde alternatifi olarak değere dönüştürüldü. Bu süreçte; kömür, petrol koku, linyit gibi birincil fosil yakıtlar ile kireçtaşı, marn, kil gibi doğal hammaddeler daha az kullanıldığı için madencilik ihtiyacı azaldı ve bu tür faaliyetlerin çevresel ayak izinin iyileştirilmesi mümkün oldu.

Atıkların Beraber İşlenmesinin Avantajları * Ekonomik anlamda bir tasarruf sağlanır * Fosil yakıt kullanımının azalması sonucu CO2 emisyonu düşer * Çimento fırınlarında atık yakılması sonucu kül ya da uçucu kül açığa çıkmaz * Bazı atıkların yanabilir bölümü yakıt olarak kullanılır diğer bölümü ise klinker için hammadde olarak kullanılır * Atıkların yanması sonucu su ya da toprağa herhangi bir emisyon gerçekleşmez Sonuç olarak; çimento sektöründe atıkların geri kazanımı fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmakla beraber sera gazı emisyonununda da düşüş sağlar. Dünyadaki küresel ısınma tehditini ve çimento

sektörünün büyüklüğünü düşünürsek sürdürülebilir anlayışın gelişerek devam etmesini ve şirketlerin bu konuda ellerinden gelen tüm sorumlulukları yerine getirmelerini diliyoruz.

Kaynaklar : http://www.tcma.org.tr http://www.betonvecimento.com

23


Haber Yabancı

BAYER’DEN MONSANTO’YA 62 MİLYAR DOLARLIK TEKLİF

her iki şirket hissedarları için önemli bir değer üretme kapasitesi ortaya çıkarabilecek entegre bir iş oluşturma vizyonunu paylaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Alman ilaç ve kimya şirketi Bayer AG, ABD’li tarım şirketi Monsanto’yu satın almak için tamamı nakit olmak üzere, 62 milyar dolarlık teklif sundu. Bayer AG’den yapılan açıklamada, şirketin ABD merkezli tarım şirketi Monsanto’yu satın almak için tamamı nakit olmak üzere, hisse başına 122 dolar, toplam olarak da 62 milyar dolar teklif ettiği ifade edildi. Açıklamada, şirketin daha fazla spekülasyonu önlemek ve paydaşların sorularına yanıt vermek için Monsanto’ya sunduğu teklifin içeriğini açıkladığı bildirildi.

Baumann ayrıca, iki şirketin birlikte çiftçilerin, tüketicilerin, çalışanların ve faaliyet gösterilen yerlerdeki toplumların yararına olan, tarım sektöründe olağanüstü yenilikçi kapasiteye sahip lider bir oyuncu inşa edebileceğini sözlerine ekledi.

Bayer’in Monsanto’nun yaptığı işe, yönetim ekibine, güçlü yenilikçi kapasitesine ve çiftçilere bağlılığına uzun süredir saygı duyduğu aktarılan açıklamada, “Monsanto şirketinin satın alımı, küresel bir tarım lideri oluşturmak için güçlü bir seçenek olabilir.” ifadesine yer verildi. Açıklamada, şirketin söz konusu satın alma işlemini borçlanma ve öz kaynak kombinasyonuyla finanse etmeyi planladığı kaydedildi.

Monsanto’nun işine uzun zamandır saygı duyuyoruz Bayer AG Üst Yöneticisi (CEO) Werner Baumann, konuya ilişkin açıklamasında, “Monsanto’nun işine uzun zamandır saygı duyuyoruz ve Monsanto’nun

24


Yerli

Haber

PROF. DR. SANCAR NOBEL KİMYA ÖDÜLÜ’NÜ ANITKABİR’E ARMAĞAN ETTİ

İngiliz ressamın tablosunu hediye etti

Prof. Dr. Aziz Sancar, 2015 Yılı Nobel Kimya Ödülü’nün madalya ve sertifikasını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle, Anıtkabir Komutanlığına takdim etti.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar da Prof. Dr. Sancar’a, İngiliz ressam Ned Pamphilon tarafından 23 Nisan’da Anıtkabir’e ziyarete gelen çocuklarla yapılan “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” konulu tabloyu hediye etti.

Anıtkabir’de düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Prof. Dr. Sancar ve eşi Prof. Dr. Gwen Sancar ile ilgili yetkililer katıldı. Törende Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sancar’a Anıtkabir’de dalgalanan Türk bayrağını hediye etti. Aziz Sancar’ı Nobel Kimya Ödülü’nü almasından ötürü şahsı ve milleti adına kutladığını ifade eden Recep Tayyip Erdoğan, “Bu madalyanın Anıtkabir’de sergilenmesini, gençliğimizin için geleceğe yönelik bir işaret fişeği olarak görüyorum ve daha nice Nobel ödüllerini alma noktasında inanıyorum ki bu adeta bir yol haritasını belirleme olacaktır. Çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sancar’a, “Geleceğinin aydınlık olması” temennisinde de bulundu.

Aziz Sancar’ın dünya çapında çok önemli ve büyük bir iş başardığını belirten Hulusi Akar, “Bu gerçekten bizim için, dünya için, Türkiye için son derece anlamlı ve önemli bir başarı. Ancak, bizim için daha da önemlisi sizin bu madalyayı bu tarihte bize teslim etmeniz ve burada, Anıtkabir’de sergilemeniz ayrıca bir önem ve anlam arzetmektedir. Bundan dolayı da size teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi. Bu başarının gençler için bir ilham ve iftihar kaynağı olduğuna işaret eden Akar, bu çalışmanın gençlerin var olan güçlerini daha da artırmada önemli bir etken olacağını vurguladı. Orgeneral Akar, Sancar’ı hem başarısından hem de

25


“Mehmetçiğin Gözüyle Mehmetçik” sergisini açtılar

ödülünü Anıtkabir’de sergilemesinden ötürü tebrik etti.

Vefa borcumu ödedim Prof. Dr. Aziz Sancar ise çok mutlu olduğunu ifade etti. “Bu madalyayı buraya vermekle, Atatürk’e ve Atatürk’ün silah arkadaşlarına, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlara vefa borcumu ödedim ve bu fırsatı bana verdiği için Allah’a şükrediyorum.” diyen Sancar, millete böyle bir sevinç yaşattığı ve özellikle gençlere bilim yapma ilhamı verdiği için çok mutlu olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Sancar, törene katılanlara ve kendisine bu imkanı sunanlara da teşekkür etti. Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Muharrem Metin Özbek de konuşmasında, Anıtkabir’in tarihi günlerinden birini yaşadığını söyledi.

Konuşmaların ardından, ödüllerin sergileneceği vitrin ile Sergi Salonu’ndaki “Mehmetçiğin gözüyle Mehmetçik” adlı resim sergisinin açılışı da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar, Prof. Dr. Sancar ve eşi Gwen Sancar tarafından yapıldı ve sergi gezildi. Sergide bir asker, kendisinin kara kalem metoduyla yaptığı resmi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye etti. Hediyeyi alan Erdoğan, askeri sarılarak kutladı. Recep Tayyip Erdoğan, askerle foto muhabirlerine poz da verdi. Başka bir asker de yine kendi yaptığı resmi Prof. Dr. Aziz Sancar’a hediye etti.

Prof. Dr. Sancar hakkında bilgi veren ve Sancar’ın Türkiye’ye bir gurur yaşattığını anlatan Özbek, “Türk Silahlı Kuvvetleri olarak, bilim alanındaki başarısının sembolü 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü Ulu Önder Atatürk’ün manevi huzurunda Anıtkabir’e emanet ettiği için Prof. Dr. Aziz Sancar’a ve eşi Prof. Dr. Gwen Sancar Hanımefendiye şükranlarımızı sunuyoruz.” ifadesini kullandı. Tümgeneral Özbek, ödülün gelecek nesillere ilham kaynağı olacağını da ifade etti.

26


GONCA SERDAR KİMYAGER ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ gonca_serdar@hotmail.com

ELBİSE VE TEKSTİLİN KİMYASI

A

nadoluda kendilerine özgü ve yerleşmiş olan bir dokuma geleneği hakimdi. Türkler buraya geldiklerinde bu dokuma sanatını kendi gelenek ve görenekleri ile birleştirip daha farklı bir dokuma sanatı ortaya çıkartmışlardır.Özellikle 14.yy da Alaşehir ,Adana,Bursa ,Denizli ve Sivas gibi yerlerde pamuk dokumacılığı başlamıştır.Bursa 18.yy da hem pamuğu işleyip,pamuklu ve ipekli tekstil ürünleri üretiyordu. Ankara da keçi kılından kaliteli ürünler yapılıyordu.Türkler Anadoluya geldikten sonra pamuk üretimi son derece artmıştır.Ankara keçisinden tiftik üretilmekteydi.

gelmekteydi. Artık tekstil, sadece lif ve filamentlerden yapılan dokuma, dokusuz yüzey ve örülen kumaş olarak değil,ayrıca file, dantel ,teknik tekstil,iplik ,sicim,akıllı tekstil olarakta birçok farklı alanlarda kullanılmaktadır.

Hatta El-Ömeri bu dönemlerde Anadolu'yu gezmiş ve "ipek gibi, uzun tüylü keçiler yetiştirildiğini,bunların kılları ile yapılan dokumaların Müslüman ülkelere satıldığını" yazmıştır.

Osmanlı devletinde dokuma 3 şekilde ele alınabilir : 1) Pamuk , keten ve kenevir gibi lif bitkileri hammadde olarak kullanılıp dokuma yapılıyordu. 2) İpek kullanılarak 3) Yün iplikler üretiliyordu ve yün üzerine dokuma yapılıyordu. Dokumacılık bu dönemlerde saray sanatı olarak bilinmekteydi.Daha sonra altın , gümüş ve ipek teller kullanılarak dokumacılığın maddi değeri oluşmuştur. İlk zamanlar tekstil üretilen kumaş anlamına

27


LİF TÜRLERİ Tekstilde kullanılan lifler genel olarak iki sınıfa ayrılmaktadır. Bunlar kimyasal lifler ve doğal lifler. Kimyasal lifler denilince, odundan elde edilen

rejenere selülozik ve petrokimyasal temelli saf sentetik materyaller akla gelir.

Doğal Kaynaklı Lifler * Hayvansal kaynaklı * Bitkisel Kaynaklı * Mineral Kaynaklı * Doğal Polimerli Lifler

Yapak , İpek Lifi , Kıl Ham pamuk lifi ,keten, jüt Amyant ( Tekstil sanayiinde kullanılmaz.) Viskoz,Bakır,Lyocell,Asetat,Triasetat

Kimyasal Lifler (İnsan Yapısı ) * Sentetik Polimerli Lifler İnorganik Polimer

Cam elyaf için cam Metal elyaf için metal

Organik Polimer

Poliester (PES ),Poliamid (PA ),Akrilik ( PAC ),Polipropilen ( PP ),Elastan( EL )

ORGANİK POLİMERLER 1) Poliester Lifleri ( PES ) :

kadar azalmış olsada uzun süre kullanılmışlardır.

Bu liflerin zincirlerinde en az % 85 ester bulunmaktadır.Lineer makromoleküllerden oluşan polimerlerdir.Hala piyasada 3 farklı poliester polimeri bulunmaktadır :

PTT lifleri boyama hızlandırıcılara gerek duyulmadan boyanabilmektedirler.PTT aromatik bir poliesterdir.1,3-propandiol ile tereftalik asidin polikondenzasyon reaksiyonu sonucu oluşmaktadır. Fakat 1,3-propandiolün sentezi çok maliyetli olduğu için bu liflerin kullanımını azaltmıştır.Kimyanın hayatımıza kattığı bir kolaylıkla son günlerde Shell bu monomerin üretimi için düşük maliyetli bir sentez gerçekleştirmiştir.Bu sentez PTT liflerine olan ilgiyi artırmıştır.

• Yapıbirimi etilenglikol olan polietilentereftalat (PET) • Yapıbirimi bütilglikololan polibütilentereftalat (PBT) • Yapıbirimi trimetilenglikol olan politrimetilentereftalat (PTT)

2) Poliamid (PA) : Diamin ile dikarboksilli asidin polikondenzasyon reksiyonu sonucu oluşmaktadır.Sonuç üründeki karbon atomu sayısına bağlı olarak PA 6,6 veya PA 6 dan söz edilmektedir.

