Eylül 2014 ● 5. sayı
Farmasötik atık yönetimi
İLAYS
dergisinin ücretsiz ekidir.
32. sayfa
11. sayfa
Evdeki plan...
23. sayfa
Dubai
35. sayfa
İş-yaşam dengesi
41. sayfa
Doğal ilaç tedavileri
47. sayfa
Röportaj Üstün Dökmen
İstanbul Eczacı Odası Sanayi Eczacıları Komisyonu
Eylül 2014 ● 5. sayı
Herkese kucak dolusu bir MERHABA, İstanbul Eczacı Odası Sanayi Eczacıları Komisyonu tarafından hazırlanan SES dergisi, bu sayı yine dopdolu, yine çok renkli… Ayrı olduğumuz dönemde hem felaketleri hem de mutluluğu bir arada yaşadık. Zaten iniş ve çıkışlar yaşamın bir parçası değil midir diye soruyor insan kendine. Cevap bulabiliyor mu ya da bulduğu cevap ne kadar tatmin edici, işte o noktada biraz tereddütlerim var. Neler oldu peki? Birçok çocuğun yetim kaldığı bir trajedi ile sonuçlanan SOMA, beynimize hatta ruhumuza kazındı! Millet olarak topyekûn, özellikle insanlara sağlık dağıtan bizler, sağlıksız koşullar nedeniyle ölen Soma’daki maden işçilerini unutmamalıyız, unutturmamalıyız! Bu süreçte aklımda kalan iyi haberler de var tabii. Mesela Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü "Kış Uykusu" filmiyle Nuri Bilge Ceylan’ın kazanması… Hepimizi gururlandıran o anlar, gerçekten paha biçilmez değerdeydi. Umarım böyle güzel anlar, acısı eksik olmayan bu ülkenin iyi yürekli insanları için katmerlenerek çoğalır. Bu sayıda bize katkılarını esirgemeyen tüm yazarlarımıza, derin bilgisinden feyz aldığımız değerli hocamız Prof. Dr. Üstün Dökmen’e ve sohbet etme fırsatını bulduğumuz Kura Ltd. Genel Müdürü Mr. David Romano’ya teşekkürlerimizi sunuyoruz. Derginin hazırlanmasında emeği geçen editörümüz Burcu Günüşen ve görsel yönetmenimiz Erkan Beyaz’a da SES dergisinde özveriyle çalıştıkları için yine çok teşekkür ederiz.
Sahibi İstanbul Eczacı Odası adına Ecz. Semih Güngör Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ecz. Mehtap Palacı Genel Yayın Yönetmeni Dr. Ecz. Merve Memişoğlu Editör Burcu Günüşen Yayın Kurulu Dr. Ecz. Feyza Ademoğlu Özcan Ecz. Varlık Sezgin Ecz. Gaye Ramazanoğlu Ecz. Sıla Aykut Yazgılı Ecz. Tuba Ulus Görsel Yönetmen Erkan Beyaz Reklam Sorumlusu Ecz. Murat Durmaz reklam-ses@ieo.org.tr ses@ieo.org.tr
Son olarak siz değerli okuyucularımız,
Yönetim Yeri ve Yazışma Adresi Mecidiyeköy yolu Cad. Gökfiliz İş Merk. No: 8 Kat: 2 Mecidiyeköy - İstanbul Tel: 0212 217 61 91 (pbx) Faks: 0212 217 61 21 www.istanbuleczaciodasi.org.tr havan@ieo.org.tr
Beğenilerinizi paylaşarak bizleri her zaman motive ettiniz, yeni sayıları hazırlarken bizlere ışık oldunuz, yol gösterdiniz. Bu yüzden size teşekkürümüz sonsuz…
Baskı - Cilt Has Matbaacılık 100. Yıl Mah. Mat-Sit 3. Cad. 199/A Bağcılar İstanbul T: 0212 629 02 49
Paylaşmak istediğiniz her ne varsa, ses@ieo.org.tr adlı adresimizden her zaman bizlere ulaşabilirsiniz. Yüreğinizdeki aydınlığın her daim çoğalması dileğiyle… Sevgi ve saygılarımla, Dr. Ecz. Merve Memişoğlu Genel Yayın Yönetmeni
2
Yasal Uyarı: SES dergisinde yayınlanan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı İstanbul Eczacı Odası Sanayi Eczacıları Komisyonu’na aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz.
dergisinin ücretsiz ekidir.
B
Hazırlayan Ecz. Sıla Aykut Yazgılı
izden haberler
Sağlık Meslek Mensupları İle Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik yayınlandı 22.05.2014 tarih ve 29007 sayılı Resmi Gazete’de “Sağlık Meslek Mensupları İle Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik” yayımlanmıştır. Yönetmeliğin “Sağlık Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımları” başlıklı maddesinin altında yer alan; “Eczacı” "a) İlaç hammaddeleri ile ilaç ve ilaç müstahzarlarının araştırılmasını, tasarımını, geliştirilmesini, üretimini, kalite kontrolünü ve tanıtımını yapar, kalite güvencesini sağlar. İlaç ve müstahzarların ruhsatlandırılmasını, dağıtımını, depolanmasını ve korunmasını sağlar. b) Hastanelerde ve serbest eczanelerde reçeteli ve reçetesiz ilaç ve müstahzarların hazırlanmasını, hastaya sunulmasını, kaydedilmesini ve hastanın ilaç tedavi sürecinin izlenmesini sağlar, ortaya çıkan istenmeyen etkileri sorumlu tabip ile paylaşır. c) Kozmetik ürünler ile bitkisel droglar, bunları içeren müstahzarlar ve homeopatik ürünlerin araştırılması, tasarlanması, geliştirilmesi, üretimi ve sunumunda görev alır ve bu preparatlar hakkında danışmanlık hizmeti verir. ç) Akılcı ilaç kullanım ilkelerine uygun hareket eder. d) Hastayı, ilaçları, ilaçların uygulanmasında kullanılan araçları ve tıbbi cihaz ve malzemelerini güvenli ve etkin bir şekilde kullanabilmesi için bilgilendirir. e) Tıbbi ürünlerin güvenli şekilde kullanımlarının sağlanması için advers etkilerin sistematik bir şekilde izlenmesi, bu hususta bilgi toplanması, kayıt altına alınması, değerlendirilmesi, arşivlenmesi, taraflar arasında irtibat kurulması ve beşeri tıbbi ürünlerin yol açabileceği zararın en alt düzeye indirilmesi için gerekli tedbirlerin alınması hususlarında, farmakovijilans çalışmalarını yürüterek mevzuatın yüklediği görevleri yerine getirir.
3
f) Majistral preparatları, sitotoksik, steril ilaçları ve radyofarmasötik ürünleri, ürün kalitesi, güvenilirlik ve etkinliğini güvence altına alacak şekilde hazırlar ve sunar. g) Steril ürünleri, son ürünün sterilitesini güvence altına alacak şekilde hazırlayarak sunar. ğ) İlacın üretim ve dağıtım kanalları ile analiz laboratuarlarının ve klinik araştırma ve uygulama merkezlerinin denetiminde görev alır. h) İlaç etkileşimleri, uyumsuzluk ve kontrendikasyonları, yan etkileri, doz ve uygun ilaç depolama konuları ile ilgili olarak hekimlere ve hastalara bilgi ve danışmanlık hizmeti verir. ı) İlaçların kullanımı, saklanması ve imhası ile ilgili potansiyel zararlılık risklerine karşı hasta, toplum ve çevre bilinci oluşturulmasını sağlar ve sorunların çözümünde görev alır." Şeklinde, “Eczane Teknikeri” “Eczacının gözetimi, sorumluluğu ve denetiminde; a) Eczanede sunulan reçeteli ve reçetesiz ilaç, tıbbi ürün, kozmetik müstahzar, tıbbi malzeme ve sağlıkla ilgili diğer ürünlerin temininde, saklanmasında ve sunulmasında görev alır. b) Bu ürünlerin son kullanma tarihlerini ve stok kontrollerini yapar; eksikleri tespit eder ve uygun bir şekilde depolanmaları ile kayıtlarının tutulması konusunda görev alır. c) Eczanede bulunan cihazların ve eczane laboratuvarının bakımını yapar ve işlerliğini sağlar. ç) Eczanenin idari ve mali süreçleriyle ilgili eczacı tarafından verilen görevleri yerine getirir." Şeklinde düzenlenmiştir.
İlaçların güvenliği hakkında yönetmelik yayınlandı 15 Nisan 2014 Tarihli Resmi Gazete yayınlanan yönetmelik, Türkiye’de ruhsatlı ve ruhsat müracaatı olan ilaçların güvenliliğinin sağlanması amacıyla gerçekleştirilen izleme, araştırma, kayıt, arşivleme ve değerlendirme faaliyetlerini ve bu faaliyetleri gösteren gerçek ve tüzel kişileri kapsamakta.
Bayer Türkiye’deki 60. yılını kutluyor Türkiye’de 300 milyon TL değerinde yatırımı bulunan şirket, 60. yılı vesilesiyle iki bilim eğitimi projesi hayata geçirecek. Küresel sağlık ürünleri, beslenme ve ileri teknoloji ürünleri şirketi Bayer, Türkiye’deki 60. Kuruluş yıldönümünü kutluyor. Türkiye’deki üretim faaliyetlerine 1954 yılında Istanbul’da başlayan şirket, 60 yılı vesilesiyle iki özel bilim eğitimi projesi hayata geçirecek. Bayer’in halihazırda Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile birlikte yürüttüğü sosyal sorumluluk projesi Bayer Genç Bilim Elçileri, projenin gezici versiyonu olarak tasarlanan Bilim Tohumları Ekibi ile genişletilecek. Bayer ayrıca Türkiye ve Almanya devletlerinin desteğiyle bir liseler arası bilim yarışması düzenleyecek.
4
Abdi İbrahim ve Nanolek stratejik ortaklık antlaşması imzaladı Abdi İbrahim ve Rus biyofarmasötik ilaç firması Nanolek “Stratejik Ortaklık Antlaşması” çerçevesinde CNS (merkezi sinir sistemi) tedavilerinde kullanılan ilaçların üretimini gerçekleştirecek. Abdi İbrahim Nanolek ile yapacağı işbirliği çerçevesinde nöropsikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılacak 4 ürünün teknoloji transferini gerçekleştirecek. Nanolek (“Epidbiomed” ve OJSC RUSNANO şirketler grubu tarafından oluşturulmuş iş ortaklığı) sosyal hayatı etkileyen hastalıkların önlenmesi ve tedavisi amacıyla yenilikçi biyoteknolojik ilaçlar geliştirmeyi hedefleyen bir kuruluştur. Alışılagelmiş ilaçların yanı sıra, Biyoteknolojik ve Onkolojik ilaç üretiminde de piyasada söz sahibi konumundadır. Lokalizasyon, Nanolek’in Kirov bölgesindeki üretim tesisinde – Orichyov bölgesindeki Lyiovintsy Nanolek Biyoteknoloji Merkezinde- yapılacaktır. Uzun vadeli karşılıklı faydalı ortaklık çerçevesinde, Nanolek, kendisi tarafından üretilmiş sosyal hayatı etkileyen hastalıkların tedavisinde kullanılan, bilime dayalı ilaçların Abdi İbrahim aracılığıyla Türkiye pazarına sunulmasını müzakere etmektedir.
ABD'nin önde gelen ilaç üreticilerinden Abbott, CFR Pharmaceuticals'ı satın aldı ABD'nin önde gelen ilaç üreticilerinden Abbott Laboratories'in, Latin Amerikalı ilaç şirketi CFR Pharmaceuticals'ı 3.3 milyar dolara satın alacağını açıklandı. İki firma arasındaki anlaşmaya göre, Abbott firmasının CFR Pharmaceuticals'in yüzde 73 hissesini kontrol eden holding şirketini alırken, geri kalan hisseler için çağrıda bulunacağı belirtildi. Anlaşma gereğince, 2,9 milyar dolar ödeyecek Abbott'un, CFR'nin 430 milyon dolarlık borçlarını üstleneceği de kaydedildi. 2015 yılı içinde 900 milyon dolarlık satış beklentisi bulunan Abbott'un, bu satın almayla Latin Amerika ülkelerindeki coğrafi varlığını genişletirken, bölgenin ilk 10 büyük ilaç firmasından biri olmayı garantileme amacında olduğu belirtildi. Dünyada hızla büyüyen Latin Amerika ilaç pazarının bu yılsonu itibariyle 73 milyar dolarlık satış rakamlarına ulaşacağı ve 2018 yılı itibarıyla da bu rakamın 124 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.
Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda ilaç sektörü görüşüldü Ekonomi Koordinasyon Kurulunun (EKK) 42. toplantısında, "Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belge-
5
si ve Eylem Planı"nın ele alındığı bildirildi. Hazine Müsteşarlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, EKK'nın 42. toplantısı, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında 10 Mayıs'ta gerçekleştirildi. Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nın (2014-2017) görüşüldüğü toplantıda, ayrıca Sağlık Bakanlığı tarafından dünyada değişen ilaç kavramı ve biyoteknolojik ürünler konusunda Kurula bilgi verildi. Toplantıda, yapılan değerlendirmeler çerçevesinde, söz konusu çalışmaların sonuçlandırılmasına karar verildi.
Genexine ile ortaklık kuran İlko İlaç'ın Konya'da üreteceği biyoteknolojik ilaç, kanser hastalarının tedavisinde kullanılacak Selçuklu Holding bünyesinde faaliyet gösteren İlko İlaç ve Güney Koreli biyoteknoloji firması Genexine arasında yüzde 50'şer ortaklıkla kurulan İlkogen firması, Türkiye'nin ilk biyoteknolojik ilaç araştırma- geliştirme yatırımı oldu. İlkogen' in ilk etap yatırım miktarı 32.4 milyon dolar olacak. Ortaklık kapsamında, önümüzdeki üç yıl içinde İlko İlaç'ın Konya'da bulunan üretim tesisinde, bugüne dek iç tüketime yönelik kısıtlı ithalat yolu ile ülkemize gelen biyoteknolojik ilaçlar için pilot üretim hattı oluşturulacak. İlkogen markalı ilk ürünlerin 2017'de pazara sunulması planlanıyor. İlk aşamada ağırlıklı olarak kanser ve kansere bağlı hastalıklara yönelik olarak biyoteknolojik ürünler geliştirilip üretilecek.
Pfizer Türkiye’den New York’a yönetici transferi! Pfizer Asya-Pasifik ve Çin bölgesinin yeni Medikal Lideri Dr. Emre Aldinç oldu. 21 Nisan 2014, İstanbul 2008 yılından bu yana Pfizerli olan Dr. Emre Aldinç yeni görevini New York merkezli olarak yürütecek. Dr. Emre Aldinç yeni pozisyonunda Ağrı/ Nöroloji, Kardiyovasküler/ Metabolik ile Kadın/ Erkek Sağlığı alanlarındaki medikal süreçlerin yürütülmesinden sorumlu olacak. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 2001 mezunu olan Emre Aldinç, Pfizer’e 2008’de medikal müdür olarak katılmıştı. Pfizer portföyündeki çeşitli ürünlerin Türkiye lansmanını başarıyla gerçekleştirmiş olan olan Emre Aldinç Mayıs 2013’ten bu yana gelişen pazarlar EURIT (Avrupa, Rusya, Hindistan, Türkiye) bölgesinden sorumlu Medikal Direktör olarak çalışmaktaydı.
Elif Aral, Pfizer Türkiye Genel Müdürü oldu 2012’den bu yana Pfizer Türkiye bünyesinde Kurumsal İlişkiler Direktörü olarak görev yapmakta olan Elif Aral, Pfizer Türkiye organizasyonunun başına getirildi. 1990 yılında Işık Lisesi’nden, 1994 yılında İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü’nden me-
6
zun olan Elif Aral, kariyerine 1995 yılında Pfizer Türkiye’de yönetici adayı olarak işe başlamış ardından Tıbbi Satış Mümessili olarak 8 ay kadar sahada deneyim kazanmıştır. 1996-1998 yılları arasında Ürün Müdürü olan Elif Aral, daha sonra yine Pfizer bünyesinde Grup Satış ve Pazarlama Müdürü, Grup Pazarlama Müdürü gibi görevlerde bulunmuştur. 2004-2007 yılları arasında Gelişen Pazarlar Satış Pazarlama Direktörü olarak görev yapan Aral, 2007-2009 yılları arasında Kurumsal Strateji ve İş Geliştirme Direktörü ve ardından Satış ve Pazarlama Direktörü görevlerine getirilmiştir. Aral, 2012 itibariyle Kurumsal İlişkiler Direktörü olarak atanmasının ardından 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle Pfizer Türkiye’nin yeni Genel Müdürü oldu. v
MSD Türkiye’ye yeni genel müdür 2004 yılından beri MSD Türkiye’de İş Birimi Direktörü olarak görev yapmakta olan Hatice Kurtar Demiray, MSD Türkiye organizasyonuna Genel Müdür olarak atandı. MSD Türkiye Genel Müdürlüğü görevine Hatice Kurtar Demiray atanmıştır. Hatice Kurtar Demiray, 1992 yılında Satış Temsilcisi olarak katıldığı MSD’de, 1993 yılında Ürün Müdürü olmuş ve artan sorumluluklarla birlikte bu görevini 1998 yılına kadar sürdürmüştür. Bu tarihten itibaren Pazarlama Direktörü olarak görev yapıp, 2001 yılında Merck’in New Jersey’deki genel merkezine EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi) Pazarlama Direktörü olarak atanmıştır. 2004 yılında Türkiye’ye dönerek ve İş Birimi Direktörü olmuştur. Lisans derecesini Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden almıştır.
Sanofi Klinik Araştırmalar Birimi’ne Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinden sorumlu Yeni Klinik Araştırma Direktörü Sanofi Grubu’nun Klinik Çalışmalar Ünitesi Departmanı’na Emel Tetik atandı. Sanofi Grubu’nun Türkiye ve Orta Doğu Ülkeleri Klinik Çalışmalar Ünitesi Direktörü olarak atanan Emel Tetik, Türkiye’nin yanı sıra Körfez Ülkeleri, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan, İran, Irak, Suriye ve Mısır’dan sorumlu olacak. Emel Tetik; 1988 yılında ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyolojik Bilimler Bölümündeki Lisans öğreniminin tamamlanmasından sonra, 1988-1996 yılları arasında aynı bölümde Moleküler Biyoloji ve Biyoteknoloji alanında Yüksek Lisansını, ardından da Moleküler Onkoloji alanında Doktora Programlarını tamamlamıştır. Emel Tetik, mezuniyet sonrası eğitimleri sırasında (1988-1996 yıllarında) ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyolojik Bilimler Bölümünde Araştırma görevlisi olarak görev yapmış, 1996-1998 yılları arasında ise Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Biyoteknoloji Bölümünde Yardımcı Doçent ünvanı ile Öğretim Üyesi olarak çalışmıştır. 1998 yılında, ABD Texas Houston’da bulunan MD Anderson Kanser merkezinde doktora sonrası eğitim almak üzere Misafir Öğretim Görevlisi olarak moleküler onkoloji ve hematoloji alanında araştırmalar yapmıştır.
7
1998 yılı sonunda ilaç sektörüne geçeren Emel Tetik, ilk olarak Eczacıbaşı-Rhone Poulenc, Aventis daha sonra da Sanofi-Aventis firmalarında ilaç araştırma geliştirme (Ar-Ge) projelerini yürüten Klinik Araştırmalar birimlerinde sırası ile; Klinik Araştırma Uzmanlığı, Kıdemli Klinik Araştırma Uzmanlığı, Klinik Araştırma Müdürlüğü, Klinik Araştırma Ünitesi Müdürlüğü görevlerini yapmıştır.
