Malicozum7

Page 1


ODALAR, ODALAR BİRLİĞİ VE TEKDÜZEN HESAP PLANI ÜZERİNE Mim Kemal ERTUĞRUL Çanakkale S.M.M.M.O. Yönetim Kurulu Üyesi 50 küsur yıllık bir gecikmenin ardından, 3568 sayılı oldu bitti bir yasa ile statüye kavuşturulmak istenen mesleğimiz ve yasası üzerine, eleştiri ağırlıklı olmak üzere, günlük basında ve dergilerde yüzlerce yazı yayınlanmış ve yayınlanmaktadır. Bu yazı ve tartışmalar; yasa, gerek hukuk ve gerekse demokrasinin evrensel kural ve prensiplerine uygun hale getirilinceye kadar devam edeceğe benzemektedir.

Zira yasamız, birçoklarınca söylenenin aksine, meslek kamuoyunun örgütlü istenci ve istekleri dışında, meslek ve kamu yararı hilafına oldu bittiye getirilerek hazırlanıp yürürlüğe konmuş bir yasadır. Yıllarca TBMM ve komisyonlarında kadük hale getirilerek ertelenen muhasebe meslek yasa tasarılarının, son yıllarda hükümetimizin AT' na başvurusunu izleyen yasalaşması bir rastlantı olmaktan uzaktır. Bilindiği üzere AT’nda, böyle bir başvurunun gündeme gelebilmesi için kimi "olmazsa olmaz" koşullar aranmaktadır. Bunlar kısaca; a. Başvuruda bulunan ülkede, demokrasi tüm kural ve kurumlarıyla uygulanıyor olacak, b.İnsan hak ve özgürlükleri ile; c. Basın özgürlüğü sağlanmış bulunacak ve; d.Bağımsız muhasebe ve denetim kuruluşları işlerlik kazanacak. Bu "olmazsa olmaz" koşullardan ilk üçü gerek resmi ağızlardan, gerek TRT ve basından izlendiği kadarıyla var sayıldığına göre, eksikliği saptanan meslek yaşamımızın yıldırım hızıyla yasalaşması sağlandı. Yasalaşmada amaç, işlerlik yerine eksik bir prosedürün tamamlanması olunca da, odalarımızın oluşumundan Odalar Birliğimizin oluşumuna kadar, burada sayılamayacak denli çok sıkıntılar yaşandı ve bu sıkıntılar yasanın objektif hu- kukla çelişen hükümleri, hukuk ve demokrasinin evrensel ilke ve prensiplerine uygun hale getirilinceye kadar sürüp gidecek. Yasayla mesleki statüye kavuşturulan serbest muhasebeci,serbest muhasebeci mali müşavir ile yeminli mali müşavirler, yasanın bir çok maddeleri karşısında "ücretsiz" devlet memuru sayılırken, siyasi otorite bu meslek ve örgütlerine sahip çıkmak bir yana, bu meslek ve örgütlerini görmezden gelmeyi yeğlemektedir. Şöyle ki; l. 13 Haziran günü resmi açılışı yapılan Odalar Birliği genel merkezinin açılışında, bırakırız Maliye Bakanını, bu bakanlığı temsil edecek bir tek bürokrat bile katılmamıştır. 2. Devlet gelirlerinin en önemli kalemi olan vergilerin tahakkuk ve tahsilinde, ücretsiz memur olarak görevlendirilen meslek- taşların ve meslek örgütlerinin, ekonomik konu ve kararlarda görüşleri ihmal edilmektedir. 18.6.1991 günlü Milliyet' teki "Tekdüzen Hesap Planı Geliyor" başlıklı haber ve içeriği incelendiğinde, Maliye ve Gümrük Bakanlığı bünyesinde oluşturulan komisyonların hazırladıkları taslağın, görüşleri alınmak üzere Başbakanlık Yüksek Denetileme Kurulu ve Sermaye Piyasası Kurulu'na gönderildiği ve hazırlanan tekdüzen hesap planı ve muhasebe standartlarının AT standart ve bilgisayar sistemlerine uygunluğundan söz edilmekte olduğunu görüyoruz. Evvela bir yasanın, gereklere yanıt vermesi, bir başka deyişle gereksinmelerden doğması ile uygulayıcıların görüş ve isteklerini ve uygulama kolaylıklarını içermesi yasa tekniği açısından son derece önemlidir. Nitekim 3568 sayılı yasamız gibi oldu bittiyle hazırlanan, veya alıntı ve adaptasyon yoluyla hazırlanan yasaların, pratikte uygulama olanağı ya hiç olmamakta, ya da


uygula- ma zorluklarıyla karşılaştırılmaktadır ki, bu da kurumlaşmayı hatırı sayılır ölçüde engellemektedir. Ancak gazete haberinde de görüleceği gibi, görüşü alınmak üzere başvurulan kurumlar arasında meslek odalarımız ve onların üst kuruluşu Odalar Birliğimizin adına rastlanmamaktadır. 1 Ocak 1992'den itibaren yürürlüğe girecek olan, AT standartlarına uygun olduğu belirtildiğine göre de büyük olasılıklar adaptasyon olan Tekdüzen Hesap Planı ve Muhasebe Standartları'nın, uygulayıcıların görüşleri ihmal edildiğinden dolayı başarılı olabileceğini söylemek son derece güçtür. Meslek mensup ve örgütleri kadar, yasaları hazırlayan siyasi otoritenin de kendi eserlerine bir baba duyarlılığı ile sahip çıkması, kamu ve ülke yararı açısından son derece önemli bulunmaktadır.


MADENCILIK SEKTÖRÜNDE KRIZDEN ÇIKIŞ IÇIN ÇÖZÜM YOLLARI

Tayfun ÖZUSLU T.M.M.O.B. Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Madencilik kavramının önemi, ülkemizde henüz yerleşmemiştir. Oysa ki maden kaynaklarının çok önemli ve eşsiz bir özelliği vardır; bu özellik, madenlerin yenilenebilir olmayıp, kıtlaşabilir ve tükenebilir nitelikte olmalarından kaynaklanmaktadır. Tarım ürünlerini ihraç edebilir ve her yeni hasat mevsiminde, yeniden üretip, yeniden ihraç edebiliriz. aynı şekilde, orman ürünlerini, aradan on yıllar da geçse, yeniden yetiştirebilir, keser, biçer ve yeniden ihraç edebiliriz. Ne var ki gemiler yükü kömür çıkartılarak sevk edilen bir ocaktan bir daha kömür çıkaramayız. Çünkü maden cevherlerinin oluşumu tersinir bir süreç değildir. Madenlerimiz için uygulanacak bütün ekonomi politikalarının, bu özelliği göz ardı etmeden tayin edilmesi ve gelecek nesillerimizin de kollanması gerekirken, tam tersine tutumlarla, günü birlik uygulamalara gidilmektedir. Bu da, sektörde yaşanan genel krizin sürmesine neden olmaktadır. Sektörde Yaşanan Genel Krizden Çıkış Yollan · Her alanda olduğu gibi, madencilik sektöründe de uygulanan günlük politikalar terk edilmeli ve ülkemiz kendi kaynaklarından sonuna kadar en akılcı biçimde yararlanmayı hedef alarak orta ve uzun vadeli planlamalara geçmelidir. · Madenlere, dış ödemeler dengesini düzeltecek sıradan bir ihracat kalemi gibi bakılmamalı; metalurji ile birlikte ele alınarak, ağır sanayi nin temel girdilerini sağlayacak ve kaynak yaratacak bir sektör olarak yaklaşılmalıdır. · Hala yeterince aranmamış ülkemizin sistematik ve akılcı bir biçimde aranmasına yönelik planlar hedeflenmeli ve gerçekleştirilmelidir; bu amaç için kurulmuş olan MTA'dan sonuna kadar yararlanılmalıdır. · Kamu varlıklarından yararlanılması, her ulusun kendi yurttaşlarına ait bir haktır. Hiçbir ulus, devletlerarası anlaşmalarda yer almadığı sürece bu hakkı yabancılara devretmez ve bu haktan vazgeçmez. Türkiye'nin de bu hakkı durup dururken vermesinin hiçbir haklı nedeni olamaz. Bu nedenle, ne getirip götüreceği iyice hesaplanmadan, gözü kapalı yabancı sermaye davetleri çıkarılmamalıdır. · İşçisi, mühendisi, işvereni ve üniversitesi ile bütün madencilik sektörünün karşı olduğu 3213 sayılı Maden Kanunu derhal ilga edilmeli ve sektörün onayını alacak yeni bir maden kanunu yürürlüğe konmalıdır. · Kamu sektöründeki madencilik kuruluşlarının dağınıklığı giderilmeli; Başbakanlığa bağlı bir Maden İşleri Genel Müdürlüğü kurularak, en azından bölgeler düzeyinde, taşra örgütlenmesi sağlanmalı ve maden işyerlerinde yürütülecek iş güvenliği denetimleri de bu yapıda örgütlenecek bir Maden Zabıtası kurumunun yetkisine bırakılmalıdır. · Madencilik Fonu derhal Sayıştay denetiminde tasfiye edilmeli ve madencilik sektörünü finanse etme asli görevi ile kurulan ETİBANK yeniden ayakları üzerine dikilerek, sektör dışından sağılması engellenmelidir. · Madenciliğin önemini yeterince kavratabilmek için, TRT'den yararlanılmalı ve okul müfredatların kapsamı, konuyla ilgili doğru ve sağlıklı bilgilerle donatılmalıdır. · Ülkemizin gerçeklerine uygun madencilik teknolojilerini geliştirebilerek için gereken örgütlenmeler, çeşitli enstitüler kurmak yerine, ilgili kuruluş bünyelerinde bu işlev için


kurulmuş olan birimlerin ihyası, desteklenmesi ve çalışacakların özendirilmesi suretiyle sağlanmalıdır. · Madenlerin işletilmesi için gereken altyapı hizmetlerine, devletçe öncelik ve destek sağlanmalıdır. · Yapacağı işle ilgili yeterli teorik ve pratik eğitimden geçmemiş hiçbir kişi ocaklara sokulmamalı ve bu eğitim için devletçe yeterli destek sağlanmalıdır. · Kamu kurumlarının yatırımlarını engelleme politikasına bir an önce son verilmeli, bu kurumların verimli çalışmaları için mali ve idari özerklik sağlanmalıdır. · Bir bina, kırk öğrenci ve üç öğretim görevlisinden oluşan sözde eğitim kurumlan ile maden mühendisi yetiştirilmesine derhal son verilmeli; siyasi partiler de dahil olmak üzere tüm kamuoyunun karşı olduğu YÖK ucubesinin sultasından, her türlü mühendislik eğitimi kurtarılmalıdır.


ÇALIŞANLARIN TASARRUFA TEŞVİKİ VE TASARRUFLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Kanun No : 3417 Kabul Tarihi : 09.3.1988 Yayın : 18.3.1988 Amaç: Çalışanların ücretlerinden kesinti yapılması devlet ve işveren katkısı ile çalışanların tasarrufa yöneltilmesi ve tasarrufların en iyi şekilde nemalandırılması. Kapsam : Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personel a) On ve daha fazla işçi çalıştıran işyerleri b) Sözleşmeli Personel Tasarruf Miktarı . İşçi % 4, işveren % 6 en son "Madde 3 daha fazla yükseltilmesi için kanun maddesi değişmesi..." Kesinti ve ödemelerin yatırımları: a) Kesintiler bordroda brüt maaş üzerinden yapılır; işveren katkısı ile işyerinin bulunduğu yerin Ziraat Bankası şubesinde açılacak işyeri hesap numarasına takip eden ay sonuna kadar yatırılır. Ziraat Bankası yatan bu paraları tahsilatın yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar, Ankara Merkez Şubesindeki "Çalışanların tasarrufa teşvik hesabı"na aktarır. b) Her işçi için ayrı bir tasarruf teşvik hesap numarası alınır. Üç aylık devreler ile işçisi adına yatan paralar ilgili Ziraat Bankasına matbu formlarda dökülü olarak Nisan-Temmuz- EkimOcak ayında verilir. c) Toplu konut kamu ortaklığı idaresi başkanlığı bu yatan paraları gayrimenkul alımı hariç değerlendirir. d) İşverenler kesintileri zamanında yatırmadıkları takdirde, 506 sayılı SSK hükümleri çerçevesinde tahsil edilir. e) Şu anda uygulanmamakla birlikte 1479 sayılı Bağ-Kur yasası kapsamında çalışanlar. Gelirlerinin hazırlanarak bir yönetmelikle aylık tasarruflarını kendi adlarına ilgili banka- ya yatıracaklardır. Ancak bu miktar Bağ-Kur' a yatan azami aylık prim tutarını aşamayacak şekilde yatan paralar ilgiliye verilecek bir hesap cüzdanına işlenecektir. Geri Ödeme ve Nemalandırma 1-a) En az 2 yıl tasarrufta bulunanlara istedikleri takdirde tahakkuk edecek nemanın 1/3'ü her yıl ödenir. b) Emeklilik ve ölüm halinde biriken tasarruf kesintileri ve nemaları hak sahiplerine ödenir. c) En az 15 yıl tasarrufta bulunanlara istedikleri takdirde tasarruf kesintileri ve nemanın 3/5'i ödenir. d) En az 6 yıl tasarrufta bulunanlara istedikleri takdirde yalnız tasarrufları ödenir. Bankalarda geri ödeme uygulaması işyerlerinin üç aylık bildirileriyle ödemelerinin mutabakatını yapmalarından sonra hak sahibi Bankaya müracaatla alınacak form doldurulup işverenden de kendi adına yatırılan tasarruf miktarını ilgili bankaya verir, kendisine ödeme yapılır.