Fakat tekstil sanayiinde bu üç tür polimerden en çok kullanılanı PET olarak bilinen polietilentereftalattır. Bu PET lifleri çok yüksek kristalizasyon derecesine sahiptirler.Bu özellikleri onlara mükemmel bir ısı dirençi ve mükemmel mekaniksel PA 6,6 nasıl elde edilmektedir? Eşit miktarlarda özellikler kazandırmaktadır.Diğer taraftanda adipik asit ile 1,6 -hekzametilendiaminin ısıl sahip oldukları sıkı yapıları nedeniyle boyama polikondenzasyonu sonucu oluşmaktadır. sırasında boyarmaddelerin lif içerisine difüzyonu engellenmektedir. Bu sebep ile bu liflere boyama hızlandıcılar olmadan ve 100 0C `un altındaki sıcaklıklarda boyama işlemi uygulanamamaktadır. Bu sorunu aşmak için kullanılan boyama hızlandırıcıları çevre için zararlı ve insanlar için toksik etki göstermektedirler.Günümüzde kullanımı her ne

28


3) Akrillik Lifler (PAC) :

sıcaklıklara karşı hassastırlar.Bundan dolayı stabilizatör olarak alkillenmiş fenoller,sülfürler veya tiyo-türevleri ile kullanılmaktadırlar.UV absorbandı olarak Ni kompleksleri,antrokinon türevleri ve sterik engelli diaminler kullanılmaktadır. Bu maddeler düşük molekül ağırlığına sahiptirler. PP lifleri içinde kalıp emisyon kaynağı maddeler olarak kullanılmaktadırlar.

Bu polimer , çözgen içindeki veya sulu emisyondaki akrilnitrilin polimerizasyonu sonucu oluşmaktadır.%100 akrilnitrilden oluşan bu polimer yüksek camlaşma noktasına ( 100 ◦C un üzerinde ) sahip olduğundan dolayı düşük boya bağlama yeteneğine sahiptir. Bu dezavantaja sahip olduğundan dolayı bu polimerler artık tekstil sanayiinde kullanılmamaktadır.

5) Elastan (EL) :

4) Polipropilen Lifleri (PP) :

Bu lifler , poliüretanın % 85 ini oluşturan elastomerlerden yapılmaktadırlar. Lif polimerin dimetilasetamid içerisinde çözünmesiyle üretilmektedir.

Bu liflerin üretiminde izotaktik polimerler kullanılmaktadır. Burada bulunan tersiyer karbon atomundan dolayı PP lifleri oksidasyon ve yüksek

DOĞAL LİFLER 1) YÜN :

kendi etrafında koza örmesiyle oluşmaktadır.İpek lifi bir protein lifidir. Ve etrafı serisin ile kablı fibroin filamentlerinden oluşmaktadır.Bununda giderilmesi gerekir.

Koyun vücudundan elde edilen bir hayvan kılıdır. Yünün kalitesi koyunun ırkına ve çevresel faktörlere bağlı olarak değişmektedir.Yün boynuz , tırnak vs. de bulunan keratin olarak adlandırılan bir proteinden 3 ) PAMUK VE KETEN : oluşmaktadır. Pamuk lifi temelde selülozdan oluşmaktadır.Fakat Yün şunlarıda içermektedir : başka materyallerde içermektedir.Örneğin mum , pektin ,kül ve birçok organik bileşik içermektedir. • Doğal kirlilikler Yün Yağı Pamuk üretiminde pestisitler gibi kimyasal Yün Teri (kuru ter) maddeler kullanılmaktadır.Pamuk tekstil işletmesine Kir geldiğinde pestisitler vb. kimyasallar artık olarak lifte bulunabilmektedir. • Koyunu bit,kurt vs. ekzoparazitlerden korumak için kullanılan insektisitler veya böcek üreme Keten ise bir sap lifidir.Ve günümüzde hala tekstil düzenleyicileri gibi veteriner ilaç kalıntıları. endüstrisinde geniş çapta kullanım alanına sahiptir. Yün yağı suda çözünmez.Diklorometan veya hegzan gibi apolar çözücülerde çözünmektedir.Arıtılan yün yağı yan ürün olarak değerlidir. Yün teri, deride bulunan ter bezleri sayesinde üretilmektedir.Su ve alkol gibi polar çözücülerde çözünmektedir. Kir ise , kum ,kil ,organik maddeler ve toz vs. maddelerden oluşmaktadır.

2) İPEK : Bu lif bayan bluzları , elbiseleri ,kravat ve eşarplarda sıkça kullanılmaktadır.İpek , ipek böceği tarafından

29


METAL LİF NEDİR ? Bu lif tamamen metallerden oluşup 1 ile 80 mikron arsında ince ipliklerdir.Buradan da anlaşılacağı üzere çok ince ipliklerdir.Birçok farklı metal alaşımlardan elde edilebilmektedir. Peki uygulama alanları nelerdir ? Öncelikle iletken plastikler ,elektriği ileten ve ısıya dayanıklı tekstil ürünlerinde çokça kullanılmaktadır. Metal lifler diğer liflerle farklı derecelerde karıştırılıp iletken malzemeler üretilmektedir.İletken lifler , bakır sülfat ,bakır iyodu gibi metalik tuzlarla kaplanarak elde edilebilirler.

Fakat burada şöyle bir sorun karşımıza çıkmaktadır ki bu şekilde kaplanarak elde edilen lifler korozyona karşı dayanıksız ve az yapışma özelliğine sahiptirler. Ayrıca pahalı maliyet ,üretim güçlüğü ve lifi yıkama esnasında çıkmasından dolayı çok fazla kullanılan bir yöntem değildir.Burada elektrokimyanın tekstile neler kazandırabileceğini görmekteyiz.

KUMAŞ ÜRETİMİ Kumaş üretiminde hammadde olarak filament ve kesikli iplikler kullanılmaktadır.Daha sonrasında bu hammaddeler işlenerek bazı formlara çevrilmektedir.

1 )DOKUMA TEKSTİLLER : a) Çözgü Çekme : Çözgü çekme işlemi dokuma işleminden önce yapılır.Burada çözgü iplikleri leventlere sarılır.Ayrıca bu işlemde terbiye işleminde kullanılan emisyonlara zarar verecek kimyasallar kullanılmaz. b ) Haşıllama : Dokuma sırasında çözgü ipliklerini korumak ve kayganlık vermek için ipliklere bazı haşıl maddeleri ilave edilmektedir.İki grupta incelenmektedir : Doğal polisakkarit temelli haşıl maddeleri : • Nişasta • Selüloz türevleri ,karboksimetilselüloz • Protein türevleri • Hidroksietilnişasta ve karboksimetilnişasta eteri gibi nişasta türevleri

Bunlar : • Örme tekstiller • Zemin örtüleri • Dokuma tekstiller Kullanılan haşıl maddesi neye göre seçilir ? Öncelikle kullanılan life , uygulanacak olan dokuma tekniğine ve haşıl maddelerinin geri kazanımında kullanılacak mekanizmanın ihtiyaçlarına göre seçilmektedir. Ayrıca çözgü ipliklerinin korunması için bazı koruyucu kimyasallar kullanılmaktadır.Bunlar formaldehit , izotiazolin gibi heterosiklik bileşikler ve fenollerdir. c )Dokuma : Bu işlemle dokunmuş kumaşlar elde edilir.Yani ipliklerin bir tezgah üzerinde bir araya getirildiği işlemdir.Burada bazı koşullarda yağlar tezgahı yağlamak için kullanılmaktadır.

Tam sentetik polimerler : • Polivinilalkoller • Poliakrilatlar • Polivinilasetat • Poliester

30


2 )ÖRME TEKSTİLLER : a )Parafinleme : Bu işlemin amacı , örme iplikleri örme işlemi esnasında hızlı bir şekilde örmek ve makinelerden kaynaklanabilecek mekaniksel zararlardan korumak için iplikler kayganlaştırılıp mumlanmaktadır .Genellikle bu işlem için mum parafini kullanılmaktadır.

bağlanması sağlanan mekaniksel bir işlemdir. Bu proseste iğneler ve diğer parçalar madeni yağlar kullanılarak yağlanmaktadır.Kullanacağımız yağın miktarını ise kullanılan örme teknolojisine ve iğnelerin hızına göre ayarlarız.Bu işlem sırasında kumaş üzerinde yağ kalabilmektedir. Bunlarda terbiye işlemleri sırasında yıkanarak temizlenmektedir.

b )Örme : Bir seri iğne ile ipliklerin birbirine

3 )TEKSTİLDEN ZEMİN DÖŞEMELİKLERİ : kısım yapay kauçuk ya da karboksillenmiş stiren -bütadien kauçuğu temelli sentetik dispersiyondan yapılmaktadır.

Kullanıma hazır tekstil materyali yüzeyine sahip sonuç ürünlere verilen isimdir. • Taşıyıcı tabaka , bu kısım genelde polipropilenden üretilen kumaşlardan (% 75) veya PP veya PES`ten (sırasıyla %16 ve %8) yapılmaktadır.

• Laminasyon tabakası , bu tabakanın hazırlanma amacı ise halıya kaymaz özellik kazandırabilmek,hav ipliklerin sağlam bir şekilde tutunmasını sağlamak ve hatta zor yanma gibi özelliklerin kazandırabilmektir.

• Hav ipliği , filament veya kesikli lif iplikleri eşit miktarlarda kullanılarak yapılmaktadır.

Bu kısımda ise selüloz ve pamuk liflerin ön terbiyesinden bahsedilecek .

• Ön - kaplama tabakası , hav iplikleri taşıyıcı tabakaya bağlamak için kullanılan tabakadır.bu

SELÜLOZ VE PAMUK LİFLERİN ÖN TERBİYE İŞLEMLERİ NASIL YAPILMAKTADIR ? Temel Üretim İşlemleri :Pamuk ön terbiyesi aşağıdaki işlemlerden oluşmaktadır : 1)Yakma : Bu kısımda kumaş yüzeyinden lifler çıkmakta ve bu durum kumaşın yüzey görünümünü olumsuz etkilemektedir.Böyle bir yüzey boyandığı zamanda" buzlanma "olarak isimlendirilen bir durum ortaya çıkmaktadır.Bu lifler gaz alevi içerisinden geçirilir ,kıvılcımları söndürmek ve halıyı soğutmak amacıyla kumaş söndürme banyosuna maruz bırakılır.Yakmadan önce ise kumaş üzerinde kalabilecek toz veya lif uçuntularını elimine etmek için kumaş fırçalanır.Yakma işlemi sırasında yanan toz veya organik maddelerden dolayı koku oluşmaktadır.Koku veren maddeler ise katalik olarak okside edilip giderilirler.

1. Nişasta temelli haşıl maddelerinin sökülmesi için yöntemler 2. Suda çözünebilen haşıl maddelerinin sökülmesi için yöntemler 3. Suda çözülebilen ve çözülemeyen haşıl maddelerinin sökülmesi için yöntemler

2)Haşıl Sökme :Dokuma kumaşlara ilk olarak bu işlem uygulanmaktadır.Ve haşıl maddelerini bu dokuma kumaşlardan uzaklaştırma işlemidir. Haşıl sökme yöntemleri vardır. Bu yöntemler haşıl maddesinin cinsine göre değişmektedir.Şu şekilde sınıflandırılırlar :

31


1.NİŞASTA TEMELLİ HAŞIL MADDELERİN SÖKÜLMESİ İÇİN YÖNTEMLER Enzimatik haşıl sökme, adından da belli olduğu üzere bu işlem için enzimler kullanılmaktadır.enzim olarak ta amilazlar kullanılır.Neden enzim dersek , enzimler nişastanın selüloz kısmına herhangi bir zarar vermeden parçalanmasını sağlar.

hidrojenperoksiti kararlaştırıcı ve kompleks oluşturan maddeleri birlikte içeren çözelti ile emdirilmektedir.Çözeltiye genellikle persülfat da katılmaktadır.Fakat şöyle bir sorun karşımıza çıkmaktadır ki oda işlem kontrol edilmediği zaman bu kimyasal oksidasyon liflere de zarar verebilmektedir.