IE Ulagay-Menarini Group Genel Müdürü IE Ulagay-Menarini Group’un Genel Müdürlüğü’ne Uğur Bingöl atandı. Uğur Bingöl iş hayatına 1987 yılında Çukurova Dış Ticaret Şirketi'nde Satış Koordinatörü olarak adım attı. 1989 yılında Fako İlaç Şirketi’nde çalışmaya devam ederek ilaç sektörüne adım atan Bingöl, 1993 yılında Merck Sharp Dohme (MSD) İlaçları Limited Şirketi’nin Türkiye ofisinin kuruluşunda görev aldı. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olan Uğur Bingöl, Koç Üniversitesi'nde MBA Derecesi sahibidir
AİFD’den nadir hastalıklarla mücadelede “birlik” çağrısı! Dünyada her yıl 28 Şubat’ta çeşitli etkinliklerle dikkat çekilen “Nadir Hastalıklar” günü nedeniyle tüm paydaşlara bir çağrı yapan AİFD, hastalıklarla mücadele için “birlik” mesajı verdi. Birlik çağrısında hastaların tanı, tedavi ve bakıma hızlı ve eşit bir şekilde ulaşmaları için konuya ulusal bir perspektiften bakmanın önemine dikkat çeken AİFD, yasal düzenlemenin gerekliliğini vurguladı.
İlaç Ar-Ge'si nadir hastalıkların tedavisi için çok önemli Yenilikçi ilaç ve biyoteknoloji firmaları, insanlığın yaşam kalitesini yükseltecek yeni ilaç ve tedaviler geliştirmek amacıyla her yıl dünya çapında 120 milyar dolardan fazla Ar-Ge yatırımı yapıyor. Bu yatırımlar içinde, yaygın hastalık tedavilerinin yanı sıra nadir hastalıkların tedavisinde kullanılan yeni ilaçların geliştirilmesi çalışmaları da yer alıyor. Yeni ilaçlar milyonlarca insan için umut oluyor. Her yeni gün belki de hastalıklarını tedavi edecek bir ilacın bulunması için bir umut, bir mucizenin gerçekleşebilmesi için bir şans demek...
8
İstanbul Eczacı Odası'ndan
Eğitim haberleri
İŞ DÜNYASINDA VE ÖZEL YAŞAMDA KALİTELİ İLETİŞİM 24 Haziran 2014 Salı günü Prof. Dr. Üstün Dökmen ile “İş Dünyasında ve Özel Yaşamda Kaliteli İletişim” eğitimi İstanbul Eczacı Odası Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Eczacılarımızın çok yoğun ilgi gösterdiği bu etkinlikte, Prof. Dr. Üstün Dökmen’in hitabet sanatı ile bütünleştirdiği sunumu, tüm katılımcılarımıza keyifli saatler yaşattı.
ECZANEDE DEĞİŞİM 6, 13, 27, 29 Mayıs, 3, 10, 17, 24 Haziran’da “Eczanede Değişim” eğitimi, eğitmenlerimiz Prof. Dr. Şevket SAYILGAN, İskender ESER tarafından eczacılarımıza ve eczacı teknisyenlerine farklı gruplar halinde verildi. Eczanede finansal risk yönetimi, kategori yönetimi, tanzim teşhir, iletişimin 4 boyutu ve altın 1 dakika konuları katılımcılar tarafından keyifle dinlenirken, İstanbul Eczacı Odası tarafından düzenlenen bu eğitimin yeniden tekrarlanması istendi. “31 Mayıs 2014 Cumartesi günü İstanbul Eczacı Odası Konferans Salonunda eğitmenlerimiz Pınar ERDOĞAN ve Yılmaz METE eşliğinde “Eczaneler için Muhasebe İpuçları” eğitimi yapıldı. Fatura düzenleme ve takibi, stok kontrol, eczanelerde tutulan defterler ve ödenen vergiler gibi işletmenin sürdürülebilirliğinde çok önemli olan, ancak lisans eğitimi sırasında pek üstünde durulmayan, muhasebe konularını gündeme taşıdık. Eğitmenlerimizin çok değerli sunumlarıyla renklenen bu eğitimde, eczacı katılımcılarımız bilgi alıp kendilerini geliştirme fırsatı yakaladılar.
9
10
G
ünün etirdikleri
Tuba Kale Onay
Evdeki plan, çarşıdaki durum
M
erhaba, Daha önce yazdığım yazıları gözden geçirdim. Hep o dönem okuduğum kitaplardan ilham alarak başlamışım. Bu yazıma da öyle başlamak istiyorum. Son zamanlarda John Kennedy’nin hayatını anlatan bir kitap okuyorum: An Unfinished Life. Bu kitapta bana en çarpıcı gelen taraf, John Kennedy’nin kendisinin ve aile fertlerinin iş yapma şekilleri ile ilgili. Titiz, ayrıntılı, bir sonucu hedefleyerek çalışıyorlar. Kennedy’nin babası, oğlunun geleceğin ülke başkanı olmasını hedefliyor ve bu hedefin gerçekleşmesi için bütün aile çalışıyorlar. Ve tabii evdeki plan ile çarşıdaki plan çok uyumlu. Sanırım bu nedenle “evdeki plan çarşıya uymadı” biz Türklere özgü bir söz. Biz Türklerin iş hayatında, kendimizi anlatmak, projelerimizi sunmak noktasında söylediklerimizle gerçekten yaşadıklarımız birbi-
rini pek tutmuyor. Özellikle iş çıkışında, günü değerlendirirken yapılan arkadaş sohbetleri bazen avcıların av anılarını abartmaları gibi bir hal alıyor. - Öyle bir yaban domuzu yakaladım, sanırım 100 kiloydu. Hatta 150 kiloydu. diye konuşuyor avcılar. İş hayatına çevirirsek, iki iş arkadaşı o günkü sunumu değerlendiriyorlar: - Sunumu tamamen ben hazırladım. İki haftadır, geceli gündüzlü uğraşıyorum. Ama bir teşekkür eden bile yok. Sanırım hem çalışma temposunu abartıyor, hem de hiç takdir edilmediği konusunda biraz evhamlı. “İnsan Kaynakları”, “Eğitim” seminerlerine katıldığım zaman da benzer duygular yaşıyorum. Anlatılan proje o kadar iyi düşünülmüş
11
ve hazırlanmış ki, izlerken gerçekten heyecanlanıyorum. Sonra soru cevap bölümlerinde, sunumu yapan kişi eksik veya tam da doyurucu olmayan cevaplar verince kafamda soru işaretleri oluşuyor. Acaba çalışan sayısı mı çok gösterildi, acaba proje sonuçları gerçekten doğru mu değerlendirildi, acaba çalışanlar da projeyi yönetenler gibi mi düşünüyor? Daha bir sürü sorular… Çarşı ve ev uyumsuzluğunun farklı sektörlerde de yaşandığına eminim. Bir dizi yıldızı ile yapılan röportajı okuyordum. Dondurma yerken bir yapımcı tarafından keşfedilmiş. Ne kadar hoş bir tesadüf değil mi? Ama gerçek hayatta bu “yapımcı” olan kişiler hep toplantılarda, ofis binalarının içinde deneme çekimlerini seyrediyor oluyorlar. Demek ki dondurmacıdaki yapımcılar farklı. Dondurmacıdakiler hep orada bulunup gelecek güzel kız ve erkekleri bekliyorlar. Sonra röportaj devam ediyor. Bahsi geçen dizi yıldızına çok ünlü bir diziden oyunculuk teklifi geliyor. Şans eseri yönetmenle aynı asansöre binmişler. Bu aslında hepimizin başına gelebilir ama biz asansöre genellikle başka bir kata gitmek için binip ortalama 30 saniye sonra indiğimiz için asansördeki yönetmeni fark edemiyoruz. Ve röportajın sonunda, dizi yıldızına bir soru geliyor. Diziye hazırlanırken neler yapmış, nasıl bir çalışma planı uygulamış. Dizi yıldızı cevaplıyor: - Gözlem yaptım. Sokakta saatlerce oturdum. Arkadaşlarımla bu konuda konuştum. Bu cevap karşısında oyunculuk alanında deneyimli, bu konuda eğitim almış kişiler yaptıkları işlerin hafife alındığını düşünmez mi? Oyunculuk mesleğine yakın olmayan birisi ise hayattaki şans faktörünün önemine bir kez daha inanır ve kendini biraz daha şanssız his-
12
seder, değil mi? Bir tarafta sadece dondurma yediği ve/veya asansöre bindiği için kim bilir kaç lira para kazanan bir oyuncu, bir tarafta hayatı boyunca çalışıp yorulan ve karşılığında aldığı para ile kredi kartı borçlarını bir türlü ödeyemeyen bir kişi. Aslında çarşıda hayat bu kadar kolay değil. Dizi oyuncuları çok uzun saatler boyunca çalışıyorlar. Birbirinden kopuk (daha sonra montajlanan) bölümlerin çekimleri sırasında psikolojik olarak onları zorlayan duygusal deneyimler yaşıyorlar. Ve zamana karşı müthiş bir yarış. Saniyesi binlerce dolarla ölçülen bir sanayi, film sanayisi. Dolayısı ile her şeyin belirlenen zamanda başlaması ve bitmesi hem oyuncular hem de çekim ekipleri üzerinde müthiş bir baskı yaratıyor. İşte bu noktada, bin bir güçlüğü aşıp bir filmde veya dizide rol olan bir oyuncu bir anda kendisini daha önceden tahmin etmediği bir dünyada buluyor. Çok çalışıyor, çok yoruluyor ve tahminen hayalleri yıkılıyor. Yani çarşı ve evin birbirine uymaması durumu burada da karşımıza çıkıyor. Toplum olarak daha gerçekçi olmamız gerektiğini düşünüyorum. Başarılar ve iyi projeler kadar sorunları ve zorlukları da paylaşmalıyız. Hasıraltı etmek gerçekten hiçbir şeyi çözmüyor. Belki de toplumsal özgüvenle ilgili. İş hayatında yapabildiğimiz şeyler kadar, yarım kalmış veya bitirmeye beş kala problem yaşadığımız işler de olabilir. Mülakatlarda, bana gerçekçi olarak yaklaşan, kendisini değerlendirirken geliştirmek istediği alanları da açıkça söyleyen adaylarla daha rahat çalışıyorum. Değerleme merkezi (assessment süreçlerinde) genç çalışanlar kendilerini cidden oldukları gibi ortaya koyuyorlar. Artık basmakalıp başarı hikayelerini daha az duyuyorum. Umarım ev ile çarşıyı (!) bu anlamada daha çok yakınlaştırabiliriz.
Kura Ltd. Genel Müdürü David Romano ile ilaç sektörünün bugünü ve geleceği, sektörde başarının sırrı, İstanbul ve İtalya üzerine…
Röportaj Ecz. Varlık Sezgin
Kura Ltd. Genel Müdürü
David Romano:
"Yenilik ve değişim benim olmazsa olmazlarımdandır"
60
yıldır başarıyla devam eden bu ma-
İlk başlarda sadece hammadde ve API tedari-
cera nasıl başladı?
ği süreçlerine ağırlık verdik. Mevcut sektörün
Bu sorunun cevabı için sizleri 60 yıl öncesine götürmek isterim. O yıllarda 2. Dünya Savaşının bitmesi ile Avrupa yeni yapılanma içine girmişti. Dünya konjonktöründe, özellikle Almanya ve birçok Avrupa ülkesi hızlı bir gelişim evresine girmişti.
ihtiyaçları doğrultusunda, hizmet yelpazemizi genişleterek 1965’te makine bölümümüz can buldu. Farmasötik dünyasının gelişimi, insan sağlığına verilen önemin gittikçe artması ile, 1967 yılının sonbaharında Paketleme ve ambalaj malzemeleri departmanı kuruldu.
Ailem ise o dönem ticaret ile ilgileniyordu ve sağlık sektörünün en önemli yapı taşlarından olan hammadde tedariğinin sağlanması, öncelikle İtalya ve daha sonrasında Avrupa’nın birçok ülkesinde bulunan ilaç üreticileri için hammadde ticaretine ağırlık verdi. Bu vesile ile takvimler 1954’ü gösterdiğinde , soğuk bir kış günü şimdiki Kura Ltd.’in temelleri atılmış
Serbest piyasa ve dünya ülkelerindeki eko-
oldu.
ofisimiz ile Türkiye ilaç sektöründe faaliyet
nomik şartlar göz önünde bulundurulduğunda , hızlı hizmet etme anlayışı ile uygun fiyat ve kalite avantajı misyonu doğrultusunda, sağlam temeller üzerine kurulu Kura Ltd. ailesi olarak , temsilcisi olduğumuz Avrupa merkezli üretici firmalarımız ve Çin’de bulunan
13
gösteren firmalara hammad-
devam etti. Babamın ileri gö-
de, paketleme ve ambalaj mal-
rüşlülüğü beni çok etkilemiş
zemeleri ile makine tedariği
olacak ki, sektörün ihtiyaçları-
yaparak, 2014 yılı itibariyle 60.
nı gözlemlemeye, süreçleri yo-
yılımızı kutluyoruz.
rumlamaya başladım.
Sizin ilaç sektörü ve Kura Ltd. ile buluşmanız nasıl oldu? Genel müdürlüğünüzde Kura’ya ne gibi yenilikler getirdiniz? Kura Ltd. , 9 Şubat 1954’te faaliyetine başladı. Babam Moris Romano, iyi bir baba olduğu kadar çok iyi bir liderdi de. Ticari zekasına
Yenilik ve değişim benim olmazsa olmazlarımdandır. Dolayısıyla, sektörün ihtiyaçlarını değerlendirerek, 1965 yılında makine departmanı kuruldu. İlaç sektöründe üretici olan firmalar için, hem yeni üretim hatlarının kurulmasında yardımcı olmak hem de satış sonrası destek ekibinin oluşturulması ile üretim
hayranlığımız bizleri asla yanıltmazdı. Her konuda ileri görüşlülüğü ve işine bağlılığı bizleri büyülediği gibi, işleyişin sorunsuz gerçekleşmesine de imkan verirdi. O dönemler hem okula gidiyor hem de okul sonrası hemen babamın yanına gidip, yardım edi-
Babam Moris Romano, iyi bir baba olduğu kadar çok iyi bir liderdi de. Ticari zekasına hayranlığımız bizleri asla yanıltmazdı. Her konuda ileri görüşlülüğü ve işine bağlılığı bizleri büyülediği gibi, işleyişin sorunsuz gerçekleşmesine de imkan verirdi.
yordum. Arkadaşlarım sokakta oyun oynarken, ben de babamın yanında iş dünyasının kapısını yavaş yavaş aralıyordum.
hatlarının
verimliliğinin
çok daha artmasında işbirliği sağlamak adına hizmete başladık. Farmasotik
teknoloji
biliminin hızla gelişmesi, insan sağlığının kısa sürede tedavi edilmesi misyonu temel alınarak, 1967 yılında da paketleme ve ambalaj malzemeleri
departmanını
hizmete başlattık. Şu an 15 kişilik ekibimiz ile hizmetlerimize aralıksız devam ediyoruz.
Esasında , çoğunlukla sıkıcı ve yorucu gelen iş hayatı, benim için tam aksine yoğun heye-
Çok geniş yelpazede ürün ve hizmet
can uyandırıyordu.
çeşitliliğiniz var. Çeşitlilik önceden
Babamın yanında özverili çalışmam, sadece işleyiş konusunda bilgimi geliştirmiyor, ayrıca kişiliğimin gelişmesine de ortak oluyordu.
planladığınız bir strateji miydi? Yoksa sektördeki eksiklikleri fark edip stratejinizi ona göre mi belirlediniz? Esasında, ürün yelpazemizi, sektörün ihtiyaç-
Tüm proseslere artık hakim olmaya başla-
larına göre planladık. Her geçen gün gelişen
dığım dönemde, babamdan bayrağı teslim
dünyada, değişime ayak uydurmanız gereki-
aldım. Önceleri, süreçler mevcut düzende
yor. Yenilikçi değişkenler, sektörün dinamiği-
14
nin temel taşlarındandır.
rileri ile yaklaşmaktadır-
Biz de bu değişime ayak
lar. Temsilcisi olduğumuz
uydurduk. Sektörü göz-
Avrupa kaynaklarımız da
lemledik ve imkanlarımız
Türkiye pazarının büyü-
elverdiği doğrultuda güç-
yen bir ivme ile hızla geliş-
lü bir ekip kurarak, özel-
tiğini bildiklerinden, sek-
likle globalleşen dünyada,
tör ciddi oranda gözlem
kaliteli hizmet misyonu ile
altındadır. Hammadde ve
vizyoner olmayı, hedefle-
ambalaj malzemesi teda-
rimiz arasına dahil ettik.
riği, sektörde sürekliliğin en hassas olduğu temel
Çağımızda, teknolojinin
taşlarındandır.
de gelişmesiyle,
Dolayısıyla, bizler de bu
globalleşmeyi artık
doğrultuda çalışmalarımı-
hepimiz çok daha fazla hissediyoruz. Dünya büyük bir şehir haline geldi. Siz bildiğimiz kadarıyla Uzakdoğu ile de sıkı ilişkiler kuruyorsunuz. Türk
zı soluksuz devam ettiriyor, kalite çatısı altında, tercihimizi müşterilerimizin memnuniyeti doğrultusunda hızlı hizmet etmekten yana kullanıyoruz.
ilaç sektörü açısından baktığımızda, Uzakdoğu ve benzeri ülkelerle yapılan işbirliklerinin sektörümüze nasıl bir getirisi olabilir? her üründe öncelikli olarak kaliteye önem veririz. Bu doğrultuda, kaliteli ürün ve kaliteli hizmetin, sektördeki kalite oranını çok daha artıracağına inanıyoruz.
ğu ülkelerinin de Türkiye sağlık sektörüne bakış açıları da gayet olumlu. Ayrıca Türkiye'deki üreticilerin kaliteli ürün ve hizmete çok dikkat ettiklerini
bildiklerin-
den, bizlerin taleplerine olabildiğince tüm özve-
nasıl görüyorsunuz? Global ilaç sektörü son yıllarda hızlı bir büyüme süreci içerisine girmiştir. Büyümenin sebepleri arasında yaşlı nüfusun artması, patent sürelerinin uzaması, bireysel ilaçların
Yaklaşık 20 yıldır, özellikle Çin ve Hindistan mız mevcuttur. Uzakdo-
Sektörün önemli bir paydaşı olarak, Türkiye ilaç sektörünün şu anki durumunu
Kura Ltd. ailesi olarak tedariğini sağladığımız
pazarında araştırmaları-
İlaç sektörünün yıllardır mutfağındasınız.
gelişmesi, sosyal güvenlik müesseseleri kap-
Dünya pazarındaki büyümeye paralel olarak, Türkiye’de de ilaç sektörü hızlı bir büyüme eğilimindedir. Sektör, ilaç üretiminde çoğu AB ülkeleri ve Asya ülkelerinde bulunan firmalarla karşılaştırılabilir bir düzeye ulaşmıştır.
samının genişlemesi ve yaygınlaşması, biyolojik ve biyoteknoloji ürünlerinin artması ve yaygınlaşması gibi etkenler bu sebeplerin başında gelmektedir. Dünya pazarındaki büyümeye paralel olarak, Türkiye’de de ilaç sektörü hızlı bir büyüme eğili-
15
mindedir. Sektör, ilaç üretiminde çoğu AB ül-
ekonomisinin büyümesinin de ilaç sektörüne
keleri ve Asya ülkelerinde bulunan firmalarla
olumlu etkiler sağlayabileceği de şüphesiz
karşılaştırılabilir bir düzeye ulaşmıştır. Ayrıca
aşikardır. Türkiye'nin yaşlı nüfusunun yüzde
istihdam açısından baktığımızda da Türkiye,
7’lerde olması, dünyada en genç nüfusa sahip
Avrupa ülkeleri arasından üst sıralarda yer
ülke olduğumuzu göstermektedir. Ancak 25
almaktadır.
yıl sonra Türkiye, dünyanın en hızlı yaşlanan
Dünyanın birçok ülkesinde ilaç sektörü yasal düzenlemelerle sıkı bir denetim altında tutulmaktadır. Türkiye’de de ilaç sektörü şüphesiz Sağlık Bakanlığı’nın düzenlemelerine tabidir.