100 kişiyi geçen işyerlerinde işyerinin tayin edeceği mutemete ödeme yapılmaktadır. Bunun altında her iş hak sahibi ödemesini kendi alacaktır. Ödemeler ayın 10'u ile 20'si arasında ayın 15'i hariç her gün yapılmaktadır. Yalnız kontrol için önceden gün alınması gerekmektedir. Nema faizi her ay ilgili kamu ortaklığı kurumunca bildirilen katsayı çarpım oranında yapılmaktadır. Nema ödemeleri yılda bir kez yapılmaktadır. Ödeme alacak kişi bankaya müracaatında hesap kartı ile gitmelidir.


KATMA DEGER VERGISINDE YENI BEYANNAMELER ÜZERİNE Büyük mükellef çoğunluğu için iki sahifelik, ihracatçı ve diğer grup mükellefler (ihraç kaydıyla teslim yapanlar, SSDF ve Toplu Konut bildirimi yapanlar) için ise dört sahifelik beyannameler hazırlanıp kullanılabilir ve idare de istediği bilgileri yine toplayabilir.

Şükrü SERTBAŞ S.M.M.M. Şu anda kullanılan KDV beyannamelerinin dört sahife olduğu malumunuzdur. Esasen ihracatçılar, ihraç kaydıyla teslim yapanlar ve eğlence yerleri işletenler hariç diğer mükellefler için iki sahife beyanname yeterli idi. İsim ve imza bölümü iki sahifeden birine rahatlıkla sığdırılabilir. Ayrıca bu beyannamelerin bir sahifeye yakın bölümünün üç yıldır kaldırılmış bir Dahili Tevkifat bildirimine ayrılması ancak mizah olarak adlandırılabilir. Uygulamaya konulması düşünülen yeni tip altı sahife li KDV beyannamesi incelendiğinde bir takım yeni bilgileri ihtiva ettiği görülmektedir. İdare bu bilgilerle mükelleflerin faaliyetlerini teferruatlı olarak takip etmeyi ve ülkemiz için gerekli bir takım istatistiki bilgiler toplamayı amaçlamış olabilir. Bu da doğaldır ve gereklidir. Ancak bunun için altı sahifelik çarşaf gibi bir beyannameye kanımca gerek yoktur. Şöyle ki; Mükelleflerin yaklaşık a% 99'unun yeni tip KDV beyanname- sinde tablo 3, tablo 4, tablo 5, tablo 7 nin tamamı ile tablo 2 ve tablo Sin bir kısmını kullanmasına gerek kalmayacağı aşikardır. Bu durumda tüm mükellefler için altı sahifelik KDV beyannamesi kullanılması, gerek vergi daireleri, gerek mükellefler ve gerekse biz meslek mensupları açısından dosyalama, yazma-çizme, arasına karbon kağıdı koyma-çıkarma, gereksiz kağıt tüketme vs. yönlerden çok büyük bir zaman ve kaynak israfıdır. Bu israfın maddi değerinin hesabını ilgililere bırakıyorum. KDV beyannamelerinde durum böyledir de Gelir ve Muhtasar beyannamelerinde durum farklı mıdır? Hayır. Yıllar önce bir Mart ayında birkaç tür (ticari kazançlar, GMSİ vb.) Gelir Vergisi beyan- namesi basılıp dağıtıldığını hatırlıyorum ve de faydalı olduğunu söyleyebilirim. Beyannamelerde düzenleyen S.M.M.M. bölümünün olması çok olumlu bir düşünce, ancak bu sütunun yazılmadan verilmemesi için gerekli girişimler yapılmalıdır. Beyannamelerin ön yüzündeki adres satırlarının fazla olmasına gerek var mı bilmiyorum. Ayrıca dairelerin bilgisayarla çalıştığı bir dönemde "Baba adı, Doğum yeri, Doğum tarihi" gibi bilgilerin her ay tekrar edilmesine de bence gerek yoktur. Yani beyannamelerin isim, adres, imza, hangi sıfatla verildiği gibi bilgiler daha uygun bir kompozisyonla tasarruflu olarak yerleştirilebilir. Netice olarak, büyük mükellef çoğunluğu için iki sahifelik, ihracatçı ve diğer grup mükellefler (ihraç kaydıyla teslim yapanlar, SSDF ve Toplu Konut bildirimi yapanlar) için ise


dört sahifelik beyannameler hazırlanıp kullanılabilir ve idare de istediği bilgileri yine toplayabilir. Bunun aksi ise büyük bir israf, eziyet olur ki ne ülkemizin ne de insanlarımızın bu kadar zengin ve vakitlerinin bol olduğunu sanmıyorum; yazıktır, günahtır. Bu beyannamelerin dağıtımı konusuna da bir çekidüzen verilir dileğiyle.


KAÇAK ÇALIŞANLARIN BİZLERE ETKISİ Nurettin KAYA Serbest Muhasebeci Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Kanunu 1 Mart 1989 tarihi itibariyle 3568 sayılı yasa gereği 13.6.1989 tarihinde yürürlüğe girip, mesleğimize ciddiyet getirilmesine sevinmiş bulunmaktayım. Ayrıca Odamızın tüm meslektaşları bir çatı altında toplamasından kıvanç duymaktayım. Ancak, üzülerek ifade etmeliyim ki, 1990/Aralık ayı ve 1991/ Ocak-Şubat-Mart-Nisan aylarında 14 adet mükellefimin 9'u işyerini kapatarak, 5'i ise ücretlerde anlaşamayıp dosyalarını alarak muhasebe hizmetime son vermişlerdir. Bu durum karşısında kazancım da, haliyle düşmektedir. Oysa giderlerim aynı olmakla beraber giderlerde artış da meydana geldiğinden gelirim giderlerimi karşılamamaktadır. Piyasadan edindiğim bilgiler ve gözlemlerim de kaçak, yetkisiz çalışan (çantalı muhasebeci) Muhasebeci ünvanı altında ucuza tutmakla beraber başkalarının müşterilerini de yalan-yanlış ifadelerle, düzmece laflarla mükellefleri kandırıp, bir dedikodu yayarak, kendilerine almaya çalışmaktadırlar. Odanıza kayıtlı olup belgeli çalışan bazı meslektaşlar ise 1991 yılında Odamız tarafından belirlenen asgari ücreti bertaraf ederek, çok çok altında ucuza bir ücret alarak muhasebelerini tutmakta ve Oda fiyatını uygulayanlar ise baltalamaktadırlar. Hatta benim elimde bulunan mükellefleri de bu ucuz tarifeyle caydırıp almaktadırlar. Bu sorunlar hal böyleyken nasıl piyasada biz Resmi izin belgeli ve Maliyeye kayıtlı mükellef olarak odanıza 5602 üye no ile kayıtlı 3330 Büro tescil belgeli bir meslek mensubu olarak mesleğimizi hangi şartlar altında icra edelim? Diğer taraftan Belgesini alamayıp, maliye kaydı bile olmayanlar hatta vergi bile vermeyenler, bazıları özel şirket ve kuruluşlarda çalışıp da muhasebe mesleğini sürdürenler rahat geçirmelerini sağlayıp, kazanç temin etmektedirler. (Tamam ekmek parası ama usulsüz bir geçime dayanan kazanç oluyor.) Bizim çalışmamız çabalamamız ve mücadelemiz boş yere olmuş oluyor. Bunun adalet neresinde anlayamıyorum. Bizler ise zar zor büromuzun giderlerini ve vergilerini karşılayamıyoruz. Hatta evime ve çocuklarıma geçimlerini temin etmekte çok güçlükler çekiyorum. Bu gibi sorunlarımı bağlı bulunduğu Odamıza bildirmeyi bir görev akdetdim. 1991 yılında Odamızca çıkarılan Asgari tarifemizin altında tutmak yasak diye bir bülten yayınlayıp, Meslekdaşlarımızın tümüne göndermeniz ve denetlenmeleri uygun mütalaa ediyorum. Ancak, bu durum karşısında mükelleflerimiz açısından tek tarife altında piyasada ücret uygulamasını yürütebiliriz. Aksi davranan uygulamaya uymayanlar cezalandırılabilmelidir. Bu ücret sorunları halledilemezse elimizde kalan mükelleflerimiz de düşük tutanlar, piyasayı karıştıranlar yüzünden bizden gitmek çabalan içerisindeler. Zar, zor ikna edip hizmet vermeye devam etmekteyiz. Bu durum vaziyetleri ve mağduriyetlerimi dile getirip, Siz sayın Odamızın Başkanı ve üyelerinin dikkat nazarlarına sunarak bir çözüm bulunmasını temenni ederim. Aksi halde


durumlar ve zorluklar böyle devam ederse 7 yıllık meslek hayatımı burada noktalamak zorunda kalıp, Türkiye'deki işsizler listesine bir kişi daha dahil olacaktır. Benim ve Benim gibi Tüm Meslektaşların bu gibi ve daha değişik sorunlarına inşallah rehber olacağınız inancı içerisindeyim. Bu vesile ile işlerinizde ve çalışmalarınızda başarılar temenni eder yaşamınızda mutluluklar dilerim.



VERGİ HUKUKU AÇISINDAN DEFTER TUTMA Ülkü SÖNMEZ I.S.M.M.M. Odası Saymanı

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na göre mükellefin ödevlerinden biri de defter tutmadır. Defter tutma beyan esasına göre vergilendirmede, gerek mükellef, gerekse vergi idaresi açısından büyük önem arz etmektedir. Defter tutmanın usul ve esasları V.U.K.'nun 171 ve izleyen maddelerinde izah edilmiştir. A- Defter Tutmaktan Maksat Vergi Usul Kanunu'nun 171'nci maddesi gereğince defter tutmaktan maksat: 1) Vergi.uygulamaları bakımından mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumlarını tesbit etmek, 2) Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerinin yani ticari işlemlere ait hareketleri ve bu hareket sonucunda hesap neticelerini tespit etmek, 3) Vergi ile ilgili muameleleri ve yapılan işlemleri izlemek ve tespit etmek, 4) Mükellefin vergi karşısındaki durumunu defter kayıtlarından, hesap üzerinden kontrol etmek, incelemek, 5) Mükellefin defter kayıt ve hesaplarının incelenmesi suretiyle üçüncü şahısların yani mükellefle ilişkisi bulunan diğer şahısların vergi karşısındaki durumunu kontrol etmek, incelemek ve tespit etmektir. B) Defter Tutmak Zorunda Olanlar V.U.K.'nun 172'nci maddesi gereğince aşağıda yazılı olan gerçek ve tüzel kişiler belirlenen usul ve esaslar dahilinde defter tutmak zorundadırlar. 1) Ticaret ve Sanat Erbabı: Kazançları gerçek usulde vergiye tabi tutulan (tacir sayılan) gerçek kişilerdir. 2) Ticaret Şirketleri: Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kuruluş, anonim, limited, adi ve eshamli komandit, kollektif şirket ve kooperatiflerdir. 3) İktisadi Kamu Müesseseleri: Kurumlar vergisi mükellefi bulunan bu müesseseler Devlete, il özel idarelerine, belediyelere ve diğer kamu idare ve müesseselerine ait veya tabi olan devamlı faaliyette bulunan ticari, sınai, zirai işletmelerdir. 4) Dernek ve Vakıflara ait İktisadi İşletmeler: Kurumlar vergisi mükellefi bulunan bu işletmeler dernek ve vakıflara ait veya bağlı olan devamlı faaliyette bulunan ticari, sınai, zirai işletmelerdir. 5) Serbest Meslek Erbabı: Kazançları gerçek usulde vergiye tabi bulunan Gelir Vergisi Kanunu'nun 66'nca maddesinde tarifini bulan serbest meslek faaliyeti ile uğraşan kişilerdir. 6) Çiftçiler: Gelir Vergisi Kanunu'nun 53'üncü maddesi ile belirlenen tutarın üzerinde yıllık satış hasılatı elde eden ve zirai faaliyetle uğraşan kişilerdir. 7) İş ortaklıkları: Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6'ncı maddesine göre kurulan iş ortaklıkları da defter tutmak zorundadırlar. C- Defter Tutmak Zorunda Olmayanlar Vergi Usul Kanununun 173'üncü maddesi gereğince aşağıda yazılı olan gerçek ve tüzel kişiler defter tutmak zorunda değildir. 1) Gelir Vergisi Kanunu'nun 9'uncu maddesinde sayılan vergiden muaf esnaf ile aynı kanunun 10'uncu maddesinde sözü edilen ve vergiden muaf küçük çiftçiler. 2) Gelir Vergisi Kanunu (Madde 46, 47, 48, 54, 69) hükümlerine göre kazançları götürü usulde vergiye tabi ticaret, sanat, meslek erbabı ile götürü gider usulüne tabi çiftçiler. 3) Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1 nci maddesinde vergi muafiyeti tanınan iktisadi kamu müesseseleri.


4) Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1 nci maddesinde vergi muafiyeti tanınan dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler. Yukarıda sayılan gerçek ve tüzel kişiler Gelir veya Kurumlar vergisinden muaf oldukları veya götürü usulde vergiye tabi olduklarından defter tutmayacaklardır. Ancak, söz konusu gerçek ve tüzel kişilerin Gelir veya Kurumlar vergisi dışında herhangi bir vergiye tabi kazançları bulunur ve götürü usulde vergilendirilmezse vergiden muaf bulunmadıkları bu vergiler için tutulması gereken defterler varsa bu defterleri tutmak zorundadırlar. D- Tutulması Gereken Defterler: Defter tutmak ~zorunda olan gerçek ve tüzel kişilerin iş ve işletmeleri, faaliyet konuları ve tabi oldukları sınıf itibariyle aşağıda sayılı defterleri tutarlar. 1- Yevmiye Defteri: Kayda geçirilmesi gereken muamelelerin tarih sırasıyla ve madde halinde tertipli olarak yazıldığı defterdir. Yevmiye defteri ciltli ve müteselsil sıra numaralı olur. Mükellef ler isterlerse yevmiye defterlerini müteharrik yapraklı olarak kullanabilirler. (V.U.K. Md. 183) 2- Defteri Kebir: Yevmiye defterine geçirilmiş olan muamelelerin buradan alınarak usulüne uygun olarak hesaplara dağıtıldığı ve tasnifli olarak bu hesaplarda toplandığı defterdir. (V.U.K. Md. 184) 3- Envanter Defteri: Envanter defterine işe başlama tarihinde ve müteakip her hesap döneminin sonunda çıkarılan envanter ve bilançolar kaydolunur. Envanter Defteri ciltli ve sayfaları müteselsil sıra numaralı olur. 4- Günlük Kasa Defteri: İşletmenin kasa ile ilgili muamelelerinin günü gününe yazıldığı defterdir. Günlük kasa defteri her işyeri için ayrı ayrı tutulması lazımdır. V.U.K.'nun 156'ncı maddesinde tarif olunan işyerinin birden fazla olması ve işyerlerinde nakit hareketinin bulunması durumunda mükellefler işyerleri itibariyle ayrı ayrı Günlük Kasa Defteri tutarlar. Sabit bir işyeri bulunmayan ve bilanço esasına göre defter tutan nakliyecilerin ve yazarkasa kullanan işletmelerin Günlük Kasa Defteri tutmalarına gerek olmadığı Maliye ve Gümrük Bakanlığınca kabul edilmiştir. [V.U.K. Genel Teb. 167-190) 5- İmalat Defteri: Birinci sınıf tüccarlardan yani bilanço esasına göre defter tutan sınai müesseseler ayrıca imalat defteri tutarlar. Birinci sınıf tüccarlardan devamlı olarak imalat işi yapan ve sınai müessese nite- liginde bulunan mükelleflerin bu defteri tutması gerekir. İmalat tabirinden ne anlaşılması gerektiği veya imalat tabirinin tarihine ilişkin Vergi Usul Kanunu'nda herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Ancak 3065 sayılı kanunla yürürlükten kaldırılan 6802 sayılı Gider Vergisi Kanunu'nda; "Tamir ve montaj da dahil olmak üzere bir maddenin şeklinin, vasfının, terkibinin ve hassasının değiştirilmesi suretiyle imal ve istihsali ifade eder" denilmiştir. (Gider V.K. Tablo 1, Poz. 11) Bu tanımlama doğrultusunda devamlı olarak imalat yapan sınai müesseselerin İmalat Defteri tutmaları gerekmektedir. (V.U.K. Md. 197) imalat defterindeki kayıtlan ihtiva edecek şekilde sınai muhasebe tutanlar Maliye Bakanlığından müsaade almak şartıyla imalat defteri tutmazlar (Madde 203). 6- Kombine İmalat Defteri: Vergi Usul Kanunu'nun 198'ince maddesinde kombine imalatın tanımı yapılmış, buna göre; hammaddeden tam mamul vücuda getirilinceye kadar geçen müstakil imalat safhalarında ayrı ayrı emtia mahiyetini arz eden maddeler elde edildiği ve bu imal işleri birbirine bağlanarak aynı teşebbüs dahilinde yapıldığı takdirde kombine imalat yapılmış olur. İplik-dokuma, yağsabun, kereste- mobilya, un-makarna münasebetlerinde olduğu gibi.


Yukarıdaki tanımlama doğrultusunda bilanço esasına göre defter tutan sınai kuruluşların kombine imalat defteri tutmaları gerekir. 7- Bitim İşleri Defteri: Birinci ve ikinci sınıf tüccarlardan boyama, basma, yazma, kasarlama, apre, cilalama gibi ücretle yapılan bitim işleriyle uğraşanlar Bitim İşleri Defteri tutarlar. (V.U.K. Md. 200) 8- Ambar Defteri: Vergi Usul Kanunu'nun 209'uncu maddesine göre depo ve ardiye çalıştıranlar ile nakliye ambarı işletenler birinci ve ikinci sınıf tüccar olarak tutacakları defterlerden başka Ambar Defteri tutarlar. Ambar defterinin tutulmasına ilişkin usul ve esaslar söz konusu maddede açıklanmıştır. 9- Yabancı Ulaştırma kurumlarının Hasılat Defteri: Dar mükellefiyet esasına göre vergiye tabi olan yabancı ulaştırma kurumları veya bunların Türkiye'deki temsilcisi durumunda bulunan şube veya acenteleri bir hasılat defteri tutmak zorunda- dırlar. (V.U.K. Md. 207) 10- Serbest Meslek Kazanç De~eri: Serbest Meslek erbabı, bir serbest meslek kazanç defteri tutar. Hekimler diledikleri takdirde serbest meslek kazanç defterine kaydı gereken malumatı protokol defterinde göstermek kaydıyla ayrıca serbest meslek kazanç defteri tutmayabilirler. [V.U.K. Md. 210) Noterler, noterlik görevini ifa ile mükellef olanların ve borsa acenteleri serbest meslek erbabı sayılmalarına karşılık bunlar serbest meslek kazanç defteri tutmazlar. Bunların tutmuş oldukları resmi defterleri serbest meslek kazanç defteri yerine geçer (V.U.K. Md. 212). 11- İşletme Hesabı Defteri: İkinci sınıf tüccarlar İşletme Hesabı Defteri tutarlar. İşletme Hesabı Defteri ile ilgili usul ve esaslar V.U.K.'nun 194. maddesinde açıklanmıştır. 12- Günlük Perakende Satış ve Hasılat Defteri.: İkinci sınıf tüccarlar günlük perakende satışları ile hizmet karşılığı veya sair suretle alınan paraları kaydetmek üzere Günlük Perakende Satış ve Hasılat Defteri tutarlar. Günlük perakende satış ve sair hasılat bu deftere günü gününe işlenir. Perakende satışların günlük tutarları ile sair işletme hasılatı belgelerine dayanarak topluca bu deftere işlenir. İkinci sınıf tüccarlardan; Sabit işyeri bulunmayan nakliyecilerin, · Satışlarının tamamı toptan ve faturalı olan mükelleflerin, · 3100 sayılı kanuna göre yazarkasa kullanan mükelleflerin Günlük Perakende Satış ve Hasılat Defteri kullanma mecburiyeti 1.1.1986 tarihinden itibaren Maliye ve Gümrük Bakanlığına tanınan yetkiye istinaden kaldırılmıştır. (V.U.K. Gen. Teb. 167) 13- Çiftçi İşletme Defteri: Gelir Vergisi Kanunu'nun 53'üncü maddesinde belirlenen yıllık satış hasılatı tutarının üzerinde satış hasılatı bulunan çiftçilerin hasılatlarının ve aynı kanunla belirlenen giderlerinin kaydedildiği bir Çiftçi İşletme Defteri tutmaları mecburidir. Çiftçilerin Bilanço esasına göre defter tutmaları konusunda Vergi Usul Kanununda bir düzenleme yapılmadığından defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler dilerse bilanço esasına göre de defter tutabilirler. 14- Damga Vergisi Değeri: Vergi Usul Kanununda tutulması zorunlu defterler arasında sayılmayan, ancak aynı kanunun mükerrer 25Tnci ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 29'uncu maddesinin Maliye ve Gümrük Bakanlığına tanıdığı yetkiye istinaden, damga vergisini makbuz mukabili ödemek zorunda olan kuruluşlar ile anonim şirketler makbuz karşılığı veya istihkaktan kesinti suretiyle ödemelerine ilişkin olarak Damga Vergisi Defteri adı altında özel bir defter tut- malan zorunlu kılınmıştır. Damga Vergisi Defteri ile ilgili diğer usul ve esaslara ilişkin açıklamalar Damga Vergisi 20 Seri No' lu genel tebliğ ile yapılmıştır. E- Tasdiki Zorıınlu Defterler


Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tutulması zorunlu kılınan ve önceki bölümde sayılan defterlerden aşağıda yazılı olanlarının tasdiki zorunludur. 1- Yevmiye Defteri 2- Envanter Defteri 3- İşletme Defteri 4- Çiftçi İşletme Defteri 5- İmalat Defteri 6- Yabancı Ulaştırma Kurumlarının Hasılat Defteri 7- Serbest Meslek Kazanç Defteri 8- Günlük Kasa Defteri 9- Günlük Perakende Satış ve Hasılat Defteri 10- Damga Vergisi Defteri (20 Seri No' lu Damga Vergisi Genel Tebliği) 11- Defteri Kebir (T.T.K.Md. 66, 69) F- Tasdik Zamanı V.U. Kanunu hükümlerine göre defterlerin aşağıdaki sürelerde tasdik edilmesi zorunludur. (Md. 221-222) 1) İşe devam eden mükellefler Aralık ayı içinde, 2) Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler, bu işlemlerin gerçekleşme tarihinden önce, 3) Vergi muafiyeti kalkanlar bu muafiyetin kalktığı tarihten önce, 4) Tasdike tabi defterlerin dolması veya sair sebeple yeni defter kullanacakların bu kullanma tarihinden önce, 5) Mevcut defterlerini ertesi yılda kullanmak isteyenler Ocak ayı içerisinde, 6) Ayrıca T.T. Kanunu gereği Yevmiye defterlerinin Ocak ayı sonu, Envanter defterinin Mart sonuna kadar "görüldü" tasdiki yapılması gerekmektedir. Yevmiye defterleri için kooperatiflerde Ocak ayı sonunda "görüldü" tasdiği 1163 sayılı kooperatifler kanunu gereği zorunludur.


