53yasam

Page 1

KASIM-ARALIK 2014

53

SAYI

YAS AM

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI İKİ AYLIK YAYINI

AĞAÇLARA KIYMAYIN EFENDİLER l DOSYA: YAPAY TATLANDIRICI, YAPAY ZEHİR l FÜTÜRİSTLER DERNEĞİ BAŞKANI MURAT ŞAHİN İLE GELECEK ÜZERİNE… l BİZDEN BİR ŞAİR l GÜLAY AFŞAR: TELEVİZYONDA TEK BAŞINA GÜZELLİK YETMEZ l OYUNCU ÖZGE ÖZPİRİNÇCİ İLE RÖPORTAJ l KARİYER: PARA YOK, UNVAN VERELİM


.


başkandan Sevgili İSMMMO Ailesi,

İnsanlık yepyeni bir yıla girmeyi heyecanla bekliyor. Ne de olsa yeni yıl yeni ümitler demek… Yeni yılı dört gözle bekleyen ve 2015’in

nasıl bir yıl olacağını merak eden insanlar nedense yakın gelecekte yaşamlarının nasıl olacağını çok merak etmiyor. Doğanın sadece kendisine hizmet için var olduğunu düşünen insanoğlu, havadan suya hayvanlardan bitkilere her şeye hoyratça davranmayı sürdürüyor. Son yıllarda yapılan hoyratlıktan oksijen kaynağımız ormanlar da olumsuz etkileniyor. Gezi Eylemleri’nin fitilini ateşleyen yeşil duyarlılığı, 3. Köprü için milyonlarca ağacın kesilmesine maalesef engel olamadı. Ağaçlandırma kampanyalarıyla yeşil hassasiyetini gösteren ümit verici çabalar sergilense de rakamlar Türkiye’nin yeşil varlıklarını günden güne kaybettiğini ortaya koyuyor. İSMMMO Yaşam dergimizdeki kapak haberimizi bu kez ‘ağaç katliamı’na ayırdık ve ‘Ağaçlara kıymayın efendiler” dedik.

Dergimizin dosya konusunda ise sağlıklı yaşam peşinde koşan insanların yapay tatlandırıcılarla sağlıklarını nasıl kaybedebi-

leceklerini ortaya koymaya çalıştık. Uzmanlar, yapay tatlandırıcıların yol açabileceği hastalıkların neler olduğunu dergimize anlattılar.

Dergimiz yılın son sayısında da birbirinden değerli isimleri konuk ediyor. Zirvedekiler sayfalarımızda Fütüristler Derneği Baş-

kanı Murat Şahin ile gelecek üzerine sohbet ettik. Medya dünyasından konuğumuz ise Milliyet Gazetesi’nin sosyal güvenlik yazarı Prof. Dr. Cem Kılıç… Türkiye’de sosyal haklarını bilen sayısının çok az olduğuna dikkat çeken Kılıç, Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırıldığında sosyal güvenlikte daha almamız gereken çok yol olduğunu vurguladı.

Dergimizde genç oyunculardan Özge Özpirinçci’yi de konuk ediyoruz. Özpirinçci ile dizilerden sinema dünyasına uzanan ça-

lışmalarını konuştuk. Renkli Yaşam sayfalarımızda ise içimizdeki bir şairi, Ferruh Tunç’u yakından tanıyacaksınız. Bir dönem TMSF Başkan Yardımcısı olarak da görev yapan Tunç’un, ödüllü üç şiir kitabı bulunduğunu da belirteyim.

Gezi sayfalarımız aracılığıyla sizi hem Anadolu’nun hem de dünyanın güzellikleriyle tanıştırmaya devam ediyoruz. Orta

Avrupa’da Alplerin beyaz büyüsüne sahip Slovenya’da huzurun izini sürerken, İç Anadolu’da Niğde’nin güzelliklerini keşfetmeye ne dersiniz?...

Sağlıktan eğitime, kültür sanattan teknolojiye birbirinden farklı alanlardaki haberlerimizle entelektüel dünyanızı zen-

ginleştirmek için çaba sarfetmeye gayret ediyoruz. Dileriz faydalı olabiliriz. Dergimizi keyifle okumanız dileğiyle… Sağlıcakla kalın dostlar

Dr. Yahya Arıkan

İSMMMO

Kasım-Aralık 2014

YASAM

SAHİBİ İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Adına Yahya Arıkan Kurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBUL SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Zehra Yılmaz Işıloğlu

YAYINA HAZIRLAYANLAR Hasan S. Keseroğlu, Ayşegül Emir, Defne Doğan, Gülşen Kandemir

basin@ismmmo.org.tr, yasamdergi@gmail.com

Kurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBUL

l DANIŞMA KURULU Yahya Arıkan, Yücel Akdemir, Ali Altun, Metin Bayar, Yılmaz Bolgün, Ayla Büyükhan, Murat Ceyhan, Mustafa Çaya, Fuat Çiftçi, Ayhan Çorapçı, İrfan Demirci, Erol Demirel, Yrd. Doç. Dr. Zekeriye Demir, Burhan Eray, Ertuğrul Erdem, Mithat Erdoğan, Mehmet Eren, Saadet Gencoğlu, Metin Gökdağ, Özlem Gül Er, Tayyar Güler, Haluk Gülsoy, Adnan Gün, Nadir Hikmet Güneş, Ayşin Hangül, Hasan Ildır, Funda İzi, Hüseyin Kaleli, Turgay Kanarya, Şahin Kandıralı, Turan Kaşıkçı, Nedim Kaya, İlhan Kırcaoğlu, Coşkun Kolso, Sabahaddin Kunaçaf, Cemile Kuzu, Kazım Mermer, Arif Mert, Kenan Mülayim, Muhammed Öncül, Hayrettin Özbakır, Serdar Özkan, Gülgün Öztürk, Emine Öztürk, Veysel Karani Palak, Nevzat Pamukçu, Bahriye Payal, Fahrettin Ravanoğlu, Orhan Sarıgene, Süheyla Öztürk Selçuk, Hüsniye Sezgin, Gülay Süren, Dr. Abdülkadir Şahin, Sevim Şahin, Nurettin Tan, Feyzullah Tanyer, Ali Haydar Tunç, Abdulaziz Ural, Turgut Uysal, Mehmet İhsan Yalçın, Hüseyin Yerli

l BASILDIĞI YER: Express Basımevi İkitelli OSB Deposite İş Merkezi A4 Blok K.3 No.309 Küçükçekmece-İstanbul (0212) 671 61 51, (0212) 671 61 52 l Yayın Türü: İSMMMO Yaşam; yaşam, kültür ve güncel haber dergisidir. Yerel süreli yayındır. İki ayda bir yayımlanır, 3.000 adet basılır. Dergimizde yer alan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. l Yönetim Yeri ve Yazışma Adresi: Kurtuluş Caddesi, No: 114, Şişli- İSTANBUL Telefon: (0212) 315 84 00, Faks: (0212) 343 47 80


K A P A K

Ağaçlara kıymayın efendiler

İÇİNDEKİLER

Nazım Hikmet’in analar için dün olduğu kadar, bugün de yakıcı olan ‘kıymayın’ çağrısı, hiç kuşkusuz ağaçlar için geçerli. Çünkü ne yazık ki Türkiye’de anaların da ağaçların da kıymeti bilinmiyor… Hangi yana baksanız hoyrat imar kararları, gözü dönmüş para hırsı, pervasız bir yıkım, acımasız bir talan var. Adeta bir ağaç kıyımı yaşanıyor. Yeni dikilen fidanların boyu, canına kıyılanların imdadına yetişemeden hem de…

14 Z İ R V E D E K İ L E R

'Gelecek, kader olarak görülmemeli'

Fütürizm yani gelecekçilik, gerek iş dünyasının gerekse devlet yönetimlerinin fark edip giderek daha çok önemsediği olumlu gelecek tasarımına odaklanmış bir düşünce akımı. Fütüristler Derneği Başkanı Murat Şahin, "Gelecekte bildiğimiz her şey değişecek” diyor. 10

D O S Y A

Yapay mutluluk, yapay zehir

Yapay tatlandırıcılar, şeker ihtiyacını gidermek isteyenlere yapay bir mutluluk veriyor. Yapay tatlandırıcı içeren yiyecek ve içecekler; pankreasta insülin salgılanmasına yol açarak, vücutta yağ birikmesine neden oluyor. Diğer bir deyişle kilo verelim derken kilo almak kaçınılmaz oluyor.

24


GÜNDEMİN SESİ “Tek başına güzellik yetmez”

Gülay Afşar, NTV’de yayınlanan kültür sanat programı ‘Gece Gündüz’ le izleyicinin karşısına çıkıyor. Afşar, “Kadın olmak TV’de bir avantaj olabilir ama yetmez. Konunuza hakim olmanız gerekir” 20 diyor.

YAŞAMIN PORTRESİ

R E N K L İ

Y A Ş A M

Ödüllü, bizden bir şair

Ferruh Tunç, şiir kitaplarıyla ödül kazanan bir meslek mensubu. Şair Tunç’un, Şehrin Eski Yolcusu, Melez Zamanlar ve Tunç Ayna adlı kitapları var. Yeni kitaplar üzerinde çalışan meslek mensubu, Türk şiirinin romandan daha güçlü olduğunu söylüyor. 28

6 2 .

G Ü N

İSMMMO HABER

Özge Özpirinçci “Oyunculukla ilgili yapıcı eleştiriler ise kendi içinde ikiye ayrılır, samimi olanlar ve sadece eleştirmiş olmak için olanlar. Eleştiriyi dinlerim ama katılıp katılmama lüksümü 30 her zaman elimde tutarım” diyor.

KARİYER

36

DOSTLARIMIZ

40

S A Ğ L I K

GEZİ - DÜNYA

48

EVİM EVİM

SİNEMA-DVD KİTAP 34

42

44

KÜLTÜR-SANAT

İş hayatında adeta müdürden geçilmiyor… Çalışanlarına zam ve prim veremeyen firmalar bol keseden unvan dağıtarak motivasyon sağlama yolunu seçiyor. Siz hangisini seçerdiniz, unvan mı maaş mı?

38

MODA

GEZİ - TÜRKİYE

Para yok, unvan verelim

8

EĞİTİM

LEZZET

Özpirinçci: Yapıcı ve samimi eleştirileri dikkate alırım

6

TEKNO-YAŞAM MİZAH

46 52 56 58 60 62 64


Hedeflerin tutması zorlaşıyor 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun yıldönümünde siyasi endişeler ve ABD Merkez Bankası'nın (Fed) 17-18 Aralık toplantısında ocakta tahvil alımlarını azalmaya başlayacağını açıklaması, dolara rekor üstüne rekor kırdırdı. Merkez Bankası, yüzde 5 hedef ile girdiği 2014 yılı boyunca enflasyon öngörülerini, enflasyon raporlarında yukarı yönlü değiştirdi. Ocak ayında yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 6.6 olarak açıklayan Merkez, bunu nisanda 7.4'e, temmuzda 7.6'ya, ekimde ise 8.9'a çıkardı. Ancak enflasyon Merkez Bankası tahminlerinin çok üzerinde kalmayı sürdürdü. Son olarak Kasım enflasyonu yüzde 9.15 olarak açıklandı.

Hükümetin açıkladığı 2015-2017 Orta Vadeli Program (OVP) verileri ekonominin bıçak sırtında olduğunu gösterdi. Geçen yıl belirlenen temel ekonomik hedefler altüst oldu. Yüzde 4’lük büyüme hedefi bu yıl yüzde 3.3’e, 2015 için yüzde 5’ten yüzde 4’e çekildi. Bu yıl için konulan kişi başı gelir hedefi 11 bin 277 dolardan 10 bin 537 dolara çekildi. Gıda fiyatlarına yapılan zamlarla zirve yapan enflasyonda da yıl sonu hedefi yüzde 80’e yakın artırılarak yüzde 5.3’ten yüzde 9.4’e yükseltildi. Yüzde 9.4 olarak belirlenen işsizlik oranı 9.6’ya yükseltildi. OVP’de geri çekilen ihracat hedefleri ise hükümetin ‘2023’te 500 milyar dolarlık ihracat’ söyleminin artık hayal olduğunu gösterdi. 2016 için 202.5 milyar dolar olarak konulan ihracat hedefi 187.4 milyar dolar olarak geri çekildi. 2017 için ise 203.4 milyar dolarlık ihracat hedefi belirlendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 12 Aralık'ta "faizler yüksek" açıklamasının ardından dolarda başlayan tırmanış 14 Aralık operasyonlarının etkisiyle hız kazandı. Buna Rusya'daki gelişmeler de eklenince, dolar 16 Aralık'ta 2.41 lirayı aşıp 2.4140 liraya çıkarak tüm zamanların rekorunu kırdı. Parite etkisiyle Avro da, 3.01 lira düzeyine çıktı.

62. GÜN

Ezeli düşmanların barışı: Küba-ABD

Amerika Birleşik Devletleri ile Küba arasındaki barış, 2014'ün tarihi barışı olarak kayıtlara geçti. 17 Aralık'ta eşzamanlı olarak ABD Başkanı Barack Obama ile Küba Devlet Başkanı Raul Castro, iki ülkenin ilişkilerini 'normalleştireceğini' tüm dünyaya duyurdu. Böylece 1959'da diktatör Batista'yı deviren efsanevi lider Fidel Castro ve sayısız Amerikan başkanı arasındaki 50 yıldan fazla zamandır süren mücadelede tarihi dönüm noktasına ulaşıldı. İlk etapta iki ülke arasında esir değişimi gerçekleştirilirken Obama başkanlık kararnamesi sayesinde Küba ile eko-

6 l İSMMMO YAŞAM

nomik ve diplomatik ilişkilerin tesisi için yol haritası ortaya koydu. Obama'nın başkanlık kararnamesiyle Amerikalılar, artık Küba'yı aile birleşmesi, ticaret, gazetecilik, mesleki araştırma ve toplantı, eğitim, din, sanat ve spor faaliyetleri ile insanı projeler için ziyaret edebilecek. Küba'ya inşaat, tarım odaklı mal satabilecekler. Ancak ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçiler, bu adıma öfkelenirken Küba'dan da 'Biz ABD'nin sistemine karışmıyoruz, siz de Küba'nın sosyalist sistemine karışmayın' ikazı geldi.

KASIM-ARALIK 2014


KISA...KISA...

Yılbaşını yaşayamadılar

KASIM-ARALIK 2014

62. GÜN

2015'e sayılı günler kala bir günde üç felaket yaşandı. Malezya'ya ait AirAsia havayolu şirketinin yolcu uçağı 162 yolcu ve mürettebatıyla birlikte Endonezya'nın Surabaya kentinden Singapur'a giderken ortadan kayboldu. Uçağın enkazı ve cesetlere günler sonra ancak ulaşılabildi. Umudunu son ana kadar koruyan kayıp yakınları, enkaz haberiyle yıkıldı. Yunanistan’dan İtalya’ya giden feribotta Adriyatik Denizi’ndeyken yangın çıktı. Yüzlerce kişi, hayatının kabusunu yaşarken onlarca kişi kayboldu. Kaybolanların öldüğü düşünülüyor. İtalya’dan yola çıkan Türk bandıralı yük gemisi ile Belize bandıralı yük gemisi çarpıştı. Yük gemisi battı.

4 KASIM: İstanbul Boğazı'nda çoğunluğunu Afganların oluşturduğu yüzlerce kaçağı taşıyan tekne alabora oldu. 28 kişi öldü, kazanın ardından müdahale konusunda ihmal tartışmaları yaşandı. 18 KASIM: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dinlendiğine ilişkin soruşturmayı tamamlayarak 13 şüpheli hakkında "siyasi casusluk" suçundan iddianame düzenledi. 5 ARALIK: Ankara'da bazı polislere hak etmedikleri halde, usulsüz taltif verildiği iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında 17 kişi hakkında dava açıldı. 5 ARALIK: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkındaki "Kayıp trilyon" soruşturmasında takipsizlik kararı verdi. 8 ARALIK: Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında hakaret içeren tweet'ler attığı gerekçesiyle mahkemeye sevk edilen eski AKP Elazığ milletvekili Feyzi İşbaşaran tutuklandı. 14 ARALIK: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "inlerine gireceğiz" açıklaması ilk olarak temmuz-ağustos döneminde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde hayata geçti. İstanbul Emniyet'de Gülen cemaatine yakın olduğu iddia edilen isimler hedef alındı. 17 Aralık soruşturmasının yıldönümüne karşı operasyon beklentisi gündemden düşmeden 14 Aralık Pazar günü Fethullah Gülen cemaatine yakın olduğu bilinen medya patronları gözaltına alındı. Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın da aralarında olduğu gazetecilere operasyon, Avrupa Birliği ve AB başta olmak üzere uluslararası otoriteler ile yurt içinde büyük tepki gördü. 19 ARALIK: Mısır Çarşısı'nda 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin 16 yıldır süren davada sanık Pınar Selek'in beraatına karar verildi. 29 ARALIK: Balyoz davasında eski 1. Ordu Harekat Başkanı Tuğgeneral Süha Tanyeri'ye ait olduğu iddia edilen iki CD üzerindeki yazıların, Tanyeri'nin el yazısından ayrı ayrı alınarak bir yazılımla oluşturulduğu ortaya çıktı. 30 ARALIK: Gazeteci Sedef Kabaş'ın evine, 17 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili tweeti nedeniyle düzenlenen baskın büyük yankı uyandırdı. Gözaltına alınan ve pek çok iletişim cihazı incelenen Kabaş, sevk edildiği mahkeme tarafından serbest bırakılırken "Değerli hakimimiz ifademi aldı ve ardından tweet’imi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdi" dedi.

İSMMMO YAŞAM l 7


Dünya Engelliler Günü’nde birlikteydik 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde engelli yurttaşlara ilişkin farkındalık sağlamaya katkı sunmak için İSMMMO ve Tomurcuk Vakfı bir araya geldi. İSMMMO Hizmet ve Kültür Binası’nde düzenlenen etkinlikte İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, Tomurcuk Vakfı Başkanı Sernur Ataol Karagöz ve İSMMMO Sosyal Etkinlikler Komitesi Başkanı Sezer Karan birer konuşma yaptılar. Konuşmaların ardından etkinlik Tomurcuk Vakfı’nda eğitim gören çocukların verdiği konser ve gösterilerle devam etti. Renkli ve coşkulu geçen etkinliğe üyeler ve aileler de büyük ilgi gösterdiler. Etkinlik sahne gösterilerinin ardından Vakfa destek amacıyla gerçekleştirilen sergi ile son buldu.

İSMMMO HABER

Mavi kapak kampanyasında mutlu son İSMMMO’nun Türkiye Sakatlar Derneği ile başlattığı Plastik Kapak Toplama Kampanyası’nda mutlu sona ulaşıldı. İSMMMO Hizmet ve Kültür Binası’nda düzenlenen etkinlikte, kampanyada elde edilen gelirle alınan tekerlekli sandalyeler aralık ayında düzenlenen törenle ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. Her yıl trafik kazalarından kaynaklanan sakatlanmalar ve doğuştan hastalıklar nedeniyle yürüyemez hale gelenler için Türkiye Sakatlar Derneği yararına başlatılan kampanya süresince İSMMMO üyelerinin katkılarıyla toplam 15 tekerlekli sandalye alabilecek kadar plastik kapak toplandı. Düzenlenen törende bu tekerlekli sandalyelerle birlikte yürüme cihazları ve sağlanan eğitim bursları da engellilere teslim edildi. İSMMMO üyeleri kampanya ile birlikte çevrelerine atık konusunda bilinç aşıladıkları gibi, ihtiyaç sahibi engellilerle de dernekleri aracılığıyla dayanışma içinde oldular.

8 l İSMMMO YAŞAM

KASIM-ARALIK 2014


Denetim sempozyumunu gerçekleştirdik İş, finans, muhasebe ve akademi dünyası 26-30 Kasım 2014 tarihlerinde Antalya Belek’te gerçekleştirilen 11. Uluslararası Türkiye Muhasebe Denetimi Sempozyumu’nda buluştu. Sempozyumun bu yılki ana teması, “Muhasebe Denetiminde Yaşanan Gelişmeler, Değişimler ve Beklentiler”di. Sempozyuma IFAC (Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu) ve uluslararası denetim şirketlerinin üst düzey yöneticileri de katıldı. TÜRMOB Başkanı Nail Sanlı ile İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan’ın açılış konuşmasını yaptığı sempozyumda Antalya Vergi Dairesi Başkanı Halil Akca, Antalya Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürü Selim Erol birer protokol konuşması gerçekleştirdiler. Başta denetim olmak üzere, e-devlet uygulamaları, hizmet geliştirme, kalite yaklaşımı, bağımsız inceleme, katma değerin artırılması gibi birçok başlığın ele alındığı sempozyumda 6 ana oturum ve birçok panel de gerçekleştirildi.

KASIM-ARALIK 2014

eğitim başvurularının 31 Aralık 2014’te sona ereceğini belirtti. Eğitimlerin 31 Aralık 2015’te başlayacağını vurgulayan Arıkan, eğitim programları boyunca İstanbul Odası eğitim birimlerinden de yararlanılacağının altını çizdi. Başkan Yahya Arıkan eğitimdeki yeni açılımla ilgili şu açıklamaları yaptı: “En başta ortaya koyduğumuz gibi mücadele sürecimizin hiçbir aşamasında bir tek meslek mensubumuzu bile mağdur etmemiz söz konusu olmayacaktır. Sizlerin bu aşamada mümkün olduğu kadar daha iyi koşullarda eğitimlerini tamamlaması en temel hedefimizdir. Bağımsız denetimle ilgili olarak başta 15 yıl ayrımı ve genç meslektaşlarımıza tekrar sınav yapılması olmak üzere, meslek örgütümüze ve meslektaşlarımıza yapılan haksız uygulamalara karşı mücadelemiz devam edecektir” diye konuştu.

İSMMMO HABER

Eğitim açılımı

TÜRMOB (Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği) iki üniversite ile önemli bir işbirliğine imza attı. Ankara Üniversitesi Işık Üniversitesi ve TÜRMOB arasında “eğitim işbirliği” protokolü imzalandı. Eğitimlerin İstanbul üzerinden ilerleyebilmesi için de Ankara Üniversitesi, Marmara Üniversitesi ile işbirliği anlaşması yaptı. TÜRMOB’un Türkiye genelinde başlatacağı bağımsız denetim eğitimlerine Ankara, Marmara ve Işık üniversitelerinin akademik bilgi ve deneyimi ile katkı vermesi kararlaştırıldı. TÜRMOB Başkanı Nail Sanlı ile Rektör Prof. Dr. Erkan İbiş ‘eğitim işbirliği” protokolüne imza attılar. Sektör ile üniversite işbirliğinde örnek bir uygulamanın yolunu açan protokol konusunda İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan da Oda internet sitesi üzerinden bir açıklama yaptı. Başkan Yahya Arıkan,

İSMMMO YAŞAM l 9


ZİRVEDEKİLER

'Gelecek, kader olarak görülmemeli'

10 l İSMMMO YAŞAM

Fütürizm yani gelecekçilik, gerek iş dünyasının gerekse devlet yönetimlerinin fark edip giderek daha çok önemsediği olumlu gelecek tasarımına odaklanmış bir düşünce akımı. Türkiye'de artan bir bilinçle bu alanda pek çok şey yapılıyor. Okulu bile kurulmuş durumda. Yılda bir de 'Gelecek Günü' kutlanıyor. Fütüristler Derneği Başkanı Murat Şahin, "Gelecekte bildiğimiz her şey değişecek. Ancak eğitim, sağlık ve yönetim kritik önemde. Mevcut okul sistemi artık yetmiyor, gençleri geleceğe hazırlamıyor" diyor. KASIM-ARALIK 2014


GAYE DELEN

HER YIL 10 ŞEHİR GEZİYOR

KASIM-ARALIK 2014

ZİRVEDEKİLER

lecekte başka neler olacak sorusunu sormaya başlayınca merakım beni World Future Society’ye (Dünya Gelecek Topluluğu) götürdü. Ardından da TürFütürizm… Türkçesiyle gelecekçilik. 'Uzkiye’de Fütüristler Derneği kurulunca hemen üyegörü’ de deniliyor. Fütürizm, İngilizce’deki futusi oldum. re (gelecek) sözcüğünden türemiş bir düşünce akıTürkiye’de fütürizmin durumuyla ilgili Kendinizle ilgili biraz daha bilgi vemı. Dünyada bu düşünce akımını yaymak ve füneler söylemek istersiniz? Bu alanda yapırir misiniz? Boş vakitlerinizde neler yatürist fikirler geliştirmek üzere birçok dernek ve lanları yeterli buluyor musunuz? parsınız? Hobileriniz neler? organizasyon çalışıyor. Fütüristler Derneği ve üyelerimizin çalışmaları Motosiklet kullanmayı seviyorum. ŞeTürkiye’de bu alanda faaliyet gösteren tek sayesinde 10 yıl öncesine göre çok yol aldık ancak hir içinde kullandığım bir küçük Scooter ve hafdernek ise 2005 yılında kurulan Fütüristler Derhiçbir zaman yeter diyebileceğimizi sanmıyorum. ta sonları şehir dışı gezmeleri için bir Enduro neği. Derneğin sosyal ve pozitif bilimler açısından Zira insanlık güneşin aya yansıyan ışınlarından enermotorum var. Güvenli kullanmak için eğitimtüm disiplinlerin ve teknolojinin insanlığı ne kaji üretmeyi düşünürken biz hala yılda 65 milyar doler aldım. Seyahat etmek bir tutku benim için. dar ve nasıl etkileyeceği, nelerin değişeceği ve dölar enerji ithalatına para ödeyen ve yerli otomoHer yıl 5-10 yeni şehir görmeye gayret edinüşeceğiyle ilgili görüşleri paylaşmak, iş yaşamı bil üretmeyi hedefleyen bir ülke durumundayız. yorum. Her şehir başka bir hayat. Yeni tekve sosyal hayatı iyileştirmeye yönelik yöntemler Fütürizm konusunda Türkiye ve genolojileri takip ederim. Yaptığım işlerde degeliştirme yönünde faaliyetleri bulunuyor. Derneğin lişmiş ülkeleri karşılaştırır mısınız? Aramızda taycıyım. Kafam hep ‘nasıl olur’a çalışır. Bubaşkanı da Murat Şahin. çok fark var mı? nun için aylar süren antrenman yaptım desem Şahin, gelecekçiliği şöyle tanımlıyor: "Okul, En önemli fark bizim geleceği ‘kader’ oladoğru olur. Yeni insanlarla tanışmak, yeni bir toplum hep bizi kalıpların içinde kalmaya zorlurak yaşamamız. Bu nedenle çoğu insan yetenekşey öğrenmek için her fırsatı değerlendiririm. yor. Nasıl olmamız gerektiğini söylemeye hazırleri, akıl ve becerisini kullanmamayı seçiyor. Oysa Bugün biri arasa Yeni Zelanda’da yeni bir şey lar. Gelecekçiler olası iyi, kötü senaryoları araşTürkiye’de olağanüstü yetenek ve ayrıcalıklar öğreneceğiz dese akşama uçakta olurum. tırır, bunların içinden insanlığın iyiliğine olanlara var. Bu alana girmek isteyen gençler dinlesinler, araşodaklanır. Örneğin, tüm dünya hastalıklara çare tırsınlar, ilgilerinin peşinden gitsinler. ararken, ilaç şirketleri yaratır. Gelecekçiler ise inFütürist olduğumu söylediğimde farklı tepkilerle karşılaşıyorum. Hesanları sağlıklı yaşatmaya odaklanır." men herkes ‘hayatımızda neler olacak’ diye soruyor. Bir kısmı ciddi tabii ki Fütürizm, gerek iş dünyasının gerekse devlet yönetimlerinin fark edip bir kısmı da dalga geçiyor. önemsediği, olumlu gelecek tasarımına odaklanmış bir alan. Murat Şahin, TürFütürizmin Türkiye’ye, Türk insanına ve ekonomiye katkıkiye’de fütürizmin yayılması için sıkı çalıştıklarını söylüyor. Yılda 200’ün üzeları neler olabilir? Fütürizm hangi alanlarda kullanılabilir? rinde etkinlikte, üniversite ve kurumda kendilerini anlatıyorlar. Yeni icraatMeslek ayrımı yapmadan herkesin daha iyi bir hayat sürmesi için bizları da her yıl 1 Mart’ta ‘Gelecek Günü’nü kutlamaları oldu. Murat Şahin'le, den öğreneceği ve insanlık için yapacağı bir şey var olduğuna inanıyorum. kendisini, gelecekçiliği ve bu akımın Türkiye'deki durumunu konuştuk. İnsanlık yeni enerji kaynaklarını konuşmasa ‘paylaşım ekonomisi’ diye bir Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Fütürizmle ilgilenmeye nakavram oluşmazdı. Bugün insanoğlu arabasını, evindeki fazla odasını, yolsıl başladınız? culuğunu paylaşarak her yıl milyarlarca dolar tasarruf ediyor. Bu sayede yıl44 yaşındayım. Teknik liseden elektronik teknisyenliği bölümünden da bir milyar insan daha ekonomik seyahat edebiliyor. Üç boyutlu yazıcılar mezun oldum. Üniversitede iktisat eğitimi aldım. Ama hiçbirini sevmedim ve sayesinde Çin'den minicik bir makine parçası ithal etmeyi beklemiyor, stok bu alanlarda çalışmadım. İş hayatına yarı zamanlı olarak araştırma işinde tutmuyoruz. Bugün 3 boyutlu yazıcılar sayesinde dünya yeni sanayi devriçalışarak başladım. 9 yıllık araştırma deneyimi, beni önce danışman sonra mini yaşıyor. Artık üretilmiş mamule değil, tasarıma para ödemeye hazır olada sanırım dedeme de hayranlığımdan girişimciliğe itti. Hayatım boyunca tek lım. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz dönem tasarım devrimi dönemi. bir cümle ile anlatabildiğim bir işim olmadı. Derneğiniz hakkında bilgi verir misiniz? Ne gibi faaliyetle1999 yılında Retail News isimli bir dergide perakendecilikle ilgili yazı riniz var? 2015’te yeni projeleriniz olacak mı? yazmaya başladım. Yazarlık uğraşım nedeniyle Metro Group’un Extra Future ODTÜ'de yüksek lisans seviyesinde bir akademik dersimiz, Kadir Has mağaza açılışına Almanya’ya davet edildim. Perakendecilikte neredeyse 20 Üniversitesi’nde bir sertifika programı olarak Fütürizm Okulu’muz var. Yılyıl sonra yaygın olarak kullanılacak olan teknolojilerden haberdardım. Ge-