ülkeleri arasına girecek. İlaç sektörü de daha çok yaşlı bireylere hizmet eden bir sektör olacağından, her geçen sene ilaç sektörünün çok daha fazla büyüyeceğini öngörüyorum.
Sağlık Bakanlığı’nın 2004 yılında yürürlüğe
Elbette bu süreçte, sadece üretim değil, ay-
koymuş olduğu yeni düzenlemeyle Beşeri
rıca AR-GE çalışmalarına da ağırlık verilme-
ve Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırma Sisteminde
si gerekir. Büyük yatırımlar sonucunda yeni
köklü değişiklikler olmuştur. Bilindiği üzere
moleküllerin bulunması ve sektöre katacağı
maliyet esaslı fiyat belirleme yönteminden
faydanın katma değerinin etkilerini milletçe
vazgeçilmiş ve referans ülke uygulaması be-
yaşayacağımız kesin.
nimsenmiştir. Türkiye’de ilaç sektörü en fazla yatırım yapılan alanlardan biridir. Yatırımların artmasına paralel olarak sektördeki
stratejik
ortaklıklar ve birleşmeler de artmaktadır. Mevcut pazarın
25 yıl sonra Türkiye, dünyanın en hızlı yaşlanan ülkeleri arasına girecek. İlaç sektörü de daha çok yaşlı bireylere hizmet eden bir sektör olacağından, her geçen sene ilaç sektörünün çok daha fazla büyüyeceğini öngörüyorum.
İnanıyorum ki, katma değerleri daha yüksek ürünler üreten, küresel ölçekte önemli AR-GE yatırımları
çeken,
ileri
teknoloji ve büyük ölçekli
ihracat
ya-
pabilen, dış ticaret dengelerine
olumlu
ilerleyen yıllar içeri-
katkıda bulunan bir
sinde daha da büyü-
Türkiye ilaç sektörü
yeceğini düşünüyorum. Nitekim bu büyüme-
yaratılacaktır.
ler, birçok firmanın ortaklıklarının artacağını da göstermektedir.
Yenilikçilik artık günümüzün en büyük trendi haline geldi. Siz David Romano
Peki bundan sonrası için ilaç sektörünün
olarak innovasyona ne kadar yakınsınız?
gelişiminde nelere ihtiyaç var?
Kura’da bununla ilgili neler yapıyorsunuz?
Önümüzdeki 5 yıl için öngörüleriniz neler?
Hayat benim için bir okul gibidir. Yaşanılan
İlaç sektörünün vizyonu ve geleceği ile ilgili
zorluklar da bir sınav. Karşılaşılan her soru-
çok fazla öngörüler var. Türkiye'nin önümüz-
nu çözebilme yeteneği ve her duruma uygun
deki 5 yılda yüzde 3.6 gibi bir ekonomik bü-
duruş sergileme de tecrübenin bir getirisidir.
yüme sağlayacağı tahmin edilmektedir. Ülke
Dolayısıyla, tecrübelerimiz kadar değerliyiz.
16
Tecrübelerin bütünü de insa-
kokan sokakları ve muazzam
nın hayat sınavında sapasağ-
mimarisi ile geçmişin izlerini
lam ayakta durmasını sağlar.
taşımaktadırlar.
Özellikle hızla değişen dünyaya ayak uydurmak için de innovatif düşünmenin zorunluluğuna çok inanıyorum. Nitekim, innovasyon sadece işleyiş açısından bir kazanım sağlamaktan öte, ayrıca insanın ruhunu da besleyen bir olgudur.
Ama bir gerçek var ki , İstanbul’un yeri her zaman ayrıdır. Nitekim Avrupa ile Asya arasında kocaman bir köprü gibidir. Kültürlerin buluştuğu, ticaretin can bulduğu, muazzam güzelliklerle dolu bir noktadır. Adında bile kocaman bir gizem barındıran İstanbul, Avru-
Mevcut değişimlerin hızlı olduğu dönemlerde
pa’nın kıskandığı cennet şehirdir.
yerinde saymak, hizmet sektöründe olan firmalar için en büyük tehlikelerden biridir. Rekabetin çok olduğu bir ortamda, rakiplerinizden bir adım önde olmak fayda sağladığı gibi, innovatif hizmet de şirketlerin farkındalığının artmasına katkı sağlar. İşte bizim de Kura Ltd.
İşte bu yüzden bir ülke
Avrupa’nın Akdeniz’den doğru Afrika, Asya, birçok Uzak doğu ülkesine açılan kapısı halinde olan İtalya’da olmak demek, esasında kocaman bir dünyanın da kapılarını aralamak demektir.
kadar kalabalık, işte bu yüzden zengin, işte bu yüzden çoğu şirketin tercih merkezi, Avrupa’nın gözbebeğidir. Tabii böyle bir şehirde yaşam da o kadar kolay olmuyor maalesef. Trafik sorunu İstanbullunun olmazsa olmaz sorunu
ailesi olarak en güçlü
halinde.
yönümüz, kaliteli ürün ve hızlı hizmet etme anlayışı ile en uygun ürünü sağlamak ve hiç
Her iki şehirde yaşayan biri olarak, her sabah
şüphesiz yenilikçiliğe olan yaklaşımımızdır.
evden çıkmadan, günlük plan yapmam ge-
Bu da, firmamızın, sektördeki algısını daha da
rektiğini bilir, ona göre yola çıkarım.
güçlendirmiştir. Biraz da yaşadığınız yer olan İtalya’dan bahsedelim. Bir marka şehir olan İstanbul
Emin olun iki şehir arasındaki tek fark dil ve din. Yoksa İtalyan’lar ve tabii ki Türkler birbirlerine çok benzeyen iki millettir.
ile yine başka bir marka şehir olan Milano’yu karşılaştırırsak, hangisinde
Peki İtalya’da olmak, Avrupa ve dünyanın
yaşam daha güzel, daha kolay? Size göre
birçok ülkesi ile iletişimde bulunmak,
bu iki şehrin artıları eksileri neler?
sektörü bütünüyle görmek adına size
Elbette bu sorunun cevabı neyi aradığınız ile
neler kazandırdı?
ilgili. Her iki şehri kısaca özetlemek gerekirse,
Avrupa kıtasını gözlerinizin önüne getirdiği-
binlerce hikayeye ev sahipliği yapmış, tarih
nizde İtalya, birçok Avrupa ülkesine komşu
17
olduğu kadar , coğrafi yapısı gereği yarımada
olmaz diye tanımladığınız ne/neler var?
olmasından dolayı kendine özgü bir havası da
Babamın çok güzel bir sözü vardır. Başarıya
vardır.
giden yol tecrübelerden geçer. Tecrübeler,
Akdeniz ticaretinin merkezi konumunda olan İtalya’da bulunmak, esasında her anlamda çok büyük bir fayda sağlamaktadır. Bir de böyle bir ülkenin ticaret merkezi olan Milano, ister istemez çok şey katıyor insana. Avrupalı bakış açısı, soğukkanlı duruş, innovatif düşünce ve vizyoner yaklaşım gibi yetilere sahip olmanız kaçınılmaz hale gelir. Tabii ki kişisel ilgi de bu süreçte yadsınamaz bir gerçektir. Nitekim, yoğun geçen günlerde elde ettiğiniz her bir tecrübenizi, tecrübe bankasındaki hesabınıza aktarıyorsunuz. Güzel olan da bu bilgi birikim ve iletişimi işinize yansıtabiliyor olmaktır. Avrupa’nın Akdeniz’den doğru Afrika, Asya, birçok Uzak doğu ülkesine açılan kapısı halinde olan İtalya’da olmak demek, esasında kocaman bir dünyanın da kapılarını aralamak demektir.
işi olgunlaştırdığı kadar kişileri de olgunlaştırır. Nitekim, kişi olgunlaştıkça, tecrübeler de olgunlaşır. Bu dizimde, mükemmel bir grafik mevcuttur. İşte bu minvalde, algıyı en yüksek mertebede oluşturmak gerekir. Bu sürecin en başında güvenilirlik ve tabii ki sürdürülebilirlik gelmektedir. Kura Ltd. ailesi olarak, kaliteli ürün, hızlı hizmet etme anlayışı, sonuç odaklılık ve tabii ki güleryüzlü iletişim tüm ekibimizin olmazsa olmazlarındandır. Öncelikle, insana yapılan yatırımın başarıyı tetikleyeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla tüm çalışanlarımız gayet özverili çalışmaları sayesinde, müşterilerimizin taleplerini kendi projeleri gibi benimsemeyi bilmektedir. İşte bu noktada, Kura Ltd. ailesi olarak biz tek bir beden gibiyiz. Başarı da tecrübelerin eşit dağılımının sağlanması ve iletişim ile tecrübenin bir bütünü
Sizin hayatınızda başarı için olmazsa
18
gibi sunulması ile sağlanmaktadır.
Yrd. Doç. Dr. Betül Okuyan* Doç. Dr. Mesut Sancar*
Yaşlılarda ilaç kullanımı:
Eczacı perspektifi
Y
aşlılarda ilaç kullanımı denince akla ilk
lı hastaların yaklaşık %50’sinin bir veya daha
gelen konulardan biri polifarmasidir. Poli-
fazla ilacı tıbbi olarak gerekmediği halde kul-
farmasi birçok ilacın birlikte kullanımı ve/veya
landıkları tespit edilmiştir (3). Yaşlı hastalarda
klinik olarak endike olan ilaçların dışında daha
özellikle polifarmasi sıklığının yüksek olduğu
fazla ilaç kullanımı, yani gereksiz ilaç kullanı-
göz önüne alındığında, ilaçla ilgili problemle-
mı olarak ifade edilmektedir (1). Tanımından
rin saptanmasında ve önlenmesinde eczacı-
da anlaşılacağı üzere polifarmasi yaşlı hasta-
nın önemli görevler alabileceği bilinmektedir.
lar için bazen kaçınılmaz bir durum olabildiği gibi; bazen de hastanın tanılarına uygun ol-
Uygunsuz ilaçlar, yaşlı hastalarda kullanımın-
mayan ilaçların kullanıldığı rasyonel olmayan
dan genel olarak kaçınılması gereken ilaçlar
bir durum olabilmektedir. Yapılan sistematik
olarak tanımlanmaktadır; çünkü bu ilaçların
bir derlemeye göre; birçok çalışmada, yaşlı
yaşlı hastalarda etkisiz veya gereksiz yüksek
hastalarda farklı sayıda ilaç kullanımının sağ-
riske neden olabileceği düşünülmektedir (4).
lık sonuçlarına negatif etkileri olduğu ifade
Eczacılar, ‘Beers Criteria’ ve ‘The STOPP (The
edilmiştir (2). Diğer bir çalışmaya göre yaşlı
Screening Tool of Older Persons’ Prescripti-
hastalarda çoklu ilaç kullanımının, daha fazla
ons) and START (The Screening Tool to Alert
sağlık maliyetine neden olduğu, advers ilaç
to Right Treatment) criteria’ gibi değerlen-
olay riskini, ilaç etkileşimlerini ve ilaç uyunç-
dirme kriterlerini kullanarak yaşlı hastaların
suzluğunu artırdığı, fonksiyonel kapasiteyi
mevcut tedavi rejimindeki ilaçların uygun-
azalttığı ve birçok geriatrik sendromla ilişkili
luğunu gözden geçirebilmektedirler. ‘Beers
olduğu belirtilmiştir (3). Aynı çalışmada, yaş-
Criteria’ ilk defa 1991 yılında Mark Beers ta-
19
rafından oluşturulmuştur (5) ve uygunsuz
biri de ‘ilaç uzlaşı (mutabakatı) programı’dır.
ilaç kullanımının belirlenmesinde çok sık
İlaç uzlaşısı ‘hastanın kullanmakta olduğu
kullanılmaktadır. ‘Beers Criteria’nın yazarının
mevcut ilaçların olası en doğru ve tam bir
ölümünden sonra 2012 yılında Amerika Geri-
listesinin oluşturulması ve bu listenin hasta
atri Birliği’nde uzman bir ekip paneli oluştu-
kaydında veya ilaç isteklerindeki ilaçlarla kar-
rulmuş ve kriterler yeniden değerlendirilerek
şılaştırılması süreci’ olarak tanımlanmaktadır.
güncel hali yayımlanmıştır (6). Uygunsuz ilaç
(9). Bu program ile hastanın özellikle hastane
kullanımının değerlendirildiği diğer kriterler
yatışı veya taburcu olma aşamalarında has-
olan ‘The STOPP and START criteria’ ile uy-
tanede ve evde kullandığı ilaçların bir eczacı
gun olmayan ilaç kullanımının önüne geçil-
tarafından gözden geçirilmesi ve yapılacak
mesi hedeflenirken; aynı zamanda, özellikle
karşılaştırma ile doğru ilaç listesinin oluştu-
‘START’ kriterleri kullanılarak ilaç reçeteleme
rulması hedeflenmektedir.
aşamasında ortaya çıkabilecek olası atlamaların tespit edilmesi de sağlanmaktadır (7). Kanada’da hastane eczacıları ve serbest eczacıların geriatrik bakım ile ilgili bilgi ve tutumlarının değerlendirildiği bir çalışmada,
eczacıların
sadece %50’sinden azının yaşlılarda polifarmasi, uygunsuz ilaç kullanı-
Avrupa Farmasötik Bakım Ağı (PCNE) farmasötik bakımı, ilaç kullanımını en iyi şekilde
Yaşlı hastaların bakımında son yıllarda adını daha sıkça duyduğumuz kavramlardan biri de ‘ilaç uzlaşı (mutabakatı) programı’dır.
olmasını sağlamak ve sağlık sonuçlarını iyileştirmek için eczacının bireylerin bakımına iştirak etmesi olarak tanımlamaktadır (10). Farmasötik bakımın genel kalitesini artıracak önemli bir
mı, ilaçla ilgili hastaneye yatış veya düşme sıklığı hakkında farkında-
unsur ise bireyselleştirmenin sağlanmasıdır.
lıklarının olduğu görülmüştür. Bu çalışmada
Bilindiği gibi farmasötik bakım sürecinde,
serbest eczacıların %41’inin, hastane eczacı-
eczacının, hastanın yaşam kalitesini artıra-
larının %74’ünün ‘Beers criteria’ hakkında bilgi
cak tedavi sonuçlarına ulaşmak için mesleki
sahibi oldukları gözlenmiştir (8). Türkiye’deki
sorumluluk alması ve ilaç kullanımının risk ve
eczacıların yaşlı hasta bakımı ile ilgili bilgi ve
yararlarını değerlendirmesi beklenmektedir
tutumlarının değerlendirildiği çalışmaların
(11). Yaşlı hastalarda hasta güvenliğinin sağ-
bildiğimiz kadarıyla bulunmaması nedeniyle,
lanması ve tedavinin etkili olabilmesi için has-
bu tür çalışmaların ülkemizde de yapılması-
taların bireysel ihtiyaçlarının belirlenmesi ve
nın önemli olduğunu düşünüyoruz. Eczacıla-
olası ilaç kaynaklı problemlerin öngörülmesi
rın özellikle yaşlı hastaların farmakoterapisi
önemlidir.
ile ilgili bilgilerini artırmaları ve güncel kanıta dayalı tedavi kılavuzlarını takip etmeleri, geriatrik hasta bakımına yapacakları katkılar açısından son derece önemlidir.
Yaşlı hastalarda ilaç kullanımının değerlendirilmesinde, normal yaşlanma sürecinde yaşlanma ile ilgili fizyolojik değişikliklere bağlı olarak, yaşlı hastalarda ortaya çıkabilecek
Yaşlı hastaların bakımında son yıllarda adı-
farmakokinetik ve farmakodinamik değişik-
nı daha sıkça duyduğumuz kavramlardan
liklerin de göz önünde bulundurulması ge-
20
rekmektedir. Örneğin, alzheimer ve demans hastalarının ilaç tedavilerine uyunçsuzluk oranlarının daha yüksek olabileceği öngörülmektedir (12). Ayrıca bu hastalarda hasta ile ilişkili sağlık sonuçlarının değerlendirilmesinin zor olacağı da beklenmelidir. Bu da, bir önceki paragrafta değindiğimiz ilaç tedavisinde bireyselleştirmenin önemini bir kez daha göstermektedir. Türkiye’de serbest eczanelerde oral ilaç kullanan hastaların bilgi düzeyinin incelendiği çalışmamızda; 65 yaş ve üzeri hastalarla ilaç bilgi düzeylerinin daha düşük olduğu görülmüştür (13). Ayrıca huzurevinde kalan yaşlı hastalarda farmasötik bakım ihtiyaçlarının değerlendirildiği diğer bir çalışmamızda ise hastaların %44’ünde polifarmasi tespit edilmiş; hastaların yarısından fazlasının ilaçları ile ilgili bilgilerin yetersiz olduğu belirlenmiştir (14). Yaşlı hastalarda eczacıların bireyselleştirilmiş hasta eğitimi vererek hastaların ilaç
maruziyet yaşlı hastaların fiziksel ve bilişsel
bilgisini artırmaları gerekmektedir.
fonksiyonları üzerine advers sonuçlara neden
Yaşlı hastalarda ilaçlara karşı kasıtsız uyunç-
olabilir (15).
suzluğu azaltmak için hastaların fiziksel (özel-
Yaşlı hastalarda sık görülen kuru cilt, konsti-
likle el becerileri ve görme yetileri) ve bilişsel
pasyon, üriner inkontinans ve insomnia gibi
kapasitelerinin değerlendirilerek, uygun ilaç
minör rahatsızlıklar için eczacı tarafından
dozaj formlarının belirlenmesi ve doz rejim-
kendi kendine bakım planları oluşturulması
lerinin daha basit hazırlanmasının önemli
gerekmektedir. Eczacıların ayrıca reçetesiz
olduğu bilinmektedir. İlaç bilgi düzeyinin ye-
ilaç kullanımı ve besin eklentisi kullanımı ile il-
tersiz olması ilaç kaynaklı problemlere neden
gili olarak yaşlı hastalara danışmanlık yaparak
olabilmektedir; bu yüzden eczacıların yaşlı
hastaların ilaçlarına karşı toleransını ve hasta
hastalarda ilaç bilgi düzeyini ve bu hastaların
güvenliğini sağlaması beklenmektedir (16).
ilaçlarına karşı tutumlarını periyodik olarak gözden geçirmeleri gerekmektedir.