Oksitatif haşıl sökme, burada kumaş hidrojenperoksit ve kostikle birlikte ,

2.SUDA ÇÖZÜNEBİLEN HAŞIL MADDELERİN SÖKÜLMESİ İÇİN YÖNTEMLER Polivinilakrilat ve poliakrilat gibi suda çözünebilen haşıl maddeleri sodyumkarbonatlı sıcak su ile

yıkanarak bu işlem gerçekleştirilmektedir.Bu işlem normal yıkama makinelerinde yapılmaktadır.

3.SUDA ÇÖZÜLEBİLEN VE ÇÖZÜLEMEYEN HAŞIL MADDELERİN SÖKÜLMESİ İÇİN YÖNTEMLER Oksitatif haşıl sökme yöntemi suda çözülebilen ve çözülemeyen haşıl maddelerinin sökülmesi için kullanılabilmektedir. 3) Merserizasyon : Bu işlem pamuğun kopma gücünü , boyut kararlılığını ve parlaklılığını artırmak amacıyla yapılmaktadır. 3 tip merserizasyon yöntemi vardır .Bunlar : • Gerdirmeli • Kostikleme • Amonyak Bu kısımda amonyak merserizasynundan bahsedilecek .Amonyak Merserizasyonu : Pamuk iplik veya pamuk kumaşlar susuz sıvı amonyak ile muamele edilmektedir.Parlaklık düzeyi diğer yöntemlere göre biraz daha azdır.Amonyak artıkları ise kuru sıcak işlem peşinden buharlama işlemi ile uzaklaştırılmaktadır.

yüzeyaktif özellik gösteren maddeler • Glikonik asit ,fosfonik asit vb. maddeler kullanılmaktadır.Çünkü ,hidrojenperoksit ile ağartma yapılırken selülozu parçalama reaksiyonlarında kataliz olarak kullanılan demiroksidi uzaklaştırmak için kompleks yapıcı olarak kullanılırlar. • İndirgen madde olarak ise sülfit ve hidrosülfit kullanılmaktadır.Çünkü , ağartma işlemi sırasında oluşabilecek oksiselüloz riskini azaltmak için kullanılırlar.

4 )Hidrofilleştirme : Bu kısımda ham liflere karışmış olabilecek ya da bir sonraki işlemden gelebilecek yabancı maddeleri ekstrakte etmek için işlem yapılır. Bu maddeler neler olabilir ? Pektinler , proteinler,haşıl maddeleri ,yağ ve mumlar olabilmektedir. Hidrofilleştirme işlemi , alkali (sodyumhidroksit veya sodyumkarbonat )ve bunlarla beraber bazı yardımcı maddelerle yapılmaktadır.Bu maddelerin bazıları aşağıda verilmiştir : • Non-iyonik (alkoletoksilatlar, fenoletoksilatlar ) ve anyonik (alkilsülfonatlar,fosfatlar,karboksilatlar )

32


5 ) Ağartma : Bazik işlem sonrası pamuk daha fazla hidrofillik kazanmaktadır. Fakat şöyle bir sorun var ki oda yıkama ve bazik ekstraksiyon işlemleri sonucu tam olarak renkli maddeler uzaklaştırılamayabilir bunun sonucunda orjinal asıl renk değişime uğramadan kalır. Eğer kumaşımızı koyu renklere boyamak istiyorsak ağartma işlemine gerek duymadan direkt olarak kumaş boyanır.Fakat kumaşımızın rengini pastel tonlarda istiyorsak ya da sonraki zamanlarda baskı işlemi uygulayacaksak ağartma işlemini yapmak

zorundayız.Selüloz liflerini ağartma işleminde kullanılan maddeler : • Hidrojenperoksit ( H2O2) • Sodyumhipoklorit ( NaClO ) • Sodyumklorit (NaClO2 ) Bunlardan ayrı olarak perasetik asit de kullanılmaktadır.( 7 , UBA , 1994 )

KUMAŞ KURUTMA : Kumaş bu şekilde ısıtılan metal silindirler üzerinden geçirilerek kurutulması sağlanmakatadır.

Bu işlem iki adımdan oluşmaktadır .Şöyle ki ilk olarak life mekaniksel olarak bağlanan su uzaklaştırılır ,ikinci adımda ise lif tam olarak kurutulur.

7 ) Airo Kurutucu : Bu sistemde türbülanslı hava akımı sağlanarak kumaş içerisindeki su mekaniksel olarak uzaklaştırılır ve kısmen buharlaştırılır.

1 ) Sıkma : Kumaş kauçukla kaplı olan iki ya da üç merdane arasında sıkılmaktadır.Fakat bu işlemi hassas kumaşlara uygulamak zordur. 2 ) Emme : Bu işlemde kumaş pompaya bağlanmış bir silindirin üzerinden enine açık bir şekilde geçirilir.Bu işlem sonucu kumaşta % 90 oranında nem kalmaktadır. 3 ) Santrifüjal Uzaklaştırma : Bu yöntem mekaniksel suyun uzaklaştırılması için kullanılmaktadır. Fakat hassas kumaşlarda kırık oluşma tehlikesi fazla olduğu için hassas kumaşlara uygulanmamaktadır. 4 ) Ramözler : Burada ise kumaşı makinenin içinden enine olacak şekilde geçiririz.Ayrıca kumaşa barındırdığı suyu buharlaştırmak için alttan ve üstten sıcak hava akımı gönderilir.Bu şekilde kumaş sisteme yaş olarak girerken kuru bir şekilde çıkmaktadır. 5 ) Hot-flue`lar : Bu sistemde yine aynı şekilde kumaş enine makineye serilmiştir.Makine içerisinde bulundurduğu silindirler sayesinde kumaşı aşağı ve yukarı hareket ettirme yeteneğine sahiptir.Ve makine metalden yapılmaktadır. Hava ısıtılarak makine içerisine püskürtülmektedir. 6 ) Kontakt Kurutucular : Bu sistem metal silindirlerden oluşmaktadır.Metal silindirler içerisinden buhar geçirilip ya da direkt alevle ısıtılır.

33


SELÜLOZ LİFLERİN BOYANMASI Bu kısımda selüloz liflerin boyanmasında kullanılan birkaç boya çeşidinden bahsedilecek. 1 ) Direkt Boyalar: Bu boyalar kumaşa iyi ıslanmasını ve dağılmasını sağlayacak bazı yardımcı maddeler ve tuzlarla (sodyumklorür veya sodyumsülfat ) birlikte verilebilmektedirler.Çektirme yönteminde boya pasta haline getirilir daha sonra sıcak su ile çözülüp boyama kabına ilave edilir.Tuz ise kaba bu işlemden sonra ilave edilmektedir.

a ) Dağıtma özelliği gösteren yüzey aktif maddeler veya kompleks oluşturucu maddeler ile kumaş yıkanır ve dağılmayan boyanın dağılması sağlanır. b ) Hidrofilik gruplar bloke edilir bu şekilde boyanın çözünürlüğü azaltılmış olur ve molekülün büyümesi sağlanır.

Molekülün büyümesi için ne tür işlemler yapılabilir ? • Katyonik maddeler kullanılabilir .Bu maddeler az çözünen tuzlara benzer maddeler oluşturan kompleks maddelerdir.Bunun için uzun zincire sahip hidrokarbonlu kuaterner amonyum bileşikleri , polietilimin ya da poliaminler kullanılabilmektedir.

• Diazolanmış maddeler : kumaş boyam işlemine tabi tutulduktan sonra diazolama işlemine sokulur.Daha sonra suda çözünürlük sağlayacak hidrofilik gruplar içermeyen aromatik amin ve fenollerle kenetlenirler.

• Metal tuzlar : azo boyalarıyla ,bakırsülfat ve potasyumdikromat ile daha sağlam metal kompleksleri yapılmaktadır. 2 ) Kükürt Boyalar : Kükürt boyaları suda çözünmemektedir.Bazik ortamda suda çözünür ve kumaşa karşı yüksek ilgi gösterirler.Boya kumaşa verildikten sonra okside edilir ve suda çözünmeyen yapısına geri döndürülür. Boyama işlemi yapılırken kumaşa aktarılan kimyasal maddeler ve yardımcı maddeler nelerdir ? • İndirgen maddeler : Genel olarak sodyumsülfür, sodyumhidrojensülfür ve tiyoüredioksit kullanılmaktadır.

• Baz : sodyumhidroksit • Tuz • Dağıtıcılar • Kompleks oluşturucu maddeler : bu maddeler alkali metaller kullanıldığı için bunların bazı olumsuz etkilerinden korunmak için EDTA ve polifosfatlar kullanılmaktadır. • Oksidasyon maddeler : genellikle hidrojenperoksit , iyodat , klorit gibi halojenli bileşikler kullanılır.

Kaynaklar : 1 ) Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fak. Hakemli Dergisi ART-E Mayıs-Haziran ` 13 Sayısı 2 ) Türkiye Tekstil Terbiye Sanayiciler Derneği 3 ) MEGEB (Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi)

34


Haber Yabancı

ALMAN ŞİRKETLER DENİZLERİ PLASTİKTEN ARINDIRACAK

Alman şirketlerden oluşan bir ağ, dünya genelinde denizleri plastik çöplerden arındırmak için harekete geçti.

Belediye Başkanı Robert Habeck, projeyi överken esas hedefin, denizlerde kirlenmenin tamamen durdurulması olduğunu söyledi.

Proje Koordinatörü Dirk Lindenau’nun Almanya’nın Kiel kentinde verdiği bilgilere göre, denizlerin plastik çöplerden temizlenmesi için geliştirilen sanayi sistemi 2018 yılından itibaren kullanıma hazır olacak.

Uzmanların tahminlerine göre, denizlerde yaklaşık 140 milyon ton plastik çöp bulunuyor. Uzmanlar her yıl 10 milyon yeni plastik çöpün buna eklendiğine dikkat çekiyor.

Hazırlanan konseptte, plastik kirlenmenin yoğun olduğu bölgelerde bir grup geminin ağlarla çöpleri denizden çıkarması ve özel bir gemiye nakletmesi öngörülüyor. Denizden çıkarılan çöplerin ise geri dönüştürülmesi veya enerji kazanımında kullanılması amaçlanıyor. Kiel’in Yeşiller Partili

35


Yerli

Haber

HİDROJENLİ YERLİ PİL

alanlarında çalışmak üzere başvuruda bulunuyor. Böylece, öğrenciler daha küçük yaşlarda araştırma kültürüne kavuşuyor” diye konuştu.

Atılım Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği öğrencileri petrolden üç kat, doğalgazdan iki kat fazla yoğunluğa sahip olan hidrojen enerjisi ile yakıt pili geliştirdi. Yeni ürün, diğer pillerle kıyasladığında yüksek enerji yoğunluğu ile daha uzun süre çalışabiliyor. Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yılser Devrim, “Özellikle askeri uygulamalar gibi stratejik alanlarda pek çok bileşenin ülke içerisinde üretilmesi gerekiyor. Bu yüzden de uzun ömürlü ve yüksek performanslı yakıt bileşenlerinin yerli olarak geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar yapıyoruz” dedi. Araştırma ve geliştirme çalışmalarının lisans öğrencileri tarafından yapıldığını belirten Makine Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Hasan U. Akay, ise ise “Kurduğumuz Lisans Araştırma Programımı ile öğrencilerimiz öğretim üyelerinin araştırma

36


AKIN ÖZDEMİR KİMYAGER DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ ozdmrakin@gmail.com

İMMUNOASSAY İMMUNOASSAY NEDİR ?

İ

mmünolojik tekniklerin kantitatif yöntemlerinden biri olan immunoassay, kanda yer alan protein veya özel bir kimyasal maddeyi antikor özgüllüğünü kullanarak ölçme metodudur.

Klinik laboratuvarlar, araştırma laboratuvarları veya sanayii laboratuvarlarda belirli maddelerin ölçümü için kullanılan bir yöntemdir.

İMMUNOASSAY TEKNİĞİ; İmmunoessay tekniklerinde işaretlenmiş veya işaretlenmemiş reaktifler kullanılır. Antijen kaplanmış hücreler veya partiküller kullanılır. Her madde ligand olarak belirtilen diğer bir maddeyle kompleks yapabilir. Laboratuvar immunoassaylerinde ligand ölçülecek maddedir.