İSMMMO YAŞAM l 11


ZİRVEDEKİLER

ÜYELERİNİN GELECEĞİNE IŞIK TUTUYOR

İSMMMO’nun faaliyetleri hakkında görüşlerinizi belirtir misiniz? İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası, üyelerinin geleceğine ışık tutan bir meslek kurumu olarak benim hafızamda yer etmiştir. Son derece değerli bir meslek odası. Çalışmalarını ilgi ve beğeniyle izliyoruz. Yayınları ve diğer etkinlikleri takdire değer.

da 4-6 kez fikirlerin kaynaştığı mini konferanslarımız bulunuyor. Bunun adı da Futurist Shuffle. Yüzlerce genç fütüristimiz var. Dünya çapında bazı araştırmalarının Türkiye’de yapılabilmesini sağlıyoruz. Yılda 200 üzerinde etkinlikte, üniversitede, kurumda fütürizmi anlatıyor ve daha fazla insanın geleceğe hazır olmasına destek olamaya gayret ediyoruz. Her yıl 1 Mart’ta ‘Gelecek Günü’ kutluyoruz. Dünyada Gelecek Günü kutlaması yapan ilk fütürist organizasyonuyuz. İlk etkinliğimize dönemin World Future Society Başkanı da geldi, 2015’te de yeni başkan açılış konuşmamızı yapacak. Bu yılki ‘Gelecek Günü’nün konusu ne olacak? Bir süredir önde gelen bazı fütüristler, ‘insanlık hep geçmişle ilgili şeyleri kutluyor, neden geleceği kutlayarak karşılamayalım’ diye düşünüyorduk. Biz de kolları sıvadık ve iki yıl arka arkaya 1 Mart’ta kutlama yapmaya başladık. 2015’te ‘gençliğin geleceği’ konusu ile üçüncü kez yapacağız. Yeditepe Üniversitesi bizi bu büyük etkinlik için ağırlıyor. Yeni nesli anlamak isteyen bu yılki konferansımızı kaçırmamalı. Fütüristik bakış açısıyla 2014 yılı nasıl geçti? 2015 yılından neler beklemeliyiz? 2014, bizi pek çok açıdan mutlu etmedi. Ülkemizde yerel, ulusal yöneticilerimiz ülkenin geleceği gençlerle uzlaşmak yerine kavga etmeyi seçti. Ancak dünya büyük değişim açısından önemli adımlar attı. Yeni bir iş yapma anlayışının önemli örneklerinden Airbnb, Uber gibi şirketler milyar dolar seviyesinde yatırım desteği ile değeri 50 milyar doların üzerinde büyüklüklere ulaştılar. Sadece bu iki örnek bile bize iş yapma alışkanlıklarımızın tümden değişeceğini gösterdi. Gelecekte bizi neler bekliyor olacak? Hayatımızda neler değişecek?

12 l İSMMMO YAŞAM

Bildiğimiz her şey değişecek aslında. Ama birkaç konudaki değişiklikler kritik önemde. Birincisi eğitim. Mevcut okul sistemi artık bize yetmiyor, geleceğe hazırlamıyor. Bu nedenle deneyim ve eğlence, öğrenim hayatımıza giriyor. İkincisi sağlık. Yarı organik, kimyasal biyolojik organlar, uzuvlar, akıllı ilaçlar daha sağlıklı ve uzun yaşayan insanlık getiriyor. Enerji de ise yeni kaynaklar, bir otomobili bin kilometre götüren piller, güneş enerjisiyle çalışan fabrikalar ve ofisler görüyor olacağız. Yönetimde ise Y kuşağı Z kuşağıyla yer değiştiriyor. Eski tip yönetim gidecek. Gençler karar süreçlerine daha fazla katılmak istiyor. Mülkiyette de değişimler yaşanacak. Daha iyi bir hayat için daha az para kazanmaya razı yeni kuşaklar, mülkiyete de farklı bakıyor. İhtiyacı kadar sahip olma anlayışı yerleşti. Yılda 10 delik delmek için her eve matkap alma zamanları geride kaldı. Şu an şirket çalışanlarını büyük oranda Y jenerasyonu oluşturuyor. Peki ilerideki dönemde Z jenerasyonu sahneye çıktığında neler değişecek?

KASIM-ARALIK 2014


KASIM-ARALIK 2014

'GÜVENLİ SÜRÜŞ' FİKRİ ÖDÜL GETİRDİ l Murat Şahin’in kendi şirketi de var. Orijinal Şirketlerinin kurucu ortağı. Şahin, çok farklı alanlarda deneyim kazandı. Mesaj Halkla İlişkiler şirketinin ardından Eczacıbaşı Holding araştırma departmanında, Eczacıbaşı ile Procter & Gamble ortaklığı ile kurulan ve daha sonra Information Resources Inc tarafından satın alınan Panel Pazar Araştırma şirketlerinde çalıştı. l 1989 yılında anketör olarak başladığı bu öykü, 1999 yılında onu Trade Services Direktörüğü’ne getirdi. 1999 yılında Retail Marketing Services şirketini kurdu. 2001 yılında Türkiye’nin ilk POD (point of decision-karar noktası) mecrası Trigger’ı piyasaya çıkardı. l 1999 – 2003 yılları arasında Retail News dergisinde izlenimlerini yazdı. 2003–2007 arasında başarı öykülerini birinci ağızdan dinleyip paylaşılmasına aracılık edebilmek için CEO's dergisinde ‘Işığın Peşinde’ röportajlarını yaptı. l Profesyonel hayatın yanı sıra Çağdaş Perakendecilik Derneği, Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği, Internation Counsil of Shopping Centres, Pazarlama ve Kamuoyu Araştırmacılar Derneği'nde aktif bir üye ve kimi zaman yönetici olarak görev aldı. l Şahin, 2005 yılında ‘benzeri olmayan iş hayalleri kurmak’ için kurucu ortağı olduğu Orijinal şirketlerinin sayısını 6 yılda dörde çıkardı. Alkollü araç kullanan arkadaşının ehliyetine el konulduğunda yarattıkları Secure Drive (Güvenli Sürüş) fikri ise bugün yarı zamanlı özel şoför hizmetiyle birlikte dört büyük şehirde ‘havalimanına ulaşmanın en ekonomik, en konforlu ve en çevreci’ yolu olarak biliniyor ve her ay binlerce kişiye hizmet sağlıyor. l Secure Drive fikri ile 2010 yılında Junior Chambers International tarafından Creatice Young Enrteprenuer Award (Yaratıcı Genç Girişimci Ödülü) Türkiye birincisi seçildi ve Türkiye adına dünya yarışmasına katılma hakkı elde etti. 2011 yılında European Business Awards’ta Yılın Girişimcisi kategorisinde ülke temsilcisi olarak finallere gitti.

ZİRVEDEKİLER

2018 yılına geldiğimiz zaman dünyada çalışanların en az yüzde 30’u, Z jenerasyonu olacak. Biz geleneksel yönetim şekillerimizle bu yeni nesli yönetemeyeceğiz. O dönem geldiğinde şirketler için sancılı bir dönem yaşanacak. Y ve Z jenerasyonları şirketlerdeki klasik hiyerarşiyi istemiyorlar, serbestlik ve yaratıcılık istiyorlar. Günümüz şirketlerinde iki çizgi çizip çalışanları bu aralıkta tutmaya çalışıyorlar. Şirketlerin bu tutumuna baktığımızda onları ciddi anlamda sancılı dönemler bekliyor. Y ve Z jenerasyonları ofis içinde özgür alanlar istiyorlar. Şirketin verdiği gereçler onlara yetmiyor kendi gereçlerini getirip çalışmak istiyorlar. Önümüzdeki dönemde evinden ve serbest çalışan girişimcilerin çoğaldığını göreceğiz. Y ve Z jenerasyonları o kadar farklı ki genel trendlere bakıp öngörülerde bulunmak daha güç bir hale geldi. Eskiden gelişmiş ülkelerde trendlere bakıp 30 yıllık plan yapılabiliyordu. Şimdi ise en fazla 3 yıl sonrasını tahmin edebiliyoruz. Türkiye ve dünyadaki ünlü fütüristler hakkında bilgi verir misiniz? Türkiye’de ilk akla gelen Mustafa Kemal Atatürk elbette. O güne baktığımızda modern Türkiye bildiğim en fütürist proje. Dernek çatısı altında kurucumuz Alphan Manas’la birlikte Ufuk Tarhan, Cem Tarık Yüksel, Mustafa Aykut, Alper Alsan ilk sayabileceklerim. Dünyada halihazırda Michio Kaku, Ray Kurzweil, Alvin Tofler, Peter Drucker, Sohail İnayatullah, Nicholas Negroponte ilk aklıma gelenler.

İSMMMO YAŞAM l 13


Ağaç katliamı artık son bulmalı

KAPAK

DEFNE DOĞAN “İstanbul’u çok sevebilirdim, ama beni yoğun trafiği kadar olumsuz etkileyen bir sorunu daha var; sabahları koşabileceğim yeşil alanı yok gibi. Çok az. Olanlar yeterince büyük değil ya da uzak... Ayrıca hali hazırda kullanıma açık yeşil alanların banklarındaki siyah demirler, tuhaf boyamalar... Parklardaki düzenlemeler de rahatsız edici, çok yapay ve görgüsüz... Üstelik dünya para… Neredeyse bir şey yapılmasa daha iyi olacak diyorum her koşu girişiminde…” Bu değerlendirmeyi birkaç yıl önce, Londra’da bir iş seyahatinde bize ev sahipliği yapan şirketin üst düzey kadın yöneticisi yapmıştı. Hanımefendi, yaşamının önemli bir bölümünü Londra’da geçirdikten sonra iş gereği İstanbul’a taşınmıştı. Şirketin merkezinin bulunduğu Londra’da düzenlenen toplantıda biz

14 l İSMMMO YAŞAM

Türk basın mensuplarına eşlik ediyordu. Kaslı vücudu uzun yıllardır sabahları yaptığı koşulara işaret ediyordu... Yeşil alanda, ağaçların arasında, kendi deyimiyle “çamur olmayan, ama toprak yolda” koşu yapmak vazgeçilmezi... Nitekim Londra’da da sabah 9.30’da kararlaştırılan toplantıya, Hyde Park’ta bir saati aşkın sabah koşusundan sonra gelmişti... Bırakın Hyde Park ve diğer kent parklarının büyüklüğünde bir yeşil alanı, İstanbul’da 20-30 ağacı bir arada bulabildiğimiz, kent merkezlerinin içinde ya da yakınında yeşil alan sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Gezi Parkı olaylarını ateşleyen bu sorun, sadece İstanbul değil, Türkiye’de neredeyse bütün kent merkezlerinin acı veren gerçeği... Bunu dillendiren kesimleri; ‘hükümete muhalif, darbe girişimcisi, her gelişmeye ve ekonomik kalkınmaya karşı olduğu’ suçlamalarıyla yıpratma tartışmasını, gayri ciddi olduğu gerçeğiyle

KASIM-ARALIK 2014


Eğer tarihe saygınız varsa, önce o Gezi Parkı denilen yerin tarihi nedir onu araştır bak. Orada tarihi yeniden ihya edeceğiz. Orayı tamamıyla yayalaştırarak insanoğlunun emeğine sunacağız. Şu anda Ak Parti iktidarı döneminde, belli yaş gruplarında diktiğimiz ağaç miktarı, fidan 10 yaş grubu üzeri, 5 yaş grubu üzeri ağaçlar olmak üzere yaklaşık 2.5 milyardır.” Aradan birkaç gün geçtikten sonra, Maliye Bakan Yardımcısı Abdullah Erdem Cantimur, 1 Haziran’da Ekofinans.com’a verdiği röportajda dikilen ağaç sayısını 4.5 milyar olarak açıklıyor: “Hükümetin de bu manada ciddi politikaNazım Hikmet’in analar için dün ları var. 8-10 yılda 4.5 milyarın üzerinde ağaç diolduğu kadar, bugün de yakıcı olan kildi ve bunlar büyük ağaç, fide falan değil. Bü‘kıymayın’ çağrısı, hiç kuşkusuz tün otoyolların etrafı ağaçla donatılıyor. Benim dünyada dikili bir ağacım yok inşallah bir ağaç ağaçlar için geçerli. Çünkü ne yazık ki dikelim dünyada dikili bir ağacımız olsun. Buradaki Türkiye’de anaların da ağaçların da çalışmasından dolayı Bayraktar Grubu’nu özelkıymeti bilinmiyor… Hangi yana likle kutluyor, bu gibi çalışmaların devam etmesini baksanız hoyrat imar kararları, gözü diliyorum. Burada diktiğimiz fidanlardan yıllar dönmüş para hırsı, pervasız bir yıkım, sonra meyve yemek nasip olsun.” acımasız bir talan var. Adeta bir ağaç Veriler konusundaki kaos, günümüzün kıyımı yaşanıyor. Yeni dikilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fatih Altaylı’ya yapfidanların boyu, canına kıyılanların tığı değerlendirmeyle biraz daha büyüyor: “İkimdadına yetişemeden hem de… tidarımızda 3 milyar ağaç diktik.” Bir hafta sonra da rakamı 2 milyar 800 milyon olarak telaffuz ediyor. Sonuçta, ortalama son 10 yılda dikilen ağaç sayısı bir hafta, 10 gün içinde 2 milyar yana bırakırsak yeşil katliamının Türkiye’de gündem olması çok olumile 4.5 milyar adet arasında oynadı… lu… Çünkü bu tartışma ve duyarlılık arttıkça pervasız gidişin değişebileceği umudu güçleniyor.

GERÇEK NE?

KASIM-ARALIK 2014

Demeçlere takılmadan istatistikler esas alındığında pek çok kamu otoritesinin verisine ulaşmak mümkün. Ancak demeçlerdeki tutarsızlık verilerde de aynı oranda kafa karıştırıyor. Yine de 2011 yılında Orman Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı Ormancılık istatistikleri fikir veriyor. Buna göre, Türkiye’de ormanlık alanlar 1999 yılında 20.763.248 hektar iken, 2010 itibarıyla 21.537.091 hektara çıkmış. Hektar artışından ağaç sayısını kestirmek güç. Bazı ormanlık alanlar elbette kendiliğinden genişleyebiliyor. Devlet katkısı ve insan elinin gerçekleştirdiğine ulaşmak için dikkate alınan ağaçlandırma verilerine göre 2002 yılından 2011 yılına dek ağaçlandırma çalışmalarında 332.723 hektar ağaç dikilmiş. Muhtelif kaynaklara göre, bir hektar alana 1000-2500 arası ağaç dikiliyor. Bu durumda, 332.723 hektarlık ağaçlandırma çalışması sonucu dikilmiş

KAPAK

Türkiye’de son yıllarda fidan dikim kampanyalarının, ormanı koruma bilincinin yaygınlaştığı doğru. Veriler, yılda yüzbinlerce, en az 500 bin fidan dikimine işaret ediyor. Ancak orman yaygınları, yanlış planlama ve imar kararları, çarpık kentleşme gibi nedenlerle en az bir o kadar ağaç yitiriyoruz. Doğrusu Türkiye’de hali hazırda yetişmiş, 5 yaş ve üzeri ağaç sayısı için olduğu kadar dikim verileri konusunda da tutarsız veriler ve demeçler olduğunu belirtelim. Gezi Direnişi’nden sonra hükümet yetkilileri bu konuda kamuoyunu çeşitli verilerle ikna etmeye çalıştı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bir demecinde (29 Mayıs 2013) Gezi direnişçilerine seslenirken dikilen ağaç sayısı hakkında da bilgi veriyor: “Biz kararı verdik.

İSTATİSTİKLER TUTARSIZ

İSMMMO YAŞAM l 15


olan ağaç sayısı 332.723.000 ile 831.807.500 ediyor. Ortalama 500 milyon, en iyimser tahminle 900 milyon. Birleşmiş Milletler Besin ve Tarım Birliği’ne bağlı olarak çalışan Küresel Orman Kaynakları Değerlendirme (Global Forest Resource Assesment) Raporu’na göre de Türkiye’de ağaçlandırma verileri, bu dönemde 500 ile 900 milyon arasında ağaç dikildiğini teyit ediyor. Dolayısıyla demeçlerin biraz abartılı olduğu ya da AKP hükümetinin 2012’de 9 yılda diktiği ağaç miktarının iki katından fazlasını dikmiş olduğu sonucu çıkıyor. Verilerdeki bütün bu karışıklığa rağmen Türkiye’de 22 milyon hektar ormanlık alan olduğunu söylemek mümkün. Ancak bu alanların yüzde 49’u verimsiz ormanlar… Verimli ormanlarda ise hektar başına düşen ağaç miktarı 500 civarında. Verimsiz alanlarda ise bu sayı 150 civarında kalıyor. Türkiye’de ağaç sayısının 8-10 milyar arasında olduğu da söylenebilir. Türkiye’de ağaçlandırma faaliyetini destekleyen sosyal sorumluluk kampanyaları, hatıra ormanı bilinci yaygınlaşıyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü bu bilincin daha da yaygınlaşması için her türlü desteği sağlıyor. Müdürlüğün verilerine göre, 2013 itibarıyla kuruluşlara ait 2 bin 249 hatıra ormanında 21 milyon 833 bin fidan var. Bakanlık, bedelli tesis edilen hatıra ormanı ağaçlandırmalarında, fidan sayısı ve hektar olarak bir üst sınır öngörmüyor. Bağışçılar adına sahaya tanıtım levhası dikilebilmesi için sahaya en az 2 bin fidan dikilmesi gerekiyor.

KAPAK

BİR KÖPRÜ = BİR MİLYON AĞAÇ

Sivil toplumun da katkısıyla fidan sayısı her geçen gün daha da artıyor. Ancak hem dikilenleri yaşatmak hem de yetişmişleri korumak için yeterli önlem alınmadığı gibi yanlış kent planlama kararları da yeşili tehdit ediyor. Buna son olarak İstanbul’daki Kuzey Ormanları tartışmasını örnek vermek mümkün.

16 l İSMMMO YAŞAM

Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, yürütmeyi durdurma ve iptal davaları süren 3’üncü köprü için en az bir milyon ağacın kesileceğini söylediklerini anımsatarak haklı çıktıklarının altını çiziyor. Kahraman, söz konusu projenin yeni kentsel arsalar üretmek için yapıldığını belirterek şu bilgileri veriyor: “İstanbul trafiğini rahatlatmanın yolu, raylı sistemler ve toplu taşımaya yatırım yapmaktan geçiyor. Bundan sonrası için öngörümüz, 2’nci köprüde yaşanan senaryonun tekrarlanması: Köprü açıldıktan sonra çevresinde yapılaşma baskısının ortaya çıkması ve daha çok orman alanının tahrip edilmesi… Kuzey Ormanları içinde yeni çekim merkezleri yaratılmak isteniyor ve bu yollar onları birbirine bağlayacak. Konuyla ilgili 19 ayrı davamız sürüyor.”

‘İSTANBUL OKSİJENSİZ’

İstanbul’un giderek beton yığınına döndüğü, artık ağaçların neredeyse parmakla sayılabildiği aşikar. Çevre uzmanlarına göre kişi başına düşen aktif yeşil alan 1 metrekarenin altında... Oysa sağlıklı bir yaşam için gerekli miktar 10 metrekare. İBB’ye göre ise, İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan 6.4 metrekare. Bu rakam Avrupa ülkelerinde 45 metrekareye ulaşıyor. Uzmanlar, İstanbul’da son yıllarda yeşil alanların jet hızıyla yapılan imar değişiklikleriyle imara açıldığını belirtiyor. Prof. Dr. Orhan Kural, yeşil alansız bir şehrin yaşayamayacağını belirterek, “İstanbul’da mezarlık ve camii alanları dışında yeşil alan kalmadı. Son kalanlar da yapılaşma sonucunda katledilmek isteniyor” diyor. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Erdin de “Türkiye’de halkın rahat nefes alabileceği kamuya ait yeşil alan ve parkların sayısı çok yetersiz. Yeşil alanların yapılaşmaya açılması dünya kenti İstanbul’a yapılabilecek en büyük kötülüktür” diye konuşuyor. Şehir Plancısı Rasim Acar da iktidarın imar politikalarından ve yeşil katliamından “Gerek TOKİ, gerek mevcut iktidar dokunulmamış arazi kalmadığı için imara açılabilecek kamusal alanlar olarak askeri ara-

KASIM-ARALIK 2014


zileri de ranta açmaya çalışıyor. ABD ve Avrupa’da şehir merkezlerinde arazi değeri en yüksek olan yerleri kamunun kullanacağı park alanları olarak düzenliyorlar” sözleriyle eleştiriyor.

ŞAKA GİBİ ADAYLIK...

Yeşil katliamı ve buna ilişkin tartışmalar sürerken İstanbul, 2017 Avrupa Yeşil Başkent adayı oldu. İngiliz The Guardian gazetesi, bu adaylığın; ağaçların kesilmesi, yeşil alanların üstünden buldozerlerle geçilmesi nedeniyle alay konusu edildiğini yazdı. Gazete, “Aktivistler, imara alan açmak adına ağaçların kesildiğini, yeşil alanların dümdüz edildiğini söylüyorlar” ifadelerini kullanarak başvurunun kent yetkililerinin çevre protestolarına aman vermediği bir dönemde yapıldığına dikkat çekti. Gazete, Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP’nin dönemin İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın “Bu adaylık şaka gibi” değerlendirmesini sayfalarına taşındı. Gazete, Türkiye ile ilgili haberinde Validebağ Korusu’ndaki yeşil mücadelesini de dünya kamuoyuna duyurmuş oldu.

DOĞAYA AĞIT

KASIM-ARALIK 2014

Greenpeace, TBMM Enerji Alt Komisyonu’nda görüşülen ve zeytinlikleri sanayi yatırımlarına açmayı öngören tasarının yasalaşmaması için “zeytini seviyorum” sloganıyla ulusal bir kampanya başlattı. Greenpeace, söz konusu tasarının, dünyanın en büyük dördüncü zeytin üreticisi olan Türkiye’nin bu alandaki 20 yıllık başarılı yükselişinin önünü kesecek nitelikte olduğu vurguladı. Greenpeace Akdeniz Gıda ve Tarım Kampanya Sorumlusu Tarık Nejat Dinç, “Türkiye’deki zeytinlikler açısından çok kritik bir yol ayrımındayız. Türkiye’nin kalkınması doğayı, çevreyi, insan sağlığını ve küçük zeytin üreticilerinin geçim alanlarını yok eden kirli enerji yatırımlarından değil, dünya lideri konumunda olduğumuz zeytinciliğimizin korunup desteklenmesinden geçer. Zeytin, çiftçileri, üreticileri, esnafı ve tüketicileri birbirine bağlayan, sofralarımızın vazgeçilmez bir parçası olan kutsal bir meyvedir. Onun için Türkiye’deki herkesi ‘zeytiniseviyorum.org’ adresinde kampanyamıza katılmaya çağırıyorum; zeytinlerimize sahip çıkarak bu başarı hikayesinde herkes yerini almalı” dedi. “Zeytinlik” kelimesinin anlamını değiştirten yasa tasarısında, bir yerin zeytinlik sayılabilmesi için 25 dönümden daha büyük olması koşulu getiriliyor. Tasarı,Türkiye’deki zeytinliklerin yüzde 80’i, 25 dönümün altında olduğu için, bu alanlara kirli sanayi yatırımlarının yapılabilmesinin önünü açıyor.