Literatürdeki örneklerde de görüldüğü gibi eczacıların yaşlı hastalarda ilaç kullanımının
Bazı ilaçlar, yaşlı hastaların günlük aktivitele-
değerlendirilmesi, olası ilaç kaynaklı sorunla-
rini engelleyecek oranda istenmeyen etkilere
rın saptanması ve önlenmesi, hasta uyuncu-
(düşme, konstipasyon, üriner inkontinans ve
nun artırılması, ilaç uzlaşısı sağlanarak gerek-
bilişsel bozukluk) neden olabilmektedir. Özel-
siz polifarmasi ve maliyetin azaltılması gibi
likle antikolinerjik ve sedatif etkili ajanlara
klinik açıdan önemli birçok görev ve sorum-
21
luluğu bulunmaktadır. Farmasötik bakımın gereği olan bu hizmetlerin eczacı tarafından sağlanabilmesi için eczacının yaşlı hastalarda sık görülen hastalıklar ve bunların farmakoterapisi ve sık gözlenen olası ilaç kaynaklı sorunlar hakkında güncel klinik bilgiye ihtiyacı vardır. Kısaca akılcı ilaç kullanımını hedefleyen klinik eczacılık felsefesinin gelişimiyle birlikte ülkemizde eczacıların bu alanda daha aktif çalışarak yaşlı hasta bakımına katkı sunabileceklerine inanmaktayız. * Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Klinik Eczacılık Anabilim Dalı
Kaynaklar 1. Montamat SC, Cusack B. Overcoming problems with polypharmacy and drug misuse in the elderly. Clin Geriatr Med. 1992 Feb;8(1):143-58. 2. Hajjar ER, Cafiero AC, Hanlon JT. Polypharmacy in elderly patients. Am J Geriatr Pharmacother. 2007 Dec;5(4):345-51. 3. Maher RL, Hanlon J, Hajjar ER. Clinical consequences of polypharmacy in elderly. Expert Opin Drug Saf. 2014 Jan;13(1):57-65. 4. Fick DM, Cooper JW, Wade WE, Waller JL, Maclean JR, Beers MH. Updating the Beers criteria for potentially inappropriate medication use in older adults: results of a US consensus panel of experts. Arch Intern Med. 2003 Dec 8-22;163(22):2716-24. 5. Beers MH, Ouslander JG, Rollingher I, Reuben DB, Brooks J, Beck JC. Explicit Criteria for Determining Inappropriate Medication Use in Nursing Home Residents. Arch Intern Med. 1991;151(9):1825-1832. 6. American Geriatrics Society 2012 Beers Criteria Update Expert Panel. American Geriatrics Society updated Beers Criteria for potentially inappropriate medication use in older adults. J Am Geriatr Soc. 2012 Apr;60(4):616-31. 7. Gallagher P, Ryan C, Byrne S, Kennedy J, O'Mahony D. STOPP (Screening Tool of Older Person's Prescriptions) and START (Screening Tool to Alert doctors to Right Treatment). Consensus validation. Int J Clin Pharmacol Ther. 2008 Feb;46(2):72-83. 8. Zou D, Tannenbaum C. Educational needs,
22
practice patterns and quality indicators to improve geriatric pharmacy care. Can Pharm J (Ott). 2014 Mar;147(2):110-7. doi: 10.1177/1715163514521378. 9. İzzettin FV, Apikoğlu-Rabuş Ş, Okuyan B, Sancar M. Hastane Yönetimi. (İlaç Güvenliği), 561-576 pp., İstanbul, Nobel Tıp Kitabevleri, 2013 (ISBN: 978975-420-950-1). 10. Allemann SS, van Mil JW, Botermann L, Berger K, Griese N, Hersberger KE. Pharmaceutical care: the PCNE definition 2013. Int J Clin Pharm. 2014 Jun;36(3):544-55 11. Hepler CD, Strand LM. Opportunities and responsibilities in pharmaceutical care. Am J Hosp Pharm. 1990 Mar;47(3):533-43. 12. Haider B1, Schmidt R, Schweiger C, Forstner T, Labek A, Lampl C. Medication adherence in patients with dementia: an Austrian cohort study. Alzheimer Dis Assoc Disord. 2014 AprJun;28(2):128-33. 13. Okuyan B, Sancar M, Izzettin FV. Assessment of medication knowledge and adherence among patients under oral chronic medication treatment in community pharmacy settings. Pharmacoepidemiol Drug Saf. 2013 Feb;22(2):209-14. 14. Sancar M, Yalcin Mutlu B, Okuyan B, Izzettin FV. Determination Of Geriatric Patients' Drug Profile And Identify Their Pharmaceutical Care Requirements By Determining Potential Risk Factors. European Geriatric Medicine 2(5): 280283. 15. Cao YJ1, Mager DE, Simonsick EM, Hilmer SN, Ling SM, Windham BG, Crentsil V, Yasar S, Fried LP, Abernethy DR.17. Physical and cognitive performance and burden of anticholinergics, sedatives, and ACE inhibitors in older women. Clin Pharmacol Ther. 2008 Mar;83(3):422-9. 16. California State Board of Pharmacy. Health Notes: Drug Therapy Considerations in Older Adults. 2003. (pharmacy.ucsf.edu/ce/oa/oa.pdf).
G
ezgin
Bilinenleri ve bilinmeyenleriyle
Dubai
Ecz. Varlık Sezgin
Keşfe hazır olun, bilinenlerinin aksine bilinmeyenleri ile de ünlü Dubai’ye gidiyoruz…
İ
nsanoğlu hayalleri ile yaşar. Doğumdan ölüme, geceden gündüze, doğudan batıya bir
bütündür hayatı. Çevresinden etkilenir, hayatına yön verir. Ne yapmak istiyorsa o yolda evrim geçirir. Kısaca tecrübelerinin bir bütünüdür her şey. Doğum ile başlar öğrenme ve keşfetme. Önce dokunur sonra ısırarak devam eder. Keşfetmenin farklı yönlerini öğrendikçe, okuma ve sonrasında hareket etme ile evrimleşir. Okuyarak öğrenme döneminde işin teoriğini kapsa da, bildiklerini görmek bambaşka bir deneyimdir insan için…
23
Bu durum hayatın her aşamasında böyle de-
Sıcak ve samimi bir şekilde yolcuları uçağa
vam eder.
aldıktan sonra kapının kapanması ile birden,
Karşısına upuzun yollar çıksa da yılmadan mücadelesine devam ettiği dönem başlar sonra... Ve adını ister siz koyun ister başkası ama olmuştur artık o da bir sırtçantalı. İhtiyacı kadarını alır çantasına ve koyulur yollara.
“Flight Prayer” anonsu ile kısmen irkilebilirsiniz. Sakın panik yapmayın, bu işin doğasında olan bir şey. Siz de diğer yolcular gibi duanızı edin ve özgürlüğe ilk adımınızı atın. Dubai’ye gitmek için Air Arabia’yı kullanacaksanız, Sharjah Havaalanı’na ineceğiniz kesin gibidir.
Bizim de böyle başladı yollarda olma mücadelemizin masalı.
Çünkü Dubai’deki havaalanlarına daha çok Emirates Havayolları inmektedir.
Hikayemize yeni hikayeler katmak adına, düştük yollara. Rotamızı kırdık Arabistan Yarımadası’na. Keşfedilecek kocaman bir ülke var karşımızda. Hazır mısınız Dubai sokaklarında
turlamaya,
çölde safariye ve hiç aklınızın alamayacağı bin bir
Nitekim dünyanın birçok
Birleşik Arap Emirliği, 7 ayrı emirlikten oluşmuştur. Abu Dhabi, Dubai, Acman, Füceyre, Ümmü elKayveyn, Reis el-Hayme ve Sharjah ile birlikte 7 emirlik birbirlerine çöller ile bağlıdır.
982 sefer sayılı tarifeli uçağı ile Sabiha Gökçen’den yollara koyulduk sadece bir sırtçantamızla. Keşfe hazır olun, bilinenlerinin aksine bilinmeyenleri ile de ünlü Dubai’ye gidiyoruz.
yan Dubai’ye inmek öyle kolay değildir. Sharjah Havaalanı’na indikten sonra, Dubai’ye kolaylıkla gidebilirsiniz. Sharjah Dubai’ye sadece 20 km mesafede olan bir emirliktir. Dubai kadar
türlü ilklere? Haftanın her günü sefer yapan Air Arabia’nın
yerinden ziyaretçi ağırla-
gelişmiş olmasa da, diğer emirlikler gibi Dubai ve Abu Dhabi gibi büyük emirliklerin gelirinden beslenir. Kuralları katıdır. Öyle istediğiniz gibi şortla, kısa tişört ile dolaşamazsınız. Ne de olsa gittiğiniz ülkenin kurallarına riayet edilmelidir. Birleşik Arap Emirliği, 7 ayrı emirlikten oluş-
Air Arabia, Arap ülkelerinde çok kullanılan
muştur. Abu Dhabi, Dubai, Acman, Füceyre,
uçak firmasıdır. Emirates’ten sonra üne ka-
Ümmü el-Kayveyn, Reis el-Hayme ve Sharjah
vuşmuş olsa da kısmen ucuz uçak seferi ya-
ile birlikte 7 emirlik birbirlerine çöller ile bağ-
pan firma olarak da bilinir.
lıdır.
Uçağın personeli de pilotları gibi Arap vatan-
Birleşik Arap Emirliği’nin sahilde olan kentleri
daşı.
Sharjah, Dubai ve Abu Dhabi’dir.
24
Sharjah’dan Dubai’ye karayolu ile kolaylıkla gelebilirsiniz. Ancak sabah trafiğini de hesaba katmalısınız. 8 şeritli yolda gereksiz yere vakit geçirmemeniz işten bile değil. Dubai’nin petrolden önceki asıl geliri, incicilik, balıkçılık ve tabii ki konumu gereği basit tekneler ile yapılan deniz ticaretiymiş. Ancak 80’li yılların sonlarına doğru denizde yapılan kazılarda petrolün bulunması ile şehrin ekonomisi hızla değişmiş. Diğer emirliklere de emsal teşkil eden Dubai’nin gelişimi 90’lı yıllara dayanıyor. Yani sadece 20 yıl gibi kısa süre içerisinde çölde bir cennet yaratılmış. Tabii bu
ve balıkçı tekneleri nostaljiyi yaşatmak adına
sırada Abu Dhabi’de de petrol bulunmuş ve
hizmet vermektedir.
iki emirliğin çıtası günden güne yükselme göstermiş. Birleşik Arap Emirliği’nin başkenti Abu Dhabi’dir. Toplamda 7 milyona yakın nüfusun yarısını Araplar oluşturmaktadır. Geri kalanı ise Hintli,
Petrolün yüzde 20’si Dubai’de çıkartılmaktadır. B. Arap Emirliği’nin asıl petrol zengini olan emirliği Abu Dhabi’dir. Günlük geliri 300 milyon dolar olan bir şehir düşünün. İşte böyle bir yer Abu Dhabi.
Pakistanlı, Endonezyalı gibi Asya ülkeleri ve
Günlük petrol geliri 40 milyon dolar olan çok
diğer ülkelerden çalışmaya gelen yabancı
daha mütevazı Dubai şehrinde, yolunuza de-
milletlere ait insanlar oluşturmaktadır.
vam ettiğinizde gökdelenler ufukta belirir.
Günden güne nüfusunun hızla arttığı bu eş-
Dubai’ye yapılan her gökdelen mutlaka dik-
siz şehrin girişinde sizi Greek Nehri karşılaya-
kat çekici olarak tasarlanmaktadır. Dubai
caktır. 90’lı yıllara kadar Dubai’ye can veren
Şeyh’inin özel izni ile yapılan her bina göste-
Greek Nehri’nde hali hazırda turistik kayıklar
rişli ve ihtişamlı olmalıdır.
25
Çok katlı binalardan tek katlı villalara, otobüs duraklarından kafelere kadar halkın kullandığı gözleri ile tanıklık ettiği her şeyin insanoğlunun aklının hayalinin alamayacağı güzellikte ve yaratıcılıkta olmasına önem verilmektedir.
gücü olan her markayı burada görebilirsiniz. Şehir adeta 3 bölgeye ayrılmış gibidir. Sharjah’dan gelindiğinde ilk durak eski Dubai diye adlandırılan Degra bölgesidir. Greek Nehri’ni aşıp yola devam edildiğinde Dubai’nin iş mer-
İşte hayallerle dolu Dubai’ye çakılan ilk çivi ile
kezine gelmişsinizdir artık. Çok katlı binalar
şehrin gelişimi böyle başlamıştır.
göğü delercesine yerleşmiş olsa da, şehirde-
Çölde bir cennet hedefi ile yola çıkılan ve 20
ki düzen de gözünüze çarpacaktır.
yıl gibi kısa süre içerisinde, hem nüfusunu
Dünyanın en yüksek binası olan Burj Khalifa,
hem de gelirini katlayarak artıran Dubai’nin iş
828 metrelik ihtişamı ile adeta Dubai’nin gü-
dünyasındaki kısa kodu “To buy”ın nereden
cünü gösterircesine şehrin en merkezi nok-
geldiği şimdi anlaşılmaktadır.
tasına inşa edilmiştir.
Dubai verginin olmadığı bir yerdir. Parasal
Dubai’nin yeni yerleşim yeri olan Jumeriah bölgesi, sahil şeridinin en renkli bölgesidir. Şehrin batı yakasını oluşturur. Şeyh’in hayallerinin gerçekleştirdiği bu bölge, Dubai’ye turist çekilmesi yönünde büyük paya sahiptir. 5 yıldızlı oteller, kafeler, dünya mutfağından lezzetlerin servis edildiği restoranlar ve tabii ki büyük Palmiye Adası… Hepsi insanoğlunun hayallerinin ürünü... Dubai esasında insan ufkunun neler yapabileceğini gösteren en güzel örnek gibi yıldan yıla değerini artırmaktadır. Jumeriah bölgesindeki oteller yaz sezonunda pahalı olabilir. O yüzden bütçenizi iyi ayarlayın. Çünkü sadece Jumeriah bölgesinde değil, Dubai’nin birçok yerinde yapılacak çok fazla ilkler göreceksiniz.
26
Dünyanın en bü-
güneş. Hayatın ne
yük akvaryumunda
kadar önemsiz ol-
bin bir çeşit balığı
duğunu daha çok
izleyebilir, çöl sı-
anlamanız için bir
cağının
yaşandığı
kere çölde güneşi
şehirde buz gibi
batırın. Bakın nasıl
alışveriş
merkez-
yenileneceksiniz,
lerinde turlayabilir,
benden söylemesi.
hatta yapay kar tepesinde kayak bile yapabilirsiniz.
Dubai anlatmakla bitmeyen, gidilip
Şehri layıkı ile gezmek için araba kiralamanızı öneririm. 8 şeritli yollarda dolaşmak başta zor gelse de kısa
kısaca
görülmesi
gereken bir yer. Dubai’nin 24 madde ile bilinmeyenleri:
sürede alışacaksınız emin olun. Araç kirala-
1- Dubai çöle kurulmuştur.
mak için bütçenizi çok düşünmenize gerek
2- Petrolden önceki en önemli geçim kaynağı incicilik ve inci işlemeciliğiydi.
yok. Hayli ucuza araç kiralayabilirsiniz. Esasında araç kiralamadan ziyade, işin en önemli kısmı tabii ki de benzin. 40 litre için sadece 60 TL vereceğinizi düşünürseniz, her araç kolaylıkla sizin olabilir. Hayatınızda bir kere de olsa neden bir Ferrari sürmeyesiniz öyle ya. Mutlaka çölde bir safari turu da yapmalısınız. Bedevilerin
hayatına
kısa da olsa giriş yapabileceğiniz bu kentte her gün safari turuna çıkılmaktadır. 6 saat süren bu turlar genellikle
Jumeriah
bölgesinden hareketle sizi unutamayacağınız bir yolculuğa çıkarıyor. Engin bir kum denizinde sadece siz ve
3- Dubai’nin nüfusu, sadece 20 yılda 18 kat artmıştır. 4- Dubai’de tek orijinal nehir Greek’tir. Diğer tüm nehir, su birikintisi veya göller yapay olup, insanoğlu tarafından yapılmıştır. 5- Dubai’de dağ bulunmamaktadır. 6- Dubai’de her yeşil alanın alt yapısına sulama yapılması için boru döşenmiştir. 7- Dubai şeyhinin evinin olduğu bölgedeki trafik lambaları, cadde taşları ve duvarlar altından yapılmıştır. 8- Hizmet sektöründe çoğunlukla diğer millete ait insanlar çalışmaktadır. Araplar çoğunlukla hizmet sektörünü kullanmaktadır.
27
9- Dubai’de 200’den fazla gökdelen bulunmaktadır. 10- Dubai’nin petrolden geliri günlük 40 milyon dolardır. 11- Dubai’de dünyanın ilk yedi yıldızlı oteli inşa edilmiştir. Burj El Arap, İngiliz bir mimar tarafından Jumeriah bölgesine yapılmış olup yelken görünümündedir. Ancak denizden bakıldığında kocaman bir haç görünümündedir. Dubai’de Burj El Arap’ın mimarisi için “İngilizler Araplara kazık atmıştır” şeklinde bir inanış da hakimdir. 12- Dünyanın en pahalı “shot” içkisi Burj El Arap’ın restoranında olup, tek bir bardağı 8 bin dolardır. 13- Burj El Arap’ın beyaz perdesini, diğer kuşlardan korumak için haftada bir kez olmak kaydı ile şahin getirilip uçurulmaktadır. 14- Dünyada suç oranın en az olduğu yer Dubai’dir. Sokaklarında, günün her vakti gönül rahatlığı ile gezebilirsiniz. 15- Dubai, benzinin en ucuz satıldığı yerlerden biridir. 16- Dubai sokaklarında seyir halinde olan araçlar mutlaka tertemiz olmalıdır. Trafik polisinin, aracını kirli kullanan kişilere ceza yazma yetkisi bulunmaktadır. 17- Dünyanın ilk yapay adası Dubai’de kurulmuştur. Palmiye Adası’nın dünyanın birçok yerinden ziyaretçisi mevcuttur. Palmiyenin yapraklarında bulunan villaların sahipleri dünyaca ünlü zenginlerdir. 18- Dubai’de sadece Arap’ların alabileceği tek bir bölge mevcuttur. 19- Yöresel elbiselerden, erkeklerin giydiğine Kandura, kadınların giydiğine Abaya denilmektedir. Erkeklerin başına taktıkları siyah halka, eski zamanlarda develerin ayaklarını bağlamak için kullanılan kilittir. 20- Dubai’nin dünyadaki kısa adı “satın al” anlamına gelen “to buy”dır.