Bu, antikorla birleşebilen antijen, bir proteinle birleşebilen hormon veya bir antikorla birleşebilen ilaç olabilir. Bir ligand deneyinde,bir reaktif gözlenebilecek bir işaretle işaretlenir. Bu işaretler radyoaktif olabilir veya olmayabilir.(örn: enzimler ve floresan moleküller)

YÖNTEM BU İŞARETLEME TİPİNE GÖRE İSİMLENDİRİLİR. BUNA GÖRE İMMUNOASSAY ÇEŞİTLERİ NELERDİR? ENZİM İMMUNOASSAY ; Enzimatik işaretlemeyi RADYO İMMUNOASSAY ; Radyoaktif işaretlemeyi FLORESANS İMMUNOASSAY; Floresans işaretlemeyi

kullanır.

ENZİM İMMUNOASSAY PRENSİBİ NEDİR?

37


İşaretlenmiş immünokimyasal ölçümler, genel olarak kompetitif veya nonkompetitif olarak sınıflandırılır. Kompetitif reaksiyonlar, genellikle işaretlenmiş antijen kullanır ve aşırı antijen varlığında antijen ölçümü için yapılır. Bir adımda uygulanan yöntemde bütün reaktifler aynı zamanda karıştırılır, iki adımda uygulanan yöntemde belli zaman sırasıyla karıştırılır. Analit ve işaretlenmiş analit,

antikor üzerindeki bağlanma yeri için yarışırlar. Nonkompetitif ölçümler, genellikle işaretlenmiş bir antikor kullanılarak ve aşırı antikor varlığında antijen ölçümü için yapılır. Plastik bir tane veya test tüpü gibi bir solid faza bağlı antikor ve çözeltide işaretlenmiş antikor içeren ikinci faz vardır. Prensip: antijen-antikor arasındaki reaksiyona dayanır.

NONCOMPATİTİVE İMMUNOASSAY ADIMLARI NELERDİR? Bu tip analizlerde; Katı bir fazın üzerine antikor kaplanır. (Bu antikorlar hepatit virüsü, çeşitli hormonlar yada ne arıyorsanız o maddeye özgün olabilir.) Hasta serumu veya aranan maddenin içinde bulunduğu sıvı, antikor kaplı katı fazın bulunduğu ortama konur. Bunun sonucunda hasta serumundaki aranan madde yoğunluğuna bağlı olarak bu katı fazın üzerindeki özgül antikorlara bağlanır. Aynı zamanda ortama konan ikinci bir antikor ise bu bağlı komplekse bağlanır. Bu ikinci

bir antikorun özelliği bir ucundan işaretleyici yani ölçüm sistemi tarafından takip edilebilecek bir sinyal oluşturucu ajan ile işaretlenmiş olmasıdır.(Bu ajan radyoaktif bir madde veya özel bir enzim olabilir.) Bu enzimler ortama konan özel bir maddede değişim yaratarak renk, floresans veya ışık gibi izlenebilen bir sinyal oluşturulmasını sağlarlar. Bu sinyal uygun analitik sistemler aracılığı ile ölçülerek analiz gerçekleştirilmiş olur.

38


1.ADIM: Bir solid fazda immobilize edilmiş antikorlar kullanılır. Antikorlar, polystyrene microtiter plate, latex veya ferromagnetik partiküllerde immobilize edilebilirler.

Hasta serumu veya aranan maddenin içinde bulunduğu sıvı, antikor kaplı katı fazın bulunduğu ortama konur.

2.ADIM: İmmobilize antikorla serum örneğinde ölçülmek istenen antijen bağlanır; antikorantijen kompleksi oluşur. Yıkama ile antikor-antijen kompleksi dışındaki maddeler ortamdan uzaklaştırılır.

3.ADIM: İşaretlenmiş ikinci bir antikor* solid fazda immobilize antikora bağlanmış olan antijene (antikorantijen kompleksine) bağlanarak sandwich formu(antikor-antijenantikor*) oluşturur. Yıkama ile antikor-antijen-antikor* kompleksi dışındaki maddeler ortamdan uzaklaştırılır.

39


4.ADIM: İşaretlenmiş ikinci antikor*un işareti enzim ise, uygun kofaktörle birlikte substrat eklenir ve oluşan ürün renk (ELISA’da),fluorescence (FIA’da) veya ışık (chemiluminescence immunoassay’de) miktarı ölçülür.

EN ÇOK KULLANILAN YÖNTEMİ ELİSA(ENZYME-LİNKED İMMUNOSORBANT ASSAY)’DIR.

40


41


RADYO İMMUNOASSAY PRENSİBİ NEDİR? Radyoimmunoassay’de temel mekanizma, radyoizotop bir madde ile işaretli antijen veya antikor aracılığı ile karşılığı olan (özgül olduğu) antikor veya antijenin varlığını ve miktarını saptamaktır. En fazla kullanılan madde radyoaktif iyottur.

Kompetisyon mekanizmasına dayalı (RIA) ve sandwich yöntemi şeklinde (IRMA) uygulanabilir. Bu yöntemle pikomalar konsantrasyonlarda hormonlar, plazma proteinleri, koagulasyon faktörleri ve izoenzimler ölçülebilir.

FLORESANS İMMUNOASSAY PRENSİBİ NEDİR? Fluoroimmunoassay (FIA) yöntemler, özgül antijen-antikor bağlanmasının gösterilmesinde bazı maddelerin fluoresans özelliklerinden yararlanılan immüno kimyasal ölçüm teknikleridirler. Time-

resolved fluorescence immunoassay ve Fluorescence polarization immunoassay(FPIA) gibi çeşitli fluoroimmunoassay yöntemler vardır.

Fluorescence polarization immunoassay (FPIA) homojen bir teknik olduğu halde Time-resolved fluorescence immunoassay heterojen tekniktir. Kaynaklar : http://www.immunoassay.org/ http://www.chemeurope.com/en/encyclopedia/Immunoassay.html http://www.surgeryencyclopedia.com/Fi-La/Immunoassay-Tests.html

42


Haber Yabancı

ÇİN, HİDROJEN İLE ÇALIŞAN TRAMVAY GELİŞTİRDİ

Alternatif enerji kaynaklarının hayatımızda daha çok yer ettiği günlerden geçiyoruz. Alternatif enerji kullanımına bir örnek de Çin’den geldi. Çin’de hidrojenden gücünü alacak tramvay üretildi. Çin’in atmosfere bolca saldığı zararlı sera gazlarını düşürmek için bir adım da Çin Güney Demiryolu Şirketi’nin (China Soul Rail Corporation) iştiraki olan Sifang’dan geldi. Sifang, dünyanın hidrojenle çalışan ilk tramvayını üretti. Tramvayın üretilmesi için toplamda iki yıl araştırma ve geliştirme faaliyetlerine harcandı. Bu sürecin sonunda ise gücünü tamamen hidrojen yakıt hücrelerinden alan bir tramvay ortaya çıktı. Geliştirilen araç bir tren değil tramvay olduğu için maksimum hızı saatte 70 km ile sınırlı. Ayrıca araç sadece şehirlerde kullanılacak. Aracın yolcu kapasitesi ise 380 kişi.

Tramvayın tek salınımı/atığı ise su olacak. Üstelik hidrojen yakıt hücreleri 100 santigrat derecenin altında muhafaza edileceği için herhangi bir şekilde nitrojen oksit salınımı meydana gelmeyecek.

Tramvayın deposunun doldurulması yalnızca 3 dakika sürüyor ve araç 100 kilometrelik bir menzil sunuyor. Şirketin yaptığı açıklamaya göre yeni tramvay şehirlerde havanın daha temiz olmasına ve işletme maliyetlerinin düşmesine yarayacak.

43


Yerli

Haber

TÜRKİYE’DEKİ BOR DÜNYAYA 700 YIL YETER!

Prof. Dr. Ekrem Yanmaz bor madeni açısından oldukça zengin olan Türkiye’deki borun tüm dünyaya 700 yıl yeteceğini söyledi.

Bor genellikle hangi alanlarda kullanılır?

Yeraltı kaynaklarında özellikle bor madeni açısından oldukça zengin olan Türkiye‘deki bor miktarıyla ilgili yeni bir açıklama yapıldı. İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi bölümünde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Ekrem Yanmaz Türkiye’deki bor miktarının tüm dünyaya 700 yıl yeteceği şekilnde bir açıklamada bulundu.

Ülkemizde yaygın olarak bulunan bor madeni Metallurji sanayisi olarak tabir edilen ergimenin hızlandırılması ve çeliğin sertleştirilmesinde, nükleer uygulamalarda, organik kimya sanayinde, cam ve seramik gibi maddelerin sanayinde, yanmayı önleyici maddelerde, dericilikte, fotoğrafçılıkta ve ilaç üretiminde genel olarak kullanılmaktadır.

Ülkemizde maden diyarı olarak bilinen illerden biri olan Zonguldak’ta Ereğli ilçesinde düzenlenen bilim şenliğinde Atatük Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansta “Süperiletkenlik” konusuyla ilgili konuşma yapan Yanmaz Türkiye’deki borun 700 yıl boyunca tüm dünyaya yetebileceğinin yanı sıra Türkiye’nin daha önceki dönemlerde de bor zengini olduğunu ancak bor üretimi yapamadığını, şu anda ise bor üretiminin iyi bir şekilde yapılabildiğini belirtti.

44


SILA KABATAŞ KİMYAGER TRAKYA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ slakabatas@gmail.com

OTOMOTİV SANAYİDE KİMYA

H

ava yastığı (Airbag, Yardımcı Koruma Sistemi/SRS), otomobillerde çarpışma anında çok hızlı biçimde açılıp bir gaz veya hava ile şişerek yolcunun yaralanmasını önleyen, esnek bir malzemeden yapılmış koruma

sistemidir. Tipik bir hava yastığı saniyenin 1/10'undan kısa sürede açılır, birkaç saniye sonra da sönerek yolcunun hareketini ve araçtan çıkmasını kolaylaştırır.

İlk hava yastığı çözümleri 1950'li yılların başında ortaya çıktı. Ancak bunlar olgun sayılamayacak fikirlerdi.2012 yılında alınmış bir patent vardır buda günümüzdeki hava yastığı ile benzerlik göstermektedir.

Sistemin en önemli farkı, sürücünün hava yastığını bir düğmeye basarak açmak zorunda olmasıydı! Bu teknoloji ile ilgili tartışma yaratan diğer bir konu da, hava yastığını gazla doldurması için bir tür fişek kullanılmasıydı. Burada hem fişeklerin fabrikada nasıl saklanacağı, hem de otomobile monte edildikten sonra nasıl güvenlik önlemleri alınması gerektiği konusu tartışılıyordu. Şu anda kullanılan tipte ilk hava yastığı 1980 yılında Mercedes-Benz W126 S-Class serisinde Supplemental Restraint Systems (SRS)adıyla kullanılmaya başlandı. İlk yolcu hava yastığı ise sürücü hava yastığıyla birlikte 1987 yılında Porsche 944'te kullanıldı. Aradan geçen yıllar içinde hava yastığı iyice yaygınlaşarak hemen her otomobilde standart bir donanım haline geldi.Yani otomotiv sektöründe hava yastığının 50 yılı aşkın bir geçmişi vardır.

45


Hava Yastığı Nasıl Çalışır? Hava yastıkları, emniyet kemerine ek olarak tasarlanmış bir sistemdir; bu nedenle SRS adı verilmiştir. Hava yastığı belli bir hızın üzerindeki (genellikle 20-25 km/s) çarpışmalarda devreye girecek şekilde ayarlanır; örneğin 10 km/s hızla

gerçekleşen bir çarpışmada hava yastığı çalışmaz çünkü bu hızdaki bir çarpışmada hava yastığı gerektirecek bir tehlike söz konusu olmayıp, emniyet kemeri yeterli korumayı sağlayabilir.

Bir hava yastığı sistemi üç parçadan oluşur. (Şekil-a ve b);

1. İnce, Naylon Yastık; Şekil -a da görüldüğü

3. Şişme Sistemi; Şekil-b de görüldüğü gibi

gibi katlanıp direksiyon içine ve diğerleri de uygun konumlara (silindir şeklinde) konulmuştur.

algılayıcı(sensör) darbeyi algıladığında kimyasal maddeler reaksiyona girdiğinde çok fazla miktarda sıcak azot gazı çıkararak yastığın şişmesini sağlayan ve reaksiyon kalıntılarını zararsız bileşiklere dönüştüren kimyasal maddeler içerir.