EKONOMİK BÜYÜMEDE VE GELİŞMENİN DENGELİ OLUŞMASINDA MUHASEBE VE MUHASEBECİLERİN KATKILARI Muhasebeciler büyümenin ve gelişmenin sağlıklı oluşması için alınan kararların dayandığı ekonomik verileri ilk oluşturan kesimdir. Ne yazık ki bu kesim ülkemizde salt sorumlulukları ile (maddi-manevi) baş başa bırakılmış; sorumlulukları yetki ile desteklenmemiş, ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmışlardır. İsmail Hakkı GÜNEŞ S.M.M.M.

Her canlı varlık gibi ulusla ekonomi de büyüyen, genişleyen bir varlıktır. Bir ülkedeki kapital stoku, nüfus miktarı, işgücü, doğal kaynaklar bazen dengeli, bazen da dengesiz bir biçimde büyürler. Ekonomideki dengelerini sağlıklı oluşturamamış toplumlarda bu süreç, sağlıklı oluşmaz.

Ana amaç ekonomik gelişme ve büyümeyi sağlıyan bu kuvvetlerin ahenk içinde gelişmelerini sağlamak olmalıdır. Bu dinamik kuvvetlerin en önemlisi ise yatırımlardır. Muhasebe olmadan sağlıklı yatırım kararlan almak mümkün değildir. Muhasebeciler büyümenin ve gelişmenin sağlıklı oluşması için alınan kararların dayandığı ekonomik verileri ilk oluşturan kesimdir. Ne yazık ki bu kesim ülkemizde salt sorumlulukları ile (maddi-manevi) baş başa bırakılmış; sorumlulukları yetki ile desteklenmemiş, ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmışlardır. 3568 sayılı yası ile de Maliye Bakanlığı'nın ücretsiz elemanı olarak görülmüşlerdir. Kanaatimizce muhasebe ve muhasebecilere yetki, sorumluluk, ekonomik ve sosyal güvence sağlanmalı, bu yapı kurumsallaştırılmalıdır. Bu oluşumun ekonomimize sayısız faydalarının olacağı unutulmamalıdır. 3568 sayılı yasanın 2-A maddesinde muhasebecilik ve mali müşavirlik konusu; "Gerçek tüzel kişilere ait teşebbüs işletmelerin, a-Genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince, defterlerini tutmak, bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak b- Muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik, muhasebe, finans, mali mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu konularda müşavirlik yapmak c- yukarıdaki bentte yazılı konularda, belgelerine dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak, mali tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak" şeklinde belirtilmiştir. Muhasebecilerin gerçek ve tüzel kişilerle oluşan iş ilişkileri özel hukuk ilkeleri içerisinde


desteklenen bir yapı ile belirlenirken; kamuyu da tartışmasız ilgilendiren bu hizmetlerin, kamu idaresince belirlenmiş bir yetkisi, ekonomik ve sosyal güvencesi yoktur. Fakat 3568 sayılı yasanın 47. maddesinin görevle ilgili suçlar bölümünde; "Meslek mensupları, görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı, fiillerinin niteliğine göre Türk Ceza Kanununun devlet memurlarına ait hükümleri uyarınca cezalandırılırlar." şeklinde düzenlenmiştir. Buradaki çelişkiyi görememek, görmezlikten gelmek, ekonomik dengelerin sağlıksız yapılaşmasına zemin hazırlamaktır. Sonuç; Muhasebe ve muhasebecilik mesleği özel kişi ve kurumları ilgilendirdiği ölçüden daha fazla kamuyu ilgilendirmektedir. Ekonomik kalkınma ve büyümeyi amaçlayan ülkelerin bir çok güçlüklerle karşılaştığı hepimizin kabul ettiği bir gerçektir. Ekonomik büyüme de mevcut kaynakların faktör arzına dönüşmesi ne kadar önemliyse; bu faktörlerin niteliği ve bir araya getirilme tekniği de o kadar önemlidir. Faktörlerin; yüksek verimlilik sağlayacak bir biçimde etkili bir örgütlenmesi ekonomik büyümenin ve gelişmenin hızını yükseltir.


DEĞERSİZ ALACAKLAR VE ŞÜPHELİ ALACAKLAR Mehmet Serdar ATAY Marmara Üniversitesi Muhasebe Doktora öğrencisi

DEĞERSİZ ALACAKLAR Tahsil kabiliyeti olmayan alacaklara değersiz alacaklar denilmektedir. Vergi Usul Kanunu' muza göre mahkeme kararına veya kanaat verici bir belgeye istinaden artık tahsiline imkân kalmayan alacaklar değersiz alacak olarak kabul edilmekte ve bunların kayıtlı bulundukları hesaptan çıkartılarak zarara atılmasına imkân verilmektedir. Örneğin; borçlar hesabına kayıtlı 300.000 TL tutarındaki alacağın, bir dava sonucu tahsil edilmesine imkân bulunmadığını kabul edelim. Bu taktirde 300.000 TL tutarındaki alacak, borçlular hesabına alacak, genel giderler hesabına borç yazılarak yok edilecektir. / GENEL GİDERLER 300.000 - Değersiz Alacaklar BORÇLULAR 300.000 - Mehmet Yılmaz Dava sonucu alacağın tahsilinin imkânsız hale gelmesi sebebiyle / ŞÜPHELİ ALACAKLAR İşletmenin alacakları arasında bulunan ve tahsil edilmesi şüpheli olan alacaklar, kayıtlı bulundukları hesaplardan çıkartılarak şüpheli alacaklar hesabına nakledilirler. Böylece işletmenin sağlam ve şüpheli alacakları birbirinden ayrılmış olur. Vergi Usul Kanunu'na göre bunun için gerekli iki şart vardır. 1- Davacı icra sahasında bulunan bütün alacaklar, 2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek küçük alacaklar şüpheli alacak sayılırlar. Örneğin, Seyfi Gül ismindeki müşteri 280.000 TL tutarındaki borcunu kabul etmemektedir ve hakkında dava açılmıştır. /

ŞÜPHELİ ALACAKLAR

280.000

- Seyfi Gül BORÇLULAR 280.000 - Seyfi Gül Alacağa karşı dava açılması sebebiyle tutarın şüpheli alacağa nakli / ŞÜPHELİ ALACAKLAR KARŞILIĞI Vergi Usul Kanunu şüpheli alacakların da zarara atılmasına imkân vermektedir. Ancak şüpheli alacaklardan zarara atılması gereken kısımlar, şüpheli alacaklar hesabının alacağına yazılmazlar. Şüpheli alacaklar hesabı daima aynı değerde kalır. Zarara atılması gereken kısımlar şüpheli atacaklar karşılığı hesabı adı verilen karşılık hesabının alacağına ve genel giderler (yardımcı hesabı şüpheli alacak zararları) hesabının borcuna yazılır.


Böylece şüpheli alacaklar hesabı kapanmayarak şüpheli alacakların ilerdeki yıllarda takip imkanı sağlanmış olur. Şüpheli alacaklar hesabının bilançonun aktif tarafından yer almasına karşılık şüpheli alacaklar karşılığı hesabı pasifte yer alarak şüpheli alacakların ne kadarının zarara atıldığını gösterir. V.U.K. şüpheli alacaklardan ne miktarda karşılık ayrılacağı hususunda mükellefleri serbest bırakmıştır. Örnek, önceki örneğimizde şüpheli alacaklar hesabına naklettiğimiz 280.000 TL tutarındaki şüpheli alacaktan karşılık ayrılmasına ilişkin muhasebe kaydı şöyle olacaktır: / GENEL GİDERLER 280.000 - Şüpheli alacak zararı ŞÜPHELİ 280.000 ALACAKLAR KARŞILIĞI - Seyfi Gül Şüpheli alacaklardan % 100 karşılık ayrılması /


BONOLARDA YENİ ŞEKİL VE İRSALİYELİ FATURA Veysi SEVİĞ İ.Ü.S.B.F. Öğretim Görevlisi

Vergi Usul Yasası'nın ikinci kitabının üçüncü kısmı "Vesikalar" başlığı altında, yasal olarak kullanılması öngörülen belgelerin tanımlanmasına ve kullanım alanlarının belirlenmesine ait hükümleri içermektedir. Yasa' da aksine hüküm bulunmadığı sürece üçüncü şahıslarla olan işlemlerin belgelendirilmesi zorunludur. Vergi Usul Yasası'nın mükerrer 257. maddesi hükmü gereği olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı' nın belirleyeceği belgelerin kullanılması zorunlu hale getirilebilir. Bu konuda yetki Bakanlığa aittir. Vergi hukuku kuralları uyarınca vergisel olayların Vergi Usul Yasası'nda tanımı yapılan belgelerle kanıtlanması gerekmektedir. Bu belgelerin artırılması her vakit mümkündür. Vergi Usul Yasası'na 3792 sayılı yasa ile eklenen mükerrer 241. madde hükmü uyarınca yükümlülerin sattıkları emtia veya yaptıkları işler nedeniyle ortaya çıkan alacak ve borçlan için bono veya poliçe düzenlemeleri halinde, bu poliçe veya bonoların Türk Ticaret Yasası'nda yer alan şekil şartına uygun düzenlenmesi dışında, · Müteselsil seri ve sıra numarası , · Alacaklı ve borçlunun adı, adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası' nı içermesi zorunlu hale getirilmiştir. Bu düzenleme 7 Eylül 1991 tarihinden itibaren geçerlidir. (7 Eylül 1991 gün ve 20984 sayılı Resmi Gazete) Yasal düzenleme gereği olarak bono, poliçe, çek, senet, tahvil, hisse senedi, finansman bonosu, kâr ortaklığı belgesi ve benzeri kıymetli evrakın vergi belge düzenini sağlamak açısından içereceği bilgileri belirlemeye Maliye ve Gümrük Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Böylece Ticaret Hukuk uygulamalar ve ilgili ticari nitelikteki belgelerden sonra, kıymetli evrakla ilgili şekil şartlarıma Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nın eklenti yapması sağlanmış olmaktadır. Uygulamada "işle ilgili" olma koşuluna paralel olarak kıymetli evrak olarak düzenlenen belgelere getirilen yeni şekil şartının özellikleri, Maliye ve Gümrük Bakanlığı’nın konu ve ilgili olarak yayımlayacağı tebliğlerle belli olacaktır. Maliye ve Gümrük Bakanlığı’nın konu ile ilgili duyurusu yapılmadan da bugünkü hali ile söz konusu belgelerin üzerinde yasa maddesinde yer alan bilgilerin bulunması gerekecektir. · Bono ve poliçe üzerinde müteselsil seri ve sıra numarası ile, · Alacaklı ile borçlunun vergi dairesi hesap numarası bulunmazsa ne olacaktır? Başka bir anlatımla, hangi hukuki müeyyide uygulanacaktır? Ödenmemesi halinde ortaya çıkacak durum ancak Türk Ticaret Yasası hükümleri çerçevesinde değerlendirebilecektir. Türk Ticaret Yasası hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş bir bono veya. poliçede Vergi Usul Yasası'nın mükerrer 241. maddesindeki yetki uyarınca yapılacak düzenlemelere uygun değilse, ancak buna karşılık diğer belgelerle ticari işten kaynaklandığı kanıtlanabiliyorsa ortaya çıkan durum nasıl değerlendirilecektir? Kanımızca, söz konusu yasa maddesi aceleye getirilmiş bir düzenleme niteliğindedir. Bir alacağın veya borcun doğuşu ile ilgili işlemlerin yasal defterlere intikalini sağlayan belgelerle bu tür borcun ödendiğini veya alacağın tahsil edildiğini gösteren belgeler farklıdır. Uygulama' da ticari işlemlerle ödemelere ilişkin işlemler yasal kayıtlara intikal ettirilmemekte, bu tür