KAPAK

Gezi’de patlak veren ‘yeşil direniş’ Türkiye’de yeni bir dönemin de habercisi oldu. Validebağ Korusu’ndaki itiraza kadar uzanan süreçte siyasi irade, doğa sevgisi ve duyarlılığı açısından kabul edilemez kararlara imza attı… Yırca’da sökülen tam 6 bin zeytin ağacı, AVM’ler için kalkan ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) kararları, sit alanlarına HES izni… Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın "çevre karnesi"ni değerlendiren Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu 2014’te ortaya çıkan çevre sorunlarını şöyle sıraladı: - 3. Havalimanının zemini iyi değil. Bölgede 2.5 milyon ağaç ve 8 dere bulunuyor. Projeyle İstanbul’un su kaynakları kurutulacak. - Doğal SİT alanı olan Antalya Phaselis’te bakanlık, ÇED raporuna gerek yok kararı verdi. - Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği ile sulak alanlar ulusal ve mahalli öneme sahip olan-

GREENPEACE’TEN ZEYTİNLİK KAMPANYASI

İSMMMO YAŞAM l 17


GEREKSİZ YAZIŞMA= 2.5 MİLYON AĞAÇ

KAPAK

Türkiye’de ağaç kıyımı, sadece imar kararlarıyla yapılmıyor. Günlük yaşamda da dikkat edilmesi, milyonlarca ağacın hayatını kurtarabilir. Ofislerde gereksiz çıkışlar alınması gibi nedenlerle kağıt israfı da yeşil için bir tehdit. Çevre Bakanlığı yetkililerine göre, gereksiz yazışmaların yapılmaması halinde 2 milyon 500 bin yetişmiş ağaç kesilmekten kurtarılabilir. Çevre Bakanlığı’nın hazırladığı “Garip ama gerçek. Bunları biliyor musunuz?” başlıklı broşürde insanların farkına varmadan elindeki kaynakları nasıl yok ettiğine dikkat çekiliyor. Türkiye’de yaklaşık 1 milyon ton kağıtla gereksiz yazışmalar yapılıyor. Bir ton kullanılmış beyaz kağıt geri kazanıldığında 16 çam ağacı, bir ton gazete kağıdı geri kazanıldığında ise 8 çam ağacının kesilmesi önlenmiş olacak. Bir büro elemanı yılda 81 kilo yüksek vasıflı kağıdı çöpe atıyor. İnsanların birbirlerine gönderdikleri mektupların yüzde 44’ü okunmuyor. Bir insan ömrünün 8 ayı ise gereksiz yazışma zarflarını açarak geçiyor. Yalnızca 100 bin aile gereksiz yazışmaları durdurursa her yıl 150 bin ağaç kesilmeyecek. Broşüre göre, Türkiye’deki doğal hayatta birçok tür yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bir cam şişe doğada 4 bin, plastik bin, ciklet 5, bira kutusu 10-100, sigara filtresi 2 yıl yok olmuyor. Doğaya atılan atıklar, yaşamı tehdit ediyor ve bunların yüzde 60’ını boya ve boya ürünleri oluşturuyor. Aynı broşüre göre, Türkiye’de bulunan 9 bin bitki türünden, 3 bini sadece Türkiye özgü. Türkiye’de doğal ortamda 120 memeli hayvan, 440 kuş, 18 sürüngen, 350 balık türü yaşıyor ve 15 memeli, 46 kuş, 13 sürüngen türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Dünyanın büyük kuş göç yollarından ikisi Anadolu’dan geçiyor. Türkiye’de uluslararası öneme sahip 56 sulak alan bulunuyor. Sulak alanlar biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en verimli bölgeleri olarak tanımlanıyor. Türkiye’deki toprakların üçte ikisi su veya rüzgar erozyonunun etkisi altında. Bu nedenle her yıl 1 santimetre kalınlığında ve Kıbrıs adası büyüklüğünde toprak yok oluyor. Bir otomobilin hortumla yıkanması yaklaşık yarım ton suya mal oluyor. Geri kazanılan bir ton cam ile yaklaşık 100 litre petrol tasarrufu sağlanacak. 3.7 litre benzin yaklaşık 3 milyon litre içme suyunu kirletiyor. Büyük bir kayın ağacı 72 kişinin bir günlük oksijen ihtiyacını karşılıyor. Dünyadaki mevcut suların ancak yüzde 1’i kullanılabilir nitelikte. Dünyada her gün sağlıksız sulardan 25 bin kişi ölüyor. Dünya yüzeyinin yüzde 6’sı çölleşmiş, yüzde 29’u da çölleşme yolunda. lar şeklinde ikiye ayrıldı. Yönetmelikle, sulak alanların korunmasını engelleyen projelerin önü açıldı. - Milli Parklar Yönetmeliği ile milli parklara tesis yapılabilmesi sağlandı. - “Doğal Sit Alanları İlk Kararı” ile sit alanlarına HES yapımının önü açıldı.

18 l İSMMMO YAŞAM

- Tuz Gölü 10 maden şirketine parsellendi. ÇED raporları iptal edildi. Şu an madenler hukuksuz olarak çalıştırılıyor. - ÇED Yönetmeliği değiştirildi. AVM, golf sahası, hastane yapımında ÇED zorunluluğu kalktı. - Soma'nın Yırca köyünde yapılmak is-

tenen santrale ve zeytin ağaçlarının kesilmesine karşı köylüler nöbet eylemi başlattı. Santrali kurmak isteyen şirket, acele kamulaştırma ile aldığı arazideki 6 bin zeytin ağacını, üzerindeki zeytinler dahi toplanamadan, bir gece katletti. Aynı gecenin sabahında Danıştay araziyle ilgili kamulaştırma kararının yürütmesi-

KASIM-ARALIK 2014


BİRŞEY YAPMALI!

Doğa katliamı, kaynakların her geçen gün tükenişi, Türkiye’de geniş bir kesimi rahatsız ediyor. Bu gidişe dur demek için arttırılan sosyal sorumluluk kampanyaları, ağaçlandırma faaliyetleri ve yargı mücadelesine eşlik eden bir süreç daha var… 2012’de bir grup duyarlı yurttaş Meclis’te Ekolojik Anayasa Girişimi’ni başlattı. 2 Ocak 2012’de TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunulan görüşler doğanın gelecek kuşaklardan emanet alındığı bilinciyle ortaya çıktı. Kamuoyundan destek bekleyen bu girişimin temel aldığı yaklaşım şöyle; l Türkiye Cumhuriyeti, Doğa’nın ve onun bir parçası olan insanın haklarına dayanan, demokratik, laik, ekolojik ve sosyal bir hukuk devletidir. l Su, hava, genler, tohum ve doğanın diğer unsurları doğal varlıktır, kaynak olarak nitelendirilemez. Bu varlıklar Doğa’nın bir parçası ve onlara bağlı yaşayan tüm canlıların ortak kullanımında olmalıdır. Doğal varlıklar mülkiyete tabi olmamalı, kendileri veya genetik bilgileri hiç bir şekilde patentlenmemeli ve kamusal kullanımları ekolojik dengeler öncelikli tutularak güvence altına alınmalıdır. l Devlet, tüm faaliyetlerde doğal varlıkların kendilerini yenileyebileceği şekilde kullanılmasını sağlamak için ihtiyatlılık ilkesi çerçevesinde gerekli önlemleri alır. Kamu yararı emanetçilik anlayışıyla tüm canlıların haklarının korunması ve ekolojik dengenin devam etmesi sağlanacak şekilde yorumlanır.

KASIM-ARALIK 2014

l Doğaya ve çevreye zarar verme olasılığı olan tüm plan ve uygulamalarda, zarar görmesi muhtemel bölgede yaşayan halkın her aşamada, plan ve uygulamalarla ilgili her türlü bilgiye ulaşma, kararlara katılma ve insan veya doğanın haklarından biri veya bir kaçı ihlal edildiğinde yargı yollarına başvurma hakkı vardır. l Her canlının temiz ve ücretsiz suya ve sağlıklı gıdaya erişim hakkı vardır. Devlet, herkesin temiz suya ve sağlıklı gıdaya erişmesini sağlamak için gerekli önlemleri alır. l Ekolojik olarak sürdürülebilir, sosyal olarak adil bir ekonomik sistemin geliştirilmesi anayasal olarak güvence altına alınmalıdır. Doğal sistemlerin kendini var etme ve yenileme yetisine zarar vermeyen, uyum içinde bir varoluş sağlamak için ekonomik önceliklerin değiştirilmesi, yapılan tüm insani faaliyetlerin biyolojik kapasite göz önüne alınarak yapılması sağlanmalıdır. landı. Bunun için 510 bin 59 ekonomik değeri olan ağaç ile birlikte, 1.5 milyon ağacın kesilmesi öngörülüyor. Ayrıca bölgeye yapılacak liman ile yalnızca 40 tane kalan fokların yaşamları tehlikeye girdi. Foklardan, santral için hazırlanan ÇED raporunda dahi söz edilmedi. - Antalya'nın eşsiz doğal güzelliklere sahip bölgesi Hisançandır'da açılan bir mermer ocağı nedeniyle 800 yıllık sedir ağaçlarının kesildiği görüntülendi. Antalya'da düzenlenecek Expo 2016'nın sembol çiçeği şakayığın da doğal yaşam alanı olan bölgede açılan mermer ocağının, sedir katliamını acilen durdurması istendi.

KAPAK

ni durdurdu. Köylüler eylemlerine devam ederken Danıştay aralık ayı içinde “acele kamulaştırma” kararını esastan iptal etti. Kolin şirketi yetkilileri Danıştay kararına karşın santrali yapacaklarını açıkladı. - Eymir Gölü’nün 150 metre yakınında otel yapımına onay verildi. - Bartın Amasra’da henüz yapılmayan bir termik santral için Enerji İletim Hattı Projesi başlatıldı. - Munzur Vadisi’nde birçok HES yapılması planlandı. - Çanakkale Karabiga’da pek çok termik santralin yapılması plan-

1000 yıllık kestane ağacı.

İSMMMO YAŞAM l 19


GÜNDEMİN SESİ

“Tek başına güzellik yetmez”

Gülay Afşar, NTV’de yayınlanan kültür sanat programı ‘Gece Gündüz’ le izleyicinin karşısına çıkıyor. Son olarak da ‘Sanat Hayattır’ adıyla Milliyet Cadde’de köşe yazmaya başladı. Afşar, “Sunucu; bilgili, donanımlı ve soğukkanlı olmak zorunda. Kadın olmak TV’de bir avantaj olabilir ama yetmez. Konunuza hakim olmanız gerekir” diyor.

20 l İSMMMO YAŞAM

AYŞEGÜL EMİR O, televizyon dünyasının uzun soluklu ve emektar yıldızlarından biri. Ekonomi ve finans, siyaset ve lifestyle gibi çok farklı alanlarda programlar hazırlayıp sundu. Ana haber sunuculuğu da yaptı. Üstelik çok fazla sirkülasyonun yaşandığı medya dünyasında istikrarlı bir şekilde yayın adresini de hiç değiştirmedi… 18 yıldır içinde olduğu televizyon sektörünün mutfağından kamera önüne varana kadar her basamakta ve birçok önemli işte onun imzası var… Bu isim, NTV’nin 18 yıllık programcı ve sunucusu Gülay Afşar. Şu anda NTV’nin en uzun soluklu kültür sanat programlarından olan ‘Gece Gündüz’ü sunuyor. Afşar, Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bölümü’nden mezun oldu. Finans piyasalarında aktif görev yaptıktan sonra medya dünyasıyla

KASIM-ARALIK 2014


FARKLI BİR SEYAHAT PROGRAMI YAPABİLİRİM Yeni dönemde farklı planlarınız olacak mı? Kültür sanat en sevdiğim alan oldu. Bu alanda devam etmek istiyorum. Şu anda bulunduğum ‘Gece Gündüz’ programını kaliteli içerikle, en iyi şekilde sürdürmeyi istiyorum. Televizyonda kariyer olacağına inanmıyorum. Dolayısıyla büyük planlarım yok. Kendime bilgi ve kültür alanında yatırıma devam etmeyi, daha fazla öğrenmeyi planlıyorum. Emekliliğimde kitap yazmayı değil, okuyamadığım, kütüphanemde bekleyen tüm kitapları okumayı planlıyorum. Bir gün farklı bir gezi programı yapmayı da hayal ediyorum.

KASIM-ARALIK 2014

yorsan o konuya hakim olmak şart. Seyirci ilk anda güzelliğe bakabilir ama söylediğiniz söz, takındığınız tavır onları etkilemiyorsa, sabun köpüğü gibi geçer gider” diyor. Afşar’la kariyerini, medyayı, sunuculuğu ve Türkiye’yi konuştuk. 18 yıldan fazla bir süredir NTV'desiniz. Bu kadar yıl aynı yerde çalışmakla ilgili neler söylemek istersiniz? Ekonomi kanalı CNBC-e’nin açılışında, ekonomi, finans konusunda program yapmak üzere teklif aldım. Önce CNBC-e’ye başladım, 10 yıl orada program yaptıktan sonra aynı grubun diğer kanalı NTV’de çalışmaya başladım. Son dört yıldır da tamamen NTV’deyim. Aslında medya dünyasının zorlayıcı koşullarıyla mü-

GÜLAY AFŞAR KİMDİR? Gülay Afşar, Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bölümü'nü bitirdi. 10 yıl süreyle finans piyasalarında aktif görev yapan Afşar'ın televizyon kariyeri 1997 yılında Kanal E'de başladı. Gülay Afşar, 1999'da CNN Türk'e transfer oldu. 2001 yılından bu yana CNBC-e ve NTV'de çalışan Afşar, 5 yıl boyunca ekonomi programları sunduktan sonra 'Gülay Afşar ile Hafta Sonu' programında ünlü konukları ağırladı. Son dört yıldır kültür sanat programı ‘Gece Gündüz’ü hazırlayıp sunuyor. 18 yıldır içinde olduğu televizyon sektörünün mutfağından kamera önüne varana kadar her basamakta ve birçok önemli işte onun imzası var.

GÜNDEMİN SESİ

tanışmış. Televizyon işine başlaması finans piyasalarındaki deneyimi sayesinde gerçekleşmiş. Televizyon öncesinde, 10 yıl Borsa İstanbul’da çalışmış. Hisse senedi piyasasında hem alım satım, hem de idareci olarak görev almış. Son olarak da ‘Söz uçmasın yazı kalsın’ diyerek de Milliyet Gazetesi Cadde ekinde programının adıyla ‘Sanat Hayattır’ köşesini yazmaya başladı. O, sunuculuğu spikerlikten ayrı bir uzmanlık alanı olarak görüyor. Gülay Afşar, “Sunucu; bilgili, donanımlı ve soğukkanlı olmak zorunda. Kadın olmak, görsel bir mecra olduğuna inandığım televizyonda bir avantaj olabilir ama yetmez. Malum, güzellik geçicidir. Kalıcı olmak için hangi konuda program sunu-

İSMMMO YAŞAM l 21


GÜNDEMİN SESİ

İKİ OĞLU VAR Boş vakitlerinizde neler yaparsınız? Hobileriniz neler? Film seyretmek, gezmek, okumak, arkadaşlarımla vakit geçirmek, oğullarımla golf oynamak yaptıklarım arasında. İki tane oğlum var. Büyük oğlum bu yıl 19’a basacak, küçüğü 11 yaşında. Onlara hiç istediğim gibi vakit ayıramadım. Bunun da vicdan azabını çektim ama anladım ki annelik vicdan azabıyla eş. Hep yanında olan bir anne de çocuğuna yetemediğini hissedebiliyor. Çocuklarım olgun çocuklar oldular. Kendi gerçeği bu onların. Daha fazla ilgilenmeyi isteyebilirdim. Okul hayatlarıyla ilgili gerekeni yapabildiğimi düşünmüyorum. Ben çocuğumu çok ‘nadir’ ders çalıştırmışımdır. Onlar da ilgi duyarsa basında olsunlar isterim ama onlar için tek isteğim; sevdikleri işi yapabilmeleri yönünde.

22 l İSMMMO YAŞAM

cadele etmek zorunda kalmadım. Bana baştan beri güven veren Doğuş Grubu’nda kalmayı tercih ettim. Klasik bir cevap olacak ama samimiyim sadece işimi yapmakla ilgilendim, rekabete girmedim. Güveni ve huzuru seçtim. Gece Gündüz’ü sunma teklifini nasıl aldınız? ‘Gece Gündüz’, NTV kurulduğundan beri var. Yekta Kopan, çok sevdiğim bir arkadaşım. Birbirimize sitemimiz olmadı. Programın onunla özdeşleşmesi çok güzel ama Yekta belli kaygılarından dolayı bu programı yapmak istemediğini söyledi. Öykü Serter’le görüşüldü, deneme çekimi yapıldı, olmadı. Bana da “Bu markanın en uzun soluklu programı. Muhakkak yapmamız lazım. Sen olursan hemen tekrar devreye girer” dediler. Ne diyecektim? Ben siyaset programı da yaptım. Hiç de bir tarafta olma ya da birileri gibi düşünme zorunluluğu hissetmedim. Dünya görüşün ne diye sorduklarında ‘hümanistim’ diyorum. Türkiye’de ne siyasi yelpaze oturmuştur, ne de sağın, solun dünyadaki tarifiyle karşılığı vardır. Son olarak da yazılı medyaya girdiniz. Milliyet Gazetesi'nde de köşe yazmaya başladınız… ‘Gece Gündüz’ programı dolayısıyla, kültür sanat etkinliklerini en yakından takip eden şanslı insanlardan biriyim… Güncel tüm etkinlikleri ilk izleyen ve takip edenlerdenim. Gece Gündüz ekibi olarak gündemdeki sanatçılarla, ilk röportajları yapmak gibi bir ayrıcalığımız var... Bütün bunlar birikim anlamına geliyor. Haber merkezinde çalışmış olduğum için kültür sanatı takip ederken haber refleksiyle de bakıyorum. Kültür sanat alanında çok değerli bir üretim var. Bazen yeterince duyurmak mümkün olmuyor. Bu nedenle canlı yayında soruyorum, Milliyet’teki köşemde ise kaleme döküyorum. ‘Söz uçmasın, yazı kalsın’ istiyorum. Sunuculuk mesleğinin gelişimiyle ilgili neler söylemek istersiniz? Sunuculuk, spikerlikten ayrı bir ihtisas alanı olarak görülmeli. Sunucu; bilgili, donanımlı ve soğukkanlı olmak zorunda. Kadın olmak, görsel bir mecra olduğuna inandığım televizyonda bir avantaj olabilir ama yetmez. Malum, güzellik geçicidir. Kalıcı olmak için hangi konuda program sunuyorsan o konuya hakim olmak şart. Seyirci ilk anda güzelliğe bakabilir ama söylediğiniz söz, takındığınız tavır onları etkilemiyorsa sabun köpüğü gibi geçer gider. Mesleğinizde kimi örnek alıyorsunuz? Örnek almak gibi bir ihtiyaç hissetmedim. Ama haber merkezine başlama nedenim Mehmet Ali Birand oldu. Ondan ekranda rahat ve samimi olmayı öğrendim. Mesleğinizi stresli buluyor musunuz? Bence öyle. Çünkü farkına varmadan aslında hepimizin yüklendiği bir stres var. Yayına çıkmadan önce adrenalin illaki artış gösteriyor. Ve o adrenaline alışıyorsunuz. Zor olan kısmı yorgunluğunu atmak için dinlenmeyi bilmiyorsun. Hiçbir zaman ayaklarımı uzatıp televizyonun karşısına geçeyim diyemedim. Bu yükselen adrenalin beni daha da enerjik hale getiriyor. Bir sonra-

KASIM-ARALIK 2014


FAALİYETLERİNİZ BAŞARILI İSMMMO'nun faaliyetlerini nasıl buluyorsunuz? Çeşitli yayınları ve raporları var. Başarılı olduğunu düşünüyorum. Faaliyetlerine dair daha fazla tanıtım olabilir.

KASIM-ARALIK 2014

rını zorluyor. Ama halk bunu istiyor diye kalitesiz işlerde ısrar etmek sonuçta bindiğin dalı kesmek anlamına gelecek. Yeni fikirlere ve özgün formatlara ihtiyaç var. Yine de daha yapacak çok iş var. Umutsuz olmamak lazım. Gelişen teknoloji ve sosyal medyanın sektöre etkisini nasıl görüyorsunuz? Sosyal medya sektörü etkileyen ciddi bir etken. Sivil baskı unsuru olarak etkili oluyor. Ama ölçümleme sisteminde de ağırlığı görülmeli. Teknoloji ise olmazsa olmaz. Bilgiye erişimin bu kadar hızlı olduğu bir çağda bunu avantaja dönüştürmek gerekiyor. Türkiye gündemine gelecek olursak... Son dönemdeki gelişmeleri ve ekonomiyi nasıl görüyorsunuz? Türkiye'de gündem çok hızlı değişiyor. Bulunduğumuz coğrafyada yaşanan kaos endişe veriyor. Seçim ortamı ülkeyi yoruyor. Borcunu en aza indiren ülkelerden biriyiz. Dünyada 2008’den bu yana devam eden ekonomik sıkıntılara rağmen daha iyi durumdayız. Ama ekonomik kalkınma ve ileri demokrasi ayrılmaz bir ikilidir. Biri olmadan diğeri mümkün olmaz. Servet etkisine değil, kalkınmaya odaklanmak gerekiyor.

GÜNDEMİN SESİ

sında ne yapacağım diye deliye dönmüş insan tiplerindeniz. Canlı yayında sunucular bazen çok zor durumlara düşebiliyor. Siz böyle durumları nasıl toparlıyorsunuz? Bu konuda farkında olmadan Mehmet Ali Birand’tan aldığım eğitimi anlatacağım. Haber merkezine Mehmet Ali Bey’le başladım. Beni ekonomiden keşfedip çağıran odur. Her zaman bize ekran önündekinin insan olduğunu unutmamızı söylerdi. An gelir, hepimiz insanız. Ben gülümsemeyi öğrendim. Hata yaptığım zaman gülümseyen biriyim. İçgüdüsel yapıyorum. Özür dilemek gerekiyorsa dilerim ama pek gerek kalmıyor. Pek de hatalarımla anılmadım, yaptıysam da güldüğüm için kimsenin dikkatini çekmedi. Uzun yıllarını bu sektöre vermiş biri olarak medyanın, TV ve programcılığın bu süreçte geldiği durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Medya sektörünün hızlı gelişen ve değişen bir sektör olduğunu düşünüyorum. Ancak hala çok genç bir sektör. Finansman ve sponsorluk konusunda yaşanan sıkıntılar dolayısıyla kaliteli iş yapmak zorlaşıyor. Reyting sistemi ile ilgili devam eden tartışmalar da program yapımcıla-

İSMMMO YAŞAM l 23


DOSYA

Yapay mutluluk, yapay zehir

Yapay tatlandırıcılar, şeker ihtiyacını gidermek isteyenlere yapay bir mutluluk veriyor. Yapay tatlandırıcı içeren yiyecek ve içecekler; pankreasta insülin salgılanmasına yol açarak, vücutta yağ birikmesine neden oluyor. Diğer bir deyişle kilo verelim derken kilo almak kaçınılmaz oluyor.

24 l İSMMMO YAŞAM

GÜLŞEN KANDEMİR

meye ve kilo almaya yol açıyor.

6 BİN ÜRÜNDE VAR  Handan, 30 yaşında genç ve güAmerikan  Gıda  ve  İlaç  İdaresi zel bir kadın. Dört yıldır bir GSM şirkeyani FDA'in onay verdiği yapay tatlantinin kurumsal iletişim bölümünde çalıdırıcılar üç gruba ayrılıyor. Burlar; asşıyor. Güzelliğine ve kilosuna azami departam, sukraloz ve sakkarin.  Bugün en recede dikkat ediyor. Her gün bir saatibüyük sorunlarından biri obezite olan ni spor salonunda geçiriyor. Bir diyetisAmerika’da kişi başına yılda 15 kilogram yen kontrolünde mönülerini belirliyor. Şefika Aydın tatlandırıcı kullanıldığı saptanmış. MeşBoyu 1.65 olan Handan, bir türlü 75 kirubatlar da dahil olmak üzere yaklaşık lonun altına düşemiyor. Tatlıyı çok seven 6 bin değişik üründe yapay tatlandırıcı kullanılıyor. Bu Handan’ın en büyük sıkıntısı son bir yıldır diyetisyen kontürünler arasında bebek gıdalarından tutun da yoğurtrolünde olduğu için tatlıdan ve bitter çikolatalarından lara kadar birçok temel ürün var. Diyetisyen Şefika Ayuzak durması… Tatlı krizlerini içine bol ‘sakarin’ ekledın, “Birçok insan kalori alımlarını azaltabilmek için tatdiği kahve ile gideren Handan, günde en az 2-3 tane kutu landırıcıları kullanıyor. Oysa yeni yayımlanan bir araş‘zero’ yani içinde “sıfır şeker” bulunan kola içiyor.  tırma; tatlandırıcıların, yemek borusunda ve midede yer Ancak Handan da kendini kandıran milyonlar gibi alan tat alıcılarını etkilediğini göstermiştir. Bu etki sobilmiyor ki, yapay tatlandırıcı içeren yiyecek ve içecekler; nucu beden enerjisinde bir öngörü gelişmekte ve panpankreasta insülin salgılanmasına yol açarak aynı zakreas insülin salgılamaktadır. İnsülin, şekeri dengelemanda vücutta yağ birikmesine neden oluyor. Diğer bir yen hormon olmasının yanı sıra vücut yağının birikimine deyişle fazla tatlandırıcı kullanmak, daha çok yemek yeKASIM-ARALIK 2014


ALTERNATİF DOĞAL TATLANDIRICILAR

l Bal: Beyaz sofra şekerinin aksine bal kompleks bir besindir. Bir çay kaşığı balda 25 farklı protein, amino asit ve mineral bulunur. Kahvenize, çayınıza ve tatlı olarak yemek istediğiniz herhangi bir şeye bal koymayı denemelisiniz. l Agave: Mavi agave kaktüsünden distilasyonla elde edilen ve düşük glisemik indekse sahip olan bir tatlandırıcıdır. Bilinen herhangi bir zararı yok ama unutmayın ki kalorisiz değil. l Stevia: Paraguay ve Brezilya'da yetişen bir bitkiden elde edilen düşük kalorili bir tatlandırıcıdır. Sofra şekerine oranla 200 kat daha fazla tatlıdır; az kalorili olmasının yanında bu özelliği ile çok az tüketilebilir.  yol açar. Aynı zamanda beynimizdeki tokluk merkezine kimyasal sinyaller gider. Beynimizin kafası karışır ve aslında gerçekten kalorinin gelip gelmediğini anlayamaz. Sonuçta kendinizi daha çok aç ve daha az doymuş hissedersiniz; bu da kilo almanıza sebep olur. Kendimizi kısa süreli de olsa kandırabiliriz fakat uzun vadede beynimiz buna inanmayacaktır” diyor.

GLİKOZ SENSÖRÜ HAREKETLENİYOR

Daily Mail gazetesinin haberine göre, Liverpool Üniversitesi profesörü Soraya Shirazi-Beechey, ince bağırsaklardaki sindirim süreci üzerinde yaptığı incelemede, şekeri tanıyarak bağırsaktan kana geçmesini sağlayan hormonları salgılayan hücreleri tespit etti. Araştırmada, bu hücrelerin yapay tatlandırıcılarla karşılaştığında da aynı hormonları salgıladığı anlaşıldı. Shirazi-Beechey, "Yapay tatlandırıcılar da glikoz sensörünü harekete geçiriyor ve bağırsağın daha fazla şeker emme kapasitesini artırıyor. Zayıf kalmak için diyet kola içersiniz ancak, yapay tatlandırıcılar bu sensörü harekete geçirebildiği için daha fazla şeker almış olursunuz" diyerek yapay tatlandırıcıların zararlarını anlattı.

BAĞIMLILIK YAPABİLİR

KASIM-ARALIK 2014

1) Enerji İçerenler l Sükroz: Sofra şekeri olarak da bilinen şeker pancarı ve kamışından elde edilen bir disakkarittir. Bal, mısır şurubu ve esmer şekerin yapısındadır. l Fruktoz: Fruktoz meyvelerde ve balda doğal olarak bulunmaktadır. Diyabetik ürünlerin yapımında da kullanılmaktadır. l Sorbitol: Sebze ve meyvelerde doğal olarak bulunmaktadır. Günlük alım miktarı 30 gramı geçtiğinde hazımsızlığa ve ishale yol açabilir. l Mannitol: Tatlılık derecesi glikoz kadardır. Gıda sanayinde,  ciklet  ve  şeker  üretiminde  tatlandırıcıolarak  kullanılmaktadır. l Ksilitol: Meyve ve sebzelerde ( Çilek, malta eriği, karnabahar ) bulunmaktadır. Diş çürüklerine karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. 2) Enerji İçermeyenler l Aspartam: Ülkemizde diyabetik baklavada, diyet içeceklerde, kahvaltılık tahıllarda, süt, yoğurt, tatlı, çay ve kahvede kullanılabilmektedir. l Asesülfam-K ( Asesülfam potasyum ): Çay, kahve, kahvaltılık tahıl, tatlı, çiklet, meyve ve diğer yiyeceklerde kullanılabilir. l Sakkarin: Çay şekerinden 300–400 kat daha fazla tatlıdır. Yüksek dozda sakarin alımının hayvanlarda üriner sistem tümörlerine neden olduğu ortaya çıkınca insanlarda sakarin kullanımının kanser ile ilişkisi olabileceği riski nedeniyle kullanımı yasaklamıştır. l Siklamat: Sukroza göre 30 kere daha tatlıdır. Aşırı siklamat alımı ishale neden olmaktadır.

DOSYA

Peki kilo aldırmanın dışında yapay tatlandırıcıların başka zararları var mı? Uzmanlara göre bağımlılık yapma olasılığı var. Tatlandırıcısız yaşamayacağını düşünen insanlar, bu konuda bir bağımlılık bulgusu olarak görülüyor. Ayrıca yapay tatlandırıcılar tam tahıllar, meyveler ve yağsız sütteki doğal şekerlere göre daha tatlı… Bu da dildeki tat duygularının sıfırlanmasına yol açıyor. Orta vadede bu değişim daha fazla tatlandırıcı kullanılmasına neden oluyor. Bu da bir bağımlılık bulgusu olarak değerlendiriliyor.  Yapay tatlandırıcıların ilk keşfedilme nedeni, şeker hastalarının tatlı gıdalar yemelerini sağlamaktı. Fakat günümüzde yapay tatlandırıcıların şeker hastalığına yol açıp açmayacağı bile tartışılıyor. Yapay tatlandırıcılarla ilgili asıl korkunç iddia kansere neden olduğu… Yapılan hayvan deneylerinde, deneklerde kanser oranında artış olduğu gözlenmişti. Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi bu araştırmaları genişletti ve insanlarda orta düzeyde tatlandırıcı kullanımının kansere neden olmadığını kanıtladı.