28
21- Dubai’de 828 metre ile dünyanın en uzun binası Burj Khalifa bulunmaktadır.160 katlı binanın en üst katında dünyanın en yüksek noktasına inşa edilmiş mescit bulunmaktadır. Bu mescit sadece Dubai Şeyhi tarafından kullanılmaktadır. Burj Khalifa’nın camları için 1 milyar dolar harcanmıştır. Camları her gün temizleyen bir ekip mevcut olup aralıksız her gün çalışan ekip, bir camı yılda sadece 4 defa silebilmektedir. 22- Burj Khalifa’nın asansörü saniyede 10 metre çıkmaktadır. 23- Burj Khalifa’nın önünde devasa bir havuz mevcut olup akşam saat 18.00’den sonra her yarım saatte bir su gösterisi yapılmaktadır. 24- Dubai Şeyh’inin arabası Mercedes olup, dünyada sadece bir tane bulunmaktadır. Ömrünüzde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olan Dubai, sizi büyülü hayalleri ile bekliyor. Emin olun, sadece gezmeyeceksiniz, Dubai’de kalmak hatta oraya yerleşmek için kendinize bahaneler bulacaksınız. Keşfe devam… www.varliksezgin.wordpress.com www.sonradangurmeler.org T: @varliksezgin F: www.facebook.com/varliksezgin
Ecz. Mehmet Ali Akgün
Nefes teknikleri ile doğru nefes
N
efes almayı biliyor musunuz? “Canım
ise? İşte o zaman kocaman bir soru işareti
böyle soru olur mu?” diye cevapladığını-
oluşuyor. Çocukluğumuzdan itibaren kaygı ve
zı duyuyorum ama inanın çoğu insan doğru
stresi ne çok yaşadık bir düşünün; yaşanan
nefes almayı bilmiyor. Nefesi doğal bir refleks
tüm korku, kaygı, öfke ve endişeler süreç içe-
olarak kabul ediyor ve üzerinde gereği gibi
risinde doğru nefes almayı ve bebekliğimizde
durmuyoruz. Aslında nefes hem almayı hem
çok rahat ve kolayca kullandığımız diyaframı
de vermeyi kapsıyor. Dünyaya nefes vererek
devre dışı bırakarak sadece üst solunum ya-
geliyor ve vererek gidiyoruz, yani konu sade-
par hale gelmemize sebep oldu. Bu durumda
ce nefes almak değil, nefes vermek de bir o kadar önemli. Tabii bir de arada oluşturulan nefes boşlukları var. İşte bütün bunları bir araya getirdiğimizde doğru nefes almayı ve vermeyi gerçekleştirmiş oluyoruz.
akciğer kapasitemizi gereği gibi kullanmayarak yetersiz solunuma yöneliyoruz. Bir de güzel görünmek adına karnımızı içeri çekerek bunu hızlandırıyoruz. O zaman ortaya güzel görünen sağlıksız insanlar çıkıyor. Okullardaki
Dakikada ortalama on dört nefes alıyoruz bu
beden eğitimi derslerinde hep karın içeri gö-
da günde yirmi bin civarında nefes anlamına
ğüs dışarı öğretildi, bu uyarılarla yavaş yavaş
geliyor, eğer bu işlemi doğru gerçekleştiri-
üst solunuma yönelip sadece akciğerlerimi-
yorsak sorun yok. Ama ya yanlış veya noksan
zin üst kısmını kullanıyor olduk ve diyafram
29
kasımızı kullanmayı unutmaya başladık. Böylece geçen zaman içerisinde akciğer kapasitemizi kısıtlamaya ve sadece belli bir kısmını kullanmaya yöneldik. Bu durumda almaya başladığımız sığ
Nefes konusunda gerekli donanıma sahip olduğunuzda karşınızdaki insanın aldığı nefesle ne ruh hali içerisinde olduğunu anlayabilirsiniz.
nefes sığ bir yaşam demektir. Tam tersi derin nefeslerle oluşan yaşam ise derin bir yaşam tarzını oluşturur.
rinde bütün bunlara neden olduğunu gördükten sonra; bizler nefesimizi değiştirerek
duyguları-
mızı da değiştirme şansına sahibiz. Bunun için de öncelikle doğru nefes almayı öğrenmemiz veya
nefeslerle kendimize sığ bir yaşam hazırlamaya yöneldik, çünkü sığ
dende ve duygular üze-
yeniden bedene hatırlatmamız gerekiyor. Doğru nefes, burundan alınıp burundan verilen, diyaframın devreye sokulduğu, dakikada alınan nefes sayısının sekizin altına çekildiği
Nefes konusunda gerekli donanıma sahip ol-
ve akciğer kapasitesinin tamamının kullanıl-
duğunuzda karşınızdaki insanın aldığı nefesle
dığı sessiz nefeslerden oluşur. Normalde in-
ne ruh hali içerisinde olduğunu anlayabilirsi-
sanlar akciğerlerinin sadece üst kısmını dol-
niz. Rahat bir ruh hali içinde iken diyafram-
durarak nefes alıp veriyorlar ve üst solunum
dan derin alınıp verilen sessiz ritmik solunum
yapıyorlar. Tam kapasite ile akciğerlerimizi
yapılırken, heyecanlı olduğunuzda sığ sık
kullanmaya başladığımızda onların 4-6 litrelik
nefesle, öfkeli olduğunuzda burundan solu-
kapasitesini devreye sokuyor ve bronşların
duğunuz sığ hızlı nefesle solunum yapılması
diplerinde sığ nefesle değişmeden kalan kirli
söz konusudur. Böylece nefesi gözlemlemek
havayı da değiştirme şansına sahip oluyoruz.
karşımızdakinin ne ruh hali içinde olduğunu
Böylece o bölgelerdeki kirlenmenin ve mik-
anlamamızda bize yardımcı olur. Nefesin be-
roplanmanın da önüne geçmiş oluyoruz. İşte bütün bunlar derin alınıp derin verilen nefeslerle gerçekleşiyor. Nefes Tekniklerini yaşamımıza uyarlayarak bütün bu güzellikleri kullanma şansına sahip olabiliriz. Böylece yaşam süreci içerisinde bir şekilde bozarak kaybettiklerimizi tekrardan kazanarak, orijinal haline geri getirebiliriz. Buna bir anlamda fabrika ayarlarına geri dönmek diyebiliriz. Çocukluğumuzun üç yaş, yedi yaş ve ergenlik evresinde oluşan değişikliklerle kullanma-
30
yı unuttuğumuz diyafram adalemizi tekrar
Akciğer kapasitemizin tam kullanıldığı derin
kullanıma sokarak beden sağlığımız için far-
nefesler kalbimizin kanı gereği gibi pompa-
kındalık oluşturabilir, kaybettiklerimizi geri
lamasına ve dolaşım sistemimizin sağlıklı
kazanabilir ve yaşamımızın sağlıklı ve kaliteli
çalışmasına sebep olurken, diyafram kasını
olmasını sağlayabiliriz. Bir yandan ruh halimiz
kullanıyor olmamız bütün karın içi organları-
ve sağlığımız düzelirken, bağışıklık sistemi-
mıza masaj yapıp onların şifalanmasını ve bo-
mizi güçlendirip, organlarımızı daha sağlık-
şaltım sistemimizin düzgün çalışmasını sağ-
lı, hormonlarımızı daha güçlü salgılanır hale
lar. Bunun yanısıra diyafram kası hıçkırıktan
getirebiliriz. Bütün bunları nefes alışkanlıkla-
öksürüğe, hapşırıktan kusmaya, horlamadan,
rımızı değiştirerek ve geliştirerek yapmamız
reflüye ve uyku apnesine kadar etkisini gös-
mümkündür.
teriyor. Nefesi doğru kullanmanın gözle gö-
Fare dakikada 160 nefes alıp 3 yıl yaşarken, köpek dakikada 30 nefes alıp ortalama 10 yıl yaşıyor ama fil dakikada 3 nefesle 100 yıl, balina dakikada 2 nefesle 200 yıl yaşıyor. Bizler de dakikadaki nefes sayımızı 8’in altına düşürerek 100 yıl gibi sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürecine ulaşabiliriz. Bütün bunlar Nefes Teknikleri ve onların oluşturduğu doğru nefesle mümkün.
rülebilir bir sürü yararı söz konusu; onun için geçmişte yaşadıklarımızın bize unutturduğu doğru nefes alıp verme alışkanlığını tekrardan kazanıp yaşama uyarlamak ve bu bilgi birikimi ile yaşamaya devam etmek hepimizin en doğal hakkı. Bu şansı bedene yeniden tanımanın yolu da nefes tekniklerini öğrenip onlarla yaşıyor olmaktan geçiyor. * Nefes Koçu ve Yoga Eğitmeni
Ecz. Mehmet Ali Akgün 1952 yılında Bulancak’ta doğdu. Ordu Lisesini bitirdikten sonra İstanbul Nişantaşı Eczacılık Yüksekokulu’ndan mezun oldu. 1974 -1982 yılları arasında kendi eczanesini açana kadar ilaç sektöründe çalıştı. 1982-2013 yılları arasında eczane eczacılığı ve 1994- 1999 yılları arasında Network Marketing konusunda liderlik yaptı. Tüm yaşamı boyunca kişisel ve ruhsal gelişim ile ilgili workshop, seminer, psikoterapi, psikodrama, grup terapi, Transandantal Meditasyon ve eğitim programlarına katıldı. 1982 yılında hobi olarak başladığı yoga çalışmalarına Hatha Yoga ve Yoga Terapi Eğitmenlik Sertifika programlarını tamamlayarak Yoga Eğitmeni olarak devam etti. Aynı zamanda nefesin sihirli gücünü fark ederek Nefes Koçluğu eğitimini tamamlayıp Nefes Koçu ve Theta Healing eğitimi de alarak Theta Healing Advanced Practitioner (Teta Tekniği ileri düzey uygulayıcısı) oldu. Sertifikalar • Cihangir Yoga 200 hour Teacher Training in Hatha Yoga • Yoga Terapi ve Yoga Anatomisi Hocalık Eğitimi • Breath Practitioner Diploma by International Breath Coaching Center • Theta Healing Basic and Advanced Practitioner (Teta Tekniği uygulayıcısı)
31
İLAYS Evsel farmasötik atık sorununa daha ne kadar duyarsız kalacağız? Ecz. Hakan Ertem
T
ürkiye’de ilaç sektörü yıllık 1 milyar 780 milyon kutuluk (2013 yılı) pazar hacmi ile
önemli bir yere sahiptir. Bu büyüklükteki bir pazarda ilaç belirli vasıflarını kaybederek atık statüsüne geçtiğinde binlerce kutu farmasötik atık oluşur. Bu atıkların doğaya karışması önemli bir çevre kirliliği sorununu da beraberinde getirir. Bu süreçte ilacın ticari değerini yitirmesi ile beraber itibarını da kaybettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Hastalıklara yıllar boyu derman olan ve yerini başka hiçbir ürün ile ikame edilemediğimiz dünya üzerindeki en stratejik ürün olan ilaç, bir anda tüm değerini ve önemini yitirir.
Üst üste atılır, kırılır, yırtılır adeta hor görülür. Depolarda, çatı aralarında, merdiven boşluklarında, buzdolaplarında biriktirilir, çoğu kez çöp konteynerlerine atılır. Bu hali ile diğer evsel atıklarla beraber toplanır ve çoğu kez sürekli depolama tesislerinde gömülür. Bu tesislerin olmadığı yerlerde ise vahşi depolama alanlarında direkt doğaya karışır ki en korkuncu işte bu noktadır. Farmasötik atıklar tehlikeli atık statüsündedir. Bertaraf edilmesi ile ilgili yönetmelik 2005 yılından beri yürürlüktedir. Bu yönetmelikte atık ilacın özel lisanslı tesislerde yakılarak bertarafı tarif edilir. Çevre kirliliğinin önlen-
Artık ilacın sahibi yoktur. Üretim süreçlerinde
mesi, gelecek nesillere yaşanabilir bir doğa
el değmeden hazırlandığı, el üstünde tutul-
bırakılması için son derece önemli olan bu
duğu dönemler ne yazık ki geride kalmıştır.
konu yeterince önemsenmez, hep ihmal edilir
32
ve yüz çevrilir. Bu yüz çevriliş ilaç sektörünün
toplandı ve yakılarak bertaraf edildi ki bu tüm
tüm paydaşlarını belli oranlarda kapsar. Üre-
Türkiye’de toplanan eczane atık ilacının üçte
ticisinden ithalatçısına, dağıtım kanalından
ikisine karşılık geliyordu.
eczanesine kadar yayılır gider. Halbuki ilaç özel bir üründür. Var olmasının sağladığı üstün fayda onu dünyada eşi benzeri olmayan bir konuma getirmiştir. İlaç bu yüzden asildir, diğer ürünlerden çok farklıdır. Bu özellikleri ile görev süresi dolduğunda zarar vermeden yeryüzünden ayrılmak ister. Bilir ki tababetin özünde ‘’primum nil nocere’’ yani ‘’önce zarar verme’’ vardır. Usulünce yerküreye geri dönmek
Atık ilaç sorunu çözüldü mü? Cevabımız maalesef hayır olacak. Çünkü atık ilaçta eczanelerdeki atıklar buzdağının görünen kısmı. Büyük kısım ise evlerde birikmiş duran, kullanılmayan ve miadı geçmiş ilaçlardan oluşuyor. Bu kısma bugüne kadar hiçbir kişi, kuruluş, kurum müdahale edemedi. Bu alana müdahale ancak sektörel anlamda sosyal sorumluluk bilinci dahilinde yürütülecek ortak bir çalışma ile
ister. En azından sağ-
mümkündür.
lık sektörünün tüm üyeleri
mesleklerine
İstanbul
bu özel bakış ile söz
sı’nın
vererek başlarlar. Ger-
toplanması ve bertarafı
barındırır.
süreçlerinde
Türkiye’sinde
ile bizlere evsel farmasötik atıkların bertaraf
rini bu kadar sahipsiz
süreçlerinde de sorum-
bırakmaya hiçbir sek-
luluk almaya hazır oldu-
tör üyesinin hakkı oldenim. Gerek mesleğimiz ve aldığımız eğitim, gerekse insan olmakla edindiğimiz sorumluluklarımız bizi ilaç atığı sorununun çözülmesinde bir an evvel gönüllü olmaya itmektedir.
İlk adımı İstanbul eczacısı atıyor
göstermiş
oldukları üstün gayret
ilaç bertaraf süreçle-
madığını düşünenler-
Odaduyarlı
üyeleri, eczane atığının
çek ise bir dizi sorunu
2014
Eczacı
çevreye
ğunu göstermiştir. İLAYS bu alana müdahale konusunda alt yapısını oluşturdu, ilgili Bakanlıkların tüm bürokratik işlemlerini neticelendirerek izin ve lisans çalışmalarını tamamladı. Bu aşamada beklenen, gönüllü olarak sorunun çözümüne katkı verecek ilaç üreticilerinin
İstanbul Eczacı Odası, bünyesinde oluşturdu-
de çevreye duyarlı meslek mensuplarından
ğu İLAYS (İlaç Atık Yönetim Sistemi) birimi ile
oluşan bu halkaya katılması olmalıdır. Birçok
eczanede oluşan farmasötik atıkların büyük
sosyal sorumluluk projelerinde yer alarak
bir bölümünü, örneğini çağdaş toplumlar-
katkı veren ilaç firmaları, kendi alanlarında
da görebileceğimiz bir sistematik içerisinde
kendi ürünlerinin oluşturduğu bu kirlenmenin
toplayıp, bertaraf ettirmeyi başarmıştır. Geç-
önlenmesine katkı vermekten çekinmemeli-
tiğimiz yıl 363.000 kutu atık ilaç bu şekilde
dir.
33
Dünya örneklerini incelediğimizde de bu or-
- Sağlık Bakanlığı hazırlayacağı kamu spotları
tak çalışmanın güzel sonuçlarını görmek
ile evsel atıklar içerisinden farmasötik atıkla-
mümkün. Oluşan farmasötik atıkların berta-
rın ayrıştırılmasının önemini anlatmalı;
raf masraflarına pazar payları veya toplanan atık miktarları göz önüne alınarak hesaplanacak katkı payları ile destek veren birçok global ilaç şirketi mevcut. Hatta bu giderlere katılan firmalar Sağlık Bakanlıklarının izni ve onayı ile bu durumu belgeleyen çevre dostu amblem-
- Eczacı odaları, ecza kooperatifleri gönüllü çevre dostu eczanelere koyacakları toplama kutuları ile evsel farmasötik atıkları toplamalı, ayrıştırmalı, raporlamalı ve bertaraf tesislerine ulaştırmalı;
lerini ilaç kutularının üzerlerine koyabiliyorlar.
- Eczacılık fakültelerinden gelecek çevre gö-
Bu şekilde çevre kirliliğinin önlenmesine katkı
nüllüsü öğrenciler, stajyerler atık toplama fa-
veren firmalar gerek sağlık çalışanları gerek-
aliyetinde görev almalı;
se nihai tüketici ve hastalar tarafından takip edilip tercih sebebi olabiliyor. Ülkemizde de sektörel anlamda konunun
- Belediyeler ve ilaç üreticileri oluşan atıkların bertaraf edilmesinde maddi ve manevi her türlü katkıyı sağlamalıdırlar.
gündeme taşınmasını sağlayacak bir farkın-
Sonuç itibarıyla, bu dünya ancak hepimizin
dalık dönemine ihtiyaç var. Bu dönemde Sağ-
ortak gayreti ile daha az kirletilebilir. Çevre
lık Bakanlığı, üniversiteler, meslek örgütleri,
gönüllüsü olmak bugün sağlıklı yaşam tale-
yerel yönetimler ve ilaç üreticileri kolektif bir
binin ilk şartı olarak önümüzde durmaktadır.
çalışma içerisinde bugüne kadar ihmal ettiği-
Temiz ve yaşanabilir bir çevre için herkes ilk
miz farmasötik atık konusuna el atmalıdır. Bu
adımı kapısının önünden başlayarak atmalı-
süreçte:
dır.
34
Murat Fikrettin Turan
İş-yaşam dengesi
S
on yıllarda en çok şikayet ettiğimiz ko-
ları arasında bir denge kurma sorunu ortaya
nulardan birisi hiç şüphe yok ki “zamanın
çıkmaktadır. Bu değişimler aynı zamanda
hızlanması ve yetmemesi”. Çok çalışıyoruz, koşturuyoruz ama yine de
hastalık gibi kavramların yeniden gözden geçirilmesine yol açmıştır. Artık sağlığın korun-
işler yetişmiyor. Öte taraftan aile bireylerimi-
masında, sürdürülmesinde ve tedavisinde
ze vakit ayırmadığımızı dile getiriyor, arkadaş
sorumluluklar hasta, hekim, aile, çevre gibi
veya akrabalarla “Mutlaka görüşelim.” diyor
birden fazla paydaşa dağıtılmıştır.
ama bir türlü eyleme geçemiyoruz.
İş-yaşam dengesi (İYD), çalışma yaşamında
Günler, aylar, yıllar hızla geçiyor. Zaman içe-
kontrol sahibi olmak ile iş ve iş dışındaki ak-
risinde sevdiklerimiz ile uzaklaşıyor, yalnızla-
tiviteler üzerinde esneklik, sosyallik ve birey-
şıyoruz.
selliği kapsamaktadır. İş-özel yaşam dengesi
Yukarıda bahsettiğim bu durum, günümüz çalışma hayatında birçok bireyin ortak soru-
özel yaşam ve kariyer alanlarına ilişkin faaliyetlerin uyumlu bir şekilde birlikte yürütül-
nu. Yani İş-Yaşam Dengesini Sağlayamama…
mesi anlamına gelmektedir.
Son yıllarda bilgi ve iletişim teknolojisinde,
Greenhaus ve arkadaşları ise iş-yaşam den-
ekonomide, tıp biliminde, demografi ve ya-
gesini “bireyin iş ve aile rolleri ile eşit oranda
şam tarzlarında meydana gelen değişimler
meşgul olup, aynı eşitlikte tatmin olması” ola-
nedeniyle bireylerin kişisel ve çalışma hayat-
rak tanımlamıştır.
35
İş-yaşam dengesinin üç unsuru bulunur: Zaman Dengesi: İş ve aile rollerine eşit miktarda zaman ayırmak Bağlılık Dengesi: İş ve aile rollerine eşit düzeyde bağlılık duymak Tatmin Dengesi: İş ve aile rollerinden eşit düzeyde tatmin sağlamak İş-aile yaşam dengesinin daha iyi anlaşılabilmesi için
dengenin
yapısını,
nedenlerini ve sonuçlarını ayırt etmeye ihtiyaç vardır. Aşağıdaki Tablo 1’de İYD’nin yapısı ve etkileri
düzensiz çalışma saatleri talep ediyor olmasıdır. Ev talepleri, iş dışındaki sorumlulukları ve bağlılıkları ifade etmektedir. Örneğin, çalışan bireyin evli veya bekar olması ya da küçük çocuğunun bulunması durumunda talepler farklı olabilmektedir. Ev kültürü, bireyin ev çevresindeki bağlılıkları ve sorumluluklarıdır. İş-aile dengesinin algılanmasında etkili olabi-
İş-aile yaşam dengesinin daha iyi anlaşılabilmesi için dengenin yapısını, nedenlerini ve sonuçlarını ayırt etmeye ihtiyaç vardır.
anlatılmaktadır. Dengenin belirlenmesinde etkili olan çevresel faktörler, iş talepleri, iş kültürü, evin talepleri ve ev kültürüdür. İş kültüründen kasıt, birey iş-aile dengesini destekleyici bir organizasyonel kültür ve bu yöndeki uygulama ve politikalardır. Örneğin, esnek çalışma saatleri ya da çocuk bakımı düzenlemeleri gibi ya da işin uzun ve
len bireysel faktörler işe yönelme, özellikle de işin (ya da evin) merkezi yaşam ilgisi olması veya işe yönelimli olma yönleridir. Kişisel
kontrol,
kontrol
odağı ve rekabet eden taleplerin
baskılarıyla
başa çıkma kapasitesidir. Son olarak cinsiyet, özellikle kadınları yüksek ev talepleri dolayısıyla etkilemekte, yaşam ve kariyer evreleri ise evde ve işteki belli talepleri tolere etmede etkili olmaktadır. İnsanların uyku dışındaki zamanlarının büyük
Tablo 1: İş-Aile Dengesinin Yapısı, Nedenleri ve Sonuçları Belirleyiciler
Dengenin Yapısı
Sonuçlar/Etkiler
- İş talepleri
A. Sübjektif
1. İş doyumu
- İş kültürü
Denge- önemsiz
- Yaşam doyumu
- Ev talepleri
Denge-ev merkezli
- Ruhsal sağlık mutluluk
- Ev kültüm
- Denge-iş merkezli
2. Stres hastalık
- İşin eve yayılması
3. İşte davranış/performans
- Evin işe yayılması
4. Evde davranış/performans
Çevresel
B. Bireysel Faktörler - İş oryantasyonu
5.İşteki diğerleri üzerine etkisi
- Kişilik
B. Objektif
- Enerji
- Çalışma saatleri
- Kişisel kontrol ve başa çıkma
- Boş zaman
- Cinsiyet
- Aile rolleri
6.Evdeki diğerleri üzerine etkisi
- Yaş, yaşam ve kariyer evresi Kaynak: GUEST, David E.; "Perspectives on the Study of Work-Life Balance", A Discussion Papared for the 2001 ENOP Symposium, Paris.