işlemlerin kavranabilmesi için Maliye ve Gümrük Bakanlığı yukarıda özellikleri olan düzenlemeye gitmekte yarar görmektedir. Bono ve poliçe ciro edilmek suretiyle el değiştirebilmektedir. Bono ve poliçenin bu özelliği dikkate alındığında, ticari işlemlerden kaynaklanmayan bono ve poliçelerin de ticari dolaşımda bulunabileceğini kabul etmek gerekecektir. Maliye ve Gümrük Bakanlığı ticari işlemden kaynaklan- mayan bono ve poliçeyi nasıl değerlendirecek, ciro işlemle- rinde istenilen bilgilere yer verilmemesi halinde nasıl bir tutum içerisine girecektir? Kanımızca, bu hususlar dikkate alındığında, konuyla ilgili geniş bir duyurunun yapılması kaçınılmaz olmaktadır. Bono ve poliçe aracılığıyla kayıt dışı kalmış bulunan işlemleri yakalayabilmek için, Vergi Usul Yasası'na 3762 sayılı yasa ile eklenen mükerrer 241. madde bu yönden özellik arz etmektedir. 7 Eylül 1991 gün ve 20984 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan 3762 sayılı yasa bu tarihten itibaren yürürlüktedir. Maliye ve Gümrük Bakanlığı çeşitli yasal düzenlemeler ve yayınlamış bulunduğu tebliğlerle belge düzenine ilişkin olarak yeni kurallar koymaktadır. Bilindiği üzere Vergi Usul Yasasının mükerrer 257. maddesi kullanılması zorunlu olan belgeleri belirleme yetkisini Maliye ve Gümrük Bakanlığına vermiş bulunmaktadır. Maliye ve Gümrük Bakanlığı, Vergi Usul Yasası'nın mükerrer 257. maddesinde yer alan yetkisini kullanarak "irsaliyeli fatura" adlı bir belgenin, yükümlüler tarafından kullanılmasına olanak sağlamış bulunmaktadır. Vergi Usul Yasası 211 sıra numaralı genel tebliğ ile yapılan düzenleme gereği olarak, sattıkları mallar dolayısıyla Vergi Usul Yasası'nın 231. maddesinin 5 numaralı bendinin yükümlülere tanıdığı, malın tesliminden itibaren faturanın on gün içinde düzenlenmesi olanağından vazgeçerek, bu yükümlülüğü derhal yerine getirmek isteyen yükümlüler, fatura ve sevk irsaliyesini ayrı ayrı düzenlenmeksizin diledikleri takdirde, aşağıda belirtilen ilkelere uygun olarak "irsaliyeli fatura" düzenleyebileceklerdir. · Bu usulü seçen yükümlüler, o takvim yılı sona ermeden fatura veya sevk irsaliyesini ayrı ayrı düzenlemeyeceklerdir. · "İrsaliyeli fatura" uygulamasını seçen yükümlülerden mal satın alan yükümlülerin bu mallan taşımaları veya taşıttırmaları esnasında "irsaliyeli fatura" bulunması halinde, bunların sevk irsaliyesi düzenleme yükümlülükleri olmayacaktır. · Vergi Usul Yasası ile ilgili olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından yayımlanan 21 1 sıra numaralı genel tebliğin ekinde yer alan "irsaliyeli fatura", yükümlüler tarafından anlaşmalı matbaalarda fatura ölçülerinde bastırılacaktır. "İrsaliyeli faturaların anlaşmalı matbaalarda bastırılması ve kullanılmasında "Vergi Usul Yasası Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkındaki Yönetmelik ve 164 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ" hükümlerine uyulacaktır. Bu- nunla birlikte, "irsaliyeli fatura"nın altında "Bu belgenin sevk edilen malta birlikte bulunması halinde ayrıca sevk irsaliyesi aranmaz. " ifadesine yer verilecektir. · Malı satan yükümlüler "irsaliyeli fatura"yı en az üç örnek olarak düzenleyeceklerdir. En az üç örnek olarak düzenlenmiyen "irsaliyeli fatura"lar hiç düzenlenmemiş sayılacaktır. "İrsaliyeli fatura"nın iki örneği mutlaka malı taşıyan araçta bulundurulacak ve denetimlerde "irsaliyeli fatura"nın iki örneği ibraz edilecektir. Denetim elemanları kendilerine ibraz edilen "irsaliyeli fatura"nın bir örneğine adını, soyadını ve ünvanını yazdıktan sonra tarih belirterek mühürleyip imzalayacak ve ilgiliye iade edecektir. Diğer örnek de Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Vergi İstihbarat Şubesine gönderilmek üzere defterdarlıklara tevdi edilecektir.


· "İrsaliyeli fatura"da, faturayı düzenleyenin adı, ticari ünvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, malın nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı ile nereye ve kime gönderildiği, müşterinin adı, ticari ünvanı, adresi varsa vergi dairesi ve hesap numarası, faturanın seri ve müteselsil sıra numarası, düzenlenme tarihi ve saati ile anlaşmalı matbaa ile ilgili bilgilere yer verilecektir. Bu bilgilerin eksik olması halinde "irsaliyeli fatura" hiç düzenlenmemiş sayılacaktır. · İşlerinin gereği "irsaliyeli fatura" uygulamasından yararlanmak isteyen yükümlüler, "irsaliyeli fatura" uygulamasına geçecekleri hesap döneminden önce anlaşmalı matbaalara "irsaliyeli fatura"yı bastırmaları gerekmektedir. "İrsaliyeli fatura" uygulamasından hesap dönemi itibariyle yararlanılacak, bu uygulamadan ancak hesap dönemi sonunda vazgeçilecektir. Bu uygulamayı seçen yükümlüler, alıcıya teslim etmek üzere yaptıkları mal satışlarını sadece "irsaliyeli fatura" ile belgelendireceklerdir. Bu yükümlülerin ayrı ayrı fatura veya irsaliye düzenleme yetkileri yoktur. Ayrı ayrı fatura veya sevk irsaliyesi düzenlenmesi halinde bu belgeler hiç düzenlenmemiş sayılacaktır. "İrsaliyeli fatura" uygulamasına hesap dönemi içerisinde geçilemiyecektir. Bir başka anlatımla "irsaliyeli fatura" bir hesap dönemi boyunca kullanılabilecek seçimlik bir müessese olarak kabul edilmiştir. Yeni işe başlayanlar, işe başlama tarihinden itibaren bu usulü seçebilirler, daha sonra hesap dönemi içinde usulün değiştirilmesi mümkün olamayacaktır. Dolayısıyla bu durumdaki yükümlüler hem "irsaliye fatura"yı hem de ayrı fatura ve irsaliye düzenlemeyeceklerdir. · "İrsaliyeli fatura" düzenleme usulünü seçen yükümlülerin daha önce notere onaylatmış bulundukları veya anlaşmalı matbaalara bastırdıkları kullanılmamış sevk irsaliyeleri ve faturalar yükümlüler tarafından bağlı bulunulan vergi dairelerine götürülecek ve vergi daireleri tarafından bu belgeler iptal edilecektir. 1.1.1992 tarihinden itibaren dileyen yükümlüler irsaliyeli fatura kullanma usulünü seçmek suretiyle bir mal teslimi ile ilgili olarak ayrı ayrı sevk irsaliyesi ve fatura düzenleme yükümlülüğünden kurtulmuş olacaklardır.


YARGI KARARLARI VE MEVZUATTAN HABERLER Yaşar KIZILKUM S.M.M.M.

DANIŞTAY 1. Vergi veya ceza. ihbarnamesinin tebliğinden başlayan dava açma süresi içinde vergi hatası bulunduğu iddiasıyla Vergi Dairesi Müdürlüğüne yapılan başvuru dava açma süresini durdurur. (Danıştay 4. Daire, E.No: 1984/ 1617 K.No: 1986/ 1009 Ka.Ta: 17.3.1986) 2. Dava açma süresi içinde yapılan düzeltme isteminin reddi üzerine açılan davanın 2577 sayılı Kanunun 11. maddesine göre süresinde olması halinde esas yönünden incelenerek sonuçlandırılması, düzeltme isteminin dava açma süresi geçtikten sonra yapılmış olması halinde ise şikayet yoluyla Maliye ve Gümrük Bakanlığına başvurulması icap ettiğinden dava dilekçesinin adı geçen bakanlığa tevdi edilmesi gerektiği hak. (Danıştay 3. Daire, E.No: 1986/ 1975 K. No: 1987/53 Ka.Ta: 7.1.1987) 3. İkmalen vergi tarh edilebilmesi için, beyan dışı bırakılan matrah miktarının defter, kayıt ve belgelere dayanılarak tespit edilmesi gerekeceği hk. (Danıştay 4. Daire, E. No: 1988/3833 K.No: 1989/500 Ka.Ta: 2.2.1989) 4. Bir önceki yılda bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren hadlere ulaşılmasına karşın işletme hesabı esasına göre defter tutulması, tutulan defter, kayıtlar ve bunlarla ilgili belgelerin kendiliğinden hükümsüz sayılmasını gerektirmeyeceğinden ihtiladı yıl defterlerindeki kayıt ve belgelerin vergi matrahının doğru ve kesin olarak tesbitini olanaksız kıldığının ayrıca tesbiti gerekeceği hk. (Danıştay 4. Daire, E.No: 1987/ 1424 K.No: 1987/2870 Ka.Ta: 13.10.1987) 5. 213 sayılı Yasanın 342. maddesi hükmü sadece beyannameli mükellefiyetlerle ilgili bir hüküm olup, tahakkuku tahsile bağlı bir vergi olan damga vergisine uygulanması mümkün bulunmadığı hak. (Danıştay 7. Daire, E.No: 1985/3599 K.No: 1987/2955 Ka.Ta: 11.12.1987) 6. Uzlaşmanın vaki olmadığına ilişkin tutanağın imzalanmasından sonra V.U.K.'nun Ek 7. maddesine göre tanınan 15 günlük ilave dava açma süresi içinde uzlaşmaya konu cezalı tarhiyata karşı dava açmak yerine 213 sayılı Kanunun 376. maddesi uyarınca ceza indiriminden yararlanmak üzere istemde bulunabileceği hak. (Danıştay 4. Daire, E. No: 1988/ 1409 K.No: 1989/ 1264 ka.Ta: 13.3.1989) 7. 31 Aralık tarihi itibariyle bilançoda yer alan ve üzerlerinde faiz nisbetleri açıklanmamış alacak ve tahsil senetleri ile borç senetlerinin reeskont işlemine tabi tutulmasında iç iskonto yönteminin uygulanmasının gerektiği hak. (Danıştay 4. Daire, E. No: 1986/5710 K.No: 1989/ 1486 Ka.Ta: 27.3.1989) 8. İşyerinde çıkan yangın sonucunda veya başka bir nedenle iktisadi işletmeye dahil emtiaların değerlerinde önemli bir azalış meydana gelmesi halinde, mükelleflerin söz konusu emtiaların emsal bedellerinin ve dolayısıyla bu tür emtiaların değerlerinde meydana gelen eksilmenin belirlenmesi için takdir komisyonlarına ve bu komisyonların kararlarına karşı vergi mahkemelerine başvurmalarının mümkün bulunduğu hak.


(Danıştay 4. Daire, E.No: 1987/240 K.No: 1989/ 1561 Ka.Ta: 30.3.1989) 9. 213 sayılı Yasanın 3239 sayılı Yasa ile eklenen ek madde 11'in ikinci fıkrasına 3505 sayılı Yasa ile eklenen; "Uzlaşılan vergi miktarı üzerinden bu Kanunun II2. maddesine göre gecikme faizi hesaplanacağı" yolundaki hükmün yürürlüğe girdiği (10.12.1988) tarihten ünce yapılan tarhiyat öncesi uzlaşmaya ilişkin vergilere gecikme faizi uygulanamaz. (Danıştay 7. Daire, E.No: 1989/694 K.No: 1989/2569 Ka.Ta: 15.1 1.1989)


ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZ (YAZAR KASA) KULLANMAK ZORUNDA OLMAYANLAR Aşağıda isimleri yazılı işler ile uğraşanlar yazar kasa kullanmak zorunda değillerdir. Ancak Maliye ve Gümrük Bakanlığı gerek gördüğü hallerde ve zamanda, tekrar yazar kasa kullanmak zorunda bırakabilir. ·Devlete ait tekel maddelerinin ticareti ·Akaryakıt ve motor yağı satışı. ·Gazete satışı. ·Oda ve yatak kiralanması şeklindeki otelcilik ve pansiyonculuk (münhasıran bu işlerle uğraşmak koşulu ile). .Bankacılık ve sigortacılık faaliyetleri. ·PTT hizmetleri ·Kara, hava, deniz ve demiryolları ile yapılan yolcu ve yük taşımacılığı. ·Giriş bileti karşılığında verilen hizmetler. ·Eğitim öğretim ve kreş işletmeciliği. ·Spor Toto, Milli Piyango, at yarışları ile diğer müşterek bahis ve talih oyunları bayiliği. ·Elektrik, su ve havagazı işletmeciliği. (Muafiyet sadece bu faaliyetlere münhasırdır. Bunlar yanında başka işler de yapılıyorsa, o işler için yazar kasa kullanılır.) ·Tarım alet ve makinalarının satışı (ayrıca yedek parça satılmaması şartıyla). ·Posta pulu, jeton, pul ve kıymetli kağıt satışı. ·Şehir içi toplu taşımacılıkta kullanılan abonman biletlerinin satışı. ·Elektrik, su, havagazı ve kalorifer tesisatçılığı faaliyeti (aynı zamanda tesisat malzemeleri satışı da yapanlar hariç). ·Terzilik faaliyetleri (aynı zamanda kumaş ticaretinde bulunanlar hariç). ·Marangozlar (mobilyacılar hariç tutulmak şartıyla, ağacı bilfiil işleyerek eşya haline getirip satanlar ile ağaçtan yapılma deniz taşıtlarının onarım işleriyle uğraşanlar). .Mermerciler (süs eşyaları hariç tutulmak şartıyla, mermeri işleyerek satanlar). ·Yorgancılar ve hallaçlar (aynı zamanda yorgan alım-satımı yapanlar hariç). ·Demirciler (tornacı, tesfiyeci, frezeci ve kaynakçılar dahil; süs eşyası yapanlar hariç olmak üzere, demiri ve demirden mamul maddeleri sıcak veya soğuk olarak dövmek, doğramak, kaynak yapmak veya sair şekillerde işlemek suretiyle faaliyet gösterenler) ·Alüminyum doğramacıları [alüminyumu kesmek, bükmek gibi veya sair Şekillerde bilfiil işleyerek eşya haline getirip satanlar) ·İnşaat müteahhitleri (gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleri ile uğraşanlar) · Emlak komisyoncuları (gayrimenkullerin alım-satım ve kiralanmasıyla ilgili işlere tavassut edenler)

NOT:Bu yazı 21.09.1991 tarihine kadar Resmi gazetede yayınlanan ve bugün halen yürürlükte olan teblilerden derlenmiştir.Bu tarihten sonraki tebliğlere dikkat edilmesini tavsiye ederiz.