YAPAY TATLANDIRICILAR

İSMMMO YAŞAM l 25


DOSYA

‘GÜVENLİ ŞEKER’  DİYABET OLUŞUMUNU  KOLAYLAŞTIRIYOR

Prof. Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA Senelerdir ‘güvenli şeker’ olan tanıtılan ve tüm dünyada yaygın olarak kullanılan ‘sukraloz’ isimli suni tatlandırıcının diyabet hastalığının ortaya çıkmasını kolaylaştırdığı ortaya çıktı. Şekerden 600 defa daha tatlı olmasına karşılık hiç kalorisi olmayan sukraloz eczanelerde “Splenda, Cukren, Nevella ve SucraPlus” gibi isimlerle satılıyor. Diabetes Care isimli dergide yer alan ve Washington Üniversitesi uzmanları tarafından gerçekleştirilen araştırmada17 kişiye iki ayrı seferin birinde sukraloz, diğerinde ise su verilerek 5- saatlik oral glikoz tolerans testi (şeker yükleme) yapıldı. Kontrol  durumu  ile  kıyaslandığında sukralozun tek bir dozunun kan glikoz seviyesinde 0.6 mml/L ve zirve insülin sekresyon hızında yüzde 22 artışa, insülin atılımında yüzde ise 7 azalışa sebep olduğu tespit edildi. Araştırmacılar bu sonuçları, sukralozun normalde suni tatlandırıcı kullanmayan obezlerde, şeker yüklemede glisemik ve insülin cevaplarını  etkilediği  şeklinde  yorumluyorlar. Suni tatlandırıcı kullanmak adeta kedinin boynuna ciğer asmak gibi bir şey; diyabeti önlemek veya belirtilerini azaltmak için tavsiye edilen sukraloz diyabet oluşumunu kolaylaştırıyor. FDA ve gıda endüstrisi tarafından topluma emniyetli bir madde olarak sunulan sukralozun riskleri arasında neler yok ki… Faydalı bağırsak mikroplarını azaltıyor, iltihaplı bağırsak hastalıklarına sebep oluyor, migreni tetikliyor, çevreyi kirletiyor. Günlük hayatta hepimizin her gün kullandığı yiyecek ve içeceklerde sayısız kimyasal madde var. Bunların tümü de yeteri kadar incelenmeden kullanılmaya başlıyor ve ancak zararları anlaşılınca yasaklanıyor. Oysa bunun tam tersi olması lâzım: Tüm kimyasalların yeterli emniyet testlerinden geçtikten ve kesinlikle güvenli oldukları ispat edildikten sonra bize sunulması gerekiyor. Endüstri “Pardon” deyip işin içinden sıyrılıyor; olan bizlere oluyor.

26 l İSMMMO YAŞAM

NASIL KULLANILMALI?

Yapay tatlandırıcılar o kadar yaygın ki yüzde yüz bunlardan kaçmak mümkün değil. Bu nedenle de uygun miktarda kullanmak çok önemli.  Nasıl kullanacağını bilmek için de tatlandırıcıları genel olarak tanımak gerekiyor. Tatlandırıcılar genel olarak enerji içerenler ve enerji içermeyenler olmak üzere ikiye ayrılıyor. Enerji içeren tatlandırıcıların en bilinenleri; sükroz, fruktoz, sorbitol, mannitol ve ksilitol. Enerji içermeyen tatlardırıcılar ise aspartam, sakarin, siklamat ve asesülfam-K. Uzmanlara göre genellikle enerji içermeyen tatlandırıcıların tablet formunda kullanılması tercih ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü, enerji içermeyen tatlandırıcıların günde 10 tablete kadar kullanımının sakıncalı olmadığını açıklamış. Diyabetliler özellikle yüksek dozdan kaçınmalı. Yapay tatlandırıcılarla yapılmış hazır gıdaların da etiket bilgisi ve beslenme programında yer alması için de ölçüm bilgilerinin yapılması ve uygun dozun belirlenmesi gerekiyor. Ancak şu net olarak bilinmeli ki, besinlerde; “light”, “diyet”, “şekersiz”, “kalorisiz” veya “diyabetik” ibarelerinin olması bu besinleri herkesin rahatça, sınırsız tüketeceği anlamına gelmiyor. Sağlıklı Beslenme ve Diyet Uzmanı Taylan Kümeli, günümüzde ABD'de onaylanan üç çeşit yapay tatlandırıcı olduğunu belirterek sözlerine başlıyor. Kümeli, “FDA tarafından onaylanan ve enerji içermeyen yapay tatlandırıcılar; aspartam, sakarin ve asesülfam K'dır. Diğerleri hakkındaki araştırmalar ise beklenmekte. FDA tarafından onaylanan sukralaz, alitama ve siklamat için ise araştırmalar mevcut” diyor. Kümeli sözlerini söyle sürdürüyor: “FDA, 1977'de yüksek dozda sakarin alımının hayvanlarda üriner sistem tümörlerine neden olduğu ortaya çıkınca insanlarda sakarin kullanımının kanser ile ilişkisi olabileceği riski nedeniyle kullanımı yasaklamıştı. Fakat daha sonraları Amerikan Tıp Konseyi, kısıtlı kullanımın (2,5 mg / kg / gün) sağlık açısından güvenli olabileceğini bildirdi. Yine araştırmalarda sakarinin za-

KASIM-ARALIK 2014


GEBELER VE BEBEKLER KULLANMAMALI

Taylan KÜMELİ / Sağlıklı Beslenme ve Diyet Uzmanı Vücudumuzun başlıca enerji kaynağını oluşturan karbonhidratlar sınıfında yer alan şeker, vazgeçemediğimiz tatlardan biri. Şeker ve şekerli gıdaları aşırı miktarda tüketmek ise bu besinlerin yüksek enerji değerleri nedeniyle obezitenin en önemli nedenlerinden biri olarak biliniyor. Ayrıca obeziteyi şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp - damar hastalıklarının takip ettiği de unutulmamalı. Diş çürüklerinin de altında yatan en önemli neden şüphesiz şekerli besinlerin çok tüketilmesi. Özellikle obezite ve şeker hastalığı gibi durumlarda şeker tüketimi sınırlandırılmakta, şekerin yerine kalorisi düşük veya olmayan bazı yapay tatlandırıcılar kullanılmakta. Enerji vermeyen bu tatlandırıcılar aynı zamanda besleyici değeri olmayan, çok düşük kalorili veya alternatif tatlandırıcılar olarak da biliniyor. Bir tatlandırıcıyı yeni kullanmaya başlıyorsanız denemeye az miktarlarla başlanmanız daha sağlıklı olacaktır. Günde 25 adedi asla geçmemeli. Aspartam içeren tatlandırıcıları fenilketonüri hastaları kullanmamalı. Yapay tatlandırıcılar gebe ve emziklilik döneminde önlem olarak önerilmemekte. Küçük çocukların beslenmelerinde kullanılmamalı. Dengeli ve yeterli beslenen iki yaşından büyük çocukların beslenmelerinde ise bu tatlandırıcıları içeren besinler belirli miktarlarda kullanılabilir. Tablet yapay tatlandırıcılar, yüksek ısıda acı tat meydana getirdiğinden ateşten indirdikten sonra besine eklenmesi ise daha doğru olacaktır.

KISIRLIĞA NEDEN  OLUYOR

rarsız olmadığı, epitel dokuda yapısal değişikliklere neden olabileceği bulundu. Aşırı siklamat alımı diyareye (ishal) neden olmakta.”

ENDÜSTRİYEL KULLANIMA DİKKAT

Bireysel kullanımlarda aşırı olmadığı müddetçe yapay tatlandırıcılar kullanılabilir ama asıl tehlike endüstriyel kullanımlarda. Hatta son yıllarda birçok pastanenin doğal pancar şekeri yerine aspartam gibi tatlandırıcıları kullandığı saptanmış. Bunun nedeni ise doğal şekere göre tatlandırıcıların 10’da bir daha ucuz olması… Piyasada kilosu 10-12 liraya satılan baklavalardan uzak durulmasında fayda var.

DOSYA

KASIM-ARALIK 2014

Doç. Dr. Hakan ÇOKSÜER / Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Medikal Akupunkturist Tatlandırıcılar bir nevi suni şeker… Bu tatlandırıcıların içerisinde bulunan aspartam maddesi oldukça yıkıcı sonuçlar ortaya çıkarıyor. Gebelik isteyen kadınların, mutlaka bu tatlandırıcıları içeren besinlerden kaçınmaları gerekiyor. Yapay tatlandırıcılar asitli içecekler içinde bulunuyor. Özellikle diyet kola tüketimini alışkanlık haline getirmiş olan kişilerin bu alışkanlıklarını mutlaka terk etmeleri gerekiyor. Yapay tatlandırıcılar, kadın fizyolojisi açısından önemli olan yumurtalık gelişmelerine oldukça zarar veren bir yapıya sahip. Düzensiz adet görme, libido azalması, gebelik oranında düşüş, yumurtalık fonksiyonlarında önemli azalmalar yaşanmakta. Erkekte ortaya çıkardığı hasarlar ise, testis fonksiyonlarında önemli ölçülerde düşüş yaşanması, testosteron hormonu üzerinde önemli düzey düşüşleri, libido da azalma gibi sonuçlar ortaya çıkarıyor.  Bu nedenle yapay tatlandırıcı içeren, kola, şekerli sakız, jelibon gibi maddelerden mutlaka uzak durulması gerekir.

İSMMMO YAŞAM l 27


RENKLİ YAŞAM

Ödüllü, bizden bir şair Ferruh Tunç, şiir kitaplarıyla ödül kazanan bir meslek mensubu. Şiirle ileri derecede ilgilenen şair Tunç’un, Şehrin Eski Yolcusu, Melez Zamanlar ve Tunç Ayna adlı kitapları var.

28 l İSMMMO YAŞAM

AYŞEGÜL EMİR

O,  şiire tutkun, şair meslek mensuplarından. Ama öylesine şiir yazanlardan değil. Birçok önemli şiir ödülüne sahip. 2010 yılında yayınlanan Melez Zamanlar şiir kitabı 2011’de Behçet Necatigil ve Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'yle takdir edildi. 'Tunç Ayna' isimli kitabıyla da 2012'de Behçet Aysan Şiir Ödülü'nü kazandı. İlk kitabı ise ‘Şehrin Eski Yolcusu’ 1995’de yayınlandı. Evet, Ferruh Tunç'tan bahsediyoruz. Tunç, 1958 doğumlu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nü bitirdi. 1982'de maliye müfettiş muavini olarak çalışma hayatına başladı. Kamuda farklı dönemlerde maliye müfettişi ve TMSF Başkan Yardımcısı olarak görev aldı. Çalışma yaşamının büyük kısmını uluslararası denetim ve danışmanlık şirketlerinde geçirdi. Şu anda bir uluslararası bir denetim firmasının Türkiye operasyonlarının başında bulunuyor.  Meslek seçimiyle ilgili küçüklüğünde farklı hevesleri varmış. Hayatını hangi meslek üzerinden kazanacağını

ise üniversite üçüncü sınıfa gelinceye kadar ciddi olarak pek düşünmemiş. Yoğun bir okuma, dünyayı ve ülkeyi yorumlama eylemi içinde olmuş. O dönemler akademik kariyer de ilgisini çekmiş. Ama edebiyatla, şiir önde olmak üzere çok sıkı bir bağ kurmuş. İktisat ve Maliye bölümünü seçmiş. Ama okul çok da istediği gibi gitmemiş.

OKULU BIRAKTI, GERİ DÖNDÜ

Ferruh Tunç, bu dönemi şöyle anlatıyor: “Okulu ilk başta sevemedim. Edebiyata, şiire daha da sığındım. Siyasetle de yakından ilgiliydim. Okulu bırakıp bir kitapçıda çalışmaya başladım. İki yıl böyle geçtikten sonra biraz kemale ermiş olmalıyım ki Cemal Süreya’nın maliye müfettişi olduğunu öğrenmem yeniden okula yönelmeme yardımcı oldu. Hele onun maliye müfettişliği ile şiiri birlikte nasıl bağdaştırabildiği sorusuna ‘yaptığınız iş ve şiir birbirine ne kadar uzaksa bu şiir için o kadar iyidir’ mealindeki cevabı benim gençliğe özgü 'ya hep ya hiç' anlayışımı yumuşattı. Okula döndüm. İyi bir öğrenci oldum, mezuniyetin ardından birkaç ay sıkı çalışıp, zorluğuyla ünlü Maliye Ba-

KASIM-ARALIK 2014


kanlığı sınavlarını kazandım. Maliye Teftiş Kurulu’nu seçtim. Mesleğe böyle başladım.” Ferruh Tunç, Türk şiirinin toplumcu geleneği ile ikinci yeni sentezinden bir şiir yakalamaya çalıştığını aktarıyor. Melez Zamanlar kitabına da değinerek, “Daha çok 1980 sonrasında bütünüyle geride kalmış ikinci yeni şiir akımına iltica etmiş ve böylece toplumcu gelenekle olan bağından sıyrılmış, türdeş bir şiire tepkimi de dile getiriyordum" diyor. Bu bağlamda kaynağından geldiği toplumcu şiir geleneğinin formunu tekrar etmeden ama onun hayat karşısındaki sorumlu tutumunun izini sürerek çalıştığını söylüyor.‘Tunç Ayna’ kitabının ise, 'Türk olmak' meselesi üzerinden yazdığı şiirlerinin toplamı olduğunu belirtiyor.  Onun şiirinde başka kentlerin, mekanların izlenimleri hep var. Şair Ferruh Tunç, “Ama çoğunlukla bunlar şiirlerimde daha çok esin ve motif olarak yer alıyor. ‘Biz'i özgünlüğü olan bireyselliklere, 'ben'i de değerleri ve idealleri olarak 'biz'e taşımaya çalışan şiirler. Birliğimiz ayrıksı yanlarımızla, biricikliğimiz ise benzerliğimizle çarpıştırılarak zenginleştirilmeye çalışılır şiirimde. Çok gündelik, geçici olanlarla kadim şeyler aynı veya başka şiirlerde yeni bir bugün ve yarın sentezi için bir araya getirilebilir. Şiir yazarak kendim ve benzerlerim için bir kültürel yatak oluşturmaya çalışıyorum” diye anlatıyor.

ŞİİR ROMANDAN DAHA GÜÇLÜ

KASIM-ARALIK 2014

ŞİİRE HOBİ OLARAK BAKMIYOR

Yoğun çalıştığını, şiir için her zaman vakit bulamadığını dile getiren Ferruh Tunç, "Elbette, vakit sınırlı bir kaynağımız. Bununla birlikte bol vaktiniz olması bol şiir yazacağınızın garantisi değil. Şiirle ilgili olarak vakit yaratma sorunu yaşamıyorum diyebilirim. Yazmak istediğimde, yazmam gerektiğinde yazabiliyorum. Bir de hayatım normal bir hayatı olan insanın hayatı ile benzerlik içinde. Farkım, varsa buradan çıkardıklarım, yazdıklarım… Hobim pek yok benim. Şiire hobi olarak bakmıyorum” diyor.

MAVİ YOL Çocuğun karaladığı mavi Kalacak defterimde

İzi kalacak suda, bu mavinin Yol olsun diye başka teknelere Mavi olacak, gelen bütün geceler artık Sabaha doğru birden çekip gitseler de Benim yolum, senin yurdun olacak Senin dileklerinse, yazgım benim   Gece, hışırtıyla ilerlerken tekne, denizde.

R E N K L İ   YA Ş A M

Tunç, ilhamın her zaman gelmediğini belirtiyor ve ekliyor: "Belirlenmiş, tarif edilebilir şartları da yok bunun. Olsaydı ve ne olduğunu bilseydim, bu şartları daha sık oluşturarak şiir yazma eylemimi etkinleştirebilirdim. Sanki başka yerde olmak yardım ediyor şiir yazma kıvamında olmama. Eh, herkes gibi; âşık olmak, kırılmak da… Ama bunlar daha çok lirik şiirler için geçerli. Ben çoğunlukla lirik şiir yazmadım. Bu yüzden derin düşünce, yaratıcı okuma şiiri çağıranlarım arasındadır diyebilirim. Düşünmenin de estetik bir yanı vardır. Lirik olmayan şiirler, düşünsel bir yetkinlik ve tarz gerektirir. Böylece açılan yeni algı kapılarında daima şiir vardır. İnsaniliğin yeniden üretildiği veya hatırlandığı yer ve zamanlar şairin ilhamının zamanlarıdır. Çünkü şiir, insaniliğin teyidi, çoğaltımı, zenginleşmesidir." Ferruh Tunç, ‘örnek aldığınız şairler var mı’ sorumuzu da şöyle yanıtlıyor: "Hem de çok. Birçoğunu dışarıda bırakarak birkaç isim vermek istemem. Şiirimizin izini sürmek isteyenlerin iyi bir antoloji alıp beğendikleri şairleri, şairin

kitapları üstünden derinlemesine okumalarını salık veririm. İnternet kolaycılığından vazgeçsinler. Benim yazdığım şiire en kısa yoldan, Yahya Kemal, Nazım Hikmet, Orhan Veli, 40-60 toplumcuları, İkinci Yeni ve akımlar üstü bir grup şahsiyet şair üstünden (Dranas, Necatigil, Kansu, Atilla İlhan, Can Yücel gibi…) yaklaşabiliriz gibi geliyor. Şiirimiz romanımızdan daha güçlüdür. Bakmayın Nobel almamış olmasına.” Şair meslek mensubu Ferruh Tunç, bugünlerde de biri yayınlanmaya daha yakın olmak üzere iki kitap üzerinde çalışıyor.

İSMMMO YAŞAM l 29


YAŞAM’IN PORTRESİ

“Yapıcı ve samimi eleştirileri dikkate alırım”

Özge Özpirinçci en son Karışık Kaset filmiyle karşımıza çıktı. Romantik ve nostaljik tatlar barındıran filmde Sarp Apak ile başrol oynayan Özpirinçci “Oyunculukla ilgili yapıcı eleştiriler ise kendi içinde ikiye ayrılır, samimi olanlar ve sadece eleştirmiş olmak için olanlar. Her eleştiriyi dinlerim ama eleştiriye katılıp katılmama lüksümü her zaman elimde tutarım” diyor.

30 l İSMMMO YAŞAM

BANU BOZDEMİR Özge Özpirinçci, kendi deyimiyle güzel bir çocukluk geçirmiş. Baskıcı bir ailesi olmamış. Ama ailesini mutlu etmek için çocukluk hayali olan ‘oyunculuk’ tutkusunu eğitim hayatında biraz bastırmış. Bu nedenle de Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi’ni bitirmiş. Ama üniversiteyi bitirmeden diziler sayesinde oyunculuk dünyasına girmiş. Önce küçük roller derken başrolü kapmış. Kavak Yelleri, Melekler Korusun, Al Yazmalım, Aramızda Kalsın oynadığı dizilerden bazıları… Sinemaya da adım atan Özpirinçci 2010 yılında Zülfü Livaneli’nin yönettiği Veda filminde  Fikriye Hanım karakterine hayat verdi.  Anadolu Kartalları filminde üsteğmen Ayşe Dinçer’i canlandırdı.  En son üç ay önce vizyona giren Karışık Kaset filminde İrem rolü ile Sarp Apak’la başrol oynayan Özpirinçci ile film vizyona girdikten sonra konuştuk.  Karışık Kaset’in hikayesi nasıl başladı sizin için? Senaryoyu okudum beğendim, görüştüm, sorduğum soruların cevabını aldım ve kabul ettim. Bir de Sarp Apak ile beraber oynayacağımı söylediklerinde zaten kafamdaki bütün soru işaretleri silinmişti. Sarp, uzun zamandır tanıdığım fakat hiç beraber oynama fır-

KASIM-ARALIK 2014


KASIM-ARALIK 2014

SABANCı ÜNİVERSİTESİ MEZUNU 1 Nisan 1986 yılında doğan oyuncu Özge Özpirinçci, ilk ve ortaokulu İstanbul’da liseyi AFS Programı ile bir yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde bitirdi. Daha sonra Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri’nden 2008 yılında mezun oldu. Annesi İngilizce öğretmeni olan Özpirinçci, dizi dünyasına Cesaretin Var mı Aşka ve Kavak Yelleri dizileri ile adım attı.  Show Tv’de yayınlanan duygusal, dram gençlik dizisi Melekler Korusun’da İpek Taşkır adlı üniversiteli kızı başarıyla oynadı.  Daha sonra 2010 yılında vizyona giren Zülfü Livaneli’nin yönettiği  Veda filminde Fikriye Hanım karakterine hayat verdi.  Anadolu Kartalları filminde üsteğmen Ayşe Dinçer’i canlandırdı. Deli Saraylı dizisinde Dilruba, Al Yazmalım adlı dizide de Asiye karakterini canlandıran Özpirinçci TRT Okul’da yayınlanan Toplu Hayat programında da sunuculuk yaptı.  En son Aramızda Kalsın dizisinde Görkem karakteriyle yer alan oyuncu Karışık Kaset de Sarp Apak ile rol aldı.  önce kitabı okumuş muydunuz? Roman uyarlamaları konusunda düşünceleriniz? Uygar Şirin’in yazdığı romanı daha önce okumamıştım. Senaryoyu okuduktan sonra da romanı da okuyup okumamak arasında kaldım fakat daha sonra okudum ve çok isime yaradı diyebilirim. Her ne kadar görselliği kullanıyor olsanız da romanda betimlenen bir karakter ile sinema filmi senaryosunda betimlenen karakter arasında bir oyuncu için çok farklı doneler var.

İrem’in ve Ulaş’ın iç dünyasını romanı okuduğumda çok daha iyi anladım. Eğer bir roman uyarlaması gerçekleşecek ise yazarın ve senaristin kolektif bir şekilde çalışması zorunlu olmalı diye düşünüyorum. Ayrıca hangi roman olursa olsun izlediğiniz her filmin size yönetmen nasıl isterse öyle gösterildiğini unutmamalısınız. Hayatımızdaki çok basit bir an her yönetmen tarafından çok farklı şekillerde resmedilebilir. Uyarlanmasını dilediğiniz bir roman

YA Ş A M ’ I N P O R T R E S İ

satı yakalayamadığım ve bu sektörde aynı sette hiç sıkılmadan beraber vakit geçirebileceğiniz süper pozitif, komik ötesi ve profesyonel bir aktör. Filmin nostaljik tatlar barındırdığını, artık günümüzde maddi ve manevi olarak değeri kalmayan şeylerin filmde yer bulduğunu görüyoruz. Nostaljik birisi misinizdir? Filmin ismini duyan 1990 kuşağı sonrası jenerasyonlar  anlamayabilir,  kurşun  kalemle kaset arasındaki bağı anlayamayacakları gibi. Nostaljik biriyim diyemem fakat çocukluğumdan kalma bir objenin zihnimle oyun oynayarak bana anılarımı hatırlatması çok hoşuma gider. Senaryoyu okurken birçok anım gözümde canlandı. Eminim izleyicilerimizde filmi izlerken kendi çocukluklarından, gençliklerinden birçok anı ile karşılaşacaklar. Özellikle günümüzde geçmişe ait birçok şey yok oluyor, her şeyin yeni olması gerektiği söyleniyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Ben bu fikre katılmıyorum. Eskiyi koruyarak, onu günümüz koşullarına uyumlu bir hale getirerek geçmişe duyulan özlemimizi ve gelecek kaygılarımızı en aza indirgeyebiliriz belki de... Temeli sağlam olduktan sonra eklenerek büyüyen ve gelişen kavramlara inancım daha fazla. Karışık Kaset romantik bir film, aslında bizde son yıllarda denenmeye başlanmış bir tür diyebiliriz. Sizce diğerlerinden ayrılan tarafları nelerdir sizin filminizin? Bu sinema eleştirmenlerinin cevaplaması gereken bir soru. Bana sorarsanız türü aynı olsa bile iki filmi kıyaslamak verilen emeğe büyük bir saygısızlıktır. Ayrıca Karışık Kaset’i sadece romantik bir film olarak tanımlayamam. Açıkçası şu ana kadar yer aldığım projeler içinde, içimde tutmak için zorladığım komiği ve kullanmaktan çekindiğim birçok mimiğimi bu filmde biraz ortaya çıkarttım diyebilirim. Filminiz bir roman uyarlaması. Daha

İSMMMO YAŞAM l 31


YAŞAM’IN PORTRESİ

Özge Özpirinçci, Karışık Kaset filminte rol aldı.

var mıdır aklınızda? Hakan Günday’ın bütün romanları diyebilirim.  Müzikler ve onların hikayeleri üzerinden de bir akış var sanırım filmde? Tabi ki var... Sarp’ın oynadığı Ulaş karakteri ve babasını oynayan muhteşem aktör Bülent Emin Yarar müzik konusunda uzmanlar. İrem’in bilgisi her ne kadar onlar kadar olmasa da ilgisini çeken bir alan müzik. Ulaş aşkını anlatmak için İrem’ e sürekli karışık kasetler yapıyor ve içindeki şarkıları büyük bir özenle seçiyor. Ne tatlı değil mi? ☺ Film, kısa filmleri bulunan Tunç Şahin’in ilk uzun metraj denemesi. İlk filmini çeken yönetmenlerle çalışmak bir oyuncu için nasıl bir deneyimdir? Tunç Şahin nasıl bir yönetmen? İlk sinema filmini çeken bir yönetmenle çalışmak her zaman parlak bir fikir olmayabiliyor. Bence, ne istediğini bilmek, filmini kafanda önceden çekmiş olmak ve aynı zamanda oyunculardan gelen fikirlere açık olabilmek bir film çekerken yönetmenin sahip olması gereken özelliklerden biri. Bu özellikleri yönetmenimiz Tunç Şahin’de ilk günden itibaren gördüm ve verdiğim kararın ne kadar doğru olduğunu anladım. Oyunculuğun yeri yurdu olmaz ama genelde dizi, tiyatro ve sinema oyunculuğu ekseninde bir tercih yapmanız isten-

32 l İSMMMO YAŞAM

se hangisini tercih ederdiniz? Ya da ayrımları var mıdır, yoksa oyunculuk bir bütün müdür? Henüz tiyatro sahnesine çıkmadım. Tiyatro sahnesi için oyunculuğun er meydanı derler ve ben bu korkutucu tanıma kesinlikle katılıyorum. Umarım yakın zamanda er meydanına ben de çıkarım. Dizi ve sinema filmi arasında seçme sansım olsa kesinlikle sinemayı seçerdim. Hikayesinin başı sonu belli olan, karakterini (çoğu zaman) üç boyutlu olarak sana sunan ve telaşı olmayan bir sette çalışma şansı tanıyan bir projede olmayı kim istemez. Dizilerde maalesef haftada 90 dakikalık senaryo yazmak, yazılan senaryoyu çekmek ve oynamak bilmem kaçıncı bölümden sonra zorlaşabiliyor. Başlangıçta hedeflediğiniz birçok hikayeyi değiştirmek zorunda kalıyorsunuz ve bir süre sonra kendinizi akışa bırakıyorsunuz. Keşke böyle olmasa... Diziler demişken zorlu çalışma şartları hep dile getiriliyor ama galiba pek de önlem alınmıyor, sizin bu konuda düşünceleriniz? Aaaah ah... Diziler 90 dakika olduğu sürece alternatif çalışma şartları mümkün değil. Yurtdışında bazı projelerde uygulandığı gibi 6-7 ay kapanıp bir sezon çekseniz ve daha sonra yayınlansa bile iki bin reyting aleti sizin geleceğinizi belirlediğinden 4. bölümde yayından kalkmaya-

KASIM-ARALIK 2014


KASIM-ARALIK 2014

‘KALABALıKLAR İçİNDE  GÖZLEM YAPARıM’ Özge Özpirinçci’ye “Oyunculuk metodunuz nedir, bir role nasıl hazırlanırsınız?” diye soruyoruz. Oyuncu en son rol aldığı Karışık Kaset filminden örnek vererek anlatmaya başlıyor:  ‘Karışık Kaset filmindeki İrem karakteri için Merve Taşkan ile çalıştım. Oynayacağım karakterin kenarları ne kadar sivriyse, karakterini tanımlayan travmaları ne kadar derinse benim için oynaması o kadar zevkli bir hale geliyor. Gözlem yapmak sadece bir karakter yaratım sürecinde değil, artık günlük hayatımın bir parçası diyebilirim. Sırf bu yüzden hiçbir zaman kalabalıktan uzak olmayı sevmem. İnsanların içine karışıp görünmez olmaya çalışarak sadece yürümek bile her oyuncu için çok faydalı bir aktivite bence.”