36
çoğunluğunu (günlük yaklaşık %70’i) iş ya-
Çalışanlar işlerinde geçirdikleri zamanın yo-
şamlarında geçirdikleri dikkate alındığında, iş
ğunluğu nedeniyle evlerindeki annelik, ba-
yaşamının bireyin yaşam uyumunun sağlan-
balık, evlatlık vb. rollerini gerektiği gibi yerine
masında olumlu ya da olumsuz etkilere sahip
getiremiyorlarsa ve işteki yoğunluk aile ve ev sorumluluklarını ge-
olması kaçınılmaz görünmektedir. Bu durumda ise her bireyin bireysel ve toplumsal yaşam içinde daha iyi koşullara, fırsat ve standartlara ulaşma
İş yaşam dengesi sağlanamadığı durumlarda iş-aile çatışması kaçınılmazdır.
mücadelesi de artarak
ciktiriyorsa İYD tehlikeye girmektedir. dengesi
durumlarda tışması
İş
yaşam
sağlanamadığı iş-aile
ça-
kaçınılmazdır.
İş-aile çatısması yapısal farklılıkları ve çatışmaya
devam etmektedir. Bireyin yaşamı esnasında
neden olan temel özellikleri bakımından üç
birden fazla rolü sürdürmesi, farklı konular-
grupta ele alınmaktadır. Buna göre iş-aile ça-
la ilgilenmesi, potansiyelinin farklı yanlarını kullanması yararlı olduğu kadar bireyi zorla-
tışmasının türleri şunlardır:
yan bir durum yaratır. Günümüzde özellikle iş
İş-aile çatışma türleri
yaşamı ve özel yaşama ilişkin sorumlulukları
1- Zaman esaslı çatışma
birlikte yürütmek profesyonel kişinin zorlan-
Zaman esaslı iş-aile çatışması; bir rolün yeri-
masına yol açabilmekte ve bunun sonucunda
ne getirilmesiyle ilgili zaman baskısının, diğer
bireyin kendisi, yakın çevresi ve iş ortamı için
rolün taleplerini ve beklentilerini engellemesi
olumsuzluklar söz konusu olabilmektedir.
durumunda oluşmaktadır. Bir başka ifadeyle
37
iş veya aile rollerinden birinin yerine getiril-
hazırlamayı düşünen anne, eve geldiğinde
mesi için ayrılan zamanın diğer rolün yerine
küçük çocuğunun bakımı ya da hastalığı gibi
getirilmesini zorlaştırması hatta olanaksız
nedenlerle bunu yapamadığında yine zaman
hale getirmesi ile ortaya çıkan bir çatışma
esaslı çatışma yaşayabilecektir.
şeklidir. Zaman esaslı iş-aile çatışmasının örgütsel nedenleri; fazla mesai, düzensiz iş saatleri, günlük ya da haftalık çalışma saatleri, ailevi nedenleri ise; küçük çocuk sahibi olmak, büyük aileler ya da eşlerin ikisinin de çalışması olabilir. Bunların dışında terfi ederek daha üst kademedeki
bir
göreve
atanmak, acil bir sipariş
2- Gerginlik esaslı çatışma Bir alanda strese maruz kalmanın yol açtığı, yorgunluk, gerilim, sinirli olma durumunun diğer bir alanda kişinin performansını olumsuz
Gerginlik esaslı çatışma kısaca, kişinin iş veya aile alanındaki psikolojik durumunu diğer alana taşıması şeklinde ifade edilmektedir.
için fazla çalışmak, yeni
yönde etkilemesi durumudur. Psikolojik nedenli ya da gerilim temelli çatışma olarak da bilinen bu çatışma türünde kişinin iş veya aile rolünün onda bıraktığı bazı olumsuz psikolojik sonuçlar diğer rolün tüm gerekleriyle
bir işe başlamak da za-
yerine getirilmesini önlemektedir. Bir başka
man esaslı çatışmanın iş ile ilgili olan sebep-
çalışmada ise gerginlik esaslı çatışma kısaca,
lerindendir. Hafta sonu çocuğu ile sinemaya
kişinin iş veya aile alanındaki psikolojik du-
ya da maça gitmek için plan yapan bir baba
rumunu diğer alana taşıması şeklinde ifade
işyerinde gelişen ani bir durumla hafta sonu
edilmektedir. Birey akşama kadar işinde kar-
da çalışmak zorunda kalıyorsa yaşayacağı
şı karşıya kaldığı birçok olumsuzluk nedeniy-
iş-aile çatışması zaman esaslı olacaktır. Bir di-
le yorgun, gergin, sinirli veya endişeli olarak
ğer açıdan akşam evinde işi ile ilgili bir rapor
eve döndüğünde, bu durumu onun ailesi ile
Tablo 2: İYD sağlamadığında bireyin iş, aile ve kişisel alanlarında oluşabilecek belli başlı problemler. İş Alanındaki
Ailevi/İlişkisel Alandaki
Kişisel Alanlardaki
Sıkıntılar:
Sıkıntılar:
Sıkıntılar:
• İşe devamsızlık ve işi bırakma eğiliminde artış. • İş tatmininde ve kuruma bağlılıkta azalma • Rol tatmininde azalma. • Motivasyonda azalma. • Takım çalışmasında verimsizlik ve iş performansında düşüş
• Evlilik doyumunda azalma • Çocuklarla ilişkilerde yaşanan problemler • Rol tatmininde azalma • Motivasyonda azalma • Ebeveynlerle, arkadaş ve sosyal çevreyle ilişkilerde yaşanan pro yaşanan problemler
• Psikolojik sıkıntılar • Psikosomatik sıkıntılar • Kişinin kendine ayırdığı zamanda duyduğu tatminsizlik
Kaynak: Z. Aycan; M. Eskin; S. Yavuz, Hayat Dengesi: İş, Aile Ve Özel Hayatı Dengeleme Sanatı, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 2007, s. 74.
38
ilgili birtakım sorumluluklarını yerine getir-
davranırsa sorun ve çatışma çıkabilecektir.
mesini engellediğinde gerginlik esaslı iş-aile
Örneğin işinde son derece otoriter ve disiplin-
çatışması yaşanmış olmaktadır. Benzer şekil-
li olan bir baba evde de eşine ve çocuklarına
de evinde eşi ile tartışan ya da çocuğu ile ilgili
karşı aynı davranışları sergilemeye çalıştığın-
olarak çok sinirlenen bir kişinin bu durumu
da ailesi ile sorun yaşama ihtimali artacaktır.
işine, yöneticisine ya da iş arkadaşlarına yansıtması da aile rolünün iş rolüne engel olması anlamına gelmektedir. İki durumda da bir alanda meydana suzluk
ve
gelen
olum-
gerginlikler
diğer alana taşınmakta ve diğer alanla ilgili rolün performansını da düşür-
İşinde son derece otoriter ve disiplinli olan bir baba evde de eşine ve çocuklarına karşı aynı davranışları sergilemeye çalıştığında ailesi ile sorun yaşama ihtimali artacaktır.
mektedir. 3- Davranış esaslı çatışma
İş-yaşam dengesinin sağlanamadığı durumlarda oluşacak muhtemel sorunlar Birey İYD sağlamaz ise iş alanında, aile alanında ve kişisel alanlarda sıkıntılar oluşacaktır.
Oluşabile-
cek belli başlı problemler Tablo 2'de belirtilmiştir.
İş Yaşam Dengesinin yararlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
Davranış esaslı ya da davranış temelli çatışma bir rolün gerektirdiği davranışların diğer bir roldeki davranışlarla uyumsuz olması ya
• Yaşam kalitesi ve ruhsal sağlığı geliştirir. • Bireyin toplum huzuruna katkısını artırır.
da uyumu güçleştirmesi durumudur.
• Verimliliği artırır, işe devamsızlığı azaltır.
Bireyin sahip olduğu rolün gerektirdiği gibi
lışanın organizasyona bağlılığını artırır, işgücü
davranışlar sergilemesi gereklidir. Kişi evin-
devrini azaltır.
de işyerindeki gibi, işyerinde de evindeki gibi
• Çocukların sağlıklı yetişmesinde önemlidir.
• Çalışanların moralini olumlu etkileyerek, ça-
39
İş yaşam dengesini nasıl sağlayabiliriz?
bireysel gereksinimlerimizi de gözardı etme-
İyi bir iş-yaşam dengesi kurabilmenin yolu iyi
meye özen göstermeliyiz. İş dışı uğraşlarımız,
bir planlama ve organizasyon yapabilmekten
entelektüel faaliyetlerimiz, bireysel gelişim
geçer. Yaşam tarzı da önemlidir. Eğer özel
çabalarımız için makul ölçülerde zaman ayır-
yaşamda benimsenen tarz kişinin iş yaşamı
mayı ihmal etmemeliyiz.
ile uyum içindeyse iş-özel yaşam dengesi de daha kolay kurulabilecektir.
Bireyler için yaşam; kişisel, çalışma ve aile yaşantısı anlamında bir bütünlüğü ifade etmektedir. Bu nedenle bir denge kurulması bireyin
İş-özel yaşam dengesini kurabilmek için
nitelikli bir yaşam sürmesini, ailesi ve sosyal
öneriler:
çevresiyle olumlu bir etkileşimde bulunma-
• Olaylara geniş açıdan bakın, çok uzağa veya
sını, işverenin beklentilerinin karşılanmasını
çok yakına odaklanmayın.
sağlayacaktır.
• Uzun ve kısa vadeli amaçlarınızı gözden geçirin. • Mükemmeliyetçi olmayın. • Yaratıcı olun, seçenek üretin. • Bazı sorunların çıkmasını doğal karşılayın. • Her gün belirli bir süreyi yalnız kalarak düşünmeye ayırın. • Programınıza boş zaman aralıkları koyun. • Zamanı iyi kullanmayı öğrenin. • İletişim becerilerinizi geliştirin. • Kapasitenizi aşan istekleri geri çevirin. • Aileniz ve arkadaşlarınız için zaman ayırın. • Başkalarına sizi nasıl gördüklerini sorun, kendinize dışarıdan bakmaya çalışın. • Uykunuza, dengeli beslenmeye ve düzenli spor yapmaya özen gösterin. • Belirli aralıklarla tıbbi değerlendirmeden geçin. • Yaptığınız işten farklı bir hobi edinin. • Kendi kendinize bunları başaramıyorsanız profesyonel yardım alın. Özellikle mükemmeliyetçi olmaktan kaçınmak çok önemlidir. Bazı sorunları, istediğimiz gibi olmayan durumları doğal karşılamak gerekir. Ayrıca iş ve özel yaşam dengesi kurarken kendimize de zaman ayırmayı unutmamalıyız. İş ve özel yaşamımız gibi kendi
40
Kaynaklar
• Burcu Şefika DOĞRUL, Seda TEKELİ, İş-Yaşam Dengesinin Sağlanmasında Esnek Çalışma • Emine ÖZMETE, Işıl EKER, İş-Aile Yaşamı Çatışması ile Başa Çıkmada Kullanılan Bireysel ve Kurumsal Stratejilerin Değerlendirilmesi • Serap Özen Kapız, İş-Aile Yaşamı Dengesi ve Dengeye Yönelik Yeni Bir Yaklaşım: Sınır Teorisi • Mahmut ÖZDEVECİOĞLU, Nihal ÇAKMAK DORUK, Organizasyonlarda İş-Aile ve Aile-İş Çatışmalarının Çalışanların İş ve Yaşam Tatminleri Üzerindeki Etkisi • Sit Demirer - İş-Yaşam Dengesi: Antalya’daki A Grubu Seyahat Acentelerinde Bir Araştırma • Sabahat BALLICA, İş Görenlerin İş Yaşam Dengesi Algılamaları ile Cinsiyet Rolleri ve Bireysel Özelliklerinin İlişkisi: Büyük Ölçekli Bir İşletmede İnceleme • Çiğdem APAYDIN, Öğretim Üyelerinin İşe Bağımlılık Düzeyi ile İş-Yaşam Dengesi Ve İş-Aile Yaşam Dengesi Arasındaki İlişki • İlker H. ÇARIKÇI, Özlem ÇELİKKOL, İş-Aile Çatışmasının Örgütsel Bağlılık ve İşten Ayrılma Niyetine Etkisi • Prof. Dr. Hakan YÖNEY, İş ve Özel Yaşam Dengesi
Prof. Dr. Erdem Yeşilada*
Dejeneratif eklem hastalıklarında etkili
doğal ilaç tedavileri
F
arklı şekillerde gelişen ve seyreden ikiyüz kadar eklem hastalığı tipi bulunuyor. Bunlar arasında romatoid artrit, osteoartrit en çok bilinenleri, ancak, Kaschin-Beck hastalığı, ankilozan spondilit, gut artriti, psöriyatik artrit, sistemik lupus eritematoz, fibromiyalji, bel/boyun ağrısı vd. bir çok tipi mevcut. Kesin bir çözüm henüz bilinmediğinden, genel yaklaşım hastalığın daha fazla ilerlemesini önlemek, hastaların şikayetlerinin hafifletilmesi, yaşam kalitesinin artırılmasına yönelik ilaç uygulamaları. Bu amaçla, bu tip hastalıkların ortak özelliklerinin yangı olması nedeniyle yangı-giderici ve ağrı kesici ilaçlar yaygın bir şekilde kullanılıyor. Ancak mevcut yangı-giderici ve ağrı kesici ilaçların ülser, karaciğer ve böbrek harabiyeti gibi ciddi yan etkileri bulunması nedeniyle, bunların sıklıkla kullanılması neticesi, halk arasındaki deyimi ile
“bir tarafı düzelteyim derken, diğer bir taraf bozulabiliyor”.
Glukozamin ve kondroitin artrit tedavisinde sıklıkla tercih ediliyor Doğal tedavi seçenekleri arasında “glukozamin” ve “kondroitin”, aynı zamanda vücudumuzda kıkırdak ve eklem sıvısının temel bileşenleri olması bakımından daha güvenilir bir seçenek olarak son yıllarda giderek artan bir şekilde tercih ediliyor. Glukozamin tuzları, glukozaminoglukan zincirlerinin biyosentezinde rol oynaması nedeniyle eklem kıkırdağının yapısında yer alan maddelerin (agrekan ve diğer proteoglikanlar) üretimini sağlıyor. Ayrıca eklemlerdeki kıkırdağın bozunmasına yol açan enzimlerin (metaloproteinazlar) etkisini azaltıyor. Yani hem yeni kıkırdak oluşumunu uyararak onarımını sağlıyor, hem de kıkırdağın kaybını önlüyor.
41
Glukozamin tuzlarının etkinliği deney hayvan-
ğı çalışmalarda glukozamin hidroklorür tuzu
ları ve insanlar üzerindeki klinik araştırmalar
(1500 miligram) ile kondroitin sülfat tuzunun
ile de destekleniyor. Ancak etkinliği üzerinde
(1200 miligram) karışımının daha yüksek etki
yürütülen bazı klinik çalışmaların sonuçların-
gösterdiği bildiriliyor.
da görülen tutarsızlıklar nedeniyle, bu ürünlerin gerçekten etkili, ya da etkisiz olduğuna karar verebilmek bazen zorlaşıyor. Uzmanlar bu konuda temel sorunun glukozamin preparatları ile yapılan klinik çalışmaların büyük çoğunluğunda hastalara verilen ilacın içerik analizi yapılmadığından ilacın kalitesi ile ilgili
Klinik araştırmalarda artrit ilacı adayı uygulanan hastalarda, etik bir kural olarak, gerektiğinde hastaların ağrı kesici kullanmalarına izin verilir. Tedavinin başarısı artrit ilacı adayı uygulanmadan önce ve sonrasında kullandığı ağrı kesici miktarındaki azalma ile değer-
yeterli bilgi bulunmaması olduğu görüşünde.
lendirilir (WOMAC indeksi). Glukozamin ve
Dolayısıyla bilhassa olumsuz sonuçlar alınan
kondroitin sülfat uygulamalarda ağrı kesici
klinik çalışmalarda sonuçların
ne
derecede
güvenilir olduğunu değerlendirebilmek mümkün olamıyor. Nitekim Amerika Birleşik Devletleri’nde piyasada satılan glukozamin
ürünlerinin
hiçbirinin içerisinde ambalaj üzerinde yazılan miktarda etkili madde bulunamamış.