ODAMIZDAN HABERLER A. Odamızın ruhsat değişim çalışmaları, Birliğin verdiği tarih itibariyle tamamlanmış, 6173 adet müracaat yapılmış, ruhsat müracaatları parti parti Ankara'ya gönderilmektedir. B. Odamıza ruhsat başvuru dosyalarının tamamı incelenmiş, olumlu bulunanlar Ankara'ya gönderilmiştir. C. Kimlik basım işlemi devam etmektedir. Odamıza kimlik müracaat formlarını veren üyelerimizin kimlikleri en geç Kasım ayı sonuna kadar kendilerine teslim edilecektir. Kimlik müracaatı yapmayanların müracaatlarını bekliyoruz. D. Odamızda Genel Kuruldan sonra yeni teşkil edilen Danışma. Meclisi, İlçe Temsilileri, Yayın Kurulu ve Komisyonlarımız çalışmalarına başlamış olup mesleki sorun ve isteklerinizi aşağıda isimleri belirtilen komisyonlarımıza yazılı olarak iletebilirsiniz. KOMİSYONLARIMIZ 1.Mevzuat Komisyonu 2.Eğitim Komisyonu 3.Temsilci Raporları Değerlendirme Komisyonu 4.Sosyal ve Kültürel ilişkiler Komisyonu 5. Staj Komisyonu 6.Ücret Tarifesi Tespit Komisyonu 7. Mesleki Sorunlar Komisyonu 8.Bağımlı Çalışanlarla ilişkiler Komisyonu 9.Meslek Yasası Komisyonu 10.Araştırma-Geliştirme Komisyonu 11. Mükelleflerle ilişkiler Komisyonu E. Aralık ayında defter tutma ve kırtasiye ihtiyaçları imalatçı firmalarla anlaşma sağlanarak listeleri bilahare Bülten ile üyelerimize duyurulacak, gerekli bilgi verilecektir. F. Odamız üyelerinin sağlık hizmetlerinde gerekli indirimlerin yapılması için anlaşma sağlanmış, diğer ihtiyaçlar için de (giyim, gıda, otel vs.) girişimler devam etmektedir. Netice Bülten ile üyelerimize bildirilecektir.


Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği'nce hazırlanıp sorulan SERBEST MUHASEBECİLİK STAJ DEĞERLENDİRME YOKLAMASI SORULARI (EYLÜL 1991) 1 : Aşağıdakilerden hangisi mali tabloların sahip olması gereken özelliklerinden değildir a) İhtiyaca uygun olma, b) Tam olma, c) Tarafsız olma, d) Doğrulanabilir olma, e) Yabancı para birimiyle zamanında sunulma. 2 : İşletmenin belirli bir tarihte sahip olduğu varlıkları, aşağıda belirtilen mali tablolardan hangisine bakılarak anlaşılabilir a) Kasa defterine, b) Gelir tablosuna, c)Bilançonun aktif tarafına d)Bilançonun pasif tarafına e) Kâr-Zarar hesabına. 3 : Dönen varlıklar toplamı 100 milyon; uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamı 60 milyon, öz kaynaklar toplamı 120 milyon, kısa vadeli yabancılar kaynak toplamı 80 milyon TL olan bir işletmenin "Duran Varlıkları" toplamı aşağıdakilerden hangisidir'? a) 360 milyon TL b) 20 milyon TL c) 160 milyon TL d) 180 milyon TL e) 200 milyon TL 4 : Aşağıdaki hesaplardan hangisi maddi duran varlık grubunda yer alır`? a) Uzun vadeli ticari alacaklar b) Binalar, c) İştirakler, d) Stoklar, e) Kasa. 5 : Aşağıdaki kalemlerden hangisi hazır değer değildir? a) Kasa, b) Bankalar, c) Alınan çekler, d) Pullar, kuponlar, e) Alacaklar. 6 : Aşağıdaki hesaplardan hangisi bilançonun kısa vadeli yabancı kaynaklar grubunda yer almaz? a) Satıcılar, b)Borç senetleri (Vadeleri 1 yıldan az olanlar) c)Kısa vadeli banka kredileri, d)Çıkarılmış tahviller (Vadeleri bir yıldan uzun olanlar, e) Gelecek aylara ait gelirler. 7 : Dönen varlıklar toplamı 300 trilyon duran varlıklar toplum 600 milyon, kısa vadeli yabancı kaynaklar toplamı 200 milyon, uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamı 500 milyon TL olan bir i5letmenm öz kaynaklar toplamı aşağıdakilerden harıglsldir7 a) 300 milyon TL b)100 milyon TL c) 200 milyon TL d)700 milyon TL e)400 milyon TL


8 : Brüt satışlar 500 milyon TL, satışların maliyeti 350 milyon TL, satış iade ve iskontoları 50 milyon TL, d8nem faiz giderlerli30 milyon TL olan bir işletmenin gelir tablosunda brüt satış karı tutan aşağıdakilerden hanglsldiY2 a) 150 milyon TL b)200 milyon TL c)70 milyon TL d)100 milyon TL e)170 milyon TL 9 : Brüt satış karı 250 milyon TL pazarlama satış dağıtım giderleri 80 milyon TL genel idare giderleri 90 milyon TL, diğer olağandışı gelir ve karları 20 milyon TL, diğer olağandışı gider ve zararları 40 milyon TL olan bir işletmenin ana (esas) faaliyetleri sonucu sağlamış olduğu faaliyet karı tutan aşağıdakilerden hangisidir? a) 80 milyon TL b)170 milyon TL c)180 milyon TL d)40 milyon TL e) 20 milyon TL 10 : Aşağıdaki kalemlerden hangisi işetmenin olağan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan gider unsuru değildir? a) Finansman giderleri, b) Pazarlama giderleri c) Genel idare Giderleri d) Verilen Tazminatlar ve Para Cezalan e) Satışların Maliyeti. 11 : Bir işletmenin belirli bir döneme ilişkin, dönem başı ticari mal (emtia hesabın borç toplamı 200 milyon TL; dönem lç1 ticari mal (emtia) net alışları toplum ise 800 milyon TL' dır. Dönem sonunda yapılan fiziki sayım sonucunda ambarda 300 milyon TL'1üc ticari mal olduğu belirlenmiştir Stok hareketlerini kayıtlarda izlenmeside aralıklı envanter yöntemini uygulayan işletmenin, döneme ilişkin satışların maliyet tutan aşağıdakilerden hangisidir? a) 500 milyon TL b)200 milyon TL c)600 milyon 7L d)700 milyon TL e)100 milyon' TL 12 : Aktife giriş bedeli 400 milyon TL, o zamana kadar ayrılmış birikmiş amortisman 200 milyon TL olan bir makina için normal amortisman yöntemine göre % 25 oranında amortisman ayırdığınız zaman amortisman tutarı aşağıdakilerden hangisi olur? a) 50 milyon TL b)200 milyon TL c)100 milyon TL d)150 milyon TL e) 25 milyon TL


13 : Satıcı bay B' den (100 milyon TL + 12 milyon TL KDV) 112 milyon TL' lik ticari mali KDV'si peşin ödenmek koşuluyla, 3 ay vade ile satın alan işletmenin muhasebe kayıtları aşağıdaki durumlardan hangisine uygun olur? a) Müşteriler hesabının borcuna 100 milyon TL, indirilecek KDV hesabımın borcuna 12 milyon TL, ticari mal hesabı alacağına 112 milyon TL. b) Satıcılar hesabının alacağına 100 milyon TL, hesaplanan KDV hesabının alacağına 12 milyon TL, 'Ticari mal hesabı borcuna 1 12 milyon TL. c) Ticari mal hesabı borcuna 100 milyon TL, indirilecek KDV hesabı borcuna 12 milyon TL, satıcılar hesabı alacağına 100 milyon TL, kasa hesabı alacağına 12 milyon TL. d) Ticari mal hesabı borcuna 100 milyon TL, indirilecek KDV hesabının borcuna 12 milyon TL, satıcılar hesabının alacağına 1 12 milyon TL. e) Hesaplanan KDV hesabının alacağına 12 milyon TL, satıcılar hesabının alacağına 100 milyon TL, Ticari mal hesabının borcuna 1 12 milyon TL. 14 : Dönem içinde maliyet bedeli 600 milyon TL, KDV'si 60 milyon TL olan bir makine satın alınmış ve bedeli çekle ödenmiştir. Bu makine alımı ile ilgili olarak yapılacak muhasebe kayıtlarına aşağıdaki durumlardan hangisi uygun olur? a) Makinalar hesabı 660 milyon TL borçlu, verilen çekler hesabı 660 milyon TL alacaklı. b) Makinalar hesabı 600 milyon TL borçlu indirilecek KDV hesabı I 20 milyon TL borçlu, gelecek yıllarda indirilecek KDV (indirilecek maddi duran varlık KDV) 40 milyon TL borçlu, verilen çekler hesabı 660 milyon TL alacaklı. c) Makinalar hesabı 640 milyon TL borçlu, indirilecek KDV hesabı 20 milyon TL borçlu, verilen çekler hesabı 660 milyon TL alacaklı. d) Makinalar hesabı 600 milyon TL borçlu, indirilecek KDV hesabı 60 milyon TL borçlu, verilen çekler hesabı 660 milyon TL alacaklı. e) Makinalar hesabı 600 milyon TL borçlu, gelecek yıllarda indirilecek KDV hesabı 60 milyon TL borçlu, verilen çekler hesabı 660 milyon TL alacaklı. ' 15 : Satıcılara olan 10 milyon TL' lik borç için 10 milyon TL' lik bir poliçe ciro edilmiştir. Bu işlemin muhasebe kayıtlarına yansımasında yapılacak muhasebe kayıtlarına aşağıdaki durumlardan hangisi uygun olur? a) Satıcılar hesabı 10 milyon TL borçlu, alacak senetleri hesabı 10 milyon TL alacaklı. b) Satıcılar hesabı 10 milyon TL borçlu, borç senetleri hesabı 10 milyon TL alacaklı. c) Alacak senetleri hesabı 10 milyon TL borçlu, satıcılar hesabı 10 milyon TL alacaklı. d) Borç senetleri hesabı 10 milyon TL borçlu, satıcılar hesabı 10 milyon TL alacaklı. e) Alıcılar hesabı 10 milyon TL borçlu, satıcılar hesabı 10 milyon TL alacaklı. 16 : Alıcılar hesabında gözüken 60 milyon TL' lik alacağın dava ve icra safhasında olduğu, bu amaçla tahsilinin şüpheli duruma düştüğü ve bunun için karşılık ayrılması gerektiği saptanmıştır. Bu durumda yapılacak muhasebe kayıtlan aşağıdaki durumlardan hangisine uygun olur? a) Karşılık giderleri hesabı 60 milyon TL borçlu, alıcılar hesabı 60 milyon TL alacaklı. b) Şüpheli alacaklar karşılığı 60 milyon TL borçlu, alıcılar hesabı 60 milyon TL alacaklı. c) Karşılık giderleri hesabı 60 milyon TL borçlu, şüpheli alacaklar hesabı 60 milyon TL alacaklı. d) Karşılık giderleri hesabı ile şüpheli alacaklar hesabı 60'ar milyon TL borçlu, alıcılar ve şüpheli alacaklar karşılığı hesapları 60'ar milyon TL alacaklı. e) Şüpheli alacaklar karşılığı ve karşılık giderleri hesapları 60'ar milyon TL borçlu, alıcılar ve şüpheli alacaklar hesapları 60'ar milyon TL alacaklı. 17 : Hammadde alışı ile ilgili olarak muhasebeye verilen belgelerden çıkartılan bilgiler aşağıdaki gibidir: Hammadde alış fatura tutan (KDV hariç) 100 milyon TL


Alışla ilgili KDV 12 milyon TL Hammaddelerin sigorta giderleri2 milyon TL Hammaddelerin işletmeye taşıma giderleri 1 milyon TL Bu durumda yapılacak muhasebe kayıtlarında hammadde stok hesabına kaydedilecek tutar, aşağıdakilerden hangisi olur? a) 100 milyon TL c) 112 milyon TL c) 102 milyon TL d) 1 15 milyon TL e) 103 milyon TL 18 : Aralıklı envanter yöntemine göre ticari mal hareketlerini izleyen ve satışların maliyetini dönem sonunda hesaplayan bir işletmede, bir dönem içinde A malına ilişkin ticari mal hareketleri aşağıdaki gibi oluşmuştur: Alışlar

Birim Fiyat

Tutar

Dönem Başı Stok

1000 Adet

5.000.-TL.