2. Algılayıcı (sensör); Şekil-a da hava yastığı

şişmemiş durumda. Şeki-b de daha iyi görüyoruz ki kaza anında çarpmayı algılar ve elektrik devresini kapatır, Bu kimyasal reaksiyonun ana maddesi ’sodyum azide’ (NaN3) dir.. Normal şartlarda durağan olan bu molekül ısıtılınca anında ayrışır ve ortaya azot gazı çıkar. Çok az miktarından, yani 130 gramından 67 litre azot gazı çıkabilir. Ancak bu ayrışmadan ortaya bir de sodyum (Na) çıkar ki, çok reaktiftir. Su ile birleşince vücuda

gözlere, buruna ve ağza ağır tahribat verebilir. Bu tehlikeyi önlemek için hava yastığı üreticileri kimyasal reaksiyonda sodyum ile birleşebilecek bir tuz daha kullanıyorlar ki, bu da potasyum nitrattır (KNO3). Bu reaksiyondan da yine ortaya azot gazı çıkar.

Gaz Üreticisindeki Kimyasal Reaksiyonlar Gaz üretici katı madde, NaN3, KNO3 ve SiO2 karışımıdır. Araç çarpıştığı anda, yastığının şişmesini sağlayan üç kimyasal reaksiyondan oluşan bir reaksiyonlar zinciri başlar.

46


1. Algılayıcı, bir çarpma kuvveti algıladığında şişme sistemine bir elektrik impuls (itki) göndererek

sistemdeki sodyum azidin (NaN3) parçalanıp, azot gazı açığa çıkmasının sağlar; oluşan gaz miktarı, önceden hesaplanmıştır. 2NaN3---> 2Na + 3N2(g) 300 C

2.İlk reaksiyondan, aynı zamanda yanıcı ve patlayıcı bir element olan sodyum da meydana gelir. Bu

elementin zararsız hale getirilmesi için ikinci bir kimyasal reaksiyona gerek vardır. Bu işlem potasyum nitratla (KNO3) gerçekleştirilerek, aynı zamanda şişmeyi sağlayan biraz daha fazla azot gazı da elde edilir. 10Na + 2KNO3--->K2O + 5Na2O + N2(g)

3. Son aşama, potasyum oksit ve sodyum oksit (K2O + 5 Na2O) karışımının, yine sistemde bulunan silikon

dioksit (SiO2) ile reaksiyona girerek zararsız ve güvenli, yanmayan alkali silikata (cam) dönüştürülmesidir. K2O + Na2O + SiO2 ---> alkali silikat (cam)

Bu kimyasal reaksiyonlar tetiklendiğinde hava yastığının azot gazıyla dolması, direksiyondan veya kontrol panelinden hızla fırlayarak kişiye sağlam ve korutucu bir yastık görevi geçmesi, 0.1 saniyeden daha az bir zamanda gerçekleşir. Azot gazı üretimi sona erdiğinde gaz molekülleri yastıktaki deliklerden boşalır, yastığın basıncı düşer ve yastık yumuşak bir örtü halini alır. Bu süre 1-2 saniye kadardır; sürenin kısa olması çarpışmadan sonra aracın hareketine devam edebileceği varsayımıyla, sürücünün etrafını görmesine ve en kısa zamanda direksiyon kontrolünü sağlamasına olanak verir. Ard arda ve kısa sürede gerçekleşen bu tepkimeler hayat ile ölüm arasındaki iki seçenekten birincisini seçmemize vesile oluyor. Kaynaklar : http://www.takata.com/en/around/airbag01.html http://ae-plus.com/milestones/john-hetrick-inventor-of-the-airbag www.bayar.edu.tr/besergil/hava_yastigi. http://www.cerezforum.com/gerekli-bilgiler/52051-hava-yastigi-hakkinda-bilgi.html#ixzz2RlgWyG8I https://tr.wikipedia.org/wiki/Hava_yast%C4%B1%C4%9F%C4%B1 http://www.explainthatstuff.com/airbags.html http://www.bilgiustam.com/hava-yastigi-air-bag-nedir-nasil-calisir/ http://www.aydinsari.com.tr/faydali/hava_yastigi_hakkinda.htm

47


Haber Yabancı

YAĞMUR DAMLALARINDAN ENERJİ ÜRETEN GÜNEŞ PANELLERİ ÜRETİLDİ

Çinli araştırmacılar, yağmur damlalarını enerjiye dönüştürebilen güneş panelleri ürettiklerini açıkladılar. Yenilenebilir enerjinin en sık kullanılan türlerinden birisi olan Güneş enerjisi, güneş panelleri sayesinde depolanıyor ve kullanılıyor. Bu enerji türünün oldukça kullanışlı ve kolay erişilebilir olduğunu söyleyebiliriz fakat Güneş ışığına erişimin minimum olduğu zamanlarda, güneş panellerinin maalesef yetersiz kaldığını görüyoruz.

Çinli araştırmacılar hava olaylarının, güneş panellerinin verimliliğini etkilememesi için mükemmel bir yöntem geliştirmişler. İlk olarak güneş panellerinin minimum verimlilikte çalıştığı hava koşullarını, yani yağmur yağdığı zamanları ele alan araştırmacılar, bu hava olayının yaşanması esnasında nasıl enerji üretebileceklerini düşünmüşler. Aylar süren araştırma, "graphene" isimli madde katmanının üretilmesiyle tamamlanmış.

48


Graphene düşen yağmur damlalarından enerji üretebilmek adına geliştirilmiş olan, atom kalınlığında bir katman. Bu katmana gelen yağmur damlaları graphene'e yapışıyorlar, doğal kondansatör görevi görüyorlar ve enerjinin üretilmesini sağlıyorlar. Çinli araştırmacıların keşfettiği

bu yöntem, maalesef sadece %6.5 verimlilikte çalışabiliyor. Fakat dünyanın en verimli güneş panelinin bile %22 verimlilikte çalışabildiğini düşünürsek,%6.5 oranındaki verimliliğin oldukça iyi olduğundan bahsedebiliriz.

49


Yerli

Haber

FINDIK KABUĞUNDAN FREN BALATASI

Kocaeli Üniversitesi Hereke Meslek Yüksekokulu’nda Doç. Dr. Hasan Öktem öncülüğünde 3 kişilik ekip tarafından 2013’de başlatılan “Fındık Kabuğundan Fren Balatası Projesi” kapsamında binek otomobiller için asbestsiz, doğal katkılı tozlar kullanılarak fren balatası üretildi. Proje Yürütücüsü Öktem, projenin “Türkiye’deki doğal kaynakları kullanarak hangi kompozit malzemeyi üretebiliriz” düşüncesinden ortaya çıktığını, yaptıkları araştırmalar sonunda fren balatası yapmaya karar verdiklerini söyledi. Özellikle Türkiye’de yetişen odunsu malzemelerin tozunu balata üretiminde kullanabilmek için çalışmaya başladıklarını anlatan Öktem, “Balataların içerisinde dolgu malzemesi ve sürtünme ayarlayıcı görevi gören petrokokun muadili olarak hangi malzemeyi kullanabileceğimiz konusunda araştırma yaptık. Yanma derecesinden tutun diğer özelliklerine kadar araştırdık.” diye konuştu. Öktem, burada en uygun malzemenin fındık veya ceviz kabuğu olduğunu gördüklerine dikkati çekti.

Bir fren balatasının içerisinde metal, polimer, doğal katkılı olmak üzere 20 farklı toz bulunduğuna değinen Öktem, şöyle devam etti: “Bizim ülkemizde yetişen ürünlere ait tozların olmadığını görünce fındık kabuğunu kullanabileceğimizi düşündük. Hedefimiz sürtünmeyi en optimum seviyeye, yani en uygun değere getirmekti. Bunun içerisindeki tozlar da en optimum değere getiriyor ama bunlar yurt dışından ithal ediliyor. Biz fındık kabuğunun da bazı işlemlerden geçtikten sonra aynı özellikleri yakalayacak düzeyde olduğunu gördük. Bunun tespitleri için Düzce Üniversitesi Orman Fakültesinden bilgiler aldık.”

“Ülkemizde yetişen bir tozun balata imalatında kullanılmasını hedefliyoruz” Öktem, gerekli çalışmaları tamamladıktan sonra petrokukun muadili olarak bazı işlemlerden geçirilmiş fındık kabuğu tozundan binek otomobil

50


balatası ürettiklerini anlattı. Bu balatada kimyasal testlerin yanında mekanik testler de uyguladıklarını, sertliğini ve yoğunluğunu test ettiklerini aktaran Öktem, “Onun dışında iç yapısına baktık. Gördük ki içerisine kattığımız tozlar diğer toz malzemeleriyle çok iyi bir uyum sağlamış. Biz tutmayacağını, presleme aşamasında fındık kabuğu tozlarının dağılacağını düşünmüştük ama korktuğumuz gibi olmadı gayet iyi bir kompozisyon sağladı.” ifadelerini kullandı. Öktem, ürettikleri fındık kabuğu katkılı fren balatalarının testini yapmak için bir de sürtünme test cihazı yaptıklarına işaret etti. Cihaz ve araç üzeri testlerinin hepsini yaptıklarını, hiçbir sorun çıkmadığını, gayet iyi bir sonuç aldıklarını anlatan Öktem, şunları kaydetti: “Bundan sonraki aşamada 20 tozun oranını azaltıp fındık kabuğu tozunun oranını daha çok arttırarak hem diğer yabancı ülkelerden gelen tozları en az düzeye düşürmek hem de ülkemizde yetişen bir tozun balata imalatında kullanılmasını sağlamayı hedefliyoruz.” Ürettikleri balatanın yüzde 100 yerli olmadığını ama içerisinde yüzde 20 oranında bulunan petrokokun tamamını dışarıya çıkardıklarını belirten Öktem, şöyle konuştu: “Asıl unsur sürtünmeyi ayarlamak, bu sürtünmeyi ayarladığınız zaman diğer malzemeler aslında bunu destekleyici özellikte. Biz de fındık kabuğu kullanarak petrokokla benzer sürtünme değerlerini elde ettik. Balatanın içerisinden daha fazla yabancı malzeme çıkardığımız zaman bizim kullandığımız fındık veya ceviz kabuğu tozu önemli bir kazanç sağlayacaktır. Böylece, binek tipi araçlarda kullanılan balataların maliyetini yüzde 15-20 oranında aşağı çekebiliriz.” Öktem, fındık kabuğu tozu kullanarak her marka binek otomobil için fren balatası üretebileceklerine değinerek, projeyi uluslararası 3 konferansta sunduklarını ve uluslararası bir dergiye yayımlanması için yazılan makale gönderdiklerini sözlerine ekledi.

51


BURHAN CEYLAN KİMYAGER TRAKYA ÜNİVERSİTESİ YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ b.ceylan022@gmail.com

YAPAY TATLANDIRICILAR

S

NE KADAR TATLI?

akkaroz (çay şekeri) ve fruktoz en yaygın doğal tatlandırıcılardır. Bununla birlikte, bunların kalori almamıza ve diş çürümeleri başlatmaya neden olduklarını biliyoruz. Bu nedenlerle birçok kişi yapay tatlandırıcıları, doğal ve kalori sağlayanlara karşılık çekici bir seçenek olarak görürler.

tatlandırıcı, fenilalanin ve aspartik asitten oluşan bir dipeptitin metil esteri olan aspartamdır. Aspartam sakkarozdan yaklaşık 100 kez daha tatlıdır. Çözeltilerinde yavaş olarak hidrolize uğraması meşrubatlar gibi ürünlerde raf ömrünü kısıtlar.

Belki en başarılı ve en çok kullanılan yapay

(Yapay tatlandırıcı aspartamı içeren bazı ürünler) Pişirmede de kullanılamaz, çünkü ısıyla bozunur. Dahası, fenilketonüre olarak bilinen bir genetik hastalığa sahip insanlar aspartam kullanamazlar, çünkü metabolizmaları aspartamdan fenilpiruvik asit oluşturur.

Diğer yandan alitam, aspartama benzer, ama geliştirilmiş özelliklere sahip bir bileşiktir. Bu, aspartamdan daha kararlı ve sakkarozdan yaklaşık 2000 kez daha tatlıdır.