Bu
ba-
kımdan etkili sonuç için satın alınan ürünün ka-
olarak parasetamol kul-
Klinik araştırmalarda artrit ilacı adayı uygulanan hastalarda, etik bir kural olarak, gerektiğinde hastaların ağrı kesici kullanmalarına izin verilir. Tedavinin başarısı artrit ilacı adayı uygulanmadan önce ve sonrasında kullandığı ağrı kesici miktarındaki azalma ile değerlendirilir.
litesi, firma güvenilirliği son derece önemli. Glukozamin tedavisinde dikkat edilmesi gereken diğer önemli bir nokta ise, etkinin ancak 6 ay kullanıldıktan sonra ortaya çıkması. Yani kısa süredeki beklentilerin yüksek olmaması ge-
lanılmışsa kandaki sülfat derişimi düştüğü için tedavinin başarısız olduğu gözlemlenmiş. muhtemel oluşan
Bunun
nedeninin,
“sülfat-parase-
tamol” metabolitinin idrar ve safra ile vücuttan hızla atılması olabileceği ileri sürülüyor. Glukozamin sülfat preparatı
kullanılarak
osteoartrit
diz
hastaları
üzerinde İtalya’da Siena Hastanesinde yapılan bilimsel ölçekte kurgulanan çalışmada, 3 ay süre ile 30 hastaya günde 1500 miligram glukozamin sülfat tableti ve 30 hastaya ise etken madde taşı-
rekiyor.
mayan plasebo tablet uygulanmış. Sonuçlar
Kıkırdak oluşumunda temel bileşenler olan
taların şikayetlerindeki azalmaya bağlı olarak
proteoglikanların oluşumu için kükürt (sülfür)
değerlendirilmiş (WOMAC indeksi). Sonuç
önemli bir element. Bu nedenle olumlu sonuç
olarak, glukozamin sülfat verilen hastaların
alınan klinik çalışmalarda “glukozamin sülfat”
ağrılarında istatiksel olarak belirgin şekilde
(1500 miligram) kullanıldığı görülüyor. Ancak
sağlanan hafiflemenin yanı sıra hareketliliğin
glukozamin ile kondroitin birlikte uygulandı-
arttığı, boş ilaç verilen gruba oranla ağrı kesi-
42
ikinci aydan başlayarak altı ay boyunca has-
ci ya da iltihap giderici ilaca olan gereksinimin belirgin şekilde azaldığı gözlemlenmiş. Ağrı
Antioksidan destekleri Bu önerilen besin desteği uygulamalarının
kesici ya da iltihap giderici ilaca olan gereksi-
yanı sıra eklem hastalıklarında Omega-3 ya
nimin azalması sonucunda yan etki bildirim-
da resveratrol gibi “Antioksidan” desteklerin
lerinin glukozamin verilen grupta çok daha düşük olduğu tespit edilmiş. O halde, osteoartrit hastalarında glukozamin
kullanılmasının kıkırdak hasarının ilerleyişinin önlenmesi ve eklem yapısının onarımı, eklemlerde ağrı ve hastanın hareketliliğinin
taşıyan ürünlerin kullanılması hem eklemler-
sağlanması bakımından yararlı olabileceği
deki kıkırdak kaybının önlenmesi ve onarımı
bildiriliyor. Nitekim kıkırdak lezyonları ya da
bakımından yararlı olabilecek, hem de ağrı
menisküs gibi vakalarda eklemarası sıvıda
kesici ve iltihap giderici ilaçlara olan gerek-
oksidatif hasarın bir etkeni olan reaktif oksi-
sinimi azaltacağı için ilaç tedavilerine bağlı
jen türlerinin derişiminin belirgin bir şekilde
muhtemel riskleri azaltılabilecektir. Ancak
arttığı gözlemlenmiş. Yürütülen bazı çalış-
kullanılacak ürünün kalitesine dikkat edilmesi
malarda romatizmal hastalıklarda balık yağı
son derece önemli.
kullanılması ile yangıya yol açan maddelerin
Glukozamin sülfat/kondroitin sülfat formülünün içerisinde “doğal yangı-giderici” bileşenlerin bulunması eklemlerdeki yangıya bağlı
(eikozanoitler) miktarında belirgin bir düşme sağlanabildiği bildiriliyor.
yararlı olduğu bildiriliyor. Bu amaçla ananas
Kuşburnu meyveleri kalça ve diz eklemi osteoartriti üzerinde etkili
meyvelerinden elde edilen “bromelin” yan-
Kuşburnu meyveleri ile tohumların birlikte
gı-giderici özelliğinin yanı sıra glukozamin ve
öğütülmesi ile hazırlanan tozun diz ve kalça
kondroitinin emilimini artırıcı etki nedeniyle
eklem osteoartritinde etkili olduğu bildiriliyor.
ideal olacaktır. Yangı-giderici özelliğinin yanı
Bilimsel tasarımda (randomize, plasebo kont-
sıra ağrı kesici etkisi ile bir Güney Afrika bit-
rollü ve çift körlü) ve 513 hasta üzerinde yü-
kisi olan şeytan pençesi (Latince adı Harpa-
rütülen beş klinik çalışmanın değerlendirildiği
gophytum procumbens) kökü özütü hastala-
meta-analiz çalışmasında, günde 5-10 gram
rın ağrı şikayetlerinin giderilmesi bakımından
standardize kuşburnu meyvesi ile hazırlanan
önemli katkı sağlıyor.
formülasyon uygulanmış. Bir ay uygulanması
hasarın ilerlemesinin önlenmesi bakımından
43
ile spastik kolon (IBS) üzerinde %54, 3-6 aylık uygulama ile osteoartrit ve romatoid artrit üzerinde, sırasıyla, %70 ile 85 arasında etkili bulunmuş. Bir başka çalışmada ise, 12 ay uygulamada “bel ağrısı” şikayetlerinde %62 iyileşme sağlandığı bildiriliyor. Bu son çalışmada, kuşburnu meyvelerinin yağda çözünen galaktolipit bileşenlerinin farklı etkenlere bağlı yangı cevabı üzerinde etkili olduğu görülmüş. Bu bakımdan, kuşburnu meyvelerinin suda çözünmeyen bileşenlerinin yangı-giderici ve ağrı kesici etkili olduğundan çay halin-
belirgin bir yarar sağlandığı gözlemlenmiş. Bu formülasyonun yan etkisi bulunup bulunmadığı konusunda yapılan çalışmalarda ise; hemoglobin, kan glukoz seviyesi, kreatinin, sodyum ve potasyum seviyelerinde bir değişme gözlenmemiş, 6 aylık uygulama süresince kabızlık (2 vaka), ishal (2 vaka) ve ürtiker (1 vaka) nedeni ile sadece 5 hasta deney grubundan çıkarılmış. Ayrıca total kolesterol seviyesinde de %8,5 gibi belirgin bir düşme sağlanmış.
de kullanıldığında beklenen yararı göstermesi beklenmemelidir. Öncelikle
uygulamanın
“eklem ağrısında azalma” ve “ağrı kesici vb. yardımcı ilaç kullanımına olan gereksinimin azalması” üzerinde etkileri gözlenmiş
(WOMAC).
Ayrıca hastaların genel olarak kendini iyi hissetme, ruh halinde gelişme, uyku kalitesi ve hareket enerjisi bakımından kendilerini notları
Zencefil rizomunun osteoartrit ağrılarının giderilmesinde etkinliği, insanlar üzerinde yürütülen klinik çalışmalar ile ortaya konulmuş. Ancak bu klinik çalışmalarda uygulanan etkili ilaç formülasyonu, iki farklı zencefil türünün (zencefil ve havlıcan karışımı) belirli oranlarda karışım halinde taşıyor.
değerlendiren da
incelenmiş
Zencefil osteoartrit ağrıları üzerinde etkili Zencefil rizomunun osteoartrit ağrılarının giderilmesinde
etkinliği,
insanlar üzerinde yürütülen klinik çalışmalar ile ortaya konulmuş. Ancak bu
klinik
çalışmalarda
uygulanan etkili ilaç formülasyonu, iki farklı zencefil türünün (zencefil ve havlıcan karışımı) belirli oranlarda karışım halinde taşıyor. Olumlu etki için üretici firma tarafın-
dan gizli tutulan bu oranın tam ayarlanması
(VAS). Hastalarda deneylere başlamadan
gerekiyor. 261 osteoartrit hastası üzerinde
önce, 3 hafta sonra ve 3 ay sonra ağrı, eklem
yürütülen bilimsel nitelikte bir çalışmada altı
tutulması, hareket yapma zorluğu ve hasta-
haftalık uygulama sonunda yapılan değerlen-
nın genel şikayetlerinde değişimler takip edil-
dirmelerde plasebo grubuna göre şikâyetler-
miş. Deneylerin başlangıcından 3 hafta sonra
de belirgin bir azalma gözlemlenmiş. Diğer
hastaların mümkünse aldıkları diğer yardımcı
taraftan, zencefilin bazı yangı etkenleri (COX-2
ilaçları kesmesi istenmiş. Deneylerde 3 hafta
ve PGE-2) üzerinde etkili olduğu ortaya konul-
sonunda kuşburnu verilen grupta ağrının ve
masına rağmen, zencefilin tek başına verildiği
yardımcı ilaç kullanma ihtiyacının, plasebo
bazı klinik çalışmalarda artrit üzerinde belirgin
gruba oranla belirgin şekilde azaldığı, 3 ay
bir etkisi gözlenememiş. Bu durumun kullanım
uygulamadan sonra ise istatiksel olarak da
süresi ile de ilişkili olabileceği düşünülüyor.
44
Zerdeçal ve artrit
Yine yangı belirteçlerinin kan değerlerinde
Zencefil ile aynı bitki ailesinden olan zerdeçal
belirgin bir azalma görülmüş (C-reaktif pro-
son yıllarda ortaya konulan bilimsel bulgular
tein seviyesi 168 miligram/litre’den 13’e düş-
ile dikkati çekiyor. Rizomunun kanserden yan-
müş). Bu temel belirtilerin haricinde dikkat
gılı hastalıklara kadar geniş yelpazede birçok
çekici bir gelişme ise ilaç verilen grupta ağrı
hastalığın tedavisindeki etkinliği yangıya yol
giderici ilaç gereksinimi %63 azalırken, 3 aylık
açan nüklear faktör kappa B ve COX-2 gibi
süreçte klasik ilaç tedavisi uygulanan kontrol
etkenler üzerindeki belirgin baskılayıcı etkisi
grubu hastalarda %12 azalma sağlanabilmiş.
ile ilişkili. Yeni yayınlanan bir çalışmada oste-
Önemli bir husus ise, kurkumin verilen grupta
oartrit (OA) hastalarındaki etkisi incelenmiş.
mide şikayetlerinde %38 azalma gözlenmiş.
Radyolojik olarak tek veya her iki dizinde OA teşhisi konmuş 50 hasta üzerinde 3 ay süre ile zerdeçalın etkili temel bileşenlerinden biri olan kurkumin’in vücutta emilimi yüksek bir türevi uygulanmış. Sonuçlar klasik ilaç tedavisi uygulanan OA hastaları ile karşılaştırılmış. Sonuçların değerlendirilmesinde hem hasta şikâyetlerinde azalma (WOMAC), hem yürüyüş bandında yürüme mesafesi ölçümü (%10 eğilimde saatte 3 km hızla) ve hem de kanda yangı belirteci derişimindeki (C-reaktif protein) değişim izlenmiş. Üç ay ilaç uygulama sonrası yapılan değerlendirmelerde eklem sertliği, ağrı gibi izlenen kriterlerde belirgin azalma ve fiziksel işlev kapasitesinde artış gözlenmiş. Yürüyüş bandında tedavi öncesi ortalama yürüme mesafesi 75 metreden 332 metreye çıkmış (%400 artış).
Yapılan bir başka klinik çalışma herhangi bir ilaç ya da cerrahi tedavi uygulanmayan 45 hafif ve orta derecede romatoit artrit hastası üzerinde yürütülüyor. Hastalar üç gruba ayrılarak, bir gruba zerdeçal özütü (500 miligram), bir gruba yangı giderici bir ilaç olan diklofenak (50 miligram) ve diğer gruba ise zerdeçal özütü ve diklofenak karışımı uygulanıyor. Uygulamalar belirtilen dozlarda günde iki defa ve sekiz hafta sürdürülüyor. Hastaların başlangıçta ve deney sonunda biyokimyasal analizleri, radyolojik tetkikleri yapılıyor. Sonuçlar uluslararası bilimsel değerlendirme indeksleri ile izleniyor. Hastaların deneyin başlangıcında yapılan değerlendirmesinde izlenen indekslerde herhangi bir farklılık görülmezken, sekiz haftalık uygulama
45
sonrasında tüm hastalarda şikâyetlerin ha-
meslek, yaşam şekli gibi çok farklı bireysel
fiflediği gözlenmiş. Yangıya ilişkin bazı para-
etkenlere bağlı olarak her yaş grubunda gö-
metrelerde (C-reaktif protein gibi) en yüksek
rülebilmektedir. Hastalık semptomlarının ve
değişimin zerdeçal özütü ve zerdeçal+diklo-
şikayetlerin hafifletilmesi, hastalığın ilerleme-
fenak karışımı ile sağlandığı tespit edilmiş.
sinin önlenmesine yönelik mevcut klasik ilaç
Yan etki bakımından diklofenak ile gözlenen
tedavilerine yardımcı olarak veya seçenek
yan etkilerin (gözler etrafında şişkinlik, ka-
olarak doğal ürünler başarı ile uygulanmak-
şıntı, görüş kaybı) zerdeçal özütü uygulanan
tadır. Özellikle klasik ilaçlara göre düşük yan
grupta görülmediği bildiriliyor.
etki riski taşımaları nedeniyle tedavilerde uy-
Sonuç olarak zerdeçal özütünün bilinen yangı giderici ilaçlara oranla çok daha etkili olduğu ve yan etki riski bakımından ise güvenilir olduğu görülmüş. Bir hususu tekrar hatırlatmakta yarar var. Normalde zerdeçal özütünün vücutta emilimi az. Bu nedenle bu deneylerde 7 defa daha yüksek emilim gösteren özel bir zerdeçal özütü kullanılmış. Günümüzde artan yaşam sürelerine bağlı olarak dejeneratif eklem hastalıklarının gelişme sıklığında dikkati çekici artış görülmektedir. Ancak bu grup hastalıklar beslenme, spor,
46
gun kombinasyonların tercih edilmesi akılcı yaklaşım olacaktır.
Üstün Dökmen ile İstanbul Eczacı Odası’nda verdiği seminer öncesi, sohbet etme fırsatı yakaladık. Bu keyifli sohbete siz de katılmak ister misiniz? Hadi başlıyoruz öyleyse…
Röportaj Dr. Ecz. Merve Memişoğlu
"Olaylar önemli değildir, olayları algılama şekliniz önemlidir"
İ
lk Hacettepe Üniversitesi Fizik bölümünü kazanmışsınız. Ama yeniden sınava girip bu defa istediğiniz bölüm olan Hacettepe Psikoloji bölümüne girmişsiniz. Ezber ağırlıklı, insanların yeteneklerine göre değil de sınav performanslarına göre mesleklerini seçtiği bir eğitim sistemimiz varken, sizi istediğiniz mesleği seçme konusunda ne motive etmişti? Bizim zamanımızda, fi tarihinde, liseyi bitirdiğinizde bir puan alır, istediğiniz yere başvururdunuz. Liseyi bitirdiğimde benim puanım bütün bölümleri tutuyordu. Ama ben sosyal bilimler istiyordum, tiyatro yazarlığı, psikoloji, tarih, edebiyat gibi… Fen puanım da iyiydi. Çevre dedi ki, bu fen puanı ile sosyal bölüme girersen puanın ziyan olur. İnsanlar dar açıdan bakıyorlardı. Ben de etkisinde kaldım. Puan ziyan olmasın diye Hacettepe Üniversitesi Fizik Yüksek Mühendisliği bölümüne
girdim. Anladım ki, puan ziyan olmadı ama hayat boyu fizikçi olursam ben ziyan olacağım. 3. sınıfta tekrar sınava girip Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümüne geçtim. 5-6 yaşlarında da yazar olmak isterdim, roman ve tiyatro yazarı... Annem edebiyat öğretmeniydi. Annem Fuzuli’nin şiirlerinden birini bana hatırlattı. Fuzuli, büyük ustamız, demiş ki; “İlimsiz şiir temelsiz duvara benzer, gayet itibarsız olur.” Bütün sanatların temelinde bilim olmalı. Ben de annemin sözünü dinledim, önce ilim öğrendim. Biraz fizik, ardından psikoloji, psikoloji profesörü oldum. Sonrasında yazarlık geldi. Beş romanım var, sayıları 10’a yaklaşan tiyatro eserim var. En çok beğenilen oyunum olan Komşu Köyün Delisi devlet tiyatrolarında 477 kere oynandı. Şu an yine bir roman yazmaktayım.
47
Kitaplarınızdan biraz bize bahseder
gün aynı etkinlikler yapılıyor. Örneğin Gazan-
misiniz?
tep’te oturuyorsunuz, İstanbul’a taşındınız.
Sondan ikinci romanımın adı Kelebekler ve İn-
Cuma günü Gaziantep’te bıraktığınız yerden,
sanlar; iki kelebeğin, iki engelli gencin aşkını
pazartesi İstanbul’da başlayabilirsiniz. Her
anlatıyor. Kollar ve bacaklar atrofiye uğramış,
oyunun bir programı var: Amacı ne? Nasıl oy-
tekerlekli sandalyedeler. Biri avukat bir ast-
nanacak? Kazanımı ne olacak? Bilişsel açıdan
ronomi mezunu iki gencin aşkı… Tabii herkes
mı, duygusal katkısı mı olacak, motor faaliye-
onların evlenmesine karşı çıkıyor.
te mi katkısı olacak, hepsi planlıdır.
Son romanım da Metrestepe’dir. Kurtuluş Sa-
Veliler bizden ilköğretim isteyince, ilk İstanbul
vaşı’nın geçtiği Metristepe’ye naziren, zaman
Ataşehir’de Yönder okulumuzu (4 + 4) kurduk.
içinde farklılaşan kavramları anlatıyor.
İstanbul, Bursa, İzmir ve Edirne’den sonra
En son çıkan kitabım ise 400 sayfalık bir şiir kitabı, adı Ankara Destanı… Ankara’yı, cumhuriyeti anlatıyor. Ankara’nın vazgeçilmezliğini anlatıyor. Ankara’ya aşkımı, eşime aşkımı, kedilerime aşkımı anlatıyor. Çok sayıda psikoloji kitabım, geçmişte makalelerim var, şimdi ise roman ve tiyatro… 2006 yılında
şimdi 5.’si İstanbul Sarıyer Bahçeköy’de açılacak ve bu yıl hizmete geçiyor. Bu okullarımızı IB ve PYP ile uluslararası denetime açtık.
Dünyada 465 IB okul var, biz o sistem içerisine girdik. Diyelim ki çocuğunuz 3. sınıfta, buradan Kanada’ya gittiniz. Çocuğunuz sınavsız sorgusuz oradaki IB okuluna 3. sınıftan başlayabilir.
Dünyada 465 IB okul var, biz o sistem içerisine girdik. Diyelim ki çocuğunuz 3. sınıfta, buradan Kanada’ya gittiniz. Çocuğunuz sınavsız sorgusuz oradaki IB okuluna 3. sınıftan başlayabilir. Eğitim dilinde üç dilimiz var, birincisi Türkçe yani anadil, ikinci İngilizce ve
çocuklarımızı düşünerek, onlar için anaokulu açmaya
üçüncü İspanyolca. Anadilinizi iyi öğrenme-
başladınız. Ve şimdi Türkiye genelinde
den, ikinci dili öğrenemezsiniz, satranç tavla
anaokullarınızın sayısı 40’ı buldu. Bu
oynayamazsınız, matematik öğrenemezsiniz.
öğrencilerin eğitiminde neler farklı olacak? 2006 yılında ilk Küçük Şeyler Anaokulu’nu meslektaşım Süleyman Hecebil ile birlikte kurduk. 2014’ün sonuna kadar okulların 47’ye ulaşacağını düşünüyoruz. Bu okullar arasında
Örneğin lisede Einstein’ın görecelilik kuramı okutulmuyor, üniversitede fizik bölümünde okurken bile tam olarak görecelilik kuramını okumadım. Biz ortaokulda çocukların anlayacağı dilde görecelilik kuramını öğretiyoruz.
tabela kardeşliği yok, biz de hem tabela kar-
Benim için maddi getirisi değil, daha çok
deşliği var hem de konu, içerik kardeşliği var.
maddi götürüsü var. Ama duygusal yönden
Mesela Adana Küçük Şeyler’de bugün ne ye-
getirisinin çok büyük olduğu bir uğraş benim
nildiyse, geri kalan tüm okullarımızda çocuk-
için.
larımız aynı yemeği yiyorlar. Hepsinde aynı
48
7’den 70’e herkesin sevgisini, takdirini
“Küçük Şeyler” hepimizin beyninde,
kazanmış durumdasınız. Üstelik bunu
ruhunda iz bıraktı. Bizler de küçük
düşüncelerinizden taviz vermeden
şeylerden büyük mutluluklar üretmek
başardınız. İnsan psikolojisini biliyor
istiyoruz… Bunu nasıl yapabiliriz?
olmanızın bu başarıda etkisi var mıdır?
Hırslarımızdan arınmalı mıyız?