5.000.000.-TL.

Alışlar

6000 Adet

8.000.-TL.

48.000.000.-TL.

Alışlar

10000 Adet

10.000.-TL.

100.000.000.-TL.

Alışlar

3000 Adet

11.000.-TL.

33.000.000.-TL.

Dönem sonunda yapılan sayım sonucunda ambarda 6.000 Adet A malı olduğu ve 14.000 Adetinin satıldığı saptanmıştır. Stok değerleme yöntemi olarak dönem sonu tartılı ortalama maliyet yöntemini uygulayan işletmenin dönem sonu stok ve satışların maliyet tutarları ne olur? a) Dönem Sonu Stok Maliyeti 66.000.000.-TL. Satışların Maliyeti 120.000.000.-TL. b) Dönem Sonu Stok Maliyeti 55.800.000.-TL. Satışların Maliyeti 130.200.000.-TL. c) Dönem Sonu Stok Maliyeti 45.000.000.-TL. Satışların Maliyeti 141.000.000.-TL. d) Dönem Sonu Stok Maliyeti 30.000.000.-TL. Satışların Maliyeti 156.000.000.-TL. e) Dönem Sonu Stok Maliyeti 48.000.000.-TL. Satışların Maliyeti 138.000.000.-TL. 19 : Geçici mizandan alınan gider, gelir ve bazı bilanço hesaplarının dökümü aşağıdaki gibidir: Satış Hesabı 600 milyon TL Satışların Maliyeti: 400 milyon TL Satış İadeleri ve İskontoları: 10 milyon TL Genel Yönetim Giderleri: 80 milyon TL Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri: 40 milyon TL Faiz Giderleri: 25 milyon TL Diğer Gelir ve karlar: 15 milyon TL Gelir Tahakkukları: 30 milyon TL Gider Tahakkukları: 20 milyon TL Gelecek Aylara Ait Giderler: 18 milyon TL Gelecek Aylara Ait Gelirler: 10 milyon TL Arızi Gelirler: 5 milyon TL


Kasa Hesabı: 40 milyon TL Ticari Alacaklar: 180 milyon TL Bu bilgilere göre, dönem sonunda kâr-zarar hesabına devredilecek gelir ve gider hesaplarının sonucuna göre, dönem kârı veya zararı tutan aşağıdakilerden hangisidir? a) Dönem Karı 190 milyon TL b) Dönem Karı 77 milyon TL c) Dönem Zararı 77 milyon TL d) Dönem Zararı 65 milyon TL e) Dönem Karı 65 milyon TL ' 20 : Alıcı Bay A' ya KDV'si peşin geriye kalan tutan karşılığında 2 ay vadeli poliçe alınmak suretiyle 224 milyona (200 milyon TL fatura tutan + 24 milyon TL KDV mal satılmıştır. Bu işlemin muhasebe kayıtlarına yansıyışı aşağıdakilerden hangisine uygundur? a) Alacak senetleri hesabı 200 milyon TL, kasa hesabı ise 24 milyon TL borçlu; hesaplanan KDV hesabı 24 milyon TL, satış hesabı 200 milyon TL alacaklı. b) Borç senetleri hesabı 200 milyon TL, kasa hesabı 24 milyon TL borçlu, indirilecek KDV hesabı 24 milyon TL, satış hesabı 200 milyon TL alacaklı. c) Borç senetleri hesabı 200 milyon TL, kasa hesabı 24 milyon TL ; borçlu; hesaplanan KDV hesabı 24 milyon TL, satış hesabı 200 milyon TL alacaklı. d) Alıcılar hesabı 200 milyon TL, kasa hesabı 24 milyon TL borçlu, satış hesabı 200 milyon TL, hesaplanan KDV hesabı 24 milyon TL alacaklı. e) Kasa hesabı 224 milyon TL borçlu, satıcılar hesabı 200 milyon TL, hesaplanan KDV hesabı 24 milyon TL alacaklı. 21 : Bir üretim işletmesinin belirli bir döneme ilişkin maliyet bilgileri aşağıdaki gibidir; Direkt ilk madde ve malzeme giderleri 40 milyon TL Direkt işçilik giderleri 60 milyon TL Genel üretim (imal) giderleri 50 milyon TL Dönem başı yarı mamul stok maliyeti 10 milyon TL Dönem sonu yan mamul stok maliyeti 20 milyon TL Dönem içinde 10.000 adet A ürünü üretildiğine göre, A ürününün toplam ve birim maliyeti aşağıdakilerden hangisi olur? a) 150 milyon TL toplam maliyet, 15 bin TL birim maliyet, b) 180 milyon TL toplam maliyet, 18 bin TL birim maliyet, c) 130 milyon TL toplam maliyet, 13 bin TL birim maliyet, d) 140 milyon TL toplam maliyet, 14 bin TL birim maliyet, e) 100 milyon TL toplam maliyet, 10 bin TL birim maliyet, 22 : Genel üretim giderlerinin mamullere yüklenmesinde direkt işçilik saatini kullanan bir üretim işletmesinde, genel üretim giderlerinin toplamı 80 milyon TL'dir. hangi dönemde A ve B mamulleri olmak üzere iki mamul üretilmiştir. Söz konusu dönemde 2000 direkt işçilik saati zaman çalışılmış, bunun 1500 saati A üretiminde, 500 saati de B ürününün üretiminde çalışılmıştır. Bu bilgilere göre A ve B mamullerinin genel üretim giderlerinden aldıkları payların tutarı aşağıdakilerden hangisine uygundur? a) 40 milyon TL A' ya, 40 milyon TL B' ye b) 15 milyon TL A' ya, 5 milyon TL B' ye, c) 48 milyon TL A' ya, 32 milyon TL B' ye, d) 60 milyon TL Aya, 20 milyon TL B' ye, e) 20 milyon TL A' ya, 60 milyon TL B' ye, 23 : Ürünün üretildiği esas üretim gider yerlerinde çalışan işçilere Ağustos ayında tahakkuk eden normal ücretler 60 milyon TL, hizmet gider yerinde çalışan işçilere tahakkuk eden normal ücretler 40 milyon TL. ise, söz konusu giderler hangi fonksiyonel gider hesaplarında gösterilir. a) Genel üretim giderleri hesabına 100 milyon TL b) Direkt işçilik giderleri 60 milyon TL, Genel üretim giderleri 40 milyon TL


c) Direkt işçilik giderleri 100 milyon TL d) Direk işçilik giderleri 40 milyon TL, Genel üretim giderleri 60 milyon TL e) Yukarıda seçeneklerin hepsi yanlıştır. 24 : Yardımcı üretim ve hizmet gider yerleri giderlerinin dağıtımında aşağıdakilerden hangisi kullanılan yöntemlerden değildir.? a) Basit dağıtım yöntem b) Kademeli dağıtım yöntemi c) Matematik yöntem (karşılıklı dağıtım yöntemi) d) Planlı (standart) dağıtım yöntemi e) Safha yöntemi. 25 : Aşağıdaki gider unsurlarından hangisi değişken gider niteliğini taşıt? a) Hammadde giderleri b) Yönetici maaşları c) Amortisman giderleri d) Kira giderleri ) Karşılık giderleri 26'dan 36'ya kadar olan soruları aşağıdaki verilere göre cevaplandırınız. Yanında staj yaptığınız bir meslek mensubu size bir müşterisinin mali tablolarını vererek bazı analizler yapmanızı istemektedir. Müşteri mali tablolarına ilişkin bazı bilgiler aşağıdaki gibidir: VERİLER Kasa ve Bankalar

28 milyon TL

Menkul Kıymetler

12 milyon TL

Ticari Alacaklar

120 milyon TL

Stoklar

320 milyon TL

Dönen Varlık Toplamı

480 milyon TL

Duran Varlık Toplamı

1.440 milyon TL

Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar

400 milyon TL

Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar

920 milyon TL

Öz Kaynaklar

600 milyon TL

Net Satışlar

1.200 milyon TL

Satılan Malın Maliyeti

960 milyon TL

Dönem Kân

120 milyon TL

Alacakların Devir Hızı

10

Stok Devir Hızı

3

Kredili Satışlarda Vade

30 gün

Finansman [faiz) Giderleri

40 milyon TL

Yukarıdaki verilere göre 26-36'daki sorulan cevaplayınız.


26 : İşletmenin 1 TL'lık kısa vadeli borcuna karşılık kaç TL'lık dönen varlığı vardır? ';` a) 1 ,2 b) 2 c) 4, 8 d) 1,10 e) Hiçbiri 27 : İşletme kısa vadeli borçlarının ödenmesinde stoklarına % kaç oranında bağımlıdır? a) % 50 b) % 30 c) % 60 d) % 5 e) Hiçbiri 28 : İşletme alacaklarını ortalama kaç günde tahsil etmektedir? a) 10 gün b) 36 gün c) 90 gün d) 120 gün e) 15 gün 29 : İşletmenin brüt satış kârı %'si kaçtır? a) % 10 b) % 50 c) % 20 d) % 5 e) % 30 30 : İşletmenin Net Çalışma (işletme) sermayesi ne kadardır? a) 480 milyon TL b) 400 milyon TL c) 80 milyon TL d) 1.040 milyon TL e) 320 milyon TL 31 : işletmelerin yabancı kaynak toplamı pasiflerin % kaçıdır? a) % 68 b) % 25 c) % 20 d) % 30 e) % 90 32 : İşletmenin duran varlıklarının % kaçı öz kaynaklarla finanse edilmiştir? a) % 41 b) % 80 c) Tamamı d) % 20 e) % 70 33 : İşletmenin Mali Rantabilite Oranı kaçtır? a) % 200 b) % 20 c) % 80 d) % 10 e) Negatiftir 34 : İşletmenin dönen varlıkları aktiflerin % kaçıdır? a) % 40 b) % 75 c) % 25 d) % 10 e) % 50 35 : İşletmenin duran varlıkları aktiflerinin % kaçıdır? a)%60 b)%25 c)%90 d)%75 e)%50 36 : İşletmenin Ekonomik Rantabilite Oranı % kaçtır'? a)%3 b)%8 c)%25 d)%20 e)%40 37 : Normal koşullarda Öz Kaynak/Aktif Toplamı Oranının ......... altına düşmemesi arzulanır. a) % 75 b) % 100 c) % 25 d) % 70 e) % 50 38 : Stok devir hızı oranının işletmenin çalışma alanına göre normalin altında olması ..........................'nun bir göstergesidir. a) Sipariş giderlerinin yüksek olduğu f) Tüketici taleplerinin karşılanamadığı g) c) İşletmede fazla stok bulunduğu d) Depolama giderlerinin düşük olduğu e) Yukarıda sayılan şıkların hepsi yanlıştır. 39 : Bir işletmenin belli bir dönemde elde ettiği tüm gelirleri ile aynı dönemde katlandığı maliyet ve giderleri ve bunların sonucunda işletmenin elde ettiği dönem kârını ya da dönem zararını topluca gösteren muhasebe raporu aşağıdakilerden hangisidir'? a) Bilanço b) Net Çalışma Sermayesi Değişim Tablosu