52


Aspartam Sukraloz, sakkarozun trikloro türevi olan bir yapay tatlandırıcıdır. Aspartam gibi bu da Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç İdaresince onaylanmıştır. Sukroloz, sakkarozdan 600 kez daha tatlıdır ve

Sukraloz

bir çok özelliği istenen niteliktedir. Görünümü ve tadı şeker gibidir, pişirme ve ısıtma sıcaklıklarında kararlıdır, diş çürüğüne neden olmaz ve kalori vermez.

Siklamat ve sakkarin sodyum ve kalsiyum tuzları şeklinde kullanılan bir zamanların gözde tatlandırıcılarıdır. Siklimat ve sakkarin 10:1’lik yaygın olarak bilinen bir karışımı, her iki bileşiğin ayrı ayrı olduklarından daha tatlıdır. Bu karışımın hayvanlar üzerinde tümör oluşturduğu deneylerle gösterildikten sonra karışım FDA tarafından yasaklanmıştır. Kurallardeki bazı değişikliklerle sakkarinin bazı ürünlerde kullanılmasına izin verilmiştir.

Siklamat

Diğer birçok bileşik de yapay tatlandırıcı özelliğine sahiptir. Örneğin L şekerler de tatlıdır ve bunlar muhtemelen sıfır kalori sağlarlar, çünkü enzimlerimiz onları değil seçimli olarak D şekerleri metabolize ederler. L şekerler doğada çok az bulunmalarına karşın sekiz L-heksoz, S. Masamune ve K. B. Sharpless tarafından Sharpless asimetrik epoksitleme ve diğer enantiyoseçimi sentez yöntemleriyle sentezlenmişlerdir.

Sakkarin

Tatlandırıcıların araştırılmasında çalışmaların çoğu tat algılama merkezlerinin yapıları üzerindedir. Tat algılayacıları için önerilen bir model van der Waals kuvvetlerine ek olarak hidrojen bağları da içeren sekiz bağlanma etkileşimiyle birleştirilir. Sukronik asit bu modele göre tasarlanmış sentetik bir bileşiktir. Sukronik asitin sakkaroza göre 200.000 kez daha tatlı olduğu bildirilmiştir.

Kaynaklar : 1) Organik Kimya Kitabı; Yazarlar; Graham SOLOMONS – Craıg FRYHLE 2) Besin Kimyası; Yazar; Azmi TELEFONCU

53


Haber Yabancı

SUUDİ ARABİSTAN ÇİMENTO İHRACAT YASAĞINI KALDIRDI

Ancak petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle kamu harcamaları kısılırken, hayati olmayan projeler askıya alındı. Ülkenin inşaat sektörü ise durgunluk içinde bulunuyor.

Suudi Arabistan, ülke basınında yer alan bir habere göre, çimento sektörüne 2008 yılından bu yana getirilen ihracat yasağını kaldırdı. Suudi Arabistan çimento şirketleri ulusal konseyi başkan yardımcısı Ahmed bin Abduh Zugail'in Al Riyadh gazetesine verdiği bilgiye göre, çimento şirketleri ihracat yasağının kaldırılmasıyla ilgili ayrıntıların Ticaret Bakanlığı'nca açıklanmasını bekliyorlar. Reuters yasağın kaldırılmasıyla ilgili olarak Suudi Arabistan Ticaret Bakanlığı'na ulaşamadı. Ülkedeki çimento şirketlerinin hisseleri değer kazanırken, öğle saatleri itibariyle yüzde 5 artıda seyrediyor. Suudi Arabistan, büyük ölçekli kamu altyapı projeleri nedeniyle yükselen fiyatları kontrol altına almak için bazı istisnalar haricinde 2008 yılında çimento ihracatını durdurdu.

54


Yerli

Haber

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ’NDEN NANOKOMPOZİT BATARYA

Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde yürütülen çalışmada geliştirilen nanokompozit malzemeler yeni nesil cep telefonları ve tablet bilgisayarların bataryalarında kullanılabilecek. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Mühendislik Fakültesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümünce yürütülen çalışmada kil ve kumun hammaddesi olan silika (silisyum dioksit), nanoteknoloji ile bir araya getirilerek, elde edilen nanokompozit (birbirinden ayrı iki ya da daha fazla malzemenin bir araya getirilmesi ile imal edilen) malzemeler yeni nesil cep telefonları ve tablet bilgisayarların bataryalarında kullanılabilecek. Proje Yürütücüsü OMÜ Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. Engin Burgaz yaptığı açıklamada, üniversitenin bilim Araştırma Projesi (BAP) kapsamında nanoteknoloji (metrenin milyarda birinin kullanıldığı teknoloji) ile kompozit malzemeler geliştirdiklerini söyledi. Sanayinin birçok alanında kullanılmak üzere polimer (çok parçalı) nanokompozit malzeme üretmeye başladıklarını belirten Burgaz, şunları aktardı: “Çok parçalı farklı cins malzemeler (polimerik nanokompozit) geleneksel mikro ve makro kompozitlere oranla nispeten yüksek özellikler gösteriyor. Günümüzde alışılagelmiş metal ve metal alaşımların yerine çeşitli yapılara sahip

kompozit malzemeler kullanılmaya başlanmıştır. Bunun doğal bir sonucu olarak, kompozit malzemelerin endüstrideki önemi giderek artmaktadır. Dolayısıyla, üstün ve istenen özelliklere sahip farklı matrislere ve takviye elemanlarına sahip kompozitler geliştirilmektedir. Bu kapsamda kil ve kumun hammaddesi olan silika (silisyum dioksit) kullanarak elde ettiğimiz nanokompozit malzemeleri yeni nesil cep telefonları ve tablet bilgisayarların bataryalarında kulanılacağız. Günümüzde kullanılan lityum iyon polimer bataryalarda katı elektrolit malzeme olarak kullanılmasını öngörüyoruz.”

‘Bataryalar ısınmaya, patlamalara ve yanmaya karşı dirençli olacak’ Polimerik nanokompozit malzemelerin en son geliştirilen kompozit malzemeler grubunu oluşturduğuna dikkati çeken Burgaz, geliştirdikleri malzemelerin bataryalarda kullanılabilmesi için elektronik mühendisleri ve sanayicilerle işbirliği yapılması gerektiğini belirtti. Günümüzde kaynakları her geçen gün azalan doğal malzemelere alternatif durumundaki polimer nanokompozit malzemelerin yaygın bir uygulama alanına sahip olduğunu vurgulayan Engin Burgaz, şunları kaydetti:

55


”Polimerlerin işlenme kolaylığı, mekanik davranışları, esnek yapıları ve düşük yoğunluğa sahip olmaları önemli avantajlarıdır. Geliştirilen kompozit malzemeler daha çok elektronik elemanlar, otomotiv sanayi, uçak sanayi alanlarında kullanılmaktadır. Bizim yaptığımız malzemenin yeni nesil cep telefonu ve tablet bilgisayarların bataryalarında kullanılmasını öngörüyoruz. Ancak bunun için bu sektörde

faaliyet gösteren sanayicilerimizle ve elektronik mühendisleriyle de birlikte hareket etmek istiyoruz. Sanayicilerimizle bir araya gelerek ürünümüzü dünyaya sunmak istiyoruz. Geliştirdiğimiz malzeme katı elektrolit malzeme olarak kullanıldığı için bataryalarda ısınmanın, patlamanın ve yanmanın önüne geçecek. Aynı zamanda çok daha uzun ömürlü olmalarını sağlayacak.”

56


TUĞBA ÇİÇEK KİMYAGER ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ cicek16.55@gmail.com

NANO NEDİR?

K

elime karşılığı Latince de çok küçük boyutlu, bilimsel karşılığı ise metrenin milyarda biri anlamına gelen ölçü birimidir.

NANO TEKNOLOJİ NEDİR? En az bir boyutu nanometre ölçeğinde olan materyal ve aletlerin tasarımı, sentezi, karakterize edilmesi ve uygulanmasıyla ilgili mühendislik ve bilim dalı şeklinde tanımlanır. Ve ya Nano bir ölçek, nanoteknoloji de o ölçekte geliştirilen teknolojiler anlamına geliyor, bu yüzden nanobilim ve nanoteknoloji ile uğraşmak çok disiplinli bir durumdur; hedefi belirli bir konu değil; işbirliği gerektiren, birçok araştırmayı içine alan geniş bir kapsama alanını oluşturur. Nano milyarda 1 demek ve milyarda 1 ölçekle çalışmak demektir. Atomlarla ve onların

dizilişleriyle; malzemede, üretim tekniklerinde, yenilik yapmak ve ihtiyaca uygun üstün özellikli yeni ürünler geliştirmek anlamına geliyor. Mesela ;kömür gibi bir maddenin molekülleri değiştirilerek elmas elde edilebilir.

Nano Teknolojinin Amaçları * Nanometre ölçekli yapıların analizi, * Nanometre boyutunda yapıların fiziksel özelliklerinin anlaşılması, * Nanometre ölçekli yapıların imalatı, * Nano hassasiyetli cihazların geliştirilmesi, * Nano ölçekli cihazların geliştirilmesi, * Uygun yöntemler bulunarak nanoskopik ve makroskopik dünya arasındaki bağın kurulması.

57


Nano Teknoloji Nerelerde Kullanılır? Nanoteknoloji çok yeni bir gelişme olduğundan dolayı nanoteknolojinin kullanım alanları şu anlık sınırlıdır ancak kullanım alanlarının ilerleyen zaman içerisinde genişlenmesi beklenmektedir. Tıp, bilgisayar, elektronik, kimya, biyoloji ve fizik nanoteknolojinin günümüzde kullanıldığı alanlardan sadece birkaçıdır. Emin olun zaman içerisinde nanoteknolojinin girmediği alan kalmayacaktır. Nanoteknoloji alanında istenilen seviyeye ulaşıldığında paslanmayan metaller, aşırı mukavim arabalar, insan damarlarında gezebilen küçük robotlar, gezegenler arası köprüler, asla kirlenmeyen elbiseler ve daha birçok şey yapılabilecektir. Nanoteknoloji kocaman bir deniz gibidir. Gerekli gelişmeler sağlandığından hayal gücünüzde yer alan her şeye hayata geçirmeniz mümkündür. Nanoteknoloji aşırı derecede önem arz ettiğinden dolayı ülkesel bazda da bu alana yatırımların yapıldığı bilinmektedir. Bazı bilim insanları nanoteknoloji

sayesinde maddelerin kendilerini tekrardan yenileyebileceğini söylemektedir. Mesela bir bardak sudan kocam bir göl yapmak mümkün olacaktır. Bu durum gerçekleşecek olursa dünyanın en büyük sıkıntılarından birisi olan açlığın da önüne geçilmiş olunacaktır.

Nano Teknolojinin Hayatımıza Etkileri Nelerdir? Şu bir gerçek ki nanoteknoloji gelecekte insanlığın kökten değişimlere hazırlıklı olması gerektiğini şimdiden birçok uygulaması ile göstermektedir. Herkesin kendi bilgisayarını ürettiği ve emirler verdiği sistemler düşleyelim. Atomların sonsuz kere tekrar tekrar dönüştürülebilir olması ile birlikte sermayeler, para birimleri, ticaret hayatı ne şekilde

şekillenir; bunlar da merak konusudur. Bilim adamlarının hayal ve bilgi dünyasına açık birçok yenilikle, belki de doğada taklit edilemeyen hiçbir şey kalmayacak. Maddelerin Nano dünyalarının makro dünyalarından farklı olduğunu düşündüğümüzde kimyasal birçok reaksiyonun da açığa çıkma olasılığı doğmuş olacaktır.

Nano teknolojinin Yararları Nelerdir? Nano teknoloji tasarruf demektir.

Ürün kalitenizi yükseltirsiniz.

Daha az maliyetle, daha çok üretim sağlarsınız.

Üretiminizle, insanların yaşam standartlarını ve kalitesini yükseltir, daha sağlıklı ve daha güvenli bir yaşam sunarsınız.

Enerji kaynaklarından elde edeceğiniz tasarruf ile enerji maliyetlerini düşürürsünüz. Üretim süreçlerini kısaltarak zaman ve maliyat kaybını önler, rekabet gücünüzü artırırsınız. Teknolojik yarışta geri kalmaz, öne geçersiniz. Nano teknoloji yaşam kalitenizin yükselmesini sağlar.