Teveccüh buyurmuşsunuz. Dediğiniz gibi
Çok güzel soru… Hırslarımızdan arınmayalım,
insan psikolojisini biliyor olmamın etkisi mu-
hırs bizi ileriye götürür. Sadece hırslarımızın
hakkak vardır. Olaylar önemli değildir, olay-
peşinden koşarken dürüst olalım. Başkala-
ları algılama şekliniz önemlidir. Herkes Dos-
rını ezmeyelim. Mesela kazan-kazan tam bir
toyevski, Yaşar Kemal okur, kimi iyi sonuçlar çıkarır, kimi hiç sonuç çıkarmayabilir de…
kandırmacadır, iki büyük şirket anlaşır küçükler yok olur, arsa sahibi müteahhit ile anlaşır, sonra otel yaparken bütün ağaçlar kesilir…
Düşüncelerimizden taviz vermediğimiz de
Doğrusu
çok doğru, neyse doğru onu söylüyoruz.
yani ben kazanacağım, arsa sahibi müte-
Okullarımızda hiçbir siyasi görüş yoktur. Sa-
ahhit de kazanacak, ama torunlarımız da
dece iki temel anayasamız vardır: 1) Pozi-
kaybetmeyecek! Önemli olan dürüst yolla
tif bilim rehberimizdir. 2) Kadın erkek tam
kazanmaya devam edelim ve kazandıkları-
eşittir. Dürüstlük benim için çok önemli.
mızı ihtiyacı olanlar ile paylaşalım. Zaten dü-
Okullarda üniversiteye girişte puan yüksel-
rüstlük ve paylaşma olursa, insanın hırstan
tebilmek için iki karne verilebiliyor. İki karne
gözünün dönmesi söz konusu olamaz.
Kazan-Kazan-Kazandır
olmalı,
vermek zorunda bırakılırsam, okullarımın tümünü kapatırım. Bunu istediğinizde, yap-
İş ya da özel hayatımızda iletişim
tığınızda, devlet okulunda tek karne almak
kazalarını minimuma indirmenin yolları var
zorunda olan çocuğun hayat boyu rızkını çal-
mıdır?
mış olursunuz. Bu da dürüstlüğe aykırı, kabul
Son zamanlarda şunu fark ettim: Trafikteki
edilebilir bir şey değildir.
kornaların 10’da 9’u gereksiz. Evlerde anne
49
babaların çocuklara bağırması da, işyerle-
Eczacıların piri Galenos’un mesleğini icra etti-
rindeki gerginliklerin de 10’da 9’u gereksiz…
ğinizi, İbni Sina, El Biruni gibi insanların miras-
Şunu 10’da 1’e indirsek rahatlayacağız.
çısı olduğunuzu, Pasteur’ün soyundan geldiğinizi eczacılar olarak unutmamalısınız. Kutsal
Eczacılarımızın aslında danışman
bir mesleğiniz var. O şevkle mesleğinizi icra
kimliği de var. Ancak sadece ilaç bilgisi
etmelisiniz. Türkiye’nin en parlak beyinleriy-
danışmanlıkta yetmeyebiliyor. Çünkü
ken, eczacının, hekimin gelecek endişesi artık
karşımızda hasta, hepsinden önemlisi
olmamalı.
bir insan var. Hasta ve hasta yakınını anlayabilmek, empati kurmak için,
Akademik geçmişinizi de göz önüne
eczacılar neler yapabilir?
alırsak, sizin örnek aldığınız, fikirlerini,
Benim genel gözlemim, hangi eczaneye git-
felsefesini beğendiğiniz kişiler var mı?
sem beni sevgiyle karşıladıkları... Eczacıla-
Çok çok çok var. Gençken, öğrenciyken Do-
rımızın çoğunun saygılı ve nazik olduğunu
ğan Cüceloğlu idolümdü. Bir Tolstoy’u, Dos-
düşünüyorum. Hastalar ve çocukların bir
toyevski’yi, Yaşar Kemal’i akrabam gibi hisse-
kısmı anlatsan da anlamayabilir, bu kişilerin kaygısı vardır, konsantre olamaz. Bir eczacı hastaya anlattığında, hasta mesajı anlamakta sıkıntı yaşıyorsa, bunun kaygıdan kaynaklandığını fark etmek ve kızmadan tek-
derim. Hüseyin Rahmi’yi
Türkiye’nin en iyi beyinleri hekim, eczacıyken, hepsi mutsuz bakıyor. Hekimler kızmasın ama eczacılara göre daha az empati kuruyorlar.
rar anlatmak gerekir. Türkiye’nin en iyi beyinleri hekim, eczacıyken, hepsi mutsuz bakıyor. Hekimler kızmasın ama eczacılara göre daha az empati kuruyorlar. Mesela hastanın yaşı kaç olursa olsun sen diye hitap edilmemeli. Sen değil siz demek, soru sorulduğunda of pof dememek gerekir. Tabii hekim de haklı, bir hekimin 3 saatte 50 hasta görmesi kabul edilebilir bir durum de-
amcam gibi, Ömer Seyfettin’i, Moliere’i dayım gibi hissediyorum. Bir Beethoven
ele
avuca
sığmaz amcaoğlu gibi benim için… Tabii bu saydıklarımın hepsi benden büyük kişiler. Yaşı benden küçük olup beğen-
diğim takdir ettiğim sanatçılar da var. Bunlardan biri Afgan yazar, “Uçurtma Avcısı”nın yazarı Halit Hüseyni ve diğeri de “Az”ın yazarı Hakan Günday. Bundan sonrası için plan ve projeleriniz neler? Yeniden TV programı olacak mı? Sizi nerelerde görebileceğiz?
ğil… Bu çok ağır çalışma koşullarında hekimin
Sanırım yeniden TRT’de bir program olacak.
hastayı anlamaması, dinlememesi normal gibi
Bir de internet TV kurmayı planlıyorum. Zaten
görünüyor.
10 sene sonra galiba bütün programlar, diziler vb. internette yayınlanmaya başlayacak. Tabii
Tabii biz eczacılar olarak genellikle formül arayışında olabiliyoruz. Peki işimizde mutlu olmanın e=mc2 gibi bir formülü var mıdır?
50
yazarlığa, roman ve tiyatro yazmaya da devam edeceğim.
İki sezonluk dizi Doç. Dr. V. Erkcan Özcan
H
arun Bey, ellili yıllarda demokrasiyi ve
perşembeleri Erman Beyler’e konuk oluyor,
dinde reformu savunan ateşli yazılar
bir tabak sıcak çorba içiyordu.
bastığı için hapse girip çıkmış yaşlıca bir yayıncıydı. Politik yazılar başını ağrıttığından olsa gerek, tarih kitapları ve gecekondu hayatıyla ilgili romanlar yazmaya yönelmişti. Bir yandan da, yeni bir gazete kurmuş ve editörlüğünü yaptığı sonraki çeyrek asır boyunca popüler bilim yazıları yazmıştı. Sonraları bu yazılar bir kitap serisi olarak defalarca basılacaktı.
Erman Bey’in küçük kardeşi Yakup ile küçük bir elektrik şirketi vardı; jeneratördü, ışıklandırmaydı, o tür işler yaparlardı. Şirket önceleri fena gitmezken, Maks’ı evlerinde konuk ettikleri yıllarda yavaş yavaş işler kötüleşti; ürettikleri cihazlardan farklı bir teknoloji giderek hız kazanıyordu ve yabancı bir şirket, Siemens, kontratları kapmaya başlamıştı. Ancak Erman Bey çalışkan bir adamdı, ve bir
Harun Bey’in “Halkın Doğa Bilimleri” serisini
gün elektrik mühendisi olmasını istediği oğlu
alanlardan biri de Maks idi, Polonya ya da Lit-
Ali ve kızı Maya için dur durak bilmeden uğ-
vanya civarlarından gelmiş büyük şehirde tıp
raşıyordu.
fakültesi okumaya çalışan yirmilerinin başında bir genç adam. Başarılı bir göz mütehassı-
Ali, Maks onlara gelmeye başladığı sırada
sı olacağı o yıllardan belli bu fakir delikanlı, hiç
on, bilemedin onbir yaşındaydı. Matematik
olmazsa haftada bir aile ortamı görsün diye
ve fen derslerinde başarılı, zıpır ve meraklı
51
bir çocuktu. Daha beş yaşındayken Erman
biyle yurtdışında çalışmaya gidecekti. Ali’nin
Bey’in kendisine verdiği bir pusulanın yönü-
de aslında aile işlerine biraz ilgi göstermesi
nün ona dokunmayan bir mıknatısla nasıl da
hayırlı olabilirdi ama onun kafasında bambaş-
döndüğüne bakıp heyecan duyan, ancak ara-
ka konular vardı, birçok yaşıtına göre tama-
da bağırıp çağırıp tepinen cinsten bir çocuk.
men boş işler: örneğin teldeki elektrik değil
Okulda her şeyin doğrusunu damdan düşer
de, daha hızlı olduğunu öğrendiği ışık dalga-
gibi söylemekte inat ettiği için arkadaşla-
larının üzerinde dolaşmak nasıl olurdu aca-
rı ona “Doğrucu Davut” diye ad takmışlardı.
ba? Dalgalar acaba donup kalır mıydı? O ışıkla
Okulun ezberci zihniyetine sinir olduğu için
insan aynada kendini görebilir miydi mesela?
öğretmenlerle arası pek iyi değildi, özellikle edebiyat ve yabancı dil öğretmenleri Ali’nin beş para etmez bir haylaz olduğunu düşünüyorlardı.
Böylesi hayalperest bir çocuğun üniversitede matematik ve fizik okumaya karar vermesi şaşırtıcı olmasa gerek. Doksanların ikinci yarısı Ali’nin ailesinden uzakta okuduğu yıllar
İşte Maks ile Ali’nin arkadaşlığı bu sırada baş-
oldu. Ancak aynı dönemde dünyanın en ücra
ladı. Aralarında on yaş olduğu halde iyi anlaşı-
köşelerine kadar çekilen hatlar ile küresel
yorlardı. Maks, kitaplarını Ali’ye ödünç veriyor ve sonrasında konuşup tartışıyorlardı. Bu kitaplardan bazılarında okuyucunun kendisini sıradışı durumlarda hayal etmesi telkin ediliyor, evreni-
ağın giderek genişleme-
Işık dalgalarının üzerinde dolaşmak nasıl olurdu acaba? Dalgalar acaba donup kalır mıydı? O ışıkla insan aynada kendini görebilir miydi mesela?
si ve hızlanması mesafeleri kısaltıyordu. Ali, bu teknolojinin mucitlerinin yaptıkları hesapları, ve zamanında Harun Bey’in hikayelerine vesile olmuş birçok mühendis ve
miz ile ilgili yeni bilimsel
biliminsanlarının yaptık-
keşifleri hayal dünyasın-
larını öğrendi. Işığın ve
da kişinin kendi kendine tekrarlaması sağla-
elektriğin ve babasının ona verdiği pusulanın
nıyordu. Örneğin Harun Bey’in Uzay’da Fan-
hareketinin matematiğin diliyle anlatıldığında
tastik Bir Yolculuk adlı hikayesinde bir telin
birbiriyle nasıl da örülü olduğunu fark etti.
içindeki elektrik akımıyla aynı hızda giden bir trende makinist oluyordu Ali. Gündelik hayatta düğmenin basılmasıyla ışıkların yanmasına veya kıtalar arası kablolarla örülmüş küresel ağa alışmış olanlar için elektriğin hızı sonsuz gibi görünse de aslında çok yüksek fakat sonlu bir sayıdır.
Ama yeni yüzyılın başında mezun olduğunda, lisedeyken aklında olan sorunun cevabını hâlâ verememişti. Akademik dünyada kalıp bu soruyla uğraşmayı isterdi ama kendine yer bulamadı. Üniversiteden bir arkadaşının babası sayesinde bir devlet dairesine girdi. Evlendi, çocukları oldu. Bir yandan masa başı
Ali bu hikayelerle ve Maks’ın getirdiği diğer
işini yaparken, bir yandan kafasındaki sorula-
kitaplarla, geometri, felsefe ve bilimle yoğrul-
rı kurcalamaya devam etti, doktora çalışma-
muş 5 yıl geçirip lise çağına ulaştığında, Er-
larını dışarıdan yürüttü. Ve beş yıl sonra dün-
man Bey işlerinin iyice kötüye gitmesi sebe-
yanın çehresini değiştirecek dört makaleyi
52
birden yayınladı. Işığın üzerindeki tren yolculuğunun matematiğini geliştirmiş ve zamanın tüm gözlemciler için farklı hızlarda aktığını keşfetmişti. Arkasından gelecek deneyler ve teknolojik ürünler hesaplarını doğrulayacak ve onu gelmiş geçmiş en ünlü insanlardan birisi yapacaktı... Ne dersiniz, bu hikayeden dizi çıkar mı? Hiç olmazsa bir iki sezon? Harun Bey’in ellili yıllardaki demokrat aktivistliğini anımsama sahneleri olabilir mesela. Erman Bey’in seksenlerde her yere elektrik götürme çabaları gösterilebilir. Polonyalı genç bir aktör, Maks’ı canlandırır.
Ali’nin çalışma masası. Hayat Dergisi’nden alınmıştır. (Ralph Morse Time & Life Pictures/Getty)
Küçük bir çocukla genç yabancı delikanlının arkadaşlığı, giderek fakirleşen ailenin yaşamak için yurtdışına göçmesi, ergen Ali’nin üniversitede gönlünü kaptırdığı
Erman ve Yakup kardeşler ise aslında Hermann ve Jacob. Ve Maja’nin abisi Ali’nin ismi de Albert.
kızla evlenmesi, kendini “uçuk” sorulara kap-
Dizi olacak kadar dram içeriyor mu gerçek
tırdığı için yaşadığı sosyal sorunlar, ve hikaye-
hayat, işte o kararı size bırakıyorum. Ama şi-
nin sonunda yaptığı çalışmalarla dünya bilim
irsel bir bütünlük görmemek adeta imkansız:
arenasına çıkması.
Çocuk Albert’in hayal gücünü yönlendiren
Yok, en iyisi kendimi kandırmayayım, “Sen en iyisi senaryo fikirlerini kendine sakla, sadece popüler bilim denemeleri yazmaya
hikayeler kendini bilimi anlatmaya adamış Bernstein sayesinde var. Bernstein’ı heyecanlandırıp yazmaya yönelten şeylerden biri
devam et” diye düşündüğünüzü duyar gibi-
telgraf tellerindeki elektrik sinyallerinin çok
yim. Zaten kurgu konusunda pek bir şeyden
yüksek ama sonlu hızı. O hızın hesaplana-
anlamadığımı hemen itiraf edebilirim, çünkü
bilmesini sağlayanlardan Oliver Heaviside,
aslında hikayenin tamamını “kopya” çektim:
parasızlıktan okulu bırakıp sonradan kendi
1850’lerle başlayıp, 20. yüzyıla uzanan gerçek
kendini yetiştiren bir fakir adam. Heaviside
bir hayat hikayesinden. Söz ettiğimiz küresel
aynı zamanda ışık, elektrik ve manyetizmayı
ağ telgraf ağı, ki buna Kraliçe Viktorya zama-
anlatan Maxwell denklemlerini sadeleştirip,
nının interneti deniyor. Harun Bey’in gerçek
belki de üniversitedeki Albert’ın kitaplarında
ismi Aaron Bernstein, Maks’ınki Max Talmey,
karşısına çıkacak olan kişilerden biri. Albert’ın
53
fiziğe, matematiğe, felsefeye olan ilgisinin ise,
kirleşirken gene de başka ülkelerden gelen
onu jeneratör atölyesine götüren ailesinin ve
öğrencileri evlerine konuk eden ailesi değil
onu ciddiye alıp kitaplarını paylaşan üniver-
midir? Daha tüyü bitmemişken hayaller kur-
site öğrencisi Max’ın eksikliğinde ne derece
masını sağlayan kitapçıkları yazanlar ve onla-
beslenebileceği tartışma konusu.
rı paylaşanlar değil midir?
Einstein’ı Einstein yapan şey zor sorulara ver-
Siz siz olun kalbinizin doğru ve güzel dediği
diği sade yanıtlar. O yanıtları ortaya koyma
şeyleri takip etmekten vazgeçmeyin. Cevabı-
becerisi belki dehası ile geliyordur, ama önce
nı bilmeseniz de soru sormaktan çekinmeyin.
soruları doğru sorabilmek lazım. O yüzden
“Aman ya küçücük şeylerden ne çıkar ki?” de-
Einstein’ı Einstein yapan aslında beş yaşında
meyin. Yarınların Albert’ı sizin sayenizde Eins-
eline pusula veren babası değil midir? Fa-
tein olmayı bekliyor olabilir...
54
Kongreler Düzenleyen
Konu
Tarih
Yer
Bilgi
Oxford Global
2nd Annual Biosimilars Asia
25-26 Eylül 2014
Singapur
Concept Heidelberg
GMP Meets Regulatory Affairs
25-26 Eylül 2014
Budapeşte http://goo.gl/3a3u1b
International Exhibition Group
VI. International Exhibition for Healthcare UZMEDExpo 2014
25-27 Eylül 2014
Taşkent
http://goo.gl/sBXOay
TEB
12. Türkiye Eczacılık Kongresi
25-27 Eylül 2014
Ankara
http://goo.gl/FTKhdo
MK Danışmanlık
İlaç Sektöründe Pazarlamanın Temel İlkeleri
26 Eylül 2014
İstanbul
http://goo.gl/WeuI6Z
Bilgi Üniversitesi
İlaç Sektörü Ürün Müdürü Eğitimi
27 Eylül - 22 Kasım 2014
İstanbul
http://goo.gl/IqwZXt
PTI
Regulatory Affairs in the MENA Region
6-7 Ekim 2014
İstanbul
http://goo.gl/HWnSm2
UBM
CphI Pre-Connect Conference&CPhI Worldwide
7-9 Ekim 2014
Paris
http://goo.gl/6wCihp
ISBA
17th International Symposium on the Biology of Actinomycetes
8-12 Ekim 2014
Kuşadası
http://goo.gl/LL51DT
TOPRA
11th TOPRA Annual Symposium
13-15 Ekim 2014
Brüksel
http://goo.gl/XiTZmC
MK Danışmanlık
AB'de İlaç Ruhsatlandırma
21 Ekim 2014
İstanbul
http://goo.gl/WeuI6Z
Terrapinn
BioPharma Korea 2014
21-23 Ekim 2014
Seul
http://goo.gl/TGVKPP
MK Danışmanlık
AB'de Biyobenzer İlaçlar
22 Ekim 2014
İstanbul
http://goo.gl/WeuI6Z
MK Danışmanlık
İlaç Sektöründe Satış Liderliği
24 Ekim 2014
İstanbul
http://goo.gl/WeuI6Z
GPhA
GPhA Fall Technical Conference
27-29 Ekim 2014
Maryland
http://goo.gl/SVmEUy
MK Danışmanlık
AB Kozmetik Regülasyonu
4 Kasım 2014
İstanbul
http://goo.gl/WeuI6Z
IBC Asia
9th Generics Asia
4-7 Kasım 2014
Singapur
http://goo.gl/zS6dkS
Akdeniz Üni. & BAS Uyg. Bil. Üniversitesi
III. Türk-Alman Bilimsel İşbirliği Forumu
6-8 Kasım 2014
Antalya
http://goo.gl/fwXkmd
Terrapinn
BioPharma India Convention 2014
10-11 Kasım 2014
Mumbai
http://goo.gl/zmRvLT
Terrapinn
3rd Annual World Biosimilar Congress Europe
11-12 Kasım 2014
Cenevre
http://goo.gl/tJdrRd
Raucon
EuroPLX 56
17-18 Kasım 2014
Nice
http://goo.gl/1BaUZa
Lifesciences
Biosimilars in Turkey and MENA
18-19 Kasım 2014
İstanbul
http://goo.gl/UevI4j
GPhA
17th IGPA Annual Conference
19-21 Kasım 2014
Miami
http://goo.gl/SVmEUy
Eczanem Dergisi
1. Eczane Yönetimi Zirvesi
27-30 Kasım 2014
Girne
http://goo.gl/ZHScpN
UBM
CPhI India
2-4 Aralık 2014
Mumbai
http://goo.gl/rCFKuT
http://goo.gl/eDlhTo