c) Fon Akım Tablosu d) Kâr Dağıtım Tablosu e) Gelir Tablosu 40 : Bir işçinin brüt ücreti 2.000.000 TL' dır sosyal sigorta işveren payı % 20, sosyal sigorta işçi payı ise % 14'dür. işçinin ücretinden kesilen sosyal sigorta prim tutan aşağıdakilerden hangisidir? a) 680.000 TL b) 400.000 TL c) 280.000 TL d) 120.000 TL e) Hiç kesinti yapılmaz. 41 : Sosyal sigorta primi işçi payları: a) İşçi ücret ve giderleri içinde yer alır. b) Genel yönetim giderleri içinde yer alır. c) Bilanço tablosunda varlıklar içinde gösterilir. d) Genel üretim giderleri içinde yer alır. e)Gider unsuru olamayıp, işçiye ödenecek ücret tutanın azaltır. 42 : Bir sermaye şirketinin 1990 yılı ticari kân 300 milyon TL' dır. Hesapların incelenmesinden, söz konusu işletmenin giderleri arasında kanunen kabul edilmeyen 160 milyonluk gider olduğu, 60 milyon TL'lık vergiden muaf kazançlar olduğu saptanmıştır. Bu durumda işletmenin ödemesi gereken kurumlar vergisi tutan aşağıdakilerden hangisidir? (Oran % 46) a) 130 milyon TL b) 184 milyon TL c) 92 milyon TL d) 46 milyon TL e) 101 milyon TL 43 : 42. sorudaki verilere göre işletmenin ödeyeceği Savunma Sanayi Destekleme fonu aşağıdakilerden hangisidir'? a) 20 milyon TL b) 6,90 milyon TL c) 9,20 milyon TL d) 4,60 milyon TL e) 1,5 milyon TL 44 : 1991 yılında birden fazla işverenden ücret alan mükellefin bu ücretlerinin gayri safi tutarları toplamı ......... TL'yı aşıyorsa gelir vergisi beyannamesi vermesi gerekir. a) 12 milyon TL b) 24 milyon TL c) 36 milyon TL d) 48 milyon TL e) 50 milyon TL 45 : Hisse senedi kâr payları; a) % 25 gelir vergisine tâbidir. b) Gelir vergisi tevkifatına tâbi değildir. Beyanname ile bildirilir. c) % 10 gelir vergisi tevkifatına tâbidir. d) Gelir vergisi tevkifatına ve bayana tâbi değildir. e) Yukarıdaki seçeneklerin hepsi yanlıştır. 46 : Muhasebesini tuttuğunuz bir şirket satın almış olduğu bir resim (tablo) dolayısıyla 10 milyon TL telif bedeli ödemesinde bulunacak- tır. Bu nedenle gelir vergisi; a) Kesilmez. b) % 10 kesilir. c) % 25 kesilir d) % 20 kesilir. e) Yukarıdaki seçenekler yanlıştır. 47 : Kendi muayenehanesi olan bir doktor, ayrıca bir şirkette kısmi mesai anlaşması çerçevesinde 14-16 saatleri arasında hizmet sunmaktadır.Bu hizmet dolayısıyla kendisine yapılacak ödeme; a) Ücret olarak vergilendirilir.


b) Serbest meslek kazancı olarak vergilendirilir. c) Arızi kazanç olarak vergilendirilir. d) % 10 oranında vergilendirilir. e)Vergiden istisnadır. 48 : Muhasebesini tuttuğunuz bir avukatın, bu bürosu dışında ayrıca sahibi bulunduğu ve kiraya verdiği işyeri (dükkan) dolayısıyla yıllık toplam gayrisafi 16 milyon TL vergisi kaynakta kesilmiş kira geliri vardır. Bu kira dolayısıyla belgeye dayalı gideri olmayan bu kişinin beyannamesinde; a) Vergisi kaynakta kesildiği için beyannamede gözükmez. b) b) 16 milyon TL olarak yazılır. c) istisna ve gider düşülür, kalanı beyannamede gösterilir. d) d) 12 milyon TL olarak yer alır. e) Beyanname verilmez. 49 : Muhasebesini tuttuğunuz bir doktor, ayda 3.000.000 TL bedelli , kira ile tutmuş olduğu bir gayrimenkulde hem ailesi ile ikamet etmekte, hem de mesleki faaliyetini sürdürmektedir. Söz konusu ödemenin gider yazılıp yazılmayacağı konusunda aşağıdaki ifadelerden hângisi doğrudur? a) Apartman dairesi içinde işyerinin kullanım alanına isabet eden kira tutan gider yazılır. b) b) Tamamı gider yazılır. c) Hiçbir surette gider yazılamaz. d) Yarısı gider yazılır. e) % 25'i gider yazılır. 50 : Bir Anonim şirket Nominal değeri 5.000 TL olan 100.000 adet hisse senedi ihraç ederek tanesini 6.000 TL'den satmıştır. Bu işlemlerle ilgili olarak aşağıdaki cümlelerden hangisi doğrudur? a) Şirketin ödenmiş sermayesi 500.000.000 TL artmıştır. b) Şirketin menkul kıymetleri 500.000.000 TL artmıştır. c) Şirketin ödenmiş sermayesi 600.000.000 TL artmıştır. d) Şirketin menkul kıymetleri 600.000.000 TL artmıştır. e) Şirketin bağlı menkul kıymetleri 600.000.000 TL artmıştır.


MUHASEBECİNİN EYLÜL ' 91 GÜNLÜĞÜ Hazırlayan : H.Turgut ARIG I.S.M.M.M.O. Denetim Kurulu Başkanı

9 Eylül '91 Pazartesi'ye kadar Ücretliler, geçen aya ait alış fatura ve fişleri Vergi İade Bildirimine listeleyerek işyerine verirler. 10 Eylül '91 Salı'ya kadar Boş video ve ses kaseti imal ya da ithalinden geçen ayın vergi kesintisi Ziraat Bankası'na yatırılır; bildirimi Turizm Bak.'na yollanır. TV satışı bandrol ücreti Ziraat Bankası na yatırılır; bildirimi TRT Gn. Md.'ne gönderilir. 14 Eylül'91 Cumartesi'ye kadar (16.9.91'e uzar) Mevcut katı atık işleme ve depolama tesisleri, inşaat ve işletme ruhsatı alarak için ilgili makamlara başvurmalı (6. ve son ay - RG 14.3. 1991 ). 15 Eylül '91 Pazar Bugünden itibaren taşıtların ön koltuğunda oturanlar şehir içinde de Emniyet Kemeri takmak zorundadırlar. 16 Eylül '91 Pazartesi'ye kadar Geçen ayın Banka ve Sigorta İşlemleri Beyannamesi, vergi dairesine verilir ve ödenir. Anlaşmalı matbaalarda geçen ay basılan ve dağıtılan fatura, PSV ve reçetelerin bildirimleri vergi daireleri ve defterdarlıklara verilir.Eczane, imalatçı kuyumcu, mıhlamacı, anlaşmalı matbaaların reçete basımı ile tapu sicil, valilik, belediye, TEK ve benzeri kuruluşlarda onaylanan emlakle ilgili Ağustos '91 aylık bilgi formları bildirimleri, MGB-Vergi İstihbarat Şb. Ulus, Ankara adresine taahhütlü gönderilir. 20 Eylül '91 Cuma'ya kadar Anonim şirketlerce Damga Vergisi Beyannamesi vergi dairesine verilir ve pul bedelleri ödenir. Ücretlilerin geçen ay alış belge sonuçlan, Vergi İade Beyannamesi ile ; vergi dairesine verilir. Kişi ve şirketlerin Eylül '91 Geçici Vergisi ödenir. 10'dan fazla işçili işyerlerinde geçen ay yapılan ödemelerin vergi kesintileri Muhtasar Beyanname ile vergi dairesine bildirilir ve ödenir. Kendi adlarına reklam yapanlar ve reklamcıların geçen aya ait İlan Reklam Beyannamesi ile Eğlence, Yangın Sigorta ve Akaryakıt Tüketim Beyannameleri Belediye' ye verilir ve ödenir. 25 Eylül '91 Çarşamba'ya kadar Geçen ayın KDV Beyannamesi Vergi Dairesine verilir, vergi kesinti fazlası varsa, ödenir. 27 Eylül '91 Cuma'ya kadar Muhasebe mesleği geçici yetki belgelerini (ruhsat) değiştirmeyenler için 2. ek süre. Oda/Odalar Birliğine başvurmalı. 27 Eylül '91 Cuma Devlet ve bağlı kamu kuruluşlarında çalışan işçilere yıllık ikinci ikramiyenin ilk yarı dilimi ödenir. (6772 s. yasa m.3) 30 Eylül '91 Pazartesi'ye kadar Bağ-Kur' un Eylül '91 aylık primi bankaya, posta çekine. İI Md. veznesine ödenir-. Ağustos'91 Aylık Sigorta Bildirgesi ve Mayıs-Ağustos'91 Dönem Bordrosu SSK Müdürlüğüne verilir, prim tutan ödenir.


Geçen ay 9'dan fazla işçi çalıştıranlarca: a) Konut Edindirme Yardım Fonu Bildiı5mi SSK Müdürlüğüne verilir, tutan banka ya da sigortaya ödenir. b) Zorunlu Tasarruf Kesintisi yeni aylık bildirim formları Ziraat Bankası şubesine verilir ve yatırılır. Gelir Vergisinin son 1/3'lük taksidi, vergi dairesine, Ziraat Bankası veya posta çekine ödenebilir. Ticaret ve serbest meslek sahipleri geçen ayın vergi iade beyannamesini verirler. Almanya'da çalışan vatandaşlarımızın 1990 yılı Denkleşme Beyannamesi vergi dairesine henüz verilmemişse, muhtaç yakınlarına yaptıkları yardımlarla ilgili doldurulan gereken Bakım Belgelerini, yurtdışı temsilciliklerinden sağlamalı ve Yıllık Denkleşme Beyannamelerini vergi dairelerine vermeliler. 30.9.1990'a kadar verilen Harita Müteahhitlik Karnesi ve İmar Planı Yeterlilik Belgesi yenisiyle değiştirilmeli. (l . ay-R.G. 20.9.1990) Bağımsız Denetim kuruluşları, durumlarını yeniden düzenlemelidir. (7. ay- R.G. 9.3.1991 m. 5 ve 6) Daha önce yabancılara ait yatları kiralayan ve temsilciliğini üstlenen işletmelerin faaliyetleri son bulur. (3. ay-R.G. 29.6.1991) Halen kurulu tüm ihracatçı birlikleri, bölge birliği olarak çalışmalarını sürdürebilmeleri için yenileme düzenlemelerini yapmalı. (3. ay R.G. 1.7.1991) 17.5.1991'den önce olağan genel kurullarını yapmayan ve 200'den az üyeli esnaf derneklerinin durumları, yani Oda yasasına uyumlaşmalı. (4. ay - R.G. 17.5.1991 G.M. 2) 5 milyar ödenmiş sermayeli ve 100 milyon FOB dışsatımı gerçekleştiren şirketler, Dış Ticaret Sermaye Şirketi olabilmek için Dış Ticaret ve Hazine Müsteşarlığına başvurmalı. (3. ay-R.G. 21.6.1991) Yeni işe başlayan, götürü den gerçek usule geçen, sonradan zorunlu olanlar- dan yazarkasa alamayan perakende satıcılar,1 Ekim'91'e kadar hazırlıklarını tamamlamalı. (R.G. 19.7.1991 ) Belediyelerce verilen yeni yapı, eskiye kat eklenmesi, değişiklik, fosseptik, bahçe ve destek duvarı ve benzeri inşaatlara başlanılması için Yeni Yapı Ruhsat kullanılacak. (l. ay-R.G. 7.8.1991) Belediyelerce verilen geçen ayın Yeni Yapı Ruhsatlan 'nın 2. örneği "M.G.B. -V.İ. Şb: Maltepe Ankara" adresine gönderilecek. Verilen yoksa "verilmedi" diye bildirilecek. (R.G. 7.8.1991)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.