Ulusal gelir düzeyinin yükselmesinde önemli bir rol üstlenirsiniz. 4. Sanayi Devrimi'ni ülkemizde ilk uygulayan kuruluşlardan biri olarak, yenilikçi, devrimci ve atılımcı üretime dair örnek oluşturursunuz.

58


Nano Teknolojinin Zararları? Hedeflenen gelişmelere ulaşılacak olursa maalesef taklidi yapılamayan hiçbir şey kalmayacaktır. Hatta insanların dahi birebir kopyasının oluşturulması mümkün olacaktır. Dünyaya robotlar hükmetmeye başlayacağından dolayı insanlara insanların

emir vermesi yerine robotlardan emir alınması gerekmektedir. Akıllı zekaya sahip robotların üretilmesi belki de insanlığın esir olmasına neden olacaktır.

Kaynaklar : http://www.egitimsokagi.com/Konu-nano-teknolojinin-yararlari-nelerdir--8070.html http://www.bilgiustam.com/nanoteknoloji-nedir-faydalari-ve-kullanim-alanlari-nelerdir/ http://nanoteknolojinedir.com/upload/files/201303190540Nanoteknoloj-ve-uygulamalari.pdf

59


Haber Yabancı

RUS İLAÇ ŞİRKETLERİ AZERBAYCAN'DA İLAÇ ÜRETECEK

Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev, Rusya'daki ilaç şirketlerinin Azerbaycan'da ilaç üretimi yapmaya hazır olduklarını bildirdi. Konuyla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Medvedev, "Biz Azerbaycan'la eczacılık alanında işbirliği yapıyoruz. Bunlar, Rus ilaç şirketlerinin yer aldığı yüksek teknolojili projelerdir. Bu şirketlerimiz Azerbaycan'da ilaç üretimine hazır, böylece orada ilaç üretimi için işletmeler açarak üretimde kendi teknolojilerimizi kullanacağız" dedi.

Rus ilaç şirketlerinin Azerbaycan'da üretecekleri ilaçların ulusal para birimiyle satılacağını ifade eden Medvedev, Azerbaycan vatandaşlarının kaliteli ilaçları yabancı para birimiyle değil kendi ulusal para birimleriyle satın alma olanağı elde edeceklerini belirtti.

60


Yerli

Haber

İTHAL İLAÇ ORANI DÜŞÜRÜLECEK

İlaç tüketiminin yüzde 58’inin değer bazında ithal ilaçtan karşılandığı Türkiye’de, bu oranın aşağıya çekilmesi amacıyla desteklenen yerli işletmelerin üretim ve AR-GE yatırımlarının arttığı belirtildi. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Osman Arıkan Nacar, ödenen ilaçlar içinde ithal edilenlerin oranının değer bazında yüksek olduğunu ancak yapılan düzenlemeler ile yerli yatırımcının önünün açıldığını belirterek, bir süre sonra ithal ilaç kullanım oranının düşeceğini bildirdi. Yerli yatırımcıya sağlanan destekler sonrasında hem üretim hem AR-GE’ye yatırım yapan ve uluslararası büyük firmalar ile iş birliği içine giren Türk işletmeci sayısının arttığını vurgulayan Nacar, ilaç üretiminin yanı sıra biyobenzer ürün geliştirme ve yeni molekül çalışmalarının da hız kazandığını ifade etti. Nacar, yerli ilaç üretiminin artmasıyla Türkiye’nin ilaç pazarında, özellikle yakın coğrafyasında söz sahibi olacağını dile getirdi.

Yeni çıkan ve henüz ülkede satışı yapılmayanlar ile nadir hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların Türk Eczacıları Birliği (TEB) aracılığı ile Türkiye’ye getirildiğini anlatan Nacar, şu değerlendirmelerde bulundu: “Devletimiz, gerek kurumumuz, gerek Sosyal Güvenlik Kurumu olarak vatandaşın tedavi edici etkisi yüksek yeni ilaçlara ve yetim ilaçlara erişimi için böyle bir model ile ilaç temin etmektedir. Bugün yaklaşık 400 ilacımızı aktif olarak yurt dışı ilaç listesinden temin ediyoruz. Bu listeden temin ettiğimiz ilaçlar, daha çok çocuk yaş grubunu kapsayan metabolik hastalıkları, MS hastalığı ve onkolojik hastalıkları kapsıyor. Yurt dışı ilaç listesinden geçen yıl için bir milyar 200 milyon lira ilaç temini yapıldı. Bunların tamamı, geri ödeme kapsamında olan ilaçlar. Gereklilik halinde kişiye özel, güncel, literatür destekli onay alınarak da ilaç getirtilebiliyor. Gerçekleşen yaklaşık 18 milyar lira civarındaki harcamaların yaklaşık yüzde 58’i ithal ilaç olarak karşılanıyor.”

Harcamaların Yüzde 58’i İthal İlaçlara Gidiyor “Bugün yaklaşık 400 ilacımızı aktif olarak yurt dışı ilaç listesinden temin ediyoruz”

61


AYIN RÖPORTAJI Intel Corporation Proses Teknolojileri Gelistirme Yüksek Mühendisi Sayın Dr. Hayriye Merve Yurdacan Hanım ile Röportajımız

1-) Merhabalar. Öncelikle bize bu fırsatı sunduğunuz için çok teşekkür ediyoruz. Kısaca kendinizden, çalıştığınız yerden ve konumunuzdan bahseder misiniz? Lise Eğitimini Edirne Beykent Koleji’nde tamamladıktan sonra Yeditepe Üniversitesi’nde Kimya Mühendisliği eğitimine başladım. 2006 yılında Üniversite eğitimi sırasında California State University, Eastbay’e değişim öğrencisi olarak gittim ve 2007 Yılında Güney Kaliforniya Üniversitesi (USC)’nde yaz dönemi araştırmacısı olarak görev yaptım. Daha sonra 2008 yaz döneminde Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles’da dil eğitimi aldım. Daha sonra Güney Kaliforniya Üniversitesi Kimya bölümünde doktora eğitimimi tamamladım. Yaptığımız araştırmalarla bağlantılı 3 patent başvurumuz bulunmaktadir. Aynı zamanda uluslararası IJCMS dergisinde, Kaliforniya ve Los Angeles Bilim fuarında ve İntel’in düzenlediği Uluslararası Bilim ve Mühendislik fuarında (İSEF) hakemlik yapma imkanı buldum. Bunun yanısıra, 2013 yılında USC GSG senatosuna Senatör olarak seçildim. Okul genelinde 80 tane Senatör bulunuyordu ve Türk olarak tek ben vardım. 2014 Yılında çalışmalarıma daha aktif bir şekilde devam ederek Senato’nun Dış İlişkiler Üst yönetim komitesine seçildim ve benim de aralarında bulunduğum 5 üst yönetim kurulu üyesi ile aynı yıl Washington D.C.’ye giderek Kaliforniya Kongre Üyesi Tony Canderas ve Beyaz Saray Bilim Komitesi temsilcisi ve Kaliforniya Senatörü Barbara Boxer ile

62


temaslarda bulunduk. Komitedeki görevim, Amerika Ulusal Bilim Fonları Komitesi’nin USC’deki bilimsel çalışmalara daha büyük destek vermesi için temaslarda bulunmak ve Beyaz Saray’ın bu konuda desteğini almaktı. Bunlarla birlikte, büyük özlem duyduğum vatanıma da Amerika’dan elimden geldiğince destek olmak istedim. 3 sene boyunca Güney Kaliforniya Üniversitesi Türk öğrenci derneği başkanlığı yaptım. Şu anda İntel Corporation’da Proses Teknolojileri Geliştirme Yüksek Mühendisi olarak çalışıyorum.

2-) Intel firmasında olmanız bizim açımızdan gurur verici. İş bulma sürecinizden bahseder misiniz? Ben iş bulma sürecinde planlarımı çok öncesinden yapmaya başladım. Hangi alana yönelirsem beni mutlu eder, akademide mi kalmalıyım yoksa endüstriye mi geçmeliyim diye okulu bitirmeden önce düşünüp planlarımı ona göre oluşturdum. Kariyer etkinliklerine katılmam da büyük ölçüde yardımcı oldu.

3-) Kısa sürede çok şey başarmışsınız. Genç yaşta başarılı olmanın sırrını neye bağlıyorsunuz? Şans önemli bir faktör mü yoksa çalışmak, çalışmak, çalışmak mı? Ben işini şansa bırakmayalardanım. Fakat, doğru zaman ve doğru yer kavramına inanırım. Benim için başarının sırrı, azimli olmak, çalışmak ve pes etmemek.

4-) Organik ve genel kimya alanlarında yaptığınız çalışmalarınızdan ötürü 2011 yılında en iyi öğretim görevlisi ödülünü aldınız. Bu ödülü almadan önce nasıl bir çalışma disiplininiz vardı? Açıklar mısınız? Çalışmada disiplin çok önemli fakat tek başına yeterli değil. İyi insan ilişkileri, liderlik, cesaret başarının en büyük unsurları. Çalışma disiplinim daha çok problem çözmeye odaklıydı diyebilirim. Bu görevde, yaklaşık 30-40 asistanın bulunduğu bir takımı yönetmek ve labaratuar derslerinin akışını sağlamak konularında görevler aldım.

5-) Kimya ile ilgili alan seçerken neye dikkat etmek gerekli? Özellikle birçok insan hangi alana yönelsem, hangi alanda para var gibi soruları sormakta. Sevdikleri alana mı yönelmeliler yoksa o günün şartlarında ne geçerli ise onu mu öğrenmeliler. Siz bu konuda seçim yaparken nasıl yaptınız. Açıklar mısınız? Öncelikle alan seçerken neyi sevdiğinizi iyi düşünmelisiniz. Çünkü profesyonel iş yaşamı okul gibi değildir, bırakamazsınız; her gün karşınıza çıkar. Fakat burda bir denge mevcut; teknoloji gelişiyor, o yüzden seçtiğiniz mesleklerin güncel olmasında fayda var. Paraya göre meslek seçmek yerine, sevdiğimiz işi yaptığımızda hepsi beraberinde geliyor.

6-) Polimerler üzerine yaptığınız çalışmalar neler? Kısaca bahseder misiniz? Polimerler üzerine çeşitli alanlarda çalışma fırsatı buldum. Güney Kaliforniya Üniversitesi Kimya bölümü çok donanımlı bir bölüm. Bölümde şu an aktif olarak çalışan Kimya alaninda Nobel ödülü almış iki tane Profesör bulunuyor. Çalıştığım konulardan biri perfluorokarbon nanocompositlerinin Polistiren gibi sert ve kırılgan polimerlerin mekanik,termal ve optik özellikleri üzerinde oluşturduğu etkileri üzerineydi. Diğer bir konu ise Polyhedral Oligomeric Silsesquioxane (POSS) ile fonsiyonlaştırılmış polimerlerin mekanik özelliklerini incelemekti. Ayrıca doktora yeterlilik sınavı sırasında proje teklifini hazırladığım, fikri bana ait olan graphen kompozitleri içeren ters ozmoz nanokompozit polimer membraneleri üzerine de çalışmalar yaptık.

63


7-) Plastiklerin kullanımı birçok Avrupa ülkesinde yavaş yavaş yasaklanıyor ki bunu haberlerden de okumaktayız. Tamamen yasaklanması mümkün müdür? Alternatifleri ne olacak? Tamamen yasaklanması şu an mümkün gözükmüyor ama kullanımı azaltılabilir. Mesela Amerika Kaliforniya eyaleti bu konuda çok önemli bir adım attı. Biyobozunur plastikler de alternatif olabilir.

8-) Türkiye ile Amerika’nın polimer konusunda yaptığı çalışmalar arasındaki farklardan bahseder misiniz? Sizce ülkemizin polimer alanında gelişmiş ülkeleri yakalaması için ekstra neler yapmalı? Türkiye aslında polimer konusunda potansiyeli olan bir ülke. Fakat daha çok geleneksel ürünleri üretmeyi tercih ettiğini görüyoruz. Amerika bu konuda teknolojiyi kendisi yaratan,yönlendiren ve kullanan bir ülke. Türkiye’nin atılım yapması için teknolojiye ağırlık vermesi gerekiyor. Daha ciddi, disiplinli ve tedarlıklı bilim merkezlerinin kurulması şart. Aynı zamanda teknoloji’den haberdar olunması, güncel kaynakların da takip edilip uygulanmaya çalışılması önemli.