YAŞAM’IN PORTRESİ

cağınızın garantisini kimse veremez ve çektiğiniz bütün bölümler çöp olur. Bu konuda alınması gereken önlemler maalesef kanal sahipleri, reklam verenler ve yapımcılar arasında ortak bir paydada buluşup ortaya çıkartılması gerekilen şartlar. Kendisini izleyip sınayan oyunculardan mısınız? Kendimi izlerim. Sınamak doğru kelime mi emin değilim ama gelişimimi gözlemlemek hoşuma gidiyor diyelim. İlk rol aldığım projelerdeki performanslarıma ve şimdiki performansıma bakınca aradaki farkı görmek doğru yolda olduğum hissini perçinliyor.  Rolünüzle ilgili olumsuz bir şey söylendiğinde neler hissediyorsunuz? Benim için önemli olan negatif eleştirinin kimden geldiği ve yapıcı mı yıkıcı mı olduğudur. Yıkıcı her eleştirinin altında yatan tek duygu kıskançlık ve hasettir. Yapıcı eleştiriler ise kendi içinde ikiye ayrılır, samimi olanlar ve sadece eleştirmiş olmak için olanlar. Etrafımda biriktirdiğim o kadar güzel insanlar var ki, onlardan gelen her eleştiri benim için çok değerli. Bunun dışında yapılan her eleştiriyi dinlerim ama eleştiriye katılıp katılmama lüksümü her zaman elimde tutarım.  Sosyal medyayla aranız nasıl, belli bir gücü olduğu kesin, o güç gerçek hayata nasıl yansıyor sizce? Bence sosyal medya günümüzün silahı! Hani bazı filmlerde vardır “bu özel güçleri olan taş parçası kötü insanların ellerine geçerse neler olacağını düşünemiyorum bile’ tarzında cümleler, işte sosyal medya ve hatta genel olarak internette öyle  bir  şey  bence.  Sosyal  medyayla aramda saygı üzerine kurulu bazen saatlerimi alan bazen de mesafeli durduğum asla bitmesini istemediğim bir ilişki var diyebilirim.

İSMMMO YAŞAM l 33


KARİYER

Para yok, unvan verelim İş hayatında adeta müdürden geçilmiyor… Çalışanlarına zam ve prim veremeyen firmalar bol keseden unvan dağıtarak motivasyon sağlama yolunu seçiyor. Siz hangisini seçerdiniz, unvan mı maaş mı?

34 l İSMMMO YAŞAM

GAYE DELEN

Herkes direktör, herkes müdür, herkes koordinator… Günümüz iş dünyasında unvanlar adeta havada uçuşuyor. Birkaç yıllık deneyimi olanlar bile en azından uzman titrini alabilmek için uğraşıyor. Türkiye’de yaygın olan bu unvan enflasyonunun arkasında farklı nedenler var. En önemlisi zam yapamayan patronların çalışanları unvan vererek motive etmeye çalışması. Bol keseden dağıtılan unvanların çalışanları bir dereceye kadar motive edip işyerine bağlılığı artırdığı da bilinen bir gerçek. Teknolojinin etkisiyle unvanlar da doğal bir de-

ğişim geçiriyor. Sekreter yönetici asistanına, tezgahtar satış danışmanına, muhasebe müdürü mali işler yöneticisine, personel yöneticisi İK direktörüne, genel müdür CEO’ya dönüştü. Diğer yandan şirketlerde bir sürü yeni unvan da türedi. Artık neredeyse herkes çalıştığı bölümün müdürü haline geldi. İş hayatına yeni atılanların da ilk hedefi birkaç yıl içinde müdürlüğe yükSaide Kuzeyli selmek haline geldi. İnsan kaynakları firması Unida’nın Kurucusu Saide Kuzeyli, uvanlara bu kadar değer verilmesi ve abartılmasının ülkemizdeki kültürel yapıdan kaynaklandığını söylüyor. Geçim sıkıntısına karşın günümüzde çalışanları motive eden unsurların

KASIM-ARALIK 2014


başında unvanlar geliyor. Kuzeyli, maaş düzeylerinin yaşam standartlarını önemli ölçüde değiştireceği beklentisi oluştuğunda artık gözün unvanı değil maddi kazancı görebileceğini belirtiyor. Ama bu durumda bile unvanın önemi tamamen ortadan kalkmıyor. Unvan sevdası insanların önemli zaafları arasında yer alıyor. Unvanlarla çalışanlar motive edilmeye çalışılsa da bu durumun iş verimliliğine olumsuz etkisi olduğu da yadsınamaz bir gerçek. Herkesin müdür ve direktör olduğu bir ortamda kimse iş yapmak istemeyecektir.

İŞ VERİMİ DÜŞÜYOR

KASIM-ARALIK 2014

l Türkiye’de araştırmalar müdür olma yaşının 30’larda başladığını gösteriyor. Grup direktörlüğü pozisyonuna ise 35-40 yaş aralığında hak kazanılıyor. Emeklilik yaşındaki artış bu aralığı biraz daha yukarı çekiyor. l Genel müdürlerde ideal yaş aralığı 40-50 arası. CEO ise genelde 50-60 yaşlarında olunuyor. Reklamcılık, teknoloji ve hizmet sektörü gibi genç yöneticileri seven sektörlerde çalışanlar yarışa bir adım önde başlıyor, daha hızlı yükseliyor. l İşe girişlerde ya da yönetici adaylarının seçiminde yeni üniversite mezunu ya da 1-2 yıllık deneyime sahip 22-26 yaş arası parlak gençler seçiliyor. l Uzmanlar 40 yaşına kadar müdür ya da direktör olunmadıysa o yaştan sonra yükselmenin güç olduğunu dile getiriyor. 35 yaş üstünün müdür olmak için ideal yaş sınırı olduğu belirtiliyor. Ama yükselmede tek etken yaş değil tabii ki deneyim ve başarı da kilit rol oynuyor. lideri, proje müdürü gibi unvanlarla hiyerarşi her yerde kendini göstermeyi başarıyor.

İŞ SÜREÇLERİ TANIMLANMALI

Saide Kuzeyli’ye göre, unvan maaş beklentisini karşılamasa da çalışanın önemli ölçüde ateşini alan bir yöntem. Hele bir de unvanla bağlantılı olarak eğitim, makam otomobili gibi olanakların verilmesi unvan peşinde koşan sayısını daha da artırıyor. Kuzeyli, iş hayatına unvan karmaşasının ortadan kaldırılması için ise kurumların iş süreçlerini iyi analiz etmeleri gerektiğini vurguluyor ve ekliyor: “İş süreçlerinin birbiriyle bağlantısı netleştirilmeli. Bunun da müşteriye bir ürün ya da hizmetin en hızlı, en verimli ve en iyi şekilde ulaşması ana çıkış noktasından hareketle yapılması gerekiyor. Bu yapılanma ile doğru pozisyonlar tanımlanabilecek ve hangi yetkinliklerin bu görevler için gerekli olduğu belirlenebilecek. Böylece de unvanlar kişilere göre değil, görevlere göre belirlenecektir. Unvanlara bu kadar önem verilmesi doğru olmasa da çalışanlara ‘değerli ve önemli’ oldukları da hissettirilmeli. Kabul görüyor ve takdir ediliyorum’ duygusu doğal ve anlaşılır. Kişiye verilen unvanların bu insani duyguları tatmin ettiği kesin. Ama her şey ayarında yapılmalı. Şu da bir gerçek ki kartvizitinde şık duran bir unvanın kişiye kazandırdıkları çoğunlukla kısa ömürlü oluyor.”

KARİYER

Kuzeyli, unvanın ana işlevini bir görevi tanımlamak olarak görüyor. Bu nedenle ülkemizde görev ve unvan dağılımının daha rasyonel yapılması gerekiyor. Asıl işlevinden uzaklaşarak adeta içi boş hale getirilen unvanlar iş verimliliğinin de düşmesine neden oluyor. Kuzeyli’ye göre, toplumsal beklenti ve tercihler de unvana odaklanmayı körüklüyor: “Saygınlık, güç kazanmak için yükselmek gerekli görülüyor. Fiyakalı unvanlar çalışanların prestijini artırıyor. Çalışanın ne öğrendiği, deneyimi, birikimi değil sadece ‘müdür olup olmadığı’ sorgulanır hale geldi. Şef, müdür olmayanlar itibar görmez oldu. Bu unvan enflasyonunun iş süreçlerine ve toplum hayatına her türlü zararı dokunuyor.” Gelişmiş ülkelerde ise unvanlar bu kadar göze batmıyor. Yapılan işin kuruma yarattığı değer daha fazla öne çıkarılıyor. Saide Kuzeyli, “Baş mühendis pozisyonu, müdür kadar değer görüyor. Maaşı da yöneticiyle yarışırken, statüsüyle saygı görüyor” diyor. Türkiye’de unvan karmaşası kültürel bir olgu olduğu için hemen her sektörde yansımasını görmek mümkün. Üretim gibi verimlilik, ölçüm, performans kriterlerini yoğun kullanan sektörler bile bu enflasyondan payını alıyor. Her fırsatta çalışanlara farklı unvanlar yaratılması için çalışılıyor. Lider mühendis, grup

MÜDÜRLÜK YAŞI 30’LARDA BAŞLIYOR

İSMMMO YAŞAM l 35


Bir diploma yetmez

Sınava girmeden 'ikinci üniversite" okumak mümkün. Devlet üniversiteleri arasında; Anadolu, İstanbul ve Atatürk üniversitelerinde sunulan ikinci üniversite olanağıyla, ilgi duyduğunuz bölümde okuyabilir, kariyer basamaklarını daha hızlı çıkabilirsiniz.

EĞİTİM

CAN KIZILDAĞ İkinci üniversiteyi okumak artık çalışırken de mümkün... Yaşam boyu öğrenme ve sürekli eğitimden yanaysanız ya da kariyerinizi farklı bir noktaya taşımak istiyorsanız üniversitelerin size sunacağı çok sayıda seçenek var... Hem de sınava girmenize bile gerek yok. Devlet üniversitelerindeki "İkinci Üniversite" olanaklarını İSMMMO Yaşam Dergisi okuyucuları için araştırdık... İkinci Üniversite uygulaması üç yüksek öğretim kurumu tarafından veriliyor. Bunlar Anadolu Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi... Örgün ve açık öğretimin herhangi bir programına ÖSYM

36 l İSMMMO YAŞAM

tarafından yerleştirilenler ile bu programlardan mezun olanlar yeniden sınava girmeden ikinci üniversitelere sonbahar döneminde kayıt yaptırabiliyor. Kayıt işlemi her üniversiteye göre değişebiliyor. Kayıtlar, internet üzerinde yapılan ön başvurunun ardından harçların yatırılmasıyla illerde bulunan bürolar, üniversiteye gelmek suretiyle ya da posta yoluyla yapılabiliyor.

‘HAYALLER GERÇEKLEŞİYOR’

İkinci Üniversite'de en çok revaçta olan, Açıköğretim Fakültesi tecrübesinden kaynaklı olarak Anadolu Üniversitesi. Ayrıca bu üniversite diğerlerine göre daha fazla bölüm okuma çeşitliliği de sunuyor. AÖF

KASIM-ARALIK 2014


HANGİ ÜNİVERSİTEDE, HANGİ BÖLÜMLER VAR? l Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi

Dekanı Prof. Dr. Kerim Banar, ilk olarak 2001-2002 öğretim yılında başlatılan ikinci üniversiteye talebin her geçen gün arttığını söylüyor. Banar, "Uygulamanın başladığı 2002 yılından bu yana yaklaşık 300 binin üzerinde kayıtlı öğrencisi bulunan ikinci üniversite programları; bireylere ilgi duydukları bölümde okuma, kariyerlerinde yükselme, hayallerini gerçekleştirme, bilgi, beceri, davranış ve genel kültürlerini yükseltme olanağı sundu” diyor. Öğrenci profiline bakıldığında doktordan mühendise, arkeologdan öğretmene, hukukçudan ev hanımına ve farklı alanlardaki akademisyenlere kadar geniş bir meslek yelpazesinde öğrencilerin olduğunu gördüklerini belirten Banar, "Bu da bizi ikinci üniversite programlarımızı çeşitlendirme konusunda motive ediyor ve yaptığımız işin doğruluğunu kanıtlıyor. Ayrıca farklı üniversitelerde de bu uygulamanın Anadolu Üniversitesi öncülüğünde başlaması da bize gurur veriyor” ifadelerini kullanıyor.

PROFESÖR, MİLLETVEKİLİ, ÖĞRENCİ

AKP Konya Milletvekili Prof. Dr. Cem Zorlu da ikinci üniversite eğitimi alanlardan. Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olan ve 7 yıl önce profesörlük ünvanı alan Zorlu, şimdilerde "Adalet" bölümü okuyor. Zorlu "İcra ettiğim görev hukuk bilgisi gerektiriyor. Adalet bölümünü bitirip, dikey geçişle hukuk fakültesine geçmeyi planlıyorum" diyor.

SINAVLAR NASIL OLUYOR?

KASIM-ARALIK 2014

l İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi

Önlisans Programları: Havacılıkta Yer Hizmetleri Yönetimi, Hukuk Büro Yönetimi ve Sekreterliği, Kültürel Miras ve Turizm, Sağlık Kurumları İşletmeciliği, Sosyal Hizmetler, Tıbbi Dökümantasyon ve Sekreterlik ve Perakende Satış ve Mağaza Yönetimi Lisans Programları: Sosyoloji, Coğrafya, İşletme, İktisat, Tarih ve Felsefe…

l Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi

Önlisans Programları: Adalet, Bankacılık ve Sigortacılık, Çağrı Merkezi Hizmetleri, Çocuk Gelişimi, Dış Ticaret, Halkla İlişkiler ve Tanıtım, İlahiyat, İşletme Yönetimi, Lojistik, İş Sağlığı ve Güvenliği, Reklamcılık, Sağlık Kurumları İşletmeciliği, Sosyal Hizmetler Lisans Programları: Halkla İlişkiler ve Tanıtım, İşletme ve Sosyoloji...

EĞİTİM

Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi sınavlarını her ilde hemen hemen bütün ilçelerde test usulü şeklinde yapıyor. Anadolu Üniversitesi'nde bütünleme sınavı yapılmıyor. İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi ile Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi ise ara sınavı internet üzerinden, final ve bütünlemeleri ise çeşitli illerde test usulü ile yapıyor.

Önlisans Programları: Adalet, Bankacılık ve Sigortacılık, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Çağrı Merkezi Hizmetleri, Dış Ticaret, Elektrik Enerjisi Üretim, İletim ve Dağıtımı, Emlak Ve Emlak Yönetimi, Ev İdaresi, Fotoğrafçılık ve Kameramanlık, Halkla İlişkiler ve Tanıtım, İlahiyat, İnsan Kaynakları Yönetimi, İşletme Yönetimi, Kültürel Miras Ve Turizm, Laborant ve Veteriner Sağlık, Lojistik, Marka İletişimi, Medya ve İletişim, Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası, Muhasebe ve Vergi Uygulamaları, Özel Güvenlik ve Koruma, Perakende Satış ve Mağaza Yönetimi, Radyo ve Televizyon Programcılığı, Sağlık Kurumları İşletmeciliği, Sosyal Hizmetler, Spor Yönetimi, Tarım, Turizm ve Otel İşletmeciliği, Turizm ve Seyahat Hizmetleri, Yerel Yönetimler Lisans Programları: Felsefe, Sosyoloji, Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı, İşletme, Konaklama İşletmeciliği, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, İktisat, Kamu Yönetimi, Maliye ve Uluslararası İlişkiler...

İSMMMO YAŞAM l 37


SAĞLIK

Kreş hastalıklarına dikkat!

Kreş çağına gelen çocukların çoğu hastalıklardan kurtulamıyor. Bağışıklık sistemi zayıf çocuklar kreşe gittiklerinde normalden iki kat daha fazla üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanabiliyor. Ebeveynlerin çocukları cam fanuslar içinde yetiştirmesinin yarardan çok zarar getirdiğini bilmeleri gerekiyor.

38 l İSMMMO YAŞAM

ILGIN ŞENYÜZ

Can, 3 yaşında bir afacan… Annesi çalışmamasına rağmen artık ona ev de yetemiyordu. Bu yüzden minik oğulcuğunu 3 ay önce kreşe verdi. Ablasının okula gitmesine özenen Can zaten uzun zamandır “Ben de okula gideceğim” diye tutturmuştu. Annesi babasını da ikna ederek Can’ı yarım gün kreşe göndermeye başladı. Ama şimdi doğru yapıp yapmadığı konusunda çok da emin değil. Can kreşe başladıktan sonra neredeyse iki haftada bir hasta olmaya başladı. Tam iyileşti derken

yeni bir solunum yolu enfeksiyonu başlıyor. Can’ın doktoru bunun normal olduğunu söylese de annesi çok endişeli…

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ZAYIF Evet Can’ın yaşadığı sıkıntıları kreşe yeni başlayan onbinlerce çocuk yaşıyor. Uzmanlara göre kreşe başlayan çocukların çok sık  hastalanmasının  nedeni  bağışıklık  sistemlerinin yeterince gelişmemesi… Günümüzde çocukların birçoğu evlerde son derece steril ortamlarla yetiştiriliyor. Dışarı çıkıp toprakla bile temas etmeyen çocuklar çoğu

KASIM-ARALIK 2014


zaman yeterli güneş ışığını bile alamıyor. Görünürde boy ve kiloları normal değerde olsa bile bağışıklık sistemleri gelişemiyor. Zaten ilk üç yaş, çocuklarda bağışıklık sisteminin en zayıf olduğu dönem. Bu dönemde kreşe giden çocukların burunlarında enfeksiyon ajanları kolonize oluyor. Bu da tekrarlayan kulak, boğaz ve akciğer enfeksiyonlarına yol açıyor. Aslında çocukların bir yıl içinde 6 kez üst solunum yolu, iki kez alt solunum yolu ve bağırsak enfeksiyonuna yakalanmaları normal görülüyor. Ancak bağışıklık sistemi zayıf olan çocuk, kreş ortamında bu enfeksiyonlara yakalanınca rahatsızlığı, genellikle zatürre, menenjit gibi hastalıklara dönüşüyor.

AŞILARI YAPTIRIN Peki böylesi olumsuz durumlara maruz kalmamak için ebeveynler neler yapmalı? Öncelikle kreş çağında yaşanabilecek olumsuzlukları da düşünerek ebeveynler çocukların iki yaşına kadar olan aşılarını tam yaptırmalılar. Zira çocuklar bu dönemde üst solunum enfeksiyonların yanı sıra mide ve bağırsak, cilt hastalıkları ve hepatit A gibi rahatsızlıklara yakalanabiliyor. Bu nedenle aşıların tam olması şart. Aşıları yapılan çocuklar rahatsızlanmaz diye elbette bir garanti yok. Ancak kronik bir hastalığı yoksa çocukların enfeksiyonları daha kolay atlattığını unutmamak gerekiyor. Enfeksiyonla karşılaştığında ailelerin paniklememesi de önemli. Hastalanan çocuk evde istirahat ettirilmeli ve bol sıvı alması sağlanmalı. Aileler böylesi dönemlerde antibiyotik kullandırmak isterler. Oysa bazı viral enfeksiyonlar antibiyotik kullanmayı gerektirmez. Bu nedenle doktora sormadan kesinlikle antibiyotik kullanılmamalı. Zira antibiyotiklerin ishal, vitamin eksikliği gibi yan etkileri olabileceğini de unutmayın.

BESLENME ÖNEMLİ

KASIM-ARALIK 2014

• Çocuklar iki yaşından itibaren yarım gün, 3 yaşından sonra ise tam gün okula gidebilir.  • Kreş çağındaki çocukların gelişiminin ve hastalıklardan korunması için uyku önemli. Gündüz uykusu da ihmal edilmemeli.  • Çocuklarınızın aşılarını tam yaptırın. • Çocuğunuzu mevsim normallerine göre giydirin. Aşırı üşümesine ve terlemesine yol açacak giysiler giydirmekten kaçının.  • Kreş ortamının uygun ısıtıldığından emin olun.  • Sağlıklı  ve  dengeli  beslenme  hastalıklardan korunmak için önemli. Kreş mönüsünü inceleyip, eksik besinleri evde tamamlayın.  • Çocuğunuzu kreşte ve evde ellerini sık sık, en az 20 saniye su ve sabunla yıkaması konusunda teşvik edin.  • Hem kreş hem de ev ortamının nemini iyi ayarlayın. Kuru hava solunum yollarında bulunan ve mikropları yakalama fonksiyonu olan, silia adı verilen tüycüklerin işlevini azaltır.  • Hasta çocukları kreşe göndermeyin. Öğretmen, idareci ve diğer velilerle konuşarak tüm ailelerin aynı yöntemi izlemesini sağlayın. • Kreşte sınıf mevcudu da önemli. Aşırı kalabalık sınıflara itiraz edin. • Kreşte gün içinde sınıfların havalandırıldığından, masa, sandalye ve kapı kollarının uygun deterjanlarla temizlendiğinden ve hijyenin sağlandığından emin olun.

SAĞLIK

Bilindiği üzere beslenme ile bağışıklığın gelişimi arasında yakın bir ilişki var. Diğer yaş gruplarından farklı olarak kreş çağındaki çocuklar 3 ana, 2 ara öğün olmak üzere beş öğün yemek yerler. Öğün sayısı artmasına rağmen öğünde tüketilen besin azdır. Öğün sayılarınızı gözeten ve çocuğun günlük besin ihtiyaçlarını karşılayan bir kreşe çocuğunuzu göndermeye dikkat etmelisiniz. Hassas dönemlerde kreşten haftalık menü örneğini alıp eksik ve verilmeyen besinleri evde tamamlamaya özen göstermelisiniz. Omega 3, Omega 6, A ve C vitamini ve çinko, bağışıklık sisteminin sağlıklı bir şekilde işlev görmesini sağlar. Çocuklarınızı bu maddeler açısından zengin besinlerle beslemeniz de gerekiyor.  Kesin olarak ispatlanmadıysa da düzenli probiyotik kullanımının hastalıkları azaltıcı etkisinin olduğunu vurgulayan yayınlar var. Kefir, yoğurt gibi probiyotik içerikte besinleri tüketmeye çocukları teşvik etmek de gerekiyor.  Kreş çağındaki çocukların sağlıklı olabilmesi için kreş yöneticilerine de önemli görevler düşüyor. Kreşlerdeki hijyen, miniklerin sağlığı açısından hayati önem taşıyor. Öğretmenlerin ve çalışanların temizlik kurallarına uymaları, hem kendi ellerini, hem de öğrencilerin ellerini sık sık yıkamaları unutulmaması gereken en önemli hijyen kuralı… Evet günümüz çocukları adeta cam fanuslarda yetiştiriliyor. Oysa çocukların güvenli dış ortamlarda oynamalarına izin verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde eve kapanan, enerjisini atamayan çocuklar sağlıksız bireyler olarak yetişiyor.

HASTALIKLARDAN  KORUNMANIN  YOLLARI VAR

İSMMMO YAŞAM l 39


DOSTL ARIMIZ

Her gün gezdirilmeye ihtiyaç duymadıkları için yalnız yaşayan çalışanları evlerini kedileriyle paylaşmayı tercih ediyor. Oysa kediler evde yalnız kalmayı sevmezler; hatta mutsuz olurlar. Dostlarımızın mutlu etmenin yolu da ona bir kardeş almaktan geçiyor.

Kediler ‘kardeş’ sever

ILGIN ŞENYÜZ

İşten yorgun argın geldiniz; şöyle ayaklarınızı uzatıp dinlenmenin hayalini kuruyorsunuz… Ama evde sizi bekleyen bir kediniz varsa bu hayali unutun… Bütün gün evde yalnız kalan yaramaz; tek oyun arkadaşı olan sizi görünce daha da coşar. Sizin yorgun olmanız onu ilgilendirmez; o olanca enerjisiyle ayaklarınıza atlayıp size evde adım attırmaz. Bu oyun

40 l İSMMMO YAŞAM

davetine icabet etmekte direnseniz de o bir çaresini bulur; size sözünü geçirir. Bir kedi ile hayatını paylaşanlar, bütün gün evde yalnızlıktan sıkılan dostlarımızdan kurtulmanın tek yolunun ona bir kardeş almaktan geçtiğini kısa sürede anlıyorlar. Aslında kediler, yalnız yaşamayı sevmezler. Özellikle de evcil kediler oldukça sosyal canlılardır. Dostunuz sizin varlığınızın yanı sıra kendi cinsinden bir dost ile evi paylaşmaktan memnun olur..

KASIM-ARALIK 2014


uzmanlar, kardeşleriyle birlikte büyüyen kedilerin daha sağlıklı olduğunu söylüyorlar.

DoĞAL EĞİTİM SÜrEcİ Yalnız büyüyen kediler,  bir  kardeşle  evi  paylaşanlara göre daha saldırgan olabilirler.  Tırnaklarını  ve ağzını doğru kullanmayı öğrenemedikleri için de çoğu zaman sahiplerinin canını yakabilirler. oysa daha kalabalık  bir  ortamda  yetişen kediler, doğal süreç içinde tırnaklarını ve dişlerini nasıl kullanmaları gerektiğini öğrenirler. Diğer bir deyişle doğal oyunlar esnasında kendilerini eğitirler. uyanık oldukları zamanın çoğunu oyunla geçiren kediler için bir oyun arkadaşı olmazsa olmazdır. oyun arkadaşı olmayan kediler evin eşyalarını oyuncak yapıp, eve de istenmeyen zararlar verebilir. Yalnız yaşayan insanlar, kardeş kediler sayesinde daha da rahat ve konforlu bir hayat sürebilirler. Tüm gün kardeşiyle oynayan kediler enerjisini boşaltmış olarak sizi karşılar. Size de onları istediğiniz zaman okşamak ve koltuğunuza uzanarak oyunlarını izlemek kalır. Bu arada iki kediyi evde yeteri kadar yemek ve su ile birlikte gönül rahatlığı içinde bırakabilirsiniz. onlar eğlenceli vakit geçirirken yalnızlık da çekmezler. Sizi mutlu eden dostlarımızı mutlu etmenin bir yolunun ona kardeş almaktan geçtiğini unutmayın.

İkİNcİ kEDİ YAvru oLSuN kedinize kardeş almaya karar verseniz bile bazı sorunlarla karşılaşmanız muhtemel. kediniz yaşlı ve biraz da kıskansa ilk anda kardeş kedi ile anlaşamayabilir. Ancak bir-iki hafta sonra yeni ev arkadaşına alışacaktır. Eğer kediniz kısırlaştırılmışsa, ikinci kedinin yavru olması işleri biraz daha kolaylaştırabilir. Eğer kediniz kısır bir erkekse kesinlikle ikinci kedi yavru olmalı. Zira erkek kediler yaşadıkları alanı daha çok sahiplenirler.

DOSTL ARIMIZ

KASIM-ARALIK 2014

İSMMMO YAŞAM l 41


Butik kahveye buyurun

İstanbul’da kahve içilebilen özel ve butik kahve mekanları birbiri ardına açılıyor. Dünyanın her yanından getirilen kahve çekirdekleri bu mekanlarda özel yöntemlerle adeta bir kahve sanatına dönüşüyor. Envai çeşit lezzetteki kahve türlerini bu mekanlarda tadabilmeniz mümkün… GAYE DELEN Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Teskin edici ve dinlendiricidir. Sinir sistemini uyarıp zihinsel aktiviteyi güçlendirir… Uyuşukluğu giderip enerji verir… Bir mola ve dostlarla anı paylaşmak için en iyi bahanedir. Bunun gibi pek çok özelliği bulunan kahvenin dünya genelinde sudan sonra en çok tüketilen ikinci içecek olduğunu biliyor muydunuz? Her evde, işyerinde günün her saati tüketilmesinin yanında ciddi de bir sektör haline gelmiş durumda. Kahve zincirleri artık insanların vakit geçirdiği en önemli mekanlar oldu.

LEZZET

HER YERDEN KAHVE ÇEKİRDEĞİ

Starbucks, Gloria Jeans gibi uluslararası zincirlerin yanında son dönemde sayıları artan butik kahve dükkanları da kahve severleri cezbediyor. Kahve, restoranlarda sadece yemek sonrası ikram edilen bir içecek olmaktan, kendine özel açılan butik mekanların şahı oluyor. Gurme çeşitleriyle müdavimleri oluşan İstanbul’daki butik kahve mekanlarını araştırdık. l Cherry Bean Coffees: Galata ve Moda’da iki şubesi

42 l İSMMMO YAŞAM

bulunan İstanbul’un ilk butik kahvelerinden biri. Düşünün bir kahve fabrikasına gidiyorsunuz ve kavrulmuş kahve çekirdeklerinin kokusu içerisinde aromasını ve kokusunu kaybetmeyen kahveyi taze ve katkısız bir şekilde yudumluyorsunuz. Hiçbir katkı maddesi kullanmadan kahve çekirdeklerini kavurup, küçük makinede öğütüp anında tüketime sunuyor. Bol köpüklü cappuccinosu ünlü. Kütüphanesiyle de ilgi çekiyor. Tel: (0212) 252 80 83 l M.O.C-Ministry Of Coffee: Müşterilerini Kolombiya, Kosta Rika, Meksika, Peru, Panama ve Kenya gibi bölgelerden taze olarak alınan kahve çekirdekleriyle kavrulan kahvelerle buluşturuyor. Teşvikiye’de, Avustralyalı Sam Çeviköz’ün uzmanlığında hazırlanan menü dünyanın farklı noktalarından toplanan lezzetlerle harmanlanıyor. Cappucino, espresso, americano gibi bilinen kahvelerin yanında ‘cold brew’, ‘chilli mocha’ gibi lezzetlerle fark yaratıyor. Mekan iki katlı ve ferah. Büyük bir kütüphanesi var. Tel: (0212) 234 44 65 l Kronotrop: Kronotrop Coffee Bar & Roastery, dünyadaki özel kahve akımını İstanbul’da en üst seviyeye taşımayı hedefliyor. Beyoğlu’nun bir yan sokağında, küçük bir kahve dükkanı olarak başladı. Bulunabilecek en iyi kahve çekirdeklerini doğrudan üreticiden alıp en ileri kavurma tekniklerini kullanarak kahve meraklılarına heyecanlı

EYLÜL-EKİM 2014


bir tecrübeyi yaşatmayı hedefliyor. Guatemala, Brezilya, Kosta Rika, Yemen, Etiyopya gibi ülkelerden gelen kahveleri Kronotrop’ta her daim taze kavrulmuş bulabilirsiniz. Espresso ve yumuşak içimli cortado’su öne çıkıyor. Tel: (212) 924 12 00 l Brew Coffee Works: Eminönü’nde Legacy Ottoman Otel’in altında bulunan şık ve butik bir kahve. Otantik bir havası var. Ambiyansı ve kahve çeşitleriyle etkileyici. İşletmenin sahibi yabancı. Güney Afrikalı bir kahve firması tarafından açılmış. Çalışanlar da İspanyol. Sunuma çok önem veriyorlar. Latte, espresso ve Güney Amerika’ya özgü kahveleriyle kahve severleri çekiyor. Tatlıları da denemeye değer. Tarihi yarımadada dolaştıktan sonra burada bir mola vermek paha biçilemez. Tel: (0212) 512 19 86

FARKLI HAZIRLAMA TEKNİKLERİ

l Press Karaköy: Karaköy’ün sokaklarında yerini alan Press, çok lezzetli kahveleri ve yaratıcı tatlılarıyla müdavimlerini çekiyor. Menüsünde espresso türevleri, yöresel yerel kahveler ve dünya kahvelerinden örneklerin yanı sıra porsiyon tatlılar ve tuzlu seçenekleri var. Mekandaki detaylar sizi hayran bırakacak türden. Mekanda iki tane de salıncak bulunuyor. Oreo cheesecake’i denemeye değer. Envai çeşit kahveler arasında Americano, latte, macchiato ve aromalı Türk kahveleri. Seçim sizin. Tel: (0212) 244 12 92 l Drip Coffeeist: Bağdat Caddesi’nin ara sokaklarında küçük ve sevimli bir mekan. ‘Drip coffee’ Türkçe’ye damlatarak demleme tekniği olarak çevrilebilir. Bu demleme tekniği mekana ismini vermiş. Bu teknik kahve deneyimini daha kişiye özel, daha taze ve lezzetli kılıyor. Dünyanın farklı yerlerinden kahve çekirdeklerinin kavrulma, çekilme aşamalarını izleyebilir, çeşitli damlama yöntemleri kullanılarak hazırlanan kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Özellikle syphon (sifon) adı verilen kendi özel sunumuyla gelen kahveyi deneyin. Tel:(0216) 360 35 47 l Mandabatmaz: Kıvamlı ve bol köpüklü Türk kahvesiyle ünlü. Tam bir efsaneye dönüşmüş bu mekan hemen İstiklal Caddesi üzerindeki Olivia Geçidi’nde. Küçük bir mekan olduğu için yer bulmakta zorluk çekebilirsiniz. Oturduğunuzda ise önünüze bol köpüklü, sert aromalı ama yumuşak içimli bir kahve geliyor. Makine kullanmadan sadece kısık ateşte cezvede yapılan bu kahveler bir fincanı dolduracak şekilde hazırlanıyor. Kahveye ününü kazandıran kıvamı ve bol köpüğü.

KAHVE SÖZLÜĞÜ

LEZZET

l Türk Kahvesi: Telvesi ile servis yapılan tek kahve çeşidi l Espresso: Makine ile hazırlanan, koyu kavrulmuş İtalya'ya özgü bir kahve türü l Cappuccino: Espresso ve su buharı ile köpük haline getirilmiş, süt eklenen kahve l Caffe Americano: Espresso’nun sıcak su eklenerek yumuşatılmış şekli l Caffe Latte: Espresso'nun üzerine 80 derecelik sıcak sütün ilave edilmesi ve sütün üzerinde 2 cm kreması süt köpüğünün ilave edilmesi ile oluşur. Yüzde 25 kahve, yüzde 75 sütten oluşur. l Latte Macchiato: Sıcak süt ve süt köpüğünün üzerine espresso eklenerek yapılır. Temelde diğer tüm sütlü kahvelerden farkı sütün kahveye değil, kahvenin sütün üzerine eklenerek yapılmasıdır. l Caffe Macchiato: Espresso’ya süt köpüğü eklenerek hazırlanan kahve. l Mocha: Latte’ye çikolata tozu veya şeker eklenmesiyle yapılan kahve. l Filtre kahve: Orta kalınlıkta çekilmiş kahvenin genellikle bir kağıt filtre yardımıyla filtre edilerek demlenmiş kahve çeşidi.

İSMMMO YAŞAM l 43


Her an indirim!

Outlet mağazalar ve indirim çadırları modayı takip etmek isteyen hesaplı müşterilerin imdadına yetişiyor. Bir servet eden elbiseler, hayalleri süsleyen ayakkabılar şimdi indirim mağazalarında çok daha ulaşılabilir fiyatlara alıcı buluyor.

MODA

CAN KIZILBAĞ

44 l İSMMMO YAŞAM

Outlet mağazalar ve indirim çadırları, avantajlı fiyatlar sayesinde biraz daha gönül rahatlığıyla alışveriş yapılabilen, insanların daha az "alıcı pişmanlığı" yaşadığı yerler. Pek çok marka outlet ürünleri internet siteleri üzerinden de satışa çıkarıyor. Outlet mağazalardaki kampanyaları İSMMMO Yaşam okuyucuları için araştırdık...  Mango'nun outlet mağazalarında yüzde 70'e varan indirimler var. Firmanın koleksiyonunda oldukça maskülen parçalar dikkat çekiyor. İster dar kesim bir pantolon-ceket takımı, ister rahat görünümlü pantolonlar ve bedene oturmayan mantolar...  Mudo'da trikodan, gömlek, pantolona, dış giyimden, elbise ve eşofmana tüm ürünlerde indirim var. Ekose gömlekler ve balıkçı yaka kazak modellerinin yanı sıra siyah, deve tüyü, uçuk pembe ve mavi renk tonlarındaki montlarıyla dikkat çeken  firmanın ürünlerinde yüzde 70'e varan indirim bulunuyor.   Düşük omuzlu, dökük yakalı kazaklar, yüksek belli, cigarette pantolonlarla 90’lı, 70’li ve 60’lı yıllara geri götüren Koton'da yüzde 70'e varan indirimler var.  LC Waikiki trençkotlar, deri ceketler, çeşitli renk ve desenlerdeki kazaklar, denim pantolonlar, etek ve elbiselerin de olduğu ürünleri yüzde 60'a varan indirimlerle satışa sunuyor.  DeFacto'nun ana renkleri; bordo, kırmızı, toprak tonları, siyah, beyaz ve mavi olan ve ekose, tüvit ve peluş kumaşların ağırlıkta olduğu ürünlerinde yüzde 60'a varan indirimler var.

KASIM-ARALIK 2014


KASIM-ARALIK 2014

OutLEt ALIŞvERİŞİN PüF NOKtALARI

l Outlet mağazaları ve indirim çadırlarında doğru adımlarla alışveriş yaptığınızda gardırobunuza vazgeçemeyeceğiniz değerli parçalar kazandırabilirsiniz. Pek çok outlet mağazası, tanıtım yapmadan büyük indirimler başlatabiliyor.  l Belirlediğiniz alışveriş noktalarını arayarak ya da internetten araştırarak sundukları indirim oranlarını öğrenebilirsiniz.  l Alışverişe çıkmadan önce dikkat edilmesi önemli noktalardan biri de o günki giysilerinizin rahat ve kolay çıkarılabilir olması. Böylece istediğiniz parçaları daha rahat deneyebilirsiniz.  l Outlet alışveriş merkezlerine ziyaret edebileceğiniz en iyi zaman dilimi sabah erken ya da akşam geç saatler. Böylece deneme kabinlerinde ve kasalarda uzayan kuyruklardan kurtulabilirsiniz. l Outlet mağazalardaki ürünlerin, normal mağazalardan daha hızlı tükendiğini unutmamak gerek. Bu yüzden beğendiğiniz bir ürünü yarın alınacaklar listenize eklemeyin, hemen sizin için doğru bir tercih olup olmadığını kesinleştirin...

MODA

Deichmann, çizmeden ayakkabıya, çantadan şapkalara kadar, ürünlerinde indirimli alışverişte çifte kazanç sunuyor. Buna göre indirimli 2 ürün alana üçüncüsü bedavaya veriliyor. Ayrıca firmanın "indirimli iki ürün alana ikincisi  yarı  fiyata"  kampanyası  da  bulunuyor.   Her sezon yeni koleksiyonlar oluştururken aynı zamanda türkiye ve dünyanın önde gelen markalarının şık ve birbirinden çarpıcı çantalarını da moda severlerle buluşturan Matmezel Çanta'da yüzde 60'a varan indirim var.  Koleksiyonlarıyla Paris rüzgârını türkiye’ye taşıyan Pop & Pink, pijama, gecelik ve iç giyimde "yüzde 50 + yüzde 50" sunuyor. Penti’de çorap ve iç giyim ürünlerinde yüzde 50 indirim bulunuyor.

İSMMMO YAŞAM l 45


Evde sağlıklı yaşamın yolu banyoda hijyenden geçiyor. Banyoda bakteri ve mikropların önüne geçmenin anahtarı ise klozette... Klozeti temiz tutulabilen bir banyoda yeterli havalandırma da yapıldığında mikroplar yaşam şansı bulmaz…

Klozet deyip geçmeyin EVİM EVİM

FERİDE AY

Sağlıklı bir yaşam sürmek için yaşadığımız ortamların, özellikle de evimizin temiz ve hijyenik olması çok önemli. Evin temizliği ise banyo ve tuvalette başlar. Yeterince temiz olmayan ve düzenli temizlenmeyen bir banyo ve tuvalet, mikropların ve bakterilerin tüm eve yayılmasına neden olur… Temizliği pratik klozetler bu yaklaşıma sahip herkesin imdadına yetişiyor. Özellikle sensörlü kapaklar, klozetin, dolayısıyla banyonun temiz tutulabilmesinde büyük kolaylık sağlıyor. Artık piyasada standart kanallı klozetlere göre yüzde 100 daha hijyenik ve kolay temizlenen ürünler satılıyor. Kanalsız tasarımlar, kir ve bakteri tutmadan kullanılabilirken aynı zamanda jet tipi yıkama ile suyu, klozetin her yerine eşit şekilde dağıtıyor. Bu tip ürünlerde kolay temizlenebilen iç hazne söz konusu. Su kendi hacimsel ağırlığını kullanarak küçük bir dağıtım noktasından tüm yüzeyi yıkayabiliyor. Kanalsız yapı, daha az temizlik malzemesi kullanılmasından dolayı çevreye verilen zararı azaltıyor. 10 yıla kadar ürün garantisiyle satış piyasada yenilikçi tasarımların ilgi görmesini sağlıyor.

46 l İSMMMO YAŞAM

KASIM-ARALIK 2014


Klozette bir diğer önemli husus da tasarruf… Su tasarrufu sağlanabilmesi için sensörlü kapaklar önem taşıyor. Hijyenden vazgeçmeden tasarruf sağlanması için piyasada 300 lira civarında satılan sensörlü kapaklardan edinmek mümkün.

KÜF VE PASA DİKKAT

KASIM-ARALIK 2014

Gerek karbonmonoksit zehirlenmesini engellemek, gerekse elektrik kaçağıyla oluşabilecek çarpılmaların önüne geçebilmek için bunların, ıslak mekandan uzak yerlerde bulundurulmaları doğru olur. - Banyolarda en çok karşılaşılan tehlikelerden biri de küf ve pastır. Özellikle banyodaki ahşap kenarlıklı pencerelerde küf oluşabilir. Fazla nem, demir pencere kenarlarının paslanmasına neden olabilir. Elektrikli fanlar, cam ya da kapıdan gelen hava bu soruna çözüm olabilir. Temizlenmeyen banyoların duşakabin duvarlarında küf ve mantar oluşabilir. Bu yüzden duvarları 15 günde ya da ayda bir temizlemek gerekir. Duşakabin yerine perde varsa, perdeleri sık sık yıkayarak mikrop ve bakterilerden uzak tutmak mümkün.

EVİM EVİM

Klozet seçiminden sonra banyoda hijyen için şu hususlara dikkat etmek gerekiyor: - Banyolarda nem çok fazladır, nemin fazla olmasından dolayı mikrop ürer. Nemi azaltmak için banyoları sürekli havalandırmak ve temiz tutmak gerekir. Banyodaki yüzeyler sık sık dezenfektanla silinerek kurulanmadığında bakteriler üreyebilir ve yayılır. - Kapı kolları, musluklar ve anahtarlarla ellere bulaşan mikroplar önemli hastalıklara yol açar. Eller sık sık yıkanmalı, mümkünse ortak havlu yerine kağıt havlu kullanılmalı. - Lavabo giderleri, duş giderleri; ev içinde en fazla bakterinin birikip ürediği noktalardır. Buraların temizliğine ayrı bir özen göstermek gerekir. - Şofben, termosifon ve kombi gibi ısı kaynaklarının banyo içinde olması yaşamsal risk barındırabilir.

İSMMMO YAŞAM l 47


GEZİ-DÜNYA

Yeşil, huzur ve kayak!

Küçük, şirin bir ülke… Olabildiğince yeşillik ve dinginlik sunuyor. Kayak merkezleri çok tanınmasa da Alplerin bir kısmının bulunduğu Slovenya, son yıllarda kar kalitesi ve kayak pistlerinin uzunluğuyla kayak severleri çekiyor.

48 l İSMMMO YAŞAM

AYŞEGÜL EMİR Orta Avrupa’nın gülen yüzü, temiz hava deposu, bol yeşilli, huzurlu ve refah ülkesi, Slovenya… Sessizlik, huzur ve düzenin hakim olduğu bu küçük ülke aynı zamanda gözde bir kayak destinasyonu. Adriyatik Denizi’nde sahil şeridine de sahip olan ülkenin büyük bölümü Slovenya Alpleri’yle kaplı. Bu da ülkeyi kayak için mükemmel hale getiriyor. İstanbul’dan 1.5-2 saatlik uçuşla başkent Ljubljana’ya varıyoruz. Havalimanında

Kranjska’da kış sezonu açılışı.

soğuk bir hava dalgası bizi adeta kendimize getiriyor. Yeşilin her tonunu barındıran ülke her daim yağışlı ve havası genelde bize göre soğuk. Zaten bu iklime göre hazırlıklı gidiyoruz. Kayak yapmak hevesiyle yanıp tutuşurken bir yandan da ülkeyi merak ediyorum. Tur rehberimizden tarihçesini dinliyoruz: Slovenya, Orta Avrupa’nın güneyinde yer alıyor. Uzun yıllar Yugoslavya ülkeleri arasındaydı. 1991’de bağımsızlığını ilan ederken, 2004’te de Avrupa Birliği’ne katıldı. Sloven-

KASIM-ARALIK 2014


ya, Slavca'da ‘Slavlar ülkesi’ anlamına geliyor. 2 milyon nüfusu var. Haritada coğrafi olarak bir tavuk şekline sahip tek ülke. Tepelik ve dağlık coğrafyaya sahip ülkede 11 bölge var.

HER YER YEŞİL

KASIM-ARALIK 2014

Şaraplık üzüm bahçeleri.

Ljubljana

Bled Gölü

GEZİ-DÜNYA

Başkenti Ljubljana’ya havalimanından kısa bir sürede varıyoruz. Kayak merkezine gitmeden önce ilk hedefimiz ülkenin ve özellikle başkentin belli başlı turistik merkezlerini görebilmek. Öyle ya her zaman Slovenya’ya gelmiyoruz. Soğuk havaya aldırmadan başkenti keşfe çıkıyoruz. Rehberimize göre başkent diğer şehirlerine göre daha hareketli ve kalabalık ama bana İstanbul üzerine kasaba gibi geliyor adeta. 280 bin kişilik nüfusuyla sükunet dolu. Şehri panoramik olarak en iyi görmenin yolu ise tepedeki kaleye çıkmak. Soğuğa aldırmadan karlar altında daha bir güzelleşen Ljubljana’yı kaleden seyre dalıyoruz. Bu şehre su kanalları güzelleştirmiş. Çok yeşil, etrafta gürültü bile duymuyoruz. Ne kadar huzurlu diye düşünmeden edemiyorum. Etkileyici iki nehir üzerine kurulu birçok tarihi köprüye ev sahipliği yapıyor. Dragon Köprüsü en güzellerinden, zaten şehrin de sembolü. Şehirle ilgili her fotoğrafta bu köprüyü görmek mümkün. Shoes Maker’s Bridge de bir diğeri. Türkçe’de Ayakkabıcılar Köprüsü anlamına geliyor. Zaten köprüden ip üzerinden atılmış çift çift ayakkabılar var. Önceden çevresinde ayakkabıcılar çalışıyormuş. Bu nedenle bu adı almış. Eski meydan ve Tivoli Park da şehrin görülmesi gereken yerlerinden. Şehrin en güzel meydanı Preşeren’in çevresindeki restoranlardan birinde öğlen yemeği mola veriyoruz. Küçük şehrin bir günde bütün güzel noktalarını gezmek mümkün. Şehrin en önemli simgesi ünlü Bled Gölü’nü de görmeden olmaz. Kar kış demeden bir buçuk saatte göle varıyoruz. Enfes bir manzarası bulunan göl, büyüleyici. Kendimi adeta doğanın bağrında kaybolmuş hissediyorum. Huzur, dinginlik, yeşil ve mavi… ‘İyi ki de vakit ayırıp gitmişsiz’ diyorum. Bu doğal güzelliği görmeden dönmek kötü olacaktı. Dağların arasında gizli bir hazine adeta. Tepedeki kaleden gölün manzarasına bakmak ise tarif edilemez bir zevk. Ka-

İSMMMO YAŞAM l 49


raran hava ve şiddetini artıran soğuk dönüş vaktinin geldiğini hatırlatıyor.

KAR KALİTESİ ÇOK İYİ

GEZİ-DÜNYA

MUTFAĞINDA ‘KOMŞUSU’ VAR

Slovenya, komşu ülkelerinin mutfaklarından çok etkilenmiş bir yemek kültürüne sahip. Neredeyse her bölgesinin de yerel özellikler taşıyan kendi yemekleri var. Çorba vazgeçilmezleri. Jota, riçet bunlar arasında. Havada tuzlanarak kurutulan jambon prsut, şarapla iyi gidiyor. Poğaça da ülke mutfağının atıştırmalıkları arasında yer alıyor. Balkan kökenli ‘burek’ yani börekleri bize yabancı değil. Ana yemek olarak ise Ştruklji’leri çok meşhur. Et, peynir veya sebzeyle doldurulan bir tür iri mantı. Kranj sosisinin yanına soğan, patates gibi garnitürler eklenerek elde edilen ‘kranjska klobasa’ bütün ülkede iştahla yeniyor. Adriyatik’in deniz ürünleri ve taze tatlı su balıkları da ülkede pek yaygın. Macar, Avusturya mutfağının da etkisini görmek mümkün.

50 l İSMMMO YAŞAM

Asıl hedefimize ulaşmak için yola koyuluyoruz. Hedefimiz, Kuzey Slovenya. Ülkede kayak için kuzeye gitmek gerekiyor. Güney bölümü daha çok Akdeniz iklimi etkisinde. Alplerin etkisiyle kar kalitesi, iyi pistleri, tertemiz havasıyla gizli bir kayak cenneti adeta. Kayak ülkede milli bir spor. Sezon başladığında herkes hazır oluyor. Komşuları İsviçre, Avusturya ve İtalya’nın aksine buradaki kayak merkezleri o kadar bilinmiyor. Bu da hoşuma gidiyor çünkü çok kalabalık kayak merkezlerini sevmiyorum. Tesisleri bu ülkeler kadar iyi olmayabilir ama düşük fiyatla bu farkı kapatıyor. Ayrıca yeni yapılan tesisler popüler destinasyonları aratmayacak türden. Daha az kalabalık, daha az lift kuyruğu ve daha çok yerel insan. Kayakta en çok bilinen merkezler; Kranjska Gora ve Mariborsko Pohorje. İkisi de kayakta dünya kupasına ev sahipliği yapmış. Kranjska Gora’da, dört yıldızlı resort otelimize yerleşiyoruz. Yol yorgunluğu ve soğuğun etkisiyle hızlıca uykuya dalıyorum. Kranjska Gora’da kış sezonu neredeyse efsanevi. Kayak pistleri Avusturya, İtalya ve Slovenya arasında üçlü sınırda yer alıyor. Alpler en yüksek zirveleriyle çevrilmiş. Burası çoğu Sloven’in ilk kez kayakla tanıştığı yerdir.

BEYAZ DÜNYANIN BÜYÜSÜ

Zengin sabah kahvaltısının ardından kayak pistlerine kendimi atıyorum. Uzun ve bakımlı pistlerde adrenalinin doruklarına varıyoruz adeta. Her yer bembeyaz ve kayak takımlarıyla bu beyaz uçsuz bucaksızlığın ortasında kendimi dünyadan başka bir evrene gitmiş gibi hissediyorum. Kayak harici snowboardcu’ların gösterilerini de izlemek harika. Akşamları ise düzenlenen gece gösterileri ve eğlenceler de bizi kendimizden geçiriyoruz. Tattığımız güzel şaraplar da çabası... İki günü kayakla geçen üç günlük Slovenya ziyareti sonrasında ailemiz ve arkadaşlarımıza anlatacak pek çok hikayeyle beraber geri dönüş için hazırlığa başlıyoruz. Geri döndüğümde sanırım Slovenya’yı kayak için herkese tavsiye ediyor olacağım...

KASIM-ARALIK 2014


SLOVENYA

Bölgesi: Orta Avrupa Nüfus: 2 milyon Dili: Slovence Komşuları: İtalya, Avusturya, Macaristan, Hırvatistan Fiziki yapı: Büyük kısmı dağlık. Triglav Doruğu ülkenin en yüksek noktası İklimi: Sert kara iklimi; yaz ayları oldukça sıcak, kış ayları soğuk. Ekonomi: Tarıma dayalı ekonomide, ormancılık ve hayvancılık da önemli gelir kaynağı. Metalurji ve dokumacılık da gelişmiş.

GEZİ-DÜNYA

KASIM-ARALIK 2014

İSMMMO YAŞAM l 51


GEZİ-TÜRKİYE

Orta Anadolu’nun göz bebeği

Milattan önce 7. yüzyıldan gelen bir mirası taşıyor Niğde… Hititler’den Helenler’e kadar birçok medeniyetin eseri müzelerde ziyaretçilerini beklerken, Selçuklular’dan Osmanlılar’a kadar olan birçok tarihi eser de günümüzde yaşıyor. Aladağlar Milli Parkı ile doğaseverlerin büyük ilgi gösterdiği Niğde’de şifa arayanlar için de çok güzel kaplıcalar var.

52 l İSMMMO YAŞAM

GÜLŞEN KANDEMİR Elma, patates, gazoz… Bu üç ipucu birçok insana Niğde’yi hatırlatır ama Niğde’yi gören sayısının az olduğundan eminiz. Zira biz de Niğde’yi gören gruptan değildik. Anadolu’nun tümünü görme isteğimiz neticesinde geçen yıl ilkbaharda yolumuzu Niğde’ye de düşürdük. Kayseri, Konya ve Nevşehir’le çevrili olan bu şehre İstanbul’dan gitmenin en kolay yolu Kayseri’ye uçakla gidip oradan da yaklaşık 2 saatlik bir kara yolculuğuyla buraya ulaşmak. Biz kolay olanı değil zoru tercih ediyoruz çünkü Bolu’daki bir arkadaşımızın davetine uyup bir gün onlarda kalacağımız için karayolunu tercih ediyoruz. Perşembe akşamı yola çıkıp Cuma gününü arkadaşlarımızla Bolu’da geçiriyoruz. Cuma akşam üstü yola çıkarak gece saat 22.00’a yaklaşırken

Niğde merkezdeki otel odamıza yerleşiyoruz. İyi bir uyku çektikten sonra cumartesi günü erkenden kalkıyoruz.