9-) Su Filtrasyonu Sistemleri hakkında ne gibi çalışmalar yaptınız? Bu alanda çalışma yapacak olanlara ne gibi önerileriniz olabilir? Çalışmalarımız hali hazirda kullanilan su filtrasyonu membranlarina göre daha az basınç ve enerji ile çalışan, yüksek su ve düşük partikül geçirgenliği olan yeni nanokompozit membranların oluşturulmasını kapsıyor. Bu konuda çalışacak olanlara tavsiyem teknolojinin takipçileri olmalarıdır. özellikle son dönemde dünyadaki kullanılabilir/ içilebilir su kaynaklarının büyük ölçüde azalması nedeniyle su filtrasyonu çok popüler ve önemli bir konu halinde geldi. O yüzden makaleleri ve yayınlanan patentleri takip etmek ve bilimsel çalışmaları bu yönde ilerletmek çok önemli.

10-) Sigma Xi komitesinde üye olduğunuz bilgisini edindik. Bu komite ve komitede yapılanlar hakkında bizlere bilgi vermeniz mümkün müdür? Sigma Xi komitesine Amerika’daki ünlü bilim adamlarının kurduğu ve üyesi olduğu bir yüksek onur komitesi diyebiliriz. Üyeleri arasında Albert Einstein, Enrico Fermi, Francis Crick ve James Watson gibi birçok ünlü bilim adamı bulunuyor. Komite üyesi olarak bilim dünyasında önemli çalışmalar yapan bilimadamlarına rahat bir şekilde ulaşıp Networking imkanı sağlayabiliyorsunuz. Ayrıca komite Üniversite öğrencilerine burs imkanı da sağlıyor.

11-) Yurt dışında yüksek lisans veya doktora yapacak öğrenci arkadaşlara ne gibi önerileriniz olabilir? Kimya üzerine bölüm okuyan öğrenci arkadaşlarımız için ne gibi fırsatlar var? Deneyimlerinizi bize aktarır mısınız? Yurtdışında, Kimya bölümünde okuyan öğrenciler için çeşitli alanlarda master ve doktora programları bulunmakta. Amerika’da yüksek eğitim yapmak için dünyadan birçok başarılı insanla yarışıyorsunuz ve onlardan farklı özelliklerinizin olduğunu göstermeniz gerekiyor. Diyelim ki yüksek bir okul ortalamasina sahipsiniz, TOEFL, GRE’de çok iyi bir puan aldınız ve çok kuvvetli referans mektuplarınız var; Amerika’ya tüm dünyadan başvuru yapıldığını kabul ederek sizinle aynı kualifikasyona sahip olan kişi sayısı nedir ? Yüzler, belki de binler… O yüzden ekstra bir şeyler yapmanız lazım. Mesela okulunuzun öğrenci klübüne üye olup aktif bir şekilde çalışın, insan ilişkilerinizi geliştirin. Yazları staj yapın, yaz araştırmalarına başvurun; Üniversitedeki Profesörlerinizden size arastirmalarinda rol vermeleri için yardım isteyin. Bunların hepsi güçlü bir Resume oluşturmanızda size yardımcı olacaktır.

12-) Türkiye’de kimya sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Dünya’ya oranla bu gelişim iyi yönde mi kötü yönde mi? Türkiye Kimya sektöründe var olan bir ülke. Fakat dünya teknoloji konusunda çok hızlı bir şekilde gelişiyor, değişiyor. Tek endişelendirici nokta Türkiye’nin bu gelişmeleri yakalayamaması olabilir.

64


13-) Son olarak, kimya sektörünü gelecek olarak gören öğrenci arkadaşlara iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı? Kimya sektörü tüm dünyada çok geçerli olan bir alan. Amerika’da özellikle polimerler ve nanomateryaller konusunda değişik alanlarda araştırma fırsatları mevcut. Öğrenci arkadaşlarımıza en büyük tavsiyem kendilerine bir rol model oluşturmaları ve kariyerlerinde rehberlik edecek bir mentör bulmalıdır. Mentör bulmak için ne yapmalılar ? İnsanlarla bağlantı kurmaktan ve yardim istemekten çekinmesinler, hayır cevabı alsalar da pes etmesinler, ve yardım istemeye devam etsinler. Hayatta birşeyi elde etmek istiyorsak, onun bize gelmesini beklemeden biz ona ulaşmaya çalışmalıyız.

14-) Bize değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz. Bu keyifli röportaj için ben teşekkür ederim.

Röportaj Sorularını Hazırlayan Yavuz Selim Kart

65


VANADYUM

Simgesi: Grubu: Atom numarası: Bağıl atom kütlesi: Oda sıcaklığında: Erime noktası: Kaynama noktası: Yoğunluğu: Keşfi: Atom çapı: Elektronegatifliği: Elektron dizilimi: Yükseltgenme basamağı (sayısı): Radyoizotopları:

V 5B (Geçiş elementi) 23 50,9415 Katı 1902°C 3409°C 6,11 g/cc 1830 - Nils Sefström 1,92 Å 1,63 2 2 6 2 6 3 2 1s 2s p 3s p d 4s 5, 3 Yok

Vanadyum, sembolü V olan 23 atom numaralı kimyasal element. Sert, gümüşi gri renkli, sünek bir geçiş metalidir. Andrés Manuel del Río tarafından 1801 yılında vanadinit mineralinin (Pb5(VO4)3Cl) analizi sırasında keşfedildi ve erythronium adı verildi. Ancak bir süre sonra erythronium ile kromun aslında aynı element olduklarına fikri kabul gördü. 1831 yılında Nils Gabriel Sefström, vanadyumun keşfedilmemiş bir element olduğunu ispatladı ve İskandinav güzellik ve bereket tanrıçası Vanadis'in (Freyja olarak da bilinir) adını verdi. Vanadyum’un Elde Edilmesi Vanadyumun temel mineralleri potasyum uaranil vanadat 2 K(UO2)VO4.3 H2O ve vanadyum sülfürdür. Niobyum ve tantal içerikli mineraller de yüksek miktarda vanadyum bulundurur. Vanadyum mineralinin NaCl veya Na2CO3 ile 850 °C’de reaksiyonu sonucunda elde edilen NaVO3 bileşiği su içerisinde çözülmesi ve çözeltinin kırmızı çökelek verene kadar asitlendirilmesi ile V2O5 oksidi elde edilir. Bu oksidin kalsiyum ile indirgenmesi ile element saf olarak elde edilir. Elementin sentezinde kullanılan diğer bir yöntem ise VCl5 bileşiğinin hidrojen gazı veya magnezyum ile indirgenmesidir. Kullanım Alanları Paslanmaz çelik üretiminde önemli bir katkı maddesidir. Çelik yüzeylerinin titanyum kaplanması işleminde de, bağlayıcı element olarak kullanılır. Vanadyum pentoksit bileşiği, seramik yapımında katalizör ve boya sabitleyici olarak kullanılır. Ayrıca, süperiletken mıknatısların yapımında, çok dayanıklı ve uzun ömürlü alaşımların eldesinde de kullanımı vardır.

66


Ayın Web Sitesi

İnorganik Kimya ile ilgili sunum ve ders notu arıyorsanız bu site tam size göre. Prof. Dr. Nurcan Karacan'ın hazırlamış olduğu siteyi incelemenizi öneriyoruz.

http://w3.gazi.edu.tr/~nkaracan/inorganik/inorganik.htm

67


KİMYA BULMACA

1

2 3 4

5

6

7

8

Soldan Saga

Yukaridan Asagiya

1. Civanin diger metaller ile olusturdugu alasimlar. 4. Bir siviyi buharlastirip, olusan buharini yogunlastirarak ayristirma islemi. 5. Suda çözünürken çözeltiye hidroksit (OH–) iyonlari veren madde. 6. Iki veya daha fazla maddeden olusmus homojen karisim. 8. Bir maddenin kisa dalga boylu radyasyon ile uyarilmasi sonucu isik yaymasi.

1. Bir elementin tüm kimyasal özelliklerini gösteren en küçük parçasidir. 2. Karisimi olusturan maddeleri fiziksel yöntemlerle ayristirma. 3. Maddenin uzayda kapladigi bosluk. 4. Bir çözelti içerisindeki küçük iyon veya moleküllerin yari geçirgen bir zardan geçmesi ve büyük iyon veya moleküllerin geçmemesi islemi. 7. Gaz moleküllerinin küçük bir delik araciligiyla bir kaptan, daha düsük basinçli ortama yayilmasi.

68


KİMYA BULMACA (GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ)

1

K

O

A

G

Ü

L

A

S

Y

O

2

N

Ö T R A 3

L

5

E L E

8

F

L

O

K

P

O

Z

I

T

A

Z

M

S

Ü

L

A

S

Y

O

R O

4 6

i I

N

Y

T 9

I A 7

D

N

T

E

N

I

R

L L

E

M

A

K

A

F

T

E

R

N

O

N 10

G

E

Y

O

O

L

N

I

M E

T Soldan Saga 1. Sularda bulunan ve kendi agirliklari ile çökelemeyen kolloid boyutundaki kati parçaciklarin çesitli kimyasallar yardimiyla çökebilir hale getirilmesi islemidir. [KOAGÜLASYON] 7. Yüksek sicakliklarda partiküllerin birbirine baglanmasini saglayan isil islemidir [SINTERLEME] 8. Suda çözünebilen, çok yüksek molekül agirlikli organik polimerler kullanilarak taneciklerin bir araya getirilmesi islemidir. [FLOKÜLASYON] 9. Elektronun karsi parçacigi olan arti yüklü leptondur. [POZITRON] 10. Bir veya daha çok elektron kazanmis ya da yitirmis bir atomdan (veya bir atom grubundan) olusmus elektrik yüklü parçaciktir. [IYON]

Yukaridan Asagiya 2. Bir maddenin nötr olmasi demektir [NÖTRALIZASYON] 3. Iki veya daha fazla bilesen içeren bir karisimin isitilip, buhar ve sivi faz olusturmak suretiyle daha uçucu bilesence zengin karisimlarin elde edilmesini saglayan ayirma islemidir. [DAMiTMA] 4. Serbest iyon içeren ve elektriksel iletkenlige sahip ortam. [ELEKTROLIT] 5. e- veya ß- sembollü negatif temel elektrik yükü olan atom alti bir parçaciktir. [ELEKTRON] 6. Teknolojide devrim niteliginde gelismelere yol açan, karbon atomlarinin iki boyutlu bal petegi düzenidir. [GRAFEN]

69


İNGİLİZCE-TÜRÇE KİMYA SÖZLÜĞÜ Amide

Amit

Angular

Açısal

Affinity

İlgi

Ash

Kül

Aromatic

Aromatik

Beta Rays

Beta Işınları

Boiling

Kaynama

By-Product

Yan Ürün

Buffer

Tampon

Caustic

Kostik

Coke Composition Crucible

Kok Bileşim Kroze

Dye

Kumaş Boyası

Drier

Kurutucu

Flame

Alev

Heat

Isı

Ink

Mürekkep

Ion

İyon

Lubricant

Yağlayıcı

Matter

Madde

Mud

Çamur

Noise

Gürültü

70


YAZARIMIZ OLUN

KOŞULLAR 1-) KİMYA VEYA KİMYA SEKTÖRÜ İLE İLGİLİ BİR KONUDA KAYNAKLARINIZI BELİRTEREK YAZIN 2-) HER AYIN 20. GÜNÜNE KADAR info@inovatifkimyadergisi.com adresine AD-SOYAD SIK KULLANDIĞINIZ MAİL ADRESİ BİTİRDİĞİNİZ/OKUDUĞUNUZ OKUL İSMİ PROFİL FOTOĞRAFI YAZINIZIN WORD FORMATI İLE GÖNDERİN. BİR SONRAKİ AY BİLGİLERİNİZ İLE YAZINIZI YAYIMLAYALIM


REKLAM İÇİN iletisim@inovatifkimyadergisi.com

BİNLERCE KİŞİNİN OKUDUĞU DERGİMİZE ONBİNLERCE KİŞİNİN ZİYARET ETTİĞİ WEB SİTEMİZE REKLAM VERİN

BİNLERCE KİŞİYE ULAŞIN


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.