MİLATTAN ÖNCE MİRASI

İlk durağımız, ilin binlerce yıllık tarihinin sergilendiği Niğde Müzesi… 1982’de yaptırılan müze binasında üç büyük teşhir salonu, bir ihtisas kütüphanesi ve modern konferans salonu bulunuyor. Meraklıları Orta Anadolu’nun en önemli müzelerinden birinin Niğde Müzesi olduğunu söylüyorlar. Müzeye girmeden önce bizi Hitit Fırtına Tanrısı Teşup Kabartması karşılıyor. M.Ö. 8. ve 7. yüzyılda hüküm sürmüş geç Hitit döneminde ait Nahita Krallığı’nın önemli eserlerinden biri olan bu kabartma bize zaten bölgedeki tarihi zenginliğin ipuçlarını veriyor. Zaten Önasya Medeniyetleri Salonu’nda Niğde’nin en eski tarihine

KASIM-ARALIK 2014


kadar gidiyoruz. M.Ö. 6-7. yüzyılda Neolotik Çağ ile Cilalı Taş Devri’nden itibaren birçok medeniyetin yaşadığı Niğde zengin bir tarihi mirasa sahip. Neolotik Çağ’ın Orta Anadolu’daki en önemli merkezi bugün Bor İlçesi sınırları içinde bulunan Bahçeli Kasabası’ndaki Köşk Höyük’müş. Burada 1982 yılından itibaren yapılan kazılarda elde edilen buluntular salonun önemli bir bölümünde sergileniyor. Taş ve kemikten yapılmış aletler, obsidyen taşı uçlu av aletleri, kilden yapılmış çanak ve çömlekler… Salonda biraz daha ilerleyince Çamardı İlçesi’ndeki Göltepe Kestel Ören Yeri’nden, Bor Pınarbaşı, Aksaray İlçesi Acemhöyük’lerinden çıkarılan Tunç Çağı’na ait kalıntıları görüyoruz. Salonun sonuna geldiğimizde ise Hitit İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra Anadolu'da "Geç Hitit Devletleri" olarak tanımlanan ve şehir krallıkları dönemini de içine alan Nahita Kralığı ve Tuvanuva Krallığı'nı içine alan Tabal Krallığı’ndan kalma eserleri görüyoruz. Bereket tanrısı, Hitit çivi yazılı (Hitit hiyeroglifi) kitabeler, Göllüdağ aslanı, Kaynarca tümülüsü buluntuları, Frig Çağı seramikleri ve Porsuk kazısında bulunan mezar küpü (pithos) bu eserlerden bazıları… Müzede önemli bir sikke koleksiyonu da mevcut. Tepebağları kazısında bulunan Kapadokya krallıklarına ait (M.Ö. 50-60. yılları) gümüş define ile merkezdeki Sungurbey Camii yakınında yapılan kamulaştırma ve kanal açma çalışmaları sırasında bulunan Osmanlı altınları duvar vitrinlerinde sergileniyor.

YILANLI KİLİSE’DEN RAHİBE MUMYASI

KASIM-ARALIK 2014

sek kabartma tekniğiyle yapılmış taş eserler var. Bu salonun önemli eserlerinden birisinin ise aruz vezinli ağıt kitabesiyle "Karamanlıca Kitabe" olarak tanınan, M.S. 19. yüzyıla ait mezar taşı olduğunu belirtelim.

NİĞDE KALESİ VE HÖYÜK

Niğde Müzesi’ni gezdikten sonra yönümüzü Niğde Kalesi’ne çeviriyoruz. Alaattin Höyüğü’nün tepesine inşa edilen kalenin tam inşa tarihi bilinmiyor ama 9. yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edilmiş olabileceği tahmin ediliyor. Kalenin son şeklini Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan zamanında aldığı biliniyor. Kalenin kapalı mekanlarındaki geleneksel sergi alanlarını gezip ardından kafeterya da kahvelerimizi içiyoruz. Niğde Kalesi’nin iç kısmında güneşbatı burcunun içi yıkılarak buraya bir saat yapılmış. Şehrin simge saat kulesinin Anadolu’daki birçok saat kulesi gibi II. Abdülhamit döneminde

GEZİ-TÜRKİYE

Müzenin etnografik salonunda eski bir Türk evi canlandırılmış. Niğde Müzesi’nin Klasik Eserler Salonu’na geldiğimizde ise yine Tepebağları, Porsuk, Acemhöyük gibi önemli kazı merkezlerinde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan Hellenistik ve Roma Çağı’nın önemli eserleri görebiliyoruz. Salonun sol tarafında ise 3 büyük vitrinde ise Müze Müdürlüğü'nce halktan satın alma yolu ile derlenen Hellenistik-Roma Dönemi’nin seçme eserleri sergileniyor. Bunlar genellikle mezar hediyeleri olup en ilgi çekenler gözyaşı şişeleri, koku kapları, kandilleri. Kemerhisar'da bulunan, akik üzerine kazıma tekniği ile yapılmış kartal kabartmalı bulunan altın yüzük gibi önemli eserler. Aksaray İli Ihlara Vadisinden (muhtemelen Yılanlı Kilise) bulunarak 1965 yılında müzeye getirilen rahibe mumyası, Ihlara Vadisi'nin maketi ve tanıtıcı fotoğraflarıyla beraber sergileniyor. Mumya teşhirinin arka bölümünde de, Orta Anadolu'nun en büyük ve en önemli Roma kenti durumunda antik Tyana'dan (Kemerhisar) bulunarak getirilen yük-

İSMMMO YAŞAM l 53


ÇAMLIBEL’İN HAN DUVARLARI

Türkiye’nin en büyük kervansarayı da Niğde’de. Ulukışla İlçesi’ndeki Sadrazam Mehmet Paşa Kervansarayı bulunuyor. Osmanlı’daki Türk asıllı sadrazamlardan biri olarak bilinen ‘Öküz Mehmet Paşa’nın yaptırdığı külliye içinde bulunan bu kervansaray, İpekyolu’nun de en önemli noktalarından biri olması açısından önemli. Bu kervansaray edebiyatımıza da girmiş. 1619’da yapılan külliyenin içindeki kervansaray, büyük Türk şairi Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları şiirinin esin kaynağı olmuş. “Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı/ Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar / Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar/ Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya / Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya” diye mısralarında anlatmış bu kervansarayın bulunduğu yeri büyük şair. Kervansaray kadar külliyenin tamamı da önemli. Külliyede, tek kubbeli kareye yakın bir planla yapılmış bir cami, arasta, arastanın iki yanında 23 dükkân, hamam, ahır gibi birçok bölüm bulunduğunu da belirtelim.

GEZİ-TÜRKİYE

ŞİFA DAĞITAN ÇİFTEHAN

Niğde’ye gelip de Çiftehan Kaplıcaları’nı görmeden dönmek olmaz. Kaplıca bölgesine gitmek için önce Ulukışla ilçesinin merkezine varmanız gerekiyor. İlçe merkezinden 29 kilometre sonra Çiftehan Kasabası’na varabilirsiniz. Kasabanın girişindeki iki han nedeniyle buraya Çiftehan adı verildiği belirtiliyor. Roma döneminden beri kullanılan kaplıcalar o dönemin izlerini de taşıyor. Söylentilere göre, Mısır kraliçesi Cleopatra, Tarsus’ta kaldığı dönemde sık sık burayı ziyaret etmiş. Günümüzde de kullanılan eski havuz bölümünün temel kısmının, Roma döneminden kaldığı söyleniyor. Havuzlu banyolar ise Selçuklular döneminden kalmış. Kaplıca bölümünde kadın ve erkeklere özel iki havuz bulunuyor. Erkekler bölümündeki havuzun, kadınlar bölümünün üç katına yakın… Bu şifalı sularda yıkananların romatizmadan kireçlenmeye, bel ağrısından cilt hastalıklarına kadar birçok rahatsızlıklarının iyileşebileceği söyleniyor. Kaplıcaların çıkış kaynağında suyun sıcaklığı 53 dereceyken, havuzlarda 40 dereceye kadar iniyor. İsteyenler için Çiftehan’da kalınabilecek oteller de bulunuyor.

54 l İSMMMO YAŞAM

1901 yılında yapıldığını da belirtelim. Kalenin olduğu tepede iki tarihi camii de bulunuyor. Bunlar; Rahmaniye ve Alaattin camileri… Selçuklu Sultanlığı eserlerinden olan Alaattin Camii’nde nisan aylarında kapıda oluşan gölgede taçlı bir kız başı görülüyor. Rivayete göre camiyi yapan usta, sultanın kızına aşık olmuş. Aşkını sonsuza kadar yaşatmak için de böylesi bir gölge oyununu camiye işlemiş. Bu camiyi gezdikten sonra yine Kale’ye yakın olan Sungurbey Camii’ni de görüyoruz. Camiinin hemen yanındaki tarihi kilise de Anadolu’da inançların nasıl kaynaştığının bir simgesi gibi…

SELÇUKLU ESERLERİ

Niğde şehir merkezinde çok sayıda tarihi eser bulunmakta. Hüsamettin Ağa Camii, Kiğılı Camii, Hüdavent Hatun Türbesi, Gündoğdu Türbesi ve Akmedrese şehir merkezindeki eserlerden sadece birkaçı. Hepsinde günümüz eserlerine göre son derece mütevazı ama insanı derinden etkileyen bir hava var. Selçuklu eserlerinde zerafet ve ince taş oymacılığının en güzel hallerini buralarda görmek mümkün. Birçok ilde olduğu gibi Niğde’nin tam merkezinde de Hükümet Meydanı’nı görüyoruz. Meydandaki Atatürk Heykeli’nin etrafında defterdarlık, kaymakamlık, valilik ve adliye gibi resmi binalar yer alıyor.

BİZANS SU KEMERLERİ

Niğde’deki ikinci günümüzde merkeze 9 kilometre uzaklıktaki Gümüşler Kasabası’na direksiyonu kırıyoruz. Burada Gümüşler Manastırı’nı görmek niyetindeyiz. Bilindiği üzere Kapadokya’nın bir bölümü Niğde sınırları içinde yer alıyor. Niğde’nin payına düşen güzelliklerden biri de bu manastır çünkü Kapadokya’daki birçok manastır gibi burası da kayalara oyulmuş… İçindeki ikonlardan ve resimlerden 11 ya da 12. yüzyılda yapıldığı

KASIM-ARALIK 2014


‘TURİZM HAK ETTİĞİMİZ PAYI ALAMIYORUZ’ Niğde’de meslek mensuplarının çatı örgütü, Niğde Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası. Adnan Zeren, Oda’nın Başkanlığını 25 yıldır yürütüyor. 40 yıldır mesleğini de fiilen sürdüren Zeren, tecrübeli bir mali müşavir. Niğde SMMM Odası’nın 150 üyesi var. Bunlardan 70’i bağımlı, 80’i ise bağımsız olarak mesleki faaliyetlerini sür-

dürüyorlar. Başkan Adnan Zeren, birçok ilde olduğu gibi Niğde’de meslek mensuplarının emeklerinin karşılığını alamadıklarını belirtiyor “Bizim ilimizde de tahsilat sıkıntısı var” diyor. Niğde’nin tarım ve hayvancılıkla geçinen bir il olduğunu vurgulayan Zeren, turizmden de hak ettikleri payı alamadıklarından yakınıyor.

tahmin edilen manastırın kuzeyinde bir kilisesi bulunuyor. Burası adeta inzivaya çekilmiş bir yer gibi huzur içinde bizi karşılıyor. Gümüşdağ Kasabası’ndan sonra 15 kilometrelik bir yolculuk daha yaparak Kemerhisar beldesine gidiyoruz. Amacımız Kemerhisar (Tyana) Su Kemerleri’ni görebilmek. Bahçeli Kasabası’nda bulunan antik su havuzunda toplanan suyun Kemerhisar’a taşınması için yapılmış. Yaklaşık 4 kilometre uzunluğundaki kemerin Kemerhisar’daki 1.5 kilometrelik bölümü açıkta. Kemerde yapı taşı olarak travertenler kullanılmış. Zamana meydan okuyan bu kemerlere veda bir doğa harikasına yönümüzü çeviriyoruz.

ALADAĞLAR MİLLİ PARKI

KASIM-ARALIK 2014

GEZİ-TÜRKİYE

Niğde’ye gidip de doğa harikası Aladağlar Milli Parkı’na gitmemek olmaz. Çamardı İlçesi’ne vardıktan sonra 15 kilometre daha yol yaparak bu doğa harikasına ulaşıyoruz. Burada kamp yerleri ve piknik alanları var. Oksijen başımızı döndürse de güzellikleri adeta içimize çekmek hevesiyle görmeye çalışıyoruz. Alan içinde doğa yürüyüşü için güzel bir parkur var. Bir saatlik bir yürüyüş yaparken yükseklerde kar olduğunu fark ediyoruz. Aladağ’daki akarsularda, balık avlayanlara da rastlıyoruz. Enerji depolayıp öğleden sonra İstanbul’a dönmek üzere yola çıkıyoruz. Niğde’de gördüklerimizin keyfini, göremediklerimizin hüznünü de yanımıza alarak…

İSMMMO YAŞAM l 55


Bülent Ortaçgil

KÜLTÜR-SANAT

Sevgililer Günü konserleri

14 Şubat Sevgililer Günü’nde sevdiğinize, özel bir konser hediye etmeye ne dersiniz? Bu güzel geceyi kutlarken müziğin büyülü atmosferini sevgilisiyle paylaşmak isteyenler için İstanbul’da alternatif çok. Türkiye’de şehir müziğinin öncü isimlerinden olan Bülent Ortaçgil ile köklü rock grubu Bulutsuzluk Özlemi, Sevgililer Günü’nde garajİstanbul’da aynı sahneyi paylaşacaklar. VİP biletlerin fiyatı 100 lira… Piyanist Tuluyhan Uğurlu bu yıl Sevgililer Günü’nde İstanbul’un buluşma noktası Taksim’de sizleri farklı bir konsere konuk ediyor. The Marmara Taksim’de gerçekleşecek konserde ünlü piyanist Tuluyhan Uğurlu, müzik ve görüntülerle aşkı anlatıyor. Son dönemin sevilen sanatçılarından Mustafa Ceceli ise 14 Şubat Sevgililer Günü'nde Bostancı Gösteri Merkezi sahnesinde olacak. Ceceli, sahneye çıktığı günden bu yana seslendirdiği klasikleşen birbirinden güzel şarkılarının yanı sıra hazırladığı yeni albümünde yer alan şarkıları da ilk kez izleyicilerin beğenisine sunacak. Konserin biletleri 45 ila 89 lira arasında değişiyor. İsteyenler sanatçı Murat Dalkılıç ile 14 Şubat'ta Renaissance Polat İstanbul Otel'de unutulmaz bir müzik gecesi geçirebilirler. Çin'in ilk uluslararası kadın gitaristi Xuafei Yang, İstanbul Resitalleri kapsamında 14 Şubat 2015 Sevgililer Günü'nde Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki the Seed İstanbul’da özel bir konser verecek. Klasik gitarın dünya çapındaki birkaç isminden biri olan Xuafei Yang, 14 yaşında Rodrigo'ya 17 yaşında John Williams'a çaldı. Yang'ın 2012'de yayınlanan "Bach Konçertoları" albümü, Amazon String Concertos listelerinde

56 l İSMMMO YAŞAM

Mustafa Ceceli

Xuafei Yang bir numara oldu. İstanbul’un en eğlenceli Sevgililer Günü partilerinden biri All You Need is Love, 14 Şubat’ta KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleştirilecek. 90'ların ritimlerini 20'lerin cazıyla harmanlayan İngiltere'nin en eğlenceli müzik adamlarından White Mink, dünyanın en sevilen electro swing gruplarından, sekiz kişilik ekibiyle eğlenceyi garantileyen Swing Zazou, hem şov hem de müziğe doyuran teatral DJ ikilisi The Roustabouts ve daha fazlası All You Need is Love’da olacak.

KASIM-ARALIK 2014


Puşkin masallarının anlatıldığı müzikal

Rus edebiyatının en çarpıcı masalları "Lukomorie Müzikali" ile 14-15 Şubat tarihlerinde ilk kez Türkiye'de sahnelenecek. İki günde iki gösteri ile TİM Maslak Show Center’de gerçekleştirilecek müzikalin başlama saatleri; 15:00 ve 18:00… Müzikal, Moskova hükümetinden "Yılın Sosyal Projesi" ödülü aldı ve uygulanışı itibariyle Rusya'da bir ilk olup bu alanda Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi. Gösteri, İstanbul'da Rusya Başkonsolosluğu tarafından destekleniyor. Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edilen Aleksandr Puşkin'e ait masalları bu müzikalde, olağanüstü sahne efektleri eşliğinde

aydınlık ve karanlık güçler ile birçok tanınmış masal kahramanları tarafından sunuluyor. Özel efektler, tehlikeli uçuşlar, karmaşık video gösterileri ve anlık dönüşümler ile izleyiciyi etkileyen "Lukomorie Müzikali" Türkçe altyazılı gerçekleştirilecek.

Fazıl Say’dan Madımak anısına

KASIM-ARALIK 2014

önlemleri daha az olan bir akıl hastanesine sevk edilen bir mahkûmun (McMurphy / Oktay Kaynarca) burada geçirdiği zamanı konu alıyor. McMurphy, terapilerdeki kendi başına buyruk hareketleri ve özgürlüğüne olan düşkünlüğü nedeniyle soğuk, tavırlı, suratsız, otoriter Başhemşire Ratched (Deniz Uğur) ile de büyük sorunlar yaşıyor ve aralarında ciddi bir çatışma başlıyor. Oyunda gelişen bir dizi olaylar üzerinden birbirlerine üstünlük kurma çabaları normal olmaya çalışmanın deli olmaya çalışmaktan daha zor olduğu mizahi bir dille anlatılıyor. Biletler, öğrenci için 47 lira, tam ise 67 lira.

KÜLTÜR-SANAT

Ken Kesey’in romanından sinemaya uyarlanan Jack Nicholson'un yıldızı olduğu beyaz perdenin kült filmleri arasında yer alan 1975 yapımı "Guguk Kuşu" (One Flew Over Cucko's Nest), Şakir Gürzumar yönetiminde sanatseverlerle buluşuyor. Guguk Kuşu, başrollerinde Oktay Kaynarca, Deniz Uğur, Galip Erdal, Tuba Ünsal, Levent Can, Kevork Türker ve Kayhan Yıldızoğlu'nun olduğu 20 kişilik dev kadrosuyla Zorlu Center PSM'de 21 Şubat günü sahnelenecek. “Guguk Kuşu” tutuklu olduğu cezaevinde çalışmaktan kurtulmak için deli taklidi yaparak güvenlik

Ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, 12 Mart 2015 tarihinde Maslak TİM Show Center'da izleyicisiyle buluşuyor. Say, Sivas-Madımak yangınında yitirilen 37 aydının ve Say ailesinin yakın dostları olan, şair Metin Altıok ve Behçet Aysan anısına bestelediği "Ses" - Opus 40 isimli eseriyle çok özel bir konser gerçekleştirecek. Behçet Aysan'ın "Bir Bahar Dalıyla", Metin Altıok'un "Odasında Bir Evin" ve Aziz Nesin'in "Sivas Acısı" adlı şiirlerinin yer aldığı Ses'te genç sopranolar Dilruba Bilgi, Nihan İnan ve Senem Demircioğlu'na, piyanoda Fazıl Say ve vurmalı sazlarda "İstanbul Senfonisi", "Hezarfen Ney Konçertosu" gibi Fazıl Say eserlerinden tanınan Aykut Köselerli eşlik edecek. Eserde, piyanonun yanı sıra ufo, hapi ve waterphone gibi farklı enstrümanlar da yer alıyor.

İSMMMO YAŞAM l 57


Yapay Oyun

l Filmde, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanların şifreli haberleşmelerinin kodlarını çözen Alan Turing'in Nazileri durdurma başarısı anlatılıyor. İngiliz Andrew Hodges'in "Alan Turing: The Enigma"

adlı kitabından uyarlanan filmin senaryosunda 2005 yapımı Pira-

tes vs. Ninjas ve 2008 yapımı The Waiting Room gibi kısa film pro-

SİNEMA -DVD

jelerinin de senaristi olan Graham Moor'un imzası

58 l İSMMMO YAŞAM

Orijinal adı: The Imitation Game Tür: Biyografi, Dram, Gerilim Yönetmen: Morten Tyldum Senaryo: Graham Moore Oyuncular: Keira Knightley, Benedict Cumberbatch, Mark Strong, Matthew Goode, Charles Dance

bulunuyor. Kitap, yayınlandığı sene 1 Ocak 2002 tarihinde ünlü İngiliz gazetesi The Guardian tarafından 50 önemli kitap listesinde yer almaya hak kazanmıştı. Sherlock dizisinden tanıdığımız Benedict Cumberbatch, Karayip Korsanları’ndan tanıdığımız ünlü aktrist Keira Knightley ve hala devam etmekte olan Taht Oyunları serisinde uzun bir süre Tywin Lannister olarak ekranlara gelmiş Charles Dance filmin oyuncularından.

Grinin 50 Tonu

E.L. James'in çok satanlar listesinOrijinal adı: Fifty den inmeyen aynı adlı romaShades of Grey nından uyarlanan filmin yönetmenliğini Sam Taylor-John- Tür: Dram, Romantik son üstlenirken, başrolleri JaYönetmen: Sam mie Dornan ve Dakota JohnTaylor-Johnson son paylaşıyor... Bir edebiyat öğrencisi olan güzel Anastasia Senaryo: E.L. James Steele, çekici bir işadamı olan Oyuncular: Jamie Christian Grey ile bir röportaj gerçekleştirir. Görüşmeye gitti- Dornan, Dakota Johnson, Jennifer ğinde karşısında, tavırları ve Ehle, Rita Ora, çekiciliği ile baş döndüren bir adam bulur. Aşk ve ilişkiye bi- Marcia Gay Harden raz mesafeli duran Anastasia, bu zengin ve yakışıklı adamın cazibesine karşı koyamaz ve kendisini çekimine bırakır. Fakat hayatta her şeye karşı doyum noktasına ulaşmış olan Grey'in ilişki ve seks söz konusu olunca kimsenin bilmediği gizli sırları vardır. Genç kız, karşısındaki adamla şehvetin bilmediği yollarına da sapacak mıdır?

KASIM-ARALIK 2014


Netekim Karakolu

Tür: Komedi Yönetmen: Yasin Korkmaz Senaryo: Zeynel Korkmaz Oyuncular: Birol Ünel, Deniz Sandalcı, Sinan Uğuz, İbrahim Özcan, Elif Çetinel

"Netekim Karakolu" filminin konusu 12 Eylül döneminde Mersin'de yaşanmış bir hikayeye dayanıyor. Filmde o dönem siyasal olaylarla ilgisi olmayan insanların yaşadığı trajikomik olaylar anlatılıyor... 1970 yılında Toroslar'ın eteklerinde yaşayan bir grup genç, amatör olarak sinema filmi çekmeye kalkışır. Karşılaştıkları ilginç olaylardan dolayı film yarım kalır. 12 Eylül 1980 askeri darbesinde gençlerden birinin evinde çektikleri filme ait fotoğraflar, senaryo ve 16mm film makaraları bulunur.

DVD SEPETİ l Cennet Gibi

Elizabeth Masterson, San Francisco’da mesleğine kendini adamış bir doktordur ve işinden başka hiçbir şeye vakit bulamaz. İki çocuk sahibi kız kardeşi ile buluşmaya gelirken Elizabeth bir araba kazası geçirir ve komaya girer. Bu sıra-

l Dünyalar Savaşı

KASIM-ARALIK 2014

da eşini yeni kaybetmiş olan David Abbot adındaki bir mimar San Francisco’ya taşınır ve Elizabeth’in dairesini kiralar. O evde yaşarken Elizabeth’in ruhu onu takip etmeye başlar. Genç kadının komadaki bedeni hastanede kalırken ruhu firar etmiştir. Elizabeth kim olduğunu dahil hiçbir şeyi hatırlamamaktadır.

l Maç Sayısı Bir tenis maçında topun çizgiye yaklaştığı anlar

vardır. Biraz da şansın yardımıyla top içeri düşebilir ve kazanırsın? Ya da ileri gider ve kaybedersin? Gerçek bu kadar basit midir? Bir tenisçi olan Chris hayatı boyunca şansı yaver gittiği için kıskanılmıştır. Özellikle en yakın arkadaşı Tom'un kız kardeşi Chloe ile evlenmeye kalkıp büyük bir servetin ortaklarından biri olma şansını yakalayınca... Chris'in hayatının en mutlu günleri olması gereken evlilik aşamasında hayaller, Tom'un rüyaları bile süsleyecek derecede güzel nişanlısı ile tanışınca sona erer.

SİNEMA -DVD

Hayatında kendisini mutlu hissetmeyen, işleri yolunda gitmeyen Ray Ferrier’in sorumlu olduğu bir ailesi vardır. Kazancı düşük ve yetersiz olmasına rağmen onların yaşamlarını sürdürmelerini sağlamaya çalışır. New Jersey’de yaşamaktadır. Bir gün üç ayaklı dev savaş araçları ile uzaylılar gelip dünyayı ele geçirirler. Kahramanımız ise kızını ve tüm ailesini korumak zorundadır. Bu kült bilim kurgu, H.G.Wells’in aynı adlı romanından uyarlanmış.

Gençler aksiyon filmi çekmek istemiştir. Başta film çekmeye çalışan gençler başta olmak üzere filmde oynayan bütün köylü silahlı suç örgütü kurmaktan ve gerilla eğitimi almaktan günlerce karakolda kalır ve sorgulanır. Köylünün ifadeleri doğrultusunda örgütün arkasında Stalin mi, Franko mu ya da Churchill mi olduğu konusunda komutanın kafası karışmıştır...

İSMMMO YAŞAM l 59


l Yazar: orhan Pamuk l Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları l Sayfa sayısı: 480 Nobel Edebiyat ödüllü orhan Pamuk, “Kafamda Bir

Tuhaflık”ta Anadolu’dan İstanbul’a yurt tutmak için gelen Beyşehirli Mevlut’un tuhaflıklarla dolu hikayesini anlatıyor. “Boza satıcısı Mevlut Karataş’ın hayatı, maceraları, hayalleri ve arkadaşlarının hikâyesi ve 1969 ile 2012 yılları arasında İstanbul hayatının pek çok kişinin gözünden anlatılmış bir resmidir” ifadesiyle başlayan roman, hem bir aşk hikâyesi hem de “modern bir destan” olarak sunuluyor. orhan Pamuk, İstanbul’daki sokak satıcılarının hayatından yola çıkarak, yalnızca şehrin geçmişini ve insanlarını anlatmakla kalmıyor. 1969-2012 yılları arasındaki toplumsal olayları da gündemine alıyor. Pamuk kitabında Türkiye’nin geçirdiği dönüşümü gösterip tartışırken, kişisel öyküleri mizahla aktarıyor ve onları temel felsefi, ahlaki sorulara bağlıyor.

Gerçek Özgürlük

l Yazar: Doğan Cüceloğlu l Yayınevi: Remzi Kitabevi l Sayfa sayısı: 328 Doğan Cüceloğlu, "İyi Düşün Doğru Karar Ver"

adlı çok satan eserinden yola çıkarak yepyeni bir bakış açısıyla "Gerçek Özgürlük" kitabını hazırladı. Önceki kitaptaki ana karakterler, emekli psikoloji profesörü Yakup Bey ve genç üniversite öğrencisi Timur Bey isim olarak aynı kaldı, ama ikisi arasında yer alan sohbetlerin kapsamı ve derinliği değişti... Genç bir üniversite öğrencisi için özgürlük ne anlama gelir? Sıcak bir yatak, bir çalışma masası, yiyecek yemek ve kimseye muhtaç olmadan günlük ihtiyaçlarını karşılayacak parası olması yeter mi? Özgürlük bir gencin nelere sahip olduklarıyla mı, yoksa nasıl var olduğuyla mı ilgili? Bu sorular kendini ve yaşamı ciddiye alan bir genç için önemli...

Abim Deniz

KİTAP

l Yazar: Can Dündar l Yayınevi: Can Yayınları l Sayfa sayısı: 480 Bugüne kadar özenle saklanan fotoğraflar,

mektuplar ve belgeler Can Dündar'ın deneyimli gazeteciliği ve Deniz Gezmiş'in yıllarca sessiz kalan kardeşi Hamdi Gezmiş'in tanıklığıyla birlikte ilk defa bu kitapta gün yüzüne çıktı. Can Dündar kitabı için şöyle diyor: "Deniz Gezmiş'le ilgili çok kitap vardı ama okuduklarım bana eksik geliyordu. Çoğunda Deniz’in yiğitliğini, cesaretini, idealini bulabiliyorduk, ama o efsanenin ardındaki insana, onun aile yaşamına, duygularına, iç dünyasına tam giremiyorduk. ona dokunamıyorduk. onu her eylemde en önde olacak kadar cesur yapan arka planı görmüyorduk. Biyografisi kısa ama eksikti; tamamlayamıyorduk. Birçok fotoğrafı vardı; hangisi nerede, ne zaman çekilmişti, yanındakiler kimlerdi, bilmiyorduk. Bu eksiklik duygusu, onu tamamlama dürtüsü yarattı bende."

60 l İSMMMo YAŞAM

l Kafamda Bir Tuhaflık l Gerçek Özgürlük l Abim Deniz l Handan

l Başarıya Götüren Aile

l Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda l Paris'te Bir Türk Ressam l Dahi Diktatör

l Aşkın İstilası Yol

l Bana İkimizi Anlat

ŞİİR

HAYAT DEDİĞİN...

l Remzi Kitabevi (Aralık 2014)

Kafamda Bir Tuhaflık

EN ÇoK SATANLAR

Hayat; Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın, çıkıyor olduğun veya çıkacağın demek değildir. Kimi öptüğün, hangi sporu yaptığın, kimlerin seni sevdiği de değildir. Hayat, ayakkabıların, saçın, derinin rengi de değildir. Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir. Aslında hayat; notlar, para, giysiler, girmeyi başardığın ya da başaramadığın okullar da değildir. Hayat; Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir. Kendin için neler hissettiğindir. Güven, mutluluk, şefkattir. Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır. Hayat; Kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir. Ne dediğin ve ne demek istediğindir. İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini olduğu gibi görmektir. Her şeyden önemlisi hayatı, başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir. İşte hayat bu seçimden ibarettir. İnsanların en acizi dost edinemeyen, ondan daha acizi ise dost kaybedendir.

CHARLES EGuoNE

KASIM-ARALIK 2014


Handan

l Yazar: Ayşe Kulin l Yayınevi: Everest Yayınları l Sayfa sayısı: 272 Ayşe Kulin her güçlüğe, her şarta göğüs

geren ve "asla pes etmeyen" bir kadını anlatıyor romanında. Handan, başına buyruk haliyle; hataları, sevapları, acıları, sakarlıkları, sonsuz içtenlikteki aşkları ve zaaflarıyla hepimizden bir şeyler taşıyan, ama aynı ölçüde özgün, benzersiz bir karakter...70'lerin çocuğu Handan, hayatının son derece hassas bir noktasında, Halide Edib Adıvar'ın ölümsüz eseri Handan'ın eşliğinde bir keşif, bir hesaplaşma yolculuğuna çıkmaya zorlanır. Bu yolculuk ki aşklar, aldatmalar, aldanmalar, ölümler ve entrikalardan geçecek, dahası, İstanbul'un tarihinin en hareketli, en renkli ve en "gazlı" günlerini, hem de tam ortadan kat edecektir...

Paris'te Bir Türk Ressam

l Yazar: Hıfzı Topuz l Yayınevi: Remzi Kitabevi l Sayfa sayısı: 160 “Paris’te Bir Türk Ressam”, Hıfzı Topuz’un

Cumhuriyet dönemi ressamı Fikret Mualla ile yaptığı röportajlardan ve anılarından beslenerek kurguladığı bir yaşam öyküsü... Bir süre Ayvalık’ta resim öğretmeni olarak görev alan Muallâ, yaşamını büyük ölçüde Paris’te sürdürdü ve burada hayata veda etti. Yaşamının en önemli travmasıyla 1937 yılında karşılaştı. Galatasaray Karakolu’nda saatler boyu gördüğü işkence sonucu akli dengesi bozuldu ve bu yüzden akıl hastanesine kaldırıldı. Fikret Muallâ iki yıl sonra Paris’e kaçtı ve bir daha Türkiye’ye dönemedi. Paris’te Abidin Dino, Avni Arbaş, Bedri Rahmi Eyüboğlu başta olmak üzere Türk sanatçıların ve Hasan Esat Işık ile Üstün Üstündağ gibi aydınların dostluğunu kazandı. Resimdeki yeteneği günden güne beğeni topluyordu. Ancak bu ilgi onun geçimini sağlamaya yetmiyordu...

Kar Tanelerinin Bir Bildiği Var

l Yazar: Debbie Macomber l Yayınevi: Novella Yayınları l Sayfa sayısı: 224 Katherine o’Connor vaktinin çoğunu Blossom

KASIM-ARALIK 2014

KİTAPLAR

Kütüphane Faresi

Yazar: Daniel Kirk Yayınevi: Final Kültür Sanat Yayınları Sayfa sayısı: 32

Şimdiye dek kütüphanenin dışına bir kez bile çıkmayan kütüphane faresi Sam, macera düşkünü Sarah sayesinde yeni yeni deneyimlere yelken açıyor. Kütüphanenin minik sakinleri, bu kez kütüphaneden ayrılıp eşsiz sanat eserleri ve tarihi kalıntılarla dolu bir müzeyi ziyaret ediyorlar! Müzedeki eserlerin güzelliğiyle büyülenen Sam ve Sarah'yı gezinin sonunda büyük bir sürpriz de bekliyor.

Kıvılcım Enerji Sorununu Nasıl Çözecek? Yazar: Vagelis İliopulos Yayınevi: Kuraldışı Yayınları Sayfa sayısı: 36

İnsanlar enerji kaynaklarını tüketiyorlar sonra da enerji için savaşıyorlar. Peki, enerji sorununa çözüm bulabilir miyiz? Karatavuk'un arkadaşı, tuhaf yeşil kuş Kıvılcım, çözümü nerede bulacağını biliyor: Toprağın, güneşin ve rüzgârın tüm enerjisini canlılara cömertçe sunduğu tropik adada! Karatavuk ve üç arkadaşı ile birlikte doğduğu adaya giden Kıvılcım, Dev Ateşböceği'nden enerji sorununun çözümünü öğrenebilecek mi?

KİTAP

Sokağı’ndaki French Cafe’de başkaları için yeni yıl mektupları yazarak geçiren bir taraftan da tam zamanlı iş arayan genç bir kadındır. Zamanla, mektup yazma işi onun için yeni bir kariyere dönüşmeye başlamıştır. Çocuk Psikoloğu Wynn Jeffries de tıpkı Katherine gibi, aynı kafede vakit geçirmekten keyif almaktadır. Genç kadın onunla tanışmamıştır bile ama kitabında yeni yıl geleneklerinin çocukları kandıran saçmalıklardan ibaret olduğunu savunduğu için Wynn’den hoşlanmamaktadır. İkisinin yolları, devamlı gittikleri bu mekânda kesişir. İlk başlarda, anlaşamadıkları konusunda anlaşırlar. Ancak onları yakınlaştıran asıl sebep birbirine zıt iki insan oluşlarıdır. Henüz fark edememiş olsalar da bunu anladıklarında aşk çoktan kapılarını çalmış olacaktır.

ÇoCuKLARA ÖZEL

İSMMMo YAŞAM l 61


Cep’te pilin ömrünü artırın

TEKNO-YAŞAM

AYŞEGÜL EMİR

Artık hayatımızın bir parçası haline gelen cep telefonlarında şarj yetmemesi yani pil ömrü önemli bir sorun. Yeni cep telefonu modelleri daha ince tasarım, daha geniş ve daha parlak ekranla gelince pile daha az yer kalıyor. Her bakımdan donanımlı olan yeni modeller pil ömrü konusunda ise halen yetersizler. Ama cep telefonunuzun pil ömrünü artırma konusunda sizin de yapabilecekleriniz var. l En çok enerji harcayanlar: Ayarlara girerek döküme bakın. Telefonun pilini en çok neyin tükettiğini bulabilirsiniz. Pil bölmesinde enerji tüketen uygulamalar gösterilir. Eğer çok az kullandığınız bir uygulama ya da hiç kullanmadığınız bir özellik varsa uygulamayı silebilir, özelliği de kaldırabilirsiniz. l Sosyal medya hareketi: Çeşitli mesajlaşma uygulamalarını manuel yapabilirsiniz. Güncelleme sıklığını elle ayarlayarak pil ömrünü önemli ölçüde artırabilirsiniz. Sadece en önemlilerini aktif halde bırakarak gereksiz pil tüketiminin önüne geçebilirsiniz.

GEREKSİZLERLE VEDALAŞIN

l Gereksiz teknolojileri kapatın: Bugünün telefonları, LTE, NFC (Yakın alan iletişimi), GPS (Küresel konumlama sistemi), Wi-

62 l İSMMMO YAŞAM

Akıllı telefonlar hayatımızı kolaylaştırsa da bilgisayar gibi özelliklere sahip oldukları için pil ömürleri yeterli olmuyor. Hızlı işlemciler ve artan uygulamalar nedeniyle çoğu zaman yarı yolda kalıyoruz. Ama pilin ömrünü artırma konusunda bizim de yapabilecekleriniz var.

Fi (kablosuz internet) ve Bluetooth gibi özelliklere sahip. Fakat hepsinin 24 saat aktif olmasına ihtiyacınız var mı? Bu uygulamaları kullanmak için açıp, kullanmadığınızda ise kapatırsanız ciddi oranda pilden tasarruf edersiniz. l Arka planda çalışanlar: Ayarlar bölümünden uygulamalar listesine bakarak hangilerinin o anda çalıştığını görebilirsiniz. Gerekli olmayan ve her zaman arka planda devamlı çalışan uygulamaların sayısını azaltmak da pil ömrüne ciddi yardım eder. l Duvar kağıtları: Ana ekrandaki widget'ları gözden geçirin. Ana ekranda durup aktif görünmemeleri güç tüketmedikleri anlamına gelmez. Güzel görüntülü duvar kağıtlarına da kanmayın. Onlar da pili tüketenler arasında.

UYGULAMALARI GÜNCELLEYİN

l Ekran parlaklığını azaltın: Parlaklığı düşürerek ya da otomatik parlaklık ayarını kapatarak pil ömrünü ne kadar artırabileceğinize inanamayacaksınız. l Uygulamalarınızı güncelleyin: Güncel uygulamalar her zaman daha az güç tüketir. Bu nedenle uygulamalarınızın güncel olduğundan emin olun. Bazı uygulamalar otomatik güncellense de bazıları manuel güncellemeye ihtiyaç duyuyor.

KASIM-ARALIK 2014


13 megapiksel ön kamera

HTC, yeni modeli Desire Eye'ı Türkiye'de satışa sundu. Görüntü kalitesiyle dikkatleri çeken cihaz ve 13 MP ön ve arka kameralara sahip. HTC Desire Eye, fotoğraf, video çekmeyi ve özçekimler yapmayı sevenlere hitap ediyor. BSI sensörleri loş ışıklı koşullarda dahi net fotoğraflar yakalarken her iki kamera üzerindeki

akıllı çift LED flaş ise ortamdaki ışık düzeyleri daha da düştüğünde de sizi iyi gösteren doğal tonlar sağlıyor. 5.2 inç’lik ekranı var. Qualcomm Snapdragon 801 işlemci ve yüksek hızlı 4G özelliğine sahip. Satış fiyatı ise 1.899 TL olarak belirlendi.

Kavisli kenarla geldi Samsung, kavisli kenar ekranıyla ilgi gören ve akıllı telefon pazarındaki önemli inovasyon modellerinden biri olan Galaxy Note Edge’i Türkiye’de satışa sundu. Türünün tek örneği olan ‘kavisli ekranı’ kullanıcılara devrim niteliğinde bir yenilik sunarak birçok işlemi daha kolay ve keyifli hale getiriyor. Galaxy Note Edge’in 5.6 inç’lik Super Amoled ekranı var. Ekranının hassas renk doygunluğu ve yüksek kontrastı ile tüm görseller çok daha net ve canlı. Kö-

mür siyahı ve buz beyazı renk seçeneğindeki telefonun satış fiyatı 2.799 TL olarak belirlendi.

inTouch 4 harekete geçirecek

KASIM-ARALIK 2014

Görüntüleme teknolojileri alanında ürünlere imza atan ViewSonic’in PJD7822HDL projeksiyon cihazları, Full HD görüntü kalitesi ve SuperColor teknolojisiyle, film severlere ev konforunda sinema deneyimi yaşatmayı hedefliyor. PJD7822HDL, çift HDMI ve şarj özellikli USB portu ile Google ChromeCast gibi kablosuz görüntü aktarıcı cihazların çalışmasını da destekleyerek Blu-ray/DVD oynatıcılar, TV alıcıları, oyun konsolları ve bilgisayar bağlantı seçeneklerine sahip. DynamicEco teknolojisi sayesinde de yüze 70’e varan enerji tasarrufu sağlayan ViewSonic’in projeksiyon cihazı, DLP Link teknolojisi ile 3D görüntü kalitesi de sunuyor.

TEKNO-YAŞAM

Avea, cep modeli inTouch 4’ü ve akıllı bilekliği Smartband'i tanıttı. Cihazlar, tasarımı yanında hareketle kontrol teknolojisiyle dikkat çekiyor. inTouch 4, bu teknoloji sayesinde kullanıcılara ekrana dokunmadan sadece el hareketiyle 'selfie' çekme, foto galeride dokunmadan dolaşma ve internette dokunmadan gezinme imkânı veriyor. Avea Smartband ise adım sayısı, kat edilen mesafe, uyku takibi ile harcanan kalori bilgisini kullanıcıyla anlık paylaşabiliyor. Cep telefonu, 5 inç'lik ekran, Android 4.4 KitKat işletim sistemine, 13 MP arka, 5 MP ise ön kameraya sahip.

Sinema keyfi evinizde

İSMMMO YAŞAM l 63


l

KOMİK RESİMLER

YAŞLI ÇİFT

70’lik eşlerin evine, adamın 40 yıllık arkadaşı gelmiş. Adam karısına hep canım, cicim, tatlım gibi sözler kullanıyormuş. Misafir merak etmiş ve sormuş: -Biz seninle 40 yıllık arkadaşız; sen karına hep güzel sözler söyledin, hiç adıyla seslenmedin. Niye hiç ismiyle hitap edip çağırmıyorsun? Adam: - İsmini hatırlasam söyleyeceğim.

HANGİ SINIF

Üniversitenin ilk günü dekan bir sınıfa

girdi ve  “Günaydın” dedi.

Sınıf hep birden “Günaydın,  hocam” de-

yince, “A! Siz birinci sınıfsınız” dedi.  Sonra açıkladı:

“Bir hoca sınıfa girip “Günaydın” dedi-

ğinde, hepsi “Günaydın, hocam” derse, bi-

rinci sınıftırlar. Gazetelerini ortadan kaldırıp kitaplarını açarlarsa ikinci sınıftırlar,  ho-

MİZAH

YENİ EVLİ

Yeni evli çift ilk günlerini geçireceklermiş. Gelin uyanmış bakmış damat yatakta yok.  Kapı deliğinden kocasının ne yaptığına bakmış. Yeni damat sobayı yakmış, kahvaltıyı hazırlamış, gömlekleri ütülemiş. Kadın iyi bir adama düştüm diye çok sevinmiş ve yatağına yarım kalan uykusunu tamamlamaya gitmiş. Birkaç dakika sonra damat kadını uyandırmış. Gelin uyanmış ve damattan duyduğu sözler bütün sevincini alt üst etmiş: -Bak her sabah böyle isterim.

64 l İSMMMO YAŞAM

cayı görmek için gazetelerinin yukarısından

bakarlarsa üçüncü sınıftırlar. Ayaklarını sıraya koyup gazetelerini okumaya devam ederlerse dördüncü sınıftırlar.

Hoca içeri girip  “Günaydın” dediğinde,

bunu not alıyorlarsa master öğrencisidirler.

KASIM-ARALIK 2014


l Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin önemi yoktur.  l Her bildiğini söyleme, her söylediğini bil. l Hırs bir sandalın yelkenini şişiren rüzgara benzer, fazlası gemiyi batırır azı da gemiyi olduğu yerde tutar. l Hiç kimse duymak istemeyen bir kişi kadar sağır olamaz. l Küçük şeylere gereğinden fazla önem verenler elinden büyük iş gelmeyenlerdir. l Haksız eleştiri çoğunlukla şekil değiştirmiş hayranlıktır. l Mutlu mu olmak istiyorsun? Kimseden bir şey bekleme. l Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın. l Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir. l Bazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri ise sadece ıslanır. l Her güne hayatının en güzel günü olması için şans ver. l Yorma kendini, bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin. l Başkalarının yolundan yürüyenler ayak izi bırakmazlar. l Komedi iyimserliğin eyleme dökülmesidir. l Susmak, dayanılması güç bir yanıttır. l Affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıdır.

KASIM-ARALIK 2014

KORKU

Adama sormuşlar: -Karından korkuyor musun? -Ne korkacağım, demiş. - Çamaşırımı yıkamışım. Ütümü yapmışım. Yemeğimi pişirmişim, bulaşığımı yıkamışım. Camlarımı silmişim. Çocuğun altını bezlemişim. -İşini yapmayan korksun…

HESAP

Süpermarkette alışveriş yapmakta olan genç adam, kendisini takip etmekte olan bir kadını fark eder. Kadını görmezlikten gelse de kadın dik dik bakmaya devam eder. Nihayet kasa önünde kuyruğa girerler. Kadın adamın birkaç sıra önüne düşmüştür. Kadın der ki: -Özür dilerim. Böyle dikkatli bakmam sizi rahatsız etmiş olmalı. Üzgünüm ama geçenlerde ölen oğluma o kadar benziyorsunuz ki... Adam şöyle cevap verir: -Bunu duyduğuma çok üzüldüm. Sizin için yapabileceğim bir şey var mı? -Evet yavrum az sonra eşyalarımı alıp çıkarken, ne olur bana “Güle güle anne!” diye seslenebilir misin? -Tabii ki der, genç adam. Yaşlı kadın çıkarken genç adam ona el sallar ve “Güle güle” anne diye seslenir. Adam birisini mutlu etmenin sevinci içinde gülümser ve ödeme sırası kendine gelince kasanın 150 TL yazdığını görür, kasiyere sorar: -Bu nasıl olur, alt tarafı üç parça eşya aldım. Kasiyer gayet sakin cevap verir: -Anneniz hesabını sizin ödeyeceğinizi söyledi.

İSMİMİZ OKUNSUN

Temel ile Dursun, İstanbul’da minibüsle bir yere gidiyorlarmış. Şoför yolda devam ettikçe, ‘Levent, Fatih, Eyüp’ diye sayıyormuş. Dursun sıkılmış ve Temel’e: -Ula Temel, nerede ineceğuz, diye sormuş. Temel de demiş ki: -Çatlama ula, ismimiz okunsun ineruk da…

Cevaplar

ANLAMLI  SÖZLER

1-Çıt çıt çalışır, kurulunca bağrışır 2-Fırında pişer, mideye düşer 3-Şekere benzer tadı yok, gökte uçar kanadı yok 4-Dalda durur, elde durmaz 5-Bize ışık verir, biraz sonra erir 6-İki kapaklı çok yapraklı, içinde bilgi saklı 7-Kocaman kanatlı şimdi yerden kalktı 8-Bol emek verir kendi yemez yedirir 9-Karşıdan baktım hiç yok yanına vardım pek çok 1-Çalar saat 2-Ekmek 3-Kar 4-Kuş 5-Mum 6-Kitap 7-Uçak 8-Arı 9-Karınca

l İNTERNETTE BUNLAR VAR :)

ÇOCUK BİLMECELERİ

HERKES ANLASIN

Nasreddin Hoca eşeğini pazara götürüp satılığa çıkarmış. Eşek pek huysuzlanmış. Kuyruğunu elleyeni tepmiş, dişine bakanın elini ısırmış...  Tellal: - Hoca, demiş. Bu huysuz eşeği kimse almaz. Geri götür. Hoca, altta kalmamış: - Zaten satmak için değil, bu eşekten neler çektiğimi herkes anlasın diye getirmiştim pazara!

İSMMMO YAŞAM l 65


K A R E 1

2

3

4

B U L M A C A 5

6

7

8

9

HARFLERLE

10 11 12

1

SUDOKU

Z O R

2 3 4

5 6

7 8

9 10 K O L A Y

11 12 13 14 15

solDAN sA⁄A 1. Glikozun izomeri olan ve balda, bir çok meyvede bulunan şeker, meyve-şekeri – Maori dansı. 2. Yazı ile bildirme – Mali’nin en büyük kenti ve başkenti. 3. Orkestrada vurmalı çalgılar takımı – Bitki özlerinden elde edilen hoş koku. 4. Eski Yunan mitolojisinde, güzel sanatların dokuz perisinden biri – Birleşmiş Milletler (kısa) – Yol. 5. Eski Yunan mitolojisinde, öç almayı simgeleyen tanrıça – Yüz, çehre. 6. Hile, entrika – Demirtaş Ceyhun’un bir öykü kitabı. 7. Bir malın fiyatı, sigortası ve navlunu birlikte olmak üzere maliyeti – Haykırma – Yazı. 8. Eski İskandinav mitolojisinde, oluşan ilk insan – Bir nota – Halk dilinde hala. 9. Adet – “… Ekberg” (aktris). 10. Ünlü bir Osmanlı tarihçisi – Klavsene benzer bir çalgı. 11. Halita – Bir yağış. 12. Su – Yarık, yarılmış – Doku teli. 13. Balı alınmış petek – Ateş – Mısır tanrılarının en eskisi. 14. Yardım isteme ünlemi – Mal olma bedeli. 15. Götürü, toptan – O yer. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Serbest bırakma – Akarsu yatağı, mecra. 2. Şiirler – Küçük bir limon türü – Simyacıların kurşuna verdiği ad. 3. Yurt – Lamba, kandil, mum, çakmak gibi araçlarda yağı ya da benzini emerek alevli yanmayı sağlayan pamuk ya da bükülmüş, örülmüş iplik – Ördek sesi. 4. Jeneratör – Kutsal Hint destanlarına verilen genel ad. 5. Edebiyatın bir dalı – Yayımcı, editör. 6. Rusya’da bir ırmak – Belirti – Uzaklaşma. 7. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka işareti – Özsu – Bir tembih sözü – “… Pacino” (aktör). 8. Bir ilimiz – Yabancı bir haber ajansını simgeleyen harfler – Bir içecek türü. 9. Eşek – Şart eki – Kedi, köpek yavrusu – İki anlamında bir önek. 10. Armoni kurallarına göre üst üste bindirilmiş sesler – Ad belirtilerek yapılan – Hayır ünlemi. 11. Kuzey Kara-deniz dağlarında yetişen bir ağaççık – Hayvan hekimi. 12. “Beni bir gözleri … zebun etti felek” (Yavuz Sultan Selim) – Bir hayvan – İpekli peştamal.

K O L A Y

1. Levüloz-Haka. 2. İşar-Bamako. 3. BateriAroma. 4. Erato-Un-Rah. 5. Nemesis-Ru. 6. Al-Çamasan. 7. Sif-Nara-Ova. 8. Ymir-ReEme. 9. Tane-Anita. 10. Naima-Epinet. 11. Alaşım-Kar. 12. Ab-Yirik-Lif. 13. Kavara-OdNu. 14. Aman-Maliyet. 15. Kabala-Ora. solDAN sA⁄A

1. Liberasyon-Akak. 2. Eşar-Lim-Aabam. 3. Vatan-Fitil-Vak. 4. Üreteç -Ramayana. 5. Roman-Naşir. 6. Obi-Emare-Irama. 7. ZaUsare- Emi-Al. 8. Mahisa-Ap-Kola. 9. HarSa-Enik-Di. 10. Akor-Nominal-Yo. 11. Komar-Veteriner. 12. Ahuya-At-Futa. YUKARIDAN AfiA⁄IYA

66 l İSMMMO YAŞAM

Z O R

HAZIRLAYAN: İLKER MUMCUOĞLU

KASIM-ARALIK 2014


.


FARKINDALIK EĞİTİMİ

İİŞLETME Ş L E T M E BÜTÇELERİ B Ü T Ç E L E R İ KONTROL KONTROL VE V E REVİZYON R E V İ Z Y O N EĞİTİMİ EĞİTİMİ

FARKINDALIK EĞİTİMİ

TLERDE TASFİYE, TASFİYE, BİRLEŞME, BİRLEŞME, DEVİR, DEVİR, NEV’İ NEV’İ DEĞİŞTİR DEĞİŞTİR ETLERDE ÖLÜNME VVEE HİSSE BÖLÜNME HİSSE DEĞİŞTİRME DEĞİŞTİRME EĞİTİM EĞİTİM PROGRAMI PROGRAMI

U ZMANLIK SERTİFİKA SERTİFİKA PPROGRAMI ROGRAMI UZMANLIK

MALİ M ALİ İÇ İÇ DENETİM DENETİM UZMANLIĞI UZMANLIĞI PROGRAMI PROGRAMI

FARKINDALIK EĞİTİMİ

ACL BAŞLANGIÇ BAŞL ANGIÇ EEĞİTİMİ ĞİTİMİ ACL

İŞLETME BÜTÇELERİ, KONTROL VE REVİZYON EĞİTİMİ

ŞİRKETLERDE TASFİYE, BİRLEŞME, DEVİR, NEV’İ DEĞİŞİKLİĞİ, BÖLÜNME VE HİSSE DEĞİŞTİRME EĞİTİMİ

MALİ İÇ DENETİM UZMANLIĞI EĞİTİM PROGRAMI

BAŞLANGIÇ ACL EĞİTİMİ

FARKINDALIK EĞİTİMİ

ULAMALI L AMALI TTÜRKİYE ÜRKİYE FFİNANSAL İNANSAL RAPORLAMA RAPORL AMA SSTANDARTLARI ĞİT TANDARTL ARI EEĞİT

FARKINDALIK EĞİTİMİ

VERGİ UUYUŞMAZLIKLARI YUŞMAZLIKL ARI VE VE VERGİ ÇÖZÜM YYOLLARI OLL ARI EĞİTİMİ EĞİTİMİ ÇÖZÜM

UYGULAMALI TÜRKİYE FİNANSAL RAPORLAMA STANDARTLARI EĞİTİMİ VERGİ UYUŞMAZLIKLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI EĞİTİMİ BİLGİSAYAR DESTEKLİ DENETİM TEKNİKLERİ

İŞLETMELERDE İİÇÇ KKONTROL ONTROL EĞİTİMİ EĞİTİMİ İŞLETMELERDE

ÖZLEŞMESİNİN FESHİ FESHİ VVEE SSONUÇLARI ONUÇL ARI EĞİTİM EĞİTİM PROGR PROGR ÖZLEŞMESİNİN

FARKINDALIK EĞİTİMİ

KKOBİ'LERE OBİ'LERE YYÖNELİK ÖNELİK DDEVLET EVLET DDESTEKLERİ ESTEKLERİ VVEE FİNANSAL FİNANSAL AVANTAJLAR AVANTAJLAR

FARKINDALIK EĞİTİMİ

KOBİLERE YÖNELİK DEVLET DESTEKLERİ EĞİTİMİ

İFLASIN ERTELENMESİ EĞİTİMİ

FLASIN L ASIN ERTELENMESİ ERTELENMESİ EĞİTİM EĞİTİM PPROGRAM ROGRAM

GGİSAYAR İSAYAR DESTEKLİ DESTEKLİ DENETİM DENETİM TEKNİKLERİ TEKNİKLERİ VVEE VERİ VERİ AANALİZ N A Lİ DENETİM VE VE H İLE İNCELEMESİ İNCELEMESİ UZMANLIĞ UZMANLIĞ HİLE DENETİM

FARKINDALIK EĞİTİMİ

FARKINDALIK EĞİTİMİ

İŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİ VE SONUÇLARI EĞİTİMİ

İÇ KONTROL EĞİTİMİ

FARKINDALIK EĞİTİMİ

UUYGULAMALI YGUL AMALI BİLİRKİŞİLİK BİLİRKİŞİLİK EĞİTİMİ EĞİTİMİ

FARKINDALIK EĞİTİMİ

ŞİRKET DEĞERLEME EĞİTİMİ

ŞŞİRKET İRKET DEĞERLEME DEĞERLEME EEĞİTİMİ ĞİTİMİ

FARKINDALIK EĞİTİMİ

VVERGİ E R G İ TEKNOLOJİLERİ T E K N O L O J İ L E R İ EĞİTİM E Ğ İ T İ M PROGRAM PROGRAM

FARKINDALIK EĞİTİMİ

VERGİ TEKNOLOJİLERİ EĞİTİM PROGRAMI

SAHTE BELGE İNCELEME EĞİTİMİ

SSAHTE AHTE BELGE BELGE İİNCELEME NCELEME EĞİTİMİ EĞİTİMİ

UYGULAMALI BİLİRKİŞİLİK EĞİTİMİ

FARKINDALIK EĞİTİMİ

SSÖZLEŞME Ö Z L E Ş M E HUKUKU H U K U K U EĞİTİMİ EĞİTİMİ

SÖZLEŞME HUKUKU EĞİTİMİ


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.